Giriş
(4)

trafik cezası hakkında

steve rogers
edevlette görünmüyorsa ceza alınmadığı anlamına gelir mi? sms ile bilgilendirme var mı trafik cezalarında?
edevlette görünmüyorsa ceza alınmadığı anlamına gelir mi? sms ile bilgilendirme var mı trafik cezalarında?
0
steve rogers
(27.10.25)
E-devlete yansıması zaman alabilir. Olay nedir tam olarak? Ceza yediğini düşünüyorsun ama hiçbir yerde bulamıyor musun?
0
himmet dayi
(27.10.25)
e-devlette görünmüyorsa daha tebliğ edilmemiş demektir.
0
co2s2
(27.10.25)
Eline kağıt gelmeden e-devlette görünmüyor, orada görünmedikçe de ödeyemiyorsun zaten. Bizde şu anda öyle bir durum var.
0
muhayyer divan
(27.10.25)
Ceza üzerinize yazılmış sisteme düşmemiş olabilir. Zaman alabiliyor
0
basond
(28.10.25)
(9)

müziğe başlamak için org

hoot
merhaba millet, hayatımda hiç müzik aletim olmadı desem yeridir. flüt dahil. müzik dersinde müzik öğretmenimiz olmamasından kaynaklı...bundan 4-5 sene önce kızıma 32 tuşlu `casio sa-47` org almıştım. , o zaman yeni doğmuştu yerde emeklerken gidip tuşlarına bassın diye. ben de kendim öğreneyim diye b
merhaba millet,
hayatımda hiç müzik aletim olmadı desem yeridir. flüt dahil. müzik dersinde müzik öğretmenimiz olmamasından kaynaklı...

bundan 4-5 sene önce kızıma 32 tuşlu casio sa-47 org almıştım. , o zaman yeni doğmuştu yerde emeklerken gidip tuşlarına bassın diye.
ben de kendim öğreneyim diye bu orgu öğrenmeye niyet ettim. telefonuma simple piano uygulamasını yükledim ama sağ elimi koyduğum yeri simply piano uygulaması tanımıyor. ses ince kalıyor. octave ayarlaması da yokmuş.

şimdi ben kendime bir org almayı düşünüyorum. biraz zorlansam da simply piano ile yapabilirim gibi geliyor.

simply piano ile öğrenmek için bluetooth ile tablete telefona bağlanabilen ileride kızım öğrenmek isterse onun da işine yarayacak bir şey almak istiyorum ama bütçe olarak da çok açılmak istemiyorum.

sizin tavsiyeniz ne olur?
0
hoot
(27.10.25)
Bizde Casio SA-78, Simply Piano destekli olarak uzun zamandır kullanılıyor.

www.casio.com

Bundan sonrası zaten Kawai KDP75, yani duvar tipi dijital piyano...
0
zaman ilac degil insanlar unutkan
(27.10.25)
Simply Piano'yu verimli kullanabilmek için bluetooth'la bağlanan değil, USB arayüzüyle bağlanan bir cihaz daha iyi olur. Bluetooth'ta gecikme olur ve Simply Piano'da notalar akarken yakalamak imkansıza döner. USB ile bağlarsan piyanodan sıfır ses çıksa da Simply Piano tuş basmalarını algılar ve kulaklıkla çalarken bile notalar algılayabildiği için kimseyi rahatsız etmeden öğrenirsin.

Ancak bundan daha önemli bir noktaya değineceğim. O da tuş hissi. Eğer tırt bir org alırsan piyano gibi çekiç sistemine sahip olmaz. Orgda öğrenip piyanoya geçersen eşekten düşmüşe dönersin. Çünkü epey farklı bir hissi var. O yüzden 88 tuşlu, çekiç aksiyonlu klavyeye sahip dijital piyano öneririm.

Tabii 88 tuşlu, çekiç aksiyonlu klavyeye sahip ürünlerin fiyatları 15 bin TL civarından başlar. Ancak sıfır almaya hiç gerek yok. Sarı site bir heves piyano alıp 2-3 denemeden sonra piyanoyu evinde dekora dönüştüren insanlarla dolu. Sıfırı 15 bin olan ürünü 6-7 bine alırsın rahatlıkla.

Son olarak, piyanonun markası da önemli. En bilinen markalar Kawai, Roland, Casio ve Yamaha. Bunların her birinin farklı özellikleri var. Çok da önemli detaylar değil çoğu. Ancak en önemlisi tuş sertliği birbirinden farklı ürünler. Bunun için de önerim büyük bir müzik markete gidip (Akasya'daki Zuhal dev gibi mesela) oradaki piyanoları deneyerek hangisinde en rahat hissediyorsan o marka/modele yönelmen olur.

edit: Son bir ekleme daha yapacağım. Zuhal'de Kozmos diye bir markanın ürünleri de var. Fiyat olarak yukarıda söylediğim markalara göre daha uygun fiyatlı. Başlangıç olarak iş görür. 88 tuşlu, çekiç aksiyonlu ve USB arayüzüne sahip bir piyanosu var (KHP-164)
+4
himmet dayi
(27.10.25)
SA-78'i benim oğlana 2-3 yaşındayken oyuncak diye almıştım.

casio'nun ct-s1 diye bir modeli var. onu alın.
0
co2s2
(27.10.25)
@himmet dayi benim de hevesim geçer diye onlardan almıyayım diye düşündüm aslında. casio ct-s1 org yeterli olur mu?
www.do-re.com.tr
yoksa
Casio CDP-S110 gibi bir piano mu alayım
www.do-re.com.tr

@zaman ilac degil ve @co2s2 SA-78'i görünce hatırladım, aslında ben de onu almayı düşünmüş, büyük diye almamıştım.

teşekkürler tavsiyeler için

peki yamaha psr e383 nasıl? bir youtube videosunda gördüm, 200 dolar altı en iyi başlangıç orgu diye ama türkiye fiyatı 300 dolar, fiyatları anlamak da gerçekten güç
0
🌸hoot
(27.10.25)
@hoot : yıllarca yamaha kullandım, roland kullandım. en son döndüm dolaştım eve casio piyano aldım. bence casio alın geçin.
0
co2s2
(27.10.25)
piyano ve org cok baska iki enstrüman. tuslu oldugu icin benzer zannediyorsunuz ama org ile piyano calisamazsiniz. tus yapisi ve tepkisi bambaska iki enstrüman. piyano telli perküsyonlu bir alet, yani söyle diyeyim, piyanoda bir tusa bir defa basin ve parmagi basili tutun, ses devam edecektir. orgda bu mümkün degil. ciip diye bir ses verir ve o ses söner.
org size solfej ve teoriyi verebilir, ama piyano teknigi (dokunma, pedallar, ton kontrolü) orgdan direkt ögrenilemez. bazi dijital orglarda piyano voice oluyor ama bana kalirsa asiri sacma cünkü voice evet oluyor ama tus yapisi gene olmuyor ve en basit bir parcayi etüt ederken tus yapisini da calisiyorsunuz.
eger piyano istiyorsaniz, gercekten piyano alin, tercihen elektronik olsun.
+2
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(27.10.25)
Müzik kulağının olduğundan emin olarak bunu konuşuyorsan hiçbir diyeceğim yok, ama emin değilsen önce müzik kulağının olup olmadığını tespit etmek gerekir. Eğer müzik kulağı yoksa her şey boşa gider çünkü, boşa masrafa e çabaya girmeyesin.
0
muhayyer divan
(27.10.25)
@konusma_ben_konusuyorum, benim niyetim aslında biraz bu solfej filan öğrenmek. çünkü kızım da kursa gidecek, haftasonu bir okula gittik, bir çok müzik aleti çaldı öğretmen, hangisini beğenirsen ondan başlasın dedi kızıma, ben piyano der diye düşündüm ama kızım keman dedi :)

amacım kızım öğrenirken eşlik edeyim. başlarda eşlik edersem daha destekleyici olur diye düşünüyorum.. tabi içimde istek de var ama piyano olsa da elektronik alacağım çünkü meslek dolayısıyla sık sık tayini çıkan insanlarız, ev taşıyanlar piyanoyu hurdaya çevirebilir
0
🌸hoot
(27.10.25)
tekrar merhaba, casio ctx700 aldım, dün indirime girdi amazonda, piyano alma işini müziği biraz öğrendikten sonra, sarı sitede uygun fiyatlı bir şey bulana kadar erteledim.

burada cevap yazan herkese teşekkürler
0
🌸hoot
(31.10.25)
(7)

29 Ekim için planınız

arbre
Yarın yarım gün ve 29 Ekim için planınız nedir? Sağ olun.
Yarın yarım gün ve 29 Ekim için planınız nedir? Sağ olun.
0
arbre
(27.10.25)
mikahakkinen
(27.10.25)
okul 4 gün tatil, cuma önemli bir sınav var, ona çalışacağım maalesef ;(
0
hold the door
(27.10.25)
hava açık olursa çarşamba biraz yürüyüş yaparım belki.
0
inheritance
(27.10.25)
dogum günüm. daga trekking'e cikicam.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(27.10.25)
2 metrelik Atatürklü Türk bayrağı satın aldım. Mahalledeki malum tipleri gıcık etsin diye balkonuma asıcam.
+3
yurtsuz john
(27.10.25)
Kitaplığımı uzun zamandır temizlemiyorum onunla ve vakit kalırsa balkonumla ilgilenmeyi düşünüyorum, hazır boş vaktim varken belki çam ağacımı da çıkarırım yavaştan. Böyle şeylerle uğraşacağım işte.
0
mutekebbir
(27.10.25)
Yarın ayrı 29 Ekim için ayrı görevim var, ebem laylaylom diyerek gezecek bir süre.
0
muhayyer divan
(27.10.25)
(8)

Omuzdaki sorun ne olabilir

egerbiryolcu
Geçen yıl genel omuz sırt agrilarim için doktora gitmiştim. Film çekildim fibromiyalji teşhisi koydu doktor. Gerçekten sıklıkla durduk yere (ağir kaldirmasam vücudumu yormasam da) şiddetli daha doğrusu hayattan soğutan ağrılar oluyor.Fakat mesela geçen gün markete gittim iki elimde aynı agirliklarda
Geçen yıl genel omuz sırt agrilarim için doktora gitmiştim. Film çekildim fibromiyalji teşhisi koydu doktor. Gerçekten sıklıkla durduk yere (ağir kaldirmasam vücudumu yormasam da) şiddetli daha doğrusu hayattan soğutan ağrılar oluyor.
Fakat mesela geçen gün markete gittim iki elimde aynı agirliklarda poşet tasidim. Şimdi sağ omuzum bastırınca baya aciyor ama sol taraf çok küçük bir alan azıcık ağrı oluyo. Bazen sırt tarafımda da dokununca hissettigim ağrılı bi bolge oluyordu. Bu dokununca bir şey varmış gibi hissedilen ağrılar ağırlık taşımaktan mi fibromiyaljiden mi yoksa daha farklı bir soruna işaret eder mi filmde belli olmaz miydi?

Çok ağır şeyler taşımasam da demek ki ince bir omuz askılı çanta bile belki beni etkiliyor ve anlamsız bulduğum ağrıların sebebi burdaki sorun mudur. Muhtemelen tekrar doktora gideceğim ama benzer durumda olan varsa merak ettim.
0
egerbiryolcu
(26.10.25)
Çok geçmiş olsun.

Röntgen romatolojik kas sorunlarını göstermiyor maalesef. Fibromiyalji ise romatizmal bir sendrom (hastalık olup olmadığının kararını verdiler mi bilemiyorum), bildiğim kadarıyla görüntüleme teknolojileriyle görüntülenen bir şey de değil. Doktorun vücudundaki çeşitli noktalara bası yapıp şikayetlerini değerlendirerek teşhis koyduğu bir şey.

Ben de fibromiyalji teşhisi konmuş biriyim, kendi tecrübem de böyle, ağrımıyor sandığım noktalara doktor hafif basıverince ağrıdan zıplamıştım. Çok saçma sapan yerleri ağrıtan bir sendrom bu. Ne zaman neren ağrır bilemezsin. Durduk yere bir elimin yan tarafının ağrıdığını, bir parmağımın ucunun ağrıdığını bilirim mesela.

Yanlış anlamıyorsam vücuttaki d vitamini ve magnezyum eksikliği fibromiyalji oluşumuna çok etkili oluyor. Ben de d vitamini, magnezyum ve omega 3 beraber kullanıyorum, ayrıca bir de beslenmemdeki şeker ve beyaz un yükünü hiç değilse yarı yarıya azaltınca ağrıların çoğundan kurtuluyorum. Bi denemekten zarar gelmeyeceğini düşünüyorum, balığa alerjiniz yoksa omega 3 ve diğerlerini kullanın derim.
0
muhayyer divan
(26.10.25)
Yatış pozisyonu, yayılarak sağa sola meyilli oturma, sırt omuz boyun kas güçsüzlüğü gibi çok faktör olabilir. Düzenli spor ya da en azından gün içinde yarım saatlik ısınma, açma-germe antremanları kesinlikle iyi gelecektir. Tabi en doğrusu, daha kötüye gidiyorsa başka bir ortopedi uzmanına görünmek
0
lüzumsuz adam
(26.10.25)
@muhayyer divan teşekkür ederim o zaman mr çektirmem gerekebilir. Belki de sadece dediğimiz gibi fibromiyaljidendir. Bazen öyle ağrıyla uyanıyorum ki o günüm zehir oluyo. Şeker ve un nasıl azaltirim bilmiyorum şeker bağımlısıyım diyebilirim;(
0
🌸egerbiryolcu
(26.10.25)
@egerbiryolcu

Şeker evet bağımlılık yapar ve narkoz etkisi olan bir maddedir. İki yüz yıl önce ameliyatlarda hastaların çok yüksek yoğunluklu şeker verilerek uyutulduklarını öğrenmiştim. Şekerli şeyler yediğinde uykun gelir tansiyonun oynar. Aynı şey unlu gıdalar için de geçerli. Yaptığı tek şey vücudu çürütmek, çöp oluşturmak, enerji metabolizmanızı bozmak. Belli bir seviyeden sonrası dümdüz böyle çalışıyor.

Ama beyin plastisite özelliği olan bir şey, kendini niyetler ederek ve bunları tekrar ederek şekerli gıdadan uzaklaştırabilirsin, %80 soğutabilirsin mesela. Bunu ben yaşadığım için söylüyorum, bizim evdeki şeker bağımlılığı ve şeker hastalığını bilen bilir, buna rağmen zaman içinde yaşadığım soğuma açık ve net. Niyetler edip bol bol tekrar et, bilgi edin, oku, bilgi olmayınca zihin ikna olmaz çünkü, bilgi en önemli araç. Oku, her yerden bilgi almaya çalış, kendini anla, metabolizmayı anla... ne yapman gerektiğini daha iyi göreceksin. Doktora da git elbette.
0
muhayyer divan
(26.10.25)
annemde rotator kaf yirtigi olusmus. doktorlarin tani koymasi 20 sene sürdü.
0.8 cm. gectigimiz baharda ameliyat oldu. kadina o agriyi 20 sene cektirdiler. belki 20 tane doktor gezdi bu esnada. bir de ukalalik yapiyordu doktorlar ve fizyoterapistler, kadin kolumun burasi agriyor, kolumu öyle yukari kaldiramiyorum diyor, elini tam olarak agriyan yere koyup gösteriyor, fizyoterapist denen agzimi bozmak istemedigim yasam formu, yok sen bilmiyorsun buranin agrisi o, diye bambaska yerlere ve hic uygulamamasi gereken fizyoterapiyi uyguluyordu. kadin, omzumun burasi agriyor diyor, isaret ediyor, yasam formu kürek kemiginin altina fizyoterapi uyguluyor. hastasini dinleyecek beyni olsa, ben ne yapiyorum amk, derdi bir.
ben artik söylüyorum, mr cektirin, film degil. filmde bir halt gözükmüyor.
cok gecmis olsun.
+1
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(26.10.25)
@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim,
Rotator cuff yırtığı, donuk omuz sendromuna dönüşmeden 20 sene sürer mi? 20 sene de, donuk omuzla idare edilebilir mi konularında benim tereddütüm var. Aralarda doğru tedavilerle sorun çözülüyor da daha sonra tekrar nüks oluşuyorsa bilemem de Bildiğim kadarıyla bir şeylerde bir yanlış anlaşılma var gibi geldi bana.
0
Mirket
(26.10.25)
bir yalis anlasilma yok maalesef. 20 sene tani konulamamis bir hasta var cünkü mr'a gerek yok diyip gönderiyorlardi. donuk omuz sendromu olusmadi. baharda ameliyat olduktan 6 hafta sonra fizyoterapi basladi ve uzun süre fizyoterapi gördü, fizyoterapi bittiginden beri her gün yüzüyor, sikayetleri bitti.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(26.10.25)
geçmiş olsun. çok çok yakın bir arkadaşım nedeniyle muhatap olmuştum bu durumla.

tam anlaşılabilen bir şey olmadığı için yanlış tanı konma ihtimali çok yüksek. yokken var diyebiliyorlar, varken de yok diyebiliyorlar. mümkünse uzmanlığı bu konu olan başka bir doktora daha gidip konuyu teyit etmenizde fayda var gibi.

bir de şekeri, daha doğrusu genel olarak karbonhidratı bu durumunuzdan bağımsız bırakın zaten. hayat kalitenizi inanılmaz yukarı taşırsınız. nasıl yaparsınız bilmiyorum. bekara karı boşamak kolay, ben tatlı zaten sevmiyorum. ekmek de yemiyorum. arada sadece annemlere uğradığımda, annecim kendi elleriyle poğaça, börek, çörek yaptıysa onları yiyorum.
+1
co2s2
(27.10.25)
(17)

Babanızın bir lafı var mı?

michael_knight
Babanızın, size söylediği, aklınızda kalan böyle slogan gibi ibret alınacak hikaye gibi bir lafı var mı?Baba veya anne olsanız sizin lafınız ne olurdu?
Babanızın, size söylediği, aklınızda kalan böyle slogan gibi ibret alınacak hikaye gibi bir lafı var mı?
Baba veya anne olsanız sizin lafınız ne olurdu?
0
michael_knight
(26.10.25)
“Gelir gelmez huzurumuzu kaçırdın” demişti bir kez.
0
mutekebbir
(26.10.25)
"Şimdi taksi tutalım, 250 milyon verelim." Acil veya maddi bir şey istediğinde verdiği sarkastik cevap.
"Dünya üzerinde benden daha çok kitap okuyan kimse yoktur. Dünya'da benden daha bilgili kimse yoktur. Her şeyin en iyisini ben bilirim." Herhangi bir tartışmada sığındığı laflar.
nursuz pç
0
gabe h coud
(26.10.25)
rahmetlinin ısrarla yanlış telaffuz ettiği kelimeler.
çok fazla vardı hepsini yazamam da "barbüke"nin yeri ayrıdır.
+3
late viper
(26.10.25)
Babam: Kırk kere ölç, bir kere biç.
Sırrınızı hanımınız dahil kimseye söylemeyin.
Bu da geçer, her şey geçiyor.
Parasızlığınızı kimseye belli etmeyin, millet durumunuzu hep iyi bilsin. Yoksa yardımcı olmazlar.

Babaannem: Elalemi eşek yapıp üstüne bineceğine it yapıp kendine saldırtıyorsun.

Annem: Evladım hiçbir arkadaşınla yarışma, güreşe tutuşma, gururunu kırma. Kaybeder, gurur yapar. Yüzüne güler, arkandan kin tutar, zarar verir.

Dedem: Kalın ki göresiniz...
Sizin aranıza düşeceğime moskofun (bazen 'urusun' ) eline esir düşeydim... (İstiklâl gazisiydi)

Halam: Her yanlış birer nakış. (Bir yanlış bir nakış)

Ben (Evlatlarıma): En çirkin hakikat en güzel yalandan iyidir.
Güveni hiçbir parayla elde edemezsiniz.
Yitireceğiniz en değerli varlığınız imanınız, gırtlağınıza kadar günaha batsanız bile rabbinizden yüz çevirmeyin.
Merak etmeyenden bir halt olmaz.
+3
yadigar
(26.10.25)
Ne guzel duyuru olmus. Bissuru var denk geldikce not aliyorum farkli olanlari xd

Ama en boyle yasam mottosu tarzinda ve benim yasamima da etkisi olan "kimseye gebe kalamam" sık duyulur ;)
0
abuzer
(26.10.25)
En aklımda kalanı küfürlü buraya yazamam
0
basond
(26.10.25)
En sevdiğim anneanne sözüm: her zaman en önde koşan atın peşinde olacaksın. Siyaset tartışması sırasında söylemişti anlarsınız kimi kastettiğini ahahahahha.


Avkurma bilmeyen köpek kurdu kapıya getirir.
Kurt kocayınca köpeğin maskarası olur.
İmam osurursa cemaat sıçar.
Acıma acınacak hale düşersin.
Kimseye çok yüz verme.
Dayak bulunca kaç, yemek bulunca ye.
Babamın sözleri bunlar daha var da hatırlayamadım şimdi.

Babamdan Tavsiyeler de var,
Her zaman dönüş paranı ayır, geri kalanı harca.
Kakanı yaptıktan sonra bile kontrol et, evden çıkarken her şeyimi kontrol etmem gerektiği için söylenen bir söz.
Bir şeyi sakatlıktan kırdım mesela yanlışlıkla oldu bilerek yapmadım dedim, Bilerek yapmadım deme zaten hiçbir şey bilerek yapılmaz dikkatli ol.

Vs vs aklıma bunlar geldi şimdi

Benim sözlerimse şu:
Maç 90 dakika artı uzatmalar var daha hiçbir şey bitmedi.
Her zaman bir çıkış kapısı vardır. Onu bul.
Her şerde bir hayır vardır.
İnsan doğası kötüdür, herkes kişisel çıkarları peşindedir kimseye güvenme.
Ben iyi bir insan olduğumu söylemem ama kendine ben iyi bir insanım diyen herkesten iyiyimdir.
+1
Hallegadola
(26.10.25)
Babamın küfürü var. Ciğerini .... çocuğu.
Anamında her yerde reklamı var büyük oğlum bahisçi küçük oğlum pavyoncu diye.
Şu an babayım ama nasihat vericek insanın bir yeterliliği ve zorluğu aşması gerektiğini düşünüyorum. Bizim y kuşağı genelde zorlandığında ana baba yardım etti, apartman dairelerine doğduk. Analarımız babalarımız 0 dan geldi onlarınki nasihat bizimki boş laf olur. Şu an bir babayım çocuğuma nasihatım mutlu olacağı ve seveceği işi yapması.
+2
mikahakkinen
(26.10.25)
dedemden: "sıçan sidiğinin bile değirmene faydası vardır."
bizi ufak tefek işleri yapmaya motive ederken kullanırdı.
+2
hrskrs
(26.10.25)
“Kuzular koyunları emer”
Kendisine çocukları tarafından hediye alındığında ya da para maddi bir şey verilmek istendiğinde söyler. Biz vermeliyiz siz değil anlamında.

“Düven öküzünün ağzı bağlanmaz”
İş yaptırdığın insana karşı cimrilik yapma manasında.

Çok eli açık bir insandır kendisi de canım babam.
+1
yenibirgüzelnick
(26.10.25)
''Akıllı hesabını yapana kadar deli suyu geçer.''

Babaannemin lafıdır. Ne zaman tereddütte kalsam uygularım. Pişman etmedi.
+1
yurtsuz john
(26.10.25)
"Gün geçer kin geçer"

Çoğu yerde işime yarıyor.

Benim kendi lafım var, "temizlik olmadan temizlik olmaz" hani kirli malzemeyle kirli yer temizlenmez anlamında. Bunu hem somut hem soyut anlamlarda kullanırım. Ama anne değilim ve olmayacağım 🙂
+1
muhayyer divan
(26.10.25)
kışın araba dinlenmez.

arabadan gelen takır tukur seslerin sebebini düşünüp araştırırken böyle bir şey demişti ve mevzuyu kapatmıştım.
+1
eisberg
(26.10.25)
dik dur dik otur. zamanında dinlemedim şimdi acısını çekiyorum.
0
inheritance
(26.10.25)
hahaha şahane duyuru.

rahmetliyle aramız pek iyi değildi, öyle hayat dersi vermişliği yoktur en azından bilinçli olarak ama bir keresinde "lord musun pezevenk, sen ara" demişti asla unutmuyorum.

lisedeyim, yaz tatili. bilgisayar başında pinekliyordum. hiç huyu değildir ama yanıma gelip niye bilgisayarda oturduğumu, dışarı çıkmadığımı sormuştu. ben de sitem edip "bütün arkadaşlar yazlıkta baba ya, buralarda olan varsa da kimse arayıp gel bir şeyler yapalım demiyor ki" demiştim.

inisiyatif almaktan çekinen bir çocuktum, şimdi bile insanlara rahatsızlık vereceğimi düşünürüm ve kimseye yazıp çizmeyi sevmem ama babamın bu lafı çok hoşuma gitmişti. o yüzden artık bir şey istersem, birileriyle görüşmek istersem vs. karşıdan beklemeyip ben iletişim kurmaya çalışıyorum. olmazsa yine olmaz ama kendim çaba göstermiş oluyorum en azından.

babam bu lafı söyleyene kadar yaptığımda hiçbir yanlışlık görmemiştim bile. bir şeyler olacaksa ben otururken onun gelmesi, beni bulması lazımdı. tek cümleyle hayata bakış açımı değiştirmişti filozof.

bir de favori lafıdır sadece bana değil herkese "analitik düşünemiyosun" diye kızardı. analitik ne demek diye sorsan bilmez.
+1
der meister
(26.10.25)
göt öpmekle ağız kirlenmez :')
+1
since1907
(26.10.25)
$api kaynatsan olur mu seker
cinsine yandigim (sictigim) cinsine ceker
0
cooperr
(26.10.25)
(12)

Sigarayı da bıraktım

sekizdokuzon
Bir compu bir ben, bu ara damping üzerine damping.12 gündür alkol almıyorum, dün gece sigarayı da bıraktım. Bu süreci daha sancısız nasıl atlatırım?Teşekkürler.
Bir compu bir ben, bu ara damping üzerine damping.

12 gündür alkol almıyorum, dün gece sigarayı da bıraktım. Bu süreci daha sancısız nasıl atlatırım?

Teşekkürler.
+7
sekizdokuzon
(25.10.25)
sigaranin ayni zamanda bir dudak aliskanligi oldugunu duymustum bir doktordan. diyordu ki, emme/cekme güdüsünü giderirseniz daha rahat atlatirsiniz bu süreyi. onun icin de $u hedelerle su icilmesini öneriyordu. $u hedeler: s.alicdn.com
canin sigara istedikce bunlarla su ic.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(25.10.25)
Vay, tebrikler
0
kisa
(25.10.25)
Yoksunluk çekmiyor musun?
0
Kahvedesu
(25.10.25)
Yürü. Rahvan yürü, tırıs git, hafif koş, sağlam koş ama o bacaklar çalışsın ve o ter atılsın. Çok fayda göreceksin emin ol. Bir de vücudun uyku saatlerini geri çekerse direnme, o melatonin seni çok çok destekleyecek çünkü.
0
muhayyer divan
(25.10.25)
@Kahvedesu: Yoksunluk çok belirgin değil şu an, o atağı üçüncü gün bekliyorum. Bugün şokta gibiyim ya da akşamdan kalma gibi. Ne olup bittiğini anlamaya çalışıyor içeridekiler.
0
🌸sekizdokuzon
(25.10.25)
O atak geldikçe "yarım saat beklersem geçecek" deyip her canım sigara istediğinde yarım saat oyalana oyalana sigarayı bıraktım ben, on sene oldu.

Sigara istedikçe başka bir şeylerle kendinizi oyalayın, çocuk gibi dikkatinizi dağıtacak bir şey bulun. Yarım saate unutuyorsunuz.
+3
kobuzchu kiz
(25.10.25)
İçine deterjan koyunca baloncuk yapılan oyuncaklar var ya onlar da yardımcı oluyor. Bu şekilde bırakan arkadaşlarım var.
0
Gradient_tabanlı_mor
(25.10.25)
İlk bir kaç gün karanfil çiğnedim ben. Canım sigara çektikçe karanfilli su içtim. 3-5 gün dayanırsan bırakırsın. Nerdeyse 1 sene olacak tek sigara içmedim. Canım çekiyor ama içesim gelmiyor.
0
rodeocu
(25.10.25)
Ben önceki duyurularınız üzerine “keşke sigarayı da bıraksanız” türünden şeyler yazacaktım, hadsizlik gibi geldi, vazgeçtim.

Şimdi bu kararınız üzerine can-ı gönülden yazayım:
Tebrikler!

Hayırlı, daim olsun…
0
yadigar
(25.10.25)
umarım sonsuza kadar sürer
0
Başka
(25.10.25)
Tebrik ederim <3
0
kullanicadi
(25.10.25)
tebrik ederim.
hayırlı olsun.
doğru karar.

daha önceki bıraktım tarzındaki duyurunuza yazmıştım yine yazıyorum "sigaralı ortama girdim, içmiş kadar oldum zaten, bir taneyi içeyim bir şey olmaz" demeyin.
velev ki bir tane içtiniz "zaten orucum bozuldu, battı balık yan gider bir kaç hafta keyif yapayım tekrar bırakırım" demeyin. bu işi zihninizde farklı kapılara sokup "sonsuza kadar içmeyeceğim" demeyin. o zaman daha zor olur. bırakmak bile değil, sadece "içmiyorum" olarak tanımlayın zihninizde.

sigaranın kimyasal bağımlılığı uzun değil, 1-3 gün arasında bir şey. sayısını tam hatırlamıyorum ama günler-aylar değil. 1-2 gün dayanırsanız eğer, bundan sonra canınızın sigara istemesi sadece alışkanlık ve sigaralı anlara özlem. onları da farklı şeylerle değiştirmeniz gerek.
0
biseysorcaktim
(25.10.25)
(18)

Ayrılsak da beraberiz

kendinikertenkelebek
Evliliği anlaşamama ve iletişim sorunları nedeniyle biten bir çiftin, “sevgiliyken daha iyiydik sanki” diyerek boşanarak yollarına sevgililik hayatı yaşamak şartı ile devam etmesi normal mi? Anlaşamayarak boşanan iki kişinin haftada 1-2 bir gün görüşüp, kadının “kendimi kadın gibi hissetmek istiyoru
Evliliği anlaşamama ve iletişim sorunları nedeniyle biten bir çiftin, “sevgiliyken daha iyiydik sanki” diyerek boşanarak yollarına sevgililik hayatı yaşamak şartı ile devam etmesi normal mi? Anlaşamayarak boşanan iki kişinin haftada 1-2 bir gün görüşüp, kadının “kendimi kadın gibi hissetmek istiyorum, şımartılmak istiyorum, gezip tozmak istiyorum. bana bu kadarı da yeter mutlu olmam için” demesi. Erkeğin bunu kabul etmesi…

Ya tabii ki alan razı satan razı pek bir şey kalmıyor geriye ama. Cidden psikolojik açıdan da sağlıklı ilişki açısından da bir gariplik, sorun yok mu? Yani bir tek ben mi anlamakta zorluk çekiyorum bu durumu?

Şöyle güzelinden az açalım bu konuyu istedim. Şimdiden vakit ayıranlara teşekkürler.
0
kendinikertenkelebek
(25.10.25)
Aynı evde kalmayıp sevgili kalmaları normal. Ama arada sevgi aşk olmadan devam ediyorlarsa leş bi ilişki.
-1
luluki
(25.10.25)
Evlilik dediğin sorumluklar pakediyle birlikte geliyor, bu sorumlulukların yürütülememesi karşılıklı ilgiyi ve çekimi düşürmüş

Çift de bu sorumlulukları aradan çıkarıp, herkesin kendi hayatını derleyip topladığı, evleri ayırıp sevgililik moduna dönmüş, gayet güzel bir durum

Edit: arkaşlar niye eksiliyorsunuz herkes bizim standart evlilik pratiklerimizi de standart sevgililik pratiklerimizi uygulamak zorunda değil. İnsanlar kendilerine uygun daha farklı bir ilişkilenme pratiği seçmiş.
-2
grimavi
(25.10.25)
Evliliği anlaşamama ve iletişim sorunları nedeniyle bitiriyorlarsa neden sevgili kalıyorlar? Sevgiliyken de aynı sorunlar devam eder sonuçta. Bu biraz şey gibi olmuş evliyken ensemde boza pişiriyorsun istediğim şeyleri açık açık yapamıyorum sevgili kalalım arada seninle olayım arada başkalarıyla gibi bir şey. @edmond honda'ya katılıyorum açık ilişki yaşamak istemişler gibi.
+5
mermaidd
(25.10.25)
bu ikisini zorlayan sey yetiskin hayati. kadini bilhassa.
yetiskin olamamis iki kisi gibiler daha cok.
+3
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(25.10.25)
yani etrafımda çok fazla boşandık ve sevgili kaldık artık çok daha mutluyuz diyen pek görmüyorum. bunun uzun sürebilecek bir ilişki turu olduğunu da düşünmüyorum çünkü evlilikte yaşanan sorunların bir şekilde tekrar edeceği, insanların tartışmalarına sebebiyet verecektir diye düşünüyorum.
+3
🌸kendinikertenkelebek
(25.10.25)
Evlilikten sevgililiğe geçiş fikri zekâ geriliği belirtisi bence ya. Üremesinler de napıyorlarsa yapsınlar.
+1
arbre
(25.10.25)
kız toksik biri erkekte pasif tencere kapak işte. bir süre böyle devam eder, şımarık sevgili baskasını bulursa pasiften ayrılır yeni sevgilisine hayatı dar eder böyle giderler işte.
+6
koela
(25.10.25)
Duygusal anlamda olgun olmadıklarını düşünmekle beraber tarafların her ikisinin de psikolojik olarak iyi olmadıklarını düşünürüm. Yakın arkadaşı olsam taraflardan herhangi birisinin psikoloğa gitmesini öneririm.
+1
ulukayin
(25.10.25)
son zamanlarda okuduğum en saçma şey.

muhtemelen erkek iktidarsız
+1
Algorix
(25.10.25)
Her ikisi de ' anlaşmalı yedekte kalma' tarafında olmuş olur.
Benzerleriyle işim biterse veya umduğum çıkmazsa arada bunu kullanırım düşüncesi var. Aile kavramı , sorumluluk vs çoğu şeyden uzak şekilde .
+2
diyecevaplandı
(25.10.25)
Elbette bir gariplik var. Bence de var. Evliyken insanların birbirine sevgisini saygısını ilgisini değiştiren şey imza mı oluyor yani anlayamadım. Sorumluluk yokken daha mı bağlılar yani? İstedikleri an başkasıyla birlikte olma yetkisi yok ki ortada, sevgili olmak birbirine bağlı olmaktır, açık ilişki yaşamak değil ki. Çok fazla saçma olmuş.
+1
muhayyer divan
(25.10.25)
Aldatmanın yolunu yapıyor. Grup seks partilerine gider işin sonu.

Edit: Başıma geldi, oradan biliyorum.
0
gabe h coud
(25.10.25)
Okan buruk-Nihan akkuş
0
Hallegadola
(25.10.25)
Kadın kişisi çalışmıyorsa, Babadan yetim maaşı alarak aile bütçesine katkı sağlamayı amaçlıyor olabilir mi?
0
Mirket
(25.10.25)
demek ki evlilik ilişkilerini monotonlaştırmış. nasılsa 7/24 aynı evdeyiz, bakımlı olmaya, dışarı çıkmaya gerek yok diye diye birbirlerine karşı özensiz ve ilgisiz hale gelmişler. nasılsa aynı evdeyiz diye birbirlerine değil başkalarına zaman yaratmışlardır. böyle böyle kopmuşlardır. kendi özel alanları da olmayınca, ev düzeninde de anlaşamadılarsa bu da huzursuzluk yaratmıştır.

sevgili olunca haftada 2 kez görüşürken özenli oluyorsun, heyecanlı oluyorsun. o enerjikliği geri istiyorlardır.

bu kişiler evlenmeden önce aileleriyle mi yaşıyorlardı yalnız mı?
-aileleriyleydilerse: evlenince özgür olacağını sandıklarından aradıklarını bulamamış ve bu durum ilişkilerini bozmuş olabilir.
-yalnızlardıysa: uzun süre yalnız yaşamanın rahatlığını bozunca evi başkasıyla paylaşmak çok zor gelmiş olabilir ve birbirlerine gıcık kapmış olabilirler kendi düzenlerine uyulmayınca.
+2
art cat chocolate
(25.10.25)
@art cat chocolate

peki ne kadar istenilen saglanabilir? ya da ne kadar sürdürülebilir bir ilişki türüdür bu? ya da sağlıklıdır?
0
🌸kendinikertenkelebek
(25.10.25)
@kendinikertenkelebek

hmm...

böyle sorunca bilemedim :d yani...

araları evli oldukları süreçte ne kadar bozuldu acaba? birbirlerine saygı ve ilgileri azaldıysa çok sürmez bence. birbirlerinden sıkılmış olabilirler, yeni kişiler tanımak isteyebilirler. evliliği de tattık bu ilişkiden bir halt olmaz baydı artık diyebilirler.

ilgileri, saygıları ve sevgileri azalmadıysa bu şekilde de devam edebilirler gayet güzel. çocuk da istemiyorlarsa ve ailenin-toplumun lafına da bakmayacaklarsa sorun yok. uzun bir ilişkinin evlilikle sonlanması şart değil.

bence okay. dedikodusu yapılıp gülünüp geçilebilir bir şey tabii çünkü evlenip boşanıp devam etmek garip geliyor kulağa. alışık değiliz bu tarz şeylere. keşke evlenmeden devam etselermiş. bu yüzden evlenmeden önce beraber yaşamayı denemek lazım. şimdi tüm eşe dosta düşmana bir güzel laf vermiş oldular.

kendimden yola çıkayım.

ben 11 yıldır ailemden uzakta bir şehirde, 7 yıldır yalnız yaşıyorum. 2 de kedim var. çok alıştım yalnızlığa. şu anda bir ilişkim var (2 yıllık gibi ama karışık biraz) ve onunla aynı eve çıkmayı hayal etmek bile beni boğuyor. yalnızlığa, sessizliğe, kendi düzenim olmasına çok alıştım. keza o da o şekilde. evlerimiz yakın ve arada bir görüşmek ve evlerde buluşmak daha rahat. aynı eve geçersem ondan soğuyabilirim. huzurum kaçabilir. ben çocuk istemiyorum, o da istemiyor. bu durumda evlilik oldukça gereksiz. düğünden ve diğer tantanalardan da hiç hoşlanmam. hiçbirine ihtiyaç duymuyorum. bu şekilde 2 yıl geçti ve başka sebepten aramız bozulmazsa, aynı evde yaşamıyoruz ve evlenmedik diye aramız hiç bozulmaz. ölene kadar bile sürebilir. bir noktada kira sebepli aynı eve çıkmak olası gözüküyor tabii :d (ülke ekonomisinin ilişkilere etkisi)
0
art cat chocolate
(25.10.25)
ikisi birbirlerini fazla sıkmış, hayatlarına fazla müdahil olmuşlar ve artık toksikleşmişler, sonra da dayanamayıp ayrılmışlar gibime geldi.

ne seninle ne sensiz durumu benim de bildiğim, tanıdığım bir durum.
bazen yakın olunca, mıknatıs gibi fazla yakın olunuluyor ve nefes alamıyor insanlar, uzakta olmayaysa dayanamıyor. sevgili olmak, sevmek ve aynı ev içinde olmak farklı şeyler. özgür yaşarken aynı evde yaşamanın sınır ve sorumluluklarını bilmiyor bazı insanlar. yadırgamıyorum. olgun değiller, büyüyememişler gibi düşünüyorum ben de bu konuda.

ayrıldık ama arkadaş kaldık aşamasına benzer bir şey olmuş bu.
ayrıldık ama arkadaş kaldık'ı bir noktaya kadar anlayabiliyorum ama "boşandık ama sevgiliyiz" biraz farklı bir trend. bunu garipserim.

bana şey gibi geliyor bu; birbirlerinin hayatına çok girmişlerdi, şimdi boşandıklarında fazla boş oldular, yalnız kaldılar, alışkanlıklarından vazgeçemediler ya da geçmek istemediler. o yüzden vites düşürdüler. bu çift belki de "boşanmadan önce evlerimizi ayırıp bir müddet ayrı kalsak, her şeyi bitirmeden önce bir de böyle denesek belki evliliğimizi kurtarırdık" diye düşünüyor olabilirler.
0
biseysorcaktim
(25.10.25)
(7)

500 bin konut projesi

messina123
İnanıyor musunuz?Ne tesadüf ki ilk teslim tarihi tam da seçim zamanıymış :D
İnanıyor musunuz?

Ne tesadüf ki ilk teslim tarihi tam da seçim zamanıymış :D
0
messina123
(24.10.25)
Seçim ne zamanmış?? Yine mi kaçırdım ya.

Ben çok yanlış buluyorum bu projeyi. Şimdiye kadarki yapılarda o kadar dandik işçilikler ve malzemeler kullanıldı ki bunlarda zerre iyi bir şey beklemediğim gibi büyük bir fiyasko olacağından şüphem de yok.
0
muhayyer divan
(24.10.25)
Seçim 2027 değil mi? İlk teslim mart 2027 diye gördüm
0
🌸messina123
(24.10.25)
%100 destekliyorum. umarım daha da fazlasını yapar.

ülkede imara açılmayan bir ton arsa var, umarım hepsi bedava gibi fiyatlara imara açılıp şu evsizlik krizi sona erer. şuan 4 milyon maliyetli bir dairenin maliyetinin %60-70'i arsa bedeli.

devlet elindeki tüm arsaları acilen ev üreitmi için kullanmalı. her yer bomboş duruyor.

yapabilirler mi yapamazlar mı bilmiyorum ama umarım yaparlar. umarım 500bin değil, 5 milyon konut yaparlar. bu ülkede arsanın para etmemesi gerekiyor en kısa zamanda.
-1
tchuck
(24.10.25)
hocam aslında bu yeni değil önce 100 bin konut,daha sonra 2022 de 250 bin konut projesi vardı ben kendim de 250 bin konutta hak sahibiyim evler 2026 da teslim olacak kısmetse. Genelde tarihler tutmuyor ama geç de olsa teslim ediliyor. Bence avantajlı bir kampanya kriterler tutuyorsa başvurun.
0
biravekahve
(24.10.25)
annecağızım çok heveslendi ama benim hiç umudum yok. türkiye'de (hatta dünya genelinde) sistem zengini daha da zenginleştirmek, fakiri oyalamak üzerine kurulu. haberlerde 500 bin konut dediler, 81 il dediler, 100 bin tanesi istanbul'daymış... lol. biz istanbul'da yaşamıyoruz ama büyük bir şehirdeyiz. 80 ile 400 bin konut demek bu. burada 2 milyondan fazla insan yaşıyoruz. kaç konut düşecek?

vatandaşı oyalamaktan, soytarılıktan başka bir şey değil. milyonlarca sefile karşı bir avuç zengin var. bunlar arada yemliyor, garibanların içinde yüzde 5-10'unun yüzü gülüyor belki, sonra aynı tas aynı hamam.

yapılan şeyin sadaka kültüründen farkı yok. sistem değişmediği sürece hiçbir şeyin düzeleceğine inanmıyorum. ev sahibi olabilmek devletin keyfine, kuraya, şansa bağlı bir şey olmamalı. sosyal devlet olmayacağım diyorsan insanlardan çok az vergi alıp kazandığını cebinde tutmasını sağlayacaksın. yok sosyal devlet olacağım diyorsan da vatandaşın temel ihtiyaçlarına çözüm üreteceksin.

kiraların 20-25 bin olduğu yerde ben bir ay çalışıp 20 bin lira kazanayım. sonra bin kişinin içinden iki tanesi ev sahibi olsun diye alkış tutalım. yok ya. hikaye abi. bir bok olmaz. türkiye'de sanki ev yok. zenginler hepsini topladı, sklerinin keyfine göre kira belirleyip vatandaşın kazandığının üstüne konuyorlar. millet kirada oturmaktan zaten kazandığı parayı eve filan da yatıramıyor.

ama halk da eşşoleşşek işte hala sendikayla uğraşıyorlar, akp-chp kavgası yapıyorlar, zenginleri savunuyorlar. bi b*k olmaz bu coğrafyadan. kendini kurtarabilene tebrik edip başarılar diliyorum şahsen, ben sadece etrafımdakiler travma yaşamasın perişan olmasın diye yaşıyorum. evi geçtim külüstür bi arabam olacağına dahi inanmıyorum. olursa onun da motorunu skeyim.
+1
der meister
(24.10.25)
Mesele inanıp inanmamak değil. 2002’den beri Türkiye genelinde 1.7M sosyal konut yapılmış. Bunun 300bini şubat depremi bölgelerinde ve son 2.5 yılda. Bu resmi bir veri. Hatta bizim akrabalardan da bu evlerden son dönemde yapılanlarında oturanlar var hem de azılı bir muhalif olmalarına rağmen. Başvurdular ve çıktı. Öngörülenden 6 ay gecikmeli şekilde yerleşebildiler. Evin kalitesinden gayet memnunlar.

Bu sosyal konut işlerinde aksama-gecikme olsa da nihayetinde anahtar teslim ediliyor. Eğer büyükşehir değilse bu aksama işlerinin olmama ihtimali daha yüksek.

Esasen ideolojik olarak tamamen liberteryen piyasacı ve anarko-kapitalist bir görüşe sahip olsam da bizdeki bu emlak balonu olduğu müddetçe devletin sosyal konut üretimini durmaksızın hatta arttırarak gerçekleştirmesi gerektiğine inanıyorum.
0
ezkaza
(24.10.25)
@ezkaza, abi iyi hoş da türkiye'de şu an ev sahipliği oranı nedir? kiralar ne durumdadır, maaşlar ne durumdadır? kaç insanın maaşının yüzde kaçı kiraya gidiyor? bunları da düşünmek lazım. liberteryen piyasa ve anarko-kapitalist görüş dediğin şey tam olarak buraya getirir işte mevzuyu. denetimsiz ortamda gücü eline alan virüs gibi yayılır ve söz sahibi olur. 2025 yılındayız. savaşta mıyız? çimento mu yok, demir mi yok, inşaat yapacak adam mı yok, arazi mi yok? hepsinden fazla fazla var. millet can çekişiyor. niye? şu anki piyasanın ben fazlasıyla liberteryen ve anarko-kapitalist olduğunu düşünüyorum açıkçası. sermaye sahibi şov yapıyor, emeğini satan köle gibi yaşıyor. böyle bir düzenin her şeyi kontrol eden bir kaymak tabaka oluşturması kaçınılmaz.

dediğim gibi ülkede 50 milyon fakir varsa bunların 500 bin tanesinin şans eseri ev sahibi olması genel tabloyu değiştirmiyor. ben böyle bir plan/proje yok demiyorum zaten. olur. geçmişte de oldu evet. ama yetersiz ve anlamsız. türkiye bugün her vatandaşına başını sokabileceği bir ev sağlayabilecek güçtedir ama siz de haklısınız tabii milletin yatından, katından, içeceği milyonluk şaraptan kısmak olmaz.
+2
der meister
(24.10.25)
(10)

Neden insan iş ve sosyal arkadaşlarıyla yüz göz olmuyor da eşiyle, sevgilisiyle kavga gürültü ediyor? Yüz göz oluyor.

mahmuttt
Anlatmak istediğim işte sosyal arkadaş ortamında empatik dinleyebiliyoruz ama partnerle ilişkide aynı şekilde duygusallaşmadan kişiselleştirmeden savunmacı olmadan olaya yaklaşamıyoruz. Bir şekilde olayı kişiselleştiriyoruz sonra olay tartışma karşılıklı savunmaya dönüyor. Bu neden böyle oluyor? Ayn
Anlatmak istediğim işte sosyal arkadaş ortamında empatik dinleyebiliyoruz ama partnerle ilişkide aynı şekilde duygusallaşmadan kişiselleştirmeden savunmacı olmadan olaya yaklaşamıyoruz.

Bir şekilde olayı kişiselleştiriyoruz sonra olay tartışma karşılıklı savunmaya dönüyor.

Bu neden böyle oluyor?

Aynı ev içinde olmaktan mı, yoksa konuya duygusal taraf olmaktan mı?

Ve bunu hangi bilinçle değiştirebiliriz
0
mahmuttt
(24.10.25)
Beklentilerden ötürü.
+1
osssy
(24.10.25)
diğer insanları aslında iplemiyoruz. dinliyormuş gibi yapıyoruz. yorum yapmamaya çalışıyoruz. yargılamıyoruz. ama yakınlarımıza yapmamız lazım.
0
ground
(24.10.25)
yakın olduğumuz insanlara müdahale etme yönetme kızma bağırma hakkını elimizde görüyoruz. çünkü gidemezler uzaklaşamazlar vs diye.

ama uzak insanlara kötü davranırsak müdahale edersek direkt hayatımızdan kolayca çıkıp gidebilirler bu yüzden daha temkinli yaklaşıyoruz
+3
jelly bear
(24.10.25)
muhtemel bir sebebi de yakınlarımızla organik/kan bağı var. biliyoruz ki ne kadar vurdulu, kırdılı davransak da o bağ hemen kopmayacak, nazımız geçecek, kaprislerimize veya en üst seviyedeki sinirli çıkışlarımıza tolerans gösterecek. ama elin kızı/adamı "sen kim oluyorsun da..." ile başlayan had bildirme veya seni silme aşamasına kolayca geçecek. ne sen, ne de o "gerektiğinde sinirlenme" hakkına tahammül edebilecek...
+3
m e b
(24.10.25)
kavga edecek 1500 kulvarınız eşinizle sevgilinizle:

şu fatura neden ödenmedi? çocuğu okuldan neden sen almıyorsun? akşam neden patlıcan yiyoruz? o kıza neden baktın? bu kim? annene gitmeyelim. maça gidemezsin. çok para harcıyorsun.

iş arkadaşınızla kavga edecek ancak 1 (bir) kulvar var, o kulvar da belli kurallar ile düzenlenmiş olduğu için ve ikinizin de işten atılma korkusu olduğu için çok fazla kavgaya sebebiyet vermiyor.

(iyi ki boşanmışım. yukarıda bir iki sorum yazdım ya, kanım çekildi resmen)
0
co2s2
(24.10.25)
Çok bilmediğin, tanımadığın biri sana bir şey söylediğinde arkasındaki niyeti kestiremediğin için tedbirli yaklaşıyorsun. Savunmaya geçip geçmemek konusunda bir fikrin olamıyor. Çünkü karşıdan gelen yorumun/sorunun ardında başka bir niyet var mı bunu anlayamıyorsun. Çok samimi olduğun, her şeyini bildiğin bir arkadaşın, eşin veya sevgilin bir şey söylediğinde söyleme biçiminden, ses tonundan, ufacık mimiğinden bile ne demek istediğini anlıyorsun (ya da anladığını sanıyorsun) o yüzden ne karşılık vereceğin daha net.

Biri sana bir laf edince gerçekten sana mı laf etti bilemediğin için bilinçaltında "belki de bana laf etmemiştir, kendimizi rezil etmeyelim durduk yere insan içinde" düşüncesi oluşuyor ve tartışmaktan, kavga etmekten geri duruyorsun.
+1
himmet dayi
(24.10.25)
o kadar da umursamıyoruz içten içe ya. ben en yakın arkadaşımın derdini dert edinirim ama iş arkadaşımın derdini dert edinmem mesela. anlık olarak konuşur geçersin. paylaşımın daha az çünkü hem duygusal hem genel olarak. ama aile, sevgili, yakın arkadaşla ortak paydan ve çatışma için cephen çok :)
0
chanandler bong
(24.10.25)
başkalarını olduğu gibi kabul edebiliyorum, çünkü beğenmesem bile bana ne ailesi düşünsün, eşi, çocukları düşünsün diyebilirim.

ama yanımdakiler, ailem eşim beni bağlar ve ben onlarla bir şeyleri düzeltmeleri konusunda kavga edebilirim. çünkü onların yaptığı bir yanlış bana dokunuyor veya kendisine dokunuyor, onları önemsemek zorundayım.

hiç bişey olmasa benim hayatımı etkiliyorsa kavga ederim tabii ki. hiç kavga etmediğim arkadaşımla da uzun süre aynı evde yaşasam onla da kavga edebilirim.

diye düşünüyorum.
0
ananiyimioguz
(24.10.25)
İnsan değer verdiğinden alınır, değer verdiğine kızar kırılır gücenir vs. Ama şu var, en çok evdekilere, en yakınlarına, aile bildiklerine karşı nazik ve hassas olmak gerekiyor, en çok onların kalplerini kırmamaya özen göstermek gerekiyor çünkü zor zamanda kimse yanında olmuyor ailen oluyor. Zor zamanda sana destek olmayı onlar için bir "mecburiyet" hatta "mahkumiyet" haline getirmemek gerekiyor. Bu hem kendine hem onlara saygı ve sevginin bir gereği.

Dışarıdakine daha iyiyiz çünkü ondan zarar gördüğümüzde ona zarar veremeyeceğimizi düşünüyoruz, eller iyisi olmakla kendimizi koruyoruz aslında. Ama içimizde biriken öfkeyi tepkiyi isyanı evdekilere boşaltınca evler ağusu (ağu=zehir) oluyoruz. Bu modeli çok uzun yüzyıllardır babanın anneye olan öfke kusma seanslarından öğrendik, bunun üzerinden yürüdü. Kadınlar doldu taştı, evlilik içi tecavüzdür çünkü bu, sadece şiddet değil tecavüzdür.

Beyin plastisite özelliği olan bir varlık. Değişime uyum sağlar, tam da bu sebeple evrim gerçekleşmiştir. İnsan her şeyi zihninde çözer ve başarır. İstersek bu kalıbı rahatlıkla değiştirebiliriz yani. Adım adım bile olsa kaplumbağa yavaşlığında bile olsa değişim mümkündür.
0
muhayyer divan
(24.10.25)
eşimi umursuyorum çünkü diğerleri figüran.
0
Hallegadola
(24.10.25)
(1)

Midye dolma tüketimi

liberalhippi
Merhabalar midye dolmayı tezgahta hangi koşullarda sıcak ve soğuk şekillerde bekletmek daha doğrudur. Mesela taze pişmiş midyeyi ılık olarak tezgahta bekletmek bakteri oluşumu için iyi olmadığı söylendi. Yani sıcak ya da buzlu bekletmek en doğusu mudur. Sizce en güzeli nasıldır bu işin
Merhabalar midye dolmayı tezgahta hangi koşullarda sıcak ve soğuk şekillerde bekletmek daha doğrudur. Mesela taze pişmiş midyeyi ılık olarak tezgahta bekletmek bakteri oluşumu için iyi olmadığı söylendi. Yani sıcak ya da buzlu bekletmek en doğusu mudur. Sizce en güzeli nasıldır bu işin
0
liberalhippi
(24.10.25)
Midye bakteri ve çeşitli mikroorganizmaları çok bol olması sebebiyle çok alengirli bir gıda. Denizlerin temizlik görevlisi canlılarından. Bu yüzden başka gıdalardan çok daha çabuk ve çok daha fazla bozulabilir. Sıcak veya ılık bulunması bu sebeple çok sakıncalı. Saklamak için ya yiyeceksiniz yahut pişirip (istenen işlemi yapıp) buzdolabında soğuk yerde mümkün olduğu kadar az saklayıp hemen yiyeceksiniz. Yiyin yani. Bir de bir öğrencimden midenin çok dikkatli temizlenmesi gerektiğini, dikkat edilmezse zehirleyeceğini duymuştum ne kadar doğru bilmen.
0
muhayyer divan
(24.10.25)
(5)

ankarada havalar nasıl?

korkut
Palto giysem çok abartı kaçar mı çok soğuk mu oralar?
Palto giysem çok abartı kaçar mı çok soğuk mu oralar?
0
korkut
(23.10.25)
Paltoluk hava yok henüz. Hatta önümüzdeki günlerde bayağı ısınacak gibi gösteriyor hava durumu. İnce bir ceket veya yağmurluk yeterli gibi şimdilik.
0
evrim halkasi
(23.10.25)
gece baya soğuk.
0
jelly bear
(23.10.25)
Nereden geleceksin o önemli, nemli yerden geleceksen donma garantisi veriyorum. Gece buz gibi gündüz bahar havasına yakın. Tedbirini buna göre al.
0
muhayyer divan
(24.10.25)
şu sıralar gece sıcaklığı da çok düşük değil, ben dün gece cam açık yattım ve yatağım camın önünde hemen. ama ankara için giyinme taktiği kat kat giyinmektir. en dışta bir yağmurluk, onun içinde polar, onun içinde gömlek vs. gibi. hava sıcaklığına göre katlardan birini çıkarırsınız işte. ama şu anda palto abartı olur her türlü.
0
shadowfollower
(24.10.25)
@all çok sağolun. şuan hava gayet iyi. boşu boşuna palto getirecektim akşam da odama çekilirim dışarıda o ayazı yaşamaya hiç niyetim yok :)
0
🌸korkut
(24.10.25)
(14)

mizahta ve komidede ifade özgürlüğü

put it in your appropriate place
Bakış açınız ve düşüncesiniz nedir?Benim için ifade özgürlüğü sınırsızdır. Her şaka, espri ve mizah yapılır. Sadece yeri ve mekanı vardır. Müslüman mahallesinde salyangoz satmak gibi bir şey. Gerçi bu durumda ifade özgürlüğü engellenmiş oluyor ama sonuçta salyangoza talep olmaz.Birde mizah ve komedi
Bakış açınız ve düşüncesiniz nedir?

Benim için ifade özgürlüğü sınırsızdır. Her şaka, espri ve mizah yapılır. Sadece yeri ve mekanı vardır. Müslüman mahallesinde salyangoz satmak gibi bir şey. Gerçi bu durumda ifade özgürlüğü engellenmiş oluyor ama sonuçta salyangoza talep olmaz.

Birde mizah ve komedi yaparken amaç dalga geçmek, alay etmek ve küçük düşürmek olmamalıdır. Olduğunda o mizah ve komedi olmuyor, aşağılamak oluyor.
+1
put it in your appropriate place
(23.10.25)
Eylemin bir 'dalga geçme, alay etme, küçük düşürme' mi olduğu, eğer öyle ise tolere edilir dozda mı olduğu konularına bir 'sansür kurulu' mu karar verecek peki?
+4
Mirket
(23.10.25)
insanın ağzından her şey tereddüt etmeden çıkabilmeli ve bu hukuki olarak koruma altında olmalıdır.

bak mesela sen daha sorduğun soruda bile kendinle çelişiyorsun.

bizim bunları kavramamıza daha 200 yıl var.
+5
yurtsuz john
(23.10.25)
@yurtsuz john;

tam olarak çeliştiğim kısım neresi? Anlamak için soruyorum. Müslüman salyangoz ikilem mi? Bundan bağımsız bizim bunları kavramamıza daha 200 yıl var görüşüne hak veriyorum.

@mirket;

sansür kurulu ve benzeri kavramlar asla olmayacak. zira sansür kurulunu kim seçecek? neye göre karar verecek? (bkz: quis custodiet ipsos custodes?)
0
🌸put it in your appropriate place
(23.10.25)
insanların duyguları kaale alınmaksızın her şey her yerde söylenebilmeli. amerika bunun uygulanışına güzel bir örnek. düşünsene istediğin herkese saydırıyorsun ve sabah uyandığında hala işinden atılmamışsın, kelepçelenmemişsin. rüya gibi.

bir de,
"benim için ifade özgürlüğü sınırsızdır"
"ama"
aması yok işte. "sınırsız" ve "ama" aynı yerde olmuyor. "insanları incitmeyecek ölçüde insanlar kendini ifade edebilmeli" diyebilirsiniz, aksi takdirde post-modern bir anlayışta olduğunuz hâlde kendini çağdaş ve ilerici göstermeye çalışan sıradan bir anadolu insanı izlenimi veriyorsunuz.
+2
herzan
(23.10.25)
Bence bu konuda sınır şu, atıyorum biri sizi hiç alakadar etmeyen bir hassasiyet (LGBT) hakkında şaka yaptı ve güldünüz veya sorun etmediniz, o zaman sizin de hassasiyetinize şaka yapılabilir.
+2
olaylar olaylar
(23.10.25)
senin için sınırsız değilmiş.

Ben South Park ile büyüdüm. Orada söylenebilen her şeyin söylenebilmesi ve şakasının yapılabilmesinden yanayım. Küçük düşürmek olmamalı diyorsun da, mesela Saddam şeytan ile gay ilişki yaşıyordu. Bir grup insan için bi lideri küçük düşürmüş sayılabilir. Geçenlerde (izlemedim ama) Trump'ı gömmüşler bayağı. Bu olmamalı mı mesela? Zamanında tacizci rahiplerle aşırı dalga geçmişlerdi. (rahipler, çocuk taciz etmeyeni garipsiyordu) Komple dini aşağılıyor gibi bişey...
+5
nhk ni youkosu
(24.10.25)
İnsanların duyguları kâle alınmaksızın konuşulmamalı. Mizah da seviyeleri olan bir kavram, herkes her mizahı anlamaz, süt bebesine pastırma yedirmenin âlemi yok. Halbuki bu bilerek isteyerek yapılıyorsa orada kötü niyet vardır, kesin ve net. Kaos oluştuğunda suçunu kesinlikle kabul etmez bu kötülüğü yapanlar.

Mizah bir izah çeşididir ve kaliteleri, seviyeleri vardır. Zekâ gibi. Her zekâ ve her kültür her mizahı anlayacak diye bir kaide yoktur. İnsanların hassasiyetlerine saygı göstermemek kavga doğurur. Amaç buysa dilinizin kemiği olmayabilir evet.
-5
muhayyer divan
(24.10.25)
nhk ni youkosu +1

Yazdiklarin birbiriyle celisiyor; Hem ifade ozgurlugu sinirsiz olmali diyorsun hem dalga gecmek, kucuk dusurmek, alay etmek olmaz diyorsun. Herseyin ucu bir yerlere dokunuyor, herseyden birileri rahatsiz oluyor ya da alay edilmis hissediyor...

Gecenlerde bir stand up izliyorum; komedyen seyircilerina arasindaki Stephen Hawking ayarinda bir engelli vatandasa seni buraya kesin engelli otoparkina araclarini parkedebilmek icin getirmislerdir diye girdi olaya :) Hahaha Ne guldum.

Meksikalilarla, Cinlilerle, Anne babasiyla, dogdugu yerle, Hindistanlilarla, engellilerle, sismanlarla, kellerle, genc esi olan yasli erkeklerle... stand uplarda surekli dalga geciliyor .

Stand up'in asil tadi riskli bolgeye girince, bir seylerin ayari kacinca cikiyor. Insanin gozlerinden gulmekten yas getiren anlar hep bunlar.
+6
thetruenorthstrongandfree1
(24.10.25)
Sorun aslında kime göre neye göre sınır.
Misal biri der din kutsalim, sınır. Biri der millet kutsalim sınır, biri der futbol takımım sınır, biri der cinsel tercihim sınır ohooo.

Yani sizin güldüğünüz bir şeye başkası bu soylenmemeli diyebiliyor.
+2
logisticsmanager
(24.10.25)
"her şeyin mizahı olur ama hakaret olmaması lazım" gibi bir ifade ile kanun yapmaya çalışırsanız, şunlara benzeyen bir şey yaşarsınız:

1- her çalışanın sorgusuz sualsiz grev hakkı vardır ancak kamu düzeni, devletin güvenliği gibi sebeplerle, devletin grevleri iptal etme hakkı vardır. kimse grev yapamaz hale gelir.

2- anayasada "herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir" yazıyordur ama devlet kamu düzenini falan öne sürerek hoşuna gitmeyen gösterileri iptal ediyordur.

mizah da böyle olur. devlete yetki verdiğin anda, nasrettin hoca fıkrası bile anlatamaz hale gelirsin.
+5
co2s2
(24.10.25)
Mizahı muğlak belirsiz tanımların içine hapsederseniz o mizah falan olmaz. " Toplumun değer yargılarına zarar veren" gibi bir tanımı her yerde görürsünüz. Kimdir bu toplum, kim belirlemiştir bu değer yargılarını, herkes bu değer yargılarını kabul etmiş midir gibi soruların ise yanıtını hiçbir yerde göremezsiniz.

"İnanmasan da saygı duymalısın" bu cümleyi de duyarsınız, belki siz de aynı fikirdesinizdir. Buradaki sorun "saygı duymalısın" beklentisinin yanlışlığından kaynaklanıyor. Öncelikle inanmadığım şeye neden saygı duyayım? zaten saygı duysam o fikre, görüşe yakın olurdum/inanırdım. Dünyanın düz olduğuna inanan, uçaklardan bizi spreylediklerini düşünen adamın fikrine neden saygı duyayım? Bu fikrin aptalca olduğunu söylediğimde alınıyorsan bu senin problemin?

Evet bu fikirlere saygı duymuyorum ve yeri geldiğinde en ofansif şakaları da yapıyorum. Ama mesela gidip bu fikre sahip insanları yakarak öldürmeye çalışmıyorum, yolda gördüğümde nasıl böyle düşünürsün diyerek saldırmaya, dövmeye çalışmıyorum. Çünkü saygı duyduğum şey, isteyenin istediğine inanma ve söyleme özgürlüğü; fikirlerinin kendisi değil. Ancak beklenen şey kendi fikrini bile söylememen, çeneni kapatıp sanki sen de öyle düşünüyormuş gibi davranman. Üzgünüm ama bunun adı saygı duymak falan değil.
+3
thracia
(24.10.25)
doğru içerikte her şeyin şakası yapılır benim için mahsuru yok. ricky gervais'in bi gösterisinde kanser üzerinden çok güzel açıkladığı bir örnek vardı bununla ilgili onu bulamadım ama şuna sonuna kadar katılıyorum: www.youtube.com
+1
bay b
(24.10.25)
@nhk ni youkosu Ben de gençliğimi South Parkla geçirdim. Haziran 2022ten beri Family Guy izledim Mizaha bakış açıma etkileri çoktur.

@thetruenorthstrongandfree1 Söylediklerinizde dalga konusu göremedim açıkçası. Sanırım dalga geçmek alay etmekle düşündüklerimiz aynı değil. Orada olsaydım ben de gülerdim muhtemelen.

Düşüncelerime gelen eleştirileri hak veriyorum. Sanırım kendimi yanlış ifade etmiş olabilirim. Dalga geçmek, alay etmek ifadeleriyle aklımıza gelenler aynı değil sanırım. Şöyle ifade edeyim; ego tatmini sağlamak ve prim sağlamak amacıyla küçük düşürmeye çalışmaya karşı olduğumu söyleyim.

hassasiyet, değer ve kutsal hakkında yapılan mizahlara ve komedilere güldüğüm çok oldu, oluyor ve olmaya devam edecek. Bundan dolayı benim hassasiyetime, değerime ve kutsalıma yapılan mizahlara ve komedilere de gülüyorum. Başkasına yapılırken iyiydi, bana mı yapılınca mı kötü oldu?!?!?11

Yoksa gelen cevaplardan hemen hemen aynı fikirde olduğumuza kanaat getiriyorum. Her şeyin mizahı vardır.
0
🌸put it in your appropriate place
(24.10.25)
İnsanlar saldırganlıklarını mizah adı altında gizlemediği ya da benzeri kendine yapıldığında "foşik" diye ağlamadığı sürece her konuda mizah yapılabilir. Kişiye yönelik olanlarda ise karşıdaki kişiye doğrudan yapılan mizah, karşıdakine bağlı. Rahatsız oluyorsa uzatmamak lazım ama dolaylı yoldan yapılan için ise sınırlar biraz bulanık.

Örneğin bir arkadaşınızın yüzüne karşı yaptığınız espri onun izin verdiği kadar ağır olacakken, internette yapılan bir paylaşıma ya da internette ünlü olmuş birine yönelik espri sınırları daha esnek olmalıdır. Paylaşım sahibinin sınırları aşılabilir.
0
nawar
(24.10.25)
(9)

Keyif verici maddeler

muhayyer divan
SelamBugün kuaförüm (kız) bir maddeden bahsetti ama bağımlılık yapmıyor zararlı bir madde değil değil. İçince kafa uyuşuyormuş kişi gevşiyormuş vs. Yani bugün sigara ve alkol dahi zararlıyken insanı gevşetip kafa uyuştıran bir ot (ot dedi kız) nasıl zararsız olur onu anlayamadım. Kuaför olduğu için
Selam

Bugün kuaförüm (kız) bir maddeden bahsetti ama bağımlılık yapmıyor zararlı bir madde değil değil. İçince kafa uyuşuyormuş kişi gevşiyormuş vs.

Yani bugün sigara ve alkol dahi zararlıyken insanı gevşetip kafa uyuştıran bir ot (ot dedi kız) nasıl zararsız olur onu anlayamadım. Kuaför olduğu için de kıza soramadım haliyle. Size sorayım, böyle bir şey var mı, hem zararsız be bağımlılık yapmıyor hem de gayet kafa uyuşturup insanı rahatlatıyor falan. Bu bana çok mantıksız geliyor da.
0
muhayyer divan
(22.10.25)
Belki passiflora (çarkıfelek) otundan bahsediyordur. Eczanelerde şurup ya da hap halinde de satılıyor. Sinirleri gevşetiyor, kafada kurmaya vs iyi geliyor ama çoğu insana etki etmediğini okudum bende kullandım sinirlerim yatışsın diye bana da çok etkisi olmadı sadece rahat uyumamı sağladı. Onun haricinde bir şeyse imkansıza yakın yani bağımlılık yapmayan ve kafa uyuşturan bi otun varlığı
-1
mermaidd
(22.10.25)
O*ta da zararsız diyor o kitle. Gerçi şu an piyasada yok paraya satılan maddelerin yanında bu dediğim şey bayağı "zararsız" kalıyor.

Öyle bir madde hiç duymadım. Passiflora vs olabilir ama herkeste etki edecek, bağımlılık yapmayacak ve gevsetecek... Zor.
-1
sekizdokuzon
(22.10.25)
@im gonna mate çayı
0
messina123
(22.10.25)
Keyif verici her maddenin bağımlılık yapma potansiyeli var, eğer psikolojik bağımlılıktan bahsediyorsak.
Zararsızdan kasıt ne, o da önemli. Mesela kola bağımlısı bir insan, şeker tüketiyor; zararlı. Fizyolojik olarak bağımlılık yapmıyorsa da psikolojik bağımlılığı var.

Otun da çok çeşidi var, doğalı var kimyasalı var genetiğiyle oynanmışı var. Fizyolojik bağımlılık kısmı tartışılıyor türüne göre ama psikolojik olarak, eğer seni olduğun moddan bambaşka bir moda çok hızlı ve keskin geçiriyorsa, geçtiğin modu hep korumak için tüketmek istiyorsun. Al sana bağımlılık.

Ama "sosyal içici" olarak ot tüketip bağımlı olmayan çok insan da var.
Bunların bir alt basamağı olup, mod değişimini keskin yapmayıp keyif verdiği söylenen çeşitli otlar var. Snus var avrupada, özünde tütün kesesi. Onun tr muadilleri de var. Güney Amerika'daki örneğinden yukarıda bajsedilmiş.

Sözün özü, nereden baktığına göre değişiyor soruna cevap.
+1
Bruce
(22.10.25)
bahsettiği tür bir şeyin hukuken suç oluşturmaması mümkün değil bence Türkiye sınırları içerisinde.
0
Sadece soruyorum
(22.10.25)
Kuaför ek iş olarak torbacılık yapıyor olabilir mi?
+11
Mirket
(22.10.25)
Mirket +1

Kuafor seni yoklamis.
+3
thetruenorthstrongandfree1
(22.10.25)
yaw ben de kuafor şarap ikram edince havaya giriyordum, neler varmis<33 "ic ya bi sey olmaz"
0
ala09
(22.10.25)
Vay vay vay vay neler dönmüş serhat. Vayargadaş. Herkese teşekkür 🌷🐞
0
🌸muhayyer divan
(22.10.25)
(7)

gümüş almak mantıklı mı? nereden alalım.

mikahakkinen
yatırım için?
yatırım için?
0
mikahakkinen
(21.10.25)
Gümüş ons şu anda gün itibariyle %7,23 düşmüş durumda ve göstergeler düşüşün devam edeceği yönünde. Kısa vade için alınabilir zaman değil gibi duruyor. Uzun vade için diyorsan alınabilir tabi. Fiziki gümüşte alım satım arasındaki makas altındaki gibi değildir çok daha fazladır. Hava ile teması zaman içinde kararmasına neden olur.
Gümüş hesabı açan bir banka veya aracı kurumdan kaydi gümüş almanı veya borsada işlem gören GMSTRf adlı borsa yatırım fonunu öneririm.
0
Mirket
(21.10.25)
2021de 7 lira civarıydı gramı. ufak ufak almıştım. şimdi baktım 2023 ekimde 19 liradan bozmuşum. şu an gramı 70 tl. düz mantıkla uzun vadede kazandırıyor demek ki.
0
elorelia
(22.10.25)
Şu anda fiyat yüksek doğal olarak, öncesinde senin de aklında yokken şimdi almayı düşünüyorsan bil ki çoğunluk böyle düşünüyor, Altına nazaran çıkışı da iniişi de daha serttir gümüşün. Saklama imkanın varsa daima fiziki önceliklidir.
0
kumandanim
(22.10.25)
Kardeşim ve öğretmen sevgilisi yapabildiklerinde ya altın ya da gümüş alıyorlar. Demek ki mantıklı. Gelir çok kısıtlı çünkü.
0
muhayyer divan
(22.10.25)
değil tabii ki de. son dönemde çok fazla arttı.
0
biravekahve
(22.10.25)
Altın ve gümüş türk lirası ile değerlendirirsen çok süper diyebilirsin belki.
Dolar olarak bakarsan 2011 yılında gümüş almış olsaydın aynı değere yeni ulaşıyor olacaktın. Kısacası 14 sene boyunca paran ölü durumda olacaktı.
2020 yılında alsan aynı fiyata gene 2025te gelecekti.
2000 öncesine hiç girmiyorum çünkü orası resmen katliam.
Daha dolar enflasyonu falan katmadik işin içine.

Böyle sağdan soldan duyulan şeylerle girip sonra 2020-2025 arası ya da 2011 2025 arası yaşayıp psikolojik olarak normal olacaksaniz alın. Yok ters dönerse kafayı yiyecekseniz tabiki girmeyin.
www.macrotrends.net
0
logisticsmanager
(22.10.25)
yazın düşükken ben de aldım. ama şu anda düşüşe geçtiği için şu an almak mantıklı değil. yutubdan yorumlarını takip edip en dibe geldiği zaman almak mantıklı. şu an alma bir iki hafta boyunca düşer ve zarar edersin.
0
Sadece soruyorum
(22.10.25)
(8)

Kızılay'ın güncel durumu nedir? Kan bağışı yapalım mı?

brkylmz
Eskiden çokça yapardım, son olaylardan sonra ve bir kaç şahsi gözlemimin ardından iyice midem bulandı ve bırakmıştım kan vermeyi.Yanlış mı yapıyorum? Maddi yardım etmesek de kan vermeye devam mı?
Eskiden çokça yapardım, son olaylardan sonra ve bir kaç şahsi gözlemimin ardından iyice midem bulandı ve bırakmıştım kan vermeyi.

Yanlış mı yapıyorum? Maddi yardım etmesek de kan vermeye devam mı?
+1
brkylmz
(21.10.25)
Kan kesinlikle vermiyorum. Bir daha vereni üçyüz beşyüz üçyüz beşyüz
+1
muhayyer divan
(21.10.25)
Pireye kızıp yorgan yakmayın arkadaşlar.
Kızılaya kızıp muhtaç insanları cezalandırmayın.
0
Mirket
(21.10.25)
aynı hala, bir şey değişmedi
0
deartheodosia
(21.10.25)
mirket'in takıldığı noktaya takılıyorum ben de. bir yandan da birilerinin bu duyguyu sömürüp bir işler çevirmesi canımı sıkıyor.
0
🌸brkylmz
(21.10.25)
Hayrına Ver. Hayır yapmam diyorsan da Bi yakının ihtiyacı olursa senin kan kredinden ücretsiz kullanabilir. Kendç sağlığın için yine ver.
0
luluki
(21.10.25)
tam olarak bilmemekle birlikte bir listede kan grubum yazılmış ve dağılmış sağa sola (sektör içinde)

yılda en az bir kez birisi arayıp "ben bilmem ne firmasından bilmem kim, sizin kan grubunuz sıfır negatifmiş, bizim bilmem kim hastanede, sizin kandan lazım, yardımcı olmanız mümkün müdür?" şeklinde bir şey soruyor. ben de yarı yalan yarı doğru "kan verdikten sonra başım dönüyor, araba kullanamıyorum, araç gönderin aldırın beni, veririm kan" diyorum.

yani yılda en az bir kez kan veriyorum.
0
co2s2
(21.10.25)
Kan veremiyorum. Ama verebilseydim düzenli bağışlardım. Kan insani bir ihtiyaç. Politik olamayacak kadar ciddi bir mesele. Bunu anlayabilmek için umarım kan ihtiyacı duymaz kimse.
0
ezkaza
(21.10.25)
@Mirket ve @brkylmz

Şahsen derdim eskisi gibi hastaya doğrudan kan verememek. Benim kanımı başkasına veriyor ve kime gittiğini bilmiyorum. Yaşamsal sıvımı veriyorsam kime vereceğimi seçmek benim hakkım ve bu hakkın elimden alınması, bir de üstüne bugüne kadar öğrendiğimiz pislikler, bir de bilmediğimiz daha kim bilir niceleri varken ben o kuruma kan bağışlamam, para da bağışlamam, bunları yapanları da açıkçası düşüncesiz bulurum en hafif tabirle.
0
muhayyer divan
(25.10.25)
(11)

Tuvalet kağıdı sifonu çekince gitmiyor

runaway
Bok gidiyor ama tuvalet kağıdı kalıyor. Niye olabilir bu?
Bok gidiyor ama tuvalet kağıdı kalıyor. Niye olabilir bu?
-7
runaway
(20.10.25)
gitmez o, alip cop kutusuna atmalisiniz. okul oncesinde, gitmediyseniz 1. sinifta anlatilir. tuvalet kagidi tuvalete atilmaz, cope atilir.
-23
ahmet oturum cerezi
(20.10.25)
elinle biraz bastır sonra öbür elinle sifona bas vakum etkisi olsun, olmazsa çıkar peçeteyle bebek kundağı yap.
+1
nahtoderfahrung
(20.10.25)
İçeriye itme derim bak apartman senden bilir ha. Tuvalete tuvalet kağıdı atılmaz, ama tuvalete hijyenik ped, bebek bezi falan hiç atılmaz. Bunu bilmeyenler de var sen çok iyisin yine.
-6
muhayyer divan
(20.10.25)
Çünkü diğer arkadaş gibi dibe çökmek yerine yüzeyde takılmayı tercih ediyor. Suya batmayan nesneleri sifon çekerek kolay kolay gönderemezsiniz.
0
mikro patlama
(20.10.25)
Çöpün içi bok dolu tuvalet kağıdi dolacak. Fecii olay bu ya
0
🌸runaway
(20.10.25)
Tuvalet kağıdı bildiğimiz gerçek tuvalet kağıdı ise tabi ki tuvalete atılır. Amerika'da falan yaygın olan kağıt gibi olanlar çöpe atılır. Türkiye'de altyapısı normal bi evdeyseniz gitmesi lazım. Daha çok su döken ayar varsa ona basın. Eski ev, sonradan siteye dönüşmüş normal mahalle ise dikkatli olun. Biraz az tuvalet kağıdı kullanın.
+4
nickini vermek istemeyen uye
(20.10.25)
Bunun kuralını kim koydu bilmiyorum ama bence tuvalet kağıdının yeri tuvalettir. Sifon onu götüremiyorsa sifonun zayıflığı. Tesisat da biraz tuvalet kağıdını halledemiyorsa o da sorunlu. Yeni evlerde en azından daha güçlü yapıyorlardır umarım.
+6
mbond
(20.10.25)
Ustune 2-3 parca daha tuvalet kagidi at, gider. Polemige gerek yok, tuvalet kagidi tuvalete atılır.
+3
duster
(21.10.25)
firmalar kağıt suda eriyecek diye bir ton ar-ge, reklam şu bu yapsın, sonra birileri çıksın çöpe atılır tuvalet kağıdı desin, olacak iş değil vallahi.

hocam su haznesi az kapasiteli ise zor gönderilir, bir de gereğinden fazka kağıt kullanıyorsanız
+1
fatihdr
(21.10.25)
wc fırçası ile kağıtları üstünden bastır bi yandan da sifonu çek. bu şekilde gider ama wc tıkar mı ileride ben de bilmiyorum.
ben de hiç sevmiyorum tuvalet kağıdını çöpe atmayı da maalesef bazı altyapılarda sorun çıkartıyor
0
high hopes of the sozluk
(21.10.25)
Tuvalet kağıdı atmadan önce bir kez çekeceksiniz. Kullandıktan sonra bir kez daha çekeceksiniz. Tesisattta bir sıkıntı yoksa tıkanmadan gitmesi lazım tuvalet kağıdının. Lavabo aç mıdır nedir, o zımbırtıları da deneyebilirsiniz sorun devam ederse.
0
auroraaurora
(21.10.25)
(6)

Instagram istemek

arbre
Bir yerde düzenli olarak karşılaştığım ve beğendiğim bir kız var. Instagram/telefon nasıl isteyebilirim? Şu ilk adım konusunu çözsem gerisi benim için çok kolay. Bu adım bana çok zor geliyor. Ciddi ciddi nerede nasıl tanışıp sevgili oluyorsunuz? Sevgilimin olmamasından sıkıldım. Mantıklı fikirler is
Bir yerde düzenli olarak karşılaştığım ve beğendiğim bir kız var. Instagram/telefon nasıl isteyebilirim? Şu ilk adım konusunu çözsem gerisi benim için çok kolay. Bu adım bana çok zor geliyor. Ciddi ciddi nerede nasıl tanışıp sevgili oluyorsunuz? Sevgilimin olmamasından sıkıldım. Mantıklı fikirler istiyorum. Sağ olun.
-9
arbre
(20.10.25)
hocam sen her gün neden birine aşık oluyosun. hızına yetişmek çok güç.
+17
koela
(20.10.25)
insanlar yüzyüze görüşebilmek için iletişim bilgisi ister sen zaten yüzyüze olduğun biriyle flörtü online a taşımak istiyorsun

Flörtün, sohbetin gerçeği ve heyecanı yüzyüze olur, buradan devam etsene
+8
grimavi
(20.10.25)
Tanımadığın insanlara yaklaşıp instagram istemek Türkiye'de işe yaramaz. Anında sapık olarak etiketlenirsin. Düzenli olarak karşılaşıyorsan önce birkaç kez ayaküstü sohbet edecek ortamı yarat. Ondan sonra tepkisine göre instagram istersin. Nasıl bir ortamda karşılaştığını bilmediğimiz için ne konuşman gerektiğini biz söyleyemeyiz.
+7
synesthesia
(20.10.25)
önce bi yerde kahve içelim mi /yemek yiyelim mi diye sor, onun da niyeti varsa evet der, orda iletişim bilgisi alabilir miyim diyip alırsın. olacağı yoksa da bi gerekçe bulup reddecektir zaten.
+1
beatbox yapan metalci
(20.10.25)
@grimavi çok kafa adamsın ha. +1

@arbre Sen sürekli birilerine yürümeye çalışıyorsun ama sürekli olarak ilk adımda donuyorsun farkında mısın, burada ciddi stres olduğu zaman donar insan (3 tepkiden biri kaçma biri savaşma biri donma). Bence savaşma tepkisine evrilmen lazım, git insani iletişim kur. Evet durduk yere kendini tanıtmak ve onu tanımak istediğini söylemek büyük bir şey ama bu donma işini aşmazsan kuruyup gidersin Allah korusun arbre 😋
+2
muhayyer divan
(20.10.25)
algoritmalara guven @arbre. kzila yeterli siklikta ayni ortamda ayni duzende bulunursan, algortma tanrilari sana kizi onerecektir.
0
taurina
(21.10.25)
(2)

Ankara'da uzun saatler dışarıda çalışmak için mekan önerisi

okinawalı taş kağıt makas ustası
Uzun süredir evden çalışıyorum, her şeyi aynı ortamda yapmak boğmaya başladı. Ankara'da dışarıda laptop ile çalışmak için mekan önerileri arıyorum, kıl kuyruk garsonları olmayan ve darlamayan mekanlar olmalı, ulaşım sorunu yok. öncelik olarak Eryaman>Çayyolu>Kızılay şeklinde.Varsa aktivite tavsiyele
Uzun süredir evden çalışıyorum, her şeyi aynı ortamda yapmak boğmaya başladı. Ankara'da dışarıda laptop ile çalışmak için mekan önerileri arıyorum, kıl kuyruk garsonları olmayan ve darlamayan mekanlar olmalı, ulaşım sorunu yok. öncelik olarak Eryaman>Çayyolu>Kızılay şeklinde.

Varsa aktivite tavsiyelerinizi de alırım, tırmanış evi gibi mesela, fiziksel/sosyal.
0
okinawalı taş kağıt makas ustası
(20.10.25)
Bestekâr Sokakta Cafe De Toee var, Korelee'nin az ilerisinde/gerisinde (nereye doğru yürüdüğüne göre değişir). Orası iyidir.
0
muhayyer divan
(20.10.25)
Work Up Çukurambar
0
kendi helvasını kavuran zombi
(20.10.25)
(41)

Eşimle yaşadığımız son büyük tartışmayı yorumlar mısınız? (Evli ve boşanmışlara soru)

mahmuttt
Sabah uyanıyoruz. Küçük çocuğumuzun keyfi yerinde. Hafta içi çalıştığımız için aile ortamını hafta sonları daha çok yaşıyor çocuk. Eşim (karım) genelde sabahları gergin. çocuğun saçını toplamak istiyor. (Çocuk henüz iki yaşında bu arada). Kuzu gibi gelip önüne oturmuyor tabi. Eşim de kızıyor bağırı
Sabah uyanıyoruz. Küçük çocuğumuzun keyfi yerinde. Hafta içi çalıştığımız için aile ortamını hafta sonları daha çok yaşıyor çocuk.

Eşim (karım) genelde sabahları gergin. çocuğun saçını toplamak istiyor. (Çocuk henüz iki yaşında bu arada). Kuzu gibi gelip önüne oturmuyor tabi. Eşim de kızıyor bağırıyor çocuğa zorla saçına tokat takıyor.

O esnada ben koridordayım çocuk baba diye ağlamaya gözlerinden yaşlar gelmeye başlıyor. Tabi bu yüzlerce kere tekrar eden bir sahne olduğu için, artık benim tepemin tasa atıyor.
Gidiyorum içeri ağzımdan bir küfür kaçıyor dayanamıyorum çünkü sonra çocuğu alıyorum kucağıma o odadan çıkıp koridor tarafına geçiyorum.

Eşimin özellikle son bir aydır bana karşı “yanıma hiç yakışmıyorsun, anasının oğluşu” gibi tahrikkar sözleri de var bu arada.

Bu gibi sözlerinden dolayı dün akşam çok gitmek istediği şehir dışındaki arkadaşına aile ziyaretini yapmayacağız dedim. Çünkü bana bu şekilde saygısız, terbiyesiz konuşan bir insana “hadi gidelim” dediği bir yere gitmek ona “Aferin” deyip ödül vermek gibi geliyor. Katlanamıyorum.

Bunun hazımsızlığı sabah da üzerindeydi diye düşünüyorum bu arada…

Çocukla bu olay yaşanmadan öncesi de var. Yine bu sabah Yalnız yaşayan bir haftadır görüşmediğimiz yaşlı annemle sabah bir kahvaltı yapalım mı diyorum. Çünkü dün cumartesi tüm günü kendi Çekirdek ailemizle beraber keyifli bir şekilde geçirmiştik. Ve tüm haftayı da.

O da bugün kendi ablasına gitmek istiyordu. Tamam diyorum sabah annemle kahvaltı yapalım; öğleden sonra da ablana gideriz.

Sonra dönüp bana diyor ki annen kahvaltı yapmıştır zaten. Ben de o esnada öğrenmek için annemi arıyorum. Sonra bana diyor ki bana sormadan niye arıyorsun. Sonra telefonu kapatıyorum. O esnada annem geri arıyor. Ben de emrivaki yaparak yarım saat sonra seni alacağız diyorum kahvaltı yapacağız. Bu emrivakiyi yapmamın sebebi ise şu. Annemle çekirdek ailemi bir haftada sadece yarım gün bir araya getirmek bana göre bir yaşlıyı sevindirmek iyi bir şey. Çocuk için de bu ortamı görmesi iyi birşey bana göre. Ve eşim maalesef bu konuda ikna edemediğim için buna mecbur kalıyorum.

Sonra biz çocukla beraber hazırız. Onun giyinmesini beklerken diyor ki ben gelmiyorum. Çocuğu da hiçbir yere çıkaramazsın. Sen git annenle ne yapıyorsan yap. “ Annen neden aramıza giriyor” diyor.

Fakat konik olan annem çok nezaketli gariban bir kadın. Asla eşime karşı karşı bir gün bile en ufak bir kaynanalık yaptığı olmamıştır. İşine karıştığı asla yok, aksine sürekli annelik yapıyor. Bu arada çalıştığımız için beş gün çocuğumuza da o bakıyor.

Sonra ben eşime diyorum ki giyin, hazırlan çıkacağız. Bu Sinir krizine giriyor. Sonra ben Yatak odasında kapıyı kapatıp Çocuk görmesin diye, Sert bir şekilde Uyarıyorum. Bağırmamasını hazırlanmasını söylüyorum. Ve kalkıp bana bir tokat atıyor.

Sonra ben de çok ağır ağırıma gittiği için bir tokat atarak karşılık veriyorum. “Sen bana nasıl vurabilirsin” diye.

Sonra izin verdi ben çocuğu aldım ve anneme geçtim. O esnada kendi annesini aradım. Çünkü kendisi benden önce arayıp yanlı bir şekilde olayları anlatacağına çok emindim.

Annesine bu durumları açtım, konuştum. Annem de kadınla gözlemlerini paylaştı. Dedim ki ben bu olaydan sonra o eve hiçbir şey olmamış gibi gidemem ya siz kendisini çağırın evinize, çocukla beraber gelsin konuşun.

Bu durumu kayınpederime de paylaşın. Ya da siz gelin bir hafta burada hem çocuğa bakın hem de bu konuyu konuşun. Terbiye saygı sınırlarını aşırı bir şekilde aşmış durumda çünkü dedim.

Muhtemelen kayınpeder de arka planda dinliyordu.

Sonra kayınvalidem kayınpedere olayı durumu sansürleyerek anlatır diye durumu bütün açıklığıyla mesaj olarak Kayınpedere de yazdım.

Allah rızası için şu olayı lütfen bir yorumlayın. tecrübe deneyimlerinizle bana bir yol haritası çizin lütfen.

Teşekkürler.

İhtiyaç üzerine Ekleme:

annene bağımlısın diyenler için durumu sanırım yeterince anlatamadım biraz daha detaylıca açıklayayım izninizle.

Annem hafta içi sabah çocuğu evimizde teslim alıyor ve biz evden çıkıyoruz. Bu 3-5 dakikalık bir süreç. Sonra eşim eve geliyor ve annem kendi evine geçiyor. Yani hafta içi bir arada bulunduğumuz demeyelim, birbirimizi gördüğümüz toplam süre her gün 3-5 dakika.

Buna ek kadının yanında fiziken başka kimsesi yok. Yakınında olan tek çocuğu benim.

Ben bunlardan bağımsız haftada bir veya 10 günde bir hep beraber bir araya gelelim istiyorum.

Çocuğuma da bana da bunun iyi geldiğini gözlemliyorum çünkü.

Eşime gelince ben normalde bu konuda emrivaki de yapmazdım fakat aynı gün zaten öğleden itibaren kardeşine de ziyarete gidecektik. Annem konu olunca ben gelmiyorum sen git annene vs. dedi. Önceki olaylardan dolayı da bana bir karşıt gelme durumu vardı.

Benim anneme bağımlı bir durumuma gelince.

Hergün ararım, halini hatrını sorarım. Bu bağımlılıktan öte annemin benim nezdimde bir değerinin olması ile ilgili. Çocukluğumdan beri bir anne oğuldan daha çok iyi anlaşan yetişkin arkadaşlarız da.

Ve onun şuan yanında olan tek yetişkin olduğum için bilerek bunu yapıyorum. Bir vefa borcu adına ne denirse densin. Örneğin Allah korusun vefat etse benim dışında onun kapısını tıklatıp yoklayan başka kimse yok.

Biraz daha açıklayıcı olmuştur umarım
0
mahmuttt
(19.10.25)
Kendisini yetiştirememiş sözde iki yetişkin görüyorum. Arada olan gariban cocuga acıdım.
Bu anlattıklarında da ikiniz haksızsınız. İkinizin de ciddi şekilde düşüncesini davranışını değiştirmesi gerekir ama bu saatten sonra ve fiziksel siddet olaylarından sonra bence bu iş öyle veya böyle bitecek gibi görünüyor.
+6
dedeminhirkasi
(19.10.25)
ikiniz de haksızsınız boşanın kurtulun çocuğa da yazık, ayrıca hikayenin seninle ilgili olan taraflarını yumuşatarak ballıyarak anlattığın belli, niye kadın sürekli annen aramıza giriyor muhabbeti yapıyor?
+7
nahtoderfahrung
(19.10.25)
Saygı ve tahammül kalmamış geçmiş olsun.
+2
anon1m
(19.10.25)
Çocuk varken ayrılmayı kesinlikle düşünmeyin. Son çaredir o ve o aşamaya daha çok zaman var.
Ya ikinizin de saydığı bir aile büyüğünün hakemliğine gidin. Ya da bir aile terapisti bulun. İncir çekirdeğini doldurmayacak büyüklükte devasa sorunlarınız var sizin.
Ayrılın diyenler için de bir atasözü geldi aklıma. Bekara karı boşamak kolay gelirmiş.
-10
Mirket
(19.10.25)
selamlar, yaşadığınız bu sorun için üzüldüm ama her ne olursa olsun eşinize tokat atmanız çok yanlış. bunu geçtikten sonra eşinizin geçinmeye niyeti olmadığını, sizin anneninizle kendisini yarıştırdığını düşündüm. bunu sadece sizin söylemlerinize dayanarak söylüyorum karşı taraf ne der ne anlatır bilemem. sonuçta hakim de değilim avukat da ama her ne olursa olsun üzüldüm.
+2
Fodera
(19.10.25)
öncelikle ikiniz de psikiyatriye gitmelisiniz. bunu kardeşim hastasınız vs. diye söylemiyorum, lütfen kötü algılamayın. öncelikle kendinizi ve neyi tetiklediğinizi çözmeniz lazım. bu süreçte de ilaç desteği yardımcınız olur.

anneniz, arkadaşlar şu bu çok gereksiz bir çok yük edinmişsiniz. siz birbirinizle evlisiniz. o şunu dedi bu bunu dedi, yok annemle kahvaltı falan bunlar sadece ikiniz arasındaki ilişkiyi devam ettirirken yük olan noktalar.

merak etmeyin kimseye bir şey olmaz.

ortada çocuk var iki insan olarak o çocuğun sağlıklı büyümesini sağlamanız gerekli.

tokat vs. zaten rezalet bir durumdasınız. bunu kibarca ifade etmenin yolu yok.

ilişki sürdürmek zaten aşırı zor bir durum daha da zorlaştırmayın kendinize. bi antidepresan alın.

başkalarını unutun ilişkinize bakın.

sürekli ben haklıyım o haklı, ondan bunu esirgerim düşüncelerinden sıyrılın. önemi yok.

bizim düşüncemizin de önemi yok.

sakin olun.
+5
gurur
(19.10.25)
kadin tarafi cocugu coktan silah olarak kullanmaya baslamis. cocugu alamazsin, götüremezsin, görüstüremezsin... üstelik cocugun gelisimini, özgüvenini yaralayacak cirkin laflar ediyor, bunu yapmasindaki amac da kocasini yaralamak. babasinin oglu gibi laflari cocugunu ve esini eziklemek icin sarfeden insanlar bence anne baba olmamali.
ayrica cocugun sacindan memnun degilse götürüp kestirsin sacini yani, erkek cocuguymus madem, her sabah toka takip toplamaya calismak, sonra cocugu bu sebeple aglatip huzursuzluk yaratmak nedir?

"ben kadinim, tokat atabilirim ama sen erkeksin, bana tokat atamazsin" diye bir sey yok. fiziksel temasta bulundugunuz an cinsiyetin önemi kalmiyor, her ikisi de aile ici siddet. üstelik küfür de bir siddet formu.

esine misilleme yapmak icin hödük babasina iki yasindaki cocugun odasinda sigara icirten biri bu kadin. diger yanda sizin emrivakiler, haftanin 5 günü gördügünüz annenize haftasonu bile anacim da anacim diye gitmeyi dayatmaniz, problemleri cözmek yerine ödül-ceza gibi cok primitif mekanizmalar kullanmaniz ciddi sorun. kisilik olarak gelisememis iki insan görüyorum. aranizda saygi, tahammül ve sevgi kalmamis. bu artik bir evlilik degil. ailelerin bu cirkinligin icine cekilmesi de bircok acidan sorun. evlendiyseniz ailenizin kicindan düseceksiniz ya da evlenmeyeceksiniz. haftada 6 gün anasiyla görüsen koca da sahiden cekilecek dert degil.
bazen bosanmalar evliliklerden daha cok huzur ve mutluluk getirir. siddetin oldugu bir evlilikte bir saniye bile durmazdim sahsen.

evli ve cocuk sahibi demissiniz, ben bu iki sartin 1.5'una uyuyorum (gebeyim).
+5
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(19.10.25)
Abicim, hani o bosanmalarda cok duydugumuz "Siddetli gecimsizlik" tam olarak budur.
+3
thetruenorthstrongandfree1
(19.10.25)
ikinci evliliğini yapmış er kişiyim. birlikteliğinizde çok temel sıkıntılar olduğu açık, siz de biliyorsunuz zaten belli bir durum bu. ama benim anlamadığım sıkıntı yaşayıp anne babayı aramak nedir? kusura bakmayın ama bu yetişkin ilişkisi değil, nezaketle söylemek istiyorum ama 20 yaşında köy yerinde evlenmiş insanların sahip olduğu gibi bir ilişki mevcut. burdan sağlıklı bir ömür boyu birliktelik, mental olarak sağlıklı bir çocuk çıkması gerçekten çok zor.
+10
awlmi
(19.10.25)
Ben bekarim, sizin gibi medeni cesaret gösteremedim daha,

o cesareti gösterdiginiz saf duygulara dönmeyi denemelisiniz,

kendini yipratan seyleri karsiya anlat, oda sana anlatsin ve ilk günku gibi olamayi istediginizi soyleyin,

Cocuk herseyi gorur,duyar ve sizin hayatiniz, onunda tercihlerini belirler,

eşin stresi kaldiramiyor ve cocugada bunu yansitiyor, akli selim hareket edemiyorsaniz destek almayi deneyin,
ama siz, ana-babasiniz,akli selim olmalisiniz,bencil olamassiniz artik,

Egonuzdan siyrilarak birbirinize dertlerinizi pozitif kelimeler ile anlatmayi deneyin.
0
designer
(19.10.25)
Herkes çok olumsuz şeyler yazmış. Ben de ikinizi de haksız gördüm.

Bence çocuksuz bir kafa dinlemeye ihtiyacınız var. Ayrıca oturup konuşmaya. Gerçek düzgün bir konuşmaya. Hatta ben olsam baya ciddi ve yer yer kötü xor örneklerle konuşurdum. Kavgalarda boşanma lafının geçmesini hiç doğru bulmam ama bazen en kötüsünü de görmek göstermek lazım. Atıyorum adi Özlem. Derdim ki bak Özlem önümüzde iki seçenek var ya bu şiddetli kavgaya devam edeceğiz giderek dozu artacak ve bir şekilde boşanacağız ya da toparlamak için elimizden geleni kalbimizle yapacağız. Ben sana ve çocuğumuza iyi bir eş ve baba olarak elimden geleni yapmak istiyorum. Hayatın yükünü iki kişi omuzlamak istiyorum. belki şuan boşanmak sana iyi bir seçenek gibi görünebilir ilk başta ama işler senin için benim için olacağından daha zor olacak. Bütün evin yükünü market temizlik araba mevzuları herşeyı ama herşeyı tek yapman gerekecek. Ben sadece çocuğumuzla alakalı olan konularda yardımcı olabilirim. Sevgililer gününde ya da doğumgününde romantik bir hediye isteyeceksin ama benden sonra bu sefer cocukla herseyı dengeye oturtman cok daha zor olacak. Bak beni hala seviyorsun ya da sevmiyorsun bilmiyorum. Bazen saygılı cümlelerinden artık benı sevmedıgını hatta nefret DAHİ ettıgınj dusunmeye başladım. Ama ben seni hala seviyorum. Ve ilişkimiz için çabalamak istiyorum. Her zaman ailemizin direği olarak huzurlu yuvamıza seninle ve çocuğumuzla olmak istiyorum. Ama bunun için sadece benim çaba göstermem yetmez. Öncelikle cocugu bir silah olarak kullanmayı bırakman lazım vs vs vs.

Tabi bundan önce bence tokat için öncelikle özür dile. Cidden özür dile ve birkaç gnü daha dişini sık. Alttan al. Ortalık bir durulsun. 1 hafta fln. O şekilde konuş. Şuan eşinde haklı olarak tokatın siniri olduğu için herşey birbirine girecek. Ve ben olsam cidden bu boşanma seçeneğini de önüne koyar başına gelecekleri söylerdim. Ben boşanmış kadınların da aşırı mutlu olduğunu düşünmüyorum. Kadının toplumdaki rolleri çok fazla. İşte çalışıp kariyer inşa ederken bir yandan ev işleri bir yandan çocuktan kaynaklanan iş yükü. O yüzden hayatın yüküne dair bazı şeyleri hatırlatmak iyidir.

Ve bence eşin çok yıpranmış. Hiç bir insan boşanacağım mutsuz olacağım sinir krizleri geçireceğim sinir krizleri geçirteceğim diye evlenmiyor. Herkes sevdiği ve mutlu olmak istediği için evleniyor. Eşin bir şekilde çok yıpranmış. Ev iş çocuk ev iş çocuk bitmeyen bir iş yükü döngüsü. Hayatın yükü çok fazla omuzlarına binmiş. Ve bu yük altında okdr çok ezilmiş ki neyi görse duysa laf sokuyor geçiriyor bağırıyor sinirleniyor.

Bence eşin ciddi bir konuşma süreci sonrası toparlayabilir. Belki kendisine biraz zaman ayıracak birşeyler yapmak iyi gelebilir. Kendisine zaman ayırması derken evde tek kaldığında evi düzenlemesi temizlik yapması fln değil. Direk kendisi için birşeyler yapması.

Ve de tokatın karşılıklı olması birşeyi değiştirmez. Biz türk toplumunda kadın olarak şiddetin ortasında bir cinsiyet olduğumuz için, ben olsam ben de attığım tokada bakmaz sen nasıl bana vurursun bana vurdu fln derdim. Takıldığım tek şey olabilirdi. Ne yazık ki bu kültürel birşey. Yaşarken burda yazabildiğimiz kadar medeni ve olgun olamıyoruz ne yazık ki. O yüzden ilişkini toparlamak istiyorsan sen sana düşenleri yap da, öncelikle tokadın özüründen başlayarak ve uygun bir zamanda konuşup ona da kendisinin düzeltmesi için zaman tanıyarak. Zaten düzelirse düzelecek yoksa bu şekilde gitmez. Sizin de bir yerde kafanız atıp ayrılmak istemeniz muhtemel.
-2
mobydick
(19.10.25)
"Yine bu sabah Yalnız yaşayan bir haftadır görüşmediğimiz yaşlı annemle sabah bir kahvaltı yapalım mı diyorum."

2 yaşındaki çocuğunuza haftada 5 gün bu kadının baktığını da yazmışsınız. Çok merak ediyorum çocuk yaparken böyle mi planladiniz mesela "Ee çocuğa da annem bakar bakıcı parası cepte kalır oh mis" ya da bakıcı tutmaya gücünüz yoksa o zaman neden çocuk yaptınız?

2 yaşındaki çocuğun enerjisine Eşinizin dahi yetemedigini zaten kendiniz de belirtmişsiniz. Peki yaşlı anneniz?

Anlattiklariniz 2 kişinin gecimsizliginin vs dışında çok daha temel problemler barındırıyor aslinda.

Çözüm odaklı bakarsak; eşinizle baş başa sakin kafayla her şeyi konusacaksiniz. Hatta bu görüşmeden önce bir kağıda birbiriniz hakkında hoslanmadiginiz her şeyi yazın, görüşmede de tek tek konuşun.

Bunların hepsini de çocuk için yapacaksanız. Yapamiyorsaniz bir an önce boşanın ki çocuğun da hayatı bir düzene girsin.

Umarım çocuğunuz için her şeyin en iyisi olur.
+2
makbur
(19.10.25)
birkaç haftadır neredeyse her haftasonu benzer duyurular ekliyorsunuz, çoğunda da amacınız size "haklı" olduğunuzun söylenmesi gibi geliyor. bunu duymak için de (@nahtoderfahrung +1) anlatımlarınız fazlaca yanlı geliyor. kendinizi pirüpak göstermeye çalışıyorsunuz.

eğer yanılıyorsam da ciddi bir iletişim probleminiz var demektir ki eşinize ve hatta eşinizin ailesine bir türlü bu iyi niyetinizi anlatamıyorsunuz. zira eşinizle yaşadığınız olayı sıcağı sıcağına kaynana ve kaynataya ayrı ayrı aktarmak istemeniz bence aşırı. onların yerinde olsam sabah sabah damat niye beni arıyor, mesaj atıyor der keyfimi kaçırdığı için de sinirlenirdim.

bir de çocuğun her şeyi reddedip, bağırması ve o durumda işine gelen ebeveyn hangisiyse ona yönelmek istemesi bence doğal. sizin buna gösterdiğiniz tepki ise abartı (hatta anlamsız gibi geliyor). zaten bu davranışınız da gününüzün geri kalanını şekillendirmiş.
+4
tnz
(19.10.25)
Uzun uzun yazamayacağım ama ikinizde haksızsınız+1 aranızı düzeltmenin yokuna bakın yoksa işin sonu avukat
İki tarafında fiziksel şiddeti doğru değil sırf bu bile yardımla çözülmesi gereken bir durum
0
basond
(19.10.25)
Çocuk iyi evliliği bozar, kötü evliliği boşar. Bunu bilerek anlaşmanın yolunu bulun. Yoksa çok da uzatmayın. Sonu boşanma olacaksa, ucunda bunu görüyorsan, ya şimdi ya 15 sene sonra.
+1
gabe h coud
(19.10.25)
İkiniz de haksızsınız, +1.

Karşı tarafın iyi kötü neyi yanlış yaptığını görüyorsunuz ama öz eleştiri için; "bir haftadır görüşmediğimiz yaşlı annemle sabah bir kahvaltı yapalım mı" sorusuna eşiniz "annen kahvaltı yapmıştır zaten" diyor, kibarca hayır diyor. Ve siz bu cevabı kabul etmek istemiyorsunuz. Üzerine anneniz zaten haftada 5 gün çocuklarınıza bakıyor. Ortada gerçekten karşı tarafı bayan ve sizin farketmediğiniz bir durum var.

"Eşimin özellikle son bir aydır bana karşı “yanıma hiç yakışmıyorsun, anasının oğluşu” gibi tahrikkar sözleri de var." Bu başlı başına başka bir duyuru konusu. Buna verdiğiniz misilleme ayrıca yanlış. Haklıyken haksız duruma düşüyorsunuz.

"Sonra ben eşime diyorum ki giyin, hazırlan çıkacağız. Bu Sinir krizine giriyor. Sonra ben Yatak odasında kapıyı kapatıp Çocuk görmesin diye, Sert bir şekilde Uyarıyorum. Bağırmamasını hazırlanmasını söylüyorum. Ve kalkıp bana bir tokat atıyor."
İlk olarak sinir krizine giren birinin üzerine gitmek çok yardımcı olmaz. İkinci olarak siz kimsiniz de kime nereye gitmesini ne yapmasını emrediyorsunuz. Çok istiyorsanız en başından tamam ben annemle kahvaltı yapmak istiyorum çocuk kimde kalsın diyin, planınızı yapın.

İki tarafın da sıkıntıları var ama amacınız çözüm bulmak, sorun çözmek değil.

my 2 cents:
-İki tarafta aklında olanları içinde biriktirmeden, sakin sakin paylaşmalı.
-Her konuda anlaşmak ve orta yolu bulmak zorunda değilsiniz. İnsanların sizin annenizle iletişiminizi kısıtlayamacağı gibi, kendi hayatına eşinin ailesini, eşi her istediğinde sokmama, görmeme, kahvaltı yapmak istememe hakkı olduğuna da inanıyourm.
-“yanıma hiç yakışmıyorsun" laf değil, altında yatan ne ise konuşmak lazım.
- tokat kısmına hiç girmiyorum, oturun siz kendi adınıza samimi olarak özür dileyin.
+2
archmage mahmut
(19.10.25)
evli değilim ama
hem haftada 5 gün annem bebeme baksın ---hal böyleyken nasıl kadınla haftaboyu görüşmemiş oluyorsunuz hiç anlamadım? ışınlayarak mı gönderiyorsunuz çocuğu?--
hem de h.sonu annemle birlikte kahvaltı yapalım, diye bir dünya yok...koca olarak bu beklentiniz aşırı saçma.

o dünyanın olması için mesela oldukça ataerkil yetişmiş bir aileden bir eşiniz olması (yani cidden "kız almış" olmanız) lazımdı. mesela benim dışardan gayet modern, çalışan kadın vs olan kardeşim esasen böyledir, "gelin ettik" gitti babasının evine sadece senede 2 kere yarım saat geliyor. ailem fazlaca ataerkil o yüzden kimse için tuhaf değil durumlar -ben hariç, benim kafam ayrı çünkü. neyse, gidip böyle birini "alaydınız" madem böyle bir evlilik istiyorduysanız...

ya da mesela annenizle eşiniz kanka gibi filan olmalı onu sizin "gariban" anneniz olarak değil kendi kankası olarak görmeli.

her türlü, bunu sorun etmeden yapacak (şehirli, modern, çalışan vs.) kadın sayısı oldukça azdır. cidden etrafımda 1 elin parmağını geçmez yani.

5 gün k.valiyeye çocuk bırakmış gelin bir de h.sonu onunla kahvaltı yapacak...bunu "olağan" görüyorsanız o da "anasının oğluşu" der size..işler çirkinleşir. bunu nasıl normal görüyorsunuz? siz hangi gezegende yaşıyorsunuz? kaynana yahu sonuçta, isterse melek olsun. hayret bişeysiniz.

ha eşiniz de çok normal bir insan olsa, zaten annen 5 gün bakıyor, biz birlikte azıcık zamana sahibiz, gel şöyle bir program yapalım der normal makul konuşulurdu. o sizin aileyle kendi ailesini yarıştırıyor, çocuğu götüremezsin diye pazarlıklar filan ,korkunç. burada da onun tuhaf kafasını görüyoruz bence.

eşiniz işine kafası rahat devam etmek, bakıcı parası vermemek, istediği gibi çocuğu geç almak filan türü konforlar için k.valideye çocuk baktırıyor evet, (e aynı rahatlıklar sizin için de var ama sizin anneniz, onun değil, ona minnet borcu çıkıyor, gıcık bir durum...). yüksek ihtimalle siz 2niz anneniz olmasa zaten çocuk filan da büyütemezsiniz de ortalama Türk gibi siz de ailelere güvenip yapmışsınız işte. sonra neden 20 yaşında evlenen köylü gibi aileler herşeyin içinde deniyor, kuzum aileler olmasa hayatta kalamıyorlar çünkü, ondan olabilir mi?

neyse, eş bu duruma karşı zaten öfkeli (kendi çocuğunu kendisi büyütemiyor) olduğu için pasif agresif şeyler yapıyor. bu model türk kadını genellikle olmasını istediği ama olduramadığı şeylere karşı böyledir. intibam bu yönde... çünkü olmasını istediği o şeylere layıktır aslında.

misal sizin mesleğiniz değil de x meslek birini istemiştir, k.valideye baktırmak değil yabancı dadı isterdi, ama oluyor mu bunlar. olmuyor. e öyle bir imkan yok.
enteresan şekilde yine aynı türk kadını bu imkanları sunmasını da eşten beklediğine göre (çünkü neden evlendik o zaman?) öfkeleneceği kişi sizsiniz...."yanına yakışmıyor"sunuz. (ya da kendi fikrince layığını bulamadığı için aslında kendinedir öfkesi artık bu kadarı psikiyatrist işi benim işim değil)

kısacası ne o sizin beklentilerinizi karşılıyor ne de siz onun beklentilerini karşılıyorsunuz...böyle anladım.

boşanınca aşırı iyi bir nafaka ev araba herşeyi vermeyecekseniz öfkelenir öfkelenir geçer, şu anda boşanmaz. tümden deli değilse, onu tek bir konudan bilemedim açıkçası.
kadının şimdi yükü 80se boşansa 180 olacak çünkü. küçük çocukla boşanmak kolay değil. çocuk tamamen kadına kalıyor. kadın daha toka takarken deliriyorsa yemez yani boşanmak. çocuk büyüdükten sonra bu durum değişir.

ha 1-kadının aileden filan durumu iyiyse 2-cinsel hayatınız kötüyse 3-size olan öfkesinin arkasında başka birisinin ilgisi de varsa, o zaman o boşar zaten.

sevgi nerede burada...
valla bilemedim. ortada seven biri var gibi geçmedi konu. birbirine tokat atabiliyorsan sevmiyorsundur , bencesi böyle.
+2
subcomponent
(19.10.25)
boşan diyenlere bakma sen kardeşim.
sorumluluk sahibi, çözüm arayan bir baba için çıkış yolu her zaman vardır.

Annenle olan bağını korumak istiyorsan, bunu eşinle çatışmadan değil, uzlaşarak yapmanın yollarını ara
-2
jamswety
(19.10.25)
Resmen sen haklısın diyelim diye acayip taraflı şekilde anlatmışsın ama evli bir birey olarak haksızlığın buram buram kokuyor.

Karının tek hatası çocuğa bağırmak ve sert davranmak. Bu büyük bir hata. Geri kalan her şeyde sen haksızsın. Böyle bir kocam olsa zevkle boşardım. Öyle bir boşardım ki boşadığım için aklıma geldikçe sevinç duyardım.

“Yaşlı zavallı anneciğin” ile zaten haftanın 5 günü görüşüyorsunuz sanki aylarca görüşmemiş gibi bir haftasonucuk kahvaltıcık diye küçültmeye gerek yok. O kadar yaşlıysa çocuk baktırmayın zaten orda çelişki var.
Tüm hafta içi çalışıp yorgun argın bir tek haftasonunu bekliyorsun ve o da ne? Haftasonu yine KAYNANA. Oldu mu yani kim kabul eder bunu? Bir de emrivaki yapmaklar geleceksin diye bağırıp çağırmalar.

Üf yazamayacağım daha fazla sinirlerim bozuldu. Evli çocuklu bir insan olarak bunları okuyunca cinnet geliyor bana. Gidip kocamı öpüp şükür edeceğim. millette ne adamlar var ya.
+2
Gradient_tabanlı_mor
(19.10.25)
haklı olduğun taraflar çok ama taraflı anlatıyorsan bilemiyorum. tokat işi çok yanlış. uç bir nokta. çocuğu bir yetişkine bırakıp 1-2 saat baş başa konuşmayı deneyin. iki tarafın da adım attığı bir konuşma olursa sürüyor öbür türlüsü zaten mahkeme.
0
summerjam0306
(19.10.25)
kanka boşa gitsin. sana tokat atma gibi bir şeye cürret ediyorsa ahlaksızın önde gidenidir. yanıma yakışmıyorsun falan ne demek. ben olsam dünyanın kaç bucak olduğunu çok fena gösterirdim ona. erkek ol ve boşa. hiç ılımlı olayım anlayış göstereyim deme. bu tipler öyle şeyleri prenseslik olarak adlandırır. acıma.
-1
archmeister8
(19.10.25)
Çocuğunuz çok muhtemelen normalde annesinin sözünü dinleyecekken, sizin vereceğiniz tepkiyi bildiği için huysuzluğu artmış.

Kadın gayet kibarca kahvaltıyı annenizle yapmak istememiş, üstelik başka arkadaşlarıyla olan planı “cezalandırmak için” iptal etmenize rağmen kibar davranmış yine, siz emrivaki yapmışsınız. Üstüne de odaya çekip “had bildirmişsiniz”, üstüne de kadını kendi anasına babasına şikayet etmişsiniz hem de annenizle bir olup.
Ya allah eşinize sabır versin. Bir kadını ne kadar bunaltabilirseniz o kadar bunaltmışsınız. Şiddet kötü bir tepki ikiniz için de, hele de evde çocuk varken haklı görmüyorum ama bir kediyi bile bu kadar köşeye sıkıştırırsanız, tırmalar.
+6
physcos physcos
(19.10.25)
Bitmiş okeye dönüyorsunuz. Boşa zaman kaybetmeden boşanın. Ben böyle evliliklerin devam etmesini ve devam etmesini tavsiye edenleri anlamıyorum. Mesela siz bu saatten sonra nasıl seks yapabileceksiniz ki?
Sizinki evlilik değil ev arkadaşlığı olacak.
İşte birbirinizi tam anlamıyla tanımadan 5 yıl evli kalmadan çocuk yapmamak bu yüzden önemli.
+1
dawsonscreek
(19.10.25)
ikiniz de anormalsiniz. sakın boşanmayın, başka insanlarla evlenip onların da başını yakmayın
0
benarrivo
(19.10.25)
karın haklı.

annenle her hafta sonu görüşmek zorunda mı? zaten annen haftanın beş günü evinizde görünüşe göre. zorla kahvaltı yaptırtmaya çalışıyorsun, kadın istemiyorken. sonra tartışıyorsunuz ve anne babasına ispiyonluyorsun. pardon sen nasıl bir yetişkinsin? onun kendi annesiyle dertleşmesi ile senin aileleri karıştırman ve onu anne babasına şikayet edip durman aynı şey mi? kadından fiziksel olarak da uzaklaşmışsın ki çoğu aldatmalar ve boşanmaların kaynağı yatak odası. tabii senin duygularını da anlıyorum bu noktada ama yanlış bir davranış. bunun dışında söz verdiğin geziyi sırf ceza olması için iptal ediyorsun, halbuki belki gitseniz eşin sana minnet duyacak ve aranızdaki buzlar eriyecek.

kadın yorgunluğunu ve bıkkınlığını çocuğuna yansıtıyor olabilir ama ne korkunç bir anne!!!! demeden önce kanını canını çocuğu için verebileceğini düşünüyorum ben, burada eşinin yanlışı aranızdaki olumsuzlukları çocuğa yansıtmak.

haksızsın.

edit: sondan başlayarak yorumları okumaya başladım, physcos physcos +1 çocuğun annesinin sözünü dinlememesi de babasının nasıl davranacağını bilmesi. üstelik gidip kadına küfrediyorsun yok yere.

edit2: hızımı alamadım, Gradient_tabanlı_mor +1
+3
deartheodosia
(19.10.25)
düzenleyemedim, eşinin “yanıma yakışmıyorsun” demesi de muhtemelen onu yatak odasında reddedip durmandan kaynaklı bir yorum.
+1
deartheodosia
(19.10.25)
Eşin senin her hareketini abartmış. Sen anne sevgisini biraz abartmışsın çünkü eşin sen değil, ona göre bu hafta nasıl geçti bilmiyoruz, sen de bilmiyorsun, belki farklı şekilde rahatlamaya ihtiyacı var. Evli çiftlerin her hafta sonu anne baba ziyaretine gitmesi bana çocukluktan çıkılamadığını düşündürüyor.

Burada sorun senin eşini görmüyor, ihtiyaçlarını (özellikle duygusal ihtiyaçlarını) fark etmiyor olman, ben öyle anladım. Çünkü bir kadın çocuğuna bu kadar basit bir şeyden öfkelenmez. Belli ki deli gibi dolu, ağzından burnundan taşıyor.

Her hafta sonu anneni görmeyin. Onun annesini de görmeyin. Yaşlı sevindirmek tamam ama önce siz önemlisiniz. Eşin bunalmışsa önce onu ferahlatmak zorundasın, annen ikinci planda artık bu hayatta. Çünkü sen bir kadınla evlisin. Anneni yok say demiyorum, annenle bu kadar sık görüşme, hele ki eşin iyi değilse eşini rahatlatmadan hiç görüşme.

Bir ailenin annesi mutluysa o aile her türlü mutlu olur. Bu anne senin annen değil eşin. Bir kadını mutlu edecek tek kişi ise eşidir arkadaşım, başka kimse değildir.
0
muhayyer divan
(20.10.25)
öncelikle boşanmayın bence. en en son çözüm bu olmalı.

biri demiş eşin çok yıpranmış çocuktan çıkarıyor diye yüzde yüz katılıyorum bu yoruma. siz el bebek gül bebek büyütülmüş olabilirsiniz gariban ananız tarafından ama çağ değişti şartlar değişti bi kez olsun karınıza sordunuz mu neyin var seni bu hale getiren nedir diye?

haftada beş gün anneniz bakmıyor mu çocuğunuza? bir de haftasonu neden annenizle vakit geçirme ihtiyacı duyuyorsunuz? benim kocam peş peşe iki gün kendi annesi babasıyla vakit geçirince üçüncü gün fazla geliyor istemiyor kaçıyor normal değil sizin anne bağımlılığınız.

biri daha demiş sizden yüz buluyor, çocuk annesini dinlemiyor. ikilik yaratmayın çocuğun hayatında. böyle böyle anne kötü oluyor.

eşinizle ciddi konuşun belli ki bir sorunu var. evden bunalmış olabilir işten bunalmış olabilir. hiçbir şey yapmamaktan bunalmış olabilir. mutlu bir kadın ne bunları size yaşatır ne de çocuğunuza. kendi ister annenizle hep buluşmak.
0
Hallegadola
(20.10.25)
Boşanmak çözüm değil ben boşandım bu anne düşkünlüğünü çözemedim. Evliyken annesinden çıkmazdı şimdi de velayeti bende olan çocuk her dakika annesinde olsun istiyor eski eşim. Çocuğun okulu ödevi hak getire, kafaların değişmesi lazım. Haftanın altı gününü bir çocuğun babaanne ile geçirmesi normal değil. Çalışan anne çocuğu ile sadece haftasonu etkinlik planlayabiliyor onu da kayınvalide ile neden geçirsin?

Aranızda saygı kalmamış tokat, kötü söz vs. çok çirkin ama çözüm eşinizin kök ailesi olmamalı. Aile olan siz eşiniz ve çocuğunuz sorunun çözüleceği yer de sizin eviniz. Aranızda uzun uzun konuşun ve kesinlikle destek alın derim.
+1
cilekli pasta
(20.10.25)
annene bağımlısın diyenler için durumu sanırım yeterince anlatamadım biraz daha detaylıca açıklayayım izninizle.

Annem hafta içi sabah çocuğu evimizde teslim alıyor ve biz evden çıkıyoruz. Bu 3-5 dakikalık bir süreç. Sonra eşim eve geliyor ve annem kendi evine geçiyor. Yani hafta içi bir arada bulunduğumuz demeyelim, birbirimizi gördüğümüz toplam süre her gün 3-5 dakika.

Buna ek kadının yanında fiziken başka kimsesi yok. Yakınında olan tek çocuğu benim.

Ben bunlardan bağımsız haftada bir veya 10 günde bir hep beraber bir araya gelelim istiyorum.

Çocuğuma da bana da bunun iyi geldiğini gözlemliyorum çünkü.

Eşime gelince ben normalde bu konuda emrivaki de yapmazdım fakat aynı gün zaten öğleden itibaren kardeşine de ziyarete gidecektik. Annem konu olunca ben gelmiyorum sen git annene vs. dedi. Önceki olaylardan dolayı da bana bir karşıt gelme durumu vardı.

Benim anneme bağımlı bir durumuma gelince.

Hergün ararım, halini hatrını sorarım. Bu bağımlılıktan öte annemin benim nezdimde bir değerinin olması ile ilgili. Çocukluğumdan beri bir anne oğuldan daha çok iyi anlaşan yetişkin arkadaşlarız da.

Ve onun şuan yanında olan tek yetişkin olduğum için bilerek bunu yapıyorum. Bir vefa borcu adına ne denirse densin. Örneğin Allah korusun vefat etse benim dışında onun kapısını tıklatıp yoklayan başka kimse yok.

Biraz daha açıklayıcı olmuştur umarım
-6
🌸mahmuttt
(20.10.25)
Alışkın olduğum bir sahne gözümün önüne geldi.

Bana göre sen haklısın ama senin de bazı olumsuz davranışların var belli ki.

"yanıma yakışmıyorsun" lafı çok kritik, boşa söylenmez. Barışsanız bile buranın üzerine git.
Böyle bir kadına karşı yapılacak şeyler çok sınırlı. Ailelere haber salmakta da iyi yapmışsın, neyin ne olduğunu bilsinler, herkes kendine çeki düzen versin. Arada çocuk olduğu için alttan alan kişi sen olman lazım. Biliyorum içinden gelmeyecek ama yalandan da olsa git özür dile, çiçek al, hediye al. hevesle story atacağı mekanlara götür.

2-3 gün geçtikten sonra psikoloğa gidelim iyi gelir de (ilk başta genelde ret ediyorlar uzatma, ara ara lafı geçirerek ikna etmeye çalış).

ilişki sıklığını arttırın bunun çok faydası oluyor.
0
duyuruuser
(20.10.25)
geçmiş olsun.

anlattığınız ortamda en olgun kişinin 2 yaşındaki çocuk olması çok acı.

sizin iki eş arasında olan rekabet ve üstünlük kurma hevesini kırmanız lazım.
+2
galahad reloaded
(20.10.25)
Bir eşiktesiniz, sevginin vb durumların bittiği, olgunluğun ve birbirinizin kararlarına saygı duyma evresinin başlayacağı, aynı zamanda çocuğun durumunu da dikkate alarak normal insanlar gibi yaşayacağınız bir geçiş bu.
Bu durum biraz sürebilir, neredeyse her evlilikte oluyor, bir tarafın sakin kalarak kendini geri çekmesi lazım.
Zor bir durum değerlendirmek tabi size kalmış ancak bu eşiği aşsanız bile ben bu evliliği çok sürdürülebilir bulmuyorum mutluluk açısından, mutlu olduğunuzu düşünmüyorum.

İkinizin de haklı ya da haksız olduğunuzu da düşünmüyorum, sadece bir uyumsuzluk gözlemliyorum. bu tür durumlar bir kök sebebin tetikleyicisi, dediğim gibi bekleyerek ve olgunlaşarak, ya da bir bilene giderek bu sorunları çözebilirsiniz. Ama ne olur çocuğu bunlarla etkilemeyin.
0
va
(20.10.25)
Eşinizin çocuğa zorla toka takmasına sinir oldum çocuk ne istiyorsa onu yapmak çok zor değil herhalde. Tokası olsa ne olur olmasa ne olur.

Haftanın beş günü gördüğü kaynanasını herrr hafta sonu da kadın görmek istemiyor bundan daha doğal ne olabilir? Siz gidin görün, kadını niye peşinizden sürüklüyorsunuz?

Arayıp velisine şikayet ettiğiniz yeri okurken patladım kusura bakmayın :d evlisiniz ve çocuğunuz var ya aileleriniz niye bu kadar her şeyin içinde? Bir yuva kurduğunuzun farkında değilsiniz, üzücü.
+3
sadakatsiz
(20.10.25)
reyiz halen daha anne bağımlılığını göremiyorsun bir de anlayış bekliyorsun.
0
Hallegadola
(20.10.25)
Acilen boşan.

çocuğu yapmış nafakayı garanti altına almış kadın sendorumu yaşatıyor sana.

''yanıma yakışmıyorsun'' kasıtlı bilerek düşünerek söylenmiş bir söz.
0
xu
(20.10.25)
yanıma yakışmıyorsun lafı neyin lafıymış onu bir aç.
seni mi beğenmiyor artık.
çok mu güzel kadın.
işin sonu aldatmaya varmasın sonra?
eğer böyle bir durum yoksa boşanma.
oturup güzelce konuşun. kadın biraz sıkıntılı sen daha mantıklısın.
en azından bu aralar biraz daha idare et.
sen bayağı darlanmışsın.
0
OgutucuRecep
(20.10.25)
ben ailelerin araya sokulmasini anlattiginiz sekilde yanlis buluyorum, kendi iliskimde kesinlikle yapmayacagim bir sey. bence evlilik iki kisi arasindadir. ama elbette tercih ve yetistirilme meselesi. siz nasil uygun goruyorsaniz.
cocugunuzu neden krese vermeyi, belki en azindan haftada bir kac gun dusunmuyorsunuz? 2-3 yasindan itibaren cocuklarin yasitlari ile oyun oynamaya ve ebeveynlerine ihtiyaclari var aslinda daha cok, anneanne/babaanne'den ziyade. ben bunun ayrica evliliginizi de degistirecegini dusunuyorum, zira eslerin de birlikte kaliteli zaman gecirmeye ihtiyaci var, simdi sanki anlattiklarinizdan daha cok ailelerle birlikte toplu bir evlilik gibi geldi kulaga. zira mesela cocugunuz haftada 2-3 gun krese gitse, haftada bir aksam annenizden cocuga bakmasini isteyip esinizle birlikte sinemaya gidebilirsiniz belki, bir yemege cikarsiniz? bu hali ile, evden ise isten eve, e anne zaten her gun cocuga bakiyor, bir de bir aksam da baksin istenmez. ben anlattiginiz yasamda bogulurdum diye dusunuyorum.
ayrica unutmayin, bu kadinla evlenmenizin bir nedeni var. bir noktada begenmissiniz, o donemde yaptiginiz her ne idiyse o donemde keyif almissiniz, onlari hatirlamaniz onemli, her ikinizin de. birbirinizi sevdiginiz donemi, birbirinizde ve birlikte sevdiginiz seyleri hatirlamak onemli. bu anlattiginiz programda bunlari unutup kaybolmak cok normal.
ancak elbette, dedigim gibi hem herkesin hayati, aliskanliklari bambaska hem de disardan konusmak daha kolay.
0
kassiopeia
(20.10.25)
Oncelikle cocugun yaninda esine kufur etmen muthis yanlis. Bu gibi hareketleri yapiyorsan esinin psikolojik durumunu sen bozmus olabilirsin.

Bunun disinda anlattiklarinda haksiz oldugun bir konu gormedim. Anlattigin davranislari hic uygun degil. Ailesine durumu anlatmakla iyi yapmissin. Esine saygisizlik yapan kadinla aile olmaz. Ayrica buradan tavsiye almani onermem, anne bagimliligiyla konunun alakasi bile yok.

Cocugu boyle bir ortama daha fazla maruz birakmadan bir sekilde cozersiniz umarim. Tam psikolojisinin oturacagi yaslar ve hep sandigindan fazla seyi gorur, hisseder ve anlarlar.
0
osssy
(20.10.25)
neredeyse aynı şeyleri yaşadığım için sizi çok iyi anlıyorum. anne bağımlılığı vesaire kimseyi dinlemeyin. eşiniz yokken anneniz vardı. anneye gidilecek. anneye gidilmiyorsa kimseye gidilmeyecek. bu kadar basit.

ancak ne olursa olsun sizi tek taraflı okuduk, sizin de kabahatleriniz olmuştur. karşılıklı tokatlar falan ne oluyoruz? iki tarafın da kabahati olmadan işler bu raddeye gelmez. bu noktada suç ile kabahati ayırmak lazım. suçunuz yoktur ancak mesele buraya gelmeden bazı şeylerin önlemini almanız gerekiyordu. örnek vereyim. ben boşanmış biriyim. boşanma sebebim eşimi gereğinden fazla serbest bırakmak. çocuktan sonra işini bıraktı, bir süre çocuğa baktı ancak çocuk okula başlayınca sürekli gezmeye başladı. okul tatillerinde de sürekli memleketine ailesinin yanına gitti çocukla. halbuki şimdi anlıyorum, bağırıp çağırıp evde oturtacakmışım. karşı tarafa müsamaha göstermeyi, bazen iyilik ya da saygı zannediyoruz ancak karşı tarafı kendi hatalarından da korumamız gerekiyor. gerektiğinde sesinizi yükselterek.

bu anlattıklarınız çerçevesinde sizin tek hatanız, şiddete şiddetle karşılık vermek olmuş. yanlış. yanlışa yanlışla cevap verilmez ve ne olursa olsun siz erkeksiniz, onun tokadı ile sizin tokadınız bir olmaz.
-4
co2s2
(20.10.25)
Eşin hafta içi çalışıyormuş, o halde hafta sonunda aile ile ecirmek istemeyebilir. Sizin zorlamanın saçma. Sizinle kahvaltı yapmak isteyebilir ama her hafta zorlaman saçma. Ayda bir normal. Ve bunu eşinle paylaşırsan kabul edecektir,kabul etmiyorsa o zaman haksız duruma geçer. Ayda bir de onun ailesine gidersiniz.
Bu arada sen anneni daha sil görmek istiyorsan kimse sana karışamaz. Git görüş ancak bebeğini götürme. Çünkü kadın zaten 5 gün yorulmuştur. Extra zorluk çıkarıyorsun..bal olsa yenmez her gün.

Eşine neden sürekli had bildirme derdindesin? İletişim kuramıyorum bu da ilk hatalının sen oluğunu gösteriyor. Saçını acımıyorsa al coxugu kalır,annesi yakala akala diyip oyuna cevir,coxugu yatakta ye,üzerine esini de at,onu da ..o anı geçir. Ama sen ne yapıyorsun küfür ediyorsun. Bence olayları idare etme sürecinde sorunlu birisin.
Kusura bakma ama eşinin haksız olduğu her noktanın öncesinde senin haklı davranışın olduğu için havanın büyüğü sende
0
hacirotti
(06.11.25)
(8)

Anahtarı deliğe düşürdünüz mü?

michael_knight
Ev/araba anahtarını veya önemli bir şeyi sokaktaki yağmur gideri veya benzer bir yere düşürdüğünüz hiç oldu mu? Geri alabildiniz mi?Bundan korkuyorum bazen ama milyonda bir olan bir olaysa korkmayı bırakayım.
Ev/araba anahtarını veya önemli bir şeyi sokaktaki yağmur gideri veya benzer bir yere düşürdüğünüz hiç oldu mu? Geri alabildiniz mi?

Bundan korkuyorum bazen ama milyonda bir olan bir olaysa korkmayı bırakayım.
0
michael_knight
(18.10.25)
Başıma bir defa aşiri saçma bir şey gelmişti. Üniversitede sınav günüydü. Duvarın dibbindeki sırada oturuyorum. Yanlış hatırlamıyorsam sınav esnasında çantamın fermuarini açik unutmuşum çantamdan telefonum yere düştü. Tam duvarın dibinde o kadar ince bir boşluk var ki. Telefonumun ekranı ikiye ayrılıp ekran gitti oraya. Tüm sınav bunun stresiyle geçti. Görevli birini buldum aşagilara gitti bı yerleri açtı vs nihayet buldu getirdi. Tabii artık çalışmaz haldeydi ama yani demem o ki gerçekten ne zaman nerede neyi dusurecegimiz hiç belli olmuyor :s
+3
egerbiryolcu
(18.10.25)
Korkmayı bıraksan daha iyi değil mi?

Ben de her gün hatta günde 2 kere kedilerin üstüne kaynar su dökmekten korkuyorum. Çünkü kendilerini inaan veya bizi kedi sanıyorlar ve bizim kurallarımızı uygulamaları gerektiğine inanıp her sofrada muhakkak boş bir sandalye/tabure yakalayıp oturuyorlar. Çayı sofraya koyarken mutlaka üstlerinden geçmek gerekiyor ve ben her seferinde zihnimde hayalen onları koruyorum, her seferinde.

Benim de bu korkuyu bırakmam gerekiyor ama nasıl bırakılır bilemiyorum 🥹
0
muhayyer divan
(18.10.25)
Hayır düşürmedim ama düşürsem de çilingir ya da yol yardım çağırmak o anahtarı kanalizasyondan çıkarmak daha kolay gelir bana, o yüzden düşse de dünyanın sonu değil.
0
titanic kemancısı
(18.10.25)
dik bir yokuştan çıkıyordum, kaldırım da düz değil uzun basamaklı merdiven şeklinde (pxhere.com şöyle). airpods var kulağımda ama sol tekinin şarjı çabuk bitiyor, tam ordan çıkarken şarjı bitti. cebimden kutusunu çıkarıp kutusuna koydum ve kutu yere düşüp aşağı doğru yuvarlanmaya başladı. biraz sövüp peşinden indim ama bu merdiven basamağının oralarda bakımsızlıktan çukur oluşmuş oraya düştü. ama küçük bir şey değil, kara delik gibi dipsiz kuyu. telefonun ışığıyla baktım hiçbir şey gözükmüyor. neyse yapacak bir şey yok diye yürümeye devam ettim. sağ kulağımda airpods'un teki, eve gidene kadar müzik dinledim. kutusu olmadığı için son kullanışımdı, hala duruyor öyle...
+1
duguit
(18.10.25)
düşürdüm ama alabileceğim bir yerdi. ama alamayacağım yerlere düşürmekten çok korkuyorum. özellikle araba anahtarımı.
0
co2s2
(18.10.25)
sokaktaki bir deliğe değil ama asansör kapısının arasından aşağı düşmüştü. çok absürt bir düşüştü. bir milyon kere denesem olmayacak şey bir anda oldu. anahtarlık elimden kaçıp yerden sekip asansörün kapı aralığından aşağı düştü. kapıcıyla zemin kattan girip aldık.

böyle bir korkun varsa evinin yedek bir anahtarını ev olmayan bir yere koy. okulda, öğrenci yurdunda, iş yerinde.. artık neresi müsaitse... böylece başına en kötü şey gelse bile için rahat olur.
0
tabudeviren
(18.10.25)
Başıma gelmedi. Ama düşürürsem mıknatısı ipe bağlayıp çözmeye çalışırım sorunu.
0
twelfth
(18.10.25)
@tabudeviren, evin anahtarı kopyalanamıyor, güvenlik vs. Ev sahibinden istemek gerekiyor. O yüzden bir kopya daha yapamıyorum.
Araba anahtarı zaten fena bir bela.

En bi korktuğum bir senaryo da mesela on saniye sonra gideceğim diye arabayı bir şeyleri engelleyecek bir yere bırakmışken anahtarı düşürmek.
0
🌸michael_knight
(18.10.25)
(3)

Hevessizlik

arbre
Hevessizlik yaşıyorum sosyal olarak. Bu geçici bir şey mi?Bir kız arkadaşım kafeye gidelim dedi ama olabilir deyip geçtim. Ne zaman demedim, beğendiğim bir kız aslında. Konuşunca, yazınca cevap vermek gelmiyor içimden. İlginç olan seviyorum onu ama enerjim yüksek değil. Bazen kimseyle konuşmak istem
Hevessizlik yaşıyorum sosyal olarak. Bu geçici bir şey mi?

Bir kız arkadaşım kafeye gidelim dedi ama olabilir deyip geçtim. Ne zaman demedim, beğendiğim bir kız aslında. Konuşunca, yazınca cevap vermek gelmiyor içimden. İlginç olan seviyorum onu ama enerjim yüksek değil. Bazen kimseyle konuşmak istemiyorum. Uzun süredir sevgilimin olmaması (1 yıl), flörtlerden sıkılmam nedeniyle aslında çok istekliyim ama bu şekilde mümkün değil. Çünkü içimden konuşmak gelmiyor. Flört olsa bir şekilde biter, sevgili olmayız, zaman kaybetmeye, çaba harcamaya gerek yok deyip bırakıyorum. İş, spor, içine kapanık olarak yaşamaya başladım. Normalde esprili, konuşan bir insanım. Nasıl düzelir bu? Ya da düzelmeli mi? Sağ olun.
-5
arbre
(18.10.25)
Tam "bilinçaltı direnç mi gösteriyor acaba" derken "Flört olsa bir şekilde biter, sevgili olmayız, zaman kaybetmeye, çaba harcamaya gerek yok deyip bırakıyorum" cümlene rastladım. Evet bilinçaltında direniyorsun ilişkiye. İletişim kurmaya. Reddedilme başarısızlık korkusu yaşıyorsun, belki daha fazlası da vardır. Bence kendini zorla ve git, dene bakalım ne oluyor ne olmuyor. Düzelmesine gerek olup olmadığına böyle karar versen daha iyi olur gibi.
0
muhayyer divan
(18.10.25)
Geçici ama geçmesi için de kendinizi çok darlamayın bazen bunu da yaşamak gerekiyor. İnsan her zaman heyecanlı aktif hevesli olmuyor düşüşe de geçebiliyoruz.
Zamana bırak baktın çok uzadı yavaştan bir şeyler yapabilirsin ufak adımlar atabilirsin.
Çok benzer bir ruh hali içindeyken birden çıkıverdim o buhrandan özel bir şey yapmadım tamamen tesadüf oldu.
Bir adım attım bunu adım atmak için atmadım birden oldu kendiliğinden ve bazı şeyleri ne kadar özlediğimi fark ederek harekete geçtim.
Ufak ufak adımlar birbirini tetikliyor yavaştan toparlamaya başlıyorsunuz.
0
mutekebbir
(18.10.25)
geçer. herkesin bi günü bir diğeriyle tutmuyor.
-1
Başka
(18.10.25)
(17)

Bu dövmeyi nasıl buldunuz?

seni tanıdığım güne lanet olsun
Çocuksu mu? https://ibb.co/B5zWzc8x
Çocuksu mu? ibb.co
+2
seni tanıdığım güne lanet olsun
(18.10.25)
Yoo, aksine gayet etkileyici.
+1
muhayyer divan
(18.10.25)
Rahatsız etti beni o dağınık yıldızlar.
+1
Bruce
(18.10.25)
Şahsen yıldızların dağınık olması yerine eğer hoşuna giderse omuz bölgende toplansa daha hoş gözükür. Özellikle kayan bi yıldız da eklenirse bayağı hoş durur gibi geldi
0
mermaidd
(18.10.25)
Yaptırmayı düşünüyorsanız başkalarının düşüncelerini en azından belli bir yaşın üstündeyseniz çok takılmayın bence.
Sadece genel bir soruysa çocukluk diyemem ama biraz böyle nasıl derler hani 35 kilo üniversite birinci sınıf kafası gibi.
0
mutekebbir
(18.10.25)
niye diri vicıtlarınza dövme denen sakalet şeyi yaptıryürsünüz ha?
erkekte çirkün kadında daha da çirkün
yapmayınız böyle şeyler
-4
deranzo1
(18.10.25)
çok varoş buldum.

kadın olsam bu kadar güzel üst vücudumu serbest bırakırdım.
+2
yurtsuz john
(18.10.25)
Dövme olayını komple varoş buluyorum(kişisel görüşüm). Bu ama kendi içerisinde ekstra varoş geldi gözüme
-1
Sermet Hörmet
(18.10.25)
Olmasa da gayet iyiymiş bence de.
Ama şahsen ben yaptıracak olsam ufak ,3 lü bir grup tercih ederdim omuz başı gibi.ya da gene ufak bir takımımız grubu,büyük ya da küçük ayı gibi.
Çocuksu bir görüntü yok, ancak dağınık görüntü hakkaten bazı insanlara rahatsız edici gelebilir.
Yine de siz böyle beğenip yaptırdıysanız artık ,kimseye laf düşmez.
0
denizciman
(18.10.25)
Belli bir mesafeden hep et beni gibi gözükecek. Cok cirkin bence.
+3
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(18.10.25)
İğrenç ve itici geldi
0
basond
(18.10.25)
Yara çıkmış gibi oralarda.

Ama sen güzelsin dövmeler olmamış sadece.
0
Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
(18.10.25)
image.fanatik.com.tr

su çiçeği gibi.
0
WithWorth
(18.10.25)
uzaktan bakınca ben gibi görünüyor. dağınık durması hoş olmamış.
ayrıca çocuksu da durmuyor.
dövmede varoşluk durumu yaptırılan yere ve dövmeye göre değişir. köprücük kemiği altına yazı, göğüs üstüne-çatala, bele, üst bacak ön-arka gibi yerler net varoş ve eskort dövmesi yerleridir.
0
my fault
(18.10.25)
Herkes sen yaptırmışsın gibi cevap vermiş ama sen değilsin di mi? Kötü
0
benaslindayohum
(18.10.25)
kekolarla tiktok videoları çeken kız dövmesi.
-1
Başka
(18.10.25)
bence gayet güzel
0
co2s2
(18.10.25)
Fikir güzel ama uygulama değil. Belirli mesafeden her zaman ben ya da leke gibi gözükecek. Yaklaşınca da dağınık ve pek anlamı yok gibi gelecek.
0
nawar
(18.10.25)
(18)

Engellenmek

mermaidd
Soruma herkes cevap verebilir ama özellikle erkekler cevaplarsa sevinirim. İlişki bittikten sonra karşı tarafın size ulaşmayacağını bildiğiniz halde neden engelliyorsunuz? Bu bende dahil birkaç arkadaşımın başına geldi ve aşırı garipsiyorum. Amaç ona ulaşmamak için kendinizi durdurmak mı?
Soruma herkes cevap verebilir ama özellikle erkekler cevaplarsa sevinirim. İlişki bittikten sonra karşı tarafın size ulaşmayacağını bildiğiniz halde neden engelliyorsunuz? Bu bende dahil birkaç arkadaşımın başına geldi ve aşırı garipsiyorum. Amaç ona ulaşmamak için kendinizi durdurmak mı?
0
mermaidd
(18.10.25)
genellikle nefret odaklı oluyor. hiçbir eski sevgilimi engellemedim ama engelleyecek noktaya gelip boşver deyip geçmiştim. ya da küçük bir ihtimal çevremde gözlemlediğim oltalama taktiği. ergence karşı tarafa sana artık ihtiyacım yok şansını kaybettin mesajı verme çabası.
+2
steve rogers
(18.10.25)
Kendini durdurmak için ayrıldığı kadını benim telefonumdaki WhatsApp hesabından onu engelleyip numarasını silen (benim iznim olmadan) bir erkek oldu. İş arkadaşım.

Daha çok kendini durdurmak için ama geçmişteki sert tecrübelerden kaynaklı olarak tedbir alanlar da var.
0
muhayyer divan
(18.10.25)
@muhayyer divan bende seninle aynı fikirdeyim çünkü 3-4 aydır iletişimimiz yok bi baktım her yerden engellemiş beni buna whatsapp'da dahil.
+1
🌸mermaidd
(18.10.25)
Yeni sevgilimin yanindayken mesaj gelmesin diye engellerdim ben sosyal medyam olsa.
+1
duster
(18.10.25)
Asiyim hırçınım yakarım bu gezegeni mesajı veriyor işte.
Yetişkin olmayan davranışlar
0
beyfendi
(18.10.25)
@beyfendi annemle yıllardır tanışırlardı. Kadın hal hatır sormuş kadını da engellemiş. Hadi beni engelledi kadından ne istedi onu anlamadım
0
🌸mermaidd
(18.10.25)
Hiç kimseyi engellemedim, yani bir tecrübe aktaramam ama şu var, engellemesine gerek yok ya, aynı şekilde enhellememesine de gerek yok.
Yani şu sebepten engellemis yazınca o sebebi ortadan mi kaldıracaksın? Ararsın diye engellemiş mesela, diyorsun ki aramam. Ama oturup bakmışsın ve engellediğini anlamışsın, neden aramayasin?
Kısaca senin için önemli olmaması gereken bir kişinin davranışlarına çok da kafayı takmamak lazım, kendi davranışlarını kontrol etmeye çalış.
+2
kisa
(18.10.25)
Manita yapmıştır ondan çekinip engellemiştir.
0
Bruce
(18.10.25)
@kisa ben geçen günlerin hatırına engellememiştim. Hakkını yiyemem zor zamanlarda ikimizde birbirimizin yanında olduk ama şaşırdım yaptığına. Özellikle annemi engellemesine bayağı nefret etmiş benden anlaşılan
-1
🌸mermaidd
(18.10.25)
Tamam işte, belli ki normalde senin de yaptığın bir şey bu. Bu seferki senden önce yapmış. Asıl kızdığın - bu sefer engellemedim onda da çocuk beni engelledi-- kızgınlığı olabilir mi?
Burada nefret olmak zorunda değil, bir anlama oturmak zorunda da değil.
saçını kesmesiyle seni engellemesi aynı, seni etkileyen bir eylem yok, sen adamın yaptığı eylemi kendine etki olarak alıyorsun.
-1
kisa
(18.10.25)
30 - e
her ayrılık sonrası yaklaşık ilişki süresinin yarısı kadarlık bir toparlama sürecim oluyor, o kişiyi tamamen hayatımdan çıkarmak, bu toparlama sürecine fayda sağlıyor. amaç; sağda solda karşıma çıkmasın, bende aynı hisleri tekrar uyandırması muhtemel şeyler yazmasın, doğum günü vs kutlamasın, benden uzak olsun. bu nedenle "arkadaş olarak kalalım" cümlesinin de bende bir karşılığı yok. ben o kişinin sevgilim olmasını yada hayatımda olmamasını istiyorum, ortası bir seçenek istemiyorum. son olarak ayrılık sonrası imalı paylaşımlara da gelemiyorum, aslında engellemediğiniz her eskiye bir açık kapı bırakıyorsunuz. İster istemez neler yaptığını takip etmek zorunda kalıyorsunuz. Eyyorlamam bu kadar.
+3
yap desem yapmazsin he
(18.10.25)
E tepki göstermek istiyor. Bağırıp çağıramıyor
0
benaslindayohum
(18.10.25)
tekrar kandırılmamak için.
0
mikahakkinen
(18.10.25)
engellemiyorum.

ama rahatsız ederse engelleyebilirim.
0
gurur
(18.10.25)
@gurur +1
0
co2s2
(18.10.25)
Son on yılda gerek flört/platonik gerek sevgili anlamında sadece bir kişiyi engelledim. Bunun nedeni de hanımefendiye ben ilgi duyduğum halde yazmazken ısrarla ve inatla (şu ya da bu sebeple) arkadaş kalmak istemesiydi.
Ki ben böyle bir şey istemediğimi çok net biçimde ifade etmiştim kendisine. Yine de belli bir zaman geçtikten sonra tekrar engelini kaldırdım.
-1
rakicandir
(19.10.25)
yap desem yapmazsin he +1500 kelimesi kelimesine katılıyorum. tam nokta atışı. ben de o şekilde düşünüp engelliyorum.

3 ex flörtüm, benimle bir ilişki istemediler ve konuşmayı kestik. nasılsa yazmazlar diye düşünüp engellemedim. direkt sildim numaralarını yani sadece. 3'ü de 1 yıl içinde yazdı ve beni rahatsız ettiler.

engellememek pişmanlıktır.

----

bazen trip olsun diye engellenir çocukça hislerle. "sen de benim umrumda değilsin al işte gör yüzünü bile görmek istemiyorum" mesajı verir engelleyerek. iletişim yollarını, tüm kapıları kapatır ve sende kaybetme duygusunu oluşturmak ister. çok kırgın olduğunu bu şekilde göstermek ister. seni suçlu hissettirmek ister. bazen de gerçekten tamamen bittiğini ve hiçbir şekilde geri dönüşü olmayacağını bilmeni ister ve bunun için engeller.

---
annenizi engellemesi de normal. size dair hiçbir şeyi hayatında görmek ve duymak istemiyor olabilir. kimseyle arkadaş kalmak zorunda değil. anneniz de ona muhtaç değildir zaten. umursamanız hata. belki de siz yazdırdınız diye düşündü ve rahatsız oldu. belki de yeni ilişkiye başladı ve size dair bir şeyin şu anki ilişkisini kötü etkilemesini istemedi.

benim de öyle bir eski sevgilim var. baya 7 yıl önceki sevgilim. kötü günlerimizde yanımızda olduk. ama kendisi beni aldattığı için bitti, asla da geri dönüşü olamaz, hiçbir türlü duygum hiç kalmadı. ancak arkadaşlığımız iyiydi. aldatması sebepli öfke dolu zamanlar geçince dedim ki, işin düşerse arayabilirsin (cinsel anlamda değil asla) ama sevgilim varsa bana ulaşamazsın, seni engellemiş olurum. ben de seni işim düşerse (cinsel anlamda değil asla) ararsam eğer sevgilin varsa mutlaka beni engellemiş ol sana ulaşamayayım. çünkü bir gereksiz muhabbet yüzünden ilişkilerimizden olmayalım. 7 yıldır 7 kere işimiz düşmedi tabii.
0
art cat chocolate
(19.10.25)
@art cat chocolate elbette yazdıklarınıza katılıyorum. Annem tamamen insaniyet göstermiş çünkü dediğim gibi evimizin ferdi gibiydi ortada gerçekten benim yazdırmam gibi bir durum söz konusu değil ama öyle düşünmüş olabilir. Bende onu görmemek için tüm sosyal medyalarımı kapatıp yenisini de açmadım. Hayatında biri olduğu için de yapabilir bir çok ihtimal var. Aklıma takıldığı için duyuru sakinlerine sormak istemiştim
0
🌸mermaidd
(19.10.25)
(3)

windows güncellemesi

der meister
sinsi windows güncelleme var yeniden başlat da yükleyek diyor ama ben şu an win 10 kullanıyorum. bildiğim kadarıyla buna sunulan destek bitti. sistem win 11 uyumlu mu ondan bile emin değilim, zaten imkanım olursa 3-4 bilemediniz 5-6-7-8 ay sonra yeni bilgisayar almak niyetindeyim, o zamana kadar win
sinsi windows güncelleme var yeniden başlat da yükleyek diyor ama ben şu an win 10 kullanıyorum. bildiğim kadarıyla buna sunulan destek bitti. sistem win 11 uyumlu mu ondan bile emin değilim, zaten imkanım olursa 3-4 bilemediniz 5-6-7-8 ay sonra yeni bilgisayar almak niyetindeyim, o zamana kadar win 10'la devam etmek istiyorum.

bu son güncellemeyi kurayım mı veya içeriğine nereden bakabilirim bunun? "sana son bir güvenlik güncellemesi kardeş..." mi diyor? yükleyince zart diye "win 11 kur ben dükkanı kapattım" filan demesin?
0
der meister
(17.10.25)
Diyebilir. Hatta tam da onu demesini sağlayan bir güncelleme de olabilir. Ben parasını verdiğim w10'umu böyle kaybettim mesela. Bence güncellemeyi kurma.
0
muhayyer divan
(17.10.25)
Demez, diyemez. Geçiş için onay tiki gerekir çünkü yükseltmenin riski var.
0
artıküyeolmakistiyorum
(17.10.25)
ben tüm güncellemeleri yükledim win10 için, bir şey de olmadı.
zaten knowledge base kodu yazar her birinde, onu aratırsan neyle alakalı olduğunu görebilirsin.
0
kesmekes laleler
(17.10.25)
(8)

ucuz yoldan cildimize, saçlarımıza nasıl bakabiliriz?

Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
ben öyle uç fiyatlı şeyler alamam. hesaplı yoldan şunu şunu yaptım iyi oldu dediğiniz neler var?
ben öyle uç fiyatlı şeyler alamam. hesaplı yoldan şunu şunu yaptım iyi oldu dediğiniz neler var?
+2
Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
(17.10.25)
Saçlarım için bir ritüele başladım çok iyi gidiyor hem dökülmesi azaldı hem de parlıyor sadece kurutma makinesiyle kurutursam sıkıntı doğal kurursa yumuşak ve sakin görünüyor.
1 litre kuaf şampuanın içine üç ayrı vitamin ekledim hangileri olduğunu eve geçince güncellerim. Vitaminlerden birinin kokusu ağır bu yüzden yves rocher'den aldığım saç kremiyle son bir geçiyorum üzerinden.
Yıkadıktan sonra nemliyken argan yağı kullanıyorum.
Aşağıdaki yorumu görünce hatırladım ceel biberiye sütü de kullanıyorum dıştan sonra taramadan önce.
Her gün saçımı yıkamıyorum, saçlarımın en azından iki gün kendi yağıyla durmasına izin veriyorum bu da iyi geliyor.
İki bazen üç haftada bir keratin maskesi aldım onu yapıyorum üstünde yazdığı gibi 4-5 dakika bekletmiyorum ama daha uzun bekletiyorum.

Cilt için;
Ben bir türlü rutine alamadım ama yapanlardan gördüğüm kadarıyla çok işe yarayan yüz yogasını öneririm.
+1
mutekebbir
(17.10.25)
Saç için biberiye suyuna başladım. Dökülmeye çok iyi geldi ama saçımın rengini yer yer açtı. Yine de devam edicem. Yüz için de günlük nemlendirme, güneş kremi. Haftada 2-3 kömür maskesi ve peeling. Benim rutin bu kadar.
0
sekizdokuzon
(17.10.25)
Bu işin en doğru ve kestirme yolu sağlıklı yaşam düzeni ve temiz beslenme. "Temiz beslenme" ifadesi sanırım bir terim olma yolunda ilerliyor, araştırmak mümkün. Uyku düzeni, yeterli hareket, güneş ve temiz hava alabilme, doğru yeterli ve sağlıklı beslenme ve yeterli su, bir de iyi bir stres yönetimi cildi de saçları da vücudun her yerini de sağlam tutar. Tahin ayrıca şahane bir şeydir.
0
muhayyer divan
(17.10.25)
Defneli kalıp sabun yetiyor.
Tam bir şampuan düşmanıyım.

Cilt için de çok özel bir şeyim yok.
Yaşlanma etkilerini geciktiren şeyler ölümü geciktirmiyor ne de olsa.
0
diyecevaplandı
(17.10.25)
diyecevaplandı, şampuan öner demedim ki zaten. defne benim saçlarımı gıcırt gııcırt yapıyor sevmiyorum. ucuz da değil hem.
iyi, öleceğiz diye son günlerimizi güzel geçirmeyelim.
0
🌸Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
(17.10.25)
Birkaç yıldan beridir yüzümü her yıkayıştan sonra nemlendirici sürmek. Saçlar için de çok sık şampuan değiştirmemek gerek diye duymuştum.
0
Amaranta ursula
(17.10.25)
Vücut ve saç sağlığı için önce içimizi beslememiz gerekiyor maalesef. Yalnızda kullanılan kremler, maskeler vs işe yaramıyor. Öncelikli olarak klasik ama bol su tüketmek gerekiyor ardından belirli miktarlarda çiğ yemişler ve çeşitli mevsim meyveleriyle vitamin almamız lazım.
Ardından rossman'ın kendine ait saç ve yüz maskeleri var oldukça memnunum. Kendine uygun olanını bulabilirsin. Uçuk bi fiyatları da yok
0
mermaidd
(17.10.25)
@Bir sıcak el...
Banyo sonrasında saçları sirkeli su ile yavaşça ovalayın.
0
diyecevaplandı
(18.10.25)
(12)

Bu rüyayı sadece ben mi görüyorum?

yurtsuz john
Her gece rüyamda ya okulum uzamış ya da askerliğim bitmemiş görüyorum.İşte diplomam burada. Üni mezunuyum ben diyorum. Yoook sen daha liseyi bile tekrar okuyacaksın diyorlar. 30 küsur yaşımda liseye başlıyorum falan. Bir sürü eziyet.Nedir bu ya?
Her gece rüyamda ya okulum uzamış ya da askerliğim bitmemiş görüyorum.

İşte diplomam burada. Üni mezunuyum ben diyorum. Yoook sen daha liseyi bile tekrar okuyacaksın diyorlar. 30 küsur yaşımda liseye başlıyorum falan. Bir sürü eziyet.

Nedir bu ya?
0
yurtsuz john
(17.10.25)
Vallahi aynı ya. Defalarca böyle rüya gördüm. Üni. bitmemiş, lise bitmemiş, askerlik falan. En son ilkokula kadar düştüm:)
+1
nothing in my way
(17.10.25)
merhaba. sözlükte bunun başlığı vardı ya, çoğu kişiye oluyor yalnız değilsin. insanlar liseye dönüp yine mi matematik falan diyor, askere dönen de çoktu. ben şahsen ayda bir üniversiteden alınıp uzun dönem askere başlıyorum, ben yaptım asteğmendim lan ben, biterken teğmendim şu an en azından üsteğmen olmam lazım" diyip derdimi anlatmak için farklı farklı komutanlara koşuyorum, kimse inanmıyo, anlamıyolar. ranzalarda yatıyorum falan. hatta kendi kendime ikna oluyorum bunu da çek erin halinden anla falan diyorum. yılgın bir hoşgörüyle kaderimi kucaklıyorum.
+1
libertine
(17.10.25)
Yapamama yetirememe korkusu okul yıllarında seni çok derin yaralamış. Şimdi bilinçaltın bu yükü üzerinden atmaya çalışıyor kendini temizlemeye çalışıyor.

Naçizane tavsiyem. O yıllarda yaşadığın korkuları otur tek tek hatırla, o günlere o anlara git, o korkuları yeniden yaşa ve o yeniden yaşama esnasında bütün duygularını yüksek sesle söyle veya yaz. Yaz yaz yaz ne kadar ayrıntı hatırlıyorsan, kokusuna rengine kadar yaz. Yüksek sesle söylüyorsan bütün bu duygularını söyleyip bitirdikten sonra daha yüksek bir sesle "bütün bunları yaşadım ve o süreci bitirdim. Sınavlarımın hepsini başarıyla geçtim ve okullarımı bitirdim, bütün bu yaşadığım korkuları öfkeleri endişeleri ve bütün bunların yarattığı bütün kabusları terk ediyorum, bırakıyorum. Bıraktım, bıraktım, bıraktım" gibi, senin için "iptal oldu geçersiz oldu" anlamına gelen şeyler söyle. Kendine duyur. İçerisi duysun.

Geçecek emin ol. Bunu yap ki anksiyete gelişmesin ritim bozukluğu oluşmasın.
0
muhayyer divan
(17.10.25)
Ben de kendimi hep üniversite yurdunda görüyorum. En nefret ettiğim yer. Bir sebepten tekrar yurda dönmüşüm, oda arkadaşım varmış. Kabus.
0
gnosis
(17.10.25)
Dönem dönem ben de bu rüyayı görüyorum. Liseye dönmüş halde buluyorum kendimi, öff diyorum bütün matematik müfredatını unuttum, fen Bilimleri desen aynı. Şimdi kim yine sınava hazırlanacak. Dil bölümü mezunuyum, üniversiteyi iple çekerdim bir daha sayısal bir ders görmek zorunda kalmamak için. Sanırım kafam hala orada takılı kaldı. Çünkü o rüyayı gördüğümde ilk aklıma gelen şey içinde sayı geçen dersleri yine görmek zorunda olduğum :/
0
kullanicadi
(17.10.25)
ben de görüyorum, alttan dersim varmış daha mezun olamamışım. o dersleri vermem lazımmış, hatta fakülteye giden otobüsü bile görüyorum. niye görüyoruz ki acaba hepimiz aynı rüyayı?
biri açıklasa keşke.
0
Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
(17.10.25)
eksisozluk.com

eksisozluk.com

eksisozluk.com

Ben de lise olanını görüyordum bir ara :) ulan diyordum türkçe olsa hadi neyse de almanca biyoloji bir sürü bok pusur terim. Yalniz bir yanda da hosuma gidiyordu ne güzel yine Lisedeyim diye :) zaten rüyada olduğumu farkettikten kısa süre sonra uyaniyordum, ama o sıkıntı stress rüyalar bile olsa boğuyordu resmen..
0
makbur
(17.10.25)
Askerlikten sonra defalarca görmüşlüğüm vardır rüyamda askere gittiğimi. Bir keresinde ikinci defa askere gidiyorum, birisi artislik yapıyor, öfkelenip diyorum ki; lan ben kaçıncı defa buradayım akıllı ol eziyet olurum sana.

2012'de mezun oldum. Bir şekilde 2019 senesine kadar tecil ettirdim askerliği. 2018'te bedelli askerlik yasasından faydalanıp 18 gün askerlik yapıp geliyorum.

Çok rahat askerlik geçermesine rağmen birkaç defa askere tekrardan gittiğimi rüyamda gördüm.
0
put it in your appropriate place
(17.10.25)
Mezuniyet sonrası uzun süre alttan dersim olduğunu vs. gördüm. Halen zaman zaman görüyorum benzer rüyaları. Yıllar geçti üzerinden cidden tuhaf.

Daha birkaç gün önce fizik sınavındaydım ve soruların hiçbirini bilmiyordum. Nerdeyse sıfırlık kağıt verecekken önümdeki çalışkan bir arkadaş kağıdını öylece gösterdi ve kopya çektim. Kendisine buradan teşekkürlerimi iletiyorum.

Ancak bin yıllar önce ağaçlarda gezen atalarımızdan kalma yüksekten düşme temalı rüyalar bi hayli görülüyor. İkisi de hayatta kalma mücadelesi olduğundan belki de.
0
bahçedekisandal
(18.10.25)
son finali vereli 15 sene oldu, ben de arada yarin sinav var ben hic calismadim kabusuyla uyanirim..

okulun bizde yaptigi tipik tahribatlar bunlar..
0
cooperr
(18.10.25)
cakmayazar
(18.10.25)
@cakmayazar

ekşisözlük linki vermeyelim lütfen. rejimin maaşlı trollerinin manipülasyon sitesi ora.
0
🌸yurtsuz john
(18.10.25)
(10)

Yalnızlık

ashleybon
O kadar yalnızım ki kimseyle tanışıcak ortamım olmuyor. iştekiler yaşça büyük evliler çok sosyalleşmeye yanaşmıyorlar. bulunduğum yerde çok az insan yaşıyor. Normal kız arkadaş bile bulamıyorum insan ne kadar yalnız yaşabilir bu kadar? hobi kursuna gidin demeyen tango salsa yapan erkekler hiç tarzım
O kadar yalnızım ki kimseyle tanışıcak ortamım olmuyor. iştekiler yaşça büyük evliler çok sosyalleşmeye yanaşmıyorlar. bulunduğum yerde çok az insan yaşıyor. Normal kız arkadaş bile bulamıyorum insan ne kadar yalnız yaşabilir bu kadar? hobi kursuna gidin demeyen tango salsa yapan erkekler hiç tarzım değil. resim sevmem. spor da yapacak enerjim yok. ahşap boyama, kil, doğa yürüyüşleri de tarzım değil. yalnız bu kadar nasıl yaşayabilirim?
+1
ashleybon
(17.10.25)
Kendi adıma konuşursam, yürümek. Doğa yürüyüşü falan değil, direkt dümdüz yürümek. Nerede olduğu önemli değil.

Saatlerce yürürüm. 3 saat kesintisiz yürüdüğümü biliyorum. Takıyorum kulaklığı, eve gitmemek için yolu uzattıkça uzatıyorum. Ne zaman evde bunalsam çıkıp min 1 saat yürüyorum. Hatta bunu 2 günde bir yaparım.

Yürümek bence bir “coping mechanism”, ya da stimuli. Benim için işe yarıyor.


Yürümenin felsefesi, diye bir kitap var. Tavsiye ederim. diğer yürüyüşçüleri anlatıyor. Mesela bir yerde nietzsche’yi anlatıyor. Sonu gelmeyen yürüyüşler yaparmış. Bir yer de Rousseau’dan bahsediyor, o da aynı. Bu kitapta anlatılan kişilerin ortak özelliği de fazla yalnız olmaları.

Yürüyüş derken; trekking gibi şeylerden bahsetmiyoruz. Su mataranı al, yürüyüş ayakkabılarını giy, böyle değil. Bu spor. Sadece yürümekten bahsediyorum.
+1
substituent
(17.10.25)
Yalnızlık çok da kötü bir şey değil öncelikle, madem tüm olası önerilere direkt olarak kapıları kapatıyorsunuz yalnızlığınızla barışıp mutlu olmaya çalışın.
Yürüyüş önerisine o kadar katıldım ki insanın kendi kendine yapabileceği en güzel aktivitelerden biri ki ben yalnız yemeğe gitmeyi, sinemaya, konsere gitmeyi de çok severim bunları da öneririm.
Naçizane bir önerim de iş yerindeki insanlarla ilişkinizi sadece işte tutmanız iyi bir şey onlarla sosyalleşmek zaten gereksiz buna hiç takılmayın.
+2
mutekebbir
(17.10.25)
Konuşmayı seviyorsan konuş. Ben 8 yıl Elazığ'da yaşadım, gittiğimde 25 yaşındaydım ve bir Allah'ın kulunu tanımıyorum, memuriyete başlamıştım ve kız başına doğuda yapayalnız kalabilmek için eve kapanmıştım, İnternete sarmıştım, sözlüğe sarmıştım, çok dertler dinledim çok kişiyi intihardan çevirdim çok kavgalar ettim çok muhabbetler ettim... hem ben şifalandım hem yapabildiğim kadar çok şifa vermeye çalıştım. Belki sana da iyi gelir bu. Veya başka, daha yüzeysel konuşmalar. Seslendirme olur, birinin sosyal medya danışmanlığı olur...
0
muhayyer divan
(17.10.25)
Dünyada artık adult loneliness diye bir kavram var artık, kadın erkek farketmiyor
+1
grimavi
(17.10.25)
Spor enerji

Belirgin değişim yaşadım
Kızlar bela .d
-2
baldan kaymak
(17.10.25)
Spor yaptıkça enerjin yükselir.
+1
gabe h coud
(17.10.25)
Bunun için en uygun şey sosyal medya gibi duruyor çünkü pek hobilerle ilgili değilsin. Geriye arkadaşların söylediği gibi tek seçenek spor kalıyor yada benim dediğim gibi sosyal medyanın gücünden faydalanarak arkadaş edinebilirsin
+1
mermaidd
(17.10.25)
Yalnizlik cok yaygin ne yazik ki, insanlar artik kanserden degil yalnizliktan olecek.

Bunu bir kenara birakarak, ne olursa olsun spora baslayin, kendiniz icin, yasliliginiz icin, enerjiniz icin, depresyona girmemek icin. Ne yapin edin bunu duzenli hale getirin
0
kassiopeia
(17.10.25)
Enteresan bir şey var.
Son zamanlarda hiçbir şey yapmamama rağmen ve dümdüz işlerimi odaklanmama rağmen insanlar benimle daha çok sohbet açmaya çalışıyor diye hissediyorum. Bu noktada öyle çok hoş/karizmatik/yakışıklı/entelektüel/varlıklı vs tarzda biri olmamama rağmen bu yaklaşımı da anlamlandıramıyorum, daha doğrusu şaşırıyorum. Yani bu şaşkınlık da özgüvensizlikten değil de, bu tip bir ilgiyi beklememekten kaynaklanıyor. Bu noktada bazen bir adım geriden kendine bakmak da nerede ve nasıl durduğunuzu kendinize fark ettirmek açısından faydalı olabilir.
0
rakicandir
(17.10.25)
bence iştekilerin büyük olmasını kafana takma, yetişkin insanların arkadaşlığı normal, mesleğinle ilgili örgüt varsa onlara katıl, hatta senden büyük kadınlarla sevgili olmaktan çekinme...

insanları sen de davet et, yani önce onlara ne verebileceğini göster, mesela insanlara hangi konuda iyi gelirsin?

Ayrıca yurtiçi yurtdışı gezi programlarına bak. örneğin otobüsle Balkanlara gitmek gibi, ya da Güney doğu Anadolu, Karadeniz turları
0
hoot
(18.10.25)
(17)

Duyuru kadınlarına bir "erkek" sorusu

bitli su perisi
Oldukça yakışıklı olduğu halde kendine beğenmeyen ve dış görünüşüne fazla kafayı takan, otuzlarının başında saçında daha birkaç beyazı olmasına rağmen sürekli saç boyatan, alnında birkaç çizik var diye sık sık botoks yaptıran, birkaç ay uyku düzeni bozulduğu için göz altlarının şiştiğini düşündüğünd
Oldukça yakışıklı olduğu halde kendine beğenmeyen ve dış görünüşüne fazla kafayı takan, otuzlarının başında saçında daha birkaç beyazı olmasına rağmen sürekli saç boyatan, alnında birkaç çizik var diye sık sık botoks yaptıran, birkaç ay uyku düzeni bozulduğu için göz altlarının şiştiğini düşündüğünden önce göz altı dolgusu yaptırıp ve sonra göz altı torbalarını aldırıp bir de göz kapağı ameliyatı olan, beş on kilo aldı diye kompleks hissedip açıkça hiç gereği yokken jinekomasti ameliyatı olan ama hala özgüvensiz olduğundan aradan aylar geçmesine rağmen ameliyat sonrası kullanılan göğüs korsesini sıkça giyen, hiç ihtiyacı yokken aşırı bir sıklıkta G5 masajına gitme gibi zayıflama çabalarına giren... Bunlar ilk aklıma gelenler.

Üstelik ne zaman çevreden biri konusunu açsa ya da sorsa kesinlikle reddediyor ve hatta öfkeleniyor. Mesela saçındaki renk değişimini fark edenlere beachte çok fazla zaman geçirdiği için saç renginin açılması gibi bahaneler sunuyor ya da göz altı torbalarının yok olduğunu söyleyenlere göz altındaki egzama için krem kullandığını ve onun göz altı torbalarını yok ettiğini söylüyor. Böyle bir erkekten soğur muydunuz? Görünüş olarak asla yapaylık ve aşırı bir estetik durumu yok bu arada yani gayet doğal duruyor. Ancak gerçekten çevresinde ona ilgi gösteren ve çekici olduğunu dolu dolu hissettiren çok fazla kadın olduğu halde dış görünüşüyle bu kadar ilgilenmesi, bunu dert etmesi beni üzüyor ve bazen de ondan uzaklaştığımı hissediyorum. Anlayışsız mıyım?
0
bitli su perisi
(16.10.25)
You cant fix him :(
+3
grimavi
(16.10.25)
Böyle bir insan gayet soğutur. Erkek olmasina gerek yok
+1
artıküyeolmakistiyorum
(16.10.25)
Görünüş olarak bir problemi olmasa da psikolojik olarak bir hayli problemli duruyor anlattıklarına bakılırsa. Kendisinde beğenmediği şeyleri elbette yaptırabilir yada metroseksüel olabilir ama mesele bakımlı olmak değil yaptırdığı şeylere saçma sapan kılıflar uydurması. Bana bu tarz davranışlar aşırı şizofrence geliyor. Kişiyi sen tanıyorsun ama bu tarz bir adamla muhabbet kurmak bile istemezdim.
+3
mermaidd
(16.10.25)
Ya umursamam. Kendine bakmayı seviyorsa ne güzel. Sonuçta hepimiz kendimize bakım yapıp doğal halimizmiş gibi davranmayı severiz.
Sabah akşam darlamıyorsa yapsın ne var. Yakışıyorsa da, off aşkım süper olmuşsun der geçerim. İnsan kendisiyle oynamayı seviyor.
Bol param olsaydı ve üşenmeseydim ben de yapardım. Ama maymuna doğru evriliyorsam da birinin beni durdurmasını isterdim. Sonuçta çok olan şeyler zıddına döner derdi bizim matematikçi.
-1
Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
(16.10.25)
Travmasi vardir tipine dair gecmisten kalan
0
baldur2
(16.10.25)
İnsanın kendisine dikkat etmesi bakımlı olması güzel bir şey ama bu biraz abartı olmuş artık, bu kadarı zarar. Belli ki bu arkadaşın psikolojik bir rahatsızlığı var kendisini bir türlü beğenmiyor sevemiyor. Kendisinde bu kadar kusur bulabilen birisi bana bakınca bende de sürekli kusur arar diye düşünür yanında rahat edemezdim. Sürekli bu bakım ve estetik muhabbeti de sıkardı beni açıkçası
+2
kullanicadi
(16.10.25)
www.memorial.com.tr
Tanı koymak değil tabii de, bence anlattığınız kişinin yaşadığı şey bir psikolojik bozukluk. Kendine bakmak bu değil.
0
kobuzchu kiz
(16.10.25)
O bedenen erkek olabilir ama ruhen bir kadın. Ben de olsam ben de soğurum. Anlayışsız falan da değilsin.
-3
muhayyer divan
(17.10.25)
psikolojik problemi var, aynisini yapan kadinlar icin de gecerli bu. atta yatan psikolojik nededin ne oldugunu bulabilirseniz, o sorunla yasayabilip yasayamamayi dusunmelisiniz. problem gorunusunun dogal/yapay olmasi degil.

yoksa herkes kendine baksin tabi, ama sacinin beyazi hakkinda yalan soylemesi fln sorunlu seyler.
0
taurina
(17.10.25)
bahsi gecen kisi kesin erkek mi?
-4
cooperr
(17.10.25)
Arkadas olarsk bile cevremde istemem.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(17.10.25)
efemine bir tip gibi geldi bana. erkek adam takmaz bunları.

geçmişten gelen travması olabilir +1
-4
Hallegadola
(17.10.25)
Arkana bakmadan kaç.
0
parka
(17.10.25)
psikolojik bozukluk sahibi, düzelmesi için yardım almalı ve önce yardıma ihtiyacı olduğunu kabul etmeli
0
( . )( . )
(17.10.25)
soğumak için ısınmak lazım önce, o aşamaya bile gelmem. özbakım bu değil, cinsiyetten bağımsız söylüyorum bunu. dış görünüşle bu derece kafayı bozmuş hemcinslerimle de arkadaş olamıyorum ben.

ha bu kafayı takma halinde bir anormallik olduğunun kendisi de farkındadır ama başedemiyordur, destek istiyordur, çözüm bulmaya/sıyrılmaya çalışıyordur, konuşuruz, dertleşiriz vb., o ayrı.
+1
Phoebe
(17.10.25)
Beden dismorfik bozukluğundan muzdarip olabilir. Psikiyatrik (psikolojik değil) destek alması gerekebilir.
0
10551037
(17.10.25)
beden dismorfik bozukluğu ilk aklıma gelen benim de. Dış görünüşe takık olmayı kadınlığa atfedenler cehaletin kaçıncı seviyesini yaşıyorlar hayret doğrusu.
+1
Sermet Hörmet
(17.10.25)
(15)

Dosta ev hediyesi sorunsalı?

makarnavodka
selamlar, yakın dostum ev aldı ve gördüğüm kadarıyla evinde her şey var, ne alacağımı bilemedim. sizce ne alabilirim?teşekkürler :)
selamlar, yakın dostum ev aldı ve gördüğüm kadarıyla evinde her şey var, ne alacağımı bilemedim. sizce ne alabilirim?

teşekkürler :)
0
makarnavodka
(16.10.25)
paşabahçe'den bir şeyler olabilir. mağazaya giderseniz bir fikir oluşuyor kafada.
0
ruhlardan esinlenen karga
(16.10.25)
paşabahçe +1

vazo, şekerlik gibi çerçeve gibi ya da şık cam - metal bir ev aksesuarı uzun yıllar kullanılıyor ve her seferinde bunu şu getirmişti, şunun hediyesi gibi lafı ediliyor. o yüzden güzel bir dekoratif obje iyi bir hediye olur.

www.pasabahcemagazalari.com
0
exlibris
(16.10.25)
altının her zaman adı var, paşabahçede en ufak şey bile altın fiyatı zaten ama çay bardağı falan uygun 12li alınabilir.
0
eja
(16.10.25)
Senin yanında ay çok güzelmiş deyip bir daha asla kullanamayacakları ve evde boşuna yer kaplayacak şeyler almayın abi insanlara. Yakın dostum diyorsan direkt sor, sana ev hediyesi alacağım ne lazım diye. Hiçbir şey lazım değilse ve illa ki hediye almam lazım diyorsan, bütçene ve dsotluk seviyene göre gram/çeyrek vb altın olabilir.
+1
bobinhoo
(16.10.25)
sorarak ihtiyacı olanı öğren +1
yakınsa zaten söyleyecektir. değilse de pike, nevresim takımı, bornoz havlu seti gibi şeyler çok iş görüyor evde kaliteli bir markadan bakabilirsin. misafir ağırlamayı seven biriyse masa örtüsü+peçete takımı olabilir. bu tarz şeyler bana genelde hediye geldi hiç gidip de aa kalitelisinden zevkime göre alayım demediğim için çok işimi gördü.
0
rayde
(16.10.25)
altın veya hediye çeki.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(16.10.25)
madame coco'ya git, genelde orda hep etiketin yarısı vs kampanya var ordan bir şeyler al.

bütçen daha düşükse tv battaniyesi
dekoratif bir heykel veya mum vs
bütçen daha yüksek ise nevresim takımı al.

ikea'dan tepsi de alabilirsin geçen gittim 1000 tl üstü güzel tepsiler vardı.
0
Sadece soruyorum
(16.10.25)
dostlar, kendisine sordum tabi ki, ancak şimdilik hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını belirtti. ben yine de bir şey alacağım.
0
🌸makarnavodka
(16.10.25)
Kullanılan bir şeyin altenatif ikincisi de olsa yük olmaz, farklı kullanımları hoş olabilecek bir şeyler alınabilir.

Nevresim takımı
Battaniye
Pasta/tatlı tabağı
Şık bir fincan kupa takımı vs

Ben bir arkadaşıma yıllar önce mutlu ev temalı bir keyif tepsisi almıştım. Hiç kullanilmaz diye düşünmüştüm ama deseni çok hoşuma gitmişti. Kullandikca fotosunu atardı. Kaç defa da çok beğendiğini soylemisti. Bu tarz keyif odaklı bir ürün de alınabilir.
0
egerbiryolcu
(16.10.25)
tam otomatik espresso makinesi veya moccamaster olabilir.
0
arakaali
(16.10.25)
Samimiyet +1 diyorum

"Sevgili dostum, ben bu ev için illa ki bir hediye alacam, saçma sapan bir şey olmasın, neye ihtiyacın varsa onu alayım" de, vallahi gerek yok vs derse bence hediyeye ayırdığın bütçeyi gram veya çeyrek veya işte durumun neyse ona göre altın gümüş alıp hediye etmek güzel olur. Nihayet bir güvence gibi olur hoş olur.
0
muhayyer divan
(16.10.25)
Duyuru'da Paşabahçe lobisi var :) Paşabahçe'de güzel şeyler var. Değişim kartı da koyarsanız, illa kendilerine göre bir şey bulurlar...

Devir ne kadar değişti bilmem ancak nevresim takımı biraz garantidir. Genelde iş görür.

Ben evlenen yeğenlerime "zigon sehpa almayın, siz beğenin, linkini gönderin, ben alacağım" diyordum mesela. Eve gidince önüne koyuyorlar, hoş oluyor kullanıldığını görmek.

Yine akrabalarıma ev hediyesi hep sorarak aldım. Bazen ütü oldu bu, bazen süpürge, bir tanesi abartıp tv istedi, imkanım dahilinde aldım bir tane...

Altın götürmek de ayıp değil. "Ne makbule geçer bilemedim, siz en uygununu yaparsınız" demenin kibar yolu.

Evcil hayvanları varsa bir sürü yeni elektronik pet zımbırtısı çıktı mesela, onlardan biri olabilir.

Son birkaç yılın silah zoruyla aldırılan ürünleri olan dikey süpürge, air fryer, robot süpürge ve yumurta makinası gibi bir şey de alabilirsiniz. Bence bir kısmı aşırı lüzumsuz ama, seveni çok...

Şık bir tablo yahut hat/ebru levhası da her zaman gideri olanlardan. İlla ki asacak yer buluyorlar...
0
dilemma of subscribtionability
(16.10.25)
viski karaf ve bardak seti gibi bir şey şık oluyor alkol kullanıyorsa.
ama her şey var diyorsanız eğer direkt altın bence.
0
ucurulmamak umidiyle
(16.10.25)
nevresim takımı demiş biri ona katılıyorum.
0
Hallegadola
(17.10.25)
normalde almayı düşünmeyeceği (parası bütçesi olsa bile) ama evde olsa illa ki kullanacağı bir şey alın. tamamen atıyorum:

örneğin kahve seviyorsa süt köpürtücü ya da güzel bir mokapot ya da chemex vs tarzı bir şey
şarap içiyorsa güzel bir karaf ve kadeh seti
viski içiyorsa güzel bir karaf ve kadeh seti

ya da atıyorum taşınabilir projektörlerden. (kolay kolay kimse almaz ama evde olunca çok acayip işe yarıyor)

ya da atıyorum hava temizleyici

zaten ihtiyacı olan şeyleri kendisi alır, bütçesi de var anladığı kadarıyla. evdeki 5 nevresim takımının yanına bir tane de siz alsanız ne esprisi var?
0
co2s2
(17.10.25)
(9)

Aşağıdaki cümle sizce kurallı ve anlamlı bir Türkçe cümle midir?

dilemma of subscribtionability
"Harf çiz puşt balcım, göğsünde vj yok!"
"Harf çiz puşt balcım, göğsünde vj yok!"
0
dilemma of subscribtionability
(16.10.25)
Tüm harflerin olduğu bir cümle kurmanız mı istendi? Bence maalesef fazla zorlama ve mantıksal açıdan hiçbir anlam ifade etmiyor. Yoksa kurallı ve bir yanlışlık göremedim şahsen.
0
m e b
(16.10.25)
Anlamlı değil ama kurallı bir cümle. Anlamlı olmadığı için kurallı olup olmadığı anlam taşımıyor.
+1
muhayyer divan
(16.10.25)
Sana kıyak geçeyim:

Pijamalı hasta yağız şoföre çabucak güvendi.

sözlük'teki başlığında başka pangramlar üretenler de olmuş:
(bkz: pijamalı hasta yağız şoföre çabucak güvendi)
0
ermanen
(16.10.25)
bu bilinen bir cümle ama. yenisini bul dedilerse haksızlık olur.
0
kibritsuyu
(16.10.25)
kendi pangramlarım var bolca.
(bkz: geveze cadım jalenur çok hoşaf isteyip böğürdü)
(bkz: iğde bacım, gülsüz jön çok puşt herif yav)

bu seferki 30 harfli de... (sadece a harfi iki defa kullanıldı) türkçe'de anlamlı-anlamsız kurallı bir cümlede 33 harfin altına inen olmamıştı. absürt evet ama kurallı cümle. oradan nasıl gözüküyor, o yüzden sormuştum...
0
🌸dilemma of subscribtionability
(16.10.25)
eksisozluk.com

su orneklere gore daha kotu ve anlamsiz.
0
cooperr
(16.10.25)
@cooperr
o örneklerden en kısası 35 harf :)
ayrıca "tüh, jantı feda et; pislik böceği yormuş, vazgeç" veya "av faydasız, bagaj hep ciğer olmuş, çöktün" gibi cümleler mi daha iyi ve anlamlı? :)

harf kısıtlaması olmasa var benim de favorilerim. "pijamalı hasta" gibi... mesela "hazcı bedevi yağlı ruju götüne sokup felç olmuş" var, muazzam. ama uzunlar. harf sayısı azaldıkça anlamdan uzaklaşılıyor...
0
🌸dilemma of subscribtionability
(16.10.25)
@dilemma

abi verdigin orneklerde en azindan parca parca da olsa ne diyor anlayabiliyoruz.

"Harf çiz puşt balcım" ve "göğsünde vj yok" bunlar ne demek?
0
cooperr
(16.10.25)
ok, hiçbir şey anlamadınız. bunu soruyordum tam olarak.
0
🌸dilemma of subscribtionability
(16.10.25)
(3)

Denizlideki uranyum olayı gerçek mi

messina123
Vali filminde recep yazıcıoğlunun son günleri anlatılıyor. Filmde valinin adı recep yazıcıoğlu değil tabi. Denizlide amerikalı bir mermer şirketi uranyuma çökmeye çalışmış. Vali uranyumu amerikalılara yedirmiyor. Devletin mühendisleri bir bir şüpheli şekilde öldürülüyor. Ve en son vali elinde belgel
Vali filminde recep yazıcıoğlunun son günleri anlatılıyor. Filmde valinin adı recep yazıcıoğlu değil tabi. Denizlide amerikalı bir mermer şirketi uranyuma çökmeye çalışmış. Vali uranyumu amerikalılara yedirmiyor. Devletin mühendisleri bir bir şüpheli şekilde öldürülüyor. Ve en son vali elinde belgelerle ankaraya giderken trafik kazası suikastine uğruyor. Belgeler de yok ediliyor. Şimdi soru şu. Filmdeki valinin recep yazıcıoğlu olduğu söyleniyor ki zamanlama tamamen doğru. Peki bu uranyum konusu gerçek mi komplo mu?
0
messina123
(15.10.25)
Bilenin doğru bildiğinden nasıl emin olacaksın?
0
muhayyer divan
(15.10.25)
benim bildiğim uranyum değil toryum. vali değil mühendisler bir uçak kazası ile öldürülüyorlar. Atlasjet'in 4203 sefer sayılı uçuşu diye inceleyebilrisin.
0
gercekdunya
(16.10.25)
denizliliyim toryum olayını bilmiyorum ama düz ankara yolunda kaza yapıp valinin ölmesi çok garipti.
0
mikahakkinen
(16.10.25)
(5)

Verdiğim tepki makul oldu mu sizce?

mahmuttt
Ebeveynlerin de girdiği ücretli oyun alanındayız. Kadının çocuğu var 5-6 yaşlarında. Bir başka kız çocuğu 10-12 yaşlarında. Kaydıraktan kayarken büyük kız çocuğu, küçük çocuk erkek çocuğun ayağını sıkmış (kadının iddiasına göre.) Baktım kıza göz belirterek bildiğiniz kızdı. Kız ben sadece ayağını ç
Ebeveynlerin de girdiği ücretli oyun alanındayız. Kadının çocuğu var 5-6 yaşlarında. Bir başka kız çocuğu 10-12 yaşlarında. Kaydıraktan kayarken büyük kız çocuğu, küçük çocuk erkek çocuğun ayağını sıkmış (kadının iddiasına göre.) Baktım kıza göz belirterek bildiğiniz kızdı. Kız ben sadece ayağını çekmesi için tuttum diyor. Bu ısrarla ben ne yaptın gördüm vs çocuğun üzerine gidiyor. Anne babasının da yanında olmadığını farketti muhtemelen. Çünkü kız çocuğunun annesi babası yanında yoktu o sırada.

Sonra baktım çocukcağız ağlamaya başladı. Annemi istiyorum demeye başladı.

Sonra anne babası geldi. Tabi olaydan haberleri yok. Anlamaya çalışıyorlar. Çocuk da birşey diyemiyor.

Ben de kalktım anne babanın yanlarına gittim, çaktırmadan işaret ederek arkadaki hanımefendi kızdı çocuğa o sebeple ağlıyor dedim.

Bu da görmüş beni. Bana terbiyesiz niye beni işaret ediyorsunuz bilmem ne muhabbetine girdi.

Ben de ağzının payını tatlı tatlı verdim.

10 yaşında çocuk mu senin muhatabın burada görevliler var vs dedim.

Sinirlendim tabi bayağı

Sizce yanlış mı yaptım, böyle olayları görmezden mi gelmeliyim ? Tepkim uygunsuz mu oldu

Teşekkürler.
+5
mahmuttt
(15.10.25)
çocuğa tepki veren anneyi ve çocuğun anne babasını tanımıyorsunuz. nasıl tepkiler verebileceklerini bilmiyorsunuz. ağlayan çocuğun anne babası dönüp diğer kadının üzerine yürüyebilirler, çoluk çocuğun önünde tatsızlık yaşanır ya da bu diğer kadın sizin üstünüze yürüyebilir.

şu hikayede ben olsam ne yapardım? herhalde ağlayan çocukla ilgilenirdim, annesi babası gelene kadar sakinleştirmeye çalışırdım. kaldı ki ağlayan çocuğu sakinleştirirken bile, annesi babası gelip sen mi yaptın diye sakinleştiren kişiye çıkışabilir.

empati, karşılıklı anlayış, hoşgörü bunlar komple sıfır artık bu toplumda.
-3
co2s2
(15.10.25)
İyi yapmışsın, yapılması gerekeni yapmışsın ve bence kararında bir tepki göstermişsin.

Küçücük çocuğu sahipsiz buldu sen orada olmasan ve tepki göstermesen yaptığı yanına kar kalacaktı. Madem rahatsız oluyor senin işaret etmenden daha düzgün uyarsaymış veya dediğin gibi görevliyi çağırsaymış.

Böylelerine göre en kıymetli kendi çocuğu ama başkalarının çocuğu kendisininki yükselsin diye ezilebilecek, üstüne basılabilecek bir böcek. Onun da bir başkasının kıymetlisi olduğunu düşünmez, bilmek istemezler.

Neyse çok konuştum iyi yapmışsın eline, ağzına sağlık.
0
chicha_v2
(15.10.25)
İyi yapmışsın, çocuk epey savunmasız durumdaydı, bir denge gerekiyordu o denge sen olmuşsun. Ama yine de daha dikkatli ol, her ebeveyn sağlıklı olmayabiliyor. Küçük çocuğun annesi problemli mesela.
0
muhayyer divan
(15.10.25)
Tabii ki doğru yaptınız. Kim olsa, çocuğuna yapılanı bilmek hakkı. Sonrasında vereceği tepkiden siz mesul değilsiniz. İşaret etmeyip açık açık söyleseniz de olurdu. Bu şekilde de bir problem görmedim.
0
dilemma of subscribtionability
(16.10.25)
bence aileye hedef göstermek doğru olmamış. zaten ne yapacaklarını düşünüyordunuz ki? belki kadın kızarken araya girebilirdiniz ya da görevli çağırabilirdiniz. sonuçta olayı da görmemişsiniz, belki küçüğün ayağını gerçekten sıktı, kadın tepkisinde nispeten haklı, bilemezsiniz.
0
elorelia
(16.10.25)
(13)

Nazar diye bişey gerçekten var mı sizce? İnanıyor musunuz?

psmstc
Soru başlıkta
Soru başlıkta
-5
psmstc
(15.10.25)
Var. İnanıyorum.
-4
arbre
(15.10.25)
var ya. ve bize çok değiyor eşimle bana. her seferinde hiçbir şeyi hiç kimseye anlatma diyorum ama olumlu ve güzel bir şey olduğunda paylaşmayı çok seviyor o yüzden başımıza türlü bela geliyor.
0
matilda
(15.10.25)
ben dini konulara komple şüpheci yaklaştığım için nazara doğrudan inanıyorum diyemem. ama bazı şeylerin bazı kişilere anlatılmaması gerektiğini düşünüyor ve matildaya katılıyorum.

benim eşim de mesela biri işler nasıl gidiyor dediğinde "çok şükür iyi vsvs" anlatıyor, ben de en son geçen gün anlatma şu insanların şerini üstümüze çekme dedim. iyi deme, idare eder işte bu ekonomide ne olabilirdi ki herkes gibi biz de bir şekilde yaşamaya çalışıyoruz de diyorum.
0
Sadece soruyorum
(15.10.25)
Nazar bize özgü değil, çok daha eski bir şey. Eski insanlar gözün çalışma mekanizmasını dokunmaya benzer bir şey olarak düşünüyorlardı; onlara göre gözden çıkan bir "şey" gidip görülen nesne ile temasa geçip onu algılıyordu. Buradan hareketle de kötü niyetli birilerinin haset dolu bakışları bizi olumsuz etkileyebiliyordu...

Yani kısaca "Yok öyle bir şey"
0
salihdt
(15.10.25)
nazar diye bir şey yok. kendi kendini gerçekleştiren kehanetle plasibo etkisinin el ele tutuşmuş hali var. bir de algıda seçicilik eklenince, bütün saçmalıklar mantıklıymış gibi görünmeye başlıyor. aslında kimsenin gözü değmiyor, insan kendi dengesini kendisi bozuyor.
+3
gabe h coud
(15.10.25)
Var. Geçen haftalarda beni ilk kez gören bir komşu teyzenin (arkadaşımın komşusu) mavi gözlerinden sorgulayan sözlerinden yamuldum resmen, annem de yamuldu. Nazar değdiğinde nazar ayetleri vardır onlar okunur, annem bana okudu ve 2 gün kendine gelemedi kadın bitkinlikten, ben de aynı şekilde. Kur'an'da zaten "bakışlarıyla seni devireceklerdi" gibi bir ayet var, Kalem Suresi 51-52 olması lazım. Bizzat yaşamışlığım çok, bilim dünyası da bunu çalıştı, çalışıyor ve varlığına kanaat getirdiler.
-2
muhayyer divan
(15.10.25)
Yok
-1
abuzer
(15.10.25)
evet var.
-6
elektr10
(15.10.25)
var, yok, var, yok, var, yok
sana yoksa yok

izah edemediğim talihsizliklerim oluyorsa neden nazar olmasın. her şeyin nedenini buluyorsan ne ala. ama bazen bunu neden yaşadım dedğimiz şeyler olmuyor mu oluyor. o zaman dikkatli yaşamalıyım. ne kaybederim. bir iki övgü almamın bedeli olarak bir sürü sorunlar yaşayacaksam, kendimi göz önünde bulundurmayacak şekilde yaşarım daha iyi. varsın bana kötü desinler ben huzurlu olayım da.
ha diyorlar ya birde kainat yıldızlarına bile nazar gelmiyor, size mi gelecek diye. o işler öyle yürümüyor işte, çünkü senin bir şeyin düşük olurmuş ve sana göz değermiş.
-4
Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
(15.10.25)
Nazar aslında dinimizce ortaya çıkan bir olgu değil Antik Yunan döneminde ortaya çıkmış. Nazar boncuğu gibi şeyler de şamanizmden kalma.

Soruna gelecek olursak tanrının varlığına inansakta inanmasakta evren enerjiyle dönüyor bana kalırsa. Hasis ve kıskanç insanlarda etrafımızda olunca onların negatif enerjilerini dolaylı yoldan üstümüze çekmiş oluyoruz ve buna da nazar diyoruz.
Ben hiçbir işim tamamlanmadan kimseye anlatmama taraftarıyım nazar olsun olmasın bazen kendimize saklamak önemli.
-1
mermaidd
(15.10.25)
inanc ve mantik birbirini tamamlayan seyler olsaydi din diye bir mefhum olmazdi arkadaslar. insanlar inandiklari seyleri mantik süzgecinden gecirdikleri icin degil, kalplerinden öyle geldigi icin inaniyorlar. cevaplarda nazara inanmak isteyip de yargilanmaktan korktugu icin mantikli calismaya calisan bir sürü kisi var.
-2
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(15.10.25)
başımıza kötü bir şey geldiğinde gerçek sebebi aramak yerine "ahmet öyle demese böyle olmazdı" demek daha kolay geliyor. başımıza gelen 100 kötü olayın 3'ünde böyle bir cümle kursak nazara inanmış oluyoruz.
-2
co2s2
(15.10.25)
@konusma ben konusuyorum

"insanlar inandiklari seyleri mantik süzgecinden gecirdikleri icin degil, kalplerinden öyle geldigi icin inaniyorlar" demişsin,

Benim çevremde akılla mantıkla inanan çok insan var. O kadar ki, kalplerinden öyle geldiği için inandıklarını zannettiğin insanların kalplerinden falan gelmediğini, ya aileden gördüğü ezberle ya da menfaati orada olduğu için "inandığını" gözümüzle görüyoruz. Hiçbir şey bilmeden ve bilmeyi istemeden, merak etmeden inanmak Allah'ın istemediği, aşağıladığı bir şey. Bunun da farkındayız. Akıl çalıştırmanın iman olmadığını söyleyenler çıkacak, onların da başka izmlerin etkisinde olduklarının farkında olmadığını da belirteyim.

Yani inanç meselesi senin belirttiğin gibi değil aslında.
0
muhayyer divan
(15.10.25)
(8)

Boşanmanın çok zor olması

en bi orijinal
Hızlı özet: 20 yıllık evlilik, sınav senesinde iki çocuk, tahammülü kalmayan ben. Eşimle iletişim ikimiz için de bitti. Ne o beni anlıyor ne ben onu. Tel derdim birisi Yks, birisi Lgs’ye girecek çocuklarımız için süreci yönetmek ama maalesef eş kişisi Opakim k gergin. Bu sürecin yönetiminde çocuklar
Hızlı özet: 20 yıllık evlilik, sınav senesinde iki çocuk, tahammülü kalmayan ben.

Eşimle iletişim ikimiz için de bitti. Ne o beni anlıyor ne ben onu. Tel derdim birisi Yks, birisi Lgs’ye girecek çocuklarımız için süreci yönetmek ama maalesef eş kişisi Opakim k gergin.

Bu sürecin yönetiminde çocuklar için ödün verip beklemeli mi? Yoksa ne olursa olsun deyip bitirmeli mi? Çok arada kaldım.
0
en bi orijinal
(14.10.25)
şunun şurasında temmuz ağustos ayına kadar sabredeceksiniz. çocuklar sınav sürecinde kötü şeyler yaşarsa hem başarıları etkilenecek, hem de yeni başlayacakları okulda da kötü bir başlangıç yapacaklar. bence sınavlar bitene kadar sabredin çocuklar rahat kafayla girsinler sınavlara.

bu arada opakim k nedir?
+1
tabudeviren
(14.10.25)
tabii ki beklemeli.

bu süreçte de ilişki terapisi almalı. bu ilişkiyi kurtarmak için değil genelde, dostça ayrılabilmek için.

ek olarak da psikiyatri. bol bol anti depresan.
+1
gurur
(14.10.25)
Psikolog. İlişki terapisi. Mümkünse psikiyatr kontrolünde prozac (uygun görürse yani, bir süre sizi sakinleştirir, çoğunluğu hissizleştiren bir ilaç). Bu süreçte kitap okumaya vaktiniz varsa lütfen David Burns'ün Psikonet yayınlarından çıkan "iyi hissetmek" isimli kitabını UYGULAYARAK okuyun. İkiniz de. İkinize de çok iyi gelecek çünkü. En uygun ve en kısa yol bu gibi. Ama çift terapisini atlamayın derim. Şimdi boşanmayın, çocuklar gerçekten allak bullak olurlar. Ben 33 yaşındaydım ben bile allak bullak oldum, yapmayın bence.
0
muhayyer divan
(15.10.25)
yani bunlar elbette buraya alinacak kararlar degil ancak, genellikle sinav yillarinda ebeveynler ancak ozellikle anneler de cok yoruluyorlar, cok zorlaniyorlar, duygusal olarak onlar icin de cok zor bir surec gordugum kadariyla. dolayisiyla, cocuklarinizi bir kenara birakiyorum, zira onlarin oncelikle kendi merkezinde bir ebeveyne ihtiyaclari olacak, siz nasil hissedeceksiniz, her ikisini birden gercekten kaldirabilecek misiniz bence bir de buradan bakin. her ne kadar iliskimiz bitti deseniz de, bosanmak cok cok cok zor bir surec, hafife almayin, ne olursa olsun yas tutmaniz gereken, psikolojinizin alasagi oldugu bir donem, size de iyi gelmeyebilir. sinav bitince en azindan bir konu ortadan kalkmis oluyor, o zaman onceliginizi kendinize ve cocuklariniza daha rahat verebilirsiniz.
0
kassiopeia
(15.10.25)
iyi güzel, çocuklar sınav döneminde bir de sizin boşanmanızla uğraşmasın. ama bir yandan da her gün her gün kavga edecekseniz, çocuklar bu sefer de hazırlanamaz. örneğin sınav öncesi gece "yeter artık bıktım senden de bilmem neyden de" gibi bir kavga etmeyeceğinizi kim biliyor?

kesinlikle ama kesinlikle kavga etmeden, rol de olsa bir şekilde sakin kalabilecekseniz devam edin. temmuz ayında da boşanın.
0
co2s2
(15.10.25)
co2s2+1

ek olarak çocuklar kimde kalacak? eş kişinde kalacaklarsa ve o gerginlik boşanma sonrası yıkım, başarısızlık hissi vs gibi duygularla birleşirse farkında olmadan çocuklar için hayat cehenneme döner.

profesyonel yardım ve çift terapisi gibi seçenekleri ihmal etmeyin sürecin sağlıklı atlatılabilmesi için.
0
issiz karga
(15.10.25)
Aldatma veya şiddet yoksa, 20 yıllık evlilik bitirilmez. Bir şekilde, ortak yaşama yolunu bulun.

.
0
kartallar yuksek ucar
(15.10.25)
kavga kıyamet vesaire yoksa genel olarak birbirinize bir terbiyesizleşme yoksa yaza kadar bence idare edebilirsiniz.
Eşiniz de boşanmaya niyetliyse oturun anlaşın 9-8-9 ay iş arkadaşı iletişimi kurun bitsin.
0
denizgonen
(15.10.25)
(21)

Ev - iş arası 2.5 km, sizce nasıl?

hadi ya la
İstanbul için düşünmeyin, burası Alanya. İçime çok sinen bir ev buldum ama iş yerime birazcık uzak kalıyor ve şimdilik aracım yok. Yakında motosikletim gelecek, scooter kullanıyorum ama buna güvenmeli miyim bilemedim. Ev iş arası direkt otobüs de yok, çok uzakta bırakıyor, en az 15-20 dakika yürümem
İstanbul için düşünmeyin, burası Alanya. İçime çok sinen bir ev buldum ama iş yerime birazcık uzak kalıyor ve şimdilik aracım yok. Yakında motosikletim gelecek, scooter kullanıyorum ama buna güvenmeli miyim bilemedim. Ev iş arası direkt otobüs de yok, çok uzakta bırakıyor, en az 15-20 dakika yürümem lazım. Diğer evlerin de hep bir sorunu oldu, kiminin eşyaları sıkıntılı, buzdolabı küflenmiş, manzarası hiç yok ve boğucu, gibi gibi... Burası rezidans gibi geçiyor, içinde spor salonu, sauna, havuz ve başka birçok şey var. Çok küçük bir 1+1 olmasına rağmen manzarası da iç açıcı, gayet güzel. Fiyat aidat dahil 27.000 TL.

Kafam çok karışık ve artık beynim çalışmayı durdurdu. 4 gündür valizlerimle hostelde kalıyorum, yeni işime adapte ol, onlarca ev arasından gezdiklerime karar ver derken birazcık ağlama noktasına geldim. Hiç fikriniz yoksa bile öylesine yazabilirsiniz, okurken rahatlarım. Teşekkür ederim, sevgiler
+1
hadi ya la
(14.10.25)
bence baya yakın nere olursa olsun. yokuş yoksa bisikletle gider gelirsinin en kötü.
yokuş varsa da elektrikli scooter al 10 dkya gidersin max.
0
jelly bear
(14.10.25)
2.5 km bir şey değil ya zorlasanız yürüyerek de gidersiniz yokuş yoksa. hele bisiklet şahane olur. otobüs uzakta bırakıyorsa 15-20 dk hiçbir şey değil ya, eski evimi düşünüyorum sırf metrobüse binebilmek için 25 dakika yürüyordum.
scooter, elektrikli bisiklet tarzı bir şeyle harika çözülür bu sorun. ev de güzelmiş bence dert etmeyin. ben her gün beylikdüzü son durak - mecidiyeköy gidiş dönüş yapıyorum :)
0
matilda
(14.10.25)
+ Alanya diyorsun kış mevsimi neredeyse yok.
Yağmur varsa sıkıntı olur onu da otobüs + taksi vs planini yaparsın.
0
artıküyeolmakistiyorum
(14.10.25)
yarim saat yuruyerek bile gidilir. bence cok iyi.
0
lemmiwinks
(14.10.25)
2.5 km yürünür yav.

bisiklet de olur.

terlerim derseniz scooter mis.
0
gurur
(14.10.25)
uzak değil. yürüyerek çok iyi.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(15.10.25)
Yazın Alanya sıcağında 20 dk yürümek zor olabilir. Ama scooter bu sorunu çözer. Gayet uygun gibi.
0
thunder thunder thunder thundercats
(15.10.25)
ev içinize sinmiş. ılık havalarda yürünür onun dışında scooter veya bisiklet mükemmel çözüm. motor da gelecekmiş. ben olsam düşünmezdim. direkt tutun. istanbul'da böyle şeyler ömüre ömür katar. şanslısınız, kıymetini bilin
0
cisimcik golgi
(15.10.25)
Günde 15-20 dk yürümek çok iyi bir şeydir, hiç düşünme tut evi. İş yerimle aramız 35 km, arabasız gidersem günde 4.5 saatim yolda geçecek. Sağlığın yerindeyse lütfen yürümeyi tercih et, emin ol yaşlılığına muazzam iyi bir yatırım yapmış olursun.
0
muhayyer divan
(15.10.25)
Direkt tutun hocam, akşamları iş çıkışı eve yürünür, düzgün yol varsa.
0
kumandanim
(15.10.25)
iş yerime trafikten bıkıp araçla gitmediğim zamanlarda, ilk evden bir km + 2 metro aktarma + son iki km yürüme mesafesinin son kısmına yakın sizin mesafe. Ben olsam tutardım.
0
va
(15.10.25)
Soru bu değil ama kışın da motorla gidip gelecekseniz sağlam bir yağmurluk seti + kışlık motor botu alın mutlaka.

Yokuş değilse güzel havalarda rahat rahat yürünecek mesafe +1
0
kobuzchu kiz
(15.10.25)
2.5 km çok iyi mesafe, scooter da işini rahat görür, havanın güzel olduğu günlerde yürürsün de. Üniversiteye atanmıştın sanıyorum, servis imkanını sordun mu, kesin vardır diye düşünüyorum.
0
hrskrs
(15.10.25)
ben 2.5 sene ise 3 km + 3 km yürüyerek gittim geldim. tek yön 35 dakika sürüyordu, iyi spor oluyordu.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(15.10.25)
Cok guzel, tutasim geldi evi
0
narod
(15.10.25)
km olarak değil de süre olarak değerendirin bence. yol 30 dakikadan kısa sürüyorsa gayet makuldur.
scooter için "buna güvenmeli miyim bilemedim" demişsiniz. scooterla günlük 5km yolculuk için mi sordunuz, yoksa yol şartları/güvenliği açısından mı sordunuz?
0
tnz
(15.10.25)
istanbul da yaşayanlar için hakaret kabul edilebilir bu entry.
2.5 km iş ev komik
-1
jamswety
(15.10.25)
zaten scooter varmış ev de çok yakın . hemen tut ve taşın
0
gercekdunya
(15.10.25)
@tnz, yürüyerek 36 dakika sürüyor ve son 5 dakikası yokuş.
Scooter için yol şartları/güvenliği için sordum. Mayıs'tan beri kullanıyorum, 1000 km tecrübem var, biraz çekindim. yüzden.

Ama sanırım ilk bahsettiğim evi eleyeceğim. Çünkü eve 600 metre bir ev buldum ve 1+1 olmasına rağmen üç kat geniş. Eşyaları tam ve güzel, sadece ana caddenin arkasında, birazcık eski evlerle çevrili bir yer. İki katlı evin ikinci katı. Yüksekten manzarası yok ama çevresi yeşillik/ağaç kaplı, iki balkonu var. Yıllardır evden çalışan biri olarak hiç alışık değilim her gün bir saat erken çıkıp mesai yapmaya. En azından bu şekilde daha kolay olur diye düşünüyorum.
0
🌸hadi ya la
(15.10.25)
2.5 km yol değil bence. küçük şehir standartlarında da yol değil.
0
co2s2
(15.10.25)
kurallara uyuyor ve gerekli teçhizatınız varsa tecrübeniz yeterli, ancak yol güvenliği konusu önemli. siz ne kadar tecrübeli olursanız olun, çevresel faktörlerin de uygun olması gerekir. ben olsam ilgili güzergahta boş ve dolu saatlerde birkaç kere yürüyerek yerel sürücülerin davranışlarını izler ona göre scooter için güvenli olup olmadığının kararını verirdim.
0
tnz
(16.10.25)
(10)

hiç ahmet ümit okumadım

deartheodosia
hangi kitabıyla başlayayım? bir ses böler geceyi?
hangi kitabıyla başlayayım? bir ses böler geceyi?
+1
deartheodosia
(14.10.25)
Okuma bomboş adam. Bomboş
+4
artıküyeolmakistiyorum
(14.10.25)
Yaşınız 25i geçtiyse okumanıza gerek yok.
+3
put it in your appropriate place
(14.10.25)
İstanbul Hatırası ilk okuduğum kitabıydı ama on yıl olmuştur okuyalı. O zaman çok sevmiştim diğer kitaplarını da okumalıyım diye düşünmüştüm. Sonra kaldı ve okumadım bir daha.
0
egerbiryolcu
(14.10.25)
Okuduğum kitapları
Bab-ı Esrar
İstanbul Hatırası
Patasana

Şeytan Ayrıntıda Gizlidir kitabının ise dizisi çekilmişti, onu izlemiştim vaktiyle.

Polisiye macera falan seviyorsanız sarabilir, kolay okunan kitaplardı. Şimdi baktım da ne çok kitabı varmış.
0
epitaf
(15.10.25)
Dinlemeyi seviyorsan NTV radyo Ahmet Ümit kitaplarının bazılarını radyo tiyatrosu oyunu yaptı ama saatleeeeerrce sürüyor. Durdura durdura dinlerim dersen şahane. Uzun yol için de birebir.
0
muhayyer divan
(15.10.25)
İstanbul hatırası yeterli. Diğer kitapları da hemen hemen aynı.
0
etna
(15.10.25)
çoğunu okudum. vakit geçirmelik, çerezlik kitaplar. çok bir beklentiniz olmasın. ben ilk beyoğlunun en güzel abisi ile başladım, sıralama çok aman aman fark etmiyor.
0
mustafakesekci
(15.10.25)
yıllar önce merak salıp bir kitabını almıştım, hayatımdaki en sarmayan kitap olmuş olabilir. Yarım bıraktım, belki de bana öyle geldi bilmiyorum.
0
va
(15.10.25)
yakaşık 20 senedir okurum. tabi onu keşfettiğim zamanlar böyle meşhur değildi.

sırasıyla
beyoğlu rapsodisi
istanbul hatırası
beyoğlunun en güzel abisi


tavsiye derim.
0
gercekdunya
(15.10.25)
benim de hiç ilgim yoktu ama bir yerde karşılaşıp yanına gittim ve çok samimi, sıcakkanlıydı. bir ses böler geceyi kitabını aldım, bakalım. teşekkürler
0
🌸deartheodosia
(15.10.25)
(6)

Kilo vermek

arbre
En iyi kilo verme yolu nedir? 84 kiloyum. 80 kilo olmak istiyorum. 79 da olur. Sağ olun.
En iyi kilo verme yolu nedir? 84 kiloyum. 80 kilo olmak istiyorum. 79 da olur. Sağ olun.
-2
arbre
(14.10.25)
karbonhidrat yeme. ekmek, şeker, börek çörek vs yasak.
her gün uyandığında 60 dakika, akşam da 60 dakika yürü.
10 gün içinde minimum 8 kilo verirsin.
-3
co2s2
(14.10.25)
Hyper ketoyu incele, bütün kurallarına uyarsan kısa sürede hızlı kilo veriyorsun.
0
mutekebbir
(14.10.25)
karbonhidratı kes 1 ay yarım saat yürü 4 kg gider.
0
mikahakkinen
(14.10.25)
en iyi kilo verme yolu az kalori alıp daha çok harcamaktır.
ikinci en iyi kilo verme yolu karbonhidrat tüketimini kesmektir.
üçüncü en iyi kilo verme yolu belirli saat aralıklarında yiyip belirli saat aralıklarında yememektir.
dördüncü en iyi kilo verme yolu yukarıdakilere ek olarak hareket etmektir.
bunların hepsini aynı anda yapmak tünelin ucundaki ışığı gösterir.
0
ucurulmamak umidiyle
(14.10.25)
Yukarıdakiler boş tavsiyeler değil. Biraz da açlık eklemek lazım.

16-8 if
Şeker, pirinç, patates, nişasta ve unu kesmek.
Günlük rutininize +1 saat yürüyüş eklemek.
Susuz kalmamak, en az günlük protein ihtiyacını sağlayacak kadar protein tüketmek.
Günlük yeşil çay içmek.

Bu şekilde çok kolay gidiyor genelde.
0
thunder thunder thunder thundercats
(15.10.25)
Stresin yüksekse gece uykusunu düzenlemek çok işe yarıyor. Gece saat 22.30'da yat 23.00'te uyumuş ol, sabah 4-5 gibi kalk, günün doğuşunu çıplak gözle izle. Bu dediğimi doktorlar tavsiye ediyorlar, romantizm değil yani. Melatonin ve sirkadiyen ritm ayarlaması için güneşin doğuşunu izlemek gerekliymiş. Gece uykusunu uyku hijyenik uyarak uyursan en geç 1 hafta içinde muazzam rahatlarsın, kiloyu da kolay verirsin.
0
muhayyer divan
(15.10.25)
(11)

İşyerinde odamdaki yazıcıdan şahsi amaçlı çıktılar alıp sonra A4 TOP kağıt alıp tekrar yerine koymak etik açıdan uygun mu sizce?

mahmuttt
Soru başlıkta
Soru başlıkta
0
mahmuttt
(14.10.25)
Uygun bence burada iyi niyet var
+1
grimavi
(14.10.25)
Kartuş? Bakım? Elektrik?

Yerine göre değişir, iyi niyet ok.
0
baldan kaymak
(14.10.25)
a4 almasan bile bi şey olmaz. ama çok fazla çıktı alıyorsan a4 alman okey
+1
jelly bear
(14.10.25)
Etik degil. sırf bu sebeple çalışanın iş akdi feshedilebilir . emsal karar da var.
Neden mi?
-Yazıcının kişisel kullanım sonucu harcadıgı elektrik sarfiyatı
-Yazının kişisel kullanımı sonucu yıpranması ve bakım masrafının öne gelmesi
-Yazıcının kartuş masrafı
0
limonlu eksi
(14.10.25)
Kurumun izin vermesine de bağlı bu durum.
İzin verilse bile bir anda 50 -100 sayfalık fotokopi çekmek iznin dışında suistimal olur.
Özellikle mesaisi verilmeyen fazla çalıştırılan personel , bu gibi şeylerden tutun da depoda /ambarda gözüne kestirdiği herhangi bir eşyayı eve götürmeyi, işten yarım saat erken çıkmayı , yarım saat geç gelmeyi iş yavaşlatmayı, öğle yemeğinde tabldota fazladan 3-5 kaşık yemek almayı kendisi için hak alma olarak görür.

O nedenle göz önünde tutulması gereken bir çok husus var.
+1
diyecevaplandı
(14.10.25)
bir kırtasiye vb. halletmek çok daha iyi olacaktır
+2
sweetoffice
(14.10.25)
bence miktar ve amaç önemli. örneğin:

- vize almak için başvuru yapıyorsunuz. (tamamen turistik, işyerinizle alakası olmayan bir seyahat) ya da ehliyet de olabilir. 2-3 sayfa form vs çıkarmak bence OK
- kendiniz için bile olsa, uçuş öncesi PDF olarak gelen bileti basmak bence OK.
- siyah beyaz resim çıkartıp boyasın diye evde çocuğunuza götürmek bence OK DEĞİL.
- okumak istediğiniz ama basılı bulamadığınız bir kitap var. PDF'ini buldunuz, basmak OK DEĞİL

bunları 10 küsür yıldır şirket yöneten birisi olarak yazıyorum. devamlılık arz etmediği ya da 3-5 sayfayı geçmediği sürece elektrik vs meselesine takılmamak lazım. aynı mantıkla, işyerinizde şahsi cep telefonunuzu şarj etmek de pek etik olmayabilir.
+3
co2s2
(14.10.25)
Suistimal edilmediği sürece bu tarz şeyler görmezden gelinir çoğu yerde.
Ayrıca günde yüzlerce çıktının alındığı büyük bir makinaysa yine göze bakmaz. Ama küçük ofis ya da ev tipi bir yazıcıysa göze batar.

Etik mi kısmı bambaşka. Suistimal olmadığı sürece yine sorun olmamalı.
+3
biseysorcaktim
(14.10.25)
sorarak yapmak en temizi. Basit bir şeyse okey ama top kağıt dediğine göre aşırı bi baskı yapmayı planlıyorsun, o hoş değil.

Bir tüyo vereyim, üniversite çevresindeki ozalitçiler ucuza basıyor. Mahalle arası kırtasiye sayfasına x lira isterken üniversite yanındaki yer bilmemkaç kuruş diyebiliyor.
+1
nhk ni youkosu
(14.10.25)
Değil. Eve iş götürmemek gerektiği kadar işe de ev götürmemek lazım. Bunları birbirine karıştırmaya alışanların her şeyi hoş görmeye hatta görmezden gelmeye de alıştıkları ortada. Bence evine bir yazıcı al, çok pahalı değil.
+1
muhayyer divan
(15.10.25)
ya abicim neyin etiği allah aşkına. neyin etiği?

işyerinde etik metik olmaz, bırakın artık şu işleri. yapabiliyorsan, kimse de ses etmiyorsa yapacaksın.

yarın bir gün seni göndermek istediklerinde görürsün etiğin ne olduğunu. herifler elinden 50tl fazla parayı bile vermemek için ne maymunluklar yapacaklar.

iş dünyası, etikle ilgileneceğin son yerdir. çünkü işler sarpa sardığında kimse etik metik dinlemez. bi bakmışsın ananın cenazesi için aldığın izni karşına "disiplinsizlik" diye getirmişler.
+1
tchuck
(15.10.25)
(7)

Bu mesajı yorumlayabilir misiniz

egerbiryolcu
Kısa bir özet geçeyim. Ben bu yıl bir sınava girdim ve iyi bir puan aldım. Atanma ihtimalim çok yüksek ama tabi küçük de olsa olmama ihtimali de var. Hoşlandığım çocuk da başka bir sınava hazırlandı tüm yıl. baya emek verdi. Bu süreçte o benim sürecime destek oldu çok samimi mutluluklar gösterdi. Be
Kısa bir özet geçeyim. Ben bu yıl bir sınava girdim ve iyi bir puan aldım. Atanma ihtimalim çok yüksek ama tabi küçük de olsa olmama ihtimali de var. Hoşlandığım çocuk da başka bir sınava hazırlandı tüm yıl. baya emek verdi. Bu süreçte o benim sürecime destek oldu çok samimi mutluluklar gösterdi. Ben de ona destek oldum asılmaya devam et bırakma dayan vs gibi ve gönülden motive etmeye çalistim.

Sonuçlar yani puanlar aciklandi ve beklediği gibi gelmemiş sesi morali kötüydü. Ben de çok üzüldüm ama belli etmek istemedim. Kendisi de tekrar hazırlanacağını altyapısının oluştuğunu söyledi. Bunu duyunca da şu bakımdan içim rahatladı. Morali bozuk da olsa kendini bırakmadi tekrar hedef koydu vs

Neyse cevap olarak küçük bir mesaj yazdım. İnşallah o kadro açılır, bu yıl daha nokta atışı hazırlanırsın dediğin gibi altyapın temelin sağlam oluştu gibi şeyler. Ve çok da diyecek bir şey bulamadım bunaltmayayim diye.

Bana cevap olarak şunu yazdı. "Teşekkür ederim sen atan" ( emojisiz dümdüz)


Kendimle ilgili hiçbir yorumda bulunmamıştım. Morali bozuk diye elinden geldiğince dikkatli cümleler kurmaya özen gösterdim. Benim atanma sürecin de iki aylık kolaylıkla olmadı biliyor. On yıl önce mezun oldum. Kendi bolumumden olmayınca ikinci ünv okudum. Bu süreçte babam kanser oldu onu kaybettim vs yani şimaracagim bir durum asla yok.

Sadece hiçbir gönderme yapmadan öylesine kurduğu bir cümle mi yoksa ben mi fazla alınganlık gösterdim hiç emin olamıyorum. Konu benle ilgili değilken o cümleyi söylemesi çok dokundu nedense. Bana mesafe koymuş gibi hissettim. Bu yüzden bir şey yazmadım yazmam gerekir mi bundan sonra ben de bir süre sessiz mi kalmaliyim...
0
egerbiryolcu
(14.10.25)
çocuğun aldığı puanla atanamayacağı kesin mi? "kötü geçmiş olsa da belli olmaz, umudunu kesme, atanırsın inşallah" falan demeni beklemiştir belki. benim başarabileceğimi hiç düşünmemiş demek ki falan diye triplenmiş olabilir. diğer bir senaryo da sen atanıp gideceksin, o sensiz kalacak diye üzülüp tribe girmiş olması. iki türlü de odun bir mesaj olmuş. "teşekkür ederim, ikimiz de atanırız inşallah" de geç.
+3
hrskrs
(14.10.25)
@hrskrs bu açıdan hiç düşünmemiştim. Bir kadro için girebileceğini ama daha çok vakti olduğunu söyledi. Ben de o yüzden insallah o kadro açılır dedim o konuyla ilgili de.
0
🌸egerbiryolcu
(14.10.25)
senin atanmanı kıskanmış ve kendisine yedirememiş hepsi bu.
0
koela
(14.10.25)
Belki mesajı tamamlayamadan yanlışlıkla göndermiştir, sonra da düzeltmeye üşenmiştir üzüntünün verdiği yorgunluk ve bıkkınlıkla. Bence sana yansıttığından çok daha fazla üzülüyor. Bana sanki mesaj tamamlanmamış gibi geldi ama öyle değilse de ben bu mesajda fena halde bitkinlik gördüm. Bir iki yokla istersen.
0
muhayyer divan
(15.10.25)
kaymakamlık hakimlik sayıştay dışişleri vs torpiliniz dayınız falan yoksa hazırlanmayın.
kaç defa dedim bunu bu müessesede.
0
Hallegadola
(15.10.25)
bazen çok da üstüne gitmemek gerekir karşı tarafın. iyi niyetle söylediğiniz bir şeyin ters algılanma ihtimali yüksek oluyor.
0
co2s2
(15.10.25)
@co2s2
Kesinlikle katılıyorum ama sadece onun açiklanasi üstüne hicbi şey yazmamak da olmaz diye düşündüm ama belki de anlıyorum sonra konuşalım gibi bir şey desem daha yeterli olurdu belki de...
+1
🌸egerbiryolcu
(15.10.25)
(24)

Size ne hediye verilse sevinirsiniz?

ermanen
Size ne hediye verilse sevinirsiniz? Ne hediye gelsin istersiniz veya sizin için anlamlı olur?Spesifik olursa güzel olur. Şu kulaklık/saat/cihaz vs. marka/modeli, şu markanın şu giysisi/aksesuarı, şu kitap gibi vs. Markası olmayan veya önemli olmayan genel bir şey de olabilir. Hobilerinizle ilgili o
Size ne hediye verilse sevinirsiniz? Ne hediye gelsin istersiniz veya sizin için anlamlı olur?

Spesifik olursa güzel olur. Şu kulaklık/saat/cihaz vs. marka/modeli, şu markanın şu giysisi/aksesuarı, şu kitap gibi vs.
Markası olmayan veya önemli olmayan genel bir şey de olabilir. Hobilerinizle ilgili olabilir mesela. Maddi/nesne dışında da olabilir. Tatil/restoran/etkinlik/aktivite gibi, beni şuraya götürsün gibi. Konser, maç, festival, fuar, gösteri, fan convention bileti olabilir.

belki az bilindik, nadir veya akla gelmeyecek bir şeyler diyen de çıkar.

not: ev/araba/motor gibi şeyleri es geçiyoruz. bisiklet olabilir :)
+4
ermanen
(14.10.25)
hayalim doktor tardisiyle gelecek bana jackpot euromillionen kuponu verecek, donna'ya yaptigi gibi.
su asamada galiba güzel bir bora bora tatili iyi olurdu.
+1
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(14.10.25)
Tam şu an bir kobo clara colour iyi olurdu.
+2
Mirket
(14.10.25)
hediye istemenin sınırı yok ama en son linkini bir yere kayıt ettiğim şu var;

www.casio.com
+1
ruhlardan esinlenen karga
(14.10.25)
otantik bir yerlerde tatil bileti + otel rezervasyonu
+1
but that was just a dream
(14.10.25)
Canon R100
0
arbre
(14.10.25)
Tatil
Anlamli Fotograflarla bisiler (sosyopix)

Saat gshock gri pembe

Baba koltugu

Bjk mac bileti

Dağda evinde bikac gun
+1
abuzer
(14.10.25)
Telefonu bagladiin gramofon

Pikap
+1
abuzer
(14.10.25)
dron veya oyun konsolu (muhtemelen 2 oynar kenara kaldiririm ikisini de, ama sevinirim yine de)

magic mushroom da olabilir, denemek istiyorum.
+1
lemmiwinks
(14.10.25)
maddi şeylere, hediye dahi olsa anlam yüklemekte zorlanıyorum. anısı olması gerekir anlam kazanması için.

hediye konusunda da kimsenin bana sormadan hediye almasını hiç istemem. hediye vermeyi severim.

çünkü hiçbir şeyi beğenemem. pahasından değil. kendim bile anlam veremediğim değişken bir zevkim var ve her şey ona uymuyor. bana hediye alınacaksa direkt istediğim giysi veya dekor ürününün linkini atabilirim.

almak istediğim çok şey var ancak özel bir şey değil hiçbiri.

sanırım en iyisi bana hediye vermeyin, para verin. :d
+1
art cat chocolate
(14.10.25)
kendi soruma cevap da vereyim:

elektronik müzik sevdiğim için eletronik müzik festivali veya etkinliği bileti, veya oraya götürme anlamlı olur
bir de cruise tatili hiç yapmadım, bunun hediyesi de sevindirir

nesne olarak schimano vites sistemli güzel hybrid bir bisiklet anlamlı olurdu. ama şu anda pek süremem ya. eskiden yaşadığım yerde vardı ve sürecek düzgün yer vardı.
sony noise cancelling kulaklık merak ediyorum. bose'ye karşılaştırmak için. bu hediye güzel olurdu.
+3
🌸ermanen
(14.10.25)
Sevdiğim bir çizgi film karakteri ile ilgili bir ürün mesela. Geçenlerde hiç beklemediğim şekilde biri bana Snoopy anahtarlık almış nasıl mutlu oldum çunku belki bir iki defa taa ne zaman bahsi geçmistir sevdiğim ile ilgili.
Yani ilgi duyduğum bir hobi ilgi alanı karakter vs ile ilgili bir şey alınınca çok mutlu olurum küçücük şeylerden de öyle. Mesela çok üşürum ve çorapların enerjisini çok severim. Renklo renkli desenli desenli. Biri durduk yere çorap alsa çok mutlu olurum. Bir de mesela tatlı yapmayı çok severim..biri gelse güzel bir mesela cupcake tarifleri kitabı gibi bir şey alsa yine çok mutlu olurum. Hediye almayı da vermeyi de çok severim. Birine alacaksam da özellikle ilgili olduğu bir şeye ait olması yönünde hep arastiririm.

Ama durduk yere biri bana benle alakasız bir şey alsa veya ben birine durduk yere herhangibir şey hediye etsem o da güzel bence. Çünkü ne olursa olsun "seni düşündüm" mesajı var.
+1
egerbiryolcu
(14.10.25)
tatil hediyesi çok güzel olur (deniz olmasına gerek yok kültürel de olur, antep kapadokya mardin vs)
instax mini çok seviyorum (yanında kağıdını da alsın ama alacak olan kişi, kağıda para vermek istemem sonradan gjfg)
masaj - hamam paketi
+1
Sadece soruyorum
(14.10.25)
vanilya özütü
+1
asue
(14.10.25)
Paşabahçe maya yeşil çift kişilik fincan takımı.
Çay da olur, Türk Kahvesi de...

Şu Türk Kahvesi (2 Fincan 1 Lokumluk):
www.pasabahcemagazalari.com

Şu da Çay (2 Fincan):
www.pasabahcemagazalari.com

Varsa almak isteyen, adres vs. bilgilerini göndereyim :)
+1
dilemma of subscribtionability
(14.10.25)
louis c.k. stand up'ına bilet.
+2
lalu
(14.10.25)
kaşmir kaban
+1
deartheodosia
(14.10.25)
eskiden en ufak bir şeyden bile çok mutlu olurdum, şimdi gelen hediyeleri değiştirmek için uğraşmaktan sıkılıyorum:) maddi değeri olan bir şey istemem, onun dışında her şey olur
+2
sweetoffice
(14.10.25)
Canon zoe mini 2 s
+2
abuzer
(14.10.25)
@dilemma of subscribtionability,

Çift kişilik fincan takımı hediyesi 'ikimiz' kelimesiyle başlayan hayallerin hediye ile ifadesidir.

Herkesten ya da herkese öyle bir hediye olmaz. Özel kişiden beklenir o.
+1
Mirket
(14.10.25)
çok iyi bir koşu ayakkabısı.
iyi bir pt den 20 derslik paket.

bunları satın alabilecek gücüm var ama niyeyse kendime çok çok zor para harcıyorum.
+1
kumandanim
(14.10.25)
Düşünülmüş emek verilmiş bir hediyenin ne olduğuna çok takılmam mutlu olurum.

Ama düşündüğümde şuna ihtiyacım var dediğim bir ürün aklıma gelmiyor. Kişisel manası olan esprili bir kupa, taşlı tuşlu seramik handmade bir kahve fincanı, cicili bicili bir ajanda olabilir:) ya da tatil, cilt bakımı, spa günü gibi şeyler

Merak ettiğim bir mekanda tadım menüsü de çok iyi bir hediye olurdu
+1
kullanicadi
(14.10.25)
Kazimali dunya or turkiye haritasi
+1
abuzer
(14.10.25)
Mesleğimle ilgili almayı çok istediğim ama alamadığım bir şey: en sağlam yapılmış olanlarından, büyük boy, iki yana genişleyebilen, ışıklı raflı nota sehpası. Çok pahalı kendisi 🥲
+1
muhayyer divan
(15.10.25)
@mirket
Evliyim. "eşinizle afiyetle için" mesajı da olabilir pek tabii.
Ama yıllardır sadece iki üç defa çıktı kutudan. Bir tanesi bu yaz, kızım ve kuzeni (yaşlar 9-10) için çıktı mesela. Bunlara çay saati yaptım tam viktorian usulde böyle barok müzikli, manzaralı, fiskos masalı, dantelli, sandalyeli falan... Özel misafire yani...

Neyse, efendim, Türk Kahvesinde bu zıkkımdan yıllar içinde 3 tane alarak 6'lı seti tamamladım zaten. Çay takımına gelince, 2 tane (4 fincan) aldım. Dellendiğim bir zamanda yine bir çift alırım, onda da 6'yı bulurum.

Yıldız porselenden de aynı tonlarda çok tatlı bir şekerlik uydurdum bunlara. Çok yakıştı, takım zannedersiniz.

Aynı tonlarda bir de vazo bulsam, huzur içinde ölebilirim. Yıllardır sağda solda yeşilin o tonlarında porselen limoj vazo arıyorum. Halbuki gitsem yıldız porselene, fincanları falan göstersem ısmarlama yaparlar. Ama işte maksat uğraş olsun. Zaten aldıklarımı da hiç internetten almadım. Hep mağazada denk gelince aldım yıllar içinde... (Bu arada yıldan yıla kalitede minik düşüşler olmuş, kendini belli ediyor)

Neyse, eğer gönderecekseniz, 2'li değil, sizinkiyle birlikte 6'lı olacak. Sorun yok. Onu belirtmek istemiştim :)

Edit: Vazoya bir de sütlük eklemek lazım...
+1
dilemma of subscribtionability
(15.10.25)
(14)

Kadınlarla çalışmanın zor olması?

mikahakkinen
Er kişiyim. Üniversitede okuduğum bölümde genelde 1 veya 2 erkek mevcudu vardı. Ders aralarında diğer bölümlerdeki er arkadaşlarımla takılırdım. Yaklaşık 15 senelik iş hayatımda da çoğunlukla odada tek erkektim. Farklı farklı kadınlarla çalıştım. Genel olarak dürtüsel tepkisel bir kişiliğim var. Ama
Er kişiyim. Üniversitede okuduğum bölümde genelde 1 veya 2 erkek mevcudu vardı. Ders aralarında diğer bölümlerdeki er arkadaşlarımla takılırdım. Yaklaşık 15 senelik iş hayatımda da çoğunlukla odada tek erkektim. Farklı farklı kadınlarla çalıştım. Genel olarak dürtüsel tepkisel bir kişiliğim var. Ama her gün öfleyen püfleyen, triplenen, aşırı duygusal ve değişken bir cinsiyetle çalışmak beni aşırı sıktı. Eşimden bu tarz şeyleri görmedim.

İş değiştirme şansım yok ama sıkıldım. Yani 4 tane erkeğin bulunduğu bir odada çalışmak tercihimdir.
-10
mikahakkinen
(13.10.25)
bence kadınlar zor, erkekler kolay gibi bir genelleme yapmak saçma. zor insan olur, zor kadın olmaz.

ünide tıpkı senin gibi %95’ini kızların oluşturduğu bir bölümde okudum. ofis hayatında da çoğunlukla etrafımda kadınlarla çalıştım. çalışması zor kadınlar olduğu gibi erkekler de gördüm. tek bir cinsiyet üzerinden genelleme yapamam. ünide ve iş hayatında en yakın arkadaşlarım da genelde kadınlardı.
+4
sir gawain
(13.10.25)
şu anki iş yerimde 5 yıldır erkeklerin içinde çalışıyorum. bu sürenin çoğunda tek kadın çalışandım hatta. erkeklerin öfleyip püflemeyen, triplenmeyen canlılar olduğunu size düşündüren nedir, çok merak ettim. genellemeleri yanlış bulmakla beraber son 5 yıllık tecrübeme dayanarak erkeklerle çalışmak zor diyorum.
+3
elorelia
(13.10.25)
bence de genelleme yapılmaz ya kişi ile ilgili.
mesela ben kadınım ve benimle çalışmak zor bence çünkü hemen sinirlenen biriyim. tahammülüm düşük.
ama bence ofiste erkek bi çalışan var onunla da çalışmak zor. hiç öfleyip pöflemiyor ama iq seviyesi çok düşük. ona bir işim düştüğünde sinilenmeden sakince anlatmaya çalışmak, böyle defalarca anlatmaya çalışmak inanılmaz zor.
+1
Sadece soruyorum
(13.10.25)
Çalıştığım errrkek gibi errkeklerden bazı örnekler:
Eskiden çalıştığım yerde bir patronum, eşi yan odadayken (veya iş yerindeyken), bir kadın çalışanla sürekli odasının kapısını kapatarak öğle yemeği yiyordu. Kadın çalışanlara "arkadaşlar biraz daha güzel giyinelim, makyajımıza dikkat edelim" diyordu. Kızı yaşındaki çalışanlara sarkıyordu, gecenin yarısında mesajlar atıyordu.
Başka örnek errkek çalışan yine gecenin bir yarısında kadın çalışanlara mesaj atıyordu, sadece kadın çalışanlara sürekli biçimde "gülüm, canım, birtanem" diye sesleniyordu ve tepki gösterince "alınmıyorsun değil mi, samimiyetten eheeheh" diyordu.
Bir başkasının bizzat bana sabahın 04.30'unda mesaj atmışlığı var.
Bir öteki, yine erkekti. Torun torba sahibi ama müdürle kırıştırıyordu ve bütün iş yeri bunu biliyordu. Bu adam bir de hayvan gibi vergi kaçırıyordu, çalışanlara bağırıyordu, izin istediğinde yalvar yakar veriyordu, suratımıza bakmıyordu. Hatta bir kere kızı ameliyat olan bir çalışana izin vermemişti çünkü "bakacak kimse mi yok?" diye çıkışmıştı. Aynı errkek gibi erkek adam, üç ay boyunca maaşını vermediği (ve zaten kayıt dışı çalıştırdığı) temizlik görevlisi en son ağlayınca "sen de amma paragözsün" demişti.

Kadınlarla neler yaşadım? Parada anlaşamayıp efendi efendi yolları ayrıldık. Bu kadar. Taciz edilmedim, hakkım yenmedi, hakaret edilmedi, zorla bir şeyler imzalatmaya çalışılmadı.

Ama aynen, kadınlarla çalışmak zor çok haklısınız.
+6
mor bembombom
(13.10.25)
Benim kendi deneyimim, kadınlarda sayıca daha çok ufak tartışmalar çıksa da genelde art niyetli olmuyorlar. Erkekler her türlü sinsi pislikliği yapıyor. (Erkeğim)
+2
aguen
(13.10.25)
Benim için hep tam aksi oldu bu zamana kadar. Kadınların kendi arasında durum nasıl bilemiyorum ama erkekler bir arada olunca sınırları çok kolay kaldırıyor. Erkek muhabbeti de beni bayıyor. Bizim millette genel olarak yaparız abi, hallederiz hocam kafası hakim. Erkekler bir aradayken bu damar iyice kabarıyor. Kadınlarla çalışırken işe daha iyi yoğunlaşıyorum, daha sistemli gidiyor.

Çalıştığım yöneticiler açısından da kadınlar daha iyiydi. Örneğin erkek yöneticiler genel olarak olmazdan anlamıyor. Yan yatırın, çamura batırın, kenarından kırpın diye yan çiziyor, iş gerçekten olmayınca alelacele iki ayağı bir pabuca sokuyorlar. Kadın yönetici olmazdan anlıyor. İş adım adım ve tek seferde gidiyor.

Ayrıca erkek yöneticilerin odağı çok kolay dağılıyor. Yok hafta sonu şöyle yapalım, yok gidip bilmem ne gömelim, şuraya şunu alalım yolumuzu bulalım.... bir ton şey. Hariçten bir sürü şey çıkarıyor. Kadınlar bu tarz atraksiyonlara girmiyor pek.

En azından benim deneyimim bu yönde oldu hep.
+1
akhenaten
(13.10.25)
Ben bir kadın olarak kadınların tepkiselliğinden ve çok konuşanlarından gerçekten çok rahatsız oluyorum, bunlardan ikisi benim annemle teyzem. Öf pöf etmek zaten en zıddıma giden şeyler, çekilecek dert değil. Haklısın.
-2
muhayyer divan
(13.10.25)
Gerçekten zor bu arada.

Otu boku yanlış anlamalar, yokuşa sürmeler. Sıkıntılı.

Erkekler daha çok görev adamı, yapalım, bitirelim, gidelim.
-1
baldan kaymak
(13.10.25)
Tedarik zinciri kadın daha fazla olan bir sektör ve genel olarak kadınlarla çalışmaktan memnunum. Özellikle onlarla olan farkı görmek enteresan (örnek verirsem ben işe alım yaparken çok daha analitik şeylere bakıyorum, benim müdürümse daha duygusal, karaktersel şeylere. O sebepten iyi bir takım oluyoruz).

Misal mevcut organizasyonda erkeklerin karakter kalitesi kadınlara oranla çok daha düşük. Yalnız yalan olmasın çalışanlarımın erkek olanları ile daha direkt olurken kadınlara bir tık daha indirekt yaklaşıyorum. Gene açık konuşmak gerekirse emekli olan eski müdürle futbol, rugby, araba konuşmayı baya özledim. Galiba kadınlarla çalışmadaki tek sorun bu benim için çünkü ilgi alanlarımız farklı.
0
logisticsmanager
(13.10.25)
şirketlerdeki kadın yönetici azlığının, kadın bürokrat azlığının vs. genel sebebi tam olarak budur. kadınlarla çalışmak çok zor, çünkü kadınlar pazarlığa açık kişiler değil. bunları idare edemiyorlar.

en basiti benim gözlemim olan site grupları.
bir sorun karşısında site grubundaki erkekler "şöyle şöyle bir durumla karşılaştık, bu konuda böyle böyle aksiyon alınması çok iyi olacaktır" tarzında temiz bir üslupla yaklaşırken, aynı konuyu kadınlar kavgaya, sataşmaya ve çekişmeye çekiyorlar anında.

hatta bu diyalogları gösterdiğim kadın çevrem de genelde "adam niye böyle yazmış ki" diye topa giriyorlar, daha sert, daha pazarlıksız daha tahammülsüz yaklaşılması gerektiğini söylüyorlar.

özet geçmek gerekirse;
tartışmaya kapalı bir şekilde kadınlarla çalışmak çok zordur. çünkü her olaya fazlasıyla tek boyutlu bakarlar. pazarlığa kapalıdırlar. bu genetik bir şeydir, buna kimsenin yapabileceği bir şey yoktur. erkeklerin testosteronunun fazla olması gibi bir şeydir yani.
0
tchuck
(13.10.25)
Nacizane hayat tecrubem:
kadinlar cok fazla stres yapiyor, herhangi bir meseleyi cok buyutuyor, raporu nasil yetistirecegiz iki gun kaldi, o musteri niye hala donus yapmadi bilmemne cok fazla sinir, stres, gerginlik yayiyorlar cevreye. Erkeklerse "hallederiz, bir sekilde aradan cikartiriz, dunyanin sonu degil" kafasinda.

Kadinlarda dedikodu,ikiyuzluluk ve yapmaciklik da cok fazla. Kiskancliktan, fitneden birbirlerini bogazlayacak iki insan yuz yuze gelince bluzun, etegin cok yakismis diye yalandan gulumserler, muhabbet ederler, vicik vicik birbirlerini overler. Erkekler kimse bana bulasmasin, dertsiz basim agrisiz asim mantalitesinde genel olarak.

Kadinlarin ilgi acligi diye bilimsel bir olay da var sanirim,cogu erkek sadece yuzunu yikayip geliyor, kadinlar bir suru kombin, makyaj vs. Orasi benim ekmek yedigim yer ya, ben cinsiyetsiz takilmak herkesi ana baci kardes gibi gormek istiyorum ekmek yedigim yerde. Benim dikkatimi niye parfumunle, dekoltenle, suh kahkahalarinla, dagitiyorsun.
+1
neck_and_neck
(13.10.25)
herkesin yorumuna saygılıyım sadece ben bireysel tecrübemi ilettim. erkeklerle çalışmadığım için kadınlarla olanı yazdım. kesinlikle amacım cinsiyetçilik değil.
0
🌸mikahakkinen
(13.10.25)
ben feminist bir insan olarak yazıyorum:
çalıştığım bir devlet kurumunda kadınlar yüzünden ruh hastası oldum. çoğusu kafadan rahatsızdı. narsistler, dalkavuklar, neler neler...
0
gijilti
(13.10.25)
2018'den beri %90'ı kadınlardan oluşan ekiplerle, yöneticilerle çalışan biri olarak şunu diyebilirim ki, kadınlarla çalışırken onlara adapte olmak gerekiyor. Buna adapte olmuş bir erkek olarak, erkek çoğunluklu ekiplerle çalışmaya başlasam bu sefer oraya adapte olmam gerekecek.

Neticede kadın ve erkeklerin belirli farkları var ve uyumlu olmaya çalışmak işleri kolaylaştırıyor.

Senin için demiyorum ama kadınlarla çalışmak zordur demek; normal olan erkeklerle ve onların atmosferinde çalışmaktır, kadınlar bundan farklı olduğu için anormal olan onlardır, anlamı taşıyor. Bu da erkek-merkezci bir bakış açısı.
+3
Bruce
(13.10.25)
(21)

Çocuk büyütmek gerçekten böyle mi?

silverleaf
Haftasonu bir misafirim vardı çocuklu aile. 15 aylık bir çocukları var. Çocuk yürüyor, oynuyor, neşesi keyfi yerinde. Ama sabah evden çıkmaları çıkmaya niyet ettikten sonra en az 3 saat. Akşam yemek yemeleri minimum 3 saat daha. Yemekleri ben yapıyorum, sofrayı ben kuruyorum, ben kaldırıyorum, onlar
Haftasonu bir misafirim vardı çocuklu aile. 15 aylık bir çocukları var. Çocuk yürüyor, oynuyor, neşesi keyfi yerinde. Ama sabah evden çıkmaları çıkmaya niyet ettikten sonra en az 3 saat. Akşam yemek yemeleri minimum 3 saat daha. Yemekleri ben yapıyorum, sofrayı ben kuruyorum, ben kaldırıyorum, onlar sadece kendileri ve çocuğu yediriyor. Çocuk sahibi olmak cidden böyle bir şeyse hayata dair tüm beklentilerimi sorgulamak istiyorum...
+1
silverleaf
(13.10.25)
Aile gevşek . Bu çocuk zaman ve nasıl uyuyor? kısmına daha gelmedik
Kimi ailelere bakın. onlar da farkında değiller belki ama çocukları onları yönetir. Onlar da bunu çocuk
büyütmek zanneder.
-2
diyecevaplandı
(13.10.25)
Tarlada çalışırken doğum sancısı başlayan, Sonra bebek ağaç gölgesinde uyurken tarladadaki işine devam eden kadının üçüncü kuşak torunu bu hale geldi.

Çocuk merkezli yaşayan bir garip aile modeli gelişti ülkede. O modeldir onlar. Hiç öyle bir şey yok yani.

3 saatte, beş dakikaya sığdırılamayacak ne yapıyorlar ki evden çıkarken.
-6
Mirket
(13.10.25)
Tamamen kisilere ve cocuga bagli. Ilk oglumuzu araba koltuguna oturtmak bile kucuk bir meydan muharebesi gibiydi. Adamin karakteri boyle, zor bir cocuk ve hala oyle. Daha sonra iki oglumuz daha oldu. Bunlari torbaya koyup sokaga cikarim, sikinti olmaz.
+4
quaker
(13.10.25)
bir söz var ya “en iyi anne anne olmamış annedir” gibi. katılıyorum. en iyi anne ve babalar çocukları olmayan kimseler ki akıl vermekte çok iyiler :,)

15 aylık bir çocuk hala bakıma muhtaç. zamanla anne ve baba (daha çok anne tabii) kendisine vakit ayırabilmeyi başaracak ve çocuk (bebek) hayatlarına bu kadar hakim olmayacak. ama bu yaşlarda genellikle böyle, evet.

bizim anne babalarımız bizi çok rahat yetiştirmiş gibi hissediyorum ben ayrıca, şimdiki nesilde çocuk merkezli oluyor her şey. ben de isterdim çocuğum benim programıma uysun falan ama öyle olmuyor işte. aklı ermeye başlayınca daha kolaylaşıyor bazı şeyler.
+1
deartheodosia
(13.10.25)
soruyu ben tam anlayamadım. misafir size yardım etmedi diye takıldıysanız zaten olması gereken bu değil mi?

onun dışında 15 aylık bi çocuk varsa hayatın onun etrafında dönmesi normal o aile için.

3 saat derken abartı olduğunu düşünüyorum. zaten bir yetişkinin ceketini alıp evden çıkması ile 15 aylık bi çocuğun evden çıkması için gereken hazırlık tabi ki aynı olamaz.

bence çocuğu olmayan insanlar çocuklu durumlar için yorum yapmasınlar.
0
elorelia
(13.10.25)
benim 75 yasinda kayinpederime, "cocuk gece teroru yasiyor, pek iyi durumda degiliz" dedigimizde, "ne olacak kabus goruyo iste, abartiyosunuz" demisti.
bizde misafir olduklari bir gece, gece terorune kendisi denk geldi, gozunu cikartacakti cocuk, odasina kacti pitir pitir koca adam.

baskasinin yasadigini yasamadan, o yasanan hakkinda gazel okumak kolay gelebilir de, genelde pek tutmaz. ben de yaptim cocugum olmadan once, yedik bi bok.
+5
quaker
(13.10.25)
benim de çok sevdiğim arkadaşlarım çocukları ile bu durumda. ve ne yazık ki buna kendilerinin sebep olduğunu düşünüyorum. onlar o tablonun içinde en doğrusunu yaptıklarını düşünüyorlardır ki öyledir de ama ben dışardan bakınca hatalar görüyorum.

anneler ve babalar tabii ki siz bizi anlayamazsınız, çocuğunuz yoksa yorum da yapmayın demişler ama bir çocuğun 3 saat yemek yemesini beklemek, ikna etme çabaları, gerginlikler filan bence normal ve doğru davranış olamaz. Çok üzgünüm. bu örnekte 15 ay kucuk ama benim arkadaşlarımda bu yıllarca sürdü. Evlerine gitmek sırf bu yemek ve dışarı çıkma mevzularından beni çok daraltıyordu ki hala böyleler :(

bence duyuru sahibi de yemeği kendi hazırlaması toplaması kısmını 3 saat süren bu yemek sürecine dahil değil diye belirtmek için söylemiş. Arkadaşından bunu beklediği için değil de.

ben bu arkadaşımı bu yemek konusunda sorgulayıp ara ara eleştiriyorum. bunları yemezse hasta olur yine biz uğraşırız vesaire diyor ama her gün en az 2 saat süren yemek krizini yaşamak hasta olmasındansa tercih edilecek bir şey değil bana göre.
-2
a perfect lie
(13.10.25)
3 saat olmasada vakit alıyor doğru
+1
basond
(13.10.25)
Öncelikle çocuğu olmadan buraya yazan arkadaşlar buraya yazdıklarını eğer çocukları olursa; ondan sonra bir daha okusunlar. 3 saat 5 saat 5 dk on dk. Çocuk sahibi olmak dünyanın en zor işi. çocuk olana kadar, ne kadar özgür olduğunu anlamak dünyanın en acı şeylerinden. çocuğum olmadan önce çocuklu ailelere kızar laf ederdim. olunca anladım ki çok zor amkkkk.

3 saat veya 5 saat olması ailenin düzenine bağlı bir şey. artık çocuklar aileleri yönetir durumda.

ben er kişiyim, eşim ve benden başka çocuk bakımına yardımcı olan herhangi bir kimse yok. kendime dair bir hayatım kalmadı. eşimi zaten düşünemiyorum. gerçekten bilinçli ebeveyn olmak zor.
+2
mikahakkinen
(13.10.25)
@a perfect lie beni çok iyi anlamış. derdim tabii ki bana yardım edilmemesi değil, durumu canlandırmak için yazdım ama yanlış anlaşılmış. Konu bir yemek yeme + yedirme sürecinin 3 saat sürmesinin normal olup olmaması. Aynı şey sabah hazırlanmak için de geçerli. 3 saat de hazırlanma süreci. Beraber etkinlik yapmak o kadar imkansız ki, hadi gidelim diyorlar tamam diyorum 3 saat geçiyor. Bireysel olarak onlara yardım edebileceğim her işi yapıyorum etraflarında ama yine de 3 saat.
+1
🌸silverleaf
(13.10.25)
3 saat çok fazla ama çocuğuna göre değişir, 5 yaş çocukla 45 dk falan alıyor benim oyuncaklarını toplayıp (bazılarını hala yanımızda gittiğimiz yere taşıyoruz işte bilinçsiz anne örneği ben) ve havaya göre giydirmekle, nereye gideceğimizi açıklamakla falan. yemek yemesi yarım saat gibi.
+1
deartheodosia
(13.10.25)
mecazen mi 3 saat dedin çok anlamadım ama gerçekten soruyorsan 3 saat çok abartılı. 14 aylık bebeğim var genelde gideceğimiz yerlere hesaplanan vakitten 20 dk sonra varırız. niye hep 20 dk geç kalıyoruz anlamıyorum ama genelde çocuk yürümek istiyor kucakta durmuyor filan yavaş yürüyor ondan kaynaklı sanırım.

yemek yedirmek ve kendimizin yemesi de max yarım saat olur, 3 saat kraliyet yemeği mi yiyorlar :D
+2
Gradient_tabanlı_mor
(13.10.25)
aynısı durumu bizde de hala var, yani illallah ettiriyor, değişiklik filan istemiyorlar, biraz rutin çocuklara iyi geliyor. anne baba çalışıyorsa o yaşta kendi kurdukları oyunları oynamak istiyorlar, mesela dışarı çıkacaksak kuaför oluyoruz, pantolon giydirme makinesi oluyoruz bunları öğrendikçe 1 saat altına indik, tabi bizim hazırlanma sürecimiz de var.

yemek konusu ise şöyle, biz bir şeyler hazırlayıp arabada yemesini istiyoruz, sabah okula giderken kahvaltısı da öyle elinde çerezi, dışarı bakarak yiyor arabada, yemek yemesini beklemek de yanlış, zaten ben evde bakarken doğrudan kahvaltı hazırlamam, önce dışarı çıkarız, parkta acıktırır öyle kahvaltı kurarım.
0
hoot
(13.10.25)
mecazen 3 saat kullanılmış. kimse 3 saat çocuğa yemek yedirmeye çalışmaz.

ama dışarı çıkma konusu 3 saat alabilir.
altını değiştir.
yemek yedir.
bebek bakım çantası hazırla
dışarısı için hazırda mama yoksa onları yap.
bebeğin üzerini değiştir.
kendin tuvalete git
kendin hazırlan.
bu sırada bebek tekrar kaka yapmış mı diye kontrol et.
arabayı al kapının önüne getir.
+1
duyuruuser
(13.10.25)
ben eli yavas insana asiri kuruluyorum. böyle hadi dedikten sonra 3 saat evden cikamayan kisiler gercekten ömür törpüsü.
benim kayinvalidem öyle ve üc saati gercekten mecazen kullanip söylemiyorum. yani gercekten üc saat. benim uzun süre tolere edebilecegim bir sey degil.
bir yere gidilecek, kiyafeti giyiyor cikariyor, baska kiyafeti giyiyor cikariyor, baska kiyafeti... inanilmaz bir kararsizlik icinde. bu böyle on kere tekrar ediyor. banyo yapip cikmasi tam tamina 2 saat. millet onu beklerken altina isiyor. baska insanlar da var orada, en az 5-6 kisi, onlar da giyinecek, hazirlanacak, yikanip yumulacak degil mi? benim hayatimindan sen her gün nasil o kadar vakit calarsin ya? mecbur mu herkes seni beklemeye? cok cok cok düsüncesiz bir hareket. üc saat yemin ederim size mecazen ya da abarti degil, dosdogru. benim tahammülüm ilk gün sonunda sahiden bitiyor. kadinin yürümesi bile uyusuk uyusuk ya. bir km yolu 30 dkda yürüyemiyoruz ve hayir, yürüyemedigi icin degil, uyusukluktan amk.

bir senesi babamin kuzenine gitmistik izmir'e. hani bazilari ile dalga gecerler, yürürken sakiz cigneyemez diye. iste babamin kuzeni onun konusurken baska is yapamaz versiyonu ve inanilmaz geveze. hem kel hem fodul yani. köfte yapmaya basladi, aciz, yoldan gelmisiz. bir tane köfteyi avcunda sekilliyor, duruyor car car car arada 2 dk bir sey anlatiyor. diger köfteyi sekilliyor, duruyor car car car arada bir sey anlatiyor... her köfte arasina 2-3 dk laf molasi koyuyor. bir kilo kiymadan köfteyi yapmasi 2 saat sürdü.

hayir, cocuk büyütmek böyle bir sey degil. bu tamamen kisinin eli ne kadar agirsa o kadar basa gelir bir durum. allah sabir versin, ben bu insanlarin cok yaninda olsaydim kafayi siyirirdim. allahtan kayinvalideme uzak yasiyoruz. evliligimin en büyük sinavlarindan kendisi.
+1
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(13.10.25)
"Tarlada doğum sancısı tutan kadın" diyen arkadaşa çok katılıyorum. aynen kardeşim tarlada bebeğe bakmayıp işine devam ettiğinde bebeğin ve annenin fiziksel ve psikolojik sağlığında bir sorun olmuyordu. Ölüm oranları çok düşüktü bizim nenelerimiz zamanında, hele psikolojileri çok iyiydi kesinlikle damızlık gibi doğum yapıp bebeklerinin yarısı ölen ve kalan bebekleriyle bağ kuramayan nenelerimizin.
Onu da geçtim, kadının ne haddineymiş konforlu ve hijyenik ortamda bebeğe bakmak? Bu ne şımarıklık? Lütfen sevgili kadınlar, tıpkı nenelerimiz gibi yaşayın. Bir de utanmadan hayatınızdaki önceliği bebeğinize veriyorsunuz yahu! Mesela tek kullanımlık bezler de almayın, kakalı bezleri yıkayın çünkü nenelerimiz böyle yapıyordu biliyorsunuz ki. Allah allah ya!
+4
mor bembombom
(13.10.25)
Bir uçtan diğer uca fazla hızlı savrulduğumuzu anlatmak için verdiğim örnekten mağduriyet devşiren kronik mağdur arkadaşım,
Ne soruda ve ne de verdiğim cevapta aile yapısı içinde belirli bir cinse özel bir eleştri yoktur. 3 kuşak öncesindeki durumun doğru olduğuna dair de bir sözüm yoktur. Benim sözüm çocukerkil aile düzeninin abukluğunadır.
Yazdıklarım o gözle oku. Ya da okuma. Mağduriyetini doya doya yaşa. Sen bilirsin.
Bu arada mor kurdelalı bir eyleme katılırsan çağır ben de gelirim. Ama 7*24 dünyaya o gözle bakma. Mutlu olamazsın.
-2
Mirket
(13.10.25)
mor bembombom +1
tarladaki nenelerimiz örneği beni de çok rahatsız ediyor her defasında duyduğumda. dünyaya getirdikleri çocukların yarısı vefat ediyormuş zaten. yazık o kadıncağızlara. ve hala sömürülüyorlar emekleriyle.
0
deartheodosia
(13.10.25)
bazı insanların götü ağır çocuktan bağımsız olarak. bence çocukla alakalı bir durum yok. ebeveynlerin karakteriyle alakalı bir durum.
0
Hallegadola
(13.10.25)
Bazı insanların zaman algısı ve zamanı kullanma hızı çok tuhaf, çok yavaş olabiliyor. Annem de öyledir, onun sağlık sorunları da var ama öteden beridir annemin dikkati çok dağınık olduğundan bir işi yapana kadar saatler geçebilir evet. Olabilir, yapı.
0
muhayyer divan
(13.10.25)
İnsanlar abarttığımı düşünmüşler doğal olarak ama değil, maalesef. Neyse ki bu gözlemi yapan sadece ben değilmişim.
+3
🌸silverleaf
(13.10.25)
(17)

poğaça almak ve samimiyetsizlik üzerine

m e b
günaydın, iyi haftalar.ben 5 ay kadar önce yeni bir yerde çalışmaya başladım. kahvaltıyı ofiste çay-poğaça ikilisiyle yapıyorum buradaki çoğu kişi gibi. erkenden gelenler arasındayım ve diğer çalışanlar benden sonra geliyor. şimdi, hal böyle olunca ben de "zaten çoğu uzun yoldan geliyor, bir daha fı
günaydın, iyi haftalar.

ben 5 ay kadar önce yeni bir yerde çalışmaya başladım. kahvaltıyı ofiste çay-poğaça ikilisiyle yapıyorum buradaki çoğu kişi gibi. erkenden gelenler arasındayım ve diğer çalışanlar benden sonra geliyor. şimdi, hal böyle olunca ben de "zaten çoğu uzun yoldan geliyor, bir daha fırına çıkıp poğaça almakla uğraşmasınlar" diyerek, kendime poğaça alırken bilerek 2-3 tane daha fazladan poğaça alıyorum ve onlar ofise gelince "fazladan 2-3 poğaçam var, alabilirsiniz" diyorum ve ikram ediyorum ya da şirket grubuna "fırına gidiyorum, bir şey isteyen var mı?" diye soruyorum, istediklerini de alıyorum. bu noktada beni zorlayan hiçbir durum yok, tamamen içimden geldiği için buna devam ediyorum. ama...

dikkatimi çeken bir durum var; bu arkadaşlar erken geldikleri zaman da ellerinde poğaça görüyorum ya da diğer arkadaşlara dağıttıklarını görüyorum. nezaketen "m e b, fırına gidiyorum, bir şey ister misin?" diyen yok. ben poğaça ikram ederken "sağ ol ya, x abi fırına gidiyormuş, ona söyledim, bana da alacak" diyorlar.

şimdi "ne alaka?" diyebilirsiniz ama burada poğaça yüzünden değil de kendi hissiyatım üzerine düşünüyorum geldiğim zamandan bu yana. "eğer içimden geldiği için yaptığımı söylüyorsam neden onlardan da aynı şeyi bekliyorum? bu ticaret değil, karşılık bekleyerek yaptığın şey samimi değil." diyorum kendime. bir yandan da "insanın nezaketen de olsa fikri alınmaz mı, bir şey isteyip istediği sorulmaz mı ya?" diyerek dışlanıyormuş gibi hissetmem de ötürü olsa gerek, beklentimi normalleştiriyorum.

dediğim gibi poğaça bir örnek, poğaçayla zengin de fakir de olmuyorum. ofistekilerin poğaça alma işini türkiye'nin gündemiymiş gibi büyütmelerini de yadırgıyorum açıkçası.

ama sorumu tekrar etmek gerekirse; ben bu durumda samimiyetsiz oluyor muyum hakikaten? "karşılık beklemeden insanlara yardım etme" erdemine sahip değil miyim acaba?
0
m e b
(13.10.25)
Bunun doğrudan karşılık beklemekle ilgisi yok. İnsanlara iyilik yapmak istediğinde, bunu senin görevin olarak görmediğinden emin ol. İyilik yapıyorsan önce sadece kendin için yapmalısın çünkü iyilik iyidir. Eğer iyiliği yapmadan önce aklına bir karşılık beklemek geliyorsa o zaman sorunu kendinde arayabilirsin.
0
anathemamen666
(13.10.25)
zaten senin her gün bol bol poğaçayla geldiğini biliyorlarsa abi sen de poğaça ister misin diye niye sorsunlar
+1
nahtoderfahrung
(13.10.25)
@nahtoderfahrung: yukarıda "bu arkadaşlar erken geldiklerinde" diye belirtmiştim, mesaj diye bir iletişim şekli de var :)
0
🌸m e b
(13.10.25)
tam olarak bu düşünce karşılık beklentisi düşüncesi. ben onlara alıyorum onlarda bana almalı beklentisi içindesin.
düğünde takı takmaylada aynı ben onların düğününe gittim tam taktık oda bana tam takmalı veya ben arkadaşımın doğum gününde hediye aldım oda bana almalı veya arkadaşımın babasının cenazesine gittim oda benimkine gitmeli hep bir yaptığı işin karşılığını bekleme beklentisi.
+2
my fault
(13.10.25)
Abi sen davarlarla çalışıyormuşsun. Senin hislerin normal.
+1
arbre
(13.10.25)
Sahipsin, sadece samimiyetin sınanıyor. Hani altını içindeki bakırdan ayırmak için yakarlarmış ya, iç dünyandaki bu sorgulama senin samimiyet hissini yakıyor, geriye ne kaldığını görmeni bekliyor kalbin. Bu anlamda kendine dikkat ediyorsun demek ki, güzel bir şey. Evet böyle düşünmek olayı samimiyetten uzaklaştırıyor ama sana bir rehber oluşturuyor bu durum, görmen ve birini seçmen kolaylaşıyor, öyle anladım. İç yolculuğun çok güzel 🌷
-1
muhayyer divan
(13.10.25)
herkese olur bence. evet ikram yapıyoruz, arabımıza alıyoruz ve ben bunu Allah için yaptım, zordaki birine yardım ettim diyorum hafiflik hissediyorum. ama o beni yağmurda gördüğü halde arabasına almazsa içimden sövüyorum, yaptığım iyiliği içimden defalarca yüzünü vuruyorum ve başka yaptığı tüm çirkinlikleriniyüzeye çıkarasım geliyor. hele bunu birde bunu toplumun içinde yapsaa. ohooo

benim böyle bir not defterim var iç sesim diye. gerçekten orda işler çok karışık olabiliyor siz de tutun bir tane.

çünkü bozuluyoruz.
0
Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
(13.10.25)
Düşüncen normal.

sana "m e b, fırına gidiyorum, bir şey ister misin?" diyen yoksa işte burada "mütekabiliyet esasları " devreye girmeli.

Temelde insani esaslarla değil, para kazanma için insanların bir araya geldiği yerlerden biridir iş yerleri. Bazı istisnalar dışında, samimi veya kalpten desteğe dayalı yakınlıklar pek olmuyor.
O nedenle "iş arkadaşı " kavramının yerine "iş yerinden biri " ifadesini kullanmak daha doğrusu benim için .

Bazen iş dışında içimden gelir kimi arkadaşları dışarıda çay vs. içmeye çağırırım. Maksat sohbet vs. İşleri vardır gelemeyeceklerini söylerler. Bunu anlarım ama davet etme sırası onlara geçmiştir. Bakıyorum bunu pek düşünen yok gibi .

Yine denk geldiğim hususlardan biri de klasik olarak biri diğerine "hanımı da al bize de bir gün gelin " ifadesi kadar saçma bir şey yok . Görünüşte misafirperverlik gibi görünse de
gerçekte öyle değil.
Abicim o hanımını yanına almasın sen de hanımı komşuya veya anne babasına gönder bir zahmet. Bizzat kendin o arkadaşına bir çay demle. Elin kolun bi zahmet arkadaşın için çalışsın. Pasta poğaça yapamazsın ama kaseye de biraz çerez koymayı unutma..
değil mi ama ?
Bir buluşma , ziyaret yapılacaksa, yakınlık gösterilecese kadınları bahane etmeyelim.

Önceleri ve hala var olan köylü şehirli (veya burjuva) ayrımının yanısıra, işyerlerinde de kadrolu /sözleşmeli / geçici işçi gibi hindistan'ın dışında ama toplum içinde gelişen, kendimize özgü kast sisteminde bu gruba mensup olanlar arasındaki iletişim dili , yakınlıklar da genelde bu çerçevede gelişiyor.

Çevrendekileri uzaktan izlemeye devam et, gerçekte ne sebepten yakın olduklarını anlamaya çalış. Belki biri diğerinin aracına biniyordur işe gelip giderken ona poğaca belki yemek ikramı düşünmüştür. Bu haklı anlaşılabilir bir durum yerine göre .
Belki bir başkası karşı cinse yakınlık tavırları sergiliyordur ikramlarıyla.
Bir başkası ise diğerinin sayesinde iş yerinde bazı avantajlar elde etmiştir. Bu nedenle yediği içtiği ondan ayrı gitmez.
-1
diyecevaplandı
(13.10.25)
Birlikte çalıştığınız insanlar hödük.
Hislerinizin karşılık beklemekle bir ilgisi yok. İnsan nezaketen ve sadece lafta kalacak bile olsa "Bir gün de poğaçalar benden olsun." veya "Kahve ısmarlayayım bi ara." gibi bir jest yapmalı.
+1
auroraaurora
(13.10.25)
acikcasi tam olarak anlattiginiz gibiyse ben de karsilik bekleyerek bir sey yapmadiginizi dusunuyorum, en azindan ilk etapta boyle baslamamissiniz, insanliginizdan almissiniz ve bence arada bir karsi tarafin da sizi dusunmesini beklemek ve bunu gormediginde kirilmak gayet insanca geldi bana. sadece ilk almaya basladiginizda karsilik beklemeden aldiginizdan emin olun (kendiniz icin) onun disinda karsi taraf(lar) tarafindan hic gozetilmediginizi gordugunuzde kirilmak cok insanca bence.
+3
kassiopeia
(13.10.25)
sen iyiliği görev edinip kendin beklenti oluşturmuşsun. alma başkan boş ver kimse senin istediğin gibi olmayacak.
+2
mikahakkinen
(13.10.25)
Uzun uzun yazamayacağım haklı olduğunu düşünüyorum
-2
basond
(13.10.25)
ben fazla direkt bir insanım galiba, böyle düşünmek yerine muhatabı kişiye sorarım “gidiyorsan bana da sorabilirsin” diye. haklısın ama fazla düşünüyorsun, kendi hayatını zorlaştırırsın en fazla.
0
deartheodosia
(13.10.25)
beklentiye girmen doğru mu değil mi bilmiyorum ama ben olsam ben de girerdim sanırım. üzülürdüm içten içe bana neden teklif etmiyolar diye.
0
Sadece soruyorum
(13.10.25)
seni sevmiyorlar. millete fazladan poğaca alma işini bırak. bir yere giderken sormayı da. kafanda da bu tür düşünceler bir daha olmaz. iyilik yaptığınla kal hayatına kaldığın yerden devam.
0
koela
(13.10.25)
Samimiyetim olmayan bir iş arkadaşım bana ikide bir poğaça ya da başka bir şey ikram etse almaktan kaçınırım. Çünkü bilirim ki o ikram hesabıma borç olarak kaydedilecek. Ki siz de inanmak istemeseniz de aynen böyle yapmışsınız. Durduk yere üzerimde manevi bir borç yükü birikeceğine poğaçamı gider kendim alırım. Bu tip gizli borçlar birikip ileride mutlaka alakasız gibi görünen başka sorunlara yol açar.

Başka açıdan bakalım: Siz herkese ikram dağıtmaktan hoşlanıyor olabilirsiniz. Bense paylaşımları daha küçük ve samimi gördüğüm kişilerle yapmayı tercih ediyor olabilirim. O sizin tarzınız, sizin yaşam şekliniz, bu da benimki. Şimdi soru şu: Neden ben sizin yaşam tarzınıza uymak zorundayım?

"karşılık beklemeden insanlara yardım etme erdemine sahip değil miyim acaba?" sorunuza cevap:
Değilsiniz ama zaten bu erdeme gerçekten sahip olmak herkesin harcı değil. Muhtemelen şu soru altında görüş paylaşan hiçbirimiz bu erdeme sahip değiliz.
+1
mikro patlama
(13.10.25)
hayat bu kadar uzun değil.

sizi rahatsız ediyor belli. yapmayın kurtulun.

zaten poğaça yemek nedir? çok sağlıksız. yakında mide gidecek. gitmese bile göbek gelecek.
0
gurur
(13.10.25)
(6)

Sağlıklı ikram

sanguine
Merhaba tatlı yemedigim bir dönemdeyim şimdi sürekli gittiğim mahkeme kalemine arada tatlı falan götürüyorum bu sefer ne götürebilirim, karbonhidrat oranı yüzde 50nin altında olan, çok sağlıklı olmasa bile insani baklava gibi şeker komasına sokmayacak
Merhaba tatlı yemedigim bir dönemdeyim şimdi sürekli gittiğim mahkeme kalemine arada tatlı falan götürüyorum bu sefer ne götürebilirim, karbonhidrat oranı yüzde 50nin altında olan, çok sağlıklı olmasa bile insani baklava gibi şeker komasına sokmayacak
0
sanguine
(13.10.25)
meyveli yoğurt, balkabağı tatlısı tam mevsimi. muhallebisini de yapıyorlar.

çizkek i süzme yoğurtla yapıyorlar aynı oluyor. labne den daha sağlıklı.
0
Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
(13.10.25)
Bitter çikolata.
Yulaflı fındıklı kurabiye (tam buğday unlu).
Hurmalı enerji topları (hurma + kakao + ceviz) (lifli, doğal tatlılık).

Hepsi tatlı hissi verir ama “şeker koması” yaşatmaz
0
anathemamen666
(13.10.25)
Yapabilirsen kuruyemiş, yağlı tohumlar yani. Kavrulmamış olursa daha da sağlıklı ama pahalıya patlar mı bilemedim, tatlı götürmekle aynı olur belki.
0
muhayyer divan
(13.10.25)
ben hurmanın içine ceviz koyuyorum (cevizli tatlıları hep daha çok sevmişimdir) ve tok tutuyor, şeker ihtiyacını da abartmadıkça sağlıklı olarak karşılıyor(dur bence). tavsiye ederim.
0
deartheodosia
(13.10.25)
Gün Kurusu Malatya Kayısısı ve ceviz içi. Hediye/İkram olarak da garip kaçmaz. İnternette çok satılıyor kayısı tepsileri. Misal: www.hepsiburada.com
0
yadigar
(13.10.25)
incirle yapıyan tüm tatlılarda güzel, incirle kurabiye içinde ceviz de var, incir uyutması şişirmesi. ama incir bayan bir kuruyemiş. pek sevmem
0
Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
(13.10.25)
(16)

Eski sevgili

mermaidd
Misal 2 yada daha uzun süre önce ayrıldığınız eski sevgilinizle yeniden karşılaştınız ve görüşmeye başladınız. Yeniden sevgili olur muydunuz yada olunur mu? Ayrılma sebebiniz anlaşamamak yada geçimsizlik, aldatma vs değil. Geçen gün çok düşündüm ve ben eski sevgilimle bir araya gelir miydim karar ve
Misal 2 yada daha uzun süre önce ayrıldığınız eski sevgilinizle yeniden karşılaştınız ve görüşmeye başladınız. Yeniden sevgili olur muydunuz yada olunur mu? Ayrılma sebebiniz anlaşamamak yada geçimsizlik, aldatma vs değil. Geçen gün çok düşündüm ve ben eski sevgilimle bir araya gelir miydim karar veremedim.
-1
mermaidd
(13.10.25)
Olurum tabi lan. Gönül 1 kere sever.
-9
gobekliraki
(13.10.25)
Yenilerini tanımak varken eskilerden bir şey olmaz. Ben olmam. Olmamanı tavsiye ederim.
+4
arbre
(13.10.25)
Pişmiş aşa su katılmaz, en fazla biraz "kaliteli" zaman geçirilir.
+1
kimlanbu
(13.10.25)
Ayrılma sebebiniz olan anlaşamama ve geçimsizliğin nereden kaynaklandığını bir düşünün önce. Birbirinizden olan beklentiler, hayata farklı yerden bakma, karakter farklılıkları vs. Bu sebepleri artık tolere edememişsiniz ki ayrılmışsınız. Şimdi soru şu; aradan geçen zaman içinde ayrılma sebeplerinden hangisi değişti? Çünkü sebepler değişmediyse sonuçlar da aynı olacak. Aynı şeyleri tekrar ederek farklı sonuçlar beklemek sizce de saçma olmaz mı?

Tabi 2 yıl önce değil de lisede ya da üniversitede beraber olmuşsunuzdur, üzerinden 15 sene geçmiştir, tüm bu zaman ikinizi de artık o toyluktan çıkararak başka biri haline getirmiştir ve tekrar buluştuğunuzda bu yeni hallerinizden hoşlandıysanız o bambaşka bir durum.
+1
thracia
(13.10.25)
görüşülür ama ciddi bir şey düşünülmez.

exten next olmaz.
+5
OgutucuRecep
(13.10.25)
Teoride güzel gelir, bir araya gelince eskiden birlikte yaptığınız şeyleri tekrarlarsınız fakat o iyi günleri tekrar yaşayamazsınız bir olmamışlık hissedersin

Yaşananlar geçmişte güzel o yüzden next +1
+3
grimavi
(13.10.25)
Şu ara tam da böyle bir gündemim var. Kendi iç alemimi çözemiyorum, çok karışık.
0
muhayyer divan
(13.10.25)
@hoot Ben bunu kendim için sormamıştım aslında. Çevremde son zamanlarda flörtlerinden ayrılıp eski sevgililerine dönen çok insan var şaşırdığım için duyuru sakinlerinin düşüncelerini merak etmiştim. Benim hayatımda biri var zaten
0
🌸mermaidd
(13.10.25)
anlaşamamak ve geçimsizlik ciddi problemler. ben böyle bir şey düşünmezdim. geçinemedikten sonra ne olabilir ki?
0
killerbee
(13.10.25)
Exten next olmaz. Tecrübe ile sabit
0
baldan kaymak
(13.10.25)
2 yıl çok az süre. 10-20 yıl falan olsa insanlar değişir gelişir denenebilir derdim. Denemedim ama aşırı mantıksız değil. Bir de sizi ayıran sorunlar değişti ya da aşıldıysa olabilir.

2-5 yıl gibi görece yakın ise dışarıda gezip istediğini bulamayınca dönmek gibi geliyor kulağa.
0
nawar
(13.10.25)
çıkardığın don bi daha giyilmez
0
nahtoderfahrung
(13.10.25)
olmaz. o düşünceyi aklından cıkar o arkadastan da uzaklas
0
koela
(13.10.25)
@koela bunu yapma gibi bi düşüncem yok zaten yukarıda da yazdım benim hayatımda biri var. sadece son zamanlarda böyle şeyler çok duyuyorum diye fikrinizi almak istedim. bana da aşırı mantıksız geliyor
0
🌸mermaidd
(13.10.25)
ezberden cevap olmaz herhalde değil mi, o anki duruma göre, hangi eski sevgili olduğuna göre, vs. bir çok farklı etken var. asla yapmam dedikleriyle sınanıyor insan, maalesef.
0
gabe h coud
(13.10.25)
zaten bu senaryoda sevgili olunmuş oluyor görüşmeye devam ederek.

ne yapardım aa meraba, nasılsın. kaçış :)
0
gurur
(13.10.25)
(13)

Uykumu getirin

gobekliraki
Uyku tutmuyor 3 gündür ya. Zombi gibi oldum. Yarın da iş var, 4 kişi de iş görüşmesine gelecek. Benim acil uyumam lazım. Duş yaptım, melatonin aldım ama fayda etmedi. Kafamın içi lunapark. Nasıl uyuyacağım.
Uyku tutmuyor 3 gündür ya. Zombi gibi oldum. Yarın da iş var, 4 kişi de iş görüşmesine gelecek. Benim acil uyumam lazım. Duş yaptım, melatonin aldım ama fayda etmedi. Kafamın içi lunapark. Nasıl uyuyacağım.
-2
gobekliraki
(13.10.25)
aşina olduğunuz bir sesli kitap açıp telefonu 1 saat sonra kapatmaya ayarlayın. (vlc player'da var mesela uyku modu) ışığı kapatıp kafayı yastığa koyun. kitabı dinleyin. muhtemelen 1 saat dayanmazsınız.
0
dilemma of subscribtionability
(13.10.25)
1 kadeh fiski
0
ditu
(13.10.25)
Derin uyku uyuyormuş numarası yapın.

Küçük kardeşimle aramız 14 yaş, onu uyutmak için ninniler pışpışlar işe yaramadığında uyumuş taklidi yapıyordum, çoğu zaman derin uyku numarasına geçmeden uyuyordu. Derin uyku numarasına başvurunca da ben uyuyordum 😁😁😁 hayalinde bir bebeği uyutmaya çalıştığını düşünerek böyle bir numara yap, tiyatro çevir kafanda. Beynin gerçekten uykuya geçecektir.
0
muhayyer divan
(13.10.25)
Ya neler neler deniyorum. Sonra uyumaya çalıştığım aklıma geliyor işim tüm doğası kaçıyor başlıyorum yine düşünmeye.
0
🌸gobekliraki
(13.10.25)
yeme-icme olayini 18 de birakırsan,
22 gibi uyursun.
0
designer
(13.10.25)
@designer ne alaka Allah aşkına.
0
🌸gobekliraki
(13.10.25)
sinir sistemindeki kimyasal tepkimeleri

artiran ve azaltan reaksiyonlar var,

yani seni uyanik tutan ve uyutan gibi,

uyuman icin kendine avans ver ,

veri girisini azaltirsan,

ekran koruyucu moduna gecebilirsin.
0
designer
(13.10.25)
Şimdi uyumam lazım. Yani şu sıralar. Sorum buydu.
0
🌸gobekliraki
(13.10.25)
Sıfır uykuyla işe gidiyorum.
0
🌸gobekliraki
(13.10.25)
amzn.eu

Melatoninle birlikte güzel bir uyku çektirir.
-1
auroraaurora
(13.10.25)
@auroraaurora bana melatoninle uyursun diyen arkadaşın aklına uyduğum için 36 saat uyuyamadım, yorgunluktan bayılmak üzereyken bile uykum gelmedi.

kafanıza göre ilaç almayın.
0
duyuruuser
(13.10.25)
benim life hack'imdir bu, yakın zamanda keşfettim. ingilizcemi geliştirmek için sürekli ingilizce podcast dinlediğim bi dönemdeyim. gece yatmadan önce de dur bakayım meditasyonu da ingilizce açayım dedim. guided sleep meditation yazmalısınız. meditasyonu türkçe açınca bi süre sonra beynin içindeki lunapark geri geliyor, yönergelerden kopuluyor çünkü. ama ingilizce açınca "dur lan her dediğini anlayayım, kelime kaçırmayayım" diyorsun anadilin olmadığı için. veee o dikkatle dinleyince meditasyon müthiş çalışıyor, kopmuyorsun bi 5-10 dakikada dalıyorsun.

isim de vereceğim "lauren ostrowski fenton"
0
ofelia
(13.10.25)
çok geç görmüşüm ama bundan sonrası için işe yarar. nefes alırken gözünüzü açın verirken kapatın, alırken açın, verirken kapatın bi süre sonra açamadığınızı ve göz kapaklarınızın ağırlaştığını hissedeceksiniz. tatlı rüyalar :)
+1
matilda
(13.10.25)
(12)

Kediye hayır' i nasıl öğretebilirim? Veya isirmamasini?

icimdekipollyannatinerebasladi
Merhaba, en fazla dört aylık erkek bir bebek. Sürekli ısırıyor ve can yakıyor. Hayır dediğimde anlamıyor. Bu çocuğa hayır' i nasıl öğreteceğim ben? Veya ısırmasini nasıl engellerim?
Merhaba, en fazla dört aylık erkek bir bebek. Sürekli ısırıyor ve can yakıyor. Hayır dediğimde anlamıyor. Bu çocuğa hayır' i nasıl öğreteceğim ben? Veya ısırmasini nasıl engellerim?
0
icimdekipollyannatinerebasladi
(12.10.25)
şimdi kedici arkadaşlar gelip psikolojisini bozarsın diyecek belki ama benim önerim şu:

sert bir "pisssst" veya "şşşşşt"

istemediğin şeyi yaptığı anda söyleyeceğin şey bu. sesi aynı zamanda hareketle desteklersen (mesela ısırırken elinle hafifçe iteklemek gibi) daha etkili olur.
0
kibritsuyu
(13.10.25)
Dediklerinizi uyguluyorum ama değişen bir şey olmuyor. Daha çok hırslanıp daha çok ısırıyor bu sefer. Sırtını okşamaya basladigim an çoğu kez anında ısırmaya başlıyor. Alıyorum uzağa koyuyorum veya yere bırakıyorum üzerime atlayıp yüzümü ısırıyor, elimle güreşip parmaklarımi veya elimi ısırıyor sert bir şekilde. Aşırı inatçı ve hırslı intikamını almadan rahat etmiyor.
0
🌸icimdekipollyannatinerebasladi
(13.10.25)
Su püskürt üstüne fıs fıs olanlardan. Laftan anlamaz.
0
gobekliraki
(13.10.25)
Bebeklik çocukluk döneminde, ergenliği geçinceye kadar yapar bunları haberin olsun, 1 yaş bittiğinde sakinleşecektir. Bence o zaman öğretsen daha iyi ama sen bilirsin. Şahsen sesimi sertleştirip biraz yükselterek ve aynı anda kaşlarımı çatarak (çünkü onlarla hep gülümseyerek konuşurum) "hayır" diye ünlerim. Bazen kavga ettiklerinde o ses yükseltme epey etkili oluyor. Su püskürtme işini çok çaresiz kalırsanız yap derim. Son çare olsun ki daha da çaresiz kalma.
0
muhayyer divan
(13.10.25)
olumsuz birsey yaptiginda,
hayır de,
ve parmağının ucu ile burnuna dokun,

Ama bunu hemen yap,
olay ile
verdigin tepki arasında
Belli bir süre geçmesin.
0
designer
(13.10.25)
Hayır diye söylüyorum. Yüksek seslede söylüyorum ama burnuna dokunmuyorum. Deneyeceğim.
Onu burnundan öpüyorum. Umarım farkı ayırt edebilir 😊
0
🌸icimdekipollyannatinerebasladi
(13.10.25)
dişleri kaşınıyor, bir kaç aya geçer.
0
mesuta
(13.10.25)
veteriner siz de onu ısırın demişti. şaka değil. kardeşleriyle oynarken karşılık aldığı için ısırmanın can yakıcı olduğunu anlıyolar ama erkenden sahiplendirilince bunu anlamıyolar. o yüzden o sizi ısırınca siz de onun kulağını vs ısırın demişti. ha bizim kedi 5 yaşını geçti hala saldırıyor, ısırıyor.
+1
elorelia
(13.10.25)
açılın 6 yıllık kedi annesi geldi. su fışkırtın her ısırdığında ama her ısırdığında. bir kere bile atlarsanız arasındaki bağlantıyı anlayamaz. yanınızda hep su dolu bir sprey şişesi olsun. bi süre sonra ısırsam su gelecek diye ısırmamaya başlayacak.
0
matilda
(13.10.25)
diş kaşınması falan değil. ele tetiklenmiş oyuncak sanıyor eli hızlı çekmeyin, ısırınca burnuna vurun, su fışkırtın, anlamasını fiziksel sağlayın. ben yapmadım büyüdü şuan heryerimiz derin çizikler içinde. el ile oynatmayın sadece sopa ile oynatın. ele odaklanırsa oyunu bırakın.
0
eja
(13.10.25)
ben elimi ısırdığında hemen elimi saklıyoum. şşt diye kızıyorum. benim elime pek bulaşmıyo bu aralar. veteriner bize "ısırdığında hafifçe burnuna vurun" demişti de bizimki dayak arsızı olmuştu pek işe yaramamıştı küçükken. şu anda canı oyun istiyosa direkt gelip kaldırmak uyandrmak için falan ısırmaya başlıyo. eğitilmez bi kedi.
0
Sadece soruyorum
(13.10.25)
öğretemezsiniz.
0
gurur
(13.10.25)
(3)

cevap verirken metin kutusunun sağ üstünde yanıp sönen yeşil ışık ne?

der meister
duyuru açarken yok bu ama cevaplarda var. ben başta caps lock diye düşündüm ama hiçbir şey yazmayıp ekrana öylece boş boş baktığım zamanlarda dahi yanıp söndüğünü gördüm. belli aralıklarla diyeceğim ama ondan da emin olamadım. compu çıblak fodolarımızı mı çekiyor, ne ola ki bu?
duyuru açarken yok bu ama cevaplarda var. ben başta caps lock diye düşündüm ama hiçbir şey yazmayıp ekrana öylece boş boş baktığım zamanlarda dahi yanıp söndüğünü gördüm. belli aralıklarla diyeceğim ama ondan da emin olamadım. compu çıblak fodolarımızı mı çekiyor, ne ola ki bu?
0
der meister
(12.10.25)
Sağ olsun Compu, biz cevap yazarken tarayıcı yazılmış olanları kaydetsin diye kodlamış siteyi. Kaydetme belirtisi o yeşil. Kaydettik diyor yani.
+1
muhayyer divan
(12.10.25)
yazarken kaydediyor, onun işareti. ama sekmeyi kapatırsan yazdıkların kaybolur. ama sekmeyi kapatmadan sayfayı yenilersen, başka yere tıklayıp göndermeden sayfayı değiştirirsen falan geri döndüğünde silinmeyecek.
+1
kibritsuyu
(13.10.25)
bu soruyu senden beklemezdim hümsftad ya. sabitlenmiş duyurularda açıkladılar, bilgisayarın kendi hafızasına kayıt edilirken yanıp sönüyor dediler.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(13.10.25)
(9)

Hangi mesleği yapacağına karar verememek

perfectlysplendid
Mesleğimi sevmiyorum Okulu bitireli 7 sene oldu sürekli kararsızlık yaşıyorum mesleğimle ilgili belki severim diye bekledim farklı şirketlerde çalıştım ama bu alanda kendimi geliştirmek istemediğimi farkettim.Şu yaştan sonra da enerji kalmadı açıkçası her şey gözümde büyüyor. Birkaç alan düşündüm am
Mesleğimi sevmiyorum

Okulu bitireli 7 sene oldu sürekli kararsızlık yaşıyorum mesleğimle ilgili belki severim diye bekledim farklı şirketlerde çalıştım ama bu alanda kendimi geliştirmek istemediğimi farkettim.

Şu yaştan sonra da enerji kalmadı açıkçası her şey gözümde büyüyor. Birkaç alan düşündüm ama sonra olmaz diyip vazgeçtim.

Kariyer danışmanına veya psikoloğa mı gitsem bu kararsızlık normal değil gibi geliyor. Sürekli zihnimde onu mu yapsam bunu mu diye rahatsız eden düşüncelerle uğraşıyorum.

Bir insan ne istediğini neden bilmez ki?
Bilsem bile bu saatten sonra çok zor gibi geliyor ne yapılır?

Bu durumda olanlar ne yaptınız ?
+1
perfectlysplendid
(12.10.25)
Meslek nedir ilk olarak? Belki alt alanlarına yönelebilirsin.komple sektör değiştirmek yerine
0
basond
(12.10.25)
Grafik tasarım
0
🌸perfectlysplendid
(12.10.25)
Problem meslek seçiminden önce belki örtülü depresyon olabilir. Nelerden zevk aldığını, neleri yaparken çok tatmin duyduğunu bilememenin açıklaması bence bu, hiç değilse doğru yönlendirme için bir psikologla görüşsen çok iyi olabilir.
0
muhayyer divan
(12.10.25)
Yıllardır bu soruyu soruyorsun ve hiçbir şey yapmıyorsun. Ben mesleğimi seviyorum ama ek meslekler için okul okuyorum, kursa gidiyorum. Bunun başka bir yolu yok dünyada.
+1
arbre
(12.10.25)
Ne istemediğinizi düşünün. Ona göre davranısınız.
0
put it in your appropriate place
(12.10.25)
grafik tasarim zaten bitmek uzere olan bir meslek.
ya bastan okuyacaksin ya da bir sekilde baska yan sektorlere gececeksin, artik ne olursa..
0
cooperr
(12.10.25)
35'ten sonra sektör değiştiren biri olarak söylüyorum "bu saatten sonra" lafı sadece sizin kendinize koyduğunuz bir bariyer. Üzerinden atlamak ya da önünde durmak sizin tercihiniz.
0
rakicandir
(12.10.25)
üniversiteyi bitirince bende de aynı durum vardı.
psikoloğa gitmiştim ve iyi bir terapi almıştım.
böylece kendimi toparladım ve iyi bir kariyer oluşturdum.
o terapi olmasa şu an sürünüyor olabilirdim.
saçma sapan hayaller peşinde koşuyordum.
0
santimantal
(13.10.25)
Mesleğe severek başlayanlar bile bi süre sonra soğuyor. Kimse işini sevmiyor. Kötü meslek yoktur, az para vardır.
0
luluki
(13.10.25)
(7)

Stres / kaygı yönetimi

kararsızataletfilozofu
Bazı şeyler olacaksa olur , olmayacaksa olmaz biliyorum ama beynim bir türlü susmuyor.Arkadaşlarımdan biride kendini hiç rahat bırakmıyorsun akışına bırak diye uyardı bende farkındayım.Araba almaya karar verdim örneğin ödemeler devasa ama hesabı kitabı yaptım oluyor bunu dert etmedim ama ufacık plak
Bazı şeyler olacaksa olur , olmayacaksa olmaz biliyorum ama beynim bir türlü susmuyor.
Arkadaşlarımdan biride kendini hiç rahat bırakmıyorsun akışına bırak diye uyardı bende farkındayım.
Araba almaya karar verdim örneğin ödemeler devasa ama hesabı kitabı yaptım oluyor bunu dert etmedim ama ufacık plaka mevzusu için (harf seçmek) 50bin tl istediler gece uyuyamadım iki gündürde derin nefes alıp veriyorum filan yok banamısın demiyor hevesim filanda gitti arabayı almaktan neredeyse vazgeçecek duruma geldim.
O kadar gerildim enerjimde bitti ev işlerini yapacak halim kalmadı böyle olunca.

1-2ayda bir bu durumu yaşıyorum bir konuda çok kararsız kalıp strese girip kaygılanıyorum sonrası enerjim bitiyor mutsuz oluyorum ve bunu yönetemiyorum.

Plaka özelinde aklımda bir plan var onu yapıcam ama genel olarak bu sorunu nasıl çözücem bilmiyorum.
Kafam hep gergin stresli hissediyorum rahat bırakıp kendimi dizi-film izleyemiyorum.
Normalde yürüyüş filan yapardımda artık havalar bozdu ve spor yasak bir süre.
0
kararsızataletfilozofu
(12.10.25)
meditasyon?
+1
Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
(12.10.25)
Havalar bozuk olsun ne olacak. Hatta bence yürüyüşlerin en güzeli geceleyin hafif hafif yağmur yağarken.

Bence yorum yapmak zor. Ama anksiyete gibi duruyor.

Takma kafana, her şey olacağını varır gibi tavsiyeler “bi sus artık” dememek yerine kullanılıyor.

Yılların eskitemediği bir ruh hastası olarak konuşmanın en faydalı çare olduğunu düşünüyorum. Kullanmadığım ilaç kalmadı, ama psikiyatrist ile konuştuğumda rahatlıyorum.

Benimde tavsiye edeceğim, önce bir psikoloğa görünmek olurdu.

Bana da yakınan arkadaşlarım oluyor, ve bazen problem öyle bir noktaya geliyor ki yapılabilecek/denilebilecek hiçbir şey olmuyor. Bu durumda da şu iki sihirli kelimeyi kullanıyorum: geçmiş olsun.
+1
substituent
(12.10.25)
Plaka konusunda planın ne? Hoşlandığın kızın baş harfi değildir inşallah. A olmasa, B olsa ne değişecek? Bunu düşün. Para kolay kazanılmıyor. Bir gün bir önemi kalmayacak şeylere para saçmaya gerek yok bence. Para harcamak stresi azaltma yolu olarak seçilebilir ama bunun sonuçları her şeyi daha kötü yapabilir. Stres için yüzme tavsiye ederim. Ağır bir spor değil.
+1
arbre
(12.10.25)
Tanıdık memur aracı sokma + 2 kilo baklava ile bir şans denicem.

Kendi ismimi soyismimi sessiz harflerle yaptırıcam
0
🌸kararsızataletfilozofu
(12.10.25)
ben de öyleydim.
bir sıkıntı çıkınca yerle bir oluyordum.
genel bir gerginlik vardı.
böyle bir engellenmişlik duygusu.
tatminsizlik duygusu vardı.
geçmesi yıllar sürdü.
hayat biraz patakladı.
pataklanmadan geçebilirmiydi:
evet, destek olan insanlar olsaydı,
toksik insanalrdan korunabilseydim olurdu.
0
santimantal
(13.10.25)
Hayatta her şeyin dört dörtlük olamayacağını anlayınca bunları yönetebiliyorsun bence. En azından bende öyle oldu. Araba alman çok güzel bir şey ama sırf istediğin plaka olmazsa diye araba almaktan soğumak tamamen mükemmeliyetçiliğinden kaynaklanıyor olsa gerek. Belki bu huyunu törpülersen bazı kaygılarından otomatikman arınabilirsin.
+1
mermaidd
(13.10.25)
Kendi başına kaldığın bir zaman bu konuyu düşün ve kendi iç dünyana "buna ihtiyaç mı duyuyorum, bundan ne fayda sağlıyorum" diye sor. Çünkü bu geliştirilmiş bir savunma mekanizmasına benziyor, gerçekten öyleyse iç dünyan bu söylediğim sorulara bir şekilde cevap verir. Meditatif bir şekilde sorarsan cevabı daha kısa sürede alacağını düşünüyorum.

Ayrıca harf seçmenin bedelinin 50 bin lira olması hakkında ben şahsen sinirlenirim, sen iyi sinirlenmemişsin yine. Benden iyisin bu konuda.
+1
muhayyer divan
(13.10.25)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.