Giriş
(2)

Cafe Creme ve türevleri

yasin b
Merhabalar zevkine düşkün sözlükçüler,Cafe Creme ve türevlerini(isim de belirtirseniz süper olur) İstanbul'da nerede bulabilirim ve fiyatları ne düzeydedir?
Merhabalar zevkine düşkün sözlükçüler,

Cafe Creme ve türevlerini(isim de belirtirseniz süper olur) İstanbul'da nerede bulabilirim ve fiyatları ne düzeydedir?
0
yasin b
(19.08.09)
che
backwoods
blackwoods (backwoods piyasadan çekilince yerine gelen dandik ürün)
djarum serisi
cafe creme'in diğer ürünleri

backwoods ve djarum black'i artık neredeyse imkansız bulmak. buldukların da dandik üretimleri. che, blackwoods ve cafe creme ise kuruyemişçilerde falan var.

ama geniş bir yelpaze istiyorsan ortaköy sahilde (burger king'in olduğu sokaktaydı sanırım) bir büfe var, emmi hepsinden satıyor. renk renk, desen desen.
0
deckard
(19.08.09)
Metal kutuda, küçük purolar için sorduğunuzu sanıyorum. 5-6 kadar daha alternatifi var fakat hiçbiri Cafe Creme'den daha iyi değil. İçenler Panter için iyi diyorlar fakat o da hoşuma gitmedi. Bulursanız aromasız Fonseca'lar yüklenebildiğiniz kadar alın. Bulunan yerler için kesin birşey söyleyemem çünkü bir getiren bir daha getirmeyebiliyor. Her girdiğiniz Tekel bayiine, tobacco shop'a sorun.
0
guzelmarmara
(19.08.09)
(2)

İngilizce Paragraf Çevirisi

enedwaith
Arkadaşlar aşağıdaki paragrafı çeviremedim ve anam ağladı. Yapabilen varsa bir el atarsa süper olur.No consent or waiver, expressed or implied, by either party of any breach or default of the other party in performing its obligations under this agreement shall be deemed or construed as a consent or
Arkadaşlar aşağıdaki paragrafı çeviremedim ve anam ağladı. Yapabilen varsa bir el atarsa süper olur.

No consent or waiver, expressed or implied, by either party of any breach or default of the other party in performing its obligations under this agreement shall be deemed or construed as a consent or waiver of any other breach or default by the other party of the same or any obligation hereunder.

Çok sağolun.
0
enedwaith
(18.08.09)
Anasının nikahıymış cidden. Üzgünüm...
0
guzelmarmara
(18.08.09)
standart feragat maddesi bu. birebir çevirmedim ama şununla yaklaşık aynı anlama gelmekte. faydalanabilirsin.

"Taraflardan birinin diğer tarafın bir ihlalinden veya kusurundan feragat etmesi, bunlardan veya sözleşmedeki herhangi bir yükümlülüğünden ileride feragat edeceği veya işbu Sözleşme kapsamında başka bir ihlalden veya kusurdan feragat ettiği şeklinde anlaşılmayacaktır."
0
bordeaux
(18.08.09)
(5)

emlakçılar hakkında..

aixi
arkadaşlar merhababu sene tek başıma eve çıkmayı düşünüyorum. hurriyetemlak vb gibi siteler üzerinden araştırma yapıyorum, sahibinden ev bulmak çok zor, emlakçıların ilanlarından başka birşey bulamadım. Benim size sormak istediğim, kiralık daireler için belirlenen fiyatlarda ne derece değişim oluyor
arkadaşlar merhaba
bu sene tek başıma eve çıkmayı düşünüyorum. hurriyetemlak vb gibi siteler üzerinden araştırma yapıyorum, sahibinden ev bulmak çok zor, emlakçıların ilanlarından başka birşey bulamadım. Benim size sormak istediğim, kiralık daireler için belirlenen fiyatlarda ne derece değişim oluyor, yani mesela 700 tl olarak belirlenmiş kira bedelinde hiç indirim yaparlar mı yoksa bu fiyatta diretirler mi (tabi bu durumdan duruma değişebilir fakat pazarlık payını genelde ne kadar bırakıyorlar)? Daha önce emlakçılarla iş yapmış arkadaşlar yol gösterirlerse çok sevinirim. Teşekkürler
0
aixi
(18.08.09)
indirim yaparlar genelde. bir ay daha boş duracağına 50 lira indirmesi aynı hesaba gelir kirayı çünkü. emlakçılar 50 liraya kadar fln bi indirim payı koyuyorlar ben 600 denilen evi kriz de var fln diye ikna edip 500e tuttum.
0
sijwocaq
(18.08.09)
emlakçı pazarlığa yanaşsa da ev sahibini ikna etme güçlerine bakar ne derece oynaycağı fiyatın.

örnek olarak bir daire uzun süredir boştur, emlakçı da "biri alsın gitsin de ben de komisyon alayım ya" derdindedir. o durumda emlakçı ev sahibini indirime ikna etmeye çabalayabilir.

tabii indirim dediğiniz zaman bir çok şey işin iine giriyor; mahalle, darenin durumu, sizin durumunuz (erkek-kadın, bekar, öğrenci), emkalçının ve/veya ev sahibinin gözünün sizi tutup tutmaması ve son olarak sizin ikna gücünüz.

700 demişsiniz ama 700 nasıl ve nerde bir daire için konuştuğunuza göre değişebilir. çok da aşağı inmeyecektir muhtemelen. 700 yüksek bir rakam değil. ama mahalledeki diğer fiyatlarla kıyaslayarak inip inmeyceğine ilişkin tahmin yürütebilirsiniz siz.
0
raj
(18.08.09)
sahibinden.com'da emlakci ilanlarina ek olaran sahibinden kiralik ilanlari da var. oraya bakmani oneririm.
0
wpi
(18.08.09)
Sahibinden.com'dan öncelikli olarak emlakçıdan olmayan evlere bakın. O da tutmazsa emlakçılarla gezdiğiniz evleri aklınızda tutun, daha sonra aynı apartmana gidip gezdiğiniz evin karşı, alt-üst komşularınla konuşarak ev sahibine ulaşmaya çalışın. Bu cambazlıktan başka bir şey değil ama emlakçı denilen çakal sürüsüne vereceğiniz parayı 12'ye bölüp o rakamı kiranıza eklerseniz daha iyi bir semtte bile ev bakabileceğinizi görebilirsiniz. Pazarlığa da gerek kalmaz. Tamamen medeni cesaretinize bakar.
0
guzelmarmara
(18.08.09)
ilginiz için çok teşekkür ederim arkadaşlar
0
🌸aixi
(19.08.09)
(8)

Hangi Fotoğraf Makinesi ?

fatihdr
Şimdi efendim ben fotoğrafçılığa ilgisi olan ya da olduğunu düşünen, lakin kompakt makineler dışında eli başka makinelerin deklanşörüne değmemiş bir insan evladıyım. Yalan söylemiş olmayım eski bir Yashica Electro 35 im vardı ama detaylarını çok bilmem . Zaten uzun bir süredir de kullanmıyorum bozuk
Şimdi efendim ben fotoğrafçılığa ilgisi olan ya da olduğunu düşünen, lakin kompakt makineler dışında eli başka makinelerin deklanşörüne değmemiş bir insan evladıyım. Yalan söylemiş olmayım eski bir Yashica Electro 35 im vardı ama detaylarını çok bilmem . Zaten uzun bir süredir de kullanmıyorum bozuk olduğu için. 2005 senesinde aldığım Sony Cybershot W7 isimli kompakt makine ile olan münasebetim kendisinin bu sene kaybolmasıyla sona erdi.

Her kompakt makine alan yurdum insanının yaptığı gibi bende önceleri 1 gb lık hafıza kartının yaklaşık 700 MB ını kendi ayağımın resimleriyle, kalan 300 ün 200 ünü düğün bayram resimleri ile doldurup kalan data kırıntılar ile boynu bükük facebook resimleri çekerek fotoğrafçılığa başladım. Sonra makro çekim yapıp "eki eki şuna bak hacı sineğe makro yaptım kıllarını say valla" modundan öteye gidemedim. Kısacası bu esnada ISO nedir? AF nedir? Diyafram nedir? Makinede yanan kırmızı lazerimsi ışık nedir? (AF Illuminator) CMOS nedir? Hiçbirini öğrenemedim. Çok kurcaladım ama bir sonuç alamadım. Sanırım biraz da ilk başlarda çok şahane sandığım makinemin artık benim fotoğrafçılık yeteneklerime cevap veremediğini anlamaya başladım. Artık çektiğim makrolarda sineğin kılları yerine gözlerindeki detayları yakalamak istediğimi anladım. Arının ağzındaki polen zerrelerini görüntüleme, hayvanlar gibi gece manzaraları çekme ihtiyacı hissetmeye başladım. Kısacası sanırım benim bir SLR makine almam gerekiyordu.

Sanırım bu işte 3 marka başı çekiyor, Nikon ve Canon çok iyiler, Sony ise onlarla arayı kapatıyor izlediğim kadarıyla. (tamamen net yorumlarına göre hareket ediyorum) Benim için büyük bütçeli bir iş olduğu için hemen karar verip pişman olmak istemiyorum. Her çektiğim fotoğraftan sonra fotoğrafa bakıp keyif almak çok önemli benim için. Makinenin karmaşık olması çok umrumda değil, gelişime açık biriyim ama ayırabileceğim max. bütçe 1200 bilemedin 1500 TL civarında. Sanırım fotoğrafçılığın neresinde durduğumu ve yeteneğimi!! az buçuk tarif ettim. "Profesyonelliğe geçiş yapanlar için ideal" cümlesi hevesimi kırıyor, makineyi gözümde küçültüyor anlamsız bir sebeple. O yüzden soruyorum dostlar: hangi makineyi almalıyım?

NOT: 2.el de alabilirim
0
fatihdr
(17.08.09)
pentax!
özellikle nikon'dan daha hafif olması, çantaya atılıp çıkılabilmesi, ancak lensleri ve çekim kalitesi ile nikon ile de canon ile de yarışabilecek bir makine. üstelik daha uygun fiyatlara bulabilirsiniz.
0
balik kraker
(17.08.09)
pentax!
kendiyle ayni fiyattaki diger markalarin makinalarindan cok daha iyidir emin olabilirsiniz.
0
1001gecemasallariyla1002gece
(17.08.09)
canon 450D
0
makineci
(17.08.09)
fotoğrafçılıkla alakam yok, fakat çevremde aynen sizin gibi yeni başlayan kişiler var. onlardan gördüğüm kadarıyla şunu söyleyebilirim, sırf makro çekim yapmak arının gözünde polenin yansımasını yakalamak için gidip bin lira para döküp makina almayın hemen.

fotoğrafçılık dediğimiz şey bir tek çiçeği böceği makroyla çekmek mi? öncelikle elinizdeki makinanın size sunduğu birtakım olanaklar var mesela, makrodur, diyafram ayarıdır vs. bunları keşfedin kurcalayın, ve çicek böcek haricinde de yaratıcı fotoğraflar çekmeye uğraşın. national geographic'in yeni başlayanlar için temel bilgi cd'leri vardı onları eminim bir şekilde edinebilirsiniz.

zaten şu ilk aşamada çektiğiniz her fotoğraftan keyif alacak durumda olmamanız gerekir, onlarca yüzlerce fotoğraf çekeceksiniz, içinden "işte bu!" dediğiniz sadece birkaç tane çıkacak. elinizde kompakt makina varsa önce onun bütün manuel ayarlarını öğrenmeye çalışın, o makinanın çekebileceği en iyi fotoğrafları yakalamaya uğraşın derim.

hemen çok pahalı bir şey alıp sonra hayal kırıklığına uğramaktan veya ekstra masraf yapmak zorunda kalmaktansa, önce elinizdekini değerlendirin böylece tarzınız ve ihtiyaçlarınız kafanızda şekillendikçe daha doğru bir makina seçimi yapabilirsiniz.
0
quasiromantic
(17.08.09)
Herhangi bir DSLR makine işinizi görür ama Pentax dendiği gibi uzun süre kafanızın rahat olmasını sağlar. Nikon gibi Canon gibi her gün yeni lens standardı çıkarmadıkları için çok eski lensleri bile en yeni makineye takabilirsiniz - çok nadir uyumsuzluk yaşandığı söyleniyor. Fiyat açısından da meşhur markalara nazaran çok daha ucuzdur. Ayrıca Sony'yi komple akıldan çıkarın.

Alacağınız makine ne olursa olsun yapabileceği şeyler hep aynıdır. Elle netleme yapabilen, objektifi değişebilen herhangi bir makine işinizi görecektir. Önemli olan sizin fotoğrafçılık bilginizi nasıl kullanacağınız. Sirkeci'den makineyi alan her allahın kulu Eminönü, Galata gezip, Balat'ta siyah beyaz çocuk fotoğrafları çekmekten ileri gidemiyor. Oturup fotoğrafçılık üzerine bir şeyler okumalı, beğendiğiniz fotoğrafların exif bilgilerine bakıp "demek adam böyle çekmiş" deyip kendinizi geliştirmeniz daha önemli. Fotoğraf makinesi bunların hepsinden sonra gelen teknik bir unsur kanımca.
0
guzelmarmara
(17.08.09)
yazdığım gibi kompakt makinem ev taşıma esnasında kayboldu. madem makine alacağım, bende SLR piyasasına gireyim dedim. Tabi ki gidip sırf makro çekimle uğraşmam, Ara Güler tarzı da sevmiyorum :) Tarz konusunda sıkıntı yaşayacağımı sanmıyorum. Ama şu an makinem yok ve dediğim gibi almışken kötü bir makine de almak istemiyorum. Ayrıca nette aldığım çoğu resimde de exif datasına ulaşamıyorum.

peki pentax tavsiye edenler, duyum üzerine mi tavsiye ediyor. yoksa kendileri de kullanıyor veya kullanmışlar mı? tavsiye edenler hangi modelleri tavsiye ediyor?
0
🌸fatihdr
(17.08.09)
Bence,
otomobillerle özdeşleştirirsek
canon; mercedes
nikon; bmw
pentax, sony vs; diğerleri şeklindedir.

Şahsi tavsiyem Canon Eos 20d satın almanızdır.
Size Eos 20d'nin yetmediği gün zaten fotoğrafçı olduğunuz gün olacaktır.
0
mhm
(17.08.09)
eşim ve ben makine almaya karar verdiğimizde pentax ve nikon d 200 arasında kararsız kalmıştık. pentax'a karar verdik ve almak üzere yola çıktık. ancak eve nikon d 200 ile döndük.makine çok güzel, lens uyumu fazla v.b ancak çok ağır, hantal bir makina. sürekli yanımızda taşıyamıyoruz. özellikle uzun süreli çekim yaptığımda bileklerim ağrıyor. gece çekimleri esnasında ağır olduğu için için titreme daha fazla oluyor ve kendimi tripod taşımak zorunda hissediyorum. bu yüzden makinayı tamamen eşime devrettim.
şimdi pentax k100d super alıyorum. (ikinci el)
şuradan inceleyebilirsiniz.

www.photographyblog.com
0
balik kraker
(18.08.09)
(2)

Ahmet Yılmaz Karikatürleri

sahtenick
Evet arkadaşlar nerede bulabilirim acaba bu naçizane karikatürleri.Bir site veya basılı kitap var mıdır.Şu ana nerede çiziyor kendisi ?
Evet arkadaşlar nerede bulabilirim acaba bu naçizane karikatürleri.
Bir site veya basılı kitap var mıdır.
Şu ana nerede çiziyor kendisi ?
0
sahtenick
(17.08.09)
Bayağı kitabı var ama baskısı yok ne yazık ki. Ancak sahaflara bakman lazım.

www.idefix.com
Hiçbiri stokta yok. Eğer satan bir yer bulursan bana da mesaj atarsan sevinirim :)
0
guzelmarmara
(17.08.09)
gittigidiyor'da aratınız, ben ordan bulmuştum.

hatta şimdi aratınca da çıktı:

urun.gittigidiyor.com

Şu ara leman'da olması lazım..
0
arancione
(17.08.09)
(11)

Nargile

paintov
Merhaba öncelikle arkadaşlar nargile felan içelim dediler ve hepsi hayvan gibi sigara içmektedirler ve ben de içmemekteyim.Nargile ise meyveli falan işte bi kereden bişey olur mu?
Merhaba öncelikle arkadaşlar nargile felan içelim dediler ve hepsi hayvan gibi sigara içmektedirler ve ben de içmemekteyim.Nargile ise meyveli falan işte bi kereden bişey olur mu?
0
paintov
(17.08.09)
bisey olur ama fazla bisey olmaz. nargilenin bir nefesi sigaranin bir nefesinden daha zararli yalniz. ilk defa iceceksen cok cekme, yavas yavas ic. arkadaslarin marpuca abanacaktir buyuk ihtimalle, uyma onlara.
0
ermanen
(17.08.09)
noalacag yaaa.

hem arkadaşım var sigara içmiyor nargile içiyor. hem bağımlıda değil. aramıyorda hiçbizaman. olursa içer olmazsa içmez. ev arkadaşımdı eve almıştık ama baya bir abartmıştık o ara. tabi o da size kalmış. bu bağımlılık konusunda bu kadar hassas iseniz birşey olmaz. bak keyfine.
0
guess
(17.08.09)
Bağımlılık yapmasa da sağlam şekilde birkaç asılmada sigara içmeyen bünyenin başını çok ciddi derecede döndürebilir.Bu da senin çok hoşuna gidebilir.Ara ara deneyeyim ben bunu diyebilirsin.Sigaraya yatay geçiş yapma olasılığın çok fazla artar.
0
afterdark
(17.08.09)
bas donmesi yapar bence. bir de mide bulantisi da yapabiliyor ilk icenlerde ama iyidir.
0
alkolikfedai
(17.08.09)
öncesinde requiem for a dream'i izle derim, böyle başlar bu işler.
0
nickini vermek istemeyen suser
(17.08.09)
içine çekmezsin sende olur biter zaten meyve aroması ağzına tadı bırakıyor ciğerlerine değil çek üfle çek üfle o kadar
0
Ayiyogi
(17.08.09)
bas donmesi yapar hafiften. cok fazla abanirsan mide bulantisi ve kusma bas gosterebilir. tadinda birak. zaten uc bes nefesten sonra kafan guzel olur. biraz dinlen ayilinca tekrar uc bes nefes cek. capucinolusu ilk basta agir gelebilir. gul-nane yada meyveli birseyler oneririm. bu arada sigaraya gecis asamasi olarak dusunulemez bence. 5 senedir nargile icerim(haftada 1, bazen 2). hic sigara icesim gelmedi. sigaranin tadi aci olur bogazini yakar. nargilenin ise tadi guzeldir. cektikce cekesin gelir.olsa da icsek :)
0
crucio
(17.08.09)
bir yılbaşı ortalama bir saat içtim nargile. sigara kullanmıyorum bu arada. öbür gün çok ama çok ama çok! kötü bir tahrişle karşılaşıyorsun boğazında. haberin olsun. he bağımlı oldum mu hayır.
0
slavez
(17.08.09)
Nargile içtikten sonra sigara gibi bağımlılık yapar mı diye soruyorsan hiçbir şey olmaz. Ayda birkaç kez içerim, evimde de var ama içmeden aylar geçse aklıma gelmez. Rüzgar felan eser balkondayken serin serin "lan nargile olsaydı keşke" dersin o kadar :)

2 paket sigaraya bedelmiş 40 kaplan gücündeymiş gibi saçma dolduruşlara da gelme bence. Kıçımızı sildiğimiz kağıttaki kimyasalı bile bünyeden atamadığımız gerçeği varken. Tek dikkat etmen gereken, güzel, kaliteli yerlerde iç. Hürriyet'in en iyi 10 listesi bence iyi mekanları gösteriyor. İstanbulda Tophane'de Erzurumlular Çay Evi, Beyazıtta Çorlulu Ali Paşa ve İstiklal'de Kallavi nispeten iyi yerler.
0
guzelmarmara
(17.08.09)
sigara içmiyorum ama nargile içiyorum.
çok çekmezseniz problem olmuyor.
kapiçinolu öneririm :)
0
aithra
(17.08.09)
Aç karna içeyim deme.
0
tanjant
(17.08.09)
(3)

Titreşimli saat

mertegon
Merhaba, işitme kaybı olan bir insanım ve yatmadan önce işitme cihazımı çıkarmak zorundayım. o yüzden sabah yanımda bağıran biri bile beni uyandıramaz. bu sene gurbette üniversiteye başlıyorum ve uyanmak için titreşimli bir saate ihtiyacım var. böyle birşeyi nerden bulabilirim fiyatı ne kadardır ara
Merhaba, işitme kaybı olan bir insanım ve yatmadan önce işitme cihazımı çıkarmak zorundayım. o yüzden sabah yanımda bağıran biri bile beni uyandıramaz. bu sene gurbette üniversiteye başlıyorum ve uyanmak için titreşimli bir saate ihtiyacım var. böyle birşeyi nerden bulabilirim fiyatı ne kadardır araştırdım ama çok birşey bulamadım. yardımcı olabilirseniz teşekkür ederim.

Not: Telefonunu titreşime al yastığın altına koy demeyin çok zararlı =)
Not2: www.yenibu.com böyle birşey buldum fakat nerden nasıl temin ederim hiçbir bilgi yok.
0
mertegon
(17.08.09)
telefonun alarmını kurduktan sonra kapatırsınız, o zaman pek zararlı olmaz. benim telefonum kapalıda olsa saati geldiğinde alarmı çalışıyordu.
0
vincenzo
(17.08.09)
www.sleeptracker.com.tr 'den SleepTracker denen saati alabilirsin. En üst modelinde titreşim vardı sanırım. Asıl amacı titreşim değil aslında, siteyi incelersen çok daha faydalı bir ürün olduğunu görebilirsin.
0
guzelmarmara
(17.08.09)
yastığın altına koyulan titreşimli çalar saat:
www.amazon.co.uk
0
edoras
(17.08.09)
(8)

Niğde gazozu vs Istanbul

yuxel
`nigde gazozu` baslinda yaziyor birkac yer ama kimisi taa fatih tarafında kimisi sadece büfelerde flan. Böyle koli koli alıp eve koyabileceğim yer var mı istanbul'da, mümkünse kadıköy civarlarında?
nigde gazozu baslinda yaziyor birkac yer ama kimisi taa fatih tarafında kimisi sadece büfelerde flan. Böyle koli koli alıp eve koyabileceğim yer var mı istanbul'da, mümkünse kadıköy civarlarında?
0
yuxel
(16.08.09)
Bu Niğde gazozunda ne var anlamıyorum cidden - dalga geçmiyorum ne varsa anlatın lütfen. Hem Ankara'da hem İstanbuldayken birkaç kez nerede bulurum diye sormuştu arkadaşlar. Ne farkı var nedir bu Niğde gazozu?
0
guzelmarmara
(16.08.09)
frambuaz aroması var. tek olayı bu. frambuaz aromalı tek gazoz piyasadaki. tadı da fena değil allah var.
0
cro magnon
(16.08.09)
frambuazlı. çok güzel bir tadı var.
0
atmosphere
(16.08.09)
ataköy 5. kısımda oturan bi arkadaşımın evinde kasayla oluyodu ama o civardan mı alıyodu bilmiyorum. sabah kalkar kalkmaz tutuşturmuştu elime. off rüya gibiydi :)
0
squatterbloat
(16.08.09)
abartmayın yahu. gazoz alt tarafı. ne osuruktan zevkleriniz varmış bi gazozla rüyalara dalıyorsunuz. kriptonit aromalı uzay gazozu değil ya. bildiğin frambuazlı şekerli su.
0
cro magnon
(16.08.09)
@cro magnon

kabalaşmasak? alkol alınan gecenin ardından sıcak yaz sabahı yarı uykulu içince, evet, rüya gibi gelmişti içtiğim şey.
0
squatterbloat
(17.08.09)
Eğer tatmadıysanız veya bir tane içip de bir yanılgıya düştüyseniz koli koli aldığınızda inanılmaz pişman olacaksınız bana kalırsa.Gerçekten değecek cinsten bir gazoz değil.Bence şişelerinin ufaklığından dolayı tam olarak tadamadıysanız bir iki şişe daha deneyin.Fruko veya çamlıcayla yarışabilecek bir gazoz hiç değil.sıradan bir gazoz.Hatta en son tercih edeceğim gazoz.
0
afterdark
(17.08.09)
yakında satışını yapacağım, karar verdim ama hepsini ben içerim gibi duruyor.
nerde bulursanız lütfen belirtin, ben de arıyorum.
niğde gazozu güzeldir, ne çok tatlıdır ne de çok gazlı.
0
aithra
(17.08.09)
(8)

Kımız

guess
Ankara'da kımız bulabileceğimiz bir yer var mıdır? aradım tek adres olarak izmir çıktı. orda da halen faliyet var mı onu da bilmiyorum.
Ankara'da kımız bulabileceğimiz bir yer var mıdır? aradım tek adres olarak izmir çıktı. orda da halen faliyet var mı onu da bilmiyorum.
0
guess
(16.08.09)
Kımızı bir tek İzmir'deki bir çiftlik üretiyor diye duymuştum. Eskişehir'de de bulanlar varmış. Ankara'da İncek'e giderken -TED koleji, Atılım Üniv. yolunda- sağda böyle yurt denilen kocaman orta asya vari çadırların olduğu bir yer göreceksiniz. Mantı çibörek gibi şeyler satılan bir restoran. Orda olduğu yazıyordu. Adamlar da zaten Kırgız mı Tatar mı öyle birşey.
0
guzelmarmara
(16.08.09)
ilk fırsatta orayı da yoklayacağım.
neden bulması bu kadar zor oluyor onu anlamadım. hem kime söylesem bende merak ediyorum tadına bakmak istiyorum ama bulamıyorum diyorlar. gerçi aramamışlardır çoğu bile ama neyse.
0
🌸guess
(16.08.09)
tadı ekşimiş ayran gibidir. çok enteresan bi tadı yok yani.
0
pragmatist kedi
(16.08.09)
ilk içenlere rakı gibi içmesi zor oluyor mu? yoksa bira gibi gidiyor mu öyle??
tadını tahmin edebiliyorumda az çok yinede denemek daha bi başka olur.
0
🌸guess
(16.08.09)
yok hayır, zorluk olmaz. ama bira gibi içilecek bir şey de değil. hevesin geçtikten sonra bir daha aramazsın.
0
pragmatist kedi
(16.08.09)
özel bir soru oalcak ama sen nerden temin etmiştin nerde içmiştin? ne kadar içmiştin? sorhoşluk etkisi nasıl?
0
🌸guess
(16.08.09)
kazakistan ve kırgızistan'a giden arkadaşlarım getirmişti. esas kımız oralarda yapılıyor haliyle.

zaten bira gibi bardak bardak içilecek bir şey değil. bu yüzden sarhoş edecek bir olayı da yok.
0
pragmatist kedi
(16.08.09)
efendim ankarada özbek sofrası (çadırı) diye bir mekan var. söyle bir yer:

www.diaturkiye.com

wowturkey.com

belediye'ye ait olduğu için alkollü içki satmıyorlar. kımız var mı bilemiyorum ama bir sormakta fayda var... olmadı el altından gelen - gidenle de getirebilirler.

0 538 611 05 37 - 534 891 71 21 - 0312 361 26 16

kımız, şalgamdan ekşice, kefir kıvamlı, süt - ayran ile uzak akraba bir şey. aç karnına içmeyiniz!..
0
ucan sincap
(18.08.09)
(1)

Eski Bir Polisiye Dizisi

guzelmarmara
- TRT'de yayınlanıyordu.- Hafif şişman, 35 yaşlarında bir abla ile uzun, zayıf, genç ve ablaya hiç yakışmayan bir abi vardı, bunlar beraber mevzuları çözüyorlardı ve sevgililerdi.- Bir bölümde acaip bir tarikatın peşine düşmüşlerdi. Ölü bir adamın boğazından küçük kurbağa çıkarmışlardır. Sonra kurba
- TRT'de yayınlanıyordu.
- Hafif şişman, 35 yaşlarında bir abla ile uzun, zayıf, genç ve ablaya hiç yakışmayan bir abi vardı, bunlar beraber mevzuları çözüyorlardı ve sevgililerdi.
- Bir bölümde acaip bir tarikatın peşine düşmüşlerdi. Ölü bir adamın boğazından küçük kurbağa çıkarmışlardır. Sonra kurbağanın derisindeki zehrin kafa yaptığı için adamın emdiğini, ancak nefes alamayıp öldüğünü felan keşfetmişlerdi.
- Sanırım gene aynı bölümde, Nuh'un gemisini yeniden yapan tarikat da vardı.
- Bir bölümünde, dedektif abi ile abla sevişmeye başlarken bizim genç eleman çaktırmadan kulağına nabız ölçer takıp, ablayla takılırken nabzını görmek istiyordu fakat yakalanınca abladan ayar yemişti.

Gecenin bir vakti girdi aklıma uyku tutmadı.

Hangi dizidir bu? Nerden bulup indirebilirim?

Edit: Yabancı bir dizi olduğunu belirtmeyi unutmuşum...
0
guzelmarmara
(16.08.09)
Ne yazıkki İz Peşinde değil...
0
🌸guzelmarmara
(16.08.09)
(4)

Sosyal Bilimler 2'ye nasıl çalışılır?

shippo
Soru biraz genel oldu ama, sistem değişmesiyle üniversite değiştirip radyo sinema televizyon okumak istediğimden sınava girmek zorundayım. hatta bu sene mal gibi tercih yapıp gitmediğimden gelecek sene okul puanım düşecek. Bu nedenle boktan puanlı bir yer için 250 üstü bir puan yapmam gerek ve bu ba
Soru biraz genel oldu ama, sistem değişmesiyle üniversite değiştirip radyo sinema televizyon okumak istediğimden sınava girmek zorundayım. hatta bu sene mal gibi tercih yapıp gitmediğimden gelecek sene okul puanım düşecek. Bu nedenle boktan puanlı bir yer için 250 üstü bir puan yapmam gerek ve bu bana imkansız gibi görünüyor.

İki yıl daha beklemek istemiyorum, zaten yeterince zaman kaybım var. Bana lütfen tek başıma sosyal bilimler 2 çalışmanın yolunu söyleyin. Edebiyat biliyorum sayılır, tekrar lazım ama sos2 nasıl çalışılır hiçbir fikrim yok. Sizce ne yapmalıyım, bu olayı en verimli tek başıma nasıl hallederim?

Cevaplar için şimdiden teşekkürler.
0
shippo
(16.08.09)
tercih yapmadığın için puanın düşecekse bu seneden fazla ümitli olmamalısın açıkçası. iyi puanlarla bile özel okullara ancak girebilirsin. diğer yandan böyle bir riski alacaksan, en azından radyo sinema okumak için alma derim. iş imkanlarının daha öngörülür olduğu mesleklere yönelmelisin.

tm çıkışlı olup, ortak alandan sos2 yaparak sistemin değiştiği ilk sene ben de girmiştim. açıkçası sos2'nin diğer alanlar gibi bilinen bir olayı yok. mat gibi çok soru çözmen, edebiyat gibi okuma-idrak hızını geliştirmen gibi bir durum söz konusu değil. dolayısıyla çok özel birşey yapmana gerek yok. söyleyebileceğim tek şey, çoğu soruda ufak cinliklerle öğrenciyi yanıltmaya çalışıyorlar. sorular kısa olduğu ve çok fazla önceden pratik gerektirmediği için yanıltmacalarla öğrenciyi yanlış yapmaya yönlendiriyorlar. bu durumda sos2 bölümünü sınavda çözerken, dikkatini en rahat verebileceğin, bol zaman ayırabileceğin şekilde hareket etmelisin. hazırlanırken de farklı dergilerin vs farklı soru tipleri olduğundan bol çeşit çalışmalısın. çok abuk sorular gelebiliyor çünkü.
0
guzelmarmara
(16.08.09)
aslında aklımdaki yer iletişim tasarımı. Onun da belirgin bir iş alanı yok (en azından çıkınca şunu yapacaksın diyemezsin, avukatlık doktorluk değil bu) ama ben akademik kariyere yönelmek istediğimden sorun teşkil etmiyor. Doğru söylüyorsun bir sene beklemek iyidir ama üniversitede 2 yıldır okuduğum için (gerçi 1 yıl uzadı) aileme daha fazla yük olmak istemiyorum ve bu yıl girmeye çalışacağım, olmadı bir yıl beklersem iletişim tasarımı için şuanda da tasarımla alakalı bölüm okuduğumdan basig design gibi dersleri saydırabilirim ve bu da zamandan tasarruf sağlar. (türk dili ingilizce filan da saydırılır o vakitte diğer dersler alınır falan filan)

Amma anlatmışım, yani aslında ben şeyi soruyordum, normalde sayısalcı olduğum için edebiyatı da sonradan öğrendim. şimdi de sosyal için tarih filan ezberlemek gerekecek upuzun, bunun için not yazarak mı, özet çıkararak mı ezberlemek lazım? bu arada 250 çok zor bir rakam mı?
0
🌸shippo
(16.08.09)
250'nin zor bir rakam olup olmadığına şöyle karar vermelisin: Sos2 sistemi çıktığından beri bu bölümü yaparak girilen kontenjanların doluluk oranlarına bakmalısın. Elbette her yıl bu değişecektir. Sadece puana göre değil, o bölümlere giren öğrencilerin sıralamalarını da incelemelisin. Aslında ÖSS puanı olarak bakınca 250 çok zor görünse de, senin hedeflediğin bölümler için geçerli olmayabilir. Böyle yaparsan önünü daha rahat görürsün.

Diğer yandan, eğer hedefin akademik kariyerse bu sene riske girmen çok birşey farketmez. Bu sene yapamazsan bile bir sonraki sene elinde epey deneyim olacak - ki saydırabileceğin onca ders varken heralde sonra denemekten de vazgeçmezsin diye sanıyorum. Çalışma konusunda ise, tarihi testlerden değil, konu anlatımlı lise ve dengi kitaplardan okuyarak taban yapabilirsin. Testteki netlerine çok yansımasa da, farkettirmeden altyapın oluşacak. Daha sonra ÖSS hazırlık kitaplarındaki anlatımlara geçersen daha rahat hissedersin. Doğrudan testlerle ve konu özetleriyle başlarsan ezberlemek mecburiyetinde kalacaksın ve her yeni eklenen bilgi ile eskiler yavaş yavaş eriyecek. Zaten sayısal öğrencisinin sözel herhangi bir derste en çok yaptığı mantık hatası bu. Sözel sorularda konuyu iyi bilmesen bile soruyu okurken hazırlayanın birşeyleri ima ettiğini sezersin. Okuyarak kazanacağın taban sana bu sezgiyi kazandıracak.

Önemli yerleri, kısımları not etmenin çok faydası olacağını da düşünmüyorum. Not etmen gereken şeyler zaten belli: Sistem değiştiğinden beri çıkan Sos2 sorularının ortak konuları. Bunun dışında kalanları not etmenin anlamı yok çünkü adamlar her sene farklı bir cinslik yapıp en acaip soruları zaten buluyorlar.

Başarılar dilerim...
0
guzelmarmara
(16.08.09)
süper açıklamışsın, çok teşekkürler. aslında 250nin gereği şu bu sene önceden dediğim gibi puanım kırılacak. allahın salağı yarı burslu bölüm için puanım kırıldığından 245-250 arası almam lazım eski puanlamaya göre. umarım yaparım çünkü saydırabileceğim ders sayısı sene başına 6 ders kadar diğerlerini eşşek gibi alıcam. gerçi belki üsttenn alırım o vakitlerde. sana tekrar çok teşekkürler açıklamalar için çok yardımcı oldu.
0
🌸shippo
(16.08.09)
(10)

LCW Genç Giyim

osuranpenguen
Yarın LCW'nin genç giyim üzerine yapacağı bir toplantı sebebiyle LCW'nin genç giyim ürünleri hakkında düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum. Ürünler beklentileri karşılıyor mu? Bu ürünlerden neler bekliyorsunuz?Fikirlerinizi bekliyorum.
Yarın LCW'nin genç giyim üzerine yapacağı bir toplantı sebebiyle LCW'nin genç giyim ürünleri hakkında düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum. Ürünler beklentileri karşılıyor mu? Bu ürünlerden neler bekliyorsunuz?
Fikirlerinizi bekliyorum.
0
osuranpenguen
(13.08.09)
Pantolonların kalıpları-kesimleri iriyarı insanlara göre hazırlanıyor gibi. Diğer birçok mağazalarda 32 bedeni giyebilirken LCW'de aynı bedeni giydiğimde şalvar gibi oluyor. Sanki kıçı büyük insanlara göre dikiliyor? Pantolon konusunda Koton, Dockers, Mudo gibi herhangi bir markadan biraz örnek alınması farz.
0
guzelmarmara
(13.08.09)
Daha güzel tişörtler hazırlayıp satışa sunabilirler. Sade tasarımlarını tişörtlere de uygulasınlar. Baskısız, düz renk, kaliteli tişört hazırlasınlar bak nasıl yok satıyor (badi tarzı olmayacak, normal tişört şeklinde olacak)

Fiyat açısından çok rahat. Bizim fakültedeki birçok arkadaş, ucuz ve kaliteli olduğu için LCW'yi tercih ediyor. Bunu da belirteyim.
0
vita vinum est
(13.08.09)
özellikle gömleklerde lcw'nin klasik çizgiyi bozmasını bekleyemeyiz tabi ama x-side biraz daha değişik modeller deneyebilir mesela kolları katlandıktan sonra düğmelenen modeller ya da işlemeli modeller.

fiyat/performans açısından epey iyi ürünler.Gerçi bu konuda yapılabilecek çok bir şey yoktur herhalde ama yine de bir ürün alırken "herkeste görmek" çekincesi oluşuyor.o konu rahatsız edici sanki biraz.
0
nevrochaotica
(13.08.09)
bayan bölümünde hem ürünün kalitesi düştü hem de tasarımlar çirkinleşti çok değil birkaç sene önce elimde 8-9 parçayla hangisini almaya karar vericeğime karar veremezdim her gittiğimde, şimdi şöyle bir dolanıp çıkıyorum gözüme tek tük takılıyor güzel ürün oldu mu..
0
orange coffee
(13.08.09)
fiyatlar oldukça uygun buna bir lafım yok. ancak tasarım konusunda çok dar bir çerçeveye sahip olduğunu düşünüyorum firmanın. bütün desenli tişörtlerde ve sweat'lerde armamsı rock konseri ilanımsı kocaman ingilizce yazılar var ve bunlar son derece anlamsız şeyler, en azından üzerinde ne yazdığına dikkat eden ben gibi birisi için. ayrıca renklerin mat ve solgun olduğunu düşünüyorum, ürünler biraz daha parlak olabilir.

bunun haricinde düz renk ve sade ürünlere de biraz önem verilebilir. özellikle kazak ve tişört konusunda orasında burasında örgü, baskı, desen bulunan ürünlerin yanında son derece sade ve düz giyecekler de satılabilir emin olun gençlerden de orta yaşlılardan da iyi talep görecektir bu ürünler.
0
i ve been mistreated
(13.08.09)
bir genç olarak bırakın alışveriş yapmayı girmiyorum bile lcw'ye. anca anneanneme hediye falan almam gerekirse giriyorum.

ürünler dönemin modasından tamamen uzak +35 yaşa hitap ediyor. yakalı ve kalın penyeler, soluk renkler, şekilsiz kesimler, ı ıh son derece başarısız. genç giyimi değil yani anneler teyzeler bayıla bayıla giyiyorlar.
0
holly golightly
(13.08.09)
kadın ürünleri tamamen türbanlı giyime hitap ediyor gibi etek boyları garip gömlekler garip elbiseler ise zevksiz.
0
elbar
(13.08.09)
elbar ın dediğine kesinlikle katılıyorum yıllar önce LCW kadın reyonu cok güzeldi gercekten de genclere hitap ediyordu ama şim bildiğin türbanlı palto altı giyim şeklini almış durumda bence. tişörtler çirkin zevksiz, renkler soluk, her bluzde manasız desenler var ya koca koca çiçekler ya otlar, kötü renklerin birleşimi falan derken tamamen soğudum eskiden böyle değildi, el değiştirdi falan diye düşündüm ben hep. sanırım bu dediklerimi de kimse düzeltmez sonucta şimdiki cizgisi belli...
0
velvet revolution
(13.08.09)
sırt baskılı tşörtler artsa satışlar artar diyorum
0
perloneth
(13.08.09)
çocukken hep LCW giyinirdik. rengarenk tişörtleri vardı, üstünde maymun baskıları falan olurdu. sonra gömleklerimiz ve pantolonlarımız hep lcw olarak devam etti ama 5-6 yıldır uğramıyorum bile LCW'ye. böyle bir sıkıcılık, tarzsızlık var sanki LCW'de. dendiği gibi, kapalı kesime hitap etmeler falan..
metropollerdeki vitrinlerine bile hiçbir şey koymuyorlar LCW'nin, bu dahi kanıtı nasıl sıradanlaştığının.
0
aithra
(14.08.09)
(4)

çok önemli: gps ile kaybolan kişiyi bulmak

cino
sevgili arkadaşlar hem sağlık hem de teknolojiyi ilgilendiren bir konuda yardımınıza ihtiyacım var. bizim kayınpeder son bir ay içerisinde iki defa kayboldu. ilkinde sabah olunca kendiliğinden eve döndü, diğerinde ise 15-20 kişinin araması sonucunda evden uzakta bir ara sokakta sandalyede otururken
sevgili arkadaşlar hem sağlık hem de teknolojiyi ilgilendiren bir konuda yardımınıza ihtiyacım var.

bizim kayınpeder son bir ay içerisinde iki defa kayboldu. ilkinde sabah olunca kendiliğinden eve döndü, diğerinde ise 15-20 kişinin araması sonucunda evden uzakta bir ara sokakta sandalyede otururken bulabildik. her seferinde kendisi durumu umursamasa da geride kalanlar olarak perişan olduk meraktan.

aslında alzheimer falan gibi bir rahatsızlığı da yok sadece yaşından (79) ötürü biraz unutkanlığı olduğunu söylüyor doktorlar. tebokan vs. gibi ilaçlar veriyorlar ama sanırım bazen geçici şuur kaybı yaşıyor. alzheimer ile ilgili tekrar doktora gideceğiz ama kaybolması ile ilgili ne yapabiliriz?

gps ve navigasyon teknolojisi ile ilgili fazla bilgim yok, sizlere sormak istediğim, bizimki arazi olduğunda, eş zamanlı olarak takip edebileceğimiz bir teknoloji mevcut mu?

örneğin chuck'ınki gibi gps'li saat, cebine koyabileceğimiz gps vericisi, kendisi inatla cep telefonu da kullanmaz ama mesela gps'li sim kart gibi gibi alet edevatlar var mı, varsa nerede bulabilirim? bilgisayardan bulunduğu yeri tespit edecek cihazlar var mı, yoksa çok mu amerikan dizisi izledik? :(

ek olarak, cep telefonu kullanmadığını belirttim ama diyelim ki ceketinin cebine bir telefon koyduk. eve dönmediğinde yakınları olarak emniyete başvursak, telefonun sinyalini takip edebiliyor muyuz?

bunların dışında aynı durumda olan başka arkadaşlar muhakkak vardır, ne tavsiye edersiniz? konu aile için çok hayati, yardımcı olursanız çok sevinirim.

ayrıca sevgili moderatör arkadaşlar, duyuru bir süre üstlerde kalırsa çok makbule geçer.

biraz uzun oldu ama yardımcı olacak arkadaşlara şimdiden teşekkürler.
0
cino
(11.08.09)
Çok ilgi çekici bir konuya değinmişsiniz. Ufak bir arama yaptım ve şunu buldum:
gpspatienttracking.com

Türkiye'de araç takip sistemi işi yapan firmalar var. GSM modemi ile GPS alıcısını tümleştirerek SMS yoluyla çalışıyor bildiğim kadarıyla sistemleri. Şimdi 3G gelince internete geçerler muhtemelen. Araca konabilen bir aletin büyüklük/ağırlık kısıtları insan için kadar olmaz. O yüzden bunların kullanılabilirliği konusunda birşey diyemeceğim.

Bunların dışında GPSli ya da bluetooth ile GPS alıcısıyla ilişkilendirelebilen ve Java'nın bluetooth ve mesajlaşma gibi bazı APIlarını destekleyen bir telefona bir uygulama yazılabilir. Ama zaten muhtemelen yapılmışı vardır. Biraz araştırma yapılabilinir.
0
sethi
(11.08.09)
Motorola Mpx200'lerde çalışan bir program vardı bir zamanlar. İsmini hatırlayamıyorum üzgünüm. Şöyle çalışıyordu: Takip edilmesini istediğiniz telefona kuruyordunuz, program kurulduğu telefonun hangi baz istasyonuna bağlı olduğunu sizin telefonunuza bildiriyordu. Baz istasyonu her değiştiğinde de yeni bilgiyi gönderiyordu. GPS sizin için ağır olabilir ama tam yer belirtecektir. Türkselin kurumsal hizmeti de ücretli ve az para değil. Benim bahsettiğim ise sadece size semt bilgisi verir. Yani işiniz zor...
0
guzelmarmara
(11.08.09)
cep telefonu ile takip hizmeti alabiliyorsunuz zaten. baz istasyonlarının durumuna göre gördüğünüz koordinatların hassasiyeti artıyor.
turkcell'in EkipMobil servisini inceleyin öncelikle.
www.turkcell.com.tr

gps olarak gps destekli bir cep telefonu (windows mobile olsa daha iyi olur.) ile istediğiniz takibi gerçekleştirebilirsiniz. telefonun koordinatlarını e-posta yada başka servisler ile gprs-edge-3g olarak alabilir rahatça takip edebilirsiniz.
ama telefonun çalışır durumda olması gerekli.
tracking destekli gps cihazları hakkında bilgisi olanlar daha detaylı bilgi verebilirler sanırım.
0
thebug
(11.08.09)
sağolun yardımlarınız için.

şimdilik en pratik çözüm turkcell'in cep telefonu takibi gibi görünüyor. ancak bir de kaza ihtimaline karşılık dağda kayakçılara verilen küçük gps cihazları varmış. o cihazlardan bulsam daha güzel olacak...
0
🌸cino
(12.08.09)
(7)

İkinci Bir Yabancı Dil Öğrenmek ama Hangisi?

roadrunner_merlin
Merhabalar,İngilizce iyi denebilecek bir şekilde biliyor ve konuşabiliyorum. (Upper Intermediate-2 Level)Şimdi hem kişisel gelişim açısından hem de başka nedenlerden dolayı ikinci bir yabancı dil öğrenmek istiyorum ama henüz hangisini öğrenmeye başlasam diye emin olamadım çünkü her kafadan bir ses ç
Merhabalar,


İngilizce iyi denebilecek bir şekilde biliyor ve konuşabiliyorum. (Upper Intermediate-2 Level)
Şimdi hem kişisel gelişim açısından hem de başka nedenlerden dolayı ikinci bir yabancı dil öğrenmek istiyorum ama henüz hangisini öğrenmeye başlasam diye emin olamadım çünkü her kafadan bir ses çıkıyor.

Neden ikinci bir yabancı dil öğrenmek istiyorum ve beklentilerim nedir;
-CV'imde gözüksün, şekil yapayım. Hatta yarın bir gün yurt dışında çalışmak için işime yarasın (Yazılımcıyım)
-Yarın bir gün yurt dışına çıkarsam(AB/ABD/Kanada/Güney Amerika/belki Rusya vb) yerel insanlarla iletişime geçebileyim, işime yarasın
-Öğrenimi ingilizce gibi kolay olsun, öğrendikçe zevk alayım
-Eğer kursa gidersem (ki gideceğim), o dili kullanan insanlardan yurt içi/dışı sosyal/iş çevresi edinebileyim
-Çok fantastik bir dil olmasın, sonra tövbe etmeyeyim o dile ve vakit kaybı gibi olmasın

Sağdan soldan aldığım önerilerin populeritisine göre;
İspanyolca (Herkes bunu öneriyor)
Almanca (Alman kızları güzel :)
Rusça (Almanlardan altta kalır yönleri yok :))
Hollandaca
Portekizce
İtalyanca
Fransızca (ki bu dili pek öğrenmek istediğimi sanmıyorum)


Konunun ucu çok açık olsada ingilizce haricinde yabancı dil bilen ve hatta yurt dışında yaşayan arkadaşların önerilerini saygıyla dinlemek isterim.



Şimdiden Teşekkürler...
0
roadrunner_merlin
(11.08.09)
hollandacayı salla, almanca ilgilzice karışımı bir şey öğrenmeyede değmez. almanca ya da rusça iyidir dicem ama kullanım amacı kariyer hedfleri vs. dikkate alınarak seçilmedikce hepsinin sonu aynı olabülür.
0
alchemistt
(11.08.09)
Mesleğin açısından hangi dili daha faydalı olacağını açıkçası pek bilemeyeceğim. Her mesleğe göre değişebiliyor; inşaat mühendisine Arapça ya da Rusça olurken siyasal bilimlerde Fransızca geçiyor. Ancak hangi mesleği yaparsan yap, hangi dili 2. yabancı dil oalrak öğrenirsen öğren, muhtemelen en fazla kırk yılda bir gelecek olan Ruslarla iş yemeğinde otururken geyik çevirirken ya da bir Rus şirketin sitesinde dolaşırken kullanacaksın.

Neticede uluslararası şirketlerle iş yapan şirketler büyük paralarla oynuyorlar ve her dam arada çevirmenler oluyor. Yani size pek iş kalmıyor. Ancak insan kaynakları açısından hiç kullanmayacağınız bir dili bilmeniz bile bilmeniz önemli çünkü diğerlerin azıcık daha fazlası olan adamı almak isterler. Revaçta olan, edebiyatından, filmlerinden, müziklerinden yararlanabileceğiniz bir dili öğrenmenizi tavsiye ederim. Rus edebiyatına sıcak bakıyorsanız Rusça'ya başlayın. Elbette hiçbir zaman Tolstoy'u ana dilinden okuyamacksınız fakat Rus edebiyatına olan ilginiz sizi o dili öğrenmeniz konusunda motive edecektir.

Şahsi tercihim Rusça veya İspanyolca'dan yana. İkisi de çok kolay olmasa da öğrenmesi keyifli, çünkü dili kullanabilecek kültürel alan sunabiliyorlar. İkinci bir yabancı dil öğrendikten sonra eminim üçüncü bir dil öğrenmeye de sıcak bakacak, bir yaz tatilinde Fransızca kitapları felan edineceksiniz. Son olarak, İngilizcenin upper intermediate gibi bir seviyesine güvenmeyin. TOEFL vb herhangi bir sınavdan elinizde bir değer bulunsun. Bu hem İngilizce seviyenizi gösterir hem de CV'nizde işinizi ciddiye aldığınız izlenimini karşıda uyandırır.
0
guzelmarmara
(11.08.09)
çince derim.
0
late viper
(11.08.09)
ingilizceyi cok iyi bildikten sonra ispanyolca derim. sonra da fransizca. tabi gitmek istedigin ulkeye bagli bu.
0
ermanen
(11.08.09)
ispanyolca diyorum ben de. Öncelikle bi' çok ülkede konuşuluyor ve ek olarak portekizce, italyanca gibi dillere de çok çok yakın bi' dil.
0
charlesbukowskiineksi
(11.08.09)
Sırasıyla

ispanyolca; kolaydır, eğlencelidir.
Japonca; Türkler için iyi bir seçim bence, bir sürü iş + seyahat olanağı doğuruyor. Türk japon derneklerini biraz kurcala istersen.
Çince her 4 insandan biri çince konuşuyor dünyada.
0
rygard
(12.08.09)
eğer güney amerika gibi bir hedefin yoksa ispanyolcayı salla. avrupada o kadar yaygınn değil çünkü.

almanya ve kuzey avrupa hedefliyorsan almanca. diğer bütün germen dillerini biraz olsun anlayabilirsin. gerekirse öğrenmen kolay olur.

japonca ve çince+1

fransızca almancadan daha kolay bence.
0
goldentitan
(28.04.13)
(2)

wireless problemi

kveldulv
merabalar..staj yaptığım yerde wireless bağlantısı var bi tane, şifresini de buldum bi program sayesinde bi bilgisayardan.. fakat şimdi de bağlanmıyor.. airties bi modem var.. default gateway'i 192.168.1.2 yapıyorum ip adresini kendim .200 tarzı bişe giriyorum bağlanıyor gözüküyor ama internete gire
merabalar..

staj yaptığım yerde wireless bağlantısı var bi tane, şifresini de buldum bi program sayesinde bi bilgisayardan.. fakat şimdi de bağlanmıyor.. airties bi modem var.. default gateway'i 192.168.1.2 yapıyorum ip adresini kendim .200 tarzı bişe giriyorum bağlanıyor gözüküyor ama internete giremiyorum.. otomatik ip adresi al dediğimde ise "sınırlı bağlantı" oluyor..

ne olabilir problem sizce? nası çözülebilir? bi de bu airties modemlerin konsoluna nasıl erişiliyor bilen var mıdır?

bi de vista'da bu ip dns ayarlarını nereden görebiliyoruz? onu bulamadım ben asıl.
0
kveldulv
(11.08.09)
Hem şifre hem MAC filtreleme kullanmışlardır. Her wireless ethernetin bir MAC adresi olur ve o modemi kuran arkadaş senin MAC adresini modeme girmezse o modeme bağlanamazsın. Senin MAC adresini eklemelerini rica edebilirsin ya da modemin ayarlarının buldunduğu sayfanın şifresini öğrenip kendin ekleyebilirsin.
0
guzelmarmara
(11.08.09)
onu ben evde yapıyorum da o kadar kastıklarını sanmıyorum..

hallettim sorunu teşekkürler yine de.. gateway'i yanlış giriyormuşum.. cillop gibi oldu..

şu "wirelesskeyview" programını yazandan allah razı olsun..
0
🌸kveldulv
(11.08.09)
(7)

kek tarifi

somethinginthewayshemoves
güzel bi kek yapmak istiyorum duyuru insanı. hadi bana bi tarif:)
güzel bi kek yapmak istiyorum duyuru insanı. hadi bana bi tarif:)
0
somethinginthewayshemoves
(09.08.09)
ahah başlığını bile yazmışlar linkte=) www.yuksektopuklar.net

bu değil de annem havuçlu - cevizli yapardı. gece gece sorulacak soru mu bu yahu:(
0
dambil
(09.08.09)
sourlemonade
(09.08.09)
off ıslak kek
www.tarifsepeti.com

bu değil de annem limonlu falan yapardı. gece gece sorulacak soru mu bu yahu.
0
sokak cocugu
(09.08.09)
teşekkür ederim. ben yarın yapayım hepiniz toplaşıp gelin :)
pekii elinde denenmiş bi kek tarifi olan var mı? her kek göründüğü gibi olmuyor. riske girmek istemiyorum da.
0
🌸somethinginthewayshemoves
(09.08.09)
naapsam
(09.08.09)
efenim linklerdeki keklerin altına yorum yapılmış. bunların arasında pastaneci bile var.
0
sokak cocugu
(09.08.09)
Uraşamam dersen doktor ötkerinkiler var. Gerçek tarif duymak istediğini biliyorum ama ötker çok başarılı.
0
guzelmarmara
(09.08.09)
(5)

denizsiz, kültürlü tatil

dedim de demedim mi dedim
merhaba dostlar,yazın sıcak bölgelere göç etmeye dayalı tatil anlayışına bu sene dur demek istedim. güzel yurdumun doğa güzellikleri, yemekleri ve kültürüyle bizi mest edecek nice güzel yeri vardır, siz biliyosunuzdur oraları. işte öyle bişeyler düşünüyorum ben mesela. ankara'dan arabaya eşyaları yü
merhaba dostlar,

yazın sıcak bölgelere göç etmeye dayalı tatil anlayışına bu sene dur demek istedim. güzel yurdumun doğa güzellikleri, yemekleri ve kültürüyle bizi mest edecek nice güzel yeri vardır, siz biliyosunuzdur oraları. işte öyle bişeyler düşünüyorum ben mesela. ankara'dan arabaya eşyaları yükleyip çıkalım diyoruz, o şehir senin bu şehir benim gezelim.

bu bağlamda, hiç olmadı kendi memleketinizi anlatsanız gene kâfi. nereleri gezelim, nerelerden yiyelim, nerde kalalım vs.

teşekkürler kib.
0
dedim de demedim mi dedim
(08.08.09)
geçen gün sinop ayancık'ı gördüm televizyonda. cennet gibi yer.
şelaleler, mağaralar, göller...
www.sinopetours.com
0
ravioli
(08.08.09)
güneydoğu turu yapmanızı tavsiye ederim
urfa - antep - mardin mutfağı ve tarihi açıdan gelişmiş bu illerde aç kalma olasılığınız yok gibi.
urfa: çiğköfte lahmacun adana
antep: baklava fıstık
mardin: aklına ne gelirse
0
Ayiyogi
(08.08.09)
konaklama problem olmayacaksa:
ankara'dan sivas yoluna çıkın. sonra erzurum'a doğru devam edin. erzurum'dan artvin yoluna dönün. eğer o bölgeye hiç gitmemişseniz erzurum'dan hopa'ya kadar çok değişik bir coğrafyayla karşılaşırsınız. hopa'dan karadeniz sahil yoluyla samsun'a, oradan çorum üzerinden ankara'ya dönün.
1 hafta yeter sanırsam.
not: yediğiniz yerlerde bölgenin özelliklerini sorun. ona göre gezin.
0
insanimsi
(08.08.09)
(bkz: abant)
0
alkolikfedai
(08.08.09)
Doğuda gezecek çok yer var. Doğu ve Güneydoğu olarak iki gezi yapsanız bile tek seferde bir bölgeyi gezmek çok zorlar. Ayrıca şu an ki sıcakları da göz önüne alırsanız pek akıl karı değil. Ancak Karadeniz için mevsim bence çok müsait. Yağışlar çok fazla fakat eylül ayına kalırsanız daha da artacak. Tabi eylül ayının serinliğinde doğu ya da ege de gezilebilir. Tamamen size kalmış. Yiyip içmek ön plandaysa kesinlikle Ankara'nın doğusu derim. İshal olmadan gelmek pek mümkün değil. Ama bir oda kiralayıp bir hafta kafa dinleyecem diyorsanız Karadenizde oldukça çok butik otel seçeneği var.
0
guzelmarmara
(08.08.09)
(5)

Adnan Oktar Habertürk'teymiş gören var mı?

the angevil
Yayın sırasında işim olduğundan dolayı programı izleyemedim. Bulup seyredebileceğim bir mecra bileniniz var mıdır acaba?program adı Sansürsüz yayın tarihi de 7 ağustos. bilen gören varsa müteşekkir olurum.edit: cro magnon uyardı kanaltürk'te değil habertürk'teymiş.
Yayın sırasında işim olduğundan dolayı programı izleyemedim. Bulup seyredebileceğim bir mecra bileniniz var mıdır acaba?

program adı Sansürsüz yayın tarihi de 7 ağustos. bilen gören varsa müteşekkir olurum.

edit: cro magnon uyardı kanaltürk'te değil habertürk'teymiş.
0
the angevil
(08.08.09)
kanaltürk değil habertürk.

youtube'da aradım ama bulamadım. yakında videoları sözlüğe düşer merak etmeyin.
0
cro magnon
(08.08.09)
ravioli
(08.08.09)
Fatih Altaylı'dan özenip 2 seans yapıcaklarmış. İyi de oldu aslında. Dün gece izleyenler çok eğlendi kesinlikle kaçırmayın derim.
0
guzelmarmara
(08.08.09)
izlemeye çok gerek yok, ben özetleyim size:

-her şeyi allah yaptırıyor. (bu cümleyi allah yazdırdı mesela)
-evrim yok. 5 yaşındaki çocuk inanmaz.

eğlenmek için izlenebilir tabi ki.
0
fuckocalyptica
(08.08.09)
ben de zaten meraktan izleyeyim diye düşünüyordum. Neyse bir ara düşer herhalde. Umarım...
0
🌸the angevil
(09.08.09)
(6)

Yıllanan şarap

Ayiyogi
efendiler şuanda buzbağ 2004 yapımı şarap içmekteyim ama tadı diğer içtiğim şaraplara nispeten mükemmel geliyor. 2004 yapımı olduğu için midir? şarap yıllandıkça neden güzelleşir? bir atasözü vardı eskiye rağbet olsaydı bitpazarına nur yağardı diye atalarımız yıllanmış şarap içmemişler mi ki bu sözü
efendiler şuanda buzbağ 2004 yapımı şarap içmekteyim ama tadı diğer içtiğim şaraplara nispeten mükemmel geliyor. 2004 yapımı olduğu için midir?
şarap yıllandıkça neden güzelleşir? bir atasözü vardı eskiye rağbet olsaydı bitpazarına nur yağardı diye atalarımız yıllanmış şarap içmemişler mi ki bu sözü söylemişler?
0
Ayiyogi
(08.08.09)
bildiğim kadarıyla buzbağ gibi orta seviyede şaraplar "yıllandırılmak" maksadıyla üretilmiyor.

yıllandırılanlar farklı şaraplar.

ama nispeten daha eski bir şarap piyasadakilere bakıldığında. o yüzden daha güzel olabilir, veya üretildiği üzüm türlerinden dolayı tadı daha yumuşak olabilir.
0
cro magnon
(08.08.09)
her şarap yıllanmaz. muhtemelen bahsettiğiniz şarap sofra şarabı diye anılan cinstendir. bunlar fazla yıllandırmaya gelmez, sirke olurlar. yıllanan şarap özeldir, daha pahalıdır.
0
pomolilik
(08.08.09)
17 lira verdim zaten daha ne pahalı olacak :D
0
🌸Ayiyogi
(08.08.09)
vintage yani uzumlerin hasat zamanı ile acıklaya biliriz. muhtemelen 2004 hasatında ki uzumler sizin ictiginiz diger yıllardaki ayni markanın sarabının uzumlerinden daha iyiydi. o yuzden daha lezzetli gelmis olabilir. ama yıllandırılmaya musait dedigimiz saraplar parasal anlamda bakarsak en az 100-150 dalır dan baslar.
0
bluewhale
(08.08.09)
birde şişenin üzerinde uygun koşullarda 6-8 yıl kadar olgunlaştırılabilir yazmışlar.ama buna içtiğim en güzel şarap diyebilirim. duyuruculara şiddetle tavsiye ediyorum.
asıl sorum neden yıllandıkça güzelleşir ?
0
🌸Ayiyogi
(08.08.09)
Buzbağ zaten fiyatına göre oldukça kaliteli bir şaraptır. Beğenmemek çok zor.

Asıl sorunuza gelince. Bildiğim değil okuduğumu söylüyorum, yıllandırılmaya uygun şarap kendi fıçısında (şişede değil) bir mahzene kapatılarak ömür yettiğince yıllandırılmaz. Şarabın kendi değerlerine uygun olarak (üzüm, bölge, tatlılık oranı vs) daha önceden bilinen bir süre kadar yıllandırılır. Örneğin A üzümünün 8 yıla kadar yıllandırıldığında degüstatörlerce yüksek beğeni topladığı biliniyorsa, o şaraba en fazla 8 yıllandırma yapılır. İlerleyen zaman boyunca şarabın değeri düşecektir.

Edit: hammaddeler.com

Linkte lafı uzatmamak için anlatmadığım pek çok şey var. Yardımcı olacaktır.

Buna nasıl karar veriliyor derseniz, tamamen fikrine güvenilen kişilerin izinde gidildiğini söyleyebilirim. Açıkçası şaraptan anladığını söyleyen birçok insan tanımama rağmen, hiçbiri kendi zevklerine göre bir şarap karakteristiği sunamıyor. "Ben şöyle şöyle seviyorum, isterse Petrus olsun prim vermem" diyebilen adam pek yok dünyada.

Bir şekilde kendi zevkleri ve kriterleri oluşan degüstatörler de hangi üzüme kaç yıl yıllandırma gideceği gibi konularda fikir beyan ederek güvenilirlikleri doğrultusunda üreticileri etkiliyorlar. Popüler bir örnek vermek gerekirse, televizyonda sürekli gördüğünüz Vedat Milor yıllardır meşe meşe meşe diye kendi beğenisini belirtir. Zaten yazılarını okursanız hiçbir zaman hiçbir şeye tam not vermediğini ve her yemeği yerken "ben böyle seviyorum ben böle sevmiyorum" diye beyanlarda bulunduğunu görürsünüz. Özetle güzel şarap, sizin beğendiğiniz şaraptır. Fiyatın ya da etiketin pek bir değeri yoktur.
0
guzelmarmara
(08.08.09)
(1)

Pink Martini'nin "Lily" şarkısıyla aynı müziği olan İspanyolca şarkı:)

sunny honour
3 yıldır adını bile öğrenemedim:) Bi el atın da bulayım şunu:)
3 yıldır adını bile öğrenemedim:) Bi el atın da bulayım şunu:)
0
sunny honour
(08.08.09)
Benim de ilgimi çektiği için ufak bir araştırma yaptım fakat yıldım. Grubun kendi sitesinde parantez içerisinde (Forbes/Lauderdale) yazıyor. China Forbes şarkıları söyleyen abla. Lauderdale de herhalde composer felan olsa gerek. Google'da araştırdım fakat çok başka şeyler çıktığından daha ileri gidemedim. Siz bulursanız bize de söyleyin lütfen :)

Edit: Lauderdale piyanistin ismiymiş. Elde hiçbir şey yok yani...
0
guzelmarmara
(08.08.09)
(14)

Neden insan yemiyoruz?

babatema
Meşum videoyu izledikten sonra merak ettim (http://www.facebook.com/video/video.php?v=1156803561845&ref=nf)Eskiden yiyorduk heralde. Anamızın karnından Nutella'lar, Az pilav üstü kuru'larla çıkmadığımıza göre!? insan beslenmek için hiç mi insan avlamamıştır?bizi bundan alıkoyan tek şey empati yetene
Meşum videoyu izledikten sonra merak ettim (www.facebook.com

Eskiden yiyorduk heralde. Anamızın karnından Nutella'lar, Az pilav üstü kuru'larla çıkmadığımıza göre!? insan beslenmek için hiç mi insan avlamamıştır?

bizi bundan alıkoyan tek şey empati yeteneğimiz mi? halbuyse tadı falan da güzelmiş diyolar...
0
babatema
(07.08.09)
empatiyle bir ilgisi yok ki bunun. sen genlerinsin. teknik olarak genlerini yaymak senin varolma amacın. ve diğer insanlar da senin genlerine en yakın genlere sahip canlılar. genlerini gelecek nesillere aktarmak için deli gibi sevişirken insanları yemen mantıksız.

ha, yemeye yersin. ama bunu istemezsin yani. kendi türünü yiyen canlılar yok mu? var. ama onların olayı bambaşka. sebepleri var.

edit: kendi türünü yiyen hayvanlara çiftleştikten sonra erkeğini yiyen "karadul"u örnek verebiliriz misal. ama başka gelmiyor aklıma.
0
cro magnon
(07.08.09)
hayvandan bir farkımız olsun diye.
0
radikalherif
(07.08.09)
insan olduğumuz için?
0
pragmatist kedi
(07.08.09)
kanunen yasak! :)
0
alexanderrobotnick
(07.08.09)
yamyamlar var. insanın eti nedir budu nedir ki neresini yiyeceksin.
0
sokak cocugu
(07.08.09)
bu videoyu izleyipte aklınıza bu soru geliyorsa

(bkz: etnosantrizm)
0
buffy de vampir sayilir
(07.08.09)
Hayvanlarda da kendi cinsini yeme olayı pek yoktur. cro magnon'un dediği gibi asıl amacın kendi türünü yaymak olduğu için, diğer türlerin de senin yaşam alanına rakip olduğu için ve diğer türlere karşı en yakın ittifakın ancak kendi türün yani insan olduğu için insan yemezsin. Milliyetçilik, hemşerilik, büyük şehirde birbirlerini tutmak gibi olgular da bunun biraz daha komplike örnekleri.

Tabi böyle teorileri önemseyebilmek için önce insanın bir hayvan türü olduğu, bir canlı olduğu gibi rasyonel kanılara varabilmen gerekir. Aksi halde kildi topraktı felandı derken bu soruya cevap bulmak bana kalırsa imkansız.

Diğer yandan, kendi türdeşini yeme canlıların birçoğunda zaman zaman ortaya çıkabilmekte. İnsanlardan örnek vermek gerekirse, yendiği düşmanını yemek, ölen babasını yemek felan gibi nispeten manalı ilişkileri bulunan fenomenler var. Sanırım Sigmund Freud'un Totem ve Tabu adlı kitabında bu konuda epey bilgi vardı. Yine benzer konularda meraklıysan Gordon Childe vb sosyolog antropolog abilerin kitaplarını tavsiye ederim.

Şu meşhur cenin yeme olayına gelince. Biliyoruz ki dünyanın en acaip en cins milleti Japonlardır. Aslında Çinlileri de bunlara katabiliriz. Cenin yeme olayının da gerçek olduğunu varsayarsak -bence ortada sağlam hiçbir kanıt yok- muhtemelen zenginlerin yaptığı bir çılgınlık olduğunu düşünüyorum. Ben bir Türk olarak çok zengin olsam şöminede dolar yakarım, cam sehpadan kokain çekerim, Japonlar gibi abuk subuk bir milletin zengini de heralde cenin yiyebilir bu durumda. Çok akılcı bir çıkarım olmadı farkındayım ama kesinlikle hissediyorum olabilir böyle birşey.
0
guzelmarmara
(07.08.09)
aslında neden insan yiyoruz? diye sormalıydın insan ırkı olaraktan. biz yemesek de yiyenler var. ilginç!
0
sokak cocugu
(07.08.09)
hala yiyen varmis:
(bkz: korowai)
0
ermanen
(07.08.09)
"Hayvanlarda da kendi cinsini yeme olayı pek yoktur". Katılmıyorum. Hayvanlarda kendi cinsini avlamak yoktur, yemek amacıyla öldürmek yoktur, ama yemek olabilir. (Büyük istinsa, yenidoğanların babadan başka bir erkek tarafından, bazen anne tarafından yenmek için öldürülmesi). Bunun dışında "doğal" sebeplerden ölmüş hayvanın 1 hastalık sebebiyle öldüyse bunun yayılmasına sebep olmamak için uzak durma 2 başka bir hayvan tarafından öldürüldüyse zaten o hayvanın bunu yemek için yaptığından ortada pek birşey kalmaması kendi cinsini tüketmeye engel olabilir. ama öte taraftan da eğer yenilirse büyük tasarruftur enerji bakımından.
Psikopatalojik vakalar dışında, bazı insan topluluklarında da ölen bireylerini yemek vakidir. Ama bu biyoenerjiden tasarruf etmekten çok bir ritüel özelliği taşımaktadır.

Buna karşın, hemcinsin seninle aynı sosyal grupta olup senin yaşama şansını arttırmıyor, hatta bizzat rakip bir grupta bu şans için savaşıyorsa bile, aradaki savaş asla öldürme amaçlı değil, sadece güçlü olan seçim şansı verme, ötekini de sağ bırakıp başka yerde şansını deneme hakkı verme amaçlıdır. Sebebi bahsedildiği gibi türün devamı motivleri.

Gelgelelim bu ilkel açıklamalar yine de neden insan yemediğimizi anlatmıyor pek. Bir arkadaş demiş ya "hayvanlardan farkımız olduğu için" diye, taksonomik hatayı görmezden gelirsek, aslında çok doğru bir laf etmiş, anlatayım neden;
Öncelikle empati yeteneğinin alıkoyma gücü bahsettiğiniz gibi olsaydı, gelir adaletsizliğinin bifiil insan yemek olmasa da çok da farklı olmadığı düşünüldüğünde, en azından o konularda bir boka yarardı bunu dipnot düşeyim.
Gerçek sebep şu ki, insan hemcinsini tüketmenin farklı yollarını geliştireli uzun yıllar olmuş, onun enerjisinden ve hayatından faydalanmak için yapacağı tüketimin hedefini öldürmediği yollar bulmuştur.
İşte insanlığın şanı!
Karşılaştırınız; orta sınıf bir aileden gelme üniversite mezunu ortalama bir genci yiyecek olsanız kaç kilo et çıkacaktır? et olarak sadece kasları yediğimizi düşünelim, yapılı bir genç ise 30 kilo falan çıkacaktır.
Kasaptan etin kilosunu kaça alıyorsunuz? Ortalama 20 tl diyelim, bu genci tüketmenin size sağladığı etti mi sadece 600 lira.
Şimdi onun bedensel bütünlüğünü bozmayın, ama insansınız ya, gelişen teknoloji bok püsür ile masa başında yapacağı bir iş bulun. 600 lira o gencin bir aylık asgari maaşıyken, üzerinden kaç katı para kazanabilirsiniz siz düşünün. Şimdi o parayı istediğiniz gibi ete çevirebilirsiniz. Arttı mı? Onu da elzem olmayan birsürü saçmasapan şeylere harcayabilirsiniz.

Şimdi tekrar soralım, neden insan yemiyoruz? Çünkü sağ iken daha çok fayda alabiliyoruz. Et olarak tüketmeyle, işgücü olarak tüketme arasında tüketim olarak bir fark olduğunu sanmayın.
0
lhun
(07.08.09)
bazı maymunlar da yiyor. düşman kabileyle savaşıp öldürdükleri maymunların proteinleri boşa gitmesin diye yiyorlar (akıllı maymunlar bunlar). geçmişte insanlar da yemiştir birbirlerini.. tarihin başlangıcından sonraki dönemlerde bile savaş alanında kalan ölülerin vücutlarından kondom yapıyor insan oğlu, daha eski çağlarda yememesi mümkün mü?
0
surtunme kuvveti
(07.08.09)
aslında avlamıştır yanılmıyorsam kanadanın buz hokeyi takımını taşıyan uçak düşmüştü ve oyuncular yardım gelmeyince bir müddet sonra takım arkadaşlarını yemeye başlamışlardır... sanırım ozel soslarla iyi gidebilir nutellaylada sabah kahvaltısında denenmeli
0
scapegoat
(07.08.09)
bence günümüzdeki mantıklı tek açıklaması gerek duymadığımız için. yiyebilecek o kadar halt varken ve uygarlık düzeyimiz taş devrini biraz aştığı için şu an itibariyle insan yemek manasız. ama şartlar değişir kıtlık ya da bir şekilde yaşamı sürdürme noktasına gelindiğinde pekçok kişi başta iğrenerek sonra alışarak sonra tatlandırarak sonra seçerek beğenerek birbirini yemeye başlar.
0
oztokyolu
(07.08.09)
Bir insanı açıklıktan kurtulmak, hayatta kalmak için yemek , o insanı ne kadar süre hayatta tutar. Siz birbirinizi yiyin en sonuncusu ne yapacak. Geleceği düşünemeyen insanların gelecek ile ilgili teorileride olamaz. Gelecek ile ilgili teoriler üretemeyenler ölümden sonra bu kainatın kendi içinde tekrar bu katmanları yaratabileceği gerçeğini ve o aklı göremeyenler ancak insan yiyebilir. Ey insan hiç ölmeyeceğinimi düşünüyorsun? "Her canlı ölümü tadacaktır."

Düşün ki arkandan bir Müslüman ne yapar.

ÖLÜM ÖNCESİ

Ölmek Üzere Olan Kişiye Yapılan Uygulamalar

1- Öleceği anlaşılan kişi yüzü kıbleye karşı gelecek şekilde sağ tarafına çevrilir. Kişiye Kelime-i Şehadet getirtilir. Başında bulunanlar da onunla birlikte Kelime-i Şehadet getirirler.

2- Bu sırada kişinin yanında akrabaları bulunur ve bu anda Yâsin ve ya Ra'd suresi okunabilir.

ÖLÜM SIRASI

Kişi ölünce çenesi bağlanır gözleri kapatılır elbiseleri çıkartılır ve ince bir örtüyle üzeri örtülür. Ölünün şişmemesi için ölünün üzerine bir demir parçası konur. Yıkanıncaya kadar ölünün yanında Kur'an okumak yasak olmamasına rağmen yapılmaması gereken bir davranıştır.

Ölünün Yıkanması

İslam inancına göre ölünün yıkanması gerekir. Bunun için ölü teneşir üzerine veya yüksekçe bir yere sırtüstü yatırılır. Sonra ölüye abdest aldırılır. Abdeste önce yüzden başlanır ağza ve buruna su verilmez; parmağa sarılı bir bezle dudaklarının içi dişleri ve burun delikleri ıslatılır. Kolları yıkanır başı meshedilir ayakları yıkanır. Abdest bittikten sonra üzerine ısıtılmış su dökülür saçı ve sakalı başı ve bedeni iyice temizlenir. Sonra sol tarafına çevrilerek sağ tarafı sağ tarafa çevrilerek sol tarafı yıkanır. Yıkayıcı ölünün karnına yavaşça dokunarak ölünün vücudundan bir şey çıkarsa onu da yıkar. Ölüyü yıkarken her organı üç defa yıkamak sünnettir. Ölünün tırnak ve saçları kesilmez. Saçları ve sakalı kesilmez. Erkek ölüyü erkek kadın ölüyü kadın yıkar. Kadın ölen kocasının cesedini yıkayabilir; ancak erkek ölen karısını yıkayamaz.

Kefenleme

İslam'da kefen üç çeşittir:

a) Sünnet Kefeni: Erkekler için gömlek izar ve lifafe olmak üzere üç kattır. Boyun kökünden ayaklara kadar uzanan gömleğin yeni ve yakası yoktur. İzar ve lifafe baştan ayağa kadar uzanır. Lifafe İzar ve gömleğin üzerine giydirilir. İzardan biraz daha uzun tutulur. Kadın kefeninde ise bunlara ek olarak baş ve göğüs örtüsü kullanılır.

b) Kifayet Kefeni: Ölen kişinin maddi durumunun bozukluğuna paralel olarak kifayet kefeni ile yetinebilir. Bu kefen izar ve lifafeden ibaret olup ölen kadınsa bunlara ek olarak baş örtüsü dahil edilir.

c) Zaruret Kefeni: Zorunluluk halinde ölü ne bulunursa onunla kefenlenir.

"Kefen hazırlandıktan sonra tütsülenir" "Sünnet kefen şöyle yapılır: Önce lifafe yayılır. Onun üzerine izar konulur. Daha sonra ölüye kefen gömleği giydirilip izarın üstüne konur. İzar önce ölünün soluna sonra sağına sarılır." Lifafe de sağa sonra sola sarılır. Ayaklarının altından ve başının üstünden bağlanır."

"Kadın cenazenin kefenlenmesinde kadının saçları ikiye ayrılarak göğsünün üstüne konur. Kadın kefenlendikten sonra başı ve yüzü başörtüsü ile örtülür. İzarın üstünden göğüs örtüsü bağlanır. Göğüs örtüsü göğüsten göbeğe veya dizkapaklara kadar olan bir örtüdür." Daha sonra ise lifafe sarılır.

Cenaze Namazı
Ölen bir kişinin cenaze namazının kılınabilmesi için her şeyden önce Müslüman olması ve ölünün yıkanmış olması gerekir. Bunun yanında ölünün vücudunun bütünlüğünü korumuş olması yani başı ile beraber vücudunun yarıdan çoğunun olması şarttır. Cenaze namazını topluluk içinde birkaç kişinin kılması da yeterlidir. Tüm topluluğun kılması şart değildir. Cenaze namazını usulünü bilen herkes kıldırabilir."

Ölünün Gömülmesi

"Cenaze namazından sonra ölü mezara konur. Mezarın en az göğüs hizasına kadar kazılması şarttır. Ölü gömülürken kefenin bağları çözülür ve sağ yanına yatırılarak kıbleye yöneltilir." "Ölü kadın ise ölünün en yakınının onu mezara koyması gerekir. Kadının mezara inmesi yasaktır. Mezarların üzerine yapı yapmak süslemek islamda haramdır. Ancak taş dikmek isim yazmak ağaç dikmek yasak değildir."

Telkin

Ölü mezara konulduktan sonra ve üzeri toprakla örtüldükten sonra topluluk mezarın başına oturarak imam veya başka birisinin okuduğu Kur'an-ı dinler ve ölünün ruhuna fatiha okur. İslamiyet'e göre bütün insanlar ister Müslüman olsun ister olmasın ölüp de mezara konunca Münkir ve Nekir adlı iki melek tarafından sorgulanır. Sorgu dinsel olup ölünün Müslüman olup olmadığını saptamak için yapılır. Cenazenin defin edilmesi sırasında imamın mezar başında verdiği talkın (telkin) sorgu sırasında ölünün korkudan dilinin kekelememesi içindir.

ÖLÜM SONRASI
Taziye

Ölünün yakınları komşuları akrabaları tarafından ziyaret edilerek "Allah size sabır ve ecir versin hüküm Allah'ındır Allah cennete kavuştursun" denilerek teselli edilirler. Ölünün gömülmesinden sonra kederli olan ve yalnız kalan ölü evinin ziyaret edilmesi yani taziye konusunda peygamber "Kim felakete uğrayan kardeşini taziye ederse Allah ona kıyamet gününde ikram elbiseleri giydirir" demiştir. Taziye üç gündür; ancak uzakta olanlar daha sonra da taziyeye gelebilirler. Bu süre içinde komşular yemek yaparak ölü evine getirirler.

Mezar Ziyareti

İslamiyet'e göre kabir ahret âleminin başlangıcıdır. Ölümü her canlı tadacaktır. Ölüm yok olmak değildir. Bir evden bir eve göç etmek gibidir. Ölen her kişi kıyamette dünyada yaptıklarından hesaba çekilip cennete veya cehenneme gönderilinceye kadar kabirde kalacaktır. Kabirde hem ruha hem de bedene nimet ve azap vardır. Peygamberler veliler ve şehitler mezarlarında da diridirler. Kabirde ölü kendini ziyarete gelenleri tanır. Bunun için kabirde bulunan ölülere selam vermek sünnettir. Bir hadiste peygamber" "Bir kimse din kardeşinin kabrini ziyarete gider ve mezarı başında oturursa onu tanır ve selamına cevap verir" demiştir. Ölü kabrinde bilinmeyen bir hayatla diridir. Müslümanların kabrini ziyaret etmek peygamberin de yaptığı tavsiye ettiği bir davranıştır. Bir hadiste peygamber "Kabirleri ziyaret ediniz! Kabir ziyareti ölümü hatırlatır" ve "Kabir ziyaretini size yasaklamıştım. Şimdiden sonra ziyaret edebilirsiniz. Böylece ibret alır gafletten uyanırsınız" demiştir
0
sampler
(12.06.10)
(8)

Şarap

huleyn
Nasıl oluyorda aynı şarabı içtiğimiz bir kişi benim "içimi güzel" yorumuma "kiraz, muz, çilek ve pamuk şekeri aromalarını içinde barındırıyor" diye karşılık verebiliyor ? Bir şaraptan pamuk şekeri aroması almak için neler yapmalıyım ?
Nasıl oluyorda aynı şarabı içtiğimiz bir kişi benim "içimi güzel" yorumuma "kiraz, muz, çilek ve pamuk şekeri aromalarını içinde barındırıyor" diye karşılık verebiliyor ? Bir şaraptan pamuk şekeri aroması almak için neler yapmalıyım ?
0
huleyn
(07.08.09)
özenle sıralanmış doğru genlere sahip olmanız!?
0
jamesjersey
(07.08.09)
meyve aroması tamam da pamuk şeker aroması almak için karşındaki kadar sarhoş olman lazım.
0
drip nick i zaten kullanilmakta
(07.08.09)
@jamesjersey
anam babam şarap uzmanı olsa herşey farklı mı olacaktı yani ?

@drip nick i zaten kullanilmakta
www.sarapgunlugu.com sitede yazmasa çoktan siktir çekerdim :)
0
🌸huleyn
(07.08.09)
once bir koklanir sarap, sonra bardak cevrilir ve icine hava molekulleri karismasi saglanir ve tekrar koklanir, en sonda tadina bakilir, ilk yudum agizda gezdirilir ve tat molekulleri hissedilmeye calisilir. not: degüstatör degilim.
0
ermanen
(07.08.09)
çok şarap çeşidi denemiş ve denediğiniz şarapların içinde ne olduğunu öğrenmiş olmanız gerek sanırım.
0
duch von souch
(07.08.09)
@huleyn

burda yazı içinde biraz abartılı olarak şeker tadı alındığı anlamında kullanılmış sanırım, kayra'nın kendi sitesinde ve yazıyı ordan aldığı belli olan bir kaç sitede bu tanım var.

sorunlu ilgili ise üzüm türlerini ve hangi tür şarapyan hangi lezzeti beklemen gerektiğini biliyor olman lazım. bunun dışında dolucanın bir dönem tadım günleri oluyordu. tadım yapılacak şaraplara uygun menüler haızrlayıp bu şarapları denetiyorlardı.
0
drip nick i zaten kullanilmakta
(07.08.09)
jamesjersey in demek istedigi bazı insanların yetenekleri oldugudur hatta buyuk sarap firmalarının degustatorleri sigara içmiyorsa baslayamazlar iciyorlarsa da bırakmazlar koku ve tat alma duyuları değişmesin diye.
0
adidastan saatmi olur
(07.08.09)
Sanırım Doluca'nın 2-3 ayda bir yaptığı eğitimleri ve tadım günleri vardı. Onlara katılarak öğrenebilirsiniz. En başta basit basit ne tadı alındığına felan bakılır. Mesela meyvemsi tadlar alıyorum felan dersiniz. Eğitmen onaylar. Meyvemsi tad var dediğiniz birkaç farklı kadeh arasında fark sorulur, kayısı tadı alıyorum felan dersiniz. Yavaş yavai isabet oranı artar. Bunlar tamamen farazi örnekler elbette.

Caz müziği çoğu insanın yabancı olduğu bir tarzdır. İlk dinlemeye başladığınızda şarkıların hepsinin birbirine benzediğini söyleyebilirsiniz. Ancak zaman geçtikçe sağdan soldan duyarak, okuyarak dinleyerek bossa nova, smooth, nujazz, lounge felan diye caz türlerini tanımlayarak ilerlemeye başlarsınız. Şarap da aslında bunun gibidir. Eğer daha önce bahsettiğim caz örneğinde olduğu gibi bir ilerleme kaydettiyseniz -herhangi bir konuda- şarap tadımı için de aynısını yapabilirsiniz.
0
guzelmarmara
(07.08.09)
(5)

düşüncenin içeriğinin vücuda etkisi

efe
merhabalar. merak ettiğim bir düşünce sırasında düşüncenin içeriğinin bedene etkisinin nasıl olduğunun açıklaması.. garip oldu örnekle açıklayım. ara bir örnek yerine uç bir örnek. örneğin bazen ben normal her zamanki insan yerine, kendimin uzaylı olduğunu düşünüyorum (ancak şizofrenik olarak değil,
merhabalar. merak ettiğim bir düşünce sırasında düşüncenin içeriğinin bedene etkisinin nasıl olduğunun açıklaması.. garip oldu örnekle açıklayım. ara bir örnek yerine uç bir örnek. örneğin bazen ben normal her zamanki insan yerine, kendimin uzaylı olduğunu düşünüyorum (ancak şizofrenik olarak değil, uzaydaki bir gezegende yaşayan canlı olarak). çok da hoşuma gidiyor, dünyadaki herşeye karşı bir gülümseme yayılıyor. ancak sanki bir bitki gibi, bir bakteri gibi ya da bir fare gibi bir çeşit yaratık olduğumu düşününce ellerim hissizleşiyor çoğu zaman. ne kadar derinden hissedersem o kadar bedenimin kontrolünü kaybediyorum. bir şişeyi mesela tutabiliyorum ama sıkamıyorum. düşünceyi uzaklaştırdığım zaman anında geçiyor.

soruyu sorarken bu konuları pek bilmediğimi öncelikle belirtmek isterim. ruh beden ikiliği, kartezyen ayrılığı saçmalığına ise hiç girmeyin mümkünse. soru tekrar, düşüncenin "içeriği" nin etkisi nasıl aktarılıyor beden içinde. teşekkürler. ya da bunu sorabileceğim bir forum gibi yer biliyorsanız o da olur. teşekkürler
0
efe
(06.08.09)
banada oluyor o hissizleşme durumu ne garip


ama bir örnek vermek gerekirse seks düşününce bir tarafların kalkıyor.

korkarsan terlersin

çok korkarsan titrersin

utandırıcı birşey düşünürsen kızarırsın

böle şeyler işte ama hissizleşme konusunda yalnız olmadımı bilmek güzel
0
alokozay
(06.08.09)
Konsantrasyonunuz çok kuvvetlidir. Yoga'da oldukça önemli bir şeydir bu. Ekminezi falan filan gibi açıklamalara gerek yok, bildiğiniz konsantrasyon işte. Sizden çok süfer yogi olur.
0
endless dream
(06.08.09)
sigarayı bırakın (anladınız onu siz)
0
guzelmarmara
(06.08.09)
Soruyu pek anlamadığımı söyleyeyim de düşüncenin içeriğinin vücut üzerinde etkileri oldğuna kuşku yok. Hatta detaylarını anımsayamadığım bir araştırmada günde 15 dakika durup antrenman yaptığını düşünen deneklerde bir süre sonra kas gelişmesi gözleniyordu.
0
Karluk
(06.08.09)
umarım tık atmadım diye kırılmamışsınızdır çünkü alamadım cevap. bu arada güzelmarmara yok anladım ben onu sigara içmiyorum ama sen hatırlar mısın bilmem, televizyonlarda bira reklamı yapılırdı eskiden. marmara bira yeni girmişti piyasaya reklamı da şöyleydi : "oy marmara marmara ............ ağzım dilim kurudu.. getir ordan iki marmara"
0
🌸efe
(07.08.09)
(6)

Ankara kızılay'da büyük kırtasiye

problematik
sakarya caddesi civarındaki "nt" gibi büyük kırtasiye yok mudur kızılayda başka?varsa hangi sokakta olduğunu da söyleyebilirseniz sevinirim.
sakarya caddesi civarındaki "nt" gibi büyük kırtasiye yok mudur kızılayda başka?
varsa hangi sokakta olduğunu da söyleyebilirseniz sevinirim.
0
problematik
(05.08.09)
o civarlarda is bankasinin hmen arkasinda galeri bi sey kirtasiye var. ayni kirtasiyeden yuksel caddesinde de var.
0
gene mi gene
(05.08.09)
galeri kapanmamış mıydı? yerinde başka bir şey vardı sanki..
0
kobuzchu kiz
(05.08.09)
Konur Sokak'taki özalit ve kırtasiyelerde NT kadar çok çeşit var aslında ama dışardan küçük geliyolar insanın gözüne. Yok illa NT gibi olsun diyorsanız Sakarya'da başka yok ama Tunus Caddesinden Tunalı'ya çıkarken Office 1 Store var.
0
guzelmarmara
(05.08.09)
karanfil sokak metro çıkışının biraz ilerisinde solda bir binanın 1. katında "galeri ekin" var. orası iyidir.
0
cro magnon
(05.08.09)
karanfil sokakta gür özalit var -altınşiş, ataiskender vitamin bilmemne nin falan yanında- en çok çeşit bulabileceğiniz yer orası sanırım. tabii ne aradığınıza bağlı olarak da değişir.
0
bipolar
(05.08.09)
olgunlar'da var bürsürü.
0
fuck milk get beer2
(05.08.09)
(2)

Kodak Z1085 IS ve Rechargable Battery Sorusu?!

bore
http://www.kodak.com/eknec/PageQuerier.jhtml?pq-path=12450&pq-locale=tr_TR Şu üründen bir adet elime ulaşmak üzere. incelemelerinden okuduğum kadarıyla pil süresi pek iyi değilmiş. bende alet gelmeden pil sorununu ortadan kaldırmak istedim. tavsiye edilen CR3V pili(''KLIC-8000'' kodak marka pili) v
www.kodak.com Şu üründen bir adet elime ulaşmak üzere. incelemelerinden okuduğum kadarıyla pil süresi pek iyi değilmiş. bende alet gelmeden pil sorununu ortadan kaldırmak istedim. tavsiye edilen CR3V pili(''KLIC-8000'' kodak marka pili) ve şarj aleti çok pahalı olduğundan, şarjlı pil olayına girmek istiyorum. kaç mAh'lık pil bu aleti doyurur(sözkonusu CR3V-(KLIC-8000) pile eşdeğer), Hangi Marka tercih etmeliyim veeee En önemlisi mümkünse pil şarj süresi en düşük alet hangidir?.

not: gerekirse iki ayda bir yeni rechargable pil alırım, pillerin benimle yaşlanmasını beklemiyorum.. istediğim taktığım vakit çalışabileceği en uzun süreye çıksın, ha bu arada aleti kullananlardan da ürün hakkında bilgi bekliyorum.


Şimdiden teşekkürler, Sevgiler.
0
bore
(03.08.09)
Gelecek makine ile ne kadar uyumlu olur bilmiyorum ancak Varta kullandığım en kaliteli şarj edilebilir pilleri üretiyor. GP'den Datron'a kadar birçoğunu kullandım ancak hiçbiri Varta kadar performansa sahip değil. Hiç kullanmadım ancak Varta bulamazsınız Duracell de alabilirsiniz. Philips vb markaların sırf fotoğraf makinesi için üretilmiş hiçbir piline güvenmeyin.

Şarj aletlerinin süreleri oldukça değişebiliyor ve söylenilen süreleri de çoğu karşılayamıyor. Zaten pilin ne kadar şarj olduğunu gösterebilen bir alet henüz yok. Basıyoruz uyduruk bir ışık yanıyor biz de şarj oldu ya da olmadı diyoruz. Bu yüzden pilini alacağınız markanın şarj aletini almak heralde en mantıklısı olacaktır.

Ayrıca, fotoğraf makinenizin kullanım kılavuzundan kaç amperlik pillere uyumlu olduğunu kontrol etmenizi tavsiye ederim. Performans felan deyip makine elinizde kalabilir de.
0
guzelmarmara
(03.08.09)
ben ebay'den yan sanayi klic-8000 ve charger aldım, gayet memnunum.

şuradan kendine uygun bir satıcı bulabilirsin ==> shop.ebay.com
0
boshi
(03.08.09)
(3)

güldürürken düşündüren

dambil
ingilizcede karşılığı vardı sanki yoksa ben mi yamuluyorum? varsa nedir?teşekkürler..
ingilizcede karşılığı vardı sanki yoksa ben mi yamuluyorum? varsa nedir?

teşekkürler..
0
dambil
(03.08.09)
tam emin değildim ama google da aratınca tam türkçe'deki gibi kullanıldığına rastladım: "makes you laugh and think" şeklinde:

www.google.com.tr
0
velvet revolution
(03.08.09)
"satire" yani hiciv sanati var hem gulduren hem dusunduren. guldururken dusunduren de "satirical" olabilir mesela..
0
ermanen
(03.08.09)
Satirical aynı zamanda "alaycı" anlamını da içerir.
0
guzelmarmara
(03.08.09)
(7)

doğu karadenizde tatil

de jure
2 kişi gitmek istiyoruz, turlarla takılacağız, sadece doğu karadenizi görmek istiyoruz, amasra, safranbolu, kastamonu vs. gördük zaten...özellikle rize ve artvini merak ediyoruz.hangi turla görüşsek, hangileri iyidir.yaylada kamp da yapabiliriz, otelde de kalabiliriz sorun olmaz bizim için.1hafta ka
2 kişi gitmek istiyoruz, turlarla takılacağız, sadece doğu karadenizi görmek istiyoruz, amasra, safranbolu, kastamonu vs. gördük zaten...
özellikle rize ve artvini merak ediyoruz.
hangi turla görüşsek, hangileri iyidir.
yaylada kamp da yapabiliriz, otelde de kalabiliriz sorun olmaz bizim için.
1hafta kalacağız bütçe de kişi başı max700
internetten biraz baktım, bu paraya pek çok tur var ama daha önce giden-görenlerden tavsiye almak istedim.
0
de jure
(02.08.09)
yaklaşık bi 6 sene önce ayder turizmle doğu karadeniz turu yapmıştık ve gayet memnun kalmıştık. verilen hizmet,kalınan oteller,vs. gayet iyiydi.en önemlisi de çok sıcak insanlardı,otobüs içinde geçen zamanlar bile oldukça eğlenceliydi. tavsiye ederim kesinlikle.
0
burbat
(02.08.09)
patika tur gerçekten güzelmiş ama biraz pahalı geldi, ayrıca biz orda karşılanmak istemiyoruz, istanbuldan turla birlikte yola çıkmak istiyoruz
0
🌸de jure
(03.08.09)
O bütçeyle Rize'ye gidip orda jip bile kiralayabilirsiniz. Turların olayı rehber sağlamalarıdır. Doğu karadenizi gezmiş biri olarak rehbere hiç ihtiyacınız olmayacağını söyleyebilirim. Çünkü tarihi birşey yok. Yaylalarsa kamp yapmak için ideal. Hem bütçeniz hem gezeceğiniz yer açısından turun bağlayıcılığından kurtulmanızı tavsiye ederim.
0
guzelmarmara
(03.08.09)
@güzelmarmara: rehberler sadece ören yerlerinde arkeolojik bilgi veren kişiler değillerdir ki, doğu karadenizde anlatacak bişey bulamasınlar. kültürel unsurların yanında tarihi de pek çok şey var. acilen iyi bir rehberle tura çıkmanız ve sabit fikrinizin değişmesi ümidiyle..
0
kabablanka
(03.08.09)
daha dün gece 12 itibariyle karadeniz turundan gelmiş biri olarak size ve herkese acilen, (yaşlanmadan ve oralar bozulmadan) karadenize gitmenizi tavsiye ederim. özellikle de rehberli bir turla gitmenizi tavsiye ederim ki, güzelmarmara'nın dediğinin tersine, rehberler sadece burda bu oldu şu oldu diye anlatmazlar. sayın güzelmarmara; aynı yerlere bir de rehberle gidin, çok daha farklı şeylerle karşılacaksınız, eminim. kültürel, tarihsel ve yeri geldiğinde sosyolojik bilgiler olmadan, sadece ağaçları ve dereleri görüp gelmek karadeniz turu sayılmaz. ayrıca nerde ne yenir, nerde kalınır, nereleri gezmek görmek gerekir, bu yönlendirmeler olmadan, karadenizde kaybolursunuz.kesin tavsiyem mutlaka bir turla ve rehberle gitmenizdir. İzmirde olsaydınız size Gençaystar'ı ve ordaki muhteşem ötesi rehberimiz Nazım Bey'i tavsiye ederdim ama istanbul'u bilemeyeceğim.
0
halanne
(03.08.09)
Turist rehberlerinin yaptığı işi hafife aldığım gibi bir anlam çıkmış sanırım. Aksine turist rehberi ya da yöreyi bilen biri olmadan tura çıkmak elbette anlamsız. Ancak konu Karadeniz olduğunda turist rehberinin elzem olmadığında diretebilirim. Rehberin en başta sağladığı şey tarihi eserlere ulaşım, oraların bilgisi ve kişisel bağlantılarıdır. Dağın tepesindeki sarnıcı başka türlü bulamazsınız.

Ancak Marmara, Ege, Karadeniz ve Güneydoğu'yu gezmiş biri olarak Karadeniz bölgesinin tarihi fazla değeri olmadığı aşikar. Güneydoğu gibi insan faktörü açısından (terörden bahsediyorum elbette) tehlikeli bir coğrafya da değil. Rehberin elzem olmadığını da bu yüzden düşünüyorum.

Nerde ne yenilir nerden alışveriş yapılıra gelirsek, bu konuda da Karadenizin çok büyük bir zenginliği yoktur. Asos'da, Antep'te fesat geçirene kadar yiyip Bakırcılar Çarşısında son paramıza kadar harcarken Rize'den çay, Ordu'dan fındıkla dönmüştük. Bu bölgenin turistik zenginliği daha çok doğa turizmi üzerinedir. Gitmişken dağ tepe dolaşmanın, rafting yapmanın yeridir.

Nasıl ya da nereyi gezerseniz gezin, kesinlikle gitmeden bir hafta önce yöreye dair bulabildiğiniz herşeyi okuyun. Çarşıları, tarihi yerleri ve lokantalı önceden mimleyin. Çoğu insan herşeyi tura bıraktığı için birçok şeyi kaçırıyor.
0
guzelmarmara
(03.08.09)
@ güzel marmara: oralara bir rehberle gitseydiniz,

ayderden bal
sürmeneden bıçak
trabzondan kazaziye
çamlıhemşinden hemşin başı da denen puşi
rizeden keşan ve rize bezi ve muhlama peyniri ve dahi oflu ali adlı birinin fıkra cdleri
gümüşhaneden pestil ve köme ve dahi kuşburnu ve böğürtlen meyve suyu ve marmeladı

gibi oraya gitmişken almadan dönülmez başka şeyler de olduğunu bilirdiniz.

gencaystardan Nazım Bey'e selam olsun..
0
kabablanka
(04.08.09)
(9)

Omnia Hd(i8910)

charliee
Arkadaslar bu telefonu almayı dusunuyorum ama almayıp satio,omnia 2yi falan mı beklesem diyorum yoksa diyorum al gitsin otekıleri bekliceksin sonra baska bi model daha duyurucaklar onu beklicem derken kısır dongu gibi ilerlicek bu olay siz ne dersiniz ?(tabi birde htc hd var ama onu cok begenmedim n
Arkadaslar bu telefonu almayı dusunuyorum ama almayıp satio,omnia 2yi falan mı beklesem diyorum yoksa diyorum al gitsin otekıleri bekliceksin sonra baska bi model daha duyurucaklar onu beklicem derken kısır dongu gibi ilerlicek bu olay siz ne dersiniz ?(tabi birde htc hd var ama onu cok begenmedim nedense)
0
charliee
(02.08.09)
htc touch hd baya guzeldi onu da incele bi.

ve evet dedigin gbi daha iyi bi model duyurulacak.
0
bryan fury
(03.08.09)
samsung pda deneyimi olan bi firma değil htc çok daha sağlam hd yi al acıma derim
0
yuto
(03.08.09)
htc yede baktım onda fakat flash yokmus oda almama yetti ama omniahd den ustun ozellıkleri varsa solersen cok mutlu olurum...
0
🌸charliee
(03.08.09)
Bunu bekle eyy oğull !

www.htc.com
0
msb
(03.08.09)
baba naptın ya o sekıl ne ole telefondaki ama bilgi icin saol ^^
0
🌸charliee
(03.08.09)
Hangi markayı seçersen seç o modeli bekle bu modeli bekle ömür biter.

HTC'lerde Windows Mobile var ve daha önce kullanmadıysan iyice araştırmanı öneririm. Windows Mobile yüklü telefon alanlar genelde ya kullanmayı beceremeyip hemen satarlar ya da bağımlısı olup bir daha normal telefonlara dönemezler.

HTC Touch Pro: awaregeek.com
HTC Touch HD: www.hepsiburada.com

ile aklını çeleyim.

Samsung olan herşeye kıllığım var ama itiraf etmeliyim ki dokunmatik ekranları Iphone ile birlikte gördüğüm en iyileri. Nokia'nın bile önüne geçmiş diyebilirim rahatlıkla. Samsung'un hem Windows Mobilelı hem de normal telefonlarının birçoğunda wireless ve dokunmatik mevcut.
0
guzelmarmara
(03.08.09)
hocam ikisi de windows mobile yani sonradan da flash kurabilirsin
0
yuto
(03.08.09)
flash yok derken flash playerdan bahis etmiyorum,normal kamera flashı yokmuş :)) ayrıca hepinize cok tesekkur ediyorum yanlız 'guzelmarmara' neyi onerdeigini pek anlayamadım htc mi samsung mu ?? :)
0
🌸charliee
(03.08.09)
Hangisi sana uygunsa onu al demek istedim. Birçok insan WM alıp kullanamadan satıyor. WM fonksiyon sunuyor ama Samsung'un touch screeni daha iyidir demek istemiştim. Hangisi önemliyse senin için onu seçebilirsin.
0
guzelmarmara
(09.08.09)
(10)

İstanbul'da süzme yoğurt?

loralynn
Yahu sözlükte başlığına bir göz attım da 18 yılımı İzmir ve Denizli'de geçirmemden ötürü buralara özgü olduğunu bilmiyordum yani belki özgü değildir, zaten onu soracaktım aslında. Şimdi İstanbul'da böyle ev yapımı ekşi, lezzet konusunda aşmış süzme yoğurtlar yok mu? Pazara falan gitmedim gerçi hiç.
Yahu sözlükte başlığına bir göz attım da 18 yılımı İzmir ve Denizli'de geçirmemden ötürü buralara özgü olduğunu bilmiyordum yani belki özgü değildir, zaten onu soracaktım aslında. Şimdi İstanbul'da böyle ev yapımı ekşi, lezzet konusunda aşmış süzme yoğurtlar yok mu? Pazara falan gitmedim gerçi hiç. Denizli'de falan pazarda, yerel süper marketlerde açık olarak kilolayla satılır. İstanbul'da var mı böyle satılan yerler? Beşiktaş, Üsküdar (veya yakını) pazarlarında bulunur mu özellikle?
0
loralynn
(01.08.09)
pazarlarda sanmıyorum, ancak meze satan yerlerde oluyor. bulamazsanız ben size tikveşli' nin süzme yoğurtunu tavsiye ederim.
0
galahad
(01.08.09)
Tikveşli'ninkini yemedim ancak, pek umutlu değilim, bir keresinde sütaş gibi bir markanınkini yemiştim kötüydü. Yani hazır yoğurtlarda şekerli bir tat oluyor, öyle değil mi o?
0
🌸loralynn
(01.08.09)
e tabi yapılanın yerini tutmaz. benim anne tarafı kütahya' lı, gittiğim zaman orada önüme kilola konuluyor itiraz etmeden yiyorum, zaten yoğurtsever biriyim.

ha ben size daha değişik bir trick vereyim, onunla deneyin. ben meze alacağım zaman mezeciden almıyorum, gidiyorum birahaneden veya meyhaneden alıyorum. orada haydari yapılır, onlar süzme yoğurdu nereden alıyor sorabilirsiniz.
0
galahad
(01.08.09)
Marketlerde markalı olanlar var ancak alıştığınız lezzette değildir muhtemelen. Mandıra ürünleri satan yerler var oralara bakmalısınız. Benim tek bildiğim Çapa'daki Bozüyük Mandıra. Muhtemelen her lezzetli şey gibi aradığınızı ancak Fatih semtinde bulabilirsiniz :)
0
guzelmarmara
(01.08.09)
3 sene istanbulda bir denizlili ve aynı hasretten müzdarip yaşamış biri olarak sana tam adresi verebilirim çünkü ben son senemde bulmuştum :) fatihte çapa taraflarında babadağlılar pazarı kuruluyor yani hemşehrilerimiz bizzat getiriyorlar o yoğurtlardan sanırım cuma günleri olması lazım akşam 8e kadar da oralarda oluyorlar.Gidip afiyetle yiyebilirsin
0
grunge
(01.08.09)
Ben de her Denizli'ye gidişimde alıyorum zaten, yine de sağol medre :). Ancak hep ulaşmak istiyorum :). Çapa da biraz uzak oldu gerçi ama sen tarif et bakalım yolum düşebilir.
0
🌸loralynn
(01.08.09)
fındıkzade pazarından bir gün sonra kuruluyordu galiba şimdi hatırladım yolun taksime doğru giderken solunda kalıyor orda tarihi bir cami vardı adını unuttum o sokaktan girince kuruluyor pazar zaten ordaki esnafta çok iyi biliyor hatta bir fotoğraf stüdyosu vardı o da denizlili.Kesin git gidince de söyle ben de denizliliyim diye o zaman bütün kapılar açılır sana :)Her ihtiyacın olduğunda koşarlar yardıma ben öğrenciyken çok yardımlarını gördüm.Kesin bir git yoğurdunu al muhabbetini yap :)

edit:solunda demişim pardon sağında :)
0
grunge
(01.08.09)
Aslında Denizli'li değilim pek de sevmem ama süzme yoğurt için yapabilirim bunu :P. Çok teşekkürler.
0
🌸loralynn
(01.08.09)
Süzme yoğurt sevdalısı biri olarak istanbul'da süzme yoğurt olarak Konya kökenli Aygın marka süzme yoğurt alıyorum.
Her yerde neredeyse şubesi olan peynirci baba'dan.
Sütaş'ın çıkarmış olduğu süzme yoğurdu tavsiye etmiyorum, neden dersen çok cıvık, sulu.
Peynirci baba şarküterilerini bulamam dersen Metro grossmarketlerde yine konya kökenli adını hatırlayamadığım bir marka ve metronun private label olarak çıkardığı bir süzme yoğurt da var. İkisi de gayet güzel ama metronun ki sanki daha bir güzel.
Eğer yine bulamadım dersen bana mesaj at, sana 1 kg veririm.
0
tanjant
(01.08.09)
bim'de eker marka suzme yogurt var, ama bilmiyorum tadi nasildir. susuz gibi duruyordu posetinden.
0
osuruklu
(01.08.09)
(6)

haftada üç gün balık yemenin etkileri

ya ben lan neyse
tabi bu balık buğulama olacak. yani kızartma değil. en fazla ızgara olur. merak ettiğim haftada üç gün balık yemenin (ekseriyetle palamut) ne gibi etkileri olacağı. özellikle olumsuz etkilerini merak ediyorum.
tabi bu balık buğulama olacak. yani kızartma değil. en fazla ızgara olur. merak ettiğim haftada üç gün balık yemenin (ekseriyetle palamut) ne gibi etkileri olacağı. özellikle olumsuz etkilerini merak ediyorum.
0
ya ben lan neyse
(01.08.09)
bende merak ediyordum bi suredir cok fazla ton baligi tuketiyorum google amcaya sordum ve bana su cevabi verdi:

www.hayatadahiliz.biz
0
buyerson
(01.08.09)
İstanbul çevresindeki denizlerde avlanıyorsa bu hayvanlar, elbette her zaman bir "ağır metal zehirlenmesi" ihtimali var.
0
ohm
(01.08.09)
balıkta bakteriyel bozulma olmadıktan sonra ne zararı olabilir ki? olsa caponlara olurdu. haftada en az üç kez balık tüketmek damar tıkanıklığını önlüyordu. toksisite artışı varsa zarar verebilir. histamin zehirlenmesine de bakmak lazım.
0
zihuatanejo
(01.08.09)
Marmara balığı zaten tezgahta fazla olmadığından denk gelmeniz çok zor. En kötü ihtimalle haftada 3 gün rakı içmeye başlarsınız. Ya da kiremitte tereyağlı karides denen illeti evde yapmaya başlayıp kolesterolden devrilebilirsiniz.
0
guzelmarmara
(01.08.09)
ben haftada 4 kere ton balığı yiyorum, yani toplam da 400 gram balıktan hiçbir şey olacağını sanmam. ben de bir kitapta haftada 2 ya da 3 kez balık yenmesi gerektiğini okumuştum.
0
baldur2
(01.08.09)
bende cok fazla ton baligi tüketiyorum, bir ara kan testi yaptirmiştim, fosfor normalin üzerinde cikmisti, ama doktor sorun olmadigini soyledi, bence bi zararini gormezsin.
0
saturndeki salyangoz
(01.08.09)
(5)

kıyafet bağışı

etijean
Kıyafet bağışını nerelere yapabilirim?
Kıyafet bağışını nerelere yapabilirim?
0
etijean
(01.08.09)
losev'e yapabilirsiniz..

şöyle bir şey de var sitelerinde: www.losev.org.tr
0
dambil
(01.08.09)
kaç yaşa göre?
0
şehnaztango
(01.08.09)
mahallenizin muhtarı ile görüşün.
0
blackdog
(01.08.09)
sahrayıcedit muhtarlığı kıyafet yolluyordu.
0
yuto
(01.08.09)
Ankara'da iseniz bir arkadaşım okul klübü olarak sürekli kitap ve giysi bağışı düzenliyor. Mesaj atarsanız kendisine sorabilirim.
0
guzelmarmara
(01.08.09)
(3)

Böyle Bir Google Servisi Var mı?

guzelmarmara
Belirli kelimeleri Google'a ekliyormuşuz. Örneğin "Ahmet Öztürk" yazıyormuşuz. İleride Google kendi taramalarında Ahmet Öztürk ile ilgili haber çıktığında bize mail atıyormuş. Bir türlü nasıl yapıldığına ulaşamadım. Bunu başka bir internet sitesi de yapıyor olabilir. Ya da biri beni keklemiş de olab
Belirli kelimeleri Google'a ekliyormuşuz. Örneğin "Ahmet Öztürk" yazıyormuşuz. İleride Google kendi taramalarında Ahmet Öztürk ile ilgili haber çıktığında bize mail atıyormuş. Bir türlü nasıl yapıldığına ulaşamadım. Bunu başka bir internet sitesi de yapıyor olabilir. Ya da biri beni keklemiş de olabilir... Bilgisi olanlar yazarsa sevinirim.
0
guzelmarmara
(01.08.09)
keklememişler. Böyle bir hizmet var gayet faideli

Buyrun;
www.google.com
0
ned flanders
(01.08.09)
ned flanders'in dedigi gibi, alerts var, o kelimenin gectigi yeni sitelerden alintilari haftalik veya gunluk falan olarak mail ypip yolluyor, altina da linklerini koyuyor.
0
1001gecemasallariyla1002gece
(01.08.09)
Teşekkürler...
0
🌸guzelmarmara
(01.08.09)
(1)

kitap arıyorum

dare
Daha önce de sormuştum yineleyeyim istiyorum zira biraz acil. "Calvin'e Karşı Castellio ya da Köleliğe Karşı Özgür Düşünce" isimli Stefan Zweig kitabını arıyorum. hemen her kitapçıya baktım yok. nokta atışı yapabilen var mı?
Daha önce de sormuştum yineleyeyim istiyorum zira biraz acil. "Calvin'e Karşı Castellio ya da Köleliğe Karşı Özgür Düşünce" isimli Stefan Zweig kitabını arıyorum. hemen her kitapçıya baktım yok. nokta atışı yapabilen var mı?
0
dare
(22.07.09)
mksun.mkutup.gov.tr adresi üzerinden arattığım üzre, Milli Kütüphane'de dahi bu kitap mevcut değil. İnternetteki satıcılarda zaten bulunmamakta. Bulabilirseniz çok şanslısınız...
0
guzelmarmara
(22.07.09)
(9)

özel üni.de okumak vs şehir dışında okumak($$$)

copy paste
şu tercih sezonunda herkesten duyduğum bişey var: -şehir dışına göndermektense, özel üniversitede okuturum daha iyi. sonuçta 4 yıllık masrafı aynı olur. şimdi üniversiteler arası ya da bölümler arası fark gözetmeyelim sadece işin ekonomik kısmını ele alacak olursak bu söylem sizce doğru bir söylem m
şu tercih sezonunda herkesten duyduğum bişey var:

-şehir dışına göndermektense, özel üniversitede okuturum daha iyi. sonuçta 4 yıllık masrafı aynı olur.

şimdi üniversiteler arası ya da bölümler arası fark gözetmeyelim sadece işin ekonomik kısmını ele alacak olursak bu söylem sizce doğru bir söylem mi? etrafımda tanıdık 4-5 tane yiğenim var ve aileleri bu düşünce doğrultusunda hareket ediyorlar. aslında eskiden beridir devam eden genel bir görüş bu, yani yeni değil.

gerçekten dışarıda okumak yılda en az 12.000 liraya geliyor mu?(12bin çünkü bu miktardan aşağı bi okul yok, ayrıca adamın ot olduğunu varsayıyorum ki sosyal yaşamındaki harcamalarını işe hiç katmıyorum)

tabi bu miktar kişinin yaşam standartlarına göre değişir ama siz dışarıda okurken bu kadar gidiyormuydu ya da hali hazırda halen gitmekte mi?

tşkler.

dipnot: sorum şu puanla şuraya girermiyim ya da şu okul/bölüm nasıl gibilerden olmadığı için üst konulara yazmadım.
0
copy paste
(15.07.09)
Gideceği şehiride bağlı, ama genel olarak iki bakış var. Yani yüzeysel bakarsan, kalma masrafı + yemek + okul + sosyal hayat vs.. imkanı yok geçmez. Ama daha ayrıntıda git gel masrafı, staj durumunda kalma, acil tıbbi durumlar, ev arkadaşı kazıkları vs... gibi durumların eklenmesi masraflar 12 bine yaklaşır, ayrıca başka bir ile yerleşmenin çeşitli psikolojik sıkıntıları vardır, bu da para ile ortadan kaldırıla bilen bir masraf(yük) olarak görülebilir. Ama ben imkan veremiyorum 12 milyar yıllık gideri olsun normal bir öğrencinin fakat para harcamak kadar kolay bişi yok dünyada :)
Bunun yanında aile yanında kalmak kişinin bir çok sosyal beceri geliştirmesini zorlaştırabilir.
0
ilkdefa
(15.07.09)
öncelikle hangi şehirde yaşıyosun,nası bi bölümde okuyacaksın,okuldan beklentilerin nelere bunlar önemli.
ama;
yurtta kalırım diyorsan 12 milyar uçuk bi miktar.benim okulum etiler civarında olmasına rağmen bunun yarısını anca harcıyorum.herşeye de yetiyor.ki 300 lira bursla da geçinen var.
şunu da düşün şehirdışında yaptığın masrafların büyük bi kısmını evde kalsan da zaten yapıcaksın.okul parasını yatırmakla bitmiyor ki.bi de özel okulda çevren de ister istemez para harcayan insalarla dolu olucak daha da harcayacaksın.12 bin sadece ayakbastı parası.

ailenin böyle demesi normal kimse göndermek istemez çocuğunu temelde ama katlanır.iyi düşünmek lazım.tek başına yaşamak da çok şey katacak sana falan filan...
0
şehnaztango
(15.07.09)
@copy paste; normal ortalama gelire sahip bir ailenin çocuğu şehir dışında maksimum 12.000 lira harcar, ki o kadar bile harcanmaz, hele anadolu şehriyse bu şehir. ama özel üniversitede bu dediğin sadece okul parası sanırım. bunun servisi var, yemeği var, yol parası, şuyu buyu derken bunun baya baya üstüne çıkar. yani bana çok mantıklı gelmiyor, hele çocugunu gönderdiği özel ünv pek kaliteli bir okul değilse, ben olsam gönderirim paşa paşa devlet üniversitesine, hem kendi ayakları üstünde durmayı da öğrensin.
0
light beam
(15.07.09)
mesaj olarak bir örnek atıyorum.
0
surtunme kuvveti
(15.07.09)
Kendimden örnek vereyim, Eskişehir'de okuyorum. Aylık masrafım hiçbir durumda (Ev kirası/Faturalar/Kişisel Harcamalar) dahil, 600 lirayı (o da maksimum) geçmemiştir. Aksiyon adamı olmadığımdan olsa gerek, çoğu zaman bunun epeyce altında kalıyor. Ancak, şehir dışı derken, mesela Istanbul senin için şehir dışıysa durum değişir haliyle.
0
aakuru
(15.07.09)
yakınım %50 burslu özel ile şehir dışı devlet arasında kaldığında özel mantıklıydı, çünkü 7bin5yüz den çok fazla gider şehir dışında, ev, yeme içme, yol masrafları falan fıstık... hadi fazla gitmese bile eşit olur en kötü durumda, o nedenle mantıklıydı özel seçmek.

ama hiç burs yokken özele sadece okula ödenecek miktara anadolu şehrinde krallar gibi yaşar.
0
alchemistt
(15.07.09)
istedigin cevap ekonomik anlamda olsun diyorsun da egitimin kalitesi en onemli unsurdur. ODTU veya bogazici degilse sehirdisindaki okul ozel universite denilen kurumun egitim kalitesi devlete gore cok daha iyi ve ona verilecek para mezunyetten sonra cabuk donuyor.

Gelebilecek tepkilere istinaden hem devlet hem de vakif universitesinde egitim aldim ve mezun oldum, vakif universitesine verdigim parayi mezun olduktan 1,5 sene sonra kazandim.
0
thefin
(15.07.09)
İster devlet ister özel olsun, yurtta ya da evde kalınsın, aileden ayrı yaşayan birinin sosyal gelişimi ailesiyle yaşayanlardan çok daha farklıdır. Tek başına durabilmeyi, kazık atmayı/yemeyi öğrenir. Kira kontratı imzalamayı, gece vakti nerde nasıl yürümesi gerektiğini, 300 lirayla bir ay idare etmeyi felan öğrenir. Bu durumda her türlü devlet okulunda, şehir dışında okumalarını tavsiye ederim.

Özel okullar eğitim standartları açısından devletlerden kat kat üstündür - küçük sınıflar, her türlü alet edevat bulunur. Ancak Koç ya da Sabancı'da okunmuyorsa devlet okullarına nazaran çok bir üstünlükleri yok. Tabi bunların da fiyatları oldukça yüksek. Ayrıca özel okulların yazokulu dedikleri bir hadise vardır ki ağzı yanmadan mezun olan insan azdır diyebilirim.

Devlette başlayıp özel okula geçmek kolaydır; tam tersi için ise 1. veya 2. sınıf boyunca çok kasmak gerekir. Bunların dışında, eğer İzmir, İstanbul, Ankara ve Eskişehir gibi şehirlerden birinde okuyacaksanız, şehir dışında okumayı tercih etmelisiniz. Mersin ya da Çanakkale'de okumaktansa özel okulun tüm külfeti ile buralardan birinde okumak hayatının en güzel 5 yılı için oldukça mantıklı bir karardır - Ankara'dan ve Ankaralı'dan nefret eden, özel okulda okuyan biri olarak bunu söyleyebilirim.
0
guzelmarmara
(16.07.09)
İlk sorun, kısmen doğru olabilir yaklaşık olarak. Eskiden vakıf okullarının fiyatları daha iyiydi. Şu an birçok bölümünlerinde 2-3 tane hoca bulundurabilen güzide üniversitelerimiz (?!) dahi en az 14-15 bin TL istemekten çekinmez olmuş. 12bin'e işin zor. Belli bir stardardı yakalayanların ücretleri malum. Kendi şehrinde bir vakıf okulu var ve şehir dışında devlet okulunda okumakla aynı paraya gelir mi gelmez mi diyorsun. Şehir dışında (hadi en pahalısı İstanbul olsun), yılın 10 ayı orada yaşasan desek, ayda ortalama 1500 TL harcar mısın? Çok aşırı masrafların yoksa bence o rakamın yarısına dahi paşa paşa geçinirsin. Öğrenim kredisi de alırsan (şu an 180 TL, ocak'ta 200 olur herhalde) rahatça geçinirsin ailenden az para alarak.

Ben üniversite süresince 1 okul dönemini İstanbul'da geçirmiştim, normalde Ankara'da vakıf üniversitesinde öğrenciyim. İstanbul'da, kaldığım yer (aylık 330 TL) + yemeğim (3 öğüne de para harcıyorum tüm ay boyunca) + temizlik masrafı + haftasonu kahvaltıdır, akşam dışarı çıkmadır vs. aylık yaklaşık 800 TL civarına denk geliyordu zannedersem. Tabi İstanbul'da devlet okuluna gideyim mi diyorsan, hayat ziyadesiyle pahalı ve Ankara'ya göre çok daha sosyal. Dolayısıyla masraflar artıyor. Değer tabi o ayrı. Bunu da göz önünde bulundurmanı tavsiye ederim. Kendince ona göre bir hesap yaparsın.

Bir de nereye gideceğin önemli tabi, hakikaten o şehirde 4-5 sene yaşamak ister misin kendi şehrin dururken? İyice düşünmek gerek.
0
Lethe
(16.07.09)
(8)

içinde istanbul olan yabancı filmler

xerre
hani bazı filmler vardır; içinde, kıyısından köşesinden de olsa istanbula değinir, ufacık da olsa bir bölümü istanbulda geçer. ama öyle jackie chan'li dövüşlü filan değil de romantik filmler. aklıma ilk olarak çok öncelerde izlemiş olduğum "la fille sur le pont" filmi geliyor. varsa bu şekilde bildi
hani bazı filmler vardır; içinde, kıyısından köşesinden de olsa istanbula değinir, ufacık da olsa bir bölümü istanbulda geçer. ama öyle jackie chan'li dövüşlü filan değil de romantik filmler. aklıma ilk olarak çok öncelerde izlemiş olduğum "la fille sur le pont" filmi geliyor. varsa bu şekilde bildiğiniz filmler benle paylaşırsanız pek mutlu olacağım.
0
xerre
(24.06.09)
(bkz: the international)

şüphesiz ki burası da yardımcı olacaktır;
(bkz: türkiye'de geçen yabancı filmler)
0
arigold
(24.06.09)
ermanen
(24.06.09)
hitman
0
argent dawn
(24.06.09)
James Bond'un bir bölümü -sanırım ilk film, From Russia With Love- İstanbul'da geçiyordu. Kız kulesi felan.

Bir de çok olmasa da, The Slackers'da İstanbul'dan bahsediyordu - çocuk kıza, dünyada 2 kıta üzerine kurulu tek şehir hangisidir diye soruyordu felan.
0
guzelmarmara
(24.06.09)
miel
(24.06.09)
(bkz: topkapı/6)

baya bildiğin istanbul yani. pek romantik sayılmaz ama.
0
boshi
(24.06.09)
one day in europe vardı.

www.imdb.com
0
cenkin gunlugu
(24.06.09)
politiki kouzina

filmin büyük kısmı istanbul'da geçiyor. geçmeyen yerdeyse adı geçiyor :)
0
hia
(25.06.09)
(3)

ankara kelebek

beyaz geceler
son bir kaç gündür evimizin içinde pek çok kelebek mevcut ne oluyor ne bitiyor ankarada böyle?
son bir kaç gündür evimizin içinde pek çok kelebek mevcut ne oluyor ne bitiyor ankarada böyle?
0
beyaz geceler
(24.06.09)
yahu yaz okulunda katil olacağım galiba. şurada da var benzer bir soru. cidden çoklar galiba..

(git: 79788)
0
dambil
(24.06.09)
herkesin derdiymiş demek. pencereler açık olduğu sürece doluyolar eve, sineklik dışında çaresi yok. eve girdikçe de zaten çıkardıkları sesten belli oluyor, alıyorum deodorantı çakmakla bi güzel yakıyorum. biraz koksa da temiz temiz ortalık batmadan gidiyolar. canilik mi? bence değil. zaten bir gün ömürleri var...
0
guzelmarmara
(24.06.09)
kelebek ayına girdik efenim ondandır.
ankara da değil tüm yurdu sardılar an itibariyle.
0
yuxekkes
(24.06.09)
(6)

insanlar plan yaparken tanrı yukarıdan gülümsermiş.

uçamayan haşere
hayatımın tamamını planlıyorum kendi çapımda, ve mutlaka mutlaka pratikte bir farklılık, bir aksaklık oluyor. sizin hayatınız da böyle mi? benim gibi plan manyağı insanlarla tanrı alay ediyor olabilir mi?ben temiz bir 10 yıl sonrasında şunu şunu yaparım diyorum. şimdiye kadarki deneyimlerimden yola
hayatımın tamamını planlıyorum kendi çapımda, ve mutlaka mutlaka pratikte bir farklılık, bir aksaklık oluyor. sizin hayatınız da böyle mi?
benim gibi plan manyağı insanlarla tanrı alay ediyor olabilir mi?
ben temiz bir 10 yıl sonrasında şunu şunu yaparım diyorum. şimdiye kadarki deneyimlerimden yola çıkarak artık bunu dememeliyim sanırım. sonra hep bir şeyler yolunda gitmiyor, moral bozukluğu çöküntü vs..
plan yapmayı, hayal kurmayı bırakmalı mı insan?
0
uçamayan haşere
(21.05.09)
Kısa vadede plan yapmak güzeldir; yarın şuraya gidelim; haftaya o ödevi/raporu teslim ederim, gibi. Ama uzun vadede plan yapmak hem genel olarak hem de Türkiye gibi bir ülkede neredeyse imkansız. Okulu bitirip yurtdışında master yapmak istersiniz, dolar fırlayabilir, yurtiçinde master yaparsınız. Bitirdiğim gibi askere gider 6 ay sonra bir yere kapak atarım dersiniz, askerlik herkese 1 sene olur, askerden gelirsiniz, kriz olur. Sizi beklediğini zannettiğiniz kız arkadaşınız aslında beklememiş olur. Gibi gibi.

O yüzden en güzeli, her ihtimalde kazançlarınızın kayıplarınızdan daha fazla olacağı planlar yapmak olacaktır. Master yaparken her ne kadar bitirince işe girmeyi düşünseniz de, doktora yapmaya hazır olmak, askerlikte birşeylerin yolunda gitmeyeceğini göze alarak gitmeden yarım planları tamamlamak, geldiğinizde siz bekleyen birinin olmayacağını düşünerek o 1 sene boyunca bağları kafanızda biraz gevşetmek gibi.

Elbette yine kayıplarınız olacaktır, ama daha az üzülecek, yeni planlara daha hazır olacaksınız.
0
guzelmarmara
(21.05.09)
bence hedef olmalı da plan yapmaktan vazgeçilebilmeli. benim planladığım şeyler yılda 2-3 kere değişebildiği için artık hayatı planlamak yerine önüme çıkan fırsatları kaçırmamayı istiyorum. hayat planlamaktan çok doğru zamanda doğru yerde bulunmak ve insiyatif almakla ilgili bence. hayat satrançtan çok tavlaya benzer diyebilirim.
0
ozdek
(21.05.09)
ilahi komedya'da temsil edilir bu tanrı'nın insana gülüşü. ancak tanrı plana değil de biraz biraz insanın "ulan bütün bu olup bitenleri nasıl da yapıverdim. adam oldum, cin oldum, patron oldum, müdür oldum, baba oldum, zengin oldum, ot oldum bok oldum vd." böbürlenmesine kahkaha ile güler. yoksa plana neden gülsün ki tanrı? o zaten plan yapmamızı ister. bence umudunu kaybetme. hepimiz 3 aşağı 5 yukarı senin geçmekte olduğun yollardan geçtik/geçiyoruz. ne diyorz spinoza: "üzülme, öfkelenme anlamaya çalış!" öyle yap hocam sen de. acaba nerede ne hata yaptım? nasıl oldu da bu planda muvaffak olamadım? sanıyorum daha az acı çekeceksin.
bir şey daha eklemek isterim john lennon'dan bu da: "hayat başka şeyler planlarken, başımıza gelen şeylerdir."
0
fempusay
(21.05.09)
yeni baslayanlar için hayat.
0
bryan fury
(21.05.09)
bende matematik olarak deyiniyim bari;
efenim biraz olasılık teoremine deyineyim, yaptığınız planlarda aslında düşünebidiğinizden cok daha fazla değişken mevcut, atıyorum 1 adet plan yapıyosunuz ama bu plan ufak/buyuk sizden başka 10 yüz bin milyon baloncuk ile etkileşim içindedir. ve bu değişkenlerinde cok az bir kısmı üzerinde kontrolünüz var , amacınıza ulaşmak için oluşması gereken durum için ne kadar kontrol sağlamaya çalışırsanız çalışın tamamını kontrol edemezsiniz, malumunuz insansınız ve yapabilecekleriniz sınırlı.
birisi santraçtan bahsetmiş yukarda, o oyunda bile olasılıklar bir tahta üzerindeki 32 taşla sınırlı olan işler, istediğiniz gibi gitmezken , hayat dediğimiz sallıyorum 10 yüzbin milyon taslı oyunu planladığın gibi oynamayı bekleyemezsin,
sonuc olarak ister şans de ister kader bir çok sey senin kontrolünde değil.
ha eşşeği sağlam kazığa bağla gerisini takma kafana o ayrı :D
0
magoria
(21.05.09)
plan yerine hedeflere yönel. şu kadar sene içinde şu noktaya geleceğim şeklinde hedefler. mümkünse gerçekleşebilir hedef olsun bunlar.

eğer tanrı varsa çok gülüyordur eminim.
0
ency
(21.05.09)
(8)

Kasa içi temizlik

sesee
Böyle evde, amatör modda değilde, adam gibi bütün parçaları söküp temizleyip, tekrar takan yer var mıdır? Ne kadara mal olur?
Böyle evde, amatör modda değilde, adam gibi bütün parçaları söküp temizleyip, tekrar takan yer var mıdır?
Ne kadara mal olur?
0
sesee
(10.05.09)
lego yapar gibi bir pazar gunu cok keyifle yapabilirsin
neredeyse tum bilgisayarcilar yapar.. istabulda yazicioglunda da yaptirabilirsin.bir de besiktas da sinanpasa pasajinin altindaki bilgisayarcilar yapar.. fiyat pazarliga ve muhabbete tabiidir. herhalde bi 20-30 ytlini alirlar..
ancak ben olsam caniiiim bilgisayarimi kimseciklere emanet etmezdim..
0
maj
(10.05.09)
Öyle bir yer var mıdır yok mudur bilmiyorum ama bence siz de kabaca temizleyebilirsiniz. ben yapıyorum mesela. dvd sürücüsünü hddyi falan söküyorum. elektrikli süpürge falan sokuyorum. gayet cillop oluyor.
0
cro magnon
(10.05.09)
Amatör modu yok bu işin, profesyonel modu hiç yok daha doğrusu. Sonuçta altı üstü bir temizlik, bir kaç püf noktasını (ben hepsini bilmiyorumdur onun işçin hiç söylemiyorum) bilirseniz daha iyi temizlersiniz.

20-30 TL'yi de çatır çatır yersiniz
0
Karluk
(10.05.09)
Aslında kendim yapmam için daha önce de yazmıştım burada ve sağolsun herkes de çok güzel yardım etmişti ama uzun süre boşladım ve gerçekten fazlasıyla tozlandığını gördüm kasanın. Üstesinden gelebileceğimden emin değilim.
Özellikle ekran kartının boşta 58 derece çalışması sinirimi bozuyor. (Daha önce 50 dereceyken)
0
🌸sesee
(10.05.09)
oto yıkamacıların hava tabancası çok güzel yapıyor o işi. süpürge herşeyi çekemiyo ama basınçlı hava zerre bırakmıyo.sonrada bi contackt spreyle cila atarsın misss..
0
gns
(10.05.09)
Kasayı balkona çıkarıp saç kurutma makinesiyle temizleyebilirsin; sırf temizlemek için kasayı bilgisayarcıya taşımak ve üstüne para vermektense. Ki bilgisayarcılar da farklı birşey yapmayacaklar. Kartları anakarttan çıkartıp temizlemenin çok faydası yok diye biliyorum. Ama kesinlikle balkonda yap yoksa evin için yün gibi toz öbekleriyle kaynıyor.
0
guzelmarmara
(10.05.09)
gns haklı. ben sırf bu yüzden hava kompressörü alıp dün balkonda kasayı temizledim. yeni kasa olmasına rağmen toz bulutu çıktı içinden. (fan bobinlerine toz sıkısmış ses yapıyordu.)
0
pain
(11.05.09)
Nerden alınır bu kompresörler ve özellikle şu markayı al dediginiz var mı? Yoksa hepsi aynı iş yapar mı?
Bir de, güçlü bir saç kurutma makinesi var evde (sıcaklığını falan da ayarlayabildiğimiz), o da aynı işi görür mü ki?
0
🌸sesee
(11.05.09)
(6)

Kuru Buz Nerde Bulunur?

guzelmarmara
İzmit'ten Ankara'ya et ve peynir gibi yiyecekleri bozulmadan taşımak istiyorum. Buz aküsü ya da kuru buz seçeneklerim sanırım. Kuru buzu nereden temin edebilirim? Mado veriyor sanırım ama bana çok daha fazlası gerekiyor. Kuru buzu aldıktan birkaç gün sonra kullanabilmemin bir yolu var mı? Bildiğim k
İzmit'ten Ankara'ya et ve peynir gibi yiyecekleri bozulmadan taşımak istiyorum. Buz aküsü ya da kuru buz seçeneklerim sanırım. Kuru buzu nereden temin edebilirim? Mado veriyor sanırım ama bana çok daha fazlası gerekiyor. Kuru buzu aldıktan birkaç gün sonra kullanabilmemin bir yolu var mı? Bildiğim kadarıyla havayla temasa geçince gaza dönüşmeye başlıyor.

Buz aküsü aynı işi görür mü? Aküyü nerden bulabilirim?
0
guzelmarmara
(26.04.09)
et ve peynir taşıma konusunda önceki geceden iyi donduran bir buzluğa attığınız takdirde, yolculuk öncesinde gazeteye sararsanız o mesafede birşey olmaz. sorunuza bir çözüm getirmedim ama gerçekten dert edilecek bir mesafe değil.
0
prodeq
(26.04.09)
eti bilemeyecem ama peynir kesinlikle bozulmaz. bir de yeni bir olay çıkmış. peyniri ayrı bir poşete koyup vakumluyorlar. sıfır hava kalıyor içinde. bulabilirsen onu dene.

anladığım kadarıyla ankara'daki peynirleri beğenmiyorsun. çok zor düzgün peynir bulmak bu şehirde.
0
ayiadam
(26.04.09)
Tahminimce kuru buzu ancak buzhanelerden bulabilirsin. Şehir içinde senin ihtiyacını karşılayacak miktarda kuru buz bulunduran biri olacağını sanmıyorum.
O yüzden yakınlarındaki bir buzhaneyi (soğuk hava deposu) araştırıp, onlara sorman daha faydalı olacaktır.
Buz aküsü de gayet iyi iş görür ancak 2 tane felan olursa iyi olur. Aküyü artık bir milyoncularda bile satıyorlar yaa.. Herhangi bir yerden kolayca bulabilirisin.
0
punkertifo
(26.04.09)
kipada var torbayla satıyorlar
0
buffy de vampir sayilir
(26.04.09)
Sanıyorum akü daha ucuz ve daha uzun ömürlü bir seçenek. Kuru buz ucuz olduğu için sıkıntı değil ama bugün alıp 3 gün sonra kullanmam gerekirse o zaman aralığında uçup gidecek. Buz aküsünde karar kıldım. Teşekkürler...
0
🌸guzelmarmara
(26.04.09)
arkadaşım bu cevap biraz geç oldu:) ankara da ankabuz.com adresinden temin edebilirsiniz. tlf 3944784
0
kuru buz
(12.12.11)
(5)

Ebayden sennheiser kulaklık.

krstshn
Arkadaşlar, şu ebay'deki kulaklıklarla turkıyedeki kulaklıklar arasında cok buyuk fark var acaba bunların orjinal olmaması gibi bir durum söz konusu olabilirmi.
Arkadaşlar, şu ebay'deki kulaklıklarla turkıyedeki kulaklıklar arasında cok buyuk fark var acaba bunların orjinal olmaması gibi bir durum söz konusu olabilirmi.
0
krstshn
(26.04.09)
Gitti gidiyorda da var, 10 lira. Elbette ki çakma.
0
ataturkiye
(26.04.09)
bu konuda çok dikkatli olmalısınız. satıcının profilini mutlaka detaylı olarak inceleyin.
0
tabudeviren
(26.04.09)
Sennheiser'ın fiyatı elbette pahalı gelebilir, gerçi Koss, Grado felan düşünüldüğünde gayet ucuz ama verilen paranın her hakkını veriyor. Sadece ses kalitesi için değil aynı zamanda teknik servisleri de çok başarılı. Birçok arkadaşım bozulan kulaklıklarını götürdüklerinde anında yenisini aldı. Hatta birinin kulaklığını köpeği yemişti, o halde götürdüğünde dahi adam yenisini vermişti. Ucuza getirmek için Ebay ya da Gittigidiyor'dan taklitlerinden alıp hem sesten hem garantiden feragat etmeyin derim.
0
guzelmarmara
(26.04.09)
bakın şöyle birşey var satıcının profiline de inanmayın çünkü zaten alanlar sahte oluşuna göre çok iyi felan diyor. ben kendim de aldım ebayden sahte olduğunu bile bile aldığım için 10 liraya göre "çok iyi" yazmıştım yorumlarına.
0
prodeq
(26.04.09)
sennheiser dj headphone almi$ligim vardir ebayden.. herhangi bir sorun cikmadi..
bir hevesti gecti simdi bir kosede duruyor
0
cashiz
(26.04.09)
(2)

Word'de Cep Kitabı Basmak....

guzelmarmara
Word'de yazdığım büyük yazıları printerdan çıkartmak, ya da kırtasiyeden bastırmak istiyorum. Fakat çıkardığımda Word'un kendi sayfa ayarları ile çıkıyor. Hem sol hem sağdaki sayfaları orta kısma (cilt yerine) olabildiğince yaklaştırmak istiyorum. "Sayfa yapısı" yerinde bu ayarlar var ancak bu sefer
Word'de yazdığım büyük yazıları printerdan çıkartmak, ya da kırtasiyeden bastırmak istiyorum. Fakat çıkardığımda Word'un kendi sayfa ayarları ile çıkıyor. Hem sol hem sağdaki sayfaları orta kısma (cilt yerine) olabildiğince yaklaştırmak istiyorum. "Sayfa yapısı" yerinde bu ayarlar var ancak bu sefer de sağ sayfadaki yazılar cilt yerine yapışıyor, arada hiç mesafe kalmıyor.

Her iki sayfadaki yazılarında ortadaki cilt yerine 2.5 cm mesafeyle durmasını istiyorum. Yazıların dışında kalan kısımları ise kesip ya da traşlayıp cep kitabı yapmak istiyorum. Ne var ki beceremiyorum.

Nasıl yapıldığını bilen var mıdır?
0
guzelmarmara
(18.03.09)
dünden beri benzer şeylerle uğraştığım için söylüyorum. word'de ya da windows'un yazıcı ayarlarında benzer bir şey göremedim. ancak yazıcının kendi ayarlarında böyle bir şey olabilir. ona bakmak lazım. bind margin diye geçer. en azından bendeki yazıcıda öyle. eğer kırtasiyede (ya da benzeri bir basım merkezinde) adamlar zaten böyle bir ayarı biliyorlardır, kendi kendilerine yaparlar.
0
co2s2
(18.03.09)
Cevabınız için teşekkür ederim. Kırtasiyede yapabildiler ama evde de basmak istiyorum. Sanırım tamamen printerla alakalı birşey; A5 kağıda basarken sorunsuz basabiliyor ancak bir sayfaya 2 word sayfası basarken sorun çıkıyor.
0
🌸guzelmarmara
(19.03.09)
(8)

midye dolma

neverending nightmare
canım feci şekilde midye dolma çekiyor ama türkiyede değilim. markette dondurulmuş ya da konserve olarak satılan midyelerle yapamam mı bunu? kabuğu olmadan olmaz mı gulp?
canım feci şekilde midye dolma çekiyor ama türkiyede değilim. markette dondurulmuş ya da konserve olarak satılan midyelerle yapamam mı bunu? kabuğu olmadan olmaz mı gulp?
0
neverending nightmare
(04.02.09)
eğer kabuklu midye bulabilirsen, herhangi bir normal dolma içi tarifini hazırlayıp, kabukların içine doldurarak kolaylıkla yapabilirsin. kabuklu olmadan olacağını sanmıyorum.
0
saint marla
(04.02.09)
@saint marla: malesef şimdiye kadar hiç görmedim.bir de çok küçük ve denize uzak bir yerdeyim ben.
0
🌸neverending nightmare
(04.02.09)
kabuksuz da olur bence. şekli biraz dandik olur belki ama lezzeti aynı olur.
0
tembel degilim useniyorum
(04.02.09)
küçük dahi olsa heryerde balıkların toptan satıldığı yerler olmak zorundadır-buzhanelerin maliyeti çok yüksek olduğundan genelde merkezden soğutuculu daha küçük arabalarla daha küçük merkezlere gönderilir. yani bu yerlerden birini bulmalısınız; yok demeyin olmak zorunda, yoksa orda balık satılamaz.

bu yerlerden eğer adamlarda varsa midyeyi alıp tencenin içine bir süzgeç koyarak buharda pişirmelisiniz. midye denilen hayvanat sudan ayrıyken dahi 1 hafta kadar yaşayabilir. siz aldığınızda canlı olma ihtimali yüksek. eğer canlıysa piştiğinde kabukları açılıp aralanacaktır. süzgecin olduğu tencereye süzgeci gecmeyecek kadar su koyup kaynar şekilde pişireceksiniz. gerisi zaten iç malzemesi, bunu tarifini de internette bulabilirsiniz.

fish dish olayı yapabilen balık restoranlarda da midye bulabilirsiniz. ancak yurtdışında özellikle abd de midyeden ziyade istiridye ve deniz tarağı tüketildiğinden fazla şansınız yok. midye yerine istiridye ile idare etmeniz gerekebilir :)
0
guzelmarmara
(04.02.09)
@neverending nightmare:

Mardinli bir arkadas edin.
0
onyetele
(04.02.09)
midye dolması bir günden fazla dayanmayan bir şey olduğundan bulmanız sanırım zor. türkiye'den bile getirtemezsiniz bu durumda.
0
uckac
(04.02.09)
kabuksuz alıp yapmayı denemiştim ama olmadı tabi.
0
can see
(04.02.09)
@guzel marmara: benim olduğum yerde yoktu ancak bağlı bulunduğum şehire gidip sordum ve buldum :) lakin 500 gr. kabuklu, dondurulmuş midye 6,5€ imiş. tazesi yoktu(valla billa) kabuksuz dondurulmuşlarla pilav üstü midye yapmayı deneyeceğim ben.
0
🌸neverending nightmare
(06.02.09)
(6)

Anneannem için sesli kitap kasedi

joker the one
Anneannem için sesli kitap kasetleri arıyorum. Yalnız internetten indirilebilecek formatlar ve cd ler işimi görmüyor. Kasetçalarda çalınabilecek bant formatında bir sesli kitap arıyorum. Nereden bulabilirim sizce?
Anneannem için sesli kitap kasetleri arıyorum. Yalnız internetten indirilebilecek formatlar ve cd ler işimi görmüyor. Kasetçalarda çalınabilecek bant formatında bir sesli kitap arıyorum. Nereden bulabilirim sizce?
0
joker the one
(04.02.09)
çeşitli görme engelliler kütüphanelerinden bulabilirsin. İstanbuldaysan eğer bakırköy belediyesinde ve boğaziçi üniversitesinde var böyle birimler lakin satarlarmı bilmiom.
0
bilgisayar ogretmeni
(04.02.09)
milli kütüphanede var diye duymuştum. en olmadı kitap dinletisi günleri var, ona gidebilirsiniz :)
0
guzelmarmara
(04.02.09)
eğer netten mp3 indiririm bunu cdye çeker ordan da kasetçalara kaydederim dersen, denizbank'ın sesli edebiyat öyküleri var 20 cd
www.turkekol.org
eper giremezsen bu da google önbelleği
74.125.77.132
0
edip
(04.02.09)
istanbul büyükşehir belediyesinin eyüp de bir kütüphanesi var diye aklımda kalmış ibb nin sitesine bir girerseniz linki vs vardır
0
dr.ramiz
(04.02.09)
anneannenin bildiği diller neler? [iş mülakat sorusu gibi oldu ama neyse..] ingilizce dersen tonla var zira.
ayrıca dijital formatta olmasını dert etme, mikrofon girişi olan ve kaydetme özelliği olan bir kasetçalarla bilgisayarından neredeyse kusursuz kaydedebilirsin.
0
lhun
(04.02.09)
Garip belki ama evimde müzik seti v.b yok müzik dinlemek cd çalmak v.s için hep bilgisayar kullanıyorum. Anneannemin ise bildiğimiz eski tip kaset çaları var teknoloji bakımından biraz yoksunuz yani:)İngilizce de bilmiyor.
Bir ara Şu çılgın Türklerin kasedi çıkacak diye bişey duymuştum, aradığım tam da öyle bişey.
Kütüphanelerde şansımı deneyeceğim, teşekkür ederim arkadaşlar.
0
🌸joker the one
(06.02.09)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.