galatasaray siyaset bilimine girebiliyorsan, diğer şıkları ele gitsin. ama fransızca eğitime hazırsan bunu yap. o kapıdan çıkınca da iş imkanların geniş olacaktır.

istanbul hukuk 3. sınıf öğrencisiyim. ben de boğaziçi sosyoloji yazabiliyordum ama ist. hukuk tercih ettim. eminim boğaziçi sosyoloji mezunlarının da iş imkanları geniştir, sırf sosyoloji alanında çalışacak diye bir şey yok. alanı dışında da mezunlara iş imkanı çoktur da ben direk mezun olunca ne iş yapacağımı düşünmemek için hukuk yazdım. bununla ilgili sorun olursa, yanıtlayabilirim.

kolay gelsin.

yerinizde olsam hukuk yazardım. kendi yerimde olduğum zaman, yıllar evvel yazmıştım zaten:)

kamu yönetimi, siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler diplomasının açacağı her kapıdan hukuk mezunları da giriyor. ayrıca fazladan avukat olma hakkınız da var ki eskilerin deyimi ile avukatlık hakkı ile fazladan bir altın bileziğiniz oluyor elinizde. diğer alanlarda iş bulmanız da kendinizi ne kadar geliştireceğinizle ilgili. odtü, gs her zaman artı puandır isimleri nedeniyle ama yüksek getirili iş garantiniz de yoktur.

sosyolojiyi unutun. o henüz türkiye için geçerli bir meslek alanı değil. sadece üniversite ismi ile iyi bir iş bulamazsınız.

istanbul hukuk' ta okuyorum 2.sınıfa geçtim bu sene. bence bütün ünivleri gez öyle karar ver. bilkent siyaset bilimi' ni yazmayı ben de düşünmüştüm ama yazmadık işte. tercihlerin arasında yok ama boğaziçi pdr de olabilir aslında sosyolojiden daha iyi gözüküyor(geçen sene pdryi de düşünmüştüm:) esasında sana kalmış birşey iyi düşün, doğru karar ver. bugün ve yarın istanbul üniversitesinin tanıtım günleri var bence okulu git gör, hocalarla konuş. amfi 1 de şöyle bir volta at belki kanın ısınır:)

Kesinlikle GSÜ Siyaset Bilimi derdim ben.

hukuk yazacaksan istanbul hukuk yazma. adam gibi hukuk eğitimi almak istiyorsan yazabiliyorsan galatasaray, bilkent, bilgi burslu, koç burslu, yeditepe burslu falan yaz ama istanbul yazma. aman diyeyim. maalesef istanbul hukuk'un istanbul hukuk olduğu günler geride kaldı. bütün iyi hocalar gitti. 300 kişilik sınıflarda 800 kişilik mevcut. çoğu adam zaten derse bile girmez. ders derste öğrenilmez, fotokopilerle geçilmeye çalışılır vs. aman diyeyim.

eğer hukuk tercih edecekseniz istanbul hukuk yazmayın. galatasaray, bilgi burslu veya bilkent burslu olabilir.

istanbul hukuk yazma. hukuk okuyacaksan galatasaray da oku. puanın galatasaray hukuğa yetmiyorsa siyaset oku ama ea tercihlerinde gs dan şaşma derim.

kesinlikle gs.

arkadaşım sanırım sende bir nekrofili durumu var. kanunen suc sayılır. cunku eşin öldüğünde olun karar verme durumları ortadan kalkar. ama sen çaktırmadan yap yapacagını. ama durumun sürekliliğini merak ettim. cunku ilişkiden sonra insan ölü de olsa oturup beraber film izlemek ister. sonra sürekli soğut ısıt durumları ne olacak? haa... varsa bunlara çözümün arkandayım şayet mevtayı iyi bir şekilde muhafaza etmeyeceksen bu ona da saygısızlık olur değil mi?

tabi ya eş öyle kaldırılıp atılırmı?
canı çıktıysa bedeni duruyo.

ne aşklar var ulan.
hocam sen yinede bırak eşin ölürse göm gitsin. eşin bu duruma ne diyo onu çok merak ettim ben..

hocu mikrodalgada isit sonra sapla kuskuyu. kuku suyu olarak da zaten zibilyon cesit kayganlastirici var shoplarda. curumemesi icin de formaldehite yatirabilirsin. ama formaldehit mi daha kotu kokuyur curumus ceset mi ondan emin degilim bak.

eşini doldurtmayı dene gfdfhdf

akar, kokar. hiç bulaşma.

e önce sen ölürsen esinin isi daha zor olacak(bkz: erektil disfonksiyon). bence boyle bir anlasmaya girmemek daha rasyonel. olmadi. esinin benzeri bir oyuncak yaptirabilirsiniz belki.

Eşinizin sizden önce öleceğinden nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?

hea, hijyen, fiziksel durumlar fln bi kenara bırakırsak, devlet yazılı beyan olmazsa bu durumu cesede kotu muameleden dolayı ceza kesebilir sana. etik kısmına gelince iki kisi rızası da varsa benı alakadar etmez.

adama ödev mödev vermisler etikle metikle ahlakla ilgili. gelmis sormus sizde tribe girip esinin olceginden nasi bu kadar eminsin diyorsunuz.

ben olsam sözlükten la traviata'ya bir sorardım...

MSÜ Devlet Konservatuvarı'ndan bir hoca bulurdum...

ne icin almak istediginize bagli olarak sizi yonlendirebilirim opera sanatcilarina-hocalarina

Tekrar geçmiş olsun... Ne yazık ki bilemiyorum, yani ben o bahsettiğim ameliyattan sonra kedimde hiç kusma gözlemlemedim, ancak benim kedim 6 gün veterinerin muayenehanesinde kalmıştı, hergün görmeye gidiyordum ama belki de ben olmadığım bir zamanda kusmuştur, yani hiç bilemiyorum ki :(

Bi de o ilk veterinerin ağzını burnunu kırasım geliyo ya...

@marcelle-şimdi iyi neyse ki. hatta nerdeyse eski haline döndü, eskisi gibi hapır hupur yiyor en azından. ilginiz için çok teşekkürler

Rica ederim, çok çok geçmiş olsun...

kedim diyabet hastası. bunu tespit etmek için 10 gün boyunca her gün, günde 2 kere kan tahili yaparak teşhis koydular. biz şeker hastalığından, aşırı iştahına rağmen bir anda aşırı kilo kaybı, günde 2-3 kap su içmesi ve görmedeki bozukluk nedeniyle şüphelenmiştik.
sizinkinin şekeri doktorun dediği gibi stresten çıkmış olabilir.

Şimdi talihsiz bir durum olmuş, veterinerin haklılığı haksızlığı için danışmam gerekiyor. Kahverengi akıntıyı düşük gibi algılamış veteriner diye düşünüyorum. Bana başka bir sorun varmış ve yanlış müdahale edilmiş gibi geldi.

Şeker konusunda ise hayvanlar stres altındayken şekerin fırlaması normal, ameliyat yani narkoz şekeri fırlatır. Birçok şeker hastası şekeri düşmediği için ameliyat olamaz mesela çünkü bir de narkoz fırlatırsa şekerden gidebilir hasta.

405 oldukça yüksek bir değer, 46 da çok düşük. Bu konuda Türkiye'deki en uzman kişi İstanbul Üniversite Veteriner Fakültesi Dahiliye Bölüm Başkanı Prof. Alev Akdoğan'dır. Yarın sabah götürürseniz kendisine kediyi gösterme şansınız olur, sabahları onun günü. Elbette şehriniz İstanbul'sa, büyük geçmiş olsun.

Çok geçmiş olsun, yavrular için de başınız sağolsun.

Ben de geçen yıl benzer bir problem yaşadım. Kedim hamileliğinin sonuna gelmişti ve 1 tane ölü yavru doğurdu, biz diğerlerini de doğursun diye bekledik, ama 1,5 gün boyunca başka yavru doğurmadı. Hemen veterinere götürdük, ultrason çekildi. Veteriner 2 canlı ve 1 ölü yavru daha olduğunu tespit etti, ancak "ölü yavru doğum kanalını tıkamış" dedi. "Beklersek kedinizin sorunsuzca doğum yapıp ölü yavruyu dışarı atma olasılığı var, ancak eğer doğum yapamazsa ölü yavru çürümeye başlayınca kedinizi zehirler, o anda müdahale edersek yine kedinizi kurtarma ihtimalimiz var ama bu çok düşük bir ihtimal" dedi. Ben de en ufak bir riski bile alamazdım, ama zor bir karardı çünkü kedim 11 yaşındaydı (şimdi 12 yaşında), ameliyattan sonra anesteziden ayılamamasından çok korktum, ama öbür türlü de ölme ihtimali çok yüksekti, o yüzden ameliyata karar verdik. Kedim ameliyat oldu, 1 ölü yavru ve 2 sağlıklı yavru dünyaya getirdi ve benden izin alınarak kısırlaştırıldı. Ama benim şansıma, 1 hafta önce de diğer kedim yavrulamıştı ve 1 tane bebeği olmuştu. Bu 2 bebeği de ona getirdik ve ameliyat olan kedim iyileşene kadar bebekleri diğeri emzirdi. Hepsi sorunsuzca büyüdüler... Sonra diğer kedimi de kısırlaştırdık. Diyabetle ilgili bir sorun çıkmadı bizde. O yüzden kedilerde diyabet konusunda pek bir bilgim yok ama inşallah kediniz bir an önce iyileşip eski sağlığına kavuşur.

Yapılan uygulama ile ilgili tereddütünüz varsa bulunduğunuz yerdeki veteriner fakültesine gidip oradaki hocalara danışın, eğer bir yanlışlık olduğu ortaya çıkarsa uğraşın o veterinerle bence. Çünkü biz onlara bir canlı emanet ediyoruz, çocuk oyuncağı değil bu. Şimdiye kadar ne yazık ki yanlış tedavi ve teşhisten ölen bir sürü hayvan duydum ve bu yanlış kararları veren veterinerlerin meslekten men edilmeleri gerektiği görüşündeyim.

@merry shelley- benim kedim çok iştahlı ve kilolu ama bir kaptan fazla su içmiyor ve görmesinde de bir bozukluk yok sanırım.

@deliberte, marcelle- veteriner kedimi ultrasona sokmadı ve hatta ultrason cihazı bile yoktu ve hatta bebeklerin kalp atışlarını bile dinlemeye çalışmadı. kedinin koktuğunu dolayısıyla yavruların kesinlikle öldüğünü söyledi ve çok emin konuştu. ameliyattan sonra kediyi kapatmadan beni de içeri çağırdığında eldivensiz çalıştığını da görüp iyice öfkelendim zaten. dolayısıyla bu veterinerin hatalı birşey yaptığını düşünme eğilimindeyim, gayet dikkatsiz davrandı çünkü.
istanbulda yaşıyorum ama avcılara epey uzağım, ameliyattan yeni çıkmış kedimi o kadar mesafede yormak da istemiyorum. kediyi götürmeden gidip danışsam işe yarar mı sizce?

afedersiniz ama gerizekalı veteriner ultrason çekmeden nasıl emin olmuş acaba yavruların öldüğünden? benim kedim de çok korkaktır ve veterinerden ve diğer yabancı tüm insanlardan çok korkar ve veterinerinimiz bunu bildiği halde, ultrason çekmeye zorunluyuz demişti bize. Çok üzülerek söylüyorum ki sizinki veteriner değil, para avcısıymış...

@marcelle- iki veterinerle daha konuştuktan sonra benim kedimi ameliyat eden veterinerin para avcısı olduğuna ben de karar verdim artık.

Geç gördüm, elbette siz de danışabilirsiniz ama kediyi de görmek isteyeceklerdir. Bir de oradaki hekim arkadaşlarımdan birine sordum:

"Efendim, gebe kedinin doğumun hangi aşamasında olduğunu bilmiyorum. çok yavru olduğunda anne kedi hepsini doğuramıyor ve kedicikler içeride ölüyorlar. çara geldiği halde ıkınmaların 6 saat sonra bile başlamamış olması tedirgin edici olabilir elbette. sezeryan sonrasında fakültede de rutin prosedür olarak uterusu da alıyorlar yanlış hatırlamıyorsam. ayrıca şeker hem stresten hem doğum döneminde hem de anestezinin etkisiyle yükselir bu normal bir durumdur. gerçi 406 ya kadar yükseldiğini hiç duymadım ama yine de kesin bir şey söyleyemem. şunu diyebilirim ki kedi glukoz seviyesi sadece stresin etkisiyle 280lere kadar çıkabilir(kan alma vs gibi durumlarda bile) bunun strese bağlı normal bir yükselme olduğunu söyler makaleler. tek başına şeker hastalığı olup olmadığını söyleyebilmek için kedinin şekerini takip etmek gerekir. düzenli olarak ölçülmesi ve kayıt tutulması aardından da bunlardaki dalgalanmaların değerlendirilmesi gerekir."

dedi.

ayrıca sizin veteriner sırf para avcısı değil şikayet de edilmesi gerekir bence.

Bir de İstanbul'da kliniğinin ve kendisinin adını söylerseniz başkaları için en azından önlem olur.

cevap için teşekkürler.
kliniğin adı fındıkzade veteriner kliniği. veterinerin adı hasan çalık.

world's biggest bookstore (Toronto)

kanyon d%r
devlet kurumu olarak, beyazıt'daki üniversite kütüphanesi.

eskişehir'de galiba insancıl. hem geniş bi kitap evi var, hem ayrıca büyük bir sahaf'ı.
(bkz: insancıl sahaf)

Ankara'da: Dost Kitabevi, Remzi Kitabevi, D&R...

İzmir'de Forum Bornova'daki D&R sanırım en büyüğü.

Kadıköy/Alkım

istanbul: alkım kadıköy, bi ihtimal beşiktaş.

kabalcıyı yazan olmamış hayret, kadıköyde alkım,beşiktaşta kabalcı daha büyüğü olmaz.

ben senin yerinde olsam odtüyü tercih ederim :) ama sen bilirsin tabii

ankara üniversitesi - psikoloji

Hacettepe mezunu (2006) olarak sana derim ki, hacettepe psikoloji okursan sadece bir bölüm okumazsın. aynı zamanda unutamayacağın farklılıkta bir deneyim de yaşarsın :) Çünkü hocalar açıktır, odalarına kafana göre girebilirsin, aynı zamanda sosyalleşmeyi ve içmeyi de severler. Çok sefer olmuştur hocalarla dışarıda takılmışızdır..Gerçi doğruya doğru, Hacettepe Psikoloji bir çok hocasını Okan'a gönderdi. Ama Recai ve Levent oradayken bölüme birşey olmaz, gerisi teferruat :D

ankara dil tarih dururken hacettepenin lafı edilmez, odtüye girebiliyorsan ankarayla odtüyü mukayese etmen gerekirse, odtüyü tercih etmeni öneririm.
ama ankara psikoloji istanbuldan da hacettependen de kat kat iyidir.

Ankara Üni.'de lisans okumuş (Psikoloji değil, DTCF'de başka bir bölüm) ve ODTÜ'de yüksek lisans (yine başka bir bölüm) yapan biri olarak, her iki üniversitenin de Psikoloji bölümünden tanıdıklarım var ve her iki üniversitenin de avantajlarını, dezavantajlarını, ortamını, sosyal olanaklarını çok iyi bilen biri olarak ben kesinlikle Ankara Üniversitesi'ni tavsiye etmem, eğer puanın Odtü'yü tutuyorsa hiç düşünme bile derim... Arada dağlar kadar fark var...

Haha yanlız olay benim bölümüm senin bölümünü döver'e dönüşecek, sakit arada kaynayacak :)

puanım kırıldığı odtü olmayacak büyük ihtimalle. kırılmasa odtü yazıcam ama.. gerçi yine yazıcam, gelirse ne mutlu, ama gelmeme durumunda alt tercihlerimi iyi belirlemem gerek. istanbul psikolojide okuyan bir arkadaşım ankara psikoloji yazmamı önerdi. ben de pek bilgi sahibi olmadığım için yardım almak istedim. bölümün türkçe olması bana ne kaybettirir, ne kazandırır?

ve tiyatro topluluğunun da iyi olması önemli bi etken benim için. tabi ki bölümün iyiliği önceliğim.

Bölümün türkçe olursa, literatür taramaları ve yüksek lisans veya çalışmak amacıyla yurt dışına açılmak için gereken ingilizce psikoloji bilgisi konusunda kaybetmezsin. ama 1-0 geride olursun. Fakat diyorsan ülkem bana yeter, az buçuk literatürümüz de ben olana kadar ilerler, o zaman türkçe de iyidir. Ayrıca şahsi görüşüm; bu ülkenin vatandaşları olarak , bölümümüzü bu ülkenin ana dilinde bilmeliyiz ki kürkçü dükkanımızda rahat hareket edebilelim..

Bundan başka da hiç bahsetmediğim "kolaylık" olayı. ingilizce bölümlerin hazırlıkları vardır ve hazırlıklar 1 yıl kaybettirir sana. türkçelerde öyle bir durum tabii yok.

Fransızca felsefe kitabı okuyabilecek misiniz? Brrrrr...

ben olsam bilgi derdim. ne işi var benim gibi bir fenerlinin galatasaray üniversitesinde :)

illa felsefe mi?

Eğer bir Fransız lisesinden mezun değilseniz bu saatten sonra Fransızca gibi zor bir dili halledebilmek epey çaba gerektirecektir. Ama onun dışında, hiç kıyas bile kabul etmez, tabii ki GSÜ...

kesinlikle galatasaray felsefe. bilgide okuyup napıcaksın. diplomasını kim tanır,ne kadar bilinir yurt dışında. galatasaraydan mezun olup da istediği işi bulamayan bir kişi bile tanımıyorum.
ama galatasarayda daha etkili bölüme girme ihtimaliniz var mı? mesela galatasaray sosyoloji, galatasaray iletişim bölümleri çok başarılı, bir düşünebilirsiniz.

note book
before sunset

the sunshine of the spotless mind

im juli

"city of angels"

peşin edit: bidaha izle nolcek yani.

(bkz: pride and prejudice)

wicker park

Mutlaka "Jeux d'enfants" (cesaretin var mı aşka?)

yukarıdakiler ne ya, krotki film o milosci
al başlangıç seviyesi bu beğenirsen level level gideriz ahaha

the notebook,
next, (Farklı, bilimkurgu ama aşk aslında)
donnie darko, (bilimkurgu fakat her şey aşkı için)
hancock, (bilimkurgu-aşk)

im juli +1 :)

solino da olabilir.

titanic be güzel kardeşim sorulur mu hiç.

before sunrise ve before sunset filmleri..sırasıyla izlemeli tabi..

genel olarak romantik filmlerden hoşlanmayan bir erkek olarak ''sweet november'' tek beğendiğim romantik filmdir.tavsiye ederim.

500 days of summer aradığınız film. izlemediyseniz tabi.

50 first dates
"ama o komedi" diyenin üstünü başını yırtarım...

futurama bunu seven bunu da sevdi diyerek öneride bulunmuş; nae meorisokui jiwoogae.
(bkz: #19388955)

son olarak; Jeux d'enfants+1...

August Rush

www.imdb.com

www.imdb.com

city of angels

cruel intentions

toi et moi

Evet evet "toi et moi" :)) Süper bi şarkıdır ;)

(bkz: hug)

onu zaten yapıcam. başka bişey çıkmaz mı ki.

çok güzel bir yazı yazabilirsin temiz bir kağıda. boşver hediyeyi filan. yaşadıklarınızı yaz bir kağıda. gözünün önünde ver okusun. okuduktan sonra zaten senden önce o sarılır.

Duygusal mektup yazılır! Mektuba annenin kokusundan sıkılır ve mektup
sana her sarıldığımda nasıl bir huzur hissettiğimi bu kokuyu duyunca biraz olsun anlayabilirsin belki en kıymetlim
kabilinden bir cümleyle bitirilir. Anne kulak memesi kıvamına gelene kadar erir! Garanti...

=)

Düzeltmece: Fotoğrafları da unutma!!

peki o zaman, deneyeyim yarın. sağolunuz. ehe.

mektupla birlikte annenizin sevdiği bir tatlıyı da yapabilirsiniz. :)

Kır çiçekleri de güzel bir hediye olabilir, üstüne bir de not yazarsın ;)

annenizin sevdiği eski şarkıları, nostalji olarak cd ye çekin, derleyin, yanına da güzel bir tatlı yapın...

dokuz eylül, yıldız henüz başvuruya başlamadı.

Ankara Üni.

istanbul üniversitesi de temmuz - ağustosta olur genelde.

30 km için araba mı istiyorsun? o fiyata araba bulabileceğini sanmıyorum ama çok güzel bisiklet alırsın, 30 km de öyle çok değil. bisiklet düşün bence.

o paraya sıfır motur alırsın. araba bulmak zor. bulsanda okul-ev arası ayda anca 10gün gidersin 20gün sanayide geçer.

ikinci el scooter bak o paraya, daha mantıklı. o paraya alacağın araba rahat vermez, yolda bırakır.

asya motor as 125t modeli bi scooter var, scooter olmasina ragmen cok guzel gorunuyor. sifiri 1800tl civarinda, ikinci elini cok daha uyguna bulabilirsin.

500-1750'ye de araba bulursan da alma.

elbetteki asya 125t

üzerine 100 lira masraf yap, canavar gibi olur.

1000 liraya anca hurda anadol veriyorlar. nerede yaşıyorsunuz? liseliyiz galiba diyeceğim piyasaya bir bakın. Bir arabayı elde tutmanın maliyeti yıllık 2 bin liradan başlıyor zaten. Benzini, bakımı, pulu, otoparkı, kaskosu, yıkatması vs derken.

motor al, o paraya araba değil de tabut alırsın.

Arkadaşım, o paraya alınan arabaya binilmez, insanın canı her şeyden değerli, sen kendi canını böyle bir arabaya asla emanet etme. Hadi diyelim bu tehlikeyi göze aldın, ama bi de bu araba sürekli bozulur, seni yolda bırakır. Bence hiç girme bu işlere, toplu taşıma araçlarını tercih et.

valla bak bisiklet al. insanlar artık bisiklet tercih etmeye başlıyor. spor olur hem zinde kalırsın. benzin neyin ödemezsin. al bi tane şehir bisikleti oh mis. 30 km yol mu hacı.

bisiklet neyine yetmiyor.

habeşistanda yaşıyor arkadaş galiba. dostum orda bir 4 tekerlikli araç alabilirsin belki ama türkiyede bu paraya ancak iki tekerlekli bisiklet alırsın (motoru yok)

diğer türlü ayağını yerden kesmek istesen yani bir escorta gitsen o para bile ancak tek gecelik ayaklarını yerden keser:)

o tarz para ile alacağın araba 80 km X 250kr= yaklaşık 20 tl 20 gün gitsen okula eder 400 tl kafadan aylık 150 de arabaya masraf koy 550 etti sana hayrına bile araba bulmuş olsan sadece gideri 550 tl 30 km uzakta 200 250 arası ev yada oda tutup sana kalan zaman paha bçilemez

gelelim bisiklete 30 km olsa bile kafadan 1.5 saat 1.5 da dönüşü 3 saat e buda mekanik bi sorun çıkartır elbet hadi çıkarmadı yağmuru soğuğu karı kışı bence sen bu wsevdadan vazgeç :) okuma

O aralıkta fiat bis bulabilirsiniz. Vergisi az, çok az yakıyo. Ama temiz, bakımlı bulmak zor.Temiz olmayınca da ufak ufak baya masraf çıkarıyor.

herkes dalga geçmiş ama ben mantıkla yaklaşayım. 2000 TL bütçeniz olsa belki bakımsız wos bulabilirsin. fakat benim tavsiyem bir sene idare edecek bir araba için 6-7 bin TL gözden çıkartmanız gerekir. fakat yine de dünya sürprizlerle dolu: www.sahibinden.com?

yine lada samara da bakabilirsin.

sevgili andorei bu fiyata düşündüğün araç

1) fi tarihi, külüstür modeli olur

2) bu arabanın günlük 80km'ye minimum masrafı 20TL tüplü ise (motorları eski olduğu için 13-15TL'ye mal olur. kaba bir hesapla haftalık 100 aylık 400tl ödersin

3) sanayi 2. evin olur. minimum kaportaya 10-20 (ufak rötuşlar ve çıkma bulduğun parçaların takılması, maximum 700 800tl de motoru eline alırsan ödersin. ayrıca bu fiyata alacağın araçların %90'ı muayenesiz olacaktır.

4) yola çıktığın süreler mutlu, yolda kaldığın süreler derbeder olursun.

üstte arkadaşlar belirtmiş scooter tarzı bir motosiklet işini ilkbahar, yaz ve sonbahar aylarında çok rahat görecektir.

bu fiyata alabileceğin arabalar ne yazık ki 1 e alınıp 3 masraf ister.

belki en uygunu bulabilirsen samara ya da serçe olacaktır. taksi çıkması şahin falan da bulabilirsin ama tavsiye etmem...

www.sahibinden.com
www.sahibinden.com

artı olarak mayıs başında izmir'e gittiğimde elektrikli bisiklet kiralamıştım. scooter gibi görünüyorlar ama prize takıp şarj ediyorsun. full şarj ile 50km yol alabiliyor ve hesaplı. full şarjı 2tl mi neydi. fiyatları da 1.000 civarında. ama internette araştırırsan millet bisikletlerine de elektrik motoru takabiliyor. çok daha ucuza mal edebilirsin.

Motosiklet al diyenleri onaylamamışsınız ama en mantıklı lafı onlar etmiş. Deli gibi motor bilginiz yoksa o fiyata araba almayın, mutlaka bir yerinde sorun çıkacaktır eskilikten. Neredeyse her hafta bir parça değişimi parasını da düşünmeniz lazım. O fiyata "kız gibi" araba bulmanız imkansız.

şu elektrikli motor mu bisiklet mi artık neyse ondan al, ne vergi ne ehliyet derdi var,

o paraya adam gibi bi scooter bile alınmaz. vazgeç bu sevdadan.

kavanoz içine hava giricek gibi mi?

e geçen yaz kullanıyordum. yani açıp kaparken girmiştir haliyle. sonrasını da bilemem. plastik kapaklı cam kahve kavanozu gibi bir şey.

bişey olmaz o zaman iç.

bence içme ya, kaç kuruşluk şey sanki, yenisini alırsın, canın daha önemli...

içi topak topak olmadıysa, iç

yasakani hala hayattaysan ses ver...

orda mısın?
o son nesquik'i içmeyecektin.

yasakani ölmedin dimi benim yüzümden?

öldüm valla.

3 tekerlekli arkadan idare edilenlerden alın. korunaklı da olsun düşmeyecek şekilde vs. çok rahat edersiniz. 3 yaşına kadar da sıkılmıyor ondan iyi oluyor biraz büyüynce de arkadan şeysini kullanmadan kendi sağ sol gidiyor. sonra akülüye falan geçiyorsunuz.
iki tekerlekli şimdilik almayın gereksiz zorlar. bir de daha pedal çeviremez o.

1,5 yaşındaki çocuğa 2 tekerlekli bisiklet olur mu hiç? Çocuk yürümeyi öğreneli kaç ay olmuştur daha, siz 2 tekerlekli bisiklet alalım diyorsunuz. Anladım, heveslisiniz, ama yakında 2 tekerlekli bisiklete bineceği günler de gelecek merak etmeyin. En güzeli, alın 3 tekerlekli bir bisiklet, düşmeden etmeden mis gibi binsin...

sizin dediğinizi alın.bir süre siz tutarsınız kenarından.bisikletten düşen bırakmaz daha çok binmek ister.şimdi diğerini alsanız seneye gerek kalmayabilir.

not:aslında tamamen çocuğun boyutlarına bağlı.şu anda yaşıtlarından büyükse ve hızlı büyüyorsa sizinki olsun.

almanya'da çocuklar için pedalsız, 2 tekerlekli bisikletler var cok hosuma gidiyor benim. ayaklarıyla bisiklet üstünde denge kurmayı öğreniyorlar, destek tekerleriyle o tekerleği çıkarana kadar öğrenemez sürmeyi. sanırım türkiye'de de varmış, bulursanız onlardan alın, almanlar bisiklet konusunda baya deneyimli kesin daha güvenli ve daha iyi bi yoldur bu :) e bi de kask alın lütfen :)

çorba servis kasesi
urun.gittigidiyor.com

turen

çorba kasesi

beyin böyle zamanlarda zaten kendini kapatmaya meyilli oluyor. Maket yapmak vb. gibi bi masaya oturup saatlerce meşgul olunacak bir uğraş varsa çok işe yarıyor.

basketbol oynuyorum. bütün hırsımı potadan çıkarıyorum.

yaz.. edebiyatla azıcık aran iyiyse yeter.. al eline kağıt kalem içinden geleni yaz, kağıda dök, yazarak isyan et hayata.. ne biliyim kıl olduğun insanlara falan küfredebilirsin. rahatlarsın emin ol. sonra ölümü düşün. onla ilgili yaz. felsefe yap kendi kendine. hayatı sorgula. neden mutsuz olduğunu iyice irdele. ve unutma her şeyden vazgeçmedikçe asla özgür olamazsın..!

geçmiş olsun...

film izle
kitap oku
hava serinse camı açıp boş boş otur
dışarı çık amaçsızca dolaş

ben çok üzgün olduğumda hiçbir şeyle uğraşmak istemiyorum. neticede kitap okumak bile düşündürücü. tv izlerken, oyun oynarken dahi o konuyu düşünüyorum. bu kadar düşünürken uyuyamayacağımdan da beni garantili uyutacak bi ilaç alıyorum.

Kafanı dağıtacak, derdini unutturacak bi şey yapabilirsin. Mesela oynamayı sevdiğin bir bilgisayar oyunu varsa ona takıl. Ya da alışverişe çık...

sürekli olarak su içiyorum.nedenini ben de bilmiyorum ama sinirlenince sıvı tüketesim geliyor.

Taze yaşadığım bir durum: Öyle üzgündüm ki, sürekli içim kalkık gibiydi, nasıl desem midem filan yer değiştirmiş her şey kalbimin üstüne binmiş gibi. Fiziksel olarak.
Uyku zaten yok. Kitap okumak, film izlemek gibi eylemler neredeyse imkansız. Televizyon, uyuşturucu dandik diziler, evlilik programları vs. de olmadı.
Sonunda yazdım, ama kusar gibi böyle. Elimden hangi kelime çıkarsa, hakaretler küfürler, kimseye ayrımcılık yapmadan. Epey iyi geldiğini söyleyebilirim.
Velhasıl, olebole+1

Ney dinliyorum ben ağır gelebilir düşündürüyor fakat gecenin karanlığında beyaz tavana bakarken rahatlatıyor.
Mercan Dede - Selahattin Eyüb önerilir.

böyle durumlarda bir kenarda liman olarak bıraktığım komedi dizileri falan oluyor..sırf bu yüzden seinfeld, southpark gibi dizileri bitirmiyorum.

evden cık yuruyebıldıgın yere kdr yuru yada bi denız kenarında saatlerce otur klıp gibi oldu ama ıyi gelito

bir savunma sporuna başlayıp kontrollü şekilde dayak yemek, psikolojik acıyı unutturup iyi gelebilir.

bugun asansor duvarina sertce bir kafa attim, indigimde guvenlik gorevlileri tuhaf tuhaf bakiyordu. onlerindeki monitorde asansor kamerasinin goruntusu varmis.

alkol. net yani.

bunalım şarkılardan, filmlerden ve dizilerden uzak dur. komedi filmleri de romantik komedi olmasın. gır gır şamata olsun sadece. big bang theory iyi gider.

4chan... animated.gif...

Cevap veren herkese teşekkür ederim. Yaklaşık olarak dört saat dolaştım. Yağmurda yürüdüm, ıslandım. Duyurumu açtığım ve cevapları okuduğum yarım saati saymazsak, avarelik ettim. Sonrasında ise, sevgi dolu, dost ve sıcak bir sesin sahibi ile yapılan sohbet de iyi geldi. Hala üzgünüm. Biraz rahatladım sadece. Önerilerin hemen hemen hepsi, çok yerinde. Umarım üzüntüm biraz daha hafifler. Sağolun çok.

değil

olur bence; yaslaninca ben de istiyorum bunlardan.

en iyi ihtimalle 18 ile 42 olur ki bunların kafaları apayrıdır. Ha vurmaca üstündeyse her türlüsü de olur ya neyse..

no no no no

0-24 olmaz 24-48 belki 48-72 mümkün

benjamin button değilse mümkün değil...

evlat edinecekseniz uygundur.

davul dengi dengine.

olmaz.

saçma.

filmlerde olur o anca

elden ayaktan düşecek, gün gelecek yataktan kalkamayacak, sen ise ömrünün en olgun belki de en verimli zamanlarını yaşıyor olacaksın.

belki de "ölse de kurtulsam" diyeceksin.

bunlar şimdi farazi konuşmalar gelebilir ama gün gelir ben çok büyük bir bok yedim dersin. namık kemal'in dediği gibi de son pişmanlık fayda vermez.

hayat sizin, kimseden onay ya da red almaniza gerek yok; hissediyorsaniz yasayin, ask disinda baska seyler oldugunun kanisindaysaniz uzak durun.

@beni boyle sev seveceksen

belki duyuru sahibi +24 olanıdır? hı?

23 olanım

@voodoo 007: +24 olanın burada ne işi var? onların yetiştiği ortam, çevre veyahut zaman gelip burada bu duyuruyu açmasını hemen hemen imkansız kılıyor. +24 olan en fazla rakı sofrasındaki arkadaşlarınla tartışır...

evet tahminimde de yanılmamışım. görüşüm aynı. doğanın bir kanunu var. göz göre göre devam etmek senin elinde ama eksileri artılarından daha fazla.

biraz gerçekleri görmek gerek.

ama madem 23 olan sensin, 47 olan o; kullanılmadığına emin ol.

burası türkiye.

kullanılma kısmını geçelim. neler neler bulabilecek bir adam.
sorun zaten konuşulamayacak olması.

kardesim olmaz o iş, olabilmesi icin filmlerdeki gibi olması lazım. ama bak BÖYÜK BÖYÜK yazıyorum, buradaki cevaplarla dolma, ama sunu da unutma yasın 23, neyi nasıl tartacaksın, zor iş.
kolay gelsin.
not: dayanamadım lan, yas farkı 2-3 olsaydı diyecem dene, en azından kafa dengin olurdu, ama kız da olsan erkek de, düsünceler cok farklı frekanslarda yüzecek. bu hep boyle olacak.

her 23 ve her 47 aynı diyildir, bir yandan da 23'lerin çoğu gibi, 47'lerin de bir çoğu birbirine benzer. 23'lerden istisnaiyseniz ve o da 47'ler içinde müstesna ise mümkün diyeceğim.

sanırım anlatabildim.

olur.

1-adam evli değil inşallah
2- zorlukları var ama 24 değil de 4 yaş fark birisiyle olsanız da zaten 20li yaşlarında birçok kişi çok uzun süreli ilişkiler yaşamıyor. yani adamla evlenmeyecekseniz gittiği yere kadan olgun erkeğin (erkek olan sizseniz o apayrı bi boyut zaten) tadını çıkarın.
3- burda sorduğunuza göre bazı sıkıntıları olduğunu gördünüz ama 24 yaş farkının götürüleri olduğu gibi getirileri de olur, kendiniz tartın.

Bence sorun 'olur' ya da 'olmaz' cevabı değil. Burada verilecek cevapların hiçbirinin de kararını değiştireceğini sanmıyorum. 'Mümkün mü?' diye soruyorsan eğer, bir şeylerin seni durdurduğundan, mümkün olmadığını içten içe senin de biliyor olmandan aslında.

değil

farkı boşver, bi dürt bakalım belki mümkün olur. olmazsa canın sağolsun.

seviyosan yuvarla gitsin hocam, bak sen 23 müşün o da 47, imkansız diil bence

kendi yaşımı düşündüm, benden 24 yaş büyük olanlara nine diyorum :\ oeh olmaz bence de.

isterse 60 yaş fark olsun.
isterse karşındaki mezara girmiş olsun.
mümkündür.
gönül, ırk, yaş, cins, din ayırt etmez.

yatakta boy kilo yaş eşitlenir... tabi bu eşitlemeyi para tek başına yapar...

olur canımmm neden olmasın. negzel lan. ben de 47 olunca alıcam bi tane 23 lük kısrak. binicem tepesine. vurucam kırbaçı, vurucam kırbaçı.

Bu hayatta her şey mümkün. Neden olmasın. Kime ne.

yaygın yaklaşımı ve diğerlerini gördünüz. hem genel olarak yaygın yaklaşıma mesafenizi, hem de her iki tarafın gerekçelerini görmüş oldunuz; en azından soruyu sorduğunu bu mecrada.

sanırım bu iki kritere göre değerlendirerek az çok bir fikir edinmişsinizdir.

Bence olmaz arkadaşım, gerçekten olmaz... Sen başka sularda yelken açmaya bak...

4 aydır benden 20 yaş büyük biriyle beraberim. üstüne üstlük o amerikalı 15 senedir burda doğru dürüst türkçe konuşamıyor. boyu 180 ben 177 kilosuda epey var.o etiler ulusta oturan statüsü yüksek birisi benim ne olduğum malum. ama harika gidiyor hic sorun yok herhangi bir konuda.

özetle: olmaz diye birşey yoktur kim çıkarıyor bu dedikoduları.

Para karşılığı vücudunu kullandırmıyorsan, para veya gelecek garantisini, hayatını birlikte yaşlanabileceğin biri ile paylaşmaya tercih etmiyorsan malesef mümkün değil.

Uzun süreli düşünülecek birşey değil ama duygular çok yoğunsa bir süre yaşanır neler yaşanmıyo ki şu hayatta. Belki 6 ay belki bir yıl olur daha fazlası olmaz kanımca. Biteceğini bilerek yaşanmalı ne yaşanılacaksa.

bence olmaz. o 60 olmuşken sen 36 olcaksın. yazık.

gayet de mümkün.

herşey mümkündür, ama mümkün olan herşey olur diyemeyiz.

keşke yaşını gösteren biri olsaydı...

şimdi göstermese de yaşını göstereceği zamanda gelecek değil mi ve sen hala çok genç yaşta sayılıcaksın... karar senin kararındır kimse karışamaz ama buraya danıştığına göre seninde aklın karışık ve tereddütlerin var... Zaten durum buysa inan tereddütlerle bir ilişkiyi devam ettirmek bitirmekten daha acı verici olabiliyor bazen...

yaş farkı olmasaydı bitmeyeceğinin garantisi mi vardı?

hayır ama bu fikirlerle başlayamayacağının garantisi oldu.

yavrum oyle deme, ben de yazdım buraya tekrar yazıyorum. baskalarının fikiriyle gerdege girilir mi, hissettigini yap. en kötü ayrılırsın olur biter.

geçen hafta sezon finali yaptı. o yüzden bu hafta yoktu.

Evet sezon finali yapmış, annem izliyordu o diziyi, ona sordum :)

Peki özel bir okulda çalışamıyor musunuz? Hem de kendi istediğiniz şehirde mis gibi çalışırsınız... Ona da mı formasyon lazım? Sizi isterseniz önce formasyonu halledin...

ona da formasyon yarıyacak gibi bir durum var. aslında su anda calıslıabiliyo ama o da tam ogretmen olarka degil de ek ders gibi sanırım. onu gectim standartların uzerindeki dersaneler bile su an sanırım formasyon arıyo sanıım gecen baktım da biraz. formasyon icin farklı bir sıkıntı var dedim. yok un aldıgı sacma bir karar var, onun degismesi icin danıstayda bir dava var su an. ben kotumser olarak o istedigim gibi gitmezse ne olur diye sıkıntıdayım su an. verilen hakların geri alınması ile ilgili bir durum var onun icin tekrar eskiiye donulmesi icin bir dava var su an.

aldığın malzemelerle sote tarzı birşey yapabilirsin. malzemeleri pişme hızlarına göre sırasıyla koyman lazım. önce tavuklar, biraz pişince mantarlar ve havuçlar, sonra da k. biberleri pişir. biberler de yumuşamaya başlayınca tuzu, bir tatlı kaşığı köriyi,soya filizlerini ve tercihine göre 2-3 yemek kaşığı soya sosunu ekleyip en fazla 5 dk. daha biraz karıştırarak pişir(soya filizleri çok ölmesin). that's all.

soya sosunun kalorisi üzerinde yazıyodur, 2-3 posiyonun tamamını da sen yemeyeceksen çok da bir etkisi olmayacaktır tahminimce.

asıl çin usulü tavuk için tatlı-ekşi sos en ideali bence ama onu da herkeş sevmiyebiliyor.

afiyetle.

Bence hiç yeme onları, valla kalorisi çok mu bilmem ama GDO'lu olduğu kesin...

sorularınızın yanıtı değil ama yine de uyarmak istedim, soya östrojen hormonunu tetikler. yani erkekseniz çok kullanmanız halinde göğüsleriniz çıkabilir :)

usa da bir adam kadınlara ilgisini kaybettıgını ve uzun bi suredir ereksiyon olmadıgı sikayetiyle doktora gidiyor, sebep soya. boyle de bir zebze kendisi. erkeksen uzak durmak gerek.

konserveyse soya filizi yumusamis olabilir. kendisi cabuk pisen bir nesnedir ve cok pisince porsur, yemekte gorunmez olur. o nedenle yemegin altini kapatmaya yakin, son 5,10 dakika ekleyin.
soya sosunun bir kismini tavuklar piserken, birazini da altini kapatmaya yakin koyuyorum. miktari damak tadina kalmis ama tuzludur ona dikkat et. her markanin tuz orani degisiyor ama bol soyali seviyorsan kimi markalarda sadece tuz tadi geliyor.

İnsanlar için kullanılan ilaçlar kediler için zararlı olabilmekte, hele ki söz konusu olan bir yavru kediyse, vücudu oldukça hassastır. Mutlaka bir veterinere danışın. Sadece hayvan sağlığı için üretilmiş olan ilaçlar var, onlardan birini önerecektir veteriner.

dış parazit damlası var, 20-30tl fiyatlı. her veterinerden alabilirsin.

aynı sorunu şu sıra ben de yaşıyorum.
veterinerler 1 aylık olmadan yavrulara ilaç verilemeyeceğini,
hatta anneye yapılması halinde bile yavruların ölebileceğini söyledi.
ben riske atmadım açıkçası. bitlerle yaşamak ölmelerinden iyidir derim.
zaten insana geçmiyor.

www.sahibinden.com

ankara da deve kuşu çiftliği varsa ordan da bulabilirsiniz. bu amaçla bursa ulu camii de de kullanıldıgını biliyorum işe yarıyo gibi gozukyo :)

@rurouni

Çok teşekkür ederim. Linkini verdiğiniz yumurta iyiymiş aslında ama internetten almak nasıl olur ki bilemedim şimdi, kargoda kırılırsa filan...

olmaz öyle şey.

nası yapldıını bilmiyorum ama mesela bi arkadaşıma durmadan 1970 tarihli spam gelmekte. yani olur öyle şey.

bilgisayarinin tarihini degistirip baska birine bi deneme mail'i at. o gonderecegin kisinin mevzuu hot male ise deneme de hot male uzerinde olsun.

oluyosa, oluyodur.

bilgisayara mail sunucu kurup onun tarihini gecmıs alıp yaparsın.

@compadrito : bilgisayarın tarihini değiştirerek olmuyor ne yazık ki...

@bryan fury : mail sunucudan kasıt outlook express gibi bi şey mi? Peki karşıdaki kişi böyle bi şey yaptığımı anlayabilir mi?

utlook express vs proramlar client dir. mail server kurman lazım.

Sokağa bırakırsan yaşama şansı yok gibi bişey.

Bodrumda falan bakmaya çalışsan, bu arada da fotoğraflı ilan versen, bir hafta içinde bir sahip bulunabilir. Barınaklara ya da bi veterinere de götürebilirsin.

Ailen de az gaddar değilmiş bu arada

edit: Hiçbir çözüm yolu bulamaz da sokağa bırakmak zorunda kalırsan, balık pazarı varsa yakınlarına bi yere falan bırakabilirsin, yemek bulması daha kolay olur.

ne yazık ki yavru çok küçük. katı yiyecek boya gelmesini bırak 1 yaş altındaki kedilerin anneleri (ya da bakıcı dişi kedi) olmadan hayatta kalmalrı çok zor. nelerden korkmaları gerektiğini bile bilmiyorlar çünkü. sizinkinin tek çözümü bir veterinerden bunun için yardım istemek. umarım kedicik bir ev bulur.

Sokakta yaşaması mümkün değil ne yazık ki, mutlaka bir yuva bulmalısınız ona. Tanıdıklara filan sorun veya bir yerlere ilan verin...

@joelskellington

daha önce de başıma buna benzer bir iş gelmişti, yavrulara yuva bulamamıştık.. Ancak o hayvanlar 2.5 aylıktı ve katı yiyecek yiyebiliyorlardı.. birde anneleri yanlarında olduğu için yaşama şansları daha fazlaydı.. bu yüzden uzağa bi yere bırakmıştık.. hülasa bir yığın ilan içersinde şansımın çok fazla olduğunu sanmıyorum..

Şansının olmadığını düşünme. Biz de böyle bi yavru kedi bulmuştuk geçenlerde, kız arkadaşım burda bi ilan verdi, moderatörler sağolsun sabitlediler, iki gün içinde bi sahip bulundu.

İşte geçen verdiğim ilan sabitlenmemişti ama bu sefer durum gerçekten çok ciddi.. Dediğim gibi geçen bıraktığım yavruların annesi vardı ama bu zavallıcığın yok.. Kiminle irtibata geçmiştiniz ilanı sabitlemesi için bu arada ?

İstanbul'daysan ben alabilirim. 2 ya da 3 ay kadar ilgilenip sokağa bırakırım ya da ayarlayabilirsem birine veririm. Daha önce çok kedi baktım. Tecrübeliyim. Sanırım bu onun yaşama şansını %80'lere çıkarır:D

@sudoku

istanbul'un neresindesin ? Benim için çok iyi olur... Bazen çöp tenekesinin kenarında 3-4 aylık zavallı kedicikleri çok görüyorum.. Ama cin gibiler, kendilerine öyle ya da böyle bakabiliyorlar.. Hani yüzde 80 yaşama ile kastettiğimde en azından o aşamaya gelmesi..

avcılardayım. karşıdaysan taksime ya da kadıköyde buluşabiliriz

@sudoku

özel mesaj attım.. ben çatalcadayım...

Kusura bakmayın ama böyle şeylere çok kızıyorum. İnsanlar acaba neden hemen kedilerinden vazgeçiyorlar? Bir hayvanı beslemeye başlamadan önce, ilerisini de düşünmek lazım. Sonuçta bu hayvanlar ortalama 15 yıl yaşıyorlar. Acaba biz 15 yıl boyunca onun her türlü sorumluluğunu alabilecek ve bu süre içerisinde ne olursa olsun ona bakabilecek miyiz diye sormamız lazım kendimize. Bu hayvanlara yeni yuva bulduğunuzda, yani onu alıştırdığınız ortamdan, sevdiği insanlardan ayırdığınızda neler olabildiğini biliyor musunuz? Kimisi yeni evinde açlık grevi yapıyor, günlerce ağlıyor hiçbir şey yemiyor, hastalanıyor ve ölüyor. Kimisi yeni yuvasından kaçıp sokaklara düşüyor ve ne yazık ki çeşitli kazalara kurban gidiyor.

Kendimi onun yerine koyuyorum da, 4 yıldır yaşadığım ortamdan, hiç anlam veremeyeceğim bir nedenden dolayı uzaklaştırılıyorum. Birden bire hiç bilmediğim bir eve götürülüyorum, tanımadığım yüzler, kokular, eşyalar... Evim olarak benimsediğim yer ve çok sevdiğim insanlar yok artık. Kesinlikle ben de ölmek isterdim bu durumda.

Bir hayvanı kendinize ve evinize alıştırıp daha sonra onu bırakmak, ona yapabileceğiniz en kötü şeydir. Ve ben olsam, bebeğim oldu diye asla kedimden vazgeçmezdim. Gerçek bir hayvan sever de eminim kedisini düşünüp planlarını ona göre yapar ve mutlaka bir çözüm yolu bulurdu... Zavallı şanssız Jessica umarım bundan sonra gerçek bir hayvanseverle karşılaşır ve ölene kadar da evinden hiç ayrılmaz...

15 aylık yeğenim 4 kedili bir evde doğdu ve orada yaşıyor. üstelik kedilerden ikisi de cadı şeyler. kediler ondan kaçmayı, o da kedilerden uzak durmayı öğrendi.
üstelik sizinki halis, muhlis bir kediymiş. sadece yeğenim değil, kedi besleyen arkadaşlarımın çocukları oldu ama kimse kedisini atmadı, vermedi.
çevreden çok baskı oluyor, ama kedinin aşıları tamsa, kedi ya da çocuk arasında bir tercihte bulunmak zorundalar diye bir şey yok. neden olamıyor, o kısmını anlayamadım pek.
umarım çevrenizde yeni bebeği olmuş, kedi besleyen kişiler vardır. arkadaşınızla onları görüştürerek ikna edebilirsiniz belki.
iyi akşamlar

arkadaşlar dediğiniz tüm sözlere katılıyorum, benimde kedim var hem de 6 yıldır benimle ve asla çocuğum da olsa onu bırakmam.. ayrıca herhangi kötü bir durum yaşamamak için çocuk bile yapmamayı düşünüyorum...
neden derseniz, çocuk doğduktan sonra allerji veya ciğerlerinde gelişmeme durumu olabilme ihtimali olacağını söyleyen çocuk ve kadın doğum uzmanları fazlasıyla var.. ama veteriner hekimlerde daha önceden annenin evde hayvan beslemesine rağmen bağışıklığının olduğunu ve çocuğa birşey olmayacaklarını söylüyorlar.
ve çocuğun ciğerlerinin gelişmeme durumu var.. ve kedinin tüyleri de bu durumu tetikliyormuş..

arkadaşımda bu durumdan korktuğu için arada kaldı ve kediyi uzaklaştırmak istedi.. ben şiddetle karşıyım bu duruma .. ama bir hayvan sever olarak o kediciği de düşünmem gerekiyor, onu sokağa atamam ki arkadaşımda attırmaz... bu durumdan kaynaklı bu duyuruyu yapmak zorunda kaldım.. yoksa kim hayvanından kedisinden köpeğinden kuşundan ayrılmak ister ki... onlarda can ayrıca onlarda bizim çocuklarımız :))

araba vaat edin. babam öyle kandırmıştı beni :p

ya sonuçlarını anlatın, getirilerini belki araba değil de başka ödüllerden bahsederseniz bu belki ona bir teşvik olacaktır. onun dışında gelmiyor aklıma.

teşvikle kandırılamayan bir insan olarak, kazanmazsa cekecegi zorlukları anlatmaya calışın varsa ki vardır herhalde cevrenizde örnek gösterin.

tabi araba büyük bir şey tabi de böyle cok istediği bir şey varsa onu vaat etmek işe yarayabilir(çoğu bünyede böyledir) bana ferrari vaad etseler yine çalışmazdım, ama işte hayat zor bunun farkına vardırın.

iyi bi üniversiteye girerse yurt dışına gitme imkanı olacağı ve istediği kadar gezip tozabileceğini

sıradan bi üniversiteye girerse farklı şehirlerde gezip tozabileceğini

hiç biyere giremezse bunların hiçbirini yapamayacağını

söyleyebilirsiniz.

(bkz: yeni baslayanlar icin depresyon/@compadrito)

burada yazanlar kardesinizde var mi bi bakin. varsa caresi orada yaziyo zaten.

ergenlik cagini Ingilizce'deki "teenager" donemi ile karsilayacak olursak, kardesinizin ergenlik cagindan cikmis olmasi gerekiyor.

bazen insanlar laftan anlamadiklarinda, bi sure kendi hallerine birakip, burnunun biraz surtulmesi icin sans vermek lazim oluyo.

hani cocuk elini muma uzatiyor, sen "elleme yanarsin" diyosun, ama o bu uyariya ragmen, elini yaklastirmaya devam ediyor ve sen mudahale etmiyosun, cunku o aci ona daha iyi ogretiyor ellememesi gerektigini.

sinavda iyi bir puan almadigi takdirde, hayatinin bir garantisi var mi kardesinizin?

cok guvendigi bi sey mi var yani? lise mezunu olarak kalsa bile, elaleme muhtac olmadan yasayabilecegi bi mal varliginiz mi var?

boyle bi durum varsa, kasmiyor da olabilir.

ya da gercekten duvara toslamak istiyodur. ondan sonra akli basina gelecektir mesela?

hayır, lise mezunu olarak kalırsa yapabileceği hiç bir şey,bir mal varlığı vs. yok.

...ve 20 yaşında ama össye ilk defa giriyor. iş biraz zor yani.

Bence konuşmakta fayda etmez.İçinden gelmeli.Siz dil dökersiniz,calışıyormuş gibi görünür ama aslında görevlerini yerine getirmez.Jandarma,jandarıcam durumları.Öss sonucları geldiğinde sevdiği arkadaşları yerleşirse şayet bi yerlere o zaman anlar bazı şeyleri.

yakınınızdaki üniversiteler birine götürün. tercihen istanbul için boğaziçi güney kampüs veya itü taşkışla olabilir. mümkünse ders saatleri dahilinde götürün. götüreceğiniz okulda arkadaşıınız varsa çok daha verimli olur. gezdirin. arkadaş ortamlarını, klüpleri, etkinlikleri görsün. elbet bir hobisinden yada ilgisinden bir nokta yakalayacaktır kendine. sosyalleşmeyi seven dışa dönük bir insansa bu büyük ölçüde işi nihayete erdirecektir. denenmiş ve onaylanmıştır. :) yoksa çalış bak şöyle ol böyle ol. şöyle olma böyle olma. lafları kesmiyor. söz uçuyor gidiyor.

her ne kadar özen göstermiyor olsa da mutlaka kafasından geçen bir bölüm vardır. en azından küçüklükten beri hayalini kurduğu bir meslek. onun aklına bir şekilde bunları getir, gerekirse bi yerlere götür görmesini sağla, eğer o işi elde ederse mutlu olabileceğini gözleriyle görsün. kendi kendini motive etmesini sağla.

20 yaşında biri ergen değildir bir kere, henüz karakteri yeterince oturmamış olabilir ama adamdır. bence yapılması gereken onu üniversite okumadan da hayatta başarılı olabileceği yerlere yönlendirmek olmalı. bazı insanlar çok çalışmadan da başarılı olabiliyorlar sınavlarda bir de.

ille de sınava çalışma konusunda motive etmek istiyorsanız hayata dair hedeflerini bir kağıda yazıdırn, kocaman bir poster de olur bu, her an görebileceği bir yere asın. gaza getirir bu. buna benzer yöntemlerle etkilediğim insan sayısı epey vardır, ama sürekliliğini sağlamalısınız, benim o konuda tecrübem yok.

20 yasinda oss'ye giriyor olmak icin bir gecikme soz konusu olmali.

o gecikmenin sebebiyle, kardesinin ders calismamasi arasinda dogrudan bi baglanti var mi?

durum şöyle ki o meslek lisesinde okuyordu(bilgisayar) ve ilk sınıfta tüm sınıf(evet hepsi) sınıfta kaldı ve aynı yıl liseler 4 yıla çıkartıldı, 2 sene geriye gitmiş oldu tekrar 1. sınıfı okuyunca.

tamamen ergenlik deliliğine sahip değil evet; ama artık ergenlik çağı bitmiş de kesinlikle diyemeyiz. eşek herifin kafası çok iyi çalışıyor, karakteri de iyi...yani çalışmama sebebi ergenlik çağındaki herkesle aynı.

ya bu sene mi girecek seneye mi anlamadım ? :/

meslek lisesinde okuduysa 2 yillik bir yere yerlesebilir yine de. kendimi ornek vereyim cunku muhtemelen benim kafada. ben hayatim boyunca ders calismaktan nefret ettim, lisede her yil butunlemeye kaldim (kafa basmamasindan degil). arkadaslarim iyi yerlere gecti hic tinlamadim bile. ha noldu, iki sene sonra (bu sene) gittim ydsde 98% yaptim istanbul ici yerlestim bu sene oyle lay lay lom gittim oyle not ortalamam 3.68. dedigim gibi ingilizce ya da 2 yillik bilgisayarla ilgili bolumlere rahatlikla gecebilir. benim gibi derslerden nefret ediyorsa illa mat-2 puanli bir yere yerlesmesi gerekmiyor ki muhtemelen ikna edemezsiniz de.

Bulunduğunuz şehirdeki en iyi kampüsü olan üniversitelere birlikte gidin, gezdirin onu, görsün kampüs hayatını... Üniversitenin sosyal olanaklarını anlatın ona...

elimizde 4 onemli bilgi var simdi. sorunuzun orijinalinde bu bilgiler olmadigi icin fikir yurutemiyordum.

ailenin mal varligi yok. kardesiniz ac kalmamak icin kendi gotune guvenmek zorunda.
duz lise mezunu degil. meslek lisesi bilgisayar bolumu mezunu.
kafasi cok iyi calisiyo herifin.
karakteri iyi

gelelim spekulasyonlara:

kafasi cok iyi calisan adamin kafasi dogru yonde calisacak diye bir kaide yok.
(bkz: yalcin dogan/3)
(bkz: yalcin dogan/6)

karakteri iyi demis oldugunuz icin, boyle bir gelismeye ihtimal vermiyorum.

Turkiye sartlarinda kafasi cok iyi calisan bir genc 20 yasinda ve hayatinin daha basinda olsa bile, soyle bi etrafina baktiginda bazi seyleri goruyor, algiliyor ve bazi hukumlere variyor olabilir.

Mesela ben gecenlerde bi haber gordum, 4 endustri muhendisi istihdam etmek icin ilan vermisler, 326 kisi muracaat etmis. Ustelik maas kac liraymis biliyo musunuz? 600 lira.

Efendime soyleyeyim, gecenlerde burada bi duyuru vardi. Cocuk endustri muhendisi ve MBA yapmis. Aylardir is bulamadigindan bahsediyor.

Simdi sizin o kafasi calisan kardesiniz bu ve benzeri seyleri gordugunde ne dusunuyodur acaba? "Siktir lan, universite icin kasmak salakca, ne kasacaam" diyo mudur mesela? En azindan bunun verdigi bi demotivasyon var midir? Etrafindan ve arkadaslarindan ne duyup nasil etkilendigini asla bilemeyebilirsiniz. Ayni evde yasiyor olsalar dahi, insanlarin kafasi kapali birer kutu oldugu icin bilmek cok zor. Insanlar bu tur konularda da gayet ketum olabiliyolar.

Ayrica ayni kafasi calisan cocuk, "Lan ben bilgisayari gozum kapali bilirim, takarim, sokerim, iki de pantalon dikerim, cok darlanirsam, ekmegimi tastan cikaririm, zaten sektorde ara eleman acigi var" diyo mudur mesela?

Eger bu cocuk depresyonda degilse, ve bu tur tilkiler geziniyosa kafasinda, etkilemeniz zor olur.

Bana sorarsaniz, aileden birinin surekli olarak kafasinda bik bik bik bik etmesindense, onun cok saygi duydugu bi "Abi"nin caktirmadan ona rol modeli olmasi yontemi denenebilir.

Ben kendimden misal vereyim, "Hadi oglum kalk biraz ders calis" dendiginde, damarlarimda adrenalinin kopurdugunu hisseder ve calisagim varsa da inadina calismazdim.

Siz cok gec kalmis gibi endise ediyor olsaniz da, daha hayatinin basinda. Biraz daha sabirli olun, ustune varmayin. Sizinle ayni genleri tasiyor, kafasi cok calisiyor ve karakteri saglamsa ve elinde de iyi kotu bir bilezigi varsa, nasil olsa ac kalmaz. Hatta Turkiye sartlarinda sizin ve benim imrenerek bakacagimiz bi is bile kurabilir. Biraz daha sure taniyin ona.

Eger oyle rol modeli olabilecek, icmeye goturup, ince ince, caktirmadan tohumlari ekecek ve aile disindan olan bi "Abi" bulursaniz ne ala. Ama o abinin de insan sarrafina yakin derecede hayat tecrubesinin, ikna kabiliyetinin ve daha tilki bi zekasinin olmasi lazim ki, kardesiniz duruma uyanmasin. Bu bir seansta olmak zorunda da degil, bir kac aylik fasilalarla da bulusabilirler.

Ama merak etmeyin. Sezgilerim, "su akar yolunu bulur diyor" sizin durumunuzda.

@compadrito çok sağol ben de seninle aynı düşünceye sahibim bu konuda, ama verdiğin fikirleri uygulama imkanı pek yok ve etrafındaki insanlar full "tembel takımının dandik meslek bulmuş hali", iyi meslek sahibi olanlar şehir dışına gidiyor, orada yaşıyor. (safranbolu bulunduğu yer)

zahmet edip uzunca cevap yazmışsın, rahatladım cevabını okuyunca, tekrar teşekkür ederim; ama şöyle bir düşününce yine de diyorum ki "ne b.k yiyecek bu çocuk..."

"Ayrica ayni kafasi calisan cocuk, "Lan ben bilgisayari gozum kapali bilirim, takarim, sokerim, iki de pantalon dikerim, cok darlanirsam, ekmegimi tastan cikaririm, zaten sektorde ara eleman acigi var" diyo mudur mesela?" demişsin hocam aynen öyle oluyor (maalesef)

duygusala bağlamak istemem ama ben çok seviyorum bu herifi :) babasının umurunda değil gibi bu işler, diyor ki "s.çınca anlar çalışması gerektiğini, iş işten geçmiş olursa da bilemem...vs." çocuk da "babam beni umursamıyo, teşekkür getiriyorum takmıyo...ne çalışacam!" modunda, saçmalık yani...



17 tane cevap geldi açtığım başlığa farklı daha da farklı başka cevap gelmez herhalde herkese taşekkürler hocam ilgilendiğiniz için.

toplamda 3 oyun var diyebilmekteyim. 3ünü de alıp başlayabilirsin, tek tekte(sırasıyla tabi ki) gidebilirsin. oyunları 1 tane alman yeterli hatta sağdan soldan bulsan bile olur. sadece account alman gerekli ve onu upgrade etmen gerekli -oyunları sağdan soldan edinirsen upgradeler de nerdeyse 1 oyun parası veriyorsun-. aylık ücretleri account a ödüyorsun. ablanla aynı anda oynacağınızı düşünerekten 2 adet account almanız gerekmekte. aylık ücreti 20$ olması lazım. ben çok kısa bir süre oynadım son durum bu şekilde diyebilmekteyim.

Selam 4 seneden fazladır oynuyorum oyunu şöyle anlatayım.

1- Oyunun 1 ana oyunu 2 tanede patch'i wardir (orjinal wow - the burning crusade - wrath of the lich king ) bu üç tanesinide almanız gerekiyor oyunu 80 level olarak oynamak için.
2- bunlar çoğu sitede zaten satılıyor keyler halinde,
3- ister oyunun DVDlerini alırsınız, ister oyunun keylerini alırsınız (20GBlik oyunu netten indiririm derseniz keyleri alabilirsiniz) zaten oyunun DVDlerinide alsanız uzunca bir DL süreciniz olacak.
4- oyunun 2 aylık ücreti 42tl en uygunu budur yani gamecard olarak alıp ekliyoruz www.battle.net adresinden
5- ablanız ile oynayacaksanız aynı anda mecburen 2 farklı account 2 farklı harcama gerekmektedir.

filan fistan istediğiniz bilgiyi verebilirim oyun ile ilgili.

yahu nereye para vereyim diye dusuneceginize deneme yapsaniza
www.wow-europe.com

buradan deneme surumu indirip kasabilirsin ablanla, begenip parasini da verdin midvd almayada gerek kalmaz....

oynama bu oyunu boku cıktı

Herkese çok teşekkür ederim...

hesaplar önlem amacıyla kapanmış galiba. olay butonundan duyuru yaptı ssg.

evet detroitli kizil'in dediği gibi oldu.

ayrıca oradaki mail adresin, facebook'taki mail adresinle aynıysa mail adresiyle yapılan aramadan bulmuşlardır seni. dert edicek bi şi yok yani. sadece, facebook'a bakmakla zaman kaybedenler senin yazar olduğunu biliyor.

mıhteşem komplo teorilerimden birini ortaya atıyor ve seçil inci isimli feykin, sana uyarı mesajı atanla aynı kişi olduğunu söylüyorum ksljdfskl

geçti hepsi geçti..

Ben de onların aynı kişiler olabileceğini düşündüm aslında, püfff... Ama şunu sormak istiyorum, dünkü saldırıyı düzenleyenler bizim ekşi sözlükteki hesabımıza ait olan şifrelerimizi öğrendiler mi? Benim o şifre ile facebook şifrem aynı olduğu için kaygılanıyorum.

şifreler deşifre olmadığı için facebook hesabına filan girememişlerdir. sözlüğe kayıtlı mailini bildiklerinden aynı maille kaydolduğun facebooktan izini sürmüşler. korkulacak bir durum yok ama içinin rahat etmesini istiyorsan yine de değiştir tüm şifrelerini.

Hayır, sadece cookie alınmış. Yani şifreler değil. Dolayısı ile ellerinde olan tek şey mail adresiniz. Ondan da bir şey yapamazlar.

Fakat yine de şifrelerinizi değiştirmenizi tavsiye ederim.

Özel okul olması şart mı? Master bu sonuçta, kabul edilme ihtimaliniz yüksek, ODTÜ'ye başvurmanızı tavsiye ederim...

65 alesle odtü biraz zor die düşünüorm...

bilkent. ogrenme hevesin varsa cok sey alirsin...

bilkent de gmat istio ama

MBA olup da gmat istemeyen bir okuldan kosarak uzaklas zaten. Bu gun dunyanin neresende MBA yapmak istersengmat isterler. Bu arada Bilkent turkiyede AACSB tarafindan akredite edilmis tek turk isletme fakultesi. (uye degil akredite)

5 yıl sonra sahibine geri dönen kedi hikayelerini duyuyoruz. Küçük bir ihtimalde olsa içindeki ümidi öldürme bence.

donebilir. aylar gectigi halde donmezse, hayatini kaybetmis olma ihtimali yuksektir.

Garantisi yok ama, bizim iki kedimiz de ikişer üçer kez evden kaçtılar, bir haftadan altı aya kadar değişen süreler içinde, hem de hiç beklemezken kavuştuk. Kendileri dönmedi, biz de ararken bulmadık ama mahallede tesadüf ettik bir şekilde kendilerine.

Umudu kesmeyin derim. İnşallah döner :)

çok özlüyorum umarım fazla uzun sürmez. ölmüş olma ihtimalini düşünmek bile istemiyorum, ayrıca çok endişeliyim azılı veletlerin yaşadığı bir yerde ikamet ediyorum

:(

dönmez.

Kediniz erkek di mi? Ne yazık ki biz kedi sahipleri, erkek kedilerimiz büyüyünce bu acı deneyimi yaşıyoruz, dişiler pek kaçmıyor, genelde erkekler kaçıyor. Kedinizi eğer normal zamanda da evden dışarıya bırakıyorsanız, yani sokakları tanıyorsa, hayatta kalma olasılığı yüksektir. Sokağa çıkmaya alışık olduğu için muhtemelen araba çarpması ve köpek saldırması gibi risklerden, sokağı hiç bilmeyenlere göre oranla daha fazla korunacaktır. Bir de kedinizin yaşı çok önemli, eğer ilk defa kızgınlığa giriyorsa, yani 8-9 aylık filansa, ne yazık ki sokaktaki diğer erkek kedilerden dayak yeme ve yaralanma ihtimali yüksektir. Ama eğer kediniz dişiyse dayak yeme ihtimali yok, ama tabii daha önce saydığım diğer riskler her kedi için bir miktar var, bir de dişi kedinizin hamile kalma olasılığı çok yüksek.

Kediniz döner veya dönmez diyemeyeceğim, ama dişi ise dönme ihtimali daha fazla. Fakat şunu söyleyebilirim, eğer kediniz dönerse onu mutlaka kısırlaştırmalısınız. Bir erkek kedinin kaçıp gitmesini önlemenin tek yolu onu kısırlaştırmaktır. Bi de erkek kedinizin sokakta bi sürü dişiyi aynı anda hamile bırakabileceğini unutmayın ve sokakta doğan yavruların ne kadar kötü şartlara sahip olduklarını, çoğunun ömrünün çok kısa olduğunu da söylememe gerek yok :( Bu vebali de boynunuza almayın derim. Ama kediniz dişi ise döndüğünde önünüzde 2 seçeneğiniz olacak: kısırlaştırmak veya kısırlaştırmamak. Yavrularına bakabilecek, onları güvenilir bir şekilde sahiplendirecek durumdaysanız bilemem ama değilseniz kısırlaştırma ihtimalini mutlaka göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederim. Bir de eğer dişi kedinizi kısırlaştırmak isterseniz, hamile olarak dönmüş olacağından ameliyat için çok acele etmelisiniz, çünkü kürtajın da belli bir zamanı var, aradan çok zaman geçerse kürtaj yapılamaz. Ama derseniz ki olan olmuş bu yavrular doğsun (ki ben vicdanen bu seçeneği seçerdim), o zaman bebişler doğar büyür 50-60 günlük olup yeni yuvalarına giderler ve siz kedinizi daha sonra kısırlaştırırsınız.

Neyse, umarım kediniz bir an önce gelir ve bir daha böyle bir ayrılık yaşamazsınız...

Bizim kedilerin ikisi de dişiydi ve birisi 10 küsur yıl önce kısırlaştırılmıştı. Yani kızgınlık döneminde olmaları gerekmiyor gitmeleri için. Ayrıca sokağa alışkın da değildi bu, hiç dışarı da salmıyorduk ama altı ay yaşayabildi sokakta, hem de kışın.

Mahallenizde gezerken gözünüzü dört açın, rastlayabilirsiniz kendisine. Geçen zaman uzadıkça tanımanız zorlaşabilir, biraz daha vahşi ve zayıf ve de bayağı kirli olabilir. Arayacaksanız da geceyarısından sonra ortalık sakinleşince bakın.

Hayır. Kedin muhtemelen öldü. Ya köpekler tarafından parçalandı, ya da bir arabanın altında kaldı. Kedinin güvenliğini sağlamak için yapabileceğin bir çok şey vardı. Bir daha kedin olursa kısırlaştırma, mutlaka en az iki kedi sahibi olma, ve pencereleri/bahçeyi kedi-kaçamaz hala getirme konusudna dikkatli olursun. İnşallah döner demek istiyorum ama malesef buna inanmıyorum. Başın sağolsun. Bu arada #12992555

dönerse de hamile olarak döner

sen haklısın, o normal.

kesinlikle haklısın. şahsen hayvan ticaretini genel olarak çirkin buluyorum. kaldı ki bu şekilde reklam yapılması, bir canlının mal gibi görülmesi, gözümdeki etik sınırlarını iyice zorluyor.

benim anlamadigim sey, petshoplarda doberman satilmiyor mu? Satiliyorsa para verip almiyor mu insanlar? TC kanun ve yasalarinda hayvan ticareti suc mu?

Hayvanlari kavga ettirmiyor bu vatandas, satiyor. Eger herkes bu durumdan igreniyorsa, kimse almaz. Ama igrenmeyen biri varsa, aliyorsa, ve kanunlara da aykiri degilse, "Moderatorlerin Dikkati"nden kacmayan bu duyuru konusanda yapabilecegimiz bir sey yok. Haftada 1 kere bu ilani girebilir, sizde bu ilani veren kisinin kendisine bu ilandan ne kadar rahatsiz oldugunuzu belirtebilirsiniz. Ama bunu bizden silmemizi istemeniz biraz garip.

Evet TC yasalarında hayvan ticareti suç değil, ben de aslında hayvan ticaretini her ne kadar doğru bulmasam da, aslında buradaki eleştirim bu arkadaşın hayvan satmasına değildi. "İğrenç ticaret" lafını en çok arkadaşın, diğer köpekleri itham şekli yüzünden yazdım, gerçekten "bunlar dandik 300-500'lük köpekler değil" sözleri çok ağırıma gitti, bu arkadaşın sırf kendi köpeklerini övmek için, cins olmayan veya seceresi olmayan köpekleri ya da sokak köpeklerini bu şekilde aşağılamaya hakkı olmadığını düşünüyorum.

Eğer ilanda sadece "secereli doberman yavruları 800 TL" şeklinde bir ibare kullansaydı hiç kızmazdım inanın. Bu ilanın çirkinliği bence seçilen laflarda, yani evet ben prensip olarak hayvanların satılmasına karşıyım ama o ayrı, ona yapacak bir şey yok, hayvanseverler olarak içimiz sızlasa da, bu hayvanlar eğer satıldıklarında güzel bir yuvaya kavuşuyorlarsa diyecek pek de bir şey bulamıyorum.

Neyse, ilgilendiğiniz için çok teşekkür ederim. Eğer gereksiz bir başlık açtıysam da gerçekten çok özür dilerim...

Tamam, bir kişinin hitabı son derece çirkin olabilir, hayvanları hayvan bile yerine koymayabilir, ama bunu okuyanın bu olaydan ne kadar alındığı bozulduğu veya ne kadar ağırına gittiği tamamen kişiden kişiye değişir.

Ben düşünce özgürlüğünü destekliyorum, benim inanılmaz uyuz olduğum olayı site kuralları içinde değerlendirmek için zorluyorum kendimi. Ondan bu knuda o kişiye özel mesajdan kızmaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok. Hadi hep birlikte kızalım.

Çok haklısınız, öyle yapalım. Teşekkürler...

geri gelir başına iş gelmezse, böyle bazen bırakır giderler beslenmek için. karınlarını doyurmuştur. yarın akşama kadar gelmezse ılık sulu süt deneyebilirsiniz ama kedileri çok ellememeye çalışın, havluyla tutmaya çalışın. geldiğinde yavrularını bulabileceği bir düzenek kurun.
az beklemedim ben mualla hanımı ağlayan yavrularla :)
sabaha doğru gelecektir sanıyorum.
bi de bunlar böyledir, senin verdiğin yemeği beğenmez, gider illa kendi avlanır, bulur, buluşturur. benimki torbasıyla ciğer getirmişti odaya, yavrularına. hay allam.

annesi gelmezse yavruların bakımı çok zor değil ama devamlı bakım isterler, bi kaç saatte bir beslenmek çiş yaptırılmak isterler. biraz zahmetlidir ama olmayacak iş de değil.

Kediniz yeniden çiftleşmek için gitmiş olabilir, "ama olur mu bu yavruları büyütmedi daha" dediğinizi duyar gibiyim ama öyle ne yazık ki ben de 12 yıldır kedi besliyorum ve kendi tecrübelerimden biliyorum. Ben geleceğini sanıyorum ama biz en kötüsünü, yani gelmeme ihtimalini düşünelim. Neyse ki yavrular 15 günlükmüş, eğer daha küçük olsalardı bakımları çok daha zor olurdu. 12 saat filan gelmezse bence bebekleri beslemeye başlayın, ama çok zorlanırlarsa 1 gün de dayanabilirler açlığa...

Ne ile besleyeceğiniz de çok önemli. Bizim içtiğimiz inek sütü içerik bakımından kedi sütünden çok farklıdır ve yavrulara çok ağır gelir, ishal olurlar. O yüzden inek sütü vermenizi pek tavsiye etmem ama hali hazırda elinizde başka bir şey yoksa bir defadan bir şey olmaz diye düşünüyorum. Ancak vereceğiniz süte mutlaka %50 oranında su eklemelisiniz, yani yarısı su, yarısı süt olsun ve mutlaka ılık olsun. Pet shoplarda satılan kedi biberonları var, onlardan alırsanız çok rahatlıkla emzirebilirsiniz bebekleri. Şimdi gelelim doğru olan yönteme, yine pet shoplarda veya veterinerlerde bulabileceğiniz kedi sütü ile aynı içeriği ihtiva eden toz karışımlar vardır, mesela Beaphar adlı markanın KITTY MILK adlı ürünü bunlardan bir tanesidir. Bunu alıp, yine mutlaka yavru kedi biberonuyla birlikte vereceksiniz bebeklere. Biberon zaten ölçeklidir, kitty milk'in üstünde yazan oranlarda içine koyacaksınız ve ılık su ekleyip çalkalayacasınız, yapmanız gereken şey sadece bu. Bebekleri 3-4 saatte bir bu şekilde emzirmelisiniz (gece de dahil) ve mutlaka karınlarına masaj yaparak tuvaletlerini yapmalarına yardım etmelisiniz, çünkü onlar bunu kendi başlarına yapamazlar, normalde anneleri onları yalayarak bunu sağlar. Ben bu şekilde çok yavru büyüttüm, merak etmeyin bir süre sonra hem siz emzirmeye alışıyorsunuz hem de onlar biberondan emmeye alışıyorlar.

Tabii bütün bu anlattıklarım olur da anneleri gelmezse diye, inşallah pisicik bir an önce gelir de bunlara hiç gerek kalmaz. Soracağınız başka bir şey olursa özel mesaj atabilirsiniz, elimden geldiğince yardım etmeye çalışırım...

Bebişleri sağlıkla büyütmenizi dilerim, hoşçakalın :)

Öncelikle şunu söyleyim ben veteriner değilim, 12 yıldır kedi besleyen biriyim, o yüzden size sadece tecrübelerime dayanarak cevap verebiliyorum. Her zaman kediniz için bir veterinere danışmanız, size bulaşma riskine karşı da bir doktora danışmanız daha doğru olacaktır. Ama ben size konuyla ilgili kendi tecrübelerimi de aktarayım...

Şimdi, eğer mantarsa, o kızarıklık ve kaşıntının olduğu bölgelerde tüyler de dökülür, böylelikle mantar olduğunu anlayabilirsiniz. Mantarsa hiç korkmayın, sadece biraz dikkatli olarak ve doğru tedavi uygulayarak mantardan kolayca kurtulabilirsiniz. Eğer mantarsa size de bulaşabilir, bu yüzden kedinizi elledikten sonra mutlaka ellerinizi yıkayınız. Eğer bir yerinize mantar bulaşırsa sivrisinek ısırığı gibi kaşınmaya ve kızarmaya başlar, o yüzden kendiniz için eczaneden alacağınız Lamisil kremi hemen üstüne sürerseniz mantarı yayılmadan yok edersiniz. Bu sizin için gerekli... Hiç korkmayın, ben bu mantarla ilk karşılaştığımda acemi olduğum için bana bulaştı ve büyüdü ama doktora gittim ve bu kremi verdi, o büyüyen mantarı bile halletti bu krem, ondan sonra hiç sorun yaşamadım, bir kez daha kolumun başka yeri kaşınmaya başladığında hemen lamisil sürdüm ve akşama geçti hiçbir şey olmadan. O yüzden eğer hemen önlemini alırsanız kendinizi bulaşma riskine karşı kolayca koruyabilirsiniz, korkulacak bir şey yok...

Gelelim kedinize... Tekrar tekrar söylüyorum kediniz eğer mantarsa, yani mantar olduğundan eminseniz, veterinerlerde satılan tricopom kremden alın ve mantarlı bölgelere sürün, bir hafta içinde iyileşme gözleyeceksiniz. Zaten iyileştikten sonra tüyler çıkar hemen ve kediniz eski haline döner. Ama şunu da söyleyim unutmadan, bu tricopom krem sadece hayvanlar için üretilmiştir, o yüzden sakın kendi vücudunuza sürmeyin. Zaten eczanelerde bulamazsınız, sadece veterinerlerde bulunur. Kedinizin hastalığı tam olarak mantar mı diye öğrenmek için de, isterseniz bir başka veterinere daha götürün... Bu arada mantar oluşumu, kedinizin vücudunun savunma sisteminin zayıfladığını gösterir. Kedinizin yediği besinlere dikkat etmelisiniz, onu kaliteli mamalarla beslemelisiniz...

Çok geçmiş olsun...

marcelle;
oncelikle cok tesekkurler verdigin bilgiler icin uzun uzun anlatmissin, cok sagol..bir sey daha var merak ettigim, eger mantarsa nasil teshis ediyor veterinerler. yani sadece o mavi isikla mi bakiyorlar yoksa bir test falan mutlaka gerekli mi? kedim su an trasli oldugu icin tuy dokulmesini tam anlayamiyorum, aldigimda veteriner topaklar yuzunden tras etmek zorunda kalmisti.bazi yerleri de daha dipten kestigi icin anlayamiyorum tuy dokulmus mu..

Rica ederim arkadaşım... Valla bizim veterinerimiz bakınca hemen anlamıştı, ışıkla filan bakmadı, öyle normal baktı ve mantar dedi...

www.mkutup.gov.tr
www.mkutup.gov.tr
Ödünç Verme
Madde 21- – Kullanıcılar Kütüphane materyalinden yalnız Kütüphane içerisinde ve bu Yönetmelik hükümleri çerçevesinde yararlanabilirler.
(www.mkutup.gov.tr)
interneti ve bedava bilgi paylaşımını seviniz, sevdiriniz.

Siz milli kütüphaneye gidin giriş katında sol tarafta hemen 10-15 dk içinde üye olup üyelik kartı alabilirsiniz. Ama kütüphane dışına çıkartmak için kitap ödünç vermezler... Ne tür bir kitap aradığınızı bilmiyorum. Ama eğer üniversite öğrencisiyseniz kendi okulunuzun kütüphanesinden almanız en doğrusu ve en kolayıdır. Diğer üniversitelerin kütüphanesinden de yararlanabilirsiniz ancak oralardan da ödünç alamazsınız, sadece dışarı çıkartmadan içerde fotokopi çektirmenize izin verirler...

muhtemelen kediler bodrumda fare avına çıkmışlardır. eşinize bide bu durumdan bahsedin bakalım, kedileri sevecek mi sevmeyecek mi

verdiğiniz bilgilere göre sanırım en makul çözüm eşinizi boşayıp çocuğu almak olacaktır.

mahalledeki bütün kedileri mi öldürtmeyi planlıyorsunuz? eşiniz çocuğu parka götürdüğüne ne yapacaksınız? akşam eve gelip de "hanım çocuk nerde?" diye sorduğunuzda "yav parkta dolaşıyoduk, kedi geldi bi tane, onu bırakıp kaçmak zorunda kaldım, bi saat sonra geri döndüğümde yoktu orda" mı diyecek?

istememişsiniz ama, sanırım hem eşinizin hem de çocuğunuzun güvenliği için en makul yol terapi.

Öncelikle şu her şeye siyah-beyaz olarak bakan tarikat mentalitesine gıcık olduğumu belirtmek isterim.

Ben kedileri severim, hatta eşimle sokaktakileri besleriz düzenli olarak. Ama bir insanın herhangi bir canlıya ya da cansıza fobisi varsa, bu ayrı bir durum. Ortada bir rahatsızlık var ve bunun örümcek fobisinden farkı yok sonuçta, kediler şirin diye anlamsız öneriler getirmenin alemi ne anlayamadım. Örümceklerin de çoğu zararsız ona bakarsanız, onlar da hayvan, hatta besleyenleri var.

Ayrıca terapi seçeneği de pek olur görünmüyor, eş daha lohusa sayılır, lohusa depresyonu denilen bir şey var, bu bebeğin bütün gün ağlaması sızlaması var, bunun yorgunluğu var, 10 dakika evden çıkmak bile olaydır o evde. Bebekler Vestel reklamındaki gibi babalarının koynunda uyumuyorlar maalesef.

Bu girizgahtan sonra, benim önerim eğer mümkünse kedileri başka bir yere taşımak ve onları orada beslemek. Bu da size düşecek. Büyük mamalar var, 25 kg falan, götürdüğünüz yeni yerlerinde onları düzenli bir şekilde beslerseniz sizin oraya çok bulaşmazlar belki de. Ayrıca apartmanın giriş yerlerini kapatın giremesinler, kırık cam falan varsa tamir ettirin.

Genel manada kediler öyle insanın üstüne hoplayan yaratıklar değillerdir, özellikle de sokak kedileri. Hatta bir çoğu ürkek ve tedirgindir insanlara karşı. Uzağından geçerseniz sizinle ilgilenmezler. O şekilde yaşamaya devam edeceksiniz.

sizin gibi paşa gönlü öyle istiyor diye sokaklara çamaşır suyu döken, kedi tekmeleyen, kendinden uzak dursun diye hayvanlara türlü şey yapan insanlar yüzünden; sizin deli gördüğünüz bizler, sokaktan yaralı / zehirlenmiş hayvan toplayıp veterinerlere yetiştiriyoruz. çoğu zaman da geç kalmış oluyoruz, ölüyor, telef oluyor o hayvanlar.

bodrumdaki kedinin size ne zararı olacak beyfendi ?
ne yapacak bodrumunuzdaki kedi ?
giriş katta oturuyorsanız yapılacak şey belli, oradan taşınıp eşinizin daha huzurlu yaşayabileceği üst katta bir daireye taşınmak.
yok ,hal böyle değilse, sekizinci katta otururken eşiniz halen "bodrumda kedi var" diye hadise çıkartıyorsa, bu ayrı bir durum.
kimse hayvan sevmek zorunda değil, saygı duysalar bari ama hadi ülkemiz koşullarında bunu da geçtim, bari görmezden gelin, zarar vermeyin.

sokağa çıkarken yanında kedi uzaklaştırıcı o dazzer mı neyse o aletle gezsin, bundan başka çözüm mü var ? kedi sevmeyen ya da korkan insan yanına kedi gelince pisst der, ayağıyla yere vurur, ne bileyim ortamı terkeder budur yani çözüm.
daha ileri derecede bir sorun varsa da, gider bir psikiyatriste, fobisini katlanılabilir bir seviyeye çekmeye uğraşır.

şimdi siz mahallenizdeki tüm kedileri eşinizin refahı için nasıl uzaklaştırmayı düşünüyorsunuz? yani sorduğunuz şey size mantıklı geliyor mu onu da merak ediyorum hakikaten. benim de karasinek fobim var, ama tüm hava sahasını raid'lemem mümkün olmadığından, yanıma sinek geldiğinde odayı terketmek gibi çözümlerle idare ediyorum.

siz de yapmayın Allah aşkına.
tamam, belli ki ileri bir durumda bir fobi eşinizinki ama çözümsüz bir şey şu sorduğunuz.
bunun bir tık ilerisi, fare zehri markası falan araştırıp toptan hayvanları itlaf etmek.

son cümleniz de hepten şahane.
çözüm arayışı bodrumla da sınırlı değil yani, genel manada uzak duracaklarmış.

oldu.

kedi kovucu diye bi alet varmış, 150 metre kare kadar kedileri yaklaştırmıyomuş ultrasonik ses çıkarıp. insancıl bi yöntem diyorlar. gerçi burda 85 yazıyo. yorumları okumuştum ben baya bi iyi yorumlar vardı. gerçi yazmışsınız ama yine de söyliyim. ben bahçe için düşünüyodum. yeni çiçekler ekeceğim ve kedilerin bozmasını istemem açıkçası. emek vereceğim. (kedileri çok severim o ayrı)

www.ticaretgroup.com

edit: diğer arkadaşlara teessüf ederim, ben kedileri severim ama fobi tamamen farklıdır, adam asalım keselim dememiş sonuçta.

çamaşır suyu içerek zehirlenmiş bir kedi görmeden teesüf etmemelisiniz bence.

çamaşır suyu niye içsin kedi allah aşkına :)

150 tl karşılığında, bodrumunuza giren ortalama 6 kedi'nin 3'ünü öldürüp, 2 sini sakat bırakarak oradan uzaklaşmalarını sağlıyabilirim. arayın görüşelim.

şaka, şaka olurmu hiç öyle şey 150tl'ye bu katliam yapılır mı? en az 300 isterim.

en mantıklı çözüm, belirli bir süre yani yaklaşık 2 hafta boyunca, kedilerin oraya girememesini sağlamak. ister kapıda nöbet tutun, ister bodrum girişine tel çekin. 2 haftanın sonunda onlar kendine başka bir yer bulacaklardır zaten. bu arada mart ayını geçtiğimiz şu günlerde kedilerin bir yerlere konuşlanmasının, yeni yavru kedilerin habercisi olduğunu söylemeye gerek var mı bilmiyorum. hayvanlar doğum yapacak güvenli bir yer arıyorlar hepsi bu.

ha ayrıca çamaşırsuyu kokusunu kediler çok seviyor. kedi idrarı olarak algılıyorlarmış.

Genel manada bizden uzak olsunlar cümlemi anlayan arkadaşlar zaten dazzer cihazı hakkında yorum yapmışlar. Kedi itlafı hakkında birşey yazmadım bu bir. Çamaşır suyu içsinler diye süte karıştırıp mama kabına koyup önlerine bırakmadım bu iki. Fobi'nin ne olduğunu anlayamayacak kadar sığ bakış açısı sahibi arkadaşlara da tanrının en kısa sürede bir fobi bahşetmesini niyaz ederim bu da üç.

Hayvanseverlik başka, anal yoldan algılayıp yorum yapmak başka. Kedi öldürmek gibi bir niyetim yok. Evim 3. katta; merdivenleri çıkarken kedilerle karşılaşmak istemiyoruz. Çünkü kedi korkusu, her ne kadar bazı insanlar korkulur mu o şirin tüylü bıcır bıcır yaratıklardan dese de bir hastalıktır, bazı durumlarda tedavisi yoktur. Bizimki tedavi olamamış, iyileşmemiş cinsinden.

Yardımcı olmayacaksanız boşuna yormayın o güzel kedi kokulu parmaklarınızı. Teşekkürler.

Ellerinizden öper iki tane kedim var. Yaklaşık iki senedir. Bundan öncesinde ise, kedilere dokunamıyordum bile. Köpekten de hala korkuyorum. Köpek gördüğümde dizlerim titriyor, kalbim deli gibi atmaya başlıyor. Fobi irrasyonel bir şey. Farkındayım ve yenmeye çalışıyorum. Bu yüzden sizin de, karınızı korumak istemenizi anlıyorum ama onayladığımı söyleyemem.

Bir takım önlemler alabilirsiniz eşinizin korkuları için. Çamaşır suları dökersiniz. Kedi kovucular takarsınız vs. Hatta ileri gidip, kendini savunmaktan aciz bir canlıyı öldürebilirsiniz de (Çocuğu olan bir insan olarak ilahi adalet/karma faktörünü de hatırlatmak isterim bir canlıya kıymadan önce).

Ama unutmayın hayat sizin kontrolünüzde değil. Apartmandan tüm kedileri kovsanız, sokaktan kovamazsınız, sokaktan kovsanız başka yerde karşınıza çıkarlar. Her türlü fobi tedavi edilebiliyor. Tedavisi olmayan bir şey yok. Hipnozla tedavi olunabiliyor. Her şey yapılır. Hele ki, bir annenin üstesinden gelemeyeceği bir şey yok. Düşünün ki, çocuğunuzun elinden tutmuş karşıdan karşıya geçiyor. Kediyi görünce çocuğu cadde ortasında bırakabilir mi? Bebeği elinden fırlatıp kaçmaya mı başlar? Hayır! Annelik içgüdüsü baskın gelir. Ama çocuğunuzu da kendisini de tehlikeye atar her halükarda. Bu yüzden geçici çözümleri bırakın. Kalıcı çözümler bulun. Psikiyatra gidin, hipnozla tedaviyi deneyin vs. korkunun kaynağı insanın ummadığı şeyler olabilir. Hayatı korku ile yaşamak, hele ki bir anne olarak başka bir canlının sorumluluğunu taşırken yaşamak mümkün değil.

Ben kendi adıma şunu tavsiye edebilirim mesela, kendi kedi korkumu yavru bir kedide yendim. O kadar küçük, o kadar zayıf, o kadar korunmaya muhtaçtı ki. İnanın onun bu hali eşinizin annelik güdüsünü de uyandıracaktır.

kedi uzaklaştırıcı sprey varmış bi bakın isterseniz.
www.evcilal.com bodruma sıkılabilir.
Bide bulunduğunuz yerin belediyesini arayabilir,onlardan yardım talep edebilirsiniz.

öncelikle patriot1885 +1 demek istiyorum.

fobi la bu! birisi izah etmiş işte, siz yılandan, örümcekten korkmuyo musunuz kardeşim? kimi insanlar da kediden, köpekten korkuyor işte. böcek ya da fare tiksintisi/korkusu nedeniyle insanlar her sene evlerini apartmanlarını ilaçlatmıyor mu? bu normal karşılanırken, sırf çoğunluğa sevimli geliyor diye bir hayvandan korkmak anormal mi yani?

kedileri de köpekleri de çok severim. evimde de beslemek isterim ama eşim bırakın kediyi, tüylü herhangi bir hayvana dokunamıyor bile. zannettiğiniz gibi hayvan düşmanı falan da değil. aksine çok çok seviyor hayvanları. onun durumu korku değil de tüylü şeftaliye dokunamamak gibi daha çok. kendi durumuna oldukça üzülüyor bu sebeple. hatta bana internette gördüğü sevimli kedi videolarını falan yolluyor ama bu fobisini aşmaya bir etki etmiyor.

neyse çok uzattım konuyu. bir hayvandan uzak durma çabasını onu sevmemeye bağlamak biraz tuhaf aslında. ortada bir rahatsızlık var sonuçta abi.

ben kedileri başka yerde besleme fikrini mantıklı buldum. daha uzak bir mekana pisi pisi ederek ve mamanın ucu gösterilerek toplanıp sürekli orada beslenirlerse neden sizin orada dursunlar. başka mekan benimsetmek en mantıklı çözüm. ha tabi bu arada eşiniz tarafından denenmediyse tıbbi tedaviyi de öneririm. cidden bu şekilde bir yaşam oldukça zor. herhangi bir takıntıyla ya da fobiyle yaşamak zor.

psikoterapiye başlasın eşiniz acilen, sonuçta fobilerin sebebi o korkulan şeyden değil tramvalardan kaynaklanıyor...

çocukluğu sorunlu geçen insanlarda özellikle çok normal, ama bunun için hayvanlara eziyet etmek yerine bence insan kendi sorunlarını çözmeye yönelmeli... eşinizin durumu ciddi olarak ağır bir tedavi gerektiren bir şey, akıl sağlığı yerinde değil söylediklerinize bakılırsa...
objelerden korkmak, hoşlanmamak normal hatta adrenalin salgılanması da normal ancak peluş hayvandan bile korkuluyorsa çözüm ilaç ve psikoterapiden oluşmakta...

insan çocuğunu sokakta bırakıp kaçacak düzeyde bir fobi sahibiyse, mutlaka tedaviye başvurmalı... hayatınızı engelleyen, sınırlar koyan şeyler için tedavi olmak lazım utanılacak bir şey değil....
ileride eşinizin bu durumu çocuğunuzu da etkiler bence önlem alsanız iyi olur...

köpek besleyin ve köpek apartmanın bodrumunda kalsın.

abi yorumlara baktım da sen o kadınla niye evlendin çocuğu da niye yaptın! soruyorum sana ha soruyorum. kedi fobisi olanla evlenilir bir de çocuk yapılır mı yahu!
şaka bir yana ekşiduyuru da bazen şaka gibi oluyor! ben başka bir apartmanın orda kedileri beslemeyi öneriyorum. hemen giderler. bir de motor için kullandığımız kedi kovucu spreyler var onlar da işe yarayabilir ama bodrum gibi bir alan için pahalıya gelir.

Bence eşiniz bir psikiyatriste gidip tedavi olsun... Yani hayat böyle geçmez, ne yapacaksınız? Hadi apartmandakileri bi şekilde engellediniz diyelim, sağda solda sokakta karşılaştıkları nolucak? Farzedin denizkenarına tatile gittiniz, oturdunuz bir restaurantın bahçesine yemek yiyorsunuz, bir kedi geldi sürünüverdi eşinizin bacağına, böyle bir durumda ne yapacaksınız? Kediler her yerdeler ve ne yaparsanız yapın asla işe yaramaz. Kusura bakmayın ama çevrenizdeki bütün kedileri uzaklaştırma isteğiniz çok komik. Sorun sizin eşinizde ve eşinizin böyle bir hastalığı var diye hayvanları kovalayıp onları rahatsız etmeye hakkınız yok. Hem eminim eşiniz de bu şekilde yaşamaktan hiç memnun değildir, yani insanı hayatı zehir olur böyle bir durumda, kolay bir şey değil ki sürekli "ah acaba şuradan bi kedi çıkar mı, ay oraya gitmeyim kedi olabilir" diyerek yaşamak. Yani bence eşinize de yazık. Ben eşinizin yerinde olsam gerçekten tedavi olmak isterdim, kurtulmak isterdim bu fobiden, yoksa hayat çekilmez olurdu hem benim için, hem de zavallı kediler için...

Aynı derdin bir benzeri biz de var. karşıda analı kızlı yaşayan aile apartmana belledikleri 2 adet kediyi sokuyorlar. kedinin bir tanesinin zararı yok ama diğeri sürekli olarak sıçıyor, apartmanın içi yaşanmaz halde. Tüm uyarıları dikkate almıyorlar, bağırıp çağırıyorlar, bu kediler biizm değil diyorlar ama sürekli olarak onların (4. katta oturmalarına rağmen) apartman dış kapısını bu kediler için açtıklarını herkes görüyor. İşin dramatik yanı madem bu kadar seviyorsunuz alın evinizde besleyin deyince "aa salağa bak sokak kedisini niye evde besleyelim" diyebiliyorlar. Benim bulduğum çözüm bir gün tuvaletten kakamı alıp kapı eşiklerine koymak (bu apartman içine sıçma işini en üst kat ve koridor sonundaki ev olduğumuz için bizim evin önünde yapıyor)
kediye de zarar vermek istemiyoruz desem yalan olur insanın bu kadar hayatını karartan birşeye karşı nefretle dolu olması çok doğal. En son apartmanı temizleyen kadın bile midem bulanıyor deyip işi bıraktı.

hemen gidip avatar'ı seyredin bence. yerkürenin tek sahibi olduğunu zanneden insanoğluna bir nazar eyleyin. akılla ödüllendirilmiş bir hayvan olduğunuzu unutmayın ( üstüne alınma hocam ben de hayvanım ama gücüme gitmiyor yani , keşke harbiden hayvan olsam da fitneden fesattan uzak dursam). sen nasıl çocuğunu kapının önüne bırakıp gidemezsen diğer canlıların da aynı şekilde anası-babası , evlatlık içgüdüsü , yaşama hakkı v.s 'si olduğunu unutma. unutma kedi olarak da dünyaya gelebilirdin ne yapacaktın o zaman ?

kedi dediğin varlık - evde var bir tane toraman bir sarman - kimseye zararı olmayan , öyle kafasına göre takılan meraklı -sevimli birşeydir. insandan da bin kat daha hayırlıdır. temizdir bi defa . ve dünyalar garibanıdır. köpekten tırsarsın mesela ısırır-parçalar. tanrı bir güç bahşetmiş. ama bu yavru insanla başedebilecek kudrette asla değildir. pıst dersen korkar kaçar. gördüğün zaman pıst de , oradan anında uzaklaşacaktır. bu kadar tribe girmene gerek yok

Belediyeye haber verin. İtinayla temizlerler onlar.

ermoo'nun dediği gibi ya yavruları vardır ya da hamiledir yer arıyordur. daha güvenli bir yer bulup oraya yönlendirmeyi deneyebilirsiniz.

bu bodruma girisleri kapatin once, disardan varsa kumes teliyle mesela, ayrica halihazirda orda duran kedileri de uzaaakca bi yere goturun, birakin. cok vicdan yapicaksaniz ya da bu hayvan dostu insan dusmani arkadaslardan cekiniyosaniz, biraz kedi mamasi falan alin goturun yaninda ne bileyim.
yani bodruma girisi kapatmaktan baska bi care yok sanirim? dis kapinizi kapali tutun. disardan giris varsa da kapatin orayi. bahcenizde varsa bunlar onun icin de biraz masrafli olur ama, kedinin kopegin bahce ve ev bitkilerinden uzak durmasini saglayacak bi jel var, sise sise ondan alin, bahceye bolca dokun, bunlar yesillige zarar vermez.
ayni jeli bodrumda da kullanabilirsiniz, yeminle les gibi kokuyo bana siksaniz ben de bi daha gelmem.
kendi kedi ve kopeklerimde denedim, bitkilere bahceye yanasamadilar. demek ki ise yariyo.
veterinerden, pet shoptan bulabilirsiniz.
dazzerlar bazi kopekte kedide ise yarar bazisinda yaramaz, nitekim anlik cozumdur o. elinizde dazzerla bekleyemezsiniz.

çocuğu bırakıp kaçacaksa önce psikoloğa görünsün. o ne öyle:S

fobisi olan bir insana uzaylı muamelesi ediliyor ya, ilgiyle izliyorum. sanki psikoloğa gittiği an psikolog sihirli bir değnekle değecek ve fobi anında tedavi olacak.

fobi tedavisi deniyor burada, ancak burada fobiyi sürekli tetikleyen bir şey var yahu. üstelik onlarca, yüzlerce. doktora görünsün. göründü ee. geçti mi? hayır. bu insan çocuk emzirecek, dünya kadar ilacı içerken üstelik. afedersiniz ama aynı durum bana olsa zıçarım kedisine der alayını toplatırım belediyeye.

psikoloji bölümü öğrencisi olarak eşinizin ciddi anlamda bir terapi görmesi gerektiği kanaatindeyim. zira hayat korkularla çekilmez. bu laflar size göre klişe belki ama durum budur. ayrıca eşiniz bir fobiden muzdarip diye diğer canlıların yaşamını tehdit altına sokacak işler yapmanıza da ben teessüf ederim. evlerden ırak, fobi her insanda görülebilir. ama yardım alıp dünyanızı güzelleştireceğinize bencil olup dünyayı değiştirmeye çalışmak bence hakkınız değil.

"sistematik duyarsızlaştırma" ve "bilişsel davranışçı terapiler" kelimelerini googlelayın derim.


sozluk.sourtimes.org

sozluk.sourtimes.org

dipnot: 21. yüzyılda psikoloji biliminden bu kadar korkmayın derim. zira eşinizin sorunu kabul etmeseniz de psikolojik. siz zaten eşinizin "rahatsız" olduğunu kabul etmişsiniz. kedilerin geldiği yere çamaşır suyu dökmek yerine eşinizi sağlam bir bilişsel davranışçı terapiste götürün.

Ne kadar saçma düşünceleriniz var.
Sorulan soruya cevap verin yargılamayın.
Bende kurtulmaya çalışıyorum.
Sokak hayvanlarında binbir hastalık var.
Geçen sene evime pencereden giren kedi yüzünden evim kış günü pirelendi.
3 haftam pire ayıklamakla geçti tüm odalardan
yetmedi koltuk takımımı değiştirdim.
Bir sokak kedisi bana 3000 tl mal oldu.
2 tane çocuğum var ve bahçesinde oynasınlar diye zemin katta ev tuttum ama maalesef çocuklarımı salamıyorum.
Toprakları eşeleyip tuvaletlerini yapıyorlar.
Yetmedi yavruladı.
Bebelerinden biri öldü. Kenara itmiş, leş gibi koku saldı etrafa normalde zaten tuvaletleri yüzünden leş gibi kokuyordu tam oldu şimdi.
Ne kadar çiçek varsa duvardan zıplarken parçaladılar.
Sürü halinde geceleri odanın cam kenarında oturuyolar. Mecburmuyum bunlarla uğraşmaya?
Hayvan sevgisi olan insan illa kucağınamı alması gerekiyor hayvanı?
Eğer komşum bana saygı olarak tepemde zıplamıyorsa hayvandan da onu bekleme ihtimalim olmadığına göre buna çözüm bulmak hakkım değil mi?
Fobimizinde olması gerekmiyor. Temiz bir bahçe ve içinde rahatça oynayabilen çocuklar istiyorum.
Yemeğinize konan sineği, kanınızı emen sivrisineği, mutfağınızda gördüğünüz hamam böceğini, bodrumdaki fareyi kovalayınca hatta öldürünce bir şey olmuyor; kedi bahçeme, bodrumuma gelmesin diye önlem alınca tüü kaka !!!!!!!!!!!!!

kedi sevmemek, nötr olmak ya da evin içine girmesini filan istememenin hayvansever olup olmamakla hiçbir alakası yok. fobi olayı ise tamamen ayrı ve ahkam kesilmemesi gereken bir konu tabii ki. şahsen ben, hayvanları sevdiğim için vejetaryen olmuş ancak kediden de kedi çişinden de bıkmış ve görüldüğü üzere böyle bir konu başlığında kendimi bulmuş biriyim. sinekliği bile zorlayıp eve giren, yere işeyip ya da işaret bırakmak mı her neyse onu yapan -daha beter koku zaten- ve o korkunç kokuyu bırakan bir şeye karşı neden tedbir almayayım? sokakta hayvana zarar vermek ayrı - ki sadece kedi ve köpek değil tabii ki hakkı savunulması gereken ama neyse, o az biraz ayrı konu şimdi- etrafında olmamayı seçmek ayrı. havalandırmak için camı açtığımda bile kedi çişi kokusu doluyor eve, daire kapımın önüne kakasını çişini yapıyor misal. o zaman evden taşın, karıdan boşan bilmem ne diyenler var, mal mısınız? sanki soru "karım kedi fobisini nasıl aşar?" kedi sevmeyeni ya da nötr kalanı, uzak durmak isteyene hemen hayvan düşmanı damgası yapıştırma dar görüşlülüğünü bırakın artık. resmen yargılıyor, resmen canilikle suçluyorsunuz. hayvan hakları yürüyüşü üstüne kebap yemeyi de anlayamıyorum misal. ama tabii, ben kedici olmadığımdan asıl hayvansever olmayan, kedi düşmanı olan da benim, haklısınız.

Bahceyi umumi tuvalet olarak kullanan kedi surusene karşı denemedigim metod kalmadı. Ultrasonik sesli kovucular nispeten ise yaradı ama diğer koku verici maddeler, sirke vs etkili olmadı. Varsa bilen anlatsın kardeşim, çok yapışık hayvanlar yaw, basedemiyorum.

'her $eyin ba$ı meta' demek istemi$ olabilir.

kapitalizmi anlamak için, tüketim ilişkilerini anlamak için meta üretimini ve metanın ne menem bir şey olduğunu anlamak gerekir.

metanın içinde artı değer de vardır, kar da vardır, toplumun yozlaşıp her şeyin metalaşması da vardır. sürekli yeni ürünlerin çıkması, yeni metaların piyasaya sürülmesi vs. hep kapitalizmin elzem ihtiyaçlarıdır.

metayı anlatmadan artı değeri nasıl açıklayabilirdi ki zaten...

teşekkür ederim...

(bkz: beyond the sea)
(bkz: august rush)

High Fidelity (müzik dükkanı, amatör grup)
Ray (Ray Charles'ın hayat hikayesi)
I'm Not There (Bob Dylan'ın hayatı)
La môme (Edith Piaf'ın hayatı)
Vier Minuten (mahkum piyanist bir kızın hikayesi-bağımsız bir yapım bulmakta zorlanabilirsin)

american pop

(bkz: i'm not there) - bob dylan
(bkz: control) - ian curtis

(bkz: once)
teması müzik değil ama yoğun derecede müzikle ilişkili bir film. filmi yapanlar müzisyen zaten. ana kadarkterlerden biri de profesyonel olmak isteyen bir sokak çalgıcısı.

(bkz: once)
(bkz: walk the line)
(bkz: rockstar)

La Mome
August Rush
Les Choristes
And Now Ladies and Gentlemen

Bunların dördünü de şiddetle tavsiye ederim. Sonuncusunun konusu belki tamamen müzik değil ama büyük oranda müziği de içeriyor ve filmin soundtracki muhteşem. Diğerleri de muhteşem :)

(bkz: across the universe), (bkz: almost famous)

kotu bir film oldugunu dusunsem de; Nick and Norah's Infinite Playlist

crazy heart
eskilerden almost famous

bir de populer olarak yine hustle & flow (rap tarzi da olsun arada dedim)

The Doors (Oliver Stone filmi,konusu ismindende anlaşılcağı üzere Jim Morrison ve grubu)

24 hour party people (Madchester döneminde geçiyor.joy division,happy mondays,hacienda vb vb)

Velvet Goldmine (Glam zamanları vb.bol bol david bowie var)

Sid and Nancy (Sid Vicious ile sevgilisi Nancy'nin hayatı)

Get Rich or Die Tryin'(50 cent'in hayatı)

Notorious (notorious b.i.g'in hayatı)

8 mile (eminemin filmi)

The soloist (şizofrenik bir sokak müzisyeninin hikayesi)

(bkz: school of rock)

www.imdb.com

the boat that rocked

bende bir sorun yok, aciliyor

Allah allah, ben niye açamıyorum peki ya? Üstelik hem internet explorer ile hem de firefox ile açamıyorum. Başka sitelere girebiliyorum bir sorun yok. Püffff, yardım edin arkadaşlar nolur...

bazı programlar içerisinde "hack" geçtiği için açtırmayabiliyor. onun dışında youtube jacker gibi programların da bu tür etkileri olabiliyor.

Peki aynı ihtiyaçları karşılayabilecek iyi bir alternatifinin linkini verebilir misiniz rica etsem?

imgur.com

profile.imageshack.us

burdan deneyin.

Hepinize çok teşekkür ederim arkadaşlar imgur'u kullandım güzel oldu, çok sağolun, varolun :)

tinypic.com
yfrog.com

yani bence yine vet'e gitmeli
belki zeytinyağı verseniz diycem ama büyük bişi takıldıysa belki anca operasyonla çıkar. :/

köpeğin kendisine danışmanız lazım bu durumda... ciddiyim. :)

orada yağ bezeleri olur. vet genelde bunu boşaltır. cinsi nedir, tüylü bişi mi?

zeytinyağı, keten tohumu gibi şeyler zaten 1-2 aydır yapılıyor. Evcil hayvan hastanesinde bayılıtılarak teşhis yapıldı. Zaten tahminen takılan birşey yok. Sadece makatın orada bir kist var sanırım.

Ameliyat riskli olduğu için doğru karar vermek istiyoruz.

Bizim kedimizde de 1 yıl önce acilen ameliyat olma durumu çıkmıştı, ama ameliyat ettirmek zorundaydık, yoksa ölecekti ve o zaman 11 yaşındaydı, yaşlı olduğu için de riskli bir ameliyattı. Ameliyatı sağ sağlim atlattı, aradan bir yıl geçti, şimdi 12 yaşında ve çok sağlıklı çok şükür.

Köpeğinize de çok geçmiş olsun, inşallah atlatır.

doktor ameliyat durumunda %30 masada kalma riski var diyor. %30 da nüksetme riski diyor.
yani düzelme ihtimali %40.

keten tohumu, zeytinyağıyla normal hayatına devam edebileceğini, kitlenin ilerlemeyeceğini bilsem hiç ameliyatla canını yaktırmayacağım.

iyi de hayvan ameliyat olmazsa da sonuçta kakasını yapamadığından bir şekilde ölmez mi? yani tamam masada kalma ihtimali var da masada kalmasın diye yapmıycak mı hayvan kakasını. dr bu konuda ne diyor? başka vete götürdünüz mü?
çok geçmiş olsun

kakayı bir şekilde yapıyor. ama bazen zorlanıyor ve acı çekiyor.
doktor kendi köpeğim olsa bu ameliyata sokmazdım gibi birşey demiş.
ameliyat yeri enfeksiyona meyilli olduğu için ameliyat sonrası da sıkıntılı geçeceği ve nüksetme tehlikesi olduğu için şimdikinden daha mı çok acı çektiririz diye kararsızlık yaşıyoruz. ondan bu tür bir tecrübe yaşayanların fikirlerini öğrenmek istiyorum.

bu arada köpek kırma bir cins ve oldukça iri. ve tüylü. pek sakin bir hayvan da olmadığı için traş ettirmek için de narkoz yemesi gerekiyor. daha bugün narkoz yediği için tekrar uyutmak fazla olacak diye düşünüyorum. yoksa makatı rahat görmek için traşlansa iyi olacaktı.

dediğim gibi durum yağ bezelerinde olabilir.
benim köpeğim de çok tüylü ve bazen bildiğin bok tıkıyor arkasını, götüne yapıştığı için ve tüylerden hiç görünmüyor.

geçmiş olsun :/

Askı Memnu

Fenerbahçe - Lilly

aşkı memnu'nun reklam aralarında maç.

not: ekşistats'tan anket de açabilirsin, henüz çok biliniyor mu bilmiyorum ama, öyle işte:)

aşk-ı memnu :)

biri 37 ekran diğeri 55 ekran olmak üzere 2 tv kurdum. 55te ben maçı 37de arkadaşım behlülü izleyecek. ikisi birden derim ben. behlül gibi.

edid: imla

galataarayım için bihter'i bile elimin tersiyle iterim.

aşk-ı memnu

sizin bir şey yapmanıza gerek olmaz genelde. onlar içgüdüsel bir şekilde ne yapmaları gerektiğini biliyor. hareketlerini gözlemleyin, eğer rahatsız bir tavır içerisindeyse o zaman veteriner çağırmak gerekebilir. sakın hayvanı ya da yavrularını bir yere taşımayın. strese girip kasılır ve doğum kanalı kapanabilir.

kolay gelsin. bebişleri benim için öpün :)

2 saat de sürebilir 1 gün de. yanına su koyun. ani hareketler, gürültü yapmayın. mümkünse yakınında durmayın. sadece en güvendiği kişiyi yaklaştırır yanına zaten. yavruları doğurduktan sonra yavruların dışındaki tabakayı ve göbek kordonunu yemesi lazım. yoksa yavu havasızlıktan ölür. eğer yemiyorsa yanınızda steril bir makas olsun siz yapın o işlemleri. kordonu kesin ve yavrunun dışındaki tabayı en azından hava alacak şekilde yırtın. dikkat edin yavruya zarar vermeyin. ama dediğim gibi anne izin vermeyebilir. eğer doğumda zorlanıyorsa ya da doğuramadığı bir yavru varsa veteriner çağırın. eğer içerde doğuramadığı ölü bir yavru kalırsa birkaç gün içinde anneyi zehirliyor. bende 2 sene önce kedim doğum yaparken forumlardan okumuştum bu bilgileri.

5-6 tane de olabilir 2'de de kalabilir yavru sayısı :))

@kahvegibi'nin de dediği gibi, o doğurur kendi, yalar, taşır yerleştirir falan. bişi olmaz.

4te sabitledik su anda yavru sayısını.gun icinde devam etmezse budur son durum.anneye ozel bir sut ilac mama vs vermek lazım mı?

Öncelikle hayırlı olsun :) Doğum sırasında anneyi rahatsız etmemeniz çok önemli. Doğum 1 gün bile sürebilir, endişelenmeyin. Siz onu kendi haline bırakın, o halledecektir. Annenin süt vermesi çok önemli olduğu için onu iyi beslemelisiniz. Şu an muhtemelen adult yem kullanıyorsunuzdur, emzirme dönemi içinde anneye kitten (yavru) mamalarından vermelisiniz, çünkü yavru mamaları daha besleyicidir. Ana öğünler kuru mamadan oluşmak üzere, arada peynir, pişmiş et, pişmiş ciğer veya günde bir defa konserve mama verebilirsiniz...

Bu ilk doğum olduğu için kediniz yavruları beslemekte ve emzirmekte acemilik yaşayabilir, ama hiçbir sorun çıkmayabilir de... Yavruların iyi beslenip beslenmediğini mutlaka kontrol edin (tabii şimdi değil, daha sonra). Yavruların karınlarını ellerseniz anlayabilirsiniz. Eğer beslenemiyorlarsa onlara da mutlaka besin takviyesi yapmak gerekir, ama inek sütü yavru kediler için çok yanlış bir seçimdir, sakın bu yola başvurmayın. Petshoplarda satılan kitty milk'ler ve kedi yavruları için özel biberonlar var, onları kullanmalısınız. Kitty milk anne kedinin sütündeki tüm maddeleri içeren toz halinde bir besindir, ılık suyla belli ölçülerde sulandırılarak kullanılır. Ama unutmayın, eğer anne kedi bebeklerle ilgilenmezse ve siz ilgilenmek zorunda kalırsanız, gece bile kalkıp her iki saatte bir biberonla beslemelisiniz onları. Bu durumda bir de dışkı yapmalarını sağlamak için arada bir karın kısımlarına hafifçe masaj yapmanız gerekir. Normalde anne bunu yavrularını sürekli yalayarak yapar ama ben olası bir ilgilenmeme durumu için söylüyorum.

Ama umarım bu verdiğim bilgilere hiç ihtiyacınız olmaz. Bunları söyledim diye de panik yapmayın, ben çok extrem bir durumdan bahsediyorum, nadiren ilk doğumlarda başımıza gelebiliyor böyle şeyler, sadece bilgi vermek istedim belki ihtiyaç duyarsınız diye. Bu arada şunu da ekleyim ben veteriner filan değilim, 12 yıldır kedi besleyen biriyim, siz yine de bir olumsuz durumla karşılaşırsanız veteriner hekiminizle irtibat halinde olun.

Bebişlere sağlıklı, uzun ömürler dilerim...

biz ona boyle temiz carsaflarla falan ozel bir kutu hazırlamıstık.peki simdi hayvan o kutuda mı durmalı.kumluguna kendi gider gelir mi?yavrular dıskısını nereye yapacak?

ayrıca cok tesekkur ederim ilgilenen herekese.acemiyiz biraz:)

anne ve yavrular kutunun içinde dursun, ellemeyin. ama kutu annenin istediği zaman çıkabileceği gibi olsun, kendisi gider kum kabına. yavrular dışkılarını bulundukları yere yaparlar, anneleri temizler siz merak etmeyin...

artık kayıt döneminde onay almayıp add-drop'ta onay almanın kurtarmadığını çarşaf çarşaf asmışlardı her yere ama? dilekçe vermekten başka elinizden bir şey gelir mi bilmiyorum.

kayıt döneminde danışman onayı almazsanız add dropta bir şey yapamıyorsunuz. hemen bölüme ya da öğrenci işlerine başvurun.

bölümünüze vereceğiniz eklemek istediğiniz derslerin listesinin bulunduğu dilekçeyle geç kayıt yapabilirsiniz fakat bu uzun süren ve sonuç vereceği kesin olmayan bir iş. önce kurulda dilekçenizi inceliyorlar ki dilekçenizin kurula sunulması 1-2 hafta sürüyor, ondan sonra uygun bulunursa ders ekleme kararını öğrenci işlerine yolluyorlar, oradaki bölüm danışmanınız dersleri ekliyor. yani toplamda en az 3 hafta sürüyor. belki add-drop haftası ayrı bir uygulama vardır onu bilmiyorum ama ben geçen sene add-droptan sonra kayıt yaptırmak istediğimde geçirdiğim süreç bu.

düzgün bir bahane bulun önce. ondan sonra paddle steamer'ın dediklerini yapın. öyle hocam evde biraz daha kalayım istedim, sevgilimin yanına gittim gibi bahanelere arıza çıkarma ihtimalleri yüksek.

(git: 122438)
(git: 121818)

(bkz: baxter)

(bkz: tzameti)

(bkz: Robert Bresson) filmleri..

Les Choristes
And Now Ladies & Gentlemens

Jeux D'enfants ve Amelie.

Ben 2 yıl önce katıldım bu kursa, şimdi ODTÜ'de yüksek lisans yapıyorum. Çok yararını gördüm. Eğer gerçekten çalışıp emek verirsen İngilizce'ni ilerletirsin burada. Müfredat biraz ağırdır, dışarıdaki kıytırık kurslara hiç benzemez, hele sene sonundaki Proficiency sınavı insanın anasını ağlatır. Eğer ODTÜ'de yüksek lisans filan yapmak istiyorsan veya bu kurstan belge almak istiyorsan bu sınavı geçmek zorundasın. Ama onlar olmasa bile bu sınav senin 1 yıl boyunca ne kadar ilerlediğinin açık bir göstergesidir... Merak ettiğin başka bir şey varsa cevaplayım...

çok geçmiş olsun. benimde tavşanım vardı onu hatırladım ağlamaklı oldum lan. umarım iyileşir ya çok dikkat et bir şey olmasın. ne sevimlidirler onlar.