saçmalamış bir söz bence. daha dandik olsa da ben şöyle bir söz duydum:
"kahvaltını sıkı yap, öğlen yemeğini paylaş, akşam yemeğini düşmanına ikram et (ya da itele)"

önce çalış işini bitir, sonra rahat rahat ye.

adige kişisi mantıklı söylemiş

akşam yemeğinin anlam ve önemi.

soyleyen kisi anne olabilir.

Sabredersen (güzel yemeğe kanmadan beklemisini bilirsen) en mükemmel imkanı (her şeyden güzel akşam yemeğini) yakalarsın (keyfince yersin) diyor.

adige'den yola çıkarak,

kapitalist sistem yüceltilmiş gibi. öğle yemeğinde güzel yemeklere ağzını ayırıp vaktini harcama, akşam ağzın yüzün yamulmuş bir şekilde evinde yediğin yemek seni daha verimli bir köle yapacaktır. çok mu kastım la?

henrychinaski +1

tam onu diyecektim, sanırım bu protestan ahlakının parolası gibi bir söz

bu mantik amerikanya semalarinda var.
suradan geliyor:
biriyle date etmek icin ogle yemegi asla en iyi plan/opsiyon degildir; aksam yemegi her zaman daha promising/anlamli/yollu/cezbedici/date-like/verinays-tir diyor.
date aksam yemegi ile olur, ogleler istedikleri kadar mukemmel olsunlar...... . gibi.
ya da speak low when you speak love gibi bir sey. klise, calisabilir.
guzel.

kezbanın öcü

hangi bağlamda?

aha kafası yarıldı.

-CAMSiL-
You're doing it wrong.

-sen bir şahinsin ben garip serçeee♪♫
♪♪attın kalbime derinden peeençee♫♫
bir tsm saatinin daha sonuna geldik, esen kalın.

Braid
Capsized
Trine 1,2
Botanicula
Little big planet
insanely twisted shadow planet
Deadlight

limbo
vessel
world of goo
a boy and his blob
and yet it moves
centre jour

Portal

-Ekvator Ginesi
-Gabon

İkisi de zengin petrol yataklarına sahip okyanus ülkesi. Vatandaşlık şartlarını bilmiyorum ama iş yabancılar için sorun değil, özellikle Gabon'da.

afrika ülkelerini tercih etmeyin. sıcak olmasına muhakkak laf söylenmez fakat size kucak açacak mı o önemli.
neler biliyorum gidip de sokakta yatan arkadaşlarım oldu. bu tabi benim söylemim her giden pişman olacak diye bir kaide yoktur.
bana sorarsanız sıcaklık ve bunun gibi ufak şeylerde gözünüzün olmaması. misal:
polonya. ucuzdur. avrupa devletlerine göre küçüktür. yaşanılası bir yerdir. ingilizce gayet etkindir. iş imkanları erkeklerde çok fazladır. araştırın isterseniz. bu pasaport ve vize işlemlerini bilmiyorum ona siz bakarsınız.
size şuradan seçim yapmanızı öneririm:
www.turizmtrend.com gerçekten güzel önerimlerdir. siteyi saklamıştım buluverdim sizin için.
büyük bir araştırma ve planlamadan sonra karar almanızı isterim.
iyi geceler.
ekleme:www.turizmtrend.com

hindistan'ın güney şehirleri olabilir. tayland falan da olur...

bali olabilir. sri lanka olabilir...

güney ve orta amerika'dan bir yerler de olabilir. peru, paraguay ve ekvador ülkeleri ucuzmuş baya ve başkentleri göreceli olarak yaşanılır.

avrupa istersen, bosna hersek ucuz ve yaşanılır. diğer balkan ülkelerini de düşünebilirsin.

uzak diyarları ve adaları düşünürsen, okyanusya'ya bak. vanuatu falan.. benim de gidip balıkçılık yapmayı düşündüğüm yerlerden.. hayal işte...

edit: nereye karar verdiğini de söyle :)

goa

Ben Bali'ye gitmeyi düşünüyorum.

sadece ulke yazan arkadaslar imkanları ( vatandaslık vs .) hakkında bilgi verebilir mi ?
cape town a tekrar bakacagım.
bali ilginç fikir.
bosna gezmek için daha ideal sanki.
güney amerika vatandaslık konusununda daha fazla bilgiye ihtiyacım var . arastıracagım .
siz de yazın aklınıza geldikçe . sadece benim için değil herkes için fikir verebilecek seyler cıkabilir .
cok tesekkur ettim .

U2 - you too

m8 : mate
gr8 : great.
2nite : tonight.
4 : for.

ama çok apaçi durduğunu da ekleyelim.

forever - 4ever

@ at yer bildiren -de, -da eki
AFAIK as far as I know bildiğim kadarıyla
ASAP as soon as possible olabilecek en kısa zamanda
ATB all the best bol şans dilerim, en iyisi olsun
B be "olmak" fiili
BBFN bye bye for now şimdilik alasmaladık, şimdilik eyvallah
BBL be back late(r) (daha) sonra döneceğim
BCNU be seeing you görüşelim, görüşmek üzere, buluşmak üzere
B4 before önce
BRB be right back hemen döneceğim
BTW by the way aklıma gelmişken, sırası gelmişken, bu arada
C see "görmek" fiili
CUL8R see you later daha sonra görüşeceğiz, (bir ara) görüşmek üzere
CYA see ya (=you) görüşürüz, görüşelim, hadi eyvallah
F2F face to face yüzyüze
F2T free to talk serbest ve konuşabilir durumda olmak
FYI for your information bilgin(iz)e sunarım; şunu bil(iniz) ki
GAL get a life kendine bir hayat oluştur, doğru dürüst yaşamağa başla, çık bu bunalımdan
GMTA Great Minds Think Alike büyük beyinler (zeki insanlar) benzer düşünür
GR8 great harika, çok büyük, kocaman
HAND have a nice day günün(üz) güzel geçsin
H8 hate nefret
IC I see anlıyorum, demek ki öyle
ILUVU I love you seni seviyorum
IMHO in my humble opinion naçizane fikrimce
JIC just in case hani olur da, ola ki
JK, J/K just kidding şaka ediyorum, ciddiye alma
KIT keep in touch teması koparmayalım, haberleşelim
KWIM know what I mean ne demek istediğimi anlıyorsun değil mi?
L8R later daha sonra
LD long distance uzak mesafe, şehirlerarası
LOL lots of luck bol şans diliyorum
LOL laughing out loud gülmekten kırıldım/kırılıyorum
LTNS long time no see uzun zamandır görüşemedik
LY love you seni seviyorum
MOB mobile mobil, hareketli, seyyar, cep telefonu
MSG message mesaj, not
MYO mind your own business sen kendi işine bak, burnunu sokma
NE1 anyone herhangi bir kimse
NO1 no one hiçkimse
N/P, NP no problem sorun değil
NRN no reply necessary yanıt vermen(iz) gerekmiyor
OIC oh, I see hımm, görüyorum / anlıyorum, demek öyle ha
OTOH on the other hand öte yandan, ayrıca
PCM please call me lütfen beni ara (telefonla)
PLS please lütfen
PPL people insanlar, kişiler
ROTFL rolling on the floor laughing gülmekten yerlerde yuvarlanıyorum
RUOK are you okay? herşey yolunda mı? iyi misin?
SITD still in the dark hala öğrenmiş, anlayabilmiş, kavrayabilmiş değilim, bir bilgi edinemedim
SIT stay in touch teması koparmayalım, haberleşelim
SLM Muslim greeting İslami selam
SPK speak konuşmak
THKQ thank you teşekkür ederim
TTYL talk to you seninle konuşmak
TX, TNX thanks teşekkürler, sağol
U you sen, seni
UR, YR your senin
WAN2TLK want to talk? konuşalım mı? konuşmak, anlatmak ister misin?
WB welcome back döndüğüne sevindim
W/ with ile
WKND weekend haftasonu
WU what's up? sorun ne? ne(ler) oldu?
X kiss öpücük
XLNT excellent mükemmel, harika
XOXOX hugs and kisses kucaklıyorum, öpüyorum
YGBK you gotta be kidding herhalde şaka yapıyorsun; yeme şimdi bizi
2NITE tonight bu gece
3SUM, 4SUM threesome, foursome üçlü, dörtlü

Loud of laugh:lol

be right back:brb

good luck:gl

have fun:hf

away from keyboard:afk

mighty:m8y

before:be4

you = u

be = b

because = cuz

to = 2

see = c ( c u )

ing = in' (i'm tryin' 2 do)

for = 4

going to = gonna

has to/have to = gotta

edge = h

want to = wanna ( i wanna b 2gether with u 4ever )

are = r

eye = i

extra = xtra

them = 'em

nope= no hope

ain't = won't, am not, etc...

dunno = don't know

your = ur

unno = unknown

thanks = 10x

great = gr8

skate = sk8

trip hop = 3p hop

x - mas= christmas

y = why?

x = kiss

10q : thank you

q = queen

laterz = see you later

şu anahtar kelimelerle ara:

chat language
chat abbreviations
chat acronyms
chat slang

hotel rwanda diycem ama görmüşünüzdür herhalde.

film değil belgesel, darwins nightmare

blood diamonds mu ne var bi de

teşekkürler hotel rwanda ve blood diamond filmlerini izledim. Belgelese göz atayım; ama film şu an daha tercihimdir.

invictus

last king of scotland?

last king of scotland'ı da izledim; teşekkürler ama öneriniz için.

country of my skull var bir de.

onu da izledim; ama teşekkürler :) bayağı da izlemişim yahu bakınca.

(bkz: shake hands with the devil)
(bkz: shooting dogs)
(bkz: johnny mad dog)
(bkz: moolaade)
(bkz: tsotsi)
(bkz: l'Ennemi intime)
(bkz: Lion of the Desert)

the constant gardener
tsotsi
the last king of scotland
nirgendwo in afrika
shooting dogs
invictus
amistad

(bkz: Cry Freedom)
(bkz: A Dry White Season)

celda 211

mind game
ilkbahar, yaz, sonbahar, kış ve ilkbahar

kafa açan ne demek ki? soruyu tam anlamadım ama şöyle sallayim:

children of men
into the wild
the game
the man from earth

bi de şu filmi çok öneriyorum son zamanlarda:
the tree of life

eraserhead'i kesinlikle seyretmelisin. inanılmaz kafa açıcı bi david lynch filmi, seyrettikten sonra beyin kıvrımlarımda mentollü sakız dolaştırmışlar gibi hissettim.

The Fountain (2006),
Pi (1998),
Eraserhead (1977),
2001: A Space Odyssey (1968).

dogville

inceledim tavsiyeler güzel arkadaşlar
@ermanen salladın ama demek ki anlamışsın ne demek istediğimi the game ve the man from earth'ı izledim tam da bundan bahsediyordum yani
önerilerinize teşekkür ederim

Enter the void

Antichrist

antichrist diyen kişi ironi yapmış galiba :)

the king's speech, rounders, big nothing

det sjunde inseglet
the sunset limited

stay

görünsün diye ayrı cevaba yazayım dedim
shinboru (symbol) bu film çok çok acaip
bir de bulabilirsen urga

c vit eksikliği olabilir, tek dozla geçmezse başka konuları araştır. açık yaralar mı yoksa yara izleri mi? bi de ağız içindeki yaralar hızlı kapanır, yarına bişi hissetmezsin pek. yine de karbonat-tuzla gargara yapabilirsin biraz alır acısını. bal da yiyebilirsin.

@kedi ebesi

diğer bahsettiklerim yara izleri. önceden ısırdığım yerler yani. iz kalması normal mi?

normal bence.

benim de öyle oluyor ısırınca. sanki artıyorlar ve yaralar beyazlaşıyor. piraldyne kullanıyorum ben hemen geçiyor.

yirmilik diş ya da çenede eğrilik

eger dis izine benziyorsa uykunda yanaklarini isiriyor olabilirsin.

istanbulda tek ev babanın evi mi? bir sürü semt var, birini seç otur?

hiç mi kafa dengi yok ya? küçük bir yerde mi yaşıyorsun?

bence vardır anlaşabileceğin biri. bu arada istanbul'da iş aramaya da bakabilirsin tekrar. koskoca şehir. ne olacak yani baban ordaysa? belki zamanla aranızdaki husumet de yatışır.

seve seve o isi yapacan abi. once karnin doyacak, sonra biraya sira gelecek.

bira icecegin adami da bulursun tez zamanda. merak etme.

enfeksiyon olabilir. acile gitmelisin.

Arkadaşım, neden bu acıları çekmeye devam edip de kendine işkence ediyorsun? Hemen acile git yahu...

virüs bazlı bişey olabilir, benzer rahatsızlığı geçiriyorum. acile git hemen önce bir serum taksınlar, sonra tahlillerle ortaya çıkacaktır.

Büyük ihtimalle üst solunum yolu enfeksiyonu.

yalnızlık?

ne tür bir hastalık bilmiyorum ama hala yaşadığıma göre ölümcül değil.

Hiç bir ruhsal hastalık taşımıyor da olabilir.Ne var insan tek başına sinemaya gidemez mi yahu?

haa yanlızlık işte bende diyorum ne. te allam.

basur olmuştur, oturma simidini kendisinden başka kimse fark etmesin istiyordur. doğru anladık, evet. öbür türlüsü pek bir şey ifade etmiyor çünkü.

topluma ayak uydurma hastalığı.

(bkz: şizoid)

benim bu adam. sanat hastalığı yaşıyorum diyebilirim.

Eğer filmlere eğlence gözüyle değil de sanat eseri olarak bakarsan sen de tek gitmenin ne kadar faydalı olduğunu görebilirsin. Tüm konsantren filmde oluyor, yanındakinin tepkilerine odaklanmıyorsun, rahat rahat oturabiliyorsun, konuşmak zorunda hissetmiyorsun kendini. Sana kimse soru sormuyor. Rahat rahat filmden alman gereken zevki alıyorsun. Bu da sana sanatın zevkini aşılıyor. bir süre sonra başkasıyla sinemaya gitmek istemez oluyorsun. Tabi bu durum sanat temalı veya kaliteli filmler için geçerli. Kolpaçino'ya gideceksen mahalleyi toplayıp gitmen daha iyi tabi. Filme gülemiyorsun bari etrafındakilerinin gülüş biçimlerine gülersin. Ek olarak sergilere de tek giderim. Her bir tablonun, heykelin, eserin bende uyandırdığı etki ile başkasında uyandırdığı etki aynı olmuyor. Benim 10 dakika incelediğim, hayran hayran baktığım bir esere başkası gelip, bu ne lan tırt bir şey bu diyebiliyor. Veya ben, başkasının uzun süre incelediğini beğenmeyebiliyorum. Bu tür organizasyonlarda tek tabanca olmak en şukelasıdır.

@sanat guresi

iki daflon çaktım birazdan da pomatla bölgeye masaj yapar yatarım basur zor iş arkadaş. doğru dedin.

aaa yok ben yapmıştım eskiden. evliyim ama ona rağmen yine yapmak isterim. bu bir çeşit terapi gibi, bir çeşit kendine değer verip kendinle başbaşa kalma, iç sesini dinleme gibi bir şey. kendinle sohbet ediyorsun işte, kendine küçük sürprizler yapıyorsun.

başkasıyla gidersem, o başkasının aptal aptal konuşma ihtimali var, bu sebepler koltuğa gömülme ihtimali var, sinemada çok hassasımdır, konsantrasyonumu bozan insanlara karşı hain planlar yaparım, bu yüzden olabildiğince kendimi götürüyorum, o da konuşuyor bolca ama konsantrasyonumu bozamıyor.

film beğenisi konusunda diğer insanlarla ortak paydada buluşamıyordur..

öyle bir hastalık yok. hatta bunun daha yoğun bir şekilde filme odaklanmakla çok alakası var.
sinema birincil olarak sosyalleşme aracı ya da sosyal alan değil. Sinemaya 5 kişi gidip bağıra anıra film izlemenin yeri ayrı; tek gidip filme odaklanmanın yeri ayrı.

eğer problem aranıyorsa; esas problem, bunu problem haline getirmekte. sosyal anlamdaki bir çeşit eksiklik hissinden dolayı, sinemaya tek gitme durumunu kafaya takmanın asıl gerekçelerinde.

''iz''

kafanzinde

fantürk

türkçe bizle

evvel fanzin dicem de o var.

Mavi olsun. Cok guzel bir isim...

okumalık

sümen altı

dizel araba daha pahalı diye olabilir.

edit: adamın bütçesine göre konuştum ben. "kekec salman" da ayrıntıları vermiş.

dizel arabalar benzinli arabalara göre daha pahalı ve bakım masrafı yüksek.

edit: vahşi batının en hızlı cevap yazan kovboyuna yenildim.

hesabın hatalı, dizel arabayla benzinliden daha fazla dolaşarak yarı yarıya tasarruf edemezsin.

bir de not: dizel arabalar zaten yüksek devirli kullanılır.

sıfır dizel araçlar zaten benzinlilerden pahalı, ikinci el dizel araçların da (bunların da çoğu yine benzinlilere göre pahalı) çoğu yüksek kilometre yapmış oluyor (çoğu zaman özensiz kullanılmış oluyor) ve arıza çıkarma olasılığı yüksek oluyor. arıza çıkarınca da benzinli araçlara göre daha masraflı oluyor. o yüzden benzinli almak daha mantıklı olabiliyor.

ayrıca sıfır benzinli alıp hemen ya da en fazla 1 sene sonra lpg taktıranlar da mevcut.

edit: bu arada hakikaten dizellerle yarışacak kadar az yakan benzinli araçlar da var.

@ ermanen ve kibritsuyu: e iyi de, aradaki farkı benzin masrafı birkaç yıla çıkarıyor zaten?

@anarsi yureklerde: keyfiyetten değil, mecburiyetten dolaşıyorum.
deviri de 3000-3500 arasına çıkardığım oluyor. orda sayı vermemiştim dikkat edersen.

turkiye'de oyle heryerde fink atiyorsun ama yurtdisinda belirlenmis yasam alanlarina mazotlu araba ile giremiyorsun.

su an benzinli 1.4-1.6 arac kac yakiyor? bilmiyorum. eskiden benzinli ile mazotlu araba arasinda yilda yaptigim km uzerinden hesaplayip benzinli aracin benim icin daha iyi oldugunu gormustum. sonra zaten 2nci el benzlinli aldim birde tup taktirdim ayni mazotlu. 150.000km olunca elden cikartip yeni araba bakarim. Devletin mazotlu araclardan alacagi vergiyi yukseltme ile ilgili calismasi vardi. duruma gore tercih yaparim.

@1917

yurtdisinda belirlenmis yasam alanlarina mazotlu araba ile giremiyorsun.

Buna ABD de dahil mi?

ışık kalemi

ingilizcesi "penlight"

ama o tür fenerlerin genel adı bu ve doktorlar da kullanıyor. mesela kulak burun boğazcı da kullanabilir, kulağa ve gırtlağa bakmak için.

şunlar da denebilir mesela:
cep feneri
doktor feneri
doktor cep feneri
doktor ışık kalemi

bir de üzerine gözbebeği büyüklüklerinin çizildiği ışık kalemleri de varmış. göz doktoru için daha faydalı olabilir o mesela.

edit: ingilizcede "pupil torch" diye de geçebiliyormuş. belki türkçede "gözbebeği feneri" de kullanılabilir ama rastlamadım.

www.amazon.com

Bi de soyle bi alet var. Basligi degisiyor. Oftalmoskop olaniyla goze bakiliyo, otoskop olaniyla kulaga bakiliyo.

en.wikipedia.org

"ejkéöesterich von ichkéjlun"

"rıtşımalşab ıralşıtas telib"

ingilizce:

ticket sales have begun.

ama şunlar daha yaygın kullanımlar:

tickets are now on sale.
tickets are on sale now.
tickets are now available.

vs.

tickets are for sale.

Tickets are on sale?

Sonuncusu dogru.
Not: Bogaziciliyim.

-trafikte 25 yaşlarında, kirli sakal, deri ceket giymiş birisini ağzında topitopla görürseniz ne düşünürsünüz?

+ "bana ne amk"

@tdl
helal olsun lan, aradığım cevap. keşke herkes senin gibi düşünse.

bir tane daha var mı bana veriri misin derim
ha bu arada toplumumuzda belli bir yaştan sonra olgun davranmak zorundasın gibi durum var yok bu kadar yaşındasın çizgi film izliyorsun falan herkes okadar kasıyor ki kendini olgun göstermeye bana göre bu yüzden bir çok isteklerine ket vuruıyorlar. bu yüzden etrafını boşver istediğin gibi yaşa eyyorlamam bu gadar :)

abi kasma, keyfine bak. topitop dediğin nedir. gayet güzel bişi. 'ağzına verim de benimküni yala ehem' diye espriler yapılıcak yaşı geçmişsin, keyfini çıkar :=

sırıtırım ama bu kesinlikle "yaşına bak ağzındakine bak amk" sırıtışı değil. tatlı görünürsün amk. kız değilim bu arada.

@ok by
cool dediğin göreceli ve kapsamlı bi kavram yalnız. bende topitopumla cool oluyorum belki ne biliyosun. gördün mü? görmedin. belkide amma cool çocuk diceksin. ama diyemiceksin, çünkü göremiceksin. her neyse bu arada o koca adam tabirini kabul etmiyorum, 25 yaşındayım ama küçük gösteriyorum. bi arkadaş özelden yazmış, ünlü birisi yapsa bunu çok cool hareket derler diye, valla doğru demiş.

alla alla 25 yaşındaki birisi şeker yiyemez diye bir şey mi var? ismini hatırlamıyorum ama adamın birisine sormuşlar bir daha dünyaya gelsen ne yaparsın diye, daha çok dondurma yerim demiş. ayrıca trafikte bir sorun olsa ve karşımdaki adam sigarayla inse aşağıya, bence bu daha vahim bir durum olurdu. en azından benimki zararsız yahu.

Böyle birini görsem muhtemelen tebessüm ederdim ama dalga falan geçtiğimden değil, aksine sempatik gelirdi.

Bence böyle şeylere mümkün olduğunca takılmamak gerek. Hepimiz "aman görenler ne der" diye zaman zaman aklımızdan geçirerek bazen içimizden gelen bir şeyi yapmıyoruz ama aslında asıl önemli olan bizim ne hissettiğimiz. Bunu kendimize hatırlatmamız gerek belki de.

Ben de 24 yaşındayım, hala çizgi filmlere bayılırım, bazı oyuncaklara zaafım vardır, lunapark gördüm mü heyecanlanırım. Yadırgayan insanlar olmuyor mu, oluyor ama insanlar yadırgıyorlar diye ben neden içimdeki çocuğu öldüreyim ki...

gülerdim ama önyarglı düşünmezdim.

yok lan "top mu bu amg" derdim ahahahha. içimden derdim.

aman banane ya..

o değil de sessizce sakız çiğnesen? topitop zararlı bi de...

23 yasinda erkegim. markete gittigimde bazen cocugu icin alisveris yapan birisi gibi gorunuyorum. cikolatalar, eti cicibebe, bir suru lolipop, topitop, ufak tefek sekerler. ben kampuste geziyorum ayni senin gibi. garip garip bakanlar oluyor, genelde kro tipli erkekler. bazen de bir hocayla falan goz goze geliyorum, gulumsuyor falan ama ne niyetle guldugunu bilmiyorum belki hoslarina gidiyordur, belki iclerinden "couldn't be more gaaaay" diye bagiriyordur. bunun disinda sorun yasamadim.

gay filan değil, "oha bu yaşta" da değil de. öylesin diye demiyorum ki pc başında da ağzımda diyorsun ama ben böyle birini görsem "fırlamanın önde gideniyim, rahat bir o kadar da esprili bir tipim" mesajı alır gıcıklığına görmezden gelirdim.

o yaşlarda cebimde muzlu sütle geziyordum. hatta bir rock konserine girişte üzerimi aramışlardı da muzlu süt çıkmıştı.
sonra bıraktım.
kızlar acıyarak bakıyordu:)

yukarıda belli bir yaştan sonraki davranışların olgun olması gerektiği, bu yönde olan yetişkin rolünü bile kötü bir şey olarak "toplumumuza" mal edenler var.

Ayrıca ye allasen kim takar.

Bu arada ben de çok çocuksuyumdur değişik bir olay.

patron olsam iş vermem, baba olsam kız vermem, kız olsam yüz vermem.

23, m, ist.

ya görüntü olarak bir sorun yok da... günde kaç tane yiyosun hacı bunlardan. şeker de zararlı neticede. dişleri mahveder.

Topitop ve turevlerinin blowjob cagrisimi vardir bazi gruplarca. Onlara gay gorunebilirsin. Kalipci topluma ya da yaslilara gore yavsak gorunebilirsin. Kizlara gore ayyy cok tatliiii gorunebilirsin. Degisken yani. Kafana gore takil ama, elalem be dusunurse dusunsun. Ben koskoca ogretmenim ogrencielerimle sinifta yiyoruz bazen veliler geldigimde de agzimda oluyor ama o zaman elime aliyorum; ayip.

hiç umurumda olmaz da "yazık dişleri curuyecek" derim sadece, hele de bir kaç tane yiyorsanız bir günde.. aklıma dogrudan bu gelirdi "amanın dişler" derdim.

eğlenceli ve insanlara dayatılan saçmalıkları çok takmayan biri olduğunu düşünürüm. eğlenceli kızlarda sadece tebessüm etmekle kalmaz değişik biri olduğunu düşünüp atlayabilir yani o konuda da için rahat olsun :)

sicko var.michael moore'un,güzeldir.

aa bak yeni aklıma geldi escape fire diye bi belgesel çıkcaktı şu sıralar istersen bi göz at konusu güzeldi.

şu liste güzel:
www.sprword.com

şu film var bi de:
fast food nation
www.imdb.com

bu yazılanların altyazıları mevcut mu?

"human instinc" belgeselinde besin tercihleriyle ilgili bir kısım olması lazım. İçgüdüsel olarak yağlı, vücudun depoladığı yiyecekleri daha lezzetli bulmamızla falan ilgili.

super size me'nin ardından çekilmiş bir başka belgesel var. super size me için dezenformasyon olduğu iddialarında bulunuyor. adını bulamadım ama sanırım aynı konseptte aynı diyet takvimi ile deney tekrarlanıyor. aksi sonuçlar çıkıyor. ama tv'de izledim ben bunu adını da iç hatırlamıyorum.

www.google.com.tr

ortadan ikiye bölüyoruz, ardından bir kap alıyoruz, yarım narın kesilmiş kısmını altta kalacak şekilde kabın üstüne paralel tutuyoruz, kenarlarından orta sertlikte vurmaya başlıyoruz daireler çizerek, sonra iki santim üste aynı işlemi yapıyoruz etrafını dolaşa dolaşa, en son da tam tepeye vuruyoruz, hepsi parmaklarımızın arasından kaba dökülüyor.

ortadan ikiye bölüp tahta kaşıkla vurmayı denedim pek başarılı netice alamadım.

nar ayıklayıcı pek ilginçmiş :)

tahta kaşıkla vurma yöntemi şurda da gösterilmiş:
www.youtube.com

olmuyorsa su içinde ayıklama yöntemini dene:
www.uzmantv.com

bi de düzgünce kesme yöntemi var: (ama yine de birazcık dağılabilir)
www.youtube.com

Nar ayıklamak için özel tasarım kasemsi şeyler var, ama bana pek işlevsel görünmüyorlar.

Suyu için de kardeşim "manuel portakal sıkacağı" tabir edebileceğimiz şu aleti kullanıyor: www.pembemaske.gen.tr

Ama nar yerken ne kadar lezzetli ve keyifli bir meyveyse, suyunu sıkınca bir o kadar acımsı ve tuhaf oluyor, ben içemiyorum. Kardeşim portakal suyuyla şununla bununla karışımlar yapmayı seviyor, ama ben ellerimle ayıklayıp ağır ağır yemeyi seviyorum narı.

En kolayı anne.bi tane de tabak veriyosun anneye.4 bilemedin 5 dk. ya hazır.sonra dal kaşıkla.

neverendingplaylist.com

8tracks.com bir de tureng. ders çalışmaya çalışıyorum aslında.

www.youtube.com

sörf
www.makemoneyinlife.com

BONUS: balldroppings.com/js/

fizy.com

özlemişim çilekeşi.

jazzradio.com müzik dinleyip elitist twitler okuyorum.

şu olabilir:
www.imdb.com

(bkz: the tree of life)

konusunu anlarsan bana da söyle

(bkz: code 46 ) bilim kurgu, aşk, apokaliptik, psikolojik. ne ararsan var. ama gerçekten ilginç gelmişti bana.


-----------------hafif spoiler----------------

-----------------hafif spoiler----------------

-----------------hafif spoiler----------------




sonunda coldplay st si de yerden yere vurmuştu aman dikkat. ve film içindeki dans sahnesindeki st nin de sözlerine dikkat... filmi özetlemiş.

bir diğeri için:

(bkz: children of men)

Enter the void

memento

magnolia.
the fountain.
big fish.
talk to her.
(konusu farklıdan ne kastettiğini bilmiyorum ama sıradan değiller.)

(bkz: nuevo reinas)
www.imdb.com
(bkz: the player)
www.imdb.com
(bkz: angst)
www.imdb.com
(bkz: they live)
www.imdb.com

The Man from Earth
www.imdb.com

Adaptation
www.imdb.com

Being John Malkovich (en farklısı bu sanırım)
www.imdb.com

25th Hour (2002),
High Fidelity (2000),
Smultronstället (1957).

mr nobody

oldboy

persona (i. bergman)
mulholland dr. (d. lynch)
the lost highway (d. lynch)
twin peaks dizisi ve twin peaks fire walk with me (d. lynch)
blue velvet (d. lynch)
eraserhead (d. lynch)
that obscure object of desire (l. bunuel)
the discreet charm of the bourgeois (l. bunuel)
murmor of the heart (l. malle)
belle de jour (l. bunuel)
adı vasfiye (a. yılmaz)
aaah belinda (a. yılmaz)
hayallerim aşkım ve sen (a. yılmaz)
the purple rose of cairo (w. allen)
radio days (w. allen)
altered states (k. russel)
salo (p.p. pasollini)
8 1/2 (f. fellini)
week end (j.l godard)
pierot le fou (j.l. godard)
videodrome (d. cronenberg)
naked lunch (d. cronenberg)

Cok iyi isimler var. kimisini izlemedim. duyuruyu silme lutfen, favorilerime ekledim;-)

1. (bkz: başı dumanlı)
(bkz: kafası dumanlı)

sarhoş, içkili, çakırkeyif anlamları var

ingilizceye "tipsy" diye çevrilebilir ama biçok çevirisi var. "hazy" ve "lightheaded" daha uygun olabilir, kelimenin nerden geldiği itibariyle de..

2. ehven-i şer de kötünün iyisi demekmiş. tureng şöyle çevirmiş:
tureng.com

İngilizcede i m high dersen dumanliyim demiş oluyorsun

başım duman = I am moody

Mantikli bir aciklamasi olduguna bahse girerim.

inancı olanlar da bu yaşadığın durumu "allah telefonla bana çağrı bıraktı" diye tanımlamaz merak etme. ateist olsan da müslüman olsan da bu yaşadığın tanrısal olarak değerlendirilecek bir durum değil. annen uykusu sırasında rüya ile karışık telefonu eline alıp yeşile basmış olabilir. rüyasında birisini arayacaktır, kafa karışıklığıyla yarım açık gözüyle kendi telefonunu eline almıştır. şu anda da muhtemelen telefon elinde veya yastığın altında falandır.

ateistliğini sorgulayıp dini kitapları okursan, tanrının işe karıştığı zamanlar yaptığı şeyler şu tarz şeyler olduğunu görürsün: bir kavimi komple yok etmek, denizi ikiye ayırmak, kuşların ayaklarında kızgın taşlarla orduları durdurması.

kitaplara göre yapmadığı şeyler ise şunlar: telefonla seni arayıp nefes sesi vererek telefon sapıklığı yapmak.

Sen ara telefonu bakalım nerede. harzem'in dediği doğru çıkar umarım. Zira evde yalnızım şu an, altıma sıçırtma benim de... Ateist mateist ödüm bokuma karışabilir benim de şimdi.

annenin telefonunu çaldır ve hemen ne olduğunu yaz buraya. öldüm meraktan :)

paranormalin de belli bir kriteri yok. senin algınla da alakalı. bir de bu olayda teknoloji söz konusu. belki teknolojik veya elektronik bir sorunla alakalı olabilir mesela.

Ilık hikaye dostum.

@deneme, mesela şöyle bi şey var. bizim evde de modem bi telefona bağlı ama telefon hattımız yok. geçenlerde telefon kendi kendine çaldı 4-5 kez. 2-3 gün oldu bu. her açtığımızda da kapanıyodu. sonradan öğrendik ki telekomcular binaya yeni taşınan birinin hattını bizimkine bağlamış, öyle değişik bi şeyler olmuş ve o yüzden onlara gelen aramalar bize gelmiş falan :) teknik bi problem olabilir yani o :)

metafizik denen şeyler, fiziğin şimdilik açıklayamadığı şeylerdir. sıkıntıya mahal yok.

bilen bilir bak beni;

hayatım bu şekilde geçti...

:)

ateist isen paranormal bir şey yoktur, sebebini 'henüz' bilmediğin bir şey vardır. 15-16 yaşlarında ben de çok korkardım ama ateist oldum son 7-8 senedir rahatım. özellikle türkiye'de isen tecavüze uğramaktan, öldürülmekten falan kork bence.

dikkat ettin mi bilmiyorum ama ateistlerin başına mucize gelmez. aslında kimsenin başına gelmez. ben hiç ayı ikiye yaran biri görmedim :(

diyeceğim odur ki takma, açıklamasını yakında bulursun. bulamazsan bile bunun paranormal bir yanı yok.

ateist demek bilime inanan demek değil ki, dini inancı olmayan demek. yani ateistsin diye bilimin henüz bulamamış olabileceği varlıklara inanmayacaksın diye bir şey yok. ayrıca telefon hatlarında öyle sıkıntılar olabiliyor zaman zaman. mesela ben babamın numarasından gelen aramaya cevap verip alakasız iki kişinin konuşmasını dinlemiştim ama uzaktan uzaktan geliyodu sesler, babam da aramamış o zaman. hatlarda karşılıklık sadece. tabi annenin istemsizce aramış olma ihtimali ve son arananlarda zaten senin adının olma ihtimali oldukça fazla.

hadi paranormal varlıklar olsa bile annenin telefonundan seni arayıp nefes dinleterek ne kazanmış olabilir ki? niye yapsın yani? korkmaman için en büyük sebep budur bence.

fiziğin-bilimin açıklayamacağı şey yoktur, sadece henüz açıklayamadığı şeyler vardır.

kaç kere son bi şans verdim tanrı'ya bi işaret gönder ki inanayım diye tık yok. ben de yok o zaman dedim.

geçenlerde bizim arkadaşın da başına benzer bir durum gelmişti. meğersem babasının telefon numarasını gizlice arkadaşları değiştirmiş, herifi korkutmak için arıyorlarmış gece.

(bkz: bunu bilen liseli değildir) eskiden akşamları millet birbirine çağrı bırakırdı "aklımdasın" babında, bir akşam evde aile ile otururken yine öyle sınıftan 3-5 kişi çağrı bıraktı, bizimkiler de kızdı baya denyo musun kim bu saatte arayanlar diye. ben de mırın kırın ettim ses çıkarmadım telefonun sesini kıstım sadece. daha aradan bir iki dakika bile geçmeden "17" numarasıyla telefona bir çağrı geldi bangır bangır, bizimkiler iyice zıvanadan çıktı :D hala merak ederim nasıl oldu öyle bir şey diye.

sır kapısı

lal

lâl yazılmış zaten ingilizce koyulabilir mi peki?

daş

İngilizce kabul etmiyorlar şirket ortağı ıngiliz olması gerekirmiş.

birisi "ece" isimli taş bi hatundan bahsederek komiklik yapmayacak mı amk?

şimdi cevap değil diye silerler bunu; cevap: ece.

niye 3 harfli? bulmaca sorusu gibi olmuş bu da.

cevap: put.

niyeyse aklıma som geldi. taş olmasa da bir sıfat :)

Spor yapıyolar.

spor + beslenme

Bıkmadan, usanmadan mekik çekmek lağzım. Bir de abur cuburu kesmek ve cok tatlı yememek lağzım.

şöyle diyeyim büyük ihtimal streoid almıştır çünkü bayanlar bizler kadar testosteron hormonu salgıyamacağı için erkekler gibi hacim kazanamazlar tabi doğal olarak karın kaslarını çıkaran olabilir ama bu resimdeki abla büyük ihtimal streoid kullanmış

steroid değildir. kadınların karın bölgeleri yağlanmaya çok yatkın değil. kilosunu belli bir seviyenin altına çekip mekiğini aksatmayan bir kadın bir erkeğe göre çok daha zahmetsiz baklava sahibi olabilir. fotodaki uç bir örnek tabii...

ben büyük ihtimal dedim kol kaslarına bir bak bir kadın doğal olarak kolay kolay öyle biceps yapamaz

bastırsın diye.

edit: ağlamasını bastırsın diye işte.

Nasıl yani?

malca bir şey yüzünden ağladığını düşündüğü için olabilir.

Duygu durum başka duygu durumları tetikler. İnsanın doğasında vardır. Aynı senaryoyu daha bir çok benzer kombinasyona çevirebilirsiniz.

Aynı zamanda, bazen haksızlıklarını örtbas etmek ve o kişinin ağlamasını sebep olduklarını "ben haklıyım" duvarının arkasında kendilerinden bile gizlemek için bunu yapar insanlar.

haksız yere ağlıyordur. mağdur edebiyatı.

Bir insa haksız yere bağırabilir ama haksız yere ağlayamaz. Dur bi ağlyım?? Yok böyle bir şey.

haksız yere öyle güzel ağlanır ki. siz rastlamamışsınız o insana ne güzel.

bağıran suçludur. sen ağladıkça bu onu üzer. üzülmesin diye sana bağırır. bencilcedir.

the road
the book of eli
monsters
children of men
into the wild
carriers

exils

the road +1
children of men +1
sunshine (bunun yolu uzayda. ikinci yarıda saçmalıyor.)
incendies
lost highway
joy ride
duel

Gerilimli yol hikayesi...

Bilimkurgu/felsefi yolculuk: Stalker
Aksiyon dolu yolculuk: Thelma and Louise
Vampirli yolculuk: Near Dark, Vampires
Korkulu yolculuk: Calvaire, The Hitcher (1986)

Wenders'in de yol filmleri meşhurdur ama yollarda geçen korkulu bir öyküsü yoktu sanırım.

wim wenders'in paris texas'ını yazmak istemiştim ben de. hani izlerken azıcık gerilmiş olsam romantik gerilim diye yutturmaya kalkacaktım.

Biraz eski ama bu türün başyapıtları arasında sayılır:
duel www.imdb.com

Gerilim var, yol var, kesinlikle 3. sınıf değil, belki 2. sınıf, ama izlenir.

izlemiş olabilirsin ama yazdıklarına birebir uyuyor.

www.imdb.com

film değil ama stargate universe tam senlik. stargate serisinin geleneksel neşeli hoplamalı zıplamalı halinden uzak. başka bir ırka ait ileri teknoloji uzay gemisinde mahsur kalmış bir grup bilim adamı ve asker.

aslında mahsur kalmıştan yola çıkarsak battlestar galactica'da izleyebilirsin. ama bu stargate'e göre daha derindir. zaman zaman yorabilir. ama değer.

son olarak son zamanlarda şöyle bişi izledim. fikir güzel işleyiş kötü. www.imdb.com

into the wild da olabilir.

@tugaydogan moon'ı izliyim. teşekkürler.
@maden suyu: sgu ve bsg'yi izledim. total recall'ı izliyim. fazla, nasıl diyim, teknolojik, hızlı, yeni gibi duruyor ama deniyim. teşekkürler.

ek olarak şu tür de olabilir.
I am legend www.imdb.com
the road www.imdb.com

uzayda:
event horizon
sunshine

gemide:
triangle
ghost ship

karda:
the thing
frozen
wind chill

mağarada:
the descent

tabutta:
buried

dünyada:
melancholia
the book of eli
children of men

evde:
panic room
burning bright
la habitacion de fermat

(bkz: the grey)

tarkovsky.nin bi filmi vardı, hangisiydi, stalker olsa gerek. tek mekanda geçiyor değil ama söylediklerinize uygun düşen bir film.

@dahinnotha: stalker'ı iki kez izlemeye çalıştım, olmadı. pi yi biliyorsan o da öyle (www.imdb.com). o tür filmler beni aşıyor biraz.

gecenin 30 gün sürdüğü bir kutup kasabasında vampir saldırısı. 30 gün kasabada mahsur kalan ahalinin düşman işgalinden kurtuluş mücadelesi. tamamı erkeklerden oluşan bizim sınıfın hayranlıkla izlediği karizmatik vampir çetesi reisi.
www.imdb.com

www.turkcealtyazi.org

Bir mekanda kalma üzerine bir film mi arıyorsun?

The Thing, The Innocents, The Others, The Shining, Identity, The Tenant, Repulsion, Rosemarry's Baby, The Abyss, Poseidon Adventure aklıma gelenler.

The Thing www.imdb.com
karda kışta, medeniyetten uzakta geçiyor.
Yenisi de yapmışlar www.imdb.com ama ben eskisini izle derim.

ATM var 2-3 ay önce gişedeydi, malum ortamlarda mevcut. Tam bir mahsur kalma hikayesi.

tırt

sözlükçüler beğenmiyor. çok mantık arıyorlar. beğeneni de var.

edit: ben ara ara baktım öyle. güzele benziyor.

@ermanen

sizin düşünceniz?

sözlükten yorumları okumadım henüz ama niye beğenmediklerini anlayabilmiş değilim. bence yeterince gerçekçi ve sarıyor. ha ilerde konu saçmalar mı bilmem ama şu haliyle, izlemekte olduğum 3 - 4 diziden biri kendisi.

bence güzel.

vakit geçirmelik güzel bir yapım. gerçekçilik faktörü smallville ya da kızılmaske gibi diyebilirim. fazla kafaya takmadan iptal edilene kadar izleyeceğim. (içimde iptal edilir gibi bir his var)

ya bir bölüm izle seversen devamını getirirsin.. benim çok seven arkadaşım var bir tane..

tırt ama çerezlik izleniyor

valla bi sürü var aslında, yahoo nun var, bildiğim kadarıya popüler ama isimlerini çıkaramadım.

answers.yahoo.com'u kullanıyorum ben bazen.

yahoo answers
quora

yahoo answers ve wiki answers var..

ben de Gary Oldman derim ama arkasına da Johny Deppi dikerim

Samuel Leroy Jackson

Gary Oldman.

Gary Oldman'a ayip etmişler. insan verir bi tane.

brad pitt. izlediğim en az 3-4 filminde oscarlık oynadı.

gary oldman ise leon'daki oyunculuğuyla oscarı almalıydı. diğer filmlerinde oscarlık performansı olmadı.

Açık ara Leonardo DiCaprio. Ardından Johnny Depp gelir.

Johnny Depp
Edward Norton
Leonardo DiCaprio
diye sıralardım ben olsam

kesinlikle brad pitt.

Leo reyisi tek gecerim.

samuel l jackson.

Erkeklerde Gary Oldman, Samuel L. Jackson, Edward Norton(yedekler: Brad Pitt, Jim Carrey)
Hanımefendilerden Julianne Moore

di caprio

Edward Norton, Gary Oldman, Leonardo DiCaprio

belirtmek isterim; edward norton ve gary oldman'ın 1 ya da 2 filmi dışında oscarlık hiçbir performansları yoktur. bu arkadaşların hakettiğini düşünenler neye dayanarak söylüyprlar merak ediyorum.

Leonardo DiCaprio, 19 yaşından beri, birkaç performansı hariç her filminde oskarlık oynadı adam resmen.

Erkekler: Gary Oldman(1 adaylık), Ian McKellen (2 adaylık), Johny Depp (3 adaylık), Ed Harris (4 adaylık).

Kadınlar: Glenn Close (6 adaylık), Michelle Pfeiffer (3 adaylık),Geena Rowlands (2 adaylık), Julianne Moore (4 adaylık), Michelle Williams (3 adaylık), Catherine Deneuve (1 adaylık), Isabelle Adjani (3 adaylık), Isabelle Huppert, Jeanne Moreau...

evlenirdim. 22e

hangi doktor öyle hemencecik deyiveriyormuş?
hiç mi çözüm yok yani?
tüp bebek neyin. en olmadı evlatlık alınır, aşk var ise.

herhalde evlenirim, mağazadan kazak alıp defolu diye değiştirmeye benzemez

kız arkadaş evlenmek istiyor mu peki? ya da çocuk istiyor mu? daha da önemlisi sen çocuk istiyor musun? bunlara karar vermek çok önemli. çünkü sonrasında pişmanlık falan olur, kız arkadaş kendini kötü hissedebilir hayatından birşeyler çaldım diye

kadınım.erkek olsam evlenirdim.çünkü bi insan gerçekten seviyosa o kişiyi evlenir.zaten çocuğu olmuyo diye evlenmiyosa uzak dursun.

hiç düşünmeden evlenirdim.

Soyunu devam ettirme takıntısı olan biri olmama rağmen "ciddi düşünüyorsam" -ne demekse bu?- fikrim değişmez. Değişirse ayıp zaten.

evlenirdim. doktor müneccim mi yemiş diye sorar başka doktora giderim. çocuk sahibi olamıyor da neden ama? vajinası mı yok yumurtası mı yok? zigişten zevk alıyo ama di mi? evlendikten bi kaç yıl sonra evlat da mı edinemeyecek miy mişiz? münecciminkinin tadı nasılmış? 18-25 yaş arası erkek.

evlenmezdim. bi kaç hafta sonra "tabii ki başka bi sebepten" ayrılırdım. 25 yaş üzeri erkek.

Evlenirdim. 20e - Tıp Fakültesi Öğrencisi. Hocam "induced pluripotent stem cells" denilen bir şey var sıfırdan yumurta hücresi bile yaratılabiliyor o olay gelişir ileride mesele illa çocuğum olsun ise..

Evlenirim niye evlenmeyim. Ben onu doğurganlığı için mi seviyorum?

çok seviyon ciddi düşünüyon buna rağmen durup düşünüyosun. bro o zaman sen sevmiyosun o hatunu. ben evlenirdim

düşünmek bile istemiyorum lan.

"ciddi dusunuyorsunuz, cok da seviyorsunuz" demissin ya; cok seviyor olsaydi o kisi biz suanda bu soruyu cevapliyor olmazdik. bu soru sorulmazdi bile.

evleneceğim yoksa da evlenirim. süper lan.

tabiki evlenirim çocuğa bir şekilde sahip olunur

g.tümden istatistik veriyorum. erkeklerin %90'ı, (eğer erkek kısırsa) kadınların da %97'si böyle bir durumda evlenmez.
yine g.tümden sallıyorum, evlilik, çocuk vs. benzeri anketlerde yaş ortalamasını 25-35 baz alırsanız en doğru sonuca varırsınız.
--
düşünürdünüz efendim, hem de çok düşünürdünüz.

seviyorsam gider evlenirdim. 20e

Erkek olsam evlenirdim.

En buyuk idealim evlat edinmek zaten. Evlenirsem ve o erkek de kısır olursa, evlatlik ediniriz olur biter:)

23k

evlenmem. 559c

evlenirim. işime bile gelir, çünkü ben de çocuk istemiyorum. bahanesi olur. 22k

Mutlu bile olurum, bu devirde çocuk mu yapılır, ne gerek var, oturun hayatın ve birbirinizin tadını çıkarın. İlla çocuk bakmak büyütmek istiyorsanız dünyalar kadar bakıma muhtaç çocuk var, evlat edinin ya da edinmeden ilgilenin, okutun vs vs.. 27k.

hacı sevgi karın doyurmadığı gibi üremenide sağlamaz. Çok seviyorsan bunu düşünmen bile ayıp tarzı arabesk laflara kulağını tıka. Senin için üremek önemli ise otur düşün en fazla kaç yıl sürer 2012 de ayrılık acısı ? Bide ortalama insan ömürünü düşün cevabı bulursun.

20 yaşındaki ergenlere sorarsan tabii ki hepsi evlenerim der. aynı kitle "aşıksam paramız olmasa da evlenirim soğan kırar yeriz, bir göz odada yaşarız ama en mutlu biz oluruz" çağlarındalar şu an.
çocuk evliliğin en önemli unsuru. evlenirim diyenler 1-2 sene evli kaldıktan sonra cicim ayları yılları geçtikten sonra birbirlerinden de hafiften sıkılmaya başladıklarında öyle bir ortaya çıkar ki bu çocuk olmaması hadisesi, çok can sıkar. çevresindekilerin çocuklarıyla bebekleriyle mutlu mesut tabloları her zaman içlerine dert olur. ciddi ciddi sorun teşkil eder.

evlenmem. hic evlenmemisler icin soyleyeyim ask 2 yil icinde geciyor. ondan sonra evliligin cazibesi icin coluk, cocuk, cok daha sonra da torun torba gerekli. diye dusunuyorum. ama zor bir durum tabi, cok cok seviyorsam belki evlenirdim bilemedim simdi.

evlenmezdim, evlenirim diyenlerin büyük bölümü de evlenmezdi.

ben zaten çocuğum olsun diye evlenirim.

evlenmezdim.
kişinin kendi elinde olmayan bir şey yüzünden onu terketmek adilik gibi gözükebilir ama yaratılışımızda var olan insani bir özelliktir bu.
mesela aşık olduğunuz kişi talihsiz bi kaza sonucu yüzü yansa ve tanınmayacak hale gelse yine aynı şekilde kimse evlenmezdi. çok seviyorsak eğer elimizden gelen her türlü yardımı yapardık ama evlenmezdik. franz kafka'dan dönüşüm'ü okuyanlar bunu daha kolay idrak edebilir.

olmadı ben doğururdum.

şuan öyle bir durumdayım ve 1 yıldır düşünüyorum 20 e

çocukları çok seviyorum, kendi çocuğum var ve dünyanın en güzel şeylerinden biri evlat sahibi olmak.
Sevdiğim kişi çocuk sahibi olamayacak olsa hiç düşünmem, evlenirdim, herkes çocuk sahibi olmak zorunda değil, çocuk yetiştirmek için biyolojik anne baba olmak zorunda değil, hayattaki tek hedef de bu değil. Önemli olan mutlu olmak, mutlu yaşamak, dünyada kalıcı bir şeyler yapmak.
27k

kız arkadaşımı çocuk doğuran bir madde olarak görmüyorsam evlenirdim

kanka sen evlenme ya. hiç gerek yok.

ben evlenirdim o sevdiğim kadınsa...

yakın bir arkadaşım ergenlik başında öğrenmiş anne olamayacağını. yıllarca kan ağlamış içi. sonra barıştı kendiyle. sevgililerine de söylemeye başladı. ilk duyduklarında sorun yokmuş gibi davrandılar ama kısa süre sonra onu terk etti hepsi. şu anki sevgilisi bunu duyduğundan beri en uzun gitmeyip kalanı... evlilik planı da yapıyorlar. ama nihai son farklı mı olacak henüz belli değil.

doğurganlığı olmadığı için terkedilmek çok kötü bişey olsa gerek.bi erkek sevdiceğine nasıl yapar bunu? 27 e

oho tüp bebek var taşıyıcı anne var var da var.

köpek ırkları ve kinoloji federasyonuna danışabilirsin:
www.kif.org.tr

iyi bir köpek yetiştiricisine sorabilirsin.

bir de dna testi varmış ama daha doğru bir sonuç için anne ve babanın dna testi de gerekiyormuş sanırım.

bu arada cevap bütün köpekler için geçerli.

şecereli olacak. anasını da bileceksin, babasını da. hatta dedesini, dedesinin babasını.
bu olmazsa şüphe et.
ha karşındaki kişi tanıdığın güvendiğin biri ise; sorun olmaz sanırım. gerçi dost kazığı da bir başkadır :)

not: sibirya kurdu denilen köpekler en yavaş öğrenen köpeklerdir. alırken iki defa düşünmek gerek :)

kulaklarının dikliği (yavruyken değil ama 3-4 aylıktan itibaren dikilmeye başlar, alman kurt köpeğinin gibi), gözlerindeki donuk soğuk mavi, kuyruk-bacak-gövde duruşu, tabi bunları ancak profesyonel bi bakış anlayabilir. siz en iyisi seceresini/karnesini isteyin.

@mahsunkul; sibirya kurdunun yavaş öğrenmesinin sebebi, zekasından değil, ki en zeki ırklardan biri- vahşi bir hayvan olması, yani sonuçta köpek değil kurt. işine geldiği zaman, ve sahibini sürünün lideri olarak kabullendiği zaman itaat eder. bizim kız nerdeyse çatalla yemek yiyor mesela. öyle terbiyeli, iyi eğitimli ama diğer taraftan kendini fino sanıyor, şebek gibi yaptılar hayvanı, takla atıyor, selam veriyor, ölü taklidi yapıyor ama gene de önünden yemeğini almaya kalkarsan hele etli kemikli bişeyse elini değil omuzdan itibaren kolunu kapıyor...

valla hepsini okumadım da 2007-2008 dönemlerinde forumlar nispeten daha aktifti orada takılıyordu millet.

msn vardı. ondan önce icq ve irc.

msn de akıyoduk o zaman.

forum devri çok güzeldi ya .

MSN ve forumlar meşhurdu o zamanlar.

forumlar +1. teraziye de bastım kardeş eline sağlık +rep.

yani adres satırına yazdığımız şey dışında değişen bi şey yok mu başka bi deyişle?

evet forumlar çok iyiydi la, bi forumdan yöneticilik teklifi almıştım.
msn de de ne dinliyorum özelliği vardı. sevilen kız gelince manalı şarkılar dinlenirdi. msn plus, msn discovery gibi eklentiler vardı. ismini renki yapmacalar falan.
kız msn i diye google.da aratmacalar, haha.

emesen mi derdiniz mesene mi? ben epey uzun bi müddet meğseğne.nin emesen.den daha iyi olduğunu iddia etmiştim.

chat zamanına erişemedim ben. chat.i öğrendiğimde ortam karı kız düşürmeye çalışan sadece saplarla dolmuştu.

irc kanalları msn vardı.. myspace falan da varmış..

edit: forumtr'yi unutmuyorum

bende facebook yok hala yapacak şeyler buluyorum.

Facebook falan yokken,
Playstation kiralar sabaha kadar oynardık.
Microgenius'larla oynardık.
Bilgisayarda Counter-Strike falan oynardık.
Kaset alırdık. Eve gelince o kasetin kartonetini açar, bir yandan albümü dinler bir yandan da sözlerini okurduk.
Yatağa uzanıp Trt Fm'den maç yayınlarını dinlerdik (ve şimdi mikrofonlarımız Ankara'da, "huuaaagggooooolllllll")
Kola içip, kızlar hakkında konuşurduk.
Monopoly (ya da Borsa), Amiral Battı, Jenga, vs. oynardık.

mirc, forum, msn, kankicim.net diye bi site vardı eski baya hatırladıklarım bunlar. Bi de e-mailden arkadaş ekleme muhabbeti vardı. Toplu gelen mailler vardı fw: Kolanın Zararları!!!, Bu maili 10 kişiye gönder dileğin gerçek olsun şeklinde. Hey gidi.

yonja vardı dostum 2004 ten sonra coştu 2006 ya kadar.sonra bir sürü site çıktı,sonunda sosyal medya

gitar çalıyodum, kitap okuyodum, film izliyodum, oyun oynuyodum. bunları yine yapıyorum. bi tek eskisi kadar tv izlemiyorum, o da dizimag ve torrent sağolsun reklamsız dizilere ulaşabildiğim için sanırım.

facebook'u kız arkadaşımla iletişim aracım olarak kullanıyorum, son model telefonum olmadığınadn bbm veya whatsup gibi şeylerden yararlanamıyorum. onun dışında sıkılınca milletin paylaştığı karikatürlere, değişik fotoğraflara vs bakıyorum bi de etkinlikleri falan görebiliyorum, artık herkes etkinliklerini facebooktan ayarlıyor kimse arayıp davet etmiyor.

Bahisklavuz.com falan vardı. Mirc daha çok 97 lerde vardı

millet telsizle arkadaş arıyorum anonsu yapıyordu. arkadaş bulduktan sonra kanla değiştiriyordu. oradan devam ediliyordu filan.

Jack, Kate, Hurley, ve Sawyer dörtlüsü Jacob tarafından adanın koruyucuları olarak seçilmişti. çünkü ona benziyorlar. sonra adanın kalbinin korunması gerektiğini ve aralarından bir tanesinin gardiyan olması gerektiğini söylüyor. Jack'te öne çıkıyor ve bu amaç uğruna adaya getirildiğini söylüyor.

o yüzden kalmak istiyordu.

yani adada bir amacı olduğunu ve ada dışında ki hayatını bomboş olarak düşündüğünü ben yanlış mı hatırlıyorum ?

evet öyle. doğru hatırlıyorsun.

boşver bonfile eti, pahalı zaten. kıymalı poğaçaya devam et

sağlam yiyor ayı malum fiziksel mücadele çok enerji kaybettirir bir de adamın siyah kuşağı var zaten..

o kadar detaylı kahvaltıyı anca pazarları yapabilirim, hafta içi hiç vaktim yok :/
anca fıstık ezmesi bal kahve

Domuz biseysi o yedigi neydi hatirlamiyom.

ama mükemmel yaa çok güzel yapıyo böyle...

maalesef yok, ilerde anca

valla eti bilmem ama, onda gördüğümden beri yumurtayı acılı ketçapla yiyorum, leziz de oluyor hani...

biftek tipi domuz jambon yiyor.
www.squidoo.com

hiç kahvaltı yapmıyorum diyebilirim. ama benim de uzun zamandır aklımda olan bir şeyi söyleme fırsatı oldu bu soru, hacı ben dexter'ı o şekilde kalvaltı ederken hiç görmedim ki. adam hiç kahvaltı yapmıyor hatta, tüm o jenerik bir uydurmaca :(

"gossip girl" benzeri "skins" olabilir.

"dexter" çok daha iyi bir dizi tabii bana göre.

Gossip Girl izlemedim ama benzer kategoride "Girls" var, yerini fazla fazla doldurur bence..

Hot in Cleveland
Tell me you love me
Don't Trust The Bitch In Apartment 23

gossip girl bitiyor muymuş ya, bak ben de üzüldüm şimdi.
bence hiçbiri onun yerini dolduramaz

Skins (ingiliz versiyonu uk)
Fresh meat

olur :(

kilo alırsın.

uzak doğulu kardeşlerimiz gibi çekik gözlü olabilirsin.

papaz her gün pilav yemez

Demek ki papaz olmazsın.

türkiye'de görmedim ama yurtdışında stadyum konserlerinde falan çok oluyor. dürbün almamaları için bir neden göremiyorum. bence mantıklı, bir şey göremeyip ekrandan izlemekten iyidir.

gülücüğe odaklanırsan ayıp olmaz bence.

operaya bilen dürbünle giden var.

bence istanbul var. yerlisi yok. komple kapitalist. devletin müdahelesi sıfır. orman kanunları.

Londradan ayrı tutarak city of london var mesela kapitalizmin kabesi. Şirketlerin çalışan sayısına göre oy hakkı sahibi olduğu, belediye başkanını şirketlerin seçtiği, şehrin tüm mal varlığının bir şirkete ait olduğu yani şehrin şirket olduğu, kendine ait polis gücü olan bir şehir.

doha
abu dhabi
manama
kuwait city

singapur

geçmiş olsun.. bozma moralini sakın. kolay bi durum değil eminim ama bozma sakın moralini hocam.

moralini bozma dostum.doktoruna güven bence öncelikle,he için rahat etmiyosa başka bi doktora sor sendeki ms nasıl diye.valla şu kadar söyliyim %90 gerçeklere dayanan bi dizi olduğu söylenen house md'de msi kontrol altına alıyolardı öyle bez durumu filan görmedim yani.

geçmiş olsun..ben de dün ms olmadığımı öğrendim. ne olduğumu hala bilmiyorum. altını bezleme falan yok bu işin başı moralmiş :)

kuzenimde 5 sene önce falan tespit ettiler; canavar gibi eleman valla simdi. bi zaten tespit ettiklerinde atak yasamis, onun disinda da bir kac kere hafif geliyor gibi olmus ama pek bir sey olmamis.

öncelikle geçmiş olsun.

yakın tanıdıklarımda ms hastası örneği yok ancak yakın bir dostumun kardeşi (ki kendisi şu anda 30-35lerinde) teşhis konulduktan sonra sıkı bir hayat düzenine geçerek, yediğine içtiğine dikkat ederek, ancak en önemlisi duygularınız dizginleyerek (hiçbir şey için çok aşırı duygular içinde olmamalısınız, çok öfkelenip çok mutlu olup kendinizi sıkıntılara sokmamalısınız) şu anda gayet sağlıklı bir şekilde hayatını idame ettirebiliyor.

açıkçası konu hakkında özellikle hastalık sahibi olanların multipl skleroz başlığı altında deneyimlerini çok iyi aktardıkları entry'ler var. asla negatif düşünerek hayatınızın mahvolacağını sanmayın, aksine neleri tecrübe edip hayata nasıl farklı bir şekilde bakabileceğinizi görmüş olacaksınız. azıcık sabır, destek ve sevgi size yardımcı olacaktır.

moralini bozma, elden ayaktan düşecekmişsin gibi de yaşama çünkü artık büyük oranda kontrol edilebiliyor ayrıca böyle hastalıklarda bazısı çok kötü olurken bazısı hiç bir şey olmamış gibi hayatına devam edebiliyor. sen "nasılsa boku yedim" diye kendini salarsan ve 10 sene sonra hala sapasağlam olursan kendini saldığına pişman olursun. Hayatın değerini bil, zevkini çıkar ama geleceğe yatırım yapmaktan kaçınma, sağlıklıymışsın gibi dersine/işine/çevrene önem ver. kafayı çok takmamak lazım yoksa kafayı yersin.

Doktorunda söylemiş, atakları önleyebiliyorlar ve hasar bırakmasını engelleyebiliyorlar, sen hic kafana takmadan tedavilerini ihmal etmeden hayatına devam et. Kimse altını falan bezlemez merak etme .)
üniversite hastanelerine de bir başvur, eğer gitmediysen
cok cok gecmis olsun

yok yok şu an gayet iyi durumdayım ki doktordan ilk duyuşum ve sonraki muhabbetimiz de sanki grip olmuşum gibiydi. zaten yakınımdan da gördüklerim yüzünden doktora gitmeden başıma geleceği tahmin etmiştim. neyse dediğim gibi doktor seninki iyi olan tarafta dedi ama iyi olan tarafın da "tarafları" var. yani hasta kadar ms çeşidi var. herkeste farklı seyrediyor ki doktorun dediğine göre 10 yıllık ms hastasıymışım. ms plaklarına bakarak vardı bu kanıya. bulanıklık ve uyuşma şeklinde iki bilenen atak geçirmişim ve bulanıklık yavaşça geçmeye başladı. uyuşukluk da 1 ay kadar sürmüştü zaten. bakalım haftaya kesinleştikten sonra tedavi başlayacak. tabii her sene normal bir insanın 3-4 katı nöron kaybederek. :/

çoğu ms'li hayatına normal şekilde devam ediyor. doktor da bahsetmiş. önemli nokta dendiği gibi moral bozmamak. hayatına devam edeceksin. tanıdıklarından destek al. destek ve bilgi veren kuruluşlar da var. geçmiş olsun.

insanlar nöron kaybetmez. nöron yenilenebilen hücre değildir. senin kaybedeceğin nöronlar da öyle abartı, korktuğun düzeyde olmayacaktır. dediğim gibi bozma moralini. ve arkadaşların da dediği gibi başka bi doktora daha görün.

abi LYME olma ihtimalini unutma. evet ciddiyim. bir de buna baktır. sözlükten bir akademisyen arkadaşımızın başına gelmişti. ms sanılıyorken LYME olduğu öğrenildi. tesadüf eseri. ve onlarca insan da bu şekilde olduğunu keşfetti.

www.facebook.com <--- bu videoda sözlükteki arkadaşımızın ve hocasının açıklamaları var.

ehe yok ms kesinleşti gibi. ama yine de bi doktora söylerim. dediğim gibi mr sonrası ms plaklarını beraber inceledik. daha doğrusu o bir şeyler mırıldanırken ben "oha lan ura bak" dedim.

ha bir de ms olmazsa "vxxxxx" olabilir dedi ama v'den sonrasını hatırlamıyorum. bilen var mı bu v'li kelimeyi? google'da baktım ama bulamadım. kulağıma menisküs gibi geldi ama v ile başlıyordu.

amacım boş yere umut vermek değil ama yazar arkadaşımız da uzun süre ms tedavisi gördü, "kesin tanı" ile. sadece hani bu olasılığı atlamayın diyorum. lütfen.

v ile başlayan hastalık için vaskülit demiş olabilir.

bence "this is not ms" diyecek doktorun. bezi de çocuklarına takarsın inşallah.

gecmis olsun dostum. herhangi bir bilgim yok malesef ama bence senin gibi guclu birinin kimse altini bezlemeyecek icin rahat olsun.

ms'mişim gençler. ama cidden öğrendikten sonra rahatladım lan.

ilk yazdığında da söylemiştim, yine söylüyorum. bozma moralini! hani beterin beteri var derler ya, aynen böyle be hacı.. senin için kolay olmasa gerek ama s.kik dünyada dik duramadıktan sonra da ne anladım bu işten...

hissettiklerini yazabilirsin bence.

ışığın kırılması ile ilgili optik ilüzyon olmuş olabilir.

içince bana da oluyo pampa.

hayvan gibi güneş patlaması oldu belki ondan bir parlaklık gelmiştir.
www.swpc.noaa.gov

tarım çok (çooooooooooooook) sonra. herhalde ilki avcılıkla ilgilidir. resim de hemen o sıralarda gelişmiştir. resim için alet yaptıklarını sanmıyorum başta. ağza alıp püskürtüyolarmış veya parmakla boyuyolarmış.
bi de belki av aletinden önce giysi yapmış olabilirler çünkü hem göç halindeler hem buzul çağları vs oluyor filan. sonuçta giysi de avdan olduğuna göre artık denktir sanıyorum zamanları.

bence resim yapma malzemeleri çeşitli yapraklardı.

yani ben küçük ve ilkelken çok güzel resimler yapıyodum farklı renkli yapraklarla.

silah

taş balta, kemikten bıçak, taştan kesici aletler.

sperm ?

üretme kavramından ne anladığınıza bağlı. sonuçta herhangi bir araç/gereç yapmış olsalar da, bunu başkalarına aktarmak için dil gerekli.

kemikten delici ve tastan yapilma kesiciler. oldovan'in ilk ornekleri. aratin, cikar karsiniza. tarim harbiden cooooooooooooooooooooooooooooook sonra.

insanların ilk ürettikleri şeyler ya da başka deyişle en eski insan yapımı şeyler taştan aletlerdi. etiyopya'da 2.6 milyon yıl öncesine ait kuartzdan yapılma kesici alet bulmuşlar mesela. ondan sonra el baltaları falan yapmışlardır işte, aletler giderek gelişmiştir. en eski silahlar da odundan mızraklarmış.

en eski duvar resmi 40 bin yıl öncesine aitmiş ve ispanya'da bulunmuş.

ilk giyecek veya en eski giyecek 170 bin yıl öncesine dayanıyormuş. sondan bir önceki buzul çağında giyinmeye başlamışlar. bunu da, saç bitinin giysi/vücut bitine 170 bin yıl önce evrilmesine dayanarak bulmuşlar. bir de insanlar maymun gibi vücut kıllarını kaybettikten çok sonra giyinmeye başlamışlar. afrika'dan kuzeylere göç ettiklerinde modern giysilere benzer daha gelişmiş giysiler giymeye başlamışlar.

en eski ayakkabı ise 5500 yıl öncesine dayanıyor. bir mağarada koyun bokunun içinde bulmuşlar.

ilk kullanılan silah. sonuçta taş. ama üretim için işleme gerekli diye üretime sayamam onu. şekil verme opsiyonu da var. üretimin tanımına göre sayabiliriz de saymayabiliriz de sonuçta kemik bıçaklar var.

ama ilk "üretilen" giyim amaçlı. muhtemelen deri/bitki karışık bişiler.

barınağı genelde hazır şeylerden yaptıklarından üretim saymıyorum.

Resimler daha sonra. önce ilk işleri temel ihtiyaçlardı. maymun alet kullanmaya başlayınca işler değişti. resim sanat veya hikye anlatma derdi çok daha sonra.

ilk aletler çok ilkel olduğu için taşlardan ayırt etmek pek mümkün değil.

yani taşlarla bir şeyler yaparak başlamışlar.

tucker and dale vs evil

gayet güzel filmdi.

ayrıca: www.eksiduyuru.com

true blood