evet gördüm. kadın çevresine bakıp "yardım edecek kimse yok mu?" dedi. bunun üzerine olayı gördüm zaten. izmir'de üç sene önce oldu. yapan genç çocuğa vurmuştum. sonra da tüm otobüs döve döve atmıştı.

böyle bi durumda herkes tepki göstermeli.erkeklere sormuşsun ama ben de cevap vermek istedim.

olay garip...
ülkede dolmuş/otobüs şöförleri aracı ölümüne doldurma zihniyetinde olduğundan bu "fort" lama eylemi ister istemez başınıza geliyor. tabi ki hoş değil ama bide keyfi olarak yapan sapıklardan bahsetmek gerekirse uyarmak ne derece doğru?
hocam dayanma bayanami diceksin? hadi dedin alakam yok ablam bana sürtünüyor derse napıcaksın?
belki çaktırmadan araya girerek olaya müdahale edersin ama başka ne yapılır bilemedim şimdi

gözümle görmedim, ama kesin emin değilsem hiçbir şey yapmam zira hiçbir dahli olmadığı halde çocuğun birinin kendisini otobüste taciz ettiğini söyleyen gerzek bir ergen görmüştüm, o işin nerelere gidebileceğini düşünemeyecek kadar salaktı muhtemelen. bir kez tramvayda böyle bir durum oldu, iddia eden kadının bağırması üzerine adam indi zaten, kimse emin olmadığı için doğal olarak birşey yapmadı.

o kadar otobüse bindim, şaka gibi ama hiç tanık olmadım hayatımda

tabi ki müdahale etmeli. fiziki bir eylem olmasa da diğer insanları tahrik edici gaza getirici şeyler söylemeli

eryamana giderken otobuste gordum. ben dirsegimle ittirince millet gaza geldi indirdiler otobusten yaka paca. dayak yemek bile sessiz kalmaktan cok daha iyi

biber gazı taşımak lazım.

ben taciz edildim, bağırdım çağırdım; herkes boş boş baktı adam bir durak sonra indi sadece. kimsenin umrunda değilsin istanbul'da.

bi kere otobuste yanima bi kiz oturmustu, yaninda bi arkadasi vardi, o da iki arka koltuga oturdu. iki dakka sonra falan kiz yanimiza geldi ve sok gecirmis halde, yaninda oturan adamin penisinin gozuktugunu soyledi. ben de otobusu durdurttum ve herifi asagiya indirdim bagirip cagirarak tabi! herif hiccc sesini cikarmadan indi, erkek olmadigim icin dovemedim maalesef yoksa hak etmisti serefsiz.

tacizciyi dövmek de en az kadar taciz kadar kötü bir şeydir.

mustafa hukuki açıdan doğru bir şey söyledi. o adamı dövseniz size dava açsa kazanır.
tabii türkiye'de adalet denen kavram yerlerde sründğü için herkes dövme yoluna gidiyor. gücünüz yetiyorsa bağırarak kadına elledi deyip otobüsü gazlayıp adama dalabilirsiniz. siz dalınca gerisi de dalıyor. gözünüz yemiyorsa otobüsteki yapıllı abilerden birine özellikle ülkücü bıyıklılar tercihiniz olsun söyleyebilirsiniz.
edit: mustafa'yı eleştiren arkadaş yazısını silmiş.

bi gün gidiyoz böyle. tam yanımda bi hatun var, ayaktayız. onun arkasında da bi eleman. otobüs tıklım tıklım. arkadaki elemanda hatuna dayama isteği sezdim. kızında yanında da ufak kardeşi var o ezilmesin diye uğraşıyor. neyse eleman götünü dönse problem yok, göt göte gitsinler. sonra arkaya doğru hafif baktım bide ne görim eleman çadırı dikmiş, hatuna arkadan değdiriyor. biraz döndüm zaten herifle göz göze direk geldik, hayırdır gibisinden göz kırptım, baktım görmemezlikten geldi piç. arkadaki teyzelerde bizi izliyo. sonra düğmeye bastım otobüsü durdurdum, dedim birader sen burada inecektin herhalde. kendin mi inmek istersin beraber mi inelim. yok dedi abi ben inerim tamam. sonra indi bu hıyar, bende tam o sıra dedim hepimizin anası bacısı biniyo lan bu otobüslere falan filan. baktım teyzeler helal olsun oğlum dediler aferin sana, arkadan bi amca konuyu anlamış olacak ki, analar ne yiğitler doğuruyo diye bağırdı. sonra hafiften bi alkış koptu. dedim aman arkadaşlar yiğidi yüzüne karşı övmezler. otobüs ani fren yaptı o sıra, şöföre bağırdım, can taşıyosun can dedim. teyzeler gene dedi helal olsun koçum konuş aferin. sonra kızla göz göze geldik, inerken hıh artis dedi indi gitti. bu kızları anlamak zor.

vur joker vur,hayal gücüne sağlık.

bunu oylesıne soylemıyorum
ama cıdden agzına sıcarım adamın.

Bi kere denk geldim. Otobus kalabalikti. yqnimdaydi , 2apaciydiler. KiZi fortlamak icin birilerine yer verdiler ayaga kalktilar. Ben oclarinq uyuz oldum. Ben de oturdugum yerden kalktim. Bunlardan birine onune gectim.put gibi dikildim . Ayaklarini hareket ettiremeyecek sekilde durdum kiz kurtuldu. Dik dik baktim serefsize. Bana "noluyoo" dedi ama sesi gtunden geldi. Goruntude korkulqcak kisi degilimdir ama ses tonu ve kizi kurtarisim(caktirmadan) gurrur vericiydi.

Ben sildim troll musun yazmistim :) sonra dont feed dedim kendime

fordlama esnasında fark eden birileri olursa mutlaka müdahale eder, bizim topluma bu konularda güvenirim. cahiliz mahiliz ama o kadar da angut değiliz.

Görmedim ama şöyle bir şey oldu. Metrobüsle florya tarafında ilerliyoruz. Öğlen falan çok dolu olmayan saatler. Bi tane 25'li yaşlarda kadın, yine aynı yaşlarda bi erkek hemen arkasında duruyormuş, ben o tarafa bakmıyordum camdan dışarı bakıyordum. (ama orada durmak zorunda değil bi ton boş yer var.)

bi ses duydum "sen gelsene böyle" diye. 35-40 yaşlarında kel ve yapılı bi abi polis kimliğini çıkardı gösterdi. (güven timi falandı sanırım) kadına hanımefendi şikayetçi misiniz falan diye sordu ama kadın sesini çıkaramadı, çekindi sanırım. metrobüs durakta durunca polis elemanı indirdi aşağı sonrasını bilmiyorum, kadın da şikayetçi olmadığı için 1-2 tartaklayıp bırakmıştır.


kendi açımdan şöyle söyleyeyim, her gün 3 vesait (otobüs, tramvay, metrobüs) yol gidiyorum ve bazen kapılar kapanmayacak derecede kalabalık oluyor. yani insan istemese bile yavaşlama hızlanma, sağa sola dönüşlerde bazen istemesen bile temas oluyor. (sırf böyle bi şey yaşamamak içim belimi çekebildiğim kadar geriye çekiyorum aq. kesin bi sırt-bel rahatsızlığı gelecek ileride)

o yüzden bi şey görürsem devamlı yoklarım orayı. %100 emin olmadan müdahale etmem, eminsem kesin ederim.

Lobotomi yapıyolardı diye kalmış aklımda.

lobotomi

pasaportun hep yanında olsun, kaybederim diye otelde çantanda falan bırakma, bir markete girip iki üç yiyecek bir şey aldığında bile sorulabiliyor.

londra icin diyorum; ucakta verdikleri o kucuk kartciklari (ad, soyad kac gun kacaksin nerde kalacaksin, pasaport no falan gibi sorularin oldugu kart) al ve inmeden doldur. sonra kuyrukta kalemdi ne yazacaktim, otelimin adresi neydi diye ugrasmazsin. rahat rahat dolur ucakta:)
iyi yolculuklar.

pasaportunuzun fotokopisini de kaldığınız yerde bulundurun, kaybetseniz de ezbere bilmediğiniz veriler elinizde olmuş olur.

gittiğiniz yerlerin paralarını (en azından ilk etapta gerekecek kadar) hazır tutun, orada uğraşmayın.

sıcaklık farklarını dikkate alarak yedek giysi bulundurun.

sağlığınızla ilgili sürekli kullanmanız gereken ilaç, malzeme vb. varsa almayı unutmayın, oralarda zorda kalıp uğraşmayın.

Dediğin gibi kelimeleri araştırırsan bence gelişir.

kuru kuru okumayla olmaz. bazı kalıpları ve basit diye es geçilen kelimelerin yan anlamlarını da öğrenmek gerekir. mesela if clause'larda devrik yapıları, conjunctions'ların nasıl bağlandığını vesaire. yani gramerle beraber götürmek lazım bu işi.

örneğin; "everybody save me" herkes beni kurtarır demek değil, "ben hariç herkes"tir. "save" burada hariç anlamı taşır. bunun gibi bir sürü örnek var. bunlar bir yere kadar çözülse de:

had i known him..... gibi devrik if clause'ları bilmezsen çıkarım yapman da çok zor olduğundan verim alamayabilirsin.

tavsiyem, elbette hergün okuman, ama bir yandan da gramere bakman. bir dilin anatomisini öğrenmenin gramerden başka bir yolu yok.

bbc nin bi de sole bi guzelligi var, bence super.
hem haberi okuyorsun hem dinliyorsun, altta da bazi kelimeleri deyimleri vs acikliyorlar www.bbc.co.uk

tabi ki yardımcı olur. hatta belli bir noktadan sonra yabancı dil ancak o dili kullanarak (okuyarak, yazarak, konuşarak, dinleyerek) gelişiyor.

yapılan deneylere göre bir kişiye günde 8 saat boyunca bilmediği bir dildeki videolar gösterildiği zaman (başka hiçbir eğitim verilmeden)yaklaşık bir ay sonra o kişi o dili anlamaya başlıyor. insan beyni böyle çalışır yani. sen farketmesen bile o yabancı dille ilgili yaptığın her şey seni geliştirir.

ben İngilizce öğretmeniyim...:) mutlaka gelişir ancak ne okuduğun önemli. kendi seviyende bir şeyler okuyarak başlamalısın. en başta karmaşık textler okuyarak başlamak hem motivasyonunu kırar hem de bilmediğin yapıları öğreneyim derken çorba edersin..online seviye belirleme sınavları var heryerde, bi sınav yap kendine, seviyeni öğren ve başla okumaya. sadece okumak yeterli olmayacaktır , okumayı sürdürürken seviyeni de yükseltebilmek adına gramer de çalışmalısın. öğrendikçe okuduklarının seviyesini arttırman gerekir.
kelime mevzusuna gelince , hemen sözlüğe sarılma! bütünden anlam çıkarmayı öğrenmelisin okumaktan keyif alabilmen için.tahmin et , yorumla , sonra sözlük kullan. bunlarda havada kalmasın mutlaka not et...
yardımım dokunursa mesaj atabilirsin.. kolay gelsin.

www.imdb.com

Aynı ikilemi Tayland'a giderken yaşadım. Tursuz gittim pişman olmadım. Ama kalacağınız yerde internet olsun, tripadvisor falan şart. İngilizceniz de varsa boşverin turu.

2010'da tursuz 4 arkadas gittik, inanilmaz da ucuza getirdik:) hersey 4'e bolundugu icin. istersen kaldigimiz casa'nin email adresini verebilirim. kubada diger sehirlerde kalacagimiz yerleri de onlar ayarlamislardi bizim icin, cok memnun kaldik. ispanyolca bilmemek havana disinda problem ama insanlar o kadar sicaklar ki dil bilmeden de anlasilabiliyor.

Aynı ikilemi Tayland'a giderken yaşadım. Tursuz gittim pişman oldum. kalacağınız yer olsun, gitmeniz gereken yerler olsun, yemek yenecek mekanlar olsun kesinlikle tura bırakmak çok daha rahat, turların verdiği serbest zamanda freestyle takılabilirsiniz ayrıca. tabi ki bu kişisel fikrim.

yanına bol bol euro alıp git hacı. tura mura gerek yok. ama dikkat et dolar olmasın yanında. euro götür. bi de bana bi kutu cohiba alsana dönüşte :(

Tursuz tabi ki de, önceden az arastirarak gurince, turdan cok daha fazla keyif alirsiniz. Biz de bu kış gidicez, simdiden basladik hazırlıklara.


Not. Küba vizeyi pasaporta basmıyor, ayrı bi kağıda basip veriyor. Abd sorun cikilariyor diye korkmaya gerek yok yani.

Ben de aldım.

ben de.

önüne gelene gönderiyor sanırım.

bu aralar sözlük hesaplarına sulanma modası var, fiyat da fiks 100 tl :)
anca beklerler.

ben de aldım. o başlığın görünmesi de bug sanırım. daha önce bi mesajlaşmada da yaşadım aynısını.

bana da geldi.

bana da re: soruları alın soruları sorun başlığıyla gelmişti.

ben de!

bizi mi deniyorlar?

aaa bana da geldi satmam dediydim.

bana da geldi 100 tl teklif ama mesaj bu değildi. 2-3 hafta oluyor.

bana denenme durumu var gibi geldi. bilemedim.

sole bisi var ama kotu bi kayit ve pek bisi anlasilmiyor.
soundcloud.com

o ortamı sevemediysen izleme derim. ben de tamamını izleyemedim henüz, ama izleyeceğim. çünkü o ortamı ve görüntüleri çok seviyorum. ayrıca yavaş bi dizi, evet. öyle de gidiyor.

kesinlikle bir sans daha ver. ben de lk bolumu izleyip begenmeyip bayaa bi ara verdikten sonra tekrar izlemeye basladim ve su anda en begendigim dizilerden biri. bir kac bolum sonra bayaa saricak, en azindan beni sardi:)

abi sen onların gerçek halktan biri olduklarını mı sanıyorsun hala, adamlar/kadınlar bundan para alıyor oyunculukları için

bu kişiler ajanstan seçilen günlük belli bir paraya çalışan kişiler oluyor. normal insan yok orada her şey kurgu.

televizyona çıkıyorlar ya, konu komşu izleyecek... bence bu yüzden

onu birak yarismacilarin cogu 36 beden! bu ulkede sisko kadin yok mu kardesim:P

Yarışmacılar gerçekten evli

yahu saçmalamayın. 2 tane arkadaşım sevgilileriyle yarıştılar, gayet biri bizim okuldan hatta arabayı aldı kerata ;) diğeri ortaokuldaki gittiğim dershaneden tanıdığım insanlar ajansla ilgileri yok.

bence de mini etek falan saçmalık. üstlerini değiştiriyorlar gerçi ama yani ne gerek var baştan öyle çık. neyin gösterişini yapıyorsun yarışma orası.benim tanıdıklarım gayet normal giyinmişlerdi Allahtan. :))

amerika da tutar da te de o işler çok zor. kitle böyle şeyler talep etmiyor.

300 bin lirayla babalar gibi dunya gezilir hatta yanina beni bile alabilirsin:P yani iz tvnin falan destegini ihtiyacin yok, artik foto makineleriyle de video film dizi cekildigine ve sende sinema tv mezunu olduguna gore pekala istedigin cekimleri de yapip, parca parca facebook twitter youtube da ve blogunda yayinlayabilirsin ama bu tarz cok fazla program var ve fark edilmek icin gercekten ilginc ve farkli olman lazim bence. ama neden olmasin?
gezerken hic kimse fark etmese bile gezi sonunda bi fotograf sergisi, kisa film ve kitap cikar bence:)

ilk olarak Ankara'da, İsmetpaşa maallesindeki bir kıraathaneye girip, içeride oturanlara posta koyarak başlayabilirsin meselâ. yalnız, vukuatı görüntüleyecek başka biri de olsun yanında. ama olmaz, yapılabilemez. en iyisi, annatırsın bize, sonradan neler olduğunu...

katılıyorum. itici bi herif.

ben de katiliyorum tanimam etmem adami ama uckagitci tipi yok mu adamda?

fazla okumussunuz bence, bu adam cok para ister diye almiyolardir belki :)

overqualified bir tecrubesiz isci olmussun. gecmis olsun.

Su tarz bir gorusun kazandigi bir hikaye biliyorum;
Mulakatlarinda "ben okuma faslini basariyla bir kenara biraktim, artik calisma hayatina atilma ve hangi pozsiyondan baslarsam basliyim hedefledigim yere, o yerin hakkini verdigimi hissettikten sonra yukselmek istiyorum" tadinda konusmustu. basardi.

yani arkadaşım, bölümünde iş olanağı olmadığını sen de biliyorsun. iş arayıp da bulamaman sürpriz değil.

özel sektörde uluslararası ilişkiler, avrupa birliği bölümleri ne yapabilir? dış ticaret, marketing belki. sen devlet kurumlarında çalışmalısın. bütün enerjini kpss'ye ver, dış işlerine gir. orada sana kariyer var, benden söylemesi.

bi benzerin de burda var. gazetecilik+uluslararasi iliskiler:) basta sadece benim sektorde (medya) durum boyle diye dusunuyordum ama genel durum bu sekilde diye kendimi teselli ediyorum. tek yol torpil!

Bence de efektif bi iş alanı bulman lazım. Dış ticaret bunlardan biri olabilir. Sallıyorum.

Çok sağolun arkadaşlar cevaplar için. Douchebag gönlünden dış ticaret ve marketing belki de olsa kopmuş eyvallah. Yani sitemim sana değil yanlış anlama ama iş bulmak için mühendislik diploması artı MBA'mi şart. Benim hayat öyle yürümedi pek, hukuk da okuyabilirdim, kendim seçmedim. Tabi bu günleri ve zorlukları sezebilmek taa o günlerden bir mucize ama kimse de zorlamadı bunu seç bunu seç diye. Çok özür dileyerekten, CV yazıyorum pahasına da olsa bi kaç ekleme daha yapayım. KPSS DIş işleri için gerekli olan puanım 93 civarı, IELTS Dil puanım ise 8.0 ve bu ağustosta sınavada girdim ancak geçemedim. Aralık ayından bu yana girdiğim mülakatlar ise
1.Brüksel'de Avrupa- Türk İş Konseyi başlagıç pozisyonu için. Skype üzerinden mülakat yaptık yaklaşık 1 saat kadar, süpersin şahanesin sesleri eşliğinde 350 euro teklif edildi, ki Brüksel'de oda parasını ancak karşılar, ancak yine de aklımdaydı.
Tam o sırada;
2. TÜSİAD'a başvurmuştum uzman yardımcılığı pozisyonu için ve mülakata davet ettiler ilk mülakat gayet neşeli ve şen geçti, 2. mülakat davetimi aldım, o da gayet seri ve güzel geçmişti ki, son mülakat olan Genel Sekreter görüşmesine çağrılmadım. Demek ki profili daha yüksek birisi işi aldı.
Bu noktada Brüksel'e göndermem gereken 6 sayfalık bir çalışmam vardı ve ben Tüsiad olayından dolayı savsakladım ikisi de gitti.
3. Bilen bilir Euromonitor diye bir firma var pazar araştırmaları yapıyor Londra merkezli, onun Ülke içi araştırmacı pozisyonuna başvurmuştum, aradılar olumlu geçti, ülke ekonomisi hakkında bir test gönderdiler böyle excelli mexcelli, yüzde bulmalı falan, onu da hallettim. SOn aşamada ülke yöneticileri ile telefon görüşmesi yaptık 1 saat kadar ve telefon 4 ya da 5 kere kesildi, konsantremi yitirdim ve o iş de gitti.
Gerçekten bi çıkış yolu bulamıyorum, iş başvurusu yapasım bile yok. Bilmiyorumki halim nicedir?

özür dilerim biraz nickimin hakkını vermişim cevabımda, böyle öküzce yazmam genelde, kusura bakma.

denetim sektörüne gir geç kalmadan, geç kalmış olabilirsin bile bilemiyorum ne zaman kapanıyor alımları, Mart'ta başlamıştı.

PWC, Ernst & Young, Deloitte ve KPMG şirketleri var, kurumsal güzel şirketler, sınavla alıyorlar, sonrasında 2 mülakat oluyor, senin profilinde birisinin işe girme ihtimali %90 diyorum.

Alacağın para ilk başlarda çok az olacak ama 3-5 sene dayanırsan, hiç bir yerde edinemeyeceğin bilgi birikimi ve tecrüben, iş dünyasında kontaktların olacak, sonrası çok güneşli çok güzel.

ilk sene maaşlar 2000-2500 TL brüt arası şirkete göre değişir.
2. sene 3000 TL civarı brüt.
3. sene terfi alıyorsun senior oluyorsun, 4000-4500 TL brüt maaş veriliyor.
4.5. seneler senior devam ediyorsun.
5. senede manager oluyorsun, 7000-8000 TL arası brüt alıyorsun.

Ben 5. senemde manager olduktan sonra iki katına başka bir şirkete mali işler müdürü olarak geçtim. kariyer merdivenlerini o kadar hızlı tırmanırsın ki başın döner, tabii ki bu beş senede çok çalışacaksın, kendini göstereceksin, yabancı dil, excel bilgisi çok önemli.

Sağol Douchebag :) Evet denetim firmalarını aklımın uzak bir köşesindeydi, iktisat- finans ağırlıklı adam arıyorlardır diye düşünüyordum ama denemekte fayda var. Ya aslında öyle en yüksek profilli işi ben kapıyım heeeytt diye bir kafam da yok, kitapçıya abi eleman lazım mı diye soruyorum o bile yüzüme bakmıyor. Lanetlendim mi ne? Mülakatlara giderken harcadığım yol- sinek kaydı traşlı berber- kuru temizleme parası iliğimi kemiğimi kuruttu. Rus romanlarında 2 rublesinin 1 rublesi ile votka alıp diğer rublesini temizlikçi kıza veren işsiz genç kafasına girdim. Hatta ulan acaba böyle bi hizmet kolu mu yaratsam diye düşündüm, iş arayan elemana iş bulmanında ötesinde traş, kuru temizleme ve yol hizmeti de sunacaksın :) Ooof off

noterden onaylı bir kefil bulması gerekiyor.

portekiz'e özel bi kanun/prosedur varsa bilemiyorum ama normal şartlarda pasaportu ile bankaya gitmesi yeterli kefil veya başka herhangi bir şeye ihtiyacı yok.

Kefalet, bankaya risk doguracaksanız (kredi çekecekseniz) gerekir. Para yatıracak adama kefile ihtiyaç yok, only pasaporto.

bana da kefil olayi biraz sey geldi ama sanki sadece pasaportla da hesap acilmiyodu, bi numarasi vardi onun ama bilmiyorum.
peki bi miktar parayi mevduat hesabina yatirsak tc vatandasi yada tc vatandasi olmayan diye ayrim var mi alinan faizde? bu islerden hakkaten hic ama hic anlamiyorum, sacmaysa soru affola!

vergi no almak zorunda hesap açmak için. vergi no almak için de kefil olunması

sadece para yatırma, banka hesabı kullanma kısaca gelir elde etme amacı gütmeden hesap açıcaksanız sadece pasaport, faize vadeli hesapa para yatırıcaksanız gelir elde ediliceği, elde edilen gelirden vergi zorunluluğu doğucağı için ek olarak vergi no gerekiyor. vergi numarası almak için vergi dairesine pasaport ile gidiyorsunuz kefil veya farklı şeylere yine gerek yok.

ooo capa'da 6 aydan once dolgu bile yaptiramazsin. acil bisiyse dis merkezleri vs varya onlara git, daha cabuk halledersin.

yok.

fifa oynayacam gel eline vereyim xd

var hihahahhaha:)

son şakamı yapacağım.

annem her sene uzun süre planlayıp, üzerine çalışılmış komplike şakalar hazırlardı bana :)
yarın onu ziyarete gitmeyi planlıyorum, mezarlığa :'(

C) Family Guy

A

south park

south park

a

eleştiriler:

1. Bunun için sub-etha'da anket bölümü var.
2. Simpsons değil, The Simpsons dizinin adı.

Cevap: b şıkkı (The Simpsons)

the simpsons, açık ara.

defalarca lubnan a giden bi arkadasim su anda abdde ogrenci.
israil vizesinin lubnanda sorun cikarttigini ilk defa duyuyorum, iranla karistiriyo olmayasin?

edit: bugun de yeni bi sey ogrendim duyuru sayesinde:) ne biliim lubnan a gittim, ayni bizim gibi bi ulke ne problem olcak diye dusundum tabi ama kazin ayagi oyle degil:) hizbullah kontrolunde olan da bi bolge de var sonucta. nedir bu orta dogu ulkelerinin birbirleriyle alip veremedigi, takilsalar ya kardes kardes:P

Bütün Orta Doğu 'yu gezmiş birisi olarak Lübnan'da İsrail damgasının sorun çıkardığını söyleyebilirim. Önce Lübnan'a gidip, o damga ile İsrail'e giderseniz en fazla sizi 1-1,5 saat sorgulayıp terletirler. Ama İsrail damgalı pasaport ile Lübnan'a giderseniz deporte olmanız olası.

Orta Doğu vizeleri ayrıca pasaportumun her yerinde mevcut, ama hiçbir zaman ABD veya Schengen vizesi almama engel olmadı.

dogrudur. israil özelinde. 5 sene boyunca eger pasaportunda lübnan damgası varsa giremessin israile. israil konsoloslugunu ararsan yok öle bişey diyebilirler ama uygulama hala yururlukte.

ama avrupa veya amerika sadece lübnana girdin diye seni reddetmez.

geçen sene beyrut'a gittim. geçen hafta ispanya'dan schengen aldım.

Lübnan'ı bırak, İran'a gittikten sonra dahi İSrail'e girebilirsin, sınırda daha uzun tutarlar sadece. Uzun yıllar İsrail'de yaşamış ve pasaportunda İran damgasıyla girmiş birisi olarak bizzat tecrübeyle sabittir. Lübnan'da aynı şekilde sorun çıkartır, ama çok ciddi bir şüpheleri yoksa içeri alırlar saatlerce süren sorgudan sonra.

Gabriel Garcia Marquez (muhtemelen okumuşsunuzdur), Haruki Murakami, Henry Miller ilk aklıma gelenler.

John Fante

Richard Dawkins, Jorge Luis Borges

Herman Hesse

bizzat bukowskinin önerdiği yazarlar: steinbeck, knut hamsun, jack london

haruki murakami, dan brown, jean cristophe grange

okurken ilk aklıma banu güven geldi. onunla iletişim kurmayı deneyin bence (hiç bir şey yapmamaktan iyidir) facebook sayfasından..

ama o da issiz!
dusundum de bi daha, o hatun bile issiz, ben mi is bulcam! fena!

freelance çalışıyor o.

dar ayakkabıyla yaşamak.

sehir tiyatrolarindan tavsiyelerim:

ateşli sabır
buluşma yeri
meraklısı için öyle bir hikaye
lüküs hayat (fakat sanırım artık zihni bey yok)
surname 2010 (tabii kukla vs. gibi seylerden korkun yoksa, bu oyunu herkes sevmeyebiliyor, degisik bir deneyim)

Hangi şehir?

Ankara'da ise en son "ben ödüyorum" a gittim. Çok çok güzel değil ama fena da değil.

Masal Müfettişi - Ses Tiyatrosu - Beyoğlu

seyyar sahne tehlikeli oyunlar

valla seyahatten ne beklediginize gore degisir, sonucta ulke sadece beyruttan ibaret degil, ki bence beyrut da guzel bir sehir ama onun disinda bi ton tarihi mekanlari, kucuk sevimli kiyi kasabalari var, her yerde tarih tarih tarih. ulke zaten kendi basina enteresan zaten yakin tarihi itibariyle de.
sahsen ben lubnan disinda o bolgede hadi orta dogu diyelim, baska herhengi bir ulkeye de gitmedigim icin daha once, benim icin hakkaten ufuk acici bi seyahat olmustu.

cevap değil aslında ama dayanamadım; (bkz: gürkan genç)

Hayatları daha rahat. Koşturmuyolar 'mezun olayım acilen işe gireyim' diye. Aile baskıları yok genelde. Pasaportları ise bir sürü yere vizesiz giriş izni sağlıyor, çok rahat o konuda. E ingiliz sterlininin yabancı paralar karşısındaki değerini de biliyorsunuzdur. Dolayısıyla adamlar çok rahat gezebiliyorlar. En azından benim tanıdıklarım böyle.

bizim pasaportlar her yerde geçti de biz mi gitmedik gardaş :)

bu arada şehirlerarası geziyorum ben bisikletle. iyi oluyor. yani yunanistan falan düşünüyorum ama genel olarak türklerde bir gezmeme isteği var onu ben de anlamadım.

bence adamların refah ve gelir seviyeleri yüksek. imkan olsa türkiyede de bir sürü gezgin ortaya çıkar.

haklı tarafı olmakla beraber bu işi sadece paraya bağlamak bence işin sosyal-kültürel kısmını pas geçmek oluyor. 400-500 binlik evde oturan insanlar, 390 binlik evde oturayım, 10 binle turlayayım demiyor mesela.

kaldı ki gezginlerin çoğu parasız geziyor. ha şu doğru ama işini kaybetme korkusu var, evlen çoluk çocuk yap baskısı var vs.

olay tamamen kültürel. keşfetme ruhu avrupalılarda olup ortadoğulularda olmayan bir şey. türk insanı nereye giderse gitsin rahat içeceği, dinleneceği, kız keseceği yere bakıp saatlerce orda oturur, bir restoranı beğenmişse başka bir yere gitmez. avrupalı böyle değil. coğrafi keşiflerde vs başarılı olma sebeplerinden biri de budur zaten.

-"kültürel olarak türklerde niye böyle bir alışanlık yok"

olayin ne parayla ne de vizeyle ilgisi var. mevzu kulturel nedenlerle mantalitenin farkli olmasi.

bizde cocuk 20 yasina kadar aman oss, ygs, ysd, cs, vs sinavi diye sinavlardan sinava kosturulur. 10'lu yaslardan itibaren stres ve gelecek korkusuyla buyur. (travma #1) okumuyorsa zibidi denir, dislanir. 20'li yaslarin basinda askere gonderilir. en az 6 ay, ortalama 15 ay askerlik yapar. (travma #2) olmez de sag donerse bir an once ise sokup elindeki parasi alinir. (travma #3) sonra da cevreden bulunan bir kiz sayesinde basi baglanir. (travma #4) ortalama olarak 25 yasinda evlenen adam onundeki 30 seneyi olu bir iste calisir. sonra emekli olur ama eline adam gibi para gecmediginden, yine calismak zorunda kalir. (travma #5) zaten belirli bir yas gecince de dongu bir sonraki nesil icin tekrarlar.

turkiye'nin buyuk bir kismi bu standart model hayati yasiyor. ben adini "elalem ne der" koydum. haliyle bu yasam seklinde yurticinde ya da yurtdisina gidip macera yasamak ya da vizyonunu genisletmek yok.

bizde her sey bize denildigi icin, ya da baskalari ne der telasiyla yapilir. sirf komsulara, akrabalara, tanidiklara facebook'tan hava atmak icin balayini yurtdisinda geciren insanlar var.

ailenle degil de arkadaslarinla kac kere tatil yaptin/yapabildin? bu sorunun cevabi nedeni ne olursa olsun sifir ise, zaten yasadigin toplumdan farkin yok demektir. yani anormal olan sen degilsin, toplumun anlayisi.

gap year

1 yili doldurmus olman gerekiyor. (bkz: #4744934)

ilk 6 aydan sonra 1 hafta kullanabiliyorsun diye biliyorum, daha once kullanmıştım.

normal şartlarda 1 yılı doldurman gerekiyor. o 6 aydan sonra kullandığın izin, 1. yılından kullandığın avans izindir.

rapor al bi hafta.

esasen iki müdürümün de haberi vardı hem de 2 ay önceden ama onlara da ben böyle bir durum var demiştim. müdürler sorun etmiyor, kanunen hakkın yoksa kanunsuz çık takıl, idare ederiz dediler.

fatma aliye

serpil çakir: osmanlı kadın hareketi

taksim meydan dan kalkiyor. sariyer falan tarafina giden otobusleri biliyorsan, hemen otobus duraginin yaninda biraz daha yuksek bi bolum vardi gezi parkina yakin ordan kalkiyor, meydana girince gorursun zaten.

harita.yandex.com.tr
merdivenlerin oradan kalkıyor

kasim ayinda beyrut'taydim, tam da otelimizin oldugu bolgede (hamra) bomba patlamisti. gitsek mi gitmesek mi diye bayaa dusundukten sonra gittik, iyiki de gitmisiz. turkiye'den hic bir farki yok! hava da turkiye'den biraz daha sicak olur ama geceleri soguktur. iyi gezmeler.

uykum kactı buralarda surtuyorum gelsin diye...

bir de basına spoiler ibaresi koysan super olur

benim de uykum kacti! negzel bizi bu behzat yaa..

Muze kart dolmabahcede gecmıyormu?

Geçmiyormuş, yuh dıyorum cok pahalı

40 tl turk vatandasi olmayanlar icin gecerli, hatirladigim kadariyla turkler 20 tlye geziyor sarayi muzekart gecerli degil. Ogrenci 5 Tl.

aynen dediğin gibi. eğer çıkışı kendin alırsan para almıyorlar onaylamak için ama çıkışı iş bankası alırsa sayfa başı 5 tl alıyolar hiç acımadan!

iş bankası almıyor..en azından benden almıyor, 6 7 kere bu kağıt lazım oldu her vıze görüşmesinde. bir kuruş vermedim. zaten böyle bir parada isteyemezler. aynı işlemi garanti bankasından yapan arkadasım para vermişti..

ben internettende almadım gittim canlı kanlı kadından şubeden aldım..
bütün sayfalara tek tek kase ımza da attırdım. yaklasık 5 6 sayfaya..

ince memed

mübarek toprak

lotr

iskenderiye dortlusu biraz pahali ama 4 cilt olunca.

tanios kayası

karamazov kardeşler

Angela'nın Külleri

cehennemden geliyorum

(bkz: amat)

(bkz: germinal)

george orwell - nineteen eighty-four

gabriel garcia marquez - cien anos de soledad (yüzyıllık yalnızlık)

joseph conrad - zafer

suskunlar.

empati.
okurken hem bir çok konuda çok güzel bilgiler veriyor hemde çok sürükleyici bir roman.

karamazov kardeşler + LoTR

for whom the bell tolls / hemingway

puslu kıtalar atlası

olur hem de nasıl. fransızlar felaket. geri döndüğümü bilirim, tıp kongresi için gittiğim fransadan havaalanında.

anlatamadım herhalde, ben fransaya hiç girmicem, sadece transit geçiş yapıcam. pasaport kontrolu yok.

en iyi cevabı konsolosluk verir ama şöyle bir şey var: iberia ile uçtuğum ve 8 saatten az belediğim için havaalanında ispanya benden vize istemedi aktarmadda. konsolosluğu arayıp netleştirmiştim tabi gitmeden. airfrance la uçuyosun sanırım, benzer bi durum olabilir sanki.

siz sadece uçak transferi yapacaksınız. Pasaport kontrole girmeyeceğiniz için hiçbir problem yaşamazsınız.

yuzde yuz emin bir sekilde soyluyorum; hic bir problem cikmaz. Tek yapmaniz gereken Fransa havaalaninda Kolombiya ucagina binis kapinizi bulmak.

370 yada 390 tl ydi yanlış hatırlamıyorsam

23-25
1. sene dersler
2. sene tez

24-26

ilk sınıfta dersler vardı, ancak matematik'te istediğim hocadan kontenjan dolduğu için ikinci senenin ilk döneminde hallettim, ayrıca bir dersimi de yükseltmeye aldım. bu arada tezimi de 1. sınıfın birinci dönemi biter bitmez başladım ama resmi olarak 2. sınıfta başlar.

bu arada lisanstan 23 yaşında mezun oldum, arada bir seneye yakın çalıştım.

21-24

benim tez projesinde zibilyon tane sıkıntı çıkınca, hocam da sağolsun çok geniş biri olduğundan 4 sene sürdü yl. Allah'tan atılma kalktı o aralarda, boşa kürek çekmemiş olduk.

ilki 21, bitmedi.

ikincisi 26, 28'de bitmesini umuyorum.

21-23

23'te başladım, 25'te atıldım :)

24'te başladım, 26'da bitecek (bu kafayla zor ama). 25'im şu anda evet.

24'te başladım; 26'da bitecek gibi durmuyor...

29da başladım. 31de bitecek inşallah.

22 - 41 ( hala devam ediyor, afla döndüm. azimliyim :)

25-28

24 yaşında (2003) başladım, 28 yaşında (2007) bitti. tez için 1 yıl uzatma aldım, bir de devam ederken dondurup kısa dönem askere gittim.

vize başvurularında öyle çook büyük paralar gösterilmesine gerek yok. hesabına düzenli giriş çıkış olması genellikle yeterli oluyo. ben de çulsuzum defalarca vize aldım fransadan. sadece dikkat etmeye çalıştığım, kalacağım her gün için 50 euro gibi bi parayı hesapta tutmaya çalışıyorum. atıyorum 4 gün kalacaksam hostel-otel masrafım hariç 200 euro oluyo hesabımda.

vize başvurusu için bileti alman çok şart değil. thy'den rezervasyon yaptır. kalacak yer konusunda da booking.com'dan 1-2 yer ayarla. uçak parasını hesabına yatır. bunları paket yap ver aracı kuruma. çulusuzumdan kastın dışarda yatmıyosan büyük ihtimal vizeni alırsın.

(bkz: salaam cinema)

'salam sinema'
edit: geç kalmışım:) ve bkz vermeyi becerememişim. yuhh bana:)

abi derdine derman olamadım ama ben de belçikaya lisansta erasmusa gitçem ve şu an sıçtığımın resmine bakıyomuşum gibi geliyo :(

umarım bi yol bulursun.

belçika vizesi kadar iğrenç bir vize bilmiyorum hakkaten. öğrenci vizesi olunca farklı olabilir ama bi arkadaşıma uçağımızın olduğu güne randevu verip aynı gün vizeyi de vermişlerdi. uçağı kaçırmamıştı arkadaşım ama sen yine de adamalrı zırt pırt arayıp derdini anlat ve randevunu öne çekmeye çalış. bol şans

belçika vizesinde sorun süreçtir. garantör, o belgesi, bu belgesi vs.
zaten uçak biletini almamanı öneriyorlar. ancak benim vizem 2 günde çıkmıştı. 3. gün bulunduğum şehre gelmişti vizem. anlatıldığı gibi sorunlu değildir belçika vizesi. lisans erasmus için gitmiştim.

müslüman olmayan türk algısı oluşmadı daha kimsede.

Vakti zamanında 3 hafta Los angelesta kalmıştım tek bir italyan lalesi dışında herkesle süper geçinmiştik hiç bir sıkıntımız olmamıştı.

Kuzeyli finlandiya hakkında orada yaşamış olan bir arkadaşımdan bilgi alıp geri bildirimde bulunabilrim istersen.

edit: yalnız şöyle bir durum var, yurt dışında yaşayan türklerin büyük çoğunluğu o kadar moloz ki adamlar haklı ırkçılık yapmaya. Ben olsam bende yapardım. Onların gördüğü 'türk' kavramı ne yazık ki biz ve kendi çevremizden oluşmuyor. Bunun için düğün tv de herhangi bir türk düğünü izlemek yeterli. Yine de sezarın hakkı sezara 10 numara yaşayıp hem kendini hem de ülkesini harikulade temsil eden (bu lafada aşırı gıcığım) türkler yok değil.

fransa icin konusayim, irkci soylem duydum, turkler insaat iscisidir ve tembeldir turu laflar gecti turk oldugum bilinmeyen ortamda. ama musluman gorunmedikce ve dil bildikce kimse birsey yapmaz ve soylemez, irkcisi bile. acik acik irkcilik yapan sadece bir insanla karsilastim, o da kendisi azinlik bir insandi, buranin adami degildi, kompleksliydi yani.

direk basima pek bir sey gelmedi ama, duydugum cok hikaye var Isvec'te.
bunlardan biri iki Turk arkadasin neo-nazi tipler tarafindan agir dayak yemesi durup dururken yolda.
digeri, bir kuzey sehrinde kucucuk bir kizin "ne isin var burada, dönsene ulkene" tarzinda bir yorum yapmasi isvecce, arkadasin "ne dedi" diye sormasi uzerine herkesin kafasini baska yöne cevirip kivirmasi :). gerci kesin emin degil öyle deyip demedigine ama uyuyor.
bu ikisi yeter simdilik :P

norvecte yasiyorum; bu gune kadar bir kere bile irkci soyleme maruz kalmadim. cok da ayip birsey burda. kimse (irkci olan bile) alenen kesinlikle boyle bir hareket de bulunmaz.

ingiltere de benim de başıma geldi. dil kursuna gidiyordum, okulum aynı zamanda üniversiteye giremeyen ingilzlerin meslek eğitimi aldıkları bi yerdi. bir sürü bu teenager dediğimiz tipin yer aldığı bi okul. okulun önünden otobüse bindim. arkamda da bu teenagerlardan bi grup oturuyor ve yanımda da polonyalı bi arkadaşım var. otobüste ingilizlerde var ama bunlar bana ve arkadaşıma kağıtlardan küçük küçük toplar yapıp atmaya başladılar. atmayın falan dedim laz damarım tuttu hatta baya haşladım veletleri ama bi kişi kafanı çevirip bakmadı yada yarıdm etmedi. ırkçılığa girdi mi bu bilemedim çünkü bu veletler ingilizlere de hayatı bezdiriyolar. benim için ingilterenin en büyük problemi bu eşofman giyen teenagerlar:)

abd'de 1bucuk, avrupa'da 1 sene kadar kalmış biri olarak;

abd'de halkın çoğu türkiye'yi haritada gösteremez zaten, o sebepten dolayı türkiye hakkında ırkçılık yapacak kadar bir bilgiye sahip değiller. türküm dediğinde "oh cool" falan gibi tepkiler veriyorlar. müslümanım dersen belki çekinirler senden ama müslüman değilsen kimsenin bir çekincesi olacağını sanmıyorum türksün diye.

avrupa'ya gelince, kimse bana "pis türk" gibi şeyler söylemedi. öyle ağır bir faşizm görmedim yani. türklere karşı önyargıyı anca ben kızlarda gördüm avrupa'da "sen türksün, benle seks yapıp bırakmak istiyorsun sadece" gibi laflar duyduğum oldu. bir tane alman arkadaşım da "senle tanışmadan önce türkleri hep almanya'daki gibi kavgacı tipler olarak biliyordum" gibi bir şey söylemişti. açıkçası avrupa'da türk imajı rezil durumda ama insanlarla biraz konuşup, düzgün bir tip olduğunu ispatlayıp düzeltemeyeceğin kadar da değil.

almanya'daydım, rahatsız edici şeyler duydum. müslüman olman ya da olmaman fark etmiyor bu bir. ikincisi de müslüman değilim ya ahahah dersen oturmuş türk=müslüman önyargısı yüzünden 'buralarda tutunmak için ne diyor, yazık ya' modunda takılıyorlar.

londra'da -ki bilenler bilir hayvani derecede karma corma bir sehir, yasayanlarin %70i uk disinda dogmustur- bir ctesi gecesi clubdan eve donucez,tobus duraginda ona mi binsek buna mi binsek diye ablamla konusuyoruz, dibimizdeki gayet alkollu teenagerlardan biri 'what evil language are you talking?' dediler.
yine ablamla ingiltere'de exeter'den bi yere gidiyoruz sehirler arasi otobusteyiz, atina'da olimpiyatlar in oldugu yil, karsimizda kisa boylu dobidik bir yunan kiz var, hellas yazan baseball cap takmis, bir sekilde bizim turk oldugumuzu anliyor, kendince laf sokmaya calisiyor.
vs.vs.
yani arada oluyor bisiyler ama insan kendini bilince cok bir anlami olmuyor. bence en komik insan tipi sizinle ilk tanismis olup pot kirmiyim diye kasip sonra pot kiranlar.
bir de ben bunun tersini cok yasadim soylemeden gecemiyecegim, hani guya biz anlayisli toplumuz falan ya, turkiye'de bir gavur gordu mu nasil laf soksam diye takla atan cok insan gordum, isin aci tarafi bu turke sorsan sen irkci misin diye yok hayir degilim der.

Irkcilik adi altinda sayilmaz belki ama Ermeni Soykirimi iddialarindan oturu basim agrimisti.

isveç'e girerken pasaport kontrolünde biraz sorun yaşamıştım açıkçası, gerçi kadının asıl sorunu yeşil pasaport da olabilir ama birkaç türk'ten duyduğuma göre genel olarak bana olduğu gibi uğraştırıyorlarmış pasaport kontrolünde.

hiç sapmadan düz devam et, cadde üzerinde, solda.

orası kapanalı aylar olmadı mı?

kapandı. köfteci var yerinde :)

Fransız filmi var yeni. Untouchables.

Dog Day Afternoon

into the wild

hotel rwanda

cidade de deus

something the lord made
fastest indian
remember the titans
we are marshalls

the intouchables

dog day afternoon +1 al pacino faktörünü de hatırlatmak isterim..
hatta ben de mi izlesem tekrar ya:)

good will hunting

das experiment

alive(1992)

-Munich (2005) *Mutlaka izle
-Catch Me If You Can (2002)
-Schindler's List (1993)
-The Pianist (2002)

a beautiful mind

mocking bird don't sing www.imdb.com

Middle Men

Booking.com'u kullanmanız en iyisi, hostel siteleri %10 alır genelde. Booking.com'da ilk çıkan ücretsiz iptal yeri rezerve etseniz?

booking.com'da rezevasyonlar ucretsiz, hostel degil de ucuzundan otellerden rezervasyon yaptirsaniz olmaz mi? ben oyle yapiyorum, vizeyi alinca direkt iptal ediyorum.

en kötü ve ucuz hosteli seçsem bile yüzde 10luk bi ödeme istiyolar maalesef. en kötü ihtimal öle yapacam da, belki depozitosuz booking yapan vardır diye şey ettim.

@whoosie illa hostel olması gerekmiyo tabi ki. ucuz yollu bi hotel de olabiler ama sonuçta bu adamlar vize başvurusunda hesap durumlarını istedikleri için 7 gece de kalacağımdan toplamda atıyorum 2000 tl tutan bi hotele rezervasyon yapamam, ucuz yollu bişi olsun ki hesabımda gözüken parayı aşmasın. öle işte

neden illa hostel? iptal edecekseniz hostel hotel olması fark eder mi?

paris'te çok zor. çünkü sürekli full'e yakın çekiyorlar hosteller.

hostelbookers'da payment protection yöntemi ile depozitonu da geri alabiliyorsun.
yalnız payment protection için de 1 ya da 2 euro isteniyor.

Kafka'nın "Amerika" romanını Amerika'ya gitmeden yazdığını düşünürsek...

Roman teknik içerir de bu kadar değil. Mars'ı anlatmak için Mars'a gitmenin lüzumsuzluğu gibi.

bence gerekli. obur turlu kalitesini bozmus olur. bir sey hakkinda tecrube sahibi olmadan fikir sahibi olmak her turlu meslek dalinda basitliktir. ha gitmeden roman yazmissin ha emlakciyken bir yandan turizm, insaat isine girmissin.

yanlış hatırlamıyorsam hakan günday da hikayenin berlin'de geçtiği bi kitabını berlin'e hiç gitmeden yazmış. atıyor da olabilirim, bilemedim:) özetle daldurdap +1

o sehre gitmek degil aslinda onemli olan ama senin okura saygin varsa, gitmis kadar ogrenmeden yani bir sehri deliler gibi arastirmadan romanda kullanmamalisin. ben sahsen bilgisizce yazilan butun eserleri kafadan siliyorum, cunku yazarlik da herhangi diger bir is gibi ciddiye alinmali, nasil garsona yemekle ilgili bir sey sordugunda kem kum eden, kafasindan atarak cevaplayan yer ile etinin peynirinin orijinini dogru anlatabilen yer ayni kalitede olmuyorsa bu da ayni sey benim gozumde. lutfen dunya gormus okura saygili olun ve odevinizi yapin.
bir de benim bildigim genelde insanlar yazarligin ilk asamasinda kendilerini gelistirme surecinde kendi hayatlarindan veya yakinlarinda tecrube ettiklerini bliebilecegi birinden esinlenerek roman yazarlar. boylece teknik ve lojistik detaylarda kaybolmadan sadece edebi detaylara konsantre olabilirsin.
bu arada kafka amerikaya gitmeden amerika hakkinda yazmis ben de neler neler yazarim diye dusunmek en iyimser deyimle naiflik olur, o yapmis ben de yaparim genelde cahil cesaretiyle iliskilendirilen bir durum. guzel bir deyimimiz vardir, amerikayi yeniden kesfetmeye gerek yok diye, herkes icin gecerli bir durum var yani, basarinin yolu cok calismaktan gecer. sizin icin de calismanin tanimi bol bol okumak.
bu okumalariniz neticesinde elde ettiginiz urunu kontrol ettirmek icin en son olarak, gitmediginiz bolgede kulturde yasamis ve orayi bieln bir insana okutmaniz yine hayirli olacaktir. belki basiniza gelmisitir, turkiye'de bir kismi gecen romanlar var, ama alakasiz bir turkiye portresi cizilmis, kizsaniz mi gulseniz mi bilemiyeceginiz bir durum icine giriyorsunuz okur olarak. siz bunu yapan bir yazaran saygi duyar misiniz?
varolan bir seyi deforme etmek yazarlik veya yaraticilik degil, domatese mor deneyin isinize geliyorsa more bir meyve yaratin, o zaman yartici olursunuz, ama domatese mor derseniz, yalanci olursunuz, bilmiyor olursunuz vs...

Hayır gerek yok. Dünya edebiyatı bir sürü örnekle dolu. (Yani zorunlu değil. Ama aksi örnekler de var.) Hakan Günday ve Kafka örnekleri verilmiş zaten - ki benim de aklıma ilk onlar gelmişti. Daha geçenlerde bir edebiyat programında tam da bu konudan bahesidilmiş. İşin ilginç yanı bahsedilen yazarlardan bazıları daha sonra yazdıkları şehirlere gidip yeniden o şehirde geçen bir şeyler yazdıklarında bu metinlerinin o kadar da beğenilmediğine değiniliyordu bu programda.

Bu arada bir romancının bir şehre gitmeden bir roman yazması demek o şehir hakkında hiçbir şey bilmediği anlamına gelmez. Hele bugün elimizin altında internet, kitaplar, sinema, televizyon vb. gibi başka kültürler, ülkeler ve şehirler hakkında bilgi edinmemizi sağlayacak bir sürü kaynak var. Kemal Tahir, New York'a gitmeden ama başka kaynaklardan yararlanarak Mike Hammer romanları yazıyordu.

Tecrübe sahibi olmadan fikir sahibi olmak, yok emlakçıyken inşaat sektörüne girmek (ne ilgisi var anlamadım ama...) bunlar gerçekten gülünç örnekler. Yazar dediğimiz adam zaten olmamış şeyleri, çoğu kere yaşamadığı durumları vb. anlatan kişidir.

akıllı adamlarmış. kaynana derdi kız tarafı derdi yok.

alınıyordu. padişah anaları ve karıları hep yabancı değil.

tr.wikipedia.org

kanuniden sonra padişah anneleri daha çok yabancı uyruklu olmaya başladı. ama bundan önce de tüm dünyada mevcut bir gelenek vardı. bir barış yapılacağı zaman akrabalık olsun ve barış sürsün diye kız alışverişi olurdu. yani padişahın haremine diğer kralın kızı girerdi. paketi açılmadan iade olmuş nice güzellere yazık edilmiştir. peh peh peh.

sanırım ilk 2 padişah hariç diğerlerinin anneleri hep yabancı senin de söylediğin gibi. bunun da nedenlerininden biri sanırım bu cariyelik meselesi. islamda sonuçta 4 eşe izin var ancak eşler müslüman değilse köle-cariye oldukları için herhangi bir sınırlama yok.

müslüman kadınla nikahsz halvet günahtır. yani müslüman kadınla birlikte olabilmek için imam nikahı kıymak zorundasın. padişah da cariyelerine nikah kıymaz. o yüzden müslüman kadınların cariye olması günahtır. gibi bişeyler okumuştum.

hiç alınmamıştır diye kesin bir yorum yapamam ancak hareme alınan kadın özellikle gözde olacaksa Türk olmamasına özen gösterildiği açık. Bunun sebebi de şöyle açıklanıyor bazı kaynaklar tarafından: Osmanlı Beyliği kurulurken malum Anadolu Türk Beyliklerinden müteşekkildi. Sürekli birbirleriyle mücadele halindeydiler. Osmanlı'yı imparatorluk haline getiren de; ileride başka güçlü bir Türk beyliği, devleti çıkmasını önleyecek şekilde Türk soylu ailelerin iltifata tabii tutulmamalarıydı. Ne saraya kız alındı ne de Türk soylu ailelere bir ayrıcalık tanındı. Belli bir bölgede güç kollayanlar da sürüldüler. Detaylarını bilemem ama Karadenizde Tuzcuoğulları Balkanlar'a sürülmüştür mesela.

daha önce duyurudan biri yazmıştı yine. eminim yardımcı olacaktır. gayet ayrıntılı anlatmış. polisantrik.blogspot.com

tesekkurler ama bu blogu biliyorum ve aslinda benim sorularima tam cevap vermiyor ama sagol yine de :)

tecrubem.net

www.lukskaradeniz.com

www.otogaristanbul.com

gebzemetro.com

secure.hospitalityclub.org

b-) Karayolu Ulaşımı:

İstanbul ve Trabzon’dan Tiflis’e otobüs seferleri yapılmaktadır. Ancak gerek uzun yol mesafesi ve uzun yolculuk saatleri düşünüldüğünde çok tavsiye edilmemektedir. İstanbul’dan Tiflis’e yaklaşık 2000 km boyunca ve yaklaşık (36) saat suren bir yolculuk sonunda ulaşılabilmektedir. İstanbul-Tiflis arası otobüs ücreti tek yönlü 50 dolardır.

Trabzon’dan Tiflis’e ulaşmak içinse 700 km boyunca ve (8) saat suren bir yolculuk yapmak gerekmektedir.

Ayrıca Misyona özel araç getirmek mümkündür ve AGIT te görevli olanlar için diplomatik plaka verilmektedir. Trafik soldan akmaktadır.

www.disiliskiler.pol.tr

www.geziyorumlari.com

(bkz: ermenistan vizesi)

(bkz: airbnb )

ben şurda kalmıştım hostel 6 kişilik odaları da var. sahibi bayaa kafa bi amca:) www.tripadvisor.co.uk

otostop pek ingilizlere uymuyor maalesef. bölgeden bölgeye değişir gerçi liverpoolda hiç denemedim. tren çok pahalı! sanırım en mantıklısı otobüs.

megabus, national express gibi coachlara bakın ama pek ümidim yok, olimpiyatlar başlayacağı için her şeyin fiyatı artmıştır.

ingiltere zaten 6 aydan az vize vermiyor turistlere. 6 aylık bi kursa gidiyosan normal turist vizesi alabilirsin bence. zaten öğrencilerin çalışma iznini falan azaltmışlar sanırım, çok bilgim de yok o konuda ama dil eğitimi için giden birinden 5.5 ielts istemek zaten matığa aykırı diil mi?

editor diil mi?

sanırım bu www.imdb.com

küçüksu ydu sanki yanlış hatırlamıyorsam.

küçüksu, ama film için bir kulübe inşa ediyorlar diye biliyorum.

hiç açılmıyor, en ufak bi tepki yok alette.

sony vaio pcg 2131l gibi bi model, dediklerinizi yaptım zaten fekat bi etkisi olmadı. sıcakla bi alakası olabilir mi hakkaten?

benim laptop da benzer şekilde oldu, tuşa basıyorum güç düğmesi ışığı yanıyor sadece ve ne görüntü var ne ses. anakartı yanmış dedileeer.

ben de o güç ışığı da yok. umarım elektrıkkle ilgili bişidir.