eve digiturk bağlat. yazık kıza sdjfsjkdfjks. ben bugun onu yaptım. du bakali

O dediğinden yapıyoruz biz de. Çok eğlenceli.

kvrck: hacim evde gablolu tivi var.

pazıl yapın, maket yapın. yapamıyorsa vermemekle tehdit edin. eğlenin.

Kafa dengi başka evli arkadaşlar edinin.
Onlarla oyunlar oynayın. (Okey'dir, tabu'dur, ne bileyim uzun eşek(!)tir)
Karılarınız mutfakta pasta, çay yaparkan onların arkasından konuşun.
Bu arkadaşlarınızla maddi gücünüzün el verdiği ölçüde dışarı çıkın.
Örneğin bizimkiler 2-3 günde bir okey oynarlar. Para karşılığında olur bu oyunlar ama çok ufak ücretler döner ve kazanılan para ortak bir kasada birikir. Haftasonları da bu kasadaki parayla, sinemaya, tiyatroya, konsere gidilir.

e evlilik aynen bu anlattığın gibi bişey :) çok doğru tespit. bundan sıkılanlar ise genelde çocuk yaparak ev hayatını renklendirmeye çalışıyor. çocuğum olmadığından başarılı olunuyor mu bilemiyorum, yorumu çocuklu-evli arkadaşlara bırakıyorum :)

en yakından tanıdıgım evli çift annemle babam var onlar da benzer şeyler yapıyor valla. ama babam internette pek takılmıyor, gün içinde zaten gazetelere, maillerine bakıyor akşam bilgisayarda bişeyler yazması lazımsa öyle açıyor, onun dışında kitap falan okuyor. bazen izleyeceği program oluyor, aynı anda da annemin dizisi oluyorsa süper oluyor o zaman :)kararı ben veriyorum nihaha :))

not: 28 yıldır evliler

iki taraftan biri ben sevmem öyle gıy gıy demiyorsa (ki benim bunu diyen bir arkadaşım olmuştu). bir iki enstruman edinip beraber müzik yapmaya çalışabilirsiniz. hem eğlenceli olur hem de yerine göre saklı kalmış yetenekler açığa çıkabilir.

bir de zaten eşle katılınabilinen bir tango kursuna gidilebilir. istanbul'da iseniz bunun için nefis mekanlar vardır.

evde oturmamayı deneseniz? gezip tozmak varken...

çok fazla atraksiyon beklemeyin. hani belki aynı evde yaşamadan önce daha syrek görüşüldüğünden belkikonser olsun sinema olsun dışarda yemek diye aktivite arayışları oluyor ama birlikte yaşamaya başlayınca ya da evlenince siz tek basınza aksamları ne yapıyorsanız birlikte de onları yaparsınız. birlikte film izlemek güzel tabi. iskambil oynayabilirsiniz, tavla filan oynayın. biz carom3d bilardo oynamıstık bi ara bilgisayarları yanyana koyup. cok eglenmiştik. sonra ondan da sıkıldık. bazen minderleri alıp apartmanın önüne iniyoruz. teyzeler gibi kapı önü sohbeti yapıyoruz. maksat değişiklik olsun. çekirdeğe sarmayın şişersiniz.

Bir PC daha alıp LAN üzerinden supreme commander ya da warcraft tarzı strateji oyunları oynayın, birbirinizin şehirlerine dalın yakın yıkın eğlenin :)

hehe :) duyuruda gördüğüm en süper sorulardan biri :)

biz de iki yıllık evliyiz..
arkadaşların yazdığı şeyler (arkadaşlarla toplaşma,dışarda vakit geçirme,gezme tozma..vs) bunlar arada elbette yapılan şeyler. ama evde yalnız olduğumuzda, düzenimiz senin anlattığından ibaret yani :)

birlikte dizi/film izleyip , izlediklerimiz üzerinde geyik yaparız ,balkonda sohbet ederiz,günümüzün nasıl geçtiğini birbirimize anlatırız, karşılıklı kitap okuruz, puzzle yaparız , scrabble oynarız , sonra hep ben yeniyorum diye mızıkçılık yapar azcık kavga ederiz,iki kedimiz var onları mıncırırız, sıkıldıysak karşılıklı oflar puflarız... :)

yani budur olayımız.

balkon varsa ( hava da soguyor ama uzun vade icin diyelim), her aksam mesela yemekten sonra balkona gecip kahve esliginde sohbet edin. yemek yerken sohbet edilemiyor, tv izlerken de vs vs, o nedenle konusmak icin ozel zaman ayirmak gerekiyor. balkon yoksa da yemekten hemen kalmayin masada uzatin muhabbeti vs.
bir de yemek yapmayi ve temizligi de beraber yapin :)
yukardaki oyunlara mikadoyu da eklemek istedim. biz cok severiz.
aksam vakti evin icinde 2 insanin ortak yapabilecegi seyler sinirli tabii ama onemli olan iletisimi canli tutmak. zira buna dikkat etmezsen 2 ayri dunyaya donusup, paylasacak hicbir seyiniz kalmadigini farkediyorsun.
not: giderayak yaz icin su savasi da onereyim dedim.

hayattan cok da sey beklememek gerekiyor belki de. ama illa da birseyler yapacagim diyorsaniz, haftasonu gezileri yapan bir sürü dagcilik, fotografcilik, gezi grubu var. cogu da ücretsiz katilimla yürüyor. farkli insanlarla tanismak icin güzel bir ortam.

cevaplayan herkeşlere bir demet tesekkur.

zaten bu soylenilenleri genelde yapıyoruz da, hani ne biliyim, denişik bi fikir çıkabilir diye sormustum ben.

balkon muhabbeti guzel evet de ankara'da soguklar basladı. ama fikir guzel.

ps2 alıyorum sanırım, 37 ekranda oynarız artık n'apalım. :)

bi de el yapımı tavlaya baslamıstım, onu da bitirsem iyi olucak herhalde. pulları yapmakla baslayabilirim.

öptüm herkesi.

wii scrabble yapboz oynuyoruz..
dizi izlioruz, bigun sonra ne yencek onu konusuyoruz, işte olup biten şeyleri anlatıyoruz,televizyon izlerken sürekli bıdır bıdır konuşuyoruz

Yapmak zorunda degilsin. Istedigin kisiyi ya da evliligi bekleyebilirsin.

Etrafindakilerin tepkilerini dinle, ama cok da aldirma. Eger sen neyi neden yapip yapmadigini biliyorsan, ve bununla icin rahatsa sorun yok.

onu ve benzeri şeyleri yazan arkadaşlar birçok diğer alakalı alakasız konunun altına da seks ile ilgili birşeyler yazıyorlar. :) ona takılma bence.

Öncelikle otun bokun cinsellik üzerine kurulduğu 21. yy'da kendini böyle saf ve temiz tutmayı başarabildiğin için seni kutlarım.

Ben diğer nefsi ihtiyaçlar gibi seksin de ruhu kirlettiği kanaatindeyim. Sadece özel kişilerle özel zamanlarda yapılması taraftarıyım. Sen de en doğrusunu yapıyorsun. Şimdi bunu yazdım diye ben de gerici diye tepki alacağım ama olsun :) Bakirelik elbette tabu olmamalı, ancak önüne gelenle düşüp kalkanları mutlaka incelemeni tavsiye ederim. Ruhlarının nasıl karardığını, nasıl duygusuzlaşıp robotlaştığını görmek seni kararına daha sıkı bağlayacaktır.

soruya cevap olmayacak ama bunu söyleyen kişinin en başta cinsiyeti daha sonrada yaşam tarzı falan herşeyi açıklar sanırım. bir arkadaşının cinsel hayatı, inancı kılı yünü kendine özel alanı seni beni neden gersin ben bunu anlamıyorum.
sözlükte "ortamdaki kiz gidince degisen erkek muhabbeti" diye bişi var mesela buna benzer bi durum olmasın :)
onun harici yetişkin bi insana neyi yapıp neyi yapmaması gerektiğini söyleyen tiplerede uyuz oluyorum tabii bunun konuyla ilgisi yok :)

Takmayınız, efendim. Herkesin değer yargıları farklıdır. Mesela dünyanın en çekici kadınlarından Adriana Lima da sizin gibi düşünmüş. Ardından aklıma futbolcu Kaka da geliyor. Bu durum sadece bayanlara özgü de değil. 25 yaşında bir erkek olarak ben de tercihimi bu yönde kullandım. Herkesin aşk, doğru insan, cinsellik yargıları farklıdır derim ve sözü fazla uzatmam:)

@Ataturkiye , verdiğin cevapla şaka yaptığını düşünüyorum??

@bambam, beden de hayat da sizindir başkalarının söylemlerini dikkate almasanız da, en azından bir değerlendirin derim. durduk yere "bir şeyler hissetmediğin insanlarla hadi seviş vs" diyorlarsa eşeğin kulağına su kaçırıyorlardır. ama aşık olduğun/sevdiğin insanla sevişmek için, devletin onayını beklemek de saçmalığın dik alasıdır. gerçi cinselliğe ihtiyaç duymadığınızı belirtmişssiniz; 20 yaşınıza gelmenize rağmen bunu belirtmeniz biraz garip, aseksuel olabilir misiniz? ya da ihtiyaç duyup bunu bastırıyor musunuz? bkz: seks yapmiyorum eksikligini hissetmiyorum . ayrıca şu başlığa da göz atın derim: cinsel ozgurluk . her şeyden öte bu tercihinizin sebebi din de olabilir, ki bu durumda sorgulamanız da abes olur; e emrediliyorsa dinin buyruklarını yerine getirmekle mükellefsiniz.

"acikcasi ama son zamanlarda erkek arkadaslarim basta olmak uzere cogu insandan garip tepkiler aliyorum.. "

bu ne demek ki? benim cinsel hayatımdan haberdar insan yoktur bunu paylaştığım kişi/kişiler dışında. dolayısıyla kimseden ne tercihlerimle ne de deneyimlerimle ilgili garip yorumlar almıyorum. konuşmayın gitsin bu kadar sinirinizi bozuyorlarsa. insanlar denyo efendim. büzemiyorsunuz ağızlarını. konu neden hep sekse geliyor onu da hiç anlamıyorum zaten. çılgınlar gibi itiraf toplumu olmuşuz gidiyoruz.

erkek arkadaşlarınızdan aldığınız tepkileri normalleştirmiş ve üstüne "bayanlar da" dahil olmak üzere diye bir ek yapmışsınız. konuyu bir de insanların yalnızca kardeşlerine değil de "kız" kardeşlerine getirmişsiniz. ciddi anlamda bir cinsiyet ayrımcılığı yapıyorsunuz siz de. seks yapıp yapmamanız hiç kimseyi ilgilendiren bir konu değil. ama siz eğer başkalarının kız kardeşi vs. sini yapıyor ediyor diye, "bayan" /ben kadın derim daha güzel/ arkadaşlarınızı sizi seks yapmaya teşvik (? doğru kelime mi bilemedim) edici cümleler kuruyorlar diye yargılıyorsanız, bunu illaki dillendirmeniz gerekmez düşünmeniz de yeterli, burada bir sorun vardır. o kadar da sütten çıkmış ak kaşık değilsiniz diye düşünüyorum.

özgüven eksikliğini de sekse bağlayanlar ayrı bir konu. batılı anlamda seks bir nevi fethetme duygusu yaratıyor insanlarda. oysa seks bir sanattır, paylaşmadır. insanın kendisini ve karşısındakini tanımasının en yalın yollarından bir tanesidir. tam üç bin kadınla/adamla yattım diyen de dombilidir zaten. ya da kollektif bir sanat anlayışı vardır bilemeyeceğim.

@Egotm katılıp katılmamakta özgürsün. Hatta yanlış da düşünüyor olabilirim. Ama fikir benim fikrim :)

kendini eşine saklayan erkek arkadaşım var, yaşı 26. söz konusu tabu bu yönde çalışmadığı için kimse kendisine " kır zincirlerini" diyemiyor ama çevresinden aldığı şaka, takılma yollu baskının çok daha fazla olduğunu garanti ederim. o bunlara göğüs geriyorsa sen neden yapayamasın?göğüs germe dediğim şey de umursamamak üzerine kurulu. ha, sosyal yaşantın özellikle ikili ilişkiler ara sıra sekteye uğrar. benim okuduğum bölümde kızlar %1 den azdı pek anlamam ama kızlar arasında da, erkekler arasında da (zaten) popüler kızlar "olmaz" demeyenlerdi. yine de kendine çok iyi arkadaş grubu kurabilirsin, bu engel değil.

ayrıca yalanlara kanma. öyle hayatın anlamı, yüzde 51 i filan değil. sevdiğinle ve çok isteyerek yapmıyorsan en azından. gs-fb büyük maç ama bir beşiktaşlı, bir cim bomlunun ya da fenerlinin duyduğu heyecanı duyabilir, aldığı zevki alabilir mi bundan. lakin ben galatasaray a gönül verdiğimden o hafta benim için hayatın yüzde 51 i bu maç oluyor.

"meret" yaklasımınız pek saglıklı degil sanki. ha bi de, tatmadıgınız bi seyin eksikligini hissetmemek de ilgincmıs.

@ataturkiye, yukarıda saydığın mesnetsiz şeylere "Ruhlarının nasıl karardığını, nasıl duygusuzlaşıp robotlaştığını görmek" fikir dediğin için şakanın ölçüsünü kaçırdığını düşünüyorum. robot ile kastettiğin, akıllı/deli bir kişinin söylediklerini sorgusuz sualsiz/ ya da doğruları büküp yerine getirmek ise yanlış tarafa doğru bakıyorsun derim. ayrıca sana şu anlamlı bkz ı veriyorum. bedenimi alabilirsin ama ruhumu asla

elbette sırf laf olsun diye bir cinsel ilişkiye girmeyin ama;
bence beklemek, zamanla beklentilerinizi de yükseltecektir. bu işin kafanızda git gide daha büyük bir mesele haline gelmesine sebep olacaktır. ilerde aşık olduğunuz biriyle bile cidden problemli bir cinsel hayatınız olmasını istemezsiniz inanın.

yani içinizde böyle bir istek yoksa apayrı bir konu. lakin normal cinsel istekleriniz var ama sırf karşınıza tamamen sevip güvendiğiniz birisi çıkmadığı için bun isteklerinizi bastırıyorsanız beklentilerinizi, seks hakkındaki düşüncelerinizi en azından gözden geçirin derim. inanın sizin sağlığınız için söylüyorum.

İlla bilmem kaç yaşına kadar biriyle yatacaksın diye birşey yok ama bence sen gözünde bu meseleyi fazla büyütmüşsün. Hatta kızma ama biraz da özgüvensizlikle ilgili bir durum. Cevaplara da bakıyorum seks yapmadan da yaşanabileceğini bile anlayabiliriz nerdeyse.

@Egotm,

(bkz: #13880207)

o seks yap diyen benim lan.

bir önerme için de demiyorum, en basit ve direkt yolu olarak gözüküyor. onun dışında tabii ki işinizde yükselmeniz, sosyal açıdan insanlar ile birlikte vakit geçirmeniz özgüveninizi tavan yaptırabilir. yoksa muhakkak seks yapacaksınız, rüzgarı arkanıza alacaksınız demiyorum; ki denmez.

ama hızlı bir etkisi olduğu da gözardı edilmeyecek bir gerçek.

özgüven için başka bir kaynak da spor, ek olarak belirteyim.

pardon ama erkek arkada$larindan veya yakinlarinda biri saldiray abi mi? senin acilen sevi$men lazim diye ortalikta gezdiklerine gore :)

egotm hakli, aseksuel olabilirsiniz. ve bunu kabullenmek istemiyor olabilirsiniz.

bryan fury daha bir hakli. bilmediginiz, tecrube etmediginiz $eyin eksikligini nasil hissedersiniz veya tam tersi hissetmezsiniz o da bir muamma.. daha once seksin igrenc bir $ey oldugunu zannedip tecrube ettikten sonra muptelasi olan da yok degil :)

yazacağım her cümlenin başına bi 'bence' koyun efenim:
bekaret cehalettir. bir insanın dünyayı tanımasındaki önkoşul kendini tanımasıdır öncelikle. sonra da 'diğerleri'ni. seksin nefsle bi alakası yok. doğallığın dik alası. iki insanın birbirinin ne hissettiğini en yakından görmesi. bunun yanında da fizyolojik bir ihtiyaç. ama siparişle olacak iş de değil. iki insanın birşeyler paylaşması gerekli. ama bu aşk olmak zorunda da değil.
seks yapmış insanların 'ruhlarındaki kararma' o kişinin insan doğası hakkındaki en büyük bilgi eksikliklerinden birini tamamlamasından gelir. sonunda gerçekten empati yapmıştır çünkü. gerçekten hissetmiştir bir başkasının ne hissettiğini, hem de iliklerinde.
evet seks insanları değiştirir fakat bunun ne yönde olacağını büyük oranda deneyimin niteliği belirler. tecavüze uğramış biri dünyanın karanlık yüzünü görüyorken, sevgilisiyle yapan kendisine duyulan sevgiyi tüm gerçekliğiyle hisseder. casual sex diye tabir edilendeyse eğlencenin, arzunun saf halini hissedebilir insan. ama seks bi tabudur ve aşılması gerekir. cahil kalmamak için.

peh, ben bunu sözlüğe de yazayım nan.

açıkçası bir hanıma bu şekilde baskı yapıldığını ilk defa duydum. genelde erkekler arasında bir gurur meselesidir bu.

nacizane tavsiyeme gelince; artık öyle bir dönemdeyiz ki sevişmeyene adam gözüyle bakılmıyor özellikle üniversite yaşlarında. eksikliğini hissetmedim diyorsanız sizin için bir sorun da yoktur. ister yaparsınız ister yapmazsınız, bu konuda kimse size baskı yapamaz, ayıplayamaz.

ayrıca "evlenmeyi mi bekliyorsun, ailen için mi yapmıyorsun" diyen çevrenize de bir alkış yollamak istiyorum ben kusura bakmazsanız.

bir erkek olarak, benzer baskılarla bazen ben de karşılaşıyorum, ama inan bu durum öyle çirkin bir hal aldı ki günümüzde, mastürbasyon yapmak bile daha doğruymuş gibi geliyor insana. sırf daha naif olduğu için...

türk filmlerinde çokça kullanılan 'biz onunla sevişiyoruz' lafı evrim geçirip bünyelerimizde terli bir şekilde vücut buldu ve sanırım günümüzde köküne bağlı kalmayarak işteş olan tek fiil budur. sev-mek?

not: ayrıca otu boku cinselliğe bağlayan, hayatında freud okumamış, ota boka sırf cinselliği meta haline getirmek için freudyen yaklaşımlar sergileyen arkadaşlarım; sizi esefle kınıyorum!

erkek arkada$inizi tanirsiniz en azindan, size tahammül edemeyip çekip giderse bir boka yaramayan herifin tekidir!

öncelikle herkesin vajinası/penisi kendisine aittir. yani dışardan insanların söylediklerine kulak asmayın. ancak seks çok ama çok güzel bir şeydir. kendiniz için doğru olduğuna inandığınız, gerçekten sevdiğiniz biriyle yapınız efenim.

18 yaşında erkek olarak..
aynı baskıları bende alıyorum.

en yakın erkek arkadaşım 1.5 senedir kafamı sikiyor.. 'gel karıya gidelim' diye..mümkünatı yok diyorum.. 'GAY' damgası yedim kendisinde misal..

yakışıklı bir erkek geçince önümüzden, dönüyor bana 'bak lan. hoşuna gider bu senin.. diğereri gitmediğine göre..' diye şaka yapıyor göt..


kendi içinizde 'değer' biçtiğiniz bir olguyu kolay kolay paylaşmayı istememek çok çok normaldir.. hatta olması gerekendir..

kimsenin bir barney stinson olmasına gerek yok.

soruna şebnem ferahtan bir cümleyle cevap veriyim;

sevişmek sevmekten gelir...

cok buyuk anlamlar yukleme bence, hayal kirikligi olur. "ee bu muydu?" dersin.

sonucta sevgilini seviyorsundur herhalde bu durumda sevmeden sevisiyor konumunda olmayacaksin zaten ama yine de kendimi hazir hissetmiyorum diyorsan bekle. bir de kadin irki genelde ilklere farkli bir anlam yukleme potansiyeline sahip oldugu icin o ilk mumkunse seni aldatmayacak ya da 2 gun sonra cekip gitmeyecek guvenilir biri olsun.

Konu cinsellik olunca yine herkes yazma istegi duyuyor, ben de dahil:)

Burdan sonucu siz cikarin artik..

edit: basligi ilk gordugumde "tabu" oynuyla ilgili bir soru sandim, soylemeden gecemedim bunu da

atatürkiyenin yanıtına katılmamak elde degil. ayrıca bambam ben de 24 yasında evlendim ve bakireydim. esim de aynı sekilde. kocam veya ben baskası ile yatmıs olsaydık %100 mutlu bi evliligimiz olabilecegine inanmıyorum. kocam benden once bi baska kadınla olmus olsa, hep dusunurdum,hep üzülürdüm,
bi şekilde sevdigim, hayatımmı adadığım insanın teninin kokusunu, sevişirken yuzunun aldıgı sekli, etini, çıplaklıgını baskasıyla paylaşamazdım ben. o bir sır ve bunu ancak ben biliyorum, benim aşkımın özünde bu var.
bence cinsellik çok ama çok özel bişey ve tek eşle paylaşılmalı, aksi takdirde yaşam boyu yanında olacak insanla "özel" olan neyin olacak ki.
tabi bu benim fikrim. ki öncesinde bir suru insanla birlikte olup, evlenip cok mutlu olanlar da var. tamamen kafa yapısı ve sen de tek eşli olmak istedigin için kimse seni garipseyemez.

"Zevkinin payidarı yoktur bu işin,
Sevişin gençler sevişin"
Böyle bişi olması lazımdı (; Bilmiyorum da "paldır küldür" yapanlar daha bi' değersiz gözümde, gerçi izafî bi' durum, hayat standartları belirliyor bu "bekaret" konusundaki genişliği.Ama bi' erkek olarak, yapma! diyemeyeceğim (;

Seksî yorum sayımız, ben dahil.
32 oldu oleeeeeyyy ooooooooo 32 oldu oley 32 oldu oley 32 olduu oleeeyyy..

tamamen anneanne yorumu yapayım:

iki aileye uğursuzluk(domuz) gelecek ama çok feci, çok yerle bir edici bir durum olmayacak (kan yok). beklenmedik bir haber getirecek sizi birisi (izmirde kar) ve sonunda çok samimi olmadığınız bir adam size rahatlatıcı bir haberle gelecek (buz)

oha :)) iyiymiş

delicatessen'in afişini andırıyor, yakın zamanlarda bir dvd club'da, ya da Internette falan farkında olmadan görüp de, bilinçaltınıza kazınmış olmasın?

Ramazan'da domuz yersen kar firtinasinin icinde kalacaksin ama annen imdadina yetisecek

sonuc: cennet annelerin ayaklari altindadir

kar, nerde ve nasıl olursa olsun arınmaya işaret eder. kar iyidir, candır.
ailenin pek hoşlanmayacağı bir haber alacaksınız, bir olayın haberi, muhtemelen para , mal, miras ile ilgili olabilir, tam sıkıntı yaptığınız anda çözülecek bir şekilde. teknik olarak güzel rüya :)))

bu arada, eğer kan var, kan akmış, kan gördüm filan deseydin zaten o rüya artık yorumlanmazdı.

anneannem, kan rüyayı bozar der. gördüğün geçersiz mi sayılıyor artık nedir.

Zannimca o evde ipe sapa gelmez bi sebepten ayrilik olacak.

ehehe cok sagolun ya :)
cedilla, yok hiç görmedim öyle bi afiş

şarkı bende var da siz sözlükte pek yoksunuz sanki.

@pryme sinista jinx

maalesef alımlar açıldığından beri 10 entryi tamamlamadıgım için yazar degilim henüz :( (bkz: zeki ama calısmıyor)

mp3 ü nerden aldınız?

www.last.fm

similar artists

@ermanen

hocam iyi güzel hoş ama ben hepsini tek tek dinleyip bulana kadar ne hüzün kalır ne bişey. tadını çıkarsaydım bari biraz (: tavsiye istiyorum yani.

(bkz: temporary peace) dinle

(bkz: doom metal)

katatonia brave murder day albümü

Başka bir yerlere daha yazmıştım sanki.
Green Carnation - Acoustic Verses

anathema nın judgement albümünü tavsiye ederim. on thorns I lay 'in crystal tears albümü bol yaylı çalgılı falan hoş bir albümdür. biraz daha sert olabilir dersen saturnusun veronika decides to die ı tavsiye edebilirim yine. beğenirsen benzer bir kaç tavsiyem daha olabilir.

Tamam da en populerden en az populere dogru siralanmis orda, en ustten dinlemeye baslayabilirsin yani

benzer sanatcilari da bulabiliyorsun

daha ne istiyorsun anlamadim:)

antimatter da dinle..

anathema'dan
dying wish
a fine day to exit
angelica
lost control
one last goodbye

the silent enigma albümünün tamamı. bunları dinleyince başınıza kötü bir şey gelirse taocu sizsiniz ama.. kabul etmiyorum sorumluluk falan :P

ahah bu sorumluluğu kaldırabilirim sanırım (:

anathema - temporary peace, balance
soundgarden- black hole sun
yaşar kurt -kamyonlar kavun taşır
placebo - running up that hill
amy winehouse- back to black
system of a down- lonely day

antimatter - fighting for a lost cause, weight of the world, ghosts, conspire
anathema - yeni akustik albümü çıktı hindsight diye. onu indir dinle.
archive isimli bir grup vardır bi de. again isimli bi şarkısı vardır ki adamı mahveder. goodbye diye de bi şarkısı var o da sağlamdır.

mogwai
god is an astronaut
mono
red sparowes
aereogramme
this will destroy you
ben cok cok seviyorum, soz yok pek ama harikalar. şiddetle tavsiye ediyoruum, ettim.

Tamamen bilgisizce ve aklima gelen bir cozum yolunu soyluyorum:

Yakin bir aile dostunuza rica etseniz, sizin yerinize sizin paranizla evi satin alsa, sonra da size devretse?

önce bir öneri:
evi kayınvaldeniz almasın.. gidin siz alın...
eğer kayınvalde alır sonra da size devrederse ilerdi bir gün -allah gecinden versin- kayınvaldeniz öldüğünde onun diğer mirasçıları, bu kadın ölmeden önce diğer çocuğa-damada veya geline (artık herneyseniz) bir ev vermişti, onlar zaten paylarını aldılar deyip sizi mirastan mahrum bırakabilirler... kayın valdenizin evi size bedavadan değil de satarak devretmesi durumunda da bişey değişmez, karşı taraf evi satmadı o bağışladı diyebilir..
sorunun cevabına gelince: yok öyle bişey parayı veren düdüğü çalar, öncelik yok.. bi adam x ytl veirse siz x+1 ytl verceksiniz..zaten orada açık artırma olacak..

yanlıs anlasıldı galiba, aile içinde bizden başka alacak olan yok aile dısında hiç tanımadıgımız insanlar da alıcı olarak geliyor. onlara karşı bir önceligimiz olur mu bunu soruyorum

açık arttırmada kimseye öncelik tanınmaz.dışarıdan gelen biriside gelip teklifini verir.onda kalırsa mal onundur.

heh ben de onu soracaktım her gelen damacananın üstünde tarih mi yazıyor ki? nasıl anlayacağız 2 senelik mi 5 senelik mi?

o zaman bende şunu sorayım ne zamandır aklımda; bu su sebillerinin temizlenmesi falan gerekiyormu? lakır lakır içiyoruz valla birbuçuk senedir.. gerekiyorsa nasıl temizleniyor peki?

@want2die ben izmirdeyim ve arsenik muhabbetinden neredeyse dişimizi bile damacana suyuyla fırçalama kıvamına geldik. yemeklere, çaya, herseye markalı su kullanıyoruz zengin ettik herifleri.

@want2die; damacana konusunda haklısın da çeşmeden de içilmiyor ki su. endüstriyel tasarımda okuyan birinin damacana projesi 1. gelmiş diye duymuştum (yeni değildir belki) hani damacanalarda var olan girinti çıkıntılar var ya oralar genelde mikrop yuvası oluyormuş, damacanalar da tıpkı kola şişeleri gibi tazikli suda yıkanmadıgı için baya bi kötü yani. kız projesinde de dümdüz bir damacana yapmış hiç çıkıntısı olmayan, tabi böyle olunca da taşınması zor onun için de dışından plastik bişey eklemiş damacanaya. tabi maliyeti fazla olacak diye kullanıma geçmemiş. ben de bunu ekleyeyim dedim.

@metox; yani damacanaların da adamakıllı temizlendiği yok aslına bakarsan.

@mrtksn ve ligthbeam evet, damacanaların üstünde üretim tarihleri yazıyor. en altlarını kaldırıp bakarsanız göreceksiniz

hepimiz öleceğiz :(

2 günlüğüne kuzenimin işlettiği bir sucuda çalışmıştım..ordan kalan düşüncelerim şunlar :

- çalıştığım 2. gün (yani son gün) bi kamyon gibi bişe gelmişti(tam kamyon değil).. bizim elimizde olan boş bidonları alıp, kendi elinde olanları veriyordu..
misal bizden nestlenin bidonuna karşı başka marka veriyodu..aldığı bidonlarıda gidip nestlenin ana merkeze veriyomuş.. ve orda temizlenip tekrar piyasaya sürülüyomuş..

ama mesela ben çeşme suyunu açınca sapsarı akıyor ilk başta.. birde tamam temizliyor adamlar pompaya verirken ama ondan sonrası ne oluyor allah bilir.. hertarafı kaza kaza iki günde bir boru patlatıyorlar. ya tam tamir edemiyorlarsa boruyu, çatlaklar kalıyorsa, lağım suyu bile karışabilir içine.. (tamam basınç masınç var boruda ama olabilir yani) veya şebekenin boruları eskidir (kurşun borudur mesela) yine zararlı.. zaten izmirde arsenik muhabbetinden gına geldi.. su arıtıcı baktım iki hafta önce fuardan, 1000 ytl diyorlar, arseniği falan da alır diyorlar ama ne derece doğru.. bakımı falan var birde.. para dayanmaz o işe.. damacanaya zaten zam geldi.. (erikli 6 ytl) hayret bişey ne içecez biz kaaardeşim..

fiyatlarını bilmiyorum ama miele kullanıyorum ben. tavsiye ederim. biraz pahalı olabilir ama kaliteli.

eskiden oturduğum ev halı kaplı idi. annem bu rainbow marka şeylerden almış, kendi evinde bi sürü kir çıkmış, toplamış bir heves benim evimi de temizlemeye gelmiş. benim makine kuvvetli olduğu için pek bir kir çıkmamıştı netekim.

PHILIPS MARATHON FC 9202-9210-9232 gibi 3 farkli modeli onerebilirim. bende 9202 var digerleri bunlardan sonra cikti. 9202 de tek problem filitre temizligi, o nedenle otomatik filitre temizligi olan modeli oneririm.

www.hepsiburada.com

olmadi 9210 modeli de iş görür.

www.hepsiburada.com

Philips al derim başka bir şey demem. Adamların 1000 W'lık makinesi, Beko'nun Arçelik'in 2000 W'lık makinesinden kat kat daha iyi çekiyor. En az 4 farklı modelinde gözlerimle gördüm bunu.

helenart ve sui ye katılıyorum philips, kesinlikle.

philips çok iyi bir marka, çok kaliteli.. arkadaşlara katılıyorum..

dyson al ömürlük olsun diyeceğim de fiyatı gördüm son anda 1000 ytl civarı çok gelebilir. biz anneme aldık ve yeni temizlik yaptığı evden çıkan tozları gösterdik. ağlamaklı olmuştu :) alet her haltı topluyor olmaz böyle birşey yani.

Dyson ve fakir çok iyidir. Evde hayvan da varsa.

dyson ve fakir alerjik durum soz konusuysa evet ama philips marathon'da da zaten dyson'in gelistirdigi hepa filtre olayi var, teknojisini satin almislar. yari paraya cok yakin randiman icin marathon bence de. ( not: ikisini de kullanmaktayim su an, tecrubeyle sabit yani)

bende sormaya utaniyorum ama yemeksepeti.com a bakmissinizdir heralde

baktım numarası yazmıyor sepetede atabilcek kadar cüretkar olamadım =)

330-6066
kumrucu omur bostanlı

kumrucu şevki
yemeksepetinde var

kendiniz yapınız. Folyoya sarıp patatesi atıyorsunuz fırına uzun sürüyor ama oluyor. Aşerme durumlarında birebir.

divan city?

etilerde akmerkezin karşısında otelcilik meslek lisesinin oteli var
etilerotelciliklisesi.com

Etiler uygulama oteli.

Bir hayli fiyatı uygundur.

uygulama oteli doluymuş malesef :(

Filmlerin adlarını mı diyaloglarımı merak ediyosunuz anlamadım?

diyalogları ve ilk kez geçtikleri film adlarını.

şahane bi ülkede yaşadığımız için yönetmenleri bile hatırlamıyordur hangi film olduğunu onların. ama şahane bi çaba.

sadece bir tahmin: bence bu klişeler ilk "kerime nadir" in kaleminden çıkmıştır.
her 5 eski turk filminin 4 ü onun eseri.kesin yani. kerime nadir in ilk film yapılan romanı hangisi, ona bakarak başlayabilirsiniz bence

"* Zengin kızın doğum günü partisine katılan ve kızın içki içip hahaha diye gülen arkadaşlarınca alay edilen adam (bunun yetmişler ve seksenler için ayrı versiyonları var sanırım)"
sorusunun cevabi eger yamulmuyorsam keloglan aramizda
cok benzer bir sahne hulya kocyigit'in kinali yapincak'inda da vardi galiba.

robin bir dergide üç tane adamla röportaj yapmışlardı. Bu amcalar hobi olarak Türk filmlerini toplayıp izleyip notlar alıyorlarmıştı. Bütün bu klişeleri filan da biliyorlardır. Röportaj Aktüelde yayınlanmıştı yamulmuyorsam. 2 ay bile olmamıştır. Kesin bulacaksın aradığını...

türk sinemasının aşağı yukarı 1940 ve sonrasında adam gibi çoştuğunu kabul edebiliriz. o yıllarda film çeviren yönetmenler lütfi akad, Muhsin Ertugrul, memduh ün daha sonraları ise metin erksan, ertem egilmez gibi isimler. onların eski filmlerine bakabilirsin. ancak edebiyat uyarlamaları da var. yani bu tür dramaların ortaya çıkışı tamamen sinemada gerçekleşmiyor bence. bu tür konular muhakkak dönemin kitaplarında da geçiyordur.

bi ara sabahın köründe yayınlanan 50ler, 60ların siyah-beyaz türk filmlerini çok seyretmiştim. daha çok sadri alışık'ın ciddi rollerde olduğu dramlarda bol miktarda mevcuttu o öğeler.

deşifre ekibi
www.yeniaktuel.com.tr

(bkz: awaara)

still life diye bişey var polisiye tarzı. ama gelecekte geçmiyor.

elder scrolls iv oblivion gelecekte geçmiyor polisiye de değil hatta rpg ama her türlü öge var tavsiye ederim.

gelecekte geçen action-adventure olarak outcast'i öneririm. biraz eski bi oyundur ama mükemmeldir.

teknolojik değil hatta yeni falan da değil ama Broken sword serisinin ilk oyunundan itibaren tavsiye ederim. İstediğiniz gibi postmortem diye bi oyun hatırlıyorum, istediğinzi gibi de olmayabilir ama =)
Ayrıca evek Oblivion güzel, her yönden tatmin ediyor.

law and order dead on the money
csi dimensions of murder
csi miami
var, ayrıca gamespot tan bu oyunların sayfalarına bakarak similar games kısmından benzer oyunları bulabilirsin

fahrenheit'ın eline an itibariyle kimse su dökemez kanısındayım bu oyun türünde..
şu ana dek oynadığım en iyi oyunlar sıralamasında ilk 3'üme girer..
okuduğunu-duyduğunu anlayacak kadar ingilizce bilmek lazım geliyor yalnız, çünkü oyun içi diyalog ve hareketlere göre oyunun akışı değişiyor; oyunun tek bir sonu yok yani, alternatif sonlar mevcut.. o da senin verdiğin kararlara göre değişmekte..
süper la, daha ne diyim (:

amerikan versiyonu indigo prophecy olarak da geçiyor..

edit: "dedektif olayım kanıt toplayayım katili bulayım fln filan..." demişsin ya, fahrenheit'da her ikisi de olmaktasın üstelik..
3 ana karakter var; katil ve biri bayan 2 polis.. bir bölümden diğerine geçerkene soruyor sana, hangisini kontrol etmek istersin diye.. 3 farklı hikayeden ana hikaye birleşiyor, sonuca doğru süfer bi hızla gidiliyor..

oyhş, cd'sini bulup yükleyeyim tekrar bari, böyle iştahla anlatınca yine oynayasım geldi lan.

benim açımdan:
çok harika adventurelar:

Sanitarium
Monkey Island The Secret of the Monkey Island
Mnokey Island 2 Lechuck's Revenge
Monkey Island 3 The Curse Of The Monkey Island
Monkey Island 4 Escape form Monkey Island
Blade Runner
Lighthouse
Gabriel Knight 1 Sins of The Fathers
Gabriel Knight 2 The Beast Within
Gabriel Knight 3: Blood Of The Sacred, Blood Of The Damned
Broken Sword
Broken Sword 2 The Smoking Mirror
Broken Sword 3
Grim Fandango
Still Life
The Longest Journey
The Last Express
Martin Mystere Operation Dorian Gray
Full Throttle
Runaway A Road Adventure
Return To Mysterious Island
Myst 5
Myst
Myst II
Myst III Exile
Myst IV Revelation
Dreamfall The Longest Journey 2
Runayaw 2 The Dream Of The Turtle


zevkle oynanan adventurelar:

Indiana Jones and The Fate Of Atlantis
Indiana Jones and The Last Crusade
Fahrenheit Indigo Prophecy
Syberia 2
Syberia
The Black Mirror
Murder On The Orient Express
Agatha Christie And Then There Were None
Adventures Of Sherlock Holmes Secret Of The Silver Earring
The Secrets of Da Vinci The Forbidden Manuscript
King's Quest Collection Series
Sherlock Holmes The Awakened
Destination Treasure Island
Sam & Max Hit The Road
Atlantis Evolution
The Neverhood
The Last Express
Psychonauts
Discworld Noir
Flashback The Quest For Identity
The Da Vinci Code
Agatha Christie Evil Under The Sun
Culpa Innata
Darkness Within
Lost Via Domus
Sherlock Holmes Versus Arsene Lupin
Sherlock Holmes Nemesis
Jack Keane
Simon The Sorcerer 4 Chaos Happens
Dracula Origin


idare eder adventurelar:

CSI 2 Dark Motive Homicidals Shades
CSI 3 Dimensions of Murder
CSI 2 Dark Motives
Anachronox
Crime Scene Investigation

koala al derim. koyarsın kenara akşama kadar gıkı çıkmaz. bakar öyle...

(bkz: semender)

(bkz: tarantula)

dondurulmu$ ku$lar da guzel bak.evi pisletmez, sesi sedasi cikmaz.vur ensesine al lokmasini, oyle naif hayvanlardir.

ahahahaha cevaplara bak.yahu zararsız dediysek anlayın işte okul var yazık bakaazsam vicdan azabı çekerim.ciddi cevaplar bekliyorum :)artık

Hamster alin ama hamster aldiysaniz o pamuk tuylu kedilerden almayin.O narin pamuk tuylu kediler hamster gorunce bir anda katil oluveriyorlar.

Hanim evden atacak galibag hafta sonu. zararsizim ben!

gonzales felan alın yada tavşan alın ama evde gezdirmeyin oraya buraya mıçıyor.

cidden canlı hayvan alma. hobi gibi bir şeyler bul.

1 çift muhabbet kuşu al.
Onlar muhabbet eder aralarında. Sıkılmazlar da hem.
Bakımı çok zor değil. Yemlerini ve özellikle yaz döneminde sularını eksik etmezsen, gece ışığı açılmayan ve sessiz olan bir ortam temin edebilirsen şukela hayvanlardır. Yalnız biraz ses problemi olabilir. gacır gucur sesler çıkaracaklardır. Bazıları ilgi gösterildiği takdirde bir kaç kelime ile konuşabiliyor bile. Ha bir de kafeslerini temizlemek sürgü zeminli kafesler sayesindeöyle abartıldığı kadar zor değildir.

valla bence kedi almayın. büyük hayvanlar özveri ister balık kuş gibi küçük hayvanlara yönelin. veya hamster, gine domuzu olabilir

"bakımdı sağlıktı şefkatti pek gösteremicem,zaten babaannem de hayvan sevmez"

rica ederim anlık bir hevesle bir hayvan alıp o canlının günahına girmeyin.

siz tüyü falan boşverin.bence size en uygunu ufak bir fanusta besleyeceğiniz iki japon balığı olacaktır.

bu arada bi oyuncakçıya uğrayıp bol tüylü güzel bir peluş oyuncak alarak da tüy ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz...

benim ev arkadaşını yollayayım sana. zararsızdır boğarak öldürür.

kedi alayım derseniz cins almayın sokak kedisi alın bakımı milyon kez daha kolay

hangi bölümden mezunsunuz?

barlarda otopark görevlisi ya da müşteri karşılama işlerini bi' düşün derim.

ingilizce ya da diğer herhangi bir dilde seviyeniz iyiyse çeviri yapabilirmişsiniz gibi geldi bana.

Rus dili ve edebiyatı bölümü mezunuyum.

İngilizcem ve Rusçam gayet iyi aslında. Ama çevirecek metni nereden bulacağım? Geçenlerde bi siteye utana sıkıla ilan verdim. Hiç talep olmadı. Bu gibi işlerin gelirinin istikrarlı olacağına pek inancım da yok. Bir de çalıştığım iş zihinsel açıdan azıcık yoruyor, elbette çeviri işi alsam yaparım da kas gücü gerektiren beni fiziksel olarak yoracak bişeyler bulsam da fena olmaz diyorum. Tabi her şeyin başı sağlık :))çok da abartmamak lazım.

web-grafik tasarım. freelance olarak fena bir iş olmaz. kendinizi geliştirebileceğiniz bir alan.

Web tasarım- design olayından biraz anlasam güzel olurdu. Şimdi oturup bu işte uzmanlaşmaya çalışmak da benim için zor olur. Bahsi geçen ek kazanca yakın zamanda ulaşmalıyım.

şuraya bir bak istersen.
www.isvar.com

ajanslara kaydolun. bir sürü iş çıkıyor.
ayrıca palyaçoluk var mesela. 3-4 saat için 70 milyor para alıyorlar.

özel okul mu?

devlet okulu maalesef.

hassasiyet demişsiniz ama, şunlar da var işin içinde(umut kırıcı olacam) milli eğitim müdürlükleri genelde akp kadrolaşması altındadır, çoğu cuma günü "devlet kurumu" olan il-ilçe milli eğitim müdürlükleri kapıyı çekip giderler. senin vereceğin dilekçenin yerine ulaşmasının, ulaşsa da işleme konmasının, hadi işleme kondu bu sefer de makul biçimde sonuçlanmasının olanağı yok.

bir diğer seçendek de şudur; doğrudan savcılığa suç duyurusunda bulunacaksın "taciz ediyor, sindiriyor bastırıyor" diyerek, ki o zaman da davayı zaten kazanamazsınız, öğretmenlerin de başı yanar, sürülürler vs.

siz en iyisi 3-5 genç tutun, siyah kar maskelerini takıp bu adamın kemiklerini kırsınlar bir akşam evine giderken.

önerinin kabalığı ve vahşet derecesi yüzünden özür dilerim, ancak ülkenin en iyi okullarından birinde uluslararası ilişkiler okuyan "iyi tahsilli ve iyi aileden gelen" tabir edilecek biri olmama karşın, bu ülkede her türlü bürokratik aşamada ensesi kalınların kollandığını, mağdurların da daha da mağdur edildiğini çok gördüm. benim önerim en insancıl değil ama en uygunu gibi görünüyor bana.

üniversitedeyken bizim okuldaki hocalardan biriyle öğrencilere bu şekilde tacizdir felan olaylar skandallar yaşandı ve bölüm yönetimi yine kapatmaya çalıştı. yani doğal olarak böyle yapıyorlar. iyisimi siz mümkün olduğunda kanıt/tanık toplayıp gidip yönetime ya da yetkili kişi kimse ona "buna engel olmadıklaır takdirde önce gazetecilere sonra mahkemeye başvuracağınızı" belirtin. tırım tırım tırsacaklardır! arkasının güçlü felan olması da fayda getirmez. malum gazetecilerimiz böyle bir konuya açlar! tehdit etmek bile yeter. biz de öyle oldu en azından. mahkeme ile uğraşmayın bence öncelikle bu kozu kullanın ama tabii kanıtınız varsa.

dayak önerisine gelince: onu da göz önüne almıştık ama gerek kalmamıştı. gerçi bu ara hocamız derse gözleri patlamış olarak geldi birkaç gün ama valla biz yaptırmadım yeminlen. başkası da dertliymiş sanırım kişilikten. dayak attırmak/korkutmak daha da kötü olabilir tabi. yani adam/madam bunun sizden geldiğini doğal olarak anlayıp hakkınızda suç duyurunda bulunabilir, dayakla karşılık verebilir vs vs...iyisi mi olabildiğince "makul" yollardan hareket etmek öncelikle. sonrasına artık bakarsınız. baktınız olmuyor maalesef her türlü illegal yöntem mübah olacaktır.

belki haberlere falan çıkarsa duyulur da müdür yusuflar tabi taciz edilen öğretmenler için hoş olmayabilir öneri sadece.

tanıdığım bir müdür muavini,üstelik arkası kuvvetli,bahsettiğiniz türde biriydi,en son bir bayan öğretmen direkt ilçeden şikayetçi olmuş,tüm okul duymuş,öncelikle rezil olmuştu,size karşı kullanacağı yalancı şahitleri varsa uzayabilir soruşturma,dövdürmek aslında en kestirme çözüm galiba.

gazeteci bir tanıdık olması en iyi çözümdür. dayak dışında artık internet devri. adamın hakkında üç beş site açın. biraz uğraşırsanız hem sizi takip edemezler bu siteleri yapan kişiler olarak. adamın adını google'da aratınca tacizci diye çıksın filan. okulda da gizlice bu sitenin adresini yayarsınız adamın hayatı kararır.

taciz ispati en zor suclardan ve sahitlerde gecerli olmuyor. en iyisi özellikle yerel gazeteye haberi duyurmak, mutlaka birisi yayinlayacaktir. resmi yollardan birsey yapilamasa bile toplumsal anlamda ciddi baskı oluşur adam üstünde. siz iftira atiyor olmayacaksiniz, olani duyuracaksiniz ama isin garip ve üzücü tarafi taciz magduru insanlarin da ismi bu arada olaya karisacagi icin onlar icin de sikintilar olacaktir.

kanıt, kanıt, kanıt.. artık her telefonun neredeyse kamerası var, ses kaydı var. bir punduna getirmek gerek. en şerefsizini yola getirme ihtimali olan tek yöntem. hele bir de dinci kadrolaşmadan ekmek yiyorsa daha da skandal.

moderatorler bu duyuruyu en azindan 1 gunlugune tepeye tasiyabilirler mi?

dövün. eski bir pasifist olarak söylüyorum bunu. 1 bildiğim var.

kanıt yoksa siz suçlu duruma düşersiniz. dikkatli olun.

öte yandan kanıt yaratmak adına iki kaş göz yaparım mantığı da yine öğretmenlerin zararına olur. aci gerçek ama bence de en güzeli temiz bir dayak.

konunun kesinlikle basına yansıtılması taraftarıyım. hangi il veya ilçedesiniz, belki yardımcı olabilirim.

gizli kamera? arena benzeri programlar?
bu adamları bütün türkiyeye rezil etmek laızm.anca öyle ayagı kayar. soruşturma da açılır, ögretmenlikten de men edilir pezevenk herif

Prompter, buyuk sehirlerden ve gorece nezih ilcelerden birisi[kusura bakma, arkadasima danismadan sehirin tam adini veremiyorum. zaten ben de zorla almistim lafi agzindan, simdi konusmak da istemiyor :S]. durumu basina yansittigimizda ogretmenlerin adlarinin gizlenmesi tamamiyle saglanabilir mi? zaten en buyuk cekinceleri de bu.

@arkadaslar dayak diyorsunuz ama, bu karaktersiz kisi dayak yediginde yine ogretmenlerden iskillenmeyecek mi? kabak yine onlarin basina patlamayacak mi?

şöyle söyleyeyim; bana okulun adını verin ben de adamın taciz yeteneğini elinden alayım.

egotm
öncelikle bu durumda arkadaşın ne kadar kararlı bu rezili kepaze etmeye
çünkü kolay bir süreç olmayacktır emin olabilirsin ama hukuki açıdan bir çıkar yol eminim bulunur
deneriz ya deneriz ama kişisel bir karar bu ama bu tacizlerle yaşamaya devam etmek mi daha zor yoksa okulu değiştirmek, işsiz kalmak mı? gerçekten kişisel bir karar bu ya
öncelikle kararlı olmak gerekiyor sonrada kanıt, şehit falan filan işte
dayak mayak olacak iş mi ya ancak adama olan hırsını alırsın çözüm için pek de akıllı bir yol değil
bu adamlar zaten bu korkudan besleniyor yahu korkmamak gerekiyor
hiçbir şey o kadar kolay değil böyle gelmişse bile böyle gitmesini istemiyorsak böyle gitmemsi için elimizden geleni yapacak mıyız bu soruyu soralım kendimize
ben yardıma hazırım emin ol elimden geleni de yapacağım ama
öncelikle arkadaşının da bu kararlılık da olması gerekiyor
bir kaç kişi ile kontağa geçtim senin verdiğin bilgiler doğrultusunda cevap bekliyorum bakalım

bu tarz olaylarda durumu arena ve türevi programlara yansıttığınız zaman evet bakanlıktan soruşturma başlatılır, gerekli cezalar verilir fakat atlanılan ve bence kimsenin dikkat etmediği tarafı o adam görevden alınınca veya başka bir yere sürülünce sanıyor musunuz ki "eh nedir yani yeni şehir yeni şans" desin?
tanıdığı 3 4 çapulcusu var denmiş ki bu geride kalanlarla uğraşmak için gayet yeterli şeyler. olay kapandıktan bir süre sonra tekrar can yakmak için uğraşabilir. en azından bu tarz bir girişime şaşırmamak lazım.

annemin müdür yardımcısı olduğu okulda da bir sorun yaşanmıştı. benzer değil pek ama milli eğitim müdürlükleri bağlamında bilgi olarak belki faydası olur. okuldaki kürt kökenli eğitim-sen'li öğretmenler hem kürt propagandası yapıp hem de okul yönetimini ellerine almak için uzun süre okul müdürüyle uğraştılar. dürüstlüğü yakın çevresi ve velilerce verilen okul müdürünü yukarıda arkadaşların da yazdığı şekilde gazeteci tanıdıklar vasıtasıyla televizyok ve gazetelere de çıkardılar. tabi çıkardıkları haberler yalan ve iftiradan ibaretti. içlerinden birisi de sürekli dilekçe verip okul yönetimi ve müdürü hakkında soruşturma açtırtıyordu. müdür bütün bunlara efendiliğiyle karşılık verdikçe iyice abarttılar ve en sonunda bir soruşturmadan sonra müdürü açığa aldırttılar. davanın sonucu belli oldu ve okul müdürü normal olarak kazandı. benim bahsettiğim olay da yine üç büyük şehrimizin birinin en kalabalık ve en elit ilçesinde meydana gelen bir olay. tabi ki isim zikretmeyeceğim.

bunlar karşısında il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri hem okul yönetimi hem de müdürün yanında yer aldı. velilerden de destek gelmesine rağmen bir kısım veli de gazetelerdeki yalan haberlere aldanarak ve söz konusu öğretmenlerden birinin küçücük çocuklarını işine alet etmesi nedeniyle onun tarafında saf tuttu. söz konusu öğretmen başka bir okula sürüldü ve bunu kullanıp çocukların duygularını sömürerek onları ve ailelerini kendi tarafına çekti hatta ilçe merkezinde yürüyüş bile yaptılar.

demek istediğim o ki medya bu işte çok güçlü bir silah. iddianız yalan bile olsa iftira bile atmak istiyorsanız medyayı kullanıp yapabilirsiniz. tek ihtiyacınız olan bir tanıdık. malum, türk medyaası yaptığı haberin doğruluğuna, işin dürüstlük, etik, şeref ve etik kısımlarına bakmakasızın her şeyi haber yapabiliyor. yeter ki sansasyon olsun. ki haber yapan gazete sabah, kanallarsa atv ve kanald'ydi zamanında.

size nacizhane tavsiyem, yukarıda yine bahsedildiği gibi ufak bir kamerayla bir şekilde adamı punduna getirip kanıtlamanız. bunu arena ekibinin yardımıyla da yapabilirsiniz veya onun gibi bir program. sonra da kanıtlarıyla birlikte gazetelere vermeniz. olayı mutlaka deşeceklerdir. müdür yardımcısının arkası da o zaman sökmez çünkü böyle skandallardan sonra milli eğitim bakanlığı soruşturma açmak zorunda kalıyor. işin püf noktası olayı basına taşımak.

geçenlerde bir haber yayınlanmıştı milliyette sanırım. adamın teki komşusunun 13 yaşındaki kızını beş senedir taciz ediyormuş. savcılığa suç duyurusunda bulunmuşlar. savcık polisi araya sokmuş. sivil polisler de adamı takibe alıp suçüstü yapmışlar.

benzer bir taciz olayı yakın bir kız arkadaşımın da başına geldi. polise gittiğimizde bizimle ilgilendiler. polis de taciz olaylarında çok hassas. her ne kadar güvenmesem de...

ha bir çözüm de dayak bence de. annem kardeşimle benim adamı dövmemize engel olmuştu o zaman. ama bence kesinlikle güzel bir gözdağı olacaktır. taciz gibi konularda türk halkı hassastır. yapacak adam mutlaka bulunur :)

karşıdan karşıya geçince dikkat etmesine neden olunuz. kesinlikle işe yarayacaktır...

@gdduman ve diger arkadaslar sagolunn desteginiz icin. su an arkadasa hala ulasmadigimdan burada yazilanlari henuz kendisine aktarabilmis degilim. cevap alir almaz buraya ulastiracagim.

@moderatorler, duyuruyu buraya tasidiginiz icin tesekkurler.

öğretmenler teker teker dilekçe yazmasın, size katılan öğretmenlerinde imzasını alıp toplu dilekçe verin. ama silsileyi bozmayın. önce okuy yönetimine!

okul yönetiminden sonuç alınmaz ise o zaman bir üst makama başvurun. ilçede ise ilçe milli eğitim müdürlüğüne toplu dilekçeyi verin, ama bunun bir süresi vardı aklıma gelmiyor şu an.

yani: dilekçeyi okul idaresine veriyorsunuz, okul idaresinden 1 ay içinde ses çıkmaz ise bir üst makama, (ilçe ya da il milli eğitim müdürlüğüne) veriyosunuz filan, ama işte o süreyi ben bilmiyorum.

!ama kesinlikle dayak attırmaya kalkmayın, bizler maganda değiliz.

"doğruları söylemekten korkmayın" hani birisi diyordu bu sözü.

öncelikle çoğu arkadaşın dediği gibi buna bir kanıt bulunmalı ve toplu olarak verilen kararın arkasında durulmalıdır.( aslında meb okullarında bi biraz zordur ancak durumdan kurtulmak için yapılacak ilk şey bu)..gerekli kanıtlar toplandıktan sonra da;her ne kadar öğretmenlerin ilk sicil amirleri okul müdürü de olsa,bu hiyerarşik zinciri bozup,bakanlık personel genel müdürlüğü yada teftiş kurulu başkanlığına elden dilekçe ile teslim etmek.normal şartlar altında il yada ilçe milli eğitim müdürlükleri soruşturma açarlar lakin şunu da göz önünde bulundurmak gerekir ki; bahsedilen şanhın arkası sağlammış,bu sağlamlık bir müdür yardımcısı pozisyonu için gelse gelse il milli eğitim müdürlüğünden gelir.çünkü bir okula müdür yardımcısı kadrosu geldiğinde genellikle bu koltuk müdürün tavsiye ettiği kişinin milli eğitim müdürlüğünce onaylanması ile olur.. o yüzden direkt olarak bakanlık aracılığı ile soruşturma açılması sizin açınızdan daha az riskli olur.
bakanlıklta işlerin uzamaması içinde personel genel müdürlüğü yada teftiş kurulu başkanlığından birini bulup işinizi takip ettirirseniz daha kısa zamanda okula rehberlik teftişlerinde soruşturma açılabilir.

yani dayak elbette ideal koşullarda tercih edilmemesi gereken bir yöntem. ama adamın arkası sağlamsa dayak mantıklı bir yöntem oluyor, zira müdür yardımcısı polise arkadaşınızı ihbar etse neden şüphelendiğini söylemesi gerekecektir, kasıt var mı yok mu diye. elbette söyleyemez öyle durumda.

ama tabi olayın daha da pisliğe batma ihtimali mevcut bu durumda, eğer müdür yardımcısının "arkası" pislik olarak güçlü ise. eğer böyle bir durum mevcutsa basına olayı yansıtırsanız da dayak yiyebilirsiniz.

bu durumun kesin çözümü ise o kişinin torpilinden daha büyük torpile sahip olmanız. bir şekilde duyarlı ve üst düzey memurlar bularak halledebilirsiniz.

kolay gelsin, ne diyim.

aslında cok zevkli olur gelip okul cikisi adami beklemek. zevkle de gelirim ama mesai saatleriyle cakisiyor. tavisyem tacizle ugrasmaktansa avukata gidip suc duyurusunda bulunmaniz ve bunun maksimum sayida kisi tarafindan duyulmasini, bilinmesini saglamaniz.

dayak atmaya karar verirseniz, kanunda hayati tehlike tanımına giren yaralardan kaçınmanız gerek. hayati tehlikeli yara ile acile gelirse direkt rapor tutulup kamu davası açılıyor, o kişi istemese de takip yapılıyor diye biliyorum. usturuplu olmak lazım yani:)..

arkadaslar cevaplariniz icin sagolun; ogretmen arkadas hakkinda olay hakkinda tekrar konustum. arkadas okula gectigimiz donem polis esliginde gitmis ama durumunda herhangi bir degisiklik olmamis. milli egitim mudurlugu'ne dilekce gondermis ama mudurluktekiler bu mudur yardimcisinin adamlari olduklarindan arkadasin dilekcesini isleme almak yerine mudur yardimcisina ulasip, arkadasin dilekcesini geri cekmesini saglamak icin kendisine baski yapmayi tercih etmisler.

kendisinin bu verdiginiz degerli fikirler icin yorumu ise kisaca, basindaki diger tatsiz olaylarin da sebebiyle bu mudur yardimcisi ile su an icin ugrasip hayatini daha da kaygiligecirmek istemiyor. gun itibari ile egitim donemi de acilmadigi icin su an icin yapilacak girisimlerin pek etkili olmayacagini ve bu yuzden eger okul doneminde benzer bir rahatsizliga magruz kalirsa, buradaki teklifleri tekrar dusunecegi ve gerekirse yine duyuru araciligiyla tekrar yardim talebinde bulunacagi gorusunde.

fikirleriniz ve onlara ayirdiginiz zaman icin hepinize ayri ayri tesekkur ederim ( kizlara daha cok ediyorum aslinda =) ). duyuru muhtemelen artik tepeden inecegi icin, bu konuda bana ulasip fikir alisverisi yapmak isteyeniniz olursa bana bu mail adresinden ulasabilir:

[email protected]

not1: dayak hakkinda kendisinin fikrini bilmiyorum ama, boyle birisi dayak yese bu ogretmenlerin canini daha da sIkacagini dusundugumden benim icin olasi gozukmuyor.

not2: moderatorlere beni kirmayip duyuruyu tepeye tasidiklari icin tekrar tesekkurler.

(bkz: dexter)

2 seçenek var 1. seçenek eşi dostu topla okulu bas tabi olay sayesinde basın gelir olay sayesinde müdür yardımcısı tayin edilebilir veya daha rezil olmamak için haraketlerine sahip çıkabilir

2. seçenek bir kaç tane sokak çocuğuna para ver adamın gözünü korkut

umarım yardımcı olmuşumdur

resmi işlemlerin dışında hiç bir şekilde onunla muhattap olmayıp onu grup dışına itebilirsiniz.

ben kendi adıma şöyle bir öneride bulunabilirim,eğer sınıf öğretmeni değilse bu arkadaş,yani bırakıp gitmesini engelleyen sürekli bir sınıfı yoksa,görevlendirme ile başka bir okulda çalışabilir,ben kendi adıma ankara ya tayin olduğum son altı yıldır görevlendirme olarak çalışıyorum,benim de kendi müdürümle şahsi problemlerim vardı,taciz dışında şeyler yani,kafa uyuşmazlığı,iş anlayışı farklılığı gibi,baktım burada kendimden istediğim verimi alamayacağım,görevlendirme yöntemine gittim,çok memnunum,belki onlar da uzaklaşmanızı isterler,müdürüyle bir konuşsun derim ben.

@elbar, denemis onu. fakat bunun icin yine idarenin onayi gerektiginden, bu orospu cocugu izin vermemis okul degistirmeye. ilici tayin icin kpss'ye filan da gerek olmuyor ama bu da sadece kadrolularda gecerliymis. su an kendisi stajerligini kaldirmak icin ogretmenligi yapiyor, dolayisiyla istifasini da veremez. eger verirse tekrar ogretmenlige donmek gibi bir sansi olmuyormus; bu dogru mudur?

istifadan sonra en az bir yıl (daha da fazla olabilir emin değilim)süre geçmeden yeniden başvuramaz,stajyer olduğu için belki memuriyeti sıfırlanabilir,yine kpss falan,istifayı düşündürecek kadar ciddiyse durum kesin dayak diyorum ben,görevlendirme işinde ilçe milli eğitimden tanıddıkları olursa laf aramızda daha kolay olur,görevlendirme onayında müdür muavini birşey diyemez,müdür karışır bildiğim,organize mi bunlar,stajyer diye kızı uğraştırıyorlar bence,çömez falan,bu gibi durumlarda direkt il milli eğitime şikayet şart,yani eğer idareyse şikayet konusu,silsile atlaması olur,bir üste şikayet edilir,bu kadar korkmasın,en fazla soruşturma sonunda kendisinin tayini çıkar belki kurtulur.ankara daysa beni bulsun bu kızcağız.

@elbar, mudur ve muduryardimcisi arasinda cok cok cok SAMIMI iliskiler varmis. hatta diger mudur yardimcilari buna dayanamayip, istifa etmisler. kendisi , buyuk sehirlerden birisinde ama nerede oldugunu soyleyemem. sagolasin onerilerin icin ama onceki mesajimda da belirttigim gibi. su an icin kendisi okulun acilmasini bekliyor.

milli eğitimde şikayetlerde isim zorunluluğu yok,yani tacizden şikayet etse adı ortaya çıkar belki,yolsuzluktan şikayetçi olabilir,kimse kim olduğunu bilmez,diğer muavinlerde istifa ettiğine göre başka çıkar ilişkileri vardır,ayrıca eğitim sendikalarının avukatlarıyla görüşmesini önerebilirim,bu konuya neden bu kadar ilgilisin dersen kadromun bulunduğu okulun adının karışmadığı soruşturma kalmadı,tecrübeliyiz yani ucundan,kolay gelsin.

@2day2die demiş ki: öğretmenler teker teker değil, toplu halde dilekçe versinler. ben de buna karşın, "sakın ha!" diyorum deniz baykalvari.. kesinlikle, devlet memurları toplu dilekçe veremezler, bu birinci derece suçtur. yaptırımları da oldukça ağırdır. eğer dilekçe verilecekse, ayrı ayrı dilekçeler hazırlanıp (aynı metnin fotokopisi vs. olabilir, farketmez) herkesin kendi ayrı dilekçesini imzalamasıdır kanuni olan. aynı kağıdın altına toplu imza atmayın sakın, başınız ciddi şekilde ağrır.

@ilbertus, haklisin. benzer durum universite ogrencileri icin de gecerliydi zaten. daha kidemli birisinin denetiminde olmazsa orgut kurmak vs. vs. vs. anlamlara gelebiliyormus bu tur toplu imzalar. sagolasin uyarin icin :)

@elbar, ilgin icin gercekten cok tesekkur ederim. arkadasi bir kez daha sIk bogaz edip tekliflerini goturecegim ama korkarim seninle daha detayli gorusmeyi okullar acilinca gerceklestirmeyi tercih edecektir. su siralar kafasini sorunlarindan uzaklastirarak dinlemek istiyor. ben de bu durumda gerci duyuruyu gereksiz/yanlis bir zamanda acmis gibi oldum ama bu haberi duyar duymaz buradaki *kiymetli* kullanicilarin fikirlerini almak yapilacak en dogru sey gibi gelmisti :S

abi o tarz bir cevabu ticklememişsin ama eşşek sudan gelinceye kadar döveceksin ya da dövtürteceksin. of allahım şiddet bazen her şey olabiliyor. humanist takılmanın anlamı yok bazen

Herşeyden önce hukuçu olmadığımı ama hukuka meraklı olduğumu belirteyim. Zira aşağıdakileri okuyunca hukukçu musunuz diyeceksiniz...

Gizli kamera ile çekim yapılacaksa bunu savcılık kanalı ile halletmeniz gerek. Zira Savcılık izni olmaksızın gizli kamera ile yapılacak bir çekim, delil olarak kabul edilmeyeceği gibi (özellikle durumun basına da yansıması durumunda) haklıyken çok ama çok haksız duruma düşülmesini sağlayabilir. Nitekim arena için yapılan bir gizli çekimde benzer bir sorun oldu;
www.habervitrini.com

O yüzden iyi niyetle gizli çekim önerisinde bulunan arkadaşları değerlendirirken düşünün, iyi düşünün. Zira ben eşcinsel ilişkisini gizli kameraya çekip kendisinden para sızdırmaya çalışanları polise şikayet edip hukuk devletinde yaşadığını sanan bir banka müdürü vatandaşımızın başına gelenleri halen unutmadım.Polisler şantajcılardan aldıkları kasedi basın mensuplarına verip şantajcıların başaramadığını başarmış vatandaşın hayatını mahvetmişlerdi.

Öğretmen Hanımlar (doğal olarak) isimlerinin duyurulmasını istemiyor. Ben basına küfretmekten imtina ediyorum. Cinsel suç haberlerine şöyle bir bakın, siz kararınızı verin, şikayet eden kadınların isimlerini gizleyip ifade verdikleri adliyeden çıkarken fotoğrafını basan gazete mi istersiniz? Şikayetçinin ismini gizlemeyip suç isnad edilen kişininkini gizleyen mi? Ağzı gevşek bir kalem memurunun bulunduğu her adliye bu açıdan büyük tehlike içerir...Şikayetçi oldukları vakit (polise değil) doğrudan savcılığa gitsinler, gizli olan soruşturma süreci için bir de ayrıca gizlilik kararı alsınlar, duruşmalar zaten gizli yapılacaktır.Yalnız iyi bir avukat gerek.Bayan avukatlar bu tür davalarda haklı olarak daha hassas olacaktır, bazı hemcinslerim ise bayan avukatlardan da hassastır.

Okul değiştirme lüksleri yok demişsiniz ki maalesef canımı en çok sıkan kısım burası oldu zira MEB ne yapar bileiyorum. Bazı kurumların (sebebini anlayamadığım ve basından takip ettiğim şekilde )şikayetçileri sürme gibi bir politikaları da oluyor. Muhakkak bu konuyu da araştırarak bu işe başlamak gerek.

Tacizler ne seviyede? Laf atma mı? Sarılma vs bir durum var mı arkadaşınızdan bunıu öğrenmeye çalışın zira bu adam bu suçtan bir gün bile ceza alsa işinden atılacağı muhakkak olmakla beraber alacağı ceza çok değişiyor...Sözle yapılan eylemler cinsel taciz iken vucuda dokunma söz konusu ise artık olan cinsel saldırıdır aşağıda ilgili kanun maddeleri var...

Cinsel taciz

MADDE 105. - (1) Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikâyeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına hükmolunur.

(2) Bu fiiller, hiyerarşi veya hizmet ilişkisinden kaynaklanan nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ya da aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiği takdirde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur işi terk etmek mecburiyetinde kalmış ise, verilecek ceza bir yıldan az olamaz.

Cinsel saldırı

MADDE 102. - (1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.

(3) Suçun;

a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

b) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

c) Üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı,

d) Silâhla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,

İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.

Suçlardan birinin alt sınırı 3 ay yani suç ertelenebilir veya hükmün açıklanması geri bırakılabilir, paraya çevrilebilir. Öte yandan eylem birden fazla kez olduğundan yukarıdaki cezalar artacaktır. Yine de eğer 102. maddede belirtilen şekle yönelik vucuda dokunma vuku buluyorsa kamu görevi de dikkate alınarak suçun alt sınırı 3 yılı bulmaktadır. Bu da ilgili kişi için nereden baksanız 1,5 2 yıl bu hanımlara yapılan ezânın nasıl olduğunuı anlaması için düşünme süresi demek.

Bazı arkadaşlar dövmeyi önermiş Türkiye koşullarında çok haklılar maalesef fakat size komik gelecek bir şey söyleyeyim, 2 kişiden fazla kişiye bu adamı dövdürürseniz ve suç anlaşılır tahkikat yapılırsa (savcısına göre) organize suç örgütü kurmaktan dahi arkadaşlarınızın yargılanması söz konusu olabilir.(Ben böyle bir karar verecek kadar kanunlara düz bakan bir hakimin Türkiye' de yaşadığına ihtimal vermyiorum sadece yapılanın suç olacağını hatırlatmak isterim)

Sonuç olarak yine haklı iken haksız duruma düşmek olası...

Tüm bu karamsar ve olumsuz yazdıklarıma rağmen arkadaşlarınızdan tek bir dileğim var, susmasınlar. Zira kadın olmak erkek olmaktan güç, güçlü olmayı gerektiren bir durum. Bu zorlukların hepsinden bir şekilde geçeceklerini ve gereken kanunu cezayı saldırganın almasını muhakkak sağlayacaklarını umuyorum.

En içten saygılarımla ve arkadaşlarınıza sabır dileklerimle..

@ilbertus
toplu dilekçe neden sorun olsun ki? grev yapmıyorlar sonuçta...

kapadokya

ic anadolu'da aklima konya ve nevsehir'den baska yer gelmiyor. eger gormediyseniz mevlana'yi gezersiniz. oradan da nevsehir'e uchisar, ortahisar, bilmemnehisar, ihlara vadisi falan gezersiniz. benden bu kadar

batı karadeniz bartın zonguldak safranblou filan
ya da kapadokya - pamukkale

(bkz: amasra)

ölüdeniz?

her sorana aynı cevabı veriyormuşum gibi bir his uyandı ama yine cevabım kaş. biz de babamla gitmiştik :) doğa güzelliği desen üstüne tanımıyorum; kaş, kalkan, patara, kekova, üçağız, saklıkent, (bunlarla ilgili ayrıntılı bilgi sözlükte var) tarihi dersen hemen yakınında demre var. likyalılara ait tiyatro, saint nicholas'ın kilisesi vs. aynı zamanda noel babanın da memleketi diye geçiyor. daha önce gitmediyseniz bence kesinlikle görülmesi gereken yerler.

edit: üstten kopya çekeyim ölüdenize yani fethiye'ye de çok yakın :)

kastamonu safranbolu

müzekart almayı unutmayın. 20 lira'ya türkiye'deki tüm müzeleri gezebilme imkanı var.

hostticaret.net iyidir. ben bayadır ve sıkça kullanıyorum,sorun yaşamadım.

ama tabi internet alemi bu ne olacağı belli olmaz diyip kendimi sağlama alayım :)

Türkiye içindekilere bakacaksanız Telekomünikasyon Kurumu'ndan lisansı olup olmadığına bakmalısınız. Bütün servisler hemen hemen aynıdır. Önemli olan sorun çıkarsa firmanın tutunacağı tavırdır. Sektörün içinde biri olarak müşterilerin çok yıpratıldığı firmalar gördüm hem yerli hem de yabancı olarak. İyi niyetli firmalar bulmanız lazım.

Windows hosting arıyorsanız Türkiye'de Dataxi.com'u, linux bazlı arıyorsanız ( ki blog kullanacaksanız linux daha performanslı olur) kendi firmam olan Hostburger.com.tr yi öneririm.

ben yurtdısı firması arıyorum türk degil bunu belirtmemişim pardon :(

www.000webhost.com

bedava host. ister kendi domain adını kullanırsın ister net63 uzantısıyla kullnırsın gayet güzel. ben memnunum. güvenirlik derken neyi kastettiğin pek anlamadım. server ve database güvenirliği olarak bakıldğında yolda koymaz seni.

@mutevaggil , güvenirlirlik derken o verdigim linklerdeki listelerin güvenilirligi yani hakikatten de bu saglayıcılar bu kadar iyi midir, populer midir anlamında

linuxhosting.gen.tr bu firmanın hosting paketlerine göz atın

aslinda burada olcut tamamen insanin yasam kalitesini dusuren, bir suredir var olan, kendi kendine denediginde ve uzerine gittiginde sonuc alamadigi durumlardir. Ornegin her depresyonda gitmenin bir alemi yoktur,fakat yillar suren veya kisiyi kendine zarar vermeyle ilgili dusuncelere zerk eden durumlarda gidilmesi lazimdir.
Oncelikle kisinin veya etrafindakilerin durumdan duyduklari rahatsizlik onemli. Gundelik hayati gozardi edilmeyecek kadar etkiliyorsa gidilmeli
Bunun yaninda sorunun psikolojik mi psikiyatrik mi oldugunun da bilincinde olmak gerek. Yalniz ya biri ya da digeri gibi bir tercih yapmamali, mumkunse hem psikologlarin hem de psikiyatristlerin birlikte calistigi yerler tercih edilmeli.

ya aklı dengesi bozuk insanlar zaten hiçbi zaman "ya ben iyi degilim bi doktora gidiyim " demiyor.
insan bazen tanımadıgı, kendisini yargılamayacak biriyle konusmak ve rahatlamak ister. bence bu bile sebep olabilir psikiyatriye gitmeye ermanen

Her türde sıkıntıda gidebilirsiniz, çünkü "sıkıntı" eşiği subjektiftir. Benim için atlatılan bir sıkıntı x için derin psikoza neden olabilir.

Aslında kişiden kişiye değişir ama, kendini düzeltemeyen kişi o gücünün farkında değildir belki de, o yüzden bu kişilere mi başvuruyordur

evet, katılmamak elde değil.

Siteye kolaylık sağlayacak birkaç şey daha var aslında ama yöneticiye kalmış birşey tabi..

Şurda da güzel istekler var mesela:
(bkz: eksi duyuru ile ilgili istekler)

@kibritsuyu, evet dediklerinize katılıyorum ben de. benim bahsettiklerim de zaten soruların duyuru şeklinde açılması. diğer türlü duyuru açıp mail adresi verilerek cevap istenmesi bence de normal.

yeni bir duyuru/soru yazarken default olarak "duyuru" seçeneğinin gelmesini ben sitenin adının "ekşi duyuru" olmasına bağlıyorum. duyuru özelliğinin soru sorma özelliğinden daha baskın olmasını istiyor olabilirler (hey dostum sadece tahmindi bu).

duyuru aslında hepsini kapsıyor ama aynı zamanda alt kategori, değil mi? Yoksa yanılıyor muyum?

best answer seçimi gelsin bide. [bu cıglıklara katılmamak elde degildi]

firefox la deneyin bide?

firefoxla kurdum hatasız teşekkürler.

Michael Keaton'lu Batman filmlerinde asit veya benzeri bir kimyasalin icine dusunce yuzu oyle oluyordu. Sanirim en bilinen hikayesi bu. Ama Wikipedia'ya gore gercek tek bir hikayesi yok, ya da varsa bile hangisinin dogru oldugu bilinmiyor.

en.wikipedia.org(comics)#Origin

batman: the killing joke'ta da aynı tim burton'ın batman'inde anlatıldığı gibi kimyevi atık dolu bi birikintiye düşüyordu. ama burda filmde jack nicholson'ın olduğu gibi hain, cinin önde gideni değildi başından beri. daha naif bi geçmişi var. parasız pulsuz, başarısız bi komedyen. karısına bakamıyor, kirasını ödeyemiyor filan. iki arkadaşının kışkırtmasıyla, (bkz: red hood) maskesiyle büyük bi hırsızlığa ikna ediliyor. bu arada hamile karısı ölüyor. kimyevi atık dolu birikintiye de bu hırsızlık esnasında düşüyor batman'den kaçarken. hamile karısının ölümü + bu asit mevzu= joker'ın psikopatlığının açıklamalarından biri.

o çizikleri kendileri eklemişler zaten... orijinal jokerde çizik yok... dolayısıyla orijinal hikayesi de yok...

ah @kurremkarmerruk biraz hayal kırıklııgına ugradım kimyevi atık ve basarısız komedyen geçmişini duyunca :))
safkan bir psikopat olarak anımsayalım biz yine de, tenk yu

@merope: Öyle deme. Alan Moore tarafından yazılmış olan The Killing Joke'da, Joker'i görebileceğin en psikopat haliyle görüyorsun. Hatta cilt boyunca Gordon'u delirtmeye çalışıyor ki Dark Knight filminde bunu harvey'e yapmaya çalıştığını görüyoruz. Bence o cildi mutlaka oku. gerekirse netten falan bul pişman olmazsın.

age of empires geldi aklıma ama sallıyorum tamamen

stronghold dicem ama sırf şehirler kalelerden oluşuyordu diye..onun dışında çok oynamamıştım

Cossacks olabilir mi acaba ?

www.rayyildiz.com

Cossacks'in goruntuleri a$iri benzer.Olabilir.Deniyeceğim.

europa universalis diyesim geldi

knights of honor olması yüksek ihtimal

istanbul: pelit pastanesi ve venüs pastanesinin yaş pastaları süper. ama biraz tuzlu fiyatları.

pelit'te hemfikirim; ozellikle cikolatali muzlusu $ahanedir.

www.pelit.com.tr

İzmir'de Reyhan Pastanesi'nin yaş pastaları ve özellikle cheesecake'leri süperdir.

istanbul savoy pastanesi, cihangir. her nevi yas pastasi cok guzeldir. visne cikolatasini yemeden olmemeli. kuru pastalari da iddialidir. favorim tulum peynirli minik kruvasan gibi olani. alman pastasini da cok guzel yaparlar.hepsi guzel kisaca.
www.savoypastanesi.com

ankara su pastanesinde de güzel pastalar vardır.ben memnun kalıyorum her gidişimde.

pelit tabi ki süper pastalar yapar, emek pastanesi de bunlar zaten bildiğimiz. asıl inanmayacaksınız ama aslı börek inanılmaz güzel pastalar yapıyor. içinde şu olsun, bu olsun, üstündeki süslemeler şöyle olsun böyle olsun bilmem ne cart curt diyorsunuz, adamlar size olurunu olmazını gayet mantıklı bir şekilde açıklıyorlar, temelde de istediğiniz gibi bir pasta yapıyorlar ve istediğiniz saatte istediğiniz yere getiriyorlar.
üstelik fiyatları da inanılmaz makul, her tür davet, nişan, düğün, parti... tavsiye ederim. üstelik şöyle bir şansınız da var, kuru pasta, börek, zeytinyağlı meze vs... her şeyi tek bir yerden halledebiliyorsunuz, her şey kapınıza geliyor.

(bkz: beyaz fırın)

izmir: reyhan ve bravo

Çevre pastanesi
Mecidiyeköy/İst.

pelit'te muzlu ve çikolaalının ismi ekpa'dır.ısrarla isteyiniz deneyiniz ve denettiriniz.

izmir'de lozan pastanesi ünlüdür. 1969dan beri
www.lozanpastanesi.com.tr

Ankara'da liva pastanesi. ohhşş!!!

Divan.

Ankara'da Big Chefs ve Swissôtel'in pastaları muhteşem oluyor, başka bir alternatif yok bence.
İzmir'de ise Reyhan ve Bravo.

Şişlideki osman pastanesi bir numaradır. yaklaşık elli yıldır aynı dükkanda hizmet veriyorlar. camiye yakın, osmanbeye doğru anacadde üzerinde.

ben uzun sure tekel voktasi ictim, binboa'yi kesfedince de dunyam degisti. binboa icimi en guzel bi voktadir "bence".

(bkz: smirnoff)

bazooka diye bir olay var ispirto severlere özel aromasi ile çok cezbedici. binboa candir.

(bkz: nemiroff)

sobierski vardır polonya vodkası heralde ,iyidir hoştur çarpar.ama o da duty freelerde vardır.bir de ispirtonun 1 kere distile edilmiş şekli olan istanblue var ki uzak dur derim.

bazooka ispirto mu yani?

türkiye'deki süpermarketlerde var mıdır bilemiycem ama stolichnaya süper votkadır.

(bkz: abosolut kurant)

aslında bulabilirseniz danzka süperdir. ancak artık kolay kolay bulunamaz oldu. gelmiyor artık her yere sanırım.

kolay bulabilecekleriniz arasında smirnoff en iyisidir. 70cl için 40-45 ytl civarı bir fiyatı vardır. daha makul olarak binboa yı deneyebilirsiniz. istanblue'nun mevya aromalılarıda süperdir (özellikle karpuz)bunlar da 70cl lik 20 ytl civarıdır.

bazooka yüksek alkollüdür, çok kolay çarpar, tadı da çok serttir. koplex bir kokteyl yapacaksanız bunu tercih edebilirsiniz mesela.

Votkadan bir bok anlamamanız çok normal çünkü Türkiyede bulabileceğiniz (yukarıda tavsiye edilenlerden çoğu dahil olmak üzere) çoğu votka bok gibi.Halen migros ithal ediyorsa Flagman Türkiyedeki en iyi rus votkalarındandır.
Bir de siz nasıl içersiniz bilemem ama Votka bişeylerle karıştırılıp içilmez. Ruslar votkayı buzlukta bekletir ve shot yaparak içer sonra da elma, çilek suyu vs. gibi içeceklerden yudumlarlar. Zaten iyi votka, köpek öldüren gibi değildir içince ağzınız burnunuz kaymaz, meyve suyunun içine karıştırmanıza gerek kalmaz. Bulabilirseniz bi şişe flagman alıp buzluğa atın anlarsınız.

Edit: Türkiyeye flagship adıyla ithal ediliyordu flyalone'nin yazısını okuyunca hatırladım:)

supermarketten alıp da içtiğim en şahane vodka flagship idi. migrostan oldukça uygun bir fiyata almıştım.. hala bulunur mu bilmiyorum..
(bkz: flagship)


unutmadan; vodka buzlukta saklanır!

[ben bu cevabı yazarken dyna da benzer şeyler yazmış, görmemişim :) ]

efendıce ıceyım, sarhos oluncada sapıtmayım dıyorsanız Burgaz Votka'yı tavsiye ederim.

(bkz: smirnoff north)

gurme falan değilim ama karaciğer harabiyeti olan biri olarak bir iki kelam edeyim,
gilbey's votka hem absolutun falan yarı fiyatına, hem de eğer sek içersen dümdüz su gibi bir içimi olan votkadır.
türk votkalarını sevemedim, binboa, istanblue vs. tekeli zaten saymıyorum.
absolut ise apayrı bir konsept. paraya kıyıp teker teker deneyip hangisini beğendiğine kendin karar vermen en iyisi. başlangıç için raspberry ve vanilya önerebilirim. bunlardan da çok beğendiklerini sek içilebilir bulabilirsin.

çıktığından beri binboa ice'ı tek geçerim. sek olarak shot içiniz. en güzel hali buzlukta bekletilmiş halidir, ama sıcakken de yine de ferahlatıcıdır.

nasıl yazılmamış hayret! absolut tabi ki

ruskiy standart var pek bulunmuyor gerci,

ya salla vodkayı jack danyel ic, o daha guzel.

tecrübe mezun olduğu okuldan da, öğrenim süresinden de önemlidir. iş görüşmesinde okulla ilgili herhangi bir diyalog bile geçmeyebilir.

okulu ne kadar uzattığın bence de önemli değil.

net 3500 ün altını kabul etme derim ben.

açıkçası ben mezuniyete bakarım. kendi şirketim olsa 5 hakeder derim ama piyasada 3.5 alırsa öpsün başına koysun.

o kadar tecrübeniz varsa okulu ne kadar uzattığınıza, kaç senede bitirdiğinize kimse bakmaz bence.

bakmamalı en azından, mantıksız.

okulun konusu bile acilmaz... 5 in altina da yazik eder kendine...

muhendis olmasa bile erp sap biliyorsa iyi bir maaş alır.

bence 12-13 senelik iş deneyimi varsa en az 5bin ytl maas alması lazım
okulun falan önemi olmuyor

elektronikte bildiğim kadarıyla programlama dışında bilgisayar dersi yok.
seçmeli olarak bilgisayar mimarisi falan alıyor ama bizim burda elektronikçiler.

- elektronikte biraz bilgisayar öğretirler, ama öyle elle tutulur değil
- bence avantajına hiç bakmadan neyi seviyorsa onu seçsin, öyle çok avantaj farkı olan bölümler de değil zaten
- bilkent için söylersem, çook zordur, üniversitenin en zor derslerinden alırlar.. "bilgisayarcılar endüstricilerde dalga geçer elektronikçilere saygı duyar" denir :)

bilgisayardan kastedilen yazılımsa eğer yok öyle birşey, temel programlama dersleri dışında fazla birşey gördüklerini sanmıyorum.

-elektronikte bilgisayarda az biraz oğretiliyor benim çok arkadaşım var elektronik muhendisi ama bilgisayar yazılımcısı olarak çalışıyorlar.tamamen ilgi ve kendini gelştirmekle ilgili .

-elektronik de bilgisayarda kendilerine gore avantajları var. işsiz kalma ihtimali bilgisayarcının daha az sanırım.ama iş çeşitliliği bakımından elektronik çok geniş bir yelpaze içinden seçme şansın var.
-elektronik çok zordur ama dert etme çalışınca oluyor.üniden üniye gore zorluk değişiyor gaziantep unisi çok zordur eskisehir osmangazi kolaydir mesela.

ayrıca bu bolumleri yazacaksan 2 şey onemli biri ya etiketi sağlam bir unide okuyacaksın itü odtü boğaziçi... yada çok sağlam abanacaksın kendini yetiştireceksin istediğin bir alanda(mesela PLC iyi oğrenirsin otomasyon alanında fabrikalarda çalışırsın).

odtü bilgisayar ve elektronik mezunu iki kişiye aynı anda bu soruyu sordum ve cevapları elektroniğin zor olduğu ve bu nedenle de öğrencilerinin oldukça rekabetçi olduğu yönündeydi. ama istediğim bazı cevapları alamadım o konuşmadan da...
bu yüzden soruya maydonoz olacağım ama, bu iki bölüm için yurtdışı-türkiye karşılaştırması nasıl olur. Çoğu kişi lisans eğitiminde neredeyse hiç fark olmaz diyor ama bilemedim tam, ha bir de odtü-boğaziçi karşılaştırması yapabilecek babayiğit var mı bu iki bölüm için!

ben ODTÜ tabiki derim teknik üniversite.ama istanbul-ankara boyutu da var tabii ,zor bir seçim

eşim elektronik muhendisi ben bilgisayar mühendisiyim
- bilg. muhendisligi iş sahası daha geniş
-elektronik daha saygın
-elektronik daha zor
diyebilirim onun dısında çalışma kosulları, ücretler hemen hemen aynı.

verdiğiniz siteler gayet de wordpress yazılımını kullanıyor.

wordpress bir blog yazılımıdır. wordpress.com da hazır olarak verilir. ancak siz bu yazılımı indirip kendi sitenizi oluşturabilirsiniz. bunun dışında joomla da blog yazılımı olarak kullanılabilmektedir. kişisel olarak wordpress i kullandım kullanmaktayım. bence gayet başarılı. istediğiniz düzenlemeleri yapmanıza da olanak tanıyor.

hmm sitelerin en altına inip bakmamısım :P saolun

eğer aradığınız kısıtlamaysa merope'anımcığım, koştura koştura wordpress ya da joomla kurup kendinizi kısıtlayabilirsiniz.

yok ben esneklik ve özgürlükten yanayım diyorsanız, gidiniz ve drupal kurunuz.

kendi domainin olsa misal geronmo.com sen buna sadece domain parası verip hostu ise blogger hesabından ayarlayabilirsin.blogger hesabından ilgili ayarları yapıp domaininde dns ayarlarını ghs.google.com yap, asla host falan sorun olmaz. ama sunucu saglamlıgı açısından wordpress.com dan alacağın geronimo.wordpress.com daha sağlıklı olur zira türk blog camiasından bir kişiden edindiğim bilgiye göre blogger.com aşırı yüklenmelerde günlük ya da anlık ziyaretçi aşımından sitenize blogunuza ulaşımı engellerken wordpress.com un daş gibi sunucularına hiç bir sorun olmamaktadır.
bunu en son bloglarından para kazanmak isteyen blogculardan ögrendim. key ödemeleri sayesinde günde 50 000 falan ziyaretçi alan blogcular oldu bugunlerde.

ayrıca sorun varsa sor yardım edelim.

bence ege. ege de lisans dokuz eylulde yuksek lisans yaptım ege cok daha kaliteli bir üniversite.(işletme bölümleri hariç)

ege hocam. ne dokuzu ne eyülü. biz yaptık siz yapmayın.

cevaplar için teşekkür ederim. bu arada, dokuz eylül makine ve ege makinenin binalarının nerelerde olduğu hakkında bilgi verebilir misiniz? teşekkürler.

kesinlikle dokuz eylül, puanlar ve isim aldatmasın mühendislikte dokuz eylül ege'den çok daha ilerdedir, özellikle makine mühendisliği.

dokuz eylül mezunu olarak dokuz eylül derim ben de. yeri de egenin kampsünün içindedir. hatta kampüsün en güzel yerindedir.

dokuz eylül kesinlikle. makine mühendisliği de yamulmuyorsam bornova'daki ege kampüsünün içinde, yüzme havuzunun oralarda bir yerde idi. ancak 2-3 seneye kadar dağa (tınaztepe) taşınacak.

ege biyomuhendislikten sonra dokuz eylul biyomekanikte yuksek lisans yaptim. yuksek lisanstayken ege ve dokuz eylul makineden dersler aldim. bence kesinlikle ege makine. ayrica bolumu gecip, lisans ege, yuksek deu deneyimlerime gore de kesinlikle ege.
edit: deu makinenin tinaztepedeki insaati cok hizli ilerliyordu. en son nisanda gormustum kabasi bitmisti. yakin zamanda tasinabilirler.

şimdi bu sorunun kesin bir cevabı yok şıklara eğer puan uygunsa iyte makine yi de katabilirsiniz.

dokuz eylül makine mühendisliği

dokuz eylül üni 82 de kurulmuştur o zamanki ege makine mühendisliği bölümü ismi değiştirilerek dokuz eylül makine şekline dönüşmüştür. dokuz eylül makine kadrosuna bakıldığında konstrüksiyon imalat ve mekanikçilerin sağlam olduğu görülür. örnek vermek gerekirse süleyman karadeniz isimli bir hoca vardır plazma kaynağında türkiyede en çok uğraşan yayın sabihi hocalardan biridir. ya da mekanik konusunda ramazan karakuzu mehmet zor gibi iyi hocalar var dokuz eylülde burda eğitim gördükten sonra otomotiv sektöründe çalışmak için güzel bir altyapı sağlarsın. yine burda robotik üzerine de çalışma yapılıyor o konuda da dokuz eylül diğerlerinde iyidir. zira burdan mezunlar genelde vestel arge, esbaş delphi corp. yine esbaş da bulunan yabancı menşeili ar ge faaliyetleri yapılan şirketlerde çalışıyor.

ege makine mühendisliğine gelelim

içeriden biri olarak diyeceğim şu ki kadro olarak dokuz eylülden zayıf gözükse de hocalar olarak burası da sağlamdır. günümüzün popüler araştırma konularından olarak yakıt pili sistemleri üzerine türkiyede herkesin gelip danıştığı turhan çoban ege makinede. yine güneş enerjisi üzerine çalışmak istersen ali güngör- necdet özbalta bu konuda ege bölgesinde hatrı sayılır yerleri olan hocalardır. arif hepbaşlı hoca da ekserji konusunda türkiye çapında bir numaradır ve uluslararası dergilerde hakemlik yapmaktadır. burda yüksek lisans yapmış akabinde yurt dışına giden bir çok kişi oldu şahsen tanıdığım.

iyte makine mühendisliği

burası en yeni ama parlayan yıldız denilen bölüm. bu diğer iki örneğe nazaran burda % 100 ingilizce eğitim veriliyor. burda da moghtada mobedi, barış özerdem ve macit toksoy gibi iyi hocalar var. burada da genelde jeotermal enerji üzerine iyi çalışmalar var. burada okursan kendini bu konuda iyi şekilde geliştirebilirsin.

iyi de bunları yazdın ben hangisini seçeceğim dersen içlerinde iyte yi 4 yılda bitirmek biraz daha kolay diğerlerine göre diğerleri sende 5-6 mezun veren bölümler. her üç bölümü bitirmiş insanlardan bir çok tanıdğım var hiç biri diğerinden fersah ötede değil sadece önemli olan ilgi olduğun alanda çalışma yapmış ve senin ufkunu açabilecek olan hocanın olduğu bölüme gitmek. anahtar kelimeler bunlar aslına bakarsan.

dokuz eylül makina, inşaat falan 1982 yılında kurulmamıştır, 1982 yılında ege ve dokuz eylül üniversiteleri ayrılırken ege'nin mühendislik bölümlerinin bir kısmı dokuz eylül üniversitesine kalmıştır, bu yüzden dokuz eylül mühendislik bölümleri ege üniversitesi kampsünün içindeki binalardaydılar.
dokuz eylül makina'da Hira Karagülle var benim ders aldığım, kendisi MIT'de doktora yapmış bir insandır.
Makina bölümündeki hocalar;
www.fbe.deu.edu.tr

@want2die eskidendi o. bu seneki şenliklerin bir kısmında bulundum. nerde o 2001 2002 şenlikleri dedim. bu arada binaların yerleri şöyle

maps.google.com

linkte yeşil tarlanın üstünde üç bina var en üstteki ege makine mühendisliğinin binasıdır. 3 katlıdır. 1 ve 2. katlar lisans 3. kat lisansüstü tahsislidir. bilgisayar labları güzeldir. burda bilgisayar derslerini veren turhan hocanın java kitabı falan var. adam bilgisayar müh. değildir bak amerikada mak mük üzerine master yaparken dur lan bir de bilgisayar master ı patlatalım diyip olaya girmiş aşmış insandır kışın akşam 9 lara kadar ders işlerdi hey gidi günler hey.

maps.google.com

burdaki tam ortadaki binalar dokuz eylül makine ve endüstriye aittir. stratejik bir noktadır. niye mi grand cafe ege kampüsün en ciks mekanıdır. masanın üstüne mersonun anahtarını koymazsan olmaz. böyledir işte. aslına bakarsan seninkisi aşşağa tükürsen sakal yurakı tükürsen bıyık hesabı.

dini inanıl, yahudilerde de böyle bir olay var. birisi hamburgere vs. dikkat etmiyorsa o kişinin helal kesimi ciddiye alma durumu farklıdır, bir çok insan dediğiniz sucuk hamburger köftelerede dikkat ediyor, yemiyor ya da güvendiği markaları tercih ediyor. birileri -genel dahi olsa- eğer bir inanışta hata yapıyorsa bu helal et tercih etmenin yanlışlığı değil, kişinin zaafıdır.

göz görmeyince gönül katlanır.
öbür tarafta onun hesabını vermenin daha kolay olduğunu düşünüyorlardır. ahaha, ulan adamlar allahla bile pazarlığa oturacaklar.

@uz, cehalette bir yere kadar. kurallar net, eğer mecbur kalır ve et yerseniz ancak helal kesimmi emin değilseniz bunun telafisi var, diğer türlü pazarlık yok, bir şeye inanmamak ayrı bir şey, çocukca saldırılarda+ laf ebeliğinde bulunmak ayrı bir şey. gora'dan element uydurma gibi senin teori.

hamburge dediğin, mcdonald's için mesela, köfte pınar'dan geliyor sanırım. bunun gibi diğer türkiye'deki üretimin hepsi (supermarket, kasap, zart zurt) helal kesim yapılmış etlerden geliyor.

ha çok pimpirikli bir adamsan, rahatsız olabilirsin. illa gözünle görmek istiyorsan. o zaman kendi etini, kendin çıkartacaksın.

klasik bir ikiyüzlülük ve gösteriş örneği başka bir şey değil. sanki bu zamana kadar haram yiyorduk da şimdi "helal gıda" çıktı.

Yurtdisinda bu olay cok var ozellikle de muslumanlarin azinlik olarak yasadigi bati ulkelerinde. Malum etin helal (halal) oldugunun ozellikle belirtilmesi lazim. Turkiye'de ise zaten butun etlerin helal oldugu varsayildigi icin boyle bir etiketlendirme ihtiyaci dogmamis. Tanidigim iki kisi var sadece halal yiyen vallahi hamburger, pizza falan ayirt etmiyorlar saticiya 100 kere soruyorlar halal mi halal mi diye. Eve pizza siparis edicez mesela 6 kisi icin sirf bu helal yiyen arkadasa bir tane vejeteryan pizza soyluyoduk falan filan. Sanirim biz Turkler olarak genelde daha rahat insanlariz oyle ufak tefek! isler icin bunca sikintiya gelemiyoruz. Bence boyle aciklanabilir :)

senin dediğin olay tamamiyle bir şov yapmaktır. dostlar pazarda görsün de denilebilir. evet benim içinde helal kesim olsa iyi olur ama sadece iyi olur. mutlaka olmak zornda olan birşey değil.

şov falan değil bu yarrakkafalılıktır. asabım bozuldu gece gece benim dine dair dertlerim yok ama dayanamıyorum bu gibi yaklaşımları görünce.
lisedeyken yatılı bir mektepteydik sozum ona memleketin en basarılı en zeki gençleri kazanıp gelmişti o okulu. ilin vali yardımcısının kızı da bizim sınıfımızdaydı ve adam inayet edip tüm sınıfı iftar yemeğine davet etmişti. oruç tutmayanlar da davete icabetten bu nazik davranışın sahibine kabalık etmek istemediğimizden ötürü gitmiştik. neyse efendim iftar yemegi orduevinde adam bir salonu bize tahsis ettirmiş. güzel bir mönü hazırlanmış eşi çocukları oldukça iyi bir şekilde misafir etme derdinde bizleri. ezan okundu yemek faslına geçildi falan filan. baktım 4-5 tane dallama yemek yemiyorlar. okuldan getirdikleri suyu içiyorlar. noldu dedik neymiş efendim orası ordueviymiş burada ramazan ayı dıoşında içki içiliyormuş müzikli eğlence oluyormuş orada iftar yapmak harammış. o gün "muhafazakar" denilen kesimden tiksindim. çocuk falan demeyiniz aklı her türlü piçliğe kesen adamlardı bunlar. şimdi güzel güzel üniversiteler bitirdiler cehaletlerinden taviz vermeden. nurcu olanlar üç kuruşa talim ediyorlar "hizmet" aşkına... olmayanlarının cepleri para gördü ama işte bir markete girdiler mi eğer rafta bir kadının kapak olduğu dergi satılıyorsa o marketten alışveriş yapmıyorlar. et alırken helal kesim mi değil mi soruyolar ama altlarında bmw var yarrak kafalıların yalnız benzini alırken içki satan istasyondan almıyor, lütfen çok önemli. dünyanın en iyi markası sandıkları pierre cardini aydınlı grubun yeşil yapısından otürü ısrarla istiyorlar ama bilmiyorlar ki ne pierre cardin onların nezdinde helal bir adam ne de aydınlının pierre cardinleri beş para eder kalitede. içki içen biri gördüler mi vebalı gibi bakıyolar, birazcık normal giyinmiş bir kadın gördüler mi ağızlarının suyu içeri akıyor ama o kadına vebalı muamelesi yapıyorlar hele son dönemdeki siyasi gelişmelerden ötürü iyice şımardılar resmen küstahlaştılar vs vs konuyla alakasız görünse de sinirlerim zıplayıverdi birden affedin.

eşim helal kesim oldugunu bilmedigi yerden et yemez. bugune dek ne hamburger ne köfte yedirebildik. misafirlige gittigimizde bile et yemiyor, ben mahcup oluyorum. ben mi peki? ben hiç sallamam. ha tabi güvendigim esek eti olmadıgını bildigim yerden yerim ama "bazı insanlar" tanıyorum o bazılarını demişsiniz.helal kesim yiyen insanları da tek bi etiketle genelleyemezsiniz.
mesela esimin namaz kıldıgını gorenler de bizi akp li sanıyor. halbuki alakamız yok ne tarikatlarla ne siyasetle(izmirliyiz)
helal kesim yedigini duyanlar tarikattan mı diye soruyor!!
ne alakaysa? bi insan dinin kurallarını uygulamak icin illa bi parti/cemaat/tarikat üyesi mi olmalı, ben de bu önyargıyı anlamıyorum ve kaldıramıyorum..

EDIT: çaylak ın yurtdısı yazdıgını görmemiştim, sanırım bu yazı ona yüklenmiş gibi olmuş ama benim isyanım sadece artık her namaz kılana,içki içmeyene, kısaca islamın emirlerine uymaya çalışanlara "dinci-akpli-fethulahcı" denmesine..

Türkiye'de gidip kasaptan, marketten, vesaireden alacağın et helal kesimdir. Kaldı ki olmasa bile, "helal kesim" diye satın alınan etlerin ne kadar "helal" olduğu da şüphe konusudur. Bir takım uyanıklar arkalarına tarikatları da alarak insanları sömürüp duruyorlar. Yüzlerce yıldır yenilen etler haramdı, memlekette helal et bunların sayesinde bulunur oldu öyle mi? Kasaptan alınan eti yemeyen yemez umurumda olmaz ama 2 gün sonra birileri gelip "Sizin yediğiniz etler helal değil" diye saçmalarsa çok kötü kalbini kırarım.

sorun nedeni ile bazi insanlar'dan kasit : irak - iran ve somali menseili vatandaslar...

tam anlatamadim sanirim, helal kesim istemek degil benim garibime giden. markette helal kesim arayip baska zaman hamburgerdi kofteydi kebapti hic sorgulamadan mideye indirenler. hal boyle iken de sen et alirken helal mi diye sormamandan dolayi pis pis bakan insanlar.

bu ikiyuzluluk nedir? helal et aliyorsan hamburgerini de sorgula kebabini da ya da her ne yiyorsan onu da. kiymayi helal yedin digerini umursamadin... o zaman baskasini hakir gorme hakkin olamaz. dahasi hic olmamali boyle bir hakkin.

monitör, kasa + güç kaynağı falan yok mu? şu 6 bileşen için 200 ytl verirler diye düşünmekteyim.

200 biraz az geldi bana ya bence 400-450 falan olur gibi

bencede 400den aşağı satma

2. el tutturabildiğine tarzı piyasadır. bilgisayarcıya satacaksan 300 civarı verir muhtemelen. kişiye satacaksan 400 e satarsın belki. bilgisayar' ın 2. eli, araba gibi para etmiyor malesef.

e tabii bilmeyen birine 300'e de satarsın 350'ye de. ama bilgisayarcıya gideceksen 200'den fazla vermezler. diğer eksik birimlerle birlikte verirsen 300'e alırlar en fazla.

www.uraniumpc.com
en kötü ihtimal bu sitedeki fiyatlardır diye düşünüyorum daha ucuza alan olmaz ayıptır

cowboy bebop: knockin on heaven's door.

valla samurai champloo hoşuna gitmediyse cowboy bebop' da gitmez sanki. ama samurai champloo da ilk bölümler biraz bayık olabilir ama devam etseydin keşke. Muazzam ötesi ya.

neon genesis evangelion izlemek lazim..

Ben de samurai champloo'ya bir şans daha ver derim, 14. bölümden sonra başlıyor asıl olaylar:)

one piece benim bir numaramdır, yalnız 360 bölümden fazla sürüyor. başlamadan önce belirteyim =)

ben cowboy bebop a bayılmama rağmen samurai champloo yu sevmemiştim. cowboy bebop ın filmini izleyin bence.

rizelmine :)
asla düşündürtmez sadece izlettirir

selam merope. tam anime sayilmaz ama benim icin izledigim butun animelerden[ ve butun dizilerden] daha kaliteli olan cizgifilm/anime arasi olan avatar the last airbender i tavsiye ederim. simdiye kadar onerdigim kisilerden bunu begenmeyen olmadi. zaten sozlukte de hakkinda girilen entrylerden sadece 1 si olumsuz[ o zat da sadece 3 bolumunu izlemis]. diyecegim o ki, bu basyapiti izleyiniz ve izlettiriniz.

(bkz: monster)

74 bölümü üç parça torrent halinde aşağıdaki adresten ücretsiz indirilebilir.
a.scarywater.net

avatar ı izliyorum cnbc-e de. gercekten de süper bişey babam bile seyrediyor :) 50 yasında adam :)
cowboy bebop ve samurai champloo ve monster izliyim madem..:)
bide darker than black ve serial experiments lain diye iki anime gördüm onları da indiricem

GRAVE OF THE FİREFLİES -ATEŞ BÖCEKLERİNİN MEZARI -
bundan iyisini izlemedim

trigun
serial experiments: lain (bombadır)
darker than black
great teacher onizuka
last exile (mtv'de veriyodu bunu. fikir edinmek için bakınabilirsin)
rozen maiden (biraz daha feminen bi anime sanki, ama hastasıyım :D)

diyecektim ki lain ile darker than black'i indiricem demişsin, isabet olur :)

kiyida bekleyen kokaku kidotai ile (izlemediyseniz) animatrix'i art arda izleyin, hangisinin once oldugu cok da onemli degil ama once animatrix olursa daha $ahane olur.

tengen toppa gurren lagann
gantz
heroic age

mecha seviyorsan gundam 00...

Cowboy Bebop tavsiye edenler niye konuyu direkt olarak Knocking on Heavens Door'dan açmışlar anlamadım. Ben öncelikle, 26 bölümlük dizisinin izlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

valla ben vip ten aldım. o da numaralı.yerime oturan olursa yolmayı düşünüyorum..gidip kapıda beklemiyim esek gibi diye yeri belli bişey aldım çünkü bide oyle bişi olursa hiç acımam dedigim gibi her türlü dövüşürüm.

1-tergan, desa, nine west (sonuncusu kadınsan tabii)
diger sorulara pek yardımcı olamıycımm..
2- pas?
3- bilemiyorum..
4- o ne la?
5- ne içtiysen aynından ben de istiyorum :))

2. kumaş pantolonlarda böyle ibibik gibi bi şey olur. tam düğmenin berisinde. kemerin tokasındaki deriye saplanan oynak orta kısım önce buna geçirilir, sonra kemer sıkılır. kemer orta noktasından pantolona bağlı kaldığı için mal gibi yukarı çıkmaz.

aha başlığı bile varmış: (bkz: kumaş pantolonlardaki kemer tokası tutucusu)

2- göbek
5- görüntüyü sallama, alınıp gider o..

"geleceği gösteren bu saçma görüntüler" den kastettiğiniz nedir? neden sinir bozuyorlar?

2- aski, kullanmaya basladiktan sonra niye 15 yil once kullanmayi birakmisim diye dusunmeden edemedim.

2) şortun düğmesini kemerin tokasına entegre kemerin deliklerine girmeye yarayan iğnemsi parçanın üzerine tutturabilirsiniz, ben öyle yapıyorum, düşmüyor.
5) bu görüntülerle yaşamaya alışmak gerek, ben alıştım, hatta zevk bile alıyorum bir derginin resimlerine bakarken, bir film izlerken, vs. daha önce o görüntünün içerisinde bulunmuş olmaktan. (ben rüyalarımda görüyorum ama bu görüntüleri. en son örnek, dün bir dergiyi karıştırıyordum, dergide monaco ile ilgili fotoğraflar, bu fotoğraflardan birinde de büyük bir bina vardı. gerçek hayatta monaco'da hiç bulunmamış olmama ve resimdeki mevzu bahis binayla ilgili hiç bir anıya sahip olmamama rağmen rüyalarımdan birinde bu binanın önünden koşarak geçtiğimi çok net hatırladım mesela)

@nihilanth, en bariz aklımda kalanı bigün dershanede biyoloji dersinde sanırım tahtaya bakarken kendimi tanımadığım bi stadta otururken görmem (first person) ilgimi çekip bunu not etmem ve 1 yıl sonra (tam değil, hiç bi önemli özelliği yok geçen sürenin) beşiktaş-istanbulspor maçını izlerken kafama zank etmesi. deja vu olması bi nevi. o aralar kafam boştu fln not da alıyordum da a beautiful mind'a vardırmadım yani. ayrıca her gördüğüm çıkmıyor. ya da zamanlarını bekliyor. sıkıcı olan ve sinir bozan durum da burda devreye giriyor. bunlar benim birşeyden sakınmamı ya da o gün orda hayatımı etkileyecek birşey yaşayacağımı söylemiyor. random görüntüler.

5) See you in another life brada!

5- gordugun zaman sallama, yogunlasmamaya calis belirli bir sure sonra yok oluyor kendi kendine ( ustunde ugrasmazsan)

4 numaradaki televizyonu bir gazete kuponla vermişti bu arada..

fotokritiki bilemicem ama deviantart daha çok hem sosyal arkadaşlık sitesi hem sanat çalışmalarının konulduğu bir yer ortamın çok interaktif olması yorumların her zaman aynı olması " wow thats great " gibi çok gereksiz. yorum bölümü silinebilir veya yorum sadece eser sahibine gidebilir. ayrıca sitede sayfamızı kişiselleştiremediğimiz için pek kullanışlı değil. deviantart kapansın demiyorum ama çok ticari yaklaşıyorlar bu işe. beğendiğim fotoğraf sunum sitesi viewbook.com sadece. kişileştirilebilir site/sunum çok hoş özellikler bence bir girin bakın derim.

flickr şukela bir altyapıya sahip.
ancak dA berbat bir düzen bulunduruyor. bir fotoğrafa yorum yaparken eksik yazıp bir an yanlışıkla send diyerek gonderdiğinizde bittiğiniz an oluyor. edit veya sil fonksiyonu yok sizin için :) asfsgsdgfhg
aynı keza kullanıcılarının profillerine girip selam ettiğinizde yine edit sil mil yoktur.
sadece profil/fotoğraf sahibi duruma müdahale edebiliyor. çok kıl oluyorum sırf bu inatları için.

fotokritikle ilgili şunu isterdim.
satılık alınık kısmında adamın biri mesela sıfırı 1000 ytl olan bir ürüne ikinci el olarak 1000 ya da 1100 ytl ye başlık açıyor. diyorsunuz ki kardeşim bak hepsiburada'da ya da tripodfoto'da sıfırı bu kadar. sizde nasıl oluyor böyle? diyorsun, başlık sahibi saldırmaya sizi ithamlarla suçlamaya başlıyor. yani bu tip tavırların önü alınmalı. öyle çirkin, fırsatçı tipler var ve bunlar cirit atıyor.

Fotokritikte fotoğraf yüklemek için tonla sınırlama var. Tamam 72 saat olayı neyse de fotoğrafı illa küçültmemiz gerekiyor falan. Sonra gruplara gönderme olayında gariplikler var, ben çözemedim, çözmeye de çok uğraşmadım aslında. Ha birde en önemlisi arayüzü çok karışık.
Devian hakkında birşey diyemiyorum kullanmadığım için.
Bence bu iki site dışında özellikle flickr'ı da incelemelisiniz. Flickr candır...

vallahi ben kendi adıma faşist modlar olmasını isterdim DA'da. sessiz sakin fotoğraflarını resimlerini koyan veyahut gerçek anlamda sanat eseri yaratan insanların yanında, siteyi yonja gibi kullanan insanların ayıklanmasını tercih ederdim.

eh öyle olsaydı zaten 2 sene önce bırakmazdım heralde DAyı.

animelerin bir şekilde kontrol altında tutulması iyi olurdu. her taraf anime. ne aratsam ilgili bir anime dolduruyor sayfayı. sıkıyor.

@ooi

anime değil de, manga sanırım o...

neden bilmem, dA'nın watch fasilitesi beni tilt ediyor. eğer derdin proje ise ikame sitelere de bakmanı öneririm.

artlimited.net
carbonmade.com

da nın gui sine hiçbi zaman ısınamadım. bişey eklemek falan kolay degil bence. biraz daha sade, basit bir arayüz olabilir. şimdi ajax lightboxlar şu bu var öyle alengirli bişiler yapsalar güzel olurdu

muhtemelen sadece içindeki pilleri alırlar. genelde öyle yapıyorlar.

o zaman bakılamayacak bir yere 'yedek pil saklama metoduyla' makine kullanılabilir mi içeride? tabi sadece pilleri alacaklarına güvenirsek.

Eğer öyle yapıyorlarsa pek birşey değişmez bizim için. Ama içerde kullanmayız, teee kale arkası bileti olduğu için sadece panorama çekerim ben eheh... Aklıma okadar uzak yer için de makine yasağı koymazlar heralde diye de geliyor ama belli olmaz.

o kadar insanı nasıl tek tek kontrol edicekler ayrıntısı ile ya.. bence yani sahsi fikrim diger konserlerde oldugu gibi yuzeysel bi arama yapacaklardır iyi saklarsanız girersiniz

hakkaten nasıl kontrol edecekler, onu düşünemedim ben. Neyse artık kompak makineyi saklarız da koca Canon A-1'i neremizde saklayacaz...
Artık kapıya gittiğimizde görücez nolcak.

söylediğiniz rota yeterince güvenlidir. ben antalyada okur iken, 60 yaşın üzerindeki babam bikaç kez gelip gitmişti o yolu. ben de bir kez izmir'e gittim. araba 2000 model 1.2 corsa :) 6,5-7 saatlik yol 5 saat sürüyordu. side de bir saat sürer herhalde side'ye hiç gitmedim. hayırlı yolculuk.

edit: aynı yolu bikaçyüz defa da otobüsle gittim. kamilkoç olsun pamukkale olsun istanbul hattında olduğu kadar iyi değildir hizmet güney hatlarında.

bence siz en iyisi mi otobusle gidin. hem daha stressiz olur sizin icin. yolla da ugrasmamiz olursunuz, daha ucuza gelir bir de. nerden baksaniz 500 km yol. git gel en az 150 lira benzin parasi verceksiniz. otobus iyidir bazen.

yasal olarak tek şoför ile en fazla 4 saat gidebilirsiniz. bence otoyolda siz kullanın yolun geri kalanında da eşinize devredin arabayı.

ya dort kişi gidiyoruz varanla 57*4 yapıyor. araba daha hesaplı. annemle kızkardesim de gleiyor bizle annem de sürüyo ama çok kötü sofordur. sanırım izmir-aydın arası otobanda ona vericez sonra esim kullanıcak.

bilgi vermek için yazıyorum aydın-denizli-korkuteli üzerinden gittik geldik çok da rahattı, gidecek olan olursa hiç korkmasın atlasın yollara kaybolmak falan mümkin degil.

sakınacak çekinecek bir şeyim yok. benim yaşım 29. zabıtlara geçsin.

en olgun, en güzel yaşımdayım: 26!

(bkz: adim samuel 25 yasim)

27

eksi sozlugun bide ayrica anket sitesi acmasi lazim olmucak bole
yasim 21

26

16
valla.

bu gün 26'ıma giriyorum. hepi börtday olsun bana!

26

31, hayatın anlamının kendini masture ettiği yaş.

ayrıca bence doğru yaşını yazanda yok, mesela ben gerçekte 44 yaşındayım ama 31 yazdım işte, fetişistliği ve sevenlerini sevmediğimdendir.

28 gün sonra 38 bitiyor.

25'tir, benimdir.

gün itibariyle 30 yaşına girmiş bulunmaktayım ... vay anasına yaaa !!!

25

Bence yaşları aldıktan sonra ekşi duyuruda verilen cevap sayısına da bir korelasyon analizi çak, akıl yaşta mı başta mı görelim.

30 anasını satayım.

benim ruhum genç.

10 ağustos'ta 30 olacagim kismetse. enn güzel yaş bence.

24 :)

25

24. evlenme zamanım gelmiş, annem öyle söylüyor.

20+8

22 :)

...

22

20

(bkz: 1984)
Yaş sorana cevabım budur, içindeydi dışındaydı, doldurduydu doldurmadıydı uğraşmam...

oha simdiye kadar yazanlarin en büyügü :S 33...yaslaniyorum lan ben :(

editin büdütü: artık neremle okuduysam diilmiş.. icim raatladi birden :)