Çevremdeki insanları daha iyi seçerdim.

18-5= 13
inanır mısın günlerdir bunu düşünüyorum. keşke checkpoint'e dönme gibi bişi olsa.
ortaokula dönüyorum heralde 5 yıl öncesinde. tam orta son dönemleri. oks için matematiğe azcık abanır puanımı 20-30 arttırıp teknik lise yerine o almanca eğitim veren anadolu lisesine girerdim. hem yıllardır (hâlâ) öğrenmek istediğim o dili öğrenir hem iyi kültür dersi eğitimi alırdım. muhtemelen sayısalı seçer, yazılım mühendisliğine girmeye çabalardım.
hayatımın en kritik yıllarının o sınav yılları olduğunu, hayatına yön vermek için çok iyi birer şans olduğunu idrak ederdim özetle. oks'de kafayı aile içi sorunlarla, ygs-lys dönemini de sosyal fobi gibi sorunlarla geçirince pek de geçmişinden ya da şimdiki halinden gurur duyamıyor insan.

Bes yıl önce elime çok buyuk bır fırsat geçmişti ozamanlar ogrencıydım gozum karaydı umursamadım degerlendiremedim. Şimdiki aklım olsa sadece o önüme çıkan fırsatı degelendırırdım. Omrumun geri kalanını yatarak geçirirdim.

"Bu kadar depresif gecirme gunlerini, daha lisedesin, on yedi yasindasin, guzelsin, upuzun bir hayat var onunde" derdim. aileme isyan eder gece sokaga cikardim, gezer tozardim, mutsuz olmaya zaman birakmazdim kendime.

Arkadaş seçiminde daha dikkatli olurdum. Daha erken yaşta iş hayatına katılırdım. Üniversiteyi yarıda bırakmaz her türlü bitirmek için uğraşırdım.. Benden milim önde olmayıp havalarından geçilmeyen insanlardan bıktım artık...

Yürüdüğüm yoldan aynen yürürdüm, olmak istediğim yerdeyim, memnunum.

5 değilde 2 yıl öncesine gidip okulda götü başı dağıtmak yerine adam akıllı sınavlara çalışmak isterdim. onun harici olmasını istediğim her şey oldu.

o son birayı içmezdim.

aynen devam ederdim.

5 yıl önceye dönsem de pek bi şey değişmez bana en az bi 10-15 yıl lazım.

üniversiteyi okumazdım.

23-5=18

Kocaeli Çevre'yi bırakıp Bilgi Bilgisayar Bilimlerine geçme şansım vardı. Onu yapardım.

ondan kaçardım,dönüp arkama bakmazdım. İşten çıkar yeni bir sayfa açardım. Çok geç kaldım çoook

5 yil degil ama daha geriye donsem kesinlikle girdigim okul olan okula girmezdim bilgisaytar muhendisi olacagima fizik mezunu olur ama bogazicinden mezun olurdum. herkese tavsiyem de budur kesinlikle turliyedeki belli ilk 5 okul haricinde bir bolum okumayiniz. gidin daha assagi bir bolumu iyi okulda okuyun.

maaşını aldığın bankada altın hesabı aç, her ay maaşı alınca bir altın al.

Vadeli hesap belli bir vade süresince size yatırdığınız para üzerinden faiz veren bir hesap türü. Hesap ücreti alınır ancak bu hesapta hiçbir zaman ana paranızdan eksiye düşmezsiniz. Belli bir mevla da gerektirmiyor o hesaba yatırmak için.

Altın da bilmiyorum malesef. Takip etmek lazım.

Tavsiyem garanti e-vadeli hesap 7,5 civarı bir faiz oranı var yıllık. Fena değil.

Tanıdığın emin oldugun kuyumcuya yada tefeciye ver.

aylık artırdığın para az olduğundan en mantıklısı;

1) bireysel emeklilik
2) her ay bir çeyrek altın (ama bunu önermem, kıçın sıkışınca bozduruyorsun ve bi anda elde avuçta kalmıyor birşey)

Yakın gelecekte ihtiyacın olmayacaksa altına yatır, olacaksa Turuncu hesap vardı İng de hala var mı emin değilim ama onu değerlendirebilirsin .

VAdesiz hesapta tut, altın fiyatını takip et. Düşünce al çıkınca sat. Küçükte olsa para kazanırsın.

Sauna rahatsız eder tabi, fazla sıcak soğuk kuru ortam nefes almayı güçleştirir.

hamam, sauna. astımın alerjik durumu varsa alerjisi olan şeylerin bulunduğu ortamlar.

özellikle sigara. hava kirliliği. sisli havalar.

tozlu ortamlar, eski evler, toz yayan battaniyeler, yünden ve tüyden yapılmış yastıklar, kavak ağaçlarının bahar ayında saçtığı polenler, rutubetli ortam, aşırı sıcak ortamlar, yüksek rakımlı tepe ve dağlar

temizliği fazla abartılmış, hipoklorik asit kokan yerler de feci rahatsız ediyor.

limon yala biraz
potasyum eksikliği diyorlar kaslar seğiriyor. muz yi.

kekstra: kalp de kastır o yüzden potasyum eksikliğine ve uzun süren hıçkırıklara dikkat etmek gerekir (1 günden fazla). muzda var potasyum.

tr.wikipedia.org

bi tatli kasigi sekerin uzerine limon dok ve onu yut.
gecer.

limon yala, muz yi auahha iyiymiş.
nefesini tut 10 saniye kadar. bir de su iç. hava yutarsak falan hıçkırırız diye biliyorum ben. mesela bazı insanlar sigara içerken hıçkırmaya başlar havayı aniden içlerine çektikleri için. sallıyor olabilirim.

evet ne ilginç nasıl geçer dememiş ki, neden cevapladık acaba:)

bir bardak suyu ters tarafından iç.anlatması zor biliyorum ama,şimdi normalde alır bardağın bizden tarafta olan kenarından içeriz ya,kafanı hafif yere eğerek bardağın ters tarafından içeceksin.%100 çalışıyor her seferinde
gerçi bakıyorum da nasıl geçer diye sormamış arkadaş?

hıçkırma taklidi yapınca da geçiyor diye duydum.

tr.wikipedia.org

www.hurriyet.com.tr

ben de vücudunda oksijen fazlası olduğu için vücut refleks olarak fazla alınmasını engelliyo diye duydum.
ben büyük bir bardak suyu nefes almadan, uzun uzun ve yavaş yavaş içiyorum. bitirdiğimde geçmiş oluyo. normal düzeninden farklı olarak nefesini tut ama nefes aldığında da birden çok fazla çekme içine.

Bekir Coşkun/ cumhuriyet.

bir dönemin Selahattin Duman ı iyiydi..
bu ara hafif dozda bir örnek için:
haber.gazetevatan.com

bir de kesinlikle Mansur Forutan, şimdi her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsa..

(git: www.1v1y.com)

arabulvar (limango nun)
bonubon (doğuş grubunun)

morhipo.com - boyner grubunun.

clubboon.com

vipdukkan.com

daybuyday.com

modadurumu.com

eskikitaplarim.com

aga benim linkte bilinen hemen hemen her kitap var.orda da yoksa kitap ismi vermelisin bence.

www.e-kitaparsivi.com
ekitaparsiv.blogspot.com

cezmi ersoz gibi aglaklik :(

ibrahim sadri gibi muğlaklık =o(

neskafe gibi kalabalıklar içinde yalnızlık.
hemen sifonu çekmeye gidiyorum.

Türk Kahvesi içerken üstüne 2. söylenmez ama Çay da durum farklıdır. Sohbet uzar ve 1 tane daha içersin. Tam olarak bundan bahsetmek istemiştim.

kuşburnu gibi olgun.

ıhlamur gibi şifakar

ada çayı gibi sade ve namuslu.

yeşil çay gibi faydalı

papatya gibi vefalı.

tam önünden geçmez ama yakın yerde inip yürüme mesafesiyle 10 dk.da gidebilirsiniz

Bu minibüs gültepeye girerken kanyonun arka kapısın bir alt sokağından geçer. Minibüsten inip kanyona girmen 1dk bile sürmez.

hesaplısına kaçma bence. solgar çok tüketiliyor.

aksamlari nar ye

bemiks kullanıyorum ben. özellikle vize haftaları bağışıklık sistemim vitamine emanet; tavsiye ederim.

abdi ibrahim bi youplus serisi çıkarmış bir bakın isterseniz. fiyatları bilmiyorum ama.

vitamin hapları çok faydalı değil, fazla emilmiyorlar, vücut iyi kullanamıyor.
c vitamini toz olarak al günde 2 gram iç ve bol yeşil ot, lahana, brokoli cinsi gıdalar tüket.
balık ciğeri yağı veya balık yağı al günde bir çorba kaşığı iç.
günde en az 30 dk dik güneş altında kollar filan açık yürü d vitamini üret.
ot yiyen hayvan'ın tereyağını ciğerini bol bol tüketmeye çalış bunların çoğu en temel vitamin ihtiyacını karşılaması lazım.
genel olarak taş devri diyetine uy.

solgar cq10 ve alpha lipoic acid kullanıyorum. Biraz araştırdım bunlar iyiymiş.

bizim mahallede de 2-3 aydır durmak bilmeyen bir kazı faaliyeti var.

caddebostan-istanbul

sizin ora nereki Kütahya'da yokmuş kazı falan.

ben sabah işe gelirken baktımda beşiktaş meydanınıda düdüklüyolar aynısını bende düşündüm işte bu sabah aga noluyoruz dedim. aga noluyoruz?

Turistin birine sormuslar, "Turkiye'yi nasi buldunuz?" diye, "Bitince guzel olacak" demis.

şişli'de de kazmadık yer bırakmadılar.

@compadrito süperdi:)

1- yves rocher'nin hassas gözler için göz makyaj temizleyicisi var. yaklaşık 4 yıldır bunu kullanıyorum. azıcık döküyorsun pamuğa ve hiç bir kalıntı kalmıyor. yağ bazlı olmasına rağmen ben şimdiye kadar hiç bir sorunla karşılaşmadım. yani gözlerimi ya da cildimi hiç rahatsız etmedi. şiddetle tavsiye ediyorum. en son aldığımda 22 tl civari bir şeydi.

2-mac'in allıkları bence en doğal duranlar. ama onlar da bazı cilt tiplerinde alerji yapabiliyor. yine de bence bir denemekte fayda var. ben allık kullanmıyorum ama acil durumlar için gayet iş görüyor. sanki heyecanlanmış da kızarmışsın gibi değil de hafif bir pembelik veriyor.

1 - Acı badem sütü
2 - Dior blush framboise

bebak acıbadem sütü, üzerinde göz makyajı temizliğinde kullanmayın yazıyor ama sallamayın siz, ben senelerdir kullanıyorum, üstüne tanımam.
Allık Guerlain terracotta kullanıyorum ben,memnunum.

goz makyaji icini neutrogena tonik (mavi olan)
Allik olarak Estée Lauder kullaniyorum, Clinique (dagitmasi çok zor) ve Mac (uygun rengi yakalayamadim ) denedim bundan once ancak ikisinden de memnun kalmadim ben.

makyaj temizliğimi bioderma sebium h2o ile yapıyorum. ama waterproof maskara'da kalıntı bırakabiliyor. onu da neutrogena göz makyajı temizleyici gayet güzel çıkarabiliyor.

allığım nuxe poudre eclat - bronz görüntüyü sevdiğimden bunu beğeniyorum çok.

www.mark-ha.com

hepsini geçip bunu tiklememeniz de güzel olmuş. böyle insanlara yardım etmeye bayılıyorum.

nivea beyaz olan goz temizleme sutu
allik: clinique, mac, yves st lauren (boyle mi yaziliyordu bilmeedim) dan sonra gratisden aldigim ve oldukca memnun kaldigim ustelik gayet kalici olan balm kullaniyorum.

1-neutrogena
2-inglot

bioderma sebium h2o ve acıbadem sütü.

Neutrogena göz makyaj temizleyicisi

20 gün zorla kendini.alışkanlıklar 3 haftaya yakın bir sürede ınsan bünyesıne yerleşir çünkü.

Yöntem:Alışkanlık. Başlarda zorlanırsınız ama 1 ay sonra 5 saatlik uykunun yettiğini görürsünüz. Tecrübeyle sabittir.

herkesin gece boyunca çizdiği bir uyku grafiği var;

www.zamazing.org

mesela burada da grafiğin derin uykuya değil de aksi yönde zirve yaptığı anlarda bir şekilde uyanırsan uykunu almış olarak uyanırsın. bu işlevi gören bir de iphone uygulaması vardı, yastığın altına koyuyordun falan, gece boyunca yataktaki hareketlerinden derin uykuda mı yoksa uyanıklığa yakın bir seviyede mi olduğunu çıkarıyor ve belirlediğin saat aralığında alarmı çalıyordu.

'sadece aptallar 8 saat uyur' adlı bir kişisel gelişim kitabı okumuştum, tavsiye ederim. özet olarak kişinin kendi beynine direktifler göndermesini ve böylece uykuyu azaltmasını destekleyici şeyler içeriyor.
azaltmak derken, örneğin; her hafta uyku saatini 10 dk azaltmak gibi. böylece bünyede ağır bir uykusuzluk durumu olmuyor ve başarıldığında haftada 10 dk'dan 1 ayda normal uyku süremizden 40 dk daha az uyumaya alışıyoruz gibi...

@oldtimer bahsettiğin program sleepcycle sanırım. Daha öncesinde Android'de denemiştim ama çok fazla verim alamadım.

@kenar bahsettiğin kitap da Erdal Demirkıran'ın kitabı. Geçmişte okudum onu, hiç denemedim ama işe yarayabilir aslında.

Tabii bir de şu var, ben uyku saatimi düşürmek istiyorum ama bunun vücuduma bir zararı var mı yok mu bilmem lazım. Çünkü uzun yıllar bu alışkanlığımın sürmesini istiyorum, alışkanlık edelim derken vücuda zulüm etmeyelim.

8den 5 e inmek biraz utopik duruyor.Ama en azindan kisa vadede 7 ye inerek baslanabilir.
Sahsi tecrubem der ki,oncelikle yedigine dikkat edeceksin.Yataga girmeden en gec 3 saat oncesine kadar birsey yemis olacaksin.Vucut bir yandan dinlenmekle bir yandan sindirmekle ugrasamaz.Ayrica spor yapiyor olmak da onemli.Bu ikisi de yoksa bunlarla bir baslangic yapilabilir.

Vücudun zayıf düşer,hasta olursun.Uyku önemlidir, 4-5 saat uyku yetmez diye düşünüyorum. Biriside senin gibi yapmıştı, hasta oldu sonra. Hastalık tetikte beklermiş, vücut zayıf düşünce ortaya çıkarmış. Yazık etme kendine

Datça'da olabilir,sakin ve pahalı değildir.

asos kadırga otel, kadırga koyunda. 90 TL dedi iki kişi, pazarlıkla 75 yaptık. sabah açık büfe kahvaltı ve akşam yemeği dahil. akşam yemeğinde çorbası salatası, 3 çeşit mezesi, ana yemeği, tatlısı meyvesi ve bir alkolsüz içecek dahil. karşısında hemen plajı var, şemsiye, şezlong. ramazanda gittim, çok sakin ve güzeldi.

08.30-17.30 arası çalışıyorum. İş yerim evime yakın olduğu için mutluyum.
Kardeşim 08.00-17.00 arası çalışıyor, eskiden 5 dakikalık mesafede oturuyordu ve çok mutluydu ama artık İstanbul'un diğer yakasına taşındı ve zorlanmaya başladı.

Cost Control (Maliyet Kontrol); Aysonları hariç, 08:00 - 17:00, fakat ay başları yoğun çalışıyorum. Bir sıkıntım yok.

sabah 8 aksam 18,20. 7,30da şirkette olup 18,30da çıkıyorum. ayda bir de cumartesi günü 8,30 - 13,00 çalışıyorum.

şirket şehrin dışında olduğu için hafta içi bir hayatım yok arkadaşlar mütemadiyen buluşurken ben gidemiyorum tek memnuniyetsizliğim bu.

sabah kafama göre 8-9, akşam 6. cumartesi olmayaydı iyiydi. yol olmasa fena değil. damn metrobüs!

Yazılı mesai 9:00-18:00, fiili mesai 10:00-17:00, yer üniversite, evim bir dakika mesafede, gayet mutluyum evet.

8-18 arası çalışıyorum. evim izmir işim manisa'da, memnun değilim.

@hamsi hayır o abla benim işyerimde :)))

08:00-17:00 arası 6 gün çalışıyorum. ev-iş arası 45 dk. eh nefret etmiyorum en azından..

8.30 - 17.30 haftasonu yok. yol 1.5 saat. 1 - 2 saat yemek arası, istediğin zaman sigara molası çay molası. yol dışında her şey güzel.

not: yolun amına koyim.

haftada beş gün 9-6

eyi yani..

bu arada iş yapın lan, sözde herkes çalışıyor şu saatte. hayatımız yalan.

08.00 - 18.00. 10 saat dirsek çürütüyorum. Ama c.tesi çalışmıyorum. 9-5 en güzeli bence

5 gün 9-18. lehime esnek olarak.

09:00-18:00, hafta sonları istisnai durumlar ( yurt dışından misafir vesaire ) çalışmıyorum, yarım saatte rahat rahat işte oluyorum. çok memnunum. uzun yıllar otelcilik sektöründe saat, izin, bayram, yılbaşı doğru dürüst bilmeden çalıştım. şimdi kendimi erken emekli olmuş gibi hissediyorum :)

08:30 - 17 :30 servis kapıdan alıyor gayet memnunum..

08-16 , haftasonu yok. yol azicik uzun, bir saat gel bir saat git, gunde iki saat direksiyon salliyorum. otobuse binersem bibucuk saat her yon. yol disinda cook memnunum :(

yazın sabah genelde 9-10 akşam da en erken 7-8 bazen 9buçuk-10
kışın sabah 9 akşam 6-7

haftasonu tatil yapmıyorum. haftada 6 gün çalışma ve genelde pazartesi veya salı tatil yapıyorum 1 gün.

ev iş yerine yakın.

pek memnun sayılmam ama kendi iş yerimiz işte.

bir hafta 08.00 - 18.00 diger hafta 10.00 - 20.00
bir gun hafta ici, bir gun hafta sonu iznim var. istersem birlestirebiliyorum ama ayri ayri daha guzel oluyor, hafta nasil geciyor anlamiyorum bile.

telekom, 8 - 17. işle ev arası 5dk, o yüzden keyfim yerinde.

tabi ki anında mesaj göndermek zorunda değilsin ama kızlar senden anlayış bekliyor. geç cevap yazdıysan meşguldum falan demelisin. ya da bi anda sohbet sırasında başka bi işle mesgul olacaksan bunu kendisine belirtmelisin ki senden cevap beklerken sinir olmasınlar. bunun kızla erkekle de alakası yok. en yakın arkadasım bi keresinde benim ağzıma sıçtı oyuna girdiysen niye haber vermiyosun 2 saattir cevap bekliyorum senden diye ve o zaman anladım hatalı bi davranış olduğunu.

aynen öyle genç dostum. anında cevap göndereceksin. hatta söz konusu kadınlarsa her şeyi hemen yapacaksın. sonra onların tripleriyle uğraşmak çok zor.

işte tam olarak bu nedenle hiç sevgilim olmuyor panpa. olum anında mesaj atmak ne zor iş lan, bildiğin yarış yapar gibi.

tam salakça bir ölçüt ama kızlar için çok önemli. karakter falan boş, eli hızlı olan kazanıyor abi.

bir mesaja, bir mail'e, bir telefona veya biriyle iletilmiş sözlü bir mesaja; makul bir zamanda geri dönmek görgüdür, kendine saygıdır (otomatik olarak karşındakine saygıyı da içerir), karşındakinin sana yaptığı davranışlara önem verildiğini saygı duyulduğunu gösterir.

bunun cinsiyetle alakası yoktur. tepki vermeyen kişiler, insanların yaptıkları her davranışın bir şeylerin ifadesi olduğunu bilmediklerinden / farkında olmadıklarından umursamıyorlar ve gayet normal olan tepki verenlere de şaşırıyorlar veya burada olduğu gibi küçümseyip, kendi eksiklikleriyle ilgili olduğu halde yine dengesizce yaftalıyorlar. bu ayıp bir davranış bana göre.

mesela gelen bir şeye (msj, mail, telefon) yapılması gereken bir iş olduğu ve o iş yapılmadığı için cevap vermiyorlar diyelim. orada yapılması gereken medeni davranış; o kişilere geri dönüp, henüz x ile konuşamadığı, bilmem neye ulaşamadığı, filancaya gidemediği, nete giremediği vs vs'den dolayı cevabını daha sonra vereceğini belirtmektir. yine aynı şekilde kendi meşguliyeti dolayısıyla cevap veremiyorsa da bunu belirtir bir cümle ile. bu davranış inceliktir, görgüdür ve en önemlisi; karşıdakinin ne olduğunu değil, bu davranışı yapan kişiyi niteler. tıpkı diğer her davranışın yapan kişiyi nitelediği gibi.

ben de uzun bir mesaj gelmişse ve o mesaja o anda cevap verecek zamanım yoksa, müsait değilsem veya veya kafam çok doluysa, hemen kısa bir cevap yazıp "bu mesaja daha sonra cevap vereceğim" diyorum. ve karşımdaki kişilerden de aynı hassasiyeti bekliyorum.

belki o beklenen cevap karşıdaki kişi için önemli? belki işi var çıkacak ama cevabını bekliyor sana ayıp olmasın hemen cevaplasın diye? veya sürekli o kişiyi mesajlara, telefona, mail'e "acaba cevap gelmiş mi" diye baktırmak hoş bir davranış değil. o kişi o zamanlarda "zahmet edip hala cevaplamamış" diye düşünüyor olabilir.

siz belki işleriniz veya çok ciddi sebeplerden dolayı hemen cevaplayamadınız ama bunu karşınızdaki kişi nereden bilsin ki? doğal olarak sizi, sizden gördüğü davranışlarınıza göre değerlendiriyor.

karşımızdakiler nasıl davranışlar gösterirse, o kişileri o davranışlarına göre değerlendiririz. sonuçta kimse kimsenin yaşadıklarını veya kafasından geçenleri oturduğu yerden bilemez değil mi?

bir de; insanların (size hoş gelmeyen) davranışlarını eleştirirken veya abuk sabuk yaftalarken iyi düşünmek lazım "acaba benim davranışlarımda mı bir eksiklik var" diye. çünkü o eleştiri ve etiketleme sırasında gösterdiğiniz davranış da sizi anlatıyor.

****
not:
özellikle belirteyim (her zaman olduğu gibi) yazdığım her şey tamamen konularla ilgili genel düşüncelerimdir ve ortayadır. isteyen istediğini alsın ya da almasın.

Erkekler de aynı şeyi yapabiliyor.

ne yazık ki.. sana anında mesaj atmayacaklar hatta.. sen böyle trip atınca da yine suçlu olacaksın.. hayat bu ne yazık ki..

Var diye hatırlıyorum.

Var var.(0212) 296 3610 bu da numarası diye biliyorum

çayı şekersiz içmeye başla.

yapacak bişey yok geçmiş olsun böyle yaşamayı öğrenmelisin.Yeni taktikler geliştirmelisin ve bun taktikleri yaşam standardına oturtmalısın.
Örneğin anahtarı unutmamak için hep aynı yere koy ve evden çıkmadan mutlaka aynı yerleri kontrol et cüzdan telefon hep ayn ı cebimde durur benim tek hareketle hepsinin varlığını kontrol ederim.

ev içinde ocağı kapat ve ocağı kapadığından emin olmak için o düğmeleri sağa sola oyna bunu sürekli yaparsan emin olmak zoruında kalmazsın.

b vitamini eksikliği olabilir.

b12 test yaptır.

bostancı var

hiç gitmedim ama maltepe de var minibüs yolunun hemen yanında. güzel gibi de.

maçka

macka - kucukciftlik degil kesinlikle.

"Kimsenin sizi aslında sallamadığının ne zaman farkına varacaksınız?"

------

Selam ben Facebook Türkiye Boş Vakit Geçiriciler Genel Kalem Müdürlüğü Başkan Yardımcısı Sekreteriyim.

Hamdolsun örgüt kurabilecek kadar büyüdük bu vakte kadar. O sebepten söylediklerinizi esefle kınıyorum.

Kimin beni sallayıp sallamadığı çok da umrumda değil. Bundan daha önemlisi, bir şey paylaşırken empati yaparım kendimce. Otu boku paylaşmam, her gördüğüme atlamam, seçerim. Herkes on paylaşıyorsa ben 1 paylaşırım, o da kendimce kayda değer bulduğum bir şey olur. Genellikle beğenen kişi sayısı da 1-2'yi geçmez zaten, ama benim derdim bu değil. Sadece facebooku mümkün olduğu kadar mantıklı kullanabilmek istiyorum. Buna kimin ne tepki verdiğini de dert etmiyorum.

@saatgeceninonikisi,

Sözüm FB'yi senin gibi kullananlara değil. Hangi gruptan bahsedildiğini sen anlıyorsun değil mi. Hani şu hergün çocuğunun fotoğraflarını paylaşan tipler filan varya, bak onu da ekleyeyim araya.

Malesef çocuğun hiçte güzel değil :(

kardeş haklısın da mesela benim foto paylaşma nedenim
gezdiğim yerlerin güzelliğini göstererek insanları daha çok outdoor aktivitelerine yöneltmeye çalışıyorum, yani yandaş arıyorum bir bakıma ki kalabalık olunca zevkli oluyor

örneğin bir bisiklet turuna katıldım sonra paylaştım, kötü mü la bu?

Kimsenin sizi aslında sallamadığının ne zaman farkına varacaksınız?

Bu soruyu sorduğun insanlardan bu platform da yanıt alabileceğini sanmmıyorum pek. Ama çok güzel bi noktaya değinmişsin. öyle garip bir yer ki facebook 60 küsür yaşında ki amcamın hiç de komik olmayan komik videolar paylaşıp internet aleminde edindiği arkadaşlarıyla geyik çevirdiğini gördüm ben. sonra kendi kendime sordum amca neyin kafasındasın acaba diye. o gün bugündür de paylaşım falan yapmam. sırf sohbet özelliği için takılıyorum son bir yıldır.

Facebook bu tür şeyler için değil mi zaten. Hesap açalım,sadece dursun diyelim diyorsan ne işin var orada,açmana gerek yok ki.

hoşuma gidiyor benim. acaba kim hangi hislerle çizdi onu diyorum. ayrılık kısmıysa yazık aşk acısı çekiyo, mutluluk kısmıysa ne güzel birileri mutlu mutlu çizmiş diyorum. çizgilet notlar sevdiğim şeyler ama kahve lekesi fln. oluyor bazen işte onlara dayanamıyorum bende.

hımm neden altını çizme gereksinimi duymuş onu düşüüyor ve keşfetmeye çalışıyorum:)

Kütüphaneye kitap bağışlamış olanların kitaplarında altı çizilmiş yerlerin, kitabın asıl sahibine ait olduğunu anladığımda hoşuma gidiyor. 40 yıl öncesinin notları, çizgileri var mesela...

Kütüphaneden kitap ödünç alıp altını çizen hayvanlar oluyor, anlıyorsunuz, onlara ana avrat sövüyorum...

o kisinin maganda oldugunu dusunuyorum. o cizik atsin, digeri kenarlarini kivirsin otekisi, kalp cizsin....pic oldu kitap.

İlk zamanlar çizilmez ayıp olur diye düşünmüştüm. Ama baktım başkaları çizmiş hoşuma gitmeye başladı. Benden önce okuyanlar nelere dikkat etmiş ilgimi çekiyor. Bende çiziyorum artık.

her satırın altı çiziliyse çizerek okuyordur o tam küfürlüktür. ama yer yer çizilmişse önemli görmüştür, oraya dikkat çekmiştir. hatta en son türkçe ödevi yaparken sadece birisinin önceden çizdiği yerleri baz alarak bitirdim. hoş bence böyle olması

zaman zaman küfür etmediğim olmuyor değil. bağışladığım bir kitabımın da daha sonra altının çizildiğini, katlandığını görsem geri almak isterdim.

eger ders kitabiysa hosuma gidiyor, biri benden once okuyup onemli yerleri isaretlemis diye dusunup onlari okuyorum sirf. ama eger roman vs. okuma kitabiysa bi cizige bile tahammulum yok.

küfrediyorum ki normalde buna pek denk gelmezsiniz.

biri highlighterla çiziyor, biri tükenmezle, biri kurşunla.. sonra o kitap bu götler yüzünden okunmayacak hale geliyor. insan bir kitabı kütüphaneden alıyorsa ve altını çizmek için yanıp tutuşuyorsa fotokopisini çektirsin ve isterse fotokopinin üstüne karakalem çalışsın ama çizmeyin nolur şu ödünç aldığınız kitapları.

Albert Camus ''Yabancı'', ''Düşüş''. Öyle ki, ikisini bir günde okudum sanıyorum.

ahmet tulgar ; çocuklar ve canavarları

Pek yormayacak denmiş, Albert Camus önerilmemeli bence.

Ben klasik önerimi yapayım o zaman, kürk mantolu madonna. :)

Haklısınız Surfeil, ama pek sürükleyici idiler ondan tavsiye edttim..

O vakit 'Şeker Portakalı' candır. ; ) Devamında 'Güneşi Uyandıralım' , 'Delifişek' okunabilir. Seridir bunlar...

george orwell'ler favorimdir. istersen satır aralarına dikkat edip tüm metaforları çıkarabilirsin, istersen üstünkörü okuyabilirsin

Grange oku derim mis gibi

george orwelli yazdın ya şuraya la noix valla bi tuhaf oldum. kaynar sular boşandı üstüme. piuu nettin sen yaa? olur mu hiç öyle şey?

zevkini bilmediğim için sana kendi zevkimden bişeler önermek istemiyorum ama orwell kesinlikle aradığın yazar değil

orwell çok rahat okunan bir yazardır. çocuk masalı okur gibi hayvan çiftliği okunabilir ya da rus devrimiyle ilişkiyi kurabilirsiniz. keza 1984 de öyle. herhangi bir distopya hikayesi mi yoksa uzakta olmayan bir gelecek mi

1984 rahat okunmaz. inanma sen.
uçurtma avcısı derim ben.

bi tane sait faik hikaye kitabı oku hayata bağlan, alemdağda var bir yılan mesela

good omens

Bukowski'den veya Fante'den herhangi bir kitap.

İmkansızın Şarkısı, Haruki Murakami

Eminönü'ne bakmak lazım,mutlaka bir yerler vardır. Şişli,pangaltı civarında galeri77 var orada da güzel şeyler olur ama biraz pahalı olabilir.

eminönüne kürkçü hana gidin.
not: eşin o kadar çeşit ipi bir arada görüp cüzdanını boşaltırsa karışmam.

(bkz: hypatia)

www.women-philosophers.com

Düşünmelerine fırsat verilmemiş ve başkası tarafından sadece söyleneni yapması istendiğinden dolayı olduğunu düşünüyorum.

Felsefe tarihine yansımış bir tane bile yok demek istediğim o..

(bkz: ataerkil toplum)

Cinsel ayırımcılık bittabii "Erkekler hede hödö de bayanlar niye x?" temalı her konuda olduğu gibi...

www.itiraf.com

Denildigi gibi var ama bilinmiyor. Ornegin bir sairimizin ( ya yunus emre yada fuzuli) kiz kardesi de abisi gibi harika siirler yazarmis. Ama bulundugu cagin kosullarina bakarsak kendisi sondurulmustur. 1900lerden ilerisine bakarsak kadin ozgurlugu basladigi icin kadin filozafa rastlamak zor olmaz. Ama daha eski tarihler icin durum bu

var.
en.wikipedia.org:Women_philosophers

neden az dersen, tarihte kadınların filozofluk yapması kanunla veya geleneklerle yasaklanmış.

kadınlar daha bu yüzyıl normal yaşamaya başladılar, birçok yerde temel insani ortamlarda varolamıyorlar bile. ondan olabilir. düşünsel işler kendini gerçekleştirebilenler için mümkündür deyip bir aforizmayla son veriyorum sözlerime.

kadınlarda ratio erkeklerdeki kadar yok. kimse özgürlüğe falan bağlamasın. bu kadar net. rationun fazlası erkek için vardır.

Usta şoför diyince kadında aklımıza pek gelmez ama vardır mutlaka. Kadınlar yüzyıllar boyunca hep arka planda kalmış,ev işlerinde uzmanlaşmak zorunda kalmış bunun doğrusu olduğunu hissetmişler,toplum tarafından bu empoze edilmiştir.Bu nedenle fikirlerini erkeler kadar duyuramamışlardır. Hee günümüzde bu durum değişmiş midir ? Bİraz ilerleme olsa da yine kadınlar arka sıralardadır.

panpa arkadaşına ayda 2-3 kez yemek ısmarlamış oluyorsun bu durumda. büyütücek bişi yok.

aynısını sen de ona yap 1-2 hafta laf ederse durumu açıklarsın

İyi niyetli olup olmadığını anlamak için sende ona aynısını yap.Param yok bana bişeyler ısmarlar mısın de eğer tafra yapıyosa o eleman ibnenin önde gidenidir.Selam bile verme.

@skywalkeremre

anlamıyorsun ki. sorun ısmarlamak değil, karşı tarafın bunun farkında olup yapması.

ben bu tip şeylerde iyiniyete hiç inanmıyorum. öyle tavırların iyiniyeti olmaz. insan kendi yaptığı şeye sahip çıkar. karşısındakini salak yerine koyuyor..

yaptığı şeyin farkında olduğunu ve yemediğini, kimsenin de yiyecek kadar salak olmadığını açıkça söyle bence.

bu arada meseleye "arkadaşa ayda üç kere yemek ısmarlamaya" çevirme düşüncesi de pek alaymış... yaşanan olayla bu cümle arasında zerre kadar benzerlik görmüyorum...

zira bu tip şeylerde mesele para değil (ki pek ala mesele para da olabilir ayrıca, bunda garipsenecek bir şey yok. herkes yakınındaki bir arkadaşına ayda 3-4 kere yemek ısmarlayacak kadar bütçesinden ayırabiliyor mu bakalım)... aklı sıra çakallık yapıp insanı salak yerine koyması...

Karşı taraf farkında da olabilir bunun. Yani,arkadaşında git söyle, hacı söğüşleme artık beni de.
Mesela yakın bi arkadaşımla oturuyorduk, 2 bira içmiştik zaten, ben ödedim. O dedi, olm seninle de iyi oluyo falan dedi bunu kastederek. Adama 4-5 yıldır böyle ısmarlıyormuşum, farkında bile değildim ama. Sonra 1-2 hafta kendi hesabımı bile ona ödettimi, güldük eğlendik

gerçek dostunu tanımak istiyorsan ondan borç para iste derdi dedem

sen de bir gün yine aynı şeyi yaparsa, açık açık ve sessizce "bilader tamam halledelim bu sefer ama sen ne zaman çekebilceksin paranı?" diye sor, yarın öbürgün derse "haa ok" de
o gün geldiğinde de neyse elemanın durumu bilmiyorum, şöyle çok büyük bir mebla değil ama tahsil edememesi rahatsız edicek bir tutarı borç iste 100 lira 200 lira.. verme kısmını da açık bırak.. azıcık o düşünsün.. biraz da süründür, bugün yarın diye ama sonra ver parasını..

bu arada da laf ederse sen de yapıştırırsın cevabını..

bir daha seninle para muhabbetine girmez..

Hiç hoş değil bence. Yemek ısmarlamak başka şey,param yok sen öde diye sürekli emrivaki yapmak başka şey. Kendisini uyanık sana biri galiba.

"- hacı böle böle yapıyon, ayıb ediyon, şu güzel ortamı bozuyon, arkadaşlığı zedeliyon!" diye açık açık konuş.

ewn sevmediğim insan tiplerinden bizde de vardı öyle bi yavşak amk sanki karttan olunca para olmuyo banka kartı demek nakit para demek küsürat kalmasın falan bahane ederse ya tam çektir dersin ya da küsüratı temaya bağışla dersin ama çekince ödicem ne demek neredeyse her yerde kart geciyo

şişli, kurtuluş, feriköy civarları mantıklı olabilir.

kabataş, osmanbey, elmadağ, talimhane, levent.

Hangi metro hattı? Dusuk kıradan kasıt ne?

cihangirde otururdum hacı.

ortaklar caddesi

üsküdar'da otururdum, sultantepe'de. sabah rahat rahat motorla kabataş'a geçer işime giderdim. her sabah da simit-boğaz manzarası keyfim olurdu.

not: metrobüsten nefret ediyorum.

gültepenin girişi olabilir. İlerisi pek nezih değildir ama bacadibi kısmı iyidir.

Sirasiyla kurtulus, gayrettepe, taksim.

neden kabataş dediğimi de söyleyeyim, metro hattıyla hacıosmana kadar taksim-maslak-sarıyer hattına bağlanırsın. finükiler ile 5 dakikada taksimde olursun. yürüyerek veya otobüsle 5 dakikada beşiktaşta olursun. deniz yoluyla da vapurla kadıköy/adalar, deniz otobüsüyle bostancıya gidersin. tramvayla da eminönü, sultanahmet, cevizlibağ'a kadar yardırırsın.

kabataş ulaşım için cennettir.

tweendamar. kıgılı zara dicemde erkek deilsn sanırım

Oxxo'da olabilir.

artık kalın kazak kalmadı ki.
koton, benetton gibi mağazalara da bakabilirsiniz.
bir avm her şeyi çözer :)

zara'da da bol bol mevcurt.

Kirpi

soul kitchen
im juli

(bkz: black cat white cat) sözlükte şöyleymiş başlığı (bkz: tsrna maçka beli maçor)
tek geçerim.

due date.

eurotrip

due date +1

hangover. birincisi harika ikinci de idare eder

kirpi degil. muthis bayik bir film. komedi diye izlenmez, gaz versin diye hic izlenmez.
im juli yumusak hos bir film ama gazi yok.

gaza gelmek icin drama kaymak gerek. komedi olup gaza getirecek film zor. drama girince de canin sikilabilir. misal the pursuit of happyness gayet gaza getiricidir.

iyi hissettirici filmlerden: as good as it gets, amelie, little miss sunshine.

komedi agirlikli: be kind rewind, kung fu panda, fasulye, four lions ve tabii hangover.

superbad

kirpi, soul kitchen ve im juli dertsiz insanı depresiona sokar bence.
yazılanlardan hangoverlar ve eurotrip iyidir.
beslenmebulteni.com da ahmet aydın ın depresyon üzerine yazısını okuyun.
özet
omega 3
d vitamini
güneş
kalsiyum
magnezyum
çinko

gutenberg project?

türkce fazla yok, ingilizce cok var. arayinca bulunuyor.

kitap-indir.blogspot.com

www.kuflu.com

Susuz kalma. (bkz: dehydration)

Bir de şu dudak kremleri filan var, onlardan kullan.

badem yağı da deneyebilirsiniz.

nivea'nın beyaz kapaklı, med protection yazan çeşidi oldukça başarılı, tavsiye ederim.

ben de varım. çok su içmenin faydasını görüyorum gibi. bazen sabahları zeytinyağı sürüyorum. geceleri de yağlı krem. arko nun ki.
ama bunlara rağmen yine de tam olarak kurumasını engelleyemedim gibi:)

dudak bir kere soyulmaya alışınca devamlı aynı oluyor, çok su içip devamlı nemlendiriorum ama yinede soyuluyor.. dudak hedelerinden uzak dur çilekli falan olanlarda normal vazelin gibi saf şeylerle nemlendirmeye çalış bnde işe yarıyor

yaklaşık 10 yıldır niveanın denemediğim dudak kremi kalmadı, her çeşidinden denedim. gün içinde defalarca sürmeme rağmen -ve elbette ben de aynen dudaklarımı yolduğum için- bir türlü dudaklarım iyileşmez, bende de yapış yapış bir his bırakırdı.

iki hafta önce blistex markasının med plus denen küçücük mavi yuvarlak kutudaki dudak koruyucusunu aldım. iki gece parmağıma biraz alıp dudaklarıma yedirerek sürdüm. ve bütün gün boyunca defalarca su içmeme, dişlerimi fırçalamama, ağzımı silmeme rağmen etkisi devam etti. şu soğuk havalarda inanılmaz işime yaradı, kesinlikle tavsiye ederim, mentollü ferahlatan bir etkisi de cabası. bütün o çirkin yoluk yoluk dudak görüntüsü de kayboldu :)

şeker bal karışımını dudağına sür,iyi nemlendirir.

Aha aynı benim dudaklarım. Bu sene fena durumda değiller, şunları yaptım:
* Lip scrub - ben lush'tan aldım, ama evde de yapabilirsiniz; şekere (pudra şekeri değil, bildiğimiz çay şekeri) biraz zeytinyağı damlatıp şeker erimeden dudaklarınıza masaj yapın, ölü deri böylece gitti. Akşam uyumadan blistex'in Med Plus'ı (lacivert ufak kutu) veya yine blistex'in lip relief cream'ini (beyaz tüp)dudaklara sürüp yatıyorsunuz. Gün içinde sürsem o dudakları yolarım da akşam yatarken sürünce sabah puf puf sağlıklı dudaklarla kalkıyorsunuz.

vazelin

hindistancevizi yağını deneyin

vazelin

bir limonu ortadan ikiye kesip topuklara uygulasın

Topuklardaki çatlaklar sandığınız sebepten dolayı oluşmamış olabilir. Elbette her topuğu çatlayan kişi diyabet hastası olacak diye bir şart yok fakat bu tedavi uygulanmayan diyabet hastalarında da ortaya çıkan bir durum. Bu nedenle dilerseniz konuyu bir de bu şekilde araştırın ve belirtilerden bir kaçı mevcutsa bir doktora gidin.

"do it" diye bir krem var çok iyi

bir kutu vazelin içinde 10 tane yada kutunun tamamı aspirini ezip karıştır. Banyodan sonra ayaklarına sür,çorabını giy yat.haftada 1-2 defa yapınca yumuşacık oluyor ayaklar. Törpüleme,törpülemek daha kötü yapıyor.

klişe olacak ama albert camus'nün l'etranger (yabancı) kitabı tam söylediğiniz gibi.

demiryolu hikayecileri - oğuz atay

la nausee o zaman klişeyse.

camus-yabancı+1

Ölümsüzlik ve Pilgrim

RUH TARTICISI

www.idefix.com

sunlara baktin mi?

www.ncbi.nlm.nih.gov

en.wikipedia.org

Tesekkurler, baktim evet. Bunun yaninda astimi olan insanlara da sordum sorusturdum. Kimisi nefessizlikten konuldu teshis diyor, digeri oksuruk nobetlerinden, bazilari da tikanip hic nefes alamamaktan. O yuzden biraz daha fikir almak adina actim duyuruyu.

kendimi bildim bileli astım var bende 2 pakette sigara içiyorum. saydıklarımın hepsi var nefesini verdiğinde öksürüyor musun? toz falan tıkıyor mu hırıltılı nefes alış veriş var mı sadece efor sarfettiğinde mi oluyor

soruna cevap değil ama, sence de sigarayı bırakmak için mükemmel bir neden ve zaman değil mi?

Toz tikiyor evet, toza karsi alerjim de olabilir lakin pek cok insan gibi. Nefesimi verdigimde oksurmuyorum ve hayir, cok derin bir sekilde nefesimi verirsem olusan hirilti disinda normal verdigim nefeste olusan bir hirilti yok. Sadece egzersiz sonrasinda olusuyor bu durum genel itibari ile. Arada nadiren egzersiz disi oldugu da oluyor fakat dedigim gibi nadiren.
Sigarayi biraktim zaten, 6 aydan biraz fazla oluyor, geri baslamaya da zerre kadar niyetim yok.

Doktora gidemiyorsan bunları yapabilirsin.
Karından nefes almayı öğren, her gün 1 fincan türk kahvesi iç (eskiden astımlılar kahveyle tedavi ediliyormuş) günde 3 bardak ebegümeci çayı iç.

Ohoo:) Oyle 1 bardak turk kahvesi degil, suvari kahvesi bile ictigim neredeyse 1 pot kahvenin yaninda kucuk kalir.

Kolay teshis yolu olarak su onerildi bir tip doktoru tarafindan;

-Efedrin HCL alinir. Dozu hap basina 15 mg gecmeyecek sekilde her 8 saatte 1 adet alinir. 3 gun spor yapilmaz, 4. gun nefes performansinda mucizevi bir artis varsa bronsit kaynakli bir sorun olma ihtimali neredeyse yuzde yuz. Nefes performansindaki artis kayda degecek kadar ciddi degilse problem buyuk ihtimalle kondusyon ve ya excersize induced asthma olabilirmis. Degerlendirmek lazim.

antakya mı?
kesinlikle kuzeytepe ye git. nuri'nin yerinde kebap ve mezelerin tadına bak.
harbiyeye gidebilirsin.
merkezde müze var orayı gezebilirsin. müzzeden çıkıp yolun karşısındaki kapalı çarşı gibi yere girip kaybolabilirsin.

çarşısını gez, tam bir arap pazarı, her şey var. alışveriş yap. dünyannın ilk kilisesini gez. künefe ye çarşıda. köprüye bakan güzel bir konak var orda çay kahve iç. fotoğraf çek.

antakya'yı gez, emin ol geri dönmek istemeyeceksin. kapalıçarşı'da kağıt kebabı ye, sonra kral künefe'den künefeni ye. altınızda araba varsa harbiye'ye çıkın. müzeye gidebilirsin, dünyada ikincidir zira. sonra saint pierre kilisesi'ne gidebilirsin. ama emin ol, küçük bi şehir gibi gözüksede 9 saat sana yetmeyecek;)

8-9 saat içinde pek merkezden ayrılma derim zira kuzeytepe ile harbiye'de vakit geçirmek zaman alır.

Merkezde öncelikle lezzetli mezeler yemek istersen "Leban" a uğra. Ortodoks kilisesi'nin hemen yanında. Tatmin edecektir ziyadesiyle...
Ordaki ara sokaktan dal gözün biraz eski antakya'yı görsün. belki eski antakya evlerinden birine girersin. farklı bir deneyim olur.

uzun çarşıyı gez. aradaki camilere gir. farklı bulacaksın eminim. ha bir de cami avlusundaki künefeciyi sor orda. ev tipi künefe yiyebilirsin. ki oldukça lezzetlidir...

sonra müzeye git. yavaş yavaş bilen biri ile gez...

çık sonra atatürk caddesinde kebo var. kime sorsan gösterir. hayatında yiyebileceğin en güzel döneri orda yersin. döner deyip küçümseme. yedikten sonra sen de önereceksin birilerine eminim...

daha vaktin kaldı mı?

kaldıysa eğer saray caddesinde asia diye bir yer var. nargilesi iyidir. güzel vakit geçirirsin.

Et yenir et.Künefe de var tabi.

yemek konusunda,

-saray caddesindeki abdo usta olabilir (et döner).
-tavuk tercih edersen, o da kebo olabilir arkadaşın dediği gibi. döneri güzeldir antakya'nın
-yöresel yemekler yemek istersen asi kenarında sultan sofrasını ya da,
vali göbeği'nin hemen üst sokağında bulunan antikya'yı tercih edebilirsin.
-harbiye biraz zamanından çalsa da orda kebap yiyebilirsin. lezzeti farklıdır, alışan için diğer tüm kebaplar zevksizdir.
-aslında kağıt kebabı da tercih edebilirsin. çok enfestir çok.
-ya da tepsiye et.
-künefe olmazsa olmaz. ama gidip de saçma sapan bir yerde yeme. ayakkabıcılar çarşısına gir orda çınaraltı'nı sor. antakya'da en iyi yapan yerlerden birisi odur. tv'de falan izlemişsen eğer, hep orayı görüntülerler.
-affan kahvesinde haytalı ye. bir yaz tatlısı/dondurmasıdır ama olsun buralar çok soğuk değil zaten.



görülmesi gereken yerler açısından,

-arkeoloji müzesi'ne bir göz at derim. önemli bir müze çünkü.
-st. pierre kilisesi var. hristiyanlar için "hac" niteliğinde.
-yine saray caddesinde leban'da kahve içebilirsin, hemen yanında kilise manzarası ile.
-kapalı çarşı ilginç bir deneyim olabilir.
-habib neccar cami olabilir. ilgini çekerse tabi. yanılmıyorsam anadolu'ya yapılan ilk cami olması lazım. ilginç hikayesini yerinde öğren.

aklıma bunlar geldi, gelirse devamı editlerim.


edit: bir arkadaşım -şans işte- bir haber paylaşmış. gülse birsel'in kaleminden antakya.

www.sabah.com.tr

arkeoloji müzesini gezin.
sanırım biraz uzak kalıyordu st. pierre kilisesi, çok bir numarası yok. hayal kırıklığına uğraşmıştım ben. çok özel ilginiz yoksa hiç gitmeyin. bayağı zaman geçti hayal meyal hatırlıyorum 2-3 oda,küçük karanlık, içi boş gibi, taş bir bina, mağara gibi. heykel gibi şeyler bile yoktu sanırım içinde

Künefe,künefe,künefe

blogları takip edebilirsin.

sarı mutfak,portakal ağacını önerebilirim.

portakal ağacı'nı tavsiye etmiyorum. tarifleri çok saçma sapan, çok yağ çok yumurta falan koyduruyor.

jamie oliver'a bakabilirsiniz mesela.

portakal ağacı'nı tavsiye ediyorum. burdan aldığım tariflerle çok güzel yemekler pastalar, poğaçalar vs. yaptım. hatta baklava bile yaptım. :) bi de yeşilkivi var onu da tavsiye edebilirim.

cafefernando.com

lise arkadaş grubumuz çok sağlam bi şekilde devam ediyor. kimi kürt kimi çerkes kimi alevi kimi akpli kimi chpli kimi mhpli çok kalite anlaşıyoruz hiçbir problem olmuyor. Bölücü yok ama onu söyleyeyim.

Siyasi konular çok konuşulur baya hararetli şekilde ama hiçbir kırgınlık bile olmaz bu konudan dolayı

Çok farklı düşünen arkadaşlarım yok,kendime çok zıt düşüncedeki biriyle anlaşmam zor olur diye düşünüyorum. Ama çok suya sabuna dokunmadan yüzeysel,belli konularda konuşarak zıt düşüncedeki birisiyle de anlaşılabilir sanırım. Aslında farklı insanlar renk katar hayatımıza,farklı bakış açıları kazandırabilir.

hafif sağcı, müslüman(pek dindar olmayan) biriyim.

çok yakın ateist ve solcu olan bir arkadaşım var. yeri geliyor o benim inançlarımla ilgili geyik yapıyor. yeri geliyor ben onunkilerle. ama kişiliği sayesinde bunları pek ırgalamıyorum. yani zoruma gitmiyor. ama bazen inanan kişileri aşağılar derecede konuşuyor. yani bana göre sınırları aşmış oluyor. o zaman uyarıyorum. aslında ne kadar solcu olsa da din ve siyasi görüş konusunda biraz faşizan oluyor böyle durumda. ki bana göre siyaset ve din ile ilgili konuşan/savunma yapan hemen herkes bu şekilde faşizanlığa vuruyor muhabbetin bi yerinden sonra.

ama sonuçta arkadaş yani. içini bildiğim için siyasi ya da dini görüşü benim için arka planda kalıyor. güvenilir ve samimi olması daha önemli.

Benim arkadaş çevrem genelde hep benden farklı düşünen kişiler. Aynı fikirde olduğum bir insanla muhabbeti bir yere kadar sürdürebiliyorum, sıkıcılaşıyor bir süre sonra. Başkalarının bakış açısını görmek, "aa bak böyle düşünenler de varmış" demek benim hoşuma gidiyor, benim bakamadığım bir yönden bakıyorlar çünkü olaylara. Benim de lisedeki arkadaş grubum böyledir mesela, hala görüşüyoruz. Hepimizin görüşleri, düşünceleri birbirinden çok farklıdır ama tartışmak eğlenceli oluyor.

9gag var bi de. onun dışında hakkaten napıyorsunuz ben de soruyorum?

fb
sözlük
mail
----
9gag
haber sitelerini yenilemek

moda bloglarını takıp ediyorum
gazete okuyorum
muzık dınlıyorum
sınav sonuclarına bakıyorum

bir sürü blog var, okunacak bakilacak.
bir sürü fotograf sitesi var, film sitesi var.
oyunus var.
porno var.

9gag
stumbleupon
forumlar
ihtiyaç anında google ve wikipedia
bazı tasarım siteleri ve bloglar
youtube
fizy
hurriyet
bir süredir kariyer.net vb.
acil durumlarda yemeksepeti

Stumbleupon bizim yerimize düşünüyor işte bunları :)

Unutmadan
Zipkinci.com

internetin iyiyse oyun indir oyna

internet için bir de bilgi kaynağı filan diyollar. dil sözlükleri var, haber siteleri var, çeşitli sanat olaylarını yazan siteler-bloglar var, kaynak ararken kullanılan kütüphane siteleri, kitap satan siteler var, bir de wikipedia denilen bir yerler var. gayet de gerekli bilgiler bulunabiliyor buralarda. sonra bi sürü veritabaları var. makaleler, tezler, e-kitaplar herbişeyi indirebiliyorsunuz.

hem bilgi bulabiliyorsun, hem bilgilerle ilgili görseller bulabiliyorsun, baya bir cahillik gideriyor bu internet. bilgi ararken youtube gibi sitelerde yararlı videolar olabiliyor, uzman tv gibi sitelerde aynen konulu anlatımlar oluyor. valla inanmazsınız.

porno
tumblr
9gag
bura
yutup vidyo izleme

yapma be kanka :( o zaman en iyisi film bence

inci

boş boş bakıyorum. bilgisayarı hem seviyorum hem de ondan nefret ediyorum.

Blog okuyorum

ekşi duyuru

Aklima ilk gelen sey, "eger disleriniz kotu durumdaysa gitmeyin" oldu : )

Sizi reddederkenki ses tonu, mimikleri, tavri, varsa kurtulma cabasi, vs. gibi etkenler de onemli. O anlari keske burdan izleyebilsek de objektif bir degerlendirme yapabilsek.

Kizlari anlamak zordur derler, dogru. İnsanlari da anlamak zor.

Ama bunu, "bu kizi anlamak niye zor yahu, o kadar konustun niye kahve icmedi" anlaminda soylemedim. Zaten her muhabbet ettiginiz kisi de sizle ekstra baska aktivitelere kesinlikle katilacak diye bir sey de yok.

O an icin sizle o oyunla alakali seyleri paylasmak istemis ve paylasmis da olabilir. Devaminda hayatinda olmanizi istiyor anlami cikmamali illa ki.

Ben olsam, (tamamen kisiye gore degisebilir) mesaj atar ve "O gunku paylasiminiz icin tesekkur ederim" ya da "merhaba" benzeri bir mesaj atardim ve duruma gore hareket ederdim.

Birden diş hastasi olarak karsisina cikmak onu itebilir.

Ama diyorum ya, insan vaaaaar, insan var, belki ciksaniz karsisina güler ve hos bir tekrar gorusme olur.

seviyosan git konuş bence abi.

sadece iyi muhabbetten hoşlanma çıkarımı yapmak istemedim ben de dediğiniz gibi. mesaj atma, facebook ekleme olayına sıcak bakmıyorum, stalker modu yaratır diye.
bu arada benim de aklıma dişlerim geldi önce :) ama birkaç ay önce baktırmıştım, sağlıklılar.

not: klişeyi kullanmak için yazdığınızı biliyorum ama sevme durumu yok daha zaten.

bu konular fazla öznel. karaktere göre oldukça değişim gösteriyor o yüzden mevcut durumdan ziyade genel bir yorum olarak ben bir şeyler hissettiğim herkes için elimden geleni hep yaptım, ısrar gerekli tabiki dozunda olarak. çoğumuz ilk görüşte aşık olunacak tipler değiliz diğer vasıflarımızı bilmeleri için insanlarla diyaloğa ihtiyacımız var o yüzden genel önerim bir bahaneyle tekrar görüşmek ki bu cesareti gösterir kadınların çoğu da bu cesarete davete icabet ile karşılık verir sonrası kısmet zaten.
ha ben ısrarcı oldum noldu derseniz bir bok olmadı o ayrı tabii bu benden kaynaklanıyor olabilir şevki kırmaya gerek yok :)

o gece ayrılırken sana kibar davranmışsa diye söyluyorum:
eger kibar davranmışsa gülümsüyorsa gibi sıcak davranmayı gösteren birtakım işaretlerde bulunmuşsa illa ki hoşlandı, olumlu bakıyor diye bir sonuc da cıkaramayız. cunku kendisi gercekten cok kibar da olabilir vs..
ayrıca traviata nın da dediği gibi, gidip te yekten dişlerinize baktırmayın, he illa ki o planı uygulama gibi bi düşünce varsa kafanızda çiçeğinizi alın gidin, ama dişlere baktırmayın:)

Israr edenlerin başarı yüzdesi düşüktür ama sürümden kazanırlar. Paranoyak bir şekilde minik bir ihtimal hesabı yapalım.

1) Hatunun sevgilisi vardır, gece flörtleşmek istemiştir sen uzatmış olursun işler senin açından da hatunun açısından da pek iyi olmaz.

2) Hatunun sevgilisi vardır, sallantıdadır, sıkılmıştır, kafasını dinleyesi vardır. Sen ısrarla peşinden gidersen iyice bunalır.

3) Sevgilisi yoktur, iki muhabbet edeyim diye yaptığı hamleden sonra sen sarınca pişman olmuştur, sittir git diyememiştir kibarlığından, uzatırsan gene hüsran.

4) Sevgilisi yoktur, hoşuna gitmişsindir, onu bardan kaldırdığın bir hatun olarak görmeni istememiştir, ulaşman için yeterli bilgiyi verip ya olursa demiştir.

O kadar garip yaratıklar ki bu hatunlar, ısrar edersin olmaz, ısrar etmezsin niye bu kadar çabuk vazgeçtin derler gene olmaz. En temizi ısrarcı ol sürümden kazanırsın. Sadece 4. şık için bile "ona minik sürprizler yap"ılabilir

ilk evine bırakmayı teklif ederek (hanımkızımızın gözünde belki fazla ileri gittiğiniz için) normalde kabul edecek olsa bile kahve teklifine evet diyememiş olabilir. ben kendimi kızın yerine koydum, kahveye evet derdim ama ilk sorunuz ortamı bi germiş olmalı.
bence bir şekilde tekrar dene. facebooktan mesaj atmak da olur gayet. muayene bahanesiyle birden karşısına çıkmanız da tatlı bir hareket. dişleriniz sağlıklıysa :)
iyi şanslar

ona bir şekilde size ulaşma şansı verin; eğer gerçekten hoşlandıysa iletişime geçecektir. Hoşlanmadıysa üstelemenin ya da israrcı olmanın bir anlamı yok.

Arkadaş olarak eklemeden Facebooktan mesaj at bence,derdini güzel kibar sevimli bir şekilde anlat. istiyorsa bir şekilde ışık yakacaktır

bence dis kontrolune gitmek facebooktan mesaj atmaktan daha stalker ambiyansi yaratir..

diş kontrolüne gitmek çok sıkıntı yaratmaz stalkerlık babıda çünkü konuştuk hatta bir gün geleyim yirmiliklerimi çek filan diye de şakalaşmıştık ama ben vazgeçtim gitmekten. Kız hoş olduğu için, fazla anlam yüklemiş olmam olası.
teşekkürler yanıtlar için.

heee musteri kapmis yani :P. saka bir yana muhabbeti gecmisse gidebilirsiniz tabi. ama hemen ertesi gun falan gidilirse yine bir stalkerlik hissi yaratabilir. bekleyin biraz derim.

Doktora gidip ne istediğinizi belirtirseniz o sizin aklınıza gelmeyecek değerlere bile baktırır. kan tahlili ile istediğiniz değerleri öğrenir ve buna bağlı olarak gerekirse vitamin/ilaç takviyesi alırsınız.

bence psikoloğa git. İnsan neden vitamin eksiklini öğrenmek ister ki? Bir derdin varsa bakarsın yoksa ne yapacaksın?

@nedendir bilinmez, (git: 343801)

en yakın sağlık oacağına git. üşüyorum,başım ağrıyor falan de ki tam teçhizatlı kan raporu yazsınlar.sigortan varsa bedavaya halledersin.

"Bir psikiyatriste görün derim. Faydalı olabilir. Hem kilonu azaltacak hem halsizliğe iyi gelecek çözümleri olabiliyor."
eccocan-


Aklın yolu birmiş.

en kapsamlıları genellikle tıp fakültelerinde yapılıyor. sağlık ocaklarında b12, demir, kalsiyum seviyelerine bakıyorlar da folat, d vitamini... onlara bakmıyorlar.

müşteri hizmetlerini aradım itirazda ettim ama herhalde çok çirkefleşmedimki illada olmaz dediler. Her ay yüklü mitarlarda olan taksitlerimi düzenli yatırdığımıda belirttim ama yinede sallamadılar.işin açıkçası 50 lira çok koymuyoda bu bankaların böle havadan para kazanmasına kıl oldum bi şekilde parayı geri almak istiyorum.

telefon edip kart ücretini geri istiyorum dediğinizde %90 iade ediyorlar. sizin durumda olduğu gibi olmaz dediklerinde ise kartınızı iptal ettireceğimizi söylüyoruz. %10'luk kısım da böylece halolmuş oluyor.

bende aynen öyle yaptım.ilk önce eğer önümüzdeki 3 ay içinde 3500 lira harcama yaparsam kart ücretinin alnmıyacağını söylediler ben bunun için bir garanti veremeyeceğimi söyleyince o zaman birşey yapamayacağını söyledi telefondaki bayan bunun üzerine bende kartı iptal etmek istiyorum dedim ki bunda ciddiydim gerçektende iptal edicektim bayan işlemleri başlatacağı sırada kartınızda 30 lira puanınız bulunuyo yinede iptal edelimmi diyince bende ozaman şunları bi harcıyım bari dedim:) yani gördüğünüz gibi ne denediysem olmadı

Annem yılmaksızın her sene kart ücreti kestiklerinde bankaya gidip, geri ödenmesi için başvuruyor ya da oradan müşteri hizmetlerini aratıyor da olabilirler o kısımdan emin değilim. Ama evet 3500 lira mı ne harcayacağını taahhüt ediyor. Yalnız kart ücreti anında mı yoksa o üç ay ödeme yaptıktan sonra mı iade ediliyor bilmiyorum.

geçen finansbankı aradım ben de. "iptali söz konusu değil. legal olarak alınıyor" falan dedi. kartın iptalini istedim ama blöf değildi. "tamam ben işlemi başlatıyorum" dedi. 3-4 gün sonra arayıp "6 ay kapamayın 15 lira bonus verelim" dedi biri. onayladım. o 15 lirayı yiyip 6 ay sonra kapattırıcam. 2 farklı banka şubesinde staj yaptım, adamına göre davranıyorlar kesinlikle. uyuz oluyorum. olayların arka planını bildiğimden, o telefonu kapadıktan sonra yanındakine arkamdan söylediklerini tahmin edebildiğimden hiç istemiyorum bunlarla iş yapmak. geçen sene o aidatı geri yatırmışlardı mesela ama bu senenin çoğu yurtdışında olduğumdan çok harcama yapmadım. baktı çok kullanmıyorum kartı 15 lira layık gördü.

iptal için işlemleri başlatsaydınız, bir hafta sonra, genel müdürlükten arıyoruz diye bir telefon gelecekti size. kartınızı iptal etmeyin bilmem kaç liralık puan yükleyelim diyeceklerdi hatta.

harcama miktarı önemli bir etken oluyordur mutlaka burada ama, ben her sene büyük bir hevesle bekliyorum kart ücretini ekstreye yansıtmalarını. bu sayede bir sürü ek puan alıyorum açıkcası.

egitim-merkezi.com

aynı şey banka kartı içinde geçerli mi

kredi kartı aidatı, hesap işletim ücreti vb. ne varsa hesabımdan, kartımdan çektiklerini farkettiğim gibi müşteri hizmetlerini arıyorum, iadesini talep ediyorum - hem de çirkefleşmeden - iade edemeyeceklerini belirtirlerse, tüm bankaların sokakta gelen geçene kredi kartı dağıttığı hatırlatmasını da yaparak hesaplarımı, kartlarımı kapamalarını rica ediyorum.
Son iki senedir ne varsa iade ettirdim diyebilirim.

Her sene iptal etmenizi istiyorum diyorlar,peki deyip iptal ediyorlar

böyle dedim ya bu sene kesin iptal etmezler...

Daha önemli ilginç haber derken? Asıl geçin dediğiniz konular önemli ama yine de sorayım,

Neden bu kadar pahalı bir toplu taşımaya sahibiz? Minibüsle otobüsün fiyatı neredeyse aynı fakat yoğunluk olarak çok farklılar. Otobüs şöförleri kaba, deli gibi araba kullanıyor, yolculara hayvan muamelesi yapıyor.

Gidip neden ek otobüs koymuyorlar yoğun hatlara, yoksa bu adamlar 10 otobüs daha koysa da her otobüs ağzına kadar dolu mu olacak ?

Neden otobüs şöförleri hacdan dönen amcalar gibi, hayvan gibi sakallı (imam hepsi aslında belli de )

bunları sorun önemli olaraktan

bu adam dövme olaylarını veya öpüşen çiftti kovma olaylarını fln sorun

neden bütün metrobüs şöförleri ahlak bekçisidir? Neden iett şöförlerinin maaşı bu kadar yüksek? Neden elemanların küçük dağları ben yarattım havalarında? Neden medyada çıkan şöförler hakkında herhangi bir soruşturma yapılmıyor? Yada yapılıyorsa haberimiz olmuyor? İett özerk bir cumhuriyet gibi özetle. Sebeplerini anlamamız lazım.

yukarıda da belirtilmiş, elemanlarına öfke kontrol kursları filan veriyorlardı, vereceklerdi. görüldüğü üzere bunlar işe yaramıyor, yolculara saldıran, trafikte "öküz" gibi araba kullanan şöförlerle doldu ortalık. şöförler hakkında gelen şikayetler hakkında ne düşünüyor ve şikayetlerişn devamlılığı göz önüne alınırsa öfke kontrol seminerlerinden önce öfkesini kontrol edebilen şöförler almayı; yani işe alım politikalarını süzgeçten geçirmeyi düşünür mü?

Çocuklarınız ve eşiniz metrobüse biniyormu diye sor.İnsanları öyle bir hale getirdilerki full dolu bir araca binmeyi normal karşılar olduk turşu misali,durum bu halde iken bile bazı metrobüs şoförleri araçta yer olmasına rağmen binecek yolcuların biraz ilerisinde,gerisinde durarak anlamlandıramadığım bir şey yapıyorlar.Bence en önemlisi bazı uyanık hacılar trafiğin yoğun olduğu saatlerde durağı pas geçip yanyoldan yada tam tersi anayoldan kaçıyorlar duraktaki yolcu mal gibi bekliyor.Denetim mekanizmanız nasıl çalışıyor diye sor.

@bonjurkes o sorular hali hazırda soruldu çünkü. gene genel anlamda soracağız fakat bu öpüşen çift gibi sorular pek makul değil. gerçekten vatandaşın mağdur olduğu ya da iett'nin geleceğine ilişkin, teknik yapısına, otobüs filosuna iklişkin sorular olabilir.

aslında sorulacak çok soru var ama benimde aklıma ilk gelenler bunlar.

-kadıköyden bostancı, pendik yönüne (sahil yolu) neden bu kadar az otobüs seferi (yarım saatte sadece 1 (bir) adet otobüs geçiyor. oysa erenköy'den sonra sahil yolunu kullanarak kadıköye giden 6 ayrı hat (4, 16, 16D, FB2, GZ2, ER2) var) koyuyorlar?
-metrobüsün ücretinin (tek geçiş 3tl, akbil v.b. 2.1 tl) bu kadar pahalı olmasının sebebi ne?
-metrobüste neden söğütlüçeşme-avcılar arasını aktarmalı gidiyoruz?
-metroda eskiden bulunan para bozma makineleri neden kaldırıldı?
-metrobüs hattı neden metroyla entegre olarak belirlenmedi (her ikisinin en yakın olduğu mecidiyeköyde bile metro-metrobüs arası ciddi biçimde uzak.benim kasdettiğim taksimdeki füniküler hattı-metro gibi bir ilişki)?
-hollanda'dan alınan phileas'larda son durum nedir?

hizmet sektöründe bizzat yöneticiler veya gizli müşteriler gidip hizmet kalitesi için yerinde denetim, gizli gözlem yaparken milyonları ilgilendiren bir konuda oturduğu yerden yönetmenin ne kadar sağlıklı olduğunu sorun.

oy bölgesine göre otobüs seferleri düzenlenildiği söyleniyor, atıyorum akp nin bulunduğu bölgelerde otobüs hattı imkanı fazlayken, bazı yerlere ancak 15 dakikada bir otobüs uğruyormuş ve insanlar başka bir durağa 10 dakika yürümek zorunda kalıyormuş adam gibi otobüs bulabilmek için. Tabi bunu nasıl sorarsınız bilemem ama olan birşey bu.

Hollanda'danb alınan phileas sorusu güzel. Metro, metrobüs arası çok uzak doğrudur, ama sormanın ne faydası var bilemiyorum. şimdiki müdürün dönemi değil.

indirimli istanbul kartların güncellenmesiyle ilgili sorabilirsin.madem güncelleme için ekstra işlemler ve para verilecekti neden "daha yeni bir teknoloji" olarak sunulan kart teknolojisine geçtik ?? akbil vardı zaten

aşağıdaki duyurumda iett ile ilgili derdimi uzun uzun anlattım.
(git: 327668)
özet olarak: "neden tarihi yarımadanın sahil kısmında yeterli derecede toplu ulaşım hattı yok? işin içinde bir rant hesabı mı var?"
bonjurkes'e ek olarak: "bazı yerlere ancak 15 dakikada bir otobüs uğruyormuş" demişsin ya; o 15 dakika pik saatlerde sadece. çoğu zaman 45 dk ile 70 dakikada bir uğruyor Yedikule'ye. Ve bahsettiğin gibi tamamen oy meselesi.

çok önemli bir mesele de şu; neden boğazgeç hatları(köprüden geçen hatlar) çift bilet? otobüs için kgs ücreti 5 lira olduğu halde neden yolcuların her birinden 1 ila 1,75 lira arası fazla ücret alınıyor? 1,75 alınmasın da 2 lira alınsın tamam ama neden tam iki katı?

Neden hala kurtuluş savaşından kalmış körüklü otobüsleri kullanıyorlar?

yeni otobüs alımları devam ederken neden hala ikarus'ların ve eski man'ların kullanıldığını sorun.

öğrenci pasoları elektronik kart oldu ve yenileme için 5tl ücret alınıyor, ama kart değişmiyor? bunun nedenini sorun.

aylık akbillerde eskiden limitsiz biniş hakkı varken şimdi neden 200 biniş ile sınırlandı? bunu sorabilirsiniz.

iett otobüs sürücülerinin güvenli sürüş eğitimleri veriliyor mu?
veriliyorsa ne kadar zamanda bir tekrarlanıyor?

senelik olarak sürücüler psikomotor ve ileri sürücülük testlerine tabi oluyorlar mı? bu konuda çalışma var mı?

aklıma gelenler bunlar.
umarım yanıt alabilirsiniz.

(bkz: orhan pamuk)

(bkz: oğuz atay)

(bkz: ihsan oktay anar)

ahmet hamdi tanpınar - huzur

sait faik abasıyanık - alemdağda var bir yılan
www.kitapyurdu.com
lüzumsuz adam
www.kitapyurdu.com

halikarnas balıkçısı - mavi sürgün
www.kitapyurdu.com

zülfü livaneli-serenad

(bkz: mustafa kutlu)

(bkz: ayfer tunç)

(bkz: hatice meryem)

(bkz: barış bıçakçı)

sait faik abasıyanık
barış bıçakçı
vüs'at o. bener
murat gülsoy

orhan pamuk - sessiz ev

murat uyurkulak - tol

doğan cüceloğlu,savaşçı

şu anki diyetinizi değiştiremiyorsanız ve spor yapamayacaksanız o kiloları geri alacaksınız maalesef, kaçışı yok. engellemek için yapılabilecek bir şey de yok.

spor olmadıgı surucede o kılolar gerı alınır

ekmek yeme.

Spor sayilmaz belki ama gun icinde tempolu sekilde 15 dk yuruyorum ordalama bi bucuk iki kilometre

akşam 8 den sonra bişey yeme.

her zaman yediğinin, yarısını ye. doyma hiç bi zaman.

akşamları karbonhidrat içerikli gıdalar(ekmek, hamur işi, pilav, makarna vs.) yeme. Bol salata ve doyacağım kadar tavuk gögüsü balık gibi et olan besinlerden ye. Kilo almamaya çalış, vermek için kasma, üniversiteyi kazandıktan sonra istediğin kadar spor yapacak vaktin olur.

yeşil çay iç

böbrek tasi.

kafan çalışmayabilirsu içmezsen

kafam çocukluktan beri çalışmıyor onunla alakası yok.

ödem yapar vücut cildin kurur kararır

:) içmeyin derlerse içmeyecekmisin yani.

günde en az 1-2 litre su tüketmeye bak.

böbrekler düzgün çalışmayabilir. zorla da olsa içmen lazım.

böbreklerin iflah olmaz şekilde zarar görür. cildin kurur esnekliğini kaybeder çok daha erken yaşlarda yaşlı gözükmeye başlarsın. kimi organlarında fonksiyon bozuklukları meydana çıkar. sindirim sistemin tamamiyle zarar görür. Su ve su mineralleri ve suyun ayrıştırıcı özelliği vücudunun kesinlikle ihtiyaç duyduğu bir şey. BUNLARDAN DAHA KÖTÜSÜ, sıvı ihtiyacını karşıladığın muhtelif içeceklerin başlı başına yeterine zararlı olması -kola-gazoz-kahve gibi- bu ürünleri tüketiminin fazla olduğunu gösterir. bu da Su içmemekten bile daha zararlı sonuçlara sebep olabilir.

Su içme alışkanlığınızı yitirdiyseniz, lezzetli su alın -erikli vs gibi- pet şişede yanınızda masanızda odanızda elinizin altında sürekli bulundurun. gördükçe içesiniz gelir. en azından şifa niyetine ilaç olduğunu düşünerek hiç değilse günde 1 litre -2küçük şişe- bitirin.

yahu bu su dünyanın en güzel içeceği. nasıl içmezsiniz anlamakta ağır güçlük çekiyorum. arkadaşın dediği gibi elinin altında her daim dolu bir pet şişe bulundur. benden de bir zarar: cildin çok çabuk yaşlanır kırışıklıkların normal insanlara göre daha erken çıkar. kısacası pörsürsün.

kreatinin çoğalır

cildin daha 30unda 55 yaşında gibi kırışır.

yuhh ya 4 günde bir 1 bardakla yaşanır mı diycem yaşıyorsun ama çok uzun sürmez bu söyliyim. Az su içenlerde yorgunluk, dikkat güçlüğü ve hafıza bozukluklukları görülebilir.insan beyninin %95 i akciğerlerin de %90ını su oluşturur sen bi düşün yani genel durumunu. üstelik tüm metabolik olaylar da ancak hücre içindeki su yeterli ise gerçekleşebilmektedir. yerinde olsam kasar bi şekilde 2 lt içerdim.

göz sağlığınıda unutmamak lazım susuz gözlerde de hasar olur.

yorgunluk, bitkinlik, başağrısı, erken yaşlanma belirtileri.

tum bu felaket senaryolarinin disinda ki hepsi dogru, ictigin cayin diuretik yani cis yaptirici ozelligi vardir. yani su yerine cay icersen, vucudundan, ictigin caydan daha fazla su atimina neden olursun. su hayattir kardesim. sabah kalkinca ac karnina, yemeklerden 30 dk once, yatmadan once su ic. farketmesen de hayatin degisecek.

suyun yerini diğer içecekler tutmaz ben sana en kötüsünü söyleyeyim böbreklerin iflas eder ve diyalize girersin haftada 3 gün 4 saat kolunda 2 tane çivi gibi iğneyle makinenin böbreğin yaptığı görevi yapmaya çalışmasını seyredersin çok pişman olursun en azından günde 1.5 litrelik şişeyi bitir hiç zor değil

Kurursun

istiklal gloria jean's

orhan veli şiir evi / taksim

bi de zencefil var maps.google.com

kadıköy için söylüyorum;

www.rainbow45records.com

(bkz: rainbow 45)

beyoğlu'nda küçükparmakkapı sokakta leylek kafe var. tam tarif ettiğiniz gibi. gerçi akşamları genelde toplantılar oluyor ama rahatsız edici değil.

Taksim kütüphanesi...

www.muneccim.com yengeç. bu da günlük falın.

Koç Burcu (Aries)
21 Mart - 20 Nisan
Boğa Burcu (Taurus)
21 Nisan - 21 Mayıs
İkizler Burcu (Gemini)
22 Mayıs - 21 Haziran
Yengeç Burcu (Cancer)
22 Haziran - 22 Temmuz
Aslan Burcu (Leo)
23 Temmuz - 23 Ağustos
Başak Burcu (Virgo)
24 Ağustos - 22 Eylül
Terazi Burcu (Libra)
23 Eylül - 23 Ekim
Akrep Burcu (Scorpion)
24 Ekim - 22 Kasım
Yay Burcu (Sagittarius)
23 Kasım - 21 Aralık
Oğlak Burcu (Capricorn)
22 Aralık - 20 Ocak
Kova Burcu (Aquarius)
21 Ocak - 18 Şubat
Balık Burcu (Pisces)
19 Şubat - 20 Mart

Kafanız neden karışıyo işte liste kendi doğum tarihiniz tek bir burçta var?

Edit: Sınır durumuda yok. Ortada kalan gün yok

bazı yerlerde de 24unde baslar dıyo aslında. ama ben aslan burcunu benımsedım sırf aslanın yorumlarında egoıst yazdıgı ıcın egoıst oldum hep ben dedım :p tesekkur ettım arkadaslar :)

Özelliklerine bak. Mesela aslan burcu gösteriş sever,kadını takıya pahalı şeylere meraklı olur. Bİr de saçları yele gibi olur. Kinci olur çok fena.Erkeği de biraz ukala olur.

arkadaş yıl olmuş 12938123 hala burç diyen var ya..

Biraz geç cevap olacak ama bu durum astrolojide sınırda doğmak diye tanımlanır. Tabii böyle bir şeyin olmadığını beyan eden astrologlar da var hatta Ekşi Sözlük'te şu entry'de açıklamıştım: eksisozluk1923.com yine de kendinize bakarak sınırda olup olmadığınızı bir bakıma tespit edebilir ve böylece hangi burç olduğunuzu anlayabilirsiniz. Ayrıca: www.zodyakburcu.com

orayı bile şimdi sen deyince farkettim.

tyler89 +1

ilk fark ettiğimde 1 kişiye tıklamıştım galiba. ama sonra o kadar unutmuşum ki, soruyu uzunca bir süre anlamadım.

tyler89+1

@tyler89 +1

baktım da kız yok hiç bi tane var oda fake gibi 4-5 işlem ardından ekşiduyuruyu beğenmiş başka da işlem yapmamış :)

wuhuuu bide sayfa yenileme taktiği varmış :))) abazanlıkta son nokta

Ben baktığımda sözlükte yazar olan arkadaşlarım görünüyor hep ajasşdlkf :) Hatun nerde caps var mı ?

AAa böyle birşey mi varmış !!!

Yok merak etmiyorum hiç.

bütün bankalar genelde 3 lira kesiyor eft'den, ayrıca bütün atm kartları elden alışverişte kullanılabiliyor, internetten ise bankasına göre değişmekle birlikte yapı kredi yanlızca 3d secure sitelerden alışveriş yaptırırken garanti'nin internet şubesinden sanal karta aktarım yapıp ordan istediğiniz şekilde alışveriş yapabiliyorsunuz.

www.arifetarife.com

Bu arife tarifeyi bilmiyordum tşkler :) Ancak bana daha çok eft gerekiyor, o yüzden bunlar işime gelmiyor :(

www.ingbank.com.tr
sanırım ing alıcam... kullananlar varsa memnun olmadıkları bir yön var mı?

Halkbank masraf almıyor diye duydum.