1 - evet
2 - 1kg = 9,81 newton. yani ölçülen ağırlığımız 100 kg ise biz 981 newton'uzdur. evet.
3 - aya gittiğinde kütlen değişmiyor.

kütle değişmez, ağırlık değişir. ağırlık yerçekiminin bir etkisidir. klasik olarak şöyle anlatılır: dünya da 6 kilo ölçülen bir cisim, ayda 1 kilo olarak ölçülür. Bu ayda ki yerçekiminin dünyadakinden daha az etkili olmasındandır.

ama ağırlık birimi newton, kütle birimi kg olması gerekmez mi? bizim ağırlığımız nasıl 100 kg olacak? ağırlığımız 100kg ise 981newton olan neyimiz? ve 100 kg ağırlığımız varsa kütlemiz nedir?

Yahu dünyadasın bir yere gittiğin yok. O yüzden 9,81 newton fiks 1 kga denk geliyor. E o yüzden öyle diyoruz. Sen istiyorsan 9.81le çarp ağırlığını öyle söyle :D

o aslında kilogram değil kilogram kuvvet. kilo diye kısaltılıyor öyle.

işin sırrı Newton'un 2. kanunundadır. F=m.a bir diğer deyişle G=m.g burada m kütle, g yerçekimi ivmesi, G de ağırlıktır. Bunların ışığında:

1- Baskül ağırlığı ölçer.
2- dijital olanların içinde bir hesaplama sistemi var sanırım. g'yi sahip bir değer alıp (9,81) kütleyi hesaplayıp bize veriyor. mekanik olanlarda da böyle bir ayarlama yapılıyor.

not: g (yerçekimi ivmesi), bizi çeken kütle (dünya) ile doğru orantılıdır. mesela ay daha küçüktür, g de küçüktür, böylece ağırlık da düşüktür.

dünya'nın %70'i suyla kaplı. sen düşün artık.

@surgan, yüzde yüzü de hava ile kaplı ama? Fakat bence de balık, çünkü çok ürüyor.

@karlmax okyanusların üzerinde kuş olur mu?

balıklar, omurgalı hayvanlar arasında en çok türe sahip hayvan. aynı zamanda en çok sayıya sahip omurgalı.

en.wikipedia.org

bence de balıktır da %70 su olayına dayandırmak çok da mantıklı olmayabilir. şöyle ki balıkların %40'ı tatlı sularda yaşıyor ama dünyadaki tatlı suyun oranı sadece %0,01.

aslında %70'ten kastım şu.

kuşların yaşayabileceği doğal ortam geriye kalan yüzde içerisinde ne kadardır?
ve %70 içerisinde balıkların yaşayabileceği doğal ortam ne kadardır?

özet: balık siker.

Ciddi ciddi kuşların havada yaşadığını sanan insanlar var yahu.
Yüzde yüzü havayla kaplıymış. Einstein was here.

kesinlikle balık hem okyanusun ortasının ölü olduğunu da sanmıyorum belki derinlikte oksijensiz bölgeler balıksızdır ama onun dışında balık vardır.
ayrıca üreme şekline bakarakta gayet balık bir sonuç çıkıyor.

@want2die eğer doğru bir bilgi ise oldukça ilginç, kaynak öğrenebilir miyim?

Balık tabi. Hayat sudan geliyor.

surgan doğru söylüyor. balık tabii.

çünkü sözlüğün sana ihtiyacı var.

"Neden ekşi sözlük yazarı olmamalısın?" diye sorayım. Sen de "Çünkü olmak için bir nedenim yok." de.

zirveler falan.

ekşi artık inci.ye dönmeye başladı. neredeyse herşey tanımlandı şimdi durumlar tanımlanıyor. artık herkes görüşlerini yazıyor ama bir kutsallığı kalmadı. üç kelimeden gaydırı guppak bir tanım yapıyor sonra döküyor döktürüyor saçma sapan şeylerle. gerçekten iyi yazarları tenzih ederim ama troller aldı başını gidiyor.

ama yazmak insana çok şey kazandırır. ister ekşi olsun ister itü veya başka birşey. yazmak insana gerçekten birşeyler kazandırır. ifade yeteneğini geliştirir mesela.

her şeye bok atıp cool görünüm kazanmak için

çünkü sözlükte kızlar teklif ediyo.

@spirit crusher
sıramızı ileri aldırabilmek için bişeyler yapabiliyoz mu? :)

Ekşi Sözlük 21 aralık 2012 tarihinden itibaren yazılabilir değil, salt okunur bir ortama dönüşecek. O yüzden siktir edin gitsin.

sevişmek isteyen kız çok mesela.

bişi yok ya sözlükte.
formatlı foruma döndü vala. bilgi kaynaklığı da kalmadı adam akıllı. hangi başlığa girsen herkes konu ile ilgili sikko sikko hikayesini veya fikrini(sevip sevmediği oluyor genelde) belirtmiş. hepsi de birbirinin aynı amk. tam bir bilgi kirliliği. aradığını bilgiyi bulmak zor ilk 10 entryde yoksa. Bu yazdıklarım da yeni bir şey değil ama bura duyuru, kusayım dedim sdfgjgf.

nedeni yok. çok da gerekli değil açıkçası. ama olması da iyi yani. ortam falan yaparım diyorsan yapabilirsin. ben denemedim şahsen ekşi'de ortam yapmayı. neyse ya saçma konuşuyorum. bir bok kazandırmaz yazmak. okumak daha çok kazandırır.

acayip sinirleniyorum, kendimi kaybediyorum. ona da bana da zarar bu. tedavi yolu varsa gerçekten çok isterim.

ayqan +1

" Kıskanç olarak, dört kez acı çekerim: kıskanç olduğum için, kıskançlığımdan
dolayı kendimi suçladığım için, kıskançlığımın ötekini incitmesinden korktuğum
için, bir bayağılığın beni tutsak etmesine boyun eğdiğim için: dışarıda
bırakıldığım, saldırgan olduğum, deli olduğum ve sıradan olduğum için acı
çekerim." -Roland Barthes

genel olarak fazla kıskanç bi tip değilim. kıskanırsam bir şey olmuş demektir ve sinirlenirim. sorarım zaten "ne ayak panpa?" diye..

her türlü sinirlenirim. ama nedense yapım gereği içime atarım hep. sonra da kafama sıçarlar.

genelde kendi kendime kıskanıyorum. belli etmiyorum çok. belli ettiğim zaman da surat asarak yapıyorum, öyle çileden çıkacak kadar sinirlenmiyorum.

elimin titreyip kalp atışlarımın hızlandığını hissediyorum resmen böyle engel olunamayacak bir sinir hemde. @ayqan'ın dediği gibi tedavisi olsa hemen giderim.

Kimden kıskandığıma, kıskanılan olaya karşı kıskanılan kişinin verdiği tepkiye bağlı. Yapacak bir şeyim yoksa üzülür, siner; ama bariz rahatsız ediyorsa beni sinirlenirim.

hem de nasıl. vücudum tepki veriyor resmen. vallahi kalbim sıkışıyor böyle, nasıl kötü oluyorum anlatamam.
doktor aşağılık kompleksinden oluyor demişti.

kıskandıgımı belli etmek ıstemesemde yüz ifadelerim kendini ele verir.kalp atıslarım hızlanır, beyınde basınc etkısı olur, boynuma agrı gırer, son olarakta sabaha kadar karın agrısı cekerım. kısacası olan sadece bana olur :)

normal tanımına uysa da normal değildir bu. bildiğin hastalık yahu.

ben pek kıskanmam. Kıskansam da sinirlenmem sanırım.

@vakumlu, aşağılık kompleksiyle bi alakası olduğunu sanmıyorum çünkü kişinin senden "aşağı" olduğuna kalıbını basmana rağmen kıskanabilmek mümkün, derim.

Bunca sene evlilikten sonra şöyle yapmanın ilişkimize iyi geldiğini gördüm. (Ben hatun kişiyim) Eğer kıskandıysam olay anında soğukkanlı davranıyorum. Eve gelince olayı anlatıp, "ben seni kıskandım ve çok üzüldüm bu olayı tekrar yaşamak istemiyorum, ne yapalım" diyorum. "Sen böyle böyle yaptığın için" diye başlayan bir cümle kurmadığım ve sadece kendi hislerimi anlatıp onu suçlamadığım için şimdiye kadar çözülmemiş sorunumuz olmadı.

@innatedesire, evet haklı olabilirsin fakat bune genel söylemedi doktor. Benim kişisel bir sorunum olarak gördüğü için bana hitaben söylemişti. Mesela bana göre öyle değil, ben paylaşmak istemediğim için kıskanıyorum gibi geliyor bana şahsen :).

animatrix
www.imdb.com

Evet animatrixtir adı. Çocukken izlerdik bi halt anlamazdık.

Vallahi ben o lensi 30-35 gün çıkarmıyorum. Sonra yenisini takıyorum.

Air optics aqua bu arada lens

değiştirmek iyidir. çünkü hava ile temas etmiş oluyor az kullanılsa da. şahsen ben değiştiriyorum.

ben genelde 2 ay kullanırdım.

ay başında başla mesela. her ay başı yapacağın ilk iş lens değiştirmek olsun. at eskiyi, yenileri ambalajından çıkar, kullan. bu şekilde kafana yerleştirirsen unutmazsın zaten.

kemik eğriliği ve diğer 2 sebepten olmak üzere bir seferde 3 operasyon geçirdim. ameliyatı doktorun öneriyorsa daha fazla durma. ancak ameliyat da ömür boyu çözüm sağlamayacak, tekrar tekrar ameliyat olan birçok kişi var (ben de o yoldayım)

özel hastaneler yüksek fiyatlar alıyorlar, zira minimum 1 gun hastanede yatman gerekiyor. sadece bunun maliyeti ise bin liralardan başlayabiliyor. ama değer mi, değer.

ameliyata kadar idare etmen için bazı şeyler yapmanı tavsiye ederim:
-çift yastık ile yatmayı dene. sadece sırt üstü pozisyonda uyu. yan yatma ya da kıvrılma.
-yatmadan bir iki saat önce burnu temizleyip monaliz ve ya otrivine gibi spreylerden birini sık. ikisi farklı işler yapıyor olsalar da uyku konusunda yardımcı oluyorlar.
-sinus rinse denilen bir su pompası var. eger burnundaki tıkanıklık sümük vs salgılardan kaynaklanıyorsa oraları cillop gibi yapar. hayat kurtaran bir icat bence.

ameliyat işinde ucuza kaçma. devlet ve üniv. hastanelerindeki doktorlar işi pek sallamıyorlar. ellerinde ekipman da olmayabiliyor. özel doktor ve hastanelere gittiğinde burna kamera sokan, yüz tomografisi çektirip sinüsleri felan oturup inceleyen doktorlarla tanışmaya başlıyorsun.

Nefes şeyisi ve onun yol açtığı huzursuzluk bende de oluyor. Sanki verimli nefes alamıyormuşum gibi hissediyorum.

(bkz: neti pot)

aynı şikayetler bende de vardı,
septum deviasyonu denilen kemik aldırma kestirme törpüleme ne yaptılar bilmiyorum düzelttirdim. çok bir şey değişti mi dersen rahatlama oluyor burnun diğer yarısını hissediyorsun güzel nefes alma sorunu apne, sigara birkaç kalem daha eklenip hepsi uykusuzluğa neden olabiliyor.
son olarak hayatımda özel hastaneye gitmedim ve gitmeyeceğim bir aksilik olmazsa(benimki prensip olayı birazda) , devlet hastanesi yada üniversite hastanesinde doktorunu kendin seçebiliyorsun, araştır listeden iyi olanı seç yada hepsine muayene ol konuş anlat derdini, gözüne kestirdiğine de ameliyat ol derim.
o küçücük burundaki o kemik zımbırtısını düzeltme olayı tam anesteziyle yapılıyor bende öyleydi ve 1-2 gününü hastane odasında burnunda tamponla kanlı sümüklü geçireceksin kolay değil hasta açısından.

@write

yav ege üniversitesi sanırım iyi bir hastane oluyor. illa ki bu işte uzman biri de vardır diye düşünüyorum. bi senedir çektiğim çile kalmadı, aslında 2-3 gün daha işkence çeksem sorun değil.

burda önemli olan hemen tarih vermeleri. 1 ay sonraya 1.5 ay sonraya falan. bana 1 sene sonra gel demesinler çünkü ağustos'ta askere gitmeyi planlıyorum :S

yoo ne özür diliosun öle hisettin ve yazmışsın. öyle hisettim ve seninle paylaşmak istedim de, arkasında dur.

edit: sapıkça bir şey yazdığın yok.

bi kokla önce havayı, hemen özür dileyip şansın varsa da bitirme. bak bakalım tavırları sıcak mı mesafeli mi, bi bok anlayamazsan halinden tavrından kendin aç konuyu.

ha eğer ki o açarsa sakın ola özür dileme hatırlatmasının tek sebebi onay almak istemesidir, durum olumsuzsa zaten konuyu açmadan tavırlarıyla belli eder.

Ben de öyle düşünüyordum yazarken. Böyle saf saf mutlu oldum felan ama bilmiyorum mesajı attığım gecenin ertesi sabahından beri kötü hissediyorum.

"sıkı sıkı" yazarken ingilizce karakter kullandıysan, kız da yanlış okuduysa vay haline...

attığın mesajın üstüne görüsmeyi kabul ettiyse özür dilenecek bir sey yok

evet özür dile ve sıkı sıkı sarıl ona.

Görüşmeyi kabul etme gibi bir durum yok benim olduğum yerde olacak diyeyim o zaman.

haaa senin mesajına bir cevap vermedi yani
oo iyiymiş. o zaman ya utandığından cevap yazmadı ya da senin gibi hissetmiyor. karsı karsıya geldiğinizde sana olan tavrından anlarsın artık (ergen olmadığını varsayıyorum-çünkü öyleysen anlayamazsın)

Mesajıma cevap vermek gibi bir huyu olmadığından yorumlayamıyorum da. Sms'i yoktu ilk telefon numarasını aldığımda. Hala da cevap atmaz. Gerçi ben de cevap isteyen şeyler yazmam genelde ama.

mesajına cevap vermeme huyunu söylerken çok ezikledin ve cevap isteyen şeyler yazmam diye tribe girince combo yapmış oldun. ergen olduğunu kanıtladın bravo valla :) yapacak bir sey yok git özürdile bence. sarhoşken yazdım de.

Karşıdakinin moralinin içine .çmak pahasına çıkarım yapmak için bi tarafımı yırtarım diyorsun yani. Senden psikolojik tahlil istemedim farkındaysan. Dedektifçilik oynamayalım hani.

Göbeği şeker mi şişiriyor yani? Lise biyoloji bilgisi.

azicik fark ve kocaman:

(bkz: gender advertising)

zero'nun tadı bariz daha güzel light'a göre.. halen light üretiyor olmalarına anlam veremiyorum bu yüzden ben mesela..

vücut gerekli şekeri alır,fazlasını direkt yağa çevirir.

içlerindeki tatlandırıcılar farklı.

@kibritsuyu

hangisini içmeliyiz?

@mehmetoloji hiçbirini

@pisiklet

zaten ayda bir-iki kez filan tüketiyorum.artık onu da tüketmeyeyim bari.gazozlardaki şeker oranı da yüksek mi acaba.

"Göbeği şeker mi şişiriyor yani?"
Yuh artık.


Zero her ülkenin delikanlıları için üretildi. Emekli yöneticilerini getirip düşen satışlarını arttırmak için yardım istediklerinde yaşlı amcanın oluşturduğu bir proje olarak ortaya çıktı. Çok başarılı oldu ve reklâm piyasasında da parmakla gösterildi. Hatırladığım kadarıyla bizdeki reklâmında Kadir Çöp'müydü neydi o oynamıştı ve mafyözzi konsepti kullanılmıştı. Hedef kitlesi farklı. Anahtar sözcük; Pazarlama.


Not; Mısırdan imal şeker meyve şekeri diye yutturulur ruhunuz duymaz. (Zaten Tr'de tüm gıdalarda böyle.) Mısırdan imal şeker sağlık için tam bir pisliktir.

ben de light olanı seviyorum mesela. zero yokken light vardı :P
yani aslında biraz daha tatlı geliyor, ondan belki de daha çok seviyorum.

zaten ayda bi-iki kez içiyosan adam gibi cola içsene. light yada zero, onların içindeki tatlandrıcı ve fenilalanin var

effectiveness of the system was tried to be measure

pangea yanlış çevirmiş.

The effects of the system were tested / were measured / were tried to be measured.

Effectiveness olmaz.

The effects of the system has been tried to be measured.

1.genç futbolcular daha enerjik ve atletiktirler.
2. yetenek

Yetenek > bahsetttiğin her şey

yetenek +1 ve zaten messi baya atletik.adam pigme ama dana gibi koşuyo sahada yani

Di mi. mesela Usain Bolt'ta da var o mantık hatası. Adam kalkmış 22 yaşında dünya rekoru kırmış, saçmalık!

Senin mantık bayağı düz olmuş. Bayağı bayağı düz olmuş.

çok düzmüş cidden. saf yetenek adamda ki.

çok da düz mantık sayılmaz. sonuçta sanat gibi hayal gücüyle ilgili bir olay yok. pozisyon bilgisi, denge, timing, fizik kondüsyon gibi şeyler deneyimle artar. anasının karnından öğrenmedi ya bunları.

dünya düz mantik sampiyonasinda birincilige adaysin. go gunners go!

arkadaışım zeka diye birşey var insanlar arasındaki en büyük farkı oluşturan şey, bunu atlamadan düşünürsen messi neden böyle anlarsın futbol zekası var adamda....

kişinin futbolunu etkileyen birçok etken vardır( özel hayat, gece hayatı v.s). bunları futbolcu iyi ayarlıyorsa ve yeteneği varsa herkesten bir adım önde olur.

sorunun bence yanıtı, futbol'un aslında basit bir oyun oluşu, zor olanın futbolu basit oynayabilmek oluşu. yetenek dediğin şey hiçbir şeyi açıklamıyor. yatkınlık kelimesini kabul ederim, adam futbol'a yatkın, çalışıyor, takım oyuncusu olmayı içine sindirmiş, saha içinde devasa bir egoyla hareket etmiyor, aklı çalışıyor, oyun zekası muazzam. bunların toplamıyla, oyunu en basit haliyle görüp, oynayabiliyor.

Herseyden önce yetenek ama su da var Messi yi Messi yapan Iniesta.
Dünya kupasinda herkes Messi'yi de Ronaldo'yu da gördü. Istedikleri toplari alamadiklari zaman cok etkili degiller.

bir anda patladığını sanmıyorum.

akasya durağı dizisindeki espirilerin reyting yaptığı televizyon dünyasında, onur ünlü gibi bir yönetmeninin elinden çıkması, özgün olması ve iyi bir absürd mizah dizisi olması yeterli değil mi?

bi anda patlamadı pek.

www.eksistats.com
www.eksistats.com

başlıklara girilen entry'lerin grafiği mevcut yukarıda.

behzat ç izleyicisiyim ben. ilk defa starda fragmanı gördüm. adamlar toz toprak ıssız bir yerde bir anda durup misket oynamaya başladılar. o an anladım bu dizinin çok farklı muhteşem birşey olacagını. sözlüğe baktım kitap hakkında bilgi vardı sadece. taaa o zamanlar biliyordum düşün hani.

neden popüler çünkü bok gibi arka sokaklar klişesi yerine kanıt yerine memoli yerine adam gibi bir dizi çıktı. en sevdigim yanı gerçekçi olması uzun brezilya dizisi türü uzun bakışmaların olamması. neyse o.

genelde sürü psikolojisi.adam sevmeyen biri görünce sinir oluyor, eleştri kaldıramıyor.ben de çok seviyorum lan behzat ç. bugün behzat ç günü.

Bir de şu bir delinin akıl defteri dimi? Sözlük resmen kendi içinde bir sürü psikolojisi oluşturmuş. Sözlüğün twilightı oldu çıktı resmen.

gençliği baymayan ve gençliğin jargonuna uygun iki dizi de ondan.

Kediler pussyler oluyor. Cock da tavuk olsa gerek. Diğer anlamlarını da bil bir zahmet.

cock - horoz
pussy - kedi

manasında.

öncelikle bu konunun özgüven ve aklı başında olmakla hiç bi alakası yok.. bu konu ile ilgili söyleyebileceğim iki şey var. birincisi senden hiç hoşlanmamış olabilir. ikincisi ve en önemlisi ise tabiri caiz ize bu bir kız tavlama tekniğidir. seniz üzerine düşmüyor olması onu daha çekici gösteriyor sana. su anda onun sana çok farklı bi tip görünmesi gibi:)dikkat et tuzağa düşme:) ama düşmüşsün bile haberin olsun:)

alttaki arkadaş sende biraz daha geniş düşün yelpazeyi büyüt çevrene bi bak..türkiyede işler böyle yürüyor senin haberin yok galiba.. birazcık sosyal ol gözünü aç.. cinsiyet:erkek:)

hoşlanmamışta olabilir hoşlanmışta
ama kanaatimce sen aramışın dolayısıyla ben arayayım o erkek belki farklı duşunuyordur diye duşunme rahat ol arama aramadıgın için yok arasaydım başka olacaktı şeklince düşünme rahat ol ve arama. Sen aradıkça onun seni arama ihtimalini azalttıgını düşünüyorum bir süre arama araya zaman bırak o seni biraz duşünsün derim sen onu aradıkça o seni daha az düşünecegini tahmin ediyorum

not: Sadece fikir verme açısındadır soyledigim hiçbirşeyin doğrulugu yada yanlışlıgı konusunda garanti veremem

www.zaytung.com

ben kendi açımdan yemek yediğim, evimde ağırlayıp beraber golden virginia sardığım bir hatunu akşam taksiyle evine gönderdikten sonra 1 hafta boyunca aramadım. hep o beni aradı. hatta ben sevgili statüsünde olduğum hatunu bile nadiren ararım. yani endişelenecek bişey yok bana göre. bir diğer ihtimal de çocuğun senden etkilenmemiş olması ihtimalidir. işte bu ihtimal de çok kuvvetli maalesef.

oncelikle yanitlariniz icin tesekkurler. yani bir suredir benden hoslandigini hissediyordum, bi firsat oldu birlikte disari ciktik, 'iyi ki cikmisiz' vs muhabbetleri oldu, biraz uzak biri, etrafindaki insanlarla da hep mesafeli oldugunu gozlemliyorum, o da zaten aksini soylemiyor, tanidikca seversin diyor:))) o yuzden dedim keyifli bir sohbetti diye, daha cok iki tarafin da birbirini tanimasina yonelikti ancak sonrasinda birkac gun hic konusmadik, sonra ben aradim, gayet normal konustuk yani daha soguk oldugunu dusunmuyorum ancak o aramadigi surece ne kadar ben ararim onu bilmiyorum. sizin kendi basiniza gelse siz nasil davranirsiniz bunu merak ettim. tabii ko formulu yok bunun ama kimi ben asla aramam der, kimi hic sorun etmem 10 gun ararim der, kimi ilk basta ben ararim zaten sonra o da arar der vs vs. bu arada yanitlariniz altina cinsiyetlerinizi de belirtirseniz cok super olur:)

Ben de aynı dertten müzdaripim ama ben erkeğim. Kaç kere aradım, kaç kere mesaj attım. Hadi aramayı geçtim bir kez bile mesajıma cevap vermeye tenezzül etmedi. Sms'i yokmuş.

kendimden örnek vereyim. ben ne yazıkki kimsedyi arayıp soramıyorum mesela. sizin gibi durumlarım oldu. tanıştığım,çok hoşlandıgım kişiler oldu. fakat ertesi gün ve takip eden günlerde aramak istememe rağmen asla arayamadım.

sebebi ise kendini ağırdan satma,kaçan kovalanır gibi saçma sapan düşünceler değildi. ben arayamıyorum. bu kadar. ararsam acaba rahatsız olur mu diye düşünüyorum. acaba o da benden hoşlandı mı diye düşünüyorum. yoksa benden hiç hoşlanmadı mı,hoşlansa arardı heralde diye kendi kendime kafamda bin bir türlü şey kuruyorum. bütün bunları erkek olamam rağmen yapıyorum. ve genelde de önce karşı taraf arıyor,ben de bunun rahatlığıyla devamını getiriyorum.

yeni tanıştığım fakat birşey hissetmediğim bir bayanı ise çok rahat hemen arayabilirim. fakat hoşlandığım birisi için bunu yapamıyorum.

siz bir kere daha arayın. bu işlerde allahın hakkı üç değil ikidir. arayın veya msj atın. nabza göre devamı gelir.

"o sizi aramadan ne kadar daha onu ararsiniz bunu merak ediyorum. 'ha o aramis ha ben' modunda ne kadar devam edebilirsiniz karsinizdaki insan hic sizi aramadan?"

cevabım: hiç

ama siz bir kez başlamışsınız artık sonunu getirin bence, en azından bir-iki kez daha arayın yine de aramazsa boşverin

Bir noel şarkısı :)

hepsini istiyorsan imdb'de keyword'le aratınca çıkan bütün filmleri izle o zaman, sonra gelip bize de öner :)

www.imdb.com

wikipedia daha oturaklı olanları sıralayabiliyor:
en.wikipedia.org:Time_travel_films

onun dışında best time travel movies listeleri falan var.

primer önerecektim izlemişsin.

(bkz: the time machine)

2001 Odyssey.

army of darkness

kesinlikle şu filmi de izlemen lazım www.imdb.com
Dikkat ettiysen orada Carl Sagan yazıyor. Zamanda yolculuk ile ilgili onun kitaplarını da oku derim.

film olmasa da doctor who izlemeden zaman yolculuğu teması bitmez bence :)

(bkz: frequency) geçmişteki baba ile gelecekteki çocuk bir telsiz vasıtasıyla konuşurlar, olaylar gelişir.

direkt zaman yolculuğu değil ama aradığınız şeyler var içinde:

- butterfly effect
- the lake house
- sliding doors

biraz afaki bir mevzu oldugundan uzak atislar olabilir onerilerim.

in the name of the father
das leben der anderen
celda 211
the fountain

25th Hour olabilir belki

the fountain
25th hour
moon biraz olabilir gibi
waking life bu da biraz

aklıma gelmiyor daha.

Ben de yalnız kalamıyorum evimde. Şöyle kimsenin olmadığı bir anı yakaladım mı geçiyorum salona karanlıkta yalnız başıma oturuyorum. O kadar rahatlıyorum ki. Ben nefes almaya dışarı çıkıyorum gerçi her gün 1-2 saat, yürüyorum akşamları o soğuk Ankara akşamında ama senin durumuna böyle pratik çözümler yok sanırım.

-- Gerçi her ne kadar böyle desem de ben de yalnızım, belki bencillik ediyorum, belki beni seven insanlara haksızlık ediyorum ama yalnız hissediyorum işte illa o olacak yanımda.

Zaten öyle. Paso'nun amacı öğrenci olduğunu göstermek değil, indirimli kart kullanmaya hakkın olduğunu göstermek.

lise 1'deyken, haftaiçi 2 gün dersanem 1 gün bateri kursum vardı. sabah 7de yola koyuluyordum akşam 8.30 gibi eve gelebiliyordum.

o kadar çok yorgun oluyordum ki, nasıl olsa öğrenciye aktarma bedava diye şunları yapıyordum,

-ankara'da oturmayanlar da anlasın diye anneye anlatır gibi anlatacağım.-

benim bateri kursum kolejdeydi, otobüsüm ise -sırayla- ulus-sıhhiye-kızılay'dan geçiyordu. ulus ve sıhhiyede metro istasyonu da var. kolejden ankaray'a biniyordum, 1 durak sonra kızılay'da iniyordum. oradan metro'ya aktarma yapıp 2 durak gidip ulus'ta iniyordum. yukarı çıkıp 100. yıl çarşısına kadar yürüyordum otobüs duraklarına. neden ? otobüs çok daha tenha olduğu için, oradan binersem ayakta gitmeyeceğim. ama kızılay'dan binersem, zaten o otobüs sorunluydu (261 numara. belki daha kıllık yapıyorlardı.) 15 dakikada bir geleceği yere, 70 dakikada bir 3 tane geliyordu. iki tanesi soldan basıp geri dönüyordu zaten. her neyse kızılaydan binersem zaten otobüs geldiği anda "yaşlılar da dahil" herkes spartan olduğu için son binmek zorunda kalıyordum. e daha safız, küçüğüz kahraman türk genciyiz, bayana yol ver, yaşlıya yol ver, teyzeye yol ver lan en sona biz kaldık ??

buna rağmen yani o yorgunlukla, sırtımda 10 kiloluk çantayla 30 dakika boyunca, sırf otobüste oturabilmek için metro ve yürüyüş çekerdim. ha buna rağmen, saflığımdan dolayı yer verdiğim olurdu ilk başlarda. ama artık uyanığım, gerçekten oturduğum yerde oturması gereken biri varsa yaşına cinsiyetine bakmam.

ha bu arada, nasıl olsa metro'da paso sormuyorlar diye ben metroda çok pasosuz öğrenciye gidip pasomla indirimli bilet almıştım.

ha son olarak da, en gıcık kaptığım şeydir kendi çevremde bile yapanlar var bunu. nasıl olsa bize otobüs beleş diye, öğle-ikindi namazını kılmaya taa etlik'ten kocatepe'ye giden tonton amcalar var. bir de elinde 30 tane poşet, 20 tane velet, ağızlarında kocaman sakızlar bağıra bağıra otobüse girip yer bekleyen teyzeler var. size kocaman bir NAHH çekiyorum.

oh amk boşalttım sonunda içimi.

The Great Dictator.

city lights.

ama hepsini izle mütemadiyen.

modern times

circus
the kid

bi de gold rush var.
ama yukardakileri izlemeden de geçme.

modern times denilmiş ama bir de ben diyeyim.

tek taraflı dediğinize göre duygularınızın pek farkında değil, dolayısıyla daha sıradan bi hava vermek için paketsiz verin öyle geçerken almış, cepten çıkarıp vermiş gibi. ben olsam öyle yapardım.

Duygularımın farkında büyük ihtimalle. Oyuncak fazla küçük bir şey değil o yüzden ben de pakette mi versem diye düşünüyorum ama evet paket biraz abartı olur gibi.

sulu sid mi aldın bulabilidinmi bari:)

hediye öyle paketinden kendin çıkararak verilmez. hediyeyi karşı tarafa verirsin onu açmanın heyecanını ona tattırırsın;)

Doğru. Ama dediğim gibi çok basit bir şey öyle heyecana gerek yok. Nasıl karşılayacak çok merak ediyorum gerçi. Sulu sid nedir bilmiyorum ama tiviti aldım tatlı bir şey.

Ya yemişim nasılını nedenini gidip vereceğim ulan, suç mu işliyoruz sanki.

erkek için saat, kalem. kadın için parfüm. i am sexist and i know it. dup dup dup tıs

bu kadar yabancı olduğunuz birine hediye almak zorunda değilsiniz. sanırım doğum günü kutlaması gibi bir şey olacak ve siz de eliniz boş gitmek istemiyorsunuz.

sizi tanıştıran kişi/lerden biraz tüyo alabilirseniz işiniz kolaylaşabilir.

iki demet (bir demeti çok az oluyor da) nergis çiçeği alıp gidebilirsiniz. hem çok güzel kokar, özel bir anlam yüklenmez, hem de eliniz boş gitmemiş olursunuz.

"fırat" pek çok kadın tarafından da beğenilen bir karakter; fırat albümü hediye edebilirsiniz. fanatiği değilse büyük ihtimalle evinde yoktur. okuması keyiflidir.

bu arada "bayan" değil, "kadın"! lütfen; birazcık daha özen gösterin.

parfüm riskli bir hediye bence. herkesin koku zevki farklı hele burnu bide benimki gibi seçiciyse hayatta beğendiremezsin.

çiçek ya da bi ihsan oktay anar kitabı.

@balik kraker, şu an iş arkadaşım olan 3-4 kız, hepsi lisans mezunu, kültürlü insanlar, kendileri için de başkaları için de bayan diyorlar sürekli. onları da uyarmalı mıyım "bayan değil kadın" diye. algılarınızı çarpıştırmak istiyorum.

Neden bayan değil kadın ben onu anlamadım?

tanımadığım kisiye nezaketen bir hediye almam gerekiyorsaydı eğer, hediyelik esya dükkanından kedi biblosu alırdım.

@mcscream www.bayandegilkadin.com

bayan bir hitap sözcüğüdür. o nedenle bir cinsiyete mensup insanlardan bahsedilirken kullanılmaz. kadın cinsiyetine mensup kişilerle konuşurken hitap sözcüğü olarak yani Bayan X şeklinde kullanılır.

ayrıca yeni tanıştığınız birine maddi değeri yüksek bir hediye alınmaz. Zevkini bilmediğiniz için risklidir. küçük ama sevimli kitap ayraçları, bir mağazadan edinilecek makul miktarda hediye çeki gibi şeyler daha makbul olacaktır.

ayrıca görgü kuralları dahilinde yakınınız olmayan bir kişiye parfüm hediye etmek o kişiye "kokuyorsun." demek anlamına geleceğinden ayıptır. parfüm sadece hangi kokuyu kullandığını bildiğiniz anneniz, eşiniz, kız kardeşiniz gibi kişilere hediye edilmelidir.

açıklamasında şöyle bir şey yazıyor. ingilizce biliyorsan ne mutlu sana :)

To pierce the skin with an awl, and not to damage it in the old days had to lather. As an awl was not made of stainless steel and, therefore, as a rule was a little rusty, and therefore rough. Therefore change to soap awl means necessary to change one thing to another, that is meaningless to make the transaction: to work-it is still impossible.

İngilizce biliyoruz da gene bir şey anlamıyoruz.

anladigim kadari ile bir rusca deyisin karikaturu "menyat shilo na milo"
menyat:degismek,
shilo:tig,
milo:sabun,
deyisin kaynagi, dericilikle ugrasan yani deri isleyenlerin tig yerine cuvaldiz+sabun kullanma yoluna basvurmasindan kaynaklaniyor, o donemlerde deride delik acmak icin kullanilan tiglarin kotulugu, sabunun ise cok faydasi dokunmamasi ile ilgili, karikaturde de anlatilmak istenilen budur saniyorum, ozetle: degersiz degis-tokus

bu nasıl bi espri tarzı ve kültürü. çok ayrı kafası var.

@bojangles
eger bana,
"kopruyu gecene kadar ayiya, dayi demek"
"yorgan gitti kavga bitti"
"ayagini yorganina gore uzat"
deyislerinin esprisini yabancilara nasil anlatabilecegini yahut karikaturunu nasil resmedebilecegini gosterirsen bende sana bu espri tarzi ve kulturu hakkinda brifing verebilirim.

resmi ilk açışta o pembe şeye buzdolabı diye bakmadıysam ne olayım ve hatta diğerini de tornavida sandım, aklım tamirat olayına gitti. :)

anladığım kadarıyla dericilik jargonu ile ilgili.

uzak olacak belki ama gebzede üstün zekalılar okulu var.

zeki görünmeyle üstün zekalılar okuluna gidebileceğini sanmıyorum.

çocuk kesinlikle içine kapanık değil, daha geç okumuş ve dikkat problemi var. mesela yabancı dilde çok başarılı ama matematik ve türkçe olmuyor. bu başarısızlıklar sebebiyle okuldaki çevresinden de etkilenmeye, rahatsız olmaya başlamış. ailenin asıl isteği başarıdan ziyade çocuğun üstündeki ölü toprağını atmak. o yüzden gerçekten işini iyi yapan bir kolej lazım.

gebzedeki okul üstün zekalılar okulu degil zaten, adı öyle olsa da. ama kesinlikle cok guzel gelenegi olan, cok sosyalleştirebilecek bir okul. siz ne istiyorsunuz o önemli.

öğrenme bozukluğu teşhisinden emin misiniz? öyle bir durum olunca bir konuda öğrenme bozukluğu yok öbürlerinde var olmuyor diye biliyorum ben.

hey neyse, bir yerden daha fikir alın.

özel okullar ücret olarak çok farklılık gösterebiliyor.

5'ten 6. sınıfa başka bir okula gitmesi için kontenjan olması ve bir sınavdan geçmesi gerekiyor. bence en akıllıcası, bir çok okulun mart ayındaki tanıtım toplantılarına gitmek, orada da akıllarına en yatanları bütçelerine göre sıralayıp okulun rehberlik bölümünden randevu alarak bu tip sorunları olması muhtemel öğrencilerle nasıl bir eğitim veriyorlar sorusunu sormak. ama şunu da peşinen söyliyeyim, siz "öğrenme bozukluğu var" diye gittiğinizde öğrenciyi sudan sebeplerle kabul etmemeleri gayet mümkün. bu yüzden öğrenme bozukluğu kendi çocuğunuzdaymışdan ziyade, bizim sınıfımızda böyle bir öğrenci vardı ve öğrenciye olan davranıştan rahatsız oluyorduk ondan değiştirdik burada olsa ne yapardınız gibi sormak bir seçenek olabilir.

anadolu yakasında olsa gözümü kırpmadan isim verebilirdim. avrupa yakasında bomonti taraflarında eski italyan ilkokulu'nun okulu geliyor aklıma, adını hatırlayamadım şimdi.

kulaklık kılıfları var, bezden gözlük kılıflarına benzer.

sony nin kendi kulaklığı ile verdiği bir kap vardı. yuvarkal kucuk birşey. içine sarıp kapağı kapatıyorsunuz. en azından kırılmasını önlüyor. ondan bulabilirsen işini görür. kızların makjay kutuları büyüklüğünde birşey.

Peki nereden bulabileceğimi bilen var mı, hepsiburada, gittigidiyor linki falan?

valla ben nerden bulursun bilemiyorum. benim bahsettiğim kulaklıkla birlikte satılıyortdu.

Ben kol düğmesi kutusuna koyuyordum da çok zahmetliydi.

valla üzerimde taşıyorum ben. yani boynuma asılı şekilde. jakı da cebime uzatıyorum. diğer yöntemler ya zahmetli ya da kaçınılmaz şekilde düğüm oluyor.

eksi tarafı, meme uçlarım varmış gibi görünebiliyor kıyafetin altında:)

onunla mı urasıcaz? aç yutubu yaz indie-rock diye zibilyon tane çıkar zaten
fizy var last fm var iş çıkarıorsun basımıza tahoş

cat power?

@neira isim verme hasan :) onların arasından secmeye mi ugrasacağım yaw, cok tırt işler var. belli bir beğeni seviyesindekilere böylece ulasmak daha kolay, daha basarılı olacağına inanıyorum, yarısmacı arkadaslara basarılar diliyorum

o zaman şöyle yapalım
www.lastfm.com.tr

@neira yine bi işime yaramadın, balık ver balık, denizi gösterme :)

ilk aklıma gelenler:
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

maalesef teknoloji henüz o kadar gelişmedi.
gelişse "deşifre etmek" denen ömür törpüsü iş halen yapılıyor olmazdı.

yok öyle bişi. zibilyon tane speech to text programı vs var ama hepsi tırt. olsaydı youtube videolarının altındaki transcribe audio denen seçenek süper çalışıyor olurdu. (youtube dünyanın en büyük şirketlerinden google'ın olduğu, ve teknolojiyi en üst seviyede kullanan şirketlerden olduğu için çıksa ilk onlar yapardı)

galaxy çeviriyor dediğiniz google aratma şeyisidir. O da bir yere kadar.

az bekle ipad 3'te siri uygulaması olacak. o yapar.

telefona yazsa da olur diyorsan iphone 4s de belki işini görür.

telefonla çözülebilecek bir işlem değil benimki işim dolayısı ile irsaliye, fatura ve telefon numaralarını bilgisayara girmem gerekiyor kolay çözüm yolları arıyorum o yüzden. şu program ne kadar iş görür bu durumda kullanan var mıdır acaba?
www.nuance.com

o iş için tarayıcı programları da işini görebilir. tarayıcıya evrağı koyuyorsun. programda taraması gereken bölgeyi işaretliyorsun. tüm formların orasını tarayıp hafızaya atıyor. fatura da sıralı form halindeyse işin kolaylaşabilir.

ama bunu yapan bir program adı bilmiyorum.

sinematematikci'nin dediği ocr. ve evet iş görür

Cok uygun.
Sagol senin sayende bende ögrendim siteyi.

Deger.

Çok hoş duruyor.

www.bitenekadar.com

Şu biraz iyi gibi bunun gibi bir şeyler çok iyi olur. Bitmiş lanet olası.

abi neyinle taşak geçiyolar mesela. kendinle barışık olursan bu sorun kökten çözülür müdür.

ya en son olani soyleyim mesela. benim kiz evinde parti ortami gibi bi ortam yaratmis arkadaslarimi da davet etmis. gittik iciyoruz muhabbet ediyoruz. benim ki dedi ki benim erkek arkadasim su unlu kisiye benziyor. millet guldu felan oha yok artik onun ancak sol ta.agi olur felan bole seviyesiz seyler. bunu gectim o ortamda diger arkadaslarimla yeni tanismis diger arkadasim bile onlara katildi zuhaha evet evet felan. ben olsam arkadasimin kiz arkadasi guzel bi ortam yapmis davet etmis kibarliktan 'ehehe evet andiriyo biraz' filan derim. yok bunlar bokunu cikarttilar 15 dk felan. kiz bozuldu bunlar ustune gittikce. ben nokta koydum artik cikistim biraz oyle sustular. daha farkli konularda da hep soylendiler bu parti niye boyle muzik hos degil bilmemne. anlayamaiyorum gercekten niye boyle oluyor ?

abicim madem ortam öyle sen de de ki "aynen ben onun sol taşağıyım". bırak dalga geçsinler abi kim kiminle dalga geçmiyor ki, cevap vermesini bil. benimle de geçerler mesela sonra da ben geçerim. takma fazla dediğim gibi kendinle barışık ol cidden rahatlıyacaksın.

agızlarının payını vermen lazım hocu, yoksa s.kerler oglum hepimizi s.kerler diyorum. ezik durma

1 kere ariza yap, bir daha cesaret edemezler. Insanlar biraz mal malesef, "hosuma gitmiyor aga" dersen onunla da tasak gecerler. Sil bu imaji, gider yap, huzur kacir, guzelim ortamin icine sic bir kere, sonra kafani dinlersin. Bu kadar buyutme abi derlerse eyvallah deyip kitlen birisine, kiskirt gun boyunca, annesine filan kufret. Sonra herifin sinirleri gerilir de patlarsa bu kadar buyutme abi dersin.

Ortamin maymunu olma yavrucum, canin sikilir. Bak harbiden diyorum.

tamam atari yaptik milleti urkuttuk de niye bunu yapiyorlar onu anlayamiyorum? ulan arabamla istedikleri yere birakiyorum icabinda. yani ortam ezigi millete hizmet eden bi yapim yok ama kibarlik yapmasini da biliyoruz yeri gelince amk. niye boyle kabalar onu cozemiyorum.

seni çekemediklerinden yapıyor da olabilirler. böyle durumlarda sende taşşak geç kendinle. bu da bi çözümdür.

Bir olmuştur, iki olmuştur alışmışlardır artık senin üstünden millete iyi görünmeye çalışıyorlardır.

@olkol
o gun dusundumde o da aklima geldi. boyle bi cekememezlik havasi vardi ortamda. amk en yakin arkadasin boyle yaparsa kime guvenip icimizi dokecez kardesim :/

ben de onu dicektim tamamen arkadaşlarında sıkıntı var. yani seni tanımıyorlar bozulacağını bilemiyorlar.

kimseye güvenmicen panpa klube hosgeldin diye klişe yaparım ama dogru. cekememezlik cok fena bişedir, senin kibarlık diye yaptıgın arkadas ortamında eziklik gorunur. kendimden biliyorum

malesef bazı insanlarla ne kadar samimi olursan onların bu tarz davranışlarıyla karşılaşmak da kaçınılmaz oluyo. bu tip insanlarla samimiyet derecesini gözden geçirip ona göre belli bi mesafe koymak gerekli. o zaman böyle sorunlar da olmuyo.

atar yap haci, sokerim dalaginizi de, korum hepinizin amina de,adam olun yaraklar de ama mutlaka bir sey de yani yoksa bu boyle gider sen de tasak oglani olursun.

bi gün işleri düştüğünde, arabayla bırak falan dediklerinde "işim var" de, çek git.

açıklama falan da yapma. ara ara sana muhtaç kaldıklarında "yoğunum" de.
ama ne işin var derlerse cevap verme, "bi işim var işte" de. (karizmatik bir ses tonuyla :)

alıştırmışsın ipneleri a.k.

sen kibarlığından, kimseyi kırmama huylarından asla vazgeçme. bu kötü bir şey değil. atar yapayım gider edeyim derken kendin değil onlar gibi davranırsan asıl taviz budur. sadece adam olmayanı hayatından çıkar. o anlattığın ortamları tereddütsüz terketmeyi bil. sen muhtaç kalırsan sömürmeye devam ederler. muhtaç olmazsan davranışları da değişir. klişeden kaçmak isterdim ama işin özü sen değişirsen dünya değişir.

dallamaları arkadaş belliyorsun belki, kendinle barışık olmak ta bi etken ama bir yere kadar yani. seninki ikisinin kombinasyonu gibime geldi.

bir kere bana böyle bir şey olmuştu o kadar ciddileşmiştim o kadar sert konuşmuştum ki yıllar geçti hala söylenir anlatılır. bir şaka yapılcağı zaman bana yapılmaz ters konuşulmaz espriler seviyelidir rahatsız oluyorum çünkü sen de oluyorsan tepkini koyacaksın. bir de arkadaş ortamın biraz kalitesiz kız arkadaşının yanında saygılı olmaları lazım arkadaşlarını da bir gözden geçir derim. çoluk çocuk gibi geldiler bana.

hediye her türlü güzeldir. sırf onu mutlu etmek için göndereceksen isimsiz de gönderebilirsin. ama çiçeksepeti'nden gönderme sakın. ezik büzük çiçekler gönderiyorlar. çiçekçiden kendi seçtiğin saksıda bişi gönder. arkadaşının rahatsız olup olmaması karakterine göre değişir ama sana ümit verdiğini fln düşünüp uzaklaşabilir mesela. bi ihtimal.

1 gün önce gönder

1 gün önce gönderemem adresini bilmiyorum ki. Ben de öyle bir şeyler düşünüyordum ama yok işte. 1 gün sonra göndermek de olmaz. Acaba 12 şubatta mı göndersem diyorum ama...

mutlu olma ihtimali kadar mutsuz olma ihtimali de var. hem 14 şubatta yapma bunu, fazla basit. herhangi bir günde yapman 14 şubattan daha iyi olacaktır.

Ben de öyle düşünüyorum. Ama bir yandan da bekleyemiyorum o var.

2si de olur. Tek tepkime değil ki şudur budur diyesin. Bir süreü enerji üretilen ve tüketilen aşaması var.

anabolizma ya örnektir.içinde katabolik reaksiyonlarda olsa da amaç besin üretmektir.

The man from earth.
Moon.

böyle gider şimdi çok film var öyle aklıma ilk bunlar geldi.

Watchmen.. hatta "the most underrated movie ever" derler buna o derece. soundtrack'leri de ayrı bi güzeldir. izleyecekseniz de Ultimate Cut versiyonunu izlemenizi tavsiye ederim.

üç filme de sahibim , başka öneribilecekleriniz var mı ?

dırnaklarınla kazıyınca oluyor.
motivasyon da önemli ama transa geçmiş halde gezemeyeceğimize göre anca tespih çekilebilir ya secret, ya secret diye.
bir insan akılsız, beceriksiz, vs. ise onun varoluşunu ne bir kitap değiştirebilir ne de bir insan.
bknz. lotoyu kazanıp birkaç yılda fakir hayatına geri dönen talihliler.

havada durdum birde dünyayi yerinden oynattim.

su yukaridaki cümleye ne kadar inaniyosan o tarz "kuantum gücüyle mutluluk","atomalti parcaciklarla sevgili bulma" gibi abuk sabuk kitaplara inan derim.

istek,basari,azim,iyi niyet ve tecrübe disinda sana yardim edebilecek pek birsey yok.iyi niyet hatta sadece ek birsey.

onun disinda mutsuz olmadan,dibe batmadan da olmaz bu isler.

ona inanma buna inanma ne ye inancaksınız?ayrıca sen birşey beklmiyosunda noluyo snn çok mu farkın oluo bay andaval?

umut fakirin ekmeğidir ve bütün kişisel gelişim kitapları ve şans oyunları bu umudu sömürür. hep o küçük ihtimalin peşinden gideriz. mucizelere bile inanırız. ama kimseninkinden daha farklı olmaz hayatımız. istisnaları düşündükçe gizli gizli yaşlanırız. oysa bir zamanlar "şunu yapsaydım" dediğimiz bir liste vardır, pek bahsi geçmez. işte onlar bir zamanlar inanman - yapman gereken ama yapmadığın, yapmayı akıl edemediğin şeylerdir.

Bir şeye inanmış olmaksa önemli olan, sırf inanmış olmak için inanıyorsanız asıl andaval sizsiniz kusura bakmayın. Ve bir şeyleri kazanmaktan aciz olup da böyle basit inançlara, mutluluk pazarlamalarına, saçma sapan reklamlara inanmakla bir halt olmuyor belirteyim dedim.

insanda böyle bir irade olduğunu sanmıyorum, bu iradenin varoluşta olduğunu da ama iyi bir fikir gibi geliyor bazen, bunun üzerine teknikler geliştiriliyor ama hep olması gerekenler oluyor.

aksi kanıtlanmadığına göre evet ya da hayır demenin birbirinden hiç bir farkı yok bana göre, ikisi de boş fanatikliktir. denemekten zarar gelmez. 24 saat "pozitifim pozitifim" diye dolaşmak değil zaten olay, mutlu olmak için düşünce tarzına yenilik getirmek. tabi işe popülize edilmiş secret'tan değilde doğu felsefesinin basit halinden başlamak daha iyidir. amaç "çok para gelecek" diye düşünüp çok para gelmesini beklemek değil; beklentilere girip sonucunda hayal kırıklığına uğramak ve hayata küsmek, benden bi bok olmaz falan demek yerine elindekine şükredip, sadece olacakları deneyimlemek, olaylara daha geniş açıdan bakabilmek ve gelen fırsatları kaçırmamak. bunların sonucunda hep istediğin şeylere ulaşırsan da bonusu olur, ama o düşünce yapısına geldiğinde çok paran olmasa da, spor araban olmasa da mutlu olabilirsin.

bunlar yerine basarili birinin biyografisini okumak hem daha cok motive eder hemde ögretir diyerek ekleme yapmak istiyorum.

kisisel gelisim kitaplari gercekten bos seyler ondan tamah etmeyin mümkünse.

İnanmış olmak için değil inanmak istediğim bir şey olduğu için inanıyorum.Ayrıca bir şeyleri kazanmaktan aciz olmamak için buna inanıyorum. Bunlara para harcayıp harcamadığımı bilmeden birşeyler yazmakta neyin nesi?Hani derler ya bilip bilmeden konuşmamak gerek....

wolf's rain'i sevmiştim ben çok. köpekler kurtlar falan severim ilgimi çeker pek, ondan.

dragon ball (izlenmesi gerekir)

Code Geass.

İstersen shounen de izleyebilirsin.

Darker Than Black

Full metal guzeldir.

death note.u sevenlere farz gibi birsey code geass.i izlemek. o da cok guzel.

once full metal.i sonra code geass.i izle sen.

(bkz: Black Lagoon)
(bkz: Hajime no Ippo)

sağolun arkadaşlar. pek bilinmeyen başyapıtlar değil de en en izlenmesi gerekenleri arıyorum. bir de daha fantastikvari çocukvari değil de gerçekçi küfürler içierenleri falan yazarsanız daha sevinirim.

Nana ve Nodame Cantabile müzik konulu çok güzel animelerdir.

Eğer Death Note'u beğendiysen ve sporu da seviyorsan One Outs'u izle derim.

Berserk,Gungrave ve Trigun gibi animeleri de beğenebilirsin.

Yukarıda yazdıklarım biraz daha yaş olarak büyüklere yönelik animeler.

(bkz: xholic)

kesinlikle one piece :)

one piece +1

spor müzik konulu değil de hayat-dram-argo-underground-cinsellik-uyuşturucu içeren olursa çok iyi olur. fantastik öğelerle süslenmişte olabilir tabi.

şimdi bu yazdıklarınızın hepsini divxplanet'te araştırıyorum zira altyazıları yoksa hiçbir işe yaramazlar. ve de orda konunun özeti oluyor ilgimi çekenleri torrent listesine ekleyeceğim.

çok sağolun.

şimdiye dek listemde aldığım klasikler ve konusu ilgimi çekenler:

fullmetal alchemist
cowboy bebop
clannad ve clannad after story
code geass
black lagoon
samurai champloo
ergo proxy
durarara

biraz daha yuksek yaşa hitap eden bir anime :monster

fullmetal alchemist'in "brotherhood" versiyonu olmalı tabi ki..

şöyle düşünelim öyleyse, sen müslümansın ve müslüman olmayan herkese müslümanlığı götürmen öğretmen göstermen lazım. bu aslında müslüman olan herkesin vebali. öyleyse yabancı bir kızla birlikte olsan ona müslümanlığı öğretsen hatta belki müslüman yapsan mekanın cennetlik ;) sıkıntı yok.

e hani müslümanlıkta herkesin inancına saygı vardı. O hristiyansa illa onu müslüman olmaya mı ikna etmen gerekiyor?

ılımlı bakışlarda bile "herkesin inancına saygı" onları müslüman yapmak için kullanılan bir araçtır. müslüman olmayan herkese din yayılmalıdır vs. yani sen hristansın ben müslüman saygılı saygılı kalalım diye bişey yok. müslüman da hristiyan gibi dinini yayma görevi taşır.

ikna etmek diyince bunu zorlama olarak mı algılıyorsunuz?

inanca saygsızlıktan bahseden oldu mu? ayrıca ben ikna etmekten bahsetmedim ki. "öğretsen hatta belki müslüman yapsan" dedim. sen ona anlatınca senin üzerinden vebali kalkar.sonra saygı duyarsın, herkesin kendi aklı fikri var kimseyi zorlamana gerek yok.

din toplumların afyonudur.

binlerce yıl öncesinin mitolojik metinlerinde medeni, hoşgörülü bir dil beklemek garip. neticede dinlerin büyük çoğunluğu savaş, kılıç ve kanla yayılmıştır. görece daha medeni bir dünyaya geçilincede bütün dinler kurumsallaşmıştır. yani türkiye'de doğan müslüman, brezilya'da doğan hristiyan, israil'de doğan yahudi, çin'de doğan budist vs. olmuştur.

dinde tebliğ (duyurma, bildirme, haber verme) vardır , yani dini başkasına anlatma yükümlülüğü.benim bildiğim , bütün ilahi dinlerde bu vardır.bunda bir hoşgörüsüzlük yok.

hristiyanlığa olan bakış açısı anlamak için osmanlıya bakabilirsin.osmanlının imparatorluk sınırları içerisinde yüzyıllarca yaşamış hristiyan milletlerin dinleri hala korunmuş ve kilise yapmalarına izin verilmişti.şimdi ise avrupada camileri yıkıyorlar.yada başka islam devletleri bukadar hoşgörülü olmayabiliyor.bu aslında dinlerden değil , insanlardan ,hırslarından kaynaklanan birşey.sen her müslümanım diyeni dindar sanıp yaptıklarını dinin gereği olarak yaptığını sanma.

bunların dışında benim garibime giden ise ateislikte(din gibi oldu sanki)tebliğ yoktur.ama internette takılan biri olarak , birçoğunun insanları ateist yapmaya çalıştığını anlıyorum.ateisliği özendirmesi veyahut dini orada burada dinle alay etmesi...yani sonuçta bir kişiyi ateist yapınca eline ne geçicek ? yoksa amacı tam olarak ikna olmayan kendi bünyesini , başkalarınıda ikna edip rahatlatmak olabilir mi?

"Onlarla iş birliği yapan bizden değildir!" diye bir olay var bir kere.

buğz etmek diye birşey var o kavramı araştırın.

konu din olunca aslında olay dinin kendisi değil, uygulayıcısı önemli. tüm dinlerde öldürmek günah der ama din adına öldüren(iddaa eden diyelim) insanlar da var. kişinin vicdanıdır orada olan zaten. bazı insan hoş görülüdür bazısı bunu anlamaz. dinler hoşgörü ve ahlak üzerine kuruludur. uzman değilim, çok inançlı birisi de değilim ama "müslüman olmayanı müslüman yap, olmazsa dışla, yüzüne bakma" gibi bir öğreti olduğunu duymadım hiç.
oradaki yabancı kadın kavramı kişinin eşi olmayan kadınlardan bahsediyor gibi geldi bana. yoksa gayrimüslim diyebilirdi.

Bunu nasıl böyle anladınız pes doğrusu."Yabancı"dan kasıt başka milletten demek değil, "yolda bir kadın görünce onunla ilgili cinsel şeyler düşünmeyin" diyor.Hangi ülke vatandaşı olduğu önemli değil.Diğer dinlere inananlar için de şöyle yazar: "Sen sadece onlara kendi dinini anlat, kimseyi hiçbir şey için zorlama."

dinler, yeryüzüne allah, tanrı ya da kendisine hangi ismi taktıysak, onun tarafından indirildiği ne meçhul?, hadi bizzat onun tarafından indirildi diyelim ki, içinde geçen tek bir kelimesinin ne anlama geldiğini bile bilmediğimiz bir dilde yazılan bir şeye tapmak ne kadar akıllıca? ve oradan yola çıkarak dinler arası bir çatışmaya girilmesi nasıl bir grizgah??

aga boşver bunları, resme daha geniş açıdan bak.

Evet, olur.

fazla kurumadı.dudağım ilk zaman çok kurudu şimdi fazla bişey yok ama sanki suratım soyulmaya başladı gibi beyazladı toz gibi işte.

olur.. tedaviyi sonuna kadar sürdürmen gerek.. (9 ay roaccutane kullanmış biriyim)

sivilcelerin falan da mı geçmedi?
3 aydır 30mg ro. kullanıyorum. sivilcelerim 2. hafta geçti (zaten belara ile baya azalmıştı.) ikinci aydan itibaren dudaklarım kurumaya burnu kanamaya başladı. 3. aydayım, yüzüm kuruyor, eklemlerim ağrıyor.

düzenli kullanmaya devam et etkisini görüceksin.ha bu arada bi şehir efsanesine göre bu ilaç kan hastalıklarına yol açıyormuş

@neal cassady: kan hastalıklarına yol açmıyor. karaciğeri fazla yorduğu için kan değerlerini yükseltiyor. bu yüzden her ay kan testi yaptırıp bu değerleri kontrol ediyorsun, gerekirse doz azaltıyorsun.

sivilceler geçmedi kan değerlerim müthiş eklem ağrım,burun kanama yok.dudak kuruma yok denecek kadar az.

Ben çevirileri Bin kelimesi 7TL üzerinden yaptırıyorum. Ankara'da

@babilbaligi o zaman ben 20-25 istemeliyim?

@melekgorngn nasıl yani anlamadım?

bin kelime 7 tl eğer profesyonel bir yerse, sen de bin kelimeyi 3-4 tl'den hesapla. 50 tl iste bence.

kavram kargaşası olmuş
1000 "kelime" 7 tl ye kimse çalışmaz
180-200 kelime 7 TL olabilir
ucuz yapanlar 1000"karakter" 4-5 liradan yapıyor
ki ben de pahalı fiyat çekmeyen birisiyim bu fiyatlara yapıyorum

metnin türü de önemli. uğraştıracak, zor bir metinse ve siz işinizi çok iyi yapacağınızı düşünüyorsanız 1000 karaktere 8-10 lira bile isteyebilirsiniz. çeviri büroları 10-15 civarı istiyor.

50 tl çok az yahu, düşürmeyin o kadar piyasayı.
1000 karakteri 8 tlden hesaplasanız 120 eder. biraz daha indirip 100 civarı isteyebilirsiniz. 50 çok çok az ama dediğim gibi.

1000 krk için 5 lira başlangıç için iyidir yazacaktım

Abi biraz fazla değil mi bu fiyatlar ya? Ben bir ara oyun çevirilerine yardım ediyordum da böyle olduğunu bilsem işi gücü bırakır çeviri yapardım ben.

var.

yok.

varla yok arası

Valla ben İstanbul'da yaşıyorum ama Ankara'ya gittiğimde hemen her gece orada olurum. İstanbul'da da Passage benzeri bir yer olsa da gitsek diyorum hep. Ya da vardır da ben bilmiyorumdur (bilen varsa mesaj atsın).

ayda 1

Hafif

sık sık

5 ayda 5 kilo bir şey değil öss için. sınava kadar 5 daha alırsın ve takma bunu. ki bence zaten ideal kilon da 68-70'tir.

ama göbek nasıl oluyor hocam o ideal kiloda?

ideal kilo dedigimiz sey söle bise simdi spor yapiyosundur yag oranini standart alınan %10-11 yada daha aşağı cektiginde verilen degerdir yani senin icin 65 kilo idealse bu dediğim sartlarda idealdir yag oranin yüksek oldukca ideal kiloda olsan dahi göbekli olursun

göbek eşit değildir kilo. diyetisyen eşliğinde verdiysen zaten bunu biliyorsundur. bölgesel yağlanma diye bir olay var. spor ile gidecek o göbek.

gerektiği kadar yağ vermemişsin kastan kaybetmişsin demek oluyor. ayrıca tüm bunları yaparken vücudun sarkmış ve göbek kalmış oluyor.
ama yaza kadar yemene dikkat et, haftada 1-2 gün yürüyüş yaparsın hava ısınınca hem kafan dağılır hem de forma girersin.

bunları takma kafana şimdi, iyi bir bölüm kazanda o zaman sıkı bir programa girersin.

(bkz: p90x)

Ben össye hazırlanırken evde ağırlık çalıştım yanına 3 kilo yağ yakıp 2 kilo kas yapmıştım hafif çalışmayla. Söyleyeyim de iyice kendini kötü hisset :D Yürüyüşe çık yediğine biraz dikkat et. Kış, normaldir. Verirsin yazın.

bak sana bunun tek yolunu söyliyim, spor spor spor!
bunun yanında ek olarak düzenli beslenmede var ama asla yerinde oturarak verimli birşeyler elde edemezsin.
kilo vermek için spor yap denilince akla ilk gelen yok koşmak yok yürümek oluyor ama bunun dışında basketbol kurslarına yazıl, voleybol oyna, tenis oyna bunun gibi şeyler yap ayrıca ideal kilona gelene kadarda düzenli dengeli beslen.
ideal kilona gelincede kilo almamak için spor yapmaya devam etmelisin kesinlikle, zaten bi zaman sonra sende seversin bu işi.
kısacası;
-düzenli beslen, spor yap
-ideal kilona gelincede istediğini ye ama sporu bırakma.

Aynı fkirdeyim.

Vatan millet videolarını ya da popüler videoları neden paylaşıyorlarsa o yüzden. Ne olduğu değil yani önemli olan bu kişiler için.

çoğumuz gizli sapkınız. Bu aşırı bi manaya gelmesin. Her insandaki hayvani parçalama, kendinden zayıfa zarar verme güdüsü vardır.

boşverin, siz hayvanları seviyosunuz ben insanları.

kimseye kızmayalım.

o kanserli bebek resimleri için facebook 3 krş veriyor !!!111bir

görülmesi gerekiyor. etkilemesi gerekiyor. moralinizin bozulması gerekiyor. lokmaların boğazınıza dizilmesi gerekiyor. "bir köpek ölmüş" haberi kimseyi harekete geçirmiyor bu ülkede. ama o köpeğin ölürkenki görüntüsü bikaç kişiyi ayağa kaldırabiliyor. iştahınız kaçtıysa kusura bakmayın. böyle böyle kurtulacak bu hayvanlar.

bugün ilk kez gördüm. bacakları asitle yakılmış bir hayvan. bir de para ödülü verilecek diye kolpalamışlar. bunları paylaşanlar ya salak, ya da harbi zevk alıyor.

Arkadasim ne demek gorulsun ne demek moraliniz bozulsun?
3 ay once bicaklanmis kadin fesmi yayinladi diye haberturke soylemediginizi birakmadiniz.

İnsanlarda bazi duygulari uyandirmak istiyorsaniz sevimli kopekleri paylasin hayvan haklari hakkinda bilgi verin.

Tecavuzu kinamak icin tecavuz videosu paylasmaktan farki yok. Sadee bu konulardan etkilenen insanlarda tramva yaatiyorsunuz.

Yaptiginiz is degil. Sadece show yapiorsunuz show. Hayvanlar hakkinda hassasiyetiniz varsa bu videolari degil paylasmak izlemeye bile yureginiz dayanmaz siz show pesindesiniz. Gidin yuruyus duzenleyin hayvan haklari hakkinda yazilar yazin. Bir psikopatligi paylasip sucsuz insanlari yaralamayin.

şirin köpek resmi paylaşmakla kimse hayvan haklarına parmak basmıyor kardeşim.
geçenlerde bolu hayvan barınağında yerde tasmasıyla ölmüş, üzerine kar yağmış köpek resmi olmasa o kadar mama, o kadar ilaç yardımı yapılır mı sanıyorsun? sizin şu "psikolojimiz bozuluyor ühü" kafanızla dönmüyor bu işler. biz de üzülüyoruz, kahroluyoruz ama harekete geçmek için yapılıyor bunlar. insanlar hayvanları petshop'tan ibaret sanmasın, sahip çıksın, hayvan haklarına ve yasa değişimine ihtiyaç duyulduğunu anlasın, bazı normal 'ruh hasta'ları kediyi tekmeyelerek öldürdüklerinde cezasını çeksin diye yapılıyor.

şovsa şov. klavyenin başında ağlamakla kurtarılmıyor o canlar. gerekli yürüyüşler, dilekçeler, görüşmeler yürütülmeye çalışıyor sen canını sıkma.

hatta elini iki taşın altına sok da bir dilekçe de sen yaz ki bir kurum kuruluşa mail atan kişi sayısı artsın da adamlar harekete geçsin.

valla işyerinin önündeki kediye whiskas verdik. fakat bu dehşet videoyu gördüm. moralim çok bozuldu. o paylaşan kişiye neredeyse küfredecektim.

siz hayvanlara işkence yapan, onlara eziyet eden şerefsizlerin bu videoları izleyince hizaya mı gireceğini düşünüyorsunuz? hayatında bir hayvana yiyecek bir şey vermemiş insanların bu vahşetleri görünce koşarak kedi, köpek, güvercin besleyeceğini mi düşünüyorsunuz.

vahşet gösterisiyle insanlar bilinçlendirlemez. biraz mantık. lütfen!

arkadaşım kimse vahşet vidyosu izleyip kedi beslesin diye paylaşılmıyor o, sen çok yanlış yerde kalmışsın.

Ayaklarina asit dokulmus, tecavuz edilmis kopek resmi paylasmanin pozitif etkisini soyleyin bize. Yanlis yerde kalmissin filan. Bu laflara ihtiyaci yok kimsenin. Cevap da degil bu. Sadece laf yetistirme.

Sosyal medyada bunu paylaşmak demek, onlarca dilekçenin altına bir imza atmak demek, gerekli yerlere yazı yazmak demek, basının haberini çekmek demektir. bu zamana kadar atılan adımlar nasıl oldu sanıyorsunuz.

klavye başında kendi keyfiniz kaçmasın diye konuşmayın artık. bu ve benzer şekilde şikayet edip kılını kıpırdatmayan insanların ağzını açmaya hakkı yok.

tecavüze dikkat çekmek için tecavüz videoları hazırla,
cinayetlere dikkat çekmek için cinayet sonrası parçalanmış bedenlerin fotoğraflarını hazırla,
çocuk istismarına dikkat çekmek içni tecavüze uğrayan çocuk videoları paylaş.

zihniyetiniz bu kadar sığ işte. daha önceden tecavüze uğramış, annesi bıçaklanarak öldürülmüş insnaların bu videoları görünce neler hissedeceğini düşünme. pozitif etki bırakacağına negatif etkiyle bir şeyler yapmaya çalış. ne kadar kolay.

sığ beyinlersiniz. hepiniz sığ beyinlersiniz arkadaşım. uğraşma hiçbir şeyle. hayvanlara böyle yardım edeceksen hiç yardım etme daha iyi. senin yaptığın şeyin adı yardım değil çünkü, show yapmak. hepiniz SHOW yapıyorsunuz. karşınızdaki insanın neler hissedeceği umurunuzda bile değil. hayvanlara empati yaparken, o videoları izlediğinde, fotoğrafları gördüğünde o haftası mahvolacak insanlara empati yapmıyorsunuz. ÇÜNKÜ SAHTEKARSINIZ. bak bu kadar net yazıyorum. her biriniz SAHTEKARSINIZ. sizler cana değer vermiyorsunuz.

sizler sağa sola sövüp kendi EGONUZU tatmin ediyorsunuz. kendi VİCDANINIZI temizlemeye çalışıyorsunuz.

başka şekilde imza mı toplayamıyorsunuz arkadaşım? bu kadar mı acizsiniz?
tabi, kim uğraşacak ki normal şartlarla imza toplamaya, yürüyüş yapmayla. paylaş vahşet görüntülerini, vahşetle prim yap. bu ülkenin işi bu olmuş zaten.

hala konuştuğu şeye bakar mısın yahu. hala konuştuğu şeye bakar mısın.

klavye başından rahatsız olmuşuz. ulan tabi rahatsız olucam. paramparça olmuş, işkenceler görmüş hayvanların resimlerini gözümün içine sokuyorsun. ben yolda bile ezilmiş bir hayvan gördüğünde o gün yemek yiyemeyen bir adamım. beni rahatsız ediyorsun arkadaşım. sen, benim hayvanlara ne yardımlar yaptığımı biliyor musun da ARTİST ARTİST konuşuyorsun. EGOİST. senin istediğin olacak diye, insanları üzmeye ne hakkın var?

ne hakkın var şimdi senin o MİNNACIK beyninle paylaştığın video yüzünden benim haftamı sikmeye. ne hakkın var? hayvanlara işkenceden rahatsız mı oluyorsun. topla arkadaşlarını çık sokağa. hayvan hakları yasaları çıksın de.

hiçbir suçu, günahı olmayan insanların gününü/haftasını sikip atmaya hakkın yok. anladın mı? o hayvana işkence eden adamdan bir farkın yok. çünkü sen de sırf KENDİ EGON VE KENDİ VİCDANIN için bana psikolojik işkence yapıyorsun. anladın mı? anlayamazsın. çünkü İKİYÜZLÜSÜN. hayvanlarla empati yapıp, karşındaki insanla empati yapamayacak kadar ikiyüzlüsün.

o yüzden sizin gibilerden utanıyorum.

şampiyon önce sakin olmasını bil, ağzını dilini lisanını doğru kullan sonra tartışmaya gir.

pembe panjurlu toz pembe hayatta işler kuru yürüyüşlerle çözülmüyor. yapın yapın diye ağladığın yürüyüşler de yazışmalar da hız kaybetmeden yapılıyor.

Bu paylaşımları yapanların çoğu klavye başında ağlamaktan ziyade her haftasonu ormanlara atılan köpekleri besleyen, RM'leri düzenli kontrol eden ve bu hayvanların ne şartlarda yaşadıklarını göstermeye çalışan insanlardır. Sen ne konuşuyorsun iki gramlık öfkenle?? Aktivist hayvanseverler ne şartlarla ne angutlarla uğraşıyor o canlar için, nasıl yırtınıyorlar hiç ama hiç fikrin var mı? Yok çünkü "ne kadar acı :((((( çok üzülüyoruz :((((" deyip gözünü yummaktan başka bir şey yapmamışsın.

Aayrıca, şu sıralar paylaşılan köpek canın paylaşımındaki amaç da bunu yapanların bulunmasına yöneliktir. Çünkü bu köpeğin çektiği acı ÇOK uzun sürmüştür, işkenceye maruz kalmış bir hayvandır. Dolayısıyla işkencecinin en kısa sürede bulunması amaçlanmıştır.

Sahtekarlık, empati kuramama, cana değer vermeme gibi ithamlarını ciddiye bile almıyorum. aşırı sinirden saydırdığın saçma suçlamalar olduğu çok açık ve dayanağı sıfır.

www.youtube.com

şundan dolayı.

iki gün önce marketten dönerken yolda kalan arabayı 7-8 alakasız kişi hiçkimse talep etmediği halde ittirdik.. aracın sahibi -arkadaşlar sağolun dedi ve herkes kendi yoluna dağıldı... nedense iyi hissettim

Ben de bugün otobüste 2 kapalı kadına konuşurken uyuz uyuz bakan bir kadın gördüm. Yüzünde öyle bir ifade vardı ki kaçıp gitmek istedim buralardan. 2 otobüs seferimden birinde oluyor bu düşünün.

ailem..arkadaşlarım
her nerede olursam olayım, olduğum yerde mutlu olmamın tek sebebi budur.

böyle bir güzelliğin hiçbir yerde olmaması:

4.bp.blogspot.com

iş imkanı.

ben bastım gittim valla en son, dayanamadım. ailemi, arkadaşlarımı, istiklal caddesi'ni, kadıköy'ü çok severim ama yok yani geri kalan her şey nefret ettirdi kendisinden.

rakı var ya bu memlekette. bütün derdi kederi ona yükleyebiliyorsun. niye mutsuz olacakmışız ki?

hala aklıma geliyor bu tür konular gördükçe,
kurban bayramının 1. günü işe gitmek için somurta somurta otobüse bindim, şoforun arkasındaki panoda tükenmez kalemle yazılmış "kurban bayramınız mubarek olsun" yazısını gördüm, döndüm, bayramını kutladım. sıcacık sırıttı.

neyin var la

Parçalanıyorum her seferinde. Sonra kendi kendime gelin güvey oluyor gibi hissediyorum. Ardından bir an umutlanır gibi oluyorum. Sonra başa dönüyor bu döngü tekrar ediyor. Bir suçlu arıyorum bulamıyorum. Bakıyorum hiçbir çare yok ya acı çekeceğim ya da bir şeyim yok gibi davranacağım yavaş yavaş alışacağım ama yediremiyorum olmuyor işte.

seviyorsan gitceksin konuşcaksın. bak daha yeni mesaj attım gencin birine bakış makış diyo. konuşcaksın kardeşim başka çaresi yok. bu zamanın genç erkekleri peçe takıp dolaşcak nerdeyse ne bu utangaçlık ayol.

dostum net ol git söyle cevap ne olursa olsun rahatlayan sen olcağın için herşey süper olcak. içine atma dışına at...

Bunu ne kadar çok yaşamış olsam da konuşamıyorum işte böyle bir şey olunca konu. Dilim tutuluyor telefonda bile olsa. Zaten problem o değil ben ne cevap alacağımı biliyorum. Sadece bir gün samimi hissettiriyor bir gün yüzüme bakmıyor. Kötü oluyorum görüyor hiç umurunda olmuyor. Bu da değil. Birbirini severek evlenen insanlar görüyorum, hikayelerini okuyorum hani ister istemez bir yerlerde rastlayarak. Gerçekten isteyebileceğim tek şeyin asla olmayacağını görüyorum. İyi de bu herkese oluyor neredeyse diyeceksiniz ben de öyle diyorum ama bu, bu çok ağır. Sadece ağır. Kaldıramıyorum.

olur öyle şeyler ya. 2 gün sonra hatırlamayacaksın bile

2 yıl belki.

Ya telefonda onu çok özlediğimi söylüyorum yarım saat konuşuyoruz ertesi gün konuşmuyor bile bu nedir allah aşkına cidden kafam almıyor. Ben mi her şeyi kafamda tasarlıyorum nedir yani. Bir insan neden yakınlaşmak isteyen birine böyle davranır ki. Deli olacağım ilk defa biriyle yakın (arkadaş veya başka türlü) olmak istiyorum ve olmuyor. Sanki kapıları yüzüme kapatıyor ya da ne bileyim anlamıyorum işte.

Niye böyle bir şeyle ilk defa karşılaşıyormuşum gibi yaklaşıyorsunuz ki olaya.

gerekirse git konuş be. öyle can sıkkın durup acaba demekten kurtulursun.

konuşursam da öyle rahat rahat arayıp konuşamayacağım. belki daha soğuk davranacak.

@yerdeniz:

Keşke benim de dertlerim seninkiler gibi olsa ama umursayamıyorum istesem de.

Geçen gün biraz konuşmaya çalıştım bana kızgın olduğunu söyledi ama nedenini söylemedi. Ben de bugün aradım nedenini sordum, anlık bir şey olduğunu söyledi. Ben onu aramıştım, duymadı herhalde dedim kapattım 10 dakika sonra tekrar aradım meşgule aldı. O ben kapatırken meşgule almış zaten. Yani ısrarla arıyormuşum gibi olmuş. "Zorunda" hissettirmişim ona.
Bilmiyorum ya ben bekliyordum ki farkında olmadan bir şey yaptım, bu uzun süredir soğuk davranması ondan diye düşünüyordum. Bu en azından bir sebepti rahatladım biraz. Şimdi böyle olduğunu öğrendim hem o boşa çıktı hem de alındım. Bilmiyorum ama alındım işte. Açtım bir tane baww thread param parça oldum bildiğiniz. Şöyle arayıp içimden geçen her şeyi söylemek istiyorum ama yapamıyorum da deli olacağım. Bir yandan da migren ağrısı var zaten ağladıkça ağrıyor başım.

Ooff of.

İnternetteki sitelerden listelere göz at. Aradığın tarzda isimleri bile olabilir listelerin yani tam istediğin gibi "yemek yerken dinlenebilecek müzikler" diye örneğin. Ya da new age, ambient tarzlarına bak. Klasik müzik dinle. Film soundtrack listelerine bak çok iyi müzikler var. Clint Mansell, Hans Zimmer, Iron Zur gibi sanatçılar.

www.stereomood.com

Plej - Home Is Where Your Heart Was

not: eksik okuyup, albüm ismi yazmışım. (bkz: lounge fm) işini görür.

lounge music

www.youtube.com

Şarkı olarak değil de benim dinlediğim kişileri söyliym, bi dene:
Madeleine Peyroux (favorim La Vie En Rose parçası)
Eliza Fitzgerald
Pink Martini
Zutons

türk sanat müziği dinlersen geçer.

beautiful yapı bakımından ağzın dolu dolu söylendiği içindir muhtemelen.. zaten güzel kelimesindeki e sesi kelimeyi biraz eziyor ... ben ne dediğimi bilemedim şu an... sonuç olarak enfes demeyi deneyebilirsin

Düşünün ki çok ender görülen bir şey görüyorsunuz bir manzara ya da bir sanat eserinin orjinali vesaire. Hani olur ya o an, amerikan karakter this (it) is beautiful der doldura doldura ya da so beautiful der ya da en güçlüsü direk beautiful der ilk i'sine basa basa. Oradaki beautiful'u karşılasın yeter bana.

Muazzam

Oluyor gibi ama aynı anlamda değil işte. Neyse onu geçelim şimdi şu sahneye gelelim: Cesur Yürek'te abimiz sevdiği kız gidip gördüğü yerleri "Nasıldı?" diye sorunca önce fransızca ona yazıyor sonra ingilizce "beautiful" diyor. O anki ifadeyi verecek bir kelime lazım.

a1201.hizliresim.com

Sunshine'ı izleyeceğim de hangi sunshine :S

www.imdb.com
www.imdb.com

Şimdi orada aşk hikayesi olan olmaz diye düşünüyorum da diğeri de biraz boktan duruyor sanki.

sci-fi olan sunshine; ne dandiği, şahane bir filmdir.

seinfeld, curb your enthusiasm izle. komple gunluk konusma.

coupling halis ingilizcedir.

seinfeld e bayilirim ama dili o kadar temiz ve anlasilabilir degil bence:/

zevki süper mi bilemem ama tarihi filmlere bakmanız lazım.

the other boleyn girl gibi.

argo sıfır. dil temiz. ama kelimeler de bol.

yani bir filmin içinde ne kadar geyik espri şamata soytarılık zenci varoş uyuşturucu ergen sinirli insan kavga varsa, anlamanız zor olur. ciddi sert ağır filmlerde rahat olur.

troy, agora, copying beethoven, the message, temptation of christ, kingdom of heaven, 300.

tarihi film olmasa da "kalite" insanların filmini izleyin.

oynayanlar toplumun zengin okumuş sakin olgun temiz efendi insan evladı adamları falan ise yine dili iyidir. mesela:

www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com

ben genelde film değil de belgesel öneririm ama kelime hazinesi ağırdır.

şu olabilir mesela:

www.eksiduyuru.com

kulak böyle böyle gelişir. durmak yok yola devam.
anlayamadığın yapımı dinlemeye ve anlamaya çalış.
ben 14-15 yaşındayken conan ve jay leno dinleyerek uydudan kulağımı geliştirdim. şu an dinleyerek anlamadığım çok az yapım bulunuyor.

Sen bir de american psycho izle iyi olur :=)

ha tabi şu var...

learning learning ile olur.

bu diziler filmler insanlar dil öğrensin diye yapılmıyor.

alın size bbc six minute english:

www.bbc.co.uk

amaç ingilizce öğrenmekse, bunu deneyin bence. sadece 6 minute english'de 200 civarı podcast var. hem de .pdf si vocabularysi her şeyi ile:

www.bbc.co.uk

friends diyecem ama bilemedim.

bir kenarı düz ne yahu ?

taraf deyince de olmadı ki, üst ve alttan bahsediyosun sanırım, paralel onlar.

demek istediğim şey, normalde 120 derecedir değil mi tüm açıları? peki ya bir tarafı dik açıyla inerse farklı bir isim mi veriliyor? ascii ile ne kadar anlatılabilirse anlatmaya çalıştığım şey bu.

alti adet kenari olan sekillere altigen deniyor.. her acisi 120 derece olana duzgun altigen deniyor.. bahsettigin sey altigen oluyor sadece, ozel bi adi oldugunu sanmiyorum.. varsa da ben duymadim hic..

evgen?

Öyle altı kare üstü yaptığın gibi altıgen olmaz. Olamaz.

Pardon düzgün altıgen olmaz öyle.

Mikrop kapma riskin var çünkü içtiğimiz su bile %100 steril olmayabilir, kaldı ki suda bulunan eriyik mineraller/metaller lense zarar verebilir. Bir de gerekli kayganlığı sağlamaz. Kullandığın lensin cinsini bilmemekle beraber en azından bir geceliğine lensle uyumak yeğdir.

aylık lens kullanıorum markası acuvue. ayrıca zaten 2 gecedir lensle uyumaktayım :)

valla ben geçenlerde denedim, bir şey olmadı. tek sorun taktıktan sonra 10dk bulanık görmemdi :)

Ben de acuve'nin aylık toric lenslerini kullanıyorum. 1 hafta filan lensle uyuduğum oluyor şimdilik bir problem yaşamadım ama yine de riskli tabii gözde yabancı bir cisimle uyumak.

başka çare yoksa bence suya koyun ama ertesi gün lenssiz de idare edebilme olanağınız varsa takmayın. daha sonra solüsyonla temizleyin lensinizi.

serum izotonik ile elden baska bir sey gelmiyorsa kullanabilirsiniz. ancak tuz miktari ayarlamasi cok onemli yoksa yandim ali modunda ev icinde kosturursunuz.

lensle uyumayin

Lensi aylık lensmiş. Bence en mantıklı olan solüsyon yokluğunda lensle uyumak. Bir şeycik olmaz.

Belki jacov'tur. *pokerface*

new.myfonts.com

tarife saniye

sakın tarife saniye kullanma dakikası 40 kuruş, her ay inanılmaz fatura gelir, onun yerine alo paketlerden uygun bi tane seç daha iyi.

Zaten dakikası 40 kuruş kullanıyorum şu an default yani. Hangisini seçeyim dakika paketlerinden?

Yükleme yaptığımda 5 gün içinde 200 dakika ve 200 sms 15 liraya alabiliyormuşum. Alacağım sanırım bundan ama hala çok az görünüyor gözüme. Daha hesaplı bir şey de bulamıyorum ki.