Ehliyet için kadıköyde özel bir polikliniğe gidip parasını verince test yapmadan vermişlerdi, muhtemelen çoğu böyle yapıyodur. Havuz hakkında bilgim yok ama hastanede elisa testi yapıldığında birkaç gün sonra veriyolardı sonucu, aynı gün halledemeyebilirsin.

son 1 nakil daha var, merkezi olmayan. yani teorik olarak mümkün ama... Malumunuz.

Nakil sene içinde her ay yapılıyor. Ama nakil olabilmesi için okulun sınava girdiği seneki en düşük puanlı öğrencisinden daha düşük olmaması gerekiyor. Yani daha yüksek okula geçmek için yapılmıyor nakil.

nerde olduğunuz önemli bi detay

Muhtemelen inşaatından diğer tarafından geçebilir miyim diye soruyorsunuz. Direkt geçilir diye düşünüyorum ama kapalıysa da fetih mahallesinden cumhuriyet mahallesine geçip ordan çıkabilirsiniz libadiyeye tekrar.

yani göztepe köprüsünden iski ye yürümek mesela?

İski derken devlet su işlerini mi kastediyorsunuz? Öyleyse dediğim şekilde gidebilirsiniz.

(git: www.zomato.com)

Kalabalıksa kapıda ismini yazdırıyorsun kapıdaki arkadaş bağırarak sıradaki kişileri çağırıyor. Hafta içi gitmeyi düşünüyorsan dediğin gibi kalabalık olmaz diye tahmin ediyorum.

beykoz sosyal tesisleri veya dolmabahçedeki sosyal tesis çok daha güzel.
yemek de öğrenci yemeği gibi işte hem ucuz hem de kötünün iyisi.

rezervasyona gerek yok yer bulabilirsiniz bence.

beykoz sahildeki tesis çok iyi manzara açısından. arnavutköy sahilde var, orası da çok güzel. fiyatların uygun olduğu yazılmış zaten. yemekleri fiyatına göre iyi. aynı kalitede yemeği deniz manzaralı bir restaurantta minimum 2-2,5 katı fiyata yersiniz.

butun sosyal tesislerde ayni menu var.
yemekleri genel guzel,bizim ofise yakin florya tesisi var,gayet basarili arkadaslar surekli gidiyorlar.fiyatlar iyi.corba guzel oluyor,kasarli biftek yemistim birde pacanga boregi hepsi basariliydi.

Yemekler kötü değil, çok beklentin yoksa beğenirsin. Bayramda, ramazanda ya da özel bir günde gidilmediği sürece yer oluyor. Fiyatlar da civara göre uygun sayılır.

halic ve kasimpasaya gittim. balik yedim. orta kalite. cok sey beklememek lazim. ama deniz kenari ve ucuz olusu bakimindan tercih edilebilir.

iki tane tiyatro bileti alsan çok şık olur, madem seviyor sevdiği biriyle gider.

Parfüm olmaz adamın düzenini bozma bence. Supplement al düzenli kullandığı varsa :D Al bi 2300 whey Çilekli buda benden de.

Tiyatro bileti +1 hem sezon da yeni açılıyor, çok sevinir bence :)

shopigo.com

Tiyatro biletini düşündüm de hem gittiği oyuna bilet alma ihtimalim var hem de biraz ufak bir hediye. Gerçekten büyük bir iyiliği dokundu bana :)

Eski Yunan Tragedyalari seti.

kitap

swan lake'e bilet al madem? hem ucuz da değil bence :/

Sezonun yeni oyunlarına bakabilirsin gitmiş olma ihtimali için. Bazı sahnelerde kombine tarzı kartlar alınabiliyor, kesinlikle daha büyük bir hediye :) Tiyatro dışı bir şey dersen pahalı bir kalem ya da sevdiğin bir yazarın imzalı kitabı vs. olabilir.

cirque du soleil geliyo yine
ama o da pahalı kaçabilir

kimse tiyatro biletine sevinmez. hatta ben planımın bozulduğunu düşünürüm, hoşlaşmam. ben anlamadım, gönül işi değil di mi bu

Benim klasik hoca hediyem gundelik hayatimizin tarihi isimli kitap. Birkac hocama hediye ettim, bu kitaptan hoslanmayacak biri yoktur herhalde. Buyuk kitapcilarda bulabilirsin.

ben olaya biraz pesimist yaklaşıcam. diğer duyurularından anladığım kadarıyla kadınsın. hocanın sana yaklaşımının boyutunu ve yaptığı o büyük iyiliği bilmiyorum ama bence 2 kişilik biletli hediyelerden uzak dur, sen üzülürsün. kitap al geç. erkek milletinden her şey beklenir kendimden biliyorum.

Yok yahu. Evli barkli adam. Benim erkek arkadasimı da tanıyor. Sadece teşekkür etmek istedim. Kötü düşünecek bir durum yok ortada.

sinema da seviyorsa sinemia üyeliği hediye edebilirsin

Giriş seviyesinden kastın ne bilmiyorum ama bütün seviyeler açılıyor bu dönem registrationda gördüğüm kadarıyla. Sizin bölüme özel bir durum var mıdır bilmemekle beraber bir arkadaşıma ispanyolca için 101'i almadan diğerlerini alamayacağı söylenmişti. Hocayla anlaşıp sistemden 101 alıp, 102'nin derslerine girmişti dönem boyunca.

Çok sıkılırsın. Ben Ger101 almıştım, hoca ilk derste Almanca bilenlerin droplamasını istemişti. İzin verirse eğer, dayan. Belgen falan varsa 201'den falan da başlayabilirsin sanırım, bi YADYOK'la konuş. Olmadı, @aioniotita'nın dediği gibi hocayla anlaşıp seviyene uygun bir dersi takip edebilirsin ama ikinci yabancı dil zorunluysa ileride sıkıntı çıkabilir.

lisede öğrendiysen almancayı okulunun adı görüneceği için giriş seviyesi vermeyeceklerdir başkalarına haksızlık olmasın diye.

@slow aynen lisede öğrendim almancayı, @aioniotita ve @montgomery'nin dediği gibi yapsam herkes için daha iyi olacak gibi.

Harry potter larin yabanci dili bana zor gelmisti ama sebebi seviyesi degil de jk rowling tarafindan uydurulmus kelimelerin fazlaligi.

Hortkuluk baska bir kelime, ne bileyim boyle seyler iste.

Birinci kitabindan baslarsan olur ama bence. Sonucta cocuk kitabi esas olarak.

Gramer ve kelime durumun nasıl bilmiyorum ama b1 gibi bir seviyedeyken babbel kullanmaya başladım ispanyolca için, memnunum.

duolingo indirebilirsin.

Ben de pratik yapacak birini ariyorum. Ancak online olabilir. Dusunursen haberleselim.. cle nin kitaplari var. Ayni ingilizcenin seviye kitaplari gibi bir de folio yayinevi kitaplari. Yas 9/12 falan nispeten kolay olur.

Benim de Fransizca bayagi sikintili hale gelmeye basladi, sahsen ben once grammar calisip sonra pratik yapmayi dusunuyorum, bir de Fr altyazili film izlemek cok faydali oluyo diyolardi. Tabii ki ilk etapta anlamasi hayli zor olur ama daha onceden sevdigin ve bildigin filmleri Fr altyaziyla izleyebilirsin sanirim.

yazdığın seviyeler ne anlama geliyor bilmiyorum ama sadece okumak zaten pek bir işe yaramaz; daha çok yazmak ve konuşmak işe yarar. anlıyorum ama konuşamıyorum diyen çoğunluktan olmak istemiyorsan bol bol ayna karşında okuma yapabilirsin; öğrendiğim kalıpları, çekimleri kısa hikayelerde kullanmalısın ve konuşma konusunda da bol bol pratik yapmak gerekir.

@kuehles, o çok sorun değil ya. 3-5 kelime, çözeriz.

@ mistreated, gidicem ama çok yoğun olmayacak. Kendim de çalışmam gerek.

@aioni, gramer iyi, kelime haznesi de baya var. Ama okudukça hatırlama veya aa ben bunu biliyorum zaten deme durumu çok yüksek(ingilizce ve türkçeyle baya baya ortak kelime olmasından dolayı). Babbel'e bir bakayım.

@chezsoi, cx o bana pek gelmiyor abi :/. Ama yine de sağol.

@aferin cok iyi dusunmussun, filmden çok dizi indirdim bi tane onu izleyeceğim. her filme uyumlu altyazı bulmaya çalışmak beni öldürüyor :(.

@tiny penny, konuşmak işin en rahat kısmı, fransızcayı anlamam daha zor şu an. Dediklerini biliyorum, ama dinlerken anlamam zaman alıyor maalesef.

@ruhen hastayim, duolingo hiçbir işime yaramadı. Hep aynı şeyler gibi geldi bana.

kargo şirketini degilde satın aldıgın yeri aradın mı ? 10 gun oldu daha ürün elime gecmedi diye

Evet önce onlarla iletişim kurdum. Kargo takip no verdiklerinde ve teslim edilmiş dediklerinde ortaya çıktı durum.

Sipariş verirken not kısmında belirtirseniz paketin üzerine yazabilirler belki. Birkaç kargo firmasıyla sorun yaşayıp genel merkezlerini arayarak çözmüşlüğüm var ama yurtiçi kargonun olumlu bir iş yapacağını düşünmüyorum pek. En mantıklı çözüm evde yaşayan başkaları varsa onların ismine almak.

Bundan sonrakilerde farklı bir isim yaz bence de. Adresin doğru ismin sana yakın ama farklı bir isim olsun kurtarırsın bence.

Çok teşekkürler evet ev arkadaşımın ismini yazabilirim sadece ama zaten yurtiçi kargo hiç evde bulamadığı için(!) şubeden gidip almak sorun olur bu sefer de.

@wiilii 4-5 sokak var kadınla aramızda. 2 gündür hem satıcı firma hem yurtiçi kargo arıyor aynı şeyi anlatmaktan sıkıldım. sitesinde de yazıyormuş hasarlı paket tutanakla teslim alınmayabiliyormuş. getirebilirlerse öyle yapıcam zaten hiç çemkirme gücüm falan kalmadı:)

yurtici kargonun söyle bir gerizekali yöntemi var, isim soyisim giriliyor. oradaki kayitli adrese gonderiliyor. diger kisinin adresi sizinkinin üstünde ciktigi icin yurtici elemanı ilk gördügü adrese basiyor. gonder diyor. başıma söyle bir iş geldi, oradan biliyorum.adresimi degistirdim. kargo gonderilecek bana, karsi taraftan kisi ismimi yeni adresimi veriyor. yurtici elemanı yeni adresimi girmeye üsendigi icin sistemde bu kayitli bu adrese gonderecegiz diyerek eski adresime gonderiyor kargoyu.

velhasil, esas suclu yurtici. mümkün oldugunca kullanmayalim, başka secenek varsa onu kullanalım. senin durumunda şirket işin icinden siyrilir, kargoyu alan da bana gelmisti actim der, kargo sirketine yüklenin siz.

Çözüm önerisi:

Soyisminiz aynı kalmak şartıyla farklı bir isim uydurun ve onu yazın. Pek bilinmeyen bir isim olsun. Kargo gelince de kişi kardeşim olur, ablam olur, abim olur diyip alacaksınız. Kimlik sorarsa göstereceksiniz soyisim tutacak.

Bu kadar.

akıllı telefon ise general mobile asus yada çin markası telefonlar bence işini görecektir.

taahhütle bir GSM operatöründen cihaz kampanyasına girişebilirsiniz. en azından ödeme zamana yayıldığı için sizi çok sarsmayabilir.

Babama lg g4 beat aldım hepsiburadadan,gayet memnun. 700 civarıydı o zaman.

A101de satilanlara bak 450 600 arasi değişiyor. Samsung core xxxx aldık annem çok memnun, yağ gibi kayıyor telefon.

Tabi arabasına göre değişir ama biz ailecek en fazla 100-120 bin civarındakilere baktık hep şimdiye kadar. Genelde 2 3 senede bir araba değiştiriyoruz, 100-120 bindeki araçlar çok daha kolay satılıyor, en azından bizde böyle oldu durum.

Valla ben aracımı 110 binde aldım, başıma bir sürü iş çıkardı. Hepsinde böyle olacak değil tabii ama bundan sonra ya parayı artırıp ya da modeli düşürüp 80 binin üstünde araba almayı düşünmüyorum.

Aynı hatta görevli biriyle konuşmuştum geçenlerde metro beklerken. 2019 dedi ama dediğin gibi şimdiye kadar söylenen tarihlerin neredeyse hiçbiri tutmadı.

Benzeri sıfır ürünlerden kullanan arkadaşlarım var, bir şikayetlerini duymadım ama tam markaları modelleri nedir bilemiyorum. İşten anlayan biriyle feriköydeki bit pazarına gitmek daha hesaplı olabilir.

Biz de sizin gibiydik, ilk pikabimizi alırken. Baya arastirdik, linkteki pikabin birkaç eksisinden dolayı yine d&rda satılan başka bir pikap aldık.

Evet, cok daha pahali pikaplar var ama sizin, bizim gibi profesyonel olmayan insanlar için yeni nesil ortalama bir pikap yeterli oluyor. Biz memnunuz.

Plak kısmına gelince genelde internetten aldık. Geçen seneki kitap fuarında ikinci el plak satan standlar vardı, baya plak depoladik ordan. Yurtdışından getirtmek de bir alternatif.

plaklar en ucuzundan olsa bile çizik olmayanları minimum 45 liradan falan başlar. Şansa temiz bulabilirsiniz 10 tl'lik 20 tl'lik falan ama şans gerçekten. Çizik plak da iğneye zarar verir.
Sıkça yurtdışına çıkıyorsanız bolca bulabilirsiniz ama.

motoru bozulmamış analog aletler bu aletlerden daha dayanıklıdır. kayışlı olanların en fazla kayışı esner ya da kopar. onu da siz değiştirebilirsiniz zaten. çok basit bir işlemdir. bu gösterdiğiniz aletler bana sorarsanız, makyajlanmış aletler. yani istediğinizi aslında bulamayacaksınız bunda. tabi çok ciddi fiyatlı cihazlar var. fakat iyi bir ikinci el bulmak da kolay.

ayrıca dediğim aletlerden alırsanız, bu işten anlamaya da başlayacaksınız zamanla. yani ikinci el temiz bir akai, jvc, dual, pioneer işinizi görecektir. daha detaylı anlatıp bunaltmayalım...

ekleme: başlangıç için dikkat etmeniz gereken şeyler, iğnenin çok toz toplayıp toplamadığı, kolun yaptığı basınç, seste dalgalanma olup olmadığı, devir değişiminde sıkıntı olup olmadığı, dönen tablanın dönüşte yalpalamaması, mümkünse tablanın plasik olmaması... üstündeki plağın kaymasını önleyen plastik parçadan bahsetmiyorum tabi.

ah bir de mümkünse kolun otomatik değil analog olması. otomatik dertsizdir, basarsınız bitince kendini geri atar falan ama daha kolay bozulabilir ve daha hassastır. tabi sese etkisi de vardır ama bence onlar daha sonraları düşünülebilir, sizin pozisyonunuzda.

tabi bunlar benim düşüncelerim. belki bana katılmayanlar olabilir.

ekleme: çok uzatıyorum belki ama amplisiz modelleri daha makbuldür bunların. inanın fark çok fazladır. ortalama bir ampli ile çok başarılı sonuçlar alırsınız. bir de bir kilit nokta daha söyleyeyim bu önemli. bazı modellerde pre ampli yoktur. yani eğer yabancıysanız açıklayayım. sinyaller sizin çıkış vereceğiniz ampli ile uyuşmaz. bu yüzden bir de pre ampli almak gerekir. bu çok nadir olan bir şey. bir dönem böyle bir furya varmış galiba. ya da pre ampli'nin de sese etkisi üzerinden yapılmış bir şey olabilir. orada bulunduğunuzda dinleyin kısacası. bir ampliye takıldığında direk çalışabilir pozisyonda mı yoksa arada başka bir cihaz var mı? 3-4 sigara paketi büyüklüğünde olurlar genelde.

kötü pikap plak bozar

hevesinizi anliyorum. kendinizden emin olmadan bu hobiye girismeyin.

kaliteli muzik dinlemek istiyorsaniz iyi bir cift hoparloru bir amfi vasitasiyla bilgisayarinizin kulaklik cikisina baglamak yeterli. internette boyle korsan muzik indirenler ve arsiv yapanlar var.

eger muzigin kendisinden cok plagi dinlemek ve plak biriktirmek istiyorsaniz ve kararliysaniz:.

o gonderdiginizi almak yerine ben olsam kalite kontrolden dolayi bunu tercih ederdim: www.amazon.com

hatta alabilirseniz bu cok daha iyi ve ciddi: www.amazon.com

bu islerden hic anlamiyorsaniz once biraz teknik konulari arastirmanizda fayda var. hem fiyatlar ve kalite konusunda kanmamak icin, hem kullandiginiz plakcalarin sagligi icin hem de isin zevki burada oldugu icin. pikap ignesi nasil takilir cikarilir ayarlanir gibi bir ton detay var. biraz arastirin. tavsiye edilen hoparlorler de vardir onlara da bakin.

ne tarz muzik dinlediginizi bilemiyorum ama eger plak alacaksaniz kondusyonu iyi olmayan plaklara para vermeyin, plakcalarinizin sagligina onem verin.

arastirmak icin google'da "what's the best starter turntable?" gibi aramalar yapabilirsiniz.

son olarak kendinize bir fiyat araligi belirleyin. neye ne kadar ayirmak istediginize karar verip oyle arastirin.

ucuzuna kacarsaniz zevkini cikaramayabilirsiniz.

cevaplar için çok teşekkürler arkadaşlar.
derdim sadece kaliteli müzik değil @idexo nun dediği gibi istediğim müzik dinlemek değil plak dinlemek. analog aletler tabi ki daha çekici ama düşük bütçeyle olanlarına çok güvenemiyorum açıkçası. 400-500tl civarına dual felan gibi çok tavsiye edilen cihazlar bulunmuyor görüğüm kadarıyla. o yüzden yeni nesil daha dertsizmiş gibi geliyor ama yanılıyorum büyük ihtimalle :)
biraz daha araştırma yapmam lazım gibi görünüyor

aynisini kullaniyorum, isimi goruyor, plaklarimin tozunu aliyorum sadece oyle dinliyorum. plakcalar baslangic icin yeterli. beklentinize bagli her sey.

Abboov. Beraber buyuduler

theon sansa'nın üvey kardeşi gibi. birlikte büyümüşler. 2. sezonda starklara ihanet etmeye başlıyor.

Hatırladığım kadarıyla öyle şeyler olmadı. Theon o kadar sene sansa ve ailesinin yanında yaşadıktan sonra ihanet ettiği için yaptırıyordu sanırım.

Theon'un babası Balon Greyjoy isyan çıkarıyor. Bu isyanı bastıranların arasında Ned Stark var. Balon Greyjoy tekrar isyan çıkarmasın diye en büyük oğlunu esir gibi alıp Winterfell'de büyütüyor. Kendi çocuklarından hiç ayırmadan büyütüyor.

Theon babasının emriyle küçük bi balıkçı kasabasına saldıracakken Robb'un güneyde olmasını fırsat bilerek Winterfell'i alıyor. Bran ve Rickon'u öldürmüş gibi iki çocuğu yakıyor. Böyle genel olarak. Beraber büyüdüler. Düşman oluyorlar sonra. Theon aslında pişman oluyor zaten Ramsay'den de önce.

Sansa Theon' u kardeşlerini öldürdü olarak biliyor bir de.

iyi de o zaman ramsay'in theon ile alip veremedigi ne? ikisi de stark'lara ters gitmis. cocugu o hale getirmesinin ne anlami var ki.

e ramsay manyak? hem sansa'yı hem theon'u aşağılamış oluyor aksiyonlarıyla, duble keyif alıyor ruh hastası.

İlk başlarda boltonlar starkların yanında yer alıyordu. Sadist olduğu için işkence etti. Sonra da yanında tutmaya devam etti. Ona acı çektirmekten zevk alıyor.

Bunlar beraber büyüdü. Sonra theon bunlara ihanet etti, kardeşlerini yaktı (yaktığını sandı, galiba Sansa da yaktığını sanıyor tam hatırlamıyorum. Sahi, o kardeşler ne oldu ya?).

O yüzden öyle bir durum var. Theon kızın ailesine büyük ihanet etti yani beraber büyümelerine rağmen.

Kitapta işler daha karışık. Ramsay öldü sanılıyor aslında. Roose Bolton öldü diye mutlu oluyor falan. Ramsay saklanıyor Winterfell zindanlarında. Theon kaleyi ele geçirince yemin edip onun askeri oluyor. Adı Leş diye geçiyor hatta. Bir süre sonra Theon için asker bulmaya gidiyor ve Dehşet Kalesi askerleriyle gelip Sir Rodrik'i yenip Winterfell'i alıyor.

sg'den kadıköy servisine bin (sg1), uzunçayır'da in. orası metrobüs durağı zaten. oradan istediğin durakta inersin.

E10'a binip uzunçayır metrobüste inmek en mantıklısı sanırım.

Sg1 diye servis mi var?

16s sabiha-uzunçayır çalışır.

ben bikaç tane ucuzundan aldım, bir iki haftada pert oldu. sonra 100 liraya samsungun orjinal ürününü aldım, 1,5 senedir kullanıyorum hala taş. tüm telefonlara da uyuyor nerdeyse. vakumla cama yapışıyor ama klimaya takılmıyor. klimaya takılanlar kışın sıcak hava üflediğinde sıkıntı olur.

Ben klima şeyine sıkıştırılanlardan alım birkaç ay önce, gayet rahat kullanıyorum bir sorun olmadı. Hepsiburadadan almıştım 10 küsura.

bi kere şunun gibi: urun.gittigidiyor.com ucuzundan aldım dağıldı 1 ayda

şunun benzerinden var (5 tl imiş) şimdi on numara: urun.gittigidiyor.com

Ben tam tarif ettiğiniz mıknatıslı olanı kullanıyorum. tutması falan gayet iyi. Ama sıkıntılı tarafı her klima çıkışına uymayabiliyor. o nedenle çok pratik değil. ucuz diye ondan almıştım. ama bir sonrakinde cama vantuzla yapışan kollu tutuculardan alırım.

bir de mıknatıslı olanın metl parçasını telefona sabitlemen gerekiyor. ben telefonu kapaksız kullanmayı sevdiğim için bana pek uymadı. kapak takmak zorunda kalıyorsun.

skip ad :)

geçme madem kal, alnına tabanca dayamıyolar ya?

Tamam boğaziçi daha iyi ama odtü de boru değil yani. Bence riske etme,eğer ortalamanı yükseltebileceğine inanıyorsan boğaziçine mastera başvurursun. Hatta odtüde exchange programı dahilinde 1 dönem boğaziçinda okuma imkanı vardı diye hatırlıyorum,ico sayfasından bi bak ona bence.
Ha ama kafaya çok taktıysan,çok pişman olacağını düşünüyorsan,o zaman git boğaziçine. Toefla veya ieltse girip (ve iyi bir skorla tabiki) hazırlığı atlayabilirsin sanırım.

5-10 yıl sonra "ulan gitseydik nolurdu acaba ya" diyecek misin, bu önemli bence. boğaziçi hep içinde ukde kalacak gibi geldi bana yazdıklarından, maddi olarak sıkıntı olmayacaksa 2-3 yıl insan hayatında çook uzun bir zaman dilimi değil

bana 5 sene önce sen odtü de okuyacaksın deseler ben h.... laan derdim. şimdi şımarıklık olmasın çok şükür odtü de okuyorum.
normalde 2-3 yılı hiç sıkıntı etmem ama normal dönemimde kilere göre zaten 3 sene kaybım oldu :( bu olmasa hiç düşünmezdim zaten.

yatay geçiş de olsa ingilizce yeterlilik sınavına girmeni istiyorlar. toefl için malesef zamanım kısıtlı. maksimum 2 haftaya açıklanacak herşey.

ingilizcen kötü ise geliştirmek için bir nedenin olur işte. işletme mezunu olup zehir gibi ingilizce bilmek zorundasın sonuçta. ayrıca yaşın daha genç. boğaziçi ile kendine 'meydan okumuş' olup kendini geliştireceksin, bence git.

maalesef oda olmuyor, odtüden kaydı sildirmek zorundayım.

E ne güzel iste ingilizcen mezun olduğunda odtudekinden daha iyi olacak. İşine yaramayacak mi ingilizce?

yarıyacak tabi ki ama bunu şuanda da sene kaybetmeden geliştirebilirim.

kesinlikle boğaziçi bunu kız arkadaşı odtü işletmede ve hergün odtüye gidip gelen birisi olarak söylüyorum dikkate al

kuzenim boğaziçi'nde okurken onu ziyarete gidiyordum.
açık konuşacağım: gerek atmosferi, gerekse de öğrenci kalitesiyle gerçekten yok TR'de Boğaziçi gibi bir üniversite!
doğruya, doğru.
bence BOUN'a gitmelisin.

ben boğaziçi, arkadaşım odtü mezunu. aynı bölüm. 5 yıldır gözlemlediklerime göre odtü'deki eğitim boun'dan kat ve kat daha iyi. evet, aşırı zorluyorlar ama gerçekten çok birikimli bir şekilde ayrılıyorsun. öte yandan sosyal açıdan ve okulun ismi açısından boğaziçi'nde daha özgürsün. daha çok fırsatın oluyor, ufkun daha açık. odtü'deki insanların çoğunun devlette çalışmayı yere göğe sığdıramadıklarını gördüm. çünkü ankara ortamı. boğaziçi insanı daha çok özel sektöre yönlendiriyor ve işletme okuyacaksan bu açıdan daha iyi tabi. yine diğer yandan odtülü odtüllüyü daha çok kolluyor.

herkes boğaziçi ortamı falan demiş de ben odtü'nün ortamını daha çok sevmiştim.

boğaziçi'ni isteme nedeninin sırf ukte olduğunu düşünüyorum. özel sektör hırsın varsa her iki okulda da çok iyi yerlere gelebilirsin. boğaziçi'nin aman aman bir şeyi yok bana sorarsan. düzenli aralıklarla birbirimize ego tatmini yapıyoruz işte. en nihayetinde mezun olunca bebek bezi falan pazarlıyoruz, bu neyin havası 5 yıldır çözemedim.

ama farklı şeyler yapmak istiyorsan; çevre edinmek, nokta atışı insanlarla tanışmak istiyorsan boğaziçi ismi kesinlikle daha çok kapı açar. yaşını falan da takma.

you decide.

28 yaşındayım. Boğaziçi ne dgs ile girdim ve bu yıl hazırlık okudum. Şimdi okulu bırakmam gerektiği için çok üzgünüm. Boun dan başka Ankara ve İstanbul'da 5 farklı okulda okuma Fırsatım oldu. Boun bir başka.

Boğaziçiliyim. Hazırlık sınavının abartıldığı kadar zor olduğunu düşünmüyorum. Hazırlık okumama rağmen nerdeyse hiç derslere gitmeyip 2 ay kadar sınava çalışarak geçmiştim ki ingilizcem pek iyi durumda değil gibiydi. Daha önce hazırlık okumuş biri en azından gramere hakimdir ki geriye listening ve reading pratiği yapıp vocabulary geliştirmek kalıyor. Ayrıca baba parası yemeyeceksen iyi olmayan bir ingilizceyle işletme mezunu olarak yapılabilecek çok iyi şeyler yoktur diye tahmin ediyorum. Hem hazırlık okusan bile muhtemelen bölümde saydıracağın dersler olacak, ordan telafi edersin.

Resmi 27 gayriresmi 28 yaşında bir Boğaziçi işletme mezunu olarak boğaziçi işletmeyi tavsiye ederim. Asıl pişmanlığı üniversitede düzgün ingilizce öğrenemediğin için yaşayacaksın, bu yüzden boğaziçi ne gelip biraz kas, Proficiency yi geç ve işletmeden nnnneffffrrreeeeetttt eden beni bile işletme sevdalısı haline getiren bölümü bitir. Odtüde sistemi çözdüysen bizde de çözersin.

Bazı üniversitelerde not ortalamaniz iyiyse ücretsiz olarak yandal imkaniniz oluyor. Okula sordunuz mu bunu?

Ben açıköğretimde sosyolojiye başladım; kitapları bilgi sahibi olmak için yeterli seviyede bence. Antropoloji de öyledir diye tahmin ediyorum. Keyif için okunur yani.

Acikogretimde antropoloji var mi? Ben yok diye biliyorum. Sosyoloji okuyabilirsin.

Acik ogretimde Antropoloji yoktu en son. Istanbul Uni'yi de kontrol ettim, gorunmuyor. Sosyal kismina odaklanmak niyetindeysen sosyoloji okuyabilirsin. Biyolojik Antropolojiyi de ogreneyim dersen ders alabilirsin.

Ben de ataturk istanbul ve anadoluya bakmistim gecen arkeoloji veya antropoloji var mi diye, yoktu.

Diploma takıntınız yoksa ki aöf diplomasının bir faydası olmaz zaten, kendine okuma listeleri de oluşturabilirsin sınavlar vs. yerine.

www.youtube.com
tirad diyince aklıma ilk bu geliyor.

www.youtube.com

şimdi bakamadım da filmin türkçe alt yazısı vardır muhtemelen alt yazı sitelerinde.

www.youtube.com

bu tam sayilmaz galiba ama :
www.youtube.com

Link veremiyorum şu an ama kolay bulunur sanırım.

Angelopoulos'un Eternity and a Day'inde filmin sonlarına doğru adamın hastaneye annesini ziyarete gittiği sahne.

Bela Tarr'ın Werckmeister Harmonies'inde radyo yayını sahnesiydi sanırım.

Masumiyet ilk akla gelen zaten ama muhtemelen biliyorsundur.

eksisozluk.com

1 - www.youtube.com
A Few Good Men filmindeki "You Can't Handle the Truth" konuşması

"Sen gerçekleri kaldıramazsın....İdrak edebileceğinizden daha büyük bir sorumluluğa sahibim. Santiago için gözyaşı döküyorsunuz ve denizcileri lanetliyorsunuz. O lükse sahipsiniz. Bildiklerimi bilmeme lüksüne sahipsiniz..."

2- www.youtube.com
Bir de Scent of a Woman'da Al Pacino'nun sahnesi, okul yönetimine ağzının payını verirken.

eja +1

Tiradın kralı:
alkislarlayasiyorum.com

this land is mine
vimeo.com

the great dictator
www.youtube.com

+american splendor
www.youtube.com

www.youtube.com

Chasing Amy

Behzat ç. 30. Bölüm Canan ergüder'in "Biz de mutsuz oluruz" tiradı
Haluk Bilginerin masumiyet tiradı
Erdal beşikçioğlunun Behzat ç. 78. Bölüm tiradları

verilen linklerde var mı bilmiyorum da penny dreadful'da billie piper'ın çok hoş tiratları var feminizm hk. www.youtube.com
www.youtube.com bu sahnelerdi galiba çok hatırlamıyorum.

Doctor'dan gelsin
www.youtube.com

the big kahuna

www.youtube.com

eksisozluk.com

En iyisi şu anda Rosetta stonedur.paralı fakat torrentten indirebilirsin.görsel ve işitsel olarak iyi derece girdi sağlayıp hızlı bir şekilde istediğin dili öğrenmeni sağlar

Babbel kullanmaya başladım yakın zamanda ispanyolca için. Hem grammar hem de vocabulary için yeterli geldi bana. Speaking, listening ve reading alıştırmaları da gayet iyi. Sitedeki diğer insanlarla konuşma şansın var pratik için. Ayrıca ios ve android uygulamalarından da devam edebiliyorsun internet sitesinin yanında. Fiyatlar da 3 aylık olan $27 civarıydı. Üye olduktan sonra bir iki hafta premiuma geçmezsen 3 ay alırsan 3 ay hediye ediyoruz gibi teklifler gelmeye başlıyor :)

100 gb dediğin bence geç bile bitmiş.

Evde 50 gblık akk var ve nerdeyse her ay ilk haftanın bitiminde tek bilgisayarla kota doluyor. 15 bilgisayar ile 18 gün dayanmak bile mucize.

geçen ayın son günü mü indirdiniz torrenti, son gün bir sonraki güne yani ay başına devir ediyor eğer modeme reset atmadıysanız bir ihtimal ondan olabilir.
100gb 15 bilgisayar yine iyi dayanmış 18 gün, arada dizi izleyen olmuş olabilir

herkes söylemiş ama ben de tekrar edeyim. 100 gb, 18.gün, 15 bilgisayar harika performans. ben 1 haftada 100 gb bitiriyorum zaten. iki dizi izlesen, iki şarkı dinlesen, bir de bunları hd yaparsan olay bitiyor zaten. sonrası manasız bir hızla internetin kapısının önünde dolaşmaya çalışma, içeride bir arkadaşım var bakıp çıkacağım ekolüne yeni aday olma çabaları.

3 bilgisayar + arada bir kullanılan Digiturk dilediğin zaman uygulaması. 50 GB. Ayın 20'si gibi bitiyor. Bence de iyi dayanmış.

ne dökümü? hangi ip adresiyle bağlantı kurulduysa onun dökümünümü veriyor telekom?

Bizim ofiste 15 pc var. Fiber Sol ve sınırsız. Aksi takdirde yetmiyor. Böyle tartışmalara mahal vermemek için işvereniniz biraz daha paraya kıysın.

125 gb akn ile 2 kişi ay sonunu göremiyoruz. 18 gün iyi dayanmış. Windows 10 da bilgisayarların sezonluk veri kullanımlarına bakabiliyordunuz sanırım.

Hız yüksek ise youtube gibi siteler direk 1080p'ye geçer. Bu da yüzlerce MB tutabilir. Anladığım kadarıyla siz sadece müzik dinliyorsunuz. Ayar varsa video ayarını en düşüğe alın.



.

15 bilgisayara 100gb nedir ki?

tanesi günde 1.5gb falan yese (ki yer) zaten 4-5 günde bitmesi lazım.

yani bu arada kusura bakmayın da 15 kişilik ofiste adil kullanım kotalı internet kullanmak çok komik olmuş.

biraz tuzlu, kotasız tarifeler var onlara yönelin.

normal bir şirkette olması gereken internet paketleri ektedir:

hizliresim.com
15 kişinin çalıştığı yerin aylık sırf maaş gideri zaten 40bin lira civarı falandır ortalama.

500tl lik internet işyerini batırmaz.

100 GB sandığınızın aksine pekte yüksek bir kota oranı değil.
o kadar kişiye, o kadar pc'ye gene iyi dayanmış garibim 100gb.
şahsen, bireysel kullanıcı olarak, her ayın 1. haftası dolunca bitiriveriyorum 100 gbyi.

100 GB sadece download değil download+upload oluyor. Dolayısı ile gayette bitebilir, şaşılacak bir durum değil. torrenti seed ettiysen o da bitmesine etkendir.

100 GB sadece download'tur. Upload'lar sayılmıyor çoğu pakette.

Ben torrent kullanmadan 1 ayda 100 GB bitiriyorum, youtube falan da yok. İş yaparım bilgisayarda tek başıma. Internette gezmek bile günde 15 saat olunca o kotayı dolduruyor.

sizin hepiniz ben gibi olsa, 18 günde 900 GB falan yer. Üstüne bi de youtube playlist falan varsa daha da çok tutar.

genel görüşe katılarak 100gb 15 bilgisayar için az bir akk.
15 bilgisayar youtube'dan müzik dinliyor olabilir ama youtube üzerinden dinlendiği için o sürede dizi izlemekle aynı kapıya çıkıyor.

windows 10 güncellemeleri var.
program güncellemeleri var.

var oğlu var.

ayrıca upload sadece mobil internette ücretlendiriliyor.
fiber internette download esastır.

Sadece fps oynamak için alan var. Hatta sadece fifa oynamak için alanlar da var. Bence alınır.

paran varsa sırf şekil şükela olsun diye bile alabilirsin.
ha mantıklı alışveriş mi? asla değil ama almak istiyorsan al tabii ki.
abim mesela aldı, 3 ayda bir gidiyorum fifa oynuyoruz o kadar. eminim ki hiç açmıyor o aleti, öyle çürütüyor. var senin gibi insanlar yani rahat ol.

bari ps4 al. Street fighter oynarsın. ps4 ve pcye çıktı sadece.

Arcade stick al, o şekilde daha zevkli oluyor, kombolar kolaylaşıyor.

bence alınmaz. mesela tekken 7 pc'ye çıkacakmış. onu oynayabilirsin. yine de sen bilirsin.

Sekil sukulle isim yok, evde duracak aletle neyin sekli? Benim derdim Tekken, SF falan gibi surreel dovus oyunlari oynamak degil. UFC, Fight Night gibi oyunlar oynamak, bunlar da maalesef PC'de yok. Acikcasi PC'de olan oyunlari da gidip konsolda oynamam yani, bu yuzden soruyorum tek tip oyunlar oynamak icin bu kadar para verilir mi diye

sadece online cod oynuyorum.ps bu ise yariyor.baska bisi yapmiyorum.

alınır. ama xbox alınmaz.

Cıks. Şu an konsola çıkıp da PC'ye çıkmayan tek güncel dövüş oyunu UFC. O da fena bir oyun olmasa da konsol aldıracak kadar şahane değil. Her şeyi geçtim Xbox alınası bir konsol değil. PS'te en azından Bloodborne falan var.

ps4 al.

Ev almak başka bir yerden kira geliri olmayan, ömür boyu kira ödemek zorunda olanlar için gayet mantıklı geliyor bana ama senin durumunda çok da mantıklı olmayabilir. Evin ve dükkanın kirası oturduğun evin kirasını ödemene yetiyorsa ve yetecekse gereksiz bile denebilir bence.

Taksi şoförü 1976 yılında çok güzel özetlemiş bunu; bir ev, bir araba, bir de sibel..

ele geçen irili ufaklı herhangi bir mal varlığında direkt "EV AL EV AL HEMEN GİDİP EV AL" diyen insan en hafif tabirle vizyonsuzdur. kimse kusura bakmasın.

"ya dostlarorkestrasi sen o evi sat, şöyle bir yatırım yap, o parayı böyle böyle değerlendir, sonra belki bir noktadan sonra da bir ev alırsın gelecek için" deseler hepsinin üstüne çiçek, çikolata fırlatırdım ama bu net olmamış. ev ölüler ölüsü bir yatırım şeklidir ve ekstra bir şey olmalıdır. ekstra bir fırsat durum olmadıkça ev almak çok akıl karı değil yatırım manasında. Ki sizin etrafınızdaki insanlar zaten belli ki yatırım derdinde de değil. Öylesi daha bile saçma. Eldeki parayı niye gömesin oraya yani. Çok tuhaf.

Alma

ev almak uzun vadede önemli bence dünyanın binbir türlü hali var, ama senin zaten zor durumda kalırsan başını sokacak bir evin varmış, e gelirin de varmış. senin durumun için gereksiz. etrafındakilere de ben evimden memnunum de geç, karışmasınlar.

Dünyanın binbir hali var ya ondan yeni bir ev al diyorlar.
O ev 30-40 yıl sonra kira getirebilecek mi, ne kadar getirecek, sen o sırada evlenip çoluk çocuğa karışacak mısın, onların okull masrafları olacak, evlilikleri olacak, onlar evlenirken sen emekli mi olmuş olacaksın?
Emekli olunca şimdi oturduğun yerde oturabilecek misin? Oturamıyacaksan elindeki evde mi oturacaksın, bina kaç yıllık, o zamana ne kadar eskiyecek...
Hayatın için öngördüğün algoritmayı yap, sonra karar ver. O dedi bu deiyle iş yapılmaz. Planın programın olur ona göre bakarsın.

Kira her sene artacak, Her sene maaşının/gelirinin en az şimdiki kadarını kaybedeceksin kirada oturdukça. Çünkü enflasyon ve tüketici sepetine bağlı olarak artacak. Kredi çekip, aldığın evde ise kredi bedelinin faiz oranının düşmesi ile birlikte düşme ihtimali var. Düşmese bile her zaman sabit kalacak. Yani sen kira zammı yaptığın, maaşına zam aldığın zaman o kredi, kiranın aksine her geçen sene gelirinde daha az oran kaplayacak. Ev alma ile kira ödeme arasındaki birincil fark bu.

İkincisi ise 10 sene yukarıda belirtilen şekilde gelişinin belirli bir kısmını harcadıktan sonra çıkıp, Başka eve geçtiğinde kira ödemeye devam edeceksin. Eğer aynı yerde kalacaksan da 12. Sene de kira ödeyeceksin. Ev satın alma yoluna girdiğinde ise 10 yıl sonunda artık ödemen bitecek. 12. yılda bir kredi ödemen olmayacak ve normalde kesilen pay cebinde kalacak. Üstelik satış yoluna gittiğinde, evin artan değerine bağlı olarak 10 yıldır ödediğin paranın önemli bir miktarını geri alacaksın. Hatta belki daha fazlasını.

Ayrıca ev yatırımdır, girişimcilik değildir. Yatırım sana bir süre sonra para kaynağı olarak döner, girişimcilik ise elindeki parayı daha kısa süreçte arttırmaya yönelik bir değerlendirme yoludur.

şu dünyada ev veya dükkan alıp pişman olan kimi tanıdınız?

şu dünyada ev veya dükkan almak yerine o parayı çatır çatır yiyip pişman olan kaç kişi tanıdınız?

buralarda vereceğin cevaplar işi özetliyor aslında.

bir insanın, işsiz kalsa bile sığınabileceği bir evi olması dünyanın en büyük güvencesi.
maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi aslında bu sorunun cevabını sunuyor sana.

ev aldın, 10 sene taksidini ödedin ve işsiz kaldın.
gidersin evinde oturursun ve hayatını idame ettirecek kadar bir kazanç sağlamak için asgari işler yaparsın. ve yaşarsın.

evin yok ve işsiz kaldın.
kiranı bile ödeyemzsin ve hayatını dahi idame ettiremezsin.

50-60 yaşında emekli olunca kendi sahip olduğun evde yaşamak çok önemli.
umarım önümdeki yıllarda ev alacak ekonomik durumum olur. hayatta daha önemli tek şey sağlık çünkü.
paran varsa ve sağlığa harcamıyorsan, eve harcamalısın.

Ev al derken aslinda birikim yap, carcur etme demek istiyorlar. Bizim milletin tek bildigi birikim ev oldugu icin onu soyluyor herkes. Sehirlesme hizi yuksek oldugu icin ev her daim degerlendi bu ulkede. Diger yatirimlar cok can yakti.

paran varsa al tabii ki.Emlak'ın getirisi faizi tokatlar

Önce şampiyon takımı doğru tahmin edenler verdikleri yüzdelere göre kendi içlerinde sıralansınlar. Ondan sonra da şampiyon takımı doğru tahmin edemeyenler kendi içlerinde şampiyon olan takıma verdikleri yüzdelere göre sıralansınlar. Aklıma başka bir şey gelmedi :(

şöyle yaparsanız daha sağlıklı olur sanırım.

ligde oluşan ilk dört sırayı baz alın, ondan sonra da aioniotita'nın dediğini yapın.

senin soruna cevap değil, ancak ben de şöyle basit bir alternatif yöntem önerebilirim.

1. herkes ilk x sıra için tahminde bulunsun. örnek: 1. fb 2. ts 3. bjk 4. gs 5. os 6. kp
2. sene sonunda geçek sıralama elinizde olacak. 1. bjk 2. ts 3. fb 4. gs 5. os 6. kp
3. herkes her bir sıra için sapması kadar eksi puan alsın. mesela bjk 3. olur dedin, ancak 1. oldu buradan eksi 2 puan alacak tahmin sahibi.
4. en az eksi puanı alan birinci olacak.

Neal Stephenson okuması zor bir yazar ama 150-200 sayfa okuduktan sonra gerisi geliyor. Elmas Çağı'ndan başladıysan karışıklık çeviriden de kaynaklanmış olabilir.

Kitap okuma alışkanlığı olmayan ve okuyanla bile aday eden kuzenim fantastik bir kitap serisi ile kazandı okuma alışkanlığını, o tarz bir şey olabilir ikişer üçer tane almak istiyorsunuz madem seri alabilirsiniz.

Onun okuduğu neydi hatırlamıyorum Alacakaranlık tarzı bir şeydi öğrenince eklerim mesaja.

Ek: Bahsi geçen seri: www.dr.com.tr

bu yaş için en iyi kitaplar, jules verne'in kitaplarıdır. piyasada güzel baskıları vardır. bir set hediye edilebilir iki çocuğa da

valla ben küçükken böyle uzayla, bilimle, bilim adamlarıyla ilgili kitaplar çok ilgimi çekerdi. roman falan ne yalan söyliyim pek okumazdım ama böyle basit, biraz masallaştırılmış biçimde bilim adamlarını falan anlatan kitaplar elimden düşmezdi.

Metis'ten çıkan Küçük Filozoflar serisi çok iyidir. Okuma alışkanlığı kazanmak için ilgilerini çekebilecek kurgular da alınabilir. Sonrasında onlar kendi yollarını bulacaktır zaten. Mesela ortaokuldayken yerdeniz serisini okumuştum ben.

-dinle küçük adam'ı alırsan okumaya çalışırken sıkıntıdan kulaklarından kan gelir çocukların. :))
-şimdiki çocuklar harika güzel olur.
-onun dışında harry potter serisini hediye edebilirsin.
-roald dahl'ın tüm kitapları çok eğlencelidir, dev şeftali, çarlinin çikolata fabrikası, matilda falan.
-ben yazmasam elbet biri küçük prens, şeker portakalı ve küçük kara balık'ı yazacak kesin, bari ben yazayım.
-alice harikalar diyarında, pal sokağı çocukları, polyanna, çocuk kalbi, tom sawyer'ın serüvenleri, gizli bahçe, demiryolu çocukları, gulliver'in seyahatleri, bir şeftali bin şeftali, define adası, iki yıl okul tatili, küçük kadınlar vs gibi çocuk klasiklerinden yürüyebilirsin.
-jane eyre, oliver twist, iki şehrin hikayesi, sefiller gibi kült romanlarının çocuklar için sadeleştirilmiş halleri vardır, onlara da bakarsın.

Yazdığım kitapların hepsini ben çocukken okuyup çok keyif almıştım. Hatta çok sevdiğimden hepsini çevirip çevirip okurdum o yüzden bugün bile hemen aklıma geldi :)

@ambrosia +1 aslında, çünkü bunların hepsini okurken ben de çok keyif aldım ama şu an 13 yaş civarı çocuklar özellikle kendiliğinden kitap okuma alışkanlıkları yoksa bu tarz kitapları bi kenara atabilirler. özellikle klasikleri. benim tavsiyem çocuklara yönelik fantastik seriler, harry potter bir örnek olabilir. bir sonraki kitabı okumak için bir merağı olmasını gerektirecek şeyler lazım. bir de o yaşta ben agatha christie kitaplarını severdim, kurgusu falan aklımı alırdı. şu sıralar frenchaise olarak patlayan şeylere de yönelebilirsiniz, mesela ikisine de çizgi roman da alınabilir bir tane, belki ona merakları olur ilerde :) son zamanlarda çok göz önünde olan batmandir wonder womandır falan bunlar olabilir. soruda aziz nesin falan demişsin, bence eğer okumayı aşırı seven çocuklar değilse ilk hedef basılı yayın okumanın mantıklı bir şey olduğu kavramını oturtmak çünkü doğal olarak tüm dünyaları teknoloji.

*pal sokağı çocukları
*15 yaşında bir kaptan(ve dahi bilimum jules verne kitapları)
*harry potter(eğer hala okumadılarsa tabi)
*hobbit(esasen bir çocuk kitabıdır bilirsiniz)
*bilim çocuk'a bir yıllık abonelik


bir de mesela, ben o yaşlarda çılgınlar gibi stephen king okurdum. okuma alışkanlığımı kazanmamda çok büyük etkisi olmuştur. yani bana kalırsa, okuma alışkanlığı kazandırmak için "uygun" kitap bulma faslına geçmeden önce belki sevdiği şeylerden devam ederek önce kitap okumanın neden güzel olduğuna ikna edileibilir çocuklar.

michael ende'nin kitapları

michael ende'nin kitapları +111

ben <3 momo

iş bankası yayınlaır ve günışığı yayınlarına mutlaka bakın.

Benzer bir durum yaşamıştım ben de. Kulaklık takınca sesler anlaşılmayacak derecede boğuk geliyordu. Tamirciye verdim, ses kartını değiştirdiğini söylemişti yanlış hatırlamıyosam.

boşta usb portu varsa aşağıdaki gibi ucuz bir usb ses kartı kullanabilirsiniz.

urun.gittigidiyor.com

İllaki satın almanız mı gerekiyor? Eğer dil pratiği için istiyorsanız Taksim'de Fransız Kültür'de ve Tarlabaşı'nda İspanyol Kültür'de okuyabilirsiniz ve eski sayıları ödünç alabilirsiniz. Belki çok eski sayılar ucuza satışa çıkabilir, Goethe bunu arada yapıyor.
Satın almak için ise, D&R Kanyon'da geçen gün Fransızca bir dergiye rastladım( gazete marketlerde oluyor ama dergi bu tür yerlerde bile nadir görüyorum). Kırmızı Kedi Yayınevi var Tünel'de bir ihtimal orada da olabilir.

İnternetten ya da yakındaki dükkanlardan alırım dersen

www.nadirkitap.com


www.nadirkitap.com

yüksek ego ve taassubun hakim olduğu bir toplum olmamızdan kaynaklanıyor. adama sorsan batılılar niye bize düşman diye, çok büyük milletiz ve bizi kıskanıyorlar vs. diyecek. ulan kıskanılacak neyin var senin diye sorduğunda 2 kelime edemeyecek. mağduriyet, kendi kusurlarının (salaklığının) yüzüne vurulmaması için sığındıkları bir liman halini almış.

Malesef sadece ülke bazında da değil bu olay. Trafikte çıkan kavgadan tut, dünya savaşlarına kadar herkes her zaman mağdur ve haklı tarafın kendisi olduğunu söylüyor. Ben insanlığın bir parçası olduğunu düşünüyorum aslında bunun ama bu topraklarda çok daha fazla bence de. Anlamadığım kısım ise bu tipler önce kendilerinin çok güçlü olduklarını, her şeye hükmedebilecek potansiyele sahip olduklarını düşünürken sonrasında kendi ailesindeki, ülkesindeki tüm olumsuzluklardan dış unsurları sorumlu tutarak olaylar üzerinde hiçbir etkileri olmadığını söyleyerek acizliklerini ortaya koyuyorlar. Yazarından pek hazzetmesem de bu konuda yakın zamanda sıkça paylaşılan bir yazı vardı. Linki paylaşıyorum.

www.al-monitor.com

O ne ki, kendi icimizde birbirimize surekli magdur edebiyati yapiyoruz biz.

Biz mağdur oluyoruz, kandırılıyoruz, kıskanılıyoruz hep. Bize karşı algı yaratılıyor falan ayrıca oho.
Başarısız bir millet, kötü bie yönetim ve bu tarz sıyrılışların tepeden tüm millete pompalanmasıyla böyle olur tabii.
Türk milleti "bilmiyorum" diyemiyor geyiği var ya cem yılmazın, işte yanlış yaptım da diyemiyoruz. Evet bu konuda şöyle kötüyüz, böyle gelişebiliriz diyoruz. Çünkü birilerinin işine geliyor

Dünyada her türlü şeyden para kazanılır. Milyonların battığı, meteliğe kurşun atar vaziyete geldiği krizlerde köşeyi dönüyor insanlar. Her olayın bir takım insanlara kazandırdığı şeyler vardıe ekonomik anlamda ve halkın bu halinin de var şüphesiz. İşte böyleyken böyle

"Gelişebiliriz diyemiyoruz" olacaktı telefondayım, editleyemiyorum.

Xiaomi en iyisi ama çok sahtesi var piyasada. Linkteki ürünün orijinal olduğuna emin olabileceğimiz bir ipucu yok. Xiaomi'yi banggood.com gibi orijinal distribütörlerinden almak lazım.

İkinci tercihim Asus olur. En son da TPlink.

hepsinin kalitesi aynı.

ben xiaomi kullanıyorum, zira en rahat onu temin ettim.

bu üçlüde fiyatı ucuz olanı alın.

eğer garanti maranti derseniz asusa yönelebilirsiniz.

Xşaominin 10000 liğini alın. Daha yeni ve kibar. 10400 lük eski nesil

diğerlerini bilmiyorum ama bende asus var (bu modeli) çok memnunum ve test ettim kendimce kapasitesi de doğru. (4000 Mah'lık telefonu 2,5 kez şarj etti)

Xiaomi kullanıyorum 1 senedir,çok da memnunum. Hepsiburada'dan almıştım.

@nuka kola

Hocam o 10000 lik cihazın 4000mah lık telefonu 2,5 kere şarj etme şansı yok. Maksimum 1,75 kere şarj edebilir.

Bunların ortalama %90 iletim kapasitesi var, bu ama sadece usb ye gidene kadar kaybolan değer. Yani teoride 10000 lik alet 9000 aslında. Kablolar, conversion etc derken ortalama %70 tir, yani 10000 lik alet maksimum 7000 mah verebilir. Sonyden xiaomiye kadar budur.

O zaman daha detaylı anlatayım. Telefonu 2 kere full şarj etti ama şarj sırasında telefon açıktı ve aktif olarak kullanıyordum. (o nedenle de yaklaşık olarak buçuk dedim) Yani 7000'den fazla oluyor bu durumda.

@nuka

hocam 2 kere full şarj edemez. teoride mümkün değil pratikte zaten daha düşük.

10 000 lik bir power bank'ın en fazla verebileceği teorik verim %70tir %1 bile fazlası olamaz.

hatta tp link kendi açıklamış. %70 altı teorik gerçek verim. gerçekte bu %60-65 oluyor.
www.tp-link.es

4 binliği 2 kere sıfırdan sarj edemez. amacım sidik yarıştırmak değil, sadece doğruyu belirtmek.

%0'dan %100'e iki defa şarj etmemiştir belki, %20'den %100'e iki defa şarj etmiştir. O zaman yeterli olur.

antepte halil usta'dan bol et yemeden dönmeyin.
gitmişken halfeti-urfa-hatay görülesi yerler.

Birecik ve Halfetiye uğrayın.halftide tekne turu yapın. Rum kaleyi görün.
Antepte bol bol yemek yiyin elbette. Kahvaltı için katmerci Zekeriyaya mutlaka gidin. İkinci gün kahvaltisi beyran, 3. Gün kahvaltisi nohut dürüm olsun :)
Orkide pastanesi nin de kahvaltisi meşhurdur.

Zeugma müzesini gezin. Çıkışta bir arka sokagindaki küşlemeci halil usta'da küsleme yiyin.

Koçak baklavaya mutlaka uğrayın.

Antep dışına çıkmadan 2 günde gezdik, çevre için de 2 gün desek 4 gün yeter.

1- spotify
2- baktım 138 mb harcamış.
3- gelirken, giderken. işyerinde de biraz dinliyorum. wifi tabi o. 2,5 saat ortalama diyeyim.

ha tabi playlist yapıp telefona download edebildiğin için offline iken, metrodayken filan dinleyebiliyosun. dolayısıyla veriyi gömmüyor.

Spotify
Wifi'a bağlıyken şarkıları indirdiğimden hücresel veri harcamıyor.
4-5

Spotify, çünkü apple music arayüzü çok kötü
Çevrimdışı mod kullanıyorum mobil internet çok götürmüyor
1-2 saat dinliyorum

Spotify
Nereden bakıldığını bilmiyorum, şarkı indirmeleri sadece wifi ile yapıyorum.
İş günleri ortalama 1 saat, izin günleri ortalama 3 saat.

Telefon haricinde bilgisayara da yüklersem gün boyu müzik dinleyip işimi görebiliyorum.

1)Spotify
2)Bu tamamen sana bağlı. Benim 2 gb bile olduğu oluyor.
3)Her an müzik dinlerim.

1) Spotify.
2) Son 10 ayda 850 MB, yani ayda 85 MB.
3) Telefondan mobil veri ile ortalama 20 dk herhalde, onun da çoğu offline olarak. Kalanını bilgisayardan ya da telefondan wifi üzerinden.

Apple music

Normalde 10 lira, enpara sayesinde 5 lira.

Dışarı çıktığımda kullanıyorum. 1 gb gidiyordur herhalde.

Dışarı çıkınca 1-2 saat kullanıyorum metrobüste.

Spotify. Evde wifi'a bağlıyken listeleri ve istediğim müzikleri indiriyorum, dinlerken beğenmediklerimi listeden çıkarıyorum-hoşlandıklarım kalmış oluyor.
Dışarda aklına bir şarkı gelirse de açıp dinlersin öyle çok internet yemiyor.
Bence ayda 10tl için fazlasıyla iyi.

acı bağımlılığı = endorfin bağımlılığı.

annem reflüsü olduğu için acı yiyemiyor. doktora görünmekte fayda var.

genel yollardan ihbar edilebiliyor. yani özel bir alo burada fetöcü var ihbar hattı yok

(git: )www.sozcu.com.tr

iktidardaki parti fetöcüleri kendi elleriyle yerleştirdiği için ihbar hattına ihtiyaç duymuyor. dolayısıyla yok.

emniyet komple oraya baktığı için gerek duymamışlar :)

noterdeki tüm evrakların kopyasını ücretini ödeyerek alabilirsiniz. ancak bir çok kurum belgenin aslını istiyor, o nedenle sorun çıkabilir.

1-evet
2-evet. noterden aslının aynıdır onayı olan belge ile işlem yapmayan memurun adını direk bimer'e yapıştır.

@babilbaligi

hocam emin misiniy acaba?
üniversite kaydi icin orjinalde orjinal diye tutturmus itü.

gecici mezuniyet belgesini de kabul etmemisler hatta direk kayip diploma cikaralim diyince de lise o en az 10 gün sürer demis. abi diploma yahu bu. kaydolamayacak mi bu kiz üniversiteye??

@kakao haklı.

noterden aslı gibidir onaylı belge her yerde her şartta her koşulda aslının yerine geçer.

ben diplomanın kopyasını noterde aslı gibidir diye onaylattırıp onu vermiştim üniversite kaydında.

Kadıköy dememişsin ama yazayım dedim, gelişime gittim ben. Teorik derslere katılmadım ama direksiyon dersleri baya verimli geçmişti.

devlet üniversitelerinde e-devlet üzerinden kayıt yaptırıp belgeleri ders başlama tarihlerine kadar teslim edebiliyorsun. siz de kaydı online yapıp belgeleri diploma çıktıktan sonra götürün.

bu e-devlet olayı çıkmadan önce bizim okulun kayıt işlerinde görev almıştım, o zaman bile eksik evrak getirenlerin dosyalarına not düşüp şu tarihe kadar getirin diyerek kayıtları yapılmıştı. şimdi yapmamaları ilginçmiş..

devlet ama paralı bir program olsada mı?

orasını bilemeyeceğim. üniversitenin sitesine girip bakın, orada yazmıyor olması mümkün değil.

Yok mu başka bilen yahu

"Lise Diplomasının aslı veya yeni tarihli mezuniyet belgesi" demişler. Liseden mezuniyet belgesi vermiyorlar mı?

Liseden alındı o belge sağolsun itü kabul etmedi.

Noter onaylı diplomada bir sorun çıkmaması lazım, ben öyle kayıt olmuştum. Onun dışında mezun olunan liseden diploma tekrar alınabilir ikna edebilirseniz.

kendi sitelerinde yazan şeyi nasıl kabul etmiyorlarmış yahu. başka çözüm bulamazsanız tekrar gidip biraz sesinizi çıkartın, açıkça yazmışlar çünkü istenen evraklara. memur olmaz derse fakülte sekreterine ulaşın vs.

Siraselviler'de Plakhane var. Oraya konsinye birakabilirsin.

listeyi gönderebilir misin?

Liste gönderirsen ben de bir göz atmak isterim.

bunları bulması kolay da, ben filmin içinde böyle parçalar olan sahneleri arıyorum.

Les Petits Mouchoirs filminin açılış sahnesi bu şekildedir.

www.youtube.com

Tous Les Matins Du Monde'un da yine açılış sahnesi aynı şekildedir ve oyuncu Gerard Depardieu'yü de ayrı tebrik etmek gerekir:)

www.youtube.com

evet evet, yani filmin bir kısmında bu şekilde çekilmiş olması, aradığım.

youtu.be

Pride and prejudice de de bir balo sahnesi var ortalarda bir yerde.

True Detective'den: www.youtube.com

Children of Men: www.youtube.com

Atonement: www.youtube.com

zengin mutfagi filmine bakmani oneririm.

bu işin babası theodoros angelopoulos'tur onun filmlerine bak derim. aradığın şeyin tabiri plan-sekans bu arada.

angelopoulos +1 nerdeyse tüm filmlerini plan sekans olarak çekmiş.

Orson welles in A touch of evil girişi. Baya başarılı.