gerçekçi dizileri seviyorsan başla gitsin. ben bir ara (muhtemelen 4. sezon) ara verdim, kaldı öyle şu an.
yoksa gayet izletiyor kendini. don draper, house ile otisabi'nin karması gibi.

kesinlikle pişman olmazsın.

sherlock ve six feet under'a da bi bak derim.

sopranos'un bitişiyle oluşan boşluğu kapatan weiner harikası. sopranos, six feet under ve mad men en ayrı güzelleridir dizilerin kaçmaması gereken bi dizi ki açıkçası her zaman da breaking bad ile kapışmasında mad men'in önde olduğunu düşünmüşümdür zevk meselesidir tabii.

bu aralar şu: 9gag.com

^-^ 9gag.com

"yerinde söz söylemesini bilen özür dilemek zorunda kalmaz"
fsm

(bkz: the dude abides)

linkedin den "recruiter" olarak araştırabilirsin. job title ları öyle oluyor genelde. (yurtdışı)

sen onları bulmazsın zaten, onlar seni bulur. yeterince iyiysen tabii.

"Talent acquisition sourcer" gibi title'i olanlara da denk geldim. Bunlar genelde LinkedIn'den arastirip ekliyorlar hunt etmek istedikleri head'leri. Bazen de afterwork party'lerde kartvizit alip veriyorlar.

lindt %70 kakao ve acıbiberli olan favorilerim. d&r da satılıyor.

(bkz: ülker laviva) Hem de 1 lira. Köşedeki marketten alabilirsin :)
@strawberry first de güzel öneri sunmuş. Bu yüzden +1

after eight
bi de gene ithal, değişik deniz kabukları formunda bir çikolata var. adını unuttum.
edit: guylian'mış

son gunlerde ulker laviva ya taktim guzel 4.bp.blogspot.com

ama tum zamanlarin en iyi cikolatasi tabi ki rittersport marzipan bence migroslarda var www.cardella.co.uk

Milka cilekli yogurtlu :))

beyaz çikolata ve hindistan cevizi sevdiğimden: rafaello. eskiden yurtdışına çıkanlar getirirdi artık çoğu süpermarkette görüyorum.

(bkz: hershey's)

eti karam %70

artisan du chocolat

Gusto. İzmir'de sanıyorum Alsancak'ta bir dükkanları var.

ritter sport cilekli yogurt olani orgazmik

strawberry first +1000
Lindt'in içi süt dolgulu olanını da severim. Diğer dolguluları da güzel. Lindt market çikolataları içinde sanırım favorim.
baylan pastanesi ve godiva'nın bazı çeşitleri mükemmel.

o soğuklardan kaçarak neslini sürdürmeye çalışan bir kötü koku dispanseri

yeşilse eğer, çok pis kokar o böcek

ve yine tekrar bir osuruk böceği
bu sorulara bayılıyorum ama hep aynı hep aynı canım ilginç bişile gelin artık.

Bunlar pis kokarlar, kışın kıtlık zamanı insanlar yiyip yiyip osuruk ihtiyacını karşılarlar.

Bok böceği

ilich in dediği bok böceği başka bişi, scarab. bunla karıştırılmasın rica ederim.

Kokusunu bilemem ama ev kaynakli olmamasi beni rahatlatti tesekkurler herkese.
Kediebesi, Ankara nin karasal ikliminde ancak bunlarla gelebiliyoruz karsiniza napalim.

onu yapacağınıza resmi iletişim yollarından ulaşın her kimse.

aslında sadece bu numara cidden o adamın mı değil mi onu merak etmek istiyorum yoksa telefona üfleyecek halim yok. merhaba yaptıklarınızın arkdasındayız iyi günler diyip kapatıcam telefonu

İnternetten bulduysan coktan kapanmistir zaten. Ha degilse ara konus,bisey olmaz

siyah klasik stiletto veya bileğe doğru daha kapalı bir model olabilir. (gene siyah)
veya kemerin renginde bulabilirsen de olur.

elbiseyi çok beğendim. yüksek topuklu ayakkabı da gider; ben biraz farklı olmalıyım dersen şık bot bile olur.

boy pos önemli tabi belde kıstırıp dizde kesmişsiniz, Olur öyle. Nikahının tarihine bağlı olarak tabi, çok uzun olmayan bir çizme olabilir, bileğin hemen üstünde, Straight Gigolo abi nerde o sırt dekoltesi? Komple tül perde sırt?

o değil de düğmeleri değiştirip elbisenin renginde yaptırın ya da kemeri değiştirin ikisi birlikte acayip göz tırmalıyor. bu elbisenin altına normalde bot gider ama madem nikahta giyeceksiniz siyah rugan stiletto olabilir (o zaman kemer rugan olmayacak tabi), saçınızı da doğal hafif dağınık topuz yapabilirsiniz + inci küpe hoş durur.

ya ne olacağıdı :)
öyle güzel film var mı?
:)

elbise güzel, lakin düğmelerin yerine başka bir düğme dikin. kemer konusuna gelince, hiç olmamış o kemer. ayakkabı olarak yeşil stiletto tercih ederdim ben. yok gümüş ya da dore bir ayakkabı tercih edecekseniz de, kemeri ona göre seçebilirsiniz. iyi eğlenceler.

bu kafa bana çok emekli yada hippi kafası olarak geliyor. yani bir şeyleri öğrenirsiniz elbet ama çok zamanınızı alır ve öğrenene kadar yersiz zaman geçer. hayal kurmak iyi güzel de, realist düşüncelere odaklanın derim.
çok da isterseniz, zora katlanırsanız bankadan kredi çeker gidersiniz.

www.helpx.net

2. ilana bi göz atın.

bankadan kredi çekip bilmediğiniz işe girmeyin. yani eğer bu bahsettiğiniz iş yürümezse, eski hayatınıza dönecek paranız olsun.
ama süper bir fikir, ben de balıkçı falan olmayı hayal ederim hep bi kasabada.

eminim bu tip yaşam tarzları bundan 60-70 sene sonra artık "hippi tarzı" olarak görülmeyecek, buraya yazıyorum.. "şehir hayatı"nın sürdürülebilirliği yok arkadaşlar. zaten şu anda da paramız yok, problem yok =) modern köleliklten de pek sıkıldık işin doğrusu.

ben şimdi tutup bunları tartışmayacağım kimseyle =) emininsel arkadaşın paylaştığı tarzda oluşumlar paylaşırsanız, çok memnun olurum.

Beckwith: ben de cnnturk'de benim anlattığım modelin çok daha uç versiyonunu yaşayan iki aile ile ilgili bir belgesel izlemiştim. bir ailenin küçük bir çocuğu bile vardı. her şeylerini, ama her şeylerini kendileri yapıyorlar. teknoloji ile en ufak bir bağları yok. ona rağmen benim izlediğim şeydeki herkes gayet mutluydu, hem de türkiye'delerdi.

ben bu kadar uç bir şeyden de bahsetmiyorum zaten.

edit: benim izlediğim ailelerden biri buydu evet. kızın suratındaki ifade "mutsuzluk" değil yalnız bence =) cidden "ermiş" gibi bir insan kendisi. röportajda öyle laflar etti ki, beni bu konuyla ilgili gaza getiren en önemli insandır diyebilirim..

Elinizde az birikmiş bir para varsa Türkmenistan, Azerbaycan gibi çok ucuz ülkeleri araştırıp da deneyebilirsiniz. Böylece az bir paraya oradaki düzeninizi kurmak kolay olur.

Şuna bir göz at (git: 680001)

permakültürü ve türkiyedeki grupları araştırın, misal marmariç.

bu tercihin çok daha aktif ve sert hali için (bkz: theodore kaczynski)

bu arada merak ettim bahsettiğiniz çifti, videosunu buldum.

tv.cnnturk.com

kendilerine ulaşmaya çalışsanıza, iki çift var sonuçta konuşursunuz nedir ne değildir diye. bu haberi yapan kişiyle iletişime geçip, oraya gidip görüş alışverişinde bulunabilirsiniz. tercihinizin eleştirilecek çok şeyi var bu arada ama soru farklı olduğu için pek girmeye gerek duymadım. fakat sistemi tanımamak saygı duyulacak bir şey olsa dahi, bu yolla sadece sistemi reddetmiyorsunuz, hayatın birçok alanından da, olanağından da kopmuş oluyorsunuz. bunu söylerken sadece teknolojiden bahsetmiyorum tabii ki. sistemin içerisinde olmamak ile hayatın çok ufak bir kısmından faydalanma konusunda inat etmek farklı şeyler.

tekrar söylüyorum: bizim o çift kadar "sert" bir kopuş istediğimiz yok. daha çok paylaştığım animasyondaki tip gibi olasımız var =) hani zamanla olabiliyorsa, o çift gibi de oluruz ama olabiliyorsa elbet.. teşekkürler herkese.

tamamen ticari ve kurumsal olmamis aile ciftlikleri var hala anadolu'da. eminim cogu ciftlik icinde yasayacak yatili ciftlik isi yapicak insanlar ariyordur. buralardan baslayarak tecrube edebilirsiniz belli bir sure belki 1 yil falan. hem is ogrenirsiniz hem de satip savmaniza gerek kalmaz. eger kivirabiliyorsaniz ve yasam size uygunsa sonra kendi isinizi yapip duzeninizi kurabilirsiniz.

Önce şunlardan başlasanız, belki ilham verir :

www.bugday.org

1 i ayarlarsanız buzdolabının içi sıcak olur, 5 yaparsanız soğuk olur içerisi. genelde ayalarlarda yaz-kış diye belirtir buzdolapları ama eğer sizinkinde yoksa kış mevsimi diye dereceyi düşürebilirsiniz. örn: yazın 3 ve yukarısı, kışın 3 ten aşağısı olarak.

aynısı bende var, ben de çare arıyorum. geçen gün ıhlamur yapıp içine bal ve toz zencefil koydum ama kalıcaı bir çözüm olmadı.

adaçayı için. boğaz için birebir.

bol su içmek. mukusun kıvamını incelteceği için verdiği rahatsızlığı azaltır. böbreklerinle ilgili bir problemin yoksa günde 2 lt den fazla su tüket rahatlarsın.

sudafed tb, otrivine burun spreyi. günde ikişer defa. nöbetçi eczanelerin birinden alabilirsiniz. dramatik etki edecektir.

sigara içiyorsan içme
saunaya gidebiliyosan git
saunaya girmeden burnuna vicks sür
saunaya gidemiyosan bi kaşık vicksi kaynar su dolu bi tencereye koy
tencereye eğil
kafana bi havlu ört
dayanabildiğin kadar o şekilde kal

ve bol su iç

Favori tatlim kadayif, ama soyle kare kare kesilenler oluyor ya, baska bi adi vardi galiba da aklima gelmedi. Olsa da yesek

taksim tarafındaysanız saray muhallebicisinde saray muhallebisi mesela

karakoy gulluoglu sutlu nuriye

Kaymaklı ekmek kadayıfı, altın vuruştur. Vur, mutlu ol.

Profiterol
Cikolatali yas pasta, franbogazli da olur

Ya da hic ugrasma bul bi cikolata selalesi sok kafayi

Cheescake i meshur yer var mi bildiginiz, yukaridaki tavsiyelere tesekkurler, degerlendirilicektir

türkiye'nin en iyi cheesecake'ini maria's cheesecake yapar ama bu saatte kapalı. kuzguncuk dilim pastanesi satıyor. arayıp sorun. dilim ve bütün olmak üzere alabilirsiniz. ama gitmeden alın. bitiyor erkenden. umarım kalmıştır. bana ölene dek teşekkür edersiniz.

Ben keşkül severim en çok.

bolulu hasan ustadan, kazandibi üzerine damla sakızlı dondurma koydurun.

aksarayda onbasi da sec baklavalari var : havuc dilimi
merter ve karakoy koskeroglu sobiyet
veyahut saglam sufle...

ha buarada ben pek tatli sevmem :)

Herkese cok tenks, sonuc olarak dilekte sufle ve cheese cake yedik:) ama digerleri de ileriki gunlerde degerlendirilecektir:)

peeling yap ve nemlendirici sür.
bir de niveanın canlandırıcı vitamin maskesini yap. cilt pürüzsüz ve parlak oluyor.

haftada bir peeling, iki defa kil maskesi. sabah-akşam düzenli jel ile temizlik ve cilde uygun dermatolojik kremler.

on günde bir peeling, haftada bir kil maskesi, her gece jel ile yıkıyorum bir de. sabah-akşam nemlendirici sürüyorum. makyaj yapmışsam eve-yurda gelir gelmez makyajımı temizliyorum. her sabah salatalık yiyorum ki bence gerçekten iyi geliyor. kefir içmeye başladım her gün, onun da iyi geldiğini gözlemliyorum. yağlı şeyler yemekten kaçınıyorum. ama uykusuzluğun göz altlarımdaki izlerini silmek için henüz bir çözüm bulamadım, yalnızca kremle hafif masaj yapıp soğuk bir şeyler bekletince azalıyor biraz.

ek olarak; çok su içmeye dikkat ediyorum.

kil maskesi kuru cildi daha fazla kurutabiliyor, çok büyük miktar almadan önce tester falan kullan.

sizin işiniz de zor be abla.

ben bi defa limonlu deniz tuzlu peeling kullandım meraktan banyoda duruyordu o zamanki kız arkadaşımındı. hep kuruttu cildimi. kızın neden kullanmadığını anladım.

süt ve tereyağını ikiye bir karıştırarak kremaya yakın bir şey elde edersiniz, ağır olur derseniz, süt miktarını arttırabilirsiniz.

hafif bir beşamel sos yapabilirsiniz. az yağ-un-süt

abi yoğurt diye birşey bulundu :)

"abi" yoğurt denen şeyin kremayla uzaktan yakından ilgisi olmadığı için düşünmedim bile.

iki menüyü de mi yiyordunuz? hmm o zaman yine ucuz olarak iki tane Double Köfteburger menü ya da McChicken Menü alabilirsiniz. Bir menü 8,75 tl. Ben bir tane yiyorum şahsen :D

rodriguez2;

zaten burgerler ufak oluyordu yahu cips ve kola bol geliyordu.

yalnız öyle bir sordun ki kendimi kötü hisettim :(

Double quarterpounder iyidir.

mega mac mega mac! börgır kingciydim, mega mac'i çok seviyorum ama artık.

adana ya da lahmacun. mcdonalds nedir allasen? kaşarlı lahmacun söyle. genelde tanesi 3.5 tl oluyor zaten. 5 tane yersin. oh mis.

Mc Yakışıklı?

quarter pounder tavsiye ederim.

grumpy cat var ama o minnoş oluşundan değil suratsızlığıyla hayran bıraktı kendine. o değil dimi?

munchkin cat var, mini bacaklı bodur kedi. nyan cat var poposundan gök kuşağı çıkıyor.

yok değil. bunun hafif üzgün gibi acıklı bakan bir suratı var.

foo chan :)

maru olmasın?

Teacup persians?

himalayan olabilir?

brush tır o. yani düz bir çizgi çizersin pen tool la. sonra o çizgi seçiliyken, brushlardan dantel brushını seçersin düz dantel olur. buna kavis vermek için o ilk çizdiğin çizgiyi eğmen lazım. (başlangıç veya bitiş noktasına beyaz ok ile tıklarsan sana bir kol çıkaracak, o kolu tutup evir çevir şekil ver.
(illustrator)

eğer o mesajı silmek istiyorsan o çarpıyı tıklayıp mesajı siliyorsun demek olmalı.

Hayir ilgisi yok

net emin olmamakla birlikte iletilmedi anlamında olabilir.

o da değil moruk kafayı yiycem

nörologa gidin lütfen

@ben +1

diyabet olabilir, yüksek tansiyon olabilir, nörolojik bir sorun olabilir.

panik atağa benziyor. doktora gidin.

mesajda da yazdığım üzere panik atak. hemen psikiyatriste.

meditasyon.
spor.
müzik.
temiz hava.

temizlik.
gayet ciddiyim. etrafı toplayıp temizlik yapmak, kafayı da topluyor. daha ne düşünüp odaklanabiliyorsun.

karikatür / 9gag / youtube sağ kolon

temizlik +1
yürü.

başka herhangi bir iş.

Pisiklet varsa o da iyi geliyor.

bilgisayarı kapamak ilk iş. bulunduğun ortamdan uzaklaşmak da iki.

uyuyorum ben. kalkınca her şey daha bi yerli yerinde oluyor zihinde.

ton balığı.

hergün sandvic de bıktırır. kaşar morul salam klasiktir ve güzeldir.

amerikan salatası veya tonbalığını da düşünebilirsiniz.

Şu amerikanlarım popüler peanutbutter-jelly'si de güzel oluyor. Epey de besleyici ve yapması kolay.

tavuk fileto yağsız, ekmek arası, yanında salça ya da domates..

Evet salam sosis biraz sağlıksız olur. Şöyle söyleyeyim, bizim ailenin baba tarafı nesillerdir et işiyle uğraşıyor. Babam hayvanın her yerini her şekilde yer ama salama sosise hiç bulaşmaz.

Salam yine belki bir yere kadar gider, ama özellikle sosisler hayvanın yenebilecek her yerini çıkardıktan sonra kalan deri kemik vs kısımları öğütüp ilaca basarak yapılıyor. Özellikle bu tip et ürünlerinin Türkiye'deki standartları pek iyi değil. Bence yemeyin.

Ton balığı, somon, yeşillik, roka, avokado, tavuk, haşlanmış yumurta, ıspanak yaprakları, mayonez, zeytin, hıyar, kara lahana, mantar, biber, brokoli, pancar, limon, maydonoz... Sandviçe koyacak malzeme çok.

unonun tam tahıllı bir sandviç ekmeği var, kepek gibi görünüyor esmer ama tadı beyaz ekmek gibi çok güzel. üzerinde susam falan tarzı şeyler serpili.
çok tahıllıymış adı premium diyo

ton balığı ağır kokar. illa koyacaksanız lightlarından koyun daha az kokar.

dilimlenmiş hindi füme satılıyor pınar'ın namet'in falan. onları deneyebilirsiniz. hem salam, sosis gibi ağır olmuyor hem de soğuk tükegtildiğinde tadı kötü değil.

zamanla kendi kendine alışması lazım. bi süre idare ediceksiniz.

ıslak mendille silin. bi süre sonra o alışıyor, benimkinde de vardı aynı durum. sonra alıştı temizlemeye.

ıslak mendille silin görünce, zaten onun ıslaklığını gidermek için bir yalar sonrasında. öyle öyle de alışır. ıslak mendil+1 yani.

alışması için poposunu kuma sürtün :) ciddiyim sonrada burunu sürtün kuma düzelir.

sütten kesilmekle alakası yok, her yavru kediye öğretmek gerekiyor bunu. her tuvaletten çıkışında poposunu ıslak mendille silin, birkaç kere yapınca bakacaksınız kendisi öğrenmiş hemen.

ben bisikletten bisikletin üstüne düşmüştüm. kaburgalarım 2 hafta ağrıdı ama hani yerimden bile kalkamıyordum. büyük ihtimal kırık çatlak yoktur zedelenince bile bu tarz sıkıntılar bir süre devam ediyor. ama doktora gitmekte fayda var tabi. morarma zaten hemen olmaz 2-3 güne morarır bence.

annemin topuğu çatlamıştı hastaneye gidince ortaya çıkmış.

Öncelikle çok geçmiş olsun. Kırık yoktur büyük ihtimalle ama çatlak olabilir belki. Arkadaşımın da ayak bilek kemiği çatlamıştı, kırık kadar ağrı vermiyordu ama yine de canı yandı biraz. Siz bir doktora gidin bence, içiniz rahat etsin. Bir şey yoksa bile kontrol edilmiş olur.

Daha once catlak veya kirik tecrubem olmadigi icin aradaki farki anlayamiyorum. Yurtdisinda oldugum icin ve sigortam olmadigi icin doktora gitmenin baya tuzlu olacagi asikar. Ama boyle devam ederse baska sansim da yok gibi

bende de iki ayakta çatlak olmuştu daha önce. bi ton para ödedim seanslara. oradaki stajyer döktüğüm paraya acıdı ki, yapılan bikaç işlemin göz boyama olduğunu, asıl etki edenin buz olduğunu söyledi. evde yapabildiğim kadar sık buz uygulamamı veya buzlu suda bekletmemi önermişti. faydasını gördüm. sizde işe yarar mı bilmiyorum, isterseniz deneyin.

geçmiş olsun,

ek: bende yürüme sorunu olmuştu, ayağı bükerken çok acıdığından tabanlarımı yerden düz olarak kaldırmam gerekiyordu ve hiç geçmeyecek gibi geliyordu.

meslek?

bilmediğin işe girme.

o araba gitti. geçmiş olsun.

organik tarimi ogrenmen faydali olur, isleri iyiyse onlar icin calis. iyi de anlasabiliyorsan zaman gelir devir de alabilirsin. onemli olan isi ogrenmen. isini ciddiye almalisin, her ne yapacaksan

@idexo su an onlara satışta yardım ediyorum. cok güzel calısıyorlar cok da güzel kazanıyorlar. hani beni de cok sevdiler. 2 kişinin yapacagı işi yapıyorum onlara. başladım başlayalı satışlar da arttı. kendi işim gibi sahiplendim vallahi.

derler ki aileden yada arkadaşlarla iş yapma.

kusura bakma ama 22-23 bin lira hiç bir halta sermaye olmaz.

kimsenin dediğine bakma. organik tarım öğrenilmeyecek şey değil. öğrenirsin. belki çok getirisi olmaz ama en azından denemiş olursun.

ayağın toprağa basar. elin bir şeyler yetiştirir. en azından mutluluk verir. istanbul'un içinden kurtul. silivri'ye git. hatta köyünden bir arsa bul, uzak yerlerdeki arsalar daha ucuz. kuş sesi dinle lan.

bulunduğun şehirdeki tekno parklara git. 23bin tl var. organik tarım işine girmek istiyorum bununla ilgili projeniz veya tavsiyeniz var mı diye sor. çok büyük ihtimalle sizi birilerine yönlendireceklerdir. bu yolla tekno parklardan öenmli bir maddi destek de bulabilirsiniz. bazı projelerde %100 geri ödemesiz hibe veriyorlar. bilginiz olsun.

hayvan işine girmede n'aparsan yap. git tekel bayi filan aç.

kayınpederle çalış, bilmediğin sektörde ticarete atılma. hayvancılıkla ilgili bi yazı okudum geçenlerde, bu işe giren herkes batmış iflas etmiş devlet yurtdışından ithal hayvan mı getirmiş o yüzden malları elinde kalmış falan.

bilmediğin işe girme +1

insanlara uzaktan hayvancılık ve ekim-dikim işleri çok kolay geliyor fakat bilmeden, normal çalışmadan 2-3 misli yorulmayı göze almadan kendinden fazlasıyla ödün vermeden bu iş olmaz. eskiden çilek tarlamız vardı. gerçekten ama gerçekten çok meşakkatli bir iş. alım-satım ticaretle uğraşılabilir. ama onun içinde çıkış sermayesi az. döndürmek için de onun 2-3 katı olması gerek. (siftah yapmadan kapatılacak günler olacaktır.)

kosgebin desteklerine bak, işkurun girişimcilik olayı vardı onlara bak.. mutlaka bak ama. o 23 bin tl olur sana 100 bin tl. Şirket batırmış biri olarak konuşuyorum burda.

22-23 bin ile cep telefonu aksesuar falan girebilir misin diye düşünüyorum..

belli olmaz. bazı yerlerde çok gideri var.
mühendissin. elinden teknik iş geliyorsa, (tek atımlık kurşun) istanbul çevresinde veya dışında (marmara) raylı tente olayına girebilirsin.

isteyenden ölçü alıcaksın, kahveden 1 adama 50 lira yövmiye verip 2 kişi takıcaksın alüminyum zaten zorlanmazsın. 10 bine al 20 bine tak olayı yapılabilecek yegane iş. detay istersen tillahını verebilirim.

onun dışında varımı yoğumu satarım diyene izmir'de alimünyum kromat, galvaniz kaplama işine girsin derim. batarsanız tüm malvarlığımı hibe edeceğime dair noter huzurunda anlaşma yapabiliriz. bu kıyağımı unutmayın..

imkanım olsa ben girecem. 1 profil kaplamaya istanbul bursa ankara 1 hafta gün veriyo. izmir ve çevresinde yapan bir allah'ın kulu yok.

sahiplendiysen neden olmasin, akrabalarin aralarinin bozulmasi profesyonel ve etik olmamaktan oluyor. ya da profesyonel olmasa da herkes kendine yontmak yerine herkes ailenin cikarini gozetirse kolay kolay sikinti cikmiyor.

birbirinizi suistimal etmeden calisirsaniz bu bir firsat bence. organik gida populer gunumuzde. ust gelir grubuna hitap ediyor hem. hic degilse pazari ogrenirsin pazarlama tarafinda oldugundan. oralarda baska firsatlarla da karsilasabilirsin. kayinpeder etikli, ahlakli adamsa hayirli olsun : )

çabuk hemen başla diyor :) kolayca başlayabilirsin vakit kaybetmeden diyor.

"eğer çatı olayında henüz yeniysen bu kitap sizi çok çabuk kaynaştıracak." diyor.

"eğer çatı işine yeniysen, bu kitap seni hiçbir zamanda başlatmaya alacak" diyor.

gunhanselas'ın dediği doğru, diğerlerini salla.

Eğer konunun (herneyse artık) ana hatlarına yabancıysan, bu kitap sayesinde kısa sürede mevzuya dalacaksın, diyor.

yeni mobilya ve donanım.

tasarımcılar işini bitirip çıkabilir derdim. işin bitimine göre ayarlardım mesai günlerini ve saatlerini.

hiçbir değişiklik yapmam. sistem iyi çalışıyor. herkes özveriyle çalışıyor. bu durumu sürdürüp ilerletmek için de daha çok çalışırdım.

çalışma alanlarına su sebili. her seferinde kalkıp plazanın diğer ucundaki mutfağa gitmek anlamsız

temizlikçi tutar dezenfekte ederim. karşı daireye dil kursu da açarım.

6dan sonra kimse kalmasın derim. Yok artık 10'lara kadar çalışmak derim.
Ofisi de kompile değiştirir mümkünse taşınırdım.

sorumluluk almayıp işten kaçanları anında kovardım.

zam oranlarını düşürüp keseyi doldurmak.

kurumsallaşmak.

çalışanlara öğle uykusu imkanı sağlardım.

ekstra eleman.

mevcut elemanlarla mantıklı bir sürede yetiştiremeyeceğim işi hiç almamak, çalışma saatlerini insani bir şekilde düzenlemek.

öle içeriyi falan yeniden tasarlayım ıvır zıvır dersen mali anlamda ağır ezilirsin. aynen devam et ufak çaplı değişikliklerle, ışık olur, duvar kağıdı falan olur o tarz şeyler bütçen elverdiğince düşün. mobilyaya falan girme, altından kalkamazsın.

işçiyken yapılmasını istediğin değişikliklerin çoğunu yapma çünkü artık patronsun ve vicdanını mantığınla karıştırmamak tek kuralın. daha fazla nasıl efektif kullanabileceğin bir sistem varsa onu düşün. çalışmayan kaytaran varsa duygusal davranma asla mümnkün olduğunca.

işçiyken işten kaytarmak için yaptığın her şeyi iyice düşün buna göre hareket et, eğer kaytarmayan biriysen, gözüne çarpan kaytaranları ayıkla hemen, gerekirse interneti kes, laklak kısmını engelle, cep telefonunu kitle ne yap et, buradan arta kalan zamanı toplarsan 2-3 saat edecektir. bunu gün içine yaymak yerine yarım saat öğleden önce, 1 saat öğle arası ve yarım saat öğleden sonra olmak üzere tatil şeklinde ayarlarsan gayet verimli olur, bu tatil zamanları dışında it gibi çalışsınlar. tatil olan sürede ister internette gezsinler ister sevişsinler ister uyusunlar kendi keyifleri olduğunu belirt. ama tatil olmayan zamanda maksimum performans isteğini gözlerine sok, kontrol et, bilgisayarlarını izle, senin işin bu. kontrol ve yönetim.

haftanın 1 günü(pazartesi veya salı) öğleden önce 1 saatlik bir çay-kahve molası verip, ortamı sosyalleştir, topluca kek pasta çay falan ortamı oluştur, ispanya da staj yaptığım ufak bi şirkette yapılan bi uygulamaydı ve beni feci mest ederdi. çok güzel oluyor sohbet ortamı.

kahve makinası, çay makinası koy. her çay veya kahve için bir birim belirle ve o miktarla çay kahve alabilsinler, sonra haftalık olarak biriken para birer birer tüm çalışanlara verilsin. gün gibi yani. atıyorum 50 kuruş her içtiği. haftada 70 tl mi birikti, sıra kimdeyse alsın parayı. şimdi aklıma geldi, güzel uygulama lan bence. "o hiç çay kahve içmiyor" gibi bi dedikodu duyarsan da çenesini kapa. adamın aldığı 50 lira fazla paraya göz dikmesin puştlar.

şahsen günde 10 saatlik bilgisayar başı mesaimin yaklaşık 4-5 saati kaytarmakla, işi uzatmakla, internetle, cep telefonuyla, kıvırmakla, uyuşuklukla geçiyordu, böyle bir sistem önüme sunulmuş olsa köpek gibi çalışırdım halbuki. ve ben patron olsaydım kesinlikle kendim gibi bir çalışanı işten atardım sorgusuz sualsiz. adamlar salak olduğundan değil de, kaytarma konusunda çok usta olduğumdan uzun süre dikkat çekmedim, sonra istifa ettim zati.

bide tembel adamlara biraz daha ılımlı yaklaş, emin ol tembel adamların alayı işyerindeki en bilgili usta ve donanımlı tiplerdir genelde. bill gates abimizin de dediği gibi; "ortada zor ve uğraş gerektiren bir iş varsa bunu tembel çalışanlarıma verirdim, çünkü sadece onlar en zor işlerin en kolay çözüm yollarını bilirler".

ayrıca patron düşmanı da değilim. sendenim yani. para kazanmak zorundasın. kapitalist bir dünyadasın. gönül ister her çalışanına yüksek maaş ver, güzel ofis ortamı sun, tatillerini, primlerini bol ver ama dünya gerçekleri bunlar. batarsın. net.

Tüm işyerini afilli duvarkagidi yapardim.

birkaç sene önce citibank ın böyle bir hizmeti vardı öğrenciler için özellikle. ben amerikaya gitmeden istanbulda ortak hesap açmıştık annemle, ben gidince annem bana tr den para yatırıyodu ben amerikadan çekiyodum aynı hesaptan.
geçenlerde biri bana bu uygulamanın kaldırıldığını söyledi ama emin değilim.

citibank'in online hesap acma sayfasina gidince su ibareyi goruyorsunuz:

To apply online, you must be 18 or older, a U.S. citizen or resident alien, and have a U.S. address. You also need a Social Security Number and U.S. driver's license or state-issued ID.

Yani orada olmaniz gerekiyor hesap acmak icin.

olmuyor, yalan onlar. ha tabi ilişkiye yaklaşımını karşısındakinin burcuna göre ayarlayan salaklardan dolayı dolaylı olarak bir etki olabilir.

sene olmuş 2013...

Sacma ve mantik disi.

eğer ben bir insanın doğum gününü bilmeden burcunu bir şekilde doğru tahmin ediyosam böyle birşey var.
burç uyumları da doğru ama illa öyle olmak zorunda değil. ancak belli bir yere kadar etkiliyor.
bunlar tamamen benim fikirlerim tabi.

bir tane nerede bulduğumu ve neden okuduğumu hatırlamıyorum ama astroliji kitabında yay burcu ateş burcu olduğu için suyla ilgili burçlarla "yengeç, akrep ve balık diye aklımda kalmış" anlaşamadığı yazıyordu.
ilişki olarak değil ama hakikatten arkadaşlarımla ilişkilerime baktığım zaman "bu kesin üçünden biridir" dediklerim, hep öyle çıktı, hakikatten de anlaşamayız pek.

ben tecrübe ettiğim için inanıyorum ama burcuna bakıp ona göre davranmam kimseye.

kabul ediyorsa kasma, senin hatan değil ki. madem quality seçeneklerini geçiyor, onların sorunu.

eve hacze gelirler siz kendinize ait oldugunu kanitlarsiniz vs ama ugrasirsiniz surekli haciz isleriyle. neticede ikameti orasi oldugundan her defasinda gelecekler. ben olsam yapmazdim o iyiligi.

yeni kanuna göre sana ilişemezler ama evde o kişiye ait birşey bulundurma yinede. birde ben olsam bu iyiliği yapmam düşünsene kapına sürekli haciz memurları geliyor. ha şöyşe bir gerçek var artık ev haczi iye de birşey yok. kimse gelmiyor kapıya.

hiç girme bu işlere. faturaları gösterirsen senin hiçbişeyini haczedemezler ama ne diye ağrımayan başını ağrıtacaksın? kardeşin falan değilse boşver. borçlanırken sana mı sordular? ödeyecek tabi. kim bilir kaç kişinin canını yaktı.

haciz gelebilir.

pratikte icra memuru, hacze gelen avukat tarafından yönlendirilir, avukatın göstereceği eşyalar üzerine haciz koyabilir. bunu engellemek için, evdeki her bir eşyanın faturasını ibraz etmeniz gerekecektir. 2 senedir icra hukuku ile ilgili bir şey yapmıyorum; ancak ben en son hacze giderken durumlar böyleydi. en son kanun değişikliklerinden sonra ne oldu, tam bilemiyorum maalesef.

her halükarda, bence kabul etmemen daha iyi olur.

icra memurunun marifetine göre her durumda değişir durum. seni de etkileyebilir, çok sağlıklı gelmedi bana. örneğin evde kimse olmaz, alacaklı vekili veya yardımcısı çilingir çağrılmasını ister. senin kapın çilingirle açılıp içinden eşyaların haczedilebilir. sen uğraşırsın.

arkadaşına önerim ise bir avukat bulup olağanüstü mal rejimi yoluna gitsin.

oda kiralamak sanırım yasal değil,
sizin uyanıklık yapmanıza gıcık olan memur şikayet ederse devvv vergi cezası alırsın belki de.
Adama derler ki; sen bu odayı kiraladın buna, peki nerede vergisi, nerede faturası?
Ayrıca kontratta açıkça yazıyor, başkasına kiralayamazsın mülkün tamamını veya bir kısmını.

Girme bu işe. Açık açık söyle, çekinme darılacaklarından.

Evinize haciz de gelir, evde tv bilmem ne birden fazla ise bir tanesi haczedip satilabilir de. Boyle bir sey yapmayin. Baska da bi aciklamam yok.

kusura bakma ama bu iyilik değil enayilik.
sakın böyle birşey yapma. evdeki bütün eşyalarının faturası olsa bile kapına sürekli haciz gelmesi hiç hoş birşey olmaz.

büyüyünce ve temizlenince dünya güzeli bir kedi olacak belli. umarım sahiplenen çıkar.

Maşallah çok güzelmiş, Ankara'da olsanız biz alırdık :(

petarkadas.com'a da ilan verin muhakkak.

hiç kimseye alma param kalmamıştı çok pahalıydı de.

not: zenginsen sıçtın

magnet veya shot bardağı al 3e 5e bitsin. yarım elma gönül alma.

benden en fazla her aileye birer tane buzdolabı magneti çalışır. çok özel dostum ahbabım olursa, o ayrıdır.

ben de tonla magnet, anahtarlık, çikolata getirmiştim.

valizimde yer yoktu de.

çikolata al 8 10 tane herkese verirsin. para bitti alamadım başka bir şey dersin.
hep öyle yaparım şahsen.

pişmaniye al

birisi ozel bir siparis vermedikce (onun da parasini almam) cekirdek ailem harici kimseye bir sey almiyorum. abime turkiyede bulunmayan bir viski, anneme yoresel incik boncuk, babama da kirtasiye ye merakli, yoresel ya da degisik ufak bir hediye alirim. ne getirdin diye sorana kendimi getirdim diyorum her seferinde.

Gumruge takildi sokamadim de.

işteyim ben, zeytin ezmeli açma yedim demin.

işteyim ben de. dil peynirli sandviç aldım, yedim. şimdi kahve içiyorum, birazdan cigaram da gelir.

hafta sonu normal günlerden farklı olarak belki nutella yerim. Onun dışanda bildiğin türk kahvaltısı.

1 adet açma, 2, 3 dilim domates ve salatalık, birkaç zeytin ve yanında çay.

İşteyim, kahvaltı etmem normalde de etmem.

Tiyatroya giderim heralde, sezon yeni açıldı

çalışıyorum, berbat bir mide ağrısı var. aldığım simidi yemedim. sadece çay içtim.

işteyim. 3'de seminer varmış e-fatura ile ilgili ona gideceğim.

kahvaltı : domates, peynir, zeytin, simit+çay

işteyim açma yedim, yağı basmışlar. sonra da kahve ile bueno yedim.

sabah uyandığımdaki halim gösteriyor ki yatarak, nane limon içerek geçireceğim bu haftasonunu. kahvaltıda ise düz bir kahvaltıdan farklı olarak köy sütünden yapılmış kaymak, kayısı reçeli ve patates kızartması var. bir de bu ahmad tea çok iyi olm. bulursanız alın, bulamazsanız buldurun.

İşyerindeyim, 1 dilim kek yedim. Kahve içiyorum.

Tom hanksin filmine gitmeyi zaradan degistiricrgim montu iade etmeyi dusunuyorum kahvaltida da nutella ve kizarmis ekmek ymeyi dusunuyorum

evdeyim, tost.

köpekler yatacak yer olarak gördüklere yere çiş-kaka yapmazlar. o yüzden siz ona yuva yaptığınız yeri ona biraz benimsetin.
biz bizimkinin kaka yaptığı yeri temizleyip minder koyduk mesela. hatta o mindere oturdum iyice görsün diye. o zaman haa dedi demek ki burası oturulacak bir yer. vazgeçti kaka yapmaktan oraya.
bi de bunlar ndense çiş ve kakayı aynı yere yapmak istemiyor.
biraz takip edin, gazete koyduğunuz yere çiş-kaka yaparsa hemen aferin deyip ödül olarak yiyecek bişey verin.

eger daha once tuvalet egitimi olan bir kopekse, asil sahibi birakip gittigi icin yapiyor olabilir.
bir de azginlik donemlerinde saga sola isemeleri normaldir. ama o zaman sadece isaret birakmak icin cok az miktarda iserler, butun idrari birakmazlar.

en uygun fiyat günlük kiralık daire olur. taksimde myapart istanbul var, ben kaldım iyidir. ama belki daha ucuz bulabilirsiniz.
üstelik yemeğini falan da yapar çok masraf etmez.

bakılmadığına emin misin? gidip bi kapılarını çalsan önce?

Eminim bakılmadığına,arife gününden beri öyle.yalnız avlunun bahçesinde bu ya apartman öteki sokağa bakıyor.önden hangi bina çözememki ben :/acaba evdede biri vardı da ona da bi şey mi oldu.polisimi aramalıyım?

belediyenin veteriner müdürlüğünü arayın

bi taraftan da yiyecek bişeyler atsanız bahçeye? hayvancağız günlerdir aç susuz bekliyorsa yazık..
bak telefonunu buldum sana
KADIKÖY VETERİNER İŞLERİ MÜDÜRÜ
Ali İhsan METE (0216) 542 50 86
arayınca durumu biraz abart ki kaale alsınlar, hayvan aç susuz kaplı ağlıyor falan de.

az önce su ve mama verdim,hayvan nasıl yiyiyo şuan anlatamam.verdiğiniz numaraya aradım açmıyorlar.polisi arıcam.belki ev sahibine de bişeyler oldu,düşünsnize korkunç.

evet iyi fikir, hayvana bakalım derken insanı ihmal etmek olmaz. inşallah bişey olmamıştır. ama birşey olmadıysa da hayvanı öyle bırakıp gittilerse söyleyecek bişey bulamıyorum.

tanrılar çıldırmış olmalı.

www.imdb.com

yankee zulu vardi bir de

(bkz: the constant gardener)
(bkz: out of africa)
(bkz: the english patient)
(bkz: the last king of scotland)
(bkz: tsotsi)
(bkz: a dry white season)
(bkz: cry freedom)

çok eski bir film ama muhteşem bir klasiktir the african queen.

bence haksızsın

haksızsın. o şekilde aşık olduklarından hangisi hala hayatında?

eskiden ben de senin gibi düşünürdüm. sonra büyüdüm. sanki ilk anda deli gibi aşık olmayınca yürümez, ilerisi gelmez zannediyordum

sonra hayatıma şimdiki sevgilim girdi. yalan yok, erasmus sırasında eğlenmelik olarak düşünmüştük ikimiz de ilk başta.

şimdi 2.5 sene geçti üzerinden. ilk başta sadece yakışıklı gelen adama sırılsıklam aşık oldum. üstelik baya da sonra aşık oldum (3-4 ay sonra)

haksızsın. çok saçma. bir insana "aşık olmak" sadece kaşının gözünün güzelliğine bağlı o zaman sende. bir insanı sevmek için tanımak, onu keşfetmek gerekir. fikirlerini dinlemek gerekir. espri anlayışını çözmek gerekir. duygusal yapınızın uyuşması gerekir. bunların da olup olmadığını o insanla zaman geçirmeden anlayamazsın. hiçbir insan mükemmel değil. belki ilk tanıştığınızda sende yanlış bir intiba bırakacak, ama aşık olacağın, senelerini beraber geçirip milyon tane anı biriktireceğin bir kişi? kendine böyle kurallar koyarsan kendi mutluluğunuzu zorlaştırırsın.

Tanidikca sevenlerdenim.fizige asik olmak bence sacma. Nasil biri oldugunu bilmeden nasil sevebilirsin ki ? Bir bakista insan taniyabilecek ,ruhunu okuyabilecek giftim yok ,genlere asik olmak da ureme ihtiyacindan oteye gitmez

ben de hep birinin zamanla sevılecegını dusunurum yanı tanıdıkca seversın ama bu hıc olmadı hep carpıldım ben bırılerıne fakat gel gör ki o da kendı yaratımımız oldugundan cok uzun kalmıyor. o yuzden tanıyıp sevmek daha guzelı. o zaman da dıyeceksın kı bunca zaman yanımdaymıs ama ben gormemısım. o belkı de coktan karsına cıktı kım bılır.

ilk görüşte hissettiğin şey cinsel çekimden başka bir şey değildir. tanımadığın bir insanı nasıl sevip, bağlanabilirsin onu anlamıyorum ben de.

ben ilk görüşte hissetmek istiyorum mesela daha karşıma çıkmadı ama tanımadan hiç bir şeyini bilmeden sadece tipi değil burada olay hisler işte o sırada bi anda bu kişi o olmak istiyorum ilk görüşte aşk değil ilk görüşte his.

mantıklı olan tanıdıktan sonra sevmek aşık olmak tabi. ben de tanıdıkça sevmemeye başlıyorum ama

o his olmasını istediği ve bence mantıklı olan his bütün bunları barındırıyor gibi olucakmış gibi geliyor aslında bana. yani ilk gördüğümde hissettiklerimin içinde tanısan çok seversin var zaten..

ilk görüşte evleneceğim adam değil de bununla çok iyi oluruz uçarız coşarız çok severiz kesin çok uyumlu oluruz dediğim iki kişi oldu ve doğru da çıktı eğlendik falan. olurmuş oluyormuş gibi geliyor.

ya bu ilişkiden ne beklediğinle alakalı olarak çok değişkenlik gösteriyor.

ama tanıyıp 3 ay sonra tamamını seveceğim mükemmel diyeceğim bir aşk, evlilik yerine
ilk görüşte aşık olup kısa sürede evlenip daha sonradan çıkacak uyuşmazlıklarımıza da ilk görüşteki ve sonradan sürekli değişip gelişen eğlenceli aşkımızla yenmeyi isterdim.

ilk an en tatlısı ya <3

ben senin gibi düşünmüyorum.

ilk görüşte aşk denen bişey bence yok. kim ben ilk görüşte aşık oldum diyosa da yalan söylüyodur. önceleri olmaz bu insanla diyip, sonradan aşık olan çok gördüm. karsındakiyle paylaşımlarına, zevklerinizin uyuşup uyuşmadığına, fikir paylaşımlarınıza bağlı. sen ilk görüşte onunla anlaşacağınızı nerden biliyosun ki? aşk içinde; sadece tipe odaklanmamak gerek

senin ilk gördüğünde hissettiklerin heyecan ve onun göreceli güzelliğine duyduğun bir sempati sadece. aşk değil o

Bence de haksızsın, tam tersi durumlar da yaşanabiliyor. Herkesin zevkli farklı...

haklısın. aşk zaten sadece "o an"dır. o bi an içinden geçen hislerdir, yüzündeki aptal gülümsemedir, gözlerinin içinin parlamasıdır, aptala dönmendir.

ama daha başına gelmemiş bir şey var o konuyu daha yaşayamamışsın. tanıdığın birine de aşık olabilirsin, 1 yıldır tanıdığın gördüğün konuştuğun kişiye bi anda bi bakarsın "o an" gelir. işte en kötüsü de odur.

yani aşk "ilk an" değil, kesinlikle "o tek an"dır. anlamsızca, ona bakarken saniyede 55 kere onu istemektir, keşke ya nolur ya, allahım nasıl ya demektir. bazen ilk gördüğün an "o an"dır, bazense 5 yıl sonra.

tam "o değil de beni bi glori anlamış:/" diyecektim ki;

dusunuyorumbulamiyorumoyleyseyokumgaliba; görmüş ve arttırmış. :)

smartk'ya da selamlar..

bir an var arkadaşlar valla billa. ama düşünüyorum...un da dediği gibi "ilk an" olmayabilir ama "o an" var :) olmalı..

Bence haklısın. Şöyle diyeyim; sanal ortamda konuştuğum biri vardı. bu kişiyle epey bi süre konuştum, konuşurken bile aşık olacağım korkusu vardı. Burada şu da önemli, görünüş. Yani, ben belki muhabbetinden çok haz aldım ama ona o şansı tanımada görüntüsünün de payı vardı.

Bi zaman sonra tanıştık ve hayatımda aldığım en pozitif enerjiydi. Sürekli güldüğümüzü hatırlıyorum. Yani, daha önce de sevdim, deli divane oldum, güldüm falan ama böyle hani içini ısıtan minik de olsa bi samimiyet nasıl desem bi ışık gibi bi şey oldu adını bilemiyorum.

Öyle işte. aşık olduğum çok mu belli oldu ki? :/

haksızsın. öyle bir şey yok bence.

kesinlikle katılıyorum. Ben sevgilimi ilk gördüğümde tamam budur demiştim. hatta bir araya gelmemiz her bakımdan imkansız olsa bile "yok ben biliyorum biz birlikte olacağız, bizim kaderimiz " diyordum. arkadaşlarım gülüp geçiyodu saçmalama diye ama ben çok rahattım, olacak çünkü "o" diyordum. ama bu dediğim karşılıksız sevgi veya saplantı değil, karşılıklı sevgi.
Oldu da. üstelik o da beni görünce öyle düşünmüş.

Yaklaşık 3,5 yıllık bir ilişkiden sonra aşktan, sevgiliden, evlilikten buz gibi soğumuştum. Bunun ardından yaklaşık 3,5 sene yalnız kaldım. O kadar rahattım ki, o sorumluluğu almayı, ciddi ilişki kaldırabileceğimi tahmin bile edemiyordum. Hep kaçtım ilişki kurmaktan. Bunu yaşayan çoğu kişinin anlatmakta zorlandığı gibi bende zorlanacağım ama ilk görüş şeysi oldu işte. Birlikteliğimizin 1. yılı kasım ayında dolacak ve biz nisan ayından beri nişanlıyız. Mayısta da evleniyoruz. Yakın çevrem, evlilik hakkında düşüncelerimi bilenler hala şaşkın bu kararı bu kadar çabuk aldığım için.

Özetle şunu diyeceğim. Ben ilk gördüğüm anda evleneceğim adamın o olduğunu hissetmiştim. O da bana aynı şeyleri hissettiğini söylüyor. Tabi bunu ilk gördüğün anda "ben senlen evlencem ya la" diye söylemiyorsun. Biraz zaman geçtikten sonra ilk anda hissettiklerimin doğruluğuna kanaat getirdim.

bu benim hayatımda olmalı bu benim olmalı düşüncesi ile onunla yaşamasan bile onu yaşıyorsun.

şu an birlikte olduğum erkek arkadaşımla ilk tanıştığımda hayatımda başkası vardı şimdiki erkek arkadaşımsa benim için öylesine sıradan bi tanıdıktı ama o zaman bile çok garip bir his vardı içimde sanırım. yani aşık olmamıştım geceleri onu düşünmüyordum ama bi farklıydı. ilişkime de hiçbir zarar vermedi bir önemi olmadı. sonra seneler sonra tekrar aynı ortama geldik hayatımda kimse yoktu ve deli gibi kapıldım. evet bir şekilde anlıyorsun.

aşka bu kadar anlam yükleyip beklentileri bu kadar yüksek tutup da bi türlü tutunamayanlara ve bende şans yok diyenlere bayılıyorum. onlardan olmayın...

Olaya bir açıklık getirmek istiyorum şahsen.

Tanıdıkça aşık olmak gibi bir durum yok alışmak, kabullenmek, bağlanmak gibi bir durum var ve bu aşkla karıştırılıyor maalesef değil. Elmalarla armutlar karıştırılmasın. Bir de malum artık herkes internetten tanıştığı için ilk görüşteki yoğun çekim ve aşık olacağını hissetme gibi durumlar reddediliyor haliyle. Ama size dışarı çıkıp gerçek hayata karışmanızı öneriyorum bu noktada.

İlk görüşte aşk diye bir şey cidden var, bu kavrama zerre kadar prim vermemekte ısrar etmiştim, ta ki ilk görüşteki o tuhaf çekimi yaşayana kadar. Kusursuz bir his, karşınızdakini tanıdıkça zaten katmerli olarak artıyor bu his çünkü "Budur" diyorsun git gide.

tamamen katılıyorum, ben de öyleyim. şimdiye kadar; biriyle tanışıp, ona zamanla aşık olmadım hiç. hep ilk görüşte aşktı. fiziksel anlamda değil bu, farklı bir şey. o etkiyi, çekimi hissediyorsun alakasız bir şekilde. ilk anda etkilenmezsem bir daha mümkün değil bir şey olmaz bende.

eşek olmasa da bi yerlerde böcek mezarlığı falan olabilir mi? havalandırın dicem ama yapmışsınızdır heralde? bol bol oda spreyi sıkın bari

hiç sanmıyorum, her yere baktım ama hiçbir şey yok. bu sabah aniden duydum ve sonrasında geçmek bilmedi. ara ara gidiyor ara ara geliyor aslında. kafayı yicem. çok sinir bozucu.

banyo giderlerinden geliyor olabilir. bizde de olur bazen, rüzgar ters estiğinde banyo giderlerinden pis koku gelir anlığına.

öyle olsa herkesin duyması gerekmez mi ama? sadece benim odamda ve hissedilmediği an, hissedilene oranla çok daha az.

şöyle bi şey olabilir; mutfak ya da tuvalatin oradaki lavaboları bi koklayın. bazen logar ters rüzgarla çok kötü koku yapıyor. bi de kombinizi kontrol edin. doğalgaz kaçağı olabilir.

kablo yanığı olabilir. çok tanımadığınız bir kokuysa iğrenç gelmiştir.
bir de aklıma osuruk böceği geldi, korkunca veya ölünce çok fena kokar.

biri sen yokken osuruk bombası patlatmış olmasın? bir yerlerde mutlaka bir şey çürümüştür, meyve falan. eğer baca deliği varsa odada, baca deliğinde kuş vs bir canlı da ölmüş olabilir. rüzgar estikçe koku yapıyordur. bunlar hep ihtimal.

varsa halı ıslanmış olabilir. yaş halı da leş gibi kokar. bi gözden geçirin.

giderler, halı ve yatağın el değmemiş kısımları kontrol edildi. koku yapabilecek bir şeye rastlanılmadı.

kurumuş-çürümüş sebze-meyve en yüksek ihtimaldi fakat onlar da yok. balkonum kapalı olmasına rağmen kokmuyor. koku odanın içinde. dolayısıyla dışardan bir şey olmadığını düşünüyorum.

ama hala bir şey bulamadım, odayı temizledim ve azalsa da koku var ve sanırım birazdan ölücem.

dünyanın en ağır hastalığında bile bu kadar şiddetli ve iğrenç bir koku duyulmuyordur bence. teyit ettirdim zaten, o da bir şey bulamadı.

Banyo ya da mutfak lavabo giderinden geliyor olabilir. Ya da su ısıtıcını açık bırakmış olabilirsin?

olasılıksız kitabında da adam böyle koku alıyordu. sonu kötü oldu.

yazdığınız her şeyi yaptım/denedim/kontrol ettim ve sonuç yok.

hadi ben şizofrenim de, ev arkadaşım da mı öyle? olm var koku, olmayan kokuyu niye aliyim, eşek ölüsü gibi kokuyor işte.

valla koku bir gelip bir gidiyorsa bunun sebebi rüzgardır. odamda diyorsun sana şöyle bir örnek vereyim. bizim salonda oda spreylerinden var nefret ettiğim. salonda ama ne zaman fıslasa, koku bir şekilde cereyan yoluyla benim odaya geliyor kapı kapalı bile olsa, sanki burnumun dibine sıkılmış gibi.
her evde bir hava akımı yolu oluyor yani.

odanın balkon camı kapısı pimacam (pimapenden daha sempatik bi kullanım bence) mı?
o pimacamların lastikleri siyah mı?
o lastik ve pencere cam herneyse o aralıklara baktın mı?
lastikler çürümüş kokuşmuş arasında böcek möcek leşi var mı?

balkonda kedi ölüsü bile olabilir!?
yatağın altına sunta ya da cekyatsa kasasına ya da bazaysa açılıp kapanan zımbırtısına osuruk böceği girmiş ölmüş olabilir. bu mevsimin favori böceği kendisi.

odanın aydınlatması böyle yarım karpuz mu diyolar hani genelde balkonlarda olur yazın içine binbir çeşit sinek girer arada sırada en yüreklimiz çıkıp onu söker falan, öyle bişeyse onun da kıyısını köşesini kontrol et.
aynı şey uzun florasanlar için de geçerli.

banyoya tuvalete ya da mutfaga duvar duvara dayalı isen dayalı olan duvarın da giderin olduğu yer ile aynı duvara bakıyorsa, duvar nem çekmeye başlamış ve kısa bir sure içinde ıslaklığını belli edecek , küflenecek olabilir?! çamaşır makinesi namussuz çok yapar bunu.

bunların hiçbiri değilse öl anasını satıym.

buldum. allahıma buldum. halının kenarları, oraya hiç su gelmemesine rağmen, artık ıslandı mı nemlendiyse ne oldu bilemiyorum, koku yapmış. halının üzerine ve diğer kenarlarına bakmıştım ama orayı es geçmiştim.

halıyı yıkamaktan başka çarem yok mu? halısız oturmayı da sevmiyorum pek. halı yıkama da az para değil. kenarları neden öyle oldu ama şimdi onun?

bu arada cecilia 100 yıldır duyurudayım favorimsin, çok seviyorum seni.

halıyı dışarda havalandırmayı dene, koku gitmezse yıkatıcaksın mecbur.

olabilir. ama önemli olan kapıyı açman. eğer kapıyı açamadığını söyleseydin olumsuz derdim ama değil.
demek ki farklı yoldan gitsen de kapıyı açıp amacına ulaşacaksın.

bkz: rüyaların tersinin çıkması. sorun yok bence.

i felt like it

hafif ofensif ve agresif de olmak istenirse "because i can" denilebilir.

alternatif: bazen birisi bir şeyin nedenini sorduğunda sadece "because!" diye cevap verilebilir. bizdeki karşılığı "işte" gibi.

cıvık cevap kontenjanı var mı?

that's the way a-ha a-ha i like it!

i want it that way. bi backstreet boys şarkısı, tey tey tey.

kedi köpek sahibi iseniz o kafes gibi taşıma çantalarından bir tane edinmek lazım.

bim poşetine koyun.

migros poşetleri daha kalın oluyor biminkiler ince.

Posette gitmez bence hayvan bogulur falan sonra kas yaparken goz cikartmayalim

en iyisi bim poşetine koyup ağzını düğümleyip, onu da migros poşetine koyun garanti olsun. hem kaçamaz böylece.

kafes edinin efendim kafes. taşıma kafesi. poşete koy diyenler yüksek ihtimalle taşak geçiyor. kedi dediğin bir canlı. patates gibi poşette taşınmaz.

ben otobüste kucağımda taşıdım daha önce, karton kutuda da taşıdım. ama metrobüs... o kalabalıkta, muhtemelen seyahat kafesi almaktan başka şansınız yok.

ankara da canlı hayvanla toplu taşımaya binmek yasak, kafeste bile olsa, bilginize.

Kedi benim degil o yuzden kafesi yok yoksa ben de biliyorum elde hele hele posette tasinmayacagini. Sokakta buldugum bir kedi. Sokakta bulmam canli oldugu gercegini elbette degistirmez ama su an icin alternatif oneriler ariyorum

en kötü bakkaldan küçük karton koli alın sağlam. önce delik açın bikaç yerden, sonra koyun içine götürün.
veya evde delikli çamaşır sepeti varsa onla da bir şeyler uydurabilirsiniz. mesela üzerini temiz tahtabeziyle kapatıp bağlayın kenarlardan idare eder.
kaçmayacak şekilde götürürseniz kimse bi şey demez metrobüste, diyen olursa kedim hasta bacağını kırdı veterinere götürüyorum diyin.

@tsirkul
Onun kardesini goturecegim eli kirilmis da.
Sanirim camasir sepetiyle goturecegim

Şöför sorun çıkarabilir. Mukavva kutu içersinde taşımak en iyisi. Bakkaldan veya ŞOK vb. marketlerden kutu isteyebilirsin. Hiç olmadı kargo firmaları kutu satıyorlar.

neye koyarsan koy ama kaçmayacağından emin ol. birden panik yapabilir çünkü, zaptetmesi zor olur.
bir de ben metrobüste şahit olmuştum, yaşlı bir çift kedilerini leğen gibi bir şeyde götürüyorlardı açıkta ama kedicik baygın yatıyordu içinde. belki de ameliyattan alıp eve götürüyorlardı. altına kumaşlardan döşek yapmışlardı hatta. kimse bir şey dememişti, hatta yer bile vermişler hemen.

Bi ara çok modaydı. Sanırım evcil hayvan kategorisine girmediği için yasaklandı.

aids, sarıhumma vs gibi tüm hastalıklar maymunlardan insanlara geçti diye biliyorum. genetik akraba olduğumuz için hastalık kapma riski yüksek. Tuvaleti de muhtemelen iğrenç kokuyordur. yetişkin bir insana bakmak gibi ben tercih etmezdim.

daha geçen gün ankara/kızılay'da birinin tasma gibi bir ince zincirle şempanze gezdirdiğini gördüm. yani yasak olmayabilir.

şempanzeler her ne kadar sevimli görünseler de saldırdıklarında çok ama çok vahşi olabiliyorlar. öyle çok fazla vaka var.
hatta sahiplerinin yüzlerini tanınmayacak hale sokanları gördüm tv de ve internette. şimdi buraya link veremiyorum çünkü +18 li görüntüler, insanların sinirleri bozulabilir.
Bunları bi araştır bence.
ama eğer diğer tür primatlardan besleyebilirsin. (mahallenin muhtarlarındaki maymun gibi)

Şempanzeler domestik hayvanlar değillerdir. Binlerce yıldır insanlarla yaşayan kedi ve köpeklerde bile saldırgan davranışlar görülüyor. Şempanzeler de saldırgan olabilir. Amerika'da bir kadına saldırmıştı, kadının iki gözü kör oldu, yüz nakli falan yapıldı. Ben pek yaklaşmazdım açıkçası.

Bir de oldukça kuvvetli hayvanlardır. En iri yarı kaslı bir adamla bile rahatça başa çıkabilirler.

10 saatlik su stresi uzun bir sure sayilmaz.

ölmez. ama şırınga ile ağzına biraz sıkarsa güzel olur. veya parmağını ıslatıp ağzına soksun arada.

10 saat susuzluktan hiçbir kedi ölmez. ama bagaj koşulları kötüyse hastalanabilir.

düzgün bakacaksan ve çok küçük değilse sorun olmaz.

alıp 2 gün sonra bırakıcaksan alma, hayvan eve alışırsa sokakta yapamaz sonra. ciddi bir sorumluluk. hastalığı var masrafı var vb..
ama tabi ki hayatına güzellik katar, arkadaş olur sana eğer seversen.

Hangi kampus o???


Okulda onu seven ona isim koymus bi suru sahibi olabilir, onlari uzersin sonra :(

hayvan kampüste mutludur bence, yalnız da değilmiş hem. bence o kediyi yerinde bırak.

bence bu dupeduz adam kacirma olur. o orada kurmus ailesini bence karisma.

Arko krem veya vazelin varsa sürebilirsin. Yoksa bişi sürme, sabaha alırsın.

ilacımsı krem sürme, dövmeyi bozabilirsin.

başka bi kremle reaksiyon gösterip gereğinden fazla kusabilir boyayı mesela. hiç bi şey sürme ama sabah ilk işin alıp sürmek olsun. ilk günlerde çok önemli sürmen.

hametan sürebilirsiniz. hipokort sürmeyin. sağlık açısından yazıyorum ben. dövmeyi etkileme olayını bilmem.

aşağıdan kapağı aç, sonra tahliye borusunun kapağını da aç, ucunda duruyordur.

@eyyor açtım orada yoktur.

kapak kısmındaki plastik şeyin arasına da bak orada yoksa :www.etsy.com

diğer çamaşırların içine de kaçmış olabilir, pantolonların paçasının içine, kazakların içine bak

senin allahtan çorapların kaybolmus.

benim 2 tane yastık kılıfım kayıp :(

yorgan kılıfı vardıysa onun içne köşelere bak derim.

bütün kiyafetlerimin paçalarına kollarına baltım iyice çırparak astım ama hiçbir yerde yok. :(

5

5

Kastır 5 yılda bitir.

Bence bu mükemmel bir makro iktisat sorusu.

Eğer 10 yıl içerisinde enflasyonun 10-12 gibi seyredeceği gibi bir bekleyişin varsa uzun vadeye gir.
Öte yandan, maaşının %50'si, yani ödemeye gönüllü olduğun miktarla, o muhitteki kira bedeli arasında 75-100 lira gibi bir miktar var ise 5 yıla gir.

5 yılda bitir kurtul.

bu arada tüm kredilerin amına koyayım.
ömrümü yedi piç kuruları.

burdan zamanında tarlaların tapusunu çıkarmayıp millete yediren dedemin ölüsüne sesleniyorum.
ölünüzü dirinizi her gün birinizi bir gün hepinizi rahmetle anıcam!!!1111bir

5 yıl.

seneye zam aldığında maaşının %50 olmayacak. 1 sene sıkıntı çekersin belki ama çabuk bitirmek rahatlatır seni.

kira bedelinden fazla uçma.

maasinin yarisiyla.yasayabilir misin iyi düşün. eger zorda kalinca karşılıksız destek verecek ailen.varsa.gir.5.yılda bitir

pilavcılık, sabahları kahvaltıcılık vs vs kangoyla çok iş yapılabilir.

sabahları börek satsın.

birinin yanında aracıyla işe başlasın. sabit maaşla bir süre çalışsın.

şörörlük, taşımacılık yapabilir. Mesela merterdeki tekstil firmalarına depodan kumaş-ürün vb getirip götürebilir.

seyyar bişeyler satsın takıdır ayakkabıdır tatlıdır

Marketlere bakkallara mal dagitan firmalar var onlara girip plasiyer olanilir. Kendi aracı olursa maaş, araç yakıtı, prim usulü iş imkanları var

taksi?

önce kafeyi arayıp haber ver, sonra kargocuyu arayıp kurye gönder. getirebilirsin. alıcı ödemeli yaparsın. mis.

adreesten paket alma hizmeti veriyor bazi kargo firmalari

sen alinacak adres olarak kafenin adresini verirsin. kafenin sahibi de kargocular gelince paketi teslim eder. odemeyi teslim olunca yaparsin

sen kafe sahibiyle konuş, alıcı ödemeli olarak göndersin. işyeri sahibi olduğu için kargo işlerine yabancı değildir. sonra da hediye ufak bi şey gönderirsin adama uğraştırdığın için.

Peki paketin teslim edileceği adresi de ben verebiliyor muyum, yoksa kafedekilerin mi buranın adresini vermesi gerekiyor?

sen kargoyu ara sanki kafedeymişsin gibi adresi ver,(uzun uzun hikayeyi anlatma kafa karışır), sonra kafeciyi ara adresini ver ben kargo yolladım haberiniz olsun de. yani iki türlü de yapabilirsin, kargocuya gönderen bu alıcı bu diye bir seferde 2 adresi de verebilirsin.

Biliyorum reçeteleri.

Allaseb nedir allasen:)

sen git doktora, ama ritain verin bana deme öyle pazarcıdan domates ister gibi.
Git anlat derdini, dersse ders, anlat okulunu durumunu falan. bırak onlar sana çözüm getirsin. Sonuçta onların da muhakeme yeteneği var, adamların işi o. gerekli görüp görmemek onların uzmanlık alanı, bunun için okuyorlar senelerce.