kafka sahilde var murakami'nin güzel kitap

puslu kıtalar atlası

Çocukluğun Sonu, Ben Robot, hazır yeni baskıları başlarken Vakıf.

Edit: Sonradan gelen cevaplarla hatırladım, Sonsuzluğun Sonu da var evet. Çocukluğun Sonu da Sonsuzluğun Sonu da ayrı ayrı çok güzeller. <3

Zweig - satranç

Can kozanoğlu - acemi eğitimi

Yerdeniz

bozkırkurdu - hermann hesse

Kitap konusunda bir tavsiyede maalesef bulunamicam ben yakın siyasi dönem okuyorum fakat indirim konusu tamamen yalan demeye geldim. Geçen ay yaptığım alışveriş ile fiyatlar kuruşuna kadar aynı gaza gelip fazla almayın diye uyarmak için geldim. :)

Ya sayfa sayılarını bilmiyorum ama sizin durum için kesinlikle John Scalzi öneriyorum, space opera yazıyor ve su gibi okunuyor. Hangileri Türkçeye çevrildi onu da bilmiyorum ama Old Man's War ve Collapsing Empire falan tavsiye ederim.

Sonsuzluğun sonu
Liseden arkadaşlar
Har
Enderin oyunu -kalın bi kitap ama yine de oku-
dune - kalın bi kitap ama yine de oku-
tatlı rüyalar

mutfak - banana yoshimoto
yabanci - albert camus
bitik adam - thomas bernhard

Demian

Dan brown kitaplarını okuyabilirsin
merak ettirir sürükleyicidir . dili anlatımı ilginç ve aşk romanı değil . tavsiye ederim

P.K.Dick / Ubik
H.G.Wells / Zaman Makinesi ya da Dr.Moreau'nun Adası

Buarada, 18Kasım / 3Aralık arası Haydarpaşa Garı'nda sahaf günleri var, belki kitapları karıştırarak almak, okuma konusunda hevesinizi daha da arttırabilir.

stefan zweig tüm kitapları hem incecik hem de akıcı

kızılaya giden otobüslere binip. ya güvenparkta inipi ya da mecliste inip; meclis ziyaretçi kapısının karşısından geçen 145 veya 203 nolu otobüsler ile emniyette inip azıcık yürüyerek.

goo.gl

alternatif öneriler: aynı yerden dolmuşa a binilebilir. Ayrıca 185 EGo veya halk otobüsüne de binilerek Hoşdere Caddesi üzerinde Selimiye durağında (caddesinde) inilerek aşağı doğru yürünür.

oyunlar silinmez

Ev yapımı bira;

Bütün ihtiyacın olan malzemeler butikbira.com da satılıyor. sadece şeker ekliyorsun şişeye onu da marketten alıyorsun.
Stok kalmadı yeni kite başlamam lazım.
Birayı yaparken -şişeye attığından hariç- şeker kullanman lazım. bunu da şeker yerine malt tozu kullanabilirsin. bunların biraya acılık vereni de var vermeyeni de var.
Acılık, gazlılık oranı, renk vb etmenler kitten kite değişir. Ama ev yapımı birada dışarıdaki biralardan farklı gelebilecek olan sana maya tadı ve kokusudur. Bomonti filtresiz de az çok o maya koku tadını alırsın zaten.

kablelvukuya ek olarak,

ev yapımı bira için şekerden başka bir damacana da su lazım. şeker ve su dışında hem yapmak için gerekli adet edavatı hem de istediğin bira türünü butik biradan alıyorsun. (başka firmalar da vardır illa ki tabi de, hem biz de onu kullanıyoruz hem de sanırım en yaygını o.) ha bir de şişeleri istersen butik biradan alıyorsun istersen de bakkaldan marketten, opsiyonel.

alet edavat dediğimiz de bir kova, bir hortum, hava kilidi, temizlik/sterilizasyon malzemeleri ve kapaklama zımbırtısı. (set olarak 110 tl) bunlar dışında şişe ağacı, fışkiye vs hepsi biraz lüks aslında.

yaz başında 4 farklı kitten 200'e yakın şişe yaptık. (normal bir kit 46 şişe zaten) önceden de vardı 15-20 tane. şu an yarıya inmiştir heralde. bu yaz ev yapımı rakıya sardığımız için (biz yapmıyoruz) stokları eritemedik fazla.

içimi yumuşak olan var sert olan var, yumuşaklık, tat, acılık, aroma, gaz, alkol oranı biraz sana çokça da seçtiğin kite bağlı. şeker/malt oranı ile oynayarak belli sınırlar içinde istediğin alkol oranını ayarlayabiliyorsun. millet portakal kabuğundan, kahve çekirdeğine, kişnişden tarçına her türlü aromayı yapıyor ama biz kapitalizmin köpeği olmuş, standartlar dışına çıkmıyoruz pek. tadım günleri oluyor mesela, denedik acaip acaip şeyleri ama pek sevemedik. ayrıca bu standart işlerden sıkılanlar level atlayıp buğday kaynatıp (öyle miydi) buğday birası falan yapıyorlar ama bize göre değil pek. uğraşısı daha fazla.

ev yapımı birayı seven var sevmeyen var. bizim denettiğimiz arkadaşlardan sadece birisi çok maya kokusu var diye içmedi, diğerleri beğendi. (ya da bize beğendik diyorlar)

butik biranın bir de face sayfası var, oradaki paylaşılardan takip ettiğim kadarı ile şarap yapanlar pek %100leri kullanmıyorlar, %100ler genelde cider için kullanılıyor. bu arada birayı yaptıktan sonra artan tortudan cider (galiba), boza, ekmek, yüz ve saç maskesi gibi yan ürünler de elde edilebiliyor.

hala oğlu şarap yapıyor, onlar denizliye gidip üzüm alıyorlar ama ben uğraşamam şarapla. hem o kadar uzun süre sabit ısı olayını ayarlamak zor, hem de sık, süz, bekle, bi daha süz biraz daha bekle, sonra daha da bekle ohoooo. tamam bira yaparken de sıcaklık ayarlama ve bekleme var ama hiç değilse 3 hafta için sadece.

ben şarap için %100 dimes meyve suyu kullanmıştım, gayet olmuştu.

tamamen katkısız kendi bağımızdan shiraz üzümle yapıyoruz. katkı maddesi yok. kit de yok.

Meyve şarabı için meyve suyunu kendim sıkıyorum. Katı meyve sıkacağı kullanıyorum.

Birayi bir kez yaptim ama fazla yorucu geldi bana, temizligiydi siselemesiydi. Bir de hemen bitince tadina varamadik.

Sarap nispeten daha kolay. %100 uzum suyundan sarap denedim ancak cok kotu olmustu, bilemiyorum belki acemilikten yanlis yaptim (oksijenle fazla temas etti aslinda). %100 elma suyundan ise cok guzel oldu, elma suyu sevmiyorsan bile (cok sekerli oldugundan ben sevmem) sekeri zaten alkole dondugunden elmali cok guzel bir icecek oluyor.

bence 300 iyi gayet.

Bu işte fiyatlar çok oynak ya. Ben 600 e almıştım. Sonra 800 e satan vardı 400e de. Ama şimdi o kadar etmez bence. Etmemeli

Bekarım. 31 yaşındayım.

Yemin ederim karşıma çıkan ilk insanla evlenebilirim. Çok sıkıldım. Sultanlık falan değil kısaca.

Sevgilim olacaksa ama evli olmayacaksam (teorik olarak bekar oluyorum) sultanlık. Yoksa sultanlık değil. Yalnız yaşamak zor. Yani, en azından bana göre sıkıcı.

İşin ilginç yanı evlenen arkadaşlarımın hepsi deli misin sakın evlenme diyor.

Evli de oldum, bekar da.
Bekarlık çok güzel eğer kendinizi seviyor, tek başına sıkılmıyorsanız.

Evlilik de doğru insanla güzel olma potansiyeline sahip bir olay fakat sıkıcılaşmaya başlama süresi çok çabuk. Öyle şahane dinamikleriniz olacak ki eşinizle, sıkılmanın da, zorlanmanın da, şahane günler geçirmenin de, "bu insana bir saniye daha tahammül edemeyeceğim" deme hissinin de, arada "allahım iyi ki evlenmişim amin" demenin de çok normal olduğunu kabulleneceksiniz, çabuk sarsılmayacaksınız. Para harcama dinamikleriniz aynı olacak. Ve kesinlikle ama kesinlikle zor zamanda sapıtmayan bir insan olmalı evlenilecek kişi.

kafamın en rahat olduğu dönemdeyim ya da kendi kendime yalan sıkıyorum. ilişkim olunca bana bi haller oluyor sanki.

Eğer bekarken platonik aşık olduğun biri falan yoksa bence sultanlık.

@ms brownstone, platonik degil ama bitmis bi iliskinin acisini hala yasamak, yeni bir iliskiye baslayamamak, o kotu.

Bir de bebis bebis istiyorum :) gecen bir reklam vardi. Prima falan miydi acaba, o kosturup duran bebeklere deli oldum ya. Evde yalnizim, bir anda babane moduna girdim. Oyyy yerim falan.

Ütümü yapacak bi hatuna ihyiyacım var. Kafamı da ütüleyebilir.

kesinlikle evet.

bence bunun cevabı topluma göre değişir. bizim toplumda bekar olmak çok zor. geçenlerde evli bir kadın facebook grubunda, bekar kadınlara kokuşmuş .mcıklar dedi. o zaman bekar olsaydım o kadını...neyse. bencebaşkalarının ne dediğini çok takan biri için zor bizim ülkede.

"bi' sevgilim olsa giderim balayına, ah bi' de bekarsam giderim alayına" www.youtube.com

ancak, "yalnızlı ömür boyu". www.youtube.com

durum bu.

Bu durum kışın yazı, yazın kışı özlemek gibi biraz.

Hayatımızda biri yokken çok yalnızım yeter artık diyoruz. Hayatımızda biri varken de özgürlüğüm kısıtlandıdan başlıyor ben ben değilim artık da bitiriyoruz.

Bekarım.
Bence sultanlık.
Evlilik düşünmüyorum hiç düşünmedim.
Çocuklardan hoşlanmam.

23 yaşında bekar kadınım. Şimdilik sultanlık evet ama bir taraftan düzen arayışı da ufak ufak yoklamıyor değil.

Genel olarak memnunum halimden.

bence her iki taraf içinde yer yer sıkıcı olsa da başkanlık. insan birlikte uyuyacak birilerini tabi ki istiyor ama olmasa da olur denilen bi çağda yaşıyoruz.

bence de değil. insan bir zamandan sonra yanında güvenebileceği, bir şeyleri paylaşabileceği, birlikte anı biriktirebileceği birilerinin yokluğunu hissetmeye başlıyor.

yıllardır bekâr gezmiş, nerede akşam orada sabah takılmış, 30'una yaklaşmışken nişan arifesinde olan biri olarak söylüyorum.

ikisi de gözüküyor

ilkini 8 ikincisini 12 kişi okumuş. yuvarlak ünlemli yere gelirsen görebilirsin. cevabı bilen yok demek ki.

duyurunun yanında bulunan i harfine tıklarsan kaç kişi görmüş anlayabilirsin. ikisi de gözüküyor ama ya kimse bilmiyor ya da çok az kişi aktif şu an duyuruda.

Sadece yazarlara acik olan duyurularin okunma ve cevaplanma sayisi daha dusuk.

Kenarındaki fermuarı sevmedim. Benimki de aşağı yukarı aynısı çok seviyorum.
Ama fermuarsız bakmanı öneririm.

harleyler bana çok kaba geliyor ama boy varsa idare eder. iki rengini de beğendim.

Aynisindan aldim gecen yil, memnun degilim.

Kayiyor cok fena ve su da aliyor.

edit: bendeki şu model: (git:www.google.com.tr )

karı, buzu bırak; ıslak zeminde bile acayip kayıyor. çok kötü yere yapıştırmışlığı var.

su alıyor, muhtemelen ustteki dikiş yerlerinden. su geçirmez spreyle çözdüm o sorunu.

sıcak tutmama gibi bir sorunla karşılaşmadım. gayet de sıcak içi. ince hatta şu yarım çoraplar adı neyse, o şekilde bile iyi.

fermuarlı olması büyük rahatlık. hiçbir olumsuz yanını görmedim.

iç tabanı tahta gibi. ortopedik taban kullanıyorum içine. şahane oluyor.

ağır evet. koşturmacalı bir işse yoruyor.

bütün bu saydıklarıma rağmen, kaymasa yeterdi benim için.en olumsuz yonu o bana göre.

Altı tırtıklı ve fermuarsız bakmanı öneririm fermuardan bütün ayakkabılar su alıyor bunun altı düz birde kayar karda.

kaymasına bir şey diyemeyeceğim ama bunun deri olmayan modeli var bende ve en ufak su geçirdiğini görmedim. bot için gayet iyi seçim olduğunu düşünüyorum harley'nin.

Su botlara neden para veriyorsunuz anlamıyorum. Gençken aldım "ne salakmisim." dedim kendime sonra. Ağır, rahatsız, kayar, içi termal değil ayağı soğuktan korumaz, su geçirir.

ya, sormadan edemedim, nick'in turgut uyar ve bu botu mu giyeceksin?
nick'e pek uymaz bence.

Ahh yapmayın kayganlığı tamam gerçekten çok kayan bir ayakkabı ama ben bu ayakkabıyı giydiğimde özellikle ince çorap giyerim o kadar sıcak tutuyor ki normal çorapla zorlanıyorum.
İlk günler biraz ağır olduğu için zorluyor fakat kısa sürede alışıyor.
Asla su geçirme gibi bir durum da yaşamadım (fermuarsız).
Ben öneriyorum yani Harley sağlam güzel ayakkabı.

ağır hocam ağır. söyleyebileceğim tek şey bu. diğer özellikleri iyi olabilir belki ama gün içinde uzun süreler kullanacaksan bacaklarını özellikle baya bir yoruyor.

Harley bot değil de çizme kullandım 8 yıl boyunca, şu dana kırma deri olanlardan.

1-ağır ama erkek kişisi de daha yapılı olduğu için sorun olmaz diye düşünüyorum. ilk aldığım yıl ayağımın altında nasır çıkmıştı bunun sert ve ağır oluşundan.

2- sıcaklık konusunda bir sıkıntı yaşamadım son seneye kadar.

3- tabanı kayıyor.

4- son sene yani 8. Yılında kar suyu aldı içine ama fermuardan değil önden.

5- fermuar kolaylık sağlar. Giydiğinizde gözünüze bile çarpacağını sanmam.

6- uzun yıllar götürür sizi.

7-Daha hafif ve rahat olup aynı derecede sıcak tutan çizmeler olduğunu farketmemle birlikte tekrar almayı düşünmüyorum. Yani bana göre fazla ağırmış onlar.

daha güzel modelleri var.

kayıyor su alıyor ve aşırı ağır. eve gidince yaşadığına lanet ediyor insan.

House'u izlemedim ama çok başarılı insanlarla çalışmayı tercih ederim.

dizi karakteri olarak bayılarak izledim kendisini ama çalışma alanıma, işime yapacağı "tecavüz" dolayısıyla sevmezdim diye düşünüyorum. kişisel olarak anlaşırsak katlanabilirdim gerçi, babasının hayrına ya da canı sıkıldığı için değil hasta kurtarmak için yapıyor neticede.

Çekişe çekişe anlaşırdım.
İşini iyi yapan insanlara saygım var. Dr. House'a illa ki gıcık olurdum, şahsen sevmezdim de. Ama illa ki yakınlarında durur bir şeyler öğrenmeye ve kendim de bir şeyler yapıp onun saygısını kazanmaya çalışırdım.
Nafile çaba tabii, adam gıcık. O haliyle seviyoruz kendisini.

önceki iş yerimde müdürüm olan çok başarılı ve bilgili bir mühendis vardı. birebir ona bağlıydım.

ağzıma sıçardı. karakter olarak berbat biriydi. ama ne öğrendiysem ondan öğrendim. bazı sabahlar işe bile gitmek istemiyordum. onu görmeyeyim diye odama gitmiyordum. ama yine de on numara iş yapardı.

İşini iyi yapan insana o kadar açız ki karakterinin sakat olmasına katlanabilecek seviyeye gelmişiz gerçekten.

Hayatım boyunca bir sürü acayip tipe adapte oldum, ona da olurdum heralde.

Altında çalışmak istemem. Ama etrafta işinde usta bi adamın ha bire millete bulaşmasından hoşlanırım. Bana da bulaşsın dert değil o kadar.

izlerken iyiydi ama gerçek hayatta hem huyu hem işi iyi insanlar varken neden uyuz bir tipi sevip sayayım ki

www.youtube.com

17:25

15:55

17:20

şu tarz başlıkları okuyunca bunalıma giriyorum. yine de tıklamaktan vazgeçemiyorum.

benimki akşam 8 idi.

17:25 +1

Ofis ve ev arası ortalama 2-3 dakika. Hızlı yürürsem bu süre 1 dakikaya kadar iniyor. Kosarsam 20-25 saniye içerisinde varabiliyorum.

Not : Yolcu gemisinde çalışıyorum :)

5'te çıkıyorum, 5.30'da evdeyim. 20km yolum var.

17:35 - 40 arasi degisiyor

Herkesin refah seviyesi ne yüksekmiş:)

18:15-18:40 arası değişiyor:/

valla hep evdeyim evden calisiyorum.

15:00 çıkış 15:25 varış
23:00 çıkış 23:45 varış
07:00 çıkış 08:00 varış

18:30.

min 19:00 max 20:00

8

16:45 - 17:15 arasi.

Ofisten ciktiktan 8 dakika sonra evde oluyorum.

19:00

16:00 cikis 16:30 gibi evdeyim

Çıkış saatimi çalışmalarıma göre kendim belirlediğim için belirgin bir saat yok ama okuldan çıktıktan sonra evde olmam maksimum 40 dk.

haftada 1 gün 17:35 çıkış 19:00 varış.
haftada 4 gün 18:00 çıkış 18:00 varış. (evden çalışıyorum)

Eğer hiçbir yere uğramayıp direkt eve gidersem 16.45-17.30 arası evde oluyorum.

En erken 20.30 - 21

Cok mu mutlusunuz :(

Çok değişken, ortalama 19 diyebilirim sanırım.

18:00 çıkış, 18:15-20 ev.

servsle gdersem 6 metrobüsle 17.27

18:00 çıkış 18:15 eve giriş. il İstanbul

instagram takipçi kasan tiplerdense normal timsah mimsah herkesi geri takip etmesi de özellikle timsahları takip ediyorsa geri hayırlı işler diler dükkanın önünde bekleme yapmazdım.

Böyle bir tıp ile sevgili oldum sonu berbat bitti. Sen ina diyeceksin ki ilerleyen zamanlarda bunlar ne böyle lütfen biraz dikkat. O da ay tabii ne demek diyecek bir süre dikkat zart zurt. Sonra bir gün diyecek kıskançlık gözünü döndürüyor senin

ilişkiniz olursa terk edileceksin.
senden daha "garanti" birisini bulduğu an sepetleneceksin. "ben kadınım normal ekliyorlar" diyorsa; BENİ BEĞENİYORLAR ULAN VE BU HOŞUMA GİDİYOR diyordur.

buraya kadar sorun yok. beğenilmek ve bunun hoşunuza gitmesi şerefsizlik falan değil. ama sorun şurada başlıyor, bu kadın günde 877 tane iltifat alacak o meriçlerden. o ırz düşmanlarından. ve sen o anlarda ilişkiniz içerisinde bu kadının üzerine düşmezsen, günlük dozuna yetecek kadar ilgi vermezsen, ona onun ne kadar da güzel olduğunu anlatan cümleler kurarak iltifatlar etmezsen bu kadının bir süre sonra kafası "karışacak"

sonra işte mert ben aslında o gün berkay ile görüşmek istememiştim ama buna beni sen ittin! sen benimle ilgilenmedin! cümlelerini duyacaksın.

kız insaflı birisiyse aldatmadan seni sepetleyecek. ama yok ulan ruhun duymaz bee modundaysa şimdiden geçmiş olsun.

he bunun kadınlıkla da alakası yok. tam tersi durumda sen kadın o erkek olsa ve insta'da feno vs olsa aynı şeyler yine geçerli.

acı ama maalesef gerçek.

Yukardakilere katılıyorum sana instada fenomen olan değil mutfakta menemen yapan kadın lazim sonradan üzülmemek için yol ver gitsin

attention whore ile ilişki yaşayacağına kör bıçakla penisini kesip atabildiğin en yüksek çatıya at, daha az canın acır.

en tehlikeli kadın tipi ilgiye boğulmuş olanlardan. kendisini gereksiz aşırı değerli görür ve seni mutsuz eder. ilgi bağımlısıdır.

goodz ve fakirpislik +1. Üzerine edilecek başka söz yok. Bence de kapılmam diyorsan kısa süreli takılın. Bana da öyle "kadınım normal beni ekliyorlar" demesi çok samimi gelmedi zira. Hatta bence geçerli bir argüman da değil.

Tam olarak cevabi degil ama ben olsam ozguvenini zedeleyecek hareketlerde bulunurdum.

çok benzer bir macera atlattım.

kız instagram'da popülerdi. seninki kadar olmayabilir ama 10 bine yakın takipçisi vardı (şimdi baktım 15'i geçmiş)

gayet iyi anlaştık, kız çok güzeldi. 1 yıl sürdü. berbat bitti. çok üzüldüm.

pişman mıyım? hayır değilim. güzel tarafları da vardı. binlerce erkeğin yatmayı hayal ettiği bir kızla beraber olmak ego okşayan bir şey.

bunun getirisi de var tabii. çok problemli oluyorlar. genelde maddiyatçı oluyorlar. zeki görünüp içi boş oluyorlar.

iyi şanslar.

bende de oldu böyle bir tip. yiyici oluyorlar, bir de ilk hatanda tekme yiyebilirsin.

histriyonik. uzak dur.

Telecaster

Gear used: Fender Telecaster body with Warmoth Padouck neck (SS frets)

edit: bir sürü pedal var ayrıca kullandığı.

Sesine aşık olduysan olma çünkü gitardan çıkmıyor.

Gitarın tipine aşık oldum

Hanzade

zafer

Bruce koyardım.

Ben hayatımda bu kadar "badass" bir isim duymadım.

not: kendi adımdan memnunum.

Zapata de la Rocha koyardım. Sonra... Sonrası devrim... :/

ne koyardım bilmiyorum da kısa basit bi isi koyardım.
zeynep ismine bayılırım mesela ama kendime yakıştırmıyorum.

taylan

uzay falan koyardım belki. ama ismimden memnunum, gerek yok.

Sarp

Ismimden memnunum ama göbek adımı hicran olsaydı efsane tamamlama olurdu benim için

Ponçik

Ben kadınım ama kendim koysam direkt Felix koyardim. Bayiliyorum ya. Muhtesem degil mi?

Şimdiki adımı koyardım, zira çok memnunum.

Deniz ya da Nehir güzel olurdu.

Şimdiki adımı seviyorum.

yukarıda iki ayrı kişinin de onayladığı üzere ismimden memnunum. ben olsam ben de bu ismi koyardım. bu isim benim olmasa oğluma koyardım.

esra

abuzer

iskender. bayılıyorum yahu bu isme. caretta caretta evlat edinmiştim. ismini de iskender koymuştum. nerde bir caretta görsem iskenderime selam çakarım.

yine kendi adimi koyardım.
hatta imkanım olsa oğluma da versem ismimi :)

üzeyir.

Kız olsam Evrim koyardım.

doruk koyardım tabi ki.

bunca yıllık zırtlanım, kendi ödeyen görmedim. halbuki ezilmiyorum. ben de eşit şartlarda date'ler isterdim. ama imkan elvermiyor. tesis yok tesis.

ilk buluşmada ortak ödenmez. çirkin. erkeğin ödemesi durumu da şu bence. genelde ilk buluşma için davet eden kişi erkektir. bu durumda erkeğin ödemesi gerekir. kadın davet ediyosa da kadın öder. kadın buluşalım dediyse o hesabı erkek illa ben ödiycem diyosa klasik erkeklik gururu işte.

her buluşmada illa ben ödiycem diyen erkeğe denk gelmedim şimdiye kadar hiç bi ilişkimde.

Ben çok yapmıyorum ama maddi durumum iyiyse karşıdakinden yaparım. Ben genel olarak hesap ödemeyi bir şeyler yedirmeyi severim , kadın olmasa bile:
Ama bizim ülkemizde şu var, hesap ödetmemek kadına kesinlikle gurur meselesi. Aslında şöyleki sıcak ülke erkeklerinin genel özelliği. Ben tr ye benzer bir ülkedeyim ve burada da gurur meselesi. Fakat bunun rahatsız edici olması sizin için güzel bir şey, tebrikler

Ve hesaplıyorum da bugüne kadar 5 k Euro karşı tarafın hesabını ödemişimdir:(
çok fenaymış:) keşke siz de çok ısrar etseniz:)
Şunu da ekleyeyim ısrarınız hiç gerçekçi değil hanımlar, çıkartıp masaya koymalısınızm kartınızı

sadece hesap olsa yine iyi. neler neler.

yapmamın tek nedeni her iki ilişkimde de maddi durumum karşıdan daha iyi olması.

çok dürüst olayım, bazen "bu kız ödemezsem kesin abuk şeyler düşünür" diyerek ödüyorum. yoksa öyle bir kaygım her zaman olmadı.

Vallahi ben gerçekten hesabı kendi ödemek isteyen hatun türüyle çok az karşılaştım. Biraz da bundan olsa gerek diye düşünüyorum kendi açımdan. Neticede, insan böyle birine denk gelmeyince otomatik olarak varsayımda bulunuyor ve bu varsayım da daha önce gördüklerine dayanıyor haliyle. Mecburen ısrar etmesi gerektiğini düşünüp ödüyor olabilir.

Bir de gururla ilgili kısmı da var tabii. Mesela, bilmiyorum hiç dikkat ettin mi ama bir mekanda hesabı istediğinizde garson direkt erkeğin önüne koyar hesabı ve masanızın başında bekler çoğu zaman. Bak, burada da varsayım var. İster istemez bir baskı oluşturuyor bu da. Bir de @benaslındayohu +1. Gerçekten ödemek isteyen çantasını karıştırmakla vs. uğraşmamalı. Hesap aşamasına geçiliyorsa para verilecektir. O zaman net bir tavırla hesabını kendi ödemek istediğini belirtmeli. Ben böyle durumlarda hiçbir zaman gurur da yapmadım, ezik de hissetmedim çünkü karşı tarafın isteği netti.

Ama her halükarda sürekli kendi ödeyen erkek de kompleksli ya da barzo vb olabilir bence. Gerçi dediğim gibi, erkek ödemeli kafasında olan kadın sayısı, böyle düşünmeyenlere oranla çok çok fazla ve her kesimden mevcut. O yüzden bu tür erkeklerin hepsi böyledir demek de tam doğru değil. Bence buna takmamaya çalışmak ve kendi de takılmayan birileriyle vakit geçirmek lazım. En olmadı, kuruşu kuruşuna yarı yarıya değil de, her iki tarafın da kendini kötü hissetmeyeceği kadar hesaba katkıda bulunabileceği bir duruma kimsenin karşı çıkmaması gerekir diye düşünüyorum.

Yine de ilk iki paragrafı tekrarlayarak kompozisyonumun sonuç kısmını da bitiriyorum.

Ödemeyince ikinci buluşmaya gelmiyorlar. Burada yav erkek mi ödeyecek hep gazına geldiğimde sonuç bu oldu. Hesap ödeyince küfür yemiş gibi oluyor kadınlar

lvs +1

Burada yazilan bazi seyler uzerine ben de bir seyler demek istiyorum. Kimin bulusma teklif ettigi onemli degil ama genelde erkek olarak ben oluyorum bu kisi ve eger bulusmadan memnun kaldiysam ben oduyorum ve neden tek basina odedin tepkisi gelirse(ki samimi olup olmadigini anlayabiliyorum genelde) bir sonraki senden olur diyerek bulusmadan memnun kaldim ve bir daha bulusmak isterim mesaji veriyorum.

Hic oyle bir tepki gelmezse zaten bulusma teklifinde de bulunmuyorum. Eger bulusmadan memnun kalmazsam da sadece kendi hesabimi oduyorum ama bunu sorun eden bozulan birine denk gelmedim. Gerci su da var genelde asiri havali tiplerle takilmadigim icin de olabilir bu cunku genelde bu asiri havali karsi cinslerde "ben o kadar hazirlandim suslendim bi zahmet odesin" kafasi olabiliyor.

Ha sevgilimle oldugumda o beni durdurmadigi surece oduyorum oderim cunku boyle jest yapmak gibi geliyor hosuma gidiyor ama tabii karsilikli bu durum.

Kadınlar ödeme konusunda samimi değiller. Teklif eden de formaliteden teklif ediyor.

Doğrusu ben ödüyorum. hatta birden fazla dışarı çıktıysam ve ilkinde ödemeyi kaçırdıysam ikincisinde kesinlikle ben öderim bir şekilde. Takıntılıyım bu konuda. (Kadın)

Bir arkadaşım kendini ezik hissettiğini söylemişti.
İnciniyormuş gururu kırılıyormuş.
Bu kadar saçma bir şey duymadım.
E sen sürekli hesap ödediğinde o kız da incinmiyor mu? Gururu kırılmıyor mu?

Asla hesabın tümünü birinin üzerine yıkmadım, yıkmam.
Yakın erkek arkadaşlarıma zaten paramın olmadığını söylerim ona göre bir yere gideriz.
Ya da o gün o ödediyse mutlaka sonrakini ben öderim.
Yakın değilsem planı ertelerim.

Davet eden öder sözünü de işime gelince kullanabiliyorum "ama ben davet ettim olmaz böyle" gibi.
Bu kafadaki insanla özellikle de bu meseleyi kendine dert ediyorsan mutlu olamazsın.
Mutlaka bir yerlerde patlak verir.
Burada olmazsa başka bir şey çıkar.
Ya bu konuyu konuşup orta yolu bulun ya da komple ilişkiniz üzerine oturup karara varın.

Param varsa kadın erkek farketmez hesabı ödemeye çalışırım. Diğer türlü hoşuma gitmiyor.

Ben oderim, odetmezse tatliyi,kahveyi oderim... ama bazen illa ben odeyeyim dedigimde itici oluyor muyum diye dusunuyorum.

K

ilk buluşmada hesabı ben öderim, bu konuda hamle yaparım. yok olmaz falan derse ısrar ederim ama çok da uzatmam.

yemek sonrası kahve vs için önceliği ona bırakırım. böylece maddi olmasa da psikolojik olarak denge kurulmuş olur. hesap geldiğinde ortadan kaybolmayan kızın değeri gözümde anında yükselir. olay maddi değil düşünme biçimi ile alakalı.

benim için gurur değil değer verildiğini gösteren bir jest olarak düşünüyorum. ilişkinin ilerleyen aşamalarında her iki tarafta maddi durumu hakkında açık olursa bence sorun kalmıyor.kimde para varsa kim daha rahat ise o öder.

dun biriyle ciktim, ortak odedik ilk bulusma diye. spesifik olarak biri cagirmamisti, ortaklasa karar vermistik, ama bir dahakine ben cagirip hesabi ben odemeyi dusunuyorum. erkek tarafiyim.

davet eden öder. sonra ilişki ilerlerse sorun kalmaz, bir şekilde ayarlanır. bunları kafaya takan insanda az biraz ucuzluk vardır.

www.epey.com

OP5 derim. Gerçi 5T çıkınca fiyatı biraz düşebilir beklersen ama o zaman da dolar iyice yükselmiş olur muhtemelen ve dengelenir. Yani al gitsin.

aman diyeyim aman.
iphone dan asya markalarina gecerseniz cok uzulursunuz.
benim tavsiyem garantili 2nci el iphone 7 lere bakin. 2300 e falan gayet temiz tr garantili cihazlar var
www.sahibinden.com

Samsung a7 2017

@kablelvuku OP5t hoşuma gitmişti ama wireless şarjı yokmuş ondan eledim onu. almışken geleceğe dönük teknolojileri de kapsasın istiyorum.

Xiaomi mi 6 seramik çok iyi.

S7 alın 2000 bandına.

nexus 4 ten sonra xiaomi mi 6 aldım. kablosuz şarj nexus 4'te olmasına rağmen çok kullandığım bir özellik değildi. bence hızlı şarj kablosuz şarjdan daha iyi bir özellik.

arkadaşlar huawei p10 cihazıyla ilgili fikri olan var mı? biraz pahalı ama güzele benziyor özellikleri falan

lenovo p2, 4 aydır kullanıyorum canavar gibi, şarj süresine bi bak derim

İPhone'dan geçecekseniz kesinlikle p10. Hem arayüz olarak yabancılık çekmezsiniz hem de yazılımsal bir sıkıntı yaşamazsınız.

Kamerası da saydığınız diğer modellere göre daha iyidir.

arkadaşlar p10 malesef 2000 bütçemi çok aşıyor yaklaşık 2700tl :(

m.n11.com

Huawei Türkiye garantili. 260 lira daha bulursan :)

bu arada xiaomi alacaksanız önceden bir araştırın miui (xiaomi'nin android arayüzü) nedir ne değildir diye.

xiaomi nin miui 9 çok hosuma gitti oldukça sade

bişkek caddesi o kadar kısa bir cadde değil. gazi diş'ten başlayıp taa bahçelievler ankaray durağına kadar giden bir cadde.

koru mu yoksa milli kütüphane mi yakın dersen,
c) hiçbiri

bişkek'e en yakın duraklar
1- aşti(gazi diş tarafı için)
2- emek(tam ortası sayılır)
3- bahçelievler(bu da diğer tarafın en ucu)

ps: bu duraklar tabi ki de ankaray durakları.

emek veya bahçelievler durağı. aşağı yukarı aynı uzaklıkta olur.

ankaray +1

Maalesef Koru Metrosu hattı ana caddeden geçiyor. Bişkek Caddesi'ne Milli Kütüphane durağı yakın olmasına rağmen 77 numara neredeyse caddenin diğer ucu. Yürünmez mi yürünür ama Kızılay'a gidip, oradan Ankaray'la Emek istasyonunda inmekten de daha hızlı olur.

www.google.com.tr!3m6!1e1!3m4!1srX6BtJ6yVjnSMANAPOKfFg!2e0!7i13312!8i6656?hl=tr

emek durağı daha yakın hocam. bahçelievler baya aşağıda kalıyor.

Autotune gibi.

Ama degil de gibi. Emin olamadim.

autotune kesin değil.

bence de auto tune.

kesin değil gibi gelmesinin sebebi, auto tune amaçlı değil, ses iyice robot gibi çıksın diye iyice açıp efekt amaçlı kullanılması.

vocoder effect

Clio ya da Corsa

Kaza olmadan sanayiye gitmeyen araba olmaz. En kötü 10 bin kilometrede bir yağını filtresini değiştirmek gerekir. Yoksa daha ağır problemler ile uğraşırsınız.

Ben minimum 20 bin civarı bütçe gerekir diyorum.

edit: servis ücretleri ucuz olan araçlara bakılabilir. renault clio, opel astra tarzı araçlar alınabilir ama bu segmentte bu bütçeye yokuş kalkış desteği beklemyin.

yokuşta geri kaçırmayacak dediğin şey için araba ya otomatik olacak ya da yokuş kalkış destek sistemi.

ikinci elde otomatik vites (yüksek kilometre ve yaşlı arabalar için konuşuyorum) ne kadar güvenilir bilmiyorum hiç kullanmadım.

yokuş kalkış destek sistemi de işte ortalama bir arabada var zaten. Sen 30 üstü bakman lazım bence.

abi ben çocukken bir yarışma vardı. sunanların yüzü de aklımda ama isim gelmiyor.

iki ayrı grup şatoya salıyorlar daha çok kale gibi bi adanın ortasında. görevleri bitire bitire şatodan ya çıkmaya çalışıyorsun ya da bir bölgeye varmaya çalışıyorsun. işte şatonun dışında duvarlardan geçiyorsun falan. bi oda var zemin çökük karşıya geçmeye çalışıyorsun vsvsvs.

elbette orjinali yabancı bir programdı.

@kablelvuku

eksisozluk.com

kim kardashian tarzı sosyetik bir ünlüyü ailesiyle birlikte şatodaki hayatını, biri bizi gözetliyor tarzı bir program, arada bir şarkı ya da moda şovları tamamen görsellik ve şatonun o gotik havasını sokardım seyircinin gözüne :)

hazır yılbaşı da geliyor hep beraber melekler ile o şatoda yeni yıla girerdik..

escape room tarzında escape şato olabilir.

agatha cristie veya sherlock holmes tarzı cinayet/suç hikayelerinde katili/suçluyu bul oyunları olabilir. hatta sanırım böyle bir dizi bölümü ya da film vardı. bir cast grubu var, bir de katılımcılar var 8ya da ikisi aynı) suçluyu bulmaya çalışırken gerçekten cinayetler işleniyor ve ortalık karışıyor falan.

fort boyard

kaşarlanmak işin sırrı. o noktaya gelmek zor ama kaşarlanınca hiçbir şey o kadar koymuyor ki, o rahatlık anlatılmaz yaşanır.

kaşarlanmakta bana acı veriyor abi. insanlar nasıl bu kadar vurdum duymaz olabiliyor? nasıl umursamayabiliyorlar hayatı?

zaman sadece, birazcık zaman.

sana ne abi insanlardan. başka insanlar yüzünden yaşadığını düşündüğün sorunların sebebinin %90'u falan sensin. bu sadece bahane. bir çeşit kaçış mekanizması. sınırları kendin koyacaksın. kendine hakim olacaksın. değerlendireceksin. kendin için en iyi olanı düşüneceksin. bu illaki herkesin üzerine basıp geçen şerefsiz biri olman gerektiği anlamına gelmiyor. sadece kendini korumayı, stabil ve dış etkilerden fazla etkilenmeyen bir insan olmayı öğrenmeye çalışacaksın.

unut demeyle unutulmuyorsa başka bir şekilde unutmaya çalışacaksın. acı da çekeceksin, bu normal. sadece acının seni yıkmasına, uzun vadede paramparça etmesine izin vermemeye çalışacaksın işte. yoksa kimsenin hayatı mükemmel değil, kimse haksızlığa uğramıyor değil. kendine ait bir "hayat"ın olduğu zaman her şey daha güzel olacak. bunun için çalış. bahane bulmak kolay.

seni çok iyi anlıyorum.

sildim dediğimde de silinmiyor, bitti dediğimde de gitmiyor.

gönül işi benimkisi ama evet bu her anlamda böyle. ilacım olsa başıma süreceğim, kelim o derece.

Karşı tarafın seni ne kadar umursamadığını hatırladıkca insan toparlanıyor. Ben öyle yaptım. Unutmadım hala anılar aklımda. Ya ama şu yaptığımız çok özledi ben bir daha oraya gidemem. Ya ama bu şarkıda çok güzel dans etti bir daha dinleyemem. Diyip duruyorum.

Ama o şarkıyı da dinliycem oraya da gidicem. Aklıma geliyor yani özetle her şey. Ama acımıyor artık. Çünkü kendini bok gibi insanlar için üzmeye değmez.

Gideni tutma yol kana girer

@neil manke Altina imzami atarim. Verilebilecek en gercek bilgi bu konuda.

ölsünler. kendileri için "ühühühü ben duygusalım" deme kararını nasıl veriyolarsa bundan vazgeçsinler, çünkü duygusal insan ve duygusal olmayan acımasız insanlar ikilemi dünyayı algılamak için dar ve kısıtlı. birisi kendine acıyorsa bütün ilişkileri de acınan ve acıyan ikilemine hapsolur. çözüm: kendini acınası duygusal biri olarak görmemeye çalışmak.

hakeza, insan ilişkilerinde bu diyalektiğin yanında bir çeşit zihinsel konfor da esastır. zihnimiz bir yaşımızdan itibaren çeşitli ilişki şablonlarına alışmaya başlar. işte bu şablon beraber neler yapılabileceğini, muhabbet içeriklerini, ilişkideki mesafeleri ve daha bir sürü şeyi içerir. bunun sonucu da hep benzer insanlarla tanışmak takılmak arkadaşlık etmek ve nihayetinde sonu başından belli bir senaryoyu oynar olmaya çıkar.

unutmaktan ziyade, hatırlayın bilhassa. çünkü unuttuğunuz yaşantılardaki kendinizi de unutuyosunuz. ve duygusal olmaktan vazgeçin; ama balık burcu iseniz yapçak bişey yok maalesef. çünkü balık burcu olanlar sahiden duygusal.

Oku

Yazari arkadasim diye soylemiyorum ama o kitabi 18 yasinda yazdi ve hicbir ergen oyle bir kitabi yazamaz da asil ozunu kavrayamaz da.oku.

ben okuyalı çok oldu okuduğumda 17-18 yaşında falandım o zaman beğenmiştim çok ama şimdi bilemedim. yine de okunur bence yani şimdi çok boş vaktim olsa bi daha okumayı düşünürdüm.

İlk 50 sayfa sıkacaktır, sonra 'noluyoruz lan' demeye başlayıp sonlara doğru duyuruya gelip ''Kinyas ve Kayra'dan sonra Hakan Günday'ın hangi kitabını okumalıyım?' diye başlık açacaksın.. Bende sana ''Piç'' diye cevap verecem..

bazı kısımları biraz zorlama geliyor bana. Belki de ben liseli erkeklerle çok vakit geçirdiğim için öyle düşünüyorumdur ama biri bana “liseli bir erkek ne hakkında kitap yazmayı düşünür?” diye sordaydı, “ya böyle hayatla, düzenle derdi olan iki genç düşün...” falan diye başlardım muhtemelen. (Liseli erkeklerle vakit geçirme sebebim öğretmen olmak, manyak değilim yoksa.)

Ama ortaya çıkan ürünün birçok yönden başarılı olduğunu görmemek için de ısrarcı bir kötümser olmak gerek herhalde. Ben Piç’i daha çok severim, ama Kinyas ve Kayra’yı okuyayım mı diye sorana da okuma demem açıkçası.

Kendisine göre macera kitabı yazıyor. Aslında gerçekten macera kitabı sanırım lan.

Yazarin soyle bir fotografi var, artik sen dusun ne kadar derin yazilar yazan bir ustad oldugunu :D
pbs.twimg.com

kinyas ve kayra benim kutsal kitabımdır. ilk baskısı elimde, itinayla saklarım. ara ara açar okurum. bazı kimseler beğenmiyor ama tam olarak kitabı anlayamadıklarını düşünüyorum. çünkü içinde aforizmadan çok fazla şey var.

ilk okuduğumda ben de 19 yaşında falandım. kitaptaki sözleri odamın duvarına falan yazmıştım.

sonra gel zaman git zaman 25 yaşında iken bir daha elime geçti. bir arkadaş bu nasıl kitap be demişti. ağzına vurdum iki tane. sonra son sayfayı açtım direkt. yıllardır aklımda kalanları görünce yırttım direkt son sayfayı. çerçeveye koyup odama astım.

kesinlikle okunması lazım. ama bunalımda isen eğer intihara sürükler. dikkat et.

tamamen kendi fikrim
nietzsche seven birine
castaneda ixtlan yolculugu oku.
foucault ne bulursan oku
anlayabilirsen heidegger oku bana da anlat.

link?

Ikisi de cok iyi olmus, zaten o kadar work out yaparsan I love Mom yazmadigi surece butun dovmeler guzel durur. Bir de yasin kac?

vucudu nasil yaptin, hangi programi uyguladin?

guzel gotmus.

oha çok iyiymiş

vücudun çok iyi kanka tebrik ederim disiplinli çalışmışsın belli.
dövmeler benim tarzım dövme değil, daha klasikçiyim ama sen beğeniyorsan kime ne boşver.

dövme güzel. kız olsam ilk sana. benim de öyle vücudum olsa ben de sergilerim

Şu zamana kadar birebir görmeden kimseyi fiziksel olarak beğenmişliğim ya da sanaldan kimseye yürümüşlüğüm yok ama samimiyetimle söylüyorum özelden mi yürüyeyim, buradan mı yürüyeyim, sözlükten mi yürüyeyim bilemedim.

Seçtiğin dövmeyi beğenmemiş olabilirler dövmenin fiziksel olarak duruşu, başarılı yapılıp yapılmamasından ziyade. Zira ben de bir muallakta kaldım dövmenin kendisiyle ilgili ama zevkler renkler tabi... Onun dışında güzel olmuş bence. Dövmecinin bir facebook ya da instagram sayfası var mıdır?

Hocam o vücuda hangi dövmeyi yapsan güzel durur ahah :) Güle güle kullan.

Sahi hangi body programı bu?

ya dövme çok kötü. hani ben bunu görünce direkt aklıma kamyonlara yapıştırılan karı kız çıkartmaları geliyor aklıma. eski duyuruna baktım, o zaman da hoş değil demişim zaten. vücuttan giderin var ama dövme ı ıh.

bir de siyah beyaz fotoğraf aldatıcı olur.

@gang leader of wasseypur askljdaskd güldürdün. at fava ifşayı bekle. yüzü görmeden yürüme bence.

o zaman da kötü demiştim şimdi de kötü. teknik olarak iyi ama dövmenin kendisi güzel değil. tabi ki bu benim zevkim, o yüzden bence kimseye sorma sen seviyorsan ok :)

Ben dövmenizi beğenmedim ama yürüyen arkadaşları destekliyorum.

sopiro + 1

dövmeler çirkin, yürüyenlere başarılar.

biz şurada yürürüm,nereden yürüsem vs. desek sapık oluruz ama hanımefendiler yazınca çağdaş oluyorlar sanırım.

@since1907'ye hak vermeye geldim. Bu konudaki pozitif ayrımcılığı anlayamıyorum.

@hasmetizm 2046 yakışmış bence, güle güle kullanın.

(bkz: dövmeleri sormaya geldim dersin kim bilecek) :))

şaka bi yana bence dövme başarılı.

bende destek icin geldim :) biz yazsak; sapik oluruz anindaaa :D

ayrica; dovme kotu

dövmeyi yapan başarılı bir dövmeci imiş,
ancak dövme bence itici,

Konu ile alakasız bu vücuda nasıl bu kadar kalp aldın o da muallak valla bende :)
Kollar başarılı ama kabulümdür.

Unutmadan normal erkeğim.

Cevaplar için teşekkürler hepinize. Şu an daha yağsızım aslında (yazın bira içince daha yağlı oluyorum malesef), eve attığım kızlardan birine çektirmiştim fotoyu. O yüzden çok net değil zaten. Poz vermedim kaslar için ama beğenen arkadaşlara popomu kaldırdığı için teşekkür ederim. Yürümek isteyen arkadaşlar özelden gelebilir, memnuniyet Garantimiz vardır. Programım full body güçlenme programı diyebiliriz. Düzenli artan yükleme ile güzel sonuç aldım. Programı yazan ve bana hareketleri öğreten @sage reis sözlükten. Emeği çok üstümde.

upper 1
—————
bench press 4 x 5
row 3 x 12
fly / cable 3 x 12 (opt)
Dumbell overhead press 3 x 12
biceps curl 3 x 12
triceps pushdown 3 x 12
shrugs 3 x 12 (opt)

lower
-------
squat 4 x 5
deadlift 2 x 5
Lunges x adım
calf raises 3 x 12

upper 2
—————
overhead press 4 x 5
pullup 4 x 5
db bench press / db incline press 3 x 12
row machine 3 x 12
biceps curl 3 x 12
triceps pushdown 3 x 12
shrugs 3 x 12 (opt)

Bu güçlenme programım. 1 sene bunu yaptım. Postür bununla oturdu. 2 senedir sağlıklı besleniyorum, aldığım verimin etkisinde payı çok büyük. Gördüğünüz gibi arka kol için tek bir hareket bile yeterli hareketten tam verim almayı bildiğiniz sürece.

Dövmeci yakın arkadaşım, grafiker normalde ama dövme de yapıyor istek oldukça. Şu an özel tasarım yapacak hatta bana. İzmirde ucuz ama iyi işçilik isteyenler olursa yardımcı olurum.

Allah çarşına göre pazar versin kaarşşiimm..

program yazmış.şaka gibi. kedinin kuyruğu götü kurtarmış.

ayaklıbalık hem kaslı hem ressamsın galiba. sixpackli halinle tablo yaparken bi ifşa yap da kızlar eqlesin seni.

2 gune kadar odenir ıkı gun sonrası odenmez

bir önceki işyerim 2 günü de ödemiyordu. 3 gün rapor aldın misal. 2 gün maaşından kesiliyor. 1 gün devlet veriyor.

Kanunda geçmiyor, yasal dayanak soruyorsanız iş kanununda yok, ama uygulamada iş göremezlik süresince işveren işçinin primlerini yatırmak zorunda değil, 2 günlük rapor aldı işe gelmedi diyelim, 2 günlük raporlu olduğu sürece maaş da alamaz, primi de yatmaz. 3. günden sonra Sgk'dan iş göremezlik parası alır, primleri işverenin inisiyatifindedir. 3 günlük rapor alınca devlet 3. günü değil 3 günü de verir, ama verdiği ücret sizin aldığınız günlük net ücret değildir, daha düşük alırsınız. Özetle işveren raporlu olduğunuz günlerdeki primi yatırmak zorunda değil ama isterse yatırabilir.

Raporlu olunan dönemde SGK primlerinin ödenmemesi ile ilgili bir zorunluluk yok. Sadece raporlu olduğu süre içinde işçiyi çalıştıramazsın. sgk primlerinin ödenip ödenmemesi ihtiyari bir durum. uygulamada raporlu olunan dönemde işveren ödeme yapmadığı için sgk primi de ödemez.

2.5 yıl bataryanın ölmesi için gayet makul bir süre

Bataryanın bazı hücreleri ölmüş. 2.5 yıl makul bir süre +1

Az önce Apple Destek ile görüştük, "Tanı testinde batarya ömrünüzün tükenmeye yaklaştığını görüyorum" dedi.
O zaman soruyu güncelliyorum;
Ankara için;
- Genpa mı,
- Gürgençler mi,
- Bireysel mi,
daha güvenilirdir?

benim 6s telefonum ilk alındığından beri, yani 2 senedir böyle. yazın hiç sorun olmuyor, şarjı 1% e kadar düşüp sonra kapanıyor. ama hava soğuksa ve telefon soğukta kaldıysa şarj 15-20% lerdeyken kapanıyor. apple'a götürdüm onlar da bir şey demedi. zaten telefonumu abd'den getirttiğim için buradaki apple store'da hemen triplere girip üvey evlat muamlelesi yapıyorlar.

"madem telefonu ucuza getirmek için çakallık yaptın, o zaman ilgilenmiyoruz. git nereden aldıysan oraya götür orası ilgilensin."
gibi bir bakış açıları var -.-

neyse. senin telefondaki sorun da böyle sıcaklıkla mı alakalı bir test et bakalım. eğer öyleyse çözüm: telefonunu sıcak tut, cebinde taşı, yünlü kılıflar al :D

@istanbul kanatlarimin altinda
Yok, o durum farklı, onu biliyorum, ortam sıcaklığı 0 dereceye yaklaşınca %60'larda olsa bile kapatıyor kendisini, bataryayı koruma amaçlı yapıyormuş. Benim durum öyle değil, zaten senin mesajın bir üstünde dediğim gibi Apple Destek "pert" olmaya yaklaşmış dedi batarya için :)

Her şekilde polise git bence, resmi delil olur olmaz bilemem ama elinde WhatsApp konuşmaları da var

bir ihtimal. telefon numarasını facebookta aratıp ya da numara bulma programlarına yazıp soyadını da öğrenebilirsin.

savcılık vs den önce polise gidip durumu anlatmalısın bence. kaza anı çektiğin fotoğraflar ve whatsapp konuşmaları ile beraber.

benim arkadaşa da benzer bir olay oldu.

çözemedi kısa vadede, arabayı kaldırıma çarpmış gibi yapıp tutanak tutturdu.

doğru yalan bilemiyorum, kasko kaza mahalini ve öncesinin görüntülerini mobeseden istiyormuş, arkadaşımın yalancısıyım.

böyle durumlarda tutanak tutup imzalatıp, işleme koydurmamak karşı tarafın kaçmasını engeller sanırım. cevap vermezse tutanakları işleme aldırırsınız.

havalar soğuduktan sonra mı başladı ? gaz ayarını arttırmanız gerekebilir.

gaz ayarından olabilir. gazcıya götürün 10-20tl'ye gaz ayarı yaptırın.

Bunun hareket halinde olması durumunda direksiyon/fren sertleşmesi gibi sebeplerden dolayı, kendiniz ve trafiktekiler için faciaya davetiye olduğunu unutmayın, aksatmadan baktırın bence.

Ilk geçişte yapıyorsa. Gazda performans düştü ise. Gaz kelebeğini temizlerin. 75 tl almışlardı benden.

gaz ayarıysa kendin bile yaparsın google bakarak. vana var onu çeviriyorsun sadece.

Ulus Hali karşısındaki evcil hayvan malzemeleri satan dükkanlar daha uygun olur diye düşünüyorum.

Cebecide. Ankara üniversitesi tarafında. Dostlar petshop gibi bir şey olması lazım. Orada.

sen bi yolla bakalım kötü mü hakkaten.

Bana en son el yazını görmek istiyorum diyen firmanın sonu iyi bitmedi emin mısın?

kötü benimki de

Benim yazım hızlı not tutarken bile güzel, karakteristik bi yazım varmış öyle diyor not dilenen arkadaşlar kskfkfkld

Üç yıl önce yazdığım formüller.

i.hizliresim.com

Hey gidi.

Yavas yavas ve ozenerek yaziyorsam boyle;
prnt.sc

Hizli yaziyorsam not aliyorsam boyle;
i.hizliresim.com

i.hizliresim.com

Özenince anca bu kadar oluyor.
i.hizliresim.com

Not tutarken falan bir tek ben dekripte edebiliyorum.

eski defterleri açtırdın..

imgur.com

Ben de bi ara bu konuyu kafaya takmıştım.
Yazım çok kötü.
Sebebini uzun gözlemlerden sonra öğrendim.
İlkokul hocası çok yaşlı ilgisizdi kalemimi tamamen yanlış tutuyorum dik tutuyorum, bastırarak yazıyorum. Bu yüzden de yazım kötü.
Degistirmeyi düzeltmeyi çok denedim ama olmuyor.

Yazım güzeldir. İlkokul 3. sınıftayken öğretmenim çok kötü yazdığımı söyleyip beni sürekli azarlıyordu. En son defterimi sınıfın sobasında gözümün önünde yaktı, ardından da arkadaşlarımın defterlerinden tüm konuları yeniden yazdırdı bana. Koca defteri yeniden yazdım ve güzel, özenli yazmak şartıyla. Böyle iğrenç bir olay güzel yazmamı sağladı sanırım ama not alırken hala çok çirkin yazabilirim.

çocukken (ilkokul 4-5) el yazım o kadar güzeldi ki, tüm kızlar özenirlerdi bana erkek halimle, hayrandılar resmen. (liseye kadar bana da ayrıca hayrandılar).

sonradan sanırım ciddi anlamda gerizekalı oldum, tüm yetilerim gibi güzel yazımı da kaybettim.

i.hizliresim.com

benden kötü olamaaz herhalde. bu da benim formül kağıdımdı 4 yıl önce.

kötü demişsiniz ama sizin yazılar benimkinin yanında sanat eseri kalır.

Okuyamadım. Gözlerim kanadı. Soruyu da anlamadım.

Mazda 323 bulabilirsen.

Chevrolet Kalos

Opelcorsa bulabilirsin ufak ihtimal de olsa

Fiesta 2001 1.25 ghia

eski efsane kasa corollolar da olabilir 1.6 enjeksiyonluları güzel araçtır.

Lada kalina

Acarlar longozu, poyrazlar golunu araştırın derim.

Yenimahalleye gidip sabah kahvaltı yapabilirsiniz. Klüp doğa tavsiyemdir. Oradan acarlar longozuna gidip kısa bir yürüyüş yapabilirsiniz. Sonra maden deresine gidebilirsiniz şelaleye. Ama oraya gideceksiniz dereden yürümeniz gerek ve hep taşlı. Riskli bir yol bunu göze alın. Ben düşüp kafayi gözü yarıyordum. Akşama kadar oyalayıp akşam olunca da yenimahallede ahmetin yerinde de güzel bir balık olur. Beyle.

Yok. Perakende şekilde temin edemezsin onu. Biz de evde bira yapıyoruz ve maalesef biz de sidikli bira şişelerini temizliyoruz

fak it. o vakit :)

güvenilir :)
ya bayılıyorum her şeyde güvenilir arayana asdfasdf
tarım bakanlığı güvenilir mi mesela oradan alabilirsin belki. ya da ankara üni ziraat fakültesinden alabilirsin. ne kadar güvenilir bilemem.

Merkezden ziyade gitme imkanınız varsa Nallıhan, Kızılcahamam, Beypazarı gibi ilçelerin köylerinden alın derim. Merkezdekilerin çoğu hibrit tohumdur. Önceden Gölbaşı'ndan Haymana'ya giden yolda da fideler satılıyordu orada da köyler var ama hala duruyor mu emin olamadım. En kötü ihtimalle ipekhanım'ın çiftliğinden tohum siparişi verebilirsiniz.

Karşıyaka mezarlığına giderkenki çiçekçiler

Çok teşekkürler cevaplarınız için.

Penti bambu kullanıyorum memnunum

altınyıldız'daki bambu çoraplardan alıyorum, memnunum.

Penti kalitelidir

pierre cardin çorapları süper. ama çok pahalı. babam bi kere ucuz bulmuş kendine 2-3 çift almıştı. bi kere giydiydim. böyle çok hafif, rahat falan. hissi hoş.

Calzedonia'ya bakın evet dışardan kadınlara hitap ediyorum diye bağıran bir marka ama içine girip sorarsanız muhteşem, yerine göre incecik, kışsa kaşmirli, her türlü rata yumuşacık çorapları var. Düz renkler ve bir de çok desenliler olarak çalışıyorlar, standart değil numaralı.

Marks & Spencer

öyle bişey bulmak zor sanırım ama ilk anda aklıma bunlar geldi, bikaç şarkı deneyebilirsin.

biblo.bandcamp.com

edit: youtube linkini yanlış vermişim.
www.youtube.com

www.youtube.com şöyle şeyler var ama türkiye'de o kültür pek yok ne yazık ki, olsa da dinlesek ama yok.

bu arada tricky daha çok bristol esintileri estirir.

Yanı trip hop diyemeyiz ama elektronik alt yapılı yerli gruplarda mira,nada,portishead,büyük ev ablukadanin son albümü bunlar hoşuma gider dediğim gibi trip hop kavramında değil ama bunlara da bir bak derim

Ek olarak ah!kosmos

gökhan kırdar'ın trip albümü.

www.youtube.com

(bkz: glasxs)

youtu.be

1+4 yıllık okulu 1+3.5 yılda bitirdim.

4 yıllık okul 4 senede bitti valla

5 yıllık okulu 5 yılda bitirdim, yüksek onur öğrencisi olarak mezun olmuştum ^^

1+4 yillik okulu hazirligi gectigim icin sallamadim, 4+1 seklinde butun dersleri bitirdim. 1 senedir staji yapmadim diplomayi hala almadim. almiycam bi sure daha.

4 yıllık okul 4 yılda. Dümdüz ekstra bir şey yok eksik bir şey yok. 2011 girdik 2015 çıktık bitti. Aferin bize başımız göğe erdi

5 seneliği 5 senede bitirdim. keşke biraz oyalanıp kendimi arasaydım.

4 yıllık iibf 6 senede bitti

Bunun bir senesi sadece 2 adet ders yüzünden uzadı (4 yıllık lisans programımızda toplam 50 ders vardı)

4 seneligi 4 senede bitirdim.

Ikincisini 3 senede bitirebilmem gerekiyor normal şartlarda, bakalım.

4 yıllık okulu beş yılda bitirmeyi planlıyorum. Aslında 4 yılda normal bir ortalama ile bitirebilirdim ama bu yaz okulu bırakacağım diye bütünlemelere girmedim bu yüzden alttan birsürü dersim var.
3. sınıfım

rekor bende galiba

5 yıllık okul, 5inci yılımdayım. Eğer çok süper bir efor sergilersem seneye biter fakat kendimi biliyorum o yüzden 8 senede bitirmiş olacağım bence.

1+4 idi hazırlıkla beraber, 5 senede bitti.

6 seneyi 8 senede bitireceğim.

4 yıllık okulu 4,5 senede neden çünkü çap yaptım sonra çapı da bitirmedim boş yere oldu.

12

5 senelik okulu 5 senede bitirdim.

1+4 yıllık okul 1+5 yılda bitti.

22 yıldır öğrenciyim. Ön lisansı bir yıl uzattım, bi yüksek lisansı iki yıl uzattım, diğerini ikiden fazla uzattım (aynı zamanda çalıştığımdan), lisansları vaktinde bitirdim.

1+4 senelikti, 1'i atlayıp 4'ü 4,5 senede bitirdim.

1+4 yıllık okulu; bütsüz, yaz okulsuz 6 senede

3.5

2. sınıf 2. döneme geçerken 1.76 ort ile kaldım ders alamadım sonra zamanında bitti

hazırlık dahil 6.5.

4 senelik okul butlerle birlikte 4 senede bitti. 22im dolmadan mezun oldum noldu ? Yalandan ineklik etmişim.

1+4 yıllık okul. 6.5 yılda bitirdim.

1+4 yıllık okulu 5.5 yılda bitireceğim.

5. ilk seneden 1 yıl uzattım.

1+4 yıllık okul 1+7 senede bitti. Arada bıramayı düşündüğüm çok oldu ama iyi ki bırakmamışım diyorum şu an.

4 yıllık, 3.5 senede bitti.

4'tü, 4.5'ta bitirdim. Irregular'dım; önkoşullar nedeniyle 3.5 veya 4 senede bitirmem imkansızdı. Aynı programa dahil diğer irregular'lar gibi 4.5 senede bitirdim. Özetle, 1+4'ü 0.5+4.5'ta bitirdim.

6 yıllık okul 6 yılda bitti.

6 yıldı 6 yılda bitti

1+4

ilk olarak 2 yıllık meslek yüksek okulu programını 3 yılda bitirdim.
sonra 4 yıllık bir lisans programını 5 yılda bitirdim ancak ÇAP yapmıştım.

4->6,5

4 yıllık, 4 yılda bitti

2(başka okul) +4 +1 yıl yurtdışı (üni yine) +1(seneye) bitecek. 2010 eylülü ilk üniversiteye girişim işte. çok olmuş :/

1 yıl Ingılızce hazırlık (baska okul) + 3 yıl fakulte
Yenı kazandıgım okulu katsayı zımbırtısı yuzunden yarım burslu kazanınca 4 yıllık fakulteyı 3 senede bıtırdım vıcdan yapıp. Tavsıye etmıyorum yaya yaya okusun ogrencıler.

Kolejde derici var. Otelin yanında hastanenin karşısında. Ama boyamayı bıraktım diyordu. En azından tamiri düzgün yapar

Moral hemen bozulmamalı her siğil gov değildir. Tek ve kesin çözüm doktora gitmek.

Hpv*

özel cilt doktoruna git, lazer teknolojisiyle alınıyor, biraz maliyetli tabi. ayrıca her seansta belli bir miktar belki 10 tane kadar alıyor benim bildiğim bi tanesi. ve seans sonrası bir kaç gün mikrop önleyici kremlerini iç çamaşır değişimine çok dikkat etmen gerekiyor çünkü mikrop yara tam kapanmadan yeniden çıkma riskleri yüksek. doktor teşhisi önemli. yağ bezesi de diyebilir doktor, onlar zararsız diye biliyorum.

ayrıca hpv lazerle ve dondurma gibi yöntemlerle tedavi edilmezse orta yaştan sonra kanser hücresine dönüşme ihtimali varmış. doktor demişti

Esigaram.us dan al. Joyetech ego aio d22xl tavsiyemdir

elinizi kolunuzu sargı beziyle iyice sarıp üst üste iki tane süveter gibi bişiyler giyin, fırın eldiveni takın, hayvancağızı mamayla oyalarken kollarının altından tuttuğunuz gibi kutuya koyun, hız çok önemli. canını acıtmaktan da çok korkmayın, hızlı ve kararlı olursanız üç dakika sürer kutuya koymanız vs. emin olun belediye de gelse veteriner de gelse orantısız güç kullanaca içiniz acıyacak. yuh lan canlı o diyeceksiniz. ek olarak burada yakalama taktikleriyle ilgili defalarca yazılar tavsiyeler yazıldı geçmişte, ufak bir araştırma yapıp oralardan da tüyo alabilirsiniz. çok geçmiş olsun.

kediler kutuya oturmayı seviyor. orta boy bi koliyi yarı kapalı koy (delikli tabii?) içinde yumuşak polarlı bi şeyler olsun içine zıplayınca çat öteki kapağı da kapat üstünü bantla. ama veterinerde nasıl yakalayıp içeri geri koyarsınız onu bilemiyorum.

evde liyakat kalmamis+1

en fazla tırmalar ölecek değilsiniz ya korkuyorsanız tetanos ve kuduz aşışı olursunuz üzerine. yazık götürün bir an önce. elinizi kolunuzu güzelce sararsanız bir şey olmaz o kadar korkmayın.

belki şöyle bir yöntemde işinizi görür: www.youtube.com

Lazerle kutu içine kadar sokarsın onu. Şu bildiğin lazer şeyi var ya kırtasiyede on liraya satılan. Hah onu kovalamayı pek severler

alese ve yds ye askerliği ertelemek için girdim.

İlkinde 72 aldım. En son alese yani bundan bi öncekine adam gibi çalışacağım dedim. Sınav bok gibi geçti aha dedim askerlik yolu gözüktü. 84 aldım. Sonra özel bir üniversitenin burslu programına başvurdum.

Dediler ki askerlik için mi yapacaksın. Dedim evet. Niye öyle dediğimi ben de bilemiyorum. Aha dedim askerlik yolu gözüktü.

Yüksek lisansa da kabul edildim. Şimdi işten izin alma derdi başladı. Şimdi de aha askerlik yolu gözüktü diyorum bakalım nolacak.

Sonuç olarak. Yüksek lisans için girdim. Çalıştım istediğim puanı aldım. Gir vazgeçme. Hepsine gir. Ben 5 alese başvurdum sadece ikisine girdim öyle de malım. Hepsine gir.

Bi programa kaydol baktın kafana yatmadı oradan oraya zıplar durursun. Var bizim şu anki sınıfta öyle tipler

bu saatten sonra ben mi bot bağlayayım modunda olduğum için tabiki de yüksek lisansı bilinçli bir şekilde yapmak için girdim.

357. dönemden sevgiler, saygılar.

lipton'u kesinlikle tavsiye etmem. doğuş çay'ın earl grey ve karadeniz çayını seviyorum ben.

siyah çay için lipton earl grey, lipton siyah inci ve çaykur organik hemşin çayı.

bitki çayı için doğadan'ın büyülü bohça çayları güzel.

doğuşun siyah sallama çayını beğeniyorum. bir de doğadanın bergamotlu yeşil çayı çok güzel bence, siyah çay gibi tadı. bimdekiler kesinlikle çok kötü.

doğadan'ın earl grey'i çok iyi.

siyah çay olarak champion kesinlikle.
çay sevmeyen bana bile çay içirtiyor.

bitki çayı olarak da ben yeşil çay seviyorum ve içiyorum, ama pek sevilmiyor genelde.
onun için bir şey diyemem.

Meshstick

Bitki çayı sallama için, doğadan büyülü bohça (chai baharatlı favorim)

twinings english breakfast

Lipton earl grey bergamotlu

Çok uzun be olm. Nasıl bitecek o kadar bölüm. Stein gate izle sen boşver o çocuğu

pokemon halt yemiş. Devam et one piece'e. Önce animeyi bitir. Sonra animenin sonundan itibaren manga okumaya başla.
Bu arada filler bölümleri izleme boş yere. Manga önden gitsin diye arada filler bölümler çekiyorlar.
One piece filler list diye arat bulursun.

başlayın ama sabredin.
one piece'e yeni başlayanların en büyük hatası sıkılıp bırakmaktır.
hikaye yavaş açılıyor ama açıldıktan sonra da dolu dizgin gidiyor.

çok imreniyorum şu an size.
ben başladığımda anime 450.bölümdeydi. oha lan biter mi o kadar bölüm diyordum.
2 ay sürmedi. şu an 780'de

anime kalitesi son zamanlarda iyi değil ben manga'dan takip ediyorum. animeden önde zaten. anime bitince mangadan devam edin bir daha animeye döneceğinizi sanmam.

George karelias. arada da golden virginia

Karelias turuncu olan krem olan hangisi?

american sprit'i çok severim ama dolar yükseldi pahalı talep az diye çok az yerde var şuan.

onu almazsam karelias light.

aa turuncusu da mı varmış. ben onu hiç tanımadım. kremini iciyorum

turuncu olan biraz daha ağır.

kullandığım sırada sarı old holborn du. tekrar sigaraya dönecek olsam da yine onu içerim. eski camel ı hatırlatıyor bana.

Pipodan anlamıyorum ama düz, kullanmak içinse bana biraz fazla geldi fiyatı.
www.byucel.com Şurada 150'ye kadar iniyor düz pipolar. Burada (Eskişehir) direkt üretici atölyelerinde daha da ucuz diye tahmin ediyorum.

Eskişehir'den 3 sene önce güzelini 65-70tl'ye almıştık. Şimdi olsa olsa 100tl olsun. Tip ve kaliteye göre değişiyor ama 250tl fazla gibi geldi bana.

fiyat pahalı geldi.
ama luletasinin içiminin ağaçtan daha iyi olduğunu söylüyordu bir arkadaşım. hem zararlı maddeleri de epeyce süzüyormuş.

Ben üç sene önce 25 tlye almıştım eskişehirden

Pipo gül kökünden yapılır. Lületaşı kolay işlendiği ve gözenekli yapıya sahip olduğu için piposeverler arasında pek sevilmese de bir çeşit pipo-porno ürünü. Yani içimi keyifsiz olur, ne zaman yandığını kolay anlamazsınız, gittikçe tıkanır ve akar... İyisi mi gidin sirkeci şahin pipo'ya, alın bir kuyruklu yıldız, bakın keyfinize. Veya o fiyatlara vauven, sir jacopo gibi markaların giriş seviyesi pipolarından alabilirsiniz ama maksimum fiyat/performans şahin pipodur.

biraz geç oldu ama yine de yazayım.

evvela ağzı olan bilip bilmeyen konuşmuş. maksimum performans şahin pipodur, lületaşı alma kir tutuyor temizlenmiyor diyenlerin tavsiyelerini dikkate almayın mümkünse. evvela şahinle alakalı şurada yorumlarım var, bunları yazdıktan sonra 3 - 4 kişiden mesaj aldım haklısın valla diye : (bkz: #66414723) ek olarak lületaşı pipo içtikçe sararır, kendine has bir rengi olur. leke değildir o. son olarak da 25 tl ye alınan şey blok lületaşı değildir tozdan yapılmış kıytırık bir nesnedir, alana hayırlı olsun.

250 tl fiyat konusunda bir şey diyemem taşın kalitesi önemli olan. birinci sınıf bir taş için az bile sayılabilir. eğer almadıysanız ve almayı düşünüyorsanız bana bir mesaj atın size eskişehirli pipo camiasından çok övgü almış bir iki ustanın adını vereyim özel mesajla.

son olarak da lüle kelimesinin anlamını araştırmanızı tavsiye ederim.

ingvar amnjörnesen in beyaz zenciler kitabının kapağında şu uyarı vardır : "Bu kitabın yayın hakları yazar tarafından Ayrıntı Yayınları'na iki adet lületaşı pipo karşılığında verilmiştir."

elin oğlu lüetaşına hayran bizimkiler bulmuş bunuyor.

Ben aynı sorunu bir kaç gündür google play store da yaşıyorum

george karelias benim favori tütünüm. o hindistan cevizimsi aromasına bayılıyorum. ama evet biraz hafif, ben hafif seviyorum. bi ara golden virgina ile karıştırmıştım. öyle bir tık daha ağır oluyor. yalnızca golden virginia da içebilirsiniz. insanlar genelde yesilini seviyor ama bence sarısı güzel.

tütünü kurutunca bence ' dayı tütünü' oluyor. yani cok agır oluyor, yakıyor. ben aksine nemli kalmasına özen gösteriyorum.