Herhangi bir televizyon dizisi için aynı düşünceleri paylaşıyorum.

Hatta Hollywood menşeili filmlerin ekserisini de buna dahil edebiliriz.

Nefret değil, üzüntü benimki.

Neyse, bugün 24 Ocak. Agresyona mahal vermeyeyim. Uğurlar olsun.

çoğunluk dediğin etkiyi yapsa da aslında öncesine kıyasla daha iyi kalitede diziler de var artık. kuzey güney mesela ortalamanın üstünde. yine muhteşem yüzyıl yine öyle ya da ne kadar çakma da olsa 20 dakika öyle. bir yaprak dökümü, bi akasya durağı bilemedin ağalı bilmemneli dizilerden iyiler. kısacası buna da şükür.

bir de ben varım. hatta akşamları tv bile açmıyorum.

televizyon izlemeye karşıyım.

+1 diyeyim. Türk dizilerinden zaten nefret ederdim de artık holiwud saçmalıkları da canımı sıkıyor. Tüm filmlerle ilgili olarak benim anlamadığım arkadaş bir hikaye anlatacaksın illa araya bir aşk hikayesi koymak zorunda mısın, illa her dizide bir şaklaban da olmak zorunda mı? Eski Türk dizilerini hatırlıyorum da neymiş be diyorum bazen mesela çocukluğumdan aklımda kalan "Kavanozdaki Adam" diye bir dizi vardı, senaryosu özgündü, atmosferi müthişti bir de şimdiki dizilere, filmlere bak!

Ben tv izlemiyorum böyle sıkıntılara çözüm olarak. Bolca da boş zaman yaratmış oldum kendime sırf bu yüzden en az 7-8 senedir. Takip ettiğim 1-2 hollywood dizisi var. Onlar da olmayınca seinfeld tekrarları ya da film izliyorum..

evde iken tv açmıyorum hiç, günlerdir çalışmıyor.
türk dizileri bende sevmiyorum.

Karanlikta Kosanlar vardi zamaninda. Gayet iyi isker de yapildi turk tekevizyonlarinda. Ama su anda yayinlanan dizilerden ben de nefret istiyorum. Mantik ve cekim hatalariyla dolu, ki normalde anlamam boyle seylerden ama o kadar dikkat cekici ki..

ben gayet izliyorum,
işler güçler
seksenler

hoş diziler, uzun mu uzun orası ayrı

ben katlanamıyorum işin gerçeği. insanı bu kadar aptal yerine koymalarını sindiremiyorum bu yüzden nefret ediyorum. nefret etmemin diğer sebebi ise yapımcıların (yapımcı mı oluyor oyuncuları seçen tam bilmiyorum) ne kadar itici oyuncu varsa dizide oynatması. gerçek hayatta haberlerini takip etmediğim, ilgilenmediğim ve hatta gıcık sayılabilecek insanları dizilerde oynatıyorlar.

Hem de en derin duygularla... Hele ki bir yakınımı ziyârete gittiğimde muhakkak televizyonu açıp bu süprüntüleri izliyorlar-izletiyorlar ya deli oluyorum. Bu kadar boktan yapıtlar olamaz.

super baba
bizim evin halleri ve
bizimkiler disinda turk dizilerini sevmiyorum ben de.

Aahahaha ben de nefret etmiyorum ama asla tahammül edemiyorum. Geçenlerde hiç bir yerli dizinin hiçbir bölümünü izlemediğimi duyan iş arkadaşlarım bana inananamadı.Zaten tv de pek izlemiyorum.Eşim de izlemez allahtan. Hayır nasıl bir kafadır bu anlayan beri gelsin.

bizde iyi diziler var ama yabanci dizi 45 dakka cekiliyor bunu unutma

bir sen yoksun, ben de varım.

domuz etine gelene kadar kanserojen etkisi olan, sagliksiz ne kadar katki maddesi yiyorsun farkinda bile degilsindir (ben de degilim aslinda). domuz eti hakkinda cekinmen gereken tek sey asiri yagli olmasi. gun icerisinde belirli bir orandan doymus ve doymamis yag gereksinimi var vucudun. doymus yaglari sadece domuz etinden aliyorsan problem yok.

diger bir durum domuzlarin sindirim sistemi diger buyuk/kucuk baslara oranla daha zayif ve gelismemis. domuz eti toksik maddeler iceriyor diye okumustum bir zamanlar ama eger domuz etini gelismis ulkenin birinde tuketiyorsan, pek kafana takmamalisin. o da kontrol/gozlem altindadir.

genel olarak kirmizi ette ozellikle belirli bir yastan sonra zararli zaten.
articles.latimes.com
www.cnn.com

afiyet olsun

not: domuz etinden nefret ederim.

yok. zarardan anladığın nedir bilmiyorum tabii. ama ortalama bir et ürününden alabileceğin zarardan fazla olmadığını söyleyebilirim. mesela ben akşam tavuk yedim. şu an mide yanmasından uyuyamıyorum. domuz yesem muhtemelen uyuyor olurdum. bu da zarar bi çeşit.. saat kaç oldu..

iki dilim jambon yeyip "hani ben ölmedim, mehmet demek ki sen bilimsel konuşmuyorsun" demek de bilimsel değil.

domuzun, sindirim sistemi ve beslenmesi (ineğe göre) daha haşin, üremesi ve büyümesi (yine ineğe göre) daha hoyrat olduğu için etini tüketirken daha fazla "serbest radikal" alacağımız kesindir.

ayrıca domuz yağı dediğimiz yağın, doymuş-doymamış yağ oranı, normal inek etindeki orana göre daha sağlıksızdır.

bir kere inek jambon da yesen, salam jambon gibi ürünler yapılırken kullanılan katkı maddeleri ve nitratlar nedeniyle sağlıksız, sucuk biraz daha iyi bunlardan pastırma en iyisi.
domuz etine gelince,
weston a price'cılar
domuz iç yağı en büyük d vitamini kaynağıdır istediğiniz kadar tüketebilirsiniz diyorlar. domuz eti için de dana ve koyun tercih edin özellikle de bir sağlık sorununuz varsa domuz eti yemeyin diyorlar. Ama neden yemeyin kısmını pek açıklamamışlar.

Ben ortaokulda fen bilgisi dersinde domuz etinde tenyalar olduğunu ve bu tenyaların et ne kadar pişse de gitmediğini okumuştum hatta adamın tekinin youtube'ta videosu vardı, etin üzerine kola döküyordu içinden kurtlar çıkıyordu korku filmi gibi, gerçi bu etin ham haliyle yapılmış bir deney ama; www.youtube.com

Daha önce çokça tükettiğim etlerdendir. Bir sakıncası olduğunu tecrübe etmedim. Günümüz koşullarında sağlıklı üretim yapan fabrikalar var. Tıpkı dana ve tavuk eti üreten yerler gibi. Hayvan dogal ortamında bulunmadan tamamen yapay yemlerle gereklı boy kılo yaş sınırına geldıgınde kesımı yapılıp el degmeden paketlenıp tuketılebılecek urun halıne gelıyor. Bunların diğer et ürünlerinden bir farkı yok. Kaldı ki piyasada yediğimiz çoğu et ürünü elde edilen hayvanlar suni yemlerle besleniyor öyle ki ucuz etlerin hazırlandığı fabrikalardaki yemler de kalitesiz ve ucuz oluyor. Ucuz yem de kimyasal katkısı fazla anlamına geliyor.
Günümüzde Türkiye'de sağlık bakanlığı çoğu ülke eşbakanlıklarından daha fazla kontrol uyguluyor. buna rağmen ithal domuz eti satışı yapan köklü firmalar var. En ufak bir sakınca ya da zarar tespit edilse Türkiye'de satışına izin verilmezdi zaten. Türkiye'de zaten bir ön yargı ve dinsel peşin hüküm varken bu firmalar 30-40 yıldır bu işi yapıyor olamazdı.
Örn: www.porkynet.com

uzun vadede kolestrol falan yapabilir, sandviçten çok bir şey olacağını sanmıyorum. Hani her gün pork chops yesen iş kötüydü ama..

cig olmadigi surece guvenle tuketebilirsin. yuksek yag orani sebebiyle biraz dikkat edeceksin.
fakat subway tarzi yerler anormal derecede tuz ekliyor. o yagdan da tehlikeli.

eklemek istediğim bir şey var.

house'ta kadın domuz yediği için ölümden dönmüyordu.
domuz etini iyi pişirmediği için yüzde 1 ihtimalden kaynaklanan bir şey nedeniyle hastalanıyordu ve bahsi geçen kurtlar beynine ulaştığı için hastalanıyordu kadın.
tedavisi de 1 hapla bitiyordu.
(1. sezon, 1. bölüm)

bunun dışında tavuk etini de çok iyi pişirmek gerekir mesela.
iyi piştiği sürece hiçbir zarar vermeyen, sadece yağlı olmasından kaynaklanan kişisel sorunlar yaratabilen (kolesterol gibi), son derece lezzetli bir ettir.

insanların sığır eti yerine bazen tercih etmelerinin nedeni de lezzeti olabilir diye düşünüyorum.

valla detaylı bilmiyorum ama, çok kötü kokuyor be abi. yani burnunu tahriş etmesinden başka zararı var mı bilmiyorum :) sadece sindirimi çok zor diye duymuştum. tabi bu dini açıdan yasak olduğu için bizimkilerin kötüleme çabalarından da olabilir.

yaban domuzu eti yenmez tenya ve kurt doludur hatta cinli bir kizin beyni kurtlanmistir bu yuzden oldu. ama sanirim kultur domuzlari ozel yetisiyordur.

deneme kabinine makasla gir kes cıkart

O tshirtü satın alıp, sonra tarayıcıda taratman lazım sonra photoshop veya illustrator bilgisi olan birisinin deseni güzelce düzeltmesi gerekiyor. Veya yüksek çözünürlükte desenin bir fotoğrafını çek belki o da işe yarar. Orijinal artworke ulaşamazsan ve desen de tramlı, puslu bir şeyse aynı deseni %100 elde etmen çooooook zor.

ram konusu bende de aynı. oraya çok takılmamak gerekiyo. 2gb her şekilde yeterli oluyor. rehbere girerken biraz beklemesi kronik bütün notelarda aynı ama mesaj ve widgetlerde kasmıyor normalde.

wipe yapmayı denerseniz düzelir belki.

wipe yapmak derken? :)

telefonu sıfırlamak, fabrika ayarlarına döndürmek.

forum.donanimhaber.com

bu linkte wipe ve diğer şeylerle ilgili bilgiler var.

Telefonu root et ve seeder diye bir program var onu yükle göreceksin fena hızlanacak. Bizde bir S3 vardı kasıp kasıp durdu, bizim hatun o kadar para verdiğimiz telefon rehberi açarken bile 10 saniye düşünüyor diyince telefona seeder kurdum şimdi fena çalışıyor.

su ram temizleme programlarini kullanmazsaniz kasmalar azalir. her yerde yazioz hala ogretemedik. android telefonlar ram'i ne kadar cok kullanirsa o kadar iyi calisir. Siz ram'i temizledikce uygulamalar arasi gecis yaparken telefon o uygulamalari tekrar tekrar bastan calistiriyor bu da kasmalara ve uygulamalarin crash etmesine sebep oluyor. ram doldu diye android yavaslamaz merak etmeyin. ram az geldiginde kullanmadiginiz uygulamalari kapatarak gerekli alani olusturur o.

lutfen okuyun

lifehacker.com

rom ve root olayında garanti dışına çıkıyor diye duymuştum

arabayı tasarlarken ar-ge departmanının tekerlekleri kare yapması gibi bişey bence bu senin beklediğin. ilk başta öyle bir kısıtlaması olsaydı hiç koymazlardı bence. ya da öyle olsa bile başka bir şeye faydası vardır illa ki, yayılan radyasyonu azaltıyordur mesela.

bence tek amaç var. baz istasyonunu gizlemek. ama sinyal seviyesini düşürmesi lazım.

dostum bir kayip mutlaka oluyor. Ama yinede istasyonun islevi yapmasini etkilemiyor.

Sinyal seviyesini düşürmez merak etme, özel malzemeler kullanıyorlar ve baz istasyonunu kurduktan sonra sinyal ölçümlerini ve testlerini yapıyorlar, yeterli sinyal seviyesi olmazsa zaten istasyonu kurmalarının manası kalmaz. O etrafındaki metal kısım gizleme amaçlı.

İStanbul'da konsolosluğu yok ki, bir tane temsili ofisleri var. Ankara'nın yolları taştan.

www.canadainternational.gc.ca

Edit yapayım; galiba gitmeden kargo yoluyla da başvurabiliyorsunuz, siz benim gönderdiğim linki bir inceleyin

aracı şirkete ver otobus parasını
ben aldım kanada evrakları gonderdim şirkete 2 hafta sonra bi aradılar konsoloslukdan ne yapcaksınız falan diye sonra kargoyla geri geldi
görüşmeyede çağırmadılar, bastılar 6 ay vizeyi

ben içiyordum 1.5 sene önce bıraktım. şimdi yakın çevremin kafasını siken tiplerden biriyim.

ben hiç sigara içmedim.ama ben de sigara içen kişileri uyarabiliyorum.sen de içme çok zararlı :)

@all girls dream, hiç sigara içmemiş tipler de kafa sikebiliyor. çok gıcık oluyorum.

hayatında hiç sigara içmemiş insanların sigarayla ilgili söylediklerini zerre dikkate almıyorum. empati kuramıyor çünkü. ama içip de bırakmış kişi dilediğini söyleyebilir, hakkıdır.

empati nasıl kurulur ki bununla ilgili,gaborit senin gıcığın yine sigaradan oluyor,içmeyin bak çok zararlı :)

şöyle ki, hiç sigara içmemiş biri sigara içen kişinin de neden içtiğini anlayamaz doğal olarak. bu nedenle de dışarıdan aa çok zararlı vs. demesinin sigara içenler üzerinde hiçbir etkisi yok. ben de sigaraya 20 yaşında başladım, öncesinde tek bir nefes bile içmemiştim. ama bir gün geldi başladım, öncesinde bana çok çok uzak bir şeydi. ama birden ben de içenlerden biriydim. bu kadar basit. sigarayı bırakan hiçkimse de çevresindekilerin ısrarı sonucu bırakmıyor, kendi kararını uyguluyor sadece. siz söylemeden de biliyoruz biz zararlı olduğunu, hatta zararlarını gördüğümüz için daha iyi biliyoruz. hiiç merak etmeyin.

anlayamam ,nedenini anlama gereği de duymam,çünkü çok saçma bişey yani.

tam olarak da bahsettiğim bu zaten. senin anlayıp anlamaman bizi hiç bağlamıyor, seni de bizim sigara içip içmememiz bağlamasın. bu kdr basit.

bu kadar basit değil.sen sigara içip toplu taşıma aracında yanıma oturuyosan ve ben o yolculuk boyunca senin üstünden başından yayılan sigara kokusunu teneffüs etmek zorunda kalıyosam,ya da benim bulunduğum ortamda içip dumanınla beni zehirliyosan,senin içtiğin sigara yüzünden ben hasta oluyosam,yine senin sigaran yüzünden benim tertemiz saçlarım ve üstüm başım sigara kokuyosa senin sigara içmen artık beni de ilgilendirir.kötü bişey deme hakkım varken benim seni sadece kibarca uyarmamdan sen rahatsız olmamalısın.evet senin sigara içmen beni ilgilendirmez ama beni rahatsız etme hakkın da yok.

Belki benim yanımda içip beni de zehirleme demek istiyorlardır yani sigarayı benim yanımda bırak da ne zaman içersen iç.

kendine göre çok haklısın. fakat senin söylemenle değişecek bir şey değil bu, sen içme dedin diye kimse sigarayı bırakmayacak.yani boşuna bir uğraş. haa rahatsız olmakta sonuna kadar haklısın ona bir lafım yok. dönem dönem ben de hiç sigara içmiyorum ve uzaktan gelen bi duman bile beni rahatsız ediyor. ona lafım yok.

haa ayrıca sen bu durumda sigaranın biz içenlere zararlı olmasından ziyade, dolaylı olarak sana da zararlı olmasından yakınıyorsun. bu durumda bize böyle bir argümanla gelin, bizim sağlımız çok da umrunuzdaymış gibi gelmeyin. haa umrunuzda da olmasın zaten, neden olsun ki.

bnm yakındıgım konu kişinin(sigara icmeyen) dumanından,kokusundan rahatsız olması değil. keza icmeyip rahatsız olabilir buna sozum yok haklıdırda.

zaten çok sevdiğim bi insansa çok söylerim,diğerlerinin evet sağlığı çok beni ilgilendirmez ama söylerim yani.kötü birşey söylemiyorum sonuçta.ayrıca bazen insanlar başkaları söylediğinde de etkilenebiliyo.

toplu taşımalarda yalnızca sigara kokusu anlınıyormuş gibi davranmayın. teri var osu var busu var.

ayrıca "ben içmiyorum beni de zehirlemeni istemiyorum" diyebilirsin, hakkındır. zaten kapalı alan yasağı oldukça işe yaradı. içenin de içmeyenin de.

ama kardeşim egzost dumanı, fabrika dumanları hariç (çünkü bunlar kimsenin tercihi değil) bir sürü sağlıksız tercihinden sonra (kola içmek gibi) insanları sigara konusunda uyaranları dağın eteğinde bir taş bulup kafasını oracıkta ezmek istiyorum. nasıl?

o eli indir,çok kötü.ben zaten ter kokanlara karşı da tepkiliyim.ayrıca ben kötü bulduğum alışkanlıklarımı iyiye çevirdim,istiyorum ki herkes düzeltsin kendini.

@rock n roll ama söyleme işte, sana çok yakın olmayan insanlara sigaranın zararlı olduğunu söyleme. çok gereksiz. senin böyle bir misyonun yok. herkes için bir şeyler yapmak istiyorsan çok daha farklı oluşumlarda yer alabilirsin. kendini tatmin etmekten öteye gidemezsin çünkü bu şekilde.

titizlik?
edit: hepsi çarpıyo diye bir şey yok ki. evet ben de pek beğenmem sürüşlerini ama olsun. buna bakarsak doktordan temiz araba vs diye de var. bu olay tamamen gereksiz kimdense kimden

içi titiz, dışı ?

(bkz: kız öğrenci evi )
(bkz: erkek öğrenci evi )

arabasını temiz tutan bir tane kadın görmedim henüz.

çok fazla kullanılmamış temiz araba diyebiliriz

Galiba temiz kullanıldı demeye çalışıyorlar ama araba otomatik değilse pek yanaşmamak lazım bence.

Bayanlardan alacağınız arabalarda amortisörleri,rot-balans'ı iyice kontrol ettirin. Hiçbir tümsek ve çukurda yavaşlamadıklarını gözlemlemek zor olmasa gerek. Sahibinden.com'da bayandan seçeneği arama kriteri olsa işaretlemem; o derece.

genellikle arabayı üzmezler. örneğin sıfır çizen bi hatun görmedim ben.

Almayacağım tek araba türüdür. Kız öğrenci evi örneği de ayrı bir komedi zaten.

mantık yanlış bir kere. kadının evi temiz olur. arabasını ise genellikle bok götürür. özellikle genç kızlar için söyleyeyim. arabanın bakımını yaptırmayı unutur. lastiklerini değiştirmeyi unutur. debriyajdan ayağını çekmez debriyaj balatasını yer. arabaya eşek niyetine biner ve bence kesinlikle bayandan araba alınmamalı.

eğer geçen ayın borcunu geç ödediyseniz bazen yeni gelen faturada ödenmemiş gözükebiliyor. ki internet şubesinde gözükmüyorsa ödenmiştir %90.

geç ödeme gibi bir durum yok. hiç ödemedik.

Ödenmemişler internet şubesinde gözüküyor aslında, gözükmüyorsa yeni gelen faturayı al bir fatura ödeme merkezine veya elektrik kurumuna git ödenmemiş borcun varmı diye sorgulat bakalım.

dolma kalemde cross

dolma kalem mont blanc

daktilo remington

olympia daktilo. bi tanesine sahibim hatta. hala taş gibi.

daktiloda, erika.

daktilo - olivetti

göz damlası açıldıktan kısa süre sonra bozulur diye biliyorum.
yenisini almakta fayda var.
eczacıya da bir danışın.

genelde göz damlaları steril oluyor ve açıldıktan sonra bazıları için 1 günde bazıları için 1 ayda bitirilmeli diye bir ibare oluyor. adını söylersen prospektüsüne bir bakalım belki yazar (prospektüsünü kaybetmiş olma ihtimalinden yola çıktım)

bozulur

bozulur. antibiyotik olanlar 15 gün diğer bir çok damla 30 gün. hele sıcakta kaldı ise daha çabuk.

göz damlaları steril preparatlar olduğundan, açıldıktan 15 gün sonra kesinlikle kullanılmamalıdır. yenisini almanız gerekiyor.

Bozulur diye biliyorum. Açılınca bir-iki haftada tüketmek lazım. Solüsyon olduğu için bozulma süresi daha hızlı.

ismini yaz sana ne kadar kullnım süresi olduğunu söyliyim.

relestat ismi

www.ilacabak.com
bu siteden prospektüsü görebilirsin. saklama koşullarında açıldıktan sonra 4 hafta diyor. atmanın vakti gelmiş de geçmiş.

Ben de senin gibi okunmayacak şekilde ince ince kesip çöpe atıyorum. Kargo bilgileri falan önemliyse kağıdı saklamak yerine cep telefonuyla resmini çekip saklıyorum.

eski iş yerimde biriktiriyorduk, ama şimdiki işyerimde direk çöp.

abi benim kartvizitim var, adımı adresimi telefonumu kendi ellerimle insanlara veriyorum. böyle bir bilgiyi niye yırtıp atayım. yazabiliyorsam gider olarak defterime yazıyorum. yazamıyorsam buruşturup çöpe.

fotoğrafını çekip yedekliyorum + tarihine göre dosyalıyorum.

hafif ocd var, evet.

Oha neler yapıyormuşsunuz. Ben bakmıyorum bile, buruşturup çöpe atıyorum.

şebeke ile iletişime geçmediği sürece sorun yok.

hatsız yap gıtsın yatarken.

Telefonların maksimum radyason yayma zamanı, arama geldiğindeki ilk birkaç saniye ve de yakın şebekedeki arıza nedeniyle daha iyi çeken baz istasyonuna geçiş zamanları. Mesela şebeke çok az çekiyor/çekmiyor gibiyse telefonu hiç yanına alma, tabii ki uçak modu en iyisi.

derler ki:

yatarken telefon nerede duruyorsa aynı mesafeyi düşün. hoparlörün o kadar uzağına yerleştir. telefon seste değişikliğe neden oluyor mu omuyor mu? telefonu bir çaldır değişiyor mu değişmiyor mu?

samsung chat 335 dibinden dahi etkilemiyor ancak ablamdaki nokia c bişey bişey 1-2 metreden durduk yerde arama olmaksızın cızırdatıyor.

şimdi bu şehir mitinin de doğruluğunu sorgulamak isterim. Ama muhtemelen etki alanına dair ipucu vermesi mantıklı.

uçak modunda zaten herhangi bir yayın yapmıyor.

açık olsa bile telefondan çıkan radyo dalgalarının canlılara zarar verdiğinin bir kanıtı yok.

şöyle düşün zaten her an uzaydan ve güneşten gelen telefondakinden daha fazla kozmik radyasyon ve radyo dalgalarına maruz kalıyorsun

elektromanyetik radyasyon ile iyonize radyasyon farklı şeyler. insan vücudunun kendisi bile radyasyon yayar ona bakarsanız :) hiç bir zararı yok diye biliyorum. bilmem kaç birimi bilmem kaç cm2 de bilmem kaç derecelik ısı artışına sebep oluyor. saç kurutma makinaları elektrikli sobalar falan bunun bin katı falan. rahat olun.

hgsmusteri diye bir sayfa var, telefon numarasi mail ve plaka ile uye ol. sonra istedigin zaman bak.

Buradan HGS'nizi ve geçişlerinizi vs. görebilirsiniz. hgs.ptt.gov.tr

Makineye batarya takılıyken cimbız, iğne vs. gibi metaller ile bu tür atraksiyonlara girme, kısa devre vs. yaptırıp cihazın bir yerlerini bozabilirsin. Ben olsam bataryayı çıkarırdım, yuva aşağıya bakacak şekilde tutup elektrik süpürgesiyle çekmeye çalışırdım. Elektrik süpürgesinin içini boşalt ki sd kart tozların içine girmesin.

dostum, cihazın 3g portları iptal olduğu için oraya pek bir zarar vereceğimi sanmıyorum ama yine de haklısın. belki kısa devre ihtimali var ama sanmıyorum yine de. bütün bunları düşünüyorum zaten.

elektrik süpürgesiyle de gelecek durumda değil. yerinden zor oynuyor. süpürge hayatta çekemez onu.

valla aynı şey benim başıma gelmişti ve biraz uğraştığım için telefonu servise götürüp içini açtırmak durumunda kalmıştım. yine öyle bir şey yaptırmak zorunda kalabilirsin. gerçi telefonunki kadar küçük değilse o yuva, belki içini açmalarına gerek kalmaz.

ya işte telefonla aynı boyutlarda bir sim kart yuvası düşün. ama neticede sıradan bir son kullanıcının elindeki aletler girmiyor. belki elektronik tamircilerinde o yuvaya sokabilecekleri ince cımbız vs gibi aletleri varsa, onlar 5 tl'ye halledebilirler gibime geliyor. :)

haksız mıyım?

valla haklısın, umarım öyle bir ekipmana sahiplerdir de içini açmazlar saçma sapan. yalnız aleti onlara teslim etme, yanında uğraşsınlar.

supurge?

güleceksin ama 25 kruşa halledebilirsin :))) eczaneden 25 kuruşa bir adet şırınga alıyorsun iğnesini hafifce sd karta saplıyorsun yaklaşık 3 4 mm yada 0.5cm saplayıp döndürüp eğim vererek çok rahat çekersin iki tane ile yaparsan çok daha kolay olur ;)

edit : şırıngaları değerlendir atma çöpe içine yağ koyup kapı menteşe yağlamak için kenarda sakla

uyurken rahatlık önemli tabii. uyurken soğuktan kasılıp gevşemiş uyanmak zor olsa gerek. sıkı sıkı giyinin hocam.

valla ben sıcak ortamlarda uyuyunca verim alamıyorum uyumayı başarsam bile sabah dinlenmiş hissetmiyorum. hafif soğuk ortamda daha az da uyusam çok daha verimli oluyor herkesin vücudu farkı demek ki

joe +1, ben de soğukta yatmayı seviyorum. Yorganın altına girdimmi 10 dakikada ısınırım. Bence sıkı giyin, başını da üşütme, üstünü açmamaya çalış, sıcakta yatmaktan daha iyidir.

Vücut sıcaklığını yükseltebilmek için enerji harcayacak ve yorgun uyanacaksın mümkündür. Ama çok sıcak olursa da uyuyamazsın ya da verimsiz uyursun yine.

şu mantikla düşünürsek, mesela ben uyurken bir yerim yorganin disinda kalip üşüyünce, sabah kalkinca oram tutulmus gibi oluyor böyle. Senin neredeyse bütün vücudun yorganin disinda oluyor.........

olur tabi.saçma.miden karnına yapışmış dolanıcana,aldığın kaloriden fazla kalori yakmaya bak.

belgeseli izlememistim, izledikten sonra (~ 2 saat) bunu editliyecegim :)

edit1: belgeselin yarisindayim. adamin sesini birine benzettim basindan beri, en sonunda simdi buldum. adamin sesi resmen murat cemcir inkiyle ayni :)

edit2: cemcirin belgesel bitti :) bence guzel bir diyet. Hatta hazir bosluktayken denemeyi dusunuyorum bugunlerde.

Merak ettigim bagirsaklarda tembellik yapar mi acaba sadece sivi alimi olacagi icin?

böbrek yetmezliği.

@yule, belgeselde doktor kontrolünde 2 ay boyunca bu şekilde beslenmeyi uygulayanların hiçbir sağlık sorunuyla karşılaşmadıkları, bilakis kronik çoğu rahatsızlıklarından kurtuldukları görüldü.

hatta 200 kilo olan tır şoförü bir abi bunu 2 ay uygulaması sayesinde adeta ölümden döndü. ne kadar doğru bilemem de böyleyken böyle işte.

merhaba, belgeseli izleyen hatta tır şoförünün bölümünde hüngür hüngür ağlayan biri olarak düşüncelerimi aktarmak isterim. ilk başta benim için tokat gibi oldu çünkü güya light ürünlerle aşırı sağlıklı besleniyordum, az kalori alıyordum. hatta bir süre juice fasting de yaptık. üç ayrı ülkede bir aile olarak birbirimize meyvelerimizin resmini falan gönderiyorduk (çok sevimli bir aileyiz). sonra internette amerikan tarzı meyve sıkacağı reklamlarını gördükten sonra soğudum. ancak 7-10 gün bu sistem biraz yapılırsa sağlıklı bir kimseye bir zarar geleceğini düşünmüyorum. çünkü buradaki teknikle, bir elma yeme kapasitenizi suyunu sıkarak 4-5 elma, havuç, kara lahana vs. gibi bir öünde yiyemeyeceğiniz kadar sebzeye çıkarıyorsunuz. ölüm tehlikesi yoksa zaten 60 günlüğü pek önermiyorlar. bu belgesel sayesinde 7 aydır hiç hamburger yemedim. kola içmedim. hazır meyve suyu içmedim. arada mayonez, ketçap, salata sos yedim evet ama vicdan azabıyla her lokmamda hatırlayarak. müthiş sağlıklı beslenmedim belki ama hayatımdaki korkunçları çıkarmama neden oldu. aslında bu senin soruna cevap değil de genel olarak yazmak istedim. ha meyve yiyerek ama meyve suyu içerek kimse aç kalmaz. hatta bitkilerdeki kalsiyumu alabildiğin için kemik yapısını bile güçlendirdiğini deneyimleyenler olmuş. bence katı besinlerle desteklemelisin.

1 hafta bile tavsiye etmem. aşırı şeker alacaksın protein yağ birçok vitaminden eksik kalacaksın.
daha basit bir öneri de buluncam 3 gün sadece kırmızı et veya ciğer ye vücudun nasıl hissediyor bak bir de 3 gün sadece sebze meyve suyu iç vücudun nasıl hissediyor bak.

Ben yaptım bunu. 7 gün sırf meyve/sebze suyuyla yaptım. 7 günde 5 kilo vermiştim ama alındı tabii o kilolar. Bir de insanın bütün sistemini bozan bir şey. Böyle saçma sapan işlere girişmeden insan gibi sporla kilo vermek lazım. Bunu da yaptım, sporla 10 kilo vermiştim zamanında. Geri de almadım. Şimdi yine spor yapıyorum, sonuçlardan çok da mutluyum. Her görülen şeye inanmamak lazım ama şöyle de bir gerçek var, detoks için özel doğal karışımlar var, detoks yapılmak isteniyorsa bir hafta bunlar tüketilebilir belki, onun dışında kilo vermek için o iş yaş.

Bence iyi olur, belgeselden haberim yok ancak Philips'in bir katı meyve presini alırken Jason Vale diye bir herifin kitabını vermişlerdi, kitaba biraz bakmışlığım var. Adama doktorlar sebze tüketmediği için bir hastalık teşhisi mi ne koymuşlar, bu da hayatında ağzına koymadığı için sebze yiyememiş o halde suyunu içeyim demiş ve iyileşmiş vs vs. Ancak işin aslı şu ki meyveyi de posasıyla tüketmek lazım. Ama burada anladığım kadarıyla yemekte kontrolü yitirmiş, abur cuburla beslenen kişilerden söz ediliyor dolayısıyla buna engel olmak için sadece meyve/sebze suyu içilmesi caizdir. Bunu hayat tarzı olarak benimsemeyin sakın, bir süre önce ünlü bir pastanecinin kızı sadece salata yediği için genç yaşta ölmüştü, vücudun diğer yiyeceklere; ete,süte de ihtiyacı var.

kafanız mı iyi ya? meyve şekeri- fruktoz kadar vücuda zararlı bişe yok! günde 1 porsiyon meyveden fazlası anında yağ olarak depolanır çünkü glikoz kadar rahat kullanmak üzere gelişmemiştir fruktoz metabolizması. ki meyve suyu dediğin şey için kaç tane meyve sıkmak gerekiyor, sebze suyu hakkında yorum yapmıcam vitaminleri olabilir ama meyve suyu doğal taze sıkılmış bile olsa vücuda şeker basmaktan başka bi işe yaramaz. tek yönlü beslenmeyle hiçbir yere varılmaz uzun vadede götürüsü çoktur.

çok kötü bir şey olur. verdiğin kilolar yağlarından değil vücuttaki sudan ödemden vs. gider, hızlı kilo kaybından derin çatlar, faydadan çok zararı olur.


düzgün fizik böyle radikal diyetlerle değil aylarca yıllarca düzenli beslenme ve egzersizle elde edilir.

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak bu demek oluyor sanirim. Oncelikle meyve sekerinden dolayi bu diyet sacma olur diyenler daha diyetin icerigini bilmeyenler. Cunku yapilan iceceklerin %80 ini sebzeler, %20 sini meyveler olusturuyor. Ikincisi en iyisi sporla kilo vermek diyenler, yine olaydan haberleri yok cunku bu diyeti uygulayanlar da spor yapiyor. Ucuncusu doktor kontrolunde yapilan bir seyi hic bir dayanagi olmayan sekilde buyuk saglik sorunlari yaratacagini iddia etmek. Bak guzel kardesim, farkedilmesi zor seyleri soylersin eyvallah da odem ney olursun ney.

Zaten seni sismanlamaya iten mantigi degistirmedikten sonra hangi diyeti yaparsan yap verdigin kilolari tekrar geri alirsin. Bu diyet bence baslangic yapmak isteyenler icin guzel bir diyet. Aliskanliklari degistirmek icin ozellikle. 60 gun yapilmasi zor tabi, genellikle 5,10,15 gunluk cesitleri tercih ediliyor ve belirli araliklarla bu tekrarlaniyor.

Kirmizi et yiyerek daha canli olacagini iddia eden insanlar var. Elbette kalorisi daha fazla tamam ama arkadasim kebapcidan ciktiktan sonra agirlasip mayismiyor musun yapma gozunu seviyim :)

Bilader ben adamin aciklarini ararken oyle sacma argumanlarla geldiniz ki adami savunuyor durumuna geldim :) Her diyetin elbette ki zayif noktalari olabilir ama sizin bahsettikleriniz zorlama olmus biraz.

hayatından hayvansal gıdaları çıkararak sağlıklı olunabileceğine inanan insanların olması gerçekten düşündürücü. daha öncede benzer tartışmalara girdiğim için uzatmak istemiyorum.

size yağsız ve kassız, aynı zamanda vitaminsiz bir insan olmanız yolunda başarılar dilerim. et yemeyin ağırlık kaldırmayın sebze meyvenin dibine vurun çok sağlıklı olacaksınız :)

gerçekten merak eden olursa mesaj atsın bizzat kendi vücudumdaki before/after fotoğraflarını göndereyim. eyyorlamam bu kadar.

Ne lan iyle o emir verir gibi.
Tomtom var.

Ben en çok Sygic'i beğemiyorum. Bir de Navigon var Garmin'in ürünü ama Sygic daha kullanıcı dostu. Baştan şunu söyleyeyim ki cep telefonunda navigasyonu kullanacaksan çok güvenme, özellikle araç kullanırken nokta navigasyon istiyorsan oto navigasyon alman lazım çünkü cep telefonuyla yolu takip ederken abuk sabuk işler yapabiliyor, olmayan yolları çıkarıyor vs. yani fikir vermesi açısından istiyorsan kullan, mesela sınavın vardır bilmem ne lisesinde veya etrafımda neler var, en yakın kuyumcu nerede vs. öğreneyim, bileyim dersen faydası var ama beni şuradan al, şuranın kapısına götür dersen biraz yanıltıcı sonuçlar alabilirsin.

Günah. Islatıp pencerenin önüne koy kuşlar yesin. Olmadı denize at balık yesin.

abi günahını bilmiyorum da ıslatıp kuşlara atsan bu soğuk kış günlerinde?

evet günahtır.israftır israf haramdır.çöpün içine atacağına çöpün yanında bi yere azıcık parçalayıp bırakınca köpekler zaten yiyor onu.mesela simit yiyorsun kağıdına susam doluyor o susamı çöpe atacağıma çöpün yanındaki çimenliğe döküyorum.karıncalar yesin diyorum.yiyolarda.ben bu şekilde kurtarmaya çalışıyorum.size de tavsiye ederim.

başka türlü değerlendirebilirsin.
bi öneri de benden, çorbaya atılacak gibi parça parça yap ekmeği, fırına at. üstüne kaşar peyniri rendele muhtelif yerlere. bi de haslanmış patatesle süsle. harika bi yemek oluyor.

tabi çöpe atmamak lazım. ıslatıp bir açık alana bırakabilir. kuşlar götürüyor bayasını...
dini açıdan ise buraya bakabilirsin.:
www.dinimizislam.com

ekmeği buzdolabında tutarsan daha uzun süre dayanır ve küflenmez.
yarısını kesip buzluğa kaldırabilirsin. (dilimlemen iyi olur.) sonra üstü açık şekilde 1-2 saatte normale geliyor.
ama bu klasik beyaz ekmekte de işe yarar mı bilemedim. daha çok yoğun dokulu köy ekmekleri, kepekli çavdarlı vs ekmeklerde etkili.

edit: ek olarak bayat ekmeği de buzluğa koyup sonra köfte yaparken kullanabilirsin.

kuşlara verince günah olmuyor mu?

peki çöpe atınca martılar yer onu, olmadı bakteriler yer.

bakteri can değil mi?

ekmeği yemen daha günah çok zararlı çünkü. atmak sevaptır bence.

Bayat ekmekler duyurunun memleket meselesi oldu :)
Bir veya iki günden sonra sok poşete, koy buzdolabına. Ya da dilimle / küçük küçük doğra, at fırına, hafif kızart, istediğin kadar sakla. Ekmek değil, yediğimiz hiçbir şey atılmaz. İsraf etmeyin.

ben de tek yaşayan biri olduğumdan hep fazla gelir ekmek.
ben de buzdolabında saklıyorum. yine de tüketemeyeceğim kadar çoksa dilimleyip deepfreeze'e atıyorum. sonra ihtiyaç duydukça hemen çıkarıp tost makinesinde ısıtınca ya da üzerine salça, peynir ne varsa koyup fırına atınca pek leziz oluyor.

Evet günahtır ama bayat ekmek yazıktır deyip yemeye kalkma sakın, bir yerlerde bayat ekmekte kanserojen madde olduğunu okumuştum. Aynı dertten ben de muzdaribim, kaç ekmek gider kestiremiyorum her hafta birkaç tane ekmek çöpe gidiyor ne yazık ki. En güzeli az ekmek almak.

bugün öğrendiğim bi şeyi paylaşmak istiyorum;

atmosfere yayılan zararlı gaz salınımının yüzde 10u sadece atık besinlerden oluşuyormuş. bu çok ciddi bi rakam. ve sadece londrada günlük israf ile 5000 insan doyabilirmiş.

doğaya zarar vermek ve gelecek nesillerin yaşayacakları dünyayı kirletmenin değil sadece islamda, her dinde bi günahı var sanıyorum.

bayatlayanları haftasonu yumurtalı ekmek yapıyorum ben. çok güzel oluyor. tabi birazını kuşlara köpeklere ver kalanını yap :)

Tablette appledan şaşmıyacaksın.Ayrıyetten minin oyutları süper bence,taşırkeinsana yük olmaz.Hani çantasız çıksan bile montun cebine filan koyar rahat edersin.

Nexus 7.

1-Android
2- Cozunurlugu daha iyi
3- ekran orani daha iyi (4:3 ekran ne allasen yil olmus 2012, film izlenecek lan bu alette?)
4- Fiyat. Burada ne durumda bilmiyorum ama kanada'da neredeyse yari fiyatina.

Eksisi, arka kamerasi olmamasi lakin tablet alsam sebebi fotograf cekmek olmazdi herhalde.

kiyas.la

Ben Nexus7'yi tercih ederdim. Ben de tablet alacağım ama biraz daha büyük boyutlu olanlardan alacağım, tercihim Motorola Xoom2 olacak.

evde ipad mini+nexus 7 var. ipad daha kullanışlı

tablette apple her türlü tokatlar amma ipad miniyi de retina olana kadar almak anlamsız bence.

retina ipad'ten devam..

ipad mini kesinlikle ekran cozunurlugu arttirilacak bir urun. ppi rakami yeni nesil tabletlere gore cok dusuk. nexus 7'nin bayagi gerisinde.

ben ekran ratio'suna hastayim ipad'in. 4:3 oranina sahip tek adam akilli tablet.

ya ipad mini'nin yeni versiyonunu bekle. ya da nexus 7 al simdi alacaksan. arada cok fark kalmadi, ikisi de guzel urunler. birini alip da pisman olmazin.

haha. crt daha iyi bence. kimse yokken kasayı aç. katod tüpüne giren soketi çıkar. bir kaç teli kopar (kesme-kopar) sonra soketi geri tak.

işyerinde içini açıp müdahale edemeyeceğin için, sanırım dışardan bir etkiyle bozmak imkansız.

Ama şöyle bir önerim var. Şimdi gidip nalbanttan falan güçlü bir mıknatıs alıyorsun. Ekrana tutup renkleri sikip atıyorsun. Tüpü bitti falan dersin, çakmazlar mevzuyu.

merhaba;
işletme kendi açısından masraf yapmak istemez sonuç olarak sen maaşla çalışıyorsun ve o mal başkasının malı birinin malını bozmaya vicdanın el veriyorsa. senin crt monitor ve lcd monitörle yapacağın iş zaten aynı değilmi? sonuç olarak klima gibi gerekli birşey değil

Sen bizim firmada mı çalışıyorsun? Akşam iş yerinden çıkarken bilgisayarı kapat, komple elektrik bağlantısını kes, sakın bu adımı atlama sonra yangın çıkabilir. Sonra monitörün içine boşluklardan yarım fincan su döküver. Sabah geldiğinde aç, büyük ihtimal monitörün çalışmayacaktır (böyle yaptık çünkü suyu mesai saatinde dökersen içini açıp bakarlar, sen buna su dökmüşsün derler). Benim monitör de çalıştığım ortam çok tozlu bir ortam ve içine toz doldu, bir gün bir baktım monitörde görüntü gitti sonra dumanlar çıkmaya başladı, öğlen arasında falan olsam herhalde monitör yanmaya başlardı.

tel toka

Eğer üst çekmeceyse; bıçak ya da demir cetvel gibi bir şeyi çekmecenin üstünden sok, aşağı doğru bastır, çekmeceyi kendine doğru çek, böylece kilidin dili yuvasından çıkıyor. Tel tokayı denemedim ama çok sağlam bir kilit değilse ataçı büküp deneyebilirsin.

bildiğim kadarıyla daha önce yurtdışına gitmiş olman vize alımı konusunda kolaylık sağlıyor.

Vize basvurusu sirasinda eski pasaportu ibraz edin. Eski pasaporttaki vizeler, yeni vize alimi konusunda cok etkili.

Evet avantajı var, daha önce gidip geldiğiniz taktirde vize süresini daha uzun veriyorlar. Hatta benim yurt dışı giriş çıkışlarım eski pasaporttaydı, sonra yurt dışına çıkmak icabetti pasaportu yeniledik, vizeye verdik. Yeni pasaport bomboş tabi, beni konsolosluktan aradılar dediler daha öne yurt dışına çıkmışsınız eski pasaportunuzu da getirin bakalım dediler, eski pasaportu gidip verdim sonrasında hemen vizeyi hem de daha uzun süreli olarak verdiler.

hayır

sanmam

keşke olsa ama hiç sanmıyorum.

1 Ocak Salı tatil olacak sanki..

bizim şirket yarım gün çalışıyor

Bildiğim kadarıyla yarım gün tatil var. Hökümet memurlara büyük ihtimal tatilde kesinti olmasın diye yarım gün idari izin verir, devlet daireleri çalışmaz ama özel sektör de buna dayanarak yarım gün çalıştırır ya da yarım günlük çalışmayı başka bir tatil gününe kaydırır.

31 aralık tatil olmaz, 1 ocak tatil olur.

burası türkiye.

desem yeterli olur heralde.

dün gece araştırdım. birkaç forumda tatil olacak yazıyordu. bende bir umut ışığı belirdi :)

telefonun cakma imeili mi?

öyleymiş yeni öğrendim güncelledikten sonra böyle oldu ama.

cakma imeileleri guncelleyince oyle oluyor s3'te. internette aratirsan cozumu vardi.

yok fasa fiso

Bi de şunu dene bakalım;

www.androidturkiye.org

fabrika ayarlarına dönsem olur mu yaq?

olmaz.

evet dediğiniz gibi fabrika ayarları olmadı.

sigaraya başlayın tekrar. kesin çözüm.

gırtlağı kesmeyeceksin , spor yapmayacaksın , e ne yapacaksın ? spor salonuna gitmek zorunda değilsin dışarıda koşabilirsin ya da bisiklete binebilirsin

başka yolu yok bu işin

sakın bir daha içme,iyi olmuş bıraktığın.şimdi senin yapacağın doktora gidip bu durumunu anlatman.belki seni diyetisyene yönlendirir.beslenmen düzene girer.iştahını azaltacak tavsiyeler verir.belki bir müddet psikolojik destek alırsın.kilo alırsam diye tekrar başlama sakın sigaraya.emin ol hayatında yaptığın en doğru hareket sigarayı bırakmak.hem kendin,hem başkaları için.bu arada spor yapmak için spor salonu şart değil.açık havada yürüyüş yapabilirsin.hava soğuk ama sıkı giyinirsen birşey olmaz :)

Sigara içip de içine ne idüğü belirsiz kimyevi maddeleri çekeceğine kilo al daha iyi.

sigaraya olan bağımlılığından kurtulana kadar bırak kilo al. yeter ki sigaradan kurtul, daha sonra hızla aldığın kiloları hızla verirsin, oturmasına müsade etmezsin.

sigarayı bırakalı 70. günüm bugün ve 5 kilo aldım ilk ay , aynı anlattığın gibiydim bende çözüm olarak sunu öneririm , küçük şişelerde su olsun elinde, her birşey yemek istediğinde iç. birde ben salatalık ve domates yiyorum atıştırmalik şimdiden 2 kilo verdim ( yürüyüş yapıyorum )
umarım sende de ise yarar

samsung.

hele bir de samsung akıllı telefonunuz varsa kesinlikle samsung. tabi tv de akıllı ise. fotoğraflarınızı, filmlerinizi falan aynı ağdan kablosuz olarak tv'den izleyebilirsiniz.

(bkz: allshare)

samsung bence de. ben kullanıyorum, gayet de memnunum.

LG'den TV almadım ama laptopum ve cebim LG ve hiç sorun yaşatmadılar, sempatik geliyor bana. Ben olsam LG alırdım.

Kesinlikle Samsung. Son yıllarda tv piyasasında Samsung gerçekten inanılmaz işler yaptı. Görüntü kalitesi falan dersen Samsung.

Samsung. Görüntü teknolojilerinde de aldı, yürüdü samsung. Tutabilene aşk olsun.

Ben eve kedi aldım. Sabahları gelip beni yalayarak uyandırıyodu. Ondan beri düzenli uyumaya başladım.

spor yapın. hem vücudu yormuş hem de stres atmış olursunuz.
yoga vs. şeyler de yardımcı olabilir sanırım.

bende migren olduğundan saat gibiyim. h.sonu bile gece 12 yatış sabah 08 kalkış :)

aga aynı durumdayım, babamın deyişiyle "akşam yatmaz sabah kalkmaz" :) Spor faydalı bir de yattığın odada sigara içme + TV PC falan açık uyuma. Bişi izliyeyim de uyuyayım en tehlikeli düşünce. Yap sporunu yoruluon zaten yatmaya yer arıyorsun..

hayatına genel anlamda çeki düzen ver, bence sorunun temeli uykunda değil.

"gece yatmaz, sabah kalkmaz" derler bu şekilde yaşayanlara. sadece sana has bir durum değil yani. vücut saatin değişmiştir. insan en verimli uykuyu 23.00-04.00 arasında alır. bu da demek oluyor ki, akşam 22.00 gibi yatacaksın, sabah 06.30-07.00 gibi kalkacaksın.

allah kolaylık versin, hiç kolay değil kendini bu düzene alıştırman. ama inat eder de ısrarlar bu saatler arasında yatıp kalkarsan (uyuyamasan bile) bir süre sonra vücudun da alışır. hem acayip dinlenirsin, hatta hayatına farklı bir boyut kattığını göreceksin. daha çok seveceksin yaşamayı...

valla aynı sorun bende de var, uyku ilaçları kullandığım dönemde de tamam tam gerekli saatte 10-10 buçuk gibi uyuyabiliyordum ama yine uyanamıyordumsabah bu sefer bazen 15-16 saat uyuyordum.gece erken denilebilecek saatte gözüme uyku girmiyor, kaç gecedir sabaha karşı 4-5 gibi anca uyuyabiliyorum ve sabah erken kalkmak zorunda olduğum için şu bir kaç gün annem yataktan beni taşıyarak uyandırıyor sabah 8de.ona rağmen gündüz okuldan gelince de uyumayayım dediğim halde akşam uykum kaçmasın diye, uyuyamıyorum gece de.zombi gibi oldum.yanlız stresli olduğum, huzursuz olduğum dönemlerde daha artıyor bu uyku düzeni sorunları.

çare vitamin. 2 hafta boyunca günde 2 kez sabah akşam vitamin hapı iç ve aradaki farkı kendin gör.

Geçmiş olsun, kafein içerikli içeceklerden çok içme, çay içme. Odanı uyumadan önce iyice havalandır, zifiri karanlıkta uyumaya çalış hatta şu göz bantları var onlardan al, faydası olur. Yatağa gitmeden yarım saat- 1 saat önce yoğurt ye. Bir dene, olmadı kendini sporla vs. yor bu şekilde de bir dene bakalım.
Migreni olan arkadaşlara da tavsiyem; etle ekmek ve süt ürünleri (ayran, yoğurt yeme)

nasi bir vitamin yapi almaliyim. cevaplar icin sevindim tek benim saniyordum.:)

b vitamini hapları. bemiks kullanıyorum ben mesela, nerox da olur.

hocam anlattigim problemle sizin probleminizin ortusme orani yuzde kactir. ?

gece erken yatamamanın sebebi alışkanlık bence, 4 sene böyle alışmışsın biyolojik saatin ona göre tepki veriyor artık. vitamin hapı sana şunu sağlayacak: zımba gibi olamasan da zombi gibi de olmayacaksın. yani sabah 1 alarmla kalkabileceksin, akşam eve geldiğinde evde de çalışman gerekiyorsa gebere gebere masanın başına oturmayacaksın, vücudun falan pek ağrımayacak. ben de sigara kullanıyorum, durum böyle. vitamin şart bence.

Hee sen de aşağıdaki cemaat kılıklı kızlardan hoşlanan arkadaşın duyurusunda gördün di mi? Ben de şaşırdım, sanırım fotoyla oynanmış var mı böyle duruş?

Katotonik zıplama

bu tarz fotoğraf çekimi bi ara modaydı.

Kız dümdüz havaya zıplamış ve fotoğraf, kız tam yere tekrar basmadan önce çekilmiş. O kadar hızlı bir enstantanede çekilmiş ki kızın hareketi fotoğrafa yansımamış, kız sabit gibi görünmüş.

Dikkat edersen kızın saçı ve sağ elindeki bileklik hafif havada. Yani vücut düşüşe keçerken onlar asılı kalmışlar biraz.

ben de soru iliştiriyim bari. resmin bu efekti almasındaki ana etken gölge olmaması mı?

düşünce güjü.

www.altinpiyasa.com

www.altinkaynak.com

İkinci sorumu cevaplayacak biri yok mudur=

kazası falan yoksa güzel arabadır boralar. plakayı kapatmış bir sorgulat bakalım bir şey yoksa al.

Araç güzele benziyor ama yakıt konusuna dikkat et derim. İlandaki bilgilere göre ufak bir araştırma yaptım şehir içi yakıt tüketimi için 10,5lt demişler sanırım bu fabrika verileri kış şartları vs dersek bu tüketim 11,5lt'ye kadar çıkabilir bu da şu şartlarda 54krş/km demek. Bu bir varsayım, almayı ciddi ciddi düşünüyorsan bunu aklında bulundur. Tabii ki plaka ile tramer'den sorgula kazası vs. var mı? Hatta tramere de güvenme alırken de git vw servisine araca bir baktır öyle al.

fiyatı neden düşük önce araştırmaya ordan başla bence. eğer ağır kazalı/pert falan değilse gayet güzel araba. şanzımana da dikkat etmek lazım tabi..

ayrılırdım.bebeğim daha küçük olsaydı da muhakkak aldırırdım.

Bir erkek olarak kadınlara söylüyorum;

Bir kadına ilk başta kendisi saygı duymuyorsa başka kimse saygı duymaz. Aldatıldınız mı, siktir git diyip basın götüne tekmeyi, hala beraberolmayı istiyorsa adam olsun, tekrar kalbinizi kazansın kazanabilirse. Ama affedip düzelmesini beklemeyin, düzeldiği zaman affedersiniz.

erkek olarak söylüyorum tam bir o.ç imiş kesinlikle götüne tekmeyi basmalı sakın çocuk falan demesin o kafadaki bir heriften çocuğa da hayır gelmez.

Erkek olarak söylüyorum, kesinlikle ayrılmalı. Var mı böyle terbiyesizlik? Kadın hamile, hangi yüzle eşinin yüzüne bakarsın? Hangi yüzle çocuğunu kucağına alacaksın? Belki kadının da hataları vardır ama hiçbir şey aldatmayı gerektirmez. Kangren olan kolu keseceksin.

eğer evli değilsen ya da önceden evlenip boşanmadınsa, hamile değilsen ya da anne-baba değilsen kendini onun yerine koyman işe yaramayacaktır.
insanlar, bu tip şeylere ben ayrılıverirdim canım, aman boşarım, kapının önüne koyarım biter filan diye yanıtlar veriyorlar bunlar komple hikayedir. bekara karı boşamak nedir, kolaydır çünkü. evlilik camiası başka birşey evvela bunu bir bilmek lazım ahbap.

herneyse, buradaki adamın yaptığı hıyarlığın boyutunu söylüyorum hayvanlık bazında.
ulan şimdi çocuk doğduktan sonra çok daha zor olacak doğmadan boşanayım diye düşünmüş bu belli. hayvanlık ebatı bu.
bu adamın duygusal bir ilişkisi varsa 8 aydan önce başlamış olmalı keza baba olmayı bekleyen biri karım hamile bi manita bulayım ona aşık olayım diye düşünememeli diye düşünüyorum ama insanoğludur belli de olmaz.
ben, o hamile kadına cidden acıdım. doğacak çocuğuna hele full yazık. o yavrucak ömür boyu böyle sorumsuz bir dangalağın evladı olarak yaşayacak. işte en kötüsü bu.

günlük hayatın bir bireyi olarak söylüyorum. elbette başkasına üzülebilir insan. ancak durduk yerde bu empati çabası niye? zaten her gün ayrı acı. biraz daha kaliteli nefes alabilmek için ölesiye efor sarfediyoruz. lütfen hayatınıza bakın.

erkek olarak söylüyorum burayı o erkek okusaydı o da erkek olarak yorum yapacaktı. ve götüne tekmeyi bassın diyecekti.

yani kadın erkek çok fark etmiyor. içinde bulundukları durumu bilemeyiz. kadının hamile olması onu 100% haklı çıkarmaz.

hamile diye adamın amına koyduysa adam da bi yerden sonra sıkılmış olabilir. bu herkesin başına gelebilir bir şey diyemeyiz.

ama şu durumda kadının yapması gereken şey bence o yokmuş gibi davranmak. yani sadece çocuğuna odaklansın. o evreyi en iyi kendisi bilecektir. yani ne kadar süre olduğunu.

ben olsam bi iş bulurdum. gider çalışırdım. o adamın da yüzüne hayatta bakmazdım. ama kadın haklıysa tabi.

yani derin mevzu bunlar. öyle dışarıdan bakıp karar verilecek şeyler değil.

en azından ortada bir bebek var ve onun bu olaylardan haberi yok. haberinin bile olmadığı bi durum ileride karşısına çok büyük zorluklar çıkaracak.

@agy3

evliyim, çocuğum yok ama bu kadını çok iyi anlıyorum çünkü benim babamda aynı şeyi yaptı hemde bir kere değil bir kaç kere, boşandılar, annem bizi tek başına büyüttü.

@kambocya diasporasi
kadın neler yaparsa yapsın, isterse adamın burnundan getirsin gene de adamın aldatması onu %100 haksız duruma düşürüyor. boşandıktan sonra ne b.k yerse yesin ama evliyken üstelik eşin hamileyken ilişki yaşamak için doğumu ve boşanma sürecini beklemeliydi. sonuçta doğacak çocuk kendi çocuğu.

ayrıca boşanmak bu adama zaten istediği şeyi eline altın tabakla sunmak gibi olur, ben olsaydım tamamen saf, hiçbir şeyden haberi yokmuş pozlarında, sorunlarımız düzelecek diye eşimi idare eder, peşine dedektif vs ne varsa takar, aldattığının kanıtlarını toplardım. fotoğraflar, videolar, yazışmalar vs. bu arada maddi olarak birikim yapmaya çalışırdım, tüm değerli eşya altın maltın toparlardım.

doğum yapıp bebek 6. ayını doldurduğunda çok uçuk bir rakamla maddi manevi tazminat davası açar tüm Türkiye'ye rezil ederdim. gazetelere, haber kanallarına görüntülerini dağıtırdım çevresinde yüzüne bakacak adam kalmazdı.

yok öyle aldatıldım bavulumu alıp gideyim, yaptığı şeyin cezasını çekmeli, en yardıma ihtiyaç duyduğum dönemde bana bunu yapan adam insan olamaz, bu yüzden insanca bir muameleyi hak etmiyor.

@yue Ayrılmak istiyorsa o adama ceza vermek adına niye kendine de işkence etsin ki anlamadım? Hamile olduğu için ve çocuk doğacağı için ayrılmak istemeyebilir elbette, bir noktaya kadar anlaşılabilir ama o noktada da çocuğun babasına ceza çektirip sağlıksız bir ortamda çocuk büyütmek ne kadar doğru olur?

Bence ayrılınsa da ayrılınmasa da intikam almaya çalışmak yapılabilecek en saçma şey. Kaldı ki buradaki kimsenin de "Şunu yapardım" "Bunu yapardım" derken kadının içinde bulunduğu durumla tam empati kurabildiğini sanmıyorum o yüzden yaşamadan bilinmez bence. Kaldı ki o kadar çok eksik veri var ki bu durumda, bir şey söylemek mantıklı değil.

chromeda oynayabiliyorsun ama insanlar az oy verdiğine göre bildikleri vardır.

chrome.google.com

eksiduyu.ru

Ben de youwave kullanıyorum birçok uygulamayı açıyorum, bazı uygulamalarda sorun olabiliyor.

hayırlı olsun lakin bu aletlerin diz kıkırdakları için çok zararlı olduğunu söylüyorlar.

eliptik bisiklet al.

flexin eliptik bisikletim var ama diz problemim oldugu icin kullanamiyorum. tempolu yurumek istiyorum sadece

Bende de Dunlop koşu bandı vardı, taşınırken demonte/monte sırasında bir şeyleri yanlış yaptım, çalışmadı sonra servis çağırıp motorunu yenilettik garantiden. Eğimini falan belirleyebiliyordun koşarken. Biz zayıflamak için almıştık ama bir hevesle koştuk ettik sonra kenarda durdu, dışarıda koşmaya pek benzemiyor insanın canı sıkılıyor koşarken. Yer problemin yoksa ve de koşacam komşular rahatsız olmaz dersen al.

ESNEK ZEMİN: Koşu bandlarının, Bandları genelde 1 mm kalınlığında ve tekstil üzerine lastik kaplanmış materyalden üretilmiştir. Bu band hareketini bir kayış ile motordan alır ve gerilmiş iki merdane arasında yoğunlaştırılmış ahşap malzeme üzerinde kayar koşu bandına esneklik kazandırma işlemi ise bu sert zemini şaseye bağlandığı yerlere kauçuk takviyeli takozlar yada yaylar koymak suretiyle yapılır. Böylece zemine baskı uygulandığında zemin esner ve eklemlerimize düşen baskı oranı azalır. Bu durumda çalışma sonrası eklem ağrıları daha aza indirgenir. Bu nedenle tercih edeceğiniz koşu bandının esneklik özelliğinin iyi olması önerilir.

voit marka düzgün bişi satıyo arkadasım o da 550 e veririm dedi

belki su dedigini yapiyordur "IES ayrıca hattınızda 10 saniyelik enerji depolayarak anlık değişimlerde devreye girerek voltajı dengeler. Dolayısıyla anlık şoklardan elektrikli aletleri koruyucu rol oynar. Bu şekilde elektrikli aletlerinizin ömrü uzar." fizikci degilim ama eger azcik muhendislik bilgim varsa tasarruf yapmasi mumkun degil bence.

orasi saibeli
michaelbluejay.com

özet geçiyorum;yalandır bir işe yaramaz emo'nun raporu;www.emo.org.tr

ayrıntı istersen adamlar teknik olarak anlatmışlar;www.kontrolkalemi.com

Denge bileklikleri gibi bunlar da psikolojik olarak rahatlama sağlıyor olabilir.

gerçektende spritüel bir insanmış

Valla yukarda biri varsa şunlara okkalı bir kıyamet yaşatsın biz de kurtulalım onlar da amk.

bu söylentiye inanmak ya da inanmamak zorundayız gibi bir durum oluştu ve bundan ben de sıkıldım. ama korkmuyorum da değil. sırf şu "acaba" yüzünden o gece uyuyamacağım kesin.

teyze ne içtiyse kafası iyice güzelleşmiş, ufolarla bağlantı kurdum filan diyo baksana. Bu tarz iddialarda bulunanların en büyük eksikliği kanıt, yoksa siklememek lazım keyif bozmaya deymez. Dünya şizofren dolu amk.

Abicim bu işe inanıp da korkmak 6 yaşında çocuğun karanlıktan korkmasından farksız. Zaten iyice konuyu popülerliğe vurdular. Ben 4-5 sene önce parapsikoloji okurken bu tarz şeyleri çokça görüyordum ama o zaman daha fesbuk elini sürmemişti bunlara. Diğer kıyamet teorilerinden hiçbir farkı yok, tek farkı her bir bokun her bir yere ulaşabildiği saçma sapan bir dönemde yaşıyor olmamız. E ortada da canı sıkılan fesbukçu gençler, bu işten para kazanmayı hedefleyen insanlar var. Bu işi gangnam style'a vurmaktan başka bir şey yapmıyorlar 2-3 senedir, boku en başta filmi yapıldığında çıktı.

Yani diyorum ki, "ayy 22 aralıkta parti yapalım kopkop" ya da "5. boyuta geçecez (bu varsayımla ilgili hiçbir şey bilmez, sanır ki 4. boyut dediği zaman, 5. boyutun ne olduğunu bile bilmez bunu söyleyen), kıyamet kopacak ama biz ölmeyecez, boyut değiştirecez aga!" ya da "Hepimiz ölecez amk auvv" insanı olmamak gerek.

Belki de bütün bu dediklerim, hani olur ya, bir şeyi bilirsin ve birden herkes bilmeye başladığında rahatsız olursun, ondan ibarettir; ya da hakikaten bu tiplemeler maldır ve hayal ettiğim raddede lamedir.

Maneviyatı taksimde falcıya gitmekten öte olmayan insanların eli neye değse böyle boka bulanır işte!

merak ettiğim birtek şey var bu kadar saygın insanların böyle açıklamalar yapması ne yazık. ben olsam japon vatandaşlarının yerinde 23 aralık günü birşey olmadığında direk tahttan indirmek için ayaklanırım

prensesin kafa güzel

Ben başka bir yerde bu videonun sahte olduğunu okumuştum, o kadın da Japonya prensesi değilmiş.

au.answers.yahoo.com

uyku kaçırır

demir eksikliği?

(bkz: nokturi)

su attırır.

dişlerine de iyi gelmez. çok çiş yaptırır, su kaybettirir. bi de titreklik verir.

kansızlık yapıyor diyorlar.

bende çarpıntı yapar

demir bağlama şeysini artırır demir eksikliği olursun

fazla demli içersen kabız olursun.

Uyku kaçırması pek dezavantaj gibi gelmiyor bana açıkcası.
Demir eksikliği, yanlışsam düzeltin, demir içeren besinleri çayla beraber alırsak emilmesini engelliyor diye biliyorum. Yoksa öyle generalize bir etkisi yok diye kalmış aklımda.
Dişlere iyi gelmez değil, çürük önleyici etkisi bile var. Ama renklenme açısından belki.
Su attırıyor evet.
Başka var mı?

midem kötü oluyor benim gastrit gibi hastalıklara yol açabilir.

bi de her bardağa 2 küp şeker atsan...
kilo da yapar baya

çayın içindeki bir madde kandaki demire bağlanıyor ve ikisi birlikte dışarı atılıyor. bir yakınım günde 30 bardağa yakın çay içiyor ve aşırı demir eksikliği oluştu. her gün iğne oluyor bu sebeple.

Alışkanlık yapıyor, ayrıca uykusuzluğa sebep oluyor ben çay içeyim gece 01'e kadar uykum gelmez ama içmeyeyim daha saat 21 iken uyku basıyor. Kimse söylememiş ama sanırım sürekli içmek kabızlığa da yol açıyor.

sikmalik satilan portakal alinir. birde yatak portakallar guzel olur.

genelde sıkmalık portakallar ayrı satılır.

onun haricinde ince kabuklu olanların suyu daha çoktur.

az gözenekli kabuk daha incedir.

saygılar.

Ben özellikle portakalın kabuklarına bakıyorum, dış yüzeyi daha pürüzsüzse ince kabuklu ve sulu oluyor genelde. Bir de meyveleri hep manavdan almaya çalışıyorum.

sebebini kendin çok güzel açıklamışsın aslında.

Sanki ağzının içinde bir yerlere birikiyor bu tükürük, ve esnerken oraya basınç uygulanıyor. Bu garipler de kendilerini dışarı atıyor.

tükürük bezlerinizin esnerken özgür kalıp havayla temas kurabilmesiyle ilgili.

Medikal olarak bir problemim yok o halde :) Teşekkürler. Fışkırtmaya devam o zaman :)

Ben çocukken bir arkadaşım vardı. Acı yiyince ağzını açıp senin tarif ettiğin şekilde su çıkarırdı. Acı yiyince oluyor diyordu. Aklıma geldi yazayım dedim

dil altından fışkırıyor o yaa nasıl hoşuna gidiyor anlamadım ben hiç sevmiyorum yılan gibi o ne :D

bana da oluyor

Ben Yeşil Kundura'dan hatuna bot alırken görevlinin gaza getirmesiyle almıştım ama bir işe yaramamıştı. Bu spreylerdeki bileşim güya ayakkabıdaki gözenekleri tıkıyor da suyun girmesini engelliyor.

deichmann'dan alınan sprey de işe yaramadı.

kardeşim ugglar su geçirmesin diye almıştı ve işe yaradı sanırım ama ömrünü ne kadar uzattı bilemeyeceğim.

ayakkabı deri ise haftada bir üzerine vazelin sür. hem daha canlı bir renk kazanacaktır hem de su geçirmez üşütmez..

spray vs. para tuzağı hiç bir işe yaramıyor malesef

su geçirmez spreyler işe yarıyor, ayrıca deriyi lekelere karşı da koruyor. paraya kıyıp biraz düzgününü almak lazım sadece.

deriye sakın vazelin sürmeyin, devamlı olarak sürerseniz derinin nefes almasını engeller ve çürütür. deri için özel nemlendiriciler var.

ben 2006 yapımı animasyon bir igor indirmiştim bir zaman.
partlı idi. son parçası eksikmiş. ben de iki parçasını izlemiştim. silmedim de, öyle duruyor.

müsait bir zamanda ilgileneceğim de eksik parçayı bulacağım falan..

şöyle igor'lar varmış;)
www.imdb.com

teşekkürler ama bu değil. IGOR geçen herşeyi taradım ama yok oğlu yok. IGOR kısmını da mı yanlış hatırlıyorum acaba.

melaba, ben de 12 aralıkta askere gideceğim. arkadaşlarımdan aldığım tavsiyeler doğrultusunda şunları söyleyebilirim. Polar eldiveni gitmeden önce almakta fayda var, zira orada genelde örme eldiven bulunuyormuş. bunun dışında, kişisel temizlik malzemelerini de almakta yarar var. kalanları için ise 10 aralığı beklemek en iyi çözüm gibi. gidilecek yerin imkanlarına göre alınabilir. iç çamaşır vb. ise askeri kantinlerde oldukça ucuz bulunabiliyormuş. bir de dolap kilidi alabilirsin.

ben çıkacak yeri bekleyeceğim, sonra duyuru forum vs nasıl yerdir diye soracağım. Kantin sağlamsa bomboş gidicem.

ben de 12 aralıkta askerim de 10 aralıkta mı belli olucak kesin bu olaylar.
ayrıca kısa dönem olduğunu nerden biliyorsun ki? onun da belli olmaması lazım henüz.

Kisa donem olacagini nereden biliyorsun? :-)

Neyse benden de bir tavsiye, kredi karti gotur. Ankesorlu telefonlarda calistigini neredeyse kimse bilmez. En cok bu isime yaramisti benim. Asker kart falan hic ugrasmamistim. Yok kantinde bitti, yok kontor az kaldi derdi yok.

çoğu zaman gittiğin yerin kantininde her şey oluyor evet ama ben askere gittiğimde kantin hesaplarında açık olduğu için kantine ceza verip 3 haftalığına kapatmışlardı kantini. mal gibi kalmıştık, şimdi versen hayatta içmem ama 10 gün sonunda kola içmeyi özlemiştim amk. püskevit bile yiyemiyorduk. sen gene tedarikli git ama abartma. yeminden sonra çarşıya çıkar ne istersen alırsın.

ben işletme mezunuyum kısa dönem çıkacağını oradan ümit ediyorum :)

tzum_tzum un dediği de doğru aslında
gidecek yeri görüp duyuru verip bilgi almak sanki daha iyi de
arkadaş 1 günde de tüm eksiklikler hazırlanır mı insan bilemiyor :)

@esmer
kredi kartım yok kardeşim maalesef:)

illa ki küçük bir bavulun olacak, kantinde bulamayacağını düşündüğün şeyler bellidir, temel ihtiyaç dışındaki şeylerden götür işte.

çok kafana takma. oraya elini cebine atıp yanına kimliğini ve sevk kağıdını alıp gitsen de halledersin her işini. o yüzden stres yapma kendine. yazılanların hepsi kişiden kişiye değişir, kimi çok titizdir, kimine göre önemli başka şeyler vardır. yanına al denilen şeylerin nedenini sorgula, kendine göre ayarla. bir de herşeyin gittiğin yere göre değişeceğini unutma. benim tavsiyelerim:

- dolap kilidi anlamsız, çünkü dolapların kilitlenmesi yasak. bot kilidi olabilir ama.
- yanına en fazla 5 takım al, bir takım don-tişort-çorap olacak şekilde. fazlasına gerek yok, acemilikten sonra istersen alırsın zaten.
- en önemlisi bence :) bir rulo tuvalet kağıdı al yanına.
- bizim ankesörlü telefonlarımızda kredi kartı işe yaramıyordu, ancak yanında olması mantıklı. eğer çalışırsa seni çok büyük zahmetten kurtarır.
- kışın gideceğin için; içlik alt-üst ve polar eldiven-bere önemli, bunları bile aslında veriyorlar asker çantanın içinde herşey hazır normalde, ama kısa dönemlere vermedikleri oluyor. kışın gideceğin için verebilirler, ama tedbirli ol yine de.
- eğer ilaç kullanıyorsan yanına al, orda ilaç yazdırmak falan sıkıntı. girerken sokarsın çantanın içine hiçbişey olmaz, zaten ilk gün sorarlar ilaç kullanan var mı diye o zaman ister söylersin ister saklarsın. benim dolabımda zulada her zaman ağrı kesici-grip hapı falan vardı çok işime yaradı kışın. özellikle strepsil gibi pastiller süper oluyo kışın ağrıyan boğazlara.


bak ben bile coştum yazıyorum daha bıraksan iki üç sayfa yazarım :) o yüzden takma çok kafana, herkesin söylediği bazı şeyleri al yeter. ortama alışınca zaten her türlü ihtiyacını giderirsin.

Askerde olmazsa olmaz diye bir ihtiyac listesi bana gore olamaz. Varsay ki bes kurus paran yok, ustunde kot gomlekle nizamiyeden iceri girdin. Boyle adamlar da vardi ama gayet hayatta kaldilar. Asker sana gereken her seyi veriyor, yemegini yediriyor. Doguda yaparsan 250-300 tl ye kadar maas aliyorsun. Yaptim oradan biliyorum. Merak etme olmezsin. Yani listede eksik kaldi diye uzulme.

Gidecegin yere gore hazirlaman en iyisi. Kantinlerde de temel ihtiyaclarini gayet karsilarsin.

peki ben bir şey soruyum. hani olmaz ama kantinde kredi kartı geçiyor mu? yoksa bozuk para istifleyelim mi?

Öncelikle hayırlı olsun diyelim.

Birkaç sene öncesinde gazetede bir haber okumuştum. İki kısa dönem kafadar askerde tanışmışlar ve özellikle kısa dönem askere gideceklerin ihtiyaçlarını karşılamak için askerden sonra bir websitesi kurmuşlardı. Set halinde tüm ihtiyaçları satıyorlardı, hatta merak edip siteye de girmiştim ama siteyi bulamadım ama şunu buldum;

www.webmastersitesi.com

Neyse, askere yıllar önce gidip gelmiş biri olarak, üstelik Sivas'ın dondurucu kışında, gideceğin yere göre hareket etmeni tavsiye ederim. Soğuk bir yerse yün içlik ya da termal içlik, mümkünse su geçirmeyen, boynuna asabileceğin bir cüzdan, ayaklarını sıcak tutabileceğin tarzda çorap, tabii ki içlikler ve çoraplar haki-siyah renkte olmalı. Bir miktar para ama çok getirme yanında, telefon kartı,nemlendirici krem (eller, dudaklar çatlar hep) Kantinde her türlü malzeme bulunur ama kalitesini sen beğenir misin onu bilmem. Ben donu bir kere giyerim sonra atarım dersen o ayrı mevzu tabii ki. Bir de kantine güvenip de hiç birşey getirmemezlik etme zira ilk günler kantine gidemeyecek vaki bulamayabilirsin ya da gittiğinde çok sıra olabilir vs. Sonra aldığın şeyler süper kaliteli de olmasın, ilk zamanlar bize dolaplarımızı kilitlettirmediler, tabii ki bazı arkadaşların mach3 traş bıçakları başta olmak üzere pahalı sayılabilecek aletler ortadan kayboldu. Bir de tavsiye sana; ne yaparsan yap dikkatli ol, kimseyle kavga etme, hasta olma, uykuna dikkat et, özellikle acemilikte bilmem kimin maçı varmış izleyeyim yatarım deme, yat verilince direk yat uyu.

bozuk para da geçmez kredi kartı da. ziraat bankasının bir kartı var onu verecekler, ona para yükleyip oradan kullanacaksın. bozuk para, otomatlarda veya çay makinelerinde işe yarar, nöbetten dönerken sıcak bi çay içersin.