Eğer chrome kullanıyorsan turn off the light eklentisiyle tüm siteler de yapabilirsin bu istediğini.
unutmuşum linki: (git:chrome.google.com )

chrome kullanıyorum ama chrome'da çökme durumu var malum, şu ara firefoxta izliyorum. onda da vardır eklendi muhakkak. ev gidince bakayım teşekkürler.

firefox için "greasemonkey + youtube enhancer" userscripts.org

bi de şu varmış: addons.mozilla.org

maşukiye ve sapanca

Sekapark'a gidin derim mutlaka. Dayıcım Burger ise tam bi hayal kırıklığı.

maşukiye +1, sanat sokağı,ertosunlar dürümcü ve acı pembe turşu suyu ooyyhh:D ıhıım neyse sonraa yuvacık barajı kenarında arslanlı tatil köyüydü sanırım orası güzel olur bu mevsimde nasıldır bilmem ama.

roket adam+1 gitmeyin dayıcım'a, seka park güzel, marina cafe de iyidir, bir tur atarsınız gerçi havalar çok soğuk maşukiye sapanca denmiş ama nasıl gideceksiniz oralara o iş de zor valla. özsar'da iskender yiyebilirsiniz, adonis'te veya mahmut usta'da künefe yiyebilirsiniz yani buranın kendine has bir yiyeceği yok kaçırmamanız gereken, dolphin alışveriş merkezi falan var, bi cafe olsun oturalım derseniz cafe de la rue güzel. düşündüm de hiç bişi yok izmit'te valla hele de bu mevsimde.

biri de çıkıp harikalar sahili dememiş yea :/ görmek için bile gidilebilir ki bu havada pek bi şey beklememek lazım zaten, ancak cafelerde oturup bi şey yenip içilebilir.

Fabrikasyon olmayan köklü bir pişmaniyeciye gidip pişmaniye yemek.

değirmendere güzeldir.

valla izmitte pek birşey yoktur, tek "eh işte" yeri yaz olsa değirmendere sahili olurdu ama şimdi burada ölü.. yemeğe gelince özsar' ın çok kötü iskenderi yerine bursa iskendere gidin biraz daha fazla para verirsiniz ama memnun kalırsınız.. bu kötü hava şartlarına rağmen ben maşukiyeye gidin derim çünkü merkezinde hakkaten birşey yok.. sahi hazır karlar yağmışken kartepe' ye gitseniz ya.. ;)

Perşembe Pazarındaki maraton donerden 3 çeyrek ye.

herkese +1 ama realist olmak lazım bu havada hele ki izmitte yapılacak en iyi şey evde yatmaktır.

her ne kadar şakirt olmasam da ben de aynı durumdayım. ertuğrul daha efendi geliyor insana. hem futbolcuyken severdim hem de şimdi. terim'e ise ego patlaması yaptığı için zıtım.

ertuğrul biraz muhafazakardır. eşi de başörtülü sanırım. ondan olabilir. ama terim'e nefret duyduklarını ilk kez sizden duyuyorum..

terim'den nefreti ben de duymamıştım. aksine milliyetçi-muhafazakar eğilim sebebiyle severler onu da. şakirt diye tabir edilenden kasıt da tüm mütedeyyin kitleler oluyor galiba. şakirtlikle alakası olmamasına rağmen milli görüşçüler, adnan hocacılar, alperenciler, süleymancılar vs de sever ertuğrul'u dindar bi insan olduğu için.

şakirtler birbirini kollar, sever ve destekler. mottosu bu adamların

ertuğrul sağlam'ı öve öve bitiremeyip fatih terim'e kıl olduğunu belirten 3-4 tanesine denk geldim de... ilginç geldi.

Ertuğrul sağlam muhafazakardır.
Fatih terim milliyetçi.
Milliyetçileri sevmezler.

Ertuğrul Saglam cemattendir nurcudur,hakansukur Okan buruk da aynı cemate mensup olup gülen cematinin uyesidir.Fatih Terim'in cemattle alakası yoktur, ickici adamı sevmezler en bariz açıklaması budur

valla erasmus gez eğlen coş olduğu için sen nereyi gezmek istiyorsun nereyi merak ediyorsun o önemli. ben gittiğimin ilk döneminde kafayı sıyırıyodum dersler uycak uymucak eyvah nolcak diye, oraya gidince gördüm ki kimsenin ders içeriğini falan salladığı yok. alakasız dersleri birbiri yerine saydırdık ipimiz kuşağımıza denk gezdik. yani akademik bakmıyorsanız olaya, ki erasmusun amacı sosyal daha çok, siz nereye gitmek istiyorsunuz o önemli.

italya - ispanya candır.

Aslında ben her ikisi de olsun diyorum. Hani hem bir şeyler kazanayım hem de gönlümü eğlendireyim niyetindeyim. Ki okul her türlü bir sene uzayacak galiba çünkü Türk hukukuna ilişkin dersleri saydırabileceğimi düşünmüyorum, hadi ezkaza saydırabilsem de o derslerin yerine oluşacak bilgi boşluğunu dolduramam. Uluslararası hukuk, insan hakları bazında bişiler yapayım diyorum oradayken.

Çok mu hayalperestim?

özellikle hukuk için ders saydırmak ve okulu uzatmamak çok zor diye biliyorum. bunlar dışında ülke olarak ispanya - hollanda - polonya.

gerek yok.

gerek var

merak etme benimde yok hiç olmadı bile (yaş:19)

neden?

çünkü, bunu bile burda seni zerre tanımayanlara soruyorsun sebebi bu. cevabını kendin bileceksin. neden/nasıl olmadı şimdiye kadar? okuyor musun?

piç değilsin(şu dakkadan sonrada olamazsın zaten)
ağzın laf yapmıyor
utangaçsın
girişken değilsin
ortamlara giremiyorsun
kız gördüğün zaman atak yapmak yerine, işi artisliğe vuruyorsun ama bunun hata olduğunu bilmiyorsun çünkü yaptığın artislikle kalırsın ancak

dost acı söyler hacı kusura bakma ama daha sayayim mi?..

sanırım biraz atack olman lazım ılk baslarsa cok konusup kızları sıkma cıkar ılıskınde olmasın sonra devamı gelır ıste

sosyal bi ortama dal. üniversitedeysen öğrenci kulübüne gir, dışarda da bi sürü sosyal gruplar var. barınak olur, başka bi organizasyon olur. hiç bilemedin çalışmıyosan bi iş bul. biraz kendini sevdirirsen girersin aralarına.

bendede aynı durum var, hatta çevremde erkek bile yok nerdeyse. insanlarla fazla muhatap olmayı sevmiyorum.

yapman gereken; o erkek arkadaşlarından yavaşça uzaklaşman. "siz gidin, benim ufak bir işim var, gelicem." diyebilmek çok önemli. daha sonra bir kızın yanına gidip "notlarını fotokopi çektirebilir miyim?" vb. bir cümleyle başlayabilirsin. (bkz: yaptım oldu)

haceli kursa filan git sosyal ortamın yok ( okumuyorsan ). çağırılan ortamlara git eşeklik etme onlar da bizim gibi insan bunu unutma ona göre muhabbet et öptüm bye ilknur

kız ortamını boşver. kaliteli yaşamaya çalış, bunu başarırsan hayatında olması gereken ne varsa olur, emin olabilirsin.

blackmail doğru söylüyor.
piç değilim
ağzım laf yapmıyor
utangacım
girişken değilim
ortamlara giriyorum ama üstteki sebeplerden dolayı bir bok olmuyor
kız gördüğüm zaman atak yapmak yerine mal mal onlara bakıyorum. sadece muhabbet ediyorum.
22 yaşımdayım ve benim de kız çevrem yok.

boşver kafan rahat olur diyenleri siktir et. kız olsa da kafam rahat olmasa amk. boş boş konuşmaktan başka bir şey yapmıyorlar.

sen hatunları gözünde çok büyütmüşsün kardeş, kız ortamı erkek ortamından 1000 kat daha sıkıcıdır söyleyeyim. özellikle türk kızlarıyla edebileceğin muhabbet çok kısıtlıdır.
onunçin bi keraneye git, kadınların ne kadar basit olduğunu anla derim. 5 gr et parçasından fazla bişey değil, göreceksin. açılırsın hem bu şekilde...

dost orgy söyler kusrakalma.

diğer cevresi olan arkadaşlarınla takil.

ben de senin gibiydim bu yıla kadar. bu yıl kızlarla takılıyorum erkeklere göre çok daha sıkıcı. boşver kızları saplar gibisi yok. kızlara sadece sevgili durumunda bulaşmak lazım.

Aşiret gibi gezeceginize iki erkek gezin en azından sansin artar.

Bence kız gerçekten 2sini de elinde tutmak istediği için kişiliksiz gibi davranıyor,ya da öyle gerçekten.

1- Kullanabilir. Böyle tiplere biz "attention whore" ve "karaktersiz" diyoruz.
2- Yollu olabilir de olmayabilir de. Muhtemelen gösterir ama elletmez.
3- Bambaşka bir ihtimal inşallah demeleri ağız alışkanlığı olabilir. Türkiye'de büyümüş her insanın diline bu tip din temalı sözler yerleşir. (Ateist olsa da olmasa da). Ben de müslüman değilim mesela ama ben de inşallah derim. İyi dilek ifadesi olarak ağzıma yerleşmiş. Ama eğer çok ciddi inanır profili çiziyorsa ona dikkat etmek lazım. İlgi çekmeye çalışıyor olabilir.

götü ayrı yerde başı ayrı yerde oynuyormuş kızın. yollumudur,yolsuzmudur bilmem ama kişiliksiz birine benzediği kesin

bu kız çok ağır yolludur, hafif falan değil, böyle yarrak delisidir, içi boş kaldı mı duramıyodur. kahpedir de evet. ayrıca sadece bu değil, bütün kahpeler böyledir. bu kahpeler hep böyle yollu ve hatta orospu gibidir. ah bu kahpeler ah.

özet: ota boka kahpe, yollu falan demeyiniz. hoş değil.

yanlış anlamış olma ihtimaliniz nedir. yani inşallah dilimize yerleşmiş bir kalıp. ateist de diyebilir. siz bu ilişkilerin neresinde duruyırsunuz da böyle yorumluyorsunuz

politik davranıyor işte yalnız ve ancak dişiliğe bağlamayın. yaptığı evet yanlış ama bi iş için, okul için herhangi özel bi işini görmek için de farklı insanlara farklı tavır gösterebiliyoruz.
benim de bi arkadaşım vardı yurt dışında, kız ecnebilerle konuşurken "ben ateistim tanrıya inanmıyorum" diyordu ama bana her teşekkür edecek olduğunda "allah razı olsun" derdi. ayrıca mevlana vakfına üyeydi sufi mufi, olaylar için. ve aramızda bi kız-erkek ilişkisi ya da tek taraflı bi çıkar işilkisi yoktu.
vesselam doğru değil ama buna şerrrefsizlik, yollu bu kız falan demek bence fazla ağır.

1) disilik duygulariyla ilgili degil bu. Karakter meselesi.
2) elinde tutmak icin, diyerek zaten yorumunu yapmissin onay bekliyorsun. Dedigin gibiyse de; kiz dalga geciyor olabilir, herkese boncuk dagitiyor olabilir, bir suru sebebi olabilir, sen bile yaniliyor olabilirsin.
3) insallah masallah gibi kelimeler agzimiza yapismis kelimelerdir. Ateisr arkadaslarimdan duyuyorum hay allah, insallah gibi seyler soyluyorlar. Yorumlarin uzerinden konusacak olursak, kendini zeki zannediyor ya da erkeklerden birini sallamiyor olabilir. Eyyorlamam bu kadar.

Not: yazilanlari sonradan okudum mlky de benzer seyler yazmis, calmis gibi olmiyim.

bambaşka bi açıdan bakayım:

bu kız, kendisi inançlı ama demokrat/liberal/özgürlükçü biri olamaz mı? yani allah inancı olan ama ateistlerin toplumdan dışlanmasına, hor görülmesine siniri bozulan birisi mesela? mesela eşcinsel olmamasına rağmen eşcinsel onur yürüyüşüne katılan bir sürü insan tanıyorum - biri de benim. paylaştığı bu fotoğrafı ateist erkeği elinde tutmak için paylaştığından ne kadar eminiz?

cevaplara gelince:

1- evet olabilir, her kızda ve her erkekte böyle bir arzu olabilir. nabza göre şerbet taktiğini de, sadece tamamen karaktersiz bi insansa kullanabilir.

2- eğer iki erkekten mümkünse ikisiyle de birlikte olmak isteyen bi insanı kastediyosan, olabilir.

3- çünkü olmasını istediği bişeyi ifade ederken aklına gelen, kullanabileceği ve inançlarıyla en uyumlu kalıp "inşallah"tır.

grup mu konser mi şarkının canlı videosu mu neyini yazalım panpa ?

page & plant - no quarter
iron maiden - a real live one/a real dead one
pantera - 101 proof
manowar - hell on wheels

(bkz: live in la)
(bkz: live shit )
(bkz: the wacken carnage)
(bkz: live at slane castle)
(bkz: rock in rio) - iron maiden

@zareata şarkının canlı videosu

Gary Moore - Empty Rooms Live Solo (Stockholm 1987)

www.youtube.com

mattafix falan var oluyosa.
www.youtube.com

queen wembley konseri www.youtube.com

jethro tull - aqualung
www.youtube.com

rammstein grubu bunun için çok ideal aslında. tabi müzikal açıdan beğenmeyebilirsin, zevkine uymayabilir vs. ama görsel açıdan zengindir konserleri
sahnenin altından ve üstünden fışkıran alevler, seyircilerin elleri üstündeki bir botun içinde bir grup üyesinin gezip tekrar sahneye çıkıp çalmaya devam etmesi, sahnede alev silahıyla adam yakma, küvete adam atıp tepeden alev dökerek patlatma, seyirciye doğru alev okları fırlatma, göğe doğru fişekler fırlatma ve daha niceleri.

hangi birini istersin, ona göre şarkı adı vereyim ^^

(bkz: rammstein)

7 tane lig var kazandıkça atlıyorsun kaybettikçe düşüyorsun. kendi ligindeki tiplerle oynuyorsun. pişman olmazsın.

yani sonuçta benden kötü oynayanlar olacaksa problem yok. liderlik gibi bi iddiam yok. eğleneyim yeter.

pisman olmazsin kesinlikle.. senden kotu oynayanlar her zaman olacaktir.. zaten ladder sistemi de gayet iyi bu konuda.. al gel sonra haber et bizlere de :) oynariz hep birlikte :)

I have a very bad feeling about this :-/

yalniz yakin bi zamanda yeni oyunu(heart of the swarm) cikacak ve onu da alman gerekebilir ladder'da oynamaya devam edebilmen icin.. sonra bana kufur etme yenisi cikinca..

biliyorum panpa o kadar fransız değilim olaya yahu. yakın dediğin 6 aydan önce çıkmaz yalnız. ben 9 senedir diablo 3 bekliyorum :)

yakin derken oyle tabi.. diablo'nun en azindan (ben halen oynayamamis olsam da) betasi basladi.. daha betasi bile baslamadi heart of the swarm'un..

neyse kop gel hadi bekliyoruz :P

baba zula, incesaz gider. ben brooklyn funk essentials dinlerdim.

amat? anar?

rammstein

(bkz: mercan dede)

erkan oğur, sumru agiryuruyen

mono,mogwai.

(bkz: mastodon) - (bkz: leviathan )albümünü dinle.

@anestezik

amat, ihsan oktay anar'ın kitabı.

yansimalar

değiştirildiğini gördüm.

gördüm değiştirildiğini.

değişebileni var değişemeyeni var.

aynı markanın seçeneklerinden olur sanırım. cep telefonu gibi her model için kasalar üreten bir firma var mı bilmiyorum. eğer bi kırılma,çizilme durumu varsa ve aynısından istiyorsan o hayli hayli değişir serviste. ama yok ben bu kasanın kırmızısını istiyorum firma da üretmemiş dersen, zor biraz o.

laptoplar çok komplike cihazlardır gerçekten çok uğraştırır. bir klavyeyi sökmek için bile zilyon tane vida takıp çıkartman gerekir. eğer bir hasar falan varsa hoşuna gitmeyen, servise götür. onlar yapsınlar. ama kesinlikle kendin ya da başka bir bilgisayarcıya emanet etme bu konuda.

degişir. sevise git.

ben nokia c1-01 aldım babama gayet memnun. içine de tsm altın klasikler, gönül telimizi titretenler, orhan baba falan koydum çalmayı öğrettim gayet memnun. flaşsız fotoğraf da çekiyor, 4gb da micro sd card aldım 17 liraya.

şirketin adını söylerseniz daha kolay olur gibi.

şirketin adı da duşakabin.

logosu duş başlığı olabilir.
miiisal: www.google.com.tr

tardis şeklinde olsun:) tardis kadar geniş ve ferah...

duş başlığı ve foşur foşur su :) ya da deliklerden düzgünce sızan su.

hele bi de buhar efekti...

çok tanıdık geldi yazdıkların sanki daha öncede biri bunlardan bahsediyordu ve sonunda intihar etmişti aman sen etme boş ver gitsin üzülüp napcan bir kere geliyoruz bu dünyaya

sosyopat olabilirsin.

(bkz: albert camus)
(bkz: yabancı)

90-100 sayfa bir şey. bir okuyun hele.

yani tek sorun ölüm ve hastalıklara üzülmekte. yoksa benimde kendime göre üzüldüğüm sevindiğim mutlu olduğum şeyler var fakat bu konuda acaba milletmi abartıyor diyorum bi yandan da acaba bende mi sorun diyorum. ama bu yönde hissiz olduğum bi gerçek

@infernalcadre yok yaşamayı seviyorum. intihar etmeyi hiç düşünmedim bu yüzden.

@gogu delen okuyacağım teşekkürler.

duyuru nick uyumu olmuş :))

bnde de aynı problem var ya galiba bencillikten kaynaklanıyor..

(bkz: asperger sendromu)

bu arada verdiğiniz psikolojik rahatsızlıklarda genel itibariyle empati yeteneği olmayan yazıyor ama bende acayip bir empati yeteneği var. intikam alırken bile bu yolla yani yaptığı şeyle vurma yoluna giderim. ve insanların ne düşündüğünü empati kurarak saptarım.

muhtemelen mantığın ön plandadır hep, adım atmadan önce kuruyosundur kafanda, o üzülemediğin konularda da üzülsem nolcak ki düşüncesi vardır içten içe gene üzülüyosundur sadece gereksiz muhabbetlerden kaçınıyosunudır, allah belalarını versin, tüh tüh gibisinden. yapacak bişey yok. böyle olarların arkasından kahkaha atmadığın sürece, bu da senin üzülme tarzın deyip geçelim.

(bkz: travma sonrası stres bozukluğu)

yaşanan bir travma sonrası aman bir daha üzülmeyeyim diye bireyin kendisini koruması.

belki de hep böyleydiniz siz busunuz.

bazen bir bakıyorum sekme sayısı 15-20 olmuş. kapatıyorum pencereyi. tekrar açıyorum. sürekli bu şekilde. (:

aynı sorun bende de var, internet de sıkıyor bir süre sonra, volta atıyorum ofiste:D, bazen de müzik dinliyorum, şimdi dergi mergi okumaya başlayayım diyorum yavaştan.

bu siralar itiraf.com'a bakmaya basladim ben. sozlukte var tabi... bir de ben son zamanlarda diger sozluklerin en begenilen entrylerine filan bakmaya basladim. amman napionuz la harbiden

nfs2 oynuyorum aralarda handa çalışan bir eleman ziyarete geliyor ot içiyoruz beraber

diğer departmanlara gidip etrafı rahatsız ediyorum ben

gündüz sözlük, forum, duyuru, sahibinden.com, wikipedia.
gece yukardakiler + dizi, film, tv.

(bkz: arduino) boş boş oturma. make it!

abim ne mühendisisin bilmiyorum ama kendini geliştirmeyi denesen teknik olarak... kitap dergi bulundur onları karıştır bir de...

bazen haber sitesi bile açacak zaman olmuyor.

yoğunluktan tuvalete gitmeyi bile unutuyorum.

Online oyun oyna delli vakit harcatir..

normalde güzel bir ayakkabı. ayakkabıda beyazı sevmediğim için, ben almazdım.

güzelmiş ama çok tikican bi tipi var bunu giymek için sarışın falan olmak lazım :P

çok güzel bu. iki rengi var bende. bordolu gibi ve mavi. diğer converse lere göre daha rahat, silikon tabanı var.

kıyafetlerinize uydurabileceğinizi düşünüyorsanız güzelmiş.

bütün uzak doğuluların birbirine benzemesi gibi bütün converselerden farksız görünüyor bana. with all due respect, nesini beğeniyorsunuz anlamıyorum.

barzo stayla

İkinci El düşünüyor isen Forum DH'de çok temiz SSD'ler bulunmakta. Corsair, OCZ, Maxtor, Kingston ve Adata gibi markalar bulunmakta. Tavsiyem OCZ yada Corsair olacaktır.

ssd de kotu firma yok henuz. butcene gore alabilirsin. 120 al derim ben oyun proram fln kurmak için.

ikinci el alma, olabildigince guncel model al. daha hılı omurlerı daha ıyı onların.

ben de alıcam ama bekliyorum fiyatlar düşsün. normal disklerdeki fiyat artışı bunların düşmesini engelledi hala çok pahalı bence. ve 60gb çok az bi alan günümüz sistemleri için.

ben metronet kullanıyorum. o da bağlantıyı superonline'ın fiber hattından alıyor galiba. yani ttnetle alakam yok. ve dediğim gibi diğer pcye takıyorum 10sn sonra sorunsuz bağlantı var.

bekliyoruz reyiz

valla çıksa sırf destek olmak için alırım behzat ç.'yi ama yok herhalde. ben de bu iş yapılır hacı diye düşünürüm her zaman ama en fazla 100 satarsın sonra leechtürk'e arenatr'ye, forumlara falan düştü mü satamayız. haliyle karlı değil maalesef toz konudurmadığımız internet korsanlığı yüzünden.

behzat ç. için böyle bir düşünce vardı. filmden önce bir röportajda okumuştum sanırım. sezonu komple çıkaracaklardı. ümitlenmiştim ve hala beklemekteyim.

behzat ç ilk 40 bölümü içeren torrent dosyası var bende göndereyim istersen

torrent candır da tv yayını da çok boktan be. insan bi rahat izleyemiyor, orada bip burada kapatma, kocaman logo, altyazı, pop up reklam vs. çıkartsınlar dvd parasını verelim alalım. şimdi internet korsanlığı olmuyor mu? gayet izliyoruz işte diziport vs'den. kaliteli iş yapan adamın korsandan çok fazla kaybedeceğini düşünmüyorum ben.

puma var içi file gibi naylon astarlı, yaz kış terletiyor.

Alta içlik giyersiniz sorun kalmaz.

hemen vereyim.

mr. nobody

yani olabilir bence

my nobody sayılmaz pek sanki yau :/

(bkz: The Time Machine)

lost

(bkz: a sound of thunder) kelebek etkisi meselesi, ama güzel film, butterfly effect gibi sulu zırtlak gençlik filmi değil.

(bkz: frequently asked questions about time travel)

twelve monkeys

retroactive
source code

frekans var ama suç unsuru var onda bilmem sever misin

@tizi reftar olanin payine dagmen dolasir: izlemiştim onu. zaman yolculuğu sayılmaz ama farklı durumların değişik sonuçlar doğurması, olası farklı hayat çizgileri bakımından izlemesi çok keyifli bir filmdi.

@patlak fermuar: unutmuşum onu yazmayı, listeye ekledim, hatırlattığın için sağol.

@paudi: dizi olan lost'dan bahsediyorsan izledim, fakat sonuç hayalkırıklığı oldu. sadece final değil, son sezon konunun toparlanamayacağı belli olmuştu bana göre. o yüzden izlemeyen kimseye de otur izle demiyorum kesinlikle.

@eskiyemeftun: tamamdır, ikisini de izlenecekler listesine aldım, sağol.

@clones: birkaç defa izlemiştim 12 monkeys'i ama aklımda çok parça parça kalmış, tekrar izleyeyim.

@greyback: source code'u izlemiştim. ötekini indiriyorum hemen, teşekkürler.

@gafgaliba: timecrimes da suç üzerine ama zaman yolculuğu filmin temel yapısı. film bittikten sonra kafa yoruyorsun, sorular soruyorsun. benim hoşuma gitmeyen polisiye, aksiyon ve suç üçlüsünü temel alan filmler. mesela timecop gibi saçma bir film olmasın. yine de izleyeceğim, trailerını beğendim, teşekkürler.

Kafanı biraz daha karıştıracağım:) Şaka bi' yana İspanyolca' da belli bir seviyeye geldikten sonra özellikle Portekizce - ne işime yarıyacak deme güney Amerika' da bu dili konuşan çok ülke var emin ol - ve kısmen de İtalyanca' ya - aynı dil ailesinden benzer özellikler gösteren bir dil - geçişin çok kolay olabilir, bunun yanında Almanca işine - genel anlamda endüstri, sanayi vb. konularında önde gelen bir ülke olduklarındaın dolayı - daha çok yarayabilir.

Bence İspanyolca. Çünkü fonetik bir dil olduğundan öğrenmesi daha kolay, ve de dünyada en çok konuşulan dillerden biri.

Cince de en cok konusulan dillerden birisi ama Avrupa ya da Amerika'da birisini cevirip Cince bir sey sorsaniz anlamayacaktir muhtemelen. O sebeple bir dilin cok kisi tarafindan konusuluyor olmasi o dil ile insanlarla kolay iletisim kurabileceginiz anlamina gelmez.

Sorunuza cevap olarak da eger ABD dusunuyorsaniz Ispanyolca, Avrupa dusunuyorsaniz Almanca oneririm. Ama cok uluslu bir sirkette calisacaksaniz bunlar lazim degil tabi, yerel sirketlerde calisacaksaniz lazim olabilir ama o zaman da zaten anadili bu diller olan birilerini tercih ederler. Mesela Ingilizce de bilen bir Alman'i secerler.

mastırdan sonra yurtdışında kalmayı düşünüyorsan ve ülke tercihin almanya olmayacaksa; almanca öğrenmenin pek bir kıymeti yok.

yok tr'ye döneceğim diyorsan -ne istediğini çok bilemiyorum- ama velev ki üretimde falan çalışacağım diyorsan almanca'yı öneririm. bosch, mercedes gibi yerlerde bir adım öne çıkarsın.

amerika (komple, kıta olarak)da çalışacaksanız ispanyolca. yok türkiye'de ya da avrupa yaşayacak çalışacaksanız almanca. sebebi malum işte yaygın olduğu bölgeler.

ispanyolcanın ispanyol halkı ile iletişime geçmek dışında HİÇBİR FAYDASI YOK.

10000 kez yazdım yine yazıyım:

ispanyolca bilim tıp mühendislik mimari dili falan DEĞİL.

İSPANYOLCA ÖĞRENMEK= denge bilekliği gibi.

dilforum'a sorsanız ohoo korece de lazım çince kesin şart portekizceyi bilmeyeni adam saymazlar japonca anadilimiz vs vs vs.

dünyada mimaride mühendislikte tıpta vs vs vs = varsa yoksa ingilizce.

"abi yawww bir sürü insan konuşuyor"

"off kültürleri çok tatlı"

"ayyy çok şekerler ama"

diye ispanyolcaya başlayıp 1-2 kur sonra bırakan milyonlarca insan var.

vallahi de çok insan KONUŞUYOR
vallahi de kültürleri çok tatlı
vallahi de şekerler ama

bilimde adamların YERİ Y-O-K.

www.eksiduyuru.com

kaldı ki, olsa bile

japonca - ispanyolca gibi bir dili SIFIRDAN BAŞLAYIP:


akademik seviyede İŞE YARAYACAK
ciddi anlamda TAKIR TAKIR KONUŞACAK


öğrenmeniz kaç sene alıcak?

geçen bir yine bir yerde vardı, koca bir alman firmasının dahi tüm seminelerlerinin İNGİLİZCE olduğundan bahsediliyordu.

benim tavsiyem:

1. ingilizcenizi daha daha daha geliştirin. bbc yi takır takır anlayın. loom stipulate bask tussle gibi bir sürü beginner kelimeyi tamamen hatmedin anasını ağlatın.

2. yok yok illa dil öğrenecekseniz de, hadi almanca olsun.

yine yazıyım:

ingilizce tıp (ülkeye göre değişmekle hukuk) kimya turizm mühendislik mimari dilidir.

ama ispanyolca sadece İSPANYOLLARLA konuşmak için işe yarayan dildir.

"abi ya ispanyolca çok konuşuluyor hadi öğren" demek saçma sapan SALLAMAKTIR.

amacınız master akademi ilim irfan ise ingilizcenin üst seviye kelimelerine daha çok abanın daha fazla daha fazla daha fazla öğrenin.

yok illa japon ve ispanyol ırkı ile iletişim kurucam yoksa dayanamam ben diyorsanız

amacınız hobi eğlence kültür iletişimi ise

"abi kadınları seksi ha ha ha" diye ortalıkta gezmek ise

ispanyolca öğrenin, japonca öğrenin.

www.eksiduyuru.com

ben tüm bu yazıları yazıyorsam da DİLE SAYGI DUYDUĞUM için yazıyorum.

sıfırdan başlanan bir dili bırakın akademik seviyeyi, rahat rahat çatır çatır konuşmak için seneler ayırmak lazım.

bazı uzmanlara göre 7 sene...

"hafta sonu kursa gittim ispanyolcayı bitirdim"

"yazın japoncayı aradan cıkardım yahu"

"3 ayda almancam master seviyesinde"

diyen ya dil öğrenmemiştir ya dayak yememiştir.

"japonca ispanyolca öğrendim ve akademik olarak şurda işe yaradı" diyen çıksın meydana. hodri meydan.

sözlük yazarı comptrol un sildiği (sonra benim kendisi ile iletişime geçerek edindiğim) bir entrysini okuyun:
-----
11 mart 2011 japonya depremi'ne yakalanan japon deprem aninda ingilizce konusurken,
tunus devrimi'ni destekleyenler kameralara karsi ingilizce bagirirken,
arap devrimleri'ni, butun dunya el-cezire ingilizce'den izlerken,
ingilizcenin resmi dil olmadigi ulkelerin medyasi, haberlerini ingilizce yayinlar iken - hurriyet daily news, zaman daily english edition, spiegel online international,

kisaca, butun dunya vatandaslarinin zaten iletisim kurabilecegi mevcut bir dil var iken - o ulkede yasamak, o ulke kokenli firmanin dillerini zorunlu tutmasi gibi siradisi nedenler disinda - ikinci bir dil ogrenmek gereksiz ve lukstur.

amerika icin bu ikinci dil,

soguk savas donemi'nde rusca,
80'lerde teknolojide geride kalacaklarini sandiklarindan japonca,
9/11'deki teror saldirilarindan sonra arapca,
yakin zamanda da ekonomik gucu sebebiyle cince

balonlari olarak belirmistir. bu tercihler sonucunda da, egitim gorenlerin sadece %5'i kendilerini yeterli seviyede ifade edebilmisler. %95'i ise ya 2. yabanci dil egitimlerini yarida birakmis, ya da diplomalari dili kullanmak icin yeterli gelmemis. cincenin ulkelerindeki kariyerlerina katkida bulunacagini dusunen amerikalilar ise, cin'de bu dili ogrendikten sonra, ulkelerine donduklerinde yanildiklarini farketmisler. ticaret yaptiklari cinlilerin ingilizcesi kendilerinin cincesinden daha iyiymis.

dunyadaki her internet kullanicisinin okudugu haberler, yazilar; izledigi filmler, diziler ve hatta pornolar - aci ceken liseli japon kizi saymiyorum- bile ingilizce iken, sizin ogrendiginiz 2. yabanci dilin o ulkenin vatandasinin ingilizcesinden iyi olabilecegini zannediyor musunuz ?

konu hakkinda daha fazla bilgi almak istiyorsaniz, amerika'nin cince egitimine dair bir makaleye yapilan yorumlari okuyabilirsiniz:



community.nytimes.com

not: bu yazi ve yorumlar da ingilizce tabi ki.
-----

ama bu soruyu burda değil dilforum'da sorun.

kore dili tavsiye edenler, yunancanın öneminden bahsedenler falan...

ispanyolca almanca falan yine iyi yani :)

bu muhabbetler zaytung'a bile çıktı:

www.zaytung.com

sakin bencilata diyor ve kesinlikle katiliyorum.

bu dil fetiszimini birakmak lazim,gittigin ülkenin dilini ögrenmen faydana elbette o ülkede kalacaksan,ama ingilizce her kapiyi acar,o dilde uzun süre gecirmeden aynen bencilatanin dedigi gibi bi aylik kurs yapip anadilim gibi ispanyolca biliyorum diyenler kervanina katilirsin.

ayrica ispanyolca o kadar sacma bir dil olmasa da ekonomi alaninda bi s.kime yaramaz.belli olmaz böyle seyler ama bu orani yüksek bir durum.

bunun yaninda almanca ögrenmek zaman ,cok zaman ister.
fransizca da.

"baska dil önerileriyle gelmeyin yeaa" tarzi bir satiri cok gereksiz ve ukala buldum ayrica.

abd de master yapcaksan zaten baska dile ihtiyac duymiicaksin,sadece ordaki ispanyolca bilen komünite ile daha kolay iletisime gecersin ama ticari katki sifir olur.
almanca icin acikladim,ögrenemezsin o dilde uzun süreler calismadan,egitim almadan.

dil ögrenicem diye dil ögrenilmez!ihtiyacin vardir,ihtiyaclar dogal bir gereksinim olusturur ve dogal prosesler icerisinde ögrenirsin.

japonca icinse ,sacmaligin daniskasi diyor ve cevabimi bitiriyorum.

yo gayet sakinim :)

------------

azıcık almancaya bakalım:

bit.ly

mesaj şu:

"Bir Makine Mühendisi adayı ve son stajını dünyaca ünlü bir Alman firmasında yapmış olarak şunu söyleyebilirim ki,1.yabancı dil İngilizce'dir.Tabi Almanca bilen de vardı;ama mühendislerin çok büyük kısmı İngilizce biliyordu.Sunumlar da İngilizce idi.Zaten tedarikçiler dünyaya yayılmış olduğundan tüm konuşmalar İngilizce idi."


----

şunu anlamak lazım:

bir işin bir ülkede iyi yapılması, o işi iyi yapmak için o dili öğrenmeyi GEREKTİRMEZ.

Yani:

çok iyi pizza yapmak için italyanca
çok iyi sumo güreşi için japonca
çok iyi ciğer pişirmek için arnavutça (bu espri tabi)

ÖĞRENMİYORUZ.

çünkü japonın derdi sumo güreşini pazarlamak, japoncasını pazarlamak DEĞİL, adam sumosunu İngilizce pazarlıyor.

ve arnavut ciğerini ingilizce pazarlıyor
ve italyan pizzasını ingilizce pazarlıyor.

bunlarla ilgili kaynak da kendi dillerinin misliyle İngilizce'de var.

bunu şunun için yazdım:

konu sanayi endüstri olunca insanlar "aaa almanlar o konuda iyi" diyor.

evet iyi, sanayide iyiler. ama SANAYİDE iyiler. adamlar almanca satmakta iyi değiller ki. satışlarını almanca yapsalar kim alacak ürünlerini? adamlar neden bununla kendilerini kilitlesinler? adamlar malını satıyor ama bu esnada da ingilizce yapıyorlar bu işi.

bakın mesela:

"Siemens, İstanbul'daki üniversitelerde Almanca bölümlere konferanslar düzenledi. İleri düzeyde İngilizce bilen eleman aradıklarını söylediler; yazışmaların ve hatta telefon görüşmelerinin de çoğunun İngilizce yapıldığını... Çünkü pazarlamayı Almanya dışındaki diğer ülkelere yapıyorlar. Olay İngilizcede kitleniyor. Ha ne diye Almanca? Açıkçası üstüne de ana dil düzeyinde Almanca bilenlerin öncelikli tercihleri olacağını söylemeleri komikti. Israrla sorulmasına rağmen ne kadar maaş verdiklerini yuraklak cevapla geçiştirdiler: "Şu an asgari ücretle çaşlıştıran tüm şirketlerden daha iyi"

MEB'de zaten atama yok. İstanbul'da İSMEK kurslarında Almanca var ve işsiz bekleyen binlerce Almanca Öğretmeni tarafından hemen kapışılıyor. Özel okullarda da durum hakeza.

Almanca bölümlerde okuyanların tahminimce %60'ı üniversitede öğretim görevlisi olarak kalmayı hayal ediyor ve elbette anca hayal etmekle kalacaklar. Kaliteli dil kursları veya özel okullar direkt Almanya'dan Alman hoca getiriyor... Siyah şapka benim; kabul ediyorum

Peki ne yapar bu Almanca mezunları? En son bir tanesini "Yemekteyiz" yarışmasında gördüm"

bit.ly

---

ha nedir:

1. amacım hobi
olur neden olmasın. almanca ispanyolca öğrenin balık tutun vs vs. hobi lazım. ama hobi karın doyurmaz.
2. amacım o ülkeye gitmek yerleşmek.
e tabi o zaman afrikaya gidecekseniz oranın dilini de öğrenirsiniz. illa ispanyolca almanca konusulan bir yere yerleseceksenız tabiki.
3. çok sıradışı bir ihtimale oynamak?
yakın akrabam tanıdığım o dili bil gel dedi mesela? olur neden olmasın ama paranın dik gelmesi gibi bir şey bu.

sonuç bu.

japonca için saçmalığın daniskası mı dediniz?

japonca saçmalığın dimdirekdislek daniskasının önde gideni.

sakın yanlış anlamayın ama şu da var:

www.eksisozluk.com

kaan kural ki maçtan sonra nefes nefese kalmış kalın - boğuk sesli argo konuşan zencilerin konuşmasını 1 saniye takılmadan çevirir...

www.eksisozluk.com
www.eksisozluk.com
www.eksisozluk.com

yani ingilizcenizi daha daha daha daha ve daha geliştirin...

bu arada ekleme yapiyim da,o makina mühendisi adayinin olayi almanyada %10 luk bir kisim icin gecerli.uluslarasi firmalarda bir nebze daha fazla elbette ama genelde firma ici hersey almancadir,elbette ingilizceleri vardir fakat sirket dili almancadir.

kisacasi almanya (fransa,italya,ispanya gbi ülkeler icinde aynisi gecerli ama almanyada birebir tecrübem oldugundan yazdim) icin almanca sart kesinlikle.

e tamam işte.

o ülkenin KENDİSİNE GİDECEKSENİZ o ülkenin KENDİ DİLİNİ öğreneceksiniz.

ben DEMEDİM ki ispanyollar almanlar italyanlar KENDİ ÜLKELERİNDE DE ingilizce konuşuyorlar diye?

konu o ülkeye yerleşmekse moğolca da olur, milyon dil olur.

ama konu akademi master ise, o zaman ===> İNGİLİZCE.

benim verdiğim 2 ornekte de adamlar almanyaya gıttık DEMEMİŞLER ki.

firmanın alman oldugundan bahsetmısler.

birisinde alman firma türkiyede seminer vermiş

diğerinde alman firmada staj yapmış.

neyse konu belli zaten.

isterseniz bu başlık altında değil özel olarak tartışın çünkü konu sorduğum sorunun dışında 'insanlar ingilizce dışında bir dil öğrenmeli mi?' tartışmasına dönmüş.

ayrıca başka dil önermeyin ricamı ukalaca bulduysanız cevap vermek zorunda değildiniz, zira ben ''en çok para kazandıracak dili söyleyin'' değil bu üç dilden hangisini öğrenmemi önerirsiniz diye sormuştum.

cevap verip açıklamalar yapan herkese teşekkürler.

pc yi bi kapatıp açtınız mı? ben de steamde bi oyuna girip çıktım mı bi daha oynatmıyor, please try again later diyor. restart edince düzeliyor.

işe yaramadı..

abi ne yapıcaksın bilmiyorum ama helal olsun nasıl bir irade varsa artık.

valla alkolden de desen, bak arkadaşlığımız bozulmasın da desen istediğini alamayınca hırçınlaşıp çirkinleşecek. fazla alttan almayın. çok uzatırsa mızmızlanmayı keyfin bilir deyişp posta koyun. daha sizin istediğiniz şekle girecektir ilişkiniz.

nuri alço'dan ders almalısın.

Kız 'arkadaş' hep var ya. Sıkıntı yok. Göm gitsin sdf.

Edit: Göm ne ya ne hayvan herifim ahahahahhaha

Edit 2: Seviştikten sonra da arkadaş olunuyo niye böyle negatifsin abicim sdlfkjsdf

Alkolden filan değil hacı, orası bahaneymiş. Kızın sana gönlü var. Kızla kesinlikle cinsellik/romantizm düşünmüyorsan, son yaptıklarını tekrar et, mesafeyi böyle koru. "Alkoldendir" dersen o da olmadığını bilecektir ama bir bahane olabilir onun için tekrar arkadaş olmak namına.

O değil de neden kızla birlikte olmuyorsun ki? "Ben ona hiç o gözle bakmadım" deme, kız güzel olunca, iki de muhabbet olunca bakılır o gözle ("o göz"ü yanlış anlama, kolay hoşlanılır yani). "Ben zaten sürekli birileriyle sevişiyorum, sevgiliye ihtiyacım yok" ya da "Ciddi ilişki sevmiyorum, boka sarıyor" filan diyorsan doğrudan söyle sebebinin bu olduğunu.

Ama bu saatten sonra kanka olmak zor biraz; kız sana ilan-ı aşk etmiş, sen de reddetmiş sayıldın.

aynısını anana bacına yapsalar hoşuna gider mi? :p

şaka bi' yana, yani eğer cidden yakınlaşmak gibi bir niyetin yoksa "kendine gel manyak karı" deyip durumu izah et. tribe girerse, "namusumsun" derse de ilişiğini kes. en mantıklısı bu gibi.

boka saracağına çok eminim, o yüzden uzun ilişki aramıyorum dediğin gibi.

bir alkolik olarak söyleyebilirim ki, alkol bilinçaltında gizlediğin şeyleri savunma mekanizmasını kırarak ortaya çıkarır. fuzuli bir cesaret verir. bu her insanda aynı reaksiyonu vermez ama bahsettiğin kızda böyle olmuş. öte yandan kalkmış küskünün imanı olmaz, eşle dostla sevişilmez "ay sevişirsem arkadaşlığımı yitiririm" tribinde de olma bence. sonunda her türlü olayın yalnızlık olduğundan ötürü, hem sevişip arkadaş da kalabilirsin hem sevişmeyip arkadaşlığını da yitirirsin.

rumuz : çilekeş

eskiyemeftun + 1
uzatırsa mızmızlanmayı keyfin bilir de koy postayı en fazla bi kaç sene görüşmez sonra gene konuşacak düzeye gelirsiniz.

önemli çok uzun zamandır süren arkadaşlıkların sonradan aslında değersiz olduğunun farkına varılması.

arkadaşın lisedenmiş, lisede çevreni sen oluşturmuyordun, random sınıf ve çevren oluşuyordu. ancak üniversite ile birlikte artık kendi çevreni sen kuruyor, yanında olmasını istediğin insanlarla biraraya geliyorsun.
bu durumda liseden beridir arkadaş olduğun ve lisede yakın olduğun bazı insanlarla aran açılabiliyor.
bunlar normal şeyler.

arkadaşlarım azalır ve biter diye korkmayın. siz var olduğunuz sürece arkadaşlarınız ve yarın eşiniz yanınızda olacaktır

keşke sikseymişsin olm, ne arkadaşlığı. yine aynı noktaya gelmişsiniz işte. neyse hala geç sayılmaz, "tabi ki bundan sonra her şey aynı olmayacak" de, kanına gir, sik, sonra "olmuyo ben sana o gözle bakamıyorum" dersin... çok ciddiyim...

x dediğimiz güzel, hoş kızla artık biraz zor arkadaş kalırsınız.

ona acı ve onu sev. hırtlıklarına göz yum. disiplinsizliklerini önle. seni sevmesi şart değil. seni kıskansın, olur ööle. bundan yirmi sene sonra en yakın arkadaşın o olacak. kıymetini bil. harcama bebeyi.

derslerine yardımcı olmaya, yardımcı bulmaya çalışın. onun dışındaki şeyleri boşverin geçer. zaten engelleyemezsiniz. ben ergengen yaptığım hayvanlıkları düşününce kardeşiniz melek gibi geliyor.

bana satanist olabilir gibi geldi.

satanist yırtık pantolon giymez, siyah giyer. üstüne varmayın arada muhabbet edin sıkmayın.

kafasını suya sokup bekleyin boğulursa normal bir çocuktur. boğulmazsa içine şeytan kaçmış demektir. yada göbeğine şiş sokun kan akarsa normal bir çocuktur yok akmaz ise direğe bağlayıp ateşe vererek kurtulabilirsiniz kendisinden. yardımcı olabildimse ne mutlu.

iyi bi sopa çek bence, ağaç yaşken eğilir serbest bırakırsan ömür boyu takmaz seni.

saçmalama ve hemen ara.

bence aramalasın dostum gün bugündür.

edit:sen aramıcaksan numarasını verde ben ariyim,durumu anlatabilmişimdir :)

kesinlikle aranmalı.

@compadrito ya benim yedigim önümde yemedigimi de yarin yerim diye bir cinsel hayatim yok ama ne bilim ya vallaha yarin aradigima pisman olurum

@taha1907 kizin avusturyadan yanina gelmesi cok uzun zaman alir sen arasan da ise yaramaz

bence arama, hem telefonu kendisi vermiş hem de saati fark etmeden yürüyüp gelebileceğini söylemiş.
yapışır, bela olur kurtulamazsın. arama.

kötü kadın yoktur,az bira vardır

başına musallat olacak ve yakanı kurtaramayacaksan arama tabii. ama kalenderse, fena da olmaz abim be, akşam akşam, iki fingirderdiniz yani.

ara ve türkün gücünü göster !

sakin arama!!!! sonra kurtulamazsin.pesini birakmaz aradigin güne lanet eder durursun.

aramak istemedigin soluyosun ama bal gibi istiyosun ama gotun yemiyo. ayrica bu duyuruyu hava basmak için açtin. siktir et eve at kizi iste.

@yarey cakir keyif bir insan hicbir zaman hava atma gibi birsey düsünmez.
Ama diger konuda cok haklisin.Aslin kendide aramayi cok istiyor ama .....

@yarey hava basmak icin actigimi ilk farkeden sen oldun panpam. bayilirim la böyle seylere, gözünde büyüt beni, erisilmez bi insan olayim senin icin.

bi de soruyo. hemen ara tabiki

koşullara bakılırsa çok büyük bi falsosu olmasa o fiyata olmaz o teklif. (2. el araba ilanı gibi geldi durduramadım özür :)

yeme içme gezme süresi maliyeti için hopitalityclub ve couchsurfing'e bakının.

vize var.

ab ulkeleri gibi zorlamasa da vize var, yanlis hatirlamiyosam 35 euro vermistim vizeye hatta. bi de ulkeden cikarken 25 CUC mu ne aliyorlar, yaklasik 25 dolar o da sanirim. turistler ayri bi para birimi kullandiklari icin ucuz bir ulke degil sanildiginin aksine.
ben ispanya aktarmali iberia ile gitmistim. ayrica ispanya vizesi almana gerek yok.
kesinlikle gorulmesi gereken tuhaf ve guzel bi ulke!

Vize var evet 25-35 arası bir şey ödemiştik biz de. Uçuş olarak da burdan Fransa'ya ordan da Havana'ya uçmuştuk. Direkt yok illa aktarmalı gideceksiniz. Bir de yukarıda belirtmiş arkadaş ben de üstüne basarak belirteyim ucuz değil. Adamlar akıllı. Turistlere kendi para birimlerini değil, CUC denilen para birimini veriyolar. Ben ordayken 1 CUC=1.27 euro civarıydı şu an bakmaya üşeniyorum. Bir şişe pet suyun 4 CUC olduğu yerlere falan denk gelmiştik hatta. Ha bir de A.B.D konusuna değinmiş biri. Pasaportunuzda görünmesi A.B.D girişinde sorun yaratabiliyormuş, bizim pasaportlarımıza basmamışlardı o yüzden damgayı. Haricen aldığımız kağıda basılmıştı. Hatta havaalanında(Havana'dakinde) kredi kartıyla alış-veriş bile yapmadı yanımızdaki bayan "sürekli new york'a gidiyorum, Küba görünürse kredi kartımda a.b.dye giriş çıkışta sorun yaşarız" diyerek. Gidin görün çok güzel bir ülke ama iyice araştırmadan yola çıkmayın, handikapı çok.

kuba ya vize var. taksimde bir yerden aliyorsun. ayrica vize pasaporta vurulmuyor. bir kagit olarak veriyorlar. Yani baska ulke icin sorun teskil etmez. Ben rusya uzerinden moskovadan aeroflot ile 6 ay kadar once gitmistim. zaten turistlerin farkli para birimi kullandigi falan bahsedilmis. ek olarak ucuz yerler bakiosan casas particulares denilen sistemle konaklayabilirsin. (bkz: casas particulares) biz gunlugune 25 cuc vermistik adam basi. ev sahibimiz cok guzel kahvalti da hazirliyordu.bu arada 1 cuc 1 usd. aklima gelmisken usd goturme cezali bozuyorlar. Euro gotur. Yemekler icin de yine ayni sekilde paladar denen ufak restauranimsilar var.(bkz: paladar) onlarda yemekde 8-12 cuc arasi tutuyor. deniz urunleri buraya nazaran cok ucuz. Vel hasil hayat turist icin avrupa kadar olmasada pahali sayilir. baska sorun olursa konusabiliriz

oha süpermiş, ben sıradan izliyorum şu an 10. sezondayım. henüz görmedim o bölümü.

C:\Users\bilgisayar kullanıcı adınız\AppData\Local\Temp
şuraya bi bakın varsa orda vardır.

@eskiyemeftun dedigin yere baktim ama orada yok. butun klasor bombos. el aman ya duyuru! gitti kitabimin 2 sayfasi. agliycam lan!!

şunları deneyebilirsin:

1. dosyaya sağ tıklayıp "restore previous versions" de.

www.ehow.com

www.howtogeek.com

2. şunları inceleyebilirsin:

office-recovery.info
office.microsoft.com
support.microsoft.com

şurda da biri freeundelete programı deneyerek getirmiş:
ask.metafilter.com
www.officerecovery.com

3. olmuyorsa recovery programları deneyebilirsin. uneraser mesela.

şu var bir de, iyi demiş birisi:
www.snapfiles.com

@ermanen restore u dened'm olmadi.henuz bilgisayar yeni oldugundan bir sistem geri yukleme noktasi yok daha. tesekkurler yardimin icin. hepsini tek tek inceleyecegim.

nasıl kanıtlayacakmış ki devlet bunu. sabit bi işte çalışmış mı? iki şahit bulup ben şu(ikametinin olduğu) şehirdeydim dese ya.

tabi kosta rika devletinde bahsediyorum.

nasıl kanıtlar devlet? üzerinde yeni ikametgaha dair fatura vardır, eski ikametgaha yeni birileri taşınmıştır vs. biz eve taşındığımızda hem muhtar hem de nüfus idaresi "eski kiracılar halen bu ikametgahta görünüyor, onların ikametgah dışına çıkarılmasını istiyor musun" diye sordu, evet dedik, "şu kadar gün içinde yeni ikametgah belirlemezlerse şu kadar lira ceza ödeyecekler" dediler, o gün eski kiracıyı arayıp haber verdik, onlar da yeni ikametgah belirledi. artık sistem böyle işliyor.

benzer durum bende de oldu. nüfus müdürlüğünde rica minnet, aman abi, yapma abi diyerek cezayı kaldırttım. teknik olarak kaldırılabilmesinde bir engel yok yani, zorlayın :)

evet aynen bitter cikolatanın dediği gibi işliyor sistem. sizin de başınıza gelmesin mağdur olmayın, dikkat edin. silent storm nüfus müdürünü göremedi bile arkadaş :)

bence sen önce 1. sezonu izle 2. sezon bitince de 2. sezona başlarsın yazın

edit: bence de okuma aşağıyı güzel güzel izle en baştan. şahane bölümler var güncel olaylara göndermeler vs.

niye gülelim yahu.

spoliler
spoliler
1- vurduğu adamın silahına davrandığı şeklinde ifade verdi diğer elemanlar behzat yırttı. ispiyonlayan da itiraf etti akademili değilim beni atarlar meslekten biter hayatım ondan ispiyonladım dedi. savcı korkutmuştu bunu. affetti behzat.
2-o kız şule 40. bölümde ya akıl hastanesinde ya ordan kaçıyor. kısa saçlı konuşmuyor paso ağlıyor. behzatla alakasını sölyemeyeyim 42-43 de söylüyor kendisi zaten.
3-eski sevgilisi de istanbul'a taşındı behzattan ve tehlikeden uzak durmak için. terketti yani behzatı.


spoliler
spoliler

aga daha Memduh Başgan'ı ve Ercüment'i tanımıyorsun, sen direk yeni bölümlere geçme bence.

yok ya bu is böyle olmayacak konusmalardan bi sey anlamiyorum, behzatin savci ablanin evinde ne isi var o abla evliydi.

dvd seti falan varsa alayim o zaman.

torrentte tüm bölümler mevcut. youtube danda indirebilirsiniz. tek part olarak tüm bölümler mevcut.

kendimi tebrik ediyorum böyle devam edersem 2 haftada 1 sezonu bitirip size yetisecem :)

kancuk'tan daha çok cevap beklersin.

gg olayı çok acaip şıngırtıcığım, vatan haini ilan edilmiş birine vatan haini dedim diye nickinne silmişti onu :)

Valla ben "tetikçilikte maşallahı var"da bir hakaret unsuru göremiyorum. 600'e yakın entry'yi bu kafayla yazdım, ilk defa gge çıkıyor.

Ceylo, evet bir keşmekeş var gg'de ancak daha önce defalarca yazılıp sorun olmamış bir şeyin (eminim, onlardan da ispiyonlananlar olmuştur) bende patlaması garip.

tetikçinin neresi gg değil allaşkına? ben size kiralık katil desem şikayet etmez misiniz?
ilan edilmişlik bir kriter değil @neira, hüküm giymişse o devletle hükümlü arasındadır. para karşılığı ilişkiye giymekten sicil kaydı bulunan bi kadına orospu demek gibi bi özgürlüğünüz yoktur.

kişilik hakkı nedir bir araştırın. tabiki gg (eğer adam tetikçi değilse tabi)

Bariz gg, birisine cikar karsiligi adam olduren kisi derseniz hakaret oluyor dogal olarak. Adam tetikciyse de bu mahkemece sabit bulunmamissa gene gg.

evet dediğin gibi tırsmış olabilirler. o zaman yapacak bir şey yok :)

Hayir, "ben bu degilim" dedigi her entry silinmez. Mesela siz adama fizik profesoru dersiniz, o da ben degilim der ama silinmez. Birisine katil diyerek o kisiyi yasal olarak sucluymus gibi itham ediyorsunuz, silinir. Sapla samani karistirmamak lazim.

Ayrica gazetecimsi, sarkicimsi, yasam formu, yaratik, organizma gibi sozcukler de kanunlar onunde hakarettir. O kadar ki birisine kel bile derseniz adam dava acarsa fiziksel gorunusu uzerinde toplum icinde asagilama gibi bir sebeple suclu bulunuyorsunuz. Normal mi? Bence degil, ama yasalar boyle uymaktan baska care yok.

Bu kanun isleri cok karisik, o yuzden "bence gg degil ki" demeden once biraz arastirip okumanizi, en azindan isini yapmaya calisan insanlarin kararlarina saygili olmanizi oneririm. Zira tek yaptiklari kanuni acidan sizin ve sozlugun caninin sikilmasina engel olmaya calismak.

Ben o şahsın uyguladığı psikolojik baskı karşısında sinme seziyorum. Evet, şahsi bir görüş. Sözlükte son zamanlarda daha önce emsali görülmemiş gg silinmeleri yaşanıyor. Eskisinden ve olması gerekenden fazla bir agresiflik var.

Araştırıp okudum: 2009'da aynı kişiye yönelik "tetikçi yazar" ifadesi gg gerekçesi ile ispiyonlanmış fakat "kanzuk" tarafından hatalı değerlendirilmişken, son dönemlerdeki olayların akabinde artık silinebiliyor. Rastlantı değil elbet. Karara saygılı olmak, bu ve benzeri çelişkileri göz ardı etmeyi gerektirmiyor.

Evet, ama benim sahsi gorusum yarginin tarafli olup olmamasi neyin gge olarak "yorumlanacagini" etkiliyor. Cunku ayni kelimenin eski bir donemdeki yorumuyla mevcut sartlar altindaki yorumu ayni degil.

Mesela en basitinden, ben hatirlarim ki Girgir'da Firt'ta mevcut siyasilerin cesit cesit karikaturu olurdu, ve bunlar kimsenin bi yerine girmezdi. Ama mevcut sartlarda girebilir, girdi de. Sozluk gge ispiyonlarini kendi keyfine gore degil, yargiclarin gozunden bakip onlarin yorumuna gore degerlendirip yazarlarin ve kendisinin riskini en aza indirmeye calisiyor.

Neticede Fatih Altayli'nin kendi sozlerinden alintidan ibaret olan entry'lerin bile tazminat sebebi olduguna hukmeden bir hukuk duzenindeyiz, eger yakin zamandaki dava sonuclarini hatirlarsaniz.

Onun sonu yok ki. Yargı sistemi ne kadar kötüye giderse, sözlükteki baskı ve kısıtlama da o kadar artacak demektir. Öncelikli olarak sözlüğe zeval gelmesin diye yer yer kıyım yapmayı (kendimi kastetmiyorum), artık düzenin bu şekilde olması ile karşılamaz hiçbir denklem.

Özellikle hakim düzen ile benzer kafadaki adamların istediği bir yer olma yolunda gidiyor sözlük. Geçmiş olsun şimdiden. Ben de artık suya sabuna dokunmadan yazmaya çalışırım. Çoğu kişi zati mecburen bu şekilde yapmak zorunda kalacak. Göreceğiz o zaman bakalım nasıl olacak.

Evet ama bu durumun sorumlusu sozluk degil ki. Yani sozluge yasalari uygulayan kisilerin goruslerine uyuyor diye tepki gostermeniz kimseye bir sey kazandirmaz. Aksine, bu durumda sozluge degil karar verme gucune sahip olanlara tepki gostermeniz lazim.

Sozlugu yaklasimi zararin neresinden donsek kardir seklinde sanirim, ki ben de o sekilde dusunuyorum. Yani tamamen kapatilip muhalif sesine son vermektense artik serbest birakildigi sinirlari anca zorlayacak kadar ses cikarmak hic cikarmamaktan daha iyi. Zaten sozluk tamamen kapansa bazi zihniyetler asil o zaman amaclarina ulasmis olacaklar.

Daha bir kac gun once ulusal medyada cikan hukumet aleyhtari haberleri hic yorum bile yapmadan sadece Facebook profilinde paylastigi icin cezalandirilan memur aklima geldi sebepsizce...

Fazlası zarar ki şu an yazarlar zararda. Ahvale karşı bir hassasiyetten fazlası var ortada yani. Hani bu, "eskisi kadar muhalif değiliz çünkü artık elimizden bu kadarı geliyor" tarzı boynu bükük bir yaklaşımın sonucu değil. Bariz "aman sözlüğe zarar gelmesin" durumu. Genelleme yapmayayım, ucu sözlüğe değince haklı şekilde leopara dönüşen ancak gelgelelim davalık olan yazarları dımdızlak bırakan anlayışı kastediyorum. Sözlüğün kurumsal kimliğine gösterilen çabanın ne kadarı yazarlara gösteriliyor acaba? Maalesef ben güllük gülistanlık düşünemiyorum. Yoksa şu son zamanlar harici şimdiye kadar hiçbir şikayetim olmamıştı sözlük yönetimi ile alakalı. Ses çıkarmak için ibrenin bana dönmesini beklemek de konformistliğimden başka bir şey değil, evet.

Doğrudur, yargı organlarının hassasiyetleri baz alınıyor olabilir ama onların hassasiyet ivmesini sözlüğe yansıtmak hem yazarları, hem okuyanları, hem de yönetim bunaltacaktır. Burada çıkış noktası yargı ne der değil, yine TCK olmalı. Çünkü her dava kabul görecek ya da davalı lehine sonuçlanacak değil. En artniyetlinin bile aklına gelmeyecek gg yaftaları yapıştırılıyor bazen. Eminim senin bile "gg ile alakası yok" dediğin gge'ler vardır.

Ayrı bir konu da, hakaret ya da iftira içermemesine rağmen, "aman sakata gelmeyelim" diye düşünülerek silinen gg gerekçeli entry'lerde dahi otomatik olarak not düşülüyor olması. Bu nedenle uçan yazarlara gerçekten yazık.

kanzuk'un görüşünü geçekten merak ediyorum. 2,5 senede fikirlerinde bir değişme olmuş mu acaba. "Artık gg bu" mu der, bilemedim.

Not: Zamanın ve düşüncelerin için teşekkürler crown.

119, 142, 146 şeklinde 3 versiyon var..Kubrick bildiğim kadarıyla ilk önce uzun şekliyle çekiyor ancak eleştirmenler beğenmiyor ve bazı sahneleri çıkartıyor..Ancak ben filmi, uzun 6, kısa şekliyle de 2-3 kez izlemiş biri olarak, uzun versiyonunu tekrar bulana kadar bekleyeceğim..

Fakat senin asıl bahsettiğin sanırım şu..Kubrick'in yaptığı da 1980 yılında..Stephen King bunu beğenmiyor ve The Shining adlı mini dizi yapıyor..1997 yılında..

Sen muhtemelen ona rastladın..

97 yapımı bir dizi varmış kitaptan uyarlama ama film olarak kubrick'in shining'i var bi tek o da '80 yapımı.

eser stephen king'e ait. 1980'de kubrick filmini çekti, jack nicholson'ın oynadığı.

sonra stephen king bunu beğenmemiş midir nedir, 1997'de kendisi bir daha çekti.

devlet memuru maaşı + 100 tl
bi de şehrine göre değişiyor. mesela adana mersin'de 1200 tl iyi maaş denilebilir iken istanbulda bi halta yaramaz. istanbul'da hava atmak için 2000 üstü olmalı.

tamam da iş ne sektör ne şehir ne hafız?

Ev kiranizin 3 kati.

eğer tecrübeli çalışan değilse 4-5 binden sonra hava atabilir bence.

tatmin ayrı hava atma ayrı bence. bence 3x asgari tatmin 4-5x asgari hava yapar.

dvdsi çıkmamış çok fazla türk filmi var. tvden kayıt varsa vardır. yoksa mümkün değil gibi bişey.

sharebus'a bakmak lazım. varsa orda vardır.

ilk sharebus'a baktım zaten. malesef yok.

bastan yanlis hamle yapmissin, o kotu olmus. ben eski evde o sekilde soran birkac kisiye direkt "daha once bu konudan basim agridi, o yuzden kimseyle paylasmiyorum" seklinde cevap vermistim, daha da ustelememislerdi. yerse, bu sekilde bir seyler diyebilirsin.

geçen bi arkadaşla konuştum, onlar da bu şekilde yapıyorlarmış ama geçen yakalanmışlar, çok ağır cezası varmış, gözüm korktu filan de. yalan olduğunu elbette o da anlayacaktır ama ses edemez, sen de kurtulursun.

evet aynı şekilde bende başka birisiyle yapmıştım ve bi ton işle uğraştım o yüzden bu adamla kullanmamam gerek.

araştırdım yasal değilmiş o de bitsin.

yasal olmadığı soyle

iyide adam benden önce birisinden giriyordu yani öyle kofti şeylere inanmaz bu zırzop.

"kapattırdım ben ekonomik sebeplerle/ders çalışcam/çocuj bakıcam diye" de, sonra wireless ı kapat kabloyla bağlan bi hafta. sonra adını değiştir ağının ahmetyılmaz111 yap sen olduğunu bilmesin.

hacı, neden ümit veriyorsun adama? düzgün bir şekilde, açıkca istemediğini belirt. bir bahane bulsan dahi, o adam anlayacak işin aslında öyle olmadığını, haberin olsun.

'taahhütüm var. bilmem kaç ay, yıl içinde değişiklik yapamıyorum yoksa fazla bedel alıyorlar.' diyebilirsin.

yaptığının yasal olmadığını anlat ve mevcut durumun ikiniz için de daha hayırlı olacağından bahset. çok ısrar ederse ağlayarak sarıl çok korkuyorum lütfen ısrarcı davranma de. zati o halini görünce bi soğuma vüku bulur zannımca.

eskiyemeftun'unki olmaz, cok belli eder. her turlu yalanını anlayacak karsındaki kişi. o yuzden yok abi biyere baglanıyorum de, cok bilmiyorum da server olur ya da ne olabilirse alakalı. o yuzden hız benim icin cok önemliye bagla. anlayacaktır.

git kullan ya ölürmüsün :)

@elorelia, dediği daha gerçekçi...

aynısı bizim arkadaşın başına geldi. hatta gözümün önünde sordu komşusu, bizimki yok olmaz dedi. neden olmaz ya diye soruncada, ben online bilmemne falan oynuyorum(oyunun adı aklıma gelmiyor), o nedenle yavaşlamaması lazım netin falan dedi sıyırdı. sende oynadığın oyunları bahane edebilirsin belki..

not: gerçi sen şu saatten sonra ne desen o adam alınacak, sen hatayı başta yapmışsın. kıvrak zekalı olcaksın, böyle bi şey başına geldiği zaman en başta bi yalan uydurmayı bileceksin, beyin bedava..

Yasal değil, yaşanacak aksiliklerden hat sahibi sorumlu, hat da annemin üstüne bu sorumluluğu alamam vs

ben alt komşunuzum. mesajı aldım senin olsun internetin

abicim insanlara hayır demek bu kadar mı zor :D hayır de gitsin yoksa ben mi çok hissizleştim :(

www.pclabs.com.tr

bunu okudum tırstım de, daha önceden başkasından kullanması durumu yasal yapmaz. Siz bu sorumluluğu almak istemediğinizi söyleyin.

Bunun yanı sıra, karşıdakine direk söylenmez ama, atıyorum, adamın girdiği sitelerden de siz sorumlu olursunuz. Herif çocuk p... sitesine girerse götünüze enjektör sokarlar.

kolundan tut internetçiye görür, en güzel kampanyadan ona da bir tane aldır.

internetçi ne la ?

araya giricem de, niye yasal değil ki kim ne karışır parasını verdiğim interneti kiminle kullandığıma?

bunların bir çoğununun sonradan yerleştirildiği ortaya çıkmıştı diye hatırlıyorum

@angelofdeath
peki var mı brir kaynak-araştırma falan. işte bunlara karbon 14 testi falan yaptık, sonradan eklendikleri ortaya çıktı gibi?

evet ben de üzerlerinde oynamalar olduğunu duymuştum bu hiyerogliflerin.

oynama yok abi, helikopter işte o. adamlar helikopterle taşımışlar piramitlerin taşlarını...

eski mısırda helikopteri değirmende arıtılmış saf nil suyuyla çalıştırıyorlardı herhalde. helikopterin hiyeroglifi bulunmuş ama pilot, oksijen borusu, helipad hiyeroglifleri nerde?

uzaylılardan feyz almışlar işte.

bu ve buna benzer bir cok sahte fotograf var ama gercekten su anki teknoloji ve bilimle aciklanamayan antik uygarliklara ait alet, edevat, cizimler ve yapilar da mevcut.

esasinda yanlisa dusulen durum mantik su; toplumlar her zaman ilerler ve su anki cag insanoglunun en gelismis donemi. bu fikir/mantik/dusunce yanlis. bundan 12000 yil once insan yerlesik yasama gecti. bu rakam bundan 20 sene once 7000-8000'di. yani daha tarihi okumakta bile zorlaniyoruz ve yeni yeni anlayabiliyoruz ki tutupda biz en gelismis, ilerlemis kulturuz demek yanlis.

bir de su var donem donem toplumlar ilerledigi gibi gerileyebiliyor da. cok gerilere gitmeye gerek yok. misal roma; inanilmaz ordusuyla o donemki (batinin)bilinen dunya'da kocaman bir imparatorluk kurdu. simdiki romaya baktiginda onu goremezsin. diger yandan antik misir, adamlar pi rakamini bulacak, devasa ve asiri karmasik yapilar yapabilecek kadar bilmin her alaninda gelismislerdi. bu gun misira baktiginda gordugun tek sey karisiklik ve gerilik. buna benzer onlarca ornegi detaylariyla verebilirim.

yani demem o ki ne biz sandigimiz kadar cok gelismisiz, ne de eksi donemlerdeki toplumlar sandigimiz kadar gerilerdi.

hiyeroglifler de CNC makinesinden çıkmış gibi maşallah. pürüssüz.
bildiğin bevel emboss var onlarda yahu. bak kafam karıştı şimdi

(bkz: battlestar galactica)

hiyerogliflerin üst üste binmesiyle oluşan bir takım şekiller, bilmem kaç tane belgeselde geçiyor böyle oldukları... kardeşim arkeolog, yine de emin olamazsanız, tanıştırırım size açıklar.

(bkz: abydos)

geçenler bir arkadasım ekolünden bi duyuru vardı sanki kız ha bire para istiyordu alınca sallamıyordu bişeyler bişeyler

benim uçak/otobüs bileti parası ödemekten iflahım kesildi resmen kira ödüyorum her ay.

www.egonomik.com

valla kadın olarak ben birkaç erkeğe yedirdim. epey zoruma da gitti, pek parası olan bi' insan değilim sonuçta, yani garsonlukla kazanıp yedirdim veya kol gibi fatura yüzünden babamla çok kötü oldum...

hiç olmadı. sağolsunlar şimdiye dek 2 kız arkadaşım oldu, 2.si ile de hala beraberim, her daim harcamalarımız ikisiyle de dengede oldu.

bi gün hesap ödedim, ertesi gün bana yemek ısmarladılar. sinemaya götürdüm yemek ısmarladılar. kıyafet aldım yemek ısmarladılar. ehe bana da zaten en makbule geçeni yemek oldu hep :) giden boğaza gitmiş oldu yani yine :)

bi arkadaş benden 200 € para alıp bana escort ayarlayıp depresyondan çıkmamı sağlamaya çalıştı escorta da gitmedim arkadaşı da sildim depresyonla da beraberim

edit:para ile bişey yapınca paranın üstündeki mavi gözlüm bana kötü bakacakmış gibi gelio yedik ama yedirmedim diyim kimseye

ya para harcayarak kadınlara şirin görünmeye çalışmayı benim aklım almıyor. bu kız aç mı, açıkta mı, anası babası beslemiyor mu, işsiz mi ki senin pahalı bilmemneylerine ihtiyaç duysun? bence yanına gidip "al benden sana 750 lira. vajinanı ve memelerini 2 aylığına satın alıyorum" demek daha açıksözlüce olur.

olmaz mı la her aklıma geldiğinde delleniyorum kıza değil harcadığım paralara yanıyorum...

yedirmeden yiyemezsin.

Bir şey diyeceğim.

Eğer kızı tavlamak için yapıyorsanız böyle şeyleri- yapmayın. Para yedirmek ne yahu?
Kızı yemeğe çıkarmışsın; karşılığında sana verecek.
Kızı sinemaya götürmüşsün; karşılığında sana verecek.
Doğumgünü armağanı aldın; karşılığında sana verecek.
Bu çarpık bir beklenti.
Nakit kısmı ise kızın iğrençliği oluyor. Ona girmeyeyim.

ben bi erkeğe yedirmiştim, garsondu kendisi. zoruma da gitti haliyle çünkü gönülsüz olduğu için her işi ruhsuz ruhsuz yapıyordu, benimle geçirdiği zaman görev gibiydi. ne playstationlar alındı ne ev yapımı turşular hazırlandı ama olmayınca olmuyor. sonunda bıkıp terketmiştim.

daha çok orta ve uzak doğu için böyle. abd avrupayı doğu diye küçümsemiyor aksine kültürel olarak yüksekte görüyor genellikle.

dünyada öyle değil. batı uzak doğunun gölgesinde yaşıyor arkadaşım. uzak doğu sporları misal, veya japon teknolojisini düşün. ya da çin, bütün dünya adamların çalışkanlığına, üretkenliğine hayran. türkiyeye gelirsek batının doğuyu küçümsemesi doğru ama bilmedikleri için küçümsüyorlar. bilmiyorlarki aslında doğunun pek fazla umrunda değil bu durum. hayat para üzerine kurulu, ben doğudan bi adam getiririm o kendisini küçümseyen insanların oturdukları mahalleyi kökünden satın alır. ama gelgelelim o adamın umrunda değilki batı, adam hayatından memnun zaten, batıyı ne yapsın? önemli olanda zaten insanların hayatından memnun olması..
not: doğulu değilim, batılıda değilim, anqaralıyım.

kucumsemek genel bir batili adeti oldugundan sasilacak bir sey yok

dogu felsefelerinde kucumseme yoktur kucaklama vardlr

(bkz: orientalism)

doğuda doğmak suçsa en büyük suçlu güneş'tir burda. dağılabilirsiniz.

şöyle bişi var belki alakalıdır. doğuya gittikçe bireyin önemi azalır, toplumun (bütünün) önemi artar. birey bencildir, toplum birlik sağlamak için dayanışmacıdır. bu da kendi çıkarımım külliyen yanlış olabilir.

kücümseniyor.

ama dogu bati geyigi gecince bati daha ileri ve teknoloji,bilim,kültür ,medeniyet baskenti olaran görülüyor.ama salliyorum japonyayi dogu gözüyle degil ,bati ülkesiymis gibi degerlendiriyorlar,bilmem anlatabildim mi.

türkiyede nasilsa aslinda birebir ayni.
cinli,hintli efendim afgan,türk kücümseniyor hep.

en azindan avrupada böyle.

geçme limitliye 6gb limitli vardı hiç bi şey yapmama rağmen 16 14 12 3 ay arka arkaya ağustostan sonra incir ağacı geldi

(bkz: az kişi tarafından bilinen şaheser filmler)

- the man from earth
- waking life
- vals im bashir(israil-filistin meselesiyle ilgili animasyon film)
- the breakfast club (80'lerden)
- the road (post apokaliptik gerilim)
- idiocracy (absürd komedi)
- kick ass (eğlencelik)
- zombieland (eğlencelik)

www.filimadami.com

(bkz: las lenguas de las mariposas) (kelebeklerin dili). ispanyol iç savaşını bir çocuğun gözünden anlatan güzel sıcak bir film.

www.criticker.com

Ip Man, uzak doğu dövüş filmlerinin en iyilerinden
Le Concert, kgb zamanı rusyasından geri dönüş filmi, komik ve içsızlatır.
My Sassy Girl, aşk filmi.
The Man From Nowhere, bir uzak doğu filmi daha. dövüşlü ama çok güzel.

(bkz: sözlükçülerin en iyi 10 film listesi)
(bkz: sözlükçülerin en iyi 10 dizi listesi)

5 sezon izledim divxplanet altyazılarıyla sorun yok. alakasız bi sürüm indirmezseniz.

Ben bütün sezonları divxplanet altyazısı ile izledim hiç bir problem olmadı altyazı&anlam olarak (ne demek istediğimi umarım anlatabilmişimdir.=))

yabancidiziizle.com mu ne öyle bi siteden izliyorum. ya da diziport.com da olur. artık torrentle filan uğraşmıyorum indirmeye, sadece zamanında çıkmamışsa indiriyorum.

yanlış hatırlamıyorsam 2. sezonda hatalar beni rahatsız etmişti ama izlenmeyecek gibi değil eğer imla kurallarına çok fazla takılmıyorsanız.

yatak giysisi pijamadır. pijamamla kahvaltıya oturmak, gün içinde gezmek gibi huylarım yoktur. aynı şekilde eşofmanla yatağa girmek gibi huylarım da yoktur. yattığım yerin temiz olmasını isterim. Öyle koltuklarda oturup sonra onunla yatağa giremem. Bir de pijamayla gezemememin sebebi kendimi çok paspal hissettiriyor.

edit: bu arada annem günlük kıyafetle, ister dışarda giydiğiniz kıyafet olsun, ister eşofman olsun, toplanmış, örtüsü serilmiş yatağa bile oturtmaz kimseyi. Öyle de bir evde büyüdüm. sanırım böyle olmam biraz normal:)

eve geldiğimde dışarıda giydiğim kıyafetler bana kirli gelir, ve pijama/eşofman ne varsa giyerim. ev sınırları içerisinde hepsi bana eşit temizliktedir. ev kıyafeti / uyuma kıyafeti diye ayırmak için çok tembelim. bir de pijamalar hakkaten düzgün olacak ki , kendini paspal ve hasta hissettirmesin

eve girer girmez o kıyafet çıkar, pijama giyerim hemen. öncelikle rahat hareket edebilmek için giyerim ama paspal olmak da hoşuma gidiyor.

@wtfps +1 ev içinde giydiğim eşofman vs. pijama kadar, oturduğum kanepe yatağım kadar temizdir. dolayısıyla yatarken ev içi giysimi çıkarıp ayrıca pijama giymem ama giyene saygım sonsuz. galiba da normali o ama kime göre neye göre? salon adında koca bi odayı süper döşeyip misafire kalsın diye girmeyen oturmayan bi normun normalinden mi?

eve girince soyunur picamaları çeker yatar uyurum. normal kıyafetler falan misafir geldiğinde oturmak durumunda kalırsam eğer kafayı yerim.

Eve gelince pijamamı ya da pijama niyetine kullandığım ev kıyafetlerimi giyerim. Dışarıda giydiğim kıyafetlerle bizimkiler yatağa oturduğumu görseler beni o evden atarlar herhalde.Kaldı ki sokak kıyafetiyle yatmak çok sağlıksız. Dışarısının bütün pisliği hoooopp bir anda yatağa ve size geçmiş oluyor.Rahatlık konusundan bahsetmeyeceğim bile.

pijama giymeyeli uzun zaman oldu:) evin içinde eşofmanla gezerim, eşofmanla yatarım. zırt pırt üstümüzü mü değiştircez arkadaş? annem koltukları her gün silio zaten, ev hijyenik zarar yok..

Diğer odalar neyse de salondaki kanapelere oturduğum kıyafetlerle asla yatağa girmem. Ben eve gelince dışarı kıyafetlerimi değiştiriyorum ama evimize çok fazla misafir geliyor, sonuçta onlar dışarı kıyafetleriyle oturuyor. Ama geleni gideni olmayan bir ev olsaydı belki farketmezdi. Genelde de pijama ile vs. kahvaltıya oturulmasını doğru bulmuyorum. Kendi evinde hadi neyse, ama bunu misafir olduğu evde yapanlara inanamıyorum. (Amma da kuralcıymışım).

pijama giymek huzur veriyor, uyurken mutlaka pijama giyerim. o kadar çok pijamam var ki..... miskin miyim neyim yahu ???? dışardan eve gelince mutlaka üstümü değiştiririm (işim gereği şart zaten). ama ev kıyafetim ile uyamam,yemek pişiriyorsun falan koku siniyor üstüne, sevmiyorum öyle şeyleri. hasbelkader bir-iki kere uyumuşluğum var yorgun kalktım. takıyorum demek ki bunu kafaya.

wd nin 1tb lık 3.5 inç olanını aldım. içine ders kaydı, dizi, film atıp kullanım durumuma göre bilgisayara aktarıp, tüketiyorum verileri.

bildiğimden değil ama bi rivayete göre bunların ömrü 2.5inç olanlara göre daha uzun oluyormuş. şahsen marka ve ürün tercihimden pişman değilim, bi daha olsun bi daha yaparım...

tek dezavantajı 2.5 yerine 3.5 inç olup hantal olması. bir de ekstra elektrik ihtiyacı ama o sorun olmaz demişsiniz. bu durumda tek sorun boyutu. birini ceketinizin yan cebine hatta pantolon arka cebine bile koyup taşıyabilirsiniz. diğeri için bi torba/çanta lazım.

marka olarak ben maxtor kullanıyorum tık demedi yıllardır. western digital iyidir. samsung'un yan ürünü bi marka aldım dış kasası dandikti ama veri kaybı yaşamadım.

müzik ve filmleri siktiret te, özellikle fotoğraf arşivini bir dvde ye çekip bir kutuya koyup kitaplığında bir yerde sakla. fotoğraf arşivini hard disklerin azizliğine uğrayarak tam 3 kere (back up aldım nasıl olsa rahatım diye düşünmeme rağmen) kaybeden birisi olarak en önemli tavsiyem budur.

seagate expansion 1 tb lik fişsiz olanı vardı. Ancak diğerlerine göre yine de iriydi. Hiç olmadık yerde priz arama.
Fotoğraf arşivi için en iyisi skydrive hesabıdırbu arada

monıtor gidici

monitörün kasaya bağlı olan kısmı ile oyna bir de, eğer oynarken düzeliyorsa ekran kartını kasaya iyice sabitle, değişen bişey olmuyorsa en yakın camdan at dışarıya o aleti.

@bryan fury deme öyle deme, tüpüne kurban olurum onun ben
@conivolkır ahaha aynen öyle sepya modunda takılıyor
@mtrsykl orayla da oynuyorum hiçbir şey olmuyor.

Data kablosu hasar görmüş olabilir veya tüpü bitiyordur.

aga senin monitör soğuk lehim olmuş. bi televizyon tamircisine götür durumu anlat, lehimleri yenilesin bişeyi kalmaz.

cintia, christina, maria

rita

ben elsa ismini cok begeniyorum, elisabeth'in iskandinavya'da kullanilan bir cesidiymis.

Ağlama garantili gibi bişi :)
hachiko-hikayenin gerçek oluşu da bi o kadar etkili.

eşkıya

Türkiye- Hırvatistan maçı. Şu an devre arasında. tam ağlamalık.

Şaka bi' yana; Hachiko A Dog Story

www.imdb.com

(bkz: oasis)

hachiko +1

onun gibi köpekli film:
eight below var

baska:
dancer in the dark
the pursuit of happyness
lilja 4 ever
hotel rwanda
grave of the fireflies
the road

the mist filminin sonu da çok aciyip..

geçen de önermiştim, "canım kardeşim"

bu da filmin müziği; www.youtube.com

incir reçeli

life is beautiful

the notebook?

gerçi ben her filmde aglarım, cok dikkate almayınız ama romantik bir aglama peşindeyse arkadaşınız "the holiday" de olabilir diye düşünüyorum.

hayat güzeldir?

camino ağlatır :(

requiem for a dream
gia

aklıma gelmişken, şu filmler de adamın içine oturur;

www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com

bu da 2. nostalji olsun; www.imdb.com

(bkz: of mice and men)

a moment to remember.

ayrıca sinsasaj ın yazdıklarına bak, degisik filmler buluyor ızlıyor.

canım kardeşim

babam ve oğlum

Benim favori kitabim melekler erkek olur-hamdi koc tur.

Harry potter serisini de surekli okurum, mutlu olmak icin.

Bir de cerez bisey olsun istiyorsan yeni okudum iki kitap soyleyeyim bole gunumuzde gecen kitaplari severim ben.

Beni hatirladin mi? Ve Senden baska yok! Ama bu son yazdigim kisisel gelisim tadinda degil adi yaniltmasin. Hem huzunlu hem eglenceli bir hikaye...

Edit: herangi birini okursan yorumunu beklerim..

hiç mi okumadınız?
bin dokuz yüz seksen dört
suç ve ceza
açlık, knut hamsun
dava, kafka
oblomov
sefiller
don kişot

sadece ilk ikisini okuyun roman okumadığınız yıllara yanacaksınız.

Camus - Yabancı
Salinger - Çavdar Tarlasında Çocuklar

İkisi de pek keyifli.

George Orwell - 1984 var bir de, okumak öyle çok keyifli değil ama okumak gerek.

madem sana bi şeyler katmasını istiyorsun o zaman çok satanlar yerine edebi değeri olan eserler okumanı tavsiye ederim.

eskiyemeftun ve gogu delen adam +1

roman okumak bir ihtiyaç değildir. bir kişilik meselesidir. ders çalışmak, işe gitmek gibi birşey değil bu. bu yüzden ilk cevaptaki kitap örneklerini yadırgamadım mesela, ama ilk cevapta verilen örnekler ile ikinci cevaptakiler arasında uçurum var.

yani, sorunun abesliğine dikkat çekmeye çalışıyorum burada. "roman dünyasına adım atacağım" demişsin ya. hah işte, o çok geniş ve alakasız bir dünya. fantastik romanından tut da işte rus klasiklerine kadar. hangisini seveceğini biz nereden bilelim?

@cro magnon Ilk cevaptakileri neden yadirgayasiniz ki? Ben klasikleri de okudum milletin yere goge sigdiramadiklarini da ama nefret ettim cogundan. Evet, populer kultur romanlarini seviyorum, okuyorum. Yani ohhh ugultulu tepeler veya sefilleri okumazsan olmelisin!!! Demedigim icin yadirganmalimiyim? Ki bence roman turune yeni baslaycak birine en agir en edebi olanlari dayamk yerine yumusak bir gecis icin pekala hafif cerezlik bisiler onerilebilir.

yazarlardan gideyim, kitapları siz seçersiniz:

oğuz atay, sabahattin ali, ahmet hamdi tanpınar, hasan ali toptaş, barış bıçakçı; dostoyevski, gogol, faulkner, dickens, flaubert, stendhal, hemingway, joyce.

@mahnita: ben de yadırgamadım dedim zaten. söylediklerine de katılıyorum.

@mahnita yadırganacak bişey yok tabi de adam "tarihle ilgili, siyasi vs. kitaplar okudum." demiş. yumuşak geçişe falan gerek var mı? bir suç ve ceza hem tarihi hem siyasi hem türk dizileri gibi entrika cinsellik kişilik her boku içeren aşırı gerçekçi bi yapıt. klasiklere klasik diyerek onları küçümsüyoruz, sıkıcıymış gibi gösteriyoruz ama aslında klasik demek çok çok iyi ve bunu dünya nezdinde tescillemiş demek. ben de sizin gibi bestseller/trend kitaplar da okurum, dan brown'ın üç kitabını okudum ama şu an benim için hiçbişey ifade etmiyor. belki da vinci'deki hz.isa teorileri dışında. ama benim yukarda söylediğim kitaplar bana tokat gibi vurmuş, beni duvara çarpmış kitaplar. hele kafka, orwell dünyaya bakışımın çekilmiş fimleri gibi.

@ahlakbekcisi
ekleme yapıyorum:
bilimum ihsan oktay anar külliyatı. çok seveceksin tekrar okuyacaksın baştan
kemal tahir romanları çok güzeldir eski türk filmi lezzetinde
kürk mantolu madonna
amak-ı hayal
nietzsche ağladığında
foucault sarkacı
fareler ve insanlar

Arkadaslar hep cok guzel kitaplari soylemisler zaten ama, boyle sıkılgan birisiyseniz eğlenceli sürüklemeçli kaptırgaçlı bir şeyle başlamanız tavsiye olunur:
ilki murat menteş, dublörün dilemması
sonra dostoyevski'nin suç ve cezası.
ama ardarda okunacak ve sıra bozulmayacak.

tarih seviyorsan hem sürükleyici de olması bakımından,

kemal tahir
umberto eco

Agatha Christie yazan olmamış, şaşırdım. Polisiye roman iyidir, zamanın nasıl geçtiğini anlayamazsın.

Bende roman yerine tarih,felsefe,fizik kitapları okuyorum.Mantığım şu ben kitabı vaki geçirmek için okumyorum.E o zaman bir işe yarasın değil mi ?

kitap sirf "ise yarasin" diye okunmaz ki. yani insan illa da klasikleri okumak zorunda degil "kitap okuyorum" diyebilmek icin. aclik oyunlari iyidir bence, hem surukleyici hem de eglenceli.

star wars
matrix
narnia

star wars (yapım yılı sırasıyla)

ayıadam ayı gibi hızlıymışın :)

doğaüstü değil ama (bkz: mad max)

back to the future
jurassic park

karanlıklar ülkesi

blade

fantastik değil ama the bourne serisi var, güzeldir.

miras uclemesinden eragon vardi ama devami cekilecek mi bilmiyorum.

çoooook

sözlüğün devlet dairesinden farkı yok o konuda. unut sen o işi.

yazar sayısı bile onbinlerle ifade ediliyor. nasıl yetişsinler sizin mesajınıza. özel bi konuysa sözlükten birinden yardım isteyip mesaj attırabilirsiniz moda admine.

hala üniversitedeyim kısmına takıldım ben. 28 yaşında yeni üniversiteye başlamış arkadaşım vardı. bi tane 24 yaşında vardı. onun da ilk senesi üniversitede.