5 liradan fazlasını isterlerse "sembolik anlayışınıza sizin" der, çıkarım.

yarıyıllık ya da yıllık 150-200 civarı bir şey.
yani kart bedeli (5 lira) ve tesisleri kirleteceğin kadarını temizlemek için gerekli meblağ

fiyatlar böyledir muhtemelen www.boun.edu.tr

@utkucbkc görmüştüm o fiyatları. ama uçaksavar'da belki farklıdır diye şeettim.

4.levent emniyet evleri çıkışında üçler marketin yanında kırtasiye var.
kanyonun içinde kabalcı vardı o kapanmış olabilir.
levent çarşıda da rahatlıkla bulabilirsin kırtasiye; kız meslek lisesi vardı o taraflarda çünkü.

tam kanyonun karsısında şahin ofset var.. bir de kanyonn sag tarafnda asagı inen yolda diasa nın orda bi yerde kırtasiye var. belli işeri yapar.

kanyonun hemen yanındaki pol center içinde fotocu var. binaya girdiğinde bir alt kata in.

atina selanik kesinlikle.
sofyaya 10 üzerinden 4 veriyorum bence gereksiz.
ha keza bükreş de öyle..

www.gumtree.com'den ilan açın.

hostelworld.com'a bakın.puandan çok yorumları okuyarak seçin; ensuit oda diye bir şey sonuçta..

aksine çok yüksek. yani sanırım sözleşmeli mühendisleri soruyorsunuz.. kadrolular 2500-2900 gibiyse sözleşmeliler 3000+ alıyor . yol+sodexo+çocuk yardımı hariç.

tabii ki belediyeden belediyeye yapılan işe(döner sermaye) göre değişebilir. ama her zaman kadrolulardan daha yüksek.

edit: ben başka bir şey açıklamış olabilirim.
memurlar.nette falan bu tip sorular cevaplanıyordu, bir de oraya bakabilirsin.

yeni almadılarsa kamuda sözleşmeli kalmadı gibi bir şey.
taşeron farklı sözleşmeli farklı.
archely'nin sorduğu ihale ile personel alım hizmeti sonrası bir şirkete bağlı olarak çalışan mühendisler.

geçen gördüm maaşlarını çeşit çeşit mühendis, 2500 alıyorlardı. tahminimce yine 2000-3000 aralığındadır. istanbul'da bir belediye benim söylediğim.

eminönü valonia
canımı çektirdin!

evinönü valonia olsa daha iyiydi ben kadıköyden oraya nasıl gidiiim şimdi ya :/
çikolatasepeti.com açıcam valla.
sitesi de güzelmiş ayyyy bi zirve mi yapsak oraya?

(bkz: çikolata kahve istanbul)
o zaman buraya alalım seni. ayrıca o zirveye de on parmağımla katılırım.

aa şey, kadıköy kahve dünyasında karışık meyveli fondü ye. 10 tl. çook güzel. www.filizteyze.com tipi şöyle.

kadıköyde herhangi bir pelit. (erenköyde caddede veya kalamışta marinaya giderken var mesela)
veya baylan bir alternatif

kadıköyde öyle bi dünya mı varmış? hiç görmedim :) fondü çok fena bişi ya bi keresinde yedim içim bayıldı :( bi de çilek sevmem sadece muzlu yiyebilirim
ya ben bayramlarda ikram edilen çikolataların en bi lezzetlisinden istiyorum şu annnn

www.kahvedunyasi.com

www.kahvedunyasi.com bayram çikolatası

www.kahvedunyasi.com

www.gurmerehberi.com (baylan için)

valonia beşiktaş ta da var, ıhlamurdere üzerinde. hem de içersi bildiğin charlie nin çikolata fabrikası gibi..

hatta çikolata fabrikası demişken oradan 5 dk yürüme mesafesi hüsrev gerede cad. üüzerinde çikolata fabrikası diye bi yer var, akşam geç saate kadar da açık,çikolatadan cupcake e kadar ağzın yüzün kapkara olana kadar yiyebilirsin :)

kadıköyden bi vapura bakar, koş yetiş 18:15 vapuruna :)

Moda'da Çikolata Dükkanı var, Moda caddesinde organik ürünler satan bir mağaza var köşede, onun yanında. Karabiberli tarçınlı çikolatası süper.

of yaa gebericem şimdi gıcık mısınız olum link verip durmayın ya :(
ay ben ne istediğimi bilmiorum bi verin diyorum bi vermeyin diyorum en iyisi ben susiyim :P

Mabel - Karaköy
www.mabel.com.tr

kadıköydeyseniz baylan a gidin işte ya.

turizm-konaklama ile ilgili calismayacaksan tek yabanci dil yeterli olur. benim de ilk tercihim ingiltere olur ama illa ikinci dil istiyorsan ispanyada cok iyi business schoollar var. ie, iese, esade gibi.

lse
king's college london

Ben mühendis ve eu vatandaşı olarak İngiltere'de yaptım. Avantajı çoğu yüksek lisans programının bir yıl olması. İngiliz eğitim sistemi pek iyi değil ama bence. Tabii ki ünv, branş, program vs önemli etkenlerdir, değişiklik gösterir.

Not: Girerken çok da kapsamlı bir araştırma yaptığım söylenemez. Bir yıl olması ve dil açısından kolay olması için İngiltere'yi tercih ettim, araştırmalarımı İngiltere içi için yaptım.

En cok hangi ulkede yasamak seni mutlu edecekse orayi sec

London

kafam karışmaya devam ediyor benim için ağır basan almanya veya avusturyaydı aslında :s ingiltereyi bu kadar öne çıkaran ne ki o.O

öncelikli olarak londra veya herhangi bir ingiliz/iskoç şehri
sonra berlin
sonra ispanyada bir şehir

öncelikle londra sonra londra sonra herhangi bir londra..

ya ne arkadaşlığı abi. kadın erkek arkadaş olamıyor işte zorlamayın. pragmatist değil, insan tanıdığı insanı sever. tanımadan sevilmez bir insan.

Ikisinin de sevgilisi yoksa tehlikeli ama birinin sevgilisi varsa pek tehlike arz etmez. Yokluk meselesine gelince oralar farklı

olmıycak arkadaşlıktır ama gelde anlat.

ben bu arkadaşlığı savunan birisiyim.
ötesi olamaz diyemeyiz fakat illa ötesi olacak diye bir şey yok

Daha önce de söylemişimdir. Bu tür arkadaşlıkların olabileceğini iddia eden kadınlar oluyor. Zira böyle bir dostluktan nemalanan her zaman kadındır. Erkeğin beklentisini dibine kadar sömürür.

arnold schwarzeneger+1
çok fazla vakit geçirirlerse, arkadaş ortamında vb yerlerde doğal olarak bir taraf hoşlanır. bir taraf dediğime bakma, bu erkek olur genelde.
ha sevgili olurlar mı dersen de erkeğin kızdan hoşlanmadan önceki davranışları belirleyici. iyi niyetli, yardımsever cart curt şeklinde kızın aklına kazınmışsa oluşacak durum arnold kardeşimizin dediği gibidir.

sadece yokluk olmadığına eminim. pragmatist yaklaşım ise bir olasılık.

yıl olmuş 2013 sorulan soruya gel..
bence duymak istediğin şey "hayır asla olamaz" ama öyle değil işte..

cevaben;
evet, her şey olabilir. insanların başına daha acayip şeyler de geliyor nebilim katil oluyorlar, deliriyorlar falan.. böyle düşününce aldatmak, hiç tahmin etmediğin biriyle sevgili olmak, tek gecelik ilişkiler bunlar o kadar da acayip durmuyor..

yokluktur. çünkü insan aşık olduğu kişiyle; böyle içini kıpır kıpır yapan, aklını başından alan kişiyle sevgili olmak ister. böyle bir şeyin olmadığı durumlardaki sevgililikler evet yokluktandır. mecburiyettendir. eh buna da şükürcülüktendir.

Barselona-Belgrad-Kiev

Gezilecek yer olarak:
Roma-venedik-paris-milano-barcelona
Diger tercih olarak: berlinde guzel sehirdir.

Gece hayati:
Barselona-berlin

Bu mevsim soguk olur paris taraflari onu belirtiyim.

klasik bir tur var; krakow-budapeşte-prag ve viyana. orta avrupa tercih edersiniz rotanız bu olsun.

gideceğiniz tarih aralıklarında özel etkinliklerin olup olmamasını da göz önünde bulundurun derim. mesela şu günlerde Münih'te Oktoberfest'e katılmak güzel olabilir. "şu tepenin ardı Münih'tir" repliği ile Şener Baba'da anılabilir:)

barselona-paris

italya dan uzak durun derim en kötü gece hayatı,ispanya ve yugoslavya dan ayrılan ülkeler güzeldir

Barca yapın derim, eğlence mekanları hepsi yanyana, free mekanlar ve clublar hepsi yakın birbirine, gitmişken ibiza'ya da ugrayin ama kapanış partileri de bitmek üzeredir.
Ibiza'ya gidene kadar Barca'nın gece hayatı çok güzel gelmişti :)

www.britishcouncil.org.tr

sadece britishcouncil'dan online olarak başvuruyorsun

medium olabilir (daha yüksek ihtimal)
ama small da olabilir.
asla xs değil.

EDIT: Böyle mi oluyor peki? göbeğin g.tün pırtlamıyor mu? böyle bol bol dökümlü mü duruyor?

yok be jimjim kardeşim, orada yazan mankenin bel ölçüsünden çok daha fazla olan bir bel ölçüsüne sahibim ve bana S beden oluyor. M demişsin fotoğraftaki kazağa, çok demişsin bence.

xs değil bu s olur anca
ek olarak xs ney laan?!! yok gibi bişey

small beden bu. bence de, olur ya eğer small giyiyorsan. m de çok bol olur.

bir yerlerden metrobüs.
uzunçayırdan metro
kartaldan otobüs var.

hiç açıklayıcı olmadı panpa, istanbullu değilim.

Atatürk'ten Bakırköy
Bakırköy - kadıköy vapuruna
Rıhtımdan e10 - e11 ya da 8.5 tl ye havataş'a

yerinde olsam saatlerine sitesinden bakar, atatürkten havataşla taksim ya da kadıköye oradan da yine havataşla sabiha gökçene giderim.

diğer bir yol olarak atatürkten metro ile şirinevler, oradan metrobüse geçip metrobüsle uzunçayıra gidip e-10 ile sabiha gökçene gidilebilir. e-10'a alternatif olarak da uzunçayırda ünalan metroya geçip kartala gidip kartal durağından km22 ile sabiha gökçene gidebilirsin..

en ekonomik yol olur mu bilmem ama havatasla taksim, ordan tekrar havatasla sg yapılabilir rahatlıkla

havaş en mantıklısı teşekkürler, 8'de inicem saat 1'deki uçağa yetirişim umarım.

havaş faaliteyleri durdurulmuş atatürk-taksim arası. son zamanlarda kullanan var mı?

hızlı fakat ekonomik değil 140TL
www.istanbulairport-transfer.com

Uçakla gidersin

emre walker helikopter kiraladık panpa sağol tavsiyen için ;)

havataş atatürk-taksimi en son çarşamba günü kullandım, taksim meydanı trafiğe kapatıldığı için yeri değişmişti sadece, point otelin önünden kalkıyordu.

erkeksen bir tavsiyem olacak ama. kızsan bilemedim

beslenmende bir değişiklik var mı? tutam tutam dökülmesi bana boyadanmış gibi gelmedi. çok dökülüyorsa önce bir doktora git test yaptır derim.
bu arada elidor ve pahalı şampuanlar arasında fark yok, hepsi bol bol silikon ve paraben içeriyor. doğal şampuana geçmek hem saçların hem sağlığın için çok daha iyi olacaktır. saç uçların kuruyorsa badem veya argan yağı sürebilirsin, ipek gibi olur. boyaysa zaten saçı çok yıpratan bir şey.

@abyuksuet kizim.. Isallah masa yaptiran erkek yoktur :) yine de tesekkurler

@quasiromantic beslenmemde bi degisiklik yok. denize girip cikma var bi farkli olarak. dogal diye lush'in bi el yapimi dogal sampuanina dunya para verdim resmen kece oldu sacim. onericeginiz bi urun veya marka var mi acaba?

@ok by hemen atiyorum tesekkurler :)

ok by bize de anlat ama

maşa yapma. yani metal/Seramik temasıyla şekillendirme en fazla üflemeli şekilde şekillendir.
uzun aralıklarla boya. (3 ayda bir) saçları ele alacan ne boyası hala?

minoxil sprey efsane. evet, gayet işe yarıyor. ama çok sıkı disiplinle uygulamak gerek.

elidor ne ya? john frieda'nın yıpranmış saçları için olan grubunu kullan.

hormon testi yaptır. testosteronun fazla olabilir, trioite de baktır. demir eksikliğine de.kafeini bırak.
solgar veya gnc'den çinko ve biotin kullan.

bazı doğal şampuanlar saçı keçe gibi yapar, beraberinde yine doğal bir krem kullanmak gerekir. böyle şampuanlara saçı alıştırmak gerekiyor tekrar yumuşak olması için, o da 1-2 hafta sürer. bir de eczanede satılan organicum veya watsons'larda satılan nude gibi şampuanlar var, ikisini de denemiştim, onların kullanımı daha rahat. keçeleştirmiyor. saçın normal şampuana göre sert gelmesi normal, çünkü süpermarket şampuanlarındaki silikon saç tellerine yapışıp kayganlaşmasını sağlıyor. o silikonun üzerine uyguladığınız kremin de yağın da saç boyasının da saça işlemesi imkansız hale geliyor. saç gittikçe sertleşiyor, boyalar hızlı akıyor, vs.

@jimjim

masa fon yaptirmam fazla demistim.
3 ayda bi boyarsam insan icine cikamam ki cingene gibi
john frieda kullananlardan da cok olumsuz seyler duydum, kullanip memnun olan yok gibi.
testlerim yeni yapildi sorun yok. kahve cok iciyorum ama her zaman cok iciodum.
minoxil spreyi deneyebilirim. tesekkurler.

@quasiromantic evet. dogal sampuana geceyim ben madem. dediginiz markalardan birini deneyecegim. cok tesekkurler. sonucu bildiririm :)

tiroit degerlerim yukselmis.. o sebepten dokuluomus saclarim :(

araç ile bile gideceksen metrobüsü takip et :) hiç girme sahil yollarına eds var e5 boş şu an evden görüyorum beşyol denen yerden şenlikköye doğru sapıp gidebilirsin

bu saatte haftasonu deniz otobüsü yokmuş da.

taksime 110 veya dolmuş.
fransız kültürün arkasından bakırköy dolmuşları, oradan aktarma.
veya taksimden otobüs.

kadıköy taksim dolmuşu
ve taksim yeşilköy dolmuşu.

annen dışarıda dursun muayene olurken? doktor-hasta gizliliği diye bi şey var. tutuklu bi hastayı inzibatların tamamını odadan çıkartarak muayene eden doktorlar biliyorum ben sırf bu gizlilik adına.

bende 18 yaşında mı ne gitmiştim annemle bakire değildim doktor bakire olup olmadığımı sormuştu annemin 5 yıllık jinekoloğu. bakireyim dedim.
zaten sadece ultrasonla kontrol yapıldı bana aşağıdan bir muayene yapmadı.

hatta annemin doktoru annene söylemem doğru söyle falan demişti.
Ben o zman öss günüme regl im denk gelmesin diye gitmiştim ama.

şimdi sendeki rahatsızlığa göre jinekologun ne yapacağını söyleyebiliriz.
enfeksiyon mantar vs varsa ne yapıyorlar bilmiyorum mesela.

ve de bakire değilsen artık tek başına gitmeli smear vs yaptırmalısın.
sadece sevişmekle olmuyor artık düzenli gidiceksin ve kendin gitseydin annene ihtiyacın olmazdı bak.

'bu toplum' diye başlayan cümleler kurmadan önce (sana demiyorum fıstıkezmesi) en azından annelerimize ne olduğumuzu göstermeliyiz, kendimizi onlardan da mı saklıycaz, çok doluyum sözlük, bizi kimse ezmiyor bizden başka.

imza Kadın

annenle neden gidiyorsun?
bir de soran doktorlar; muayeneyi içten yapmak için soruyor.senin şikayetin neyle ilgili?

bir de normalde sorsan söylemezler, yasak, savcılık izni lazım deyu. bunlar da bir acayip aslında..

Babanın cep telefonuna mesaj giderse babanı mı tokatlıycan, kime kızcan.

şöyle ki öncelikle 18 yaşından büyüğüm ve bana evlilik öncesi 'cinsel birliktelik' ters gelmiyor, normal bir şey bu, ama annemin düşüncelerine göre ters geliyor. ben yaparım yapmam bu kimseyi ilgilendirmez AMA annemin hiçbir şekilde üzülmesini istemediğimden bu tedirginliği yaşıyorum. ŞİKAYETİM İSE cilt doktoru yönlendirdi beni, reglin 2.günü git bi tahlil yapsınlar dedi. ben de mantardan şikayetçiyim bunun yanı sıra. ultrasyona girdiğimde anlaşılır mı? burada yardımcı olmak için varız, ayrıca.

Mantar icin ultrasona niye giriyorsun ki acip bakmasi lazim tani koymasi icin. 18 yasinda olman gerekmez tek basina girebilirsin iceri.

Annenle gittiginde bakireyim desen bile mantar sikayetiyle gittigin icin acip bakicak zaten

ben jinekologa 17 yaşında gitmiştim ilk, bakireydim ve ailemle gitmiştim. aileyi içeri almadılar zaten. "annemin gelmesinde bir sorun yok" dediğim halde içeri almadılar "hasta-doktor mahremiyeti diye bir şey var, bu da hassas bir konu, hastadan başkasını içeri alamam" demişti. ama doktorun tutumu da önemli, nereye gittiğine de bağlı. bu görüşte biri ise o da içeriye kimseyi almak istemeyecektir, ama karşıt görüşte biriyse de durumu ifşa etmekte bir sakınca görmeyecek de olabilir.

bakireyim dersen çubuğu sokmuyo içeri.
bakire değilim dersen allah ne verdiyse.

sen bakireyim de geç. ikisi arasında çok bi fark yok. basit bi mantardır şikayetin de. nemden olur sıcaktan olur çamaşırdan olur.

cilt içinse pcos var mı diye bakacak, ultrasonla bakacak, bakireyim de geç. iyi göremeyebilir dışardan ama sıkıntı yapma. annenle gideceksen bakireyim de, kadını germe. biz gerilelim de aman onlar gerilmesin.. sinirleniyorum ama yapacak da bir şey yok.

bakireyim diye yalan söyleme çünkü bazı hastalıklara bakire diye ihtimal vermeyip boş geçebilirler, sağlığınla oynama. tek başına gir doktora annen dışarıda kalsın. zorunda değilsin annenin önünde soyunmaya. doktora da hasta-doktor gizliliği istediğini söylersin.

dediğin adrese göre cevap veriyorum (varlığından haberim yok yani) ;
metroyla son durak kartal'a gel.oradan tuzla'ya giden (işte kaynarcadan geçen) otobüslere bin; bir ihtimal gebze-harem dolmuşları da geçer.

teşekkürler, öyle yaptım. harem-gebze minibüsleri dönüşte kartal yönüne giderken tam önünden geçiyor kaymakamlığın ama giderken pendik köprüsünde inip taksiye bindim. 10 tl'lik mesafede, olur da giden olursa.

ielts kursuna gitmesin, ielts'in kursuna gidilmez.özel ders alsın. sözlükte ve burada yazanları okudu mu?
ielts-simon.com 'dan haberi var mı?
sadece cambridge testleri+simon ve özel ders kafi.

genelde 70-80 % 'ni ödüyor.
Kanser ilaçlarının bir çoğu özel ilaç kategorisinde olduğu için 0%'a kadar iniyor.

hayır yok, gidip panodan bakacaksınız.

ben en çok ulusalcılar ve tayyipçiler için kullanıyorum.

kimse kusura bakmasın da kemalist ve müslümanlar. ekseriyetle sorunlu insanlar.

sosyal medyayı kullananlar
siyasetle -ufak dahi olsa- ilgilenenler
toplumsal normlar
geri kafalı(her açıdan) insanlar

uzun lafın kısası;
dünyada sadece spor ve sanat olsa keşke...

diğer şeyler hep saçma geliyor bana, dünya bitsin de sadece ikisi kalsın, kabulümdür.

-Tayyipciler
-gerikafalilar
-bencil ve kıskanç insanlar
-apaciler

nathanieltroy+1

feysciler
hesap soranlar

tayyipciler
fethullahcılar
kezbanlar

kontürün var mı'cılar

ön yargılılar

mangalcılar
kadıköy-pendik sahil şeridindekilerden bahsediyorum, inek gibi yayılıyorlar çimen görünce.

Burak Yılmaz haters'ları

aslında sorun çıkarmaya hakları yok.

ben 4 gün önce münihten almanyaya girdim italya schengeniyle, senin dediğin gibi ilk girişi italyadan yapıp, almanyadan çıkış yapmıştım daha öncesinde. pek bişey demediler. kaç gün kalıcaksın falan filan.

ingiltere vizen var di mi?
italyaya almanyadan önce gideceğinden sorun olmaz (ki normalde de olmazdı bence)

ingiltere vizem var tabi . almanya bazen sorun cikariyormus ama italyadan giris yapcam sonucta bakalim ins sorun olmaz

ingiltere vizen olmasi lazim, ingiltere schengende degil. bu arada schengen'inin multi(M) olmasi lazim bir de. eger bunlar varsa hic bir problem cikmaz, giris yaptigin ulkeden almis olman lazim zaten.

- beşiktaş'ta dolmabahçe sarayı daha uygun olabilir.
- yok dersen beşiktaş, kabataş'tan üsküdar'a geç kız kulesi falan üsküdar'da.
- ona da yok dersen, otobüsle eminönü'ne geç kapalıçarşı,mısır çarşısı vb bir sürü çarşıyı gezebilirsin, ya da eminönü'nden tramvayla sultanahmet'e git, sultanahmet,topkapı, yerebatan sarnıcı, ayasofya gezebilirsin.
- yada vapurla boğaz turu yap.
-ona da yok dersen beşiktaş'tan taksime doğru yürü taksim meydanını falan dolaşırsın.

Beşiktaş'tan otobüse binip Emirgan tarafına da gidebilirsin.

beşiktaştan yürüye yürüye ortaköye git, biraz takıl oralarda.
sonra taksi/otobüsle bebek , emirgan falan yap.

ya da taksime git, istiklalde dolaş.sonra tünelle karaköye geç, galata köprüsünü yürüyerek eminönüne geç balık ekmek falan ye, oralarda takıl. tramvayla sultanahmet' git.

sabahtan Reçel Türevleri'nde şahane bi kahvaltı, sahilden yürüyerek Ortaköy, oradan tekneyle bi boğaz turu, dönüşte Emirgan olabilir, Sabancı Müzesi, Arnavutköy'de balık, en sona tatlılık olarak da Ortaköy'de waffle ile kapanış:)

sahile in. yuzunu denize don sonra soluna don ve dumduz yuru. cok hos yerler goreceksin.

istiklal caddesine gidersen kalabalığa değil, kafanı kaldırıp binalara bak. ermeni ve rum ustaların muhteşem zekasına, işçiliğine saygı duy.

kertıl..
işin de yakınsa ömrün bu sığ, ist.un dışında, varoş yerde geçecek..
hiç ama haftasonu var, siteler güzel, buralardaki insanlar iyi falan diyip kendini kandırma.
paran varsa bostancıya doğru uza. fakirsen mecbur.

edit: bostancı demedim zaten bostancıya doğru dedim. maltepe var, süreyyapaşa var.küçükyalı falan..

o kısımlar işe uzak dostum. her gün 1 saat yol çekemem. hafta sonu da yok zaten benim çalışma düzenimde.

pendik merkeze çok uzak. araba olsa dahi git gel çok yol tutar. kartal hem işe hem dediğim gibi kadıköy kısmına pendik'e nazaran daha yakın olduğu için orayı düşündüm.

beklentiniz nedir bilemeyiz ki. mesela sıkıldım caddeye inip biraz hava alayım derseniz zor ama metroyla kadıköye gitmek kolay. işe gitmek kolay.
haftada bir çıkarım onun dışınd aiş ev arasında yaşarım diyorsanız uygun.
ayrıca, en çok zaman iş le ev arasında geçer. merkezi bir yerde oturursanız işe gidip gelmekten bir şey yapacak zaman ve enerjiyi bulamazsınız. benim düşüncem işinize yakın yerde güzel bir sitede oturun. ama sürekli olarak kendinize bir eğlence bütçesi oluşturun ve bunu kullanın.

abi sabihada çalışacaksan kartalda ne yapıcan? gel kurtköy yenişehir tarafına, işe 10 dakika, toplu taşıma kullanacaksan hemen dibinden kadıköye otobüs var. kiralar daha uygun, evler daha yeni güzel.

soganlıkmı yok birader bulasma hanzo-ayı-psıkopat kaynyan bi semt-..
bodrumda kal bostancıda kal derim..
kucukyalıda olabilir yada altıntepe..

ben liseyi soğanlık'ta okudum, gerçekten hiç bir şey yok o tarafta ama oradan ulaşım her yere çok kolay, metronun açılmasıyla bayağı değerlendi o taraflar ama hala sapa yerler, gece dışarı çıkmaya korkarsın yani

eğer hala tutmadıysan hiç o taraflara bulaşma bence. iki ay metronun dibinde oturdum ve arkama bakmadan kaçtım öyle diyeyim sana.

Kurtköy'de uzatılacak metro güzergahına yakın bir yerlerde tut. Havaalanına metro uzatılacak her şekilde.

09:21
o guluse hastayim:)
www.youtube.com

her b.kuna nasıl el koysunlar.
artık bir daha holding patronu olamayacak ama rahat rahat yaşayacak parası pulu var.
en son paristeydi orada yaşıyor diye biliyorum.

adam hapis şokunu atlattı :) hatta o şoka hiç girmedi bile.

paris'te gününü gün ediyor. bir ara derin mermerci ile aşk yaşadı epey, sonra bir fransız güzelle evlendi.

abi soruna cevap değil ama adam yaşlandıkça ali ağaoğluna benzemiş yahu.

sağdaki

altın sarıları çok kötü ondan hiçbiri

ikisini de beğenmedim. sarı renk havasını bozuyor.

tip olarak sagdaki ama sadece turk sitelerinde cikiyor, turk markasi(!) olabilir.

japon al derim.

öyle aman aman çok güzel değil ama illa olacaksa soldaki.

sağdakinin çerçevesi hiç uymamış o tarza.

ikisi de kötü bence altın rengi saat çok kıro duruyor

beğğğ beğenmedim ikisini de

nooooooooooooooo.com

ikiside kötü

altin olayi bozmus. ikisi de degil

eskiden ekle sil zamanı alabiliyorduk istediğimiz bölümden, fakat artık bölüme açılmayanlar dışında alamıyoruz sanki.

www.yildiz.edu.tr

kendi bölümünde açılmadıysa kredisi/içeriği aynıysa dilekçe yazarak alabilirsin.

başka kontrol yok.
ama dönünce g.tünüz yanabilir
yani bir yaptırımı olabilir.aileniz ve siz imza attınız çünkü.
diplomayı falan aldıysanız böyle şeyler yapmayın derim. okuldan ilişik kesmediyseniz yardırın

valla geçici mezuniyet belgesi aldım.
dönmüşüm işte niye cezası olsun ki?:)

"işsiz" ve 25 yaşının altındaysanız(öğrencilikle alakalı değil), dilediğinizce seyahat edebilirsiniz. sıkıntı olma. ben bizzat kendim şahsım olarak, mezun olduktan sonra, süresi dolana kadar çatır çatır kullandım. hiç bir şey de olmadı :)

yeşil pasaport şartları sigortasız olmak, 25 yaş altı olmak ve öğrenci olmak. yani öğrencilikle gayet de ilgisi var. ha sen risk alıp kullanırsın, orası ayrı (ben de geçici mezuniyet belgesi aldıktan sonra 1 kez kullandım) ama o pasaportu kimden dolayı aldıysan, o kişiye idari cezası var ortaya çıktığı halde. sana bir şey olmuyor.

G.tünden kan alırlar.
Benimki işe girdiğimden dolayı iptal olmuştu. İşten çıkınca yurtdışına gitmeden bi kontrol edeyim dedim. Gittim istanbul emniyete direkt iptal ettiler. Sonra yeniden yeşik pass çıkarttım. Durum böyle. Direkt sistemde görünüyor.
Görevli polis iyi ki buraya gelmişsiniz yoksa sınır polisi tutanak tutardı babanızın başı yanardı dedi. Bilginize...

Not: Öğrenci olmak için açıköğretime başvurun 2. Üniversite kayıtları yakında. Ben öyle yapmıştım. Bu vesileyle de ikinci üniversiyeyi bitiricem inş...

Yeşil pass şartları:

1) Öğrenci olmak.
2) 25 yaşını geçmemiş olmak.
3) Bekar olmak.
4) Pasaport hakkından yararlanılacak ebeveyn ile birlikte ikamet ediyor olmak.
5) Herhangi bir işte sigortalı çalışmıyor olmak.

ticket sodexo değil mi?
yemek kartınız oluyor işte, şirket ona her ay para yüklüyor.
kullanılmayan paralar devrediyor.
marketlerde -genelde- geçmiyor, geçeni vardır bilemem
restoranlarda geçiyor
cafelerde vs yenilebilir şeyler satan hemen her yerde geçiyor
yemek ve içecek dışında bir şey alamıyorsunuz.

marketten ziyade şarküteri benzeri yerlerde geçiyor. haftalık alışveriş için kullananlar var.

Küçük çapta bir takım marketlerde, bazı restoran ve sandviç, dönerci, pidecilerde ve ykm de geçiyor. Var biraz daha ama o kadarını da bilmiyorum. Bir ara broşür okumuştum bu kadarı kalmış aklımda.

www.my-sodexo.com

soruyu takipteyim.
ayrıca bende dikine olanları geçtim -ayaklarda- hem dikine hem enine çizgiler/tırtıklar/kabarıklıklar oluştu.
düzenli olarak çinko, biotin falan da içiyorum.
nasıl geçer çok merak ediyorum.

vitamin veya kalsiyum eksikliği diye biliyorum.
eğer uzun süredir varsa bi doktora görünmen şart...

Bildiğim kadarıyla demir eksikliği ve tiroid bozukluğunun habercisi ama çok da emin değilim açıkçası doktorun cevabından sonra seni de bilgilendiririm :) yine de cevaplara açığız arkadaşlar

Çizgi ayrı kabarıklık ayrı ama. Madde eksikliğinden kaynaklanmayabilir. Aile hekiminize sorun, gerekli testleri de o söyler zaten yapacak kişilere.

Vitaminsizlik diye konuşulmuştu bi' ara arkadaş ortamında, aynı belirtiler. Doktor görmeden olmaz ama...

nedeni hakkında çok bir fikrim yok ancak tırnak yüzeyi düzgünleştirici törpüler var onlar sayesinde pürüzsüzleştirebilirsiniz.

@jimjim enine çizgi ve kabarıklık tırnak mantarı olabilir.

işleri güçleri oluyor, çok acil görmedikleri için esnek davranıyorlar ama yatırıyorlar.
yasal sınırı bilmiyorum 1 haftada yatmazsa şubeye telefon açın, hatırlatın.

anlatım bozukluğu yok, cümle tamamen doğru.

en son oynadığımdan beri çok zaman oldu ve oynamayalı çok zaman oldu doğru kalıplar.

oynamayali dogru iste. sair burada oynamadigim zamanlar cok oldu demek istiyor.

anlatım bozukluğu yok.
anlattığın durumda iki farklı ifade var bu cümle sadece birini anlatıyor. sorun yok.
hatta "oynayalı çok uzun zaman oldu" orada bir (yine anlatım bozukluğu değil ama) bir düşüklükten söz edilebilirdi. sanki oynamaya başlamış, hala oynuyor ve o sırada "oynayalı çok uzun zaman oldu" (dur biraz oturup dinleneyim) diyormuş gibi anlaşılabilirdi.
**son, en son gibi bir zarf yok çünkü.

tamam ben galiba "oynamayalı" kelimesindeki anlamı yanlış düşünmüşüm. "görmeyeli çok büyümüşsün" cümlesindeki gibi düşününce oldu.

oynamayalı: oynama eylemini gerçekleştirmeyeli / çok zaman oldu.

bozukluk yok.

Birincisi, konuşma dili ile yazı dili arasında anlatım bozukluğu açısından fark olmaz. "Konuşurken tamam ama..." diye bir şey yok.
İkincisi, "oynayalı uzun zaman olmuş ama..." değil, "oynamayalı uzun zaman olmuş" doğru olanı.

@grgn tabii ki, bozukluk bozukluktur, demek istediğim hoş görülebilir olma durumuydu, yanlış olmasına rağmen konuşma dilinde kalıplaşmış bazı kullanımlar var ya hani.

Anladım. Konuşma dilinde de "oynayalı" deseniz, yazı dilinde de "oynamayalı" deseniz yanlış oluyor sonuçta. Anlatım bozukluğu olmuyor ikisinde de, sadece eylemin yapılıp yapılmama durumu değişiyor.

"Oynanmayalı çok oldu, yani uzun zamandır oynuyorum" :/ valla böyle bir çıkarım doğuyor.

Diğer arkadaşın dediği gibi "oynama işlemini gerçekleştirmeyeli" çok oldu uzun zamandır sürekli oynuyorum.

Ama kullanılışda ki amaç çok farklı, amaç uzun zamandır oynamadığını belirtmek. Çok sakatmış gerçekten...

ülkenin her yerinde goygoy var sen başka tanıdığınız var mı diyosun?
hakimler savcılar sınavında kopya çekildi tanık var ama hiç bir şey yapılmadı.
geçen sene üniv.sınavında torpilin kopyanın alası döndü bir şey yapılmadı
üds'de benzer şeyler oldu ses yok
bir önceki milli eğitim bakanı intihal yapmış bir adama :D daha trajik bir şey olabilir mi hala soruyosun bir de :)
tersten cevapliyim; mağdur olmayan bir tanıdığım yok.

bakanlığa ulaşmak zor olmasa gerek dıye dusunuyorum. kardeşimin puan hesaplamasında yanlıslık vardı hemen duzeltmıslerdı tabı bılerek bir şeyler dönüyorsa dava açılmalı da o davalara kimler bakacak da adeleti sağlayacaklar.

88 almıştı. valla haklısınız ülkenin çivisi çıktı zaten de yine de her defasında şaşırıyor insan. Olmaz diyor.
Anlamadığım nasıl oluyor da puanı sıralaması belli olup da tercih yaptıktan sonra böyle biri yoktur diye çıkıyor. yerleşemedi yazsa cidden kopya mopya olsa hadi bi derece sebebi belli, bu öyle de değil ki.

geçen seneki sıkıntının ne olduğu tam anlaşılamadan bu sene yine aynı hataya düşmüş,tercihlerini ilçe milli eğitim müdürlüğünde onaylattırdıysa her türlü çözerler bu işi

bir adet ortalıkta dolaşma terliği, bir adet duşa girerken kullanılacak plajımsı terliği.

çarşafı serdikten sonra çarşafın toplanmaması için takılacak 4-5 tane çengelli iğne.

plastik bardak, çatal, kaşık. yoğurt aldın neyle yiyeceksin onu, di mi?

askı al yeter ya. bi arkadaş bi tahta sıkıştırmıştı ortaya, askısız sadece katlıyordu eşyalarını. o tahtayla da ara kat yapmıştı işte. dolabın üstüne bi şey koymayın diyorlar, siktir et ayakkabıları yatak altına yada dolabın üstüne koyabilirsin.

edit : ben sadece olaya dolap özelinde yaklaştım ya.

Temizlik malzemeleri, sabundur şampuandır havlu falan işte
Uyku giysileri, pijama gecelik vs
Ortalıkta dolanmalık giysiler, yurtta giyilebilecek rahat kıyafetler yani, kot pantolonla gezme diye
Günlük giysiler, ayakkabı, yurtta gezmelik terlik, banyo terliği vs

mini su ısıtıcı. uzun üçlü priz. yer varsa plastik komidin al, yurt dolapları çok küçük oluyor. ufak tefek bulaşıklarını yıkamak için sünger ve pril olmazsa olmaz.

tabi ki dolap için kilit
bi de hurç.iç çamaşırlarını ve çorapları koymak için.

*dolabın içine/dışına veya ranzaya asmak için -kangru askılık diyen var, ıvır zıvır askısı diyen var- böyle üzerinde bir sürü cebi olan yastık kılıfı ebatlarında bir şey, en hayatiis bu bence
*su içmek için kupa
*banyo çantası; plaj çantası gibi plastik bir şey bul. banyoya giderken havlularını leş gibi yerlere asma
*ketıla ütüye izin var mı o işler nasıl olacak bir düşün
*bol bol kutu al; kalın mukavva, teneke, plastik vs. (koçtaşlarda falan oluyor)
*nevresim getirirken; kenarları lastikli çarşafları tercih et, düzlere göre takıp çıkartması daha kolay oluyor hem de kaymıyor.
*kitap okumak için, mini okuma lambası
*çoklu priz
*duvara yapışan askılar

tuvalet odada mı yoksa dışarda mı bilmyorum ama bi tane ufak sepet al. lifini, sabununu, şampuanını, diş fırçanı vs koy. tuvalet, banyoya giderken çok işe yarıyor.

şampuanını dolabın üstüne falan koyma. bi daha geri gelmiyor.

seviyeye göre karışık.
ama bu karışım genelde 3-4 bölümle oluyor.

tamamen karışıyosunuz ve aynen kız erkek oranı dengeli oluyor

cahilce bir söz.

doğruluk payı kesinlikle yok. hayata başka bir yerden bakmaya ihtiyaç duyabilirsin, bence bunun için psikolog şart. ölene kadar değişmeyen, aynı hatalarıyla ölen insanlardan olmak istemem şahsen. psikolog sana şunu hissettiriyor, yalnız değilsin ve içindeki bozuk olan herneyse tamir edebilirsin. bence mükemmel bir duygu

penguende "mega cahil" diye bir köşe var barış atar çiziyor sanırım, ona güzel ilham verir bu .

sanırım burda terapinin amacını sorgulamamız gerekiyor.yani evet saçma ama herkesin bir şekilde terapiye ihtiyacı yok mudur ? düşünsenize herkesin.ama gidebilenler sadece maddi durumu yeterli olanlardır.bu durumda terapi tedavisi de böyle bi duruma dönüşmüş olmuyor mu ? olması gerekenden bahsetmiyorum ya da terapiye ihtiyaç derecesinden..devletin sağladığı bi tedavi değil bu sonuçta ve ne biliyim günümüzde çoğu kesimde "cilt bakımı yaptırmak" tan farklı görünmüyor.(tamam absürd oldu bu örnek öyle bişi işte) ve evet cilt bakımı parası çok olanlar içindir ?

iphone5 bence bir ihtiyaç değildir, çok da pahalı. ben almam mesela aynı telefonu 5 yıl kullanırım şu ana kadar 3 telefonum oldu. cilt bakımı da ihtiyaç listeme girmiş değil. fakat herkeste biraz olan o dengesizlik durumu sizin hayatınızı etkiliyorsa, yaşam kalitenizi düşürüyorsa terapi şarttır. o para bir yerden bulunuyor bir şekilde

tam olarak bu söze karşılık gelmese de david foster wallace'ın iğrenç adamlarla kısa görüşmeler kitabında psikologa giden bir kadın için söylenmiş şöyle bir söz vardı: "arkadaşlarında bulamadığı ilgiyi psikologundan satın alıyordu."

ileri düzeyde yaşanan bozukluklar bir yana bırakıldığında aslında birbirimizden uzaklaştıkça yalnızlığı gidermek(!) için de tercih edilen "bilinçsiz" bir talep de olabilir bu. ama terapinin gereksiz olduğunu düşünmek çok desteksiz bir laftır kanımca.

katılıyorum. ve birkaç sene sonra okuduğum bölüm gereği terapi yapma yetkim olacak :(

derdin o günkü kuruna da bağlı aslında...

ilk bakışta yanlış anlaşılıyor ama doğru aslında. öğrenci halimle nasıl terapiye gideyim ben mesela ?

@zazazareata aynen bende öyle düşünüyorum.bu cümlenin doğru olduğu gerçeğiyle yüzyüzeyiz ve bu durumda bulunmamız yanlış.bence bu cümleye katılmayanlar da bu yanlışlığı görmek istemeyenler.(evet anlam kargaşası var ama anlatmak istedğim bu)

@bir yudum "para bulunuyor bir şekide" demişsiniz.doğru ama zorunlu hallerde bulunduğunu düşünüyorum ben.yani bi adam ölecekse ve bi ilacı almak zorundaysa durumu olmasa da bulur,buluşturur..veya durumu kötü olanlar mesela sigara içmeye devam ediyorlar çünkü içmediklerinde oluşacak yoksuunluk sendromunu yaşamak onlara ölüm geliyor.fakat terapi için aynı şey geçerli değil kanımca.zira terapiye gidemediği için --doğrudan--ölen veya öleceğini düşünen kişi yok.dolaylı yoldan tabiki terapiyle birsürü intihar önlenebilir.ama kişi bunun farkında değildir.gene zenginliğe kaldı olay yani.

buna benzer bi soruya burada cevap vermiştim, hatta benzer değil aynı da soruluş biçimi farklı. Mobildeyim bulmam imkansız, ama anahtar kelimeleri verirsem fikir verebilir.
Kurt cobain, popüler kültür, popüler kültür idolleri üzerinden yürütülen sosyal mühendislik ve "yaratılan" ama aslında olmayan ihtiyaçlar, "depresyonda" olmanın popüler olması, kültür endüstrisi.
Kıraathane muhabbeti diyene de ikiçift lafım var.
Bak şimdi beyim, hanımım, biz öğrenci adamız, öyle olmasak da alt sınıftanız, gelri düşük olandan hani. paramız kısıtlı yani, sağlık hizmeti de kısıtlı, bunu bilmez iken her şey "bu konuda" toz pembe iken, sen ananın beşiğini tıngır mıngır sallar iken ben vardım 16 yaşımdayken psikoloğa, oradan yönlendirmeyle psikiyatri kliniğine, 10 dk.lık görüşme ve 2-3 ayda bir, yoğunluğa göre. Her defasında terapist de değişiyor, öncekinin notlarına bakıyor falan, bir gördüğünü bir daha göremiyorsun. gidip torbacı bulsam kendime daha fazla rahatlardım. Parası olan gitsin tabi. Bir sene böyle geçti ve onlarca kilo aldım ilaçlar yüzünden, daha beter oldum, baktım olmucak iki seansta bir anda iyiyim bomba gibiyim taklidi yaptım, kendimi toparlamam da 2 yıl sürdü.
Sen söyle hakim bey, kim suçlu?

vizeye başvururken 6 ay geçerliliği olmalı.
ya da gidip pas. süresini uzattıracaksınız emniyetten.

peki bu süreyi uzatmak demek bir seneliğin parasını ve pasaport bedelini tekrar ödemek demek mi?

6 aylık pasaport yenilenmez yeniden başvuracaksınız bu arada..

e-pasaport sistemine gecildiginden beri "pasaport uzatmak" diye bir kavram yok. cuzdan bedeli de bir daha odeniyor yeni pasaport aliniyor yani.
6 aylik pasaport degil hic bir pasaport uzatilmiyor yani. yenisi cikariliyor

epasaport.egm.gov.tr

"e-Pasaportumun süresini uzattırabilir miyim ?

Hayır. e-Pasaportunuzun süresi dolduğu takdirde yeni bir e-Pasaport başvurusunda bulunmanız gerekmektedir."

yeniden uzerine 6 ay alabilirsiniz kalan sureniz yeni pasaporta isleniyor diye biliyorum. ve evet defter parasi oduyorsunuz.

iş bulana kadar devam et madem mecburiyetlerin var. bir taraftan da iş araştır.

iş araştırıyorum ama bir gün fazla dahi durmak istemiyorum burda

yeni iş bulana kadar mecburen çalışacaksın yani başka seçenek görünmüyor ki?
diğer tarafta iş yoksa seni neden tutsunlar adamlar da haklı.. güzel bir iş bul, o süreçte de sevmesen de katlan en fazla 2-3 ay sürse çatlamazsın heralde .

genel müdürümle bugün gidip tekrar konuşsam faydası olur mu acaba?

ben de iş bulana kadar katlanman taraftarıyım eğer çıkmak seni sarsacaksa. İnsanın sevmediği işi yapması kadar kötü bir şey yok bence. eski firmamdan ben de o sebeple ayrılmıştım, daha az maaşa başka bir firmaya geçtim ama en azından mutluydum.

iş koşullarında esaslı değişiklik diye bir hukuki terim var. işçi iş koşullarında kendi aleyhine olan değişiklikleri kabul etmek zorunda değildir.hatta yazılı olarak kabul etmezseniz kabul etmediğiniz anlamına gelir. bu durumda tazminatınızı alarak iş akdinizi feshedebilirsiniz. bir avukatla görüşmenizi ısrarla tavsiye ederim.

genel müdürümle konuştum şimdi çıktım odasından. aslında kendisini yanlış anladığımı söyledi. senin primerdeki işin devam edecek ama ben her şeyi azar azar öğrenmeni istiyorum dedi. ben de ısrarla aplikasyon öğrenmek istemediğimi, bu eğitimi insanlara vermek istemediğimi söyleyince de açık konuşayım seni ilerde yönetici pozisyonuna düşünüyorum dedi. böyle olabilmen için de seni seneye falan diğer markalar için de eğitime göndermek istiyorum dedi. her markayı öğrenip hepsine hakim olmanı istiyorum dedi. joker mi olucam yani dedim. joker değil ama hepsinden bilmezsen yöneticilik yapamazsın dedi.

gerileceksen aplikasyon işini bırak sen kendi işini yap dedi. eğitim olacak dediklerinde beraber hareket ederiz ve sana başka programlar yapıp bahane buluruz gitmezsin eğitimlere dedi. yok dedim tamam. eğer primer olarak değil alternatif olarak düşünüldüysem sıkıntı yok öğrenirim dedim.

işte sonrasında da ben seninle uzun yıllar çalışmak istiyorum, sen gittin o kadar yüksek lisans yaptın bunlar boşa mı çıkacak, 30 yaşına geldiğinde hala böyle ürün müdürü olmak seni tatmin edecek mi ki falan dedi. ben de he he diyip geçiştirdim.

şimdilik gazım alındı ama ilerisi için oturup düzgün bi kariyer planı yapmam lazım sanırım =/

öncelikle şuradaki uzun cevabımı okumanı isterim; eksiduyu.ru

sonra da cevaplara geçiyorum; gerekli değil yani şart değil ama son versen iyi olabilir.
hoca değiştirince bi b.k değişmiyor.
başarılar dilerim.

senin yerinde olmak isteyecek çok kişi var. gelecek sana getirir bilemem ama bu soruları sormaya başladıysan senden bize yani insanlığa fayda gelmez. araştırmacı ruhun gitmiş senin. o yüzden bizler için bırak. kendin için ne yaparsın bilmem.

genetik mi okuyorsun?

vazgeç bence.

bölümünün moleküler biyoloji ve genetik olduğunu varsayarak, nihai bir karar vermeden, özel şirketlerde ne gibi pozisyonlarda çalışabilirsin, ne kadar maaş alabilirsin gibi sorulara cevap bulmanı öneririm, zira durum hiç iç açıcı değil. İşin diğer yüzünü de gördükten sonra akademi mi (en azından yüksek lisans ya da doktora sonuna kadar, yurtdışına gidebilme ihtimalini de düşünerek), yoksa şirketlerde çalışmak mı sorusunu kendin için daha rahat cevaplayabilirsin.

ayrıca hoca da çalıştığın konu da önemli tabi, her ikisi de motivasyonunu etkileyen unsurlar. lisanstan mı mezun oluyorsun yoksa yüksek lisanstan mı onu da pek anlayamadım gerçi ama lisanstan mezun oluyorsan (her hafta rapor yazmandan anlıyorum) daha öğrenebileceğin ve öğrendiğin şeylerden tatmin olabileceğin bir yüksek lisans dönemi var, ha keza zaten yüksek lisans tan mezun oluyorsan bu konuda bir şey dememe gerek yok zaten.

öncelikle sana şunu söyleyeyim sen çok fazla şu genetik bölümünü kötüleyen blogdan okumuşsun. bi sakin ol. akademik kariyere de karar versen piyasada işe başlamaya da karar versen ikisinin de dönüşü var. vereceğin karar dünyanın sonu değil.

akademik kariyer mi merkezi yerde büfe mi diye çok düşünüp en sonunda akademik kariyere karar vermiş çiçeği burnunda bir doktora öğrencisi olarak yazıyorum bunları.

ticaret ve para odaklı düşünmek bence kötü bir şey değil. ülkemizde pek yok ama amerikada ve avrupada bir sürü irili ufaklı şirket kuruluyor her sene. sonunda büyük şirketler alıyor bu şirketleri ama şansın yaver giderse iyi para da kazanabilirsin. dolayısıyla akademik kariyer yaparsam zengin olamayacağım diye bir şey düşünme. ha 30-35 yaşına kadar çulsuz olacağın gerçeğini değiştirmiyor bu tabii. ama olay tamamen seni neyin mutlu edeceğiyle ilgili. herkes lüks içinde olmak ister. ama bu senin için olmazsa olmaz mı onu düşün? sonuçta akademik kariyer yaparken de aç kalmıyorsun.

hoca değiiştirmek çok iyi sonuçlar doğurabiliyor. ben, lisansın son senesinde (ki okulu uzattım) o kadar umutsuzdum ki, o kadar okumuşken yapamıyorum galiba, heyecanımı da kaybettim diye bölümü bıraksam mı diye düşünüyordum. sonra bir hocam hala güzel şeyler başarabilirsin dedi. yüksek lisans danışmanım da yapabileceğimi gösterdi. danışmanım başkası olsaydı muhtemelen şu an merkezi yerde büfede tost yapıyor olurdum. dolayısıyla hoca değiştirmeyi çok ciddi olarak düşün. yine olmazsa, bırakırsın. atla deve değil yüksek lisansı ya da doktorayı bırakmak.

bir de motivasyon çok önemli. çalışıp çalışıp da bir sonuç alamıyorsan insan çok kötü hissediyor. bende bu bir şeyler üretmeye başlayınca geçti. belki sende de öyle olur.

ha ama tek taraflı bilgi vermeyeyim. yüksek lisans yaptıktan sonra yurtdışı doktoralara başvururken işe girip doktora yapmaktan vazgeçen arkadaşıma neden vazgeçtiğini sorduğumda bana " eve gidnce işi düşünmemek öyle güzel ki. bundan vazgeçmek istemiyorum doktoraya başlayarak." dedi. bu da önemli bir motivasyon olabilir bak işe girmek için.

doktora sonrası kadro bulmanın zorluğu, doçent maaşları vs. gibi mevzuların farkında olduğunu varsayıyorum.

yani akademik kariyer muhteşem bir şey değil. ama abartıldığı kadar kötü bir şey de değil. bence akademik kariyer yapıp yapmamak tamamen kişiye bağlı. otur. kendini dinle. hocalarla konuş. şirkette çalışanlarla konuş. hatta doktora öğrencileriyle konuş. kendi kararını kendin ver.

yerel belediyelerin kursları fena değil. örneğin beşiktaş /sarıyer belediyesi gibi. ayrıca aralarında pek çok özel kursu sollayacak, ekol olmuş bir yer var ki o da kadıköy bel.(kasdav)

onun dışında ismek diye bir oluşum da var ama genelde cemaatçi gün teyzelerinin toplandığı, buram buram gülsuyu kokan dersleri huşu ve hidayet içinde işlenen tipte bir yer. yıllar evvel (düşün bu kadar radikal bir tutum da yoktu o zamanlar) piyano kursuna gitme gafletinde bulundum ; piyano hocası hangi parmakla nereye basıyoruzu öğretirken -cinsiyetlerimiz farklı diye- elime dokunmak şöyle dursun 1 metre uzaktan kaşı gözüyle gösteriyordu..piii.

*diplomaların ekleri oluyor (bazı saygın üniv. için konuşuyorum) orada eu standartlarında diploma notunun neye denk geldiği falan yazıyor genelde; yani evet. tr'deki pek çok okul için eu'da diplomanın tanınırlığı var.
**avrupada çalışma iznin yoksa seni almayı tercih etmeyeceklerdir. çünkü şirketler senin adına devlete ekstra bir vergi ödemek zorunda kalıyor. belki alacağın maaştan daha bile çok..
***göçmenlik ve benzeri başvurularda bulunabilirsin; uk için ankara antlaşması, avustralya/yeni zellanda, kanada gibi..

Hayırsız'ın verdiği bilgi yanlış. Ünivesiteye göre değişiyor (bunu Boğaziçi tanınır ama Konya Selçuk tanınmaz olarak algılamayın, Bologna süreciyle beraber çoğu üniversite 'diploma eki' vermeye başladı jimjimin dedği gibi. Bir sürü üniversitede var artık.) Burada asıl sorun çalışma iznin olmaması. Jimjim'in dedikleri doğru.

beleş rezervasyon yapabileceğin yerlere bak booking'den

ispanya vizesi ana ağlatır cinsten

her belgeni hazırlarsan vizen çıkar, terörist falan değilsen çıkmama gibi bir durum yok.
1.uçak biletini al; zaten alacan; en azından ne kadar erken olursa o kadar ucuza gelir..
2. -kalmayacaksan bile- hostelworld'ten falan en pespaye hosteli seç; rezervasyon yaptır(sadece 10% 'nu alıyorlar) yani çok çok makul bir ücrete rezervasyonun var gösterebilirsin.
3.diğer belgelerin tam olsun; öğrenciysen belgen, çalışıyorsan bordron, bankada vadesiz hesapta bir süredir duran paran, ailede tapu ruhsat varsa onların fotokopisi vs .. ikna edecek her türlü belgeyi önlerine sun.

iyi yolculuklar şimdiden.

hic bir seyi almana gerek yok. rezervasyon yeterli. rezervasyonlar kontrol edilmiyor sonradan iptal ettirebilirsin sorun olmaz. diger tum belgelerin de tam olsun.

kabalcıda var,
internet satışına bir bak orada da olması lazım.

kabalcı'nın internet sitesinden sonuç çıkmadı maalesef. bu hafta istanbul'a gitme fırsatım olacak sanırım, o zaman bir bakayım oraya. teşekkür ederim :))

akaretlere doğru giderken, ara sokakta migros var. onun tam karşısından alabilirsiniz. ben 3 sene kadar önce buradan almıştım. arayıp sorabilirsiniz.

istanbulsaglik.gov.tr

geven kafa'nın söylediği yer; verem savaş dispanseri gayet de alabilirsiniz. aile hekimi rapor verirken de (akciğer filmi için) yine veremsavaşa yolluyordu zaten, daha iyi olmuş.
bir de yanınızda mutlaka vesikalık olmalı yoksa raporu vermiyorlardı.
ayrıca sait çiftiçiden de(barbarosta) alabilirsiniz ama peralı..

cevaplar için çok teşekkürler ama oraya direk gidemem sanırım çünkü artık aile hekimleri sağlık raporu vermiyorlarmış

aile hekimi sağlık raporu verse de geçerli değil - 1.
2.si de verem savaş dispanserinden aldığın belge akciğer filmi ve kişinin verem olup olmadığına dair bilgi içerir. "çalışmak için herhangi bir sorunu bulunmamaktadır" daha geniş kapsam içeren bir rapor olup devlet hastanelerinden veya özel hastanelerden ve ayrıca polikliniklerden alabilirsiniz. dahiliyeci sana bakar raporu verir zaten.

sektörde iş çok ama kalifiye eleman yok. belli alanlara yönelip bu alanlarda araştırma geliştirme yapacak personel açığı çok fazla ülkede. şirketler önceliği bunu başaranlara veriyorlar.

lisans derecesi yetersizdir yüksek lisans kesinlikle gereklidir diye genel yanlış bir bilgi var şu anda. siz çalıştığınız sektör üzerine master yapmadıkça yaptığınız masterın etiketten daha öteye gider bir yanı olmuyor. onun için benim görüşüm ilgi alanına yönelik bir sektörde iş ve okulu aynı anda götürebilmek. o sektör için hem kişisel gelişiminizi sağlamak hem de firmanıza artı değer katmak.

Mali boyutuna gelirsek şirketi siz 1 adım ileri götürürseniz şirket sizi 10 adım ileri götürür.

almanya'da yapılacak bir mühendislik master'ı türkiye'de her şartta artı değer katar. iyi bir öğrenciysen, orada da iş bulabilirsin.

eksiduyu.ru

şuradaki cevabımı okursan yeterli olur sanırım..

ömercim şöyle; aslına bakarsan türkiye gibi ülkelerde yüksek lisans denilen olay tamamen işe girmek isteyen rakiplerini geçmek üzerine yapılan bir şey. almanya olsun ingiltere olsun abd gibi ülkelerde araştırma ve geliştirme departmanlarında yer alan mühendis veya temel bilimciler için yüzde 95 doktora isterler; yani almanya'da master yapsan bile oradaki sağlam firmalar için bu çok da önemli değil ama doktoralı olursan gerçekten de mumla aranan bir insan olursun. şu var ama; almanya'da master yapıp da türkiye'ye dönersen gerçek anlamda mühendislik yapmayan; montajla uğraşan bir firmada rahatlıkla işe alınırsın.

doktorum bana demir ilacı yazdığında şunu söylemişti: ilacı içtikten 1-2 saat sonra süt ürünleri tüketebilirsin.

ilaç alımıyla birlikte C vitamini içeren şeyler alınmalı
kafein ve kalsiyum içeren şeyler -kesinlikle- ilaç etkisi geçtikten sonra..
ekmek için tam tahıllı tüketin. (beyazın kötü etkisi olduğu gibi kepekli ekmeğin de demir emilimine etkisi negatif)

balık hapının olumlu olumsuz bir etkisi olacağını sanmıyorum

kahvaltı için; taze sıkılmış meyve suyu (kutu meyve sularının hiç bir hayır yok), limonata, domates, biber salatalık, maydanoz, zeytin, bal, pekmez, reçel,acuka benzeri ezmeler, sucuk, kavurma (bunları çeşit olsun diye yazıyorum : )

kyk'da imkanısz diye bir şey yok.. en kötü istemediği bir yurda falan yerleşir ya da misafir olarak(2 kat peraa) kalır bir süre..

bi şey olmaz

ödenmesi gereken son gün için (yani 29 ağustos) raporlu olduğuna dair bi rapor istiyorlar doktordan. onu götürünce hallediyolar.
ama geriye dönük rapor alınamıyo sanırım artık. kyk'ya danışın yine de, bi yolu vardır illa ki.

gayrettepe, 4 levent, hatta osmanbey.

700'e ancak sarıyer, büyükdere, ayazağaKÖYÜ (ayazağa değil yani) belki 4.levent de bulabilirsin.. ilk söylediğim yerler de metrodan sonra zamlanmış olabilir..
ya da ev arkadaşı bulacaksın..
bu arada çapa, fındıkzade falan oraları unutmuşum..

Ayazağa Köyü, Ferhatpaşa, Pligon, İstinye Dereiçi, Derbent.
Bunlar Maslak'a yakın olan ve kiraların daha ucuz olduğu yerler. Ya da en azından öyleydiler, son durumları bi' araştırmak lazım.

suyun sıcaklığıyla ilgisi yokmuş.
uykuyu getiren; vücut ısısının ani düşüşüymüş yani çok sıcak suyla da yıkansan hemen sonra sarıp sarmalanıp uzun sürede soğursan uykun falan gelmiyor. ama ister istemez birden düşüyor ısımız ve uyku geliyormuş..
ntv'nin geçen sene bbc'den alıntı belgesellerinde vardı; deney yaptılar falan.. arasan bulursun belki..

@s.emeklisi bu arada sıcak suyla kan akışı yavaşlamaz. tam tersine sıcak suyla hızlanır, soğuk suyla yavaşlar. zaten bu cevap değil. jimjim'in dediği gibi vücut ısısının düşüşüyle alakalı. denizden çıktıktan 5-10 dk sonra da bebekler gibi uyur insan.

önümde evlenme vs gibi bağlayıcı bir şey yoksa kabin memurluğunu seçerdim. 5000tl maaş iyiymiş.

ben öğretmenliği tercih ederim. benim için bir işte en önemli şey tatil imkanları. para bir şekilde kazanılıyor.

öğretmenlik değil, okutmanlık istanbul'daysa okutmanlık, yoksa kabin memurluğu rocks.

Kabin memurluğunu tercih ederdim, maaştan dolayı.. Bir de öğretmenlik hiç bana göre değil bu yüzden tercihim 5000..

öğretmenlik.

kabin memurlarının sadece maaşı iyi. ebeleri sikiliyor çalışırken. çok çok çok yoğunlar. thy grevlerini falan hatırlayın. adamlar ailesinden biri ölünde izin alamıyormuş gitmeye falan.

öğretmenlik en temizi. ek ders ücreti falanla zaten 3 bini geçer.

kabin memurluğu zor iş. maaşı iyi ama yıprandıktan sonra... ömrün boyunca yapabileceğin bir iş değil. okutmanlığın imkanlarını bilmiyorum ama öğretmenlik gibi tatil imkanı varsa okutmanlık. değilse zaten imkanın varsa öğretmen ol. öğretmenlik güzel meslek.

Şu an için üçü de elinin altında mı? Kabin memurluğu bir yaşa kadar yapılıyor ve sonrasında perte çıkıyorsun. E atıyorum en fazla kırk yaşına kadar yaptın (kadınlarda öyle de erkekleri bilmiyorum) yani bu durumda 15 senen var çalışmak için ne yapacaksın sonra?
Okutmanlık yaparsan bir yandan da mastera başla. Hem okutmanlık yap hem master doktora sonra öğretim üyesi olursun. Tabii akademisyen olmak istiyorsan bu şart geçerli.
Öğretmenlik de öğretmenlik zaten bildiğimiz :)

elbette okutmanlık

en temiz bilgiyi veriyorum eğer düzenli hayatın yoksa ya da hayatının düzensiz olmasına itirazın yoksa ve rahatına çok düşkün değilsen kabin memurluğu.

düzensiz hayattan kastım ne? misal gece 23:55'te uçup sabah 06:50'de mesain bitecek bir gün. ertesi gün öğlen çıkacaksın afrikaya gidip 3 gün orada kalacaksın geri döneceksin. sonra gidip osaka'da 4 gün kalıp geleceksin. tabii misal osaka'ya 13 saatte gideceksin. ne var lan 5000 alacam sonuçta diye düşünmeden önce ayda 3-4 defa antreman yap, misal 8-9 saat ayakta dur. ama işte bir gün gece dur bir gün gündüz. sonra bunu çok uzun süre yapabilirim diyorsan (yılların böyle geçecek) yap.

kötü yanları: inanılmaz ve bitmek bilmeyen bir yorgunluk. asla saygı görmeme. yolcular tarafından valiz taşıyıcısı olarak bile kullanılmaya alışık olman lazım. hizmet sektöründe şımarık insanlar görmek normaldir. misal bankada veznedar olsan da saygısız bir müşteri bankayı satın almış gibi davranır. ama burada karşılaşacağın yolcular ayda 2-3 defa misal osaka'ya first class ile uçan tipler olacak. bunlarla uğraşmak hayatın boyunca uğraştığın saygısız insanlardan çok daha zor olacaktır. bunun yanında her özel şirkette olduğu gibi senin etinden sütünden son damlasına kadar yararlanmaya çalışan bir işverenin olacak. hastalandığında korkudan rapor alamayacaksın çünkü rapor alırsan kovulma korkusu var. biraz abartılmış bir yakının öldüğünde izin alamıyorsun diyerek. o kadar vahim değil ama bayağı bir bürokrasiyle uğraşman gerekebilir. ama izin alamama biraz abartı gibi. dünya'yı gezmek biraz eğlenceli gibi görünse de nijerya'da nato konvoyuyla otele gittiğin günler olacak. uganda'da otelin önünde özel güvenlik nöbet tutacak. adını sanını duymadığın ülkelerde adını sanını duymadığın hastalıkları kapma ihtimalin olacak. berbat kokan, ne idüğü belirsiz yemekler yemek zorunda kalacaksın bazı yatılarında. yıllık iznin kışın 12 gün yazın 8 gün şeklinde olacak. misal yaz iznin eylüle de denk gelebilir. yaz tatilini eylül sonunda yapmak zorunda kalabilirsin :) yaz tatili dersen tabii adına. arkadaşlarınla boş günlerinin tutma ihtimali düşük olduğu için boş günlerinde ne yapacağını çok bilemeyebiliyorsun (bazen).

iyi yanları: ayda 7 gün boş oluyorsun en azından ve uçmuyorsun. bu boş günler hafta sonuna da hafta içine de denk gelebiliyor. dolayısıyla memurlar gibi sadece haftasonunu beklemek zorunda değilsin.dünyada hiç göremeyeceğin güzel yerleri de görme imkanın oluyor. aynı ay içinde çin'de götün soğuktan donarken sao paolo'da güneşlenme imkanın olabiliyor. sürekli yeni insanlarla tanışıyorsun (çoğuyla tanıştığına pişman olsan da). arkadaş çevren sürekli genişliyor. ailen ve senin için ucuz bilet bulma imkanın oluyor. yazın tatil yapamazsan kışın alacağın ucuz biletle güney yarım kürede yaz aylarını yaşayan bir ülkeye gidip yapamadığın yaz tatilinin acısını çıkarabiliyorsun. maaşı zaten iyi yani ona diyecek bir şey yok. ilk 6 ay part-time maaşı alıyorsun. o zaman açlıktan nefesin kokuyor deyim yerindeyse ama ondan sonra düze çıkıyorsun.

@tüm arkadaşlar üşenmemiş yazmışsınız valla cevaplar için sağolun. ingilizce öğretmeni olarak kesin atanabililecek durumda sıralamam şu an. diğer mesleklerden de arkadaşlarım var. onlara da girebilecek durumdayım. mesela thyde arkadaşlarım var bir kaç gün yanlarında kaldım. evet gerçekten zor meslek. giyimi kuşamından tut, gecesi gündüzü belli değil. ama para açısından çok memnunlar.
-yaşlanınca napıcan? dediğimde de - o zamana kadar 3. evimi almış olurum birikimim olur zaten diyorlar.

okutman olanlar da memnun, yalnız onların da başka yere tayin şansı pek yok. yine mülakattır alestir uğraşıp duracaklar.

ben en iyisi şu baş koyduğum yola devam edeyim, özel ders, yada dersane takviyesi ile birşekilde düzene sokarım hayatımı sanırım. teşekkür ederim herkese.

tabii ki okutmanlık; açıklama gereği duymuyorum.. ayrıca 300 de kalmaz onun da ek gelirleri var(sınav, ders ücreti vs)
sonra kabin memurluğu (düzenli bir hayatın olmaz, her şey para gezip tozmak değil.. yaptığın iş hizmet sektörü ve saygınlık açısından 2.sınıf bir meslek, buna ek olarak düzgün bir birliktelik/evlilik yakalaman nispeten zor olur)
en son öğretmenlik (rahat olabilir; ama çocuklara laf anlatmak yıpratıcı, abuk sabuk bir yerlere tayininin çıkabilir sosyal anlamda körelebilirsin)

kabin memurluğu bildiğim kadarı ile bütün dünyada kan kaybeden bir meslek, en son abd'de en kötü 10 meslekten biri seçilmişti ki bu maaş olarak da kötü sıralamasındaydı..üstüne üstük aa'da çalışan arkadaşımın canına okunuyordu. evet şu an 5000 kulağa iyi gelebilir fakat sonra ne yapacaksın? çok talep var kabin memurluğuna, statüsünde ve durumunda pek bir ilerleme olacağını sanmıyorum. elbette oradan kazanacağın tecrübe ile, iş ilişkileri ile farklı bir yöne yönelebilirsin fakat....ben değmez derim şayet "ben bunu yapmak istiyorum" demiyorsan.

okutmanlığı tavsiye ediyorum, hala tutkunu, ne yapmak istediğini bilmiyorsan bu yöne gitmende fayda var.

okulda ingilizce öğretmenliği + özel ders ile 5000 kazanırsın zaten..hem de düzenli hayatın olur.

Üniversite tabii ki. Çalışma ortamını da düşünmek lazım. Kampüste olacaksınız, bundan güzeli olur mu?

İki sene kabin sonra bagaj pardon örtmenlik.

Öğrencilere dünyayı annatırsınız. İngilizceniz de iycene oturmuş olur.

dalga mı geçtin, akıl mı verdin, küçümsedin mi, ne yaptın şimdi?

taksim,balıkçılar pazarında (evet nevizade tarafı) ayakkabıcılarda
ya da kadıköyde palyaço ayakkabısı yapan yerlerde