en basitinden biri kalıcı biri geçici hafıza diyebilirsiniz. güç kesilince ram'de veri kalmaz.

ben bu konuyu öncelikle ssd olmayan hard disklerin çalışma mantığını floppy disket üzerinden anlatıp, aynı kasetçalar gibi okuyucu kafanın disketin ilgili kısmını görmek için hdd'nin içeride fıldır fıldır döndüğünü sonra da ssd ile birlikte artık floppy'ler gibi içeride dönen bir magnetik disk yerine bim gibi ürünlerin reyon olduğu bir sisteme geçildiğini anlatıyorum. kağıt kalemle daha kolay oluyor tabi.

lütfen anlatmayınız ki bilgisayarcılar da şeker yiyebilsin.

Ram kelimesi iki manali kullanıldığı icin kafa karıştırıyor. Hem bir hafiza çeşidi, hem de o çeşit bir hafiza manasına geliyor. Yani ssdler tip olarak rastgele erişimlidir (ram dir), sirali erisimli değildir (sequential, sam değildir)

SSD'ye kaydedilen veri bilgisayar kapansa da, ssd o bilgisayardan sökülüp başka bilgisayara takılsa da silinmez, bozulmadığı sürece her zaman ulaşırsın.

Ram ise geçici işlem hafızasıdır, pc kapandığı an içinde hiç bir şey kalmaz.

Desen anlamaz mı?

Zaman geriye donuyor orada muhtemelen. Yani bir sure oncesini gosteriyor. Filmde birkac kez oluyor zaten bu geçmişe gitme isi. Suya inip teknedeji adamin kurtardigi pilot sahnesi de oyle.
Farkli zamanlari gösteriyor ayni anda. Ornegin bir gunduz çatışan pilotlari bir aksam gemide kacmaya calisan askerleri gösteriyor es zamanli, ama farkli zamanlar. Orada da geri donuyor iste "bir süre once durum buydu" gibisinden. Anlatabildim mi bilmiyorum:)

anladım farklı zamanlar olduğunu da, herkesle beraberken nasıl yalnız kalabilmiş, ne olmuş. bunlar seyirciye bırakıldı galiba. ben ilk kaybolan uçak pilotu sanmıştım ilk gördüğümde.

Tekne batmis, bir bu adam sag kalmis oluyuor.

O degil de benim de bu film ile ilgili aklima takilan bir konu vardi soracaktim burada ama ne oldugunu unuttum:)

true detective.

1. sezona kefilim.

diğer ikisini izlemedim de narcos çok güzel. yakında yeni sezonu da başlıyor, ilki bitince ara çok soğumadan ikincisinden devam edersin.

true detective gibi sanki.
1 ve 3 izledim. 2 izlemedim.

true detective - olmazsa olmaz
narcos - olsa iyi olur
poi - olabilir

true detective +1

true detective'in ilk sezonu izlemesi kolay olsun diye bölünmüş film gibi, bi oturuşta 500 bölüm izlemeyi sevenlerdensen çok pis sarar. onca dizi içinde şu ana kadar izlediğim en komple sezon, muhteşem.

zaten hemen biter, sonra narcos'a başlarsın ki o da 1 sezon, onu da izlememezlik etme.

Narcos ikinci sezonu başlamadan izle bitir Sonra True Detective ilk sezonu izle, ikinci sezon beni baydı hala izlemedim. En son Person Of Interest derim. Sonra Narcos'a dönersin.

Narcos>True Detective>POI

person of interest sonradan guzellesiyor..

true detective +1
fakat ilk sezon. çünkü ilk sezon müthiş, ikinci sezon da bir o kadar berbat.

Narcos

ben ingiltereden aldığımda gece kapalıydı ofis bana global blue tarafından verilen belgeyi doldurudum iade edilecek kredi kartı nosunu da yazıp fiş ile birlikte gümrük ofisinde bi kutunun içine attım 1.5 ay sonra iade geldi. havalimanındaki işleyişi bilmen gerek.

roma'da roma pass'e hiç gerek duymadım zaten her yer yürüme mesafesinde. gerek yok bence. ara sokaklara gir, kaybol. her sokak ayrı bir güzelliğe çıkıyor roma'da.

roma pass, şartları değişmediyse gerekli bence.
ulaşım için in vino veritas'ın dediği gibi çok gerekli değil ama kapsadığı 2 müze ile parası zaten çıkıyordu.
ayrıca colosseum'da pass'ı olanlar sıra beklemiyordu.

(git: 869097) buraya da benzer şeyler karalamışım/ız.

Zaten berlinden romaya giderken tax free alamazsin geri.
ABden ciktigin havalimanindan alabilirsin ancak.

Ayy of yanlislikla devamini yazamadan yolladim.
Romaya 4 gun yerine 3er gun ayirsan, pisa'ya yarim gun gitsen floransadan, ya da siena'ya gitsen mesela? Daha guzel olur.

roma ve floransa açık hava müzelerini görmen yeter. vatikan güncel fiyat için google arama yapman daha mantıklı. tax free için de mühürü bastırıp, global blue kutusuna at, mühürü de eu dışına çıkan uçak bileti göstermediğin sürece alamazsın.

@VickVickyVale
@kuehles blondes

işte sorunum burada zaten mühürü basacak ofis o saatlerde kapalı. Almanya'dan alacağım ürününün belgesini İtalya'da damgalatabilir miyim?

@Mcfly

peki gümrük ofisine damgalatmadan mı kutunun içine attın, yoksa kapalı olan global blue ofisimiydi sadece?

Kapalı olan yere Nasıl damgalatıyım :) ben oraya bıraktım onlar fişe bakıp damgalayıp global bluenun Slovakya'daki ofisine gönderdiler (adresi zarfın önüne yazmıştım) sanırım pul da almıştım ama hatırlamıyorum.

damgayı global blue ofisleri vurmuyor. Gümrük kırmızı bir damga vuruyor. Şöyle yap; belgeyi gümrükte damgalat ( gümrük 24 saat Açıktır ) ve belgelerini Türkiye'ye getir. Burada global blue türkiye ofisine gönder 1,5 ay bekleme hemen al paranı.

@benim de..

Dedim ya, normal magazadan aldigin tax free seysini en son, AByi terk edecegin havalimaninda onaylatacaksin iste. Roma'dan terkediyosan, romada onaylatacaksin.
Parani marani neyse geri alacaksin oyle.

@kuehles blondes

O zaman telefonu Almanya'dan alıyorum, Roma'dan çıkarken damgalatıyorum ve oradaki global blue ofisinden paramı alıyorum, anlattıklarından anladığım kadarıyla :)) teşekkür ederim. daha önce Almanya'dan telefon alıp gümrükte damgalatıp, paramı hemen almıştım, ama gümrük ofisinin o saatlerde kapalı olması kafamı karıştırdı sadece, İtalya'da damgalatabildiğime göre sorun yok.

Gümrük her havalimanında 24 saat açık değildir. Siz havalimanının sitesine bakın. Romada damgalamazlar senin belgeyi diyim ben. Almanya'dan aldığın şeyi Roma'daki gümrük memuru niye damgalasın canım. Eu bölgesi çıkışı falan alakası yok. En temizi global blueya mail at zamanın varken

@Oscar

gümrükte damgalatma işini biliyorum olayı daha önce yaptım ama Almanya'dan çıkış yapacaktım, gümrüğe damgalattım, paramı aldım. İtalya'ya geçecek olmam ve gümrük ofisinin kapalı olması kafamı kurcaladı. (gümrük ofisi 24 saat açık değil bu arada en azından Berlin SChönefeld'de :))

@Mcfly

tam ikna olmuştum kafamı karıştırdın. çünkü ben de senin söylediğin düşüncedeydim kuehles blondes'in cevabından önce :)

arkadaşlar peki söylediklerini tecrübe eden var mı? yoksa herkes mantık yürüterek mi cevap verdi? bu bilgiyi de alabilirsem ona göre hareket edeyim. global blue'ya da mail atayım bu arada tabii ki.

Yahu bi tarafimdan sallamiyorum herhalde?!

Almanyadan aldigimiz urunleri kardesim avusturyadan cikarken tax free yapti.
Ortak gumruk sistemi var.

Inanmiyorsaniz hala buyrun.

hizliresim.com

Tabi ki italyan memur basacak:/ allalalalal

@kuehles blondes

belgeyle, kanıtla geldin, ikna oldum :) aradığım buydu teşekkür ederim.

pisa'ya yarım gün gidecek zamanım ayrıca var zaten, orası cepte olduğu için yazmadım, aslında 2.5 floransa- 3.5 roma sayılır gün paylaşımı.

filmi izlemedim, sırf afişten şansımı deniyorum:

www.imdb.com

21.30 da giriyorum :) çıkınca okuyup cevaplamaya çalışıcam .

Anladığım kadarıyla del toro başka bir uyuşturucu kartelinin elemanı. Birini çökertmek için diğeriyle iş birliği yapılıyor.

SPOİLEEEEER


hatun kanuncu , suçluluğu kesin olarak kanıtlanmadıkça suçsuzdur tribiyle niye insanları pat küt öldürüyoruz üzüntüsünde.tünele girerlerken silah protokolü serbest dendiğinde o yüzden şaşırdı o ve ortağı. kurallara aykırı bu sonuçta.

bdt de kolombiya kartelinden , cia bu lavukları bitirmek için onlarla işbirliği yaptı.

işin özü kadın ve partneri olayın başından beri sadece orda olmaları gerektiği için " cia , fbidan çalışan olmadan yurt içi operasyon yapamıyor " gerekçesiyle kullanıldı.

hatun çok tatlıydı yalnız ben üzüldüm peçete gibi kullanılmasına :(((

Kadin biraz gerizekaliymis gibi gelmisti bana, hakliymisim.
"Efendim insanlari oldurmeyin, lutfen gelip teslim olun" mu diyeceklerdi kartellere:)
Bir de imzalamam diyor aptal, sanl, sucsuz gunahsiz insanlari oldurduler, hayret bisi.

1. hata benim günah benim
2. al fadimem
3. yeşil başlı gövel ördek
4. eklemedir koca konak

gazika mendieta?

edit: güney amerikalı değildi gerçi bu.

değil maalesef

Maxi lopez değildir de mi?

sanırım martin palermo.

evet kesinlikle bahsettiğim kişi palermo ohh be

@ acediac

seninki hernan crespo değil di mi :d

Birinizinki pablo aimar mi

canizares vardı ama o da güney amerikalı değil, hem de kaleci.

sarışın olmasa da saviola var. hatırlatmak amaçlı.
en.wikipedia.org

acediac
claudio lopez mi veya kily gonzalez?

Rahatladım vallahi

adams aebler

tam olarak aradığın:

El secreto de sus ojos

arjantin avrupa'ya taşındıysa el secreto de sus ojos aradığınız şey olabilir tabii :)

Yok yok o da olur hic sıkıntı yok:)

spain / argentina diyor ama?

yine de ben anladığımı düşünüyorum solenkol'un tarzını.

gereksiz bilgi; araba maserati quattroporte

silicon valley adlı dizidenmiş.

silicon valley evet, dizi güzel.
o abimiz milyar dolarlık serveti 900 milyon küsüre düşünce sinirleniyor.
aşağı yuvarlayınca 0 milyar ediyormuş :)

suresi bittiğinde iptal etmeli.
ucretten kaçınmak için, 25'inde çıkın yazmışlar.

üye oluyorsun , satın alır gibi kredi kartı bilgilerini falan giriyorsun ama para çekmiyorlar ayın 25ine kadar, 25inde unutursan parayı çekiyorlar, bedava anlayışları bu koskoca nba'in, babamın cüzdanından para çalan kardeşim daha kurumsal yemin ederim.

Bizim ailede kredi karti olan yok. Benim de bu haftam bos. Cok istiyorum da nasil yapsam ki. Kimse kredi kartini kullandirmaz. Su bi hafta gunduzleri izlesem diyorum canli da degil. Ne onerirsiniz.

burda 1 gece önce oynana maçlar 720p olarak ertesi gün yükleniyor, ben böyle izliyorum replay.nbaliveonline.tv

the game

(bkz: blue ruin)

The Heart Is Deceitful Above All Things

the game +1

genel kanının aksine; "game"i hiç mi hiç beğenmediğimi söylemeliyim. sinemaya gidip de pişmanlık duyduğum ender filmlerden biridir.

black swan
the talented mr. ripley

siyah kuğu, aranofski'nin hastalıklı psikolojik yansıtmalarından biridir. çok hoşlandığımı söyleyemem ama seyredilmesi kayıp olmaz.
yetenekli bay ripli ise güzeldi...

whiplash. kaçırma, hemen izle.

the game , jagten , incendies , das experiment

kesinlikle 'tell no one' bahsettiğin filmlere alternatif olabilir.

ABD'deki üniversitelerde hayati öneme sahip bu dediğiniz. Ama yaptığınız yayını önceden okurlar, mülakata girdiğinizde de yayınınızla alakalı size sorular sorarlar ve anlatmanızı da isterler.

okula göre değişebilmekle beraber, şart değil diye biliyorum. ama faydası olur tabi ki. yayın, başvurunun ciddiyetine işaret edebilir.

@hiko seijuro, yok hocam Türkiye için soruyorum ama bu bilgi de önemli tabii aklımın bir köşesine kazıdım. :)

@prhn, okuduğum okulda mezun olmak için yayın yapmış olma şartı yok. Tez dönemine geçilmeden bir dönem önce "seminer" alıyoruz. Onda da zaten makale formatında oluyor ve sunumunu yapıyoruz. Bize hakemli bir dergide yayın yap öyle mezun olursunuz diyen yok.

ya benim zamanımda da yüksek lisans bitirmek için yayın yapmış olmak gerekiyordu? prhn'nin dediği gibi biliyorum ben de yani ama mezun olalı 2.5 sene falan oldu. üniversitesine bağlı biraz da aslında ama bilkent, koç, sabancı vs gibi iyi olarak bilinen özel üniversitelere başvuracaksan ve okuldan/hocanın projesinden burs alma gibi bir durumun varsa, yayının olsa iyi olur. özellikle okul bursları için çok önemli yayınının olması.

@prhn,@pasp içime kurt düşürdünüz ben bi mevzuata bakayım. :)

açılın, en taze bilgilerimle ben geldim;

yüksek lisanstan mezun olabilmek için ya uluslar arası bir kongrede poster sunumu veya oral sunum yapmış olmak gerekiyor ya da hakemli bir dergide makale yayınlamış olmak gerekiyor. bunlardan biri olmadan mezun olunamıyor. yönetmelik böyle diyor.

doktora için yayın önemli pek tabii ama olması mecburi değil. mesela ben iki ay kadar önce mezun oldum ama hala bir yayınım yok. deneysel ve çok kişili bir konu olduğu için yüksek lisans bitmeden zaten istesem de yayın çıkaramazdım. hala daha hazırlıyoruz yayını.

@sheisguilty, olsun ben bi mevzuata bakıcam pcye geçince :)

Hoşgeldin @devilred, 1 dönem sonunda tez dönemine geçecek bir yl öğrencisiyim ama senin dediğini hiç duymadım. Ne hocalarımdan ne de sbe personellerinden. Okuldan okula göre değişiyor diyebilir miyiz?

@dead and broke

şimdi şuradaki mevzuata baktım ben de, dediğime benzer bir şey göremedim. okuldan okula değişiyor olması kuvvetle muhtemel şu durumda.

www.yok.gov.tr

tüm bu yazılan cevaplardan şu sonucu çıkarabilir miyim :)

sonuç:

yayın yapmak şart değil, olsa güzel olur :)

doğru mudur?

@sheisguilty, yok benim amacım zaten o yayınların sadece doktora kabülüne bir etkisinin olup olmadığı, zaten doktora sonrası ünvan aldıktan sonra yaptığım çalışmalar önemlidir bana göre, ben de cv'me falan eklemem herhalde yl öğrencisiyken yaptığım çalışmayı. :)

yoo, cv'ne niye eklemiyorsun yl öğrencisiyken yaptığın çalışmayı? lisansı bile eklemelisin aslında. güzel bir şey yapıyorsun çünkü. sakın yaptığın işi küçümseyeyim deme haa! gelir tezlerimle döverim seni! (yüksek lisans tezini kendisi için bastırmamıştı.) :D

diger adaylara gore oncelik saglar elbette.

doktoraya başvuracağın üniversiteye ve bölüme bağlı. eğer mülakat yapılıyosa doktora kabulden önce yayın olması artıdır. ama çoğu ünide sadece not ortalaması ve ales puanı ile alındığı için 10 tane de yayın olsa malesef etkisi olmuyor.

ya okula göre çok değişiyor. mesela oxford öyle bir beklentimiz yok diyor açıkça başvuru şartlarında. başka okullar yayınlarınızı yazın diyorlar sanki herkesin olmalıymış gibi.

şart koşulmasa bile tabii ki her zaman avantajdır. ama çok da dert edilecek bir şey değil.
türkiye'deki durumu bilmiyorum, söylediklerim avrupa'daki gözlemlerimden.

nefes çekmek(miş)

izzi dunn - analogue girl

videonun sonunda yazıyo :)
www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

biraz ipucu verseydin ya

yerli, yabanci, kadin erkek?

youtu.be baslangicinds uuuu diyor bu olabilir mi?

ahaha, liseliler bilmez bunu.
(bkz: beggin')

@ufukcel kahkaha attım asffgj.

link veremiyorum beceremedim ama sade-love is found olabilir sanırım aradığınız şarkı.

youtu.be

?

maroon 5 - one more night?

eski sevgilisine laf sokarak söylediğiymiş senin dediğin.
www.youtube.com
sözlerinden dolayı galiba. charlie'ye onun partisinde laf sokuyor. bir de oradaki tipler çok götü kalkık. onla da ilgisi olabilir.

genel olarak beğenilip beğenilmeme bende tutmuyor. çok beğendiğim şeyi beğenmemiş oluyorlar falan. fena da değildi bana göre:))

daha en baştan ağızlarını, gözlerini büzüyorlar. ilginç hakkaten.

tekrar açtım çeviriyle beraber. bana ilk izlediğimde de garip gelmişti. oradaki tiplerden kaynaklanıyor olabilir.
vallahi anlam veremedim. sesinde anormallik yok. eski sevgilisinin başarısını götü yemediğinden dikkat çekmesini, şarkı söylemesini falan ezikçe bulduklarından yapıyolar desem, onlar bilmiyor galiba ex olduklarını.

şurda biraz karalamışlar: betterwithpopcorn.com

sesi falan iyi de, yeri/zamanı iyi değil demişler.

anlat ben dinlerim

kemik tabaka mevcut, onlar da samimi, hatta buluşanlar var?

çok eski değilim ama dinlemeye açığım?

Hala samimiyiz ama tetikteyiz. Bileniyoruz.

seni severdim ama badim değilsin.

Dedigin gibi eskiden seni cokca goruyorduk.buradaki teamul iste,rumuzlar surekli degisiyor.sende ara verince sogukluk girmis arana duyuruyla yaz ufaktan bisiler isinirsin zamanla

eskiden ben başka bir rumuzu kullanırken diyaloğumuz olmuştu. kedi işleri falan. sandığından daha çok kişi tanıdıktır muhtemelen.

Ben hatırlıyorum seni.

anlat hacı. elxa eskidir, önce i hesabı vardı sonra es'ye döndü. belki farklı insanlardır. insanlar değişiyo devamlı. benim de aylarca girmediğim oldu. bazen çok tiksindim bazen çocukça buldum falan. ama bakıyorum yine.

@mistreated,

es ve i ayni. es iken de i hesabimi kullaniyordum, sonra bir gun i hesabimi zorla sildirdim ifsa olmamak icin. sizi de hatirliyorum ((:

want2die burada mi? burada
kediebesi? çok uzun zamandır yok
atmacaged? sanırım nadiren görüyorm
bryan fury? çok uzun zamandır yok zaten sözlükten de gitmişti
ermanen? burada
kibritsuyu? arada görüyorum
wide? emin değilim
nawres? burada
mea maxima culpa? burada :)
dessy? roket adam? bunlardan emin değilim
vercingetorix? görmüyorum bi süredir.
der meister? nik değiştirmiş sanırım :)
charlesbukowskiineksi? daha dün gördüm.

dessy de burada, ben görüyorum sık sık.

burada halen o sorduğun kişilerin neredeyse tamamı, aynı ya da farklı nicklerle.
sen ufaktan sormaya başla elxa, uzaklaşınca bir soğuma oluyor normaldir.
tanımadıklarına da anlatmak iyi gelebilir ayrıca. daha iyi geliyor hatta çoğunlukla. daha gerçek cevaplar alınabiliyor.

hep öyle değil midir, hep bizim kalsın, bize özel olsun isteriz.
eskiye özlem baki.
duyuru da istisna değil, yeniler hep olacak.

nerde bu 'elxa' demedim hiç, ama bugün görünce "bir elxa vardı hakkaten ha" dedim şimdi. Hatta o zamanlar bir duyuruda ismini yazarken elxa, exla yazım yanlışı tereddütüne düştüm diye hatırlıyorum.

1- romada özellikle mekan aramadık sürekli yürüdüğümüz için acıktıkça yedik :P
2- roma pass almadık biz hesaplamıştık makul gelmemişti, toplu taşıma da pek kullanmadık
3- ayın son pazarı olması lazım (floransa da ilk pazarı olmalı)
4- klasik yerler dışında illa diyeceğim yer yok yürüyerek gezdik biz mekan mekan meydan meydan (iliklerime kadar ıslandım son gün) yeterince güzeldi
5- magnetler ucuz romada zaten

1- roma'da trastevere bölgesinde güzel restoranlar var. bi tanesinde pizza yemiştim ama hatırlamıyorum hangisiydi.

2- roma pass ben almadım pişman oldum. eğer müze vs seviyorsanız kesinlikle alın derim.

3- bilmiyorum

4- o kadar çok ki saymakla bitmez. bi kere bütün meydanlara uğrayın. vatikana kesin gidin. tiber kenarında dolaşın uzun uzun yürüyün. ispanyol merdivenlerinde gezin. roma forumu civarında takılın. hatta girin bence içine. coloseum etrafında dolaşın. pizza satan küçük dükkanlardan margerita alın. metroya binin.

5- her yerde var aslında da coloseum vs müzelerin hediyelik dükkanları daha kaliteli tasarımlar sunuyorlar.

1) Uygun kısmından hareketle, lokantalar yerine dilim pizza satan küçük yerler var bolca, değerlendirebilirsiniz.

2) Aldık, memmun kaldık. Bizim zamanımızda ulaşımı geç, iki müze ile parasını çıkarıyordu. Collesseum'a da sıra beklemeden girmeye yarıyordu.

3) @niye ama haklı, mv.vatican.va

4) Collessum, Forum, Aşk Çeşmesi, Panteon, İspanyol Merdivenleri, Vatikan, aklıma gelmeyen birçok meydan ve bina ... çok gerçekten, yürüyerek çoğunu aradan çıkarırsınız. Dondurmayı ihmal etmeyin.

5) Adım başı vardır onlar kesin, çok dikkat etmedim.

İyi tatiller!

1)Pastificcio'da makarna, Signor Panini'de sandviç yiyin mutlaka. İkisi de ucuz ve çok lezzetli.
2)Roma pass gereksiz. Yürüyebilirsiniz zaten çoğu yere, arada kaçak da binebilirsiniz, inisiyatifinize bağlı olarak.
3)Ayın son pazarı ücretsiz.
4)Trip advisor'dan bakabilirsiniz. Benim en sevdiğim yer dumos area.
5)Pazarlık yapın, 3'te birine alırsınız esmer arkadaşlardan.

Ciao

1- Yemekle pek ilgilenmedigim icin buna cevabim yok
2- Ben 4 gun kaldim, ihtiyacim olmadi cogu zaman yurudum.
3- Ayin son pazar gunu olmali.
4- Bir turistik harita alin ya da "stay" denen uygulamayi kurun. (basond'a tesekkurler)
5- Zencilerden.

Prego!

bi de telefona tripadvisor rome isimli uygulamayı yükleyin. biraz büyük boyutlu ama gps ile çalışan ffline haritası var ve değişik rotalar sunuyor. çeşit çeşit müzeyi restoranı göstermesi de cabası.

shazam, river & chad - understanding dedi.
doğru sanki.

winrar yüklü mü? sağ tıklayınca "Extract Here/Buraya Çıkart" seçeneği görünüyor mu?

Windows 8 olsa sistem kendi açıyor onu. Daemon Tools tarzı bir image programı kurman lazım. Anca öyle açılır Winrar'la falan değil.

Evet. Tek tek bulursan okuması daha kolay olur. Beşi bir arada versiyonunu tavsiye etmiyorum.

Hayır yok. Ama ben ciltlisini almamanı öneriyorum. Tek tek al. Çünkü okuması işkence oluyor. Hani normal okumuşsundur sonra ciltli alırsın kütüphanede dursun diye ama ciltli okumak çok zor. Kuran boyutlarında bi' kitap ediyor bu arada.

burda 6 diyor: en.wikipedia.org

2008 de bir tane daha yazılmış.

bi de 6. kitap var eski yayınevinin baastığı. kuşkucu somon mu neydi adı.
bbc dizisini bul izle hacı.

2008'de bi' tane daha yazılamaz çünkü Douglas Adams yaşamıyor. Ama belki ekstradır bilmiyorum.

orjinal seri 5 kitap, tek tek alip okumak en iyisi. mümkünse ingilizcesinden oku, türkcesinden okuma.

bu baskıyı okumak gerçekten zor, tek tek+1

kitabın kalınlığını görmüştüm. okuma anlamında zor olabilir, haklısınız da kütüphanemde bulunsun istemiştim. o yüzden zaten odamda başucu kitabı olur, o şekilde okurum diye düşünüyordum. çok mu polyannayım? :P

Cidden okunmuyor. Kardeşim aldı, ona da alma demiştim aldı. Sonra pes etti tek tek okudu okulun kütüphanesinden alıp. şadkşaldka

Eveli sene ben de idefix'in kampanyasından almıştım set halinde ciltli olandan.
Söylendiği gibi kalın; yolda, metroda okunmaz ama masada, kanepede, yatakta vs okuyayım derseniz öyle çok da sıkıntı olmuyor. 5'i bir yerde halini sevdim açıkçası ben. Arada rastgele ayrı ayrı kitaplardan sayfalar seçip art arda okuyarak eğleniyorum falan ashahsah.

Eoin Coffler'ın devam niteliğinde yazdığı "and another thing" diye bir roman daha var. O da dahil edilmiş olabilir altılıya. Zira aynı üslupla ve espri anlayışıyla yazılmış.

Kuşkucu Somon Douglas Adams'ın notlarından, onunla ilgili anekdotlardan vs oluşuyordu yanılmıyorsam, bir başka OGR kitabı değildi yani tam anlamıyla.

ciltli aldim ciltli okudum. kabalcidan tüyapta cok ucuza almistim son gün. cok memnunum. disari götürülmez, evde ama yataga serilip saatlerce okunur cok da zevkle okunur.

orijinal seri 5 kitap, sonra oglunun mu ne, dna'nin notlarindan toplayip cikardigi 6. kitap var kuskucu somon diye. radyo kayitlari ve kalan notlardan 7. bir tane gelecegi söyleniyordu senelerdir takip etmedim akibetini bilmiyorum.

radyo kayitlari ve film kitaptan bayagi bagimsiz detaylar yönünden. somon da bagimsiz zaten.

------Spoiler gibi ama degil ---------

ebedi dumura ugraticinin ve daha bir cok seyin olmadigi film gene de cok hos. ama kitabin yeri ayridir bende. özellikle sürekli reenkarne olan saksinin akibetini ögrenmek icin dahi o bes kitap yalanip yutulur.

-----------spoiler gibi ama degil--------

sıla - yabancı
sia - chandelier
bora duran - yan yana
nico & vinz - am i wrong
mabel matiz - alaimisema

www.youtube.com

bugün bunu çok dinliyom, oooh, çok güzel bi şey elektronik müzik inşallah ben de yaparım büyüyünce,

www.youtube.com

www.youtube.com

arcade fire - reflektor.

www.youtube.com

migos&drake-versace

gollü beraberlik(miş).

d: 0-0
x: gollü beraberlikler

(bkz: The Great Gatsby)

the man from earth

prestige
the help
the intouchables
bir zamanlar anadolu'da
le passe

kriterlere uymaya çalıştım, belki duygusallı kriterini biraz atlayabilir bazıları.

Intouchables

Biyografi deyince aklıma bu geldi.

edit: yazılmış bile.

le passe ve the man from earth izlemediğim filmler. düşünülebilir. bu arada sıkıcı ve sanatsal olmasın dediğim film duyurusuna nuri bilge'nin filmini yazmak da ayrı bir ironi olmuş :D

:)
"uzak" yanıltmasın.
bza ve kış uykusu bence gayet akıcı filmler.

uzakla alakası yok aslında. ceylan'ın filmlerini izleyen biriyim. sadece kış uykusu'nu izlemedim henüz. ben severim ama 4-5 kişi hadi zaman geçirmelik film izleyelim dendiğinde izlenemiyor maalesef, yani bence.

çok çok eski film kavramını tam olarak bilmiyorum. 18 yaşındaysanız size göre muhtemelen çok çok eskidir ama;

(bkz: l.a. confidential)
www.imdb.com

o zaman ordan le passe'i de çıkaralım :)

walter mitty
28 weeks later
Sherlock holmes
shaun of dead

çok çok eski filmlerden kastım 40'lar 50'ler.. söylediğin filmi izledim, keşke izlememiş olsaydım şuan. @godsparticle

(bkz: the pianist) izleyin bence.

(bkz: The Usual Suspects)

"İtirazım var"
Gerçi her ortama gider, çok çoluklu çocuklu değilse. Akıcı ve oldukça başarılı bence.

homeland olabilir.
black sails, da vinci demons.
"aşırı" sürükleyici çok iddialı ama.

Homeland de orange is the new black de güzel bence ama saydıklarına bakarak orange is the new black'i beğenmeyeceini düşündüm. Yeterli aksiyonu şiddeti bulamayabilirsin.
Homeland daha heyecanlı. Daha "sonraki bölümde nolcak acaba?"

bu kadar mı? :(

cevap soruda gizli ya. 24 e bi ara baslama, hemen basla. uzun sure goturecek zaten seni, bu sorulara da gerek kalmayacak.

the walking dead, shameless?

fargo

dexter mı ağır ilerliyor ? kaç bölüm izledin ki ? bence bir şans daha ver emin ol breaking bad daha ağır ilerliyor.

Hic secenek birakmamissin :(
Aklima bir tek utopia geldi.
Orange is the new black cok guzel ama senin cizgide degil.
Ama 24 +1

walking dead izliyorum, shameless listemde. dexter'i birkaç bölümde bıraktım, nedense soğuk geldi bana. daha hareketli dizileri seviyorum, örneklerde yazdım. banshee bitmeyeydi iyiydi :(

ben de benzer dizileri seviyorum. dexter'a birkaç bölüm şans tanı, az hareketlensin ortalık. her sezon ayrı gerilim, saracağını düşünüyorum.

Hell on Wheels diyorum, daha ne diyeyim ....

Iyi eglenceler,
--M.

Under The Dome
Jericho
Da Vinci's Demons
Defiance
House of Cards

damages muhakkak

Tam da yeni bir dizi aradigim su gunlerde damages onerisi uzerine sozlukteki yorumlara baktim da baya surukleyici bir dizi anlasilan. Tam benlik.

Yalniz birseyi cok merak ettim. 1 yildan fazla olmus basligi acali ve yeni bir cevap gelmis. Daha once hic denk gelmedigim bir durum. Nasi gordun de cevapladin cidden merak icerisindeyim :)

Olursa ceket ve pantolon ile aynı renk olabilir.

Ben de lacivert diyorum ama yaş 30'an küçükse kalın olmasın çok. Görseldeki gibi veya daha ince hoş geliyor gözüme.
tmlewinblog.com/wp-content/uploads/2013/03/Ryan.png

düğün dernek.
5 numara olur mu ki laciverte? iddalı gibi.

Yani bana gore, düğüne hediye paketi gibi süslenip gelen insanlar oldugunu varsaydıgımızda düğünde hiçbir şeyin abartı kaçması soz konusu degil. ama daha temkinli olayım dikkatçekmeyeyim diyorsan daha sade kahve-lacivert kombinasyonları hoş duracaktır diyorum.

gri olur bence gayet. onlar ne öyle yukarıdakiler yahu? yok artık.

what goes around comes back around

lovestoned

like ı love you

20/20 den, tunnel vision ve don't hold the wall.

senorita ve rock your body

Strawberry bubblegum

3way

mirrors da güzel.

2008'den beri burdayım.

edit: ilk duyurum şubat 2008.

çok eski değilim
mayıs 2010 girişliyim

since 2009 sevgiler, saygılar.

bir yerde yazıyor mu giriş tarihi?

en eski cevabım 2009 diyor.

2008 den beri buradayim ama son birkac aydir takilmaya basladim burada.

en eski duyurum 07.12.2006 diyor.

ilk cevabım 02.06.2007'de görünüyor ama bir zamanlar eski duyurular uçmuştu, daha eski de olabilirim, iyi hatırlamıyorum.

edit: atmaca.ged'in daha eski cevabı olduğuna göre ben o kadar eski değilim.

2007.

08.09.2010 :)
www.eksiduyuru.com

2010'da keşfettim ben de.

2010'muş benim de girişim. 4 yıl olmuş.

06.11 imiş.

daha şimdi eski duyurularıma bakıyordum. 2008 benim. ataturkiye vardı kaybettik, onu hatırladım. kediebesi, unbeknown the black, deckard falan varmış. varmış

ilk cevabimi aralik 2007de vermisim.
ama ben ara ara yokum.

3 ocak 2008'de ilk defa bir duyuruya cevap yazmışım. yani bir 6,5 sene de bende var gibi şöyle.

görebildiğim ilk duyurum 24 kasım 2012 ama öncesinde de en az 5-6 sayfa var sildiğim.

ben de 2008'den beri buradaymışım. her zaman soru sormasam ya da cevap yazmasam da neredeyse her gün düzenli olarak duyuruları okuyorum.

01.07.10

sözlük üyeliğinden önce de bir hesabım vardı, 2011den beri burdayımyanlış hatırlamıyorsam.

Ekim Bebesi olarak açtığım ilk hesabım 27.11.2010 tarihli, hatta üyelik aktifleştirme maili bile duruyormuş. Şimdiki hesap ise üyeliklerin açıldığı tarih olan 2013 başlangıçlı..

15 gun sonra ilk duyurumu acali 5 yil bitmis olacak. onun oncesinde de bikac ay uye olup, sadece takip yaptigimi hatirliyorum.

eylul 2009. vay anasini, o kadar oldu mu yaw!!

ikibinsekiz.

2009

2011den beriymiş.

En eski kayit aralik 2006, oncesinde de suya sabuna bulasmadan uzaktan takip ediyordum.

ulaşabildiğim ilk duyurum 23.12.2006. eksiduyu.ru

zaten ağustos 2006'da kuruldu. aralık 2006'da da arayüz değişirken mi ne, eski duyurular uçtu. daha eski duyurum da vardı.

edit: tinyurl.com

iki sola dönüşle gidilebilir.
eskişehir yolunu takip ediyorsun, gordionu görünce sola, gordionun önünden geçen ankaralılar caddesine gireceksin(tabi sola dönmek için sağa yanaşıp köprünün altından dönüceksin).
ankaralılar caddesini yaklaşık 2-3 km takip ettikten sonra, sola döneceksin sahne için. tam dönüş yerini anlatamıyorum, sahne binasını görünce ya da biraz ilerde büyük camiyi görünce anlarsın umarım.

cüneyt gökçer sahnesinde bi tek cumartesi günü çalıkuşu oyunu var, onunda biletleri tükenmiş durumda.
sezonun en popüler oyunlarından, ben bilet kapabilmek için 12 gün öncesinden hazırlanmıştım o derece düşün.

bu arada, www.mybilet.com

Zaten şu andaki oyunlardan bahsetmiyor büyük ihtimal. Tüm DT gişeleri gibi, oranın da haftasonu 13 gün sonraki oyunlara bilet sattığını tahmin ediyorum emin olmamakla birlikte... Yani cumartesi günü 24 ocak için, pazar günü 25 ocak için bilet satımı başlayacak.

evet, 13 gün sonrası için soruyorum zaten. gişenin haftasonu açık olup olmadığını bilmiyordum.

hangi bölümde okuyorsun?

zorla da olsa oturunca başına devamı geliyo maksat bi kaç gün başına oturabilmek sonra alışıyosun hergün çalışıyosun.

çok kişide olan bi şey. sanmıyorum çözümü kolay olsun

okul okumuyorum. adderall öneren arkadaşlara teşekkürler :D

psikiyatri hocam hipnoz yapıp ne zaman ders çalışsan bir rahatlık hissedeceksin telkininde bulunmuştu. o bile işe yaramadı lan.

www.youtube.com

doktor musun?öyleysen eğer senin tembel olma lüksün yok.canımızı emanet ediyoruz.

abi ben ders çalışmam lazım diyorum sen bana 37 dakikalık video öneriyorsun :) yaktın beni kesin izlicem şimdi :)

@rock n roll

doktoruz da insanlıktan çıkmadık ya arkadaş. tembel olma lüksün yok ne demek? öyleyim işte kendimi inkar mı edeyim :)

tıbbı seçerken düşünecektin bunları.evet tembel olma lüksün yok.çok ciddi bir iş yapıyorsun,şakası yok :)

tembellik yapmana neden olacak şeylerden uzaklaş. bir kütüphaneye gidip yanına iphone da almazsan mis gibi çalışırsın.

@rock n roll

şu anda aktif olarak çalışmıyorum. tembel olma lüksüm var yani :p

o seçimi yaptığımda 16 yaşındaydım. ah ulan ah. şimdiki aklım olsa olurdum mis gibi bir eczacı, 2 tane kalfa tutar, bir de para sayma makinesi alırdım. peh..

2 3 gun calisma fikrinden uzaklas
Calisma haricinde herseyi yap

3. Gunun sonunda sikilacak ve ben aslinda ne yapiyordum diyerek baslarsin
Bence..

biraz tempolu koşu, yürüyüş -> yorgunluk + duş iyi gelebilir. ama kendi söylediğin gibi o bilgisayarı sen kapatmadıkça biz ne desek nafile.

interneti kapat!
işe yarayan tek şey o :)

ama öyle bir kapatacaksın ki modemi fln kaldıracaksın, yeniden kurmaya üşeneceksin.

ama interneti, bilgisayarı kapatırsam yazdıklarınızı nasıl göreceğim :D

onu düşündüm aslında. verilebilecek en doğru tavsiye bence de bu. bilgisayarı kapa, görülemeyecek bir yere kaldır. lakin.. lakin.

eksiduyu.ru :)

tıpla ilgili bir konu çalışmıyorum. dil öğrenmeye çalışıyorum. bana mesleğimi, zorluklarını, yapmam gerekenleri vs öğretmeye çalışmayın lütfen. bana akıl verini sen doktorsun çalışmak zorundasın diyin diye söylemedim. mesleğimin konu ile hiçbir alakası yok. tembellik ile ilgili problemimi nasıl yeneceğimle ilgili fikriniz varsa söyleyin lütfen. yoksa tıpla ilgili neyi bilip neyi bilmemem gerektiğini, hastalara reçete yazarken ne düşünmem gerektiğini, bunun veballerini hepinizden daha çok biliyorum. şüpheniz olmasın.

ozur dilerim, cevabimi sildim. rock n roll'a verdiginiz cevaptan, dil ogrenmek icin calistiginiz anlasilmiyodu.

önemli değil. dünya hali, olur böyle şeyler. konuyla ilişkili olmadığı için o konuda ayrıntılı bir şeyler yazmadım. o şekilde algılanması doğal fakat benim sorum sadece bilgisayarı bırakıp kelime ezberime, dil derslerime nasıl dönerim konusunda tavsiye amacıydı yani. bunlar hep rock n roll'un başının altından çıktı :)

belki bi faydasi tokanir:

(bkz: ingilizce kelime ezberleme yolları/@compadrito)

ozet: ben sizin yerinizde olsam, kelime ezberlemez, bilgisayari da birakmazdim...

ilki, yani başçavuş sokaktaki. biz oraya gidiyoruz en azından :)
diğeri yeni şube sanırım.

sozlukte de meşhur özçelik aspava olarak geciyor, senin dediginden sonra daha da karisti absel.

tamam işte, meşhur olan dediğim yer fader.
o meşhurken daha diğeri yoktu piyasada.

Esat Caddesindekine gideceksiniz Fader.Tüm ünlüler buraya takılırlar.

Ama bana kalırsa ikisine de gitmeyin,Esat caddesinin 250 metre ilerisinde olan Devrez'e gitmenizi öneririm.Hem daha güzel yemekleri,ortam daha nezih ve kendilerine özel harika bir çorbası var.Çorbalar bakır kapta,tahta kaşıkla filan geliyor.

Not:Esat'ta oturuyorum.

hassas karakolunun olduğu caddedeki aspava en birincidir.meşhur özçelik aspava yani. sakın diğerlerine gitme.

cadde ustundeki degil, ara sokaktakidir asil adi efsanelere karisan,

ama ben cadde ustundekine de cok gittim, gayet iyiydi.

fakat, ukala bir arkadasin varsa, sonradan sinirini bozabilir "yanlis yere gitmissiniz la " diye. kafani sisirmelerini istemiyorsan bascavus'takine git.

birbirlerinin subesi degiller bu arada. yanlis bilgi o.

lie to me sezon 2 bölüm 4 diyor google.

tam tahmni ettiğim gibi, o diziyi izleemdim.

ama bu elemanın aynısı bir dizide veya filmde vardı. tip aynı. delimsi bi rolü vardı sanki. onu hatırlayamıyorum işte

haha, deli değil de çılgın diyelim.
raising hope.

oynadığı dizilere bi bak hatırlarsın belki görünce: www.imdb.com

galeta yenilebilir mesela.

kalkınca hemen 1 elma, birkaç badem, ceviz ve fındık.

aç yüzdüğünüzde midenizin bulanacağını sanmıyorum, en azından benim bulanmazdı. sonrasında yemenizi tavsiye ederim.

Allam yarebbim. önerilere gel.

Açılın ben doktorum. Pardon, yani ben sabahları yüzüyorum :)

Sakın aç gitme. Tehlikeli. Şekerin düşer.

Her zaman yediğin kahvaltılıklarla mideni doldurma hem ağırlık yapar, hem de gaz yapar. Çok az yemek lazım.

Şöyle bişi tavsiye edeyim. Miden alışana kadar 1 bardak portakal suyunun içine bir muz ez blender ile. çok iyi tutuyor.

Miden alıştıktan sonra 1-2 dilim ekmek, krem peynir. (başka peynir gaz yapıyor sabah sabah) de yiyebilirsin.

Kahvaltını spordan sonra kuvvetli bir şekilde yap.

aha benim soru. yancı olayım.
bir kase mısır gevreği yiyeyim diyodum, olmaz mı ki?

Olur ama pek tutar mı bilmem. Sizin doymanıza bağlı. Sanki corn flakes çabuk acıktırır gibi.

kişisel yorumdur, söyleyeyim, duyuru onaylamayan adamlarla dolu.

lost çok meşhur bir bak istersen ama her yerde spoiler olmadan hikaye açık seçik anlatılıyor.

walking dead var bir de...

house m.d. diyorum ben de.

Dexter

six feet under.

shelock'un 3.sezonunu merakla bekleyen ve breaking bad'a yeni başlamış ve severek izleyen biri olarak, şuan bayılarak takip ettiğim ve son sezonunda olan Dexter'ı şiddetle öneriyorum...

elemantary(sherlock'un amerikan versiyonu, sherlock kadar iyi değil ama oyuncu sherlock'taki başrolün yakın arkadaşı, daha agresif, değişik bir bakış açısı)
spartacus
mentalist

Shameless ?

Six feet under izlenebilecek en iyi dizi, adeta bi basyapit fakat bu iki diziyi seven mutlaka onu da sever diye onerilecek bi dizi degil. Herkes de sevemez zaten o tur dizileri. Ama essiz bi seydir.

Ben de Dexter diyorum.

Luther.
Sherlock gibi İngiliz dizisi zaten.
Sezon bası 6-4-4 bölüm var.
Begenecegini düşünüyorum.

Dexter, Elementary, House

the wire

black mirror.

ilki için the newsroom olabilir belki.

abbey'e alternatif bulamadım. lady mary kolay olunmuyor :)

six feet under

six feet under +1

The Newsroom

Polisiye seviyorsan yeni keşfettiğim Luther dizisini öneririm. Sezon başna 3-4 bölüm ve BBC yapımı.

mad men

yayınlayabilirsin. öyle bir engel yok. yazı paylaşacaksan altına kaynak belirtirsen hoş olur. ama afiş, müzik, fotoğraf paylaşımında sorun yok.

haa mesela bir arkadaşını çekersin koyarsın bloga, arkadaşın benden izin almadı benim resmimi koyarken diye dava edebilir.

sağol utkucbkc. yalnız arkadaşım dava ederken diğer içerik sahipleri neden dava etmesin? sorun yok derken, uğraşmazlar mı demek istiyorsun?

youtube'da video yükleyicisi seçebiliyor onu " bu video youtube harici bir şeyde yayınlanamaz " diye, öyle seçerse sen bloga koysan bile video çalışmıyor. eğer yükleyici bu seçeneği işaretlemediyse paylaşıma açık demektir, videomu sitene koymuşsun seni dava ediyorum deme hakkı yok.

film afişleri, ünlü fotoğrafları vs. için de amerika da yasa çıkıyordu, yani sen beyonce ya da telif hakkı kimdeyse ondan izin almadan paylaşımda bulunamayacaktın, ama yasa çıkmadı. bunun içinde yasal bir şey yok.

televizyon programlarında onlarca şarkı dönüyor mesela, hiçbirinin izin aldığını sanmıyorum emi'den, defjam'dan.

bir de eğer sen yine de tereddütlü olursan en kolay yol şu oluyor mesela şuan sen youtube'a ünlü bir klip yüklersen, youtube hemen engelliyor videonun izlenmesini " bu klip senin değil " diyor. sende videonun altına açıklama kısmına " bu klip xxxxx adlı sanatçıya ait olup, telif hakları xxx müziğe aittir " ya da " videonun telif hakları bana ait değildir " yazarsan videonun üzerinde bulunan engel kalkıyor.

sadece blogspot üzerinde binlerce blog var, bu bloglarda yasal olmayan paylaşımlar bile yapılıyorken, kimse aa sen benim tasarladığım afişi paylaşmışsın demez.

Direk son sürüme atıyor

son sürümlere yaklaşma eğer jailbreak li kullanacaksan

jailbreaksiz. çok kasmayan sürümde durabilir miyim diye merak ediyorum.

hayir istedigin guncellemeyi alamiyorsun. en son ne varsa onu alabiliyorsun. cihazin en son cikani desteklemiyorsa zaten o cihaza guncelleme gelmiyor

5.1.x ise dur orada gitme hiç bir yere, tünelin ucu bombok bir yere çıkıyor.

ios 7 geliyor bu arada iphone 4 e gelir mi bilemem ama. yarn gelir herhal

ios 6, ip3gs ye gelmişti sanırım. ios 7 de ip4 e gelebilir. Ama kasıyor ve geçmeye zorluyorsa pek manası yok.

sadece sonuncusunu izledim, hikaye orijinal ama bana film çok yavaş geldi. bitiminde iyi ki izlemişim demedim yani.

mama. sadece onu izledim ama çok güzeldi. ağladım.

mama'yı izledim. korkutuyor ama akılda kalıcı bi film falan değil.

i'm cyborg but that's ok, izleme listemde olan bi film imiş. çok güzel diyolla.

i'm cyborg but that's ok!

üçünü izledim. iyiden kötüye sıralayacak olursam

lo imposible
i'm cyborg but that's ok
mama

Lo Imposible'ı henüz bitirdim, iyiydi. Teşekkürler..

yok sabit olan e değil o.
10 ^ -4 demek.

bence tek bi cevabı var. o da toyota yaris.

trafik pratiğin yoksa 2004 palio 1.2 al maksimum 15'e bulursun temizini. istanbul trafiğini yalayıp yutunca bunu satar paraya kıyıp 30 bine eli yüzü düzgün derli toplu bir araba alırsın.

daha önceleri de önerdiğim gibi yine honda jazz diyorum.

almışken bi 50 bin daha koy mercedes clk al :D

yüksek yakıt tüketimi istemiyorsan honda'ları kafadan eleyeceksin zaten. (lpg taktırmayı düşünmüyorsan eğer)

tek tavsiyem sıfır araba yerine al söyle bir 15 ile 20 bin tl arası 2.el. iyice öğren sonra sat sıfır al.

seat cordoba dizeller var. 2007 modelleri 23-25 civarı. araçlar hem ful hem de güzel. istanbulda çok var satılık.

eski (2005-2010) Yaris ya da yeni Corsa derim. Eski Corsa'lar icin de iyi seyler diyorlar gerci. Yeni Yaris pahaliydi diye hatirliyorum.

2004-2005 palio dizel al biraz geliştir kendini kafana göre başka bir şey bakarsın.

Otomatik hatta bulursan dizel ama ikinci el al. Nasilsa ilk birkac ay icinde ufak tefek carpmalarin olacak( uzgunum ama oyle)

biz şirkete 2009 clio aldık otomatik, hem çok az yakıyor hem de çok ufak değil.
ilk araba için uygun bence.

bilkent tarafında meşhur iskender iyidir.

devrez'de yenir mükemmeldir.

uludağ iskender. hd meşhur iskender falan yalan.

öncesinde illa iskender yiyecez duruma bakılırsa :/

bahçeli'de defne restaurant var. biraz tuzludur ama sırf antakya mutfağı. ustasından mutfaktaki en ufak baharatına kadar her şey antakya'dan getiriliyor. ve künefenin vatanıda bilindiği gibi antakya'dır.

www.dafne.com.tr

resimde "the passenger" yazıyor.
şu olsa gerek: www.imdb.com

@absel, resim de ki pessenger yazısı şarkının ismi. kolaj olmuş olması yani. klipteki kolajdan filmi merakla sordum. alakası olmadığını düşünüyorum.

Yok, soyleymis bayrak tasiyanlar: en.wikipedia.org

maxim tsigalko futbolu bıraktı.

GPS icin internete ihtiyac yok ki, araclarda kullanilan navigasyon cihazlarini dusunun ne 3G var ne WiFi.

Ama internet olursa bagli oldugu sebekeden/modemden yer bilgisini aldigi icin lokasyonu daha hizli buluyor. Eger uygun yazilim kullanirsaniz (iGo, TomTom vs) evet rota cizer, rotadancikinca yeniden hesaplar internet kullanmadan.

ilk cümlede anlattığınız gibi diyor linkte (üst kısım): www.iphoneturkey.biz

aGPS var, internet üzerinden yer tespiti yapıyor, internet olmazsa tespit edemiyor. internetsiz tespit olan sadece GPS. ipad 2 wifide de agps var

Assisted GPS (AGPS) internet olmadan da normal GPS gibi calisir. Ama internet varsa atiyorum 5 saniyede bulurken internet yoksa 30 saniyede bulur. Ayrica internetsiz sekilde iPad 2 ve iPad 3 ile denemistim zaten.

"3 Idiots" olmadı "The Help".

jim jarmusch - dead man

tree of life

free bird dalga mı gecıyon? =)

pekala o zaman.

mr.nobody :)

kesinlikle ve kesinlikle the fall.. gözler bayram etsin oyşhh

Intouchables
Şiddetle tavsiyedir bu tanım için.

bugün çok önerdim bunları ama; post man, children of men, the road.

yaşama sevinci görece, ama insanlığın gücüne hayranlık kesin.

herkesin cebinde kredi kartı var

takildigin cevreyle alakalidir. gercekte cogunluk fakirlikten kiriliyor.

insanlar harcamayı bilmiyor. maaş hep ucu ucuna yetiyor. o da yeterse tabi.

kimse zengin değil sadece insanlar salak
2 aylık maaşının tamamını iphone a yatıran var

neira + 1. iphone aldıktan sonra cebinde para kalmayacak hatta borçlanacak insanlar var.

herkes zengin değil ama çoğunluk zengin gibi gözükmeye çalışıyor.

geleceğinden şüphe duyanlar gününü yaşıyor işte..

herkes gösteriş peşinde, rezillik, olduğu gibi görünmek sanki ayıp bir şeymiş gibi. çoğunluk kıt kanaat geçiniyor. maaşları kredi kartına gidiyor.

aklıma bu geldi: www.youtube.com

Telefona binlerce lira vermek bana halen saçma geliyor ama, tablet alanlar için "laptop alacaktı, o parayı tablete yatırdı" diyip geçiyorum. Giyim vs. de tamamen taksit-kredi kartı falan..

Örneğin, dslr'ıma bi lens almak istiyorum. O kadar param yok ama sanalpazar'da kampanya varmış 3 ay erteleme + 12 taksit. Böyle olunca alacağım, ama o 12 ay içinde kıyafet vs. de alınca taksitler üst üste birikecek ve sonra hiçbirşey almadan taksitlerin bitmesini bekleyeceğim falan :D Tüketim çılgınlığı başka şey azizim.

Bir bardak kahveye 15 tl verenlere ne demeli ? Bence iphone veya ayakkabıya para vermek çok anormal değil sonuçta uzun süre kullanılacak şeyler bunlar.Ama öğrenci olupta gösteriş için malrbora içen tipler daha mal geliyor bana.

yaklaşık on beş sene evvel penyeciden 2-3 liraya alınan (markasız yani) tişörtü giyiyorum hâlâ. ayakkabı da hediye gelmişti, yaklaşık beş senedir giyiyorum, en fazla 20 lira filan eder ama çok şükür işimi görüyor. telefon da nokyanın 50 liralık telefonlarından, titreşimi bile var :) daha ne...

millet artık elinde olmayan parayı harcıyor maaşı felan bloke durumda.. ne bekliyorsun kardeş..

gösteris.


arkadasim sen fakir degilsin. esas o dogan görünümlü sahinler fakir. bu fakirlik akil fakirligi.


yurtdisindan yakin zamanda türkiye´ye gittim. cok düsük rakamlarda calisip ya da hic calismayan insanlarin elinde iphone gördüm. kimi 32 ay gibi taksitlerle almis, kimisi nasil ödeyecegini bilmedigi kredi karti limiti ile.

insanlarin icinde kendi benliklerini asamadiklari bir eziklik duygusu var bunu bu tür seylerle tatmin etmeye calisiyorlar. bu bir yere gidip cok pahali kahve icme ile direk ayni durum.

yeni model bir iphone telefona sahip olmayan, ancak sahip olabilmek icin kredi karti limitinde yer acilmasini bekleyen insanlar bana iphone cihazimi kaca aldigimi sordular. söyledigim ücretin pahali oldugunu daha ucuza alinabilecegini söylediler hep. halbuki ben isim geregi pesin olarak rahat bir sekilde aldim. lakin tekrar ediyorum isim geregi. burda cok enteresan bir psikolojik sorun sezinliyorum. insanlar kendilerine hic de gerekli olmayan ya da olmayacak metalari ucuza edinme derdinde. ve tam performans bunu sergileme arzusunda.

tabi bence bu arzulanan tüketici insanlari. alamasa dahi, kredi karti limitinde yer acilana kadar umutla bekleyenler. ya da sonunu asla dsünemedikleri borclanmalar. ticaret güdüsüyle yola cikarsak eger, bu tür insanlari borclandirmak, sadistce bile gelse dahi bence oldukca hos.

gerekli bir durum olmamasi durumunda, bu sacmaliga alet olmadigin icin bence sen bunlari düsünebildigin icin akil zenginisin.

fakir her zaman kuru ekmek yemek zorunda değil. bir gün de iskender yesin bırakın da. mesela bizim durumumuz ortanın eh biraz üstü. 4 kişi 75 m2 evde kalıyoruz, ev yıkılıyor resmen. evi görüp gelsen "bi baba asgari ücretle çalışıyor herhalde" dersin. ama evi öyle çok süsleyip püslemediğimiz için, zamanımızın çoğu dışarıda geçtiği için evin lüks olmasına gerek yok.

araba da öyle, millet elentra'ların mercedes'lerin peşinde koşar. bizde 99 model hyundai var bütün aile onla idare ediyoruz. :)

amma velakin, oradan kısılan para teknolojiye giyime gidiyor. mesela 60 milyarlık arabanın taksidini ödemek yerine; ipod'lar, güzel telefonlar, güzel birkaç elbise alabiliriz.

dediğim gibi bu daha çok paranı nereye harcadığına bağlı. benim elimde galaxy mini görsen ya da nokia 5800 görsen yadırgamazsın. ama iphone görsen hemen ilgini çekiyor. biraz da algıda seçicilik önemli bu konuda sanırım.

önceden komşuluk, ziyaretler vs. önemliydi ondan dolayı herkes evine özen gösterirdi ikrama vs. ama şimdi bunlar çok olmadığından herkes ev eşyası yerine daha fazla ayakkabı, elbise almaya başladı
eh bir de haliyle 10 yıl öncesine göre inanılmaz teknolojik cihazlar çıktı daha yakın zamana kadar pek kimsede cep telefonu bile yokken şu anda herkeste iphone,ipad vs. dolu bunların parası da o eve harcanacak paradan geliyor..
aslında kimse zenginleşmedi hatta fakirleşti diyebiliriz de değişen sadece tercihler ve bunların ortaya çıkmasında da bir ürünle birlikte bir sonrakinin reklamının başlaması son derece etkili oldu..

onlar alayi çakma ya:) orjinal oldugunu düsünmüuorum.

o gördüklerin zengin, parası olan çıkıp geziyor elbisesini telefonunu arabasını gösteriyor işte, fakirler evde oturuyor, sokakta dolaşmıyor. dolaşanları da var yok değil :=)

italyadan dönüşünü karşıtırma almanyaya git italyadan çık problem çıkmıyor (:

tamam da dönüş biletini verecem mecbur, kendinden karışmış olacak :)

yapacağın şey şu: gelen mektuptaki tarihten sonrası için almanya mı italya mı artık neresiyse oradan otell rezervasyonu yaptıracaksun booking.com dan ücretsiz yapanlar var, birde dönüş biletini alıcaksın yada rezerve ediceksin son ki ülkeden. sonra tahmini sürenide yazacaksın aynı zamnda formda onlar da verecek. oraya kapağı atmayacağını anlamaları önemli yoksa hangi ülkeye girip çıkmışın pek takmıyorlar sanki

okumuyorum. pişmanım. +1

"Örneğin ben roman okumayı zaman kaybı olarak görüyorum.Birisinin kafasında yarattığı bir dünya size ne katabilir ki diye düşünüyorum ?" => farklı bir bakış açısı

sırf bilgi de bi yere kadar. bakış açısını da genişletmek lazım.

eskiden bilgilenmek zorunda hissettiğim için okurdum. böyle olunca romanı zaman kaybı olarak görür, bilimsel, tarihsel, felsefik, dini şeyler okurdum...

sonra baktım bunları okuduğum halde çevremde bunlardan bahsedecek, tartışacak kimse yok. roman okumaya başladım. anladım ki roman okumak kesinlikle zaman kaybı değil. yapacak işlerin varsa tabi ki git onları yap romanla zaman harcama. ama hobi olarak kendine ayırdığın zamanda roman okumak iyidir.

roman okumak, farklı kapılar açıyor insana. dünyanın monotonluğundan kurtuluyorsunuz. tabi çok cafcaflı bir hayatınız varsa orası başka.

yılda 20-30 roman okurum. ayda ortalama 2 taneye denk geliyor.

nadir okuyorum, pişmanım, devamlı okumak istiyorum ama bilgisayar artı üşengeçlik buna engel oluyor. tamamen irade meselesi aslında.

sadece eğlenmek için okuyorum.
gerçeklikten kaçıp farklı bir dünyaya gitmek rahatlatıyor çünkü.

sayı ile ilgili benzeri bir başlık açmıştım zamanında, işte çarpıcı cevaplar: (git: 293021)

okuyorum, pişman değilim. birinin kafasında yarattığı bir dünya (fantastik ya da kurgusal romanlardan bahsediyorsun sanırım) yine de insana bakış açısı sunar, farklı pencereden bakarsın. önyargılarla okumazsan, önyargılarının sınırlarını zorlarsın. etrafındaki insanların düşüncelerini daha iyi anlarsın.

hiçbir kitap senin dünya görüşünü etkileyemez, sen izin vermedikten sonra. ama mesela rus edebiyatından açlığı, fakirliği ve düzenin çarpıklıklarını öğrenebilirsin; rus edebiyatı sana fırsatlar sunar elindekilere daha iyi bakman için.

knut hamsun sana göçebeliği, insan hayatının sınırlarını, hatta anlamsızlığını sunar.

jack london okursan kendini doğada tek başına bulursun; zaman zaman da pis londrayı ziyaret eder, kendi haline şükredersin.

john steinbeck ise sana doğayı sevdirir. küçük mutluluklardan bahseder; onun kahramanlarıyla güler, onun kahramanlarıyla üzülürsün.

j.r.r. tolkien ise kaçırır seni gerçek dünyadan. zaten kendisi de yazdığı türün bir "kaçış edebiyatı" olduğunu söyler. "insan etrafındakilerden, kendi duvarının dışındakileri de düşünebilmeli" der. ihaneti, arkadaşlığı ve güzel çayır ve dağları görürsün.

gibi. kitap hem hoş vakit geçirmek içindir, hem bilgilenmek içindir. kimisi için de bunların ötesine geçip ormanda yürümek, günbatımını izlemek kadar zevk veren bir aktivite olmuştur.

zaman kaybı olarak gördüğün kitap okumanın dışında yaptığın işlerin yüzde doksanı zaten zaman kaybıdır. ne yapalım? istanbul'da yaşıyorum, televizyon mu izleyelim, ya da bilgisayarın başında oyun mu oynayalım?

6 sene kırgızistan'da yaşadım ben. orada devrim de gördüm, iç savaş da gördüm, açlık da çektim, kafama silah da dayadılar. ama şu an akıl sağlığımı korumuş olarak yaşayabiliyorsam, kitaplar sayesindedir.

kitap okumak asla zaman kaybı değildir; benim için bu böyle. eğer küçükken kitap okumaya alışmazsan bir daha kolay kolay alışamıyorsun, bu yüzden okumak sana ters geliyor olabilir.

hiç okumuyorum. oldum olası neftet etmişimdir kitap okumaktan. benim için zaman kaybı kavramında ilk başta yer alır. sinemada bunlardan biri benim için. bunun yerine bilimsel, teknoloji vb. makaleleri, yüksek lisans tezleri falan okuyorum, oyun oynuyorum. çok ta iyi güzel oluyor; kitap okuyanlara da bunları yapmalarını şidddetle tavsiye ediyorum. otobüste, metroda vb. kitap okuyan test çözen herkesi de burdan selamlıyorum. swh

okudugun kitaba gore degisir panpa. kimisi hayal alemine dalmak ister, kimisi rontgencilik ic guduleriyle kitabin sayfalarini acar, kitaptaki insanlarin hayatini merak eder. bir baskasinin hayatini anlama firsati bulursun. kitap okumak insani hissiyat olarak daha duyarli bir hale getirir, olgunlastirir. bunun canli orneklerini gordum..

thracian kitap okumayı zaman kaybı gördüğümü nereden çıkardın.Roman için böyle düşünüyorum sadece.okunan romanının filmini seyretmekle aynı iş yapılmış olmaz mı örneğin

okuyorum az da olsa. aslında okumayıp okumaya çalışanlardanım.

hoşça vakit geçirmek için kitap okumak da nedir? kapitalist, modern, herr ne haltsa işte, bu çağda, bi hobi kategorisi haline getirilmek isteniyor kitap okumak. bunun gibi "boş zamanlarda kitap okumak" gibi bir laf var bir de. ben bu tür yaklaşımların salakça olduğunu düşünüyorum.

bilgilenmektir sizin de değiminizle kitap okumanın amacı. ya da "cahillikten bir nebze daha kurtulmak". esas amaç budur.
bunun farkında bir biçimde okurken insan hoşça vakit de geçiriyorsa ne ala. ya da hoşça vakit geçirerek okumaya başlayıp esas amacı ıskalamıyorsa, böylesi de makbuldür.

roman kısmına değineyim. ben de sizin gibi düşünüyordum bir ara. fakat fikrim değişti. bir başkasının kafasında kurduğu dünya sizin hayal dünyanızda dahi olmayabilir ve siz bu sayede çağlar atlayabilirsiniz onu okudukça. buna benzer bir ifadeyi (bkz: murat menteş), -ki mevzumuz kitap okumaksa onun ismini özellikle anmak isterim- kullanmıştı. mealen, okumak insana görmediği, haberi dahi olmadığı şeylerden haber verir. dolayısıyla insan öğrendikçe ufkunu/zekasını daha çok geliştirir, demişti.

birşeyler daha diyecektim de unuttum. neyse kalın sağlıcakla.

6 aydır almanyadayım. Kitap okumasam yalnızlıktan çıldırmış bir şekilde ülkeme geri dönmüştüm.

oturup safi aşk romanı falan okursam hakikaten birinin kafasında kurduğu dünyadan bana bi gram fayda gelmez. ama kurgu olayların ortasında insana bazı şeyler anlatan, öğreten romanları gayet keyifle okurum. mesela bu anlamda vay beee diye bitirdiğim ilk akla gelen kitap İstanbul Hatırası - Ahmet Ümit.