Boşaltım sistemi normal seyrinde devam ediyor mu?
Diş çıkması da sebep olabilir.
Doktor değilim.

kabız olmamasına dikkat edin. uzun süre yapmayınca kaka sertleşiyor ve yaptığında çocuğa acı veriyor. sonrasında da kaka yapmamak için kendisini tutmaya başlayıp kötü bir kısır döngüye giriyorlar.

kendisini sıktığına emin misiniz? yani epilepsi nöbeti falan geçirmediğine? ya da katılmadığına?

O anlarını kaydedip, birkaç video kaydıyla bir çocuk uzmanına danışmanızı öneririm.

Zaten kamp konusunda acemiliği atana kadar doğada kamp yapmanı önermem.

Şu haritadan yer seçip, birine git. Acemiliğini at orada.

www.google.com

biz arabada yatıyoruz, çok zevkli oluyor. yakında çadıra geçebiliriz. youtube'a da atıyoruz güzel içerik oluyor.

youtu.be

ilk önce kamping ile başlamak iyi olacaktır.ekipmanlar tamamlandıktan sonra dağ tepe yapılabilir.

yaz aylarında ege akdeniz saros kıyı taraflarında bir sürü kamp yapmaya gelenler.
çoluk çocuk ailecek kamp yapıyorlar. istersen kamp yeri tahsis eden işletmeler var.
suyunu elektriğini vs ücret karşılığı kullanıyorsun.

kampın güzel yanı, tek bir yere bağlı kalmadan istediğin uygun bir yerde kur kampını birkaç gün takıl sonra başka yere geç. tr de görülecek bir sürü yer varmış diyosun gerçekten.

yeni yerler keşfetmek isteyen insanlar için makul bir yöntem.

Kesinlikle tavsiye ederim. Geçen yaz başladık, bu yazın gelmesini heyecanla bekliyoruz. Biz ücret karşılığı yer, elektrik ve su sağlayan yerde çadır kuruyoruz bu arada. Aile olduğumuz için kafamıza göre ormada, sahilde bir yerde kamp yapmıyoruz.

fena değil. ben de çok karşıydım. arkadaşlarla gittik 2 gece kaldık. keyifliydi. fazla uzamaması lazım.

profesyonel kampçı, amatör dağcı olarak şahsi fikirlerim:

eğer bir kamp alanında eşsiz bir manzara yoksa, gece olduğunda kayan yıldızları ve düşen meteorları izleyemeyecek kadar ışık varsa o kamp "benim için" kamp değildir. çünkü bu konforsuzluğa değecek bir şey yok demektir. örneğin ücretli kamp alanları... bir anlamı yok, bence hiç zevkli de değil. :) ancak arkadaşların dediği gibi acemiliği atmak için güzel bir seçenek.

benim gibi 3000 metre üzeri yerlerde kamp atıp dağcılık faaliyetleri yapmayacaknısaz bu işin sonu 4x4 bir karavandır. bir zaman sonra ondan başkası tatmin etmez, işkenceye döner, heves kaçırır. eğer benim tarzımda faaliyetler yapacaksanız o kamplar size şu dünyada cenneti yaşatacak nadir anlardandır. tabii hava kötüye giderse cenehhemi de yaşatabilir. :p

güvenlik konusuna gelince; şu ana kadar çakal dışında gördüğümüz ve yakınımıza gelen hayvan olmadı.

Kamp yaparken ne yaptığınız önemli.

Sadece çadırda yattığınızda kamp yapmış olmuyorsunuz. Mesela biz iki çocuksuz aile kampa gidiyoruz yemek sohbet oyun mangal derken keyifli vakit geçiriyoruz, temiz hava alıyoruz, gezmiş oluyoruz. Arkadaşlar olmadan kamp yaptığımızda deniz kenarına gidiyoruz deniz tatili yapıyoruz çadırı sadece konaklamak için kullanıyoruz.

kullanmıyorum. onu alınca yer kaplayacak. en fazla yılda bir iki kere kullanırım. onun yerine yıkamacı çağırıp yıkatmak daha uyuna gelir. tabi sizin çok sık kullanmanız gerekiyorsa o başka bir durum.

Not: kiwi 4323 aldık.

Bizim evde de her türlü plastik hayvan var. O alana odaklanabilirsiniz bence. Çok seviyorlar.
Gökyüzü haritasını tavana yansıtan bir cihaz var o ilgisini çekebilir uyku zamanı.
Klasik lego alabilirsiniz. Bu yaşta değil ama 2 yıl sonra oynar.

pudgy penguins ürünleri shop.pudgypenguins.com

columbia'dan çocuk montu falan alabilirsiniz. Türkiye'ye göre aşırı ucuz, hele bir de outlet denk getirirseniz...
o yaştaki çocuk ne alırsanız alın en fazla 2 gün mutlu olur sonra sıradan gelir aldığınız hediye ve unutur. en azından işine yarayacak bir şey almanızı öneririm.

Sizin dosyanızı oluşturmamışlar. Servis sigorta şirketine fatura, fotoğraflar, tutanak, eksper raporları vb. yollayacak sonra sigorta şirketleri değerlendirecek ve kusurlar belirlenecek. İlk önce servisi arayın, göndermişlerse de axa'yı...

Hemen goremiyorsunuz. Dosya kapandıktan sonra sbm den bakabilirsiniz.

müzik üzerine eğitim almak isterdim.

felsefe, mantık, dil, çeşitli sporlar, dans... delirirdim

Hali hazırda yaptığım şeyleri yapardım.
Mühendislik bir sanattır. Bu sebeple bir çok disiplini barındırır içerisinde.
Şimdiki tek sıkıntım para ve altyapı eksikliği. Para sorunum olmasa kendime laboratuvar kurar aynen devam ederim şimdiki hayatıma.

Yüzme, tenis, dil, bateri ve dans.

piyano, gitar, saksafon, çello

Elektro gitar, davul, ispanyolca, sanat tarihi ve mitoloji (tum donemler, ayrintili, uzun sureli)

Gastronomi, bateri , dans

Elektro gitar ve yazılım. Doğa fotoğrafçılığına ağırlık verirdim.

Zaten öksürüğe sebep olan şey burun akıntısı. Onu kesmeden öksürük geçmez. Benim kızımda ev tozu alerjisi var, akıntı olduğu anda nasorinse ile burun temizliği yapıp üstüne risonel burun spreyi kullanıyoruz.

Çocuk alerji doktoruna gidip test yaptırın ve ona göre önlem alın.
Gece uyurken de öksürüyor mu?

@drmuhendis gece uyurken kriz gelir bir süre öksürüyor sonra kesiliyor. Burun akıntısı kreşe başladığından beri akıyor.

Anladım.
Bence alerji testi için gitmenizde fayda var.

Burun akıntısı genize gidiyorsa öksürük yapar. Burnu sürekli açık, yastığı hafif dik ve uyuduğu ortamı aşırı sıcak yapmamalısınız.

Geceleri öksürmemesi için harika bir tarifim var. Kimse söylediysem olumlu dönüş aldım. Kendimde ve çocuğumda uyguluyorum.
3 4 diş sarımsağı(çin sarımsağı olmamalı) dövün, ağzı kapalı bir kap içinde üzerini geçecek kadar hakiki zeytinyağı koyun. Yarım saat bekledikten sonra ayaklarının altına sadece yağı sürün, pamuklu çorap giydirin.
Kalan yağı buzdolabında saklayarak ertesi gecelerde de kullanabilirsiniz.

Yukarıda yazılan tavsiye dahil biz neler neler denemistik zamanında. Sarımsak zeytinyağı karışımını ara ara kullanıyoruz doğal antibiyotik etkisi olduğu söyleniyor. Lakin ilk etapta önce çocuğun tam olarak neye karşı savaş verdiğini öğrenmek lazım. Doğru tedavi için önce doğru teşhis önemli. Sorunun ne olduğunu bilmeden ne işe yaradığını bilmediğiniz şeylerden medet ummayin bence.
Yineliyorum öncelikle alerji testi yaptırın. Doktorunuz zaten buna göre gerekli tedaviyi söyeyecektir.

Bizi İstanbul dan antalya ya taşıyan kişiyi tavsiye edebilirim. Özenli, titiz çalışıyor. Muhabbeti de iyi, aile babası bir abi.
Telefon numarasını buraya yazmak doğru olur mu bilmiyorum ama ben mobilden yazıyorum. Bana bir mesaj atarsanız oradan telefonunu size vereyim.

ziraat bankası araçlarını ihale ile satıyor duyuruları takip edebilirsin.

şahışlar alıp sahibindene koyuyor transit custom modeller arasında aratabilirsin.

o araçlar bankalara ait değil. İhtiyaç oldukça banka merkez bankasından para talep ediyor veya kendi kasasında bulunanları merkez bankasına gönderiyor. Bu durumlarda o zırhlı araçlar da para transferini sağlıyorlar.
Şimdiye kadar bir müşteriye hizmet verdiklerini "ben" duymadım.

teşekkürler. satın almak için sormamıştım aslında. başlıktaki adam gibi 2 milyon tl çektim diyelim, bu parayı götürmek için bankadan güvenlikli araç ayarlamalarını isteyebiliyor muyum?

sanmıyorum, istenebilse bile 2m tl için vermezler çünkü ev alan herkes yanında bu parayı taşıyor artık. (satış değerini düşük gösterip az vergi veriyorlar)

bence en büyük problem hala 200tl'lik banknotlarda kalmamız. 1000 hatta 2000 liralık banknotlar çıksa 2milyon tl çok daha az yer kaplar, böyle göze batılmaz. Tabii keşke elden para alma verme işi azalsa bitse ama ev işlerinde hep böyle hallediliyor ne yazık ki.

Özel güvenlik şirketiyle görüşün.

Banka personeli, kurum dışında hukuksal olarak yetkili değil (silah kullanamazlar vs). Bu nedenle, isteseler de size yardımcı olamazlar.

para taşıma aracı kiralama yazınca bile bi çok seçenek çıkıyor.

eski çalıştığım şirkette böyle bi hizmet almıştık biz. firma ismini unuttum ama. sene 2017 olması lazım, 1,5 milyon civarı bi paraydı. bankayla aramız iyiydi ama onlar ayarlamıştı diye hatırlıyorum.

cimri degil de insan bazen binlerce lira harcar ama bazi seylere verdigi uc kurus fazla gelir. hepimize olur bu.

mesela cikarsin 1000 lira bir yemege verirsin, sonra market alisverisinde bir seye 3 lira yerine 5 lira verdiginde koyabilir bu sana.

cok takilmamak lazim.

Cimri değil kanka aslında ben de böyle yaparım bazen hani derler ya zengin işte böyle zengin oluyor diye misal bazı şeyler vardır parasına değer, hiç gocunmam öderim ama 3 kuruşluk şey için 5 kuruşluk kargo mantıksız.

Kargo olayı da şöyle: Şimdi diyelim ki kumandanın fiyatı 100 lira, kargoyla birlikte 120 liraya geliyor ama başka yerden alırsan 130 lira ama kargo ücreti yok, internetten değil de dışarıdan alırsan da fiyat 150 lira, hepsi aynı ürün ve o ürünü hemen almamız lazım, şimdi böyle bir durumda o ürünü almamaya çalışmak işte bana enteresan geliyor. Tama kendini keriz gibi hissediyor o kargo parasını verince ama aynı ürünü kargo parası olmadan başka yerden alınca da daha fazla veriyorsun, ben bunu anlatamadım kendisie.

Cimrilik degil ama bazi kisilerin oncelikleri farklidir.Beni mesela kilik kiyafette 3-5'in hesabini yaparken gorsen cimri dersin ama yemek-icmek-gezmek soz konusu oldugunda asiri bonkorum.Oncelik meselesi

bence de cimri değil. Optimum seçeneği bulmaya çalışan bir kişilik.
kesin mühendis.

Bu biraz cimriliğe kayıyor çünkü kumandanın en hızlı sürede tamir edilmesi hayat konforunu yükseltecek bir şey. Konfor > Para

Yoksa 5 liralık şeye hak ettiğinden daha fazlasını veriyor olmaktan rahatsız olmak normal bir şey. Kimse enayi değil. Ama 30₺ için bir süre daha alıştığım konforu kendimden esirgemem. Cimrilik burada başlıyor bence.

road tripte araba kimindi?

cimri degil akilli birine benziyor.
bir mali degerinden fazla verip alana cömert degil enayi denir

cimri degil aksine hesabini bilmiyor. fayda-maaliyet dengesini zihninde duzgun oturtamamis. ihtiyac olan bir sey varsa direkt alinir (mesela tv kumandasi, her gun gerekli). "sen gerizekalı mısın olm tv kumandası satan adamdan kargoyu bedavaya getirecek ne alacağız" - kesinlikle sen haklisin. sirf almis olmak icin bir seyler alarak "kar"a a gecilmez.

Araba kardeşimindi fakat burada bir mala değerinden fazla vermek nasıl oluyor onu anlamadım. Cevapların arasında konuyu açıkladım aslında, yani bu kumanda alınacak ve üç farklı seçenek var birine kargo ücretiyle birlikte 120 lira veriliyor diğerine kargo ücreti olmadan 130 lira veriliyor diğerinde de dışarıdan alacağız o da 150 lira, yani kumandayı kendimiz üretemeyeceğimize göre birinden birini alacağız, kargo dahil 120 lira verip almak hak ettiğinden fazla vermek oluyor tamam ama kargo ücretsiz 130 lira vermek ya da dışarıdan aynı ürünü 150 liraya almak mantıklı mı oluyor bu durumda? Üç senaryoda da mevzubahis olan aynı kumanda bu arada tekrar belirtmek isterim. Yani cimri olmadığına ben de iknayım ama bu aynı zamanda bi akıllılık ya da hesabını bilmek gibi bir şey de değil gibi sanki.

Benim düşüncem şu: Bence kargo parasını vermeyi gururuna yediremiyor, sırf bu nedenle kargo free olması için "belki ikinci bir şey almak durumunda kalırız da kargo ücretsiz olur" gibi absürt bi seçenek sundu bize ama bu mantıklı mı yav, kumanda satan adamdan başka ne ihtiyacımız olacak, ya da olması için ne kadar beklenecek? Kumanda olmadan da tv'de hiçbir işlem yapılamıyor bu arada onu da belirtmek isterim. Yani bence hiç akılcı bir hareket değil bu, o an basireti bağlanıp mantıklı bir çözüm üretemediği için böyle sallama bir fikir sundu bize. Tamam cimri değil ama sunduğu seçenek de mantıklı değil.

masrafların neredeyse %80'ini kendisi karşıladı,"
aynı maaşı alsaydınız %50 paylaşırdınız muhtemelen?

mesela aciliyet varken otopark ücreti vermemek için 1km yürüyorsa cimridir
fazla umrunda olmayan şeyler için direnç göstermesi cimrilikle alakalı bir gösterge değil

" ortada bozuk bi kumanda var ve bu alınacak, sen almıyorsan ben alacam" dedim,"
masrafların çoğunu o karşılıyorsa (böyle bir mecburiyeti yok sonuçyta ama yapması güzel bi şey) bu tip ufak şeyleri senden bekliyor olabilir

Abi yok ya sen al ben alayım meselesi değil gerçekten öyle bir adam değil, onun derdi dediğim gibi sadece o kargo parasını vermemek, kargo bedava olsa aynı kumandadan 10 tane de alır. Benim o tepkiyi verme nedenim de 10 saat araştırdı bu konuyu hem kendi gerildi hem beni gerdi, ben de sinirlendim bırak ben alayım dedim ama dediğim gibi benim almamı beklemesi gibi bir durum yok, onun hesabını yapmaz gerçekten.

Kesinlikle cimri olduguna katilmiyorum, aksine gonlu bol comert bir kardesiniz var bence. Kiymetini bilin. Bazi seylere para vermek, ne kadar kucuk olursa olsun, beni de rahatsiz ediyor ve yukarida biri daha yazmis oncelikleri farkli demek ki.

Bence kalbini kirmayin. Bazi insanlar comertlik, sevgisini guzel ve rahat gostermek, durustluk vs gibi cok guzel ozelliklere dogal olarak sahip olabiliyor ve bence degerleri yeterince bilinmiyor, o kisiler bunlari kendiliklerinden yaptiklari icin, yaptiklari guzellikler kaniksaniyor ve takdir/sukran sunulmuyor bence. Sizin kardesiniz de boyle gibi geldi, onu takdir ettiginizi, mesela tatil meselesi ile ilgili, acik acik gosterin.

cimri değil, zekalı ve vefalı bir arkadaş. aynı ben

bazen mini çakallıklar, mini başarılar falan lazım. kargo beleşe gelen bişi bulduğundunda mutlu olacak aslında, bir nevi bir şeyleri ucuza getirmenin mutluluğu, oyunda kazanmışlık hissi gibi bişi.

yarısını da sana ödetmesi sanki kendince kibarlık, almasına o da alır ama seninde katkın olsun gibi sanki.

10klık bişey alacakken 50/60 lira ucuz olanı gözüme gelmiyor ama

50/60 liralık bişey alırken 5 lira daha ucuzu varsa alabiliyorum.

bişey çıkarmaya gerek yok bence.

Maalesef hep hasta geçirecek, benzeri bizde var aynı senaryo tüm çocuklar birbirine bulaştırıyor

Kreşe başladı ifadeniz çok şey demek. Savaşa savaşa direnç kazanıyorlar işte.
Sürekli değil ama ara ara oluyorlar maalesef.

Öncelikle geçmiş olsun.
İfadeler de önemli. Onları da yazarsanız daha iyi olur. Zira imza Atarak o ifadeleri kabul etmiş oluyorsunuz.
Ayrıca eğer etrafta kamera varsa onları temin etmeye çalışın. Kusur her iki tarafa verilse bile goruntuler ile itiraz edip durumu değiştirebilirsiniz.

@drmuhendis hizliresim.com

İfadeler bu hocam. Kaza bölgesinde eds tabelası vardı, bu görüntüleri alma şansım var mıdır? Biraz baktım İnternette ama tam bir şey bulamadım.

Elemanlar uyanık davranmış ve kendi lehlerine olacak şekilde yazmışlar. Aniden girdi vesaire falan diye.
İşin tam olarak teknik detayını bilmemekle birlikte daha önce 3 kaza yaşamış birisi olarak şöyle yorumluyorum.
Fotoğraflar ve yorum taksicinin ifadesini doğruluyor maalesef. Yani sanki aniden girmiş gibi duruyorsunuz bu verilere göre.
Bu durumda size 100 karşı tarafa 0 kusur mu verirler yoksa arka taraftan temas olduğu için 50 size 50 ona mı verirler bilemiyorum. Bunu belki konuyu daha iyi bilen birileri yorumlayabilir.
Kamera görüntüleri için o bölgeye en yakın polis karakoluna gidip tam konumu belirterek öncelikle kamera olup olmadığını öğrenebilirsiniz. Varsa derdinizi anlatıp kamera görüntülerine bakmalarını isteyebilirsiniz (bu yardım edeceği tutan bir polis memuruna denk gelme ihtimali ile alakalı seçenek). Kuvvetle muhtemel görüntüleri size veremeyeceklerini savcılığa gidip dilekçe vermenizi isteyeceklerdir. Savcılıktan ise görüntülerin istenmesi için bir avukat aracılığı ile dilekçe yazıp vermeniz daha iyi olur. Daha sonra savcılık dilekçeyi değerlendirecek, polis karakoluna yazı gönderecek, polis karakolu yazıya cevap verip ilgili görüntüleri savcılığa iletecek ve en sonunda siz alacaksınız.
Bu süreç maalesef biraz zaman alıyor eğer üstüne düşmezseniz. Benim başıma geldi ve görüntüleri alana kadar zaten kusur oranları belirlenip sisteme işlenmişti. Kazada karşı tarafın ifadesi yüzünden yüzde 50 kusurlu gözüktüğüm için arabamın kaskosunu yaptırırken hasarsızlık indirimini kaybetmiştim. Fakat görüntülerle itiraz edip yeni değerlendirme istediğimde kusur oranları güncellendi ve kusur yüzde 100 karşı tarafa verildi. Bunun üzerine ben de kaskoya başvuru yapıp kasko fiyatlandırmamın güncellenmesini istedim. Onlar da güncelleyip bana olması olması gereken hasarsızlık indirimini uygulayıp para iadesi yaptılar.

Eğer kamera varsa iş uzun sürse de peşini bırakmayın.

Taksici senin sol şeritte DURUYORKEN aniden sağa geçerek ona çarptığını yazmış. Aslında senin akan trafikte duruyor olduğunu iddia ediyor. Bir de senin ona sağ ön kapısınıdan çarptığını yazmış. Sen de tutanakta taksicinin senin sağ arka kapına vurduğunu yazmışsın. İki aracın birbirinin sağ kapılarına vurmaları için iki aracın karşılıklı ve yolun solundan gidecek şekilde birbirinin yanından geçerken birinin kapıyı açmış olması gerekir. Saçma sapan bir tutanak bu.

Hocam siz anlaşamamışsınız ki neden tutanak tutturdunuz? Bu tutanak anlaşmalı durumlarda kullanılır. Sizin polis çağırmanız gerekiyordu.

Ve sonuca gelirsek sizin kaza notunuz çok naif kalmış. Oraya açık açık yazmanız gerekiyordu suçum yok, hasarımın karşılanmasını istiyorum diye.
Bu tutanağa göre suçu size verecektir.

@artci sarsinti Hocam acemilik işte, ilk defa oldu böyle kaza vs. durumu da doğru hareket edemedim. Polisi aramak aklıma geldi ama araçları hareket ettirmiştik ondan olmaz gibi geldi.

OKSABRON 50 mg/5 ml ŞURUP ve Natur Zencefilli Şeker

bisolnatur işe yarıyor çok ağır değilse. rahatlatıyor en azından.

Öksürüğün sebebini bilmeden neye göre tavsiye veriliyor anlayamadım. Doktora gidin bence.

merhaba,

acaba alerjisi mi var? alerji testi yaptırdınız mı?
glutene, süt ve süt ürünlerine, şekere alerjisi olabilir, bunları kesip bir gözlem yapmanızı öneririm. bağırsaklardan çıkan buhar, solunumu etkiliyor çünkü.

önereceğim doktor yok ama bir de alerji testi yaptırmak ya da dahiliyeye götürmek iyi olabilir

alerji testi iki kez yapıldı. hiçbir şeye alerjisi yok şimdilik.

Merhaba aradiginiz kişi benim. Benzer derde sahibiz.
Aynı şekilde 5 yaşında kızım var. Geçen sene gece öksürükleri ile başlayan maceramız hala devam ediyor. Fakat artık sebebini ve tedavisini biliyoruz. Geçen yıl yapılan teste göre akar alerjisi (ev tozu) çıktı. Tam bir yıl önce griple birleşince kızım 20 saniyede bir öksürür hale gelmişti. Doktor hemen yatış verdi ve 5 günü hastanede geçirdik. Daha sonra düzenli olarak kullandığımız ilaçlar oldu. Ventolin, cortair, burun temizleme (nasorinse), risonel, flixotide, levopront şurup vesaire. Bu son tedabi yöntemine kadar çocuk doktorları değişik değişik öksürük şurupları verip göndermişlerdi. Çare olmayınca antibiyotik vesaire verildi. Ebeveynler için de psikolojik anlamda çok çok yorucu bir süreç. Bu sebeple yıprandım demenizi anlıyorum. Neyse biz hazirana kadwr ara ara benzer sıkıntıları yaşadık ama sonra bıçak gibi kesti. Taa ki 2 hafta önceye kadar. Yine klasik tedaviye başladık ama ciğerler temizlenmeyin doktorumuz bu sefer kortizonlu ilaç verdi (prednol). 3 gün kulandik ve şuan iyiyiz çok şükür. Fakat düzenli kullanmaya devam ettiğimiz ilaçlar var.
Bize de söylenene göre yaş ilerledikçe bunlar tamamen bitecek.
Sizin derman aramanız gereken yer çocuk göğüs hastalıkları. Biz Antalya dayız. Burada olsanız bizim doktoru tavsiye ederdim ama Ankarayi bilmiyorum.
Bu arada ventolin nabzı yükseltiyor, onu kullandıktan sonra nabzın 150 olması normal. Bir de bize söylenen 1 haftadan sonra ventolin cortair in pek işe yaramadığı.
Alerjisi belki yoktur evet ama reflusu olabilir. Uykudan 2 saat önce yemek yemeği bırakmasi gerektiği söylendi bize. Yemekten sonra yalnızca su içebilir, abur cubur kesinlikle yasak.
Son olarak başka sorunuz vesaire olursa yardımcı olmaya çalışabilirim.
Damdan duseni damdan düşen anlar :)

size de çok geçmiş olsun @drmuhendis
gerçekten çok benzer hikayeler. bir yaştan sonra geçer diyorlar ama geçmeyedebilir. bir alerjisi olsa onu keseceğiz. iyi bir göğüs doktoru arıyorum bulamadım. iyi çocuk alerji uzmanları var ama sanki göğüs daha ilgili gibi bizimle. arayıştayım halen.

Geçmiş olsun öncelikle, eşimin de aşırı alerjisi vardı toza karşı, kurutma makinesi alarak %80 çözdük sayılır işi, wn çok toz kıyafetlerde yer alıyor çünkü

Kurutma makinesi var, dyson hava temizleme cihazı var, buhar cihazı var.

Fakat ne yazık ki kreşe gitmek zorunda.

düz toz alerjisi mi yoksa ev tozu akarı alerjisi mi? eğer ikinicisi ise buhar makinesi çalıştırmamanız gerekiyor.

Akar alerjisi.

Kapalicarsi beyazit kapisindan girince sagli sollu 4-5 tane yer var. Buyuk kuyumculardan ziyade, uzerinde "altin alinir satilir" led tabelasi olan kucuk yerlere bakin.

Gitmeden once kafanizda asagi yukari bir fiyat olsun. Elinizde ne oldugunun adetini de bilin. (Kac ceyrek kac yarim vs. Hatta hepsini tek cins olarak hesaplayin. Toplam 45 ceyrek gibi).

Dukkana girince altin alisiniz ne kadar diye sormayin, ceyrek alisiniz ne kadar diye sorun. (Direkt altin fiyati sorarsaniz hesaplarken 0.995le carpip fiyati ordan hesaplarlar, sizin de kafaniz karisir).

Fiyat aldiktan sonra yuksek adet bozacaginizi ve adeti soyleyip son fiyati alin. Seri sekilde sagli sollu sorarak inin. Zaten asagi yukari fiyati anlarsiniz. Digerlerine gore daha iyi fiyat veren yeri buldugunuzda son bir pazarlik yapip bozdurun.

Elinizdeki altini alip saydiktan sonra ciraga verip bi yere gonderebilirler panik yapmayin. Paranizi makineden saydirip oyle alin. Yaninizda poset ya da canta bulunsun.

Eger garanti bankasi hesabiniz varsa da kapalicarsinin icindeki subeden hesabiniza yatirin.

kapalıçarşıda altın alırken cep bankacılığından iban ile altın satışı yapıyorlardı.

sen bozdururken de hesabına hemen havale yapabilirler belki. bu şekilde en azından daha güvenli olur.

Şuradan elinizdeki altının alış fiyatını hesaplayın, ona göre kafanızda bir fikir oluşsun.
canlidoviz.com

Parayı makinede saydırın +1 Sahte para geçirmez onlar.

İlave olarak, çeyrek altınları alırken tarihleri eski diye fsrkli fiyat teklif edebilirler. Bu da aklınızda olsun.

parayı mümkün olduğunda hesabınıza havale eft ne ise göndertin, bu devirde o kadar parayı taşımak risk, özellikle kuyumcudan çıkıyor olmanız ve sahte para durumuna karşı

Arkadaşın dediği gibi kaç adet olduğunu belirtip mutluka en az 3 yerden fiyat alın

Benim bir tanıdık inşaat işi yapıyor orada.
Bölge olarak evi ne için alıcan, o önemli.

Oturmak icin alacagim, bir ayagim surekli ankara'da olacak. bos kaldigi donemlerde kiraya da verebilirim.

alanyayı kuzey ve güney diye ikiye ayırabilirsiniz. gazipaşa havalimanına yakın olsun derseniz güney kısmından antalya'ya yakın olsun derseniz kuzey kısmından ya da merkez mahallelerinden birinden alabilirsiniz. alanya aşırı büyüdü. haliyle her tarafı ayrı bir semt haline geldi.

Gazipaşa'dan neden almıyorsunuz?

gazipaşa tarafi da olur. havalimanina yakinligi da onemli zaten.

Gazipaşa pazarcı mahallesi diye aratirsaniz, deniz yolu üzerindeki evleri değerlendirebilirsiniz. Havalimanina 10 dk.

Tahliye taahhütnamesi yapsın ( tarih olmayacak üzerinde).

kişinin ödemeyi düzenli ödeyeceğine kanaat getirmez ise findeks notu, tahliye sözleşmesi , ama her şeyden önce insan olmasına dikkat edilmesi

sözleşme 6 aylık olmalı

bence de ilk olarak vizesiz bir yere gidin. karadağ'a ek olarak bosna ve sırbistan da olabilir diye düşünüyorum, gerçi bu ara kosova muhabbetinden dolayı sırbistan biraz gergin. buralar hem yakındır, hem çok yabancılık hissedeceğiniz yerler değildir hem de balkan coğrafyasına-kültürüne ilginiz varsa "turistik gezi" havasında güzel deneyim de sunabilirler. türk vatandaşları için çok güzel olduğunu düşünüyorum ben. hem yabancı memleket gezisi hem de eve yakın hissedebiliyorsun. hem görece ucuz (avrupa ülkelerine kıyasla tabii). ne istiyorsan var :)

mısır'ı özellikle kadınsanız hiç önermem, gittiğimden değil ama reddit'teki "bir daha asla ziyaret etmeyeceğiniz ülke?" sorularına hep mısır diyorlar.

vize için kesinlikle danışmanlığa ihtiyacınız yok bu arada. belgeleri toplama kısmı baş ağrıtabiliyor, bissürü angarya çıkabiliyor ama para vermeniz gereken bir işlem değil. yerine göre duyuruya sorsanız bile ahali olarak sizin vize işini hallederiz, vizeye başvurma kısmı para verip destek almayı gerektirecek kadar zor veya karmaşık değil. ha kafam rahat etsin uğraşamam derseniz sanırım öyle bir seçenek de var, detayını bilmiyorum.

vize isteyen bir yere gidecek olursanız muhtemelen aracı firmaya başvurmanız gerekecek. bu kafanızı karıştırmasın. atıyorum ispanya vizesini zortello diye bi firma veriyo olsun... ispanya konsolosluğu başvuru toplamak için onları görevlendirmiş demektir burada. yani konsolosluğa ya da başka bi yere başvurmanıza gerek yok; zortello'nun istediği belgeleri, onların istediği şekilde kendilerine teslim edeceksiniz. onlar konsolosluğa gönderecekler. tam anlamıyla "aracı" oluyorlar. bu herhangi bir acentaya para verip iş gördürmek gibi değil; bi nevi mecbursunuz, bazı konsolosluklar doğrudan başvuru kabul etmeyip bu tip firmalarla anlaşmalı yapıyor bu işi.

Şuan Sofya'dayım. 1 leva 15 TL. Şehir tam turistik bir yer. Çoğu yere yürüyerek gidebiliyorsunuz. Edirne'den 3 saat sürüyor. Beklentilerimin çok üstünde bir şehir burası. Tabii bu benim beklentilerimle alakalı.
Bence burayı bir değerlendirin.

tura katılabilirsiniz. ilk yurtdışı tecrübem tur ile olmuştu. ne nasıl yapılır, yol yordam öğrenmek için kendi adıma faydası olmuştu epey. İkinci kez da gene tura katılmıştım. O turda bir sonraki sefer kendim gidiyorum demiştim.

Vize alabilmek sorun degilse ilk basta Hollanda, Belcika, Isvec gibi duzenli, sistemli, a'dan b'ye ulasmasi kolay ve acik olan yerlere gitmek Turkiyemsi kaotik yerlere gitmekten (karadag, bulgaristan, misir gibi ornekleri goruyorum) cok daha rahat olacaktir. Daha once hic yurt disina cikilmadiysa "dil sorunumuz yok" demeyin bence.

savas olmasa ukrayna derdim. sirbistana gitmeye gerek yok bence eger fest olursa baharda novi sadin gideri var. makedonya uygun hem biletleri hem konaklama olarak eger casinoda egleniyosaniz tercih edilebilir. karadag olabilir ama karadag cok yazlik yer kisin gidilmez. tiflis bence xmasta olabilir. bu vizesiz yerlerde turk turist cok oluyor. vize alayim derseniz prag, viyana dolaylari ya da roma, floransa

Amsterdam, İsviçre

avrupaysa,
ben balkanlari hic önermiyorum, hem tam yurtdisi gibi olmayacak hem de yaslaninca gidersin.
Türkiye'den daha kötü yerlere mesela Misir, fas vs. gidenleri zaten anlamiyorum ya da benim canim tatli.
bence almanya, hollanda, vs gibi ingilizcenin daha cok konusuldugu ülkeler ilk deneyim icin, sonra portekiz, ispanya gibi ingilizcenin az konusuldugu yerler daha uygun.

Avrupa'ya gidilecekse İtalya ve Çek Cumhuriyeti en başta olabilir. Tarihini ve şehirlerini korumuş bölgeler. Balkanları ve İskandinav bölgelerini önermiyorum.

Asya bölgesini de öneririm. Tayland, Malezya, Vietnam bizim için çok farklı, otantik ve çok keyifli bölgeler. Vietnam'da vize prosedürü var diğerlerinde yok. Uçak bileti hariç çok hesaplı bölgeler.

Vize konusunda proseürleri eksiksiz yerine getirmek yeterli danışmanlık almaya gerek yok.

İlk gidiş turla olursa daha kolay olur rehberler eşliğinde.

Akademik personelim, bana da tuhaf geldi.

yazık kafasına dedim.

cinsel organ koyan bile var.

kazadan sonra tutanak tutulup ehliyet, sigorta ve ruhsat fotoğraflarını almanız gerek. dosyanız açılınca bunları da ibraz edip hasarı karşı tarafın sigortasından karşılayacaksınız.

tutanak tuttuğunuza göre gönderir zaten. göndermesi de gerek zaten. arayıp isteyin sıcağı sıcağına.

Servise gidip dosya açtırırken karşının ehliyet ve trafik sigortasını istiyor servis. ayrıca, karşıdakinin ehliyetsiz biri olduğunu düşünün. bu durumda polis çağırmanız gerekirdi. Ya da tr sigortası olmadığını düşünün.

Evet var, gerekiyor. Kasko poliçenize bakarsanız kaza durumunda istenen evraklar diye bir başlık görebilirsiniz.

pişik olduğu durumda ne kullanıyorsunuz? sudokrem almıştık şansımıza tatilde pişik olmuştu tabii :')

uçakta bebek arabasını pert etmişlerdi bizim. tak çıkar parçalıysa ön bar gibi vs onları yanınıza alın, bizimkini kırmışlardı. tekerleri de patlak verdiler artık nasıl bi ortamda muhafaza ediyolar bilmiyorum.

bi de saydıklarınızın içinde sinek ısırığına iyi gelecek bir merhem yoksa onu da ekleyebilirsiniz.

Deniz tatili ise geniş ve koruyucu bir şapka alınabilir. Ishal olma ihtimaline karşı bir seyler alınabilir. Bebek güneş kremi. Sudokrem de faydali olur.

ateş ölçer yazılmamış.
pişik için krem.
calpola ek olarak dolven.

Tatillerde ve dışarıda yemek yerken yanımızda hep bir alt değiştirme zımbırtısı ve sandalyeyi mama sandalyesine dönüştüren katlandığında çanta gibi görünen bir şey vardı. Anlatamadım sanki, şuna benziyordu:
www.idefix.com
bunun dışında nazar boncuğu (evet, almadan gittim, sonra müze shop'tan almak zorunda kaldıydım).

off sinek kovar
Reflor saşe

balatalardandır. Vakit kaybetmeden bir mekanikçiye gösterin. Yoksa sadece balata değil diskleri de değiştirmek zorunda kalırsınız ve maliyetli olur.

sadece balatanın bitmesinden kaynaklanmaz diskiniz yamulmuşta olabilir , baktırmakta fayda var

Erasta avm'nin arkasında balık restoranları var. Gayet güzel, uygundur.

@neymiş +1. Hep yanından geçiyorum ama henüz deneyemedim. Deneyenler ise tavsiye ettiler.

Çıralı, adrasan gibi yerlerde bu hizmeti bulabilirsin.

Güzel'den kastınız nedir?

sakinlik mi? Eğlenceli ortam mı? Temizlik mi?

Kemer için değil ama Kumluca'da bir yer tavsiye edebilirim. Telefonla arayıp çadır kiralamak istediğinizi de söylerseniz yardımcı olurlar.

goo.gl

Not: USB ile harici klavye taktığımda sorun yok, harici klavye çalışıyor.

klavyeyi söktüğünüz sokette mandal olması lazım. mandalı kapattınız mı ?

laptop klavyeleri sökerken çok sıkıntı değildir, fakat takarken yanlışlıkla iletken film yerinden oynayabiliyor. iletken filmin yerine doğru şekilde girdiğine emin olun ve mandalı sıkın. hala çalışmıyorsa üründe sorun olabilir.

www.technopat.net

resimdeki gibi uygun yere takıp siyah mandalı aşağı indirmeni gerekli

tekrar söktüm. Meğer flex kablo soketten çıkmış. soket mandalı biraz esnek gibi. Allah bilir eksi klavyenin bazı tuşları da bundan dolayı çalışmıyordu. Sağlam klavyeyi değiştirmiş olabilirim yani.
Bir daha söküp takma işine girmeyeceğimden bu sorunun cevabını bilemeyeceğiz :)

Hangi ülke için deniyorsunuz ?
avusturya için girebiliyorum.

her ülkenin logini farklı

Mobilden çok sıkıntılı vfs global, pc’den girmeyi deneyin.

firefox deneyin

Dün bulgaristan için randevu aldım, sıkıntı olmadı.

hollanda için login bile olamıyorum.
visa.vfsglobal.com url den girmeye çalıştığımda devamlı "Bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen bir ara tekrar deneyin." uyarısını alıyorum

Fransa için giriş yaparken hata verdiğinde mailimdeki aktivasyon linkine tıklayıp giriyorum. İşe yarıyor. Yine olmazsa vfs’yi arayın orada bu kısımla ilgili ayrı bir bölüm var.

Alternatif olarak yazayım, Keşan'da şirin kokoreç. O tarafa geçtiğimizde muhakkak uğrar, yeriz.

Çamlıbel Restaurant'ta satır et ve ciğer dolması gibi bir şey vardı.

www.tripadvisor.com.tr

Donanım hakkında bilgi veren programlar sadece anlık olan biteni ve sistem konfigürasyon özelliklerini gösterir. İleride herhangi bir parçada sorun olacağını belirtmezler.

Cihaz kitlendiği anda ne yaptığınıza dikkat edin. O an şalışannbir uygulama veya güncelleştirme de böyle şeylere neden olabilir

Kendin kurcalama, monster merkezine git veya gönder. Hatta iade et bence.

İade edebiliyorsan direkt et hocam hiç uğraşma servise versen şimdi donanımsal kaynaklı çıksa anakart falan değiştirseler ne gerek var yani on günlük makina

İade et ve ty.gl bu ürünü al derim. Sadece ram olarak geride, ssd zaten boş slota ilave edebilirsin. İşlemci hızı olarak %50 daha iyi matebook. 12.nesil de olsa U işlemci, benchmark puanı düşük. Ayrıca kasa kalitesini eline aldığında fark edeceksin

@mephistoo

bu linkteki 16 inç, ben daha taşınabilir bir şey arıyorum, 13-14 inç civarı. o boyutlarda da uygun fiyatlı ve yüksek özellikli monster bulabildim, başka markalarda benzer özellikte min 30 bin tl den başlıyor. bunu iade etsem bile yerine gene aynısını tekrar satın alırım.
bu 2 seferlik kitlenme olmasaydı çok memnunum aslında, ama işte insan işkilleniyor. ayrıca daha önce lenovo ve dell in business seri 13 inç makinalarını kullanmıştım iş dolayısıyla, emin ol kullanım ve kalite olarak monster kasası klavyesi onlardan hiç farkı yok.

iade et, monster çok bozdu, 3. bilgisayarımı aldım kendilerinden ve teknik servisi leş uğraşılmaz, iade edip tekrar al +1

neden leş olduğunuda söyleyeyim, bataryası çok geç dolduruyordu 2 kere yolladım sorun yok dediler, tanıdık tamirci kabloda sıkıntı olduğunu söyledi ve gerçekten değiştirince düzeldi.

Anladım hocam, tabi daha önceden kullandıysanız en iyi siz bilirsiniz. Benim önerdiğim 16 inch olmasına rağmen ekran/kasa oranı o kadar yüksek ki neredeyse 14 inch monsterın boyutlara benzer, 1-2 cm fark var, ağırlık olarak da 400 gr fark var. Yine de büyük gelirse matebook 14 var, 1240p işlemcili, yine işlemcisi daha hızlı. Yerli marka almak ve kullanmak ben de isterim ama zaten tüm parçalar yurtdışından geliyorken aynı paraya hatta daha pahalıya tercih etmem.

hayir engel yok istedigin zaman istedigin kadar basvurabilirsin.

Engel olmaz.

Başvurmaya engel olmaz ama B yi kazanıp gitmek isterseniz A dan kaydınızı sildirmeniz lazım. Aynı anda iki yerde lisansüstü kaydı olmuyor.

evet yoktur ama tabi çıkardan çıkara fark var. örneğin maddi menfaat uğruna gösterilen yapay sevgi ile sevdiceği mutlu edip onun gözünde yücelmek, seni daha çok sevmesinden haz duymak aynı kategoriye girmez sanırım.

Diyemeyiz, hastalikli bir dusunce yapisi bu. Kotu insanlarin uydurdugu, kendi vicdanini tatmin etmek, kendi kotuluklerine mesruiyet kazandirmak icin kullandigi bos argumanlar bence. Ya ben kotuyum ama bu iyiler de aslinda daha 2 yuzlu, cikarci bir bilsen. Muebbet, idam yemeden onceki suclunun sacmalamasi belki yirtarim diye felsefe paralamasi olur anca

Bence diyemeyiz. Ama karşılık olmadan sevgi de az insanda olur

en basit canlının bile temel bir motivasyonu vardır : acıdan kaçmak ve hazza yönelmek. canlılığın temelinde bu vardır. bütün davranışlarımız bu iki amaçtan birine hizmet eder. zaten tam tersiyse sıkıntılı bir durum vardır. gözünü kırpmak da dahil hep bu iki amaçtan birine hizmet eder.

ancak sevmediğin biri var mesela. sırf ondan bir çıkarı var diye katlanıyorsundur. bu sıkıntılı tabii. ancak onun dışında her davranışın kişiye fayda sağlaması zaten mantıklı olan. diğer türlü zararı olan bir davranışı neden yapsın ki kişi? tabii buradan kastedilen kendi çıkarın için başkalarını zarara uğramak vs. değil.

Karşılığı direkt olarak "Dur ben şunu yapayım da karşılığında bunu alayım" gibi bilinçli ve adi bir düşünce gibi tanımlarsak çok karanlık ve ikircikli bir durum ortaya çıkıyor belki. Tabi ki buna inanmak istememek de normal.

Ancak bence karşılıksız bir şey yoktur diyebiliriz ve bu bir sorun değil. Bilinçli ya da bilinçsiz, faydalı ya da faydasız her şey bir amaç uğruna yapılıyor. Karşılıksız demek bir anlamda amaçsız da demek bence, dolayısıyla da böyle bir şeyin mümkün olduğunu düşünmüyorum. Mesela "Bir annenin çocuğuna duyduğu karşılıksız sevgi" başka bir açıdan bakınca genlerini sonraki nesle başarılı bir şekilde taşımanın bir aracı haline geliyor. Dolayısıyla da ortada karşılıksız bir eylem değil, belli bir karşılığa yönelik kullanılan araç var.

Din konusunda da aynı şey geçerli ve yine bir sorun teşkil etmiyor. Söz konusu din ister "Ritüelleri yerine getir, o zaten sana doğru yolu buldurur" desin, isterse de "Ritüeller tek başına önemli değil, önce insan olman lazım" desin; her halukarda ortada belli bir amaca yönelik hareket etme, dolayısıyla da yapılan eylemler neticesinde bir karşılık bekleme durumu var. Bu karşılık direkt yaratıcıdan da, kişinin kendi nefsinden de bekleniyor olabilir, bence sonucu değiştirmez.

Benzer şekilde karşılıksız iyilik de mümkün değil bence. Söz konusu yardımın arkasında kişinin bile farkında olmadığı onlarca amaç olabilir. Zira her şeye ve herkese yardım etmiyoruz; çeşitli kriterlerimiz var. Bu kriterler de büyük ölçüde kişisel; dolayısıyla en temelinde yapılan yardımın arkasında ilgili sosyal grubun bir parçası olmayı pekiştirme, yardım edilenin haliyle empati kurulmasına istinaden hissedilen acıyı hafifletme, komünite hissini güçlendirip olası benzer bir durum yaşanırsa kendine de yardım edileceği güvencesini hissetme gibi hiç de kötü olmayan, gayet doğal karşılıklar olabilir. Burada "Bunlar sebep değil sonuç" diye bir argüman üretilebilir. Yani "kişi hiçbir karşılık beklemeden yardım yaptı ama neticesinde bu faydaları edindi" denilebilir, açıkçası ben bunun mümkün olmadığını, bunu yine amaca ve dolayısıyla da eylemin kendisine bağlandığını düşünüyorum. Yani eğer bu karşılıklar en başta amaçlanmasa, yardım da edilmezdi.

biraz kabala bakıyorum bu aralar ve tam da bundan bahsediyor. mutlu meydan çok güzel şekilde açıklıyor bunu. özetle dediğiniz gibi çıkarsız hiçbir şey yok. çünkü insanın doğası bu. @blackkmamba'nın dediği gibi -ki sanırım o da mutlu hocayı dinlemiş- haz alma ve acıdan kaçınma odaklıyız. bir insanı sevmemiz, aşık olmamız bile, onun bizi iyi hissettirmesi nedeni ile. bir müddet sonra o kişi bize haz vermesin, bakalım sevmeye devam edebiliyor muyuz? karşılıksız yapılan iyilikler, para yardımları vs. insanın vicdanını tatmin ettiği için yapılıyor. yani yine ortada "çıkarsız" bir şey yok. yani iyilik yapıyorum -> vicdanım rahatlıyor -> haz alıyorum. istediğiniz argümanı sunun, yolun sonu kişinin kendisini tatmin etmesine ve acıdan kaçınmasına çıkıyor.

Evet. İyilik bencilliktir. Hatta şunu önerebilirim, bir saatte bitirirsiniz: Anaşist Ahlak - Kropotkin.

bu saydıklarınız haricinde yapılan şeye sevgi derim ben. diğer türlü sevgi olarak saymam. dediğiniz gibi, yapılan bir tür içsel tatmin için veya fiziki beklenti ile yapılmış olur.

sevginin tanımında beklenti, tatmin ve çıkar yoktur. varsa da o, sevgi değildir.

Katilmiyorum modern nihilistlerin bitter hayatlarini kaldiramayip abartmasi diyorum ben.

Sonucunda bana cok az eksi olacak fakat karsidakine cok arti olacak hareketleri surekli yapiyorum ben. Hatta kullanildigimi bile bile yapiyordum psikiyatristim durdurdu sonunda :) Maddi anlamda da manevi anlamda da bana zararliymis, bir cikari yok gordugunuz gibi.

Iyilik yapiyorsun iyi hissediyorsun bu da bir karsilik demesin kimse lutfen, bu freedonia'nin dedigi gibi hastalikli bir dusunce yapisi.

Tum bu kaosun icinde ben yine de insanlarin varsayilan olarak yardim etmeyi tercih ettigini, cogunlugun iyi oldugunu dusunuyorum.

Deprem surecinde gorduk de bunu. Tanimadiklari gormedikleri insanlar icin kimileri para bagisladi ve cogu kisi icin o bagislanan miktarlar onemsiz degildi. Kimileri ise yardim eforlarina katilip saatlerce kendilerini perisan ettiler. Karsiliksiz iyilik vardir. Hatta insanlarin cogu bunu yaparlar. Asil karsilik hesabi yapanlara asla guvenilmeyecegi dusuncesindeyim.

annelik içgüdüsü yüzünden mi bu saatlere kadar perişan oluyorum ya? çoktan tatmin olması gerekirdi bu 2.5 yılda. gayet karşılıksız, beklenti olmadan oluyor.

yazılanları sanki ben yazdım dedim.

kesinlikle katılıyorum.
Size göre iyi bir davranış sergilediğinizde ve bunu sizden başka hiçbir kimse bilmese bile yalnızca içinizde oluşan o "güzel bir şey yaptım" hissi yaptığınız davranışın bir karşılığıdır.

hiçbirimiz masum değiliz. :)

Başkalarının acılarını içimizde hissedebilen varlıklar olarak; salt haz, neşe, gurur ve buna benzer pozitif duygu hallerini tatma güdüsüyle değil, bazen vicdanımızı sızlatan durumları ortadan kaldırmak adına da fedakarca eylemlere girişebiliriz.

Öncelikle tabii ki konu tatışmaya açık, benim de kafamda net bir düşünce yok, sadece mantıklı geliyor, kafamda çürütemedim o yüzden sormak istedim. Yakınım ama bu düşünceye.

O yüzden direkt karşı çıkanların gereksiz celallendiğini düşünüyorum.

Şöyle ki; bana dediniz ki neden iyilik yapıp duruyorsun insanlara, neden önce kendini değil de başka insanları düşünüyorsun?

Ben de dedim ki yahu kardeşim ben böyle mutlu oluyorum. Bu davranışım beni bir şekilde tatmin ediyor, sana ne, sen git kendi işine bak!.

Kimse de demez ki "vay cıkarcı ***** sen kendi mutluluğun için insanları iyi yönde de olsa kullanmaya utanmıyor musun biz senin tatmin havuzun muyuz?"

Yani çıkar kelimesini duydunuz diye illa kötü olmalıdır anlamında söylemedim. İyi bir şeye hizmet ediyor olabilir.

Ama sonuç olarak bir çıkar, bir beklenti yok mu belki kendinize bile itiraf edemiyorsunuz ama var yani. Ben iyi yöndedir, kötü yöndedir diye ayırmadım ki.

Yaptığımız her davranışta sonuçta bir çıkar veya bir karşılık söz konusu mu değil mi onu sordum.

İtfaiye örneğine gelirsek. Sivil toplum kuruluşları da bir çok gönüllü toplayabiliyor, terör de. Mesela burada da temele inildiğinde konunun "bir amaç uğruna önemli biri gibi hissetme" olduğunu düşünüyorum. Amacın iyiliği ve kötülüğü tartışılır, ama toplumda kendine yer edinme açlığımızı kullanıyorlar ikisi de.

Tekrar söylüyorum iyisinde kötüsünde değilim. Ama temelinde aynı şey yatıyor; tatmin. Ve bu da bir çıkar değil midir? İlla bir para veya mal mülk alması gerekmez. Fakat özünde kendi çıkarı için yapıyordur diyemez miyiz?

@deartheodosia evet annelik içgüdüsünden. başkasının çocuğu için bu saate kadar uğraşır mısın?

Namaz ve oruç dışında diğer kalanların sorgulanması gerektiğini düşünüyorum.
Mesela abdestin şartları...bunlar zamanla kimi insanlarca konulmuş şartlar olduğuna dair kaynaklar var. Reşat Nuri'nin Kuran'ı Kerim tercümesini okumanızı öneririm. Kendisininin ve İhsan Eliaçık'ın da bu konularla ilgili açıklamaları var...Benim okuduğum tercümede 'ayak, el ve başın ıslatılması' anlamını çıkaracağım ifadeler vardı. Ve 3er kere de değil.

Bence yasadigin yere gore degisir. turkiyede kolay her yer canii, abdesthane. gecen iftar vakti yokluk cektim butun dukkanlar kapaliydi. gerisi hayat tarzi. bana gore duzenli spor yapmak inanilmaz zor bi sey ama kimileri benimseyip buna gore rutin olusturuyor. ibadetler de boyle kafanda zaten kesin yapacaksan hallediliyor. bir de namazda sunnetleri cikarsan 3 dk bi sey

farz ve sünnetlere bakmak gerek.
teravih farz değil. oruç bana zor gelmiyor. hatta bazı kolaylıkları bile var. yemek hazırlamaya uğraşmamak gibi (sabahları). vakit bana kalıyor.

namaza gelince düzenli kılarsan günde 30-40 dknı alacak bi şey.

düzenli namaz kılanlar için dışarda abdest olayı sıkıntı özellikle kışın sıcak su ve kağıt havlu olmayan yerlerde.

ama din kolaylaştırma üzerine olduğu için yapabildiğin ölçüde yapıyosun.

Eğer bu ibadetleri inandığın için yapıyorsan Allah Kur'anda şöyle diyor: Ben cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım. (51/Zâriyat, 56)

Yani bu dünyadaki görevimiz ibadet etmek, zaten ömür kısa yani asıl yaşanacak hayat burası değil diyor Allah ve peygamber. Ama insan bu dünyada yaşamak istediği için ibadetler hep zaman alıcı ve zor geliyor haliyle.

Bu benim içinde geçerli tabii :)

Zor, o yüzden hiçbirini yapmıyorum. Gaz çıkarınca abdestin bozulduğunu da yeni öğrendim. Her gaz çıkarttıktan sonra bir daha mı abdest alınıyor? Bir de bu ayakların lavaboda yıkanmasından nefret ediyorum.

@Kahvedesu, evet mesela bazı insanlarda huzursuz bağırsak sendromu oluyor ve bahsedilen durum onlarda çok sık yaşanıyor. napsın bu adamlar. birde bazı teyzelerden duyuyorum özellikle şeker hastaları idrar kaçırıyor peki bunlar ne etsin.

tüm bunlar haricinde ben sabah seheri islamiyetteki Allah'a dua etmeye bayılırım.

Hastaysan osuruğunu idrarını tutamıyorsan yenileyeceksin işte her defasında altı üstü 5 vakitlik bi şey, İslam dini ibadet esnasında "temiz" olmanı buyuruyor, bence gayet mantıklı. Yani idrarını tutamaman elinin ayağının tutmaması anlamına gelmiyor, elin ayağın tutuyorsa abdestini tazelersin, ha kuralları ben koysam her vakit abdesti tazele derdim ama yine kıyak geçmişler inananlara. Yani 40 yıllık hardcore bi ateist olarak bana bile anlamsız geldi kaygınız.

@Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet, doğru diyon aslında idrar kaçıran da bi zahmet temizlensin de mi? ama beş vakitte bir boydan boya ıslanmak üşendirir bence. özellikle kış aylarında.

ya birde şu var, herkes aynı işleme tabi tutuluyor. mesela bazılarına oruç iyi geliyor çünkü adam olmuş zaten 100 kilo, azcık aç kalayım ne olur ki diyor ama diğer yandan hasta, çelimsiz biri de aynı şeyi yapıyor. ikisnin dayanma gücü aynı değil.

Ya yok onu yapanlar zevk bile alıyordur o rutinden öyle düşünmeyin.

“İsra gecesi namaz elli vakit olarak farz kılındı, sonra azaltılarak beş vakte indirildi ve şöyle seslenildi: Ey Muhammed, benim katımda söz değişmez, senin için bu beş vakit namaz sebebiyle elli vakit sevâbı vardır.”

Sadece ibadetler değil, yaşam tarzı da zor.

sünni islam zor.
kuran islamını savunanlara göre o kadar zor değil. çünkü sünnilerde abartılan şekilde ibadet yok kuranda.

100 kilo mevzusunda oruç kilolu olanları bazen daha da zorlayabiliyor. Yani öyle kiloluya kolay, azıcık aç kalayım vs diye genelleyemeyiz.

Bana da iş seyahatlerinde namaz olayı zor geliyor. Hele bir de kılamayınca bir sürü kaza borcun oluyor. Ama sonra düşünüyorum da günlük hayat telaşını hep daha önceye aldığım için bana zor geliyor. Yoksa 15-20 dk bilemedin yarım saatlik şey. Bence neyi oncekiklendirdiğimizle alakalı bu zorluk meselesi.

Sabah namazı yazın çok zor, gece 3-4 gibi kalkıp (net hatırlamıyorum, imsaktan sonra yani) kılıp tekrar yatıyorum. Ama kışın kolay, sabah kalkıp kılıp evden çıkıyorum genelde.

Diğer vakit namazlarının bir zorluğu yok, işyeri müsaitse öğlen ve ikindi 10'ar dakika tutar. Bir sigara molası kadar.

Ama dışarıda abdest zor, özellikle kışın. Bunu da dışarıda bulunacağın saatler ve abdestli çıkmak olarak ayarlanabiliyor, ben abdestli çıkmam pek, gittiğim yerde illa ki bir mescid ya da cami bulur abdest alırım.

Bir de şöyle bir şey var, "namazın dakkası şu, kıldın kıldın kılamadın yandın" diye bir şey yok. Belirli bir zaman aralığı var, mesela bugün için öğlen namazı 13:15 ile 16:30 arası (15 dakika namaz kılma payı verdim, ikindi giriyor 15 dk sonra)

Yani 3 saatlik süre içerisinde 10 dakika zaman ve bir lavabo bulunur illa ki.

Her namaz da yeni abdest şartı da yok +1

Dışarıdaysan veya su ve zamanla ilgili sıkıntı varsa öğlen ile ikindiyi birbirine yakın kılıp (süresi geçmeden) tek bir abdest ile kılabilirsin.

Oruç zor, hele ki yaz günleri. Diabetliler, insülin direnci olanlar vs için çok zor. Ama tutamıyorlarsa zaten muaflar, insan kendini bilir, dener. Tutamıyorsa fidyesini verir, ama Allah'ı kandıramaz tabi :)

Teravih zor ama farz değil, kılmasan olur. Zaten paldır küldür kılınıyor çoğu camide, Allah kabul etsin ama hiç bana göre bir namaz kılma tarzı değil mesela.

Abdestde su olayı mesela, su yoksa illa bul da demiyor, teyemmüm var.

En önemli ibadetlerden birini atlamışsınız, zekat. Bunu uzun uzun tartışıp masaya yatormak lazım, maalesef çok az yerine getirilen bir ibadet.

hayatında hiç çalışmamış birinin işe girerken hissettiği kaygı, işin rutinine girdikten sonra gider. bunun gibi ibadetler de bir süre sonra kolaylaşır, hayatın akışının bir parçası olur.

@Amaranta ursula, kilodan kastettiğim senin bahsettiğin gibi şartların aynı olmamasıydı. ama tabi Allah bunu gözönünde bulunduracaktır. evinde 7-24 sıcak su akan biriyle, kuyudan su çeken biri aynı olmayacaktır gözünde.

@vizivozo, Kuran'da ne yazıyor tam bilemesem de şapşal insanların zorlaştırdığını farkediyorum. mesela gücünün yettiği kadar deniyor ama önüne gelen vaaz verdiği için mmecburiyete dönüştürülüyor.

birde Allah'a ulaşmak için akan sular kadar yol olduğunu okumuştum. ve onun şahdamarımızdan yakın olması çok ferahlatıyor. neyse. bence zorlaştıranları ciddiye almamalıyım. teşekkürler.

Nazam ile Orucu geçtim, Haç ibadetine karşı bir şüphem var kendi adıma. Özellikle umrenin mantığını çözemedim.

@put it in your appropriate place, ben mantıktan ziyade yapabilirlik arıyorum. mesela günde 5 vakit namaz kılmak sağlıklı bir insana vız gelir ama oruç o kadar kolay olmayabilir. ama denildiği gibi bu da gücü yetenler için.

mantık da bence kişiye göre değişir. çünkü insanlara haller veriliyor ve o haller motivasyonunu arttırır. o da Allah'ın lütfuna kalmış.

Seküler bir dünya olduğu için zor görünüyor. Hayat ibadetlere göre düzenlendiğinde o kadar zor gelmez. Yukarıdaki örnekler de bunu destekliyor. Dışarıda, iş yerinde abdest almak zor, ama buna uygun mekanlar çok olsa sorun olmazdı.

Mesai saatleri de ibadetlere göre ayarlanabilir falan, ramazanda daha az mesai vs.
Özetle seküler bir düzende dini yaşamaya çalışmak zor. Allah’ın düzenlediği kurallara göre bir sistem olsaydı bahsedilen bir çok zorluk ortadan kalkar.

teravih şart değil
sabah namazı erken yatmazsan yazın uyanamazsın
öğlen ikindi
akşam yatsı birbirine yakın kılarsan tek abdest

yolculuk alışveriş, gezmeler namaz vakitlerine göre hareket etmek gerekiyor
kılman gerktiğine inanıyorsan keyfi olarak pas geçmek daha zor bir psikloji

İbadetler için iradeye hakim olmak, nefs mücadele gerekiyor ki bu mücadele ölene kadar sürer. Burada sabır önemli.Daha çok dünyevi şeylere olan ilgi ve bu tür meşguliyetin yoğunluğu kişiyi ibadetlerden alıkoyuyor.
Ayrıca alışkanlıklarımızın çoğu
ibadetlerimizi yapmamızda engel.
Üstte de belirtildiği üzere aslında hayatı ibadetlere göre ayarlamak gerekiyor.
Mesele otobüs yolculuklarında abdest için engel çıkarmaması adına mümkün olduğu kadar çok az yemeğe dikkat ederim ki işe yarıyor.

Gerçek manada ibadetler yerine getirildiğinde kalp huzuru da sağlanır.imkansız değil.
Hastalık gibi bir engel yoksa oruçta rahat tutulur.
Özellikle bu hava şartlarında daha da kolay.

iddia ediyorum abdest olayı olmasa namaz kılan müslüman sayısı artar. yaz kış abdest modern yaşamda çok zor bir olay. özellikle kapalı kadınları düşünsene, baştan aşağı soyunup tekrar giyinecekler. zaten kolaylıklar da hep erkeklere.

eğer abdest basit bir eylem olmasına rağmen farzıdır, sünnetidir, vacibidir zorlaştıran olmuşsa cehennemd3 cayır cayır yanacak bir sürü insanı ibadetten ettiği için.

Geleneksel islam islam değil ve bir sürü "ilave" içeriyor.

Kuran odaklı yaklaşırsan olay çok kolay, çünkü yapman emredilen şeyler zaten insanın doğasında olan eylemler. Yemek yemek, su içmek gibi.
18 yıl olmuş namaza başlayalı mesela ne yurt dışında ne askerde hiç sıkıntı yaşamadım. Çünkü namaz artık senin normalin olduğu için hayatı ona göre şekillendiriyor ve sorun yaşamıyorsun.

Kuranın diyanet çevirisinde Bakara -3, "namazı dosdoğru kılın" diye başlıyor.
Neredeyse diğer tüm çevirilerde ise, "düzenli dua edin" diye yazılmış.

Genel olarak ben de fazla olduğunu düşünüyorum. Günde 5 vakit namaz çok fazla, artı zamanları bir 100-200 yıl öncesine kadar bile mantıklıyken günümüz dünyasına uygunsuz kaçıyor. Abdest ile ilgili sanırım o zamanın insanları yeterli imkan olmaması sebebiyle pis oluyordu, yeterince sık duş almıyordu o yüzden namaza abdest şartı getirilmiştir diye düşünüyorum, temizlenmesi gereken yerler pislik birikebilen ve kokma ihtimali yüksek yerler genelde. Gaz çıkarınca ve tuvalete çıkınca tekrar abdest alınması gerekliliği ise çok saçma, abdest ile bu işlerin yapıldığı bölgeleri temizlemiyorsun zaten yenilemek ne fark yaratacak.

zor. sadece ibadetler değil, islam'ın yasaklarına riayet ederek yaşamak da zor. kadınsan iki kat daha zor. en azından erkeksen istediğin kıyafeti giyip dışarı çıkabiliyorsun. görece daha rahat ve özgürsün.

irade kısıtlı bir kaynak. bu kadar ibadet yapacaksın, üstüne odun gibi yaşayacaksın. insan fıttırır. "yeter ulan ben bu dünyaya ibadet için mi geldim?" diyebilirsin. ama cidden ibadet için geldin.

@1331c112, bu kadar ibadet yaptıktan sonra odun gibi yaşamıyorsun aslında,dediğim gibi iraden yeter ve ibadetlerini düzgün yaparsan iç dünyan inanılmaz tatlılaşıyor. bunu anlatmam mümkün değil. ama zor işte yapılmıyor bence.

Hayat tarzını ona göre adapte edip ibadet zamanlarını (özellikle namaz) planlarınıza dahil edince hiç sorun olmuyor. Genelde öğle ve ikindi namazlarında sosyal hayattasınız, tek abdestle ikisini birden kılmak zor değil.

Zekat vermek dışında akla mantığa uygun tek ibadet yok bence.
Yaklaşık 16 yıldır inançsız biri olmama rağmen ailem zekat vereceği zaman ben de veriyorum.
Öyle oturup matematiksel hesap falan yapmıyorum ama hem beni sarsmayacak hem de birinin işine yarayacak ortalama bir şeyler ayırıyorum.
Bunu ibadet olarak değil de standart bağış/yardım gibi düşünüyorum.

Namaz, oruç, hac vs. bunlar bana inanılmaz saçma geliyor.
Bir yaratıcı varsa dahi neden insanlardan böyle şeyler ister ki. Yok, asla oturmuyor kafamda.

@Dağcı, senin gibi düşünenlerin sayısı da çok fazla. ben şuna bağlıyorum bunu çok rahat yaşayanlar gerek duymuyor. genelde ihtiyaç olarak başvuruluyor ibadetlere. sağlık, para, kayıplar için umut kapısı gibi diyorum ben.

benim en çok kafamı karıştıran hac ve namaz. çok tanrılı dinden aktarılmış ibadetlere benziyor. islam öncesi araplar da hac yapıyordu islam sonrasında da. islam öncesinde de namaz vardı sonrasında da. oruç da islam öncesi vardı.

ayrıca abdestin zor olduğuna ben de katılıyorum. namaz kıldığım zamanlarda namaza değil abdest almaya üşeniyorum.

ateistim ama allah çıksa ben varım ibadet et dese yine ne namaz kılar ne oruç tutarım.

@hallegadola

Aslında çok tanrılı dinlerden değil ilk din Hz.Adem’den beri islam olduğu için zamanla bozulsa da kalan noktalar var, benzerlik ordan geliyor.

Hatta bir de Yahudilerden örnek verebilirim. Günümüzde bile islamdaki abdest namaza çok benzer ibadet eden bir yahudi cemaati mevcut.

Cadir ureten kisitli sayida sirket var. normalde ulkede ihtiyac ayda (atiyorum) 5binken (belirli ozelliklerde) bir anda insanlarin icinde duzenli yasayabilecegi yuzbinlerce cadir lazim oldu. Kim uretecek, nerde uretecek, nasil goturecek, parayi kim verecek, eldeki diger isler ne olacak…

Ha diyince uretemiyorsun, tasarimi vs derken cadir bile kolay bir sey degil.

hammadde fiyatıyla son ürünün fiyatını kıyaslayamazsınız.
arada yürütülen süreçte siz hammaddeye değer katarak ürüne dönüştürürsünüz.

aynı miktarda metal dikiş iğnesi olunca farklı enjeksiyon iğnesi olunca farklı değerde olur.

şu video veya benzerleri yardımcı olabilir

www.youtube.com

Doğrudan matematiğini bilmiyorum ama aşağıdaki videoyu uygulayıp açıları ve ölçüleri çıkardıktan sonra kendiniz hesaplayabilirsiniz sanırım. Ama 3d daireden 2d elipse geçiş kısmını tam anlayamadım, işinize yarar mı emin değilim onun için. Daire zaten 2d olan bir şey. Siz gölgelendirmelerle küre gibi görünen ama açı değişince aslında 2d çizim olduğu anlaşılan göz yanıltmacalı şeylerden mi bahsediyorsunuz?

www.youtube.com

AutoCad ile basit ama koordinat dönüşünü için hazır formül yok elimde.
dönüşüm matrisleri ile basitçe halledilebilir lakin bulmak lazım ilgili matrisi kaynaklarda.

4.5 yaşındaki kızım için singulair kullaniyoruz biz de.
Bahsettiğiniz tarzda bir durum yaşamadık hiç.
Ağlama krizlerine sebebi ilaç degil de başka bir şey olabilir mi?
O ilaç alerji ilacı, 3 4 gün kullanıp bırakılacak bir şey değil. Doktorunuz mu bırakmanızı söyledi?

Bizim altın fiyatı diye gördüğümüz şey 24 ayar yani saf altın fiyatıdır.
elinizdeki fiziki altının kaç ayar olduğu burada önem kazanmaktadır.
cumhriyet altını 22 ayar ve 7.2 gramdır.

Peki değeri nasıl belirlenir?
22 ayar demek saf altın oranı %91.6 dır.

Örn. Saf altın gramı 500 tl olsun.
22 ayar altın gramı ise 500x0.916=458 tl yapar.

cumhuriyet altını 7.2 gram ise değeri de 7.2*458=3297.6 tl yapar.

Kuyumcuda farklı çıkmasının sebebi kuyumcu gram altın fiyatını piyasayı göz önünde bulundururak kendine göre belirler veya hesabı yaparken %91.6 ile çarpmaz da yuvarlak hesap %91 veya %90 ile çarpar.

Kasa olayı şöyle mantıklı. Uzun zaman saklamayı düşünüyorsanız kiralayın bir kasa oraya koyun. Fakat al sat yapma gibi bir derdiniz varsa bazı katılım bankaları fiziki altın da alıyor (Kuveyt Türk gibi). Altın alma günlerindne gidip fiziki altınlarınızı "24 ayar" altın cinsinden altın hesabıza aktarabilirsiniz.

@drmuhendis meraktan soruyorum, 24 ayar ile 22 ayar arasında kullanılan %8.4 bakır vb inceltici metal her ne ise, o hesaba nerede giriyor ya da hiç girmiyor mu? girmiyorsa neden?

soruya alternatif cevap: www.paxos.com

@engelbert humperdinck 22 ayar altının içindeki bakır miktarı kuruyemiş aldığında ambalajın fiyatı etkilememesi ile aynı
1kg altın 515bin lira
1kg bakır 50lira
100gr bakır kullanılsa 500bin lira içinde 5 lira eder. onu da mı eklesinler fiyata :)