Ebat olarak uyuyorsa hiç bir sorun olmaz;
ben daha önce daf yerine kale, kale yerine başka marka çok taktım.

Ebat olarak uyuyor.Anahtarcıdan kale aldım. Ama gel gör ki delik yerleri birbirini tutmuyor. Şimdi elime bir kilit daha geçti. Bu kilitin numarası ile değiştireceğim kilidin numarası uyuyor. Ama delikleri uyar mı diye düşünüyorum. Mesele ebat değil. delikler.

Hitler, Ataturk, Recep Tayyip Erdogan

Jim Jones

William Wallace.

Galiba İsmet inönü de var bunların arasında. Kayda alınmış konuşması pek yok ama sahafta ismet inönü'nün sözlerinden, nutuklarından derlenmiş bir kitap görmüştüm.

Cübbeli hoca.

tayyor.

Sokrates

BAykal.

sırrı, muharrem ince ve oktay vural.

Hitler hocam. Ataturk recep falan yanasamaz.

Tayyyip, cubbeli.

zannediyorum ki bu değişim vurguyu önplana çıkartıyor. "zindanda dahi olsa" derken şartların daha önemli olduğunu görüyoruz. çok kötü durumda bile bahtiyardır gibi. ikinci kullanımda ise bahtiyarlığın vurgulandığını, yüceltildiğini düşünüyorum.

"olsa dahi" olur.

-evde olmak-
-şurada olmak-
-burada olmak-
-zindanda olmak-

burada nerede olduğunu belirten bir durum var.
zaten cümle böyle kurulduğu için devamı da böyle olur.

İkisi de olur bence. Türkçede kelimelerin yerinin değişmesi -çoğu zaman- anlamı değiştirmez.

bence ikisi de olur. Türkçede anlamı değiştirmez çoğu zaman Kelimelerin yerinin değişmesi.

dahi yerine bile kelimesini koy, her ikisi de anlamlı ve doğru ama ilk cevapta söylendiği gibi vurgulanan şeyi değiştiriyor. zindanda dahi olsa dersen zindanın olunabilecek en kötü yer olduğunu, zindanda olsa dahi dersen de zindanda olmanın olabilecek en kötü durumda olunduğunu vurguluyor bence. ben öyle anlıyorum en azından.

ikisi de doğru ve farklı şeyleri vurguluyorlar.

yüzme olabilir hocam. ayrıca fitness da uzun vadede çok kolay kilo vermeni sağlar.

eksisozluk.com

eğer gerçekten sağlıklı bir şeklide kilo vermek istiyorsanız bence aşağıdaki adımları uygulamalısınız.

1- öncelikle bir kardiyologa görünüp efor testi + eko + ekg yaptırmanızı öneririm. spor yapacaksanız öncelikle sağlıklı olduğunuzu, kalbinizin durumunu ve vücudunuzun efor sürecinde nasıl tepkime verdiğine bakarak olası bir tıkanıklık durumunuzu da tespit etmiş olursunuz. yani bir nevi bence önce bir check-up yaptırın.

2- daha sonra bir diyetisyene gidip diyet sürecinizi programlamalısınız. zira kilo vermek düzen ve diyet işi.

3- spor yaparken de ilk 3 - 4 ay sadece günde 45 dakika yüksek tempolu yürüyüş yapmalısınız.

çokça kilo vermiş sonrasında yine almış (alkol sebebiyle) biri olarak diyebilirim ki tek başına spor kilo verdirmez. hele ki kısa vadede hiç verdirmez. diyet ve sporun iç içe geçtiği uzun vadeli bir program ve düzen lazım.

öncelikle siz hiçbir şey yemeseniz ve diyetinize dikkat etseniz de vücut kilo vermez. zira kilo vücudun kendini koruma mekanizmasıdır. vücut yaşam ve yemek sonucu ortaya çıkan asidik çöpleri, sağlıksız beslenme ya da hareketsizlik sebebiyle atamadığı zaman onları yağ ile sarmalayıp göbek çevresine paketler. dolayısıyla yağ le paktlenmiş bu asidik çöpler vücuda zarar veremez hale gelir. spor yapınca vücut yağ yakar ve paketlenen bu asidik çöplerin tekrar dolaşıma karışma riski vardır. metabolizma bunu istemediğinden kilo vermeyi mümkün olduğunca geciktirir.

konuyu uzatmadan diyebilirim ki hergün 2 büyük bardak sebze suyu içip, günde 45 dakika hızlı tempoda yürürseniz 4 ile 6 ay arasında sağlıklı bir şekilde kilo verme ritmini tutturursunuz.

sebze suyu hazırlarken de yeşil sebzeleri ve limonu tercih etmeniz daha yerinde olacaktır. (salatalık, kabak, marul, biber vs sebzeleri limon ile birlikte bir meyve sıkacağında sıkıp, limon ekleyip içeriğe de 1 tatlı kaşığı da zeytinyağı koyup günde 2 defa yemeklerden 1 - 2 saat önce içebilirsiniz. bu karışım sizi hem tok tutacak hem spor sonucu ortaya çıkacak asidik ortamı daha alkali hale getirecektir. aynı şekilde zeytinyağı da doymamış yağ olma özelliği ile asitler ile mücadelede fayda sağlayacak dolayısıyla metabolizmanın yağ yakma sonucu asidik ortamın artması yönündeki endişesi sonucu kilo verme ve yağ yakmayı engellemesi sürecini yavaşlatacaktır.

bir önemli husus da uykudur. en kolay kilo verme ritmi ezan saatlerine uymaktır. yani yatsı ezanında yatar ve sabah ezanında kalkarsanız daha kolay kilo verirsiniz. tabii yemeğinizi de akşam ezanından sonra yememek kaydıyla.

bunlar benim kişisel uygulama, gözlem ve araştırmalarım sonucu ortaya çıkardığım bilgilerimdir. zira sağlıkçı değilim. dolayısıyla en başta dediğim gibi bir uzaman kontrolünde bunları uygularsanız arzu ettiğiniz sonucu almanız mümkün.

guvenle surebilecek yerin varsa bisiklet. hem temiz hava alirsin hem zamanin nasil gectigini anlamadan ter icinde kalirsin. havuza verecek paran varsa yuzme en iyisidir. vucuttaki butun kaslari calistirir, eklemlere zarar vermez. ama once bir doktora gorun bunlar bunyene uygun mu, senin icin sakincasi var mi onu ogren.

Beslenme kilo vermenin %60-70'dir. Yani yediklerinizde bir değişikliğe gitmeden pek bir şey beklemeyin. Spor ve düzenli uyku bu sürece yalnızca katkı sağlar.

işlenmiş Şekeri mümkünse yok et. ekmeği , böreği (karbonhidratları) azalt

Bol bol su iç

Sabahları minimum 1 saat yürüşe başla. O kilolar veriliyor. Ben de yürüdüm verdim. Yalnız ağzımdan kesemediğim için fazla olmadı.(16 kilo kadar verebildim)

Bisiklet falan hikaye. Tak kulağına müziği/radyoyu yürü. Müziksiz/radyosuz çok sıkıcı oluyor.

Bir de belli bir pistin etrafında dönersen sıkıcı oluyor. Ben hep sokaklarda yürüyorum. En az bir saat ayıracaksın ama.

hdp. akp tek basina iktidar kuramasin diye. bundan daha iyi bir firsat 15 senedir gecmedi elimize. guncel siyasette biraz pragmatist olmakta fayda var.

Mhp. Çünkü dinci değilim, Kürt değilim, tepeden bakan elit değilim, yalnızca Türküm.

chp.

(bkz: selin sayek böke)

CHP. Projelerini ve en çok sayıda milletvekilini beğendiğim parti o, her şeyi geç en çok oy alan muhalefet partisi, yani Akp'yi iktidardan indirmesi en olası parti o.

hdp-çünkü görüşlerimi en iyi savunan parti

akp. ıstırırım.

akp hariç chp, mhp yada hdp; akp gitsin diye

akp iktidarına son verecek parti, güçlü kadrolarıyla, akılcı programlarıyla türkiye'nin kurucu partisi chp. başka partilere oy vermişsinizdir muhtemelen. bir kez de chp'ye şans verin. hepimizin arzuladığı sosyal devleti birlikte kuralım.

Mormalde Chp'liyim ama Hdp'ye vericem.
Anketler Hdp barajı geçemezse akp'nin başkanlık sistemini getirebilecek sayıya ulaşacağı yönünde. Normalde Chp'den yana gönlüm ama yeterli sayıya ulaşmayacağından, ak gezenlere karşılık nightwatchers ve yerel halk ittifakı mecbur gözüküyor.

edit: olası senaryolar

HDP BARAJI AŞAMAZSA

1) AKP:298 MİLLETVEKİLİ AKP: 41 CHP: 26 MHP: 19 HDP: 9 DİĞERLERİ: 5

2) AKP:307 MİLLETVEKİLİ AKP: 42 CHP: 26 MHP: 18 HDP: 9 DİĞERLERİ: 5

3) AKP:317 MİLLETVEKİLİ AKP: 43 CHP: 26 MHP: 17 HDP: 9 DİĞERLERİ: 5

4) AKP:324 MİLLETVEKİLİ AKP: 44 CHP: 26 MHP: 16 HDP: 9 DİĞERLERİ: 5

5) AKP:330 MİLLETVEKİLİ AKP: 45 CHP: 26 MHP: 15 HDP: 9 DİĞERLERİ: 5

6) AKP:337 MİLLETVEKİLİ AKP: 46 CHP: 26 MHP: 14 HDP: 9 DİĞERLERİ: 5

HDP BARAJI AŞARSA

1) AKP: 260 MİLLETVEKİLİ AKP: 42 CHP: 26 MHP: 18 HDP: 10 DİĞERLERİ:4

2) AKP: 269 MİLLETVEKİLİ AKP: 43 CHP: 26 MHP: 13 HDP: 10 DİĞERLERİ:4

3) AKP: 278 MİLLETVEKİLİ AKP: 44 CHP: 26 MHP: 16 HDP: 10 DİĞERLERİ: 4

---Başkanlık sistemi için gerekli milletvekili sayısı 330----

''HDP’nin barajı aştığı simülasyonlarda AKP tek başına iktidar dahi olsa, “başkanlık sistemi” için koalisyon ortağının onay vermesi zorunlu. Çünkü hiçbir seçenekte AKP, anayasa değişikliği için gerekli olan 367 sandalyeye ulaşamadığı gibi “referandum” sınırı olan 330 milletvekiline de ulaşamıyor. AKP ile HDP’nin koalisyona gitmesi ve HDP’nin de “başkanlık” sistemine destek vermesi halinde de referandum sınırına ulaşılamıyor ve her iki parti en fazla 320 sandalyeli koalisyon kurabiliyor.''

Yani barajı geçme olasılıkları CHP-MHP koltuk sayısını artırma olasılığından daha yüksek bence, bu yüzden başkanlık sisteminin önünü kesmek için en mantıklı seçim. Güvenilmez çıkarlarsa bile yine CHP desteği lazım ki o da imkansız. Bu durumda HDP'ye güvendiğimden değil CHP'ye güvendiğimden rahatlıkla oy vericem.

hdp, çünkü hdp=pkk gerçeğini bilmeyecek kadar gerizekalıyım.

@animalman
başka akp'liler de var da hep gözüme senin yazdığın yazılar batıyor. çok iticisin. sandık günü padişahınız kendini yedi düvelin başkanı ilan edemediğinde de göreyim yüzünü piliz.
"hdp=pkk'yi bilmeyecek kadar beyinsizim çünküüaaaa" zeka dolu laf sokmalar var maşşallah. millete akıl vereceğine oy verdiğin partinin seçmeni olarak kendini ayılt önce gülüm.

CHP - Demokrasiyi bu şartlarda en iyi temsil edebilecek partidir. İktidara gelse sükunet ortamı olacak tek partidir. Diğerlerinde mutlaka bir kavga olacaktır... o yüzden diyorum.

hdp.

çünkü akp gitsin de kurtulalım yeter artık. burama kadar geldi.

Vatan Partisi. Parti tüzüğünün her maddesine katıldığım, hepsini doğru bulduğum için. Barajı geçmese bile mücadele edeceği için. %3'lük hazine yardımı barajını geçme olasılığı olduğu için.

@douchebag, kullandığın hakareti sana iade ediyorum. Önce insan gibi konuşmayı öğren, sonra sorun varsa sor.

hdp: goruslerime en uygun parti + 1.

baraji gecerse akp'nin kutlamali balkon konusmasina maruz kalmayacagiz, bu tek basina bile cok buyuk bir sebep.

Chp. Hdp baraji assin diye oy vermek gibi bir düşüncem yok zira gececeklerini düşünüyorum, zaten kendilerine de pek guvenmiyorum. Ne diye chp'nin oy oranini dusureyim ki?

Saadet Partisi, ben bu kadar yüksek inancı olan başka bir topluluk görmedim.

profesör doktor haydar baş hocamızın izinden gideceğim.

hdp'ye oy verip 'sözümona' akp'ye dur diyeceğime, 50 kere akp'ye oy vermeye razıyım. mantık buysa, sokmuşum demokratik bilince.

mhp. duruşu belli çünkü. keşke 2'nci bölgede olsaydım da osman pamukoğlu'na oy verebilseydim. evet, kardeşliği savunmuyorum.

HDP. Çünkü parlamenter sistem içerisinde ene iyi muhalefeti yapacak ve farklı kesimlerin isteklerini meclise en iyi yansıtacak parti kendileri. Ayrıca barışın sağlanması ve daha fazla insan ölmemesi için kendilerinin mecliste olması gerek.

Arkadaş insan gibi soru sormuş. HDP'lilere, CHP'lilere laf sokup durmayın. AKP'lilerle alay edebilirsiniz. Niye? Çünkü ben onay verdim gitti :)

@fraise ve genel olarak chp-hdp mi şeklinde düşünenler için:
t24.com.tr
t24.com.tr
www.yuzdeon.org

hdp: verilecek oy chp'nin akp karşısındaki oy yüzdesini artıracak,kürtleri temsil eden bir partinin mecliste var olması gerek.bunun dışında hdp baraj altında kalırsa akp 4 sene daha dilediği gibi at koşturacak,başkanlık sistemi 2019'dan önce getirilecek.

mhp-ümit özdağ gaziantep

@advocatusdiaboli
daha önce yazdıklarından dolayı kendisnin bir aktroll olduğunu bildiğimden öyle dedim. "hdp'ye oy atmayan faşisttir" tarzı bir söylem hdp'nin siyasi düşünce yapısına ters zaten.

@advocatusdiaboli
apo heykeliymiş, pkk imiş, bi bitin artık ya. penguen belgesi izleyenlerden farkınız yok. bu belgesel 20 yıldır size izlettirildiği için nasıl derinden inanmışsınız belli değil. kürt'üm ve kürt olmaktan gurur duyuyorum. aslında sizin gibi milliyetçiler kürt düşmanları olmasa bana sorsan ırk diye bir şey yoktur derim. ama sizin karşınızda kürtçüyüm. türkçü olmak ayıp değilken kürtçü olmak niye aşağılama gibi gösteriliyor anlamıyorum. pkk benm kurtarıcım değil, tsk da değil, eli silah tutan hiçbir fert benim kurtarıcım olamaz. ama sadece pkk sivilleri öldürmüş gibi ezberden yazdığınız "bebek katillerriiiiğ" tarzı şeyler midemi bulandırıyor. biz çok kayıp verdik. hem de sivillerden. çoğunun mezarı bile yok. devlet öldürdü. evet devlet. sen kürt değilsin, kürt diye bir şey yok dedi. artık bi susun. kürt diye bir şey var, hep vardı, mecliste de olacak, olmak zorunda.
lütfen önce siz kendinizden olmayana tahammül edin. "hoşgörü" demiyorum bak, "tahammül" diyorum. zira neyin hoşgörüsü? bizim kürt olmamızın ve kürt siyaseti yapmamızın hoş görülecek bir şeyi olamaz. bu toprak senin olduğu kadar benim de. buna tahammül etmek zorundasınız.

bulunduğunuz ile göre değişir, şuradaki mantık:
eksisozluk.com
hdp taraftarlarının söylediklerinin büyük kısmı doğru, ama bir kısmı abartılı. akp %40 civarında kaldığı sürece o kadar büyük felaketler olmuyor, elbette barajın geçilmesi çok önemli olsa da. önemli olan akp'nin mv sayısını mümkün olduğunca aza çekebilmek.

yahu kasmayın bu kadar kendizi. hayatı biraz kolaylaşıtırın. kavramlar, kavramlar, kavramlar, hufff.. sosyolojik açılımlar, fularlı beyanatlar.

hdp=pkk'dır. ben de mhp'ye oy vereceğim için faşist olarak görülüyorum ve bu beni germiyor. öyle de olabilirim üstelik. çoğu inasna görü kötüyüm. ki bu da zerre germiyor beni. sayfalarca açıklama yapsam burada ne kazanacağım?

dediğim gibi hayatı kolaylaştırın hanımlar/beyler.

@animalman, merak etme, arkadaşlar senin ortalığı karıştırma hamlene karşı etkiye tepki yapmışlar o duyuruda. Ben eminim, kimsenin eli gitmez zaten AKP'ye atılan oyu başka partiye yazmaya (yönetmeliğe aykırı kullanıldıysa o başka tabii) sizin paralı adamlarınız gibi değil muhalifler.

AKP Suriye'den gelen insanları zulümden kaçtıkları için, insaniyet namına almadı. Bizzat başbakanım dediğiniz sincap tarafından ÖSO'ya, El Nusra'ya, sonrasında kuvvetlenen IŞİD'e yollanan silahlar, verilen destekler yüzünden (ki kapı gibi kayıtları, kanıtları vardır bunların) oluşan gerginlik ortamı, bu insanların Türkiye'ye getirilmesinin tampon bölge kurulmasına yardımcı olacağı gibi politik hamleler, şu anda Türkiye'deki 2 milyon Suriye vatandaşının burada olmasına sebep.

Suriyelilere yönelen ırkçı hamleler de kesinlikle faşizandır, yaşananları onların sorumluluğu olarak görebilmek mümkün değil. Tıpkı uzununuzun "bunlar Alevi ya ondan Esad'ı tutuyorlar" deyip ana muhalefet liderini hedef gösterdiği gibi, faşizan tutumlardır bunlar.

Kürt hareketine "insan gibi davranmayı" lütuf olarak görüyorsunuz ama işin öte yanı başka. Müzakere etme hakkını Kürt hareketi 30 yılı aşkın mücadelesiyle, ölerek, barış isteyerek, hak talep ederek aldı. Siz vermediniz. Ama konjonktür gereği, iktidarda kalabilmek adına o masaya oturmak zorundaydınız. Orası kesin.

Keşke adını dillerden düşürmediğiniz Yunus Emre gibi, yaradılanı, yaratanınızdan ötürü sevebilseydiniz. Amma ve lakin siz bir savaş, gerginlik, yolsuzluk ve zulüm hükümetisiniz. Birkaç metre ötemde gaz fişeğiyle kasıtlı olarak vurulup, beyin kanaması geçiren insanları unutmadım ben. İhalelerin peşkeş çekildiği badem bıyıklıları da.

Umuyorum ki, bu seçimde bilek hakkıyla sonunuz gelecek.

chp çünkü memlekete en hayırlı olacağını inandığım parti.

akp hala chp yi 50-60 yıl önceki hatalarıyla eleştiriyor demezler mi bir kaç yıl önce senin bakanların yolsuzluk yaparken sen nerdeydin? cevap:onları partiye mal etmemek lazım!

görüşünüz ne olursa olsun sandığa gidin bence katılım iyidir

mhp. hdp'ye ve hdp'lilere tepki oyu olarak.

@advocatusdiaboli
sen 1 sene doğulu gibi davranmaktan rahatsız olmuşsun, biz yıllarca kürt olduğumuzu sakladık. küçükken annem babam hep tembihledi söyleme kimseye kürt olduğumuzu diye. ilkokulda çocukluk tabi, ağzımdan kaçırdım bir kez, çocuklarının benimle konuşmasını yasaklayacak anne babaların olduğu istanbulun sözümona elit bir semtinde yaşadım. kürt siyasetinin bugün geldiği nokta bizim hayal bile edemeyeceğimiz düzeyde şu an. bu konuda hdp'nin rolü çok büyük. mecliste temsil edilmeyi istemek en büyük hakkımız.

@animalman
kusura bakmayın tahammül edilmek istiyorsanız önce tahammül edeceksiniz diye bir şey yok. ak yobazlara tahammül etmekten, yaşam alanıma girilmesinden, devletin soyup soğana çevirilmesinden bıktım. istediği kadar çözüm süreci vs desin, kobani'ye karşı ışid'e gönderdiği silahlar kanıtlıyor görünenin altında yatanları. isterse kürtlere özerklik vereceğim desin, apo'yu serbest bırakacağım desin, zerre umurumda değil. kaldı ki zaten apo'nun hapis yatması gerektiği ve özerklik almamak gerektiği fikrindeyim. akp'nin kürtlerin hakkını savunuyoruz masalına inanacak kadar aklımızı yitirmedik henüz çok şükür.

chp

böylelerini gördükçe de mhp değil de akp'ye mi oy atsam diye düşünmekten kendimi alamıyorum anasını satayım.

bi' siz biliyorsunuz her şeyi...

chp- hepimiz topluca hdp'ye geçmeyelim diye.

akp- balkon konuşmalarını seviyorum :p

@animalman sadece sana "nooooldu" demek için girdim duyuruya.

akp en az %47-48 alır diyen sen değil miydin yaaa pfffffff akapelilerin genel tavrıheralde bu. şu aralar dillerinde popüler "%40 az mı??!! neye seviniyosunuz kiiii??!! bak dolar yükseldi gördün mü??!! erken seçimde en az %50 ile gelcek :(((("

he gülüm. he.

www.youtube.com

ülen muhalefet mal mal birbirine bakıyor, ne yapacağını bile bilmiyor hiçbiri. saçma sapan konuşuyorlar. bu bile bir sonraki seçimde akp nin yüzdde 50 alacağını gösteriyor. Evet yüzde 41 başarı değil ama başarısızlık da değildir. Bu seçimde başarılı tek parti hdp dir. o da baskı ile...

ne nick be

muhalefet saçmalıyor he mi?

peki senin bakanlar ne yapıyor. 4 bakanında ayrı telden söylüyor.

hani muhalefete hain diyordunuz ya bunlar bizim önümüze taş koyuyorlar diye. ekonomi kötüye gidiyor yaygarası çekiyorsunuz iki gündür madem çok seviyorsunuz susun. saygı gösterin. gösterinde bizde adam sanalım.

üşenmeyip acile gidebilirsin. göz çok önemli bir organ kasılmalar kıpraşmalar iyiye alamet değil. alkol aldın mı? bazı kalitesiz vodkalar direk gözde ağrı ve kıpraşma yapabiliyor.

misafir gelecektir
(bkz: göz seğirmesi)

şaka maka bi yana, elektrolit dengesizliği, yorgunluk vs sebep olur. bikaç saate geçer. bu sebeple acile gitme

Lan ne acili amk. Göz seğirmesinden acile gelen Adamı orda güzel bir sikmek Lazım, bir daha seğirmez.
Stres ve uyku eksikliği yapar göz seğirmesi. Kendiliğinden geçer.

Uykusuzluk , yorgunluk gibi durum mevcutsa endişe etmeyin dinlenin. Geçmezse yarın doktora gidin. Acilde ilgilenmiyorlar.

aynen bugün bana da oldu. burda görünce şaşırdım şimdi. öküz oda arkadaşım yüzünden 2-3 saatte bir uyandım, arada yarım saat bi saat uyuyamadım. sabah sol gözümde ağırlık ve seğirme vardı. geçti şimdi. ama korkuttu yani. gözlerini dinlendir. çok ekrana bakma. salatalık fln koy istersen ne bileyim rahatlatır belki. ben soğuk kompres yaptım biraz. çok soğuk olmasın ama kaş yaparken göz çıkarmayalım. :)

Nihayet sonuca ulaştım (bkz: yatağın altından geçen elektrik hattı) başlığında yazdım.

Güvenlik sertifikası demişim. "Kök sertifikası". Her ne haltsa işte...

Olmaz, bu Chrome'da yaşanan bir sorun. Aslında bizimkilerin zamanında güvenlik güncellemelerini yapamamalarından kaynaklı sorun.

ninite.com

;)

benim için steam.

aimp2 müzik dinlemek için.
bs player film izlemek için. (içinde tüm codecler var ve altyazıyı kendi otomatik bulup ekliyor.)

flash player, java, c++, directx gibi eklentiler.

oyunlarım

Photoscape- Photofiltre -VLC player- AİMP (söylemişler)

Program değil ama uzun yazıları daha rahat okumak için www.easyprompter.com sayfasını kullanıyorum. "Portable Version"u sayfayı kaydettikten sonra internetsiz de çalışıyor.

Conta takıyor musun?

Bağlantı yerinden mi damlatıyor? Musluk ucundan mı?
Bağlantı yerini teflon bantla sarıyorsun değil mi?

Bağlantı yerlerinden damlıyor sanırım. Teflon bantla saat yönüne yapıyorum. Anahtarla uzatmayı sıkıyorum. Conta takmıyorum.Conta da mı takmak gerekiyor?

Contayla dene, muhtemelen kaçırmaz.

Kimi zaman çok mu kısa takıyorum diyorum. Çıkardıklarım 1-1,5 cm'lik uzatmalar. aynından takıyorum. Belki yanlış uzatmayı kullanıyorum diyecem. Benden önceki kişi de 1-1,5 santim uzatmalar kullanmış.

Teflonu kalın sarman gerekli. Aslında keten bulabilsen en iyisi o ama zor bulunuyor artık. Teflonu bayağı kalın sar. O taktığın malzemenin adı eğer iç dişli ise nipel, dış dişli ise manşon.

keten denmıs de ketenı madenı yag ıle yapman gerek o da pek saglık ısı degıl.

teflon u kalın sar

ya da sıvı conta da olur.

dusuk bı ıhtımal, cok sıktıgın ıcın catlatıyor da olabılırsın.

aynı sorun bende de var bu gece sözlük iptal

zortladı.

Şu an biraz yavaş da olsa girebildim. Yani sitenin sorunsuz yüklenip görüntülenmesinden bahsediyorsanız diye dedim, yazarların girdiği kısımlarda sorun varsa bilemem.

@grgn 30 saniye beklenip giriliyor ama ne entry yazılabiliyor ne mesaj atılabiliyor.

çözüm; sedet'in paracıklarına kıyıp server alması gerekiyor.

evet. maçın başlığına yazdığım entry "emma Watson" başlığına gitti. Nedense. Sonra sildim tabi.

ben öyle yapıorum hep. hatta kıymayı da kavurup birbirine karıstırıp küçük küçük posetlere koyuyorum 1 2 aylık yemek şeysi çıkıyo.

poşetlerken içindeki havayı çekip poşetlerin ağzını bağlaman gerekiyor (balici gibi). Minimum 6 ay dayanır, dahasına da gerek yok.

Mümkün olduğunca fazla parçaya ayırarak/küçük boyutlu gruplar halinde dondur ki az bir miktar lazım olduğunda, ihtiyaçtan fazlasının çözülmesi için beklemeyesin, doğrudan tavaya/tencereye atabilesin. Fazla miktarda gerekli olduğunda ise birden fazla poşeti kullanarak doğrudan yemeğe geçebilesin.

rygard +1
porsiyonluk dondurun, sonra direkt tencereye. Ancak buzluktan çıkan soğan çiğ kullanılmaz, çözdürürseniz böyle ölmüş sulu bir şey olur. O yüzden sadece yemeklik olarak kullanılır.

ben önce kavuruyorum sonra soğanı kavuruyorum sonra birlestirip atıyorum buzluğa
çiğ olma ztabii bamya gibi olur

yarım soğan ya da soyulmuş soğan buzdolabında streçle sarılıp beklediğinde kokusunu ve tadını kaybediyor.

ağzınıza bir parça ekmek alın ve öyle doğrayın soğanı. bütün göz yaşartan mesele ekmeğe geliyor ve gözleriniz dolmuyor. ben hep öyle doğrarım, işe yarıyor.

Deniz gözlüğü falan takın. Mutfakta da yasak değil ya...

Arkadasim,dogradigi soganlari salcayla kavurup pporsiyonlara ayiriyor ve o sekilde donduruyor.aksam eve geldiginde 1 tanesini cikarip tencereye atiyor.

hazır doğranıp dondurulmuş soğanlar var marketlerde.

ben dondurulup çözülmüş eti bile sevmiyorum tadı illaki bozuluyor. soğanı hiç denemedim ama çok fazla sulanıyor diyenler var ama memnun kalanlar da varmış. ben balkonumda ya da penceremi açıp kenarında doğruyorum o zaman gözün daha az acıtıyor.

harcaman gerekiyorsa bozdur. acil ihtiyacın yoksa elleme kalsın.

bir süre daha kalsın

dolar 2.45'e iner inmez elindeki euroların tamamnini bozdur hepsiyle dolar al

Pencereden aşağıya savur. Garipler sevinsin.

dün izlediğim bir ekonomi programında bi uzman elimde dolar olsa bozdurmazdım dedi.
doların 2.75 sınırına dayanabileceği olasılığından bahsedildi.

yine de emsal teşkil etmesi açısından sorumluluk kabul etmediğimi ve örnek verdiğimi belirteyim.

merhaba,

bulunduğum ilde, bir siyasi partinin il bazında üst düzey yöneticiliğini yaptım. dolayısıyla bir çok mhpli dostum da oldu. mhplilerin ve bizim eleştirdiğimiz en temel nokta, şiddet eğilimiydi. ancak görebildiğim mhpliler devlet beye çok güveniyorlar. inanıyorlar.

benim mhpden beklentim mecliste olması, daha fazlası değil.

Oy vermeyi düşünüyorum

ulkucu hareket engellenemez

mecliste olsunlar, Devlet Bahçeli gibi çıkın sokağa ortalığın a. koyun demeyen akıl sahibi bir liderleri olsun, tetikçilik yapmasınlar kafi.
ha bana kalırsa muhalefet eksiğimiz çok fazla, muhalefetten daha fazla beklentim var ama MHP ile öteden beri barışmayan bir çizgide olduğum için onlardan beklentim yok, dinamiklerini de bilemem zaten.

liderini basarisiz ve modasi gecmis buluyorum. daha vizyoner bir liderle basari saglayabilir, bu lider ve yaklasimla benden oy alamaz ama mesela tugrul turkes gibi daha akilli ve modern yaklasimli lideri olsaydi oyumu verirdim.

milliyetçi atalet partisi.

Kendi halinde siyasi parti. Ne iktidarda gözü var ne muhalefette. Şüphesiz iyi insanlar var içinde ama ne yazık ki yönetime yansımıyor.

1.vatan millet sakarya diye sadece mecliste bağırmaktansa ülkelerinin dereleri,dağları,ormanları,denizleri için eylem yapsınlar.bu ülkenin insanları açlıktan,yoksulluktan,işsizlikten kıvranırken sendikalarla,stk'larla beraber olsunlar.
2.yukarıda bahsettiğim nedenler için sokağa çıkmaktan korkmasınlar.çıktıkları zaman da "biz devletin polisine saygılıyız" edebiyatından kurtulsunlar artık.çünkü o çok sevdikleri devletin polisi,jandarması da ekmek parası için,işinden kovulmamak için ülkesinin değerlerinin yok olmasını umursamıyor ya da gıkını çıkaramıyor.
3.mafyatik,karanlık tiplerden (varsa) arındırılsın.(ki bence var,bilgim yok sadece önyargılıyım)
4.solcularla sebepsiz yere kavga eden görevlilerin görevini elinden alsın,gönül vermiş gençlerini de kibar bir şekilde uyarsın.
5.tabandan tavana kültürel değerlerini artırsınlar. bir nazım hikmeti sevemeyecek milliyetçi olabilir mi anlamıyorum mesela.

edit: şiddetle artık aralarına kesin ve net çözüm koysunlar. bizzat ocaklarında yuvalanan kimi insanlarla telefonda konuşmuşluğum var,chp'lilerle bile yanyana gelmek istemiyorlar kavga çıkar diye.

6.milliyetçilikle ırkçılık arasındaki çizgiyi net belirlesinler.yanar döner olmasınlar.ırkçılarsa parti ismini değiştirsinler ırkçı hareket partisi yapsınlar.değillerse de aralarındaki ırkçıları temizlesinler.


zoraki edit:
insanların sorulan soruya cevap vermeyip başkalarının cevaplarına laf yetiştirerek faydasızlıklarının faydasını nasıl görüyorlar anlamıyorum

bolca halk düşmanının bir arada toplandığı mekanlar. Askeri olarak hedef alınabilir fiziksel mekanlar görüyorum.

yukarıda yöneticileri zayıf ama genel başkan yardımcısı olan hanımları beğeniyorum.
tabanda ise taban akp ile geçişkenlik gösteriyor gibi bir görüntü var. cumhurbaşkanlığı seçimlerinde örneğin mhp oyları tayyip erdoğan'a gitmiş gibi bir izlenim edindim ben. oysa chp'liler kendilerine yakın olmadığı halde neredeyse firesiz oy verdi ekmelettin ihsanoğluna.
Bence esas sıkıntı tabanın mecbur kalınca akp'ye kayabilecek bir zihinsel yapıya sahip olması. (sıkıntı derken, benim bakış açıma göre, polemiğe neden olmayayım).

dışarda akp yi eleştirir,mecliste her oy desteği gerektiğinde akp nin yanında olmuştur.samimiyetsiz,bi o kadar da gereksiz.her seçimde oy kaybına uğrayan bi partinin hala aynı liderde ısrar etmesi de otoriyer kraliyetçiliğin göstergesi.

essoist +1

Değerli cevaplarınız için teşekkür ederim arkadaşlar. :))

kibarlığından teşekkür etmişsin herhalde ama, faydalı pek cevap çıkmamış.

milliyetçi ama islam'la ilgisi olmayan parti,
sendikalara destek,
sokağa çıkma/polisle çatışma,
solcularla uyum,
nazım hikmet sevdası

bunları bir araya getirince zaten elimizdeki parti CHP oluyor.

Yok yok, hepsi cidden değerli yorumlar. Size de teşekkür ederim. :))

www.yenicaggazetesi.com.tr

Bazen

Poççiginde.

değil

yok, sevgi kuşun kanadında

Ben oyle bir sey gormedim hicbirinin kanadinda.

Güzel insanlar atlara binip giderken sevdaları da beraberlerinde götürdüler.:

Alakasi bile yok.

Ben baktim goremedim.

İbrahim Sadri'ye sor. O da "sevdanın oturduğu sokakta" oturuyordu bir zamanlar. belki bilir.

daha kötüsü daha kötüsü.....

photo collage diye geciyor sanirim.
www.fotor.com
www.picmonkey.com

photoshopta çok olay yapabilirsin

(bkz: Photoscape)

android icin PhotoGrid uygulamasini tavsiye ederim

yaptırmayacağım.

ama eşim türk olsaydı yaptırırdım heralde bebekken. ben bu zamana kadar sakıncasını falan görmedim. dünya üzerinde de olanı var olmayanı var hayatlarında çok da birşeyin büyük ölçüde değiştiğini zannetmiyorum. yaptırırdım yani öyle bir durumda gelenek sonuçta.

abd'nin neredeyse yarısı sünnetli yarısı sünnetsiz. bi fark yok pek yani.

not: ateistim.

not2: bebek yaşı geçmiş çocuğun sünnet edilmesine pek sıcak bakmıyorum bu arada. çocuk vücudunu tanımaya başladıktan sonra psikolojik olarak etkileri olabilir. ha türkiye'de hepimiz çocukken sünnet olduk, kaçımızda pipi uzantılı psikolojik sorun var? hehehehe çok var:) o yüzden çocuk yaşta çocuğumu sünnet ettirmezdim. bebekken kendi vücudunun bütünlüğünü tanımıyorken olurdu olacaksa.

Erkek olursa, çocuğum olursa istersem olsun, sünnetlinin sünnetsiz oğlu olarak büyüyecekler, iki taraftan da. Kendi isterse yaptırır zaten 18inden sonra.

mantığını sağlığını bilemiycem de, erkek de değilim zaten ama sünnet sadece müslümanlarda yok ki? hristiyanlar, yahudiler de yaptırıyor sağlık sebebiyle de dini sebeplerle de

işte bunlar hep cehape zihniyeti. şakadan demiyorum ama, tam her şeye muhalefet havası var abi sende. hocası demiş işte bakteri üremeye uygun diye daha ne uzatıosun. ellerimiz de bakteri üremesine uygun o zaman ellerimizi de keselim falan demeler, harbi çok itici bu takındığın tavır. sünnette kesilen parçayı sen elin kadar kullanıyo musun? ellerin kadar işlevsel mi o parça, muhalefet olucan bari doğru düzgün örnek ver.

neyse bende gereksiz sinirlendim heralde birader kusura bakma ama harbi saçma yani dediğin. kaldı ki sadece müslümanlar değil, çoğu millet yapıyor sünneti. mesela brezilya'da da çok yaygın sünnet.

ben yaptırmıcam. elalem ne der diye çocuğun orasını burasını kestirmicem. ulan kılıçla kafa kesen adamlar bilim adamı edasıyla ama orası bakteri yvuası demiyo mu:) ne kadar iyi yanı arsa kötü yanı da var.

biri bana sünnet amerika ve avrupa'da da dinden bağımsız olarak git gide yaygınlaşmakta olan bir şey dedi.

iki türlü düşünüyorum aslında ama yaptırırdım.
hem cidden bir de bu anlayış var; müslümanlar yapıyorsa tü kaka, ateist bilim adamı açıklıyorsa "oh ne âlâ! kesinlikle katılıyorum." anlayışı var islam düşmanlarında. zaten her sünnet olanı müslüman sanmak da olayı açıklıyor aslında.

o derinin altında havasız ve hareketsiz ortamda anaerobik bakterilerin üremesi artar. el ise daha kolay yıkanabilen, hava alan ve en önemlisi hareketli bi yer. aynı mantıkla 'ellerimiz kirli o zaman dişlerimizi niye fırçalıyoruz' da demen lazımdı.

ben yaptırırım da yaptırmayana da karışmam. mantıklı gerekçen varsa başım üstüne ama sadece dini bir ritüel diye muhalefet olman yanlış geldi bana.

www.evrimagaci.org

yahu bırak hoca zaten bakteri oluşuyormuş pislik oluyormuş demiş ne kurcalıyorsun ondan iyi mi bileceksin demeden önce biraz araştırmak lazım çünkü hocanın tersine sünnetin ciddi zararları olduğunu söyleyen araştırmalar da mevcut :)

Sünnet Hristiyanlarda, Yahudilerde, Afrikalılarda olan bir şey.

Müslümanlar yapan tek din veya millet değil.

Ama sen bence dışarda yolun ortasına git orada indir pantolonu ihtiyacını öyle gider.

ne de olsa müslümanlar öyle yapmıyor değil mi, o zaman kesin bir yararı vardır.

Çocuğum olsa ben de yaptırmazdım. Tamamen hurafe.

Bu vesileyle hayatımdan bir anektod anlatmak istiyorum:

Ben sanayide çıraklık yapıyordum. Kalfa arabadan bir şey sökmüş. Usta "niye söktün diye?" çıkışıdı. Kalfa "ne olacak Bir işe yaramıyor zaten" demişti. Bizim ustada: "A..k.. bi işe yaramasa hiç fabrikası onu oraya koyar mı?"

Gerçekten bi işe yaramasa fabrikası (yüce yaratıcı) onu oraya koyar mı?

@KaraSakall sadece sen değil, üstten bir kaç arkadaş daha tartışma ortamını çirkin bir hale getirmeye çalışıyor, soru-cevap-açıklama şeklinde sorunlarımızı çözmek varken bu denli çirkin konuşmalar hoş olmuyor.

Ben kimsenin zekası hakkında olumlu/olumsuz bir yorum yapmamışken bu şekilde konuşman yanlış.

Bunun faydalı olduğunu savunanlar ciddi bir kanıt sunsun ben kendiminkini kökten keseceğim.

Hep aynı geyik, bir hocadan duydum, yok Avrupa'da herkes yaptırıyormuş,yok Aids'i önlermiş. Hiçbirisi de Muş'lu cümlelerin ötesine gidemez.

Ben de takmıştım bu konuya bir ara. Ulaştığım sonuçlar şunlar, zararları çok fazla, muhalefet amaçlı yazan arkadaşlar biliyor bu zararları.

Ama yaptırmamak da zararlı. Her yerinde bakteri olabilir doğru, ama orası daha riskli bir bölge. Sünnet olan neredeyse her çocukta oradan iltihap akar 1-2 gün. İnsan vücudu öyle mükemmel dizayn edilmiş veya ideali bulmuş bir şey değil. Kesin çözümleri de yok o yüzden. Sünnetlinin de zararları var sünnetsizin de. Ama genel olarak sünnetli bir tık daha önde gibi. Bir tık, öyle yaptırmazsanız ölürsünüz aboovvv vallaha yaptırın dedikleri kadar değil. Uğraşsan tabi temiz tutarsın baya. Ama o kadar uğraşır mı insanlar yıllarca, tartışılır.

inşallah bir gün erkek çocuğum olursa yaptıracağım.

bir de kapalı ortam kesin üreyen tüm bakteriler zararlıdır diye bir şey yok, bu sadece bir yanılgı olabilir

vajinada da bakteriler bulunmakta, bazı kadınlar temiz olsun diye sabunlu suyla yıkayıp vajinal ortamın doğal dengesini bozarlar ve enfeksiyon kaparlar, yani vajina temiz olsun diye iç dış sabunla yıkanacak yer değil, bazı ortamların bakterili ve asidik olması daha yararlı

@grimer haklısın biraz sert girdim olaya, özür dilerim.

Şimdi benim araştırmama göre, sünnetli olmak sünnetsiz olmaktan daha iyi.

Çük kesen beceriksiz berber/cerrah hikayelerini es geçip incelediğim zaman sünnetin daha yararlı olduğuna dair bir kanım oluştu.

Kesin yüzde yüz yararlıdır diyen bir araştırma yok, fakat öncelikle ben bir müslümanım o yüzden zaten tarafsız olamam zira benim için bu her türlü sağlık yararından öte, ve öncelikli olarak dini bir emirdir.

Öteki türlü kişisel fikrime gelecek olursak, öncelikle sünnetli penis olmayana göre çok daha estetik. Genel olarak yapılan araştırmalara göre, ABD veya bir Avrupa ülkesinin medical Journal tarzı bir dergisinde makale çevirisi yaparken okumuştum, sünnetli penis hatunlar açısından estetik olarak göze daha hoş geliyormuş. Maalesef 2008 yılında bir tıp münazarası için yapmıştım hatırlayamıyorum hangi makale olduğunu.

GEnel olarak AB ve ABDli doktorlar arasında çocuklarını sünnet ettirme yaygın fakat ettirmeyenlerde var ve şiddetle karşı çıkanlarda.

Sünnet eti bir nevi 20. yaş dişi gibi.

Birde yaş ilerledikçe sünnet'in riski artıyor, 7-8-10 gibi pek sıkıntı olmazken 18'den sonra hem psikolojik hemde fizyolojik olarak daha tehlikeli.

Hİjyen olarakta sünnetsiz peniste bakteri birikmesi ve yayılımı çok daha fazla oluyor.

Kısaca ben yaptıracağım çocuğumu.

"Kesin yüzde yüz yararlıdır diyen bir araştırma yok, fakat öncelikle ben bir müslümanım o yüzden zaten tarafsız olamam zira benim için bu her türlü sağlık yararından öte, ve öncelikli olarak dini bir emirdir."

Sünnet kelimesinin anlamını incelemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Bir kelimeyi yanlış anlamanızdan dolayı çocuğunuzun iradesini kısıtlamayın. Her yaşta oluyor artık o merak etmeyin, çıkar çıkmaz kesmesine gerek yok cerrahın.

Çıkar çıkmaz kestirmeyi düşünmüyorum, 10-12 yaşları civarı yaptıracağım.

Onun dışında, sünnetli olan ateist arkadaşlarıma sordum onlar içinde her hangi bir sorun olmadığını kendi çocuklarını da snnet ettireceklerini söylediler.

Onunla alakasız olarak Ramazanda 17 saate yakın açlık susuzluk pek çok doktor için zararlı 1 ay boyunca, ama ben tutuyorum. Zira bana emredilen o. Çocuğumu da kendi inancım doğrultusunda yetiştireceğimden sünnet etmekte bir beis görmüyorum.

@günde 3 litre kola içen adam sünnet dini emir değildir. Kuran'ı kerimde böyle bir emir yoktur. İslam'dan önce sünnet uygulamaları vardır.

@lesley,

Dikkatli okursanız ben de öyle dedim.

@KaraSakall,

Çıkar çıkmaz yaptırmak ve 12 yaşında yaptırmak arasında irade açısından bir fark göremiyorum. Yaşayabileceği olası travmalar yüzünden de (gerçi eskide kaldı, ama istatistiksel konuşuyoruz belirtmekte fayda var) 12 yaş daha riskli bile olabilir.

@günde 3 litre kola içen adam Özür dilerim iyi geceler.

Açıkçası şu ana dek tanıştığım insanların hiç birinde sünnete bağlı olaraktan travma yaşan bir erkeğe rastlamadım.

Yanlış sünnet yüzünden cinsel organı zarar gören çocuklarla karşılaştım tabii o ayrı.

Fakat Genel olarak türkiyede yaşayan bir çocuk önce ağlar, sonra kestirmek istemiyorum der, sonra sünnet olur, 1 gün sonra da sünnet kıyafetiyle sokağa inip top oynamaya başlar.

Hani böyle aşırı dikkatli, travma travma modun da her şeyden uzak tutulan aşırı sterilize yaşayan çocuklar travma geçirmeye çok daha yatkın oluyorlar.

İradeye gelince, sünnetin kesin olarak bir zararı olduğunu düşünmediğimden ve sünnet yüzünden hastalık yaşayan 1 bireye rastlamadığımdan benim için sünnetin çiçek aşısından bir farkı yok tıbbi olarak.

Binlerce yıldır devam eden bir gelenek ve dini adet.

şimdi şöyle bir şey var ki insanlara sorsan elin mi da pistir ayağın mı diye eminim pek çok kişi düşünmeden ayağım der ama işin aslı eldir aslında. el kadar leş bir uzuv yok. hatta tuvalete gitmeden önce ellerimizi yıkamamız daha bile önemli. böyle düşündüğümüzde eli napacaz? sünnet denen şey suyun sabunun olmadığı bi dönemde bir tür mecburiyet olarak çıkmış ortaya. e şimdi su var sabun var her gün duş alabiliyoruz bu yüzden çükümüzün ucundaki derinin kesilmesine gerek olmadığı gibi kıçımızı elimizle ve taharet musluğuyla silmemize de gerek yok. medeniyet çok güzel gelsenize. ha ben mi ben sünnetliyim tabii kimse fikrimi sormadı benim ya da araştırma yapılmadı. ben de türkiye'de orta gelirli bir insansam yaptırabilirim sünnet. çocuğuma çok yüksek kalitede bir hayat sunamayacaksam bir de bunun zorluğunu çekmesini istemem ama sorarım ederim anlatırım detaylıca istemezse yaptırmam. ha zengin olurum, iyi gelirim vardır hatta en iyi ihtimalle yurt dışında yaşıyorumdur hayatta yaptırmam.

Hocam bir şeyi "kesip atıyorsun" vücudundan ? Çiçek aşısı nedir Allah aşkına ? Binlerce yıllık gelenek ne demek, Afrika'da da boyna halka geçirip iki kata kadar uzatma yöntemi var ona bakarsan, halkaları çıkarttıkları anda ölüyorlar. Ama onların estetik değerlerine göre estetik oluyorlar ve halkalar olduğu sürece sorun yaşamıyorlar. Onlar da haklı o zaman binlerce yıllık gelenek, küpeden farkı yok.

Araştırmanız gereken terimlere travmayı da eklemenizi öneriyorum. "Geçen gün şöyle bir travma yaşadım." diyen birisini gördünüz mü hiç ? Niye sizce manyak oranı bu tarz geri toplumlarda daha yüksek ?

Sadece bildiğiniz konularda bilginizi sunmanızı öneriyorum.

şu hristiyanarda, yahudilerde de var diyenleri de hiç anlamıyorum arkadaş. bana ne elin yahudisinden, hristiyanından ben örneğimi de referansımı da kendi içinde yaşadığım toplumdan ve bağlantılıysa o toplumu baz alarak inancından veririm/alırım.

islamiyet belli bir dönemde ve zamanda belli bir ihtiyaçlar toplamı doğrultusunda (diğer dinler gibi) ortaya çıkmış bir din. sünnette bu bağlamda dinin tebliğ edildiği toplumun temizlik anlayışı doğrultusunda değerlendirilmeli. sonuçta temizlik ve hijyen eksikliği olan bir toplumdan bahsediyoruz.

bu noktada gerekli temizlik şartlarını yerine getirdikten sonra sünnetli olmuş ya da olmamış bir şey farketmez. elin gavuru sünnet olmuyorda siki mi düşüyor?
o yüzden sünnet sağlık için önemlidir zırvalarıyla gelmeyin. he ya da ben pisim, öyle sudur sabundur uğraşamam, çocuğuma da bunu aşılayamam diyorsanız buyrun kesin. ya da hacı benim dinim bunu emrediyor sen niye bunu taktın kafaya dersin, ona zaten diyecek bir şeyim yok. sadece hijyen diye gelmeyin.

buradaki mesele şu ve düşülen yanılgı. sünnet toplumsal ve dini bir gelenek. yapan müslüman ya da yahudi bunun için yapıyor/yaptırıyor. ama nasıl ki bazı ateistlerde, dinle alaklı şeylerin gereksizliği fikrini herkese duyurma fetişizmi varsa bu bir dine mensup olan insanlarda da var. sünnet gereklidir'e ikna etmek için sağlık için yararlı argümanını sunuyorlar.

sağlık için yararlı mı zararlı mı bilemem. alanım değil.

lakin ikinci soruya gelince, ben bu sünneti toplum kültürü ve din ile ilgili bir konu olduğu için önemsiyorum. çocuğum olursa sünnet ettiririm. ancak sağlıklı bişey bu argümanına sığınarak değil, toplum/din meselesinden.

ekstra bir faydası var mı bilmem ama bir zararı da olmadığı aşikar. o zaman mesele benim için bitmiştir.

Hristiyanlarda da var diyenler siz neyin kafasını yaşıyorsunuz, Hristiyanların birçoğu çatur çutur zina yapıyor (gerçi siz de yapıyorsunuz ama neyse) siz de yapın o zaman? Böyle mantık mı olur, işinize gelince onlar kötü işinize gelince onları örnek verin.

sağlık açısından bir faydası yok diyenler açıp iki rapor okumuş mu da konuşuyor acaba? açın dünya sağlık örgütü raporlarını okuyun. ya da okumayacaksınız biliyorum, alın şunları okuyun:

"The three randomised controlled trials showed that male circumcision performed by welltrained medical professionals was safe and reduced the risk of acquiring HIV infection by approximately 60%.
The efficacy of male circumcision in reducing female to male transmission of HIV has been proven beyond reasonable doubt. This is an important landmark in the history of HIV prevention. "

"Recommendations :
1.1 Male circumcision should now be recognized as an efficacious intervention for HIV
prevention.
1.2 Promoting male circumcision should be recognized as an additional, important strategy for the prevention of heterosexually acquired HIV infection in men. "

"In addition, there is consistent evidence from studies in the United States of America that circumcised men are at significantly lower risk of invasive penile
cancer "

"Promotion of male circumcision for medical benefit has always been controversial,
largely due to the lack of evidence for a strong protective effect of male circumcision against common diseases. However, there is now conclusive evidence that male circumcision significantly reduces risk of HIV infection in men. "

www.who.int
whqlibdoc.who.int

İngilizce bilmeyen varsa mesaj atsın çevireyim.

Evet afrikada milyonlarca insan bok içinde yaşıyor. her 4 kişiden birinin aidsli olduğu ülkeler var. bu ülkelerde insanların cinsel sağlık adına yapabilecekler en ucuz ve mantıklı müdahale sünnettir.

tabi ki yaptıracağım. ama ilk yaşını doldurmadan, çocuk olayın farkına varmadan yaptırmak lazım. sünnet derisinin bir faydası olmadığı gibi sadece orada bakteriyel enfeksiyon için risk faktörü oluşturuyor. he buna rağmen müslüman olmasam yaptırır mıydım? sanırım hayır. dini gereklilik, sünnet, yaptıracağım.

sünnetin dinden bağımsız bir durumu da olsa da yine de dini bir konuyu yapılması doğru mu yanlış mı diye tartışmak biraz saçma geliyor bana o yüzden. yahudiler ve müslümanlar dini nedenlerle sünnet oluyor, özellikle amerikadaki hristiyanlar da tıbbi nedenlerle. herkesin kendi kararı.

@sckxyss

sağlık açısından tamamen faydasız demiyoruz, zararları ve faydaları yanyana konulduğunda yararlarının yanında zararları oldukça fazla diye yaklaşıyoruz

afrikada hijyen şartlarından uzak yaşamıyoruz ki, hiv için de farklı korunma yolları var, o yüzden bizim için bir ihtiyaç mı ?

penis kanseri ile ilgili kısmı ise

Bir diğer çalışma, sünnetli erkeklerin penis kanserine yakalanma riskini azalttığını ileri sürmektedir. Yapılan istatistiki araştırmaya Dünya çapında birçok tepki gelmiştir. Bunların en önemlisi, araştırmayı tekrar eden bilim insanlarının aynı sonuca ulaşamaması olmuştur. Bir pediyatrist olan Dr. Van Howe, "Zaten bir erkeğin üzerine yıldırım düşme ihtimali, penis kanserine yakalanma ihtimalinden çok daha yüksektir." Zaten istatistiki olarak baktığımızda, neredeyse hiçbir erkeğin sünnet olmadığı Japonya, Norveç, Finlandiya ve Danimarka'nın toplamındaki penis kanseri vakası sayısı, içerisinde büyük miktarda sünnetli barındıran, sadece Amerika Birleşik Devletleri'ndeki penis kanseri vakası sayısından daha azdır.

alıntı: www.evrimagaci.org

Hocası sünnet faydalıdır, enfeksiyon riskini azaltır diyen bendim. Buyrun iletişime geçmek isterseniz bu da hocamız. Arkasından atıp tutmak yerine merak ettiklerinizi sorarsanız cevap verecektir.

www.researchgate.net

akademik.ege.edu.tr

Ayrıca (bkz: balanitis)

Yaptıracağım. Deistim. Ben sünnetliyim, bir zararı olduğunu düşünmüyorum. Ailem aşırı muhafazakar. Çok da önemli olmayan böyle bir olay için onları da üzmek istemem. Şu an için böyle düşünüyorum, ilerde başka araştırmalar çıkar fikrim değişir belki.

@Lim5

demek istediğim şu önlem olarak sünnet, belirli bir yaşa gelince bademciklerimiz sorun yaratmasa bile bademcik ameliyatı olmaya, apandisit olmasak bile ileride olabiliriz diye apandistimizi aldırmaya benziyor

ne kadar araştırmışsınız.. Tek olay sünnetsize kız da vermez, kızı da vermezler ..

@freebird5406_2

zararları neler, sayabilir misin?
sağlık açısından tamamen faydasız diyenlerde var yukarıda:

"Çocuğum olsa ben de yaptırmazdım. Tamamen hurafe."
"Bunun faydalı olduğunu savunanlar ciddi bir kanıt sunsun ben kendiminkini kökten keseceğim."

gördüğün gibi.

"Zaten istatistiki olarak baktığımızda, neredeyse hiçbir erkeğin sünnet olmadığı Japonya, Norveç, Finlandiya ve Danimarka'nın toplamındaki penis kanseri vakası sayısı, içerisinde büyük miktarda sünnetli barındıran, sadece Amerika Birleşik Devletleri'ndeki penis kanseri vakası sayısından daha azdır."

şimdi penis kanserinden bahsetmedim, aidsten bahsettim ancak vermiş olduğun bu paragrafın hiçbir anlam ifade etmediğini şöyle açıklayayım. Japonya, Norveç, Finlandiya ve Danimarka'nın toplam nufusu 145 milyon. yarısı erkek ve 0 sünnet var desen 72 milyon yapar. abd'nin tek başına nüfusu 320 milyon. 160 milyon erkek var bunların ortalama %50 si sünnetli desek( kaynaklarda 20-80 arası geçtiğinden ortalama aldım) 80 milyon erkek yapıyor. yani neymiş, abd deki sünnetsiz erkek sayısı zaten diğer tüm ülkelerin toplamından fazla. bu da demek oluyor ki abd'de penis kanseri sayısının daha fazla olması normal. bir diğer husus ise bahsetmekte olduğun ülkelerin dünyanın en gelişmiş ülkeleri olması. buna bağlı olarak hijyen ve sağlık şartları gelişmiş. bir de afrikadaki sünnetli ve sünnetsiz kişilerde görülme sıklığına bak bu hastalığın öyle konuşalım.

"In addition, there is consistent evidence from studies in the United States of America that circumcised men are at significantly lower risk of invasive penile
cancer "

hijyen ve hiv kısmının yanındaki bu nota karşılık yazmıştım

cevabımı verirken o kısmı ben de düşündüm, istatistiki olarak oranlamışlar mı yoksa dediğin gibi doğurdan sayıya mı bakılmış net değil

doğrudan sayıya bakıldıysa dediğin doğru tabi ki


@cunupkral

şanslıyız ki öyle düşünmeyen insanlar da var :)

freebird5406_2
ayrıca abd deki getto nüfus da öteki ülkelerden çok daha fazladır. o nedenle sağlıklı karşılaştırma yapmak yine zor.


son düşüncem şu:
1- gelişmemiş ülkelerde yaşayan insanların sünnet yaptırmaları onların yararına.
2- gelişmiş ülkelerde sünnet olup olmamak pek önemli değil. çok fazla fayda sağlamıyor çünkü.
3- sünnetin kültürel, geleneksel ve dinsel boyutları da var.
4- sünnet olan çocuğun travma yaşayıp yaşamadığı hususu da var.

bunları düşünüp karar verir insanlar.
ben yaptırırdım çocuğuma sünnet.

hijyen ve sağlık açısından bizim için bir ihtiyaç mı derken biz yani türkiye'de yaşayan benimle benzer konumdaki orta sınıf için kullanmıştım

yoksa hiv sıklığı fazla görülen gelişmemiş bir coğrafyadaki insanlar için bir önlem olarak kullanılabilir fakat bizim için bir önlem değil (türkiye'de yaşayan, hijyene ulaşımı olan, korunma yöntemlerinden haberdar)

dini ve kültürel bir boyutu da var, fakat kültürü değiştirebiliriz, kültür insanları değil insanlar kültürü yaratır

bununla beraber ileride bir çocuk sahibi olursam ne yapacağım konusunda halen kesin bir kararım yok :)

kesme işaretleri doğru ama bence Gökalp'ten, Gökalp'in, Gökalp'e olmalı

Gökalptan
Kalptan kalba :)

O a'nın üzerinde görünmeyen bir şapka (â) var bildiğim kadarıyla.(Gökâlp) O yüzden Gökalp'ten, Gökalp'in ve Gökalp'e olması gerek.

"alp" derken, "alplar" demiyoruz "alpler" diyoruz.

Bugün bir öğrencinin elinde bir çalışma kağıdı gördüm. Katip Çelebi'de okuyormuş, sınavı varmış. Sınava çalışıyordu.

Kağıtta Gökalp'tan yazıyordu. Bir iki kelime daha vardı garip gelen, onları hatırlamıyorum şimdi.

Söylenirken Gökalp'ten diyoruz. Amerikanya fitbolcusu'nun karikatürize ettiği gibi kalpten kalbe diyoruz. Bilemedim...

Bir dil bilimci uğrayana kadar bu dursun böyle.
Tikleri cevaplama emeği karşılığı atıyorum şimdilik.

@lesley mateas alpler diye yazılan alp dağlarını ifade eden sözcüktür ve türkçe değildir. alp (yiğit, bahadır) ise türkçe bir sözcük olup büyük ünlü uyumuna uyar. ziya gökalp özelinde doğrusu gökalp'a. arapça kalp'le falan gökalp'ın benzerliği yok bu arada. ayrıca türk diliyle ilgili olarak müellifini hatırlamadığım bir kitapta "yanlış olarak gökalp'e deyip gökalp'e yazıyorlar. bunun doğrusu gökalp'adır. oradaki alp'ın alpler (alp dağları) ile ilgisi yoktur." demekteydi. ama gökalp'e alp'e tabirleri günümzde galatımeşhur olmuş durumda.

yumuşak l denen bir cins l var. kendinden sonraki eki yumuşatır. alp kelimesinde de o harften var. dolayısıyla gökalp'e.

ekleme: ince l de denir bu harfe.

@microfiction o zaman alper tunga daki "alper" de Türkçe değil. Yapma gözünü seveyim.

edit. Pardon. Doğru olabilir. Doğrusu "alp er tunga" imiş.

gökalp'ten gökalp'in olması gerek. o l kalın değil ince.
alp ailesi bize geldi dediğimiz zaman alpler bize geldi deriz. alplar bize geldi demiyoruz...

Bence de "Ziya Gökalp'den". Diğer gibi isimle (ziya) uyumsuz oluyor zaten.

@lesley mateas bileşik sözcük (mevcut durumda bileşik ad) diye bir şey duymadınız mı? alper alp-er'den oluşur. gerçi siz de yazmışsınız.

onun dışında ben ana yazım kılavuzu'nu kullanıyorum. orada alp -pı yazılı (dağ olan için büyük harfle Alp'i yazılı). şimdi www.tdk.gov.tr'den yazım kılavuzuna baktım, orada da alp -pı yazılır. ayrıca arama sonucunda alplik değil alplık çıktı. zaten sözcüğün kökeni orta asya'ya kadar dayanıyor. tamamen öz türkçe. dileyen tdk'nın sitesine bakabilir.

bu arada ziya gökalp'den hiç olmaz. kesme imiyle ayrılan ekler ünsüz benzeşmesine uğrar. o 'den değil 'ten olur olsa olsa.

Gökalp'e, Gökalp'i ve Gökalp'ten diye ek alır.

Edit: microfiction uyardı, tdk'dan da baktım, -ı ile ek alıyormuş. Yazım kılavuzunun bir sayfasında da Gökalp’tan diye geçmiş.

Demekki Gökalp'a, Gökalp'ı ve Gökalp'tan diye ek alıyor. Sizin yazdığınız doğru yani.

Kesme İşareti ( ’ )
1. Özel adlara getirilen iyelik, durum ve bildirme ekleri kesme işaretiyle ayrılır: Kurtuluş Savaşı’nı, Atatürk’üm, Türkiye’mizin, Fatih Sultan Mehmet’e, Muhibbi’nin, Gül Baba’ya, Sultan Ana’nın, Mehmet Emin Yurdakul’dan, Kâzım Karabekir’i, Yunus Emre’yi, Ziya Gökalp’tan, Refik Halit Karay’mış, Ahmet Cevat Emre’dir, Namık Kemal’se, Şinasi’yle, Alman’sınız, Kırgız’ım, Karakeçili’nin, Osmanlı Devleti’ndeki, Cebrail’den, Çanakkale Boğazı’nın, Samanyolu’nda, Sait Halim Paşa Yalısı’ndan, Resmî Gazete’de, Millî Eğitim Temel Kanunu’na, Telif Hakkı Yayın ve Satış Yönetmeliği’ni, Eski Çağ’ın, Yükselme Dönemi’nin, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’na vb.

www.tdk.gov.tr

linkini de koyayım da tam olsun:

www.tdk.gov.tr

www.tdk.gov.tr

Yaa bu adamlara göre otomobil de oturgaçlı götürgeç

Geçiniz abi tdk'yı.

@Battal, yazım kılavuzuna baktım da, kesme işaretinde olacağı hiç aklıma gelmedi.

Evet, bu yazıydı okuduğum. Şimdi çalışma kağıdında gördüğüm diğer garip gelen kelimelere bakayım bari.

Teşekkür ederim :)

@amaerikanya fitbolcusu tdk'yı pek çok konuda ben de eleştirirm, bazı husularda dikkate almam ama bu onlardan değil. üstelik oturgaçlı götürgeç dediğiniz şey de sırf alga geçmek için halk tarafından uydurulmuştur. gerçekte öyle bir şey yok. bunu diyen adamlar yumurtaya da tdk'nın hayvansal/tavuksal pırtlangaç dediğini iddia etti ki yumurta da öztürkçedir. insanın da işkembe-i kubradan bir şeyler sallamadan önce atıp tutacağı konu hakkında malumat sahibi olması gerek.

ikincisi tek kaynak tdk değil. bu konuda tdk'dan daha güvenilir bir kaynak varsa o da ömer asım aksoy'un ana yazım kılavuzu'dur. orada da bu biçimde geçiyor. hepsini geçtim dil mantığı, dilin kuralları diye bir şey var. benim hayatım da yazı, çizi, redaksiyon ve dille uğraşarak geçiyor. yoksa kimse aa tdk böyle demiş diye sorgusuz sualsiz kabul etmiyor, bilgi, ve dil mantığının süzgecinden geçiriyor. eğer "bırakın yeaaa"dan öte bir argümanınız varsa onu öne sürün.

Edit: Bu arada Gökalp veya alp sözcükleri hiçbir zaman âlp olarak yazılmamıştır (Düzeltme imi/Şapkanın bol kullanıldığı dönemde bile). Zaten sözcüğün ilke yazılı hali M.S. 700'lere dayanıyor. Eski Türkçedeki telaffuzu belli sözcüğün.

azerituyrku +1.
Edited

Dil konusunda bilgisine çok güvendiğim bir arkadaşımdan gelen cevap:

"Gökalp'ten, Gökalp'e, Gökalp'in " diye kullanıyoruz. Bu sözcükteki "l" ünsüzünün ince okunma özelliği var. Ne var ki kimi kaynaklarda kalın ünlünün bulunduğu ekle de gösteriliyor."

yapabiliyolar cunku o yuzden.

yahudilerle dalga gectiklerinde alinmiyor kimse. ortada komik bir durum varsa bununla eglenmekten cekinmiyorlar.

ne guzel degil mi?

woody allen mı izledin? onun filmlerinde sürekli göndermeler oluyor.
yani allen yahudi olmasına rağmen yahudilerle dalga geçiyor bazen.

yok, woody allen pek sevemediğim bi türlü, benim dediklerim daha dandik filmler genellikle :)

Steven Spielberg çekerse adı (bkz: Munich) olur. Biz çekersek antisemitik derler :)

Seth Rogen Yahudi. James Franco ile kankalar malum, hep taşak geçiyor Yahudi olmasıyla.

Her yahudiyi hayvan gibi dindar sanmazsan sorunun cevabini bulursun. Hollywood yahudilerinin dinle sinagogla ne isleri olabilir. Adam kendine ateist diyo belki de medya basin vs ise adami yahudi olarak tanimlamaya devam ediyor.

jewish humor diye birsey var. üzerine kitaplar, akademik araştırmalar, makaleler yaziliyor.

Hollywood'u her ne kadar dünya sineması olarak düşünsen de onlar önce ABD sineması. Yankee'ler de Yahudiler ile dalga geçmekten ve şaka yapmaktan zevk alırlar (eski zamanlarda bu şakalar gerçekti). İşte bu yankee geleneğinin bir sonucu.

izlediğin dizilerin filmlerin çoğu yahudilerin elinden çıkıyor medya patronları hollywood hep yahudi... ha o dediğin şakaları neden yapıyorlar dersen propagandanın bir parçası olabilir. atilla taş örneğini düşün mesela. malum dünyada antisemitizm yahudilere karşı nefret çok yaygın bunu bir şekilde kırmaya çalışıyor olabilirler bu şekilde alaya alıp.

youtu.be

çilek var ama nerede var bilmiyorum. ben haftasonu bir toplantıya katıldım ikram olarak çilek verdiler çok da lezzetliydi..

belki macro center'larda vardır?

Mopaşlarda var, hem de lezzetli.

iki hafta önce bi sepet dağ çileği gördüm. adam ormanda kuşlar ve canlılar yer demeden koparmış satmaya getirmiş.

kadıköyde balıkçıların oralarda bir manavda görmüştüm bir iki hafta önce.

Var, havuzun oradaki köşedeki markette (özvariş mi ne) bulabilirsiniz.

takılı olduğu panel/ahşap/dolap vs.'nin arkasından sökülebilir sanırım.

Yani ampülü hiç değişmiyor/Zor diyorsunuz.

değişir hocam içteki yuvarlağı çevirin.

dönmüyorsa tık diye oturan priz modeli ampüllerden olabilir, araya bişey sokup çıkarabilirsiniz sanki.

tel klips gibi bi parça oluyor bunların arkasında galiba. bizimkinde öyle bir şey gördüm diye hatırlıyorum.

bazılarında şu sıştaki çerçeve mıknatıslı, çekince çıkıyor.

sonra ampul kısmı için de farklı modeller var:
bazısı bildiğimiz ampuller gibi duylu, onları çevirerek çıkarablirsiniz.
acdn2.lmng.net

bazısı fiş gibi iki telli, onları direkt kendinize doğru çekeceksiniz.
www.inancelektrik.com

bazısını da önce yarım tur çevirip sonra çekmeniz gerekiyor.
cdn.koctas.com.tr

Şimdi denedim. Yaylı bir mekanizma. İçinde kocaman iki tane yay var. Büyük halkanın kenarlarından tuttun mu teşkilatın hepsi çıkıyor. Takılı olan ampülü de görebiliyorsunuz. Teşekkürler.

cemil meriç olabilir mi acep bilemedim

@senialanaglasinalsinsikinicaliyabaglasin_yine Kemal Tahir değildir o kesin, çünkü konu edebiyat değildi. Ama edebiyat için dediğiniz doğrudur tabi.

@eldfell olabilir, belki de...

programı izlemedim ama şöyle bir entry var eksisozluk.com

Necip Fazıl Kısakürek olabilir mi acaba diye düşünüyorum... Neticede önceden düzgün bir adamdı. sonradan bozuldu.

hocam aziz nesin olabilir mi anlamında demiştim ama ben...

İdris kucukomer?

Evet kronometreyi 00:00:00'dan başlatmış gibi düşün. Saniyelik, dakikalık, saatlik, günlük vs diye uzar

yenidoğan desek daha doğru olur herhalde.

bakış açısına göre değişir :) uzak doğuda yeni doğan bebekler 1 yaşında sayılıyor mesela.

en.wikipedia.org

aslında doğduğumuzda 1. yaşımızdan gün almaya başlıyoruz. 1. yaşımızı yaşıyoruz gün be gün. 1. yılın sonunda 1. yaş bitiyor(doluyor), bir yıl geçmiş yani, 2. yaşımızdan gün almaya başlıyoruz. ilk doğum günümüzde 2. yaşımıza basıyoruz aslında. yani 2. yılımızdan gün almaya başlıyoruz.

der grund mükemmel söylemişsin
ben bu uğurda ne mücadeleler verdim, ne tartışmalar yaşadım. yeni doğan bebekler içinse bitirdiği gün yada ay sayısına göre bir ifade kullanılır; 14 günlük,6 aylık gibi...

aslında yetişkinler için de aylık olarak yaşı söylesek bütün bu yaş hesabı kavgaları biter lan.

@der grund' dan örnek veriyorum;

- kaç yaşındasın?
+ 280 aylık.

al işte. yok 23, yok değil 24 den gün almış. bütün kavgalar son buldu :)

aslına bakarsan anne karnında yaşadığımız, şu an yaşadıklarımızdan pek farklı değil, kaç haftalık doğduysak o şekilde belirtilebilir, ben doğduğum zaman 9 aylık idim, 3 ay sonra 1 yaşımı doldurdum.

Kimse yazmamış ilginç, maçlardam örnek vereyim ,dakika ve saniye örneğin 35:20 olsun , spiker ne diyor bu durumda? "36. dakika içerisindeyiz sayın seyirciler" aynı şekilde doğar doğmaz 1 yaşın içine girmiş oluyoruz.Yaş söylenirken de içinde bulunduğumuz yaş söylendiğine ve 12 aylık olmadan önce yılla ifade edebileceğimiz bir süre olmadığına göre;doğalı henüz 1 hafta dolmadıysa x günlük, 1 ay dolmadıysa y günlük yada z haftalık, 12 ay dolmadıysad a t aylık diyoruz/demeliyiz.

dogdugun an 0 yasindasin. bire dogru ilerliyorsun gunler gecince. 365 gun sonra gururla bir yasindayim diyebilirsin.

60 x 60 =3600 (1 saat 3600 saniye)

365 x 24= 8760 (1 yıl 8760 saat)

8760 x 3600 = 31536000 saniye (1 yıl 31536000 saniye)

1: 31536000 = 3.1709792e-8 yaşında olursunuz ilk saniyede. 3.1709792e-8 artık nasıl okununuyorsa, ne anlam ifade ediyorsa. Matematikten fazla çakmam.

soruya kaynak yapıcam kusura bakmayın ama, şu an kaçıncı yüzyıldayız?

2014--- 20x100+14= 20 tane yüzyıl + 14 tane yıl = 21.yy? wtf?

21.yy'dan yıl aldık diye mi böyle söylüyoruz acaba? yıl almak diye bir şey olur mu? biz türkler mi uydurduk bunu, içimde teyze mi yetiştiriyorum?

maç sunucuları neden kronometre 15'25'' gösterirken 16. dk diyorlar?(hepsini okumamıştım, @delicavat da yazmış)

Davar bak oku . TDK
YAŞ isim Doğuştan beri geçen ve yıl birimi ile ölçülen zaman

2010 da doğan biri
2011 de 1 yaşındadır. 2 değil

Kanunen de 1 yaşındadır

Sayı saymasini bile bilmiyor artık bu nesil.

yeni doğdumuzda yaş belirtme ihtiyacı zaten yok. 1 saat sonra 1 saatliğiz. 24 saat dolunca 1 günlüğüz. öyle devam ediyor. 7 gün dolunca 1 haftalığız. 4 hafta dolunca 1 aylığız. 12 ay dolunca 1 yaşındayız. 1 yaşını bitirdikten sonra 1 yıl 1 saat, 1 yıl 1 gün, 1 yıl 1 hafta, 1 yıl 1 ay demiyoruz tabi. o küsürat da bir sonraki yaştan gün alma oluyor işte, ama bu gün alma olayıyla içinde bulunulan yaşı birbirine karıştıranlar var.

1 yıl 11 ay 29 günlük biri 1 yaşındadır, 2 değil. 1 yıl 12 aylık olunca 2 yaşında olur. bitirdiği yaş, doldurduğu yaş söylenir. gelecek yaşa "girdiği/bastığı/adım attığı" mecazi olarak doğru ama resmi olarak geçerli olan doldurulan süredir. o sürenin karşılığı olan yaştır.

www.59saniye.com

yaş olarak neyi tanımlıyorsanız tanımlayın da, gün almak diye bir şey yok diyenler nereden türedi ben onu anlamıyorum, ehliyet vs her türlü yaş sınırlı tanımlamada kullanılır halbuki.

yaş konusunda da benim düşüncem delicevat+1 ama bunu kimseye anlatmıyorum artık. tdk selfie'yi de özçekim diye tanımladı ben kullananı görmedim, dil dinamik bir şey.

Bütün sorun (der grund-devilred) oinone pe'nin "1. yaşımızı yaşıyoruz gün be gün. 1. yılın sonunda 1. yaş bitiyor(doluyor)" demesi ile başlamış.

Kesinlikle ve kesinlikle 1. yaşını yaşamıyorsun. Henüz bir yaşın yok. Gün alma geyiği. Bir sonraki yaşa doğru, aradaki günleri azaltmaya verilen isim.

Bu yaş kavramının kafa karıştırmasının(!) sebebi de bu gün alma hikayesi. Her zaman bur cetvel düşünün. 0'dan baslayıp bilmemkaç metreye giden. Şimdi santimetre vs. ondalik sistem değil 30 cm, 1 dm. 12 dm 1 m diye düşün diyeceğim tekrar karışacak. Siz normal metre olarak düşünün. 0,20 dm de 0,99 dm de 1 metre değildir. "1 metreden desimetre alıyor" diye de ifade edilmezler. 1 metre olması için belirli miktarda uzunluğu geçmesi gerekir.

gün içinde giremedim ekşi duyuru' ya, bu başlık altında neler dönmüş. ben yaş konusunu hukuken veya resmi mercilerde geçerli olan şekli ile söyledim. işkembe i kübradan sallamadım yani. size bir örnekle anlatayım: tarih olarak bugünü alalım, diyelim ki birinin doğum tarihi 10.11.1990 olsun. bugünkü tarihe göre yaşını hesaplayalım;

12.12.2014
10.11.1990
-
-----------
02.01.0024

işlem böyle. yani bu kişi 25 yaşından 1 ay 1 gün almıştır. 24 yaşını doldurmuştur. 25 yaşını tamamlamamıştır. yani tam olarak 24 yıl, 1 ay, 2 gün yaşamıştır.

yaşı tamamlamak, gün almak, reşit olmak vs. bunlar karışık konular, kafanız basmıyorsa bir bilene sorun. buradan söyleyince dikkate almıyorsunuz. gidin resmi yerdeki birine sorun, o söylesin, olur mu?

hepimiz yıldız tozuysak aslında, doğduğumuz anda 13 milyar yaşında falan oluyoruz.

Söylediklerinizin doğru olduğunu hiç sanmıyorum. Bebekler için zaman yetişkin bir insanın algısına göre iki kadar hızlı akar.

-1 yaşında doğar, doğumunun ardından bir yıl geçince 1 yaşına basmış olur.
(bkz: izafiyet teorisi)

Sonuç olarak (-1) yaşında doğarız. Bu bilinen bir gerçektir.

demek hesap yapabiliyorsunuz, aferin. cumhurbaşkanı diyen kişi, o kadarına gerek yok, sıradan bir memur da bu soruya cevap verebilir. hadi size ödev verelim, öğrenip gelin.

bebek doğduğunda o yılı yaşamaya başlar. yaş/yıl/sene ne diyorsanız. o yıl bitmeden yılla ifade edemezsiniz. bir günlük, 3 haftalık, 23 günlük, bir aylık gibi ifadeler kullanırız. bebeklerde gün, hafta, ay önemlidir. bu ifade şekli doğrudur. o yılı bitirdiğinde, yani ilk yaş gününü kutladığında tam olarak 1 yıl yaşamış, 1 yıl bitmiş ve 2. yılından, yani 2. yaşından gün almaya başlamış olur. böyle gider bu.

asya kültürlerinde 1'den başlıyor, bizde 0'dan.

teoride zehir gibi pratik dersen sallanmakta.

olabilir sanki..

Sealand.

www.dw.de boyle bir sey var.

Sealand'in "topragi" var. Sorulan baska bir sey bence.

aslında e-devlet varken olur. göçebe toplumundan gelen parayla toprak kiralar. işgaliye bedeli diye. hesaplardan düşer. vergilerden falan çıkar.
kurulu elektrik şebekesinde farklı işletmelerden hizmet alabilme gibi.

Mesela dünyada bütün benzer kişiler sanal bir devlet çatısı altında birleşip, vergilerini oraya verip, vatandaşlıklarını o ülkeye yapabilir mi? benim sormak istediğim o. Yani sanal bir devlet olabilir mi?

Cok kafa dudukleyen bir hoca edasiyla basliyorum efem,

devlet icin 3 zaruret vardir.
1 insan toplulugu
2 egemenlik
3 toprak parcasidir.

1900 yilinda yapilmistir.

E devlet icin bizlerin goremeyecegi kadar uzun yillara ihtiyac vardir.

10 seneye olur bu iş. kapitalizme uyarsa olur. bundan süper bilimkurgu konusu da çıkar. kimse uğraşmayacaksa ben bu fikri işlerim. kazancı da istediği gibi paylaşırız lesley kardeş. ortak edeceğin kullanıcıları tikle, kalanını menajerim halleder.

Sorun fiziken bir devlet kurmakta değil de diğer ülkelerin/sistemlerin o 'şeyin' varlığını tanıması daha çok. Atıyorum 500 yıl sonra uzayda insanlar birleşip yer ayarlayıp ülke kursa 'adamın toprağı, toplumu var abi mecbur devlet sayıcaz :))))' olmayacak büyük ihtimal.

eğer kastın bürokratik statüko değil gerçek bri devlet ise;

bir devletin var olma koşullarını tekrar yaratabilirsen ve diğer devletler tarafından tanınmasını dayatabilecek gücü ele geçirebilirsen evet.

en temel sorun üretim araçları üzerinde hakimiyet. Bu sağlanırsa mümkün.

matrix de bi devlet lan. (dşşak geçmeden bi düşünün, ghost in the shell izleyin anlayacaksınız)
siber ortamlarda yazılımcı çiftlikleri kurup finans üzerinden gidip dünyaya hakim olabilirsiniz. olabiliriz. olalım mı?

kurulamaz. devletin uc tane kurucu unsuru var: egemenlik, insan toplulugu ve sinirlari belli toprak parcasi. bunlardan her hangi biri olmadan devlet olmaz.

Anlaşılan o ki günümüz için ütopik görünse de, daha ileriki zamanlarda olabilir. Dünya üzerinde daha çok farklı ülke olabilir. Tabi bu biraz da geleceğin dünyasının nasıl şekilleneceğine bağlı. İyi geceler.

türk geleneğinde devlet kurmak, kalkıp devleti atlar üzerinde başka yere taşımak var. bu toprak kısmı muallak zaten bence.

mümkün olsa google yapardı gibime geliyor.yaparsa da kesin yine davetiyeyle verirler vatandaşlığı

Sealand'in topragi yok ki. Konteytneri var.

çünkü hiçbir mal insan hayatı kadar değerli değildir.
öldürmeyeceksen dövüp, bağlayıp polisi arayabilirsin. "hırsıza şiddet uygulanamaz" diye bir durum yok.

Oyle bi yasa yok o haberi yapan gastecinin amk herkese yanlis ogretti. Adam dovmek yasak o seni dovmedikce

Evine girenin "hırsız" olduğunu nereden biliyorsun? Hırsız olduğuna yalnızca mahkeme karar verebilir. Akıl hastası biri de girmiş olabilir. Onu nereden bileceksin? Bunun yargılamasını sen yapamazsın. O yüzden yani.

Dövebiliosan döv kimse bişi demez.

Bir de eğer sana saldırırsa (bkz: meşru müdafaa)çizgisinde yanıt verebilirsin. O kadar ama... Tutup da öldürmene kimse onay vermez.

Yattığın odada canın tehlikede kabul edildiği için (salonda da uyuyor olabilirsin, yatak odası olması zorunlu değil), hırsızı öldürmen durumunda nefsi müdafa sayılabiliyor.

Ancak hırsızı kovalayıp evin koridorunda vurursan, buradan canın tehlikede değilken, yani nefsi müdafa durumu yokken öldürdüğün kanısına varılabilir.

Hırsızı etkisiz hâle getirmek başka şeydir, ki buna hakkın var, öldürmek başka. Öldürmeye, nefsi müdafa durumun yoksa, hakkın yok. Çünkü hırsızın cezasını sen veremezsin, bunun için hukuk var.

Eski zamanlardan bununla ilgili bir haber vardı: Hırsız, ailecek karateci olan 8 erkek kardeşin yaşadığı eve giriyor ve adamlar hırsızı yakalayıp polise teslim etmeden önce sabaha kadar zevk için dövüyorlar. Öldürme yok ama feci şekilde dayak var. Hırsızın yanında 8 kardeş de tutuklanmıştı. Çünkü zevk için hırsızı sabaha kadar dövüp, işleri bittiğinde polise haber vermişlerdi.

@norek o zaman

''türkiyede insan hayatına daha çok değer veriliyor''

a geliyor sizin dediğiniz.yanlış mıyım?

Güney Afrika'da böyle kolaylıkların olması yüzünden ampute atlet Oscar Pistorius sevgisini öldürmüştü "Hırsız zannettim" deyip. Riskli işler yani bunlar; hırsız zannedip ananı babanı da vurabilirsin uyku sersemi. Ayrıca onu geçtim, bir insanı öldürme hakkını kendinizde görmeniz çok sağlıklı bir durum değil. Hırsız olması böyle bir şey yapma hakkını vermez.

o yatak odası olayı tamamen uydurma.

taşınır mallarda zilyetliğe saldırı ve gasp halinde kuvvet kullanma hakkımız var. örneğin dışarda yürüyorsun, arka cebe hırsız eli attı. tam cüzdanı alırken engellemek için vurabilirsin. cüzdanı aldı koşmaya başladı diyelim. peşinden koşup tekme tokat dalıp cüzdanı alabilirsin. bunlar yasal. tabi aşırı olmamak kaydıyla. cüzdanı çalan hırsızı silahla çekip vurmak aşırı mesela.

taşınmazlarda olay nasıl tam bilmiyorum açıkçası. fakat aynı şekilde olması muhtemeldir. ikisinde de zilyetliğe saldırı var sonuçta. bunu engellemek zilyedin en doğal hakkı. aşırıya kaçmamak kaydıyla saldırabilirsin diye düşünüyorum. saldırının amacı hırsızlığı önlemeyi aşmamalı yani.

medeni kanun 981. madde

1- ceza muhakamesi kanununa göre bu durumda siz yakalama yapabilirsiniz. ceza muhakemesi kanunu madde 90'a bakın.

2- yatak odasında vurabilirsin, salonda vuramazsın diye bir şey yok. her halükârda meşru savunma hükümleri geçerlidir. bu yanlış haberin yayılmasına sebep olan olayda gecenin karanlığı içinde adam kendi yatak odasında yatarken odanın içinde, kendisine doğru tanımadığı birinin geldiğini görüyor. yargıtay diyor ki bu halde kişinin kendisini koruma içgüdüyse hareket etmesi doğal. sonuçta yatak odanızda gecenin bir yarısı niyetinin ne olduğunu bilmediğiniz yabancı birisi var! ama tutup da adam kaçarsa siz peşinden adamı öldürene kadar ateş edebilirsiniz diye bir şey yok. meşru savunma sınırını aşamazsınız.

3- meşru savunma demişken. sizin canınıza veya malınıza kasteden birini önleme hakkınız var. türk ceza kanunu madde 25'te şöyle der:

Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.

Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.

ama burada, dediğim üzere, meşru savunmanın orantılı olması gerek. adam kaçmaya başladıysa ve siz ateş ediyorsanız adama burada orantılılık yoktur. ya da sokakta birisi size yumrukla saldırırken siz karşılığında tabanca çekiyorsanız yumruğa karşı tabanca orantısızdır. yahut birisi size saldırdı, siz de yumruklarınızla kendinizi korudunuz. siz onu etkisiz hale getirdikten sonra yumruk atmaya devam edemesiniz.

p.s. bu arada birisi "hırsız olduğunu nereden biliyorsun, akıl hastası da olabilir" demiş. yani hırsız olduğundan eminsek sorun yok?? ya da akıl hastası birisiyse bizim hayatımız tehlikede değil midir? böyle "bence olsa olsa böyledir" bakış açısıyla lütfen hukuki müesseseleri değerlendirmeyin.

yaa koy amına, sana bi şey olmasın.

@iste o bendim
bana ne kardeşim türkiyede insan hayatına verilen değerden.
ceza hukuku dersi almıştım. bu madde orada geçiyordu.

halk ile siyasi parti-siyasetçiler bağımsız kavramlar değil. ikisi de aynı bok.

halka bok diyenleri de gördük iyi mi. o zaman diyen de bok.

soruya cevap: evet.

çok saygılılardı. madımak katliamından sonra dönemin başbakanı çiller "çok şükür otel dışındaki vatandaşlarımıza birşey olmadı" gibisinden birşeyler söylemişti.

jssarchive.gantep.edu.tr

şuradaki makalede böyle bir şey geçiyor, ilgimi çekti. saçma da geldi, o yüzden sorayım dedim.

Ne kadar saygılı oldukları tartışılır. Ama hepsi kitle partileri oldukları için saygılı görünmek zorundaydılar.

anap ve dyp icin konusabilirim. evet liderlerinin tavri bu kadar sert ya da otekilestirici degildi. he dort dortluk adamlar miydi? hayir ama "sen capulcusun, sen turbanlisin, dinci, gavur, ateist falan deyu otekilesirme soz konusu degildi.

evet. zaten bu oluşumların halk nazarında efsane olmasının sebebi buydu.. dyp ne zaman bitti Demirel'in 28 şubat sürecindeki sözleri yüzünden...

hahahahaha

no.

i3.kym-cdn.com

arkadaşlar peki dyp'nin ideolojisi için- dp'nin devamı olan muhafazakarlık diyebilir miyiz?

anap ın ideolojisi de?

politikalarının içerinde "din"i kullanıp, kendilerine oy vermemnn sevap olduğu inancını yayan hiç kimse saygıdan-eşit mesafeden bahsetmesin lütfen.

merkez sağ partiler ötekileştirme yapmazlardı. her ilden ilçeden oy alabilirlerdi.

i3.kym-cdn.com

ANAP’ta muhafazakarlık ayrı bir hizip olarak varolmuştur. DYP’de de
muhafazakar eğilimli kişiler yer almaktaydı. Fakat bu kişiler DYP’de ayrı bir klik olarak, özel bir
talep içerisinde değillerdi. Değişik eğilimler sentez haline getirilmişti

bu cümleyi anlayan var mı arkadaşlar?

var.
hizip = klik = fraksiyon = grup

makalede basliktaki gorus geciyorsa belki de baska kaynaklara yelken acmalisin.

Sanırım bir şey olmaz. İçinde alkol olan ağız sularının kolay kolay bozulabileceğini pek zannetmiyorum. Belki temizleme etkisi azalabilir. Tabi bunları kesin bilgilere dayanarak söyleyemiyorum.

Ağız suları ve gargaralar ayrı. Gargaların kesin kez etkisini yitirdiğini biliyorum belli bir süre sonra. Zaten gargaraların kapağını açılıncaya kadar hava aldırmamak için yapmışlar. Ağız sularında (genelde) hava alsa da temizleme özelliği pek değişmiyor. Kapakları daha hava alabilir şekilde onların da. iyi geceler.

sanırım projenin büyüklüğüne göre değişiyor bunun cevabı.
yüksek bütçeli bir filmin kamera arkasını izlemiştim (galiba lord of the rings'di), orada senin dediğin gibi büyük bir ekrana yansıtılarak yapıyorlardı.

Ama daha düşük bütçeli filmlerde bildiğin büyük bilgisayar ekranının karşısında yapılanı da var.

dev ekranlara yansıtılmış kurgu dalgaları işlevsel olmazlar. büyük ekranda görülebilecek bir detay, ya da büyük ekranda sıkıntı çıkartabilecek dekor, makyaj, ışık gibi unsurlar rahatlıkla bilgisayar ekranlarından kurgu programlarının detaylandırılmış müdahale panelleri vasıtasıyla çözülebilir. neticede kimse için kafayı yukarıya kaldırıp büsbüyük ekranda küçücük detaylar peşinde koşmak mantıklı değildir. tercihen sahne ya da sekans bitiminde izlenebilir tabii.

İnternette yaptığım aramada post prodüksiyon için özel tasarlanmış bir projektör buldum. Benim kanaatim bu işin yapılabildiği ama bir tercih meselesi olduğunu yönünde. İyi geceler.


www.barco.com

www.barco.com

www.barco.com

var. bu bütçeyle alakalı. sen istersen cinema displaydede montaj yaparsın, yada bilmemkaç k projektördede. ayrıca o kafayı kaldırma olayı falan hikaye abi yok öyle bişey. sen projektörü, perdeyi ve oturduğun yeri güzelce konumlandırırsan kafanı hareket ettirmeden sadece ellerinle montajda yaparsın, final mixte.

ha bu arada unutmadan, çentik attığıma bakmayın. Konuya yazabilirsiniz. Başkaları da faydalanmış olur bilginizden. Ben yatacağım için okuyamayacağım. İyi geceler dilerim efendim. Cevaplarınız için herkese teşekkür ederim.

31 çekerek pipi ile yazabilirsin.
mikroskobik olarak canlı hücreler, küçük parteküller halinde, DNA yazıyor.

hedef:
Ruprect
:)

Çok yüksek DPI'ye sahip bir yazıcıya ihtiyacın var yalnız. Diğer türlü okunamaz.

evet, bence de okadar hassas bir yazıcı var mı bilemedim. O yüzden print etme dışındaki seçenekleri araştırıyorum. varsa başka öneriler sevinirim.

Eskiden olsa fotoğraf filmine çekip yanlarından kes falan derdim ama şimdi o da yok.

0.1 mm uçlu çok ince kalemler var. Mikroskop altında sen onlarla yazmayı deneyebilirsin. Mikroskoptan kastım ise stereo mikroskoplar. Normal ışık mikroskopları değil. Işık mikroskobu ile okunabilecek yazıyı herhalde en küçük lazer kazıma ile yazarsın, o da çok maliyetli olur. Slide'lardaki yazıları felan öyle yazıyorlar.

son sekiz kıtayı teklemeden söyleyebiliyorum ama ilk iki kıta tam bir fiyasko. şiir gibi okurken bir anda aklım marşa gidiyor marşa geçiyorum. durumlar biraz farklı ama sonuçta yalnız değilsin :)

Bende de var bu durum. Istiklal marşinin 10 kitasinı ezberlediğimde ya 1. Siniftim ya okula gitmiyordum. Babamla iddiaaya girmiştim ezberlemek için. Hala rahat ezbere okurum ama en zorlandigim kisim ilk iki kita. Normal mars seklinde okurken de sozlerini unutuyorum arada hatta bi kere mumüzik dersinde sinavda unutmuştum ama neyse hoca cok kati degildi de bir şey dememişti

Aynı. Her şey "larda yüzen alsancak" ile birlikte kayıyor.

Sii mii faa sol re fa miiii

Miii sii re do sol si laa

Remifasol laa do sol sila remi fa sol la do sila

Unutmuşum ya ortaokulda solfej sınavımızdı

Bende karıştırma durumu yok.

10 kıtayı ezbere biliyorum ben de. Ezberlemeye istekli olduğumdan değil öğretmen yarışmaya seçtiğinden ezberlemk zorunda kalmıştım. İlkokuldaydım. Sonra öğretmen fikir değiştirip sınıftaki diğer arkadaşı göndermeye karar verdi. O yarışmayı kaybedince de keşke seni gönderseydim dedi. Dengesiz kadın.

bunun sebeplerinden birisi prozodi ile ilgili sorunlar.
diger bir sebep ise, ozellikle torenlerde kelime hatalarini goren/duyan muzik ogretmenlerinin bunlari duzeltmemeleri ve ustun koru gecmeleri.

dökülen yerine mesela öyküler der bazi cocuklar.
veya "dir milletimin" e nimmilletimin falan derler.
cogu cocuk nefes alinacak yerleri bilmez. misal korkma sonmez bu safak der nefes alirlar ama safaklar'dan sonra alinir aslinda... gibi gibi..

muzik dersinde notalari, heceleri, nefes yerleri ve anlami ile dogru ogretilirse karistirilmasi zorlasir. not: muzik ogretmeniyim.

Yo söyleniyor.

aychovsky'nin dediği, la traviata'nın açıkladığı durum da var.

kelimeyi tamamlayıp öyle nefes almak gerekiyor.

"korkmaa söönmeez buu şafaaaaaklarda -nefes- yüüzen aalsancaak" şeklinde olan doğru.
"korkmaa söönmeez buu şafaaak -nefes- laaarda yüüzen aalsancaak" diye söylenişi hatalı.

Ben öğrenciyken de bestesiyle doğru okuyamazdım zaten.

ben marş olarak da şiir olarak da söylüyorum.

la traviata öğretmenim, ben de o bölümü hatalı söylemişim yıllarca. lisede doğrusunu öğrendim. doğru yeri bildiğim halde nefesi doğru yerde alabilmem de hemen olmadı. ilk öğrenilen hakikaten kalıcı oluyor, zor terk ediliyor. müzik öğretmenimiz sağ olsun sabırla alıştırmıştı.

ilgilenen arkadaşlar için şu adreste nefes yerleri belirtilmişi var.
www.muzikogretmenleriyiz.net

sen ne diyorsun, artik yazarken bile bestesiyle yaziyoruz;

o-be nimmmillletiiiimin.

söyleyebiliyorum:
www.youtube.com

keman versiyonu çok daha güzel olmuş bence.

Keman versiyonu zaten var ama biz piyanoya uyarlamaya çalışıyoruz daha sonra ikisi birlikte çalacak.

Piyano biraz alaturka gibi olmuş doğal olarak. Daha batı tarzına yaklaşsanız daha iyi olur gibime geldi. Biraz daha hızı azaltın. Daha dokunaklı olsun. O motifler daha belirginleşsin. Daha güzel durur gibime geliyor.

Bir de bu şarkıya nostalji havasında değilde, günümüz havasıyla alın biraz daha. Benim yorumum bu. İyi çalışmalar.

piyano daha doğru gibi geldi bana, keman bi yerde farklı bi geçiş yapıyor sanki.
güzel bu arada her iki kayıtta elinize sağlık, güzel bir şarkı seçmişsiniz, gülümsedim :)

ben ikisini ayrı ayrı beğendim. bir arada güzel olmaz gibi geldi. piyanoda farklı bir yorum getirilebilir belki. elinize sağlık. :)

melodiyi keman çalsın, piyano sadece eşlik yapsın bence.
parça güzel mi değil mi bilemem ama keman ile güzel duyuluyor.
üst pozisyonlarda korkarak çalmamak gerekir, cümlenin sonunu erken kesiyorsun. (kim çaldıysa). daha yavaş bir tempoda geniş düşünerek deneyin bence. piyanoda ise pedal tabii ki dikkat edilmeli, abanılmamalı :)

Piyanoyu ben çalıyorum kemanı başkası, pedal tam ayarında da piyano pearl riverdı akort da bozuktu biraz. Şimdi evde yamahayla da çaldım daha güzel oldu ama kulaklığı çıkarıp kayıt yapamıyorum :(

hımmm yok ben görmedim. kumral hatunlara hastayım. bulursun kumralı gasteye sar.

patenli miydi? ramona flowers olmasin? dikkat et yalniz o kiz belali, bulasma. gecmisi biraz dolu.

(bkz: lea seydoux )

Bunların hepsi diş kriterine takılıyor maalesef. En çok Ramona Flowers benziyor benim kıza aslında. Acaba sonradan dişi yamulmuş falan mıdır? Hmm, bir bakayım ben buna.

Benim kız bunlardan biri değilse bile, aralarından birini tavlayabilirsem herkese benden çay.

stoya gibi geldi bana

stoya yazcaktım bende

penelope cruz'Un bir tane filmi vardı böyle. Adını hatırlamıyorum. Adam rüyasında gördüğü kadını arıyordu film boyunca. En sonunda rüyasında gördüğü kadının canını almaya gelen azrail olduğu ortaya çıkıyordu. Bence hiç bulaşma kardeşim :)

hayatımızda hiç görmediğimiz insanları rüyamızda görmüyoruz deyolağ... illa ki bir saniyeliğine de olsa bi yerlerde görmüşsündür deyolağ... ne kadar doğru bilmiyorum ama eğer öyleyse o kız şu an kim bilir nerelerde neler yapıyor... müjdemi isterim ;) kasıp hatırlayabilirsen senindir o...

bence dilekçeyle bile olsa eskisi gibi gerekçe isteyeceklerdir, gülünç/müstehcen/günlük hayatta zorluk çıkaracak türden değilse, yani ahmet'i mehmet yapmak istersen yapmazlar muhtemelen.

Mahkemelerin iş yükünü hafifletmek amaçlı da olabilir.

Bir de isimden insanların etnik-dinsel aidiyetini anlamak için yapmış olabilirler. fişleme amacıyla kullanılabilir.

Ya da bu suriyelileri Türkiye cumhuriyeti vatandaşı yapmak için yapılan bir ön adım da olabilir.

Komplo teorisi çok.

Klasik -acak, -ecek le biten medya haberleri. olsun, ondan sonra konuşuruz.

Zaten herkesin bir numarası var. Adamlar numara bazlı çalışmaya başladılarsa isim değişmiş/değişmemiş pek önemi yok. Sonuçta numara bir.

bu kadar kolay olmamalı. dolandırıcılığa davetiye çıkarır.

soyadı ile zor durumda kalan kişiler ( gömer, geçer, geçirir, domdom tarzı ) için geçerli olacak sanırım haberlerden aklımda bu şekilde kalmış.. isim değişikliği değil yani, soyadı ile alakalı bir gelişme...

önce bostanli oradan tekrar otobüs.

Bostanlı iskelesi mi?

otobana cık
canakkale istikametinde ilerle tünelleri geçince mavişehir çıkışından çık. koçtaşı geç 2. ışıklardan sağdan sola dönüş veriyor. carrefurun onune cıkarsınız.
ya da
altın yoldan karşıyaka sahile gel sahil boyu hiçbir yere sapmadan devam et. yol seni bostanlı beşikçioğlu camiinden sonra sağa doğru yönlendirecek düz devam et göbeğe gelince ana yolu sola doğru takip et 06-kaptan kahvaltı salonunu geçince 1-2 km sonra ışıklarda carrefour'u görürsün.. girişi ışıklardan sağa dogru yapınca..

teşekkür ederim erty_ksk ancak arabam yok. Sanırım önce bir Bostanlı'ya (iskele sanırım) varmam lazım. Sonra oradan bir araç bulabilirim herhalde.

En kolay ulaşım için:
Bornova- Karşıyaka dolmuşuna binin. Karşıyaka son durakta inin.
Ya Şemikler dolmuşuna binin ya da carreforsa servislerini kullanın. Servis durakları için orada sorun tarif ederler. Dolmuş duraklarını arkanıza alıp yolun solundan yukarıya yürüyeceksiniz. Belediye binasınının önünden geçeceksiniz. Soldan üç sokak geçince dört yola geleceksiniz. Işıklardan karşıya geçip sola dönün, ilk otobüs durağında bekleyin.
www.google.com
Bornova'dan Bostanlıya aktarmasız gelinmiyor artık. toplu taşıma kullanmak istiyorsanız Halkapınar aktarma merkezini kullanabilirsiniz.

ek: dolmuş-otobüs ve metro 2 tl civarında, servisler ücretsizdir.

metro-izban mavişehir durağında in 10 dk yürü.

Bence bağlarsın. Ağ kablosuyla. İki bilgisayar birbirlerini görür.

laptpou kullansana

daha detaylı anlatabilir nisiniz?

kullanıyorum zaten ama kasada bazı veriler var onları almam gerekiyor.

Ben detayını bilmiyorum ama şöyle yapılıyormuş:

www.chip.com.tr

kasa xp hacı

Uyumlu girişi olan bir televizyonun varsa bilgisayarı ona da bağlayabilirsin.

sadece diz üstü var.

bilemiyorum.

hard diski söküp kabloyla bilgisayarına bağlayabilirsin.

organlarımın bağışlanmasını çok isterim ama biraz tırsıyorum sanırım. neden olduğunu da bilmiyorum.

gömülmek (dini inanç). organ bağışının da caiz olduğuna dair görüşler daha yakın geliyor bana ama benm organlar bi boka yaramaz.

bilimsel araştırma

Başka insanlara yarayan bölümleri kullanabildikleri kadar kullansınlar. Bilimsel çalışma için lazımsa gerisini de kullansınlar. Onun dışında bunun geri kalanı bir halta yaramaz diyorlarsa ister gömsünler böcekler yesin, ister yaksınlar, umrumda olmaz.

Organlarımın bağışlanmasını isterim ama ailemin karar vermesini de isterim, daha doğrusu belli organlarımın bağışlanmasını kesin isterdim diğerleri için ailemden izin alınmasını isterdin, sonrasında gömülmek.

Organlarim bagislansin. Dini inancim da var ama organ bagislamak caiz mi degil mi tartismalari bana asiri derecede sacma geldigi icin konuyu hic incelemedim bile.
Ise yarayan organlarim baska insanlarda yasamaya devam etsin, geri kalani gomebilirler. Bilimsel arastirma icin kullanilmasi da beni mutlu ederdi.

aileme birden çok kez tembihledip, organlarımı bağışlamam mümkün olursa organ bağışı olsun, geri kalanı ne olursa olsun olmuyor zaten, nakil edilecek organlar çıkarıldıktan sonra beden paketleniyor normal cenaze yapılıp gömülüyor, mezar taşın dikiliyor. ha bir göz bir böbrek bir kalp eksik gömülüyorsun.

organ bağışından sonra krematoryum isterdim çok ancak Türkiye'de olmuyor maalesef.

Ise yarar her parcam alinsin.

geriye kalan incitilmeden gomulsun. It atar gibi atmasinlar, insanim ben.

organ bağışı + benden sonrası tufan

mükemmel bir insan olduğum için öldüğümde vücudumu mumyalayıp fransa'daki müzede sergilemelerini tavsiye ediyorum yetkililere.

organ bağışı artı gömülmek.

bana farkmaz

Organlarıma ne isterlerse yapabilirler, isterlerse bağış olur, isterlerse bilimsel araştırma olur, benim için sorun değil. Ama mümkünse bedenimin yakılıp, küllerimin de saklanmasını isterim :) Saklamak istemezlerse denize savurabilirler; o da kabulüm.

beowulf usulü kıymetli bir eşyamla sala koysunlar, ateşe verip açık denize salsınlar.

organ bağışı.
zaten organ bağışçısıyım ama sanırım aile kabul etmediği sürece bağışçı olsan bile organ bağışı mümkün olmuyor. bu nedenle anne ve babamın duygusal karar vermesine karşılık teyze hala gibi bilimum aile ferdine de kesin talimat verdim. birilerinin kullanabileceği organlarım olduğu müddetçe çürümeye bırakılması vicdansızlık ve israf gibi geliyor.

2007'den beri cüzdanımda taşıdığım organ bağışı kartını (bkz: when the air hits your brain) kitabını okuduğum 2009'da cüzdanımdan çıkarıp evde tutmaya başladım ama tabi bağışçı olduğumu ve isteğimin kesinlikle bu yönde olduğunu da biliyor ailem.

organlarım bağışlansın. gerisini ne yaparlarsa yapsınlar.

Sabun yapılsın :)

bilimsel araştırma

çokta önemli değil aslında nasıl olsa ölmüşsün. bunların sadece içinde organlarımı bağışlamazdım, güzel bir hayatım olmadı, kimse içinde güzel bir hayat, ikinci bir şans dilemiyorum. başkası versin.

ne olacağını hepiniz biliyorsunuz. boşuna debelenmeyin.

Organlara ihtiyacı olan varsa alsınlar. Gerisine nolduğunun pek önemi yok.

Mumyalayıp ,müzeye koysunlar,örnek adam diye :)

(bkz: gökyüzü defni) yapmasınlar da gerisi farketmez.

başlıktaki resimlere bakmayın, çok fena.

Organlarımı bağışladım. Onlar alındıktan sonra kalanını da ıssız bir yerde direkt toprağa değecek şekilde gömsünler isterim.