(bkz: switch)

Switch. Ucuzunu alabilirsiniz. 50 80tl arası bir şeydir.

urun.gittigidiyor.com

Linkteki urun isine yararabilir. 1 girisi 2 taneye cevirebilirsin. Baglanti hizi 100m olur en fazla gigabyte baglantiya ihtiyacin varsa switch almalisn.

Linkteki ürünle alakası yok. O telefon hattını çoğaltan basit bir aparat. Söylendiği gibi size switch lazım.

Şundan kullanıyorum aynı amaç için, gayet memnunum;
www.hepsiburada.com

@orient blue

RJ45 vs RJ9 vs RJ11 neyi ifade ettigini arastirirsan linkte bulunan urununde ne ise yaradigini ogrenmis olursun.

peki ben bunu aldıktan sonra herhangi bir işlem yapmam gerekecek mi? yani normal üçlü prizi bağlar gibi kabloları bağlayıp internete iki cihazdan da aynı anda bağlanabiliyor muyum?

@ reavelyn

Herhangi bir islem yapman gerekmeyecek.
Tak calistir seklinde,

tr.wikipedia.org
i.telegraph.co.uk

peki şu görseldeki durum nedir? çünkü bu paylaştığım fotoğrafta uçak havalandıktan hemen sonraki durumda. ses duvarını aşması o konumdayken imkansız olmasa da F-16 için biraz zor. benim asıl öğrenmek istediğim, uçağın manevrası esnasında o dumanımsı olayın belirip sonra tekrar kaybolması.

i.imgur.com

o okuduğum vikipedi maddesinden bi şey anlamadım ama zannedersem şöyle; uçak ses çıkarıyor. ses hızına ulaştığında dalgalar yani motordan, hava çarpıntılarıdan çıkan ses dalgaları uçağın içinden geçmesi gereken bir çınlama kafesi haline geliyor. uçak bu kafesin ses toplayıcı hacmi. kendi çıkardığı ses ve önünde yetiştiği ses dalgaları üst üste binince rezonans oluyor. kendi halinde takılan su buharı o rezonansta aniden yoğuşup mist denen şeyi oluşturuyor.
yağmur oluşması için nem, uygun sıcaklık ve yağmur çekirdeği gerekir. çekirdek çoğu zaman toz-polen partikülleridir, misal sahra tozları..
bu toz yoksa aynı işi titreşimler de görür. ses bombasıyla yağmur yağdırma denemelerinde prensip budur. tecessüm etme, yoğuşma, cisimleşme, precipitation.. gavurcası.
burada da çok kısmi bir tecessüm oluşuyor. o bulutun muntazam kesik küre şekli de ses dalgalarının küresel yayılmasından kaynaklı zannedersem, ahey ahey.

aynı durum uçak kanatlarında vorteks oluşur, o vortekslerin niçinde de oluyor. yeşilköye, neme doygun havada inen uçaklar o kanat uçlarındaki izleri bırakıyor, ne kadar yavaş gidiyor olsalar bile nem varsa o yoğuşma gerçkleşir.

www.google.com.tr

amasci.com

en.wikipedia.org

destekliyorum. oncelikle, cok deli bir bilgisayar bilgisi istemiyor. yani mesela c gibi diller düşünürsek, yok efendim malloc lar, bilmemneler. yani bunlar daha detayli diller. daha çok şey ogrenmen gerekiyor.

java desen kurulumu bile başlı başına bi dert.

ama python öyle mi? değil. python u çat diye kurarsın çot diye kullanmaya başlarsın.
web geliştirme yapabilirsin mesela.
raporlama programları yazabilirsin kolaylıkla. atıyorum database ten veriyi alırsn python ile excel e yazdırırsın. çok güzel şeyler yapabilirsin hiç sıkıntı değil.

python oneririm. hatta bilgisayarcı olmadıgın için yalnızca python ogren başka hiçbi şey öğrenme yeter.

javascript öğren. node.js

paradigması çok farklı.

ben de işletme mühendisiyim, gel beni dinle sen.

programlama mantığını öğrenirsin, onun dışında türkiyede bi sikine yaramaz.

turkiye de isine yaramaz derken, isletmeci adam c ogrenip terminal programı mı yazacak ?

javascript in avantajları da mevcut. ama python daha iyi bir dil. node.js de async, ogrenmesi o kadar kolay degil. ayrica network programlaması mı yapacak adam node ile? web sitesi yapacaksa zaten yine django ile cok daha koaly sekilde gelistirebilir.

Oncelikle Java kurmakta zorlaniyorsaniz, programlamaya hic baslamayin bile.

Python programlama ogrenmeye baslamak icin cok iyi bir dil. Ayrica ogrenme asamasindan sonra shell scripting icin de kullanabilirsiniz. Web programalama yapmak da mumkun fakat diger diller kadar populer degil.

Tavsiyem once Python ogrenip sonra Java'ya gecmeniz.

moderatör falan kalmadı artık sözlükte her şeyi bir avuç insan yapıyor haliyle yavaş ilerliyor

Sıra bölüm bölüm ilerliyor; ilerlemeyi günlük olarak fark edemezsiniz lakin bir ay sonra 3 bin sıra birden ilerlediğinizi görebilirsiniz. Blok blok oluyor sıranın erimesi.

mod yok diyenlere şöyle diyeyim guru nun tivittır hesabından benim mail adresimle dalga geçildiğini gördüm yani hesapta mod değil guru ama herşeyi inceliyor.

Oha ! iftiranin boylesi.

ne iftirası ? özgür demir sen değil misin? kendini beğenmiş herif. soktuğumun sözlüğünde 2-3 dk arayla ben pkk lıyım diyen milletvekilene(kendi açıklaması var) pkk lı milletvekili dedik diye gg den silik atıp üst üste 4 mesajı silip uçuran yerde mod olmadığını mı iddia ediyorsun? sabah akşam ana avrat hakaretler uçuşuyor millete nedense bizleri buluyor bdp lilere laf edilince uçurulmak. o kays el mecnun denen pkk'lıyı sözlük moderasyonuna almışsınız biz terbiyeliyiz yapmayız öyle şey hikayesi okumayın. nefret suçu denetleme grubu kurup tamamen pkk'lıların kontrolüne bıraktığınızı kimse unutmuyor. o yüzden evet sen ve benim adresime bakabilme yetkisi olan her kimse o sözlükte böyle şerefsizlikler yapanlar var. seda mıdır nedir o arkadaşına sor o bilir.

oo ifşa!

işte gurunun gerçek yüzü;
twitter.com

editledim, işte gerçek guru!

edit: oymuş, zaten guru@eksi.. diye mail adresini de yazmış

@air mevzu ifşa değil benim ekşisözlüğe yazdığım mail adresimi, gelip biri tivittırda yazıp kamil diye aklı sıra taşak geçiyor sürtük, bu guru denen yalama da gidip favoriliyor bu kadar tesadüf fazla bence.

Soruya dönecek olursak çaylak onay listesi gerçekten yavaş ilerliyor. Tek umudumuz toplu alım olması ama o da pek mümkün görünmüyor. Mod sayısı artırılmalı. Troller ayıklanmalı.

Korkuyorum anne filminde vardi öyle bir sey.

Şenay gurleri eski sevgili ariyor sürekli alooo aloo diyordu. Yuzugumu ver falan diyordu.

"Korkuyorum Anne" ve "Insan Nedir ki" ?

sayfa sizin mi?
sayfayı kapatarak?

yok sayfa bir kuruluşa ait fakat biz bunlarla mahkemelik olduk vs.

sayfayı şikayet edebilirsin facebook'a, sayfayı şikayet et kısmı var.

Sayfadaki bir icerik Facebook kullanici sozlesmesini ihlal etmiyorsa durduramazsiniz. Mantiklisi da o zaten, niye durdurabilesiniz ki ?

şöyle bir şey buldum, belki ilgini çeker.

kasgarliseyyah.blogspot.com.tr

ny - chicago - los angeles - san francisco - ny

ny - san francisco - los angeles - san diego - ny

ny - boston - chicago - ny

ny - los angeles - las vegas - ny

nası birisi olduğunuza bağlı. nelerden hoşlandığınıza bağlı.

mesela bana las vegas dediğinizde, meaaahhh diyorum.

NY - Vegas {araba ile} -Los Angeles - {araba ile, Pacific Coast Highway kullanarak, Santa Barbara, Santa Cruz'a ugrayarak } San Francisco - NY

new yorktan philadelphia- washington dc- boston- niagara seklinde otobus turlari var, hem super ucuz, hem daha once konaklamadigin kadar konforlu otellerde kaliyorsun, hem de amerikanin-bence- en gorulesi yerlerini goruyorsun. ny baslayip nyde biter.
gotobus.com
www.tours4fun.com
gibi...

ayni firma dimi? yaparsin.

aktarmalı uçuşsa yaparsın.

aynı firmaysa online check-in yaparsın. farklıysa ve bagajın varsa verilecek yapamazsın.

yapilir

soru nedir ?

arabasız bişey yapamazsın orda. mutlaka kiralaman lazım. planlarını ve rotanı ona göre yap. benzin zaten ucuz bayağı, o konuda sıkıntı çekmezsin.

bu şekilde açılışı yapayım, gerisi de gelir elbet.

new york ve çevresi için 5 gün ayırabilirsin, bu zaman için araba kiralamana gerek yok zaten araba new york'ta sıkıntılı olur trafik, park vs. bu beş günün sonunda new yorktan san francisco'ya uçup geriye kalan 10 günü batı turu şeklinde tamamlayabilirsin. bu noktada önceden internetten araba kiralamayı halledip san francisco'da arabaya atlıyosun ve her gideceğin yerde 2 3 gün kalacak şekilde batıyı arabayla turluyorsun. san francisco, los angeles, las vegas, san diego rotasını izleyebilirsin. yol arkadaşı bulma gibi bir durumun varsa daha da ucuza gelir.

15 gunde tum amerikayi gezmem zaten mumkun degil. Gittigime degecek yerleri gorsem yeter. Muze meraklisi degilim. Alisveris de yapmak istiyorum. Kiyafet, ayakkabi vs. sirt cantasiyla gidip bavulla donmek gibi bir planim var :))

ben new york'ta rahat 10 gün gezdim. 5 günüm daha olsaydı 5 gün daha gezerdim. çok kapsamlı gezdim ama, hem müzeleri hem alışveriş merkezlerini ahahaha :D

amerika büyük memleket, oradan oraya gideyim derken ciddi vakit kaybedebilirsin. bence sadece 15 gün bile new york için güzel olur :)

şehirde bolca gezeceksen:
7 gün newyork-boston
7 gün los angeles- san francisco
ha hızlı bi gir çık yapıp en popüler yerleri görsem yeter dersen 15 günde 8 şehir de yapılır.

abd'de hostel diye bir şey fazla bulamazsın. daha çok yol otelleri bulursun en ucuz. ama şehir dibinde olan chain oteller daha temiz olur days inn gibi. metro-otobüs hattına yakın seç yeter. (coachsurfing yapmadım hiç, no koment)

az şehir gezeceksen araba şart degil hele ki büyük yerlerde hiç değil. aynı bölgedeki şehirler arası otobüs veya trenle gidersin. lakin dogu-batı yapacaksan uçak tek seçenek doğal olarak. şehir içinde bisiklet şart degil ama iş yapar.

gitmeden düzgün program yap yeter. mesafeler oldukça büyük, son saatte karar verip gidemezsin avrupa şehirleri arasında trenle 2-3 saatte gittigin gibi.

15 gun sadece California icin dahi az olabilir. Yerinizde olsam San Diego'ya ucar, oradan Pacific Coast Highway'den kuzeye Oregon sinirina kadar gider sonra 101'den guneye geri donup Las Vegas'a gecer, Las Vegas'tan donerdim.

bence de c# ya da java ya yonelin. c++ ya da c gibi dilleri tek basina ogrenmek cok daha zor. ustelik c#, java islevsel diller.

Öncelikle platform belirlerseniz daha iyi olur, yani mobil mi web mi masaüstü uygulaması mı?

pc den başka bir platform için düşünmüyorum. tek amaç pc diyelim.

C#, Java veya Pyhton. Python çok eğlenceli.

ben de java veya c# diyeceğim ama sırf hobi için öğreneceğim diyorsan python da güzeldir. dünya'da en çok kullanılan dil ayrıca, kaynak sıkıntısı da çekmezsin. hoş java ve c# için de kaynak sıkıntısı yok gerçi.

Python oneririm (baslangic icin ogrenmesi daha kolay zira) fakat daha profesyonel dusunuyorsaniz Java derim.

Ote yandan;

@Barix: En kullanilan programlama dili Python degil, Java.

bence 3-4 gun los angeles, sonrasini san francisco, san diego, las vegas, palm springs falan yapin. ciddiyim.

ayrica arabasiz olmaz.

Pahalı olur epeyce yazın göbeğinde gideceğin için. THY zaten geçiriyor, aktarmalı gitsen bu sefer de ek yorgunluk ve zaman kaybı demek.

Otel için booking.com en güzel adres. Gitmeden rotayı çizebiliyorsan tüm rezervasyonları erkenden yaptır. Büyük şehirlerin içinde kalmak yerine biraz dışında kalabilirsin.

Kiralık araç olmadan California'da gezmek epey sıkıntı, araç kirala derim. Böylece rahat rahat gezersin, istediğin otelde kalırsın.

İner inmez havalimanindan araba kiralamak lazim. LA büyük şehir, arabasiz olmaz. Kalacak yer butcenize bağlı. Ucuz bir yer ariyorsaniz downtowna çok uzak yerlerden otel bakmaniz lazim. Ya da Inglewood gibi yerlerde kalacaksiniz. Ehehe. Ucuz ama pek tekin olmayan yerler buralar. Gerçi ben kaldiydim. Bi bok olmamisti.

Little miss'in dediği gibi iki haftayi LA'de yemeyin. SF, Las Vegas, San Diego hatta Tijuana'ya gidin. ;)

couchsurfing'den birilerini bul. bedavaya kal. sosyal açıdan da daha iyi geçer. bulamazsan, airbnb'den kalacak yer bul. ev sahiplerinden gidilecek yerlerle ilgili bilgi al.

Arabasiz olmayi aklinizdan gecirmeyin. East LA ve Inglewood'dan uzak durun.

brisbane australia. melbourne cok kalaba hacim yasanmaz 3 milyon galiba. hem havasi da bok gibin. brisbane tadindan yenmez.

Auckland, Yeni Zelanda da olduğu için orada yaşamak isterdim, gelişgin bir şehir ve dünya da bulabileceğiniz en güzel manzaralara bi gıdım mesafede.

hong kong, singapore olmaz mı? oralarda hava her zaman sıcak, yemekler ve egzotik meyveler çok güzel :)

@mea

oyle yerler olmaz ya. dediklerim ayarinda yasanilir degiller. kalabalik, yogun, bakimsiz.

San Francisco
dizilerde falan hep orada yaşıyorlar ya ondan özenmişimdir hep.

hong kong ve singapur'u diğer yerlerle karıştırma. epey kaliteli yerler. görenler söylüyor.

vancouver veya frisco

vancouver.. digerleri cok sicak.

auckland in havasini bilmiyorum merak etmemisim hic sanirim, aslinda o kadar yuksek degil gibi dereceler ama nem cok gorunuyor.. kotu olabilir
yani vancouver

Vancouver (kanada)

Çünkü 2 ay yaşadıktan sonra cennet olduğuna karar verdim.

SF veya Barcelona. SF çünkü teknoloji ve startup dünyasının merkezi, iklimi falan da güzel. Barcelona çünkü hem eve yakın, hem şehir, hem iklimi güzel, hem insanı.

Melbourne. Kardeşim Sydney'de yaşıyor 7 senedir. Melbourne oranın her açıdan en güzel şehriymiş. O olmasa Auckland derdim. Avustralya ekonomik şartlar açısından daha iyi. Sağlık, eğitim, sosyal devlet vs. açılarından da. Amerika'dan uzak dururdum. Çok önyargılılar. Kanada çok soğuk ve sıkıcı gidenlerden duyduğum kadarıyla. Avustralya'nın tek dezavantajı var ki büyük bir dezavantaj,24 saat sürüyor ve 2500 au doları tutuyor yol. En fazla yılda 1 kere gelebiliyor normal kazanan biri. Bol şans.

çok kazanıyorsam barselona, pahalı diyolla.

hong kong veya japonya'dan fukuoaka.

vancouver, kanada cennet resmen. amerika'daki bolluk, cesit, imkan + avrupa rahatligi, gevsekligi - (avrupa'daki sacma sapan hizmet anlayisi + amerika'da icine girdigin paranoya).

Auckland. Çünkü orada tanıdığım çok kafa motorcular var :)

tropik iklimi tek geçerim.

vancouver filan güzel de çekilmez o kadar kar, soğuk fırtına.

yaz kış aynı mevsimi yaşayan yerleri sevemiyorum ben. iklimi normal olan neresiyse orayı seçerdim.

vancouverda 3 ay gecirmistim 10 sene once. sidi nasil bilmiyorum yasam cok begendim, yasanilir. burdaki google earthcilerin dedigi kadar soguk da degil ama iliman da degil. bana super renkli bir sehir gibi gelmedi. 9-5 simcity gibi yasarsin.

barcelonaya tatil icin gitmistim. avrupanin en guzel ve renkli sehirlerinden biri bence. civil civil, aksiyonu bol. ama butun omrumu gecirecegim bir yer degil. sorunu katalanca-ispanyolca. ayrica is yok, kriz cok. kavgaci, gurultucu, kultursuz, anasini bile satacak ispanyol insani.

auckland'a gitmedim ama kucuk bir yer. butun nz gencligi avustralya'ya kaciyor.

sf'yi bilmiyorum ama ny'de yasadim. sf kultur olarak bence usa'nin en karakterli sehirlerinden biri. is imkani cok, zengin, rahat bir yer diyorlardi hep.

honolulu'da napican aga, egzotik tatil yerleri 20 yasinda backpackinle 3 gun balikcilik yapip 4 gun icip en fazla 2 ay kalacagin yerler.

san diego'da kuzenim okumustu hep la'ya kactigini soyluyordu. issizlik cok, meksikali cok.

sydney'e cok defa kisa sureli gittim. kalabalik, pahali, turistik. suc giderek artiyor, ekmek bulmak giderek zorlasiyor, sehirde avustralyali gormuyorsun bile cbd'deki beyaz yakalilar haric.

melbourne'de 2 seneye yakin kaldim. su yazdiklarin arasinda kesin tercihim olur. brisbane'de asil hava bok gibi. nufusu 4 milyon ama sehir istanbul'dan buyuk. is var, sidney kadar pahali degil, ulasim super, aktiviteler super (tenis, f1, melbourne cup vs.) canli ve avustralyanin en avrupai sehri. su an baska sehirdeyim ama haziranda burdaki isim bitince tekrar tasinacagim.

@mea

singapur, hong kong'da km'ye dusen insan sayisini dusun, kutu gibi residencelere, kol gibi para verdigini dusun, evet tatil gezme icin guzel yerler ama yasanmaz milyon tane asyaliyla o ortamda, dil yok yemek yok vs. ayrica singapurdaki yilin 8 ayindaki nem orani alanya yazinin 3 kati yuksekliginde, nefes alinmaz boyutlarda. asya'da yasanmaz aga, tamam git 1 sene gor kultur dolas yasadigin yerin etrafini, sangay'di, hk'di' macau'du ama yasanmaz.

@ermanen yasini soyle, ailen var mi onu soyle, kac yil kalacagini soyle, omur boyu mu, 2-3 yil mi? boyle nerde yasanir gibi genel soruya anca google earthcilerden, wikipediacilardan cevap alirsin.

benim aklimda tekrar ingiltereye donmek var mesela bi 4-5 yil icinde. yasim 30 su anda. sahil sart degil, londra'ya 2 saat mesafede gol kiyisinda bir kasabada aile kurmak var. tr'ye super yakin, avurpa trenle 2 saat, ingilizce konusuluyor, egitim guzel, olmasi gerektigi kadar medeni, kulturu var vs.

her sey yasa, meslege, sureye, amaca bakiyor. disaridan baktigimda au, kanada, us, uk hep ayni bana. hepsi gelismis, ulkeler, hepsinde yasam ayni asagi yukari. sokaklar bal dok yala, elmayi taneyle aliyorlar vs. gibi geyik konulari ayni. ama su sorduklarin arasinda 1. siraya melbourne'yi koyarim. sonra sf gelir heralde, vancouver'da bronz madalyayi alir.

San Francisco, Barselona ve san diego'da bulunmuş biri olarak ben bu 3'ü arasında en çok diegoyu beğenmiştim

melbourne. dünyanın en yaşanabilir şehri.

San Francisco Bay Area (yasiyorum), sebepler:

- Is ortami (ozellikle hi-tech industry'de iseniz)
- Guzel sehir
- Sicak (SF downtown Agustos - Eylul basi civari oldukca soguk olabilir, Eylul ortasi ve Ekim'de cok daha sicak olur) ama zaten SF downtown'da yasanmaz (ben isim orada olmasina ragmen yasamiyorum mesela) guneyde Peninsula'da yasarsaniz soguga maruz kalmazsiniz.
- LA, Vegas gibi buyuk sehirlere ABD standartlarinda yakin.
- Sosyal hayati gayet canli
- Guzel sehir demis miydim ?

Ote yandan, ABD'nin en pahali sehirlerinden biri olmasi negatif unsur.

San Diego guzel ama bir kac gunlugune turist olarak giderseniz, yasamak icin cok iyi bir yer oldugunu soyleyemem *cok daginik bir sehir, sosyal yasam kotu [surfing..vs. disinda], is yok*

Barcelona'yi turist olarak gezdim cok begendim ama yasama konusunda nasildir bilemiyorum, dil problem olabilir zira o konuda cok hassaslar ama cok guzel sehir.

Honolulu gayet guzel sehir olmakla beraber Hawaii anakaraya oldukca uzak bu yuzden hersey cok cok cok pahali fakat doga, okyanus, iklim cok guzel. Ote yandan radyasyon ve yanardag ciddi riskler.

Vancouver (kanada)

Her ne kadar İzmir'de yaşasam da sıcağı sevmediğim için tercihim Kanada'dan yana olurdu..

öğren tabi fakat c'ye bikere bulaşmışsın c'yi iyi öğrendikten sonra c#'a geçmelisin ha kafa yoramam derseniz buyrun o halde.

dili bir şekilde öğrenirsin asıl sen object oriented öğrenmeye bak :) nacizane ufak bir tavsiye.Ve dil olarakta c# kolaydır, c ailesine başlamışsan rahatlıkla devam edebilirisn.

Java tavsiye ederim.

chicago

los angeles
chicago
houston
philedelphia
san diego
seattle
dallas
washington

diğer büyük şehirleri de olabilir..

en.wikipedia.org

o dediklerin nyc'i isaret ediyor

San Francisco

* toplu tasima var, California'nin en iyisi diyebilirim.
* ABD'nin en iyi bir kac restorani SF Bay Area'dadir. Michelin yildizindan gecilmiyor.
* Muze/sergi
* Cok sayida konser salonu, SF Opera, SF Ballet (ayrica cok yakin San Jose'de Opera/Bale)
* Bilisim icin dunyadaki en uygun yer malum.
* Stanford, Berkeley basta olmak uzere 10'dan fazla univ.

guru var.
bir de kafam kadar gulsah vardı sanırım.

ben varim.

ne cesit tavsiye ? ne cesit bilgi ?

abi guru entrylerini uçurmuş. çok üzücü.

geri geldi

Bu soruya cevap verirken teknikten, teknolojiden ziyade business konuşmak gerekiyor bence.

bir şekilde tartışılabilir bence.

konuya çok yabancıyım ama mantığım şöyle ki;

bir işletim sisteminin gelişimi için kendisinden bağımsız çok fazla belirleyici faktör var. en şahane yazılımı geliştirin şimdi; gerek donanımsal parçalar, gerekse de diğer yazılımlar(oyunlar, programlar vs...)bu yeni işletim sistemiyle entegre olmadıkça, piyasadaki varlığını sürdürmesi, tutunabilmesi imkansız hale gelir diye düşünüyorum. inceden bir tekelcilik de var yani...

Ben kurumsal bazda değerlendirmedim, şöyle ki, microsoft yeni bir ekip kurup çok sıkı bir ar-ge ile 2013 yılına uygun, geçmiş mimarilerin atası olmadığı yepyeni sıfırdan olağanüstü bir mimari yaratabilir mesela, ve bunu öyle iyi pazarlar ki kullanıcılar buna geçebilirler. hem böylece daha üstün kılar kendini örneğin
biz de windows, mac os, linux falan yerine mesela zoborof diye bir şey kullanmaya başlarız gibi.......

Düşüncen çok iyi. Şerefsizim ben de düşündüydüm ben de bunu. Ama ruhibirbanyo arkadaşımızın dediği gibi sıfırdan başlamak zor ve riskli. Örneğin şu anda kimse sıfırdan bir araba yapmayı düşünür mü? Buna gerek duyar mı? Her firma eskisinin üstüne bir şeyler ekleyerek devam etmeye bakar. Hiçbiri yıllardır katedilen y(git: )olu sıfırdan katetmek istemez.

Yazılıyor android , ios falan gibi. Ha sen unix , nt olayını diyorsan onlar çekirdek işletim sistemi değil. Ki zaten nt falan 20 küsür senelik var tahminen yenilendi tabiki 20 yıldır aynı çekirdeği kullanmıyorsun. Bunun dışında bu işin business tarafını görmezden gelerek konuşamayız. Özellikle windows'un server side business muhabbetlerinde geriye yönelik uyumlu olması gibi zorunlu anlaşmaları var bu bir. Yani adam söz veriyor xp 15 sene çalışacak falan gibi. Bunun dışında çekirdek yazmak öyle kolay ve 6 aylık iş değil. Batırabilecek milyon dolarların varsa yazarız yeni baştan neden olmasın ki sonuçta hiç satamayız orası bi gerçek bu iki. Üçüncüsüde zannediyorum bilgisayarla alakan kullanıcı seviyesinde inan işler o kadar farazi değil mikro işlemci mimarisi , ön bellek tasarımı , işletim sistemi mimarisi öyle ha deyince değişmiyor malesef.

@layer26 : donanım mezunuyum,çok yüksek tenik bilgiye sahip olmasam da aşinalığım mevcut.fakat ben teknik anlamda değil de daha çok güncel konu anlamında irdelemeyi istedim. sonuçta, önce ihtiyaç belirlenir sonra ihtiyaca uygun teknik belirlenir diye düşünüyorum. benim kafamı kurcalayan da bu işte, yeni bir sisteme ihtiyaç duymuyor mu insanlar.. gibi gibi.

Güzelsinde bu işler para için yapılıyor. Milyon doları olan bi deli sırf gıcıklığına yapabilir elbette ama yapan yok işte. Bedava linux'u kullanan var mı? Aşağı yukarı çevremizde gördüğümüz herkes bilgisayar kullanmayı windowsta öğrendi inan çakmasını yapsan tema değişsen bile insanlar yadırgar. Bunun dışında windows 7,8 gayet iyi işletim sistemleri bence. Yani ihtiyaç derken onu tam anlamadım kimin ihtiyacını karşılamıyor mesela sence? Ha ihtiyacını karşılamayan kesimde mac os x kullanıyor genelde tasarım , video edit gibi işler. Yani paraya dayanmadan konuşulmuyor bu konu malesef şimdi bizim çıkıp bi kola yapıcaz sektörü alt üst edicez dememiz gibi birşey. Microsoft'ta ilk olmanın bütün avantajlarını kullanıyor yani. Bu arada unuttuğum bişeyde oyun sektörü linux ve mac os x için hala doğru düzgün oyun yok. Bu bile büyük bir kitlenin windowsta kalması için etken sebep biliyorsun donanım sektörünü oyunlar yürütüyor resmen ekran kartı , işlemci vs.

Not:3 işletim sisteminide aktif olarak kullanıyorum.

Ben de bsd mi linux mu kursam diye karar verme çabası içerisndeyken düşünmeye başladım bunu. ihtiyac şöyle var gibi, aslında bu "ihtiyac" kavramını ben uydurdum olmayabilir. pc deki unix tipi sistemler bana emulator gibi geliyor mesela, sonucta superbilgisayarlardan forklanmıs değil mi? tanenbaum muydu ne o zat, minix ile böyle bir forklamaya gitmemiş miydi. demek ki her ne kadar stabil sistemler olsa da benim mantığıma göre eldeki mimari için native olmuyor. linux kernel için de modüler olmasının iyi olmadığı söyleniyor mesela, windows un kerneli hakkında bir şey diyemem ama onda da registry diye bir bela mevcut.

windows 7 işlemci sömürmesi dışında hoş ama durduk yere makinadan kamyon gibi sesler çıkartıyor, yalan mı? sıfır temiz kurulumda dahi, arka planda ne çalıştırıyorsa artık. konu sapıyor şuanda farkettim ve sözümü burada noktalıyorum. :)

"Bu arada unuttuğum bişeyde oyun sektörü linux ve mac os x için hala doğru düzgün oyun yok."

Sanirim oyun sektorunu yakindan takip etmiyorsunuz.
store.steampowered.com
store.steampowered.com

@Yigitabi 2. el bilgi çok tehlikeli birşey bence linux ve mac os x'i dene öyle konuşalım. Birkaç windows alışkanlığı dışında mac os x gayet sağlam işletim sistemi. Bunun dışında söylediğini ben yaşamadım windows 7'de onlarca windows 7 kullandım , yükledim vs. Sana özel bir sorun olması muhtemel. Bu arada 3 işletim sisteminide kullanıyorum söylediğim gibi.

@düşünüyorum öyleyse vurun
Linux için 171 oyun gözüküyor verdiğiniz linkte çoğuda nuh nebi oyunu gibi geldi bana. Mac için 622 oyun görünüyor. Fena rakam değil ama güncel oyunları göremedim? Sadece Call of duty black ops ve 2 tane ek paketi var. Modern warfare serisi , black ops'un diğer oyunları windowsa yetişmiş gibi görünmüyor bana. Kaldıki tahmin ediyorum bunların hepsi port edilmiş oyunlar , mac bilgisayarlar oldukça pahalıdır sanırım adam gibi bir oyun mesela call of duty mw3 oynayabilmek en sağlam sistemlerden birini almak lazımki o port edilmiş oyunları rahatça oynayalım. Bunun dışında multiplay modu , bugfix? Yani windows mu önceliklidir yoksa epeyce az pazarı olan mac mi bu konuda? Neyse ben windows savunur gibi olmak istemiyorum böyle bir amacım yok çünkü ama oyun konusunda oyun konsolları>windows>mac>linux mobilleri katarsak iş daha da karışır.

denemedigim tek sistem os x onu da iatkos olarak pc de denedim ama verimsiz duruyordu hic anlatildigi gibi hissetmedim. kullandigim sistemlerle ilgli yazabilecegim eksiklikler dolu ama suan cok uyku bastırdı toparlayamam, benim cpu kullanımı ile ilgili söylediğim şey googleda aratınca çok kişi sahip olduğu ortaya çıkıyor. fanların sesinden anlıyorum linuxda mesela fanlar daha stabil windows 7 de hızlanıp yavaslıyor ( temiz kurulumda bile )

ya kendi donanımını yaratacaksın ve standartlarını belirleyeceksin. bkz mac.
ya da rekabet avantajın sayesinde üreticiler senin sistemine uyumlu mallar çıkaracak ki markalar en etkin şekilde makinelerini değerlendirsin ve satış rakamları yükselsin.

sonuç: satış rakamlarını yükseltebilmek önemli. rekabet gücü yakalamak önemli. gelir yaratmak önemli. en önemlisi de ihtiyaç olmalı.

microsoft hele elindeki windowsları düzgün calisir hale getirsin de, ondan sonra yeni bir işletim sistemi arayışına girer.

çok özetle başka bir işletim sistemi modeline gerek yok. calisiyorlar zaten yeterince.

linux / mac / win olarak 3 e ayırsak,
windows: oyun/development/corporate/homeuse
linux: dev/corporate (oyun demeyin lütfen)
mac: dev/homeuse

layer26, oyun sektorune hakim olmadiginiz cumlelerinizden acikca belli oluyor. en son ne zaman orijinal oyun aldiniz? sektoru ne zamandir takip ediyorsunuz. (bkz: steam) linux destegini getireli bir iki ay oluyor sadece, bu oyunlar port degil, direk linux, mac icin de ayrica yazilan oyunlar. guncel oyun goremiyorum demissiniz, dikkatli bakmadiginizdan olsa gerek. orda borderlands 2'den tutun da civ 5'e kadar uzanan bir katalog var. steam'de bir oyuna guncelleme geldiginde, sistem oyunu otomatik gunceller, mac os, windows ve ya linux olarak bakmaz. ayni sekilde, bu platform uzerinden satin aldiginiz steamplay logusuna sahip butun oyunlari, mac ve linux uzerinde de tekrar bir ucret odemeksizin oynayabiliyorsunuz. ekstradan her platform icin para odemeye, lisans almaya gerek yok.
Steamplay ile ilgili detayli bilgi suradan bulunabilir: support.steampowered.com

oyun konsollarinin pc'den onde oldugunu dusunmenize sadece guluyorum, cok guzel exclusive oyunlar cikiyor konsollara dogrudur. bir de pc'de sahip oldugu grafiklere bakin. en baba makina ornegini verip konsollarin pc'lerden oyun konusunda onde olduklarini soylemenize inanin ailecek cok gulduk.

@düşünüyorum öyleyse vurun
"guncel oyun goremiyorum demissiniz, dikkatli bakmadiginizdan olsa gerek. orda borderlands 2'den tutun da civ 5'e kadar uzanan bir katalog var. steam'de bir oyuna guncelleme geldiginde, sistem oyunu otomatik gunceller, mac os, windows ve ya linux olarak bakmaz." Öncelikle şurdaki cevabınızla başlayalım aslında bütün paragrafta yazdıklarınız güzel ama steamplay üzerinden anlatıyorsunuz yarın steamplay biz battık gidiyoruz derse ne olacak? Native olmayan birşeyi bu kadar işletim sistemine maletmek bana saçma geliyor.Güncel oyun konusunda ise kendim fps ağırlıklı oynayan biri olarak yetersiz gördüğümü söyledim call of duty serisi yok yahu daha ötesi olabilir mi , call of duty serisi olmayan bir platform beni tatmin etmiyor kusura bakma kesinlikle mac oyun konusunda windowsla aynı diyemem ben böyle bir durumda.

Bunun dışında "steam'de bir oyuna guncelleme geldiginde, sistem oyunu otomatik gunceller, mac os, windows ve ya linux olarak bakmaz." bakar güzel kardeşim bakmalı yoksa bu port edildiğinin en güzel örneğidir zaten.(steam sitesinde bulamadım her oyunun yeni baştan yazıldığını belirten bir ibare bulursan banada sun lütfen) İşletim sistemi mimarisi hakkında bilgin yok sanıyorum adresinin yolla sana 1000 küsur sayfalık operating systems kitabımı yollayayım ya da sen diyorsunya bakmaz o zaman ben yakayım o kitabı istersen. Mac için oyun yazılıyordur ama linux için kimsenin oturup baştan oyun yazacağına inanmıyorum şahsen en.wikipedia.org linkinden anlaşılır %1.17 için kimse baştan oyun yazmaz. Bırakın bu hayalleri. Ha diyorsan port mort var işte diye e playstation 2 emülatörleride var pc için çalışan o zaman konsol almasın kimse.Bak yine de tekrar hatırlatıyorum anlattığın herşey steam üzerinden bana garantisini verebilir misin yarın steam'in olup olmayacağı konusunda?

Son paragrafın için yine aynı şekilde cevap vereceğim eğer bir oyun önce konsola yazılıp ordan pc'ye port ediliyorsa evet oyun konsolları bir adım öndedir. Pc'deki grafiklerden bahsetmişsin bir de zahmet olmayacaksa playstation3 , xbox 360 donanımlarına bak mesela daha iyi anlayacaksın. O donanımda bir bilgisayar çalıştırabilir mi bu oyunları bunlara bakalım. En son olarak i.imgur.com şu tabloya bakalım neden windows issues yok sence? Ben asla mac veya linux için HİÇ oyun yok demedim ama windows seviyesinde olmadığını söyledim hala da aynı görüşteyim. Uzun bir sürede değişeceğini sanmıyorum arz-talep meselesi.

Bunun dışında dünyanın kabul ettiği bir şeyi bizim tartışmamız gereksiz ve zaman kaybı gibi geliyor bana. Piyasa böyle biz kabul etsek ne olacak olmasak ne olacak? Oyun konusunda hala oyun konsolları>windows>mac>linux. God of war veya o kalibrede bir oyun linux için native yazıldığında bunu tekrar konuşalım ömrümüz vefa ederse tabi.

Bir isletim sisteminin koklerinin eski olmasi [milattan once] o isletim sistemi icin olumsuz bir anlam ifade etmez, tersine oturmus, koklu oldugu anlamina gelir. Eger guncel ihtiyaclari karsilamiyorsa ancak o zaman olumsuz bir ifade icerir ki Unix icin boyle bir sorun yok. Dolayisi ile Unix'in eski olmasi guncel olmadigi anlamina gelmez.

Sorunuzun cevabina gelince, ihtiyaci gideren her urun talebine kavusur. Eger bir urun piyasada tutunamiyorsa, ya ihtiyaci karsilayamiyor ya da talebi yoktur. Yeni isletim sistemleri icin problem bundan ibaret. Yoksa bu yonde cabalar olmadi degil.

Snapfish / HP

hayirdir? neye lazim oldu da ?

@guru, facebook ve zynga hakkındaki enrty'lerini okumuştum da şu anki vaziyeti merak ettim. önemli bir şey değil. eyvallah bu arada :)

Amazon'un 1 sene ucretsiz micro edition hostingi var, tabii kurulumu..vs. kendinizin yapmasi gerekli.

Google App Engine de var tabii ayrica.

- Cookie setlemek icin setcookie() fonksiyonunu kullanabilirsiniz.
- Guvenlik acigina sebep olur mu? bu nasil implemente ettiginize bagli. Guvenlik acigina sebep olacak sekilde implemente ederseniz evet olur. Guvenli bir sekilde ederseniz, hayir olmaz (:

www.eksisozluk.com

Bu entry bir fikir verebilir, yine de "anlamadim" diyorsaniz haber edin, daha detaya inerim.

struct birden cok üyesi olan yeni bir veri türü oluşturmak için kullanılır kalıtım desteklemez o yüzden abstract virtual desteklenmez ayrıca sınıf referans türdür yapı değer tür olur sınıf belleğin heap bölgesindedir yapılar yığın alanı üzerinde tutulur sınıflara referans aracılığı ile ulaşırsın yapılara doğrudan ulaşırsın dolayısıyla struct daha hızlı ve az hafıza alanı harcar genel olarak büyüklüğü belirli verileri saklamak için kullanmak gerekir büyüklük belirli olmadığı için zaten referans türleri kullanamazsın verileri toplu tutmaya ihtiyaç duyduğunda sınıf kullanmaktansa struct kullanmak daha avantajlıdır

dogru soru "farki var mi ?" dan ziyade "alakasi var mi?" olmaliydi ve cevap "hayir".

o kadar kotu bi durum ki , neden oldugunu anlamadigimiz bi sekilde her sey zorumuza gidiyo , asiri sinirleniyoruz , hersey cok buyuyo gozumuzde, yat dinlen desen biz onu sanki siktirgit basimdan lan demissin gibi duyuyoruz iste . yani sadece erkek arkadasa karsi degil bu tavir , ne bilim sokak kedisi gorup bunun niye evi yok diye aglayabiliyoruz , sesimizin ciyak ciyak ciktigini farkedip niye bagiriyorum ki ben diye sasirabiliyoruz. elden gelen bise yok malesef durum bu .

regli olmak nedir ?

arkadaşım hormonlar bilmemneler, ohoo neler dönüyor o vücutta regl sırasında. azıcık alttan alın ayda bir iki gün. nedir yani? biz bayılıyoruz sanki her ay kanamaya, karnımızın ağrımasına, her boka ağlamaya.

regl olan tüm kadınlar öyle olmuyor...

sinir yapıo elimizde diil

eğer diktatör olursam erkeklerin bunu anlamaları için hormon seviyeleriyle ayda bir oynanmasını ve yapay acı yaşatılmasını sağlayacağım. evet bu dönemde ben bunu düşünüyorum şahsen. o zaman kıytırık bir reklamı izlerken ağlamak ve bir an bedeninden uzaklaşıp "bu ben miyim lan? napıyorum ben?" demek ne demek anlayabilirsiniz belki.

yaz abi. ehliyet yurtdışında da geçerli, her yerde geçerli. iranlılar'ın ehliyetleri burada geçiyor misal. "kokusuz osururum" diye bile yazılıyor artık cv'ye, ehliyeti tabi ki yaz :)

ehliyetin 6 ay gecerli ama sonrasinda degistirmek zorundasin,yazmana gerek yok ayrica tir soforu ya da mobilitesi yüksek bisey yapmiyoasn,ki ek olarak belirtiyim,bunu soruyosan bu tarz seylerde tecrübesi olmayan birisin diye düsünüyorum,yurtdisina gönderdigin cvden cokda bir sey bekleme.

ümitlenme cok.

edit:
avrupadaki cogu ülke icin konustum,her ülkede ayri regülasyon olabilir.

yaz. kurum falan yazmana gerek yok.

"ehliyet: a2,b" yaz.

mümkünse 1 sayfayı geçmesin CV, yapılan araştırmalar kalan sayfaların dikkat çekmediğini ortaya koyuyor.

Ehliyetin önem taşıyacağı bir pozisyona başvuruyorsan yaz, yoksa gereksiz.

"ehliyet her yerde geçerli" diye bir şey yok, yanlış yönlendirme olmasın.
şöyle bir şey var nitekim:
(bkz: uluslararası sürücü belgesi)

yazılır

Şoförlük veya seyahat gerektiren bir işe başvurmuyorsanız kesinlikle yazmayın.
Yurt dışında böyle adetler yok.

Turkiye'yi bilemem, ABD icin konusuyorum: yazmayin.

ABD ozelinde, bu ve bunun gibi baska bircok bilgi (evli olup olmadiginiz, askerlik yapmis olmaniz..vs..) aranmayan bilgiler olmasindan ziyade recruiter'lar tarafindan ABD disindaki insanlarin neden CV ye ekledigi anlasilmayan seyler zira ABD kanunlari bu tip ozel bilgilerin toplanmasini cok kisitliyor, dolayisi ile bu tip bircok bilgi "genellikle" isveren tarafindan sorulamaz, sizin veriyor olmaniz da tuhaf karsilanir.

bir bankada maaş hesabınız varsa swift gönderi komisyonundan muaf oluyorsunuz. En azından Garanti'de böyle bir uygulama var. Swifti alan banka yine üç-beş bişi kesiyor.
Tavsiyem bir şekilde parayı biriktirip 6 ayda bir toplu göndermeniz.

iş bankası'nda maaş hesabım var ama aylık göndermem lazım.

swift komisyonundan nasıl muaf olunuyor anlamadım. internetten yurtiçi eft'ye bile 2,75 tl alıyor garanti.

işbankasından masraflardan muaf olursun onun maaş musterisiysen(tabi bu anlaşmayada bağlı şirket ve banka arası) garantiden yolladığında tabiki alır onun maas musterisi değilsin?

2 sene once garanti'de maas hesabim olmasina ragmen (tamam o hesap euro degil tl idi, gonderdigim parayi yine ayni subedeki euro hesabimdan gonderiyordum) swift komisyonundan muaf olmadim. hatta swift ucreti finansbank'ta daha ucuzdu. finansbank internet subesinden euro hesabi acmis, subeye yuruyup teyzelerin arasinda inanilmaz bir kuyruk beklemis, elden euro'lari yatirmis, sonra yine internet sb. uzerinden swift ile gondermistim.

kisaca: her banka kafasina gore farkli ucret aliyor, garanti/finans durumunda garanti finans'in 2 katindan daha pahaliydi, ama tam rakamlari hatirlamiyorum.

HSBC ve Citibank hesabindaki bir para, ABD tarafinda yine ayni bankanin ATM'lerinden cekildiginde komisyon alinmiyor. HSBC den sorarak onaylattim, Citibank ile ise yillarca yaptim bu isi.

Tabii parayi cekecek kisinin sizin banka kartiniza sahip olmasi gibi bir durum size ne derece uyuyor, onu bilemem.

format atilacak olsa adi "11.10'un yerine 12.04 kurulumu" olurdu, oysa ki "yukseltme" den bahsediyoruz.

guvenle yapabilirsiniz.

755

ne yapmak istediginize bagli?

enginara yazık etmeyin. güzelce zeytinyağlı olarak yiyin efem.

enginara değil de bana yazık oldu. bu kadar çirkin bir tat olamaz. çok acı ve çirkin ya.

ayrıca karaciğerim için içiyorum, zevk için değil. yazık olmuyor enginara yani. :)

keçiboynuzu pekmezinin bir faydası olduğuna emin diilim, + şekerli gıda.
ama karaciğer için enginar diyorsan git sebzesini al ye enginar suyu ne yaw.

aci aci suyunu iceceginize ben smyrna'nin dedigi gibi efendi gibi kendisini yesenize ? gayet lezzetli bir sey neticede

keçiboynuzu pekmezinin bir faydası yok abi zasten karaciğere. ben sabahları içiyorum zaten onu, üstüne şimdi enginar suyu eklenince nasıl yapıcaz bunu dedim olay budur.

hergün enginar suyu içmek kadar kolay mı, enginar yemek

ahl ulusararası bi havalimanı olduğu için standartlar geregi ingilizce konuşuyorlar. bir de dinlediğiniz çoğu konuşma yabancı bir uçak ile kule arası olabilir. havacılık terimleri standart olarak ingilizce olduğu için vs. vs.

daha ufak lokal ve sadece yurtiçi uçuşlar yapılan havalimanlarında türkçe konuşulabiliyor.

Ataturk uluslararasi bir havaalani. duydugunuz konusmalar yaklasma kontrolun konusmalaridir muhtemelen.

ciddi miktarda yabanci trafigi olan bir alanda turkle turkce, gavurla gavurca konusursan hem gavur pilotlarin situational awareness durumu minimum olur hem atcolar bir gavurca bir turkce derken ambale olur.

o yuzden kasmiyorlar iyi aksamlar, tesekkur ederim, iyi inisler etc disinda standart havacilik dili olan ingilizceyi kullaniyorlar.

zorunlu olduklari icin.

o söktüğün DVD-ROM için bir ide-usb kablosu alırsan takabilirsin. tabii bir de adaptörden elektrik besleme kablosu gerek. onlar varsa iyi.


usb ile başlar o laptop ya. boot sequence'i kesin şeyettin mi?

ağ aracılığıyla olabilir. konuya vakıf değilim ama şurada bir anlatım var: ubuntuforums.org

@dehri

ide usb kablosu yok maalesef. ne yaptiysam da usb'den baslatamadim. konuyla ilgili arama yaptigimda da "bir tarihten onceki pclerde usb den boot olmuyor" gibi bir cevaba ulasmistim. Bu son cumleden emin degilim ama, zira bu aramayi yapali oldu biraz.

diski sokup baska bilgisayara takin, orada kurun sonra geri takin.

usb'den başlatma çipsetin bir özelliği, belirli bir tarih olması doğrudur.

laptop harddiskini de başka bilgisayara takmak zahmetli, pxe ile yüklemek de zahmetli, şurada anlatılmış: www.howtoforge.com

kısacası kolay gelsin.

geçmiş olsun kardeş

firefox veya ie'nin eski sürümlerini kullanırsanız "siz" timeline görmezsiniz. ancak profiliniz diğer kişilere timeline lı gözükür.


başka bir çözümü yok malesef.

başka çözümü var.

ama sadece kullandığın tarayıcı üzerinden zaman tüneli'ne güle güle dersin. başka pc üzerinde giriş yaptıüında ya da arkadaşların profiline girdiğinde zaman tüneli gözükecek.

www.timelineremove.com

Zaman Tuneli Facebook profillerinin yeni seklidir, zamanla herkes donusu olmayacak sekilde gececektir (ve ne de guzel olacaktir)

Java'da çok framework var. Hani öyle böyle değil. Bir ara araştırmıştım da; Jsf, Struts falan geçmek lazım. GWT seviliyor ama çok client-side sonuç çıkarıyor. çok fazla ekranda oradan oraya yer değiştirecek gibi hareketli uygulama geliştirilmeyecekse gerek yok. Güvenlik anlamında da sorun yaratıyor sanırım çünkü kontroller hep client tarafında yapılıyor falan.

neyse, Spring MVC, Wicket, Tapas(ya da böyle bir şey) ve böyle üç beş tane daha framework çok seviliyor ortamlarda. java web framework diye aratırsanız stackoverflow'da falan uzun uzadıya tartışmalar olması lazım.
.NET cephesinde ASP MVC dışında bir şey duymadım nitekim. Yorumlar baya iyi ama.
Bunun dışında PHP'nin de çeşitli kütüphanelerle çok güçlü olduğunu duymuştum. Ruby on Rails, Groovy falan da yurt dışında çok yaygın. Tabi biraz da işe bağlı heralde.

Object-relational mapping baya yaygın diye biliyorum. İnsanlar sql kullanmaktan çekiniyor artık. Ama tabi yeni projeyse. eskiyse onu çevirmesi kasıyor. Hibernate bu işin babası tabi ama her gün yeni şeyler türüyor. Nitekim Microsoft'un kendi frameworkleri var ki LINQ, generics, lambda, güçlü collectionları ile çok kral şeyler yapılabiliyor. Örneğin LINQtoSQL diye bir şey kullanıyorum bu ara baya iyi.

Bakmayın benim de bilgim sınırlı; bunların çoğu okuduğum/gördüğüm şeylerden çıkarımlarım. Yanlış çıkarımlar yapmış olabilirim.

GWT nasil her browser'da iyi sonuc vermiyor ? zaten en onemli ozelliklerinden biri, developer'a vaadettigi seylerden onde geleni cross browser uyumluluk yahu?

GWT konusunda kafalar bir hayli karisik sanirim. "Güvenlik anlamında da sorun yaratıyor sanırım çünkü kontroller hep client tarafında yapılıyor falan." ne demek yahu? Google urunlerinin cogunda GWT kullanildigini tekrar hatirlatayim.

Hmm, gwt ie6, ie7 gibi browser'larda, firefox'un eski versiyonlarinda falan javascript motoru sebebiyle sikintilar yaratmiyor muydu (malum her tarafi javascript), yanlis biliyor da olabilirim.

bir de bildigim kadariyla gwt'nin performansi dusuk, arkadasimin yaptigi saglam bir gwt sayfasinin acilmasi (internet hizindan kaynaklanmayan bir sekilde) epey zaman aliyordu.

stackoverflow, .net mvc ile yapıldı diye biliyorum ve adamlar memnun bildiğim kadarıyla - performans olarak vs bi yerde uzun süre tek serverla çalıştığı yazıyordu.
python u da eklleyim bulunsun seveni çok yurtdışında.
php de heralde şirketin/developerların php geçmişi varsa kullandıkları bir dil olarak duruyor iyisiyle kötüsüyle.
bir de işin cloud boyutu var o boyutta bir site yapılacaksa scalibility hayati önem taşır direk amazon aws'ye uygun bişeylerle başlanabilir, ya da heroku falan var ama bunlar genelde sadece ordan burdan duyduğum şeyler.

@samfisher. hayir duzgun kodlanirsa oyle bir sorun yok ki duzgun kodlanmazsa her teknolojide sorun yasarsiniz zaten.

Bu arada database tarafinda yapacaginiz ise gore uygun cozum NoSQL de olabilir, sadece SQL cozumlerini dusunmeyin.

@guru güvensiz demek istememiştim zaten de, server tarafında kontrolleri yapmak için amelelik yapmak gerekiyor gibi bir şeyler okumuştum GWT hakkında. Yanlış hatırlıyor da olabilirim. Bu demek değil ki GWT güvensiz ve dandik; sadece yapılacak işe göre değişir iyiliği kötülüğü bence.

NoSQL'i ben de bu ara çok duyuyorum, hala tam olarak ne olduğunu anlamış değilim ama.

gauss (kendine istatistikçi mi diyordu bilmiyorum, matematikçi filan da olabilir), william sealy gosset (nam-ı diğer student; bu da istatistikçi değil mühendis yanlış hatırlamıyorsam), kolmogorov...

şimdi fark ettim de istatistik generalist bir bilim olduğundan bu konuda çığır açanlar "ben istatistikçiyim," diye ortaya çıkanlar değil aslında, farklı farklı disiplinlerden geliyorlar.

edit: gosset kimyacıymış.

neyci olduklarından ziyade istatistiğe yardım etmiş olmaları önemli zaten :)

var mı daha da isim?

Laplace
Ronald Aylmer Fisher
Adolphe Quetelet
William Farr
bunun dışında testlere isimlerini verenleri araştırabilirsin.
Kolmogorov
Smirnov
Shapiro
Wilk
Mann
Whitney
Kruskal
Wallis
Wilcoxon
Friedman
Mc nemar
Pearson
Spearman
Kendall
Durbin
Watson
vs...

(bkz: necla comlekci)

ben normal terlikle kullandım 200 km falan ama parmak arası değildi. terliği çıkarıp kullan bence.

sizin sıkıntınız terliğin arada pedala takılmasıysa ben çıkarıyorum terlikleri. biraz da alışma meselesi, hayatında doğru düzgün kösele ayakkabısı olmayan ben de sert tabanından dolayı köselede sıkıntı yaşıyorum.

normalde spor ayakkabı giyiyorum her zaman. yok pedallar arasında takılması değil de ayak altından kayıyor ayaklarımın altından. düzeltmeye çalışmak zor geliyor kullanırken basamayacakmışım gibi geliyor pedallara.

kaza yaptırır adama o derece lanet parmak arasıyla araba kullanmak ve onun kadar olmasada botla da zorluk çekiyorum alışmam zaman alıyor.

sağ tekini sola, sol tekini sağa giy bide öyle dene bakim.

Terlik takılır,yüksekliği ayarlayamazsın,pedal geçişleri sıkıntılı olur sonuçta bindirebilirsin bir yere.mümkün mertebe ayakkabı ile kullanın ki ayakkabıda bile tabanları farklı kalınlıklarda ki ayakkabılarla kullanınca alışana kadar sorun olabiliyor.

terlik pedala takiliyor, giriyor falan. cok sakat.

terlikle kullanacaksam terlikleri cikarip ciplak ayakla basiyorum pedallara.

bot , yalınayak , terlik vs çok sert fren yapmama sebep oluyor. converse filan. bayılıyorum.

var tabi terlikleri çıkarmak.

ciplak ayakla araba kullanmak varken, ne geregi var?

çok alakasız değil ama hık diyerek de düşmemiş burnundan falan...

hiç alakası yok hacı.

aynısı.

bence benzemiyor.

ssg'nin kayıp ikizi bence

benziyo lan

bi haller olmuş fotoğrafa andırıyor

sıçış pozisyonunda olması dışında evet, olabilir

sen söylemesen farketmezdim, çok az.

adam sıçıyo lan askmfasşsaf bence de andırıyor ancak az

(git: 400813)

zamani her zaman unix timestamp olarak tutun DB'de. Formatlama isini de sadece kullaniciya gosterirken yapin.

session kontrolu bir controller class'ta olur, o controller class uygun duruma gore view class'lari cagirir.

bu isin normali budur.

istanbul'dan giriyorsan facebook'a seni maltepe'de zannediyor olabilir bir ihtimal.

Şunu yapabilirsin, facebook'da maltepe'den açılmış oturumun ip'sini görebilirsin. bu ip'yi kendi ip'nle karşılaştır. ipler aynı ise o sensin, değilse mavi ekran zati.

cep telefonundan oturum açıyor olabilir misin ?

1. Cep telefonu girisleri tuhaf lokasyonlardan olabilir
2. Supheli bir uygulama kurmamis oldugunuzdan emin olun.

Suradan kontrol edebilirsiniz.

Privacy Settings -> Apps and Websites kismindan "Edit Settings"

cep telefonunun tarayıcısından show my ip diye internette arattığımda çıkan ip ile gösterilen iplerin hiç biri uyuşmuyor.

evet cep telefonundan oturum açıyorum ancak, o cihazlar da ayrıca kayıtlı olduğu için device name yazıp karşısında cihazın ismini (kendi daha önceden belirttiğim ismi. örneğin: laptopum, cep telefonum vb.) gösteriyor.

uygulamalara baktıp, uygulamalarda süpheli hiç bir şey yok. instagram var, facebook causes var bir de cep telefonu üzerinden kullandığım facebbok fotoğraflarını rehberdeki isimlerle eşleştiren open-source bir program var.

bu login approvals'ın çalışmasını ne engelliyor olabilir? ne yaparım da cep telefonuna mesaj göndertebilirim? şu anlık tek çare o gibi gözüküyor.

teşekkürler.

Login notifications email olarak da gonderilebiliyor, onu kullansaniz?

sms sorunu muhtemelen tlf sirketinden kaynaklaniyor diye tahmin ediyorum.

Login olmus halde iken ana sayfaya gidin, en altta inin "Edit Options" diye bir link goreceksiniz. Oradan ayarlayabilirsiniz.

google facebook'a "alternatif" üretmek yerine yeni bir şey yapmalı. daha önce orkut'a da destek verdi o da tutulmadı. bu da tutulmayacak...

facebook'u ancak facebook'a benzemeyen bir şey ile geçebilirsiniz.

facebook'a alternatif olarak görüntülü konuşma dalgası vardı, mark efendi bir kaç günde onu da berteraf etti.

ha unutmadan, bir de circle olayı vardı. onu da anlayan çıkmadı sanırım. bilen bana da anlatsın.

faceye göre birkaç artısı var ama facebook dan çok farklı diyemeyiz elbette.
Yalnız google bu sefer elini çok yere attı. Plus ı fazla dağıttı. Youtube de dahil olmak üzre birçok serviste entegre şu an. Amaçladığı da zaten ayrıcalık değil insanları kaydırmak. kaldı ki google ile internete başlayan büyük bir internet kullanıcısı varken sağ üstte bir ışık yakmak kadar da kolay görüyor bunu

Yanlış şeyleri kıyaslıyorsunuz,

Facebook bir arkadaşlık sitesidir. Google+ ise bir sosyal paylaşım sitesidir. Plus'ta kişilerin paylaştıklarını, sizden gizlemedikçe, görebilirsiniz. Onların paylaştıklarına abone olabiliyorsunuz, herhangi bir onay mekanizması yok yani.

Aslında bir nevi friendfeedin kopyası, ama arkasında google var.

Orkut'un tutmadığını söyleyen arkadaşı da kınıyorum, Brezilya ve diğer portekizce tabanlı ülkelerde orkut hala bir numaradır. O zamanlarda Facebook yokken Orkut vardı.

Yahu teknolojiyle içli dışlı olan güruhun bundan haberi var girer uğraşır çözerde sokaktaki adamı alamadıktan sonra isterse ebemin fotoğraflarını senkron etsin bi işe yaramaz. Millet hazır kurulu düzenini niye facebookta bırakıp gelsin önce buna cevap vermeli google.

Gelgelelim bugün bu uygulamalar G+'a özel olmaktan çıktı. Sayılan özelliklerin çoğu zamanında değişik bir hava vermişti sosyal medyaya. Facebook bu özellikleri imite edip kendisi kullandığı için eğer bunları ilk orada gördüyseniz bu özellikleri şimdiki yazılanlar pek etkileyici gelmeyebilir. Lists, paylaşımları takip etme, görüntülü konuşma gibi pek çok özellik Facebook tarafından kopyalandı.

Google Plus vs. Facebook

Google daha önce de sosyal paylaşıma girme denemeleri yaptı. Google Buzz hiçbir yenilik getirmeyen sadece Facebook'a karşı bir hamle niteliğinde bir proje idi. Aynı şekilde Google Wave hizmeti de başarılı olamayan bir Skype kopyasıydı. Bu hezimetler gösteriyor ki bazen “koca” Google bile beceriksizlik yapıyor. Facebook ile rekabeti çok çeşitli parametrelere bağlı bir rekabet. Bu konuda pek çok ucu açık tahmin var. Kimileri Facebook'un geçmişte Myspace'e yaptığı gibi G+'ın Facebook'u tahtından indireceği söyleniyor. Google ürün sorumlusu Shimrit Ben-Yair “Facebook'ta fazla paylaşım, Twitter'da ise az paylaşım yapılıyor. Eğer G+ bu ikisi arasındaki doğru noktayı vurursa sosyal medyada devrim yapacaktır”. Kimileri ise bu servisin de Buzz ve Waawe gibi daha önceden denenmiş ve başarıya ulaşamamış google un beceremediği şeylerden biri olacağını söylüyor. Webrazzi editörü Ali Altuğ Koca “G+'da Google'ın çok uzun süre ısrar edebileceğini düşünmüyorum. Google Wave ile benzer kaderi paylaşacaktır. G+ bana göre Google için çok iyi sonuçlar doğurmayacak. Ancak G+'ın açıklanmasından sonra Facebook'un arka arkaya lansmanlar yapması ve yeni ürünlerini duyurması kullanıcılar açısında faydalar sağlamıştır. Özellikle sosyal medya ve ajanslar dünyasını kaybetmek istemeyen Facebook, bu tarafta daha aktif olmaya çalıştığını görebiliyoruz.”

Google'ın en çok zorlanacağı alanlardan biri insanları Facebook'tan koparmak olucaktır. Facebook 700 milyon kullanıcı ile bir dev ve bu 700 milyon kullanıcıdan pek çoğu hesabına düzenli giren insanlar. Hemen hepsi ise ayda bir mutlaka facebook hesaplarını ziyaret etmiş oluyor. Böyle aktif bir güruhu var Facebook'un oysa G+ daki kullanıcılar ise tanıdık kimseleri olmadığı için yabancıları ekleyip bir şekilde sosyal çemberlerini genişletmeye çalışıyorlar. Faceook kullanıcı denizine bakarsak çoğunluk sanıldığının aksine internette fazla vakit geçiren veya teknolojiyle içiçe yaşayan insanlar değil. Bu insanlar arkadaşları orada olduğu için üye oluyorlar, olmasalar bile çevrelerinin baskısı ile pesediyorlar. Facebook'tan G+ servisine geçmek adeta insanları Amerika'dan Kanada'ya göç etmeye zorlamak gibi. Tamam yaşam koşulları ve diğer şeyler daha iyi olabilir ama pek çok insan kurulmuş düzenlerini terketmek istemeyecektir. İnsanlar herşeyi bırakıp G+'a geçecek kadar sosyal paylaşım sitelerini ciddiye almıyor. Facebook'taki sosyal ağını orada tekrar inşa etmek zaman ve emek isteyen bir iş ve pek çok insan bunu yapmak istemeyecektir.

G+ servisinin şu an için fotoğraf tutkunları dışında pek bir kullanıcısı yok ve sonunun ne olacağı muallak. Kullanıcı alışkanları sürekli değişip evrimleştiği için bu konulara getirilen öngörüler kimi zaman doğru çıkmayabiliyor. Belki de G+'ın nasıl icat edildiği konusunda havalı bir film yaparlarsa bir şansları olabilir.

zorluyo işte. microsoft ta yapıyo aynısını live id falan ayağına. umuyorum ve bekliyorum ki ellerinde patlayacak. anca sosyal medya kurdu tipler kullanıyo şu an google+ ı

@bonjurkes.

Bastan sona yanlis dolu bir cevap olmus kusura bakmazsaniz.

Yanlış şeyleri kıyaslıyorsunuz,

* Facebook bir arkadaşlık sitesidir. Google+ ise bir sosyal paylaşım sitesidir.

Oncelikle bu ayrimi neye gore yapiyorsunuz bilemiyorum ama tahminimce cikis noktanizin tam tersine bir iddiada bulunmussunuz. Facebook, Facebook Connect ile varligini tum web'e dagitmisken ve Google+'a gore kat kat fazla paylasim saglarken bu cumle en hafif tabiri ile "ayip" kacar.


* Plus'ta kişilerin paylaştıklarını, sizden gizlemedikçe, görebilirsiniz. Onların paylaştıklarına abone olabiliyorsunuz, herhangi bir onay mekanizması yok yani.

Facebook'da "Subscribe" ozelligi tam olarak bu dediginiz seyi yapar.

* Aslında bir nevi friendfeedin kopyası, ama arkasında google var.

Google+ FriendFeed'in kopyasi olmadigi degil, trilyonlarca farkliligi var ve FriendFeed gibi baska bir site maalesef yok, keske olsa.

* Orkut'un tutmadığını söyleyen arkadaşı da kınıyorum, Brezilya ve diğer portekizce tabanlı ülkelerde orkut hala bir numaradır. O zamanlarda Facebook yokken Orkut vardı.

Portekizce tabanli ulke derken Portekizce konusan ulke demeye calisiyorsaniz,

Brezilya [ki Orkut, Facebook tarafindan tahtindan indirileli 3 ay oluyor. www.eksisozluk.com
Portekiz [2011'de Facebook un %40 penetrasyona sahip oldugu bir ulke, Orkut'un onde olmasi teknik olarak mumkun degil]

en.wikipedia.org

1. intellij idea için çok kral derler. nitekim ücretsiz versiyonu kısıtlı mı ne bilmiyorum. Eclipse vs Netbeans'ta Netbeans'ı tercih ederim. En azından başlangıç seviyesinde. Yoksa plugin destekleri ile Eclipse ileri işlerde öne çıkacaktır.

2. .net c#ın bir parçası olduğu gibi(yani bir bakıma) java'nın kendi libraryleri de bir tür framework. Tabi bi linq gibi ilginç şeyler yok maalesef. Web için milyor tane framework var @lostandloser'ın link verdiği gibi. 6 ay önce araştırdığımda Wicket çok dikkatimi çekmişti. Spring MVC bilmem kaç, ki muhtemelen ASP MVC nin benzeridir, de baya yaygın ve oturmuş diye biliyorum. 3-5 tane daha var böyle iyi olarak tanımlanmış forumlarda.. araştırmak lazım.

he şimdi birde eğitim seti tavsiye eden olsa süper olcak. Anladıgım kadarıyla javada öle her işe gelen framework yok, amaca uygun yada projeye uygun framework seçmek gerekiyor gibi algıladım doğrumu?

o zaman bana c# öğrenmemde yardımcı olur musun? tez için lazım. c# mı java mı dedim c# a yöneldim.

her işe gelen framework'ten kastınız nedir ki?
java'nın libraryleri içerisinde güvenlik şeysi de var, arayüz var (bkz: swing), threadler var, temel web frameworkleri var asp gibi (bkz: jsp)(bkz: jsf)(bkz: servlet), ne bileyim sql database bağlantı modülleri var(Driverlar yok tabi), var oğlu var. yani .net'in sağladığı çoğu şey vardır. c# taki linq, delegate, lambda geyikleri yok bi. java 7de bir şeyler gelmiş olması lazım ama.

stackoverflow.com

bu arada 9 ay önce java bilgimle c#'da işe başlayan biri olarak kendi önerim şudur:

bir proje aklınızda oluşturun ve yazın. bu diller çok farklı değil. aradığınızı c#tan yola çıkarak bulacaksınız genelde, bulamadığınızda da google'dan "ya c#da böyle bir şey var, java'da yok mu ki?" diye baktığınızda çıkacaktır kesin. Javadaki notasyon'da bir iki farklılık var yanlız, baştan ona dikkat edin.

aha ilgili stackoverflow linki: stackoverflow.com

hastasıyım şu stackoverflow'un..

@meksi

C# seçmen yerinde olmuş, javadan kabiliyet olarak eksiği yok. Ben android programlama yapacagım için java öğrenmek istedim. Yoksa masaüstü uygulamalarda ve web tarafında c# gayet güzel.

Javanın tek artısı platform bagımsız olması, yani windowsta, linuxta, cep telefonlarında dahi çalısıyor. Ama amaç web yada windows için yazılım ise gerek yok bence.

mauro, o zaman sizden yardım alabilir miyim? çok takılıyorum çünkü :( sözlük nickiniz nedir? sorularımı size sorabilir miyim?

@meksi

Sözlükte yazar değilim malasef. Fakat eğer eğitim seti falan tavsiye isterseniz adem aktepe nin csharp 4.0 ile asp.net ve c# 4.0 ile windows forms uygulamaları adında iki adet seti var. Daha iyisine denk gelmedim daha.

1. Eclipse
2. Dot.net denen sey zaten J2EE (Java Enterprise)'dan esinlenmistir, kokeni odur. Ben size GWT oneririm.
3. Ingilizce isterseniz tonla bulabilirsiniz, iTunes ile iTunes U'ya baglanip aramayi deneyin.

(bkz: #1022) eski ve yarı aktif olarak otisabi olabilir belki.

ee guru var.

soulfly - 2 ay once entry girmiş aktif sayılabilir bence.
kusmuk
cadi
kris de var.

www.eksistats.com

r12
bloody
disq
portakal
arcadia

falan filan, bunlar da hep 99 döneminden mesela.

delikan76 6 yıldır yazmıyor ama yakın bi zamana kadar en çok boş vakti olanlar listesindeydi. yani entry/zaman istatistiğine göre çılgın atmıştır kendisi.

en eski değil ama 9-10 sene önce sözlüğe kaydolmuş 10-15 yazar var sanırım şu günlerde aktif olan. dreamer, 386 dx gibi..

bloody. ben sozlugun ilk gununu kacirdim o gun SSG ile gorusmedigimiz icin. otisabi ilk tayfadan degil, 2. dalgada.

yok

usb de iş görür en azından telefon uçuş modunda çalışır o zaman 11 saat

priz yok, usb giriş var. usb stick türü cihazlardan film oynatmak için.

var ama seatguru'nun belirttigi tipte degil. ona guvenip aldigim adaptor ise yaramadi, kullanamadim.

facebook.com/guru

çok fazla mail gidiyorsa facebook sorun olabilir. bakalım...

friendfeed.com

formspring'i oldukça aktif kullanıyordu ama disable etmiş, ilginç.

ff'i kullanıyor hâla..

entry yazmadığına bakmayın siz. sözlük'ten mesaj atın, görür.
facebook'tan da yazabilirsiniz. uğraştınız ama olmazsa bana mesaj atabilirsiniz bilahare. bakar ama genelde.

sozlukten cevap vermeye deger her mesaja cevap veriyorum.

@guru tamamdır abi. sana ulaştım facebook'tan :)

şu noktada verdiğin ürünlere bakarak söylüyorum apple sadece imaj, görüntü amaçlı olarak alınabilir bence. eğer 1000 lira fazladan veririm diyorsan. zira pc'lerin konfigürasyonu imac'e göre çok daha iyi. (ram, işlemci bazında)

evet, ben de tamamiyle o tarafına takılıyorum, hani optimizasyon - unix vesaire diyorlar ama kafam karışıyor. pc cephesi çok daha ucuza daha hızlı bir sistem vaadediyor en azından kağıt üzerinde. 3000 tl'lik mac'te 256 mb ekran kartı var yahu?

pc abi... şuan gerek yok bence mac e hem yeni bi dönemeçtesin...

Bütçeniz, verdiğiniz linkler, şöyle bir baktım, düşündüm, "şekil" için MAC, "iş" için PC sonucu çıkıyor.

benim gordugum kadariyla grafik her turlu olayda imacler pclere gore cok daha avantajli. ustelik cok daha uzun sure gider. ama tabi ayni paraya manyak donanimli bir bilgisayar yaptirirsan ve 1000 lira falan daha ucuz olursa neden olmasin?

saatlerce ve sayfalarca teknoloji karşılaştırabiliriz. ama olay sonuçta hangisiyle çalışmak istediğine geliyor. hatta hangisini daha çok sevdiğine. çünkü bu senin işin olacak. dev teknoloji yarattın ama bilgisayar öyle uğulduyor ki sürekli baş ağrısı çekiyorsun. bu teknoloji ilk başlarda tıkır tıkır çalışırken sonra yavaşlamaya başladı. sinir olacaksın. gerek ürün tasarımı gerek yazılım tasarımı konusunda hantallık senin asla ihtiyacın olmayan bişi. evet ben imac kullanıyorum. macbook'um da var. ama pc de kullandım. bi çalışma için pc ve imac'i yanyana koyunca bir an önce bitsin istiyorum artık. bu bilgisayarı haftalarca kapatmayabiliyorum. aynı anda, quarkXpress'te tasarım, finalcut'ta montaj, garageband'de ses montajı, openoffice'te sunum hazırlama, vuze'yle film indirme, iphoto ve photoshop'la çalışma yaparken ve bu makine 10 gündür filan kapanmamışken, en ufak bir yavaşlama, uğultu vs yok. safari'nin bir sürü tab'ini ve itunes'un da açık olduğunu yazmıyorum bile. ha bi de skype. bir mac kullanırken ram ihtiyacın -eğer tb tb proje yükleme planın yoksa- çok nadir ortaya çıkar. çünkü pc'de olduğu gibi arka planda alakasız bi ton şey çalışıp ram yemez. bilg.ı yormaz. mac kullanmayanlar, hızı, kestirmeleri, kolaylıkları, akıcılığı vs konularında maalesef çok yeterli bilgi veremiyor. çünkü bunlar kullandıkça ortaya çıkan şeyler. soru sonunda şuna geliyor, bir pc'de yapabileceğin herşeyi mac'te de yapabilecekken neden daha hantalına razı olasın ki?

PC alırsan ortalama 2 senede zorunlu olarak değiştirmek zorunda kalırsın. Banka bilgisayarı olarak kullanılmayacak sonuçta.
Ama Mac alırsan uzuun seneler aşağı yukarı aynı performansla kullanırsın. Şuan bu yazıyı yazdığım Mac 3 senelik. Ama en iyi PC'ciyi bir ayda pes ettirir.

aynı konfigürasyonda 1pcm ve 1 de mac'im var. aynı işi mac 2dk'da yaparken pc 8-10dk'da yapıyor. stabilitesi de söz konusu. sizin kararınız.

verilen seçenekler arasında bende mac diyeceğim. eğer bir pc almayı düşünürseniz, bahsi geçen makinalar size göre değil. biraz daha amaca uygun toparlanmış bir pc lazım. tasarım yapacaksanız oyuncu ekran kartlarından uzak durup daha profesyonel "nvidia quadro" gibi serilere para harcayın.

Bir PC'nin basit bakımlarını ( misal disk birleştirme, Ccleaner ile haftalık bakım vs. ) düzenli olarak yaparsanız ki çok zor şeyler değil bunlar, o PC performansını yıllar geçtikçe kaybetmez. Üstelik PC parçalarını, mesela anakartı isabetli seçerseniz MAC'e oranla daha ucuza ve kolay yenileyebilirsiniz "3" yıl bilemedeniz daha uzun seneler sonra PC'nizi. Bu bağlamda bilgisayar "bilgisi" iyi olan çok arkadaşım var, onlarla konuştuğum zaman elbette MAC'i öven de çok var ama PC'den teknik ve yazılımsal anlamda iyi anlayan biri onu yıllarca performanslı bir şekilde kullanabilir. Bu kullanıcıya bağlıdır.

Mac, Mac, Mac ve yine Mac.

fotorğaf, grafik tasarım, video edit gibi işlerle hobi olarak uğraşan, asıl mesleği yazılım geliştirmek olan biri olarak tek seçimim mac olurdur. 2008 late macbook sahibiyim. 4,5 yıl bitti alalı. geçen yıl ram ve disk güncellemesi ile (2 den 8gb ram'e, 160gb dan 500gb hybrid disk'e) önümüzdeki 3 yıl daha sorunsuzca kullanabilirim diye düşünüyorum. işletim sistemi çok stabil ve ayrıca alette kullanılan donanım bileşenler ile en iyi konfigürasyon oluşturulmuş.

daha hızlı işlemci, daha fazla ram'e sahip pc toplaman mümkün ancak bu daha performanslı olacağı anlamına gelmiyor.

yapacağın işler için biçilmiş kaftandır mac. windows spesifik işler yapmıyorsan pc alternatifini düşünmezdim yerinde olsam. ki ben işim nedeniyle çoğu zaman windows'a bağımlı olabiliyorum (.net windows uygulamaları geliştirmem nedeniyle) onu da paralles desktop sanal makina yazılımı ile çözdüğümden beri pc kullanma ihtiyacı duymadım hiç.

tercih senin.

(bkz: gwt ext)

(bkz: gwt)

dort, alti, ve sekizden atilmis olaraktan soyleyeyim:

bütün yazarlar eşittir ama bazıları daha eşittir !

"Burada guru ve adil'e sözlüğün kesin kurallarından birinde ciddi tolerans gösterildiği açık."

nerede tolerans gösterildiğini açık açık yazabilir misiniz? hatalı entry'lerini tek tek nedenleriyle açıklayabilir misiniz?

hangi noktada kayrıldıklarını anlayamadım o entry'nin altında.

edit: nihat genç hakkında yazarken araya serpiştirdikleri cümleler ise rahatsız edici mevzu, zaten bunlar illegal değil entry'ler tek tek düşünülünce. bunun ayrımı da bütün yazılanlar, kendi içinde değerlendirilerek yapılabilir.

ayrımcılık meselesine gelince. sözlük moderasyonunda keyfilik faktörüne inanıyorsanız, zaten bir ayrım yapıldığına inanıyorsunuzdur. açık açık da diyorsanız, "burada şöyle hareket ettiler ama bakın burada böyle hareket ettiler" (ki diyenler vardır), siz de bunu yazın, insanlar bilsin.

entryler formata uygun.

Şöyle anlatayım. Bu insanlar gayet açık bir biçimde başlık altında birbirlerine hakaret ediyorlar. Birbirlerine cevap veriyorlar. Yani entryde herhangi bir tanımdı şuydu buydu yok. Yanlış mıyım? O sohbetin hala o başlık altında durması ve yazarlarının hala sözlükte yazar olması tolerans gösterildiğini göstermiyor mu? Tekrar söylüyorum o sohbet esnasında entrylerin tanım ya da bkz. içermediğinden yola çıkarak entryler hatalıdır düşüncesindeyim.

Entryler tek tek düşünülünce illegal değil tabiki. Ha diyorsanız ki "arada oluyor böyle kapışmalar bunun sözlüğe ya da bize bir eksisi yok" o zaman tamam. Sorular yukarıda yazıyor. Böyle bir olay olduğunda adam demiyor mu "ben de aynı durumdan çaylak edildim uçuruldum" diye? Bu dendiği zaman yanıt ne oluyor onu merak ediyorum. Durum bütün yazarlar eşittir ama bazıları daha eşittir durumu mu arkadaşın dediği gibi?

edit: Dediğim gibi bu konudan uçurulan çaylak edilen adamlar var ise ayrımcılık yapılıyor zaten.

Tabii ki herkes eşit değil sözlükte, çok net bence. Çok komik uçanlardanım. Yargısız infaz.

illegal oldugunu dusundugunuz entry'leri ispiyonlayin, sonuca ulasirsiniz.

o chat+options'ta en üsttekini seçmeniz gerekiyor. benim türkçe olduğu için tam bi isim veremicem ama "offline" gibi bişe olsagerek sanırsam..

sohbet linkine tıkla. orda üstte seçenekler var. orada çevrimdışı ol var.

lite.facebook.com kullan chati falan yok mis gibin

sozluk.sourtimes.org

sıcak, ormanlık, kalabalık, mal çok, doğal yoldan da çıkıyordur tabi... amerikanın en ormanlık yeri batı kıyılarıdır, en sıcak yeri de kaliforniya...
tanrılar arnoldu sınıyor da olabilir tabi

Yanginlar California ekosisteminin dogal bir parcasi, dogal bir dongusu var ve olmasi gerekiyor. Bir donem "yangin=kotu" diye dusunulup engellenmeye baslanmis fakat bunun sonucunda bazi agac cinslerinin yok oldugu gorulmus o yuzden mudaheleler artik daha kisitli.

Onun disinda yanginlarin cogunlukla ciktigi yerlerin basinda gelen Los Angeles'da "Santa ana rüzgarları" denen bir mevhum var. bu ruzgarlar California'nin dogusundaki daglarin arkasinda kalan collerden geliyor ve cok sicak ve kuru oldugu icin orman yanginlarina sebep oluyor. Isin ilginci bu ruzgarlar yazin degil sonbahar-kis civari esiyor ve havanin isinmasini sagliyorlar. Bu yuzden LA'in havasi her mevsim iliman ve/veya sicak.

Bu konuda yazdigim su entrylere bakabilirsiniz.

eksisozluk.com
ilginc ozelliklere sahip bir agac. devasa boyutuna ragmen, kokleri topragin fazla derinine kadar inmiyor, bununla beraber yanlara dogru inanilmaz yaygin. bu yuzden etrafinda baska agaclardan hazzetmiyor, daha dogrusu baska agaclar oldugu zaman zayifliyor ve olmeye basliyor zira topragin icerisindeki mineralleri baska agaclarla paylasamiyor. ayni sekilde kokleri gunes isigina gereksinim duydugu icin, etrafinda baska agaclarin golge yapmasi sagligini tehdit ediyor. bu yuzden cok enteresan bir mekanizma gelistirmis. etrafindaki agaclarin olmesi, kendi yasami icin elzem oldugundan, bu agac yangina baska herhangi bir agactan cok cok daha fazla dayanikli. bir sekoyayi yakmak mumkun, lakin bunun icin ozel caba harcayip ugrasmak gerekiyor. standart bir orman yangini sonucunda etraftaki tum agaclar yanip, yok olurken sekoyalar tam tersine bundan faydalaniyor, olmedikleri gibi, islerine geliyor. cunku hem etraftaki agaclardan kurtulmus oluyorlar, hem de yanan agaclarin kulleri yeni mineral olarak hayatlarina hayat katiyor.

ortalama bir sekoyanin (dogal ortami olan california'da), hayati boyunca on onbes yangin gecirmesi son derece siradan bir durum ve ornegin yosemite'de dibi yangin sebebi ile siyah olmayan bir sekoya gormeniz hemen hemen imkansiz. ayni sebepten, yangin sonucu dis kabuklar yanip dokuldugu icin bir sekoyanin yasini halkalarini sayarak ogrenmek de mumkun degil.


eksisozluk.com
yosemite'de, bir kac onyil oncesine kadar, yildirimlar sonucu (boylari sebebi ile, yildirimlar icin cok cekiciler malum) cikan orman yanginlari "agac yaniyor, ne yapmak lazim? sondurmek lazim" dusuncesi ile sondurulegelmis. lakin, bu sekoyalarin olmesine yol acmis ve uzunca bir sure "yangina dayaniklilik mevzuu" kesfedilene kadar bu anlasilamamis. bir sure sonra, bu agaclarin yangina gereksinim duydugu anlasilinca yanginlara mudahele edilmemeye baslanmis, hatta gunumuzde halen sekoyalarin yasayabilmesi icin yosemite icerisinde bilincli ve kontrollu olarak yanginlar cikariliyor.

onumuzdeki bir kac yil sonra bu yapay yanginlara son verilecek ve bu is yildirimlar sonucu olusan yanginlara birakilacak. (her 5 - 15 yil arasi oluyor)

www.facebook.com