"Neden bunu tercih ettiğini sorarım" diyen de var, "bunu söyleyebilecek kadar rahat yetiştirdiğim kendime kızarım" diyen de. Size inanamıyorum. Sadece birkaç saniyeliğine onun gözünden anlatmaya çalışayım size durumu. Zamanınız varsa okuyun. Erkekten bahsettiğiniz için erkek çocuğu örneğini vereceğim, kadın olduğum hâlde.
Baba olacağınızı öğreniniz, "sağlıklı olsun da cinsiyeti önemli değil" diyorsunuz ama içten içe "ulan şöyle aslan gibi bir oğlan doğsa ne güzel" diyorsunuz. Bunun için size kızmıyorum, böyle yetiştirildik çünkü.
Doğuma birkaç ay kala odası hazırlanmış, odanın her yeri mavi çünkü çocuk erkek olacak. Erkek bebeğin rengi mavidir. Başka renk düşünülebilir mi hiç?
Eşiniz doğum yaptı, akrabalar konu komşu geliyor hayırlamaya. Sizde bir böbürlenme ki sormayın: "Erkek adamın erkek evladı olur!" Ultrasondan pipisini görüp resmini çekmenizi saymıyorum bile. Aynı şekilde gelenlere gösteriliyor canlı canlı, sünnetini sorsak zaten "erkek oluyor" ya hani, bayram havasında geçiyor.
Fark ettiyseniz duruma hiç çocuğun gözünden bakmadık. Söyleyeyim onun ne düşüdüğünü. Siz "ulan büyüyünce kaç kızın canını yakacaksın" dediğinizde o içten içe "bu işte bir tuhaflık var" diyor. Çünkü o Ahmet'i ya da Mehmet'i görünce mutlu oluyor, o zaman kalbi yerinden çıkacak kadar hızlı atıyor.
Bu sizin suçunuz değil. Bu onun suçu değil. Çünkü bu suç değil. O böyle doğdu ve bunda hiçbir yanlışlık yok. Bu erkekliğinize ya da onun erkekliğine gelen bir zarar değil. Çünkü erkeklik cinsel organda değil, yürektedir. O bunu biliyor ve tek isteği sizin de bilmeniz.
Babasına, size, o kadar çok söylemek istiyor ki hayal bile edemezsiniz. Bu hayatta tek istediği şey sizin gözünüzün içine bakıp "baba ben gayim" dediğinde ona tek şey söylemeden sımsıkı sarılmaz. Emin olun, şüphe duymayın, hayatta bundan daha çok istediği tek şey bile yok. Tek şey.
Aile, içindeki bireylerin birbirini her ne olursa olsun sevdiği yerdir. O bunun gerçek olduğuna inanmak istiyor. O kadar fırsat kolluyor ki söylemek için. Ağzınızdan çıkan her kelimeye o kadar çok dikkat ediyor ki farkına varmanız imkansız. Televizyonda birini görüp "top" diye dalga geçtikten sonra odasına gidip o kadar çok ağlıyor ki. Ve en kötüsü "neden" diye soracak olursanız verecek cevabı olmadığı için bu ağlama işlemini sessizce yapıyor. Sessizce ağlamak ağlamaların en fenasıdır. Kendini öldürmeyi düşünüyor çünkü o babasının gurur kaynağı olacakken babasının yüz karası olmayı kendine yediremiyor. Kendine değil, babasına yediremiyor. Sırf size laf gelmesin diye susuyor belki de. Ama için de küçücük bir umut var. Bu umut o kadar küçük ama o kadar güçlü ki her gece ona tek şeyin hayalini kurduruyor. Onu eşcinsel hâlde sevdiğiniz bir hayatın hayalini. Onu, "o" olduğu için sevdiğiniz bir hayatın hayali. Ona sıkıca sarılıp, ona ve size laf edeceklere "ben oğlumla gurur duyuyorum, gidin önce kendi pisliklerinize bakın" diye cevap vermenizin hayalini kuruyor. İnanın bundan daha çok istediği bir hayali yok ve bu hayali oğlunuza verecek tek insan sizsiniz.
Oğlunuz hasta değil, bunu tercih etmedi/böyle doğdu ve tek istediği onu böyle sevmeniz. Belki gün gelecek size söyleyecek ya da siz şüpheleneceksiniz. Lütfen sadece bir saniyeliğine bu okuduklarınızı aklınıza getirin ve ona nasıl davranacağınız kararını öyle verin.
0