getirilmiyor.

www.dersimizturkce.gen.tr

bunu buldum. hocalar da kendi aralarında anlaşamamış pek.
bir tanesi demiş ki zaten noktalı virgül ama fakat çünkü gibi anlamlar verdiğinden bağlaçlarla kullanılmaz.

tesekkurler herhalde getirilmiyor "artik". internetteki bazi eski kaynaklarda noktali virgul getirilir demis cunku...

getiriliyor diye biliyorum.

işaret koyan var hala ama koymamalı. tdk o konuyu açık bırakmış, çünkü bir tartışma alanı.. "bilen adam"ı oynamak istemeyenler var aralarında demek..
bu boşluktan faydalanarak mantık yürütmek ve zaten bağlaç olan kelimelerin yanına yöresine koymamak gerek.. koyan var evet, türkçeden çok ingilizce okuyan yazan tipler 've'den önce de virgül koyuyor zaten. saçma!

bu konuda yorum yapayım. örneğin virgül kısa duraklamalarda kullanılır. "ben hayatı çok seviyorum fakat hayat beni sevmiyor" cümlesinde "fakat"tan sonra kısa bi duraklama yapılır. yani "ben hayatı çok seviyorum fakat, hayat beni sevmiyor" olur. tabi tdk nın yorumu hakkında bi bilgim yok

getiriliyor.

tarza bagli olarak getirilebilir diye okudugumu hatirliyorum. hatta tdk'nin sitesinde bile okumus olabilirim. su anda dediginiz gibi yok ama bir bilgi.

çamaşır makinesi nasıl ayda 3 saat çalışıyor ya? bi program 2½ saat sürüyor nereden baksan.
ps: buzdolabını değiştirdik ayda 10-15 tl fatura azaldı.

usta çamaşır mak 7-8 kilo alıyor kolay dolmuyor. 1,5 saatte yıkıyor. tek kişiyim zaten

hocam belli saatten sonra çalıştır çamaşır bulaşık makinesi gibi aletleri,bildiğim kadarıyla saat 22:00 den sonra birim saat ücreti daha azdı.Belli bir kw geçtikten sonrada katlamalı yazıyor die biliyorum saygılar

hesaplarken kw değil kwh kullanacaksın. makinaların üstünde yazan değerlerde harcayacakları maksimum güçtür, ortalaması biraz daha düşüktür.

şu an toplam tüketimini hesaplamaya üşendim, yukarıdaki listeye göre aylık tüketimin kaç kwh hesapla.

1kw = 1000w

akıllı sayaç ve akıllı sayaç tarifesi kullanıyorsan da bazen seni zarara sokabilir bu.

akıllı sayaç tarifesinde gün 3 e bölünüyor, her aralığın kwh fiyatı farklı. en ucuzu gece, bu yüzden çamaşır bulaşık işini akşam saat 10'dan sonra yapman mantıklı olur.

sana gelen fatura ne ? faturada yazan tüketim miktarın ne ? ne kadarlık bir farktan dolayı memnun değilsin faturadan ?

attığın özel mesajdan vergi, sabit ücret, belediye vergisi bedellerini dikkate almadığını fark ettim.

%18kdv
%5 bedediyeye
+ bir kaç tl sabit ücret ödüyorsun. Haliyle toplam fatura şiştikçe şişiyor.

eminönünde o köprü alt geçitte sürüyle dükkan vardı....silikon teker alırsanız daha iyidir...daha uzun ömürlü dersen kemik teker

decathlon

spor mağazalarından, orta karar birşey bulabilirsiniz, ama silikonlu ya da o tür bir tekerleği olsun.

(bkz: knocked up)
(bkz: pineapple express) - filmin gönüllü tanıtım elçisi oldum.
(bkz: paul)

hepsinin ortak yanı da Seth Rogen. ben gülüyorum adama.

tamamen anti chick flick olmuş bu arada bu filmler. neyse artık.

(bkz: zombieland)

yok böyle eğlenceli film.

zombieland +1
alyazılı tadı daha iyi çıkıyor bence

izlemediysen
(bkz: hot tub time machine)
(bkz: just go with it)

eskilerden 84 yapımı bachelor party var. yaman güldürdü beni, izle hemen.

(bkz: a hard day's night)

parfume

hahahha zombieland evet evet. şimdi aklıma geldikçe gülmeye başladım : ))

kirpi

tam bilmiyorum süreyi ama uzun bi süre idi

6 ay falan oldu

6 ay diye hatırlıyorum ben. O süreyi geçerseniz de belgelerinizi yenilemenizi istiyolar. Yani sabıka kaydı, sağlık raporu falan tekrar emniyete götürmeniz isteniyor.

sertifika hep geçerliymiş ama 6 ay içinde yapmazsan tekrar savcılık belgesi ve sağlık raporu gerektiriyomus.

2009 aralıkta aldığım belgemle, 2010 ağustosda ehliyet almıştım. sotun olmamıştı. cart curtlar günceldi tabi

sabıka kaydını ve sağlık raporunu yenile git sorun çıkmasın bildiğin kadarıyla süre 1 yıl ama yine de hazırlıklı olmak lazım ben belgeleri teslim edip ehliyeti alana kadar 3 gün öldürdüm trafikte benim de günü geçmişti belgelerin

ben 3-4 sene bekletmiştim kursta.
rahat ol.

belki su akıtan hortum kırılmıştır. onu düzeltin, eğer bir bidonun içindeyse kalmıştır öyle bidonu boşaltın tekrar dolsun

gerek yok. klimadan dışarıya su atan boru tıkanmıştır. borunun dış kısmını biraz sallayın kovadan şişeden çıkarın vs. mümkünse hortumu çıkarıp su falan geçirin. servis çağırsanız aynı şeyleri yapacak ve 50 tl alacak.

hortum yerınden akmıyor ki klimanın arksından duvara sızıyor. bidon falan da yok hortumla direkt dışarı akıyo suyu.

sorun yok yaw soğuk sıcak fakından buharlanma yapıyor oda sıvı hale geçiyor. seninki yine iyi camiide gördüydüm dere olmuş yerler

tetra hidro kannabinol olabilir mi sorduğunuz?

bu tür malzemeler tuz ruhu, tiner, amonyak gibi şeyler olmadığından çok tecrübe edilmiş halini bulamazsınız, msds'ine bakmanız gerekir.

ingilizce açıklamalar içeren bir ara:

bit.ly

sonuç itibariyle esrar öyle mi?

tam olarak esrar degil, bir nevi etken maddesi.

(bkz: thc)

elektrik.

inşaat

ben olsam inşaati elerdim.neden dersen bence inşaat işlerinde genelde aile şirketleri revaçta.ha ailen o işle uğraşıyorsa bilemem

kendim elektrik-elektronik ögrencisiyim.aldıgım kontrol derslerine dayanarak soyluyorum cok zevkli iş.ama kontrolu seçmek için biraz idealist olmak gerekir ne de olsa cok yaygın bir meslek değil.

Burdan çıkan sonuçla ömrünüz boyunca yapacağınız mesleği belirlemeyeceksinizdir umarım.

hayır:) bu bir anket değil.

yeni mezun bir inşaat mühendisi olarak, ingilizce çğretim verilen bir inşaat mühendisliğini tercih et derim. diğerleri de gayet güzel bölümler ama, birbirinden farklı bölümler, yani biraz da senin ilgine bağlı bu iş.

inşaat mühendisi olarak. Eğer ailede inşaat mühendisi, şirket vb. bir durum yoksa Bilader deli misin git ne yapacaksın inşaatı diyebilirim. Elektrik nasıl onu bilmem.

elektrik

www.universitelianlatsin.com a da bak.

eğer elektrikten kastettiğin elektrik elektronikse kontrole yönelme şansın var ama kontrol seçtikten sonra elektroniğin başka bir alanına yönelmen daha zor diye tahmin ediyorum. henüz hazırlığı bu sene bitirmiş bi elektronik öğrencisi olduğumu da göz önüne alabilirsin yorumumu değelendirirken. :d

Elektrik daha fazla sektörde iş bulma imkanı var. Şartları beğenmezsen sektör değiştirmen daha rahat olur.

1)kumaşıyla birlikte 400-500 arası

4) laleli tarafına gidip sorun.

800 kusur tubitak bursu alıyorlar sadece galiba ama tabi cevabım : bilmiyorum.

çalışılan kente göre 1800 tl ile 2700 tl arasında değişir.

1700 diye biliyorum

1800tl (tanıdığım birinin maaşı)

son zamla 1900 civarı oldu. geliştirme ödeneği olursa artar.

Devlette 1700-2000 arası bir şeydir kadro derecesine göre.

1800 olması lazım. vakıfta değişken.

1900 civarı eşimden biliyorum

yaptığı yere göre değişir, doğudaki arkadaşlarım 2700'e yakın alıyor.. batı ve anadoludakiler 1900 civarı alıyor

en az 1500, devlette. özeldekiler de farklı değil diye biliyorum.

doğu illerinde, yeni açılan üniversitelerde fln daha yüksek ama istanbul için konuşacak olursak 1900 gibi ham bir rakam var, kpds sayesinde dil tazminatı ile 1960a kadar çıkabiliyor. her ocak ve temmuzda zam olur, ocakta ek ödeme sayesinde daha fazla artar, temmuzda daha az.
geçen sene 1670 civarı olan maaşım ocakta 1850ye, temmuzda da 1930a ulaştı. ocak ayında 2000-2100 aralığında olacaktır.
tabi ek olarak ösym, açıköğretim sınavları var, insanlar başka iş proje vs kovalıyor. çabana bağlı olarak bi 200de onlardan gelebilir, ama garantisi yok tabi. bir de tübitak bursun varsa +400 civarı bi ek geliyor.
okuluna bağlı olarak yurtdışı konferans desteği, proje desteği gibi ek destekler alabiliyorsun, yılda bir fln oluyor genelde. bu sayede yurtdışında konferansa fln gidebilirsin veya proje için destek alıp laptop sahibi olabilirsin. böyle yan olanaklar da var yani.
yeni mezunu birisi için başlangıç olarak gayet şukela bence, ama uzun vadede artışı çok düşük. zamlara ek olarak kıdeme bağlı artışlar oluyor ama ben 1 yılımı doldurduğumda sadece 3 tl artış oldu :) dediğim gibi başlangıç için iyi ama yard.doç olana kadar neredeyse aynı düzeyde olduğu için maaşın sıkıntı verici.
istekliysen öneririm, doktoranı fln da yurtdışında burs veya orada asistanlık bulup yapıp ardından yard.doç olarak buraya dönmeni de öneririm. çünkü bu sayede kadro bekleme sıkıntısından kurtulmuş olursun, hem de özel okullar fln için artı olur ;)

hayabusa al. direkt öl.

hyosung rt125

yamaha ybr 125 diyorum.

Yamaha ybr 125 sağlamdır parçasını her yerde bulabilirsin.Honda güzel motor fakat bahsettiğin modelleri tavsiye etmem.

ybr'yi öneririm. cbf 150'den 25cc daha düşük olmasına rağmen aynı performansı gösterir. ayrıca tek silindir motorlarda en az titreşim yapan motordur ybr.

Hayabusa alanların hepsi direk ölüyormuymuş :O

honda cbr 1000

bahsettigin motor tipinin disina ciksa da kawasaki ninja 250r. bu motoru da secenekler icine katabilirsin.

maliyetine ve motorun becerilerine katlanirim diyorsan yamaha xt660 var misal.

cbf 150 derim ben. parça ybr 125'e göre pahalı olsada daha az ihtiyacın oldugu titreşim seviyesi daha az.

makarnaya aban yatmadan önce.

protein tozu
akşam yiyip yatmak
yağlı hamur işi
yada
spor salonuna gidip kilo almak için verilen beslenme listesine uyarak düzenli spor yapmak

bir arkadaşım diyetisyene gitti.
çok zayıftı.
diyet listesi vermiş.
bir bakayım dedim.
et, süt, yumurta, müsli, sebze, meyve, faydalı ne varsa yazmış ve çok sık zaman aralıkları koymuş.
kafamı kaldırıp arkadaşıma şöyle dedim:
Peki bu listeyi uyguyacak / uygulayabilecek olursan ne zaman işe - okula - gezmeye - wc'ye gideceksin?

@neysene

spor salonuna 3 ay devam ettim ve anca bir buçuk kilo filan alabilmiştim. protein tozu kullanmadım ama.

akşam yeyip yatıyorum o da olmuyor. sanırım uyku düzeni ile de alakalı bir durum bu. =/

uykusuzluk da zayıflatıyor, hatta uzun uykusuz bir dönem sonunda bağışıklık sistemi bile zayıflıyor ve hemen hasta olunuyor ve de cilt çirkinleşiyor. uykuyu düzene sokunuz.

bol bol pirinç lapası..

fast food kilo aldırır ama şekilsiz olur, spor şart panpa.

şekilsiz mekilsiz kilo almam lazım benim. ramazan da giriyor araya nasıl alıcam onu da bilemiyorum.

her yemeğin yaninda koca bi bardak üzüm suyu iç. çok güzel aşk kulplarin olur.

iki ay önce 62 kilo idim, şu an 70. nasıl oldu ben de anlamadım ama,, özetle düzenli spor ve düzenli güzel öğünler diyebilirim. biri eksik olduğunda zayıflar ya da şekilsiz kilo alırsın.

arkadaşım kilo almanın sağlıklı yolu var kızartmalar makarnalar yiyipte sağlından olma. diyetisyene başvur o senin için en uygun olanı verecektir. her insanın sağlık durumu bir değil. belki yüksek tansiyonun var belki başka kronik rahatsızlığın var.

sigara iciyorsan birak, gunda 5 km yurumeme ragmen 6 kilo aldim 1 ayda.

spor gerçektende en iyi kilo alma yöntemi şöyle ki

-eline iki tane 2kg dambıl alıyorsun(başlangıç için 2kg öneririm)
-proteine abanıp şu hareketleri yapmaya başlıyorsun

www.uzmantv.com

yatmadan önce sürekli ekmek-makarna ikilisine aban. çay içebilirsin şekerli.

usta üni öğrencisi değilmisin? vercek param çok diyorsan ver ama ücretsiz buna benzer daha konferans olur. tabi üniversitenin faal olduğunu düşünerek söyledim bunu

Açıkçası 100 tl verebilecek durumdayım ve konuşmacılar sebebiyle gitmeyi istiyorum. Merak ettiğim, bu konferansta konuşmacıların normal basına yansıyan yüzlerinin değil de diğer yüzlerinin ortaya çıkıp çıkmayacağı.

saçına kullandğın ne ise onu kullan

birazda bırakmak istediğin şekle bağlı bu sert leonidas şekli olsun istiyorsan sabun(keçe gibi oluyo o zaman çünkü), yok normal yumuşak olsun diyorsan saçında kullandığın şampuan.

marstan gelenler için migrosta özel bir şampuan satılıyordu.

Ya ben de sakallarımı kesme gafletinde bulundum acaba saç sampuanla yıkasam uzamasına faydası olur mu ?

diş ipi kullan ağız kokusunun sebeplerinden biri diş aralarında kalmış parçalardır.

ramazandaki ağız kokusu açlıktan kaynaklı olarak mideden geliyor aslında. neydi bir ilaç gibi bir şey vardı. direkt yutuluyordu, mideden gelen kokuyu bastırıyordu. hatırlayamadım

1-süt
2-tükürüğünü ağzında biriktir 3 dk sonra tükür lavaboya. Tükürük içindeki toksinler sayesinde temizliyor ağız kokusunu.

bence, aç kalıp mide asit seviyesi yükseldikçe bu durum kaçınılmaz ve alınacak ilaçların çok etkili olacağını pek sanmıyorum. asit seviyesini artırmayacak şeyler yenilerek önlenebilir diye düşünüyorum.

olips mentöllü de nefes için yararlıdır

yatmadan önce bir tutam maydanoz yiyin. biri bunu demişti bana ama hiç denemedim.

ramazan aylarında popüler olan bi mamül vardı. ismi fresh'li bişeydi. bimde kasaların yanında varıdı. 3tl gibi bşe 20 li tablet. ilaç değil içeriğinde baharatlar falan var mideden keskin baharat kokusu geliyor :)

bazen lensler süresi dolmaya yakın harbiden belli oluyo yamuk yumuk bi şey oluyo. dikkatli bak ama anlaşılmıyorsa ikisini de tak işte birer gün. çok ayırt edici bi şekilde belli olur 1buçuk aylık lenslerle yeni lens. ben hangisnin yeni olduğunu unutmuştum kaplardakilerden, bu şekilde hallettim çok ayırt edici oluyo

gözüne takınca, olmadı elleyince anlarsın.

Bunu anlaman gerçekten çok basit stres yapma. Başparmağının üzerine koyduğun zaman 1.5 aylık lens kendisini toparlayamayacaktır, yamuk yumuk durur, yeni ise dipdiridir, gözüne takmadan bile anlayabilirsin yani.

ayrıca lensleri sivri kısımlar yukarıda kalacak şekilde koyduğunuzda yeni olanların kullanılmış olanlardan daha oval olduğunu göreceksiniz. gözün şeklini alıyorlar kullanıldıkça.

gözüne takınca anlarsın. eskileri batar ve göze zor yerleşir.

bayrampaşada fabrıka satıs magazaları var.mavı jeansın magazaya girmeden gerisinde quıcksılver vs marka satan magaza var. ben orda aldım sıyahlı kırmızılı. hem kucuk. hem kart ıcın ıyı.15 tl

ehliyetin olsaydı da kartvizitlik kullanabilseydin keşke

dynomighty wallets?

www.buldumbuldum.com
www.buldumbuldum.com
29,90TL

kullanan arkadaşlarım var, memnunlar.

www.spormarketim.com

kullanışlı, çok bölmeli ve de küçük

yırtılmayan kağıttan cüzdanlar oluyor. galatada var idi. tam yerini hatırlarsam söylerim.

polo'nun kaliteli cüzdanları var. ykm mağazalarına bak. dediğin fiyata yakın istediğin şekilde cüzdanlar var.

zenga var 30tl civarı ve çokta şıktır. deridir ama. iistanbul eminönü fatihte merkezi

www.zenga.com.tr

iletişim bölümünde adresi var.

goo.gl

goo.gl

t-box'un şu sarı cüzdanları (ben siyahını kullanıyorum) gayet güzel. 9.90'dı en son fiyatı.

Buzdolabını ısıtacağı için.

emin olmamakla birlikte, soğuk olması gereken bir yerdeki sıcaklığı artırarak, bozulmasın diye dolaba koyulan yiyecekleri bozulma riskine soktuğundan olsa gerek.

Tamamen yemeğin bozulma ihtimalinden kaynaklı

Ben de buzdolabını ısıtıp bozacağı için konmaz diye biliyorum ama açıklamasını bilmiyorum

edit: yahoo answers'daki bir soruya göre, sıcak tencere dolabın ısısını artıracağı, bu da dolaptaki tüm yemeklerin bozulmasına sebep olabileceği için sakıncalıymış: answers.yahoo.com

milistroke haklı beyler. dağılalım

buzdolabının rafları plastikse erime riski var.

buzdolabının içindeki ısıyı arttırmaması için. sıcak koyduğunuz yemek bozdolabında soğuk kalması gereken sıcaklığı arttırır. içeride soğukluğunu muhafaza etmesi gereken yiyeceklerin de ısınmasına yol açar. yeni buzdolaplarında super mode gibi modlar var böyle durumlarda basıyorsunuz içeriyi bir kaç derece daha fazla soğutuyor ki dışardan gelen yiyecekler içerinin ısınmasına sebep olmasın.

buzdolabını ısıtır ve buzdolabı içindeki termostat sıcaklığı algılayınca iki kat elektrik yakar. ve buzdolabı eski sıcaklığına gelene kadar içerideki ürünleride ısıtır bozulma ihtimali oluşur-eğer yaz mevsimiyse

tencere, tava demirse çatlar, o yüzden.

ben yaklasik 4 sene once ikinci el bi macbook almistim, hala kullaniyorum, ekran karti biraz yetersiz, onun disinda bi eksigi yok. pili de 3 saate yakin gidiyor.

laptop ınızın markası hp mi?

dandik. benimki 5.seneyi bitirmek üzere. sesi çok açınca sağ hoparlörü cızırdıyor. bir de şarjı 1-1.5 saate indi. başka sorunu olmadı.

edit: şimdi "dandik" diye kestirip atmışım da, 2 senede nasıl kullandığın da önemli tabii. bu da bir elektronik alet nihayetinde.

edit2: arçelik mi? evet dandikmiş:/

8 yıldır kullanıyorum klasik sorun bataryanın ömrünü doldurup çabuk bitmesidir. bir diğeri de şarj aletinin kıvıra kıvıra koparılan kablolarıdır. onun dışında meyve suyu bile döktüm klavyeye sonra ters çevirip salladım sorun olmadı yani dayanıklı olabiliyorlar. seninkine lafım yok ben olsam atardım..
edüt: 8 yıldır farklı laptoplar tabiki:)

teşhir ürünümü aldın aga. aynı sorunları olan arkadaşım teşhir ürünü almış ucuz olsun diye. normal değil çürük mal

@ wassago

marksi arçelik

sende cunubluk var

dandik. toshiba'dan ve intel'den vazgecmeyin. amd'nin suratina bile bakmayin.

3 senedir dell inspiron 1525 kullanıyorum. bataryası maşşşşallah pek sağlam, wireless'ı kapatınca 3-3,5 saat bile gidiyor ki başka hiçbir laptopta görmedim bunu. sadece adaptörü ara sıra sorun çıkarıyor, "şarja takılı, dolmuyor" diyor o kadar. başka hiçbir problemi yok. 1,5 metre yüksekliğinde bir duvardan düştükten sonra kapaktaki kırıklar hariç tabii.

bende mühendislik 4. sınıfta okuyorum önce onu söyliyim. çevremde duyduğum ve hocaların söylemlerine dayanarak ileride iş bulma imkanı üniversiteye değil kendini bunca insanın arasında gösterebilecek düzeye getirmek için geliştirmene bağlıdır. itü odtü insana iyi lansmanlar sağlar buna kimsenin ititrazı yok (geri kalan üniversiteler iş veren için aynı düzeydedir. fakat gelgelelimki itü ve odtüden çıkan biçok insanda bu lansmanın dışında kalmıştır. bunun nedeni gene kendini geliştirmemek ve "nası olsa nu üniversiteden mezu oldum" düşüncesidir. ne yazıkki "bunu bilmeyene mühendismi denir" denilen bi insan pozisyona düşmektedir.(tabiiki çok iyi olanlarda çoktur)
iyi bir eğitim elbette çok önemlidir ama kendini geliştirmedikten sonra üni.nin bişey ifade edeceğini sanmıyorum

şimdi burda tek sorgulaman gereken şey üni.nin iyi eğitim verip vermediği ve hocaların gerçekten "bilgilerine saygı duyulur ve öğrencilerine birşeyler öğretmek istemesi" olayıdır. gerisi sana kalıyor. üni.den alacağın budur.

edit: hocalarını çok araştır. olay orda bitiyo. çevrendekilere sor. gideceğin ünide hocaların kaliteli ve egosunu tatmin etmek yerine öğrencilerine birşeyler öğretme aşkı varmı

bölümün başkanı hayatımda gördüğüm en kral hocadır o kadar söyleyebilirim. ingilizce olması baya bi avantaj ancak bölümün yeni açılmış olması da dezavantajı. ancak marmaranın hocasız kalması filan da mümkün değildir illaki kaliteli hocalar gelir. sadece elektrik dersini veren tanju hocaya dikkat diyorum.

sütü kaynat nescafeyi içine at karıştır. soğut ve içine buz at iç.
yada 3ü 1 arada yı sıcak suya ekle soğusun ardından buz koy afiyet olsun

nescafenin mi ne frappe dye bi ürünü vardı sanırım artık ice diye satılyorlar. onu deneyebilirsin. eğer içerik aynısıysa süperdi.

bir kavanozun içine (shaker yerine kullanabileceğin başka bir şey de olur) soğuk süt koy, 1 kaşık nescafe koy, istediğin kadar toz şeker ekle, 3-5 dk çalkala.
içine birkaç buz at. etti sana ice latte.

@goldentitan +1

ama ben buzu da kavanoza atıp, hepsini birlikte çalkalıyorum. buzlar ufak parçalara kırılıyor ve süt daha çok köpürüyor.

varsa blender da olur.

bide evde yapılabilecek soğuk içeceklerden şu olabilir: şeftalili/limonlu ice tea...eğer çay seviyorsan.

demlikte çayı bir kavnoza denk gelecek şekilde demle(klasik demleme usulü). ocaktan alınacak derecede demlendiğinde demini içinde çay taneleri kalmamasına dikkat ederek bardağa doldurur gibi kavanoza doldur sıcak sıcak. üstüne 1 adet taze sıkılmış limon suyu yada 1 adet taze sıkılmış şeftali suyu ekle (katı meyve sıkacağın olmasada süzgeçte ezerek suyunu çıkartabilirsin). ılıklaşana kadar dışarıda soğut. ılıklaşında at buzdolabına. afiyet olsun

edit: tercihen içine şeker atmayı unutma. şeker attıktan sonra çalkalama tatlı kaşığıyla bardak karıştırır gibi karıştır. bide kapağını sıcakken kapat. kapak iyice sıkışsın

dün sormuştum ama cevap alamadım tekrar soruyorum şeklinde açanlar var. ya da eskisini silip yenisini açanlar var. buna çok fazla bir şey demiyor moderatörler. spam'e girerse o zaman iş değişiyor (bkz: yakalarsam... )

(git: 279623)

bişey olmaz ya moderasyon candır.

ben iki farklı zamanda (mart-nisan olabilir) yavru kedilerin bakımına ilişkin duyuru açmıştım, ikisini de silmişler.

benimki de o civarda, normal yani.

bunlar ne ki benim masaüstü bile aynı sıcaklıklarda :) gayet normal yani.

şu bilgisayar çok ısınıyor takıntılarından uzak durun. maalesef 3-5 gerzek forumun insanların kafasına soktuğu saçma sapan bir takıntı bu.
pcniz çok ısınırsa ve bu onun için sorun yaratıyorsa emin olun fark edersiniz. kapanır, yavaşlar, görsel işitsel saçmalar..
laptop soğutucu almanın tek anlamı "lap" üzerinde kullandığınızda sizi rahatsız etmesin. bi de insanlar yatağın içine gömülüp laptopu da içine tıkıp kullanmaya çalışıyor. sizin (insan olarak sizin) hava almanızı engellersek ne kadar düzgün çalışırsınız? bu nedenle laptopu kullanacaksanız lap üzerinde değil, masa veya olmadı düz bir yüzey üzerinde kullanın. bu şekilde hava sirkülasyonu sorunsuz olacaktır. yatağa gömerseniz doğal olarak bütün delikler kapanır ve sıcaklık artar. bir çok laptopta hava alltan girer yanlardan çıkar. yani alttan hava girmesini laptopu yastığın üstüne koyarak engellerseniz makine napsın. soğutucu almak yerine düz bir zemin en beleş soğutma yöntemidir.

lan benim pc sabahtan akşama açık altına el değmiyor yinede tık demiyor canavar gibi. bişey olmaz usta. arkadaşında dediği gibi soğutucular sadece konfor için kucağın yanmasın diye. fan içerde aq alttaki şey nası soğutcak çok saçma

Normal ama bende de dell var ve kullanımı zorlastırıyor. oyun oynayamıyor insan. (oyun sırasında 80'lere cıkıyor.)

dealextreme türevi sitelerin hemen hepsi bu mantıkla çalışıyor. heralde oranın posta işletmesiyle çok ciddi anlaşma yapmışlar.

free shipping

manyak işte adamlar. bizimkiler kargo parasını da bize itelemek için uğraşır dururken onlar "aman alsın da biz öderiz kargoyu" diyor. yalnız emin olmamakla birlikte deal extreme (oradan almadım bişey hiç) kargo değil posta ile gönderiyor. e o da haliyle daha ucuz. sadece yavaş. gelmesi 25-30 gnü buluyormuş. ekşi sözlüğün yalancısıyım. :)

Dealextreme'in yaptığı şey insanlık dışı. Eğer ürünü aldıysanız ve waiting for supplier kategorisinde değilse 1 hafta bile sürmüyor gelmesi :) wfs ise 15 günde de gelebiliyolar 1 ayı da geçebiliyor ama yine de sorun etmiyorsunuz çünkü çok ucuz. Geçen gün büyük işlemci fanı sipariş verdim Zalman 1 haftada geldi.

kanımca iki şey var
1)zaten ürünler ucuz diye girip biçok şey alıp çıkıyorsun. sen yapmazsan başksı
2) belirli yelere toplu gönderim yapıyorlar. örneğin şu tarihe kadar türkiyeye gdecek ürnlere sipariş stoğu yapıyolar. toplu gönderiyorlr. onlar adına ucuza gelmiş oluyor

bu konuda benim mantığıma en uygun gelen şey kara para aklama. dealextreme konusunda ciddi ciddi inanıyorum buna

her 15gbyi geçeni inceleyeceklerini sanmam. kaç yüz bin insan geçiyodur her ay ben ve birçok arkadaşım dahil. ama istese hapse atma hakkı var bunun suçu hapis cezası çünkü. parayı çevirirler hapis cezasını. daha önceden yaşandı bu tür şeyler ama bence bu olay oy kullanmamanın cezası olması gibi bir şey. eskiden kimse kullanmazken kimse ceza almıyodu. şimdi vergiden mi ne çakıyolarmış tam bilmiyorum. kısaca seni takip etmez ama istese cezanı verir

indirdiginizi cogaltip satmiyor, uzerinden para kazanmiyorsaniz ceza almazsiniz. son kullanicinin ceza aldigi gorulmemistir.

var. fakat düşürmemenin yöntemide var

ttnet sana nie torrent indirdin demez sadece indirdiğin miktara bakar

düşük fiyata 8 ve 16 mbps de o olay var, ama sadece hızın düşüyor, küçük yazıları oku arada.

@unpacked

www.hurriyet.com.tr
www.itusozluk.com



www.google.com.tr&sa=X&ei=ioIsTqDDHcOi-ga879nsDQ&ved=0CCMQBSgA&q=internetten+film+indirene+hapis&spell=1&fp=207b433ffdfdc81c&biw=1024&bih=623

hadi canım.

got tehlikeye dusuyor ondan.

evet göt olabilir. Birde yanlış yapabileceğini görebilme kapasitenden rahatsız olabilecekleri için de olabilir.

demem o ki; ben bayılıyorum akıllı adamlarla çalışmaktan. bayılıyorum birisi benim kapasitemin çok üstünde bir fikir, proje vs geliştirsin. hatta yüzlerine karşı takdir ediyorum. bırak paça çekmeyi, aman başına bir şey gelmesin bizimle kalsın diye uğraşıyorum.

benim yaptığım mı anormal?

iş yeri olarak yorum yapamıycam fakat basit bir mesele bu karşındaki insan kendinden akıllıysa bir bakıma bir tehdittir bu onun için, çoğu insan ortamın en akıllısı en güzeli kısacası "en" i olmak ister, niçin kendinden daha akıllı biri gelip onun tahtını oynatsın ki? temelinde yatan duygunun kıskançlık olduğunu düşünüyorum, atıyorum bir ortamda başarısıyla sivrilen birisi diğerlerinin ilgisini çeker ve artık o hedeftir. diğerleri yeterince başarılı olamadıkları için başarılı olanı, akıllı olanı aşağıya çekerek tatmin olurlar çünkü kendileri bu şekilde akıllı değildir ...

açık söyliyem yok öyle birşey. bunun tek sebebi akıllı yada kendini akıllı sanaları sevmez kimse. ben ib okurken sınıfımda ortann altındaydım. bir arkadaşım mit, yale, harvard vb ünilerden diğer3 arkadaşımda ivy okullardan kabul aldı hiç kıskanmadım. zira hepsi gayet tatlı insanlardı. yada katıldığım konferanslarda hep benden iyileri vardı ama kendilerini beğenmişlik yapmadıkları sürece herkes onları sedi. bence böyle düşünen kişi önce karakterini değiştirmeli. ama haklı olduğunuz nokta da şu bazı insanlar gerçekten hazımsız. sizi çekemeyebilirler. onlarıda görmezden gelin.

1)çekememezlik,kıskançlık
2)(bkz: beklentiyi yükselten ibneler)
aga sende ufaktan kendini iyi övmüşün he. "benden iyisi olsun isterim ama yok napiyim"

cennette bulunan adamın biri cehennemi gezmek için izin istiyor, izini veriyolar adama yanında bi zebani cehennemi geziyor adam. her ülkenin ayrı bi kazanı var o ülkenin vatandaşları o kazanda işte başlarında da 1 tane zebani dikiliyor. adam zebaniye dönüp soruyor;

+neden bu kazanların başında zebani var?
zebani yanıt veriyor
-eğer çıkmaya çalışan olursa zebaniler tekrar kazana itiyor insanlar
adam tekrar gezmeye devam ediyor bir kazanın başında zebani yok şaşırıyor adam soruyor zebaniye
+neden bu kazanın başında zebani yok ?
zebani cevap veriyor
- bu kazanda türkler var eğer birisi çıkmaya çalışırsa hemen diğeri aşağıya çekiyor çıkmaya çalışanı o yüzden zebani koymaya gerek duymadık diyor.

yani özet geçmek gerekirse kıskançlıktan kaynaklanıyor her halt.

you are my lethe e kismen katiliyorum. Oncelikle is yeri dedigimiz yer bir organizasyon kendi kulturu, adetleri ve kendine has bir sistemi olan bir birlikteliktir. Akilli adam, veya kendini oyle sanan kisi, oncelikle her ne kadar aksakliklari da olsa orada isleyen bir sisteme karsi soylemler gelistirir veya mevcut kultur yapisi disinda hareketlerde bulunur. ornegin fotokopi cekmek sekretin gorevidir gibi bir adet varken "ulan ne zaman kaybedecegim kendim cekerim" diyen kisi sistemi tehdit etmeye baslar. Bu da calisanlarin tamamen motor fonskiyonlarini kullanarak yapmis olduklari, alismis olduklari is akisini bozar ve insanlarin stress seviyesini arttirir. Ayrica, her ne kadar sistemin daha verimli hale gelmesini saglayacak fikirler de olsa bunun organizasyonun geneline uyarlamaya calismak da bir takim tehlikeleri beraberinde getirir.

Is cevreleri, yoneticer akilli adamlardan, ve bence iddadaki gibi akilliysa, kendini mevcut sisteme adapte etmesini isterler, sistemi tekrar yorumlamasini degil. Degisimi yonetmek basli basina bir yonetim sanatidir.

Pahali olmasi disinda turkiyedeki en iyi alisveris sitesi. Orda stokta var gozukup sonra temin edilememe durumu basima gelmedi. Kargo hizi da degisiyor. Cok hizli olduklari soylenemez ama.

(bkz: hepsiburada.com)

her çeşit muamele görmüş insan var bu başlığın altına bakarsan. piyango gibi, iyi bir tecrübe de yaşayabilirsiniz kötü de. bir garantisi yok.

Benim totalde 1500tl'ye yakın 8 siparişim oldu ve anca sonuncusunda - o da yer değiştirme dalgalarından dolayı - hafif gecikme oldu. Velhasıl memnun da oldum. Bu arada pahalılık da biraz göreceli. Mesela Mediamarkt'tan ucuz. Ama akakce ucuzcu falan kasarsanız operasyon gideri olmayan sürüyle site bulabilirsiniz. Onlarda daha da ucuz.

son zamanlarda iyice bozdu, donanımhaberde mağdurların konusu bile var, o derece...

8 gün önce verdiğim sipariş, ana ekranda kargoya verildi gösteriliyor fakat detaylarda çıkışa hazır diyor 2 gündür, ne kargo numarası var ne de sorularıma cevap veren, bekleyeceğiz artık...

stok olmayacağını sanmam, aldığınız ürün de eğer tedarikçi tarafından gönderiliyorsa direkt ordan yollarlar (ağır eşyaların bazıları bu şekilde oldu biliyorum) onlar çabuk gelebilir...

ama işiniz hb daya kalmışsa, 1 aydır yeni yere taşınıyoruz mevzuları var, ama ondan önce de çok iyi değil idi...

ucuzcuda 412tl olan ürün hepsiburadada kargo dahil 400tl olduğundan almak istiyorum aslında güvenilir bi site

Allah cezalarını versin onların, başka da bişey demiyorum.

bayadır alışveriş yaparım, sorunum olmuşsa da çözülmediği görülmemeiştir.Ben gayet memnunum gözü kapalı alışveriş yaparım.

5-6 defa alışveriş yaptım sadece ama hiçbir sorun olmadı şimdiye kadar. garantisi yok tabi.

keller seksi olur.

empati nesnesi olarak o kullanılmış, saçlı da olsa ana karakter empati nesnesi olacaktı. çocuklar onunla empati kuruyor. tüyü bitmemiş yetim misali.

çünkü çocuk başkasından. babaya bak, çocuğa bak. çok acaib olaylar dönüyor o çizgi filmde.

benzini shellden, akılı kelden alıcan

keloğlana gönderme var

dayım hep "kel kafa bütün kapıları açar" der. bak şimdini çocukları hep kayunun ağzına bakıyor. çantası, oyuncağı yok satıyor. yaratan adam paraya para demiyordur. yaa, yaa.

kellerin ki daha büyük olurmuş. büyüyünce hala mandoline devam mı diye soramıcaz.

ya kusura bakmayın da yorumunuzu s.. abicim duyduğuma göre (belki de yanlıştır bilmiyorum ama) kayu fransızcada kel çocuk demekmiş.

kel olsunki büyükler izlerse daha fazla hipnotize olsun diye.

çizgi filmi yaratan adamın çocuğu lösemiymiş. ondan yani.

inan bana teknolojik bişeyi almadığın zaman (kampanya için diyorum) pişman olmassın. ya başka bi market aynı indirimi yapar yada iyki almamışım 1 ay sonra daha iyiysini aynı fiyata aldım dersin. bence acele edip araştırmadan teknolojik bir chaz almamak lazım. satılsa bile pc alman acil değilse üzülmene gerek yok. fiyatları öğren kıyasla ve en önemlisi bu pc yi ne amaçla alacaksın ona karar ver. nacizane fikrimdir.
not: kampanya varken alamadığım hiç bi ürüne acaba dedim ama keşke demedim ama ne zaman fiyatı iyimiş diyip acele ettiğimde pişman oldum.

pc alma sebebim film izlemek,sözlüğe girmek,belgelerimi depolomak,e-postalarımı kullanmak kısacası internet tabanlı bi kullanıcıyım..oyun falan oynamayacağım için çok da iyi bir bilgisayara ihtiyacım yok aslında da bilemedim ben onu.
700 liraya notebook bulmak da biraz zor olacak gibime geliyor,artık netbooklar bile 600 lira civarında.

imtihan için.

***

domuz yiyince ölmüyorsun sonuçta. önemli olan, müslümanın, domuzu "yasak" olduğu için yememesi.

domuz eti yağlı, çok ahım şahım bi et değil (yedim), iyi pişirmezsen tenya vs olma olayı normal ete göre daha fazla imiş (uydurmuş olabilirim), en önemlisi ise kendi pisliğini yiyen hayvan muhabbeti. Tek tırnak vs muhabbetinden de faul oluyor mu bilmiyorum.

Bacon'ın yeri ayrı tabi

eski musevilikten gelen bir gelenek diye biliyorum ben sanki.

Neredeyse tüm hayvanlar kendi pisliğiyle oynar yer. Domuzun bu kadar aşağılanmasını anlamıyorum ben. Eşini kıskanmama olayı ise duyduğum en gülünç şey. Sağlık sebeplerinden yasaklamıştır Muhammed ki en mantıklısı bu, ya da domuz satan rakibi vardır malum adam tüccar onun işini çalmak istemiştir? Nasıl teori?

işin "kutsal" boyutunu bir kenara bırakıp düşünürsek sağlıksız - yeteri kadar temizlenemiyor olması mantıklı bir sebep olabilir o anın şartlarına göre. Şu an için sanmıyorum tabii. Ha ben de tadına baktım, lezzetli değil, leş gibi yağlı ve çok ağır kokuyor cidden, yani bir dana eti varken cidden gereksiz. Diğer yandan etin 40 lira olduğu bir coğrafyada biraz daha sağlıklı yetişmemize yardımcı olabilirdi diye düşünüyorum.

Allahın kutsal dinlerinde haramlar şartlara göre tek bi kanı üzerine kurulur: insan sağlığını korumak. zaten islami yaşayışta insanlarn kaliteli,sağlıklı ve düzgün yaşaması için emredilmiştir.

yani özet olarak zararlı bir et türü ondan. eti yağlı ve parazit yuvası çöp öğütücü bir hayvan. bağırsak uzunluğu kısa olduğundan parazitleri temizleyemiyor ve haliyle etine sirayet ediyor bu durum. (ayrıca içindeki bazı parazitler pişirsende ölmüyor diye biliyorum ama bundan emin değilim)

edit: bir belgeselde domuz çifliği kesim bölümünde çalışanların hepsinin tırnakları enfeksiyon kapmıştı.

Religious restrictions on the consumption of pork are a tradition in the Ancient Near East. Swine were prohibited in ancient Syria[1] and Phoenicia,[2] and the pig and its flesh represented a taboo observed, Strabo noted, at Comana in Pontus[3] A lost poem of Hermesianax, reported centuries later by the traveller Pausanias, reported an etiological myth of Attis destroyed by a supernatural boar to account for the fact that "in consequence of these events the Galatians who inhabit Pessinous do not touch pork.[4]

en.wikipedia.org

@yabani haşhaş...zaten dinler birbirinin devamı şeklindedir. musevilikte haram olan şeyler islamiyetede geçmiştir hristiyanlıktada vardır ve dinler tüm dünya için gönderilir yani nası olsa suudi arabistanda yok diye domuz eti haramdır demiycekmi? rusyadaki avrupadaki adam içinde vardır bu dinler. ayrıca islamiyette kurand geçen yada geçmeyen peygamberlerin hepsi arabistana gelmiş değildir ki? yada afrikaya? anadoluda var dünya üzerindeki başka yerlerde...geniş düşünmek lazım

@yabani hashas...eskiye dayanabilir neden olmasın? ilk insan hz. Adem a.s. den museviliğe kadar birsürü peygamber gönderilmiş o sıra domuz yiyen bi kavme denk gelmiş bi peygambere Allah vahiy gönderip "domuz eti yemeyin" demiş olabilir.

geniş düşün derken karşıdan bak demedim önünü arkasınıda hesaba kat dedim. düşünce mantığın budur bişey diyemem ama insan arkasında bişeyler arıyarak araştırırsa görmek istediği dışında bişey göremez

@yabani hashas..evet inançlıyım ve merak etme inançsız arkadaşlarımda var yabancı değilim bu duruma yani :) inançsızlıpının mantıksızlığından değilde bilmiyorum belkide yanlış bir kannaat getirdim ama "insanlar cevabını bilmedikleri/veremdikleri şeylere inanıyorlar" mantığıyla cevap verdiğinizi tahmin ediyorum. cevaplrı var problem yok. bence herkes bilmediği ve yaşamadığı hayatlar hakkında kesin hükümlere varmamalı biyerde bişey görüpte. bunu demek istedim sadece

sebebı yok, yasak sadece

Nedeni yok. At esek de yasak. Oyunun kurallarini belirleyen tanri bazi yasaklar koymus ve bunlar uzerinden sinavi gerceklestiriyor. Saglik falan kismini gecin. Sigaranin haram olmadan domuz etinin haram olmasi gibi. Dindeki her kurali mantikli bi gerekceye oturtma cabasindan kurtulmak lazim. 40 derece sicakta oruc tutmanin da saglikli bi yani yok veya gece yarisi sahura kalkip sonra dolu mideyle yatmanin. Onemli olan kurallari oldugu gibi kabullenip cok mantikli gerekceler bulmaya calismaktan kurtulmak.

Keywords:
Domuz
Donuz
Kiskanclik
Swinger

Neyse inanmayin boyle seylere
Muhammed sevmemis,olabilir

@yabani hashas " bazi yasaklar, bugun butun boyutlariyla anlasilmayabilir diyorlar." doğrudur var bunlar, ama bulunan şeylerde var. ondan dolayı cevap veriyorum. ve senin tutumunu bilemem ama bazı kişiler haklı gerekçelere bağlamaya çalışmayın saçma işte dedikleri için diyorum aslında.

@kenar islamiyet evrenseldir nedeni yukarıdaki yazılarımda


@durdenist 40 derecede oruç tutmak aslında kişisel bağlamdır. yani öküz gibi yemiş mideyi kazan yapmışsan tabi tutamazsın. hadisler vardır "sofradan tam doymadan kalkınız" diye adam uymuyo tabi bunlara ondan sonra orucu nası tutcam. hem zaten sağlığa bir zararı olursa tutmama gibi bi seçeneğin var. kışın tutarsın kaza babında. hiç tutamıyorsanda gün sayın kadar fakir doyuruyorsun.

edit: www.uzmanportal.com

bittorrent kullan?

Penti, Victoria's Secret, La senza vs vs...

çok sağlam olsun para önemli değil dersen (bkz: miele) yada (bkz: amana)
çok pahalı olmasın ama iyi olsun dersen samsung olabilir

bizde bosch var baya sağlam makina bence

cacharel olabilir.
tarza da bağlı
Edit: Evet bosch candır.

bide unuttum sormayı. usta bütçe nekadar ?
bide bilgin olsun: ve bosch, siemens gibi ürünlr artık türk üretim olmaya başladı. öncelikle bunların nerde üretildiklerini sor. türkiye derse almadan çık. vestel zaten alma (bide yerli üretime destek verin demezmi pezevekler. sene daya çürük malı ondan sonra nye bizden almıyonuz)
samsung kore malıdır ve adamlar teknolojiyi fena kullanıyolar yani. amaa bu işler birazda şans işi çok para saymışındır herkes kalite der mal elind patlar, olur yani.

edit: alakası yok ama içimde kalmasın: buzdolabı alırsanda (bkz: liebherr) marka almanı tavsye ederim kalite/performans açısından idealdir. kendileri vinç üreten bir firma ve soğutucularınıda yapıyorlar(oradan buzdolabına geçmişler) yüksek ihtimal alman yada düşük bi ihtimal isviçre markası

bosch var..alman yapımı 7 yıldır tık demedi..maşallah diyelim

nerede kullanacağın da önemli. öğrenci evi mi? evleniyor musun?

eğer evlenecek biri alacaksa bosch grubundan şaşma. siemens, profilo, bosch. hatta şu amkine şahane bir makinedir.

www.tekcarsi.com

ucuz olsun öğrenci evinde kullanacağım dersen indesit ve ariston'dan uzak durmanı tavsiye ederim. altus, regal filan olabilir.

Evdeki tüm beyaz eşyalar çamaşır makinası hariç bosch, hepsinden de gayet memnunuz, 6 yıl önce düğünde almıştık.

Çamaşır makinem ve tv ise bekarlığımdan kalma 10 yılı aşkın beko. Onlardan da gayet memnunuz.

Marka model konusunda çok fazla alternatif var, çok üst düzey olandan normal seviye olana kadar. Bence kriter belirlemelisiniz:

Enerji ve su sarfiyatı ne kadar az o kadar iyidir
Sessiz çalışması
Kapağının büyük olması
Kapasitesinin çok olması
Kırışık azaltma özelliğinin olması
bütçene uygun olması vs

Dodanımhaberde güzle öneriler bulaiblirsiniz:
forum.donanimhaber.com

hemencevir.com

Çeviriyi önemli bir işte kullanacaksanız bilen birine orijinal metinle birlikte okutun mutlaka.

öncelikle iyi bir program yok bu konuda diye biliyorum. baya site kullandım bu konuda arada saçmaladığı olsada karşıdakinin anlayacağı çerçevede saçmalayan (bkz: sözlük.net)i kullanıyorum.

(git:www.sozlukcevir.net ) sitesinden yararlanabilirsiniz, Türkçe ve İngilizce kelimelerin sözlük anlamları da site de mevcuttur.

100 civarıydı

Lacoste meraklisi degisen Benettondan al hem cakma olmaz hem de benzerler.
Benettonunkiler 35 TL civariydi

100 mü? benim hatırladığım indirimdeyken bile 140-150 civarıydı ki yani (bence) kesinlikle değmez. çakmasını alacağına başka markalardan polo yaka tişörtler alabilirsin. illa orada o amblem mi olması lazım?

126 lira şuan indirimde. indirimsiz 168 lira (kısa kollu bunlar). uzun kollular 188 düz desensiz olanlar, çizgili olanlar 208

ya yok şekli bu şekil olsun amblem falan sikimde değil. polo yaka mı deniyor yani ona? onu bile bilmiyorum da.

170 falan olması lazım. indirim zamanları oluyor sorun ne zamanmış 135 e kadar düşüyor en fazla onda da. u.s. poloya da bakabilrsin marka takıntın yoksa.

usta vereceğin paraya göre marka-mağaza seç bence çakma falan alma....mağazaya girdiğinde polo yaka t-shirt (resimdeki düz rengi tabi) dedinmi gösterirler zaten...lcw, benetton, sevenhill, polo, mavi vs. var yani biçok mağazada

edit: polo yaka denmesinin sebebi polo magazasıyla meşhur olmuş bi t-shirt tür. golf için üretilirmiş eskilerden

merserize olanlari 200tl falan bu tshirtlerin, duz olanlari daha dusuk tabi ama cabuk dagilabiliyor yikamaya falan dikkat etmezsen ona gore al.

mağaza fiyatı 160 lira.
bu aralar %25 indirime girmişler. 130-140 lira flan.
bence değmez. lacoste kesinlikle fiyatını haketmeyen bir marka.

macy's de 30 dolar'a kadar iniyor indirimle filan.

alttaki sitenin adı bile motifake.com, fotoşok bu.

fake değil bu fotoğraflar bi dergi için mi ne çekilmişti. eşcinsel değil sanırım ama. (nerden biliyosam aq)

kurgu o yaa

@all girls dream; kurgu olduğu belli zaten. arkadan kurmuş patlatcak bombayı

geçmiyor. saçı yakarak yapıyor onu. (ağartıyor çamaşır suyu gibi) sonra yeni saç gelip eskisini keserseniz geliyor eski renk.

yamulmuyorsam zaten benzer yöntemle saçın rengini açıyorlar ki saç boya tutsun. En azından el işi saç boyama olaylarında öyle oluyordu

*yanlis bilgi iceriyor olabilir zira dogrulamaya vakit bulamadim cesitli yerlerde okudugum seylerden aklimda kaldigi kadariyla ve mantigimla yaziyorum*

gecici degildir etkisi. sac oludur bu sebeple kendini yenileyemez. akma gibi bir durumu da yoktur cunku proteinlerin yapisini bozar. sac uzadiktan sonra kesilince gider.

yapmayın bunu.

@ekaterina yapacağımdan değilde merak ettim geçicimi diye

geçici olmadığı gibi saçın dokusunu bozduğu için yumuşaklığı vs de gider, keçi kılı gibi olur.

İkisi de bir yerden sonra hız düşürümüne gitmeyecek mi? O zaman ne farkeder ha 1 mb olmuş ha 1000 mb olmuş...

8 iyidir. TTnet'e ne kadar az versen o kadar iyi.

16 Mbps'ye kadar/ limitsiz

almışken 4,10 liranın hesabını yapma bence, aradaki fark az değil :) 16'ya geçtikten sonra ben download konusunda bayağı rahatladım açıkçası

bulunduğun yer destekliyor mu bir de o var. 8 mbps'ye kadar diyo adı üstünde. benimki 2 mbpsnin üstüne çıkmıyo. ben de netlimitsiz kullanıyorum. boşu boşuna 16 mbps alma 16 mbps kullanacağını sanmıyorum hiç.

nereden anlayabiliim bulunduğum yerin destekleyip desteklemediğini?
istanbul/ bebek'teyim.

4,10 daha ver 16mbps al tabiiki

444 0 375'i arayıp bulunduğunuz yerin 16 Mbps'i kaldırıp kaldırmayacağını öğrenin. istanbul'un bazı yerlerinde bile doğru düzgün 8 Mbps kullanmıyor millet.

16 tabiki 5 liranın hesabını yapma

İkinici dünya savaşı Hitlere karşı ortak askeri strateji belirlemek ve savaş sonrasında Almanya'nın işgalini planlamak amacıyla yapılmış bir konferans. Stalin'i bu adamlara karşı övmen de garip geldi bana. Nitekim ki savaş başında Hitler'le saldırmazlık paktı imzalamış birisi.

devlet yönetiyosun süper market değil,devlet adamı herkesle her ortamda görüşür genel ilke.

Stalin komünistten çok pragmatistti. Faşizmin en büyük devleti olan Almanyaya 1940a kadar Onun yaptığı yardım kadar hiç bir devlet yardım etmemiştir.
Versay anlaşması sebebiyle Sınırlı sayıda uçak üretebilen Wehrmatch savaş pilotlarının eğitimini Rusyada, Rus pistlerinde yaptırmıştır, amborgoyu delebilmek için.

Stalin kötü bir komünist ama zeki soğukkanlı ve akıllı bir devlet adamı/politikacıydı. Yalta konferansında müttefiklere verdiği sözlerin hepsini çiğnedi, demokratik(!) seçimlerle oy oranı tarihi boyunca %1-2yi aşmamış komünist partilerini doğu avrupada iktidara getirip, totaliter bir sovyet diktatörlüğü kurdurttu.

Stalin olmasa Rusya savaşı kazanamazdı, savaşı kazansada, 45ten 90a kadar 45 yıl daha yaşayamazdı.

Kısaca Stalin gelmiş geçmiş en büyük rus emperyalistdir. Rus milliyetçiliği ile 2. dünya savaşını kazanmış, ardından komünizm adı altında, rusyanın sömürgesi konumuna getirdiği devletlerle SSCB ve varşova paktı altında Rusyayı süpergüç haline getirmiştir.

efrasiyab87 in belirttiği Rus milliyetçiliğini gerçekten çok etkili bir şekilde kulanmıştır. Bunun en önemli göstergesi ordudaki birlileri askerlerin ırklarına göre düzenlemesi ve Hitler'in azınlıkları baskı alma yöntemi yerine rus şovenizmi yaparak Rus olmayanların için "rus olabilmek" gibi bir ideal yaratmıştır.

@muratk18 ilk dediğinde övmedim. bana böyle sosyalist şöyle sosyalist denen stalini bu karede görürken hiç inandırıcı gelmediğini belirtme ifademdi bu

@borzoi ne alakası var şimdi bu söylediğinle

hepsinin tek sebebi illuminati

@dieselsingle2...aga sen çok wake up project izlemişin :)) the arrivals ı bitirdinmi :)

uzun bir cevap yazdım silinmiş mi acep.. neyse sikkofield dan araştır, öğren.

oha etkilendim. 10 sene sonra 30 yaşına geldiğinde benimle evlenir misin? :)

bence düşüncelerinde hiçbi sorun yok. fikirler değişir, hayatlar değişir, öncelikler değişir.

ben de aynen senin gibiyim. 22 yaşındayım. ayrıca başkalarının çocuklarını falan da hiç sevmiyorum. kuzenlerim falan gelince kendimi evden dışarı zor atıyorum.
ama hiç anormal ya da yaşla ilgili olduğunu düşünmedim.
evlilik bi tercih meselesidir. şu yaşa gelince evlenmelisin yoksa evde kaldın düşünceleri bi yüzyıl geride kaldı. evlenmezsen de yalnızlıktan ölmezsin merak etme. bu düşünceleri bi kenara bırak hayatını yaşa.insan kaç kere 20 yaşında olur ki?

Bu konularda plan yapmamak bence daha sağlıklı zaten. O gelinlik, kır düğünü, esmer, uzun boylu, yakışıklı erkek diye gezenlerin çoğu sırf evlenmiş olmak için Fatih Şenyuva Düğün Salonu'nda saçları seyrelmeye başlamış bir toptancıyla evlenecekler :)

Baktınız karşınıza hayatı hayatınıza uygun biri çıktı, o zaman zaten bunları gerektiği kadar düşünürsünüz.

Bence gayet iyi durumdasınız yani ama o kır düğüncüleri konuşurken sıkılıyorsunuzdur :)

cocuksun daha yea, boyle dunyayı cozdum havalarınıza gulemıyorum bıle.

nasıl bir çevren var bilmiyorum ama ben 20 yaşındayken hiç bi arkadaşım öyle'ay darısı başımıza' muhabbetleri yapmıyordu. keza öle çocukken de perdelerden duvak yapan tiplerden olmadım,olanı da görmedim..
bahsettğin durum hiç de anormal değil bence 24 yaşındayım, 20 yaşındayken ben de aklıma bile getirmiyordum. şimdi bi çok arkadaşım evlendi bi çoğu o yolda..çevrenin de baskısıyla yavaş yavaş acaba diye düşünmeye başladım ama fikri bile geriyo..
demem o ki bu konuları düşünmek için erken, doğru zaman herkes için farklıdır.

20 yaşındasın... daha her şeyin çok başındasın... değişeceksin... garanti diorum... 20 yaşındayken merdivenleri çıkış şeklin 30 yaşındayken farklı 40 iken farklı... uzun cevap yazmak istemedim pizzalar geldi çıkıyorum ama hayat şu an gözüne çok güzel geliyor, tek başına bütün dünyayı karşına alacak gücün var; o sebepten şu anki düşüncelerin bununla paralel olarak bu şekilde... on yıl sonra tekrar konuşalım:)

20 yaşındayken falan bana da saçma geliyordu evlenme fikri. hatta evlilik konuşan kızlara gerizekalı gözüyle bakıyordum. ama bir süre sonra etrafındaki insanlar falan evlenince durum gözünde normalleşmeye başlıyor. zaten düşüncelerin de ufaktan değişir. anormal bir durum yok bence.

bryan fury; eğer her şeyi çözmüş gibi bi tavrım olsaydı gelir buralarda dert yanmazdım dimi. ben kafamdaki karışıklıkları yazıyorum gelmiş bana her şeyi çözdüm yea tavrı falan diyosun. sen bana güleme, ben sana güldüm.

diğer cevaplar için çok teşekkürler.

gerçekten hayatını verecek kadar çok sevdiğin biri çıkarsa karşına bu hayalleri kurmaya başlayacağından eminim. insanlar değişirken hayaller niye değişmesinki

(bkz: biyolojik saat)

böyle de bişey var. daha neler görücen daha, bekle az :)

ben de bundan 7-8 sene önce evlenmeyi aklımın ucuna getirmezdim ve evlenen herkes -özellikle genç yaşta olanlar- bana aptal gelirdi. etrafımdakiler teker teker evlenmeye başlayınca önce çok garipsedim, sonra zamanla alıştım. hatta öyle bir zaman geldi ki belki de bildikleri bir şey vardır diye bile düşünmeye başladım. insanın duygu ve düşünceleri yaşla birlikte değişiyor. hala evlenme meraklısı değilimdir, ama insan zamanın ilerlemesiyle birlikte gerçekte ne kadar yalnız olduğunu daha bir iyi fark ediyor, her zaman yanında bulunacak bir destek arar oluyor. yaş ilerledikçe evlenmeye olan meyil de buradan çıkıyor. bunların hepsi bir süreç içinde gelişen durumlar ve değişmek çok normal bir şey. diyebileceğim şey, değiştiğin zaman kendinden korkma ve kaçma :)

cosmicstring & neysene; hayatımda çok sevdiğim bi sevgilim var zaten. ama fikirlerim değişmedi.

eğer heran yanında olmak istemiyorsan hayatını adıyacak kadar sevmiyorsundur
yada heran yanındadır ve evlilikteki bağlayıcı(ayrılmayacağı) güveni vermiştir bu yüzden evliliği gerekli görmüyorsundur.

işte benim için 2. dediğin doğru da o evlilik düşünen bi insan. o yüzden sıkkın ikimizin canı da.

Yazım dilin çok yalın.Yaşına göre çok şey düşünüyorsun.Özellikle bahsettiğin konuda sen doğrusun millet yanlış yapıyor.Bu yönüylede seni ayrıca tebrik ediyorum.Hayatı akışına bırak...

demekki sen ona o güveni vermemişsin yada ailesi muhafazakar yada çocuğun olunca evli olmanızı istiyo yani çocuk istiyo... bu böle gider

Evlenmek istememek hiç de garip değil bence. Ben 29 yaşındayım, "evlilik" denen şeyin çok saçma ve gereksiz olduğunu düşünüyorum, benden uzak olsun daima... Öyle çoluk çocuk da hiç hoşlandığım şeyler değildir... (ben de kadınım)

önce soruna cevap yazanların çocuğunun 30 yaş altı olduğunu düşünüyorum, onu baştan söyleyeyim :)

soruna gelirsek:
ana-baba ilişkisi açısından berbat bir çocukluk, ergenlik ve gençlik geçirdim. senin yaşındayken ben de yurtdışına yerleşmek, hiç olmazsa masterımı, doktoramı yurt dışında yapmak, dünyayı gezmek, 3. dünya ülkelerine yardımda bulunmak,bol bol fotoğraf çekmek istiyordum. sevgililerim oldu
"evlensek iyi olabilirdi lan" diye düşündüklerim de oldu ama bir şekilde "öylesine"ydi sanırım, sebat göstermedim. biri gider öteki gelir, denizde balık çok muhabbeti işte.. kendime güvenim sonsuzdu, dünyayı alt edebilirdim. cesurdum. çocuk mu? peh! nefret ederdim.

ve neticede hızlı bir ergenlik ve gençlik yaşadım.
sonra duruldum. herkes için geçerli olmayabilir ama tarihe bak, insanlar neden yerleşik hayata geçmişler bir düşün. insan doğasına tamamen ters olduğu halde neden tek eşli kalmaya çalışıyorlar, bir yeminin altına giriyorlar? bence istikrar ve düzen, ve bunların getirdiği güven ihtiyacından.

ve ben yurt dışı master şansını tepip, 25 yaşımda beraber yaşlanabileceğimi düşündüğüm bir adamı sevip evlendim. ki dünya üzerinde (anne-baba geçmişi yüzünden) en son evlenecek insanlardan biriydim.iyiki de evlenmişim.

çocuk hala saçmalıktı gözümde. sonra tesadüfen bir ara, çocuk sahibi olamayacağımı öğrendim. işte o vakit biyolojik saatim geriye alındı :) 28 yaşında anne oldum. iyiki de olmuşum.

çalışıyorum. iyi bir şirkette avukatım. hayatım çok yoğun, zor. buna rağmen 2. yi düşünüyorum.bir bebeğin/çocuğun büyümesini izlemek, hayatta görebileceğin en büyük mucize, en büyük deneyim.

yani, bence değişebilirsin. bu duyurunu silme. 10 yıl sonra bakarsın belki tebessüm edersin.

herkes yaştan bahsetmiş ama konu daha çok çevrendeki insanlarla ilgili. garipsenecek bir durum göremedim ben.

konuyla ne derece alakalı bir yorum olacak bilemiyorum ama yarım saattir duyuruda böyle evliliğe ve/veya çocuğa sıcak bak(a)mayan sorular görünce düşündüm bir an.
kim ya da ne bizi bu hale getirdi?
hepimizi ya da çoğumuzu.
aşktan korkuyoruz.
bağlanmaktan korkuyoruz.
evlilik kabus gibi geliyor.
çocuk fikri ayrı bir "aman yarabbim" durumu.
bazen arkadaşlara da güvenmiyoruz.
bir kısım insan hayatını evinde bilgisayar başında geçiriyor, "asosyal mi oldum?" soruları dolanıyor bu kez.
benim yakın çevremde de, tersine, iyi hayatlar, beton gibi evlilikler, bilinçli ana babalar ve mutlu çocuklar var. hayatımda hiç evlilik korkum olmadı, vazgeçemeyecek kadar aşık olduğumu hissedince de evlendim zaten.
size gelince, 20 yaş henüz erken. zamanla düşünceler de değişir, hatta hayat tarzı da. "ben evlenmem be!" diyen ne insanlar gördüm ki, aşık oldu olay bitti :)
bildiğim bir şey varsa, karşımıza çıkanlar arasında 'doğru insan' kendini belli ediyor zaten. o insanı bulunca da evlilik gözünüze şirin görünmeye başlar belki kimbilir? :)

ekleyeyim:
garipsenecek bir durum yok. sakin ol, çok düşünme. akışına bırak hayatı.
ve çevrendekilerle de ilgili değil.
biz arkadaşlarımız arasında ilk evlenenlerdik. daha yeni yeni nişanlanıp evlenmeye başladı arkadaşlarımız. hatta evlenince böyle "ağır" takılacağımızı sanmışlardı da çok gülmüştük.

sevdiğim bir alıntı ile sonlandırayım:)
"tanrıyı güldürmek istiyorsan ona planlarından bahset."

küçük bir yerde yaşıyorsunuz ya da çevrenizdekilerin eğitim hayatıyla ilişkisi genelde kısa soluklu olmuş.. tam böyle olmasa da yaklaşık buna yakın bir sosyal çevreniz olmalı. bulunduğunuz ortama göre siz kendinizi genellemenin dışında kalmış hissediyor olabilirsiniz ama mesela benim çevremdekilere göre de anlattığınız insanlar bir garip, genellemenin dışında.

kız çozuklarının kanına girerler, sanki sadece anne olduklarında kendilerini bir işe yaramış, fonksiyonlarını yerine getirmiş hissederler.. evlenerek de sosyal statü atlanır anlattığınız o tuaf çevrelerde.

anlamadığım ise her şeyin bu kadar farkındayken, neden farkında değilmiş gibi yapmaya çalışıyorsunuz? vakti, zamanı gelince evlenirsiniz ya da ömür boyu gelmez evlenmezsiniz. oluruna bırakılmalı böyle şeyler. çevrenizdekiler evlensin, siz evlenmeyin ya da geç evlenin. o insana ne zaman rastlayacağınızı kimse bilmez, rastladığınız yanılsamasıyla evlenmek ya da mutsuz ama öylesine giden bir evlilik yaşamaktansa, doğru an geldiğinde evlenin işte. bundan normal bir şey yok.

resmini görmek isterim.
objektif olmam lazım.
önce tipin.

herhangi bir teklif alındı mı? yani bu durumla yüzyüze kalınıp da mı bunu istememekden bahsediliyor acaba ? yani ben şimdi desem ki ya ben marsa gitmek istemiyorum sizce de afaki değil midir ? bana demezler mi " sakin ol! "

Ama konu herhangi bir olgu hakkındaki kanaatinizin topluma kalibre edilmesi ise bence bu konuda daha 20 yaşında olmalısınız...

20 yaşında olmak: cesur, yaratıcı...

bildim bileli senin gibi düşünürüm, yaşım 26. anam 18inde evlenmiş, yani "kötü" örneğim de yok.

ya bu zamanda niye evleniyim söylesene. erkekler eline geçen ilk fırsatta (internet) aldatıyo bu bir. biz de çalışıyoruz, eloğlunun cebindeki iki kuruş için sürünmemize gerek kalmıyo analarımız gibi. eşekler gibi çalışıyoruz. üstüne ev hanımlığı bekleniyor bizden, en mükemmelinden. ben manyak mıyım elime para geçerken, baba evinde de evden kovan yoksa niye eloğlu kahrı çekeyim? ha? manyak mıyım, rahat mı batıyo bana. ha? soruyorum. herkese soruyorum.

bu düzen böyle devam ettiği sürece, analar erkek evlatları "sen naparsan yap herşeyine eyvallah" diyerek yetiştirdiği sürece, kızlar 30undan aşağı evlenmez anacım.

pyro clustic flow; büyük bi şehirde doğup büyüdüm, yine büyük bi şehirde üniversite okuyorum. Ailem de arkadaşlarım da okumuş insanlar. Belki de bana bi erkek bulur bulmaz tüm evlenmem ben!! çığlıklarını yok sayıp çocuk adları düşünen, bize de nasip olsun diyen arkadaşlar denk geldi :)

ayrıca benim asla evlenmem gibi bi iddiam yok yanlış olmasın. şu an için çook uzak geliyo, hepsi bu. önceliğim evlilik değil yani, idealler. yarın bi gün dönüp baktığımda şu da içimde kaldı be demek istemem. zamanı gelince evlenirim belki de, o zaman benim için herkese 'normal' gelen zamanlar değil sanırım.

ykup; aa doğru nasıl unuttum resmimi koymayı :( allahım yarabbim ya.

mnyxn; teklif alınmadı tabii ki, 20 yaşındayım diyorum :) erkek arkadaşım benden büyük ama ve o da ne istediğini bilen bi insan. ve evlenmek istiyo bi süre sonra. ama ben diyorum ya 30umdan önce bana çok uzak diye. ben 30uma kadar beklerken, o yuva fikrine sıcak bakan bi insan olduğundan evlenmiş olmak istiyo.. budur yani, yoksa marsa gitmek kadar ütopik değil olayımız.

Kız arkadaşımın 20 yaşındaki hali geldi aklıma (4 yıl öncesi). Aynen senin gibi düşünüyordu :)

Şimdi de öyle evlilik delisi, çocuk düşkünü falan bi durum yok ama en azından artık yavaştan planları yapılıyor.

Söylemek istediğim şu: Bence senin düşüncelerinde bir anormallik yok, aksine çok normal :) Akışına bırakmak lazım, belki 2 yıl sonra hayatında evlenmek istediğin biri olacak ve düşüncelerin değişecek. Belki hayatına kimse girmeyecek ama senin hayata bakışın değişecek. Belki de hiç birşey değişmeyecek :) Su akar yatağını bulur.

@loana: eğitim değil tam anlatmak istediğim, ne bileyim üniversite mezunudur ama ne bileyim, nasıl denir, mutaassıp ( yazılışından emin olamadım) bir çevreniz olabilir. klasik beklentileri yaşayan ve uygulayan yani.. neyse yazdklarımın o kısmı çok mühhim kısmı değil zaten, anlaşamasak da çok dert değil. anlatmak istediklerim sonraki satırlarda.

pyro clustic flow; işte öyle hiç değil. misal annem benim bu fikirlerimi saygıyla karşılayıp istiyorsan hiç evlenme hayat senin karar senin diyen bi kadın. babam desen yurt dışına yollamaya hazır, bana olan güvenini her daim dile getirir falan. son paragrafa ise katılıyorum evet, doğru zaman konusunda herkesten ayrılan birtakım fikirlerim var belki de, ama değişip değişmeyeceğini ne ben garanti edebiliyorum ne de siz.

tekrardan teşekkür ederim tüm cevaplar için.

yahu bunun planını nie yapıyonuz ki "he bakarıs" de geç... yarın napios, tatili nerde yapalim gibi planlar öner... carpe diem...

ben çok düzenli bi meslek seçtim. hatta bi sene sonra çok düzenli olmaya başlıyorum. amma velakin çok eşli olmasam da ne evlilik istiyorum ne çocuk. 20 yine de erken. çok şeyler değişebiliyor inan bana:)
he kız değilim ama.. sadece evlilik istememenin hayatınla alakasız olarak normal olduğunu söyliyim dedim.

güzel bir kız değilsen zaten evlenmek istesende koca bulamazsın.
belkide güzel değilsin ve sana talip çıkmayacağını bildiğin için psikolojik olarak evlenmek istemiyor olabilirsin.
ayrıca merak etme erkeklerde aman hemen bir kız bulayım da evleneyip diye delirmiyorlar.
aha buna da tik atma hadi.
tribe girmişsin ve diğer yazdığıma tik atmamışsın.
demek ki dediklerim doğru.

ykup; o kadar koyduğunu bilemedim ya tüh tüh. sevgilim var diye yazdım halbuki cevaplarımda. ama sırf saçmasapan bi insanı ikna etmek için aslında çok güzelim sevgilim de evlenmek istiyo tamam mıaaa!! diye paralayamıycam kendimi emin ol :)

ve yazılanı aptalca buluyosam tik atmıyorum.

haha:)
kesin öyledir :)

hayvanlar sistematik bir şekilde "şu insanlar zekiye benziyorlar, biraz şunları izleyelim de iki-üç bişeyler öğrenelim" diye düşünebilselerdi zaten bizden zeki olurlardı.

Aklımızla doğayı anlıyoruz, anladıkça hükmedebiliyoruz. Bizden öğrensinler derken kastettiğiniz, "hayvanlar bizden azıcık insanlık öğrensin"se, etkileşimde olanlar bizimle yaşamayı öğreniyorlar zaten ister istemez.

ilk cevap acele geldi, biraz havada kalmış.

yakın zamanda öğrendiğim bir olaydan örnek vereyim:

fıtık, ineklerde oldukça yaygın görülen bir durummuş. ineğin otlarkenki duruşu, mesela ağırlığını belirli bir yana doğru mu veriyor, boynunu ne kadar uzatabiliyor, bu göstergelerden ineğin sağlık durumu gözlemlenebiliyormuş. fıtık ilerlerse inek daha az otlayabiliyor, dolayısıyla sütü azalıyor, kestiğin zaman eti az oluyormuş.

şimdi insanoğlu inekleri gözlemlemese böyle bir şeyden haberi olması mümkün değil. inekler zeka olarak bizden geri varlıklar olsa da, onları gözlemleyerek elde ettiğimiz bulgularla kazandığımız sütü, eti arttırıyoruz. faydası yine bize yani.

Evrende deme bir defa. Çok yüksek ihtimalle evrenin en zeki türü değiliz.

doga milyarlarca yil icinde bir birikime ulasmis.
ayrintilarda goze capran muhtesem cozumler var.

insanlik akliyla bunlari gozluyor, ozumsuyor ve kendi sorunlari icin kullaniyor.

da vinci ornegin cagildayan suyun olusturdugu vorteksi kadinin sac orgusune benzeten bir cizim yapmistir. bu gozlemdir. ondan once de ayni gozlem yapilmisti. onemli olan bu birikimin aktarimi, surekliligi. bu birikimin irdelenmesiyle modellemelere, cikarsamalara varilmis. sonra gozdeki iris bicimini andirir bir formun bu akintiya karsi daha iyi direnc gosterdigi sonucuna varilmis.
bu formu romalilar kopru ayaklarinda sele karsi kullandi.
bugun aerodinamikte de kullaniliyor. kasirgalarin yogun oldugu bolgeye gokdelen dikecekseniz de bu formu kullaniyorsunuz.
ama hepsi, o birikimi gozlemekle basladi. aktarmakla basladi.

zeka tek güçlü ya da en güçlü kavram değil ki. bir de onu kullanabilmemiz gerekiyor zaten. en zeki olmamız sadece bizden öğrenmeyi gerektiren birşey değil. doğadan öğrenerek zaten zekamızı geliştirebiliyoruz. insanda olmayıp doğada olan şeyler de var ve bunlar insanların yararına kullanılabiliyor. öte yandan, doğa da insanın yaptıklarıyla şekillenebiliyor. doğa ile insanı, zeka kavramına göre karşılaştırmak pek anlamlı durmuyor. hayvanların zekası tartışılabilir, zaten öğrenebiliyorlar.

insan doğadan daha akıllı değil, o yüzden daha akıllı olan yapıları inceliyoruz.

bizden öğrensin derken ters bir olgu olduğunu göstermek istedim akılsızken öğrenemezler ve yapamazlar buda akılsız olduklarını göstermezmi en azından bizim zekamızdan oldukça geriler.

aslında iki olgu karşımıza çıkıyor.
1) insanlar akıllı doğa akılsızsa neden hayatımızda olan şeyleri (örneğin bir ağacın şimdi kullanılan sondaj makinelerine ilham olması yada bir örümcek ağının kevlar denen koruma yeleğine ilham olması, insnadaki uyluk kemiğinin inşaattaki kafes sisteme ilham olması vs) doğadaki ağaç böcek hayvandan öğreniyoruz?

2)insan akılca düşük doğa akıllıysa neden aklın gereği olan şuur ağaçta yok neden öğrenme kapasiteleri bizden çok aşağıda yani bunlar aklın gerekleri değilmi yani biz odundan dahamı akılsızız?

evet biz odundan daha akılsızız. daha doğrusu senin odun dediğin hava-su ve güneşi alıp karbohidrat haline getirebiliyo. biz bunu yapamıyoruz daha :) ayrıca senin akıl dediğin ile düzenin aklı denilen hadise bir değil.

Doğada kendiliğinden bir "enerjiyi minimize etme" eğilimi var. Yani bir iş yapılacaksa o genelde en optimum şekilde yapılıyor. Biz de bunları anlayabildiğimiz kadarıyla alıp kendi teknolojimize uyguluyoruz. Mükemmel gelişmişi varken "Amerika'yı tekrar keşfetmeyip" bunları alıp uygulamamız ayrıca aklımızın göstergesi değil mi? :)

Hayvan ve bitkilerde bir çeşit "algı"dan söz edilebilir ama buna bir bilinç denebilir mi bilmiyorum. Belki bu algıyla olan değişimleri kendini tekrar programlayan bir programa benzetebiliriz.

@kediebesi dediğin hiç mantıklı değil. felsefede akıl düşünme kabiliyeti farkındalık vs. kavramları üzerine kurulmuş. örneğin
Rudolf Eisler'in kapsamlı tanımına göre:

„Akıl geniş kapasmıyla kösnüllüğün karşısındaki zekâ olan düşünme gücüdür. Daha dar bir kapsamdaysa akıl, anlayış karşısında ruhun bir bütün olarak anlama, (doğru) kavrama (soyutlama) hükme varma kapasitesidir. Kısacası akıl, birbiryle bağlantı kurarak kıyaslayan, inceleyen düşünce ve anlama, yani kelimelerin ve kavramların anlamlarını bilme yeteneği demektir. Akl-ı selim ise özel bir eğitim almadan normal insanda doğal olarak mevcut olan, normal, metodik olmakdan uzak ve dolayısıyla yanlış sonuçlara daha kolay varabilen kavrama ve hüküm verme gücüdür.“


Arthur Schopenhauer'de akıl, sebep ve sonucu ayırt etmektir:

„Maddenin öznel bağıntısı veya aynısı olan nedensellik akıldır ve bundan başka bir şey değildir. Tek işlevi ve tek gücü nedenselliği kavramaktır.

bu bilgiler ışığında doğa birşeye neden aramaz düşünmez.

o yüzden senin insanda anlattığın akılla, doğadaki akıl aynı şey değildir dedim, hatta doğanınkine akıl da diyemezsin, düzen diyebilirsin. o yüzden elmalarla armutları yarıştıramazsın. sonuçta sana doğayı algılayacak gri maddeyle akıl sağlayan da doğanın ta kendisi :) doğanın bir yaratımı olarak doğadan daha akıllı olduğumuzu düşünmüyorum ben ilk cevabımdaki gibi. ha bu dünyayı, bitkileri, hayvanları vs biz yaratmış var etmiş olaydık o zaman anlardım dediğini, biz bunları aklımızla yarattık daha ne inceliyoruz diye. ayrıca filozofların tanımı kutsal kitap gibi değil herhalde, tartışılamaz olduklarını sanmıyorum. sana aklı çok daha başka anlatan çok daha başka filozoflar tanıştırabilirim. kapıştırırız filan :P

cosmicstring'in değindiği "enerjiyi minimize etme" dışında evrimin de çok büyük etkisi var. hayvanlar, bitkiler bilinçsizce de olsa evrimin yönlendirmesiyle yaptıklarını en iyi şekilde yapıyorar. yaptığı işi en iyi yapmayan canlı soyunu devam ettiremez, evrimin kuralı bu.

ama evrim insan için neredeyse hiç işlemiyor artık. survival of the fittest konsepti geçerli değil. o yüzden evrimin hayvanlar ve bitkiler üzerindeki etkilerini inceleyerek de bir şeyler öğrenebiliriz.

tamam, genel tanımlara göre zekanın tanımı sorgulama yeteneği,soyut düşünme, neden - sonuç ilişkisi kurabilme gibi hadiselere bağlıdır. ama mesela suyun üstünde gezen sineği su fışkırtarak vurup avlayan balıklar var. bu balıklar suyun altından ışığın kırılmasını hesaplayıp avlıyorlar. bu noktada bu balıklar ne kadar akılsızdır? vücut yapıları nedeniyle yüzey gerilimine uyum sağlayıp su üstünde durabilen böcekler, su üstünde koşan sürüngenler var.

insanoğlu işini mükemmel yapan canlıları gözlemleyerek çok şey öğrenebilir.

@resistance is futile....bunu sadece hayvak akıllı diyerek açıklamak bence akıl karı değil yani saçma geliyor. örneğin bilgisayarlar çoğu insandan daha akıllıca işler yapar fakat aklı yapaydır ve insan yapımı olmasına rağmen insandan zeki olabilir. binlerce sayıyı saniyeler içinde toplayabilir bunu çok nadir insanlar yapabilir ama bu bilgisayarın akıllı olduğunu göstermezki?

ben bilgisayar insandan akıllıdır demem, en azından günümüz teknolojisinde. bilgisayarların insanlara tek üstünlüğü binlerce insanın yıllarca uğraşarak yapabilecekleri işleri çok kısa sürede yapabilmeleridir. işlem hızı, kapasite fazlalığı illa zeka göstergesi değildir.

benim hayvanlardaki zekadan kastım, hayvanların fiziksel yapılarıyla entegre bir şekilde kullanabildikleri sıradışı özellikleriydi. örneğin bir insanı su altına koyun, su altından su fışkırtarak dışarıdaki bir nesneyi çok zor, defalarca deneme yanılmadan sonra vurur, şayet vurabilirse. bunu yaparken de düşünür, hesap yapar. balıklar bu hesabı yapmıyor, görüyor, vuruyor. genetik hafızayla yerleşmiş artık beyinlerine. insan ne kadar zeki olursa olsun, içgüdüsel bir hızla bunu yapamaz. bunu inceleyerek de önemli bulgular elde edebiliriz, bunu demeye çalışıyorum.

@resistance is futile...balıkların o yaptıklarının enteresan olması verdiğim bilgsyr örneğinin sadece ilginç yüzü yani daha gelişmiş bi teknolojide bunuda yakalamak ve bir cihazın içine hapsetmek o balık gibi davranan robot balık yapmak mümkün olacaktır. bu onun akıllı olduğunu göstermez demek istiyorum.

insan doğanın parçası olduğundan merak ediyor nasıl işliyor bu kafalar diye.
keşke hayvanlarda da(gerçi biz de hayvanız ya) bu meraka sahip olsaydı.
o vakit, karşılılı iki tek atıp, bu mevzuları tartışabilirdim kedimle.

ayrıca belki de dünyanın bir bilinci var ve sen bunun farkında değilsin belki kimbilir :) gözümüzün göremediği tayflar gibi aklımızın (henüz) algılayamadığı bilinç düzeylerini de hiç hesaba katmıyorsun belkim hım. gaia diyolar mesela, yaaa böyleyken böyle.

@resistance is futile. evrim hemi de öyyyle bir işliyor ki, hemi de hemi de nasıl, dünyada dikkat et bak, hiç bir canlı bulamazsın ki kendi evrimine etki edecek bir ortam yaratsın, doğal ortamından başka. kendi kendimizi eviriyoruz artık. ve 'doğa' tarafından da evriliyoruz. doğayı yalnızca atmosferin içindeki etkiler olarak değerlendirmememiz lazım. güneşimizin radyasyonu bile evrilmemiz için yeterli, dünyamızın kutup salınımı vs vs yani yaşadığımız ortam aslında çok geniş. etkiler milyorlarca.

@pangea belki kediyle değil ama bunu şu an bi gorille yapabilirsin. varoluşunun farkında olan tek yaratık neyse ki insan değil :)

@kediebesi

eğer insanlar için evrim hala işliyor olsaydı, şu anda dünyada apandisit, 20 yaş dişi, ayak parmakları, şeker hastalığı, göz bozuklukları, kanser gibi özelliklere sahip insanlar çok önce ortadan kaybolurlardı. ilerleyen tıp insanlarda doğal seleksiyonu önlüyor. fiziksel olarak zayıf olan, eski çağlarda yaşasaydı avlanarak gıdasını bulmak zorunda olup açlıktan ölecek olan insanlar, gıdasını para verip alabiliyor, veya avlanmak istese hayvanların karşı koyamayacağı tüfek gibi gereçlerle fiziksel dezavantajlarını kompanse edebiliyor. uzağı göremeseydi vahşi ortamda 2 gün sağ kalamayacak insanlar gözlük sayesinde uzağı görebiliyor. insanoğlu apandisit ameliyatı yapamasaydı, apandisit geçiren bütün insanlar istisnasız ölürdü.

çevremizde hala bir çok evrim tetikleyicisi var, fakat gelişen teknoloji sayesinde artık bu etkiler bir ırk olarak insanlığı değiştirmekten çok uzak. insanı teknolojiden, veya ozon tabakası, organik; karbon bazlı gıdalar gibi değerini bilmediğimiz unsurlardan mahrum bırakacak bir felaket senaryosu (nükleer?) dışında, geniş çaplı bir evrim sıçraması mümkün değil.

maalesef bu dediğin olabilseydi evolution.berkeley.edu bu olamazdı ve morgan mutasyon deneylerinde zaten başarılı olmuş olurdu. :) ayrıca benim iki tane yirmi yaş dişim yok.

bu derken ne demek istediğini anlamadım, sineklere ışın, asit verip değişmelerini beklemişler. her dış etken mutasyon yaratacak diye bir şey yok. ayrıca ben insanlardan bahsediyorum, hayvanlardan değil.

demek istediğimi anlatamadım galiba tam olarak. sende 20 yaş dişi olmaması, senin çocuğunda da olmayacak anlamına gelmiyor. eğer eşinde 20 yaş dişi geni varsa, ve bu gen çocuğunda görülürse, çocuğunda 20 yaş dişi çıkar. aynısı bütün insanlık için de geçerli.

örneğin;

eğer zamanında gözlük icat edilmemiş olsaydı, gözlük takmak zorunda olan insanlar uzağı veya yakını göremedikleri için beslenmelerinde, veya insani ilişkilerinde sıkıntı yaşayacaklardı. örneğin uzağı göremeyen erkekler düzgün avlanamayıp et yiyemeyecekleri için fiziksel olarak etle beslenen bir erkekten daha zayıf görüneceklerdi. dişiler güçlü erkeği seçeceklerinden dolayı, veya aynı dişiye göz koyan iki erkekten güçlü olan zayıf olanı öldüreceğinden dolayı, zayıf erkekler gözleri iyi görmediği için soyunu devam ettiremeyeceklerdi. dünyada milyonlarca miyop insan hala mevcut olduğuna göre (ben dahil), evrimin ön koşullarından biri olan doğal seleksiyon insanlar için gerçekleşmemiş demektir. unutmamalı ki, evrimsel açıdan başarılı bir tür hayatta kalabilen değil, genlerini bir sonraki nesle aktarabilen türdür.

www.livescience.com
resistance is futile. aynı nickin gibi :) www.npr.org scienceblogs.com
Those who believe that humans are no longer evolving accept that we have variety. As pointed out above with the previous definition of evolution, we have 4.2 Amino Acid altering mutations every generation, and then we have genetic drift; it is entirely unreasonable to claim that we do not have variety between humans. What they do doubt though, is that there is any selective pressure left. They claim that due to the advent of modern medicine, technology, farming techniques, food distribution, heating and cooling systems etc, there are no longer any selective pressures in our lives to separate the fit from the unfit. The fitness differential is irrelevant in the environment that we have made for ourselves because we do everything we can to make sure ‘everyone’ survives. Additionally, even if some people die to unforseen virus or bacterial outbreaks etc, then although they may die, the reaction of medical intervention will be infinitely quicker than that of the evolutionary adaptation to the new selective pressure, and so no net evolution will actually occur. The capabilities within our modern society and the speed with which our culture adapts to change has completely overruled the process of natural selection and so stopped evolution.



There are several problems with these claims. These problems can be placed into several classes of error including;

Misunderstanding the nature and power of Natural Selection,
Forgetting other forms of selection, such as sexual selection,
Assumptions about the entire world from the specific first world lifestyles of the very people claiming this, and
Mistakenly taking the term ‘current evolution’ to mean that evolution must happen before our eyes.
www.physicspost.com

böylece devam edebilirim yani benim dışında da iddiaların zaten insanlar arasında tartışılıyor ve reddediliyor.

ben makaleyi okudum da, burada benim dediklerimi anlatıyor zaten:)

dediği hatalara değineyim:

class 1: bir kere ilk paragrafta kolaylaşan hayat şartları dolayısıyla evrimin geriye işlemeyeceğini söylemiş. ben zaten bunu iddia etmiyordum, geçiyorum.

devamında da rastgele mutasyonların getireceği özelliklerin belki de daha avantajlı olabileceğini söylemiş. doğrudur, olabilir. ancak bu özelliklerin kendilerini gen havuzunda baskın bir şekilde ifade edebilmeleri için, genlerini bir sonraki nesle aktarlmaları açısından mutasyona uğramayan bireylerden daha avantajlı olmaları gerekir. insanoğlunda, günümüz koşullarında, böyle bir senaryo nasıl gerçekleşebilir bilmiyorum, sanmıyorum.

class 2:

sexual selection zaten natural selection'ın içindedir. dişilerin büyük olan, güçlü olan erkekleri seçmesi doğanın kuralıdır. kuşlar, en iyi şarkı söyleyen, veya kanat açıklığı en geniş olan erkekleri, tavuskuşları kuyrukları en büyük, en renkli erkekleri seçer.

eğer insanlarda da böyle olsaydı, "kötü" özelliklere sahip bireyler çok önceden ölmez miydi? kendimden örnek vereyim, gözlük, kızıl saç, beyaz ten ("skin prone to sunburn"), nispeten zayıf vücut (1.87 boya 75 kilo). beni ormana salsan, atıyorum khal drogo fiziğinde bir adamla (game of thrones izlemediysen google'a khal drogo yaz, anlayacaksın:)) hayatımızı artık avla idame ettirmek zorunda kalsak, kadınları güçle etkilemek zorunda kalsak, benim en ufak bir şansım yok. 15 dakika mücadele edemem. etrafta hala ben ve benim gibi bir sürü insan fink attığına göre, seksüel seleksiyon bir yerden sonra pek tutmamış.

class 3:

modern toplumda yaşamayan insanlarda tetikleyici faktörler an itibarıyla daha fazla tabii ki. ama teknoloji ilerleyip oraları da buldukça bu oran azalacak, benim düşüncem bu yönde.

class 4:

galiba iki önceki mesajımda yazmıştım nükleer felaket senaryosu diye. burada da aynı şeyden bahsetmiş.

belki de şöyle demem en doğru olur: insanlar için evrim tam olarak durmamıştır da, modern bilim ve teknoloji sayesinde neredeyse durma noktasına gelmiştir. hah, şimdi oldu.

Natural Selection, unlike our ability to pass judgement, is an unrelenting eternal force sifting through every single probabilistic relation within an organism, between members of a community, between organisms in a species, and between an organism and its environment; all at once. To say that modern humans are no longer under a selective pressure is to claim two things: It is claiming that we know what Natural Selection works on; and it claims that we have used this knowledge to control every single instance of potential selective pressure. We certainly do not know this, and we most certainly have not controlled it. Humans are just as subject to selective pressures as every other organism, even if we can’t see them.

bunları da okudun mu?

seleksiyonun doğada hayatta kalmaktan çok üreme yönünde işlediğini sen yazdın. yani fiziksel durumun doğada bişiler yapmana, avlanmana engel olabilir ancak beyninin ve korteksinin geldiği durum bunları değiştirebilecek akla erişmene imkan sağlamıştır, evrilmişsindir. bunun sonucunda seleksiyon başka yönlerde işlemeye başlar, hangi özellikleriyle tür devam edecekse o anki koşullarda o özellikler pekişir. hadi sen yine boylu poslusun steven hawking ne yapardı peki :) insanın kendi kendini evirdiğini savunanlardan biri de kendisidir. (cümle içinde en çok kendi kullanma rekoru)

modern toplumda yaşamayan insanlar dediğin baya nüfusun yüzde doksanı filan :) nükleer felaket hadisesini de japonyada gördük maalesef. çok hazin bir durum.

the arguments presented to show that humans are no longer evolving tend to become meaningless in light of how evolution actually works. The points may seem valid in some regard, but they all miss a vital point somewhere and so can be easily shown as the empty claim they are. Humans are varied, humans are being selected, and a time will come not so far off in the future when massive selection may be applied as a consequence of our own actions. Humans are still evolving.

adam makaleyi bu şekilde bitirmiş ben daha ne diyeyim. h yahya gibi olursun bak evrimi durdurduk dersen haaa çarpılırsın :)

okudum da, sen benim verdiğim örneklere cevap vermiyorsun, ki makaleden kopyalıyorsun.

o zaman ben de makaleyi yazan arkadaşın ağdalı diliyle cevap vereyim:

To say that modern humans are no longer under a selective pressure is to claim that in the modern environment of human beings ,due to technical, medical and scientific advancements, the selective pressures that normally direct the course of evolution have become so insignificant that they can hardly have a considerable impact on the course of human evolution. that is not to say that human evolution has stopped completely, but that its pace is extremely slowed down, almost to the point of a standstill.

o zaman ben de diyorum ki it has accelerated so much that it seems like a standstill. :p

makalelerden alıntı yapıyorum ki bilimsel kaynaklarla konuşalım, biyerimden uydurmadığım anlaşılsın, bir tek benim fikrim olmadığı görülsün diye. bi de adamlar benim kısıtlı bilgimle anlatabileceğimi gayet güzel açıklayabilmiş diye.

richarddawkins.net

bak mesela dawkins amca bu makalesinde tartıştığımız konuyu baya yakasından yakalamış diyor ki senin üretimlerin de doğanın üretimidir.

sonuç olarak ben bu konuyu sayende araştırıyorum. steve jones abiyi filan bi izliyim bakiim ne diyolar. ama pek inanasım yok doğrusu. bu kadar kısa bir süre içinde (son 10,000 yıldır diyolar) olmuyor işte yavaşladı dememiz pek mümkün değil gibi geliyor bana. bunun için daha uzun gözlemlere ihtiyacımız var. ayrıca şunu unutmamak lazım, teee ilk mesajımda yazdığım gibi çok daha büyük etkilere maruz yaşıyoruz. bunların bizi nasıl etkilediğini bile henüz tam olarak bilemiyoruz. dna da aktifleşen veya aktifleşmeyen bölümler var, bunlar hangi şartlarda oluyor hala araştırıyorlar.
demem o ki ben bu işe şüpheyle yaklaşırım, milyorbin yıllık evrim sen gel yavaşla, yavaşla, dur. aklım ermez benim. ama seninle tartışmak, bu bilgilere erişmek keyifliydi. araştırıcam.
www.youtube.com işlerim bitince buna bakıcam mesela. bizim tartıştığımızdan tabiki çok daha kapsamlı konular bunnar.

ben de teşekkür ederim, oldukça keyifli bir tartışma oldu. ben de bu konuyu daha dikkatli araştıracağım.

serdivan'da bakın bence. hem okula yakın hem de sakarya'nın en tercih edilir yerlerinden biri oldu şu son bi kaç yıldır.
ama okula yakın olduğundan kiralar yüksek olabilir. ayrıca minibüslerde çoğunlukla serdivan'dan dolu geçtiğinden okula ulaşım problem olabilir.
bilemedim şimdi..

arkadaşım kampüs bölgesinde ev tutmasın herkes oradan merkeze ulaşım zor diye kaçmaya çalışıyor. en ideali serdivanda bi yer arasın. serdivan sağlık ocağının oralar, altınova hastanesi civarı en uygunu

bide ulaşımı kampüse direk giden servis araçlarıyla sağlasın? tanıdığım arş. görev.ri öyle yapıyor

özpaş marketin ordan girince ilerde sola doğru bi yokuş çıkar. güzel evler vardır orada. sessiz sakindir. manzarası vardır ulaşım rahattır.

crossover diye bir mevzu oldugu icin benzememe ihtimalleri benzeme ihtimallerinden daha fazla

ikiz denecek kadar benzer olmazlar elbette, aynı anne-babanın çocukları kadar (klasik kardeş işte, ikiz vs değil) benzerler en fazla..

bu hesaba göre evli bir ciftin bütün cocuklarinin da birbirlerine benzemesi gerekirdi.

on gorulemez. Benzerde olabilirler cok farklida.

biri anneye biri babaya çekebilir o halde birbirlerine benzemeyebilir
yani öngörülemez

@sefil ben dahil burda herkes sorudan fenotip benzerliğini algıladığı için öngörüleemz dedi yoksa tabiiki genotip benzerliği olur

3 göbek de çift yumurta ise, ikiz kadar benzerler.

göbek olayı da şu yüzden, misal birinde sarışınlık pasiftir, taşıyıcıdır, mavi göz taşıyordur falan.. ama göbek olayında bunların ihtimali düşer git gide.

sonuçta amca oğluna benzemiyor musun? %50.

muğla

istanbul

Bilecik

istanbul, anadolu yakası.

Ankara.

konya

of

Balıkesir

Bolu

(git: www.eksiduyuru.com

İzmir

istanbul

Bir sebep yazsan da, herkes yazsa gönül rahatlığıyla...

kerkük

Trabzon

izmir

@AhmetVural1987 neden gönlün rahat değil? korkma şehrini biliyorum diye seni bulmam yada birini aramıyorum. sadece nerelerden kullanıcı var ona bakıyorum bende söyliyim rahat et istersen...bende sakaryadanım

ankara

Ohh, gönlüm rahatladı... İzmir.

Ordu ama bir aysonra istanbul a taşınıyorum.

1-Bimeks
2-Hepsiburada

vatan bilgisayar ve bimeks fena değildir. teknosa hakkındaki yorumlar pek iç açıcı değil, gold'u ise hiç bilmiyorum.

Nereden alacağın çok da önemli değil aslında sonuçta o firmaların hepsi aynı yetkili servislerle çalışıyor. Önce alacağın markayı modeli belirle sonra fiyat kıyasla bu arada world card'ın varsa vatan'da %25 indirim var bugün.

www.vatanbilgisayar.com

genelde en uygun fiyatı eksen bilgisayarda bulursun. internetten de satıyorlar. almaya karar verdiğin modeli taksitli alacaksan bi telefon edebilirsin de önceden. mesela bi üçte birini nakit gerisini taksitli yapıyım falan dersen direk nakit fiyatı üzerinden vade farksız taksit de yapabiliyolar.

satış sonrası konusunda da gayet memnunum.

Gold'dan yıllar önce birkaç parça bir şey almıştım, hepsi sorun çıkarmıştı ve satış sonrası hizmet berbattı.

seen sea'nin dediği Eksen Bilgisayar'dan çok şey aldım, neredeyse hiç sorun çıkmadı. Bir kez monitörümde sorun oldu, onda da sanki görevliye ben gitmeden önce milletvekili dayım telefon etmiş gibi muamele gördüm.

bimeks, vatan comp.

vatan bilgisayardan aldığım ürünler sorun çıkartmadı. bimeksten alışveriş yapmadım ancak dolar ve euro ile satıyorlar diye biliyorum, kampanya yakalarsanız ekonomik gelebiliyor. gold ve darty de seçenekler arasında, sonuçta kampanya işi bu.

gold iyidir
bimeks ucuzdur
teknosa kazıktır
vatan candır

Kimseye bakma amına koyayım ya. Her firmaya eşit miktarda bok atılıyor. Git en ucuz neresiyse ordan al.

avg tek geçerim.5 yıldır aralıksız kullanırım 2 kere format attım bilgisayarıma oda system 32 dosyası yüzünden olmuştu.bence hiç düşünme.

"avira premium security suite" diye kafanı biraz daha karıştırayım

avira +1

eset smart securty 3 tabiiki. biçok antivir kullandım. internet ve pc koruyucu olarak kaspersky, panda cloud ve diğer, mccafe, microsoft, norton hepsini kullandım ve benim için önemli olan pc yi kasmaması ve internet-pc koruması fakat hiçbirinden istediğim randımanı alamadım.

eset nod32 iyi değil onu söyliyim zaten internet koruması yok onun. "eset smart securty" internet-pc bazlı çalışır. neden e.s.s.?
-bilgisayarı gerçekten kasmıyor özellikle ess 3 (eski versiyon diye küçümseme)
-şirket güncellemeleri mükemmel
-eğer virüs tehdidi varsa extra tarama yapmana gerek kalmadan, virüsleri yanlış tanımlamadan karantinaya alıyor
-pc nize virüs yüklemeye çalışan sitelere engelleme koyarak "güvenliğiniz için engellenmiştir. yinede devam edilsinmi" sorusunu sorar yada girersin o gelen tehditleri göstererek engeller vs. sonuçta pc ye bulaşmaz
-kaspersky gibi virüs yayıldıktan sonra korumaya çalışmaz anında karantinaya alır
-flashları kesin bi şekilde temizler. temizleyemediğini karantinya alarak flash ı kullandığın süre boyunca pc ye bulaştırtmaz

ve daha aklıma gelmeyen bir iki şey daha hepsi tecrübeyle sabittir. crack bulmakta kolay. ess yi bulduktan sonra hiç değiştirme ihtiyacı duymadım

Mcafee leş, Norton leş.

Bende Eset var, iki sebebi, birincisi kaçak kullanımı kolay, ikincisi sistemi kasmıyor ve sizin müdahelenize gerek kalmadan herşeyi yapabiliyor, verdiği kararlar genelde doğru kararlar yani. Virüslü dosyayı cart diye silmiyor, karantinaya alıyor, ya da ne yapam ben bunu diyor.

Kaspersky kullanıcısıydım, sistemi çok yoruyor, bildiğin komplike arayüzü var, tamam yaptığı iş bi sürü ama her yerden tuşlar fırlayan bir arayüzü olması iyi değil.

Arkadaşım microsoft security essentials kullanıyor, dediğine göre gayet iyiymiş.

Şu da var, firewall ev kullanıcılarına pek gerekli değil. Şimdiye kadar öyle port tarama vs olayları olmadı pcme. Tek avantajı, portlarda neler olup bittiğini görebiliyorsunuz, programların internete çıkışlarını takip edebiliyorsunuz.

Kaspersky kraldı, neden piyasayı ESET'e kaptırdı derseniz, birincisi kasma olayı ikincisi Kaspersky en başlarda kaçak keyler ile kullanıma göz yumarken son zamanlarda 2 günde bir key leri blacklist etmeye başladı. Sonuç olarak da, millet onla uğraşmak yerine antivirüs değiştirdi :)

AVG sürekli, bu benim beleş sürümüm, bak paralısını alırsan şunları da kullanabilirsin, para ver diye fakir edebiyatı yapar, rahatsız eder.

Avira kullanmadım, ama iyi diyorlar.

Eset Smart Security ya da Microsoft security essentials derim ben

KAV 2011

microsoft security essentials dedğin işi görür.

görünüşe bakılırsa eset smart security'nin oluru var..şansımı onunla deneyeceğim bakalım..teşekkür ederim ilginiz için =)

Bir bilgisayarda Avira, diğerinde AVG var. İkisi de gayet güzel, bedava ve yeterli. AVG daha sessiz sakin güncelleme konusunda.