evet sabahtan akşama kadar petrol diye sayıklıyorum doğrusu. nasıl da bildin. halbuki tamamen iyi kalplilikle cefakar somali halkına yardım ediyor herhalde o zaman, öyle mi?

somali'nin stratejik konumu çok önemli. abd-rusya-çin vd nasıl paylaşacaklarını, parsayı kime bırakacaklarını belirleyemediğinden bugünkü halinde kalması hepsinin işine geliyor. kızıldeniz-süveyş kanalı-basra körfezi falan.. olan canlara oluyor. ayrıca somali açıklarında çok kaliteli balıklar avlanıyor fırsatçılar tarafından. yani kim korsan/kim korsanlık ediyor?..

kızılay su alıyoruz biz, bi erikli değil ama hoş işte. sanırsam 5.5tl fiyatı vardı.

senelerdir kardelen. fiyat 5.5 tl. nestle'yi bilmiyorum ama 3-4 sene önceye kadar erikliden 50kt-1 tl azdı fiyatı, pahalı sayılırdı, ancak şimdi sanırım erikli de 7-8 lira olmasına karşın 5.5tl den kıpırdamıyor uzun süredir. 5-6 ay önce mineral ekledik şunu ekledik bunu ekledik diye biraz daha acı yaptılar ama alışıyorsun, ph değeri 8.3.

www.damacanasubayileri.com ( şu an bunu kullanıyoruz ve çok memnunuz )
www.hamidiye.com.tr

edit: çenesuyu istanbul'da yoktur diye yazmamıştım meğersem varmış. henry gale'in dediği gibi, iyi sudur.

on numara su. hem de 5 tl. Kocaeli'deyken denemiştim, gerçekten içtiğim en iyi sulardan.

(bkz: çenesuyu)

www.damacanasubayileri.com

alternatif olarak su arıtma cihazları kullanılabilir aylık 1000-1500 tl arası değişen bu aletleri ayda 60-70 TL taksitlerle alabiliyorsunuz. eğer çok su tüketen bir hane ise kullanılabilir. zaten haftada en az 2 damacana tüketseniz bu ayda 8 yılda 96 su eder bu da 800-900TL civarı bir fiyata tekabül eder uzun vadede idealdir.

javsu.

@robin crusoe, javsu bugüne kadar içtiğim en kötü sular arasında ilk üçte.

Reverse Osmosis su arıtma tavsiye ederim. Köylerde -o da eskiden- çeşmeden su taşıma vardı. Bağlıyorsunuz şebekeye, 6 ayda bir filtreleri değişiyor. Bir kez alın, kurtulun damacana derdinden, masrafından. 650 TL, 10 taksitle. Peşinde % 15 indirim. İki yıl garanti, üç ay iade garantisi. Erikli kalitesinde içme suyu.

ben bu damacana su olayından vertigo oldum efenim. nasıl lanet bir illet.
(bkz: vertigo)

1,5 litrelik sulardan alıyorum artık metro grossmarketten. kendi markalarından, rioba. hem de daha ucuza geliyor. mis. daha ne olsun.

Ankarada Kızılay içiyoruz memnunum.

13 ekim 2011 sigara zammı başlığında bazıları zamlı fiyatlarla almışlar. 2 tl gibi bir zamdan bahsediliyor. kafalarına göre yapıyorlar, yasal değil sanırım? çünkü fiyatlara dair adam akıllı bir kaynak göremedim.

16.10.2011 en son bugün lacivert monte carlo'yu eski fiyatından 4.50 TL aldım. Kayseri'den bildirdim.

yapılan son zammın gerekçesi sağlığa zararlı olmaları değil. cari açık sorununun büyümemesi için tedbir. hatta konuşmasında "önlem almayalım da yunanistan mı olalım?" dedi ki bence haklı. sigara ve alkol gerçekten "özel tüketim". Temel gıda ürünlerinde kdv düşürülürken hiçbirinizin sesi çıkmamıştı nedense.

edit : zamlar açıklanmadan 2 gün önce sigarayı bırakmaya karar vermiştim. Allah'ın sevgili kuluymuşum :)

aga ben hayatımın en sağlıklı en dinç yaşlılarını amsterdam da gördüm. 70 yaşında teyzeler bisikletleriyle torunlarını gezdiriyodu. ve malum her şey serbest.

devlet vatandaşının insanca yaşamasından sorumludur. temel gıdada kdv düşürülünce niye sesini çıkarsın insanlar? bu zaten devletin görevi. hoş, etin kilosunu kaç paradan alıyorsun diye de sorarlar adama... cari açığı azaltmak da devletin görevi. ama bunu yaparken sigara ve alkolü özel tüketim bunlar deyip, vergiyi bindirip bi de üstüne içmeyiverin canım derse buna insanları gerizekalı yerine koymak denir. cari açık nasıl oluşuyorsa öyle kapatılır. zamanında cari açığın sorun olmadığını söyleyen devlet şimdi açığı kapatmak için vatandaşın sırtına ÖTV diye biniyor ve bir de alkışlanıyor. bu açık sigaradan alkolden yüksek vergi alınmıyor diye oluşmadı. izlenen yanlış, eksik ekonomi politikaları yüzünden oluştu. şimdi yükünü sigara - alkol içene yüklemek de bunu desteklemek de büyük şuursuzluk.

ekonomik bir tedbirin ötesinde; insanlara akıl veren, onları belli bir şey yapmaları ya da yapmamaları yönünde tavsiye(!) verme, onları ve dolayısıyla eylemlerini aklı evvellere/mahalleye/şakşakçılara havale etme değil midir bu?

Bir idarecinin görevi midir bu? Devlet vatandaşının sağlığını -harbiden- düşünüyorsa, neden yaşam koşullarını/standartlarını yükseltmeye çalışmaz da, saçmasapan -bence ideolojik yönü de olan- sigara/vergi sağlıksızlığı üzerinden yürütür bunu?

Hacılar, ağalar... Mesele ne tam ekonomik ne de tam ideoloji/sağlık gerekçeleri... Bunlar hep poz değil mi? İki damla yağmur yağdığında elektirkler kesilir, sokakları sel götürür ama filan belediye başkanı sağa sola çiçek ektiği için çok iyi başkandır filan.

Cari açığın sebebi -ekonomist filan değilim ama- ithalatın, ihracattan fazla olması değil midir? Tamam AB, serbest ticaret gak guk da, bunun başka bir yolu olmadığına inanmıyorum.

ÖTV ne zaman çıkmış idi, hatırlar mıyız gençler? "Özel Tüketim" deniyor diye, "adamlar haklı beyler, özel tüketim bu" demek ne kadar mantıklı?
99 depreminden sonra "geçici" olarak gelen değil miydi bu ÖTV?

Şarklıyız işte, ama her gün illa bunu ispat etmek istercesine tüm yaptıklarımız/yaşadıklarımız. Sigara içme/satma yasağı, afet ulaşım yolu/emniyet şeridi yahu o kadar çok ki abukluklar... Koy yasağı, bas vergiyi; yakaladığını öp, dostlar alışverişte görsün.

sigaradan dolayı akciğer kanseri olduğunda "ben vergi veriyorum, devlet tedavimi karşılasın" demeyi bilirsin. ömründe hastaneye uğramamış adamdan biraz fazla vergi ver bi zahmet ki yüzün olsun kanser olduğunda tedavi istemeye.

eğer bu mantığı doğru buluyorsanız;
kırmızı ışıkta geçen yayaya araba çarptığında ve bu kişi hastaneye gittiğinde kendi ödesin masrafını hatalı olduğu için.
ayrıca yeri gelmişken tekel ihalesini, tekele ait binaların kimlere gittiğini, tekel işçilerinin durumunu da bi araştırmanızı öneririm. ne alaka demeyin. okumadan öğrenilmiyor. akp metrobüs yaptı, şak şak şak değil bu meseleler. atv haber ve acun izleyerek ancak yukarıdaki kadar mantık kurabilirsiniz.

sigara eşittir kanser. dolayısıyla daha çok vergi ver ki, yatağa düştüğünde pis canının tedavisi için sevgili devletimiz çıkan masrafı karşılasın, mantığı kurulmasın diye mangal/fast food/kızartma/fazla kilo ya da obezite eşittir kalp-damar hastalıkları filan demeye çalışmıştım ama...

işte tam da bu mantığa juke oturtan devletlu "güncelleme"leri...

80'lerde tonton bir amca KDV diye bir şey çıkartır.

99'da deprem bahanesiyle ÖTV diye bir şey çıkartılır.

Bilmem kaç yılında "Çevre temizlik -çöp- vergisi" diye bir şey çıkartılır.

Yahu... o vergisi, bu vergisi diye zaten ödediğin vergilerin üzerine yenileri ekleniyor. Ne çöpü, ne kdv'si ötv'si?..

"özel tüketim" çorbasına her şeyi katabilirsin bu mantıkla.

sağlıktan/tedavi masrafından bahsedeceksek, hadi bahsedelim... şeker pancarı yerine mısırdan, ithal şeker. soya şu bu katkılı, GDO'lu gıdalar, anguslar...

Yakın zamanda da sokak aydınlatmalarını nasıl vatandaşa düzenleyeceklerini görürüz.

İşçiyi memura, çalışanı işsize... bileyerek, düşman ederek... sonra hepsini birden bahçıvana...

sağlık deriz abi, avrupa'da şu fiyat deriz, cari açık deriz... yerler mi? valla yiyen yer.

34'e gireceğim. toplasan 10 defa gitmedim tedaviye bilmem neye. Haklarım zayi oluyor mu? Hakkımı, kanser olduğumda bir kez kullansam, yaşıtım olup şu bu nedenle hastaneden çıknayanla kıyası kim yapacak SGK Amca?

Bu kafa seçim meydanlarında "SGK'yı zarar ettirdi" diye Kılıçdaroğlu'na vuran kafayla benzer değil mi a dostlar? Ulan SGK banka mı? Vatandaşın sağlığı için gerekirse zarar edecek tabii. Kaldı ki, SGK şimdi ne durumda?

www.ihs.com.tr

Ya İHS'yi -alan adı tescili için- pek tavsiye etmiyorlar ama?.. Benim de var birkaç alan adı orada. Hosting falan da lazım olacak yakında. Alan adı tescili ve hosting için ben de tavsiye istiyorum. Teşekkürler...

gkg.net sözlük de orada (domain) host ise, ben memnunum sizi bilemem.

Sihir Hosting?

www.netinternet.com.tr

turhost kullanıyorum ben. bir kaç küçük konu dışında memnunum. müşteri hizmetleri çok iyi.

kadınıda erkeğide hayırsız.bulaşmayın

hiç sevmem

ammann uzak durulması gereken en gıcık burçların başında gelir. En sinir yanları çok kinci olmalarıdır.

koç burcu erkeğinden gayrısı yalandır.

akrep erkeği çok kaprislidir.

akrep kadını olarak söyleyebilirim ki, allah korusun, uzak durun. o manyaklıkları, sapkınlık derecesındeki kıskanclıkları, takıntıları filan çekilmez. akrep erkeğini tahmin etmede hiç yanılmadım şimdiye kadar. her gördüğüme de söylüyorum, uzak durun!

tek kelimeyle özetliyorum :''önce ben abicim.''

şöyle birşey:
3.bp.blogspot.com

kendini sokanı da vardır, kimseye zararı dokunmadan(?).

çarmıh eksik çarmıh. çarmıha gerseydiniz. herkes gibidir. sokayım burca afedersiniz.

akrep erkeğiyim... çok iiyiz süperiz.. millet çekemediği için boş şeyler yazmş anca :))

'Cumhuriyet Halk Partisi kurulduğu zaman, cumhurbaşkanının genel sekreteri olan Prof. Dr. Yusuf Hikmet Bayur, “Kurulan bu partinin doktrini ne olsun?” diye sorduğunda, Atatürk “Doktrin istemem, donar kalırız. Biz yürüyüş halindeyiz.” demiştir.'

kaynak:www.isteataturk.com

kemalistlere kızanlar atatürk'e mi kızıyor ki?

"ben manevi miras olarak hiç bir ayet, hiç bir dogma, hiç bir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum.
benim manevi mirasim ilim ve akıldır.
benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen eremediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi , akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir.
zaman süratle ilerliyor; milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor.
böyle bir dünyada , asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur.
benim türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde aklın ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar."
mustafa kemal atatürk

"Bana göre Atatürkçülük şudur: Atatürk'ün yaşadığı dönemde, içinde bulunan koşullara en akılcı yoldan çözümler getiren uygulamalar toplamıdır."
aziz nesin

kemalizm ve kemalist tanımlamaları atatürk'ün yaşadığı dönemde de vardı diye biliyorum. ancak günümüzde atatürkçü'lerin, kemalistiz biz !!!11 diyerek övündüğü şekilde değil de türkleri ve atatürk'ü aşağılamak amaçlı yani kötü anlamda kullanılırdı kemalist kelimesi. (çok emin olmamakla birlikte)

yukarıda yazdığım sözler cevap için yeterlidir ama kemalizmin/atatürkçülüğün tarihsel gelişimi için ayrıyetten iki farklı uçtan (ulusalcı ve muhafazakar) örnek vereyim:

Hulki Cevizoğlu ve Atilla İlhan arasında geçen konuşmalar.Ceviz Kabuğu programından alıntı. Bugünkü Atatürkçülük anlayışının temelini İnönü attı diyorlar kısaca.

- Şimdi Gazi'nin prensibi bu. Mustafa Kemal'de "Batılılaşmak" lâfı yok, Batılılaşmak lâfı Tanzimat'ta var.

- Peki, bugün çok tartışılıyor, Avrupa Birliği tartışmaları içinde yer alıyor, Mustafa Kemal'in muasır medeniyet dediğini Türkiye'de kim nasıl anlıyor ve niye öyle anlıyor? Bilmediğinden mi, yoksa onu yönlendirmek istediğinden mi öyle anlamak istiyor?

- Şimdi bu şeyden itibaren değişti, yani Mustafa Kemal Paşa'nın diyalektik bir medeniyet anlayışı var. Yani, çağdaş medeniyet seviyesi dediği zaman çok diyalektik koyuyor meseleyi. Neden derseniz, çağdaş medeniyet bugün Batı'da olur yarın Doğu'da olur.

-Yani sabit bir nokta Batı değil Atatürk'ün gözünde.

- Öyle bir şey yok. O zaman Batı ileride gibi görünüyordu; işte şimdi bile Batı o çok ileride değil, görüyoruz, biliyoruz. Yavaş yavaş Doğu'ya doğru kayıyor bu mesele: bu da görünüyor. Buna mukabil İsmet Paşa'nın bakışı Batfdır, çok net bir şekilde Batı'dır. Bu haritada da görünüyor.

- "Medeniyet eşittir Batı" diye almış İsmet Paşa diyorsunuz ama, Atatürk onu söylemiyor; doğuda da olabilir medeniyet, kuzeyde de, güneyde de.

- Öyle bakıyor. Hayır,. Batı'da da olabilir, hangisi olursa olsun biz onun seviyesinde en az olmalıyız, onu geçmeliyiz. Onun tezi bu. Şimdi İsmet Paşa'nın yaptığı nedir? Mustafa Kemal Paşa'dan sonra Cumhurbaşkanı olur. Cumhurbaşkanı olduktan sonra, bakıyorsunuz -daha geçen gün yayınladım, o da bir belge, Glasnik'in kitabında var- Ruslar o zamanki Sovyet Dışişleri Müsteşarı durumundaki bir zatı, Potemkin adında bir zatı Türkiye'ye gönderiyorlar, "yardım da yaparız, her şey de yaparız, dostluğumuz devam etsin" diyorlar. Orada oyalanıyor, doğru dürüst bir cevap alamıyor. Buna mukabil İsmet Paşa çok kısa bir süre sonra gidiyor, Fransa ve İngiltere ile ittifak yapıyor.

Şimdi bakın, Mustafa Kemal Paşa Fransa ve İngiltere'yle savaş yapıyor, ittifak yapmıyor; biz gidip derhal onlarla ittifak yapıyoruz.

Şimdi o ittifaktan sonrasına baktığın zaman, asıl o zaman çok ilginç şeyler görüyorsunuz. Ne görüyorsunuz? Birdenbire eğitim sistemi değişiyor. Eğitim sistemi o zamana kadar memleket kültürü, memleket edebiyatı, Anadolu sanatı diye gelirken, birden Yunan-Latin hikâyesi çıkıyor ortaya; bir Yunan'dır, bir Latin'dir gitmeye başlıyor. Yunan-Latin demek ne demek, kimse bunun üstünde durmuyor. Yunan-Latin demek Roma Germen İmparatorluğu demek.Yani sen kendi elinde, kendi kültüründen kendini soyup Hıristiyan kültürüne angaje ediyorsun kendini, böyle bir yere doğru götürüyorsun memleketi. Bu Batılılık işte, Batılılaşmanın başlangıcı ve bu Türkiye'de çok uzun süre hâkim olmuştur. Burada belki şöyle bir varsayım bile ortaya atılabilir: Türkiye'de sonradan kendini şiddetle hissettiren İslâmî hareketlerin gerisindeki yatan sebep de budur, bir tepkidir.

- Yani Hıristiyan kültürüne karşı ona angaje olmamak için...

- Bir tepkidir. O tepki Atatürk'te yoktu. Çünkü Mustafa Kemal Paşa, çok dikkat ettim ve dikkatle okudum, herkes de okusun; Mustafa Kemal Paşa gerici lâfını, ki o mürteci diye kullanıyor, mürteci lâfını kime kullanmıştır bakılsın. Mustafa Kemal Paşa'nın mürteci diye tavsif ettiği herkes, aslında doğrudan doğruya yabancılar tarafından tahrik edilmiş birtakım hareketlerin gerisindekilerdir. Yani Şeyh Sait'e mürteci der, Kubilay'ı kesenlere mürteci der. Onların dibini kurcaladığın zaman arkasında İngiltere'yi buluyorsunuz zaten; onlara mürteci diyor.


Mahir Kaynak ve Selman Kayabaşı'nın ''Sistemi Yeniden Kurgulamak/Geçmişi Tersten Okumak'' adında ortak yazdıkları bir kitap var. Tanıtımını vermem yeterli olacaktır sanırım.

Her ne kadar Cumhuriyetimizin Atatürk'ün eseri olduğunu iddia etsek de Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet yapılanması ve yönetimi, tamamen Tek Parti döneminin izlerini taşımaktadır. Devletimizin Atatürk'ten ziyade İsmet İnönü'nün yolunu takip ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır. -Abdullah Gül-

'Atatürk ile İnönü'nün birlikteliği özdeşlik olarak algılanır. Hâlbuki aralarındaki ilişki bir ittifak bile değil, sadece koalisyondur. Atatürk bu koalisyona mecburdu. Lozan'dan sonra verdiğimiz tavizleri bir gün geri alabileceğimizi düşünüyordu ve mutlu değildi. İnönü ise tamamen Avrupacı bir siyaset izliyor, bizi tarihi mirasımızdan uzaklaştırıyordu.'

'Atatürk, Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı, devleti ele geçiren İnönü'ye karşı kurdurmuştur. Bu bir demokrasi denemesi değil İnönü'nün karşısında Atatürk'ün tekrar güç kazanma isteğidir. Fakat ilk hamleyi İnönü kazanmış, partiyi kapatmıştır. Daha sonra Atatürk, İnönü'yü başbakanlıktan azletmiştir.'

'27 Mayıs 1960 askeri darbesi, Atatürkçülük adına Atatürk'e karşı yapılmış bir darbedir. Askerler darbeyi yapanlardır, darbeyi planlayan ise CHP ve İsmet Paşa'dır.'

'Avrupa'nın Türkiye'deki etkisini kırmak için İnönü'yü tasfiye etmek istediler. Bülent Ecevit bu operasyonda başarılı oldu. Avrupa intikamını almakta gecikmedi. Turgut Özal'ı tasfiye etmek için bu kez ANAP'ta Mesut Yılmaz iktidar oldu, Özal misyonunu tarihten sildi.'

(Tanıtım Bülteninden)

İşgalcilere ve İstanbul hükümetine karşı olup, Mustafa Kemal önderliğinde Anadolu'da yayılan mücadeleyi destekleyenlere "Kemalist" deniliyordu. Atatürk yaşarken...

milli mücadele döneminde kemalizm/ kemalist terimi kullanılıyor muydu tam hatırlayamadım ama kemalizmin ziya gökalp korporazimiyle ile ilgisi vardı. yanlış hatırlamıyorsam kemalizm tam anlamıyla recep peker döneminde oluşturuluyor.

Milli Mücadele döneminde henüz "izm" olmamıştı. Sadece "Kemal'le birlikte hareket edenler/Kemalci" anlamında "Kemalist" deniliyordu.

ısıklarda saga sola bakmadan atla yola.

aşırı sigara ve alkol tüketimi. bence bu yapacaklarınız da intihar sayılır ama.

temızlık sısıne gir, cam silerken fln illa kayar dusersın. ozellikle plaza işi yapanlara basvur.

her önüne gelene artislen. bakarsın korkusuz sanılır mafya falan bile olursun.

sigara alkol, madde,kimyasal kullan bol bol.sokakta bela ara.3 kişiye filan dayılan.bu sonuncusu önemli

bu düşünce tarzıyla zaman yavaş geçeceğinden kısaltacağın yere uzatacaksın ömrünü.

tersanede çalış

erkeksen çekebildiğin kadar 31 çek, hatunsan 51

ahanda ispatı:
naijan.com

motorsiklet al

Ölene kadar çok çeker o saydığınız yöntemlerle.Meslek değiştir, tehlikeli işlere giriş.Gönüllü askerlik mevzusu varsa git Şırnak'a Hakkari'ye. Hem şehitlik çok sevap.

öldürmeyen allah öldürmez de sürünürsün valla bence zamanını olabildiğince iyi geçir, nasılsa kimse sağ kurtulamıyor buradan, hepimizin sırası gelecek. biraz cesaret.

cadının tekiyle evlen. hatta anası kendinden beter olsun. sonra git kızı kendi yatağında aldat. bi de üstüne yakalan. çok geniş sülaleli özellikle namusuna düşkün doğu ailesinden alırsan kızı ekspres yol alırsın.

motosiklet de iyi.hız yap sürekli.

zamanı geldiğinde zaten öleceksin. ne ki bu acele? hem kime göre az-çok yaşama? ömrün kısalmaz, neyse odur. "Alemlerin Rabbi Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz."

"Ölümü istemeyin; Allah'ım yaşamak hakkımda hayırlı ise beni yaşat, ölüm hakkımda hayırlı ise canımı al" diye dua edin, buyurmuştur Peygamberimiz. O da hani, her şey çok dayanılmaz bir hal aldığında.

Allah yardımcımız olsun.

hayatını yaşamaya bak. bu günleri ileride bulamazsın. çok ararsın.

paraşüt yap.

ölmek istiyosan en kısa yol intihar bombacısı olmak.

kanser yada aids en garanti ve temiz yollar.

yalniz oldurmez de surundururse o kotu.

iyice dusun tasin ofke ile oturan boga, kupune zarar veren sirke olur.

surekli kıraathaneye takıl, okeyde tas cal.

Anneni düşün ve olabildiğince uzun yaşa. Ne kadar pahalı olursa olsun bir hobi edin, bu saçma sapan fikirleri kafandan at, anneni düşün!!!

manyak mısınız lan siz? ne biçim şeyler yazmışsınız adama. oyun mu lan bu? yok öyle öl, sigara iç, camdan atla falan. bir kişi de çıkıp ne oldu birader, hayırdır dememiş. Hayırdır birader, noldu, neden az yaşamak istiyorsun?

Müslüman olmasam intihar ederim demişsiniz fakat senin niyetinde bilerek ölmek için bir şeyleri sebep kılmaksa buda bir intihardır.
Umarım sıkıntılarından tez zamanda kurtulursun.

sorunlarınızı paylaşın, bizimle, başkalarıyla... annenizi düşünün. ne kadar üzülür. hayat zaten geçiyor, demeyin böyle şeyler, düşünmeyin de.

@ LordofDrinkzz, + 1 000 000

Sana kara yazıldı sanma birader. Bak bunun bile geyiği yapılabiliyor, yaptırma.

Kimseye sorulmadı, dünyaya gelmek ister misin, diye. Ama eminim, en az yüz milyonlarca insandan çok daha iyi yaşam şartlarına sahipsindir.

Dertsiz-tasasız insan yok. Said Nursi bile "İntihar günah olmasaydı, onlarca kez intihar ederdim" demiştir. Kimi dertten, kimi şundan bundan... Hayat kimse için kolay ve süper değil.

Bugün yağmur altında koştururken aklıma geldi bu sorun. aykut Kuşkaya'nın "Bir güneş doğuyor" ezgisindeki "Çoğaldı ölüme sevda çekenler" ve Karlı Kayın ormanı'ndaki "Ne ölümden korkmak ayıp ne de düşünmek ölümü" cümleleri geldi aklıma.

Kendine dikkat et.

(bkz: tl simge yarışması)

logo yerine simge diye aratmak gerekiyordu yani :)

şartnameyi okumadım henüz, bilemeyeceğim.

(bkz: karma)

benim başıma geliyo valla çok fena bişi :)

tipik bir batıl inanç.

(bkz: what goes around comes around )

hadistir. www.tevhidyolu.net

ben insanların gıcık olduğum mimiklerini yapmaya başlıyorum. bu yüzden kendimden nefret ediyorum bazen.

batıl inançla ne alakası var. inancına göre ister karma dersin, ister ilahi adalet dersin, ister şu bu dersin ama kesinlikle var böyle bir şey.

yani sorum aslinda su var mi böyle bir olay basina gelen su adami kinamistim yaziklar olsun demistim, bu yasta bu hallere düsülür mü falan demistim sonra öyle oldum vs. gibi.

tamam dento ben de batıl inanç diyorum kendi inancıma göre.

eğer bir şey birçok insan tarafından gerçekten yaşanıyorsa ona batıl inanç denemez, baldur.

Örneğin işyerimde karı koca arkadaşlarım vardı ve benim gibi simitle kahvaltı yaparlardı dairede. Ben de "insan evli olup da işyerinde simitle kahvaltı yapar mi!" derdim kendi kendime. 5 yıl oldu evleneli, haftaiçi evde kahvaltı yapmam sayılıdır.

okuduğum anda bernie ecclestoneun hayatını kınamaya başladım...

Birini kınayacak olduğum zaman aklıma hep o cümle gelir ve geri adım atarım.Kimseyi kınamamak lazım yaa çünkü "hiç kimse sınanmadığı günahın masumu değildir"

KEsinlikle yaşadığım bir olgu, çevremdende yaşayanlar var.

Çok eleştirdiğim veya kınadığım bazı durumların aynısını ben yaptım, Allahtan basit şeylerdi.

abartı bir söz elbette ama verilen mesajı doğru buluyorum.

kimseyi kınamican aga. tabii ömrünün son demlerinde, yaşayacağını yaşamış biriysen başka.

80 yaşadıktan sonra başına ölümden daha başka ne gelebilir ki?

Babam kucukken dedemin yemek yemesinden rahatsiz olurmus. dedem de agzini sapurdatarak yiyen biridir. onun yaninda istah kalmaz insanda.

babam buyudu dedemin o yasina geldi, ben de babamin. artik ayni durum bizde var. ustelik babam da farkinda o kinadigi seylerin basina geldiginin. dislerim yuzunden oyleyim diyerek kendini savunuyor.

ister batil olsun ister karma ya da baska birsey ben bunu bilir bunu soylerim abi yadirgayip kinarsan gun gelir aynisini yaparsin.

incilde de vardır, şu şekilde geçer;
"judge not, unless you be judged yourself" (mat. 7:1)
"yargılamayın ki yargılanmayasınız" manasına gelir. tanrı katında da olabilir, dünya hayatında da olabilir.
inanç harici bi bakış açısıyla baktığımızda da mantıksız görünmeyen bi yaşama biçimidir.

her ne olursa olsun, bak ne olursa ama, kimseyi kınamaman gerektiğini öğrenmen gerektiğini öğreniyorsun. harbiden geliyor başına, ya aynısı ya da daha beteri.

öncelikle,

kınamak: yapılan işin kötü olduğunu belirtir biçimde söz söylemek (tdk)

sigara içmek kınanır mesela. alkol almak kınanır. örnek vereyim de anlam pekişsin dedim. "hor görmek" ile "kınamak" farklı kavramlar.

halk arasında bazen "büyük konuşma, başına gelir" olarak geçer. çokca rastlanılır. "aa, bu da böyle mi olurmuş. cık cık" daki bu döner dolaşır bulur adamı.

@ cro magnon,

öncesi ötesi bir tarafa, tecrübelerime dayanarak söylüyorum: kınaman yetiyor.

"Aaa içki içiyor(sun), ne ayıp, ne günah, ne sağlığa zararlı bik bik bik" der kişi. hayat da bir nevi, "sana ne aq, sen kendine bak" der. haddini bil(dir)me durumu yani.

(bkz: thermite)??
(bkz: breaking bad)

bunu da evden taşınmak dedin diye yazdım valla, ne gerek var yani?

öğrenciyken kaldığım yurtta da o tip kapılardan vardı, kart sokarak açabiliyordu bazıları.

tel toka da işe yarayabiliyor bazen, ben beceremesem de yapabilenlere şahit olmuşluğum var

Bir anahtarla kilit kısmına ileri geri baskı yaparak açtık nihayet. belki de o yüzden açılmamıştır. açıldı ya neyse.. teşekkürler herkese.

sokak kapısına nazaran daha bi kart sokulabilitesi var bunlarun. pervazı o kadar kalın değil.

ya da kapının dili belki ucundan tutuyordur, öyle köküne kadar yuvaya girmiyordur, kapının kasasını (içi boşsa tabi) kırmadan biraz esnetince tak diye atabilir.

@ kibritsuyu, bu kart olayını denemiştim başka bir olayda. kart haşat olmuştu.

tokmağın, kapının üzerindeki kapağı sökülünce ortaya çıkan yan tarafındaki mekanizma kurcalanınca da açılıyormuş normalde. bayağı kurcaladık ama... başka bir kapının anahtarıyla yuvayı zorlayıp bir yandan da kolu dönderince açıldı.

3.hayır. blog, wordpress falan kurmak tamam; ama. yönetim paneli, tasarım vs..için css/html/php/mysql ve birazcık photoshop, fireworks veya illustrator bilmek şart.

1. freehost ile uğraşmayın. 20 tlye host satılıyor yıllık.
2. çok önerilmese de frontpage ile kolayca yaparsınız. yeni başlayan için dreamweawer falan karışık gelir. flash'a hele hiç girmeyin. önce ftp, index.html, frame, bunları öğrenin onlar zamanla gelir.
3. tabii ki. sitenizi her gün bile değiştirebilirsiniz manasız olsa da :)

2'ye frontpage dedim ama frontpage ile yapın demek istedim. yoksa fp,nin yönlendirmesi falan yok. bence frontpage ile site tasarımı gibi aramalar yapın daha kolay olur.

1 - Kendi hosting - domain'i satın almanızı öneririm. Free olanlar zahmetli olabilir.

2 - Kendi siteni yap yerine cms adı verilen (content management system) öğrenmenizi öneririm. Çok daha kolay ve uygun olduğunu düşünüyorum. bkz:wordpress,joomle vb sistemler cms'dir

3 - Hostingi dükkan gibi düşünün, istediğiniz an dükkanınızı eve,başka bir dükkana filan dönüştürebilirsiniz. Kısıtlama bulunmamaktadır.

Profesyonel site yaptırmadan önce konuya biraz da olsa aşina olmak istiyorum. cevaplarınız için teşekkürler.

İkincisini salla direkt.

şekil olarak birinciye benzeyen bir tane var bizim biraderde. Şu an onun evde misafirim. Birkaç gündür akşamları açıyoruz. Holde açtığımızda evin havasını bayağı değiştiriyor. Markası da Luxell. Elektrik tüketimini bilmiyorum ama senin ısıtmak istediğin odayı 5 dakikada bayağı ısıtır sanırım.

tesla olabilir mi? isim hakkı ödemeniz gerekir mi bilemiyorum ama.

ben de bilemiyorum, sorucaz artık odaya.

elektrikchi :D

design electric

progel, projectric , projelectric

elektrot

Tesla adını kullanan bayağı bir yere rastladım. Sorun olmaz sanırım ama orijinal da olmaz. Eğer orijinal olsun diyorsanız arayışa devam. Düşünelim biz de bakalım bir şey çıkar mı?..

elentro

edison
ac dc (cok mu cakma)
electromagnetic
zeus(simsek-elektrik cagrisimi)
franklin

electra

paratoner

Elektrofaz
Trik
Elektricium :)

carmen electra

bedava reklam yapmama olayı sanırım. parasını bastıran veya sponsor olan çatır çatır yapıyor reklamını mantıklı düşününce..

eskiden öyle bir şey vardı. bir kaç ay önce kaldırdılar. dizilerde, elinde kola şişesiyle adamlar dolanıyordu. tekrar eski haline getirmedilerse, parasını almadığı reklamı yapmamak içindir.

la o değil de, şimdi televizyonda çizi, etipuf reklamı filan görsem ne olur ki? subliminal reklam yapmıyorlarsa tabii.

amerikan şovlarında falan negüzel yeri gelince reklam yapıyorlar, yeri gelince markayı itin götüne sokuyorlar. bizde aman marka söylemeyelim, aman isim vermeyelim. sinir oluyorum valla.

para almadık, bedava reklam yapmayalım.

böyle sikko sikko düşüncelere de anca bizde olur zaten. ulan insanlar onu duyunca, "aha ! sunucu şahin k sucukları dedi ! hemen yarın alıp yemeliyim! " mi diyor sanki ?

Arabaların logosunu da siliyorlar. En saçması o.

Bildiğim kadarıyla haksız rekabetin önüne geçmek için.

En buyuk sebebi 3
birde ben bu dizide sanal reklam yapicam demesi lazim
alelade de her reklami sokamazsin
bi ara coca cola reklami yaparlardi genis ailede
onlar rtuk kontrolunde

product placement

3. RTÜK peşimize düşer

@ hububrad, +1

@ Kamyoncunun vitesi, +1

@ shell, +1

tamamen üç. hatta programı yapan kişiler oldukça zorlanıyolar o konuda, çok sınırlayıcı bir şey çünkü.

yerli otomobil tamamen bir endüstri göstergesidir aslinda,o know how a sahip olmak demektir.

kisisel gorusum minimum 10-15 senedir sorunsuz araclar üretebilmenin süresi.

türkiyede onun olmasi icin ciddi bir zaman lazim,dediginiz bir nebze dogru ama olay zaten know how satin almak.mesela volvonun satin alinmasi ordaki teknolojinin satin alinip cinde kullanilmasi demek.

yerli derken zaten alman otomobilleri yerli degil sizin bakis acinizla.araclarin %70 i yurtdisindan geliyor.

ek olarak da en komplex yapisi ve temel mühendisligi araclarin motor ve elektronik kisimlarin yapilmasidir.yoksa karoser ya da diger aksamlari yapmak kolay,zaten bunlar türkiyede hali hazirda yapiliyor.

sonuç? yani yerli malından kasıt başka markaların teknolojilerini kiralamak veya satın almak mı diyorsun? e bu zaten var firmalar arasında ne kaldı geriye..tamam karoser türkiyede üretilsin, motoru elektronık aksamı Maserati yollasın¿ Türk Malı mı?

Fiyatının 20-25 bin TL civarında olacağı söylendi bakan Ergün tarafından. Piyasada o fiyat aralığında yılların tecrübe ve birikimiyle üretilen ve markası oturmuş arabalar dururken bu araç neden tercih edilsin ki? Fiyatının en fazla 20 bin TL olması gerekiyor bence. İlk etapta polis, zabıta vb kamu araçları yeterli olabilir ama tüm Türkiye'ye hitap etmesi için fiyatının ciddi çekilde desteklenmesi gerekiyor bence.

Onun dışında % 100 yerli aracın bir anda üretilmesi zor. Alphan Manas ve Murat Günak afedersiniz bir taraflarını yırttı, Fransa'da satışa çıkarılan bir elektrikli motor&araba firmasını sastın almak için. Üç kuruşluk destek bulamadılar. Tabii Fransızlar da uyanık. Eti senin, kemiği de senin diye vermiyorlar. Üretimi, AR-GE'yi Fransa dışına çıkartamazsın, işçi çıkartamazsın, işçilerin hakkını gasp edemezsin diye şartlar koyuyorlar. Aynı şartlarla Çinliler Volvo'yu alabildi.

Siyasi irade ciddi anlamda bu işin arkasında durursa olur. Belki 10 yılı da bulmadan % 100 yerli araç üretmek zor değil.

Arap Baharı bilmem ne tüm bu geyikler de dışarıda pazar bulma işini kolaylaştıracaktır.

hintli tata firmasini inceleyebilirsiniz bu konuyla ilgili. giris-gelisme kisimlarina bakin bi.

bu işin uzmanı değilim ama kurumsal düşünmek lazım, bence. arabanın üstünde türk markası olduktan sonra sahibi kimin olduğu önemli değil. bazı bilindik araba markaları da el değiştirir duruma göre. mesela seat, opel veya skoda, bunların şu anki sahipleri ispanyol, alman ve rus değil. opelden emin değilim, onu da satışa çıkarmışlardı bir ara.

bence ne şekilde olursa olsun, bir yerli araba üretilsin. bir yerlere geldikçe kendi teknolojimizi üretiriz. her şey sırayla olur. bir şekilde gerisi gelir zaten. (lanet olsun bora)

artık hiç bir şirket %100 bir millete ait değil. bunlara takılıp kalmamak lazım diye düşünüyorum.

askerlikten bahsediyorsan o şehirde yaşayan evli erkek kardeş evci çıkarabiliyor bildiğim kadarıyla.

Kardeşin erkek olmasına gerek var mı? Evli olması ve aynı ilde ikâmet ediyor olması (Gelip otelde falan da kalabilir, ev kiralar falan) yeterli olur sanırım. Yemin töreninin ardından ablam beni almıştı iki günlüğüne.

Yemin töreni sonrası, bir istisna olmuştu bizim için. "Başvurmayın bile" demişti bize kuşlar evciye. Biz de öyle yapmıştık. "Kısa dönemsiniz ne de olsa..." Kısa dönem olup da aynı bölük, aynı tertipte olduğumuz birileri çıkardı ya, neyse...

Kısa dönemdik çok şükür.
Hayırlı tezkereler kardeşinize de.

klişenin dibine vurarak hanımeli diyorum. evet bunu diyorum.

yemek şirketi

Tadd, desem. Hem klasik, hem de iki d ile postmodern.

evişi

en ekonomiği ve istanbul anadolu yakasında olan hangisi acaba ?

arkadaşla kendi yerimiz falan derken, şube falan mı açacaksınız? diğer işe geçip sonra kendi yerinizi açma şansınız yok mu? ben olsam diğer işe geçerdim.

Yazdıklarından hala o işten keyif alabildiğin anlaşılıyor. Patronuna da anlat bunları, böyle böyle, sizinle çalışmaktan ve burada olmaktan çok keyif alıyorum ama çok bunaldım şu sebeplerden falan derdim ben olsam, siktir git derse ayrılırdım, bakarsın kendini düzeltir.

aynı durumda olan (sevdiği işi, sektörde en iyilerden biri olan bir şirkette, ağır şartlar altında, düşük bir maaşla yapan) diğer bir arkadaşıma söylediğim gibi; huzur iyidir. eğer şu anki stresin getirisinin çok büyük bir şey (yurt dışına açılmaya olanak tanıması, şirkette yükselme etc.) olacağı düşünülmüyorsa, diken üstünde yaşamak şu kısa hayat için çok anlamsız.

sende nasıl olur bilemem ama ben eski stresli ve korkunç iş hayatımı özlemiyorum. dediğin gibi olmasa da daha az stresli ve daha normal rutinlikteki iş yerimde daha memnunum. stres ve sürekli beklenmeyen bir şeyler çıkması özlenen bir şey değil kanımca. rutinden sıkılırsan kendini oyalamak için başka şeyler bulursun kendine işler yarattıkça bu üstlerinin de ilgisini çekebilir (bu tarz bir deneyimi de yaşamışlığım var, gerçekten işe yarıyor).

huzuru seç bence ve arkana da bakma hiç. şimdiye kadar edindiğin deneyimle kendinize ait yerinizi yine açabilirsiniz arkadaşınla. üstelik yeni işinde buna ayıracak bol zamanın olacak gibi duruyor.

ayrıca bu vahşi kapitalist sistemin... küfür edebiliyor muyduk burada?

"3-4 seneye kendi yerimizi açma planlarımız var." sen o işte, o patronla 3-4 sene sonra ne hale gelirsin biliyo musun? ömrün kısalır be!

aklını başına topla ve bir insan evladı bul yanında çalışacak. "huzuru tavan" iş her zaman tercihin olsun. insanın ömrü işinde geçiyor.

Kapitalde adrenalin patron bazlı.İnsanı kendine getirmemek üzere tasarlanmış bir yabancılaşma sendromu kurgusudur..Kendini kalibre edebilme ihtimalin varsa bunu sistemden bir süre çıkarak yapabilirsin.Zaten ihtimaller üzerine yaşadığımız bu kaos ortamında daha çok ihtimal bir süre sonra senide sıkacak ve yıpranma payını arttıracaktır.kontrolsüz güç güç değildir .Eğer güç sende değilse kontrol edemezsin ve yönlenmeler yönlendirmelerden öteye gidemez .Bedenin için ışığa koşacağına gücünün farkında ol

sıkışıklıktan kastın insan kalabalığı ise tabi ki kalabalık olurdu ama metro tek seferde metrobüsten daha çok yolcu taşıyabiliyor. daha insanca bir taşıma olurdu

araç yolundaki emniyet şeridi iptal olmazdı bir de.

Ama metrobüsün gelme sıklığı ile onu dengelemiyor mu zaten?

Yapılacak metronun, yolun birkaç şeridini yemesine gerek olmazdı öncelikle. Çelik ayaklar üzerinde Otoyolun üzerinden geçecek bir metro hattı kurulması daha mantıklı bence. Ama o durumda da boğaz geçişi bir sıkıntı. Yeni bir metro tüneli ya da köprüsü gerekirdi o zaman.

Şu Marmaray tamamlandığında, metrobüsün mevcut hattına katkı yapmıyor sanırım. O bambaşka bir güzergah.

Şu halde de hemen, bugünden tezi yok E-5 ve TEM'e paralel yer altı ya da yer üstünden çalışacak bir metro hattına başlanabilir. Bu işler için kaynak da çok fazla gerekiyo mu ki? Sonuçta sen ihale açıyorsun, birileri yapıyor. Yap-işlet-devret türü bir yöntemle. İşin etüd vd işlemleri zaman alır biraz.

E-5'e paralel bir metro hattı anadolu yakasında taa Kartal'dan itibaren yapılıyor zaten. Metrobüs geçici bir çözümdü ve bence gayet başarılı da. Önümüzdeki 20-30 yıl ulaşım projeleri tamamlandığında metrobüse olan gereklilik de ortadan kalkacak.

Her türlü sıkışıklık olurdu, burası İstanbul ve bu hat İstanbul'un en ANA yolcu yükünü taşıyor, sadece mecidiyeköy'e milyon insanın gittiğini okumuştum gün içinde, düşün yani. Biraz bi evham var insanlarda o kadar. Yoksa kötünün iyisi denebilecek, şu şartlarda yapılabilecek en iyi proje bence.

aksaray havaalanı metrosunda böyle gözler görülür bir sıkışıklık olmuyor. bu hat üzerinde otogar, havaalanı, bakırköy, ataköy, aksaray gibi duraklar var.

öncelikle yeraltı metro yatırımı daha pahalı ve uzun sürüyor. metrobüs kısa vadeli ve ucuz bir çözüm. fakat bence de aynı hat üstünde yer üstü metro olabilirdi. sadece ray masrafı artı oluyor ama bi bildikleri vardır herhalde... belki metro rampa çıkamıyordur falan...

Kastettiğiniz ATM kartı sanırım?

Bir hafta kadar önce, CardFinans'ım evde kimse bulunamayınca, "İle iade olacak. bıdı bıdı. şu adresi ziyaret edin" diye cep telefonuma SMS geldi. Hemen girdim siteye ve gelen kodla birlikte iş adresimi verdim ve "Getirin onu buraya" dedim. Telefonla kendilerine ulaşmak imkânsız. Birkaç mesajın ardından bir hafta sonra, yine ben evde yokken, ev ahalisine teslim etmişler neyse ki.

Aktif kurye ile çalışıyor banka. Ve dediğim gibi tam bir nato kafa, sözkonusu şirket.

cebinize bir kod gelmiştir muhtemelen, oradan gerekli bilgileri web adreslerine bırakın. Tekrar dağıtıma çıktıklarında bırakırlar.Şanslıysanız elinize geçer kartınız.

Eskiden şubeye bırakırlardı bu kartları. Gider alırdık güzel güzel. Eski güzel günler...

eewet biliyorum finansbankın o konuda ne kadar sıkıntılı olduğunu. verdiğiniz bilgiler için sağolun

bankaların anlşamalı olduğu tek bir kurye şirketi yoktur ama genel olarak dağıtımlar kuryenet ile yapılıyor, ankarada kuryenet tuzluçayırda eğer kartın kuryenetteyse oradan alabilirsi, tabi ki eğer ankarada yaşıyorsan :))

genelde Kurye.net oluyor ama o firma da iğrenç çalışıyor geçmiş olsun der sabır dilerim size...

anteni biraz oynatarak denemelisiniz, o kanalların açısı biraz farklı.

8. kattayız, bina 15 katlı ve anten de yukarılarda bir yerlerde. öyle...

anteni oynatarak deneyin ne ya :D uydu canaklarının acıları belli ve sabit kalmalı 1-2 derecelik değişiklik bile hiçbi şey izleyememize sebep olur.

ayrıca onları acıları farklı diye bi şey söz konusu olamaz hepsi türksat tan yayın yapıyo. kanalın acısı olmaz uydunun olur.

frekansları dogru girdiginizde emin olun. ve sectiginiz uydunun da dogru olması lazım turksat3a-2a neyse. olmazsa fabrika ayarlarına falan dondurup otomatik tarama yaptırın cihaza.

türksat uydusu 42 derece doğuda evet. pusula ile bulmuyoruz ya tahmini olarak buluyoruz, aç mesela çeken bir kanalı sinyal seviyesi misal 70 civarındadır, ntv paket hariç hemen tüm kanalları gösterir. anteni hafif oynatırsın ntv frekansında iken onu da bulursun üstelik sinyal seviyesi yükselir biraz daha.
yapmayın güzel kardeşlerim, size durduk yere neden yalan söyleyeyim.

NTV grubundaki kanalların sinyal seviyesinin düşük olduğunu, telefondaki tv çalışanı da söylemişti. frekanslar doğru ama yayın yok.

forum.donanimhaber.com

sorunu uydu alıcısından çözemeyeceksek, bir şeyleri oynatmadan sabrederim ben bir hafta "daha".

teşekkürler yorumlarınız için.

Dususe devam

Öyle umuyoruz inş düşer

Altının ne olacağını kimse bilmiyor(spek. hariç) dün 2000 dolara yürür diyenler bugün 1300-1400 leri konuşuyor, şunu bilirim altın alacaksan düşer yükselir diye bekleme al koy kenara...

hangi vadede ne olur? burada altın'ı her zaman savundum, trend değişmedikçe de fikrim değişmeyecek. avrupa ve abd'deki bu sorunlar dururken altında yükselişe devam. bu hafta likidite sıkışıklığı nedeniyle kurumsal yatırımcılar satışa geçti, o da bireysel yatırımcılarda panik satışını getirdi. çok kısa vadede biraz daha düşse de orta vadede hala pozitifim. 1600 civarında stabilize olabilirse kısa vadede tekrar yükselişe geçecektir. ha bir de gerçekten 2008'deki gibi bir küresel resesyon yaşanırsa altın'da %20-30 civarında bir geri çekiliş görebiliriz fakat o zaman da uzun vadede daha da pozitif olurum. 2008'de altın'ın zirve fiyatı 1000$ idi yani o gün zirve fiyatından alan biri, 3 yılda şu an itibariyle en az %65 kar yazdı.

not: buradakiler sadece kendi fikrim,sizin maddi durumunuzu, risk iştahınızı bilemediğim için genel konuşuyorum tabii ki. siz yine de kendi içinizden geleni yapın ki sonradan pişman olmayın.

Gün itibariyle, altın tekrar yükselişe geçti. Yükseliş devam edecek gibi, ne dersiniz?

mümkün.

büyüklerine sorarak bulabiliyorsun. onun dışında bazı siteler var bulmaya çalışan. şunun gibi belki:
www.familysearch.org

harf inkilabından sonraki kısmını gidip kütüğünün kayıtlı olduğu nüfustan çıkarabilirsin zor olmaz. harf inkilabı öncesini osmanlıca bilen bir nüfus memuru bulman lazım ancak öyle çıkarabilirsin. tek başına osmanlıca bilen birisini kütüklere sokup sokmadıkları hakkında ise bir fikrim yok. olmazsa sorarsın osmanlıca bilen birisiyle de geçmişini bulman mümkün olabilir.

@ermanen,

www.familysearch.org sitesine, istenilen bilgileri girince bana pek alakasız gelen bir sonuç çıktı. şöyle:

Historical Records
Search all collections

1-1 of 1 results for >Name: xxxx, Event: Any, Place: xxxx, Event Range: 1800-1950

We are unable to display search results due to technical difficulties. Please try searching again in a few minutes.



None of these results strongly match what you searched for. The following results may still be of interest.

Saranosch A Dayersion
United States Census, 1930
birth: 1910 Turkey
residence: 1930 Waukegan,​ Lake,​ Illinois
immigration: 1929
census: 1930 Waukegan,​ Lake,​ Illinois
spouse: Hargop Dayersion
child: Miriam Dayersion

Anladığım, 1- Bulamadı bir şey.
2- Ermeniyim.

??

forum.donanimhaber.com

işi hiç bilmeyen kazanamaz.ha eğer oturu özetleri izler,istatistiklere bakar,gazeteleri takip edersen yüksek ihtimal.ama iddaa bu yani her şey olur.

Bilenler bile bu hafta ters köşelere yattılar.

Yapmayın; bahis, kumar vs'den para kazanılmaz. Kazanan hep kasadır.

spor toto'nun oynattırdığı oyun olan iddaa'da mümkün değil. çünkü minimum bahis sayısı diye bir şey var, tek kuponda en az 3 veya 4 maç oynamak zorundasınız. hepsi banko olsa bile oynadığınız 4 maçın da öngörüldüğü gibi bitme olasılığı çok çok düşük. tek maçtan yattım yea diye zırlayanlar vardır etrafınızda belki, bir talihsizlik değil başlarına gelen, olasılık hesabına göre gayet olağan.

çok ciddiye alıp, (yasal olmayan) yurtdışı kaynaklı bir bahis sitesine üye olursanız bir ihtimal.. çünkü orada oranlar yüksek, tek maç oynama şansı var.. ama önermem. zevk için oynanmalı bence, futbolla alakanız yoksa boşverin..

Kazanır. Ama sürekli kazanamaz. Ben ilk ve tek iddia oynamamda ismini hiç duymadığım ama adı hoşuma giden 8-10 yabancı takıma, hanigisi kazanır verilmişse oynadım, 1'e 13 aldım. Ama gerçekten 1 liralık oynadığım için çok heyecanlı olmadı tabii.

işi bilen de kazanamaz. kimisi çok zarar ediyor kimisi az. parana yazık be güzel kardeşim.

işi bilen kazanıyor mu ki?

bjk - a.gücü h1
gs-samsun 1
barca 1
manu - chelsea 1

haftaya bunlara oyna kazanırsın

işi bilmekten kasıt futbolu bilmekse hayır, bahis mantığını kavramış olmaksa evet diyebiliriz.

yabancı bir siteden hesap açıp 50 lira yüklemiştim. bir ay sonunda 300 lira yaptım parayı, kaybetmeye başlayınca ve ilgilenemeyince 200 lirayı çekip bıraktım.

risk arttırınca kaybettiğin için az riskle oynamak zorundasın. az riskle yavaş yavaş kazanmak da insanın sinirini acayip bozan bir sabır gerektiriyor. böyle sikimsonik bir şeye de zaman ayırmak ayrı bi can sıkıcı faktör. o yüzden zor bir iş aslında..

kar marjı %30 olan üstelik de illa kombo yapcan filan denen bir yerde kesinlikle para kazanılmaz. yurtdışında kar marjı % 10 olan yerler var onlarda bile zor.
betfair, pinnaclesport %5 onlarda bile ekstra bilgin ve/veya şansın yoksa uzun vadede kaybedersin.

Çevremde değil ama 1 TL'ye ya da 5 TL'ye, birkaç bin TL kazananların hikâyeleri duyuluyor. Tabii hep, "kazananların" hikâyeleri...

Ayrıca, kazanmadan önce yıllarca ne kadar kaybettikleri ve bundan sonra da kazanıp kazanamayacakları meçhul.

Yorumlarınız için teşekkürler.

50 kuruş verirdim.

hayır

veririm de uğraşamam. elden gelip alıncaksa tamam

Reklam alın reklam. Şöyle sağlı sollu...

ayrıca @terelelli +1

hani veririm de uğraşamam. elden gelip alacaksan olur ama.

mobil ödeme olursa olur

vermem.
ama 30 lira vereyim ömür boyu üyeliğim olsun.

niye vereyim? burasi bi site paralı olursa klonu çıkar nasıl olsa. ömründe justin.tv / fizy.com / yildiz.tv / google.com / gmail.com / facebook.com bunlara donate yapmış olan var mı? bunların bilinçli kullanımının günlük hayatta yarattığı maddi ve vakti tasarrufu hiç düşündünüz mü? buna rağmen tek kuruş ödemedik. başına ek$i gelen şeylerin ayricaligi nedir?

zırnık koklatmam. kapanırsa da üzülmem. öyle. ha ama herkesin giremediği elit bir yer olsaydı sike sike para verecek adamlar tanıyorum.

ikisine de vermem, olmasa da oluyor çünkü.

olabilir, ancak gidip bankaya yatırmayla vs hayatta uğraşmam. sourberry'e bile bağış yapmaya üşeniyorum sırf bu yüzden.

vermem

Kolaylikla belesi uretilebilecek bi portala neden para veriyim. Herkesten 1 tl toplansa koseyi doner adamlar. Server parasi marasi da degil direk cebe girecek para olacagi icin sokaktaki dilenciye vermeyi tercih ederim.

sözlüğe 1 allahın kuruşunu vermem duyuru için para problem değil. çünkü sorduğum her soruda sağolsun yardım edicek arkadaşları bulabiliyorum.

ayrıca neye göre tik atıyosun millete merak ettim ?

sözlük - hayır

duyuru - hayır ( server vs gibi yaşaması için bir paraysa, yetecek kadarı toplanılması kaydıyla veririrm ama sahibe gelir olarak gidecekse vermem. kendi açımdan hem emek harcayıp hem de üstüne para vermek olayın amatör ruhuna aykırı)

@altini ser incisi ker

sorularıma cevap verenlere tik koyuyorum.

vermem

burada tek taraflı bir beslenme olmadığından vermem herhalde.

sözlüğe de vermem.

yatmadan önce bol alkol al

ne yapcam kanka ben şimdi.

ölüyom lan yardım edin.

bence normal. bende de var biraz.

yaşam kaliteni rahatsız edecek derece düşürüyorsa hastalık diyebilirsin. bununla gayet normal bir şekilde yaşıyorsan, ne kendine ne çevrene zararı da yoksa problem de yok demektir.

hatta bence iyi bile biraz şüpheci olmak. için rahat olsun...

büdüt: şak diye hastalık tanısı koyanları kınıyorum.

bende de var, turk olmanin yan etkisi bence

psikoloğa gitmeniz lazım bence...
erken teşhis hayat kurtarır*

*şaka yapmıyorum, espri değil bu :)

Aklıma öyle şeyler geldiğinde "He açık bıraktım kapıyı, sittir et girsin hırsız" diyorum. O da ekmek yiyecek... Ekmek almış mıydık la acaba? Du bi bakim...

hay sikicem bozukluğunu herkesde mi var ya.kaçıncı sorunlu bu, 75 yaşında anneannem'de de var lan aynısı kadın hiç şikayet ediyo mu ? anneanneminkini anlatsam yaşlılık diycek herkes.normalsiniz kardeşim.hiç bi sorunuz yok

Bir kağıda kontrol edileceklerin listesini yap. Kontrollerini yaptıktan sonra işaretle. Başucuna koy. Tekrar kontrol etmek istediğinde kağıda bak.

bu kontrolu her gece bir defa yapiyosan, cok ustunde durma. buna sorun denmez, cok tedbirli olmak denir. mesela ben bi keresinde otelde kaldigim odanin kapisini kilitlemeyi unutmusum. sabah erken uyandim, tavani seyrediyodum. birden gozumun ucuyla, bir goz ucunun bana baktigini hissettim, koseden bakiyor. muhtemelen bir otel calisani, kedi gibi girmis odaya ve uyuyup uyumadigima bakiyor. ansizin yerimden firladim ama yakalayamadim, merdivenlerden asagi son surat kacti gitti. boyle bir sey senin basina gelmez mesela. senin de dedigin gibi, faydali bir aliskanliktir diyelim. sorun demeyelim. ama gece 3 kere kalkip yapiyosan bu isi, o zaman psikiyatra git. (psikolog degil canim kardesim psikiyatr). bi de, "acaba bende sorun mu var?" dusuncesini de takinti haline getirme. zamanla gecer.

bu arada, fast "food"dan, kola/gazozdan uzak dur. sonradan kendini, aileni ve bizi uzme.

Okb teshisi dogru.
İlac tedavisine baslamalisin aksi halde duzelmesi imkansiz.

bende de var benzer takıntıllar. ama evde benim dışımda herkes çoooook rahat böylece dengelemiş oluyoruz, sorun olmuyor

OKB sahibi bir insan olarak söylüyorum ki eğer hayatınızı etkileyecek boyutta değilse bu obsesyonu kanalize etmenin ilaç tedavisinden başka yolları var. İnsanın beynini süngere çeviriyor o ilaçlar, mümkün olduğunca son tercih olması lazım. Kaldı ki bence faydalı bir obsesyon. Bende de sorumlulukların planını programını saati saatine, dakikası dakikasına yapma gerekliliği oluyor. Daha 1 sene var y.lisansa başlamamama mesela, oturdum istatistik çıkartıyorum, yıllara göre istediğim yere minimum puanla kimler girmiş, araştırma görevlisi sınavlarının sonuçlarına atananların profillerine falan baktım (en son 2009 mart ayına kadar olanları bulabildim, bulsam daha bakacaktım) gibi takıntılarım var. Etraf toplu olmazsa ders çalışamıyorum mesela. Daire çizmem gerekirse yamuk oldu mu düzeltene kadar sayısız daire çiziyorum. Barlarda kafelerde yanyana masalar hizade değilse düzeltmeyi görev biliyorum falan gibi şeyler. Hiç ilaç kullanmadım ama, sürekli bi şekilde hallettim. Sınavlara çalışmam gereken (planlı tabii bu) günden önceki gün evde temizlik yaptım ortalığı toparladım mesela. Daire çizmek için o cetvellerden aldım. Öbür istatistik çıkarma olayı da bana hedef belirleme konusunda yardımcı oluyor. Zor oluyor zaman zaman ama kendi işime yarayacak şekilde kontrol etmeyi başarabiliyorum.

Ben olsam sizin yerinizde yatmadan önce bir saate her gün çalacak şekilde alarm kurarım, alarm çalınca da gider kapatırım hepsini. Sonuçta ciddi OKB olsaydı hayatınıza devam etmekte zorlanırdınız. O kadar zorlanmadığınıza göre vücudunuzu zehirlemenin manası yok. Sonuçte her ilaç bir zehirdir ama siz yine de bir psikoloğa görünün. Kontrol etmeyi öğrenemezseniz ciddileşebilir çünkü.

sadece favorileri düzelttirmek için bile berbere gittiğim oluyor ve elini öpesim geliyor adamın. her işin bir bileni, ustası var.
klasik normal bir düzeltme işlemi için berbere gerek olmuyor ama saçlar biraz uzamışsa ya da kıvrımlı şekilli bir düzeltme ise sözkonusu olan berbersiz olmuyor.

ben makasla hallediyorum ya. zor bişey değil ki.

üstte piramitleri gör,bedeviler dızilmiş orada.en gerisinde usame bin ladin var önünde de bush.

sağ üstte dürbünle bakıyor.
peki garfield nerde?

sağ yukarda dürbünle bakıyor. pavarottinin üstünde.

bu nedir beyler. kim yapmış?

burada,

uploadpic.org

Bizden kimse var mı acaba bu resimde? Türk-Müslüman... Direkt Atatürk'ü aradı gözlerim ama tanıdık yoktu sanırım. Cengiz Han'ı Türk kabul etmezsek tabii, ki değil.

gitme.

celp dönemleri var. isteyen istediği zaman gidemiyor.

sakin ol şampiyon. unutayım derken askerde daha beter sıçışa gelebilirsin. başka şeyler bul hobi yap bişey yap başka kızlarla takıl. gaza gelip daha beter yapma durumları.

şimdi git dilekçe ver, Aralıkta askersin.

bence böyle bir zamanda alabileceğin en yanlış kararı alıyorsun. askere gittiğinde korkunç şekilde şefkate ihtiyacın olacak. ve bu eski sevgilini gözünün önünde devleştirecek. ve çok daha acı çekeceksin. bu benim öngörüm. inşallah en kısa zamanda herşey yoluna girer.

@paketinsonu

hiç mi mümkün değil? ordaki memurlarin ya da subaylarin elinde degil mi bu? yalvar yakar bişey yaptıramaz mıyım?

celp dönemini beklemen gerekecek. Asker ihtiyacı da olacak. Hemen gitmek istemeseydin kesin alırlardı fakat bu kadar hevesli isen almazlar.

@asdfghjk

şu an gidip başvursan dahi normal prosedürde seneye Nisan gibi askere alırlar ama erken sevk dilekçesi diye bişey var, şubeye gidip, bunu doldurup, başvuru işlemlerine ek yaparsan, büyük ihtimal Aralık celbine yetişirsin. Herkesin dilekçesi kabul oluyor diye biliyorum. Kendim de böyle yapmistim zaten.

Ama arkadaşların dediği gibi askerlik bi kaçış yeri değildir, bu niyetle gideceksen tavsiye etmem.

Askerlik sivil hayata ait birseyin unutulacagi son yer. Unutmak isterken saplanti haline gelebilir.

yapmaaaaaaaaa

birşeylerden kaçmak ya da birşeyleri unutmak için askerlik hiç doğru bir seçenek değil bana göre. harbiden mal gibi oluyorsun. her taraf yeşil yeşil adamlarla dolu, çocuk gibi 9'da yatağa... sabah 4,30'da kalk 7 civarındaki kahvaltı için fln. oyoyoy...
kısa mı yapıcan bi de uzun mu?
ben de erken gitmek için dilekçe vermiştim, postada kaybolabilir diye bizzat komşu ile gidip bir üst (neydiyse adı) makama dilekçemi vermiştim. ama şubede "kabul edilmedi" demişlerdi. normal zamanda askere gittiğimde de "sen erken gitmek için dilekçe vermişsin, sonra gitmemişsin?" demezler mi?.. bu ayrı hikâye de...
başvuru genelde kabul edilir ama hemen götürmezler birkaç ay sonra... şimdi dilekçe versen kasım-aralık gibi gidersin sanırım. ben de serin kış günlerinde yapıp çıkayım demiştim de olmadı, kaldık yazın sıcağına, kuru otlarına falan filan...

Yo dostum, yo... Lanet olsun, bunu yapmamış olmayı isteyeceksin...

@ahmetdursun,

uzun dönem. üniversite okuyorum bırakıp öyle gitmeyi düşünüyorum zaten bitirecek gibi değilim bitirsem de bana bi faydası olacak bölüm değil. kasım aralıkta gidebilirsem ona da razıyım aslında. ama hemen olsaydı daha iyi olurdu. neyse.

kardeşim de senin gibi gitmeye niyetlenişti, okulu daha bitmedi bi kamu kurumunda da çalışıyor. ona söylediklerim etkili olmuş ve okulunu bitirdikten sonra gitmeye karar vermişti.
üni.nin/bölümün askerliğe katkısı yeter. boşver bitir okulunu kısa dönem yap. bilmiyorum sivilde ne tür insanlar ve olaylarla karşılaştın ama biraz iyi aile çocuğu, terbiyeli, düzenli, hiyenik falansan çok sıkıntı be kardeşim. sadece üstlerden değil üni. mezunu olup ne adam!lar var.uzun dönem olup çok kral çocuklar var. okumak cehaleti gideriyor yani.. uzun döenm kardeşlere bi lafımız yok Allah yardımcıları olsun. ben ist./çekmeköy'de yaptım, taksiyle 5 arkadaş en fazla yarım saatte fln kadıköyde olurduk, yerimiz orman içi yemyeşil... ama gel bana sor. kızmış, işmiş hiç değmez.daha da strese girebilirsin aman aman.kısa-uzun dönemlere tavırlarda bariz farklar var, detay vermeyeyim yanlış algılanmasın hukuki açıdan ama anladın umarım sen onu.ki kısa dönem olmamıza rağmen biz de tongaya gidiyorduk bi tertibin babası saolsun fln... pek detay veremedim ama sakın! bitir okulunu önce. yapacaksın kaçış yok bari kısa yap, ezilme.

gitme demiyorum hobi olarak gene git.

ama şimdilik biraz dur.

çevrende askere gitmiş kimse yok anladığım kadarıyla.
öncelikle uzun dönem kısa dönem mevzu: okulu bitirmek için en ufak bir umudun bile varsa okulunu bitir. askerde 5 tane kısa dönemi gönderip sonra giden uzun dönemlerin halini ancak onlar biliyor. bırakın dokuz ayı askerde geçecek fazladan bir ay için bile buna değer.
askerde unutma mevzu: özellikle uzun dönem askerlerin acemilikten sonraki ilk 6 ayı nöbet ağacı olarak geçer. bil bakalım bu uzun nöbetlerde ne düşüneceksin? heh anladın işte.
yapma, askerlik 15 ay çekilecek bir şey değil, askerliğin kendisi insanı psikopata bağlamak için yeter, sen de ilave sebep var.

sadece yurt dışında değil tahareti küçük yaşta öğrenmeyenler sonra duyunca çok yadırgıyor, "abi götüme elimi mi sürcem" falan diye.

Ben de epey şaşırıyorum susuz bir temizlik nasıl mümkün olaiblir diye "duş alıyorum" oluyor genelde savunma ama ben günde minimum 2 kez çıktığım için tuvalete benim için güç yani, YAŞASIN TAHARET YAŞASIN SANBİ TAHARET MUSLUĞU :D

tamamen bizim kültüre/inanca has bir olay değil bildiğim kadarıyla. mesela japonlar da bu konuda çok hassas ve onun public versiyonu bile pek kullanışlıymış bildiğim kadarıyla.
tuvalet kâğıdı da bir başka pencereden bu konuya dahil edilebilir. olmadığında byük sıkıntı olabiliyor ve cepte/çantada selpak taşınabiliyor bu sebeple.
bir başka şey ise "taharet" dendiğinde bizim akla malûm olay gelirken kelimenin asıl anlamı temizliktir. "selpak"ın mendili kapsaması gibi bir durum yani.

eli göte sürmeye gerek yok yahu, yapmayın etmeyin açın suyun tazyikli temizleyin işte. bokla oynamaya ne gerek var..

taharetin bir de abarti versiyonu var.

muslukla beraber düğmesine basınca ileri geri hareket edebilen bir fırçası var. Ne amaçlarla kullanılabileceğini hayal edin. Daha evvelden fuarda görmüştüm, en son burada da bir mağazada gördüm.

(bkz: bide)

akjsdf komık mısnız nedir abiler. bidet diye askın kullanılan bısı var, onu gectım dus almak dıye bısı var romalılardan itibaren. gunde 2 kez dus almak zul geliyorsa size onu bilemem. hayır islamı yontem cok temızmıs gibi[sabunla temızlenmıyor o el malesef], adamlar en azından el surup heryere bulastırmıyorlar.

valla biz pet siseyle hallediyoruz, evet, zavalli bir haldeyiz, su olmadan yapmak da cok garibime gidiyor. ama alismayana kolay herhal, hic bir amerikalinin iyi tepki verdigini gormedim bu got yikama konusuna. bir fransiz arkadasim var, onlar bidet kullanirmis eskiden, oyle dedi kerata.

(bkz: solino)
filmde italyan kadın almanyaya geldiklerinde bir taharet muslukları bile yok diyordu. italyanların almanyada böyle demesine şaşırmıştım.

@ahmet dursun, japonlardan haberim vardı. hatta sıcak sulu, ısıtmalı falan zilyon tane özellikli wc ürünleri yapmışlardı yanlış hatırlamıyorsam. daha çok batıdaki ülkelerde yok sanki..

@anorexic penis, bence adamların denemesi lazım, deneseler anlayacaklar rahatlığı.

@bryan furry, duşla nereye kadar. hem duş alasıya kadar taharet olsa, daha rahat değil mi. su tasarrufu da olur. el olayına takılmışsın da merak ettim adamlar el kullanmadan mı yapıyorlar temzilik işini :) ki biz de sıvamıyoruz yani..

tuvalet kağıdı kullanıyorlar ve bunu yeterli buluyorlar.

dehşet verici herkes bokunu elliyor öle mi? sabun bütün mikropları öldürmez ki..ayrıca niye elliyosunuz. suyu açınca oaraya kadar ulaşıyor. öğhkkkkkk

su içebilirsin, onun dışında sakızdı yemekdi olmaz meb ciddi bir müessesedir.ama hafif bir kahvaltı yapsan yeter. kalem silgi yedek uç götür yedek kalem de götür.psikolojin mi? şöyle driftli filmlerin falan müziklerini dinle de gir ne diym.gaza gelirsin.

ÖSYM sınavları gibi değil, sadece cep telefonunuzu kapalı tutun ve yanınıza kalem, silgi, su alın yeter.

10 sene önce ehliyet sınavlarında cıkan sorular 300-500 soru havuzundan secilip gelen devamlı tekrar gösteren sorulardı ben yazılı sınava 3. girişimde ya herro ya merro diyip yanıma soru kitabını almıştım çözümlü , sınavda açıp kopya çekme fırsatım oldu. benim arkadaş cevremde benzer olaylara imza attı 10 sene de birşey değiştiyse ehliyet sınavlarında bişi diemem ama değişmediyse rahat ol

iki yıl önce ehliyet sınavına girdim ve sınavdan önce son üç sınavda çıkmış soruları çıkarıdm internetten. onları birkaç kez çözdüm ve sanırım 90 ya da 100'le geçtim. beni korkutan direksiyondu ama yazılı için "sen üniversite mezunusun kalmazsın" diyen üniversite mezunu olmayanlar üzerimde ağır bir baskı oluşturmuştu, ulan ya geçemezsem diye. kopya olayları oluyor, konuşanlar, birbine bakanlar falan. hiçbirine aldırış etmeden aldım kâğıdımı, çözdüm ve çıktım süresinden önce. başarılar.

yazılı sınavda girişte polis kimlik kontrolu yapıyor ve cep telefonlarını sokmuyorlar. genelde okullarda gorevlı kantıncı/hademe gıbı arkadaslar para karsılıgı bakıcılık yapıyorlar telefonlara. ama guvenlık 0. guvenırım bırakırım dıyosan bana uyar.

gırıs kartı
nufus cuzdanı
kalem
bunlar dısında elektronık olmayan canın ne ısterse alabılırsın yanına

her sınav gıbı tabıkı bunda da sadece su ıcmek serbest

tum bunlar dısında kasma

anti-militarizm mesela...
veya insanlar kendilerini korumaktan ziyade mevcut siyasi düzeni ve bunun organizatörlerini korumayı ilke edinmiş bir orduya katılmak istemiyor olabilirler.

konusu açılınca gidenlerin yüzündeki o anlamlı ifadelerden bişiler oldugu belli ama şans birazda

istememek ayrı, ama dalağını aldıracak kadar istemeyen antimilitaristler mi var yani?

bir çok insanın istemediğini ve tercih şansı olsa etmeyeceğini biliyorum. benim merak ettiğim bu kadar korkmak niye?
.

korkmak değil de yaşantıdan koparılmak zor geliyor olmalı. gidicem görücem, dönünce daha iyi anlatırım belki.

neden olmasın ki? yıllardır hapiste olan vicdani retçiler var. dalak aldırmaktan daha mı iyi durumları sence?

haftasonu olan çarşı izni (eğer yazıcı lütfedip yazar ise 5 saat sadece izin verilen yerlere girme ve inzibat korkusu ile) haricinde hapishaneden pek bir farkı yok. hatta eğitim ve disiplin olayını katarsan daha bile kötü denebilir. suçlular içeri girmekten nasıl kaçıysa kanundan aha aynısı işte

Zorunlu, seçme şansın yok. bunun ötesinde nereye düşeceğini, başında/yanı başında ne tiplerin olacağını bilmiyorsun. bir doğa cennetinde cehennemi de yaşayabilirsin, dağ başında bi yerde yan gelip yatabilirsin de sahiden.rahat ol yine de, kısa dönemsin, birçok yerde kısa dönemlere ilişmezler pek.bir de oradaki tecrübelilerin dediği gibi arada kaynamak, göze batmamak lazım. ismin bilinince ota boka koşturulabiliyorsun.

askerligini yapmis biri olarak "delidir yakalayin" nickli arkadasin her cümlesine katiliyorum.

aslında sadece acemi birliği zordur. ne yalan söyliyeyim ben ilk gece ağlamıştım. ama daha sonra anladımki ulan yüzlerce insan benimle birlikte aynı şeyleri yapıyor ve yalnız değilim. acemi birliğinden sonra çok kötü yerlere düşmezsen askerlik sana tatil gibi gelebilir. şans bana güldü cumhurbaşkanlığı muhafız alayı'nda yaptım. sen nereye düşersin bilinmez artık.

canım tatlı arkadaşım , 300-500-1000 erkekle bir arada kalıp onların muhabbetlerine ortak olmak istemiyorum. egosu yüksek komutanların ego tatmin aracı olmak istemiyorum.benim savaşım olmayan ( 2 taraftada değilim) bir savaşta piyon olmak istemiyorum. özgürlüklerime düşkünüm 5 ay 12 ay 15 ay bir yere kapatılıp oranın kuralları ile yaşamak istemiyorum. seks hayatım fena değil canım istediğinde kız arkadaşımı çağırıp sevişmek istiyorum şap içmek değil. içki severim canım istediğinde içmek istiyorum . saat 11 e kadar uyuyabiliyorum mevcut düzenimde sabah 6 da içtimaya çıkmak istemiyorum. daha sayıyım mı ? Savaş varsa savaşmak askerliği meslek edinmiş ; bundan gelir, çıkar ,fayda ,ego tatmini kazananların işi. vicdani redçileri anlıyorum takdir ediyorum onların gördüğü muamele dalak aldırmadan da fena. Gönüllü gidip ,zevk alanları da anlıyabiliyorum kendi sosyo ekonomik durumlarından gelen bir tercih saygım var.

militarizim falan değil arkadaşım bildiğin göt korkusu. yetiştirilme tarzıyla da alakalı. kıçındaki donu bile şurdan alıp şuraya koyamayacak kadar öküz adamlar bu korkuya ön ayak oluyor.
kolay mı askerlik? bence de değil. kimse koşa koşa gitmek istemez elbette ama şu hayatta karşına binlerce engel gelecekse ki gelecek, bu askerlikte böyle bir engel. sıkacaksın dişini yapacaksın. orada kendin gibi olursan istersen en rahat bölükte ol yada en zor, bir şekilde bitirip geleceksin. oraya ''benim göte hallenirler'' korkusuyla gidersen hallenirler. yok ben adam gibi gider gelirim diyorsan da gider adam gibi yapar gelirsin ve onca can dostu edinir gelirsin.
cem yılmaz bir gösterisinde ''ben sahneye çıkarken şalteri kapatıyorum öyle çıkıyorum'' diyordu, işte bu da bunun gibi şalteri giderken kapatırsın gelince açarsın hepsi bundan ibaret.

üniversite mezunlarını çatışmaya göndermiyorlar rahat ol.
çevremde yapmayan çok ve herkes bana soruyor nasıl yaptın askerliği diye.
cevabım da şu: ben yaptıysam herkes yapar.
bu durumda sen de yaparsın.

her türlü argumanı anlıyorumda şu argumanı anlamıyorum '' ben yaptıysam sende yaparsın '' , ''kapa şarteri öyle git '' lemmings miyim ki ben baştaki biri yaptı diye sürüye uyup birinin arkasına takılıp mantıksız işler yapıyım. şarteri kapatmasak gidicem işte o şarter kapatma mevzusu uymuyor bana.Yapıp gelenlerin % 90 ı ''biz yaptık , başkası da yapsın '' mantığı ile düşünüyor.yaptıysan ne mutlu sana , ama yapmayanları yapmak istemeyenleri hor görmek neden ? koyun olmadıkları için mi ?

- yapmak istemiyordum
- yaptığım için övünmüyorum
- ben yaptıysam herkes yapar diyorum çünkü naif bir insanım, silah sevmem, savaş sevmem, spor yapmam, kodum mu oturtmam, klasik müzik dinlerim vs... ben ve tüm çevrem ruh ve bedenen askerlikte çok zorlanacağımı tahmin ediyordu. ama öyle olmadı.
- o yüzden çevremdekilere ben yaptım herkes yapar diyorum.
- şarteli falan da indirmedim.
- gerçekçi olalım, kimse şartel falan indiremez, robot muyuz yahu?

kardeşlerim;

şalteri indirme mevzusu benden çıktı. 18 ay askerlik yaptım. yazımda ''ben yaptım herkes yapsın amk'' tadı almadığınızı umarak, tekrar söylüyorum. ben şöyle böyle insanlarla muhattap olmak istemiyorum, komutanların egosunu düh dühleyemem, ben tarafsızım savaşa neyin karşıyım diyen arkadaşlara sitem ediyorum yalnızca o kadar.
şimdi binin, t500'e iki tur atın insanlıktan soğursunuz öyle acaip insanlarla askerde de karşılaşacaksın, otobüste de. işyerinde değil patronun senden 3 gün önce işbaşı yapmış iş arkadaşının bile egosuyla haşır neşir olacaksın, savaş hiç bir zaman taraf kabul etmez. bu toprak için kafana sıkılan merminin ardından kimse taraf kabul etmez, haybeye mi öleceksin?

şalter mevzusunda da şunu söyliyeyim. bir arkadaşım benim için şunu yazmış not defterime; ulan torpilli misin, geniş misin bilmiyorum ama ben hayatımda senin kadar rahat adam ne gördüm ne de duydum, inşallah sivil hayatında da böyle devam edersin vs... ama hayat orada ki gibi değil. asıl hayatı askerden buraya gelince anlıyor insan yada ben gerçektende şalteri kapamışım o zamanlar. öyle düşünüyor insan.

keşke insanlar savaşmasa, kimse askere gitmek zoorunda kalmasa ama öyle değil bunu sende bende çok iyi biliyoruz.

www.inansuvereozgurluk.com

ilginçtir biz de acemilikte rahattık, usta birliği dedikleri nane kastı biraz. yine bir başka ilginçlik usta birliğinde, normalde hadi sürsün 15-20 dklık içtima eziyet olurdu ama gün içindeki mesaimiz on numaraydı falan. yani ayarsız da bi şey bu askerlik.

çünkü herkes askerden korkar çevresinde askere gişttim çok güzeldi bidaha gitmek istiyorum diyen birisi yok zorunlu hizmet ayrıca sen sokaktan geçen adama 10 dakkanı ver anket yapayım desen kaç kişi verir adam en az 6 ay veriyor

antimilitarismle ilgisi olduuna hiiiç inanmıorum

valla arkadaşlar bende çok kebap bir yerde ve hiç nöbet tutmayarak yaptım. hep dışarıdan beslendim asker karavanası yemedim. ama en iyisi bile insanı isyan ettiriyor. bunalımlara sokuyor. gözlemlediğim ve askerdeyken hemfikir olduğum konu özgürlüklerin kısıtlanması meselesi. dediğim gibi akşam kafan bozuldu yat içtimasından sonra sıkıyosa dışarı. ya da hep aynı elbiseyi giymek ? yeşillere alışkın hale gelmek ayağın bot ile bütünleşmesi normal ayakkabı giymeyi özlemek. ulan pijamalar donlar bile tek tip askerde! ranza arkadaşım şöyle demişti "en çok neyi özledim biliyormusun? çıplak ayakla halıya basmayı!" sanırım bu kadarı anlatabilmiştir sana. antimilitaristlik de hikaye onu söyliyim. askerde 1 hafta antimilitarit olursun 2. hafta her şeye sisteme sende uyarsın

anti-militarizme inanmayan arkadaşlar mesaj atarsa inandırırım.

Antimilitarizm ne olum mal mısınz lan? burda memur işçi komutan hepsi askeri köle gibi çalıştırırlar. bedavaya. :D budur mevzu.

(bkz: the sufi cry out)

mercan dede olabilirmi biraz yakın gibi o müziklere

davod azad derim ben.

erkan mutlu albümleri iyidir özellikle ilk iki albümü

yansımalar serisi içinizi okşamaya devam edecektir....

tümata albümleri güzel. çeşitli vakitlerde dinlendiğinde, değişik duygular uyandıran çalışmalar var ayrıca kişinin burcuna hangi makamın daha uygun olabileceğiyle ilgili de bir rehberleri var ki, albüm seçiminde yardımcı olabilir. klasik, bilinen bazı ilahileri yorumlamaları benim daha çok hoşuma gidiyor. bunun dışında alevi-bektaşi deyiş ve nefesleri de nefis yorumlanmıştır. hararetle tavsiye ederim.
www.otagmuzik.com

ekşi duyurunun hızla büyüdüğünü düşünerekten bir ufak öneri soru; sözlükteki gibi son gelen cevaplara göre de sıralama yapmak için bir düzenleme (mesela bir düğme) yapılması mümkün müdür?

ekşi duyuru internet kullanıcısı olarak da kendi nickimi aldım. internet kullanıcısı olarak login olduğumda ve yukarıdaki istatistikler'e tıkladığımda sözlük kullanıcılarının istatistiklerine ulaşıyorum. iyi de bu istatistik internet kullanıcılarına yönelik olmuyor ki. internet kullanıcılarının kendi aralarında ayrı istatistiği olması gerekmez mi? en azından sözlük kullanıcılarının duyuruları da internet kullanıcılarına açılıp da her şey birleşene kadar.

"ekşi duyuru sözlükten mesaj atıp beni uyarmasın" seçeneği olsa, hayat bayram olsa.

edit : bir de her duyurunun kaç kere okunduğunu görebilmeyi istiyorum, ohş doymuyorum.

sözlükteki gibi "kullanıcı bilgimi sakla ki herkes hesabımı kolayca ele geçirsin" seçeneği olsun her seferinde giriş yapmak zorunda kalmayalım.

hoş zaten bu nicki 2 yıl önce okur kaydı yaparken giriş işlemi kolay olsun diye almıştım ama artık bunu yazmak bile angarya geliyo :)

en yardımcı yazarlar istatistiğinde kendi sorumuz altına yazdıklarımız ve "tick"lenmeyen cevaplarımız sayılmasın. yahut ayrı ayrı sayılsın.

duyuruyu yaparken bir zaman aralığı belirtebileceğimiz ayar butonu olsa sonra belirtilen tarih bittiğinde duyuru otomatik silinse. üç beş günlük duyurular birikmese. güzel olmaz mı?

madem sözlük dışına da açıldı ekşi duyuru, site içi bir mesaj arabirimi olması gerekli diye düşünüyorum. misal ben "bana biri pestil bulsun" gibi bir duyuru yazdım. biri aha ben yollatırım vallaha diye düşündüyse de sözlük yazarı olmadığım için bana ulaşamadı. (sözlük yazarı olmadığım halde burada ne işim olduğunu lütfen kurcalamayınız.) ya da duyurularda da cevapla olsun. gerçi o olursa amacından şaşar foruma döner olmasın. mesaj olsun evet.

cevaplara bakarken son lafı kim etmiş yazabilir. tekrar tekrar yazdığıma ekleme olmuşmu diye kontrol etmek zorunda kalınmamış olur.

internet kullanıcıları sorularımıza cevap verdiği zaman, sözlüğe gelen mesajda "mesaj göndermek için" diye link çıkıyor, oysa ie lere mesaj gönderemiyoruz değil mi.

duyuru ekledikten hemen sonraki durum budur:

img208.imageshack.us

açık görünüm butonu yok. her bir şey veya bugün'e tıklamadan da gelmiyor.

sadece duyuruyu yazanlar degılde duyuruya soruya sarkı adına vs cevap verenlerde resım koyabılse..mısal bırı bı sahsın resmını soruyo bılen goren falan var mı dıye..cevap verende tak diye oraya koysa o resmı..guzel olabılır gıbı dusunuyorum ama tabıkı takdır hakkı sızın..

tek sayfada gosterilen duyurularin sayisi iki kat arttirilamaz, sitenin bir sayfasinin su andaki hali (bugun sayfasi ben bu entryi yazarken) 315 KB. bunun iki kati demek 700KB demek. (315 KB sıkıştırma ile falan 125KB olarak geliyor size). 700KB datayı hiç kimsenin bilgisayarına basamam her sayfayı yüklediğinizde.

Sitenin bugün ile açılmasının nedeni de aynı.

Duyurulara yorum yazılmamasının nedeni ise site bir laf ve yorum sitesi değil (yani forum değil). Duyuru ve soru cevap sitesi. Teorik olarak aslında sorulara cevap olmayan herşey yasak, ama cevaba ulaşmak için gerekli olan konuşmayı sağlamanız için bu göz ardı ediliyor.

Soruya verilen bir cevap cevap ise çek atılması iyi bir davranış ileride evet bu cevap işe yarıyor anlamına geliyor birden fazla cevap durumunda. onun dışında bir cevabı puanlamak diye bir şey yok, kimse bir şey kazanmıyor o puanların sonucunda. Yardımcı olmak var...

Gerekli olduğunu düşündüğünüz tüm kategorileri siteye eklemekte bir sorun görmüyorum (tabii kategoride sadece 1 duyuru olacaksa ayda bir anlamı yok onun da).

ekşi duyuru sözlükten mesaj atıp beni uyarmasın seçeneği inşallah olacak...

sözlük kullanıcıları ile internet kullanıcıların iletişimini ne yazık ki sağlayacak bir sistem yok. çünkü bu sistem bir anda sözlük yazarları ile sitenin amacı dışında bağlantı kurmak için kötüye kullanılabilinir. Kullanmayacağınıza garanti verin yapalım...

Eğer firefox kullanıyorsanız yazı yazılan yerdeki cursor'u göremiyorsunuz. Bu bilinen bir firefox bugı.

Cevaplandırılmamışlardan getir bir gün olacak.

@montreal: kimsenin kimseye hakaret etmesini hos karsilamam, kimsenin kimseyi azarlamak gibi bir yeri yoktur. Yazilan yazi eksi duyuru etik ve ahlakina uygun degilse bu sikayetinizi bana bildirin.

Eksi duyurunun basit kurallari var. Bunlardan birisi:
Tartışma başlatıcı her türlü duyuru, her türlü tartışma silinir. Hakaret yasaktır. Burası fikir alışverişi ve yardımlaşma dışında başka bir şeyin mekanı değildir.

@darknum:
Duyuru ise yazdığınız şey, işi bittiği zaman silin. Ama soru ise asla silmemeye çalışın. İleride biriside sizle aynı soru ile buraya gelebilir. Silmezseniz sitede arşiv oluşur. İşiniz görüldükten sonra cevap verilmemesini sağlamak, belki işinizi gören cevaptan daha iyi bir cevabı almanızı engelleyeceği için öyle bir şey yapmayacağım. Zaten cevap verilmiş duyurulara 1 günden sonra pek cevap geleceğini düşünmüyorum.

@sofistike maymun: ekşi duyuruda İnternete açık şekilde (sözlük yazarı iseniz, sadece sözlük yazarlarının bunu görmesini sağlayabiliyorsunuz, ama internet kullanıcısı iseniz yazdığınız şeyler her zaman internete açık oluyor.) Türkiye kanunlarına aykırı bir soru duyuru ilan vermek yasaktır. Hapse girmenize neden olacak türden ilanlar sizin siteden uzaklaştırılmanıza neden olacaktır, çünkü bu sitenin kapatılmasına neden olabilir bu durum.

Sizin ihtiyaç duyduğunuz her türlü soruyu buraya sorabilirsiniz. Tabii, gidip sorduğunuz şeyi bir arama motorunda arayın, bir sözlüğe bakın böylece daha çabuk öğrenirsiniz cevabını. Yoksa buraya sorulmasını mantıklı bulduğunuz soruyu sorabilirsiniz. Moderasyon beğenmezse siler. Silerse üzülmeyin, bir nedeni vardır. Bir nedenleri yoksa, bende budaklı meşe odunu bol.

duyuruların okunma sayıları da bi kosede belirsin sadece istatistiklerdekilerinkiler var bu haliyle.

acaba ben mi göremiyorum saflığımdan diye düşündüm ve var ise müstehaktır bana, böyle kullanmaya devam edeyim... şudur:
Duyurularımız tarihe ya da ad'a göre sıralayabilseydik, ne zaman ne halt yediğimizi bilmemiz, gerektiğinde düzeltememiz, birine cevap verdiğimizde ya da biri bize bir cevap verdiğinde onca duyuru arasında bulabilmemiz gibi anlamlarda iyi olmaz mıydı?
Bir de mesela, yeni yanıtlanmış ya da bir şey olmuş duyurularımızın yanında böyle renkli, turuncu falan gibi bir işaret (asterisk falan) olabilebilir mi ilerleyen vakıtlarda?
Tek dalgın, unutkan kimse ben değilimdir umarım...:)

eksi duyuru ile ilgili benimle iletisime gecmek isterseniz [email protected] adresine mail atabilirsiniz.

arama kutucuğuna nick yazdığımızda o kişinin yazdığı duyuruları ve o kelimenin içinde geçtiği duyuruları getiriyor. ama o kişinin cevap verdiği duyuruları getirmiyor. mesela ben "compumaster" diye search ettiğimde compumaster duyuruları ve içinde "compumaster" kelimesi geçen duyurular geliyor. oysa ki ben compumaster'ın cevap verdiği duyuruları arıyorum. onlar da gelse? ya da nick arayan aramayı @compumaster falan diye yapsa modlogdaki gibi?

resim ekleme olayı cevaplarda da kullanılsa ya. abuse edilir mi bilmiyorum da özellikle bilgisayarla ilgili problemlerde çok yardımcı olabilir.

Herşey cok güzel birde şey olsa güzel olabiliceğini düşünüyorum;
En son girdiğiminden süreden itibaren yeni duyuruları böyle farklı bir renkte veya bir şekilde belirtile bilir mi?
Tabi gerek değil ama zor birşey olacağını zannetmiyorum. Olsa güzel olacağını düşündüm ama olmasada olur =o)

silinen duyurularımızdan haberdar edilelim, boyle lan nıye kimse cevaplamıyor diye karar kara dusunmeyelim. belki acil ?

"parça/parça adı" seçeneği vardır, neden "film/film adı" seçeneği yoktur sayın moderatörler?

kategorilere "ipucu" eklenebilir.

hayat kolaylaştırıcı ipuçları dümdüz ilan yerine böyle açılabilir.
misal "soğan'ın gözleri yakması" ilanı ipucu altında güzel bir şey iken ilan adı altında oeh sanki.

arama kisminda nerede arayacagimiza dair "benimkiler" ve "favorilerim" de olsun boylece donup dolasmayalim.

favori olarak seçtiğimiz soru/duyuru'lara yeni birşey yazıldığı zaman bize haber veren bir mekanizma olsun

tasarım tercihi olduğunu biliyorum ama hiç gereği yok bence:

niye ekşi duyuru'yu açtığımızda son bıraktığımız şekli ile karşılaşıyoruz? diyelim ki ben duyurulardan birinde, başka bir duyuruya verilmiş olan linke tıkladım, ayrı pencerede yeni bir ekşi duyuru açıldı ve sadece o numaralı duyuru çıktı. okudum kapattım ve ilk pencereden kalan duyuruları okumaya devam ettim, işim bitince de kapattım. daha sonra tekrar ekşi duyuru'ya girdiğimde son tıkladığım yer o başka duyurunun linki olduğu için karşıma o sayfa geliyor. ben son eklenenleri görebilmek için "bugün" veya "her bir şey"e basmak zorunda kalıyorum. ya da "benimkiler"i inceledikten sonra kapatıp yeniden açtığımda yine "benimkiler" geliyor karşıma. her açışta ilk önce "bugün"ün son hali gelse olmaz mı?

yeni duyuru eklerken seçtiğimiz duyuru tipi menüsünde default olarak "soru" kategorisi en üstte çıksın istiyor kimi arkadaşlar. doğru ama eksik bence. bu liste, istatistikler sayfasındaki genel istatistikler sıralamsında olsun. bunca zamandır kimin hangi kategorilere daha çok eğilim gösterdiği hakkında bu istatistik güzel bir fikir veriyor.

BENİMKİLER'e tıkladığımız zaman, son yazdığımız duyuru ilk çıksa daha iyi olur bence.

ekşi duyurunun konsept limitleri nedir?
Yoksa buraya sorulmasını mantıklı bulduğunuz soruyu sorabilirsiniz. denmiş mesela ekşi duyuru bana karı bul lan allahsız diyebilir miyiz (mesela)
ha bi de allah aşkına çok fena çok kötü butonu ihtiyacım var hatta çok kötü değil yuh a.q filan olsun

açık görünümde sabit başlıklar açık gözükmese. görüldüğü üzere alabildiğine entari içeriyor ve kocaman yer işgal ediyor. mausun scroll'u eskidi yahu.

bir duyuru okurlara kapalıysa "Bu soruya verdiğiniz cevap ekşi sözlük yazarı olmayan kişiler tarafından da okunabilecektir." yazısı çıkmıyor zaten. belli oluyor yani açık mı kapalı mı olduğu.. son zamanlarda "okurlara kapalı" diye belirtenler çoğaldı, o yüzden artık yazayım dedim.

Sözlük yazarlarının sorularına yanıt verildiğinde kendilerine sözlükten mesaj gönderildiği gibi, bize de e-posta gönderilebilir mi?
Aynı isteği paylaşan sarı üstüne kırmızı i'ler adına,

İnatçı Kahraman Ağa

duyuru/soru ispiyonlama fasilitesi olsun basitinden de olsa.. (an itibariyle ana sayfada 2-3 tane kurallara uymayan duyuru var; duyuru olduğu için altına uyaracak bişey de yazamıyorum, yazarı sözlükten olmadığı için mesaj da atamıyorum.. öylece orda durduğunu bilmek ve bişey yapamamak da biraz rahatsız etti açıkcası)

sorumuza cevap verildiğinde sözlükten gelen mesajda "mesaj göndermek için bıdı bıdı" diye cevap veren kişiye yine sözlük üzerinden mesaj atabilme linki yazıyor, güzel. bir de altında "duyuruya ulaşmak için bıdı bıdı" diye ekşi duyuru'daki sorumuza link olsa? yani verilen cevabı siteden okusak, beğendiysek tick koysak falan. yani mesaj atmaktan çok duyuru sayfasına geri gelecek bir link daha kullanışlı olur.

soru sorma etiği ile ilgili bir sorum var benim. diyelim ki açtık siteyi günün sorularını ve cevaplarını okuyoruz. bir sorunun cevaplarını okurken aklıma konuyla ilgili başka bir soru geldi. aklıma takılan soruyu o soruya cevap olarak sormam mı daha doğru yoksa yeni soru açmak mı? (asıl soru tam olarak cevaplanmamısa özellikle)

eger soracaginiz soru orjinal soru ile nerdeyse ayni degilse ayri baslik acilmasi uygundur. mesela atiyorum "kirmizi bmw z4ler neden cekici" gibi bir soru sorulsa, ve siz aslinda "mavi bmw z4ler de cok cekici, neden cok cekici" diye sormak isteseniz bunu orjinal sorunun devami olarak sormaniz uygundur. ama "bmw z4lerin motor hacmi nedir" diye soru sorsaniz, konu ile aslinda pek alakasi olmadigindan ayri baslik acmaniz gerekir (not: foruma cevirici sorular yasak ondan bu entry'deki sorulari ciddiye almayin)

bir de soyle bir sorun var, eger siz sorunuzu, bugun'de gozukmeyen bir duyuruda sorarsaniz, kimse gormez onu. Ondan yeni duyuru acmak daha dogru.

-belki bug değil ama, kategori içinde de arama özelliği çok iyi olur. ya da var mı ? (ooi)

- duyuruya link vermek için ekşibition'daki gibi (git: hede) yapılmış. e bari artık buton da olsun. git butonu, bkz butonu. duyuruya link vermek için metni seçip git butonuna basalım, entry'e/başlığa link vermek için seçip bkz butonuna basalım. hangi devirdeyiz, elle yazma mı kaldı? (kibritsuyu)

"a$k" diye bir kategori eklensin. bence olmali yani.

istatistiklere iki yeni önerim var. mümkün müdür bilmiyorum ama şahane olur.

1. en kısa sürede cevap bulmuş (doğru cevap tikli cevap falan da olabilir) soru.
2. en kısa sürede en çok cevabı almış soru. (burada "10 dakika içinde 20 tane cevap almak = 10/20 = 1/2, 4 dakika içinde 6 tane cevap almak = 4/6 = 2/3 demek ki bu daha üstte çıkacak" şeklinde hesaplanabilir).

saçma mı oldu?

tam bu sayfada
isteklerin gerçekleştirilenlerinin yanına tick konsun
her defasında hepsini okumak zorunda kalmayalım yeni bir şey ekleyecekken.

sorunun kaç kez okunduğu doğrudan görülebilsin.
tek tek ? işareti üzerine gelmek zorunda kalmayalım.

süper eğlenceli hangi başlıkların daha fazla merak edildiğini görmek.

sadece reklam icin uyelik acanlara bi cozum bulmak lazim

www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com

hocam daha demincek koyduğum ilanın en azından yarın öğlene-akşama kadar orda kalması mümkün müdür? çok zor durumdatım bi el atarsanız çok sevinicem..

ara kısmında sorun yaşıyorum. çoğu başlığa ulaşamıyorum.

dün bi soru sordum, 3-4 cevap geldi ama tam anlamıyla olmadı sanki. bugün bi baktım 2. sayfanın aşağılarına düşmüş bile. durum gerçekten acil olduğu için aynı duyuruyu tekrar yazdım..krediyle alakalı bi durum, arkadaşımın psikolojisi bozuldu ve çevremizde sorabileceğimiz bi bilirkişi yok. siz önemli olarak nitelendirmeyince iki kere yazmış oldum yani. sakıncası var mıdır? cezam nedir? neden önemli bi soru olarak kabul edilmemiştir?

birden cok cevap aldiginiz duyurulari yukariya alamiyoruz. birden fazla cevap almayan duyurular da var sonucta.

her cevabın sonuna beğen-beğenme tarzı bir kutu koyulsa ve her duyuru kullanıcısı her cevabı oylayabilse. böylece mesela genel bir konu hakkında daha çok olumlu tepki alan mesaj öne çıkmış olur.

geçen gün çok ama çok önemli bir sorumu paylaştım...
biraz uzun bir yazı yazdım... hatta baya uzun... 6-7 word sayfası ederdi, belki geçerdi bile...
bittiği anda gonder'e bastım, o anda panikle aklıma geldi, hemen ctrl+a yapıp ctrl+c yapacaktım ama ben yetisemeden sayfa kendisini yukledi...
ve tahmin ettiğim korkunç son... server'dan dusmusum.. ve log-in olunmamis sekilde anasayfa geldi...

yazilar huuoopp uçtu..

sözlükteki gibi "yazılarınız güvende ama bir tekrar log-in olun bakim" gibi bir uyarı çıkması lazım...

çok şükela olur..

teşekkürler, sevgiler, saygılar, selamlar...

modlar özellikle soru silerken bizi de insan yerine koysa ve kendilerinin de bir insan olduğunu unutmayıp - cevap özelliği olmayan - doğru düzgün bir açıklama mesajı çekiverse? Kimin hoşuna gider ki nedensiz niyesiz silinen duyurular? Tamam bir kuralı açıkça ihlal etse veya ihlale götürecek olsa anlarım da, soru diye sorulmuş bir sorunun ben sildim oldu-vari bir şekilde silinmesi içimi sızlatır.

jesterdvine'a katılıyorum. benim de kaç duyurum silindi öylelikle.

çöp kutusu istiyoruz. silinme gerekçesiyle orada görebilmek istiyoruz.

eğer buraya hala bakılıyorsa:

favori duyuruları "favori ekleme tarihi" ve "duyuru tarihi", hatta "son gelen cevap tarihi"ne göre sıralayabilsek ne güzel olurdu bilseniz.

"Ticarete dökmemek kaydıyla" ürün satışı yapılabiliyor anladığım kadarıyla. Peki ticari olarak bir ürünün reklam/tanıtım/duyurusunu yapmak istesek, kapı dışında bir seçenek var mıdır? Bahis konusu ürün, üç günde sırma saçlı yapan tarzda birşey değil. Tezgâh altı, Reverse Osmosis su arıtma cihazı. Piyasada 1.000 TL'nin üzerinde bir fiyata (İhlas-Aura, Samanyolu vb) markalar adı altında satılıyor. Biz yarısından daha düşük bir fiyata satabiliyoruz, sebebi; Genel Müdür, Bölge Müdürü, Ofis Müdürü, Demo Sekreteri, Şoför, Tanıtım elemanı gibi 6-7 kişinin prim almaması, kendi işimiz olması. Ürün diğerleriyle tamamen aynı özelliklere sahip, ABD patentli, TUV, CE, TSE belgeli, iki yıl garantili.
... Teşekkürler

ticarete dökmek kaydıyla da ürün satışı yapabilirsiniz. ticari olarak sattığınız ürün için ilan açmanızda bir sakınca yok. sadee ilanım üstte kalsın diye sürekli silip silip baştan girmeniz yasak.

ayrıca ilanınızın sürekli üstte (veya en altta) sabit kalması için belirli bir ücret ödeyerek ilanınızı en üste veya en alta sabitleyebiliyorsunuz. bununla ilgili fader ile görüşüp ücretlerini öğrenebilirsiniz.

duyuru yada duyuruya verilen cevap silinince neden haber verilmez? bir otomatik mesaj bile yollayamıyor musunuz? zahmet mi oluyor iki tık?

duyurulara verilen cevaplarda katılıyorum anlamında bir "+" olsun. biz de aynı cevabı onaylıyorsak basalım artıya. mesela soru "şu sorunun çözümü için ne tavsiye ediyorsunuz" olsun, bir kişi alta cevap olarak "falan" yazmışsa biz de cevaben "falan +1", "falan +2" yazmak yerine bu + tuşuna basalım. cevabın üzerinde kaç kişinin cevabı onayladığı görülsün.
yalnız bu + fasilitesi düşünülürse, bir de - olmasın, iş rating kaygısına falan dönmesin. başka cevabı olan alta ekler ve o da artılanır.
yabana atılmaması gereken bir düşünce bence. çünkü bazı duyurular oluyor, tek cevap verilmiş ama emin olamıyorsunuz. verilen cevabı üç dört kişi artılamışsa demek ki hakikaten işe yarar bir cevap. bence denenmeli.

ekşi duyuru bildirim ayarları ile ilgili (git: 302563)
ek olarak; istediğimiz duyurulara subscribe olabilsek iyi olur. cevap vermeyip cevabı merak ediyor olabiliriz.

Bir hafta kadar önce açılan bir başlıkta "EkşiDuyuru'daki kullanıcı adımı değiştirebilir miyim?" diye bir soru vardı. Ona verilen cevap olumsuzdu. Ama yeni üye alımı açık olduğundan yeni bir kullanıcı adıyla "bir kez daha" kayıt olabilceği söyleniyordu.

Sorum: Aynı Kullanıcı bilgileri (Gerçek ad-soyad, e-mail) ile ama farklı bir kullanıcı adıyla Duyuru'ya üye olabilir miyim?

thunder thunder thunder thundercats + 1

kullanıcılar tarafından en iyi cevap seçimi gibi bir şey olabilir. eğer soruyu soran seçmezse, en fazla kullanıcı oyu alan cevap seçilir. bazen başkalarının sorularına o kadar güzel cevaplar denk geliyor, istemsiz tikleyesim geliyor ama nafile.

yahoo answers'dan esinlendim.

Duyuru diğer duyurular arasında kaybolmadan (git: 317951) yukarıda yer almalı. Çok önemli.

şu tikleme konusu kalsın. can sıkıyor.

kafaya esince duyuru silinmesi kaldirilsin,olmadi ya silindigi zaman favorilerimden silinmesin ya da bu duyuru silinmek isteniyor 15 gün icinde yedekleyin mesaji gelsin.

bazen gereken bilgileri,elimin altinda olmasi gereken seyleri görünce ekliyorum favorilere,bi gün icinde cevaplar gelir,yarin incelerim diyorum bi bakiyorum o duyuru silinmis koyan tarafindan.

en mantiklisi belkide favorilerime eklenince silinmesin filan ya da tamamen silinme kaldirilsin.

cok hos olmayan seyler ortaya cikiyor.

değerli zatı-ı muhteremler; benim duyurularım neden kaldırılıyor. illegal bir şey mi yazıyoruz kisiliyorsunuz. alt tarafı uydunetini devratmek isteyenlere duyuyrum olmuştu.

@boran79: aynı duyuruyu, aşağı düştükçe silip silip tekrar açtığınız için kaldırılıyor.

www.eksiduyuru.com

yonetici kardes onceden duyurularin basliklarinda arama yapabiliyoduk. simdiki bok gibi afedersin. bi de ingilizce turkce karakter duyarsiz olsa iyi olur.

bildirimlerde verdiğimiz cevabın tiklenip tiklenmediğini görsek güzel olur. birden fazla cevap vermişsek ve bir kısmı işaretlenmişse yarım tik te olabilir orda veya o tarz birşey.

Bir duyuru açmıştım, bir ev yada kalacak yer arama sorusuydu ve sadece iyi kötü bir ortak payda var diye sözlüğe açmıştım ama mod kimse kafasına göre sözlüğe özel tikini kaldırmış ve sözlüğe özel sorduğum soru bir anda tüm gelene geçene açık olmuş.

Moderasyon bizi insandan sayıp kararlarımıza saygı duysa iyi olur.

moderatör arkadaşlar kafasına göre sorulara alakasız yanıtlar verebiliyor. kendisine durum iletilince yeni açılan soruyu(eskisi silinerek) kaldırıyor. bu nasıl bir EGO'dur?
Sorulara verilen cevapları, soru sahibinin kaldırması gibi bir özellik istiyorum.
Bu haliyle, soruya alakasız yanıt verilince cevaplanmış gibi kalıyor.

şu konu yukarıda kalabilir mi? modaratörlere seslendik ama sonuç yok.
yardımlaşma için yukarıda kalmalı diye düşünüyorum www.eksiduyuru.com

Bir satılık ilanımı her gün tekrrar açtığım için resmi uyarı almıştım. Ama şimdi birisi var her gün aynı ilanı açıyor. Rapor ettim ama dokunulmadı. Herhalde moderasyondan kankası var. Biri buna açıklık getirebilir mi?

açtığım başlıkları nedense silemiyorum.
mesela şu cevaplanmış silmek istiyorum silemiyorum.her şeyi devletten beklemesek,silebilsek.

eksiduyu.ru

okunup gereğinin yapılacağına ihtimal vermesem de yazmakta sakınca görmedim.durum şu ki:duyuruda birçok değişik kategoride yazılmış yazıları ilerde işime yarayabilir diye favorilerime ekliyorum.fakat bu eklediklerimi kategorilere göre bulamıyorum.haliyle bu da sıkıntı çıkarıyor.zannediyorum bu durum daha önce de site yönetimine bildirilmiş olsa gerek.burdan yetkililere sesleniyorum.şu işi çözün artık yahu.

Mobilden eedigimiz yorumlari silemiyoruz ve degistiremiyoruz. Normal site moduna girince de yorum ekle ve yorum sil butonpati calismiyor. Iphone 4s, iosun son surumu, safari ve chrome.

Bir tane moderatörünüz bana takmış durumda.
cevaplarımı saçma gerekçelerle kaldırıyor, hayır gerekçeye uygun diğer cevapları kaldırmazken sadece benim cevabı kaldırıyor.
eğer benle iletişime geçerseniz konuyu daha ayrıntılı anlatabilirim.

merhaba,

bir arkadaşım hesabını kapattı şimdi açmak istiyor. yardımcı olur musunuz?

sitenin bir yerinde hesabını kapatanlar sadece bir kez olmak koşuluyla hesabını compumaster aracılığıyla açtırabiliyormuş. yardımcı olursanız memnun olacağız.

ekşi kullanıcısı olarak giriş yaparsak, bu giriş kalıcı olmuyor. bir daha ki sefere tekrar girişe gidip ekşi düğmesine basmak gerekiyor. halbuki ekşi'de beni hatırla seçeneği var ve tekrar tekrar giriş yapmaya gerek kalmıyor. burada da benzer bir çözüm uygulanamaz mı? ekşici olarak giriş yapanların browser'ına bir cookie bırakılsın mesela.