her gün 50 dakika yürü. o spor aletlerini yapmana gerek yok.

yürüyüş problem olmaz.
kas hareketleri gün aşırı olsa daha iyi olur, o spor aletleri çok efektif değil katılıyorum.

yaş kaç? eğer sağlıklı olduğunuza inanıyorsanız hiç bir sıkıntı olmaz 20 dk spor aletlerini kullanmanız. varsayın ki güç gerektiren bi işiniz var. vücut alışır, zihniniz alıştıktan sonra.

hic hareket etmemekten iyidir.

kendini daha iyi hissedeceksin

yas 24 sağlıklı olduğuma inanmıyorum. bi kaç gün önce koşmaya çalıştım, ölecektim sanırım. kesin kalbimde sorun var.

Bir sey olmaz. Sabahlari 1 saat hafif tempo yürüyüş aksamlaei 1.30 spor salonunda spor yapan biri olarak söylüyorum. Pazar haric.

40 dakika orta-yüksek tempo koşu + 40 dakika o spor aletlerindekine benzer alet yardımsız hareketler şeklinde 1 yıldır devam ediyorum. Bir zararını görmedim. 10 günde bir falan bir günlük ara veriyorum bazen.

uzun bir süre koşmadıysanız hele bir de yaşınız 24 ise büyük bir ihtimalle kalbinizde hiç bir sorun yoktur. olur öyle.

kondisyonunuz yerlerde sürünüyordur, yürüyüş ve hafif tempo ile düzenli olarak yürüyüp/koşmanız lazım.

şöyle anlatayım, aylarca spor yapmamış bir 25'ligin 60 yaşında düzenli jogging yapan birine geçilmesine hiç şaşırmam, ki ben de her sabah koşuyorum. ilk seferlerde yanımdan hızla geçen dedelere şaşardım ben de.

alkol

meyve tabagi.. ama muzu vs kabugundan soyup kes

alkol, açsa yemek.

Soğuk içecek yeter.

su yeter.

alkol + meyve tabağı, sevişmek için de gelse; sevgilinmiş gibi davran nazik ol, bir de tüyo şarap dök yala panpa çok hoşlarına gidiyor...

www.youtube.com

hohohoho

bi bardak alkollü bir şeyler için işte. bira bile olur.

yarrak.

evet bu yüzden kimse bana sevişmeye gelmiyor.

aranda bir bağ yoksa gerek yok bence.

belli bi yaş üstüysen kokain viski - öğrenciysen cigara

ohaa öle şeyler oluyo mu?

Azından mı öpmüşşş?

hava, nefes alması için.

bunu:
itsjustthem.files.wordpress.com

piskevit lokum

alkislarlayasiyorum.com

kuruyemiş, meyve, çikolata çeşitleri iyi gider

e hani sabıka kayıtları internetten çıkarılabiliyordu artık, öyle bir kanun çıkmamışmıydı. sallıyor muyum ?

başkası adına ancak vekaletnameli avukatı alabilir.

isterdiğiniz yerden alabilirsiniz.

e-devlet şifreniz varsa oradan da almanız mümkün.

evet, e devletten alınabiliyormuş.

konsolosluk ıslak imzalı istiyormuş.

Adliyeye gidince baya bir sira oluyor ama sira cok hizli isliyor soru olarak bana sadece ne icin lazim denmisti kimligi aldilar hemen tak diye verdiler

yaşın 18 altı değilse avukatın dışında kimse resmi olarak alamaz.

warcraft'ın kendi single player serisi var. gayet de güzeldir.

skyrim

Kingdoms of Amalur: Reckoning

skyrim iyidir fable ve witcher'ı da sevebilirsin.

diablo

1-1

1-3

inşallah puan alırız ama takım çok formsuz o yüzden biraz umutsuzum. 1-3 real.
edit: götümüze girdi afedersiniz.

3-2

1-3

edit: oha yazarken sadece 1-1 vardi ustte:/

2-2

nasıl cimbomlusun diyeceksiniz bana ama bale ronaldo khedira modric... bunlar inşallah üst düzey formda değildir.

formdaysalar, en az iki üç fark yeriz..

3-1

değilseler ve bizler inanırsak

beraberlik ya da galibiyet bizim adımıza olur :)

2-2 , 2-1

du bakam.

1-1

2-1

2-1

Alacağız ulan

(bkz: illuminati)

www.google.com.tr

yok.

tanrı, oğul, kutsal ruh olabilir. de eğer türklerdeye ne alaka amk gibi bir durum söz konusu.
ya da piramitleri sevenler çoktur belki. bilemedim.

üçgenin içinde bir de yuvarlak varsa harry potter'a gönderme yapıyorlar, ''always'' hesabı. Düz üçgense de illuminati.

üçgen.

Her seyden once yasal izninizin olmasi gerekiyor.

4- başkalarına söylememen gerek öncelikle.

baldur +1

deredeki altınları ayıklamak için yasal izne gerek yok! sadece makine teknolojisi kullanmak sanırım izine bağlı!

biz bu hizmeti veriyoruz. yüzde 70lık ortaklıkla duyuru altıncılık

Yasal izne falan gerek yok. Tabi makineyle falan sökmeye çalışmayacaksan. Kuyumcu bir tanıdığın vardır diye umuyorum. Kuyumcu bir tanıdığın varsa eğer (satışçı değil atölyeci) topraktan çıkardığını suda karıştır mümkün olduğunca çamuru çıkar ve tanıdığına ver ramatçıya gitsin. ramatçılar atölyelerde yere dökülen pislikleri toplayıp eriten kişilerdir. atölyelerde altın delinirken tozları yere dökülür, bunlar ramatlıkla toplanıp ramatçılara gönderilir, ocakta ateşe verildiğinde altın kirden ayrılır. o altını alsın sonra da altın çarşılarında bunun ticaretini yapan dükkanlar var. mesela kapalıçarşıda var. genelde referans vasıtasıyla yapıyorlar bu ticareti. orada o altın bozdurulur.

1) sarraf olmasın o? kitapçılar altından diğer insanlar kadar anlar çünkü.
2) satabilirsin ama kuyumcular almaz. istanbul altın rafinerisine sorman lazım.
4) eski altın arayıcılarının yaptıklarından farklı olarak ilk önce o altının kaynağının bulunması, o bölgenin madencilik, çevre v.b. raporlarının hazırlanması, maden ruhsatının alınması, arazinin mülk sorunlarının çözülmesi gibi bir çok süreçten sonra modern kazı araçları gerekir. madenin cinsine göre exkavatörden pnömatik çekice kadar çok çeşitli araçlar yani. bir de konuya hakim jeolog ve maden mühendisi.
bunlarla uğraşama dersen bir elek, çizme v.b. ile dere kenarına gidip kum elemeye başlayabilirsin.

bi anlık gaza gelmeyin.

pirit bulmuş da olabilirsiniz. xrd analizi yaptırabilirsiniz çok basit olarak bir üniversiteye gidip. icp, xrf, gdoes vb bir sürü analiz de cabasıdır da en kolay ve ucuz xrd de çıkar.

en.wikipedia.org

güzel kardeşim hevesini kırmak gibi olmasın ama 2013 yılında dünyanın hiçbir yerinde altın denen nane sarı sarı çıkmıyor kaynağından, koca koca kaya kütlelerinden ayrıştırılarak gramlar çıkıyor. altın cevheri de zaten öyle kuyumcudaki gibi sarı sarı parlamıyor. google a sor istersen.

bazı kuyumcularda elde taşınabilir xrf cihazı da oluyor, sahte bilezik kolye künye vb. anlamak için taşıyorlar. kuyumcularda ya da elle taşınabilir xrf cihazı olan yerlerde baktırabilirsiniz.

örneğin, istanbul imes'teki kosgeb'de bu dediğim cihazdan var. madenin ne olduğunu söyler.

-la 'ile' nin kısaltması yani bağlaç.

edit: edat doğrudur. türkçe'yi unuttuk mınaki.

ek kök şeklinde ayırırken edat mı diyoruz ona?

"işte" ünlem olsa gerek

türkçesever bir mühendis olarak cevap vermeye çalışayım. konunun uzmanı gelmezse belki işine yarar cevabım.

oradaki "la" edat/ilgeçtir. araç ilgisi kurar. yapılan işin (gitmek) araba aracılığıyla yaptığını bildirir.

işte sözcüğü bir ünlemdir.

'ile' 2 benzer şeyi bağlıyorsa bağlaç olur. senin örneğin için @godsparticle +1

"la" edat ama sözcükle birleşmiş ya? yine de edat mı diyoruz buna? bunu öğrenmek istiyorum. ek kök şeklinde ayırırken. araba-yla şeklinde mi ayırıyoruz? yoksa araba ile şeklinde mi? nedir?

işte, ünlem. la ile'nin ses benzeşmesine uğraması sonucu aldığı hal. ile edattır burada yani.

hayır artık edat kalmıyor kelime olarak. ama la orada edat görevi görüyor köklerine ayırırsan.

gezi olaylarında ölmeyenlerin bile gezi olaylarında ölmüş gibi basına yansıdığı bir ortamda öyle bir ihtimal yok.

kesin duyulurdu bence de.

azgın polis terörünün yaşandığı, nelerin nelerin sümenaltı edildiği ülkemizde yaşanması olası ancak konunun hassasiyeti itibari ve malum sanal medyanın etkisi göz önüne alındığında pek ihtimal vermediğim durum. illa kokusu çıkardı. ailesi arkadaşları, olaylarda çevresinde bulunanlardan birisi duyururdu bunu.

t.c. vatandaşı olsa "belki? Acaba?" derdim ama benim bildiğim, medya veya şahıslar aracılığıyla gözlemlediğim Almanya'nın askeri başına çuval geçirilmesine "gık" bile diyemeyecek ya da mavi marmara'da pisi pisine ölen vatandaşlarının hesabını en azından "sözlü" olarak soramayacak bir yapıda değil. zor yani. Hiçbişy olmasa basında çıkardı.

uzanlar holdingin sahibiydi. bankaları, televizyonları, gazeteleri ve gsm operatörleri vardı. (imar bankası, telsim, star tv, star gazetesi ve daha bir sürü tv kanalı)

yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle mallarına hafif hafif el konmaya başlayınca aniden celallenip başbakan olmaya karar verdi. %7 oy alıp chp'den ciddi miktarda bir seçmen kitlesi çalıp istemeden de olsa başımıza ak partiyi getirdi.

seçimi kaybedince hükümet bunun iyice üzerine geldi, televizyonunu da gazetesini de aldılar. o da ülkeden fransa'Ya kaçtı. kendine fransız hatun yaptı, 10 senedir avrupa sosyetesiyle birlikte gece hayatında eğleniyor. arada istanbul'a gelip sosyetik bir düğüne katılıyor, hemen sonra geri gidiyor.

türkiye'de çok fazla malına el konulmasına rağmen adam ta karayiplerden bile bir sürü ada satın aldığı için hala zengin.

adam fransa harici kırmızı bültenle arandığından fransa dışına çıkamıyor. fransız bankalarına hatrı geçer bir miktar parası olduğundna fransa arka çıkıyor bu adama

türkiyedeki koç ve sabancılar dahil tek kapitalist ailenin ferdi bu adam. uzan ailesi gibi bir aile hiç gelmedi bu ülkeye şimdi hırsız şu bu diyen var eyw. ama bu adam seçimlere aday olana kadar çok uğraşılmadı ne zamanki deli gibi sosyal ve görsel medya takviyel secım propagandası yapmaya basladı oyları 1 ayda yuzde 7 oldu o zaman radara gırdı. sırf bu adm yuzunden bır suruyenı secım kuralı ve yasası cıkartıldı akp tarafından ınanmayana arastırmak bedava. bankası vardı ımar bank adam topladıgı paraları kendı sırketlerıne dusuk faızle verıp yatırımlarda kullanmıs faızıde yuksek oldugu ıcın sureklı para cekıyor nakdı sıkıntı yasamıyormus hatta berke barajı vardır ımar bankasında yok olan para ıste berke barajı olarak kısmen hayat bulmustur.i bırde bu adamın en buyuk ozellıgı asla ortakla calısmaması yanoı malına el koysan hop dıyecek yabancı sırket yok arkasında devlet o nedenle bodozlama dalabıldı uzanlara. her neyse cukurova ve kepez elektrık ımar banakası vs dıyerek adamın mallarına el koydular hemde mevcut sozlesmelerı yenı kanunları gerıye ısleterek yaptılar bunları ornegın ımar bankasının borcunu bankayı ıade edın ben herkesın parasını ertesı gun ıade edecegım dıyerek gerı ıstedı cevap bıle vermedı devlet.

zaten olaylar burdan sonra karısıyor. adama dıyorlar kı senın borcun 4 mılyar dolar. sonra bu borc yuzunden holdıngıun herseyın el koyuyorla rve kar eden sırketler hayvan gıbı zarar edıyor bu sırketlerın zararları devlet tarafından uzanlara borc yazılıyor bekletılıyor kı zarar eden sırket satılamayacagı ıcın faızlerle borc 8 9 mılyara cıkıyor sonra 3 otuz paraya nesı var nesı yok herseyını satıp borctan dusuyorlar ama ısın ucu kactıgı ıcın bu adamaın hala devlete ılk borcundan daha yuksek borcu var. yanı senın 100 bın lıra borcun var devlet 400 bın lıralık fabrıkanı alıp hayavna gıbı zarra ettırıyor zarar eden ısletme satılamıyorbu arada borca faız ıslıyor ettıgı zararlar borca eklenıp onunda faızı ıstenıyor falan fılan senın herseyın satılıyor sonucta sen hala 100 bın lıra belkı daha fazla borclusun asıl ama :D devlet ıste boyle yok ettı bu adamları.ha uzanlar cok mu matah bıseydı degıldı ama sen devletsen cukuroava kepezı o sartlarla o sozlesme hukumlerıyle vermeyeceksın adamlara verırsen adamlarda hukukı hakkını hayvanlasmak pahasına kullanır.

ılk ozel tv urkcell ın ardından cep tel ınternet arama motorlar vs hemen her yere gırmıslerdı suanda urdunun en zengın aılelerınden bırı yıne uzanlar. ve devlet dokunamıyor o donemkı butun sıyasıler uzanlara yapılanların sıyası oldugunu dusunduklerını soylemıslerdır sen fabrıkamı verın ben bu borcu hemen odeyecegım derken sana hadı len dı-eyıp malını zarar ettırıyorlarsa ne dusunursun? oksıjen dıye bır sırketlerı vardı yanlıs hatırlamıyorsam adamlar o sırketı vodafone aldıktan sonra bıle yurtdısına yazılım vs satmaya devam edıyordu.

seçime girmeseydi şu anda akp yoktu belki de. adam ülkenin kaderini değiştirdi. çünkü mhp ve dyp'nin oylarını çaldı. mhp ile dyp, yüzde 9 ile baraj dışında kaldı.

haşlanmış yumurta, salata, peynir, zeytin. hasılı tüm kahvaltılıklar olur aslında ekmeksiz.

Tereyağlı yumurta, yağlı peynir, zeytin, yeşillik ve kuruyemiş.

marul ve rokayi ekmek niyetine yiyebilirsin.

ekmeği çıkaracaksan yerine badem, ceviz, genel olarak fıstıkgil şeyler eklemelisin ki b12 vitaminin, karbonhidratın dengelensin. arkadaşlar protein yeşillik yardırmışlar ama tamamiyle öyle beslenmek de sağlıksız. bir de üstteki arkadaş da söylemiş yulaf diye.
mısır gevreği yeme ama. sağlıksız bir şey o.
bir de ben kahvaltı olarak hem üşendiğimden hem de tok tuttuğu için muz/sütlü kahve yapıyorum, sindirim sistemin sağlamsa öneririm.

tam buğday ekmeği yiyebilirsin.
yulaf ezmesi yiyebilirsin.
omlet patlatabilirsin.
muz veya elma da yiyebilirsin.

antik.eksisozluk.com

Kadıköy akmar pasajında var ama sahte olmamasına dikkat etmelisin.

Sahibinden.com
Gittigidiyor.com

nadirkitap.com buradan bütün sahafların adlarını ve adreslerini bulabilirsin

beyoğlu-aslıhan pasajı

Bende var biraz istiyosan liste atiyim :))

beyazıt sahaflar çarşısı
özbek çarşısı

work holiday yap derim ben, hatta yarın bigün bende gidersem ararım seni. yüksek lisansı da çok gerkliyse başka biyerde yaparsın hatta yapabilrsen ordada yaparsın work holidayden sonra.

sevgili dostum,

ielts 6 kötü bir puan mı ?

yüksek lisans iş hayatında zerre para eden bir şey değil. 2 yıl tecrübe ile iş bulursun iki senelik yüksek lisans ile bir halt bulamazsın. o işe girdikten sonra en tepeye oynuyorsan hele de firma koç, sabancı gibi bir yerse prestij için yapılır.

ingilizceni geliştir.avustralya'ya gidersen en az 2-3 yıl orada kalman lazım. bir yıl içinde çok az geliştirirsin. kiminle konuşacaksın ? kimse sen ingilizce öğren diye seninle gelip ingilizce konuşmaz hele de avustralya aksanı biraz tuhaftır. yaşadım kısa bir süre ordan biliyorum.

iki yüksek lisans için toefl dan 120 üzerinden 70-80 yeterli illaki yurt dışı diyorsan amerikaya da bak. orada da iş bulursun. ve iş garanti ise git iş var dediler geldim muhabbeti olmasın.

yaşın 23 askerlik tamam mı ? oradan döneceksin bir bakacaksın arkadaşların 3-4 yıl deneyim yapmışlar. uzman pozisyonundalar düşün ki ingilizceni kullanacak iş bulamadın. en çok 2-3 yıl icinde unutursun. devamlı pratik yapma şansın olmayacak döndügunde.

bi de avustralyada ki bir okulu kim takar ?

uykulu şu anda 2 sene full time ve üniversite dönemimden kalma part time çalışma tecrübem var. çok geride kalacağımı sanmıyorum, çünkü orada da çalışacağım, belki alakasız bir iş olacak ama en azından iş hayatından uzakta kalmış olmayacağım.

burada bence yurtdisi tecruben var mi ? bu ve benzeri sorularin cevabi onemli...ilk defa yurtdisina cikilan bir yer olmamali bence avustralya...zor memlekettir insanlari aksanlari hayati zordur...2 tane avustralyali arkadasim oldu biri kardesim gibidir. digeri de tam zittiydi..kardesim gibi olan kendi halki icin irkci diyordu ciddi ciddi kufurler ediyordu...yani insanlari da sikintili...bu ve milyon tane sikintiyi goze alacaksan avustralya ya git...hayatin boyunca icinde ukte olarak kalacak yoksa...

daha önce yurtdışı tecrübem yok ama gidilecek ülke başka neresi olabilir ki?

bana abd hep kolay geldi..belki de kendimi hep rahatta hissettigimden dolayidir...mesala ingiltere icin soguk huylu dediler orda da aksini kanitladim...biraz giden kisiyle gidilen bolgeyle alakali olsa da...yurtdisi isleri hep kumardir...vezir de rezil de olabilirsin....kuzene sorman gereken kuzenin ordaki ilk 6 ayi nasil gecti...

ama su realiteden asla sapmazorluk olmadan guzellik rahatlik olmaz...ben mesala 19 gun hamburger yedim...5 parasiz bir hostel odasinda kaldim ama o tecrubelerim beni hep motive etti...

Buralarda soruyla falan vakit kaybetmeyin. Basın gidin! Hiç arkanıza bile bakmadan hem de.

Bu tecrübeyi başka hiçbi şekilde elde edemezsiniz.

avustralya'da su an ekonomik kriz ortami var. issizlik yukselis trendinde, butce acigi da oyle. ozellikle uretim sektoru (fabrikalar, madenler, tesisler, muhendislik ve musavirlik firmalari) bundan cok olumsuz etkileniyor.
avustralya ile ilgili tasarilarda bu ahval ve seraiting de goz onune alinmasi isabet olur.

work & holiday. boş iş.

work & holiday ile gelirsen. Ayrıca bulabileceğin işler büyük ölçüde limitli. tarladan patates topladıktan sonra kendini bir senenin nasıl geçtiğini anlamadan geri dönerken bulursun. arkadaşlıkların, ilişkilerin de genellikle kendin gibi gelmiş insanlarla (çinli, koreli vs) olur. pek bişey göremezsin.

iktisat bitirmişsin. bu çok önemli. kullan bunu. project management master'ı yap mesela. çevre / inşaat ile alakalı bir iki ders bulursan bitirince iş bulman daha mümkün olur.

önce 6 aylık bi dil kursu bul. ielts skorunu yükseltirken bi taraftan burasıyla ilgili bi fikir sahibi olursun ve okul / bölüm araştırırsın. hangi bölümler sana bitirince oturma izni veriyor öğrenirsin. buraya geldikten sonra karar vermek de, uygulamak da on kez daha kolay.

dil kursuna giderken part time (garsonluk, perakende) bi iş bul. türk ehliyeti burada kaldığın süre boyunca geçer. ama sen gelir gelmez buranın ehliyetini al. $750-1500 civarı da bi araba bul. araba güçtür kolaylıktir. her haftasonu biyerlere git. gez dolaş. iş bulman da kolay olur gezdikçe.

ilk 6 ayını dil geliştirmeye ada. türklerle ASLA takılma. sana türklerden gelecek yardım her yerden gelir. mümkünse doğru düzgün ingilizce konuşulan bi eve çık.

hmmmmm...

oncelikle $unu belirtiyim ki ben avustralya'ya geleli 9 sene oluyor ve o donemde i$ler biraz daha kolaydi. ben master icin gelip, once PR sonra vatanda$ligi aldim ve hayatimda yaptigim en dogru i$lerden birisiydi. bunu soyluyorum cunku benim verecegim tavsiyeyi direk uygulamani istemem.. ozellikle, $artlarin nasil degi$tigi ve $u anki kurallarin ne oldugunu iyi ara$tir..

bana gore ilk yapman gereken $ey, $una karar vermek.. senin onceligin ne? yurtdi$inda egitim almak mi, yoksa yurdi$ina kapagi atmak mi?

bu onemli bir karar cunku egitim almak ile avustralya'da kalmak farkli tercihler yapmani gerektirebilir.. mesela, senin cok istedigin yuksek lisans mezunlarina, avustralya PR vermiyor olabilir.. "hangi bölümü okumamın bana orada kalıcı olmak için yardım edeceğini dahi bilmiyorum" demi$sin ya, i$te bunu cok iyi ara$tirman gerek.. dedigim gibi benim zamanimda bu i$ler daha kolaydi.. $imdi tam olarak ne alemde bilmiyorum o yuzden seni yanli$ yonlendirmek istemem.. GFC sonrasi i$sizlik artinca gocmen muslugunu biraz kistilar.. ama kalifiye elemana her zaman yer bulunur bence..

bence kuzenin hakli, sakin work & holidayle filan vakit/nakit kaybetme. direk yuksek lisansa gel. ingilizce geli$tirmek icin ta allan siktirettigi yerdeki avustralya'ya gelinmez.. git antalya'ya, mugla'ya turistle konu$ cok daha ucuza gelir..

buraya gelirken ingilizcenin yeterli olmamasindan sakin korkma.. cunku buyuk ihtimal universitedeki arkada$larinin hepsi senden beter olacak.. elin cinlisi, korelisi bu i$i o kadar zor sokuyor ki, buradaki hocalar o konuda gayet anlayi$li.. ilk geldigin donemde biraz kekelersin ama 6 ayda bulbul gibi $akimaya ba$larsin.. mesele sadece IELTS puanini bir $ekilde almak ki IELTS aslinda cok zor bir sinav degil.. ben super lise'den mezun 1 sene hazirlik di$ina hic bir ingilizce egitimi almami$ bir adamdim.. sinavdan 2 hafta once bir Ingiliz hoca bulup direk IELTS'a yonelik 4 tane ozel ders aldim.. sonuc 7,5.. eger yuksek lisans senden 6,5 filan istiyorsa bu cok da zor degil.. (izmir'de olsan sana hocanin adresini verirdim) biraz kas ve direk yuksek lisansa gel, ingilizce kursuna binlerce dolari domalma..

para meselesine gelelim.. benim ailem zengin degildi.. i$ci baba, memur anne.. ama bir $ekilde, yuksek lisans parasini bana denkle$tirdiler.. (gerci o zaman 1 aud 0.9 tl idi) buradaki cali$manla ya$am masraflarini cok rahat kar$ilarsin.. bayagi yogun cali$ip, okul parasini odeyen arkada$larim da var.. avustralya pek ucuz bir yer degil ve okul parani da biriktirmek istiyorsan, ya$am standartlarini bayagi bir du$uk tutman gerekebilir.. okul senede 8 ay suruyor ve bu donemde haftada 20 saat cali$ma iznin var sanirim.. 4 aylik yaz tatilinde ve winter break'te istedigin kadar cali$abilirsin.. garsonluk yapsan bile askeri ucretin saati 18 dolar civari olur.. yazin haftada 50-60 saat cali$ip, $800-1000 cebe indirmen teroride mumkun.. eger ailen sana egitimin icin katkida bulunabiliyorsa, bunu onlardan borc olarak al.. okulunu bitirip saglam bir i$ buldugun anda cok rahat bir $ekilde geri odersin onlara.. benim egitimimin tamamini ailem odedigi icin ben cok rahat ettim.. yazin kazandigim butun parayi alkole yatirdim.. ama bir cok arkada$im, bir kismini kendi biriktirip bir kismini ailelerinden aldilar..

ya$amla ilgili cok fazla detaya girmeye gerek yok sanirim, zaten kuzenin sana anlatir.. $u memurluga donebilirim du$uncesini filan da sktiret.. eger turkiye'de ya$amak istemiyorsan, bu i$i gozunu karartip yapman bir daha da arkana bakmaman lazim.. eger aklin orada kalacaksa, avustralya adami skertir yemin ediyorum.. oyle boyle uzak bir yer degil..

varsa sorularin cevaplamaya cali$ayim haci..

@bigboned

Allah anandan, babandan ve senden râzı olsun hacı ağbiy!
Bu yazdıkların ziyan olmasın. Avustralya başlığı altına yapıştır lütfen!
Yol kapıdan kapıya 30 saat filan sürüyo mu (istanbul - melbourne mesela) yoksa daha mı uzun?

@compadrito

rica ederim.

yol havada 19 saat suruyor. buna aktarmada kaybettigin vakti ekliycen.

Tek aktarmali Emirates var. Dubai'den A380'e atlarsan, non-stop gidiyorsun.
Istanbul - Dubai 4,5 saat
Dubai - Sydney/Melbourne/Brisbane 14,5 saat

Diger firmalar cift aktarma gidiyor ve genelde ikinci aktarma sadece yakit ikmali oldugundan kisa suruyor.

Ozetle, 19 saat ucu$ + 2 ila 6 saat arasi aktarma diyebiliriz.

bu arada work and holiday vizem çıktı, bu eylül gibi gideceğim. ondan sonrasına da orada karar vereceğim.

rulo tarak ve fön makinası. Üzerine bir de vaks mıdır daks mıdır neyse ondan sürmen lazım

kanki kıvırcık saç böyle olmaz. götünü yırtsan da öyle durmaz yani. yaparsın yarım saate bozulur. yol yakınken tekrar 3'e dön bence.

kıvırcık saça bu şekli vermen çok zor. fön çekmeyi biliyorsan dene ama sonuç çok başarılı olmaz.
ama tam olarak bilmek lazım saçın ne kadar kıvırcık, çok gür mü vs...

neyse kankiler vazgeçtim, bir umut sormuştum, saçım epey bi kıvırcık. dalgalı olup da kendilerine kıvırcık diyenlerden değilim :)

kanser olma ihtimaliniz var ama kalıcı demişsiniz brezilya fönü kalıcı düzleştirir, bu modeli yapmanız kolaylaşır. Onun haricinde saç düzleştiricisi ile düzleştirerek de işinizi kolayaştırabilirsiniz. Bir zaman sonra kıvırcıklar bozuluyor 200 derece sıcaklığa maruz kalmaktan.

bir zaman sonra derken, kestirdikten sonra tekrar çıkarken bile mi?

saç tipi, kalınlığı, alın yapısı gibi birçok faktöre bağlı saçın şekle girip girmemesi. kafanın şekli düzgünse 3 numero iyidir.

dövmesi olan memurlar var. nerene yaptıracağına bağlı, amirlerine, müdürlerine, memurluğunun türüne, kurumuna bağlı. kanunda dövme yaptıramaz diye bir madde yok ama memurluğa yakışmayan davranışlarda bulunmak diye daha bir genel madde var. ona göre.

görünmeyen yere yaptır.

görünmeyecek bir yerde olsun bence.

bilekle dirsek arasındaki bölüme yaptırmak istiyordum.görünmeyen yerde olacaksa anlamı ne ?

ise girene kadar uzun kollu gomlek giyersin. sonra da bunun icin isten atacak degiller herhalde.

sağlık raporu isteyen yerlerde olur. istemeyen yerlerde olmaz.

Saglik raporuyla ne ilgisi var, devlet memuruyum tam tesekkullu hastaneden rapor goturdum ama hastanede ac sagina soluna koluna bakicaz diyen cikmadi. Raporda da boyle bir sey soz konusu degil. Burda problem zaten isten atilmak degil ama amir gicik olur, yukselmen engellenir bunun gibi durumlar olabilir.

abd'de bazı okullar ielts kabul etmiyor. eğer abd ise amacın ielts alma. avrupa ise ielts al. daha rahat bir sınav.

gideceğin ülkelerdeki okullar hangisini istiyor, önce onu bir öğren zanza.

avrupa düşünüyorum. ikisini de kabul ediyor istediğim okullar ondan çok kararsız kaldım.

Ya birak hem avrupa hem abd ielts de kabul ediyor toefl da. Ben onu kabul etmem diyeni hc gormedim ve ben o kadar yere basvurdum. Oyle birsey yok. Avrupa/abd farketmez, ielts en iyisi. Toefl sinav durumu berbat. Computer based alacaksin zaten,igrenc bi sistem. bilgisayardan yapiyorsun sinavi gozlerin agriyor zaten, arkasindan speakingi yine bilgisayarla yapiyorsun,kulaginda kulaklik var ama digeler sinava giren herkes ayni anda konustugu icin dikkatin dagilir. Ielts kagit ustunde sinav, speking de birebir. Odada sadece gorevli ve sen varsin o kadar. Ustelik sinav ciddi anlamda daha rahat. Kesinlikle ielts derim,6.5 aldim ben, ram hazirlnmadim,ben de inggilizce egitim aldim o acidan cok rahat gecti.5.5 ve 6 avrupada kabul icin yeter zaten, en cok isteyen 6.5 istiyor. Halledilir. Ama sen hazirlan 350 lira bosa gitmesin ben karavana girdim zor kurtuldum.

diğer 9 şarkıyı bilmem de bohemian rhapsody'i en üst sıraya düşünmeden yazardım.

çok zor.
radiohead var, led zeppelin var, pink floyd var, iron maiden var, anathema var, coldplay var, arctic monkeys var, the who var, the beatles var, var oğlu var. ingiltere'den top 100 listesi yapsan bile eksik kalır.

ingiltere değil de britanya demek istedin sanırım dostum.

ayrıca baldur +1

ben klasik top ten'e girmeyeyim, yoksa hepsi pink floyd falan dolar. cok bilinmeyen birkac sarki onereyim. (siralama cok sey degil)

1) colonel bagshot - six day war
2) colonel bagshot - lord high human being
3) new model army - higher wall
4) new model army - here comes the war
5) mumford& sons - dust bowl dance
6) mumford & sons - the cave
7) mumford & sons - i gave you all

herkesin kendine has bir listesi olur ya, ben onu sordum. yoksa var oğlu var tabi.

mesela;
@game theorist yapmış. bunun gibi şeyler olabilir.

şarkı değil de müzik grubu listesi yapacak olursam

the beatles
muse
radiohead
pink floyd
travis
rolling stones
queen
black sabbath
iron maiden
deep purple
the clash
depeche mode
the prodigy
franz ferdinand
the cure

yenilerden;

arctic monkeys
jake bugg
everything everything
these new puritans
disclosure
klaxons
palma violets
london grammar
eugene mcguinness
the strypes

ben de şöyle bir ilave yapayım. okuyun ve okuduğunuzu anlatın ya da özetini çıkarın. hazırlığı yüksek puanla bitirdiğimiz halde 1. sınıfta afallayıp kalmış ve sonraki bir iki ay içinde müthiş bir gelişme göstermiştik. Bir dili aktif olarak kullanmak gibisi yok.

tam 1 sene önce kpss'ye hiç çalışmadan girip 50 aldım. anadolu lisesi mezunuyum. lisede ingilizcem iyiydi. 4 senelik üniversite maceramda müzik ve biraz da dizi haricinde pek haşır neşir olamadım. ama ilgi duyuyordum tabii ki. 50 aldıktan sonra nisan'daki yds'ye girdim, ciddi anlamda çalışarak. 75 aldım. bol bol ingilizce roman okudum ve cesur öztürk'ün building skills for proficiency kitabından çalıştım. sonra ielts'e çalıştım 2 ay kadar, temmuz başında ondan 6 aldım. ona bol bol ingilizce altyazılı dizi izleyerek, yine roman okuyarak ve bbc ile cnn makalelerini okuyarak hazırlandım. en son bu eylül başındaki yds'ye girdim. bu sefer gramer çalışmadım, sadece vocabulary çalıştım ve deneme çözdüm. 85 aldım.

yani bol bol okumak işe yarıyor. bbc ve cnn makalelerini oku. roman oku. müzik dinle, çevirmeye, anlamaya çalış. dizi izle ingilizce altyazıyla. ama öncelikle bi gramer kitabı bitirirsen bu geliştirme aşaması öncesinde temel yaratma anlamında iyi olur. english grammar in use kitabı tam da orta seviye içindir. bunu bitir.

cesur öztürk, akın dil, els gibi bilindik yayınların grammer kitapları var elimde. bunlara çalışmak daha faydalı diyorsanız onu da göz önüne alayım. gerçi oturup her gün sistemli bir şekilde bu kitaplara çalışma konusunda da eksikliklerim var.

buna karşın günlük olarak otobüste, yolda, işte, derste filan telefondan bir uygulama ile çalışlma işini düzenli hale getirebilirim belki diye düşündüm..

okumak muazzam bir şey. bir şeyler anlayarak başlarız davranmaya. birşeyler anlamanın en güzel yolu dinlemek, dinlemenin en etkin hali okumaktır. en erken şekilde en çok yolu katetmek için kesinlikle ingilizce birşeyler okumalısınız. ingilizce yazabilmek de, pratik bir şekilde konuşabilmek de okumaktan yararlanılarak kolaylaşırlar. bence okumak bir dil öğrenirken ilk girişilmesi gereken işlerin başında gelir, ve dil öğrenme süreci boyunca -ve sonrasında da- devam eder. bir çeşit lokomotif gibi değerli; süreç boyunca kesintisiz, düzenli gitmesi gereken.

aklıma uygulama şu an gelmiyor. aslında ingilizce pratik yapabileceğiniz bir sürü site var. şu an elimin altında değil o liste. bir ara mesaj olarak yollarım size de.

ama en güzeli kendiniz karıştırıp, sevdiğiniz şeyleri okuyabileceğiniz siteler bulmak. mesela -meraklıysanız- burçlar, spor, moda, sevdiğiniz filmler, müzikler/gruplar, sanatçılar, kitaplar ve bunlarla ilgili eleştiriler, yorumlar... edebiyat, cizgi-roman, çizgifilm/anime... hayvanlar...

yani hobilerinize uygun ingilizce siteler. atıyorum, motosiklet tutkunusunuzdur. biraz arayın ve motosiklet tutkunlarının buluştuğu içeriği ingilizce olan bir site bulun. hem kendiniz gibilerle falan tanışırsınız. hem ilginizi çeken konularda birşeyler öğrenmiş olursunuz. bu sayede öğrenmek daha hızlı ve eğlenceli bir süreç oluverir.

mesela ara ara ekşiyi/faceyi/twitter vs.. ne varsa kapatıp sadece ingilizce sitelere bakının. urban dictionary mesela. ekşi'ye benzer bir yapısı var.

teşekkür ederim..

(bkz: ingilizce kelime ezberleme yolları/@compadrito)

okur, anlar ve uygularsaniz, ingilizceniz 3 boy ilerler...

Hakan Dede'yi internetten araştır. Ders videoları var. Onun kadar eğlenceli anlatanını görmedim.

Hangi yayıncılık iyidir bilemem ama geçen sene yeni konular eklenmiş soru tarzları değişmiş diyorlardı. 2014 basım olanlardan al.

ihtiyaç yayınları hacıcan.

yok zenginsin, paraya ihtiyacın yok.

benim de yok cnm yha...takma...

belki satmaya ihtiyacın yoktur fakir de değilsindir.

her şeyin vardır ama sana kadar vardır :)

Belki satmayacak kadar cok deger veriyorsundur

belkide gerçekten fakirsindir.

gereksiz tek parça eşyan yok demektir. ihtiyaçların dışında gereksiz harcamaların da yoksa demek.

benimde yok, belkide fakiriz amk.

eşyalarına sahip çıkıyosun işte

Eylül yağmurundan bişi olmaz. raad ol. 2011'de de ıslandık bişi olmadı ;)

bişi olmaz. tişört giyin, yanına da kapşonlü bir sivitşört al.

bu film özelinde değil ama, cahit berkay.

Çoğu filmin başında yazar müzik şu şu diye.
Bunu bulamadım ama.
Sinematürk'ten falan da bakabilirsin.

www.youtube.com

Marcelorios açıklamış gerçi ama. :)

Francis Lai, Ennio Morricone, Paul Mauriat gibi yabancı bestecilerin de müzikleri sıkça kullanılmıştır , Türk Sanatçılardan ise Cahit Oben, Özdemir Erdoğan, Cahit Berkay ile Moğollar sayılabilir. çok geniş bir konu, film film araştırmak gerek.

yabancı filmlerden, senfoni orkestrası müziklerinden falan çok çalıntı var. tarkan'ın müzikleri falan hep klasik müzik eserlerinin bir bölümü mesela.

www.youtube.com

oxygene nickli elemanı dinle ve o yönde araştırma yap. Çok fena şeyler bulacaksın.

www.youtube.com

bence ''d's damat''ı tercih etmelisin.

pek takım elbise de giymediğimden neden orayı tercih etmem gerektiğini de kısaca belirtirseniz çok memnun olurum.

kiğılı çok eleştiriliyor, ondan bence.

bence hangisi kötüyse onu tercih et, müstakbel patrondan şık olmak kötü sonuçlar doğurabilir.

hiç öyle bir şey başıma gelmedi daha. komikmiş. manevi değeri var derim eğer vermek istemiyorsam.

o an ağzıma ne geliyorsa söylüyorum. vermek zorunda mıyım? sevdiğim biriyse ben ona zaten hediye alıyordurum.

bana hediye bu diyebilirsin,manevi değeri var diyebilirsin.

hep görüştüğüm biri verdi görmezse alınır vs. diyorum

takas teklif edin, kabul edemeyecekleri bir şeyle
oo ne güzel çakmak la o öyle diyene abi buyur senden mi esirgicem, benim de ne zamandır senin ceket, gözlük, kulaklık bişiyinde gözüm vardı çekiniyodum istemeye deyin
en kötü ihtimalle son kez bir şeyinizi hacılıyor olur o şahıs

ben de onun bişeyine sulanıyorum o zaman bırakıyor.

zippom var bir tane. istemeye "çalışan" herkese "s.g lan" cevabını veriyorum. amaaa zippomu kullanmadığım zamanlar çakmak almaya üşendiğim için arkadaşların çakmaklarını cepliyorum. hatta çoğunu da farkında olmadan cepliyorum ^^

dur bi denim diyenlere, yok diyorum, ısrar ettikçe yok diyorum. o kadar yok diyince alıp denese bile onda kalıcı olarak kalmamasını anlamış oluyor.

(bkz: manevi degeri var)

büyük bir şeyse örneğin gözlük gibi ablamda hediye, ufak bir şeyse örneğin çakmak yigenim aldı.

Değerini gözetmeksizin (makul bir seviyeye kadar) bloklamadan veriyorum ben, en son cep telefonunun kulaklığı bozulan bi arkadaşıma ver bi telefonunu benim mp3 çaların kulaklığını deneyim diye taktım, sonra dinledi ve aldı :)

nal'ın uğur getirdiğine inanılması.

"yukarda allah var" sözü, allah'ın yukarda olduğu inancı. gök tengri'dan kalma.

sanırım cenaze evinde gelenlere yiyecek dağıtılması.

islam'a ait değil ama, hıristiyanlık'a ait çam ağacı süsleme adeti için de şaman adeti denir.

Biz kötü şansı ve nazarı kovması için üzerlik dediğimiz bitkinin kurutulmuşunu yakar evin içinde gezdirerek kollarız. Çok da ruhani bir kokusu var

yörükler mezar taşlarına selvi agaci resmi ciziyorlar, her daim yesil kalan agac ölümsüzlügü simgeliyor. aynı gelenek eski germen ve iskandinav kabilelerinde de var.

elleri göğe açarak dua etme tanrının gökte olduğu inancından gelir islamda tanrı heryerdedir. Bir de tahtaya vurma olayı. Yanlış hatırlamıyorsam eğer insanlar başına kötü bir şeyin gelmesinden korktuklarında ağaçlara vurarak perileri uyandırırlarmış.

easter, nevruz falan pagan-şamanist hep.

aramaya inanmak lazimmis. ama olsun gormemis olanlarin ilgisini cekmistir belki.

duayi fiziksel olarak duvara asma.

40'ı çıkmak ve mevlüt okunması diyecektim, yazmışlar ama mevlit islamiyet'de değil türklerde olan bir şey. "eskiden ölünün 40. gününde ritüel yapıyoduk, e şimdi müslüman olduk, bari yasin okuyalım" şeklinde.

bir zamanlar 'eşik'le ilgili epey düşünmüştüm.
"eşikte oturma, kısmetin kesilir" derler. sebebi nedir? eşikte durmak iyi bir şey değil, zira eşikte bekleyen kişi gelen geçenin ayağına dolanır, insanlara mani olur. bir de cereyana kapılıp hasta olabilir. belki başka mahzurları da vardır.
şimdi, bunlar hayatın gerçekleri ise.. hangi kültürde olursa olsun insanlar bunu tecrübe edebilir. yani şaman kültüründe böyle bir inanış var diye illa ki bu sözün/inanışın o zamanlardan kalma mecburiyeti yok. ihtimalli konuşabiliriz ama o zamandan kalmıştır diye kesin bir hükme varamayız.
dolayısıyla arkadaşa katılmadığım gibi hataya düşme ihtimalinin yüksekliğini de belirterek huzurdan ayrılırım.

Hangisini istiyorsan ver.

formasyon için soruyorum ben. üniversite iki'ye gidiyorum. şimdiden başlasam, mezun olana kadar en yüksek puanı almaya çalışsam istediğim sınavı seçebiliyor muyum?

Evet.

yeah

abi niye esrarengiz takılıyorsunuz :D

aldığın en yüksek puan geçerli.
son girdiğin sınavdan aldığın puan geçerli.

şu iki cümleden birini kopyala yapıştır yapın bari soru işareti gitsin kafamdan :)

aldıığın en yüksek puanı kullanmak istersen kullanabilirsin canki.

En yüksek olan geçerli diye bir şey yok, en son alınan puan geçerli diye de bir şey yok. 3 yılı doldurmadığı sürece bütün ALES puanlarınız geçerli. Siz istediğiniz yere, istediğiniz sonucu ibraz edebilirsiniz.

hah işte. ağzınızı öpeyim sağolun :)

işte güzel güzel protesto etmemize izin vermediği için hükümete muhalifiz, sanırım iki soru da cevaplandı

hükümette eleştirinin hiç bir türüne tahammül yok, protestoları da polis gücüyle bastırmaya çalışıyor

insanlar da bu insanlık dışı uygulamalar yüzünden daha da kalabalıklaşıyor tepki gösteriyor

böyle bir döngü

bence ilk soru hala cevaplanmadı. neden müdahele ettiğini ben de anlamıyorum.

- polis gruplara 1-2 saat süre veriyor sonra dağılın diyor. insanlarda dağılmıyor ve polis abartı bir şiddet ve gazla müdahale ediyor. çünkü emir geliyor. ha bunun en büyük nedeni öyle berbat şehirler tasarladık ki 20 milyonluk şehirde 1000 kişi bir araya geldi mi olay var sanıyorsun, 10.000 kişi ordu gibi görünüyor. çünkü insanların toplanıp birşeyleri protesto edeceği meydanlar yok, yollara çıkılıyor, poliste saçmalıyor ortaya bu görüntüler çıkıyor.

-ikincisi ak parti hükümeti öyle bir algı bıraktı ki bizde bu meydanlar olsa ve insanlar protesto için toplansa onları bile dağıtacak kadar kötü bir politika izliyor. dışarda zulme hayır, süper kıyak büyüyen gelişen modern türkiye imajı, içerde astığım astık kestiğim kestik çaldığım düdük hesabı lord gibi takılma peşinde. e yeter artık.

Eleştiriyi kaldıramayan insanlar vardır ve eleştirilince büyük tepkiler verirler. Bir de istediğini alamayınca ortalığı yıkan çocuklar. İşte tam bu tepkilerin ulusal boyutu bu şekilde oluyor. Polisin aşırı müdahale etmeme hakkı var. Suç teşkil eden emre karşı gelebilirler ama burada kadrolaşma, işinden olma gibi duvarlar var. Bunlarda müdahalelerin bitmesine ya da şiddetinin azalmasına engel oluyor.

abi bak kendimde gittim eyleme, kendimde gözümle görüp yaşadım. yani oturduğum yerden sallamıyorum dediklerimi.

protesto etmek yasal hak. yani yüz kişi, bin kişi toplanıp yürüyüş yapabilir, slogan atabilir. sınırları aşmamak şartıyla. protesto yapan eylemciler sağa sola saldırdı mı tamam, polis müdahale etsin. çoğu yerde eylemciler tamamen yasalar çerçevesinde eylemlerini yaptıkları halde, sırf protesto ettikleri şey tayyip ve onun zihniyeti olduğu için pkk'lı eylemci muamelesi görüyorlar. zaten yeni nesil polislerin nerdeyse hepsi tayyip'in oyuncağı, kölesi. can atıyorlar eylemcileri sikip atmak için. ellerinde güçte var. ee ne oluyor böylece? faşizm. bir paragrafta çözdük bilmeceyi.

Sevdiklerinden yapiyorlar ben biliyorum. Tanisaniz cok iyi insanlar
Onlar da emir kulu be abisi

abi insanların protesto edeceği alan kavramı da yeni çıktı. o ne demek ya? istanbul'a bir çöl yapalım o zaman, protestolarımızı orada yapalım, kendimiz çalalım, kendimiz oynayalım, kimsenin haberi olmasın. protesto dediğin meydanlarda yapılır. tüm dünyada böyle. türkiye'de ise miting alanı saçmalığı var.

Güzel güzel protesto edemiyorlar. Daha doğrusu bilerek etmiyorlar. Amaçları polislerin onlara saldırmasını sağlamak. Böylece milleti galeyana getirmek. Amacı protesto olan adam bu akşam kadıköy de direniyoruz der mi? Bu akşam kadıköy de eylem yapıyoruz der.

Protesto yapacaksan izin alicaksin diyor b zihniyet. Ha almadın mı ? Ozman sana 1-2 saat izim veriyor sonra dagilmani istiyor hakli olarak cunku o bolgedeki insanlar bu protestolardan zarar goruyor. Orn:taksimde esnaflar 1 hafta kepenk acamadi nerdeyse. Is yapamadi evine ekmek goturemedi vs vs.
Gaz adam festivali yapilacak dendi izin alindi yapildi orada insanlar sloganlarinida atti eylemlerinide sergiledi. Herhangi bir mudahale oldu mu hayir .

Amaciniz hep akp zihniyetine sallamak sizin. O polisler evine ekmek parasi goturcek insanlar. Amirlerinin emirlerine uymaktan baska hic bir ustunlugu yok.

Amacı protesto olan adam sağı solu ateşe verir mi? Polise taş atar mı?
Amacı protesto olan adam eyleme havai fişekler ile gelir mi?
Amacı protesto olan adam elinde demir bilyeler ile mi gelir?

Bence şu ana kadar polisin tek gereksiz müdahalesi 31 Mayıs gecesinde idi.

Sen benim sokağıma benim otobüsüme benim opera binama zarar verirsen polis de sana müdahale eder.

sadece protesto yapılacak olsa, polisin müdahale edilmeyeceği ve kargaşa çıkılmayacağı medeni bir şekilde eylem yapılıp dönüleceği garantisi olsa bu direnişci gençlerin yarısı gitmez oraya.

çünkü büyük bir kitlesi direnmekten çatışmaktan zevk alıyor bu gençlerin, kendince eğleniyorlar bile belkide.

polisin müdahalesi de kesinlikle siyasi planlar doğrultusunda oluyor bence.

yani direnişçilerle kedi far gibi oynuyorlar, ya gençler enerjilerini atsın daha büyük yada tehlikeli eylemlerde bulunmasınalr diye danışıklı dövüşüyorlar. yada görüntüleri haberleri vs siyasi olarak kullandıkalrı için yapıyorlar.

hatırlayın günlerce süren gezi direnişini, millet neredeyse devrim oluyor sandı :) günlerce polis bir ileri bir geri çatıştı direnişçilerle.

birşeyler unutturuldu, yada gündem değiştirildi. gerekli olan görüntüler vs toplandıktan sonra artık ihtiyaç kalmayınca yarım saatte boşalttılar gezi parkını.

ben de artık bazı göstericilerin polisin müdahalesinden neredeyse eğlendiklerini düşünmeye başladım.
2 akşam önce kadıköy deki direnişle ilgili öyle yazılar vardı ki, sanırsın kadıköy vietnam, polis amerikan askeri?

yok işte "polis bu hatayı yapmayacaktı, kadıköy den çıkamaz","kadıköy ü kaptırmayız, kadıköy ün ara sokaklarını bizden iyi bilmiyor polis", "polis kadıköy e girerek sonunu hazırladı" vs...

arkadaşlar noluyoruz?

şunu belirteyim öncelikle, protesto anayasal bir haktır. kimse kimseden izin almak zorunda değildir protesto hakkını kullanmak için, bu 1. ha protestosular etrafa zarar verir, o zaman polis gözetim altında (!) tuttuğu protestosuları uyararak dağılmalarını sağlamakla yükümlüdür. etrafa zarar vermiyorsa, şikayet yoksa o polis gitsin bi yeriyle oynasın tatmin olmak istiyorsa.
erdoğan ise hasta. polis akademilerinde kadrolaşmanın dibine vurmuşlardı zaten, ki yakın bir akrabam da hiçbir şey olamadı gitti polis oldu oradan biliyorum, ağır yobazdı, tayyibin köpeği oldu. tayyip tut diyor, polis tutuyor. esada laf söylüyor ya tayyip, dün akşamki konuşmasını izledim bloomberg'de, yemin ederim karşımda aklı başında, ne dediğini bilen, sakin ve zeki bir adam gördüm. bu sıfatların hangisini tayyipe yakıştırıyorsunuz ki?

eylemcilerin etrafa zarar verdiğini savunan arkadaşlara, özellikle pause'a yazıyorum:

gezi olaylarından beri kadıköy'de sürekli yürüyüş, yoğurtçu parkında sürekli forum düzenlendi.
dün değil evvelki gün polis müdahale edinceye kadar hiçbir yerin camı bile kırılmadı.

eylemciler sağa sola saldırmasa böyle olmaz derken ne kast ettiğinizi anlamadım.

gezi parkı da aynı şekilde.
müdahale olmayan günlerde hiçbir olay olmadı o çevrede.

kendi kendinize atıp tutmayın.
bu ülkenin halkı 3-5 kişi bir araya geldiğinde sağa sola saldıran, ağzından salyalar akan barbarlar mı?
viking miyiz biz?
onlardan mı öğreneceğiz medeniyeti, oraya buraya zarar vermemeyi?
polise mi kaldı bizi "dizginlemek"?

o zaman caddelerde sokaklarda falan da nasıl yürüyeceğimizi öğretsinler.
insanlar çiçeklerin bile üstüne basmıyor.

kendinizi kandırıyor olabilirsiniz de, herkes aptal değil.

1- polis müdahele ediyor çünkü protestocular a.k. partisi'nin görüşlerini eleştiriyor. izinsiz gösteriyle, yol kapamayla alakalıysa geçen hafta suriye için eminönü meydanı protestocular tarafından saatlerce kapanınca polis ne yapıyordu. israil konsolosluğu önü levent sapağı durmadan protestoyla kapanınca polis niye müdahele etmiyor?

2- olayları gezi parkı veya protesto hakkına indirgemek tüm resmi görememek olur. temel hak ve özgürlüklerinin birer birer elinden alındığı bir konjonktürde farklı şekilde davranmak biraz zor.

o yaptığını tekrar yapmak.

Tovbe ettigin seyi yeniden yapinca zaten bozmus oluyorsun.

tekrar yaparsan tövben bozulur işte. onun herhangi bir şeyi yok. yemini bozmak içinse 10 fakiri doyurman ya da giydirmen gerekiyor diye biliyorum

kafanda ekmek kır.

maide suresi 89. ayet:

"Allah sizi, yeminlerinizdeki 'rastgele söylemelerinizden, boş sözlerden' dolayı sorumlu tutmaz, ancak yeminlerinizle bağladığınız sözlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Onun (yeminin) keffareti, ailenizdekilere yedirdiklerinizin ortalamasından on yoksulu doyurmak ya da onları giydirmek veya bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaktır. (Bunlara imkan) Bulamayan (için) üç gün oruç (vardır.) Bu, yemin ettiğinizde (bozduğunuz) yeminlerinizin keffaretidir. Yeminlerinizi koruyunuz. Allah, size ayetlerini böyle açıklar, umulur ki şükredersiniz."

@katukatu eyvallah işte aradığım cevap buydu. Yemin bozmanın günahı büyük biliyorum.
@eofor ekmek kırmayı duymuştum ama saçma geldi bana ya?

men dakka dukka de, bitti.

"tövbesi geçmez ikili birli" demediysen bir şey olmaz zaten.

tek tek siseleri acip kontrol etmiyorlar ama pek etik degil tabii.

olur kesin.

@bam
tuborg satmayıp, efese mahkum etmek etik mi?

(bu yılki durumu bilmiyorum ama önceki yıllarda tuborg yoktu)

şurup şişelerine vodka koy hacı her zaman işer yarar ;)

işçi satışı yok.

657'den 657'ye geçişte sıkıntı oluyor diye biliyorum. iki kadronun da durumu önemli. 399 mu 657 mi. ona göre nette bakınınca bilgi çıkar. memurlar.net'e filan bakının.

mesela kişi mühendis kadrosunda ama başvurduğu yani geçeceği pozisyon uzman yardımcılığı ya da müfettiş yardımcılığı

Bu durum kurumdan kuruma değişir ayrıca asaletiniz onaylandı mı bu da önemli. Ama genelde kurumlar a kadro için muvafakat verirler.

geçer. engel yok. muvafakiyet vermezlerse, mahkeme yoluyla elde edersin. 399 ya da 657 olman da fark etmez. 399 olursa istifa edip hemen başka bir kurumda başlayabilirsin hatta.

istifa edilmeli diye biliyorum ben. ama net bilgi değil.

değil ama tespit edilmesi de zor olduğundan mümkün.

sözlük kendi davetiye satıyor zaten?

Dışarı bilet satılıyor, sözlük de uzun zamandır pek ekşi değil zaten. Ha, yazar biletlerinin satılması kesinlikle yasak deniyor ama bu kimseyi durdurmuyor tabii. Duyuru'da da yasaklanır yazar davetiyelerinin satışı bugün yarın büyük ihtimalle.

Ekşi olmasının bir anlamı yok zaten, biletix'ten bilet satın alan gelebiliyor. Sadece yazarlara açık değil yani.

Maske boyadim ben daha demin canım sıkılınca

dışarı çık yürü biraz.kitap okuyabilirsin.

inip badem aldım demin marketten onu yiyorum. çokgzel vereyim mi?

bir de bütün gün şu herifi dinledim www.youtube.com

adamlar can sıkılınca seks yapıyor mübarek.Diziye filan başla istersen.Sherlock , carnaval , the lost room bunlardan izlemediğini izle

parmak değiştiriyorum

Diablo 3e başladım ben sıkıldıkça oynuyorum. Hatta canım sıkılmadıkça da oynuyorum. Noluyo lan gamer geek mi oluyorum :(

eve yeni bir şeyler almak, evde değişiklikler yapmak, elimde matkap bızzz bızzz :)

hayvan barınağına gidiyorum her cumartesi gündüz 09.00-15.00 arası.

spor, spor, spor. hayatta seksten daha fazla zevk veren tek aktivite. gülüyorum bazen koşarken. orgazmik bi şey.

yemek yapmayı seviyorum, yeni şeyler denemek çok hoş.

alışveriş, kıyafet alışverişi, hediye alışverişi, mağaza mağaza sürtmek tam bana göre.

film izliyorum, dev ekran televizyonu laptopuma hdmi ile bağladım, yeni koltuk takımım da şahane ama daha oturmadım henüz üzerine, kısmet olmadı :)

yatıp müzik dinliyorum.
bazen de film izliyorum canki.

Ben bu aralar paso eski sevgilimi dusunuyorum otuz yildir ilk kez boyle bir sey yasiyorum iznim bitse de kendimi ise gomsem diye dusunuyorum noluyo ama amk gec ergenlik donemi mi yasiyorum anlamadim

sahile gidiyom mp3 kulakta turluyom eve gelip bira içiyom.

kitap okumanın boş zaman aktivitesi olduğu güzide ülkemizde herkes belgesel seyreder ve canı sıkılınca da seks yapar :)

Kanepeden got ustu kendimi atmak suretiyle intihar ediyorum
Sonuc hezeyan
Kumanda tam altima dusuyor, ustune de ben dusuyuyorum olan kumandaya oluyor

Sonra bibpanik, lan bozduk, kirdik hay aklima tukureyim calisiyo mu du bakiym ... diye telas yasiyorum
Iste bi 1 saat falan sikintim geciyor


Ayyyhh bu gun icim kiyildi da yapacak bise bulamadim, pazar gunu ne bok gun

Yukarıdaki doğru. Bir ihtimal daha vardı da çok uzundu o bulamadım entry'i.

Karikatür de burada: www.karikaturbul.comç-polonya

www.iddaalihaber.com

dahası birde en iyi ikincilerin arasına girmen gerekiyor :)

en iyi ikincilerin arasına girmeye gerek yok. playoff oynarız.

Genel averaja bakılıyor bildiğim kadarıyla . Yani Romanya yı 2 farklı yenmemiz yetmeyebilir

aynen faber castell o zaman.

markası "magnum"du galiba, şu kocaman 120lik kutuları olanlar; o da güzel. Bir de 2b al hb yerine, marka farketmeksizin madem sert uç istemiyorsun.

scrikss
www.scrikss.com.tr
D&R'larda bulabilirsin. Ucuza da var pahalıyada. Kaliteli.

scrikss +1

ışığa tut. normal ciba yazısını düzgün bir şekilde okuyabiliyorsan doğrudur. normal deftere yazılan yazı gibi düşün.

dıştan baktığında düz yazması gerekli.

hiç yazı falan okumaya çalışma. lensi baş ve işaret parmağının arasına alıp ortadan ikiye katla, anlayacaksın.

kibritsuyu +1 öyle tutunca açılmaya çalışıyorsa ters, düzgün şekilde içe doğru kıvrılıyorsa düzdür.

edit: www.eye-net.gr soldaki yanlış olan.

düz olduğunda çanak gibi olması gerekiyor o şekilde anlaşılmıyor mu ? nasıl lens o :D

Yandan baktiginda kurenin tam ortadan kesilmisi gibi gorunmeli. Eger uc kisimlar tam dil yukari bakmiyor disa dogru kavis yapmaya calisiyorsa terstir

ilgilenilecektir diye cevap gelecek.

153'ü arayın.

Sayın eeb,
Kurumumuza yapmış olduğunuz 19Z hattı personel şikayetinize ilişkin başvurunuz incelenmiştir.Söz konusu aksaklık ile alakalı olarak bölgede denetim ve yürütümünden sorumlu ilgili amir personel uyarılmış olup, denetimlerini sıklaştırmıştır. Denetimler sonucunda kusuru bulunan taşımacılar hakkında yönerge hükümleri gereği cezai yaptırımlar ve gerekli uyarılar yapılmaktadır.Benzer şikayet durumunda yasal işlemler başlatılacağı taşımacılara beyan edilmiştir.Bilgilerinize rica ederiz.

diye bir mail gönderiyorlar.

444 1871 hattını arayıp şikayette bulunmuştum.
duraklarda durmadan orta şeritten basıp geçen otobüsler oluyordu. özellikle de bostancı durağından bir önceki durak olan altıntepe durağı kartal kadıköy istikametinde.

@eeb;

Sözde sıklaştırmış oldukları denetimler bir sonuç verdi mi?

@poseidon1

hiç zannetmiyorum. görüldüğü üzere aynı tas aynı hamam devam ediyor.

şikayetimizi yaptık. bakalım ne olacak. bişey olmaz da biz gene de insanlık görevimizi yapmış olalım.

ben şikayet etmiştim geri dönüş yaptılar.

@poseidon1
hayır. hatta aradan 3-4 gün geçti bu defa başka bir hat açıktan aldı başını gitti.

altıntepe e5 durağını bilen bilir. nedense hiç iplemezler.

dün rusyanın canına okudu italya bizim de durum malum. 2012 den beri 3 kere karşılaşmışız italya 2 kere yenmiş. ben direkt 1den1 oynadım ama yine de bu bir tavsiye değil, hele de maaşını filan gömmeyi düşünüyorsan...

türkiye yener şimdi, millet yine yatar. bahis böyle bir şey.

evet abi hep öyle ters köşe oluyoruz ama bahis oranlarının kendi içinde hep bir mantığı oluyordu. bu seferkini ben göremiyorum sanırım...

günümüz dünyasında yüzde 95 aga. para olmayınca kültürlü de olamıyorsun, spor da yapamıyorsun, sevgili de bulamıyorsun, eğitim de alamıyorsun, gezip tozamıyorsun, eğlenemiyorsun vs.. harbiden öyle.

öyle tabi ne sandın.

hiç para olmaması husursuzluk tabi, ama en azından kendini çevirecek kadar para kazanınca da mutsuzsan bir sorun var demektir, ya da çok zengin olup mutsuzsan.

Kendini idare edecek kadar paran olmadıgı sürece (yani ayın ortasında parasız kalıp ,haftada bir dışarıya çıkıp eglenemiyorsan,yılda bir tatile gidemiyorsan vs) parasızlık büyük sorun zira hayat standartların düşüyor.Bunlari yapabilip,ay sonunu düşünmene gerek kalmayıp hala param yok diye hayiflaniyor ve mutsuzluk çekiyorsan sorun sende demektir.Oyle insanlar cok zengin de olsalar mutlu olamazlar.

Paran olmazsa ve depresyondaysan psikiyatriste gidemezsin. Seansı 300 tl, çaresizce intihar edip ölmeyi beklersin.

Spor yapamaz, kendine bakamaz, dış görünüşüne özen gösteremezsin. Hijyenine dikkat edemezsin, geçinmek için duş jeli, su faturası diş macunu, jilet gibi minik detaylara dikkat etmek zorundasındır.

Paran olmazsa düzgün beslenemezsin. Fitnessa pilatese gitmeye başladıysan bile kas yapamazsın, evde makarna takılmak zorunda kalırsın.

Paran olmazsa diyet yapamazsın. Bulduğun en ucuz besini almak zorundasın, kalori hesabı yapma lüksün yok.

Paran olmazsa Sevgilinle buluşamaz, ertelemek zorunda kalırsın. Sevgilin en son trip atar ve ayrılır.

Paran olmazsa ilişkin bitince üzüntüden içemezsin.

Paran olmazsa dışarı çıkamazsın, sosyalleşemezsin.

Paran olmazsa ilk önce arkadaşların seni bir yere çağırmamaya başlar. Sonra saygı duymamaya başlar. Çünkü onlar da kendi hayatlarıyla ilgileniyorlardır, hepsi çevre ve patron kovalama peşindedir. Sen artık çürüğe çıkmış etkisiz bir elemansındır.

Paran olmazsa hiçbir kız sana "Senden fakir olduğun için hoşlanmıyorum" demez. Onun yerine seni arkadaş olarak gördüğünü söyler ve kibarca reddeder.

Paran olmazsa yurtdışına çıkamazsın. En fazla beşiktaş sahile inersin. İnstagrama koyacak doğru düzgün bir fotoğrafın bile olmaz.

Paran olmazsa yüksek yapamazsın.

Paran olmazsa ve kanser olursan kolay kolay iyileşemezsin.

Paran olmazsa annen baban çabuk ölür. Onları doktora götürüp hastalıklarını kontrole alamazsın ve yaşam sürelerini uzatamazsın.

Paran olmazsa kültür için kitap okuyamazsın. En fazla Torrent'dan film izleyeb,lirsin. Genel kültürünü geliştiremez, kimseyle bir şey konuşamazsın.

Paran olmazsa sadece parası olmayan insanlarla arkadaşlık etmek zorunda kalırsın. Çevren fakir insanlardan oluştuğu için çıkış yolun olmaz.

arkadasim zaten calisarak zengin olamazsin! insanlari calistirip sömürmen gerekir ki bu da vicdan azabi dogurabilir.
parasiz cok mutlu insanlar gördüm, parayla satin aldiklari maskenin arkasindaki cürümüs ruhlari da...

bana sosyalleşebileceğim bedava bir şey söyle, sorunun cevabını vereyim.

kaşeli belge 1 günde çıkar. ikametgah'ın askerlik versiyonunu düşün.

evet o verilen belge de durumunu gösterir, tecil sürerken gidip ayrıyeten de alabilirsin.

gönderen yanlış göndermiştir ya da bir tür dolandırma girişimidir. ellemeyin parayı beklemiyorsanız gönderene geri dönüyor bir süre çekilmezse..

en temizi garantiyi arayıp sormak. Ancak bana bankadan mesaj geldiğinde numaradan değil direk (DenizBank)'dan geliyor.

bir atmye gittiğinde bakarsın hacı. belki yanlışlıkla yollamışlardır (mümkün mü bilmiyorum yanlışlıkla yollamak )

zaten beklenmeyen bir işlem. bulaşmamak en iyisi. teşekkürler yanıtlar için.

Büyük ihtimalle gerçek değil, cepbank işlemlerinde gönderenin numarası ve miktar yazmıyor, ismi ve şifre yazıyor. Siz karşı tarafın numarasını ve miktarı atm'de yazıyorsunuz, bir nevi güvenlik mekanizması. Zaten bulaşmamaya karar vermişsiniz ama ekleyeyim, bilgi olsun dedim.

Not: 15 ağustostan sonra değişmişse bu sistem bilemem ama sanmıyorum.

05xx xxx xx xx'den

feyk

günde 2

hergün

Her sabah. Yaz aylarında bazen sabah akşam.

2 günde

her gün. bazen 2 günde bir.

her gün mutlaka. çok sıcak günlerde veya çok terlediğim günlerde günde iki kere.

yaz aylarında her gün veya gün aşırı. kış aylarında haftada 2-3...

Her gün.

Yaz-kış farketmeksizin her gün.

yazın her gün.
kışın 2-3 günde bir.

yazın bazen sabah-akşam
normalde her gün akşam
kışın sert zamanları bazen 2 günde bir.

yazın sabahları kışın akşamları her gün.

yaz kış farketmez her sabah

ama gün içinde üzerime kokusu sinecek yemek yaptıysam (kızartma vb.)işim biter bitmez,
sarımsak soğan tükettiysem yatmadan önce (her seferinde denk gelmeyebiliyor gerçi),
sıcak, spor sonrası v.b. sebebiyle gerektikçe (günde 3-4 olduğu zamanları bilirim)

yazın günde 2,kışın bir gün duş bir gün saç yıkama

önce bir şunu bi bilelim de(bkz: https://eksisozluk.com/banyo-yapmak-ile-dus-almak-arasindaki-fark--546061)

her sabah 1-1,5 saatlik spor sonrası 20-30 dk'lık banyo oh mis.

akşamları da bisiklete binersem, bisiklet sonrası duş.

bir kişi bile 4-5-6-7 yazmamış. sokakta bu kadar kokan adam demek ki buranın ahalisi değil. tebrikler duyuru.

her gün

yazın günde iki. evden çıkmadan, eve gelince. kışın hergün. dışarı çıkmayacaksam 2-3 günde bir de olabilir.

iklime bağlı olarak haftada 10 ile 4 arası değişir.

Yaz aylarinda her gun, disarida cok terlersem eve gelince bir daha alirim. Hic disariya cikmazsam o gun dus almayabiliyorim. Havanin durumuna bagli. Ama genelde yaz kis her gun.

yaz kış 2-3 günde bir. saçlarım ve cildim kuru, terlemiyorum. çok yıkanırsam pul pul dökülüyorum.

ozdek +1, duyuru halkı misler gibiymiş maşallah :)
terleyen biri değilim ve dışarıda fazla işim yok, o yüzden her gün gerekmiyor.

yazın hergün, kışın bir gün atlayarak.

her sabah. yoksa başka türlü uyanamıyorum zaten.

tempoma göre yazın haftada 4-7 arası, kışın 2-4 arası. hastaysam falan kışın haftada iki oluyor.

kombinen varsa 6'sına da katılırsın.

ben de sevmiyorum ve ayni tepkilerle karsilasiyorum.

secilmis oldugumuzu dusunuyorum.

var. artistlik olsun diye sevmiyorsunuz.

Belki size 3 yaşına kadar çikolata vs. gibi şekerleme türü yiyecekler vermemişlerdir ve sizin de damak tadınız bu şekilde oluşmuştur. Belli bir yaşa kadar bebeklere şeker verilmezse çikolata delisi olmuyorlarmış diye duymuştum.

tatlı sevmiyorum, bir kaç ayda bir lindt var %70 kakao, yediğim tatlı namına.

dondurmayı bile çok tatlı gelmeye başladığı için tüketmiyorum.

nutella v.b alırsam en minik kavanoz bile 2 aydan önce bitmiyor, almıyorum.
bayramda komşum 9 dilim ev yapımı baklava getirmiş. geçen gün hepsini attım, ne zaman şunu yiyeyim diye elimi atsam içim bulandı, hem tatlı hem de sıcakta...

çayı şekersiz içerim, gofret v.b yemem, antepten bir dilim tatlı tadına bakmadan döndüm 6 günün sonunda.

tatlı sevmiyorum işte.

edit:@ tutkun; aksine bebekliğimde muhallebi çok yermişim.

edit2:@ feykalade hiç tatlı yememek değil, talep etmemek sanırım. mesela ofiste arkadaşımın ikram ettiği bir kremalı bisküvi, komşuya gidince yediğim 1 dilim kek, lokantadan çıkarken ağzına attığın kasada duran minik bonbonlar(naneli bile olsa şeker o), sabah evden çıkarken içtiğim kakaolu süt... aslında gün içinde farkında olmadan yeterince şeker tüketiyoruz.

@mayhemdemon ve evet ben de senin gibi kola, limonata, ice tea, meyve suyu pasta, tatlı kuru pasta, hatta çok şekerli geldiği için balkabağı, cennet hurması, hurma...tüketemiyorum.

edit3: eja, ablam benim aksime her gün tatlı bir şey tüketmeden duramayan, girdiği tatlı krzleri sonucunda gece 1'de babama pastane arattıran, yurtdışında iş arkadaşlarının bile öğrenmesine sebep olup her gün sırayla ablama tatlı taşımaları ile neticelenmiş bir ünü var tatlı konusunda. aynı evde, aynı yemek kültürü ve eğitim olsa da bireysel bir fark işte.

Doğuştan şanslısın işte daha ne istiyorsun :) Benim eşim de sevmez. Tatlı ve hamur işi ağzına sürmez. Yaşıtlarından çok daha genç gözükür ve sağlıklıdır.

bir sürü tatlı çeşidi var yahu hiçbirini mi sevmiyorsunuz, ben de şerbetli tatlıları pek sevmem mesela ama sütlü ve çikolatalı tatlı olmadan da yaşayamam. safi tuzluyla ömür mü geçermiş , beynin tek enerji kaynağı glikoz zaten hiç tatlı tüketmemek sanıldığı gibi sağlıklı birşey değil yani.

@feykalade; aslında hiç tatlı yememekten bahsetmiyorum ama severek değil. bir yere gideyim de tatlı yiyeyim demem hiç. çok denk gelmedikçe de yemem, canım istemez,sevmem. şerbetli tatlıyı düşününce bile kötü oluyorum ama dediğin gibi. sütlü tatlıları da özel olarak sevmem ama daha yenilebilir gibi geliyor.

bu arada hakikaten, tuzlu ve acı şeyler daha güzel geliyor. bir de zaten gün içinde ekmekten,çaydan vs vs den şeker alabiliyoruz diye biliyorum.

dondurmalı sufle hariç de!

ben de sevmiyorum. ayni tepkileri aliyorum. insanlar garip.. sanki herkes tatliyi cikolatayi sevmek zorundaymis gibi bir genel gecer kural var sanirim.

beslenme biçimi, anneniz çok tatlı yapmıyorsur, etrafınızdaki arkadaşlarınızla tatlı muhabbeti donmemiştir ya da ödül olarak şekerli yiyecekleri yerine başka bişey konmuştur.. bende eskiden çikolata sevmez yemez aramazdım, kola misal eve girmezdi hiç içmedim sevmem

bende de te süt içermeyen tatlılara karşı bir iticilik var. gerçi çikolata hiç yemiyorum da tatlı olursa o da sütlaç, puding gibi şeyler oluyor. kız arkadaşım da tam tersi çikolata bağımlısı. zor anlar yaşıyoruz.

ben de sevmiyorum, evde de annemle kardeşim çok sever, babamla ben sevmem. ama tabi ayın belli günlerinde canım çekiyor yalan söylemeyeyim, o zaman da birkaç çatalla kesiliyorum. insanlar genelde nasıl sevmezsin yaa gibi inanmaz ya da oh çok şanslısın diyerek yaklaşıyorlar.

Bende tatliyi hic sevmem yesem migdem bulanir.dondurma hatta bazi sekerli meyveleri bile yemem.tum dunya onumde tatli yese ben de yiyeyim demem.normal damak tadi sonucta

annen güzel tatlı yapamıyomuş demek ki panpa. aşırı şekerli olmayan ama tadı çok güzel olan tatlılar yapan tatlıcılar var. beyoğlundaki inci pastanesi örneğin. öyle yerleri deneyebilirsin. bu da gol değilse yapacak bir şey yok hayattan başka şeylerle keyif almaya bakacaksın.

spor, seks, arkadaşlar, film, müzik, kitap

hobilerim ve kitaplarımla.şimdi de otizmli çocuklar için gönüllü çalışmak istiyorum.derneğe üye olacağım.

dinlenme ki zaten ortalama çalışan ve istanbul'da toplu taşıma kullanarak işe gidip gelen birinin dinlenme dışında yaşadıkları ekstra efora giriyor. dinlenirken dizi, film, kitap, müzik. onun dışında fırsat buldukça gezmek vs.

alkol, sigara, müzik.

sifirin altinda + 1 Bi de çok sevdiğim ve göremediğim birini özlüyorum durup durup o kadar

internet,arkadaşlarla sohbet muhabbet içmece yemece evet sanırım bu kadar.

bahis başlıcam
vücut geliştirme
müzik
ingilizce

son zamanlarda yoğun olarak sex ve hobiler (yeni yabancı dil, müzik aleti vs)

hiçbir şey.

kitap
tablet
dizi
vücut geliştirme
kaykay
müzik

son iki-üç haftadır bunlardan oluşuyor hayatım.

işemedim

hayır.çok iğrenç birşey bu :))

çiçeği kurutacaksın yapma.

hayır.

Yapmadim ama sansim olsa yapar miydim, hayir

sıç bence. en azından doğal gübre olur.

bi kere çöpe işemiştim evde. tuvalet doluydu ve felaket sıkışmıştım.

saksı da uzaktı, yattığım yerde yaptım

bazı sırlar vardır ki itiraf çizgisinin üstünde kalır diğer tarafa geçemezler.

çöpe işedim

yok ama saksıya küçükken kola çok döktüm. üzülüyordum canları istiyor diye. :) ha yapmam ama. balkona işerim saksıya yapmam.

kardeşim kayak yaparken zirvedeki karlara işedi.

bi kez balkondan yola işemiştim, aynı sebepten.

ben yaptım ve inan bana çok acayip bir tecrübe. benimki üşengeçlik değilde okuldan geldim bir gün, yanıma anahtarı almamışım. kapıda kaldım ne yapayım evde de kimse yok. gitti güzelim çiçekler...

asansor bosluguna
poşete
pet şişeye
kuvete işemişligim vardır..
not:unutmadan sapık bi hatun vardı ustume işe diye tutturmustu oda var.

benim eski evim depodan bozmaydi ve benim odam en uzakta olup tuvalete git gel 100 m cekiyordu. ictigim zaman cok iserim, bobreklerim sorunlu ve depom kucuk. odamin hemen yaninda ev ici bahcemiz vardi, geceleri herkes uyuyorken surekli isedim saksilara 1 yil boyunca.

bu üşengeçliğin bir üst seviyesi; üşengeçlikten hamile kadın almaktır. işemedim.

hahhhhahaaha. saksı alacak durumumuz yoktu kardeş.

ay kokar o :S

eager doğru olanı imiş, bi forumda gördüm

postponed, weakened olan sorunun cevabı stimulated'mış galiba.. Diğeri eager kesin..

stimulated diğerinin cevabı da (kesin bilgi)
üstteki arkadaş yazınca hatırladım

hadi ya. stimulated ne ya?

Biri eager diğeri stimulate doğru cevap

ahmet yesevi üniversitesi

@baldur lisansı o üniversitede bitirdim :)

penn state, arizona state.

bu anayasaya geçerliyken değiştirilmesi teklif edilemez, ama yeni anayasa yapıldığı için ilk maddeler başka olabilir. sonuçta meclisin anayasa yapma yetkisi var.

bunları hazırlayanlar da senin benim gibi insanlar, bir cinlik yapalım diye denemişler ama işte gördüğün gibi mantıksızlık var. şimdi yeni anayasa yapılıyor, yeni anayasada da istersen koymazsın, olur biter.