dil kursu icin gidebilirsin.

google it. ancak 18 yaş sınırını geçmiş olmanız gerekir. ancakbazı programlar(fransa) az da olsa yerel dili bilmeyi zorunlu tutuyor. kimi zaman sozlu mulakatla kimi zaman da yazılı bir sınavla seçiyorlar. bir de gönüllülük var. gidiyorsun ağaç dikiyorsun. okul boyuyorsun. onlar da sizin yatacağınız yeri ayarlıyorlar. yurtdışını gormuş oluyorsunuz.

valla turlarla rahat gidebilirsin. Ya da abd icin ogrenci isen ya da calisiyorsan vize alman kolay olabilir. Turist vizesi alabilirsin.

komple excel dosyasını şifreleseniz olmuyor mu?

acarken sifre sorsun istemiyorum. sadece bazi hücreler (formüllü olanlar)degistirilemesin istiyorum. o da olmuyor tum dosya sifrelenince

Sub Koru()
Application.ScreenUpdating = False
For i = 1 To Worksheets.Count
Sheets(i).Protect 12345
Next i
End Sub

12345 olan şifreyi istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz.

korumayı kaldırmak için;

Sub KorumaKaldır()
Application.ScreenUpdating = False
For i = 1 To Worksheets.Count
Sheets(i).Unprotect 12345
Next i
End Sub

not: kodlar excel.web.tr'den araktır.

.... nereye giriyoruz bu kodu?

alt + f11 yapıp visual basic sayfasına girin. insert -> module dedikten sonra (file edit view ... olan menülerden) verdiğim kodları copy paste yapın. daha sonra excel sayfasına geri dönün alt + f8 yapıp koru makrosunu çalıştırın.

bu makro editlenemiyor mu sonra? ne anlamı kalıyor böyle şifrelemenin?

@cruor; dosyayı kaydetmeden önce makro silinebilir ya da visual basic'e şifre konulabilir. o zaman kodlar ve şifre görülmez. fakat her şifre olduğu gibi bu şifrelerde kırılabilir.

makro olmadan konulan korumayı kırabilecek kodlar da mevcut.

Carrapicho - Tic tac tac

(bkz: tic tic tac)

eyvallah

almanya'da yaşıyorsun heralde ? oradaki fiyatları bilemiyorum ama sen de 2dk da bulabilirsin ortalama fiyatları.

d40'ın en cazip yanı non-ai manufel focus objektifleri bile kullanabilmen. bu da fiyat/performans şov anlamına geliyor haliyle. bunun dışında tercih edeceğim bir body olmazdı.

18-55 ve 55-200 VR mi değil mi ? fiyat bana biraz yüksek geldi de.

Valla bende sizin gibi amator olarak basladim.. ve d40 ile basladim.. include gelen lensden cok birsey beklemeyin, ama guzel fotograflar cekebilir ve isi ogrenebilirsiniz..

D40'im var ve cok mutlu oluyorum cektigim fotograflardan bilmiyorum, Nikon fanatikliginden de olabilir belki ? eger cektiginiz fotograflarda baski yapmayacak ve studyoda calismayacaksaniz d40 uygun bir tercih.. bende 900 ytl'ye bu sekilde kit'i 2 senelik garantili ereyondan almistim..

Gayet memnunum..tavsiye de ediyorum herkeslere.

www.alternate.at bu cihaz. "mehr details" e tiklayinca detaylar cikiyor dememe gerek yok herhalde.

ok. iki objektifle geliyor kit. 18-55 i biliyorum da 55-200mm olani nedir? ne gibi durumlarda ise yarar?

kaç sheet ten oluşuyor bilmiyorum ama ya makro ile halledeceksiniz ya da tüm sheetleri düşeyara gibi basit bir formülle toplayıp bir hücreye yazacaksınız. örnek dosya olsa daha kolay olurdu cevap vermek.

dosya cok karmasik birbirine girmis durumda. 300 küsur ürün var. yeniden olusturuyorum o yuzden nasil yapildigini bilmem lazim.

Poly, ben sonunda arizali olmayanlari gostermesin istiyorum. silgiden bahsetmesin mesela. mumkun mudur?

bırak şimdi ürün fiyatlarını görmeyelim diye yollamıyosun di mi :)
=VLOOKUP("arızalı ürünün adının yazıldığı hücre";"çalışma sayfasındaki değerlerin bulunduğu tablo";"alınacak değerin bulunduğu sütunun soldan sağa kaçıncı sırada olduğu")
=VLOOKUP(A2;ocak!A2:D4;4)+VLOOKUP(A2;şubat!A2:D4;4)+VLOOKUP(A2;mart!A2:D4;4)+....
yukarıdaki formül A2 hücresine bakıyor, orda gördüğü değeri önce ocak sayfasında arıyor, bulduktan sonra 4. sütundaki değeri alıyor sonra aynı işlemleri diğer sayfalar için yapıyor ve topluyor. ama bu formül aynı sütünda aynı üründen bi tane olması durumunda çalışır. yani alt alta bi kaç tane "cetvel" yazarsan sadece en alttakini alır

aslında excelde hemen herşey mümkün ama nasıl bişey istediğini tam anlayamadım. orjinal dosya olmasa da ona benzer bi örnek yollayıp içine nasıl bişey istediğini yazarsan yardımcı olabilirim. olmadı print screen yapıp resim de yollabilirsin.

msn de konussak? [email protected]

Pivot table bu işi yapmıyor mu?

Office of Alcoholism and Substance Abuse Services
Amerika'daki karşılığı budur. Araştırma ve tedavi kısmı "services" olarak özetlenmiş.

"alcohol and drug addiction research and rehabilititation center" olabilir gibi geldi bana.

neronas hay agzini opeyim. cok karizmatikmis.

sopiro ve light beam siz de sag olun canlar.

google translate der ki:
Alcohol and Substance Abuse Research and Treatment Center

tamamen doğru bir çeviri.

neronas'ın dediği doğru değil. Nasıl ki milletvekili'ni çevirirken senator demiyorsak bir kurumun adını da aslına uygun çevirmek lazımdır.

oasas bu kurumun birleşik devletler'deki karşılığıdır. ama sizin çalıştığınız kurum değildir. o yüzden siz "Alcohol and Substance Addiction/Abuse Research and Treatment Center" şeklinde çevirmelisiniz.

mesela bizdeki TBMM'nin birleşik devletler'deki karşılığı "United States House of Representatives" dir. ama biz TBMM'yi böyle çeviremeyiz. "Grand National Assembly of Turkey" diye çeviririz.

firefox un FEBE adlı bir eklentisi var. Komple yedeğini alıyor profilin. Şifreler, yer imleri, add-on lar, history dahil herşey eski haline yüklenebiliyor formattan sonra. işinize yarayabilir.

yabancı,rap,hatun, bulurum şimdi.

yalnız, kadın ince sesiyle şarkıyı söylüyor nakarat gibi eski bir parça aslında bu nakarat. rapi söyleyen kadın değil

Kanye West - Diamonds are forever
Akon - Mr Lonely

Destekli atıyorum : Eminem - Stan (Feat. Dido)

minnie riperton - loving you olabilir mi? (gerçi bu nasıl rap yapılırsa artık)

bir ara aretha franklin - killing me softly de fugees tarafından rap'le harmanlanmştı sanırım, ama çok tiz bir sesi yoktur ablamızın.

shirley bassey - diamonds are forever

46" için 4 metre az geldi. en az 6 metre olması daha sağlıklı diye düşünüyorum.

40" derim ben biz şöyle birşey almıştık www.vatanbilgisayar.com hiçbir yamuğunuda görmedik şimdiye kadar.

günler geçtikçe 46" bile gözünüze çok küçük gelecek.. tecrübeyle sabittir..o yüzden mağazalarda kararsız müşterilerin yanlarına hafifçe sokulup alabildiğinizin en büyüğünü alın diyorum hep..sizin içinde geçerli bu..

46" büyük oraya, biz 3.5 m'den 40" izliyoruz gayet iyi. Alırken 46" alsak mı diye düşündük "amman sakın ha" dediler, doğru demişler bence.

46 büyük geliyor. 42'nin en küçük mesafesi 3,5 metre. 4 metre ideali olur.

teşekkürler cevaplar için.
@madrigal: benim de uzun araştırmalar sonucu karar verdiğim tv bu. Ama gariptir bir anda her yerde tükendi. Yenisini de getirmiyorlar nedense. Bir yerde 46" olanını buldum o yüzden kararsız kaldım. Neyse sağolun tekrar.

biz de milyonlarca yıl araştırmadan sonra o modelin 40 inç olanını aldık, gayet güzel falan vs. optimum outlet teki samsung bayiine gidin orda vardı en son baktğımda fiyatı da bizim aldığımzdan çok daha ucuzdu. ayrıca paranız yetiyosa 46 inç alın zira bi süre sora 40 inç küçük geliyo. 3,5 metre ve üstü için ben kişisel olarak 46 inç i öneririm.

Geçen sene "analog haberleşme" dersinde geçmişti bu tv izleme mesafesi konusu. En sağlıklı olanı ekran mesafesinin 7 katı olanı diyordu hoca ve kitap.

ben ingiltere derim. pahalıdır ama gezmesi vs zevklidir. türk sayısıda fazladır. bunun dışında almanyada iyi bir seçim olur.

çek cumhuriyeti, prag. hem ucuz, hem bir çok eu ülkesine yakın, kendisinin güzelliği dışında avusturya/viyana, almanya, slovakya, slovanya, italya... hepsi yakın bence iyi bir seçim olur. ya da alternativ olarak avusturya,viyana derim aynı.

Nickini epey iyi bildiğim, ama bunun dışında şu anda aklımda seninle ilgili bir profil oluşturamadığım için ne desem bilemedim. Bu durumda ben olsam ne yapardım diye düşündüm ;

- eğer eğitimin kalitesi veya eğitimi izleyeceğim dil benim için önemliyse seçimi buna göre yapardım.
- maliyet diğer çok önemli bir kriter olurdu ama bu da önemsiz demişsin.
- yukarıdaki 2 parametre önemsizse o zaman en çok görmek veya bulunmak istediğim ülkeyi seçerdim.
- en çok görmek istediğim ülkeyi ise neye göre seçerdim ;
- sanat / tarih / estetik merakım yüksek dersen : Fransa-Paris, İtalya-Roma, Çekoslovakya-Prag, İngitere-Londra
- eğlence : bu kısımda pek tecrübem yok
- hem sanat, hem deniz olsun dersen : İspanya-Barselona
- hem Akdeniz kıyısında olayım, hem de iyi yiyecek dersen : Fransa-Nice
- iyi yemek ve iyi şarap dersen : İtalya ve Fransa
- çok farklı çeşit bira dersen : Almanya ve Belçika-Brüksel
- sessizlik, sakinlik ve düzen dersen : İsviçre ve bazı Alman şehirleri
- bildiğim dilin / dillerin konuşulması ve de arkadaşlarımın olduğu ülke dersen : bunu sen biliyorsun
- Türklerin çok olduğu yer dersen : Almanya, Belçika-Brüksel,İngiltere-Londra

Özet olarak sen nereleri düşündüğünü ve neyini merak ettiğini söylersen, belki daha çok fikir vermek mümkün olabilir.

Kesinlikle Avusturya

kesinlikle viyana

@aspira
gayet doyurucu verdiğin bilgiler. teknik bir eğitim.
sorumun asıl çerçevesi "3 ayını geçirmek için hangi ülkeyi seçersin?"
diğer şartları araştırıcam zaten daha zaman var. sağolasın.

viyana iyi bir tercih olabilir. ulaşım imkanları kolaydır. önemli yerlerin hepsini gezebilme imkanın olur.

ingiltere cok guzel bir secenek ama gorece olarak diger avrupa ulkelerine ulasim biraz uzun suruyor, o yuzden kitada bir ulkeye gidersen mesela hollanda, belcika, almanya gibi cevre ulkeleri gezip gormen cok daha kolay olur.

örümcek adam

ara ara kertenkeleye dönüşen tek kollu bi eleman varıdı örümcek adam'da. adını bilemedim şimdi.

Doctor Mid-Nite

Dr. Manhattan
Hulk da bilim adamı ama doktorasını yapmış mı bilemiycem.

@weeping guitar
batman'deki mr. freeze.. gerçek kimliği dr. victor fries idi..

@at sikine konan kelebek
peter parker bi doktor değil, fotoğrafçıydı.. bilimle ilgileniyordu tabii, ama doktor değildi (:

@zgrydn
evet, the lizard.. dr. curt connors.. kertenkelelerin kuyruklarını bırakıp kaçtıktan sonra tekrar kuyruk çıkarmalarını baz alarak noksan kolunu geri getirmeye çalışırken the lizard'a dönüşmüş idi..

prison break'te Dr. Sarah Tancredi karakteri var, bir nevi super o da...

Dr Mabuse karakteri var bir de, kilik degistirme ve telepatik hipnoz yetenegi var.

Thor da doktor sanirim.

jean grey

tıp doktoru değildi ama doktordu.. tıp doktoru dememiş ki soruda.. hoca bana taktı kesin abicim.. ondan herkese tick koydu bana koymadı =)

süper kahraman sayılır mı bilmem ama ninja kaplumabağalarda sineğe dönüşen doktor vardı. baxter mı dexter mı ne:))

professor x
önce bir doktora yapmıştır herhal;)

bir de doktor erol bey var...

fantastik dörtlüdeki elastik adam da doktordu

kara murat var, malkoçoğlu var. adam bildiğin doktor lan:)

control machete feat ely guerra - de perros amores ?

gülben bergen in var bi şarkısı var böyle ağır ağır. amor amor diyor. dünyanın en kötü şarkılarında il beşe oynar o derece. neyse o değil biliyorum. yeri gelmişken söyliyim dedim. denyoluk işte benimkisi. napalım. gachayım ben.
kib öpt grsr bye :)

bahsettiğin şarkı (bkz: historia de un amor) olmalı.

salif keita-cesaria evora beraber söylüyor yamore.programa baktım calan sarkıya baktım kahroldum:)aradığın şarkı bu çünkü ben de çok aradım:)

evet sevgili romei, işte bu!!!! çok teşekkür ederim, kaç gündür kıvrandırıyordu resmen.

Ben avrupadan, 3 mbit bağlantımla Türkiye'deki ailemle rahat rahat konuşamıyorum. Ses geç gidiyor anlaşmak işkence oluyor. Bazen hiç gitmiyor sesim. Karşı tarafta da skype varsa internet üzerinden (bilgisayardan bilgisayara) gayet kaliteli oluyor görüşme.
Benim yaşadığım problem gerekli donanım ve altyapıdan kaynaklı bir sorun da olabilir. En iyisi aylık sınırsız almadan önce biraz kredi yükleyip deneyin.

sesin aktarimi internet hiziniza bakmaz. aslinda bakarda aktarilan ses gunumuzde turkiyenin sahip oldugu baglantida rahatlikla aktarilir. olay ping denilen seyde bitiyor. yani serverla sizin aranizdaki verinin gonderim hizinda. mesela ben fiber optik kullaniyorum, skypedan tr deki ailemi rahatlikla arayip gorusebiliyorum. baska bi firmanin sabit hat olayini denedim. ses gec gidiyordu ama o zamanlar fiberoptik kullanmiyordum. bir sure sonra alisiliyor sesin gec gitmesine

kız arkadaşım türkiyeden beni arıyor. ispanyayı. dakikası 0,2 euro. biraz pahalı. cebi arıyor çünkü.sabit hat bulursan daha rahat. görüşme çok kaliteli

iş görür. biraz dibine bakın, birikme çoksa değiştirirsiniz. yağ azsa ekleme de yapabilirsiniz.

tavuğu pane harcıyla kızartmıştım biraz ondan kalanlar var işte. 1.5 çorba kaşığı kadar pane harcı o da. fritöz ufak fritözlerden.

iş görür yanana kadar devam.

yahu dejavu sandim. hemen ayni baslikla ve icerikle soruyu 2 gun evvel sormuslardi. delirdim sandim.

(git: #54946)

ya orada dolapta, kavanozda tutun falan dedikleri için benimki farklı diye düşündüm. öyle açıkta duruo yağ. farkı bu. yoksa bakmıştım oraya açıldığı gün.

yok ya 4 günde birşey olmaz. Bir süre sonra yağ ısınınca bi garip kokmaya başlar o zaman değiştirirsiniz. Pane harcı kullandıysanız yağ normalden daha çabuk bozulur. Kötü kokmaya başlar hemen. Yağ yanınca (ve kullanıldıkça) kıvamı artıyor. Oradan anlayabilirsiniz.

sen öğrenci evlerindeki yağların görsen neyse ben bişey demiyorum

virüs olması muhtemel. format çekmenize rağmen yeniden olduysa devamlı girdiğiniz bi siteden falan bula$ıyor olabilir.

yazilim cakismasi olabilir, 2 anti-virus veya 1 anti-virus ile 1 antispyware cakisiyor olabilir. belki de donanim da sorun vardir.

Ben de mouse takılması derdiyle çok uğraştım. Sonradan anladım ki laptopun touchpad driver'ından kaynaklanıyormuş. Programı msconfig'den iptal ettim sorun çözüldü. Belki bu bilgi işinize yarar.

bende de oluyor bu arada, formatlıyorum geçiyor, bir sonraki formata kadar idare ediyor...
ilk seferinde falan çok uğraşmıştım sebebi bulmak için, antivirus,antispyware vs. bulamadım, sonra vazgeçtim, olunca formatlıyorum

@october swimmer

evet ben de aynı şekilde çok uğraştım. system restore ile herşey eski haline döndü şimdi. ama cidden berbat bi durum. bilgisayar komaya giriyor resmen.

düşük bir ihtimal ama, sabit diskinizin DMA ayarı değişmiş olabilir, böylece her diskten okumada bilgisayar kasılır da kasılır. ama bu nispeten eski donanımlar için geçerli. yine de bir kontrol edin: (bkz: dma)

mariah carey - my all

bir tanıdığımın düğününde giriş parçasıydı. ben sevmiştim. öyle ki bende evlenince ilk bunu çalarım diye düşünmüştüm :)

buna birsürü cevap verildi burda daha önce, ben de sormuştum ordan biliyorum. :)
(git: 32296)
(git: 31343)

benimkinde: Platters - Earth Angel (evet hastasıyım geleceğe dönüşün)
ablamınkinde: Barry White - My first, my last, my everything

ikisi de çok güzel oldu.

queen-love me like there is no tomorrow.ama freddie den de baskası söyleyemez ki onu:)

karı koca ilan edildikten hemen sonra - i feel good - james brown
ilk dans - por una cabeza

benim düğünde böyleydi pek bi güzel olmuştu aah ah.

astor piazzolla & yo yo ma - libertango

bunun üstüne giriş parçası tanımam..

davetiye gerekiyor demelerine kanmamak lazım. isteyin verirler.

Davetiye icin arkadasin oradaki yerli yakin bir arkadasindan sana davetiye yazmasini isteyebilir.

Cok ucuz bir otel bulup rezervasyon yapabilirsiniz. Ya da fiyati onemsiz, son dakika iptallerinde ceza/kesintiyi dusuk alan bir otelde rezervasyon yapip bununla vizeye basvurup sonra iptal edebilirsiniz.

Heyecana gerek yok.

Sizin vize başvuru tipiniz "Turistik" olacak. Turistik gezilerde davetiye istenmez. Kalacak yerini teyit etmeniz lazım. O sorun değil internet üzerinden ucuz bir otelde oda rezervasyonu yapar, konfirmesini götürürsünüz konsolosluğa. Vizeyi alınca da iptal edersiniz oteli (arkadaşlarınızın yanında kalacağınızı varsayıyorum). Uçak biletiniz de tamamsa geriye sadece orada ihtiyacınız olacak parayı göstermeye kalıyor. Banka hesabınıza elinizden geldiğince fazla (babadan destek alınabilir bu konuda) para yatırıp, bankadan alacağınız "nektar kişisinin şu bankadaki hesabında X tl parası vardır" şeklinde bir yazıyla da bu işi halledebilirsiniz.

Konsoloslukta ne işiniz var italya'da derlerse arkadaşlarım var onları görüp gezip gelicem dersiniz. Geçerli sebebiniz, kalacak yeriniz, yeterli paranız ve geri dönüş sebebiniz (iş olur, okul olur, üzerinize kayıtlı taşınmaz olur) olduktan sonra turistik vizeyi geri çevirmezler. Pasaportunuzu alır almaz hemen konsolosluğu arayıp randevu alın, gerekli evrakları öğrenip eksiksiz tamamlayın derim ben. 1 ay bu işler için yeterli bir süre.
Kolay gelsin.

italyada beleşe rezervasyon yaptırabileceğin (iptal ettirdiğinde para istemeyen) bir otel:

hotel panama garden: www.hotelpanamagarden.com

vize başvurursuna giderken, otelin göndereceği rezervasyon onay e-postasının çıktısını al. sorarlarsa, havaalanından -milan orio al serio dur herhalde- kalacağın otele trenle gideceğini söyle

Sen hemen konsolosluktan bi randevu al.(belki İtalya konsolosluğuna ilk giden sıra kapıyordur)Eğer evrakların tamsa vizenin çabucak çıkacağını tahmin ediyorum.

@neronas bence arkadaşlarımı görücem demesin.Bin tane soru sorabilirler.Arkadaşının ev adresi,naptığı ne ettiği... Eğer arkadaşınla gidiyorsan hotel rezervasyonunu yaparken arkadaşının adı da olsun.Öğrenciysen öğrenci belgeni üniversiteler tatile girmeden hemen al.

Bir de göstereceğin banka hesabının 3 ay aktif olarak para yatırıp harcanmışsa güzel olur.Baban finanse ediyorsa kızımın masraflarını karşılayacağım gibisinden bir yazı da iyi gider.

merhabalar.
goody diye aratınca böyle bir site çıktı karşıma. 3 sayfa yorum var bir kısmını okudum sadece, domuz var mı yok mu görmedim de pek iyi olmadığı yazılı(ilk sayfada en azından diğer sayfaları okumadım)
Buyrun link: www.havhav.com

kediniz daha önce kelime-i şehadet getirmiş miydi?

Ben de yiyorum da arada ondan. Ayrıca evet kedim çoğundan daha müslümandır. Tövbe tövbe :) Size ne kardeşim, yemesin o iğrenç yağları, 100 lilo olmasın.

bence kopegımıze bıle domuz yaglı urunlerı yedırmemelıyız cunku bu sektoru desteklemıs oluyoruz ben sahsen domuz derısınden ıc astarı yapılan ayakkabıları almamaya ozen gosterıyorum bırı cıkıpta ayakkabı bu gıyıyosun yemıyosunya demesın dusunsun neden tanrı domuzu yarattı ama yenmesını yasakladı

goody'ye alternatif olaraktan; ucuz, kaliteli ve ikisi kolay mama begenmeyen olmak uzre 20 farkli kedinin bayilarak yedigi bir mama onereyim:
www.hepsiburada.com

Domuz eti hayvanlarda hastalık yapıyor. Arkadaşın kaygısı doğru. Yurtdışında domuzun bolluğunda bile hiç bir mamada domuz yok. Bahsettiğiniz mamada var mıdır bilmiyorum. Üzerinde içermediği yazıyorsa içermez herhalde.

(Bu arada domuz düşmanlığı hakikatten doğru. Bizim köyde domuz=günah diye domuz vurmaya giderler. Vurup bırakırlar orda hayvanları.
Yabancıların domuzu kutsal saydığımızdan yemediğimizi sanmaları ayrı komik. Böyle söyleyen olursa ülkede domuz için "shoot on sight" emri var diyorum. Bizim köyde "search and destroy" emri bile var.)

Yani ne kadar alakasız laf varsa söyleyen arkadaşları tebrik ederim, doğru söyleyenlere teşekkür ederim. Haklısını tabi, balık da yemiyorum mesela görünce öldürüp kuyruğundan asasım geliyor :) Allah'tan hepinize akıl fikir diliyorum özellikle want2die kardeşimize.

veteriner benim kedilerime 1 yaşına kadar gelişimlerinin eksiksiz olması için iams kitten'ı önermişti. 1 yaşından sonra daha uygun fiyatlı bir mamaya geçebileceğimizi söylemişti. ayrıca yapılan analizlerde whiskas v.b mamalarda paketin üzerinde yazanlarla içeriğinin farklı olduğunu, belirtilen kadar vitamin ve minerale sahip olmadığını, hatta kedilerin gün içinde kendilerine yetecek protein, karbonhidrat v.b alamadıkları için daha çok acıktıklarını, fazla yemenin de obezite, şeker gibi sorunlara yol açtığını antlattı. market mamaları olarak tabir edilebilecek mamalar arasında en iyisi olarak da goddy'yi tavsiye etti.
şimdiii kişisel gözlemlerime göre (kedilerim 4 yaşında), kedi/ler/niz 1 yaşından küçük ise biraz pahalı olmakla beraber iams kitten alın derim. sonuçta vücut gelişiminin ilk senede tamamlandığını göz önüne alınca, ileride çıkabilecek hastalıkların kedinize ve size acı, cebinize de daha büyük zararlar verebileceğini hatırlatırım.(böbrek yetmezliği,şeker v.b. )kedi/leri/niz 1 yaş üstü ise goddy konusunda içiniz rahat olsun derim. ben kendi kedilerimde whiskas, le cat gibi alternatif bir kaç markayı da denedim. özellikle whiskas yediklerinde normalden daha fazla yiyorlar, (doymuyorlar sanırım), daha çok su tüketiyorlar. buna bağlı olarak da yaptıkları çiş miktarı ve dışkı miktarı da son derece artıyor, üstelik daha kökü kokması da cabası. e bu da beraberinde kum masrafı getiriyor. normalden daha sık sürede değiştirmek zorunda kalıyorsunuz.yani ucuz mama verirken, farketmeden ekstra masraflar yaratmış oluyorsunuz. goddy de bu tip sorunlar yaşanmıyor. en azından ben yaşamadım.
domuz konusuna gelince, türkiye'de üretilen gıda maddelerinde(özellikle domuz mamulü üreten bir kaç yer hariç) kullanılması yasak diye biliyorum.

goody, whiskas vb mamalar "market mamaları" olarak isimlendiriliyor. marketlerde ucuz fiyata satılıyorlar ve ucuz fast food gibi tadları da güzel, kedicikler bol bol yiyor. ancak bu tip mamaların kedilerin sağlığına zararlı olduğu ve ileri yaşlarda özellikle böbrek hastalıkları yaptığı biliniyor.

petshoplarda veya veterinerlerde satılan kaliteli mamalardan (royal canin, iams, proplan, hill's vb) almak gerekiyor kedilere. bunlar pahalı ama kediniz hasta olduğunda ne kadar çok üzüleceğiniz ve de veterinere yüklü paralar ödeyeceğinizi düşünün. inanın bir rahatsızlık için kedinizi her gün veterinere götürmek kadar yorucu şey yok, ve borçlar da öde öde bitmiyor.

kaliteli mamalar ayrıca bazı petshoplarda kilo ile satılıyor. büyük paketlerde alıp kilo ile satıyorlar. normalden epey ucuza ve market mamalarından bir miktar daha pahalı oluyor. lütfen bunları tercih edin.

domuz yağı var mı yok mu düşünüyorsunuz ama kedinize kalitesiz ve onu ilerde hasta edecek market maması yediriyorsunuz. burda bir çelişki yok mu???

özellikleri işnizi görür nitelikte. ben de sizinle hemen hemen aynı amacta kullanmak üzere "Sony HT-DDWG 700" siparişi verdim. Ona da bir bakabilirsiniz. Fiyat/performans oranı çok iyi.

kesinlikle LOGITECH 500W Z5500 5+1 tavsiye ederim...

700 ytl civarı fiyatı var ve biraz araştırmayla daha ucuza da bulmak mümkün.

@hayo: z5500'e daha once de bakmistim ancak onda hdmi girisi/cikisi yok bildigim kadari ile ya da ben yanlis biliyorum. bir de bana bu logitech biraz da pc icin tasarlanmis gibi geliyor.

www.logitech.com&cl=GB,EN

@neronas: sanirim sony'de de hdmi giris/cikis yok. en azindan alttaki linkte goremedim specification'da.

www.sonystyle.com

hdmi benim icin onemli cunku ps3'den hdmi ile av receivera girecegim, receiver'dan da tv'ye hdmi ile gececegim.

oneriler icin tesekkurler. diger onerilere/kritiklere de acigim.

Bahsettiğim sistem revize edilmiş. Üzerinde 2 hdmi in, 1 hdmi out var. Koaksiyel, optik girişleri de var. Başka sitelere de bakın yeni versiyonunu (hdmi girişi olmasından anlarsınız) bulabilirsiniz. Ben de ne alayım diye sormuştum burda bana da logitech z5500 dediler. Hdmi girişi yok onun ve dediğiniz gibi home theater tipi yok, bilgisayar hoparlörü gibi duruyor. Sony ht-ddwg 700 ün 800w çıkış gücü var. Linkteki yamahanın 500w. önemli midir bilmem. Nette yorumlarını araştırdım her yerde sony için kötü diyen bir yer bulamadım. aklınızda bir seçenek olarak dursun.

@neronas: tesekkurler. fikrimi degistirdim. yamaha'nin eksigini de buldum aslinda.sanirim ps3 ile yamaha'dan hd ses alinamiyor linear pcm bisey eksikliginden dolayi.

su an "Sony HT-DDWG 800" dusunuyorum. sanirim sizinkinin bir ust modeli.

www.pixmania.ie

kediyi topraklayın.

Kisin havadaki nem orani azalinca statik elektrikle carpilma olaylari artar. Hele hele bir de kasten polar giyiyorsan...

ahahaha, baslik mukemmel.

ben de ara sira ibnelik olsun diye, kedimin sirtina elimi surtup surtup burnuna bosaltirdim statik elektrigi. hayvan bi sure sonra statik bagimlisi olmustu. surtunup duruyodu battaniyelere. :)

bağlantıları kontrol edin. ve evet topraklayın. sorun devam ediyorsa kedinizi değiştirin.

(neronas allah da seni güldürsün)

kaloriferin aşırı yanmaya başlaması ile olayın başlangıcı paralel. yani en akla yapkını nemsizzlik.
bi de polar sweatin altına kış şartları dolayısı ile naylon eşofman da çektim. uzaktan ampul yakıyoruz.

teşekkürler fikirler için.

bizim evde de aynı çatır çutur sesler oluyor kedileri yattıkları yerden kaldırırken vs , bahar başlayınca geçiyor.

hacı iyiymiş. ben de amsterdam'da takılıcam 7 saat (direk uçuş aldırmayan parasızlığın gözü kör olsun). hem zaten avrupa'daki karıların hepsi geniş oğlu geniş değil mi di mi ama? (bkz: mr cingılbört)

Yedi saat yeterince uzun bir sure. Sehre gidis gelis icin zaman ayirdiktan sonra dolasmak icin yeterli vaktin olur. Gidis gelis icin kullanacagin vasitanin saatlerine bak, rahat edecegin seferleri belirle. Gidis donus bileti al bastan.
Sonra sehirde dolas. Buyuk beklentiler icinde olmayip sadece gorduklerinin keyfini cikarmaya calisirsan daha iyi olur. Bir icki ic, yerel bir yiyecek ye. Takil biraz. Nereye gidecegini hic bilemezsen ya kendine bir turist rehberi al, ya da kitapcida hizlica rehberi karistirip gidebilecegin yerlere bakip cik ;)

geniş tabi.
orada kadınlar teklif ediyomuş

ben viyana'da havaalanindan disari cikamamistim vizem olmadigi icin, habuki cok guzel sehirdi lan..

Yeni AB ülkeleri geçen sene Schengen'e dahil oldular. Dolayısıyla çatır çatır gezebilirsiniz. Tabi vizenizin Schengen vizesi ya da oturma izni formatında olması lazım, yalnızca Finlandiya için verilmiş D tipi vize ile havalimanından çıkamazsınız.

Riga güzel, çok büyük de değil. Gezersiniz birkaç saatte.

Rigada dışarı çıkabilmek için pasaport kontrolden geçmeniz gerekir. Vizeniz finlandiya konsolosluğundan alındığı için ilk girişi oradan yapmanız lazım gibi kıllıklar yapabilirler. En iyisi siz inince polise bi sorun bu durumu.

amsterdam havaalaninda boyle turlar vardi birkac saatlik, uzun bekleme suresi olan transit yolcular icin. belki riga'da da vardir.

dışarı çıkarmayacaklar seni orada :(
ayrı vizen olmalı.

bir gün bir ödev yapıyorum. o zamanlar sabancı üniv'de okuyorum. ödevde de 3 kişilik grubumla kosta rika'ya turistik bir gezi düzenlemem gerekiyor. bütçe dahilinde tabii. bilmem kaç aktarmalı bir yolculuk ayarladım. işte oteller, kiralık araba falan hepsini buldum, hatta arabaya koyacağımız benzin parasını bile hesapladım. sonra kıl hoca, "şu havaalanına inip diğer uçağa binene kadar 7-8 saat vaktin var, neden o arada ne yapacağını da yazmadın?" dedi ve puan kırdı. göt herif.

finlandiya dan oturma izni aldım ama bi de vize yapıştırdılar otomatikman schengen miş diye biliyorum şimdi ben riga dan çıkış yapamam mı ? hava alanında beklemek zorunda mıyım.

Eğer vize üüzerinde "D" yazıyorsa çıkamazsın!!! D+1 yazıyorsa çıkarsın(bi defaya mahsus). D+C yazıyorsa istediğin kadar girer çıkarsın.
ben D tipi avusturya vizesiyle almanyada uçak değiştirmek istediğimde elimde biletlerimle, daha türkiyedeyken uçağa bile almamışlardı bırak almayayı:( şerefsizler

ya bu schengen dediğimizin de mi tipi valla karıştırdım yaw nerden bakıcaz tipine şu işe bi açıklık getirelim ben direk oturma iznine başvurdum verdiler eğer schengen ülkesinden alınmış bir otuma iznin varsa vizeye gerek yok istediğin gibi girer çıkarsın dediler öle yani bu cahile bi yardım ediverin...

benim finlandiya vizemde type of visa kısmında C diye yazıyor. bu kısa süreli ziaret vizesi oluyor. iş, ziyaret, turizm vs gibi 90 günü aşmayan ziyaretlerde bu C tipi vize veriliyor.
şimdi senin vizen D tipi ulusal vize. yani schengen değil. vizenin en üstündeki satrda valid for diye bir kısım oluyor. orada misal schengen yazıyorsa bu demektir gibi senin vize teorik olarak diğer ülkelerde(schengen) de gecerli.
şimdi dönip bir de benim avusturya ulusal vizeme(d tipi) bakalım. bu vize tıpkı schengen gibi dizayn edilmiş. lakin valid for kısmında österreich yazıyor yani sadece avusturya için geçerli. ayrıca bir de bu vizelerin üstünde number of entries diye bir şey var. nedir o? o senin o ülkeye kaç defa giriş yapabileceğini gösteriyor. misal benim d titpi avusturya vizemde bu kısımda 1 yazıyor. yani eğer ben avusturyadan çıkış yaparsam(türkiye ye bi gidip gelsem ya da başka bir ülkeye ki schengen de olabilir) vizemin süresi dolmamış olsa da beni ülkelerine almazlar.(almıyorlar tecrubeyle sabittir)
d tipi vize genelde iki amaç için veriliyor.
1. 90 gunden fazla 180 gunden az kaılşlar(mesala bi dönemliğine yurtdışına çıktın)
2. 180 günden fazla kalışlar(mesala iki ya da daha fazla dönemiğine yurtdışına çıktın)
birinci durumda verilen vize için iki ihtimal oluyor genelde. bunlara 1a ve 1b diyelim ve acıklayalım.
1a. sadece D vize. meali: sadece verilen ülke için gecerli
1b. D+C tipi: verildiği ülkedede ve tüm schengende fink atabilirsin. genelde çok girişli çıkışlı olur.
madde 2 deki durum ise biraz farklıdır. SChengen bölgesinde 180 günden fazla kalacam dersen oturma izni alman gerekir(extrem durumlar olabilir, konumuz değil). sana önce d tipi vize verirler. Sen bu vizeyle gidersin yeni memleketine. Daha sonra pasaportunu alır polise ya da yabancılar bürosuna gidip oturma iznini alırsın. işte bu noktadan sonra aldığın oturma izniyle tüm schengende dolaşabilir, istediğin kadar giriş çıkış yapabilirsin.
Son olarak sana şunu söylüyorum. Eğer aldığın vize D tipi ulsal vizeyse, bu vize sana başka bir schengen ülkesine giriş hakkı vermez Ben denedim olmadı en azından. Ayrıca o D tipi vizeyle seni transit alanın dışına çıkartmazlar.

1.walla hocam type die bişi göremedim ben
2.ben direk oturma iznine başvurdum 180 günden fazla kalcam
3.vizenin resmini çektim ama nasıl koycam buraya bilemedim ben annamadım walla senin dedikelrinle benim yaptıklarım çelişiyor

uctumdageldim nin vizesine bkatık. onunki vize değil. bildiğin oturma izni. sorun çıkmayacak uçuşunda:)

Miyazaki'den başlayın bence.

Planet es de komiktir aslında. Karakterleri ilginç.

cowboy bebop düşünülebilir.

miyazaki biraz aşırı fantastik kategorisine kaçıyor çünkü adamın hayalgücü müthiş.
hellsing de biraz fantastik, biraz vahşet kategorisine giriyor :)

mesela full metal panic fumoffu aradığım tarz kategoriye girebilir ama ondan da daha normal aile işi animeler daha çok işimize yarayacaktır o:)

those who hunt elves

Heheh. Ben de hanıma anime sevdirme girişimine miyazakiyle başladım. Howls moving castle 'la başladık. Spirited Away geldi sonra. Bayıldı bunlara. My neighbor Totoro'nun sevimliliğine hayran kaldı. Ardından diğerlerini izledik hepsini çok sevdi. Princess Mononoke var sırada.

İçinde, komedi, romantizm ve aile temaları barındıran animeleri seçebilirsiniz. The Girl who leapt through the time ve Tokio Godfathers bu kategoridedir mesela. Bunun yanında Ranma 1/2, Dragon Ball ve Dr Slump gülmekten yardırır animeye gülen insanları. Death Note da izleneyebilirsiniz. Çok iyi yazılmış senaryosuyla, akıl oyunlarıyla dolu bir fantasy/action/drama.

sayonara zetsubou sensei

biraz hızlıdır yalnız, her şeye yetişmek için pause yapmanız gerekebilir sürekli.

anime ile pek alakam yok ama avatar anime değil mi? çokta ağır değil komiklikte var, var dimi?

Nodame Cantabile, aria serisi animeler(Aria the Origination,Arie the Animation) oldukça eğlenceliler, tavsiye ederim.

uzun olmasa one piece izle derdim ama uzun demiyorum ol sebepten.

(bkz: nana)yı tavsiye ederim. çok komik olmasa da hanıma izletmek için birebir. hastası olur.

excel saga!

kesinlikle öneririm.

yurtta veyahut ne bileyim kalacaginiz yerde problem cikartmazlarsa neden olmasin?

Götürülür tabi ki ama size çok ayak bağı olur. Erasmus eğitimin yanında parti, eğlence, gezmek görmek demektir. Çantanızı alıp birkaç günlüğüne sağa sola gitmek isterseniz köpek sizi bağlar.

evet erasmus'a evcil hayvanınızla gitmek yapacağınız en büyük hata olur, erasmus yapmayın daha iyidir yani :)

evet o hiç aklıma gelmemişti...

tamamdır, şimdi buldum ama soruyu silmeye de kıyamadım.
ilerde aynı soruyu soracaklar için şimdiden yazayım...
siz sadece linki kopyalayın gerisini crypload hallediyor.

Download hızıyla, iki link arasındaki bekleme süresini merak ediyorum ben de. Nasıl?

neronas; normal bir sekilde geri sayimi kendisi yapip siradaki dosyayi indirmeye basliyor.

eğer modemin resetlemesini ayarlayabilirsen bir parça bittikten sonra modemi resetliyor yeni ip alıp devam ediyor.

ben türkiye'de hiç görmedim öyle paketlenmiş şarap. zamanında denenmiş satılmamıştır tahminimce.

hayır duası alayım ilk önce..
74.125.77.132
Daha fazla bilgi için Tel: (0216) 385 62 38 satan firmanın numarası..

ahaha bu arada ben resim tarif ettiğin tarzda şarap resmi sanmıştım, tıklayınca farkettim cidden çay kutusu olduğunu. berk çay :D
düşündüm de türkiye'deki şarap talebini oluşturan kitleyi basitçe ikiye ayırabiliriz : şarapçı-ucuzcu kitle ve elit-anlayan kitle. bahsettiğimiz şarap iki tarafın da özel ilgi alanına girmediği için piyasada yoktur kesinlikle diyorum ben.

aradiginiz marka degil ama, ben kokteyllerde falan gordum cok, kavaklidere mi doluca mi, bilindik bir seydi. dediginiz gibi kutuya konulmus kalin plastigin icinde sarap, musluklu falan.

iyi de şarabın bin tane çeşidi var, böyle kutuda paketlenmiş olanlardan da dünya kadar var. Arkadaşınız kendi bağından yaptırdığı şarabı getirmiştir, o şekilde paketletmiştir. Ben tasvip etmiyorum. Şarap dediğin cam şişede, mantarlı olur. Düşük kalite yemekte kullanmalık şarapları böyle paketliyorlar. Bunlar da çok ucuz oluyor haliyle. Sonuç olarak senin hoşuna giden şaraptır, paket değil.
Dolucanın beyaz şaraplarını deneybilirsiniz. Dikkat edin hepsi birbirinden farklıdır. Aradığınız tadı eminim bulacaksınız. Şarap çok acı gelirse kadehe su ekleyerek de tadını değiştirmek mümkün.
Benim favorim Avusturya'nın Grüner Veltliner'i, Portekizin Vinho Verde'sidir. İkisi de yeşil şarap. Çok ucuzdur bulundukları yerlerde. Süpermarketlerin şarap reyonlarına bir göz gezdirin.

travisandtylerdurden.blogspot.com

girişte en hafif tabirle öküz kadar bir de niro fotoğrafı var.

www.blu-ray.com
3 Şubat'a kadar beklenir. Netten Taxi Driver 1080p versiyonu indirilip istenilen sahne capture alınır? Bilemedim.

einestages.spiegel.de

einestages.spiegel.de

bonus olarak
mail.baskent.edu.tr

images.google.com.tr

browse.deviantart.com

Uyumaya çalışmak yerine hayal kur. Eğer yeterince keyfin varsa böyle sevebileceğin gibi yerler hayal et. Ordan oraya giderken pıt diye gidiyor insan. Ben özellikle animelerdeki yerleri falan hayal ediyorum, sıfırdan kurmak yerine daha kolay oluyor hayal etmesi

Edit: öncesinde papatya çayı iç biraz, kimisi melisa da tavsiye eder. sonra yavaş bir müzik koy. Öncesinde ılık bir duş al. Mumlar falan yak

televizyon karşısı (kısık sesli olacak) + 2 ya da üç bira el altında hazır bulunacak, varsın ısınsın + stv veya kanal 7 gibi bi kanal açılacak ve kumanda uzağa fırlatılacak. 3 saat içinde uyursun. gerçekten. biraları yavaş iç.

tiviyi aç. ışıkları kapat. bir koltuğa uzan. bir kanalı seyret bir yandanda ılık bir süt iç.. üstünede bişey al uyuya kalcağından gece üşüme:)

(bkz: biyolojik saat)

Gündüz uyumayın. Çaya kahveye abanmayın.

bu tarz ilaçları doktor tavsiyesi olmadan içmek yanlış ama ben de senin durumundayken bazen laroxyl denen ilaçtan kullanıyorum bebekler gibi uyuyorum.tabi önce doktora falan danış.

ben de boyleyim. uyuma. nolcak. sınavlar bitince uyursun.

senin gecen ve gündüzün karışmış arkadaşım. ben de öyle olmuştum. öğlen yatıp akşam kalkıyordum, sonra 24 saat hiç yatmadım, saat akşam 12 yi gösterince girdim yatağa ve pc yi açık bırakıp sabah 8 e hard rock müzik çalması için ayarladım. sen de böyle yap en geç 1 de yatarsın, ama sabah 8 te kesinlikle kalk. bunu iki gün üst üste dene sonra telefonu ayarlayıp kalk sabahları düzelir.

parçayı winampta auto tag yapmayı denedin mi?

led zeppelin - love me olarak tagledi :P

konuyla ilgisiz ama parça süpermiş hacI...

ayrıca bunu seven bunu da sevdi: www.myspace.com

track: ankara

buldum buldum... parçanın melodik kısmı "the knife" - "pass this on" un tıpkısının aynısı. belki bu bilgi sana biraz yardımcı olur!

evet! evet! melodisi aynı, şimdi remixlerine bakıyordum ama sanırım adını değiştirerek mixlemişler, pass this on diye geçmeyebilir şarkının adı...

bu arada evren ulusoy sen misin? ankara güzelmiş, progressive house gibi

aynen prograssive house ve metalic mouse... evren ulusoy ben değilim bizim bi arkadaş???

(soru işaretiyle gizem yaratan skindirik süper kahraman...)

Carnival - Is Not Over Yet (Jose Spinnin' Full-On Tribal Mix)

noktaaaaaaa... :)

haklarinda genel olarak guzel seyler okumadim. cok ilkel bence o aletler. altyazi, destekledigi formatlar vs her seyi falsolu.

bir de soyle bir sey var belki ilginizi ceker (bkz: popcorn hour) son donemde en dikkat cekici alet bu diyebilirim. kendi uzerinde hdd'si olmadigini belirteyim. lcd tvniz veya plazmaniz varsa boyle bir sey dusunmelisiniz.

yok benim lcd tv'im yok uzunca bir surede alamam herhalde diyorsaniz o zaman laptop veya htpc dusunebilirsiniz.

bir de western digital'in media tank'i var. onun ozellikleri smart media 'ya bakarak cok daha iyi ama onu da pek tavsiye etmem acikcasi. gelecegi yok o aletlerin.

Dün Western Digital HD TV Media Player siparişi verdim netten. Uzun süre araştırdım en mantıklısı bu geldi. Her türlü dosya formatını desteklemesi süper. Mkv ve blueray ripleri oynatabilen playerlar bir elin parmaklarını geçmez ve fiyatları çok pahalı. Bunu 99$ a görünce aldım hemen. 1080p çıkışı falan da var. Altyazı boyutu ayarlanıyor o da iyi. Türkçe karakterlerde sorun çıkarıyormuş ama zannımca ürün yasal olarak Türkiye'de satışa sunulunca (20 ocak diyorlar) onun da çaresine bakarlar. İlk firmware update'inde bir dünya yenilik gelmiş. Yunanca,rusca altyazı dilleri falan eklenmiş. Türkçe de yakındır. Ha bir de dijital ses çözücünüz yoksa (direkt tvden alıyorsanız sesi) DTS kodlu filmlerde ses alamazsınız. DTS çözücüsü yok içinde.

Laptopa sürekli bağlı kalan hdd nin ömrü elbet normalden daha kısa olur. Downloadlar tamamlandıkça kopyalayıverin arada.

neronas'in yaptigini yapiniz.

bir alternatif'te philips'in usb 2.0 portlu divx calarlari var, onlara external hdd bagliyorsunuz okuyor divx calar.

download konusunda bir sorun olmasi sacma olur. normalde download yaptigin zaman bilgisayarin hdd sine kaydediyor direk. olsaydi bilgisayarinin hdd si giderdi basta. benim wardi 500 gb external. downloadlari direk oraya yapardim, kapatmazdimda. bir gece ansizin gitti ama sanirim yere dusurmustum bikackere ondan dolayi gitti.

hiçbir şey bulamazsan üzerinde çıkış yazan bir kapı kullanabilirsin.

bir karikatür olabilir cercevelenmis.

karikatur de su sekilde,

sadece patronun eli gozukuyor. ust kadrajda da bir puro belki. kolda altın bir bilezik, parmakta bir yüzük. ikisi de parliyor. bu elinin isaret parmagi tuslara dogru gidiyor asagidaki. basilma ihtimali olan her tus, bir isciyi temsil ediyor.

4 kisiden olusan bir ofis icin temsili igrenc cizim su sekildedir
img123.imageshack.us

(evet bu saatte isim yoktu bunla ugrastim :)

ingilizce de "fire" kelimesinin "kovmak" gibi bi anlamı var yanlış bilmiyorsam. bu kelimenin ilk anlamına da vurgu yapan ateş/yangın içinde şeytanı çağırıştıran patron, karşısında diz çökmüş yalvaran çalışan figürü ve altına ingilizce ünlem cümleciği: "dont fire me!" yazsan..

tabi figürleri biraz abartılı karikatürize edersen bence tutar bu.
edit: çalışan figürünü de zebaniye benzetebilirsin mesela :)

anca bu kadar çıkıyor..

"Burası Türkiye" yazılı bir kart. Altında toplam işsiz sayısı ve çalışanın yerini doldurabilecek potansiyel kişi sayısı.

(bkz: dış kapının mandalı)
(bkz: çöpe dayanarak sıçmak)

- O pozisyon için insan kaynaklarına gelen iş başvurularını ve bazı iddialı aday cv'lerini şirketin ilgi gördüğünü anlatmak kisvesi altında görünür bir panoya asmak. Pano kısmı geliştirebilir.

yazdım ama çıkmamış galiba tekrar yazıyorum.

"08 0cak 2008'den beri işten çıkarılan insan sayı: 234234" sayı kısmı ışıklı tabela olacak gerçek rakamlarla senkronize olarak paso artacak. nasıl olsa toplam istihdam artsa bile birileri sürekli işten atılacağı için sürekli artacak, korku verecek. nihahaha

hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum, kafamı açtınız.

bir sayaç yapabilirsin. bunu çalışanın bilgisayarında otomatik her gün açılan bir sayaç şeklinde. bu gün iş yerinde 784. gününüz. bu gün itibari ile işten ayrılırsanız şu kadar kıdem tazminatına şu kadar ihbar tazminatına hak kazanıyorsunuz. bu parayı kullanmak için tıklayınız ( yada istifa ediniz şeklinde). hatta gıcıklığına teşvik etmek için bu para ile yapabilecekleriniz listesi de oluşturulabilir.

merterden ucuza giyim ürünlerini alıp başka noktalarda satabilirsiniz mesela.

(bkz: #2713070)

eğer tanıdık bir kreş varsa, çocuk teslimi olabilir.. yani normalde aileler kendisi alır, o yaşta bebeyi servise vermezler.. ama bir sebepten çocuğu alamayacak ebeveyn, kreşin referans olduğu güvenilebilir bir şöförü tercih edebilir.. maliyeti de arabana alacağın çocuk koltuğu kadar olur.. zorlama bir iş oldu ama anca =)

Seyahat acentalarıyla anlaşıp havaalanı transferleri yapabilirsiniz.

korsan taksi karlı olabilir ama ne kadar legal sen karar ver.

bazı devlet kurumları şirketlerle anlaşırlar araba kiralarlar araba satın almaktan dahaa ucuza geldiği için.bu araç kiralayan şirketlere başvurabilirsiniz, mesela TEİAŞ,(araç kiralayan şirketin adını bilmiyorum )bu şekilde araç kiralıyor firma ile anlaşıp.siz de firma ile anlaşarak arabanızla şöförlük yapabilirsiniz.0216 521 5800 dan idari işlerden birisi ile konusup derdinizi anlatabilirsiniz onlar size firmanın adını soylerler,ben hatırlayamadım şimdi.

BBC nin sitesini bi kurcalayın. BBC learning di galiba bölümün adı. Çok güzel ingilizce dersleri ve diyaloglar var podcast şeklinde. mp3 olarak indirilebilir.

www.filitsata.com

burda olması lazım, hazırlıktayken sık kullanılanlara ekledigim 1 2 site vardı. aklımda bi bu kalmıs.

www.teachingenglish.org.uk

burda da var ama kolay gelebilir
ben filmeleri ses dosyalarına çeviren programları kullanıp onları dinlemeni tavsiye ederim.
bazı filmler bunun için çok güzel gidebilir, arada müzikler, yer yer diyaloglar filan...

iTunes'in podcasts kismina git, NPR diye arat. Bu podcastlerin ingilizcesi iyidir. Aralarindan konusu ilgini ceken birkac tane bulursun buyuk ihtimalle.

bbc nin radyo programları podcast olacak veriliyor. hem dinleyip hem ögrenmek icin pek güzel.

www.bbc.co.uk

www.voa.com burada special english diye bir link var çok yararlı listening için aynı zamanda çıktısını alabilirsin makalelerin haberlerin hem de mp3 olarak indirebilirsin.

bbc'ye bir oy da benden.
iTunes üzerinden ulaşılabiliyor.

manonflier voanews.com demek istedin galba :)
voa.com da başka bi şirket var bende diyorum burda ne işi var special english in:)

british council'in sitesinde de olması gerekir.

@electromaniac evet ya voanews olacaktı biliyordum ama aynıdır başka firma yoktur sanmıştım saol duzeltme için, voice of america cidden guzel bir kaynak.

Patateste marka deyince aklima iki cesit geliyor:
1- Belli bir patates turunun taninmasi
2- Belli bir ureticinin taninmasi

1. sekil patatesin bol oldugu Amerika'da mevcut. Pure yapmak icin baska, kizartmak icin baska tur patates aliyorsunuz. Idaho eyaleti patatesleriyle unlu mesela (ya da oranin patatesleri biliniyor diyelim).

2. sekil daha zor. Patatesler cok guzel, cok taze, ekstra vitaminli falan olacak sekilde uretebilirseniz bu sekilde tanitip marka olabilirsiniz.

başına bi isim eklenebilir...
kardeşler patates gibi !
peynir de falan örnekleri var bunun.

yada kızartmalık patates dye satılıo pazarlarda bunun gibi bişi yada buda olabilir.

önce bir usp bulacağız patatesimize. unique selling proposition diyor gavurlar. türkçesi temel satış vaadi. yani bu patatesi biz ne diye satacağız ki müşteriler yandaki tezgaha değil de bizim tezgaha gelip daha fazla para verecekler Allahın patatesine. bunu bulduktan sonra marka uydurmak kolay. bunla başlamak lazım önce.

@wpi
2. şekilde yapılabilir, extra karbonhidratlı veya light patates:)

@kaktus1512
Kardeşler Patatesi özel kılan ürün olacağı için, işte o üründeki farklılaşmayı soruyorum;)

trocero'nun yolundan gideceksiniz. Ama onu yapmadan önce kendinize bir hedef pazar seçecek, bu hedef pazarı inceleyecek, ve bu herifler için geçerli USP nedir onu tespit edeceksiniz. Ardından bu USP'yi ön plana çıkaran bir konumlandırma stratejisi (positioning) belirleyecek, pazarlama karmanızın (4P) her bir öğesini, bu konumlandırma etrafında şekillendireceksiniz. Bu karmanın bileşiminden de bir marka kimliği çıkacak ortaya (Brand identity). Ha o zaman, bu marka kimliğini yansıtan marka elemanları hazırlamaya başlayabilirsiniz, logusuydu, adıydı falan filan.

Patatese isim verince marka olunacağını sanan varsa önce biraz pazarlama okumalarını tavsiye ederim. Sonra sormayız, bu topraklardan niye dünya markası çıkmıyor diye.

Ha bir de: farklılaşmayı illa ürünün kendisinde yapmak zorunda değilsiniz, paketinde, dağıtımında vb. de farklılaşabilir bir ürün. Fikir versin diye araştırın (bkz: pet rock)

(bkz: doydos)

@sui
ne güzel anlatmışsın ama bu kadar profesyonel çalışacak vaktim yok:)

(bkz: irlanda daki buyuk patates kitligi) fikir verebilir, bir dönem ırlandalılar bu besin sayesinde hayatta kalıyorlarmış adeta. yokluğu fena bozgun olmuş.

patates deyince aklima burger king ve mcdonalds falan geliyor, tabi patates kizartmasi oluyor burda:) onlarin yanina gelebilirsen veya onune gecebilirsen marka olursun

ismini "matates" koyarsın, yanına da kopiraytın ufak c'sini eklersin. sonra da matates bu, bambaşka patates diye slogan neyin yazarsın. al sana marka.

@thechosenone
ehuehue:D
hadi jenerik ismi değiştirdik, patatesin kimyasını nasıl değiştireceğiz. Sonra tüketiciler kızmasın ben bambaşka patates diye aldım bildiğin patates çıktı bu diye.

patateslerin kabuklarını gıda boyasıyla maviye boya. atıyorum yeni zelanda patatesi diye sat. alan çok olur bahse bile girerim

Kalburüstü, eli yüzü düzgün patatesler üretmek lazım önce (tadı mühim değil). Sonra bunları nişasta oranı düşürülmüş, dolayısıyla az karbonhidratlı ve çok az yağ çeken patatesler diye pazarlayabilirsin. Adını da patatiz koyarsın. Hem sağlıklı hem dayanıklı diye satarsın. Kimse de çıkıp bunun nişasta oranı aynı, yağ çekmesi de demez. Derlerse de, kullanıcı hatası, yanlış sıcaklıkta saklanmıştır, yağ çirkindir, saylanmaz diye osuruktan sebepler sunarsın.

@neronas
tebrik ederim güzel bi nokta yakaladın, piyasada bir çok hormonlu, pörtlemiş patates var, bilinçli halkımıza hitaben bi farklılaşmaya gidebiliriz.

sloganımızda şu: Bizim patatesimizin eli yüzü düzgün ya sizinkinin :D

@paketinsonundakiğrençekirdek
kimyasını değil ama şeklini değiştirmek mümkün olabilir. japonların küp karpuzlarını hatırlarsın umarım. yanılmıyorsam büyütürken bir küpün içinde olduklarından şekilleri değişiyordu. küp şeklindeki patates eminim fark yaratacaktır. bu arada reklam guruları varmıs cevap veren, ben bol keseden sallıyordum. trocero ve sui'ye selam ederim.

google: La Bonnotte

hd-bits.ro, bit-hdtv, scenehd, hdsource.biz

hiçbiri üye almıyor malesef. :(

uzuun yıllardır giyip eskitemediğim scooter botlar hiç kaymıyor değilse de, epey sağlam basıyorlar yere. kendileri 4 yıl (ya da daha fazla, ne zaman aldığımı hatırlamıyorum) boyunca eskişehir kışında denenmiş onaylanmışlardır.

her tur bot/ayakkabi altina takilan civi gibi seyler var bi de, onlara da bakabilirsin.

Botlara takılan aparat var kaymaması için. Altı metal dişli. Botun tabanı boyutunda gayet güzel, kullanışlı. Tchibo'da görmüştüm en son kayak konsepti varken. Şimdi olmayabilir ama kayak malzameleri satan yerlerde bulabilirsiniz.

bende caterpillar bot var.
abartisiz 1-1,5kg arasi vardir agirligi. malzeme saglam yani. koca koca di$leri var tabanda. hic sorun ya$amadim $imdiye kadar karda ki$ta buzda camurda falan. damla su gecirmiyor da. opuyorum onu ben.

sadidas var bende. süper kayıyor. kaçınınız.

www.salomonsports.com
botları adidaslarda bulabilirsiniz.

valla ben kinetix kullanıyorum. paşalar gibi giyip çıkıyorum rahat rahat da yürüyorum.

scooter dıyorum hem cok saglam hem su gecırmıyor hemde yerlı malı

ya uzunluk dışında kablonun ömrü il ilettiği görüntü kalitesi fark eder. 17€ olan görüntü iletirken ekranda ince çizgiler tozluluk vb. olabilir. 30 € veya olanda böyle bir ihtimal daha azdır

HDMI 1.0 1.1 1.2 1.3 olarak 4 çeşidi var.
bir BlueRay oyantıcıyı full HD lcd ve trueHD audio reciever a bağlıyacaksan HDMI 1.3 kablon olması lazım.Konektör uçları altın kaplama olursa daha kaliteli ses ve görüntü elde edersin.
Bunların hepsi ayrıca fiyata yansır

benim okuduğum bir yazıda fiyatların aldatmaca olduğu, hdmi veri transferini dijital yaptığından olayın 0 ve 1'lerden ibaret olduğu, o yüzden hiçbir fark etmediği belirtiliyordu.

hdmi ile ilgili yaygın bir yanlış bilinen nokta o altın kaplamanın hiç bir fark yaratmaması. zira aktarılan data dijital. analog değil.

altın kaplama sadece ilerde pas tutmaz. (tuzlu suda filan kullanırsanız diye dedim)

Evet aynı şeyleri ben de okudum, veriler 1lerden 0lardan oluşur dijitaldir hepsi aynıdır diye. Başka bir(kaç) yerde de kablonun kalitesinin iletilen verinin hızı ve kalitesini etkilediğini okudum. HDMI da yüksek oranda veri aktarımı olduğundan kayıpsız veri önemliymiş, kalitesiz kabloda gecikmeler olurmuş ekranda bozuk pikseller belirirmiş falan diyordu. Monster marka kabloların veri aktarım hızı ve frekansı yazıyor üzerlerinde. Ama sadece monsterda böyle. Diğerleri hdmi 1.3 gold plated bilgisiyle 10€ dan 100€ a kadar satılıyor. Standardı nedir bilemiyorum, o yüzden seçim yapamıyorum. monster ben 5birim/saniye veri iletirim deyip 100€ ya kablo satarken 20-30 € luk kablonun kaç birim veri ilettiğini bilemiyorum. İşin standardını bilmiyorum açıkcası. öff. montla sıçıp geleyim iki dakika ben.

ebay'de 99 pence'e satilan kablolar var (99 pence = 1 sterlinin 1 penny asagisi) onlardan tavsiye ederim. ben aldim, tabi dvi2hdmi yerine dvi2dvi yollamislar yanlislikla. kullaniyorum sorunsuz. dvi'da calisiyosa hdmi'da calismamasi icin sebep goremedim.

slash'i ben çok sevmiştim: www.imdb.com

final destination serisi diğerlerine göre daha izlenebilir seviyede. güzel hatta.

gutterballs biraz extreme olmak uzere orneklenebilir..

ben wrong turn de epey gerilmiştim. ilk defa sinemaya tek başıma gidip izlemiş olmamın da etkisi olabilir. bu arada teenslasherlar ı çok sevmesem de sempati duyan biri olarak soruyu çok beğendiğimi de eklemeden geçemeyeceğim. evil dead serisi de külttür izlemediysen izle.
frontiere(s) diye bir film var. bana göre çikolata sana göre teenslasher olabilir. kaçmaz.
long time dead. bu güzel değil, laf olsun diye yazdım. ama bütün klişeler mevcut:Ç

(bkz: cabin fever)

warcraft 3 frozen thorne

(bkz: red alert)

(bkz: quake)

(bkz: audiosurf)

age of empires. (the conquerors)
quake 3 ün demosu her yerde var 45 mb kadar ve demoda 4 haritada multiplayer oynanabiliyor.
starcraft.
diablo 2. (bende bile çalışıyorsa her yerde çalışır diyorum)

(bkz: age of mythology)

worms var worms. süpper olur.

worms, red alert 2, cm veya fm serisindende lig açıp 3 ki$i oynayabilirsiniz.

bomberman

heroes 3 the shadow of death

little fighters 2
gta2

alien vs predator 2

cs'dan sonra dünyanın en iyi multisine sahip. çıkış yılı 2002 falan. kasmaz da. bir deneyin hasta olacaksınız

o nrg leri nero image drive'la açabilirsin. Sanal disk olarak gösterebilirsin yani. Ondan sonra içeriğini bir klasöre kopyalaman lazım. Bu şekilde elinde 3 adet film klasörü oluşacak. Eğer dosyalar divx ise olduğu gibi dvd ye atabilirsin klasörleriyle beraber. Eğer dvdr sa (video_ts klasörü varsa veya .vob uzantılı birkaç dosya varsa) hepsini tek dvd ye atmak için dvd maker programlardan birini kullanıp menü hazırlaman lazım.

içindeki filmler nedir? divx mi *.dat mı?

.NRG uzantili tüm dosyalari bir klasöre cikartip dvd'ye data olarak yazdirip izleyin.

daemon tools la sırayla dvd lerin içindeki dat dosyalarını bilgisayarın içinde bir klasörün içine al, daha sonra 6 dosyayı bir dvdnin içine yaz. (yukarıda da söylenmiş)

"isobuster" isimli bir program var. Google ile bulabilirsiniz. Program normalde ücretli, ama doğru dürüst bir işlev kısıtlaması yok bedava kullanıldığında. Onu indirip image dosyalarını onunla açar, içindekileri istediğiniz bir klasöre çıkartır, yazdırabilirsiniz. Böylece sanal disk yazılımları ile uğraşmayabilirsiniz.

ama dvd playerda yine görmez. cünkü kalıp dosyaları bilgisayar içindir.

siz bütün filmleri tek bir film haline getirmelisiniz video editör ile. menüler koyup filmleri başlıklara ayırabilirsiniz ama müşkil biraz

call of duty 4
gears of war 2
gta 4
left 4 dead

Fps olarak Gears of War 1 ve 2,Bioshock; rpg olarak Fallout 3, Fable 2,Mass Effect; action istiyosan Dmc 4; Xbox live var ise multi olarak en guzeli hala Cod 4 ve Left 4 Dead... Guzel bir ses sistemin varsa Dead Space. Ses efekti ile korkutan film gormustum ama sesle korkutan oyun olarak ilginc bir oyundu. Bir de Gta 4. Kamera sistemi kotu de olsa, her xboxta duzgun calismasa da oynanmali.

"fps ve safi actiondan ibaret olmayan"

haklısın bir anlatım bozukluğuna imzamızı atmışız.fps tarzı oyunları pek sevmiyorum.ama gears of war falan allahın emri oynicaz.senaryosuyla öne çıkan,bol bulmacalı oyunları seviyorum.tomb raider misal.sonuç olarak istemediğim özellikler:fps,sadece vurdu kırdı,araba yarışları.

o zaman mirror's edge tarzı bi şey olabilir

Zeka isteyen puzzle istersen kesinlikle Braid. Xbox live dan demosunu indirip, beğenirsen satın alabilirsin. Xbox live dan edinilebiliyor sadece cd olarak satışı yok. Vereceğin her kuruşa değer, tam bir başyapıt.

Onun dışında,

Prince of persia
Devil may cry 4
Assassins Creed

Evet livedan alabiliyosan Braid tavsiye edilir. Zaten cogu yerde senenin en iyi arcade oyunu secildi. Eger orjinal alacaksan Assasin Creed ve Prince of Persia dusunme derim.2 oyunu da(zaten firma ubisoft) ilk actiginda vay anam serhat bu ne goruntu dersin, aradan 8 saat gectiginde sıkılmaya baslarsın. 2 oyunda kendi icinde tekrar ediyo. DMC 4 ve Fable 2 aradigin ozelliklere uyuyo. Ben sevmemistim ama tomb raider seviyosan Alone in the Dark sevmen de muhtemel...

çizgi roman? olmadı retro comic.

bu vesileyle kaç zamandır merak ettiğim şeyi de iki kurcalamış bulundum..
images.google.com.tr

Donduğu yerde senin kartın desteklemediği bir efekt devreye giriyor olabilir. Önce ekran kartı driver'ını update edin, sonra oyunun ayarlarından efektleri kısın. Muhtemelen yapmışsınızdır bunları da olmazsa başka çaresi yok. Bende de prey de yapmıştı aynı şeyi. Hiç takılmadan oynuyordum, bir yerde kapı açmam gerektiğinde kilitlenip kalıyordu. Sistem upgradeden başka yapacak birşey yok.

aa kapalı değil mi? cinsiyeti seçene kadar aa olsun, bloom effect olsun (bunda var mıydı emin olamadım şimdi), (aa kapalıysa) hdr olsun hiç bir efekt yok. o efekt devreye girince gpu sçıyordur.

mv2 player yön tuşlarıyla 5sn atlıyor ama dvd oynatıyor mu bilmiyorum. program ücretsiz.

denedim ama oynatmadı...

vlc player işini görebilir

Gom Player her türlü ihtiyacını karşılayacak özelliklere sahip. Şahsen tek geçiyorum.

gom player oynatmıyor mu allasen?

gom player muhteşembır bir programmış, üstelik winamp'taki output pluginlerini de kullanabiliyorum. sağolun!

media player classic. ctrl+sağ(sol) tuş kombinasyonu ile 5 saniye ileri geri yapabilirsin.

kriz var derim. 3 ay bekle derim ucuzlar derim derim derim

full hd dururken hd ready alınmaz da ondan.

al derim sanki hd yayın var

ucuza alıyorsan al (ama dolar 1.55 iken zor), full hd olayına gelirsek daha bir 50 yıl bu ülkeye full hd gelmez, eğer 80 ytl verir blueray alırım dersen ya dsmarthd ya da digiplus alırım onlar yakında fullhd yayına geçerler diye düşünüyorsan geçebilirsin. Normal uydu antenle şimdi izlediğin kanalları fullhd tvde izleyince tv izleme isteğin kalmaz, görüntü çamurlaşıyor ve yanlardan uzuyor (gerçi tüm 16:9larda öyle ama çözünürlüğü yüksek olunca tvnin daha kötü ).

ps3 ün yoksa neden alcaksın derim.

HD yayın olsun ya da olmasın, lcd tv alınmalı. Estetik duruyor bir kere. Ince. Teknik yönünden bakarsak daha 10 sene önce 51 ekran tvlerde video kaset izlerken vay be cam gibi görüntü diyorduk. Birkaç sene sonra illa ki greenray icad edilir, blueray korsan pazara düşer. Hep böyle olmadı mı şimdiye kadar. TV de uzun ömürlü kullanılacağından biraz fazla verip full hd almak daha iyi olur derim ben. Mevcut teknolojiyi değil de geleceği düşünerek cihaz almak en mantıklısı olur.
Bence full hd alın.

10 sene bozulmazsa kullanacağın bir aletten bahsediyoruz. almışken varolan standartların en üstü (en üst modeli demiyorum yayın standartlarında en üst) alırsan o standart zaten ortalama 10 sene egemen kalıyor. mis gibi yeter gider. bluray standartı da 10 sene filan gider tahminim. ps3 vs vs vs hepsi full hd olarak 10 sene en az destek vereceklerdir. ama hd ready için ıh ıh.

her televizyonda yanlara doğru uzama problemi olmuyor. sonylerde 16:9 ve 4:3 gibi seçenekler var. 4:3 yapınca normal televizyon gibi sağa sola uzamadan seyredilebiliyor.

açık

www.google.com.tr

diye aratırsanız çıkar gibi geldi bana?

(git: 49762) surada verdigim cevabi okuyabilirsin. en azindan o konu disariya kapalidir :)

bilgisayarin altinda windowsu seri numarasi olmasi lazim onunla aktiflestirebilirsiniz

__________________spoiler________________
ek bilgi : hastalığı kuşlar mı fareler mi ne bulaştırıyordu hatta. Kadını da alkolle vs yıkayarak
kurtarıyorlardı
__________________________________________

--spoiler--
evet aynen kimlanbu'nun dediği gibi durum. kadını tedavi ediyordu adam, kadın hasta olunca.
filmin başında adam bir köye geliyordu sanırım kendi köyü bütün herkes ölmüş, hatta karga bir ölünün gözünü falan çıkarıyordu böylede iğrenç bir filmdi:), doktorda o sırada ölüyordu bu adama gerekli bilgileri veriyordu ölürken, ne yapması gerektiği gibi.
--spoiler--

(bkz: la peste)?

@annem bana kız bul evlen dedi: yok bu film değil bahsettiğim. başroldeki insan doktor değildi.

Filmi izlemedim, tamamen ismi çağrışım yaptığından dolayı yazıyorum. muhtemelen değildir ama belki: love in the time of cholera

@neronas: evet değil malesef bende izlemedim ama biliyorum o filmi. bahsettiğim film cnbc-e'de gösterilmişti ve sanırım 90'lı yıllara ya da 2000'li yılların başına ait.

le hussard sur le toit olsa gerek? juliette binoche'la olivier martinez var.

@martini: sanırım doğru film, teşekkürler.

eğer acelem yok ben jasperi beklerim diyorsanız bekleyin derim.çünkü bende bekleyeceğim almışken son çıkanı olsun diyorum.her ne kadar 3k riski olsada ne olacağı belli olmaz.şans işi.

nota cevap:volt değerlerinden, çıkış tarihinden ve soketinden anlaşılabiliyor.

pictures.xbox-scene.com
pictures.xbox-scene.com

istanbul'daki atik elektronik doğal olarak falconlar bitmeden getirmeyiz diyor jasperi.yurtdışından bulmak daha kolaydır da türkiyeye gelmesi epey sürecek gibi.lite on'lar da hacklenmiş.heralde fiyatları biraz daha düşürür.

2008 modellerde heatplate var. Bunun yanında microsoft, garantili olsun olmasın 3 yıl boyunca 3k durumunda birebir değiştirme yapıyor. Nette xboxlive dan banlı cihazların bile yenileriyle değiştirildiğini yazanlar var. Eğer kopya oyun oynama kaygınız varsa nisan-2008 ve sonrası üretim xbox360larda yeni nesil lite-on cd sürücü kullanıldığından fw flash yapılamıyor. Lite-on hacklendi dedikleri de spoofing işlemidir. Cd sürücü sökülüp yeni bir sürücüyle değiştirilir, key dosyaları kopyalanır falan filan. hem riskli hem zahmetli hem pahalı bir iştir. Bu da böyle bir bilgi olsun.

yok hayır dvd sürücü değiştirilmiyor yani orjinal lite on makinede kalıyor bu yeni hacklemede.

aman diyim bunu alcağınıza gidin daha ucuza logitech in creative in 2.1 leri var onları alın.
www.hepsiburada.com

kesinlikle creative ya da logitech (ya da bunlara muadil bir markanın)2+1 alın. bu çok şık delikanlı arkadaşımız muhtemelen pek çok benzeri gibi "foss" seslerini çok net verip gerisini önemsemiyordur, markası ve fiyatı da bu konuda fikir verir cinsten. kaldı ki iki subwoofer'ın çok gerçekçi bir fayda sağlaması mümkün değil gibi geldi bana.

sakın almayın. hoparlör işi uzmanlık ister, dandik muadil markalar kurtarmaz. arkadaşların dediği gibi creative ve logitech en iyileri. En olmadı philips alın.

2.2 diye sizi kandirmasin, sub'i ikiye bölüp on kapagini acmis, 2 hoparlor gibi gostermis. gere yok. creative'in 2.1 sistemleri hem daha ucuz hem daha verimlidir.

tamam çok teşekkürler, sanırım paraya kıyıp creative, logitech veya altec lansing 5.1 alacağım, çok teşekkürler herkese!

logitech 2+1 al. fiyatı 100 ün üstünde bişiyler olanından bahsediorm. (creative alma)

eurolines diye bir otobüs firmasi var. frankfurt tan var m bilmiyorum. google'dan filan aratirsaniz sitesi de cikar.

Prag - Viyana arası eurolines çalışır. çok da ucuzdur.
Frankfurt - Bratislava arası ryan air uçuşları var. Bratislava viyana arası karayoluyla yarım saat falan. tren de 10-15€ civarıdır. (www.oebb.at) Hem ryanairin sitesinde "Bratislava (viyana)" şeklinde geçtiğinden sanırım viyanaya shuttle otobüs kaldırıyorlar. Havaalanında otobüslerini görmüştüm çünkü.

viyana-prag arasını otobüsle gitmişliğim var. tren fiyatlarına göre oldukça ekonomikti ben giderken.
aralık sonuna doğru ben de, bir arkadaşımla frankfurt'tan viyana'ya gidicem, açıkçası hala arıyorum ucuz yolunu. ryanair viyana haricinde 4 ayrı avusturya şehrine uçuyor, onlardan birine binip, oradan trenle viyana yapabiliriz diye düşünüyordum en son.

eurolines'ı biliyorum da sanırım her bölgeye farklı olarak çalışan farklı websiteleri var.mesela baltik bölgesine eurolines.ee olarak varken www.bei.cz olarak çalışıyor.ben hep baltik olanının sitesinden arattığım için doğal olarak bulamıyordum:) evet eurolines fiyatları gayet iyi özellikle almanya'nın trenlerine oranla.ben araştırmaya devam edeceğim buldukça yazarım buraya da ki gelecek nesillere yardımcı olalım:)

xbox ms urunu, ps3 sony.. e baska bisi soylemeye gerek yok sanirim.. (evet, onyargiliyim)

oynayacağınız her oyuna 150 milyon verecek paranız varsa ps3 alınız, yok "ben 5 oyuna 600-700 milyon değil de 10-15 milyon vermek istiyorum" derseniz xbox alınız.. ps3 bence de daha iyi ama açıkçası xbox la öyle aşırı derecede farkı yok. üstelik dediğim gibi 150 milyon bir oyuna vereceğime gider 50 oyun indiririm, 50 tane dvd9 a çekerim, gider onları oynarım.benim arkaşım ingiltere den geçen ay aldı gayet memnun. üstelik performans açısından neredeyse hiçbir fark yok. yalnız pes2009 ps3 deki kadar iyi değilmiş xbox da, bir tek o sorun var.. onun dışında lcd tv nin başından kalkmıyor kendisi, iyi ki bunu almışım diyor..

tabiki ps3. bluray player ı yeter zaten almaya..

xbox'ta multiplayer oyun oynamak icin aylik ucret odemek zorunda oldugunuzu biliyor muydunuz?

playstation 3 acik ara onde bana kalirsa. oyunlara 150 ytl verme olayina gelince zaten elinizde en fazla 2-3 oyun bulundurun. onlari oynadiktan veya doyduktan sonra satin/takas edin. sahibinden veya gg da bu tarz takaslik bircok urun var. forumlarda da gorulebiliyor bu tur seyler. neredeyse tum oyunlar bu sekilde dolasim yapiyor.

zaten begendiginiz bir oyunla uzun bir muddet yalniz kalmak isteyeceginiz icin yok efendim 50-100 oyunu oynarsiniz gibi seylere gerek duymazsiniz. ps3 un cogu satis magazasinda 1 oyunla birlikte geldigi dusunulecek olursa sevdiginiz tarzda bir oyun daha almaniz sizi uzunca bir sure idare edecektir.

yok ben cok oyun denerim, cabuk sikilirim diyorsanix xbox dusunebilirsiniz.

ben zaten konsola karşıyım ama alınacaksa da xbox.

herkes elindeki 3 oyunla rahat rahat oynayabilecek durumdaysa, eski oyunlar nereye gidiyor merak ediyorum.

full HD eşşek kadar tv almışsan ps3 almalısın. hiç oyun oynamasan bile bluray için gerekiyor.

ps3 derim. ayni soruyu sanirim 3/4 ay once sormustum ve gidip sonucunda ps3 aldim. cevaplara gore degildi kararim future proof oldugunu dusundugumden ps3 aldim.

ayrica ben de amanin oyunlar pahali, para yetistiremem diyordum ancak hic de oyle degilmis. hele de calisan biriyseniz ve de evliyseniz bir oyunla 1 ay gecirirsiniz. daha paketini acmadigim oyunlarim var benim mesela. (essek kadar full hd almis birine ayda 1 oyuna para vermek de koymaz bence.)

yeterli oyun bulamazsin muhabbeti de yalan. listemde almayi planladigim 10 oyun var. yeterince oyun var piyasada yani, simdiden sayarim almayi planladigim oyunlari burada.

bluray denmis zaten ben de dedim simdi.

goruntusu de şık. siyah böyle. cayır cayır yanıyor.

Xbox 360
+'ları, Oyun çeşitliliği, kopya oyun oynanabilitesi, joypad in rahatlığı, fiyatı.
-'leri, blueray olmaması (kimine göre eksi sayılmayabilir bu), xbox live'da oyun oynamak için ücretli üyelik almak gerekiyor. (ücretsiz silver üyelik ile kafanıza göre dolaşıp msn de muhabbet etmek, skorunuzu upload etmek vs mümkün)

PS3
+'ları, blueray oynatıcısının olması, online oyun oynamak ücretsiz, görüntüsü ve adı.
-'leri, oyunları ve filmleri çok pahalı ve az çeşitli, kopya oyun oynanamıyor (türkiye şartlarında bir oyun için ortalama 150ytl vermek bence çok. yeni çıkan oyunlar daha da pahalı oluyor), joypad'i oyuncak gibi kalıyor xbox ın yanında, cihazın kendisi xbox'ın iki katı fiyatında.


Bunların yanında, çözünürlük vs aynı iki cihazda da. oyun kalitesinde fark yok. Xbox 360'ın ağdaki bilgisayarları görmesi ve içindeki mediaları oynatması güzel (altyazı desteği yok divxlerde. altyazıyı filme gömmek gerek). 500gb harici harddiskimi anında görüp çok hızlı okuması şahane.

Bir şey daha. Ben Xbox almadan önce burada sordum harddisk bağlanıyor mu divx oynatıyor mu diye. hepsine hayır dendi. yine de aldım. gördüm ki hem harddisk bağlanıyor hem de divx izleniyormuş. İnsanların playstation takıntısını anlamış değilim. İkisi de güzel cihaz, birisi herşeyiyle bariz daha ucuz diğeri lüks. bu kadar işte, seçim sizin.

sağolun cemaat. ekonomi göz ardı edildiğinde sanki ps3 ağır basıyor gibi. bi de bu üç kırmızı ışık hikayesi var, ondan da gözüm korktu xbox'ta. makine mortu çekiyor falan diyolar durduk yerde. ayrıca resmi satış falan da olmadığı için garanti olayları da havada xbox'ta herhalde.
yani ne kadar şimdi para mühim değil desem de, ayda 2 oyun alsam nerden baksan 300 kağıt, aynı paraya xbox'ta 30 oyun alabileceğimi bilmek de bi taraftan aklımı çeler. biraz daha düşüneyim ben.

Microsoft 3 kırmızı ışık hatasına karşı 3 yıl sorgusuz sualsiz değiştirme garantisi veriyor(garanti olsun olmasın). Internette Xboxlive dan banlı cihazların bile yenisiyle değiştirildiği yazıyor. Mahkemelerde çok başları ağrıdı herhalde. Aldığın cihazın faturasının olmasına ve yeni tarihli olmasına dikkat edersen (kopya oynayacaksan fw flash'lı olması lazım ayrıca) sorun yaşamazsın. Hem garanti olmasa ne yazar oynadığın 3. kopya oyunda cihazın parası cebinde kalacak zaten. Kırmızı ışık verdiğinde kaldırıp atsan yenisini alsan bile zilyon kere kardasın. (öff çakal esnaflar gibi hissettim kendimi.)