virgul yanlis.
dedi kucuk cocuk en sonda olsa dogru olurdu, istedigin'in kucuk olmasi lazim o zaman da.

"Anlaşıldı," dedi küçük çocuk, "istediğin gibi olsun."

bu daha doğru ama üstteki de bence yanlış değil çünkü anlaşıldı ile dedi küçük çocuk grubunu ayırmış.

pekiştirmek için ben de cevaplayayım:

yazıyı alıntılıyorsanız (ya da alıntılamışlarsa), tırnak içine aynen kopyalamak doğru. fakat duyduğunuz bir konuşmayı aktarıyorsanız durum değişiyor; "anlaşıldı" dedi küçük çocuk,¹ "istediğin gibi olsun".

(¹: burada da nokta olmamalı! devam ediyor cümle)

Sorunuz şu mudur? Sizce aşağıdaki gibi mi yazılmalıdır?

"Anlaşıldı." dedi küçük çocuk.

@samansapi evet sorum o aslında.

Orada virgül olmasının sebebi, asıl cümlenin "Anlaşıldı," dedi küçük çocuk. cümlesi olmasıdır. Anlaşıldı'dan sonra bitmemektedir yani cümle. Bu yüzden virgül konur. Niye boş bırakılmaz derseniz, bilmiyorum derim. Kitap yayıncılığında genel kabul gören format bu şekildedir.

Diğer arkadaşların belirttiği "Anlaşıldı," dedi küçük çocuk, "istediğin gibi olsun." formu ise tercih meselesidir. Sizin verdiğiniz örnek şeklinde de kullanılabilir. Zira Anlaşıldı ile İstediğin gibi olsun iki ayrı cümledir. Şu şekilde olsaydı, virgülle ayırmak zorunlu olurdu:

"Bunları," dedi adam, "seninle yiyeceğiz."

samansapı +1

Yanlış değil. Gerekçesini de samansapı gayet güzel izah etmiş. Aynen dediği gibi, kitap yayıncılığında kabul edilen bu biçimde. "İstediğin gibi olsun"daki i büyük yazılmalı. O da doğru yani.

Yalnız bir husus var. O da cümlenin bitmemesinden ziyade "Anlaşıldı,"dan sonra 'dedi' sözcüğünün gelmesi. Zamanında bunu bir yerde yayıncı Semih Gümüş ayrıntılarıyla anlatmıştı.

Doğrusu:
"Anlaşıldı." dedi küçük çocuk, "İstediğin gibi olsun."

tuhaf elektrikli aletleri çankaya'da satıyolar aslında. avcılık malzemeleri dükkanlar filan da var. onur pasajı mıydı oralara bir soruşturun. pek yardımcı olamadım ama... tahmini. belki netten de alabilirsiniz.

kemeraltında silah satan dükkanlarda vardı sanki.

çankayada fevzipaşa bulvarında (tam emin olmamakla birlikte) birinci ve ikinci gibi çok popüler olmayan bir onur hanında satıldığını biliyorum. (6. onur mudur artık nedir)

iğneleri fırlatan taser ve bildiğimiz menzilsiz iki metal arası şok veren taser lar var dikkatli seçin, yasal sorumluluklarını iyi araştırın.

aşağıda yazdım. (git: 398665) netten adresi gidişi herşeyi bulursun.

ege üniv. hastanesi karşısında pansiyonlar var. uygun fiyatlıdır ama memnun kalmazsın. ben gittiğimde bizi ertesi sabah çıkardı.

bir şey olmaz, bırakın avlansın hevesini alsın.

normal. kediler yapar böyle şeyler.

kedinin kedi olmasına neden mani oluyorsunuz hayvanın doğası bu. hem de evde bi işe yarar işte fena mı?

benimki de yakalayabilse yiyecek :) bir şey olacağını sanmıyorum.

Oha faşist kedi. Bildiğin soykırım bu. Kediyi aihm'e göndr. Cezasız kalmasın piç.

Bu arada kediyi zeytinyağı ve limonlu salata ile besle sabahları kepek ekmekli tost ver.

Kediler böcek yer. Normaldir. Endişelenecek bişey yok.

onu geç bizimki balkondan güvercin yakalayıp yemişti... yer yani kedi bu.

köpeklerde yapıyor.. mani olma bence natürelinde var hayvanların netcesinde..

yazık lan kendini böyle tatmin ediyor.afrikada büyükleri neler avlarken bu garibanlar sinek falan..ahah :D

normaldir. yemese anormal olurdu :))

böcek de yer. hatta yakaladığı böcekleri size getirir gösterir. ona aferin demeniz için. hatta benimki yatağımın içine getirip koymuştu bir seferinde.

şimdi gülüyorum ama gecenin bir yarısı hiç de hoş bir hikaye değildi.

ohooo o ne ki, bahçede beslediğim kedilerimden biri kapının önünde miyavlayıp duruyordu. kapıyı açtığımda önündeki fındık faresinin etrafında dönüp yavşak yavşak hareketler yaptı, bana hediye getirmiş sanırım bir de takdir bekliyor.

bir şey olmaz. ama dikkat edin sizin ilaç sıkarak öldürdüğünüz sinek bulup yemesin. siz sineğe falan ilaç sıkarsanız ölür ölmez alıp çöpe atın.

demet
diyolar ki o hikayenin esası şöyleymiş, kedi sana avlanmayı öğretmeya çalışıyomuş. yavrularına bu şekilde öğretiyorlar, yarı baygın fare ile. :)

bi de benim köpek örümcek gördü mü gidip üstüne basıyor hemen. yemiyor kesinlikle. teyze gibi eziveriyor, cılkı çıktı mı diye kontrol edip yoluna devam ediyor. fena dişli örümcekler çünkü.

@kediebesi vay be!! ulan bir de akıllıyız diye geçiniyoruz. beni annesi sanıyor diye düşünürken ben, o beni yavrusu yerine koymuş demek! bu gerizekalı da bir şey avlayamıyor öğreteyim dedi herhalde :)

@sword aklıma gelmişken dikkat et de arı yemesin :)

hayvanların doğasından anlamıyosan hayvan sahiplenmemeliydin sword...

bizim hıyarağası sinekleri böcekleri öldürüp bırakıyor öyle, gene sendeki iyiymiş temizliyor en azından

köyde büyüdüm. korkmam, klozeti kapatıp yılanı hapsederim. sonra icabına bakarım. ama şehirde büyümüş bir insan normal olarak çok korkar, şaşırır ve ne yapacağınız bilemez. normal.

korkarım orası ayrı tabi de, sinir krizi geçiririm sanırım ben.

öyle evde börtü böcek görünce sinirleniyorum ben. deodorantla lav silahı falan yapıp saldırıyorum hayvana, normal tepkiler veremiyorum.

bir hamamböceği yüzünden bir gece uyuyamadığımı bilirim, sinirle. yılan çıksa balyozla eve tuvalete dalarım sanırım.

ağzına sıçarım.

bunları okuduktan sonra tedirgin olmaktan ağız tadıyla sıçamayız da artık. teşekkürler ermanen.

bana göre en tiksinç hayvan. annem de ölümüne korkar bakamaz bile. ben bakabilsem bile iğrenirim. haliyle tuvalette görsem altıma sıçarım heralde :)

bahsettiğin gibi klozette löpür löpür içimizi boşaltırken yılan çıkarsa çok büyük bir olasılıkla yılanın ağzına yüzüne sıçıp sıvamaya devam ederiz. zira klozette oturup sıçma halinde iken çıkan yılanı görebilmemiz için, ikide bir bokuna bakıp gurur duyan sonra kaldığı yerden devam eden sonra yine bakan insanlar olmalıyız. eğer değilsek, yılan bizi totomuzdan ısırana kadar farketmeyiz.

eğer klozeti açar açmaz yılanla karşı karşıya gelirsek, tahminim ağzımızdan çıkan "ananınn !! huleaah ahahööüyymnaakooögg.." şeklindeki bir şaşkınlık ünlemi ile beraber geriye doğru seğirtme ile tavanda yürüme arasında değişen bir irkilme hali olur.

donup kalırım. yılan için uygun bir tepki olur. hareket edersem mıhlar.

ilk olarak bi söverim "ananskm bu ne diye" sonra klozet kapagını kapatıp hapsederim sonrada ya kendım halledeim ya da belediyeye haber veririm bi ekip yollayıp alırlar herhalde.. tabi arada bir iki sifon çekerim şansımı denemek icin :)

korkudan bayılmazsam evden kaçıp dışarıda çığlık atardım yılan var diye birini arayacak olsam heralde 155'i arardım.

polisi falan aramak ilk iş olurdu sanırım.

tam olarak şöyle bi tepki veririm:

www.youtube.com

sonra da banyonun kapısını kapatıp kaçarım.

tuvalettesin, parfüm deodorant kap sık kafasına.

tuvalet keyfimizin içine sçtın bravo=)

bütün dünya kullanıyor ve bence bir tek sen garipsiyorsun :) ne femineni ya
ay pardon diyorsan tamam

ben genelde afedersin derim. sanırım pardon fransızcadan geliyor.

pardon çıkalı ayılar çoğaldı var bir de.

zaten yanlis bisey yapinca da kullaniyoruz 'pardon'u? yanlis bisey yapitignda yanlis bisey yapmis gibi hissetmen normal.

@nawres
hayır o anlamda yanlış değil, sanki çok saçma ve aptal bir kelime seçmişim gibi geliyor bu anlamda. iyi ifade edemedim kendimi orada maalesef.

ben de rahatsız oluyorum pardon kelimesinden.ağzımdan çıkınca pardon dediğim için özür dileyesim geliyor.karşımdaki fransızca önemli değil diyerek beni g.t edecek telaşı yaşıyorum.bi de afedersin çok güzel kelime,ona ayıp ediyorum sanki pardonu kullanınca.

feminen değil de amca diyeceğin adama mister, bayım demek gibi bir garip bir hava yaratıyor gibi geliyor bana o yüzden hiç kullanamam.

bana da acaip geliyordu dostum yanlız değilsin. o yüzden de ben artık kullanmıyorum. afedersiniz diyorum onun yerine.

pardon ama garip olan sensin kelime değil.

biri pardon diyince yok ben pardon diyorum salak gibi. benim de pek hoşuma gitmiyor ama yapışmış.

pardon yerine af edersiniz kullanmak istiyorum ama saniyenin onda birinde söylenebilen "pardon"u, beş heceden oluşan "afedersiniz"e yeğliyorum. uzun ve zor geliyor, bazen dilim sürçüyor. alternatif bulamadığım için pardon kullanıyorum, ve eet bana da garip geliyor bu kelime. yıllardır ısınamadım, çok yabancı geliyor.

@adramelekh
hayır yalnızca kelimeyi yadırgıyorum.

hayır.
1.rezene çayı kaynat iç.
2.kuru türk kahvesini su ile yut.
%100 çalışıyor.

www.ilacrehberi.com

artı yakı batları artı en sevdiğiniz çikolata.

no haşhaş no alkol.

alkol bütün kötülüklerin annesi

Alkol regli daha yoğun hale getirirmiş, regl 2-3 gün daha uzayabilirmiş. Sebebi su kaybıymış. Alkol alınacaksa en azından yanında su da tüketmek gerekliymiş.

Küçük bir google araması ile bu bilgiye ulaştım. Karın ağrısı ve alkol ilişkisi hakkında net bir şey bulamadım. En iyisi ağrı kesici alın.

alkol güzelliklerin de annesi oluyor bazen.
peki faydası olmasa da zararlı mı bu duruma? (annemden izin koparmaya çalışıyom sanki:))
öyle bi net "hayır" demişsiniz ki,korktum biramı açmaktan geri durdum.

bira içeceğin varsa iç yahu 1 tane filansa ölmezsin. ne acılara dayanıyoruz her ay (regl, epilasyon, vs..) bi bira mı koyacak anasını satim :)

1 olacağının garantisi yok, olmayacağının var ama , heheh doğru dedin in vino veritas bacım. şu dünyada çin işkencesi ayarında şeyler yani bu kadınlık işleri. hadi sağlığımıza =)

advil isimli ilaç en iyi çare. 1 saatte hiçbir sancı kalmıyor.

apranax fort

rezeneye papatya da katıver. sıcak tut kendini.

siz kaldıramıyor musunuz? kırık değilse o kendini 1-2 ayda toplar.

kırılarak devrilmiş. pek zannetmem kurtulabileceğini.
ama dallarından köklendirmeyi deneyebilirsiniz.

altından yeni sürgün verebilir, tümden heba edilmesin. aslında duvara ip çekip doğrultulabilir ama sarıp çatlayan yeri sıkıştırmak da lazım. aslında demir mengenelerle filan yapıyorlar bazen ama bilgim yok. belediyeden yardım edebilirler belki diycem ama...

iflah olmaz malesef kök gitmiş:/

Belediyeyi aradım, ilgilenicez dediler. İnşallah bir an önce gelip bir şeyler yaparlar :( Nasıl üzüldüm bilemezsiniz. Etrafı evlerle çevrili kapalı bir bahçeydi burası. Korunaklı sayılır yani. Yine de fırtına vurdu. Kurtulabilirse eriklerini yiyecektik yakında.

kök nereye gitmiş?

maalesef kurtulmaz o ağaç,
eğilmemiş kırılmış.

fırtına nerede çıktı abiler? dünyadan bihaberim be.

e kendin yanıtlamışsın işte.

birşey olmadı derken? bir sürü insanın evi uçtu?

hiç duymuyorsun galiba amerika'daki fırtınada x kişi öldü temalı haberleri.

evet orada görece (hortumun gücüne göre) daha az hasar oluyor. ama türkiye hortum ülkesi değil. bu nedenle bu tür bir şeye hazırlıksız olması normal (tabi evler üflesen deverilecek kalitede o başka) ama oradaki hortumlar türkiyede olsa inan 1999 depreminden kötü olur ortalık.
zaten buradakinin teknik anlamda hortum olduğunu sanmıyorum (görmedim ama dedim ya teknik anlamda hortum olmamalı çok şiddetli olsa bile) çünkü hortumu üreten rüzgar okyanusun üzerinde oluşan hava akımı ve ısı değişimleri kaynaklı. bizde de okyanus yok :)

nüfus yoğunluğu da önemli bir etken. oralarda kilometrede bir ev var, kasabalar arası da epey uzak. ki buna rağmen bir sürü hasar oluştu. ayrıca köprü sallanabilen bir nesne, dünyanın her yerinde de bu böyle, en azından o köprünün yapıldığı teknolojiden kalmaları.

Bu soruyu sormak mantıksız çünkü türkiye hortum bölgesi değil, insanlar bunu düşünerek ev yapmazlar, düşünülmesi gereken sey heyelan,sel,deprem ama bunları bile düşünmeyen insanlardan hortum icin daha önceden önlem alınması beklenemez zaten.

iyi geyik dönmüş ha:D
(çok kötü biliyorum:( ben de vedat özdemiroğlu'na sordum bu şakayı yapmak için:'( vurmayın:(
bunu hak ettim:
www.youtube.com

kabuk olmadan geçtikten sonra kaşıntı alerji gibi bir şey olacağını sanmıyorum bu arada.

inanılmaz güzel olmuş! sürekli bephanten sürdüğünüzden orası yumuşak kalıyor ve ordakiki dökülecek deri kabuk yapısına ulaşamıyordur diye tahmin ediyorum. benim dövmecim sürekli ilaç sürmememi, oranın kurumaya ihtiyacı olduğunu söylemişti. dövmecinizle konuşun bence. kaşıntı ise çok normal, dövme dediğiniz şey yara sonuçta ve yaralar iyileşirken kaşınır.

daha biraz zaman var onlara. sen bepanten sür merhem olmayanından. yumuşak kalsın. gerekirse rötüşlanır zaten dert etme. sakın ha kaşıma. güle güle yaşa dövmenle. kim yaptı onu da yazsana bari, omuzlara çok güzel oturtmuş. bi de rengi kahve mi siyah mı?

evet kabuk tutuyor üzerinden bir kat atacaktır bu şekilde gördüğün kadar parlak ve canlı durmuyor o nedenle sonrasında. artık derinin altında kalıyor dövmenin renkleri. kaşıntı da normaldir bephanten süremeye devam et kabuk atana kadar.
iyi cesaret etmişsin bu arada güle güle kullan:)

vazelinde sorun yok ama çok bol sür, parfümlüsünden sürme, sadeli sür, neutrogena filan gibi bol vazelinli kremler de olur. bir de suyu olabildiğince ılık tutmaya çalış. saçını ayrı yıka mesela, zaman kaybetmemek için. zaten kısa bir süre...

bu arada vazelin sürecekseniz özhakiki vazelin markası olan vazelinden sürmeyin onlar çok cacık. sadeli demiş kediebesi, bizim dövmeci arkadaş johnson&johnson'ınkini kullanıyordu o bayağı başarılı sadeliyi destekliyorum da bulmak zor olsa gerek.

yalnız gül vazelin bile orijinal vazelinden 100 kat iyidir, ben marketlere girdikçe kapağını açıp sürüyorum ellerime, çatır çatır kurutuyor. kakaolosunu hıyarlısını orijinalini denedim böyle elimde tozcuk tozcuk hissiyat oluyor.

bephantenden dolayı kabuk tutmamıstır.
ayrıca kaşıntı allahın emri aman tırnak değdirmeyin

evet sıcak suda daha çabuk eriyor. ayrıca vazelini silme üzerinden, emer cildin onu, öylece bırak. hiç ellemiycen o dövmeye hiiiç :)

dövme güzel olmuş bol merhemle iyileşene kadar tamadır. bluzda hoşmuş baykuş +1 ;)

Bacım kaça mal oldu sorması ayıptır? Bir de mekan neresi acaba, sakıncası yoksa öğrenebilir miyim?

çürük bir elma resmi bul, kes yerleştir. www.worldofstock.com

gönderdim mailine.

mail attim

miim.www.youtube.com

seslisozluk'te var gibi gozukuyo ama ses cikmiyor, opera'dan kaynaklaniyodur belki diye firefox'ta denedim, onda da ses yok.

he diğer siteleri de sormuşsun ama nete kelimeyi yazdığında ilk sırada sözlükler çıkıyor. çoğunda da kelimenin yanında bir hoparlör resmi vardır, okunuşunu dinlersin. hiç olmadı kelime + pronounciation yaz çıkar.

www.acapela-group.com

tureng ve google translate.

anakonda'yı blendırdan geçirip koymuyolar neticede, sorun yok bence. doğal bişi o da.

beleş protein işte boşver yediğimiz en doğal şeylerden biri odur kesin

kimyasal boyadan daha iyidir diye karşılıyorum ben. Zaten bayağı uzun yıllrdır kullanılıyor, sıkıldıkça haber yapıyorlar.

böcekler genetik olarak bize çok uzak varlıklar olduğu için sorun yok sanıyorum. inek yemek çok daha tehlikeli aslında.

whoosie'nin dediği gibi yıllardır bilinen kullanılan bir şey zaten. yazacak bir şey bulamadıkça sanki yeni bir şeymiş gibi yazıp duruyorlar.

kimyasal boya olmasından iyidir ayrıca.

ne güzel işte. laboratuvarda üretilmiş saçma sapan kimyasal yerine doğal bir ürün kullanıyorlar. daha ne istiyorsunuz. insanlar da bir garip (siz değil) tvde orda burda doğal ürün aman organik olsun filan derler bitkisel tabletler (aslında hiç de bitkisel olmayan) milyonlar satar. sonra böcekten boya yapılmış diye mızlanırlar.

valla onu bunu bilmeme söyledikleri aromalaırn coğunu keyifle tüketiyorum. böcük möcük idare etcez artık kimyasallardan iyidir. ben bi zararını görmedim.

bu arada yıllık kişisel böcek tüketimimiz de yarım kiloymuş zaten :) işlenmiş yiyeceklerle ve diğer şekillerde habersiz yediğimiz böcek toplamı. (boya maddesi dışında)
bi tane de daha tip of the day olsun. dünya üzerindeki canlıların yüzde sekseni böcekmiş. yani o korkunç filmlerdeki gibi bi hadise olsa ve bütün böcekler insanlara saldırsa bizi yemeleri çok kısa sürer. 5 dk dan az diyorum ben :)

@kediebesi

nası yani :)

8 yıl önce de vardı bu haber. kimse inanmamıştı. şimdi problem oldu.
ayrıca buna takmadan önce onlarca sigara içen insan var, sigaranın zararlı olduğu haberlerini nasıl karşılıyorsanız bunu da öyle karşılayacaksınız.
doğal ve sağlıklı hiçbir şey kalmadı zaten. yeediğin bütün sebzeler, etler hormonlu, hızlı büyümeleri sağlanıyor fln. karmine gelene kadar bir sürü şey var.

ne kadar eskiden beri kullanıldığını anlatmaya "kırmızı" kelimesinin kökeni bile yeter.

eskilerin bulduğundan zarar gelmez--bence.

İnsanlar da kİvrilarak yatar, ozellikle ustleri aciksa. Sebebi ise isi kaybini onleyip uyku sirasinda gereken enerjiyi koruyabilmektir. kuslarin soguk havada boyunlarini icine cekmeleri de ayni sebeptendir mesela. Ya da yAgmur yagarken insanlarin basini egmeleri de ha keza yine aynidir. Kim bir milyor istiyora katilsam mi ya acaba?

Düşünen hayvan olarak kendi açımdan cevap veriyorum; rahatlamamı sağlayacak şekilde yatıyorum.

Uzun zaman ayakta dikilmiş isem, belim dümdüz durmaktan kazık gibi olduysa; yanım üstüne, kıçım ve dizlerim kırık, sandalyede otururmuş gibi bir pozisyonda yatıyorum. Yok bütün gün oturmuşsam, belim L şeklini almaya yakınsamışsa; bu sefer o etkiyi tam tersine çevirecek, yüz üstü yatıp, göbeği yatağa bastırma/batırma yöntemini deniyorum.

Bizim mahallenin gariban köpeği Garip var mesela (Mesut amirin Garip'i gibi değil, bildiğin sokak köpeği. Tek ayağı aksak), o hayvan bütün gün 4 ayak üstünde ordan oraya koşuyor, iki lokma bayat ekmek atacaklar diye milletin gözünün içine bakıyor, karşısında maymun oluyor, kuyruk sallıyor, mahallenin delisi sikmesin diye kaçıyor vs. Ne oluyor o hayvanın sırtı? Konveks bi hal alıyor. U gibi oluyor diyeyim. E ne yapacak o hayvan? O da kendini rahatlatmak için sırtı beli dışarı verecek şekilde, kafadan arka ayaklara doğru bir hilal çizecek şekilde yatacak. Onunki de can..

Yani böyledir heralde temelde. Yok yavrularını emziriyordur da onları sarar sarmalar falan orasını bilemem..

sıcaklık koruması.

kedilerim var ve şu dikkatimi çekti (ben de bunu düşündüm çok kez) evet yazılanlar doğru, cenin pozisyonu, sıcaklık vs vs. ama ilavem olacak.
benim gözlemime göre (kediler için konuşuyorum) bu hayvanlar sırtlarını bir yer yaslayarak veya kendi "arkalarını" kollayarak (kapatarak) uyumayı daha doğrusu yatmayı seviyor. bunu güvenlik oluarak düşündüm. askerde bir deyim var. hedef küçültmek diye. onun gibi. hedef küçültmek için çökerek, sürünerek yürünür askerde (eğitim almadım hiç ama bu tür şeyler kalmış akılda) benim kediler de böyle kutu, leğen, tencere bulduğunda hemen kıvrılıp yaztıyor içine. bunun nedeni sırtımı sağlama aldım.bi de kıvrıldım. oh tamam güvendeyim. düşüncesi olabilir. aynı şekilde hedef küçülttükleri için av sırasında da görünmeyerek daha kolay avlanmayı sağlıyor olabilir. tabi kıvrılmak avlanmak için (saldırı için) uygun bir pozisyon değil. ama bu bekleme süreciolabilir. yani yatark bekleyip av gördüğünde "saldırmaya hazır" pozisyona geçecek olabilir. tabi evde ortada "av" olmadığı için ikinci aşamayı görmüyoruz :)

ben smyrna +1 kimi köpek de önce kazar sonra yatar, ufukla eşitlenmek için.

Beyaz ve erkek olsa durum degisecek miydi? Bence gereksiz hassasiyet insanlarin eglence anlayisina artik iyice tecavuz ediyor. Ben zerre kadar rahatsiz olmadim, ayrica siyahlara gunumuzde afrika disinda diger insanlara yapildigindan daha fazla zulum edilmiyor, Afrika'da da bu zulmu yapanlar siyah zaten.

Gereksiz hassasiyete karsi gereksiz hassasim galiba. Sadece kisisel gorusum tabi.

Ek: The events that unfolded at the party stand in stark contrast to Lena Adelsohn Liljeroth’s official political posititions. Publicly she advocates a strict hard-line approach against racism.

Simdi bu habere gore bu etkinlikte bulundugu icin artik fasist ve irkci oldu bu zat. En azindan bu habere gore.

talihsiz olmuş bence. partinin tam olarak hangi amaçla yapıldığını çözemedim yazıdan, niye siyah bir kadını seçmişler yani pasta yapmak için? sanırım clitoridectomy denen klitoris'i cerrahi yöntemle alma operasyonunu canlandırmaya çalışmışlar ama kadının siyah seçilmesi talihsiz. belki de bağıran elemanın ten rengi farklı/pastanın rengi farklı olmasın diye komple siyaha boyayayım demiş bile olabilirler düzenleyenler, ama yine de, talihsiz.

1) niye böyle bişey yapmış horspu çocukları adam can çekişiyo orda ben olsam yemezdim o pastayı,Adam beyaz olsaydı üzülmezdim komik gelirdi.

3)aç olduğumun farkına vardım.

bir kere seviyesiz bir espri.
üstüne ırkçı ve cinsiyetçi.
hiç de komiklik diyerek geçilebilecek bir durum da değil.

eğlenceli geldi bana. hem pozitif olarak düşündürücü de bence. illa negatif anlam yüklemeye gerek yok.

1- Evet etti.

2- Masadakinin kadın olduğuna dair biz izlenime kapılmadım, "siyahi" olduğunu da zannetmiyorum. Bu bildiğin "siyah". Yani simsiyah.
Bende zenci bir kadından çok, ayakkabı boyasıyla (sim)siyaha boyanmış, yatırılmış bir Buda heykeli intibası uyandırdı.

Rahatsızdan çok "gıcık" etti aslında. Pastayı bağırttırarak, canlı bir heykel yahut bir insanın apış arasından bir şeyler koparılarak yiyiliyor imajı midemi kaldırdı (Az evvel gece yemeğini çok fazlaya kaçırdığımı da ekleyeyim burada). Heykelin de bağırmaktan çok böğürmesinden, tabiri caizse kıçı yırtmasından "uyuz kaptım".

Bir de insanların pastaya hücumu.. Oruç Baba'da sirke toplayan kadınlar gibi, pastadan almazsa ölecek derdinde gibiler. Bir yandan da "aman pastacık fazla bağırmasın" der gibi bir telaşları var sanki. Bir de pastanın üstündeki o siyah kaplama şeker hamuru olsa gerek ve anladığım kadarıyla epeyce kıvamlı ve de kalın yapmışlar. Pastadan bir dilim kesildiğinde hamur kopmuyor ve geride kalıyor fark ettiyseniz. Sanki derde deva imiş gibi hamurlarını da almaya çalışmaları, "lan çekil şurdan!" hissiyatı uyandırdı bende. Yenmez ki o, sırf şeker, nişasta, boya.. Böyk! Ne pis boğaz insanlarmış anlamadım ben..

3- Metni okumadım. Eserden kastınız videoysa, videodan ırkçı bir izlenim edinmedim. Yahut herhangi başka bir konuda da bir farkındalık yaratmadı.

Rica ediyorum. Yirim böyle anketi..

laponlara yaptıkları orospu çocukluklarından sonra ne beklersin ki ipnelerden gece gece sinirlerim zıpladı şerefsizim

beyaz adamın kendini üstün ırk görmesi artık tiksindirici bir hal aldı. devran dönünce çok acı olacak bütün bunların geri dönüşü...
beyaz ve erkek olsa da rahatsız edecekti, halloween değilse, çünkü baya bağırsakları deşilmiş insan yer gibiler, yamyamlıktan çok farklı bir görüntü değil böyk.

her çatal alışında kadın çığlık atıyomuş yaa bu komiklikten, espriden biraz çıkmış artık.

Haberi okumadan söyleyebilriim ki çok rahatsız edici. Pasta beyaz olsaydı bu yönden bu kadar rahatsız etmezdi. Bilerek, isteyerek yapılmış.

hasta bu insanlar...

evet rahatsız edici.

sanki siyahi bir figürün canını yakıyor olmak olayın teması gibi görünüyor..

edit: haber Milliyette şöyle yer bulmuş. dunya.milliyet.com.tr

güya sünnet ettirilen kadınlara dikkat çekmek içinmiş ki çok itici bi yöntem olmuş..

canım pasta çekti.

evet google mapsten hesaplamak mümkün.

google maps'e girip sol taraftan 'yol tarifi al' yazan yeri tıklıyorsunuz. arabayla toplu taşımayla yürüyerek ya da bisikletle A ve B noktaları arasındaki mesafeyi, ortalama süreyi vs. gösteriyor.

Evet Google Maps'ten hesaplanıyor. Ayrıca Google Maps'in android uygulamasıda var web browser üzerinde kullanıdıgın bütün özellikleri kullanabiliyorsun uygulamada.

istanbul'u bilmem pek ,

maps.google.com

1- Android programı olarak CardioTrainer diye bir şey buldum. Bu aradığım program mı oluyor bilen var mı?

2- ocanal hocam dediğin yer neredeyse tamamen doğru. Sadece 40B ile İstinye Bayırı Caddesi'nin sonunda indim, sola dönerken otobüs. Gerçi bir durak sonda indim kaçırdığım için ama çok yakındı diğer durak da.

Ya annem ve kardeşim o mesafeyi 3-4 saatte anca yürürsün demişti de, ben ara vermeden 20:10'dan 21:50'ye kadar hızlıca(normal yürüyüş hızımla) yürüdüm. Ara sıra o yolu yürüyeceğim bundan sonra.

gps ile nereden nereye gittiğini kaydedebildiğin programlar var bu tip spor aktiviteleri vs için. gps tracker diye arayabilirsin.
bir de çok basit, minik adım sayaçları var. kemerine takıyosun. en az 10,00-15,000 adım atmak gerek sanıyorum bir günde. netten bu sayılara bakabilirsin. hatta belki app olarak bile yapmış olabilirler adım sayacı:step counter.. bi bakabilirsin.

Bir de ufak bir ipucu; İstanbul'da sokak lambaları çoğunlukla 25 metrede bir dikilidir. Her 4 lamba geçişinde 100 metre yürüdüm diyebilirsin.

runkeeper
androidde var mı bilmiyorum ama

kemikte ve kaslarda güçsüzleşme olacağını tahmin ediyorum yani biraz yaşlanmış gibi olabilirler ilk ayıldıklarında. ama güneşin etkisi olmayacak, mimik olmadığı için kırışma olmayacak vs. tahmin tabi.

bedensel olarak yaşlanırlar ancak uyandıkları zamanki zeka yaşları, komaya girdikleri yaşın zekası olur. yani 10 yaşında komaya girip 30 sene sonra 40 yaşında uyanan birinin bedeni 40 yaşında, zeka yaşı 10 yaşında olur.

bu soruyu arkadaşımla tartıştık, yatarak sadece karpuz büyür dedi.

yardımcı olamadım ama yazmadan da edemedim.

yok alakası yok. hiçbişey yapman gerekmiyor. alt batın çekilecekse çiş tutmalısın o kadar. onu da orada derler su içirirler zaten.

Valla üst batın sanırım, safra kesesi bi bişeyler denyoluk yapıyor mu diye bakacaklarını tahmin ediyorum. o zaman ben bir şeyler yiyeyim... Çıkarırsam da şanslarına olur :D -iğrencim-

çıkarmak diye bir durum hiç yok. serin bir jelin üstünde kayan yumuşak bir aleti karnında gezdirecekler. sağın solun jel olacak o kadar. :) geçmiş olsun.

Yok yok benim sorunum çıkarmak, sürekli kustuğum için bu tetkikler istendi ama isteyen yerde yok, hastaneye gidiciim, o nedenle sordum :) (bak yiyorum)

ok o zaman bari mide karıştırmayıcı bişeyler ye :)

sorun yediklerimde değil, bende :D

çin nergisi sanırım.

Nergis cinsi bence bu.
www.deeproot.co.uk

narcisus evet.

nergis çeşidi. kokmaz ama bunlar.

Nergis

dalai lama ile karşılıklı gözgöze bakmak, kendisi ile dünya gözüynen görüşmek.

Önümüzdeki 10 yılda en büyük deneyim kendi teknemi kullanarak açık denizlerde yol almak ve sırt çantamı alıp dünyayı gezmek olacaktır.

christian bale yada daniel craig ile aynı ortamda bulunmak, mümkünse onlarla bir sohbet (abart)

miranda kerr yanağıma öpücük kondururken fotoğraf çektirip nesilden nesile aktarmak.

yakın zamanda nasipse avustralya'ya gideceğim ve amcamın komşusu oluyor miranda. aynı vakitte denk gelebilirsek olacak. gitme amacım sırf bu. evet.

yapılan bir nostaljiyle şu zamanları hatırlayıp,neler başarmış olduğuma şaşırmak,gururlanmak ve yerde oyuncak bebeğiyle oynayan kızıma bakıp tebessüm etmek... ahh ule ahh :)

kendi başıma uçak kullanmak.

evlilik diyecektim ama çocuk sahibi olmak diyorum. hatta birden fazla çocuk sahibi olmak.

bir çok ülkeyi görme şansı bulmak büyük deneyim olurdu benim için. inşalah da olucak:)

aklımdaki projeyi faaliyete sokup dolar milyarderi olmak :)

uluslararası bir girişimcilik ödülü almak olurdu sanırım. bi de start up'ımın milyar dolara falan satın alınması. bakınız instagram. yeminlen bi başarı konuşması yapayım başka bişi istemiyorum lan. paranın da yüzde 10'unu aileme yüzde 85'ini roket adam vakfına bağışlayacağım. yeter ki başarılı hissedeyim kendimi.

bhutan'a yerleşip keşiş olmak.

hindistan'a gitmek, gezmek, görmek. 3-5 bollywood filmi izledim diye bir gazla 10 sene içinde yapacağım diye tutturdum. hatta bir ara maaliyet hesaplarına bile giriştim ama erken tabi.

durumum duyuru başlığıyla bir hayli uyumlu.

tamamen gerçekçi oluyorum, coachella'da, winter music conference'da veya tomorrowland'de onbinlerce kişiye çalmak. (dj olarak)

kilo vermis ve fit halimi uzun yillar devam ettirmis olmak.

Dünya bankasında çalışmak

bana çatlak oluşmuş gibi geldi umarım öyle değildir. çatlaksa geçmez sadece beyazlar izi kalır.

aman aman çok ters iş yapıyorsun diyim ben sana. kas yapıcam derken çok fena yırtmış iç kanama yapmışsın. çatlaklar oluşurken bu kadar renk almaz, hafif pembeleşir, yüzeysel de olabilir elbet ama bana pek öyle gelmedi. tam olarak nasıl çalışıyorsun bilmiyorum ama profesyonel birileriyle çalışmalısın. eğer konu fizyolojikse, bünyenle ilgiliyse bilemiycem (kimi iç kanamalara daha müsait oluyor) ama görünüşe bakılırsa sadece aşırı zorlamışsın.
bunlar ne zamandır var?
spora yanlış devam ettiğin sürece bununla kalmaz daha bile hasarlı iş yaparsın, tendon yırtarsın, omzunu çıkarırsın vs. ekstra ağırlıkla çalışmaya geçmeden önce vücut ağırlığınla bol bol egzersiz yapmanı öneririm. (bu yazdıklarımı tabi ki senin hakkında bişey bilmeden yazıyorum o yüzden sana uymuyorsa boşgeç, doktor çareni söyler.)

aşırı büyümeden eklem yerleri çevresinde olur koltuk altının arka kanatla birleştiği yer ve resmini çektiğin yer ama biraz yukarda senin ki anlamadım tam birleştiği yerde olması lazımdı
edit: barfiks e girme biraz bende arka kısımda beyazlık olmaya başlar gibiydi arkadaşım uyarmasa anlamıyordum azalttım şimdi normal. yırtmadıysan geçer(yırtığa benzemiyor)

kadınlar normal yoldan doğum yapınca iz kalır ya yırtılma izi. hah işte ondan bu da. benim arkadaşta da olmuştu, kaldı izi.

eğer arkadaşların dediği gibi yüzeysel çatlaksa bu aşamada nemlendirici bepanten türü birşey sürersen iz kalmayabilir.

güya çatlaklar henüz kırmızı iken geçirilebiliyormuş.

www.kozmedshop.com

@ekaterina

ilk başta bana da öyle geldi ama bunlar oluştuğundan beri böyleler ilk başlarda nemlendrici bepanten kullandım ama geçirmedi

@kediebesi

2-3 aydır var ama son 1 ay spora gitmedim. ilk başlarda nemledirici kullandım ama geçirmedi.
o yüzden spora ara verdim.hoca hiç ilgilenmiyordu. dediğiniz doğru olabilir çatlak olsa çoktan deri rengini alırdı. neyse kırmızıklıklar geçse kafi çatlaklar geçmiyor zaten..

@gündüz m
hocam bu sol kolum. sağ kolumda tam dediğiniz yerde var.

@rony
o çatlakları biliyorum ama bunlar deri rengini almadı nedense.

3-4 ay içerisinde deri renginizle aynı renge gelecek o çatlaklar. nemlendirici kullanın ama pek de umutlanmayın derim, alışın onlara.

hacım dumbell fly giriyorsan girme. illa gireceksen 10-12.5 kiloyu geçme. ön omuz ve üst göğüs idmanların (kollarını açarak yaptıkların çoğunlukla) zorlar bu bölgeyi. ağır giren bodycilerde olur. birçok arkadaşımda var. bende de var sıkma canını ciddi bi durum değil. ama büyük ihtimalle geçmeyecek o çatlaklar. zamanla rengi açılır ama yine de fark edilir hep.

barışığım artık onlarla da spora devam ettikçe yenileri oluşr mu acaba?

dövme falan yaptırmayı dusunuyorum zaten uygun bır sekil bulursam.

özellikle flyda ağırlık arttırırsan yenileri oluşur kaçışın yok. ama hafif girersen ya da başka hareketlerle değiştirirsen( ben fly hiç yapmıyorum, çatlaklarım hemen hemen görünmez oldu.) dikkatli ve bilinçli çalıştığın sürece yenileri oluşmaz, olanlar da göze batmaz.

aynılarından bende de var dostum. geçen kış oluştular 85 kiloyu falan vurmuştum yaza definasyon kardiyo falan derken 75 kiloya düştüm o sırada çıktılar ben çok buyume küçülmeden oldu demiştim. 1 yıl oldu yüzde doksanı sedef rengine döndü ama hala bazı bazı yerlerde kırmızılık duruyor. body cilerde olan bir şey. bizim hoca iyi ısınmıyorsun ondan oldu demişti kendisinde de vardı :D şimdi kırmızılık var diye duracak mıyız durmuyoruz. doktora da sordum(böyle bir şey için gitmedim tabi) bir krem verdi 3-5 kere sürdüm aklıma gelince de sürüyorum. doktorun dediği olan olmuş bunlar gitmez ama cildini nemli tut bebe yağı falan sür dedi daha ilerlemesin demişti. öyle iç kanama falan bir şey demedi olur öyle dedi :) hee bu arada yaptıkça ilerliyor dostum , kız değiliz ki bunlara önem verelim dimi ama. no pain no gain.

@kediebesi:

ne iç kanaması yok daha neler.

truvaiti kas yırtıkları da, vuruk morluk da sonuçta iç kanama. cildin gerilme yönüne bakılınca bunlar yüzeysel çatlağa benzemiyor, öyle olsa yatay olması gerekirdi. herhalde sen benden iyi bilirsin kas içi kanamayı.

sonuçta bunlar derideki yüzeysel şeyler...

diyosunuz. ama bence deri kaslardan esnektir, kaslarım istediği kadar gerilsin, ciltte gerilme olmuyor kolayına. öyle olsa mesela splits yaparken her yanımızın çatlaması gerekirdi, hiç öyle bir olay olmuyor. ancak gerili haldeki kası normalden fazla esnetirsen bu tip bir hasarın oluşacağını düşünüyorum. hatta hangi hareketle bunu yaptığını bile çıkarabiliyorum gayet. bu tip hareketlerle nasıl yüzeysel çatlak oluşuyor gerçekten anlamadım affedin beni :)

kediebesi niye yatay olmasi gerekirdi?

Bana sorun vucudunuzun hangi bolgesinde hangi dogrultuda catlak olacagini soyleyeyim.
Orda dikey oluyor. Kol altinda kola paralel. Sonra gobekte vucuda paralel bacakta bacaga paralel kalcada vucuda paralel memede memeye paralel diz arkasinda bacaga paralel hatta yatay olan hic yokmus...

tabi dediğiniz gibi de olabilir kabul ediyorum ama bence aynı yerlerde aynı tip izler oluşuyor hepinizde çünkü deltoidi zedeliyorsunuz... bu konuda beni tek ikna eden şey izlerin geçmemesi. o yüzden yüzeysel olabilir. ama yüzeysel olarak bu kadar hasar verici iş yapıyorsa da, yine de zorluyor ve yeterince su içmiyor demektir.

Son birkaç ay içerisinde sinemada izlediklerim şunlar;
Sherlock Holmes
John Carter
The Hunger Games
Wrath of the Titans
Mission Impossible:Ghost Protocol

Özellikle Sherlock Holmes ile John Carter'ı şiddetle tavsiye ederim.

the help
hugo
the adjustment bureau
source code
assassination games

edit: dizi olarak da "sherlock" indirebilirsin 2 sezon 8 bölüm falandır. bir bölüm 1.30 saat zaten.

intouchables

Inception.

Take shelter
Life in a day

limitless
source code +1

bence onlari birak.. Hazir tatile cikarken Tarkovsky ve Coppola filmlerini rahatta izle. Bir de Bir Ayrilik adli iran filmini mutlaka gor.

*horrible bosses
*50/50

aman diyim, Anadolu Kartalları'ndan uzak dur!

bu soruyu ben de merak ettim. hem takip edebilmek için hem de 'peki kütük aile sıra no vs ne oluyor?' diye başka sorular da eklemek isterim izin olursa.

(bkz: #19096232)
önce bu cümlelerin gerçekten edilgen çatıda kurulması gerekip gerekmediğini düşünmek de gerekiyor.
It is to be discussed (We'll discuss it)
X is visited (We'll visit x)
gibi gibi..

yalnux un dediği gibi passive cümlelerden genelde kaçınılır, pek kullanılmaz günlük konuşmada.
ama mesela this can be discussed denebilir bir toplantıda ve we can discuss this ten farklı bir etkisi olacaktır. cümlede neyin vurgulandığı ile de ilgili biraz.
kalıpı da işte be fiili ile yüklemin üçüncü zamanda çekilmiş haliyle oluşturulur örneklerden belli olduğu gibi. i will do, it will be done.

bağlama bağlı olarak farklı şekillerde edilgen yapabiliriz. daha doğrusu özneyi şahıslardan arındırabiliriz. latin dillerinde bunun için üçüncü tekil impersonal kullanılıyor, fransızcada da öyle belli ki :)
ingilizcede resmi bi toplantıda görüşmek söz konusuysa "this will be discussed"
örn. buraya şu yoldan gidilir, günlük konuşmadaysa "you can go x..." matbu bi metinde yapılacak şeyler tarif edilirkense farklı bir yol izlenebilir; örn. "the way to go x is ..." filan gibi.

yani it impersonal olarak, cümleye refer ederek kullanılabiliyor. şahıs öznesini düşürecekseniz de you ya da yine bağlama göre "one" kullanabilirsiniz. as in: one cannot simply walk into mordor.

güzel bir tatille kafa dinleme

8 tane tuborg gold almasını öneririm.
zaten aga mesela benim doğumgünümü kimse kutlamasın hediye alınmadığı sürece. çünkü onun dışında zerre sikimde olan bir olay değil. kimse de hediye almadığına göre ortalama 5 yıldır annem ve babamdan başka kimse kutlamıyor diyebiliriz. bu arada böyle garip oldu, öneriyle başlayıp serzenişle bitirmek. hediye alın ulan bana :( kapitalizmin çarkları falan :(

yalnız geçirmek isteyen kişi zaten doğum günü diye bir özel gün tayin etmez kendine diğer tüm günler gibi o gününü de aynı geçirmesi lazım mantık olarak.
ama bunu bir doğum günü aktivitesi olarak yapacaksa güzel masa kursun içsin sonra kendine hediye alsın hediye paketi yaptırsın aldığı şeyi üstüne de not düşsün en sevdiğim insana diye :p

bende yalnız geçirdim. üstelik ders çalışarak :S hoş ders çalışma işi olmasa da yalnız geçiriyorum. bi hediye alanımız yok oğlm :S sen de yalnız geçirmek istiyorsan telefonlarını vs kapat iletişimi kes. ortadan kaybol ondan kolay ne var

çok istediğim bişeyi alırdım veya yapardım, giderdim vs. kendini ödüllendirmek işte.

leziz bir yemek, 1 şişe şarap, çocukluk fotoğraflarıyla ve sevilen şarkılarla nostalji.

tek başına gidip içmeli.

<< bir bar taburesi üstünde >>

facebook'tan kutlayanların iletilerini beğen.

ben iki yıl kadar önce istanbul'dan kaçıp antalya'da tekne turuna çıkmıştım günübirlik olanlardan. Koylarda da telefon çekmiyordu doğru dürüst, rahatsız eden de olmadı, teknedeki diğer insanlarla (ki tanımıyordum onları da, orada tanıştık) yeme içme, yüzme. gece de dönüş. hayatımın en huzurlu günlerinden biriydi.

ps. tabii bunun için yazın doğmuş olmak gerekiyor :)

nane likörü içerek kutla :D

hoşunuza gidecek herşeyi yapabilirsiniz.
mutlu olmanız için ne gerekiyorsa, istanbuldaysanız adalara gidin, boğaz turu yapın.
gibi gibi..

dogum gunünü yanlız geçirenler olarak toplanalım

bence ingilizce öğrenmek için çeviri okuma. ne kadar iyi olsa da anadilden çıkmış kaynak daha o kültüre yakın.

gerçi Today's Zaman'da bir sürü native speaker de varmış ama... bilemiyorum işte.

yani tabi sonuçta destek olacaktır illa ki... ama türkiye ile ilgili haberleri dış haber kaynaklarından da okuyabilirsin mesela.

tavsiye ederim onları. haberlerin çok çok az bir kısmı çeviri oluyor, genellikle ingilizce hazırlanır metinleri. dediğiniz gibi çokça da native ya da bilingual yazar vardır. ancak bunları okumaya başladıktan sonra da BBC'dir The Guardian'dır vazgeçmemek lazım.

menemen. mumkunse ortaklasa olsun. biriniz kessin-dograsin digeriniz firina baksin oburusu sofrayi hazirlasin. biz arada bir yapariz damak tadindan cok terapi oluyor.

makarna,kızartma,pilav,salata,menemen,mantı,çorba,tost vsvs

ramen ve diğer ısıtılmaya hazır yemekler olabilir. makarna gibi şeyler veya çorba olabilir. hazır mantı da iyi bak. yün prenses dimiş.
mesela size çok sevdiğim basit bir tarif. köy eriştesi, keçi peyniri ve ceviz.

ghost whisperer?

bu ise, o kadar eski değildi..

(bkz: melekler şehri) diye bir şey vardı o muydu ki bilemedim.

quantum leap midir?

yok yok ghost değil, bu söylediğim ben çocukken vardı o yüzden 80ler olmalı
net hatırladığım tek sahne bu makyajlı ölürsen diğer tarafa geçemiyorsun olayı

evet quantum leap, çok teşekkürler

Orijinaldir, fiyatı da her yerdeki gibi.
Nikon'un çerçeveleri ucuz da cam fiyatları ohannes..

sapın düz olması sorun olabilir, gözlük düşmesin diye sapları kafayı sıkacaktır biraz. denemeden almayın sakın internetten :) çok inanılmaz özel orijinal bir tasarım değil ama güzel, fiyatı da güzel.

feta cheese mi? bildiğin beyaz peynir.

yok o yunan peyniriymiş. benim dediğim bi arap yemeği.

yurtdışında arap yemeği olarak falafel çok satılıyor, benzetmiş olabilirmisiniz.

Valla googleda sadece fetta peyniri çıktığına göre, bi yanlışklık olsa gerek.. yoksa muhakkak görsellerde falan çıkardı diye düşünüyorum..

fetta: lezzetler.com

feta cheese, bizim de tükettiğimiz ve lezzet fakiri olduğumuzdan "beyaz" adını verdiğimiz peynirdir. Sanki tulum peynir pembeymişçesine saçmalayan atalarımıza selam.

senin dediğin fettah herhalde. www.recipage.com

ünlü arap yemeklerinden fellah köfte var. belkim de odur.

"öz"e uh diyebilirsek "töz"e de ruh diyebiliriz. uh'unda ikisi de ayni. isin uh'u bundan ibaret. cok töz'suz bi yorum oldu idare et.

tdk'dan tanımları:
töz
a. 1. Kök, asıl, cevher. 2. fel. Değişenlerin özünde değişmeden kaldığı varsayılan idealist kavram, cevher.
öz
(I) a. 1. fel. Bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı, iç, nefis, derun, varoluş karşıtı:

töz'e ruh diyemeyiz. töz'ün tam karşılığı cehverdir. ruh, geist, tin'in karşılığıdır.

tdkdan anladığım kadar töz ego ya denk geliyor ruhtan çok.

töz arkhedir. (bkz: "αρχη")

öz hakkında ise goldentitan'ın verdiği cevaba katılıyorum. gerçi insan esaslı bir açıklama yapmış, çiçek için düşünürsek ne diyecek acaba tdk :) çiçeğin benliği falan... neyse ya bir felsefeci çıkıp cevap versin ben niye uğraşıyorsam.

edit: nişanyan şöyle diyor; öz: benlik, zihin, kendi, ruh, cansuyu, bitki özü
töz: kök, asıl, soy, umde, cevher.
bu da demek oluyor ki, töze ruh diyemezsin ama öze diyebilirsin.

ikincisi pitch black mı acaba?

2-"Mission to Mars" olması lazım.
www.imdb.com

1- little miss sunshine olabülü.

ikincisi şu sahne olmalı: www.youtube.com

ölecem ben.

18-20 lik kızlarla seks yapıcam.Tabi kalkarsa

o kadar yaşayacağımı sanmam.
(ya hepsi denenmişse ne olacak hacı)
dünya turu :)

www.liveleak.com

Dünyevi işlerden elimi ayağımı çeker Uzun İhsan Efendi gibi astral seyahat yapmaya başlarım.

ağzıma ekmek içi alıp 8 saat emecem meh meh diyerek.

bu cevabı tiklemezsen seni bulacağım.

lsd dene.

deli nine olacam.

biriktirdiğim para ile güzel bir mezar alacağım. gelenlerin en azından geldiğine deysin. manzaranın zevkini çıkarsınlar.

vücudum halsizleşmeye başladığında havai fişeklerle dolu bir kutunun içinde kafama sıkacağım. öyle de bir mekanizma olacak ki, silah patladıktan sonra tüm havai fişekler birer saniyelik sırayla patlamaya başlayacak.

bir apartmanın çatısında falan yapabilirim bunu.

o yaşa geleceğimi sanmıyorum. çok daha öncesinden intihar etmiş olurum muhtemelen.

saçlarımı mavi boyatıcam. zaten beyaz olacağı için rengini açmakla uğraşmaya gerek kalmayacak:)

am üstünde got sikicem. viagra saoulsun:)

el öptüreceğim. belki hikaye de anlatırım.

o dediklerini büyük ihtimal denemiş olurum. epey yaklaştım çünkü. 70 i göremem bu yüzden büyük ihtimal. ama 70 imde kamboçyada olabilirim. evet cambodia, hayalim.

harbi harbi 80'ene geldim lan sal gerisini diyecem.

sırf konuştuklarımı dinlesin diye parayla adam tutacam. ama dinleyecek piç gerçekten. öyle "hı hı" kafa sallamak yok. yerinde sorular soracak, ilgili olduğunu gösterecek, yalanımı bulmaya çalışacak falan.

orada yazanı bilmiyorum ama uzatmadan okunur bence.

ben 'taahin' diye okuyorum. mutluyum.

tahin olarak okunur uzatmadan.
bu arada şapkalı a inceltmedir(veya inceltmeydi) aslında uzatma değil.

düzelti: aslında şapkalı a'nın şapkası inceltme de değil düzeltme imiş tdk'ya göre, ben ikisini de aynı biliyorum hala ama bu benim her bildiğimin doğru olduğu anlamına gelemiyor tabiki. uyarı ve bilgi için teşekkürler @kobuzchu kiz

kısa okunur a. haaayır ve yaaarın da yanlışmış mesela. benzer durum mevcut bunda da

taahin ama 2 a ile değil bir buçuk a ile.....

kısa okunur. bu yaşıma kadar kısa diye bildim hep. çevremde de hep kısa okunur.

taahin diyorum. çok güsel.

uzun a gibi değil de açık a gibi sanki.

"kalem"in a'sından uzun; ama "taahin" gibi de değil.

Aslında mevzu kısalık uzunluk mevzuu değil, olayın ismini bilmiyorum da diğer sessiz harflerle ilişkisinden kaynaklanıyor fark. şöyle okumayı dene;

tah-in diye vurgularsan a gereğinden kısa olmuş olur,
ta-hin diye vurgularsan lokum gibi olur.

Bilmemm anlatabiliyorr muyumm...

tahin diye okunur tabii ki. ama ben "dahan" diye okuyorum. :)

trttelaffuz.com

Magnum reklamında okunan şekli benim kulağımı tırmalıyor, soruyu hortlatmış oldum ama doğrusu o mu?

başka bitane bul.

sevmiyormuşsun zaten yazdıklarından bu anlaşılıyor.

ayrılma kararını sen versen buraya yazıp dilenicek kadar sallamazdın. demekki tekmeyi yemişsin burdan teselli arıyosun. kolay gelsin.

sana kızmı yok hacı takılma fazla

montla sıç

bu yine iyi hallerin, kız başkasını bulunca sıkıntı o zaman başlıyor söleyeyim.

hayırlısı olmuş bence. şimdi olmasa da ilerde anlarsın.bir gün fedakarlık yapmaktan kaçınmayacağın şartlarda biriyle tanışırsın nasılsa. yanlış yaptım diye kendini germe.

sen dogru olanı yaptın hacı

görme engelliler için bedava roman okuma numarası yapmışlar ara orayı okusun sana. eskiden adile naşit filan da aranabiliyodu...

telefonsuz internet hizmeti alabiliyorsun artık diye birşey hatırlıyorum. sor soruştur. yıllarca boşuna ödedim ben de. saçma.

il padrino, yalın adsl ya da yalın internet deniyor ona. araştırdık da telefon hattı ev sahibinin üzerine. onu uğraştırmak istemedik. sonuçta hat kapansa da faturaya ek yalın internet bedeli ödenmiş oluyor dediler.

sabit telefon faturası 20 tl civarı yalın adsl midir nedir o mevzu ile 15 tl , çok fark yapmıyor yani.

bizimde öyle duruyor telefon.yapacak bir şey yok,sen ödemeye devam edeceksin o duracak.

ben de aynı taleple telekom'a başvurdum geçenlerde, kullanmadığımız telefonun sabit ücreti 16 tl, yalın adsl'e geçtiğinizde bunun da aylık ücreti 15 tl. yani 1 tl karımız olacakmış. güldük-eğlendik telekom'da.

yemeksepeti içermeyen siparişlerinizde falan kullanın, neblim.

adile naşit aranamıyor, masal dinleme hattı ücretli, telefon kütüphanesi de kullanımımızda değil. başka ne var yapabileceğimiz?

annem almis kendine bi tane vinn, kapattirmis telefonu da interneti de. oyle kullaniyor. en temizi.
edit: yanlis hatirlamiyorsam sabit ucreti iptal ederseniz gene baska bi bahane ile gene ayni parayi aliyorlardi galiba. bi de kocnet`e (vodafone olarak hizmet veriyor artik galiba?) bakmisti o zamanlar galiba.

barinaklardaki engelli kopekler.

Türkiyede çok az köpek cinsi mevcut. Küçük köpek cinslerinden ancak chihuahua, bazı teriyerleri bulabilirsin. Fakat teriyerlerin genel olarak bir havlama eğilimi var, yavruyken havlamaması için iyi eğitmen gerek.
Sana tavsiyem juen'den açıp köpek türlerini okuyup sana uygun olabilecekleri seçip, içlerinden türkiyede olanları araştırıp sahipleriyle görüşmen.
Ya da dedikleri gibi barınaklara bakabilirsin. Fakat barınaktan alınacak köpeğin de dezavantajları var. Bunları bilmek gerekiyor.

Bir diğer tavsiyem de çok araştırma yap. Beslenme seçeneklerini(kuru mama, barf vs.), istediğin ırkın genetik olarak yatkın olduğu hastalıkları, bunların belirtilerini,, tedavisini, tedavi ücretlerini, eğitimini, köpeklerin karakter çeşitlerini, nasıl karakter analizi yapıldığını, vs vs bir sürü şey oku.
Yurtdışındaki üreticilerin(breeder) bir çoğunun web sayfalarında tonla bilgi olur. AKC, FCI neymiş öğren. Seçtiğin ırkla ilgili yabancı derneklerin sitelerine gir. Sayfalarca bilgi oluyor. Ki bu bilgilerin çoğu başka köpeklere de uygulanabilir.
Çiğ etle beslemeyi mutlaka araştır. uygulamayacak olsan bile hiç değilse neyden vazgeçtiğini bilirsin. Türkiyede önyargılar yüzünden pek bilinmiyor olsa da yabancılarda çok uygulanıyor. Hatta bazı üreticiler yavruları çiğ etle beslenmesi şartıyla veriyorlar.

Jack russela gelirsek; juen'den alıntılanmış karakter tanımı:
Jack Russell Terrier hareketli ve yaşam dolu bir ırktır. Gözü pek ve kesinlikle korkusuzdur. Oyun oynamaya bayılır. Onu kızdırmayan ya da vurmayan çocuklarla arası iyidir. Çok zekidir; ancak inatçı ve başına buyruktur. Eğitimi güç olabilir. Jack Russell diğer köpeklere karşı saldırgan olabilir. Bu nedenle yavruyken çok iyi sosyalleştirilmelidir. Bazıları bu nedenle başka köpeklerce öldürülmüştür. Güçlü bir av güdüsüne sahiptir ve diğer küçük ev hayvanları ile güvenilmemelidir. Kovalamaya ve keşfetmeye bayılır. Tasmasız serbest bırakılmamalıdır. Jack Russell kazmayı ve havlamayı sever. Yeterince meşgul edilmezse huzursuzlanır ve eşyalara zarar verici olabilir.

juen juen diyosun ne bu juen dersen de;
www.juen.com.tr

danualar çok sakin ve evcil. yerin varsa. hiç bi köpek sadece akşam ilgi gösterilerek bi hale yola gelmez, onu diyeyim. sabahları illa ki yürüteceksin.

küçük köpek alma sen gelene kadar her şey bok olur. bence alman gereken yetişkin bir köpek ve ilgi göstermelisin mutlaka. zaman ayır. eğer ben yeteri kadar zaman ayıramam dersen 2 tane yetişkin al sen yokken zaman geçirirler onlar. ve bakımevinden almanı tavsiye ediyorum. para verme.

king charles <3

sadece kalbinin seni götürebileceği yer kadar uzaksın
ve sadece dünyanın seni gösterebileceği kadar küçüksün
işler zorlaştığında ve düşecekmiş gibi hissettiğinde
sadece parlak tarafa bak - neredeyse 6 feet uzunsun -


birebir çevirinin en seçkin örneğidir.

kalbinin izin verdiği kadar büyüksün ve
ancak dünyaya kıyasla küçüksün
işler zorlaşıp düşecekmiş gibi hissedersen
aydınlık tarafı gör - uzunluğun en fazla bir doksan/altı feet. yani demiş ki düşsen bile en fazla iki metreden düşeceksin. bu kelime oyunu nasıl karşılanır bilemedim.

sanırım tampon, üzerinde yazan saatte bir değiştirirsiniz uçakta, en azından battım batmadım derdiniz olmaz.

O aklima geldi ama o kadar yuksekte sakata gelmeyeyim.

sakata gelmelik bi durum yok. en kötü ihtimalle pedini biraz daha sık değiştirirsin. hatta bence fazla akış olmasından çok akışın kesilmesi daha mümkün yani korkacak bi durum yok. sırf bunun için ilaç kullanma.
bi tek akşam uçak saatine kadar hareketli olmaya çalış ki 12 saat oturunca sıkılma, bunalma, hem de şimdiden çıksın bi kısmı.

"Tampons on plane" diye sordum google amcaya, bir şey olmaz dedi. Aynı şekilde pedler de sıkıntı çıkartmazmış.

paniğe gerek yok. isterseniz biletinizi koridor kenarına alın tuvalete rahatça gidip gelmek için. böylelikle ne siz rahatsız olursunuz ne de başkaları. :)

ilaç almayı filan boş verin.

tampon+1,
bir de rahat giyinin, belinizi kapalı tutun, ceket alın yanınıza. 12bucuk saatlik uçakta donarsınız. hatta mümkünse önlerden alın bileti. arkalar buz gibi oluyor. rahat ayakkabı giyin. ağrı kesici unutmayın.
mutlaka her saat başı kalkıp yürüyün.
bilgisayar başı egzersizlerine ve uçakta yoga gibi videolara bakın. o 12bucuk saat bitmez. kitap mutlaka alın. ben uçtuğumda 4 saat kitap okuyup üzerine 2 film izlemiş üstüne uyumuştum.
www.youtube.com

evet arkadaşlar doğru yazmışlar. normal zamanlardan daha fazla üşüyeceğiniz için sağlam bir ayakkabı, kalın çoraplar ve de belinizi sarmak için şal gibi bişi alın.

kesmek/azaltmak için ilaç alman dönemi daha sıkıntılı hale getirebilir. ağrı vs. açısından. regl ağrısı varsa ağrı kesici de almak isteyebilirsiniz tabi.

the descent

bi de part 2 var.

the descent..müthiş bir filmdir bu arada.gerilim-korku filmi kıtlığı yaşanan şu 5 hatta 10 senelik dönemde gelmiş en iyi filmlerden biridir

onu seven sanctuma bayılmış diyolar.

hayır

evet. ben bir aptalım iyisinden ama bazen pazarlamacıya bile söven zeki bir zorbayım. kendimi olasılıklara pazarlarım ama yeterince kesin olmaz. ben ne dediğimi bilmiyorum.

evet,kesinlikle.

@ermanen sen aptal değil, kocaman bir çılgınsın.

@ermanen sen dev bir kedisin.
bir yere gelmiş derken, nereye gelmiş mesela?

@Demet Demetevler' e gelmiş mesela.

@greenish oraya gelmişse kesin kendini pazarlamıştır, başka türlü oluru yok onun.

@Demet belki orada doğmuştur. Ne biliyorsun?

@greenish o zaman doğuştan pazarlamacıdır kendisi.

@Demet ki bunu zaten duyurudan çıkartmıştık. Başa döndük... Bozuk plak gibiyiz seninle ikimiz.

@greenish bozuk plak bile günde iki defa doğruyu çalar ya da ben çok yanlış anlamışım.

greenish, demet'ten mesene istesene.

onun dışında, ee, cevaplar tatmin etmedi beni. daha fazla evet istiyorum. bi yerlere gelme konusu kafanıza göre, yani böyle bi kalıbı yok bi yere gelmenin, kimi sınıf birincisi diye kendini bi yere gelmiş sayar, kimi yazın çalışıyo para kazanıyo diye, kimi gitar çalıyo dye. size kalmış.

dyo.

@roket adam istese kendi verirdi. Vermedi demek ki istesem de vermez idi...
Yoksa verir miydi? Kasıyor burası ya falan deseydim, belki mi?

@roket adam artık kimse msn kullanmıyor :) gtalk, facebook falan icad oldu mertlik bozuldu.

sen soru sormuyorsun ki cevap dayatıyorsun, ya da derdine ortak arıyorsun. "evet" yok demek ki öyle hissetmiyormuş insanlar. ne yapalım, kısmet bu işler.

Ben vesile olayım,

Demet, öncelikle duyurum altında değerli görüşlerini paylaştığın ve buna zaman ayırdığın için çok teşekkür ederim. Gördüm ki greenish ile aranızda hoş bir muhabbet vuku bulmuş ki greenish duyuru cemaatinin çok sevilen ve sayılan bir üyesidir. Dolayısıyla özele geçin artık naapıyosanız yapın sıkıldım daha yazamicam.

@roket adam kimmişim ben???

@roket adam beni başka biriyle karıştırıyorsun...

iyi kötü hiçbi yere gelemediğim için kendimi pazarlamayı bilmeyen bir aptal olarak hissediyorum genelde...

diyaframdan nefesalmalı gögüs şişirmemeli

Elbette göğüse(akciğere).

her yere

diyafragmatik nefes almak. derin nefes alma yani. ama bu egzersiz olarak yapılıyor ve oksijeni vücuda en iyi şekilde alma yöntemiymiş. istemsiz nefes almayı zaten beyin ayarlıyor.

en.wikipedia.org

kediebesi+1

sadece birini yapmak sağlıksız. tabii ne için sorduğunuza da bağlı. tiyatrocuysanız ya da arya okuyacaksanız diyaframa :)

nefes alırken karın şişip inmeli. eğer derin nefes alıyorsan karından sonra göğüs de otomatik olarak şişer. ama ilk önce göğüs şişmemeli.

bi de nereye aldığından çok nefesi tutmamak önemli, akıcı olması lazım, nefes alış verişin olabildiğince eşit sürede olması lazım. ben çok tutuyorum nefesimi. kötü bişi.

karın.

sahibinden

hürriyet emlak

sahibinden bu işin tekeli artık. bir de vakit bulursan hürriyet emlak işe yarayabilir.

kahvehane camına ilan as.

ekşi duyuru nasıl?

ye gitsin. bir şey olmaz.

görmeseydin yiyecektin zaten öyle düşün. olmaz bir şey protein onlar. zaten atmışsın kenara :) iyice yıkayıp yemekte hiçbir sakınca yok hepsi organik. asıl tarım ilaçlarından ve kimyasal kalıntılardan kork korkacaksan :)

fransız olsan yiyecektin ayrıca eklemeden edemedim :)

Yemeyin abi bence, zart diye niye doğradın hemen. Suya tutsana yahu.

Yaprakları iyice yıkayın, yeter. Salyangozun bir zararı da yoktur ayrıca. Onu da yiyin demiyorum tabii. Zehirli falan değildir anlamında.

o kadar çok böcek vs yiyoruz ki, hiç dert olmaz.

doğramaya başlamadan önce yıkamadın mı diye sormaya korkuyorum. gerçekten korkuyorum :)

yok canım doğramaya başlamadan önce cok güzel yıkanmışlar ama dedim ya çok çok küçük bi salyangozdu. neyse yedik zaten artık yapcak bişey yok:)

Dear Professor,

Undoubtfully you supported us greatly in this period.
We cannot thank you enough.

dönemden kasıt okul dönemiyse period yerine term demek daha doğru olabilir.

tonuna bakar.

Direkt cevap olmayacak ne yazık ki ancak yazın doçentlik sınavına hazırlanan hocam sarımsı , açık kahverengi gibi bir renkteki saçlarını simsiyah boyatmıştı mülakat sırasında bir olumsuzluk yaşamamak için. En azından şunu bilin ki yalnız siz değilsiniz bu korkuyu yaşayan :)

bilmiyorum ama düşündüklerine katılıyorum. kötü etkiler. badem bıyık rulz.

Olay tamamen seni görüşmeye alacak ik personeliyle alakalı. O kişinin inisiyatifine kalmış. Üzücü ama öyle günümüz sisteminde. Badem bıyıklı birine denk gelirsin o işe girmen imkansızlaşır. Profesyonel birine denk gelirsin, hiç sorun olmaz. Bilgi ve tecrübe ile(direkt görünmeyecek bölgede dövme ve birçok dövme oldugu için vucudumda işe alınmadım.) sabitlenmiştir.

seçimi ben yapıyor olsam saç rengi hiç önemli olmazdı (platin sarısı olmadığı sürece). ama maalesef ben yapmıyorum.

kediebesi +1. tonuna göre değişir bence. neticesinde annem de saçını her zaman kızıla boyatır ben kendimi bildim bileli (şu an emekli ancak adliyede çalışırken de kızıla boyatıyordu). tabii uçuk kaçık bir havası yok. nasıl durduğu ile alakalı yani bence. kızıl duran var, kızıl duran var. çılgın, asi rock'n roll'cu bir eda sezerlerse, malum devlet kurumu, bir handikap olabilir. ama yok öyle uç bir görünüm yoksa kötü etkileyeceğini hiç sanmıyorum.

@kediebesi kırmızı kızıllardan değil. hatta tam olarak şöyle:

www.kadinlarkulubu.com

sorun çıkarmaz sanki bu.

cinsiyetinize göre değişir :D linkten anladığıma göre kadınsınız, o zaman sorun olmamalı ama yine tonuyla alakalı tabii, ama linkten gördüğüm kadarıyla gayet normal bi ton. Sorun olmamalı.

(not: tecrübem yok fikir yürüttüm ve kızıl saçı seven bir xy kromozomluyum)

@Neden Jon Soylesene Neden sırf bu yüzden dövme yaptıramıyorum görünecek yerlerime. can sıkıcı bir durum tabi.

Çok abartılı bir tonda değil saçlarım ama yine de kamu kurumlarının rengi belli, göze batmaktan korkuyorum fakat rengimden vazgeçmek istemiyorum.
Sanırım mülakat dönemlerinde rengi biraz daha koyultur ve makyajsız bir halde giderim.

Sağ olunuz var olunuz. :)

ablam uzun yıllardır xxxxxx bankasında (en büyük bankalardan birisi) eğitim dairede, bu personel alımlarında milyon tane mülakata girdi. hatta özel birkaç nedenden dolayı da, girmesi gerekenden çok fazla mülakata girdi.

yüzük önemli demişti (evlenip eş tayini olmasın diye..?)
göze batıcak şeyler olmasın - dövme
mail bile önemli mesela. adamın mesela delikanli3498_ankara falan, çok kötü.

daha da sorarım kendisine. kızıl saç sorun olmaz sanki ama çok göze batmasın işte.

bu arada dövmeli insanların işe alınmamasının tutarlı nedenleri var. olay badem bıyık falan değil.

ahlaklı birisine denk gelirsen ne münasebet, ahlaksız birisine denk gelirsen mesele olursun.

@truvaiti ama dövmeyi sadece yaşam tarzıyla ilişkilendirmemek lazım. estetik olarak tercih edenler var bunu ve o kurumlarda çalışmaya uygun görülmemesini gerektiren bir durum değil bu.

her dövmeliyi yoldan çıkmış sanıyorlar zira.

dövme meselesinde olay şu:

adli tıp dersinde anlatılır:

suça eğilimli - yatkın - suç geçmişi kabarık olan ve olmayan insanları önceden tanımak - ayırt etmek için bazı kriterlere bakılıyor.

bir günde olan bir şeyden bahsetmiyorum. uzun yıllar süren araştırmalar.

mesela gözlük, mesela sigara, alkol, bıyık... sosyal işaretler.

hemen hemen hiçbirisinde tutarlı bir fark yok.

sadece dövmede var.

yani evet, dövme yaptıranlarda suça eğilim daha fazla.

dövme yaptırmak:

- bir yazıyı sembolü çıkmayacak şekilde ömür boyu bedenine kazımak: büyük bir dürtüsellik, kendini gösterme, otoriteye baş kaldırma...

ne kadar büyük - görünür yerdeyse bu o kadar artıyor.

düşünsene ben zamanında ayşe'yi seviyorum ayrılıyoruz ve sırtıma kocaman ayşe yazdırıyorum. çok sağlıksız. "daha da kim gelirse gelsin ayşe duracak orada" gibi bir anlam.

bu ciddi ciddi istatistikleri tutulan bir şey.

o nedenle de askeriyede, polislikte vs vs dövmeli personel alınmaz.

durum bu.

ha nedir, estetik amaç falan, son yıllarda durum bir miktar da olsa değişti ama ben yine de tercih etmezdim. sağlıksızca bir iş.

şöyle de bakabiliriz:

dimdik apaçi saç, çok abartılı takı vs vs vs. bunlar da dikkat çekici, kimisine göre güzel hoş. ama en azından bunlar kalıcı değil ve yine de tercih edilmiyor.

dövmede kalıcılık var. sıkıntı burada.

yani kemalizm'in merkezi olan tsk'da da durum bu.

dövme sorun çıkarabilir ==> vay adi badem bıyıklılar...

değil. ha bu bir bilgi.

her dövmeli eşittir yüzde 1000 suçlu da DEMİYORUM. istatistik bu ama.

@truavaiti yine belgelerinle konuştun, teşekkür ederim. :)

Bu devirde dövmeyi görünmeyen yerlere yaptırmak lazım.
Erkekse askerden sonra tabii. Askerde çok sıkıntı zira. Askerde dövmeleri yüzünden karanlık odaya kapatılıp Allah verdi demeden üstüne sopayla girişilen arkadaşımdan biliyorum.

kızıl saç ülkemizde asi, metalci, sorumsuz bi tarzı temsil ettiği için bence olumsuz bir etki bırakır. otobüste bile kızıl saçlı birisini gören amcalar&teyzeler hemen arkasından dedikodusunu yapıyorlar. ki bu iş başvurusu, ve işveren şahıs her yönüyle sorumluluk sahibi birisini karşısında görmek ister. hea ben sana sorumsuzsun demiyorum yanlış anlama ama genel bakış bu yönde.

ben sallama konuşmayı sevmiyorum zaten. bir tek nick fiyasko, ne yapalım artık.

neyse: dövme meselesine gelirsek:

hatta uzun yıllar cezaevi müdürlüğü yapmış birisine anlattım bunu o da açık - tarım cezaevinde müdürken çok dövmeli mahkum olduğundan bahsetti vs vs vs.

ben de açıkcası truvaiti bank kursam:

kolunda boynunda elinde yüzünde "freedom" "love angel" "black death" "pain in love" yazan birisini işe alırken geriye atardım. tekrar düşünürdüm.

kızıl saç ehh ama olmasa daha iyi.

dövmeyide o kadar yerin dibine batırmayın arkadaşlar, benim her tarafı dövmeli istihbaratçı arkadaşım var. o dövmeler sayesinde ne suçluluar yakalanıyo bi bilseniz. ama sorun orada zaten, dövme sayesinde yakalanıyo. ya da dövme sayesinde yakalanması daha kolay oluyo. yani bazı illegal ortamlarda dövme olmazsa olmuyor.

vay amına koyim arkadaş yaa. sırf saçının rengi kızıl olduğu için(kırmızı-pembe vs. demiyorum) bundan 1001 türlü anlam cıkarıp işe almamayı düşünen varsa sikeyim öyle insan kaynaklarını da onların mülakatlarını da. şuraya bak yaa. yeminle sinirlendim şu ik'cılara şu anda.

@leni 09 maalesef var böyle yaşanmışlıklar. direkt olarak reddetme sebebi olmuyor tabii ki fakat bu durumu başka türlü makyajlayıp reddediyorlar.

Tedbir almak istedim ben sadece.

sekreterlik tarzı birşey olsaydı sorun olmazdı mesela. doğalsa veya doğal gibi duruyorsa ve arkadan güzelce toplanıp, şık giyinirseniz bir sorun olmaz gibi ama hep bir "acaba" kalacak akıllarda...

tamamen düzenle ilgili bi durum bankaya giricem diyosun
guven verici görünmen banka için önemli , musteri banka subvesine girdiğinde
kızıl saçlı dövmeli tipler yerine daha cidddi ,resmi güven verici tiplerle karşılaşması lazım

yani demem o ki konu bankayla ilgili değil müşteriye görünümle verdiği izlenimle ilgili, pazarlama stratejisi

Hayatinda mulakata girmemis liseliler bisey olmaz diyor ise bakin ya.

Bankalarda direk unut bir kere direkt elenirsin.

Kurum dedigin yerlerde de ciddiyete gore degisir. Atiyorum bir nestlede kraftta fln gireceksen cok sorun etmeyebilirler, ama big four da ciddiyet arar.

Devlette de sakirtler yaptigi icin mulakatlari zaten bisey demiyorum.

Benim saçlarım kızıl. Bir tanesi dirseğimin alt kısmında, gayet görülebilir bir yerde olmak üzere 3 tane de dövmem var. Bunlara rağmen sakarya üniversitesinin şakirtleri beni araştırma görevlisi olarak işe almışlardı. Hatta daha sonra kurumlar arası geçiş yaparken de muvaffakiyet alan ilk asistan olarak tarihe geçtim. Tabi benim durumumda alınabilecek aday sayısı azdı ve puanlarım çok yüksekti. Onun da etkisi oldu elbette ama biraz da kendine güven ve yaptıklarının arkasında durmayla alakalı gibi geliyor bana. Ben ne saçlarımı ne dövmelerimi ne de görüşlerimi saklama gereği duymadım işe alınırken de çalışırken de. Önyargılar elbette vardı ama zamanla kırıldı.

Özet geçiyorum; siz kızıl saçın yapacağınız işe olumsuz bir etkisi olacağını düşünüyorsanız boyatın. Düşünmüyorsanız bence kendi doğru bildiğinizden vazgeçmeyin. Bu noktalara takılıp işe almayacak kadar küçük insanlar, saçınızı boyatsanız bu sefer de kıyafetinize, nereli olduğunuza, konuşmanıza takılır. Bu tür bir ödün verirseniz kendinizden, ileride de sürekli ödün vermeniz gerekir.

@Neden Jon Soylesene Neden

görünmeyen bölgedeki dövme nasıl sorun oldu?

adamlar dövmen var mı diye mi sordular?

sen kendin mi itiraf ettin?

bu kızıl konusunda da... bilgisi olan arkadaşlara soruyorum:

ben bankaya gidiyorum bir sürü kızıl saçlı çalışan oluyor?
hatta kızıl sarı yoğunlukta oluyor da kahve siyah pek bulunmuyor.
o zaman optimum banka rengi nedir?

SARI diyebilir miyiz?

akıl hastalıkları ile de alakası varmış dövmenin:

apt.rcpsych.org
anp.sagepub.com

cinsel tacize uğramış olmakla da alakası varmış:

www.ncbi.nlm.nih.gov

araştırmalarım sürecek.