Tek numaralı her cüce, kendisinden bir kısa olan cücenin kafasındaki şapkanın rengini söyler. Çift numaralılar ise, kendisinden bir önce söylenen rengi söyler. Böyle olunca çift numaralıların (yani toplamın yarısı) yaşayacağı kesin olur. Tek numaralılar ise %50 ihtimalle ölür. Böylece %0-50 arası cüce ölür, ortalama %25.

En arkadaki cüce önündeki 9 şapkaya bakıp hangi renk daha fazlaysa onu söyler. En kötü ihtimalle yarısı kurtulur (5 siyah 4 beyaz şapka varsa 5 siyahlı kurtulacak en az)

@yarın bos musun rastgele siyah ve beyaz şapka diyor 5 beyaz 5 siyah şapka demiyor

long live rock n roll + 1, 2, 3, 5, 100 filan

çok haklı kendisi ve de hayran kaldım bu keskin zekaya.

alala anlamadım, neden her cüceye bir numara verip her cüce önündekinin numarasını ve rengini söylemiyor, tek ve çift cüce olmasının anlamı nedir? böyle ilk cüce hariç hepsi yaşar, ilki de yüzde elli yaşar.

cevabı bilmiyorum ama sanki şöyle ki en uzun eleman hepsini görerek cevap vereceği için doğru cevabı verecek(5 siyah 4 beyaz görüyorsa beyaz diyecek) ve yaşayacak e ben 2. en uzun olarak ne cevap verdiğini duyuyorum(diyelim 4 beyaz 4 siyah görüyorum e en uzun olan da beyaz demişti o zaman ben siyahım) ve diğerlerini görüyorum o zaman ben de doğru cevabı vereceğim bu böyle gidecek hepimiz yaşayacağız. o dev akıllı olsun

@douchebag

her cücenin tek bir renk söyleme hakkı olduğunu düşün. bu tür soruların kuralı odur aslında. o hakkı önündeki için harcarsa kendine ne kalacak? ya da kendi için harcarsa zaten önündekini söyleyemez.

@panthera onca

şapka sayısı eşit dememiş?

@yarin bos musun'un mantığı doğru.

5 beyaz 4 siyah olsa beyaz diyecek, 2 beyaz 8 siyah varsa da siyah diyecek. 50% kurtarma oranı var en az, amaç daha iyi oranı yakalamak olmalı.

Toplam şapka ve renk sayısı biliniyorsa daha farklı bir yaklaşım olur bu arada.

@devilred, bu dediğin kural söylenmiyor bilmecede. ve zaten tek renk söylecek birden fazla renk söylemeyecek 9 numaralı cüce mesela 8 beyaz diyecek. 8 numara olduğunu bilen cüce de beyaz olduğunu bilip doğruyu söyleyecek ve bir küçük cücenin rengi ve 7 diyecek.

tamam da toplantı yapıyoruz biz burda en uzun eleman diyemiyor mu ben en uzunum çünkü 9 cüce görüyorum sizde 8 beyaz 1 siyah görüyorum diye sorular sorulmadan önce
edit: özür diliyorum toplantıyı önce yapıyor muşuz

şapkalar 5 siyah 5 beyaz olsaydı bütün cüceleri kurtarabiliyorduk ancak bu durumda en uzun cüceyi %50 feda etmek gerekiyor sanırım

@panthera onca

sırayla soruyor diyor soruda. biraz daha dikkatli okusak .)

@douchebag

yine iki renk söylemiş oluyor bir cüce?

en uzun cüce :)

en uzun olan diğer şapkalara bir bakış atar ve çoğunluktaki ihtimali söyler(her ne kadar kendisi için kötü olan da olsa bu)kahramanca ölür veya yaşar, sonrakiler en uzun olan ne dediyse onu söyler en az 5 cüceyi kurtarmış oluruz. bu da değilse pes ediyorum.
edit: dur dur yahu ilk cevap doğruymuş zaten şimdi okudum beceremedik arkadaş

@yarin bos musun'un mantığı da doğru. Tiklememişsin diye açıklayayım dedim:

En uzun önündeki tüm şapkaları görüyor ve hangi şapkadan daha fazla olduğunu biliyor. Şapka sayılarının rastgele olması önemli değil, en uzun olan, kendi dışındaki bütün şapkaları görüyor neticede. O yüzden en kötü ihtimalle 5 cüceyi kurtarır. Diyelim ki hepsi beyaz, o zaman "beyaz" der (kendi %50 ihtimalle ölür, çünkü en 10 beyaz olabilir ya da 9 beyaz-1 siyah olabilir), sonra hepsi "beyaz" der ve 9'u kurtulur.

Benim yöntemimle @yarin bos musun'un yöntemi, "worst case" senaryo olarak 5 cüce kurtarır. Bende ortalama 7.5 cüce kurtulur. Onunkinde ise duruma göre ortalama değişir; dev, renk sayılarını dengesiz kuruyorsa kurtulma oranı artar. Ama dev renk sayılarını rastgele dağıtırsa (5-5 dağılmış olur ortalama), @yarin bos musun'un yönteminde ortalama 5 cüce kurtulur.

@devilred: Ortalama %25'imiz ölüyor, o kadar da keskin sayılmaz :/

@MuadDib: Tabii ki bu yöntem daha iyi ama, bu tarz zeka sorularında böyle bir cevap "hile" sayılır. Her cüce sıra kendisine geldiğinde "siyah" ya da "beyaz" diyor, en azından soru böyle sorulmalı.

@douchebag: Mantığın yanlış, @devilred haklı, senin mantığında iki cevap vermiş sayılıyoruz. Kelime oyunu aramaya gerek yok, basit düşün; her cüce sıra kendisine geldiğinde "siyah" ya da "beyaz" diyor, o kadar.

@hazel: En uzun cücenin yaşama olasılığı her türlü %50, onu garantiye alamıyoruz. Kalan 9'u da garanti kurtarma yöntemi yok, @MuadDib ve @douchebag'in cevaplarını geçersiz sayarsak (çünkü cevaplar çift/hileli oluyor). Bir de sorudaki son cümledeki "minimum"u "maksimum" yapman gerekiyor mantıklı olması için.

@panthera onca'nın son cevabı @yarin bos musun'un cevabıyla aynı.

Cevap vermişiz, cevabı anlamayınca beğenilmemiş. Çok ilginç. Her iki yolla da en az %50 kurtarılıyor, varsa dana iyisi bundan yüksek bir oranda adam kurtarmalı?

@yarin boş musun trip atmaya gerek yok. 5 beyaz 5 siyah demiyor soruda. senin cevabın ve mantığın o yüzden yanlış

Arkadaşım;
Şapkaların kaçının siyah kaçının beyaz olduğu belli değil di mi?
ihtimaller:
10 tane aynı renk
9'a 1
8'e 2
7'ye 3
6'ya 4
5'e 5

tamam mı? Buraya kadar da anlaşıldı mı?

En arkadaki herifi boşver. Şimdiki 9 kişi için ihtimaller ne?
9'a 0
8'e 1
7'ye 2
6'ya 3
5'e 4

Yani en kötü ihtimalle 5 tane bir renkten 4 tane diğer renkten oluyor mu? Oluyor.

O zaman en kötü ihtimalle 5 tane aynı renk olanı söylerse en arkadaki, bu 5 kişiyi kurtarıyor mu? Kurtarıyor. 5/10 kaç yapıyor? %50, en kötü ihtimalle %50 kurtuluyor.

Neresini anlamadınız da hala "mantığın yanlış" diyebiliyorsunuz arkadaş?

@MuadDib'den gelen son cevap hepimizin cevaplarını sikip attı. Kesinlikle çalışıyor, hile falan da yok. Mantığı açıklayabilirim rağbet olursa.

Edit: Yok yok yanılmışım. Çözmüyor. "Kaç tane" sorusuna cevap olurdu ama sırasıyla ne olduklarını söylemiyor. En birinci ben oldum yine.

Yine edit: Tekrar yan çizdim. @yarin bos musun'un mesajıyla bu da çalıştı yine: "ilk 3 kişi binary olarak "beyaz" şapka sayısını söyler. Sonra 4. eleman öndekilere bakar ve sayısına göre kendi şapkası için doğru rengi söyler, öndekiler anlar ki o renk bir tane eksildi, böyle böyle devam edip hepsi bilir."

Bir edit daha: Aşağıda @douchebag'in cevabı nihai cevap. En az 9, ortalama 9.5 sağ var.

Alın işte kesin cevap, benim değil, araştırdım biraz:

cüceler şöyle anlaşırlar. en arkadaki en uzun olduğu için hepsini görüyor ya. atıyorum beyaz şapka sayısı tekse kendi şapkası için beyaz der, bir öndeki beyaz şapkaları sayar, çift sayıysa kendi şapkası beyazdır.

evet, geçende bu kadınlar yüzünden kenardaki ağacın dalları koluma girdi ya da ben onlara girmek durumunda kaldım.

(bkz: dar kaldırımda bir türlü geçiş izni vermeyen teyze)

(bkz: kaldırımda yavaş yürüyen teyzeler)

inan aynısını dün taksim'deyken attım ortaya ulan çarpsan abuk subuk konusacak bu sefer yolun ortasında.

edit: hee bide bunların boy ortalaması genelde 1.50 ile 1.69 arasında.

teyzeler degil sadece her yastan kiz cekilmiyor haklisin

Evet, şirkette genellikle "havalı" kadınların bu tutumda olduklarını gözlemledim.

yahu geçen gün televizyon taşıyorum büroya. kaldırımı full otobüs bekleyenler parsellemiş. tek kişilik geçiş var ve önümdeki amca yarım adımla yürüyor. neyse kalabalıktan çıktık yol açıldı derken benim amca tam açık yola gireceğimiz yerde bir anda durdu. diyorum dayı bir çekil de geçeyim, diyor "ne demek kardeşim geç geç" :@

mesela bizim burada marketten geliyorum kaldırımda 5-6 tane teyze çember kurup muhabbet ediyor.

yürürken bir anda durup arkalarına falan bakmaları çok ayrı mevzu. hayır otobüsleri de hep bu teyzeler dolduruyor arkadaş.

yav daha neler neler var da işte..

baktın karşıdan gelen hiç istifini bozmadan bodoslama geliyor. sen de bozmadan geleceksin, gerekirse omuz omuza çarpışacaksın. kaldırımda artistlik yapanlara bir omuz atıver, bak nasıl şekli şemali değişiyor. kimisi de omuz atacağını fark ederek hemen yan dönüyor. denemesi bedava.

@huan8 işte onu diyorum abi bu sefer sende yol vermesen saçma salak konuşacak belli yani bu.

konuşsunlar abicim, hiç muhatap alma. hatta yüzsüzlük de yapabilirsin bu tür cins insanlara. suratına bile bakmadan pardon de geç git. ne diye dinleyeceksin böyle insanı. daha yolda yürümesini öğrenememiş, konuşarak anlaşabilecek misin? aslında çözümü şöyle de yapabilirsin: tam karşılaştığın anda iyice yavaşla ve dur. o kendini zaten san göre ayarlayıp geçmek zorunda kalacak. çarparak geçecekse de oha yani artık.

geçerken omuz atarak geçme, elinle hafif iterek kendi yolunu kendin al. elinle iterken kızın yüzüne bakma :)

bi kadın olarak hemcinslerimin bu tutumundan ben de rahatsızım. Bi ara senin gibi buçukluk yerden geçiyordum sonra ulan ben ne geçicem buçukluk yerden dedim ve bodozlama yürüyorum artık. Sonuç; sürekli bir tartışma yaşanıyor.

- 'YAVAŞ BEEÖÖÖ'

+ 'Azıcık nezaket, biraz önüne bak, azıcık yol ver... Kamyon gibi yürüyorsun' diyorum, daha çok kızıyorlar.

@facebook
bu
yana çekilme ortalarından geç

bir de şu olay var, farklı yönlere giden iki kişi muhabbet ediyordur kaldırımı kaplayacak şekilde, sen de tam şunları geçeyim diye hızlanır hamleni yaparsın, işte o sırada bu yavşaklar seni görünce muhabbetlerini bitirir, senin sollamana izin vermez. Sen de sik gibi kaldırım dışına falan çıkarak geçersin. Yüzlerce kez karşılaştım bu o.ç. durumla senin vasıtanla içimi boşaltayım.

biliyorum hayvanlık oluyor ama bodoslama dalıp çarpa çarpa geçiyorum. zaten hızlı yürüyen biri olduğumdan hemen uzaklaşıyorum. bir şey söylüyorlarsa da anlaşılmıyor. anlaşılsa da siklemiyorum.

seni dondururlarsa ölmüş olmuyorsun zaten. yaşamını durdurmuş oluyorsun. seni dağıtacak ve vücuttaki kan döngünü durduracak veya o sistemi parçalayacak mikroorganizmaları engelliyorsun. yani bir bilgisayarı da koysan normal doğaya mikroorganizmalar dağıtır parçalar onu ama dondursan mikroorganizmaları engeller ve seneler sonra çalıştırabilirsin.

yani dondur gitsin kendini işin sıkıntı tarafı bugün iki hafta toplumdan uzakta kalsan toplumu değişmiş ve başkalaşmış buluyorsun. eğer ileride çözerlerse seni o toplumu çok çok başka bulucaksın hiç alışamayacaksın ve müthiş yalnızlık hissedeceksin ama bunun ötesinde belki onlar da psikolojide müthiş ilerlemiş olup bu sorununu hemen çözecekler.

aha eksi engine sıctı
milyon yıl boyunca dna'nı koruyabilecek bir şey bulursan yaptır tabi. ölmeyi beklemeye gerek yok adamlar simdiden koyun cloneluyor :P

Kültürlerarası iletişim dersi aldım, çok sıkıntı olmaz, ayak uydururum, her ortama girerim.

klon değil ama. ben olayım işte. bu kafada, aynı böyle.

Yap abi, iyi fikir. Yıllar sonra insanlık hem ölüyü (donmuşu) canlandıracak teknolojiyi bulur, hem de yaşlanma ile ölmeye çözüm bulur (ya da bin yıl civarı yaşayacak kadar). O yüzden şimdi yaşasan ederin maksimum 100, ama ileride bunu 1000'e çıkarabilirsin.

İşin kritik yanı şu; ne zaman (kaç yaşındayken) donduracaksın kendini? 70 yaşında dondurursan, sonra çözülünce ölümsüz de olsan zaten yaş 70'i bulacak, tadını o kadar da alamayacaksın. 30 civarı, fit bir halde dondursan; e ya ileride bu teknolojiyi bulamazlarsa? Elinde olan 50 seneden de olmuş olursun.

İyi düşün yani.

bkz. futurama ilk bölüm

uzayda seni bi ta$a baglariz

iyi fikir taşa bağlarsın böylelikle boşlukta mal mal dolaşmamış olursun. üzerine de bir tane not yazarsın. beni çözün hayata geri döndürün dünya'da çok büyük bir hazinem var gömülü... sizinle paylaşırım falan yazarsın.

denek hayvanına dönersin belirli aralıklarla tekrar canlandırıp üstünde deney yaparlar sonra tekrar dondururlar. bilim için güzel olur tabi. normal hayata katılabileceğini sanmıyorum.

Kaçta nerede bilmiyorum ama yarın.

(bkz: 29 ağustos 2013 uefa şampiyonlar ligi kura çekimi)

Saat 6da buyuk ihtimal ntvspor da

gayet ılıman. gecen yılbaşında 1 hafta kaldık. yer yer terledik bile diyebilirim.

Kaban giyen olmaz. Bazen yağmur, kuvvetli rüzgar, ama sık değil. Standart sweat+ceket işinizi görür.

Ama iç mekanlar İstanbul'daki gibi sıcak olmaz, merkezi ısınma olmadığı için. Onu dikkate alın. Otelde falan kalacaksanız o ayrı.

mavi dediğin metalik renk veya kasa değil mi ?
bence ikisininde rengi iyi değil alternatif varsa değiştir en iyisi maviden koyu laciver veya siyah bence ama tercih senin ikisinden biri dersen mavi geldi içimden

mavi hiç itici değil bence güzel duruyor.

bir arkadaşım -erkek- beyazını kullanıyor. hiç ne kadar feminen diye düşünmemiştim ben valla.

beyaz daha şık aga

32 gb al..
16lıklarda sudden death syndrome diye bi olay var

Ben de bir adam olarak beyaz aldım ama "keşke mavi alsaymışım" diyorum şimdi. Çok parlak, göz alıcı beyaz.

mavi olanın şu olması lazım: img.donanimhaber.com
Sanırım bildiğimiz galaxy s3'ün mavisi.

sizin caps titanium grey olarak geçen ;) Ben onu daha çok beğeniyorum mesela :D

enstrüman, bir enstrümanın virtüözü olabilmek paha biçilemez bir şeydir.

ilk seçeneği tam yapamasam da işime yarayacak şekilde bu özelliğe sahip olabilirim.

3. seçenek para, kazanılır bir para.

4. seçenek gereksiz

5. seçenek de benim için garip, sevgili şöyle olmalıdır gibi kriterler bana saçma gelir.

benimde canım sıkılıyor zaten cevap yazayım
Seçtiğiniz 15 tane ünlüyle sevişme şansı.

her gördüğümde ah çektiğim ünlü kadınlar var, estella warren bunlardan biri

parayı seçerdim.

mantıklı bir şekilde değerlendirilebilirse,ne bileyim bir yatırım mesela. hayatımı bir nebze garantiye aldıktan sonra dil için yurtdışına gitmeyi düşüdürdüm mesela. dilimi geliştirebilirdim.

enstrüman çalmak yapılamaycak şey değil. ha tabiki çok iyi çalmak ayrı, ama illaki çalmayı öğrenebilirsin.

paran olursa seksi de satın alabilirsin. elbetteki ünlülerle değil ama olsun.

250.000 tl'yi alır amerikada orta halli bir üniversitede fizik bölümüne başvurur adam gibi okurdum. hatta cumartesi günü sayısal lotodan para çıkarsa aynen bunu yapacam ya da bir yerden toplu bir para bulursam.

250.000, o olunca diğerleri de olabilir çünkü

parayı seçerdim. üstte de söylenmiş ama o miktarda bir paraya sahip olduktan sonra gerisi gelir.

enstrüman. hep içimde acıdır bu kadar yeteneksiz olabilmem.

250 bini alir gayrimenkule girer oradan gelecek kirayla yasardim.

Evet duz adamim. .

- Seçtiğiniz 15 tane ünlüyle sevişmek haricindeki seçeneklerin hiçbiri imkansız değil. o yüzden bunu seçerdim.

250 bin tl nakit.

parayi secerdim.

250.000 tl parayi secerim;digerleri hayatimin gidisatini cok fazla etkilemez ama o para kimseye bagimli olmadan istedigim hayati yasamam icin yeter de artar bile su asamada.

enstrüman tabi ki. çok iyi derecede çalıp ünlü ol,
-250bin tl'yi kısa zamanda kazan
-zaten rock star olunca 15 ünlüyle sevişirsin istersen
-bu 15 ünlünün 5 ini seçtiğin kriterlere bile uydurabilirsin veya hayranlarından bulursun
-sonra hoca tutup dil öğrenirsin, dünya turnelerinde geliştirirsin.

ayrıca müzik yapmanın tadı ayrı.

virtüöz olacaksak enstrüman şıkkı. elektro gitar olurdu büyük ihtimal. sonra diğer seçenekleri bir şekilde elde etme fırsatım olabilirdi bu sayede.

Enstrüman.

Yabancı dil: O kadar da işime yaramaz. Zaten İngilizce çok iyi.
Para: Elbet kazanırım o parayı er ya da geç. Hayatımı kurtarmak, emekliye ayrılmak kadar büyük bir meblağ değil. Zaten o enstrümanla bol bol para da kazanabilirim.
Sevişmek: Ünlülerle olmasa da sevişmek derdim yok. O enstrüman zaten beni seviştirir de, ünlü olmasa da gayet standardımın üzerindekilerle.
Sevgili: İstersem aradığım kriterlerde sevgili bulabileceğimi düşünüyorum.

Enstrüman ise bir yandan öteki seçeneklerden bazılarını bir nebze bana sağlayabilir, öte yandan ise, onu çalarken aldığım hazzı paraya/sevişmeye vs tercih edeceğim zaten.

Parayi secerdim.

Su siralar heves edipte alamadigim ve hicbir zaman alamayacagimi bildigim bir cok sey var...

Enstruman. Para harcanir gider. Para mutluluk degildir. Fakat sanat sanatci icin yapilir, insanlar icin bir degerin olur. Ve iste o duygu paha bicilemez.

nerde çalışacağına göre değişmez mi?

nerede calısacagına gore degiSede uzun vadede arap diyorum

hizmet sektörü diyelim

arapça...

İstanbul'a gelen Arap turistlerden deliler gibi para kopardıklarını duymuştum. Örneğin zengin Arap adamını, eşleri-çocuklarıyla tramvaya bindirip başka bir durakta indirecek diye adam başı 20 lira alıyorlarmış. Arapta para bol tabii.

arapça öğrenme. çünkü karşına "hangi arapça" sorusu çıkacak. gelen bütün turistler standart arapça konuşmamakta ya da bilmemekte. arapçanın lehçeler çok yani.

Aaron Ramsey her gol attıktan sonra ünlü biri ölüyormuş da:

(bkz: aaron ramsey gol attığında ünlü birilerinin ölmesi)

"Bu sefer de YD olsa ya" gibi espriler yapıyordur insanlar.

mesela bu cümlede de var...

Hee ben dahi derken mucit, akıllı anlamlarına kaydım. demek buymuş.

Şöyle düşün; o "de"nin yerine "dahi" kelimesini koyabiliyorsan odur.

Örnek:

Ben de okula gidiyorum = Ben dahi okula gidiyorum

Anti-örnek:

Bu kalem bende var ≠ Bu kalem ben dahi var

oha.
Örnek:
Sen de yaman şakkacıymışmışsın delikanlı.

leonardo da vinci mesela. dahi anlamında. leonardoda vinci değil. ayrı yazılacak.

bu espriyi yapan adamla iletişimimi keserim ben, ama bana yaptırdın amk.

"dahi" derken takildiginiz bir nokta var sanirim. de yerine "bile" koyabiliyorsaniz ayri yaziniz.

şakacı gençlik de komik değil.

Birebir mi istiyorsun?

Genel olarak: Game of Thrones karakterlerinden rol seçip sevişmek istiyor hatun. Adam cüce fikrini beğenmeyince Jamie-Cercei'yi deniyorlar, onlar da kardeş çıkınca "normal karakter yok mu" diyor adam. Kadın da sıralıyor işte "kendi kızlarıyla evlenen adam, duman doğuran büyücü, büyük çocuğunu emziren anne, kadınlara işkence eden kral, ejderhaların anası..." vs diye... Adam beğenmeyince kadın "kış geliyor ama belli ki sen gelmeyeceksin (boşalmak)" diyip gidiyor ki, adam da "senin için bu kadar önemli mi" deyip cüce rolüne bürünüyor.

Tek tek cümleleri çevirmedim ama böyle daha uzun oldu sanırım :/

o otobüslerin artık kalkmadıklarından şüpheleniyorum. bilen duyan yazsın nütfen

Orada hiçbir otobüs yok ama 110'u orada yolcu alıp kalkarken gördüm ben son bir hafta içerisinde. Muhtemelen aynı yerden kalkıyor ama uzun bekleme yapmıyor, yolcu alıp gidiyordur.

Kalkmaya devam ediyor fakat yeri degisti. Akmnin onunden sola ( gumussuyunun zit yonu) dogru dumduz git. 300 metre ilerden caddeye cikinca saga yani asagiya don. Oradan da 200 metre falan indikten sonra sagda kucuk bir alan var otobus duraklarinin oldugu. Oradan kalkiyor.

rihanna - man down sanırım.

ay ne bok şarkı o da öyle. insanlar da amma zevksiz. dandik şeyler dinliyolar

Yok, "Man down" değil.

@Somuchwin: Bana güzel şarkılar öner :(((((

www.youtube.com ?

www.youtube.com


şunu diyor olman çok olası bu arada. bütün cümle alem hatmetti zazı. bokunu çıkardı millet. sırf izmir'e iki kere geldiler. bilmemen mümkün değildir diye başta söylemedim.

Yuh, küçümsediğim Somuchwin'in dediği doğru çıktı, iyi yamuldum :(

Sözler de şöyleymiş:

"Passe, passe, passera
la dernière restera"

Kakara kismina takildim ben.

arkadaş çevresi

a

o) ortalamam 3.98/4.00, sınavlarına ve mülakatlarına girdim, kazandım.

ben de okul birincisiydim, alala.

h ve l biraz. 3-4 yerle görüştüm sonuncusuna alındım. her birinden sonra kendimi daha da geliştirdim, "neyi beğenmemiş olabilirler" diye diye eksikleri kapadım.

L.

fakülte birincisiydim, doğrudan teklif geldi kabul ettim.
ikinci ve üçüncüyü de doğrudan kendim buldum, hiç kimseye ihtiyacım olmadı.

p

Sırf bala göte bayan arıyorlardı :) son çaremdi çağırdılar, sordular biz bayan arıyorduk, bana arkadaşım önerdi burayı haberim yoktu demiştim, 6. yılım.
Bu arada grafikerim..

f) ama tam öyle degil. öyle cok yakin olmadigim sinif arkadasim yetenekli oldugumu dusunup(ayni proje grubundaydik) erkek arkadasinin calistigi sirkete beni önermis. Sonra mulakat, staj falan ancak oldu.

g. 2. görüşmeydi, ilkini ben beğenmemiştim. gerçi sonradan eleman alırken tek kriterlerinin "bilgisayar bilsin yeter" olduğunu anladım.

kpss ile. devletcilik vsr bende. fakat sınavdı atamaydı 1 sene bekledik.

p

p

p)kariyer net ve muadili sitelerden buldum.

askerlik çok önemli bir de.

i ama tam i değil. üniversitedeki bölümümden tamamen alakasız bir işe başlayacağım için para almadan çalışmaya başladım. 4-5 ay kadar sonra ordan yaptığım bağlantılarla ilk 'paralı' işimi buldum.

bağımlılık belki.
çay içmezsem başım ağrır. 1 bardak çay bile geçiriyor ağrıyı.

bağımlılık değil yav. bi çok kişide denedim. ben de bağımlısı değilim, uzun süre içmesem de hiç aramam.

Şekerle içiyorsanız, şeker hastalığını işaret ediyor olabilir.

Uzmanların araştırmaları, kahvenin baş ağrısına biyolojik bir etkisi olmadığını, durumun tamamen (ya da %95 gibi büyük oranda) psikolojik olduğunu gösteriyor. Okumuştum birkaç kez ama üşendim şimdi kaynak aramaya.

@long live: hangi uzmanlar onlar? kafeinin damarları daraltarak baş ağrısını azalttığına dair milyon tane araştırma var?

bahsettiğim baş ağrısı "gerilim tipi baş ağrısı" dır yalnız dikkat, migren için genelde daha beter yaptığı bilinen bir şeydir.

empirik bilgidir, tarafımca da onaylanmıştır hatta. kahve klasik baş ağrısına iyi gelse de migrene kötü gelir diyen de olmuştu ama hiçbirinin nedenini bilmiyorum.

www.avea.com.tr

Her yöne 1000 dk
Her yöne 500 sms
500 mb internet

taahhütlü 42 tl
taahhütsüz 47 tl

Turkcell ile 3 aylık 90 liraya her yöne 1500 dk, 1500 sms, 1500 MB tarifem var, memnunum. Dakika olarak hesabınızdan düşükse kullanım, mantıklı olabilir.

Vodafone red kullaniyorum . 1000 dk 1000 sms 1 gb internet. 65 tele fiyati.

yıllarca turkcele her ay ortamala 100tl ödeyen ben avea faturasız hattı keşfettim. 23TL'ye

500dk
5000 Sms
1gb internet

500dk yetmiyor çoğu zaman ama günlük 2tlye konuşma paketi var 60dk heryöne.
Genellikle son on gün bitiyor 500dk. gerektiği kadar 2TL'lik paket alıyorum oh mis :)

"close" kelimesini kullanmamayı tercih etmiş sanırım sadece.
yani demek istediği "as close to rock music as Sigur Ros are close to the Beatles": rock müziğe sigur ros'un beatles'a yakın olduğu kadar yakın.
yalnzı kafamı karıştırdı bir parça, belki de saçma sapan bir çeviri yapmış da olablirim.

Çeviri doğru olmuş gibi. Arada "close" kullanmaması biraz sokak ağzı gibi geldi bana ama mantık olarak doğru.

Sigur Ros'un Beatles'a yakın olduğu kadar rock müziğe yakın.

Close kullanmaması sokak ağzı filan değil bence. Üstteki çeviriler doğru. Close'un kullanılmaması daha iyi olmuş hatta.

Yukarıdakiler doğru, mantık dafaiss'in dediği gibi.

Bu da bonus: Sigur Ros bir grup olduğu için çoğul, yani "are to" kullanılmış. Sigur Ros değil de mesela Elvis Presley olsaydı "are to" yerine "is to" kullanılacaktı.

Yeni mezuna tam zamanlı 2500 tl verdiklerini düşünürsek haftada 2 gün - 800 tl diye bir ortalama diyebilirim. Günlük 500'e gelir o hesapta ama part-time her zaman daha azdır ve çoğunlukla öğrenci olunduğu için böyle bir hesap çıkıyor.

Ha, haftada 4 gün + gerekirse bazen ek mesai ile tam zamanlı gibi 2500 alabileceğin yerler de oluyor.

part time ne hocam, ben it şirketlerinde part time çalışan eleman görmedim

bi arkadaşım geçen sene 9 gün çalışıyordu 1100 lira alıyordu. tefe tüfe hesaplarsak falan 1200 lira olması lazım gibi. ben mühendis değilim ama :)

wax denediniz mi? islak saca uygulaniyor, jole gibi goruntusu yok, kuru ve dogal duruyor

Hayır hiçbir şey denemedim. Öyle yıkayıp çıkıyorum ^^

Tam olarak ne işe yarıyor, napıyor?

Saçı benzer ve uzun bir erkeğim (tel gibi değil ama bağlanmazdan önce bonustum). Banyoda şampuandan sonra saç kremi (conditioner) kullanıyorum. Banyodan sonra ise nemli saça argan yağı sürüp tarıyorum. O birbirine dolanmasını bir nebze kaybediyor böyle olunca, yumuşuyor biraz.

şampuan olarak dove hair therapy deneyebilirsiniz. saçlarınızı saç kurutma makinasıyla kurutmayın bir de, o çok kabartır. wax saçı tedavi eden değil şekillendiren bir şey, yani banyodan sonra azıcık wax yedirirseniz saça, daha yumuşak, daha derli toplu durur. bir de watsonslarda Charles worthington mu ne var şampuan artı saç kremi var argan yağlı, annem onu önerdi. ama saçınız çabuk yağlanıyorsa bence dediğim dove şampuan daha başarılı.

wax saci iyilestirmez, yani cansiz sert olusuna bi cozum degil. sadece sekil verir. ha sivi sac kremleri var gliss'in filan. dustan sonra onu kullaniyorum, yumusatiyor, kabarmayi da azaltiyor. bi de besliyorMUS(o kadarini anlayamiyorum) sonra da wax ile sekil veriyorum kivircik sacli biri olarak

Şampuandan sonra saç kremi sürün saç uçlarınıza ve 3-4 dakika bekleyin. Watsons'ta kavanoz kadar saç kremleri vardı, biralısı falan da var, onlara güzel diyorlar.

Duştan çıkınca saçınızın nemini alıp saç uçlarınıza şundan sürün 3-4 damla:blog.myfatpocket.com Büyük marketlerde ve Watsons gibi yerlerde satılıyor. Bugün ilk kez kullandım ben de bu ürünü ve saçım kuruduğundan beri saçımı okşuyorum, ipek gibi oldu.

Bir de saçı ağırlaştırmayan, bukle belirginleştirici köpükler oluyor, onları da deneyebilirsiniz.

Antrenorlerin potansiyel degerlendirme ozellikleriyle ilgili

antrenör ekibimi de tek tek seçtim, hepsi kendi alanının en iyilerinden. 4.5 yıldızla çalıştırıyorlar genelde.

genç yetenekler genellikle popülaritesi yüksek olan takımlara gidiyorlar. yani sizin ekibiniz belirli bir bölgedeki oyuncuları takıma kazandırıyor. dolayısı ile manchester, chelsea, arsenal gibi klüpler daha fazla cazip oluyor bu genç oyuncuların yerleştirilmesinde.

Youth coaching, youth facility, youth recruitment önemli şeyler tabi ama böyle de bir şey var.

sıkıntı oyunun ingiltereye verdiği altyapı puanında. diyelim ki oyunda her sene her ülkeden 100 oyuncu açıklansın. brezilyada bunların 50'si fransada 40'ı falan iyi topçu oluyor ama ingiltere için bu oran hayli düşüktü hatırladığım kadarıyla. zaten az miktarda çıkan 5 yıldız oyuncular sende çıkmıyordur. seneye belki çıkabilir ama belli olmaz. hatta brezilya puanı 185, türkiye 151, ingiltere 139'du sanırım.

"Recruitment network" gibi bişey olması lazım, onu da genişletmeye çalış. Sorabildikçe yönetime sor.

Ben de FM12'de aynı problemi yaşıyorum ama. Vauxhall'la 22. sezonumu bitirdim (en alt ligden alıp), şu an Avrupa'nın 1 numarasıyım ama altyapıdan en fazla 1-1.5 yıldızlı çıkıyor. Home grown adam bulacağım diye 18'e gelmemiş adamları bir dolu para bayılmak zor iş.

@ingilizce, doğru olabilir bu söylediğin. şuan oyunda inanılmaz bir genç futbolcu kıtlığı var ve yetişen 10 iyi gençten 8'i fransız. abartmadan söylüyorum. brezilya fıs gerçi.

ama 10 tanesi fransız 2 tanesi italyan. diğer milletlerden tek bir futbolcu bile çıkmıyor.

ben oynadığımda yaklaşık 10. sezondan sonra başa çıkamıyordum ülkelere scout gönderip futbolcu bulmaya çalışmalarıyla. o yüzden sinir oldum fm genie scout kurdum kararlılık, hırs, profesyonellik ve sakatlığa yatkınlık gibi özelliklere göre regenleri alıyordum hemen. hile gibi duruyor ama büyük umutlarla aldığın oyuncunun sezonun 6 ayını sakat geçirmesine veya yerinde saymasına sinir olmaktan iyidir. brezilyalı regenlerin potansiyel yeteneği çok oluyor ama demin saydığım özellikleri düşük olduğundan oyuna çok yansımıyorlar. o yüzden fıs gelmiştir sana.

bazı şeyler "yen içinde" kalmalı diye düşündüğüm zaman dışarıya kapalı açıyorum duyuruyu...

Nispeten gizli olmasını istediğimizde...

yasaya uygun olmayan içerik talep edilebilir. torrent linki, cd key vs.

ben ilk ve tek duyurumu bu şekilde açtım. çünkü sözlükten cevap bekliyordum. aksi takdirde herhangi bir foruma da yazabilirdim bunu.

google aramalarında okunmasın diye. özel konularda yapıyorum.

Çok az bilgi vermişsin.

Mikrofonu çıkarıp tekrar taktığında kenarda "Found new hardware" filan diyor mu?
Başka bilgisayarda denedin mi, çalışıyor mu?
Kendi bilgisayarında aynı portta başka bir mikrofon denedin mi?

Mikrofon bozulmuş olabilir. Bilgisayarın portu bozulmuş olabilir....

Boş laflar bence. "Ne yapmak istiyorum"un cevabı "yatmak, eğlenmek, oyun oynamak, kitap okumak, müzik dinlemek, gezmek, muhabbet etmek, film izlemek" ise sıçıyor bu mantık tamamen. Çünkü bu şekilde hayatta kalamazsın.

Adamın mantığı "yaptığın işi sevmiyorsan, hayatın boyunca onu yapıp mutsuz olmak saçma. daha iyisi sevdiğin bir şeyler yap" diyor. Ama sevdiğim şeyler bana bir iş vermeyecekse ya da o işin parası olmayacaksa saçma. Çünkü o şeyi yapmak kadar güzel bir evde yaşamak, lüks otomobil sürmek de isteyebilirim pek tabii.

para olmasaydı, para kaygısı yaşamadan insanların gerçekten istediği şeyleri yapabileceklerini anlatıyor. para olmadan derken, para kavramı hiç olmasa diye düşünmeniz lazım; para yoksa para üzerine kurulacak hayaller asla olmayacaktır. herkes istediği şeyi yapıp hayallerinin peşinden gidecektir.

adam diyor ki bak ido'ya adam dj oldu hayallerinin peşinden gitti. ÇÜNKÜ BABASININ BOK GİBİ PARASI VAR.

hiç para kazanma demiyor adam, para için istemediğin şeyi okuyup gününü çoğunu sevmediğin için yaparak geçirip hayatı kendine zehir edeceğine, daha az kazanmaya razı olup sevdiğin iş için uğraş. zaten o senin tutkunsa, onunla yatıp kalkarsan o işte çok iyi olursun ve para kazanırsın diyor. mesela ben okumaya kasmak yerine o kadar zaman gitarımla uğraşsaydım şimdi aylardır iş aramaktan sürünen bir işsiz mühendis değil para kazanan bir müzisyen olabilirdim.

bahsettiğin şey kadınlar arasındaki gereksiz samimiyet laubali haller.
iki yüzlü tavırlar vs vs sanıyorum. yok çiçeğim hayatımlı konuşmalar sürekli birbirlerini pohpohlamalar

maalesef kadınlar arasında böyle iletişim kuranlar var ve doğal bişey. normal yani.

ikinci soruna gelirsek kafaya takacak bir şey yok ilk defa mı gördün bu ilişkiyi oysa birçok örneğini görme şansın var.

lezbiyen olma durumu yoksa, bi problem yok. gercekten seviyordur kiz arkadasinizi.
kadinlar biraz daha detayci oldugu ve duygusalligini ifade edebildigi icin, sizin kendinizi " o kadar olamiyorum " diye rahatsiz hissetmeniz gayet normal.
ama eger bu sikintinizi kiz arkadasiniza söylerseniz pek hos bir tepki alacaginizi da sanmiyorum. zaten kendi sikilirsa falan uzaklasir. ama sizin herhangi bir söylemde bulunmamanizi tavsiye ederim.

1. Biseksüel olabilir.
2. Kıskanmak ve böyle kafaya takmak anormal.
3. Bunu açıkça ifade edip bir hal çaresine bakınız.

Kadınların kendi arasında gereksiz bir samimiyet var. Saçma ama öyleler işte...

bazı kadınlar arasında öyle ilişkiler olabiliyor, senin rahatsız olman yersiz bence. kız arkadaşına bu durumu söyle de biraz gülsün, hem bi dahakine daha rahat davranırsın paylaşırsan :)

1. ne saçma insanlar var ya. normal değil emin ol 3 vakte kadar kokarlar.

2. takman normal böyle salak bir insan görsem onu görmemek için kafama takardım. senin kıza da söyle her şeyi konuşamadığın insanla mı devam ediceksin.

Kıskanmak abartı olur ama farklı sebeplerden rahatsız olunabilir. Ben benzer durumlarda kıskanmak olarak değil de, bu tarz yakınlaşmaları çocuksu bulduğum için rahatsız oluyordum.

559c AKM'nin önünden geçip gidiyor Gezi Parkı yoluna doğru dümdüz. O yoldan az aşağıya gidince çıkan trafik ışıklarından hemen önce park halde durduğunu da gördüm, sanırım terminal olarak orayı belirlemişler. Intercontinental'in önünü kast ediyorum.

NŞA son otobüs 00:30 civarında olması lazım ama bu sıralar olan karışıklıkta durum ne bilmiyorum.

içmiyomuş madem nerden anlicak. yarın bigün bi misafire veririm derse sıkıntı olur yalnız ama bence demez niye desin süs işte? ha olur da anlarsa tecrübe kazanırsın

vitrin çok göz önündeyse ayıkabilir. mesela hep oturduğu koltuğun yanında veya televizyonun yakınlarında vs.

babanın ne kadar dikkatli biri olduğuna göre değişir. ama jack daniels arkalardaysa al götür. bu kadar düşünme, al gitsin anasınısatim.

şeffaf bir içkiyi başka şişeye boşalt, içine su koyup yerine bırak. viski yerine elma suyu ya da hafif demlenmiş çay olabilir.

madem içmiyor, anlamazlar.

jd'nin 5 te 3 ünü başka bir şişeye boşalt, kalan 5 te 2 nin üzerine çay ekle

günün birinde açıp da içen olursa viski tadını alsın =)

oha annemde suç ortağı oldu ama jd de çok önlerde diye chıvas regal diye bişi aldım iyimidir o ? bi de son kullanma tarihleri var mı bunların yahu ??

Hahaha yavrum aynisini benim kuzen yapmis yillar once

Olayi dinle;

Teyzemlerin aynen oyle bir vitrini silme icki dolu dururdu orada. Enistem tam keyif adami boyle gurme havalarinda sohbetler esliginde icen bir insan.
Yilbasiydi sanirim ben boyle 7 8 yaslarindayim, hangi icki tam bilmiyorrum ama cay renginde imis
Kuzenim ne zaman calfi ne zaman icti ise icine cay doldurmus geri koymus
Babam butuuum gece enistemle dalga gecmis eglenmisti


Anlatiym dedim.

haha iyiymiş olay ama umarım benim başıma gelmez :D hiç anlamamasını tercih ederim :D of abimin dışardan getirdiği purolarıda çaldım.tam serseriyim bu gece :S :D

22 yaş evden azar yememek için yeterince büyük ama viskinin tadını çıkarta çıkarta içmek için küçük bir yaş. Viskiler kalsın, o arkada votka olacaktı onu al, meyve suyu ile tatlandırır tatlandırır içersiniz. O olmadı şarap deneyin. Çok sık alkol almayan insana viskinin tadı ispirto gibi gelir. Votkayı alırım, güzelce içerim, şişesini de geri falan koymam. Doğum günün kutlu olsun.

ya ama sanırım yazdıklarımdan erkek olduğum anlaşılıyor ama kızım yani bu durumda azar yemek için pek de yaşlı sayılmıyorum türkiye ortalamasına göre..ya da sayılıyosam bizim aile standart dışıdır belki bilmiyorum babam arada azarlar çünkü beni..

ice tea doldurmayı unutma viski şişesine. bide varsa bilyesiz bi tane al sonra dolduramazsın boş kalırsa sıkıntı olabilir.

son kullanma tarihi var mı bunların ya biri desin soluğu hastanede almayalım??

Arkalardaysa fark etmez yea... Sayısını mı biliyor ki anlasın. Çay filan da koyma bence, öyle olursa elbet ortaya çıkar ama 15 tane içinde bir eksik şişeyi fark etmesi çok uzak olasılık.

Chivas iyidir. İçerken buzu eksik etmeyin. Gerçek içim için tavsiye etmezler ama, alışkın değilseniz kola da bulunsun, karıştırıp içersiniz. Kuruyemiş, özellikle badem ve fındık ile eşlik edin. Alışık değilseniz de bokunu çıkarmayın, afiyet olsun.

Üzerinde bir sol kullanma tarihi yazmıyorsa ve şişe hiç açılmamışsa, güneş almayan bir ortamda saklanmışsa sorun olmaz.

en keyifli duyurulardan biriydi, afiyet olsun ve iyi ki doğdun

gençlerr teşekkür ederimm hepinize en keyifli doğumgünümlerimden birini geçirdim.ama sanırım bu kadar kişi arkamda olmasaydı yapamazdım.--ahaha halk kahramanı gibi hissetmem peki -- iyiki çikolata falan al demişsiniz bu arada zira tadı ispirtomsuydu :D abandık fındık fıstığa :D ama eğlenceliydi baya ya sağolun varolun.

benim de 23'ten 73'e çıkmış. algoritma değişmiş sanırım.

bu arada başucu eserleri'nin de sıralaması değişmiş. güzel hale gelmiş.

zö'ye de bi ayar çekiyorlardır.

Tamam buldum:

(bkz: 26 temmuz 2013 ekşi sözlük'teki değişiklik)

Madrid'i anlatayım. İlk tavsiyem real madrid müze turu. Yaklaşık 1 saat sürüyor, stadın her yerini görmek mümkün.

Sol civarında görmeye değer yerler de bence bunlar :

Puerta del Sol - Plaza de Opera - Palacio Real - Templo de Debod - Plaza España - Gran Via - Plaza Cibeles - Puerta de Alcala - Parque Retiro - Estacion de Atocha - Museo del Prado - Plaza del Neptuno

Belirttiğim rotayı sırayla takip edersen yaklaşık 4-5 saatlik yürüyüşle bitirmek mümkün. Otelde resepsiyonda bu rotayı harita üzerinde gösterirler eğer rica edersen.

Yemek

Paella : Bunun için gitmen gereken yer Gran Via'nın bir arka sokağı üzerinde La Calle Reina 39 numaradaki La Paella isimli restaurant. İnanılmaz güzel yapıyorlar, ama paella'lar en az 2 kişiliktir, kaç kişisiniz bilmiyorum ama 4 kişi gidip 2 farklı çeşit söyleyebilirsiniz, her türlü çeşidi güzel, ingilizce menüleri var. Metro Gran Via en yakın metro buraya.

Mexican : Calle Santa Engracia 110 numarada La Panza es Primero diye küçük bir meksika lokantası var, oldukça lezzetli burası da. Margaritaları falan denenmeli mutlaka. Cochinita Pibil benim favorim. Metro Rios Rosas civarında.

Et : Calle Infanta Mercedes 60 numarada El Jamon y Churrasco denen bir yer var. Kilo ile et söylüyorsun, ortaya sıcak bir taş getiriyorlar, sen de o taşın üzerinde eti kendin pişir kendin yecilik yapıyorsun çok değişik, etleri çok lezzetli, ara sıcakları da fena değil, denemediysen morcilla tavsiye ederim. Metro Tetuan civarında burası.

Sol'den plaza mayor'a doğru yürüyün, sol'u arkanızda bırakacak şekilde geçin meydanı, az ileride solda cam bir yapı var kocaman, adı Mercado San Miguel. Aslında açık hava pazarı gibi bir yer ama orada yemek yeme imkanı da var. Pek oturacak yer olmasa da dükkanın birindne jamon, birinden şarap, birinden peynir falan alıp ayak üstü yemek çok keyifli oluyor. Akşamları cıvıl cıvıl oluyor genelde, cumartesi akşamı keyifli olabilir.

Gece çıkmak için gidilebilecek yerler Pacha (metro Tribunal), Joy Eslava (metro Sol), Kapital (metro Atocha) veya Fortuny (metro Ruben Dario) tercih edilebilir ama buralar gece 2-3ten önce boştur genellikle O vakte kadar warm-up bar denilen küçük mekanlarda takılıyor insanlar, sonra da diskoteklere akıyorlar sabahlara kadar.
Cumartesi akşamı La Latina da renkli olur, orada da bolca warm-up bar var, değişik kokteyl'leri var, la cava baja o civarın en bilinen bar sokağı.

Alışveriş düşünüyorsan da Calle Serrano, Jose Ortega y Gasset, Velazquez üzerinde bir çok mağazayı bulabilirsin.
Ayrıca metro Barrio del Pilar civarında La Vaguada diye büyük bir alışveriş merkezi var, orası da fena sayılmaz.

madrid de mercado san miguel e kesin git, sırasıyla sol meydanı, palaza mayor, ve san miguel birbirine çok yakın zaten, orada tapas yiyebilirsin. paellayı plaza mayor da yeme : )şu an bilemiyorum ama daha iyi yerler var yapan.
km zero var;
(git: en.wikipedia.org:Km_cero.JPG)
barcelona da park guell i kesin gör, la ramplas ı gör.
madrid de zamanın bolsa toledo ya da segovia yı kesin gör.

(bkz: #27256094)

hocam bende 15 gün önce geldim ispanyadan. Acizane tavsiyelerim ; Rahat yürüyüş ayakkabısı kullan. Ulaşım Baya pahalı her iki şehirde de . Barselona da LaRambla caddesinden alışveriş yaparken kesinlikle pazarlık etmeni tavsiye ederim. Ör;I love Barcelona t-shirt ünü La Rambla da 15 € 10 € civarında satıyorlar. Ben pazarlık ile 3 € ya satın aldım. Orjinal olarak satılan Formaların çoğu sahte zaten bunu Barcelona FC store gidince kendin göreceksin. Ayrıca neredeyse her gece partiler olur, hepsine katılmanı tavsıye ederim çok eğlenceli insanlar. Plajına kesinlikle gidip güneşlenmelisin. ordaki mojito satan adam dan bitane buzlu mojito iç ;) Çok param yok diyorsan kesinlikle sahil tarafında yemek yeme, "Urgel" metro durağının etrafını tercih et. Çok güzel restran ve kafeler var. Sonra Labirente gidip kaybolmanın keyfini çıkar. Labirent belirli günlerde ücretsiz şuan hatırlamıyorum malesef.Gaudi picasso filan saymıyorum demir başları. Hostellerde konaklıyabilirsin , Graffiti Hostel,Mybed Bcn Hostel, ucuz ve güzeldir.

Madrid e gelince Tam bir başekent, trafik yoğunluğu olan caddeler,telaşlı kravat lı insanlar. Barcelona nın rahatlığını aradım ben. Ve çok beğenemedim nedense.Real Madrid stadyumu hariç tabı. 19€ verip paşalar gibi geziyorsun yedek kulubesinden soyunma kabinindeki havuza kadar. İçerde hoş bayanlardan kurtulmanın yolu yok koridordan geçerken seninle futbolcuları aynı karedeymiş gibi çekip duruyorlar.
Sol meydanına çıkıp barlara gircem dersen 10-15€ gibi ücret veriyorsun. Ama eğlence sınırı ortadan kalkıyor KiNg Arthur oluyorsun bir anda . Ayrıca eğlenceye dalıp cepçilere yakalnma derim. Avrupa amk hırsız ne arar diye düşünme gafletinde bulunma ;) İyi eğelnceler.

barselona dan yeni döndüm. ekstra tura hiç katılmadım, kendim hazırlıklı gitmiştim ztn doküman olarak onlardan ve audio guide lardan faydalandım.
sagrada familia için internetten bilet alın ve sabah 8.30 gibi orda olun yoksa acayip sıra beklersiniz.
su atıştırmalık vs almak isterseniz la rambla da carrefour var, çok uygun fiyatları. hatta hesaplı olmak için iki öğünümü 5euroya içerde bulunan noodlecıda geçiştirdim.
şapka kesinlikle alın.
la plaça catalunya da kocaman el corte ingles var (alışveriş merkezi boyner tarzı). pasaportunu gösterince %10 indirim alıyorsunuz. en alt katında şarküteri reyonu var, muhteşem peynirlere göz atmanızı tavsiye ederim. ben böğürtlenli peynir getirdim ordan.
aklıma gelenler bu kadar.

Sonsuz enerjiyi buldun galiba :/

döner mi bilmem ama aşağıdaki makaradan su kaçmaz mı:)

en alttaki kanat nasıl kabın içinden dışına çıkıyor?

@the kene bir şekilde sızdırmazlık sağlandığını düşünelim ve hatta kanatlar hareketli olup tanka giriş yaparken de gövdeye bitişik de tasarlanabilir. bunlar çözüm üretilebilir sorunlar. önemli olan termodinamiğin birinci ikinci kanunua aykırı. ancak fiziken problemi çözemedim.

@innerbliss sistem düşündüğünün tersine dönüş yapacağı için kaba alttan giriş yapıyor. yani sıvının kaldırma kuvvetinden yararlanıp kanatları yukarı kaldırıyor.

www.youtube.com

2:55'e gelin. oradaki buluş da buna benzer ve çalışıyor.

videoda sistemin arkasını göstermiyor yalnız. inandırıcı değil.

Çok fazla şöyle olsa böyle olsa demişsin. Biraz halamın bıyıklarına benzemiş. Sistem hareket etse bile kendi içindeki bir miktar enerji ile belirli bir süre hareket eder, ama sistemin enerjisinin zamanla artmaz bence.

en altta ki boşluktan sıvı kaybını bir şekilde göz ardı edersek.
resim de ki tasarıma göre konuşursam;
senin dediğine göre hava boşluklarının kaldırma kuvveti sayesinde sistem hareket etse bile en alttan giren(dışarı daki) ilk kanatın hava boşluğu sağlayamayacağından dolayı hareket duracak.

ama bu kanatların 3 tarafı kapalı olsaydı. yani bir lastik üzerine yerleştirilmiş içi hava (ya da HE) dolu ufak plastik top yerleştirsek o zaman sızdırma gibi bir durum olmaz. yanılmıyorsam sürekli hareket sağlanır diye düşünüyorum.

yani 6 dışar da 6 içer de top olacak şekilde bir düzenek ayarlasam, en altta ki topun sıvı içine girmesi için karşılacağı kuvvet, sıvının içinde ki 5 adet topun kaldırma kuvvetine oranla daha az olur diye düşünüyorum.

edit: şu da aklıma geldi. neden yukarı yönde toplar hareket edeceğini varsaydık? netice de topların altta ki giriş kısmına doğru da bir itme kuvveti yönelme olabilir. suyun tam ortasından bir hayali cizgi çeksek ve o cizginin yukarısında kalan suyun içinde ki toplar'a yukarı doğru baskı uygulanırken, hayali çizginin altına kalan toplara'da aşağıda ki giriş diye düşündüğümüz yöne doğru baskı uygulayabilir.

valla kafam karıştı. bir kimyager olarak deney yapmayı öneriyorum. görüp ona göre mantık yürütmeli :)

@haldamir açıkcası biraz bilimsel yorumlar bekliyorum. bahsedilenler çözümsüz problemler değildi. hepsi de gayet çözülebilir şeylerdi. zaman harcamadım geliştirmek için.
bunları, bu konulara çok yabancı biri olarak söylemiyorum. az buçuk makina imalatı gerçekleştirmiş biri olarak mühendis biri olarak söylüyorum.

@1tam1ayran anlamadım malesef anlattığın düzeneği.
ancak ben çözer gibiyim yavaştan. olay en alttaki kanatta bitiyor. bir kanadı baz aldığımızda içi sıvı dolu kaba girdiği anda suyun kaldırma kuvveti aksi yönünde hareket edecek. çeyrek daire boyunca böyle olacak. ancak diğer kanatlardan elde ettiğimiz kuvvet bunu karşılar mı o meçhul. yani kuvvet/hareket analizi simülasyonu yapmak gerekiyor sanırım tam anlamıyla açıklığa kavuşturmak için ya da prototip üretmek.

3.

hatta ben de bmx'imle ona katılırdım.

3

Tebrik ve takdir ederdim. Düşüncem 3 numaraya en yakını olurdu ama parayla çok da bir ilgisi yok bence olay ego ile alakalı. Komplekssiz olduğu için takdir ederdim.

4)ben nasıl danimarka'ya geldim lan!?

çok güzel bence,bisiklete binmesi

hem spor yaptığı hem doğaya zarar vermediği hem de genel yargılardan sıyrılabilmiş olduğu için takdir ederdim.
bir arkadaşımın diş hekimi babası da öyleydi.
diyenler olmuş zaten evet avrupa'da öyledir. ilk görüşte şaşar insan ciddi kıyafetli kadınları adamları öyle görünce. oysa ne güzeldir.

Koşullara göre. Bisikleti kullanabileceği adam gibi bir yol varsa, çok yokuş değilse, bisikletle geldiği için şirkete ulaştığında terlemiş olmuyorsa, ev-iş arası çok uzak değilse yorumum 3 olurdu. Bunlar ters olursa 1.

öncelikle 3

istanbul'da bisikletli görsem yadırgarım ama. malum her yer yokuş bayır ıvır zıvır ayrıca nemden dolayı terli terli işe gidecek vs. ama vespa tipi motorluları görünce nasıl özeniyorum bir bilsennn. trafiğe girmiyor, püfür püfür gidiyor ne güzel =)

3.

ter sorunu duş ile hallolur. adam patron, bir duş yaptıramayacak değil iş yerine.

2

3 derim.

hatta bilkent işletmenin eski dekanı da bisikletle gelirdi, öğrencileri olarak takdir ediyorduk ve bence cool bir şey.

3 kere 3!

takdir ederdim çevreye zarar vermediği ve egolarından kurtulduğu için

4) bisikletten indirir pervasızca kucaklardım. zira böyle insanlar kolay bulunmuyor.

4) helal olsun, sağlığını önemseyen dinamik bir adam derdim.

para ile bisiklete binmek arasındaki bağlantıyı da kuramadım doğrusu?

belki adam 5bin euroluk bisiklete biniyor, o kadar önemli mi!!!

cevaplatiniz icin teşekkürler. cevaplarinizdan cikan sonuç şu ki eksiduyuru turk toplumunun homojen bir alt kumesi degildir:) zira yıllardır bisiklet sürüyorum ve trafikte bana saygı gosreren, benim de bir taşıt kullandigimi ve bisiklet yolu olmayan yerde bir seriti tek basima kullanacagima inanan sürücü sayisi pek fazla değil.

arabalar üstüne üstüne sürer,bisikletçilerin :(

selçuk inan idol olarak gösterilebilecek bir futbolcu olduğuna göre, alper potuk da olabilir.

Olabilir. Kendini doğru geliştirirse daha iyi bile olabilir. Fizik olarak daha iyi olacak muhtemelen Selçuk İnan'dan ama oyunu okumak, liderlik ve öldürücü paslar konuları çoğunlukla yeteneğe bağlı, belli olmaz.

Selçuk dan daha cesur adam. selçuğu geçebilir. selçuk sürekli garanti oynama peşinde al ver, al ver... 5 geri 1 ileri. bu adam hücumu daha çok düşünüyor.

Ya çok avantajlı bir şey olduğunu düşünmüyorum, sonuçta müşteriye giren kazık aynı. Ne için daha çok kullanacağınıza göre düşünebilirsiniz, mesela teknoloji marketlerde en avantajlı olan ya da çok uçuyorsanız mil kazandıran falan. Protesto ediyorsan Garanti alma mesela, iş bankasının internet bankacılığı iyi diyorlar. Hepsinin bir artısı var görünüyor ama sonuç aynı.

banka kartın varsa, özellikle maaş hesabın varsa o bankadan al. hem uğraşmazsın direkt hesaptan kredi kartına para gönderip borçlarını ödersin. onun dışında kartlar arası bir fark göremiyorum ben.

Pek bir farkı yok kredi kartlarının. Bana göre en büyük avantajı (genel olarak) internetten alışveriş.

Maaş hesabın varsa ondan al mutlaka, işlem ücreti filan ödemezsin.

Garanti ve İş Bankası'nın android uygulamalarını kullandım, oldukça kullanışlı ikisi de, her işini cepten yapabiliyorsun. Webden daha bile kolay bence.

Ara sıra uçuyorsan, uçuş mili kazandıranlardan al. Puan genelde az birikiyor ama uçuş milleri daha iyi birikiyor.

do u know sanal kart?

haklısın ya, aklıma gelmemişti.

Google maps/navigation, kullandığın bankanın uygulaması, facebook, chrome, sesli sözlük, çevrimdışı sözlük, gmail, youtube.

Browser olarak Next yada Dolphin kullanabilirsin.

istanbuldaysan iett için istanbul ulaşım, hızlı surf için opera mini, instagram, es task manager, gtasks, google drive, vine, power toggles.

ne olduklarını bir inceleyip, işine yarayacağını düşündüğünü indirirsin, bir kısmı kişisel beğeni/tercih.

aaa... dh texas poker oyunu deddeeeeee bir oyun. dahilinde ea'nin monopoly'si (seversen) okey var bi de.. dns changer bide.. bir de astro file manager.. neden? olur da bi mp3 indirirsin ama uzantısı şarkı.bilmemne olur değiştirmen gerekir bu hızır bi uygulama bu konuda.. dosya uzantısı yani ;)

(bkz: soundhound)

(bkz: #39253944)

I hope it lasts forever.

i hope it lasts forever

üsttekiler doğru ama, "nothing lasts forever, and we both know hearts can change"

Daha uzun yoldan:

I hope it is always everlasting.

Hepsinin şifresi aynıysa, ya da ikisinin de hesabını hotmail hesabına bağlıysa, birini ele geçiren ötekileri de rahatlıkla ele geçirebilir.

Yasal takip olduğunu zannetmiyorum. Öyle bir şey olsa kimlik bilgilerini alıp direk gözaltına alırlar/soruşturma başlatırlar. Gidip şifrelerini değiştirip hesapları olduğu gibi bırakmazlar. Sitelerle ilgili yasal problem olsa da hesap kapatırlar ya da email ile bilgilendirirler.

Muhtemelen bir hacker'lık söz konusu.

en basiti paintte aç farklı kaydet direk düşüyo zaten.

Resimlerin boyutunu kolayca küçültmek için irfanview kullanabilirsin. Bir klasördekilerin tümünü tek tıkta %50 boyut düşürmek ya da %50 kalite düşürmek gibi özellikleri var.

mobil veri hep kapalı dursun. kullanmak istediğinde açarsın

peki mobil veriyi kapayınca wi -fi da kapanıyomu ? bide mobil veriyi aktif edince hemen internete mi bağlanıyor ?biraz açabilirmısın hocam acaba

Mobil veri ile wifi ayrı. wifi için ayrı bir seçenek var şu yukarıdan çektiğin menüde. Mobil veriyi aktif edince hemen bağlanıyor internete ama sadece bildirimler vs geldiğinde çok az internet yiyor. Gidip sen bir şeyler yapmadığında çok az gider.

anladım ama ben sunu kastediyorum . ben istemediğim sürece hiç bağlanmasın. az da olsa yemesin diyorum . varmıdır hocam böyle bi seçenek acaba ??

Kapatman lazım mobil veriyi o zaman. Sadece kullanacağında açacaksın. Zor bir iş değil be, iki tık.

anladım hocam çok sağol. peki şimdi mobil veriyi kapayıp wifi açık olunca wifi den bağlanabiliyomuyum .? bide son olarak mobil veriyi kapayınca az da olsa yemıyor dımı ınternetten ? teşekkürler...

yardım ??

Mobil veri kapalı + wifi açık olunca, wireless interneti olan yerlerden internete girebilirsin. GSM operatörünün internetinden hiç yemezsin, sıfır yazar.

çok sağol hocam .halletım sorunu :)

ben beğendim

iyi olmuş, beğendim.

Güzel.

hoş

ben de izlemistim ama hatirlayamadim. desmond sahnesi de aklima geldi de orda "senin maasin etmez bunun bir dublesi" ayari geliyordu. daha sonra bir barda ayni viskiyi oyle hic maas etmeyecek bir paraya icerken goruyorduk. desmond iyi adamdi ya.

neyse hatirlarsam yazayim.

ben de en fazla birkac dakika gormusumdur mad men'i, ikimize de aynisinin denk gelme ihtimali biraz dusuk ama var tabi. :)

Görüyor ve arttırıyorum; Mad Men'in ilk birkaç bölümünden birinde olması lazım.

vallaha hiç mad man izlemedim, tv de falan denk geldiysem olabilir ancak, bölümü hatırlayan yazabilirmi?

ama bence bu başka bir dizi veya film den di

uc kisinin izlemedigi bir dizinin bir sahnesi hepimize denk gelmis ve bazi insanlar hala significance level diye bir seyin varligindan bahsediyor. :)

"Be My Valentine"

www.azlyrics.com

Edit: Tim McMorris'inmiş yani.

yeni ten heyecan ve alışkanlıklar

female demon +31

Olur öyle. İkisi arasından belli bir zaman geçtiyse, bu dönemde fizyolojinizde bazı küçük değişiklikler de olmuş olabilir. Sporu bırakmış, beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmişseniz, bir hastalık geçirmişseniz filan mesela. Mevsim, oda sıcaklığı vs bile etki edebilir.

Bir de, eski sevgilinizi cinsel olarak o kadar da çekici bulmuyordunuz belki de.

Çözüm olarak farklı kondomlar ve farklı pozisyonlar (özellikle erkeğin altta olduğu) öneriyorum.

stres, önsevişme süresi, yeterli ıslaklık, darlık-genişlik.

aklıma ilk gelenler.

hepsine gittim, viyana'yı direk elerdim. prag ve budapeşte birbirine çok benzer ama burun ucuyla prag sanırım.

hepsine gittim direk viyana derdim :)

Hepsine gittim tabiki de prag

budapeşteye gitmedim, viyanaya bir daha iş için falan olmazsa adımımı atmam, prag ise bence çok kendine has bir yer.

budapeşteye çekimser kalarak prag diyorum.

hiç birine gitmedim ama direkt prag diyorum.

hepsine gittim prag ve budapesteye 2 kez gittim (viyanaya 2. kez gitmeye deger gormedim) budapeste'ye bi 4-5 kez daha giderim

hepsine gittim. viyana-prag-budapeşte sıralaması

Hepsine gittim; Prag.

bana uyar

hali hazırda bitmesi min. 7-8 ay sürecek projeler var. arada mutlaka kesintiye uğrar - ekleme yapılır - yeni proje eklenir.

elbette hepsi de acil.

şimdi işim var..çok işim var olmasa gelirdim vaalla..

Maaş ne kadar?

zaman hesabımız dünyanın dönüş hızı ile ilgili ışık hızıyla alakasız. eski zamanda da ayın dünya etrafındaki dönüşüne göre.

Hayır.

Hayır.

Işık hızının hesabı bu gibi şeyleri etkilemez. Ancak yıldızlara falan olan uzaklıkta kullanılan "ışık yılı mesafesi" farklı olacağından mesafeler yanlış hesaplanırdı.

Gün, ay, saat, ezan vakti gibi şeyler güneş ışığının dünyaya ulaştığı an ile alakalı olan şeyler. Işığın güneşten ne zaman çıktığının bir önemi yok.

hız=yol/zaman formülünden yola çıkarak dünyanın dönüş hızını yanlış hesaplama ihtimali var mı?

ışık hızının yanlış hesaplanması zamanı etkilemez. günlük hayatta kullandığımız zamanla ışık hızı arasında bir bağlantı yok.

Ekleme: Bir boyut olan zaman ile fotonun uzayda birim zamanda kattetiği mesafe arasında zaten hiç bir bağlantı yok. Birim zaman, sezyum 133 atomunun rezonansı ölçümüyle belirleniyor. gece ve gündüz toplamının 12'lik sistemle eşit olarak bölünmesiyle saat, saniye, gün hafta vs. kullandığımız birimler belirleniyor.

Hayır öyle bir ihtimal yok, zira dünyanın hızı ışık hızına bağlı değil.

Dünyanın hızı = (Güneş etrafındaki yol)/(365 gün 6 saat)

Kaldı ki, "gün, ay, saat, ezan" için dünyanın hızına da ihtiyacımız yok.

yıl = güneş etrafında tam bir dönüş süresi
gün = bir yılda toplam gün doğumu olacak şekilde her bir gün doğumuna düşen zaman (artık yılı da hesaplayarak)
ay, hafta, saat = bunlar biraz keyfi belirlenmiş şeyler. bakmışlar sayılara uymuş, bunları seçmişler. farklı bir birim de kullanılabilirdi.

(bkz: 1408)
(bkz: srpski film)
(bkz: la habitacion de fermat)

üçü de birbirinden çok farklı filmler. srpski film fazlaca ağır gelebilir psikolojik açıdan yalnız.

ekledim listeme saol..vovv film seçimlerin züpper olmuş..evet kaldı 2 dane :))

tree of life derim ben. daha geçen hafta izledim ve gerçekten çok beğendim. oldukça başarılı bir yapım. tablolara bakar gibi izliyorsun, sanat galerisi gibi bir film resmen.

bir de dans ile aran varsa pina'yı izlemeni tavsiye ederim. en sevdiğim filmlerden biridir bu da.

tree of life aldım listeme..teşkür ederim..dansla aram yok maalesef :/

(bkz: 12 monkeys)

@long live rock n rol izlediğim onu..teşkür genede..başka???

(bkz: a clockwork orange) - Eski, biraz simgesel bir anlatımı var ve biraz da rahatsız edici bir film ama favori filmlerimdendir.

(bkz: one flew over the cuckoo's nest) - Akıl hastanesi filmi, psikolojik yani. Jack Nicholson'ın süper performansı.

(bkz: kynodontas)
(bkz: lat den ratte komma in)

@long live rock n roll ben sen miyim yada sen ben misin?? sölediğin filmleri izledim ve filmleri yorumlamam aşağı yukarı senin gibi :))

@ telewizyon sehpasi aldım listeme filmleri..iki gündür bana yardımlarından dolayı gel (inacına göre) sana bira yada kahve ısmarlayayım..saol,varol :))

saolun var olun yukarı niki geçen sinemaseverler..listem 5 di 7 oldu sayenizde..filmleri izledikçe ekşinin sol tarafında nikimle buluşmak dileğiyle..esen kalın..

@pinkpinokyo ne demek lafını etmeye değmez. yarın tatile çıkıyorum dönüşte ısmarlarsın : )

Netaş olabilir. Maaşları yüksek değil ama çok sayıda elektronikçi var, part-time da alıyorlar.

termometre demeyelim de sensör var evet.

islemcide, video kartinda falan dahili isi sensorleri var. yazilimlarla o sensorlere ulasmak mumkun. bu sekilde ogrenebiliyorsun sicaklik degerlerini.

Evet ısı sensörleri var. Hatta bazen bilgisayarın durduk yere kapanması da bununla ilgili. Yazın çok çalışıp ısınınca, soğutucu kullanmazsan kapanır ya eski laptop'lar, onun sebebi "artık kaldıramadığı" için, "bozulduğu" için değil de; "bozulabileceği" için. Yani bakıyor sıcaklık çok yükselmiş, biraz daha yükselirse iyice yanacak devreler; kendi kendini kapatıyor.

öyle bi sensör olduğunu tahmin ediyorum da, nasıl bi şey işte o o kadar ufak ve hassas? var mı şekli şemalı, nasıl çalışıyor falan?

2.bp.blogspot.com su gordugun, suan ortalama bi bilgisayarda bulunan bir islemci.

icinde ise 995 milyon adet transistor var :)
3-5 adet isi sensoru konmus cok mu? :P

çoğu program sensörlere dayalı değil de bilgisayardaki çalışan programların yoğunluğunu baz alarak ölçüyor. yanlış da sayılmazlar.

E-kitap oku. Ben en cok onu yapmayi severim. Zamanin nasil gectigini anlamazsin ama hobi meselesi tabii. Bi de bi anket sitesi var pollemik.com diye, oraya uye ol, anket doldurup para kazanin falan diyo ama hic girmedim o islere bilmiyom.

İşle alakasız şeyler yaptığında sıkıntı olmazsa, ted.com'dan video izle, ufkun açılsın.

Dizi, film izle.

Basic bir eğitim almadan keyif alacak kadar oynamayı öğrenmek zor bence. 6 aylık bir eğitimden sonra kendini geliştirmeyi de öğrenebilirsin bence ama hiç bilmeden öğrenmek zor. Çünkü duruştan raketi tutuşa, raketi sallarken yapacağınız açı, duracağınız şekil gibi önemli kriterler var. Kendi başına denersen de topu karşıya geçirecek şekilde bir şeyler oynarsın ama doğru bir şekilde geliştirmek çok zor olur.

Ben sadece ortaokulda eğitim almıştım, sonra ara sıra oynuyordum. Son birkaç yılda elime almamıştım neredeyse. Bu sene başladım tekrar maçlara. İlk başta kötüydüm ama toparlıyorum şimdi. Ama 10 sene önce aldığım temelin etkisi var bunda.

Babolatla baslamistim ben, oldukca iyi bir raket.

raketin markasına bakma deneyerek al. ilk aldığın raket biraz büyük olsun top kontrolünü daha iyi sağlarsın. zamanla topu daha hızlı atabileceğin bir rakete geçersin. zaten 6 ayda bir raketinin değiştirmen gerekiyor raketler eskiyor çünkü top iyi sekmiyor raketten. şu buradan anlatamıyorum bir mağazaya gidersen anlatırlar zaten sana. 2. sorunun cevabı ise evet ama uyumlu biriyle git yoksa yok top içeri düştü yok çizgide diye bir sürü gereksiz tartışma oluyor. birde top olarak dynamic alma da ne alırsan al.

hobi olarak yapacaksın nasıl olsa, eğitime gerek yok. zaten takip ediyorsan gözlemlemişsindir. youtube'da iki video izleyip kupa kazanan ev arkadaşım vardı. :))

@lancelot du lac forehand, backhand, vole ve smaç vuruşlarını internetten öğrenebilir ama servis atmayı kesinlikle bir başkasının öğretmesi lazım.

Babolat profesyoneller içindir, onunla başlamanı maddi açıdan tavsiye etmem. Ama gidip de 20-30 tl ye bulunacak Delta, Selex gibi markalar da alma. Ben bir hafta önce Nike, Adidas gibi mağazalarda da satılan Head aldım. Boyutunun 27 inç ve ağırlığının 260-275 olmasına dikkat et. Fiyatını sorduğumuzda aynı rakete Nike, 138 tl demişti fakat biraz araştırmamla 100e de buldum.

Ben okulda 3 yıldır amatör olarak tenis oynuyorum fakat ilk oynayışım öğretmen eşliğinde oldu. Raketin nasıl tutulacağı, forehand de hangi ayağın öne atılacağı, boşta kalan elin duruşu gibi kıstasları bilmeden oynarsan ve böyle devam ederse sonrasında yanlışı düzeltmek zorlanacaktır. Benim tavsiyem birkaç ders eğitmen eşliğinde olmalı.

direkt servisler var, onun dışında kadıköy'den 125 diye bir otobüs var ama az geçer, beşiktaş ve kabataş'tan da 43r ve 559c gibi otobüsler geçiyor.

Dolmuş (ya da başka bir şeyle) Kadıköy -> Metrobüsle Zincirlikuyu -> 43r ya da 559c ile Hisarüstü

ya da

Dolmuş (ya da başka bir şeyle) Kadıköy -> Vapurla Beşiktaş -> 43r ya da 559c ile Hisarüstü