eşkiya

sonbahar

masumiyet.

üstüne türk filmi tanımam.

Çiçek Abbas
Masumiyet
Vavien
Barda
Başka Dilde Aşk

masumiyet'i izlersen kader'i de izle.

tabutta rövaşata
gemide
dokuz

Bilimum kemal sunal filmleri,
organize isler,
Gora,
Eskilerden sener sen'li amerikali.

(bkz: canım kardeşim)

devrim arabaları
kirpi

zübük

ızdırap yaşanıp aşk yaşanmıyorsa the remains of the day. belki sizin dediğiniz film bu değil (büyük olasılıkla ama konu aynı.)

vallahi bugun anlattigin filmin anime versiyonunu izledim. Goz yaslarim yagmur oldu akti. Bir kutu pecete bitirdim.

(bkz: 5 centimeters per second)

Bak aklima getirdin, gene gozlerim sulandi!

istersen milyon kere durdur.
istersen 1 yıl sonra devam et.
seeder olduğu sürece hiçbir şey olmaz.

the smoke doğru diyor.

olabilir, eskiye özlemi dile getirmiş olursun. retro iyidir.

bulacakların çakma oalcaktır ama :/ orjinal bulursan ben de varım.

geçenlerde bir yerde buldum elime alıp kontrol etmedim ama orijinal olduğunu düşünüyorum. çakmaları da vardı hatta. eskişehirdeyim, hatta az önce baktım kesin almaya karar verirsem webden al'dan alıcam sanırım en garantisi. kapıda ödeme seçeneği de var.

hepsiburada'da görmüştüm orijinaldir herhalde. Tabi hepsiburada'nın son zamanlardaki durumuna da dikkat etmek lazım.

6 yildir kolumdan cikartmadan kullaniyorum. Bir kac kez kordonundan ariza verdi sadece.
Sahsen kullanma amacim retro olayim, farkim olsun degil. Bunun kadar hafif, ince, saglam ve islevsel olan baska saat uretilmemis dunyada.
Bazen kendimi sIkIci, duz bir adam gibi hissetmeme sebep oluyor gerci. Ama yukaridaki nedenlerden dolayi, yerini tutacak baska saat bulamiyorum.
Hatta ilana katilayim ben de:
Bunun kadar hafif, islevsel, saglam olan, ama biraz daha estetik gorunen bildiginiz bir saat varsa soyleyin alayim.

@babürhan, bittim abi o saate. ne güzel bi'şeydir o öyle.

aratıştıralım o vakit, netten bi yer bulalım, kredi kartıyla filan alalım gelsin eve. şimdi aksaray, eminönü falan dolaşmak istemiyorum :)

hislerime tercüman oldun en yakın zamanda bende almayı düşünüyorum.sanırım bu saatin modası geçmeyecek ;) www.hepsiburada.com'da tükenmiş alternatif olarak www.ereyon.com'dan satın alabilirsin.orjinal kutusunda geliyor yamulmuyorsam.

al ama yaftalanma ihtimalini de göz önünde bulundur.

img43.imageshack.us

evet buradakine benzer bir şekilde sen o saati gerçekten işlevsel olduğu için kullanacaksın. yani şekilliler gibi kullanmayacaksın ama ben dahil bazı insanlar tarafından şekilliler olarak yaftalanacaksın. =)

(nasıl da çelişirim kendimle )

askerdeyken kullandım ve yine benden sonra askerliği olan birisine verdim.

ama sana tavsiyem beni ve bizim gibi insanları takma ve bir saati takıp takmamak için kamuya danışma! git al! ve gururla taşı onu.

ayrıca almak istersen sirkecide orjinallerini mutlaka ama mutlaka bulursun.

ahah. otchaianie yorumunla mutlu ettin gece gece. aslında tam olarak işlevselliği için aldığımı belirtmedim ki. yani hem biraz şekilli hem de biraz işlevsel olmak istedim.(şekilli işlevsel) normalde saat taktığım ve takacağım yok aslında bakarsan, ama bilirsin ( yu növ) bu saat biraz garip bişey:D hem düz adam hem de şekilli adam karakterlerini tek bünyede toplayabiliyor.

www.webdenal.com

webden aldan daha önce grafik tablet, hard disk vs. aldım o yüzden burdan almayı düşünüyorum. çakmalardan çıkacağını çıksa bile çok sorun çıkmayacağını düşünüyorum(umuyorum daha doğrusu).

6 ay kadar once samdan karayolu ile beyruta gectim. vize parasi verdigimi hatirlamiyorum.giris bastilar oylece gectim. suriyeye gore pahali sayilir ama olsa olsa istanbul kadar pahali. hatta konaklama olarak daha ucuz diyebilirim. Bende usd vardi sehir merkezinde cevirmistim. bence gumrukte ihtiyacin olacak kadar cuzi bir miktar cevir. gerisini beyrutta hallet. orda da bikac exchange office e bakip bozdurursun. oranlar degisiyordu cunku. son iki soruna cevap veremeyecegim ama beyrut icinde bazi binalari koruyan askerler fotograf cekiminde falan agresiflesebiliyorlar. baska da bir seye rastlamadim. son olarak beyrut da barbar da falafel ye, gayet leziz,

wikitravel.org

burdaki bilgiler son derce güvenilir ve günceldir.

@ra s al ghul: suriyeden hangi kapiyi kullanarak girmemi onerirsin? Sahsen en metropolit kapiyi kullanmak daha mantikli geliyor. Hangisidir?

Ben sam beirut karayolunu kullandigim icin Masnaa kapisindan girmistim. Bolgedeki en buyuk 2 sehiri birlestirdigi icin en buyuk kapi da burasi sanirim. otobusler ve trafikten dolayi 1 saat kadar bekledim.

çakma pili alırsın bir gün konuşurken yada şarj olurken patlar 3ün 5in hesabını yaparken çok farklı şeylerden olursun. 30-35 çok da abartı paralar değil

vereceğin o 35 lirayla telefonu en az 2 yıl rahat kullanırsın.

ama 10 lirayla allah bilir..

çakma pillerin şarj esnasında patladığını duymuştum. riske girmeye değmez bence.

Çakma bataryalar iyidir ya. 3330'um ile kullanmıştım. Ne patladı ne de bir şey oldu. Şarjı da çok da iyi gidiyordu.

n70 hangi bataryayı kullanıyor? teknofiyatta bir fiyat araştırması yap, ben 5800 için 20 tl+2 tl kargo ücreti ödeyerek aldığımı biliyorum.

1. 35 liraya orijinal batarya olmaz. Olsa olsa 'kaliteli cakma' olur. Ogijinalleri 60-70'den asagi bulamazsin.
2. 10 liralik bataryaya guvenemezsin. Dolu gibi gorunur, bostur. ayrica telefonunu da bozabilir. Illaki patlamasi gerekmez. Akar, siser, akimi dengesizlesir.

eski sonyericsson k700 telefonuma 10tl lik yan sanayi pil aldım, orjinal pilini telefonu satsam bile alamıyordum. 3 ay problemsiz kullanıp verdim bir arkadaşa. pilde şişme, şekil bozukluğu, koku falan olmadı. Türk bir firmanındı 1 yıl garantisi vardı. Hatırladıklarım bunlar.

kullanıyorum ben bu paketi. sözlük, twitter, facebook (video izlemiyorum) ve anlık işler için bana fazlasıyla yetiyor. google maps hakkında bi fikrim yok.
alın deneyin bir ay, paket aşımında zaten daha makul bi ücretlendirmeyle karşılaşıyorsunuz.

avea'nin da, vodafone'un da internet paketlerini denedim. Hic birisi turkcell kadar istikrarli ve hizli degil.
Google maps kullanacaksan 100 mb yetmez. Sahsen 250 mb'lik paketi kullaniyorum ve gayet yetiyor.
Ayrica opera mini kullanmani tavsiye ederim.

turkcell de 1gb dan az paketler var mı ki? internet sitesinde yazmıyodu bende avea kullanmayı planlıyodum.

turkcell de yaşadıgımda yerde 3g hizmeti bile vermiyo istikrarına sıcayım. :D

Evet 3G tam oturmadi hala. Ama 2G de gayet hizli.
"Abone eko" yazip 2222'ye mesaj yollamak lazim.

kesinlikle ve şiddetle vodafone internet.

kesinlikle vodafone aylık cepnet

iphone icin safari gayet iyi, operayla fln ugrasmayin. ben avea 3g hosgeldin paketi diye bir sey kullaniyorum, 100mb paketten 1 lira daha ucuz sanirim (7 tl), ama yine de 100 mb kotasi.

Ben 5 kitaplık seriden aldım gayet güzel okunması kolaydı. Alırken yayınevi yetkilisine sormuştum herhangi bir eksik metin yok tam çeviri olduğunu söylemişti 5 kitaplık seride. O koca kitabı okurken zorlanabilirsin. ama ufaklar çok rahat okunuyor cebinde dahi rahatlıkla taşıyabilirsin.

ben birleştirilmiş seriyi okumuştum. yolda belde okuması, taşıması çok zahmetli. ama arşivime koymak istiyorum dersen, birleştirilmiş serinin baskısı ve malzemesi daha kaliteli.

tek tek alınca pahalıya geliyor, tanesi 9 lira 6 kitap toplam 54 e maloluyor, hepsi bir arada sert kapaklı kocaman kitap 24 lira kabalcıda

robinhook(ilanı da burada, ilanci arkadasımız kendisi) ,eski ve güzel olan çeviriye sahip versiyonunu satıyor. 5 kitap. bence onu al. kabalcının cıkardıgı yeni cevirili olanlar güzel değil. eglenceli değil. eglenceli yinet abi , ama değil. onları al. cilt alma. 4. kitabi istersen okumak zorunda değilsin. yazar öyle diyor ben demiyorum. (ben seriyi her 2 okuyusumdan birinde okumuyorum 4.kitabi ehe)

robinbook'u biliyorum da sadece yayın hakları değişti diye biliyorum ben. sarmaldan(eski olanı) kabalcı ya geçti. çeviriler farklı mı ki? ayrıca toplu alacak param olmadığından robin le temasa geçmedim. çeviriyi sordum ama.

evet abi farklı. eski ceviri cok daha eglenceli. ciddiyim.

ankara'da telefon borsaları var.necatibey caddesi ve karanfil 2 sokaktakiler bayağı büyük.orada kesin vardır.

telefon borsalarında orijinal aksesuar bulmam çok zor. o yüzden ankamall'da nokia shop'a git. son gittiğimde gördüm sanki o modeli.

isteyebilirsin tabi ki. ama karşı taraf kabul etmez. mantıken.

etmeyebilirde oyunda böle belli bir kural yokmu peki

yok. her zaman beraberlik teklif edebilirsin.

ozaman karar karşı taraftan çok hakeme bağlı olması gerekir herhalde

sah cekmeden ve tas almadan gecen 30 hamle pat olarak sonuclanir seklinde bir bilgi kalmis kafamda.
karsi tarafa bagli.

Satrancın genel kuralları arasında böyle bir şey yok, fakat bu bir turnuva maçıysa turnuva kuralları gereği veya hakem insiyatifinde değişkenlik gösterebilir.

kendiniz beraberlik teklif etmekten bahsediyorsanız her zaman beraberlik teklif edebilirsiniz. öbür türlü berabere olması için ya pat olacak, ya 3 kere aynı pozisyon tekrar edilecek, ya da piyon hamlesi / taş alma gerçekleşmeyen 50 hamle geçecek.

rosebud'ın dediği gibi turnuvada başka kurallar geçerliyse durum farklı olabilir tabi.

Hakem vermez sanırım beraberlik. Yine de şans denenebilir tabii :)Böyle durumlar yüzünden artık genelde hamle başına 30 saniye eklemeli zaman kullanılıyor turnuvalarda. 90 dk + hamle başına 30 saniye gibi.

dizi de iyi gelir bünyeye . dexter, house , rome , tudors ...

donnie brasco, jonny depp ve al pacino oynuyo film harika öneririm.
carlito'nun yolu, al pacino oynuyo bu da harikadır.
dog day afternoon(köpeklerin günü), al pacino yine bi da muhteşem bi filmdir.

Bu 3ü seni 3 ay götürür.

e dizi izle...
bunların hepsi sonlanmış diziler. her hangi birisiyle sıkılmadan 3 ay geçirebilirsin.
the shield
oz
six feet under
dexter
the wire
24

yolcu halimde film izlemem(sinemaya giderek) mümkün ama dizi izlemek mümkün olmayacak zaten. yarın çıkıcam ve şimdi bir tane izlemek istiyorum.

den brysomme mannen

@9687 izledim onu.
@gozyakansakiz hiçbiri elimde yok.

dram da olsa olur derseniz Ben X ve Dead Man's Shoes harika filmlerdir.. yok, gülerken düşüneyim ben derseniz The Great Dictator ve Modern Times, süper klasiklerdir..

bence de memento.

(git: 198097)

bu arada how i met, oz, heroes, battlestar galactica öylesine bakılacak diziler değil. dikkatlice bakın.

californication kaç bölüm izledin bilmiyorum ama bir şans daha kesinlikle hakediyor.

entourage sevdiyse californication farklı degil zaten. ki ikiside iyidir

heroes 1. sezon izle bırak. güven bana.

battlestar galactica efsanevidir ama geekelr çapında. yani sadece belli bir kesim izler onu. bana sıkıcı gelmişti . ve inanılmaz bunaılmcı.

the pasifici i salla zaten yanlı bir dizi.

the event boktan

how i met yor mother 20 dklık çerezlik dizi izlie

oz u izlemedim

firefly MUHTEŞEM zaten 14 bölümü var başka da bölümü yok . onu KESİNLİKLE izlemeni tavsiye ederim. sorna benim gibi fox a sövmeye başlarsın.

carnivale
friends
the prisoner (eski versiyonu özellikle)

(bkz: `the sopranos`)

house md
the mentalist
nikita

the mentalist
lie to me
two and a half men
burn notice
the good wife

Friends
House
Grounded For Life

(bkz: dexter early cuts)
dexter seviyosan bak buna da. zaten bölümler ortalama 2 dakika. ilk sezon 12 bölümdü. ikinci sezonu "dark echo" diye geçiyo. yarım saatini almaz ama :)

youtubedan filan bulursun.

sttc'nin verdigi linkten 'twin peaks'i buldum.
Onun disinda sunlari yazmayi unutmusum:

- house
- lie to me
- sarah connor chronicles
- mad men

@vercingetorix: the prisoner'in yeni versiyonunu izlemistim. bi bok anlamadim sahsen.
@wessago: californication ile entourage'in benzerlikleri paradan ve seksten ibaret.
@unalub: hemen izlemeye basliyorum.

tesekkurler.

it is always sunny in philadelphiaa

lcw'deki xside mı ne o marka pantolonlar, bir de southblue marka gömlekler fena değil, kesimleri ve kumaşları güzel. triko için boyner'lere bakabilirsiniz hem çok çeşit hem geniş fiyat aralığı için. ayakkabı da inci olabilir mesela, en son 60-70tl'ye güzel ayakkabılar vardı.

istanbul'daysan yenibosna'yı dolaş biraz. hem orijinal markaların outletleri, hem de ucuz çakma mağazalar var.

outlet avmler de cok hesapli urunler oluyor. olivium (ayrica olivium karsisinda da cakma ureticiler mevcut, cakmadan ziyade fason diyelim), airport ve starcity'i gezmek (hem hepsi birbirine yakin sayilir) gayet mantikli bir davranis olur. en sona starcity'i saklarsan oradan cikinca yenibosnadaki cakma mal ureticilerini de gezebilirsin.

Breaking Bad.

prison break tabi ki.

kişiden kişiye de değişiyor beğenme mevzusu ama dene bence.

prison break izledim pardon.evet o harbi müthiş bir diziydi.

rome güzeldir. 2 sezon

24 tabiki. özellikle ilk sezon ile son iki sezonu. son iki sezon hop oturtur hop kaldırır. politik yönü olduğundan herkes sevmeyebilir.

onun dışında the event var yeni dizi. azıcık 24 azıcık v azıcık fringe'msi. güzel bişi.

bide biri deseki dexter tüm sezonlar 720p altyazısı içinde rapid linkleri bunlar... breaking bad... prison break de bunlar. ben de mevlüt okutsam onun 7 sülalesine... tek tek bul indir kasıyor ya. toptan atalım gece insin bitsin gitsin.

flashforward kesinlikle. ama gel gör ki adamlar bir sezon çekti :@

erkek işi istiyosun
kan istiyosun
vahşet istiyosun
birazcıkta kavga dövüş sana

" OZ "
izleyin.

spoiler uyarısı iyi olurdu.

battlestar galactica diyorum

merlin, spartacus, supernatural..tavsiye ederim :)

breaking bad+1
oz+1
generation kill

maden suyu +24

www.indivx.org

(bkz: carnivale)

battlestar galactica tabii ki!

hic bi yerde hot-spot destekledıgını gormedım mudur.

olur tabi, neden olmasin?
Google'da "joukispot light s60v3" diye arat. Bu bir program. Tam istedigin seyi yapiyor.

formula 1 için bildiğiniz eczanede satılan 3m marka turuncu sünger tıkaçlardan kullanıyoruz. güzel sonuç alıyoruz. ucuz da bişey alın bi tomar dursun.

peki sesi ne oranda kesiyor bunlar?

sanırım istediğiniz sesin 'aşırı' olan kısımlarını kısmak. bunun için gene eczanelerde satılan silikon kulak tıkaçları var. kulak kanalı içine girmediği için sesi tamamen bastırmıyor. ama (sallıyorum) %60-70 oranında perdeliyor. iş görür.

abicim eczaneden alınmış bir çift balmumundan tıkacım var kulak kanalına sokuyosun bunları yüzde 80 kesiyor yani gürültü fln kalmıyo çok sessizlikte de kendi nefesini dinliyosun. bazen bunları takıp iş makinası izliyorum :)

iş makinelerini hayranlıkla seyreden insanlar

vay be! tam benim konum. bak, ben bunu kullanıyorum ve yaptığı işi söyleyeyim sana.

hmm, ürünü bulamadım ama pembe bir sünger. yuvarlak, kulağa dikine girecek şekilde. derinliği 2cm falandır ama kulağa öyle bir sıkıştırıp oturtuyorsun ki onu, dışarı hiç taşmıyor ama rahatlıkla da çıkarabiliyorsun. güzel bir şey. her kullanımdan sonra sabunla da yıkarsan hiç sorun olmaz. ben zaten kulakiçi kulaklık kullandığım için her gün kulaklarımı ve kulaklığımı temizliyorum, pek sorun olmuyor yani bu da.

yaptığıysa senin kulağını rahatsız eden frekansları yumuşatmak diyelim. nasıl desem, tüm rahatsız ediciliği gidiyor sesin ama duyuyorsun da. zaten stüdyoda kullanılmak üzere üretilmiş bu sünger ve ben de stüdyoda/sahnede kullanıyorum.

bulabilirsen mutlaka ondan al derim. ben mydukkan'da bulamadım şu anda ama.

(bkz: tampon)

@nesrin.yolcu Ohaa!

ne guzel olurdu..

olmaz olur mu, var elbette. Istanbuldaysan karakoydeki kamp malzemeleri satan dukkanlari dolas biraz. Surekli kampcilik, dagcilik vs gibi kurslar olur.
Hatta google'da 'kamp kurs' diye aratsan bir duru sonuc alirsin.
Ama dediginin maliyeti cok tuzludur soyleyeyim. Ona gore arastir.

(bkz: ultimate survival)
sal beni ardahan'dan ertesi hafta edirne'de görüşelim. az sonra başlıyor hem.

İstanbulda benim gittiğim GEA Arama Kurtarma ve Ekoloji Grubunun survival atölyesi ve kampları oluyor. Orda aynen istediğiniz şekilde doğada tek başına yaşam sürme dersleri veriliyor. Ücretsiz atölye ama atölyeye katılmak için dernek içinde felsefe derslerine veya arama kurtarma derslerine katılıyor olmak gerekiyor. Yani bir nevi üyelere ve ders alanlara yönelik dersler bunlar. Felsefeye de ilginiz varsa, ya da deprem olduğunda nasıl kurtulabilirim ve sonrasında nasıl kurtarabilirim diye düşünüyorsanız muhakkak tavsiye ederim. Hiçbir siyasi görüşe, dine, gruba vs bağlı değil, tamamen felsefe ve insan hayatına gönül veren bir grup.
www.gea.org.tr

her genç gibi odama ses yalıtımı yapıp bangır bangır müzik dinliycem havasındasın. gerçek bir yalıtım için duvarların içlerinden başlayarak duvarın boyası ve dış kaplamasına kadar binbir olayı var +kapı ve pencereler. yapacağın yumurta kabı yalıtım da öyle süper bi yalıtım olmayacak. boşver o sebeple kısık dinle :/

guzel bir ses sistemin varsa yalitim cidden insaat isidir (oda icine oda insa edilir). maliyetli olur oldukca.

astarından pahalıya gelir. 10m2 bir oda bile olsa, ses yalıtımı en az 800-1.000 lira arası harcama ister. onun yerine 400-500 lira bayılıp üst model bir kablosuz kulaklık alsanız daha fazla randıman alırsınız.

(git: 22962)

(git: 168962)

illa yapmak istersen:
boya kazınacak. sonra burası istegine kalmıs, ister 1 cm kalınlık, ister 5 cm. cam yunu kaplayacaksın. sakın stropor deneme. sonuc kotu.
sonra bir panel ve duvar kagıdı mesela.
işin kotu tarafı, bunu tam yapmak istersen her yere yapman lazım. tavan tabana da, ama yapmasan da olur yani, yapsan senin icin daha iyi olur, ama yapmasan da olur.
ama yapsan daha iyi olur.

kapaksız derken "soft" paketten mi bahsediyorsun? öyleyse ne zamandır zaten vardı...

www.google.com.tr

filtre kısmı sürekli açık mı duruyor o zaman bunlarda? sağlıksız değil mi?

kapaksızdan kastın ne? kutu olmayanlar, yırtarak açılanlar mı? daha düne kadar tüm sigara paketleri böyleydi zaten? şu anda da yarısı böyle satılıyor. bu şaşkınlık nedir anlamadım.

@sir gawain sigara içmeye yeni başladım(1-2 sene filan oldu) ve hiç hatırlamıyorum bunlardan. düne kadardan kastın bu son bir iki yılı kapsıyor mu? yoksa müthiş bir unutkanlık mı yaşıyorum?

düne kadar dediğim 2000 başları aslında. 2000'den sonra popüler oldu bu kapaklı kutular. ondan önce tüm sigaralar soft paketti, yırtarak açılıyordu.. yeni içmeye başladıysan bilmemen normal olabilir ama ne bileyim küçükken bir büyüğün de mi içmiyordu sigara? görmüş olman lazım o yüzden garip geldi..

bildim bileli var bunlar ya....

aslında bana hala kapaklılar garip geliyor. yoksa yaşlanıyor muyuz :)

bazıları sırf o karizmayı yakalamak için hala camel marka kısa soft paketlerden taşıyor.

peki sağlıksız olmuyormu sürekli filtre kısmı açıkta durunca?

@karmarulez

sigara içiyorsun ve filtrenin hijyenine takmışsın. bambaşkaymışsın.

ency +1

hangi ülkede büyüdün sen ya :)

@ency orası öyle de sigaranın zevki için zararlarına katlanıyorsun. nasıl olsa zehir filtreyi yerlere sürteyim üstüne işiyim arkasından da çakıl taşı yutayım birkaç tane diye bi mantık yok yani.

liseli detected..

@kta afferim.

spesifik olarak anlamak gerçekten zor olabilir fakat hukuk bürolarının hepsine gönderebilirsiniz. tek çalışmadığını bildiğiniz herkes bilin ki boşanma ile uğraşıyordur.

ulaşamazsınız, hiç bir baro avukatlarını boşanma, icra, iş vs. gibi konularda uzman şeklinde kategori etmez, yasal da değildir zaten. ancak tavsiye yoluyla bulabilirsiniz.

boşanma avukatı diye bir şey yoktur. en son 1946 da adil münif bayrakoğlu ile bu gelenek son bulmuştur. boşanma davaları hafife almıyorum ama, çok uzmanlık gerektiren davalar değildir. o yüzden hemen her avukat bu davalarla ilgilenir. piyasada boşanma.com gibi bazı siteler yutdışı üzerinden gayri nizami bir şekilde reklam yapıyorlar. daha doğrusu müvekkil ayarlıyorlar. buna benzer bir çalışmanız var sanırım. bütün avukatlara atın bence de.
bir tane de bana atın bu arada. merakım kabarcıklandı.

abi tam duruşma saatlerinde git boşanma davaları ile ilgilenen mahkemelere, kapıda yazıyor kimin duruşması saat kaçta, kimin vekili kim falan. oradan not al, ya da mübaşire bi paket sigara ver, o sana çıkarsın versin boşanma davalarındaki vekilleri.

kibritsuyu: ben de en son çare olarak öyle yapmayı düşünüyordum. sanırım ona kaldık.

dilekceornegi.blogspot.com
BURADAN DA GEREKLİ DİLEKÇE ÖRNEĞİ İLE DAVA AÇABİLİRSİNİZ.

(git: www.tugsanyilmaz.av.tr)

av-saimincekas.com

Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını Kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır.

Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca Kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.

Kaynak: av-saimincekas.com

(bkz: den brysomme mannen)
www.imdb.com

bütçelerini bilemiyeceğim amma bağımsız bunlar
www.imdb.com

Gölgesizler www.imdb.com
Kosmos www.imdb.com
hem yeni, hem Türk, hem de bağımsız sanırsam, bütçelerini bilemem..

(bkz: 4 luni 3 saptamani si 2 zile)

olursa modem almazsın. sim kartını direk olarak bilgisayara takıp interneti o şekilde kullanabilirsin. olmazsa ya harici bi modem alırsın vınn, vodem...vs. ya da telefonunu bilgisayara bağlayıp öyle nete çıkabilirsin sim kart üzerinden.

olsa iyi olur. usb modemlere ayrıca para bayılmazsın ve netbook'unun tasarımını bozmazsın.

hemen her markanın son 6 ay içinde çıkmış dahili 3g modemli netbook'u mevcut

sana bağlı. herkes 3g kullanmaz. laptopta tümleşik olsa da kullanmazdım. kullanmayacaksan boşuna fazla para vermiş olursun olan bu.

paranormal activity

rec / rec 2

the fourth kind

the shining

isolation

the others

poltergeist

seç beğen al :P

blair witch der geçerim

ama son izlediklerim arasında trier'in antichrist'ından epey korktum ben. benzer, hatta daha fazlasını rabbits'de de yaşamıştım. kendisi halen, izlerken en çok korktuğum film ünvanına sahiptir. farklı bir korku anlayışım var belki de.

(bkz: freaks)

(bkz: coming soon)

madem vista kullanıyorsun web tarayıcın dışındaki bütün sesleri kapat,

@hoot, ama ben hoparlörden çıkan sesi kaydetmek istemiyorum dizüstü bilgisayar olduğu için ses kalitesi düşüyor.. :( bilgisayar kendi içindeki sesi kaydedemiyor mu ya? günümüz teknolojisinde bu mümkün değil mi yoksa :P

www.chip.com.tr
bu konuya bir bak.

stepvoice.com

audacity.sourceforge.net

ben kullanıyorum. başarılı...

bu tamamen ses kartının buna izin vermesi ile ilgili. bi dönem standart onboard kart ile ses ikonuna sağ tıklayıp kaydetmek için ayarlar kısmından en soldaki sanırım wave veya ona benzer bir kanalı seçerek yapabiliyorken şuan profesyonel ses kartı ile takla atsam yapamıyorum.
diğer bir öneri de ayrıca web sitelerindeki flash ses ve videoları kaydetmek için olan programlardan kurabilirsin.

metronom programları işinizi görür.

evet adı buymuş.

Earmaster School diye iyi bir program var.

saçlarda kesinlikle var, nemsizlik onlar için bir ölüm fermanı ve kesinlikle nemlendirici takviyesi alınması gerekiyor aksi takdirde cansızlaşma ve pek tabi dökülmeler başlıyor

kullandığım ilaç sebebiyle benim de cildim artık kuru halde. Bol bol nemlendirici sürüyorum, çünkü yanaklarım pütür pütür gibi geliyor.

sorunuza cevap değil kusura bakmayın, ben de faydalanmak istedim sadece duyurunuzdan. aynı sorun bende de var, ne gibi adımlar attınız acaba yağlanmadan kurtulmak için?

ben de merak ettim, nasıl kurtuluyorsunuz yağlanmadan?

ben oriflame nin tea tree ürünlerini kullandım.Hem sivilcelere hem de yağlı cilde çok iyi geliyor.Temizleyicisi,krem, ve maskeleri var.

kuru cilt çok korkunç ya. ben de cildim yağlansın diye bebe yağı falan sürmek zorunda kalıyorum. sabahları ağzımı açamayacak kadar kuru oluyo. hele ki banyodan sonra off off yani. yüzüme yarım kutu yağlı nivea sürüp yarım saat sonra kuruluktan öldüğümü bilirim. günde 2 litreden fazla su içen bi insan olmama rağmen böyle. o yüzden yat kalk dua et yağlı cilde.

hiç hoş bişey değil. bazen pul pul dökülür.bazen çatır çatır çatlar.cildin çabuk kırışır.sonuç itibariyle hiç özenilcek bi tarafı yok :) cildimi nemlendirmek için denemediğim nemlendirici kalmadı. yok anam yok olmuyo

nasıl tenimi kurutuyorum: doğal sabun-ot vs. satan yerleri zengin ederek. hafiften işe yarıyor.

aman diyim, bence bırakın bunları. cunku kuru cilt cabuk yaslanır, durumunuza geçici cozumler bulun

Kuru cilt kuru el demek olmasa da. Ellerinizi katı sabunla üstüste bi kaç kere yıkayın. Şimdi kupkuru ellerinizle market torbası ağzı aralamaya çalışın. Üstüste duran a4 yığınından bi tanesini diğeelinizde çay varken bi kerede almaya çalışın. Plastik kasalı ufak cep telefonunuzun alt tuşlarına basarken elefonu elinizden günde 3 kere düşürün. Kuru tenli olmak nasılmış görün. Bu eziyetin daha fecisini bi süre kumaş eldiven kullanarak ta yaşayabilisiniz. Sevgiler

cildiniz pul pul dökülür, dahası gerilir. döküldüğü için kızarır ve kaşınır bazen. kışın çok kolay çatlar patlar, yazın berbattır. denizden sonra yanabilir cildiniz (tuzlu su nedeniyle) bla bla..

ben en uç noktaları söyleyeyimde, gerisi gelir: ışınlanma ve zaman yolculuğu.

3g + wireless ile internete bağlanma olayı var mesela yakın zamanda.
Güneş enerjisiyle çalışan araçlar var, elektrik enerjisiyle çalışanlar var.
Gps ile takip var mesela (www.yolcumuizliyorum.com)
Aklıma geldikçe ekleyeyim.

Maglev var geleceği parlak ayrıca ulaşım hızı ve kalitesine yönelik motor, iklimlendirme vs. teknolojileri var sürekli gelişiyorlar durduramıyoruz..

İz en fazla bir sene belirgin kalır ondan sonra uçar gider. Ben bilerek basmıştım 10 sene önce sol elimin üstüne, iz falan kalmadı. Bepanthene merhemle mümkün mertebe nemli tutun.

kabuk bağladığında yarayla oynarsan iz kalma ihtimali artar. bir de yaşınla alakalı. eğer 25 yaş altıysan deri kendini hızla yeniler.

bu duyuruyu silersen, 3-5 yıl sonra yerini bile bulamazsın.

ohoo bana konserlerde barlarda kaç kere olmuştur kim bilir. sırtımda bi ara aynı anda 4 5 tane sigara yanığı vardı. şimdi hiçbiri belli değil valla. üzülme geçer.

bir buçuk yıl önce arkadaşlar şaka olsun diye beni çarmıha germişlerdi. şu an avcumda çivi izinden eser yok! alnımdaki hala biraz belli oluyor ama :)

contractubex sür her derde deva her yaraya ize birebirdir.

takip ettiğiniz siteleri, haberleri, blogları, site site gezmeden tek bir panel üzerinden -rss destekleyen herhangi bir sistem, google reader, outlook rss, feedburner vs - görmenizi sağlar. yeni içerikleri öne alır, eskileri de indexler. ve daha bir sürü şey.

firefox'da Brief eklentisiyle kullanın hatta.

diyelim ilginc buldugun 20(00) tane site var. Bu sitelere yeni bir sey eklenmis mi anlamak icin hepsine tek tek girmek yerine bunlarin rss feed adreslerini rss okuyucuna ekliyorsun, yeni bir sey eldiginde haber veriyor bakiyorsun.

rss her şey. bugün facebook ya da bütün sosyal bilmemne sitelerin hepsinin altyapısında olan şey. eğer rss olmasa bu siteler biraz nah olur gibi bir şey.
peki senin sorduun rss ne?ben opera browser ile kullanıyorum ama istersen önce takip etmek istediğin rssleri internet explorer a eklersin sonra da masa üstüne sağ tıkla ve "fead headlines" -türkçesi haber başlıkları olması lazım- aracını masa üstüne sürükle- (windows 7 ya da vista kullandığını varsayıyorum- ve rssler masa üstünde gözüksün
bunun biraz daha güzeli web slice var. tabi ie 8 kullananlar için denemek için www.chip.com.tr
(bkz: web slice)
(bkz: google reader)

o zaman sunu sorayim. youtube gunde binlerce video upload edilen bir site. ben bu site icerisinde sadece bir kullanicinin upload ettigi videolardan haberdar olmak istesem rss bana yardimci olabilir mi? nasil?

Ne olduğunu şuradan hem eğlenip hem öğrenebilirsiniz:
evahalipisi.blogspot.com

Bildiğim kadarıyla Rss Feed verebilmek için sistemin ona göre yapılandırılması lazım. Yani YouTube bu takibe izin verirse ancak öyle abone olabilirsiniz.
Hangi site tai pedilir hangisi edilmez öğrenmek için ben şöyle çakal bir yol buldum: Google Reader (rss okumak için kullandığım okuyucu)'da "yeni abonelik ekle" kısmına yapıştırıyorum adresi. Upps bulamadık filan derse yok, varsa eklemiş oluyor zaten.

youtube için rss'e gerk yok.videolarını izlemek istediğin kanalı subscribe et videoları her youtube açıldığnda anasayfada gözükecektir.

motosikletlerde ortalama bir yakıt tüketim değeri vermek otomobil kadar kolay değil. ondan olabilir.

kullanıma gore inanılmaz degisiyor ondan. cok devirli kullanırsan1 depoyla[18lt] 100km kadar gidiyormus azonce bi cbr1000 sahibiyle konusuyorduk.

ornek olarak soyle birsey var.

www.bmw-motosiklet.com

evet, denilenler mantığa uygun; ikna oldum kesinlikle.

ayrıca bmw vermiş istatistiki bilgiyi, şimdilik tek örnek olarak bunu görmüş oldum.

sadece ve sadece starbucks olur bu, 3, 6 ve 8 nolu kriterleri karşılayabilen tek yer.

yok. =)
(ama bulursanız ben de giderim oraya...)

gerçi, kaleiçi'nde koyu siyah diye bir yer vardı, pek kalabalık olmuyordu, laftan anlayan insanlar vardı. ama müzik konusundan emin değilim...

koyusiyahı unutmuşum evet ikinci olarak orası var, tüm kategorileri karşılıyor.

antalya'yi hic bilmedigimi farzederek koyusiyah'in yerini tarif edebilir misiniz?

eöö... hatırladığım kadarıyla:

saat kulesinin oradan kaleiçine giriyorsunuz, sağdaki yokuş sokaktan aşağı iniyorsunuz.
sokak ikiye ayrılıyor, sol tarafa devam ediyorsunuz (gizli bahçe'ye doğru giden sokak, eğer biliyorsanız) işte o soldaki sokağın ilerilerinde idi, yanlış hatırlamıyorsam. ama yanlış hatırlıyor da olabilirim, çok iyi bilmiyorum kaleiçini =)

biraz zor oldu ama buldum:) (gozluklu amcayi pek gozum tutmadi. onun disinda tam aradigim yer)
tesekkurler

she mall - tchibo
ışıklar - starbucks
güllük - simit sarayı nın üst katı

aklıma geldi,
hava güzel artık
açık hava severim diyorsan,
fener de kır kahvesi var
denize karşı oturur çayını yudumlar dersini çalışırsın,
gece geç kapanır ama çok aydınlık olmaz.

corsair voyager flash'dan sasma derim.. Biraz pahali ama degiyor..

corsair voyager vardı bende dayanıklı ve hızlı diye almıştım 4-5 ay kadar kullandım ama bir ay kadar önce her zamanki gibi taktım pc'ye, dosya aktarımı esnasında dondu kaldı. o günden beri bozuk, çekmecede duruyor. yine de kötülemiyim şimdi. ama şu anda kingston dt101 8 gb var gayet memnunum. tipi falan da güzel.

corsair bulamayınca toshiba aldım.

tinyurl.com

images.google.com

www.hepsiburada.com

22 liraya sennheiser mx 160 aldım. çok menunum.

site üyelik istiyor.

taken by trees - my boys
www.youtube.com

sozluk.sourtimes.org

(bkz: tor)

Tor'un sitesine giremiyorum. Gerekli setupları mail aracılığıyla bana ulaştırabilecek bir babayiğit?

tmropcin(et)hot

navige ya da google open dns olmuyor mu? ben navige kullanıyorum gayet memnunum...

www.itshidden.com buradan da bedava vpn alabilirsin hızı çok süper olmasa da..

Bende çinde yaşıyorum ve aynı sorun bende de var.
hele bir blogspot linkine tıklamaz ol gooogle direk kitleniyor.

hotspot 1.37 kullanıyorum ben.
bazen bağlanma sorunları yaşasamda sıkıntı olmuyor.
hotspotun eski sürümü sıkıntı yaratıyordu. güncellemeni tavsiye ederim

@mahallenindelisi: navige de google open dns de olmuyor. maalesef.

@voice: ben hotspot'u indiremiyorum ki. bütün linkler hata veriyor.

birkac mirror yazayim, belki onlara erisebilirsin tor indirmek icin:

torproj.xpdm.us
www.torproject.us
tor-proxy.de

ktunnel gibi siteleri muhakkak denemişsizindir diye düşünüyorum.

www.swissvpn.net üzerinden hesap satın almanı tavsiye edebilirim. oldukça verimli ve çok pahalı değil.

cahil bir insan olarak öneriyorum makat işe yaramıyor mu?

dns ayarlarını değiştirseniz çatır çatır girer diye biliyorum , ben öyle yapıyorum şahsen , oralarda farklı mı ki? :/

ben de dns ayarlarını değiştiriyorum..şimdiye kadar problem yaşamadım açıkçası...lazım da olursa eğer:208 67 222 222 ve 208 67 220 220

dns ayarı yahu. ne programı ne sitesi ıvırı zıvırı. DNS ayarlarını değiş, sorun morun kalmaz. denedin de olmadı mı nedir olay ?

gay arkadaşını sil ??

@etna: bu bir seçenek olamaz.

facebook'un seni gay sanmasindan niye rahatsizsin ki?

arkadasin duysa bu hosnutsulugunu, ne dusunur?

üzgünüm ama arkadaşını silmekten başka seçeneğiniz yok.

sanırım kurtuldum. yardım bölümünde öyle bir seçenek varmış. ama zaman alacak diyor.

@nawser: kadınlara ilgi duyan bir erkeğim ve böyle bilinmek isterim. arkadaşım bunu bilir. altında bir kompleks falan yok.

sonuçta olmadığın biri gibi bilinmek doğru değil.

öyle olmasaydı maymundan ne farkımız kalırdı ?

oyle oldugu icin maymundan farkimiz yok.

insan bencildir.

bir rivayete göre, insanın hayatta en büyük korkusu ölmektir. bu korkuyu yenmek için en basit yol, çocuk yapmak. böylece sen olmasan bile soyadın olmadı genlerin kalıyor.

bunu yapamayan veya bununla yetinmeyenlerin seçtiği yoldur senin bahsettiğin.

@nawres aynen katılıyorum. insan sanıyor ki büyük hedef koyunca hayvansal tarafımızdan uzaklaşıyoruz. aksine hayvansal güdülerimizi kullanıyoruz daha çok. 100 kadınla birlikte olma hedefi koymuş adam. war bunu yapan cidden. al sana tipik alfa erkekliği. sonra iş dünyası bildiğin vahşi hayat. kim kimden kaynak gizliyor, kim kimin ayağaını kaydırmaya uğraşıyor. keza siyaset, akademi ortamı.

kogan'ın dedikleri:
1) belki akademi dünyasında vardır ama diğer dünyalarda böyle bişi yok.
2) kendine hedef koyan ilk insansan sıradanlık rahatsız eder. ama senin yapmaya uğraştıklarını millet yıllardır yüzyıllardır yapıyor.
3) çocuk sevmiyorsa yapmaz. eşi ile yaşar gider.
4) tek başına yaşar gider.
5) şu dünyadan milyonlarca sanatçı, işadamı, politikacı vardı. hepsi bir iz bıraktı. %99 silindi. politika marx, sanat van gogh ekonomi keynes falan filan. bir avuç adam iz bıraktı şu ana kadar. ileride onların da devam edeceği şaibeli.
6) hangimiz yaşayıp gitmiyoruz. ben kafam rahat yaşarken sen saçma hedefler peşinde koşuyorsun bence. benim basiretim kapalı ise senin de algın kapalı.
7) tipik ilkel insan hareketi bu. kibir. sen zaten soyunu devam ettirme.
8) yedinin aynısı.
9) 3ve 4'ün cevabı.
10) işte buna gülerim. inandığı gerçeği tüm dünyaya yaymak artık mümkün bişi değil. bilim bile bugün çatır çutur yıkılıp kendini yeniliyor. dün doğru denilene bugün ya yanlışmış diyorlar. mutlak doğrunun olmadığı bu yerde hangi gerçekten bahsediyoruz.

kendi fikrim ise insanın hedefleri olmalı. ama gerçekçi basit hedefler. ancak o zaman mutlu olur. hedefsizlik amaçsızlık olur hayattan zevk alamazsın. büyük hedef ise o hedefin peşinde koşup ne zaman biteceği belli olmayan hayatını büyük hedefe odaklanıp yok etmek olur. niye iz bırakmak. babam olsa ahirete inanmayan insan böyle yapar yok olup gideceğini düşünür ondan derdi. bense kafasına sokulan iz bırakma zorunluluğundan kaynaklanıyor derim. iz bırakabilirsin ama o iz 10 yıllık da olabilir, 100 yıllık da 1000 yıllık da. eninde sonunda yok olacak o iz. yok olacak birşey içinse ömrünü heba etmek saçma. ben yok olacaksam, izim yok olacaksa neden uğraşayım. günümü yaşarım.

@kogan yazını izin almadan baz aldım kusura bakma. tartışma çıkarmak gibi bir amacım da yok.

yani ben de öyle yaşayıp gitmek yerine başka şeyler yapmak istiyorum ama bu herhangi bir iz bırakmak değil kesinlikle. ama yalnızca yaşayıp gitmek istemem doğrusu, her an, her şeyin doğasını, akışını hissederek, dibine kadar her nefesimle yaşamak isterim canlılar aleminde. yoksa zaten sonsuzum ben. bir iz bırakmama lüzum yok, hep buradaydım, hep burada olacağım.

şu hedef koymak işine bir anlam veremiyorum ben. her an hedefimi yaşıyorum zaten. hedef nedir? hedef belirleyip insan öylece oturur mu, sanki bir gün varılacak bir durakmış gibi, ya da o kadar yaşacağım ne malum? böyle hedefler için çalışmaktansa, yaşadığımın farkına varmak istiyorum. mutluluğum daim olsun diye, neden koşullara bağlı olsun benim mutluluğum? bir iş görüşmesinde hedefimi sordular. "ölmeden önce huzurlu hissetmek istiyorum, dolayısıyla öyle bir yaşam sürmek isterim" dedim, tabi işe almadılar. benim hedefim o şirketin sahibi olmak olsa işe alırlardı. ama hedef nasıl bu olabilir? de ki oldun şirket sahibi eee sonra, yeni hedef bul şimdi işin yoksa. öyle hayat bana çekilmez geliyor. insanımsı'nın cevabına da aynen katılıyorum.

insanın kişiliğinin bir kısmı daha doğmadan, bir kısmı da doğduktan sonra oluşur. doğmadan önce oluşan karakter yapısı itibariyle (genetik karakter diyelim) bazı insanlar daha atılgan, daha kabına sığmaz, daha geniş olur. doğduktan sonra oluşan karakter ise 30 yaşlara kadar gelişimini sürdürür ve bu süre içerisinde yaşadığı olaylar, çevresinden aldığı tepkiler vs. ile diğer insanlardan ayrı bir beyin ve ego yapısına sahip olur.

aslında sorunu görünce şaşırdım. ben kendime sürekli tam aksi soruyu yöneltiyorum. insanlar nasıl bir rutine girip yaşayabiliyorlar? adamlar tanıyorum 25-30 yıl bir iş yerinde aynı statüde çalışıyorlar. macera yok, değişiklik yok, ruh yok (olsa bile derinlerde)... bence asıl bunu araştırmak lazım.

hem bunun iz bırakmayla, ego tatminiyle, şununla bununla da bir alakası yok. bu tam olarak dünyayı nasıl görmek istediğinle alakalı. eğer her gün televizyonda, yolda, belde sana açık şekilde yanlış gelen şeyler görüp umursamadan yoluna devam edebiliyorsan, ''dünyayı ben mi değiştireceğim?'' diyorsan asıl sen normal değilsin. dünyayı değiştiren insandır. maceraya atılan, risk alan, idealleri olan insan.

benim gibi ilerde dünya starı olmak istiyorsan bunların hiçbiri aklının ucundan bile geçmez, en azından çok uzun süre dahilinde. ayrıca her insanın idealleri, görüşleri farklıdır.

egoistlik/eziklik/aç gözlülük bence tamamen.
ayrıca aile kurup da yükselen insanlar da var. aile kurmamakla alakası yok bence olayın.

kabablanka'ın ifade ettikleri bir rivayet değil neredeyse varoluşçu psikoterapinin temelidir
insan hayatını yaşamak üzerine değil nerdeyse ölmemek üzerine kurar( dı demek belki artık daha doğru zira, modern dünya koşulları
yaşamı kutsallaştırırken ölüme de iyice yabancılaştırıyor insanı mevzu derin dalmayacağım) ama bilir öleceğini, etrafına, bedenine her baktığında bunu anlar
ve bu nedenlerle de bi dolu şey yapar
onlardan biri de ölümsüzlük çabalarıdır, neredeyse her alanda rastlanır buna sanat, bilim, siyaset, spor, günlük hayat
ama ölümsüz adledilen herkes ölmüştür bu geride kalanaların bence biraz da avuntusudur
yoksa bir insan her biri 3 ila 5 dakika arasında süren şarkılardan 1000 tanesini hep yanında istesin, taşısın

ucuza gitmek istiyorsan en iyisi önceden bilet almamaktır. istanbul'a 24 saat boş yeri olan otobüs bulabilirsin. muavinler seni kaparlar zaten istanbul dedin mi. genelde bilet kesmez parayı cebe atarlar seni boş yere oturtup. o nedenle 5-10 lira daha ucuza gidersin. otobüs kalkmak üzereyse pazarlık yapma imkanının da olur, çünkü o saatte muavin başka müşteri bulamaz. konfor işi şansa kalmış yalnız.

@cashkopat: o yöntem biraz eskide kalmadı mı? :)

@insanimsi: yok yok, hala var. ben daha yeni yaptım :)

elbow, i am kloot, iamx...

lastfm?

lastfm'yi sevemedim gitti ya. ücretsiz oldugu dönemlerde kadrini bilemedik, şimdi zırt pırt üyelik almaya eriniyorum. gerçi paralı üyeliği de cüzi bir meblağ sanırım

cake
empyrium
unkle
elbow +1
moby
tindersticks
yansımalar

onu bunu bırak ve grunge dinle, ne bileyim alice in chainstir, pearl jamdir, soundgardendır felan. işe de, into the wild ın soundtracklerini indirmekle başla.

sert adamların yaptığı bangır bangır olmayan müzikler deyince aklıma grunge dan başka hiçbir şey gelmiyor.

hah eddie vedder fena değil. into the wild albümüyle dinledim ilk kez. o albüm 10 numara ya. baska isimler de verirsen daha iyi olur hocam

mother love bone, screaming trees, stone temple pilots da iyidir ama sen bir önceki cevabımdaki gruplardan şaşma, zira şimdiki yazdıklarımı sevmem uzun zamanımı almıştı.

post rock diyorsan ve bundan eminsen :)
isis
god speed you black emperor!
jesu
pelican

basmane'de, şifa hastanesinin civarındaki ıvır-zıvır ve av malzemeleri satan dükkanlarda satılıyor.

alacaksanız da denemeden almayın derim ben. yoksa eften püften bişey çıkar, adam yapacağını gene yapar hafazanallah...

benden sölemesi.

kafir, nerde denicem ki :) kendimde mi

tam olarak basmana değil de çankayada bulabilirsin. yani izmir dövizin karşı tarafında, biraz daha kemeraltına girişe doğru yönelirsen oradaki pasajlarda mevcut

kıbrıs sehitlerindeki kervan pasajında buldum. tesekkurler!

hayır gelmedi. biz böyle iyiyiz. yazar olmak icin yıllarımızı verdik. normal kullanıcıdan bir farkımız olsun. bu da hakkımız.

kapitalist düzen ne yaparsın.

gelmedi.

gelmesin.

sırf o tek fark dediğiniz bile yeter. biz içeride neler çeviriyoruz bi bilseniz.

kategorizyon ne ya kategorizasyon o =) hem duyuruyu açanla ilgili bir durum o en azından duyuruyu ben açıyorsam istediğim insanların okuyabilmesi de en doğal hakkım. yani gelmedi ve gelmesin.

aslında kaldırmak değil de yeni bi kategori eklensin "ekşi sözlük kullanıcıları göremesin" diye. bu duyurular "içeriye kapalı" olsun. onu da internet kullanıcıları yazsın, bir göremeyelim. eşitlik olsun böylece.

sanırım yanlış anlaşılma olmuş. insanlar sadece belli kişilerin okuyabileceği duyurular açmasın demiyorum. bence de açabilsin. ama dediğim gibi bunu yapmanın bir çok yolu var. en basit örneğiyle 'en az 200 duyuruya cevap veren kullanıcılar duyurumu görebilsin' gibi bir seçenek eklenebilir.
hem son 2 yıldır yapılan yazar alımları sonucunda 'ekşisözlük yazarı' sıfatının eskisi gibi bir anlamı olduğunu sanmıyorum. ben de yazardım bir zamanlar. ve artık ekşisözlük'te yazar olmak gibi amacım yok.
@prodeq: düzeltiyorum. teşekkürler uyardığın için.

bi fark yok arada. boş verin. sözlük yazarlarına özgü bi ayrıcalık durumu söz konusu değil. illegal dosya paylaşımı vs olmadıkça açık zaten duyuruların çoğu dışarıya. içerde pek bi şey çevirmiyoruz:)

ama o dediğin, dışarıya kapalı duyuru açmanın amacını büyük ölçüde baltalar. benim şahsen internet kullanıcılarından gizlediğim bir şey yok. kimileri diyor "internet kullancılıarı lakayıt cevap veriyor, dalga geçiyor" vs. ben böyle düşünmüyorum. sen dahil birçok internet kullanıcısından da, internet kullanıcısı olup sonradan yazar olandan da çok faydalı cevaplar aldım. çoğunlukla da duyurularım dışarıya açıktır. ha illegal bir istek yapmışsam onu dışarıya kapatırım. ama bu dediğin şekilde "200 tikli cevabı olan internet kullancıısı görebilsin" falan olursa hem suistimal olur, hem de malum sebepten sonra dışarıya kapatmanın anlamı kalmaz.

aslında ticket iyiydi. o vasıflardaki kişi ticket alıp yazar statüsünde takılıyordu. kalkmamalıydı.

@kibritsuyu: ticket sisteminden haberim yoktu.
tekrar söylüyorum: kullanıcıların duyurularını belli bir gruba göstermek istemelerinin bir sürü çözümü var. 200 sadece bir örnekti. alın size bir örnek daha: kullanıcılar kendilerine bir tür 'güven' grubu oluşturabilsin. güvendiği 20-30 tane kullanıcıyı işaretlesin ve duyuru açtığı zaman sadece güven grubundaki kullanıcıların görmesini sağlasın.

güzel bir özellik, kalkmasına gerek yok kanımca.

bir alışveriş yapacağım zaman veya bir konu hakkında bir muhabbette (soru/duyuru), bir internet kullanıcısına ulaşabilmem şüpheli ama bu yazarsa bana daha iyi geliyor. kendi adıma ben yazarla alışveriş yapmayı veya ev arkadaşı ararken bir yazar vasıtasıyla bu işe girmeyi yeğlerim. kişisel tercihtir sağolsn moderasyon da bu konuda, zamanında aynı şekilde hassasiyet göstermiş.

geri dönüş olayında daha çok güvenli geliyor yazar kişi bana.

gidin dışarı cıkın azıcık oksijen alın, içerde bişey yaptığımız yok.

eğer ip 'dönmüş' ise: iki ucundan tutup, iki ucu da birbirinin aksi yönünde çevirin.
eğer ip şeklini koruyan bir malzemeden yapılmışsa, atlamaya başladığınızda merkezkaç kuvvetinin etkisiyle düzelecektir.

benim ipim de devamlı sarmamdan dolayı garip bir şekil alıyor fakat bu ip atlamanıza bir engel değil, ya da zorluk ta çıkartmıyor. sonrasında gene deliler gibi katlayın şey yapın bir zararı yok . ama ip alırken en mantıklısı derilerden almak her halde.

yani hatırlamak zorunda değilsin. hatırlasan da bir şey değişmeyecek. zaten hali hazırda yaşadığın şeyleri görüp gülüyorsun, ya da bağırıyorsun. ben de bir ara çok gülüyormuşum sonra uykuya dalarken kendimi izleyip nelere güldüğümü keşfettim aniden. :) normal, gün içindeki olaylara gülüyorum. bence hatırlamamak demek daha dinlendirici bir uyku uyumuşum demek.
kızılderililer uykudan önce ve uyandıktan hemen sonra içilecek bir bardak suyun rüyaları hatırlamaya yardımcı olduğunu söylüyorlar. ama tabi bu herhalde öngörü rüyaları için geçerlidir.

gülüyorsan problem yok bence. neşeli birşeyler görmek kabus görmekten iyidir. anladığım kadarıyla duygularını yoğun yaşıyorsun ve güçlü duyguları da bilinçaltında tutup riyalarında tekrar yaşıyorsun. beynini zihnini dinlendir, yatma kalkma saatlerini sabitle, gece 12'den sonra yatma, fazla alkol ve sigara tüketme, en az 6-7 saat uyu. Bunları yaparsan rüyalarını hatırlamasan bile daha sakin bir uyku çekeceksin, kendimden biliyorum.

uyku 2 kısıma ayrılır. rem ve nonrem uykusu. rem in açılımı rapid eyes movement tır. yani uyurken gözlerin hızlı hızlı hareket ettiği uyku, başka bir deyişle rüya görülen uyku. nonrem uyku da bunun olmadığı uykudur, başka bir deyişle derin uyku. aslında biz hatırlamasak da, rem uykumuz boyunca gözlerimiz hareket eder, bilinç altımızda birşeyler döner, yani bol bol rüya görürüz. uyandığınızda eğer, rem uykuda iseniz, ancak o zaman rüyanızı hatırlayabilirsiniz. yani gördüğünüz rüyaları hatırlamamanız bir şey ifade etmez. illa ben rüya görmek (aslında hatırlamak) istiyorum diyorsanız, iki yol var, birincisi birinden siz konuşurken sizi uyandırmanızı istemenizdir. böyle bir imkan yoksa eğer, ikincisi de (şimdi bulmaya üşendim) bu rem-nonrem uyku peryotları belirli sürelerin olduğu döngüleri takip ettiği için, tam rem uykunuzun olduğu döneme saati kurar uyanırsanız, rüyanızı hatırlama ihtimaliniz yükselir.

@hebelehubu: bir de dediğiniz gibi deneyeyim bakalım. teşekkürler.

bende nokia 9300'de aynı sorunu yaşıyorum. 2007'den önceki mailleri alabiliyorum sadece. o kadar araştırdım bulamadım.

telefondaki tüm mail kutularını sil.

email.nokia.com'dan tek tek ekle. sonra telefondan aynı mail kutularını ekle.

Teşekkürler. Nokia Email ile yapılabiliyor fakat Calendar'ı senkronize etmiyor. Benim istediğim, Google Sync'in sayfasında tam olarak sunabildiği herşey - ki telefonu alma sebebim de buydu...

Hallettim. Emoze ya da Seven Mail isimli 2 program ile telefona push desteği sağlanabiliyor. İkisi de ücretsiz ve güzel çalışıyorlar. Tek sorun, Google Calendar'daki sadece ana takvimi sync ediyorlar. Diğer takvimleri telefonda göremiyorsunuz.

hangi televizyon hiç reklam almıyor?

Tek gelirleri reklam, düşündüğünden çok daha fazla kazanıyolar reklamlardan.

bi ezel olsun bi kurtlar vadisi olsun bi milli mac olsun lig macı olsun dunya upası olsun f1 olsun vs vs dönen paraların hesabını tutamazsın o derece.

Televizyon değilde radyo diyelim mesela Max FM hiç reklam yok.. Tv de reklamsız yok gibi zaten evet ama reklam çok az olanlar var. Radyo bazında Max Fm 'i örnek alabilirsiniz. Sadece reklam mı yaa nasıl iş bu.

reklamsız televizyon kanalı yok bildiğim kadarıyla olması da mümkün değil. yerel kanalların bile reklam gelirlerine ihtiyaçları vardır. reyting ölçümlerine girmeyen kanallar var tematik kanallar onlarda prestij ve o içeriğe uygunluğundan reklam alıyorlar. çok ta para alıyorlar.
ek: sanırım açık radyonun da bu çeşit bir uygulaması vardı. dinleyiciler çalma listesi hazırlayıp bağış karşılığı yayınlıyordu. sizin dediğiniz radyo da o frekansı satın almıştır gönüllülük esasıyla çalışıyordur belki. öyle radyolar olabiliyor.
rakamlar hakkında fikir versin:
www.habervitrini.com

Aslî gelir kaynakları reklam olsa da rüşvetten (asılsız haberler olur, insanları istediği tarafa yönlendirici gösterimler olur vs.vs.) de parayı kaldırıyor OLABİLİRLER!
(Bir şey bildiğimden değil. Hiç bir kurumu da ima etmiyorum, tamamen tahmini...)

televizyonlar tamamen reklamdan para kazanırlar ve prime time iiçinde izlenen bi yayının arasına aldığı reklam ücretleri tahminlerinin en uç noktalarındaki kadar filan :) radyolar ise frekansı kaptıktan sonra daha gevşek olabiliyorlar genelde zira radyonun temelleri ve yayın sistemi o kadar karmaşık değil fakat kitlesi küçük olduğundan reklam+yan gelirler(mesela büyük bir kanalın radyosu zarar ederken bile yan kârı kullanabilir) ayriyetten her tv reklam alır en kötü konseptine uygun bi şekilde ya da bir holdingin yan kuruluşudur ki o durumda bile reklam alırlar.

lazor'un söylediğine ek olarak: çoğu medya şirketi reklam aldığı şirketin aleyhinde haber yapmaz ve haber yapmadığı için reklam aldığı şirketten ekstra para alır.
ha bir de devletin verdiği ihale/icra falan duyurularından da iyi para alıyorlar.

bir soru da benden, e2 çok az reklam alıyor. reytingi de az. ama pahalı dizileri yayınlıyor. eee?

ha bir de, national geographic ve discovery de çok az reklamla yayın yapıyor?

@black sabahat

e2 zaten doğuş grubunun diğer kanallardan yeterince kazandığı icin o farkı es geçiyorlar. Sen kursak öyle bi kanal 3 gün sonra kapıları kapatmak zorunda kalırız. belgesel kanalları da aynı şekilde ve ayrıca national geographic ve discovery platformlardan da para alıyorlar sadece oralarda yayınlandıklarından dolayı. Ordaki reklamlar direk hedef kitleye ulaşma garantisi olduğundan diğerlerine göre ücretleri de farklı olabilir.

mesela yaban tv de var orda da avcılık malzemeleri reklamı yapıyolar sürekli gibi. o reklamları başka kanala verseler hedef kitleye ulaşıp ulaşmayacağı muamma ama bu durumda nokta atışı gibi bir şey oluyor.

bir de bu alttan gecen sms şeylerinden de büyük paralar kazanıyolar sanılanın aksine.

o kadar büyük bir para ki tv reklam dünyasında dönen, hayalgücünüz alamaz o meblaları öle düşünün.. öle böle değil yani .. ağlarsınız utancınızdan, sikindirik bir markanın x kanaldaki 15 saniyelik reklamını 1 kez yayınlatmak için ödediği paralara..

radyolarda zaten fazla maliyet yok eğer bay j değilse djleri.. gönüllü djlik yapacak çok insan var 2. sınıf radyolarda.. e 1. sınıflar da zaten reklam alıyor..

cnbc e , e2 gibi kanalların reytingleri ölçülmüyor.
onlar zaten çok elit bir kesime hitap ettikleri için (türkiyede altyazı ile film-dizi izleyecek kaç kişi var? 1 milyon varsa iyidir) bu elit kesimin de alım gücü yüksek olduğu için lüks ürün reklamları için ideal platform oluyorlar. bir de doğuş grubu bu lüks ürünleri satan olunca mis gibi bir cebinden diğer cebine koymuş oluyor. win-win durumu.


aynı şekilde radyo frekansı denilen şey o kadar değerli ki, adamlar sırf o frekansı tutmak için masrafları karşılamaya razı olabilirler.

bbc reklam almıyor sanki ?

neden?

(bkz: subtitle workshop)

@desdinova; wd tv'de çalıştıramadım ondan.

altyazıları olduğu gibi kopyalayıp workshop atarak kaydetme biçimini srt olarak seçmen yeterli.bana sub a çevirme için gerekliydi o şekilde halletmiştim

saçı ne kadar çok yıkarsanız o kadar çok yağlanır. iki güne çıkartmaya çalışın yıkama rutininizi, biraz dayanabilirseniz yağlanmanın ikinci güne kaydığını göreceksiniz. bu sıra da yağlı saçlara özel şampuanlardan kullanarak görüntüyü biraz hafifletebilirsiniz.

bir de yurt dışında pudra gibi şampuanlar var. saçınıza döküp fırçalıyorsunuz ve yağını alıyor ama burada yok sanırım.

daha az yıkamak.... alıştırması meşakatli yalnız

defne sabunu.

bu soruyu ben sormayı düşünüyordum.
her sabah kalkınca elimi yüzümü yıkamak yerine saçlarımı yıkamaktan bıktım anasını satayım. yıkamayınca da ayyaşlara benziyorum. her şeye bir çare bulundu buna mı bulunamıyor yaw?

saçınızı yıkarken derisini, tellerini deli gbi yıkamayın. saç gıcır gıcır oluyorsa üstündeki tüm yağı atıyor demektir, bu durumda tabi ki saçları bozmamak için deli gibi yağ fışkırtır. siz bozuyorsunuz o düzeltiyor. savaşmayın saçınızla. daha az ve nazik nazik, hafif hafif yıkayın. sonuçta toz ve kirler zaten ilk ıslatmada bile düşer. zeytinyağlı doğal şampuanlardan, sabunlardan kullanın.
aynı durum cilt için de geçerli. deli gibi yüz temizliği, yıkama yağlama yapanların ciltleri hep daha sorunlu oluyor.

bir arkadaşımın saçları beline kadar ve 2-3 haftada bir yıkadığını öğrendiğimde dehşete düştüm. fakat saçlarını hiç bir zaman yağlı, pis ya da karışık görmedim. öyle eğitmiş, çok zorlanmış ama başarmış valla.

'fungoral' kepek ve yağlanma için gittiğim doktorun tavsiyesiydi. kepeği kesin olarak kesti, yağlanmaya da etkili olduğunu söyleyebilirim.

not: bu sadece kendi üzerimdeki sonuçlardan vardığım kanıdır. doktora danış falan işte. sonra kızma bana.

walla ne kadar doğrudur bilmiyorum ama bknz =Rüyada kendini uçarken görmek veya yüksek bir yerden düşerken görmek ergenlik çağı belirtileridir bunları büyük yaşta da görmüş olanlarınız vardır: bu, hormonal bir durum. Yere çakılıp öldüğünü görenlerin öldüğü doğrudur: bu mistik bir durum değil fizyolojik bir etkidir sadece. Şöyle ki, beyin rüya görüyor olduğunu bilmez ve onu gerçek algılar. Bu durumda metabolizma da gerekli tepkileri verir ve sonuç kalp krizi!!! gerçekte de çok yüksek bir yerden düşüp ölenlerin hemen hepsi çarpmaktan değil kalp krizinden ölürler...
[alıntı]

evet bende de ergenlikte olmuştu böyle bir rüya. müsaade ederseniz anlatayım efendim. belki fikir verir:
bir telefon kulübesinin içinden (1990'lı yıllardaki telefon kulübeleri) bir ip yardımıyla kendimi yüksek bir gökdelenin üzerine doğru çekiyorum. tam çatısına ulaşacağım anda ne oluyorsa kulübeyle beraber aşağı düşmeye başlıyorum. ama tam yere çakılacağım an uyandım.

theconqueror
ben de aynını düşündüm ama yazmadım çünkü sanırım burada bahsedilen epey uzun düşüşler. sizin bahsettiğiniz rüyalı uyku olan rem'e girmeden önce aniden düşmeler ve uyanmalar için geçerli. benim hep ayağım filan tökezler mesela öyle uyanırım.

bu uzun düşüşlü rüyalardan ölünmesi konusu da efsane ayrıca. rüyada görülen şeylere bedenin tepki vermemesi için bazı hormonlar salgılanır. yoksa benim şimdiye çoktaaan öbür diyarda olmam lazımdı, ya da kalbim çok sağlam. :)

bu tür rüyaları güvensizlikle ilişkilendiriyorlar, gelecek kaygısı ve diğer kaygılara bağlıyorlar.

şu kaslarda kalan elektiriğin boşalması nedeniyle sıçrama konusunda da şunu diycem, tamamen doğrudur çünkü bedenden bedene aktarıldığını bizzat yaşadım. sevgilimin de bacağı hopladı ben sıçrayınca, elektiriğin ona geçtiğini birebir hissettim.
çok eğlenceli bir uğraş uyku valla.

bu konuda 2 açıklama:

1. efenim, atalarımız henüz ağaç üstlerinde yaşarlarken, sağdan sola dönmeye çalışanlar dengelerini kaybederler "hooop" aşağı düşerlermiş. işte o günlerden kalan bu korku genler vasıtasıynan bize kadar gelmiş. (bunun bi de "kadınlar fareden neden korkar" versiyonu var. açıklaması şu: aynı dönemlerde, kedi büyüklüğündeki fareler kadınların özel günlerinde çıkardıkları kokuyu takip ederek onları en hassas yerlerinden ısırırlarmış, bu yüzden fare gören kadının refleksi kaçmak değil, yüksek bir yere çıkmak olurmuş, ya ya..)

2. freud emmiye göre ise, doğum ile rahatı bozulan bebenin o eski "ekmek elden su gölden" günlerini hatırlayıp annesinin rahminden alınmasını hatırlaması imiş.
(bkz: ebenin amı ali sami)

(bkz: kaynak kıçım)

bernard shaw'dan kara kız'ı okuyunuz :)

ben de s710 alacaktım ama ekranı yüzünden nokia 9300 aldım. eğer yeni bir telefon alacak olsam o s710'dur. gerçekten şık ve işlevsel telefon. samsung için sağlam değil diyorlar. alan 1 yıldan fazla kullanamıyormuş. doğrusu ben de bir yıldan fazla kullanana şahit olmadım. s710 iyidir.