jonathan safran foer
douglas coupland
chuck palahniuk
don delillo

bu da onlarin yerli versiyonu
murat menteş

dostoyevski

oğuz atay.

nedeni ise bu yazar okunmadan ölünmemeli.

(bkz: khaled hosseini) "odunun teki oldum ben" derken canıma okumuştur.
(bkz: amin maalouf) bi tanedir.

bunların dışında polisiye, gerilim falan severim. çok kişi sevmez, saymayayım boşuna.

wilhelm reich tümünü okumasan da olur ama dinle küçük adam.

kafka

borges

lovecraft

poe

lawrence durrell iskenderiye dortlusu 4 cilt 4 farkli karakterin gozunden anlatiliyor, cok enterasan kitap. olmeden once okudugu icin mutluyum:)

ermanenovski

bence kitap yazmadan ölmemek lazım.

(bkz: irvin yalom)

beni okumadan ölme
ölümü gör bak! söz ver! okuycam de!

hakan günday

j.r.r tolkien

samuel beckett
bilge karasu

(bkz: toprak ışık)

(bkz: ihsan oktay anar) bal damlıyor satırlarından.
kafka, orwell, knut hamsun: mideye yumruk surata tokat.

eger epic fantastik seviyorsan bahadır içel.

milan kundera,
marcel proust,
peyami safa,
virgina wolf,
hasan ali toptaş,
ihsan oktay anar.

yeter sanırım.

oğuz atay
ve
ihsan oktay anar
evet,ikisini okumadan ölme...

qui italia serisi var. biz lisede onla öğrendiydik. beşiktaşda şu ünlü otelin karşısında yabyay vardı bi binanın ikinci katında. orada bulabilirsin istediğin gfibi kitap lakin pahalıydı

italyanca kursunda espresso diye bi kitap kullaniyorduk, kitabi indirmistim. istersen atem hocam?

gidip su kitaplardan birini aliyor ve 6 ay kendin calisarak b2 duzeyine ulasiyorsun:

asim tanis - herkes icin yapisal yolla italyanca
necdet adabay - sizin için italyanca

rosetta stone indirsen?

pimsleur indir. pimsleur candır.

ozel ders almak istersen bi arkadasim var:)

istiklaldeki yunan konsolosluğunda ücretsiz kurs veriyorlar öğrenmek isteyene bir ara uğra istersen

Ozel ders olmaz, yunan konsoloslugundakini biliyorum. Tesekkurler yine de.

benimkinin adi "düldüle", bir arkadasiminkinin "fridolin". demek istedigim bisiklete isim koyan tek siz degilsiniz.
öneri olarak da yerli küheylan, yabanci kitt diyorum.

(bkz: çiftteker)
(bkz: emektar)
(bkz: düldül)

karakaçan

osman

sulley muntari. nedense bir anda içimden geldi.

küheylan.. derim ama kullanmayın siz onu ben kullanıyorum :)

velospet de hey gidi rahmetli dedem derdi. bi google'la derim.

nazlıkız. nerden aklıma geldi bilmem:)

bisikletle barselenodan alaska ya giden bi arkadasimin bisikletinin adi butterfly di. bence guzel isim.

sülüman

erkekse forrest, kızsa lola.

bisiklet siyahsa karakaçan olabilir.yada eğer dinliyosan pek tanınmamış yabancı bi grubun isminide verebilirsin.
edit:bu arada benim kulağıma en çok jolene ismi hoş geliyor.
okunuşu ve şarkısı için:
www.youtube.com

jorjet.

katır, beyimin motorunun adıydı. severdik adını.

yabancı dillerde sevimli kelimelerde olabilir aslında, mesela jorjeti sevdim.

kara şimşek

sukufe

teker

adana'da bisiklete teker derler :)

(bkz: rocinante)

sana özel olmasını dilediği şeye niye başkalarının isim koymasını istiyorsun anlam veremedim ama benim önerim "körüklü".

ben köpek bebek vs herşeye ismin bir süre beraber vakit geçirildikten sonra konması taraftarıyım. yani ağzından bi gün çıkırversin bence. kendin koy.

kusur ne bulamıyorum ama konuşan kişinin türk olduğu bir kilometreden anlaşılıyor. yani sesler tanıdık geliyor herhalde, türkçedeki sesleri alıp ingilizceye koymuş gibi.

Biraz "köşeli" bir konuşmamız varmış genel olarak.

Ek olarak, Türkçe konuşmamızı taklit eden biri de ş ve j'lere bastıra bastıra konuşmuştu :)

sayilir mi bilmiyorum ama benim de en fazla zorluk cektigim seylerden biridir, turkcede ingilicenin tersine daha vurgusuz konustugumuzdan (yada ben oyle konusuyorum:) genelde dogru vurgulayamiyorum, haliylede yanlis telaffuz oluyor ve karsindaki anlamiyor. ornek vermek gerekirse, veremiyorum, anladiniz siz. demek istedigim hece vurgulari.

"r" lerin baskın söylenmesi ?

türkçe konuşurken duyan ingilizler, taklit ederlerse bışıjışıbıjıdıdşı gibi sesler çıkarıyorlar. j ve ş ye takılıyorlar... bence ispanyolların young'u j ile telaffuz etmeleri gibi türkçeden kaynaklı bir sorun yok.
"kelime sonundaki r'yi j-ş arası söylemek gibi" kısmını anlamadım açıkçası örnek verebilir misin?

seslileri söylerken var asıl sorun. türkce de a harfinin sesleri ingilizce deki a harfinin sesleri kadar cesitli degil mesela.

@theunforguven r yerine j-ş deme meselesi şu: (bkz: türklerin r'yi j diye okuması)
(bkz: türkçede bazı r harflerinin rş sesi vermesi)

mesela gidiyor derken r esnasında ıslığa benzer bir şey çıkıyor. ingilizce konuşurken daha belirgin oluyormuş.

ilk duyduğumda "hadi len" demiştim sonra sonra dikkat edince hakikaten öyle olduğunu fark ettim. :)

t ve r'leri bastirarak soyluyormusuz. bir de a ve e arasi bir ses var onu atliyormusuz, apple kelimesinin basindaki ses mesela. e gibi okuyoruz onu.

Ms9: +1. En buyuk problemimiz v ve w'nun telafuzlaridir. Ayrica meshur -th.

alman arkadaşlarım da ağır r'lere dikkat çekmişti sorduğumda "ırrrr-rrrr" demişlerdi dillerini titreterek.

vapur+tren olayı baya uzun sürebilir; metrobüsle cennet'e gidip oradan minibüse binebilirsiniz ama minibüsler tam olarak nerelerden geçiyor bilmiyorum.

sanki metrobusle sefakoye gelsen, sefakoyden de minibus otobus bisi yapsan daha cabuk gidersin.

yumurta - sut - bal
sirasi bu.

agir filmlerdir. hele ki arka arkaya izlemek istiyorsaniz oldukca saglam kafaya sahip olmaniz gerek.

bal'i henuz izlemedim, yumurta sutten daha guzeldi. sut cozemedigim bir suru nokta barindiriyor. lakin sut un acilis tiradi muthis.

bence star wars'un vizyon sırasına göre izlenmesi gerekiyor. tüm seriler, trilogy'ler, sequel'ler için de aynısını savunuyorum. yönetmen izleyiciye nasıl sunmak istediyse öyle izlemek lazım.

ben yumurtayı izledim. sanat filmi, olay yok durum anlatıyor, yanlış hatırlamıyorsam filmde müzik dahi yoktu.bu tarz filmleri sevmiyorsan sıkılırsın.

vizyon sırasına göre izlemelisin, ama hepsini aynı anda izleme tabi, zaten izleyemezsin.

yumurta ve bal i izledim. yumurta hakkinda yorum yapmak istemiyorum:) bayaa zor film ama bal o kadar da sikici degildi, en azindan bi olay vardi:)

*çıkış sırasına göre izle.
*bal olayların bağlayışını yapıyor, süt'ten ve yumurtadan kalanları açıklıyor gibi düşün.
*hepsini ard-arda izleme :)

ağır filmler, dikkat et.

belki soyle bisi, bilemedim.
The effects of privatization of the state-owned enterprise on employment. Turkey example.

euteamo'ya katılıyorum ama kamu iktisadi teşebbüsünün ingilizcesi state economic enterprise diye hatırlıyorum.

cok bu konulardan anlamamakla birlikte, abd nin meshur buyuk ortadogu projesinin yansimalari oldugunu dusunuyorum. cunku ne kadar baskici olursa olsun bu rejimler, muhalifler bi sekilde disardan yardim almasaydilar basarili olamazlardi. abd de babalarinin hayrina yardim etmiyor, petrol petrol petrol. bakalim daha neler gorecez. sanki parti daha yeni basliyor!

bunların hepsi amerikan oyunları

Aşağıdaki linkteki yazı yeterince fikir verecektir. Özet geçmek gerekirse: Enerji!

www.anadoluhaber.net

2002de dediginin aynisini yapmistim. yanlis hatirlamiyorsam 2 tane potokopi makinesi vardi ve kendi fotokopini kendin cekiyorsun.

ödünç vermiyorlar merkez kütüphanede, euteamo'nun dediği gibi içeride fotokopi odası var, içeride personal de var ama sanıyorum kendiniz çekmeniz gerekiyor.

evet
edit: aa pardon 30 gunden fazla oluyomus. iki saattir niye sordu ki bunu diye bakiyorum bon bon ekrana. kalis suresi 30 gunden fazla oluyo o zaman. o zaman hayir.
yo olmuyo aslinda.
5 nisan 3 mayis. sorun yok ki

o iki tarih arasında, en fazla 30 gün kalınabilir, tek giriş.

normal sartlarda bu arkadaslarin bilmesi gerekir www.byegm.gov.tr
ama ne kadar yardimci olabilirler bilemem. bir de tcde muhabirlerin cogu basin karti olmadan calistigi icin yine de eksik olur sanirim.

1)
lens solüsyonunu 100ml lik bi kaba boşaltcaksın onunla götrceksin. genelde güvenlik görevlisinin insiyatifine kalıyor ama almıycakmış gibi hazırlıklı gitmen daha mantklı.

2)
free shop a sor onlar söyler. ben de tam hatırlamıyorum onu.

istanbul sabiha goktenden ab ulkelerine ucuyorsaniz bizimkiler pek sallamiyorlar o kisitlamalari ama ab ulkelerinden birinden geliyorsaniz almazlar sizi ucaga. affetmiyolar.
edit: uyku sersemiyim tabi ki lens kutusunu almazlar:) sizi niye almasinlar!

Benim lens solüsyonumu attılar heatrow'da, küçük boy olanları var onlardan alabilirsin eczaneden.

solüsyonu rentts'in dediği gibi daha ufak bir kaba alın, 100 ml'si epey götürür zaten.

henüz 1 hafta önce almanya'ya gidip geldim, atatürk'ten çıkarken çantada şişe var mı dediler evet dedim, free shop'ta ağzı kapalı poşetlerer koyuyorlar, onu görünce içinde ne kadar var diye bakmadılar bile, direkt tamam dediler. dönüşte ise hamburg'tan binerken bakmadılar bile, zira freeshop'ların olduğu alandan uçağa binerken bir daha arama yoktu. yasal olarak %40'tan fazla alkollü 1 litre, az alkollü 3 litre sınırı var türkiye'ye sokmak için; fakat hem ankara'da hem de istanbul'da girişte elimi kolumu sallayarak geçtim gümrükten. burada püf nokta şu; türkiye'ye girerken türkiye'deki freeshop'lardan aldıklarınız pasaportunuza işleniyor, işlerken de demin bahsettiğim limitlerin üzerini satmıyorlar size. ben hamburg'daki freeshop'tan litrelerce içki aldım, türkiye'de bunların kontrolü yapılmadı. gelirken çıkış yaptığınız ülkeden alışveriş yaparsanız hiç sıkıntı olmaz gibi. en azından hamburg'ta yoktu.

atatürk ve sabiha gökçen'de sorun yok.
yanında 1 lt kapasiteli kilitli poşet bulundur,gerekirse onu kullanırsın.

edit:Avrupa Topluluğu Sıvı-Jel Niteliğinde Eşya Taşıma Kuralları

Sıvılar veya benzeri yoğunluktaki (jeller, losyonlar, kremler, diş macunu, sprey, deodorant) maddeler yolcu beraberinde sadece az miktarlarda ve küçük paketlerde taşınabilecektir.
Her bir paket maksimum 100 ml kapasitede olmalıdır.Muhteviyatı dışarıdan görünebilen ağzı açılıp kapanabilen saydam bir poşetin içinde taşınabilecek olan bu paketler için yolcu başına toplam ağırlığın 1 litreyi geçmeme zorunluluğu bulunmaktadır.
Saydam poşetler, kontrol noktalarında el bagajı sahipleri tarafından şahsen çıkartılarak, görevli güvenlik personeline gösterilecek ve X-Ray kontrol cihazına bırakılacaktır.
Saydam poşetlerin, genellikle derin dondurucularda kullanılan, açılıp kapanabilir nitelikte, sızıntı ve akıntıyı önleyici özellikte olması gerekmektedir.
İlaç ve bebek maması gibi maddelerin kendi özel paketlerinde taşınmasına müsade edilmekle beraber, kontrol noktalarında güvenlik personeline el bagajlarından çıkartılarak gösterilmeleri gerekmektedir.
Bu uygulamanın aynısı Türkiye'den yapılan dış hat uçuşlarında da geçerlidir. Antalya Havalimanı'nda bu uygulama 15 Nisan 2009 tarihinden itibaren uygulanmaktadır. İzmir Adnan Menderes, Milas Bodrum ve Dalaman Havalimanlarında 01 Ekim 2009, İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı'nda ise 01 Ocak 2010 itibarıyla uygulanmaya başlanacaktır. Poşetler kontuarlardan veya belirlenmiş noktalardan tedarik edilebilecektir.

50 first dates

Le fabuleux destin d'Amélie Poulain

it's kinda a funny story

juno

kesinlikle the holiday, amelie ya da love actually triosu:)

groundhog day, it's a wonderful life

the hangover . kahkahalar atacağına eminim :)

bir seri olarak road trip, euro trip, boat trip. bol kahkahalı.

kesinlikle pineapple express

neseli hayat

izlemediysen "herşey çok güzel olacak"

garden state

eger vizenizin suresi varsa girebilirsiniz. ama pek oyle uzun sureli vize vermiyorlar ne yazik ki kolay kolay. fransa dan 2 gunluk vize almisligim var. ama normal sartlarda atiyorum hollanda size 3 aylik 10 gun kalisli vize verdi. gittiniz hollandaya 5 gun kaldiniz, o 3 ay icinde schengen ulkelerinden birine giris yapip 5 gun daha kalabilirsiniz.
edit: evet c tipi oluyor sanirim cok girisli dedikleri nane.

çoklu çıkışlı alırsan olur. tek çıkışlı alırsan olmaz sanırım

süren varsa girersin. çoklu giriş damgası varsa. problem olmaz.

euteamo'nun dediği doğru ancak bir noktada yanlışlık var. 10 gün kalışlı vize alırsan ve ilk seyahatinde 5 gün kalırsan, ikincisinde kalacağın süre tekrardan 10 gündür.

kısacası kalış günü sayısı seyahat başına geçerlidir.

Okuldan okula değişir, yüksek lisans yönetmeliğinde yazar.

Harcını yatırıp makul bir sebep gösterirsen olabilir. Makul sebep lazım ama, yoksa kabul etmeyebilir okul. Ayrıca sunduğun sebebi ıspatlamanıda isteyebilirler.

ben başka bir kentte calisiyorum, memurum o yüzden gelemiyorum dondurmak istiyorum cogu üniversite tarafından bir mazaret olarak kabul edilmez. zorla mi aldik seni bilader, daha önce düsünseydin tarzi bir yanit verebilirler.

yanılmıyorsam en az bir dönem okumanız gerekiyor.

okullandan okula degisiyor. ben de is yerimde yasadigim problemler nedeniyle bi donem dondurdum okulu. sorunsuz hallettiler (bilgi uni.) ama sanirim 2 donem ust uste dondurmaya izin vermiyorlar.

üniversiteden atılma kalktığına göre harcını yatırmak koşuluyla istediğin kadar ara verebilirsin

www.piriveta.com

bu kıyağı da kimse yapmaz sana,evlilik cüzdanı sormuyorlar ama çiftlerden biri yabancı olunca işler değişiyor mu bilmiyorum.

bir de bu var,bu da sormuyor diye biliyorum:

www.firsatclub.com

yaa bunu bi bize mi sormuyolar, cok enteresan!:)
www.booking.com

www.theperahotel.com

arkadaslar sagolun, ortaligi bosuna karistirdim heralde. bugun bir arkadasim boyle bir sey soyledi bana. hatta dedi ki, lalei tarafi haric butun otellerde problem cikariyorlarmis artik. benle konusan resepsiyonist de evet diyince dellendim.
baska yerden rezervasyon yaptim, sormuyoruz dediler.
sonra ilk otele mail attim, ingilizce yazdim bu cok utanc verici, rezervasyonumu iptal edin diye. otelin sahibi okumus ve kendisi de avustralyali. cok ozur dilemis yanlis anlama olmus. bizim isimiz degil bunu sormak, sadece pasaport sorariz demis. neyse dellenmeye gerek yokmus ama o resepsiyoncu cocuk soruyoruz diye neden soyledi bilmiyorum. biriyle turkce konustum digeriyle ingilizce. ayrimcilik var belki de.

arkadasin dogru soylemis aslinda, bayagi bir yer soruyor evlilik cuzdani. aynisi zamaninda basima gelmisti, sorun cikarmayan itu taslik hotel'i bulabilmistim bir tek.

belediyeye bağlı, yıldızsız oteller evlilik cüzdanı sorar. yıldızlı ( 3 ve üzeri ) , turizm bakanlığına bağlı oteller evlilik cüzdanı sormaz. ha, tipiniz çok yamuksa, mazeret yaratmak için sorabilir resepsiyonist, o ayrı .

turistik otellere onceden telefon ile reservasyon yaparsan sorun yok. veya internetten deneyeceksin. ayrica www.esanshotel.com(bkz: )

bazı bankaların internet şubelerinde vergi ödemeleri şeklinde link var. onları araştır ehliyet harçları da o kapsamda olabilr.

benimkini başkası yatırmıştı, sorun olmadı. (3 ay önce, mecidiyeköy emniyet m.)

yaa ben de ehliyeti almaya 2008de hak kazandim. 2 defa saglik raporudur zarttir zurttur ayarladim ama gidip alamadim bi turlu. bunun bi suresi yok di mi, su kadar zamanda almazsan hakkin yanar gibi? olmasin lutfen.

ben süresini araştırdım, sürücü kursuna da gidip sordum, adam 10 senelik sertifikaya ehliyet aldım dedi. Yalnız 2007 öncesi sertifikaları olanlar il milli eğitim müdürlüklerinden sertifikayı onaylatıyormuş.

Bir babamı yollayayım o zaman yatırmayı denesin. Teşekkürler arkadaşlar.

Arkadaşlar 2007 çıkışlı sertifikamı bugün itibaren ehliyete sorunsuz çevirdim, bilginiz olsun.

Kendime göre islam dinine mensup bir bireyim yarın inancımı kaybetsem hiç bir şey değişmez tavırlarımda. Korku ya da ödüllerle yaratılan bir inanç ancak esirlik olabilir benim gözümde.

domuz eti yerdim ben. en azından nasıl bir tadı var onu denemek için. harici olarak nasıl olsa inancım yok gidip şuna tecavüz edeyim, şunu gasp edeyim diye bir şey söz konusu olamaz şahsım adına.

hiç şükretmezdim, tek değişen bu olurdu. insanlara karşı aynı olurdum.

hic bir sey degismez aynen. sevgili gunduz vassaf hocamin dedigi gibi ahlak dinden once de var olan bisi. din olmazsa ahlaksiz olacaz diye bisi yok.

basbayağı, arsız, vahşi liberâl olurdum herhâl. bokumu yiyim bakıyim n'oluyo cesâreti de gelirdi.. o ayrı :)
ama boktan ve çapsız meşrebim gereği insanlardan hep bir umudum var şükür ki.
cenâb ilâ haşırneşir değilim.. olanlar daha az risk altında helbet.
benim kâbem insandır :)

Değişen insan normal değildir zaten. Belli kurallara bağlı olarak o kötülükleri yapmıyorsa, bir gün yapmaz iki gün yapmaz üçüncü gün yapar.

hicbir sey degismemelidir. şükür dahil, zira şükür "için" yapilmaz, "çünkü" yapılır. yani bir şey oldugu icin, olmadigi icin sukredilir, bu minnet belirtmek icindir. illa birine yapilmasi gerekmez.

ya upuzun yazı döşemiştim logout olmuşum.

ben yaptım bunu. hiç kolay olmadı, çünkü çoğumuz gibi "din" olgusuyla yetiştirildim. ancak bir yandan da, tabiatı gereği rasyonel olamayacak bir şeyi kabullenmekte sıkıntı çektim(bu da benim tabiatımdı belki). haliyle iç dünyamda çetin çelişkiler yaşadım.

sonunda kendimce şunu kabul ettim: "tüm insanlar bir şeylere inanır muhakkak. bu bir tanrı ve onun dini olmak zorunda değil."

dinlere saygı duyuyorum. her dinin mantıklı ve erdemli öğretileri vardır. yeri geliyor, bunları da prensip ediniyorum kendime. ama tamamen kendi özgür irademle. hesap verme korkusu/ödüllendirilme beklentisi olmadan.

şu an kafam çok daha rahat, eskiye göre. daha açık fikirliyim. olaylara ve insanlara karşı daha hoşgörülüyüm. önceden kendime düşünsel anlamda ne kadar sınır koyduğumu farkediyorum. bu, dinin yasaklarından çok, dinin bana adapte ettiği düşünce tarzıyla ilgili.

küçük bir örnek: daha yaratıcı hissediyorum kendimi günlük hayatta. önceden "yaratıcı" kelimesini kullanmaktan bile imtina ederdim:)

davranışlar konusuna gelince; insan böyle bir kararı alana kadar oturmuş bir kişilik yapısı oluyor zaten. dini inancı reddettikten sonra kendi kurallarımı yeniden gözden geçirdim/geçiriyorum. kimini reddettim, kimini kendi mantık çerçevemde tasdik ettim bir kez daha.

uç örnek ama, "oh lan artık inanmadığıma göre, zina da tecavüz de serbest. şu yolun karşısından geçen hatunu bi takip edeyim bakayım" diyen insanda temel bozukluklar vardır bence. o adamın "inanan" halinden de fayda gelmez.

bana kalırsa burada önemli olan, dine inan ya da inanma, "insan(canlı diyip hepsini kapsamak daha doğru olur) hakları"nı benimsemek. bunu yapabilirsen, kötü biri de olamazsın zaten. aslında müslümanlığın en beğendiğim yönü budur. "affedemeyeceğim tek suç kul hakkıdır. çünkü bunun affı, hakkı yenen kuluma kalmıştır" denir mesela. burada "kul"dan tek kasıt insan da değil.

edit: tamamen kendi tecrübemi anlatmaya çalıştım. herkes için geçerliliği olamaz elbette bu durumun. yanlış anlaşılmak istemem.

yüce varlığa olan inancınızı yitirseniz sözünü şahsım için allah'ın yokluğunun kanıtlanması olarak algılıyorum ve cevap veriyorum: intihar ederdim. inançlı bir müslüman olarak beni hayatta tutan tek şey intihar edenlere verilecek sonsuz cehennem azabı. bu dünyayı benim için yaşanılmaz kılan şeylerin öbür dünyada ceza olarak sonsuza kadar karşıma çıkmasını istemem doğrusu.

@onuruno nun yazdığı cevabın birçok kişi için geçerli olduğunu düşünüyorum. soruna cevap oldu yine.

Kendimi öldürürdüm. Allah (var olani) bi kapi acar diye bekliyorum simdilik.
Evet, drama queen'im.

evet ben de cevap olarak sadece "ölü" yazacaktım ki onuruno daha uzununu yazmış benden.

dini inanç kısmı gitse de, dinle ilgili veya ilgisiz olarak ailede, toplumsal yaşamda edinilen değerler ve kültür buharlaşmadığından büyük bir fark olmamalı.

inançlı olduğum dönem sanırım ömrümün yarıdan daha azı, inancımı yitirdiğimde hayatımda büyük değişimler olmadı, başkalarının hakkına tecavüz etmemek şartıyla günah olan şeylerden kaçınmayı bıraktım, gerçi inançlıyken de yaşım itibariyle günahtan (örneğin içki içmekten) kaçınmama gerek olmuyordu. insanlara karşı tavrım değişmedi, bir değişiklik olduysa da tecrübeden, hayat bilgisinden kaynaklanan şeyler oldu, inançla ilgili değil.

hırvatistan'da beklediğinden fazla kişi ingilizce biliyor olacak ama zagreb yerine split veya dubrovnik gibi sahil beldelerinde daha güzel bir ortam bulursun deyu düşünüyorum.. öğrencilik konusunda bilemeyeceğim ama ingilizce kursları vardır illa, iletişime geçebilirsin.. fiyatlar türkiye'ye yakın, konaklama konusu biraz sıkıntı olabilir.. iyi şanslar..

yurtdışında ingilizce öğrenmenin mantığı dil okullarının iyi olmasından çok ana dille sürekli iç içe olmaktır. hırvatistan ana dili ingilizce değil bilen sayısı çoktur belki ama o kadar ingilizce bilen bizim turistlik şehirlerde de vardır. antalya, bodrum vs.

okuldan bi arkadasim guney afrikaya gitti dil kursu icin. ucak bileti bayaa pahali ama okyanus kiyisinda bi villada oturuyodum ve hersey cok ucuzdu diye anlatiyodu. istersen bi de guney afrika yi arastir. o kadar uzaga gidemem dersen Malta yi dene derim.
aslinda hirvatistan`da ilginc bi deneyim olabilir. bol sanslar.

malta'da çok türk var ve s.k kadar diyolla? ayrıca iş durumu da yok ve çook ucuz biryer değil bildiğim kadarıyla

emin olmamakla beraber yanlis hatirlamiyorsam 2000den once alinan pasaportlarla ab ulkelerine vize basvurusu yapilamiyor.

eski pasaportunuz ile hala başvuru yapabilirsiniz, bir soru olmuyor.

Emniyet genel müdürlüğü ülkelere göre değişiklik gösterdiğini belirtti,{ingiltere de sıkıntı yaratabilir }pasaportunuzu yenilemenizde fayda var.

Bu yıl mayıs ayında ben aldım..sonrasını bilmem

hocam uçak biletini falan al şimdiden, başvurunu yap, eski pasaportunu ve aldığın uçak biletini hatta kalacağın yer eğer otel ise yerini ayırt ödemeyi yap faturayı da ekle dosyaya, çok çok büyük olasılıkla alırsın vizeyi.
bu şekilde en azından vize verirler mi sorusunu kendine bir daha sormazsın.

ozellikle daha once ingiltere vizesi olanlari sanki fazla zorlamiyolar. sonucta ogrencisin ve donecegin belli. sabac in yazdiklarina ek olarak, verdikleri forma freelance olarak calistigini falan yazabilirsin ama cok da gerekli degil. 1 hafta harcayacagin para hesabinda olsun sorun yeter gibi. ve en az 6 ay vize verirler diyorum, hade bakalim:)

büyük ihtimalle alırsın. ayrıca hızlı başvuru falan var, onlardan bile yararlanırsın gibi. Tabii öğrenci olduğun zaman bir olumsuzluk olmadıysa. Bunu soruyorlar genelde.

bunlarin bi faydasi olur mu sana?
www.steelorbis.com

organize borsalardan direkt spot işlem yapabilmeniz için büyük, çok büyük bir yatırımcı olmanız gerekir. bireysel hesaplara sadece aracı kurumlar metal kontratları satarlar. forex platformları üzerinden yapabilirsiniz. veya anapara korumalı/korumasız metal yatırım fonlarına girebilirsiniz, vadeleri belirlidir tabii.

ata world trader diye birşey vardı, araştır derim bunu bi.

cnbc-e dizi ve filmler için
uykusuz ve penguen gülerken düşünmek için jfskjfskj
babylon etkinlikler için

newsweek turkiye yi takip ediyodum. gercekten duzgun habercilik yaptiklari, bazen hic duymadigim seyleri konu edindikleri, gundemle ilgili yada yakin zamanda gundeme oturacak konularla ilgili ayrintili haber verdikleri icin. ama kapandi:(
Bir+Bir i takip ediyorum ama kafalarina gore cikariyolar dergiyi:) guzel rop. derlemeleri oluyor. cok tanimadigim tipleri aa iyilermis diye onlarla kesfedebiliyorum.
uykusuz penguen express de ara ara aldigim dergiler. bazen de ekonomi dergileri aliyorum, sadece ne yaptiklarina bakmak icin.

altyazı

sinema icin.

sektirmeden uykusuz, penguen, sevdiğim çizerlerden dolayı.

uykusuz, penguen.
severim kendilerini de ondan:)

newtech'i takip ediyorum, bünyesinde çalıştığım için :/

siz de takip edin bence :/

maison française - çünkü bayılıyorum içindeki tasarımlara.

Chip - ciddi bir pc ve teknoloji dergisi olduğundan

altyazı.

ne indireyim diye düşünürken yardımcı olması için.

Para, Ekonomist Yakında bir bankanın mülakatına gireceğim için. Ekonomiden haberim olsun az çok diye.

Sinema ve Altyazı -> Sinemayla ciddi biçimde ilgilendiğim için... (Eskiden Empire Türkiye vardı canavar gibi, kapandı)

Uykusuz -> Bayıldığım bütün yazar ve çizerler bir arada olduğu için...

güncel hukuk dergisi (hukuki gelişmeleri takip etmek için)
cnbc-e ( hediyelerini seviyorum ayrıca dizi ve filmler için)

uykusuz, sebep: umut sarikaya.

bloomberg markets, lokal yayınlarda olmayan finans haberlerini verdiği için..

bant ve altyazı. muzik ve sinema (cok entelim sanat)

car - icerik guzel. arada konusuna gore atlas ya da ng.

anket var sanirim,
boxer - nedensiz. 2006 eylülden beri biriktirdigim icin koleksiyon gibi oldu, ama birakirim yakinda.

mediacat ve marketing türkiye; alakalı olduğum sektörü takip etmem gerektiği için.
uykusuz; boş zamanlarımda eğlencelik.

hazır anket bulmuşken atlıyayım.

atlas, national geographic, ntv tarih, ntv bilim, pengueni uykusuz

balik hem bakmasi da nispeten kolay. en azindan cocuk kendisi besleyebilir ama dikkat et fazla yem vermesin! benim yegenler bir kac balik oldurduler asiri beslemekten:(

çocuk 2 yaşındaysa alcağınız hayvandan korkmaması gerekiyor.bizim eve gelen 4-5 yaşında koca koca çocuklar bile ufacık kuşlardan korkuyo bazen.hayvan alım satımına karşıyım ama sokaktan bi kedi alır beslerim demezseniz yeğeninizi de yanınıza alıp pet shop vs beraber gidin beğendiği kanının kaynadığı bir hayvanı beraber seçin derim.

balık al hocaam
diğerlerini annesi evden atar sonrası üzüntü olur.
yollardım sana bi yavru kangal ama köpek falan olmaz.
en iyisi ve mantıklısı balık.

hamster olabilir.

su kaplumbağası

yeğeninizin alerjisi var mı? kuşlar, kediler, köpekler riskli olabilir.

Kuş çok iyi bi seçim aslında.

lawrence durral in iskenderiye dortlusu. 4 cilt su gibi okuyo. her kitabin adi ayni zamanda bi karekter adi ve ayni olayi farkli kisilerden dinliyorsun, harbiden edebiyat harikasi. olsa da okusam yine:)

tarih diyorsan, "şah ve sultan".

bilim-kurgu dersen:

the left hand of darkness
the dispossessed
foundation
bildiğimiz roman dersen:
american psycho
suç ve ceza aka prestupleniye i nakazaniye

orhan pamuk'tan "sessiz ev".

sarsılmanı garanti ediyorum.sarsılmazsan gel beni bul,ip adresim belli.

aman allahım birisi angelanın küllerini tavsiye etmiş. evet dram okumak istersen, geçrek bir yaşam öyküsü. angelanın küllerini önerebilirim ben de.

(bkz: fight club)

shibumi - trevanian

Kur'anı Kerim :)

bu tel noya benziyor valla. sabit nolar böyle değil mi ist avr yakasında?

bunun bi telefon numarasi olmadigina emin misin?

eminim ya değil.

yani telefon numarası olmaması lazım zira banka istanbul'da değil

hesap numarası yav bu.baştaki şube kodu geri kalanı da hesap no işte.

evet öyleymiş. aradım şimdi. şube kodu artı hesap no.

banka hesap numaraları 7 hanelidir, ancak başta 212 yazan yerde 4 haneli şube kodu olması lazım. rakamların birini unutmuş yazarken, kontrol etsin tekrardan.

212, Garanti Bankası'nın Kocaeli şubesine ait. Hesap numarasıyla birlikte alıcı adını da girerseniz havale yapabilirsiniz

walla okul dondurmada bile harcı yatırıyorsun dersleri seçiyorsun ama gitmiyorsun, ilk defa duydum dilekçeyi ama hiç uğraşmayıp böyle yapabilirsin bnce?

1 donem donduracaksin sanirim? neden okula devam edemeyecegini ve dondurman gerektigini anlatan bisiler yazman gerekiyor.

harci yatir ders secme dostum ya da bir ders sec bir F in olur kayit dondurmada da harci yatircaksin bir de dilekce milekce bir dunya is cikaracaklar sana kolay gelsin.

besiktasi bilmiyorum ama beyoglu istiklal caddesindeki kitapcilarda satiliyor. hatta hemen tunel duraginda bi resim mesim satan bi dukkan vardi, ordan cok guzel kartlar almistim ama sanirim orayi da kafe mafe bisi yaptilar. ama asmali tarafinda ozellikle sishaneye inan tarafa dogru yine resim satan bi kac dukkan var, oralarda bulabilersin sanki.

Ortakoy'de House Cafe'nin oldugu sokakta meshur Fethi baba var. Odullu bir ressam ve karikaturisttir. Onun cizim kartpostallari var.

www.fethibaba.com

sadece bir kere ssk il müdürlüğüne gidip 5 dakikalık bir işlemle kayıt yaptırmanız gerek diye hatırlıyorum.

eger istanbuldaysan; tophanedeki sgk ya gidip kimligimi verip baslatmistim, sonra da sorunsuz yararladim. pardon tophane degil findikli daydi.

çok teşekkürler. ankara'dayım.

yaşar kemal - ince memed

baya da fanı vardır yani.

almancaya çevrilen bayağı bir yazar listesi vardır.

işte onun detayını nasıl öğrenebilirim acaba? uzun süredir merak ediyorum da.

murat uyurkulak-tol

aziz nesin almancaya cok cevrilmistir.

aziz nesin in kitapları bir çok dile çevrilmiştir.

şurda bahsetmiş biraz:
en.wikipedia.org

kaynaklarda da bazı bilgiler var.

www.tedaproject.com

bu siteyi iyice incelereniz son zamanlardaki çevirileri göreceksiniz.

adalet ağaoğlu ve fakir baykurt geldi aklıma. geldikçe eklerim.

elif şafak, ama zaten bazılarının orjinali ingilizce yazılmıştı sanırım.

yusuf atılgan - aylak adam da almanca'ya çevrildi diye biliyorum. ha bir de selçuk altun'un ingilizce çevirisine rastladım geçen. garipti.

TEDA projesi ile birçok eser türkçe dışındaki dillere kazandırılmıştır.

www.tedaproject.gov.tr

söğütlüçeşmede inip, metrobüse binip yenibosna durağında insen daha güzel olmaz mı ki.

valla ben olsam ben de vapuru tercih ederdim:) keyif insanı seni:) yusufpaşa durağı sanırım aktarma yapılan emin diilim ama zaten tramvaya bindiğinde durak isimlerine bakarsan aktarma yeri gösteriyo ve aktarma yapılan durakta söylüyo işte 2havaalanına gidecekler insinler artık aaa' diye. istanbul trafiği ve kalabalığında bol şans.

yenibosna metrobüste in. koçtaşın önüne git oradaki taksi durağı biliyor ve 6 tl ye götürüyor(2 ay öncesi). 6-5 dk uzaklıklta. dönüş içinde kapıdaki güvenliğe söyle taksi çağırıyor.
edit: söğütlüçeşmede metrobüse bin temiz temiz en hızlısı en güzeli

Keyif insanıyımdır:) Ama malesef yarın keyif yapıcak vaktim olmuycak. Wise, Söğütlüçeşme'den metrobüse binip Yeni Bosna'ya kadar metrobüsle gitmek mi? Ankara-Eskişehir arası kadar olsa gerek :) En güzeli direk Eminönü'nde gidip tramvaya atlamak, ordan da beyazıtı geçince Aksaray durağında inip metro istasyonuna yürümek olcak. Euteamo, İstanbulun kalabalığına hiç bir sözüm yok ama şu son 1 sene içinde Ankara trafiği kesinlikle İstanbul'u yakaladı:) O yüzden İstanbul'dan geldiğim gün direk arabamın debriyaj balatasını değiştircem. Ciddiyim. :)

sbi ne yaptın sen ya o kadar aktarma yapılır mı? ilk durakta bindiğinden ayakta da gitmeyeceksin. ee metrobüs yolu belli trafiğe karışmıyor. ya neyse ben bir şey demiyorum gjfdgh

Peki metrobüs Söğütlüçeşme'den ne kadar sürede gidiyo Yeni Bosna'ya? Yani köprüden geçicek, E5 yolu üzerinden gidicek dimi? Valla tek bildiğim benim yolumu daha fazla uzatacak olduğudur. Köprüden karşıya geçmektense, direk vapurla 20 dakkada geçerim.Daha da iyi olur.
Edit: Haaa, bu arada o kadar aktarma yapılır mı diyip de taksiye bindirmek de var:)

ee madem keyif insanı değilsin ve çabuk gitmen gerekiyor o zaman metrobüs kullanacaksın. sanırım 40 dakika falan sürer söğütlüçeşme yenibosna arası? atıyo muyum yoksa? ama diğer alternatiflerden daha çabuk geleceğin kesin.

euteamo doğru diyo.1 saat bilemedin 1 saat 15 dk sürer, taksiyle de 5 dk. etti mi 1 saat 20 dk.! yetiştin işte! ;)

valla dtk çok acayip bir yerde gidince görürsün. ve iyi ki taksiyle gitmişim dersin çünkü oranın ne olduğunu çevredekiler bilmiyor.

hayır bu tamamen şirket bazında bir gelişme, fransada ve arap coğrafyasında da aksi yönde medya çalışanı alınıyor şu anda. yaşanan dönemsel bir kriz. iki ay sonra yeniden işçi alınacak. medyada bu krizler çok tekrarlı olur. ve internet medyası için de basılı medya kadar çalışana ihtiyaç var. yani atılan mavi yakalı değil ki... beyaz yakalılar atılıyor.

bbc nin kçülme yaşayacağı uzun zamandır zaten söyleniyordu. tamamen duygusal. bbc devlet kanalı olduğu için de pek çok eleştirinin de odağı durumundaydı bildiğim kdarıyla. sanırım 4000 kişiyi falan işten çıkaracak toplamda bbc. belki onlarda teknolojik gelişmelerin bi etkisi olabilir.

ama Türkiye deki durumun teknolojideki gelişmelerle bi ilgisi olduğunu düşünmüyorum. insanları işten çıkartıp farklı bi tarzda habercilik yapmıyorlar ki zaten. ne ciner de ne doğan nede çalık grubunda ineternet gazeteciliğiyle ilgili yeni bişi yok. hepsinin web sitesi var ama farkındaysan nerdeyse tamamen gazeteden besleniyorlar. gazetenin aynısı internette. sadece hürriyet farklı bişiler yapıyor.
artık bizdeki işveren kitlesel işten çıkarmalara alışmış durumda. bu tarz haberleri hep duyuyoruz. doğan grubu 40 kişiyi işten attı, işte çalık 100 kişiyi çıkardı diye. işten çıkarılanların yerine yeni insanlar işe alınıyor sonuçta tabi çok çok çok daha az para verilerek. daha neler neler. keşke hiç bulaşmasaydım bu sektöre!!!

bugun bbc radyoda alinan kararın, bir politika degisikligi oldugu, bundan sonra önceligin internet ve mobil teknolojilere verilecegi söylendi. haberciligin sekli degisiyor bir yandan, bir yandan da kriz belki de hakikaten bizi teget gecti. avrupa daki ülkeler her alanda nasil kücülebilirizin hesabini yapiyor.

"...flow" gibi bir şeyden öteye gidemedim. muhtemelen birleşik kelime, ya da orası "flow" bile değil, bilemedim. ilginçtir ki diğer bütün söyledikleri tane tane anlaşılıyor.. acaba başka dilde bir kelime mi ki..

metne de bakınca overflow diye düşünüyorum. ekonomide böyle bir durum var çünkü google ile arayınca...

euro flow olabilir mi?

metnin geneline bakınca da overflow gibi geliyo sanki. overflow+1 diyorum var mı artıran?

overflow olması beklenir ama adam "vulaflo" gibi bişey diyo sanki. fransızca düşününce de over'ın vula'yla alakası yok. bilemedim.

word of law

"world of law" o zaman =) ben de ilk kelimenin sessiz harfle başladığını düşünüyorum zira.

rule of law da olabilir. evet hatta eminim. aksanlı bir r ile başladığı için zor anlaşılıyor.

rule of law +1

ben de rule of law olarak anlıyorum. zira rule fransızlar için zor bi kelime genelde.

beni derin düşüncelere sürükleyen overflow diyen arkadaşlar. metnin geneline bakıp da nasıl overflow diyebiliyorlar hala anlayabilmiş değilim. bi de "a" xxx diyor adam "an" bile değil. ingilizce'de ilk öğretilen şeylerden biri bu :)

1.15 e dayanarak "rule of law"

ataturk kitapligi
bahcesehir uni. kutuphanesi
bilgi uni. kutuphanesi
beyazit ta bilimum kutuphaneler ve ist uni. kutuphanesi
tam olarak aradigin ne?

www.istanbulkutuphaneleri.org

Beyazıt Devlet Kütüphanesi, Taksim civarında Atatürk Kütüphanesi şu an aklıma gelenler.

iyicene kafayı yemiş millet ya. okuldaki not ortalamandan onlara ne? ben gittikten sonra değişiklik yapmış ingiltere, özellikle öğrenci vizesi almayı bayaa zorlaştırmışlar ama sen 8 hafta gideceğinden turist vizesi alacaksın zaten. daha önce alınmış vizen varsa başka ülkelerden falan kafadan 6 ay verirler. yeterli paran olsun alırsın. üstelik de öğrencisin. ama yaz için düşünüyorsan aklında olsun inanılmaz sıra oluyo. o yüzden erkenden halletmeye bak işini.

hayır, vize alırken not ortalamasına bakılmıyor. dil eğitimi için student visitor vizesi veriliyor bildiğim kadarıyla. onun için de okuldan kabul edildiğinde sana verilen referans numarası ve burada geçinebileceğini gösteren bir miktar paranın en az 28 gündür kendi adına bir banka hesabında bulunmuş olması gerekiyor.

Brisih council in sitesi ingilterede burs vs bulma konusunda oldukca faydali. hatta dil okulu ile ilgili bi yarismalari var. sayesinde 2 hafta ingilterede dil kursuna gittim bes kurus da harcamadim. arada bakarsan belki bisiler cikabilir. www.britishcouncil.org

Dil okuluna burs zaten olmaz. Dil okulu demek dil öğrenmek için para vermek demektir tanım olarak.

Yüksek Lisans için burs aramak için de biraz geç kalmışsınız. İngilizcesi kötü olup da olağanüstü başarılar göstermeyen öğrencilerin şansının en büyük olduğu seçim spesifik bir alanda yaptığınız çalışmalarınızı başvurduğunuz üniversiteye (ve hatta mümkünse kişisel olarak ulaşıp kafaladığınız hocaya) pazarlamanak (toefl/ielts'i bir şekilde hallettiğinizi varsayıyorum). Bunun dışında GRE'si, GMAT'i vs. var burs için standart istedikleri. Tarihleri temmuz için geçmiş olması lazım emin değilim ama geçmediyse bile çalışmaya zaten zaman kalmamış. Yani kisacasi 6 aydan çok çok daha fazla bir sürelik hazirlik süreci var. Sizi binlerce öğrenciden farklı kılacak birşeyler lazım yani kısacası.

merhaba,

mavi nokta ya uzulerek katilmak zorundayim.

eger cok iyi dil bilginiz yok ise yuksek lisansi eleyin, biliyorum diyen bile sadece sinava calisarak gre,gmat sınavlarini 16-18 ayda veriyor.

dil kursu, ucuz dil kurslari bulmak mumkun bunlarin amaci dil ogretmek degil vize temin etmek, bu kurslarda dil ogrenilmez diyemem ama adamakilli dil zaten kursta degil bu yurtdisi icinde gecerli OKULDA ogrenilir cidden dil ogrenecekseni kolej, universiteleri seciniz.

uc, gittiginiz ulkede kacak gocek calisirsiniz ,amerikada 12 saat calistiriyorla elinize 75 dolar filan gecer gunluk ama cebinize pek bir sey kalmaz abd de gitmek isteyeceginiz sehirler pahali, kucuk bir yere gitseni is bulamayabilirsiniz.
bu arada calisirken ogrenirim diyenlere tavsiyem hic denemeyin cok kisi gordum lokantada 2 sene calistiktan sonra dahi my name is bla bla ancak kurabiliyorlar, kimse siz dil ogrenin diye musteri ve restoran sahibi seferberlik baslatmaz.
ama gordugum bazi kisiler var ki akilli ve sanslilar, bir restoranda calisip bir flort yapıp 2 senede bulbul gibi soktuler.

hoscakalin.

daha uzun vadeli olacak ama, türkiye de y.lisans yapıp aynı zamanda yabancı dilini geliştirip toefl yaparsın. doktora için avrupa'ya başvurursun. doktoraların güzel maaşlı olanları oluyor. ayda 1500 euro vs. böylece para sorunu da olmaz.

hic kimse bilmiyor!
bence kendileri de bilmiyorlar:)

ilki şöyleydi:

bunlar epey kişiye evet falan demişlerdi sonra bu üçü toplandı başka bir performans izlemeden bir odada toplantı gibilerinden bir şeyle 12şer kişi seçip seçip 6 tane yarı final ayağı yaptlar. bunlardan da ikişer tane kişi geldi en son 12 yarışmacıyla final yapıldı diye hatırlıyorum.

evet dedikleri kişilerden 72 kişi seçicekler önce.
bunlar 12erli gruplar halinde performanslarını gösterecekler her hafta. her elemede 2 kişi bir üst tura cıkıcak. 12 kişi kalıcak en sonunda onlarıda finalde yarıstıracaklar 1.yi sececekler. geçen sezon böyle olmustu galiba.

dedigin dogru. her kanalin kendisi icin belirledigi bi renk var. ayni programi iki farkli kanal yayinladiginda renklerdeki fark bariz bir sekilde ortaya cikiyor.

diğerlerini bilmem ama atv kesinlikle kırmızı-turuncu arası.

evet mesela izleyenler için ezel ilk zamanlar show'daydı atv'ye geçince böyle bi renk geldi, kalitesi arttı sanki.
dediğiniz gibi iki programın farklı kanallardaki yayınlarını karşılaştırınca renklerde gözle görülür fark var. neden hepsi aynı tonda olmaz gariptir.

dediklerinize göre show tv haricindeki diğer 3 kanalın tonları logolarının renkleriyle doğru orantılı. tesadüf değil o halde?

bilincli bir sekilde yapiliyor. her kanalin belli bir ayari var ve yayin verilirken o renk ayarlarina gore veriliyor. bir nevi kanal butunlugu sanirim. nasil bir gazetede yazilarin fontlari ayniysa kanalda da renk uyumu olmasi gerekli sanirim.

bir de renklerin izleyici algisinda etkisi var galiba. mesela siz atv nin renklerini begendiginiz icin dizinin de daha kaliteli oldugunu dusunuyorsunuz. ole iste..

evet kesinlikle, beğendiğim bir sinema filmini show yayınlarsa izlemiyorum çünkü filmin kalitesi düşüyor, tat alamıyorum ama diğer kanallar yayınlarsa seve seve izliyorum. görüntü kalitesinde de farklılık var.

evet kurumsal renk mi ne diolar sanırım ona. ama çok ilginç ben de atvnin renklerini hiç beğenmiyorum, aksine önceliğim show tv ve ardından kanald renkleri.

(bkz: the pursuit of happyness )
(bkz: jerry maguire)

çiçek abbas
esaretin bedeli (ama çocuk filmi)

(bkz: Sunshine Cleaning) pek eglenceli bi filmdi sonu mutlu muydu tam emin olamadim ama sanki mutluydu:)

(bkz: everybody s fine) tam olarak öyle değil aslında ama, benziyor yine de. güzel filmdi.

(bkz: cindirella man)

Hurricane (Denzel Washington oynuyor)
A Beautiful Mind (Akıl Oyunları)

yeraltı peygamberi

50 İlk Öpücük (50 First Dates)

30 yasinda olmak cocuk sahibi oldugun anlamina gelmez.
neler ceviriyosun hehe

"çocuk sahibi olduğun anlamına gelmez" den ziyade, "30 yaşında olman, çocuk sahibi olmak zorunda olduğun anlamına gelmez" gibi bir anlamı var. "yani üzülme anam, 30 oldun diye ille çocuk yapacak halin yok, hayatını yaşa, oh yes bebeğim" gibi...

Evet orda supposed biraz ucu açık bırakıyor cümleyi, çocuk sahibi olman gerekiyor anlamına gelmez ama bu kesin bir yargı değil, bunu söyleyen kişinin fikri gibi.

Bu arada your değil you're

your değil de you olsa daha iyi olur sanki

dogru.

tam olarak 99 gÜn olması lazım..bana öyle demişlerdi süre bittiğinde, ama saymadım hesaplamadım..

büdüt:bryan furynin cevabı üzerine han 20ye:P
benim sürem 3 hafta önce bitti belki referans neyim olur sana..

o konuda sgk muduru bı degisiklik yapmıstı, son durum ne bilmiyorum bi google eyleyın.

gogıl'a sordum,sonuç alamadım.işin bide şu boyutu var ki,özel hastaneye gitmem lazım.devlet hastanesi uzak bana özel göz hastanesi dibimde.18 lira veriyormuşsun bakıyolar mıymış neymiş?

bi eczaneye sor cevap verirler bakıp. bende 3 ay diye biliyorum yakın zamanda gitmedim ama doktora gittiğimde 1 ay geçmişti işten çıkalı

evet sigortandan dolayı anlaşmalı hastaneler, ücretin yüzde bilmem kaçını alıyor, ama anlaşmalı bir hastane yeterli değil, sallıyorum medipolun bir bölümü anlaşmalı olmayabiliyor..
dediğin gibiyse evet 18 tl verirsin bakarlar..kesin bilgi için o hastaneyi ara sor zaten söylerler ücreti.

daha önce giden birine sordum.18 liraymış dediğim hastanede.şimdi de çıkıyorum açık eczane bulup sorarım durumu.yardımcı olan vefakar,cefakar duyuru ailesine teşekkürü borç bilirim.

ben de 3 ay diye biliyorum ancak 1 kasımdan önceki bir yıl içinde de minimum 90 gün sigorta priminin yatmış olması lazım.

3 ay durumu degisti, sgk muduru acıklama yaptı, sureyı hatırlamıyorum.

ne zaman yapıldı açıklama çünkü geçen yıl mayıs ayı civarı süreyi 10 güne çekip sonra yanlış yorumlamış diip tekrar 3 ay yapmışlardı. en son ekim ayında 90 gün olduğunu biliyorum

biraz önce acile gittim,kontrol etmesini rica ettim kayıttaki personele.aktif görünüyor dedi.
sonuç olarak 3 aymış hala süre.doğrudur.

hah o 10 gunluk mevzuyu dıyorum, yıne degısmıs ıste. 3 aya cekmısler tekrar.

tokyo'ya giderdim.

prag

bilecik olabilir

"geleceğin konutu" teması üzerine,
new york, california, los angeles, tokyo, viyana, paris, hengelo(hollanda), almenia(ispanya), rotterdam, madrid..

bu konuda yök ün sitesinde çok sayıda tez çalışması var.

Minneapolis-Kopenhag-Manisa

California - Seul - Shangay - Tokyo - Roma - Oslo - Dubai - Toronto - Sydney - Amsterdam

"dünyada bulunan her şehir olabilir, avrupa amerika doğu batı farketmez.. yalnızca belirli bir konsept dahilinde -ki bu da fiziksel çevre kalitesi ve gayrimenkul sektörü çerçevesinde bir tema- olması isteniyor.."

sadece şehir yazanların, neden bu şehri yazdıklarına dair konsept de belirlemesini istemiyor musun, ben mi yanlış anlıyorum??

bence şu üç şehir:
prag, prague, praha.
hehe :) budapeşte ve barselona 2-3 olsunlar bari.

havana, mimarlik ogrencileri icin cennet olsa gerek.

arkadaşlar açıklama yapın biraz. sorunn farkı nerde kaldı. biraz daha özveri, aaa :)

şimdi ben şöyle düşündüm. modern mimari ve tasarımların ön plana çıktığı şehirler düşünülebilir. mesela:

toronto, new york, chicago, barselona, berlin, sidney, dubai, paris.. gibi

onun dışında mimaria açıdan farklı konseptler düşünülebilir, belli ilginç yapılar seçilir ve ona göre rota seçilir, veya belli dönemlerin mimarilerinin örneklerine göre bir rota çizilir...

Ben konseptleri yazsam: Gokdelenler [ NYC, Dubai, Tokyo etc. ] , Acik Pazarlar [ Istanbul, Hindistan, Tayvan etc.] , Su Sehirleri [ Venedik, Kopenhag, Sikago ] gider bu... :P

dalış yapıyorum ve dalış yapacağım uzaklardaki ülkeler, adalar, galapagos'la biten bir tur.araştırmam lazım :)

yesilcam sinemasi (Imam adnan sokak) ve TZT Kultur Merkezi`nden (tunel) guzel filmler oluyo arada. TZTde bilet de ucuz 2 tl.

ayni fiyattir. havaalanindan havaalanina niye degissin ki, di mi ama.

hani zam falan geldiğini duymadım da o yüzden belki gelmişmidir diye.

bizim türk milletinin işi belli olmaz fiyat değişikliliği yaparlar o yüzden

sadece vizenin hala sadece ankaradan alındığı kötü haberini verebileceğim. ama sanki yeşil pasaporta vizeler kalktı diye bi ton haber yapılmıştı. girmemiş mi o yürürllüğe? yalan mıydı o haberler?

Girmemiş henüz yürürlüğe maalesef, zaten anlaşma imzalanır imzalanmaz o haberleri duyuruyorlar hemen, ama aylar sonra yürürlüğe giriyor. bu da aynı şekilde, temmuz'da imzalanmış sanırım, hala yürürlük bekliyor. Ne zaman yürürlüğe gireceğini de kimse bilmiyor. Teşekkür ederim ilginiz için.

Ben almadım ama erasmus için giden arkadaşıma haddinden fazla yardım ettiğimden almış gibi biliyorum süreci.
Portekiz çok kuralcıdır. Yani vize alması çok uzun sürer. Her şeyi isterler. Otel rezervasyonu yaptır bence göstermelik de olsa. Ne zaman girip çıkacağınızı söylerseniz ona göre vize vereceklerinden illa ki Türkiye olmasına gerek yok girişin. Havalimanı kapısından vize alamazsın bir de.
6 ay öncesi böyle idi. Şimdi nasıldır bilemem. Yanlışım varsa affola.

Vizeye başvurmaya karar verirsek kesin olarak öyle yapacağız artık, ne yapalım. Teşekkürler verdiğin bilgiler için.

soyledigin fiyatin bayaa uzerinde bi yer biliyorum ama verdigin paraya deger. ayrica bulundugu bolgeyle kiyaslaninca cok da uygun aslinda geceligi yanlis hatirlamiyorsam 80 euro. house apart hotel. bayaa kendi evinde gibisin. 3 gunluk malzemeni al. yemek icin bile odadan cikmana gerek olmaz. buzdolabi firin microdalga, tabak canak her bisi var. www.thehouseapart.com
ben tunel de kalmistim. galatasarayda falan da yerleri var sanirsam.

www.hotelarcadiaistanbul.com

otel arcadia var hacı linki vermişim bi bak istersen sultanahmetin hemen sağ taraf arada kalmakta. bi sor istersen. genelde turistler kalıyor. hoş bir yer.

Dr. İmran Öktem Cad. No: 1
Sultanahmet Adliye Sarayı Karşısı Sultanahmet Mh.
Eminönü, İstanbul

arkadaşım buradan memnun kalmıştı: www.hotelsultanahmet.com

bi de burası var bildiğim, çok nezih bi yer sayılmaz ama öğrenciler için çok uygun: www.cordialhouse.com

ikisinin de yerleri çok güzel, sultanahmet meydana çok yakın.

Sultanahmet Otel'in fiyatı sana çok uygun yeri de güzel.

a serbian film altına sıctırtır

@seljax sıçmak fiilini gülerek gerçekleştirmek istiyorum.

pineapple express

due date

bir arkadasim gitmisti iki sene kadar once italya'ya. o da oyle hesaplarinda aman aman parasi olan biri degil. bir maasi var duzenli o kadar. ona vermislerdi vize. o zaman bana vize basvurularinin idata diye bir araci uzerinden yapildigini, elciligin dogrudan basvuru kabul etmedigini soylemisti. simdi isler nasildir bilmiyorum. bana alirsiniz gibi geliyor. ne de olsa calistiginizi, geri doneceginizi belgeleyeceksiniz.

italya'dan başvurulan schengen vizesi nispeten kolaylıkla alınıyor. gidiş-dönüş uçak biletleriniz, otel rezervasyonlarınız ve maaş belgeniz olduktan sonra çok sıkıntı çekmezsiniz diye düşünüyorum. konsoloslukla hiç uğraşmıyorsunuz, idata şirketinin ofisine başvurup vize yapıştırılmış pasaportu da oradan alıyorsunuz.

italya vizesi ile "idata" ilgileniyor. istanbul ve ankara'da büroları var ama idata 60 tl kordinasyon ücreti alıyor.

hesabinda kalacagin bi hafta suresince yetecek kadar para bulundur. oyle cok buyuk meblalarin olmasi gerekmiyor. ama isleyen, para giris cikisi olan bir hesap gostermek gerekli. ve istedikleri diger evraklar tabi ki.

robinbook'a mesaj atıp sor. onda kitap olması lazım ve satıyordu da en son. satıldı mı bilmem.

robinbookta var sanırım gündeste. ama kitaptaki hiçbir şiirin adı yok, isim koymamış ferhan şensoy, o yüzden kendin tamamlamakta zorlanabilirsin.

kitap bende de var ve inthechaos un dediği gibi hiçbir şiirin ismi yok.

evet görünüşe göre bu şekilde toplamak da mümkün olmayacak. robinbook'tan satın alacağım kitabı. (ki asıl derdim buydu, pek güzel oldu.) fakat ahdettim, tüm şiirleri tek tek ellerimle yazıp blog üzerinden filan paylaşacağım. burada da duyururum. ferhan şensoy da, yayınevi de bir şey demez artık sanırım bu işe. cevaplar için teşekkürler.