Giriş
(5)

tavsiyelerinizi bekliyorum

monica
yıllar geçse de insan aptalca işler yapabiliyor, öğrenemiyor belli ki kalpsel meseleleri. şimdi muhtemelen okuduktan sonra bana yardıracağınız saçma sapan bir durumdayım ama tavsiyelere ve yorumlara açığım güzin ablalarım.6-7 aylık ilişkimi başka bir şehre taşındığım ve ilişki dinamiklerimiz kafamda
yıllar geçse de insan aptalca işler yapabiliyor, öğrenemiyor belli ki kalpsel meseleleri. şimdi muhtemelen okuduktan sonra bana yardıracağınız saçma sapan bir durumdayım ama tavsiyelere ve yorumlara açığım güzin ablalarım.
6-7 aylık ilişkimi başka bir şehre taşındığım ve ilişki dinamiklerimiz kafamda oturmadığı için bitirdim (ki taşındığım şehri de erkek kişisi önermişti aslında bence bilinçaltımda onunla yeni bir şeye başlamak için oraya taşındım ama fakat lakin muhtemelen bu yeni bir şeye başlama fikrinden de tırstım ( erkek kısmı şu an bu şehirde değil)) ve arkadaş kalalım dedim ki kafamda ilişkiye devam ediyordum, ayrılığın 3. ayında beyefendinin başkaları ile görüştüğünü duyunca kafama dank etti ve ben aradım, konuştum, dönmek istediğimi söyledim, neden aylardır arkadaşça konuştuğumuzu sorguladığımda gerçekten friend zone a atıldığımı öğrendim. ilişki durumuna en başta olur gibi yaklaşsa da, duygu durumunu değiştiren birinin olmadığını söylese de 2 gün sonra "biri"nin olduğunu bir şey hissetmese de şans vermek istediğini ve bize inanmadığını söyledi. ben de ancak ben buradayım diyebildim. bana bir şey yapın çok fenayım. daha doğrusu ne yapmalıyım, çok sert vurmayın, teşekkürler.
0
monica
(15.12.24)
cidden bosver üzüldügüne degmez. ortada iliski de yok zaten olmamamis pek.

next diyorum.
0
sonsuz
(15.12.24)
next olabilecek konumda ve yaşta değilim, hem insanlarla tanışamıyprum hem de çok yoruldum yeni birileriyle tanışmaya çalışmaktan; ilişki içindeyken bana bebek gibi bakıyordu onları özlüyorum. allah benim belamı vermiş.
0
🌸monica
(15.12.24)
Ben biraz daha farklı bir perspektife çekeceğim sizin için, biraz karşı tarafın bakış açısını yansıtmak istedim. Siz kendi açınızdan ölçer tartarsınız.

Öncelikle ilişkinin bitme nedenini anlamadım ben pek, o kısım karışık olmuş.

İlişkinizi bitirip arkadaş kalalım demişsiniz, aradan üç ay geçmiş sonra bu kişinin başkalarıyla görüştüğünü öğrenmişsiniz (bu doğal); ve bunu duyunca geri dönmek istemişsiniz (neden? en sağlıklı davranış biçimi bu olmasa gerek)

Siz friend zone'a atılmamışsınız, arkadaş kalalım dediğiniz noktada siz bu kişiyi friend zone'a atmışsınız. O da hayatına devam etmiş, sizin friend zone'a atılmanız söz konusu değil.

Siz ani bir dönüş yapınca bu kafa karışıklığına yol açmış, bu kişi düşünmüş taşınmış ve bence sağlıklı bir kararla ex'ten next olmaz (haklı), ayrıca zaten bitiren kendisiydi (haklı), arkadaş kalalım diyen kendisiydi (haklı), şimdi ne alaka böyle yapıyor (haklı), ben buna güvenemem (e haklı) deyip caymış.

Sizin fena olmanız için bir sebep yok. Bu kişiyi sevdiğinizden falan değil büyük ihtimalle onun kendi hayatına devam ediyor olmasına içerlediniz. Birisi için ya da onun tavsiyesiyle şehir değiştirmek büyük bir karar. Şimdi sizin bir şekilde kendisi sebebiyle şehir değiştirdiğiniz kişi sizden tamamen kopmuş ve siz de o şehirde hayata ayak uydurup yolunuzu bulmaya çalışıyorsunuz. Bu zorlayıcı bir durum ancak bu olan biteni kenara atıp tamamen kendi hayatınıza dönmelisiniz.
0
akhenaten
(15.12.24)
"Kafamda ilişkiye devam ediyordum" kadar tuhaf bi cümle okumadım son zamanlarda.
Sert vurmayın demişsin ama kafa karışıklığının ve ilişki yaşama biçiminin düzelmesi için biraz sertliğe ihtiyacın var gibi duruyor. Soruyu soruş şeklinden içinde bulunduğun durumun farkında olmadığın açık zira.
0
Bruce
(15.12.24)
@akhenaten %85 doğru bir tespit sanırım, eşekliğin çoğu bende, teşekkür ederim dikkatinize; hiç mi düzelmez bilmiyorum, son aylarımızda bana sürekli psikiatriye git diyordu sanırım ondan soğudum.
0
🌸monica
(15.12.24)
(12)

Şeker kullanimi birakmanin yolu nedir? Tatlandirici dahil komple

Zetnikov
Halen Cay ve kahveye tatlandirici atiyorumTatli tadini aklimdan silmem gerekBir yolunu bulamiyorum bir bakmisim cikolata almisimKomple birakanlar nasil biraktilarLutfen seker kullaniyorsaniz tavsiye vermeyin kullanmayanlar versin rica ediyorum ne hissettiginizi bilmek istiyorum
Halen Cay ve kahveye tatlandirici atiyorum

Tatli tadini aklimdan silmem gerek

Bir yolunu bulamiyorum bir bakmisim cikolata almisim

Komple birakanlar nasil biraktilar

Lutfen seker kullaniyorsaniz tavsiye vermeyin kullanmayanlar versin rica ediyorum ne hissettiginizi bilmek istiyorum
0
Zetnikov
(14.12.24)
İrade.

Çay ve kahveyi çok uzun yıllardır şekersiz içiyorum. Tatlı tüketimim hiç yok. Çok nadiren tatlı isteğim olur ama yemiyorum. Çok sağlıklı yaşıyorum. Bence bir anda kes şekeri. Belki zorlanırsın ama geçecek.
0
rock n roll
(14.12.24)
Bunu önce akıl yoluyla temellendirerek yapıyorum

Kafamda neden yapmamam konusunda bi liste hazırlıyorum market rafında almamam gereken bir şeyi görünce kafandaki listeyi hatırlıyorum

- sonrasında ağzımda bıraktığı tuhaf şekerki tat
- ertesi gün midemden gelen cips tadı
- karnımda yarattığı şişkinlik

Bana rahatsızlık veren şeyler gibi
0
grimavi
(14.12.24)
17 18 yaşlarımdan beri çayı kahveyi şekersiz içerim. Önce 1 tane şeker atıyordum, sonra bir süre yarım şekerli içtim, bir süre babamın tatlandırıcısını kullandım ondan sonra tak diye şekersize geçmiştim ve çok aramamıştım şeker tadını. Zaten çayın da kahvenin de tadı şekersizken anlaşılıyor
0
kullanicadi
(14.12.24)
Yıllar önce bir gün That Sugar Film'i seyrettim.
Gerçekten dedim ve bir anda şeker ve paketli gıda, işlenmiş gıda türü her şeyi bıraktım. 10 seneyi aşkın, yemedim ve yokluğunu da aramadım. Alakalı mıdır bilmem, yıllardır düşüremediğim kolestrol pat diye düştü.
Son zamanlarda, ölümlü dünyada o kadar kasmaya gerek yok dedim. Kahvenin yanında bir parça bitter çikolata, ayda bir falan bir kazandibi veya bir tane ekler falan yediğim oluyor. Mesela Bravo'nun oradan geçsem, dondurma yerim ama 3 yıl geçmesem aklıma gelmez. Kazandibi de, Kemeraltı'na gidersem Sütçiçeği'nde. Yoksa onu da aramam.
0
Mirket
(14.12.24)
Benim bu tür durumlara bakış açım komple "yapılması gerekiyorsa yapılacak" üstüne kurulu :D

Kolay olması gerekmiyor, istediğiniz bir şeyse zorlana zorlana yapın.

Ben şahsen diyet amaçlı bırakmıştım 17 yıl olmuş.

O dönemde komple terk etmiştim ama 17 sene boyunca ağzıma şeker koymadım diyemem tabi. Sadece normalde 100x şeker yiyorsam artık 10x falandır. İçeceklerde ise 0.

Nasıl yaptım? Sadece yaptım oldu.
0
akhenaten
(14.12.24)
Diyet gibi bir niyetim yoktu. Kendime meydan okudum. Bunu yapacağım dedim ve pat diye çay kahve içerken şekeri kaldırdım.
0
pro9it9is9
(14.12.24)
adım adım azalt. kahveyi 4-5 şekerli içerken 1 senede sıfır şekere indirdim. en az 10 yıldır böyle devam ediyorum. daha sonra zaten ağız tadın buna adapte olacak ve çayın kahvenin gerçek tadını almaya başlayacaksın. hatta şekerli kahve - kola içemez hale geliyor insan.

4 şekerli mi içiyorsun 3e düşür ve 1 ay böyle takıl, sonra 2ye düşür ve devam et.
0
orpheus
(14.12.24)
tatlandırıcı daha zararlı.

zamanla alışıyorsun, bunu bir zorunluluk olarak görmemen lazım, içinden gelerek yap.
0
kesmekes laleler
(14.12.24)
Yillar once that sugar belgeseli ile birakanlardanim ben de, asiri bir bagimliligim yoktu zaten ama belgesel bittigi anda evi elden gecirip sekerli her seyi attik. Market alisverisimde paketli gidalar senelerdir yok.
Seker kokain kadar bagimlilik yapan ve zararli bir sey, inanin ya da inanmayin. Hormon dengenizi mahveden, erken yaslanmaniza neden olan, duygu durumunuzu ve psikolojinizi mahveden bir sey. Yasadiginiz sey bagimlilik, irade ile birakip daha iyi bir yasami hak ettiginizi idrak edeceksiniz ve icsellestireceksiniz baska yolu yok. Daha iyi bir yasami hak ediyorsunuz. Gunde 1-2 porsiyon meyve seker ihtiyaciniz icin yetip artmali bile. Ayrica kan sekerinizi stabil tutmanin ne kadar onemli oldugu ile ilgili okuyabilirsiniz. Bir de sizi ne motive ediyor onu bulun. Beni boyle seyler ogrenip kendime iyi bakmak motive ediyor, sizi kilo verme etkisi motive ediyor olabilir, baskasi icin ne bileyim cilt uzerindeki etkisini ogrenmek motive eder. Onu bulup o yonden kendinizi destekleyin.
0
kassiopeia
(14.12.24)
Bir kaç ay şeker kullanmayınca bir tane abur cubur ya da şeker katkılı bir şey yiyince midem bulanıyor boğazım yanıyor.

İkinci ve sonraki yiyişlerde bu rahatsız edici durum olmuyor. Yine bi kaç ay daha yemeyim, yine beğenmiyorum.

Şeker bırakma sürecim kademeli oldu benim. Önce meraktan çaya bir şeker az at atayım, sonra hiç atmayım dedim. Süreç kademeli ama hızlı oldu.

Bu bir bağımlılık. Birden bırakmak çok zorlayıcı olabilir ve sürekli zihninizi meşgul edebilir. Azaltarak bırakmak daha iyi olabilir.
0
biseysorcaktim
(14.12.24)
Çay'a da kahveye de şeker atan biriydim, çayı bir senedir, kahveyi de 4-5 senedir şekersiz içiyorum...

üstte bir arkadaş da yazmış... yarılama prensibiyle... alışana kadar hep yarıya indirin... bir süre sonra komple bırakabiliyorsunuz...

çay'da örneğin şu kağıt bardaklara kesme şekerin bir köşesinden kırıp atıyordum en son, 5'te biri filan...

ha diyabete yönelik bir faydası var mı dersen, yok... çayda ve kahvede tüketmememe rağmen şeker sınırda... o yüzden içeceklerde bırakmalı mı bırakmamalı mı tartışılır... kola/gazoz/çikolata/meyve/karbonhidrat tüketimini azaltmak daha mantıklı olabilir...
0
iron
(15.12.24)
Azaltarak basliyorum arkadaslar o zaman
0
🌸Zetnikov
(15.12.24)
(7)

kaliteli gıdaya erişim

lvega
merhabalarson zamanlarda özellikle gündemden düşmeyen bir konu var: türkiye'de yetişen sebze ve meyvelerin kanserojen ilaçlarla dolu olması ve bunun sonucunda yediğimiz gıdaların bizi zehirliyor olması. benim merak ettiğim şey ise bunun önüne bireysel olarak geçilip geçilemeyeceği. mesela zincir süp
merhabalar
son zamanlarda özellikle gündemden düşmeyen bir konu var: türkiye'de yetişen sebze ve meyvelerin kanserojen ilaçlarla dolu olması ve bunun sonucunda yediğimiz gıdaların bizi zehirliyor olması. benim merak ettiğim şey ise bunun önüne bireysel olarak geçilip geçilemeyeceği. mesela zincir süpermarketlerde denetimler nasıl? marketlerden almak, pazarlardan ya da direkt çiftçinin kendisinden almaktan daha mı güvenli? Ya da organik sertifikalı ürünler güvenilir mi? bildiğiniz kaliteli gıda satan yerleri paylaşabilir misiniz? ya da napılabilir sizce?
0
lvega
(14.12.24)
Home office çalışabileceğin bir iş bulup, bir köy evine yerleşeceksin.
Kendi tarım ve hayvancılığını kendin yapacaksın.
Bunun dışındaki bütün yollar aşırı pahalı ve içine kurt düşürmekten uzak değil.
0
Mirket
(14.12.24)
Süpermarketin pazarlardan daha güvenilir olduğunu düşünüyorum. "Kendi ürünümüz" diye satan köylüye çiftçiye hele hiç güvenmiyorum.
(bkz: zeytinyağına ayçiçek yağı ekleyen köylü)

Yaban mersini, kestane, balkabağı vs bazı sebze meyveleri üreticiden direkt alıyorum ama özellikle yağ, süt, peynir, et, sucuk gibi dalavere çevrilebilecek şeyleri ya marketten, ya markalı butik üreticilerden ya da bizzat tanıdığım çiftçiden alıyorum. Geçenlerde bir pazar sorusuna şu cevabı vermiştim, tekrar edeyim:
"Biri gıda denetçisi biri gıda mühendisi iki arkadaşım pazardan alışveriş yapmaya tamamen karşı. Özellikle hal ve marketlerin gıda denetiminden geçemeyen, pestisit kalıntısı fazla olan ürünlerin pazarlara verildiğini anlatıyordu ikisi de."
0
kobuzchu kiz
(14.12.24)
Doğrudan üreticiden alınan ürünlerin esas handikapı ürününü aldığınız kişinin ne yaptığını bilme şansınız olmaması. Şimdi siz doğrudan çiftçiden almak daha mı güvenli diye soruyorsunuz ya; her çiftçi, her köylü, her üretici ayrı bir insan, ayrı ahlaki görüşleri var, ayrı ticari etiğe sahip. Bunları efektif şekilde denetleyebilecek bir mekanizma da yok. Birisi marketten daha iyi ürün satar, diğeri daha kötü. Biraz şans.

Onun için ben marketten alıp "inş bir şey olmaz" demekten başka çok bir şansımız olduğunu sanmıyorum. Bireysel olarak yapılabilecek çok bir şey yok.

Özellikle piyasada fiyat dengesinin bozuk olduğu bir ortamda "bir enayi ben miyim" diye yaptığı usülsüzlükleri vicdanen haklı görebilecek insan sayısı da artıyor.

İnsanların ürünü kaliteli olan yer önerilerine de çok güvenemiyorum ben örneğin. Etrafımdan gördüğüm kadarıyla herkes kendi nereden alıyorsa ona güveniyor, ama her satıcıdan da birileri bir şey alıyor sonuçta. Herkesin bir güvenli ağı var. Kulaktan kulağa bir yer güvenli addediliyor ancak kim test etmiş, kaynağı ne? Bilemiyorum.
0
akhenaten
(14.12.24)
@sanemkk teşekkür ederim
@kobuzchu kiz teşekkürler. siz markalı butik üreticiyi nasıl buldunuz ya da paylaşabilir misiniz?

@akhenaten evet ama sertifikalı satış yapan yerler vardır ya da ne bileyim bildiğiniz bu tarz sertifikalı siteler vardır aynı şekilde, bu tarz öneriler gelir diye ummuştum. yoksa tabii ki ben de güven(e)miyorum çiftçiye maalesef. bir de belki marketlerde belirli denetimlerden geçiyordur dedim ama öyle bir şey de yok herhalde.
0
🌸lvega
(15.12.24)
Ben de meyve sebzeyi altı harfli marketten almaya başladım. Burada pazara köylüler kendi yetiştirdiklerini getiriyor ama hiç güvenim kalmadı.
0
sakincan
(15.12.24)
@sakincan, altı harfli market deyince şu tivit geldi aklıma

x.com
0
Mirket
(15.12.24)
Bahsettiğim üreticileri burada, Mide Lobisi gibi 1-2 Facebook grubunda ya da mutfak/yemek sektöründeki arkadaşların tavsiyeleriyle buluyorum.

Mesela (git: 1575222) şu soruda @konusma ben konusuyorum daha bitirmedim'in listelediği markalar var. Yemeklik zeytinyağını marketten (artık tağşiş listesinde aradıktan sonra) alıyoruz ama paylaştığım sorudaki markalardan güzel yağlar da alıyoruz.

Bir de "belki marketlerde belirli denetimlerden geçiyordur dedim ama öyle bir şey de yok herhalde" demişsiniz, o yüzden kendi bildiğim kadarını tekrar yazıyorum. Bahsettiğim arkadaşların anlattığı şu: marketler gıda denetimi yapıyor, denetimden geçemeyen ürünleri reddediyor ve bu reddedilen ürünler pazarlara gönderiliyor. Marketlere ne kadar güvenilir, gerçekten sürekli kontrol yapılıyor mudur bilmiyorum ama yine de markete pazardan daha çok güveniyorum ben :)
0
kobuzchu kiz
(15.12.24)
(12)

Tek yaşayanlara soru

lorne malvo
Ev temizliği ortalığı toplama vs nasıl yapıyorsunuz?Sürekli dağılıyor ev toplamaya çalışsam çok vakit alıyor yine de tam toplanmıyor. Var mı bu konuda rutinleriniz?
Ev temizliği ortalığı toplama vs nasıl yapıyorsunuz?

Sürekli dağılıyor ev toplamaya çalışsam çok vakit alıyor yine de tam toplanmıyor. Var mı bu konuda rutinleriniz?
0
lorne malvo
(14.12.24)
Ben tek yaşamıyorum ama zaten derli toplu olmak herkes için aynı. Mesela kullandığın bir şeyi hemen yerine koy, bekletme.

Temizlik de tek yaşayan için çok kolay aslında. Evde hayvan yoksa haftada bir kere evi süpürüp silsen yeter. İki günde bir de toz alırsın. 15 günde 1 kere de dip köşe temizlik yaparsın. Ben daha sık yapıyorum. Üç kedi annesiyim. Kumlarını falan dağıtıyorlar çünkü.
0
rock n roll
(14.12.24)
Bir zamanlar tek yaşamış biri olarak cevaplasam olur mu? :))

Sorunun fazla eşya olabilir diye düşündüm. At fazlalıkları ya da ver gitsin. Bir de mesela yemek yaparken bir yandan yaptığın dağınıklığı toparlıyor olman lazım. Yatak odasına geçerken gereksiz bişi varsa onu yanına alıp yerleştire yerleştire gitmen lazım (kargo gelmiştir açıp bakmışsındır misal koltuğa atıvermişsindir)

Çok dağılmasına fırsat vermeden aksiyona geçeceksin
0
kullanicadi
(14.12.24)
Sen biriktirip temizliyorsun heralde

Ben hic dagitmayip direk topluyorum

Ornek vereyim subictim bardagi yanima koydum kalkinca mutfaga goturuyorum orada birakmam ayni sekil ne yaparsam yapayim direk toplarim kuvuk seyler finalde tum evin temizlenmesi demek
0
Zetnikov
(14.12.24)
Ufak eşya sayısı arttıkça dağınıklık artıyor. Çamaşır makinesi dağınık durmaz ama içine attığın t-shirt iç çamaşırı çorap sayısı arttıkça etrafta dağınıklık yaratır.
Artık kullanmadığın ve gereksiz olan eşyaları doğrudan at. Hem yer açılsın, hem takip etmek zorunda olma.
Kapıya renkli bir şey yapıştır. Çıkarken onu gördüğünde çöpü, ütüyü ve varsa elektrikli soba ile klimayı kontrol edersin.
0
silver apple
(14.12.24)
Haftada bir gün öğleye kadarı temizlik günü ilan ettim. Robot süpürgenin arkasından iki vileda takılınca yetiyor. En fazla 2 saatimi alıyor.

Mutfak tezgahında asla bir şey beklemez. Daha yemek yaparken işi biten bulaşık makinesinde yerini alır. Takıntı halinde o.

Dağınıklığın çözümü, işi biteni yerine koymaktır. Bir de her odadan çıkarken, yerinde olmayan ne var diye bakarsın, giderken yerine götürürsün, olur biter.

Başlayınca her şeyi bitireceğim düşüncesi insanı yıldırır. Şimdilik şu ikisini götüreyim diye başla, zaten birkaç güne ortada toplayacak bir şey bulamazsın.
0
Mirket
(14.12.24)
Bunun kolay bir yolu yok aslında. Baştan aşağı evi buna göre döşedim ben.

Açık kitaplıklar ve tüylü halılar toz deposu. Bunlar yerine kapaklı kitaplıklar ve ince tüysüz halılar olmalı.

Obje sayısı mümkün olduğunca az olmalı. Her şeyin bir yeri ve amacı olmalı. Ne kadar az eşya o kadar az toz. Eğer tek tek bir şeylerin tozunu alacak zamanınız yoksa o şeyler size uygun değil. Kristal eşyalar, biblolar, çeşitli dekoratif objeler... Tozunu alabileceğiniz kadar tutun. Özellikle kristal gibi girintisi çıkıntısı bol olan şeyler yerine düz yüzeyli dekorasyon kullanın.

Odanın taşıyabildiğinden daha fazla koltuk, masa, sandalye, sehpa vs. bulundurmayın. Süpürge bir yere rahatça giremiyorsa orada fazlalık vardır. Seyreltin.

Bunlar eğer evi baştan döşemeyecekseniz bir anda değişecek şeyler değil ama bir şeyler eskidikçe gelecekte bunları düşünerek değişiklikler yapın.
0
akhenaten
(14.12.24)
gün belirliyorum ve ona göre plan yapıyorum. atıyorum temizlik pazar günleri. yemek akşamüzeri... evindeki değişikler ne kadar zamanda bir oluyor? onu gözlemlemelisin.
0
evimin paspasi
(14.12.24)
cam silme aleti, robot süpürge, sleepy mop. evcil hayvanım yok. temiz olmaya özen gösteririm ama dağınıklığa kafayı takmam. yere kıyafet atma gibi manyaklıklarım yok. en fazla bilgisayar defter kitap dağılır. mutfak desen her kullandığımı anında makinaya koyarım. makinaya konmayan tahta kaşığım bile yok, makinaya konmayan mutfak eşyası almam. tencereler de çelik, onları bile elde yıkamam. ütü için de aynı şey geçerli, son on yıldır mecbur kalmadıkça ütü kullanmadım, ütü gerektiren kıyafet almadım.
0
titanyum22
(14.12.24)
Aradigim seyi bulmakta zorlandigimda ya da pek ziyarete gelmeyen bir misafir gelecegi zaman ortaligi derleyip topluyorum. Onun disinda pek ugrasmiyorum ortaligi toplamayla falan.
0
Mor ve berisi
(14.12.24)
10 sene 1+1 evlerde yalnız yaşadım.

İlk çözüm az eşya sahibi olmak. Çok eşya olan evler mecburen daha tozlu oluyor ve temizlemesi güçleşiyor.

Kılık-kıyafet değiştirdiğinizde hemen kirlileri kirli sepetine, temizleri dolabınıza düzenli şekilde yerleştirin ortalıkta yer kaplamasınlar.

Sabah kalkıp odayı havalandırdıktan sonra ilk iş yatağı toplamak olsun.

Yemek yedikten sonra bulaşıklar hemen makineye. Mutfak tezgahında tutulmayacak, makinede biriktirilecek ve elde yıkanmayacak. Yıkanmadan hemen sonra yerleştirilmeli.

Fazlalıkları evden uzaklaştırın. Defter, dergi, ayakkabı, kıyafet, mutfak eşyası vs. gereksiz ne varsa ya çöpe atın ya tanıdığınız birine verin veya bağışlayın her neyse.

Tek seferde tüm evi temizlemek çok zor oluyor. Örneğin bir gün banyoyu temizleyin, iki gün sonra mutfağı temizleyin. Arada temizlik hizmeti almak şart. Camların silinmesi ve birçok detay ancak öyle hallediliyor. Haftalık olarak evi süpürmek ve silmek de ayrıca şart. Ben evin temizlik ve genel diğer ihtiyaçları için genellikle haftasonları 1 gün evde olurum ama 1 tam gün de gezerim. Böyle dengeliyorum.

Çok madde saydım gibi oldu ama rutine bağladın mı hemen her zaman evin temiz kalır.
0
Lethe
(14.12.24)
Cumartesi günüm full bununla geçiyor. Ki öyle dağınık biri de değilim. Ev küçük olunca koltuğun dibine bıraktığın laptop çantası bile dağınıklık gibi görünüyor:/
0
Amaranta ursula
(14.12.24)
Az esya, kitaplik mutlaka kapakli olmali +1 ayrica her seyin yeri olsun, az esyaniz olursa her seyin yeri olur. 6ayda bir evi elden gecirip kullanmadiklari atmak. Biriktirmeden duzenli tutmak. Yemek yaparken kullandiklarini calkalayip kaldirmak, temiz yemek yapak yani.
0
kassiopeia
(14.12.24)
(7)

İntihal Kontrolü Hakkında

lideraydin
Plagiarism Checker ile kendi tezimi tarattım ama birileri şey dedi hani hoca da turnitinden taratacak ya o zaman Plagiarism Checker seninkini kaydettiği için yüzde yüz intihal çıkabilir dedi. böyle bir durum olabilir mi? olacaksa ne yapabilirim? teşekkürler şimdiden.
Plagiarism Checker ile kendi tezimi tarattım ama birileri şey dedi hani hoca da turnitinden taratacak ya o zaman Plagiarism Checker seninkini kaydettiği için yüzde yüz intihal çıkabilir dedi. böyle bir durum olabilir mi? olacaksa ne yapabilirim? teşekkürler şimdiden.
0
lideraydin
(13.12.24)
Doğru demişler, plagiarism checker taratılan dokümanları depoya kaydediyorsa sonraki taramalarda %100 çıkar. Eğer böyle bir durum varsa plagiarism checker ile iletişime geçerek durumu anlatıp dokümanın depodan kaldırılmasını istemek gerekecektir.
0
cek
(14.12.24)
Böyle bir durum olabilir, ama olmayabilir de. Çünkü bunun olup olmayacağı sizin seçiminize bağlıydı. Ancak siz bu taramayı yaparken olaya tam olarak hakim değilmişsiniz sanırım.

Bu tarz sistemlerde artık taratılan dosyanın sisteme dahil edilip edilmemesi üzerine bir buton oluyor, bu buton varsayılan olarak dahil olsun konumundaysa ve siz bunu değiştirmediyseniz sorun olur.

Tarama yaptırdığınız sistemin websitesinde açıklamalar illa ki vardır, orayı kontrol edin. Bir de varsayılan ayarı görmek için alakasız başka bir şey taratmayı deneyin. Adımları izlerken ekrandaki seçenekleri kontrol edin.
0
akhenaten
(14.12.24)
@akhenaten Programı kurcaladım şimdi ama dediğiniz gibi bir ayar bulamadım. Ana ekran ve ayarlar sslerini ekliyorum.
prnt.sc
prnt.sc
0
🌸lideraydin
(15.12.24)
@cek Uygulamayla iletişime geçmek yerine hocama durumu anlatsam olmaz mı? "Hocam ben teslim etmeden önce tarattım o yüzden intihal testinde yüzde yüz çıkabilir" desem.
0
🌸lideraydin
(15.12.24)
%100 intihal çıkacak yüksek ihtimalle arkadaşların dediği gibi işi çözmezsen tezin sıkıntıya girecek.
0
basond
(15.12.24)
@lideraydin

Eğer kullandığınız program "plagiarism checker x" ise websitelerinde şöyle bir ibare var

"Guaranteed Data Protection
Everything you analyze through our software remains in your own device. We never store your data at any stage in our databases. This ensures 100% data protection. You can read our privacy policy for more details."

plagiarismcheckerx.com

Bu açıdan sıkıntı olmayacak gibi duruyor, ancak bu onların dediği bir şey tabi.

Get in touch kısmında telefon ve mail destek bilgileri verilmiş

"(518) 809 7800
support at plagiarismcheckerx dot com"

Bence de buralardan @cek'in dediği gibi bir ulaşıp teyit edin.

İntihal taraması yasal bir süreç, taramayı enstitü yapar hoca değil. Bilmiyorum belki okuldan okula değişiyordur ve hocanın yaptığı yerler de vardır, ancak hoca yapıyorsa bile enstitü adına yapıyordur. Yine de "tez benzerlik raporu" sizin tez sürecinizin bir parçası. Sadece hocanın inisiyatifine bağlı değil bu. Sadece okulun inisiyatifine de bağlı değil. Bu rapor sizin dosyanız içinde yer alacak. O açıdan firmayla iletişime geçip sisteme eklenip eklenmediğini öğrenip varsa sistemden sildirmenin yolunu aramalısınız.

Bu konuyla ilgili mevzuat maddesi için

Lisansütü eğitim ve öğretim yönetmeliği
Yüksek lisans tezinin sonuçlanması; madde 9'un 2. bendine bakın

www.mevzuat.gov.tr
0
akhenaten
(15.12.24)
bu tür şeylerden dolayı + yalan yanlış AI checkerlardan dolayı intihal kontrolü çok saçmaladı. Geçen yıl %40-50 intihal çıkan ama mezun olanlar biliyorum ve bunlar en iyi 3-5 üniversitede oluyor.(mesela bi tanesi bibliography dahil taratmış falan) Açıklaman varsa -benim gördüğüm kadarıyla- problem olmuyor. Mesela %100 çıkması aslında %50 çıkmasından daha iyi bence. Ne olduğu çok açık. (başkasının tezini komple çalmadığın sürece:)

Ama siteye ulaş ve danış, hocana da şimdiden haber ver. Jüride biri problem çıkarırsa sorun olur.
0
nhk ni youkosu
(16.12.24)
(1)

Marmara Adası Mermeri

akhenaten
Durduk yere aklıma takıdı, bu hep gördüğümüz gri çizgili marmara adası mermerinin hangi zaman aralığında oluştuğu ile ilgili illa ki bir çalışma vardır ama ben bulamadım. ChatGPT 300 milyon yıl önce karbonifer ve permiyen dönemlerde oluştu diyor, dinazorlardan falan daha önce oluyor bu. Ama sırf ona
Durduk yere aklıma takıdı, bu hep gördüğümüz gri çizgili marmara adası mermerinin hangi zaman aralığında oluştuğu ile ilgili illa ki bir çalışma vardır ama ben bulamadım. ChatGPT 300 milyon yıl önce karbonifer ve permiyen dönemlerde oluştu diyor, dinazorlardan falan daha önce oluyor bu. Ama sırf ona güvenip heyecanlanmak istemedim.

Bilen ya da bulabilecek olan var mıdır? Ona göre heyecanlanıp yatayım :D
0
akhenaten
(12.12.24)
GPT çok da sallamamış demek ki :D Dinozorlar Orta Triyas'ta ortaya çıkıyor bu arada, Geç Permiyen'i Permiyen sonu kabul etsek dahi yaklaşık bir 20 milyon yıl var ilk dinozorlara.

Yani teknik olarak bütün taşlar çok eski ama böyle tanıdık bir şeyin bu kadar yaşlı olduğunu fark etmek garip geldi. Ayrıca Efes'te artemis tapınağı, klaros'taki apollon tapınağı, istanbul'daki hemen hemen her tarihi yapıda kullanıldıktan sonra hikayenin bizim eski sobaların altında soba mermeri olarak nihayete ermesi de ayrı bir ironik :D İlginç gerçekten.

Çok sağ olun.
0
🌸akhenaten
(13.12.24)
(11)

özgürlüğün çok muğlak ifade olması ya da benim gereksiz hassasiyetim...

m e b
selamlar.gün geçmiyor ki insan ve toplum arasındaki ilişkileri irdelemeden kafayı yemeyeyim.bir insanı bizi/diğerlerini rahatsız edecek seviyede sesli konuşunca uyarabiliyoruz da neden gürültülü şekilde yemek yediğinde, cak cak sakız çiğnediğinde, kulaklık olmadan video izlediğinde uyaramıyoruz? mis
selamlar.

gün geçmiyor ki insan ve toplum arasındaki ilişkileri irdelemeden kafayı yemeyeyim.

bir insanı bizi/diğerlerini rahatsız edecek seviyede sesli konuşunca uyarabiliyoruz da neden gürültülü şekilde yemek yediğinde, cak cak sakız çiğnediğinde, kulaklık olmadan video izlediğinde uyaramıyoruz?

misal yanımda kahvaltı eden bir eleman var, bildiğin biberi çatır çutur yiyor, o biberi her çatırdatışında kafama silahla ateş eder gibi hissediyorum. çayını içmiyor, hüpletiyor. o her hüüüppğppp edişinde beynim ikiye ayrılıyor sanki.

yan tarafta da temizlikten sorumlu kadın cak cak sakız çiğniyor, aynı şekilde metroda da denk geliyorum. adam hiçbir rahatsızlık duymuyor ve sakızı ağzında havai fişek gibi patlatıyor veya cak cak geviş getiriyor.
başka bir adam hiçbir şekilde etrafı önemsemeden kulaklıksız bir şekilde video izliyor, hiçbir rahatsızlık da duymuyor.

ofiste beni zerre ilgilendirmeyen, hatta nazik bir şekilde "bu konu hakkında pek bir bilgim veya alakam yok, bu yüzden yorum getiremiyorum" dememe rağmen yarım saat boyunca bana hiçbir katkı sağlamayacak veya karşı tarafa yararım dokunmayacak bir konunun muhatabı oluyorum.

metrobüste kadın yanına kimse oturmasın ve diğer koltuklar boş diye yanına çanta koyuyor, siz oturmak isteyince of puf ediyor.

atm'de sıra bekliyorum, önümdeki kişi işini bitirmiş ama hala kenara geçmiyor, çektiği parayı orada sayıyor ve bu süreçte de küçük çocuğunun atm'nin düğmelerine rastgele basmasına göz yumarak atm'nin donmasına sebep oluyor.
asansörde de çocuklarının her düğmeye basmasına ses etmeyen ve asansörün her katta durmasına sebep olan tipler de aynı şekilde.

ya bu toplum içinde yaşamaya uyum sağlayamamış tipler, anladık da bu şeyler özgürlüğün minimal örnekleri mi yoksa uyarmak en olağan ve doğal bir eylem midir? kafayı mı sıyırıyorum? çok mu takıyorum?
0
m e b
(12.12.24)
bu durum ülkemizin bir anda köylüyken şehire geçmesiyle oluşmuş bir durum. bu durumun seni rahatsız ettiğini karşı taraf düşünmüyor. ben de senin gibi aynı şeylerden rahatsızım.
dolmuşta ayakta gitmemek için dolmuşu durdurup inen kadına dolmuşta oturan ve ayakta duranlar tepki gösterdi. söylemleri şuydu: biz her gün böyle gidip geliyoruz.
olay kabullenmek...
önemli olan kabullenmeyip bu insanları uyara uyara adam edeceğiz ya skt.r olup gideceğiz.
0
mikahakkinen
(12.12.24)
Öncelikle çok rahatsız olursanız insanları uyarırsınız da, insanları uyararak bir yere varamazsınız. Bahsettiğiniz şeyler, ki ne kadar büyük problemler oldukları tartışılır, bir insanın yetişkinliğinde sizin uyarınızla ya da bir başka sebeple "Toplu taşıma araçlarında yüksek sesle müzik dinlememeliyim" diye bir aydınlanmayla değişecek bir davranış kalıbı değil.

İnsanlar bu tür şeyleri yapmayı ya bu tür şeyler artık normal karşılanmadığında bırakıyorlar, bunun için de bu tür şeylerin görece nadir şeyler olması lazım ki yapanlar üzerinde belli bir toplum baskısı olsun. Ya da en başından bunları yapmamak üzerine eğitilmeleri gerekiyor.
0
salihdt
(12.12.24)
özgürlük çok da muğlak bi ifade değil aslında. zaten saydıklarınızın da özgürlükle alakası yok. saygısızlık diyebiliriz daha çok.
0
elorelia
(12.12.24)
benim kriterim su. bir yerde azinliksam sesimi cikarmam. cunku kabul gormus ve normali bu. ama cogunluksam ilk ses cikaran ben olurum.

yani zurih'te bir metroda boyle bisey olsa hakkimi ararim; ama istanbulda metrobuste sadece rica ile yetinirim. diger turlu basina bela, stres almak disinda hic bir fayda gelmez.
0
buenosdias
(12.12.24)
Maruz kalmamak için kulaklık şart. Bu insanları siz değiştiremezsiniz. Uyarsanız ya kabahatli çıkarsınız ya da etkisi olmaz.
0
auroraaurora
(12.12.24)
yazdıklarında haklısın, ben de çok rahatsız oluyorum bunlardan. ilk defa cevapların neredeyse tamamına katıldım.
cinnet ne alaka onu anlamadım
"bu durum ülkemizin bir anda köylüyken şehire geçmesiyle oluşmuş bir durum."
"özgürlük çok da muğlak bi ifade değil aslında. zaten saydıklarınızın da özgürlükle alakası yok. saygısızlık diyebiliriz daha çok."
"İnsanlar bu tür şeyleri yapmayı ya bu tür şeyler artık normal karşılanmadığında bırakıyorlar, bunun için de bu tür şeylerin görece nadir şeyler olması lazım ki yapanlar üzerinde belli bir toplum baskısı olsun."
"benim kriterim su. bir yerde azinliksam sesimi cikarmam. cunku kabul gormus ve normali bu. ama cogunluksam ilk ses cikaran ben olurum."
0
abelardo
(12.12.24)
Hepsini okudum. Muğlak olan neresi? Bunların hiçbiri özgürlükler içinde değil. Hepsi toplum içinde yaşama kurallarına uymama. Evet çay dahil.

Belki biber hariç. Onda da kahvaltı yeri önemli. Yemekhane, restoran, cafe falan ise biber ses çıkarabilir. Ofis içinde çalışma alanında ise o da özgürlük değil. Yani sen rahatsız oluyorsan değil. Olmuyorsan çayınızı beraber hüpletirsiniz
0
nawar
(12.12.24)
Saydıklarınızın hepsi, %100 oranında beni de rahatsız ediyor. Bir tanesi bile istisna değil.

Ancak yanındaki boş koltuğu parselleyen kişinin yaptığı şey dışında bunlar "özgürlüğün minimal örnekleri"

İnsanlar kaba olmak konusunda özgür. Saçmalamak konusunda da özgür. Her saygısızlık, toplumun her genel geçer kuralına aykırılık özgürlük sınırları dışında tutulamaz.

Özgürlüğün sınırı bir şeyin sizi veya bir grubu rahatsız etmesi üzerine çizilemez. Eğer birisi kendi doğruları üzerine, sizin o ortamdaki davranışınızı aktif şekilde kısıtlamıyorsa (örneğin ezan vakti diye kulaklığınızı çekip almıyorsa) ve yaptığı şey yasalarca özellikle kısıtlanmamışsa (çıplak dolaşmak vs.) o kişi o yaptığı şeyi yapmakta özgür. En genel geçer tanım bu. Yasaları işin içine kattığımız için felsefik anlamdan ziyade pratik anlamda özgürlüğün tanımı bu.

Özgürlüğün tanımı içine başka ne giriyor peki? Siz de bunlar hakkında rahatsızlığınızı dile getirmekte özgürsünüz. İnsanlar özgürlüğü hep tek taraflı düşünüyor. Ancak yapılan davranışların sonuçları olur. Bir şeyi yapmakta özgürsünüz diye onu yaptığınızda tepki görmeyeceğiniz anlamına gelmez.

Siz de bu kişilerin alanını kısıtlamadan kendi rahatsızlığınızı dile getirebilirsiniz. Siz de bunu yapmakta özgürsünüz.

Toplumsal denge bu şekilde teraziye geliyor. Bu işler böyle yani. Çok karışık değil aslında. Her şeyin bir kuralı, formülü olamaz, bazı şeyler uzlaşıyla hallolur.

Birisi sesli sakız çiğniyor diye ona kabahatler kanunundan ceza kesildiği bir ortam düşünün, sizce de bu absürt olmaz mı?
0
akhenaten
(12.12.24)
Hocam askere gittiniz mi ?
6 aylik mi ?
Merak ettim.
0
WithWorth
(12.12.24)
@WithWorth: hayır, askerlikten muafım.
0
🌸m e b
(13.12.24)
skerler eşiğine gelip insanların suratına içinden geçenleri dan dan konuşmaya başlayana kadar böyle gidecek. fakat sen erkek olduğun için olayın alevlenip yaralamalı kavgaya dönüşme olasılığı yüksek. karşındakini ölçüp biçip ona göre içindekileri söylemeye başla derim. işin zor meb kardeşim.
0
titanyum22
(13.12.24)
(20)

Liberalizm

michael_knight
Liberalizm fikrine ne kadar yakın veya uzaksınız? Neden?
Liberalizm fikrine ne kadar yakın veya uzaksınız? Neden?
0
michael_knight
(11.12.24)
Önce tanımını yapmamız lazım. Çünkü Türkiye'de ne kadar ülke düşmanı varsa liberalim diyor halk bunu yanlış veya o taraftan biliyor.

Düşünce özgürlüğü açısından yüzde yüz liberalim.

Ekonomik serbestlik açısından çok emin değilim. Bir de Türkiye'de liberalizmi işletsen ahbap çavuş kapitalizmine gider 5li çete tüm işleri alır. Komünizmi işletsen bu sefer devlet her şeye karışır devlet birkaç partinin kontrolünde olur. Yani Türkiye şu an ikisini de parça parça yaşıyor bence :D bundan iyisi de olmaz.

İdeal bir dünyada yakınım ama. Mesela liberal bi dünyada taksici lobisi biterdi martıcı adam direkt rekabete girebilirdi, biz bile şurada bi şirket kurup o işe atılabilirdik.
0
nhk ni youkosu
(11.12.24)
power is corrupt, absolute power is absolutely corrupt.
gücü dagitma kisminda varim. checks and balances zaten demokrasi icin cok önemli.

ama bu demek degil ki her seyi salalim, market kendini ayarlar zaten. isci haklari, azinlik haklari, hayvan haklari, kadin cocuk cocuklari, basin özgürlügü benim önem verdigim degerler. devletin bu konularda müdahalesi olmasi gerek.

+++
güvenlik icin özgürlükten vazgecilmesine karsiyim. bu da beni daha liberal yapiyor. muhafazakar görüste biri icin güvenlik önce gelir. benim icin özgürlük cok daha önemli.
0
sonsuz
(11.12.24)
Liberteyen Sosyalizm'deki liberal görüşe OK.
Liberalizm altında her türlü zulmü yapmaya hayır.
0
bartholomew87
(11.12.24)
Şimdi liberalizm denince farklı ülkelerde farklı konseptler algılanıyor. ABD'de liberal denince algılanan (ve ironik şekilde sol görüş sanılan), kadın/erkek eşitliği, ırk eşitliği, lgbt hakları vs gibi konularda liberalim. Burada zaten sjw diye laf yiyen biriyim yani genel olarak insanların bireysel özgürlüğü ve sosyal grupların eşitliğine önem veriyorum.

Ekonomik olarak sosyalist diyemem kendime ama sosyal demokratım. Serbest girişim teşvik edilmeli ama işçi hakları, halkın yararı korunmalı; sağlık ve eğitim gibi temel kamu hizmetleri olabildiğince devlet güdümünde kalmalı gibi.

Yani sosyal medyada dalga geçilen left lib bir görüşüm var. Evet kendine left lib diyip saçma fikirler sunan çok kişi var ama bu demek değildir ki tüm ideoloji safsata :D
0
nundu
(11.12.24)
Bazı liberal ilkelerin şu anda teraziyi dengeleyebileceğine inandığımdan liberal fikirlerin toplumda daha yaygın hale gelmesine sıcak bakıyorum.

Yönetimde kontrol arttıkça sorun ve hatalar çoğalıyor. Günümüzde nüfus çok fazla ve devletler çok büyük. Haliyle her şeye merkezden ince ayar çekmeye çalışmak sürdürülebilir değil. Günümüzde ortalama bir devlet bir kişi veya dar bir grubun kontrol edebileceğinden çok daha kompleks bir yapı. Kontrolcü bir yönetim bir noktada 250 tuşa aynı anda basmaya çalışırken her yerinden ter akan karikatürize bir tipe dönüyor. Kurumsallaşma ve kendi kendine işlevini sürdürebilen yapılar oluşturmak önemli. Ülkeye aile çay bahçesi gibi davranmamak lazım; hem ekonomik hem de kültürel anlamda.

Ancak yönetim şekli olarak liberalizm sağlıklı sürmek için diğer ideolojilerden çok daha fazla eğitimli bir kitleye veya iyi niyetli yöneticilere ihtiyaç duyuyor. Bu iki bileşenden en az birisi yoksa ortalık kim vurduya gidiyor. Somut bir örnek olarak ülkede kendini liberal sanan ancak insanların marketle pazarlık yapma hakkı olmadığına inanan çok geniş bir kitle var. Görünmez el kuramını çok yanlış anlayıp gerçekten hikmetinden sual olunmaz ilahi bir varlık yaratmışlar kafalarında. Herhangi birisi ağzını açınca kafir muamelesi görüyor.
0
akhenaten
(11.12.24)
Liberalizm, günümüzde en çok tanıma sahip ve birbirine zıt görüşleri olan insanların kendilerini ait hissettiği bir kavram haline geldi. Bu yüzden "liberalizm" kelimesini kullanmak yerine, insanların ne demek istediklerini birkaç cümleyle açıklamaları daha doğru olur bence.

"Liberal" kelimesi artık herkes için farklı anlamlar taşıyor. Kimileri duyar duymaz "sjw" ya da "woke" etiketini yapıştırıyor. Bazıları için sadece özelleştirme savunuculuğu anlamına geliyor. Kimileri için terör destekçiliğiyle eş anlamlı. Hem aşırı sağcı hem liberal olanlar var, bir yandan da kendini solcu olarak görenler... Ya da sağ görüşe yakın olduğunu söyleyip aslında sol görüşün savunduğu fikirleri destekleyenler... Bazı kesimler için liberal olmak veya liberalizmi savunmak adeta bir hakaret. Liberal ekonomiden bahsedince hemen patron savunucusu damgası yiyenler de var. Bu örnekler daha da çoğaltılabilir.

Ben şöyle düşünüyorum: Devlet kurumlarının çoğu özelleştirilmeli, ama devlet bu alanları denetlemeye devam etmeli. Telekom, elektrik, su, sağlık, eğitim, altyapı, ulaşım gibi konularda devlet tamamen çekilmek yerine, firmalara belli bir çerçevede özerklik tanımalı ve halkın refahını etkileyecek noktalarda sınırlar koymalı. Serbest piyasaya müdahale etmemeli ama gerektiğinde rekabeti artırmak için yeni aktörler oluşturmalı. Devlet, halkı ne patronların insafına bırakmalı ne de sosyal yardımları artırıp insanları tembelliğe alıştırmalı ya da popülizm uğruna sadaka ekonomisi yaratmalı.

Kavramları kitaplardaki tanımlarıyla ele alsak bile, "liberal" kelimesi insanların zihninde bambaşka şeyler çağrıştırıyor. Bu yüzden kendimi bu kavrama ne yakın ne de uzak görüyorum.
0
biseysorcaktim
(11.12.24)
Tam bir liberalim.

Ama özde sjw ve libos olanlardan degilim. Pure liberalistim.
0
feastofthedamned
(11.12.24)
Liberalizmin ön şartı eğitim. Belirli bir eğitim olgunluğuna ulaşmamış bireyler, doğruyu yanlışı ayırt edemediğinden, paranın hükmettiği toplum mühendisliğinin kurbanı oluyorlar. O eğitim düzeyine ulaşmanın ön şartı da Devlet zenginliği.
Dolayısıyla bunu, sadece Avrupalılar, dünyayı sömürerek becerebildiler.

Ayrıca nasıl ki komünizm yaşayabilmek için komünist olmayan ülkelerle arasına bir demir perde örmek zorundaysa tam liberal ülkeler de böyle bir demir perde örmek zorundalardı. Ancak, örmediler. Farkına vardıklarında da çok geç kalmış oldular. Sömürülenler haklarını almak için o sınırdan geçtiler. Bu durum Liberalizmin ütopikliğini ortaya koydu ve terkedilmeye mahkum.
0
Mirket
(11.12.24)
tanım olarak çok değiştiğine inanıyorum ama kendi anlayışıma göre liberalizme tamamen karşıyım. benim için zehir gibi bir şey.

ironiktir ki komünizmin "insan doğasına uygun olmadığını" söyleyen liberaller nedense konu insan doğası ve denge olunca liberalizmi çok severler.

liberalizm itliktir, serseriliktir. liberalizmde güç senin elindeyse milyonlarca insanı süründürebilirsin. bunda ahlaki ya da ekonomik olarak bir problem görülmez. adapte olman beklenir.

dediğim gibi liberalizm anlayışı da kişiden kişiye çok değişebiliyor ama ben genel olarak liberal biriyle mecburi selamlaşmanın dışında iletişim bile kurmam ya. benim gözümde yamyamdan, canavardan farkları yok.
0
mark greg sputnik
(11.12.24)
Yani tam nasıl bir liberallikten bahsediliyor bilmiyorum. Misal sosyal konularda Amerika'nın liberali bile Avrupa'da merkezci olur. Ama ekonomi konusunda ise amerikan solcusu belki Avrupa liberalinden daha liberal olabilir. bu biraz ülkeye göre değişiyor.

Açıkçası yüzde yüz açık olduğum bir şey değil, biraz cherry picking olarak yaklaşıyorum. Aynısını sosyalistlik için de yapıyorum. Genel olarak sosyal demokrat, merkezci bir yapidayim denebilir ama enteresan şekilde Fransa için olan "hangi siyasi partiye yakinim" zimbirtilarinda macron partisi ile Cumhuriyetci ardından da sosyalist çıkıyor. Yani resmen fadimenin düğünü olmuş bir yaklasima sahibim, ondan ideal parti de bulamıyorum.

Neyse yani. Kesinlikle komünizm gibi alakasiz düşünceler sahip olmasam da asla "bırakalım yapsinlar market bulur duzeni" gibi şeylere de inanmam. Marketi serbest bırakılan radyasyonlu fırça yalatiyorlar.
0
logisticsmanager
(12.12.24)
Yakın hissediyorum.
0
liberal
(12.12.24)
once liberalizmi tanimlayalim. insan toplumlari bir arada yasamak icin belirli kurallar gelistirdiler. bu kurallarin bazilari subconscious ile gelisti ve kulturel kodlar olarak yerlesti. her yeni birey bu kurallara gore hareket etmesi adina egitildi. ornegin buyuklerin elini opmek, onlarin yaninda bacak bacak ustune atmamak, dini kurallar gibi. bunun yaninda bir de conscious olarak gelistirilen ve yaziya dokulerek kalici hale getirilen mutabakat vardir. bu da anayasa ve kanunlardir. bu da yine kuraldir ancak yazili ve bilincli olarak kabul edilir ve tartismalarla degistirilebilir.

simdi bu kurallara karsi bir ucu liberalizm, bir ucu muhafazakarlik olan continuous bir spektrum bulunur. buradaki ideal uclardan liberalizm subconscious veya conscious kurallarin tamamina karsi protest bir tavir benimser. bu minvalde bu kurallarin esnetilmesini, yeni kurallar koyulmamasini ve insan bilincinin tamamen serbest birakilmasini isterler. birey bu kulturlerde toplumun onundedir.

spektrumun diger ucunda ise muhafazakarlik bulunur. muhafazakarlik subconscious veya conscious butun kurallari savunur. kurallarin topluma sekil verdigini ve kurallar olmadan insanin dogal durumuna donup hayvanlasacagini iddia eder. bu nedenle din kultur gibi subconscious konulari da savunur. bunun yaninda ekonomik yani guc dagitimini da belirli kurallara gore yapmak ister. bu tarz sosyetelerde de toplum bireyin onundedir. subconscious yerine din/kultur, conscious yerine devlet diyecegim ingilizce olmasin diye.

simdi bazi toplumlara ornek;
kulturde liberal, devlette liberal : abd
kulturde liberal, devlette muhafazakar : avrupa
kulturde muhafazakar, devlette liberal : turkiye
kulturde muhafazakar, devlette muhafazakar : cin

bana sorarsaniz bati kulturunun gelismesi bu din/kultur kurallarini budayarak kendilerini ozgur birakmalari oldu. protestanlikla baslayan dini degerlerden uzaklasma liberallesmeyi ve bireyi one cikardi. bu anlamda hardcore muhafazakarligin kimseyi bir yere goturmedigi ortada. diger yandan komple liberal anlayis da abd gibi ucube toplumlar yaratiyor.

politika biliminin yapmasi gereken de bu iki uc spektrum arasinda guzel bir denge bulmaktir. bence ekonomide liberallik korkunc bir sey. dunya uzerindeki insanlarin %80'i sefalet, %15'i gelecek kaygisi %5'i rahat, %0.01'i de sulalesinin 100 sene harcasa bitiremeyecegi bir zenginlige sahip. bence devlette liberalizm insanlarin cogunun ayricalikli bir azinlik tarafindan somurulmesi anlamina geliyor. dolayisiyla kapitalin ne kadar birikmesine izin verilecegi, miras hakki, bireye asgari seviyede saglanmasi gereken haklar konusunda liberal degilim. devlet bireylerin somurulmesini engellemek uzerine kurulmustur. dolayisiyla devlet tanimli, kurallari belli ve kurallara uygun yonetilen bir yapi olmalidir. ancak fazla ve akilsizca getirilmis kural da sekillendirmek yerine kisitlayici oluyor ve gelisimi engelliyor. bu cok hassas bir denge.

din/kultur gibi mevzular zaten subconscious olarak gelistikleri icin bunlara yonelik kisitlamalara ve kurallara karsiyim. ataturk'un dile mudahelesi, turkiye'de bireyi baskilayan bogucu kultur gibi. bu konularda liberalim. benim anlayisim bu sekilde. kafama en yakin durum da avrupa'dir. ancak soyle bir durum var.

tam liberal toplumlar ciddi guclenip digerlerinin ustune basiyorlar bu gunlerde. cunku gucun cok buyuk bir bolumunun cok kucuk bir azinlikta bulunmasini sagliyorlar. bu gucu ele geciren de ya kendi vatandaslarini somurerek ya da abd orneginde oldugu gibi dunyayi da somurerek buyuyor. buyuk guc sinirli bir sinifta oldugundan yonlendirilmesi cok kolay oluyor.

sonuc olarak insanligin onundeki en buyuk engelin gucun ve kaynaklarin kucuk bir ayricalikli kesimde toplanmasi oldugunu dusunuyorum. milyonlarca akilli insan hic olup gidiyor. zengin cocuklari ozel okullar, titrler falan derken sadece ayricalikli olduklari icin buyuk sirketlerde takiliyorlar. bu bir nevi nepotizm toplumun verimliligini dusunuyor. bu konunun kisitlanip, her bireye kendini gerceklestirme firsati verilmesine inaniyorum. bu da beni ozellikle ekonomik mevzularda siki bir liberalizm karsiti yapiyor. cunku laissez passer dedigin zaman birilerinin ustune basip passer oluyor mevzu hemen.
0
antikadimag
(12.12.24)
@antika, protestanlik dini degerlerden uzaklasma degil aksina core degerlere dönüstür.
0
sonsuz
(12.12.24)
Ekonomik gelişimi sağladığı çok açık.
Sosyal tarafta çöküşe sebep olduğu da öyle.

Dolayısıyla bir kısmını alıp uygulamamız gerektiğini düşünüyorum. Ama sosyal işleri; eğitimi, sağlığı, güvenliği, adaleti ve benzeri konuları devletin düzenlemesi şart.
0
babilfish
(12.12.24)
@sonsuz; protestan toplumlarin hicbiri dindar degildir. zaten adi ustunde kiliseyi "protest" ettikleri icin kendilerine protestan denir.

us, uk, commonwealth, almanya, iskandinavya hepsi protestandir. bu ulkelerin ortak noktasi dinin hayatta yeri cok kisitlidir. toplumsal kurallar din dahil geriye atilmistir. yine ayni sekilde hepsi ozgurlukcu toplumlardir. ingiliz imparatorlugunun kalintilari bu ozgurlugu ekonomik alana da tasirlar.

bu mevzudan bahsediyorum.
0
antikadimag
(12.12.24)
protestan toplumlar dindar degildir demek? güzel kafalarmis. kimse 1600-1700lerdeki gibi yasamiyor tabi.
protestan ülke olarak almanya demissin. almanya'nin güneyi katoliktir. bavyera'nin avusturya sinirindaki köylerinde doktorlar cinayet diye kürtaj yapmiyor.

sen biraz salliyorsun :)

tanriyla direkt konusamazsin saintlere git önce demek dindarlik, tanriyla direkt konusabilirsin kilisenin de bu kadar altina ihtiyaci yok demek protesto etmek, dinsizlik ok.
0
sonsuz
(12.12.24)
yahu gercek hiristiyanlik nedir tartismasina girmeye gerek yok. protestan toplumlarin hicbirinde din hayatin icinde degildir. bunu soyluyorum. yahu koskoca reform hareketi ne demek? dinin sinirlarinin geriye itilmesi. son olarak da eger protestan toplumlarinin dindar oldugunu dusunuyorsan ingiltere ve italya'da dinin toplumdaki yerine bakmani tavsiye ederim. protestan olan toplumlarin tamami dinden uzaktir. din sadece soyut bir tanri ve bireyin bu tanriyla iliskisine indirgenmistir ve hayatin tamamindan cekilmistir. su basit gercegi daha fazla tartismayacagim.

almanya'nin guneyi katolik evet. bunun konuyla ilgisi ne anlamadim. bunu bilmedigimi ne dusundurdu onu da anlamadim. prusya protestandir, martin luther'in yasadigi ve ciktigi yerdir. o yuzden almanya'yi da saydim. istisnalara bakacaksak turkiye de devlette tam liberal degil 80 oncesi kalan kurumlar yuzunden.

bence nitpicking yerine insanlarin ne demeye calistigini anlamaya calisirsan daha guzel bir hayatin olur etraftakiler de rahat eder.
0
antikadimag
(12.12.24)
su basit gercek dedigin sey senin görüsün. evanjelik birine sorsan din hayatin merkezine alindi, dikkat dagitici seylerden uzaklasildi, asil dini degerlere daha yakinlasildi der. katolik kilisenin sömürüsü bitti der.

avrupa'da dinin kisitlandigi ülkeler fransa ve eski sovyet ülkeleri. onlarin da protestanlikla degil, sekülerlik ve komünizmle ilgisi var.
almanya'da kiliseinin kresleri falan var. iceri girdigin an kocaman hac görüyorsun.

bakis acin cok öznel, bilgilerinde de yanlis seyler var gibi geldi.
0
sonsuz
(12.12.24)
@antikadimag protestan reformu cidden avrupadaki özgürlük anlayışıyla çok bağlantılı değil.

Esasen protestan reform katolikliğe göre çok daha sert dini kurallar getirdi. Protestanlar katolik kilisesini din dışı gördüğü için zaten bu işe kalkışıyor. ABD'yi kuran asli unsurlardan birisi Avrupa'dan sürülen protestan gruplar zaten. ABD köktendinciliğin en sert olduğu bölgelerden biriydi uzun zaman. Bugün Hristiyanlık oldukça güç kaybetmiş olmasına rağmen en çok öne çıktığı devletlerden birisi (belki de ilki) ABD. ABD sadece üniversitelerinden ve bilim merkezlerinden ibaret bir ülke değil, kozmopolit yapısından ötürü çok görülmese de oldukça muhafazakar bir yapıda Avrupa ülkelerine kıyasla.

Örneğin tarihsel anlamda katolik bir ülke olarak Fransa ABD'nin yanında tamamen dinsiz kalıyor.

Yani bu konunun yukarda anlattığınız şeyle çok bir ilgisi yok aslında, ancak konu açılmışken katılmak istedim ben de.

Reform'un liberalizm anlamında yol açtığı ve gelecekte (aydınlanma çağı ile beraber) dini yumuşama ortamını başlatan en önemli şey insanların bireyselleşmesinin önünü açmasıydı. Reform kilise gibi merkez otoritelerin dini yönetimindense küçüklü büyüklü toplulukların kendi dini işlerini yürütmesine olanak tanıdı. Dinden uzaklaşma ise Aydınlanma çağının bir özelliği daha çok. Reform burada dolaylı bir etkiye sahip.
0
akhenaten
(12.12.24)
"Protestan iş ahlakı" veya buna benzer isimlerle tanımlanan, protestanların çalışmayı hayatın önemli bir kısmı olarak görmesini tarif eden kavramdan bahsetmemiz gerekiyor sanırım.
Bu protestanları ne aşırı dinci ne de aşırı dinsiz yapıyor. Çalışma hayatına farklı bir yaklaşımları var.
0
🌸michael_knight
(13.12.24)
(6)

Askerde tekmil verirken söylenen memleket

nundu
Ali Veli İstanbul komutanım şeklinde tekmil veriliyor ya (yani bildiğim kadarıyla böyle veriliyor), buradaki memleket kısmı resmiyette kütükte yazan mı olmak zorunda? Ben daha gitmedim askere de öyle düşünürken aklıma geldi, benim kütüğüm dedemin 50 sene önce saçma sapan bir şekilde alakasız bir yer
Ali Veli İstanbul komutanım şeklinde tekmil veriliyor ya (yani bildiğim kadarıyla böyle veriliyor), buradaki memleket kısmı resmiyette kütükte yazan mı olmak zorunda? Ben daha gitmedim askere de öyle düşünürken aklıma geldi, benim kütüğüm dedemin 50 sene önce saçma sapan bir şekilde alakasız bir yere taşıması yüzünden benimle hiç alakası olmayan bir yerde. İlla orayı mı söylemem gerekir tekmil verirken yoksa kendi has memleketimi söyleyebiliyor muyum :d

evet derdimi sevebilirsiniz
0
nundu
(11.12.24)
Kütük neredeyse o

Eğer varsa aynı adda ve soyadda kişilerin karışmaması için bulunmuş ve usul haline gelmiştir. Nüfus kaydın neresiyse orası söylenir. Osmanlı zamanından kalmıştır. O dönemde soyad olmadığı için Baba adı söylenirmiş. O dönemlerde isim çeşitliliği Akmet, Mehmet, Osman, Ali ve daha birkaç taneyle sınırlı olduğu için Birliğin bir yarısı Ahmet oğlu Mehmet, diğer yarısı Mehmet oğlu Ahmet olabiliyormuş.
0
Mirket
(11.12.24)
ben kutugumu degil yasadigim sehri soyledim hep askerlik boyu bir allahin kulu da hadi lan sen suralisin demedi. cok da sey etmeyin.
0
wallcan
(11.12.24)
Hiç önemli değil, zaten künyenizi falan kendiniz bastırıyorsunuz. Memleketinizin neresi olduğunun da bir önemi yok. Önemi olan durumda da zaten size sormaz nüfus kaydınıza bakarlar.

Ben değiştire değiştire kullanmıştım, künyelerim de iki çeşitti. Hiç de sorun olmadı.
0
akhenaten
(11.12.24)
onu çok salladıklarını sanmıyorum. ben doğup büyüdüğüm şehri (ista...) söylüyordum. istanbullu arkadaşlarımın çoğu da öyle söylüyordu.
0
exlibris
(11.12.24)
listelerde filan ad soyad / kütükteki şehir yazıyor. haliyle komutanlar da o bilgilerle hatırlıyor sizi.

ben askerdeyken giresun'lu olmama rağmen ikamet adresim olan istanbul'u yazmışlar.

spirit crusher / istanbul şeklinde.

tekmil verirken giresun dediğim için genelde sen istanbul'lu değil misin filan diyolardı dshdh. bi süre sonra sıkıldım istanbul demeye başladım. bu da böyle bir anımdır.

özetle listelerde kütükteki şehir yazacağı için komutanların kafası karışabilir. ama sorun olmaz. istediğin şehri söyle bence.
0
spirit crusher
(11.12.24)
kimsenin salladığı bir durum değil.
belki hiç söylemeyeceksiniz bile.
0
emcekare olmadi einstein olsun bari
(11.12.24)
(2)

ikrar ve kabul eş anlamlı kullanılabilir mi

benim icin hic boyle suslenmemistin
kararlaştırmak anlamına gelmesine rağmen neden kabul etmek gibi kullanılıyor?
kararlaştırmak anlamına gelmesine rağmen neden kabul etmek gibi kullanılıyor?
0
benim icin hic boyle suslenmemistin
(10.12.24)
İkrar kararlaştırmak anlamına gelmiyor ki ama; beyan etmek, açıkça dile getirmek anlamına geliyor. Bu duruma göre kabul etmekle aynı anlama gelebilir; ancak her zaman değil.

Dini konularda çok kullanılan bir sözcük ikrar, inanç ikrarı yaptığınızda o inancı kabul etmiş oluyorsunuz (doğal olarak). Bu sebeple insanların kafasında böyle bir bağ oluşmuş olabilir. Çünkü ikrar sözcüğünü günlük hayatta spontane bir şekilde kullanmıyor kimse.
0
akhenaten
(10.12.24)
Emin değilim ama burada karşılıklı iki taraf arası değil de kişinin kendi kendine
karar alması, kabul etmesi gibi bir mana var.
O nedenle kabul değil de kabullenmek kelimesi ikrara daha yakın manada görünüyor.

Kelimenin din,hukuk, günlük hayat gibi kullanım alanlarına (ıstılah) bakmak gerekiyor.
Kararlaşmak manasında bir de karardâde kelimesi var ama yaygın değil.
0
diyecevaplandı
(10.12.24)
(3)

Tefas befas fonları görülen son gün değişimi hangi güne ait?

avatar is back
Mesela en son bir önceki günün getirisine bakılabiliyor. 9 aralık - 10 aralık arası değişimleri filtreleyip inceleyince mesela kıymetli madenler -%0,6’dan fazla düşmüş. Oysa dün altın gümüş %1 üstü artış gösterdi. O zaman bunlar dün yayınlanan ama çok daha öncesine ait günlerin getirisi mi?
Mesela en son bir önceki günün getirisine bakılabiliyor. 9 aralık - 10 aralık arası değişimleri filtreleyip inceleyince mesela kıymetli madenler -%0,6’dan fazla düşmüş. Oysa dün altın gümüş %1 üstü artış gösterdi. O zaman bunlar dün yayınlanan ama çok daha öncesine ait günlerin getirisi mi?
0
avatar is back
(10.12.24)
Her gün bir önceki işlem gününün getirisi raporlanıyor. 10 Aralık olarak görülen getiri 9 aralık. 9 9ralık olarak görülen de 6 Aralık ve eğer haftasonu da getiri elde ediyorsa 6-8 aralık toplam getirisi.
0
perferil
(10.12.24)
Fon fiyatlamaları günlük yapılıyor, belki başka aralıklarla hesaplanan fonlar varsa bile dikkat etmedim/bilmiyorum. Demek istediğim evet gördüğünüz değerler anlık değil, ancak "çok öncesinin" de değil. Bir önceki iş günü hesaplanan fon fiyatına göre oluşturulmuş bir karşılaştırma.

E tabi bir de fonun kendi yönetimi dolayısıyla kar zarar spot kar zararla aynı olmayabilir. Tabi zıt yönlerde grafik eğrilerinin oluşması daha az rastlanan bir durum ancak olmaycak şey de değil. Her halükarda fonlara günlük bakmak çok doğru değil zaten, fonun spot fiyatlarla günlük uyuşmazlıklarından ziyade belli bir periyottaki davranışının ne olduğu önemli.
0
akhenaten
(10.12.24)
Teşekkürler. Yani şu an 9 aralık görülebiliyor en son ama o bir önceki günün yani 6 aralık (cuma) grafik ve dalgalanma sonucunu gösteriyor. Çok teşekkürler anladım
0
🌸avatar is back
(10.12.24)
(13)

şu huyumu nasıl aşarım

Mossy
annem ve babam fark etmiyor asla insanları idare edemiyorum. çıkarım öyle olsa dahi tamam deyip geçip işime geldiği gibi davranamıyorum çünkü çok hiddetleniyorum. düşünüp kendimi yiyorum. birinin bana kötülüğü dokunuyorsa karşılığını almak zorunda. mesela ben sana gayet saygı çerçevesinde davranıyor
annem ve babam fark etmiyor asla insanları idare edemiyorum. çıkarım öyle olsa dahi tamam deyip geçip işime geldiği gibi davranamıyorum çünkü çok hiddetleniyorum. düşünüp kendimi yiyorum.

birinin bana kötülüğü dokunuyorsa karşılığını almak zorunda. mesela ben sana gayet saygı çerçevesinde davranıyorum ama sen bana saygısızlık yapıyorsun, iletişimimi kesemeyeceğim birisin, hiç fark etmez. karşılığını görmezden gelinmek olarak, muhatap alınmamak olarak ya da duruma göre değişen şekillerde alacaksın.

diyelim babamla bir süreliğine aynı evde yaşamak zorundayız birkaç ay. bazı hareketleri ve söylemleri var, değiştirmiyor. rahatsız ediyor. hayır abi düzeltecek. ben onunla savaşa giriyorum. bu adamdan adam olmaz bırak kendini yıpratma diyemiyorum.

iş hayatımda da zaman zaman böyleyim. o hareketin karşılığı verilecek. alttan alamıyorum, sinsi bir şekilde kenara yazıp son gülen iyi güler deyip gününün gelmesini bekleyemiyorum. ya da sineye çekip olabilir deyip geçemiyorum. o insan benim sınırıma girdi ve çıkması gerekiyor. onun huyu oymuş, karakteri buymuş gibi bir şeyi kabul edemiyorum. (kendim de kimsenin sınırına girmem.) sanırım ilişkilerde devamlı bir mütekabiliyet beklentisi içindeyim.

ama bu huyum bana zarar veriyor. ben bunu nasıl aşıcam? özellikle de iletişimde kalmak zorunda olduğum zorlu kişilerle?
0
Mossy
(09.12.24)
burcun ne?
0
sonsuz
(09.12.24)
tiredofwaiting linki açar açmaz kin kelimesi dikkatimi çekti kitapta. acayip kindar biriyim gerçekten doğru adres sanırım.

sonsuz, burçlara pek inanmıyorum söylemiim
0
🌸Mossy
(09.12.24)
Eğer en ufak şeylere bile öfkelenirseniz. İnsanlar sizin bu öfkenize alışacaklar ve bir süre sonra öfkenizin bir etkisi kalmayacak. Sizde sürekli öfkelendiğinizle kalacaksınız.
0
komando kani var bende
(09.12.24)
@mossy, sen burclara inanmiyorsun diye burclar yok olmuyor yalniz :)

kin tutmak, kirilganlik belirtisi. yani aci cekmissin, bir yara acilmis orada ve sen tekrarlanmamasi icin bunu hep hatirlamiyim diyorsun.
öfke de aslinda kirilganligini saklamak icin verdigin bir tepki. dogru duygulari disa vurmak gerek.
0
sonsuz
(09.12.24)
Bu dediklerin çoğunlukla kabul edilebilir değil evet, ama herkes kendine göre birer çözüm buluyor. Kimi karşısındakini kendinden daha güçlü bulup gücün karşısında eğilmeyi uygun görüyor, kimi senin gibi muhakkak ve anında ceza vermeyi, kimi muhakkak ama bir gün ceza vermeyi, kimi diliyle dövmeyi (ben) kimi yalnızca kaba kuvvetle karşılık vermeyi, kimi pasif agresif davranmayı...

Şimdi hayatta söz geçirmeye çalışmakla vakit ve enerji kaybından ve psikolojiyi kendi eliyle parçalamaktan başka bir şey elde edilemeyecek insanlar vardır. Anneler babalar dedeler nineler. Bana göre bu kadarla sınırlı. Başka hiçbir kişiye boyun eğmek zorunda değil kimse.

Fakat idare etmek savaşmaktan iyidir. Yapabildiği ölçüde idare etmek, ancak kırmızı çizgi inatla/bilerek isteyerek ihlal edildiğinde savaşmak gerek diye düşünüyorum. Yine de savaşmanın bile çeşitli şekilleri var. Amaç savaşanın hayatta kalması olduğu için, hayatta kalmayı sağlayacak şekillerde savaşmak daha doğru. Yok etmeye ve yok olmaya yol açacak şekiller bence doğru değil, bunlar ancak ülke savunması, beden savunması gibi konularda böyle olmalı. Hani "kurşun yer kurşun atarım" her şey için geçerli olmamalı. Yoksa ona savaş değil bildiğin mezalim derler. Hitler'den farkın kalmaz.

Savaş evet, kırmızı çizgilerini inatla veya bile isteye ihlal edenlerle kozunu paylaş tamam, ama sana zarar gelmesin. Adalet duygun zedelenmesin. Hakkaniyet anlayışın kalite kaybetmesin.

Onun için de belli kişiler seç kendine. Bunlarla politik olmak için kendine izin ver. Politika da bir savaş çeşididir ama sözle yapılır. Diğer herkesle savaşa girebilirsin, bu da senin yapın, başta sen olmak üzere herkes seni böyle kabul etsin.

Sadece her şeyle savaşan biri olma, herkesten her sözden kötülük bekleyen biri olma. Çok fazla yıpratıcıdır, çok düşmanın olur, o toplara girme.
0
muhayyer divan
(09.12.24)
@komando kani var bende +1

Eğer sürekli öfkelenirseniz ilişkinizi kestirip atamayacağınız (aileniz, iş arkadaşlarınız vb.) insanlar bir noktada buna alışıp "o öyledir" diye düşünerek sizi takmaz. Siz de sürekli kendinizi yer durursunuz. Kimseyi de bahsettiğiniz sınırdan çıkaramazsınız.

İnsanlar hiçbir zaman tam olarak sizin arzu ettiğiniz şekilde yaşamayacak. Zaten büyük ihtimalle her dediğiniz şeyi sizin istediğiniz gibi düzelten biri çıksa bu sefer daha küçük şeylere takılmaya da başlarsınız.

"Umursamamazlık yapamıyorum" demişsiniz, bunu yapmanıza gerek yok zaten. İnsanların bazı davranışlarının sizi rahatsız edebileceğini kabullenmelisiniz. Rahatsız olacaksınız. Herkes bir şeylerden rahatsız. Rahatsız olmak doğal bir şey. İnsan hayatı böyle bir şey. Rahatsız olursunuz. Umursamayın demiyorum, biri fikrinizi sorarsa, bir yeri gelir konu açılırsa uygun şekilde, uygun zamanda bu rahatsızlıklarınızı dile getirirsiniz.

Ama rahatsız olmamayı beklemeyin. Böyle bir dünya yok.

Onun için sinirinizi sizi ciddi anlamda zorda bırakan şeylere saklayın.
0
akhenaten
(09.12.24)
Bir bakıma haklısın kimsenin canını sıkmaya hakkı yok. Belki ara sıra insanlardan uzak durabilirsin. Kirmadan dökmeden. Şu da aklında olsun. Öfkeyle kalkan zararla oturur.
0
pembediken
(09.12.24)
bu arada herkes sorunun öfke olduğunda hemfikir olmuş sanırım.
0
🌸Mossy
(09.12.24)
Lütfen kinlenme. Çünkü kin tutmak seni zehirler, hasta eder. En iyi ceza o kişiyi görmezden gelip yok saymak. Hayalet muamelesi yapacaksın. Asla intikam almaya çalışma boşver.
0
rock n roll
(09.12.24)
normal konuşarak derdini anlattığında kimse sallamıyor, ancak öfkelendiğinde mi sana kulak veriyorlar?
0
titanyum22
(09.12.24)
titanyum zaten aslında sorun orada. ben normal anlatıp sonuç alabildiğim insanlara böyle kinlenmiyorum ya da yükselmiyorum. konuşup hallediyorum, kendim de feedback almaya açık biriyim. benim sorunum laftan anlamaz insanları bir şekilde yaka paça bile olsa yolumdan çekmeye çalışmak. onlar da zaten naparsan yap sonuç alamadığın insanlar. sonuçta öfkeden de anlamıyorlar aslında.
0
🌸Mossy
(09.12.24)
sorduğum şeyin sebebi kadın olman. başka bir şey değil. bunun bilincine varınca bunu yapan erkekleri ve bu ataerkil kafadaki kadınları insan gibi görmemeye başlıyorsun. hasta, biçare, laftan anlamayan, zihinsel gelişimi tamamlanmamış varlıklar olduklarını fark ediyorsun. kocaman bir tımarhanede yaşamak da bizim hayatımız.
0
titanyum22
(09.12.24)
sir william yok, o öyle değil. erkeklerin hadsizce ve çokbilmişce çizmeyi aşmasından gına gelmiş diyebilirsin. mesela şimdi sen böyle zevzek zevzek konuşuyorsun ya, reelde de senin gibiler gelip tebelleş olunca "bundan adam olmaz, kendini yorma" deyip geçemediğim, illa adam edicem diye elimde kırbaçla dolaştığım için yoruldum. sen gibilerden bir cacık olmayacağını anladım, boşa efor harcamaktan kendimi nasıl kurtarırım onu soruyorum insanlara. senlik bir durum yok yani.
0
🌸Mossy
(11.12.24)
(6)

Güneş kreminin ciltte beyazlık bırakması?

metematik
En pahalısı en iyisi olur düşüncesiyle en bilindik markalardan birini aldım ama merhem gibi sürüp iyice yedirmeme rağmen ciltte beyazlık bırakıyor.Yok mu bunun bir çözümü?
En pahalısı en iyisi olur düşüncesiyle en bilindik markalardan birini aldım ama merhem gibi sürüp iyice yedirmeme rağmen ciltte beyazlık bırakıyor.

Yok mu bunun bir çözümü?
0
metematik
(09.12.24)
nivea sprey olanını kullanıyorum beyazlık bırakmıyor iyice yedirince.
0
jelly bear
(09.12.24)
Ne güzel. Keske ben de tenimi böyle beyazlatabilseydim.
0
feastofthedamned
(09.12.24)
la roche posay ve loreal'de beyazlık sorunu yaşamadım. tinted ürün de alabilirsiniz, o da fondöten gibi olur, renk seçenekleri kısıtlı tabii.
0
visnebahcesi
(09.12.24)
Vücudunuzda kullanabilirsiniz yüz için beyaz göstermeyen güneş kremi olabilir heliocare gibi
0
pembediken
(09.12.24)
Internetten aldıysanız sahte olabilir ürün. Avene fena değildi beyazlık konusunda
0
kaset
(09.12.24)
Kremin türüyle ilgili bu, çinko veya titanyum bazlı kremleri yedirmek zor. Bu kremler metal içerikleriyle gelen ışığı fiziki olarak yansıtıyorlar. Dokunmadığınız sürece koruyuculuğu daha uzun sürüyor. Ayrıca cilde sürdüğünüz anda koruma özelliği başlıyor, çünkü etkisi fiziksel.

İz bırakmayan kremler güneş ışığını absorbe eden kimyasal bazlı ürünler. Bunları kullanması daha kolay ancak etkisi daha kısa, 2 saatte bir yenilemek gerekiyor özellikle güneşe maruziyet varsa. Ayrıca güneşe çıkmadan 15dk önce sürmek cilde oturup tam performans göstermesi açısından önemli.

Alacağınız ürünün içindekiler kısmına bakın eğer çinko oksit, titanyum dioksit gibi ifadeler varsa bahsettiğiniz tipte sürmesi zor bir üründür. Tercih etmiyorsanız diğer gruba yönelin.
0
akhenaten
(09.12.24)
(4)

kripto paradan anlayanlar - bu hawk tuah abla n'aptı?

mark greg sputnik
dostlar iyi akşamlar, kripto paradan hiç anlamam. çok temel ve yüzeysel bilgim var sadece. bu hawk tuah röportajıyla meşhur olan apla da sanırım kendi parasını çıkarmış ama sonra çok fena çakılmış mı bi şey olmuş. alanlar çok öfkeli. meseleyi bilmeyen birine basitçe açıklayabilir misiniz? kendisi (v
dostlar iyi akşamlar,

kripto paradan hiç anlamam. çok temel ve yüzeysel bilgim var sadece. bu hawk tuah röportajıyla meşhur olan apla da sanırım kendi parasını çıkarmış ama sonra çok fena çakılmış mı bi şey olmuş. alanlar çok öfkeli. meseleyi bilmeyen birine basitçe açıklayabilir misiniz? kendisi (veya işin başındakler) bilinçli olarak milleti tokatlamak için mi yaptı bunu? yoksa bi çeşit planlama hatası mı?

milleti çarptı diyolar bi de mesela ne kadar çarpmış olabilir mevcut bilgiler ışığında?
0
mark greg sputnik
(05.12.24)
Kişiyi tanımıyorum ve olayı bilmiyorum ama "kendi parasını çıkarmış ama sonra çok fena çakılmış" demenizden anladığım kadarıyla çok uygulanan bir yöntemle piyasa manipülasyonu yapmış.

Sosyal medyada kısa sürede çok kişiye ulaşıp, bu kişiler üzerinde etki sahibi olan insanlar bir kripto varlıkla ilgili "tüyo veriyor" onun yükseleceğini, önünün açık olduğunu, çok güvenli olduğunu vs. söylüyor. Artık kendi inandırıcılığına kalmış. Bu alım tavsiyesine uyan takipçileri de fiyatı ve işlem hacmi çok düşük olan bu kripto varlıklara yüklenince ani bir yükseliş görülüyor, bazen bu varlığın yükseldiğini gören bu grupla hiç alakası olmayan insanlar da bu aşamada hype'a dahil oluyor. Coin iyi bir yükseliş yakalayınca en başta alım tavsiyesi veren kişi satış yaparak karını alıp çıkıyor. Ancak mevzu bahis shitcoin olduğu için hype kısa sürede son buluyor ve kaçınılmaz düşüş başlıyor.

Defalarca kere yapıldı bu. Sizin örneğinizdeki kişinin yaptığı bu değilse bile yöntemlerden biri de bu.
0
akhenaten
(05.12.24)
hocam peki coin'in değerini yatırım miktarı mı belirliyor? diyelim ki ben markcoin yaptım sürdüm piyasaya ama tanesini 3 sentten değil de 30 dolardan satmak istiyorum. böyle bir şey mümkün mü? yoksa işlem hacmi ve içerideki paraya göre sistemde otomatik değerleme mi oluyor?

benim anladığım bu abla aynen dediğiniz şekilde hype'tan faydalanıp milleti kendine çekmiş, paraları toplayıp kaçmış ama o kısmı nasıl oluyor ben onu merak ediyorum. az önceki örnekten devam edecek olursam, diyelim ki ben markcoin yaptım, başlangıç fiyatını belirleyebildiğimi varsayıyorum, 1 dolar diyelim... bir tane adam da çıktı 1000 dolar yatırdı benim coin'e. bu durumda benim coin'in alış/satış fiyatı nasıl/ne kadar değişiyor? sanırım coin miktarıyla da alakalı gerçi ama daha çok bu kısmını anlamlandırmaya çalışıyorum.
0
🌸mark greg sputnik
(05.12.24)
@mark açıkçası çok detaylı bilgim yok o konuda, daha iyi bilen biri gelmezse diye üstünkörü bildiğim kadarıyla aktarayım.

Kriptoparalarda tam bir regülasyon yok, onun için yöntemler çeşitli. Kripto paraların cinsleri de çeşitli. Varlık başka bir fiziki varlığa mı endeksli, yoksa değil mi; arz miktarı ne kadar, ne denli ciddiyetle proje yürütülüyor hepsinin farkları var. Ancak temelde proje aşamasından çıkan yeni coinlerin aynı hisse senetleri gibi halka arz olduğu platformlar var. Burda yatırımcılarla arz eden kişi veya kurum arasında bir fiyat dengesi oluşuyor. Bunlar daha varlık borsalara girmeden önce gerçekleştiği için detaylarına da hakim değilim açıkçası. Hiç gidip bir arza girmedim.

Ama özetle satıcının istediği tutarda fiyattan açılış yapmasından ziyade satıcının o varlığı yatırımcıya ne kadar fiyattan satabildiği önemli. Bu ilk talepler başlangıç fiyatını oluşturuyor.
0
akhenaten
(05.12.24)
x.com

Şurda özetlemişler sanırım olayın mekanizmasını. Kriptoya zerre ilgim olmadığı için sonuna kadar okumadım ama işini görür gibi
0
nundu
(06.12.24)
(9)

Hangi e-kitap okuyucuyu tavsiye edersiniz?

sekizdokuzon
F/p olarak. Gözlerim ileri derecede bozuk.Teşekkürler.
F/p olarak. Gözlerim ileri derecede bozuk.

Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(05.12.24)
Kindle Paperwhite kullanıyorum, gayet memnunum ancak arkadan aydınlatmalı elektronik mürekkep ekran kullanan tüm modeller işinizi görür muhtemelen.
0
salihdt
(05.12.24)
F/P bakışı çok geçerli değil bence ya. Çünkü hepsinin P'si az çok aynı. Sadece fiyat değişiyor. Olay kitap okumak, ekranda yazıları görmeniz gerekiyor. Şarjı etkileyecek ne kadar az özellik olursa o kadar iyi. Bir de tek elde rahatça taşıyacağınız bir ağırlıkta ve ebatta olmalı.

Zaten uzuuun yıllar giden cihazlar bunlar, ömürlük gibi bir şey. Çok kafa yormayın bence.

Ben kobo aura h2o edition 2 kullanıyorum yıllardır. Bi ara pili sorun çıkarır gibi oldu, internette uzun süre şarja takılı bırakın diye önermişlerdi. Öyle yaptım, şimdi yine 2 hafta civarı gidiyor pili. Bulursanız öneriyorum.
0
akhenaten
(05.12.24)
kindle'da metin boyutunu istediğin kadar arttırabiliyorsun. kontrast ayarları da var. alabilirsin bence.
0
xrated
(05.12.24)
ty.gl

Şunu almayı düşünüyorum, ne dersiniz?
0
🌸sekizdokuzon
(05.12.24)
@sekizdokuzon

kullandığım iki okuyucu da siyahtı, şimdi böyle açık renk bir şeyi elimde tuttuğumu düşününce biraz dikkat dağıtıcı geldi ama büyük ihtimal 1 ay kullansam artık fark etmezdim bile. Alın gitsin.
0
akhenaten
(05.12.24)
zaten kılıf da alırsın. sırf renk için fiyat farkı varsa bence değmez.
ayrıca, ikinci el satan çok kişi oluyor. çok daha ucuza kapatılabilir. bir bakmakta fayda var. (2 ay kadar önce aldım paperwhite ve çok iyi durumdaydı)
0
kisa
(05.12.24)
Kobo ya dosya aktarımı daha kolay

Ekitap formatını değiştirmeden ya da aracı bir uygulama olmadan usb ye dosya yükler gibi tak çalıştır sürükle bırak şeklinde kitapları yükleyebiliyorsun
0
grimavi
(05.12.24)
ben kobo kullanıyorum memnunum. bendeki artık üretilmeyen eski bir model olduğu için şeyapmıyorum. ama kindle kullanan arkadaşlarım da memnun. reklamsız olması önemli.
0
titanyum22
(05.12.24)
Kindle paper white cok iyi ve yeterli fp dir. Yazilari buyutme var.

Hayatimda aldigim en iyi seylerden birisi parasi inanilmaz degdi
0
Zetnikov
(05.12.24)
(14)

Bilgisayar kullanamayan beyaz yakalar

benim icin hic boyle suslenmemistin
Hangi hizmeti karşılıyorlar? Örneğin dns değiştiremeyen, format atamayan, photoshop kullanamayan, reklam veremeyen, iki videoyu uç uca ekleyemeyen, çıktı alamayan, wordpress bile kuramayan, fatura ve irsaliye kesen kişiler hariç çalışanlar bütün gün klimalı odada ne iş yapıyorlar?
Hangi hizmeti karşılıyorlar? Örneğin dns değiştiremeyen, format atamayan, photoshop kullanamayan, reklam veremeyen, iki videoyu uç uca ekleyemeyen, çıktı alamayan, wordpress bile kuramayan, fatura ve irsaliye kesen kişiler hariç çalışanlar bütün gün klimalı odada ne iş yapıyorlar?
0
benim icin hic boyle suslenmemistin
(04.12.24)
O saydıklarını bizim ofisteki hizmetli hanım yapıyor. Sonra çay demliyor, hep beraber içiyoruz.

Beyaz yakalı olursan, beyaz yakalıların ne yaptığını belki
anlarsın.
0
saturn
(04.12.24)
Verdigin örnekler ufak detay yani ufak detaylari bilmemek tek basina problem degil ama Office programlarini bile çözememis birinin beyaz yakali olarak çalismasi da imkansiz gibi.
0
feastofthedamned
(04.12.24)
beyaz yaka ile ilgili çok yorum yapılır, benim de anlam veremediğim şeyler var. Ama örnek verdiğin uygulamaların hepsi başka bir meslek alanını kapsıyor mübarek. IT'den başladın, grafik tasarıma ordan pazarlamaya geçtin. Belki giriş seviyesi bilgi yeterliliği arıyorsun ama doğru bir şey olduğunu düşünmüyorum. İş tanımı net olmalı böyle yorumlarla, insanlar çok fazla iş tanımı dışında sırf "basit bunlar ya yaparsın" diyerek bence suistimal ediliyor. Ben pazarlamacıysam reklam vereyim şirket için ama bi' zahmet wordpress de kurmayayım. sömürü yeğenim bunlar hep emek sömürüsü.
0
Nerdian
(05.12.24)
bu saydıkların da doğa için ne kadar anlamlı tartışılır ancak demek istediğini anladım.

neoliberal kapitalist sistemin dönmesi için gerekli çarkların dişlileri olarak tanımlanabilir. tüketimin oluşması ve para akışı için gerekli olan uydurma iş tanımlarının yerine getirilmesi.

kabaca: bullshit jobs.

ben 21. yy neslinin ve normal ve üstü IQ seviyesindeki insanların bu şekilde yaşayıp gittiğini düşünüyorum. sözüm meclisten de içeri, kendimi de dışarı koymuyorum.
0
calmdown
(05.12.24)
benim sekreter teams'ten şöyle yazmıştı:
- gabe bey excel'de bir şeyi aramak için ctrl ile bir şeye basıyorduk ya neydi?
- F

ama her şeyi çok iyi planlaması, güler yüzü, titizliğiyle örnek bir çalışandı.
0
gabe h coud
(05.12.24)
Saksıya fesleğen gibi oturturlar.
0
10551037
(05.12.24)
bu dediklerini mahalledeki internet cafeci abi yapıyor zaten.

onlar zamanını böyle değersiz şeylerle harcamıyorlar, gerekirse itye verip yaptırırılar ne yapılacaksa.
0
nuisance2
(05.12.24)
duyuruda geziyorlar
0
titanyum22
(05.12.24)
Bunlar ufak meziyetlerdir denilmiş, değersiz detaydır denilmiş, peki hangi işi yapıyor bu yakasını sevdiklerim?
0
🌸benim icin hic boyle suslenmemistin
(05.12.24)
mesela müşteri temsilcisi, mesela call center çalışanı, mesela ürün destek birimi, mesela satışçı, mesela ücretlendirmeci (pricing deniyor, bir sürü kaynaktan verileri okuyup değerlendirip fiyatları bu gün 3 kuruş arttıralım, yoksa ham madde alamayacağız, 2 ay sonra şu ham maddenin erişiminde sıkıntı olacak yeni kaynak bulun diyen biri) mesela pazar araştırmacısı, mesela reklamcı (reklamcı da banner üretemez)

senin bu kafaya göre araba kullanan herkesin motoru söküp takabilmesi gerekiyor, lastik delindiğinde fitil atabilmesi, hatta yarışlara falan girmesi gerekiyor.

bilgisayar dediğin alet bir çok işi yapabilen bir araç, herkes kendi ihtiyacı kadarını öğreniyor, kullanıyor.

26 yıldır yazılımcıyım, excelde iki formul yazamam, grafik çıkartamam, iki videoyu birbirine ekleyemem, iki banner hazırlayamam, ofislerde şifre girilen büyük printerları kullanamam, bu beni sığır yapıyorsa sığırın önde gideniyim;
0
selam
(05.12.24)
X kusagi cogu. Zamaninda bir sekilde bir yere kapak atmislar, sonrasinda hicbir sekilde kendilerini gelistirmemisler. Ben de bir keresinde pdf'miydi, word muydu, jpeg miydi bir dosyayi "online converter" sitelerini kullanarak excele cevirmis, excel'de ustunde rahatca calisarak belgede degisimler yapmistim, benden ust seviyedeki x kusagi yoneticinin akli cikacakti bunu nasil yapabildin diye terfi falan aliyordum neredeyse
0
freedonia
(05.12.24)
Söylediğiniz şey çok anlamsız siz de farkındasınız bence bunun :D

İşi neyse o işi yapıyor işte. Bilgisayar kullanabilmek ne demek ki? Bilgisayar başında yapılan kaç iş var haberiniz var mı? :D

Şu an bu muhabbet bana 90'ların sonundaymışız gibi hissettirdi :D "bilgisayar kullanmayı bilmek" biraz eski bir tanım hocam, herkes işine ne yarıyorsa onu biliyor.

Yatıştırın sinirinizi, ucu bir yere dokunmayan öfke ancak size zarar verir. Mantıklı bir sonuca varamazsınız buradan. Karşılaştığınız saçmalığı söyleyin insanlar onun üstünden bir şeyler paylaşır zaten sizinle. Siz komple bir hatta birden fazla sektörü karşınıza almışsınız :D

Ben saydıklarınızın hepsini yapabiliyorum, "reklam vermek?" hariç (sanki çok sıradan bir olay gibi söylemişsiniz bu da.) Ama bu gidip bir şirkette bilgisayarın başına oturup o şirketin muhasebesini tutmaya başlayabileceğim anlamına gelmiyor değil mi? Öyle değil mi? Ne işe yaradı şimdi "bilgisayar kullanmayı bilmek" ?

Bakın çok iyi excel de kullanıyor olabilirim, hatta excel'i oturup tek başıma ben yazmışımdır mesela. Bu yine de gidip bir şirketin muhasebesini tutmaya başlayabileceğim anlamına gelmiyor. Muhasebe bilmiyorum çünkü :D
0
akhenaten
(05.12.24)
Müzik yapıyorlar?
0
muhayyer divan
(05.12.24)
Tiyatro, opera bale de yapıyorlar.
0
muhayyer divan
(05.12.24)
(8)

Sakil kelimesini kullanmaya çalışan insanlar hakkında

benim icin hic boyle suslenmemistin
Görüşleriniz nedir?
Görüşleriniz nedir?
0
benim icin hic boyle suslenmemistin
(04.12.24)
olur. her türlü olur.
0
sonsuz
(04.12.24)
Hiç denk gelmedim. Eğreti, çirkin, kaba anlamında kullanılıyormuş sanırım anlamına baktığımda. Ben doğrudan bu saydığım sözcükleri kullanıyorum. Bazen hukukçular falan buna benzer kelimeler kullanabiliyor alışkanlıktan.

Benim kafamda bu tür sözcükleri kullanan insanların birbirine zıt iki görünümü var. Biri yeşilçam'daki kibar kadın profili; diğeri elleri hep biraz terli, hafif göbekli, badem bıyıklı muhafazakar patron. Ortası yok :D
0
akhenaten
(04.12.24)
Sakil telaffuzu namümkün bir kelime olduğu için kullanıcıları şöyle görünüyor:
www.sosyalciniz.net
0
🌸benim icin hic boyle suslenmemistin
(05.12.24)
"saakil" şeklinde kullananlar çok iticiler. Bilmediklerini düşünğnce yumuşuyorum ama öğrenmeyi çok büyük çoğunlukla reddedeceklerini düşündükçe huysuzluğum artıyor.

"Sakıyl"

A kısa okunur, y ise ı'nın etkisinden kurtulmak ve i'ye dönüşmesi için kullanılır ama aslında "sakîl" şeklinde yazılır ve k harfi kalın, i harfine de uyum sağlamak zorundadır, l harfi de incelir.

Telaffuzu nâmümkün değildir, sadece küçüklükten beri bol bol rastgelinmediği için âşinâ olunmadı, öğrenilmedi. Kelimeleri terk etmenin sonuçları.

Kelimeyi bilip de doğru kullanana denk gelirsem değeri gözümde anında üçe beşe katlanıyor. Daha bir dikkat ediyorum, saygı duyuyorum ona.
0
muhayyer divan
(05.12.24)
Soruyu soran vatandaş da kullananlar güruhuna dahil ise, onları hiç sevmiyorum çok ayıp ediyorlar.
0
10551037
(05.12.24)
Benim çocukluğumda memlekette aptalla eşanlamlı kullanılıyordu. “Sakil durmak”taki kullanımını duyunca çok şaşırmıştım.
0
auroraaurora
(05.12.24)
15 senedir kullanirim. "sefil sakil" sevdigim bir tamlamadir, siklikla entry'lerimde de yazarim. egreti, cirkin, kaba gibi bir anlami yok benim zihnimde. direkt "aptal" ve "mal" anlami tasiyor. mesela 2020'den bir entry'm: eksisozluk.com
cok normal bir kelime benim icin, duyurusu acilacak kadar garipsendigini görünce sasirdim.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(05.12.24)
özel bi düşüncem yok. nötr.
kelime dağarcığı geniş diye düşünürdüm sanırım.

ben anlamını yanlış biliyormuşum, telaffuzunu da yanlış biliyormuşum.
"sakil durmak" olarak kullanmışımdır belki cümle içinde gelişine, ama özel bi çabam olmadı hiç.
0
biseysorcaktim
(05.12.24)
(10)

Bu kahrolası dolmalık fıstık neden böyle pahalı?

tahirkemalbozoglu
Neden ya ne yani bu, niye böyle pahalı?
Neden ya ne yani bu, niye böyle pahalı?
0
tahirkemalbozoglu
(04.12.24)
Bulması toplaması zahmetli ve az toplanıyor
0
grimavi
(04.12.24)
fıstık çamı bul, yerden topla. ben öyle yapıyorum. top top oluyo fıstık çamı
0
titanyum22
(04.12.24)
işçilik maliyeti yüksek ve iş tehlikeli.
kozalak bulur patlatırsan kof çıkma ihtimali ile birlikte zorluğu kendin de tadabilirsin.
0
janderzel zartanyan
(04.12.24)
Bildiğimiz manada tarımı yapılan bir şey değil fıstık çamı. Toplayıcılığa yakın yollarla elde ediliyor. Mantarlarda olduğu gibi tam olarak toplayıcılık diyemeyiz, bölgesel ekimler yapılıyor. İşçiliğinin zahmetli olmasının yanında kozalakların olgunlaşma süresi de 2-3 yıl civarı. Daha önce ben de merak etmiştim bunu.

Kültürü yapılabilen mantarlar dışında kalan orman, çayır mantarları da aynı sebepten pahalı. Hem tarımı yok, hem mevsimsellik çok etkili.

Tarlaya ekimi yapılıp makinalarla yüksek miktarda hasat edilen ürünlerle kıyaslamamak lazım.
0
akhenaten
(04.12.24)
Yangınlarda asırlık fıstık çamı ağaçlarının önemli bir kısmı yanmıştı. 30 metrelik ağaca tirmanıp tek tek topluyorlar. Üretim neredeyse yarı yarıya olacak diyorlardı. Sanırım doğruymuş.
0
alfired
(04.12.24)
Bildiğimiz manada tarımı yapılan bir şey biliyordum ben bunu. Ceviz yetiştiriciliği gibi çam fıstığı yetiştiriciliği de yapılıyor. İzmir, hatta Bergama merkezli üretim yapılıyor. Her coğrafyayı sevmediği ve her yerde yetişmediği için ağaç başı elde edilen miktar çok az olduğu için, ihraç elilen bir ürün olduğu için pahalı diye biliyorum ben.

Titanyum bildiğim kadarıyla İzmir'de değil. Neredeki yol kenarında topladığını da çok merak ettim.
0
Mirket
(04.12.24)
@mirket bildiğimiz mana tarım derken kast ettiğim şey aslında elma, turunçgil gibi artık makinalaşmanın baya ilerlediği bir tarımsal faaliyetten ziyade, daha çok ormancılık faaliyeti içinde değerlendiriliyor olmasıydı. Aklımda böyle kalmış en azından.
0
akhenaten
(04.12.24)
Çok bildiğim bir şey değil Abi. Söylediklerim, kulaktan dolma bilgiler.
0
Mirket
(05.12.24)
Bildiğimiz manada tarımı yapılabilen bi ürün diyebiliriz kısmen. Özellikle Kozak yaylasında -ki adını da kozalaktan alıyor- vakti zamanında üzüm bağlarını kesip çam fıstığı diktiler. Ama son 10 yıldır verimi aşırı düşük olduğu için üreten köylüler de hayvancılık yapmaya ve madenlerde çalışmaya başladı.

Bir yerlinin söylediğine göre eskiden o kadar bolmuş ki, misafir geldiğinde çay bardağının etrafını fıstıkla doldururlarmış.

Ayrıca toplaması bi dert, ağaçlar uzun uzun. Güneşe serip kozalakların açılmasını bekliyorsun. Tek tek ayıklayıp kırıyorsun falan... yükte ağır bi şey de değil. Normal yani.
0
beetlejuice
(05.12.24)
küner köyünde arazim var. küner eski dilde fıstık çamı demek. her yer fıstık çamı ile dolu. kış aylarında kozalakları topluyor köylüler ve içinden kabuklu çam fıstıkları çıkıyor. kabuğu da kırınca içinden incecik yaş fıstık ççıkıyor. firesi çok fazla ve kocaman ağaçdan 1-2 kilo bile çıkmıyor. ayrıca bölgede ağaçlarda bir sıkıntı var rekolte her yıl düşüyor.
0
ground
(05.12.24)
(19)

geri dönüş yapmayan insanlara tavrınız nedir?

duyurukullanıcısı
bu pazar şunu şunu yapalım diyor, ok diyorsunuz sen saati söyle ben gelirim diyorsunuz pazar oluyor ses seda yok.bir soru soruyorsunuz cevap vs yok. kafasına göre. isterse yazıyor isterse yazmıyor.kendisi bir yardım istiyor. tamam diyorsun şu gün yapalım. o günü boşaltıyorsun. o gün geliyor arkadaş
bu pazar şunu şunu yapalım diyor, ok diyorsunuz sen saati söyle ben gelirim diyorsunuz pazar oluyor ses seda yok.

bir soru soruyorsunuz cevap vs yok. kafasına göre. isterse yazıyor isterse yazmıyor.

kendisi bir yardım istiyor. tamam diyorsun şu gün yapalım. o günü boşaltıyorsun. o gün geliyor arkadaş piyasada yok.

tavrınız ne oluyor?

a) o gün geldiğinde mutlaka bir bugün ne yapıyoruz temalı mesaj atarım. muhtemelen olumsuz dönüp başka işlerim var diyecek bende kendisine çok meraklıymışım gibi ortada kalacağım ama belirsizlikten iyidir.

b) insanların başka işleri çıkabilir. doğal akışına bırakırım. planı o yaptı ise o takip etsin. önemsemem.

c) hep böyle yapıyor amk. bundan sonra hello hello. o kadar! bir daha sana cevap yazanı barbarosta yokuş yukarı kovalasınlar.
0
duyurukullanıcısı
(03.12.24)
genelde cok afedersiniz siktir cekmek oluyor tavrim
0
sutcuyumbensutcu
(03.12.24)
Hiç başıma gelmedi açıkçası.
Normal mesaj yazıyorum planın olduğu günün sabahı "naptın uyandın mı, nedir planımız, kaçta çıkalım" falan diye. Lakin şimdi aklıma geldi; ben genelde birini bi yere davet ettiğimde, tek başıma zaten onlar gelse de gelmese de yapacağım bi etkinlik oluyor bu. Dolayısıyla davet ettiğim kişi veya kişiler iştirak etmese de kalkıp kendim giderim.
0
norek
(03.12.24)
Kendi kişisel gelişimini hala tamamlamadığını düşünerek uygun bir zamanda onu yarı yolda bırakırım.
Tatlı, ince sözlü olan bazı kimselerde de var durum.
Genelde borç istedikleri de oluyor.
O an param yok, kredim vs gibi yalan söylemeden istedikleri borcu vermiyorum.
Önce sözünü tutmalı..
0
diyecevaplandı
(03.12.24)
önceden ben de kizardim ama burnout gibi bir sey yasadigim dönemde aynisini yapmaya basladim. o kadar cok sey vardi ki etrafimda hicbir sey yapamiyordum.

sebebini anlamak lazim.

b) b ama ben de sorarim tekrardan. cünkü bazen karsi taraf unutmusum yazdigin iyi oldu falan diyor.
0
robert bosch
(03.12.24)
Sil telefonundan. Engelle, Instagram vs hepsinden kaldırın böyle tipleri

Bir dakika düşünüyorsan o bir dakikana yazık
0
topkapiaksaray
(03.12.24)
B
0
grimavi
(03.12.24)
herkes işim vardı diyor. kimsenin işi 2 çocuklu bir anne baba kadar yoğun olamaz hele bekarsa fu.k off.
0
mikahakkinen
(03.12.24)
eskiden bende c derdim ama terapistim b'de kalmamı hatta biraz biraz a'ya yanlamamı öneriyor.

ama zor tabi.
0
🌸duyurukullanıcısı
(03.12.24)
a- meraktan değil, gelmiyecekse enayi gibi niye bekleyeyim. işi çıkabilir o zaman da haber versin. bir kaç sefer böyle olursa sonra bu konularda muhattap olmam
0
jülsezar
(03.12.24)
hayatta başarılar dilerim.
0
benim icin hic boyle suslenmemistin
(03.12.24)
Kimi insan teyit ile çalışıyor "pazar gidiyoruz değil mi" şeklinde.

E niye yapmadık sen demiştin yapalım derseniz de "e ses çıkarmadın sen" diyebiliyorlar.

Mental olarak o gün onu yapmaya sizden daha fazla hazırlanması gerekiyor olabilir yani.

Ben de epey sinir olurdum ama, en azından olumsuz bir mesaj beklerdim "x yapalım dedik ama bugün hiç evde yokum kusura bakma" diye.
0
hedep
(03.12.24)
Ben çok takmıyorum böyle şeyleri ya, öyle kabul ediyorum. Örneğin pazar olmadan önceki gün veya başka bir gündem oluşma ihtimali olduğunda "plan iptal değil değil mi?" diye soruyorum. Çok zor değil, hayat daha kolay böyle. Eğer cevap vermezse plan iptal gibi kabul ederim. Zaten bunu bir iki kere yapınca karşıdaki kişi de yola geliyor, uyum sağlıyor, sağlamıyorsa da ses etmiyor. Haklısınız çünkü. Hiçbir zaman da "sanki çok meraklısı gibi" davrandığımı da hissetmedim, hatta aksine ipler daha çok benim elimde gibi hissediyorum böyle.

Yardım konusunda da baştan söylerim bak günümü boşaltacağım iptal olmasın diye. Eğer yine çamura yatarsa bir daha zaten boş gün haricinde zaman ayırmam bir süre.

Bu tarz insan çok, eğer böyle şeylere takılacak olsaydım o ya da bu sebeple çevremde kimse kalmazdı :D Arkadaşlık olayının güzel yanı bu. Sevgili, eş gibi bir şey değil arkadaş. Bir tane olup da ona muhtaç değilsiniz bazı şeyler için. Herkesi olduğu gibi kabul etmek gerek. Bunun bir zararı yok. Birlikteyken iyi vakit geçiriyorsam, bir şeyler paylaşıyorsam, ortak zevklerimiz varsa gerisi sorun değil.

Siz sorun ederseniz sorun olur, sorun etmezseniz sorun olmaz.
0
akhenaten
(03.12.24)
İlk kez oluyorsa B.
Aynı kişi ikinci kez aynısını yaparsa sonrasında onunla konuşulan planlanan her şey ikinci planda kalır benim için.
Sevdiğim biriyse buluşunca eğleniyorsam kesmem muhabbeti ama hem günümü ona ayırmam başak bir şey çıkarsa öncelik verir onu geriye atarım hem de o gelmezse takılmam, böyle kabul ederim.

Az sevdiğim biriyse görüşünce de eğlenmiyorsam keserim muhabbeti.
0
mutekebbir
(03.12.24)
bunu yapanlar inanılmaz arttı bence, sosyal medya, hızlı tüketim, artan dikkat dağınıklığı vs.

ilk defa yaptıysa sorun yok ama iki kere yapıyorsa bir sorarım, ama bu hep benim başıma geliyorsa, yani arkadaşlarım hep bana yapıyorsa ben kendimi sorgularım, çünkü herkesin sana yapması biraz garip olabilir.

bir kaç kere yaparsa bu kişi o şeyi, genelde bir daha işim düşse de yazmam, buluşmak istesem de. o da anlar genel olarak, pişman olur falan.

ama böyle şeyler yapan insanlar genelde sınır koyamayan, her şeye evet diyen ve sonra pişman olan kişiler, dikkat et. sana özel değildir, ama onların kişilikleriyle ilgili çözemediği bir şeyler vardır. sen onlara bunu açık açık söylesen, ödül gibi bile olur onlara.
0
damba
(03.12.24)
"bir soru soruyorsunuz cevap vs yok. kafasına göre. isterse yazıyor isterse yazmıyor."

Ben bu sebeple 23 yıllık arkadaşlığı bitirdim.

Ayrıca bir başka arkadaşlığı daha bitirdim.

Bu derece değersizlik dayatması aslında kendisini ne kadar değersiz bulduğunu ama en kötüsü de bunu asla düzeltemeyeceğini gösteriyor. O yükü taşımaya hiç niyetim yok. Bunca zaman taşımışım bişey değişmemiş, daha da uğraşmam.
0
muhayyer divan
(03.12.24)
Offf be rahatladim.. hep benim basima geliyor diyordum artik boyle seyler

Cevabi veriyorum : direk tekmeyi bas

Bu tur insanlar eli seyinde kendini dunyanin merkezinde hint kumasi sanan tipler ve dunyayi sallamadan yasayabileceklerini dusunurler.

Sende onlari sallama tekmeyi bas birgun yolda karsilasirsan boynuna atlarlar ki basima geldi oooo kardesim nerelerdesin diye. Yuzsuzdurler.

Engelle gec huzur gelsin
Adam olanlarla yola devam...
0
Zetnikov
(03.12.24)
yarı yaşımda arkadaşlarım var, onlardan bile böyle saçmalıklar görmedim. "hep böyle yapıyor"a mahal vermeden kışkışlarım zatı. eğer görüşmek isterse sağlam bir özür dilemesi gerekir, geçiştirmesine izin vermem.
0
titanyum22
(04.12.24)
biseyler planladiysak onden, o gun ya da bir onceki gun tekrar bi kontorl ediyorum hala musait miyiz, planlar devam mi diye. degilse degil, dunyanin sonu degil ama 3-5 kez ust uste planlar iptal oluyorsa daha da plan yapmiyorum o kisiyle.

bisey sorup cevap alamiyorsam iletisimi azaltiyorum, bi daha bisey sormuyorum.

yardim isteme senaryosu da ilki gibi, ben kendim gun bosatmissam ve karsidan ses gelmemisse bi durterim, iptalse iptaldir. bi dahakine kendi dusunup planlasin bana uyan bir gunde, gun bosaltmam daha da.
0
taurina
(04.12.24)
Yazmayi unutmusum 85 90 li yillarda telefon yoktu diye hatirliyorum ondan midir nedir
insanlar gorusecegin zaman heyecanlaniyordu geliyorlardi ne bilim konusuyorlardi

Telefon icadindan sonra bence insanlar herkese kolay ulasmaya basladi ve umursamaz oldular
Nasilsa pesimden kosar gibisinden
Birde tr demi boyle yoksa dunyadami insanlarda yedek kulubesine alma cok var mesela

Adam sana olumlu cevap verip yedek kulubesine aliyor

Baska insanlarla takiliyor istedigi keyfi buda bir mevzu

Boyle cok kisi tanidim
0
Zetnikov
(09.12.24)
(4)

Gündelik Kullanım Laptop Tavsiyeleri

cc-click
Merhabalar ahali,Kız arkadaşıma hem günlük kullanım hem de ofis işleri için uygun bir laptop almayı düşünüyorum. Ofis işleri çok ağır olmayacak; genelde MS Office, muhasebe programları ve Zoom toplantıları için kullanılacak. Bunun dışında dizi-film izlemek için de kullanacağız.Ekran boyutunun 16 inç
Merhabalar ahali,

Kız arkadaşıma hem günlük kullanım hem de ofis işleri için uygun bir laptop almayı düşünüyorum. Ofis işleri çok ağır olmayacak; genelde MS Office, muhasebe programları ve Zoom toplantıları için kullanılacak. Bunun dışında dizi-film izlemek için de kullanacağız.

Ekran boyutunun 16 inç olması bizim için avantaj ama olmazsa da sorun değil. IPS panel olması ve %45 NTSC renk gamutunun yeterli olacağını düşünüyoruz. Hangi laptopu önerirsiniz? Yeni modeller için de tavsiyelerinize açığız.

www.trendyol.com

www.vatanbilgisayar.com

m.n11.com
0
cc-click
(02.12.24)
Örnek verdiğiniz laptoplar tarif ettiğiniz kullanıma gayet uygun. Ama işin içine office programları giriyorsa ram'e biraz daha eğilmek gerekebiliyor.

Kız arkadaşınızın yaptığı iş hakkında yeterince fikriniz varsa ve buna göre karar verdiyseniz sorun yok. Örneğin benim sevgilim de benzer bir alanda çalışıyor ve uğraştığı excellerin ağırlığı açısından 32gb ram bile yeri geliyor yetmeyebiliyor. Şirkette kullandığı bir bilgisayar varsa ve ondan memnunsa bence ona göre kıyaslama yapabilirsiniz.
0
akhenaten
(02.12.24)
Excel aktif olarak kullanıyor. Genel olarak 16 Gb ram yeterli gelmez mi? Sonradan yükseltme de yapabiliriz
0
🌸cc-click
(02.12.24)
@cc-click evet bu da çözüm olur ancak söz konusu laptoplar olduğunda ramler yükseltilebilir olmayabiliyor veya yükseltildiğinde orjinal ram'den daha düşük mhz değerinde çalışabiliyor. Sizin yolladığınız örnekleri bu şekilde detaylı inceleyemedim ama bu açıdan daha detaylı bakarsanız sorun olmayacaktır.
0
akhenaten
(02.12.24)
casper islemci olarak digerlerinden cok guclu, ama kasa kalitesi muamma ve muhtemelen digerlerinin gerisinde. kendime aliyor olsaydim onu alirdim ama sevdigime alacagim bir cihaz olmaktan uzak.
0
kesmekes laleler
(03.12.24)
(4)

Kira'nın TÜFE oranında artması ama hangi TÜFE?

vaveylababa
Merhaba,Sözleşmemizde "Kiracı, kontrat bitiminde sözleşme kira bedelini TÜFE oranında artırılacağını kabul ve taahhüt eder." şeklinde madde bulunuyor.Şimdi bakınca iki tane TÜFE oranı var. Bi 12 ay önceye göre bir de 12 aylık ortalama. İnternette hesaplamalara bakınca 12 aylık ortalamayı alıyor anca
Merhaba,

Sözleşmemizde "Kiracı, kontrat bitiminde sözleşme kira bedelini TÜFE oranında artırılacağını kabul ve taahhüt eder." şeklinde madde bulunuyor.

Şimdi bakınca iki tane TÜFE oranı var. Bi 12 ay önceye göre bir de 12 aylık ortalama. İnternette hesaplamalara bakınca 12 aylık ortalamayı alıyor ancak sözleşmede de ortalama falan yazmıyor direkt TÜFE oranı diyor.

Bu durumu ev sahibiyle de konuşacağım ancak öncesinde sizinde bir fikrinizi almak istedim. Arada %15'den fazla fark var.
0
vaveylababa
(02.12.24)
Aradığınız cevap borçlar kanunu madde 344'te.

www.mevzuat.gov.tr
0
akhenaten
(02.12.24)
bu fikirlik bir konu degil hocam kanunu arkadas atmis zaten. bu arada evsahibi de kafasina gore su oranda artar yazamaz cunku kanun esastir.

eve ocakta girdiniz diyelim 12 ay sonra ocak ayinda zam yapilacak.
ocak 2-3 gibi aylik ve yillik enflasyon orani aciklanir. yilliga gore de 12 aylik ortalama ortaya cikar o sizin yasal yapmaniz gereken zamn oranidir. alti olabilir ama ustu olamaz.
0
bay b
(02.12.24)
Kira sözleşmelerinde isterse %1,000 artacak desin, kanundaki rakamdan fazlası geçersizdir. TÜFE derken, genelde 12 aylık ortalama kastediliyor zaten. Nette çok yerde tam rakamı var. Bu ay kira artış oranı yüzde şu kadardır diye.

İşin yasalı bu ama bir de hakkaniyetli olanı var. En güzeli ev sahibiyle konuşup, orta yolu bulmak. Kira piyasası çok sıkıntılı.


.
0
kartallar yuksek ucar
(02.12.24)
ev sahibimle %50'ye bağladık. herkese yanıtları için teşekkürler.
0
🌸vaveylababa
(05.12.24)
(2)

Masaj bağımlılık yapar mı?

mikahakkinen
40 yaşına gireceğim hayatımda 2. Kere masaj yaptırdım. Masajdan sonra vücdumun ağrımayan yerlerinde ağrı hissettim. Masaj bağımlılık yapar dediler doğru mudur?
40 yaşına gireceğim hayatımda 2. Kere masaj yaptırdım. Masajdan sonra vücdumun ağrımayan yerlerinde ağrı hissettim. Masaj bağımlılık yapar dediler doğru mudur?
0
mikahakkinen
(01.12.24)
gilbeys
(01.12.24)
Gözlük bağımlılık yapar mı gibi bir soru gibi geldi bana bu. Gözleri bozuk insanların çoğu ilk kez gözlük takana kadar gözlerinin ne kadar bozuk olduğunu fark etmiyor.

Büyük ihtimalle siz de vücudunuzdaki sorunlu yerler iyice gevşeyip rahatlayana kadar farkında olmadığınız sorunların farkına varmışsınızdır.

Masaj alışkanlık yapabilir, ama bağımlılık denemez buna. Ortopedik yatak bağımlılık yapar mı, zenginlik bağımlılık yapar mı, temizlik bağımlılık yapar mı gibi bir şey bu daha çok.

Tabi bunları doğru yapılmış bir masaj için söylüyorum, yoksa sizin sorununuz basitçe yanlış yapılan bir masajın bir sonucu olarak da ortaya çıkmış olabilir.

Ama neticede bu da masajın "bağımlılık" yapmasıyla ilgili bir şey olmaz.

Masaj bağımlılık yapmaz. Sürekli yapmaktan hoşlandığınız bir şey varsa bu o şeye bağımlı olduğunuzu göstermez her zaman. Bağımlılık farklı bir olay.

Gerçi bu tip konularda kesin konuşmak da doğru değil. Bazı insanlar olmadık şeylere bağımlılık geliştirebiliyor. Ancak bu "alkol bağımlılık yapar" gibi genel geçer bir durum değil neticede.
0
akhenaten
(01.12.24)
(8)

Gülmeyin ama Amazon Games i şikayet edebiliyor muyum?

ananiyimioguz
Dünden beri cok sacma bir seye canım sıkıldı. Baska derdin mi yok diyecekseniz evet şu sıralar başka derdim yok sanırım ondan cok etkiledi shdjgGeçenlerde yeni bir oyun yayinlandi throne and liberty diye. Kuzenle ne zamandir uzaktan bir sey oynayalim diyorduk. Ne zamandir da mmorpg oynamiyoruz, graf
Dünden beri cok sacma bir seye canım sıkıldı. Baska derdin mi yok diyecekseniz evet şu sıralar başka derdim yok sanırım ondan cok etkiledi shdjg

Geçenlerde yeni bir oyun yayinlandi throne and liberty diye. Kuzenle ne zamandir uzaktan bir sey oynayalim diyorduk. Ne zamandir da mmorpg oynamiyoruz, grafikler muhtesem, baya sardi.

Neyse son lvl e ulastik, denk geldikce aksamlari giriyoruz yatmadan böyle..

Dün hayatimda ilk defa karsilastigim bir sey oldu.

Oyunun anti-cheat sistemi dedi ki "Hile yazılımı tespit edildigi icin hesabiniz kapatildi" oyundan attı.

Ne hilesi ne yazilimi kardeşim bir win11 pc, bir mouse, bir klavye oyunu oynuyorum.

Itiraz ettim Amazon games in icindeki oyunun support bölümünden. İtirazimi da dikkata almadilar buyuk ihtimalle ve "oyun politikalarimiza uymayan davranista bulundugunuz, yani hile kullandiginiz icin hesabınız kapatilmistir"

Daha da itiraz edilemiyor. Tek hak varmış. Ne kullanmisim ne yapmisim diye sormustum, ona da cevap vermemisler.

Buyuk ihtimalle anti-cheat yazilimlarinda bir bug var, sacma sapan biseyi hile kabul ediyor.

Ben simdi derdimi kime anlatacagim? Normal support ticket i aciyorum, itiraz ettiyseniz ve red geldiyse yapacak bisey yok diye dönüş yapiyorlar.

Ya arkadas yeni hesap acip baştan son lvl e kasayim diyorum, ama korkuyorum. Ya tekrar ban yersem? Neden yedigimi bilmiyorum ki aw!

Sacma sapan bir cikmazdayim, derdimi dinlediğiniz icin tsk.

Hani bisey kullansam, tamam ya of yakalandik neyse kullanmayim bari diyecegim ama oyle bisey yok dedigim gibi.

Redditte derdimi anlattim, "ya bunlar da hile kullaniyorlar kullaniyorlar sonra geliyorlar burada agliyorlar" yaziyor herkes sjdjgh kafayi yiycem ya.
0
ananiyimioguz
(29.11.24)
Valla tam delirmelik durum olmuş, normal amazon müşteri temsilcisiyle görüşmeyi denediniz mi telefonda? Belki kendi yardımcı olamasa da nereye ulaşabileceğinizi söyler.
0
akhenaten
(29.11.24)
Hileden banlananlar hile yaptığı için banlaniyor veya beraber oynadiklari birileri hile yapmis oluyor. Bug, exploit, dupe vs. Gırla sey var ama hepsi hile sonucta. Reddittekiler dogru diyor çünkü ne zaman merrrak edip postu acan adamin gecmisine baksan sasmiyor hileci oldugunu goruyorsun.

Neyse sen koskoca adamsin ama oynadigin arkadasina bir soruver. Bu hile sistemleri genelde şaşmaz cinli firma degilse...
0
Shepard
(29.11.24)
Kuzen xbox dan oynuyor ben pc den oynuyorum onda da hile falan yok.

Kaldi ki dün hastaydim erken uyumustum gece 2de uyandim girdim.

Büyük ihtimalle boş boş yaratik kesersen bu adam gece bota mı birakti dediler.. yani makro falan mi yazdi dediler anlamadim ki.
0
🌸ananiyimioguz
(29.11.24)
cs go da antivirüs programını hile sanıp yazılım tespit edildi deyip oyundan atıyor.

Antivirüs programı var mı? Ondan kaynaklı olabilir.
0
respect
(29.11.24)
Var, bitdefender kullaniyorum, linsansli.

Olabilir, oyundan atabilir. Fakat komple steam hesabini banlamak nedir yeni karakter de yaratamiyorum. Baştan steam hesabi falan acmam gerekecek sanırım.

Fakat o kadar saat kastıktan sonra yine ban yiyebilirim çünkü neyden ötürü kıllandığını bilmiyorum.

Bu durumda ne yapabilirim? Beni kaale alip detayli incelemiyorlar bile sanirim.
0
🌸ananiyimioguz
(29.11.24)
macrolu mouse mu kullanıyorsun acaba?
0
neira
(30.11.24)
internet sağlayıcın ne? bazı saçma sapan şirketler gıbır comnet falan vpn kullanmasa da vpnli gözükmene sebep oluyor. e bu da ban sebebi çoğu oyunda.
0
neira
(30.11.24)
@ neira, hayır klavye ve faremin makro yazılımları falan yok. yani var da yüklemedim de değil, öyle bir yazılımları hiç yok.

superonline kullanıyorum. başka anti-cheat yazılımı kullanan oyunlar da oynuyorum.

bunlarda bir sorun olmuyor.

Acaba Türkiye'den amazon games ve ncsoft a dava açılabiliyor mu?
0
🌸ananiyimioguz
(30.11.24)
(6)

Hedef ile Amaç arasındaki fark

put it in your appropriate place
Aynı şey değil ama bir türlü idrak edemedim.Mesela ben, askerliğini ertelemek için yüksek lisans yaptım. Bu örnekte hangisi amaç, hangisi hedef?
Aynı şey değil ama bir türlü idrak edemedim.

Mesela ben, askerliğini ertelemek için yüksek lisans yaptım. Bu örnekte hangisi amaç, hangisi hedef?
0
put it in your appropriate place
(29.11.24)
Hedef; varilmak istenen nokta,
Amac; varma sebebi.

Boyle gibi geliyor bana :)
0
brkylmz
(29.11.24)
Aynı anlamda da kullanılıyor, yakın anlamda da. Sonuçta net bir kuralı yok. Ancak genel manada hedef amaçtan daha dar anlamlı olur, aşamaları öngörülebilir. Amaç hedeften daha soyut ve geniş kapsamlıdır, ulaşmak için yapılması gerekenler içinde bulunulan ana göre daha çok değişebilir.

Sizin örneğinizde arkerliğinizi ertelemek amacıyla yüksek lisans yapmışsınız. "Askerliğimi ertelemek hedefiyle" derseniz bu çok plaza diline kayıyor. Sanki iş görüşmesinde konuşuyormuş gibi olursunuz, tuhaf olur. Hedef zaten amaçla yakın olan anlamıyla günlük dilde çok kullanılan bir sözcük değil. Birincil anlamıyla; hedef almak, hedef tahtası derken kullanılıyor. Zaten amaç sözcüğüyle yakın olan kullanımı da bu anlamından türetilmiş durumda.
0
akhenaten
(29.11.24)
Hedef yok bu verdiğin örnekte, amaç askerliği ertelemek.

Hedef, daha nihai ve somut şeyler için kullanılıyor olsa gerek. Niye yüksek lisanstasın? Hedefim Profesör olmak. Daha somut bir kazanım var ve son nokta o.

Ben öyle anlıyorum.
0
Mirket
(29.11.24)
hedef hayatta kalmak
amaç askerliği ertelemek
0
titanyum22
(29.11.24)
Amaç : Türkiye nin en iyi üniversitelerinde eğitim almak.
Hedef : üniversite sınavında ilk 500 e girmek.


Amaç soyut hedef somut gibi düşünebilirsin.
Amaç varılması istenen son nokta , hedef ise bu Amaç doğrultusunda geçilen ara duraklar.

Proje yazarken hep bu mantığa göre hazırlıyorum metni.
0
emcekare olmadi einstein olsun bari
(30.11.24)
Amaç strateji
Hedef taktik
0
hebanon
(30.11.24)
(6)

bu hikayede bosluklar var mi?

dokunmakalbime
anlamsiz bir prosedur geregi evimi cok yakin bir arkadasima kiralamam gerekiyor. sadece kagit uzerinde olacak ve 6 ay boyunca bu kira gelirini gostermek zorudayim. ahlaki acidan hos degil biliyorum; ama prosedurun sacmaligi geregi boyle yapmak zorundayim.bu surecin kagit uzerinde seffaf gorunmesi ic
anlamsiz bir prosedur geregi evimi cok yakin bir arkadasima kiralamam gerekiyor. sadece kagit uzerinde olacak ve 6 ay boyunca bu kira gelirini gostermek zorudayim. ahlaki acidan hos degil biliyorum; ama prosedurun sacmaligi geregi boyle yapmak zorundayim.

bu surecin kagit uzerinde seffaf gorunmesi icin sunlari yapacagim:
-kira sozlesmesi hazirlamak.
-kiraci ve ev sahibi olarak ikametgahlari degistirmek.
-emlak kira vergisi odemek.
-6 ay boyunca bankadan "kira odemesi" aciklamasiyla odeme almak.

sizce bu hikayede bosluk, risk, kacirilan bir nokta var mi?
0
dokunmakalbime
(29.11.24)
İlk aklıma geleni söyleyim. Apartman yöneticisi ile de konuşup tembihleyebilirsiniz halden anlayan biriyse.
Ben apartman yöneticisiyim, bazen polis soruyor "şu dairede şu kişi mi oturuyor" diye.
0
norek
(29.11.24)
amaç ne acaba?

çok garantiye almak istiyorsanız faturaları üzerine alsın.

emlak vergisini ev sahibi öder, kiracı ödemez.

Kira vergisini ev sahibi öder kiracı ödemez.

not: kira kontratı yapmadan da sözlü kira kontratı yapılmış kabul ediyor bizim mahkemeler.

not: yabancıların oturum izni için kira kontratı yetersiz kalıp noterden istiyor.

ama normalinde ne olur.

kira kontratı yaparsın, kirasını bankadan düzenli öder, faturayı da üzerine alır.

aidatı da ödesin site ise yönetime kiracı olarak.
0
liberal
(29.11.24)
Detayları bilmiyorum ama neden bunun için bu kadar kasasınız ki? Yani dediğiniz şeyleri yapınca zaten gerçekten kiralamış olacaksınız daireyi. Bu kişinin arkadaşınız olması ve size ne kadar kira ödeyeceği gerçekten önem arz ediyor mu ve neden? Bence bundan emin olun önce. Çünkü örtülü bir iş yapmaya gerek olsun sanmıyorum. Kiralama işi basit bir iş, yasal düzenlemeler ve kontratlar birbirini tanımayan yabancı insanların ev sahibi - kiracı ilişkisini bir düzene koymak için var. Siz kiracınızı tanıyorsanız bunlar sadece formalite.

Tek problem aldığınız ödemeyle ilgili olabilir, ama bunun detayına kimse takılsın sanmıyorum.
0
akhenaten
(29.11.24)
yorumlar icin tskler arkadaslar. konu su: bir ulkede is buldum ama vize destegi vermiyorlar ben de oturum izni almak icin boyle bi yola basvurdum. kira geliriyle alinabiliyormus cunku. randevu 6 ay sonraya ve geriye donuk 6 aylik kira geliri istedikleri icin ve vize verecekleri kesin olmadigi ve 2. bir evim olmadigi icin bu yonteme basvuruyorum. eger vizeyi alirsam normal sekilde calisip gercekten birine kiralayacagim ama vize alana kadar formaliteden gostermem gerekiyor.
0
🌸dokunmakalbime
(29.11.24)
Randevu 6 ay sonra ya hani,
Geriye dönük kira göstergesini, size randevu verdikleri bu zamandaki tarihten geriye dönük istiyor olabilirler. 6 ay sonrasını baz almayabilirler.

Aklıma geldi söyliyim dedim.

Onun haricinde zaten normal bir kiralama yapacaksınız, kasacak bir durum yok.
0
saturn
(29.11.24)
is buldugunuz ulke, isiniz oldugu halde calisma izni vermiyor mu?

onun yerine turkiye'den kira geliri gosterene oturma izni mi veriyor?

bence bosluklu kisim burasi.

is bulduysaniz yasal olarak calisabilmeniz icin calisma izniniz olmasi lazim. genellikle duz oturma izinleri calismaniza izin vermez. is buldugunuz sirket vize almaniz konusunda yardimci olmayabilir belki, ama calisma vizesi almak icin belli basli prosedurler mutlaka vardir, yardimci olabilecek danisman sirketleri olabilir.


konuyu iyi anladiginizdan emin olun, belki de ben anlamadim.
0
taurina
(30.11.24)
(19)

en iyi black mirror bölümü

robert bosch
sizce hangisiydi?bence su beyne cip yerlestirdikleri ve tüm olanlarin aslinda 1 snde gerceklestigi bölüm. dating app'li bölüm izledigim ilk black mirror bölümüydü ona da bayagi sasirmistim.
sizce hangisiydi?

bence su beyne cip yerlestirdikleri ve tüm olanlarin aslinda 1 snde gerceklestigi bölüm.

dating app'li bölüm izledigim ilk black mirror bölümüydü ona da bayagi sasirmistim.
0
robert bosch
(28.11.24)
Çip dediğiniz noelli bölüm müydü? O güzeldi evet.

Çok popüler değil sanırım ama bu robot arılarla insanları öldürdükleri bölümü beğenmiştim ben.

Bi de san junipero'ydu sanırım ölenlerin bilincini aktardıkları sanal ada gibi yer. Mutlu sonla biten tek bölümdü (son 1-2 sezonu izlemedim). O kadar kasvetin arasında iyi gelmişti
0
nundu
(28.11.24)
Playtestmis adi.
0
🌸robert bosch
(28.11.24)
Benim en sevdiklerim White Christmas ve şu akbilli olan Entire History Of You idi sanırım adı.
0
(28.11.24)
İzleyeli baya olduğu için bölüm isimlerini şak şak hatırlayamıyorum ama şimdi baktım nosedive bölümünü beğenmiştim. İnsanların birbirlerini puanladıkları bölüm.

Bir de shut up and dance.
0
kullanicadi
(28.11.24)
Ceza verilen kisilere 1 gunu yasatiyorlardi ama 1 sn geciyordu aslinda falan oyle birseydi, bence de cok psikopatti. Dusununce keyif kaciran cinsten bir bolumdu.
0
mbond
(28.11.24)
@mbond, hangi bölümdü o?
0
🌸robert bosch
(28.11.24)
Mbond'un dediğini anladım ben de, White Christmas o diye hatırlıyorum. Playtest fazla korku filmi klişesiydi ve biraz mehh bağlanmıştı çok sevmemiştim.

Bu ilk sezonda bisiklet binerek puan toplanan, siyahi abinin isyan edip en son sistemin çarklısı olduğu bölüm de iyiydi.

Bu ölen eşini robot olarak alan kadının olduğu bölüm ve insan bloklama teknolojisi olan bölümler çok popülerdi ama ben pek beğenmemiştim izlediğimde. O zaman yaşımız gençti belki şimdi izlesem severim :d
0
nundu
(28.11.24)
White Christmas ve San Junipero'yu eşit seviyorum.

White Christmas benim daha önce de kafamda düşündüğüm tarzda bir konuyu çok güzel işlediği için çok etkilenmiştim. Zaten dizinin en iyi bölümleri arasında hemen her listede bulunduğu için çok lafa gerek yok sanırım.

San Junipero ise tam aradığım tarzda bir konuydu. Ölen insanları dijital ortama upload etme konusu cidden çok iyi düşünülmüş bir şey. Bu kadar ilgi çekici bir şey nasıl daha önce düşünülmedi, neden daha sonra Upload gibi komedi dizisi dışında daha ciddi bir tonda işlenmedi bilmiyorum. Ben çok beğenmiştim.

Bu arada bu konu daha önce işlendiyse bile duymamıştım, bilen nerede işlendiğini söylerse bana da izleyecek bir şeyler çıkardı ne güzel.

Dizinin kendisini sevdiğim için Black Museum'u da sevmiştim örneğin ama Black Mirror'u hiç izlemeden onu izlesem öyle çok bayılmazdım.
0
akhenaten
(28.11.24)
white xmas
0
ala09
(28.11.24)
ben white christmasi izlememisim ya. sayenizde izleyecegim. jon hamm oynuyormus bi de.
0
🌸robert bosch
(28.11.24)
bu kadar cevap arasında görmeyince şaşırdım açıkçası. benim için hated in the nation kesinlikle. hikayede belli kopukluklar ve abukluklar yok değil ama "vay ananıski!" etkisi açısından bence inanılmaz bir bölümdü. babadır bizim için.
0
mark greg sputnik
(29.11.24)
ben 4. sezonun tamamını çok seviyorum. o sezon içinde de timsah ve metal kafa bölümleri. o 2 bölümün günümüzde veya yakın gelecekte gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğunu düşünmüştüm. oyunculuklar da çok iyiydi.
0
jepa
(29.11.24)
Entire History of You
Nosedive
The National Anthem
0
black holes in the sky
(29.11.24)
1- entire history of you
2- white christmas
3- san junipero
0
sir gawain
(29.11.24)
@mark

Benim robot arılı dediğim oydu ya çok severim o bölümü
0
nundu
(29.11.24)
san junipero
0
tantunisultansuleyman
(29.11.24)
İlk 2 sezonun tüm bölümleri. Özellikle "White Bear."
0
auroraaurora
(29.11.24)
Fifteen Million Merits
White Christmas
Nosedive
Shut Up and Dance
USS Callister
Black Museum

favori bölümlerim :)
0
sizofren06
(29.11.24)
San Junipero
Black Museum
Nosedive
USS Callister
Arkangel
Crocodile
0
mutekebbir
(29.11.24)
(10)

Farklı Sosyokültürel Yapıdaki Ailelerin Çocukları Evlenebilir Mi?

depresif çocuk
Şunu merak ediyorum.Diyelim ki ben ve hoşlandığım kız aynı seviyede eğitime sahibiz, gelir seviyemiz de aynı. İkimiz de mühendisiz ve durumumuz iyi, kendi başımıza geçinebilecek seviyedeyiz.Fakat onun ailesi tahsilli ve beyaz yakalı iken benimkiler köylü. Yaşam biçimi, alışkanlıklar ve ebeveyn-çocuk
Şunu merak ediyorum.

Diyelim ki ben ve hoşlandığım kız aynı seviyede eğitime sahibiz, gelir seviyemiz de aynı. İkimiz de mühendisiz ve durumumuz iyi, kendi başımıza geçinebilecek seviyedeyiz.

Fakat onun ailesi tahsilli ve beyaz yakalı iken benimkiler köylü. Yaşam biçimi, alışkanlıklar ve ebeveyn-çocuk ilişkileri anlamında ciddi farklılıklar var. Köyde yaşamıyorlar, şehirliler ama cahiller maalesef.

Bir de şu da var, ailemin beni yaşamda geri çektiğini düşünüyorum ve pek fazla görüşmüyorum. Aramız bozuk değil ama genel anlamda hayatıma çok etkileri yok ve aile bağlarımız kuvvetli değil.

Hal böyle iken, ailelerin tanışma faslı konusu aklıma gelince kendimi ezik ve yetersiz hissedecekmişim gibi geliyor. Bu işin oluru yokmuş gibi düşünüyorum. Yani aileler bir araya geldiğinde benim için ciddi bir imaj kaybı olacak. Sıkıntılı bir birey olarak görüneceğim. Bu sebeple sevgili konularında çok umutsuzluğa düşüyorum. Sanki ailem ile olan bu kopukluğum ortaya çıktığında karşı tarafın ailesi rasyonel ve katı bir duruş yapacakmış gibi bir önyargım var.

Kızına iyi bakmış, maddi imkanları görece daha iyi bir aile kolay kolay benim durumumdaki birine kızını vermeye ikna olmaz gibi geliyor.

Oluru var mıdır? Fazla mı karamsar bakıyorum?
0
depresif çocuk
(28.11.24)
aileler müdahale olmaya yatkinsa her türlü oluyor. senin ailen, kendin öyle söyledigin icin söylüyorum, köylü, onun ailesi karadenizli, adamin boyu kisa vs bir türlü bahane bulabilirler.

kivanc tatlitug ve basak dizerin dügünene kivanc tatlitug'un ailesi katilmamistir. sebep ne? basak dizerin evlenip bosanmis olmasi..

önemli olan cocugun aileye ben bunu sevdim, bizi böyle kabul edeceksinizi hissetirecek kararli bir durus. yoksa aileler dügüne kadar kiz isteme bilmem ne diye görüsüyorlar, evlenince görüsmeyen de var.

kendinize ve iliskinize güvenmeniz lazim.
0
robert bosch
(28.11.24)
Bu karamsar düşüncelerle iyi anlaştığı kişiden uzaklaşanlar sonra daha kötü seçimler yapıyorlar. Siz de aileleriniz de iyi niyetli yaklaşırsanız hiçbir sorun yaşanmaz.
0
?
(28.11.24)
bu sorduğun soru, kız arkadaşın, onun ailesinin buna verdiği anlam, onların bir araya gelmesi vs hepsinin bağlamında değerlendirilmesi gereken bir konu.sana baktığımızda sen aileni beğenmiyorsun gibi sanki ?:( bence böyle yaşamak, kariyerinde de, aile hayatında da, kişisel hayatında da zorlar seni.

ailemizin bizi geri çektiğini düşünebiliriz, onların cahil olması bizi negatif anlamda etkileyebilir elbette ama çıktığımız kabuğu tanımadığımızda ve onlarla barışmadığımızda bana göre ''depresif çocuk'' olabiliyoruz :( bunu yargılayıcı bir yerden söylemiyorum, aksine bence bu sorduğun soru seni başka yerlere götürmeli, bence bu konuyu bir terapist bulup konuşmalısın. yazık değil mi sana? @? haklı bence.

bu arada soruna cevap, sen böyle düşündükçe, onların yaptığı yargılamaları içselleştireceksin, muhtemelen bu da seni, senin gözünde eşini, eşinin gözünde seni, onun ailesinin gözünde senin algını etkiler, somut olarak nasıl diyemem ama bilinçaltında bir şeyler değiştirime ve etkileme ihtimalin var dezavantaj olarak.

bu konunun üzerine düşün... ailenle ilgili böyle düşünmen, hayatının bir yerlerinde seni geriye çekmiş olmalı, onlar bir şey yapmasa bile?
0
damba
(28.11.24)
Kızın ya da kızın ailesinin bir şey demesine gerek yok ki. Sen kendi ailenden utanıyorsun ve öyle bir aileden gelmiş olmanın -nedense- utancını duyuyorsun.

Bugün İsmail Saymaz twitter'da babaannesiyle birlikte fotoğrafını paylaşmış Babaanne tam köylü. Yusuf Dikeçin annesiyle fotoğrafı vardı. Aziz Sancar'ın da o tarz fotoğrafları vardı. Söylediklerinden çıkardığım kadarıyla sen bir yerlere gelsen, ailenle fotoğraf çektirmek istemezsin.

Bence ayrıl o kızdan. Kız da ailesi de bu konuda ne kadar sorunsuz olursa olsun, senin içindeki kurt hep kemirecek seni.
0
Mirket
(28.11.24)
Bu konuda esas olan ailelerin anlaşabiliyor olması. Bu tarz genellemeler olmasının sebebi bu. Yoksa hiç fark etmez. Ancak işin gerçeği aynı yaşam tarzlarına sahip insanların birbirini kabul edip uyumlu yaşaması daha kolay. Ancak bu demek değil ki aynı tipte aileler her zaman anlaşabilecek... Çiftlerin ailevi geçmişleri birbirine yakın oldukça aksilik çıkma riski de azalıyor, ancak kaybolmuyor.

Mutlu evliliğin azımsanmayacak bir bölümünü o ilişkinin aileler tarafından kabul görmesi ve sevilmesi durumu oluşturuyor. Ne yazık ki böyle. Yani aileniz sizler için önemliyse, onları geride bırakmak gibi bir arzunuz yoksa ancak aileniz ilişkinize sıcak bakmıyorsa aileleri kendilerini ve karşı aileyi çok seven çiftlere göre daha farklı sorunlarınız olacağı kesin. Bunu söylemek için çok derin düşünmeye gerek yok. Bu iki tip çiftin hayat kalitesi bir olamaz.

Neticede ailelerinizin anlaşacağını düşünüyorsanız sorun yok. Ancak anlaşamayacakları belliyse iki kere düşünmekte fayda var.
0
akhenaten
(28.11.24)
Sınırlar ve itibarın korunmasına bağlı. Ayirararak ya da bu ayrık/farklılık yaratan durumu merkeze alarak bakılırsa alinganliklar olur.
0
encokbenisevinnolur
(29.11.24)
Türkiye'de olmaz. Aileler görüşmek ister ve sorun çıkar.
0
wd40
(29.11.24)
zorlukları var ama olmaz değil, olan örnekler var çevremde.
zaten söylemişler ama önce siz ailenizden utanmayı bırakmalısınız bu karakterin gelişmemesi ile ilgili bir sorun.

tarkan ne demişti zamanında başkası olma kendin ol.
0
nuisance2
(29.11.24)
Türkiye' de olmaz -1. Olduğu vaki. Kendimden biliyorum.

Hocam muhtemelen az da olsa bi' kompleksiniz var bu konuda ki bu normal bi' şey. Eğer partnerinizle iyi anlaşıyorsanız, aileler hayatlarınıza çok fazla müdahale etmiyorsa veya buna izin vermiyorsanız; olur, olabilir.
Önemli olan iki tarafın ailelerinin eğitim durumlarından ziyade; karakterleri.
0
kumandanim
(29.11.24)
aileler meraba meraba bayramınız kutlu olsun mesajı dışında pek görüşmeyecekse sıkıntı olmaz ama illa beraber bişeyler yapalım moduna gireceklerse biraz sancılı olabilir ama o da geçer.

sonuç sorun her türlü çözülür.
0
basond
(29.11.24)
(17)

Kızlar koruyucu ‘baba gibi’ sarıp sarmalayıcı erkekleri daha mı çok seviyor

psmstc
Elbette tip anlayış vs önemlidir. Ama ilişkilerimde bu tipte koruyucu kollayıcı ‘babaç davrandığımda’ hep çok aşık oldu karşıdakiler.Bu ilişkiler için sizce sağlıklı birşey mi? Hem sevgili hem arkadaş hem arada bir baba gibi olmak ilişkide
Elbette tip anlayış vs önemlidir. Ama ilişkilerimde bu tipte koruyucu kollayıcı ‘babaç davrandığımda’ hep çok aşık oldu karşıdakiler.

Bu ilişkiler için sizce sağlıklı birşey mi? Hem sevgili hem arkadaş hem arada bir baba gibi olmak ilişkide
0
psmstc
(28.11.24)
Evet. Ama bu sadece erkek onu doyurana kadar. Sonra hop kanatlanıp gidiyorlar asıl serseri tayfanın peşinden.

Her zaman baba figürü olması da gerekmez, sadece dinleyen ve karışmayan bir "korkuluk" erkek bulmaları da yeterli çoğu kez.
0
feastofthedamned
(28.11.24)
Kadınların bir koruyucuya ihtiyacı yok. Erkekler kendilerini korusunlar yeterli.

Soruna cevap, daha çok sevmiyorlar.
0
rock n roll
(28.11.24)
Şöyle bir mantıksızlık yok mu sözlerinizde;

Tipi iyi olan ve karakter özellikleri de olumlu olan birisi hali hazırda ilişkide olduğu kişilere (yani kendine ilgi duyan kişilere) daha fazla ilgi ve alaka gösterdiğinde, daha az ilgi ve alaka gösterdiği senaryoya göre daha fazla karşılık görüyorsa bu beklenen bir sonuç değil mi zaten? Neden şaşırdınız ki buna, ben anlamadım.

Babaçtan kastınız nedir bilmiyorum ama heralde gerçekten bu kişinin babası gibi davranmak yerine daha samimi ve açık yüreklilikle yaklaşmaktan bahsettiğinizi varsayıyorum.
0
akhenaten
(28.11.24)
Bu profilde birisine "ihtiyacım" yok, ama evet seviyorum. Bu da benimle alakalı bir şey bir nevi zayıf noktam, herkeste böyle olacak diye bir şey yok. Bazıları da sevmez
0
kullanicadi
(28.11.24)
insanlar iliski secimlerini mutlu olacaklari sekilde degil, tanidiklari sekle göre yapiyorlar. "gelin, kaynana topragina benzermis" sözü ya da senin bahsettigin durum da biraz öyle.

orada anne baba genelde en yakin oldugu icin öyle. yoksa kimle büyüdüysen o yani.

iliskiler de iki taraf da birbirini koruyup kollamali.

sen iliskinde bu durumun tek tarafli yasandigini düsünüyorsan, belki sen de ailen tarafindan korunmus hissetmedin? bence ben neden bunu aramiyorum diye sor kendine.

yoksa kizlar öyle erkekler böyle diye bir durum yok.
0
robert bosch
(28.11.24)
Böyle bir şey olabilir fakat o insanı hayatındaki bu anne baba figürü ve ilgisi eksikliğinden dolayı manipüle etmek oluyor
0
grimavi
(28.11.24)
Abartılı ve sağlıksız olmadığı sürece ilgi ve fedakarlık kimin hoşuna gitmez ki?

Ama tek kriter bu olamaz. Olmamali. Eğer olduysa o da sağlıksızdir, gerçekliğini ve samimiyetini sorgulamak lazim
0
abuzer
(28.11.24)
ben provider kişilikte bir insanım, kim olursa olsun. bazı kadınlar seviyor bunu ama sevmeyeni ya da beklemeyeni de çok. biraz çekimi, kimyayı azaltıyor olabilir.
0
gabe h coud
(28.11.24)
tamamen patriyarkal travmalardan gelen bir durum. turkiye gibi abi, baba, amca, elalem figurlerinin problem oldugu bir ulkede boyle vakalar fazla olabilir ve bu durum seni egosal, kizi da duygusal olarak tatmin edebilir; ama ozunde istismardan farki yok. iki tarafinda bu travmalari duzeltip normal ve saglikli iliski kurmasi gerek. obur turlu toksik(baskici, kiskanc, korumaci) bir iliskiye donme ihtimali cok yuksek. cunku bunlar primitif arzular.
0
buenosdias
(28.11.24)
"babaç" kelimesine çok güldüm arkadaş sağol. tıkaça benzemiş

soruna cevap: inanmayacaksın ama kadınların kendilerine has fikirleri olabiliyor. farklı tecrübeler yaşadıkları için tercihleri de buna göre şekilleniyor. ben hiç tıkaç pardon babaç bir adamla görüşmedim mesela. ama ilişkilerde kimse kimsenin anası babası olmamalı diye düşünüyorum
0
titanyum22
(28.11.24)
Bir de her ilişkide roller nettir. Sen, sevgilinin babası olamazsın. Sadece sevgilisi olabilirsin. Kimlik karmaşası yaşamayın.
0
rock n roll
(28.11.24)
bazı kadınlar babaç tipleri severken bazıları da sevmez,
aynı erkekler gibi bazıları anaç sever, bazıları sevmez.
0
ravenudon
(28.11.24)
bana asiri itici geliyo ya anac veya babac demek bile ensest hissi veriyo. sevgililerinde baba ana sevgisi arayan insanlara da ariza gozuyle bakarim. annen baban seni sevmediyse sana cocuk gibi bakamam?? just ask yasarim
0
ala09
(28.11.24)
Onu bilmem de günün sonunda kadın babası gibi, erkek de anası gibi bir kadın seçer diyorum.
0
ananiyimioguz
(28.11.24)
akhenaten +1
0
kehende
(28.11.24)
geveze mahkemeye verildin. sen dindarlara nasıl sapık dersin!!! şafak baskınını bekle
0
titanyum22
(28.11.24)
alakası yok bence. bu algının sebebiyle ilgili düşüncem: karşımızda yetişkince davranan, olgun, ayakları üzerinde duran, özgüvenli, karakteri oturmuş, saygılı, saygın, hayatta en ufak zorlukta pes edip kendini salmayan, ciddiyet sahibi birini görmek istiyoruz eğer ergen ilişkisi yaşamıyorsak. uzun lafın kısası yetişkin mantalitesinde biri... bu da sanki babacan bir imaja sebep oluyor olabilir, aile babası olgunluğu gibi. ha bu saydığım özellikleri, erkek olsam da kadında görmeyi isterdim. erkeklerin böyle bir derdi var mı bilmem ama etrafımdaki kadınlarla konuşmalarımızdan da vardığım sonuç bu. onun dışında babacanlıktan kasıt şefkatli biri olmasıysa kim hayatında şefkatli bir eş istemez? zaten sevgi bağının temelinde olan bir şey bu.
0
Mossy
(29.11.24)
(11)

Sözlenmek ne demek ?

dakota
Benim bildiğim sevgilin olur sonra nişan sonra da nikah bitti gitti. Bu sözlü, sözlenmek tabirleri biraz muhafazakar gerici varoş köylü tabiri gibi geliyor bana. Anlamını bilen eyyorlasın lütfen. Not: geçen yeni bir şey daha duydum. “ Tatlısı yendi” bunu da bi eyyorlayınız. Şey gibi değil mi? Küfür.
Benim bildiğim sevgilin olur sonra nişan sonra da nikah bitti gitti. Bu sözlü, sözlenmek tabirleri biraz muhafazakar gerici varoş köylü tabiri gibi geliyor bana. Anlamını bilen eyyorlasın lütfen.

Not: geçen yeni bir şey daha duydum. “ Tatlısı yendi” bunu da bi eyyorlayınız.
Şey gibi değil mi? Küfür. Ebesi ….kildi gibi.
0
dakota
(28.11.24)
aileler de tanışmış anlaşmış, kız isteme töreni yapılmış demek. tatlısı yendi de yanı anlamdadır bence.
0
elorelia
(28.11.24)
"anamız babamız tanıştı, artık kızın babasına yalan söylemeye gerek kalmadan buluşabiliyoruz" demek sözlenmek. e bir yerde muhafazakarlık ürünü tabii.

tatlısı yendiyi ilk kez duydum. kahvesi içildi gibi bişey mi acaba? bak bu tatlı olayı sosyal medya uydurması olabilir.
0
titanyum22
(28.11.24)
Teknik olarak eskide kaldı evet, gelenek olarak sürüyor.

En kaba haliyle şöyle düşünün; sözlenme sırasında ilişki ailelerce tanınmış, tarafların evleneceği beklentisi aile ve aileye çok yakın kişilere ilan edilmiş olur. Bonus olarak aileler sözlenmeyi merasime çevirip yüzük falan takabilirler, ama zorunlu değil. Söz en çekirdek haliyle evlilik teklifi yapıldığında başlar. Ailelerin muhafazakarlığık durumuna göre evlilik niyetinin ailelerce tanınmasıyla başladığı da kabul edilir bunlar birbiriyle çok iç içe veya ayrı ayrı vakitlerde olabilir.

Nişan sırasında ilişki aileleri ilgilendiren herkese ilan edilmiş olur.

Nikah da zaten evlilik oluyor.

Uygulamada çeşitlilik çok, hepsi ayrı ayrı yapıldığı gibi kimileri söz ve nişanı birlikte yapabiliyor. Kimileri bir veya birkaç basamağı atlayabiliyor. Artık keyfe bağlı bir durum.
0
akhenaten
(28.11.24)
nişan ve sözün farkını ben de bilmiyorum.

söz yani adı üzerinde söz alacam seni diye yapılan çiftler arasındaki bi durum olması lazım sanki. söz kesildi denilince aileler tanışmış oluyor. e o nişan? aileler tanışıp meşrulaşınca nişan olmuş oluyor.

söz kesildi artık nişanlıyız gibi bi durum mı var bilmiyorum.

evet yaşım ileri, evet aşırı bekarım :D
0
hedep
(28.11.24)
herkes yapiyor. herkesin yaptigi sey gerici degil trenddir. :)
türkiye böyle bir yer.
0
robert bosch
(28.11.24)
nişan hukuken 2 tarafın da evlenmeyi kabul etmesi ile olur. nişan merasimi de bu nişanı eşe dosta herkese duyurmak için yapılır. bazen nişan aileler arasında evde yapılır bu yüzden. söz ile nişan aynı şey. nişan töreni diğer kişilerle yapılana denir. kız isteme ise erkek tarafın talebi kız tarafının da kabul veya reddi ile yapılır. çok bir fonksiyonu kalmadı artık. instagram falan olmasa unutulur giderdi.
0
ground
(28.11.24)
İsteme ve söz>nişan>nikah. Eskiden sıralama bu idi. Şimdi çoğunlukla isteme ve nişan> nikah şeklinde ilerleniyor. Toplum ihtiyaçlarına göre bu tip gelenekler yıllar içinde yeniden şekilleniyor.

Yalnız, toplumda o ya da bu sebeple var olmuş bir etkinlik veya geleneği "varoş" olarak nitelendirmek bana enteresan geliyor. Neden illa her şey bir den çok steril veya "şehirli" (köylü dediğini içşn diyorum) formda var olmak zorunda?
0
playing star again
(28.11.24)
isteme = ailelerin tanışma kısmı = söz = tatlı bunlar genelde birbirine denktir
0
jülsezar
(28.11.24)
Kıza evlenelim dersin, Kız OK ama ailen ailemden istesin der. İki kişi arasındadır.
Kızı istemeye gidersin, Kızın babası OK derse söz kesilmiş olur. Aileler arasındadır.
Nişan tarihi belirlenir, salonda ya da evde nişan yapılır. Akraba, eş ve dost, mutluluğa dahil edilmiş olur.
Nikah ve Düğün olur. İş resmiyet kazanır.

Gelenek ve göreneklere varoşluk demek gericilikle itham etmek yanlıştır. Muhafazakarlık denebilir.
0
Mirket
(28.11.24)
Bir malı almak üzere rezerve ederek temel şartlar üzerinde anlaşmak, nakit karşılığı teminat senedi vererek kendi deposuna çekmeden üretici deposunda tutmak demektir. Taraflar arasında memorandum of understanding yapılmış, nda imzalanmış, malın fiyatı (başlık parası) vs. konuşulmuş, işlemin finalize edeceği tarih ve ödeme şartları netleştirilmiş demektir.

Şimdi siz bunu daha nazik ifade edin, kimse üzülmesin.
0
babilfish
(29.11.24)
ne yapacaksanız bari bizim gözümüzün önünde yapın gibi bir şey oluyor.
0
my fault
(04.12.24)
(7)

Bu dolandırıcılara neden engel olan kimse yok abi? ( tel taahhut mevzusu )

Zetnikov
bu sene abartmıyorum 75 yada 100 tane engelledim telefondan halen arıyorlartaahhutu yapalı 3 ay olmus otomatık arıyorlar rastgele numaralar taahhutunuz bıtıyor fena gecırıcez sıze dıye bı ses gelıyor acınca. ama hep aynı zıkkım dedıgım gıbı 100 tane belkı engelledım.nasıl bu kadar rahatlar sureklı a
bu sene abartmıyorum 75 yada 100 tane engelledim telefondan halen arıyorlar

taahhutu yapalı 3 ay olmus otomatık arıyorlar rastgele numaralar taahhutunuz bıtıyor fena gecırıcez sıze dıye bı ses gelıyor acınca. ama hep aynı zıkkım
dedıgım gıbı 100 tane belkı engelledım.

nasıl bu kadar rahatlar sureklı arıyabılıyorlar acaba kımse sıkayet etmıyor ondan mı boyle arıyorlar dıcem ama dedıgım gıbı sureklı yuzlerce farklı numaradan arıyorlar

numaramı nereden buluyorlar oda merak konusu bu konuda yorumlarınızı merak edıyorum.
0
Zetnikov
(27.11.24)
Nasıl şikayet edildiğini biliyor musun?
Hiç şikayet ettin mi?
0
Mirket
(27.11.24)
Ben de aynı sorunu yaşadım, sonra adına aradıkları operatörün merkez müşteri hizmetlerini arayıp arayan bu numaraları iletip ve açıkça yalan söylüyor olduklarını, kendilerinin bunu nasıl açıkladığını vs. sordum. Baya hararetli bir konuşma geçti. İnsan doğrudan keriz yerine koyulunca sinirleniyor.

Her nasıl olduysa o gün bıçak gibi kesildi bu tarz aramalar. 1-1,5 senedir böyle bir şey için hiç arama olmadı. Büyük ihtimalle şubeler firmaların bilgisi ve izni dahilinde böyle şeyler yapıyorlar. Yine büyük ihtimalle benim numaram bir şekilde o havuzdan çıkarıldığı için ben arama almıyorum. Başka açıklama bulamadım ben.
0
akhenaten
(27.11.24)
@mirket

hocam hattım telekom konustum arayıp e devlette hızmet varmıs "vatandaş iys" diye buradan engelleme olayı varmış. Şuan şu videoyu izliyorum yapacagım video : www.youtube.com

burada fırmalar var ama bu 0850 arayan dolandırıcıları gostermıyor malesef
0
🌸Zetnikov
(27.11.24)
E devlette istenmeyen elektronik şikayet sistemi TİSS var. Arayanı veya mesaj gönderip altında bir daha mesaj almak istemiyorsan kısmı olmayanları buraya şikayet edebiliyorsun ve ne işlem yapıldığını takip edebiliyorsun.
0
Mirket
(27.11.24)
İys den kapatın tabi. Arayanlar yasal bir varlıksa bir daha aramazlar. Ama sizi arayanlar bir kurum değilse bağımsız dolandırıcılarsa etkisi olmaz.

Yine de kapatın iys deki bir çok şirketi.
0
biseysorcaktim
(27.11.24)
Adamlar yıllardır aradılar uyardılar dinlemediniz

Şimdi 24 ay taahhüt yapan bile yok. Fiyatlar 350-400

Bir defa olsun dinleseydiniz 200 liraya 24 ay taahhüt yapmıştıniz bu enflasyonda

Şu an durum nedir bilmiyorum
0
topkapiaksaray
(27.11.24)
samsung kullaniyorsan spam arama engellemeyi ac. cogunu engelliyor. samsung kullanmiyorsan hiya uygulamasi da muhtemelen ayni islevi gorur, altyapi ayni.
0
kesmekes laleler
(28.11.24)
(13)

yerleri nasil siliyorsunuz?

bay b
ya bu vileda denen zikkimla bir yerleri silince zerre temizlenmis hissi uyanmiyor bende. sanki bir yerdeki pisligi baska yere transfer etmisim gibi geliyor. sildikten sonra suya sokup bastiriyiruz, sopayi soktugumuz su 10dk icinde les gibi oluyor zaten ben ne anladim bu isten. yillardir kafaya takiy
ya bu vileda denen zikkimla bir yerleri silince zerre temizlenmis hissi uyanmiyor bende. sanki bir yerdeki pisligi baska yere transfer etmisim gibi geliyor. sildikten sonra suya sokup bastiriyiruz, sopayi soktugumuz su 10dk icinde les gibi oluyor zaten ben ne anladim bu isten. yillardir kafaya takiyordum ama bugun artik iyice canima tak etti, siz nasil hallediyorsunuz bu isi? var mi daha pratik ve temiz bir yontemi bunun?
0
bay b
(27.11.24)
Viledayla siliyorum. Aynı suyla bütün evi silmiyorsun ki, pis olsun. Suyunu değiştiriyorsun.
0
rock n roll
(27.11.24)
ty.gl
Çevre dostu değil ama pratik, bunu kullanıyorum.
0
Bruce
(27.11.24)
Suyunu değiştirmek bir çözüm +1 ya da kullan at temizlik bezi takılmış paspas.

Ama ben su haznesi olan spreyli paspasları kullanıyorum. Ola ki çok kirlendi, yedek paspasını takıp devam ediyorum. İşim bitince paspasları yıkanıyor. Şunun gibi;

www.amazon.com.tr
0
orient blue
(27.11.24)
Önce şu

www.trendyol.com

kirli hissettiğinde suyunu değiştirip, her seferinde iki kapak asperoxla

Sonra da şu

www.trendyol.com

Bunlara sleepy nin yer silme ıslak mendilleri var. Onlar da takılabiliyor.

Sonra bal döküp yalayabilirsin.

Tabi bunlar robot işini bitirdikten sonra oluyor.
0
Mirket
(27.11.24)
encrypted-tbn0.gstatic.com

Bu model yeni kovaların temiz su kirli su tankı ayrı ve sopaların ucundaki dikdörtgen mop kısmı saçaklı viledalardan daha kullanışlı

Bir de bu paspas işinden önce elektrik süpürgesiyle kaba tozları saçları vs toplamış oluyoruz, paspasa sadece ince bir yüzey temizliği kalmış oluyor

Uzun süre temizlenmemiş eve doğrudan vileda vurulmaz
0
grimavi
(27.11.24)
robot süpürge ile. süpürge her gün süpürüyor haftada bir de sildirtiyorum.
0
inheritance
(27.11.24)
Annem de vileda tarzı şeyleri sevmez, düzgün temizlemiyor der, Klasik kova + bez yapar. Gerçekten de en güzel temizlik bu şekilde ama en yorucusu da bu. O yüzden belli aralıklarla bezle silme, diğer zamanlarda sleepy, vileda vs. yapma taraftarıyım.
0
candide
(27.11.24)
en iyi çözüm philips aqua serisi
0
my fault
(27.11.24)
buharli temizleyicim var, hayvan gibi su buhari basiyor, deterjan kullanmadan onunla siliyorum.
0
alice in potatoland
(27.11.24)
Valla benim ev küçük ve halinin olmadığı yerler az. Viledayla ben de temiz hissetmediğim için sleepy'nin bezleriyle ellerimle siliyorum.
0
Amaranta ursula
(27.11.24)
Yani titiz biri olduğunuz belli, ama ne siz ne de diğer cevaplar bahsetmediği için çok önemli olup sözden kaçan bir şey olabileceğinden dolayı parantez açmak istedim.

Silme işini yapmadan önce evin düzgünce süpürülmüş olması gerekiyor. Pisliğin en büyük kısmı süpürme sırasında gidiyor esasen. Silmeye başladığınızda hala süpürgenin çekebileceği büyüklükte gözle görülen döküntüler varsa iyi süpürülmemiş demektir. Bu durumda gerçekten pisliği bir yerden başka yere taşıyor olursunuz.

Bunun dışında, viledadan ziyade tozu tutan moblar kullanmak daha etkili +1
0
akhenaten
(27.11.24)
temizliğe gelen kız yerleri bezle siliyor. her şey var evde ama öyle temiz hissetmiyormuş.
0
gabe h coud
(27.11.24)
Alayı boş iş

Cevap son paragrafta

Ben parke görünümlü Vitra seramik yaptım evi. Foşur foşur fırçalıyorum yerleri sulayip. Bir de gider yapacağım


1-Kovayı duşakabinin yanına koy.

2- 5m2 de bir paspasi tazyikli suyla yıka, ardından kovadaki deterjanlı suya dön

3- bütün ev bittikten sonra bir tür normal suyla durulayın
0
topkapiaksaray
(27.11.24)
(4)

kiracılı evin içindeki doğalgaz borusunun tamiri kime ait olur?

kanasla intihar eden adam
doğalgaz peteklerinin altındaki borulardan biri hafif kabarmış, patlama olmasın, evi su basmasın diye yaptırmak istiyoruz ama evin içindeki doğalgaz borusunun tamiri kime ait olur? ev sahibi mi kiracı mı?
doğalgaz peteklerinin altındaki borulardan biri hafif kabarmış, patlama olmasın, evi su basmasın diye yaptırmak istiyoruz ama evin içindeki doğalgaz borusunun tamiri kime ait olur? ev sahibi mi kiracı mı?
0
kanasla intihar eden adam
(27.11.24)
Kiracının hatasından kaynaklanmayan, evin doğal yapısıyla ilgili onarımları evin sahibi karşılar. Kiracı evin kullanım hakkını kiralıyor, evin geçici sahipliğini almıyor. Haliyle kiracının, kiraladığı malın kullanım hakkını etkileyen durumlarda kiraya veren kişi sorumlu. Kiracı bir nevi ev sahibinden hizmet alıyor onun malını kiralayarak, bunun karşılığında da ödeme yapıyor.

Bununla ilgili mevzuat; Borçlar Kanunu -> C. Kiraya verenin borçları -> IV. Kiraya verenin kiralananın ayıplarından sorumluluğu -> Madde 304-308 arasına bakabilirsiniz.

www.mevzuat.gov.tr
0
akhenaten
(27.11.24)
Bu tip bir sıkıntıda Parasını ev sahibi öder.

Ev sahibi yada kiracı yaptırabilir, işin peşinden koşmak,usta/firma bulmak anlamında. Ancak sonra fatura karşılığında ev sahibi ya kiradan keserek ya direkt ödeyerek masrafı karşılar.

Doğalgaz borusu da değil de kalorifer peteğinin borusu doğru anlıyorsam. Onlar kabarmaz da öyle, prpc mi ynai plastik mi?
0
wallcan
(27.11.24)
@wallcan tam doğalgaz peteğinin altındaki boru 2 cm'lik bir şişme olmuş bende bi anlam veremedim ama kiracı patlayabilir filan dedi tamam dedim yaptırayım malzemesi nedir bilmiyorum.
0
🌸kanasla intihar eden adam
(27.11.24)
ev sahibi öder masrafı.
0
jamswety
(27.11.24)
(16)

Niye sürekli bir beklenti ve yük olmaca

Shepard
Eski ex hasta(grip, aylık olay vs.) olunca çorba getir, kahve getir derdi. Ailesi ile kalırdı, bu yüzden yapmam mümkün değildi. Ama o kadar saat yol yapmak zor gelirdi. Zaten hepi topu günde 2-3 saat kendime ayırabiliyorum onu da elimden almak isterdi. Ayağı kırılsa, ameliyat olsa, yatakda bir süre
Eski ex hasta(grip, aylık olay vs.) olunca çorba getir, kahve getir derdi. Ailesi ile kalırdı, bu yüzden yapmam mümkün değildi. Ama o kadar saat yol yapmak zor gelirdi. Zaten hepi topu günde 2-3 saat kendime ayırabiliyorum onu da elimden almak isterdi. Ayağı kırılsa, ameliyat olsa, yatakda bir süre hayatına devam etse o sormadan her şeyini yapardım.

Bu yıllarrr önce yaşanmıştı. Ama sonrasında hayatıma giren diğer kadınlar da bunu bekliyordu. "Benim hastalığım ağır geçer" diyerek alttan alttan imalar başlıyor. "Ya ben evde sıkılırım o yüzden her hafta sonu bir tatil yöresine gidelim" diye devam ediyor... İnsan sormadan edemiyor tabii, ulan benden önce ne yapıyordun? Neden yarın geçecek olaylar için insanların saatlerini çalmak kimseyi rahatsız etmiyor?

Soruya gelirsek kadınlardaki ben ben ben, bana bana bana olayı nedir?
0
Shepard
(27.11.24)
ilgi alaka, kendilerine yatırım görmek istiyorlar. yaratılışlarında var bu. ve istediklerini versen de bu sefer tatminsizlik oluyor. fazla değer verdiğin için seni önemsememeye başlıyorlar. başka avlara yedeklere bakmaya başlıyorlar. erkekte tek vazgeçemeyecekleri nokta zenginlik. çok paran varsa yanında durmaya devam ederler. hepsi demeyelim ama geneli böyle.

bir de hayallerini yaşayamayanlar tüm yaşayamadıklarını evlenecekleri kocada veya sevgilide bulmayı hayal ediyorlar. çok büyük beklentileri var erkolardan.
0
xrated
(27.11.24)
her şart ve durumda ilgi odağı olmak istiyorlar, erkeğin ne halde olduğu zerre önemli değil. son dönemlerde bu o kadar delilik boyutunu aldı ve çeşitli akımlarla normalleştirildi ki bunlara tek erkeğin ilgisi de yetmiyor, parası en çok olanı bulana kadar yedekleyerek devam ediyorlar. bu devirde aklı olan evlenmez, hatta bunlarla ciddi ilişki bile yaşamaz.
0
sir william jones
(27.11.24)
eksisozluk.com

herkes böyle değildir ya genellemeyelim. %99 da olsa :p
0
gabe h coud
(27.11.24)
Yukarıdakilere kısmen katılmakla birlikte şunu da eklemek isterim,

Bu ben ben ben olayı bazı kadınlarda kendini koruma aracı. Ben ben ben diyen erkeklerden korunmak için yapıyor bazıları, fazla fedakarlık damarı olan gözü açılmış kadınlarda oluyor bu. Vaktiyle çok kullanıldıkları için artık böyle bir şey yaşamamak adına yapıyorlar.
0
muhayyer divan
(27.11.24)
Her duyurunuz, cevabınız kadın düşmanlığı üzerine. +1 Kadınlardan bu denli şikayetçi olup yine de ortalıkta kadın kadın diye dolaşan erkeklere tamamı akil ve nahif bireylerden oluşan hemcinsleriyle ilişki yaşamayı öneririm.
0
moonie
(27.11.24)
Bazı kadınlar böyle, high maintenance. Çocuk gibi, sürekli ilgi, sevgi, canım-cicim şubu talep eden, insanı tüketen hep-bana tipler.
Ben hayatıma partner olarak alacağım kişinin böyle olmasını istemem çünkü yukarıda tarifini yaptığım şey adeta çocuk bakıcılığı ve bu tam zamanlı bir iş. Benim bir işe daha ihtiyacım yok.
Hayatı paylaşabileceğim, alış-veriş ilişkisinin dengeli olacağı denk bir partner uygun bana.
Ama neticede karşıdakini tanıyarak, konuşarak başlıyoruz ilişkiye. Önemli olan bunların bilincinde olup buna göre insanlarla ilişki kurmak.
0
gloomy
(27.11.24)
moonie+1
sanki hastayken simaran bi sevgiliye bile ofkelisin. e ne zaman ilgi beklesin? haftasonu bi sey yapalim demek de gozune kotu geliyo o zaman yapmayacagini belli edip yoluna devam et boyle bi genelleme yok cunku surda sevgilisi olan kadinlara sor erkekleri zorla nereye goturuyosunuz "her haftasonu" diye? boyle bi mesai herkesi yorar. he isi gucu olmayan biri veya ogrencilerle takiliyosan o enerjisini atmasinda yaninda olacaksin yoksa ona uyum saglayan "dengine" gidcektir.

surda ifade bicimin bile yorgun argin full-time calisan biri gibi yazmissin iliski emek isteyen bir sey. haftasonunu bile ayirirken hesap kitap yapiyosab buna hazir degilsindir sal ya da beklentisiz olduklarini zannettigin hemcinslerine falan yonel bakalim orda ne sikayetlerin olacak. erkekler hic beklentisiz ve anlayisli ya hani;)
0
ala09
(27.11.24)
Senden önce ne yapıyorduysam defol git? Yine aynısı yapayım. Senin varlığından ne anladim
0
abuzer
(27.11.24)
Bana laf atanlara olsun bu cevap.

Hanımlar, beyler ben kadın düşmanı değilim. Kadınların bazı hareketlerine uyuz oluyorum. Aha bu duyuruya dair yazayım. Bence kadınlar yapamadıkları ne varsa erkek gelince hadiii yapalima dönüyorlar. Oraya gidelim, burada yiyelim, şunu bunu alalım gibi. Beni arabanla al, beni şuraya götür, her hafta sonu tatile gittik aaaa nasıl bu hafta sonu yorgunum, işim var!

Bir geyik var ya, kanepede endi halinde yatip uzanan keyfi yerinde erkek olayi. Kadın rahat bırakmaz. Işte öyle bir şey. Bunun sebebi nedir? Hiç sasmiyor çünkü... En okumamisi da ayni, doktoru, yuksek mimari, avukati da ayni kafada. Ben mesela kimseye ya beni şuraya birak diyemiyorum, bir yere gitmek istiyorsam ve karsi taraf istemiyorsa sorun etmiyorum.

Benim tek beklentim mutluluk, huzur ve sevgi iken karşımdaki kişinin butun beklentileri maddi. Biz geldikten sonra hep bir aksiyon beklentisi. Beklentiler bitmiyor.
0
🌸Shepard
(27.11.24)
hangi frekansta yayın yaparsanız o frekans da olan kişilerle yolunuz kesişir. bu tarz needy, nazlı, kaprisli tiplerin hepsinin sizinle yolunun kesişmesi tesadüfle açıklanamaz. hep aynı senaryoyu yaşıyorsanız senaryoyu siz yazıyorsunuzdur.

tarif ettiğiniz kadın modelinin dışında pek çok kadın modeli var. bu durumda kendinizi yoklayıp ben neden hep bu tür kadınları seçiyorum, neden bu alanı açıyorum, ben de hangi duyguyu besliyor bu kadınlar (ego, kompleks, özgüven, kahramanlık, üstünlük kurma, domine etme vesaire vesaire onlarca eklenebilir bunlara olumlu veya olumsuz) diye kendinizi irdelemeniz gerekir.

bizim arkadaş grubumuzdaki erkek arkadaşlarımızın hiç birinin sevgilisi/eşi bu tarif ettiğiniz kadın modeli değil mesela.

edit: aynı şeyi erkeklerle ilgili yorum yapan kadınlara da söylüyorum. esasen cinsiyet temelli değil yani yazdığım şey.
0
Phoebe
(27.11.24)
bütün kadinlar ayni olabilir mi sence shepard?

özet geciyorum. sen mutluluk, huzur falan istemiyorsun sen tam olarak su ana kadar buldugun seyleri istiyorsun. o mutluluk huzur versin dediklerin senin hayatinda 5 dk durmus ya da durmamislardir. sen onlar tarafindan sevilmedigini de düsünmüs olabilirsin hatta. onlarin coooktan mutlu ve huzurlu iliskileri var sen hala benim iliskilerim neden böyle yaa :(( diye hayiflaniyorsun.

bunun sebebi cocuklugundan gelen seyler. terapi al.
0
robert bosch
(27.11.24)
Diğer cevaplara tam bakamadım, kesişen yerler olabilir.

Bütün kadınların böyle olduğunu sanmıyorum, ama insanların genelde dönüp dolaşıp benzer kişilerle birlikte olduğunu sıkça görüyorum. Bu sizin hayata bakışınızla da ilgili olabilir. İnsanın karakterinde çoğu şey paket olarak geliyor. Sizin birlikte olacağınız insanda aradığınız önemli bir ya da birkaç kriter vardır ama onlar da neredeyse kaçınılmaz olarak sizin sevmediğiniz başka özellikleri de beraberinde getiriyordur. Bence bir de böyle düşünün.

Bazen insanlar hem ayranım dökülmesin, hem yoğurdum ekşimesin kafasına giriyor. Mesela sizin hoşlanmadığınız bu şeyleri yapmayan kadınlara bir odaklanın (yok demeyin varlar) eminim onların oldukları kişi sizin için bazı kırmızı çizgileri aşıyor olacaktır.

Bu durumda genelde ya bakış açınızı değiştirmeniz ya da kendi bakış açınıza uyum sağlamanız gerekir.
0
akhenaten
(27.11.24)
Millet laf sokmak için hazir bekliyor ahahah. Birisi defol git demiş.

Mesela benden önce ev iş takılan birisi ben geldikten sonra agva, şile, çeşme gibi yerlere gidelim diyebiliyor. Ben yokken bu gibi yerlere gitmemiş mesela. Gezelim tozalım yiyelim içelim ama erkek ödesin. Bu noktada benden geleneksel erkek rolünde olmam bekleniyor, ancak karsidan aynisini bekleyince kavga çıkıyor.

Herkes on yargılı olmus buralarda. Ben insanlarla tartismiyorum, kavga etmiyorum. Can sağlığı, olsun sonra konusalim, sicagi sicagina zor is baska zamana vs. diyerek ilerleyen biriyim.

Terapi, ilac vs ise bana gore degil. Derdim yok ki anlatayım terapiciye. Ilac icen ise bırakınca ilacı dengesi eski haline gelmiyor, dönüşü olmayan bir yol.

Exler ise mutlularsa, süper. Sonucta beraberken olduramadik. Ben genel olarak kadınlar niye hep bir beklenti istek içinde sorusunu soruyorum sizlere.
0
🌸Shepard
(27.11.24)
Phoebe +1

Neden bu kadar kişi bana laf sokmaya çalışıyor diye düşün mesela. Ya da neden bu kadınlar hep sana denk gelmiş? Buradaki yorumlarda kimse böyle bir durumdan bahsetmiyor?

Benim bir tane şerefsiz sevgilim oldu, geri kalanlarla da ayrıldık bize ayrılan sürenin sonuna geldik falan ama hiçbirinin arkasından kötü bir şey diyemem iyi insanlardı yolları açık olsun. Ooo erkekler şöyle yalancı, hep aldatıyorlar, cimriler, bu erkekler var ya hep böyle deseydim bu benim de bir sorunumun olduğu anlamına gelirdi diye düşünüyorum.
0
kullanicadi
(27.11.24)
beni niye çağırmadınız ya kambersiz düğün mü olur :((

neyse söylenecek her şeyi söylenmiş, ben de senin kart bir incel olduğun gerçeğini ufak bir dokunuşla ekleyeyim.

sen bu kadınlara bas git dediğinde gidiyorlar mı, evet. kimse senin peşinden gelip "hayır illa beni tatile götüreceksin yoksa canına kastederim" diye tehdit ediyor mu, etmiyor. en arıza kadını bile bulmuş olsan böyle bir ihtimal var mı? sen de biliyorsun ki hayır. istersen gayet bu kadınlardan uzak durabilirsin. durmayan sensin. sen daha iyilerini hak ediyorsun. mesela kendin gibi erkekleri. sen bariz kadın sevmiyorsun yani iki iki dört. illa kadın da kadın diyorsan çıkacak robotları bekle.
0
titanyum22
(27.11.24)
Ben denk gelmedim. Bu kadinlarin ortak noktasi nedir ona bakmak lazim. Yani surekli benzer kadinlarla birlikte olmanizin nedeni bu olmali. Mesela ayni sosyal sinif, ayni gelir duzeyi, ayni ilgi alanlari vs. bile benzer tecrubeler yaratiyor olabilir. Mesela gorusme sikliginizi bilmiyoruz. Haftada kac kez gorusuyordunuz? Her hafta sonu tatil yoresi evet, sacma, fakat her hafta sonu gorusmek gerekiyor en azindan.
0
Sour
(27.11.24)
(11)

Kurumsal Şirketlerde Günde Kaç Saat Çalışılıyor?

andy kaufman
Selamlar,Sorum beyaz yakalılara. Örneğin Turkcell, Zorlu Holding vs gibi yerlerde standart bir beyaz yakalı çalışan ( müdür falan değil) günde kaç saat çalışır. Yoksa herkes 9.00-17.00 mi çalşıyor günde 8 saat yani. Sevgiler.
Selamlar,

Sorum beyaz yakalılara.

Örneğin Turkcell, Zorlu Holding vs gibi yerlerde standart bir beyaz yakalı çalışan ( müdür falan değil) günde kaç saat çalışır. Yoksa herkes 9.00-17.00 mi çalşıyor günde 8 saat yani.

Sevgiler.
0
andy kaufman
(26.11.24)
saatler degisse de gunde 8 saat calisma 1 saat oglen arasi oluyor genellikle.

turkcell bir ara 07:30 - 16:30 calisiyordu, hala oyle midir bilmiyorum.
07:00 - 10:00 arasi istedigin saatte baslayip 9 saat sonra birakabilecegin yerler de var.
haftada 45 calisip fazla olan 5 saati izin olarak kullanabildigin bir yerde de calistim.
08:00 - 17:00 veya 08:30 - 17:30 veya 09:00 - 18:00 calisan da bir cok yer var.
0
lemmiwinks
(26.11.24)
8.00 17.30 oluyor genelde yemek 45 dk
0
a perfect lie
(26.11.24)
Benim gördüğüm bir holding örneğinde 08.00-17.00 yani sekiz saat.

Onu söylemeye geldim aslında, mevzuata göre öğle tatili mesai saatinden sayılmadığı için haftalık 45 saate eklenmiyor. Dolayısıyla bir saat öğle arasıyla dokuz saatiniz iş yerinde geçince sekiz saat mesai yapmış oluyorsunuz.
0
akhenaten
(26.11.24)
büyük sanayi şirketleri genelde 8:00-17:30 çalışıyor.
0
awlmi
(26.11.24)
siemens
08.00 - 17.00
cuma: 08.00 - 16.00
0
tabudeviren
(26.11.24)
9-17 duymadım. Genellikle 09:00-18:00 olur. Bazısı bu saatleri 1 saat geriye alır. 08:00-18:00 de olabiliyor.

Son dönemde esnek çalışmalar revaçta yani 8'de mi 9'da mı çalışmaya başlayacağına sen karar veriyorsun, akşam ona göre mesaini tamamlıyorsun. Kurumuna göre değişiyor.
0
Lethe
(26.11.24)
En son calistigim gorece kurumsal sirket 8:00-17:00 calisirken kopru calismalarindan dolayi giris ve cikisi erkene alip, biraz da sirketten yarim saat falan vermislerdi. 7:30-16:00 idi sanirim. Sonra bu saatler begenildi diye 7:30-16:30 sabitlendi.

Bir digeri 8:00-10:00 baslangic, 17:00-19:00 bitis yapiyorlardi ama sonradan turnike icinde 37,5 saat tamamladiktan sonra kismen daha esnek olundu. Tabii bu saat siniri baya mesele oldu da sonradan kabullenildi. Patronun serpme kahvalticilara basarili darbesi olarak tarihe gecti.
0
mbond
(26.11.24)
8-17 veya 9-18
0
wd40
(26.11.24)
08:30 -17:30, 1 saat öğle arası
0
mirty
(26.11.24)
Servis kullananlar için 07:30-16:30. Kullanmayanlar ve/ya ofise gelmeyenler işinin durumuna göre esnetebiliyor.
0
auroraaurora
(27.11.24)
Kurumsaldan bildiriyorum:
08:00-18:00
1 saat öğle arası

Cuma 16:00 sonra flex
0
kedidir o kedi
(28.11.24)
(10)

İngilizcede bu kalıbın kullanılma amacı ne?

Unde bach canim
The vehicle's exterior mirrors are covered by a film of mud and dust. What should the driver do?Clean them with a cloth or tissue before starting their journey.ntualibus Drive in the slip stream of other traffic, as this will eventually clean the mirrors.Angle the mirrors towards the front for a dis
The vehicle's exterior mirrors are covered by a film of mud and dust. What should the driver do?


Clean them with a cloth or tissue before starting their journey.

ntualibus Drive in the slip stream of other traffic, as this will eventually clean the mirrors.

Angle the mirrors towards the front for a distance in order to clean them.

Continue on and clean them after reaching the destination.

Burada “before starting their journey.” ifadesinde their ile aynaları mı ifade ediyor ve neden böyle bir ifade var, basitçe yola koyulmadan önce diyip geçmiyor da böyle bir bağlam kuruyor?
0
Unde bach canim
(25.11.24)
Sürücülerden bahsediyor

Aracın dış aynaları çamurlandıysa sürücüler ne yapmalı?

İlk şıkta da "Bir mendil veya kumaşla yolculuk öncesinde onları (aynaları) temizlemeliler" diyor.

Before their journey derkenki their sürücüleri ifade ediyor.

Özel bir nedeni yok, basitçe ifade edilmiş aslında. Siz Türkçe kullanıma göre kıyaslamayın. Her dilin alışılageldik günlük ifade biçimi farklı. Evrensel bir "basitçe ifade etme" yolu yok. Bütün diller diğer dillere absürt ve anlaşılmaz gelen kullanımlarla dolu. İnsanlar bir şeyleri belli şekillerde ifade etmeye eğilimli.
0
akhenaten
(25.11.24)
Sürücüler yok, the driver diyor tek sürücü var. Sürücünün cinsiyetini bilmediğimiz için they pronounu kullanılmış. Çoğul ifade değil burada yani tek kişiden bahsediyor.
0
nundu
(25.11.24)
his/her de kullanabilirdi, onun yerine their demiş.
0
kimlanbu
(25.11.24)
nundu'nun yazdığı doğru ama ben de anlamadım.
"your" dese bence mana tartışmasız ifade ediliyor,
ve burada bir kullanım kalıbı var bence de.
Clean them ile muhataba konuşuluyor. Sonra your ile devam edilse yine muhataba konuşarak devam etmiş olurdu:

"Clean them with a cloth or tissue before starting YOUR journey."
yada
"THEY SHOULD clean them with a cloth or tissue before starting their journey."

Ama başı farklı sonu ayrı muhatab olmuş, bir durum var.
0
WithWorth
(25.11.24)
sürücünün (driver) cinsiyeti belli olmadigindan their kullanilmis. erkek oldugu belli olsaydi his, kadin oldugu belli olsaydi her kullanilirdi. Their yerine his/her kullanmak da mümkün burada, ama their daha makul.
0
kimi raikkonen
(25.11.24)
Ama başı farklı sonu ayrı muhatab olmuş, bir durum var. +1

Grammar olarak bana hala "their = mirrors" gibi geliyor. Diger turlu manasiz gorunuyor. Ayrica talimat verildiginden you/your kullanimindan ozellikle kacinilmis diye dusundum. Bence anlatim bozuklugu var. "... before starting the journey." deseymis gayet normal olurmus.
0
mbond
(25.11.24)
mbond anlatim bozuklugu yok, "their"in burada kullanimi 100% dogru.

Q: What should the driver do?

A: Clean them with a cloth or tissue before starting their (driver's) journey.
0
kimi raikkonen
(25.11.24)
Evet cumleye cok odaklanmisim, soruyu da dikkate alinca mantikli bir hal aldi.
0
mbond
(25.11.24)
Sorudaki tekillik çoğulluk durumunu çok önemsemeyip doğrudan türkçeye uygun bir çeviri kullanmıştım ancak esas problem oymuş sanırım :D

Bu bağlamda;

@withworth "your" kullanılamaz, çünkü hatalı olur.

Soruda 3. kişiden bahsedilmiş, üçüncü kişi "herhangi birisi" olarak kullanıldığında veya bilinçli olarak bu kişiye cinsiyet tayin edilmek istenmediğinde ona 3. çoğul kişi sözcükleri kullanarak hitap ediliyor. Bu alışılageldik, standart kullanım tarzı. Eğer soruda 2. kişiye hitap edilmiş olsaydı, your kullanılmalıydı.

Örneğin "what should you do (as the driver)" denseydi.

Ancak burada soruda "the driver" herhangi bir driver. 3. Bir kişi. The ile birlikte kullanılması şahsın belirsizliğini etkilemiyor. Biz böyle durumlarda genelde Türkçe'de ya şoförler diye çoğul kullanıyoruz ya da aracın soförü diye tamlama içinde belirtiyoruz.
0
akhenaten
(25.11.24)
Evet cumleye cok odaklanmisim, soruyu da dikkate alinca mantikli bir hal aldi. +1
0
WithWorth
(25.11.24)
(11)

Korsan dosya indirirken tirsmiyor musunuz artik?

Zetnikov
TorrentApkOyunlarTarzi seyler de hep bi exe dosyasi ve acik kapi birakicak sekilde durumlar var.Oyun indiriyorsun exe calistirman lazim lak diye sifreler gidebilir misalBen hic rahat olamiyorum bu yuzden platformlara para bayiliyorumAma goruyorum insanlar cator catir indiriyor halenGenel yorumunuz n
Torrent
Apk
Oyunlar

Tarzi seyler de hep bi exe dosyasi ve acik kapi birakicak sekilde durumlar var.
Oyun indiriyorsun exe calistirman lazim lak diye sifreler gidebilir misal
Ben hic rahat olamiyorum bu yuzden platformlara para bayiliyorum
Ama goruyorum insanlar cator catir indiriyor halen

Genel yorumunuz nedir tirsmakta hakli miyim?
0
Zetnikov
(25.11.24)
Sadece film müzik
Oyun oynamıyorum indirmiyorum, diğer tüm programların da açık kaynaklı ücretsiz muadilleri var
0
grimavi
(25.11.24)
Sadece torrent, apk'lar ve oyunlar için demiyorum ancak ben hayatımda hiç düzenli anti-virüs yazılımı kullanmadım. Windows'un kendi yazılımı hariç diye de ekleyeyim, ancak bundan da hiç güvenlik uyarısı almadım.

Kırk yılda bir bilgisayarda bir sorun olur da aklıma düşerse önerilen bir belki iki yazılımın deneme sürümüyle bilgisayarı taratıp "hmm virüs yokmuş" deyip siliyorum.

Diğer taraftan özellikle iş bilgisayarlarında, usb'lerin ortalıkta dolaştığı yerlerde insanların usb'lerinin virüs kaynadığını görüp şaşırıyorum.

Yukardaki gibi bir kişi olarak konuşacak olursam ben virüsten aslında çok basit bir şekilde uzak kalıyorum sanırım. Reklam sevmiyorum ve berbat tasarımlardan iğreniyorum ve biraz da ne indirdiğime dikkat ediyorum.

Virüslerin cirit attığı mecralar genellikle insanın gözünü kanatan cinsten bir zevksizlik barındırıyor. Bu normal çünkü kısa sürede tespit edilip yok olacak bir şeye özen göstermiyor kimse. İndireceğim şeyin beklenen olası dosya boyutu ve indiriyor olduğum dosyanın boyutu şüphe uyandıracak derecede farklıysa indirmiyorum. Reddit vs. gibi yerlerden çeşitli sitelerin ne kadar güvenli olduğuyla ilgili tarama yapıyorum. Torrentlerde seed ve leech sayılarının yüksek olmasına dikkat ediyorum. Ancak ben de artık bu tür yerleri kullanmıyorum, sebep yine göz zevki. Güvenli siteler ne kadar güvenli olsalar da yine de zevksizlikten ölüyorlar.
0
akhenaten
(25.11.24)
İlaçlı uygulamaların tamamı internetle bağlantısı kesilmiş, şifrelenmiş virtual box (vmware) içinde çalışır bende.

Ana işletim sistemimde tek bir kaynağı belli olmayan yazılım olmaz.

Torrent uzun süredir kullanmıyorum, en fazla günah keçisi niyetine 3-5 kuruş ceza keserler.
0
kimlanbu
(25.11.24)
dizi film anime sadece indirdiğim şeyler. çok oyun oynamıyorum, oynadıklarımı da steam gibi yerlerden indiriyorum. indirdiğim dizi/filmleri de antivirüs taramasından geçiriyorum, dosya isimlerini kontrol ediyorum dosya.mp4.exe gibi olmasın diye.
0
inheritance
(25.11.24)
@inheritance +1 Bende de durum böyle. Steam, Battle.Net, Epic ve GoG'um var. Bunlardan oynuyorum. Torrent ile en son ne zaman oyun indirdiğimi hatırlamıyorum. Bu 4 kanalda olmayan tek oyun 200 yıl önce indirdiğim Heroes 3.

Play'de olmayan uygulama olarak da iş yerinin ve spor salonunun uygulamaları hariç hiçbir uygulamam yok.
0
nawar
(25.11.24)
asla apk kullanmayın. telefonda banka uygulaması vs olunca korkunç sonuçlara yol açabiliyor.
steam dışında oyun oynamam, crackli oyun tavsiye etmem. ama yıllardır cracklayip oynayanlar ve virüs kapmayanlar var. illa bulaşılacaksa yerini yurdunu bilmek lazım.
dizi film konusunda torrent tam bir cennet. güvenilir sitelerden şaşmazsanız sorun yaşamazsınız.
0
beatbox yapan metalci
(25.11.24)
@akhenaten

yazmayı unuttum bi ara usb den bulasan kendını kopyalayıp sılınemeyen bı zıkkım vardı.
sonrada bılmem ne .inf dosyasını kilitliyordun virus bulasmıyordu falan ne oldu ona bılmıyorum uzun zamandır ınternet cafe tarzı yerlere usb takmadıgımdan hatırlamıyorum.

bu usb olayıda sakat cunku bazı pc lerde mesela ınternet cafe yada ofıste dosyanın uzantısı gızlı oluyor. normalde sonu exe ama gozukmeyınce cıft tıklayınca patlıyorsun acayip tırsıyorum kankalar bu yuzden google drive atıyorum tüm sulalemi.
0
🌸Zetnikov
(25.11.24)
Ben bilgisayara firewall kuruyorum. Bilmiyorum faydası oluyor mu bankacılık işlemleri yaparken sanal klavye kullandım.
0
komando kani var bende
(25.11.24)
Apk zaten indirmiyorum, hiç indirmedim hayatım boyunca. Oyun da indirmiyorum. Sadece film/dizi torrent olarak. O da ayda yılda bir.
0
put it in your appropriate place
(25.11.24)
Korsanlar da uyandı artık eskisi gibi bilgisayara zarar veren ya da çalışmaz hale getiren virüsler yapmıyorlar.

Ya da abuk sabuk pop up reklamlar gösteren içerikler de yapmıyorlar.

Onun yerine "safe" görünen ve sorunsuz çalışan dosyalar ve crackli uygulamalar kullanıyorlar.

Çünkü sana uyduruk popuplar çıkaran eski tarz virüsler koysa sen 2 gün sonra bilgisayarından sileceksin. O reklam gelirinden kazanamayacak.

Halbuki bilgisayarında ne kadar uzun barınabilirse ona kar. Çünkü senin bankacılık işlemlerini, şifrelerini görebiliyor. Bu sayede dolandırıcılık vb şeyler yapabiliyor. Ya da kartından para çekiyor vs.
0
anten
(25.11.24)
bu zamana kadar hiç bir platforma, hiç bir yazılıma, hiç bir filme, hiç bir oyuna para vermedim.
korsan cd bitene kadar korsan cd, ondan sonra limewire ve türevleri ardında torrent.
demirden korksak trene binmeyiz.
0
my fault
(25.11.24)
(6)

cayma bedelinin mantikli bir aciklamasi var mi?

buenosdias
mantikli derken sirket veya sektor acisindan demiyorum. devlet, ulke, vatandas acisindan soruyorum.benim dusuncem gayet basit, bir devletsiniz ve vatandasi korumak icin varsiniz. milyonlarca dolar kazanan sirket gelip senin vatandasina aylik alirsan bu kadar, yillik taahut yaparsan su kadar diye ucr
mantikli derken sirket veya sektor acisindan demiyorum. devlet, ulke, vatandas acisindan soruyorum.

benim dusuncem gayet basit, bir devletsiniz ve vatandasi korumak icin varsiniz.

milyonlarca dolar kazanan sirket gelip senin vatandasina aylik alirsan bu kadar, yillik taahut yaparsan su kadar diye ucret cikariyor. vatandasin yilligi seciyor sonra bi sekilde cikmak zorunda kaliyor. sirket kalkip cayma bedeli kesiyor. devlet buna neden izin veriyor?

ne dusunuyorsunuz? avrupa, amerika'da var mi benzer uygulama?
0
buenosdias
(25.11.24)
Benzer uygulamalar farklı ülkelerde var. Mantığı da basit aslında; düzenli ve tahmin edilebilir bir gelire sahip olmak şirketler için önemli. Özellikle dijital ürünlerde bir sağlayıcıdan diğerine geçmek görece kolay olduğundan aylık abonelikler öngörülebilir bir ciro sunmuyor. Müşteriye "Yıllık taahhüt edersen şu kadar indirim yaparım" diyerek bu "Ben daha ucuzunu buldum, gidiyorum" ihtimalini mümkün olduğunca azaltmış oluyorlar. Cayma bedeli de bu sistemin işlemesi için gerekli yaptırım oluyor.
0
salihdt
(25.11.24)
Var.
Ama en azından Fransa'da Türkiye kadar dandik değil. Normal fiyata taahhütsüz de çok. Türkiye'de taahhüt olmadan düzgün bir şey yok. Buna ek olarak iptal etmek oldukça zorlu bir uğraş.

Türkiye tüketici hakları konusunda rezalet durumda yani. Bu telekomünikasyonda baya kötü.

Türkiye'de en komiklerinden biri misal modem. Modem kiralama ücreti diye sürekli para kesiyorlar, kendi modemini almana izin de vermiyorlar.
0
logisticsmanager
(25.11.24)
cayma bedeli bir ceza olmadığı için mantıksız değil. aylık abonelik x lira, belli bir süre kullanma sözü verirsen ortaya bir anlaşma çıkıyor ve ücret y liraya düşüyor. olur da taahhüt tamamlanmadan vazgeçersen bu anlaşmayı bozuyorsun ve kullandığın ay kadar (x-y) veya kalan ay kadar y liradan hangisi daha düşükse cayma bedeli olarak onu ödüyorsun. kullanılandan farklı bir meblağ ödemesi yok. dünyanın her yerinde, konu ne olursa olsun bir anlaşmayı bozmanın bedeli olur. bizdeki bu tüketiciyi koruyan yasal düzenleme olmasa şirketler çok daha fazla bedel talep ederlerdi.

internet, cep telefonu operatörü vb fiyatlarının uçukluğu ayrı bir konu tabi..
0
kanatlı kontun müşfik öpücüğü
(25.11.24)
Cayma bedeli ve taahhüt kavramının kendisi sorun değil aslında. Taahhüt yaparken firma size, sizden alacağı düzenli ödemeye karşılık bir indirim sunuyor. Müşteri için aynı hizmeti daha ucuza almak, firma içinse belli bir periyotta ödeme garantisi almak kazançlı bir durum.

Bunu kötü yapan şey kağıt üstünde olduğu gibi işlemiyor olması, müdahale edilmesi gereken şey bu. Firmalar uçuk bir taahhütsüz fiyat belirleyip, normalde taahhütsüz önermesi gereken fiyatı taahhütlü fiyat olarak gösterince vatandaşın faydasına olan indirimli hizmet kullanma durumu ortadan kalkıyor ve insanlar süt sağma makinasına bağlanmış inek konumuna geliyor. Piyasa fiyatı taahhütlü abonelik fiyatından oluşuyorsa ortada bir problem vardır.

Örneğin özellikle telefon aboneliklerinde kimse taahhütsüz fiyatın ne olduğunu bilmez, taahhütsüz fiyat üstünden konuşmaz. Taahhütsüz fiyat sadece kağıt üstünde vardır. Biz ürünün fiyatı hakkında konuşurken taahhütlü fiyattan bahsediyor oluruz. Kimse gsm abonelik fiyatlarıyla ilgili sinirli sinirli konuşurken taahhütsüz abonelik ücretini baz almaz, herkes aslında taahhütlü fiyatlardan bahsediyor. Herkes bunu kanıksamış, böyle devam ediyor. Şaşırtıcı bir durum. Bu çok yanlış bir durum. Müdahale edilmesi gereken şey bu. Taahhüt yapılarak firma ve müşteri arasında karşılıklı tavizler veriliyor olmalı. Oysa güncel durumda müşteri seçtiği için değil mecbur olduğu için taahhütte bulunuyor.
0
akhenaten
(25.11.24)
Avrupa amerikada o ayda 20-30 dolara verilen iphone'ların nasıl verildiğini düşünüyorsunuz? Türkiye'deki bu tür pazarlama ticari şeylerin neredeyse hiçbiri türkiye'den çıkma şeyler değillerdir.

'çıkmak zorunda kalıyor' tanımınızı genişletmeniz gerekiyor, zorunda nasıl kalıyor? Yurtdışına taşınıyorsa hiçbir servis sağlayıcı cayma bedeli almıyor, öldüysen yine almıyorlar, altyapı olmayan bir yere taşınırsan almıyorlar. Yani zorunda kalınan hiçbir durumda üstüne çökmüyorlar ver lan ver diye.

Taahhüt ne sağlıyor ona bakmalı asıl, taahhüt firmayı zengin etmek için var olan bir şeyden çok firmaların gelecek finansal durumlarını öngörmeye yarayan bir şey. Yani emin olun taahütsüz sisteme geçip aynı parayı kazanırlar sadece kullanıcılar ortalama olarak daha fazla öder.
0
atom karincanin torunu
(25.11.24)
Cayma bedeli akla yatkın +1

Baştan adam dürüstçe sana söylüyor aylık ücretini ve indirim miktarını. Hem kabul edip hem de anlamsız bulmak saçma. Anlaşmayı her iki taraf da imzalıyor neticede.

Sırf milyon dolarlık oldukları için şirketleri devlet mağdur edecek olsaydı kimse yatırım yapmazdı.
0
enteg
(26.11.24)
(22)

Çocuklu ailelere ayar olmak

tahirkemalbozoglu
Ayar olmak ama neyine?“Çocuk değil mi, her istediğini yapar” mantığıyla hareket etmeleri…Tamam, çocuk sonuçta; enerji olacak, ses çıkaracak. Ama bu, onun başkalarını rahatsız etme hakkını doğurmaz! Çocuk hayvan gibi bağırıyor, ortalığı ayağa kaldırıyor, senin tek bir uyarın yok: “Evladım, bağırma; i
Ayar olmak ama neyine?
“Çocuk değil mi, her istediğini yapar” mantığıyla hareket etmeleri…
Tamam, çocuk sonuçta; enerji olacak, ses çıkaracak. Ama bu, onun başkalarını rahatsız etme hakkını doğurmaz! Çocuk hayvan gibi bağırıyor, ortalığı ayağa kaldırıyor, senin tek bir uyarın yok: “Evladım, bağırma; insanları rahatsız etmeye hakkın yok.” demiyor beyefendi, hanımefendi.
Ama yok… Bu basit uyarıyı bile yapmıyorlar. Neden? Çünkü kendileri de yaşamayı bilmiyor. Saygısızlar. Toplum içinde nasıl davranılması gerektiğini öğrenmemişler. Çocuklarına da öğretmiyorlar. Aksine bu çocuklu aile bunu kendilerinde bir hak görüyorlar. Diğer insanların kendileriyle beraber bunu anlayışla karşılamaları gerektiğini düşünüyorlar. Sonra o çocuk büyüyor, aynı saygısızlıkla devam ediyor. Çünkü ne görmüş ki ne öğrensin?
Saygıyı, empatiyi ve başkalarının haklarını önemsemeyi aileden öğrenir insan. Ama aile bunu bilmiyorsa? İşte o zaman ortaya, diğer insanları hiçe sayan bencil bir nesil çıkıyor. Ve böyle bireylerden oluşan bir toplumda huzur aramak da hayal oluyor.
Böyle çocuk yapacaksanız yapmayın, hadi yaptınız size benzeyen o sevimsiz evladınızı da alın ötede yaşayın lütfen.
Sizin çevrenizde var mı böyle çevresine saygısız aile? Huzur içinde yaşayan o mutlu ve nadir azgınlıktan mısınız?
0
tahirkemalbozoglu
(25.11.24)
Her çocuk ebeveyninin aynasıdır. Çünkü annesini ve babasını örnek alır, aynen kopyalar ve davranışlarıyla aynısını sergiler.

Anne baba evde bağırarak konuşuyorsa onlar da bağırırlar. Evde kavga çoksa çocuklar da kavgacıdırlar veya çok pısırıktırlar. Çocukların enerjik ve coşkulu anlardaki gürültüleri aileden değil kendi sağlıklı enerjilerinden gelir ama kontrol sorumluluğu çocuklarda değil anne babalardadır, onlar ise bu zamanda çoğunlukla ilgisizler, çünkü onlarla da ilgilenilmedi, onlara insanlara saygılı olmak yaşayarak gösterilmedi. Yani zihinlerinde böyle hatıralar yok, örnek alma klasörü boş.

Ana babanın saygılı ve ölçülü ve hatta dengeli insanlar olduğu aile çok az. Ben o talihli azınlıktanım. Bunu nasıl aşarız diyorsan bence birbirimize yılmadan ve bıkmadan, yumuşaklıkla ve kendimiz örnek olarak destek teşkil etmek çözüm olacak. Çocuklara karşı saygıyı ve nezaketi asla elden bırakmamak lazım, eğer ailelerinde görmüyorlarsa görmeleri ve kaydedip sorgulamaları için. Hatta içlerinin ısınması için. Muhakkak hatırlayacaklardır.

Bizim kendi davranışlarımız istemesek bile herhangi bir anda herhangi bir insana şahane örnek olabiliyor, hiç ummadığımız kadar. Onun için belki de öncelik bizim kendimizi düzeltmemizdir...
0
muhayyer divan
(25.11.24)
@kullanicadi

Onun derdi sen ve senin gibi ebeveynler değil ki, sen sorumluluğunu bilen, saygılı, insan gibi bir ebeveynsin, onun sıkıntısı sorumsuz saygısız haddini bilmez anne babalar ve onların yetiştirdikleri çocukların zorbalıkları. Ben öyle anladım.

Ben de tam aynı yerden geriliyorum hatta, tam da aynı sebeple anne olmak istemedim, istemiyorum. Çünkü güvenemiyorum, kimseyi güvenilir bulmuyorum ben de. Hepimiz toplumu bir şekilde tecrübe ediyoruz her gün ve benim gördüklerim beni çok huzursuz ediyor. O da sanırım bunun için yazdı buraya. Senle ilgisi yok ki.
0
muhayyer divan
(25.11.24)
@kullanıcıadi
Çocuğun çevreye rahatsızlık veriyorsa ve bunu önleyemiyorsan bu senin suçun olur. Bizim bir günahımız yok ama senin yaptığın çocuğun derdini beraber çekmemizi istemen çok tuhaf.
Keyifsizse senin oğlan bunu sabah kahvaltıya gelen herkese yaşatma. Gelme kahvaltıya.

Çok basit aslında ama çocuğu olanlar sessizliğin lüks olduğunu sanıyorlar.
0
Shepard
(25.11.24)
+1'imle geldim.

Hastayım, yarın işe gitcem dinlenmem lazım diye kapısına gidiyorum çünkü artık mesaj yoluyla uyarmaktan bezdum. Bana diyo ki ben de hastayım nolmuş, şuramdan buramdan ameliyatlıyım. Bu zamana kadar kimse kapımıza şikayete gelmedi diye beni suçlu çıkarmaya çalışıyo üstelik. Apartman hayatında gürültü olurmuş. Ben anlayış gösterecekmişim. Yok erkek çocuğuymuş enerjikmiş, yok muhabbet kuşunu görmüş heyecanlanmış, misafir gelmiş onun çocuğuyla coşmuş, bahaneler bahaneler...

Çocuk napcak, dur diyen sus diyen olmazsa kuduracak tabi. Bana hmm ok diyor ama davranışı asla düzeltmiyolar bi de.

Çok doluyum çoook!
0
beetlejuice
(25.11.24)
aşırı derecede ortadoğulu bir sorun.

şımarık veletler ortadoğulu bir kavram.

anası da babası da gerçek normal insan gibi insan olan veletler zaten çağcıl insanları o kadar da rahatsız etmiyor. 2024 yılında ortadoğulu islamik bi ortamda beklentileri ona göre ayarlamak lazım sanki.

soruya cevap olarak ise evet, huzur içinde yaşıyorum çünkü civarımda pek ortadoğulu yok.
0
fevzi123
(25.11.24)
+1'imle geldim daha dün bu durumu ilk kez aklimdan geçirdim.

İki çok küçük çocuk başta şakalaşıyorlardi, çocuktur dedim. Ama erkek kizi israrla bagirtiyor, diyorsunuz ayni masadalar(!), ana uyaracak herhalde. Hiç bir uyari yok. Ardindan yarim saat belki gaz cikarma sesi yapti cocuklar. Kesintisiz! Cunku uyaran yok. Ve ana baba AYNI restoran masasinda. Geri kalan tum tespitleri siz yapmissiniz zaten.
Buyuyunce normal insanlarin normal cocuklarina zorbalik yapacak cocuklar olacaklar bence. Ana babasinin durdurmadigi cocugu ogretmen nasil durdursun.

Avrupada bu islerin olmadigi ile ilgili cok saglam tespitlerin oldugu bir iki meshur baslik vardi ekside.
0
WithWorth
(25.11.24)
Sizin kadar sert bakmıyorum, ancak bence bu tür durumların ortaya çıkmasının en büyük sebebi bazı ailelerin çocuklarını hiç de çocuklara yönelik olmayan yerlere getirmesi.

Örneğin eşinizle ya da sevgilinizle gayet yetişkinlere yönelik bir tiyatroya, restorana, bir yere gidiyorsunuz. çocuklara yönelik bir şeyler olmadığı besbelli. Ama bir bakıyorsunuz bir çift çocuğunu getirmiş böyle bir ortamı "deneyimlemesini" falan bekliyor. Çocuk ortamı sevmemiş, mızmızlanıyor ancak ailesi hiç oralı olmuyor, gitmeye niyetleri yok. Çocuk sürekli bir şeyler soruyor, konuşulmaması gereken bir ortamda sürekli konuşuyor vs. Bir şey söyleyince de "ama o daha çocuk, ne yapayım?" Deniyor.

Dünyanın en saçma şeylerinden birisi. Çocuklara yönelik, onun yaşına uygun veya genele yönelik birçok yapılacak şey varken hayır; Çocuk illa onu "deneyimleyecek."

Ciddi anlamda sinir bozucu. Hatta bence açık olmak gerekirse çocuğun uygun bir zamanda seveceği varsa bile önüne ket vuruyor o yaşadığı şey. Her şey zamanında güzel.
0
akhenaten
(25.11.24)
Toplumda maalesef aşırı cahil insan var. Sadece çocuk konusu değil konu. İnsanlar birbirine karşı saygı sevgi nedir bilmiyorlar. Kavram karmaşası yaşıyorlar. Bu köpek konusunda da böyle çocuk konusunda da.

Bak neler var. Olayı nasıl da demagoji yapıyor. Dünyadaki en güzel şey çocuk sesi diye. Nasıl da gerçekleri carpitarak eğip büküyor. Bak böyle narsist insanlar gelip çocuk sevgisinden bahseder. Sen bencil bir kişi olarak bireyi önemsemiyorsun ki çocuğu onemseyesin zir cahil, saygısız. İnsanların birbirini rahatsız etmemesi isteğine bile nasıl kudurarak tepki veriyorlar, e nolacak öyle görmüş, öyle öğrenmiş.
0
dedeminhirkasi
(25.11.24)
çocuk sus deyince susan bir canlı değil. keşke öyle olsa. tabi ki abartı durumlarda müdahale edilir, özellikle restoranda, toplu taşımada vs. ama onun dışında çok da şey yapmamak lazım. anne baba etkeni önemli tabi de, bir de genetik var. her çocuk evinin aynası olmuyor.
zor konu yani.
anne olana kadar ben de benzer düşünüyordum. ama anne olduktan sonra asla kınayarak bakmıyorum bu tip durumlara.
0
elorelia
(25.11.24)
duyuruyu okur okumaz sebepsiz veya incir çekirdeğini doldurmayan bir nedenden ötürü atılan çocuk sesi belirdi kulaklarımda bir an, başıma ağrı girdi.

şu hayatta artık çocuklardan daha gıcık olduğum bir şey varsa o da yeryüzüne padişah/kral(içe)/prens(es) doğurduğunu sanıp herkesin bu şizofrenik bakış açılarına uymamızı bekleyen ailelerdir. çocuk bu, kukladan veya yontulmamış odundan farksız. o çocuğun hala yontulmamış odun olarak kalmasında bu tip ebeveynlerin payı çok büyük.


artık bir ortamda çocuklu aile varsa mümkün mertebede kaçmaya çalışıyorum. anlamsız bağırış çağırışlar, pis ayaklarıyla koltuğa basmalar, etrafındakileri rahatsız etmeler, koşturmalar, herhangi bir mekanik sisteme parmak sokmaları ve anne-babalarının buna hiçbir şey dememeleri beni o kadar sinirlendiriyor ki anlatamam.


çocukların hiç dahil edilmediği ortamların yaygınlaşmasını o kadar çok istiyorum ki. hatta buna sosyal faaliyetleri geçiyorum, gündelik ve zorunlu alanlar da dahil edilmeli. örneğin toplu taşıma araçları, kafeler, restoranlar, avm'ler de dahil. eğer iki konu hakkında diktatörlük yapma imkanım olsaydı bunlardan biri futbolu yasaklamak, biri de toplumla entegre olmayı başaramamış çocuklu aileleri sosyal çevreden mahrum etmek üzerine olurdu.

kendi çocuklarına tahammül edemeyen tipler gelip senin tahammül etmeni bekliyor, şaka gibi.


ayrıca çok absürt şekilde kendisi çok anlayışlı, nazik ve etrafındakilere daima kibar olan ince bir arkadaşım söz konusu çocuğu olunca etrafta kim var, kim yok asla önemsemeyip ortalığın çocuğu yüzünden savaş alanına dönmesine asla müdahalede bulunmuyor.
0
m e b
(25.11.24)
çocuk sus deyince susan bir canlı değil. +1

Cocuklarin toplumsal ortamlarda cevreyi rahatsiz ettigi durumlarda ebeveynler genelde bir ihtiyaci karsilamamis olduklari icin hatalidir. Ancak her zaman, her durum on gorulemeyebiliyor. Cocuk yeri geliyor okulda/kreste yasadigi bir sorundan dolayi da gurultu yapabiliyor. Toplumsal ortamda uyarilir, halledilmeye calisilir falan ama bazen de olmuyor.

Ayrica cocuk her zaman ebeveynlerini yansitmiyor. Biz evde hic bagirmiyoruz, cocuk da genelde bagirmiyor ama bir arkadasi falan gelse bagirarak konusmaya basliyorlar. Arada uyararak bir nebze normallestirilebiliyor. Her hareketine mudahale edilen cocugun ileride topluma etkisinin hic de iyi olacagini sanmiyorum.
0
mbond
(25.11.24)
sende çocuk yap bırak onlar düşünsün.
0
nuisance2
(25.11.24)
çocuk sus deyince susan bir canlı değil evet çok doğru ama öyle yetiştirirseniz öyle olur ancak.

istisnai örnekleri var tabi ki ama burada gördüğümüz ortadoğu kafası ile yetişirse istisna olması gereken şey genel geçer hale gelir.
kimse de çocuğu suçlamıyor, onu yetiştiren kafayı suçluyor.
0
kisa
(25.11.24)
Nadir de olsa çocuğunu susturmaya çalışan, bir şekilde dikkatini dağıtmaya çalışan ebeveynlere denk geliyorum, ona bir şey diyemezsin mesela, onları anlayabiliyorum çocuk işte durmuyor susmuyor rahatsız ediyor ne yapabilirsin ki.

Ama çoğu zaman çocuğunun yaptığı gürültüye sesini çıkarmayan insanlarla karşılaşıyorum bu çok kötü bir şey. Deliriyorum sinirden, çocuğa değil de onlara kızıyorum, bir çaba ya bir adım bir şey yap susturmaya çalış.
Bir gün otobüste bir çocuk ayağıma kusmuştu ne diyebilirsin mesela çocuk yani maksimum 3 yaşındaydı ama kadın bir özür dile be bir şey söyle yani kusura bakmayın de hay allah çocuk işte de. bir şey yap.
benden özür dilemesini geçtim çocukla bile ilgilenmedi kadın, o an çocuğa daha çok üzüldüm.
0
mutekebbir
(25.11.24)
mbond muazzam özetlemiş.

biz de insanları rahatsız etmemesi konusunda uyarıyoruz ancak çocuğa her ses çıkardığında sus demek de çok yanlış bir yaklaşım. Çocuk sahibi olmayıp her çocuğu ağlayanı cahil sananlar bilsin ki 200 tane kitap okuyoruz doğru yaklaşımı öğrenmek için. benim oğlan mesela 2 yaş bunalımında. olmadık yerde inadından ağlama krizine giriyor. bu hesaba göre sırf sussun diye istediğini yapmalıyım. öyle bir dünya yok tabii ki.

bu durum suistimale açık. her ne olursa çocuktur yapar diyen ve sadece etraftakiler değil kendi çocuğu da aslında umrunda bile olmayan manyaklara da rastlıyoruz.

işin özü hayat bu gibi şeylere kafayı takmak için çok kısa.
0
brakgn
(25.11.24)
hocam duyurularin hep gozume carpiyor. surekli sosyal problemler ve problemlerin kaynagi hep baska insanlar. tamam zor bir cografyada yasiyoruz insan kalitesi cok dusuk ama boyle bir profil cizmeniz de hic saglikli degil. acaba bir durulup benim dusunce, davranis, tepkilerimde hata olabilir mi diye dusundunuz mu hic? bunu yapici bir elestiri olarak degerlendirin. cunku surekli dert yanmak yeni dertler getirmekten baska bir halta yaramiyor. sad but true.
0
buenosdias
(25.11.24)
3 çocuğum oldu. en büyüğü 7 yaşında.

belirli dönemleri var, ağlama krizlerine girerler 2 hafta kadar (büyüme krizi denir). Dışarda, evde nerede olursak olalım en ufak şeye ağlarlar. Örneğin avm'de yürürken benim ayakkabım neden pembe değil diye dakikalarca yırtındığını hatırlarım.

bu durumlarda üstüne gitmek çocuğu daha da sinirlendiriyor, o an ağlaması gerek ve yapacak bir şey yok :) çevresindeki insanlar rahatsız oluyorlar evet, farkındayım. ama insan olarak toplumda beraber yaşıyorsak bazı zaruri şeyler karşısında birbirimize sabretmemiz gerekiyor. örneğin yaşlıların araba kullanmasına ayar oluyorum, yolda yürümesine ayar oluyorum, toplu taşımada şişmanlara ayar oluyorum, engelli insanlara ayar oluyorum gibi bir sürü benzer bahane çıkartabilirim. ama aynı toplumda yaşıyoruz işte, zaruri sebepler dolayısıyla sabredeceğiz birbirimize.
0
xephyr
(25.11.24)
Daha önce anlatmıştım,
Bir hastanenin bekleme salonundayım, kalabalık epey. İki kadın geldi çocuk arabalı ve eteklerine yapışmış ikişer çocukla. Yani en az üç çocuk sözünü buyruk olarak kabul etmişler. Oturdular bir yere, yıllardır görüşememişler gibi koyu bir muhabbete başladılar.
4 çocuk olay yerini ahıra çevirmekte gecikmedi. Rahatsız olan erkekler, Titanyum korkusuyla kadınlara bir şey diyemediler ama birkaç kadın homurdandı. Kadınlar 'Onlar çocuk.' deyip kestirip attı.
Daha sonra kulağı küpeli saçı tokalı 7-8 tel sakallı bir genç, en küçük çocuk yanından geçerken, 'şu ne?' dedi. Çocuk durdu. Yangın dolabının üstündeki tabelalardan ikisi arası bir diyalog başladı. 'Sen renkleri biliyor musun falan derken sohbete diğer üç çocuk da katıldı. Ortam bir anda sükunete kavuştu. Ben oradan ayrılırken o üniversite öğrencisi o 4 çocukla hala sohbet ediyordu.

Çocuğu birey olarak görürsen o da insan gibi davranabiliyor. Bu işi orada o anneler yapmalıydı. Ama onlar enerjisini boşaltsın diye köpeği parka götürme mantığıyla çıkarıyorlar çocuklarını evden.

İzban'da bir anne çocuğa rasladım. Anne 3-4 yaşlarındaki oğluyla yol boyu büyük bir insanla sohbet eder gibi sohbet etti. Çocuğun sorduğu bir soruya cevap veremedi. Bunun cevabını ben de bilmiyorum, akşam babamıza soralım. Ama ben unutabilirim, sen hatırlatır mısın dedi. Eminim o çocuk evde alt kattakinin tepesinde tepinmiyordur.

Şu an bir komşum var. Her akşam iki oğlunu alıp ön bahçeye iniyor. Önce bankta baba oğul muhabbeti oluyor, yaz kış. Sonra 15-20 dakika, sanırım akşam yemeği hazır telefonu gelene kadar futbol oynuyorlar.

İnsanlar insan yetiştirmenin bilinciyle çocuk yapmalı. Saldım çayıra, mevlam kayıra deyince söylediğiniz görüntüler çıkıyor ortaya.
0
Mirket
(25.11.24)
Çocuk sus deyince susan bir canlı değil diyenler olmuş. Kişisel cevabımı vereyim. Bahsettiğim toddler dediğimiz yaş grubu değil, ilkokul çağına gelmiş çocuklar. Toddlerlara zaten her sosyal ortamda anlayış gösteriyoruz mecbur. Ilkokul çocuklarının da evde öğrenmediği saygıyı okulda random bi öğretmenden öğrenmesi hadi bi nebze mümkün de her ortamda istikrarlı şekilde uygulayabilmesi mümkün görünmüyor aile saygısızsa.

Sus demek zaten birinci adım. Onu bile yapmayan var. Yukarıda da bir kaç örnek verildi, sus deyince susmuyorsa dikkatini dağıtmak, çocuğun enerjisini boşaltacak başka yöntemler, aktiviteler bulmak ebeveynin görevi değil mi? Benim çocuğum yok ama arkadaşlarımın üst level haşarı çocuklarında bunu deneyimledim. Çocuklar bu tarz aktivitelere olumlu ve hızlı geri dönüş yapıyorlar. Sonra da millet sanıyo ki ben çocuklarla iyi anlaşıyorum. Biz bunu yaptık ama canımız ilgilenmek istemiyo diyen yok, o anda kendi keyiflerini sürmek varken... ekonomik durumu kötü insanlar da değiller çocuğa sosyal ve fiziksel aktivite alanları açamasınlar.

Hayır yani ben en doğal hakkım olarak evimde, konfor alanımda dinlenebilmek, uyuyabilmek için komşudan icazet mi almalıyım?
0
beetlejuice
(25.11.24)
Çocuklular ve çocuksuzların tatlı seviyede çatışmasına dönmüş :D

Çocuksuz olarak evimde otururken başkasının çocuk sahibi olma kararının beni rahatsız etmesine çok mana veremeyenlerdenim.

Memlekette sokakta çocuk oynayan kalan son sokaklardan birinde oturuyorum özellikle havalar ısınınca okullar tatil olunca çekilmez bir hal alıyor. "Çocuktur oynuyacaklar elbette"nin üzerinde bir bağırış çığırış var. Evebeynlerinin umrunda değil çocuklar ciddi riske girdiklerinde dahi gayet rahatlar.

Bu rahatsızlığıma şehirde yaşıyorsun bunları göze almışsın argümanı ile gelinmesini de bi yere kadar anlayabiliyorum. Zira o argümanı üzerime savuranın 1 hafta benim çalışma odamda yaşamasından sonra rahatsız olmama ihtimalleri yok :D

Maalesef çocuk ayarsız bişey elimden geldiğince kaçınmaya çalıştıkça gelip ağzıma giriyorlar.
0
hedep
(25.11.24)
Bunların %90'ı kalitesiz anne ve babalar yüzünden. Onların da yarısı fındık kadar beyinleri ile 2-3 kitap okuduktan sonra öz güveni yüksek birey yetiştirdiğini sanan kamiller, diğer yarısı da spermle yumurtayı birleştirmek dışında hiçbir fikri olmayan ve çocuğu tehdit ederek ya da milletin ortasında bağırta bağırta büyüyenler. Her şımarık çocuğun arkasında bir vasıfsız aile vardır.

"Çocuktur.." diye bahane olmaz. Bebek dediğin tabii ki ağlar da etrafı da dağıtır 2 yaşına kadar istenmese de anlaşılır ama 4 ve üzeri çocuğun böyle bir lüksü yok. O artık başarısız ebeveyn hikayesi. Açık hava hayvanat bahçesi değil şehirler. O kısımda +1
0
nawar
(25.11.24)
Mirket çok güzel anlatmış.
Saldım çayıra mevlam kayıra zihniyetinin sonuçları bunlar. Çocuk cıvıltısı, çocuk sesi, çocuk sesi... Bunlar farklı şeyler.
Evde çocuğuyla uğraşmak istemediği için eşlik etmeden sokağa bırakıyor. Çocuk sokaktan evdeki anne babasına sesleniyor 10-15 dakika; bakan yok. Uyarsanız kahabatli oluyorsunuz. Beğenmiyorsan taşın noktasına geliniyor illa ki. Geçenlerde komşum gayet nazik dinlenmeye çalıştığını söylediğinde çocuğun babasının tepkisi bu oldu. Ben domates biber diye aralıksız böğüren veledi direkt azarladım. Gerekirse polise şikayet etmek dahil her şeyi yaparım; hiç çekinmem.
Geçtiğimiz yaz yeğenlerimle 2 hafta aynı evde geçirdim. Tabletlerinin sesini kısmalarını söylemekten dilimde tüy bitti. En sonunda pes edip başka odada takılmakta buldum çareyi -ki bu çocuklar normalde çevrelerine rahatsızlık vermemeleri gerektiğini biliyorlar. Evlerinde ellerine tablet tutuşturulup kendi hallerine bırakıldıkları için onlara göre gayet normal yaptıkları.
Kimse çocuklardan biblo gibi oturmalarını bekleyemez; ama oyun oynayan (tablet, telefon vb. ile değil.), sohbet eden çocuk ile gürültücü çocuk aynı şey değil.
Birkaç hafta önce otobüste gecenin ikisinde yüksek sesle sohbet eden 'yetişkinleri' uyarmak zorunda kaldım. Çok şaşırdılar bu tepkime. Işıklar kapanmış, herkes uyumaya çalışır veya sessizce vakit geçirirken yüksek sesle konuşmak çok normal onlar için. Çoğu insan bulaşmamak için müdahale etmiyor; ama ben dayanamıyorum bazen.
Sessizlik gerçekten lüks bu ülkede. Kulaklıksız evden dışarı adım atmamak lazım.
0
auroraaurora
(26.11.24)
(3)

ilişkiler konusundan o kadar bihaber olmak ki...

gregor samsa ya donusen bocek
baştan şunu söylemem lazım: burada troll yaftası yemek istemiyorum. gerçekten yaşadığım şeyleri paylaşıyorum. çevremde çok insan var. ben de artık yaşım geldi, evlenmek istiyorum, ancak ilişkiler konusunda berbat biriyim, aynı zamanda aşırı derecede özgüvensizim. evlilik niyetiyle tanıştırıldığım bi
baştan şunu söylemem lazım: burada troll yaftası yemek istemiyorum. gerçekten yaşadığım şeyleri paylaşıyorum. çevremde çok insan var. ben de artık yaşım geldi, evlenmek istiyorum, ancak ilişkiler konusunda berbat biriyim, aynı zamanda aşırı derecede özgüvensizim. evlilik niyetiyle tanıştırıldığım bir kadına bile açılmam bir ay sürdü :))

dolayısıyla yaşadığım şeyleri buraya taşımamın iki temel sebebi var: birincisi, ilişkiler konusunda fikir almak istiyorum. ikincisi, burada anonimlik sayesinde bunları daha rahat konuşabiliyorum. geçende mesai arkadaşımla ilgili bir duyuru açmıştım mesela, orada yazılanlar beni aydınlattı diyebilirim. ben olaya hiç o açıdan bakmamıştım.

bu duyurunun konusu olan olaylar şöyle cereyan etti: apartmanda evlenip boşanmış iki kadın var, bunlardan biri benden dört beş yaş büyük, ben kendisine abla diyorum, öbürü ise benim yaşlarımda, onunla daha resmiyiz. benim iş yerinde bir terfi durumu olmuştu geçen yaz. bunu söyleyince bir kutlama yapalım demişlerdi. ben de yemeğe gideriz falan dedim. sonra bu yemek lafı büyüdü, bir şekilde geçen hafta içinde bar gibi bir yere gittik. bar da değil, ne denir bilmiyorum, canlı müzik yapılan, alkollü bir mekan işte. bu arkadaşları götürdüm götürmesine ama ben bu tür ortamların adamı değilim. anında gerilip kasılırım böyle yerlerde. benimle yaşıt olan kadın rakı istedi, öbürü içmedi. benim kalp sorunum olduğu için ancak bir kadeh içebildim.

genç olanı rakıyı içtikçe dili çözüldü. benimle ilgili konuşmaya başladı. "çok kasıntısın.", "niye bu zamana kadar evlenmedin.", "niye bu kadar seçicisin?", "dışarıdan sofu gibi görünüyorsun, seni açmak istiyorum," vs. tarzı şeyler söylemeye başladı. o konuştukça öteki yaşça büyük kadının gerildiğini fark ettim. sanki genç olanın bana bir şeyleri söylemesinden korkuyor gibiydi. açıkçası o gece öyle bir başladı ki bana ilan-ı aşk edeceğini zannettim :)) ama olmadı böyle bir şey.

gece ilerledikçe dans falan etmeye başladılar. ben ne anlarım danstan... iki kadın önümde dans ediyor, kıvırıyor, falan. ben yalı kazığı gibi ayakta dikilmiş, ellerimle alkış yapıyorum, parmakla ritim tutuyorum. yaptıklarım en fazla bunlar :)) genç olanı rakı içtikçe çakırkeyif oldu, bir yandan elimi tutup kendi ekseni etrafında dönüyor, falan. bir şeyler yapmaya çalışıyor, ama anlamadım. neyse bir şekilde gece bitti. arabaya atladık dönüyoruz. genç kadın yolda yine aynı lafları etmeye başladı. "niye bu kadar kapalı birisin, seni açmak istiyorum," falan diyor. ben de dedim ki kimileri de benim mavi boncuk dağıttığımı söylüyor, bana casanova diyor falan dedim geçen haftaki olaya atıf yaparak. "e hani biz o mavi boncuklardan hiç görmedik," dedi bu da. ama şunu da söylemem lazım, bu lafları eden genç kadın geçenlerde birinden ayrılmıştı, sanırım adam kendisini evlilik vaadiyle kandırmış, kadın epey öfkeliydi ona karşı, hatta ara ara "bu gece gidip dövelim onu" diyordu.

soru ne? soru şu: bu kadın bana "yazıyor" mu? ben mi çok safım? yoksa "yoo, hiç de yazma falan yok, eğlenmek istemiş, yakında da sen varmışsın, hesabı da sana kitlemek güzel bir fikir gibi gelmiş, o kadar" mı :)) (elbette gerçek niyeti ondan başkası bilemez, sadece bu göstergelerden hareketle yorumlayacak olsak ne denebilir, onu merak ediyorum)

not olarak şunu söyleyeyim: kadınla ilgili bir planım yok. sadece ilişkiler konusunda bir şeyler öğrenmek istiyorum. yani böyle davranan biri için ne denebilir? nasıl yorumlanmalı bu?
0
gregor samsa ya donusen bocek
(23.11.24)
gregor reyis önceki duyurundan hatırlıyorum seni. ne kadar arıza kadın varsa çekiyorsun sanki, önce iş yeri şimdi de komşular. içimden bir ses çok yakışıklı olduğunu ve bunun farkında olmadığını söylüyor, bilemedim.

sevgilin olmadıkça kimseyi tutup içkili mekana götürme. oturup dedikodu da yapma. brolarla takıl az. sende bir haller var çözemedim. inanıyor olsam kurşun döktür dicem yani.
0
titanyum22
(23.11.24)
biraz da alkolün etkisiyle kadın biraz samimi davranmış size. çok da mana aramayın. ancak şöyle de bir şey var. bu samimiyeti kullanıp siz de bir adım atabilirmişsiniz. çok sevdiğim bir laf var. kadınlar her flörtü samimiyet sanarlar, erkekler her samimiyeti flört sanarlar.
0
co2s2
(24.11.24)
İkili ilişkilerdeki tutukluğunzu bu kişiye de hissettirmişsiniz, belki hal hareketlerinizden, belki de sohbet konularından bu durumu hissetmiş. Utangaç, çekingen insanlarla bu muhabbetleri yapmaktan zevk alan azımsanamayacak bir grup var. Bu kadın da onlardan birisi.

Ama bu insanlar bu muhabbeti herkesle yapmaz. Kanının ısındığı kişilerle yaparlar. Şimdiye kadar size yürüyor olması için bir sebep yok, nötr. Diğer traftan kapılar da kapalı değil. Sizi yabancı görüyor kısaca hala, henüz sınıflandırmamış. Kök hücre gibisiniz şu anda, her şeye dönüşebilirsiniz. Sizin elinizde bu.
0
akhenaten
(24.11.24)
(2)

Çelik Tencereler

tchuck
2 adet çelik tavam var biri orta boy, biri büyük boy.2 adet çelik düdüklü tencerem var, biri 6 litre, biri 3.5 litre. (ikisi de düdüklü harici, normal kapakla da kullanılabiliyor)1 tane çelik sos tenceresi var 14cm'lik jumbo'nun.tavalar zwilling, tencereler ise fissler.şimdi bana galiba pilav tencer
2 adet çelik tavam var biri orta boy, biri büyük boy.
2 adet çelik düdüklü tencerem var, biri 6 litre, biri 3.5 litre. (ikisi de düdüklü harici, normal kapakla da kullanılabiliyor)
1 tane çelik sos tenceresi var 14cm'lik jumbo'nun.

tavalar zwilling, tencereler ise fissler.

şimdi bana galiba pilav tenceresi gerekiyor değil mi? yani bu işin usulü nedir?
kaç cm'lik tencere almalıyım veya 2 boy mu almalıyım?

ve hangi markayı önerirsiniz çelik kalitesi olarak?
0
tchuck
(23.11.24)
ha bunlara ek;
staub'un bir tane en büyük boy tenceresi var
1 tane de yine staub'un 22cm'lik tenceresi var, tek kişilik yemekler için onu kullanyorum egnelde.
1 tane de yine staub'un klasik bir sahanı var.

yani bu listeye göre sadece pilav tencerem yok gibi gözüküyor ama onu hangi boy veya hangi boylar almalıyım?
çelik tercih etmeyi düşünüyorum ama sizce staub döküm alsam daha mı iyi olur acaba?
0
🌸tchuck
(23.11.24)
Örneklerden anladığım kadarıyla çok kişiye yemek yapma durumunuz da oluyor. O halde 30cm'lik bir pilav tenceresinde 4-6 kişilik pilav yapabilirsiniz.

Daha az kişi için özellikle pilav tenceresine gerek yok, orta veya büyük boy kapaklı tavada rahatça pişer.

Mutfakta mümkün olduğunca çok eşya kullanımından kaçınmak en iyisi bence. Sonra bir bakmışsınız mutfaktaki kalabalıktan içiniz şişmiş.
0
akhenaten
(23.11.24)
(15)

Görüşme sorusu

uşak tezgahlarının halı dokuyanları
Objektif olmanız icin cinsiyet belirtmeyeceğim. A ve b kişisi uzaktan iliski yaşamaya çalışıyor. A kişisi, b kişisinin yaşadığı şehre 3-5 ayda bir işinin durumuna göre gidiyor. Her gittiğinde de rahat olmak ve beraber vakit geçirmek için otel tutuyor. B kişisi bu duruma maddi bir etki etmiyor, tekli
Objektif olmanız icin cinsiyet belirtmeyeceğim.

A ve b kişisi uzaktan iliski yaşamaya çalışıyor.

A kişisi, b kişisinin yaşadığı şehre 3-5 ayda bir işinin durumuna göre gidiyor. Her gittiğinde de rahat olmak ve beraber vakit geçirmek için otel tutuyor. B kişisi bu duruma maddi bir etki etmiyor, teklif de etmiyor fakat a sorun etmiyor.

A kişisi ani bir durum neticesinde gelecek ay b kişisinin yaşadığı şehirde olacağını hatta bazı planlar yaptığını yılbaşını da beraber geçirmek istediğini söylüyor. Fakat b kişisi 2 günü işaret edip benim planım var diyor.

Bu durumda a kişisi ciddi bozuluyor çünkü plan yapılan şeyler tekrarı olan ve ertelenebilecek şeyler. Mesela bir sinema bileti almak gibi düşünün.

Şimdi a kişisi bu durumu kabul edemediğini ve bu şekilde devam edemeyeceğini söylüyor. B kişisi de ben nereden bileyim geleceğini plan yaptım diyor.

Yorumlarınız?
Teşekkürler.
0
uşak tezgahlarının halı dokuyanları
(22.11.24)
Evet a kişisiyim. Maddi etkisi problem değil evet ama sonuçta bir masraf var. Kırk yılda bir görüşüyoruz ve anlamsız bir plan icin 2 gün planım var deniyor.
Bitti ama iste yine de sormak istedim.
0
🌸uşak tezgahlarının halı dokuyanları
(22.11.24)
A özgüvenli kendi ayakları üzerinde duran kadın, B beta erkek. En olmayacak ilişki tipi. Hele uzaktan...
0
Bruce
(22.11.24)
a tez vakitte b'den koparsin tüm baglarini. ortada iliski yok. fwbsini görmek icin zaman ve para kaybeden bir a kisisi var.

sorry.
0
robert bosch
(23.11.24)
a HAKLI, b ayıp ediyor. Aynı değeri vermemiş. Hem uzak mesafe 3-5 ayda bir çok az.
0
Shepard
(23.11.24)
B işi sallamıyor ayrılık yakın
0
basond
(23.11.24)
seven beş dakika görüşmek için 10 saat yol bile gider. değil ki 3-5 ay sonra sevdiği yanına gelecek ve o da sinema benzeri bir planını bozmak istemeyecek. bilemiyorum altan bilemiyorum.
0
her giriste sifresini unutan adam
(23.11.24)
B kisisi ciddi düsünmüyor, uzaktan iliski yasamiyor, sadece takiliyor. A kisisine hayatta basarilar dilerim, önüne baksin.
0
alice in potatoland
(23.11.24)
ortada bir maddiyata ortak olmama durumu varsa %100 kadın tarafıdır. B nin kadın olduğunu buradan rahatlıkla anlayabiliriz.

B sanki bana jeff bezos 1 ay sonrasına planlar yapmalar falan geçiniz. B ciddi düşünmüyor +1
0
respect
(23.11.24)
A kişisi çok saf
0
gabe h coud
(23.11.24)
İlişki en başımdan beri mi uzaktan yaşanıyor? Ne zamandan beri 3-5 ayda bir görüşme şeklinde yürüyor?
0
efx
(23.11.24)
Evet
0
🌸uşak tezgahlarının halı dokuyanları
(23.11.24)
a umarım kadın değildir, kadınsa 10 psikolog anca toparlar.

a erkek olduğunda ise ilişki sıkıntılı görünüyor. b kadını uyum sağlamamış.
0
WithWorth
(23.11.24)
A kişisi haklı, plan 1 aydan fazla süre önceden açıklanmışken nereden bilebilirdim geleceğini bahanesi çok anlamsız. Gerekli aksiyonu alacak vakit var, özellikle de söylediğiniz tarzda bir durum için hayli hayli var.

İşin gerçeği birlikte olduğum kişi bir ay önceden yeniyıl için plan yapıp ayağıma kadar gelecekse ve ben de buna burun kıvırıyorsam onunla ciddi düşünmüyorumdur, sadece hoşuma gidiyordur, arada bir geldiğinde başbaşa kalmak iyi bir değişiklik oluyordur, uzakta başımı ağrıtmıyordur ama o kadardır. Bunun tek istisnası tutucu bir ailem olması ve planı onlarla yapmış olmam, haliyle iptal etmemin soru işaretleri oluşturacak olması olurdu. Ancak bu kadar tutucu bir ailenin bu kadar zaman önceden yeniyıl planı yapacağını sanmıyorum.

Ama her şeyden daha önemlisi olaya bir ay varken sanki 3-5 gün önce haber verilmiş gibi "geleceğini nereden bilebilirdim" diye bir bahane öne sürmek zaten. Bu çok manasız. Hiçbir arkadaş da daha bir ay varken "sevgilim yeniyılda gelecekmiş, ben plana katılamayacağım" denilmesini sorun etmez, etmemeli, ediyorsa problem olan arkadaşın yaptığı olur. Benim arkadaşımın uzaktaki sevgilisi kırk yılda bir plan yaptıysa ve o benle vakit geçirecek olsa ben tuhaf karşılarım. Zaten bu senaryo da hiç gerçekçi değil.

Aldatılıyor olma ihtimaliniz cidden var.
0
akhenaten
(23.11.24)
Plan bebek yeğenin, annenin babanın doğum günü felansa ekmek olmaz ama sizi reddedip X ile sinemaya gidecekse bu arkadaş boşuna yormayın kendinizi. Sevdiğim insan gelecek bırak başkasıyla plan yapmayı havalimanına koşarım karşılamaya.
0
cilekli pasta
(23.11.24)
B'den bir cacık olmaz bence.
0
Mossy
(26.11.24)
(9)

Eski sevgilinin deli gibi stalklaması

deveyidiken
Yaklaşık bir buçuk sene önce ayrıldığım eski sevgilim, Eylül ayında Instagram’a attığım story’yi görüntülemişti. Başta aldırış etmedim, fakat sonrasında diğer gönderilerimi de kıskacına aldı. Bir süre sonra da ufak ufak konuşmalarımız oldu ve eski defterleri açtık. Terk eden ben olduğum için ilk baş
Yaklaşık bir buçuk sene önce ayrıldığım eski sevgilim, Eylül ayında Instagram’a attığım story’yi görüntülemişti. Başta aldırış etmedim, fakat sonrasında diğer gönderilerimi de kıskacına aldı.

Bir süre sonra da ufak ufak konuşmalarımız oldu ve eski defterleri açtık. Terk eden ben olduğum için ilk başta “Seni affetmek hiç içimden gelmiyor” dedi ve ortadan kayboldu. Bir süre sonra yine konuşmaya başladık ve bu sefer beni affettiğini dile getirdi.

Ancak affetse de, “Sen bana 10 kere de gelsen ben seni yine reddederim. Zaten yeni bir ilişkiye başlamaya yakınım” deyip tüm kapıları kapattı kendince.

Fakat tüm bu olaylar yaşanırken beni deli gibi beni takip etmeye devam etti, ediyor.

İlişkisi olan birinin bu davranışları normal mi? Amacı kafa karıştırmak mı yoksa acı çektirmek mi tam olarak?
0
deveyidiken
(22.11.24)
@ arbre

Katılıyorum.

Üstelik üç gün önce sabah 5’te (işe gitmek için bu saatte uyanıyorum) mesaj attı ve uyuyamadığını söyledi. Ardından iyi mesailer diledi ve vedalaştık.

Yani uyuyamadıysan sevgiline yazarsın, benim akla gelmem biraz abes.
0
🌸deveyidiken
(22.11.24)
İlişkisi olmasa da normal değil ki, ama oluyor böyle. İnsanların dengesiz davrandıkları zamanlar olur. Sizin bu olayın içinde kalmaktaki ısrarınızda da tamamen normal diyemeyiz ama bence. Bu da olabilir gerçi. Dünyada neler oluyor, iki eski sevgili buga girmiş çok mu?

Bence tez elden komple kapatın bu defteri.
0
akhenaten
(22.11.24)
@ akhenaten

Ben ilişkiyi bitirmek zorunda kalıp, sonradan pişman oldum. Ki bunların başıma geleceğini yani pişman olacağımı biliyordum. Yani çok kolay değildi her şey.
0
🌸deveyidiken
(22.11.24)
Cinsiyetini belirtseydin keske.
0
feastofthedamned
(22.11.24)
ortada stalk göremedim. sonucta senin paylastigin bir seye bakiyor.

evine izinsiz girmesi, seni vücuden takip etmesi vs stalktur.

ben bu davranisa hicbir anlam yüklemem. ama sizin hikaye bitmemis gibi duruyor.
0
robert bosch
(22.11.24)
Bence stalk. Evine izinsiz girmesi haneye tecavüz. Ama sanal veya gerçekte kendisini seni takip ederken görüyor ve hissediyorsan bu stalkdır. Yolda peşine takılan ve seni izleyen kişi stalk ediyordur. Instagram versiyonu ise sizin belirttiğiniz gibi stalk oluyor.

Soruya cevap: Karaktersiz biri. Kuyruğu dik tutmak için sen 10 kere gelsen ben istemem hehehe hem ilişliye başlamaya yakınım bak sensiz de oluyor diyen birisi duygusal olarak zayıf derim. Hala senin peşinde ama aşk sevgi için değil belki de intikam için, bu sefer de ben terk edeceğim gibi gibi.
0
Shepard
(22.11.24)
@ Shepard

Yani intikam niyeti var mıdır, muhtemel. Çünkü ayrılmayalım diye çok diretmiş, ben istemeye istemeye diretmiştim ayrılıkta. Sonra “Bir daha sana yazmayacağım” dediği halde üç ay art arda yazdı, halimi hatrımı sordu vs.

Aynı süreci geçen ay da yaşadık. “Yazmayacağım, ilişkim var” dediği halde yine duramadı.

Zaten güle oynaya bitmeyen süreç yüzünden kafam karışıktı, bunlar hepten ikileme sokuyor beni. Normal bir psikolojinin ürünü değil malesef bu davranışlar.
0
🌸deveyidiken
(22.11.24)
intikam falan 15 yasindan sonra kimse ugrasmaz bence. sen gel desen tekrardan gelecek gibi duruyor. ikna edilmek istiyor gibi geldi.
0
robert bosch
(22.11.24)
@ robert bosch

Açık açık bunu söyledim aslında, ama “Yine beni bırakıp gidersin” minvalinde ürkek bir cevap almıştım.

Bir ay öncesinde “Kendini affettirmek istiyorsan, hangi çiçekleri sevdiğimi biliyorsundur” demişti, ben de yanaşmamıştım. Aynı teklifi ben bu kez kendisine sundum, yeni taşındığı evinin adresini istedim bu sebepten, “Senden gelen hiçbir şeyi kabul etmeyeceğim” dedi…

Yani o kısım da belirsiz
0
🌸deveyidiken
(22.11.24)
(5)

Yanak kıllarınızı nasıl alıyorsunuz?

daktilosunu satan yazar
SelamlarBu yanak kıllarına ne yapıyorsunuz?Berberde ağda ile aldırıyorum ama ayda 1 berbere gidince de yeterli gelmiyor.Bunlara ne tarz işlemler yapıyorsunuz?
Selamlar

Bu yanak kıllarına ne yapıyorsunuz?
Berberde ağda ile aldırıyorum ama ayda 1 berbere gidince de yeterli gelmiyor.
Bunlara ne tarz işlemler yapıyorsunuz?
0
daktilosunu satan yazar
(22.11.24)
Ben uzadıkça usturayla kesiyorum, ağda gibi işlemler yüz için çok sağlıklı değil, sen istersen lazer epilasyon yaptırıp kökten kurtulabilirsin birkaç seans yeterli olur sanırım.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(22.11.24)
eski berberim her gittiğimde yakalım mı ağda mı yapalım diye sorardı ben de makineyle al geç derdim, o kadar uzamıyor benim sarışınlığın da etkisi vardır ama işte berbere gittikçe aldırıyorum.

Onun dışında tavsiye olarak, Rossmann'da uygun fiyatlı bir ufak tıraş makinesi var. Sakal falan zor olur onunla ama bence tam bu yanak kılları için ideal. Günlük bile yapsan otuz saniyede biter. Ağda, lazer falan uğraşmaktan daha pratik bence.
0
nundu
(22.11.24)
Şu basit saçma alet ilginç bir şekilde hoşuma gidiyor gayet de temiz alıyor

www.hepsiburada.com

yollarda falan da satarlar bunlardan eskiden 10-20 liraydı.
0
ananiyimioguz
(22.11.24)
Gratis'in kendi markası olan yüz ağda bantları var 24'lü. Bir kutu alınca uzun bir süre gidiyor bana. Uğraştırmıyor da, 10 saniye sürüyor hepi topu.
0
akhenaten
(22.11.24)
vaktim olursa cımbızla. yoksa sabah işe giderken kuru kuru gillete mach 3'ü sürüyorum.
0
xrated
(22.11.24)
(11)

çok üzgünüm...

m e b
merhaba.çok ergence bir duyuru olacak, biliyorum ama yine de yazmak istedim.12 senedir tanıdığım çok yakın arkadaşım var, adına ali diyelim. kendisiyle fırsat buldukça buluşur, vakit geçiririz. yine ortak arkadaşımızla da öyle, ona da mehmet diyelim. şimdi ali, mehmet'i arar ve genelde telefonlarına
merhaba.

çok ergence bir duyuru olacak, biliyorum ama yine de yazmak istedim.

12 senedir tanıdığım çok yakın arkadaşım var, adına ali diyelim. kendisiyle fırsat buldukça buluşur, vakit geçiririz. yine ortak arkadaşımızla da öyle, ona da mehmet diyelim.

şimdi ali, mehmet'i arar ve genelde telefonlarına hiç cevap alamaz. sürekli tekrarlanan bir durum ve bu durumdan epey şikayetçi olurdu. buluştuğumuzda sıcaklık/soğukluk olmuyor ama.

şimdi bazen ali'yi ne kadar ararsam arayım, dönmez. hiç aramamışım gibi davranır, instagram'dan reels gönderir. ama kendisi arayınca telefonuna bakmak zorundasın. bu konuda çok uyardım onu, ben ona nasıl bakıyorsam onun da benim telefonlarıma bakması için vs.

ali iki hafta önce yine ölü taklidi yaptığı ama reels attığı bir zamana girdi. ben de bir hafta boyunca hiçbirine dönüş yapmadım, ne aradım, ne sordum, ne de whatsapp/instagram mesajlarına cevap verdim. aradan 5 gün geçince beni aradı, hiçbirine yanıt vermedim.

akşamında bana "eyvallah" diye kısa bir mesaj attı whatsapp'tan. ben de içimi boşalttım "sadece senin mi kuralların önemli? sadece senin mi ilkelerin veya kendine saygın var? mehmet'i sırf bu yüzden defterden silmeyi isteyen birisi olarak niye beni aynı şeye maruz bırakıyorsun? sırf ne hissettiğimi anla diye telefonuna cevap vermedim, mesajlarını yok saydım" diye. "bunca senelik arkadaşlığımızı hiçe sayıyor ve saçma sapan tripler atıyorsun" diye yanıt verdi bana.

sonra mallık yapıp buluşmak, yüz yüze görüşmek için bulunduğu yere gittim ama gelmedi, iki saat gidiş iki saat dönüş olarak gece eve geldim. yine mallık yapıp iki günde bir mesaj attım ya da aradım ama hiçbirine de dönmedi.

kısacası iki haftadır konuşmuyoruz. ben haksız mıyım?
0
m e b
(21.11.24)
klişe bir cümle olacak ama sen daha iyilerini hak ediyorsun. diğer iki dallama zaman geçirmek için takılıyormuş birbirleriyle. sen belli ki arkadaşlığa değer veren bir insansın. bunlarla takılıp üzüleceğine geçici bir süre yalnız kal daha iyi. hak eden insanlara vaktini harcamak gerek. eski dost eski arkadaş diye tepene çıkarma. hayatından çıkardığında hiç özlemeyeceksin bunları sana garanti veririm.
0
titanyum22
(21.11.24)
Yeterince yedeklik yapmissiniz. Uzuluyorsaniz sorun değil bu normal emek vermişsiniz. Bir daha aramayın gereksiz insanları hayatınızdan çıkarın. Yalnız kalmak bundan daha iyi.
0
aslagülümseyenbirkediyegüvenme
(21.11.24)
Haksızsınız demeyelim de, bence bu meseleyi bu kadar mesele haline getirmemek gerekirdi. Haklı olmak bu kadar isyan etmeyi gerektirmiyor bence bu konu özelinde.

Siz o sıralar acaba etrafınızda birilerine mi ihtiyaç duyuyordunuz da böyle patladınız belki? Eğer öyleyse doğrudan "bu aralar beni boş bırakmayın" diye konuşabilirmişsiniz örneğin.
0
akhenaten
(21.11.24)
@akhenaten: aksine kendisinin ihtiyacı vardı. ayrıca konu haklı olmak olsaydı ben işten sonra eve geçip de gidiş dönüş 4 saat yol çekmezdim. benim kırıldığım nokta aynı davranış için farklı muamele görmem. telefondan bu kadar yazabiliyorum.
0
🌸m e b
(21.11.24)
Hayatından çıkar bu insanı l. Başın ağrıycagina onsuz kal daha iyi
0
pembediken
(21.11.24)
100% haklısınız.
0
gloomy
(21.11.24)
Çok peşinde kosmussun, hakliyken haksız olmussun
0
abuzer
(21.11.24)
Çıkar böyle insanları hayatından cidden iyi gelmezler, kendisine yapılmasını sevmez ama başkalarına rahatlıkla yaparlar böyle davranışları böyle insanların kötü davranış konusunda pek sınırı da olmuyor.
Haklılığı haksızlığı da düşünme çok yormaya değmez.
0
atom karincanin torunu
(21.11.24)
ali gibi birinin 12 yıldır hayatınızda "çok yakın arkadaş" sıfatıyla yer alması başlı başına faul zaten. haklısınız ama bunca zaman bunları sineye çekmeniz ona böyle davranma alanlarını açıyormuş, niye açtım bu alanları diye de kendinize bi sorun.

bırakın gitsin, nihayet bu sözde arkadaşlık kendi miadını tamamlamış bitmiş işte, kasmayın.
0
Phoebe
(22.11.24)
Erkekler arasinda her aramaya donmeyen tipler olabiliyor ama genelde alttan laf sokulur bu durumlarda, ic bosaltma seklinde kirginlik olusturacak kadar kavga gurultu olmaz genelde.Keske anlamasini saglayacak kadar siz de aynisini yaptiktan sonra patirti gurultu yapmasaymissiniz ama olan olmus.
0
turkuaz
(22.11.24)
ne olursa olsun kalkıp yanına gelen insana da geri dönüş yapmayan birinin bunca senelik arkadaşlıktan falan bahsetmesi saçmalık. kaç yaşındayız yahu, bu tarz keskin hareketler için çok daha keskin duygu durumlar ve kaçınılmaz yıkımlar yaşanmasını ancak mantıklı bulabilirim. iki yetişkin insandan birinin böyle davranması yakışıksız. salın kendi haline bence. salamıyorsanız da son bi içinizi döküp, içiniz nasıl rahat edecekse o şekilde umursamayarak davranın
0
her giriste sifresini unutan adam
(22.11.24)
(13)

Para toplattığımız kişinin ekstra para isteyip cebe atmaması için neyapmalı

psmstc
Birine farklı tutarlarda diyelim para toplatıyoruz. (Apartman gideri için) komisyon gibi herkesten ek para alıp “cep yapmaması için” nasıl önlem alınabilir? Şimdiden çok teşekkürler…
Birine farklı tutarlarda diyelim para toplatıyoruz. (Apartman gideri için) komisyon gibi herkesten ek para alıp “cep yapmaması için” nasıl önlem alınabilir?

Şimdiden çok teşekkürler…
0
psmstc
(21.11.24)
Apartman için basitçe, önceden kadar para toplanacağıyla ilgili duyuru yaparsınız olur biter. Birçok farklı senaryoda da bu yöntem çalışır. Whatsapp grubu kullanılabilir. Daha tedbirli olmak için apartman panosu ve kapılarda duyuru bir süre asılı kalır.
0
akhenaten
(21.11.24)
Yapacak adam yapar, ruhunuz duymaz ve hiç bir zaman önüne geçemezsiniz. Tek yolu onu tanımayan bir ustayla iş yapmak veya onun ustasından itiraf almak.

@akhenaten 5000lik işe 6000 toplanacağıyla alakalı duyuru yaparlar 1000 gider ve biter.
0
Shepard
(21.11.24)
@shepard ödeyen kişi açısından bakmışsınız sanırım siz, ancak burada parayı toplatacak kişi soruyu soruyor. yani yapılacak iş kadar toplanılıp toplanmadığını bilen kişi bu kişi zaten. haliyle para toplanacak gruba duyuruyu yapıp toplanacak miktarın kaç olduğunun duyulduğuna emin olunca sorun kalmıyor aslında.

Ya da ben yanlış anladım, bilemedim.
0
akhenaten
(21.11.24)
Apartman gideri için para toplanacaksa bu durum karar defterine yazılı olmalıdır.
Kalabalık bir apartmansa yönetimin bir banka hesabı vardır. Bu ek para eft ile gönderilir. Toplanan para karar defterine yazılmalıdır. Harcamalar faturalandırılıp karar defterine işlenmelidir.

Bunlar yasal zorunluluk.
0
Mirket
(21.11.24)
Normalde apartman yöneticisi seçilince karar defteri ile bankaya gidilir ve apartman yonetim hesabı için işlem yetkisi için o isim bankaya bildirilir. Elden ya da kişinin kendi hesabına verilmez. En sağlıklısı bu dur. Hatta bir kez yıllık olarak isim bildirmistik. İkinci yıl yönetici seçimi için gecikme olunca hesaptan ödeme için para çekme konusunda sorun olmuştu. Böyle bir hesap var siz de öyle yapın bence. Daireler aidatlarını buraya EFT yapsınlar. Ekstra gider çıkarsa da WhatsApp tan herkese bildirilir yine daireler parayı hesaba yatırırlar.
0
aslagülümseyenbirkediyegüvenme
(21.11.24)
@mirket dediği gibi dallanıp budaklandırmayın. Bürokrasi girince işin içine işler zorlaşır. Katılım azalır. Toplantıyı usulune göre yapmak işkence. Davetiyeler aynı. Her defasında karar defteri ve toplantı diyerek insanların binaya olan ilgisi azalır. Millet parayı verip işlerin ilerlemesinin peşinde. Bam bam bam ilerlemeyen zorlanır. Fatura bina için zorunluluk değil gider pusulası al geç.

WhatsApp'dan bildirim geçerli bir bildirim, tebliğ türü değil. Yazmış olayım.
0
Shepard
(21.11.24)
Benim şimdi oturduğum apartmanda giderler ile ilgili faturalar apartman girişinde panoya asılıyor böylece herkes ne kadar paranın nereye gittiğini görebiliyor.

Mesela önceden oturduğum apartmanda yönetici tam da bu şekilde hiç fatura vs koymadan kafasına göre para topluyordu. Apartmanda herkes de seziyordu adamın paranın bir kısmını cebine attığını ama kimse de aksiyon almıyordu.
0
peki madem
(21.11.24)
Arkadaşlar faturayı panoya asınca komisyon alınmıyor sanan güzel insanlar var. Komisyonunu da faturaya ekleyip hallederler... Yani bunu düşünemiyor olmanız çok üzücü. Fatura yok 5000 verin diyene oha cebe para indiriyor diyorsunuz.
Fatura var oh be 5000 veriyoruz cebe indirimez artık diyorsanız vay vay diyorum.
0
Shepard
(21.11.24)
@Shephard. Dünyadaki tek akıllı sen değilsin kardeşim. Tabi ki kimsenin cep yapması engellenemez. De insanların uyanması için en azından fatura, fiyat teklifi vs. herkese açık olması bir yoldur.

Eski yöneticimiz o kadar para atıyordu ki cebe ev arkadaşım ben kat maliki olsaydım faturaları isterdim diye komşulara söyleyince kapımıza polis getirip, siz bu eve yabancılar getiriyorsunuz (bekar kadın olmamıza da takıktı) zaten ikametiniz de burada değil sizi attıracağım diye tehdit etmişti bizi ve sonunda evden ayrıldık.
0
peki madem
(21.11.24)
@peki madem önceki yazdığınız mesajda bunun farkında değilmiş havası yaratmıştınız. Siz nasıl diyorsanız öyle yapın. Ben nacizane tecrübemi paylaştım. İstediğiniz kadar açık olsun bu olaylar, yapan yapıyor. Neyin nereye gittiğini işi yaptıranın gösterdiği kadar biliyorsunuz. O yüzden mesajınıza inanıp hee faturaymış yav demesinler diye yazıyoruz.
0
Shepard
(21.11.24)
Herkese borcunuz su kadardir diye özel mesaj cekersiniz, herkes de ödeyecegi meblagi bilir.
Bir diger secenek olarak apartmana liste asabilirsiniz ya da listeyi whatsapp grubundan paylasabilirsiniz. Annemlerin apartmaninda liste whatsapp'ta paylasiliyor.

Bunun en garanti yolu parayi elden degil banka yoluyla almaktir. Babannem eski kapiciya aidati elden vermisti, adam da yok ben almadim demisti. Sonra ortaya cikti ki baska kisilere de böyle yapmis. Giden para gitti tabii. Yani komisyondan önce adamin direkt aidati aldigini reddetmesi de mümkün. Bunun önüne belki liste yanina aidata adama verince imza atilarak gecmeye calisabilirsiniz ama bunun da üc kagidi bulunur emin olun. Banka en garantisi.
0
alice in potatoland
(21.11.24)
Mevzu apartman gideri için aidat tahsilatı ise yukarıda belirtildiği gibi banka hesabı en güzeli. Ama, Yönetim kurulunun bunun için karar almış olması lazım. Bu yoksa;
Özelden mesajla vermesi gereken miktarı bildirin, toplayıcıya verirken de teyut mesajı isteyin. Böylece veren '1000 verdim', toplayan '900 verdi' diyemesin.
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(21.11.24)
para toplayan kişiye aldığı para kadar makbuz kesmesini söyleyin (otokopili makbuz defteri. iki nüsha, biri apartman sakinine diğeri size). en sonda gelen parayı ve makbuzları karşılaştırın.
0
inheritance
(21.11.24)
(17)

Dünyanın en zor mesleğini kimler icra ediyor?

isiaha
Bence maden isçileri. Siz ne dersiniz?
Bence maden isçileri. Siz ne dersiniz?
0
isiaha
(20.11.24)
Çok fazla var. Bence veteriner teknikerliği ve veteriner hekimlik de çok zor.
0
rock n roll
(20.11.24)
bence de maden işçileri.
0
kehende
(20.11.24)
Turkiye gibi ulkelerde hakemlik. Tum sulalene sovuyorlar, mac satti, gecen aynisina caldi, buna calmadi, karti es gecti bilmemne, esi x'liymis, kucukken y'liymis mac onu ayri mac sonu ayri bin tane onuruna serefine coluguna cocuguna hakaret, yalan, saibe atiliyor. O degil eskiden VAR da yoktu, neyine guvenip hakem oluyordu bu insanlar cok ilginc
0
speedy
(20.11.24)
+ maden işçileri, elektrik direklerini ve hatlarını tamir edenler belki, infaz ve koruma memurları, çatışma bölgelerindeki askerler ve belediye otobüslerinin şoförleri stresli çalışır ama zorluk yine madenciler de ve belki yangın esnasında itfaiyecilerde
0
aslagülümseyenbirkediyegüvenme
(20.11.24)
Açık denizde platformlarda çalışan işçi ve kaynakcilarin, everest gibi dağlardaki yerli rehberlerin işleri gercekten aşırı zor ama yine de maden işçileri hicbiriyle kıyaslanamaz.
0
deer hunter
(20.11.24)
Tabi madencilikle veya tam aksine yerden 300-400 metre mesafede çalışmalarla kıyaslanamaz ama
Hukuk alanında çalışmak daha zor diye düşünüyorum.

Hata yapmadan, menfaat temin etmeden, herhangi baskıya uğramadan, bir davada taraf olan insanlardan özel yakınlık kurmama, yakın çevrenin de özel isteklerini göz ardı edecek şekilde, sadece işin ilmine uygun hareket etmek ve bu yönde akli çaba sarf etmek kolay bir iş değil özellikle bu zamanda.
0
diyecevaplandı
(20.11.24)
Dünyanın en zor işi Denizciliktir.
İnsanoğlu karada yaşamak için dizayn edilmiştir. Ayakları yere basmalıdır. Baktığı zaman sınırları olan yerler görmelidir. Açık denizde günlerce bu konulardaki mahrumiyet psikolojide tarifsiz yaralar açar. Bir de bunun denizaltıcılık ayağı var ki, o zaten akıllara zarar bir iştir.
0
Mirket
(20.11.24)
Petrol platformu işçileri.

www.youtube.com
0
komando kani var bende
(20.11.24)
Beden işçiliğinin her türlüsü zor iş statüsünde. Ama gerekli iş güvenliği şartları sağlandığı sürece "en zor iş" değiller gibi geliyor bana. İş güvenliği şartları sağlanmadığı takdirde de en zor olmaktan ziyade "en tehlikeli" demek daha uygun sanırım. Beden işçiliğinin önemli bir artısı iş tanımlarının tamamen belirli olması ve imza yetkisi olmaması.

Bence en zor meslek paralı askerlik. Canının kıymeti yok, askeri ortamdasın, emir komuta zincirinde diplerdesin. Yaptığın iş pis bir iş. Bir devletin kendi askerlerinin aksine kimsenin kahramanı falan da olamıyorsun, sana bir katkısı yok, kendi savaşında savaşmıyorsun. Somut anlamda bir yetenek edinmiyorsun. Psikoloji berbat, gelecek belirsiz. Sadece para için yapıyorsun.
0
akhenaten
(20.11.24)
bence de maden işçileri.

bu mesleğin zorluğu o kadar net ki, kadınların maden işçiliği yapamayacakları yasa ile sabit.
0
abelardo
(20.11.24)
bence hizmet sektoru de, garsonluk, barmenlik vs..
0
durgunfoton
(21.11.24)
Zor farklı, tehlikeli farklı.

Zor meslek sorusuna çoğu üye tehlikeli işleri göstermiş. Maden işçiliği, sanayi dalgıçlığı, denizciler, petrol platformu çalışanları ve aklıma şu anda gelmeyen gerçekten aşırı tehlikeli meslekler mevcut. Bu ve benzeri mesleklerin aşırı tehlikeli olduğuna şüphe yok. Bu tip mesleklerin zorluğunun daha büyük kısmı içerdiği tehlikeden geliyor.

Zor mesleği tehlikeli meslekten ayırmak gerekirse benim kriterim üstlenilen sorumluluk. Sorumluluk bakımından zor meslekler denildiğinde benim aklıma avukatlık, cerrahlık, finans ve benzeri yüksek meblağlı işlere dair yöneticilik, hava trafik kontrolörlüğü, ticari pilotluk ve benzerleri geliyor. Bu mesleklerin çoğunda yukarıda saydığım tehlikeli meslekler kadar mesleği icra eden kişinin taşıdığı bir hayat kaygısı olmuyor ancak üstlenilen sorumluluk çok büyük oluyor.

Bir de bazı meslekler var ki hem sorumluluk hem de zorluk bakımından büyük riskler barındırıyor. İtfaiyecilik, sıcak bölgelerde askerlik (özellikle denizaltı personeli) ve polislik gibi mesleklerde tüm personel hem kendi hem de başkalarının canının riskini taşırken aşırı tehlikeli ortamlarda görevlerini icra ediyorlar.
0
10551037
(21.11.24)
Su altı kaynağı zor ve tehlikeli. Ölüm riski yüksek bir meslek.
0
wd40
(21.11.24)
masa başı oturmayan herkes bu dünyanın en zor işini yapıyor. madenci inşaat işçisi alçı sıvacı 12 saat ayakta bekleyen kasiyer vb.
0
mikahakkinen
(21.11.24)
maden isciligi dogru cevap.

hem kaza gecirip olme riski var. kaza olmazsa uzun vadeli mesleki komplikasyonlardan olunuyor.

bunun disinda gun icinde de gunes gormeden, fiziki gucle calisiliyor. daha zor dusunemiyorum.
0
antikadimag
(21.11.24)
Çatışmalara, savaşlara giren askerler
0
ananiyimioguz
(21.11.24)
metal ve ametal madenlerde çalışmış bir madenci olarak cevap veriyorum.
erkekler için Türkiye'de kömür madenciliği.
kadınlar için ev kadınlığı + annelik. madenciliği katlar.

bu arada metal madenciliği o kadar ağır değildir. kömür madenciliği korkunç. sırf bu yüzden evde elektrikli aletleri prizde tutmam. elektriği az kullanmaya gayret ederim falan filan. teyzenize sorun size madenleri ve madenciliği anlatsın.
0
janderzel zartanyan
(21.11.24)
(3)

Şeker içermeyen ketçap

elite crew
var mı? koruyucu katkı maddesi olmasını da istemiyorum.
var mı? koruyucu katkı maddesi olmasını da istemiyorum.
0
elite crew
(20.11.24)
Diyabetik ketçap olarak ararsanız bulursunuz, var bunlardan.

Ancak piyasada markalı ve paketli olarak olarak satılan hiçbir ürünü koruyucu katkı maddesi olmadan bulamazsınız. Böyle bir arzunuz varsa evde kendiniz yapmalısınız. Ancak evde bir şey yaparken piyasaki fatklı hazır gıdaları kullanıyorsanız onlar içinde de koruyucu maddeler olur. Tamamen hammadde kullanmanız gerekir.
0
akhenaten
(20.11.24)
fotrsapka
(20.11.24)
heinz'in az şekerli ve şekersiz bi ketçap çeşitleri mevcut. ama koruyucusuz olması zor.
0
tabudeviren
(20.11.24)
(7)

Hayır Diyememek

rock n roll
Merhaba İnsanlar benden bir şey istediklerinde "hayır" demekte bazen çok zorlanıyorum. Kıyamıyorum çünkü ve bunalıyorum. Merhamet yorgunluğu var artık bende. Bu aralar hem fiziken hem ruhen yorucu bir dönem geçiriyorum ve istediğim tek şey sadece istediğim şeyleri yapmak ama hep bir iş çıkıyor. Bu d
Merhaba

İnsanlar benden bir şey istediklerinde "hayır" demekte bazen çok zorlanıyorum. Kıyamıyorum çünkü ve bunalıyorum. Merhamet yorgunluğu var artık bende. Bu aralar hem fiziken hem ruhen yorucu bir dönem geçiriyorum ve istediğim tek şey sadece istediğim şeyleri yapmak ama hep bir iş çıkıyor.

Bu durumdan nasıl kurtulabilirim? Biraz soru biraz dertleşme içeren bir soru.
0
rock n roll
(19.11.24)
Kıyamıyor musunuz, yoksa hayır dediğinizde bu kişilerle aranızın açılacağından ya da ortamda tuhaf bir huzursuzluk hakim olacağından mı çekiniyorsunuz? Konunun bu iki ucu brbirinden farklı bağımsız çözümler gerektiriyor olsa gerek.

Eğer kıyamıyorum diyorsanız şöyle düşünün, bunlar sevdiğiniz insanlar olmalı. Eğer her istediklerinde koşturacaksanız sonuçta büyük ihtimalle ya hiçbir işten anlamayan insanlara dönüşecekler ya da sizin bu zaafınızı kullanmayı öğrenip bundan sonuç alabildiklerini öğrenerek diğer insanlara da bu şekilde davranmaya başlayacaklar. Bu da kıyamıyorum dediğiniz insanlar için nerden baksanız kötü bir şey aslında, bu açıdan onlara kıyamayarak aslında kıymış oluyorsunuz.

Ama bana sorarsanız "kıyamamak" hayır diyemeyen insanların gerçek sorunu örterken kullandığı bir kılıf oluyor daha çok. İlk söylediğim şey üzerine de düşünün lütfen.
0
akhenaten
(19.11.24)
Ya biz 80 doğumlular böyle bir düşünce kalıbının içinde büyüdük, başkalarını kendimizin önüne koyan, "vatana millete dünyaya" fayda sağlaması gereken, elinde ne varsa bunu kendine saklamamak paylaşmak düşüncesiyle yoğurulduk, bu bazen maddi, bazen manevi, bazen zaman, bazen bilgi ve yetenek oldu, sırtımıza sorumluluklar yüklendi

Bunu nasıl değiştirdim, ben zaten kötü bir insan değilim çevremi önemsiyorum ama bu kadar düşünmek bazen benim işlerimi aksatıyor, her şeyden bu kadar sorumlu değilim fikriyle barışarak oldu
0
grimavi
(19.11.24)
Sen hayir dediginde karsindaki sana trip atip kusecekse zaten hic muhattap olma. Her zaman herkesin her istedigi yapilmaz. O zaman sen kendi hayat kalitenden azaltip baskalarina kalite katiyorsun gibi bisey oluyor.

Mesela beni arkadaslar kahve icmeye cagirirlardi hic hayir diyemezdim birgun baktim full vakit kaybediyorum bos bos muhabbet kendi yasam kalitem dusuyor. Hayir demeye basladim sandiginin aksine hocam degerimde daha cok artti.

Bide boyle bi mantik var sen evet dedikce insanlar seni avcunun icine alir degerin olmaz
0
Zetnikov
(19.11.24)
Ben şöyle bir şey öğrendim; size de tavsiye ederim:

1- Karşıdaki kişi benden yardım istedi mi?
2- Ben yardım etmek istiyor muyum?
3- Ben talep edilen konuda yeterli bilgi, beceri, zaman vb.'ye sahip miyim?
4- İşin en az % 51'ini karşı taraf yapacak mı?

Bu 4 maddeden birine bile cevabınız hayır ise kimseye yardım etmiyorsunuz.
0
auroraaurora
(19.11.24)
Kıyamamak ve merhamet etmekle alakası yok bence. Acaba şöyle derler m,i acaba böyle olur mu, kırılır mı gibi sorular bence kişinin kendindeki eksiklikten kaynaklanmaktadir diye düşünüyorum.
0
dedeminhirkasi
(19.11.24)
Önceliğin sende olması seni huzursuz ediyor olabilir mi, acaba ailendeki rol modellerinde böyle bir davranış veya seni "önceliği hep başkalarına verme"ye yönlendirme var mı? Benim ailemde vardı, özellikle annem çok kendinden geçmiş biridir ve annemin kızı olarak benim de hayır demekte problemim var. Fakat öncelik bana ait diye diye, sürekli öncelik benim diye aklımda tuta tuta biraz hafifletebildim bu halimi. Yine de bugün istemediğim bir şeye maruz kaldım ve yaptım. Yarın da isterse (öyle bir ihtimal var) yapmayacam mesela. Bu şeyi yaparken de az miktarda huysuzluk ettim zira takındığı tavırdan rahatsız oldum ve söyleyebileceğim bir durumda değildik ben de o kapıyı kapat, ben biraz dinleneyim, yok biraz daha dinleneyim filan dedim. Bu tarz dengeleme yollarına da gidilebilir yani.

Önceliğin sende olduğu fikri sana iyi gelebilir.
0
muhayyer divan
(19.11.24)
herkesin yaptığı gibi siz de yerli yersiz zamanlarda ne kadar çok işiniz olduğundan şikayet edebilir ve istenen iyiliğe yine evet deyip hemen peşinden o anda aniden aklınıza gelmiş gibi başka bir gerçek veya uydurma işte onlardan yardım isteyebilirsiniz. bir süre sonra azalarak bittiklerini hayretle göreceksiniz.
0
engelbert humperdinck
(19.11.24)
(3)

Mac İcin Chatgpt ücretsiz mi?

isiaha
Bir arkadasım adına soruyorum. Chatgpt'nin pro versiyonunun güncel mac icin ucretsiz oldugu belirtiliyor ancak biz bir türlü halledemedik. Bizden ödeme istiyor. Siz başarabildiniz mi? Kullanabiliyor musunuz? Yönlendirebilirseniz çok sevinirim.
Bir arkadasım adına soruyorum. Chatgpt'nin pro versiyonunun güncel mac icin ucretsiz oldugu belirtiliyor ancak biz bir türlü halledemedik. Bizden ödeme istiyor. Siz başarabildiniz mi? Kullanabiliyor musunuz? Yönlendirebilirseniz çok sevinirim.
0
isiaha
(19.11.24)
ücretsiz değil.
0
jelly bear
(19.11.24)
Bir ihtimalle chatgpt kullanan ancak apple'ın kendi sistemine dahil ettiği bir çeşit yapay zekanın tanıtımını görüp konuyu yanlış anlayıp toptan chatgpt ücretsiz sanmış olabilir.
0
akhenaten
(19.11.24)
ucretsiz degil. entegre edecekler. ama iphone 16 ve yeni macbooklara gelecek.
0
buenosdias
(19.11.24)
(6)

çok sıkılıyorum

croswell
siz de sıkılıyor musunuz?Çok fazla boş vaktim var, işte bomboş oturuyorum. Yöneticilik yaptığım için pek fazla yoğunluğum olmuyor.Sorun şu ki işimden, sektörümde keyif almıyorumne yapacağımı da bilmiyorumama inanılmaz bir sıkılma hissiyatı var.Istanbul'dan nefret ediyorum Şişli'den nefret ediyorumca
siz de sıkılıyor musunuz?
Çok fazla boş vaktim var, işte bomboş oturuyorum. Yöneticilik yaptığım için pek fazla yoğunluğum olmuyor.
Sorun şu ki işimden, sektörümde keyif almıyorum
ne yapacağımı da bilmiyorum
ama inanılmaz bir sıkılma hissiyatı var.
Istanbul'dan nefret ediyorum
Şişli'den nefret ediyorum
canım hiçbir şey yapmak istemiyor
0
croswell
(18.11.24)
Az önce başka bir soruya da yazdım, Beyhan Budak'ın videolarını izle. Arada sıkılmak lazımmış. Her anımızı sanki bir şeylerle doldurmak zorunda hissediyoruz diyor. Bence çok haklı.

Sen de madem iş yerinde sıkılıyorsun, sıkıl yani. Benim yanımda hep kitabım olur mesela. Şu an çalışmıyorum ama çalıştığım zamanlarda boş zamanlarda kitap okuyordum.Tavsiye ederim.
0
rock n roll
(18.11.24)
hayata bağlanmak sosyallikten geçiyor. sevdiğin dostların olunca, onlarla plan yapınca, flörtün veya sevgilin olunca, spor yapınca inan olumsuz düşünecek vaktin bile olmuyor. bol bol insan biriktirmek lazım. yoksa her şey çok sıkıcı.
0
xrated
(18.11.24)
weird flex but ok

yazılım öğren
0
titanyum22
(18.11.24)
Sorduğunuz soru "siz de sıkılıyor musunuz?" olduğu için cevaplayayım sıkılmaya vaktim olmuyor genelde. Sabah akşam ölene kadar çalıştığım için değil ama ara verebildiğim zamanlarda haber okuyorum, kitap okuyorum, burada çürüyorum, zaman bir şekilde geçiyor

Ben de işimi sevmiyorum bu arada ama çalışmak zorunda olduğum için çalışıyorum. İş dışında yaptığım şeylerden zevk almaya çalışıyorum. Sizde o da mı yok? Hobi vs?
0
peki madem
(18.11.24)
Tek başına iş insana cidden cinnet getirtiyor. İnsanın ilgisi, yeteneği olan başka bir uğraş bulması bayağı hayati. Yoksa sıkıntıdan ölünür de bence.
0
sekizdokuzon
(18.11.24)
Ben tembellik iznindeyim, hiçkimseye ilişmeden kendi başıma takılıyorum. Çok iyi geldi.

Mevsimin tadını aldım resmen. Balkabakları, kremalı yemekler, kış çorbaları, tarçınlı tatlılar falan yapıyorum. Battaniyeye sarılıp dizi film izliyorum. Yağmur yağıyor camın önünde çay kahve içiyorum. Duş alıyorum üşümüyorum. Evi tertemiz yaptım. Orman yürüyüşü falan yaptım, yapraklar falan harika.

Çıldırdım resmen, yaşamak böyle bir şeymiş :D kesinlikle tavsiyem.
0
akhenaten
(18.11.24)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.