Giriş
(4)

turkish fruit

hayali arkadaş
nedir?
nedir?
0
hayali arkadaş
(11.07.09)
Aramaya inanalım. Google internetin tanrısıdır. O her şeyi bilir.

www.google.com
0
pichoscosama
(11.07.09)
bir film.
0
sinema
(11.07.09)
Ben de merak ettim sen sorunca da,pek bi cevap alamadım.Ne bu yani lokum mu?
0
afush
(12.07.09)
bulamadım ben de. ingilizce bir kitapta birşeyin tadını anlatırken "turkish fruit" gibi demişler ama sözlüklerde falan yok
0
🌸hayali arkadaş
(12.07.09)
(2)

referans gösterme

hayali arkadaş
şimdi arkadaşlar ayşe'nin "filler ve çimen" kitabında şöyle bi ifade var diyelim."fillerin ne kadar büyük olduğu (ali, 2005) çimenlerin ise küçük boyutları (mehmet, 2000) ortaya konmuşken fillerin çimenleri ezmesi hazin bir olaydır" şimdi ben de bu hazinlikten bahsedeceksem nasıl referans vermem ger
şimdi arkadaşlar ayşe'nin "filler ve çimen" kitabında şöyle bi ifade var diyelim.
"fillerin ne kadar büyük olduğu (ali, 2005) çimenlerin ise küçük boyutları (mehmet, 2000) ortaya konmuşken fillerin çimenleri ezmesi hazin bir olaydır"
şimdi ben de bu hazinlikten bahsedeceksem nasıl referans vermem gerekir acaba?
0
hayali arkadaş
(11.07.09)
referansın kık bin çeşiti var

en yaygın olanları..

[Ayşe, tarih, sayfa] der kaynakçada kaynağın künyesini yazarsın

yada dipnot atar oraya kaynağı ve sayfasını yazarsın..

yine de tam anlaşılır değil derdin..
0
sinema
(11.07.09)
durum şu ki kitaptaki makale review makalesi haliyle, yazar iki çalışmanın verisini birleştirip yeni bir çıkarım yapmış. benim alıntılayacağım şey ise o çıkarım. Tek başına o yazarı referans gösterdiğimde bu çıkarıma varan çalışmayı da o yapmış gibi görünüyor bilmem anlatabildim mi?
0
🌸hayali arkadaş
(11.07.09)
(16)

Lost izlemekten korkmak

griphook
1-2 senedir izlememekte direttiğim Lost dizisinin çekiciliğine yaz sıcaklarının verdiği sıkıntının da etkisiyle kapıldım ve ilk 2 bölümü izledim. Güzel bir diziye benziyor fakat benim sorum başka.Sözlüğe girdim, Lost başlığına tıkladım ve o da ne? 3000'den fazla entry. Karmakarışık olay örgüsü, herk
1-2 senedir izlememekte direttiğim Lost dizisinin çekiciliğine yaz sıcaklarının verdiği sıkıntının da etkisiyle kapıldım ve ilk 2 bölümü izledim. Güzel bir diziye benziyor fakat benim sorum başka.

Sözlüğe girdim, Lost başlığına tıkladım ve o da ne? 3000'den fazla entry. Karmakarışık olay örgüsü, herkesin sahip olduğu farklı teoriler. Herkeste diziyi bir sahiplenme durumu. Sanki bu saatten sonra izleyemeyecekmişim, boşu boşuna uğraşıyormuşum gibi geliyor, neden böyle oluyor?

Bana destek verin, aslansın kaplansın deyin, bir şeyler yapın da izleyeyim şu diziyi yahu, izlemek de istiyorum çünkü!
0
griphook
(11.07.09)
İzle gözün korkmasın.Yaz sıcaklarının verdiği sıkıntıya bire bir ilaç işte. O çok sayıda entry'nin içeriği ne olduğunu değil, ne olacağının üstüne tahminler barındırıyor, sayıca fazla olmalarının sebebi bu olsa gerek.
0
skatheist
(11.07.09)
tek kelime, izle. pişman olursan (bkz: gaçhayım)
0
roadrunner_merlin
(11.07.09)
sozlukte yazilanlari takmana gerek yok, ben sozlukteki lost basligini bir kere bile okumadim, okunacak gibi de degil zaten. hic bir seyi takmadan izleyip bitireceksin, en zevklisi oyle. zaten dizi bitince hersey anlasilacak, birak da gizemli kalsin bazi seyler.
0
ermanen
(11.07.09)
aynı hislerle prison break izlemeye başladım birkaç ay önce, evdekilerle gece 11 de başlayıp sabah 8 gibi yatmaya gidiyorduk. bu arada okul olduğunu da söylememe gerek yok. izlemeye başlamak için güzel zaman seçmişsin. ayrıca elinde dvd leri falan mı var bilmiyorum ama eğer indirerek izleyeceksen 10 bölüm indirmeden başlama ki sonra beklerken pişman olma :) insanlar bu diziyi 1 hafta bekleyerek nasıl izliyordu diye bir düşünceye kapılacaksın ayrıca, doğaldır.
0
richthofen
(11.07.09)
yeni sezonun başlamasına aylar varken, fırsattan faydalanıp bu arada tüm sezonları izlemeni öneririm. vaktin de varmış, oh mis.

evet, lost başlığında binlerce entry var ama bu seni korkutmasın. çünkü bi kaç bölüm izledikten sonra zaten olayları kendi kendine çözmeye başlıyorsun bile. hatta diziyi izlerken sayılardaki gizemi çözmeye çalış, bazı noktalarda bu sayıları kendin keşfetmeye çalış (plaka numarasından çıkar, arada konuşulan laflardan anla, vs.) böylece kendi kendine "aha! lost uzmanı olmak hiç de zor değilmiş" fln diyeceksindir. bunun için sevin. mutlu ol. bir sonraki bölümü izlerken yeni bi şeyler keşfedeceğim diyerek paranoyaklaş. x'e 5 ver... kısa zamanda lost hayranı olduğunu hayretler içerisinde hissedeceksin!
0
killer
(11.07.09)
3000 mi?
9371 adet enrty var an itibariyle.
0
ne nicki be
(11.07.09)
düşün yani, o kadar korkutmuş ki gözmü doğru düzgün rakamlara bile bakamamışım :)
0
🌸griphook
(11.07.09)
ben 5.sezonun ortasında yeter lan ne bu diyerek bıraktım. kendimce makul bir sebebimde var. şöyle ki dizideki gizemleri açıklamak yerine sürekli yeni sürpriz olaylar sokuşturmaya devam ettiler. artık öyle bi noktaya geldi ki lock gay olduğunu açıklasa, ada da sawyer la evlenseler şaşırmıcaktım, o derece !

neyse söylemek istediğim umarım benimle aynı düşüncede olmazsınız ve sonunu getirmeyi başarırsınız.
0
seffaf bi hal almis sener sen
(11.07.09)
İzle, beğenmezsen scugnizzi'yi bul.
0
pichoscosama
(11.07.09)
bununla ilgili yapımcıların bi lafı vardı, hatta entry ama bulamam şimdi sanırım. kısaca şöyle bi şeydi hani evet bi grup insan deli gibi sayılar resimler teoriler tarih fizik mizik kasıyolar ama bi grup insan da var sovyır'ın tşörtünü çıkarmasını izlemek istiyo adamlar bu iki gruba da hitap ediyorlar(sanırım böyle bi şeydi).
şöyle diyim çok kafa yormadan da izleyebilirsiniz bırakıp olayın akışına ,hiç gerek yok derin düşünmeye, zaten bir çok takip edilmesi gereken şeyi gözümüze sokuyolar. ben öyle yapıp 4 sezon izledim geçen sene 1 ayda. çok da güzel oluyo yalnız gece izleyince biraz korku paranoya filan oluyo, normal. izleyin mutlaka ya başlı başına desmond için bile izlenir :p
0
kanuniye
(11.07.09)
sene 2008 mart lost hastalığı banada sırayet etmiş durumda sonunda ne olcak ne olcak diye cebelleşiyorum her gün,bir sabah işe giderken arabamın radyosunda sanırım power fm di,dj bayan arkadaş meşhur lost dizisi 2010 a kadar yapımcılarla yeni bir anlaşma yaptı diye bir haber duyduğum an itibariyle lost bitmişti benim için..biz ha bitti nasil bitti öcüler böcekler çıkıcak derken,adamlar 2 sene daha eziyet çektiricekler izleyenlere..istersen seyret ama 3. sezondan sonra aman ne bu ya diyceksin bence..lost yerine heros u tavsiye ederim..seyrettimmi hayır onuda seyretmicem ama tavsiye işde:)
0
sirincem
(11.07.09)
izle. beğenmezsen ben hariç burdaki herkes vercekmiş sana.
0
cilgin fantezilerin adami
(11.07.09)
imkanım olsa da kafamdan lost'un bütün bölümlerini sildirsem ''eternal sunshine'' misali. şu izleyecek dizi film sıkıntısı çekilen günlerde, inanılmaz şahane olurdu...
0
benim de soyleyeceklerim var
(11.07.09)
entrylere bakıp gözünüz korkmasın. hatta o 3000 entry de okumanızı tavsiye ederim. sanırım 3. sezonla birlikte yazarlar da online takip etmeye başlamışlar. biraz deli işi fakat ben her bölümü izledikten sonra o bölümle ilgili yazılanları okudum. en fazla 10 sayfa oluyor bi bölümle iligli yazılanlar zaten. görmediğim, kaçırdığım, aklıma gelmeyen bir çok teoriyi bu entrylerle sağladım.

yani kuru kuru lost izlemek bile mükemmelken, o bölümün entryleri ile çok daha harika bir hal alıyor. biz bir bölüm için 8 ay ara bekledik, hepsini birden izlemeyi o kadar çok isterdim ki sizin gibi :)
0
holly golightly
(11.07.09)
tamamen bitmesini bekle bence çünkü izleyenler yıllardır bir sürü mesele üzerine kafa yoruyolar, fizik kuramları, denklemler falan dolaşıyor etrafta ama dizide ortaya konulan tüm gizemler tutarlı bir bütün içinde çözülmemesi ihtimali de az değil(özellikle son sezondan sonra)
izleyen birine sorarsın baktın öyle olmuş izlemezsin. hani dersen ki "olsun sonunda tırt çıksa da bana izlerkenki heyecan yeter" izle o zaman.
insan arkadaşlarıymış gibi özlüyo da lost karekterlerini, biçok açıdan iyi kurgulanmış bi dizi.
0
hayali arkadaş
(11.07.09)
izleme bence... hiçbir boku birbirine doğru düzgün bağlayacakları yok. sadece ilgi çekmeye, gizem yaratmaya, dizi üzerinde konuşturmaya kasıyorlar artık.

ilk 3 sezonunu izledim, kastı artık, sonrasını izlemedim.
0
forrestgump
(12.07.09)
(7)

Az da olsa biraz moral biraz destek lütfen

tekne
Su duyuru alaninda dünyanin bir cok yerinden girerek bir seyler okuyor, soruyor, yanitliyoruz.Böyle bir seyi yazacagimi tahmin etmezdim, demek yanlizlik yazdirabiliyor. Icinde az da olsa yardimseverlik kalmis, moral verebilecek, yönlendirici olacak "tanimadigim ama iyi niyetli" insanlarin yardimina
Su duyuru alaninda dünyanin bir cok yerinden girerek bir seyler okuyor, soruyor, yanitliyoruz.

Böyle bir seyi yazacagimi tahmin etmezdim, demek yanlizlik yazdirabiliyor. Icinde az da olsa yardimseverlik kalmis, moral verebilecek, yönlendirici olacak "tanimadigim ama iyi niyetli" insanlarin yardimina ihtiyacim var.

Tarifsiz acilar cekiyorum, senelerdir ülkemden uzaktayim, okul mevzusunu bile es gectim. Yarida biraktim, üc bes ekmek parasi ile meslegimde kalifiye biri olarak kendimi idame ettiriyorum. Maddi sorun cekmiyorum, burada bile anlatamacagim bazi sorunlar yasiyorum. Ama bunlari tetikleyen bazi sorunlarimi paylasmak istiyorum izninizle.

Kac senedir adam gibi bir iliski yasayamadim. Türkiye´de iken bir cok degerli sevgilim oldu. Kola kola gezecegim bir tek kiz bulamadim. Elini sevmeye kitap yazacagim bir tek sevgili sahibi olamadim son yillar. Tarifsiz ucurumlara sürüklüyor beni bu durum. Cok sakin ve bir o kadar da asi bir yapim var. Müthis derecede kizlardan cekinir oldum. Hosuma giden biri oldugunda basimi egip geiyorum. Yanina dahi yanasamiyorum. Ters bir tepki alirim diye korkuyorum. Allah biliyor ya, basima tac yapip sirtimda bir ömür boyu tasicagim kizlar gördüm. Ama yanlarina dahi yanasamiyorum. Oldukca kibar sekilde bir kac denemelerim oldu. Tam da tahmin ettigim gibi, samimiyetsizce tanismak muhabbet etmek icin bile red edildim. Tipim, fizigim de hic bir sorun yok.

Cok cesitli sorunlar yasiyorum, senelerimi yurt disina verdim.
Hayvanlar gibi calisiyorum, sabahlara kadar. Cevreme yardim ediyorum. Bir sevgilinin omzuna basimi yaslamaya bile fitim. Onu sirtimda tasirim kilometrelerce. Ama bulamiyorum kafama göre birini. Bu cekingenlikten siyrilamiyorum.

Buraya kadar yazdiklarimda hep sevgilimin olmayisindan bahsetmis gibi algilayabilirsiniz. Ancak kazin ayagi öyle degil, müthis bir sevgi eksikligi yasiyorum.

Fisi cekme, voroshane bir hayata meyilleniyorum. Mütis umutlarla dolu yasamimda, umutsuzluga sürüklendim. Anlamsizlasti hersey.

Kimseden destek alamiyorum, cevrem var ama acilamiyorum. Tabir yerinde ise renk vermeyerek polyanacilik oynuyorum. Icimde müthis bir isyan ve ümitsizlik var. Sevdigim herseyden istemeyerek de olsa uzaktayim. Ve mecburi olarak böyle de uzak kalacagim bir süre.

Buraya kadar okuyup vakit ayirdiysaniz cok tesekkür ederim. Bir incelik gösterdiniz.

Limitlerimi zorluyorum acikcasi, herseyi bitirebilirim.

Biraz yapici desteklerinizi rica ediyorum. Disari gez hava al gibi degil de, harbi harbi yönlendirici faydali desteklerinize ihtiyacim var.

Lütfen yönlendirici desteklerinizi esirgemeyin. Laf olsun diye de bir kelam etmeyin lütfen.

Ne yapabilirim, herseyi bitirebilirim. Polyanacilik oynamadan da, az da olsa ufak bir sevgiye nasil ulasabilirim?
0
tekne
(03.07.09)
Duygusal bir yapin var. Bu yazim seklinden, sectigin kelimelerden de anlasiliyor.

Buyuk bir duygu acligi yasiyorsun. Evet bunun ilaci da basini omzuna yaslayacagin bir karsi cins olmali. Fakat bunu nasil edinecegin konusunda simdilik bir sey soyleyemeyecegim. Sosyalfobi gibi bir sorunun var mi? Var ise bir uzmandan destek almak isini kolaylastirabilir.
0
msb
(03.07.09)
emocusun bence sen. git anathema filan dinle.
0
point me at the sky
(03.07.09)
sosyalfobim bulunmuyor.

keza emoculuk gibi yakistirmalarin yakinindan dahi gecmiyorum. otuz a merdiveni dayadik. cakma yasantilar ile hülasa alakam bulunmuyor. laf olsun diye yazmayin lütfen.
0
🌸tekne
(03.07.09)
kendinize güvenin ve inanın. türkiye'de olsanız korkmanızda haklı görürdüm sizi bir bayana yaklaşırken ama oralarda çekinmeyin bence. öncesinde tanıyın sonra bakın ihtiyacınız olan sevgiyi size verebilecek birisi mi o? ondan sonra ilerlersiniz olmadı. ama tekrarlayayım kendinize inanın ve sonucunda ihtiyacınız olan sevgiyi size getirebilecek şeyler için hamle yapmaya cesaret edin..
0
dambil
(03.07.09)
abi simdi ben sana uzun bir cevap yazacagim, yani spesifik olarak durumunu bilmiyorum, ama senin anlattiklarindan biraz anladigim kadarina moral acisindan destek olmaya calisacagim cunku buradan paket yapip kiz gonderemem (bu bir gun mumkun olsa cok erkegin hayati kurtulur) eger uymuyorsa bile aklinin bir kosesinde bulunmasini isterim. ve onden soyleyim, bunlarin hepsi, "bence," yani belki yanlistir, ve ben de yanlis oldugunu baska bir gun ogrenecegim, ama o gune kadar benim dogrum.

simdi bir kere bu moralle ve durumunla kiz arkadas olayini unut, tarihin derinliklerine gom. bunun iki nedeni var:

birincisi, istegin son derece bencilce. sen kiz arkadas istemiyorsun, sen sana destek ve sefkat gosterecek birisini istiyorsun. yani sen direk menfaat istiyorsun. kiz (herhangi bir kiz) da salak degil, bir sey vermen, bir sekilde baska tercihinden ustun olman gerekiyor. cunku kiz da bir menfaat pesinde. tabii bu para veya ask, seks, ya da senin gibi destek vb.. olabilir. yani senin dusunmen gereken sey, "ben karsiliginda ne verecegim?" dir. sen su anda depresyon ve bunalim ile bunlarin derivative lerini verebilirsin. hic bir kiz bunlari istemez. "super seks veririm" de istedigin kadar, bunalim hic bir kiza seksi gelmeyecektir. huzur da veremezsin, cunku ic huzurun yok.

ikincisi, sen su anda kendine guveni olmayan birisisin. fiks olarak konusmak gerekirse kizin gercek istedigi ne olursa olsun, hizmetler bundle halinde alinaccaktir, ve bu pakette diger ozellikler ne olacaksa olsun, bir erkekte olmasi gereken en onemli sey guctur. maddi ya da manevi, yani gucten kast ettigim, hayata karsi kol kanat gerebilecek, kizin da rahatlikla omzuna kafasini yaslayabilecegi birisi olman. iste bu noktada "kendine guven"mek agir basiyor, nasil karpuzun hafif yassi olmasi icindeki su miktarina isaret ise, erkegin kendine guvenmesi de gucune bir isarettir. yassi olmayan karpuzdan su cikar mi? acayip cikabilir, ozellikle kucukse. ama bunu kimse kesmeden bilemez, kesmeleri icin de hafif yassi olmasi gerekiyor. kimse de gelip kesmeyecek yassi olmadigi icin. yani kendine guvenmelisin. kendine guvenmek yukaridaki birinci maddedeki problem uzerine daha da mantikli dusunup sonuc uretmeni saglayacaktir hatta.

ha bir de, kesinlikle kizlardan falan yardim bekleme, bak ben $irak diye nasil teshisi koydum "kendine guvenmelisin" diye, onlar da "kendine guvenin yok senin" diye lafi senin psikolojini falan zerre umursamadan koyacaklardir, yani gidip de kimseden senin guvenini yukseltmesi icin yardim bekleme. ne yapacaksan sen yapacaksin.

o nedenle, ilk yapman gereken sey, nasil kendine guven kazanabilecegini bulmak. bunu hemen arastirmaya baslayabilirsin. en kisa yolu basaridir. isinde basarili olmak, bir hobide basarili olmak vb. gibi. tabii bu yalniz da olmaz, yani birisi bu basariyi gormeli, sana bu basaridan bahsetmeli, odulunu vb. vermeli. yoksa daha once de yazmistim bir duyuruya, gidip dunyanin en baba kuru fasulyesini yap istersen, oturup tek basina yersen bir isine yaramaz.

ayrica bu guvensizligini boyle gidip boyuna, ilaclara, yaptigin ise, egitimine, penis boyuna, sacinin seyrekligine, kilona, arabana, giyimine, eski kiz arkadaslarina, ailene vb. kadar baglayacak kisiler cikacaktir, bir kulagindan girip obur kulagindan ciksin, merak edene de cikarip goster korksunlar. omzuna toplumun koydugu basarili ve guclu olma gorevi, ve bunun olusturdugu baskiyi, basarisiz olma durumunda yasanacak utanctan cikacak olan korkuyu, bir de butun bunlarla yalniz ugrasmanin ne buyuk bunalim getirdigini yalnizca bilenler bilir, geriye kalanlar sadece konusur..

simdi cevabin en onemli kismina geciyoruz, yani cogu kisi "bir kiz bul gecer" diyecektir, der, demeye devam edecektir, ve dogrudur, bir kiz bulursan bu gecer. niye? cunku sen sikintilar icinde bunalmissin, yorulmussun, stresini atacak, zehirini paylasacak birisini ariyorsun. bulamiyorsun, olmayinca tabii "ulan benim neyim eksik" diye dusunmeye basliyorsun, bu bir sene sonra "ben bes para etmem" e donuyor, hedeflerini kaybediyorsun, umutsuz ve anlamsiz kaliyorsun. bir kiz bulursan "aa birileri beni begendi" diye dusunmeye baslayacaksin, yasamak icin bir nedenin olacak.

gel gor ki (birincisi) ve (ikincisi) ile baslayan paragraflarda bahsettigim nedenlerden oturu bunlarin hic birisi olmayacak, ozet gecmek gerekirse (ki kafana iyice oturt bunu, sucu onlara yukleme diye soyluyorum): hic bir kiz seninle iki dakika bile zaman gecirmek istemeyecek. ben olsam ben de istemezdim, manyak miyim olm isim gucum mu yok "aa bunalimda eleman varmis ben de bunalima girmek istiyordum zaten uzun zamandir, anlatsin paylasayim" diye geleyim? sen olsan ister miydin? hatta daha acisini soyleyim, erkek de olsa kiz da olsa, herkes bu duruma asagilayarak cevap verecektir, cunku farkinda olmadan kendi egolari bunu uste cikmak icin avantaj olarak gorecektir.

neyse, simdi esas sorununa gelir isek:

abi. senin su anda oturup dusunmen lazim. "ben burada ne yapiyorum?" diye. yani bir zaman bu yola girmissin, her seyi geride birakip gelmissin. simdi sen misyonuna devam etmek yerine havlu atiyorsun. yakisir mi bu?

oturup dusun bence. gelirken bir hedefin vardi. neydi o hedef? hedefi hatirliyor olmalisin. atiyorum mesela, "30 metrelik tekne almak istiyorum ben 40 yasimda" dedin diyelim. bir kere, hedef hala gecerli mi, onu oturup dusun. ve bunu da bu kotu moralle dusundugunun farkinda olarak dusun, yani icine girdigin zorluklar nedeniyle hedefe artik ulasamayacagini dusundugunden vazgecmeye yoneldi isen, bu hedef degisimi de sorununun bir parcasidir. hedefinden bir obje olarak sasti isen, bunu paraya cevirip oyle dusun, yani 30 metrelik tekne yerine "40 yasina kadar 5 milyon dolar kazanmak istiyorum" diye dusun. olabilecek bir hedef haline getir, kendini basarabilecegine inandir.

eger hedefinin ne oldugunu belirlemis, ve hedefinin hala gecerli oldugunu kesfetti isen, o halde misyonundan sasmamalisin. misyonundan sasarsan kaybedersin. misyonundan "misyon cok zormus" diye sasarsan daha da kotu olur, cunku o zaman tercihli kaybedersin, bu saglik vb. gibi nedenlerden oturu kaybetmekten daha kotudur. oyle olursa kendine bu yasinda geleceginde yapabileceklerin uzerine tavan koymus olursun, bu da su anda icinde bulundugun kisir donguyu daha da derinlestirir. bir insanin, ozellikle de bir erkegin yapabilecekleri uzerine tavan koyulamaz. "istedigim her seyi yapabilirim" demen gerekir. yani o nedenle, ne pahasina olursa olsun hedefinden $a$mayacaksin.

bir kere onceden belirledigin hedefinin ne oldugunu hatirladin, simdi de bunu, ya da muadilini tekrar hedef yaptin, eh o zaman bu yolda gideceksin, misyon adami olacaksin. "isin geregi" ne ise yapacaksin, aglamak olmaz.

simdi "isin geregi" ni tartisalim. bir kere cogu buyuk hedefte isin geregi, ya en iyi olmak ya da baskalarinin yapmayacagi seyi yapmaktir. en iyi olmak da yetmez, cunku cok insan var rekabet ettigin ve en iyi olmaya calisan, o halde senin yapman gereken baskalarinin yapamayacagi seyleri yapmaktir. yani senin icin isin geregi, son derece zor sartlarda ayakta durabilmektir. bu zor sartlar; yalnizlik, on sene boyunca market kasiyerleri disinda baska disi varlik ile konusmamak, duvarlarla konusmak, parkelerle cilingir sofrasi acmak, patronun her dedigine "he" demek, egonu yerlerde surundurmek olabilir. ama icinde bulundugun duruma, ulasmak istedigin hedefe varabilmek icin "isin geregi," bu zorluklarla mucadele etmektir, basa cikabilmektir. bunun bilincinde olmalisin, kabul etmelisin, misyonunun geregi budur cunku. bu sekilde dusunur isen kendine guvenin geri gelecektir, ve sen de ancak boyle guclu olabilirsin. arkasi da buyuk olasilikla gelir, kizlar da gelir, ortamlar da, arkadaslar da. gelmezlerse de problem olmamalidir, cunku hedefin her ne ise, ona eristiginde bunlarin hepsine degmis olacaktir. hedefin her ne ise, bedelini su anda, bu sekilde, bunlarla mucadele ederek oduyorsun. bedelsiz kazanc olmaz, her seyin bir bedeli vardir.

ha nedir? su sirada sadece mantik ile dusunursen, hedefin bu bedellere deger midir? degmez diyor isen bu moralle mi diyorsun, yoksa gercekten mi degmez? "raki sisesinde balik olacagim" gibi bir hedefin var ise tabii ki degmez. hedefin ne ise buna sen karar vereceksin.

yok onceden belirledigin hedefin artik belirli nedenlerden oturu gereksiz olduguna karar verdin, ya da degmedigine karar verdin diyelim, problem degil. yeni bir hedef koy kendine, ve onun pesinden git. (sakin hedef kucultme ama, esit derecede olsun) eger koyacagin yeni hedef icin turkiye'ye donmen gerekiyor ise, ya da bu asamali bir hedefse de, mesela "ben turkiye'ye donerim, kafami duzeltirim, yalnizliktan kurtulurum, sonra tekrar devam ederim" diyebiliyorsan o da olur, yani turkiye'ye don, ama sartli olarak, yani turkiye'ye donunce "baslarim boyle hedefin xine, ben boyle de iyiyim" dersen de olmaz. hedefsiz hayat olmaz.

yani uzun lafin kisasi sudur, sen bir amac icin geldin, yol zor geldi, yalniz kaldin, simdi pes etmeye hazirsin, ama istemiyorsun sasmak, o yuzden yardim istiyorsun, kiz arkadas olsun istiyorsun. hayat acimasiz. cok sansli degilsen (i.e. lise askin yan apartmana tasinmaz ise, ve hala aski bitmemis ise) boyle bir sey olmayacak, kimse sana yardimci olmayacak. ne yapacak isen kendin yapabilirsin. psikiyatriste gidersen bu durumu kabullenmen/unutman icin medikal yardim yapacaktir, ilaclari kesersen daha kotu geri gelir. psikolog ise sana periyodik yardimda bulunacaktir, bunlari her acip icini doktugunde rahatlayacaksin, ama bir hafta sonra yine moralin bozulacak, yine gitmen gerekecek. senin istedigin kesin cozum.

bu sorunun kisa vadede bir sekilde cozulse bile (hayat kadini, uzman yardimi, kiz arkadas vb..), uzun vadede tekrar alevlenmemesi icin yapilabilecek tek sey de yalnizca senin elinde: misyon adami oldugunu unutma, hedefine odaklan, ve basariya giden yolda yuru, basarmadan da durma. aksi takdirde ruzgar seni nereye gotururse oraya gitmis olursun, ve hayatinin sonunda geriye baktiginda yalnizca uzuntu ve mutsuzluk gorursun.

ve ben eminim sen turkiye'yi eski halinde, kendine guvenin varken den hatirliyorsun. ama o zamanki sen farkli, su zamanki, bu zorluklarla mucadele etmislikten sonraki sen farkli. belirgin yaralarin var simdiye kadar olanlar nedeniyle. yani elinde hic bir garanti yok turkiye'ye donunce de kizlarin basina ususeceginden.. bunu bir cikis olarak gorme luksun yok. kiz olayini pek cok kisi sayi oyunu olarak gorur, on tanesine yazarsin ve biri cevap verir, onu da alir kiz arkadasin yaparsin. olaya bu acidan yaklasmak sana herhalde uzun vadede mutluluk getirmez, ama kisa vadede bu sekilde guvenini koruyan pek cok arkadasim var benim, ve onlara calisiyor, belki senin icin de uygun olur? (ve buna da misyon adami modunda yaklasmalisin, birden dorde kadar butun kizlar reddetti ise besinci reddetmeyebilir..)

yok eger "ben misyon adami olmak istemiyorum" diyor isen de, ki o senin bilecegin is, bunu yine dis yardim olmadan kabul et, hayatini siradan birisi gibi gecirmeye ve elindekilerle mutlu olmaya da hazir ol.

ama en onemlisi, varacagin sonuc ne olursa olsun, kendine guven. kendine guvenmezsen baskalarinin basacagi bir tas olursun. kimse ta$ olmak istemez, cogunluk da ta$ oldugunu farketmez.
0
bunubenyazdim
(03.07.09)
bunubenyazdım'ın yazdıklarının tamamını okuyamadım, umarım tekrar yapmıyorumdur.

Hangi ülkede olduğunuzu bilmiyorum ama birçok avrupa ülkesinde ve abd'de psikoterapi hizmetleri burdakine göre daha gelişkindir, sağlık sigortası kapsamındadır. Böyle bir yardım almak işinize yarayabilir. İnsanın bir arkadaşıyla 5 dakika sohbet etmesi bile çok rahatlatıcı olabiliyor kaldı ki terapide haftada bir saat doğru soruları soran biriyle sohbet edeceksiniz. Mülteci iseniz daha da kolay olabilir bu hizmete ulaşmanız, birçok sivil toplum kuruluşu var mültecilere psikolojik destek sunan.
0
hayali arkadaş
(03.07.09)
Ilgi gösteren tüm arkadaslara tesekkür ederim. Vakit ayirip ilgilendiniz. Özellikle
"bunubenyazdim" ve "Michael Jackson's Soul" ´a ayrica detayli yazisi icin tesekkürler.

Evet duygusal bir yapim var. Moralim oldukca düsük. Ama yazdiklariniz, sakin bir kafa ile cok faydali oldu benim icin. Dediklerinizi bir sekilde uygulayacagim. Bir seyler yapmak istiyorum. Önceki yaziyi yazdigimda oldukca büyük duygusal bosanim icindeydim. Simdi biraz daha iyyim. Yazdiklariniz da anlik olarak moral verse de, aslinda bazi seyleri yapmam konusunda tetikleyici olucak kanisindayim. Her sözünüzü dikkate aldim. Yaklasiminiz icin cok tesekkürler. Sonucta kötü ya da mahvolmus biri degilim, sadece gecici bur buhran geciriyorum. Ama atlatacagima inaniyorum. Cok uzun zamandir, önceki yillarda yapmis oldugum güzel seylerden uzak kaldim. Bu beni biraz olmayacak durumlara itti. Ama kendime güven konusunda sonuna kadar haklisiniz. Özellikle bu konuda herseye ragmen bir seyler yapicam. Özellikle hedef konusunda, azcik umutsuzluk yasiyorum. 'Ama bunu daha büyük hedeflr ile yenecegim.

Ayarica "hayali arkadas" Bir ufak psikolojik destek aldim, lakin hic bir yarari olmadi, sonucta bunu kendi icimde cözmem gerekiyor. Mültecilik gibi bir durum yok, baska seyler var. Tqabi siz yazimdan dogal olarak o sekilde anladiniz.

Sözün özü cabayalayacim, ilk bu yaziyi yazdigimda hem alkollüydüm hem de umutsuzlugum tavan yapmisti. Ama degerli düsünceleriniz ile de bir seyler deneyecegim.
Sagolun.
0
🌸tekne
(04.07.09)
(3)

istanbulda ücretsiz veterinerlik

hayali arkadaş
sokak kedilerini ücretsiz aşılayan/kısırlaştıran bir veteriner kliniği istanbulda var mı? ya da belediyenin var mı böyle bi hizmeti?(kısırlaştırma olmasa da olur aşı yeter)
sokak kedilerini ücretsiz aşılayan/kısırlaştıran bir veteriner kliniği istanbulda var mı? ya da belediyenin var mı böyle bi hizmeti?
(kısırlaştırma olmasa da olur aşı yeter)
0
hayali arkadaş
(02.07.09)
beşiktaş'taki yuvam veteriner kliniği çok cüzi bir ücrete kısırlaştırma yapıyordu. 50 tl gibi. ama eğer elinizde birden çok kedi var ise eminim o zaman kolaylık yapacaklardır. sibel veya heval hanım ile görüşülebilir. 0 212 227 29 10
0
yedek ruh
(02.07.09)
kısırlaştırma gerekli değil aslında. Arkadaşların bahçesine bi anne kedi taşınmış 4 yavrusuyla, onların parazit ilacı, aşısı falan için sormuştum.
0
🌸hayali arkadaş
(02.07.09)
bugün taksimde galatasaray lisesiniin önünde tam da bu durumla ilgili bi afiş gördüm. aşı hizmetleri ve bişey daha ücretsiz yapılır yazıyodu. sanırım belediyenin, oradan tekrar geçen olursa okuyup yazsın bi zahmet.
0
nesenbilneben
(03.07.09)
(4)

istanbul'da grup terapisi var mı?

buzutku
İstanbul'da amerikadaki gibi grup terapisi var mı? Hani insanların oturup birşeyler anlattığı...
İstanbul'da amerikadaki gibi grup terapisi var mı? Hani insanların oturup birşeyler anlattığı...
0
buzutku
(30.06.09)
evet var. gitmek için soruyorsanız ne amaçla gideceğinizi yazarsanız soruşturabilirim.
0
hayali arkadaş
(01.07.09)
(bkz: panik atak)
0
🌸buzutku
(04.07.09)
Yerini bulduysaniz bana da soyleyin.
0
bambaska
(30.06.11)
ben de arıyordum bulamamıştım. varmış meğer.
0
zunuduko relkirbet
(30.06.11)
(3)

Hiç pepino yediniz mi? Şifalı olduğu doğru mu?

ugur
Hiç pepino yediniz mi? Şifalı olduğu doğru mu?şeker hastalığına iyi geliyor deniyor.Aşağıdaki linkte anlatılmış.http://www.bilgicagi.net/forum/forum_posts.asp?TID=985Kullanan varsa lütfen anlatsın.
Hiç pepino yediniz mi? Şifalı olduğu doğru mu?
şeker hastalığına iyi geliyor deniyor.


Aşağıdaki linkte anlatılmış.
www.bilgicagi.net

Kullanan varsa lütfen anlatsın.
0
ugur
(29.06.09)
tadı da tipi de kavuna benziyor, yalnız böyle "kelek" denen kavunlar gibi daha az şekerli falan.
istanbuldaysan pazarlarda bile bulursun çoğunlukla tanesi 1 ytl oluyor.

şeker hastalığına iyi geliyor diye satıyorlar evet belki doğrudur.
0
hayali arkadaş
(29.06.09)
Evet yedim şifalı mı bilmiyorum ama tatsız tuzsuz saman gibi bişeydi.Faydalıysa yenebilir tabi ama işe yaramıyosa yemenin alemi yok öyle bişeyi.
0
layer26
(29.06.09)
yedim, beğenmedim. inşallah şifalıdır da bi işe yaramıştır.
0
johan sebastian
(29.06.09)
(10)

Hamam Böceği

ne bakiyon kardesimm
Arkadaşlar Antalya'da Konyaaltı mevkinde ikamet etmekte olan öğrenciyim. Şimdi tuttuğumuz eve gözümüz gibi bakıyoruz. Yani öyle bildiğin bok götüren öğrenci evi değil. Temizlik konusunda taviz yok. Herneyse kısa önbilgiden soruma geçiyorum. 2 gün önce banyoda ve banyo önünde iğrençlikte zirveyi kims
Arkadaşlar Antalya'da Konyaaltı mevkinde ikamet etmekte olan öğrenciyim. Şimdi tuttuğumuz eve gözümüz gibi bakıyoruz. Yani öyle bildiğin bok götüren öğrenci evi değil. Temizlik konusunda taviz yok. Herneyse kısa önbilgiden soruma geçiyorum. 2 gün önce banyoda ve banyo önünde iğrençlikte zirveyi kimseye kaptırmayan hamam böceklerini ters dönmüş şekilde buldum ve biride arkadaşın banyo lifinin arasına girmiş, banyo yaparken üstüne felan atlamış :s. Yineliyorum tertemiz mis kokulu bir banyodan bahsediyoruz. Şimdi bu mahlukları görünce direk ilaçlatmak geldi aklıma ve bir tane daha görürsem direk arayacağım. Sizce gördüğüm bir kaç böcek için evi ilaçlayan ekipleri çağırayımı yoksa kendimmi önlem alıyım. Bu konuda deneyimi olan ve çözüm önerecek arkadaşlar bilgilendirebilir mi? Teşekkürler. Ayrıca bu Antalya'ya özgü bir durummu. Her apartmanın giriş kapısında ilaçlama vs ilanları gözüme çarpıyor. Hep siktir çekerdim "Ne böceği lan temiz olun aq" diye başıma geldi şimdi göt gibi kaldım.
0
ne bakiyon kardesimm
(29.06.09)
camdan girmiştir.
0
ozdek
(29.06.09)
banyoda muhakkak bir delik gibi bir şey vardır. oradan giriyordur.
kıyısını köşesini bir kontrol et.
0
arigold
(29.06.09)
raid böceksavar kullanın uzun süre canlı böcek göremiyorsunuz evde. cansızını da görmek istemez insan tabi ama en azından girdikten sonra ölsünler diyorsanız raid uygundur. diğer türlü apartmanla ortak bir şekilde apartman boşluklarını falan da ilaçlatırsanız o zaman daha kesin çözüm olur.
0
prodeq
(29.06.09)
1-k-othrine isimli böcek ilacından edinin
2-ilacı içninden çıkan talimatlara göre suyla karıştırın
3-mümkünse bi camsil vb aparata değilse pet sişe içine doldurup kapağını delin.
4-tüm süpürgeliklerin kenarına pervazlara dibe köşeye sıkın
5-kokusuz ve renksiz olduğu için sıkıntı yaşamazsınız.
6-uzunca bir süre oralardan geçen tüm böceklerin oraya konan tüm sineklerin mefta olduğunu göreceksiniz.
7-tüm bu işlemler süresince ilacı fondiplemeyin ve işlemlerden sonra mutlaka ellerinizi çok sağlam yıkayın.
0
fenrir greyback
(29.06.09)
bazen genel apartman ilaçlamalarında çıldırıp oraya buraya doğru ko$maya ba$lıyolar. sonra da ölüyola haliyle. onlardan bikaçına denk geldiğini dü$ünüyorum. daha da gelmezler banyoya.
0
durum serserisi
(29.06.09)
Evin bir yerlerinde böcek yuvası varsa siz ne kadar temiz olursanız olun o böceklerden kurtulamazsınız.
Geçenlerde başka bir duyuruya da yazmıştım, bir arkadaşım(çok titizdir) böceklerden kurtulamadığı için şirket çağırıp evini ilaçlatmak zorunda kalmıştı. İlaçlama yapanlar prizlerin ve telefon ahizesinin içinde bile böcek yuvaları bulmuşlar, fırına tost makinesine hiç değinmiyorum bile. Eğer böyle bir durum varsa siz ne kadar ilaçlarsanız ilaçlayın o yuvaları yok edemezsiniz.

Sıcağı seven böcekler Antalyada daha kolay çoğalıyordur, onla ilgilidir herhalde ordaki böcek bolluğu.
0
hayali arkadaş
(29.06.09)
Priz ve ahizelere yuva yapan böcekleri okuyunca dehşete düştüm.

yukarıda belirtilenlere ek olarak şunu söyleyebilirim, eğer yağmurlu havalarda cam veya balkon kapıları açıksa anında giriyorlar içeri, dikkat et.
0
tekosin
(29.06.09)
Antalya'da yaşıyorsanız hamamböcekleriyle yaşamaya alışacaksınız, başka çareniz yok. Çünkü eviniz ne kadar temiz olsa da binanın fiziki yapısı, tesisatı ve çevresiyle alakalı bişey. Yapacağınız tek şey evde yuva yapmalarını engellemek. Bunun içinde gördüğünüz yerde acımayın.

Bir keresinde Antalya'da gece balkonda yatarken uyanıp yüzümde kocaman bir hamamböceğinin yürüdüğünü farkettikten sonra kadere boyun eğdim.
0
johan sebastian
(29.06.09)
bir iki tane gördüysen muhtemelen geriside vardır. temizlikle alakası yok ne kadar temizlik yaparsan yap yumurtladıkları için hızlı bir şekilde üreyebiliyo o mahluklar.
evde böcek olsun olmasın tablet şeklinde böcek yemi kullanmayı alışkanlık haline getir. bir kutuda 6 yada 8 adet oluyo sanırım her kapının arkasına bir adet koy. ayrıca düzenli olarak banyo, mutfak ve balkon su giderlerine çamaşır suyu dök.
0
birkimse
(30.06.09)
belki inanmayacaksın ama bu satırları antalya'daki müstakil bir evin bahçe katındaki dairesinden yazıyorum ve yaklaşık bi saat önce kafamda birşeyin yürüdüğünü hissederek uyandım. lambayı açtığımda yastığımda hamamböceği vardı. bu aq böceği yüzünden sabaha kadar bir daha uyuyabileceğimi zannetmiyorum. sabah ilk işim fenrir greyback'in dediği k-othrine isimli ilacı almak olcak. internetten araştırdığıma göre etkili birşey galiba.
0
ikinoktayedi
(01.07.09)
(2)

ayın halleri?

hayali arkadaş
ayın hangi gün hangi halde olduğuna nerden bakılır? (babaanne takvimleri dışında)
ayın hangi gün hangi halde olduğuna nerden bakılır? (babaanne takvimleri dışında)
0
hayali arkadaş
(29.06.09)
bryan fury
(29.06.09)
güzel siteymiş, aradığım tam böyle birşeydi.
türkiye için de geçerli olup olmadığının sağlamasını bu gece yapacağım.
0
🌸hayali arkadaş
(29.06.09)
(16)

saçları hızlı uzatma

hayali arkadaş
saçlarımı 15 yıldır falan hiç kestirmiyorum çok nadiren üçlarından bir iki santim aldırmak dışında. Çok uzasınlar istiyorum ama belli bir uzunluktan sonra daha fazla uzamıyorlar. "Şunu kullandım saçlarım topuklarıma değdi" diyen var mıdır?
saçlarımı 15 yıldır falan hiç kestirmiyorum çok nadiren üçlarından bir iki santim aldırmak dışında. Çok uzasınlar istiyorum ama belli bir uzunluktan sonra daha fazla uzamıyorlar. "Şunu kullandım saçlarım topuklarıma değdi" diyen var mıdır?
0
hayali arkadaş
(28.06.09)
Kesinlikle sarımsak ve biberiye yağı diyorum. Aktardan alıp saçlarına sür, 30 dakika bekle. Zeytinyağlı sabunla yıka. Ben hep böyle yapıyor ve saçlarımın dökülmesini de önlüyor. Biberiye yağı kan akışını hızlandırıyor ve saçın uzamasını sağlıyor.
0
miss is cat
(28.06.09)
kazıtırsan hızlı uzar.bi de su uzatıyor saçı diye biliyorum.bol bol yıkamayı dene derim.
0
rnks
(28.06.09)
miss is cat- tarif süpermiş. peki uçlarına mı diplerine mi süreceğim, nemli saça mı kuru saça mı ve hangi oranlarda? bir de sarımsak kokusu saçtan çıkıyor mu?

rnks- ben de tam tersi yıkadıktan sonra taramak kırılmasını kolaylaştırıyor diye her gün yıkamıyordum saçlarımı. ama deniz uzatıyor orası kesin.
0
🌸hayali arkadaş
(28.06.09)
yılan yağı saç dökülmesi için sanırım. uzaması ile ilişkisi yok.
enteleyi biliyorum ama çok pahalı olduğunu da biliyorum.
0
🌸hayali arkadaş
(28.06.09)
beslenme şekliniz de saçın uzamasında etkili bir faktör.
0
luin 41
(28.06.09)
10 gr. entele kullanarak yapacağın karışım sana 2 ay civarı yeter,
10 gr. entele: 10-15 tl. arası.
oldukça da etkili bir çözüm.
0
arigold
(28.06.09)
denize gir bolca, ise yariyor diye duydum.
0
samfisher
(28.06.09)
komik gelebilir ama... pirinç pilavi yiyen insanin saçı daha çabuk uzarmış
0
kakoy
(28.06.09)
yılan yağı uzatmasına uzatıyor ama bende mesela egzama türevi bir hastalığa sebep oldu ve hala geçmiyor... herbal care diye bir ürün var 2 aydır falan kullanıyorum internetten sipariş ettim ödemesini de kapıda yaptım netten aratırsanız "hc saç bakım" diye bulabilirsiniz. bayağı bir memnunum yani..
0
jeanne hebuterne
(29.06.09)
pirinç. (bkz: uzakdoğu)
0
turkish tekila
(29.06.09)
entelenin kanser yaptığını biliyor musunuz?
kafanıza sürdüğünüz yağların saçlarınızın köklerinin nefes almasını engelleyip uzun vadede saçlarınızı dökeceğini ve alerjilere sebep olacağını biliyor musunuz?
gidin vitamin falan için... aptal saptal kocakarı yöntemlerine başvurmayın
0
ilse
(29.06.09)
saç ağırlaşmaya başlayınca dökülüyor, ölüyor yani. her saçın da bir ömrü varmış. belgeselini izlemiştim. saçınız ne kadar çok uzarsa o kadar çok azalacaktır, dökülecektir ve yenisi çıkacak büyük ihtimalle. yeni çıkanlar da kısa olacak tabi :)
kuaförüm ayda bir, bi cm kestir saçını, hem sağlıklı olur hem de daha çabuk uzar demişti. doğru demiş, sürekli kestiriyorum ve daha da uzuyor.
0
aithra
(29.06.09)
15 senedir saçını kestirmeyen bir insana "kazıtırsa hızlı uzar" demek de şahaneymiş.
0
coffee and cigarettes
(29.06.09)
(bkz: biotin)
0
clementine
(29.06.09)
tüm cevap yazanlara teşekkür ederim.
*entelenin zehirli olduğunu biliyorum ama kanserojen olduğunu hiç duymamıştım, neyse zaten kedili eve zehirli bişey sokmak da çok akıl karı değil. Ama yağların kafa derisinin nefes almasını engellediğini falan zannetmiyorum en azından tamamının. Kına ile ilgili de öyle söylerler hep, biraz kuaförlerin uydurması gibi gelir bana.
*yılan yağı sürüldüğü anda saçlarımı yere değdirecekse bile kullanmak istemem, hayvanları kozmetik amaçlarla katletmek hiç doğru gelmiyor bana.
*sanırım uzamayan saçlarda sorun şu; belli bir uzunluktan sonra kırılıyor ve ucundan kopuyor. Yeni saçlar da çıkıyor ama yazıldığı gibi kısa. her ay 1 cm kestirmek en iyi çözüm ama maalesef şimdiye kadar 1 cm kesmekle yetinen kuaföre rastlamadım, en az 5 cm kesmeden rahat etmiyor kuaförler.
*vitamin...tamam. Ama hangi vitaminler ki? E mi? Ve de ne formda?
*Pirinç iyiymiş.
*HC'nin reklamını görmüştüm ama emin olamamıştım, demek fayda görenler varmış.
0
🌸hayali arkadaş
(29.06.09)
hayali arkadaş, vitamin olarak biotin almalısın 5,000 mcg kadar. Medobiotin (34 tl)var eczanelerde satılan. Bir de yanına folik asit al. Folbiol (1,5 tl) ismi. İki kutu da sana 2 ay yeter. Kimilerinin saçını 2,5-3 cm uzatıyor ama benimkini 2 cm uzattı. Bunların hepsi b vitaminidir bu arada.

Kuaföre gitmene gerek yok bence, milim milim alıyorum ben uçlarından çok kurursa. Isıtılmış zeytinyağı kürü iyidir, bir de şampaunına iki yemek kasığı bal katarsan saçların yumusacık olur.
0
clementine
(29.06.09)
(9)

meyhanelerdeki beyaz peynir

hayali arkadaş
pazarlardaki, marketlerdeki peynirlerin hiçbiri meyhane peynirleri kadar güzel değil. Meyhaneciler nerden buluyor o yumuşak, yağlı, tuzlu beyaz peynirleri? istanbul-avrupa yakası-fındıkzade
pazarlardaki, marketlerdeki peynirlerin hiçbiri meyhane peynirleri kadar güzel değil. Meyhaneciler nerden buluyor o yumuşak, yağlı, tuzlu beyaz peynirleri?

istanbul-avrupa yakası-fındıkzade
0
hayali arkadaş
(28.06.09)
alkolün etkisidir bence o kadar güzel hissetmeniz=) büyük marketlerde deneyerek bulabilirsiniz onun gibi bir peynir. tadına bakabiliyorsunuz açık peynirlerin..
0
dambil
(28.06.09)
rakıdır o rakı.
0
arigold
(28.06.09)
ayrıca astoria'da gurme market var; okko.

fiyatlar tuzludur ama orada milyon çeşit peynir tadabilirsin.
0
arigold
(28.06.09)
siz rakı diye esrar içmediğinize emin misiniz? benim içtiğim rakılar tad alma duyusunu pek değiştirmiyodu.

ama sorun şu; markette tadınca "ah evet bu" diyorum, eve getiriyorum alakası yok o peynirle.
0
🌸hayali arkadaş
(28.06.09)
ezine koyun-inek karışık peyniri. yalnız koyun sütü oranı daha fazla olacak.
0
egilincecataligozukmeyenentelmuslukcu
(28.06.09)
doğru cevap verilmiş ama tekrarlayayım, kesinlikle koyun peyniri. rengi hafif sararmış olanları daha iyidir. marketlerde de bulunur ama peynircilerde daha kalitelisini bulabilirsin.
0
gaia
(29.06.09)
kırklareli peyniri alın, yarım yağlı ya da karışık :)
kızılelma caddesindeki itimata (kapanmadıysa) bi sorun.
0
aithra
(29.06.09)
markalı, paketli peynirlerde pek bulunmuyor. bakkal peynirinden şaşmam.
0
cereal killer
(29.06.09)
markalı ambalajlı peynirlerde o tadı bulamzsın. hepsi fabrika ürünü oldugunda ya süt tozu içerikli ya da yagı alınmıs sütten imal edilmekte. 15-20 kiloluk tenekelerde mandıra peynirleri satılır ki bunlarda zaten restoranlara özel getirilir cogu. piyasa da bulmak oldukca güz. ama tam yaglı ezine peynirinde o tadı biraz yakalayabilirsin
0
h.roark
(07.07.09)
(5)

böcek

piano factory
iyi geceler, sevimsiz bir konu ama kusura bakmayın. sözlükte de burada da baktım ama pek bir şey bulamadım. ddt tavsiye edilmiş ama ben başka bir ilaç arıyorum sanırım.ankara da 100yılda 5katlılarda 3. katta oturuyoruz. havaların ısınmasıyla böcekler de ortaya çıkmaya başladı. yem koymamıza rağmen
iyi geceler,
sevimsiz bir konu ama kusura bakmayın. sözlükte de burada da baktım ama pek bir şey bulamadım. ddt tavsiye edilmiş ama ben başka bir ilaç arıyorum sanırım.

ankara da 100yılda 5katlılarda 3. katta oturuyoruz. havaların ısınmasıyla böcekler de ortaya çıkmaya başladı. yem koymamıza rağmen hala çıkıyorlar. bazıları ölmüş bazıları ölmek üzere ama gayet canlı görünenleri de var.
ben zaten korkak bir insanım, ölmüş böceği alıp atmak bile çok zor oluyor. midem bulanıyor, bütün gün kaşınıp duruyorum, gece görünce uyuyamıyorum falan.

kime söylesem bir ilaç var şöyle böle diye anlatıyor ama kimse nereden alınacağını bilmiyor. bir ilaç varmış kokusuz suyla karıştırıp sıkıyormuşsun gelmiyormuş kokusuna.

sizlerin de böyle bir sorununuz var mı?
varsa nasıl başediyorsunuz?

ve bu ilaçlar nereden alınır Allah aşkına?

marketlerde satılan yemler ve spreyler gibi değil de baştan eve girmesini önleyecek bir ilaç var mı bildiğiniz?
0
piano factory
(26.06.09)
marketlerde kapı eşiklerine sıkılan bir köpük vardı. raid olmalı. böcekler geçemiyordu sıkılınca.

hatta şu
www.hepsiburada.com
0
ency
(27.06.09)
çankaya belediyesini ararsan ücretsiz ilaçlıyorlar diye biliyorum. bir 100. yıl sakininden duymuştum ben de. biz ilaçlatmadık bilmiyorum o yüzden ama bir sor bence.
0
argent dawn
(27.06.09)
market değil de zirai ilaç felan satan yerlerde daha sağlamları oluyor. yine evde kullanım için olan ama konsantre olan 1e 50 karıştırılan ürünler var. onları denemenizde fayda var ilaç kutusu gibi birşeyde oluyor sprey alıp karıştırıyorsunuz. ben çok güzel sonuç almıştım. raidin böceksavarı da çok güzel onu da kullandım kapı eşiğinden geçiyorlar ama akibetleri hoş olmuyor ordan geçtikten sonra.
0
prodeq
(27.06.09)
selam tekrar ankara da zirai ilaç nerden alabilirim, sanırım ulus civarındadır ama pek bilmiyorum oraları
0
🌸piano factory
(27.06.09)
zirai ilaçların birçoğu böceği öldürdükten sonra ortadan kaybolan şeyler değil mesela ddt kristaller halinde halıların arasında kalıyor, insanlar için de ev hayvanları için de zehirli.ra
bu böcek ilacı meselesi medikal ilaç meselesi kadar temkin gerektiriyor, dikkatli kullanmak lazım.

bir de duyduğum birşeyi aktarayım, bi arkadaşımın evinde böcekler tüm elektrikli aletlerin ve prizlerin içine yuva yapmışlar o yüzden evde uygulanan ilaçlamadan etkilenmiyorlarmış o yüzden şirket çağırıp ilaçlatmak zorunda kalmışlardı.
0
hayali arkadaş
(27.06.09)
(3)

sahte ilaçların reklamına nasıl izin veriliyor?

böhü
internette sürekli bir haftada 4 kilo verin,kaslarınızı büyütün,enerji depolayın vs.diye bir sürü;sahte olduğu her halinden belli olan ilaçlar dolaşıyor.böyle şeyleri aramayan insanlara bile başka siteler üzerinden reklam yapıyorlar.mutlaka fark etmişsinizdir.sorum şu:bu ilaçların reklamına nasıl iz
internette sürekli bir haftada 4 kilo verin,kaslarınızı büyütün,enerji depolayın vs.diye bir sürü;sahte olduğu her halinden belli olan ilaçlar dolaşıyor.böyle şeyleri aramayan insanlara bile başka siteler üzerinden reklam yapıyorlar.mutlaka fark etmişsinizdir.sorum şu:bu ilaçların reklamına nasıl izin veriliyor?sağlık bakanlığının izni olmadan bir ürüne ilaç denebilir mi?şikayet edebileceğimiz bir yer yok mu?yoksa internet üzerinden herkes istediği şeyi istediği gibi satabilir mi?ürünü yanlış tanıtmak,olmayan özelliklerini varmış gibi göstermek suç değil mi?
0
böhü
(22.06.09)
onlar sanırım şöyle bir tezgahtan kazanıyorlar. Medikal ilaçların piyasaya sürülebilmesi için birçok aşamalı ve yaklaşık 15 yıl alan bir araştırma-deneme süreci var işte önce izole dokuda sonra hayvanda sonra sağlıklı insanda en son hasta insanlarda deneniyor.
Medikal olmayan bu tür ilaçlar ise "bitkisel ürün" vb. adı altında sadece tarım ve köy işleri bakanlığının izniyle piyasaya sürülebiliyorlar. Bu bakanlığın denetimleri ise maddenin yasallığı ve üretim koşullarında halk sağlığını tehdit edecek birşey olup olmaığına yönelik sanırım.
0
hayali arkadaş
(22.06.09)
güzel bi soru. mesela lida diye bi ilaç var bakanlık onaylamadı ve heryerde topladı eczanelerden falanda topladı ama bana hala lida.gen.trden reklam maili geliyor. :)
0
neira
(22.06.09)
ceza aliyorlar, hem de buyuk cezalar, ama oyle cok para kazaniyorlar ki bir kismiyla bu cezalari odeyip reklama devam ediyorlar.

oteki tarafa donersek, sanirim alan razi veren razi durumu...
0
terp
(22.06.09)
(3)

saçmalıklar diyarındayım

tearsnatural
merhabalar,o kadar içim sıkıldı ki yardıma ve tavsiyeye ihtiyacım var. durumumu anlatayım biraz uzun olacak ama. özel bir üniversitede okuyorum. isteyerek girmedim, puanım şehir dışına yetiyordu ailem de bir daha sınava girmemi, veya şehir dışına gitmemi istemedi.bölüm istediğim bölümdü, zaten tek t
merhabalar,

o kadar içim sıkıldı ki yardıma ve tavsiyeye ihtiyacım var. durumumu anlatayım biraz uzun olacak ama. özel bir üniversitede okuyorum. isteyerek girmedim, puanım şehir dışına yetiyordu ailem de bir daha sınava girmemi, veya şehir dışına gitmemi istemedi.bölüm istediğim bölümdü, zaten tek tercih yapmıştım. ilk seneler okula hiç alışamadım, iyi bir anadolu lisesinden mezunum, özel okul ortamına hiç ama hiç uyum sağlayamadım. sudan çıkmış balığa döndüm resmen. bunun parayla falan ilgisi de yoktu ailemin durumu son derece iyi. ilk sene ve ikinci sene resmen hiç okula gitmedim desem yeridir, tüm derslerden kaldım, ama okula gitmediğim ve sınavlara girmediğim için. üçüncü sene de buna benzer şekilde gitti. atılmayacak kadar iki uc dersi falan geceyim bari dedim. bu arada össye girmeyi düşündüm ama olmayacaktı, ya okuldan atılacaktım ki bunu babama asla söyleyemezdim. annem kötü gittiğini biliyordu ama babam hiç bir şeyden habersizdi. neyse 4. sene ilk dönem dondurdum okulu, ikinci dönem artık çıkış yolu olmadığını ve gitmem gerektiğini anladım en sonunda. şu an 5. senem bitmiş durumda ve ben okula gitmeye başladığım zamandan beri onur öğrencisi oldum. dönem ortalamalarım hep 3ün üzerindeydi. hocalarla aram inanılmaz iyi oldu, bir kaç insanla muhabbete başladım, hatta bütün derslerde aranan sima oldum, öğrenciler de dahil olmak üzere herkes ne kadar iyi olduğumu söylemeye başladılar. oha süpersin, ingilizcen harika, yurtdışından mı geldin (tabi tanımadıkları için, okula hiç gitmediğim için), öyle ki 1.60larda gezen ortalamam iki dönemde 2.65 oldu. ve ortalamam 2.65 dediğimde herkes şaşırır oldu, aaa inanmıyorum daha yüksek sanıyodum ben senin ortalamanı diye. neyse aklım başıma geç geldi kısacası. seneye haziranda mezun olacağım, toplamda 5.5 sene olmuş olacak ama resmen 2.5 senede bitiriyorum gibi bir şey.

olayın diğer kısmı ise şöyle, kendimi inanılmaz mal hissediyorum. en başından beri yaptığım salaklıklara inanamıyorum, arkadaşlarım gecen sene bir kısmı da -hazırlık okuyanlar, ki ben hazırlığı da atlamıştım- bu sene mezun oluyorlar. benimki seneye kaldı. master yapmak istiyorum ama mümkünse bir devlet okulunda, hatta iyi bir yerde. alese deneme amaçlı girdim bu sene 76 aldım ama hiç çalışmamıştım. hedefim ise 90 ve olursa daha üstü, gerçi 100 alsam bile master'a kabul alabileceğimi düşünmüyorum ve bu ihtimal beni iyice sinir sahibi yapıyor. derece ile mezun olabileceğim bir okulda yıllanmış durumdayım salakça sebepler yüzünden. okula gitmediğim zamanlarda ne yaptığım ise tam bi saçmalık, içki saçma sapan ilişkiler falan işte. resmen çökmüş hissediyorum şu an, tatil tam zamanında geldi diyeceğim ama yaz okulunda ders alıyorum.

şimdi gelelim en önemli kısma, babam bu sene mezun olacağımı sanıyor. yaz okulunun sonunda yani. ona okulda master düşündüğümü söyledim, ki bir sene daha para ödenecek diye. annem biliyor bu arada. bu konuda sorun olacağını sanmıyorum ama seneye üzerimde daha büyük bir yük olacak ve ortalamamı en azından 3e kadar yukseltmem gerek. bu da beni çok rahatsız ediyor, yani yalan söylemiş olmak ama inanın başka çare yok, çünkü en başından beri olayların ters gittiğini hiç anlatmadım babama. ve sağlık sorunları var. tüm umudum master için iyi bir yerlere kabul almakta, para sorun değil en pahalı okulu bile karşılayabilecek durumumuz var ama ben bunu istemiyorum.ve en önemlisi gercekten akademik kariyer yapmak istiyorum. yazmayı ve okumayı ve bölümümü inanılmaz sevdiğime kanaat getirdim. seneye de kabul alırsam eğer daha iyi bir yere kabul aldığımı ve değiştireceğimi söyleyeceğim babama. ama önemli olan motive olabilmem, aptal aptal facebookta millet mezun olmuş diye fotograflara bakmamam lazım. ve soylediğim yalanı kendime yedirebilmem. bu konuda en büyük engel ales diye düşünüyorum, sosyal bir bölümdeyim ve matematikte pratiğim az. yani yapıyorum ama uzun zaman alıyor. zaten bu mayıstakinde de yetiştirememiştim.önümde iki şans daha var ales için. toefldan 112 puanım var. geçerli henüz.

şimdi soracaklarım, ne yapmalıyım?
ales için taktikler? (ders falan mı alsam diyorum)
kendi kendimi nasıl motive edebilirim?
en önemlisi master için ne önerirsiniz? yani boş hayallere kapılmayayım hiç bir devlet okulu beni almaz mı? zaten o zaman tamamen vazgeçeceğim bu master fikrinden.

buraya kadar okuyabilenlere teşekkürler.

ps: bir süre üstte kalırsa sevinirim. cidden ihtiyacım var.
0
tearsnatural
(22.06.09)
her okulun kabul kriterleri denkleminde ağırlıklar hem kağıt üzerinde hem de enformel olarak farklıdır. Bazıları için ALESten barajı geçsen yeter hesaplamaya bile katıp katmadıklarını bilmezsin, bazısına ise kesin olarak yüzde elli etkiler.
ALES'i ders alacak kadar çok önemseme bence o yüzden, her okulda ortak olan bir kriter varsa o da ordaki hocaların özellikle mülakattakilerin seni ne kadar tanığıdır. Bazı pek yetersiz kişilerin hocalarla arası iyi olduğu için kabul edilmesi çok bölümlere kabul aldığını gördüm.

Ama genel olarak yüksek lisans bölümlerinin birçoğuna kabul edilmek dışardan göründüğü kadar zor değil. Birçok bölüme başvuru çok azdır daha az sayıda bölüme de ciddi bir elemeyle girilir. Bunu da daha çok bölümün ünü belirler. Bazı çok gerzek ve ipe sapa gelmez bölümler kolayca çok ünlü olabilirler.

Dediğim gibi, yüksek lisans çok önemli bir mesele değil, büyüttüğün kadar birşey yok. Kendi başarının nicelik değerlendirilmelerine biraz fazla takılmışsın gibi.
0
hayali arkadaş
(22.06.09)
onu bunu boşver de ilk yapman gereken şey babanı karşına alıp konuşmak(in my humble opinion). hem büyük bir rahatlama olacak hem bu ales, yüksek lisans işlerinde herhangi bir terslik durumunda iyice bocalamamış olursun.
0
electropie
(22.06.09)
eğer babanda para ganiyse (yıllık 50 60 bin usd sana ayırabilirse) mastıra amerikaya git direk babanada abd ye transfer oldum de. parayı bastınmı burdan daha kaliteli okullar alır seni.
0
iplikci
(31.10.09)
(2)

dünyanın en kolay şeyi düşünmek, en zor şeyi düşündüğünü uygulamaktır

point guard
dünyanın en kolay şeyi düşünmek, en zor şeyi düşündüğünü uygulamaktırbuna benzer bi söz vardı galiba. ben mi yanlış hatırlıyorum.??bi yerden duydum ama duyduğum yeri unuttum.
dünyanın en kolay şeyi düşünmek, en zor şeyi düşündüğünü uygulamaktır


buna benzer bi söz vardı galiba.
ben mi yanlış hatırlıyorum.??

bi yerden duydum ama duyduğum yeri unuttum.
0
point guard
(20.06.09)
düşünmek kolay, yapmak zordur.

dünya da en zor olansa, düşünüleni yapmaktır.

Goethe
0
sijwocaq
(20.06.09)
bir de tanpınarın var öyle bir sözü
"düşünceler mesuliyetini taşıyabilenler içindir"
aynı kapıya çıkıyor.
0
hayali arkadaş
(20.06.09)
(8)

gözlük çerçevesi+cam kaç paradır?

kibritsuyu
numaralı gözlük için. şu yarım çerçeveli gözlük çerçeveleri ve 5 derece miyop olan camları (artık organik, inceltilmiş vs her neyse) toplam kaç lira tutar aşağı yukarı? 9 senelik ve bildiğin camdan oluşan camlarıyla gözlüklerim artık yavaş yavaş ömrünü tamamlıyor. öyle marka olsun falan takıntım yok
numaralı gözlük için. şu yarım çerçeveli gözlük çerçeveleri ve 5 derece miyop olan camları (artık organik, inceltilmiş vs her neyse) toplam kaç lira tutar aşağı yukarı? 9 senelik ve bildiğin camdan oluşan camlarıyla gözlüklerim artık yavaş yavaş ömrünü tamamlıyor. öyle marka olsun falan takıntım yoktur. suratıma yakışsın yeter.
0
kibritsuyu
(19.06.09)
cerceve fiyatlari, ortalama 150 civarindan baslayip, takdir edersin ki 2 binlere kadar cikiyor. isini goren kaliteli bir cerceveyi 200-250'ye alir, uzerine bi de dereceli camlari yaklasik 150-200'e alir, 400-450 ytl masrafla bu isten siyrilirsin diye tahmin ediyorum.
0
uyku semesi
(19.06.09)
markalı bir şey istemiyorsanız ortalama semtlerde 100-200 TL arasında bi maliyeti olur.
istanbulu biliyor musunuz bilmiyorum ama ben levent-gültepe çizgisinde ortalama bi gözlükçüye cok fazla para vermeyi göze alarak girdim. 2,5 derece miyop organik camlar ve kemik cerceve, tümü birlikte 95 liraya geldi. ucuz yani baya bence.
0
tehanu
(19.06.09)
devletin çerçevelerinin (yani devletin memurlar filan için karşıladığı çerçeveler) ücretleri 41 ya da 51 liraydı..
0
dambil
(19.06.09)
1,75 derece miyop antirefle cam+yarım çerçeve + 3 aylık J&J lens 175 liraya almıştım bir iki ay önce. pazarlık yapınız. gerçi benim aldığım çerçevelerde indirim vardı.
birde 4-5 sene öncesine nazaran çerçeve fiyatları düşmüş. tabi yine pahalı çerçeveler de var.
0
vincenzo
(19.06.09)
3 ay önce yeni gözlük aldım. Bir gözüm 5 diğeri ise 5buçuk miyop. %40 inceltilmis organik camlarım ve Verdure marka gayet hoş çerçevelerime toplam 300 tl verdim.
0
yellow brick road
(19.06.09)
ben 3.0 - 2.75 miyop %30 organik inceltilmis camlara sadece 110 ytl bayildim daha gecen ay.
0
oligomer
(19.06.09)
ben bakırköyün merkezinde bi gözlükçüye sormuştum (sadece 9-10 derece iki cam) 600 ytl gibi bi fiyat çıkarmıştı bana sonra gaziosmanpaşada 100-150 gibi birşeye yaptırdım.
sanırım en çok semte ve gözlükçünün o semtteki konumuna göre değişiyor.
0
hayali arkadaş
(19.06.09)
3.50 derece ( miyop )organik camlar 25 tl cerceveyle 65tl(daha dun sordum)
o degil de burda herkesin soyledigi fiyatlar neden bu kadar uçuk onu anlamadım
0
voodoo 007
(20.06.09)
(6)

iş yerlerindeki en artist tipin çaycı olması

kurtulan adam
var mı arkadaş böyle bişey bana öyle geliyor?yoksa benim çaycılara garezim mi var?
var mı arkadaş böyle bişey bana öyle geliyor?yoksa benim çaycılara garezim mi var?
0
kurtulan adam
(17.06.09)
çaycı bir işyerindeki en düşük maaşlı çalışanlardan biri olduğu için onun artistlik yapması daha çok gözünüze batıyor olabilir.
0
hayali arkadaş
(17.06.09)
dizilerde de genelde kıl tipler oluyor çaycılar. gerçekte de böyledir belki.
0
baldur2
(17.06.09)
en son işten çıkarılacak kişi olduğu için olabilir.
0
rentts1
(17.06.09)
her ortama rahatça girip çıkabildiğinden bir takım şeyler duyarlar. dedikodunun hatta kendiniz hakkında dahi bilmediğiniz her türlü bilgiye sahip olurlar. genel müdür kovulur ama çaycı (genelde) kovulmaz. zaten büyük ihtimalle "ne iş olsa yaparım abi" diyen patronun akraba ya da tanıdık kontenjanından işe aldığı adamdır. bir ihtimal işten çıkartıldığında işyerinde herkesin sırrını ortaya saçıp giden haliyle küçük çaplı bir kıyamete yol açan çaycı görmüşlüğüm vardır.
0
phonex
(17.06.09)
benim eski çalıştığım işyerinde de çaycı çok gıcıktı. örnek veriyim dedim =)
0
spirit crusher
(17.06.09)
bizim işyerindeki gayet sempatik bi adam. herkes sever yani onu. geyik, muhabbet tam yerindedir.
0
el magico
(17.06.09)
(1)

melatonin

baldur2
melatonin hakkında iki sorum var arkadaşlar;1- bu melatonini internet haricinde nerelerde bulabiliriz? eczanelerde falan var mıdır?2- melatoninin dışarıdan alınması bir süre sonra vücuttaki üretimini durdurur mu?
melatonin hakkında iki sorum var arkadaşlar;
1- bu melatonini internet haricinde nerelerde bulabiliriz? eczanelerde falan var mıdır?
2- melatoninin dışarıdan alınması bir süre sonra vücuttaki üretimini durdurur mu?
0
baldur2
(17.06.09)
"Products containing melatonin have been available as a dietary supplement in the United States since 1993.[7] Foods may contain trace amounts of melatonin, but no food has been found to elevate plasma melatonin levels.[8] Over-the-counter sales of the hormone remain illegal in many other countries, and the U.S. Postal Service lists melatonin among items prohibited by Germany.[9]"

wikipediada demişler ki melatonin içeren gıdalar varmış ama bunların herhangi biri plasma melatonin düzeyini yükseltmemiş. salınımı ışık karanlık döngüsü gibi dışsal faktörlere bağlı bir hormon olduğu için dışardan alınması faydalı olmuyor olabilir.

gerçi wikipedia dışında bazı yerlerde valeryan kökü, kırmızı şarap falan demiş ama wikipedia da böyle diyor.

ayrıca wikipedia bu hormonun satışının birçok ülkede yasak olduğunu da söylemiş.
0
hayali arkadaş
(17.06.09)
(2)

ibranice (ibrani alfabesiyle) yazılmış bir şeyler içeren t-shirt

surtunme kuvveti
güya anadolunun renklerini içeren halk oyunları-türküler içeren bir gösteri düzenlediler. afişte türkçe, kürtçe, lazca, ermenice vs var bir ibranice yok. düzenleyen arkadaşlara trip atıcam, belki bilmiyorlardır diye bir örneği üstümdeyken konuşayım dedim. gidip bastırmak istemiyorum hali hazırda var
güya anadolunun renklerini içeren halk oyunları-türküler içeren bir gösteri düzenlediler. afişte türkçe, kürtçe, lazca, ermenice vs var bir ibranice yok. düzenleyen arkadaşlara trip atıcam, belki bilmiyorlardır diye bir örneği üstümdeyken konuşayım dedim. gidip bastırmak istemiyorum hali hazırda varsa alacağım. var mıdır istanbul'da izmir'de?
0
surtunme kuvveti
(16.06.09)
siz ibrani harfleriyle yazmayı biliyorsanız kumaş boyası alın fırçayla tişörtün üstüne kendiniz boyayın.
Bulamazsanız tabi
0
hayali arkadaş
(16.06.09)
hiraganasıdır efendime söyleyeyim kataganasıdır heryerde kol gezerken belki mümkündür diye şeyettim. hala umudum var.
0
🌸surtunme kuvveti
(16.06.09)
(13)

3'den 4'e geçen çocuğa tatil kitabı ne almalı

abtash
duyurudaki başka bi duyuruyu görünce aklıma geldi. bizim yeğene tatil kitabı alınması gerekiyormuş, zambak falan var mı bi tavsiyeniz? he eğitimci duyurucular??? test falan çözmesi lazım sanırım. yazık lan.
duyurudaki başka bi duyuruyu görünce aklıma geldi. bizim yeğene tatil kitabı alınması gerekiyormuş, zambak falan var mı bi tavsiyeniz? he eğitimci duyurucular??? test falan çözmesi lazım sanırım. yazık lan.
0
abtash
(15.06.09)
öğretmeni söylememiş mi?
0
ne bok yedim ben
(15.06.09)
hakikaten testi falan boşverin. zaten o tatil kitapları asla çözülmüyor. ben ilkokul hayatım boyunca test çözdüğümü hatırlamam tatilde. öğretmenler sanki kontrol ediyor da... haytalık yapma sonun fabrika olur diyorlardı bak üniversite son sınıftayım. yine sanayide çalışcaz gerçi. ama boşverin siz bi blokflüt alın çocuğa tatil için, komşuların kafasını şişirsin.
0
ne bok yedim ben
(15.06.09)
eskiden küçük okuma kitapları vardı. şimdi zorunlu okutuyorlar galiba ama bana bir tatilde sen de 20 ben diyeyim 30 tane dünya klasikleri babında bir kitap seti gelmişti ama hep çocuk serileriydi. define adası, robinson crusoe, jules verne falan ne varsa vardı. hayatımın en eğlenceli yazıydı. kitaplar da öyle okkalı falan değil bilemedin 100 sayfa civarıydı.
güzel tatil kitaplarımız da vardı. ben çözerdim be. :)
0
ozdek
(15.06.09)
tom sawyer, zıkkımın kökü, pal sokağı çocukları, dünyanın merkezine seyahat vs vs. hepsi akıcı su gibi biten cinsten. kitap okuma alışkanlığını en güzel kazanabileceği yıllarda yardımcısı olur sanırım.
0
tai
(15.06.09)
(bkz: pal sokağı çocukları)

sadece kitap okuma aliskanligi degil; kisilik, erdem, dostluk, fedakarlık gibi kavramlari da kazandirir. ama o yastaki cocuk icin erken olur mu bilemedim simdi
0
alpinsamuray
(15.06.09)
tatil kitapları die kitaplar mevcut...çocuklar hem eğleniyo hem soru çözüyo hem anne babalarını mutlu ediyo...kuzenim öğretmendir ve çocuklarına bunlardan alır her sene...robin ve arya nın bir kez olsun ana avrat sövdüklerini duymadım.
0
werwee
(15.06.09)
uykusuz için pek bi erken geldi bana...otis abi okuyup,ipek erdemle tatiline keyif katması olası değil kanımca...
0
werwee
(15.06.09)
odtü'nun matematik gezegeni veya macera gezegeni diye bir tatil test kitabı var, onu tavsiye edenler çok (benim oğlan 2. sınıfta kullanmıştı, çok da sıkılmadan bitirmişti). her sınıf için mevcut. morpa'nın da tatil kitapları fena değildir, sadece test değil, işte tatilde yapabilecekleri deneyler, aktiviteler filan vardı (mesela, domates soslu makarna pişirin, her adımı yazın filan vardı bi tane)

yaprak testlerin de böyle tatil kitapları var - ama onlar sadece test içerikli.

okuması için www.sezim.k12.tr adresinde "yaz kitapları önerisi" diye bir duyuru var, orada kitap isimleri var. benim tavsiyem, roald dahl kitapları, tam bu yaş için!
0
zkurmus
(15.06.09)
hayali arkadaş
(15.06.09)
@ne bok yedim ben

öğretmeni uyuşuk olduğundan, siz bilinçli velilersiniz ne alacağınızı bilirsiniz dedi. şımarığın biri özel okul olacak bi de. tepem attı anasını satiim.

ben de karşıyım tez çözerek bu güzel yıllarının heba olmasından ama, 2 sene sonra sbs sınavlarına girmeye başlayacak, başlaması lazım bi yerden.
0
🌸abtash
(15.06.09)
4 ten 5 e geçen kardeşim var kitap okumayı sevmiyor ama muzaffer izgü olunca okuyor yani
muzaffer izgü den alabilirsiniz
bi de dili ağır da olsa ömer seyfettin okutun yaşlı başlı amcalarla konuştuğunda söylenenleri anlayabilir ileride :)
bunun dışında tübitak ın çıkardığı kitaplar oluyor uygun fiyatlı hemde eğlenceli bilim tadında onları da tavsiye ederim bizim ufaklık onları da severek okuyor
0
fletch
(15.06.09)
size tavsiyem odtü yayıncılığın kitaplarından edinin.şu linklere bakarak karar verebilirsiniz www.metupress.com.tr ve www.metupress.com.tr
0
akustik cinayet
(15.06.09)
zihinden problemler
0
ykyt
(15.06.09)
(9)

neden yüksek sesli müzik?

hayali arkadaş
Dayım yıllardır böyle pop çalan, insanların dans ettiği falan bi bar işletiyo. Şöyle söyleyim üç kat yukarda büfede duran kadehler birbirine çarpıyor sesten.Hadi dans etmeyi geçtim belki dans eden insanlar müziği maksimum sesle duymak istiyordur ama dans edilmeyen yerlerde de insanların birbiriyle k
Dayım yıllardır böyle pop çalan, insanların dans ettiği falan bi bar işletiyo. Şöyle söyleyim üç kat yukarda büfede duran kadehler birbirine çarpıyor sesten.
Hadi dans etmeyi geçtim belki dans eden insanlar müziği maksimum sesle duymak istiyordur ama dans edilmeyen yerlerde de insanların birbiriyle konuşmasını engelleyecek kadar yüksek sesle müzik çalındığına tanık oluyorum.
Hakikaten dans etmeyeceklerse bile bu kadar yüksek sesli müziklerden hoşlanan insanlar var mı? Bir rahatlama falan mı yaratıyor insanlarda benim haberim yok.
0
hayali arkadaş
(14.06.09)
rahatlama olabilir, belki de müzikten başka hiç bir şey duymama isteği.
0
noluyor
(14.06.09)
insanı havaya sokması.yükses sesli bir bara girdiğinizde einiz ayağınız oynamaya başlar.rock ise kafa salanmaya :)
en önemlisi de hatun kısmının müziği duyunca hobaaa konumuna gelip ortamı ve de seni coşturması.rakıların biraların bilumum içeceğin tepsi tepsi gidip gelmesi ortamın sahibinin bir köşede ellerini ovuşturması vs vs...
0
ground
(14.06.09)
ama insan karşısındakiyle konuşamıyo ki, nasıl konuşuyosunuz hatunla falan o gürültüde?
işte ben de şunu anlamıyorum, hem insanın elini ayağını kıpırdatacak hem de karşısındakini duymasına izin verecek desibeller var gördüm ben onlardan. Hem ortamın sahibi de daha az elektrik parası öder. Neden ille de kimsenin konuşamayacağı kadar yüksek ses?
0
🌸hayali arkadaş
(14.06.09)
bildiğim kadarıyla yuksek ses adrenalin salgılanmasına sebep oluyor
0
zapake
(14.06.09)
amaç zaten karşındakiyle çok fazla diyalog kurdurmamak. ne kadar az konuşma o kadar çok içki, o kadar çok para demektir mekan sahibi adına.
0
teritori
(14.06.09)
adrenalin salgısını yükselten ama uzun vadede duyma sorunlarına yol açan şey bi bitki ya da ilaç olsa hemen zararlı uyuşturucu ilan edilirdi.
0
🌸hayali arkadaş
(14.06.09)
yüksek müzik alkol gibi hafif zihin bulanıklığı etkisi yapıyor. ve alkol kullanımını da artırıyor. kişi kısık müzikli bir yerde, yüksek müzikli yerde içtiğinden daha az içki içer. kluplerin filan düzeni bu. kişiler arası diyalogu engelleme amaçlı yapıyorlar zaten. insanlar kendi aralarında, kendi sohbetleriyle eğlenemesin, diyalog yaşanmasın ve konuşulamadığı için paso içilsin. zaten mantığı bu.
0
cereal killer
(14.06.09)
bu, bir stratejidir.

canlı renkler ve yüksek sesli müzik insandaki adrenalini artırır. kişi yiyeceğini yiyip içeceğini içip bir an önce gitme isteği duyar. böylece müşteri sirkülasyonu olur. işletme kara geçer.

öte yandan, genelde alışveriş merkezlerinde hafif bir müzik çalar. burada amaç müşteriyi mayıştırıp olabildiğince uzun süre orada tutmak, tüm vitrinlere bakıp tüm mağazalara bir uğramasını sağlamaktır. ki, alışveriş merkezleri insanları rahatlattığına inanılan gri, krem rengi tonlarında dizayn edilir.

yani, insanın yemek yiyip gitmesini istiyorsak canlı renk ve yüksek sesli müzik kullanırken, zaman harcamasını istiyorsak hafif müzik ve açık renk kullanırız. bu söylediğim dans edilen yerlerde de tam anlamıyla olmasa da geçerlidir.
0
ne bok yedim ben
(14.06.09)
yazılanlardan şu anlamı çıkarıyorum
1. Yüksek sesli müzik müşterinin değil işletmecinin çıkarına hizmet eder
2. Yüksek sesli müziğin müşterinin çıkarına hizmet ettiği durumlar sıradışı ve hatta patetik durumlardır.

Yani aslında çok az insan seviyomuş bu kadar yüksek sesle müzik dinlemeyi. Buna sevindim.
0
🌸hayali arkadaş
(14.06.09)
(4)

tütsü yöntemi ile ruh ikizinizi 10 dakikada buluyoruz!!

kalim
1) acıbadem carrefour da tütsü var mıdır?2) kadıköy de tütsü nerede var?3) en iyi tütsü hangisidir hepsi aynı mıdır?4) ortalama fiyatları ne kadar oluyor bunların?bununla ilgili hiç soru sorulmamış, daha sonra arayana da yardımcı olur hem...
1) acıbadem carrefour da tütsü var mıdır?

2) kadıköy de tütsü nerede var?

3) en iyi tütsü hangisidir hepsi aynı mıdır?

4) ortalama fiyatları ne kadar oluyor bunların?

bununla ilgili hiç soru sorulmamış, daha sonra arayana da yardımcı olur hem...
0
kalim
(14.06.09)
l'occitane diye bi dükkan var, ben bakırköy prestijde gördüm, kokulu sabunlar bitkisel kremler falan satıyolar, onların muhteşem bi tütsüsü var bal kokulu ama kutusu 25 ytl falandı en son, hediye götürecekseniz uygun olabilir belki.

normalde 1 ytl-5 ytl arası oluyo bi kutu tütsü. Hatta çoğunlukla 1 ytl.
0
hayali arkadaş
(14.06.09)
kadıköy balıkçılar çarşısında balıkçıları geçin tütsücüler başlıyor. başından girdiğinizi kabul edersek sağa doğru giden sokaklar üzerinde de var. mühürdar caddesi tarafında olanlar yani. bir de kadıköy pasajının arka kapısının orada var. ki aynı yer aşağı yukarı.
0
carnicero
(14.06.09)
sadece acıbadem değil her karfurda tütsü var. ruh ikizini nasıl bulcaz lan, evde yatıyo tütsüler boş boş. vanilyalı ve tarçınlı güzel çileklisi hiç çilek gibi kokmuyor:(
0
ne bok yedim ben
(14.06.09)
kokuları taze halde güzel olan çiçek ya da meyvelerin tütsüleri güzel olmuyor.
Daha ağaç kabuğu ya da baharat gibi şeylerin tütsüleri güzel oluyor.
0
hayali arkadaş
(14.06.09)
(2)

kedileri zarar vermeden uzaklaştırmak

sangria
selamlar,öncelikle kedi seven bir insanım, evimde de kedi var.lakin, ofisimin küçük ve şirin balkonu biz yokken kedilerce işgal ediliyor. kakasını ve tüyünü geçtim, masadan cama kadar her yere de çiş yapıyor bu şeker şeyler.balkona gelmelerini engelleyecek lakin kendilerine zarar vermeyecek bir çözü
selamlar,

öncelikle kedi seven bir insanım, evimde de kedi var.

lakin, ofisimin küçük ve şirin balkonu biz yokken kedilerce işgal ediliyor. kakasını ve tüyünü geçtim, masadan cama kadar her yere de çiş yapıyor bu şeker şeyler.

balkona gelmelerini engelleyecek lakin kendilerine zarar vermeyecek bir çözüm var mıdır? nedir?
0
sangria
(12.06.09)
Sprey satıyorlar kedi kovucu. Üzerine sıkıyorsunuz 1-2 tanesini buharlaştırıyor. Bundan korkan diğerleri bir daha gelemiyor. Şaka tabi sadece onların sevmediği bir koku bırakıyor herhalde. Motorcular bilir satarlar bunlardan her motorsiklet aksesuarcısında.
0
ozdek
(12.06.09)
kedinin üstüne sıkmayın balkona sıkın.
bir de sirkeli su da aynı işi görür.
0
hayali arkadaş
(13.06.09)
(8)

şarjlı el süpürgesi

hayali arkadaş
tavsiye edebilecek olan var mı? gırgırdan daha iyi performans göstersin en azından.
tavsiye edebilecek olan var mı? gırgırdan daha iyi performans göstersin en azından.
0
hayali arkadaş
(11.06.09)
fakir rct 108 turbo
0
cedilla
(11.06.09)
Dyson DC-16 var bende cok kuvvetli
0
rich peach
(11.06.09)
arzum AR-424. çekiş iyi, şarjı da çok gidiyor. annem memnun.
0
surprise
(11.06.09)
arçelik'in elxs-316 tr gst modeli var. süper.
0
co2s2
(11.06.09)
hangisi olursa olsun şarjlı el süpürgesi önermiyorum gerçek bir temizlik için.ha öyle ana temizlik değilde hergün koridoru vs şöyle bi temizliyim diye alıyosanızda onun yerine vileda alın hem daha ucuz hem daha temiz.şarjlıların kendilerine faydaları yok bence
0
i like dance and i like romance
(11.06.09)
kedi-köpekli evlerde, şarjlı süpürgeler, normalde makineyi monte etmeye üşeneceğiniz, ama tüylü durumların kurtarıcısı oluyorlar.
0
cedilla
(11.06.09)
evet benim de derdim kedi tüyü ve saksı toprağı zaten. koca elektrik süpürgesini üç tane tüy için salona taşımak çok zor oluyor.
sinbonkinden verdi kardeşim bana, gırgır bile daha iyi topluyor çerçöpü.
0
🌸hayali arkadaş
(11.06.09)
biraz pahalıdır ama en iyisi black and decker dir.
www.blackanddecker.com.tr
0
tathar
(11.06.09)
(6)

çiçek dürbünü-kaleideskop

hayali arkadaş
nerden bulunur? hala satan bir yer bilen var mı?
nerden bulunur? hala satan bir yer bilen var mı?
0
hayali arkadaş
(11.06.09)
ben bugün d&r'da gördüm mesela
0
passion rules the game
(11.06.09)
tahtakale'de büyük bir oyuncak mağazası var, hatta iki şubesi var tahtakale içinde. üç ay önce o mağazanın büyük olanından oldukça kaliteli bir tane almıştım.
0
nickini vermek istemeyen suser
(11.06.09)
@ passion rules the game: hangisinde gördün? gidip bakayım.
@nickini vermek istemeyen suser: tarif edebilir misin yerini? oraları epey biliyorum çıkartamadım.
0
🌸hayali arkadaş
(11.06.09)
büyük olan oyuncakçı iki katlı, direk meydana bakıyor. küçük olanı ise onun hemen arka sokağında, biraz ileride kalıyor. oranın en büyük oyuncakçısı olması lazım, birilerine söylerseniz gösterirler sanırım.
0
nickini vermek istemeyen suser
(11.06.09)
eğer ankara ise panora'daki. ama d&r'lar fix sanırım büyük olan tümünde vardır.
0
passion rules the game
(11.06.09)
kendiniz kaleydeskop yapabilirsiniz, biz bi topluluk olarak yapmistik cok da guzel olmustu, google da aratınca sole bisey cikiyor;

www.biltek.tubitak.gov.tr
0
tehanu
(11.06.09)
(2)

evde kil heykel yapmak

circuit breaker
ben istiyorum ki evde oturayım akşamları kilden heykelcikler yapayım, bunun için nereden malzeme temin ederim ve internetten bu işin tekniği ile ilgili bulabileceğim basit de olsa bir kaynak var mıdır? not: gayet amatör bir harekettir lütfen yanlış anlaşılmasın.özellikle heykelcilik okuyan arkadaşla
ben istiyorum ki evde oturayım akşamları kilden heykelcikler yapayım, bunun için nereden malzeme temin ederim ve internetten bu işin tekniği ile ilgili bulabileceğim basit de olsa bir kaynak var mıdır? not: gayet amatör bir harekettir lütfen yanlış anlaşılmasın.

özellikle heykelcilik okuyan arkadaşlara saygılarımla..
0
circuit breaker
(10.06.09)
kırtasiylerde satılyolardı, 5 liraya almıştım bi kaç sene önce..
0
thefalloftekin
(10.06.09)
nehir kenarlarındaki kumlardan falan yapılan bildiğimiz kil evdeki fırında pişmez diye biliyorum ben seramik fırını lazım.
Hem heykel yapmak o kadar kolay da değil, heykeltraşlar da üstünü alçıyla kaplayıp kalıp alıyorlar sonra yine o kalıba alçı döküyolar, fırına konulacak kilin belli bir kalınlığı geçmemesi gerekiyor yoksa hava kabarcığı yüzünden patlıyormuş.
Ben bi karıştan biraz uzun bir heykel yapmıştım lisedeyken, içini boşaltıp fırına koyana kadar canım çıktı, heykel de epey bi yamuldu o arada tabi.
ama daha pahalıya satan ve normal fırında da pişen killer var sanırım, hatta küpe kolye falan yapıyolar onlardan, eminönünde görmüştüm epey pahalıydı.
0
hayali arkadaş
(10.06.09)
(12)

Duyuru'da ayni sorularin tekrar tekrar sorulmasi

ermanen
ve ayni cevaplarin tekrar tekrar verilmesi... ne diyorsunuz bu konuda? onune gecilemeyecek sanirim, akisina mi birakalim?
ve ayni cevaplarin tekrar tekrar verilmesi... ne diyorsunuz bu konuda? onune gecilemeyecek sanirim, akisina mi birakalim?
0
ermanen
(10.06.09)
Merhaba,
Ben her soru sormadan önce "Ara"yı kullanıyorum ama, herkeste bu alışkanlık oturmamış galiba. Gerçi "Ara"yı kullanıp da soruyu göremeyen de vardır. Arada kaynamıştır.
Moderasyon delirir bir süre sonra. Bir şekilde bir şey ayarlarlar. :)
0
nuage
(10.06.09)
akışına bırak çünkü dün öyle olan şey bugün böyle olabilir. demek istediğim güncellik her zaman iyidir. tabi boku çıkmadığı sürece. bugün biri çıkıp beggin adlı eseri kimin sölediini tekrar sorsa monitöre kafa atarm. ama soran arkadaşın kafasını.
0
rentts1
(10.06.09)
Bence akışına bırakılmalı, yani cevap vermek istemeyen kadar yeni üye olup cevap verecek vardır.
====Ütopik===
Diğer sorular alta kalıyor diye ise; tarih, tikli cevap sayısı, okunma sayısı modaratör önem puanı gibi girişere bir önem katsayısı üretilen kod yazılabilir. Bir de bulanık mantık vs.. ne güzel dönem projesi
===Geçti===

Edit: yani demek istedim ki zaten cevap vermekten sıkılınan bir soru ise kimse cevap yazmaz, adam aramak zorunda kalır cevabı. Serbest ekonomi gibi mi? Hiç anlamam ekonomiden.
0
ilkdefa
(10.06.09)
bi ara want2die rehber yazmıştı "yeter artık sormayın bunları" gibisinden. çok güzeldi :( tabii sürekli tepede sabitleyemeyiz onu da.

bence yapılabilecek en iyi şey, insanlarda aramaya inanma bilincini güçlendirmek.
0
deckard
(10.06.09)
beggin' fırtınasını atlattık en azından buna sevinelim derim. sözlüğün yazar ve yazar adayı sayısı sürekli arttıgından duyuruya gelenlerin sayısıda artıyordur muhtemelen. o yüzden sürekli bir uyum uyuşma süreci halindeyiz. aslında duyuru açmadan once dikkat edilecekler başlığı daha görünür bir yere iliştirilse hatta duyuru açma sayfasına konulsa biraz daha rahat olur sanırım
0
patricia teyze
(10.06.09)
bazi sorularin birden fazla sorulmasi kacinilmaz sanirim. mesela "su video'daki hayvan nedir" sorusunu arayarak da bulamazsin heralde. duyuru'yu daha cok takip eden birinin gozune daha cok batiyor boyle seyler :)
0
🌸ermanen
(10.06.09)
ne zararı var ki?
ben bazen bilgisayar karşısında o kadar sıkılıyorum ki duyuruya yeni bir soru gelsin diye dua ediyorum nerdeyse. Gönüllülüğe dayanan bir şey ne de olsa burdaki sorulara cevap vermek, daha önce sorulduysa ve sıkıldıysanız cevap vermeyin olsun bitsin.

ama tek bir soru için aynı cevapların tekrar tekrar yazılması derseniz haklısınız, bence asıl o çok sıkıcı ve cevabı daha önceden vermiş olan kullanıcıyı hiçe sayan bir durum.
0
hayali arkadaş
(10.06.09)
Bir örnek vermek istiyorum. Dün rapidshare' den - premium account - olmadan hani böyle partların hepsini yapıştırınca otomatik olarak indirecek, arada bekleyecek falan - bir program lazım oldu. Ara' dan aradım ama bulamadım inanın - kesinlikle benim öküzlüğüm kabul ediyorum ama bulamadım napim - şimdi bunun için bi' duyuru açmaya çekiniyorum. " Kaçıncı kez soruluyor yahu bu cık cık cık " ile başlayan mesajlar gelecek diye tahmin ediyorum. Sorulsun abi nolcak lan. Yok ağlamıyorum gözüme bi'şey kaçtı.
0
charlesbukowskiineksi
(10.06.09)
"çaylaklık sıram niye ilerleyeceğine geriliyor" diye sormasınlar da beggin'e bile razıyım.
0
kibritsuyu
(10.06.09)
ben önüne geçilemez diyorum. şu yapılabilir. cevap vermektense aynı sorunun sorulduğu duyuru/soru'ya "git" vermek ve hafif de ayar vermek kullanıcıya belki belki sağlar biraz daha dikkatli olmasını..
0
dambil
(10.06.09)
her tarafta açıkladılar. çaylaklık sırası muhabbetlerini, sormayın artık yahu? her hafta kemer takmak zorunlu mudur diye sorayım ben de o zaman. açıp bakmak yerine cevap verecek insanlar var nasıl olsa diye.
0
darknum
(10.06.09)
bariz konuların tekrar tekrar sorulması hiç iyi değil.
sabiha gökçen'den kadıköy'e nasıl gidileceğini soran en az 10 duyuru vardır.
bi noktadan sonra cevap yazmayı bıraktım ben.
aç google'dan bak. hadi google'da bulamadın, duyuru'da bi ara, öyle sor.
0
cruor
(11.06.09)
(4)

çileklerim böceklendi

unusual
Merhaba,Saksıda çileklerim var. Fotoğraftan net görünüyor mu bilemiyorum, üstünde beyaz minicik böcekler olduğunu gördüm bu sabah. Çiçekçiye ilaç sordum, 1-2 gün içinde gelecek dedi. Sapını falan hep sarmış ya çok fena.. 1. Yapraklarından böyle aşağa doğru su döksem gider mi bunlar? (gitmez gibi ama
Merhaba,
Saksıda çileklerim var. Fotoğraftan net görünüyor mu bilemiyorum, üstünde beyaz minicik böcekler olduğunu gördüm bu sabah. Çiçekçiye ilaç sordum, 1-2 gün içinde gelecek dedi. Sapını falan hep sarmış ya çok fena..

1. Yapraklarından böyle aşağa doğru su döksem gider mi bunlar? (gitmez gibi ama :) )
2. Başka bi tane çiçekçi de çok su vermişsin ondan olmuş dedi, çok da su vermedim. Ondan olmuş olabilir mi?
3. "Benim de saksıda bitkilerim var, bu böceklerden sarmıştı, şunu yaptım öldüler" diyen var mı?
cevaplar için teşekkürler
0
unusual
(09.06.09)
www.agaclar.net
forumda zararlılarla mücadele falan konularından bulabilirsiniz çözümünü. benim bir çiçeğimde de bu marul biti gibi şeylerden olmuştu. orda evde yapılabilen karışımlar da var. onlardan arap sabunu, sarmısak ve sıvıyağ içeren karışımı uyguladım. böcekler gitti. yalnız karışımın tam oranlarına bakın siteden. spreyle uygulamak gerekiyordu. ya da başka yolları da vardı.
diğer sorularınız için de bu sitede cevap var.
0
aggromela
(09.06.09)
ee, organik tarımın zor tarafı da bu işte. adamlar boşuna basmıyor pestisitleri. maalesef ilaç kullanmak zorundasınız.
0
eyke
(09.06.09)
bunlar yaprak biti, en doğal düşmanlarıda karıncalar efendim. çok tatlı olurlar bunlar, bitkinin özsuyunu içtikleri için. karıncalarda afiyetle bunları bir güzel yiyor. ama sizin elinizde karınca olmadığı için sinek ilacı işinizi görür, hatta camsil bile köklerini kazır bunların. hatta bunlara hiç gerek yok elinizle ezin gitsinler :) hafif dokunmayla ölüyor hepsi.
0
readmymind
(10.06.09)
Bunlar yaprak biti,bitkilerin özsuyunu emerler ve tamamen öldürebilirler bile. karıncalar bunların predatörü değil tersine kommensalist bir ilişkileri var, bunların saldıkları yapışkan sıvı karıncalar için iyi bir besinmiş o yüzden de karıncaların yuvalarında bile bunlardan besledikleri söyleniyor. Çok kıpırdayan şeyler değiller ama karıncalar bunları alıp başka yapraklara falan taşıyorlar. Predatörleri ise uğur böcekleri, şehirde size denk gelmesi nerdeyse imkansız ayrıca karıncalar uğur böceklerini de yiyorlar.

Bu çilekleri yemeyi planlıyorsanız çiçekçinin vereceği ilacı kullanmayın, çileği ne kadar yıkarsanız yıkayın çıkmayacak birşey olabilir ayrıca toprağa da karışacak.

Şöyle yapın; 1 litre suya 2 çorba kaşığı arapsabunu ve 1 çorba kaşığı zeytinyağı koyun çalkalayın. 2 diş de sarımsak koyabilirsiniz, birçok böceği uzak tutar ama sarımsak zorunlu değil. Püskürteçle yapraklarına püskürtün, yaprak altlarına özellikle dikkat edin oralara iyi saklanıyorlar. Haftada 2 kere tekrarlayın. Emin olun ilaç uygulamaktan daha zor değil. Yalnız şunlara dikkat edin; arapsabunu parfümlü gliserinli falan olmasın saf arapsabunu kullanın. Ve sarımsağı ezdikten sonra süzgeçten geçirip suyunu koyun yoksa o sarımsak parçaları püskürtecin deliklerini tıkar bir daha kullanılmaz hale gelir.

Bunu sormamışsınız ama çilekler toprağa değdiklerinde çürümeye başlarlar o yüzden bu bitkinin altına bozuk cdler kırıp yerleştirin.
0
hayali arkadaş
(10.06.09)
(7)

kettle kirec tuttu

sanio
ya simdi cay kahve bilimum sicak su ihtiyacini karsilamak icin kettle almistim. ama bu arkadasin reziztansi suyumuz cok kirecli oldugu icin kirec tuttu. bu kettle in kirecini nasil temizleriz.
ya simdi cay kahve bilimum sicak su ihtiyacini karsilamak icin kettle almistim. ama bu arkadasin reziztansi suyumuz cok kirecli oldugu icin kirec tuttu. bu kettle in kirecini nasil temizleriz.
0
sanio
(08.06.09)
tamamen su doldurup kaynatın. Kaynamış suyun içine bir çorba kaşığı kadar limon tuzu atıp biraz bekleyin.
en zehirsiz yol bu.
0
hayali arkadaş
(08.06.09)
Icini sirke ile doldur, birkac saat kalsin, sonra yika iyicene.
0
ermanen
(08.06.09)
içinde yarım litre limon suyu kaynatın sonra güzelce yıkayın.
0
blackdog
(08.06.09)
direkt içine kireç çözücü dök o içindeyken kaynat sonra 5 -6 kez yıka. zehirlenmemiştim ben.
0
izafi
(08.06.09)
Kireç sökücülere hiç bulaşma derim.en az 10 defa en ayrıntılı yerine kadar yıkaman gerekebilir.zehirlenme riski de cabası.kendimden biliyorum.
0
quasimodo
(08.06.09)
Kesinlikle sirkeli su. PAtır Patır döküyor. KAynatma içinde beklet. Benimkinde metal gözükmüyor ve su ısıtmıyordu bile. Pasparlak olmuştu sonunda işlem:)
0
ilkdefa
(08.06.09)
elma sirkesi iyidir.
0
kurukafa
(08.06.09)
(3)

alkolun limiti

mancuryalıalay
simdi yaz geldigi icinher gece 3-4 bira cakma moduna girdim. sigara kullanmam,yaglı yemem ama gecede 3-4 bira yada sarap falan iciyorum. zararlı mı , cok mu zararlı..Bir limiti var mı? yoksa serefinize iceyim mi?
simdi yaz geldigi icinher gece 3-4 bira cakma moduna girdim. sigara kullanmam,yaglı yemem ama gecede 3-4 bira yada sarap falan iciyorum. zararlı mı , cok mu zararlı..Bir limiti var mı? yoksa serefinize iceyim mi?
0
mancuryalıalay
(08.06.09)
göbek derdin yoksa rahvan gitsin şerefe.
0
arigold
(08.06.09)
3-4 bira tüm gece boyunca meşrubat niyetine bile içilir, afiyet olsun...
0
crown
(08.06.09)
bir limiti var

sozluk.sourtimes.org
0
hayali arkadaş
(08.06.09)
(8)

"sanat" - "baskı" - "andre gide" konulu bir odevim var.. ciddi fikirlerinize ihtiyacim var..

la traviata
gecenin bu saati itibariyle cok sevdigim bir hocamdan sali gunku sinav icin sinav sorum geldi. (evet, biz ogrenciler dahil kimse normal degil bizim okulda : )bu duyuruyu disari da aciyorum, zira olur da kendisinin bunu gormesi sakinca yaratmaz, hatta baskalari ile paylastigim ve tartistigim icin sev
gecenin bu saati itibariyle cok sevdigim bir hocamdan sali gunku sinav icin sinav sorum geldi. (evet, biz ogrenciler dahil kimse normal degil bizim okulda : )

bu duyuruyu disari da aciyorum, zira olur da kendisinin bunu gormesi sakinca yaratmaz, hatta baskalari ile paylastigim ve tartistigim icin sevinebilir de.

-----
soru (odev konusu ya da her ne ise) su ki;

"sanat baskının verimidir. onu ne kadar serbestse o kadar yukarılara yukselir sanmak, uçurtmayı havalanmaktan alıkoyan şeyin ip olduğunu zannetmektir" - "andre gide"
-----

simdi andre gide ismini duymus olsam da cok derin bilgim yoktu ama arastirdim.
sizden istegim, gide'nin bu cumlesini yorumlamaniz. ona katilip katilmamaniz onemli degil, yeter ki fikrinizi soyleyin.
kimseyi yonlendirmek gibi olmasin ama sanki adamin devam cumlesinde "..ki bu zannedis de dogrudur, alikoyan sey iptir. dolayisiyla sanatta serbestilik daha onemlidir" gibi bir sey olabilecegini bile dusundum, hatta oyle demek istemiyorsa bile ben bu fikri de odeve katacagim. (her ne kadar ilk okuyusta, ucurtmayi yukselmekten alikoyan sey aslinda ip degil ucuran kisinin ta kendisidir anlami cikiyor olsa da)

sizce nedir bu baglamda sanat ve baskı iliskisi?

tesekkurler..


not: bu, sali gunune yetisecektir. yani sadece 1 gun var. dolayisiyla 1 gun ustte kalirsa muhtesem olurdu.

not2: dersin adi "ileri solfej" merak eden olursa. ama son sene oldugundan mufredatta felsefe ile baglantili pek cok sey var. iyi ki de var.
0
la traviata
(08.06.09)
İlk anda aklıma şu geldi; sanatta devrimlerin birçoğu daha önce kural kabul edilen bir uygulamaya karşı çıkış olarak sirayet etmiş ya.
Ne bileyim mesela adamlar rönesansta "yahu niye saçma sapan yuvarlaklar çiziyoruz ki isanın falan arkasına çizmiyorum anasını satıyım" demişler, başka türlü ve daha yaratıcı kompozisyonlar yaratmışlar. Bu çok basit bi örnek oldu da daha bi milyon tane bulunur.
0
hayali arkadaş
(08.06.09)
Sanat, benim şahsi anlayışıma göre bir rahatsızlıktır. Ki soru(söz) de düşüncelerime çok yakın olduğu için cevaplandırıyorum.

İnsanlar, aslında mutsuz oldukları/rahatsız oldukları için sanat yaparlar. Yani en düz ifadeyle; bize çok güzel gelen eğlenceli bir beste bile, aslında onu dinlerken hissettiğimiz duygulara ulaşmaya çalışmış, bunları notaya dökmüş bir zihnin mahsülleridir. Şöyle ki; "seni çok seviyorum canım aşkım, iyi ki varsın" şeklinde bir şiir dizesi olduğunu varsayalım. Burada her şey güllük gülistanlık gibi gözüküyor olmasına rağmen, aslında içten içe bir korku, diğer deyişle bir "ya sen bir gün olmazsan. ol tamam mı? bak, seni seviyorum hem bile!" alt metni vardır.

Konuyu dağtmadan söze dönecek olursam, ilk cümlede dediği gibi: "Sanat baskının verimidir." Bir ülkede ne zaman ki bir felaket yaşanır, en güzel ağıtlar o zaman çıkar. Ne zaman ki kişi kendini çaresiz hisseder, o zaman sanata sarılır. Örneğin zengin bir insan "eğer zengin bir adam olsaydım.. lalala" demez, diyemez. Bu, "keşke bir burnum olsaydıı" demek kadar saçma olur. Burunlu biri için. Fakat en güzel zenginlik hayallerini fakir sanatçılar kurar. Buradaki ortak nokta, baskı ile "oldurulmama" ile kurulabilir.

Sıkıldım devam etmeyeceğim, ama öyle yani bir kısmı. Baskı iyidir. (Bu bir ödev[baskı] olmasaydı, buraya gelip sormayacaktınız, gibi)
0
oldu görüşürüz
(08.06.09)
odev (baski) yokken de sanatla baglantili bazi seyler sormustum : )

beni buraya getiren odev baskisindan ziyade, pek cok "su acidan bakmaya ne dersin" diye bagiracak cevaplarin da gelecek olma ihtimali (ve dolayisiyla kendimi de bu anlamda zenginlestirebilecegim). hos, bu da benim zihnimin yarattigi bir baski denebilir ki, sizin dediginiz kapiya cikar yine galiba.
0
🌸la traviata
(08.06.09)
Büyük devrimlerin yarattığı toplumsal değişimler, yani bir nevi "baskıdan kurtulma" halleri de sanatın gelişimi için uygun ortamlar sağlarlar ama aksine.
mesela bir yazı okumuştum diyordu ki; sovyet devrimi çok sayıda sanat eserini besledi, klasik romanlar, besteler vb. ortaya çıkardı ama sovyetlerin çözülüşü bir çöküş ve çürümenin dönemi olduğu için bu dönemde o topraklarda kayda değer tek bir eser bile ortaya çıkmadı.
0
hayali arkadaş
(08.06.09)
yok yanlış anlamayın, o anlamda değil de; en güzel işlerin/araştırmaların yumurta kapıya dayandığında ortaya çıkmasını kast etmiştim. bunu biraz da şeye benzetiyorum: mesela bir iş yerinde çalışıyoruz, ah ulan bir tatil gelse de bol bol kitap okusak diyoruz fakat tatil gelince, aslında rahat kalınca o kadar da kitap okuyasımız olmadığını, ya da kitap okumanın, aslında bizi saran o yoğun iş temposunda geceleri uzaklaştığımız, sanki kimsenin bilmediği bir yer olması, aklımızdaki yarın sabah kaçta kalkacağız derdini unutturabildiği için seviyoruz, tad alıyoruz.

büyük yaygara koparan basit çizimli hz.muhammed karikatürleri şimdi bazı kesimlerce sanat kabul ediliyor, önem kazanıyor. fakat çizimi serbest olan hz.isa çizimlerinde unutulmaz bir iş çıkarmanız için epey uğraşmanız, bunun da yanısıra ilgi çekmeniz gerekir. şu, plajda bir an hiç bir kadının çekici gelmemesi, ama belediye otobüsünde denk geldiğiniz ufak bir frikik için boynunuzu nasıl da çaktırmadan eğdiğiniz gibi bir şey. (size demedim:)
0
oldu görüşürüz
(08.06.09)
yok ben gayet eğiyorum boynu zaten.

gerci bazen ne kadar egilirsek o kadar daha rahat goruruz sanmak, ucurtmayi yaptigimiz çıtaların kalitesinin ucuşun kalitesini belirledigini zannetmektir.
0
🌸la traviata
(08.06.09)
Şu an üzerinde çalıştığım araştırma sorusu "sınırlandırmalar yaratıcılığı azaltır mı, yoksa körükler mi". Belki de fazla yoğunlaştığım için her şeye bu açıdan bakıyorumdur ama bana sizin konunuzla bağlantılı geldi. İşinize yararsa kaynaklarım şunlar:
De fem benspænd (The Five Obstructions). Yön. Lars von Trier ve Jørgen Leth. 2003.
Ekici, Armağan. «Sınırlama Altında Yazı.» Geceyazısı Mayıs 2003: 104-112.
May, Rollo. “On the Limits of Creativity.” The courage to create. New York: Norton, 1975.
“Oulipo.” 1 March 2009. Wikipedia. 29 March 2009 <en.wikipedia.org>.
Trier, Lars von. Sınırlamalar yaratıcılığımızdır Yeşim Tabak. Radikal gazetesi, 31 Ocak 2004.

Kolay gelsin.
0
yemdihan ucak
(08.06.09)
ben de sopiro gibi algıladım. bir yandan da ilk aklıma gelen, yemdihan'ın argumanıyla benzer: sınırlı imkanlar ve baskılı ortamlar her mecrada insanı daha anlamlı ve yaratıcı cözümler bulmaya zorlar.

şöyle demek istiyorum ama ifade edemiyorum, al burada yazılmışı var: www.businessweek.com

bi de stephen sondheim var, amcam demiş ki: "If you ask me to write a song about the ocean, I'm stumped. But if you tell me to write a ballad about a woman in a red dress falling off her stool at three in the morning, I'm inspired."
0
zkurmus
(08.06.09)
(3)

feng shui filan -ayna'nın avantajları ve dezavantajları-

oldu görüşürüz
1. evlerde ayna bulunması ruhen nasıl bir etki yapar2. aynalar hakkında bildiğiniz uğurlar/uğursuzluklar3. evlere/antrelere koyulacak aynaların büyüklüğü, oranları ne olmalıdır4. duvarın tamamını ayna kaplatmak mı, yoksa ufak bir ayna mı5. aynalar bir işkence yöntemi olarak kullanıldı mı hiç/kullanı
1. evlerde ayna bulunması ruhen nasıl bir etki yapar
2. aynalar hakkında bildiğiniz uğurlar/uğursuzluklar
3. evlere/antrelere koyulacak aynaların büyüklüğü, oranları ne olmalıdır
4. duvarın tamamını ayna kaplatmak mı, yoksa ufak bir ayna mı
5. aynalar bir işkence yöntemi olarak kullanıldı mı hiç/kullanılabilir mi
6. ayna resimleri çizen bir ressam vardı adını unuttum?
7. en sevdiğiniz aynanız nasıl, ayna alacak olsanız nereyi tercih ederdiniz
8. günde kaç kere aynaya bakıyorsunuzdur?
9. sizce bir ayna çerçeveli mi olmalı yoksa çerçevesiz mi
10. aynaların da kaliteli malzemeden yapılmışı olur mu? örneğin xt7b camla yapılmış ayna, daha net gösterir mi. ya da şöyle soralım; aynanın arkasındaki sır'ın çeşitleri var mı

üşenmeyip cevaplandıran olursa şimdiden teşekkür ederim kendisine.

ps: piyasa araştırması yapmıyorum, topluca sordum
0
oldu görüşürüz
(08.06.09)
1. Feng shui mantığı şöyle, ayna ışığı yansıttığı gibi enerjiyi de yansıtıyor, enerjinin de kapılardan pencerelerden girdiği varsayılıyor, o yüzden tam kapının karşısında ayna olursa yansıyor ve tekrar dışarı çıkıyor. bi dergide okumuştum, başka bi bilgim yok ama ayna küçük mekanları daha büyük gösteriyor.
2."çok aynaya bakan kadınlar lilith'in esareti altına giriyorlar ve onun huylarını benimsiyorlarmış" bu süper bi söylence,
bir de gece aynaya bakmak şeytanı çağırır, ayna kırılması uğursuzluk getirir falan derler anadolu söylenceleri sanırım bunlar.
5. kullanılabilir ama bütün olarak değil, kırılarak falan.
6."Arnolfini'nin düğünü" tablosunda ayna var, ressamın kendisi görünüyor. eyck van dyck mıydı neydi adı, karıştırıyor olabilirim.

geri kalan hepsi duruma, kişiye, aynanın konulacağı mekana göre değişir. mesela kendi görüntüsünden hoşlanmayan insanlar örneğin beden dismorfiklerden bazıları aynalara katlanamazlar, evlerinde bulundurmazlar, gördüklerinde kaçarlar.
0
hayali arkadaş
(08.06.09)
aynanıın bulunması insanın bilincini yükseltir. tam olarak bilinç değil de ingilizcesi self awareness. yapılan bir deneyde çocuklara bir yerden bir tane şeker almaları söylenmiş ayna yokken avuç avuç almış çoğu, şekerliğin karşısına şeker alınrken kendini görecek şekilde ayna konduğunda çocukların çoğu kendisine söyleneni yapmış. feng shui ile falan alakası yok ama öyle bir bilgi işte :D
0
ayiadam
(08.06.09)
ayna, baktiginizda ruhunuzu goren bir nesne olarak biliniyor bazi inanislarda. bu yuzden ayna kirarsaniz 7 yil ugursuzlukla yasiyorsunuz. nedeni de ruhun kendini 7 yilda bir yenilemesi diyorlar. resetleniyor yani yenileme isleminiz ve ruhunuz bir sonraki yenilemeye kadar kendini anca toparliyormus. okudum bunu bir yerde bir zaman ama nerde ne zaman?
evin neresinde olursa olsun, ayna yatak odasinda oldugu kadar negatif bir etki vermiyor. yani yatak odasinda ayna olmamali. fantazilerini susleyenlere duyururum. ozellikle sabah uyandiginizda kendinizi gormemeniz acisindan boyle bir kural var feng shuide. zaten sac bas bir tarafta, yastik yorgan izi yuzde boyunda yer etmis, sis gozler falan, gormemek lazim bence de sabah sabah. bu ayni zamanda aynanin iskence yontemi olarak kullanilmasi ile ilgili maddeye de yanit olabilir. 12 saatlik bir uykudan sonra gozumu actigimda koy aynayi onume, iskencenin alasi olur bana.
ayna alirken tirnagini aynaya dokundur der babam, eger tirnaginla yansimasi arasindaki bosluk az ise o ayna iyidir. cok mesafe varsa iyi degilmis. babam bilir boyle seyleri diyerek arkasinda duruyorum.
duvarlarin tamamini ayna kaplatirsak bence ortaya bir de striptiz diregi koyup yuvarlak donen bir yatakla da suslemeliyiz odayi. yoksa bi manasi yok, kiroca bence.
aynayi gosteren cercevesidir ayriyetten.
0
islakkedisudankorkmaz
(08.06.09)
(4)

SSK

ultrAs
işten çıktığın zaman kendi istifanla ssk belirli bir ay işliyormu ? bilen varsa müteşekkir olacam ben!
işten çıktığın zaman kendi istifanla ssk belirli bir ay işliyormu ?
bilen varsa müteşekkir olacam ben!
0
ultrAs
(07.06.09)
bir kere daha sorulmuştu ve 90 gün cevabı alınmıştı
0
hayali arkadaş
(07.06.09)
1 sene dolmadı ağustos ayında 1 sene olacak
bu engel olurmu?
0
🌸ultrAs
(07.06.09)
olmaması lazım ama emin değilim ondan.
0
hayali arkadaş
(08.06.09)
son bir sene içerisinde geriye dönük 90 gün prim yatmışsa 90 gün daha sağlık sigortasından faydalanabiliyorsunuz.
0
sijwocaq
(08.06.09)
(16)

doğumgünü hediyesi?

karamell
İşyerimde 16 yaşında ailesinden zerre kadar ilgi görmeyen ve cehaletiyle hergün beni şaşırtmayı beceren bir çaycı kızımız var.Cehaleti bildiğiniz tahmin ettiğiniz gibi değil.Yakın zamanda da doğumgünü var.Kitap almayı düşünüyorum kendisine.Ama bu kızcağız toplasan 50 kelime falan bilen bi tip.Şaka y
İşyerimde 16 yaşında ailesinden zerre kadar ilgi görmeyen ve cehaletiyle hergün beni şaşırtmayı beceren bir çaycı kızımız var.Cehaleti bildiğiniz tahmin ettiğiniz gibi değil.Yakın zamanda da doğumgünü var.Kitap almayı düşünüyorum kendisine.Ama bu kızcağız toplasan 50 kelime falan bilen bi tip.Şaka yapmıyorum,gayet ciddiyim.Bilmediği her kelime için her dakika telefon edip anlamını soran biri.Neyse ben hangi kitabı almalıyım ki hem bu kızcağızın hoşuna gitsin,hem de okuduğunu anlayabilsin.Her türlü öneriye açığım.
0
karamell
(07.06.09)
Sanırım klasik kitaplardan almalısın (Sefiller,v.s...)
daha yararlı olabilir
0
Riot
(07.06.09)
"bir genç kız yetişiyor" olabilir-betty smith. ismine bakıp genç kız kitabı sanmayın iyi bir kitaptır.
bu arada kızın anadili kürtçe olabilir mi? belki türkçeyi sonradan öğrendiği için kelime dağarcığı sınırlıdır.
0
hayali arkadaş
(07.06.09)
gülten dayıoglu serisi al

ökkeş al
0
alokozay
(07.06.09)
ilkokul ortaokul öğrencileri sıkılmasın diye, dünya klasiklerinin özetleri, kısaltılmışları vardır. hem son derece de ucuzlardır. 2-3 tane onlardan al.
0
delikan76
(07.06.09)
Merhaba,
Edmondo De Amicis'in Çocuk Kalbi/Cuore olamaz mı? Çok da severek okumuştum. Hoşuna gidecektir.
Kolay gelsin.
0
nuage
(07.06.09)
alokozay haklı.

gülten dayıoğlu rocks.
0
Stoneface
(07.06.09)
aziz nesin / sizin memlekette e$ek yok mu?

'saint nesin' halk ağzıyla yazdığından hem idrak edilmesi kolay, hem de bir kitaptan alınabilecek verim en üst düzeyde. $iddetle tavsiyedilir.
0
ateistanbul
(07.06.09)
halikarnas balıkçısı - mavi sürgün
0
torque
(07.06.09)
twilight alarak populer kulture uyum saglamasini da saglayabilirsin.
0
the gambit
(07.06.09)
(bkz: le petit prince) tabii ki : )
0
la traviata
(07.06.09)
ipek ongun'un (sanırım) yaş on yedi, bir genç kızın gizli defteri vs onları alın.
0
sen git ben geliyorum
(07.06.09)
tavsiyem agatha christie'dir. kitap okuma alışkanlığı olmayan insanlara bu alışkanlığı kazandırmak için polisiye kitaplar güzel bir başlangıç olur. hatta 2-3 kitabını alabilirsin.
0
gochebe
(07.06.09)
şeker portakalı
0
ecece
(07.06.09)
TDK sözlük. Böylelikle merak ettiği kelimeleri ordan istediği gibi bakabilir, sağı solu da öğrenmek için aramak zorunda kalmaz.
0
9uncu nesilim ama para bende
(07.06.09)
bir genç kızın gizli defteri serisinin ilk kitabı ve yanında sözlük öneriyorum.
gerçekten çok faydalı olur bu onun için.baktınız okuyor,baktınız sevdi devam kitaplarını da alırsınız birer ikişer.
0
afush
(08.06.09)
ipek ongun'dan bir şey alın bence, daha 16 yaşında, gelişimi için. benzeri bir yazar da olur (pınar çekirge vs.).
sufi'nin dünyası da olur, birden bire bir zıplama yapabilir :)
kitap okumayı sevmeyen kardeşime harry potter almıştım en başta, şimdi kitap delisi. öyle bir şey de olabilir, yaşları yakın.
0
aithra
(08.06.09)
(10)

gebelik testi

ne bok yedim ben
ben bi bok yedim. biriyle birlikte oldum. şimdi o kişiyle görüşmüyoruz, 3 ay kadar oldu. sorun şu, olaydan birkaç gün sonra adet gördüm. ama üç aydır tık yok. düzensiz adet gören bi insan olduğum için çok da sallamadım. ama feci sıkıntı yapıyor bu bana. eczaneden alınan gebelik testleri, ne kadar gü
ben bi bok yedim. biriyle birlikte oldum. şimdi o kişiyle görüşmüyoruz, 3 ay kadar oldu. sorun şu, olaydan birkaç gün sonra adet gördüm. ama üç aydır tık yok. düzensiz adet gören bi insan olduğum için çok da sallamadım. ama feci sıkıntı yapıyor bu bana.

eczaneden alınan gebelik testleri, ne kadar güvenlidir? gidip herhangi bir sağlık kuruluşunda test yaptırsam ne kadara patlar?
0
ne bok yedim ben
(07.06.09)
yüzde 100 güvenlidir yazar prospektüslerinde, yalan söylediklerinden şüphelenirsen farklı testlerden alıp 2 kere yapabilirsin.
0
hayali arkadaş
(07.06.09)
%99,9 falan tuttuğu söylenir.
%100 garantili olarak da kandan bakarlar ki en fazla 20-30 lira bişeydir sanırım.
0
babatema
(07.06.09)
ablacım üç ay olmuş ama sen naptın,

işte sana nöbetçi eczane listesi, hemen zıpla.

www.istanbulsaglik.gov.tr
www.treczane.com
0
arigold
(07.06.09)
yarın da direk doktordan randevu alıyorsun.
0
bryan fury
(07.06.09)
direk hamilelik testi al eczaneden. güvenilirdir.
0
slevinkelevra
(07.06.09)
eczaneden almaya utanirim dersen, kipa carrefour gibi büyük marketlerde de satiliyor.

yanliz 3 ay uzun bir süre...eğer gebelik varsa legal yollarin cogunu kapatmissin.

derhal test al, eger pozitif cikarsa saglik ocagina giderek tekrar ettir.böylece yalanci pozitif gibi riskleri elimine etmis olursun.
0
the man who hears deepest inquisitions
(07.06.09)
yalancı pozitif demişsiniz de, yalancı negatif durumu olur mu bunun?
0
🌸ne bok yedim ben
(07.06.09)
cevaben:

cok cok nadir olmakla beraber evet. (%0,001 kadar)
0
the man who hears deepest inquisitions
(07.06.09)
ooohhhhhhhhhhh.... oynasam mı zıplasam mı sevinç nidaları mı atsam bilemedim:)))
0
🌸ne bok yedim ben
(07.06.09)
gözün aydın.
yalnız regl olmama halini ihmal etme. tehlikeli durumların habercisi olabilirler.
ya da garip bir diyet yapıyorsun kendi dengeni alt üst etmiş de olabilirsin
0
hayali arkadaş
(07.06.09)
(7)

otobüs'te kedi taşıma (şehirlerarası) ve bir kac soru/sorun/merak

frtslck
öncelikle aramaya inanan mamafih bulamayan bir bünyeyim.. internette birisi taşınır diyor birisi taşınmaz diyor kafam karıştı, cinnet geçirmeme saniyeler kaldı. cuma, cumartesi gibi okul bitiyor, bu seneyi noktalıyorum ve marmaris'e dönüyorum.. e haliyle kedimi de alıp öyle gideceğim evime..normalde
öncelikle aramaya inanan mamafih bulamayan bir bünyeyim.. internette birisi taşınır diyor birisi taşınmaz diyor kafam karıştı, cinnet geçirmeme saniyeler kaldı. cuma, cumartesi gibi okul bitiyor, bu seneyi noktalıyorum ve marmaris'e dönüyorum.. e haliyle kedimi de alıp öyle gideceğim evime..

normalde marmaris-izmir yolculuklarımı kamil koc'un rahat hat'ı ile yapıyorum.. kafesi var kedimin, bagajda mı taşırlar yoksa yanıma almama izin verilir mi ?

marmaris'e sık giden koc ve pamukkale var, metro, aydın turizm gibi firmalar da gidiyor da omrumde binmisligim yok kendilerine.. pamukkale'ye bile son 2 yılda 3-4 kere bindim, sıradısı bir durum yoksa kamil koc ilk tercihim oluyor..

neyse bu detay kısım da, goturmeme gibi bir hakları yok diye biliyorum, kafeste oldugu surece goturuyor olmalılar..

bagajda kalırsa ne kadar sure kapalı kalabilir ? 1 saat, 1.5 saat bagajda kapalı kalması zarar verir mi, nefessiz kalır mı ? havalandırılana kadar en fazla bu kadar kapalı kalabilir.. izmir'den kalkan otobus aydın ve mugla'da duruyor.. izmir-aydın 1 saat 15 dakika kadar suruyor.. aydın'dan mugla'ya gitmesi 1.5 saat civarı.. marmaris'e de yol uzerinde jandarma kontrolundeki duraklama ile birlikte 1 saatte varıyor mugladan.. yani en cok 1 saat 40 dakika civarı kapalı kalır bagajda kalırsa.. bu sure sorun olabilecek bir sey midir, tecrubeli olanlar paylasabilir mi ?

evet.. ana soruyu son kez sorup bitireyim bu uzun şeyi.. otobuste nasıl ne sekilde gider, yanıma almam icin(kafesiyle elbette) 5-10 lira mı vermem gerekir ne olur.. kedi sorun yapacak turden degil zira, kafese kapatıldıgı zaman uyuyor hemen iki uc kere elini dısarıya dogru sallayıp cıkamayacagını anladıgında.. bagajda da sordugum gibi sorun olmazsa tasıtırım orada..

yardım bekliyorum bir an once bileti alıp bu merakları sonlandırmak istiyorum..
0
frtslck
(07.06.09)
bagajda bırak sen onu .
0
alokozay
(07.06.09)
geçen sene diyarbakıra gitmiştim, kedimi de götürmek zorunda kalmıştım, o zaman sorduğum otobüs firması "kesinlikle hayvan almıyoruz, otogarın ortak kararı demişti." Telefon açıp sorun bence söylerler.
Onlar böyle deyince ben de uçak bileti almıştım, 12 milyon da kedi biletine para vermiştim. Kedi kutusu içinde kucağımda gitmişti.

Ama otobüs firması bagajda gitmesini şart koşarsa kabul etmeyin bence,
0
hayali arkadaş
(07.06.09)
ama soyle bir sorun var.. otobusle 3.5 saatlik marmaris-izmir yolu icin ucak gibi bir imkan yok haliyle.. bagaja alamazsam ve yanıma da aldırmazlarsa kedimi izmir'de bırakabilecegim bir yer de yok.. yakın zamanda izmir'e gelip giden kimse de yok marmaris'ten.. ozel aracla tasıma sansım da yok yani..

sonuc olarak bagajda veya yanımda, bir sekilde gitmesi gerekiyor.. cuma gunu ben otogara gittigimde kedi de yanımda olacak..

bu kedi cuma ogleden sonra veya cumartesi sabahı benimle birlikte marmaris'te evimde olmazsa kendimi yakarım, aksam haberlerinde izmir otogarında gorursunuz beni alevler icinde:)
0
🌸frtslck
(07.06.09)
bu dediğim istanbul otogarının kararıyıdı, izmir otogarının öyle bir kararı yoktur belki, telefon açıp öğrensene.
onların da öyle bir karorları varsa burda duyuruda sor bence özel aracıyla izmirden marmarise gidecek birileri var mı diye. Ama o bagajda hayvana yazık olur, havasız, sıcak, karanlık, üstelik de motor sesi rorororrr, hem de hareket ediyor. Travma yaşamak için birebir.
0
hayali arkadaş
(07.06.09)
buradan net bir cevap alamazsam o olacak sanırım son carem.. marmaris'e gidecek cok arkadasım var, hepsinin finalleri aynı zamanda bitiyor, okulları aynı donemde tatil oluyor ama hepsi de otobusle donuyor marmaris'e.. bu haftasonu donecekleri dusununce bir cırpıda 10-12 kisi geliyor aklıma ama arabayla donen yok..

umarım izmir'deki kamil koc yetkilileri insaflı cıkarlar..
0
🌸frtslck
(07.06.09)
otobüs biletlerindeki sözleşme maddelerinde evcil hayvanlar özel kafesleri içerisinde bagajda taşınır(kesinlikle yolcu kısmına alınmazlar) diye yazıyor genelde. ama pratikte işler değişik yürüyor olabilir bilemiyorum.
0
posteriti
(07.06.09)
bagaja alıyorlar ama bindiğiniz otobüsün atmosferine göre değişebilen bi durum. bazıları molada filan çıkarıp yanınıza almanıza müsade edebilir. muavinin yaklaşımına kalmış bişey.
0
cereal killer
(08.06.09)
(5)

dondurucuda et dondurmak

hayali arkadaş
Dondurucuda dondurulan etlerin çözüldükten sonra bir kez daha dondurulmasının sağlıksız birşey olduğunu söylüyorlar doğru mudur? doğruysa mantığı nedir bilen var mı?Ayrıca aynı şey sebzeler, pişmiş yemekler için falan da geçerli mi sadece çiğ et için mi geçerli?
Dondurucuda dondurulan etlerin çözüldükten sonra bir kez daha dondurulmasının sağlıksız birşey olduğunu söylüyorlar doğru mudur? doğruysa mantığı nedir bilen var mı?

Ayrıca aynı şey sebzeler, pişmiş yemekler için falan da geçerli mi sadece çiğ et için mi geçerli?
0
hayali arkadaş
(07.06.09)
Şimdi şöyle oluyor zannımca,

Donmuş eti eriyince, doğal yollarla içinde bakteriler oluşuyor, oda sıcaklığında. Bu erimiş eti hemen kızartınca/pişirince bu bakteriler ölüyor.

Fakat erimiş eti yeniden dondurunca, etle beraber bu bakteriler de donuyor, daha sonra bu eti tekrar eritince çok daha hızlı bir şekilde bekteri ürüyor halihazırda bulunan bakteriler yüzünden. Sonra pişirsen de bakterilerin hepsi ölmüyor. Falan filan
0
arigold
(07.06.09)
bir keze cozulen seyi tekrar dondurmak pek hos olmuyor.. hatta dondurulmus patates, kroket, sogan halkası gibi seylerin ustunde de yazar, cozdukten sonra tekrar dondurmayınız diye yazar..

sebzede hic tavsiye edilen bir sey degil ozellikle.. ette de durum aynıdır.. ornek vermem gerekirse, balık konusunda tazeligi bayatlıgı kolay ayırt ederim guneyde sahil kesiminde yasadıgım icin ve bir kere bile dondurulmus balıgın tadı kacar biraz.. ikinci kez dondurulmussa yemem buyuk olasılıkla, cok kotu oluyor eti, yerken cok net hissediliyor..
0
frtslck
(07.06.09)
ürünün dondurulması, üründe bulunan mikroorganizmaların ve enzimlerin aktivitelerini durdurmak ya da yavaşlatmak amacı ile yapılır(mikroorganizmalar ölmez). et ürünü dondurulduktan sonra çözülürse mikroorganizmaların(tekrar aktif hale gelirler) çoğalması ve toksin üretecek seviyeye gelmesi için uygun ortam hazırlanmış olur. çünkü;
- çözündürme işlemi süresince sıcaklık kademeli olarak artar.
- donmuş bir ürün uzun sürede çözülür.
- çözülen ürün ortama su salar.
- et ürünleri iyi bir besi ortamıdır.
yukarıdaki etkenler mikroorganizmaların çoğalması ve toksin üretmesi için yeterlidir.
çözdüğümüz ürünleri olabildiğince kısa sürede çözüp bir an önce ısısal işleme(pişirme) tabi tutmalıyız.

çözünen ürünü tekrar dondurursak ne olur?
çözünen üründeki mikroorganizmalar aktif hale geçer ve çoğalmaya başlar. bir süre sora belirli bir sayıya geldiklerinde toksin üretirler. ürünü tekrar dondurursak donma sırasında mikroorganizmalar toksin üretmeye devam edecektir. donma gerçekleştiğinde üründe aktif mikroorganizma olmasa bile ciddi miktarda toksin bulunur. tekrar bu ürünü çözdürüp pişirme işleminden sonra tüketirsek, ürünle beraber tükettiğimiz toksinler gıda zehirlenmesi dediğimiz olaya neden olur.

bunun aslında çok uzun bir açıklaması var, kısaca anlatmaya çalıştım, yardımcı olabilmişimdir umarım...
0
deepfreeze
(07.06.09)
teşekkür ederim.
@deepfreeze- bu durumda örneğin elimizde haşlanacak bir et varsa, çözülmesini beklemeden haşlamak daha mı iyi yani? ben her seferinde çözülmesini bekliyordum öyle gerekiyor zannedip.
bir soru daha sorayım: mesela dondurulmuş çiğ bir eti çözdük yemek yaptık falan onu tekrar dondurucuya koymanın sakıncası var mıdır?
0
🌸hayali arkadaş
(07.06.09)
elimizde donmuş bir et varsa onu önce çözündürüp sonra haşlamalıyız. zamanınız varsa eti buzdolabında(yaklaşık +4 C sıcaklıkta) çözdürmeniz daha iyi. oda sıcaklığında çözünmesini beklemek bazen sıkıntı yaratabilir çünkü et kısa sürede homojen olarak çözünmez. en iyisi 1 gün önceden eti dondurucudan çıkartıp buzdolabında çözdürmek.

eğer çözündürmeden haşlarsak etin duyusal ve fiziksel yapısı bozulur, bu da lezzet açısından olumsuz bir duruma neden olur.

eti çözdük, yemek yaptık diyelim. sıcak yemeğin sıcaklığı oda sıcaklığına(25-30 C) ulaştığı zaman(yani soğuduktan sonra) derin dondurucuya atıp dondurabiliriz, bunda herhangi bir problem yok... Fakat yemeği ocaktan hemen indirip derin dondurucuya atarsak, o sıcak yemek derin dondurucunun içindeki sıcaklığı(ortam sıcaklığını) artırır. bu da derin dondurucunun içindeki diğer donmuş ürünlerin sıcaklıklarının artmasına neden olabilir.
0
deepfreeze
(08.06.09)
(34)

Babaya borç vermek

ency
babam para işlerinde çok kötüdür. girdiği her işi batırır. sağa sola, kredi kartına falan bir sürü de borcu var. kendisi son olarak karpuz yetiştiriciliği işine girdi. karpuz yetiştirecekmiş.şimdi kendisi benden bi köşede araba alma niyetiyle biriktirdiğim bir miktar paramı istiyor. parayı hisse sen
babam para işlerinde çok kötüdür. girdiği her işi batırır. sağa sola, kredi kartına falan bir sürü de borcu var. kendisi son olarak karpuz yetiştiriciliği işine girdi. karpuz yetiştirecekmiş.

şimdi kendisi benden bi köşede araba alma niyetiyle biriktirdiğim bir miktar paramı istiyor. parayı hisse senedi, repo ve fonda değerlendiriyorum. oldukça da iyiyim bu konuda.

parayı ona verirsem geri verme olasılığı %35 i geçmez. bu para benim için önemli, yurtdışı master için paraya ihtiyacım var. geri vermezse master işi yalan olur. sıkışır kalırım türkiyeye, yani doğru askere.

o senin için bir sürü para harcadı diyenlere geliyor:
-ilk ve ortaokulda 1 kuruş harçlık vermezdi. dayı-amca-dede üçlüsünden aldıklarımla geçinirdim.
-lisede yatılıydım. harçlığımı amcam verirdi.
-üniversitede bursluydum. harçlık almadan bitirdim.

siz olsanız ne yapardınız?
0
ency
(07.06.09)
öncelikle babanın sana olan desteğini sadece parasal anlamda değerlendirme, belki zaten öyle değerlendirmiyorsundur, hatırlatayım dedim.

ve ayrıca, bilemiyorum babanın düzenli geliri var mıdır, yani karpuz yetiştiriciliği gibi bir iş yapmazsa gelirsiz mi kalacak.

eğer babanın zaten hayatını devam ettirebilecek geliri varsa, bence kesinlikle verme paranı, baban sana çocukluğunda çuvalla harçlık vermiş olsa bile, biriktirdiğin parayı böylesine bir macera için çarçur ettirme.

not: bu paranın senin için çok çok çok önemli olduğunu varsayıyorum.
0
arigold
(07.06.09)
siz zaten karar vermişsiniz gibi görünüyor, nasıl doğru biliyorsanız öyle yapın. Vicdanınız rahat olacaksa vermeyin bence. Ama uykularınız kaçacaksa belki ortak olabilirsiniz işleri denetleyebilirsiniz falan diycem ama tarım işi de öyle evden denetleyebileceğiniz birşey de değil ki.

Üstelik de karpuz yetiştirmek bence iyi bir fikir sayılmaz, iki sene önceki korkunç sıcaklardan en çok etkilenen bitkilerden biri karpuzdu malum önümüz küresel ısınma.
0
hayali arkadaş
(07.06.09)
çok da hayati bir önemi olduğunu düşünmüyorum babanız için.vermeyin bence hayırlı işlere gidecekse(eğitim v.s.)

ben olsam kesinlikle vermezdim yani.
0
onurct
(07.06.09)
adam emekli ama rahat durmuyor ki, küçük bir ilçede yaşıyor zaten, emekli parası rahat yetecekken böyle şeyler yapıyor.

ben tarım işine yatırım gözüyle bakmam. hatta zarar etmek isterseniz gidin çiftçi olun. mazot pahalı, gübre pahalı, meyve sebze fiyatları da çok düşük zaten.

parayı mecburen verecem artık. hayır diyebileceğimi sanmıyorum.
0
🌸ency
(07.06.09)
Bilirim bu tipleri. (Tamam seninki öyle değildir belki.) Hayatları boyunca asalak gibi yaşarlar. Her işi batırırlar çünkü işin başında adam gibi durmazlar. Ona buna ikramı severler. Sermayeyi yer bitirirler.

Bütün bunları yaparlar çünkü çocuk ruhludurlar. Çocuklarına adam gibi babalık edemezler. Kötü olduklarından değil, dedim ya, kendileri çocuktur daha.

Sakın verme 5 kuruş. Arkası kesilmeyecektir. Eninde sonunda yetti be diyince kötü sen olacaksın yine. O zaman şimdiden kötü ol.
0
pichoscosama
(07.06.09)
@pichoscosama
işin başında durmama konusunda haklısın. daha önceden oto galerisi vardı. dükkanı sürekli bırakıp okey oynamaya giderdi. dükkana bakan da ben ve kardeşim olurdu.

tarım işinden de hiç anlamıyor. ben fikir versem dinlemiyor, kendi bildiğini yapmakta ısrar edip duruyor. geçen senelerde de kavun yetiştirmeye çalışıyordu ama zarar etti.
0
🌸ency
(07.06.09)
verme. böyle yatırımlar için bankaların tarım kredileri var. özellikle ziraat bankasının. gitsin alsın. ayrıca bir baba çocuğunun geleceğini iki tane karpuzdan daha çok düşünmelidir. verme arkadaşım git doğru düzgün hayatını kur ilerde istediği kadar karpuz parası verirsin.
0
atrin
(07.06.09)
Böyle düşünüyorsanız vermeyin parayı. Dediğiniz doğru tarım batarken, herkes organik tarımcılık gibi çok uzmanlık isteyen işlere yönelirken karpuz yetiştirmek akıl karı değil, üstelik karpuz yükte ağır, pahada hafif birşey, hani safran falan dese bi derece. İnanmadığınız bir işe neden para yatırasınız ki? Üstelik de sizin için önemli olan bir paraysa.

Benim de dayım sizin babanız gibi o yüzden az çok tahmin edebiliyorum, sizden istediği borç bununla kalmayacak, zarar edecek borç isteyecek, tohum alması gerekecek borç isteyecek sonu gelmeyecek, ne siz mutlu olacaksınız ne de o.

Olur da parayı batırırsa bir de siz bu yüzden yurtdışına gidemezseniz önüne geçilemez sürtüşmeler ortaya çıkabilir, ona karşı duygularınız çok olumsuz bir hal alabilir, kendinize de öfkelenirsiniz ayrıyetten.

Ona güvenmediğinizi söylemek zorunda değilsiniz, bu projeye güvenmediğinizi sebepleriyle açıklayabilirsiniz.
0
hayali arkadaş
(07.06.09)
kendisi arayıp söylemiyor, annemi aracı yapmış. böyle de bir adam işte.

parayla traktör alacak sanırım. traktörü benim üzerine yaptırmasını mı istesem?
0
🌸ency
(07.06.09)
nolucak ki traktör sizin üzerinize olunca? şimdi hayır diyemiyorsanız, işleri batırırken elinden traktörü alıp satabilecek misiniz?
Bence siz de annenizi aracı yapın ve parayı hani yatırınca uzun süre geri alınamayan hesaplar falan var ya faiz falan veriyolar, onlardan birine yatırdığınızı söyleyin.
0
hayali arkadaş
(07.06.09)
traktörü kendi üzerine yaptırsan bile satmana bir şekilde engel olabilir. kötü bir durum cidden. farklı bir baba profili. kesinlikle bir bahane uydurup paranı geleceğin için muhafaza etmeni öneriyorum. aynı durumda olsam hiç vicdan azabı duymadan söyledigimi yapardım.
0
hasnicktir
(07.06.09)
(bkz: baba)
0
sarere
(07.06.09)
vicdan yapılacak bir konu değil bu senin hayatınla alakalı. master yapmak için biriktirdiğin parayı niye çarçur edeceksin karpuzla kavunla? duygu sömürüsü bu.

aç olsa açıkta olsa ben bile derim yahu bak şu babana biraz ilgilen diye de anladığım kadarıyla öyle bir durum da yok. annenle birlikte bir kursa falan yazdır onları sen düşsünler yakandan. adam emeklilik sıkıntısından bulaşıyordur böyle işlere. amway'e girsin ya da. hem vakit alan bir iş hem de yatırım istemiyorlar bildiğim kadarıyla.
0
sipsi
(07.06.09)
bu senin tüm hayatını etkileyecek bir karar. benim bir arkadaşım da benzer birşey yaşadı ve yurtdışına gidip okuyacağı parayı ailesine verdi ve pişmanlığını yaşadı. sonuçta para iki günde çarçur olabilir babanın elinde ama aynı para senin geleceğin de olabilir. ileride bir araya getiremeyebilir sonra da geç oldu diye vazgeçebilir sonra da çok pişman olabilirsin, bunu ihanet gibi düşünmemeli sonuçta sen o parayı vermedin diye açda açıkta kalmayacak kimse. o karpuz yetiştirecek diye sen hayalinden olmamalısın.

p.s. bi de neticeyide bizlerle paylaşırmısın?
0
mahnita
(07.06.09)
bu soruyu vermeme kararınız konusundaki vicdan azabınızı hafifletecek telkinler için sorduğunuz açık. yalnız birşey dikkatimi çekti, hem "araba alma niyetiyle biriktirdiğim para" demişsiniz hem de "yurtdışı master için para" demişsiniz? ortada ikisine birden yetecek bir meblağ mı var, dönüştürmeyi mi düşünüyorsunuz birbirlerine nedir?

ek olarak ilk veya ortaokulda harçlık almamanın sorun olduğunu ilk defa duyuyorum. lise için bir miktar kabul edilibilir, olrayt. üniversitede de "harçlık almadan" derken talep etmemiş de almamışsınız gibi bir durum var. benim düşüncem üniversite zamanı özellikle bir erkeğin ailesinden göbeğini hafif hafif kesmesinin zamanı olduğu. bilgi için diyorum ben de başarı bursluydum ve okulun verdiği cep harçlığı + çalışmalardan biriktirdiğim parayla hem 4 senemi idame ettirdim hem de üzerine interrail falan bile çıktım.

demem o ki sanmayın herkesin ailesi para akıtıyor; ki bu bahsettiğim profil gayet orta-yüksek sınıf sayılabilecek skaladaki aileler için bile geçerli. dolayısıyla "onlar bana para vermedi ben de onlara vermem" prensibi çok geçerli bir mantığa büründürme mekanizması değil.

gelelim şuanki durum, şuanki paraya. ben şahsen babamın sağa sola, kredi kartına borcu olup boynu eğik dolaşacağına, bana borçlanmasını tercih edilebilir buluyorum. ha bunca borca rağmen bir de iş kurmak elbette tehlikeli. para sizin, karar sizin ama ben biraz bencillik ettiğinizi düşünüyorum. istediği meblağ nedir bilmiyorum ama en azından borçlarını kapatacak kadarını vermeniz iyi olurdu.
0
lhun
(07.06.09)
@lhun
parayı master için biriktiyorum ama 1 sene daha buralardayım, ancak birikecek. bu sırada da işe gidip gelirken kullanabileceğim bir araba alma niyetindeyim. farkındayım sadece harçlık hesabını ile değerlendirme yapamayacağımın. tabiki hesaplasak onlara oldukça borçlu çıkarım ama bu borç sürekli ileri kuşaklara akan birşey olarak düşünüyorum. dedemden babama geçmiş, ondan ise bana.

parayla iyi birşeyler yapacağını bilsem gözümü kırpmadan veririm. ben parayı kullanmasını bilen ince düşünüp yatırım yapmaya çalışan biriyim. babam ise tam aksi. kredi kartı borcu varken bunu ödemek yerine borçla serüvene atılan birisi.

hala hayır diyebileceğimi sanmıyorum. sabah annemle konuşup durumu anlatırım. bakalım ne olacak.
0
🌸ency
(07.06.09)
çocuk ruhlu adamlardan biriymiş baban, bende de bi tane var ordan biliyorum.
anladığım kadarıyla aç açık değiller, geçinip gidiyorlar emekli maaşlarıyla..yani hayatları bu karpuz işine bağlı değil..tamamen macera olsun diye düşünülmüş bir iş(kesin birileri gaz vermiştir bu işte para var diye)... ama senin hayatın bu paraya göre yön değiştirecek. herkes babandır bencillik yapma ver diyor ama bence bu parayı vermemek bencillik değil, bilakis babanın senin geleceğinle ilgili bir paraya göz koyması bencillik...zamanında babam, annemin çalışırken yaptığı bütün birikimi, abuk subuk işler yapmak için istediğinde ben de anneme "evlilik birbirine destek olmaktır, paranı ver bence, hem zaten fazlasıyla geri ödeyeceğini söylüyor, merak etme" demiştim..ama hiç de öyle olmuyor malesef...ne o paralar geri geldi, ne yapılan işlerden hayır geldi...abuk subuk şeylere yatırılan paralarla şu an emlak zengini bile olabilirdik öyle söyleyeyim...
sözün özü bence verme, babanın bir sezonluk eğlencesi için hayatının fırsatını riske atma...
0
arso
(07.06.09)
en basit cözüm, "baba vermeyi isterdim ama maalesef hepsini $u an icin vadeli hesap/tahvil/bloke yatirimda baglamis durumdayim, cekmek istersem 60% zarar olacak geri kalan da sana yaramaz zaten, baska bir yol düsünelim" demen.

Elbette baban, maddi olaylar araniza girmemeli ama bu sabikali, demek oluyor ki bile bile lades olmaz. Ancak ve ancak dü$kün duruma gelir gibi olurlarsa elbette yardim edeceksin.

Biraz vicdansiz bir yaklasim gibi oldu ama alaturkaligin lüzumu yok.Zaten kriz ortamindayiz, bugüne kadar nasil idare ettilerse ayni sekilde devam edecektir. Para senin, nasil yatirim yapacagini belirlemen gereken de sensin, baskasi degil!
0
the man who hears deepest inquisitions
(07.06.09)
bu saatte ne karpuz yetiştirmesi ki bu... daha en az 3 ayı var karpuzun :/
0
ilse
(07.06.09)
@ency;

Bir kere kötü ol. Rahat edeceksin.

Baban benim babam gibi biri olsa (babam işçi emeklisidir. karısı ve çocuğu için, son 5 senesi günde 12 saat mesaili, 30 sene eşek gibi çalışmıştır.) ne istese ver derdim. Ama değil işte.
0
pichoscosama
(07.06.09)
tamamdır. itiraf edeyim ki amacım şeytanın avukatlığını yapmaktı ki böylece reddederken daha kolay olabilme şansı olurdu sizin için.

şimdi gelelim reddetmeye, belirttiğim gibi kişisel fikrim ilk yorumumun aksine belki ufak bir meblağ haricinde kesinlikle reddetmeniz. ama "hayır diyemeyeceğim" dediğiniz şeyin sebebi ne tam olarak bunu düşünelim.

eğer suçluluk duygusu, ihanet hissiyse, kendinizi master vs gibi geleceğiniz için gayet önemli adımlarından mahrum bırakmak (en azından riske atmak) kendinize ihanet etmek değil de nedir? bence insan bunun için çok daha fazla suçluluk duymalıdır.

ikincisi ortalıkta hala bir suçluluk olacaksa bile bu orantılı olmalıdır. babanız iş için karar verirken sizinle oturup konuşup teati yaptı mı, fikrinizi aldı mı böyle bir yardıma ihtiyacı olacağı konusuna? sanmıyorum. öyleyse para "ihtiyacı" sizin sorumluluğunuz değil, onun sorumsuzluğu sonucu ortaya çıkmış birşey. böyle bir beklenti içine girerken kendisi ne kadar suçluluk duyuyor? çocuğum bu parasıyla geleceğini kuracak diyor mu? çocuğunun geleceğini mi öne koyuyor, yoksa ne sonuç getireceği belirsiz bir işi mi? eğer o bu kararı verirken suçluluk duymuyorsa sizin hiç ama hiç duymamanız lazım.

eğer içsel muhasebelerinizden ötürü reddedemem diyorduysanız bu saydıklarım biraz olsun reddetme kararını (ki en mantıklısı) vermenizi kolaylaştıracaktır.

ama başka ihtimallerden biri var ki bu da babanın o açıklanamaz otoriter/cezalandırıcı figürü. şayet böyle özellikleri var da bunlardan çekinip reddedemeyecekseniz işler daha zor elbette. bence yine de bunu kendinize karşı bir sınav alıp, reddedebildiğiniz takdirde başarılı hissedeceğiniz şekilde bir mindset oluşturmanız süper olacaktır.

öte yandan önceki yorumumda belirttiğim şeylerin bir önemi daha var. reddecekseniz, bunun gerekçesini bahaneler seviyesinde nispeten zayıf çıkarımlar (bana harçlık vermediler) değil de yukarıda saydığım gibi, güçlü ve mantıklı, pek suçluluk duymayan bir şekilde reddetmeniz kendinize saygı konusunda da elzem.

yani salt paranın verilmemiş olması değil, neden ve nasıl verilmemiş olduğu.
0
lhun
(07.06.09)
"Hayır" demeyi başarmanız herkesin yararına olur. Herkes yazmış zaten bir tür eğlence, macera babanızın atıldığı, "patron" olma sevdası, sıkıntı, bir yerlerden toparlama ve başarılı görünme hırsı bir sürü sebebi olabilir babanızın bu isteğinin.
Ama siz de görünen o ki az destekle okumuşsunuz, çalışıyorsunuz,para biriktirecek kadar akıllı ve tutumlu davranmışsınız neden bunları bir macera için çöpe atasınız ki?
Hem sonuç olarak daha önceki işlerini batırdıysa yüksek ihtimalle çok umutlu görünmeyen bu işi de batıracak, bu da bir sürü huzursuzluğa, mutsuzluğa, sürtüşmeye yol açacak. En azından bunları engellemiş olursunuz istediği borcu vermeyerek.


Hem insan neden hiç bilmediği bir işi yapmaya kalkar ve bir de traktör falan gibi büyük yatırımlarla başlar ki buna? önce bir fizibilite yapmak küçük alanlarda küçük yatırımlarla deneyip bir değerlendirme yapmak gerekmez mi?
0
hayali arkadaş
(07.06.09)
o para uçar. %35den çok çok daha az bi ihtimal var belli.
bir iki kötü deneyim olsa, yine de düşünebilirim ama sanki baban daha çok kötü referansa sahip.
ben olsam lisan-ı münasip ile otur oturduğun yerde artık minvalli bi konuşma çeker konuyu kapatırdım.
0
domine deyus
(08.06.09)
(bkz: #9261791)
0
kibritsuyu
(08.06.09)
verme.
0
cereal killer
(08.06.09)
naptın???
0
mahnita
(11.06.09)
@mahnita

bugün havale yaptım. geri vereceğini, hatta fazlasını vereceğini söyledi. inanmadım ama yapacak birşey yoktu. bakalım geri alabilirsem tekrar yazarım buraya.
0
🌸ency
(11.06.09)
gene vicdanın rahat etmedi demek ki. Allah sana daha çok para versin İnşallah, hem arabanı alırsın hem master ına gidersin rahat rahat. BAbam geri verdi mi vermedi mi derdin olmaz.
0
mahnita
(12.06.09)
aldı mı acaba :)
0
w a s d
(20.09.16)
kesin alamadı.
0
zgrydn
(20.09.16)
merak ettim takipteyim
umarım işleriniz düzelmiştir.
0
basond
(20.09.16)
Sakın verme.
0
yirmisantim
(20.09.16)
7 senelik duyuruyu nereden buldunuz yahu?

Duyuru sahibi arkadas vefat etmisti zaten, su an yazdikilarinizi okuyabildigini sanmiyorum pek...
0
mirandaiam
(20.09.16)
arkadaş intihar etmiş vay be.
Yazılanlardan böyle anladım
0
basond
(20.09.16)
(13)

Kedi kumu yiyen yavru kedi

mayathecat
2 aylık yavrularım var, tuvalet için koyduğum kedi kumlarını büyük bir iştahla yiyorlar! Kutuya kum koyamıyorum, çiş kokusu olsa bile yiyorlar! Veterinerimiz bile şaşırdı duruma, 3 yavru da aynı şeyi yapıyor. Nedendir, nasıl geçer bu durum bileniniz var mı?
2 aylık yavrularım var, tuvalet için koyduğum kedi kumlarını büyük bir iştahla yiyorlar! Kutuya kum koyamıyorum, çiş kokusu olsa bile yiyorlar! Veterinerimiz bile şaşırdı duruma, 3 yavru da aynı şeyi yapıyor. Nedendir, nasıl geçer bu durum bileniniz var mı?
0
mayathecat
(06.06.09)
farklı kedi kumları var, kristali falan, denedin mi?
0
desdinova
(06.06.09)
evet farklı türde kumlar aldım sonuç yine de aynı.
0
🌸mayathecat
(06.06.09)
acısos dökün kuma bak bi daha yiyorlar mı
0
atrin
(06.06.09)
mama veriyorsunuz değil mi? (garanti silincek bu)
0
charlesbukowskiineksi
(06.06.09)
bir süre kum kullanmayın bence. gazete kağıdı deneyin.

kumu ayrı yere koyun. arada çıkarın tuvaletlerini yapsınlar sonra içeri alın dicem ama 2 aylık yavrulara bu yapılmaz.
0
mea maxima culpa
(06.06.09)
çocuklar demir eksikliğinden falan yer. kedi veitamini minerali falan yok mu
0
berhan
(06.06.09)
elxa - biraz daha kalsiyum ağırlıklı seyler vermeye calısalım bakalım degisek mi, yogurt denedik onu yemediler ama peynir ve anne sütüne ek olarak inek sütünü de deneyelim bakalım.
charlesbukowskiineksi- yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında :))
mea maxima culpa - ben de aynen öyle yapıyorum su an, gazete kağıdını eşelemeye çalışıyorlar yazık:)
berhan - mutlivitamin verilebiliyor kedilere ama güzel yiyorlar yemeklerini o yüzden bünyelerini zorlamak istemiyorum şu an.

sanırım bir tek benim yavrular yiyor kumu :)
0
🌸mayathecat
(06.06.09)
gazete kağıdına devam edin bence. zararı yok. birçok insan kum almıyor, alamıyor ve gazete kağıdı kullanıyor hala. talaş da olabilir. bazı insanlar talaş gibi şeyler kullanıyorlar. ama korkarım sizinkiler onu da yiyebilirler :))

sanırım sadece kötü bir alışkanlık edinmişler. başka bir açıklama düşünemiyorum bu olay için ve bundan vazgeçmeleri lazım. kedileri alışkanlıklarından vaz geçirmek zordur ama bunlar 2 aylık, çabuk düzelirler diye düşünüyorum.
0
mea maxima culpa
(06.06.09)
kesinlikle gazete kağıdı vermeyin...
sonra 9 yaşında evde bulduğu her tür gazete, dergi, kitap ve katoloğa işeyen bir kediniz olur...

yenilebilir kedi kumlarından alın saçma evet ama yeseler de bir şey olmuyor bir de kristaller sanırım daha zararlı olabilir o eski kumlara göre sivri sivri köşeleri allah korusun iç kanama fln...
0
ilse
(06.06.09)
benim ilk kedim de küçükken kum yiyordu, dişlerinin çıktığını düşünmüştüm o zaman zaten bir süre sonra vazgeçti.
0
hayali arkadaş
(06.06.09)
ben de küçükken duvar kemiriyordum (geyik değildir). doktora götürdüler demir eksikliği dedi, acayip bir şey verdi ilaç olarak. böyle duvar gibi, kahverenkli bişi, canım isteyince ondan yiyordum. zamanla geçti. şimdi normaliz şükür :). kedilerin de zamanla geçer herhal diyorum yani.
0
ludwig
(06.06.09)
Gerçekten ufakken gazeteye alıştırırsanız ileride kağıt gördü mü işeyen bi kediniz olabilir. Ufakken sık sık karton kuyuta tuvaletini yapmış bi kedinin, hayatı boyunca nerde karton kutu görse içine girip işediğini malesef gözlemledim.
0
cereal killer
(07.06.09)
bizim iki aylık kedilerin ikisi de şu anda kumunu yemeye çalışıyor. bu konu ile ilgili bilgisi olan var mı acaba?
0
kaputt
(03.05.15)
(3)

Köpek Kusmuğu

babatema
Az önce arabama "itin biri" kustu.köpeğin sahibi kusmuğu temizledi, ya da temizler gibi yaptı. fiziksel bişey kalmadı görünürde ama sabah deli gibi kusmuk kokan bi arabaya binip güne sikko bir başlangıç yapmak istemiyorum.nasıl temizlenir en iyi bu köpeğin kusmuğu? neyle temizlenir?sabaha bıraksam i
Az önce arabama "itin biri" kustu.
köpeğin sahibi kusmuğu temizledi, ya da temizler gibi yaptı. fiziksel bişey kalmadı görünürde ama sabah deli gibi kusmuk kokan bi arabaya binip güne sikko bir başlangıç yapmak istemiyorum.
nasıl temizlenir en iyi bu köpeğin kusmuğu? neyle temizlenir?
sabaha bıraksam iyice içine işler mi koltuğun? leke filan bırakır mı?
0
babatema
(05.06.09)
hem kokmaz hem de leke birakmaz. bin kez basima geldiginden biliyorum.
0
tm 100 series
(05.06.09)
sabaha bırakmadan şimdi güzel kokulu bir sabunlu bezle silerseniz bişicik kalmaz.
0
lilidance
(05.06.09)
herşey en iyi sirkeyle temizlenir, hem balık kokusunu bile giderir hem de çok iyi dezenfekte eder, sonra bir de güzel kokan bir temizleyiciyle biraz silerseniz sirke kokusu da kalmaz.
0
hayali arkadaş
(05.06.09)
(13)

enerji lazım

sanal uyku
gece 5-6 saat uykuyla, 40 saat civarı ayakta kalmak ve mal gibi olmamak için neler yapılmalı?
gece 5-6 saat uykuyla, 40 saat civarı ayakta kalmak ve mal gibi olmamak için neler yapılmalı?
0
sanal uyku
(05.06.09)
(bkz: kafein hapı)
0
ilse
(05.06.09)
meşgul olman lazım.içki içmemen(uyku getirir hele ki bira) kahveye falan dayanman lazım.

arkadaşlarınla sokakta takılmaya çalış. uyumayacağını bildiğin birinin evine git oturun oyun falan oynayın. tek kaldığın zaman müzik aç
ne bilim böyle şeyler işte
0
szqnn
(05.06.09)
uyanık olduğun süre boyunca sindirimi zor yağlı etli yemeklerden kaçın. kan şekerinin düşmesine izin verme. bol miktarda nevale bulundur. baktın şaft kayıyor, hemen bi snickers, bi kahve, bi cezerye patlat.
0
makineci
(05.06.09)
he bir miktar alkol de olacak.
sokakta takılma, oyun oynama imkanım falan yok, zorunluluktan duruyor olacağım.
0
🌸sanal uyku
(05.06.09)
Ginseng kullanin, vitamin alin, kafein iceren seyler tuketin. Bir de arada "Hehehe hic uykum yok kii hic uykum yok kiii" deyin.
0
msb
(05.06.09)
mümkünse sabahları yürüyüş yapın ve sonrasında duş alın, beslenmenize dikkat edin sakın öğün atlamayın ve ulaşımınızı mümkün olduğu kadar kendi arabanızla halledin
0
fletch
(05.06.09)
lustral diye bi anti-depresan ilacı var yani etkisi uykusuzluk çok yardımcı olur. denenmiştir garantili. kutusu 17 tl gibi bişey.
0
lesterdexter
(05.06.09)
-16-17 saat çalışma (eğer ağır işte çalışmıyorsan pek koymuyor adama)
-sonra 5-6 saat deliksiz ve rahat bir yatakta uyku
-geri kalan 17-18 saat içinse ara ara içmek üzere 2-3 redbull (belki daha fazla ama hepsini aynı anda değil)

p.s. bu öneri tek seferliktir, evde denemeyin :) ayrıca tarafımdan denenmiştir
0
roadrunner_merlin
(05.06.09)
lustral bazı insanlarda tam tersine uyku haline sebep olur, denemeyin.

hareket halinde olmak işe yarar, uzun süre bir yerde oturur halde kalmamak, temiz hava almak, yumurta, peynir gibi sindirimi çok zor olmayan proteinli gıdalar tüketmek gibi şeyler öneririm. Kahve içecekseniz de bunu üç dört kere çok sert hazırlanmış kahve yerine, daha sık aralıklarla daha az kahveyle hazırlanmış şekilde içseniz daha etkili olur.
0
hayali arkadaş
(05.06.09)
eczanalerde bulunur efedrin kapsulleri -sagligim cok da onemli degil diyorsan -anapolon- iki bardak kahve iki bebe aspirini bir kac tane muz ya da haslanmis patates... uyu da goreyim...
0
gunlerin kopegi
(05.06.09)
sözlükte bunu buldum.. ben kullanmadım o yüzden yorum yapamıyorum

(bkz: modiodal)
0
pongiyen
(05.06.09)
redbull-türk kahvesi-sade(sütsüz kremasız)nescafé
0
eyke
(05.06.09)
(bkz: modiodal) alkolle alındığında feci yapar, hiç tavsiye etmem. "acil"e kadar yolu var, diyim anla. aslında uyanık tutan hiçbir ilaç alkolle alınmaz! ayrıca doktor kontrolünde olmadan bu tür ilaçları kullanmak feci göte girebilir.

ama yine de şunu diyebilirim, bir kereye filan mahsus olacaksa modiodal aldıktan sonra uzun süre ayakta kalırsın. sakın 1 günde 1den fazla alma!
0
akkam karakaz
(06.06.09)
(2)

sarmasik bitkisi

tm 100 series
ya sevgili din kardeslerim simdi benim evde bos ve de gunes alan bir oda var, ulan sekil olsun diye oraya sarmasik bitkisi koysam boyle saksida falan. nasil olur duvarlari sarmalar mi, bok bocek toplarmi odaya. nedir bu sarmasigin olayi?
ya sevgili din kardeslerim simdi benim evde bos ve de gunes alan bir oda var, ulan sekil olsun diye oraya sarmasik bitkisi koysam boyle saksida falan. nasil olur duvarlari sarmalar mi, bok bocek toplarmi odaya. nedir bu sarmasigin olayi?
0
tm 100 series
(05.06.09)
bence sarmaşık yakışmıyor eve, bizim vardı salonun tavanını sürekli döne döne kapattı, tamamen yeşil oldu. Böcek olmuyor sanırım onlarda yani bizde sorun olmamıştı. Sadece bir sürü yaprağı olduğu için çok fazla tozlanıyor, tek tek limonlu suyla filan temizlemek gerekiyor parlaması için. Birde çok dikkat etmek gerekiyor, zira bir süre sonra şekil alsın diye bazı yapraklarını koparırsınız filan, o esnada yanlışlıkla gövde filan koptumu geçmiş olsun. Zaten o kadar kalın olmayınca gövdesi hemen kopabilir,bizimkisi öyle olmuştu. Böyle 3-4 gün içinde yemyeşil olan tavan sapsarı olmuştu.
0
ocanal
(05.06.09)
sarmaşık tek bir bitki değil ama, zibilyon tane sarmaşık bitki var. Ev sarmaşığını kastediyorsanız, onun bir duvarı sarması yıllar alabilir, o kadar kolay olmaz yani.

Her sarmaşığın kendine göre özellikleri var, bazısı aşağıya doğru sarkmak, bazısı yukarı doğru tırmanmak istiyor, ev sarmaşığının da dahil olduğu bir grup vantuz gibi ayaklar çıkartıp duvarlara kendi yapışıyor. Alacağınız sarmaşığın sarmalayacağı ortamı ona göre hazırlamanız lazım. Ev sarmaşığı için gerek yok ama diğer birçok tür için çevresine dolanacağı bir ip, merdiven ya da çubuk falan bağlamanız gerekir.

Çok güzel çiçekleri olan sarmaşık türleri var ama evde yaşayacaklarından emin değilim, benimkiler balkonda duruyor. Belki yeterince havalandırırsanız kapalı ortamda da yaşarlar. Pasiflora denen sarmaşığı önerebilirim, bakımı çok kolay, hızlı büyüyor, çiçekleri de çok güzel.

Bir de sabah sefasını deneyebilirsiniz, tek yıllık bir bitki baktınız beğenmediniz diğer seneye kadar kurur zaten, onun da çok güzel çiçekleri var ama yetişmiş halde bulamazsınız tohumdan yetiştirmeniz lazım. şu linkteki bitki samankagit.blogspot.com
0
hayali arkadaş
(05.06.09)
(10)

Tüy Dökücü Krem

Seaized
- Hakkında ne düşünüyorsunuz - Önerir misiniz- Önerirseniz hangi markayı önerirsiniz- Nasıl kullanılır- Kullanılmaması gereken bölgeler var mıdır- Zararı var mıdır- Ne kadar sürede etkisi gözükür (Erkeğim)teşekkürler (:
- Hakkında ne düşünüyorsunuz

- Önerir misiniz

- Önerirseniz hangi markayı önerirsiniz

- Nasıl kullanılır

- Kullanılmaması gereken bölgeler var mıdır

- Zararı var mıdır

- Ne kadar sürede etkisi gözükür

(Erkeğim)


teşekkürler (:
0
Seaized
(04.06.09)
tüy dökücü iyidir.
zararı yok diye biliyorum.
kaşlara kirpiklere kullanmasan iyi olur.
etkisi üstünde yazar, biraz bekleyince oluyor.

yalnız neden tüy dökücü krem, yani jiletle aynı mantık.
0
dedim ve bitti
(04.06.09)
önermem hacı! tüyler kıla dönüşüyor haberin olsun.
0
axijazz
(04.06.09)
jiletten farkı yok.
0
clementine
(04.06.09)
sadece bacak için sormuştum ben ancak öyle hmm?
0
🌸Seaized
(04.06.09)
erkek için "sesu" en iyisidir, ucuzdur.

bunu sadece koltuk altında uygula;
abi önce koltuk altını hafif sula sonra kurula(bu nemlenmesi için) sonra alacaksın abi bu tüy dükücüyü içinden çıkacak plastik bir dalga var, sık ona baş parmağın tırnak kısmına olan büyüklük kadar(bunu bir koltuk altın içi uygula), daha sonra tüm koltuk altı uzayanlarının üstünü kapayacak şekilde yedire yedire sür, ve bir 12-15 dk arası evde takıl, twitter a koltuk altıma tüy dökücü sürdüm falan yaz... işte o şekilde(15 dk ya kadar beklersen daha iyi verim alıyorsun).

finalde ise o plastik dalga vardıya kutunun içinden çıkan, ha işte onu bir jilet edasıyla kullanarak uzayanlarından kurtul, haa birde bir duş al krem kokusundan da kurtulmuş olursun hem.

kesinlikle jiletle aynı şey değildir. şu açıdan > jiletin vereceği herahngi bir sakatlık riskin yoktur(malum koltuk altı zor iş çukurluklar falan), jiletin verdiği kızarıklar tahriş falan da yoktur, ayrıca işlemin bittikten sonra böyle kaşınıp durmazsın.
0
hcu
(04.06.09)
teşekkürler hcu. peki sesu'yu neden bacak tüyleri için kullanamıyorum ?
0
🌸Seaized
(04.06.09)
@Seaized

ben bu şekilde kullanıyorum yalnızca. bacak için de vardır bu kremin çeşitlerinden bu dediğim daha yüzeysel ve en ucuz olanından. ayrıca tavsiyemde şudur bacak işine girme hiç. gireceksende paraya kıy epilasyona git. unutma paraya kıyman gerek....

ama dur dur sen yinede bacak işine girme boşver.. önce bacakla başlarsın sonra takıntı haline gelir bu olaylar. bulaşma!
0
hcu
(04.06.09)
veet'in 3 dakikada uygulanan bir kremi var, üstünde de 3 dakika falan yazıyor olması lazım.
onun dışında hepsi birbirinden iğrenç kokuyo, o koku bulaştığı şeyden uzun süre çıkmıyo mide bulandıyor
0
hayali arkadaş
(04.06.09)
hamam otu kullanın.
0
sarere
(05.06.09)
yakabilir.
0
aithra
(05.06.09)
(2)

Nazım Hikmet'le ilgili yapım

dedim ve bitti
Nazım Hikmetle ilgili 25-30 dk'lık belgesel ya da yaşamından kesitler tadında hazırlanmış bir yapım arıyorum. Yani çok uzun olmayacak. Bilen duyan gören varsa bana bir ulaşsın. Kurbanınız olam.
Nazım Hikmetle ilgili 25-30 dk'lık belgesel ya da yaşamından kesitler tadında hazırlanmış bir yapım arıyorum. Yani çok uzun olmayacak. Bilen duyan gören varsa bana bir ulaşsın. Kurbanınız olam.
0
dedim ve bitti
(04.06.09)
bu dünyadan nazım geçti vardı, çook eskiden izlemiştim hayal meyal hatırlıyorum can dündar belgeseli olabilir,Ama 25-30 dakika değildi sanki daha uzundu.
0
hayali arkadaş
(04.06.09)
dün gece trtde vardı bir belgesel bir araştır yayın akışı filan..
0
sarper361
(05.06.09)
(3)

kene?

hayali arkadaş
Benim saksılarla dolu iki balkonum bir de kedim var, balkon deyip küçümsemeyin, orta halli bir bahçe kadar toprak ve çiçek barındırıyor ve kedim de gece gündüz saksılarda yuvarlanıyor.Evim 4. katta ama geçen sene 9. katta bir evin balkonunda kene bulunmasından yola çıkarak soruyorum keneyi uzak tuta
Benim saksılarla dolu iki balkonum bir de kedim var, balkon deyip küçümsemeyin, orta halli bir bahçe kadar toprak ve çiçek barındırıyor ve kedim de gece gündüz saksılarda yuvarlanıyor.

Evim 4. katta ama geçen sene 9. katta bir evin balkonunda kene bulunmasından yola çıkarak soruyorum keneyi uzak tutacak ve aynı zamanda bana ve kediye zarar vermeyecek bir solüsyon, ilaç vb. var mıdır?
0
hayali arkadaş
(04.06.09)
ben o enseye damlatılanı sadece pireler için zannediyordum keneler için de etkiliyse ne güzelmiş. Zaten düzenli olarak damlası yapılıyor onun.

Benim aradığım kovucu kaçırıcı birşey, yani kene gelsin de öldüreyim değil, hiç gelmesin huzurumuzu bozmasın.
0
🌸hayali arkadaş
(04.06.09)
kenkov diye bir kene savar varmış hiç kullanmadım ama bir-iki hafta etkisi oldugu söyleniyor sıkılan yüzeylerde. fakat direkt tenle temas etmemesi gerekiyor haliyle.tabi balkondaki kullanımı nasıl olur? balkona sıksan kenkov'u, kene bitkilerin dibine mi kaçar yoksa balkondan dışarı mı atlar? şimdi bilemedim:/ ama yine de hiç yoktan iyidir herhalde.
0
fade out again
(04.06.09)
(bkz: frontline)
0
pyro clustic flow
(04.06.09)
(5)

dideral lüzum halinde alınabilir mi?

fade out again
öncelikle şunu söyleyeyim, yataklara düşecek ciddiyette grip olduğumda bile antibiyotik kullanmayan bir insanım. ilaca karşı antipatim var. eş dostun tavsiye ettiği ilaçlara da itibar etmem hiç.fakat yarın çok önemli bir sunumum var. normalde çok konuşkan, iletişimi kuvvetli biri olmama rağmen, kala
öncelikle şunu söyleyeyim, yataklara düşecek ciddiyette grip olduğumda bile antibiyotik kullanmayan bir insanım. ilaca karşı antipatim var. eş dostun tavsiye ettiği ilaçlara da itibar etmem hiç.fakat yarın çok önemli bir sunumum var. normalde çok konuşkan, iletişimi kuvvetli biri olmama rağmen, kalabalık önünde konuşma fikri şimdiden nabzımı 180'e çıkartıyor, o derece!
şimdiye kadar yüzüm kızara bozara, saçımdan ayağıma terleye terleye bir şekilde lisede sözlü olsun, ünüvcersitede sunum olsun bu zamanlara kadar geldim bu seferkinde böyle olsun istemiyorum.intern olan doktor bir arkadaşım bana dideral'i tavsiye etti ama ben yine de şeker alır gibi günübirlik betabloker alınır mı tam emin olamıyorum.çünkü açlık halinde ve uykusuz,yorgun olduğum dönemlerde 3, 4 kez de pattadanak bayılmışlığım da var.bu veriler dogrultusunda ne yapmamı önerirsiniz.
betabloker zaten normalden biraz daha düşük olan tansiyonumu iyice düşürür mü? yoksa bir sorun olmaz al gitsin, paşa paşa sunumunu yap mı dersiniz?
farmakoloji bilgisi olan arkadaşlar aydınlatırsa çok sevinirim.
0
fade out again
(04.06.09)
farmakoloji bilgim yok ama aynı amaçla ben de kullandım bu ilacı. yarım kullan yeter denmesine rağmen bir tane kullandım fakat yine de pek yararını göremedim. hatta hiç yararı olmadı. en iyisi sunumdan önce iki kadeh bir şey içmek.
0
bira sisesi kapagi
(04.06.09)
farmakoloji bilgisi olan değil günde 3 ve üzeri dideral kullanma ile ıslah edilmeye çalışılmış biriyim...
diderali düşük dozlarda panik atak içinde kullanıyorlar... bence genel bir yavaşmala yapıyor, hani sadece nabzınız değil hareketleriniz de yavaşlıyor, böyle kolunuzu kaldırmaya üşeniyorsunuz...
daha önce hiç kullanmadığınız bir ilacı önemli günlerden önce kullanmak zaten başlı başına risk...
ben inatla lazım olmadıkça ilaç kullanmama taraftarıyım...
0
ilse
(04.06.09)
"doktor kontrolünde olmadan ilaç kullanılmamalı"
bu tür sorulara verilen defacto cevabı verdiğimize göre konumuza dönelim;

propranololun (dideralin etken maddesi) özellikle performans anksiyetesi durumlarında etkisi 80'lerin sonundan beri biliniyor ve bu amaçla kullanımı da çok yaygın. Batıda da konservatuar öğrencileri falan böyle kullanıyolar bu ilacı. Ama tansiyonu düşürebilir ve tüm ilaçlar gibi bunun da etkisi kişiden kişiye farklılıklar gösterbilir o yüzden de kullanacaksınız ilk olarak çok önemli olmayan bir durumda denemenizi tavsiye ederim.

Şeker gibi yutmanız gerekmiyor zaten, sunum, sözlü gibi durumlardan yarım saat 1 saat kadar önce yarım tane içmeniz yeterli.
0
hayali arkadaş
(04.06.09)
@bira sisesi kapagı
entry nick uyumuna güzel bir örnek olmuş senin tavsiye=) ama yine de riske atmayayım ben kendimi, o stresle kafayı çabuk bulmak da ihtimaller arasında olduğu için...
@ilse
elimi kolumu oynatmasam da olur kızarıp terlemeyeyim,ortamdan kçma hissi uyanmasın yeter.keşke daha önceden test etseydim ama sunum yarın olduğu için öyle bir şansım da yok maalesef.
@hayali arkadaş
kesinlikle ben de o söze sonuna kadar inananlardanım ama bu kadar çaresiz olmasam bu yola başvurmazdım ve bana tavsiye eden de tıp öğrencisi olduğu için ilk defa tahlilsiz,testsiz ilaç kullanmayı düşünüyorum.bir de sağlam bir kahvaltı yapsam, onun üstüne alsam ilacı belki tansiyonuma o kadar etki etmez. hem bir gün kullanacağım bir ilaç sonuçta.bünyemi ne kadar altüst edebilir ki diyerek hafiften pollyannacılık da oynuyorum.lanet olsun, ne menem bir hissiyatsa küçüklügümden beri kurtulabilmiş değilim...

ayrıca bir sorum daha olacak bu ilaçla ilgili. hafızayı da yavaşlatabilir mi acaba? biliyorum saçma bir soru ama metabolizmayı yavaşlatıyorsa acaba beynin çalışmasına da bir şekilde aynı etkiyi yaratabilir mi? tam tabiriyle mallaştırır mı beni?:/
0
🌸fade out again
(04.06.09)
Kan beyin bariyerini pekala geçen bir madde dolayısıyla merkezi sinir sistemi üzerinde etkisi var.
Yalnız beyindeki etkisi biraz karışık (en azından benim ilk elden anlayamayacağım kadar) bloke ettiği beta reseptörleri beyinde ya çok az ya da yok, emin olamadım. Beyin üzerindeki etkisini diğer nörotransmitter faaliyetleri üzerinden gösteriyor olabilir (serotonin vb.) ama sanırım bunlar ihmal edilebilir düzeyde (bak ben de merak ettim gece gece iyi mi?)

son aylarda gazetelerde görmüş olabilirsiniz "kötü anıları silen bir ilaç geliştirdi" diye, bu "geliştirildiği" iddia edilen ilaç da dideralin ta kendisi. Dolayısıyla bilişsel süreçler üzerinde olumlu ya da olumsuz bir etkisi olduğu muhakkak.

linkinghub.elsevier.com şu linkte bi çalışmanın özeti var, uzun vadede bilişsel süreçler üzerinde olumsuz bir etkisi yokmuş.

Sonuç olarak ihmal edilebilir bir etkiden bahsedilebilir belki. Ben kendi deneyimiminden yola çıkarak coşkulanmayı engellediğini söyleyebilirim, düşüncemde bir yavaşlama ya da bilişsel süreçlerimde bir işlevsizlik hissetmemiştim.
0
hayali arkadaş
(04.06.09)
(21)

nasıl anlatmalıyım bilmiyorum

uf ki ne uf
herkese iyi geceler,kime danışsam bilemedim arkadaşlarıma sormaya da utanıyorum biraz bu konuyu. burdan gizli saklı hallolur belki (:çok kısa olmasa da yeterince kısa bir süredir bir erkek arkadaşım var fakat kendisi benden 8 yaş büyük. 20 yaşındayım, eli ayağına bakılır, flörtleri vs. olmuş biriyim
herkese iyi geceler,
kime danışsam bilemedim arkadaşlarıma sormaya da utanıyorum biraz bu konuyu. burdan gizli saklı hallolur belki (:
çok kısa olmasa da yeterince kısa bir süredir bir erkek arkadaşım var fakat kendisi benden 8 yaş büyük. 20 yaşındayım, eli ayağına bakılır, flörtleri vs. olmuş biriyim, fakat bugüne kadar sevgilim diyebileceğim biri hiç olmadı. bunun bir sebebi de kendime biraz güvensiz olmam sanırım, fakat bu durumu nasıl anlatmalıyım ona bilmiyorum. 20 yaşında daha önce hiç sevgilisi olmamış bir kız korkutucu gelir mi? daha önce kimseyle öpüşmekten öte bir ilişkim de olmadı bunu da nasıl söylemeliyim bilmiyorum.. beni küçük ve acaip bulmasından korkuyorum, yakınlaştığımızda da nasıl davranmam gerektiğini bilemiyorum genelde şapşallaşıyorum.. yardımlarınızı ve fikirlerinizi bekliyorum!
0
uf ki ne uf
(04.06.09)
damn zor bir durum gibi . 28 yaşındaki adamla senin beklentilerin çok farklı olucak bence ayrıl
0
alokozay
(04.06.09)
ama bunu şimdi aşmazsam hiç aşamam yaş alıp başını giderse kedili kız kurusu olursam diye aklımdan binbir düşünce geçiyor =)
0
🌸uf ki ne uf
(04.06.09)
ablacım olmazsın merak etme ama 28 gerçekten büyük sen ilk atışları bence yaşıtlarınla denemelisin. kız kurusu olurum diye merak etme hiçbir kadın çirkin degildir.
0
alokozay
(04.06.09)
hani diyorum azıcık cilve yapsan tavlanılmayacak erkek yoktur
0
alokozay
(04.06.09)
yahu sakin biraz=) evet yaş farkı biraz fazlaymış ama hoşlanıyorsanız birbirinizden devam ediniz. ha yaşıtlarınla yaşamışsın bazı şeyleri ha kendinden büyük birisiyle. tek dezavantajın erkek arkadaşının senden cinsel konularda fazla beklentili olması olabilir bazen (öyle biri de olmayabilir gerçi, yani işleri aceleye getirmeye=)) zaten böyle bir durum olduğunda sana itici gelecektir; işte ondan sonra rahatlıkla ayrılırsın..
0
dambil
(04.06.09)
28 yaşındaki kişinin ihtiyaçlarıyla sizinki oldukça farklıdır. tahminimce şuan "kedili kız kurusu" olma korkunuzdan dolayı bu kişiyle çıkıyorsunuz, ve yine tahminimce uyumunuz da pek önemli değil size göre.

sizin bir ikiziniz ben 17-18 yaşındayken beni bulmuştu. bir sene sonra beni 29 yaşında birisi için tekmelemişti. sonuçta bir sene sonra bir kedi alıp yaşı yaşına huyu huyuna uygun birisiyle mutlu mesut bir hayat yaşamaya devam etti.

yaşınıza uygun birisiyle devam etmeniz sizin açınızdan daha iyi olur. 28 yaşındaki kişinin sizden istekleri beklediklerinizden fazla olacaktır.

not : "kedili kız kurusu" türü bana gayet çekici gelmiştir. o türü fazla küçümsemeyin, onların havası bir başka oluyor. yerim.
0
cevaps
(04.06.09)
e ama sen sevgiline karşı neler hissettiğinden bahsetmemişsin ki...buradan ayrıl-kal öyle diye yorum yapacak bir durum yok ortada.

ne kadardır berabersiniz? eğer çok yeni değilse neden bunları konuşacak kadar yakın hissetmedin kendini? bir de gerçekten ona karşı ne hissediyorsun? bunları düşün biraz bence. 8 yaş fark da atla deve değil ayrıca. ama sen 20 değil de 25 olsaydın biraz daha farklı olurdu durum.
0
tarantinoesque
(04.06.09)
tarantino durum bence yaş farkı evet ama birde kızın daha önce flört deneyiminin olmaması.
0
alokozay
(04.06.09)
ona aşık değilim zaten daha çok yeni, birbuçuk ay oldu, ama kız kurusu kalmak korkusuyla da birlikte değilim. yaşıtlarımla anlaşamadığım kadar iyi anlaşıyoruz, birşey anlattığımda saçmasapan hehöhe boşversene kızım salla yaaaa babuş gibi acaip yorumlar değil düzgün cevaplar alabiliyorum =))) mutlu olalım istiyorum, o da mutlu olsun istiyorum.. bu sorunu onunla aşmak istiyorum yalnızca nasıl aşarım bilmiyorum konuşursam ne söylemem gerekir bilmiyorum.. "bu devirde? yok artık!" gibi birşey söylemesinden çekiniyorum. sizin bu konuda ne düşündüğünüzü merak ediyorum..
0
🌸uf ki ne uf
(04.06.09)
yürümez bence...
niye hemen açıklayayım..
siz ilkokula giderken o liseye başlamış... sizin çocuklukta yaşadığınız her şeye yabancı olacak, siz ortaokuldayken üniversitede okumuş onun gittiği yerler, sevdiği şeyler, yetişme anlayışı çok farklı...
her şeyi geçtim sizinle sırf gençsiniz diye de birlikte olmak istiyor olabilir... bu çağları afedersiniz erkeklerin kimi götürsem kardır, evlenmekten korkuyorum çağları aynı zamanda...
bu adam için değmez bence... yaşına uygun biriyle birlikte olsan daha süper
0
ilse
(04.06.09)
yaşıtım biriyle olsam da ona bunu nasıl söylerim bilmiyorum ki. bizim jenerasyon öncekilerden daha fena ortaokuldan başlamıştı millet birbirini götürmeye =))) yaşıtım birine bu sorunu açıklamak daha güç bence
0
🌸uf ki ne uf
(04.06.09)
evet sizin yaşınız sevgili edinilecek, ilişki kurulacak yaşa gelmiş bu doğru ama buna adapte olmak ve tedirginliklerinizi aşmak için yaşanacak ilişki bu değil. 28 yaşında biriyle değil. bu şekilde çok daha fazla zorlanır ve çok daha zor aşarsınız. yaşıtınız biriyle yaşayacağınız bi ilişki adaptasyon süreci için çok daha uygundur. hemen hemen aynı şeyleri keşfedip öğreneceksiniz o zaman çünkü. bence pek sağlıklı bir ilişki kuramazsınız böyle. hatta sağlıksız bir ilişkiyle daha da güven kaybedip, yıpranıp yaşınız 25e filan geldiğinde şu anda olduğunuz noktadan daha geriye düşme ihtimaliniz var.
0
cereal killer
(04.06.09)
ohoo 1.5 ayda sen ona notunu vermişsindir zaten :) ilk ilişki önemlidir. çok da değildir aslında bir açıdan. şurda sorsak kadın veya erkek "ilk ilişkiniz nasıldı?" diye, kaç kişi "ohoovvv süferdi" diye anlatır merak ediyorum (okuyanlar anlatmasın, konu başka yerlere sapmasın:) bunu o aşamayı geride bırakmış biri olarak söylüyorum tabi...

ama senin durumunda küçümsenecek bir şey yok. ilk kez 10'lu yaşlarda seks yapanlar çok mu şey kazanmıştır acaba? ya da 20'li yaşlarında yapanlar çok mu şey kaybetmiştir?

o senden yaşca büyük olduğundan senin bocaladığın konularda seni rahatlatıyordur, hayat tecrübesi senden fazladır, doğrudur. ama biriyle seks yapmayı düşün ya da düşünme, eğer aşık değilsen, sevgili gibi sevmiyorsan, zaten onunla arkadaş olarak kalsan daha iyi.

o sizin jenerasyonu da öpüyorum ayrıca. aceleniz ne lan? hepsi değil ama bir kısmı pişman olacak 30 yaşına gelip de "oha lan 86 kişiyle yatmışım" dediğinde :)
0
tarantinoesque
(04.06.09)
mesajın sonuna gelmeden önce "ama hermafroditim" gibi birşey çıkacak zannettim, öyle bir yazmışsınız ki.

Ne var bunda? herşeyin bi ilki var ve ilk olan özel olmak, hayatınızın erkeğiyle yaşanmak zorunda diye bişey yok, öyle olsa herkesin sevgili hanesinde "1" yazardı. Anladığım kadarıyla ilişkinin gidişatına dair bunun dışında bir kaygınız yok, anlaştığınızı söylüyorsunuz. Doğru düzgün konuşun, bunda utanılacak hiç ama hiç birşey yok. Ben 20 yaşındayken yaşıtım olan arkadaşlarımın birkaçı hariç tamamı bakireydi.(çok da özgürlükçü bir çevredeydik) Hani kuşak farkı falan, belki artık cinsellik daha erken yaşanıyor ama erkek arkadaşınız da benim yaşıtım olduğuna göre onun "yok artık" diyeceğini zannetmiyorum. En fazla bakire olmanızdan dolayı kendisine sorumluluk yükleneceğini düşünebilir, bu konuda da onu rahatlatabilirsiniz sanırım tabi sizin de ilk seviştiğiniz insanla evlenmek gibi beklentileriniz olmadığını varsayıyorum.

Bir de neden ilk cinsellik deneyiminizi "aşılacak bir sorun"muş gibi görüyorsunuz ki? Ayaklarınızı yerden kesmesi ihtimali ne kadarsa fiyaskoyla sonuçlanma ihtimali de o kadar.

28 yaşında bir kadın olarak yazıyorum, 20 yaşındayken cinselliğe bakışım ya da ondan beklentilerim neydiyse bugün de o. diğer arkadaşların "28 yaşında erkeğin beklentileri"nin çok farklı olacağını söylemelerinin sebebini hiç anlayamadım bu yüzden. Herkesin beklentileri birbirinden farklı olabilir, bunun yaşla ilgisi yok. Yaşamadan bilemezsiniz kimin beklentisinin ne olacağını.

Bir de cinsellik de dahil kendi herhangi bir eyleminizi "karşınızdakini memnun edecek birşey" olarak düşünürseniz sizin memnun olma ihtimaliniz çok azalır. Sizin deneyiminiz yoksa bu budur, kimseye bunun için hesap vermek zorunda değilsiniz. Sizi küçük ve acayip bulacaksa da bu onun sorunu. Yaptıklarınızı ve yapmadıklarınızı sahiplenin ve kimsenin karşısında ezilip büzülmeyin. Ve tabi cinselliği de ne kendinizi bir yükten kurtarmak ne de karşınızdakinin beklentilerini karşılamak için değil, sadece kendiniz bunu istiyorsanız yaşayın.
0
hayali arkadaş
(04.06.09)
şuradaki "jugador" un yazısı ve bir-iki yorum hariç diğer bütün yorumları kınıyorum.. ve onlara laflar hazırladım.. :)))
adamı tanımadan, 3 - 5 satır yazı ile anlatılan bir duruma, çok rahatça "ayrıl ondan" diye yorum yapabilecek kadar umursamaz, geniş, düşüncesiz olanları ayrıca kınıyorum..

ben 24 yaşındayım.. sevgilim 19 yaşında..
(ben 28, sevgilim 20 yaşında olsaydı da bir şey değişeceğini sanmıyorum)

benim sevgilim de pek bir şey (hiç bir şey) yaşamamış daha önce.. ve böyle şeylere, ilklere çok değer veriyor.. ve ben de bunu anladığım günden itibaren hiç bir şey için zorlamıyorum onu.. (öncesinde de zorlamıyordum zaten).. ne zaman kendini rahat hisseder, izin verir, o zaman olur ne olacaksa.. sadece benim elimi tutması, yanımda olması bile beni deli gibi mutlu yapıyor..

aldatmak durumu da olamaz, karakterim değil, iğrenç bir şey.. (evet, bağladım ucundan sımsıkı, oturuyorum evde uzun zamandır.) çünkü çok seviyorum onu.. tam aradığım insan, hemen herşeyi ile..

belki bu 28 yaşındaki arkadaş da genel olarak böyle düşünüyor, benim gibi..
neden hemen "ayrıl ondan, yürümez bu" falan diyorsunuz ki.. bu kadar basit mi böyle şeyler yaa!!

bence iyice, "zekice" takip et onu bir kaç ay..
eğer gerçekten seni seviyorsa, "sadece senin" ise, devam et..
küçük bir ihtimal bu ne yazık ki.. ama belki öyledir..
0
fuck milk get beer2
(04.06.09)
yaşıtlarını denemen gerekli diyen arkadaşlara katılmıyorum. kendinden yaşça büyük biriyle ilişki yaşamanın faydaları da var halbu ki... absürt bir yaş farkı olmadıkça tabii.. ve bence aranızdaki yaş farkı pek de fazla değil.

faydalarına gelirsek; ilk olarak daha önce yaşamadığın şeyleri daha tecrübeli biriyle yaşamak daha sağlıklı olacaktır. ikincisi aradaki 8 senede muhtemelen daha fazla görüp geçirdiği için seni daha iyi anlayabilir yaşıtlarına göre... gene bir diğer önemli nokta senin yaşıtlarının aksine bazı şeylere doymuş olması da muhtemel. bu yüzden daha uzun vadeli bi ilişki olma ihtimali yüksek.
0
stopnsilence
(04.06.09)
kimseyi yaşına göre genelleyemezsiniz, ilk sevgili için 28 yaş biraz fazla olabilir ama istisnalar olabileceğini, bazen imkansız şeylerden güzellikler çıkabileceğini unutmayın.
0
erostrada
(04.06.09)
aa niye yüremesin.ikinizin de ihityaçları aynı rahat olun.düşünmeyin böyle şeyler 20 yaş bu boru mu be.merak etmeyin sübyan deilsiniz.ha 10 yaşındayken 20lik biriyle olsaydı pek şans vermezdin o ilişkiye
0
zombikanı
(04.06.09)
bende 28 yaşındayım ve kız arkadaşımla aramızda aynen sizde ki gibi 8 yaş fark var:) . yaklaşık 2 aydır beraberiz, ilk günler yaş farkını oldukça kafama takmıştım ama beraber daha çok zaman geçirdikçe insanın aklında pek fazla soru işareti kalmıyor. tabi senin bu düşüncelerinden kurtulmanda onun tutumuda önemli. bence bu konuyu onunla açıkça konuş.. evet ben öyle yaptım:)
0
turkish barbarian
(04.06.09)
manıtanın ilk olacagını soylersen o da kendısını sana uyduracaktır, hic oyle panıge endiseye gerek yok. bunca zaman konusup anlasabildigine gore de bunu da konusmanda fayda var.
0
bryan fury
(04.06.09)
ben de şaşırdım 28 yaşındaki birisinin beklentileri çok farklı olur laflarına. sanki 14 yaşında kız var karşıda. siz cinselliği 25ten sonra yaşanması lazım bir şey mi zannediyorsunuz. kafana göre takıl sana kalmış sonucu.

ama işte küçükken seyrettiğiniz çizgi filmler filan farklı olur, sen mavi o siyah önlük giymiş olur filan. yoksa bir fark olmaz hiç. adamın kişiliğine de bağlı tabi, yaşa değil.

beklentileri farklı ne demek ? apartman teyzeleri mi bastı yoksa burayı
0
gunetapar_
(04.06.09)
(9)

about evliyalar

alokozay
şimdi türkiyede bu evliyalara acaip bir saplantı var. x baba , y dede bilmem ne.yahu papazları kötülüyorsunuz kul ile yaradan arasına girilmez diye e siz niye gidip evliyaları araya koşup dua ediyorsunuz? bu konu hakkında çok tartıştım dinciyle hocalarla ama vazgeçmiyorlar vazgeçmiyorlar
şimdi türkiyede bu evliyalara acaip bir saplantı var. x baba , y dede bilmem ne.yahu papazları kötülüyorsunuz kul ile yaradan arasına girilmez diye e siz niye gidip evliyaları araya koşup dua ediyorsunuz? bu konu hakkında çok tartıştım dinciyle hocalarla ama vazgeçmiyorlar vazgeçmiyorlar
0
alokozay
(04.06.09)
dinci diye geçinenler çok var bu ülkede zaten...bizim bi tane dinci hocamız var bi tane evliya camide vaaz verirken bi talebesinin önünü eşkiyalar kesiyor tam o sırada da talebesi bağırıyormuş hocasının adını vererek yardım istemiş...evliyada tam o sırada elindeki değnegi fırlatmış,değnek dağları çayırları aşarak eşkiyanın kafasına değmiş ve talebesi o eşkiyanın elinden kurtulmuş...bende gülmemek için kendimi çok zor tuttum...atalarımız ne demiş İmamın her dediğini yap ama yaptığını yapma
0
kottak
(04.06.09)
Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur. Yalnız şurası var ki din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır.
Mustafa Kemal Atatürk
0
nasel
(04.06.09)
daha çok türk tipi müslümanlıkla alakası var. özellikle eski türkler'deki ölüler kültü'nün günümüz yaşayışına ve gelenekselliğine yansıması durumu.
0
xatai
(04.06.09)
Evliya kültü islamdan çok ahiliğin, şamanizmin etkisi de olabilir. Başka müslüman ülkelerde olduğunu duymadım.
0
hayali arkadaş
(04.06.09)
@hayali arkadaşın dedigi gibi başka ülkelerde yok belki afganistanda biz buna şirk derdik
0
🌸alokozay
(04.06.09)
abi, cevşen-ül kebir denen bir hede varken daha ne diyebilirsin ki sen..
içinde cevşen duası yazar.. arkasından da şehit olmuş sahabelerin isimleri yazar.. sen de bunu okursun sürekli, "o sahabeler adına" allah'dan bir şeyler dilersin.. bir nevi torpil, araya adam sokma..
hatta bunu minicikkk yapıp boyunlarına asarlar.. güyya insana kalkan olurmuş bunu boyna asmak.. içinde islam askerlerinin isimleri yazan kağitları boyna asmak..

hadi onu geç, hacer-ül esved'i, bildiğin taşı koklayan öpen bir peygamber, kabenin siyah örtüsünü öpen, yüzünü süren bir peygamber modeli var.. sonra insanlara neden ağaçlara bez, çaput bağliyorsunuz diye kızıyorlar.. e senin peygamberin de pek farklısını yapmıyordu ki..

iran'daki zerdüşt'ün anlattıklarından komple kopyala yapıştır yapıp da "şefaat" kavramını uyduran bir peygamber var.. güyya biz sırat köprüsünden geçerken allah'a yalvaracakmış da allah bizi affedecekmiş.. yakmayacakmış ateşte, kıçımıza yanan odun sokmayacakmış zebaniler..

bütün bunlar varken, bu milletin evliyalardan, ölmüş dedelerden torpil istemesi gayet normal..
0
fuck milk get beer2
(04.06.09)
ınandıgımız din'i kaynağından (kuran) okumazsak boyle seyler cok normal.
0
karadenız1111
(04.06.09)
ölü kültünden bahsetmiş zaten arkadaşlar.
eski türklerde ölümden sonra yaşama, ölülerin atalara karışıp dirilere yardım ettiğine ya da kötülük yaptığına inanılıyordu. öldünüz mü tanrılaşıyorsunuz yani bir nevi, inanca göre. bu yüzden ateş yakılır, şarkı okunur, boncuk neyim bağlanırdı o insanlarla bir şekilde iletişime geçmek için. onun şimdiye sarkmasıdır bu.
ölüden medet umup tanrıyla arana ölmüş birini sokmak (+ diri birini) gerçekten çok mantıksız ve tanrı sözünün çok dışında.
ölünün arkasından dua okunması, lokma dağıtılması vs. de aynı kategoriye girebilir.
papazlar, haç, ikonalar, heykeller vs. de eski putperestliklerinin devamıdır, benim fikrime göre tabi :)
0
aithra
(04.06.09)
öncelikle, hristiyanlık ile ilgili allah ile kul arasına girme meselesi; basitçe kilisenin onayı olmadan, hristiyan olamayacağınız gibi; hristiyanlık ile ilgili temel ibadetleri yine kilise veya kiliseye bağlı kişiler olmadan yerine getirememeniz vs. ile ilgilidir. burada kilise bir tür zorunlu aracıdır ve tanrı adına hüküm verme yetisine sahiptir. müslümanlık için böyle bir şeyden söz etmek mümkün değildir. öte taraftan; nasıl ki müslümanlar ibadetlerini gerekli şartları sağlayan her yerde tek başına yapmak konusunda serbest iken; camiye, mescide gidip cemaatle namazını kılması camiyi veya cemaati allah ile kul arasına giren şeyler haline getirmiyorsa; tek başına dua etmesi yeterli olan bir kişinin x adlı evliyayı vesile yapması da allah ile kul arasına girmek olarak değerlendirilmemeli. tabi bu nokta da velayetin, kerametin, şefaatin, tevesülün bütün islam inanışları tarafından benimsendiğini söylemek de mümkün değildir. örneğin, suudi arabistan'nın resmi mezhebi olan vahhabilik, bunların tamamını şirk olarak kabul eder. fakat, vahhabilerin bunu reddetme nedeni allah ile kul arasına girmek değil; allah'a ait sıfatların kullara verilmesi ile ilgilidir. tevessülün türkler tarafından şamanizmin etkisiyle ortaya çıkardığı bir olgu olduğunu söylemek komik kaçsa da, bunun yapılış şeklinde bazı şaman veya eski türk adetlerinin etkisi olmadığını inkar etmek de mümkün değildir.
0
opteron
(04.06.09)
(7)

kedinin mamasını ölçmek

hayali arkadaş
Daha önce de duyuruda yazdığım gibi şişko bi kedim var, mamasını sınırlıyorum bir süredir yalnız hassas terazim olmadığı için miktardan emin olamıyorum.Kedisi olan diğer arkadaşlar nasıl ölçüyorlar? mesela bir su bardağı, bir çay bardağı mama kaç grama karşılık geliyor?
Daha önce de duyuruda yazdığım gibi şişko bi kedim var, mamasını sınırlıyorum bir süredir yalnız hassas terazim olmadığı için miktardan emin olamıyorum.
Kedisi olan diğer arkadaşlar nasıl ölçüyorlar? mesela bir su bardağı, bir çay bardağı mama kaç grama karşılık geliyor?
0
hayali arkadaş
(04.06.09)
mama aldiginiz yerden olcu kabi isterseniz verirler. kedinin kilosuna gore koyarsiniz mamayi. (her markanin olcu kabi farkli - proplan vs.)
0
the beyin
(04.06.09)
hayali arkadaş bu veteriner mamalarından kullanıyorsunuzdur sanırım, onların kendi kapları oluyor ama standart değil. satıcılarına bi sorun sanırım onlar o mamaya göre ayarlanmış muteber ölçekler. bu arada şu sardunyaya yanıt bulamadım gitti, acaba sardunya yetiştiren komşulardan birine mi sorsam?

Bu arada bir mutfak terzisi almak da iyi bir çözüm olurdu keisnlikle.

Ek: resmen mutfak terzisi demişim, söylemeye gerek yok terazisi olacak da terzi alsanız nasıl olur acaba :-))
0
Karluk
(04.06.09)
karluk'un dediği gibi. ilk gördüğünüz pazara dalın, 1 liraya bir mutfak terazisi alın.
0
cevaps
(04.06.09)
sardunya önemli değil karluk, daha temmuza kadar zaman var, biraz besin verdim altlardan da yaprak çıkartmaya başladılar.

mutfak terazim var aslında ama yeterince iyi değil, 200 gr.dan aşağısını ölçmüyor.

ölçü kabı almak en iyisi sanırım..
0
🌸hayali arkadaş
(04.06.09)
canım göz kararı ölçün işte. zor bişey değil o kadar.
0
386 dx
(04.06.09)
genelde günde 90 gr filan yeterlidir. ufak taneli standart görünen kuru mamalardan kullanıyorsanız bu iki çay bardağı filan ediyor. (büyük değil, ufak çay bardakları. ölçü kabından bardağa boşaltıp ölçtüm)ama şişman olması sebebiyle daha az vermek istiyorsanız bilemiycem, tartmanız lazım.
0
cereal killer
(04.06.09)
verilmesi gereken mamanın ölçüsü kilosuna göre ayarlandığı için daha az vermek onu aç bırakmak anlamına da gelebilir. veterinere danışıp diet mama da verilebilir ama zor beğenen bir kediyse onu yemeyebilir de. kısırlaştıysa da kilo alıyor kediler hormonal denge olayından dolayı. bizim ütülenmiş kadar incelikteki tekir, operasyondan sonra görüntü olarak 2 katına çıktı ama aynı miktarda yiyor aslında hatun.

ölçü kabını mama satan petshop'lar ya da veterinerle ücretsiz verir ama yazıldığı gibi o markanın kabını kullanmak, hacim farklarından dolayı.

1 kez ölçüm yapacağınız için hassas terazisi olan bir mahalle bakkalına / marketine / kasabına çay bardağı ve biraz mamayla gidip rica ederseniz, birim ölçü ağırlığını tartmanıza hayır demezler sanırım.
0
pyro clustic flow
(04.06.09)
(16)

aşık olunan kişiden bir anda tiksinmek

zombikanı
evet evet aşık oldum ben güzel gidiyodu açılmadım ama gzel gidiyodu neyse sonra bi gülümsedi bu aman aman yemin edyiorum o an tüm aşkım söküldü arkadaş olarak görmeye başladım anında.aaaa ama nasıl olur daha saniyeler önce aşıktım.soru:bunun bilimsel bir açıklaması var mı?demek ki aşık deilmişim mi
evet evet aşık oldum ben güzel gidiyodu açılmadım ama gzel gidiyodu neyse sonra bi gülümsedi bu aman aman yemin edyiorum o an tüm aşkım söküldü arkadaş olarak görmeye başladım anında.aaaa ama nasıl olur daha saniyeler önce aşıktım.

soru:bunun bilimsel bir açıklaması var mı?demek ki aşık deilmişim mi yani ben hayır yüzdeyüz aşıktım
0
zombikanı
(04.06.09)
e aşk böyle bişey zaten. bugün var yarın yok.
0
386 dx
(04.06.09)
ayakları kokuyordur kesin
0
alokozay
(04.06.09)
aşk iğrenç bi şeymş o zaman ben onun vampir dişlerinde gördüm bunu.gözümüm önünden ona aşık olduğum zaman dilimleri geçti o vampirliği görünce allahm aslına daha çok aşık olmam lazım vampir gibi adam ama niye böyle oldum ben vampirleri de severim üstelik hayır aşkın gerçek yüzü bu olamaz hayyyıırrr
0
🌸zombikanı
(04.06.09)
ilk gülümsemesini gördüğüne göre daha taze pırpırdır o. muccuğu çaktığı anda auran açılmıştır, ya da çakran. uyu geçer.
0
radikalherif
(04.06.09)
aşkın da öyle çok bilimsel bi açıklaması yok ki zaten. operasyonel bi tanımı bile yok.

Kış güneşine aldanıp erken açan bitkilerin iki gün sonra hava soğuyunca soluvermesi gibi olmuş senin aşkın. (eksilen romantizme takviye yapayım dedim)
0
hayali arkadaş
(04.06.09)
bence senin canın sıkılmış sadece...
0
uyuzcan
(04.06.09)
(bkz: infatuation)
0
cereal killer
(04.06.09)
ulasabilecegini fark edince bitmis iste askin, bunda bir surpriz yok?
0
bunubenyazdim
(04.06.09)
cinsel çekimin bir anda yok olması?
0
clementine
(04.06.09)
1.asik oldum
2.guzel gidiyordu
3.gulumsedi
4.askim söküldü

sanirim 5 dakika icinde oldu olaylar. bence akliniz size oyun oynuyor, ya da duygulariniz sapitmis. gercek bir asktan bahsedemeyiz burda.
0
ermanen
(04.06.09)
aşık falan değildin..
aşk o kadar basitçe sönüverip uçacak kadar saçma bir şey değil..
aşk çok kompleks bir şey..

"yahu ne hoş çocuk" seviyesindeydi senin ona karşı hissettiklerin..

gülüp, kont drakula dişlerini gösterince de tersine döndü düşüncelerin..

ayrıca canın dayak istiyor...
0
fuck milk get beer2
(04.06.09)
aşk öyle bir şey değil be kardeş...
dişle götle bilmemneyle olmuyor.
hani evet bir anlık tiksinebilirsiniz ama aşk işte defolarına rağmen ve/veya defolarını görmeyerek kör körüne dalmaktır.
hele ki başlangıç evresinde :)
0
betty puf puf
(04.06.09)
10 gündür aşıktım herhalde ama keşke uçup gitmeseydi en azından 1-3 ay daha aşık kalabilseydik.gerçekten yazık oldu ona da bana da.sürekli aşık bi tip deiliz nihayetinde.kolay bulunmuyo ha bi de ben ayhh ne hoş çocuk demem direkt girişirim banane "elalemin hoş ççocuklarından"

siz sevgiden bahsediyosunuz.aşıktım ben :(
0
🌸zombikanı
(04.06.09)
hoşlanmak deniyor buna, kavramlar karışmış.
0
aithra
(04.06.09)
hoşlanmışsın sadece, yaşını bilmiyorum ama, henüz aşkı yaşamamışsın bence.
0
abtash
(04.06.09)
(izle: how I met your mother 4x24)
0
sethi
(04.06.09)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.