Ya şimdi 1 haftalığına iş için Amerika'ya gideceğim. Amerika'da olan herşeyin Türkiye'de olduğunu da biliyorum amma eş-dost "ne getirdin bana Amerika'dan ehiehi" zevzekliğini yapacak illa.

Öncelikle allahın unuttuğu bir yere gidiyorum, Minnesotta... Ya böyle ufak tefek ne alabilirim hediye olarak? Türkiye'de bulunmayan veya TR'den daha ucuz (Yük etmeye değecek kadar) markalar filan?

Elektronik demeyin bütün ofise ayfon alacak değilim ayol!

Ciddi ciddi soruyorum: Nasıl yaşanır?

Az önce Google'ladım ama...

Yahu nasıl olsa vergi verince utanmadan bizim paralarımızla gezip, bizim paralarımızla saraylar yaptırıyorlar.

Gerçekten, nasıl?

Nasıl akaryakıt alır; nasıl elektronik alır, nasıl yemek yer; nasıl su içer; nasıl internete girer; nasıl otomobil sahibi oluruz?

Cidden bilen varsa beri gelsin.
Lütfen.

Selam millet. Okuyun lütfen :/

Şimdi bi arkadaş vasıtasıyla askere gitmeden bi adamla iş görüşmesi yaptım. Görüşmede iş içeriğini konuştuk, iş adamın hobi olarak villasının yanındaki arsaya peynir üretimi için kurulmuş bi mandırada. Adam Bolu'da tanınan zengin bi adam. Ben de gıda mühendisiyim bu arada. Görüştük, benim yapacağım iş ar-ge ve gerekli belgelere imza atmak olacaktı. Askerden sonra tekrar -özellikle parayı- görüşmek üzere ayrıldık. Bana numaran değişirse vs haber ver, ben şimdi senin yerine 1 senelik bir mühendisle anlaşma yapacağım dedi askere gittiğim süre için.

Neyse işte ben askerden döndüm, bizim konuşmamız üzerinden 1 sene geçmemişti tam olarak o yüzden rahat davrandım gelir gelmez aramadım adamı ben geldim diye. Biraz tatil falan yaptım. Sonra aradım, 7-8 dk civarı telefonda görüştük sürekli keşke arasaydın gelir gelmez dedi durdu çünkü benim istemediğimi düşünüp başka birini almış işe mecburen imza atması açısından. Ben ayın 6'sında aradım ayın 1'inde aldığını söyledi. Baya üzülmüş gibiydi, dediğim gibi sürekli keşke arasaydın falan dedi durdu işte. En son başka bi yere girersen falan kesin haberdar et beni ben de diğer tarafı da kırmadan bi şeyler yapabilir miyiz acaba diye düşüneyim dedi.

İki gün sonra tekrar aradı. Benim İstanbulda burada ürettiğimiz peynirleri toptan ve perakende olarak sattığım dükkanda çalışır mısın vs dedi. Bu işi bi görüşelim dedi ben pazar Bolu'da olacağım seni arayayım uygunsan görüşelim dedi. Bugün aradı görüştük. Anlattığı iş şu şekilde. O dükkanda duracağım, kimi zaman gerekirse tezgahtar gibi perakende peynir satacağım kimi zaman diğer merkezlere gideceğim pazarı tanıyacağım. Ehliyet aldıktan sonra bana verilen arabayla Bolu'ya geleceğim haftada bir veya iki kez, buradan peynir alıp tekrar oraya götüreceğim tabi bir iki gün burada kalacağım vs. Diğer mühendisle anlaşmamız bitince de 2-3 gün mandırada duracağım, 2-3 gün istanbuldaki satış dükkanında.

Adam açık açık diyor, ben arkamı döndüğümde de iş yürüsün istiyorum. Huzur istiyorum. Huzur için gerekeni yapmaya hazırım falan dedi.

Şimdi bu durumda ne yapmalıyım sizce, bi fikri olan söylesin kabul edip etmemek konusunda aşırı kararsızım. Verdiği paraya da bağlı tabi, İstanbul'da yaşamak kolay değil yeni işe giren biri için.

Yarin bir muhendislik firmasina is gorusmesine gidicem, su anki isyerimde fazla rahat bir dress code oldugu daha dogrusu olmadigi icin acaba lacivert dockers gibi olanlardan pantolon, acik mavi gomlek ve acik lacivert ceket - kahverengi ayakkabiyle gitsem nasi olur, yoksa herkes tum is gorusmelerine takim elbiseyle mi gidiyor?

yurdumun mutfağına kızlar erkek arkadaşlarını getirebiliyor. bi kız var erkek arkadaşıyla her gün mutfakta denk geliyorum hep. her görüşümde erkek olan bana uzun uzun bakıyor hani gözü takılmıştır birine benzetmiştir falan diye düşünüyodum ama sürekli oluyor. niye ki ya sevgilisinin yanında kız kesecek de değildir herhalde di mi?

Oncelikle "nerelisin?" diye bir soru sormanin sebebini zaten anlamis degilim, insanlar neden birbirine nereli oldugunu sorarlar hicbir fikrim yok, nedense bu zamana kadar kimsenin nereli oldugunu merak ettigim olmadi da konu bu degil, baska bir sey soracagim;

Bu konuda bazi bolgeden insanlarda il-ilce ayrimi var. Soyle ki, Sinop'lu bir suru insan var, bu insanlar bu ilin farkli farkli ilcelerinden. Herhangi birine soruludugunda Sinop'lu oldugunu soyluyor. Fakat buranin Boyabat ilcesinden olan bir tanesine denk geliyorsunuz, "Boyabat'liyim" diyor, "Sinop degil, Boyat'liyim" diyor israrla. Sinop'lu oldugunu soylerseniz itiraz ediyor, ilcesinin ismini soyleyerek ben buraliyim diyor. Rize'nin Findikli ilcesinden gelen insanlar da kesinlikle Rize lafini agzina almiyorlar, ilcesinin ismini soyluyorlar. O ilin ismiyle anilmak bu insanlari bariz rahatsiz ediyor.

Bunun sebebi nedir, neden ilceyi ayiriyor bazi bolgelerin insanlari? Bir tur fanatiklik midir bu? Gercekten bilenler beni aydinlatabilir mi?

Darülaceze'ye hiç gitmedim daha önce. Birkaç gündür Evim Şahane'de Darülaceze'nin salonunu yeniliyorlardı ve birbirinden güzel, sevgi ve ilgi bekleyen yaşlıları gördükçe, hikayelerini dinledikçe içim çok acıdı. Darülaceze ziyareti yapmak istiyorum ama toplu bir ziyaret düzenlesek, sizce ne oranda katılım olur? Orada nasıl bir etkinlik düzenlenebilir? Bir sanatçının menajeri ile görüşsem, mini bir konser verilebilir mi? Eğer bunlar olmazsa ve bireysel gidersem sizce nasıl hediyeler almalıyım? Para götürüp verebiliyor muyuz?

Sırtım çok kıllı.

Siz sırt kıllarınızı alıyor musunuz?

sb

Bugün gelir mi sizce?

3 tane ayu karnımız çok aç. Şöyle iyi güzel mekan lazım. Sizleri çok seviyoruz.

kiralık ev bakıyorum da, böyle 30 m2 olan stüdyo daireler filan var, hoşuma da gidiyor bazıları. yalnız bunların ısıtma sistemleri yok, hep klima. küçük olduğu için sorun olmuyordur diye düşünüyorum ama daha tecrübe etmedim hiç.

mantıklı mı sizce?

hiç bir teknolojiye sahip değil ayrıca hiç bir şeyde bilmiyor olsun bu talihsiz arkadaş. açlık ve susuzlukta çekmiyor olsun. sonsuza kadar yaşayabilme gibi bir özelliğide var.

sizce sadece 1 kişi bizim teknolojimizi aşıp başka galaksilere gidecek kadar teknolojiyi geliştirebilir mi? yoksa bir noktada takılır mı yada en ufak birşey bile geliştirmeden sonsuza kadar yaşar mı?

Sizce bu yaş farkı ne kadar olmalı?

Ben oturdum, mantıklı bir şekilde düşündüm ve 12 yaş fark olması gerektiği kararına vardım. Çünkü erkekle kız arasındaki yaş farkın az olması evlilikte mutsuzluklara ve boşanmalara neden olabiliyor.

Mesela evlenen kızla erkeğin aynı yaşta olduğunu varsayalım... Erkekler 40 yaşına geldiğinde mesleklerinin zirvesinde, yüz hatları oturmuş, yakışıklı karizmatik ve genç kızlar tarafından arzulanan bir konumda oluyorlar. Kadınlar ise 40 yaşındayken gençliklerini ve güzelliklerini büyük oranda kaybetmiş, hayatlarının zirvesinden oldukça uzak bir konumdalar. Bu nedenle erkekler genç kızlara yöneliyorlar ya da kendileri yönelmeseler bile baştan çıkarılıp ayartılabiliyorlar. Ha, aynı yaşta olup mutlu olan çiftler yok mu? Az da olsa var tabi ama bu tarz istisna evlilikleri katmayalım buradaki tespitime.

Peki 30 yaşında bir erkek 18 yaşında bir kızla evlenirse? O zaman erkek 40'a geldiğinde 28 yaşında bir kadınla evli oluyor. Böylelikle kadın erkeği elinde tutmakta hiçbir problem yaşamıyor. Bence ideal evlilik yaşı bu şekilde olmalı. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

coca cola'nın yeni reklam filmini beğenenler ve beğenmeyenler kimler?

ahanda link:
www.youtube.com

Kesinlikle bu anlatacaklarımın sevgililik aşk vb. şeylerle alakası yok. Sakın yanlış anlaşılmasın.(ben erkek karşı taraf kadın)

Bir arkadaşım var. Kendisini çok sevdim kendime çok yakın hissettim. Dostum olsun sırdaşım olsun istedim. Çünkü yaşam tarzı yaşadıkları bana çok yakın geldi. İlk zamanlar gerçekten samimi gibiydik, parkta el ele tutuşup çocuklar gibi eğlendik, ilk defa böyle bir dostum oluyordu sanırım.

Sonra bir gün söylediği bir laftan dolayı çocuk gibi küstüm ona. Etrafımda bir çok arkadaşım vardı onlar bunu söylese hiç umrumda olmazdı ama o söyleyince alındım nedense. Fakat baktım ki beni umursamıyor dayanamadım gittim konuştum söylediğin o lafa kırıldım dedim. Haklısın kusura bakma dedi. Barıştık.

Fakat çok samimi değildik sanki artık yada zaten hiç olmamıştık. Bir kaç kere arkadaş ortamında ona bir soru sorarken beni takmadığını hissettim hatta bir şey sorduğumda kafasını çevirdi resmen. Daha sonra laf arasında bunu da sordum ona. Dikkat etmedim ya kusura bakma dedi yine. Peki dedim. Mesaj attım 6 saat sonra cevap verdi. işim vardı dedi. Peki dedim. Günler sonra yine mesaj attım bu sefer cevap bile atmadı.Başka biri beni böyle takmasa çok ciddiyim hiç takmazdım oradan ayrılırdım. Ama konu o olunca çok hassastım.

Daha sonra bir gün morali bozuktu. Neyin var dedim Bir şey yok dedi. Halbuki anlatmalıydı, keşke anlatsaydı. Hem biz yakın arkadaş veya dost değil miydik, değilmişiz.

Yine bir gün bana ne kadar şirinsin dedi. O gün benim bayramımdır işte. Evet arkadaşımdı o benim.

Başka bir gün yorgun olduğu bir anda şaka maksatlı biraz dalga geçtim. Alındı çok kızdı küfür etti. O an işte dünyam yıkıldı. Yine küstüm ona çocuk gibi. Geldi bir süre sonra özür dilerim dedi bağırdığım için. Bir şey demedim o da zaten cevabımı beklemedi gitti.

Bu sefer daha uzun süre küstüm. Aslında tek istediğim benimle biraz ilgilenmesiydi belki de. Ama hiç umursamadı beni. Sonra araya durumu bilen bir arkadaşımı soktum dedim ki ben ona çok kırıldım filan dedim. Gidip konuşmuş ben ondan özür diledim zaten ama o nedense benimle konuşmuyor ama benim açımdan bir sorun yok yapabileceğim bir şeyde yok aramızda küslük olmasa daha iyi olur gibilerinden bir şey söylemiş. Anladım ki beni umursamıyor sıradan bir arkadaşıyım onun sadece. Ama ben dediğim gibi gerçekten onu bir dost olarak görmüştüm yakın hissetmiştim kendimi. Ama o öyle düşünmüyormuş anladım.

Sonra tatile Ankara'ya gitti 1 ay kadar yoktu. Bu arada hiç mesaj atmadım o da atmadı aramadım o da aramadı. Ama Aynı arkadaş grubumuzdan bir kaç kişiyle görüşmüş gideceğini bir ben bilmiyormuşum. Ne zaman geleceğini de söylemiş onlara.

Halbuki Ben onun dostu olmalıydım. Morali bozukken beni aramalıydı gecenin köründe. Sevinince bana sarılmalıydı. Ama onu bunları başkalarıyla yapıyor onu anladım.

1 ay boyunca gelmesini bekledim. Gelince ilk işim bunları ona söylemekti. Geldi söyleyemedim. Aynı arkadaş grubuyla çalışmamız vardı o gün. Sabah geldi 1 ay sonra ilk defa gördüm onu gülerek geldi. Dayanamadım daha fazla küsmeye kendimi onurumu gururumu her şeyimi hiçe saydım. Bende güldüm. Sarıldım ona. hoş geldin dedim. Hiç bir şey olmamış gibi.

Kısaca sohbet ettik çıkışta konuşacaktım bütün bunları hislerimi duygularımı anlatacaktım ona. Ve bir daha asla görüşmeyecektim. ASLA. Çıktık otobüs durağına doğru gittik ben o ve 3 kişi daha ikisi sonra ayrıldı ama biri gitmedi. Sonra anladım ki dostum ve o diğer çocuk birlikte gideceklermiş. Anladım ki ben fazlalığım orada. Anladım ki onlar iki dost birlikte bir şeyler yapacaklar. Bana vermediği değeri ona veriyor.

Tabi tercih meselesi hem zaten benim gibi birini napsın yakışıklı değilim zengin değilim konuşmasını bilmem etkileyici değilim. Kocaman bir hiçim.

Ben ayrıldım oradan ama ruhumda benden ayrıldı.

Ben sadece dostum arkadaşım olsun istedim. Şimdi arasın zor durumdayım desin koşa koşa giderim hala. Neden o derseniz bilmiyorum. İçimden öyle geldi. Nedense onu seçtim.

Kesinlikle bu anlattıklarımın sevgililik aşk vb. şeylerle alakası yok. Sakın yanlış anlaşılmasın.

Perşembe günü yine çalışmamız var. Yine göreceğim onu yani. Bu sefer çıkışta konuşacağım onunla ve diyeceğim ki ;

Özür dilerim eğer seni kırdıysam bugüne kadar. Amacım sadece senin dostun olabilmekti. Seni kendime yakın gördüm samimi olabileceğimizi düşündüm ama sakın yanlış anlama bu söylediklerimin sevgililik ile alakası yok. Gerçekten samimi bir arkadaşın olmak istedim ben.

Evet ben kocaman bir aptalım sana iki kere küstüm çocukça. Ama bunların tek sebebi benim için diğerlerinden farklı olmandı. Başkalarının söyledikleri zerre kadar umrumda değilken senin yaptığın en ufak şey gülümsediğin ufak bir an benim için çok önemli. O yüzden biraz alınganlık gösteriyorum.

Sana mesaj attım cevap vermedin hatta bazen yokmuşum gibi davrandın.

Senden tek isteğim birazcık bana değer vermendi.

Ama sende haklısın seni benle arkadaşlık yapmaya zorlayamam. Zaten biliyorum tercih edilebilecek bir insan olmadığımı.

O yüzden sadece bunları bilmeni istiyorum. Ve emin ol bir daha beni görmeyeceksin.

Hoşçakal

Hoşçakalın :(

(Durum böyle biliyorum uzun oldu biraz ama okursanız ve fikrinizi belirtirseniz çok sevinirim. Böyle bir konuşma yapmak istiyorum onunla ne dersiniz ? )

(Yukarıda bahsettiğim arkadaş grubu ile aram zaten limoni eski duyurularımdan bakabilirsiniz. Bu konuşmayı yaptıktan sonra ayrılacağım zaten )

Nasıl oluyor sonları ? Ben düsünmeye basladım böyle yaşamayı ..

jupiter ascending'in yorumlarına baktım yine herkes yerden yere vurmuş izleme isteğim de kalmadı.

yahu matrix gibi sinema tarihinde devrim yaratan bir film yapmış adamlar neden böyle oldu? niye artık ses getiren işler yapamıyorlar?

jupiter ascending'i izlediniz mi? sizce nasıl?

Yetişkin bir erkeğin, evlenmeyi, çocuk sahibi olmayı istemesi çok mu marjinal bir şey?

Nişanlımla hiç vakit kaybetmeden evlenmek istiyorum. O ilk zamanları ağız tadıyla yaşamak ve çok çok yakın zamanda da çocuk sahibi olmak istiyorum. Bana onun hamile halleriyle ilgilenmek, gerekirse ,ki olmaz da, kaprisleriyle bile uğraşmak hoş geliyor. Bebeğimiz olsun, seveyim, bağrıma basayım istiyorum. Kokusunu ciğerlerime çekeyim istiyorum.

Yeni doğmuş bebeklerini seven insanları görünce istemsizce gözlerim doluyor mutluluktan.

Bir erkeğin bu duyguları bu kadar yoğun yaşaması anormal mi? Çok istediğinle imtihan olursun, bu kadar isteme falan diyor insanlar.

Erkek adamın bu kadar evlilik falan meraklısı olması hoş değil diyorlar.

Çok mu anormalim anlamadım?

İçim içime sığmıyor. Durduramıyorum. Çok şükür Allah'a belki nişanlımla çok güzel anlaşmamızdan, aramızda hiç problem olmamasından dolayı bu kadar eminim. İnsanlar evliliğe öcü gözüyle bakıyorlar nedense.

Herkesin, dur daha şimdi ilk aylar, sonra kavgalar başlar dediği zamanları çok mutlu geçirdik. Dur bakalım hele bi isteme faslı başlasın onu tanıyamazsın dediler. Aksine beni daha da mutlu eden bir insan oldu.

Sen asıl meseleyi nişan evresinde aileler her şeye karışınca görürsün dediler. Kimse kimseye karışmadı, ailelerimiz birbirlerini çok seviyor. Nişanlımın ailesi maddi anlamda yükümü hafifletti, benim ailem prensesler gibi (kendi imkanları dahilince) karşıladı nişanlımı tüm nişan evresinde.

Eee, nerede sorun? Nişanlanalı da bir ayı geçti. Biz daha da iyiyiz.

Beni korkutup durmasınlar artık. Hiç mi sevip de mutlu olan olmadı ki bu dünyada da bize devamlı sorunlara hazır ol mesajları veriyorlar. Biz tartışmıyor muyuz? Bizim de sorunlarımız oluyor. Ama konuşulup çözülüyor. Kavga boyutuna çıkmıyor, çıkamıyor.

Neyse, sadede gelelim, benimkisi aşktan mı? Bu hislerim yani. Çok sevmekten mi? Kızım olsun istiyorum mesela (sağlıklı olsun da erkek kız fark etmez). Kız çocukları çok özel geliyor bana. Kız çocuğu görünce gözlerim doluyor. Mesela şu 23 Nisan'da şiir sırasında gülme krizine giren yavrucağı binlerce kez izledim. Şaka gibi ama o güldükçe mutluluktan gözlerim doldu.

Bir erkek için bu kadar yoğun hisler anormal mi yani?

Yaşım 26 bu arada. Ama kendimi bildim bileli evlenmek, çift olmak vs. heves ettiğim şeylerdi.


Edit: Bu bilgi bu duyuru için gereksiz ama vermek istedim. :) Şimdiden sokaktan sahiplendiğimiz iki evladımız da var. Benim 3,5 yaşında Sibiryalı bir kızım, onun da 1 yaşına basmamış melez bir oğlu var. :)

gençler dokuz gün köye gittim,geldim hiç çalışasım yok. ne yapayım?

Bir dil midir?

biz 3 ay önce ayrıldık, kız arkadaşımın hoşuma gitmeyen davranışları yüzünden ayrılmaya karar verdim.
neyse sonra yine şans vereyim dedim birkaç kere. birkaç kez görüştük, ama konu dönüp dolaşıp ayrılık sebeplerine gidiyor. bir türlü ısınamadım tekrar.
hayatımda yeni biri de yok, yalnız kalmayı tercih ediyorum o derece.

neyse, eski kız arkadaşım adına da çok üzülüyorum. geceleri ağladığını falan söylüyor.
"sonra hayatıma biri girerse, seni söylemek zorunda kalacağım" diyor.

bense kendimi sanki onun hayatını mahvetmiş gibi hissediyorum. suçlu hissediyorum.

ne yapacağımı bilmiyorum. onunla tamamen iletişimimi kesmek istiyorum ama ona bunu nasıl diyeyim?

Arkadaşlar, yaza doğru bir endülüs yapayım dedim. Genelde şehir tatili olacak ama denize girmekte istiyorum. Hangi şehirde denize girmeli?

Şimdi mesela benim 6700 takipçim var, ortalama 300 civarı like oluyor. Biri var 100 000 takipçisi var ama onun da ortalama 350-400.

Nasıl çok daha fazla like gelmiyor ona?

iyi bir cloud servisine ihtiyacim var ama hangisini önerirsiniz?

-dropbox kullaniyorum 25 gb civari bedava alanim var ama bana 50 gb civari lazim. ondan dropboxu daha fazla kullanmayacagim.

-google drive: burdada klasik bedava hafizam var ama buda yetersiz, aylik abonelik almayi düsünmüyor degilim.

-one drive: 1tb hakkim var kullanisliligini bilmiyorum kullananlarin tecrübesi lazim.

-box: kalitesini bilmiyorum , tecrübeleri dinlemeye hazirim.

diger servisler neler önerebileceginiz?

TEsekkürler simdiden :))

bulabildiklerim

tanıl bora - tren bir hayattır
kemal varol - demiryolu öyküleri
jack london - demiryolu serserileri (yol)

bildikleriniz varsa paylaşır mısınız :)

arrow'a hiç başlamadım sizce izlemeli miyim yoksa izlemesem de pek bir kaybım olur mu flash açısında?

umudun olduğu durumlarda zor da olsa güçlü olmak kolay. sonuçta ışık gözüküyor.

peki hiç umut yok. ışık da yok. imkansıza karşı güçlü kalabilmek. imkansız olduğunu bildiğin halde güçlü olmak. bu mümkün mü? sonuna kadar çabalamaya değer mi? zaman kaybı mı yoksa kendini kandırmak mı?

selam romalılar,

size kardeşler arasında miras bölüşümü hakkında bir soru soracağım, en kısa ve net haliyle anlatmaya çalışacağım.

şimdi benim dedem 5-6 yıl önce vefat etti ve anneannem evde hiç yalnız kalmadığı için 3 tane çocuğu arasında 1er ay kalma sözü ile dolaşacağı kararlaştırıldı. anneannem kaprisli, negatif ve işlere çok karışan birisi, bundan dolayı da evlerde huzuru bozuyor, kimse onda kalmasını istemiyor.

Anneannemin kendi evi var ve bizim eve 3-4 apartman uzaklıkta, bizde kaldığı zamanlar hava kararmadan önce geliyor ve sabah olunca evine dönüyor. Diğer çocukların evleri yakın olmadığı için onlarda sabah akşam kalmak durumunda kalıyor.

İlk zamanlarda çocuklar arası dolaşma durumu çok kısa bir süre oldu ama sonra anneannemden dolayı bizde kalma süresi uzamaya başladı, normalde 1 ay kalacakken diğer çocukları istemediği için gitmemeye başladı. bu sefer bizim evdeki huzursuzluk iyice arttı, annem arada kaldı, annem ilaç kullanmaya başladı falan falan. bir kaç yıldır bu devam ediyor, ben artık isyan edip evi terk ettim kaç kere.

neyse sadede geleyim, ortanca kardeşe arada da olsa gidiyor, az biraz düzene giriyor gibi ama küçük kardeş tam bir hayırsız, zaten çok para batırmışlığı var, bu küçük kardeş anneannemi almayı reddediyor, ben de bu işe çok sinirleniyorum. biraz ileriyi düşünüyorum ama bunu düşünmeye kadar geldim sinirden, anneannemin biraz birikmişi ve kendi üzerine iki evi falan var, anneannem ölünce bunların paylaştırılması olacak illa ki ve ben bu sırada o küçük kardeşe dava açmayı düşünüyorum, bunca sene annem ve biz o kadar ilgilendik ama sen ilgilenmedin, senin hiç bir hakkın yok diye. sizce böyle bir durumda onun miras paylaşımından hiçbir şey almamasını sağlayabilir miyim?

şimdiden teşekkürler

Tıklayalım da hit alsın diye salak saçma manşetleri olan haber sitelerinden gına geldi. Ulan koskoca kanalların koskoca siteleri olması gereken siteler bunlar. Kırk yılın başı bir bakalım neler dönüyor, vatandaş ne halde falan dedim.

"Ne olduğunu öğrenince şok olacaksınız!!111!"

Bok gibi haberler. Bir adam akıllı haber sitesi yok mu bu boktan ülkede?

Sevgili duyuru sakinleri,
Dün sevgilimle geyik yaparken bi anda b.ka sardı. şimdi size dün aramızda geçen muhabbeti yazıyorum.
er: aşkım yaa hafta sonu arkadaşımın nikahı var ona da altın takmak lazım di mi?
ka: çok mu samimisiniz ki?
er: yani.. arada bir görüşüyoruz. gram altın mı takıyım küçük altın mı?
ka: yani sen bilirsin de çok çok samimi değilseniz gram tak.
er: ama bebeğim bana çok iyi davranır hep arar sorar ilgilenir falan küçük takıyım diyorum.
ka: ooooo küçük takma sebebine bak. adsaktkaffğaha =)) ben de sana iyi davranıyorum bana ta küçük altın tak o zaman=)
er: aşkım ben zaten bu geldiğimde sana bir küçük altın parası harcadım gelince görürsün!
ka: nasıl yani anlamadım ne aldın da? (şimdi ben tabi bu cümleye dumur oldum. o da fark etti nasıl bir öküzlük yaptığını ama toparlama çabası daha büyük sıvamasına neden oldu)
er: yani işte şarap aldım o biraz fazla tuttu. sonra çikolatalar falan gelirken mutlaka bişey alıyorum ya, küçük altın olmasa da gram altını buluyor ehe.

evet dostlar muhabbet aynen böyle gelişti. ben ankarada yaşıyorum. O istanbul'da ayda bir kez buraya geliyor, iyi bir şirkette çalışıyor bi sıkıntısı yok yani. Ben de 1 senedir işsizim ve maddi bir çok konuda siz de takdir edersiniz ki kendimi kısıtlıyorum, fakat ona da asla bana bunu al bunu yap demedim demem de. belki ben hassasım bilmiyorum ama bildiğiniz onurum kırıldı. adam resmen kalem kalem hesaplama yapmış. hayır benim asıl bozulduğum toparlamaya çalışırken dökülmesi. demek ki bu adam çetene tutuyormuş dedirtmesi. ben yanlış mı düşünüyorum? ona haksızlık mı ediyorum?
ben annem dahil kimseden bişey bekleyecek kadar şımarık biri değilim. hiç bir şey istemedim bu güne kadar. 1 senedir çıkıyoruz. o ne yaptıysa ben de gücümün yettiğince ona yapmaya çalıştım. şimdi ben bu davranışı hak edecek hiçbir şey yapmadım.
çok soğudum, gururum kırıldı ve affedemiyorum. bana bişey deyin ben napıyım??

Üniversitemi bıraktım ve yurtdışına gitme kararı aldım. Dolayısıyla para biriktiriyorum birkaç aydır. Şimdi yeni bir işe girmek istiyorum. Dul/yetim maaşı ve burs aldığım için sigortasız iş arıyordum karşıma üç seçenek çıktı. Çalışma süresi 4 ay.

1) Fabrika, çok yakın biri burada sözü geçenlerden birisi stajyer öğrenci vs ayağına alacak Sabah 8 akşam 6 eve çok yakın ve servis var. Bu sırada ailemin yanında kalmaya devam edeceğim.

Maaş: 1100 TL

2) Bodrum'da bistro tarzı kafe. Çalışma saatlerini tam olarak bilmiyorum lakin muhtemelen 10 saat civarı 12-22 vb. 3 öğün yemek ve kalacak yer var.

Maaş: 1200-1400 TL + Bahşiş

3) Antalya'da büyük bir club: İnanılmaz yakın aile dostunun yakın arkadaşının işi barmenlik ya da garsonluk olası. Kalacak yer yok(sıkıntı)

Maaş: 2500 TL + Bahşiş

Şimdi spor önceliğim var bu sırada body buildinge kesin ara vermek aksatmak istemiyorum ve yemek sorunu var 6+ öğün yiyorum günde. İnanılmaz beceriksiz, ve hayatında doğru düzgün bir işte çalışmamış birine hangisini önerirsiniz. Bu gece haber vermezsem 2. ve 3. opsiyonu kaybedeceğim. Teşekkürler.

annem bi mont almış babamın ısrarıyla. evde de giydiğinde içine sinmeyince (ufak gelmiş) 1-1.5 saat içinde geri götürmüş.

dükkandaki adam iade yapamıyoruz demiş ama bi üst bedeni varsa getirtebilirim demiş. annem de tamam deyip aldıgı montu da bırakıp (karsılıgında da bi kagıt vermişler) eve gelmiş. sonra gitmiş bi üst bedeni getirdiniz mi diye.. yokmuş abla demişler.

dükkanda dursun bu satılırsa parayı iade ederiz demişler, ben de bunu duyunca sinirlendim. ama düşününce şimdi o dükkanın oldugu çevrede tüm dükkanlar aşağı yukarı iade yapmıyorlar. dükkan da zaten küçük esnafın tekinin öyle marka falan değiller. fiş falan yok... o parayı satılmadan alamayız bana kalsa tüketici mahkemesine bile gidilse bi sonuç çıkmaz.

bu işin oluru nasıl?

Egitim icin pendike geldik. Otelin cevresinde pek bir sey yok. Denizin kenarinda kordon seridinde dolasmaktan baska yapilacak bir sey yok mudur? Marina var galiba ancak pek bir sey yok gibi? Her yer donerci, cig kofteci :))

şimdi ev aldım diyelim, eşdeğer koçanlı.
kıbrıs birleşince evim elimden gidecek mi?

Atılsın ister misiniz
ya da atana ne hissedersiniz

Atan kişi sevgili olur hoşlanılan kişi olur falan

Sürekli mesajlaşmak mı yoksa ara ara iletişim mi
nedir yani ortası

Selamlar.

Feshane de hatay günleri varmış ya la. Künefe yemeye gideyim diyorum, nasıl gideriz buraya araba ile? Eyüp sultan camiine giderken sağda mavili tek katlı bir tesis vardı, orası mı ki?

Bu sistemi az çok bilen varsa bildiği kadarını paylaşsa çok yararlı olacak

Bilet olayını hallettik, kalacak yerimiz de ok gibi ama şu sistemi çok araştıramadım

merhaba.

yaklaşık 11 yıldır aktif kullandığım hesabım (mira aeterna) ve arkadaşımın hesabı (opleksis) 9 nisan gecesi "nefret söylemi" gerekçesiyle uçuruldu.

ancak biz herhangi bir nefret söyleminde bulunmadığımızı, dolayısı ile sözlükten yanlışlıkla ya da keyfi olarak uçurulduğumuzu düşünüyoruz.

şu an yazılanların tekrar incelenmesini ve eğer gerçekten hatalıysak hangi entry den dolayı hatalı olduğumuzu, eğer hatalı değilsek hesaplarımızı tekrar kullanmak istediğimizi kime/nereye/nasıl bildiririz?

yardımlarınız için teşekkürler.

not: tahminim sözlükteki arap düşmanlığı başlığına yazdığım entryden dolayı hesabımın kapatılmış olması muhtemel. gerekli olursa o entryi buraya da yazabilirim değerlendirmeniz için.

Paris'e 3 arkadaş 5 günlüğüne gidiyoruz, otele para vermek yerine ev kiralamayı düşünüyoruz. bu konuda görüşlerinize ihtiyacımız var, daha ekonomik olacak gibi duruyor ama bilmediğimiz başka bir durum olabilir mi? tecrübeli olan veya pariste yaşayan birileri yardımcı olabilirse çok sevinirim.

şimdiden teşekkürler.