(bkz: leblebi)

(bkz: rennie)
(bkz: lansor)
(bkz: talcit)

beyaz leblebi mide suyunu alır derler..

nar olabilir.

gıda dışında çözüm özellikle midenin üzerine gelecek şekilde yüzüstü 15-20 dk hatta 30-45 e kadar gider, uzanmak. midede gaz varsa (yüksek ihtimal) büyük oranda rahatlamanızı sağlar.

(bkz: rennie) ama tablet diil şurup

Sordun bu kartla alışveriş yapabiliyor muyum ise evet hesabındaki parayla kredi kartı gibi yapabiliyorsun. Ama sanal kart yalnızca kredi kartın varsa mümkün.

Yok istediğin ben bir kart istiyorum sadece para çekeyim diğerlerine özellikle kapalı olsun ise. Bu kartı aldığın şubeye yapacağın bir talimatla yapabilirsin.

sanal kart bildiğim kadaırla sadece kredi kartı için oluşturulabiliyor. ama bu kartla alış veriş yapabiliyor olman gerekli, olmuyorsa bankaya bir danış derim.

alışveriş yapmak derken tabi ki takside falan bağlanmaz banka kartı, ama o an için bankadaki nakitten çekip ödeyip vaziyeti kurtarır. diğer tür alışveriş ve sanal kart için kredi kartı gerek.

bilgi olsun diye yazıyorum; banka kartıyla internetten de alışveriş yapılamıyordu. ama sanırım geçenlerde gittigidiyor banka kartıyla alışveriş yapma imkanı sağlayan yeni bir uygulamasını tanıtıyordu ama pek dikkat etmedim.
yine banka kartıyla taksit yapamıyorsun diye biliyorum...

ya cok gariptir erken yatınca ben de uyanamıyorum. misal;
normalde en gec 11 30da uykum gelir yatarım sabah da 8de kalkarım. arasıra 10da uykum geliyo gidip yaptıyorum bu sefer de sabah 10da kalkıyorum :)
bu arada çalar saatin öttüğünde de mi kalkamıyorsun anlamadım?

@neira kalkıyorum da üstüme o an öyle bir tembellik geliyorki yataktan çıkamıyorum..

aynı sorundan aynı sayıda yıldır muzdaribim. çalar saati kapatıp tekrar yatıyorum. çözümü bence sorumluluk alacağın ve sabah erken kalkacağın bir işte çalışmak. üniversite bile çözüm değil yani...

alarm çalar çalmaz kendimi yataktan dışarı atarım. sonra da ne uyku kalır ne bişey :)

yatma :)

götünü kaldırıp kalkıcaksın o kadar. önerisi filan yok bu işin. her zaman sabah erken kalkmak zor. mecbur hissedince kalkarsın. o dersler o kadar önemli değil demek.

kan değerlerini bi ölçtür. demir eksikliği gibi kimi durumlarda yargunluk hissi hiç geçmez derler.

iş'e ithafen:
yeni işte ilk 1 ay, ondan sonra 10 gibi işte oluyorum hep. aynı sorun bende de var ve işle alakası yok

benzeri sorunlarla bayadır uğraşıyorum.

olası problemler eğer psikolojik değil ise uyku apnesi veya solunum ile ilgili bir sorun. uyanamıyorsan büyük ihtimal ile dinlendirici bir uyku uyuyamıyorsun.

en mantıklı ve hızlı çözüm.
1- kbb uzmanı ile görüşüp burnuna baktırmak.
2- bir uyku kliniğine giderek uyku testi yaptırmak.

bunlar dışında alacağın vitamin takviyesinden içeceğin ılık süte kadar herşey sadece birazcık etki eder ve geçici çözümler olur. 4 yıldır devam ediyor dediğine göre artık kesin çözümlere yönelmelisin. yoksa bir süre sonra psikolojini de etkilemeye başlar.

ipad 2 ile birlikte opsiyonel olarak verilen bir kılıf var türkiye'de satılıyormu bilmiyorum ama ona bir bakabilirsiniz.

Smartcover önermem. Onun yerine aynı fiyata Apple'ın bir kılıfı daha var. www.google.com.tr
bence çok çok daha kullanışlı.

siyah istemiyorsa şu pembe targus kılıf olabilir bence:

www.bimeks.com.tr

bana sorarsan tabi ki bunlar daha güzel:
www.bimeks.com.tr
www.bimeks.com.tr

Ebay den 9 euro' ya kırmızı parlak plastikten angry birds kılıfı getirttim, shipping dahil. Daha ucuzları 4-5 dolara bulunabilir. Hiç 50-100 lira vermeye gerek yok.

Aylardır sadece smartcover ile kullanıyorum. Ne önünde ne arkasında bir çizik yok aletin. Smartcover ile kılıfsız kullanmasını öneriyorum.

Stalker, Solyaris, The Man From Earth, The Fly, Dead Ringers

(bkz: solyaris)
(bkz: sunshine)
(bkz: blade runner)
(bkz: dark city)
(bkz: metropolis)
(bkz: ghost in the shell)
(bkz: cube)
(bkz: donnie darko)

contact

@sanal hayvan; the man from earth'ü de izledim bu arada yazmayı unutmuşum. muhteşem filmdi. diğer dediklerine bakınıyorum.
@hollowlife, teşekkürler inceliyorum.

lütfen başka önerileriniz varsa esirgemeyiniz:)

www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com

arada distopik filmler de var ama bence hepsini seversin. blade runner'ı da mutlaka izle..

bi de şöyle bi liste var; www.filimadami.com

@toshiro, Twelve Monkeys ve Children of Men'i de çok önceden izlemiştim ama diğer iki filmi indirmeye başladım. teşekkür ederim.

bu arada sorum hala geçerli, özellikle içinde uzay öğelerinin bulunduğu önerileri de beklemekteyim. başka filmler de olur.

____________
@hollowlife, keşke nasıl sekme manyağı olduğumu bir görsen bu filmler uğruna.. valla beynim sulandı. açtığım duyurularda tikleri ihmal etmem, her fikre saygım da vardır. o yüzden saçma olanları da ihmal etmem. ama filmlere odaklandım bu sefer kusura bakma. er yada geç verecektim tikleri zaten ama hatırlattığın için sağol.

olur da denk gelirsen diye söylüyorum;

event horizon'u sakın ama sakın izleme.
spoiler var ama oku gitsin. zaten filmi izlemeyeceksin;
www.eksisozluk.com

(bkz: gattaca)
(bkz: dark city)

www.imdb.com

(bkz: the road)
(bkz: sunshine)

ben one flew over the cuckoo's nest'i önerebilirim sanırım

www.imdb.com

sana "canım kardeşim"i öneriyorum. sikerim böyle hayatı diyip öldüresi gelip kendini insanın. KARDEŞİM İÇİN KANIMI SATTIM!

Haber izle bence.

bilek kesenler
www.imdb.com

filmden bir sahne:
www.youtube.com

martyrs süperdir, kesin izle.

bir de haute tension'un tanıtım fotoğrafı nasıl bir fotoğraf öyle. bildiğin spoiler, cık cık...

makinen ne . ben mediamarktdan sony aldım. çok memnunum. (amatör işler için) video tripod olduğu için yatay hareketi çok iyi (pan) kesinlikle öneririm. bimekstekini aldıktan sonra görmüştüm. çok hafif. o yüzden en açık halinde çok titriyor. (makine 550d) sony sadece açık havada bazen titriyor. bak şu videoyu sony ile çektim. (tam açık hali ile)
ayperiugur.com

mm da tek model var. istersen yarın yazarım modelini. netten inceleme videosu izlersin. evde değilim.
2.yi alma.
bu arada sony 179 tl idi.manfrottoların 250den başladığını göz önüne alırsak :)

duyuruya 2 saattir giremiyorum :S..

video güzelmiş.:) ama ben fotoğraf makinesi değil 34 cm boyunda ve tripod kullanmayı gerektiren dev bir dürbün için alacağım tripodu; www.hizlial.com
aslında fotoğraf makinesi için aldığım sanılacak diye bir yandan şüpheye düştüm ama sadece bu ucuz amatör tripodların kalitesi hakkında yorum alabilmek için sordum. boyum da 1.80 olunca, 10 cm çok önemli midir tripodlarda falan gibisinden bir sorayım dedim...

dediğin sony'nin boyu kaç cm bir de 3 yönde hareket imkanı var mı?

(bkz: seattle)

ABD'de en çok yağış genel olarak güneydoğu eyaletlerinde. Sırayla Lousiana, Mississippi, Alabama, Florida diye gidiyor. Ama buralarda tropikal fırtına tehlikesi de var. Tek eyalet olarak düşündüğümüzde en yağışlı eyalet Hawaii oluyor ama şehir bazında yaşanabilir yerler ortalamanın gerisinde.

Büyük şehirler arasında en yağışlı şehir New Orleans.

Ama istatistik bilgilerine göre en yağışlı şehir ise Mobile imiş. Alabama'da.

Şu link'lerde daha fazla bilgiler var:
www.livescience.com
www.currentresults.com
www.currentresults.com

portland yağmurlu derler..

Twilight'ı baz alırsak en.wikipedia.org da örnek olabilir yağışlı yerlere :)

Biraz eksik bilgi vermişim. Livescience sitesinde Hawaii ve Alaska şehirleri hesaba katılmamış. Onları da hesaba katarsak en yağışlı şehir Hawaii'deki Hilo şehri imiş. Burası daha küçük bir şehir ama tropikal bir yer. Volkan ve tsunami tehlikesi var ama. Onun dışında Alaska'da da yağış oranı fazla şehirler var ama orası da soğuk.

En bulutlu şehir ise Astoria, Oregon.

Yani sadece yağmura göre karar vermeyeceksin tabi sonuçta. Bunlar genel kültür olarak ek bilgiler aynı zamanda.

tam o dediğin var ya, hayallerimdeki şehir; seattle

newhampshire ve çevresi diyeceğim ekşi sözlükte donuna kadar ıslandığın yazıyordu evet aynen öyle tecrübeyle sabittir.

"... günümüzde tek bir atomun kütlesini hesaplamak imkânsızdır. Onun için kütlesi hesaplanacak atoma referans bir atom seçilir. Bu referans atomu, tüm atomlar için karbon (C)'dur. Bunun sebebi doğada çok bulunması ve izotopunun az olmasıdır." vikipedi'de böyle yazıyor.

periyodik cetvelde yazıyor tabi ancak bir atomun neden oluştuğu bile henüz bilinmiyorken neyin kütlesini ölçüyorsun diye sorarlar adama.
az sıyırmadım, kuark, sicim derken. neyse girmeyelim şimdi, zor toparladım.

yok

atomdu, orbitaldi, bunlar hep teorik kabuller olmasından mütevellit, bir atomun kütlesini ölçmek mümkün olmasa gerek, kavram çünkü.

geçen bi yazıda E=mc² nin yani izafiyetin çöktüğünü okudum buda eşittir ya karşı madde var yada gerçekten atomun daha küçük bir parçası araştırın okuyun ben inandım daha küçük bi parçası olan herşeyin kütlesi ölcülür
(en küçüğe bir birim atarsın atıyorum dalakto dersin atomda 3 100 bin dalakto eder )

kütle var mı ki ölçelim?

support.apple.com

hehe.

adres çubuğuna tıkladığında tam adresi çıkıyor zaten. çıkmıyor mu yoksa?

hayır. tıkladım çıkmadı. olduğu gibi hepsini seçti sadece, bir şey değişmedi :S

bu linkte öyle oldu ama diğerlerini normal görünüyor. kurduğun bir eklenti filan, böyle yapmış olabilir.

sözlüğü kurcalasaydınız keşke biraz.

(bkz: #25654727)

edit: ayrıca kopyala/yapıştır yaptığınızda, her ne kadar o şekilde gözükse bile kopyaladığınız yerde başına (gerekiyorsa) http ya da www ibaresini koyar. bu site için gerekmiyor, o yüzden koyma gereği de duymuyor.

başka sitelerde de oluyor bazen.
sende de öyle mi göründü adres çubuğunda? http yok değil mi?
zaten yukarıda verdiğim linkin önünde de yazmıyo http, www falan...

resözlük, greasemonkey, stumbleupon framework dışında eklenti yok..
onlardan olduğunu da sanmıyorum...

edit: demcan'a teşekkürler...

(bkz: existenz)

animasyon izlemek istiyosan 'how to train your dragon' kesinlikle izle.

ben nedense source code u çok sevdim. sinemada görmediysen bakabilirsin.

oldboy'u izlemis miydiniz?

@kediebesi, source code'u iyi hatırlattın, çok merak etmiştim fragmanı görünce. sinemaya niye gitmedim ki?? evet onu izleyebilirim :)

@thunder....thundercats, hayır ama not alayım onu da :)

source code +1

ayrıca black swan da iyidir.
aksiyon, gerilim falan gırla...

(bkz: battle in seattle)
(bkz: cassandra's dream)
(bkz: conviction)
(bkz: das boot)

buried
burning bright
fermat's room

oldboy +1
ayrıca toy story'leri izle tabi ki!!

@ermanen, buried'i izledim. çok sevdim.

diğer bütün önerileri de not aldım, izlicem. sonuç olarak bu aksam source code'u izledim, begendim.

saat olmuş 6 sen hala uyanıksan bence oldboyu izlemelisin.uykuyu fln boşver aç oldboyu..

the man from nowhere

the law citizen abiding.

termal kamerayı nerden bulursunuz bilmem ama eğer gerçekten bir fare varsa ve dışarıya çıkmak istiyorsa kartonpiyeri gayet deler geçer..

birincisi o nasıl bir duvar öyle. sadece yüzeyindeki alçı sıvadan bahsediyor olabilir miyiz acaba? ayrıca fare yaşıyorsa içinde, oraya girebileceği bir delik falan olması lazım.
dış cephe duvarıysa boru falan pek olmaz, hatta kesin yoktur.
dediğiniz ''ayak sesleri''ne sebep olabilecek her türlü olasılığı düşündünüz mü?
belki rüzgar da sallanan bir parça falandır. termal kamera işe yarar mı emin değilim, araştırmak lazım.

duvarın nasıl bir duvar olduğunu anlamak için kalınca bir matkap ucuyla delik açmayı ve araştırmayı deneyin. böylece içinin boş olup olmadığını da anlarsınız. kapatması pek sorun olmaz. ha baktınız duvarda farelerin yaşayabileceği kadar bir boşluk var bence bir fare, haşerat yok edici firmasıyla görüşün. anca onlar halleder gibi geliyor bana. duvarı delin ama, bakın bi neymiş...

o yumruk atınca göçmenin sebebi izolasyon malzemesi. duvar+izolasyon malzemesi+alçı+boya var yani.

meyve sebzeyi mutfakta yıkamayacaksan nerede yıkayacaksın? banyoda mı?

lavabodan kastınız ne, evyenin tabanına koymak mı tavuğu, balığı? yoksa bir kap içinde filan olunca da tiksinyo musunuz?

sen normalsin bence doğrudan lavaboya atılmaz bir kabın içinde lavaboya konur öyle yıkanır ne yıkanacaksa

aynen ben de sevmiyorum öyle şeyleri. sonuçta orada bulaşıkta yıkanıyor. lakin yemeğe karşı zaafım var. her halükarda yiyorum.

bildiğim kadarıyla mutfak lavabosunun kullanım alanlarından biri de o. süzgeçli kapta falan yıkarsın işte sebzeyi. orda gıda yıkayana değil de, ağzını çalkalayana dişini fırçalayana veya (yemek dışında bir şeyle kirlenmiş) elini yıkayana kızman gerek ?

aşırı titizliğe girmez, ben de nefret ediyorum bundan. mutfak lavabosu diye temiz olduğu düşünülüyor ki çok saçma.

sorum gayet açık anlamayan arkadaşlar için tekrar ediyorum 'mutfak lavabosunda' yıkamak. kapta değil öyle olsa niye iğreneyim.

delirmişsin sen

Bende cok igrenirim direkt lavobanın içinde yıkanıyorsa.Aşırı titizliğe girmiyor ama mide kaldırmıyor.

Lavabolar pistir, haklısınız ama lokantalara da giden biriyseniz arkadaşlarınızı üzmeyin bu konuda.

direk lavaboya konup yıkanıyosa bence iğrenmekte haklısın. ilk kez duyuyorum böyle bişiyi valla.

Aşırı titizlik değil gerçekten. Benim de aynı durumda midem bulanır.

@cosmicstring öyle diyorsun da restoranlar benim müdahale edebileceğim alanlar değil öyle olsa önceliği güney afrikadan bir muz kabuğuyla gelen canlılara ayırırdım ;)

O sizin müdahale edemediğiniz lokantaların çoğunun mutfağını bok götürüyor. Arkadaşına "böyle yaparsan yemem" diyebilen birinin o konuda da hassas olmasını beklerim.

lavaboyu her kullanımdan sonra sabunlu süngerle temizlemediğimize göre bence de gayet iğrenç bir hareket. bu iş için olan lavabolar farklı ayrıca, ana lavabodan ayrı olarak yıkama teknesi oluyor süzgeçli.
antalya'da bir turistin umumi tuvalet lavabosuna naylon torbanın içinden koca bir salkım üzümü boca ettiğini, lavabonun içinde evire çevire yıkadığını, sonra da önce salkımı sonra da taneleri tek tek geri toplayıp afiyetle yediğini gördüm :) o lavabonun içinde ip ip giden balgamlar, yıkamak için sokulan peynir kokulu, mantarlı ayaklar gelmişti gözümün önüne de midemin bulantısından gözümden yaş gelmişti.

ben de tiksiniyorum. bazen yemekteyizde de görüyorum böyle doğal bi şekilde yapıyorlar iyyyy. hemsebze meyveyi direkt evyeye atıp yıkayan hem de tüm kabuğuydu çöpüydü oraya atan insanlar var. koy bi yanına poşet içine soy di mi ama. koy derin bir kasenin içine güzel güzel yıka. offff çok dertliyim ben de bu konuda...

Lavabo var, lavabo var şimdi. Bazısı pırıl pırıl, geniş, her bulaşıktan sonra bal dök yala kıvamında oluyor, bazısı sağı solu çizik, paslı küflü oluyor. Ben bokunu çıkarmadıkları sürece iğrenmem ama kalkıp "ben bunu yemem" diye ev sahibine de söyleyemem herhalde (kankam değilse).

ben de iğrenirim. insan direkt lavabonun içine koyacağına, temiz bir kap koyar lavaboya, onun içinde yıkar.

ben olsam "öyle yıkarsan yiyemem" demezdim de, "kızım/olum naapıyosun la. lavaboda mı yıkanır? bırak, bırak allasen" diye gülüp şakaya vuraraktan ben geçerdim lavabo başına. ben yıkardım bi kap filan çıkarıp, onun içine koyup.

öbür türlü direkt söylenince, alınabilir, kırılabilir insanlar. rencide edebilkecek bi ifade çünkü o... "ne pis insanmışsın sen" der gibi...

cosmicstring yahu konuyu nereye getirdin :) bırak şimdi lokantaları :)ama bu böyle olmayacak merakını gidereyim lokantaya gitmiyorum :) arkadaşım veya akrabamda bu konuda hiç kusura bakmasın kırılanı da görmedim şu ana kadar merak etme:)
sahteyazar iyimiş :) o yabancılarda çözemediğimiz bir lavabo sevdası var zaten kurgusal mı bilemeyeceğim ama bir çok filmde sürekli umumi tuvaletlerde lavabolara dokunup iç geçirmeler düşüncelere dalmalar v.s aileden biri gibi :D
kakao onlar ayrı bir alem zaten adam yerlere bir şeyler dökülüyor gidiyor onları eliyle topluyor sonra ellerini lavaboda yıkıyor üstüne de sebzeleri döküp orada yıkıyor e uğraşmasaydın ayrı ayrı diyesim geliyor :))onlar tam bomba :D

Hiç lokantaya gitmeyen bir insandan böyle bir lâf gelirse katlanılır o zaman :)

iğrenç, bi kere bi salata yemek zorunda kalmıştım. bütün malzemeleri şak diye lavabonun içine atmıştı ev sahibi. ikaz edemem bi de ben.

kesinlikle bir kap kullanılmalı,
annem yapsa hemen ikaz ederim onu böyle yapma diye.
çok mu zor arkadaş bir şeyin içine koyup yıkamak anlamam ki.

lavabonun nasıl kullanıldığına bağlı.
normalde mutfak lavabolarında, eviyede el yıkanmaz, gıda dışında kirletilmez vs.
sadece gıda yıkamak vb. işler için kullanılıyorsa gayet de olabilir. ama kimin nasıl kullandığından emin olamayız. kullanım kültürle alakalı biraz da.
celeron 300a nın da dediği gibi gıda dışında bir şeyler yıkayana falan kızmalıyız aslında...

ben mutfak lavabosunda gerekli olduğu zamanlarda sebze ya da balık yıkarım. ama bunu yapmadan önce mutlaka çamaşır suyu ile lavaboyu yıkarım. eve misafir gelecekse, gelmeden hemen önce lavaboyu çamaşır suyu ile yıkayıp kullanıma hazır ederim. sonuçta bir fırça ve çamaşır suyu ile lavaboyu temizlemek 2 dakikalık iş
ama iyice durulamayı unutmamak gerek, yoksa yiyeceklere geçer...
belki sizin şahit olduğunuz kişiler de böyle yapıyorlardır?
kaldı ki benim evimde mutfak lavabosu sadece mutfak kullanımı içindir. temizlik bezi, el, diş...vb. yıkamak için kullanılmaz. büyük ihtimalle sizin çevrenizdekiler için de böyledir.

aşırı titizlik değil bence. kesinlikle lavaboyla temas halinde yıkanmasını istemem. eğer bişey yıkarken yanlışlıkla lavaboya düşerse ya iyice çitileyerek yıkarım yada çöpe atarım küçük bi şeyse (kiraz,üzüm vs tanesi gibi.)

hangi model için aradığını hiç anlamadım ki. 4 farklı model yazmışsın.

hl-2130 ve hl-2040 yazıcı modelleri.

tn-2060 ve tn-2025 de tonerlerin modelleri.

hl-2130 model yazıcının toneri >> tn-2060

hl-2040 model yazıcının toneri >> tn-2025

sorum da şu: tn-2025 için uygun olan toner tozunu tn-2060 için de kullanabilir miyim?

ikisi de birbirine çok yakın siyah-beyaz lazer yazıcılar...

anladığım kadarıyla hl-21xx serisinde aynı toner tozunu kullanabilirsin. ama hl-20xx serisi için en ufak bi ibare göremedim. bu durumda kullanmamanı öneririm. direk 20xx serisi için toz aramaya bak. hatta www.ayazshop.com bunlardan birini al diye direk link de veriyim

ya iyi de, tn-2025 için uygun toner tozu bir sürü başka tonere uygunken neden tn-2060 ınkine uymasın ki? hem bu ürün yani brother hl-2130 yeni bir ürün. acaba yeni olduğu için bu yazıcının toneri tn-2060 hiçbir yerde yazmıyor olabilir mi?

muhtemelen tonerler yazıcı modellerine göre değişiyo. o yüzden de toner modeline değil yazıcı modeline göre bakman daha mantıklı. toner dolumcu değilim. daha önce de brother kullanmadım. ama genel mantık çerçevesinde konuştum. istersen her kartuşun tek tek hangi yazıcı modellerine uyduğuna bak. muhtemelen aynı seri seri olucaktır. ha dersen ki bana kanıt göster. kanıt işkembem. ben olsam dediğim gibi yapardım. onu önerdim. sen nasıl yaparsın sana kalmış iş

haha, tabi ki toner modelleri yazıcı modeline göre değişiyor. sabahtan beri onu diyorum zaten. ayrıca tozlara bakarken yazıcı modeli değil toner modeline göre bakmak gerekiyor. benim sorduğum soru, 2025 ve birçok başka tonere uyumlu toz 2060 için de uygun mu idi.. neyse bakacağız artık...

işte toner modeli yazıcı modeline göre değişiyo derken serileri kastetmiştim. yani 21xx serisi yazıcılar muhtemel aynı toneri kullanıyo. ama 20xx serisi yazıcılar 21xxden farklı olmakla beraber tüm seri yine aynı toneri kullanıyo. yok inatla neden 2025 2060 a uymuyo diyosan ara brother ı sor

btjunkie.org

buradan arayın SxE falan yazıp, baktım var gibi...

zamunda dan indirerek başladım broadcasthe.net ile son bölümleri izledim ben de. görüntü farkı muazzammış meğerse.

çevremdeki kürtlerin %100 ü barışık değil, sen türksün diyince sinirleniyorlar hayır ben türkiyelim diyorlar.

bunlara ben "çekimser kürt" diyorum. olayları bu.

türkiye'den başka yaşayacak yerleri yok. suriye-ırak ve iran'da mı yaşasınlar? o yüzden bağımsız bir kürdistan kurulsa burada pkk sempatizanı olan, devamlı pkk ve kürtçü propoganda yapanların çoğu yaşamak için kürdistana gitmezler. çünkü yaşam kaliteleri epey düşer.

@baldur soruyu anlamamissin sanirimm ama

şiddet çoktan her kesim tarafından kanıksandığı için ayaklanmıyorlar, kendilerini bizzat şiddetin taraflarından biri olarak görüyorlar. yarın tsk operasyon yapsın sokaklarda görürsün ayaklanmayı.

herkesi öyle sağduyulu hümanist vs sanmayın efendim.

pkk ''kürtlerin haklarını alması için kurulan'' bir örgüt gibi görünse de aslında kendi içinde çıkan her farklı sesi yokeden diktatöryanın alası bir örgüt. okuyup adam olup, halkını kurtarmak için yetişmesi gereken kürt gençlerini savaşın, pisliğin, ihanetin, kalleşliğin içine çekip, haklarını almak için savaşıyorumuş gibi göründüğü kürtleri yokeden bir örgüt.
kürteri temsil ettiği falan yok. devlet kürtleri silahlı direnişten farklı olarak demokratik bir çözüm üretemesinler, hep pkk'ya mahkum kalsınlar, bu sorun hiç çözülmesin, hep karmaşa olsun, kürtler asimile olsun, kendi içinde bir yıkıma sürüklensin diye pkk'yı yarattı. daha doğrusu pkk için zemin hazırdı devlet de bunu bir güzel kullandı. hatta ilk üç yılında bizzat devlet besledi, silah yardımı yaptı pkk'ya. devlet silahlı çatışmadan farklı bir kürt sorunu çözüm(süzlüğü)ü istemediği için kürtlerden doğru düzgün bir çözüm gelse de yükselemedi, kısa zamanda bastırıldı. aydın, sorunu çözmek için donanımlı, aklı başında, okumuş kürtler ve türkler bir bir öldürüldü ve kürtler karanlık bir geçmiş ve geleceğe mahkum edildi. on binlerce faili meçhul var. bu bir gerçek. utanılası, yüz karası bir tarih... bugün ise her ne kadar eskiye oranla daha rahat kürt sorunundan bahsedilse de, resmi olmayarak da olsa tanınsalar da artık kendi kendini hor gören, kendi kendini asimile eden bir kürt halkı söz konusu. içine ettiler bıraktılar. halbuki medeni medeni ayrılmalıydılar bundan 1 asır önce. yazık oldu.

öncelikle sivasın doğusundanım, leşker ağanın, zebur ağanın torunlarındanım ve kimliğimden gurur duyarken, bu etnik kimliğe ek olarak kendime türk demekten de asla gocunmadım, gocunmadık. ben köyde doğmasam da bir kere bile de kimsenin gelip "kürtçe yasah" dediğini de duymadık. sadece köye gereksiz yere (alevi ağırlıklıdır köy) cami yaptılar o kadar, onu da kimse dert etmedi. pkk'nın ne kadar şerefsiz olduğunu da "abey açız iş ver" diyen, iş verdikten sonra köye silah yığan pkk'lıların bizzat kendisinden öğrendik. şerefiz piçler. ayrıca benim dedelerim osmanlıya karşı silah sıkıp dağa çıkmasına rağmen, cumhuriyet döneminde tek bir problem, baskı bok yedirme cart curt yaşamadık ki korucu falan da değiliz. bizim gibi de milyonlarca adam var bu işlerle hiç alakası olmayan.

sorunun cevabı ise belli:korku. bakma sözlükte yazanlara sanki tüm kürtler devlet düşmanı, tüm kürtler "devlet bize şunu yaptı bunu yaptı ödeyecek bunları şunu isteriz bunu isteriz" tarzında da takılmıyor asla.

ama öyle bir korku ve baskı vardır ki doğunun bazı yerlerinde ağzını açamazsın. gözümün önünde bir berber dükkanın ertesi gün kapatıp kaçtı ilçeden sırf pkk'yı eleştirdi diye, anında akşama bir zarf ve vın. eğer hizbullahçıysan veya ciddi bir aşiretin mensubuysan istediğini söylersin, ama bunun dışındaki azınlıksan ancak susmak durumunda kalıyorsun. çünkü devlet seni koruyamıyor artık.

ha iran'da bu işler tam tersi, millet geçen günkü gibi çatır çatır ayaklanır çünkü piranşehr gibi çok ücra köşelerde değilsen devlet seni her daim korur, en ufak bir ihbarında teröristi yakalar (bizdeki gibi aman seçim öncesi olay olmasın diye pısmaz veya olaylar artmasın diye şehirdeki bilinen pkk'lıları tutuklamamazlık etmez). sonuçta iran'da çok daha az kürt olmasına ve aslında çok daha sıkıntılı durumda olmalarına rağmen pjak'a karşı ciddi bir tepki mitingi olur, ama bizde kimsenin ağzını bıçak açmaz, açamaz.

sivasın ötesine geçmeye gerek yok aslında. önemli olan bağımsız kürdistan kurulduğunda istanbul taksimde pkk lehine gösteri yapanların ne kadarının şırnak'ta yaşamaya gideceği. önce içinizdeki bu tutarsızlığı çözün.

60milyon turk bunca zorbaliga ragmen ayaklanmazken
10milyon kurtun ayaklanmamasini mi yadirgiyorsun?

şaşkın mısın yahu. film klasörünü nasıl godmode yapabildin?
yeni klasör yapıp yapacaktın onu...
filmler yandı bence.

bu programla disable yapsanız olur mu acaba?

(git: docs.google.com

mlsf işe yaramadı.

çok saol ya herşeyi kurtardım ^^

bu bir işaret!!
arada mola ver demek istiyor olabilir bilgisayar...

battlefield 3 beta yükledim su an giremiyorum ya!

oo çok kötü. bf2 nin hastasıydım, pc yi yenileyip bf3 almayı düşünüyorum ben de. geçmiş olsun o zaman. masaüstü bilgisayar kullanıyorsan ve eskiyse yeni klavye al derim...

oyun ayarlarına bi bak. tuş görevlerini değiştirebiliyorsun nasılsa.

yok bu sorun başka bişeyle ilgili. netframekwork falan olaiblir biraz araştırdım ama ingilizcem yetmiyor çözmeye. çoğu kişide internetexplorer 8 yukledikten sonra olmuş...

bulduklarım;
www.besiktaspostasi.com
www.hotel.info
www.travelguide.com.tr
www.hotelguide.com.tr

ml-1660 toneri çipli değil. ben kullanıyorum.
usb kablo hemen hemen hiç bir printerda verilmiyor. ben yıllardır kablolu printer satıldığını görmedim. (kampanyalar hariç. üretici kablo koymuyor anlamında)

ml-1660 toneri hakikaten çipsiz mi? (saçma oldu evet)
toner bittiği zaman uyarı veriyor ve toner tozu doldurup kullanıyorsun öyle mi?

ürün altındaki yorumlarda toner çipinden falan bahsediliyor. ''emin misiniz?'' gibi saçma bir soru sormak istemem ama nasıl oluyor bu iş?

bimeksteki yorumlarda bir şey yok.
ama mesela vatan da (www.vatanbilgisayar.com ) 3. yorumda ''eksileri'' kısmında ve sonuncu yorumda içerikte çipten bahsediliyor...:S

allen carr bıraktırabilir belki. videosuda vardı.

bugün birisi duyuru açmıştı, anında bıraktım falan diye. biorezonans diye bir şey ile. nedir ne değildir bilmem ama çok övüyordu. sözlükten de biorezonans başlığına bakarsanız orada da çok olumlu yorumlar var.

bu allen carr seminerlerinin fiyatı nedir?

(bkz: irade)

irade kadar bir etkili yöntem de, tiksindirme usulü.
yani tadı en rezalet olan sigaradan çok tükettikten sonra ağızda kalan tat, koku hayattan bezdiriyor. ben bir keresinde sigaradan tiksinmiştim ve aylarca içmemiştim. iddia ediyorum bu en sağlam yöntemlerden biri.

www.eksiduyuru.com

şurada anlatmıştım. burada da bulunsun..
(viral değildir!) :)

(bkz: cold turkey)

baslikta uyusturucu icin deniyor, fakat nikotin de bir uyusturucudur, hem de gayet yuksek fizyolojik bagimliligi olan bir uyusturucudur.

10 yil ictim. tam 3 sene once, dedim ki cocugum olabilir yakin gelecekte. ne ona ne kendime zarar vermek istiyorum. saglikli bir cocuk dogurmak, yetistirmek istiyorum. vucudum da daha saglam olsun, herseyim daha iyi olsun. gercekten karar verdim icmek istemedigime; biraktim. o kadar memnunum ki simdi. evet zor bir surecti. icmek istedim, ozledim. nerdeyse bir yil cay kahveyi gormezden gelip icmedim. sigara yasakli mekanlari tercih ettim. gercek istek olmazsa katlanilacak sikinti degildi. zaten o yuzden tekrar baslamiyorum. ayni sikintiyi tekrar yasamamak icin. boylece 3 yil oldu ve artik gercekten bitti :)

annesi haftada 1 ve babası günde 2 paket sigara içen ve sigaradan, kokusundan, insanların onun için ''şu güzel ortamı bozmalarından, terketmelerinden'' nefret eden birisi olarak sigarayı bırakmanın kolay yolu'nu okudum. adam sanki benim düşündüklerimi yazmış. istediği kadar güçlü bir bağımlılık olsun, olay tamamen psikolojik. en kısa zamanda kitabı edin ve okumaya başla. acelesi yok, seansa falan sonra bakarsın. hem bir baktın sadece kitap bile yeterli oldu senin için... babam okudu ve sigarayı bıraktı... daha ne diyeyim?

çocuğu yapmadan önce sağlıklı spermler için bırakmalıydın, o dönemeci kaçırmışsın bari şimdi bırakıver de çocuğun duman solumasın. ben sigarayı 5-6 defa bıraktım hepsi de pat diye oldu. şimdi içmiyorum.

biorezonans bende ve 2 arkadaşıkmda hiç bi halta yaramadı. paranıza yazık.

öncelikle bırakmaya niyetim vardı. tek başıma film izler gibi şu
video.google.com
videoyu izledim, sigaranın içindeki kötü maddelerden değil, bize verdiği zararlardan değil, sadece bizim neden bırakamadığımızdan bahsediyordu. 7 sene hergün 1 paket içen birisi olarak bu video sayesinde bıraktım. bıraktıktan sonra tekrar başlamamak için mutlak tavsiyem, güzel bir ortam olduğunda 1 tek sigaradan bişey olmaz diyip içersen tekrar başa dönersin ve kendine güveninde kaybolur.

8 yıldır tamamen zevk alarak içtiğim sigarayı bir hafta önce tamamen bıraktım. heryerde yasak olması, sigara içenlere ikinci sınıf insan muameleleri ve işimle ilgili sıkıntılar nedeniyle bıraktım. sadece bana sigarayı hatırlatacak şeylerden uzak duruyorum (kahve yok, çay yok, alkol bir süre yok). ilk iki gün sıkıntılı geçti ama şu an durum tahmin ettiğimden daha da iyi.

kullandığınız programdan alt yazı dilinin karakter kodlamasını türkçe seçmeniz gerekiyor olabilir. vlc gibi programlarda

altyazı ayarlarından yazı tipini arial yapın. kmplayer da sorunumu böyle çözmüştüm yıllar önce. media player ın ne olduğunu yazarsanız daha yardımcı olabilecek cevaplar gelebilir.

o cüzdan çalınır ya da kaybolursa çok üzülürsün.
ha zor belki çalınma, kayıp. dikkat ediyorsundur falan.
ama yine de almayı düşünüyorsan bir daha düşün derim.;)

mantıken düşünürsek o kılıf kısa bir zaman içinde yıpranır.

-telefon çalıyor
-telefondan saate bak..
-para koyacaksın
-banka kartı çıkaracaksın
-kredi kartı
-nakit para..

yani sürekli açılıp kapanacak.. zaten deri gibi bir malzemeden yapılmış, yıprandığı zaman çok kötü görünür bana kalırsa alma derim..

kullanışlı bişey aslında ama bi kaybolsa dımdızlak kalırım korkusuyla almazdım.

makine müh
inş müh
...
..
.

tüm mühendisliklerde..

peki ya tm bölümlerinde turizm işletmeciliği için duydum başka yok mu ? mesela iktisat veya işletme ?

iktisat okuyan arkadaşım şuan staj yapıyor ve zorunludur muhtemelen çünkü çook uğraştı bi işletme bulabilmek için..

bazı bölümlerde okuldan okula da değişiyor. özellikle iibf için.

mimarlıkta da zorunlu staj var 30 iş günü büro ve 30 iş günü şantiye.

eczacılıkta minimum 6 ay, okulun staj yönetmeliğine göre artabiliyor.

ferzan özpetek filmlerini deneyebilirsin. aksiyon da sevmiyomuşsun hazır.

vittorio de sica filmlerine bir bak derim..özellikle ladri de biciclette'yi tavsiye ederim.. federico fellini, bernardo bertolucci, nanni moretti ve bir de italyan olmayan ama italyan filmleri çeken ferhan özpetek var. aklıma ilk gelenler bunlar..

umberto d. derim.

sonra da istanbulfilms.blogspot.com

derim.

la strada.

(bkz: mediterraneo)

pili değiştirmeniz yararlı olabilir

lassie bize birşey anlatmaya çalışıyor bence.

duyuru köşelerinde sürünmeyin, yazık olur, gidin teknik servise, 1 senelik cihaz daha. Açıp biz mi tamir edelim cihazı?

şimdi servise versem kimbilir ne zaman geri döner anacım. yolculuğa çıkacağım. bırakamam. bi fikir veren, bi sebep söyleyen olur diye sordum.

şizofren bu bilgisayar.
o çarpıdan prize takılı olmadığını anlıyorum.
ama şöyle bir sorun var prize takılı olmadığı zaman zaten o priz işaretini göstermez. hem onu göstermiş hem de çarpı koymuş üstüne.

servise götürüp varsa hemen orada bir pille deneyin ve o duruma göre hareket edin derim. beklememekte fayda var.

@kisa bisey olsun istemistim, aslında daha da şizofren çünkü şarja takılıyken böyle görünüyor. şarjdan çıkarında kırmızı çarpı kayboluyor.

xp'den win7'ye geçtiniz sanırım. benim netbook'da da aynısı oldu. sanırım işletim sistemi ile alakalı. xp'ye geçince düzelmişti. ama o uyarıyı aldığımdan beri pilden performans alamadım bir daha.

bataryanda sorun var, şarj etmiyor laptopun, servise götürüp gösterecen.

durum bu, çözümü de laptopu kullanırken fişten çıkarmayacan, çıktığı an o laptop kapanır.

@guest9999, yok geçiş olmadı. laptopu aldığımda win7 yüklüydü zaten.
@bonjurkes, laptop şarj ediyor. fişten çıkardığım an kapanmıyor, yarım saate yakın gidiyor şarj. göstergede bi sorun var işte. pilde de var mı, emin değilim.

bi sakatlık olduğu kesin, yolculuk varsa bir süre ötelemek mantıklı.

Ama cihazın hazır garantisi varken servise götürün, ilerde daha da beter olabilir

batarya ömrün bitmiş. aynı olay bende de var. win7 yi sonradan kurduysan onunda etkisi olduğu söyleniyor ki oldu bana. sürekli pil takılıyken prizde kullandım ömrünü yedim 45 dakika falan gidiyodu ama yine (ilk zamanlar 2 saat) sonra win7 kurunca 15 dakikaya kadar düştü. yeni pil alman lazım kısacası.

extragenç alma gözünü seveyim. ben ettim sen etme. altı ayda bir 40 lirayı gani gani çekiyorlar hesabından. kartımda para bırakmamaya bakıyorum. tabii benim kerizliğim de olabilir zira öğrenci olduğumu beyan etmeyi unuttum. öğrencilerden alınmıyormuş hesap işletim ücreti. şimdi de okuldan ayrıldım, jeton yeni düştü benim de. onun dışında güzel ya, seviyorum aslında. böyle bazen kafalarına göre 10-15 lira bonus veriyorlar filan. bir ton kampanyası da var. tabii play card nasıl bilmiyorum ama ben extragenç'in tek eksisi dediğim gibi işletim ücreti. benim dediğim gibi bişiy yoksa da bir otomatik ödeme talimatıyla da hesap işletim ücretinden muaf oluyorsun garantide.

öğrenci olduğun belirtir belgeyi (öğrenci belgesi) ilgili dilekçeyle hangi bankaya götürürsen götür senden yıllık işlem ücreti kesmeyeceklerdir.

hayır. bizde öyle bir uygulama yok derlerse ısrar et; kanunda var de.
uzatırrlarsa o bankanın müşterisi olma!...

Play kart. Garanti'ye bulaşmayın. Play kart'ta world card'a yapılan bütün kampanyalardan faydalanabiliyorsunuz, öğrenci belgenizle başvuru yaptığınız zaman kart ücreti yok. Kredi kartının tek artısı taksit olayı. Onun dışında ben çok şey için kullanmıyorum. World Card'a taksit yapmayan yer de görmedim, Bonus'a taksit yapmayan yer gördüm ama. Ayrıca Garanti kan emici bir banka, Play Kart çok daha iyi o yüzden.

en süperi iş'te üniversiteli.

play.

sürekli bir kampanya bombardımanı var. yok temassız özelliğini kullandığın 3. alışverişin bedava, yok 10 lira alışverişe 1 lira puan, ekstra kontör vs. vs.

ayda yılda bir kullanmama rağmen 1 yıl dolmadan 50 liranın üstünde puan birikmişti, bedava sergi gezdim, indirimli konsere gittim. world kart olması da artısı tabii. 2 yıldır da kullanıyorum.

şu an garanti de normal bir hesabım var, 10 tl ödüyorum hesap işletim ücreti.
extragençmi bilmiyorum açarken öyle bir talepte bulunmadım, üni'li de değildim zaten. internet şubesinde öyle bir ibare de yok.
play'de de kart bedeli falan alıyorlar sanırım yok mu? sitede var gözüküyor. sadece ilk yıl yok diyor. ya da kredi kartı olunca mı alıyorlar? sadece banka kartında bir şey istemiyor mu?
işbank hesabım var zaten, işte üniversiteli değil galba ama ücret almıyorlar sağolsunlar, onu kullanmaya devam edicem. ek olarak bunlardan birini istiyorum.

bir de ücretlerle ilgili kafam karıştı. kartlı hesaplarda hesap işletim ücreti almayıp yıllık üyelik aidatı alıyorlar ve kartsızlarda hesap işletim ücreti mi? böyle midir?

play kredi kartı öğrenci belgenle başvurduğun takdirde kefilsiz ve 500 tl limitli olarak sana veriliyor. world card'ın tüm özelliklerine sahip olduğundan kazanılan puanların, sahip olunan indirimlerin haddi hesabı yok; ben 5-6 ay içinde yüzlerce tl kar etmişimdir sayesinde. aylık/yıllık işletim bilmemne ücretlerinin hiçbiri yok, alışveriş yaptığın kadar ödüyorsun. tek sorun yapı kredi'nin kart başvuruları konusunda fazlasıyla yavaş, müşteri hizmetlerinin bir o kadar dandik oluşu. hesap açmak için de bir çok banka öğrenci belgesiyle başvurana masrafsız, aylık ücretsiz hesap açıyor; örneğin yapı kredi, iş bankası...

export as mp3 var audacity'de.

LAME MP3 Encoder indirmen gerek, seni yönlendiricektir zaten

wma dosyasını atamıyorum audacity'ye?

format factory , ücretsiz hemen indir :D istediğin formatı istediğin formata çevirebilirsin, hemde çoklu çoklu

sorunun garanti kapsamıyla ilgili. türkiye'de garantisi geçerliyse gönder ücretsiz tamir edilir. değilse yurtdışına gönderebiliyorsan gönder orada garanti sürecinde tamir edilir. ha yurtdışına gönderme imkanın yoksa ve türkiye garanti kapsamına dahil değilse paralı yaptırmaktan başka çaren yok...

kısacası garanti kapsamını öğren ve ona göre hareket et...

benzer sorun benim de başıma gelmişti, laptopun kasası ve ekran 2 noktadan birbirine bağlı bildiğiniz gibi bu 2 hareketli parçadan bir tanesi ekran kartıyla ekranı birbirine bağlayan kablo vs ile dolu benim sorunum buradaydı. ekranı değiştirdi garanti ama garanti onarımı yapmazsa diye ekran değiştirmeden de ucuz yollu tamir edilebilir mi diye araştırmıştım 40-50 lira arası bir masraf çıkarmışlardı. bu arada cihazı servise yollarken mutlaka önemli şeyleri yedekle çünkü genelde servisler senin şikayetini giderdikten sonra genel bir kontrol de yapıyor ve sorunlu gördükleri şeyleri değiştiriyorlar bir başka cihazın alakasız bir arızasında da harddisk değiştirmişlerdi kendi kendilerine.

(bkz: am var dediler geldik)

delta kanat,bisiklet,solar elektrik sarj aleti ve bilimum programin oldugu bilgisayar mühendislik uygulamalarini simüle edebilmek icin.

dünya haritasi,kaucuk kullanimi.

çekiç, çivi, çakmak, kibrit felan olur. termal kamera de işe yarar epey.

raid böceksavar sprey.

E bu bana epey tanıdık geldi? Nedir kuzum, gizli bir fantazin mi var :) Yoksa bir şeyler yazıyorsun da arka plan mı oluşturmaya çalışıyorsun.
www.eksiduyuru.com

bir araştırma yapıyorum. öyle akademik değil. insanların günümüzde gerçekten eski olana bakış açısını ölçmeye çalışıyorum. hatta demin de şu soruyu sordum;

www.eksiduyuru.com

swis army knife.

dell

sorman büyük hata.
3. yü almayanın akıl sağlığından şüphe ederim.

dell yoksa bekleme asus al.

dell stokta kalmamış arkadaşlar.Sizce asusu alayım mı yoksa bu hafta bekleyip stoğa gelince 100 TL fazla verip dell mi alayım?

performans meraklısı bir adam olmama rağmen asus'u tercih ederdim sanırım. 15.6" ekranlar çok büyük gelmeye başladılar gözüme.

adı üstünde taşınabilir olmasından 1.45 kg ve 12.1" özelliklere sahip asus diyorum.

üçü arasından kesilikle dell alırdım. asus alıp atom işlemciyle sinirlerimi hoplatmamak için en başta.

ama asustaki işlemci atom işlemcilerin en üst versiyonu

yaaa bi defa atom işlemcisi var napacaksın atomu geççç
ineternet bilgisayarı oloarak kullancaksan asus zaten yeter de artar bile. öyle dediklerine bakma benimkide t4500 bi bok olmuyoo herşeyi rahat rahat yapıyom. oyun oyniicaksan zaten i3 de alma. direk i5 al.
sonuçta en mantıklısı elbette dell.

su tesisatıyla ilgili bizim de ilginç sorunlarımız var. musluk bozulur, sifon bozulur, alt kata su sızar, silikon atar, küvetin tıpası mahvolur ara ki bulasın vs vs..

siz yeterince test etmiş, sınamışsınız zaten piyasayı. benim ütopik ve tik (cevap bu) almayı hak etmeyen tavsiyem; sağlam bir firmadan komple yeni bir rezervuar almanız. kahreder su tesisatı sorunları ah. bir de iş başa düşüyorsa felaket... geçmiş olsun.

arkadasin dedigi gibi sorun ic takimda olmayabilir. Hazninin alt deliginde yamukluk vs varsa ic takimin contasi yiprandikca sizdiriyo olabilir. Ayrica surekli ic takim degistirmeye gerek yok conta degistirseniz yeter. Bide belirtiyim sikca sorun cikartmasi normal degil bi kac yilda bir degismesi gerekebilir.

Aynı şey mi bilmiyorum ama ben de yakın zamanda yaşadım böyle bir problem. En kaliteli iç takımlarından aldım 3 kere, üçü de bozuldu. Sonunda tesisatçı geldi ve bundan sonra hepsi bozulur dedi. Çözüm su saatine basıncı azaltıcı bir şeyler taktı, öyle geldi. Basınç fazla olduğundan bozuluyormuş. Benzer bir problem olabilir belki.

sifon klozete tam oturmuyor yada contası eskimiş onexeyin dediği gibi başıma geldi.

o sifon su deposu var ya? (küfür girişi gibi oldu alsdkjf) ona giden boruya bağlı vanayı kısın. yeni taşındığım evlerde ilk olarak yaptığım işlerden biri o içi değiştirmektir (eninde sonunda bozulacak çünkü). sifon normalde 30 saniyede doluyorsa ben 5 dakikada dolacak şekilde kısıyorum. rekorum iki sene ama eminim 5'e kadar yolu vardır (süreyi sınama şansım olmadı).

10 senede iki kere değiştirdim sadece. suyu nereden kaçırıyor acaba, onu bulabildiniz mi?
şamandıranın ayarı bozuksa
www.paneldus.org
rezervuarın içine sürekli su dolar ve resimde görünen takımdaki üstteki mavi boğazdan sürekli su gelir. ordan kaçırmıyorsa dipten kaçırıyorsa mutlaka rezervuarı klozetten ayır (muhtemelen rezervuarın içinden vidalıdır)rezervuarın klozetle birleşen yerde bulunan alt taraftaki contaları da değiştir.
bir de rezervuarla klozetin marka bir şeyse. (bizimkisi roca ydı mesela) mutlaka onun iç takımını bul.
bir de
www.turkeyforum.com

Çok teşekkür ederim arkadaşlar, haftasonu heyeti toplayıp sırayla deneyeceğiz verdiğiniz tavsiyeleri. Ama düşününce doğru ayarlanmamış sifonlardan yılda kaybedilen su miktarı çok çok yüksek olsa gerek, devlet buna bir şey yapması lazım.

sonuç?

Yeni bir klozet içi takımı alıp taktık, kronometreye bastım, musluk basıncını bu kez çok düşükte sabitleyerek zaman tutuyorum :)

E sonuç? :)
İşe yaradı mı yani?

Bir kez daha değiştirdik ve oradan taşındık. Yeni evde gömme rezervuar var.

En tiedä

o ne ki?

goo.gl

şaka bir yana denetim masasına simgeleri kullanarak bile de mi gidemiyorsunuz?

şu resim: i56.tinypic.com

şuradan da anahtar kelimeleri yazıp bulmaya çalışın: goo.gl

ya ama birinin bilmesi lazim :) saat ayari fln her bise fince. kes kopyala yapistir bile bu dilde. cildiracam.

bak bu arama sonucunda finlandiya ile ilgili bir sürü duyuru, soru falan çıktı. buradan mutlaka fince bilen birilerini bulur iletişime geçersin. çözülür büyük ihtimalle sorun.

www.eksiduyuru.com

ama sorun fincede degil ki? denetim masasindan dil ayarlarina girip ingilizceyi secebiliyorum. ama degismiyor. baska biseyin ayari sanirim. nereyle oynamam lazim onu soylesin biri yeter. yoksa fince bilen birini ben de beklemiyorum zaten.

wındows 7

evet site.

www.stuytown.com

goo.gl

onlar projects dedikleri siteler. dar gelirli(!) - hepsinin altında hayvan araba var nedense- isen Manhattan'ın en kral yerlerinde 200 300 dolara kira verip 3 odalı evlerde kalabiliyorsun. Biz de köpek gibi çalışıp vergi verip 1 odalı evde yaşam mücadelesi veriyoruz.

yalnız değilsin ;)

karakterler sevimli, vakit öldürmek için birebir

milyonlarca saçma oyundan biri.
bu kadar duyulmasının sebebi tabii ki de popüler kültür.
her duyan "aa ben de oynayayım",
"aa ne güzel",
"aa bağımlısıyım" vs...
pff saçmalık.
30 saniye baktım, felaket.
internetten pek oyun oynayan biri değilim ama armorgames'de crush the castle ya da cargo bridge gibi oyunlar varken vakit kaybı bence.

Ohh be, benim gibi düşünenler de varmış. Valla kendimden şüphe etmeye başlamıştım. Çevremdeki herkes çok zevk aldığını, bağımlısı olduğunu söylüyo ya :( Kafayı yiycem...

E zevk meselesi zaten, neye şaşırdınız ki. Sizin beğenmemeniz de normal, bizim beğenmemiz de. Oyunun sistemi falan değil olay da, atıyorum bölümü 1 yıldızla geçiyorsun, sonra hırs yapıp dur lan 3 yıldız yapayım diyorsun. 3 yıldız yapınca dur lan highscore'u geliştireyim diyorsun, böyle böyle bağımlılık yapıyor işte.

bende en fazla 5-10 dakika oynayıp bırakanlardanım,,,bizim millette değil tüm dünya insanları aynı galiba birileri bişeyi övünce vs yapınca hemen diğerleride yapıcak altta kalmicak,,,iphonu görünce milletin elinde herkes iphone istiyo vs modayı takip etme merakı altta kalmama hava atma sendromu bence :D

eğlencelik bi oyun işte ya. zevkli bence. ama bi süre sonra sıkılabiliyorsun tabi. zaten genelde böyle toplu taşıma esnasında oynuyorum zaman geçirmek için. beğenmiyorsan da kime ne. bu tür sorular da hep geliyor, "millet şunu beğeniyor, ben beğenmeyince tuhaf mıyım" tarzı... ne gerek var...

o oyunu oynayan 40 yaşında herif biliyorum. zeka yaşımız git gide düşüyor...

cep telefonları ilk çıktığında da snakes çok ünlüydü.

o hesap işte. " engribördzz çok tatlı bi oyun, oynamalıyım çünkü benim ayfonum vaaar. fakirler oynayamazz. "

herkes böyle düşünüyor demiyorum, ama oyunun yaygınlaşmasındaki asıl sebep bu.

vakit oldurmek.

abi aynen. birkaç bölüm oynadım kenara attım. ücretlisini çekmedim bile. ama mesela bi arkadaşım benim telefonumda bitirdi o oyunu. ben islash bağımlısıyım denebilir.

sizin sevmediğiniz herşey çok boktan zaten. 180 iq ile mutluluktan götünüz tavana vuruyo hepinizin, kalkmış angry birds oynayanları eleştiriyosunuz

oynamıyorum ama biliyorum.
aslında tamamen moda.
can sıkıntısı, vakit öldürmek gibi şeyler yanıt değildir çünkü tetris ile de yapılabilirdi o.
popüler kültür işte...

masaüstündeki ağ simgesine sağ tık- özellikler

açılan pencerede bağdaştırıcı ayarlarını değiştirin

yerel ağ bağlantısı sağ tık- özellikler

Internet protokolü sürüm 4 çift tık

Aşağıdaki DNS sunucularını kullan: 8.8.4.4 / 8.8.8.8

burada yeral ağ bağlantısı diye birşey yok maalesef bir tek kablosuz ve bluetooth bağlantılaı gözüyor. ağ eklemeye çalıştım beceremedim. windows gezgini de hata veriyor hemen.

denetim masası > ağ ve paylaşım merkezi > ağ bağlantılarını yönet

yapınca, açılan pencerede wireless ve bluetooth'un yanında yerel ağ bağlantısı simgesinin de görülmesi lazım. ona sağ tıklayıp etkinleştir demek gerekiyor olabilir. kabloyu takınca otomatik olarak etkinleşmiyorsa yani.

alakası olur mu emin değilim ama bir de kablosuz bir ağa bağlanınca şifresiz bağlanabilse bile ağa bağlandıktan sonra internete girebilmek için şifre istiyor. o zaman adres çubuğundan 192.168.1.1 yapıp modem arayüzüne girip şifrelendirmiştim ve ağı şifreli yaptıktan sonra tekrar bağlanmıştım ve internete girmişti. tabi kablolu internette de şifre olayı saçma olur o yüzden bu anlattığım da pek işe yaramaz.

ben de yerel ağ bağlantısı diye bir şey yok maalesef. sorunun kökünü bulduk sanırsam. sadece bt ve kablosuz var. kabloluyu nasıl ekleyicm.

google amca varken duyuru 2. sırada kalmalı bence. bakınız;

C:\Documents and Settings\all Users\Start Menu\Programlar\Donatılar\İletişim buraya bakabilirsin

goo.gl bu ve türevlerini google'da arayarak çözebilirsin.

teşekkürler.. google amca lafı çok uzatıyor diye düşünüyorum.

şöyle bir şey gösterdi google: goo.gl

dns değiştir desem saçma mı olur bilmiyorum ama yazayım bir kaç tane(ilki hep kullandığım en sağlam olanı);

156.154.70.22
156.154.71.22
-
203.138.71.154
200.12.229.1
-
156.154.70.1
156.154.71.1
-
4.2.2.6
4.2.2.7
-
198.6.1.1
198.6.1.2,3,4
-
198.153.192.1
198.153.194.1
-
208 67 222 222
208 67 220 220
-
8.8.8.8
8.8.4.4

dondurur panpa, dondurmanin amaci zaten o.

yenir gayet yenir. 2-3 aylık olsa da yenir.

bence yemeden önce çözülsün.sonra bir kokla. kendini ele verir zaten.

rahat tahat yiyebilirsiniz. sorun çıkarmaz 1 haftalıksa.

buzlukta duran tavuk 2 ay da geçse yenir, rahat ol

orda yazan son kullanma tarihi buzlukta değil, soğutucu kısmında bekletildiği zaman geçerli olan tarih. tavuğu alıp hemen buzluğa koyduysan çözüp gönül rahatlığıyla yiyebilirsin. bakma sen zehirlenirsin diyenlere. aylarca buzlukta kalmış tavuğu yiyoruz biz.

Olmaz be canım, kendine ortak arıyorsun :) Yeme.

az önce fırında tavuklu patetes olarak pişirdim ve yedim, gayet lezzetliydi. cevaplar için teşekkürler.

aşk tesadüfleri sever

(bkz: titanic)

izlemediysen incir reçeli

veriyorm filmin ismini ama bokunu cıkarma.

(bkz: yeopgijeogin geunyeo )

(bkz: a walk to remember)
ergen filmi derler ama bakma sen onlara.

city of angels. klasik biraz ama neyse

a walk to remember izlediğim en ağlatıcı aşk filmidir. sonra the notebook var. crazy beautiful da sağlamdır. ama izlemediysen a walk to remember...

les invasions barbares

(bkz: 500 days of summer)

(bkz: Nae meorisokui jiwoogae)

benim pek romantizmle işim olmaz ama denk gelmiştim bir kere;

blue valentine

le fabuleux destin d amelie poulain olabilir belki

ps. i love you

düzgün bir gözlükçüye gidip modelleri deneyerek karar verebilirsiniz. camları burna değmediği sürece gözlükler genellikle rahatsız etmez.

çerçevenin ağırlığıyla alakalı. birkaç tane gözlüğüm var, çerçeveliler iz yapıyor ama çerçevesizler ı-ıh.

O desteklerin gözlüğe bükmek suretiyle ayarlanabilen metal parçalarla tutturulduğu, ağır olmayan bir model bakabilirsiniz. Çerçevesiz, doğrudan camda açılacak deliğe sabitlenen bir çift sap ve destekleri ayarlanabilen bir orta parçadan ibaret gözlük kullanıyorum. Herhangi bir sıkıntım yok.

titanyum çerçeve hafiftir. bu yüzden burna baskı yapmaz. haliyle çok küçük bi iz yapar sadece. ama biraz tuzludur diğerlerine göre

edit: birde camlar göz numarasından mütevellit kalın camsa onu ince şekilde üretilen türleri vardı ama adı aklıma gelmedi. oda baya hafifletir.

eger göz numaranız çok büyük değilse; hafif bir çerçeve ya da çerçevesizler ile sorununuz çözülür.

ama göz numaranız büyükse ve cam dolayısıyla kalın olacaksa, ben çerçevesizleri ve çok hafif aksamlı çerçeveleri önermiyorum. cam düşebiliyor.

gözlükçü değilim; 15 senedir gözlük kullanıyorum sadece :)

"ben.x" 'in esnek çerçeveleri, 3 gram falan heralde :D çok memnunum, o silikonlardan falan yok çerçeve kendi oturuyor burna buna rağmen iz bile yapmıyor.

annem silikon çerçeveli gözlük kullanıyor, gayet rahat ve iz yapmıyor.
bahsettiğim gözlük çerçevesiz, sapları da silikon.

Police V8377 benim kullandığım gözlük. kesinlikle çok memnunum morarma falan uzun süre(20 saat kadar) kullanmadığım sürece olmadı. ben baya kazıklanmıştım şimdi fiyatına baktım baya düşmüş istersen bi dene bu gözlüğü.

autocad genelde sorun çıkarmaz piyasadaki ortalama laptoplarda. ama eğer 3dsmax gibi bişeyler yüklersen sonradan ozaman iyi bişey almak lazım. sadece autocad içinse işini görür çoğu.

yok 3dsmax lik bi durum yok. zaten dediğin gibi eski sistemlerde rahatlıkla çalışan bir yazılım. ancak render yapmasak da standartın biraz üstünde makine olsun. hiçbiri sorun çıkarmaz diyorsan, dell de ısınma sorunu var mıdır. alayım ben bunu o zaman.

fiyat-ürün bazında tek kelimeyle mükemmel bir laptop buldum: www.bimeks.com.tr (bunu almazsan sorunlu bir insan olduğunu düşünürüm ona göre)

ayrıca şu linkte i5 işlemci filtresini seçtim. fiyat aralığını da sen belirle çıkan listeden beğen. sony dışında asus ve toshiba'ya öncelik ver derim: www.bimeks.com.tr

şuradaki (www.hostelbookers.com)sayfadan şunu buldum; www.hostelbookers.com 15 euro falan diyor shared. bir de şöyle bir sayfa var: www.hostels.com

olmaz.

ben bir bucuk yil bekledim. yazar oldugum gun ssg nin dogum gunuydu. o gunun serefine bilmem kac bin caylagi yazar yaptilar. o olmasa belki hala caylaktim.

Ne kadar surer soylemek imkansiz ama daha once de duyuruldugu uzere son 24 saat icinde online olmayanlar caylaklik degerlendirilme sirasindan cikiyorlar. Yani hergun online olmanin faydasi olur muyu birak, olmazsa olmaz bir sart o.

24 agustos günü bütün entry'lerini 24 agustosta yazmış birine denk gelmiştim. Eğer entry'leriyle oynamadıysa ya da bu bir bug değilse aynı gün içinde yazar olmuş arkadaş. Bence sen her gün online olmaya devam et.

ben 10 ay mı ne bekledim. gerçi kondüktörler çıkınca yazar oldum ama onlar olmasalardı ne kadar beklerdim bilmiyorum.

hergün girmenin faydası olur.. ama bildiğim kadarıylsa sıra 80 binlere gelmiş. bunun da karşılığı sanırım 1 senedir..

peki entrylerin kalitesi süreyi etkiler mi?

Etkilemez, fakat formatı önemsemezsen "geç şimdilik" alıp bekleyebilirsin.

(bkz: sharepod)

daha dün dediğin problemin aynısı oldu. farklı kablolarla farklı bilgisayarlarda denedim. hiçbir tepki yok. oralı bile olmuyor bilgisayarlar ve hdd nin durumu da aynı seninkisi gibi. ışık yanıp dönüyor, motor dönüyor... disk yönetiminde de görünmüyor, aygıt yöneticisinde de... neyseki alalı daha bir hafta oldu, iade edeceğim. dün açtığım duyuruyu paylaşayım: www.eksiduyuru.com

ayrıca us file nicki arkadaşla mesajlaşmam da oldu: i53.tinypic.com (en üstteki mesaj ona ait nicki görünmüyor belirteyim dedim)

mesajlaşmada bir ekran görüntüsü paylaşmışsınız. onu buraya yazabilir misiniz? çok teşekkürler bu arada.

us file [ek$i sözlük yazarı] 26.08.11 18:20:25
(git: 294609)Merhaba komut satırından ulaşabiliyor musunuz?
bilmiyorum pc ile aranız ne alemde ama? atıyorum e ve f sürücileri de olsa onlarda cd rom olsa g: taşınabilir hdd olur bu durumda en azından komut satırından g: enter derseniz ve sonrasında dir derseniz içindeki dosyaları görebilirsiniz bu arada find and mount için portable tam sürümü var gerekirse aklınızda olsun. ama puppy linux ile çözersiniz gibi geliyor.

kisa bisey olsun istemistim [ek$i sözlük yazarı] 26.08.11 18:34:06
komut satırından ulaşabilmek için komut nedir? ulaşacağını sanmıyorum sanırım pc hiç görmüyor. çok saçma daha 2 dk önce görüntü olmasa da ses geliyordu. sonra takma ve çıkarma sesi ardarda gelmeye başladı. son olarak hiç görmemeye başladı. puppy linux falan pek bilmiyorum. komut adı girerek demişsiniz... sorun şu ki hdd yi taktığımda C: ve F: nin olduğu hard disk drives kısmında çıkıyordu. yine orda çıkar muhtemelen, bu durumda sürücü adı ne olabilir, komut satırına ne yazılırsa çıkar pek kestiremiyorum çünkü altta G: var. iyice dumur oldum. yine ses var görüntü yok olsa bilgisayar>yönet>disk yöneticisi nden görülse bir şeyler yapılabiliyormuş ''bilgisayarı yabancı disklere aç'' gibi bir şeyler mi ne yapılabiliyormuş, ama o da gitti. yani hiç görmüyor.
bu arada komut satırını biliyormuşum da ben ona ''run'' dediğim için başta anlayamadım az önce, o yüzden vikipedi de aramak gibi bir gaflete düştüm. beynim durmuş durumda :)

us file [ek$i sözlük yazarı] 26.08.11 18:42:01
nereden baktığınıza bağlı olarak değişir. önerim. öncelikle radikal çözümlerden kaçınmanız. format şu bu. ama içindekiler önemli değil derseniz sonlara doğru onları denersiniz.Çıkacağım birazdan pupy linux indirin iso dosyasını cdye yazdırın pc yi biosyan cd rom first boot olarak ayarlayıp başlatın seçeneklerden ayaralrı yapın zor değil dil ayarları ekran görünümü falan en son usb hdd yi bağlayın.
Aklıma gelmişken, iki hdd bir cd-dvd sürücü varsa c d e (cddvd rom) usb hdd f olur bu durumda.

kisa bisey olsun istemistim [ek$i sözlük yazarı] 26.08.11 18:52:49
ekran görüntüsü bu işte: i56.tinypic.com hangi sürücü ne alır bir fikrim yok açıkçası. format falan zaten sıcak bakmıyorum da, biraz daha uğraşayım... teşekkür ederim.

us file [ek$i sözlük yazarı] 26.08.11 23:34:01
Merhaba.arada bakıyorum yine I: (büyük ı) sürücüsü olur o durumda. ne kadar veriniz vardı usb de? Diğer hddler de nerede ise dolu görünüyor da.
kisa bisey olsun istemistim [ek$i sözlük yazarı] 27.08.11 00:16:46
I: yı denemiştim olmuyor. 1tb lık hard diskimde olan şeyler falan çıkıyor. şöyle: i51.tinypic.com takılı olan 2tb la ilgisi yok çıkanların. ya sorun şu: pc hiç görmüyor. yarın başka bir pc de falan deneyip, çözmeye çalışacağım. hdd'nin tümü dolu. hepsi de film ama arkadaştan aldığım, dün yüklenen ve başka 2-3 yedeği daha olan filmler. veri kaybında hiçbir sorun yok yani. ama sabah görüp akşam görmemesi deli etti beni. muhtemelen format falan da işe yaramayacak ve yenisi gönderilecek. alalı 1,5 hafta oldu...

us file [ek$i sözlük yazarı] 27.08.11 00:30:43
o halde son çare find and mount :) puppy linux ondan önce denemeli. cd ile işletim sistemi kurar gibi yapıyorsunuz ama live (çalışan cd) olduğu için çok biçimsiz bir şey yapmadığınız sürece sorun yaşamazsınız.

kisa bisey olsun istemistim [ek$i sözlük yazarı] 27.08.11 01:15:44
find and mount baktım biraz da altından kalkamam gibi geldi. yani daha önce internetten falan bayağı yeni şeyler öğrendim, nerelere girdim, neler hallettim kendi çapımda falan ama bu durum fazla karışık geldi niyeyse. internetten, forumlardan falan bayağı bir araştırdım, niye görmüyor diye, beynim sulandı. label değiştirme, önceki harf, disk yönetimi, aygıt yöneticisi derken kafayı yedim. hayır herkeste bir yerde görünüyor, kiminde disk yönetiminde, kiminde aygıt yöneticisinde, kiminde güvenle kaldır ikonu şeklinde de olsa bir şekilde görünüyor. ama benim bilgisayarda tepki bile yok. hiç takılmamış gibi devam ediyor. hard diske bakıyorum, sorunsuz çalışıyor gibi (ışığı yanıyor, ilk dakikalarda motor dönüyor falan) yarın başka bilgisayarda deneyeceğim görürse tanıdığım bir bilgisayarcıya anlatacağım durumu, onda da görmezse aynen iade edeceğim. bütün gün stres yaptım. değmiyor yahu. ilginiz için teşekkür ederim. ilginiz için tekrar teşekkürler, çözebilirsem nasıl olduğunu da yazarım belki. iyi geceler :)

www.ensonhaber.com

www.haber50.com

www.beyazgazete.com

www.focushaber.com

www.internethaber.com

siyaset.milliyet.com.tr

Buralardan bakabilirsiniz.

kırmızı yuvarlak içinde ne var onu anlamadım aslında.

taş olması lazım

Bengi Yıldız, Batman’da nevruz kutlamalarından sonra çıkan olaylarda güvenlik güçlerine taş atmıştı.O kırmızı yuvarlak da o dönemden.

Elindeki taş filan gibi sanki, ama tam anlaşılmıyor.

BDP milletvekili Bengi Yıldız, ailesi ile tatil yapınca necip Türk basınımız, bu haberi "polise taş atan vekil tatilde" gibi başlıklarla verdi.
Olay budur.

@ben bizzat kendim ailesi ile mi ?

Bengi Yıldız'ın eşinin verdiği demeçler var.(gerçi ona da verdiği iddia edilen der şimdi kimileri)

buyrun : haber.mynet.com

Eşinin aşk kaçamağını gazeteden öğrenen İlknur Yıldız, sessizliğini bozdu. Çocuklarının başında olduğunu ve ne yapacağını bilmediğini söyleyen Yıldız, eşinin Bodrum'da, üstelik bir kadınla birlikte tatil yaptığından haberi olmadığnı söyledi. Eşinin birlikte göründüğü kadını "aile dostum" diye tanıttığını da sözlerine ekleyen Yıldız, "Ben kadını tanımıyorum" dedi.

Özel hayatı beni ilgilendirmez, herkes plaja gider.Olayı necip Türk basınına da yıkmaya gerek yok.

bir milletvekilinin lüks teknelerde kaçamak yapması her daim büyük haberdir. basının türklüğüyle necipliğiyle ilgisi yoktur. zamanında kamer genç'in çiçekleri daha büyük yankı uyandırmıştı. bir insanın hem ezilenlerin sesiyim demesi hem de lüks yatlarda sefa sürmesi "bana göre" çelişkidir.

www.hurriyet.com.tr

www.hurriyet.com.tr

Bengi Yıldız olayı tartışmasız haberdir

- Bir milletvekili Bodrum’da “biralama” yaparken yakalanırsa... Bu en hafifinden bir magazin haberidir.
- O milletvekili Kürt sorunu konusunda şahinse... Bu magazini bile aşan bir haber haline gelir.
- O milletvekilinin eşi, “Yanındaki kadını tanımıyorum, kocamdan hesap soracağım” diyorsa... İçinde skandal da barındıran dört dörtlük bir haberdir.
- O milletvekili, “Haksızlığa uğradık” diye bırakın Ankara’ya gitmeyi Diyarbakır’dan bile çıkmayan bir partinin üyesiyse... Süper katmerli bir haberdir.
- O milletvekili, durumu açıklamaya çalıştıkça batıyorsa... Haber oğlu haberdir.
* * *
Yani demem o ki...
Hiç kimse “Ne yani Kürtler denize girmesin mi?” tarzında mugalâta yapmasın.
Takvim gazetesi, son tahlilde gayet güzel bir habercilik yapmıştır.
Kısacası...
Benim Bengi Yıldız’a duyduğum şefkat, yapılan haberciliğin kadrini kıymetini bilmeme engel değil.

londra'yı pek bilmiyorum ama bence science museum ve natural history museum elenmemesi gerekenler arasında. aman diyim natural history kaçmaz. darwin'in heykelini doğumunun 200. yıldönümü onuruna taşınan yeni yerinde görmek lazım bence. hele binası nasıl bir restorasyondan geçti aklın hayalin durur...

goo.gl

edit: zaten natural history ile science dipdibeymiş. bu da bir avantaj mesela...
(bkz: #19103788)

@little miss rejectee çok isterdim tate modern'i ama vaktim kalmıyor sanırım.

Ben British Museum'u yaklaşık 18 dakikada gezmek zorundaydım. Resmen içinde koşan bir gerizekalı Türk olarak, en azından bulunmanın bile bambaşka bir lezzet vereceğini düşünüyorum.

@ben bizzat kendim, ben de Imperial war museum'da koşturabilirm..bakalım.. :)

national gallery ve british museum benim çok sevdiğim müzeler. Yalnız national galerinin hakkını kısa zamanda vermek zor, benim tavsiyem özel merakınız yoksa ortaçağ salonlarını atlayıp direkt daha yeni zaman salonlarına bakmak ama zaman kısa olunca insan krokiyi bile sökemiyor gerçi. koşarak da olsa görmek lazım.

tate modern'a git. niye gitmiyorsun? bilim müzesi her yerde var.

ben aslında pek bakamıyorum ama bloglar yapıları itibarıyla güncel ve sıkıcı olmayan içeriklere sahipler. hem dünyadan haberiniz oluyor, hem de arkadaşlarınız olabiliyor. mesela benim sevdiğim bir blog şu: garajimdakiejder.blogspot.com

gerçekten ben de merak ediyorum. niçin blog okuyorsunuz?
bana saçma geliyor blog takip etmek. belki takip edilecek denk gelmemiştir. dizüstü edebiyat kitaplarını büyük bir zevkle okudum ama yazarların bloglarında 5dk. dayanamadım. aynı şey sözlük yazarları için de geçerli...

ben olsam kendi blogumu okumazdım. o yüzden yazmıyorum da. daha doğrusu başlıyorum, 3-4 yazı sonra bırakıyorum.
ben de merak ettim niçin okuyorsunuz?

ben ekonomiyle ilgileniyorum. duzenli takip ettigim yabanci agirlikli olmak uzere 25-30 kadar saglam, bana bir seyler katan blog var. bilgi aldigim icin, pozitif bir bilimle alakali oldugu icin takip ediyorum yani. normal, senin benim gibi birinin yazdigi takip ettigim blog yok.

ben hiç birini takip etmem sayılır ama bi blog buldum mu oturur bi gecede bütün yazıları okurum :)
bi de bu istatistik neye göre yapılmış o da önemli
mesela türkiyede haber siteleri wordpress, kişisel siteler wordpress, her şey wordpress. sen gidip bunları da blogdan yazarsan değil 4., 1. olmamız lazımdı

blog okunmuyor takip ediliyor, resimlerine bakilip cikiliyor.

ben hiç blog okumuyorum. istatige katkım yok yani.

bir blog yazarı olarak cevaplıyorum:
facebook, twitter vb sosyal mecralarda geçirdiğim zamanın haddi hesabı yok. oralarda bilgiye direk ulaşamıyorum. oysa blog adresleri belli temalar çerçevesinde bilgi sızdırabiliyor. gerek doğru gerekse yanlış. bol alternatif olduğu için neye inanacağını seçebiliyorsun. ve tutulan kişisel blog adreslerine karşı bir sempatim var. özellikle kalemi eğlenceli arkadaşlar acaba ne yazmış diye merak edebilip okuyabilirsiniz.

mesela benim blog adresimi normal biri sadece bir kere bakar, okur ve gider. çünkü bir bilimselliğe ışık tuttuğu yok. oldukça kişiselleştirilmiştir.

(git: www.yazaratar.blogspot.com)

ilgimi çeken şeyleri öğrenmek için, gündemi takip etmek için..

Her blog yazarın iç dünyasına bir kapıdır. Bu yüzden. Farklı tarzı farklı fikirleri vardır. Sebepleniriz diye. Şahsen