polisiye seviyorsan , izlemeli.

avukatlık seviyorsan izle..

bitti mi bu devam ediyor mu? devam eden avukatlık dizisi arıyorum da bende :)

5 bölüm izledim; işin içine, bir polisin diğer polisine amerikan tarzı karakol ofislerinde ''hey adamım'' der gibi el şakaları, ''aman ne eğleniyoruz'' tarzı iddiaya girmeleri, kupadan kahve içmeleri falan girince bir daha da izlemedim.

ha özledim mi? özlemedim.

not: böyle aklı ile cinayet çözen adamlar/işler seviyorsan bi bak yine de.

elentrünk geçirgenliğinden ama bunlar garip yaa pek doğru sonuçları yok bence, dandik oluyo.

tahlilsiz olmaz o işler. yolda gördüğün birine bakıp "adam yaklaşık 80kg bunun 10kg su yağdır kesin" demek daha istikrarlı olabilir.

bunu almana gerek yok bence. biraz çevrendeki hastalaneleri ya da eczaneleri gezersen ücretsiz yağ ölçüm yaptıklarını görürsün. özellikle diyetisyenlik hizmeti veren veya buna başlyan hastaneler promosyon için yapıyor. bi de yağ orannın zaten günlük değişen bişi değil, 2-3 ayda bir baksan yeter.

kaldı ki, yağ ölçüm makinasına benim aklım ermiyor zaten.

vücudundaki yağ oranını ancak bir sağlık kuruluşu ölçebilir.

üzerine yalın ayak çıktığın bir baskül ''boyu bu, yaşı bu; bu olsa olsa bu kadar yağlı olur'' dan öteye gidemez.

istersen ben sana aynı işlevi yapan bir excel yazayım bedavaya.

Tartı üzerinde bulunan 4 kare bölgeye ayaklarınızı bastığınızda vücudunuzdaki elektrik geçirgenliği ölçülüyor. Bu veri üzerine hesaplanıyor yağ oranınız. Tam kesin olmasa da ortalama bir ev kullanıcısı için kafi gelecektir.

gürcüce olmalı en.wikipedia.org

kazakistan olması muhtemel.

edit : doğru cevap gürcistan'mış.
meta.wikimedia.org
10.000+ articles kısmında yazıyor.

zaza enden'in bütün vücudunda bu alfabeden aforizmalar var. gürcüce'dir bu. görüntü olarak da oldukça estetiktir.

sevmiyorum hocam ben bursaspor'u. olsa olsa taraftar gücü vardır. adamların battala ve sercan dışında oyuncusu mu var(dı)? e. sağlam bu konuda başarılı gerisi önemli insanlar değil.

@ female demon

Bursaspor'un borcu falan da yok diye duydum ben. Bilmiyorum ne kadar doğru. Hani işin ardında birileri mi var ben orasındayım işin. Sanmıyorum ki taraftarla olsun bu iş.

borç konusu karışık. örneğin kupadan aldıkları para nereye gitti bilinmiyor. çoğu yönetici vs incelemeye alındı. hatta parayı zimmetlerine geçirdiklerine dair. borç yoktur ama aldıkları parayı heba ettiler. çok daha iyi oyuncular alabilirlerdi o parayla.

elimizde net bir bilgi hatta neredeyse duyum bile olmadan "bir başarı öyküsüne gölgeyi nereden düşürürüz?" bakışı tam da bizim futbolsever olma iddiasındaki kitlemize yakışıyor. adamların bilançosunu mu incelediniz? şampiyonlar ligine gittiklerinde, fb gidemediği için toplam 10 milyon € sadece ayakbastı parası aldılar. oyunculara harcadıkları paralar ile dört büyüklerin saçtıkları arasındaki fark o kadar muğlak değil. bursa önemli bir sanayi kenti, yerel sermaye de destek oluyordur. şampiyonluğa gittikleri sezon cuma'ya denk gelen ibb maçı için birkaç fabrika izin vermişti işçilere gidin takımı destekleyin diye mesela. demek ki sahip çıkanı var. hem şehre değer, hem mutluluk, hem ekonomi katıyorlar. karşısında kazandıkları da bu olsa gerek.

edit'leyemedim, ufak bir ekleme. yazdıklarıma kadar bir itham için gerekli en ufak bir bilgiye denk gelmiş değildim. böyle bir şey net olarak var ise, ben bilmiyorsam o da benim cahilliğimdir.

biz varız. taraftar gücü. bursaspor forevır.

Ertuğrul Sağlam'ın arkasında 'hizmet' var mı?

var

bir bursalı ve bursasporlu olarak şöyle açıklayabilirim. öncelikle kulüp kurumsallaşma aşamasını tamamlamak üzere. yerel medya tamamen bursasporun yanında. kendi tv kanalıyla, 4 yıl önce biten özlüce tesisleriyle, şehrin dört bir tarafında ek gelir sağlayan bursastore mağzalarıyla, kulübe tahsis edilmiş otopark vb. gibi gelir kaynaklarıyla ve en önemlisi 2. ligde dahi 25.000 taraftara oynayan stadıyla, bursalı iş adamlarının ve belediyenin desteğiyle şehir tam anlamıyla bir bütün içerisinde. maalesef onaylamama rağmen başka bir takım kutlama yapamıyor hatta başka takım forması dahi giyilemiyor. bursa'da şehir milliyetçiliği çok fazladır.. bilen bilir bursasporlu gol kralı okan yılmaz'ın zamanında transfer dedikoduları çıktığında yüzlerce esnaf, işçi, iş adamı taraftar canlı yayında yerel kanala bağlanarak trilyonlarca bağış yapmak istemiş ve bu paranın okan'a verilmesini sağlamaya çalışmışlardı. o zamanlar ne şampiyonluk havası ne de ertuğrul hocamız vardı.. umarım ne demek istediğimi anlatabilmişimdir.

maşejik iyi geliyor

www.eksisozluk.com

advil iyi gelir derler ama nasılsa bu ilaçlardan birini bulmak için nöbetçi eczaneye gideceksin, eczaneye gitmeden bir acile gitsen onlar daha doğru müdahale yapabilirler.

varsa bi apranax da olabilir ama acil daha iyi fikir o kadar kötüyse.

benimki hiç baş göstermeden, yani dışarıya çıkmadan içerde büyümüşdü. Eğer çektirmediyseniz, en kısa zamanda bir röntgen öneririm. Sonra ameliyata gidiyor

apranax fort en iyisi ama ağır bi ilaç. dakka başı alamazsınız maalesef.
diş ağrısı fena bişey, bilirim. böbrek ameliyatımdan 20 gün sonra çekmiştim sancılarını. keskin bir alkollü içecekle gargara yap bir kaç dakika. işe yarıyor bir süre.

(bkz: etol fort)

daha iyisi çıkana kadar en iyisi bu.

ekşi sözlük yazarı. esas kişi falan filan.

sözlükte yazar olduğunu gösteriyor. i olan ise basit bir duyuru kullanıcısı. peh :)

yuh be abi bunu da böyle algılayan mı var ?

bazı kullanıcıların ekşi yazar olmadan önce de burda hesapları vardı karışmasın deyü.

İ. Gökçek derken yıllar önce Melih Gökçek'in twitter'i aktif kullanacağını mı öngördü acaba Emin Çölaşan.

yönetimi boşverde yazarlarda ki bu hava neyin nesi anlamış degilim ergen çocuklar gibi :)) biz bilmiyoruz sanki vikipediden 10 tane tanım alıp yapıştırıp bir kaç ayda yazar olmayı :) bırak sevinsinsenler :)))

ama sonuçta bir "es" bir "i" kadar rahat davranamıyor burada gördüğüm kadarıyla, "i" nin kaybedecek bir şeyi yok silinirse iki dakikada yensini alır ama "es" in yeri belli yurdu belli. daha kurumsallaşmış gibiler sanki. bir de (bazı es'leri ve i'leri tenzih ederek) sanki es'ler es'leri, i'ler i'leri kolluyor gibi bir atmosfer seziyorum burada zaman zaman.

bu aşağılık kompleksi nedir arkadaş. burası zaten ekşiduyuru olarak açılmış, hayırlı bir müessese olması sebebiyle internet kullanıcılarına da açılmış sözlük yazarları hariç. adamın yanına ekşisözlük yazılması kadar normal bir şey yok, bu vesileyle sözlük üzerinden mesajlaşma gibi durumlara da gidilebiliyor başarılı bir detay bence.

bunun dışında da, sorulara "ulan bu internet kullanıcısı dur şuna çok ağır laf koyan cevap vereyim, google link'i vereyim, hmm bu yine beggin'i sormuş" diyen adam varsa, zaten her yerde işe yaramaz bir adamdır bu. şimdiye kadar hiç bu şekilde bakmadım.

bir de "es to es" bölümü varmış emmeli gömmeli diyorlar.

Şimdi "i"lerin göremediği bölümler elbette var. Ama i olmak daha güzel. es'ler bu siteye kaydolurken compu'ya boydan çıplak fotoğraf göndermek zorunda kalıyor, ileride adli bir durum olursa, biz compuyu karıştırmayalım diye şantaj yapıyor sonra. Ama çakal alttan alttan da kız resimlerini bizlerle paylaşıyor, sağolsun.

es'ler i'lerin görmediği özel bir duyuru bölümü kullanıyor. esas muhabbet orada. ohoo burda hiç bişey yok ki.

bir de utanmadan " neden böyle biz eziliyoruz? duyuru ahalisi bize bakmiyır.s" vs.tepkileri. es' ler olmasa siz bir hiçsiniz. haddinizi bilin. bende (es) yerine koyup cevap verdim bide bak şimdi neyse...

üsttekilere ek olarak es olanlar girdikleri duyuru üzerinden site reklamlarından pay alıyorlar. geçen ay açtığım 28 duyuru ve verdiğim 342 cevap sayesinde hesabıma 470 lira yattı. bu sırrı ilk burada paylaşmak istedim.

bazen i kimliğimle girip 16 yaşında taklidi yaparak "fazla elizabeth miyop yapar mı?" tarzı duyurular açıyorum. evet bu da benim küçük sırrımdı. bazen küçük, yaramaz bir çocuk olmayı seviyorum, bir nevi sapkınlık..

e: ekşiciler
i: inciciler

ironi ya da çelişki geliyor ilk anda aklıma.

edit: tezat daha güzel hakikaten.

tezat

hani nasıl desem paradoks gibi, bi'şey+izm gibi bir adı vardı sanki bunun. demem o ki böyle bir kelime arıyorum.

tutarsizlik?

oksimoron

sevgi var sevgi var. ben de tavukla yapılabilecek binbir türlü yemek sayarım tavuğu çok severim. bu "hayvan sevgisi" değil. hayvana duyulan bir ilgi ama onu bir canlı olarak görmekten ziyade bir ürün olarak görme eğilimi.

ipnelik.

ihtiyaçtan avlanan atalarımız ayrı. bi de analarımız, bacılarımız.

www.youtube.com

ahanda buldum.

www.imdb.com

meh: 10 saniye fark ilen. :)

türkiyede "sarsıntı" ismiyle yayınlanmıştı sanırım.

yer altı canavarı idi sanırım. starda yayınlanıyordu sanırım. 4 seri diye hatırlıyorum. ben çok küçüktüm ilk izlediğimde, enfes bir filmdi. heyecanlıydı.

www.youtube.com

bu da HD finali.

belki arayacağın firmanın ismini tırnak içinde aratırsan ayrı ayrı yazılmış arama kelimelerini eleyebilirsin. tek kelimeli firma isimlari içinse, "üzgünüm dostum"dan başka diyebilecek lafım yok sanırım...

google chrome kullanıyosanız x firmasının arama sonuçlarını engelleyebiliyosunuz sanırım gmail hesabınızın olması gerekiyordu.

@altini ser incisi ker

nasıl yapıyoruz onu? var gmail hesabım.

google chrome da arama yap, gıcık olduğun siteyi seç sonra geri de hemen o sitenin altında xxx sitesinin arama sonuçlarını engelle der oraya tıklayınca engeller:)

şöyle de mesaj çıkar

tahtakalem.net sitesinden gelen sonuçlarını size bir daha göstermeyeceğiz. Engellenen siteleri yönet Geri al

buna çöp içerik deniyor ve google ın reklam stratejileri iyi değil ganal olarak gelir amaçlı (doğal)
tr deki arama algoritması çöp içerikler için de hiç güzl değil
ingiltere içinde durum tam tersi mesela çok sağlam çalışıyormuş algoritmayla ilgili google ın sorunu yanı kirletenlerin hiç suçu yok :D

(bkz: adam kopyacının teki çıktı rıza baba)

cevap e şıkkı

edit: a da olabilir

edit 2: c de olabilir

cevap nisan 1.

a: -1/2 b:-1

a+b: -3/2

evet

kapalı olma ihtimali nereden geldi ki aklına?

31 aralık olsa neyse...

vallahi yahu.
neden kapalı olsun ki?
açık merak etme.

Bir grup arkadaşım öğlene kadar çalışıyor, ondan dolayı geldi, bir de malum Murphy, teşekkürler herkese :)

adliye vezneleri öğleden sonra kapalı. yıl sonu devir muhabbeti nedeni ile.

peki ya vergi daireleri?

yok ya n'olcak. aile büyüğü değil de, bir arkadaş ama ağzı sıkı birini tutun, kostüm ayarlayın oldu bitti.ama sonradan evlilik yıldönümünüzü arkadaşalra ağzınızdan kaçırmayın.

Aile büyüğü değil de rol yapabilen birini bulun.İstediğiniz gibi gitmez yoksa.

@yvonne +1
Öğrenilirse çok ayıp olur.

Nikah önceden kıyıldığı için gelin damadın çıkıp direkt dans ettiği ya da gelen gidenle ilgilendiği bir sürü düğün yapılıyor. Akraba çevreniz orada nikah görmezse alınacak türden insanlar mı? Bu yüzden mı çabanız, merak ettim.

@saatgeceninonikisi

biraz öyle denilebilir. bu durumdan alınacak tanıdıklarımız var. herkesin gönlünü hoş tutma çabasındayız.

hiç gerek yok bence. biz de nikahı önce yapmıştık. düğünde çıkıp dans ettik direk. hatta sizin düşündüğünüz gibi yapan bir komşumuz olmuştu da mahallede çok konuşulmuştu arkasından.

ortalığı karıştırmaya gerek yok, eğer bir projeksiyon perde var ise mekanda, oraya güzel bir küçüklük resimleri koleksiyonu, böyle güzel bir müzik eşliğinde verilir (birazcık klasik oldu ama maksat milleti oyalamak madem. veya değişik bir fikir olarak çok sevdiğiniz bir animasyon ya da kısa film olabilir. 3-5 dakika millet bunu izlerken sonra doğru sizin dans müziğiniz çıkar ve kenardan dansa gelirsiniz.

örnek www.youtube.com

tabi bunu koyup da milleti ağlatmayın orada. başka bir şey koyun.

yemek ısmarlarsanız kıyafetler size ait olur bir daha hiç görüşmemek adına yapabilirim bu rolü sizin için:p

hata olarak ne veriyor?

666kb.com

bu çıkıyor her seferinde

ağ adın şu anda mevcut olanla çakışıyor diyor. dolayısıyla onu da değiştirmelisin.

hocam orada ağ adı (ssid) diyor. açıklamada da aynı ad mevcut, yani çakışıyor diyor. dolayısıyla yapman gereken onu değiştirmek sanırım. sadece açıklamadan yaparak bu çıkarımı yaptım.

hocam yardımcı olur mu bilemeyeceğim ama ttnet kullanıyorum ve 1 aydır adam gibi internete giremiyorum. 24 saatin kafadan 8'inde hiçbir şeyin açılmaması, msn'in zaman zaman açılıp kapanması, duyuru'ya girmeyi deneyince bilgisayarın sapıtması gibi durumlar mevcut maalesef.

bana modemi dik tut dediler, ne yapacağımı şaşırdım.

@der meister

hocam ben de TTNet kullanıyordum, sanki o fena değildi gibi. Evi taşıdım, telefon almamak için eve kablonet aldım. 3GB sınırsız, kablotv de hediye geldi öyle olunca.

Ama bugün itibariyle öyle garip ki, belki şu yazdığımı bile 2-3 seferde göndereceğim buraya. G-mail'den bir maili göndermem yarım saatimi aldı. Modeme girdiklerinden şüphelenmeye başladım ben.

her ihtimale karşı şifreyi değiştirmenizi tavsiye ederim ben. ben de onu düşünüyorum çünkü gün içinde yavaşlayan internet gece canavar gibi oluyor. ki babamın şifreyi birilerine vermiş olma olasılığı yüksek hem. :)

bir de dns yüzünden olabileceği söylendi bana. dns jumper programını önerdiler ama sözlükte başlığı bile yok. duyuruda nasıldır diye sordum, cevap da gelmedi. korktum o yüzden, henüz deneyemedim. :)

hocam bende kablonet kullanıcısıyım. adsl speed test var kablonetin sayfasında direk oradan bakın bi ne kadar çıkacak? çıktıktan sonra oranın verdiği sonuçla kabloneti arayın. Ya size her zaman yaptıkları gibi bölgenizde iyileştirme çalışması yapılıyor şu kadar gün sürecek diyecekler, öyle bir çalışma yoksa da kablonet teknisyenleri eve gelip ellerinde bir aletle bişey yapıyorlar. Sinyali mi ne yükseltiyorlarmış o cihazla. Kablonetin müşteri temsilciside siz telefondayken sinyal gücünüzü kontrol eder zaten. Ona göre bir ekip yollayıp hızınızı düzeltebilirler.

tip olarak gayet güzel bi araç, sanırım tek sıkıntı arka koltukların biraz dar olması.

genel olarak arabadan anlayan biri değilimdir.

eğer bekarsan son derece guzel..aile arabası olarak düşünüyorsan arka koltuk ve bagaj yeterli gelmez..özellikle kokpiti çok güzel..nacizane tavsiyem eğer becerebilirsen dizelini al derim..

Juke alma cok piyasa oldu. Zaten alanlar goruntusu icin aldi. Cok yakiyor ve 4x4 degil. Gereksiz bence.

nissan alma. nissan fanatigi degiliz ama (pathfinder (2) , xtrail (3), note) bircok aracini kullandik, hala kullanmaktayiz servisi pahali, yedek parca pahali (sol ayna cami 145 tl verdim (xtrail)) xxxxx km bakimi 600 tl civarinda, pathfinder da da yasadik iceriye cok ses aliyor, benzin sarfiyati fazladir ama bu araclar uzmez yani yolda birakmazlar. dayaniklidirlar diyecegim ama note aracimizin 3 senesinde boyasi atti, sanirim davalik olacagiz. xtrail aracimiz kaza yapti 2 ay serviste bekledi yedek parca icin. yani almayin aldirmayin diyorum o kadar da almisiz be. bir daha da aldirmam.

bahsettiğin aracın (juke 1.6 dig-t sport pack 5dr 4x2 m/t) 2011 modelinin liste fiyatı 55500 tl, 2012 modeli 65600 tl. kaça alabiliyorsun?

Henüz aracı görme imkanım olmadı. Kısmet olursa bu gün yarın göreceğim.
45.000'e juke almayı planlamıyorum, eğer karar verirsem bütçeyi yukarı çekeceğiz mecburen.

"Aklınızın ucunda bir yerlerde Astra J de olsun" der, koşarak uzaklaşırım.

hiç aklımın ucundan bile geçmeyecek bir arabam var şu anda ve herkese de tavsiye ediyorum: (bkz: daihatsu terios).

inanılmaz kıvrak,
inanılmaz rahat,
orta yakıyor (100km/ 8,5-9,5 lt arası, şehir içi)
görünüşü güzel.

@locco ortalama 8,5 9,5 100 km'de cok arkadas. nissan note bile ortalama 6,6- 6,8 lt yakiyor (benzinli).

Polo TDI DSG Confortline
Otomatik vites ve dizel..
44 civarı olması lazım fiyatının..

"Polo TDI DSG Comfortline Otomatik vites ve dizel" alma bence ya, annemde var ve çok donanımsız. bir de alışana kadar çok küçük geliyor, "otomatik ve dizel olacak" diye bir koşulumuz olmasaydı fiesta alacaktık biz de. tamam polo sağlam, atak falan ama 42 bin liralık araba da değil bence.

Hmm o zaman daha farklı bir seçenek:
Golf 1.4 TSI Fan Edition

skoda octavia classic 1.6 tdi dsg 105 hp.
51500 tl
dizel
çift kavramalı otomatikleştirilmiş vites

(bkz: volkswagen bora)

günün anlam ve önemine göre bir öneri olsun bu da.

bu arada tikleyin şunları arkadaşım. açıp gidiyorsunuz! bunu tikleme, üsttekileri tikle hep.

terios'un çok yakma sebebi sürekli 4 çeker olması. evet çok süper değil yakışı. ama diğer herşeyi çok iyi diyebilirim.

o fiyatlara juke'i tavsiye etmem... aynı şekilde fiesta'da onermem :))) oneri icin yukari cikabilecegin rakami da bilmemiz ve ne amaçlı alacağını bilmemiz gerekir. bir de ne sattın onu merak ettim ben :)

telefonla tekrar sorsanız?

böyle sesini biraz daha incelterek, başka bir kadınmış gibi baştan sor. biraz da sevimli ol ki tekrar cevap versinler. Bunu, bi 15 dk sonra falan yap :)

12TL SGK Katkı Payı + 18TL Muayene Ücreti = 30TL Toplam

@ atrin + rastgelebiri: telefondaki son liraları harcadığım için yapamıyorum onu :)

ilk cumlede bir yazim hatasi var meant olacak o kelime. ("uzgunum demek istedim" gibi bir sey denmek istenmis anlasilan) ikinci cumlede ne denmek istendigi pek anlasilmiyor. son cumle, "benim soyledigim o, ben onu demek istiyorum, benim kastettigim o" gibisinden tercume edilebilir. bu cumledeki "o" var ya, sordugun "that is"in karsiligi iste.

cümleyi bir slav uyruklu vatandaşın, chat ortamında ya da sms falan yazdığı belli öncelikle, bunu saklamaktan vazgeç :)

kabaca, ''üzgünüm, sende sorun yok(?), bunu demek istedim'' gibi bir şeyler demeye çalışmış.

komünizmin sizcesi bizcesi yoktur öncelikle.

en kısa özetiyle de''herkesten yeteneğine göre,herkese ihtiyacı kadar'' olarak alabilirsin durumu. insanların eşit yaşamayı kabul edeceği bir de ülke bulmalısın üstüne ki işi zor kılan daha çok ikinci kısımdır.

Hakkaten komünizmin sizcesi bizcesi olmaz, ama ülkemizde bazı yörelerde insanlara hakaret etmek için, "onlar komünist insanlar" gibi cümleler kullanılır...

tamam düzelttim, komünizm nedir?

dünya üzerinde sanırım insanları katletmeyen tek yönetim biçimidir.
ha bana stalin örneği ile gelmeyin. fena bozarım.

Herşeyin devletin elinde ve kontrolünde olduğu yönetim biçimi.Kimin ne kadar neyi alacağına devletin yönetim kademesi karar verir.Sosyalizm,kominizmin yumuşatılmışıdır.Sosyalizmde bireysel mülkiyet ve kısmen özel sermaye vardır

sınıf farki yoktur herkes elma yicek der komunizm o gun elma yenir..

devlet kontrolü yoktur, çünkü devlet yoktur.

komunist, komüniter yani ortak yaşamdır

ahah. siz daha o ülkelerin komünist olduğuna inanın. açın da bi okuyun neymiş komünizm. sosyal sınıfta ve toplumsal yaşamda eşitliği savunan ve buna inanan bir sistemde "devlet", "başkan", "başbakan" gibi üstün sınıf terimleri ve özgür benliğe aykırı devlet ve hükümet mekanizması olmasını savunmak asıl ergenliktir. herkes eşit olacak ama üstten biri seni yönetecek. ona komünizm denmez maalesef.

ek: lenin'i ve troçki'yi okumakta fayda var.

komünizm ve sosyalizm hep karıştırılagelmiştir. kesinlikle aynı şeyler değildir.
sosyalizm (kabaca): bütün mülkiyetin devlete ait olduğu bir devlet yönetimi şeklidir ve komünizme giden yolda bir geçiş sürecidir. yani sosyalizm tek ülkede olur, sınırları vardır. (bkz: sscb)
komünizm (kabaca): özel mülkiyetin topluma ait olduğu, devletin ya da herhangi bir yönetimin olmadığı bir sistemdir. tek ülkede olmaz. bütün dünyada olması lazım. sınır falan yoktur.

dolayısıyla komünist devlet diye bir şey yok, sosyalist devlet var.

@eyüpsabri +1

@mimik.. ne salak-saçma bir video o öyle, o söylemlere göre rusya da çin de şuan bitmiş olması lazım ama nedense gayet iyiler ?

RuledBySecrecy madem doğruları biliyordun niye sordun.Komnizmde devlet vardır yoktura mı takıldın.O zaman basit bir google araması yapsaydın bulurdun.Önce kominizm hakkında kaç kitap okumuş devlet yok diyen vatandaş.Lenin zamanında rusya kominist değilmiydi.Mao zamanında çin nasıl yönetiliyordu.Şimdi küba nasıl yönetiliyor.Bunlar devlet değil mi? Yönetimleri yok mu? Var hem dikta yönetim? anladın mı şimdi.Birde şu linke bak belki daha iyi anlarsın

tr.wikipedia.org

yakınlarında bim veya dia varsa 5lt. suya 1 lira verirsin. 4 tane al, geç eve. istersen sonra damacananı doldur, istersen öyle kullan.

2 adet 10 luk sırma su ya 3,5 tl veriyorum mahalle aralarında marketlere bakkallara mal veren toptancılar var oradan alıyorum.

biz kızılay alıyorduk -Ankara-

Bu ara çok bozdu, erikli'yi çok beğenmeme rağmen çok pahalı geliyor, bakkal javsu var jandarmannın onu deneyin dedi.

üşenmezsem istiycem.

evet.

canpınar var. 5 tl.

Javsu kesinlikle tavsiye ediyorum.

yuvacık diye bir marka var. 4 tl.

korusu iyidir ama parasını bilmiyorum.

gerçektende korusu damağı gıdıklıyor harikadır...

fakat biz biraz para verip çeşme altına arıtıcı yaptırmıştık şimdi bir hortumla arıcıdan çekip sebile veriyoruz...
yani kendi suyumuzu kendimiz üretiyoruz gibi birşey oluyor
{çeşme suyu>arıtıcı>damacana>sebil}

dağdelen su.

dexter kesinlikle. ama dexter'dan sonra sfu izlenmiyormuş pek öyle diyorlar yani ben de sormuştum bunu zamanında da...

dexter..

Dexter. Neden, hem iz bırakır hem de kişi kendinden bir şeyler bulabilir. Neden, kişilikler güzel ve gerçekçi yansıtılmış.

dexter, evet.

elma ile armut karşılaştırılamaz.

alayına six feet under

ikisi de.

IMDB:

Six Feet Under 26,738 votes => 9.1

Dexter 36,129 votes => 9.2

sanırım dexter biraz daha iyi. veya bizim topluma daha çok yaşanmışlık veriyor da olabilir. ikisinin de +9 olması über durum elbet.

hangisini ilk izlersen izle ama ikisini de izle.. ben dexter'i izledikten sonra six feet under izlemistim mesela..

hayal kırıklığına uğramamak için six feet under izle önce. (bkz: Michael C. Hall)

six feet under.

önce sfu
sonra dexter.... ama mutlaka ikisi de...

ikisi birbirinden farklı diziler olduğu için karşılaştırma yapmak saçma olacaktır. dexter, her izleyenin sevebileceği tarzda bir dizi... sfu ise dizinin frekansını yakaladığınızda sevebileceğiniz bir dizi... yalnız şunu söyleyeyim. sfu'nun frekansını yakalarsanız hiç bir diziyi bir daha onunla karşılaştıramazsınız. çok özel bir dizidir sfu...

dexter

dexter

20-'lar icin dexter, daha yuzeysel cunku.
20+ hatta 25+ icin acik ara 6feetunder

www.bilkom.com.tr

kadıköy de bir yer biliyorum emes elektronik. şu pasajların içinde. gençten bir çocuk var çok yetenekli telefondur,mp3 player dır vs. orayı öneririm.

besiktas ihlamur caddesine gir, fulyaya dogru yürü biraz(hacioglunu falan gec) hamamdan sonraki bina(sol taraf 2. kat). karisi kosbasinda kitapci var hatta galiba. apple yetkili servis

doğubakta yapıyolar

zarar etmen mümkün değil totalde, b tipi likit fon alıyor o hesap ve onun değer kaybı söz konusu değil. artışıda çok az olur. paranla başka bişey yapmayacaksan bırak dursun ayda bir paket sigara parası gelir belki ordan :)

hesabında belli bir meblağın üzerinde para olunca o paranın belli bir bölümünü b tipi likit fon almak için kullanıyor. iptal ettirebilirsin ya da internet üzerinden şu kadar paranın üzerinde para olursa gibi bir ayarla paranı kullanmasının önüne geçebilirsin. ben dört beş ay izledim öyle, stopajdı filan falan getirisinden çok götürüsü oluyor.

sokakta birisi sana geliyor diyor ki;

''aaa cebinde 10 lira var; ver bana sen bunu, ben ay sonunda bunu 13 lira yapayım. 2.8 lirası benim, 0.2 lirası senin.... nasıl?''

bunu diyen de garanti bankası.. istersen onlara para kazandırmaya devam et. onlar için bir sakıncası yok.

capish? ;)

yarım yamalak bilgisiyle herşeyi yalamış yutmuş gibi konuşan insanlara bayılıyorum gerçekten..

(1) Elma hesabı getirisi düşük olsa da kesinlikle zarar etmez. Kar etme garantilidir yani. Paranız boşta duruyorsa hiç yoktan değerlenmiş olur.
(2) "Kullanmayayım da banka para kazanmasın" düşüncesinde hiç bir zeka parıltısı yoktur; çünkü siz o paraya dokunmaz vadesizde bırakırsanız banka zaten daha çok kazanmış olur.
(3) Elma hesabı "ay sonu" mantığıyla çalışmaz. Yani paranızı 1 ay bloke etmek zorunda kalmazsınız, hatta paranız hiç bloke olmaz.
(3) Stopaj kesintisi devlet tarafından kar edilen tutar üzerinden yapılır. Bu demek oluyor ki; stopaj denilen şey bankaya değil devlete gidiyor VE elma hesabı sayesinde kar edilmiş. ( 3 kuruş stopaj kesilmesi demek 30 kuruş civarında kar edilmiş olduğu anlamına geliyor bu arada)

Ben de bayılmıyorum Garanti Bankası'na ama bok atılacaksa da mantıklı bir savla bok atılması taraftarıyım.

@reeper redeemer: şimdi açıp sana elma hesabındaki hareketleri ve bunların getiri götürüsünü mü sergileyeyim. arkadaşım, ben diyorum ki dört beş ay elma hesabına param çekildi, para bloke olmadı, diledğimce kullanabildim, fakat kar mar almadım. daha da ötesi zarar ettim. şimdi sen bir sistem anlatıyorsun, böyle böyle olunca böyle oluyor falan filan. teori... ben de diyorum ki bu hesap bana para kazandırmadı ve dahası kaybettirdi. ne yapacağız şimdi? senin teorine karşılık benim pratiğim. yalan mı söylüyorum! adamı dellendirme akşam akşam.

@tannhauser öncelikle size yazmamıştım yazdıklarımı, dellenmenin lüzumu yok.

ikincisi; üzgünüm ama yanılıyorsunuz; çıkarın tüm o hareketleri bakın, göreceksiniz kayıp falan yok.

bundan adım gibi eminim, çünkü banka çalışanıyım. tüm ürün işleyişlerine (ve hatta neredeyse yazılımsal algoritmalarına) hakim; tüm müşteri verilerine ulaşabileceğim bir görevde ve pozisyondayım. elma hesabının nasıl çalıştığını adım gibi biliyorum.

ama neyse, ben ne desem de kemikleşmiş yanlış bazı düşünceleri değiştirmek mümkün değildir belki de, susayım en iyisi..

(haaa bu arada "bak işte banka çalışanıymış, bankaları savunuyor" diye aklınızdan bile geçirmeyin.. bankaları savunacak en son kişiyimdir belki de; ama dediğim gibi - bok atacaksak da mantıklı bir sebepten bok atalım)

@tannhauser reeper redeemer'inde dediği gibi zarar etmen mümkün değil.hesaplarını tam anlamıyla inceleyemiyor olabilirsin. git bankana, deki müşteri hizmetleri yetkilisine kardeşim bana elma hesabı yapmışınız hesaplarımı dök, ben ne kadar kar ettim isptla de. çok basit birşey bu, bunu yapmam diyorsan elma hesabına başladığın tarihteki likit fon değerini bul bugünki fiyatına bak, stopajı çıkar o değerde sana fikir verir :)
öptüm kib :)

not: bankacıyım
not2:ne yazık ki !!

lisanstan yeni mezun oldu isen, 2 sene otomatik tecilin var. ancak gidip ''beni alın'' dersen gidebiliyorsun. aksi durumda, 2 sene tecil için şubeye gitmene gerek yok.

@rastgelebiri

otomatik tecil diye bir şey yok. şubeye gitmesi gerek. orada tecil istediğini söyleyecek, muayene olacak ve tecil belgesini verecekler.

şubeye bir an önce gitsen daha iyi olur. ekim'e kadar falan diyorlar da, boşver hallet bir an önce derim.

şubeye hemen gitmen gerek. askere gidenlerin işlemleri gibi işlem yapıyorsun ama tecil ettirmek istediğini belirtiyorsun. ihmal etme git bugünlerde.

turist ömer gibi gitme şubeye. Giderken yanında diploma fotokopisi, fotoğraf vs de götür, asalın sitede yazar.

Sana dosya açacaklar, sonra muayeneye yollayacaklar, ondan sonra tecil edecekler. Ben öyle biliyorum.

eylül sonuna kadar muayene yaptırman lazım diye biliyorum

arkadaşım ben lisanstan mezun oldum, gittim sordum, senin içinde mmuhtemelen aynı durum geçerli ; 31 ekime kadar tecil işlemini yaptırmalısın...

otomatik olayı yok, hemen git durumu da yok...

ha ekim olyını şöyle söyleyim, 1 kere gittim, şube de doktor yoktu, 31 ekime kadar yapabilirsin dediler, sonra aradım, yine 31 ekime kadar dediler, arkadaş var o gitmiş, şube kalabalıkmış, senin işin acele değil 31 ekime kadar gel demişler, bir kere daha gitmiş, internet bağlantılarında sorun varmış, yine ne acelen var 31 ekime kadar yaptır demişler :)
evet, true story...

41 ekime kadar subeye gitmezsen bakaya kalirsin.

western digital

evde 4 tane harici bellek var ve hepsi Western Digital

samsung ve western digital.

wd

adaptorlu olanlar agır hantal, daha ucuz, adaptorsuz olanlar super.

seagate kullandım 2 kez tavsiye etmiyorum, sarsıntıda dahi bozuluyor bırak düşmeyi. sanırım nettede en çok seagate sorunu görürsün westernden çok

adaptörlü olanlar 3,5 hdd kullanır. masaüstü'nün içindekilerden. diğerleri 2,5'tur, dizüstü bilgisayardakilerden. sabit duracaksa 3,5 al, daha performanslı olur. ama yanında taşıyacaksan kesinlikle 2,5. 3,5 alacaksan da ethernet çıkışı olan bir cihaz alman da fayda var. bağlarsın modeme, tüm cihazlar görür evdeki.

hepsini kullanan biri olarak, seagate sakın alma, wd candır kraldır kingdir, xs smart diye bi marka var 1.5 tb lık ondan aldım kullanıyorum memnunum ilk aldığım 500gb da ondandı herhangi bir sorun olmadı hatta aldığım fiyatın fazlasına satmışlığım var başkasına.

harici bellek dediğiniz harici disk olsa gerek?

eğer ssd diyorsan bir tb lık piyasada bildiğim kadarıyla yok. eğer harici hdd ise mutlaka 2,5 inçlik al. adaptörlü olanlar 3,5 inç tir. daha ucuzudur ama bir laptop ile kullanman çok zordur. çünkü kullanacağın zaman hdd için bir priz bulman gerekir. 2,5 içnliklerde bu problemi yaşamazsın.
marka olarak ben samsung derim. wd den de dinleip dinlenip kaçmak gerekir (alınan 3 adet western digitall in üçününde sonu yetkili serviste geldi. hatta bir tanesi master tezimi yiyerek gitti.)

splitter mı ne dıyorlar ya ıste o naneden alman lazım.

splitter arizali, degistirin.

muhtemelen splitter'ı değiştirmen lazım. çok bozulan bir alet o. 1-2 liraya sorunu böyle çözmeye çalış, eğer olmazsa elektrikçi çağır.

Dexter yada breaking bad derim. Lost room var 6 bolumluk ama.

entourage
breaking bad

dexter'ı 4 bölüm seyrettim, ben pek sevemedim ama bir yerde yanlış mı yapıyorum? :) bi daha alıcı gözle mi seyredeyim ne yapayım? :)

dexter ve fringe

dexter sevmediysen dizi falan izleme bi daha, çok sinirlendim :m

bir sezonun tümünü bitirmeden tadına varılmaz dexter.

bir de : six feet under

tamam tamam dexter'i başa alıyorum, bakalım neyi göremedim. kızmayın.

beyler :(

rizzoli & isles

the walking dead.

sopranos

dostum dexter ilk bölümlerde sarmayabilir. kesinlikle harika ama devam et yani...

- breaking bad.
- boardwalk empire.

24 izliyorum şu sıralar. saat bazında anlatıldığı için bayağı heyecanlı gidiyor. daha önceden izlemediğime feci pişmanım...

bir de kimse bahsetmemiş: dexter

prison break

@rastgelebiri üzülme yalnız değilsin. dexter'ı tam 1 sezon izledim ve son derece basit ve pastel bulup bıraktım. İşin aslı Breaking Bad'den sonra hiçbir dizi pek tat vermemeye başlıyor insana. Sen ona bir bak derim.

yatmadan 3saat önce yeme-içmeyi kesmek gerek derler. buna meyve de dahildir sanırsam.

incir, muz ve üzüm ise diyetlerde zaten yasak. fazla şeker içeriyormuş galiba.

uzumle muz almistim bende, atiyim bari cope

bir saniye konuya müdahele etmem gerekiyor. meyvedeki şeker fruktozdur ve froktoz, öyle kolay kolay yağa dönüşmez. çabucak yanar.

ancak muz, üzüm ve kivide durum biraz daha farklı. spor yapmıyorsan bunları çok fazla tüketmemende fayda var. spor yapıyorsan onlarda da sorun yok.

atılır mı be? komşuya filan ver yemiyceksen.

yanında spor yapıyorsan hiçte bısey olmaz. ama muz yenmemeli. spor hocam oyle demıstı. aslında herkes der. muz yenmez kalorı kralı abi

yanında süt veya yoğurt da tüketmeye çalışmalısın.
ve tabii ki her şeyin fazlası zarar..

www.youtube.com
www.youtube.com

güzel sistemin varsa burdan al :)

www.youtube.com

not: çok gülüyorum buna ben. en güzel tokatlar burda :)

harikasınız ya..:D

bu 250gblık harddiskinizde windows kurulu değil demi :D

@ trinitrotoluen

hayır değil :)

biçimlendirme yaptığınız zaman düzelmez muhtemelen o sorun. görülebilen alan biçimlendirilecek orada.

bilgisayarım - sağ tık, Yönet, Disk Yönetimi bölümüne girip orada o kayıp alan görülüyor mu bir kontrol edin.

www.eksisozluk.com
www.youtube.com

löp diye de yazdım ama usta falan değilim :)

özer baysaling üstad'ın konu ile ilgili herhangi bir kitabını edin. başka da kimseyi dinleme.

üstadı falan değilim ama ben de yaptığım için deneyimlerimi anlatayım. evvela cardio şart. cardio yapmadan adam akıllı yağ yakamazsın. her antreman günü bi 15-20 dakika cardio yapman faydalı olur. l-carnitine almazsan antreman öncesi veya cardio öncesi sade siyah kahve iç. bir de maydonoz kürü var. maydonoz saplarını ayırıp kalan kısmını su + limon ile çekip suyunu da içebilirsin. onlar da yağ yakımını hızlandırabiliyor.

cardio şart hocam. koşu bandın varsa haftada en az 30 kilometre harcamalısın tepesinde.
eğer yoksa torrent sitelerinde p90x diye arat ve oradaki cardio x, plyometrics, kenpo x egzersizlerini indir. kendi programına bir şekilde yedir. oldukça etkililer. (esasen bu programın tamamını öneriyorum sana.)
ayrıca beslenmeye çok dikkat et. süt, yoğurt, peynir yağsız olmalı. et ürünlerinde yağsız tavuk göğsü ve jambon çeşitlerini öneririm. haftada 1 yumurta sarısını aşma ama beyazını dilediğin kadar yiyebilirsin.
zaten ekmekte, ırtta zırtta çavdar, tam buğday ve kepeği tercih etmelisin.
son nokta ki buna türkiye'de çok dikkat edilmiyor. kesinlikle tuzdan kaçın. yediğin yemeklere ne pişerken ne tabağındayken hiç atma. sadece tuzsuz beslenme ve cardio ilk haftada 2 kilo verdirir insana en azından. yağsızı da uygularsan epey bir yol alırsın.

yukarıda bir arkadaş da 8 mins abs workout'u paylaşmış. karın kaslarını geliştirmek önemlidir ancak bu kaslar yeteri kadar uzun olmadıklarından fazla kalori harcatmazlar. dolayısıyla cardio'da genel olarak kol veya bacak kasları çalıştırılır. bir diğer arkadaş da 15-20 dakika cardio yapman faydalı olur demiş, ancak egzersiz öncesi yapılan 15-20 dakikalık koşu sadece ısınmak içindir. (zaten mutlaka her seanstan önce 15-20 dakika koşmalısın) cardio, minimum 45 dakika boyunca nabzı 120'nin üstünde tutarak kalori yakma egzersizidir. dolayısıyla koşu bandı kullanırsan da minimum 45 dakika ve minimum 7 kilometrelik bir hız olmalı.
kolay gele.

bedenin sadece üst kısmını çalıştırmak, kondüsyon yapmamak ve bir takım destekleyici? haplar, tozlar kullanmak, tipik türk spor salonlarında gördüğüm. göğüs-omuz kaslarının gelişmiş buna nazaran alt tarafların nal topluyor olması kötü görüntü. nasıl bir şehir efsanesiyse, biri çıkmış bu adamlara spordan sonra "kas erimesi" diye bir seyı ınandırmış ve bu adamlar kondüsyon yapmayarak ortalıkta "oramda buramda yağ var ne yapsak"? diye dolanıyorlar..

vücut geliştirme yapanların genelde karşılaştığı sorundur. kilo verdireceğini düşünürsün ama aslında aynı kiloda kalırsın hatta normal kilondan daha fazla bile gözükebilirsin. çünkü sen vücut geliştirme yaptığında aynı zamanda kas da yapıyorsun.vücuttaki yağlar belli bir miktarda gidiyor ama aynı zamAnda kas oluştuğu için normal kilonu koruyormuş gibi oluyor. uzun zamandan beri vücut geliştirme yapıyorsan önceden 82 kiloysan ve hala 82 kiloda devam ediyorsan öncekiyle şimdiki aranda fark daha kaslı vücuttur. egzersiz programı hakkında bilgilendirecek olursam, ağırlığa başlamadan önce 20 dakika kardio yapmalısın (ÖRN. koşu bandı. 5-10 dakika esneme yaptıktan sonra sonra program eşliğinde ağırlık çalışmalısın..çalıştığın ağırlık spor geçmişine ve nereyi daha çok çalıştırmak istediğine bağlı olarak değişkenlik gösterir tabi. ağırlıktan sonra yarım saat tekrar kardio çalışmalısın (ÖRN. bisiklet ya da koşu bandı). daha sonra 5 dakika soğumanı yapmalısın ve egzersizi bitirmelisin. supplament olarak da protein tozu alabilirsin. kesinlikle hiçbir zararı yok. kas yapman için proteine ihtiyacın var ve onu normal besinlerden karşılayamayacağın için protein tozuyla takviye yapabilirsin. kilo vermek istiyorsan tempolu yürüyüş de yapabilirsin. koşmak yağ yakmıyor haberiniz olsun. yukardaki arkadaş önce karbonhidrat sonra protein sonra yağ demiş ama yanlış demiş. önce karbonhidrat sonra yağ en son protein yakılır. protein yapı taşıdır çünkü. yağ yakımı 20 dakikadan sonra başlar o yüzden egzersiz süresini fazla tutmalısınız. kilo vermek istiyorsanız şekeri kesmelisiniz.kas yapmak istiyorsanız ise egzersizden önce şeker almalısınız. egzersizden sonra yağ yakımı 24 saat devam ediyor. ta ki şeker alana kadar. örneğin egzersizden sonra portakal suyu içtiğinizde vücut yağ yakmayı bitiriyor. onun yerine egzersizden sonra su ya da gazı kaçmış soda içmelisiniz. beslenmeye değinecek olursak kas yapmak için egzersiz öncesinde karbonhidrat almalısınız.(en etkili karbonhidrat yulaf vs.dir. daha sonra pilav, en az makarnada vardır.)egzersiz sonrasında ise tekrar karbonhidrat almalısınız.karbonhidrattan 10-15 dakika sonra ise protein almalısınız.(kırmızı ya da beyaz et. eğer vejeteryansanız yoğurt, peynir ya da soya filizi alabilirsiniz). egzersiz öncesinde sırasında ve sonrasında yudum yudum su içmelisiniz. egzersiz sonrasında gazı kaçmış soda içebilirsiniz. kaybedilen minerali yerine getirmek açısından. umarım verdiğim bilgiler işe yarar.

peki basen bölgesini nasıl yok edebiliriz?

bir yerden destek alıp bacağı yana doğru açma kapama hareketi yapabilirsiniz. bunu yere yan pozisyonda yatarak da yapabilirsiniz.

gavur amı gibi yanıyor tabiri tam bu havaya uydu.

bir antalya değil.

sıcak.. ama öğlen saatlerinde dışarıda oturulmayacak gibi değil.

sıcak - çok sıcak arası.

Hımm, bünyeden bünyeye değişiyo demek.
Lütfen enformasyona devam

28-29 derece şu an.

hafif nem de var o yüzden bok gibi. yani 2 dakka iş yapsan şıpır şıpır terliyosun ama iş güç yoksa yayıl yayılabildiğince.

topkapı'dayım. çok fena sıcak.

allah'tan rüzgar var yoksa yarra yering marka içkiler belediyeden bedavaaaa!!!

levent'teyim dışarısı çok sıcak, çok çok sıcak

hayır çok çok çok sıcak değil. geçen sene bu zamanlar nemden oturdğumuz yerde terlerdik. şimdi hiç ööle bişi yok. nem%50 seviyesinde. bu çok çok sıcak diyenler çok sıcak görmemiş.

bodrum'dan yeni gelen ve gunesin etkili saatlerinde gunes altinda biri icin bile cook sicak.

sıcaklık olarak antalyanın yanına bile yaklaşamaz daha dün antalyadan geldim ve istanbul rahat normal geldi, ama ne hikmetse antalyanın sıcağı çok güneşi fena yakıyo terletmiyo, istanbuldayım şu anda yazarken bile her yerime kadar ter içindeyim antalyadan daha serin olmasına rağmen fena terliyorum kafamdan s.kime hatta g.t deliğime kadar terledim affedersin :D

bu tür şarkılar ve remixler zaten bana çok saçma geliyor. o 78 leri falan bilmiyorum. kadın orada -şarkı sözlerine göre- aşk acısı çekiyor, arkadan dımtıs dımtıs

valla verecegin cevabi falan hic bilmiyorum ama videonun altina "best song ever!" yazan kisiyi gercek hayatta tanimak isterim hangi insan bu sarkiya best song ever der yahu insaf

arkadaşınız pek de haksız sayılmaz. ama sen ne bok yemeye "tc de bu yazın en meşhur şarkısı" dedin ki. ilk defa duyuyorum ben bunu emin ol.sen arkadaşına erkan oğurun sadece gitarla söylediği bir şarkısını versen bundan daha iyiydi.. tamam bizdeki yaz şarkıları zaten sulu zırtlak olmasına çalışılır zaten de bu şarkı da gerçekten kötü.
ajda pekkan danda pek hazzetmemm zaten. şişirilmiş bir balondur ve aleyhe konuşmak neredeise bir tabudur. sen başka bir şarkı ile düzelt durumu.

senin ağzından çıkanla kulağının duyduğu bir değil :) @ground gibi ben de ilk defa duydum bu şarkıyı. arkadaşına gelince bence haklı, ama diskoda zıplarken kimse bu kadın ne diyor, müzik nasıl falan gibi şeylere bakmadığı için dımtıs dımtıslamak yetiyor.

sen bu yazın en meşhur şarkısı diyerek sıçmışsın zaten. bari ajda pekkan falan göndermeseydin. bırak adam ezsin bari haklı valla billa.

cevap şu;

haklısın, özür dilerim :D

ben de ilk defa duydum :D

DJ'lerin ''oturanları ayağa kaldıran'' parçaları vardır hani.. 'müzik başladı' der gibi.. şimdi çeşme'de, bodrum'da beach'lerde, mekanlarda, keza istanbul'da mekanlarda falan bu şarkı en meşhur arkadaşlar. mesele beğenmek beğenmemek meselesi değil. gözlemlenen gerçek bu. millet deli oldu bu şarkıya. beni sittiredin.

suç senin hocam. ajda pekkan ı örnek göstererek kendi kalene golü atmışsın.

rica etsem kendisine resul balay'ın nazlı yarim haber salmış ını gönderir misin, bakalım ne diyecek.

justin bieber da çok meşhur. nabalım yani, meşhur olması kaliteli olması manasına gelmiyor. arkadaşına bunu anlatabilirsin.

ayrıca ben de ajda pekkan sevmem zaten. rastlantı değil heralde bu kadar insanın beğenmemesi ?

bu yazın en meşhur şarkısı şu değil mi ya?
www.youtube.com


çok mu geride kaldım ben?

bu arada ajdanın şarkısı gerçekten kitsch. o kadar olur yani

atiye dinletseydin adama. o kız iyi müzk yapıyo bence.

"bak, bu yazın burdaki en meşhur şarkısı bu"
evyah ki ne eyvah. İlk 15 snsinde kapadım panpa, tekrar da dinlemem.
Yaptığı bu eleştirileri sen kendine yönelt :).

ajdanın şarkısını ilk kez duydum.

seninde bileğin kırıldığında pek de düzelmez aslen. eklemler kırılıp tekrar eski haline gelen yapılar değiller. atlarda da sadece ayağı kırıldığında vuruyolar diye biliyorum. daha fazla acı çekmesin diye malum sürekli ayakları üzerinde

@onexey

tamam da en azından beni; alçıya alırlar, vidalarlar, platinlerler vs. bir tedaviye başlanır en azından. keza bazı yarış atları benden değerli. onları da öldürüyorlar ayakları kırılırsa. peki neden? bilimsel gerekçe ne? ben orasındayım.

emin olmamakla beraber büyük bi kırık değilse platindir vidadır takıyolar damızlık olarak kullanıyolar,şampiyon bi at vardı hatta o öleydi

edit:ayabakan dı şindi hatırladım gerçi onun ayaağı kırılmamış.

geçenlerde okumuştum, duyuruyu görünce paylaşayım dedim. (tamamen alıntıdır)

Ayağı kırılan at'ları niçin vururlar?



Atların bacaklarında meydana gelen bazı kırıklar günümüz teknolojisi ile bi noktaya kadar,plakalar,vidalar konularak tedavi edebiliyor..Yani bacağındaki her kırık artık atın ölüm fermanı değil.Ne var ki yine de birçok kırık sorununun hala tedavisi yok.Sebebi ise atın diğer hayvanlardan farklı anotomik yapısı ve ruhsal durumu...
Atların vücutlarındaki kırık ve çıkıların tedavileri diğer benzer hayvanlarınkilerinden farklılık gösteriri.belki de bu hususta atlar tekdirler.atlar uyuşturulmaya yani uzun anestezik uygulamalara gelemzler.yerde uzun süre yatamazlar.sık sık dört ayak sütünde durmaya ihtiyaçları vardır.ayaktayken daha rahattırlar ve daha az enerji harcarlar.nadiren,o da hasta olduklarında veya doğum sırasında yatarlar.atın iri vücudundaki organları yatar vaziyetteyken nefes almasında zorluk yaratır.
At ayakta durabilmek için ön iki bacağına,koşmak için ise dört bacağına birden gereksinim duyar ama hiçbirzaman ağırlığını dört bacağına eşit olarak yayamaz.her zaman ön iki bacağa daha fazla yük biner.bu nedenle atlarda karşılaşılan kırıklar çoğunlukla ön bacaklardadır.atlar yatarken ön ayakaları üzreinde doğrularak ayağa kalkarlar.kırık bacağı üzerinde ayağa kalkamayan atın yerde kalması veya tedavi amacıyla yerde yatırılmaya çalışılması at için hem ıstıraptır hemde başka hayati tehlikler doğurur.
Kemikli canlıların tümünde kırılmış bir kemiğin tedavi usulü aynıdır..Önce kırık parçalar bir araya getirilerek sabitlerştirilir.Bu sabitleştirme kan akımı yani doklulardaki beslenmeyi sağlamak ve olabilecek enfeksiyonlara karşı kan yolu ile vücudun savunma mekanizmasını devreye sokmak için gereklidir.
Kırık kemikler genellikle 12-16 hafta içerisinde kaynarlar ve eski sağlam yapılarına kavuşurlar.bu süre içerisinde hastanın hareket etmesi,kemikleri sabit tutamaması iyileşmeyi yavaşlatır ve tedavisi süresini geciktirir.insanlarda tedavinin başarısı,kırık kemiğin bulunduğu uzvun bu 12-16 haftalık sürede sabit tutulması,kırığın alçıya ve askıya alınması ama en önemlisi hastanın sabrı ile ilgilidir.
Kırılan bir kemiğin kaynaması ve mikrop kapmadan iyileşmesi için en önemli faktör o bölegedeki kan dolaşımıdr.bölegedeki kan,çevre deri ve kas dokularından gelen kan ile de takviye edilir.ne varki at yarım ton civarındaki ağırlığı ve iri cüssesi ile bu hususta farklı bir yapıya sahiptir.dizinden aşağısı,kemikler,bunları birbirine bağlayan bağlar ve deriden oluşur.bu bölegede fazla bir kas yapısı olmadığından mevcut ve takviye gelebilecek kan miktarı da fazla deildir.bu nedenle atın bacağındaki kırık kemiklere yapılan tıbbi müdaheleler çoğu kez sonuç vermz.kırılan kemikler iltihaplanmaya yatkındırlar.basit kırıklarda bile veterinerler,hastalığın seyri,süresi ve iyileşme ihtimali hakkında kesin bilgi veremezler.
Atların tedavilerinde sorun yaratan bu özellikler nedeniyle,cerrahi müdahalelerin çok kısa olması,3-4 saati aşmaması gerekir.atlar anestezinin etksi geçnce,uaynı uyanmaz iri cüsseleriyle ayağa kalkmaya çalışırlar.hemde o alçıya alınmış vidalar veya metal parçalar yerleştirilmiş bacakları üzerinde.at tedavisi için gereken sabrı hiçbirzaman gösteremz,biran önce ayağa kalmaya çalışır.bu arada bacağına konulmuş alçı ve takviye parçalarına zarar verdiği gibii takatsiz bacakalrının başka yerlerinden yeniden kırılmalarına yol açabilir.yani atlar hastalık süresince rahat durmayan,ne yapacaklarını önceden kestirilemeyen hayvanlardır.
Herşeye rağman 30-40 sene evvel atın ölümü demek olan birçok kırık,günümüz teknolojisi ile tadavi edilebiliyor.ancak bir bacakta birden fazla kırık bulunmasına veya iki bacağın biren kırılmasına hala yapılabilecek fazla bişey yok.bu dost,güzel ve asil hayvanın yerde uzun süre yatırılıp acılar içinde ölümü beklemesi yerine daha fazla acı çekmemesi için yapılabilecek en güzel şey hayvanın hayatına son vermektir.

sırf performansı düştü diye hayvan öldürülmez. eğer böyle ise buna en başta hayvan hakları örgütleri karşı çıkar. performansı düştüyse yarıştırmak zorunda mısın, emekli eder hayatına sütçü beygiri olarak devam etmesini sağlarsın, çayıra salar bırakırsın, çiftliğinde oynarsın. yeter ki iyileşsin. "madem ki koşturamıyorum, o halde öldüreyim" diye bir şey yok.

at dediğin hayatını ayakta geçirir. uyurken bile ayakta uyur, yatmaz. insan evladının eli kırılınca alçıya alıp boynuna asıyorsun. ayağı kırılınca alçıya alıp üstüne bastırtmıyorsun, koltuk değneği veya tekerlekli sandalye kullanarak basmamasını, kullanmamasını sağlıyorsun. "basma üstüne " diyince de karşındaki insan laf dinliyor.

at dediğin koca ağır hayvan. alçıya alsan da hayvan bu neticede, laftan anlamaz, basma desen yine basar, alçıya alıp koltuk değneğiyle yürütemezsin, tekerlekli sandalyeye oturtamazsın, "kullanma bu ayağını, diğer üçüyle idare et" diyemezsin. alçıya da alsan at o ayağının üstüne basar. bastığı sürece de iyileşmez. iyileşmedikçe de acı çeker. o yüzden öldürülürler.

warcraftla ilgili bir bölüm vardı, güzeldi.

facebooklu bölüm

cartmanın sapıttığı her bölüm

warcraftlı bölüm

bi de scott tenorman must die - s05e01 sanırım

güneyliler ile kuzeyliler savaşı vardı

tamam da ben böyle nasıl bulayım hepsini :) sezon ve bölüm olarak hatırladıklarınız yok mu?

make love not warcraft - s10e08

okulda pipi uzunluklarının ölçüldüğü bir bölüm. son 2-3 haftada yayınlanan bölümlerin bir tanesiydi.

(bkz: Stupid Spoiled Whore Video Playset)

cartman'ın intikam için bir aileyi pişirip başkasına haberi olmadan yedirdiği bir bölüm vardı...

www.eksisozluk.com

(bkz: biorezonans)

sigarayı bırakmanın kolay yolu'nu okuyarak bırakmıştım. sonra tekrar başladım. 5 gün önce tekrar bıraktım, bu sefer kitap okumadan. sigaranın ne kadar gereksiz bir şey olduğunu farkederseniz bırakmak zor olmuyor. ama tekrar başlamak daha kolay. bir de etrafınızda sigara içmeyen insanlar olursa daha kolay bırakırsınız. yanınızda sık sık sigara içenler olunca insanın canı çekiyor.

bir yakinimdan orneklersek,
canindan cok sevdigi kardesinin akcigerlerinin ur ile dolusunu izleyerek.
eriyip tukenisini.
bir parca nefes icin govdesinin sekilden sekile girisini, verdigi mucadeleyi gorerek.
kardesi gocup gittikten sonra bicakla kesilmis gibi kesti atti sigarayi yasamindan.

ama 40 yili askin surede bu sinsi dostuna verdikleri pesini birakmadi. benzer sonu paylasti o da.

astım oldum. bıraktım.

"öldüm bırakmak zorunda kaldım."

söyleyemeyenler adına...

(bkz: champix)

%100 etkili. daha bırakamayan görmedim.

hamile kaldım ve o günden itibaren kokusunu bile özlemediğimi farkettim. demek ki ciddi manada bir koşullanma gerekiyor.

allen car, sıgarayı bırakmanın kolay yolu

3 gun dişimi sıktım bıraktım.

genç yaşta kanser olma ihtimaliyle karşı karşıya kaldım.tetkik sonuçlarını beklemek bir tür ızdıraptı. bu ağır bekleyiş ve ölüm korkusu sonucu sigarayı bıraktım. o kadar korkmuştum ki günlerce uyuyamadım, sigaraya ihtiyac duymadım. sonra kendimi spora adadım. şimdi at gibiyim.

flickr
www.flickr.com

istockphoto.com
shutterstock.com
photos.com

buralara bak. istediğin gibi bi şey bulamazsan daha da arama, başka dövmeye geç hemen.

dövmeyi yaptırmadan şunu bir dinlemelisin

www.youtube.com

resmi internet sitelerinde menajer bilgileri bulunuyor genelde.

hepsi için yardımcı olurum sana, pm'den ulaşabilirsin.

.pdf printer programlarıyla tekrar kaydedin..

online pdf to word programına at önce. (google da yüzlerce var). word olunca düzeltmeleri yap. sonra save as pdf.

tüy sarartıcı beslemez, pek de güzel sarartır. papatya suyu yetersiz kalır.

hamamotu kullan. ama sürekli kullanman gerekir 6-7 ay.

@rastgelebiri bana hemen çözüm lazım uzun soluklu olmaz şuan da.

hamamotu kullanma, tüyleri tamamen döker, ve gürleştirir.

alla alla kimse yazmamış?
oksijenli su sürüp yarım gün güneş altında kal

evet. çok eski zamanlarda saçlarımızın rengini açmak için yapardık..:)

tsnp2std webcam driveri içinmiş

sonix cam yazılımları yapıyor. web cam falan içindir onlar.

peki bu camera.fixer falan nedir? bir de açılışta ad-aware'i de istemiyorum o hangisi?

altta gözükmeyen kısımda adobe ve google ile ilgili bir şey var.

www.file.net

silme.

@ speculative fiction

avg detected this file as a virus
Neil

it is untrusted by Kaspersky so it keep coming back is more a damn nusciane with some pervert looking at your screen
Charlie

olumsuz yorumlar da mevcut ama?

çok farklı şeyleri virus olarak algılayabilir programlar. için rahat edecekse virus taraması yap, sil yada sorun olursa tekrar yüklersin.

faşist misin olm? birşey yapma. merak ettim ama ne hakkında farklı düşünüyorsunuz mesela. ne yapıyor bu adam sana?

bak işte ben böyle olacağını biliyodum kötü olan ben oldum. çok örnek var ama aklıma gelen en son olayı anlatıyım. iş yerinde bi sorun oldu odada 3 kişi çalışıyoruz, o gün orada sadece ben olduğum için sorunun benden kaynaklandığı sanıldı hatta patronda önce beni sorumlu tuttu ama olayı anlatınca benim konuyla yakından uzaktan ilgim olmadığı suçun odadaki 3. şahıstan kaynaklandığı anlaşıldı. bugün işe geldim "melek" olan, aklınca o günkü olayla ilgili beni uyarıyo "aman sakın bi daha yapma diye, daha dikkatli ol"diye. ya benim yapmadığım anlaşıldı ama o beyinsiz hala beni uyarıyo arkadaşça(!). ya haddine mi düşmüş, bu ne cürret diycem diyemiyorum.

bazı kişilerin şeytani aurası çok yüksektir. sürekli gülerler, sürekli iyilik yaparlar ama ufak ufak ezmekten hoşlanırlar. şeytandırlar, kötüdürler demiyorum. aksine her gelene iyi davranırlar, herkesle iyi geçinirler. ama çakraları öyle güçlüdür ki, öyle arsızlardır ki, senin söyleyemeyeceğin bir şeyi sana çat diye söyler. kalakalırsın.

sen iyi bir insansın belli. şeytan auranı yüksetmedikçe onları yenemezsin. sakın uyarmaya da çalışma. iyi bir insan olarak bunu beceremezsin.

benzer durumdaydim bir sure once, birlikte is yapmamiz gereken biri fakat gunluk olaylara bakis acisiyla beni deli ediyodu ornek vermek gerekirse biseyden bahsediliyor gundemdeki bi olay veya 3. sayfa haberleri cinayet vs. hemen atliyodu bu aa yapan kesin turkiyenin x sehrindendir (hemen her sehir ile ilgili de sacma sapan bi atasozu vardi kendisinin) veya turkiyenin surasindandir diye, bir deil, iki deil uyuz olurum zaten genellemelere, ben de onun hassas oldugu bi konuda umursamazca ve sertce karsi gorus belirttim inadina. bozuldu ama bi daha da goruslerini benim yanimda acmadi sadece havadan sudan konulari konusmalara geri donduk, goze batacagi icin ters davranamadi da sonrasinda.

When you say Istanbul, Bosphorus comes to mind.
When you say Bosphorus, X restaraunt comes.

@ ermanen biraz turkish-english olmuş o.

ordaki denmek: ''say'' değil. touch upon gibi bir betim kullanmalısınız.

''Bosphorus flashes in mind; by you touch upon Istanbul - x restaurant comes in mind; by you touch upon Bosphorus'' gibi vice versa kullanın.

(burdaki 'by' ı tarafından olarak algılama; 'By you' değil o, arada bir bağlaç olarak gör. mind'tan sonra es ver ve geri kalanı seri oku) edit: noktalı virgül koydum.

İngilizce bilmek, Türkçe düşünüp çevirmek değildir. Akıcı olun biraz.

sayin rastgelebiri,

sizin dediginizi hicbir ingilizce konusan birinden duymadim ve bence abartili duruyor. dediklerimi birebir anadili ingilizce olan insanlardan da duydum. ve boyle cevrilebilir. her mot-a-mot ceviri olmayacak diye birsey yok (ki direkt mot-a-mot degil bu zaten), basit dusunmek lazim. hatta ingilizce'de 'come to mind' diye bir deyim de var zaten. diyecek baska seyler de var ama bu kadari yeterli bence.

"when you say" yerine baska seyler de denebilir evet. illa sadece bu ceviri de var diye birsey demedim. mesela "when it comes to istanbul", "when we are talking about istanbul" gibi...

onyargili elestirilerde bulunmadan once gelip ozelden konusun. yoksa kendi cevabinizi verin...

bence rastgelebirinin cevirisini kullanmayin, cocukluktan beri amerikada yasiyorum ve boyle bir cumleyi ne gordum ne duydum. ermanen'in cevirisi daha dogrudur, ama son cumlede sona "to mind" koymayi unutmus. eger say demek istemezseniz, mention kullanabilirsiniz.

when one mentions istanbul, bosphorus comes to mind gibi.

@rastgelebiri "by you touch upon istanbul" ne? niye by diyorsun ki? touch upon istanbul da cok acayip.

bu arkadaşımız belli ki bir slogan olarak kullanacak bunu, cevap veren arkadaşları ingilizce'deki basın dilinde de çok kullanılan ''advertorial depiction'' olgusuna davet ediyorum. daha önce ingilizce PR ve brand management yapmadı iseniz durum farklı tabi.

mesajı al; yeniden biçimlendir ve uygun dilde akıt. bir sloganda 'when' falan bulunmuyor burda, keza ''napıyosunuz bağlaçları ve if clauses mi öğreniyosunuz'' derler adama. sen JUST DO IT i ingilizce anlayabilirsin ve burdaki betimi asla Türkçe'ye çeviremezsin.

amerika'da yaşamış/yaşayan arkadaşlara da lewisham'dan selamlarımı gönderiyorum :)

fiyatı uygun ama biraz kaba duruyor sanki.

tenis oynamak içinse güzel, ama gündelik olarak kaba gibi.

aynısı decathlon'da 60 liraydı sanki. yanlış hatırlıyor da olabilirim.

kapri altına gitmez diyorsunuz yani :)

urun.gittigidiyor.com


Buna ne dersiniz diğerine göre :)

@insanimsi

Ürünlere Bakabileceğimiz bir link felan var mı ?

kapri altına giyersen kötü olur desem yine iyi; gülerler diyorum. bu da çok ağır olur. alma sen o ayakkabıyı.

@rastgelebir

ikinci paylaştığım nasıl :) yada önerebileceğin bir model var mı ?

bak, nike ayakkabı dediğin bp3.blogger.com şöyle duracak. incecik böyle ferrari gibi.. (bu değil de böyle duracak sen anla işte)

gösterdiklerin bence hala kaba. düz adamlar giyer bunları.

link bakamiyorum cunku disari ciktim. Forum istanbul decathlon magazasindan bakabilirsin.

2. paylaştığın güzel.
1. berbat.

illa uzun alacaksan nike dunk hi almalısın. temsili;
urun.gittigidiyor.com

kapri altına alcaksan uzun bilek conversin gideri var rengi ne olursa olsun.

alternatif 1: geçen indirimde 90dı bu tür modellerinde gider kapri altı
urun.gittigidiyor.com

alternatif 2: paraya kıyıp uzun bilek basket ayakkabıları giyebilirsin, biraz büyük ayakkabı seviyosun galiba, basketler şort altıda kapri altıda çok canlı oluyor.
örnek olsun diye veriyorum bu linkide: urun.gittigidiyor.com

erkek olduğunu varsayark söylüyorum eğer kapri altına giyeceksen ince tabanlılardan şaşma ve uzun bilek giyme. daha çok kısa bileklileri tarcih et. converse in yeni çıkardığı slim modellerine bak. rafta pek güzel durmuyor ama ayakta oldukçaa hoş gözüküüyor. ayrıca süperga lar var. onlar biraz kalın. yaza uyar mı bilmiyorum ama çok şık. sen kendin karar ver. ama kot altına bile giyeceksen ince tabanlıdan vazgeçme. ayrıca uzun bilekliyi köü duruyor. hiç tercih etmet.

bir iki link koyuyorum bak beğenecek misin?
www.google.com.tr
converse www.google.com.tr

bulgaristandan gelen çağrı. arama.

www.piryolu.com geri aramayın kısaca

bulgaristandan arayan dolandırıcı numaralarından biri

forum.donanimhaber.com bunu buldum google'dan.

yanlış bilmiyorsam bulgaristanın kodu bu. sakın arama, tehlikeliymiş. bi de çok kontörün gidiyomuş.

numara bulgaristan numarası ama; yurtdışında yaşayan ve voip tarzi programlar ile bilgisayardan arayan tanıdıkların varsa onlar da olabilir.

keza washington'daki arkadaşım beni, bazen romanya numarası ile, bazen makedonya numarası ile arıyor. yani sistem rastgele atıyor bu numaraları.

bu da minik bir ayrıntıdır.

sen merak edip arama sakın 5 dk konuşsan 30 tl fln gider bi arkadaş denemişti çünkü

senin yerine aradım o numarayı. 400 milyon avroluk ödül varmış, bana vurmuş oldu. cuma uçuyorum sofya'ya allah izin verirse. sağ ol bu arada. hayatta bazen risk almak gerekir.

L-carnitine alma kardeşim bir etkisi yok, bilimsel olarakta yağ yakımına bir etkisi olduğu kenıtlanmamıştır. Ben kulladım 2 ay hiç bir işe yaramadı. Protein al ama takviye için iyidir.

Edit: L-carnitine ile protein gül gibi geçinir gider sıkıntı olmaz.

şunu unutma ''yağ yakacak'' bir ilaç yoktur. ''sonraki yağlanmayı kısmen de olsa engelleyebilecek'' ilaçlar vardır. keza L-carnitin bir ilaç değildir :) bir amino asittir. hiç yoktan iyi midir; iyidir.

protein için de kazein öneririm.

carnitin dayanıklılığını artırır, ama vucut geliştiriyorsan ve amacın kas kütlesini artırmaksa önermem. ayrıca, amacın kardiyo yapmaksa yüzme kısa vadede faydalı olmaz. yüzerken vucut sıcaklığın daha az yükseleceğinden daha az kalori kaybedersin.
sıvı karnitini antrenmandan 15-20 dakika önce alırsan iyi olur. wheyi tek seferde alacaksan antrenmandan sonra da alabilirsin.

@rastgelebiri
yağ yakımına yardım eden süreci hızlandıran zibilyon tane destekleyici ürnler var. %30 yağ oranı olan bir insan o oranda kalmak daha fazla yağlanmamak için mi ilaç kullanacak?

l-carnitine kullanacaksan yediklerine mutlaka dikkat etmen gerekir. aksi takdirde çok fazla birşey bekleme.

@ electromaniac

şöyle düşün. musluk sürekli akıyor. dediğin ilaçlar musluğu kapatır. ama lavabo dolu? işte ona bir şey yapamaz. o noktada musluğu boşaltacak sensin. yani aktivitelerin. kardiyodur, yüzmedir vs.

demem o ki, musluğun kapanması çok önemli burda. her gün pasta yiyerek kardiyo yapmak kısır döngüdür. dediğinde haklısın. ama ''yağ yakıcı'' ilaç diye satılmaları doğru değil. 'yağ önleyici' (musluk kapatıcı) ilaç demek daha doğru olur.

whey protein antremandan hemen sonra alinir, once alirsan etkisini cok aza indirgersin. l-carnitine'e gelince, ben GNC'nin amino burst'une basladim, spordan once 3 tablet aliyorsun. icinde hem whey hem de l-carnitine var. tavsiye ederim.

l-carnitine in etkisinin olumlu bir etkisi var gibi sanki yağ yakımına. gerçi psikolojik de olabilir bilmiyorum ama carnitine alıp koşu bandına çıktığım zamanlar kendimi beygir gibi hissediyorum.

l-karnitin eksiğinden dolayı yağ yakımın normal seviyenin altındaysa, onu düzeltir yağ yakımın eski haline oranla göreceli olarak hızlanır evet. amaaaa bu aminoasidin eksikliği yoksa boşuna almış olursun bence..

ben olsam yeşil çayı denerdim.. spor yapmak şartıyla- yeşil çayın yağ yakımını arttırdığına dair çalışmalar vardı..

8 yıldır yaparım body building, L-cartinine kullanmadım hiç. onun yerine yediklerine (şeker, tuz ve hamur işi) dikkat edip haftada en az 3 kez 45 dakika durmadan koş...nasıl yakıyorsun bi gör :)

www.akmisseyahat.com

şöyle bir şey buldum. İşinize yarar umarım.

www.selfbilet.com

kamil koç'a sorun, muhtemelen ataşehirden sabiha gökçene servisleri vardır. yani esenlerden ahy'ye var mesela.

deniz otobüsüyle bostancı - ordan belediye otobüsü olabilir.

tamam işime yaradı verdiğiniz linkler teşekkürler

pamukkale sehayat'in 20TL gidiş geliş kampanyası vardı. hala geçerli mi bilmiyorum. pamukkale'yi bi ara istersen.

bursa terminal->yalova->deniz otobüsü->pendik->belediye otobüsü->s gökçen

Ak Mis Seyahat

Tel : 444 16 09
Web : www.akmisseyahat.com
Bursa

Bursa Kalkış Sabiha Gökçen Kalkış
01:00 07:00
03:00 08:00
05:00 10:00
06:00 11:00
07:00 12:00
09:00 13:00
11:00 16:00
13:00 18:00
15:00 19:00
16:00 20:00
17:00 22:00
19:00 00:30
Önemli Bilgiler

Pegasus Havayolları tarife üzerinde değişiklik yapma hakkını saklı tutar.
İETT tarife üzerinde değişiklik yapma hakkını saklı tutar.

harici diske sağ tıklayıp özellikler deyin direk, o zaman ne çıkıyor?

@ sanal uyku

o zaman kullanılan alan 227GB diyor. ama içinde o kadar data yok ki? bu fark nerden kaynaklanır. göremediğim bir şeyler mi var acaba?

tümünü seçince gizli dosyaları/klasörleri falan saymıyor olabilir.

@ sanal uyku

şu anda hiç bir gizli dosya yok. acaba bellek mi ölü?

Linux yüklü bir bilgisayara takıp kontrol edebilirsin. Bazen benim flash disklerde de oluyordu. Live cd özelliği olan bi linux dağıtımı indirip bilgisayarı cd'den başlatırsan kurmana gerek kalmadan bakabilirsin.

malülen emekli ettiler onu.

kimisi lider olmayı sevmez. ne ben hizmet edeyim, ne kimse bana hizmet etsin düşüncesindedir. kimisi; her ne kadar takımın bir parçası olsa da takım oyununu sevmez. takım içi rütbeye inanmaz. giggs'teki vicdani red'tir.

giggs'in seçimi değil. kaptanlık ferdinand, giggs bi de neville'da idi. sürekli sakatlık durumu olduğundan ferdinand'da, giggs ve neville da yaştan dolayı her maç oynayamadığından ferguson sürekli oynayan birine kaptanlığı vericem dedi. her maç ayrı kaptan olmasın deyü o da vidici seçti. vidic yokken giggs kaptan başlıyodu zaten.

format at. ciddiyim.

takılmalar sırasında hdd ışığı yanıyo mu?

o ışık nerde? sol atta 3 tane lamba var. bi tanesi yuvarlak power ışığı. bi tane harry potter işareti gibi olan var. onun yanında da 3 tane cd üst üste. hangisi hdd?

formatı gelmiş.

o 3 cd dediğin hdd ışığı. takılmalar sırasında aralıksız yanıyosa hdd kasıyo. eğer uzun süreden beri böyleyse ram yetersiz olunca yapar. birden başladıysa linkteki yönergeleri uygula

(git: doctus.org )

altına bak, çok sıcaksa fanın tozlarla tıkanmıştır. fan çalışamayınca bilgisayarını sürekli kapatır.

Barselona'da turist kazığı yemeden şahane deniz ürünü çorbası ve tapas yemek isterseniz:

maps.google.com

haritadaki meydanın üst köşesinde kalan restoran. Harika lezzetlidir, meydan ve ortasındaki saat kulesi de yanında hediyesidir.

roma'da vatikan'ı ve panthenon'u mutlaka gör.
kolezyumu ve aşk çeşmesini zaten görürsün.