www.youtube.com

istatistiksel olarak doğru bir tespit ama sabitlenme olayını anlamadım. benim %63-64 aralığına gelmişti ama sabitlenmemişti mesela.

bahsettiğin cevap bu/toplam cevap oranı ise benim ki %73.5 bu durumda sanırım hayvan oluyorum. Tenk yu

edit:çok uzundur bu böyle ne artıyor ne azalıyor çok ilginç nasıl oluyor bilemiyore müdürüm.

@ermanen

olabilir ama bunun dönemsel olarak eglence amacli verilen cevaplardan kaynaklandigi gibi bir ek durum olabilecegini düsünüyorum(tik koyulmuyor genelde öyle olunca) ayrica kronolojik olarak siralarsak muhtemelen 400-500 cevaptan sonra 60-70 arasi,500-850 arasi 65 % civarlarina erisiliyor sanirim.

sizde yüzdesel degisiklik ya dönemsel ya sapma payi ya da dayaklik tik koymayanlar yüzünden :))

@skywalk

evet farkedilir derece yüksek cevap ve yüzde var,basarili:)

kendi kendine silinen cevapların miktarına da dikkat etmek lazım. o cevapların geneli tiklenmemişler oluyor.

evet birçok doğru ve düzgün cevabıma tik koyulmadığını hatırlıyorum. ama taktığım da yok tabii :) istatistik uzmanlık alanın mı?

@jangara katılıyorum, adama eşşek kadar döşediğim cevaba bir zahmet edip teşekkür etmemişse ya da tik atmamışsa ya da yok hacu bu değil dememişse öylee 'ben senin cevabını sallamam arkadaş sen kimsin ki bana cevap veriyorsun' mesajını vermişse 'sil' butonuna basmakta bir an biletereddüt etmiyorum. Emeğe saygı esastır değil mi ama?

şaka bi yana cidden çok sinir bozucu oluyor cevabın işe yarayıp yaramadığını görememek. Hayır yanlışsa bilip kendimide düzelticem adam geri dönüş yapsa...

ben tik mevzusunu pek umursamıyorum açıkcası. Duyuruyu açan bensem herhangi biri cevap yazdığında çabası için tik'i veriyorum ama cevaplarım doğru olduğu halde tiklenmediği oluyor. Dediğim gibi pek umursadığım söylenemez.

binlerce cevabı olan adamın o istatistiğinin bariz bir şekilde oynaması için uzun bir süre gerek ondan hep aynı orandaymış gibi fark edilmesi normal. bir yerden sonra en fazla yüzde 1-2 oynuyor.

benim şu an %76 ama %90 ları da gordum (:

@rurouni

silinmis 1000 üstünde mesajin var kendin tarafindan ,ayrida modlar tarafindan da cok fazla silinmis mesaj war kendi sildiklerini eklersek %61 gibi bir rakam elde ediyoruz senin durumda,muhtemelen %63-68 seviyelerine cikacaktir cevaplara tik koyulma oraniyla da.ondan senin durumda bu gözlemde tutuyo.

@baldur2

kesinlikle ama ilginc olan sey %63-65 seviyelerinde bir sekilde takilip kalmasi,yani asagi yukari her 3 cevabimizdan 2 tanesi dogru.gercek hayatta da yalan,yanlislar,eglence icin yapilan konusmalar gibi olaylara bakarsak güzel bi bilimsel projeksyon elde edebiliriz,bir nevi simülasyon datasi ,hosuma gitti:)

dediğin doğru, ciddiyetle hadi bazen geyik de katan kullanıcılar: yani buranın çoğunluğunu oluşturan yazarların ortalaması hep yüzde 60 civarlarında. demek ki, buranın tüm değişkenleriyle beraber genel olarak tik verilme oranı o civarlarda.

deniyorum.

edit: yüzde 62. enteresanmış. ki çok trollük de yapıyorum ara ara :)

hiç bişi anlamadım. bu arada tik ne? :)

www.chip.com.tr

cd siz atabilirsin. flash bellek'le atabilirsin. ama flash belleği bootable yapman için bir adet açılan pc ye ihtiyacın var.

www.youtube.com

bilgisayarı açma düğmesine bas ve sürekli f9 a bas, recovery ekranı gelir, ordan bi dene

startup rapair diye bisey geliyor sistemin problemini bulmaya falan calsiiyor baslatamiyorum

laptopun markasını how to recovery diye arattır google da

örn : asus notebook how to recovery

içinden geliyosa niye abes olsun panpa. destekçinim.

türünün son çalışan örneği misin kaç modelsin?
var mı bi eşin?
açık adres veririm o derce.

bilmem anlatabildim mi?

bence gayet güzel olur neden abes olsun.. ben de ara sıra düşünmüyor değilim aynı şehirde olmamıza rağmen :)

sevgilin mal değilse hiç mi hiç abes olmaz!

yapmıştım zamanında. hala saklıyormuş.

ayrıldık. yaz ama.

sonradan utanacaksın

biz yazmistik :) hatta ustune parfum bile sikmistik

sırf o mektubun üzerindeki kokudan dolayı olmayacak bir kıza evet dediğimi bilirim. hey gidi günler hey :)

bu türkçeyle zor.

güzel bence.
bizim bir de kendi mühürlerimiz var, o da güzel bir şey. mektup beklemenin heyecanı ve belirsizliğinin yeri başka.

başkasının eline geçebileceğini göz önünde bulundur. ( elden vermeyeceksen)

liseli ergen değilseniz komik ve aptalca olur. gereksiz abartılı romantizm, tiksinirim.

harika olur süper olur. aay ne güzel <3. siz kalp koymayınız ama mektubunuza :P

entry yazdırttın bana: www.eksisozluk.com

yok ya ben şu an yazıyordum ara verdim. çok eğlenceli oluyor. ara ara yazmak lazımmış. her şey gidecek o kağıt parçaları elbet kalacak diyorum inceden inceden.

bir erkeğe her türlü abes gelir bu zamanda.
bir kıza her türlü romantik gelir. Özentiliğimi affedin ama "bitches love letters", böyle cuk oturuyor hehe.

bence abes değil, cıvıklığa kaçmazsan güzel olur, bir kaç gün önce yazıp postaladım ben mesela..

yaz, güzel olur. hatta vakit bulursan bana da yaz :) ama byl yzma ltfn

bunların hepsine sahip olsam duyuru'da öldürecek vaktim olmaz muhtemelen be.

bunların hepsine sahip olup burada takılacak birisi varsa eğer, oda sabancı'nın oğludur hacı(malum engelli kendisi)..

durun ya belki vardır utandırmayın

aga bi ev tutuyo 900bin tl yaklaşık o da babadan zaten. gerisi tırt :)

bir sıfır silersek zenginim

ben degilim de , zenginlik kriterleri aklima yatti. makul yani

o kriterler sanki orta-ust sinif oluyor biraz, zira guzelim istanbul'da adamlar 500bin dolara 1+1 daire satiyorlar eli yuzu duzgun bir arac 50-60bin TL arasi oluyor vergiler yuzunden vs. 10bin tl kazanan birinin bunlari edinmesi bile baya vakit alir aslinda:) hepsine sahip olup bankada bir kac milyonum olsa kendime zengin derdim muhtemelen.

pas.

ben ihtiyaç duymuyorum ama olabilir tabi.

buna yakın olarak, favorilere gelip "açık görünüm" dedikten sonra ctrl+f yapıp, bu işlemi her sayfa için tekrarlamak var.

ben. sağlık konusunda çok şanslı değilimdir ama nasıl olduysa artık...

19 yaşındayım.Bugün sabahtan beri ağrı ve şişkinlik var sanırım sebebi 20lik dişin çıkmaya çalışması malesef.

15 yaşında çıktı benimkiler.

ben 22 yim. hiç ağrı çekmedim ama dişlerimin çıktığından bile emin değilim. arkada dişler var da onlar mı bilmiyorum. ama dişlerim süperdir yani, güzel öbüşürüm.

bende ağrı falan çekmedım 25 yaşındayım çıktımı bılmıyorum

ortaokulda liv tyler'ın makyajsız halini gördükten sonra güzelliğe olan inancımı yitirdim be. makyajsız da güzel olan kadın ünlü tanımıyorum.

yakışıklı adam dersen, son zamanlarda "vay piç" dediğim şu var: goo.gl

henry cavill

sawyer abimizi yakışıklı bulmaktayım. dizireplikleri.com

bu arada benim saçlarım bu beyinkinin biraz daha güzel versiyonu. duyurudaki hem içi hem dışı güzel hanımlara selam etmek boynumuzun borcu.

@dahinnotha sade saçla olsaydı... :)

edit: garip garip nickler alıyorsunuz, @'den sonrasını yazarken canımız çıkıyor yahu :)

Brad Pitt. (Bizi ayıran nehir'deki hali. ah ahhhh :)

fbcdn-sphotos-a.akamaihd.net

ryan gosling

@onix: 200.000$ hazır mı? www.facebook.com

Jim Caviezel, nasıl foto koyacağımı bilemedim.

16.90'lık hakkında kötü yorumlar yapılmış. sahte olabilir.

bence düzgün bi saatçiye git, pazarlık yapıp elden al. çok bulunan bi model bu. kargoyla falan uğraşma.

edit: pardon, o yorumlar genelmiş. yine de yarı yarıya fark düşündürüyo tabi.

16 liralık olan sahte değil. bu saatler zaten uzakdoğu'da kilo ile satılıyor.

sadece üretim yerleri farklı olabiliyor. bildiğim kadarıyla o ürünün en sağlam olanları made in malesia damgalı olanları. ama hepsi japon patentlidir. ki casio saatte güvenilir bi markadır. kendim casio edifice ef507 kullanıyorum. 3 seneyi aştı, en ufak bi problem yaşamadım.

valla bildiğim kadarıyla çakması da yaygın piyasada. yıllar önce bikaç saatçi dolaşmıştım bu modeli sormak için, hepsi de ortalama olarak "çakması 10, orijinali 22" gibi fiyatlar söylemişti.

Bu saatin orijinali geçen sene 25 liraydı. Sahtesini de 10-15'e satıyorlar, yani sahtesi var.
İstanbul'daysanız saatçi tarif edebilirim.

whoosie evet tarif ederseniz çok mutlu olurum, istanbul'dayım.

kadıköy'de rexx sinemasının yanından aşağı inen yol bittiğinde karşıda bir sokak göreceksiniz, girişinde mobilyacı var. Onun yanında minik bir casio dükkanı var. sevimli de bir sahibi var, tavsiye ederim.

çünkü sözlüğün sana ihtiyacı var.

"Neden ekşi sözlük yazarı olmamalısın?" diye sorayım. Sen de "Çünkü olmak için bir nedenim yok." de.

zirveler falan.

ekşi artık inci.ye dönmeye başladı. neredeyse herşey tanımlandı şimdi durumlar tanımlanıyor. artık herkes görüşlerini yazıyor ama bir kutsallığı kalmadı. üç kelimeden gaydırı guppak bir tanım yapıyor sonra döküyor döktürüyor saçma sapan şeylerle. gerçekten iyi yazarları tenzih ederim ama troller aldı başını gidiyor.

ama yazmak insana çok şey kazandırır. ister ekşi olsun ister itü veya başka birşey. yazmak insana gerçekten birşeyler kazandırır. ifade yeteneğini geliştirir mesela.

her şeye bok atıp cool görünüm kazanmak için

çünkü sözlükte kızlar teklif ediyo.

@spirit crusher
sıramızı ileri aldırabilmek için bişeyler yapabiliyoz mu? :)

Ekşi Sözlük 21 aralık 2012 tarihinden itibaren yazılabilir değil, salt okunur bir ortama dönüşecek. O yüzden siktir edin gitsin.

sevişmek isteyen kız çok mesela.

bişi yok ya sözlükte.
formatlı foruma döndü vala. bilgi kaynaklığı da kalmadı adam akıllı. hangi başlığa girsen herkes konu ile ilgili sikko sikko hikayesini veya fikrini(sevip sevmediği oluyor genelde) belirtmiş. hepsi de birbirinin aynı amk. tam bir bilgi kirliliği. aradığını bilgiyi bulmak zor ilk 10 entryde yoksa. Bu yazdıklarım da yeni bir şey değil ama bura duyuru, kusayım dedim sdfgjgf.

nedeni yok. çok da gerekli değil açıkçası. ama olması da iyi yani. ortam falan yaparım diyorsan yapabilirsin. ben denemedim şahsen ekşi'de ortam yapmayı. neyse ya saçma konuşuyorum. bir bok kazandırmaz yazmak. okumak daha çok kazandırır.

iltihap kurumadan müdahale edemez. ameliyatın gecikir.

bak o dişler çok problem oluyor. benimkinin bırak yarısını hiçbir tarafı çıkmamıştı. içeride böyümüştü.
ilaç kullanma özürlüsü olarak antibiyotiği aksattım, sadece ağrısı geçsin diye ağrı kesici içiyordum bu süre zarfında.

sonra bir ağrımaya başladı, öyle ağrı kesici falan hak getire. o acıyla neredeyse kutusuyla yutacaktım antibiyotiği.
sık kendini biraz ve kullan onu. kurtul hemen.

geçmiş olsun

eğer şimdi ilgilenmezseniz yirmilik dişlerinizle, ileride çok ağrılı ve sancılı diş ağrıları çekme ihtimaliniz çok yüksek. daha da kötüsü eğer kötü bir şekilde kaynarsa dişleriniz çenenize, o zaman daha büyük bir operasyona ihtiyacınız olacak - kısacası başınıza daha büyük bir iş alacaksınız.

antibiyotiği de diş etlerinizi enfeksiyondan arındırıp öyle müdahale etmek için vermiştir doktorunuz. yukarıda yazdıklarım en kötü senaryo gibi gözükebilir ama şimdi ihmal ederseniz ileride kendiliğinden geçmeyecek diş problemleriniz.

menüden bağlantı ayarları. telefonun modelini veya işletim sistemini söylersen daha ayrıntılı cevaplanabilir.

Evde wirelessa bağladığın anda 3g otomatik kapanıyor zaten. Benim telefonda öyle. Aynı anda iki kaynakta internet alacağını sanmıyorum.

Kendi kablosuz bağlantınızı tanıttıktan sonra Bağlantı Ayarları bölümünde "Hedefler" veya "Öncelik Listesi" gibi bir sekme arayın. İlk sıraya Kablosuz'u getirirseniz, evdeyken öncelikle kablosuz bağlantıyı kullanır telefon.

thunderbird olabilir

çok memnun olmamama rağmen thunderbird'ü geçecek bir alternatif bulamadım.

1- güzel bulmayan bizden değildir
2- çekemiyorlar

2- kıskanıyorlar.

nasıl denir, agır konusmak istemiyorum ama:) güzel bir insan pek tabi, ama bir ikon olmamalı bence. fresh değil, hanımanne tadı var. en kibar böyle söyleyebildim. bir heidi klum kaç yasında yine daha fresh. kelimeye gel..

1. vardır tabi. kate upton'a gelene kadar güzel bulmadığım bi sürü ünlü var. saysam "hadi len, sen kendi tipine bak" dersiniz. ama zevk meselesi işte.

2. kıskançlık.

kate upton'unda adriana lima'nında amınakoyayım.ikiside sıradan kadınlar.sürü psikolojisi böyle bişey işte.

2. kadınların kendisine kulp takmaktan daha önemli işleri var. yine de kız bu yaşında bnm bi senede kazandığım parayı bi çekimde kazanıyorsa vardır bişey.

güzel buluyorum, bi sürü de ülke gezdim polonya'da yaşıyorum var sen düşün.

1. yoktur herhalde, varsa da kör filandır.
2. kol kılları ya da bıyıkları yok diye olabilir.

benden sonra tufan..

ben oda arkadasima tembihledim kütüphaneden ödünc aldigim kitaplari(100-200 dolarlik kitaplar var) satip fakir doyursun diye.

kesin o pornoları silmeyi unuttuğun gün ölücen panpa. çok gülücez arkandan.

hiç birimiz porno gibi pis, lanet bişey izlemedi. o kadar temiziz ki.

hiç ölecekmişim gibi yaşamıyorum ve önlemim falan yok. zaten birçok sefer ölümden döndüm.

ama bu duyurudan sonra aklıma karpuz kabuğu düşürdün.

hannon le +1243515135

toplumun %10unun izlediği türden pornolar izliyorum. ölünce ortaya çıksın ne olacak yani. öldükten sonra bile toplumun ne düşüneceğini düşünüyorsak işimiz var.

Öldükten sonra bu tarz seylerin önemsiz oldugunu düşünüyorum. İnsanların bizi iyi hatırlaması ve hoşlanmadıkları gerçeklerle karşılaştıklarında bize olan saygı ve sevgilerinin azalacağı korkusuyla bu tarz düşüncelere onceden dalmıştım.ve bir arkadasıma görülmesini istemediğim ve sakladığım seylerin olduğu yeri söyleyip, oldugum gibi onları imha etmesini söylemiştim. Aynı sekilde onunkileride ben yapacaktım. Daha sonra PTT de ki kişisel kasalar falan isimizi görür diye düşünmüştük. Uygunlar vs. Fakat sonradan, belki de yaş aldikca saklamaya çalıştığımız her seyin insana dair olduğunun ve yadırganmayacak, aksine yakınlarımızın 'daha da taniyabilirmisim' ya da 'daha çok vakit gecirebilirmisim' tarzında ki ölümler ardından söylenen yakınmalar dısında etkisinin olmayacağının farkına vardım. Daha önce saklama ihtiyacı duydugum her şey artık göz önünde. İyi olarak animsanmak adına eşyalarımızın, yarım bıraktıklarımızın yerine halı hazırda davranışlarımızın veya kisilere/hayata kattıklarımızın üzerine düşünmek daha doğru olacak sanırım. Konuyu dağıttım mı bilemiyorum, ama dagittiysam bunlarda ölüm sonrası kaygılarımıza dipnot olsun.

oha lan yeminle aklıma geldi ve bazı çok özel şeyleri şimdiden bir paket yapıp günahımı omuzlayacak yakın bi pampama miras bırakacam hehe :P gerisi ona kalmış.

valla benim öyle pis şeylerim yok.:)) ama bişeyler yazarken ya da yazdıklarımı okurken (bu devirde hala kağıt-kalem kullananlardanım) ulan ben ölsem bunları bulup okusalar ne düşünürler dediğim oluyor sık sık. dur ya ben bi vasiyet yazayım madem

kendi yaptığım bişi diil ama nette okuduğum bi haber vardı böyle. ufak bi kız işte hastalanmış sonunda da ölmüş. aylar sonra bile evin dört köşesinden kızın ufak notları çıkmış, cdlere, kitaplara her yere bişiler yazıp koymuş, öldükten sonra bulurlar okurlar diye.

eskiden düşünürdüm. sürekli bu sebepten temiz olurdum, günlüğüme ölsem bile okumayın yazmıştım. tabi eskiden dediğim orta okuldayken. arada şey aklıma geliyor ama. hani münevver karabulut öldüğünde kızın günlüğünde yazanlar gazetelere falan dökülmüştü ya. kendi başıma geldiğini düşününce bir garip oluyorum.

organ bağış kartım olmasına rağmen son karar ailede olduğu için aileme ve bir kaç arkadaşıma defalarca söyledim organlarımı bağışlamalarını. bunun dışında köşede bi miktar param ve anısı olan eşyalarım var onları benim için çok kıymetli biri var ona verilmesini söyledim. bunun dışında kalan sosyal medya şifrelerine koyayım.

Mount Hood from Lost Lake diye bir şey buldum ama hiç emin değilim.

hallstatt - avusturya imiş.

fotoğrafçının sitesi: www.cjkernphotography.com

%100 almanya-isviçre-avusturya 3'lüsünden alp'lerde bir yer.

sesgelmiyor.blogspot.com

burası gayet iyi olmuş. bir de ben 3 kişiye sadece ilk bölümü izlettim yetti:)

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

walla benim aklıma gelen sahneler ; birit sahnesi , iskender'in pakize'ye bile taksimetre açtığı andaki tepkiler , hapishanede mecnun'a elemanın sana bildiğim herşeyi öğretirim diyerekten ( otobüste boş koltuk falan diyişleri ) mecnun'un bahçede leyla'ya şarkı söylediği anda bi anda babasını görünce ; babası geldi lan tepkisi :) klon olayındaki ismail abi'nin işverenle yaptığı görüşme sahnesi . Yozgat'a gitme anlarındaki otogar muhabbetleri falan , son bölümdeki Erdal abinin metonya vatandaşlığına geçtiği andan itibaren ki imza töreni , metonya'nın kola vs ürettiği anlardaki şişeler falan . Onun dışında müzikleri belki etkiliyebilir diye düşündüm , finalde'de Yalan ı dinlettin mi bi de enstrümantal'ı verdin mi tamamdır diye düşünüyorum .

not : walla o kadar çok sahne var ki ilk etapta aklıma bunlar geldi , araya kamil'in kamillikleri , erdal abi'nin bakkallığı benimsiyen tavırları biraz da kaan serpiştirildi mi falan oldu bence o iş :)

1. bölüm işinizi görecektir kesinlikle.

en az 20 kişiyi 1. bölümle diziye başlattım.

servisine veya bayisine gidip orijinalini almalı. tuzlu oluyor biraz.

ozaman 50-60 liralık olandan mı alayım? electroworld'den almıştm telefonumu.

uzun süre daha kullanacaksan öyle yap bence.

eta marka bi pil almıştım, bi sene garantisi var dediler. hakkaten de bi sene orijinal pil performansında çalıştı, belki biraz daha bile fazla. fiyatı 15-20 lira gibi bişeydi. o sebepten tavsiye ederim, bulursanız alın.

kullanırım daha beni bundan vazgeçirebilecek bi telefon üretilmedi:)

neymiş ki bu telefon merak ettim yahu.

eta güzel batarya valla, orjinal gibi
dealextreme den isteyeceğin bataryalarda güzel olacaktır
ayrıca o çok sevdiğin bataryanın pilinin orjinalini istanbul veya Ankaradaysan TASİŞ mağazalarından da 5 tl ye alabilirsin

aga 3 numara keseceksin, vuruyorsun bitiyor iş. ekstra birşeye gerek yok.

ön tarafları görebiliyorsun zaten orası kolay. arka kısımlara gelince ben numara küçülterek ense bölgesini tarıyorum. yani heryeri 3 numarayla kesip sonra arkada 2 numara sonra 1 numarayla alt kısımları kesiyorum. arada ufak bi aynayla kontrol et. zor iş değil ya bi iki yapınca alışıyosun

kanki çok hızlı kesmeye çalışma yavaş yavaş kes saçın yolunmasın. ayrıca makinenin dişlerini kafana saplamamaya çalış kan akmasın ne gerek var. ha bir de saçını kestikten sonra yıkasan iyi olur.

Hayırlısı diyelim ve lavabonun başına geçelim o zaman. Teşekkürler!

kayış gibi saçların varsa makine de sağlam olmalı. onun dışında ortalama bi makineyle hiç sıkıntı çıkmadan yaparsın zaten.

püf noktası yok, ben arka tarafları tarla sürer gibi kesiyorum el yordamıyla. aşağıdan yukarıya, azıcık yana kaydırıp tekrar aşağıdan yukarıya... o sırada diğer eli de kafada gezdirerek anlayabiliyosun düzgün kesmiş misin.

yanında birileri varsa arkaları ona kestir... her tarafını 3 numara yapacaksan zaten hiç problem yok. yavaş yavaş gitmeye ve kafa üzerinde zikzak çizmemeye, düzgün düzgün kesmeye dikkat et sadece.

şimdiden iyi eğlenceler. ben bi kere kestim daha kesmem. :p

Enseyi keserken sıçtım ama kalanı iyi :D
Şimdi sıra birisni bulup "kanka yea beniim şu enseleri bi düzeltiver nolur" demekte

3 numarada önemli olan ensedir kardeşş :)

sapı kaliteli bir kulaklık al + garantili al ki bozulunca değiştirsinler.

#371081 duyurusunda tam da kulaklıktan bahsediyorduk :)Belki işinize yarar

jak düz mü, L şeklinde mi? düz olanlar daha kolay eğilip bükülüyo takılıyken.

sarıp çantaya ya da cebe koyarken, jak ı taktığınız cihazın yuvasından çıkarın. öyle sarın.

birine 60lira baymıştım (benim için çoktu...) o düzdü gitti sonra gittim 3 euroya dandik bi şey aldım o "L" idi bugün o da hakkın rahmetine kavuştu. yerinden çıkartıp sarıp koyuyorum evet. ama iyice can sıkıcı oldu bu iş artık.

@ladybug sağol. ama nası gidiyoruz o numaralı duyuruya acep? bilemedim :)

Bak şu tarz ürünler var hem kulak içi versiyonu hem de linkteki gibi olanları var. Kablo sarma mekanizması var böylece kablolarda yıpranma, dolanma vs minimuma iniyor. Bunun yanında kullandığım bütün kulaklıklarım seninkiler gibi bozuluyor buna 2 senedir bir şey olmadı.

www.morfare.com

hocam bende 15-20 tl lik kulaklıklardan onca sene kullandım .bütçeni bilmiyorum ama kaliteli birşeye dönmek gerek.ben 4 sene önce sennheisser aldım baya da para verdim ama..o tarihten bu yana
kulaklığa para vermedim ve inanılmaz keyifli ürünleri var sennheisser ın..ama orjinalini bul..

ben hala uçan araba bekliyorum.
yapsınlar şunu artık ya.

uçan araba mevcut atmosferde zor. ya harrier gibi tepkili inip kalkacak, ya uçak gibi hızlanıp havalanıp sonra inecek. yoksa mümkün değil.

ben kokulu televizyon bekliyorum.önce ses aktarıldı, sonra görüntü aktarıldı, sonra görüntü kalitesi arttı, 3d oldu, artık koku çeken kamera ve kokuyu veren televizyon çıkacak.

senin isteğin benimkinden daha mı gerçekçi yani şimdi kibritsuyu :D

Dur hele şu OLED teknolojisi yerleşsin de, sonrasına bakarız.

Geleceğin nasıl bir şey olacağı ile ilgili size fikir vermesi açısından Microsoft'un Productivity Future Vision videosunu izlemenizi öneririm:

www.youtube.com

kokulu tv cikacak diye bende duymustum bu ileride olabilir

ışınlanmaya yetişirim umarım. bi de dondurulmuş insanları canlandırma fln olur.
şaka bi yana, icatlar ihtiyaçlardan beslendiği için, barınma ve beslenme temelli şeyler artacaktır bence. sığamıyoruz kardeşim, artık uzaya mı taşınırız, su altına mı taşınırız..

100 sene önce bilmemne tüplerinde elektron çarpıştırıp taa ebesinin nikahında kaydedilen görüntüyü evinde izleyeceğin falan aklına gelir miydi :) ama oluyormuş demek ki.

lakin ne kadar zaman geçerse geçsin, bu atmosfer ve yerçekiminde geleceğe dönüş 2'deki vızzz diye yükselip kalkan, aynı şekil havada ilerleyip sonra da aynı şekilde inen araba mümkün değil. fizik kurallarına aykırı.

zamanda yolculuk'tan başka beklediğim hiçbir icat yok, hatta şu anki icatların çoğunu da gereksiz ve doğa için zararlı görüyorum, bu kadar radyasyon ve manyetik alan çok fazla gibi. ama zamanda yolculuğu sabırsızlıkla bekliyorum, yetişebilir miyim yetişemez miyim o da ayrı bir konu tabi.

kendisi teklif eden türk kızını icat edecekler bence. :D

şaka bir yana bence ışınlanma teknolojisinde büyük gelişmeler olacak.

çok da uzak olmayan bi gelecekte bütün ev eşyaları internet ağına bağlanacak evin elektrik hattı üzerinden veya wifi ile. (elektrik hattı üzerinden günümüzde de ağ kurulabiliyor)

bu sayede üreticiler çok rahat feedback alabilecek, arıza tespiti anında yapılacak. bir de en önemlisi, mesela buzdolabı, kendi kendine envanter sayımı yapacak. yumurta mı bitti, yoğurt mu azaldı? verecek sinyali, sen ok deyince otomatik olarak siparişini gönderecek markete.

bir de tüm mutfak eşyaları üretim bandı gibi çalışacak. sen elindeki kumandada tarifini bile bilmediğin bi yemeğe tıklıcan, o yemek hakkındaki en iyi tarif otomatik bulunacak, buzdolabından gereken miktarda malzeme çekilecek, baharatlıktan tuz vs çekilecek, hazırlanıp fırına veya ocağa gidecek... tamamen otomatik bi şekilde en kısa sürede yemeğin hazır olacak. ondan sonra kurutma ünitesinden temiz çatal bıçak tabak vs. çekilip servis hazırlanacak masaya. sen yiyince "masayı temizle"ye tıklıcan, hop hepsi tekrar bulaşık ünitesine, ordan kurutma ünitesine.

çok yakın zamanda göreceğimiz bir değişiklik yapay gerçeklik / dünyalar olacaktır. öyleki bu sinema , medya , oyun ve eğlence alanını tamamen ele geçirecektir.

bunun dışında artık kolonileşme kaçınılmaz son olarak karşımıza çıkıyor. maalesef zamana ayak uyduramayan toplulukları kendi ellerimizle yok edeceğiz. muhtemelen hastalıklı genler 50 ila 100 yıl içerisinde tamamen köreltilecek ve sağlıklı nesil yeryüzünde kalacak. geri kalan telef olacak ve insan türü ayıklanmış olacak.

büyük ihtimalle yer altı şehirlerinde artış yaşanacak. özellikle dönence üstündeki bölgelerde bu yaşam tarzı daha yaygın hale gelecek .

cansız varlıkların taşınmasında teleport sistemi oluşturulacak ancak canlı varlıklar için henüz çok erken. bu çok daha uzun yıllar alacaktır diye düşünüyorum.

uçan arabalar var zaten, sadece sen normal hayatta kullanamıyorsun. uçuyorlar ve normal araba gibi kullanılabiliyorlar. google da basit bir aramayla yapan şirketler, araçların videolarına ulaşılabilir.

bence gelecekte elektronik iletişim için her hangi bir araç kullanmamıza gerek kalmayacak. nanoteknoloji sayesinde hücre bazında vücudumuza entegre edilecek maddeler sayesinde telefon kullanarak yaptığımız telepatiyi telefonsuz yapabileceğiz. şu anda zaten gördüğüm resmi anında kaydedip amerikadaki arkadaşıma gönderebiliyorum sadece bunu telefon olmadan yapabileceğiz.

kolay kızaran dev patatesler. aşırı sulu melez meyveler: armuz, elmayva, portakivi gibi... olm açım lan

hologram tv çıkacak evimizde striptiz yapacaklar.

kablosuz elektrik iletimi olabilir elekro manyetik dalgaları mı kullanırlar neyi kullanırlar bilemicem ama kabloları iptal ederlerse hayat pratikleşir gibi geliyo bana

3d olayinda buyuk gelismeler olacak hologram tvler fln

"know ya" adında, dizi için uydurulmuş bir oyunmuş. başka yerde yok yani.

buna benzer oyunlar tavsiye edilmiş ama ne duydum, ne oynadım:
boardgamegeek.com

op.dr.selahattin tulunay'mış.

bazen olur ööle

hasret başına vurmuş. 3gs kılıfını netten bulabilirsin. geri kalan her şey için montla sıç bkz'nı espri yapmadan veriyorum:

(bkz: montla sıç)

şizofren olmazsın azcık ilgilenirsen klavyen değişir, facebook ta yazma bunları amk ilgi arsızı mısın yazınca nolacak arkadaşlar haklı. valla ben geçen buldum 3gs e kılıf ararsan bulursun, ne biçim sorun lan bunlar. bu kafa çok pis bi kafaymış valla neyin kafası bilmem de sürdürmeni tavsiye etmem.

sonuç: rahat batmış geçer.

istediğimiz sorudan başlayabilecek miyiz hafız :)

sen ölmüşsün gömmeyi unutmuşlar senin bir suçun yok.

cem yılmaz esprileri yapmayın hiç komik diyil, evet diyil.

birgun hayatin sona erecegini unutma. cennette bu dunyada cehennemde bu dunyada.

Allah sevdiklerinle sana mutlu ve sağlıklı ömürler versin. Benim cevabım da böyle.

sakin ol şampiyon

ben eğlendim okurken, sen de yazarken eğlenmişsin belli... bazen çok sıkılınca ruh, böyle sıkılmaktan mütevellid eğlenceli şeyler çıkabiliyor...

kendimi buldum biraz yazında; ama sevgilim askerde değil :)

üşenmeden cevaplayacağım amk.

1)Hayat neden rutin?
-Evrenin rutin olmasından kaynaklanıyor. Gezegenlerin bile bir rutini var, sürekli dönüp duruyorlar kendi etraflarında. her gün güneş doğuyor, dünya her zaman güneş etrafındaki tam bir turunu 365 tün 6 saatte tamamlıyor. Her şey bir rutin içinde, hayat da bunun bir parçası.

2) Sahile gitmek istiyorum sahil yok.
*Sahil var. sana uzak sadece. yaşadığın şehirde olmayabilir, kafanı çıkar oradan.

3)Bi paket sigarayı çakmağı bi kere kullanarak bitirdim.
*Yani? bir başarı gerektirmiyor. ayrıca kibrit de kullanmış olabilirsin çakmak yerine. bir kere de çakmak kullanmışsındır. birini bitirip birini yakmak ise alkol alırken sürekli yaptığım bir şey. Normalde sigara kullanmıyorsan sigaranın kötü olduğunu düşünüyorsun. sağlıksız olarak görüyorsun. bunalım gibi bir şey yaşıyorsun kendine kötülük yapmak için bir yol aramışsın. bileğine faça atmaktan farkı yok yaptığın durumun.

4)Alem buysa kral kim? Kralını getirin ulaan!
*Bu devirde kimse padişah değil hükümdar değil bezirgan değil. Alem bu değil ayrıca bambaşka alemler var. O değil de alemlere akmak lazım ya.

5)2 aydır ilçe sınırları dışına bile çıkmadım.
*Sahile neden gidemediğini anladın mı şimdi?

6)Eskişehir'e gidiyim dedim tren yok, uçak yok. Otobüs de kaza yapar yollar karlı die annem göndermedi.
*Yaş kaç diye sorarım zora sokarım. Büyük desen kötü, küçük desen kötü. İçine giydiğin beyaz atleti de çıkar artık. Git Eskişehir'e, kaza yapmaz. gitmek istedikten sonra gidersin ama çok da siklemiyorsun. Kaldır kıçını.

7)Yalnızlık Allah'a mahsussa benim kullarım kimler. Benim kullarım varsa yalnız diilim demek. Bu ne yaman çelişki anne :(
*Yalnızlık insanın kendine yaptığı bir şeydir. Allah'a mahsus değildir, allah yalnız değildir zaten. her zaman belirttiği sevgili kulları biz varız. o lafın olayı Allah kendi kademesinde eşsiz manasında. tek yaratıcı, şirksiz.

8)Arabam da yok. Gidiyim beşiktaşa.
*Benim de yok. geçen sene İzmir'den kalkıp gittim otobüsle günübirlik. akşamına yine otobüsle geri döndüm. tekrar ediyorum o kıç yerinden kalkacak!

9) Eskiden kar yağınca kar topu oynardık. Tatil olcak die sevinirdik.
*Çık yine oyna tutan kim? işten sonra oyna, önce oyna. sabahın köründe kardan adam yap öyle git.

10)Amk param da var. Niye huzurum yok.
*Bu sorunun cevabını biliyorsun zaten.

11)Niye iphonumun şarjı zart diye bitiyo?
*Hiç sorun değil, bizim arkadaşta 3310 var. 10 yıldır kullanıyor şarjı da köpek gibi dayanıyor.

12)Niye 3gs'e kılıf bulamıyorum. Oysa her şeye kılıf bulurum
*Her şeye bir kılıf uydurmaktansa kendi kılıflarını kendin yarat.

13)Sevgilim askerde 85 gün biter mi? Bitmez amk.
*Biter amk. Bak ne diyeceğim, eleman döndükten 2 ay sonra ayrılacaksınız. 5 ay sonra yaz bana sonucu.

14)Yalnızlıktan kalabalıklaştım. Şizofren olur muyum? Olursam kaç kişi görürüm.
*Stajımı bildiğin tımarhanede yaptım. Şizofren olur muyum diye sorup şizofren olan adam görmedim. Olursam kaç kişi görürüm kısmında, şizofreni öyle bir şey değil bi kere bea!

15)Sora sora bağdat bulunursa, bağdata gitmek için önce nereyi sormam lazım.
*Annene evin kapısını sor.

16) Neden klavyemi değiştirmiyorum a ve s tuşlarım aylardır bozuk.
*O kıç kalkacak!

17)Bu yol nereye gider, dümdüz yürüsem hangi şehirlerden geçerim.
*Dümdüz yürürsen bulunduğun yere geri dönersin. bırak akışına sallan sağa sola.

18)Sarıgazide oturuyom, batıya doğru gitsem nerelerden geçerim.
*Balkan ülkelerinden başlayıp, avrupa, atlantik okyanusu, amerika, japonya, çin, moğolistan... gider

19)Camı açtım sigara kokusu gitsin diye, kıçım dondu afedersiniz.
*Benim de şu andaki en büyük sorunum inan bu. Duman altı oldu salon. açınca ister istemez donuyor o kıç.

20)Moderasyon bunu siler mi?
*Umarım siler.

21)Marlboro da gerçekten şarap var mı? Yoksa bu kafa neyin kafası.
*Şimdi elini saçlarına götür. en tepesine. sonra alnına in. kaşlarına dokun, aşağı in orada göz kapakların, kirpiklerin ve gözlerin var. dokun onlara. burnun ucuna dokun ve aşağı in dudaklarına dokun şimdi. hemen aşağıda çene bulacaksın bir adet, daha da aşağıya indiğinde bir boyun var. boynundan aşağı doğru inmeye devam et tüm vücuduna dokun şimdi. gördüğün gibi bu kafa senin kafan.

22)Yazıcak bişey yok. Uçak mı yapsam. Gemi yapamıyorum. Neden?
*Gemi yapmak çok komplik bi iş ya. takılma. uçak yap hem uçuyor en azından.

23)Ben aptal mıyım?
* Sanmıyorum. zeka geriliği başlamış olabilir ama zamanla.

24)Dal kalkınca kartalın sarkma yüzdesi kaç?
*Dalına bağlı. kartal her türlü sarkar. çakallara dikkat ama!

25) Sigaramın dumanına sarsam, saklasam seni, kızar mısın? Bence kızarsın?
*Söndür artık o sigarayı ya. tamam cezasını verdin bu lanet hayatın. yetera be! zaten içmiyormuşsun.

26)Niye faceboktaki arkadaşlarıma bunları yazınca yeter sus amk diyolar?
*O arkadaşlardan kurtul. Bende de vardı kurtuldum. Onlar her siki saçmalarken dinlemeni isterler, sen saçmalayınca aman öff derler. bsg de sen de onlara.

27) Ben mi çok yalnızım insanlar mı çok kalabalık?
*Herkes kendi çapında yalnız. sana mahsus bişi değil.

28)Babam böyle horlamayı nerden öğrendi?
*Horlamak pek çok hastalığın habercisi olabilir. geniz etine de bir baktırsın hazır gitmişken doktora.

29) Niye tv'de hiç bişey yok.
*Var aslında ya ama izlemiyorum. İnsanlar bişiler yapmaya çalışıyor emek veriyor bir şekilde. Biri senin yaptığın işe gelip niye bu elemanda hiçbişi yok, yaptığı işlerde hiçbişi yok deyip gitse iyi mi?

30) İsyaaeeenn
*Halil Sezai'yi sevemedim bir türlü ya ben de. Saçı maçı söyleyiş tarzı ne bilim, gördüm mü kapatıyorum kendisini.

15)

(bkz: upskirten)

sadece oku ve ne kadar mutlu bir hayat yaşadığını anla.

bence güzel saçmalamışsın sonuna kadar okudum:D

yedek alıp xml dosyasında arat abi.

yedek aklıma gelmemişti sağol. ne kadar sürüyor almak? mail'e mi gönderiyorlardı ?

peki bundan başka online yapılabilecek birşey var mı?

edit: yedek hemen geldi yav. mesaj kutusuna geliyormuş.

şu an ne kadar sıra var bilemiyorum. ben en fazla 2 gün görmüştüm. mail ve sözlükten mesaj geliyor.

bundan başka yol bilmiyorum valla.

ctrl+f veya ctrl+g kullanmamış olabilir misin? (soruyu oturduğum yerden anladıysam da affola)

@seyyar

bütün entry'lerimden aramayı kastettim. tek tek değil.

google'da:

' mesela "ermanen" site:eksisozluk.com/show.asp '

www.angelfire.com

avrupa'da k serisi olarak satılmış:

en.wikipedia.org
goo.gl

ek: bende var bikaç tane ama hangi delikten çıkar kim bilir.

bende bi tane vikingli vardı. hala duruyor çekmecelerin birinde.

en ayrıntılı olarak şunları bulabildim:

sitekreator.com
sitekreator.bg
www.metallfiguren.de

Herhangi bir tanesine gidip gişenin oralara bakınırsan görürsün. Dijital istiyorsan bilmiyorum.

büyükşehir belediyesinin kültür sanat neşriyatında var. onu da belediyeye ait kültür merkezlerinde alacaksın.

www.mybilet.com

@reyals, @kocayusuf teşekkürler :)
@barfilozofu Ordakiler aylık değil bi kaç günlük.

www.devtiyatro.gov.tr

sanırım aradığınız budur :)

sitesini kurcala, yukarıda verilmiş. bültene üye olursan periyodik olarak geliyor e-mail adresine.

kendi kesti dikkat çekmek için

kendi kesti, soruşturmaya kendisini de katsınlar, dışlamasınlar diyr.

sorusturmadan siktiredeceklerdi, etmesinler diye kendı kesti.

çeşitli meteoroloji ajanslarından bilgi topluyolardır büyük ihtimalle. misal biz ECMWF'ye dahiliz:
en.wikipedia.org

accuweather bazında araştırdım biraz, adamlar nexrad adı verilen bir çok radara da sahipmiş usa coğrafyasında. ayrıca bünyelerinde bir çok meteoroloji uzmanı çalışmaktaymış, tahminleri yapan.

Wiki'den ben de accuweather'a bakmıştım ama kafama tam yatmamıştı. weather forecasting'e de bakmadıydım. Teşekkürler.

11 saatle boka dönmez hayatın hocam merak etme.

yok genel hayatım böyle benim.

5 yil boyunca kronik olarak uyusturucu kullanmaktan iyidir.

1-bir ps3 edin.
2-iyi derecede pes,fifa oynamayı öğren.
3-iyi derecede pes,fifa oynayan bir arkadaş edin.

gominist redar: ayni anda veri yazdik veritabanina.

Hayatla ilgili sorgulamaları sağlıklı yapmak gerekiyor. Sağlıksız yapıldığı takdirde işin sonu ağır depresyona bile varabilir. Öncelikle şunun farkında olmak lazım, hayat kurgu yapımlarda olduğu gibi ansızın sürprizler barındırmaz her zaman, bazen de barındırır. Hatta şöyle düşünmek lazım kısa bir zaman dilimini anlatan filmler bile o kurgu karakterlerin hayatlarının küçük bir kısmına odaklanır. Belki de o maceradan maceraya koşan Coni'nin hayatı genele vurduğun zaman çok sıkıcı.

Beklentileri düşük tutmaktan öte elindekilerin farkına var, hayat bu ne getireceği belli olmaz. Balkonda pipo içmek bile bazen büyük bir özgürlüktür. İnsan kaybetmeden bir çok şeyin değerini anlayamıyor.

@lostandloser karşı cinstensen izdivaç düşünürüm.

birdenbire olmaz ama kesin olur. yakındır bir karşı cins arzı endam eder, sen de sıkılmış olduğundan ona daha sıkı sarılırsın.

not: bebişin adı "özgür" ya da "deniz" olsun..

kader ağlarınızı ördü işte sevişin bence.

gominist redar: starcraft veya aoe2 atariz. ahah

o değil de benim halihazırda sevgilim var.

conilere özenmiyorum da böyle devam ederse artık ya sokağa kendimi çıplak atıp alın lan alın diye bağıracağım ya da kendimi asacağım acayip bunalmış ve sıkılmış bir haldeyim.

etrafıma bakıp yaşamak için bir kaç neden arayışına giriyorum ama bulamadan yoruluyorum.

goministcim, eve topukların kıçına deye deye koşmuyosan o nasıl sevgilidir.

şartlar nedeniyle haftada bir gördüğüm bir sevgilidir.

(bkz: why don't you get a job)

keske her sey altin madeni ile olsa.

çok tembel adamım.. çok düşündüm çalışmayı da zaten şu halimde zar zor okuyorum çalışırsam hiçten okuyamam gibi geliyor.

ben kendimle oynadıktan 1 gün sonra öyle bi boşluğa düşüyorum

"olması gereken" diye birşey yok. belki de değişmesine gerek yok. beklenti fazla.

o diil de pipo tütününü ne kullanıyorsun?

adam benden bahsetmis lan resmen!

bir dahakine pizzacıyı içeri davet et ona küçük sürprizler yap.

hayalimdeki hayatı yazmışsın

wifi pil yer normal geldi bana.

normal o kadar gitmesi.

sabah 7 akşam 8 normal değil, neresi normal bunun? sabah 7 akşam 24:00 falan desen tamam da 20:00 çok az.. insancıl kullanım için söylüyorum tabi bunu. uygulamaları arka planda açık mı unutuyorsun?

wifi olmayan yerlerde normal internet paketinden yer.

ekran parlaklığı full mü? en çok etkileyen o. sonra 3g, sonra wifi, sonra çalışan app'ler.

arka planda çalışan uygulamalar hallice şarj tüketiyor, özellikle bildirim yollayanlar vb. kullanmadığınız süreçlerde ilgili app leri kapatın ciddi bir performans artışı hissedebileceksiniz.

@kuduz balik
arka planda çalışan uygulamalar hallice şarj tüketiyor, özellikle bildirim yollayanlar vb.

bu tam olarak doğru değil. o bildirim denilen şeyler, apple'ın push notification servisine kayıtlı uygulamalarda oluyor. ki push notification'ın güzelliği de şarj tüketimi hususunda zaten. her uygulama socket açık bırakıp yeni bişe var mı diye sürekli kontrol etmiyor kendi başına. sadece apple'ın push notification'ı için sürekli açık ortak tek bir socket var ve diğer uygulamalar da bu servis üzerinden bildirim yapıyorlar. yani bildirim yapan 10 uygulama ile 1 uygulama arasında şarj tüketimi açısından bi fark yok.

eğer uygulama kendi kendine başka şeyler indirmekle (appstore, installous gibi) veya ses çalmakla/kaydetmekle (garageband, shazam gibi) meşgulse o ayrı.

@silvio dante, bahsettiğim bildirimler "radar bul" vb gudik uydulamalardı. soket olayını bilmiyordum lakin.

Bir de iOS 5.0'da şarj sorunu vardı. Az gidiyordu. 5.1 surumuyle o sorun biraz giderilmişti.
Sürümün son sürüm mü onu da bir kontrol et istersen

başka bir mali müşavirle anlaş, belirli bir ücret karşılığında ondan rica et bence.

yerinize bi süre bakacak deneyimli bi müşavir bulma ihtimaliniz yokmu sağlığınıza kavuşana kadar ? bu şekilde en azından şirketiniz kapanmaz. maaş ödemiş olursunuz sadece. bu da günü kotarabilir gibi geldi bana.

geçmiş olsun.
cezayı karşılayabilecek durumdaysanız ve iyileşme sürecinden sonra cezalarını ödediğiniz müşterilerinizle olan işleriniz bozulmayacaksa ceza ödeyin.
eger hem ceza ödeyip hem de işleriniz bozulacaksa gidin ameliyat olun ceza meza ödemeyin, kapatın ofisi, iyileşince tekrar devam edersiniz.

durumun ne kadar kötü? bende de var bel fıtığı, ilk farkettiğimde sağ bacağımda çok sağlam bi ağrı vardı. gittiğim doktor cerrah olunca adam mr'a bakar bakmaz acil ameliyat dedi zaten. bikaç aya kalmadan "düşük ayak" olursun, şöyle olur, böyle olur dedi.

sonra fizyoterapi doktoruna gittim(ftr'ci değil, tıp doktoru olan), kas gevşetici vs kullandım, masaj, egzersiz... neyse işte 2 sene oldu o mr'ın üstüne, zorlamadıkça hiç bir ağrım sızım yok. sakat da kalmadım.

demem o ki, fizyoterapi doktoruna da görün hastanede. tedavisi, egzersizi var bu işin. ameliyat son çözüm.

geçmiş olsun tabi bu arada.

bi ki gunden sonra hastanede calısabilirsin sanki panpa. işleri sen yapıp teslimatları da artık birini bulup yaptırt.

ya da baska musavir birine yaptırt senın adına.

gecmıs olsun.

Abi kesinlikle bir doktora daha git ameliyattan önce.

Geçmiş olsun, bel fıtığı, ayakta duyu kaybı vs gibi arazlar verecek kadar ilerlediyse ve ameliyat kaçınılmazsa (ki zaten belli bir süre içerisinde ameliyat olmazsanız sinir basısından kalıcı sekel bırakır) ameliyat olun.

Sadece bir-iki gün hastaneden geçecektir onun dışında yatar vaziyette de işinizi yapabilirsiniz, beyannameleri yatırması için genç dinamik bir çocuk alın işe. Ameliyatlar çoğunlukla endoskopik yapılıyor bu aralar, genel anestezi altında olmadan epidural yöntemle yapılabilirse nekahatiniz de daha kısa sürer.

Bu sadece bir organizasyon problemi canınızı sıkmayın. Sağlık daha önemli.

Öncelikle geçmiş olsun;

genellikle mali müşavirlerin arkadaşları ve oda da kayıtlı yancıları olur. Bu arkadaşlardan belirli bir süre maaş karşılığında çalışmalarını istesen yardımcı olurlar diye düşünüyorum yada Oda'ya başvur illaki yardımcı olacak kişiler vardır. En azında "MALATYA Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası" bu konuda çok esnektir ve iş ilanından, evde çocuk bakacak bakıcıya kadar sorunları ilanlar şeklinde değerlendirir ve yardımcı olur.

geçmiş olsun...yıllardır internet üzerindeki çeşitli ortamlarda mali müşavirlik denen rezalet mesleğe insanların bulaşmaması için hem çevremde hemde sosyal medyada bu işin kavgasını yaptım ama insanlarda bir meraktır, bir hevestir ben çözemiyorum biz mi bu işleri yanlış değerlendiriyoruz yoksa insanların bakışı çok mu iyimser anlamıyorum merak edenler, okumak isteyenler hevesli olanlar vakit ayırırsa okuyabilir:

Yapmayınız, girmeyiniz, etmeyiniz, bulaşmayın bu mesleğe. dışardan bakıldığında masa başı, salla başı al maaşı gibi bir meslek olarak görülse de özellikle bunun serbest muhasebecilik,mali müşavirlik dalına hiç bulaşmayınız beyler bayanlar.. illa ben muhasebeci olacağım diyorsanız gidiniz bi şirketin ön muhasebesinde fişleri faturaları giriniz irsaliye falan kesiniz.. aslında ona bile yanaşmayınız sonuçta bu muhasebe denen meret her yerde aynıdır... İlla telefonunuz çalacak bir sorun çıkacak ve sinir bozucu sorunu bulmak için bir şeyler psikolojinizin içine edecek..

Mali müşavir olacak "ben muhasebeye aşığım arkadaş hayatımın mesleği, bütün gün parayla pulla uğraşacağım ahuahu" diyen arkadaşlar evvela şunu bilsinler ki alacakları eğitimin süresi bir tıp fakültesi öğrencisi ile eşdeğerdir.. Şöyle ki: 4 senelik iktisat işletme gibi lisans mezuniyetinizin ardından şak diye muhasebeci olamıyorsunuz tabiki. bu uzun maceranızın sadece ufak, devede kulak kalacak kısmı. bundan sonra daha kepiniz, mezuniyet balosundaki giydikleriniz gardroplarınıza gitmeden bağlı bulunduğunuz ilin muhasebe odasına başvurup ilk kaydınız için şu an 950 tl civarında olduğu öngörülen ve size 3 sınav hakkı tanıyan meblağyı odanın hesabına yatırıyorsunuz. kayıt sırasında size bağlı olacağınız muhasebe odası bayıldığınız 950 tl karşılğında adresinize sınavla ilgili hiçbir belge göndermiyeceğini ve gelişmeleri internetten takip edeceğinizi söyleyerek ense tıraşınızı alıp izmir marşıyla sizi tıpış tıpış yolluyor.. haa sanmayın ki size staj başlama sınavı ile ilgili kitaplar verilecek açık öğretimdeki gibi. tabiiki o da yok.. bundan sonra türkiye şartlarındaki bu sınavdaki yöntem itibariyle başarı ortalamaları göze alarak bir seçim yapmanız gerekiyor. ya ihtimali daha yüksek olan bir kursa kayıt olup 1000-1500 ytl arasında bir bedel vereceksiniz bütün gün çalıştığınız yetmiyormuş gibi akşamın bir vaktide iktisat, muhasebe, matematik çözeceksiniz ya da başarı ihtimali daha düşük olmakla beraber 100 lira civarında bir bedel vererek yaklaşık olarak 2300 sayfalık kitabı hafızlayacaksınız(3-4 tane en kalınından ansiklopediyi birleştirin o kitaplar çıkar)

seçimi yaptıktan sonra süfer hazırlandınız sınava gireceksiniz. 3 hakkınız var. evet oda allahın hakkı üçtür diyerek eğer bu 3 hakta başarılı olamazsınız kaydınız siliyor. yeniden kayıt olmak için şimdi 950 tl olan bedelin o zamanın enflasyon durumuna göre tekabül eden ücretini ödeyeceksiniz. haa çook sevdiğiniz mali müşavirlik mesleğine erişmek için meslek aşkıyla, şevkle, hırsla çalışarak sınavı kazandınız. iş burda da bitmiyor. bundan sonra sizi süresi 3 sene olan bir staj süreci bekliyor( birkaç sene öncesine kadar 2 sene idi). odanın belirlediği belli bir süreye kadar mutlaka bi staj yeri bulmalısınız. bulamazsanız game over oluyorsunuz. üniversite mezunlarının dahi tırım tırım iş aradığı bir ortamda odanız hiçbir yükümlülük ve sorumluluk almadan size kısacası ne pok yaparsan yap bi staj yeri bul diyor. tanıdık yoksa sonunuz ayva yani.. neyse üç otuz para maaşla onu da buldunuz farz edelim. hadi 3 sene içersinde de çelik gibi bir sinire sahip olup kanunlarla, mükelleflerle, faturalarla, kdvlerle uğraşarak stajı tamamladınız. malimüşavir mi oldunuz ? hayır !! bundan sonra da staj bitirme sınavı adı altında bir sınavla karşı karşıya kalıyorsunuz. ve bu sınav staj başlama sınavı gibi test usulü değil yazılı usulü. size tanınan 4 hakkınız var. eğer ki bu 4 hakta başarılı olamazsanız müstakbel meslek odası size 3 sene sonra buluşalım diyip bundan sonraki staj bitirme sınavınızı 3 sene sonraya alıyor yani 2011 yılı içersinde bu sınavı veremezseniz bir sonraki buluşmanız 2014. tamam bütün bunlara gerek kalmadan staj bitirme sınavını da yazılı usulü bitirdiniz. süpersiniz belgenizi aldınız. hemen bir hesap makinesi çıkarıp minimum öğrenim sürenizi hesaplayalım. üniversitede kalma ihtimalini dahil etmezsek 4 sene tırım tırım tırmaladınız. sonrasında 3 senelik staj süresi( burda da başarısızlık ihtimallerini saymıyorum) ortalama olarak 7 sene. yani devletimiz size o kadar değer veriyor ki bu pis işe sokmak için sizin sabrınızı, sinirinizi 7 sene test ediyor. evet bir doktorla eşit olarak okutuyor. neyse belgeyi aldınız işiniz bitti mi peki ? hayır !! şap diye dükkan açıpta piyasadaki bütün defterleri toplayacağınızı mı sanıyorsunuz ? Ya da ben bu belge ile bir kurumun muhasebesinde işe mi başlarım diyorsunuz fazla umutlanmayın.. kim hiç bilmediği ve mesleğe yeni giren birine aynı standartlar altında defter verip mali yükümlülüğünü devreder ya da eş dost akraba olmadan mesleki tecrübesi stajdan ibaret olan birine kim refah şartlarını sağlayan bir iş imkanını sunar ? İşe alım sürecinde yaşanan torpiller için başka bir blog yazılır neyse...

İşin içine bir kere bulaşmış olarak bu yazımı okuyan sevgili genç arkadaşlarım tamda üniversite tercihlerinin açıkkladığı şu günlerde girmeyin bu mesleğe kardeşim dinleyin beni..valla yazık, billaha yazık. genç yaşınızda yazık etmeyin kendinize...

codec sorunudur.

mkv'ler çok yüksek çözünürlüklüyse(1080p mesela) bilgisayar kasıyodur zaten.

bilgisayar kaldırmıyor

evet bilgisayarım 10 yıllık ne yazık ki. da flvde neden böyle bir sorun veriyor? eskiden yoktu. bazı dosyalarda veriyor, bazı dosyalarda vermiyor. :/

flvlerin de bir kısmı x264le falan kodlandığı için bilgisayarın çözerken zorlanması normal.

bastan sona izlemediysen normal. yoksa cok komik bi dizi

espiri anlayışımızın aynı olduğu 15 yıllık bir dostum var. o izlememiş baştan geçen birlikte izledik ben gözlerimdeki yaşı silerken o neye gülüyorsun diyordu. baştan izlemek gerek yoksa sarmıyor.

herkes senden önce izleyip anlattığı, şöyle komik böyle komik dediğinden gülmemek için şartlanmış olabilirsin, leyla ile mecnun için geçerli değil, ama bazen bende de oluyor bu, gülmek zorunda değilsin zaten gülen gülüyor, izleme bence.

ben seviyorum diziyi ama bazen ben de gülmüyorum. her bölüm güzel olmuyor, hatta sıkıcı oluyor bazen.

tam bugün sözlükteki başlığa bununla ilgili bir şey yazılmıştı.(dün oluyor tabi saat olarak) oku onu

değilsindir tabi ki. istisnasız herkese hitap eden ne olmuş ki şimdiye kadar.

birinci bölümü baştan sona izledim ve izlememeye karar verdim.
sevmedim,sevemiyorum...
yani yalnız değilsin

ben de gülemiyorum. her sahneye bi gönderme koyma çabaları falan çok kasıntı geliyor. anlamadığın bi espride "acaba burda gönderme vardı da ben mi anlamadım" diye kasılıyosun.

ilk iki sezonu çok daha komik yenilerine göre

Olay karaktrlerin tepkilerinde ve mimiklerinde bitiyor aslında. Erdal bakkalın bir şaşırması yada İsmail Abinin bir mimiği dakkalarca gülmeme sebep oluyor. Karakterleri tanıdıkça güzelleşiyor dizi.

faturalıya geçiyosan güncel bi elektrik, telefon vs. faturası da lazım.

kredi karti ekstreside olabilir.

benden bişey sormadı vodafone kimlikten başka.

İkametgah da oluyor eğer faturalıya geçiyorsan.

outlook hatırlatmalarını senkronize etseniz?

yok, direk app bakıyorum.

dolaylı olarak şu var: google chrome kullanıcısıysan google calendar'ın offline uygulamasını yüklersin bilgisayara, bilgisayardan da telefonun ajandasından da istediğin düzenlemeyi yapabilirsin.

bir de www.fjsoft.at bu var, ana özelliği hatırlatma falan değil ama, dediğin işlevi de görüyor.

www.companionlink.com

bir suru cloud yazilimi var bunun icin, ben wunderlist'i seviyorum

www.6wunderkinder.com

google tasks var
astrid power pack var.

google task ile senkronluyor surekli.

catch, evernote fln gibi daha komplike seyler de var.

www.apple.com

iCloud'dan bahsediyorsun sanırım ama bunun için iPhone, iPad ve iMac tarzı aletlerinin olması lazım..

evet

peki msjlasma nasi oluo burda? net paketi aldıgımızda ve karsımızdakınde de whats up varsa sınırsız mı mesajlasıyoruz? turkcelliyim her hangi bi net paketi olur mu en düsügü fln?

evet ama hiç kullanışlı değil.
ben sildim.
sürekli kendi kendine internete bağlanıyor, şarjı bitiyor falan.
bana çok kullanışlı gelmedi.
yine de deneyin, ovistore'da var nokia s40 whattsup diye.

internet paketi de olur wifi da olur.

wireless ile olur mu peki

msn gibi düşün işte. wireless'tan da bağlanırsın.

ne kadar data harcıyor bilemiyorum ama düşük kota da yeter büyük ihtimalle.

paket almadan bulaşmayın. çünkü başkası da yazsa çat diye geliyor. şahsen turkcellin kb harcamaya bile ne kadar yediğini biliyoruz. minimum 100mb var sanırım, o işinizi görür.

whatsapp süper bi uygulamadır.
resim veya vidyo çekip anında gönderebilirsin, bulunduğun konumu paylaşabilirsin.

mesaj kullanmaya üşeniyorum artık. şarj problemi için de m-guard isimli bir programcık indirdim. kendi kendine açılmasına izin vermedim. yani sadece ben istediğimde açılıyor, karşı taraf yazdığında ben açana kadar bekliyor. dolayısıyla şarj problemini de azaltmış oluyoruz.

bir anda patladığını sanmıyorum.

akasya durağı dizisindeki espirilerin reyting yaptığı televizyon dünyasında, onur ünlü gibi bir yönetmeninin elinden çıkması, özgün olması ve iyi bir absürd mizah dizisi olması yeterli değil mi?

bi anda patlamadı pek.

www.eksistats.com
www.eksistats.com

başlıklara girilen entry'lerin grafiği mevcut yukarıda.

behzat ç izleyicisiyim ben. ilk defa starda fragmanı gördüm. adamlar toz toprak ıssız bir yerde bir anda durup misket oynamaya başladılar. o an anladım bu dizinin çok farklı muhteşem birşey olacagını. sözlüğe baktım kitap hakkında bilgi vardı sadece. taaa o zamanlar biliyordum düşün hani.

neden popüler çünkü bok gibi arka sokaklar klişesi yerine kanıt yerine memoli yerine adam gibi bir dizi çıktı. en sevdigim yanı gerçekçi olması uzun brezilya dizisi türü uzun bakışmaların olamması. neyse o.

genelde sürü psikolojisi.adam sevmeyen biri görünce sinir oluyor, eleştri kaldıramıyor.ben de çok seviyorum lan behzat ç. bugün behzat ç günü.

Bir de şu bir delinin akıl defteri dimi? Sözlük resmen kendi içinde bir sürü psikolojisi oluşturmuş. Sözlüğün twilightı oldu çıktı resmen.

gençliği baymayan ve gençliğin jargonuna uygun iki dizi de ondan.

Kediler pussyler oluyor. Cock da tavuk olsa gerek. Diğer anlamlarını da bil bir zahmet.

cock - horoz
pussy - kedi

manasında.

iyi de bunlar e-kitap değil, görme engelliler için hazırlanan sesli kitaplar.

içeriklerini bilmiyorum ama boyutlarına bakarak fikir yürütünce e-kitap gibi geldi bana.

vallahi site fazlasıyla özensiz hazırlanmış. şimdi farkettim ki arşiv kısımında hem "sesli kitap" klasörü var, hem de "kitaplar" klasörü.

korler.bilkent.edu.tr

sizin belirttiğiniz arşive ise ulaşmak için hazırlanan sayfa şu;

korler.bilkent.edu.tr

görme engelliler için braille ile hazırlanmamışsa o kitaplar, yakınları kendilerine okur diye mi konumuş o siteye, anlamadım.

uzun lafın kısası; şifrelerini bilemiyorum maalesef.

edit: gramer kitabı var arşivin arasında, sesli kitap olamazlar, haklısınız.

şifreyle alakalı hiç bir şey göremedim sitede. fakat mail adresi verilmiş, oradan sormayı deneyebilirsiniz.

[email protected]

TTNet Online İşlem Merkezi.

onlineislemmerkezi.ttnet.com.tr

veya 444 0 375

öyle dengesiz geliyorsa kotalıdır kesin.

yenilmez o ya

o yeşillik küften olmasın? 3 4ten sonrasını yemem ben.

not: öğrenciyim bak bi' de.

16 mı? onun kendini belli etmesi lazım zaten küflenip. yeme.

deneysel bir çalışma yaparak hem bizi hem de kendini bu konuda bilgilendirebilirsin.

tencereyle beraber çöpe at

çorbayı dök, tencerenin içinde su kaynat.

16 dünya günü mü?

ve sen hala bu yenilebilir mi diye soruyorsun? pes yani.

çorbayı döktükten sonra tencereyi çamaşır suyu ile yıka.

görevleri bitirmişsindir büyük ihtimalle. görevler bitince çete savaşı devam ediyor. o bölgeye gidip rakip çete elemanlarını öldürmeye başlayınca savaş çıkıyor. kazandığında bölge senin oluyor. yeni bölge fethederken mevcut bölgelerini de olası savaşlarda gidip savunman gerek.

tüm bölgeleri almayı denemedim, sonunda ne oluyor bilmiyorum.

çete savaşları da başlamıştı aslında, hatta haritada bölgeleri renk renk gösteriyordu hangi bölge hangi çetenin diye. ama şu anda o bölümleme gitti, hangi bölge hangi renk çete ait hiç göremiyorum

los santos'taki viyadüğün altında ballas çetesiyle savaştığın görevden sonra eski bölgeler falan kalmıyor, iptal oluyor hepsi çünkü kardeşini hapse atıyorlar, seni de eyaletin öbür ucuna gönderiyorlar. çeten dağılıyor yani. uzun süre los santos'a geri dönmeyeceksin, ondan dolayı da çok bir problem değil bölgeleri kaybetmiş olman.

aynen öyle hocam, kardeşimi hapse attılar. los santosta sevgilim olmuştu, arada gidiyorum onunla vakit geçiriyorum. kardeşimle ilgili görev de vermez oldu. tekrar eskisi gibi alabilecek miyim bölgeleri?

niye bu kadar takıldın kardeşine ve los santos'taki bölgelere yahu :) evet alacaksın da oyunun sonunda. şimdi badlands diye bi görev var, onu yapıp kırsal kesim görevlerine başlaman gerekiyor. bu link yardımcı olur umarım:

www.youtube.com

los santostaki bölge önemli, hatun orada kaldı :) küsmesin bize :)

san fierro görevleri başladı bakalım en azından, görevlere devam o zaman...

ek soru: san fierro şehrindeki sürücü kursundaki tüm istenenleri yaptım ama en sonuncusu oluyor sanırım, şehir içinde dolanıp gelme kısmını yapamıyorum. geçici bi hile var mıdır o görevi hemen yapmamı sağlayacak :)

hamamda kimse kimseye bakmaz, göbek taşına oturduğunda ve ya uzandığında da peştemali sararken ön kısımda kalan katı elinde düzelterek kapatabilirsin. hem hamam geleneğine tersdir biraz. hijyen bakımından düşünüyorsan da sadece şort olsun, peştemal kullanma, ve terlikleri, havlunu evinden götür.

hamama gitmişliğim yok fakat slip mayo olabilir gibi geldi.

Eğer bir taraflarının görünmesinden rahatsız olacaksan şort giy. Peştemal geniş ve uzunsa dizlerini biraz kır yani birazcık çömel ve ayaklarını yana doğru aç. Bu hareket ile peştemalı beline sararsan rahat hareket edebilmen için gerekli olan bacak alanını sağlarsın. O sıcakta insan kendinden geçiyor ve rahat hissetmek istiyorsun.

hayır.

torrent dosyasını aynı yerden tekrar indirip çalıştır. utorrent 1-2 dakika eşleme yaptıktan sonra devam eder. tabi yüklenen kısım da aynen yerrinde duruyosa. yoksa eski haline getir.

C:\Users\***\AppData\Roaming\uTorrent burada olması lazım. *** olan yer bilgisayardaki kullanıcı adın olacak.

.torrent dosyasını indir, çift tıklayarak utorrent'te aç. karşına gelen ekranda "torrent'i başlat"ın yanındaki tick'i kaldır, ok de.

daha sonra utorrent listesinde o torrent'e sağ tık yapıp "tekrar kontrol et"e tıkla. işlem tamamlanınca indirmeyi başlat, kaldığı yerden devam eder.

önemli olan "torrent"in olduğu yerden ziyade inecek dosyaların seçili olduğu klasördür, yani yeniden indirirken aynı yere mi indiriyorsun onu kontrol et. aynı yerdeyse ve aynı torrentin dosyasıysa o zaten "kontrol ediliyor" der. sonra kaldığı yerden devam eder.

ama genel ayarlarda, inecek dosyanın yerini önceden ayır gibi bir ayar var. başta o seçili olmalıydı sanki. sen hiç kurcalamadan dene önce, olmuyorsa bundandır. ama olmalı yani, olur o olur. hallederiz tanıdıklar var...


- tanıdıklar mı var? piii, iki dakkada leyla ile mecnun'a bağladım yeminle, kendimden de tiksindim ayrıca, halbuki ben öyle bir insan mıyım....

çıkaramassın onu filmden. altyazı filme gömülmüş...

filmin formatı mkv ise çıkarabilirsin.

filmin uzantısı ne? mkv ise altyazı yarı gömülü gelebiliyor.

oynatıcının ayarlarından altyazıları gizle dersen gider. gitmezse sağlam gömmüşler demektir:)

vestel'in regal'i gibi altus da arçelik'in alt markası.
arkadaşım çamaşır makinesini aldı, gayet memnun.

soruna tam cevap değil ama ben de çamaşır makinasından memnunum. üzerindeki altus yazısı hariç her yerinde(kapağın içi vs.) arçelik yazıyor.

dandik çıkacağını sanmam.

buzdolabımın markası altus. markadan yana sıkıntınız olmasın. gayet iyidir.

valla 58 dklık bi programı var fena değil, biraz tortu kalabiliyor geçirmeli sapı olan bardaklarda (sapla cam arasına toz doluyor). gerçi bu benden kaynaklanıyor da olabilir kötü yorum yapmış olmayayım, belki çok pis koymuşumdur. haricinde memnunum, tencere tava da koyuyorum onlar gayet temiz çıkıyorlar.

görebiliyor. mallara eklersen sana mesaj atamaz.

donuz denilen sey sadece sizin o an oturdugunuz bilgisayarda gormemenizi saglayan bir sey. eksi sozluk ustunden bir sey yapmiyor.

kisaca pek tabii ki bal gibi gorur.

iyi de saçma olmamışmı ben onu yazdıklarımı görmek istemşyorsam oda benim yazdıklarımı görmesin donuzlara ekleyince garip bir uygulama

herhangi bir sosyal paylaşım yerinden farkı kalır mıydı o vakit? o uygulama, gereksiz gördüğün, okumaktan zevk almadığın, ya da görünce rahatsız olduğun yazarları sayfada göstermesin diye yapılmış bir şey. başkasının özgürlüğünü kısıtlayasın diye değil.

peki benim yazdıklarımı görmesini engelleyecek bir uygulama var mı donuz gibi.

hayır, yok.

bu hafta bu tarz ikinci soru bu. ekşi sözlük'te yazdığınız her şey "herkesin" görebileceği bir şekilde açık. bu gerçeği neden atladığınızı merak ediyorum.

(git: 369221)

o zaman birini donuzlara eklemenin bir manası yok çünkü sen bir şey yazacaksın o gelecek sana lafını söyleyecek ama sen göremeyeceksin yada sen bir bilgi vereceksin o kişi hayır yanlış o öyle değil gibi bir şey yazacak ama sen emin olduğun halde genede cevap veremeyeceksin

"donuza eklediğim kişi neden benim entry'lerimi görüyor?" şeklinde bir soru soruyorsun, sonra da "birini donuz'lara eklemenin manası yok." diyorsun.

duyuru-nick uyumu diyorum ben de.

zaten donuzun ne derece kullanışlı ya da etik bir uygulama olup olmadığı çoktan tartışıldı. hatta bu uygulamanın ne kadar saçma olduğunu düşünen çok yazar var.

ancak kendisinin başından beri işlevi belliydi - sizin entry'lerini okumayı istemediğiniz kişilerin entry'lerini gizlemek. bundan başka hiçbir işlevi olmadı, olduğu da söylenmedi. bu işlevi rahatlıkla gerçekleştirdiği için "hiçbir işe yaramıyor" demeniz sadece sizin beklentilerinizi karşılamamakla ilgili. yoksa ilk ortaya çıktığından bu yana gayet söylediği şeyi başarılı bir şekilde yapmakta.

ayrıca ekşi sözlük'ün ve entry'lerin yegane amacı da buradaki yazarların birbirleriyle sidik yarışına girmesi değil. bunun dışında sözlük onlarca işleve sahip. bu olanakları nasıl kullandığınız ve nasıl faydalandığınız da tamamıyla sizinle ilgili bir durum.

jangara@ ben "birini donuz'lara eklemenin manası yok." demiyorum.

"o zaman birini donuzlara eklemenin bir manası yok" diyorum. "o zaman" :D

ama anlaşıldı ben o çok tartışılan kısımları kaçırmışım anlaşıldı. sallamamak en güzelli sanırım tşkler arkadaşlar

windows7 starter ise değişmiyodur o.

goo.gl

nasıl ya :D böyle saçma sey mi olur :D ayy çok güldüm.Size değil ama bunu(pc'yi) kim tasarladıysa ona güldüm. Abi belki mavi midemi bulandırıyo ya ,nasıl bi saçmalıktır bu :/

çeşitli yöntemler var nette bahsi geçen ama uğraştığına değeceğini düşünmüyorum.

mavi iyidir ya, stresi azaltır:)

mavi güveni simgeler aynı zamanda.

"windows 7 god mode" çözer derdini.

valla tv'deki en komik şey bence.

ccc fikret reyiz ccc
ccc murat reyiz ccc

reyizlere şebelek deme evini basar televizyonunu kırarız ona göre.

türkçe bilipte, o ikiliye gülmeyen var mı zaten?
bence üslupları çok samimi. keşke tv'de her program sunan onlar kadar kendileri olabilse.
ayrıca merak etmeyin lan, entellektüelliğinize zeval gelmez böyle şeylere de gülseniz.
@olaguer, seni tenzih ederim; ancak bazı, böyle tipler tanıyorum-mağlesef- ondan .

komikler. tipleri şahsen tanıyorum, bir dönem birlikte çalışmıştık, gerçekten de öyle insanlar. kamera karşısında oynamıyorlar. orijinalleri bu. hatta elimde kamera arkası vidyo kayıtları da var ama paylaşamam, ayıp olur. hehe