bu ve benzer durumlarda belge uzun değilse toptan metin belgesine atıyorum kaydedip geri kopyalıyorum devam ediyorum

20 sayfalık bir belge. atıp tekrar kopyalasam paragraf düzeni vs kaybolur mu acaba ?

uçuşanımsı şeyler renksiz boşluklar gibiyse tehlikesiz, siyah gibiyse bazı göz hastalıklarıyla ilgili olabiliyormus

yakın zamanlarda sigara alkol vs bıraktınız mı ?

bana da oluyordu, şimdi daha az oluyor. bin tane test yaptırdım hepsi çok olumlu çıktı. göz yorgunluğu olabilir.

ama kesinlikle ve kesinlikle doktor a da git.

bono ?

hatırladığım böyle bi u2 klibi yok ama yine de bakındım biraz çıkmadı bir şey, şarkı ismi falan var mı?

şarkıyı söyleyen zencimiydi?

zenci olma ihtimali var çünkü klipte de çokca zenci vardı. aklınıza gelen her şeyi linkleseniz de görsem?

tüh.

sosyetik ciks bir yer değilse, yani etraftakiler ne der falan diye düşüneceğim bir ortam değilse kanat dediğin elle yenir zaten. kemiğini sıyıra sıyıra, eme eme yenir. ha gidip de ritz carlton'ın roofunda böyle yenmez. orada zaten kanat yenmez.

çatalla kanat mı yenirmiş

sen gayet normalsin. hatta sevdim seni.

normalde elle yenir zaten.

arkadaşlığını gözden geçir derim. kanat lan zaten ufacık eti var çatalla mı yenir. mekan neresi olursa olsun elimle girişirim özellikle kanat'a

tavuk ve balık elle yenir.

ben genelde bu tür şeyleri-balık vs dahil- 2 çatal kullanarak yerim. ha çok aç olursam ne kadar sosyetik olsa da elime peçete alır öyle yerim. elimin yağlanmasından hoşlanmadığım için.

ama kanat her türlü elle yenir, onu da peçeteyle tutarım

Bi-buçuk’ta kanatları elle (peçete ile tutarak) yerim. Şık bir yerde kanat ısmarlamam. Balığı (isterse hamsi olsun) evde bile çatal-bıçakla yerim. İkinizinki de normallik filan değil zevk meselesi.

cevaplar enteresan! kanat çatal bıçakla gayet de güzel yenir halbuki. ellerini yağa boğmaktan daha iyi. tabii karşındakiyle arandaki samimiyete göre elle de yersin. neticede karşındakinin yağlı yağlı parmaklarını görmekten hoşlanmayabilir insan. ama elle yenecekse peçeteyle fln tutulsa iyi olur. keyif meselesi..ikisi de normal..

en fazla bir peçete ile tut. maksat elin yağlanmasın. ama elle ye. tedirgin tedirgin yeme bir de.

(bkz: tavuk balık kelle bunlar yenir elle)

Sende anormallik var diye düşünüyorum. Genelde araplar elleri ile yemek yer medeniyete uzakmısın ellerinle halka açık ortamda yemek yiyiyorsun. Git evinde nerenle yersen ye.

Rüyada yakılmak zorlukla kazandığınız parayı olumlu işlerde kullanamayacağınıza işarettir. Bunun olmasını istemiyorsanız bir çıkış yolu aramalısınız.

www.yeniruyatabirleri.com

Uykunda sıcak basmış. Yorganı attığında rahatlamışsın. O sırada da rüya görmüşsün.

fiziksel bir olayın rüyaya yansıması olabilir. ben de elektrikli battaniye ile yattığımda ayarı yüksek ise rüyamda cehennemde , savaş alanlarında ateşleri içersinde rüyalar görürdüm. kalorifere ayağın değmiş olabilir mesela.

feysbukunuz varsa ikinizin de sen fotoğrafları feysbuka yükle, albümü de sadece o kişinin görüşüne aç o da alsın bütün fotorafları. alternatif fikir olarak şeyettim.

iyi dedin ama evdeki pc ile facebooka 100 fotoğraf yüklemeyi geçtim mesaj yazana kadar anacığım ağlıyo

rapidşeyır falan gibi yöntemle daha hızlı olur gibi geldi. sadece linkleri göndereceksin karşıya.

facebook ta fotoğraflar işleneren boyutu değiştiriliyor diye biliyorum.

bir de ares gibi dosya paylaşım programları var. onların paylaşım klasörüne dosyayı at. dosyanın ismi de fotolar falan değil de, "jimicikin 100lük dosyası" gibi bir isim verip maildeki insanlara da bu isimle arama yapmalarını söyle. isteyen indirsin ordan. sonra silersin.

dropbox falan demişsin. eğer bu resimler zaten dropbox klasöründe ise karşı tarafın kurmasına gerek yok. klasörü o kişinin paylaşımına açarsın olur biter. diğer bir seçenek de picasa olabilir.

şifreleyerek ziple, sonra rapid gibi bir siteye yükle. sitenin verdiği linki ve şifreyi arkadaşına gönder. şifreyi arkadaşının bildiği bir şey yaparsan daha güvenli olur. mesela şifre senin ev telefonu numarası gibi.

vay arkadaş, görünen o ki, rapid-ares-picasa-torrent bunlar öğrenilecek...hep çıkıyo karşıma

dropbox

yahoo tek seferde 100 mb lik dosya göndermene izin veriyor,ona bi seyet derim

dropbox +1

yahoo da 25 mb limit söyledi :/
eve gidince diğer önerileri denicem
bu arada öbür sorum piç oldu :(

imgur.com bu sitede hesap açıp, içinde bir albüm oluşturup, resimleri de oraya yüklersiniz. karşı taraf da fotoğraf albümü gibi görür dosyaları.

mesela bu benim imgur hesabım: abxdx.imgur.com
bu da oluşturduğum albüm: imgur.com

bu albüm, hesap sahibi dışında sadece yukarıdaki linkten açılabilir, albüm ayarlarında şöyle bir yazı var: "This album is hidden from the public. It will not appear in your album list but will still be accessable by visiting the direct URL"

aynı ayarlarda grid layout var. böylece küçük thumbnailler halinde görünüyor.

dropbox kursun. hatta dur link vereyim. db.tt
hehe

elektronik olanından bahsediyorsanız evet 0-24 saat olması geçerli. ama özelse büyük ihtimal iki gün kaldı muamalesi yaparlar.

güzel yerden yaklaşmışsınız, teşekkürler. ordaki hangi girişten girmeliyim özel olmayan için? bu minibuslerin girdigi giseden girince üstten ana girişten çıkılıyor ama bilette özel diyordu?

24 saati 5 lira ise 25 saati de 47 saati de on lira. Ama yarım günden daha mı az alıyorlar bilmiyorum.

pınarbaşı tarafından gelirken ilk sağda yerin altına iniyormuş hissi veren bir otopark girişi var. orayı tercih edin.

0-24 saat yapma sebepleri tamamen, girip yolcu inidirip devam edenleri yolmak zaten. 1 dk da 23 saat de aynı para. ben sabah 8 den aksam 18 e kadar bırakmayı düşünüyorum.

gidip reddetmek,reddederken de pazarlık yapmak. bir anda bakarsınız şartlar lehinize döner.

@skywalker, adamların vaktini çalmak olmaz diyorsun yani? %90 girmem çünkü

yok yav,neden olsun.Gidin konuşun hem burada önemli olan onlar değil sizsiniz. Sizin için de hem ekstra mülakat poyints olarak geri döner.

vakit falan çalmak söz konusu olmaz.
gider konuşursun usulünce kabul etmeyeceğini söylersin,
iyi bir izlenim bırakır ayrılırsın yanlarından.

5 yıllık sözleşme var ise şartları ve şartlarınızı çok iyi belirlemeniz lazım. aleyhinize olan hususları yumuşatmadan hatta bir avukata verip inceletmeden anlaşmayın.

gorusmemek kapiyi carpip cikmak olur, olmayacaksa bile bunu guzelce anlatin ki yarin obur gun olup o kapiyi calma ihiyaciniz olursa yuzunuz olsun.

Gidip görüşürüseniz onlar ciddiye aldığınızı gösterirsiniz ve bu da belki şartları yumuşatmalarını sağlar. Gitmezseniz işe gerçekten ihtiyaç duymadığınızı düşünürler ve öyle geçer gider.

chewturk (milliyetçi sallamasyon)

cakcak (bak bu şahane olur, acayip fonetik)

isim : çakkıdı

slogan : ne o öyle çakkıdı çakkıdı?

sakızz

(bkz: sesli harf çiftledim marka oldu)

sakızop

çakkıdı yı tuttum ben

sakızım

BAL-GUM

saxo yapardım yada sakaso falan gibi, ilgi çeksin sansasyon yapsın, risk büyük evet ama, en azından muhakkak pazarda bir pay sahibi olurdum.

mister dörtnal

türkçe, esmer, eski ve piyano deyince şevket uğurluer geldi aklıma ama şarkıyı bilmiyorum.

yaşar güvenir - sensiz saadet neymiş

tuvalete gittim aklıma geldi.

ferdi özbeğen sanki.

timur selçuk???

aynı sözlerle yıldız tilbe nin var. devamında da güzel elbiseleri giyip kuşanacağım diye gider. oradan şarkı ismini bulup bişiler yapabilirsin.

bir ihtimal bilinmeyen numaralar servislerine sorunuz. hem mobil operatorlerin hem de turk telekomun.

mesai saatleri dışında aramışsan böyle bir özellik var gali santrallerd. aramaya kapatılıyor. ikinci bir ihtimal tel mobil telefona yönlendirilmiştir ve kişi reddediyordur.

cezaevine yollanıyorsunuz hemen bildiğim kadarıyla.

ceza kesinlesmis tutukluluk karari vs. hukmu verilmis ise hastane kontrolunun ardindan cezaevine sevk ediyorlar herhalde.

tutuklanıyosunuz ama hemen cezaevine almıyolar işlemler filan var bekletiyolar biyerde.

neden bilmeden cevap veriyorsunuz? karar kesinleşmeden hapis olmaz zaten tutuklu değilseniz. mahkeme hapis cezası verdi diyelim. Kararı temyiz edersiniz, temyizde de onandı ise tekrar mahkemesine yollar dosyayı, onlarda infaz bölümüne yollarlar. evrak muamele derken hakkınızda yakama emri çıkartılır. ortalama en az 2,5 sene daha var yani

@ground peki pardon...tutukluluk karari verilip "hapis cezasi kesinlesmeyen" bir sahis ceza ve tutuk evi yerine lunaparkta mi geciriyor bu sureye ait vaktini?veya temyiz edeceksiniz diye sizi tutuklamiyor(eger suc suphesi varsa) mu bu mahkemeler? o zaman nobetci hakim vs. de bosuna.

@microfiction sizin tutuklamadan kastiniz nasil bir tutuklama o zaman? herhangi bir sucun suphelisi olarak yakalanmis ve bu yonde kuvvetli deliler mevcut olan biri tutuklanmamali mi diye cikarimlayayim? bosuna konusmadan bilen birileri soyle kanunuyla fikrasiyla filan yazsada sunu biz cahiller bilgilensek peki?

suç nedir? ona göre yorum yapalım. belki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı çıkar.
tutuklama kararı yoksa hakkınızda eve gidersiniz duruşmadan sonra. sonra temyiz edersiniz kararı. dosya yargıtaydan ne zaman döner, suça bağlı.
karar onanırsa ve aldığınız ceza 3 yıldan az ise size tebligat çıkarırlar, gel 10 gün içinde müracaat et diye. 10 gün içinde müracaat edip teslim olmazsan yakalama kararı çıkar hakkında. aldığın ceza 3 yıldan fazla ise direk yakalama kararı çıkar.
karar ile birlikte tutuklama kararı da verilirse, o gün adliyeden cezaevine götürürler sizi.
yani bana suçunu söyle, sana ne olacağını söyliyim.

aceleniz yoksa pzt. Cevaplayayım sorunuzu. tel den yazıyorum uzun şimdi. mesajla bildirebilirsin.

dizilerde hemen götürüyorlar. :)

hemen anında alıp götürüyorlar. tıkıyorlar içeri mahkeme saatine kadar sevdiklerinizle hasret giderin bence doyasıya öpün koklayın

allah kolaylik versin diyorum. en iyisi hic kasma. vur kafayi yat.

hepsinin felsefesini anlamaya calis, oku ikiser cumleyle bir ozet cikar , sonra ustune yorumlar yap, hangi akimlari savunuyor ne tezi var diye en azindan sifir olarak girmezsin bir iki paragraf yazabilirsin..

wikipedia akar hafız. oradan bak, önemli yerleri, ne bulmuşlar, ne öne sürmüşler, kimle hangi konuda tartışmışlar, kime karşı çıkmışlar, yazarak özetle, sonra özeti oku işte defalarca.

hocalarin sol gorusluyse weber garanti :)

Benim de derslerim böyle olaydı ah ah... Sokayım fenne...

test yahu. Ama ezberlemeden olmuyor işte.

kitapları listeleyip buraya yazarsan satılık olarak, sahaflardan daha iyi bir paraya vermen lazım. editleyip buraya da verebilirsin. bir de robinbook adlı nickli yazarımız var yamulmuyorsam sahaf olması lazım onu da bir değerlendir.

Kitapların durumuna satılabilirliğine göre muhakkak bir fiyat verirler ama öldüm parası istemeleri çok muhtemel. :)

kartsız işlem denediniz mi atmden?

onu denemedim ne gerekiyor hesap numarası tc kimlik no filan di mi? halkbank atm'si olması lazım bir de herhalde. halkbankta var mı kartsız işlem?

edit: www.halkbank.com.tr :(

başka da bir şey gelmedi aklıma ya..

kartsız işlemle genelde ödeme, hesaba para yatırma, başkasına havale gibi işler yapılabiliyor. pzt beklemen gerekir zannımca.

halkbank'ta hesabı olan birine internetten havale yaparsanız hemen hesabına geçer ve onun kartıyla çekersiniz.

dış kapının etrafında bir yerlerde sigorta kutusu var. o kutudaki düğmelerin hepsinin yukarıda olması lazım. aşağıda olan varsa atmıştır, kaldırırsın onu. korkmana gerek yok, basit bir şey..

binada başka elektriği olmayan var mı?, varsa kofrada-kofranın öncesinde de sorun olabilir.

atmış sigortalar evin sağında solunda veya bitişik odalarda ise büyük ihtimal iç sigorta atmıştır. evin genelde girişinde bir yerlerde olur. tamamı yukarı kalkık olacak tinanın dediği gibi.

bir sigortadan sadece prizlere elektrik gideceğini sanmıyorum. tadilat esnasında o prize giden kablolardan bir kaçıyla oynaşmış olabilir usta kişisi.

gerek var mı düzeltmeye? aynı kanı taşıyorsunuz diye çok yakın olmanız gerekmiyor. olsa keşke ama arada olmayabiliyor işte. zorlayınca değişecek değilki...

Ortak akraba - tanıdık olan bir sohbet ortamı yaratmayı deneyin. Eş dost akraba harala gürele derken en azından 2 satır selam sabahtan başka şeylerden konuşur, işin olurunu görürsünüz.

iş genelde babada biter. doğulu insanlarımız biraz mesafe koyarlar ve bunun normal olduğunu dşünürler hele de kız iseniz. biraz ayrıntı yazsanız daha iyi olurdu aslında. eskiden bir hatanız falan mı oldu, cinsiyetiniz, babanızın başına gelen ölüm boşanma vs gibi birşeyler var mı mesleği nedir. bu şekilde pek yardımcı olan çıkmayacaktır. ama siz sonuna kadar sırnaşın yavşayın bir şekilde çözülüyorlar. babam tarikat ehlidir ben ise ateizme giriş safhasındayım yıllardır. çok sürtüşme kavga ve küskünlüklerimiz oldu. 10 yıla yakın uzak kaldık. fikirlerimiz değişmedi ama ben bir yerden sonra ona yaklaştım. yakın oldum zırt pırt arayıp hal hatır sordum. ihtiaycı varsa yardım ettim. yol ortasında arkadaşım gibi elini omzuma atıp lagaluga muhabbetler yaptım. 10 kardeşim daha var ama şimdi adımı duysa gözleri dolar. 80 yaşındadır her halukarda elini öperim.

valla mesaj attım ama cevap gelmedi daha. hangi entry ile alakalı çağırıldığımı bilsem bari.

ilgili yere gidip suçlama ile ilgili belgeyi iste ama ifadeyi avukat tutup o zaman vereceğini söyle. hemen zart zurt edeceklerdir, ısrar et ifade verme. hatta avuktın varsa önce gitsin alsın savunmayı hazırlayıp o şekilde gidin. bilişim suçları olarak geçse de büyük ihtimal hakaret davası olması kuvvetle muhtemel. konu ile ilgili bu konunun artık piri olmuş olan kanzukun entry leri ve olan bitendeki yazılarını okuyarak hazırlanın savunmaya da.

tamam, ben öyle lay lay lom gidecektim ama önce eşe dosta sorup bi avukat ayarlayım kendime onunla gideyim bari.

beni hep özel VIP araçla aldılar ama mutlaka dolmuş,taksi gibi seçenekler vardır. Adana'da nereyi göreceksin işte bir Real'leri var bir de Optimum'ları. Optimum alışveriş merkezi şehrin daha içinde o yüzden görülebilir ama real tarafı daha iyi gibi. Ben şehir merkezinde yürümüş, bazı kafelerinde çay kahve içmiş, sonra can sıkıntısından ölmek üzereyken önce optimum sonra real'in oraya gitmiştim. m1 tepe de diyebiliyorlar sanırım. Bir de starbucks var orada mutlaka 1-2 saat geçir. İçinde çocuk oyun alanı var millet çocuğunu bırakıp dışarıda sigara falan içiyor çocuklar birbirini yiyor. Çok eğlenceli.Nasıl anne babalar var diye de bakıyorsun öyle.
bir de kahvaltı yapayım diye sabahın 9'unda gittiğim pastanelerin falan açık olmaması durumu vardı ki tam şenlikti.

havalanında inip taksiye binebilirsin. yok otobüsle gidicem dersen yola çıkarsın 066 geçer oradan ona binip istediğin yere gidebilirsin. tam olarak nereye gideceğini de yazsaydın iyi olurdu.

şırdan yiyebilirsin herhangi bir yerden. kebap allahın emri zaten. kebapçı ibonun kebabı iyidir. hasanusta da olabilir. görebileceğin real ve optimum gibi alışveriş merkezleri var. en işlek yerleri gazipaşa ve barajyoludur.

sormak istediklerin varsa cevaplarız

kafanıza göre dolaşın kaybolma şansınız yok zira gitmek isteyeceğiniz her yerden dönüş bulabilirsiniz. yeme içme konusunda çarşıda benim önereceğim kebapçı şeyhmus var adliyenin orada. adana insanı sıcak kanlıdır ne aradığınızı sorarsanız size seve seve yardım ederler.

@nemo problemo: hiç bir yere gitmiyorum aslında :) sıkıntı orda, bir arkadaşı görmeye gidiyorum ama arkadaşın gelmeme olasılığı biraz yüksek, o bakımdan akşam uçağa kadar dolaşmam zaman geçirmem gerekiyor.

havaalanı kapısından geçen hemen her dolmuş sizi merkeze götürür. yine de dolmuşa bindiğinizde "botanik park"ta ineceğinizi söyleyin.

kahvaltı yapmak isterseniz; botanik park'ın sol tarafına doğru 100 metre yürüyün. arıplex sinemasını göreceksiniz. sinemanın sokağında, 50 metre ilerde solda "köylü kafe" var. çok güzel gözleme yapıyorlardı eskiden. kahvaltıdan sonra yüzsüzlük edip sahlep de için. hiç çekinmeyin "burası hiç değişmemiş ah ah" şeklinde atıp tutun. orası hiç değişmiyor gerçekten de.

içmek isterseniz; arıplex'in 200 metre solunda, sol iç tarafta "tiyatro kafe" var. sevimli yerdir. aynı yolun sonunda, tren garının yanında "gümüş at" diye bir yer daha var. orası daha güzeldir ama 1-2 lira daha pahalıdır. giderseniz satranç oynayacak birilerini de bulursunuz muhtemelen orada.

bici yicem ben, hanimiş bici? : botanik park'ın içinde bir yer var. fena değildi. bu mevsimde bici yapıyorlar mı emin değilim ama. bulamazsanız eski baraj'a gidebilirsiniz. orada kesin bulursunuz. eski baraj için taksiye binmenizi öneririm, 10 lira anca tutar.

e şalgam içmedik daha? : botanik park'tan sağa doğru 3 dakika yürürseniz eski çarşı ya ulaşırsınız. orada 3 tane eski şalgamcı var. sorsanız gösterirler zaten. kana kana için. yine aynı yerde tatlıcı ikizlerden tatlı da yiyin. demek ki neymiş, şişmanlık bizim suçumuz değil kaderimizmiş. di'mi... eşe dosta lokum alayım derseniz, ikizlerin hemen yanında tarihi bilmem ne lokumcusu var. gayet güzeldir. almadan önce hangisinden alsam ayağına yarısını yiyin. çok anlayışlılar.

kebap : salaş yer arıyorsanız yine eski çarşı'da yemenizi tavsiye ederim. mümkünse 'kazancılar'da. akşam giderseniz çalgı-çengi işleri de oluyor. "salaş nemiş ıyk" derseniz, kebabçı ibo ve türevleri var ama salaş yerlerden yiyin diye tarif etmiyorum. illa gidecekseniz kendiniz bulun. hıh!

param bol diyorsanız adnan menders'i gezin. taksi şart ama. ya da araba kiralamanız lazım.

tarihi yer bakınayım derseniz. merkez olduğu gibi tarihi. evlerin falan yakınından yürümeyin. öyle tarihi, o derece. devriliverir mazallah.

"adana neden 3. sayfa haberlerinin şehri" diye merak ediyorsanız şehri ikiye ayıran bir nehir var. aşağı tarafı; gezinip tozunduğunuz taraf seyhan, karşısı yüreğir. seyhan'ı gezdikten sonra yüreğir'i de bir görün. mc'donald s a, akuaparka 10 dakika mesafede tezek içinde bilye oynayan çocukları görünce eşitsizlik yüzüne yüzüne vuruyor insanın.

aklıma gelenler bunlar.

Havaalanından çık ve yolu takip ederek yürü. Yürüdüğünde bir park göreceksin ufak. Orada bir durak var. Orda dur ve meydan dolmuşlarına bin (dolmuş=minibüs)
Şehir merkezinde indirecekler seni. Devamı için ararsın beni. Numaramı msg attım.

bunları deneyin en azından tadına bakın başka yerde yok.
şırdan,
mumbar,
bicibici (olmasa da olur),
seyyar tezgahtan dürüm,
taneli şalgam (acısız),
tane ile satılan tatlıcılardan bütün tatlılar ( taş kadayıftan 2 tane),
sabah kahvaltısında ciğer,
kelle paça (unla terbiye edilenlerden değil)
bana da teşekkür.
bunlardan çoğunu çetinkaya civarında bulabilirsin. mumbar şırdan akşamları baraj yolunda. adana da bir yerlere gidilmez, bir şeyler yenilir, içilir.

yöntem: google a maili yazarsın alayı çıkar.

hepsi çıkmaz.

(bkz: spokeo)

kişisel olarak beni ilgilendirmez sadece bilgi verebilmek için soracam cevap vermene gerek yok sadece kendin için düşünsen yeter

iş kazası sana haklar sağlar o kesik işyerinden atılmana sebep olacak bir kalıcı sakatlanmaya sebep olacak mı onu öğren sinirler, tendonlar, kaslar esilmişse işveren senden umudu keser seni zaten kapı önüne bırakır mı? sorarsan kendi kendine?
kesilme sebebi tamamen senin kusurun mu dalgınlık, koruyucu melsucat mıdır nedir onlar sağlanıyopr muydu işyeri büyüklüğü ve sana sağladığı maddi imkanlar, gelecek ne senin işyeri için önemin, oradaki yerin, kaza öncesi patronun tutum ve davranışı nasıldı size ve kaza sonrası nasıl bunşların hepsi sizin için önemli işyeri ihmali varsa kazada eğer işyeri hatası sebebiyle giderilmeyen bir eksiklikten dolayı ya da önlenmeyen bir uygulamalar süreçler bütününün sonucu kaza olduysa işyeri yükümlükülğü çok büyük tazminat vs alabilirsiniz, sizin hatanız olsa da tazminat alabiilirsiniz ama varsa bir sendikaya danışın haklarınızı sorun uygulamayı bilirim çok zordur özel sektörde mücadele ama ya bu kaza sebebiyle haklarınızı aramazsanız ve kovulduktan sonra bişey ispat edemezseniz? geleceğinizi kendinizi, ailenizi düşünün bir karar vermeye çalışın iş kazası raporunun sağlayacağı haklardan mahrum olmak büyük kayıp olur zaten doktora söylemişsiniz polise ifade vermeseniz de o doktor kesin polise söylediklerinizi aktarmıştır, inkar etseniz de işlem başlatılmış ve çalışma sosyal güvenlik bakanlığı yönergeleri işleme sokulmaya başlanmış olabilir, iş sağlığı güvenliği konusunda doktor kendini riske atmaz siz ne dediyseniz aktarmıştır emin olun er geç ortaya çıkar süreci geciktirirseniz haklarınızı kaybedebilirsiniz. patronun kovmayacağından eminseniz, o iş olmazsa başka iş bulamam diyorsanız işyerine ben demedim derseniz belki kalırsınız işyeri işlem başlatılmadan sizi çıkarırsa haklarınızı almanız çok çok zorlaşır geçmiş olsun

mesaj attım

şimdi iyi niyetli olarak devam edelim.

Eh işte diye cevap vermek yerine daha sağlıklı cevap vermende fayda var. Ayrıca işte oldu ama benim dalgınlığım sonucunda oldu diye bir tutanacak tutturabilirsin. Çalıştığım yer itibariyle benim de bir çok mesai arkadaşım zaman zaman yaralanabiliyor. Kaldı ki bunlar normal şeyler. Kendi işyerimden örnekleyeyim iş kazası şeklinde rapor tutulmuşsa patron iki dakika kara kola gidip imzasını atıp çıkıyor ne o haklarını kaybediyor ne de bizim haklarımızın önüne geçiyor o yüzden seviyorum dürüstlüğünü adamın. Bence endişelenme hergün nelerle uğraşıyorlar çok önemli değil.

dalgınlığınla da olsa işveren gerekli tedbirleri almamışsa, iş makinası ile ilgili uyarıları vs koyulmamışsa ceza alabilir. siz bu durumun oluşmamasını istemiyorsanız eğer, mesela tuvalette vey a iş saatinde de olsa arabanızla falan uğraşırken olduğunu söylerseniz daha mantıklı olur.

beslenme türünden dolayi,ekmekle beslenirseniz normal birsey.

afrikada da videolarda görürsünüz karni sis cocuklar.aynisi.

edit:aynisi degilmis.

Belki de çok yemek yiyorlar diye ev kirası veremeyecek durumdalardır.

beslenme türünden dolayıdır ancak afrika örneği yanlış, oradaki durum şöye: kwashiorkor

dengesiz beslenme.

bolca şarap ve ekmek = obezite

tüketici hakları derneği

Türkiye'de bişey olmaz ona sen bi düşman kazandığınla kalırsın mahallende gece gündüz evini gözetleyen gizli olsa da o ne uyapar eder bulur kim şikayet etmiş boşver o biraz daha demlensin başka bi demlenmiş icabına bakar onun bi ara

biri çıkıp intihar edecem dese istanbuldaysan git kendini boğaz köprüsünden at diyecek halimiz yok gerçekler var Türkiye'de kimse sırf fiyat yok diye hiçbir esnafa ceza kesmez ne zabıta ne maliye ne de başkası o sadece kemal sunal filminde oldu gerçekte de bi yetkisi olsa yapardı belki boşa vakit kaybı ama eğlence olsun diye yapmak isterse o başka benimki sadece bi eylem amaç sonuç değerlendirmesiydi eylem sonucu her halukarda değişiklik yaratmayacaksa eylem amaca ulaştırmayacak eylem gereksizdir. sadece bir mantık yürütmesi önemsiz

Eylemsiz kala kala bu hale geldik zaten..adam birkac parmak kalorisi harcamis buraya yazmis ; buna, aman agam dokunma pasam sen yanarsin diyene kadar bir yol gostermeli, faydasiz olsada bisey yapmali,,bisey yapmali :))))) zabitayi ara gulum sen bakma ak zihniyete :)

eylem parça parça sonuç alınamayan parmak kalorisi harcamaksa eylem sırf dostlar alışverişte görsün hesabı bir hareketse karşı değilim ama faydasızlığını belirtmeden de geçemem elimde değil ama eğer ille de bir kalori yakacaksam illede bir eylem yapacaksam sırf laf olsun diye değil sırf başkalarına ak - kara diye laf atmak için değil gerçekten ses getirecek bir demokratik hak olan bir eylem yapmak isterim üstelik böyle tam da eylem arkadaşları bulduktan sonra? buldum mu acaba? yoksa bu söylenenler sadece lafta mıydı hep susmama tarftarı olan arkadaşlar var mısınız daha çok ses getirecek daha kapsamlı bir demokratik yasal eyleme hakkımız olan bir eyleme?

iyi de etiket yazma zorunluluğu mu var sanki. bu konuyu araştırın öncelikle.

Etiket yazma zorunluluğu var üsdatlar

www.alomaliye.com

şimdi gidip o esnaf kardeşimizi bi güzel şikayet edesim geldi iyi mi?

Maliye olsun Maliye ) Maliye iyidir

dostum dairenin değeri düşer mi :) kilometresi yok ki bunun sıfır olsun. 900 bin liraya daire de iyiymiş hey maşallah..

düşmez. daha da artar. açıkçası o fiyata alındıysa markalı bir konuttur. markalı konutların da değeri genelde yukarı çıkar hep. sen oturursan ne kadar düşer?
evin içine bile etseniz en fazla 20-30 bin tl'ye o içine edilen yerler onarılır. çünkü 900 bin tl'lere aldığınız dairelerdeki dekorasyonun değeri 50 bin tl bile etmez ;)

ev araba gibi mekanik bir şey değil ki değeri düşsün. en fazla bir tadilat ister o da devede kulaktır zaten. ev 5 sene boş kalsa bile sonuçta 5 yıllık evdir. 2. el sıfır gibi bir kıstas yoktur. evin muhiti, alanı, balkonu mutfağı demirbaşları gibi etkenler değerini etkiler. yoksa 30 yıl hiç oturulmamış evle oturulmş ev arasında fark yoktur.

gayrımenkulda mesele arz- talep meselesidir.

merkezi yerlerden uzaklaşmamak gerek merkezi yerler her zaman değerlenir. bugün insanlara bakıyorum hangi akla hizmet dağda bayırda yeni yapı alanı diye öyle kıytırık evlere 400bin 500bin lira gözü kapalı veriyor şaşırıyorum hepsinin ellerinde patlıyacak ne yazık ki.

@ground +1

ayrıca sırf bu yüzden evi boş tutmayı düşünsen bile evin değeri 5 senede oluşan kira zararından daha fazla düşmez. manzara kapanması, kriz vb. dış etkenler olur o zaman düşer.

@titoslavija, artık istanbul tek merkezli olmayacak da ondan. fabrikalar, iş yerleri yavaş yavaş şehir dışına taşınıyorlar. çünkü şehir merkezinde kira ve arsalar çok pahalı. eskiden halkalı dağ başı görülürdü şimdi trilyonluk evler yapılıyor oraya. şimdi beylikdüzü dağbaşı görülüyor. yakında selimpaşa'da falan yapılacak o siteler. o zaman da oraya dağ başı denilecek. istanbul'un kültür ve eğlence hayatı merkezde onun dışında her şey her yerde var artık. belki bir de sağlık. gerçi çapa'yı da büyük ihtimalle halkalı'ya taşıyacaklar galiba ama...

900 bin liraya daire kavramı bana tuhaf geliyor o paraya öküz alınır villa yapılır falan filan zaten dünyada neyi anlıyabiliyorum ki?
düşmez diyen arkadaşlara amerikada'daki emlak krizi sonucunda ev fiyatları ne oldu sormak isterim.

Daire merkezi bir semtte ise değeri düşmez. Deprem yönetmeliği değiştikten sonra yapıldığı için yeni bir depremden sonra da değeri düşmez. Uydu kentlerden birinde ise arz fazlalığı sebebiyle finansal kriz dönemlerinde bir miktar düşebilir.

tonla lüzumsuz site dikiliyor her yere, arz talep oranları kafayı yiyecek gibime geliyor yakında, düşebilir belki ama normal birşey değil yani.

dizi, film falan değil de rosetta stone'un türkçe paketi vardı, o geldi benim aklıma..

Rosetta stone ile birazcık calıstık ama yeterli değil. malesef. cok temel bilgiler var. Şimdi tömerin kitabını kullanıyoruz ama onun da videoları yok sadece ses kayıtları var. O yüzden ısrarla video arıyorum. Yine de teşekkürler :)

bizimkiler. Hem argo şive yok. tane tane konuşuyorlar hem de bol bol tekrar var. örn.cıvık amirim, benim adım cemil, katil gibi kataktrrlerin her bölüm 1.000 kere tekrar ettikleri replikleri var. rhehr

Detayını bilmem de, ben hiç ısınamadım bu adama. Çok kolpacıymış gibime geliyor; hâlleri, hareketleri hoşuma gitmiyor.

Hic bir politikaci sadece iyilIk icin iyilIk yapmaz adam chp nin basina gecmek icin kendini parlatiyot sislide. Dikkat edersen nerde bi yardm kampanyasi hemen tum tv leri cagirip basina aciklama yapar, herhangi bi icraatni mtlaka sova donusturur. Ha diceksn ki banane arkadas adam calisio mu calisiyo niyeti umrmda diil, haklisin ama durust gelmiyor bana o yuzden sevmiyorum

varsa yoksa nişantaşı'na yatırım yapıyor. bak şimdi aralık ayının ortalarında git nişantaşı'na, her yerde ışıklar, yılbaşı süsleri. evet güzel oluyor, itirazım yok. ama şişli'nin yoksul yerlerine aynı özen yok. yılbaşı akşamı nişantaşı'ndaki evlere şarap dağıtılıyomuş mesela. gereksiz gereksiz şeyler.

Ahmetvural1987 ile aynı düşüncedeyim + adam hizmet yapıyor ama İstanbulun en zengin bölgesinin gelirleri adamın elinde, yani cebinden yapmıyor, bir de hemşehrilerini çok pis kayırıyordu eskiden belediyesinde...

kısaca söylemek gerekirse "nişantaşı belediye başkanı"

altyapı sorununun ezelden beri en az olduğu yerde başkanlık yapıyor. göç almayan bir ilçe, gecekondulaşma yok, rant pek az, belediye gelirleri yüksek,oy potansiyeli sabit ve iyi durumda bir ilçe olan şişlide sonuçta. afedersiniz sen ben de olsa aynı başarı ile yaparız o görevi. ayriyeten kolpacı gibi duruyor. şu parti kurarken inanılmaz hesaplı ve temkinli idi. nerede ise koltuğu kendilerine teslim etmeden görevi bırakmayacaktı. bu tip sosyal işlerle de göz dolduruyor. ama şu da var van depreminde onlarca tırı bir çok belediyeden nerede ise günlerce önceden yolladı van'a. işini sıkı ve disiplinli yapıyor ama ben hiç bir ışık görmüyorum.

noktalama işaretlerinden başlayarak yazım kurallarını öğrenirseniz ve anlamını bilmediğiniz kelimeleri kullanmazsanız (bkz: tenezzül etmek) elinizdekileri basacak yayınevi bulmanızda faydalı olur.

Peşinen söyleyeyim; profesyonel bilgim yok. Ancak tavsiyede bulunmak isterim.

1. Arkadaşlarının 'gerçek' fikirleri olduğundan emin ol. Benim de yazıp kendi başına çoğaltıp dağıtan arkadaşım olmuştu. İnsan ister istemez 'güzel olmuş' diyor. Yani gerçek fikirlerini öğrendiğine emin ol. Eleştirel olmalarını iste. "Niyetim ciddi. Kötü yanlarını söylersen kendimi geliştirme şansım olur" de. Bol bol kitap okuyan arkadaşlarından seç mümkünse bu iş için.

2. Eğitimin zorunlu olduğuna inanmıyorum. Ayıp falan da olmaz, neticede önemli olan çıkardığın sonuç. Ancak eğitimin faydası olduğunu düşünüyorum. Teknikleri var (ne olduklarını bilmesem de). En azından bunları internetten araştırıp öğrenmeye çalış. Sonra bol bol kitap okuyup kendine örnekler çıkar ünlü yazarlardan. 'Esinlenmek' dediğimiz şey bu, zararı yok.

3. Kitap bittikten sonra yayınlatmak isteyeceksin, ama bildiğim kadarıyla oldukça zor bir şey. Yayın evleri, garanti olmadığı müddetçe kaçınırlar yayınlatmaya. Ha, ilk kitabını yayınlatacak kişinin işi nasıl garanti olur? Belki edebiyat dergilerinde birkaç kısa hikayen yayınlanmışsa bir referansın olur. Ya da senaryo ilgi çekici olursa ve birkaç sayfada kaleminin güçlü olduğunu da kanıtlayabilirsen ilgilenebilirler. Sözlükte 'fractalkisi' kitap yayınlatmıştı. Ona danışabilirsin daha fazla bilgi için.

para kazanmayı hiç düşünmedim.yapmak istediğim sadece yazdıklarımı,hikayemi paylaşmak.bilinmek.tanınmak gibi birşey olabilir.

valla, burdaki gibi yazıyorsan bir sorun var gibi geldi. anlamakta zorlandım. müzik kulağı gibi edebiyatta da başkalarının gözü ile yazdığınızı okumaya çalışın. büyük ihtimal siz ne dediğinizi biliyorsunuzdur da başkası anlayabiliyor mu.
yukarıdaki yazınızda raha 10 tane hata var mesela. (eleştirimi yapıcı anlamda anlarsan sevinirim)

kitabın bir bölümünü paylaşmak isterseniz veya bunun dışında öyküleriniz filan varsa ben fikirlerimi söyleyebilirim.

azcık bayraklıya gel sevgi yoluna, dişçi neşe sayın var. tam istediğiniz gibi.

izbanla alsancağa kadar gelebilirseniz alsancak diş hastanesinden hep çok memnun kalıyorum ben...

bir o kadar da dublaj sanatçısı, dublaj stüdyosu var?

genelde konservatuar öğrencilerine yaptırıyolar diye biliyorum, ucuz olsun diye. o yüzden de dublajlı filmler hem çeviri bakımından hem de seslendirme bakımından pek başarılı olmuyor.

trt sağolsun dünyanın en iyi dublaj sanatçıları türkiyededir. bazen orjinalinden bile iyidirler. (bkz: bruce willis )(bkz: alev sezer )

doğru yanlıştır.

Less ıs more derım cıkarım abı.
Az daha coktur yanı.

leman lemon a ekleme
horoza sormuşlar
-tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan çıkar.
- valla ben sikerim gerisine karışmam demiş.
fıkra da olsa her kes işine baksın boş işlerle uğraşmasın anlamına gelir.

izmirde en iyisi.

şubeden şubeye eğitim kalitesi değişebilir.. ama murat yayınlarıylada dershaneleriylede alanında çok iyidir...Belkide lider konumdadır...

mehmed'im.

askerliğe ithafen.

bi kadın bana sen benim kahramanımsın dese epey havaya girerim :)

Hiç kullanmadım ama: "canım efendim".
Not: Benim duyduğumda erkek kullanmıştı ve "nebçimmiş lan, hoş" demiştim içimden.

yalnız arkadaşım bayan ve askerdeki sevgilisine yazıyor.. ne geliştik sosyal konularda ülkece, görüyor musun? sansurlenmesek bari. teşekkürler bu arada hepnize dostlar

@ismini....

yalnız daha hitapta takılmış. asker dönene kadar mektubu tamamlar umarım. :))

bu arada memedim konusunda ciddi değilim tabi. mehmet kim lan diye delirmesin herif gurbet ellerde :))

:) ya sorun şu ki kız her her gün için mektup yazıyor yahu, çok saçma aşk meşk işlerı, anlamadım gitti..

kar kartalım, dağ komandom, mehmedim, erim, sahibim, yiğidim..

not: gerçi bunları yazmasın, adam gaza gelip firar eder amk:)

kadim dostum

sevgili
öyle diyordu galiba hülya koçyiğit bi filminde mektup yazıyordu er kişiye.
bi de şu osmanlı hitaplar vardır
gözüm açıp gördüğüm gönül verip sevdiğim gözümün nuru gönlümün sururu ömrümün dumuru efendim
onlar böyle yazıyorlarmış mektupta

paşam :)

ne yazarsan yaz ama dikkat et çocuğun orada dalga konusu olmasına izin verme :D

asker sevgili,aşırı dozda alaya alınmaya maruz kalacağı için rdm lik olacaktır. (belki olmaz diyeceğim ama her gün için yazacakmış bir de hatun, kesin rdm'lik)

canım filan gibi klişeleri kullansın, yaratıcılık ne kadar artarsa o kadar gariplik yaratacaktır.

müdür affına sığınıyorum, arkadaşa hürmetler ama bir erkek için çok candan, çok içten, okuduğu zaman 'ohahaha' dedirtip tebessüm etmesini sağlayacak tek hitap var; yarrağım.

komutanım, biricik komutanım daha uygun olur gibi geldi ortama. aralara emrinizdeyim,emrinize amadeyim vs de iyi gider. imza yaverin, yavuklun burcu . komik gelebilir ama ona komik gelmeyecektir.

elizi kolunuzu sallayarak gidip alabiliyorsunuz. ancak mafyaya yakalanma ihtimaliniz var (şaka değil) o yüzden gerçekten hiç çaktırmamak lazım.
banka müdürü konusunda da kısmen haklısnız. yani onun da onaylatma kısmı falan var. yani şube müdürü alıp kaçabilir yoksa :) ama bu kısmı bilmiyorum. ancak üstteki metod en kolayı. gidin, alın çekinizi. oradan da bi bankaya. ben geldim. cebimde de 40 trilyon (böyle söylemek daha zevkli) var deyin. sonra şubenin karışmasını izleyin! :D

@ben smyrna bence o 40 trilyon isabet eden bilet ile MP idaresine gidersiniz gitmesine de, çeki aldıktan sonra oradan şubeye kadar rahatça gidilebilir mi, onu bilemedim işte :D

ya da siz şubeye giderken arkanızdan MP'de çalışan 20 kişi koşturuyor da olabilir. 40 trilyondan bahsediyoruz :)

@1 Mesudiyeli Mesut


note+banka müdürü akarrr

önce avukatı arayıp karını boşamak üzere evrakları tamamlamasını istiyosun. sonra bi aston martin bayisine gidip en yeni modelden spor bi aston martin çekiyosun. en son olarak da milli piyango idaresine gidip, paramı verin diyosun. gayet basit yani.

benim planım hazır abi bu durum için;

önce ofis gibi bir yer bulucam(şimdiki ofisim de olabilir bu) odanın başında tek koltuk, ortada 6-7 tane rahatsız sandalye,
sandalyelerde belli başlı bankaların (hatta aynı bankanın farklı şubeleri de olabilir bu) şube müdürleri.

elimde ikramiyenin vurduğu bilet, bir yanımda avukatım, bir yanımda noter, bileti sallayarak hepsine aynı anda soruyorum sırayla cevap bekliyorum,
-40 tirilyonum var, hangi bankaya koyayım ben bu parayı? süreniz 5 dakika.

sonrası allah kerim.

@burgcry işte ben o sonrasını soruyorum, allah kerim dediğin kısmı.

harbiden nedir bu çek hikayesi. niye verdiğimiz hesaba transfer etmiyor parayı mp? napıcam ben 40trilyonluk çeki, arkasını cirolayıp, mal aldığım yere mi vericem, 40trilyonluk çek lan?!

biletin arkasıma ad soyad ımza atın. geri kalan yerleri çizin veya sadece x aittir yazıp imzalayın. Sonra banka müdürünün kapısını tekme ile açın.

mp'de adımın açıklanmasını istemiyorum dediğiniz zaman açıklanmıyor. (tecrübe ile sabittir. rakam 1979 türkiye'sinde 2.000.000 tl'dir.şimdiki 1.000.000 tl civarında bir rakama denk gelir)

(git: 116711)

zaten büyük paralar çıktıysa cart diye tahsil ettirmiyorlar. ya ciddi bir kesinti oluyor hepsini istersen ya da % bilmem kaçını şimdi kalan yarısını 6 ay diğer yarısını da 2 yıl sonra veriyorlar diye bir şey hatırlıyorum. çok emindim yılbaşında kendimden, araştırmışım demekki bunları :(

ispatınız?

havale yapmış olmanız ispat olur mu? sanmam. adam dese "onun bana borcu verdi ödedi" ? . kaldı ki bir insana havale yaptınız diye, olmaz ki.

neyse geçmiş olsun.

kesinlikle çok uğraştırır. yakalansa dahi şahsi borcu vardı deyip işin içinden çıkabilir bile bence.

edit: aklıma geldi de dolandırıcılık suçundan dolayı takibe alınabilir yalnız. evet bence polise gidiniz. yoksa her aklına esen hesabına bi şekilde havale yaptırıp sonra borcu vardı deyip işin içinden sıyrılsa ohoooo... yinede umutsuz vaka olduğunu düşünüyorum lakin. geçen sefer sorduğunuzda müdahale etmek istemedim, söylenmesi gereken herşeyi arkadaşlar söyledi ama siz dinlememiştiniz..

:( sen bu olayı yazmıştın.ben sana cevap verdim mi hatırlamıyorum ama içimden yazık oldu diye düşünmüştüm.öylede olmuş.

havale yaptığın için alacaklı durumdasın resmi olarak.avukat falan uğraşırsan haciz davası açarsın ama orospu çocuğu orospu çocuğudur.acımayın abi kimseye bırrakın anası sikilsin.uzmanım ben bu konuda.kendim yapamadığımdan size söylüyorum.kendi paranızı kendiniz yiyin.ağlayana zırlayana vermeyin.meslek ediniyorlar bir süre sonra.

ha bi de sebepsiz zenginleşme diye bir şey var ki çok uğraştırır gerçi

hiç bir şey olmaz,,,sanırım geçen yine bu konuda başlık açan sendin,,,,adamın internet şifresi sendeymiş, mobil onay cep şifre vs. diye güvenlik önlemleri var artık + sana 4.000 lira için kazık atan adama borç niye verirsin, parayı kolay kazanıyorsun belli, ya 2011 azcık dikkat ya, heryer şerefsiz heryer dolandırıcı,,,,,polis abi ben 4000 lira verdim adam geri vermiyor mu diyeceksin ortada senet sepet yok,,,madem 4000 liran gitti, paraya kıy azcık daha 3 tane adam bul yanına git benzet orospu çocuğunu...

önceki duyurunuzdaki son yorum:

"yapmaaaaaa. yapma. senet al önce.
compadrito [ek$i sözlük yazarı] (23.11.11 21:41:04)"

film gibi yav. dinlememişsiniz anlaşılan. geçmiş olsun, yapabileceğiniz bir şey yok gibi görünüyor. yine de gidin polise siz, anlatın bi bakalım. belki uğraştırırlar adamı. ama dalga falan geçerlerse agresifleşmeyin sakın, sakin olun :)

bi insana son şans vermişsiniz ayrıca. değerlendirememiş ne yazık ki. yine de güzel bir şey bu yaptığınız. yok dizinden aşağısını vur, yok adam tut dövdür gibi şeylere de kulak asmayın.

Sevgili dostlar,

artık bir açıklama yapmam lazım. o hatayı yaptığımda kafam son derece dağınık ve karışıktı. diğer sorunlarımdan ve baskıdan dolayı iyi düşünemedim ve gevşek davrandım. bir anlık bir gaflet gibiydi.

para bir tarafa, nasıl gaflete kapıldım ve nasıl güvendim diye kendime kızıyorum. riski göz ardı ettim. en kötü ihtimali düşünmedim.

şimdi ne yapsam bilmiyorum. en çok, bu durumu ailemden saklamak zorunda olduğum için vicdan azabı çekiyorum. bu yüzden parayı kısmen de olsa geri almak istiyorum. tanıdığım emniyet mensupları var. belki yardımcı olurlar. arayıp soracağım.

sana avukat ve bir insan olarak daha önce yazdığım cevapları buaraya yazmadan önce bu duyuruyu sil ve üyeliğini de iptal et. Ben ve bir çok insan sana adeta yalvarırcasına yapma dedik. Sen ne dedin ? ; yea 4.000 tl yea gitse ne olur. O zaman ağlama. Çok sinirliyim . Adımı adtesimi istersen veriyim özelden. inan ki hiç üzülmedim aferin arkadaşına. inşallah bu da bir trollük yöntemi değildir. oh olsun.

Bir Avukata gidin öncelikle ve birlikte içinde suç unsuru barındıran bir senaryo oluşturup bu şekilde savcılığa şikayette bulunun.

o zaman, yani önceki duyurunda bi de şunu yazmışım:

(bkz: merhametten maraz doğar) atasözünü uygulamalı olarak tecrübe etmek istiyorsun. durumun özeti bu. karakterinin sağlam olmadığını bildiğin bir adam için neden böyle bir şey yaparsın ki?

compadrito (23.11.11 12:22:16)

(bkz: dersini almış da ediyor ezber) türküsünü söyleme zamanı şimdi.

istisnai olarak söz dinleyen gençler bu tür zararlara uğramaz. çoğunluk ise büyük sözü dinlemez ve "tecrübe" etme yolunu seçer.

kullanış yerine bağlı. laubali yavşağın teki dersen tabi girer. ama bence bu adam derste fazla laubalilik yapıyor dersen, bence bir şey olmaz, mahkeme huzurunda. ama sözlüğün tavrı çok değişiyor bu konuda.

biri şikayet ederse moderasyonumuzun gg gerekçesi ile sileceğinden emin olabilirisin. bana sorarsan gg değil, yaz. kullanış yerine de bağlı bu arada, söylendiği gibi.

pekala. o halde bu kelimeyi akademisyeni nitelendiren bir sıfat olarak değil de, sözgelimi şu şekilde kullansam gg olur mu: ''öğrencilere karşı laubali yaklaşımı...'' nasıl olur?

hocayı nitelersen gg diye silebilirler ama bir hareketi-davranışı vs nitelersen bir şey olmaz.

garantili olur. silinmemesi bakımından.

başbakana bile deseb bir şey olmaz.

mezelere abanırsın sen de.

türlü çeşitli salata yaptırabilirsiniz. domates ve peynirli roka salatası doyurucu olabilir

(bkz: deniz börülcesi)

balık restoranında balıktan çok otlu meze vardır zaten. Belki sebze güveç şeklinde bir şeyler de vardır, sormak lazım. Olmadı sıcak olarak sigara böreği vs vardır kesin.

Bir vejeteryan olarak gidebileceğin en iyi yer bence. En çok ot püsür salata balık lokantalarında bulunur. Hele alkollü bir mekansa mezelerde şahane olabilir.

hocam ben balık hastasıyım . ne zaman bir balıkçıya gitsek (alkollü) önce mezeler gelir 45 dakika kadar sonra da sipariş edilen balıklar. her seferinde o sipariş ettiğim balığın yarısını anca yerim çünkü tıkabasa doymuşumdur. ayrıca sadece deniz ürünü yemiyorsanız bile bir çok balıkçıda tavuk köfte ve patates kızartma muhakkak vardır. bir sorun öncelikle. bugün de cuma balık mı yapsam ne ?

Eğer rahatsız edici bir dürtü ile yapıyorsanız "huzursuz bacak sendromu".

duzenli spor yapiyor muydunuz?
sanki bacak sallamanin -ki ben de var- bununla bir baglantisi vardi.
ayrica surekli bacak sallarken bilmem ne hormonu uretiliyordu bu da daha mutlu (rahat) olmaya sebebiyet veriyordu. ayni spor yaparkenki gibi.
bence doktorluk degil gayet rahat bir sey, uyuyana kadar bile yatakta salliyorum :)

öncelikle doktor falan değilim.

o hareket vücudun kendini tetikte tutma yöntemi... bilinç altınızda sürekli uyanık olmak, gerekince hızlı davranabilmek ve atik olmak istiyorsunuz. acaba iş yeriniz çok sizi çok mu yoruyor? uzun ve yoğun mu çalışıyorsunuz?

bunun dışında tabi kahve, kola gibi uyarıcılar da etkendir.

30 sene bu şekildeydim. kendi kendimi motive ederek durdurdum. anladığım kadarı ile psikolojik olması lazım. bir nevi tik gibi bir şey. ders çalışırken veya bir şeye yoğunlaşmam gerektiğinde daha da artardı. inanır mısın sigarayı bile daha kolay bırakmıştım. istemsiz gibi görünsede kesinlikle bilinçaltı bişeyler var. sadece bu değil üst dudağımla burnuma değdirme, sürekli kirpiklerimi kırpıştırma gibi sorunlarımın bitmesi de aynı zamana rastlar.

bende de var ve bildiğim kadarıyla anksiyete göstergesi.

(bkz: huzursuz bacak sendromu)
en.wikipedia.org

ben kahve icince enerji patlamasi yasiyorum ve bu harekete basliyorum mesela zaman zaman.

ben de yapıyorum bunu ama her zaman değil kendi teşhisim şu:
stres altındaysam, düşünmem gereken onlarca şey varsa kafamda o zaman yapıyorum bunu...
siz de bi bakın stress ise sizin de sebebiniz, stres azaltacak şeyler deneyin...

bende birine sinirlendim mi, aklımda bin ben yüz konu varsa, acil bişi yetiştiriyorsam falan oluyor.

huzursuz bacak sendromu o değil. seninki alışkanlık o kadar. huzursuz bacvak sendromu geceleri ortaya çıkar genellikle ve uyutmaz. yattığın yerde bacağını tekme atar gibi sallamak zorunda kalırsın filan. bu anlatılan ise stres + kafein in etkisi gibi. bir dfe dediğim gibi alışkanlık. büyütecek bir şey değil.

O keyfi için, vuruklar-çizikler motivasyon olmuştur. Almadan önce kaportacıya götür, ellesin bi sağını solunu arabanın; tüm geçmişini sayar sana.

Aracın yan kısımlarında bir takım taş izleri vs. olmuştur. Ama bu çokta önemli olmamasına rağmen kişi bu ufak tefek noktaları kaybetmek için kaput ve kapıları boyarsa keyfi nedenlerle boyamış olur. Yani kazadan dolayı boyamamıştır. Araçlarda herhangi bir veya birden fazla parçanın boyalı olması aracın değerini düşürür. Keyfi nedenlerle boyamak ile kaza sebebiyle aracı boyamak arasında bu anlamda fark vardır.

"boydan boya sürttüm, komple boyayla anca düzeldi" dese alır mısın o arabayı?

ha model eskidir, mesela 92 modeldir, artık dura dura kullana kullana boya solmuştur, o yüzden boyatmıştır belki ama ona da keyfekeder yazmaz herhalde, "eskidi soldu, o yüzden boyattım" yazar. kimse de 92 model arabanın solduğu için boyanmasını yadırgamaz. ama hiçbir akıllı insan evladı 2007 model arabasını, hele ki renk değişikliği falan da yoksa keyfekeder boyatmaz.

ufak tefek çizikleri kapatmak için sırf kapyu kaputu boyatıp yarısı yeni boya yarısı eski boya olmasın diye komple boyatan da bunu niye açıkça yazmaz? yani bir arabada ufak tefek çizik olması çok büyük problem değildir ki.

% 99 u yalan. bazı tipler aracındaki ufak çizikler , taş gelmesi vs sebebiyl boyattıkları oluyor ama genelde orjinalliği bozulmasın diye öylece bırakıyorlar. ya da otoking de kısmi boya yaptırılabiliyor. ben keyfe keder boyattım denilen bir minibüsüm 9 adet kazası bir de suya battığını öğrendim tramerden. tampon, marşbiyel ve yan kapı çıta altı boya ise sadece doğrudur diyebilirim ama mesela kaportayı kimse keyfe keder boyatmaz.

Araç beyazdır, renginden sıkılıp gerçekten keyfe keder boyatan var.

arabanin boyasina badanasina cok fazla takilmamani tavsiye ederim.. her arabanin vuruktan cizikten dolayi boyasi oluyor. ozellikle istanbulda boyasiz arac hayal gibi..senin dikkat edecegin arabani sasi yada sase ve motor parcalarini etkileyecek bir kaza yapmis olmamasi.,adam rezil gibi vuruk cizik icinde gezene kadar icine sinsin diye boyatmistir..ayrica bu boyayla orjinalligin gitmesi hadisesi galericilerin fiyat kirmak icin yaptigi bir bok yeme, biniciye bi zarari yok..servisinde makineye sokun..

Bir insan genelde arabasını keyfe keder boyatmaz. Özellikle de binbir çeşit renk değişimi için kullanılan folyolar çıkmışken. Boya hem folyoya kıyasla daha pahalıya gelir, hem de ikinci elde aracın değerini düşürür.

Taş ya da çizik izleri için profesyonel rötuş takımları ve cilalar mevcut. Bence bir insan arabasını boyatana kadar onlardan alıp kullanabilir.

Boyatan adam da bence fotoğrafını çekip koymalı ki, bir şekilde alıcının içi rahat olsun. Arabanın şasisi düzgündür, yürüyeni iyidir ama arkadan yemiştir belki ya da önden kamyonun altına girmiştir, nereden bilebilirsiniz ?

filmi beğenmemek daha karizma duruyor. kızlar bu erkekleri tercih ediyor. her ortamın en sevilen adamı olunuyor falan gibi aptal yanılgılar.

şehirlerarası yolculuklarda çay kahve servisinde "ben hiç bir şey istemiyorum teşekkür ederim" cümlesinin karizma olduğu yanılgısı gibi...

Ergenlerdeki Hiçbirşeyi beğenmeme popülaritesinin yetişkinliğe sıçramış hali.

şimdi bu arkadaşlar aynısını normal hayatta yapsalar, ki yapmıyorlar, sende bi b.k beğenmiyorsun mal mısın nesin diye dışlanacaklar.

ancak sözlük ortamında efelenmek hüküm vermek kolay olduğu için üzerine birde usta sinema eleştirmeni, sivri ve zeki insan, marjinal kişi ünvanını kazanmak adına her haltı eleştirip kimsenin beğenmediği filmleri yüceltiyorlar.

ben farklıyım beni görsenize marjinalim çığlığının tezahürü sanırsam

sözlük imdb'den çok daha mantıklı bir kaynak film bakmak için.
"9'u geçen filmler kaliteli" tadını yakalamaksa niyet sözlükte yazanlar boş beleş ztn.

ben sözlükten takip ediyorum ve sonuç hiç şaşmadı. önce bir filmle ilgili kaç tane entry girilmiş ona bakarım. iki sayfa (50) adet girilmişse en az izlenmeye değerdir. eğer 5- 10 hatta 20 sayfa girilmişse sakın kaçırma derim. isterse yarısı kötü eleştiri olsun. şüphede kalırsam filimadamı'na olmadı imdb ye bakarım.
eğer avrupa uzakdoğu ve bağımsız film izleyeceksen bu kıstaslar malesef yetersiz ve yanıltıcıdır. o zaman hislerinizle hareket edeceksiniz. belki 3 tane entry girilmişdir ama birisi muhakkak sana fikir verecektir.

bir filmin iyi olup olmadığını anlamak için imdb çok ta sağlıklı bir kaynak olmuyor her zaman. hollywood filmlerinin puanları da imdb'de genellikle şişiriliyor. asya, avrupa vs sineması filmleri içinse daha da yanıltıcı oluyor.

ekşi sözlükte "beğenmeyeyim cool gözükeyim" diyen adamlar belki vardır ama hepsi de öyle olamaz, bir bildikleri vardır.

laf sokmak için söylemiyorum yanlış anlama olmasın, çok film izlemek iyi filmleri ayırt etmeyi sağlamıyor her zaman. iyi zannettiğiniz bir film gerçekten kötü çıkabiliyor. tam tersi de mümkün..

band yapıştır.

vida da kullanabilirsiniz.çapa tarafındaysan bende var matkap.ödünç verebilirim

@arafa teşekkürler,
diyarbakır.dayım. ama kargoyla gönderirsen, işim bittikten sonra geri kargolarım :)

matkap olsa daha temiz olurdu. madem matkap yok önce yıldız tornavida gibi sivri uçlu bir şeyle gücünün yettiği kadar duvarda minik bir oyuk aç ondan sonra çak çiviyi.

en güzeli şeffaf seloteyp bant yapıştırıp onun üstüne çakmak, sonra da bandı dikkatlice sökmek.

+@kibritsuyu, eğer önüne bantı gizleyebilecek bişy asacaksan hiç sökme bence. eğer duvar çatlamışsa kopan parçalar bantla gelir eline, aynıya gelir. bırak kalsın bant.

çiviyi duvara tam düz değil de, hafif açılı çakınca sıva dökülmez derdi babam.

sıvayı geçecek kadar bir tornavida veya kontrol kalemi ile del, sonra çak. ben yaptım oldu.

beton çivisi (veya en azından sağlam bi çivi) olduğundan emin ol. sarı olurlar genelde. ağır bişi asacaksan da illa ki dübel gerekir.

casting videolarına bak.

ya bi tane ablamız vardı ilk mcdonalds da mı ne çalışıyormuş sonra daha fazla kazanacağını anlayınca bu sektöre girmiş göğüsleri de orjinalmiş.. bence tamamen duygusal yoksa saatlerce kamera karşısında hiç bi şey hissetmeden kim sever bilemem :D

kolay yetişmiyor.

el emeği göz nuru işçilik ister

sadece yetişme de değil insanın içinden gelecek...

sıkı bir eğitimden geçiyorlar. himalayalar'ın tepesinde tapınaklara kapatılıyorlar. hiç erkek göstermiyorlar bunlara yıllarca. sadece resimlere bakabiliyorlar.

wtfcontent.com

Bu foto her şeyi açıklıyor.

pierre woodman'dan ögreneceginiz cok sey var, kendisi ismi ile müsemma bir insandir.

(bkz: dünyanın ilk uygulamalı seks okulu )

burdan yetişcekler artık .

sasha grey'in bir +bir dergisine bir röportajı vardı. şu an bulamadım ama sasha grey'i biraz araştır derim ben.

Boogie Nights adlı filmi izle bir çok cevabı orada bulacaksın reyizz.

otelin adını bilmiyorumda dün denk geldi kardeşim kavak yellerindeki efe nin öldüğü otel dedi :) taksim deymiş agaa

fuat paşa oteli imiş.

(bkz: the others)

(bkz: The OThers)

spoiler vereydin iyiydi. türkçesi "diğerleri" bu arada

bir fakire verebilirsiniz.
bildigim kadarıyla türkiyede herhangi bir cezai işlem uygulanmıyor.

(git: 183714)

soruya cevap değil ama freecycle mail grubunda yayınlarsanız biri gelip alır sanırım :)

bırakıyorlar, kimse de bunu kim bırakmış diye aramıyor. zaten konteynırın önünde çok durmaz, ya birisi götürür ya da atık toplayıcılar parçalarına ayırır.

çalgı çengi filmini izlemeden yapma. şaka bir yana belediyenin bir ekib var. büyük çöpleri alıyorlar sokak sokak dolaşıp. gerçi bu soğukta onu en azından kırıp yakarak kullanacak kişiler de vardır mutlaka. kaldırımı engellemeyecek şekilde koyun. götürüyorlar bir şekilde.

Belediyeyi arayıp atmak istediğiniz bir mobilya olduğunu söylüyorsunuz, adresi veriyorsunuz. Sonra mobilyayı evin önüne çıkarıyorsunuz. Haber vermeden çıkarırsanız ve yakalanırsanız cezası var diye biliyorum.

adın ve numaran. o kadar.

@pelinn.

ad ve numara olmaz sanki. ukaladan ziyade sakil durur sanki.

@secil

evet. bu olay daha mantıklı (: teşekkürler. ama daha yaratıcı birşey yazacak olan çekinmesin.

"ara"ya gerek yok.

sizinle görüşmek istiyorum
isim telefon.

-

isim telefon
kontorun yoksa odemeli arayabilirsin

bunu yazıp versen hıc bır stresin kalmaz :)

Niye konuşacak durum olmuyor? ;) Telefon işi yaş... Tutacaksın kolundan, çevireceksin kendine... "Hoşlanıyorum ulan senden" - yok lan böyle de olmaz... Evliyim lan ben... Verecek akıl kalmamış bende... Lan...

oğlum o senden elektrik almamıştır. sen öyle sanmışsındır. boşuna kendini rezil etme. hem elektrik almamışsa senin yaptığın kabalık olarak bile anlaşılabilir. hoş değil yani bence yapacağın şey.

kartın üstüne;

hastalarınla gerçekten ilgilendiğine emin misin? :)

isim

numara

oldu bu iş, ya da hepten boka sarar. risk olmadan çocuğun bile olmaz.

valla ben hoslanmis olsam bile oyle bi kart gelse atarim cope, bu ne be derim. konusun konusun, bi durum olusturun canim insan isteyince yapar:)

aman abi 80 lerde kaldı bu yöntemler.yalan da olsa başka bir bahane bul. mesela kızkardeşim de hemşire olmak istiyor şu an 8 sınıfta de. telefonunu verir misin seninle konuştursam onu bu konuda aydınlatsan falan de. zaten yalan olduğunu bilecektir ama salağa yatıp sana verecektir numarasını. buna rağmen vermiyorsa zaten sana hiç vermeyecektir numarasını. hem de sen reddedilmenin o muhteşem ezikliğini hissetmezsin. numarayı alınca da artık yalanını masumane şekilde anlatır özür dilersin gerisi gelir zaten...

kız 20-21 yaşlarında ara görüşmek istiyorum biraz ağır kaçabilir. ayrıca ciddi bi kız değil. yani öyle çok ağır takılmıyor. ya da hemşire işte olması gerektiği gibi davranıyor.

kızın benden hoşlandığına eminim bro. emin olmasam zaten o topa girmem. reddedilme olayına gelince pek umurumda değil. reddedilmedim daha nasıl bişidir yaşamak istiyorum.

o topa girme kardeş bak. sana bakması seni kesmesi senden hoşlandığı anlamına gelemez. herkes herkese bakabilir. hadi diyelim verdin telini alıp arkadaşlarına anlatacak sonrada seni işletmeye kalkacaklar.

Kart/numara vermek hoş değil bence. Kart verecek ortamın varsa çek kenara 2 dk konuş naber/nasılsın diye. Sonra da "seninle görüşmek isterim, numaranı alabilir miyim?" diye sor. Gerisi gelir zaten.

merhaba,
güleryüzünüz için teşekkür ederim.
bu gülümsemeyi hep görmek isterim.
nemo problemo
(505 2xx xx xx)

ground +1

" sana hastayım. " manasına gelecek ezkice bi' kelime oyunu bul mesela.

doktor hektor +1000
aşık olsam soğurum adamdan yahu, kart ne öle mal gibi. konuşacak cesaretin yoksa hiç bulaşma bu işe, rezil olduğunla kalırsın. 2dk kenara çekebilirsin elbet.

"sizinle konuşmak istiyorum" ne lan? dest-i izdivacınıza talibim yazsın isterseniz bi de.

"kontorun yoksa ödemeli arayabilirsin" e ise diyecek hiçbir şey bulamıyorum.

hastane çıkışı konuşmaya karar verdim. taburcu oldu çünkü hasta.

yürü hocam, gelişmeleri bekliyoruz :)

hocam naptın

bence cay ismarla daha dogru kendine alirken onada almis gibi ol hatta abartiyorum uzatrkende bardagin ustune gulucuklu fln telefn num yaz
Cok basit oldu gibi aama

ptt'nin sitesine baktınız mı?

büyrün:


interaktifkargo.ptt.gov.tr

istanbul için

wowturkey.com

şu var bi de
www.tubiba.com

adres.nvi.gov.tr

bundan daha iyisi yoktur sanırım. yalnız tc no girmek gerekiyor.

Sokak bilgisi de gerekiyormuş, ptt sitesi tam aradığım şeydi, herkese teşekkürler.

üstad konsolosluk o işi yapmaz mı acaba?

konsolosluk burda noter görevi görür, 2 nizde gidersiniz konsolosluğa, 2 tarafın konsolosluğunun onayıyla fax ile vekalet alabilirsiniz.

-ayrıntısıyla nasıl olur bilmiyorum ama daha önce böyle bir olay duymuştum, amerikadan vekalet verilmesi lazımdı lise diploması için ve bu yöntemle halletmişlerdi.-

konsolosluk +1

teşekkürler, bir deneyelim bakalım.

dünyanin her ülkesinde noter vardir.

www.notariuspublicus.se

bu süperdi

amerika size cevap vermemizi engelliyor

hocaların amerika takıntıları nedir ya hayret bişey :))

3 için söylüyorum. google elinin altında. açıp ordan bak işte. kim dedi sana dünyada tanınan türk profesor yok diye?

1- (((o)
2- (((o)
3- çok var
4- jugador var

önemli edit: yunanistan batıyomuş

İlk 3 soruda jugador'a katılıyorum. 4.ye'de katılıyorum ve ekliyorum, bizim insanımızın en büyük sorunu cahillik, cahillikte girdap gibi kendi içine daha çok cahili çekiyor. Çağlar değişse de insanların zihniyeti değişmiyor, tembellikte var tabi. Siyasetin hayatları çok kolay yönlendirebilmesi, çoğu şeyin belirleyicisinin siyasi erkler olması da geri kalmışlığımızın nedenlerinden.

1- Çünkü senin o filmlere ayırabilecek o kadar bütçen yok. Maksimum muhteşem yüzyıl çekersin işte basit efektlerle. Amerika'nın da sikinde değiliz afedersin. İşi gücü yok Amerika'nın Türk sinema endüstrisiyle mi uğraşacak?
2- Türkiye'de petrol var ama ya yeterince iyi değil, ya da çıkarması sıkıntı. Petrolümüz var ama. Kullanılabilir petrol arıyorlar şimdi, bulurlarsa çıkarılır. Kaldı ki petrol çıkarma işi meşakkatli bir iş, bayağı teknoloji gerektiriyor, Türkiye'de de tahminen yabancı kaynaklı bir özel şirket çıkaracaktır bu petrolu.
3- Çünkü şu anda kimsenin sikinde değiliz. Tanıtacak adam çıksa bile kimse umursamayacak ne yazık ki.
4- Çünkü tembeliz ve hala geçmişle övünmeyi bi bok sanıyoruz. Bu sorunun cevabını herhangi bir halk otobüsünde daha net bir şekilde bulabilirsiniz.

Lisedeki hocaların söyledikleri şeylere pek inanmayın, dünya ekonomik denge üzerine kurulu artık. Ekonomik çıkarların söz konusu olduğu yerde başka hiçbir şeye bakılmaz. Ayrıca Türkiye Amerika'nın çekinmesi gereken bir ülke değil. O yüzden bunlar bulunduğu konumu kendisine yediremeyen ama götünü kaldırıp çalışmak da istemeyen duygusal türk halkının hezeyanları.

4. Soruyu zaten ilk 3 sorunun cevabı olarak vermişsin yarraa pardon arkadaşım.

hocanı çöpe at. hocan benzeri insanlarloa da takılma, onlardan anca kaavede batak oynamayı öğrenirsin.

Hocan CIA ajanı olabilir.

yed-i emin o. ihtilaflı bi malın, ihtilaf çözülene kadar emanet edildiği güvenilir kişi.

arapça "el" anlamına gelen "yed" ile "güvenilir" anlamına gelen "emin" kelimeleriyle kurulmuş tamlama. mot a mot çevirisi: "güvenilir el"dir.

çoğu yerde ve imla kılavuzlarında "yeddiemin" yazılmasına itina gösterilse de aslı ve bazı müellifler*ce de doğrusu "yed-i emin"dir. şeddesi yoktur.
(matarama su ko, 26.05.2004 22:17 ~ 21.09.2004 11:14)

güvenilir elde tutan anlamında. en çok kullanıldığı yer hacizli malların teslim edildiği depo sahiplerine denir. yeddi emin olabimek için daha önceden zimmet hırsızlık gibi suç işlememiş kişilere bu ruhsat veriliyor. biliyorsunuz haczedilen bir mal hemen satılmaz ama güvenilir de bir yere bırakılması gerekir satış işlemine kadar. bu elemanlar bu malları satış anına kadar yed'inde yani ellerinde bulundururlar. satış da bunların depolarında yapılır genelde. satışa kadar olan sürede de bu mallar için tarifede belirtilen kiralarını alırlar. ancak bazen yedieminde o kadar öok bekler ki bu mallar, kira bedeli malın değerini aşar. işte o zaman yediemin deposu sahipleri kira karşılığı olarak bu mala sahip olurlar, ve bunları satabilirler. piyasadaki yediemin mağazaları da bu şekilde çalışır.

burdan mı aklına geldi :)

www.posta.com.tr

son paraf.