filtre

nette baktım ama böyle filitre görmedim hiç bunun olayı nedir yerinden çıkmıo değişmesi gerekmiyormu filitrelerin

bu değişmez, ara sıra temizlemek lazım, ayrıca çıkar da yerinden genelde. alkolle falan temizlenmesini tavsiye ederler genelde.

peki mesela balsa filitre %94 lük bi temizleme yapıoapıyo metal ne kadar yapıo biliyormusunuz acaba

kullanılması en sağlıklı filitre hangisi hangisi daha çok süzme yapıyor ?

Metal filtre genelde belirli bir sure karbon filtre kullanarak pipoya iyice alistiktan sonra kullanilmasi onerilir. Cunku daha agir oluyor metal filtre ile.

rem - the one i love
www.youtube.com

johnny cash-one ve bilimum halil sezai şarkıları ..

nirvana- where did you sleep last night?
şarkı adından emin değilim. ma gör maaaa görlll don lay tumi tel mi ver did yu slip last nayt diye gidiyor. akustiğini dinlersen kurt kardeşimiz çok iyi söylemiş.

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

johnny cash- hurt

Cirrus - She kills --- www.youtube.com
violent femmes - blister in the sun ---
Dido - Us 2 Little Gods --- www.youtube.com
Dolly Parton - Jolene --- www.youtube.com
Violent Femme - Color me once --- www.youtube.com
Amy Macdonald - This Is The Life --- www.youtube.com
Nouvelle Vague - Ever Fallen In Love --- www.youtube.com

Flunk - True Faith --- www.youtube.com
Turin Brakes - Sea Change --- www.youtube.com
The Do - On My shoulders --- www.youtube.com
Shivaree - Goodnight moon --- www.youtube.com
Patti Smith - Frederick --- www.youtube.com
Firewater - Electric City --- www.youtube.com

telefonun faturası sizde ise, telekomünikasyon başkanlığının sitesinden iletişim yolu bulup faturanın kopyasını gönderin, eğer telefonu yasal bir şekilde alamdıysanız yapacak birşey yok

gene illegal olarak imei numarnızı değiştirebilirsiniz.

birileri senin iznin olmadan senin telefon kodunu kopyalıyor, vardır bir suç duyurusu yolu falan elbet.

goo.gl bunun beyazlarını sil. layer olarak üstüne koy.
veya 4 x 4 istiyorsan 4 x 4 grid diye ara onu al koy.

istediğim boyutlarda yapmama imkan veren bir yöntem yok mu? çok küçük kareler lazım bana.

yok. küçük karelerle grid ara veya büyükleri yanyana koy. veya tek tek çiz. olmadı excelde istediğin yoğunlukta yap. onu yapıştır. bilgisayar elinin altında seçenek çok.

al tembel. i.imgur.com

excel ile. 100 x 100

istedigin boyutlarda yapmana imkan veren bir yontem var tabii.

ilk once istedigin boyutta bir dosya aciyorsun. kareler ne kadar buyuk olsun istiyorsan dosyanin boyutunu o sekilde yapiyorsun. sonra o dosyanin kenarlarina 1 pixel kalinliginde boyuyorsun, yani kare ciziyorsun bir tane. ctrl + a ile tum dosyayi seciyorsun. sonra edit'de olmasi lazim "define pattern" yapip kareyi pattern olarak kaydediyorsun.

daha sonra grid i uygulamak istedigin dosyada yeni bir layer aciyorsun. Yine edit seceneginden fill yapiyorsun. karsina bir ekran cikacak. o ekranda "use" kismini "pattern" seciyorsun. birden fazla pattern oldugunu goreceksin. o patternlerden kendi yaptigini seciyorsun. OK'e basinca kareler grid seklinde layer'a ardi ardina eklenmis olacak.

anlamadiysan keywordler sunlar: "define pattern" ve "fill" - "pattern". bunlari youtube da fln aratsan anlatmaya calistigim seyin videosu cikar zaten.

bilgisayarın amacı yaptığını pratikleştirmektir. pattern üretene kadar benim verdiğimi üstüne layer olarak koyman 5 saniye. hiç birini tiklememen (ki çok da tikimde) paha biçilmez.
perkelenin metodu daha "profesyonel" tabi. güle güle uğraş.

benim yazdigim yontemle yapmak max 20 sn. adama yanlis bilgi verip, yontemi yok demissin, tek tek kareleri ciz demissin, yetmedi excel fln yazmissin :) boyle cevap verip bir de ustune tik niye koymadin tribi atmasan iyiydi :)

grid koyunca "jpg"'de siliniyor diyene benim metod da uyar. merak etme..

@ben smyrna gridi açıp kaydettiğinde yok olmamasını becerebiliyorsan onu söyleseydin en başta. kırıcı olmamaya çalışıyorum ama beyazlarını sil bunu koy falan bilgisayardan anlamayan insanı bırak mantıklı insanın diyeceği şeyler değil zaten. pratik olan beyazları silmek değil istediğin boyutta istediğin kadar kareyi oraya koymana rahatlıkla izin veren yöntemdir.

hatun kişinin hoşuna gider bence. özel günler de hediye almak da çok klişe bir hareket o açıdan bakarsak.

erkeğe veya kadına, kime yapılırsa yapılsın "aa çok klişe, hiç hoşuma gitmedi" gibi bir tepki verilmez. olumlu tepkiler alınabilecek bir klişe bu. bir de sonundaki hediyenin biraz güçlü bir hediye olması tercih edilmeli.

Ben klişe oldugunu söylemek istiyorum. çünkü en güzel süprizin karşı tarafın hiç hesaba katmadığı bir anda yapılan süpriz olduğunu düşünüyorum. yani ortada süpriz oldugunu belli eden birşey olmazsa daha süpriz olur :)

klişe mi değil mi bilmiyorum ama gavurun bi lafı var hani:

so gay!!


not: kişisel algılama tabi bunu tabir itibariyle şeyediyorum..

cok cok guzel bir klisedir kanimca:)

romantiktir klise de olsa... ki bence klise de degildir cunku benim gibi usengec binlerce insan var bu yontemi uygulamayan.
klise diyince insanin aklina ilk seni seviyorum yastigi, oyuncak ayi gibi seyler geliyor. klise diyemeyiz.

klişeler iyidir.

hiçbiri değil ben söyleyeyim. sadece arada internetten alışveriş ve taksit yapmaktan öteye gideceksen hiç alma. ben battım sen de yanma arkadaş.

hsbc'ye bulaşma, sülük gibiler.

maximum fena değil.

iş bankası.

ben betssondan bahis yapmak için soruyorum alışveriş filan için istemiyorum

sanal kart kullan o zaman.

en iyi sanal kart hangisi peki

iş bankası. memnunum.

iş bankası isteklerini karşılar

iş bankası sanal kart mı normal mi

hmm taksit için kullanmayacaksan, Garanti Bankası'na vadesiz hesap açtırıp internetten "sanal paracard" alabilirsin. Şahsen ben öyle yaptım, internetten premium alımı, paypal vb. işlerde hep onu kullanıyorum.(evet bu kartı paypal'a tanıtıp verified yapabiliyorsun)

Tavsiye ederim. Ama bu aslında kredi kartı değil, sen hesabından para yüklüyorsun, aldığın şey o paradan çekiliyor. ;)

benim amacım bahis oynamak internetten garantiye neden kötü diyorlar vadesiz hesap acmak zorunda olduğun için mi

işte Üniversiteli

fortis +18 derdim, artık teb +18 oldu. limit konusunda pek bi sıkıdırlar ama iyi bişey aslında bu. ayrıca world programı bonustan çok daha iyi. bugüne kadar öğrenci halimle 35 tl kazandım.

squad olabilir.

lineup diye biliyorum ben de. öyle hatta.

takım kadrosu; squad

ilk on bir; line up gibi biliyorum ama çok fena yamuluyor da olabilirim line-up konusunda.

line-up dizilis demek diye biliyorum

www.goal.com

lineup demişler işte.

roster da kullanılıyor diye biliyorum..

amerikalılar roster diyor.

bizdede aynı sorun var çözümü bulursan banada yazar mısın? teledünyadada digitürktede aynı ikisindede cızırtı oluyo.tvnin sesini kısıp uydunun açıyoruz :(

@protesto denemedik aslında yarın bi deneyim bakalım olacakmı.

uyduyla tvnin ses amfilerinin çakışması sonuucu olur. en kolay yol tv sesini orta seviyede tutmak, uydununkini de çok kısmamaktır. daha iyisi için tv yerine uydudan sesi almak olur.

uyduda da aynı hdmi kablosuyla yapıyosa uydunun hdmi çıkışı..
scart ise scart kablou kalitesinden dolayı..

muhtemelen scart kablo kullanıyorsunuz. o yüzden oluyor o ses.

farnerud'un dediği gibi kaliteli bir şey çözüm olabilir

scart girişiylede alakalı olabilir, bizim tv nin iki scart girişi vardı biri cızırtı yapıyordu diğeri yapmıyordu.

ohaa çok ilginç bişey oldu dostlar, hdmi bağlantısını çıkardım laptoptan sonra tekrar uyduya geçtim ve sorun gitti, o ses yok artık. umarım anlık olmamıştır yani yoktu o an bildiğin düzeldi durduk yere.

aynı sorun bende de var..uydudan hdmi ile bağlıyorum tv.yi..bazen kayboluyo,bazen yeniden geliyor.çözüm bulabilen arkadaş var mı?LNB den falan kaynaklanabilir diye düşünüyorum

youtube da birsürü video var

youtube de "magic" "revealed" diye ara..

akıl okuma şeysi için de bikaç öneri alsam?

iskambil kartları ağırlıklı olmak üzere bir çok ufak tefek numara biliyorum. zamanında bende merak salmıştım. eskişehirdeysen bi bira ısmarla öğreteyim bildiklerimi :)

istanbuldayım be hacı. ama anlatımlı video çekip yutupa koyarsan kargoyla yollarım bi 6lı;)
edit: 6lı büyük vaad olmuş, kendime alamıyorum lan 6 bira:D

çok bilgili olduğum söylenemez ama bildiğim kadarıyla: ilüzyonla akıl okuma bambaşka alanlar. biri kimi inanır kimi inanmaz ama telepatidir, parapsikolojik bir olaydır, çalışmak da gerekir tabi ama farklı bir şeydir, olmuyosa olmaz. diğerleri göz aldatmasıdır, kaşık bükmecilerin de çoğu bir şekilde hileli yapar bu işi, telekinezi ile değil. bunu herhalde çok çalışıp bir şekilde yaparsınız.

telepati bomboş bir iş,o kadar uğraşçaksın fakat sadece 1 den 10 a kadar sayı tut deyip,bir iki arkadaşını etkilersin,insanın genel olarak düşündüğü şeyleri bulabilceğini zannetmiyorum.sırf bir iki arkadaşa artistlik yapçam diye o olayı öğrenmeye kasmak anlamsız bence.böyle saçma sapan şeylere uğraşçağına o sürede çok daha yararlı işler yapabilirsin.tabi sen bilirsin.

bomboş demeyelim de genelde bu işle uğraşanlar uğraşmadan önce bir şekilde yeteneklerini farkedip bunun üzerine gidip geliştirirler, yani sıfırdan dur ben uğraşıyım deyip sadece çalışarak olacak bir şey değil. yeteneğiniz var mı buna bakın.

kendimden örnek vereyim, bir dönem özellikle belli kişilerle çok sık aynı anda aynı şeyi düşündüğümü, istediğimi vs. farkettim. "ben de tam onu dicektim" durumu çok alakasız durumlarda bile sıkça olmaya başladı. bunun üzerine kendimce araştırdım kısa bir dönem, ufak tefek alıştırmalar var onlarla uğraştım vs. İşte çevremdekilerle sayı tut, iskambil kağıdı seç biliyim gibi şeyler de denedim, belli oranda başarılı oluyordum da, 1-2 yanılmayla iskambil kağıdı bilmişliğim var bolca. ama süreklilik ve net bir başarım yoktu. yani hadi bir daha dendiğinde olmayabiliyordu, ya da başka bir zaman denediğimde fos çıkabiliyordum. belki ciddi olarak çalışsam daha farklı olurdu ama çok sabır isteyen işler bunlar, 2 hafta uğraştım hemen bileyim olmuyor, motivasyon da çabuk kırılıyor.
araştır biraz, giriş için ne gibi denemeler öneriliyor, hatırladığım kadarıyla şekilsel şeylerdi, yani birisi kağıda 5 şekilden birini çizecek, size içinden bunu aktarmaya çalışacak, sessizce bağıracak bir nevi, bilmeye çalışın, var mı böyle bir öngörünüz test edin kendinizi.

ilüzyon ise apayrı, el çabukluğu denen bir yetenek de olabilir tabi ama işin büyük kısmı çalışmaya dayanıyor diye biliyorum.

1 den 10a kadar sayı tut dediğinde insanlar büyük çoğunlukla 3 biraz daha azı 7 tutarlar. Veya sana o gün onu sorana kadar subliminal mesajlarla tutman gereken sayıyı aklına yerleştirmiştir.

garm altın alabilirsin goldaşta var kutusuda şık 1 gram altındır işte 90 Tl fln olması gerek

"gidip de takı takmasam, ve sonra evine gidince hediye alsam nasıl olur?"

Gayet güzel olur. Hatta birkaç arkadaş birleşin, adam gibi bir şey alın. Yakın arkadaşınızsa almadan önce "şu kadar toplayabildik, neye ihtiyacınız var?" diye sorun.

elbette uygun olur. amaç elaleme hava atmak değil, arkadaşınıza destekte bulunmak. ya altın takılır ya da hediye alınır. hediye abes kaçmaz yani (:

bence herkesin ortasında takı takmak falan hava atmaktan başka işe yaramayan ilkel gelenekler. onun yerine cosmicstring' in dediği gibi ihtiyaçları olan bir şey alırsan daha mantıklı olur.

yıldız teknik üniversitesi ek sınav hakları yönetmeliği: goo.gl

Teşekkür ederim ama bize bu sene içinde alınmış bir karar gerekiyor. Yani üniversitelerden atılmanın kalkmasıyla bizim bu sınav hakkımızda elimizden alındı. Kazanılmış hakların elden alınmaması açısından bu sınavları bu sene de yapan üniversitelerin kararları gerekiyor. Bildiğim kadarıyla Kocaeli Üni. yapıyor örneğin.

ben o ek sınav haklarını kullanıyorum. yeni bir karar alınmadı ama yönetmelik değişmediğine göre devam ediyor demektir. bu sene her dersten 1 sınav hakkı kullandım, 6 dersim kaldı. 3'ünü yaz okulunda aldım onların 2. sınav hakkı olmuş oluyor. diğer 3'ünü de seneye alacağım ve haklarım bitecek. bizim okulda bir değişiklik olsa haberim olurdu.

yok bu bahsettiğimiz, indirgeme sınavları, yani 14.dönem sonunda tek ders gibi kaldığımız tüm derslerden sınava girme olayı. Bir dahaki sene içinde ders almak değil.

atalarından gelen bunu yapabilecek bir içgüdü olmalı herhalde. refleks gibi. yani en azından ben öyle düşünüyorum. yoksa bütün dalgıçlar gözlüksüz dalabilirdi. geliştirilebilen bir yeti olsa idi.

iyi de gözlük kadar net görüyor demiyorlar ki. 2 katı diyor. zaten ben bok gibi görüyorum, 2 katı ne kadar güzel oalbilir. gözlük kullansalar daha iyiymiş. boşuna eziyet gözlere. mikrobu var, hastalığı var. sikerler.

yıllarca her gün su altında zaman geçirmek sonucu oluşabilecek bir durum bu, istedim mi göz bebeklerimi küçülteyim diye bir olay yok yani.

Panasonic'in Lumix serisini araştırın derim.

karanlıkta ışığı çok iyi almak dediğin uzun pozlamayla olur, onun içinde kompakt dijital bir makinenin işini göreceğini sanmıyorum(yeni modellerde uzun pozlama seçeneği var mıdır bilmiyorum ama yine de çok iyi çekeceğini sanmam)

profesyonel değilsen ve olmak gibi de bir kaygın yoksa dslr-like sınıfı makinelere göz atmanı tavsiye ederim. hepsinde uzun pozlama tercihi vardır.

bu sınıfta zaten çok fazla ürün seçeneğin olmadığından canon ya da panasonic'lerin 2-3 modeli vardır, onlara bak. nikon p500 de uzun zamandır konuşulan bir model. bende sony hx1 var ama biraz eskidi artık o model.

kimsem olmasa muhtemelen illegal işler yapardım, 1 sene sonra -eğer hapiste değilsem- zengin olurdum. 10 sene sonra -hala yakalanmamışsam- çook zengin bir işadamı olurdum.

hayata sıfırdan başlanmaz ki.
bunu bilerek yeni şeyler yapmaya çalışırdım.

üniversitedeyken bütün derslere girer, hayvan gibi ortalama kasardım.

Hemen ist yi terketmenin yollarni arardim

@desideratum evet yaptım onu ama sonuçta burdayı.

öss'ye adam gibi hazırlanırdım, boşboş zaman geçirmek yerine ingilizcemi falan geliştirirdim, gitarı kendim öğrenmeye çalışmak yerin ders alırdım, bi de sporu bırakmazdım.

yavaş yavaş vites değiştirirdim... sabah virajları dönerdim.. 1 sene sonra otobanda hız yapıyor olurdum... 10 sene sonra bütün yollar benimdir....

defalarca yazıldı burada, vokal sesini veya gitar sesini bütün şarkıdan ayırmak diye birşey yok. ne kadar iyi bir yazılım olsa da ya sesler kesik kesik ve saçma gelecek, ya da illaki diğer öğeler duyulacaktır. O işi tam anlamıyla yapabilmek için şarkının kanal kayıtlarına ihtiyacınız var.

İstediğiniz şey çok zor bişey. Ancak şarkının mixi buna elverirse yapabilirsiniz. Mümkün olduğu kadarını yapmak için de teknik bilgi gerekiyor.

eğer sorun işin teknik kısmı ise detay vermekten çekinmeyin. bilgisayar mühendisliği mezunuyum. ufak araştırmalardan sonra buraya sorayım dedim. hatırlarsanız son dünya kupasında vuvuzela seslerini normal seslerden ayıran yazılımlar yapılmıştı(ve ya varlığından bahsediliyordu). demek ki bir nebze mümkün bu işlem.

araştırmaya devam ediyorum. bir çözüm bulursam buraya yazacağım.

audacity basit kalır. birde sesler üst üste çok binmiş durumda olacak. madem bilgisayar mühendisisin (git: ubuntustudio.org) ubuntu studio kullan. yani bir mp3 dosyasından o tarzda sesleri de ayırman çok mümkün değil.

O en basit haliyle anlatayım. Duyduğumuz sesler belirli frekanslardan oluşuyor biliyorsunuz. Yani bir müzik dinlerken farklı frekanslarda farklı genliklerde tınlayan enstrumanlar duyuyoruz. En basit haliyle eğer bir sesin içinde 500hz lik bir sinyal bileşen varsa ve biz bu 500 hz i istemiyorsak buraya bir bandstop filter uygularız. Yani bir nevi equalizer. Bir diğer yöntemse bu 500 hzlik sesin ters fazlısını sinyalin üzerine bindirerek sönümlenmesini sağlarız. Yalnız burada birkaç sorun var. Birincisi sinüsoidal bir daga dışında hiçbir ses harmoniksiz tınlamaz. Yani bir piyano mid do notası basıyorken o do notasının denk düştüğü frekans dışında diğer doğuşkanları da ortaya çıkar. Yani bir çok harmonik de vardır.

Bir diğer sorun belirli aralıkta çalan bir öğeyi bir şekilde yoketmeyi başarsak bile vokalle aynı frekanslara denk düşen diğer enstrumanlar vardır. Siz o arkadali enstrumanları yoketmek isterken vokali de onlarla yokedersiniz. Bu gibi durumlar için gelişmiş sistemlerde dinamik fft prosesleri uygulanıyor ama tam olarak nasıl ve ne kadar sağlıklı yapıldığını bilmiyorum.

Ama bunun yanında bazı basit teknikler de var. Mesela stereo imajı alınmış bir altyapının üzerine vokal kanalı mono olarak mixlenmişse sağ ve sol kanalları üst üste bindirip onları sönümleyip vokali kabak gibi ortaya çıkarabiliyorsunuz. ama bu tabi direkt mixe bağlı birşey ve deneysel olark uygulanmamışsa hiçbir profesyonel stüdyodan böyle bir iş çıkmaz.

Sed Hotel - Terrace Restaurant.

beykoz korusu.

her zaman gitmeyecegin bir yer olsun. neden dersen olur da ileride is yatarsa bir daha oraya gidemiyor insan. buna dikkat et. mumkunse omrun boyunca bir daha gidemeyecegin bir yer olsun. oyle pahali oyle luks olsun.

Kız Kulesi

ney sadece bir enstrüman değildir. türk müziğindeki yeri ayrıdır. diğer enstrümanlarda olmadığı kadar duygu vardır. bir klarnet yada zurna gibi bas nefesi olsun bitsin gibi bir durum yok. verdiğin her nefes kalbinden çıkar. sükuneti içinde hissedersin. eğer maksat şarkı çalmak falansa başka bir enstrümana yönel.benzetme yapmak gerekirse

araç sektöründe vosvosların yeri nasıl ayrıysa,
enstrümanda da ney'in yeri o kadar ayrıdır. ayrı bir komünleri, felsefeleri vardır.

dinle aran iyiyse çal. çünkü ney ilahilerde, mevlevi müziğinde çok kullanılır.
ama bence, eğer üflemeli bir çalgı istiyorsan, klarnet'i tek geçerim.

ney işi zor. teyzenin sevdiği sesi çıkarman 10 yılını alabilir.

bu uğurda hem yüreğimi ortaya koyup, hem de elimden gelenin en iyisini yapmalıyım demek ki. valla gözüm korkmadı desem yalan olur. neyse tavsiyeleriniz için teşekkürler. kararsızlığımla baş başa kalayım bari :))

Müziğin mantığını öğrenmek adına piyanoyla başlayabilirsin.

Ayrıca @compadrito, yapmayın yahu sıkıldım şu geyikten. Ney de bi' enstrümandır ve çalınır.

Teyzenize bakmayın, siz de seviyor musunuz ney sesini? Epey bir çalışmanız gerekecek çünkü.

ney iyidir bence, sesini seviyorsan başla. ses çıkarmak çok zor falan değil. ben başladım ama kişisel bir nedenden bıraktım ilk ders aslında, ses de çıkarabilmiştim yani anlattıkları gibi zor değildi.

neyden ilk ses çıkartmak 1 ay, tüm notaları doğru düzgün çıkartmak 4 5 aylık iş olabilir, yani bir ayda iki şarkı çalayım diyorsanız olmaz, sabır ve kendini adama işidir. sadece sanat müziği ve ilahi değil pop müzikte de çalınır, flamenkoda da örnekleri vardır, hatta pentagram neyi metal müzikte kullanmıştır. sonuçta bir enstrümandır ve nerede nasıl kullanılacağı size kalmış birşey. ama kolay değil, bir de türk müziğiyle çok içli dışlı değilseniz öncelik bir batı enstrümanına müziğin mantığını öğrenmek sonra türk müziğini çok dinleyip türk müziği mantığını kavramak daha iyidir.

"bir enstrüman çalmak istiyorum, ne çalsam karar veremedim..." diye bir cümle, istek, soru olmaz. sadece bir enstrüman çalmak istiyorsan; çalma.

normalde çoktan şu enstrümanı çalmak istiyorum diye karar vermiş olman gerekirdi. "kendimi geliştirmek istiyorum, o halde ne yapsam" modunda bir istek mantıklı değil.

yeterli araştırma yapmadıysan enstrümanlar üzerine ve bu sebepten soru soruyorsan; "bak aslında o kadar da önem vermiyormuşsun enstrüman çalmaya" gibi bir cevap alman lazım olur. tavsiye üzerine sanatla ilgilenilmez.

meseleyi en temelden kavraman en doğrusu olur.

ney asla çalınmaz.

ney üflenir. eğer karar verirsen müzik aletleri satılan yerlerden alma. bunu yapan özel ustalar vardır. bunları bulman lazım. diğer sazlardan farklıdır ve ney için kesinlikle iyi bir sazla başlaman şarttır. derler.

valla başlangıç enstrümanı olarak biraz ağır kaçabilir, ama denemekte fayda var. halk eğitim merkezi tarzı yerlerde ucuz yollu ders alınabilir.

ney gayet de çalınır, notaları vardır falan. müzik aletidir.

Zevkler ve renkler tartışılmaz lakin Avon'un Christian Lacroix NOIR'i fiyat performans açısından tatminkar.

Rochas'ı herkes beğenir.

Emporıo armanı-he

Biraz siradan ama bence cok iyi.

diesel fuel for life çok seksi

not: dişiyim.

davidoff-echo

rochas aldim ben de ancak cok pisman oldum. cok "generic" koku. sokaktaki 3 kisiden birinde kokuyor bu aralar. bunun yaninda kullandigim ve onerdigim digerleri:(öneri sirasina gore)
burberry london
CK Crave
burberry touch
issey miyake
JP Gaultier
CK Be
CK one

axe dark temptation'ın parfümü var, ucuz yollu olmasına rağmen, gerek sevgili olsun gerek arkadaşlar/kuzenler olsun bayanlardan olumlu tepkiler almaktayım.

chanel bleu

hugo boss-boss
herrera-212
chanel-bleu
armani-gio

jil sander - pure

2-)lakpoştha pervaz mikonend filmin başındaymış intihar sahnesi.

anti christ filminde de vardı, intihar şekline değil ama bir çocuğun intiharıyla ilk karşılaşmamdı, içim ezildi çok etkilendim..oyunculuktan bağımsız olarak bu gerçekle karşılaşmak kötü.

les diables adlı filmde küçük bir erkek çocuğu nezarethanede kendini asmaya kalkıyordu. tesadüfen gardiyan görüp kurtarıyordu ölmek üzereyken. oyuncu çocuğun psikolojisi bir yana izlerken ben kahrımdan ölmüştüm. müthiş etkilenmiştim.

bu da sıpoylır olacak


le temps du loup da vardı ve aynen dediklerini düşünmüştüm, o rol o çocuğa nasıl ağır gelmedi diye.

o kadar uzağa gitmeye gerek yok, öyle bir geçer zaman ki dizisinde de intihar eden çocuk sahnesi vardı.

Aslında rahatsız edici bir sahe olsa da, sanatsal açıdan iyi şekilde çekilirse başarılı olabilir.
-spoiler-

intihar değil ama walking dead dizinin ilk bölümünde zombi olmuş ufak bir kız çocuğunun polis tarafından vurulma sahnesi var, bir yandan rahatsız edici olsa da yapımın cesareti ve sahnenin başarısından dolayı takdir etmiştim.

o sahneler hep pedagog eşliğinde çekilir. ayrıca türlü hilelerle oynayan çocuk ne olduğunu bilmez bile. yoksa çocuğun ailesi katiyen izin vermez oynamasına.

Hayatını en iyi anlatan filmi söyeleyemem ama "Across The Universe" ü kesinlikle tavsiye ederim.

hayatını demeyelim o zaman.

beatles ile ilgili her hangi bi film/belgesel vb.

deletesystem32 teşekkürler.

john lennon'un hayatini, daha cok ilk gencligini falan anlatan bi film nowhere boy, belki izlemissindir gerci, cok elestirildi falan. bence guzel filmdi.
www.imdb.com

A Hard Day's Night
Help!
Magical Mystery Tour
Yellow Submarine
The Beatles at Shea Stadium
en.wikipedia.org(film)
Lennon in America

Son 3-4 tanesi hariç diğerleri The Beatles filmleri, onlar çok cacık. Belki düzgün bir materyal bulursun. Şöyle Bob Dylan için hazırlanmış olan No Direction Home Belgeseli taşaklılığında bir doküman yok galiba the beatles hakkında. Ama bu The Beatles Anthology biraz başarılı

Gitar Hero oyununun Beatles versiyonu var, kişisel hayatlarını değilde, müzikal dönemlerini falan oynuyorsun sırayla, hoş bence.

bu yapmak istediğiniz bir makinenin imaj yedeğini alıp farklı donanımdaki bir makinaya geri dönüş yapmanızla aynı şey. acronis'in konuyla ilgili bir ürünü var sanırım. ben hiç denemedim. ama sıfırdan kurmanızı tavsiye ederim,bu yöntem ile ileride uyumsuzluk olabilir.

kb.acronis.com

bununla uğraşana kadar yarım saatte baştan kurmak daha mantıklı geldi bana. bir de virtualbox'ta ekran kartı, önbellek vs donanımın bir geçerliliği olmadığı için, oradaki performansı ile bilgisayara normal kurduğunuz performansı arasında dağlar kadar fark olur.

evet çekirge.
kahverengi olanları da var böyle haki falan.
bu renk olanları da var.
bunlar genelde yeşilliklerin arasında olurken.
haki renktekiler dağ tepe dere taş kum her yerde var.
birde haki renkte olanlar atlarken daha çok ses çıkartıyor.

çekirge. kahverengi sarı ve yeşil olanları vardır.

eğer arka ayakları fotoğraftan o şekilde çıkmadıysa, kesinlikle çekirge değil..

edit: tekrar düşündüm de, antenlerinin uzunluğundan ve renginden yola çıkarak Tettigoniidae olabilir diyorum (bir çekirge familyası :D)

çekirgenin sadece arka iki bacağında kas olmuyor muydu ya ? Bunun her bacağında maşallah.

futbolcu çekirgeymiş bu.

çekirge, tarantula ve sülük melezi gibi bu panpa evi boşalt kaç bence

aha buldum.
şöyleki kullanacağın denklem "nitel verilerde kitle oranı"

p-Z(alfa/2)*kök içinde(p*q/n) büyük eşittir kitle oranı büyük eşittir p+Z(alfa/2)*kök içinde (p*q/n)

n=900
p=istenilen/tüm durumlar=144/900
q=1-p=756/900
alfa=%95 güven dediği için 0.05, alfa/2=0.025
Z alfa/2= t tablosunun 0.025 değeri için sonsuzdaki karşılığı o da 1.960

şimdi yerine koyalım;

(144/900) - 1.960*kök((144/900)*(756/900)/900) >= kitle ort >= (144/900) + 1.960*kök((144/900)*(756/900)/900)

burdan 0.136>=kitle ort>=0.183 geliyor

bu da kitle ortalamasının %13.6 ile 18.3 arasında dğeiştiğini gösterir.

yaşasın istatistik, yaşasın inek öğrenci olmak.

5 öğrenciden teşekkürlerimizi sunuyoruz sayın hia :)

yalnızlar partisinin gerçekte yapıldığı yer karga, filmde o sahnenin çekildiği yer ise trip(hera'nın üstü)

bir iki kere trip'tede yapılmıştı yanlızlar partisi..

muhammed arapça olduğu için mi?

evet özel isim de olabilir. alttaki şahsa katılıyorum.

belki özel isim olduğu içindir mesela jeysın deriz jason yazarız

neden kimse kabullenemiyor olacak, yanlış yazmışsın.

latios +1, kabullenememe gibi bi durum yok Arapça özel isim sonuçta ve fonetiği gereği arapçada d sesi veriyor. Sırf Türkçe yazım kurallarına uyacak diye fonetiği bozamazsın. Misal David 'e Davit demek gerekir.

(bkz: mehmet )

Nüfus memuru nasıl yazarsa Doğru ismin O oluyor.

Çünkü isim d harfiyle bitiyor, t ile bitmiyor. Kabullenecek veya reddedecek bir durum söz konusu değil, aslı neyse o...

özel isimler değişmez. Kavramlaşmadığı sürece
Mesela, Karl Marx yazılır adamdan bahsederken, doğrusu budur. Ama Marksizm yazarsın Marxizm yerine çünkü artık kavramlaşmıştır,

www.kitapyurdu.com

Şu kitabın içeriğinden sorumlu olduğumuz derste bunu tartışmıştık ama nedenini hatırlamıyorum. Sınav sorusuydu hatta, Muhammet yazıp dersten geçmiştim.

Bir de çok pis bi tabulaştırma var ASLI NEYSE O diye bahseden arkadaşlara ricam, murad, mesud, mehmed. Bunların aslı ne peki? Neden T ile bitiriyoruz Türkçe isim olarak?

sorunun cevabı
"insan yanlış bilgiyi kabul etmez."
birde doğru olduğundan o kadar eminmiş gibi yazman yok mu?

kabullenmeyene şöyle bir açıklama yapabilirsin;

çünkü türkçe'de kelime sonunda b,c,d, g harfleri olmaz. arkadaşlar ismin arapça olduğundan dem vurmuşlar yalnız arapça'daki muhammed tam olarak "muhammed" şeklinde telaffuz edilmediği için "muhammed" şeklinde yazılmıyor.

bu tip adlar artık türkçeleşmiş adlardır. bu adları david gibi adlarla karşılatırmak çok yanlış. türk milleti yüzyıllardır islam medeniyeti içinde olduğu için isimleri de o medeniyetten seçmişlerdir. fakat bu demek değildir ki aynısı ile almışlardır isimleri. türkçe'nin kurallarına uydurmuşlardır eninde sonunda. bu arada özel isim savunmasını yapanlar ve isminde türkçe karakter bulunanlar amerika'Da yaşamaya kalkarlarsa görürler özel ismi. ö'lerin noktaları gider, i'ler ı olur, ş ler "sh" olur. bkz: elıf shafak

ahmet
muhammet
vs vs.
bunlar doğrudur.

özel isim teorisine bir an için inansaydık "mustafa" ismindeki t harfi yerine farklı bir harf kullanmak durumunda kalırdık, çünkü arapça'daki mustafa'nın t si sat ile yazılır. şöyle bişey olabilirdi belki "mous~tapha" olabilirdi ancak ~ işareti t nin üzerinde olmak kaydıyla. onu yapamadım, evet =)

çünkü yazılışı Muhammed. özel isim olduğu için de Türkçe'de de Muhammed.

Muhammet olur, Mehemmet olur, Mehmet olur... bu da Türkçe versiyonu işte. Dilimiz tam dönmemiş bize böyle geçmiş.

Mete yi Çinli dostlar tam söyleyemediği içim Mao Tun olmuş onlarda. Onun gibi düşün.

Özel isim olduğu için Peygamber isminin Muhammet olduğunu iddia edemezsin dostum. Ne yazıyorsa o.

edit: türkçe öğretmenliği mezunuyum. dilimiz dönmemiş diye bir şey de vardır ve dilleri etkilemeye devam edecektir.

@ya ben lan neyse,

dilimiz dönmemiş diye bir şey yok arkadaşım. türkçe'nin belirli kuralları var ve türkçe konuşan insanlar olarak fark ederek ya da fark etmeyerek başka dillerden aldığımız kelimeleri bu kurallara uyduruyoruz.

aslında bu nick tam yirmi alti karakter'in haklı olduğu bir nokta var.
Bu alfabelerle alakalı bir durum. Yani şöyle ki Rus romanlarında vs. lerde de bu sorunla çok karşılaşıyoruz. Çünkü adamlar başka bir alfabe kullanıyorlar ve o alfabeyle yazmamız mümkün değil. Mesela Stalin'in ilk adı Joseph, Josif, Josip v.b şekillerde yazılıyor. Hatta bu yazma biçimleri sizin hangi fraksiyondan olduğunuzu bile belli eder hale gelmiş.
Mao Zedung - Tse-Dung meselesi için de aynı şey geçerli.
Arapça için de benzer bir sorun var, ilk bakışta Muhammed'in (mesele türkçe'de doğru kullanılması değil Arapça'daki fonetiğine en yakın halini vermesi) doğru olduğunu düşünüyorum. Yabancı özel isimlerde türkçe kuralları uygulamaya çalışmak saçma çünkü...

Elif Şafak'ta insanların ismini doğru telaffuz edebilmesi için kendi tercihiyle hatta pazarlama stratejisi olarak Shafak'ı tercih etmiştir. Ben kısa bir süredir fransa da yaşıyorum ve adım hala özgür. Buradaki her kurumda da biraz zorlanarak bile olsa doğru yazdırabiliyorum.

çocuğuna isim koyarken muhammet yazdırmalısın ama peygamber ismini muhammed yazarsın çünkü zaten türkçe değil. angelina jolie yazmak için türkçe de kelimeler j ile başlamaz diye coli mi yazmamızla aynı mantık senin dediğin.

evet, konuya müdahale etmem gerekiyor zannedersem.

önce "mehmet" ile başlayalım, türkiye'de en çok kullanılan erkek ismi olma özelliği de bulunan bu isim esasında "muhammed" isminin türkçeleşmiş halidir... arap yarımadasında ve civar arap ülkelerinde "muhammed" olarak telaffuz edilen bu isim kuzeye doğru ilerledikçe mesela kuzey ırak'ta "mıhemed" şeklinde telaffuz edilmekte olup anadoluya geldiğimizde "mehmet" kalıplaşmış şeklini görürüz. bu bir. yani aslında mehmet (ki mehmed yazılması gerekir) = muhammed

neden türkçeleştirmiş hali t ile bitiyorken d'de ısrar ediyorlar;

soruyu düzeltmek gerekirse; neden yüzyıllardır "muhammed", "murad", "ahmed" şeklinde olan kelimeler 1930 lardan itibaren bir anda "t" ile bitmeye başlamıştır ve bu kullanım için ısrarcı olunmuştur? asıl sorulması gereken soru budur efendim. ha dersiniz ki "onlar arapça kelimeler, türkçeleştirdik" e arapçaysa kullanmayıverin sizde o zaman, türkçe isimler koyun çocuklarınıza, ama "o arapça ben bunu alayım türkçeleştireyim" de ne demek? ya hiç kullanma, ya olduğu gibi doğru şekliyle kullan. sen örneğin ingilizceden "helikopter" kelimesini alırken "bu kelime büyük ünlü uyumuna uymuyor, dur ben bunu türkçeleştireyim" diyerek "heliküpter" olarak mı kullanıyorsun?

ki "muhammed" kelimesinde dini bir önderin isminin doğru yazımından ve telaffuzundan bahsediyoruz, hadi diğer kelimeleri geçtim (ki bence onlarda da aslına sadık kalınması gerekir) bu kelime için istisna yapılması da mı zorunuza gidiyor? koskoca peygamberi de mi arap olduğunu kabullenemeyip türkleştirceksiniz? (ki bunu yapmaya çalışanlar da yok değil, muhammed'in aslında türk olduğunu iddia eden insanlar var şu an)

bir de şöyle bir şey de var yazmadan geçemeyeceğim;

(bkz: cevab veremedi)

:-))

edit/not : "muhammed" kelimesinin iran'daki kalıplaşmış kullanım şekli de "mamad" şeklindedir, aklıma gelmişken onu da yazayım.

@ yirmi altı karakterli

"elıf shafak" şeklinde bir kullanım söz konusu olamaz, elif shafak veya elif safak şeklindedir o kullanım. olmadı elyf der elıf olur mu hiç arkadaşım.

yıllardır geçmeyen bi heves diyelim o zaman. merak etmeyin bilinçliyim "canlılık" konusunda.

hamster al bakımı çok kolay aşı derdi falan yok.

maddi yükümlülükten önce çok büyük sorumluluk ister evde hayvan beslemek. önce bunları düşünün derim ben. düzenli olarak ilgilenmek, ihtiyaçlarını karşılamak gerekir. yalnız bırakılmaya gelmezler. eve kedi aldığınızda hergün ilgilenecek, tuvaletini temizleyecek, yemek, su verecek, sevecek, oyun oynayacaksınız. ve bu yıllar boyunca devam edecek unutmayın. kimseye emanet etmeden bir-iki günlüğüne evden uzaklaşamazsınız. aşısı geldiğinde yaptırmanız gerekir. çalışıyorsanız veterinere haftasonları gitmeniz gerekir. otobüse-metroya binemeyebilirsiniz. taksiler sizi almayabilir. aklıma gelen zorluklar bunlar. ama hayvanlarla dost olmak dünyanın en güzel şeyi, o ayrı tabi.

ısrarla söylüyorum(!) heves değil=)

aylık 100-150 tl gibi tahmin ediyorum. kum+mama+veteriner+bi yere giderken binilen taksiler vs. bi de yakınlarda ucuz bi veteriner bulmak gerekir. ama daha önce kedi beslemediyseniz ilk başta yapmanız gereken masraflar var. kedi tuvaleti, mama-su kabı, fırça-tarak, oyuncak gibi.

bir de biraz uysal ve dişi kediler evde beslemek için daha uygun oluyorlar. yavruyken alıp büyütmek de daha mantıklı. çünkü büyük bir kedinin yeni bir eve alışması sorun olabiliyor.

@poly naptınız? bir tek kedi o kadar masraf yapmaz.

kedi bakımı ile ilgili iki gündür tartışıyoruz. bu duyuruya bakın.


#(git: 243714)kendim yazdım diye söylemiyorum. epey faydalı bilgiler var.

@mea maxima culpa: faydalı bilgilere bakıyım dedim ama açılmadı link.
ben mühendis olduğumdan olsa gerek biraz fazla güvenli tarafta kalmışım sanırım. ama örneğin ilk yıl bir kedi için yaptığınız masrafları alt alta toplayıp 12'ye bölseniz pek düşük bi değer çıkmıyor. ama zaman geçtikçe azalıyor masraflar. ben kediyle ilgili hiç bir malzemenin olmadığını ve hepsinin satın alınacağını düşünerek 100-150 tl demiştim.

tablolardan o basınç ve sıcaklık değerlerinde H ve S okusan
H2-H1=Q-W dan W yu 5kw alıcaz diye düşünüyorum, H2 H1 tablodan burdan çevreye verilen ısıyı bulursun. bunu 290K e bölersende çevrenin birim zamanda entropi değişimi gelir. havanın entropi değişimini de tablodan okuduğun S2 S1 değerlerinden çıkarıcan zaten.
tablodan değer okuyamıyorsan da n*cp*ln(t2-t1) den S leri çekersin fln H içinse ln siz olması lazım.
pek emin olamadım doğru olur mu böyle ama elimden bu geldi.

k-1 li bir formül vardı ondan olabilir mi diye kafam karıştı

tam bi kompresör sorusu diil çünkü sana kademe sayısı, basınç oranı vs tarzı şeyler vermesi lazım. k vermemişki kullanasın yani.

tonu değiştirir, sustain artar ama bend yapması falan daha zor olur, parmakları biraz zorlar alışması zaman alır, ayrıca tel kalınlığını değiştirdiğinde sap ayarını yapman gerekir, bilmiyorsan bilen biriyle ayarla.

benim matemetiğim mi kıt bilmiyorum ama 0,10 ölçüsü 0,9dan 9 kat küçüktür.

0,10 değilde 1,0 olmasın o?

@seljax 0.09 demeye çalıştığım :)

@r_u_h anladım. tonu ne yönde değiştirir?

eğer gitarda floyd rose veya benzeri yaylı bir sistem varsa, aynı akordda (diyelim ki standart - E) farklı kalınlıkta tel takımı kullanabilirsin. bu tonu iyi ya da kötü yönde değiştirir diyemem, zevke göre değişir, ama r_u_h'un da dediği gibi bend yapması tel kalınlaştıkça biraz daha zorlaşır, yani kalın tel solo için çok da iyi değildir diyebiliriz (istisnai olarak özellikle sevenler de vardır tabi ki).

eğer floyd rose tarzı bir köprün yoksa da değişik akord düzenlemeleri için kullanabilirsin. mesela ben si'ye çekerken 0.13 takım kullanıyordum. tel kalın olduğu için normal gerilime daha erken yani daha pes tonda ulaşır. (bkz: )

Edge iii floyd rose'lu gitarım var. Gitara başlayalı da 1 yıl falan oldu. Değişik tel kalınlığı denemek istiyorum. Sizce kaç taktırayım?

(bkz: gitar teli kalınlığı seçimi)

cevabı tam bilmiyorum ama muhtemelen cam olduğundandır.
ayrıca ucuz kurtulmuşsun;
www.masalca.org

içindeki karbondioksit, sıcak havaya çıkınca vs vs vs diye bi sallıyorum ama

içindeki su donar, donan su buz haline gelirken hacmi artar. cam genleşemediği için kırılır.

donarken icindeki gazlar su kristalleri arasinda kalip genlesme yapiyor. benzer bir vukuat eski sise kolada benim de basima gelmisti... :P

nedbatchelder.com

sodanin bos kismindaki gaz sodanin sivi kismi donup genlestikce daha cok sıkısıyor ve sisenin zayif noktasindan(muhtemelen kapaktir bu) disari sizmakta israr ediyor. kolanin sisesi plastik oldugundan ve plastik esneyebildiginden patlamiyordur muhtemelen.

su donarken hacmi arttığı için camı kırar, gazında varlığıyla içeride oluşan yüksek basınçtan ve gazlar o kırılma anında aniden dışarı fırladığı içinde patlama olur.

koli bandı yapışırıp çek ya da traş bıçağı ile kumaşa zarar vermeyecek şekilde kazı.
ben öyle yapıyordum.

şu "vanish oxi action" diye bir nane var ya onu deneyebilirsin. boya vari şeyleri çıkartıyor.

gazete kağıdı üzerinden ütü basarak hallettim, ütüde temizlenmiş oldu. yaşasın gazete kağıdının inanılmaz emiciliği.

-hacı bu aralar aptallaştım adını unuttum kusura bakma
diye gerçeği söylüyorum ben.

"İsim neydi ya senin?"

dostum diyorum.

ortak arkadaşlardan konu açar, onların isimlerini vurgularım. kendi ismini duymasa da tanıdığı diğer isimleri duyunca bilinçaltı biraz da olsa yanıltılabilir, saptırılabilir diye düşünüyorum.

o kadar zorda kalinca mecburen karsi taraf anliyor aslinda
ama anlamazsa sorarim herhalde

kızarıp morarıyorum ben, o anlıyor.

aaabi naaber yeaaaa diyorum.

ehliyet aldın mı la sonunda ver bi bakayım

ortak arkadaşlardan birisinin ona ismiyle hitap edeceği anı bekliyorum...
o anda kadar "hacı, abi, vs."

bomonti

bomonti içiyor diye biliyorum. efes üretiyor bomonti'yi yanılmıyorsam. eski tekel birası mı ne bu. %100 malt.

piyasada, kitapta içtiği tekel birasına en yakın olan marka olduğundan sanırım.

yok yahu son bölümlerde içtikleri bira bomonti degil bananazura. Bomontinin şişesi düz siyah bunların içtiklerinin üzerinde açık kahverengi etiket var...

chris bosh'a benzettim ben sanki
www.onemanfastbreak.net

carlos boozer diyorum ben de

İlk insanlara benziyor..

burnundan üstü nav'i lere benziyo avatardaki

chris bosh.

neandertal gibi.
ayrıca van gogh, evet.

piyano falan degildir herkhade di mi ?

santur or sitar

piyanoyla uzaktan yakından alakası yok gibi.

kesinlikle santur..

www.youtube.com

dulcimer diyesim geliyor santurla eş olsa gerek.

Enstruman santur'a benziyor.

www.youtube.com

ilgili videoda yerde çatallarla çalınan telli çalgı işte.

santur bu ama klavyeyle çalınmış midi ses. orjinal santur sesi değil yani ondan bi tuhaf

önceden yazılmış, santur sesi verilmiş klavye.

bu sordugun sorulardan çıkardığım sonuç :

makineyi kullanmayı bilmiyorsun.temel fotografçılık araştırması yap ve sonra da makinenin teknik özelliklerini,çekim modlarını vs. iyice öğren, o zaman cillop gibi resimler çekersin.

18-55 bana da basit geliyor ama o lens ile çekilmiş zilyon tane müthiş eser var.

fotoğraf işlemek fotoğraf çekmek kadar önemli ayrıca. bir nebze de olsa kontrast ve keskinlik farklı bir hava katabiliyor.

lens ile piksel alakasız şeyler.

iyi fotoğraf çekmek için milyarlık lense gerek yok. kompakt makine ile çekilmiş bir sürü süper şey var.

slr fotograf makinelerinde bir fotografi kotu yapan seyler genelde kullanicinin yanlislarindan oluyor. daha once soylendigi gibi iyice bir ogrenin oncelikle fotograf konularini.

robertmekis.deviantart.com
robertmekis.deviantart.com

şu fotoğraflara baktıktan sonra hala aynı şeyi düşünüyor musun ?

ayrıca o kullanıcının galerisindeki diğer 18-55 ile çekilmiş fotoğraflara da bakmanı öneririm.

modelini bilmek lazım ama yinede bi slrnin kompakt makineden çok daha iyi çekmesi gerekir, lens kirli falan olmasın?
lens boyutuda senin çalışmak istediğin tarza göre değişir. kuş resmi çekeceksen eşşek kadar zoom yapabilen uzunlardan almak gerekir mesela.

Tam tersine, e-alışveriş Türkiye'de oldukça geri planda ve alternatifler bir elin parmakları sayısında. Genellikle elektronik eşyalar üzerine dönüyor ticaret ve diğer ürünlere yönelik pek çalışma yok.

Tabii bunda şirket açma zorunluluğu, logistik şartlar vs... etkiliyor. Sanal post alabilmek bile başlı başına bir işkence.

Alternatif olarak ne açılabilir? Valla ben olsam spor malzemelerine yönelik bir şey açardım.

Artık trend her şeyi birarada bulabileceğin alışveriş merkezleri açmak. Nette satılmayan bir şey kaldığını düşünmüyorum ama pazarlama anlayışları değişiyor. Örneğin limango, trendyol vs. bu adamlar kimsenin bulamayacağı bir şey satmıyorlar ya da fiyatları çok uygun değil. Ama private shopping diye bir şey var ve trend o. Yani pazarlama türünün ekmeğini yiyorlar. Fırsat siteleri de mesela başka bir pazarlama yöntemini kullanıyorlar.

sirf prezo satan bile site var.

burada hep söylüyorum, dikey pazarlarda daha çok ekmek var...

Türkiye'de nette bile satılmayan çok şey var. Mesela ben tavşanıma oyuncak falan almak istedim ama bu alanda herhangi birşey bulamadım. amazon da ise sürüsüyle çeşit şey var.

diyalog değil ama şöyle iki şey aklıma geliyor bu resme ne zaman baksam,

bakan : "bi' priapos'a bak bir şuna... ne lan bu gül dikeni gibi?"

ya da

yine bakan : "çocuklar şuna bi' zımpara falan atın bi' şey yapın, çoluk çocuk görmesin bunu."

"bunun pipisi küçükmüş,ecdadımızı doğru yansıtmıyor yıkalım bence"

öldürmeli

öldürmemeli

incit memeli

ilaçlama =)

Ben en kesin çözümü girdikleri yerleri kapatmakta buldum. Artık hiç karşılaşmıyorum. Banyonun giderine falan su dolu kaplar koyuyorum. İlaç milaç, öldür hoş değil hem de zaten hep geliyorlar durduramıyorum.

(bkz: #21041142)

bu böcekler çok hızlı çoğaldığı için ilaçlama yapılmazsa evi istila edebilirler o yüzden nefsi müdafa olarak düşünebilirsiniz.

(bkz: detan maxi)

Onları öldürmeden kurtulamamazyımız, içlerinde ölmüş babannemin ruhu fln olur mazallah

raid böcek öldürücü kapsülleri evin çeşitli yerlerine koyun. şebekeyi çökertirsiniz.

asitli şeyler yemeye-içmeye çalış.elma-kola gibi

3 ten fazla olmamak şartıyla kahvesi bol nescafe içiyorum. ara sıra uykusuz kaldığında işe yarıyor ama uykusuzluk için nescafeyi alışkanlık yapmak bi vakitten sonra fayda etmiyor. kafeini bol enerji içecekleri içebilirsin ama kalpte çarpıntı falan yapabilir kalbiniz hassassa.

soğuk - ılık duş da iyi gelecektir.

hareketli neşeli şarkılar da işe yarayabilir. rock gibi trance gibi türler başlarda iyi oluyor ama sonra onlar da uyku getiriyor.

aklıma başka tavsiye gelmiyor :)

gün içinde bulduğum her boşlukta uyuyorum.

tek kullanımlık nescafelerden çeşit çeşit alıyorum, kâh fındıklı-karamelli karıştırıyorum, kâh vanilyalı-bilmemneli... o renkli paketleri buzdolabının üstüne yığmak bile uykumu kaçırıyor:)

odanın ısısını fazla yükseltmiyorum, sigaramı farklı odada içiyorum, 40dk'da bir 1-2dk adımlıyorum...

çok uykun geldiğin de şınaw çekmek işe yarıyor, fakat 3 seferden sonra fazla yorulabilirsin. kahve bende daha çok uyku yapıyor nedense fakat redbull o konuda daha başarılı. uykun geldikçe balkonda soğuk hava eşliğinde sigara, hafif şeyler yemek, progresive rock veya indie pop dinlemek iyi geliyor. sonlara doğru kendini tokatlamak dışında bir şey kalmıyor zaten:)

günde en fazla 4 saat uyumaya alıştır kendini sonra istesende uyuyamassın. uykusuzluğa dayanmak öyle kolayla kahveyle çikletle cipsle olcak şey değil.

çok uykun geldiği anda nutella ye. ama göt göbek bağlatıyo, demedi deme..

6 saat uykunu al bilader kalp krizinden gitme..

uykun gelmeden önce yeşil elma ye, uykun geldikten sonra yersen bi işe yaramaz. daha sonra uykun gelince kahve kola karışımı falan yapabilirsin ama çok zorlama hem hataların çoğalır hem bünye kaldırmayabilir.

yetiştirmesi gereken bi projeden dolayı, 13 günde toplam 14 saat uykuyla çalışmış bi insan olarak yazıyorum. çok oluyor bende iş sebepli mecburi uykusuzluklar.

bi kere nescafe 3ü bi aradayı unut. içindeki şeker, ilk anda kahvenin etkisiyle bi oynatır kan şekerini, ama hemen sonra daha beter düşer o şeker, hepten uyku basar. sek nefcafe iç.

zamanında bi otobüs şöföründen öğrenmiştim bunu; bi bardağın dibine 1 parmak kola koyuyorsun, üstüne 3-5 kaşık nescafe koyup çırparak köpürtüyorsun. bardayın yarıdan fazlasına sıcak su ekleyip hızlıca içiyorsun. bunu ihtiyaç duydukça yap. ben günde 14-15 bardak içtiğimi bilirim...

aşırı şekerli şeylerden (nutella gibi) uzak dur. kan şekerini ayarsız indirip çıkarır. onun yerine meyve ve lifli gıdalar atıştır bol bol.
süt ve ürünlerinden dinlene dinlene kaç. peynir, süt, yoğurt direkt uyku demek.
saçların kısaysa daha kolay; sık sık kafanı soğuk suyun altına sok kompile. duş alma ılık suyla filan, direkt gevşetir. olmadı buz gibi suyla yüzünü yıka saat başı.

oturma. oturarak çalışmamaolanak olmayan bir iş yapıyorum ve otursaydım bu kadar gün çalışamazdım. bi şekilde gevşiyorsun otururken bi süre sonra.
%100 uykusuzluk diye bişey yok. 4-6 saat çalış, 15 dakika (ama gerçekten sakin ve sessiz bir ortamda) kestir, kalk yine kafayı sok suyun altına, devam et çalışmaya.
tilki uykusu derler eskiler. öyle uyu. ben yatıcak yerim olmasına rağmen sırf çok gevşemiim ve aşırı dalmayayım diye koltukta uyurum o uykuları. hakkaten de saat çaldığı an kalkarsın.

zaten uykusuzluk şöyle bişey; bi ilk 24 saat sonra vuruyor, 2. gün eh, 3. gün sağlam bi daha vuruyor. sonra 1. haftaya yakın gene vuruyor. sonra uyku hissi neredeyse tamamen kayboluyor (tabii o kadar kahvenin de etkisi var)
ha bir de 1. haftanın sonunda gerçeklik hissi kayboluyor. rüyada gibi oluyosun ama performansını etkilemiyor. benimkini etkilemedi yani.

gerçi 10. günden sonrasını tavsiye etmiyorum. çünkü halüsünasyonlar başlıyor ve gerçekten ruh sağlığına dair şüpheler beslemeye başlıyorsun.

asla kırmızı et yeme... beyaz eti de 1 öğün en fazla günde. ızgara olsun.
kızartmalar, yağlı baharatlı şeyler anında rehavete sevkeder seni... çünkü hazmı zor ve kan şekerini dengesiz oynatıyor dediğim gibi. çok fazla yememelisin... zaten o kadar kahveden sonra yeme isteği de bitiyor.

böyle bir süreçte, 13 günde 5,5 kilo vermiş insanım. bi de bu var. deli gibi zayıflamaya hazır ol

bu arada bunları yazdım ama, ben tesadüfen ölmemiş bi insanım yani bunları yaparak. salaklık aslında. sağlığını ciddi olarak uçuruma sürmüş olacaksın. alla korusun artık kalp krizi yaşı filan da yerlere indi. aman diyeyim... dikkat et...
hatta şimdi düşündüm de bunları böyle yazdım ama yapma yani bence. çok kötü oluyo ya harbiden...

birayla basla bence.. baktin tadini sevmedin meyve suyu-vodka gibilerinden de baslayabilirsin..

hafif kokteyller de olabilir aslinda..

ilk seferde 3-4 biradan ya da 2 vodka'dan fazla icme bence..

kanka sen bira iç. (efes işte bildiğin tombul efes)
sonra şarap iç. (20 tl üzeri olsun şişesi)
vodka,viski,rakı,tekila.. ilk etapta uzak dur bunlardan.

ilk başladığında tatlı bir içki içmeyeceksen, mesela malibu, irish cream, amarula falan gibi, biranın tadı bence yarak gibi gelecektir. Rakının tadı farklı, bence alkol işine birayla değil rakıyla da başlayabilirsin. Ama yine de, başlangıç için ideal olan bir içki öneremem yani, damak tadı bir yerde. Hem tadı daha güzel. Ama kimisi de rakıyı hiç sevmiyor gerçi. Bira olarak efes iyi ama, onun içinde şeker olayı var, tamamı malttan değil galiba, o yüzden tuborg goldla başla yani. Ya da dediklerimin tamamını siktiret, bir bara veya meyhaneye gir bir tane 50lik bira al iç yani.

ne farkeder tatlı tuzlu bira ya. ne tadından hoşlanıyosan git onu al iç. en olmadı şişesini/kutusunu sevdiğini al iç. herkes bira içicek diye bişey yok

Bence şarapla gazoz karıştır.İçimi güzel olur meyve suyu gibi olur...

Gerçekten bir içkiyle başlayacaksan mojito çok iyi olabilir.

şarapla başla, çünkü onunla biticek.

ilk sefer için bira kafi dakat fıçı bira iç, sulu olması önemli, ilk sefer abartma sakın ve çerez patates ile tüket. yağ mideni sarsın, evet...

dostum manyak mısın öyle bi hevesle yazmışsın ki sanki master'a başlıyosun...
8 sene alkol kullandım hiçbir boka faydasını görmedim. önce 1 tane birayla başladım sonra 10 bira içer oldum. ne zaman içsem hüzünlü ne zaman içsem dertli oldum. bu işin zevkle falan alakası yok kendini kandırma. alkol şunu bunu geçtim beyni ve hafızayı yokeden bir şey. öğrenciysen falan çok zararını görürsün. git spor falan yap yogaya başla ...

@buzzlightyear, hafif kokteylleri biraz açabilir misin mesela ? ist.da mekan/içecek önerisiyle mesela ?
@sanalhayvan, malibu-irish cream-amarula nasıldır ? yada özellikle malibu nasıldır ? sütle karıştırın falan deniliyor, başlangıçta öyle mi yapmalıyım ya da ? ayrıca rakı mı daha ağırdır bira mı başlangıç için ?
@theodor, mojito ne ayak? isminden ötürü bi egzotizm geldi ama ne tür bişeydir ? :)
@stavrogin, diyosun ? :)

bira sidik suyu gibi
viski yoğun sidik suyu
rakı, onu da sevmiyorum
votka, kimsayasal bi su gibi ilk başta içme
hindistan cevizli malibu, sütle karıştır, ımmm nefis
mojito naneli-romlu bir kokteyl en sevdiğim budur, iyidir :)
öyle işte

votka fındıkla başla, 3-4 kadehten fazla içme.
ayrıca tüm biralara bir şey diyemeyeceğim ama türkiye'deki biraların tadı iğrenç. bir votka, bir tekila dururken neden içilir hiç anlamıyorum.

ilk kez kullanacaksan alkollü bir içeceğin tadı illaki acı gelecektir, heleki vodka gibi yüksek alkollülere hiç girme derim. mevyeli şaraplar var onlar tatlı oluyor fazla alkollü değil onlarla başla bence. yada bira her türlü kanka.

rakı doğal olarak ağır ama lezzeti biradan daha farklı onun için söyledim size. Malibu'da işte rom falan filan. Irish Cream Amarula falan çok tatlı içkiler zaten, tatlı içkileri içince benim midem bulanıyor genellikle. Yani onları zevk için içerim ama sarhoş olmak için içmem. Sarhoş olmak için en güzeli şarap bence. yanında birisi varsa rakı. çok büyük bir klişe gerçekleştriyorum ama birayı sarhoş olmak için içmek amelelik bence, iç babam iç insan dehidrasyondan geberiyor. giderek daha çok içiyorsun bir de parana yazık. onun yerine şarap illa ki şarap.

tekilayla başla kariyerin başlamadan bitmiş olur. yanlış anlama iyiliğin için söylüyorum

cevaplarda henüz bir konsensüs oluşmadı malesef, neyse artık, deneme yanılma yöntemi. :)

da yani içme diyenlere sormak isterim, bağımlılık mı yapar arada bir mojito falan içsem dahi ? tekrar belirtmekte fayda var, çok sık olmayacak zaten, sadece arada bir zevk için.

arada sırada bir iki kadeh bağımlılık yapmaz tabii ki.
zaten sarhoş olmak isteği ile içmiyorsan kesinlikle kaliteden ödün verme, ertesi gün çilekeş olma. bence en temizi al bir ruskiy standart, yudum yudum sek olarak iç. içimi gayet güzeldir.

@kayranın kedisi, sarhoş olmak için değil evet. yani arada bir arkadaş ortamında falan içmek için. o sebeple de sert ya da bilincimi kısa sürede kaybettirecek bir içki aramıyorum, daha çok tatlı-egzotik bir şey arıyorum diyebilirim. birayı da bu alkolle tanışma aşamasında denemeli miyim diye sormuştum. :)

örgüt bağantısı yok zanlı milliyetçi duygular içerisinde cinayeti işlemiş dedi galiba.

şimdi baktım evet öyle söylemiş.
www.tvarsivi.com

garipmiş. bunu dizi yapımcıları mı yoksa kanal mı yapmıştır, nedendir?

kanaldan olduğu belli. milliyetçilerin tepkisini çekmemek için yapmışlardır.

1-fark etmez
2-ikisi aynı şey
3-aslında bu dar fark etmez ama bence ati.

1) win7 home basic

mesleki program kullanacaksanız windows 7 professional veya üstü olması gerekiyor yoksa çalışmıyor programlar diye biliyorum.

2 için diyebilirim ki bu ibneler gezerken öyle pıtır pıtır sıçıyo, öyle kafese döneyim gibi bi şeyleri yok yani..

1- Güvenmiyor tabiki daha, düzelir ileride en azından benim tavşanım düzelmişti kafamıza fln çıkıyordu.
2- Yeni kafes alın, o kafesler pek modifikasyona açık olmuyor ne yazı ki. Dilerseniz bir koli de kullanabilirsiniz. Etraflıca 123918239 tane delik açtıktan sonra kafes gibi oluyor hem de ucuz.
3- Yer.
4- Talaşa pek gerek yok açıkçası. Bolca kumaş koyun yırtık pırtık daha iyi.

kablo kemirirler, halı vs de olabilir. özellikle kablolar için önlem alın.

Sorularınıza cevap değil ama evinde bir müddet tavşan beslenmiş biri olarak bazı uyarılarda bulunmak istiyorum:
Tavşan belki de evde beslenecek en son hayvan türüdür. Çünkü çok çabuk büyür ve yavru şirinliğinden eser kalmaz, sıkılırsınız. Sürekli arkasında dışkı ve çiş bırakır. Büyüdükçe yaydığı koku dayanılmaz hal alır. Kokudan eve girmek bile istemezsiniz. Dişiyse üreme ihtiyacını gidermek sorundur. Doğuracağı yavrulara bakamazsınız. Bir komşumuz köyde olduğu halde kısa sürede yaklaşık 50 tane olan bir çift tavşanı ne yapacağını bilememiş, en son derin bir çukur kazmış ve tavşanları orda beslemeye başlamıştı.
Ayrıca bizde olmadı ama nerdeyse herşeyi kemirebilmesi nedeniyle evi delik deşik etme kapasiteleri olduğu söyleniyor.

Bir de bizimki seramik veya laminant parke gibi düz ve kaygan zeminlerde yürüyemiyordu.
Bizdekini iyice rahatsız olduktan sonra çiftliği olan birine vermiştik. Duyduğumuza göre çevresindeki diğer tavşanları da örgütleyip firar etmişler:) En çok buna sevindim çünkü yabani karakterli olması nedeniyle eve hapsetmek beni üzüyordu.

edit: pyro clustic flow'in hatırlatmasıyla: 2 tane faremizin (evcil değil elektronik olan) kablosunu kemirip kullanılmaz hale getirmişti.

1- mutlaka alışacaktır, ama zamanla.
2- benim tavşanımın da kafesi üstten kapaklıydı, istediği zaman girip istediği zaman çıkıyor ordan da, yani yan kapıya pek de ihtiyaç yok bence.

kemirdiklerini biliyorum ona göre önlem alınacak.
@damlanin üstten çıkıyor ama içeri giremiyor :)

a a, çok şaşkınmış o da. bilemedim neden. benimki çok rahat girip çıkıyordu çünkü.

ama bizim gibi hayvan işemek için kafese girdiğinde "nasolsa girdi, şimdilik bu kadar yeter" gibi düşüncelerle kapısını kapatmayın. sonra kafese girmeden üstünden işemeye başlıyor ki bu da kafesin etrafındaki her şeyi temizlemenizi gerektiriyor..

daha ufak yav boyu yetmiyor :) bir de tuvaletini belli yere yapmıyor dün yaptığı yere kap koydum içine yaptığı pisliğinden idrarından koydum peçeteyle, başka yere işemiş sonra peçeteyi attı kabın içine girip yattı çok komik hayvan :D

eski ev arkım makine mühendisi. thy ye başvurdu, gerekli testleri başarıyla geçti ve adamı eğitime aldılar. şimdi thy pilot okulunda, bir sonraki dönem de resmi olarak pilot. büyük havayolu şirketlerine bu tarz başvurular sonrasında yetenek ve bilginizle kendinizi kanıtlarsanız kariyerinizde yeni bir sayfa açabilirsiniz.

sağlık kontrolünde gözlüklü olmanız sorun çıkarır.

paran varsa sorun yok.
50000 doları basıyorsun iş bitiyor.
belli bir uçuş süresini tamamlayınca kaptan pilot oluyon.
iyi uçuşlar.

thy'nin okuluna girmek çok zor, yılda 16 kişi alıyorlar yanlış hatırlamıyorsam ve çok sıkı bir eğitimi var, kamp hayatı, sabah 6 da eğitim başlıyor. 1,5 seneye yakın eğitimden sonra yardımcı kaptan pilot olarak işe başlıyorsunuz, eğitim ücreti maaşınızdan taksit taksit kesiliyor. birkaç sene içinde uçuş saatlerini tamamlayınca kaptan pilot oluyorsunuz. veya 50-100bin arası bir üret karşılığı özel uçuş okullarında eğitim alıp ir havayolu şirketine giriyorsunuz gerisi yine birkaç sene yardımcı kaptan sonra kaptan pilot.

maddi durumunuz iyiyse ve ingilizce falan varsa yurt dışında o uçuş okulları daha ucuz olabiliyor. yaşam masraflarıyla falan üç aşşağı beş yukarı aynı paraya gelebilir bir araştırın.

THY'ye mühendisler dışında başvuru yapılamıyor. Mühendisliğin dışında bir de oldukça ama oldukça sağlam dayı&amca (anladın onu sen) gerekli.

Onun dışında 0.75 falan ise sorun çıkartmazlar ama daha yukarısı için pilotluk hayal olur. ama düşük numara veya dinlendirici ise özel kurumlardan 80 - 90 bin TL civarında bir ücret karşılığında bröve alabilirsin. Ama dediğim gibi özel kurumlar için dahi gerekli koşullara uyman gerekli öyle parayı basıyon alıyon yok.

thy için dayı amcaya gerek yok. dlr testini vermek lazım. onu veremezsen bakan oğlu olsan giremezsin kursa. thy nin diğer her yerine amca dayı şart ama söz konusu pilotluk ise torpille fln girmek mümkün değil. ingilizce, boy/kilo yeterliliği fln olanları dlr testlerine sokuyorlar. geçebilenleri alıyorlar.

@seyduna senin dediğin yolcu uçağı uçurmak için değil, amatör havacılık için. yolcu uçağı indirip kaldırmakla pırpır uçurmak aynı şey değil. havayolu şirketleri akıllarnı peynir ekmekle yemiş değiller ki öyle yalnızca parayı bastırıp belli uçuş süresini tamamlamış adamlara yolcu uçağı teslim etmiyor.

boy/kilo oranı olarak istenen standart nedir bilen var mı?

50.000 euro + sağlık raporu + 14 dersten sınav (tamamı ingilizce) + uçuşta yeterlilik = atpl (frozen)lisansı

lisans sahibi olarak

thy ve sun express'e girmek için önce toeic (650) sonra dlr sınavı.. ardından simulator..en son mülakat (tip eğitimi uzun vadede maaştan kesilir)

diğer hava yolları +30.000 euro tip eğitim ücreti..


gözlük 4-5 numara değilse sorun olmaz.. obez değilseniz kilo sıkıntı yaratmaz..

zor iş.. uzun bir yol..

üniversite diploması + askerlik (tercihen) + en az upper ingilizce + para + çalışma azmi + havacılık hakkında ayrıntılı bilginiz varsa düşünülebilir.

not: yazdıklarımın tamamı kesin bilgidir..

seyduna nispeten haklı. işin başlangıcı o şekilde olabiliyor. ancak bahsi geçen okullardan mezun olunca frozen bilmem ne oluyorsun. frozen'ı kaldırmak içinde belli bir uçuş saatini tamamlaman gerek. o süreçte belli koşullardaki özel jetleri kullanabiliyorsun. ha illa ben thy'ye girip ,boeing'i ankara asfaltına indiricem dersen, çok daha fazla kurs ve uçuş saatine ihtiyacın var.

geçen sene thy pilot aday alımlarında başvurdum, ilk başta thy eğitim merkezi' nde diploma (yönetim-bilişim sistemleri mezunuyum, mühendislik diploması şart değil) askerlik durum belgesi, boy-kilo kontrolü yapıldı, daha sonra istanbul ticaret üniversitesi' nde dil yeterlilik sınavına girdim, daha sonra psikoteknik sınavına çağrıldım fakat gitmedim, o sınavı geçseydim almanya' da dlr sınavına girecek daha sonra da eğitime başlayacaktım. eğitim bildiğim kadarıyla 18 ay sürüyor, bu süre içerisinde thy size çift asgari ücret maaş ödüyor, eğitim sonunda da thy kadrolu olarak işe başlıyorsunuz. verilen eğitimin karşılığında yapılan sözleşme gereği 15 yıl boyunca thy' den istifa edemiyorsunuz.

sayın hacılar şöyle bir durum var anlatayım ince ince yazmak isterdim ama zaman az.
öncelikle @skywalkeremre dediği gibi amca bulunca oluyor nasıl mı?
arkadaşın babası thy yönetim kurulundan adamı tanıyor yanına gidiyorlar
arkadaş bilgisayar mühendisi yani mühendis olarak başvuruyor
amca onları kırmamak adına gel seni pilot yapalım daha kolay diyor.
siz eğer normal bir şekilde yani dayısız giderseniz:
thy de bir çok teknik yönetici itü den ayrılma hocalardır
mülakat gibi şeylere genelde cuma namazı saatinde çağırırlar gidersen beklersin orada asıl mesele şu, ben o saattte namazdayım biraz ileri alsak veya geri alsak olmaz mı dersiniz bu da bilgilerinize olsun.
arkadaş pilot oldu mu evet yardımcı pilot.
15.000 dolar değerindeki kursa gidilerek ve sınavla alınan sertifikaları
adamlar bedavaya veriyorlar yeterki onlardan ol.

var olmak tanımına bağlı.

mavi maymunun varlığını ispatlayamayız ama yok da diyemeyiz çünkü günün birinde mavi maymun keşfedilirse g.t olururz afedersiniz..

elbette hayir. yoklugunu da bilemezsiniz. agnostizmin mihenk tasi bu.

(bkz: absence of evidence is not evidence of absence)

modern bilim felsefesine göre bir tez üretmek için onun bir gün çürüyeceğini kabul etmek gerekir, mesela bütün kargalar siyahtır diyebilirsiniz ama elbet birgün tersi çıkacaktır. o yüzden varlığını ispatlayamamak yokluğunun ispatı değildir.

@kalim, r_u_h, bu mantikla hic bir sey icin yok diyemeyiz. ucan insan yok diyemeyiz cunku bir gun ucan insan cikabilir ???!

bu arada, yanitimi daha gecen gun okudugum entryi tekrar okuyarak buldum. (bkz: garajimdaki ejderha)

Ama benzer mantikla, bir seyin yoklugunu ispatliyamiyorsak bu onun varligi anlamina gelir de diyebiliriz.(bkz: argumentum ad ignorantiam) dolayisiyla sorumun cevabi bunu bilemeyecegimizdir. vay anasini! tamam ama diger yandan da occam'ın usturası bize, eger bir sorunun 2 cozumu var ise cevap en basit olanidir der. dolayisiyla bu ne anlama gelir? kafam karisti yalabbim :S

argumentum ad ignorantium bir fallacy'dir, yani doğru bir argüman sunma yolu değildir. russell'ın çaydanlığı da bu görüşe dayanır. bir şeyin yokluğunun veya yanlışlığının ispatlanamaması onu var veya doğru yapmaz.

felsefe böyle abi kitapta böyle yazıyor :) örnek o sadece.
ikilem durumuyla ilgili schrödinger'in kedisi diyelim o zaman.

Bir şeyin varlığını ispatlayamamanız, o şeyin varlığını kullandığınız o yöntemle ispatlayamadığınız anlamına gelir.

Bir şeyin varlığını ispatlamanız, o şeyin varlığını kullandığınız o yöntemle ispatlayabildiğiniz anlamına gelir. Yöntem yetersiz veya yanlışsa ispat çöpe gider.

bir şeyin varlığına dair hiçbir delil yoksa yoksayabilirsiniz.

@:/ o zaman bir seyin yokluguna dair bir kanit yoksa da onu var sayabilirsin?

(bkz: 50 first dates) zaman geçer işte.

up

wall-e

johnny depp ve tim burton yapımı filmler olabilir.
ben de hep bunlardan izletiyorum:
alice harikalar diyarında
edward scissorhands (bu favorim)
charlie and the chocolate factory
benny&joon

charlie and the chocolate factory +1

Animasyonları izleyebilirsin rahat rahat.

daha önce de tavsiye edilmiş kesinlikle edward scissorhands

animasyonlarin neredeyse hepsi olur;

finding nemo
how to train your dragon
the incredibles (yegen biraz sikilmisti izlerken)
ratatouille
kung fu panda
toy story 3 - 2 - 1
monster inc.
bolt
ice age 1-2-3
cars (kiz cocuklari cok begenmiyor bunu, yegenim sikilmisti)
shrek

bunlar benzer yastaki yegenimle oturup hic sikilmadan izledigim filmler.

animasyon olmayanlardan ise;
the chronickles of narnia 1-2-3
brigde to the terabithia
the golden compass

izlemedik ama izlesek muhtemelen sikilmayacaklarimiz;
the princess and the frog
alice in wonderland

arı filmi mi ne vardı. 20 yaşındaki kimseyi bile güldüren bir film.

arı filmi(bee movie) +1
filmde büyüklerin anlayacağı ince esprilerde bolca mevcut, cinsel içerikli değil tabi. seinfeld yazmış boru mu?

despicable me geçen gün izledim süperdi tavsiye ederim.

miami de öle kanallar yok :)

Katar'dan bir görüntü bence

daha önce sordunuz mu,deja vu mu yaşıyorum?

yok sormadım daha önce

dubai :)

Dubai! Sonradan yaptıkları yapay adalardan biri. Gitsek keşke.

fiesta kaç model? Bildiğim kadarıyla yeni modellerde yarı otomatik yok. Eski kasadaki yarı otomatiklerde çok sorunlu diye duymuştum.
Bende astra yarı otomatik var. Çok şükür 3 yaşında araba, sorun çıkarmadı.
Yarı otomatik aslında otomatikleştirilmiş düz vites. Şöyle düşünün, arabada gizlenmiş bir debriyaj var, vites değişirken bilgisayar debriyaja basıyor ve vitesi değiştiriyor. Aynı şekilde siz vites değiştirmek isterseniz, yine bilgisayar basıyor debriyaja.

vites değiştirirken debriyaja basmıyorsunuz. Bilgisayar oyunlarındaki gibi sadece vitesi değiştirme komutunu siz veriyorsunuz.

tiptronik vites olarakta geçer.

recep ivedik trioloji

süper ot
sex drive
the hangover
the girl next door
yes man
kick-ass
vizontele
organize işler

superbad, salaklar sofrası ( fransız yapımı olan), big lebowski, black dynamite..

candida (ama çok zor bulunan bi film)

ali g in da house

animasyon ve durum komedisi haricinde adam gibi komedi çekilmedi henüz. böyle kestirip atabiliyorum. yalansa değil.
www.imdb.com

story of ricky!!!

altyazı olarak şu kullanılacak yalnız:
divxplanet.com

love and death - woody allen

eurotrip

discovery ch daki çoğu belgesel ilgilidir mühendislikle.

mühendisliğin tarihsel gelişimiyle alakalı değil de, bir ürünün yapılışını gösteren belgesellerden bahsediyorsanız eğer: nasıl yapılır? vari teknik belgeseller işinize yarayacaktır.
how it's made
how do they do it gibi...

(bkz: extreme engineering)

daha çok mühendislik çalışmalarıyla ilgili mesela discovery'deki mega yapıların mühendislik versiyonu falan gibi. extreme engineering güzel bir örnek. derslerdeki konular gibi falanda olabilir, deneyler,yeni makineler vb

watchdocumentary.com