ölmezsin gayette işini görür 7 km için

ölmezsin ama 6 ay sonra ya jantının teli kırılır, ya vites parçalanırr, bişey gelir başına. en azından bi salcano, bianchi falan al.

ölmezsin tabi fazla masrafta çıkarmaz en kötü gider yenisi alırsın:) o da en kötü ihtimal yani

Hafif bisiklet iyidir. İnce tekerli bisiklet iyidir. Hem hafif hem de ince tekerli bisikletler en iyileridir. İnsan kendi gücüyle gideceği icin 1-2 kilo fark bile çok farkediyor uzun yollarda. Buna dikkat etmeni öneririm. Ve hafif malzemeli ve ince tekerli bisikletler genelde pahalı olur digerlerine göre.

İşinizi görür, mis. Daha sonra, daha uzun yollar, rotalar için, daha iyi bir bisiklet edinerek gerekeni yaparsınız ki... Sağlam olduktan sonra o bisiklet, ikinci el candır. Kararınız için tebrik ederim bir de, en güzelini yapacaksınız bence. Benzine zam, sanıyorum bisikletli yaşama davet ediyor insanı. E sloganı söylemeden de olmayacak madem... ARABADAN İN, BİSİKLETE BİN !

aglak adam güzel söylemiş. ben de bisiklet tavsiyesinde bulunayım. 900 küsür tl'ye sedona 321 alabilirsiniz. tabi gideceğiniz yolun biraz düzgünce olduğunu düşünerek şehir bisikleti önerdim. ya da daha ucuza salcano modellerine bakabilirsiniz. yollar bozuksa yine sedona veya salcano'nun dağ bisikletleri olabilir.

yaklaşık 5 6 yıl o senin dediğin bisikletlere bindim. insan gibi kullanırsan hiçbir sorun çıkmaz. rahat ol.

ben 1500 liraya 2.el temiz scooter alırım, hem az yakar, hem de yorulmam.

motorsiklet seçeneğini de gündeminize alın derim.

ben 2. el, 25 euroya aldım bit pazarından, 1.5 yıldır kullanıyorum, nedir yani :)

kankiyanki şimdi olayı rasyonel boyutuyla ele alalım. ehe tabi ki böyle almayacağız.
şimdi ayda 250 lira benzine veriyorsan 4 aylık benzin paranla sağlam bir bisiklet al derim. sebeplerine gelirsek 200 liraya migrostan aldığın çift amortisörlü, çelik, 16-17 kiloluk bisikletler özellikle yokuşlarda senden kan alacaktır. yol da yokuşluysa ikinci amortisör hamallık olacaktır. ayrıca hafif bisiklet gerekiyor ki yokuşu rahat çık. ayrıca 200 liralık bisiklet sürekli sorun çıkaracak 1000 liraya alacağın ömürlük olacak.

eğer yolunda çok fazla çukur vs yoksa düz maşalı bir bisiklet öneririm. hatta direk önereyim sedona 321 al. 2012 modeli acayip şık. 880'e falan alırsın. bir de kask al mutlaka. hayat kurtarır.

ölmezsin. 5 sene önce 200 liraya kaliteli bisikletin ikinci elden aldım. sende 250 liraya sıfır bisiklet yerine temizinden ikinci el al. ben izmirde her gece dışarı çıkardım ta ki çalınana dek. günde en az 20 km sürerdim, bisiklete her ay 5-10 lira harcama yaptığımdan dolayı neredeyse hiç yolda kalmadım.
1000 lira ve üstü bisikletler ya burjuva insanına yada bisikleti profosyonel amaçlı kullanan insanlar için. sadece kısa mesafe için kullanacaksan arasında doğandan inip mercedese binmiş gibide hissetmezsin.
günlük 50 kilometreden fazlasını gitmedikçe tekerleğinin patlamasından başka sorun yaşıyacağını sanmıyorum. tamirciye vereceğin yılda bir defa göbek değişimi, jant ayarı, fren ayarı, vites/attırıcı ayarı, kablo değişimi, zartı zurtu yıllık 100 lirayı geçmez.
bir de benden öneri; sadece şehiriçi asfalt ve inişli/çıkışlı yollar kullanacaksan, amortisörsüz yada amortisör kilitli ve olabildiğince(fren mesafesini göz önüne alarak) ince tekerlek kullanmaya çalışki işe terden sırılsıklam olmuş kıyafetlerinle gitme.

edit: pahalı ve gösterişli bisikletin çalınma ihtimalide var. 1000 lira veripte aldığın bisiklet hırsızların ilgisini çekecektir.

Oha diyorum.Ne 1500'ü ya? Otomobili bırakıp bisiklete geçme fikri çok güzel, çok iyi düşünmüşsünüz.450 liraya bianchi var.Fazla diyorsanız 200-250 liraya çok güzel ikinci el bisikletler bulabilirsiniz internette.Motosikleti de düşünmeyin.

Salcano da olabilir.

salcano.com

marka hacı. 200 lira da işini görür merak etme.

denetim stajı daha iyi olur bence ama tabi 2 haftalık staj mı yoksa uzun staj mı_? iki haftalıksa ikisi arasında fark olmaz.

her türlü fotokopi çekeceksin, bundan emin ol bi kere.

ben olsam denetim-kpmg yi seçerdim.
olmadı price'ı.

yurtdışında hiçbir türk operatörü limitinde dursun seçeneklerini sunmuyor.bir arkadaşımın müşterisine 4milyara fatura gelmişti.1.5 milyarı internet...En güzeli 2 gün dayanmaktır bence.yada public wi-fi istasyonları.

gittiğiniz yerden bir hat alın. o hatta internet paketi yapın ucuz ucuz takılırsınız.

starbucks her yerde var.

en yakın kitapçıya gidiyorsunuz, jamal diyorsunuz jamal'ın albümünü, fırat diyorsunuz fırat'ın albümünü, otisabi diyorsunuz otisabi'nin albümünü veriyorlar..

karikatür sanal ortama düşmemesi gereken bişey. ruhi'ye katılıyorum. albümleri 10 lira falan bunların. yılmaz arslantürk olsun, emrah ablak olsun senden benden zengin adamlar değiller. alın lan şunnarı.

klişe olacak ama "şükretmek" diyebilirim; sağlığıma, kafamın çalışmasına, aileme, daha önce üstesinden gelebildiğim şeylere, bundan sonra da bir umut başarabilecek olmama.
bir de yürürüm, yürümek iyi gelir.

uyurum.
uyanıp türk kahvesi+sigara yaparım
yine uyurum
yine uyurum

bir şeyi bahane eder ağlarım. çok iyi geliyor.

yürürüm, yürürüm.
bulunduğum ortamı değiştiririm. tabii ki yola çıkmadan bir parça da yolluk çikolatayı yolluk niyetine ağzıma atarım.

çok vahim durumlardaysa kötü durumu değiştiremiyorsam ağlarım. yakın bir arkadaşımı ararım bir de ona anlatırken ağlarım.

online satin alabilecegin bir seyler ara... uzun uzun özelliklerini fln incele, en iyisini bulmaya calis.. kendini kaptirabilirsen ne ala.. biraz soluklanirsin..
cok fenaysa, uyu..

kendime biraz süre veririm, mesela bir gün boyunca istedigim kadar drama yapabilirim, acıklı film mi izlenecek, vaylar bana diye agıt mı yapılacak bunları yaparım ve biter. sonra acı gecmiyor tabii, ama en azından normal hayata donebiliyorsunuz kısmen.

icip icip uyuyorum, sonra alkolun depresif etkisi yuzunden iyice agd olunca silkinip ise guce bakiyorum, o olmazsa sarmazsa bilgisayar oyunu, kitap mitap, kafami canimi sikan seyden alacak seylere sariyorum. cok cozmese de idare ediyor. cevremde hic arkadasim yok, butun dertlerimi kendi kendime halletmeye calisiyorum, en etkili yontem yukarida anlattigim gibi. yalniz basima halledemezsem, cevremde baska birileri olsun, kafami dagitsin dersem orospu tutuyorum, iciyorum, zirliyorum hatuna (gerci lisan problemi yuzunden pek anlamiyolar ne dedigimi ama olsun oylesi daha iyi), sikisiyorum, o da icimi ferahlatiyo az biraz.

bu arada, Avrupadaki okullar için konuşuyorum. ABD yi pek düşünmüyorum..

belli bir alanda çok şey başarmış bi okuldan (mühendislik-odtü), (sosyal bilimler-iü), (tıp-iü), (hukuk-aü) mezun değilsen etkisi nötr. aksi durumda pozitif bir etkisi olabilir.

alandan alana, basvurulari inceleyen komiteden komiteye degisir o. gittigim universitelerde ben turkiye'denim deyince "haa, oradaki bilkent'i biliyorum ben." diyen profesor de gordum, "bokaziçi mi ne öyle bir üniversite var" diyeni de. henüz odtü'den bahseden bir insan görmedim, ama alanına göre eminim vardır diyen.

yüksek lisansınız için üniversiteden çok geçmişiniz/referanslarınız önemli. en azından türkiye'de olduğu gibi "boğaziçi oo iyidir bu" veya "oo odtü'lü gördüm incelemek lazım bunu" diye bir şey yok.

şu şekilde etkisi olur, sizden referans mektubu isterler iyi bir üniversitede isen referansını daha iyi bir hocadan alabilirsin.

yani benim kafamda hep şöyle bi imaj oluştu ''GMAT'ten ve GPA'den istedikleri kriterleri elde edip, iyi de bir niyet mektubu yazarsam kabul edilebilirim'' İş tecrübesi falan zaten önemli değil şuan için çünkü MBA değil MSc yapmayı düşünüyorum. Bir tek işte dediğim gibi şuan çok iyi bir üniversitede okumadığım için, bu sorun olarak karşıma çıkar mı diye düşünüyorum.

Bu arada İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde İşletme okuyorum burslu, onu belirtmemişim : )

son yıllarda rekabet arttığı için, iş/staj tecrübesine ve de araştırma tabanlı bir programa giriyorsanız araştırma tecrübesine çok önem veriliyor. mühendislik ve fen bilimleri altında düzgün bir üniversiteye girmek için araştırma tecrübesi artık şart gibi bir şey mesela. kısaca, araştırma tecrübesi olup alelade üniversitede okuyan birisi, araştırma tecrübesi olmadan derslerden iyi notlarla geçen bir öğrenciye tercih edilir bu alanlarda.

Araştırma tecrübesinden kastınız proje tarzı şeyler ise, o konuda açıkçası pek bi tecrübem yok. CV'de tecrübe olarak sunabileceğim şeyler 2 aylık stajım ve Erasmus tecrübesi(uluslararası tecrübelerin tercih sürecinde yararlı olduğunu okumuştum) Pazarlama veya Yönetim bölümlerinde Fen Bilimleri ve Mühendislik ile ilgili bölümler kadar araştırma konusu olduğunu zannetmiyorum. Dediğiniz durum galiba daha çok bu tarz bölümler için geçerli.

dediğim gibi, bölümden bölüme veya hocadan hocaya göre bile değişebiliyor kriterler. ama demek istediğim, cv'nize koyacağınız ekstra bir madde (ms office kullanabiliyorum tarzı boş olanlar hariç, mühendislik alanında araştırma projesi tarzı şeyler, başka bölümde başka karşılığı vardır elbet), okulu sizden iyi biri olan birine göre avantaj sağlayacaktır adınıza.

bogazicinin falan onemi yok kimse takmaz bogazici veya bilmem ne diye referansi yazan hocanin ismi ve yazdiklari herseyden onemlidir.

o kalibrede referans yazacak adamlar da genelde bogazici vs. de oluyor tabii bu da isin kotu tarafi.

sadece bir kez rasladım, okulun biri 'Shanghai Ranking of your university' miydi yoksa 'World university ranking' mi ne girin diyor, hah tamam dedim helal olsun, üniversitenin değeri ortaya çıkacak, ak göt kara göt belli olacak :). Seçenek vermişler okulun hangi aralıktaysa 0-50, 50-100, falan tik atıyorsun en sona da 500+ koymuşlar, benim Türkiye'deki başarılı okulum 500+ daydı işte:) Oturup ÖSS'de ODTÜ'nün puanı yüksekti, ha tamam Sakarya daha düşüktü, falan diyeceklerini hiç sanmıyorum. Ama nedir daha önce Boğaziçi, ODTÜ'den öğrencilerimiz vardı, gayet başarılılardı falan gibisinden küçük artıları olabilir. Referansın öneminin yanında sözü edilmez bence.

pişirir panpa. eskiden bulgar göçmenlerinin giydiği yeşil/lacivert eşofmanlar vardı, bildin mi, hah onnar polyester işte.

entire

tanrının ne düşündüğünü umursayacak birine mi benziyorum?

Tanrıya inanmıyorum mu demek istiyor yani?

iplemiyorum diyor işte

Tanrı'ya var diyen birinin takmaması ironik değil mi?

tanrıyı değil ne düşündüğünü takmıyor

yok, değil. inanç paradoksu bile sayılmaz hatta.

düşüncelerinine inanmamakla olmadığını kabul etmek anlamına geliyor bence

hangi tanrıdan bahsettiğimize bağlı burada biraz da. tanrının tanımıyla daha çok alakalı bu sorun, inançtan ziyade. Hıristiyan Tanrı'sı, özgür iradeye karışmaz, varlığından haberdar olup, mantıklı bulup "cehennemde yanacağım lan var mı!" diyebilirsin. İslam Allah'ı, keza.

Ama bir tanrı farz edelim ki zaten özgür iradeyi dikkate almasın, inanmıyorsan cennete giremezsin, ya da inanmıyorsan çok üzülürüm, inanmıyorsan canın sağolsun gibi şeylerden hiçbirini demesin. dini de Loyloy olsun. Loyloy tanrısı var ama inanmıyorum diyemezsin o durumda. Çünkü loyloy inancı sana inanmama seçeneğini koymamış. diğer çoğu din inanmak ve kabullenmek/teslimyeti ayırıyor. etik skalada farklı yerlere yerleştiriyor.

alakalı olarak:

(bkz: moore paradoksu)
(bkz: soren kierkegaard)

kendisi pinhead olup diğer çoğu antagonist gibi dini ve tanrıyı küçümser, ama hiçbir filmde de çıkıp ben tanrıya inanmıyorum dememiştir.

metrobüsle uzunçayır > e10

4.levent - e3

Bence ödül sistemi ile kitabı sevdirmeye çalışın. En azından şu anda benim yeğenime yaptığım da tam olarak bu. İleride çok faydasını görecektir ve arkadaşlarından sıyrılmasını sağlayacak, onlardan daha iyi olunabileceğini de görmüş olacaktır.

Özetle; kitap okumayı bir şekilde sevdirmeye çalışın. Eğer bunu alışkanlığa döndürebilirseniz hayatındaki en güzel alışkanlığı ona kazandırmış olursunuz.

@curiosity_killed_the_cat baleyi ufakken yapıyordu, 10 yaşında kendi isteğiyle bıraktı. şu anda da halihazırda gitar ve keman çalıyor. ama oturduğumuz yer öyle bi yer değil hocam ne yazık ki...

12 yaşındaki kız tabiki arkadaş-bilgisayar-tv olsun o kadar.sonra vay efendim çocukları yarış atı gibi yetiştiriyorsunuz falan.

@kelepir, napayım mongol gibi mi yetiştireyim çocuğu? bütün gün bugün ne giysem mi izlesin yaşıtları gibi?

aynen öyle insan sosyal varlık olarak arkadaşlarıyla çevresiyle uyumlu olmaya çalışır.mesela arkadaşlarıyla buluştuğunda konuştuğunda bugün ne giysemi konuşuyordur.justini konuşuyordur.türkiyenin suriyeye müdahalesini konuşacak hali yok.her yaşın ayrı ilgi alanı var.o da aşağı yukarı arkadaşları gibi yaşayacak.yoksa asosyal olur.yani bazı yönlendirmeler yapılabilir ama çok da sıkmamak lazım.

örgü örsün:) ben o yaşlarda merak salmıştım, 1 ay örüp bıraktım. sıkıcı bir iş, ama keşke bilsem diyorum bazen:)

yakınınızda resim kursu varsa gidebilir.

yazın yapılan gençlik kamplarına gönderin.

madem sayısal derslere ilgili, sizin de biraz zamanınız varsa basit bilim deneyleri gibi şeyler yapabilir. www.sciencekids.co.nz
belki bu bile olabilir www.meetmeatthecorner.org
eğer kursa gitsin derseniz benim tavsiyem disipline olabileceği herhangi bir kurs olabilir. Biçki - dikişten 10 parmak yazma kursuna kadar.
eğer zamanınız varsa müzelere, galeri sergilerine götürün.

yanlış biliyorsun :(

varan oyalanmadan gider, molasız seferleri 6 saat diyor sitesinde.

ulusoy nonstop var. 5 saatte orada oluyor.

birçok okul veriyor. yeditepe verir diye düşünüyorum.

yeditepede parasını verirsen olur diye tahmin ediyorum. iü'de bile veriyorlardı ingilizce transkript ve öğrenci belgesi.

tesekurler arkadaslar. veriyormus gittim aldim.

yüzde 10-20 yukarsını söyle

yeni mezun musun yoksa daha önce aldığın bir rakam var mı?

kurumsal firmaların verecekleri maaş belirli olur, senin ne söylersen söyle.

Ne kadar ücret talep ediyorsunuz! Sorusu görüşmenin başlarında karşınıza çıkarsa, Firmanın durumu, olanakları ve söz konusu iş hakkında biraz daha bilgilenmek istiyorum. Diyerek ertelemeye çalışın
Çoğu durumda Şu anda ne kadar ücret alıyorsunuz gibi bir soru gelebilir. Bu soruya doğru cevap verin. Son aldığınız maaşı söyledikten sonra daha azını talep etmeyin.

İhtiyaçlarınızı sıralayarak bir talepte bulunmayın. Karşı taraf yakınınız olmadığı için bu onu ilgilendirmez.

Talebinizi çok kesin ifade etmeyin. Eğer işi istiyorsanız ve istedğiniz ücret firmanın olanakları dışındaysa, "Kusura bakmayın bu kadar ücret veremeyiz" derler ve görüşme kesilir.

diyorlar.

yeni mezun değilim 2 yıllık iş tecrübem var ve yüksek lisans yaptım.

iskolig.com


bu sitede genelde firmaların verdikleri maaşlar yer alıyor.
başvurduğun mevki için ortalama ne kadar veriliyor belki buradan öğrenebilirsin.

iskolig'de tutarlı bir bilgi mevcut değil. Aklınızdakinin %20'si makbüldür.

ilk görüşmeden ik'cılarla maaş konuşmaya yanaşma. soruyu boş bırak. sorlarsa lafı çevir. eğer imkanın varsa maaşı ikcı ile değil müstakbel şefinle veya yöneticinle konuşman daha sağlıklı.
sonuçta her çalışan şirkete bir maliyettir, bütçede bir kalemdir. ikcı bunu değerlendirecek kadar doneye sahip olmadığından "şu pozisyon için maaş şu esneme payı bu" diye düşünür. ama yönetici parası neyse verelim bu çocuk iyidir diyebilir.
tabi bu numarayı çekmek için tercih edilir olmak lazım...

cinali maaş asla şefinle yöneticin ile konuşulmaz. konuşuyorsa o şirketten hiçbir şey olmaz.

restoranınızı kaydedeceksiniz restoran ekle menüsünden. sonra onlar sizinle temasa geçiyor zaten.

ama resmi bir işyeri olmanız lazım.

resmi işyeri olmak haricinde bir de üyelik bedeli ve her siparişte komisyon var sanirim.

peki şirket olabilmek için illa bir mekan mı kiralamak lazım? evden iş yapıyoruz deyip vergi ödeyerek yapılamaz mı mesela?

o şekilde kabul edeceklerini sanmıyorum. hiç görmedim/duymadım.

yapilir ama musterisini yari yolda birakmak istemeyen bir firma oldugundan yemeksepeti, oyle boyle sizden belirli baska seyler isteyebilir. ornegin en azindan belli bir suredir faaliyette olmak gibi.

öncelikle yemeksepeti.com 'daki online formu kullanarak ya da telefonla onlara ulaşıp kayıt yaptırıyorsunuz.

yaklaşık 1 hafta sonrasına bir görüşme ayarlayacaklar ve vergi levhanız ile kaşenizi isteyecekler. şirket olmanız önemli, hatta tek şartları. yeni açmış olabilirsiniz ya da 20 yıldır o şirketin sahibi olmanız farketmiyor, sadece vergi dairesine kayıtlı bir şirket olmanız yeterli.

elemanları geldiğinde tek yapacağı şey vergi levhanızı görmek ve sözleşme imzalamak. sözleşme dediysek hiç öyle ağır şartları olan bir şey aklınıza gelmesin. 2 sayfalık bir şey. bir de sizden 150 usd depozito isteyecekler. üyelikten çıkarken geri alabiliyorsunuz bu depozitoyu. ayrıca o gün restoranınızın menüsünü de gelen görevliye ya elden ya da mail yoluyla göndermeniz gerekiyor. yaklaşık 1 hafta da bu işlem sürüyor ve toplam 2 haftada üyeliğiniz başarılı bir şekilde başlatılıyor.

çalışma şartları olarak da sürekli internete bağlı bir bilgisayarınız olması yeterli. 'güvercin' adında bir program kuruyorlar bilgisayarınıza ve dükkanınız açık olduğu sürece bu program açık kalmalı. aylık ya da yıllık herhangi bir aidat, ödeme yok. sadece aldığınız sipariş üzerinden %10 bir kesinti yapıyorlar. bunu da ay sonunda size fatura ediyorlar ve peşin olarak en geç ayın 5. gününe kadar ödemenizi bekliyorlar. ödeme yapmazsanız dükkanınızın sayfasını yemeksepeti.com 'da kapatıyorlar.

sizin bu işi bir dükkanda yapmanıza gerek yok ama bir şirket kurmanız gerekli. vergi levhanız, kaşeniz, 150 usdniz, sürekli internete bağlı bir bilgisayarınız varsa tamamdır bu iş.

seftali olabilir.

şeftali tohumu bu kadar küçük olur mu ki? ayrıca ağaç olur o yav. küçücük bardak gibi plastik saksı vermişler yanında bunun. domates gibi de yetişiyor mu şeftali küçük saksılarda?

oyleyse domates diyorum.

maytap geçme sen de ya :) topraksız yetişen bir şey olmalı suya atıyosun yetişiyor gibi.

şeftali tohumu mu? :D şeftali tohumu dediğiniz şey şeftalinin çekirdeğinin ta kendisi. bu başka bir tohum. çiçek tohumuna benziyor.

maydanoz tohumuna benzettim.

bilmiyorum ama bence ekmeye değer.

jandarma faktörü unutulmamalı.

Tohumuna para mı saydın hocam, ek gitsin. sonra sonucu bizimle paylaş.

farkeder mi ne olduğu? amaçları zaten ekmeye, yeşile özendirmece.

bu arada bu karaçam tohumu gençler.

çok karizmatik
olur bence

şirkete, işe göre değişir tabii ama ben pek sevmedim. uygun değil gibi geldi.

gideceğim yer metro cash & carry. satınalma uzmanı pozisyonu için gideceğim. iki sene önce burada staj yaparken çalışanlar kot pantolon üstüne lacoste tişörtle gelirlerdi işe. yani zorunlu kıyafet uygulaması yok şirkette.

taşra pezevengi tarzı diyoruz buna. olabilir bence evet uygun.

olur gayet güzel.

büyük bi firmaysa kendileri verir zaten ama ufak ve orta çapta bi firmaysa pek sanmıyorum

zor

çoğu sadece ticket verir.

Alınır tabii ki. Alınması gerek özünde, isteyin yani çatır çatır.

İlk stajımda önce haftalık 50 lira almıştım, 3 hafta sonunda home office olarak işe aldılar, 4 senedir her ay maaş yolluyolar sağolsunlar sdf

İkinci stajımda ofise 11'de gidip 2'de 'hadi sen sevgiline git hayatını yaşa' diye gönderiliyodum, dolayısıyla hiç bişi yapmadığımdan para almadım ama yemek falan yiyoduk.

Üçüncü stajımda aylık 600-1000 euro arası bi para aldım, trde değildi tabii.

Dördüncü stajımda da para alacağım, minimum asgari ücret çakarım yani. Beleşe vakit harcamam. Beleşe çalışırım diyen adam 'hacı ben hiç bi katkı değer sağlayamicam ona göre' diyen adamdır, böyle adama da kimse para vermez. Stajyerine 3-5 kuruş vermeyen şirketten de hayır geleceğini sanmıyorum.

Ek not, ilk staj dışında hiç bi yerden direkt para istemedim, herifler verdi direkt sdf

eğer staja alınıyorsan sana ücret öderler; ancak eğer staja gidiyorsan sana sadece fotokopi çektirirler.

200 500 arası diye tahmin ediyorum

gönüllü olayı en iyisi

2 gün yat 2 gün git ortamı gör geri dön

Gönüllü stajlarda alman zor da zorunlu staj yapanlar alıyor bildiğim kadarıyla.

değişir ama genellikle vermezler. bazen yol+yemek verirler sadece. ama başlamadan önce netleştirin ki sömürmesinler.

p&g 1000 euro veriyor aylık stajda.

Lisede benim zorunlu stajım vardı. Ben ve bütün staj yapan arkadaşlarım maaş alıyordu. Kimi 220, kimi 500 alıyordu. Firmaya göre.

asgari ücret almıştım ben. iyiymişim ya lan.

lise stajyerlerine verirler. üniversitede zor biraz. arkadaşlarımdan bi tüpraş'ta yapan almıştı. good year, pirelli, hyundai, ford falan vermiyordu mesela.

Lisede staj yaptım 250 lira vermişlerdi 6-7 sene önce.
Üniversiteside 2 orta düzey ve 1 büyük kurumsal firmada yaptım vermediler hiç para...

Para almadığım stajlarda yemeğimi karşıladılar tabi ama 1-2 tanesinde yol paramı kendim verdim mesela.

Olması gereken 3-5 neyse bir ücret vermeleridir ama stajyer olunca para konuşamıyorsunuz pek tabi...

asgari ücret aldım 1 tanesinde.
diğerlerinde ticket sadece.

not: stajlarım zorunlu değildi.

aylık 900 lira aldım. verirlerse alınıyor yani.

pudra işe yarar bir nebze

axe'lar zaten body sprey. kullan gitsin

var.
gün aşırı duş almak.

deodorant değil de stick olanları kullanabilirsin. üzerine de hafiften pudra sürmek iyi oluyor.
bir de deodorant yaz için hiç iyi değil. koktukça kokuyor.

beauty formulas diye bi marka var watsonsta satılıyor. özellikle o iş için yapılmış yakmayan deo
www.bakimstore.com

parfüm sık.

edit: İçinde alkol olan herhangi bir şeyi traştan hemen sonra sıkarsan şirinleri görebilirsin.

want2die'ın söylediklerini yap, olmadı kolonya sür bolca.

hatta kolonya sürdükten sonra bi çakmak çak, bütün mikrobunu bakterisini kırar, denedim, sonuçlar müspet.

ben pudralı deodorant kullanıyorum valla bi şikayetim olmadı.

abartma panpa savaşa değil interraile gidiyorsun.

yok lan baktım da güzelmiş al işini görür.

kaç litrelik olduğu yazmıyor sanırım. kaç günlük bir seyehat düşündüğünüze bağlı değişir, ama 70 litrelik bir backpack bir de küçük sırt çantası iş görüyor 22-30 gün için.

güzelmiş.

11. sıra yarışıyor şuan. 7 kişi sonra çıkacak. 11+7 ne etti 18 1+8 ne etti? 9 Çarp 7 ile 9u 63. 63tende 8i çıkardınmı Eurovision ın 55.yılı kutlu olsun!

19. sıra yarışıyor şuan, kaçırdın :(

hacı ben istabulda bi semtte, şubede bizi tek sıraya geçirip soymuşlardı dediğin gibi takımlara da bakmışlardı

bi başka arkadaşım benden 1 sene sonra aynı yere gittiğinde kızılaya yollamışlar.

uygulamalar değişiklik gösteriyor

4 yıllık mezunuysan taşaklara uzaktan bakıp geçiyolar, YL yaptıysan hele donun üzerinden bakıyolar. ama misal ilkokul mezunuysan g.tüne sopa bile sokarlar evet. askerlik böyle, impossible is nothing.

biz 3 arkadaş farklı yerlerde aynı zamanda muayene olduk.içimizden 1 kişiye bakılmıştı "başlar yukarı donlar aşağı" diyolardı.yok değildi öyle bişey ama şimdi çok uzak bi ihtimal gibi geliyor bana.muayeneyi 2005'te oldum.

sağlık ocağına gönderdiler beni şubat/2011 nasılsın iyimisin faslında sonra.. adam benim sağlıklı olduğuma kanaat getirdi.

Sopa girecek kaçışın yok asjdhajsdhajd

neyse, ben kendi muayenemi anlatayım sen fikir edin,

Yenimahalle bakırköy askeri hastanesinde girdim (evet yıllardır oturuyorum ve orada bir askeri hastane olduğunu geçen sen öğrendim) Boxer kalacak şekilde çıkarttırdılar ne var ne yok,o halde loş bir odaya aldılar karşıda 5adam duruyor. Önce renk körü olup olmadığını kontrol ediyor sonra seni bir çizginin arkasına alıp ellerini yana açtırıyor (o halde) etrafında döndürüyor (evet hala boxerlasın) vücudunda çizik vs. varmı yok mu diye bakıyor. Sonra bir takım sorular soruyor ve boy kilodan sonra işin bitiyor.

Asker olduktan sonra ki çok fantastik olmuştu benim için.

50 şerli gruplandırıldık. Yeni bir bina yapmışlardı sırf bu iş için. İstasyon istasyon adım adım asker olduk resmen. Muayene aşamasını anlatıyorum sadece. Önce sağlık ve hayat sigortanı yaptıyorsun. sana bi karne ve fiş verecekler. Karne askerliğin bitene kadar bütün tıbbi işlemlerinde onu kullanacaksın,Fiş ise eğer şehit olursan tazminatını alabilmen için askerliğin sonuna kadar kaybetmemen gereken bir kağıt parçası olacak.
Sonra RDM için kısa bir test olacaksın. Oradan Genel Muayene geçiş yapıyorsun. Masa masa,göz,diş,kilo,boy,ve iğne aşamaları var.
İğne haricinde sıkıntılı bir şey yok ama iğne kendi adıma söylemek gerekirse 24 yıllık hayatımda olduğum en fantastik iğneydi. 2 adet er aynı anda bir sağa bir sola yapıştırdı.

ek bilgi olarakta muayene esnasında senden istenmediği sürece sikini taşşağını kimseye gösterme çünkü gerçekten kimse meraklı değil aslında ve boxerla kaldğında topluluğa karışmadan önce bir kontrol et kenardan köşeden çıkan eden bir şey varmı diye. Hoş bir manzara olmuyor.

Askerlik kanunu ile birlikte muayene olayı da değişti. Aile hekimlerinde işini halledebilirsin artık. Kuvvetle muhtemel en kısa şekilde bir basket takımına girmek için istenen sağlık raporu tarzında olur diye düşünüyorum. Doktor: Sağlık sorunun var mı evladım? Şahıs: Hiç bir sağlık problemim yok fakat 0,75 gözlük kullanıyorum. Doktor: Tamamdır not aldım. Al bu raporu şubeye götür...

1. iceri gir.
2. doktoru bekle.
3. doktora sorun sorusu "biseyin var mi?"
4. helenart'in cevabi "yok".
5. imza fasli
6. sure 10 dk. toplam 4 kelime ve imza.
7. bende boyle oldu en azindan :)

sadece tarttılar. sağlık ocağında. astımım var dedim komando olamaz diye rapor verdiler.

Genelde şubeye en yakın sağlık ocağına gönderiyorlar ama bildiğim kadarıyla artık kendi aile hekiminizden de yapabiliyorsunuz. Muayenede yaptıkları birşey yok. En fazla üst kısmını (gömleğini falan işte) çıkarıp steteskopla dinler sonra sağlam diye raporu verir. O dala taşağa bakma kısmı askeriyede teslim olduktan sonra yapılan muayene için geçerli. Korkulacak bişey yok.

sevgili modlar, arkadaş yakınımdır, yukarı sabitleyin rica ediyorum.

bu olabilir mi?
frank sinatra - new york, new york
youtu.be

yok be panpa daha neler, hem kadın vokaldi bu.

Alicia Keys & Jay-Z - Empire State of Mind

@zangoc, kralsın.

yarın çıkacak sayıda olur muhtemelen.

yarınki sayı bugün çıktı ..yok maalesef

program kapanınca eski haline dönmesi lazım ama?

dönmedi, şuan ağlıyorum.

answers.microsoft.com

türklerin büyük yalanları olmalı

+1

türk yalanları = belirtisiz isim tamlaması
büyük türk yalanları = başına sıfat almış belirtisiz isim tamlaması

bence yok.

yok.
sevdiği renk indigo mavisi olan kadın +1

evet, isim tamlamaları araya sıfat almaz. devlet eski bakanı saçmalığı var mesela, onun gibi. anlatım bozukluğu yok bence de.

@sevdigi renk @lorenzen @bruges
peki "bahçedeki beyaz güller" çok mu garip bi tamlama ki?
"beyaz bahçedeki güller" diyelim o halde, sıfat almasın araya ama aynı anlama gelsin ikisi.

@innatedesire , beyaz bahçe gülleri

bahçedeki beyaz güller'de beyaz sadece gülleri nitelediği için doğru kullanım budur.
büyük türk yalanları'nda ise büyük ne türkü ne de sadece yalanı niteler. türk yalanları'nı nitelediği için başa yazılır.

"bahçedeki beyaz güller" doğru bir tamlamadır. tamlamalar bazen araya sıfat alır, bazen almaz. belirtili isim tamlaması ise araya sıfat alabilir. belirtisiz isim tamlamalarında alırsa anlatım bozukluğu oluşur.

bahçedeki güller = belirtili isim tamlamasıdır.

isim tamlamasının türüne göre (tamlayan ve tamlananın durumuna göre de) değişir olay.

for example:

türklerin yalanları = belirtili isim tamlaması
türklerin büyük yalanları = araya sıfat almış belirtili isim tamlamasıdır ve doğru bir kullanımdır.

gibi...

burada bir sorun yok. vaktiyle, yüksek inşaat mühendisleri, yüksek inşaatlar yapan mühendisler diye algılanmayalım diye kendilerine "inşaat yüksek mühendis"i tamlamasını uygun görnmüşler buradan hareketle "ne yani eski bir devlet vardı da ounun bakanı mı yane?" diyerek devlet eski bakanı tamlamasını daha uygun buldular. falan filan. sorun yok. "Büyük" burada Türk'ü değil "Türk Yalanları"nı niteliyor.

@sevdigi renk mavi.. @lorenzen
zaten "türk büyük yalanları" olmalı gibi bi iddia yoktu, tamlamayı belirtili hale getirip araya sıfatı alarak düzgün bir hale getirmeye çalışmıştık, in vino veritas'ın ilk başta yazdığı gibi. :)

kaç dakka istiyorsun? mesaj istiyor musun? değişir o rakamlar. ama 25 lira civarına her yöne 500 dakka 1000 sms civarı birşey veriyor artık tüm operatörler.

faturalı her açıdan daha avantajlı, faturalıya geçmen daha mantıklı olur kanaatindeyim.

Şöyle en az 300 dakika, 300 mesaj hakkı olsa mesela... Ve faturalı olmasa mümkünse.

avea kullanıyorum,

1000 dk heryöne - 30 tl
1000 msj heryöne+10000 mesaj avea ya 11 tl

toplam 45 liraya falan paşalar gibi kullanıyorum. tavsiye ederim.

19 liraya şöyle bir şey var:
www.avea.com.tr

şart olarak 25 yaş altı birinin TC kimlik numarası yeterli.

Hope ender, çok dedin yahu. Ben daha da azını arıyordum.

Ve hatta arkadaşımdan az önce gelen tavsiye üzerine tam aradığımı buldum gibi. Kantin paketi varmış; kantinli olduktan sonra, her yöne 300 dakika, her yöne 300 mesaj hakkı ve 1 GB internetin her birini 9 TL'ye alabiliyormuşsun. Üyeliğe mahsus 9 TL gidiyormuş sanırım ama sonrasında 18 lira -dakika ve sms- işimi görecek olmam gayet güzel olacak..

Sfenx, güzelmiş hatta fazla bile benim için ama konuşma hakkı sadece Avea içi tanımlı imiş o pakette..

Numaranı hazırkarta taşırsan şöyle bir olay var:

19 liraya her yöne 400 dakika ve 2.000 SMS! Üstelik gençlere Turkcell’lilerle 5.000 SMS daha! Ayrıca numaranızı taşıyarak Hazır Kart’a geldiğinizde 10 ay boyunca aylık HER YÖNE 50 dakika da hediye.

www.turkcell.com.tr


Bir düşün derim.

Bunun dışında Hazırkartlılara ayda 30 liraya 500dk+500sms+500MB olan bir paketi daha var ama yukarıdaki işini görür diye düşünüyorum.

iş 66 - 2 taksitte kesiyore

kuveyt türk hariç hepsi alıyor diye biliyorum.

bazı bankalar ise otomatik fatura ödeme talimati gibi şeyler verince ücret almıyorlar.

hayır.

tırşık

bi kedim vardı, böyle aynı senin gibi isim arıyodum, bulana kadar da kedi kedi diye sesleniyodum, kedinin adı kedi kaldı. Gerçi bi ara başka bi isim buldum ama Kedi'ye alışmıştı. Çok orjinal di mi?

çemçük

tarumar

aslan
cabbar

tırt

pertev

boynuna kırmızı fular bağlayıp adını yoldaş koymak istemişimdir hep. kırmızı fularlı kedi imajı çok komik geliyor.

bir köpeğe koymuşlardı arkadaşlar beğenmiştim KOPUK

sarman erkek kedilerin adı hep osman'dır gözümde.

bizim mahallede 3 tane sarman var. adları garfield (çok şişko), benek (burnunda sarı benek var), azman (gargamelin kedisine benziyor)

bence karşınıza alıp suratına bakın, bakın, sonunda aklınıza gelen isim doğru isimdir.

ATA

mestan

garfield koymada ne koyarsan koy. mestan olabilir fiks kedi ismi

kendi hayatından, senin için manası olan özel bir şeyler koyman bence daha isabetli olur. illa rengine, spesifik özelliklerine göre klasik bir isim koymana, kendini o tarz yönlendirmelerle sınırlamana gerek yok. bu şekilde daha anlamlı ve daha tatlı olur.

prosecco

saldıray.

zebertcet :)

kesinlikle tevfik ;İstanbul beyfendisi o kedi

su an evdeki tekir olur da bir sarman bir de beyaz(!) kedi dogurursa gerceklestirecegim bir proje var. ken ve ryu

bostik.

herkese çok teşekkürler :)

ken aklımda kaldı şuan... ama isim veremedim, eski bir rock yıldızı ismi de olabilir. Sapsarı, masmavi gözlü bir erkek :)

felix

"Herhangi bir filmden alınma görüntünün hangi filme ait olduğu"

bunu internetten bulabilirsin, ilgili resimle google images araması yapman yeterli.

"Herhangi bir müziğin kime ait olduğu" bununla ilgili de bişeyler var. tam adını hatırlamıyorum ama sound... diye bişey.

yalnız bu yazdıklarınız da artık bulunabiliyor teknoloji çok gelişti.

www.wolframalpha.com
images.google.com
www.midomi.com

edit: bu arada soruya cevap olmadı bu, başka ne olabilir, düşünüyorum bulduğumda yazarım buraya

-evde c4 patlayıcı hazırlamak?
-düz kontak nasıl yapılır?
-evde metanfetamin nasıl yapılır?
-tanıdık mitçi var mı ya? küçük bir işim düştü valla ifşa etmicem.

Sevgili dostlar zaten yazdığım şeylere "hariç" dedim. Dolayısıyla "bunu yazmışsın ama bu bulunuyor " demenize anlam veremedim.

galatasaray'ın vestel manisaspor'u 6-3 yendiği maçta selçuk inan'ın attığı frikik golü.

hangi dilde söylendigini bile bilmedigim bi sarki

yillarimi verdim bulamadim

"hacı sen benim üzerimden reklam yapıyon, paraları cukka ediyon, hani benim payım?"

temel neden bu tabi. ama diğer yandan da sözlüğün reklamverenlerinin hakkı söz konusu. adam parayla reklam veriyor, sen kampanyayla reklam yaptırıyorsun.

ha bana sorarsan dahil olmadım evekitap kampanyalarına ama sürmesini isterdim. bigün faydalanabilirdim.

@serabetan: kampanya lafını kendim için kullandım, senin için değil. "kampanya olayındasın" demedim ki? ikinci paragrafta "sen" derken de evekitap'ı kastettim.

en üstte mavi ilanları var. kendileri "engellendik" diyor.

dostum kampanya olayinda degilim ben,ben sansürle alakali bi entry girdim sadece bana cikarsa da yeniden yapsinlar cekilisi umrumda degil,kitabinda degilim.zaten yurtdisindayim alamam da kitabi.

@fatih..

bende ordan gördüm,kampanyayi görmüstüm gecende ama beni ilgilendiren bi kismi olmadigindan bisey yazmadim,ama eger bahsettikleri sansür var ise kapasin gitsinler sözlügü.

bence doğru. reklam için para veren ve vermeyen taraf söz konusu. reklamlara bile çoğumuz dikkat etmezken bu kampanya sayesinde sol frame'den düşmedi gitti evekitap, bu bir haksızlık.
şöyle düşün; aldığın ayakkabıyı mütemadiyen promosyon olarak dağıtıyorlar. 1.firmaya olan saygın/bağlılığın azalmaz mı, 2. ikinci kez ordan ayakkabı alır mısın? cevaplar net.

edit: sözlüğü bir şirkete benzetmekten gocunmuyorum, çünkü öyle.

bende kampanyayla ilgilenmedim. Sansür olayı doğru değil bence ama yapılması gerekiyor. Aksi taktirde önü alınamaz.

Sözlüğe reklam verenlerin de kabul etmemesi doğal.

İşin ucu kaçtığı zaman bedava kibrit olsa bile millet entry girmeye başlar.

bence de hoş değil.


sonuçta reklam için sözlük yazarlarına bok atan ünlüler var. onlara cevap veriliyor sözlükte. onların da reklamı yapılıyor. onlar da maddi gelir elde ediyor ordan. o mantıkla onların da engellenmesi gerekir.


ama reklamveren firmalar ona karışmıyor, buna kızdılar heralde.

klasik ssg. money money money...

doğru bir uygulama bence. sözlük ticari bir kuruluş. sen de çaktırmadan reklam yapıyorsan önlemini alırlar. nitekim sansür de yok pek sadece sol frame'e gelmiyor. böylece ücret ödemeden reklam yapmayı engelliyor. zekice.
ayrıca bir kitap için başlığı entry dolduranları da hiç anlamadım. garip geldi bana işte. evekitap dünya starı olacaktı da önünü kestiler :(

peki hepimiz calistigimiz sirketlerin adina iyi seyler girmiyomuyuz?reklam degil mi bu? hepimizi ucurcaklar mi?

adamlarin yaptigi bi reklamdi evet ama kimseye zorla yazdirmadilar, yeri geldi sirketler sözlüge kötü yazilardan kisileri buldular , sorunlarini giderip iyi seyler yazmalarini sagladilar reklam bu da.

tamam evekitap in olayi biraz daha farkli ama temelde ayni.

evekitap için çok akıllıca bir yöntem. günde 20 liraya ekşide çatır çatır reklam. Bir de, milletin engellediği, kanıksadığı, anında dön bebeğimlediği gibi de değil. Sol frame'de. Trollük gibi, bir yasal açık gibi. ama bunun önü alınamazdı bence bir yerden sonra. haklı mı haksız mı çekimserim o nedenle

sözlük sadece bugun butonu,bugun framinden ibaret degil denmisti zamaninda...

yanlis anlasilmasin bilen bilir beni burda,kisisel olarak taniyanlar da var sirketle alakam filan falan yok.olay yanlis,ters sözlük (sözde) bakis acisina.

valla kusura bakılmasın ama normal bir karar bence de. sonuçta maç linkçileri v.b legal olduğu halde bi şekilde abuse olduğu için nasıl uçuruluyorsa bu da normal. bedavaya reklam nerede var allah aşkına.

sansürlenmiş evet.
neden diye sorarsan geçen bizde irdelemiştik.
bu arada @dampire: 'yasal açık' olayı güldürdü. Sözlükteki 'hukukta böyle açıklar bulunuyor ve kullanılıyor' entrylerini gördüm, onlarda güldürdü.
Neyin açığından bahsediyoruz. Sözlük ssg'ye ait istediğini yapar, kendi çiftliği gibi. Yazar alımı, uçuruşu çok mu kurallara göre işliyor? E tabii ki bu da olmayacak, olmamalı da bence. Evet elitist bir tavır belki, ancak şu da bir gerçek ki bugüne kadar ekşisözlüğü farklı yapan, hepimizin okumasına sebep olan buydu.
www.eksiduyuru.com

oncelikle sunu soyleyeyim evekitap olayina entry yazanlara pek iyi gozle bakmiyorum. 20 lira icin deger mi la bunca yalakaliga?
bunun yaninda bugunden engellenmesini cok hos karsilamadim acikcasi. acik bir engelleme yasanan.

sen yapsana duyurunu reklam amacli olarak entry girenleri ucuracagim diye. olmaz, yapamazsin. niye? cunku tepedeki reklamlara yonelik "ne mal reklam la bu" falan gibisinden entry girilsin istiyorsun.
sozluk yazarlari sozluk ustunden bir sey kazandi mi olmaz, kendisi cuvalla.

donup dolasip benzer yere variyoruz. sozluk bizim ustumuzden kazaniyor, biz niye kazanmiyor/ortak olmuyoruz. en ufak bir ortak olma cabamizda cart.

daha evvel ismarlama entry giriliyor diye adam uculuyordu. simdilerde sirf kendi bloglarina, sitelerine reklam yapan adamlar dolu. ya onu birak bi ara bir tane vardi nicki web sitesi adi idi (hatirlamiyorum nicki).

Shiftdelete'İ diyorsun sanırım. Bayaa bi trafik kaldırıyolar hakkaten sözlükten ahahah, şaka gibi yani. Evekitap engelleniyorsa o hespalar da engellensin, sonuçta paralı 'kurumsal hesap' diye bir şey var, ücretli, sdn bunu beleşe bulmuş kullanıyo gibi, mesela. Bobiler de var ek bi örnek olarak. vs.

Bunun adı sansür değil, haksız kazanca dur demektir. Olguları arpıtarak hırsızı yavuzlaştırmanın alemi yok.

"Doğru mu" derken gerçek olup olmamasını soruyorsan evet denedim %100 çalışıyor.

Olay ne, "benim sözlüğümde benden başka kimsenin fayda sağlama imkanı olmasın" olayı. Adam müşterilerinden, sözlükte kendi hakkında entryler girmelerini istiyor. Bunu cazip kılmak için de kitap promosyonu yapıyor.

Eee??

Sözlüğe giren çıkan ne de bunu engelliyor?

Adamların kampanyasına da buna kapılıp entry döşeyenlere de çok gıcık olmuştum. Fakat bu yapılan daha da gıcık.

Trolller sevgili ssgmizin birincil gelir kaynağı, hadi onları anladık bir şey diyemiyorum. Peki viral reklamların başlıkları neden engellenmiyor? Hani sözlük "sadece bugün butonuyla kullanılan bir site değil"di?

Ezcümle, bedavadan para kazanmak, arkadaşlara kafayı yedirtmiş. Daha da çok yemek arzusuyla, yanıp tutuşuyorlar sanırım. Ücretli üyelikler vs. de çıkaracaktır yakında..

Bir de "Haksız kazanç" falan zaten bambaşka kafalar, onlara baybay..

evekitap'ın kendisi değil de son fotoğraf makinesi hediye edecek site yüzünden bu engeller ortaya çıkmıştır.
ki bir fotoğraf makinesi çekilişi için sözlüğün içine sıçılması doğru değil.
gayet de kötü bir uygulama.
ilgilenmeyenlerin hakkına tecavüz edildiğinde durulması gerekiyor.
ilk uygulaması kimseyi rahatsız etmeden, güzelce ilerliyorken kimse şikayet etmiyordu, populerleşip işin suyu çıkmaya başladığında bazı önlemlerin alınması gerekiyor.
şu anda evekitap için olumlu olan görüşlerim olumsuza dönmüş durumda.
aklını kullandın, reklamı yaptın, ilerliyorsun, suyunu çıkartmanın manası yok.
engellendik çağrılarına da bu yüzden olumlu yaklaşmıyorum. engellendiniz, çünkü sizi taklit edenler oldu ve işin suyu çıktı.

Şuna şöyle bir açıdan yaklaşmak geldi aklıma;

Şimdi iphone'da iap cracker diye bir uygulama var, cydia'dan geliyor. Bu uygulamayla oyunların içinde parayla satılan şeyleri (yeni bölüm olsun, cart olsun curt olsun) para vermiş gibi açıp faydalanabiliyorsunuz. Bunun için de oyunun bir açığından faydalanıyorsunuz.
Şimdi oyun firması, bu sistemden bir gelir hedeflemiş, siz de bu firmanın bir açığını kullanarak kendinize bir yarar sağlıyorsunuz ama oyun firmasına bu yararın karşılığı olan parayı vermiyorsunuz.

Ya da iphone'a cydia nın yüklenmesi, jailbreak yapılması gibi. Hatta bu örnek daha yakın çünkü jailbreak yasadışı değil. Ama her yeni sürümde apple jailbreak'ın kullandığı açıkları kapatmaya çalışıyor.

ben 1 yapmıştım.
tamamen sallamasyon.
ama 4 ile 8 diyenler çoğunlukta.

cevabın 8 olma ihtimali yok.

yok derken yok değil yani var anlamında. o anlamda bir yok. değişik bir yok.

8di galiba

ben de 1 diye salladim son saniye.
Sonra ya aslinda 2 olacakti gibi geldi.

Simdi baktim 8/9 buldum.
8 olmasi olasilik disi.

www.wolframalpha.com

karenin bir kenarı 2kök2 oluyor. alan 8

ek: neden olasılık dışı olsun?

ben cizince kenarlari 2 olan eskenar dik ucgenin icine yerlesiyor kare.
Demek ki yanlis ciziyorum.

cevap 8/9. çizim üzerinden benzerlikle çıktı. istersen çizerim ama biraz uzun iş :/

doğru çiziyorsun uyuyanadam. bu yüzden cevabın 8 olma ihtimali yok zaten. içine oturduğu üçgenin alanı 2.

@jangara: karenin x=-y'de kenarı ve x=1 ve y=1'de köşeleri var. yani wolphramalpha'da gösterilen üçgenin iç bölgesinde. o üçgenin alanı ise 2 zaten.

ben buradan kare değil dikdörtgen çıkardım baya. cevabı da 1 buldum.

eğer gerçekten kare olsaydı diğer köşeler de x=-1 ve y=-1 de olurdu ve x=-y üzerinde kenar olmazdı.

jangara iste o ucgenin icine minik bir kare yerlesiyor, bir kenari mavinin ustunde oluyor. Nasil 2 kok 2 olacak kenari?

x=1 ve y=1 doğruları üzerinde köşeler var. x=1,y=1 noktaları üzerinde olsa kare olmuyor ki zaten?

haliyle wa'daki kesişen üç doğru, karenin dörtte birini oluşturan üçgeni çiziyor.

not: sorunun orijinalini görmedim, uyuyanadam'ın sorusundaki bilgilere göre söylüyorum.

hayır. karenin dörtte birini oluşturan üçgen o olsaydı karenin 1 kenarı x=-y üzerinde olamazdı. x=-y bu karenin köşegeni filan olurdu.

x=-y uzerinde KOSEGENI VAR mi idi acaba soru... Ama yok degildi... Ama sanki cevaplar da hep tamsayi idi.
Iyice karisti...

bence de 2olcaktı. kök ikinin karesidir dedim. 2 kök 2 nereden geliyordu ki

canlar kenar x=-y üzerinde ise alanın 8 olma ihtimali yok. soru bu şekildeyse karenin içine oturduğu üçgenin alanı 2 zaten. bir fil kadar çizim yeteneğim yok o yüzden çizemiyorum doğru düzgün ama deniyorum durun :)

i.imgur.com

kalın mavi, karenin bir kenarı. x=-y üzerinde. mavi noktalar da x=1 ve y=1 eksenleri üzerindeki köşeler. aynı kenarın köşeleri.

karenin bir "köşesi" x=-y üzerinde

jangara:

haaa...
Soru yanlis aga. Cro magnon ve benim dusundugum gibi de anlasilabilir, o zaman 8/9 cikiyor. Osym ye yazalim bunu.

cevap 8,

uyuyanadam soruyu yanlış yazmış, x=1 ve y=1 de köşeler değil de köşegenler olarak geçiyor, eğer ben de yanlış hatırlamıyorsam.

aynı kenarın köşeleri dememiş ki uyuyanadam'ın yazdığı soruda.

bakınız soru bu şekliyle şöyle anlaşılabiliyor ve böyle bir kare mümkün, cevap da 8/9 çıkıyor.

i45.tinypic.com

f2dx, yok yahu kenariydi o.

Ama sacma sapan soru sormuslar resmen 2 cozumu var.

@cro: "aynı kenarın köşeleri değil" de dememiş ama panpa:) o benim bulduğum sonuç. ama dediğin doğru, öyle de çıkıyor.

@uyuyanadam: ya sen yanlış soruyon, ya ösym yanlış:)

ben soruyu da yanlis anlamisim o zaman.

Osym de, jangara da, cro magnon da, 8 diyen diger arkadaslar da hakli. Kisaca herkes hakli.

i.imgur.com

@cro.magnon çizim çok yanlış, x=-y yatayla 45 derece açı yapar (ya da 135, hangisi doğruysa) bu durumda kare 45 derece dönmüş olmalı. tahayyül edince ortaya çıkıyor.

autocad bilen yok mu, çizsin 2 dakkada.

edit: nerede yanlış yaptığımı anladım, bir daha inceleyeyim

"koseleri" olsaydi osym haksizdi.
"Kosegenleri" demis demek ki.

Benim sordugumun 2 cevabi var, cro magnon ve jangaraninki olabilir.

Osym nin sordugu ise 8 olacakmis iste.

ben köşegen lafı geçiyordu soruda diye hatırlıyorum.

@f2dx: zaten kare de yatayla 45 derece açı yapıyor benim çizimimde ve x=-y doğrusu da orjinden geçen -1 eğimli doğru. ocanal'ın ve jangara'nın çizimleri de doğru, ama benimkinde de bir hata göremedim ben. neresi hatalı acaba? paintten ve çizemememden kaynaklanan çizim hatası var.

cro magnon cizimin dogru da, sadece kare biraz paralelkenar gibi olmus..

taam işte, benim çizimde köşeler de köşegenler de x=1 y=1 üzerinde çıkıyor. tabi kareyi 1.bölgeye doğru çizersen. (ocanal'ın çizimindeki gibi)

soruda "köşe" değil "köşegen" demekte. o sayede de bir kenar 2 kök 2 oluyor. bunun da karesini alırsanız 8 olur.

www.youtube.com ???

Facebook listemdeki atarlı kızların paylaştığı iletilere benziyor bu. "Sen gittin sandın ama sana kapıyı açan bendim.." gibi.

ben söyledim onu ilk.(geçen yaz)

1 ay sonrakilerin yanında iğrençler şuan. ama tadımlık alınabilir tabi, yarım kilo falan...

annem pazardan almış bugün, 5 liraymış kilosu. idare eder bi tadı vardı.

hafta sonu, izmir-kemalpaşa'da bir kiraz bahçesinden tadı çok hoşumuza gitti diye 3 kilo aldık. kilosu 4 liraydı, sen 8 liraya hayvani bir fiyat görmüşsün gerçekten. alsancakta sokaktaki satıcı bile 6 liraya satıyordu ki daha ucuzunu bulabilirdim şehirde.

ben de izmir'deyim ve şu vakit kiraza 8 lira vermek...

ben ankara'da geçen aldım 4 liraydı.aralarında güzel olan da vardı bence alınırç

Şimdi yedim. Kilosu altı liradan almışlar bugun. Cok leziz ve tatliydi. Tadına bakarak al alicaksan.

izle.

sakın ha!!

izle değişik yani dayanamazsan kapatırsın.

sakın ha!!

duyuru'na duyuru ekliyorum kusura bakma da, bu srpski film'de gerçekten hayvan vs öldürülmüş mü? birkaç filmde vardı yanlışım yoksa da bu filmde var mıdır?

kesin izlersin zaten ama sonunu getirebilirsen gece uyuyamazsın kesinlikle
ayrıca izledim pişman değilim de neden diye sormaz mı insan

salo ya dayanmış adamım ben ya peh.

izleme. seyret.

izle. değişik bir yapım. film olduğunu unutmazsan daha az etkileyebilir.
ama yine de çok çok uçta.

duyuruda oylamaya açıyorsan büyük ihtimal seni çok etkileyecek.çünkü gerçekçi bir yapım.o yüzden izleme ve bir snuff gerçeğiyle tanışma.bu filmi beğenmeyen insanlar özellikle erkekler,bir erkek olarak söylüyorum sadece zevk alarak seyrettikleri porno filmleri bir kaç gün seyrettirmemesidir.

izle

duyuruyu acan; izleme.

@i was me but now he s gone , bu filmi bilmiyorum da cannibal holocaust'ta oldurulmus.

(bkz: cannibal holocaust)

izle bence. her şeyi izlemek lazım.

bir sahnesinde "hay ben sizin yapacağınız filme.." diyerek kapatırsın en fazla. izlerken anlarsın o sahneyi :)

izledim :(

onlıne sıtelerden kaldırılmıs sadece toreent ve cdler mi kaldı gerıye?

evet

geçen yıl erasmusla iran'a gittim. pers kızlarını şiddetle tavsiye ederim. hatta bu konuda bi entry'm vardı, bul oku. türklere direk wunderbah gözüyle bakılıyor zaten iranda, o açıdan sıkıntı yok, ama kahverengi takım ayarla kendine gitmeden, ortamlara akmak için, akşam giyersin. ben siyah takımla denedim, çok zorlandım :(

avrupalılarda herhangi bir namus bekaret takıntısı yok hocam.
hatta amerika'da bile cıbıl birini gördükleri zaman avrupa mı burası esprisi flan yaparlar.
ama öğrenciler arasında efsane hikayeler vardır. yok bar tuvaletinde şu kadar götürdüm, bu kadar yedim gibi.
yeme, götürme işinden çok eğlenme kısmıyla ilgilendim ben. her boş bulduğum zamanda trenle oradan oraya bütün avrupa'yı gezdim neredeyse.
götürmesine götürürsün de, bi yandan da gezip tozmaya bak derim ben. meslek hayatından sonra flan zor bulursun böyle fırsatı.

1)almanya , hollanda , fransa yerli halkinin kizlarini duduklemek zor. onalri gec. yine de nereye gidersen gir sonucta 72 milletin karisi kizi da orda olcak. ulke cok sorun degil. suudi arabistan'da erasmus yapmadigin surece birisini bulursun seviscek.

2)hatununa gore degisir. simdi ilk baslangicta avrupali turke hos bakmaz. hele alman , hollan ve franlar hic bakmaz ama elbette bu halkinda icinde senin irkini dert etmeyecek insan bulursun. turke en guzel bakacak insanlar da ispanyollar , pek dertleri yok oyle turklerle. verirler mi? valla kendi klasmanina gore vercek birini elbet bulursun. avrupa'da oyle bizdeki gibi verme vermeme durumu yok pek. biri seninle seks yapmak isterse yapar en nihayetinde. bizim turkiye'de bekaret ultra super bir ahlak kisvesi olarak goruldugu icin , normal cinsel hayatini yasayan kizlara "verir , vermez" muhabbeti yapiliyor maalesef. yani vermek mezusunu fazla buyutme. senden etkilenen , cani seks yapmak isteyen birisiyle halvet olursun iste. o ellerde cinsel hayati olan bizden cok daha fazla kisi oldugu icin de birisiyle duduklesme ihtimalin o olcude fazla.

3)iyidir iyi.

derin bir nefes al ve o elinde ki çükü yere bırak.

ortamlar cok sicak haci.. derler ya hani gavur a... gibi

Niyet error! Daha bastan kural hatasi yapiliyor. "Hatun goturme" niyetiyle erasmus'a gidenin sonu ya xhamster ya da porntube'dur arkadasim... Amac eglenmek, yeni kulturler tanimak, farkli sehirler gezmek, yeni insanlarla tanismak falan olmali. Yola boyle cikarsan seks zaten geliyor beraberinde... Ha sen "eeeeeeeet" diye zombi gibi gidersen havaalanina, erasmus'ta ancak vazoyla sevisirsin. Uzgunum ama gercek bu.

Kisacasi mentaliteni hemmen degistir.

Sorularina nacizane cevaplarima gelirsek;

1- Bolumunun gonderdigi sehirleri alt alta diz. Ornek veriyorum, Viyana, Berlin, Sarajevo filan gibi. Hemen sonrasinda yukleme "hangi sehirde hayat ve gece hayati daha ucuz" sorusunu soralim. (suphesiz google en dogrusunu bilir) Daha sonra da "hangi sehrin Turk nufusu daha az?" sorusunu yoneltelim. Elde kalan sonuclardan nufusu en fazla olan/ en fazla universitesi olan sehir sana uygun olan sehirdir. Yani kriterlerin 200 bin nufuslu bir sehirde her gun ayni tipleri gormemek, gece kulubunde bir biraya 14+ euro odememek (Madrid) ve "LAN O HATUN BENIM UZAK DUR SENIN FERISTAHINI..." diye baslayan kavgalar gormemektir. (Turk ovun calis guven)

2- Ispanya, Italya gibi akdeniz ulkelerinde Turk'um demek seni 1-0 onde baslatiyor bile diyebiliriz. Inan bana oyle... Ama Fransa, Isvicre, Belcika gibi ulkelerde ve orali kizlarda "ehmmm neyse optm by" etkisi de yapabiliyor kisisine gore. Bazi milletler gercekten de Turk'lere karsi onyargili, kabul etmek lazim. O nedenle once kiza nereli oldugunu sorup ona gore "Italyan'im, Yunan'im" gibi sallaman hayatini kurtarabilir. Ama ben genel olarak Turk oldugumu saklamiyorum.

3- Yurdu olmayan, varsa da aylik ucreti ucuz olmayan universiteye gitme. Inan butun eglence yurtta basliyor; onun icin herkesin ayri eve ciktigi universtitelerden uzak dur. Bu kritere dikkat edersen ortamlar gayet sen ve sicak.

Erasmus kesinlikle ogrencilik hayatinda okulu uzatmak pahasina bile olsa gidip yasamaniz gereken bir deneyim. Bambaska bir ulkede, dilini bilmediginiz bir sehirde "hayatta kalmaya" calismak ve bir duzen kurup sehre adapte olabilmek inanilmaz bir tecrube olacak sizin icin. Konuya sadece cinsellik olarak bakmayin; bu sekliyle, size getirilerini dusunerek bu ise girisin.

Umarim her sey istedigin gibi olur, iyi sanslar...

Erasmusta kizlar teklif ediyomus diyolla

sizin sayesinde türk erkekleri abaza olarak biliniyor. tebrikler.

türklerin adı abazaya çıkıyor diyenlere inanma amk,bir ispanyol erkeği yapışkanlığı-yüzsüzlüğü,rus erkeği zorbalığı gören kızlar türk erkeklerinin önünde doggy stayla selam duruyor;)

soruna gelince; tipin hafif de olsa iyiyse iyi kötü bir inglizce biliyorsan her türlü götürürsün ama denildiği gibi "let's fuck" modunda takılma da ne biliyim zamanının gelmesini bekle,ortamlardan kopma hep etrafta ol.

akdeniz çanağı ülkeleri iyi diyorlar genel olarak;ama ben hem içki dahil her şeyi ucuz diye ve türklere sempatilerinden dolayı şansımı polonya'dan yana kullandım,genel olarak litvanya-çek-çum-polonya-macaristan-slovenya gibi ülkelerden de her türlü ekmek çıkar sana çünkü küçük yerler Erasmus onlar için de bir fırsat;) benim ev arkadaşım polonyada 2erkek+2kızlı grup yapıp videoya çekmiş anasını satiym öyle bir ortam.

fransa ve almanyada türk olduğunu gizlemeni öneririm hele esmersen falan.
alman hatunlarının barda tanışıp türk oldğnu öğrenince ok kib bye" yaptğı bir dolu arkadaşım var.

umarım istediğin seksi bulursun.. şans seninle olsun.

türkün çok olduğu yerlerde kötü bi izlenim bırakmışız malum. garı garı garı diye gelen embesiller saolsun. onlardan biri olma yeter :/

rusya'da kızlar tecavüz ediyormuş diolla

peki

www.youtube.com

bu mu lan? bildiysem sevinirim he.

mmm.. na yerine la olmaz mı acaba?

saat 2 ben hala bu şarkıyı arıyorum . Defilelerde çokça çıkardı sanırım .

hope ender bu değildi .l
a uyuyacam yarınki slayt gösterisinin son şarkısı bu

şaka yapıyodum ama buldum galiba www.youtube.com

www.youtube.com

abicim hiç söz yoktu bu şarkıda . enya gibi düşün hadi be canlar .

e lan söz yoksa nası nanna nanna olur :S

ya nasıl olmaz ya tam defilelik şarkıydı işte :(

"benim annem guzel annem"den "smells like teen spirit"e kadar olan bu genis yelpazede hadi bir nokta atisi yapmis olalim , belki yu milyonda bir ihtimalle tuttururuz.

(bkz: nah neh nah)

www.youtube.com bu abi şarkı.

abicim ya kadın diyorum .enya gibi bir şarkı diyorum .

www.youtube.com
hadi bakalım bu kıyağımı unutma

(bkz: nyan cat) diyesim geldi.

cocodancer bu kıyakdanda öte oldu ... budur abi ya Loreena McKennitt - Santiago (Dancing Gypsy).

www.youtube.com ???

şimdi şöyle diyeyim; elindeki şeyler bulunmaz hint kumaşı değil. yani herkesin elinde çok fazla olduğu için fiyatı da tabii düşük oluyor.

bunun yerine koleksiyon yapanların eksik sayılarına yönelik tek tek satabilirsin, ama bu şekilde de tanesi max. 2 tl olacaktır. ya da şöyle bişey yapabilirsin, atıyorum uykusuz un ilk 100 sayısına bi fiyat biçersin çok uçmadan, ilk 100 sayı şeklinde sahibinden, gittigidiyor vb yerlerde satabilirsin. ama dediğim gibi çok kolay bulunabilen şeyler olduğu için fiyatı düşük olacaktır.

dergiler eski olmadığı için koleksiyonel bir değeri yok. üzgünüm şu aşamada daha fazla bir fiyata satamazsın. bu dergiler kapanacak, ciltlerinin bulunması çok zor olacak filan ancak öyle para eder bunlar ki yine çok fazla para etmez çünkü türkiyede öyle koleksiyon yapan fazla adam yok, varsa da eski akbabalar'lara filan para ödüyorlar. istiyorsanız gittigidiyora filan koyun, miktarı biraz daha arttırma şansınız var.

hope ender'in dediklerine katılıyorum. uyksuz 154 nolu sayıya da şimdiden talibim. satmak istersen buralardayım :)

1, 2, 3, 4, 5, 7, 8, 9, 10, 11, 50, 53, 56, 57, 157, 159, 162, 194, 202, 203, 205, 207, 209, 217, 218


sayılarına talibim. (uykusuz) bi şeyler yaparasan alırım

154 e talibim dedim ama şimdi GG ye girip baktım buldum sayıyı ve aldım. olur da satışta sorun çıkarsa 154 e yine talibim bilesin. Senin sayende uzun bir zamandır aradığım sayıyı buldum.

evet de astarından pahalıya geliyormuş o şekilde.

hayır getiremiyorsun. o kadar basit değil o işler.

%18 dışında başka paralar da ödetiyorlar. sanırım aynı ürünten 3ten fazla getirtirsen ticariye giriyor.

gümrük sitesine gir, her şey detayıyla uzun uzun yazıyor.

beyaz ten iyidir.

+1. özellikle bağyansan.

Oldukça zararlı olduğunu okumuştum. Kanserojen etkisi var.

(bkz: malign melanoma) özellikle de beyaz tenli olduğun için
tatile gittiğinde de en faktörlüsünden güneş kremi kullan

ben gidiyorum bir zararını görmedim. ama elbette ki solaryum için olan özel korunma kremleri var. onlardan kullanıyorum. şu an için bir problem olmadı. gerçi esmerim, onun da etkisi olabilir. bir de bacaklarımda hassas yara izleri var, ben onlar için kullanıyorum kremi ve oralar hiç zarar görmedi şimdiye kadar. Kremleri kaliteli yani.

sen beyazım diyorsun, yukarıda dedikleri gibi dikkatli olmalısın.

Solaryumun verdiği renk afedersiniz ama çok boktan. Çok çirkin olur bence, tavsiye etmem.

atıyorum, 580.

524<x<550

o kemik o kadar ağır olamaz max 150 gr.dır.
geriye temiz 600 gr kalır..

kanser ağacına. aldığın yüksek dozda antibiyotikler hayırlı uğurlu olsun

ikisini birden söyleme. ilkinde doktora git. ikincisinde bi gün önceden bi uzak akrabayı öldür. ben öyle yapıyorum.

bi gün önceden olacak iş değil pek çünkü son dakika uçak bileti baya masraflı oluyor. Yani ya bu hafta içinde söyleyecem, ya da hiç söylemeyecem. Dediğim gibi otobüs ve uçak bileti alacam ona göre

e al şimdiden bileti? cenaze en karşı gelinemez bahanedir olm, %99 izin alırsın.

git açık açık söyle. ilki için doktor mantıklı ama ikincisi için yalana gerek yok. bir de ben öyle yalandan cenaze işlerinin söylendikten sonra gerçek olmasından korkarım. hiç gerek yok yani. ama gtalk kötü fikir gibi.

Düşündüm taşındım, bir kaç kişiye daha sordum. Direk konsolosluk işim var diye söyle dediler, hani daveti karıştırmadan, eğer ne işi falan derse artık söylerim. Öbürüne de doktor bahanesi iyi fikir gibi. En kötüsü gidemezsin der, ona da yapacak birşey yok.

Gtalk konusunda ise, açık ofiste çalışıyoruz, kimsenin kendine özel odası yok, 6 kişi çalışıyoruz bulunduğum masada. Ya toplantı odasına, abi bi gelsene diyecem (o da tam mafya vari olur) ya da 5 kişi önünde söyleyecem ki onu da ben istemiyorum. Muhabbet çıkmasına gerek yok, gtalktan abi 2 tane maruzatım olacaktı diyip arka arkaya patlatacam

kartonpiyer öyle bişey değil. ayrıca pis olur lan onnar :(

50 tane kitaba yazık etmiş olursun öyle yaparak.

şöyle bir şey öneririm:

e1205.hizliresim.com

şeklinde raflar yaptırabilirsin. nokta noktalı yerlerde ince bir tel olur, kitaplar sanki yan duruyormuş gibi olur.

Az buçuk nemlenirlerse boku yersin sanki öyle bir olayda.

şekilsiniz ya hıamınaa

kitap sayfalarına attır. öyle yapıştır duvarlara. marji olursun. bi kız falan da atarsan doğal yapıştırıcı diyip mesajı verirsın kıps.

şekilsiniz ya hıamınaa

encoktiklanan.com

fikir vermesi açısından böyle bir uygulama güzel olabilir.. diğer türlü kitapları kullanılmaz hale getirerek fon amaçlı kullanımı bana saçma geliyor.. en azından kitap seven ve kitaplarla ilgili olan birinin bu tarz fikirlere sıcak bakmaması gerekir.

1_ rastorbator tarzı programlar ve uygulamalarla şahane duvar boyu posterler elde edebilirsin, bkz www.google.com.tr

2_ Afiş ve posterleri satıcılardan alma, klişe olmasın. Bende mesela bir sürü farklı ülkeden, farklı şehirden alınmış konser afişleri, restoran amerikan servisleri, broşürler falan var. Öğrenci evimde farklı avrupa şehirlerinin haritaları var, bi tane avrupa haritası var mesela her gelen kendi ismiyle gitmek istediği yeri işaretliyo, pano gibi bişi. Babylon'un konser kartpostalları ile döşedim bi duvarın bi kısmını, geçen hafta eskişehir'e gitmiştim duvardan 2 konser afişi söktüm, vesaire. Çok güzel duruyor yani, tam öğrenci işi. Tavsiye ederim.

Eğer İstanbul'daysan Asmalımescit civarında geçireceğin 2 gecede üç evlik malzeme toplarsın :) Kendimi çöpçü gibi hissettim şu an, bazılarını gidip istiyorum tabii direkt :)

dayı arkadaşlar haklı, kitap kullanırsan koku yapar, nem yapar, deli toz tutar vs. napıcaksın biliyo musun, duvara kocaman kitaplık çizdiriceksin. rafsız falan ama, sırf kitapların kıçları, yan yana, boydan boya, yukardan aşağı. bul birini çizdir hacı, az elin yatkınsa sen de yaparsın. şu tip, www.horizonbook.com

Duvar kağıdı tadında yapızlayınca ön veya arka yüzeyden ıslandığı anda boka sarar, bir şey dökülür olmadı, temizliği zor olur falan sanki. Olmaz mı ya da, bilemedim pek.

İlla kitaplarla alakalı bir şey yapacağım dersen 'vitrin'ine koymayı planladığın kitapların kapaklarını kesmek yerine google'da diy invisible bookshelf diye aratıp o çıkan tarzda şahane bi kitaplık yaparsın, hem enteresan olur hem güzel görünür.

kitap sayfa ve kapaklarından kolaj çalışması yap, tablo yapıp duvara as. kolajda kullanmayı düşündüğün parçalar kitap sayfalarından olsun, punto büyüklüğü farklı sayfalardan, araya kapak resimleri yada çeşitli poster detayları ekleyerek başarılı bir çalışma yapabilirsin. bu çalışmaya camlı beyaz ahşap çerçeve ile scandinavian bir tarz yakalayabilirsin. odanı da ne kadar az ama tarz eşyayla döşersen o kadar güzel olur.

abicim şimdi her şey bu kadar basit olsaydııı.

%8 temettü aldın diyelim her kağıdından. hani risk yok ya. şirket falan batmaz ya, her sene düzenli temettü dağıtır ya. neyse en en en basitinden enflasyon %8in üstüne çıktığında zarardasın. en basitinden bu.

yani o iş olmaz. adamın aslında orda yaptığı %8 faiz oranı ile paranın gelecekteki değerini bulmak. böyle kolay para değerlendirilseydi özellikle 12000 ana paraya 6000 kar gelseydi oraya insanlar 12000 yerine 120000 koyardı.

temettü dağıtma olayına gelince thy 2005-2011 yılları arası sadece 1 kere temettü dağıttı. ve 2005 2011 arası thy'nin en çok gelişim yaptığı yıl. yani bu iş kesinlikle zaman kaybı.

saçmalık. 10 senede 18000 lira biriktirelemeyeck ya da zengin olunacak kadar büyük bir para değil. ayrıca, "kağıtları satmıyoruz" gibi bir taktik olamaz, tamamen saçmalık bu yazanlar.

not: ekonomistim.

o kadar sakat ki, nereden başlayacağımı bilemedim. türkiye'de temettü verdiği örnekteki kadar dağıtılmıyor, enflasyon vs. beklentiler göz ardı edilmiş.

12 bin net para yatırıp %55-58 civarı kar yapıyor verdiği örneğe göre. bir de yatırılan paranın nominal değeri durumu var. yani şimdiki 100 tl ile 10 sene sonraki 100 tl aynı şey değil.

ayrıca 10 yıl hiç sektirmeden yatırım yapılacak da onlar istikrarlı bir şekilde kar getirecek de (olursa)beklediğinden fazla karı görüp satma psikolojisine girmeyeceksin de 10 sene sonra kar getirecek.

pek gerçekçi gelmedi bana.

ps: iktisatla seviyesiz bi ilişkimiz var.

Hisse senedi almanın en mantıklı yolu onun temettü gelirleri değil gelecekteki satacağın fiyatın artmasıdır. temettü gelirlerinin dağıtıldığı çok az oluyor ve enflasyon vs bu işin cabası. benim şahsi görüşüm mevsimsel hareketlerden yararlanılıp hisse alıp satmak.

bana ilginç şekilde mantıklı geldi. denesem mi:)

borsaya gireceksen senin kararın ama yorumlardan sonra çoğunluğun katılacağına kanaat

getirdiğim sadece temennüte bel bağlayarak böle bişey yapmak mantık dışı bir şey.

ayakkabının ucunu pırtlat?
tırnaklar uzunsa bi ayar ver?
ince çorap giy?

lokal anestezik sür
lidokain'in merhem şeklinde olanı vardı ama piyasa adını hatırlamıyorum

şu an çok dokunamıyorum bile :(
lokal anestezik ii fikirmiş, bi de dokunabilirsem süreyim :)

ilik suda beklet?

sirkeli bir bezi ayakkabının içine koyup sabaha kadar bekletin.

sirkeli bez ne işe yarıyor?

@exes,
ayakkabıyı açmak için.

www.eksiduyuru.com

haa teşekkür ederim:)
o sonraki aşama olsun giymeyeceğim o ayakkabıyı bi süre, şimdilik tırnağımın derdine düştüm çok fena :)

"ne yapılabilir ya da bir ilacı var mı" diye bir eczaneye telefon edip sorun veya uğrayıp sorun. antibiyotik krem önerebilir diye bilinçsizce tahminde bulunuyorum.

bence uyu.

aslansın, kaplansın, yaparsın.

sabah erkenden kalkıp pencereyi açtığında ve dışarı çıkıp yapacağın kısa yürüyüşte aldığın ilk soluklar ''senin ortalama bir günün'' içinde alabileceğin en temiz ve iyi hissettiren soluklar olacak ve bu durumu sürdürürsen uzun vadede ciğerlerin diğer insanlarınkine göre çok daha temiz olacak. güne dinç, sağlıklı ve normalden daha mutlu başlayacaksın. yap bunu. pencereyi aç, perdeyi arala.

nereden baktiginizi bilmeniz ve tanimlamaniz lazim onu bulmaniz icin.

2. resimde Z'ye olan dik uzaklığı(ki kendisi sqrt(5^2 + 3^2)'dir, 3. resimde y'ye olan dik uzaklık olarak alacaksın. yani üçüncü resimdeki noktanın koordinatları x=3, y=6 oluyor. emin olamadım lakin.

orcu haklı. nerden baktını bilmen lazım. zira bakış açına göre kordinatlar daralabilir/genişleyebilir.

kameranin koordinat sistemini, nereye baktigini ve kameranin pozisyonunu bilmeniz lâzim.

mesela kamera pozisyonu z 0'sa, son goruntudeki koordinat sistemindeki y 0 olur. bu z pozitif ise, son goruntudeki y de pozitif. degi$iyor yani, bu bilgilere ihtiyaciniz var