Giriş
(2)

Cümle içinde kullanmayı bilmiyorum ama..

cosmicgadin
Tavuk yemi ne demek? Böyle bir tabir varmış sanırım. Antalya taraflarında.bizim buralarda buna tavuk yemi denir gibi.. Bir şey, bir davranışa karşı. Ne olabilir bilen?
Tavuk yemi ne demek? Böyle bir tabir varmış sanırım. Antalya taraflarında.bizim buralarda buna tavuk yemi denir gibi.. Bir şey, bir davranışa karşı. Ne olabilir bilen?
0
cosmicgadin
(17.03.23)
İlk aklıma gelen yemekle ilgili birşey oldu mesela bulgur pilavı, yulaf vs gibi, bu nasıl yemek böyle tavuk yemi gibi. Ya da porsiyon anlamında küçük.

Davranışa karşı bilemedim, belki kandırmak anlamında olabilir.
0
Coma
(17.03.23)
Normalde bir insanın yiyeceği yemeği beğenmemek anlamında.
Ot olabilir büyük ihtimal ya da yukarıda yazılan gibi yulaf vs.
"Ben bunu yemem, bu bizim oralarda tavuk yemi olarak kullanılıyor" gibi
0
etna
(17.03.23)
(12)

Ciddi bir insan olmak kötü birşey mi?

slm ben yalnız komando yasin
Genelde ciddi bir insanım cıvıklıktan, şakalaşmalardan, sululuktan hoşlanmam. Bana takıldıkları ya da şaka yaptıkları zaman kızarım. Bana göre şakalar genel anlamda yapılır , şahsa yönelik yapılmaz. Kimisi sevmez böyle şeyleri şaka yapıp alay edip hayatı yaşamak gerek diyorlar ama bana garip geliyor
Genelde ciddi bir insanım cıvıklıktan, şakalaşmalardan, sululuktan hoşlanmam. Bana takıldıkları ya da şaka yaptıkları zaman kızarım. Bana göre şakalar genel anlamda yapılır , şahsa yönelik yapılmaz. Kimisi sevmez böyle şeyleri şaka yapıp alay edip hayatı yaşamak gerek diyorlar ama bana garip geliyor bu durum.
0
slm ben yalnız komando yasin
(10.03.23)
Böyle bir insanla sürekli aynı yerde bulunmak istemem ben yaşam enerjimi söndürür diye, yani kötüdür değildir bilmem tabii kötü demem ama belki de derim bilemiyorum.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(10.03.23)
bu senin seçimin fakat kötü bir şey, hayat TR'de zor ve stresli bundan dolayı insanlar çevrelerinde daha çok neşeli insanları tercih ediyorlar.
0
mysql34
(10.03.23)
z kuşağı ve dehb'li bireyler için kötü.
0
OrangeYellow
(10.03.23)
ben ailem disinda kimsenin saka yapmasina izin vermem.
yakinim degilse eger hayati yasamak vs hepsi bunlarin kendilerini etrafa göstermek icin bahaneleri.
hayat saka yaparak mi yasaniyormus?
0
Coma
(10.03.23)
coma +1

farklı kişilerle farklı şekilde mesafelenebilirim
0
freebird5406_2
(10.03.23)
cıvıklaşmaya bayılırım ama benim gibi cıvık olmayanlarla işim olmaz. kendim gibi bi seviyesize ihtiyacım var.
0
kirby
(10.03.23)
her şeyi dalgaya almak iyi bir şey olmadığı gibi her zaman ciddi olmak da iyi bir şey değildir.
0
candide
(10.03.23)
şakanın içeriğine göre şakaya kızmayı anlayabilirim, bazen şakalar kalp kırıcı olabilir ama birine takıldığımda kızarsa ben daha çok bozulurum. yani şöyle düşünüyorum hep; milyarlarca yıllık dünya tarihinde alt tarafı 70 yıl yaşayan bireyleriz. bizden sonra da milyonlarca hayat olacak. hiçbi şey değiliz ki. hayat bu kadar ciddi bi şey olmamalı. her şeyi şakaya vurmak, çok ciddiyetsiz yaşamak da problemli ama çok da kasmamak lazım. haddim değil tavsiye vermek ama bence bi tık bu bakış açını değiştirmen senin hayatını kolaylaştırabilir.
0
nathanieltroy
(10.03.23)
senin ki de kotu tam tersi civiklikta kotu. ortasini bulacaksin.
0
buenosdias
(10.03.23)
bu genelleme olacak bir şey değil, yerine göre ciddi yerine göre şakacı bir insan olabilmek en iyisidir. her ortamda ciddi takılırsan bir çok yerden dışlanırsın, keza yanlış yerde şaka yaparsan yine sıkıntı yaşarsın. hiç şaka kaldıramayan biriysen de özgüven problemlerin olduğu kanısına varılır. yerine göre değişir yani.
0
roket adam
(10.03.23)
Ciddyetn ölçüsü olmalı. Çocukla çocuk, büyükle büyük gibi olunur. Bunlarda sorun yok.
Ama ciddiyet, kişide daha çok sinirlilik hali ile ön planda ise zaten onun çevresinde pek kimse de olmaz.

Ben daha çok, kişi evet ciddi olmalı çünkü hayatın kendisi ciddidir.. deme yanlısıyım.

Latife, mizah vs. ise yeri geldiğinde ve dozunda olmalı
0
diyecevaplandı
(10.03.23)
Tüm ortamlarınızda böyle misiniz?
Biraz garip bence, insanın ciddi olduğu ortam da vardır, rahat davrandığı ortam da vardır.
Şaka ben de sevmem, çok saçma bulurum yapılmasından hiç hoşlanmam bunu hayatımda olan insanlar bilirler kimseye hatırlatmam da gerekmez, ama güleriz eğleniriz bu başka bir şey.
0
Dağcı
(10.03.23)
(9)

eskiyen ayakkabi kiyafet vb

tuborg yesili
kullanilacak durumda olmayanlari ne yapiyorsunuz?
kullanilacak durumda olmayanlari ne yapiyorsunuz?
0
tuborg yesili
(04.03.23)
bi posetin icine koyup copun yanina koyuyorum ben.
0
e mice
(04.03.23)
Köye götürüyorum çiftçiler tarlada giyiyor
0
Coma
(04.03.23)
Özellikle kot pantolonları inşaat, yapı işlerinde çalışan tanıdıklara veririm. Son üç kot pantolonu kaynakçı bir arkadaşa vermiştim. işlerine uygun ayakkabıları da aynı şekilde.

Pamuklu yapıya sahip giysileri parçalara böler temizlik amaçlı evde veya arabada bulundururum.
0
diyecevaplandı
(04.03.23)
Giysi kumbaralarına atıyorum.
Kullanılmayacak durumda olanlar dönüştürülüyor.
Yanılmıyorsam Uşak'taydı. Dönüştürme fabrikası var.
0
Mirket
(04.03.23)
Kullanilacak durumda degilse çöp
0
unidentified floating object
(04.03.23)
belediyelerin şeysine atıyorum, kutusuna
0
tantavizisyon
(04.03.23)
Giysi kumbaralarına atıyordum.

Geçen bir haberde bunların satıldığını görünce, artık koymayacağım. Çöp kenarına bırakırım poşetle.

Not: daima eski de olsa yırtık da temizler öyle bırakırım. Sonucta bizim ihtiyacımız olmayabilir ama başka biri ona muhtaç olabilir. Kimseyi kötü hissettirmeye hakkımız yok.
0
baldan kaymak
(04.03.23)
kumbaralara kesinlikle atılmamalı. şoparlar kumbaraları patlatıp bit pazarında parçası 5 liraya satıyor.
onun yerine muhtarlara vermek veya çevrenizde gerçekten ihtiyacı olan kişilere vermek en mantıklısı.
0
astronom bey
(04.03.23)
kullanilamayacak durumdaki kiyafetleri temizlik bezi yapiyorum. ona da ihtiyacim yoksa h&m'ye goturuyorum. poset dolusu kiyafet icin indirim ceki veriyorlar.
0
in vino veritas
(04.03.23)
(7)

Tezden nasıl makale çıkarılır?

The colors of my sea perfect color me
Tezimde 3 ayrı tema var. İkisi bir makale 3'üncuden ayrı bir makale çıkarabilirim. Tez danışmanım tezden makale çıkarma olayının rewrite olduğunu ya i başka kelimelerle aynı şeyi yazmak olduğunu söyledi. Böyle mi cidden?
Tezimde 3 ayrı tema var. İkisi bir makale 3'üncuden ayrı bir makale çıkarabilirim.
Tez danışmanım tezden makale çıkarma olayının rewrite olduğunu ya i başka kelimelerle aynı şeyi yazmak olduğunu söyledi. Böyle mi cidden?
0
The colors of my sea perfect color me
(03.03.23)
Değil. Makale farklı bir şey, tez farklı bir şey.
Programların büyük çoğunluğunda mezuniyet şartları içinde dahi tezden üretilmiş makale zorunluluğu vardır.
Tezden üretilmiş makale; tezin daha az detaylı, sonuca odaklı, teze benzer çalışma yapacak kişilere yol gösterebilecek akademik çalışmadır.
Tezinizin akademik camiada yayılım hızı, nitelikli bir makaleninkinden çok daha düşüktür.
Hülâsa, tezden üretilmiş makale çöp veya tekrar yazım değildir, değerlidir.
0
d e j i n
(03.03.23)
O zaman tezden makale çıkarırken daha kısa bir şekilde aynı şeyleri yazıyorum? Başka kaynaklar ekleyebiliyoruz değil mi? Ya da kaynakları güncel verilerle değiştirme de yapılıyor değil mi?
0
🌸The colors of my sea perfect color me
(03.03.23)
makalenin yayımlanması için gönderilecek dergide, makale türü diye bir bölüm de olur genelde. orada tezden üretilmiş makale diye belirtmeniz gerekli.
her türlü ekleme çıkarmayı yaparsınız.
danışman hocanızın görüşü alınarak tek yazar veya birden fazla yazarlı olarak yayımlanabilir. etik olan: birinci yazar tezin sahibi, ikinci yazar ise danışmandır. eş danışman varsa o da üçüncü yazar olur.
kolay gelsin.
0
d e j i n
(03.03.23)
İlk defa duydum, saçmalık yani. danışman hocanla bir daha işin olmayacaksa tek yazar çıkar makaleleri. Makale bazlı tezler var ve makalesi bazen geç sunuluyor mesela.
0
Coma
(04.03.23)
hocanız yanlis biliyor.
0
tadellesever
(04.03.23)
hangi alan? eger temalar birbirinden bagimsiz degilse (ki ayni tez icerisinde oldugundan benzerdir diye varsayiyorum) tek ve saglam bir makale yazmak her zaman icin daha iyi. bizim turk tipi akademisyenlerde cok makale yazmak cok akademik uretim gibi bir anlayis var. ne yazik ki sistem de bunu destekliyor. dandik dergilerde yayinlanmis ve kimsenin okumadigi cop makalelerle dolduruyorlar literaturu. sonra da bakin benim 150 tane makalem yayinlandi diyorlar ama bir bakiyorsunuz o alanda hic kimsenin duymadigi, hatta adi kotuye cikmis olan dergilerde yayinlamislar ve dogru duzgun atif alamamislar. yani bir tane yuksek etki faktorlu bir dergide, cok atif alacak makale yazmak 3-5 tane kimsenin okumayacagi dandik bir dergide yayinlamaktan cok daha onemli (en azindan avrupa'da). bazi dergiler verilerinizi baska makalede/dergide yayinlamamaniz icin sinirlama getiriyor (eger ayni datayi kullanmak istiyorsaniz), o nedenle alani sordum. yani ayni data setinden iki farkli makale cikarirsaniz ve bu dedigim dergilerden birinde yayinlarsaniz hukuki problemler yasarsiniz.

tezden makale cikarirken kismen tekrardan yaziyorsunuz. tabii bu hangi dergiyi hedeflediginize de bagli. makalenin icerigini kismen onlar belirliyor. yeni kaynaklar vs. ekleyebilirsiniz, ayni olmak zorunda degil, hatta arastirmanizi genisletip yepyeni bir sey de yazabiliriz.

@coma'nin dedigi dogru degil. burada onemli olan emek ve bilimsel etiktir. makalede emegi olan herkes makaleye yazar olarak eklenebilir. bir daha isim dusmeyecek hadi eyvallah demek bilimsel etik acisindan uygun degildir. bu ancak yazarlik verdiginiz biri yazar olmak istemezse gecerli. iyi bir takim olmadan iyi makale yayinlamak neredeyse imkansiz. ha yayinlarsiniz ama bu makale cevrenize hava atmaktan baska bir durumda kullanabileceginiz bir makale olmaz. ikinci bir konu da review donemi. yani makaleyi gonderir gondermez yayinlanmiyor. teorik veya istatistikle ilgili duzeltmeler isteniyor. bu durumda danismaniniza ihtiyaciniz olursa ne olacak? bu arada alana bagli olarak tek basina makale yazmak kotu olarak algilanabilir. konuyla alakali olarak iyi dergiler credit authorship isterler (turkiye'de veya turkiye'deki dergilerde isteniyor mu bilmiyorum). credit authorship makale yazarlarinin makaleye olan katkisinin belirtilmesiyle alakali bir durum. ingilizce biliyorsaniz suraya bakabilirsiniz: www.elsevier.com ya da asagida belirttigim kismi google translate'ten cevirebilirsiniz:

Ornek CRediT author statement (burada kimin ne yaptigi yazilir ve makalenin en son kismina eklenir).
Zhang San: Conceptualization, Methodology, Software Priya Singh.: Data curation, Writing- Original draft preparation. Wang Wu: Visualization, Investigation. Jan Jansen: Supervision.: Ajay Kumar: Software, Validation.: Sun Qi: Writing- Reviewing and Editing

sirf bunu yazmadiginiz icin makaleniz supheli bulunup reddedilebilir.
0
Sour
(04.03.23)
Ben zaten doğru veya etik olduğunu söylemedim, bunun yapılabileceğini hoca zaten biliyordur, bu şekilde yanlış yönlendirdiyse büyük ihtimal ya kendisi yayınlayacaktır ya da başka planı vardır.
Şu sitedeki ahkam kesme tavırları iğrenç buluyorum.
0
Coma
(05.03.23)
(24)

İş yemeği / eve geç gelen partner

crinix
5 senelik bir ilişki içindeyim. Son 2 yıldır da birlikte yaşıyoruz. Evimizi, hayatımızı ikimiz de ailelerden destek almadan birlikte kurduk, okullarımızdan birlikte mezun olduk, iş aradık değiştirdik, birbirimizin tam anlamıyla iyi ve kötü gününde hep yanındaydık.Sevgilim mezun olup kıdemli bir mima
5 senelik bir ilişki içindeyim. Son 2 yıldır da birlikte yaşıyoruz. Evimizi, hayatımızı ikimiz de ailelerden destek almadan birlikte kurduk, okullarımızdan birlikte mezun olduk, iş aradık değiştirdik, birbirimizin tam anlamıyla iyi ve kötü gününde hep yanındaydık.

Sevgilim mezun olup kıdemli bir mimarla ortak olup bir mimarlık ofisinde çalışmaya başladı.
1-2 ayda bir müşterileri ile birlikte içkili akşam yemeğine çıkıyorlar. Bu akşamlarda eve gelme saati belli olmuyor. Birkaç kez gece 2-3 gibi, sabaha karşı geldiği bile oldu. Baskıcı, maço bir tip değilim ancak bu beni çok rahatsız ediyor. Hem benimle geçirebileceği zamanı bu şekilde dışarıda geçirmesi, hem bir dönüş saati olmaması, hem de yemekteki herkesin karşı cins olması, bundan mutsuz olduğumu belirtmeme rağmen çözülmemesi bende travma oldu. Defalarca kez kavga ettik, özür diledi vs. vs. Pek bir şey değişmedi.
Önceden haber ver gecikeceksen diyorum, bildirdiği tek şey "gecikeceği" ve bunun ona istediği saatte eve dönme hakkı verdiğini düşünüyor.

Bu da yetmezmiş gibi bir de iş günleri, saatleri dışında da birlikte çalıştığı mimarla yazışıyor whatsapp'tan.

Geldiğimiz noktada, "ben böyle mutluyum, o yemeklerde mutluyum çünkü saygın biriyim, mimar X hanımım" diyor. "Onlarla A, B, C gibi senin ilgilenmediğin konuları konuşup paylaşabiliyorum." diyor.
Ben onun ilgi alanlarını paylaşmıyormuşum, benim mutlu hatırladığım eski anılarımızda bile onun çok mutsuz olduğu zamanlar varmış (eski yazışmalardan, mektuplardan örnekler gösteriyor), sen bana şunu demiştin, bana bunu yapmıştın, vs. vs.
Onu boğuyormuşum, sıkıyormuşum, benim yüzümden eve gelmek dahi istemiyormuş, onunla onun ilgi alanlarını, müzik zevkini paylaşmıyormuşum, vs. vs.

Geçmişte tabii ki de hatalarım oldu ancak onları kabul edip düzeltmek için elimden geleni yaptım.

Tüm bunlara rağmen yakın zamanda dahi hem iyi günde mutluluğu hem de kötü günde üzüntülerimi paylaşmıştı.
Kafamı karıştıran nokta da bu.
Artıları eksileri tartmaya çalışıyorum.

Kağıt üstünde evli olmasak da, biz her şeyde birbirimizin diğer yarısıydık, ve geldiğimiz nokta bu.
Siz ne düşünürsünüz?
0
crinix
(03.03.23)
Partnerin sosyal sınıf atladığı için seni maddi manevi yetersiz görüyor olabilir. Ne demek bu? Artık daha çok kazanıyor. Daha çok kazandığı için daha seçkin insanlarla takılıyor.
0
elitoangelito
(03.03.23)
"Onu boğuyormuşum, sıkıyormuşum, benim yüzümden eve gelmek dahi istemiyormuş, onunla onun ilgi alanlarını, müzik zevkini paylaşmıyormuşum, vs. vs."

yanlış anlama ama sal beni artık diyor sana. ancak bunu kendi yapmaya cesareti yok. bu yaptıkları da içgüdüsel olarak seni kışkırtarak ayrılık sebebinin sen olmasını sağlamak ve kendi vicdanını rahatlatmak.
0
orpheus
(03.03.23)
bu ilişkiyi ters yüz etsek erkek iş toplantılarına kalsa, iş için yurtdışına seyahat etmesi gerekse bunlar kadının hep hoş görmesi gereken şeyler olacakken tersi olduğunda sıkıntı çıkıyor.
ben yazdıklarınızda sizin de alınganlık yaptığınız şeyler olduğunu düşündüm çünkü açık açık yukarıda yazdığınız şeyleri söyleyen biri ilişkide de kalmaz, ayrılırdı bence.
0
deartheodosia
(03.03.23)
Karşı cinsle yemeğe göndermekten ve onlarla mesajlaşmasından korktuğunuz biriyle niye birliktesiniz? Bence özgüven probleminizi çözün.

Ne demek benimle geçireceği zamanı onlarla geçiriyor? 5 yıldır birliktesiniz zaten. Aynı evde yaşıyorsunuz. Bu insanın hiç kendi alanı olmasın mı? Okurken ben de boğuldum sıkıldım valla. En son böyle hissettiğimde işim olmadığı halde boş boş okulda oturup eve gitmeyi geciktiriyordum. Ne acı bir şey.
0
ruhen hastayim ben
(03.03.23)
ruhen hastayım’ın yazdığını ben de yazıcaktım da üşendim sonra. birliktesiniz diye 7/24 birlikte vakit geçirmek istemek çok yorucu ve manasız.
0
deartheodosia
(03.03.23)
O ilişki bitmiş kardeşim. Ortak noktamız yok olanlar da bitti demiş. Senin yüzünden eve gelmek istemiyormuş daha ne desin?
0
rodeocu
(03.03.23)
ilişkinin vadesi dolmuş, ayrıl coco.
0
candide
(03.03.23)
Bazen insanlar farkli yonlere dogru buyuyebilirler, bu cok dogal ve normal bir sey. Bu surecte yakinligi surdurmek caba gerektirir. Biriyle omur boyu birlikte olmak 40 cenazeye katilmaktir gibi bir laf vardi. Insanlar degisir, kendini yeniden dogurur hep. Siz degisime direniyor, degisimden korkuyor ve fark etmeden karsinizdakini boguyor olabilir misiniz?
Ayrica Iliskiniz kafanizdaki sinirli kadin erkek rollerine uymadigi icin alisma surecinde olabilirsiniz, bunyeniz gelisime direniyor olabilir.

Bana yazdiklarinizim bazilari pek inandirici gelmedi, ama dogruysa bile sikintili olan kisim 5 yillik bir iliskide ayda bir iki gidilen yemeklerde bile hala 'ihmal ediliyor' rolune giren biri, karsi taraf icin cok yorucu. Ayrica esimiz/sevgilimiz tum ihtiyaclarimizi karsilamaz, karsilamamali, herkesin nefes alacagi, farkli deneyimleri paylasabilecegi alanlara ihtiyaci var. Bu bizleri ve iliskiyi zengin ve saglikli tutan bir durumdur.
Iliskinizin durumunu bilemem ama kendinizle ilgili neden 5 yildir sizinle olan birinin zaman zaman yemege cikmasi, kendine bir alan yaratmaya calismasi, saglikli yetiskin deneyimleri sizi bu kadar rahatsiz ediyor, kadin erkek iliskisi ile ilgili sinirlayici gorusleriniz neler, neden ciddi bir ozguven problemi yasiyorsunuz bunlari dusunmek hem simdiki hem de gelecekteki iliskileriniz icin faydali olabilir.
0
kassiopeia
(03.03.23)
Yazdiklarinizi okuyunca ben partnerinizi cok hakli buldum. Bu etkinlikler ona kendisini onemli ve saygin hissettiren, hayatinin sizinle paylasamadigi paylasmasina da gerek olmayan bir tarafini destekleyen ve kendisini iyi hissettiren bir firsat sunuyor. Size "o erkeklerin bana olan ilgisi hosuma gidiyor" demiyor ki, "flort etmekten besleniyorum" falan demiyor yani, "keyif aliyorum, iyi hissediyorum" diyor. Siz de diyorsunuz ki "benimle gecirebilirdi o zamani". Hayat "sevgilimizle gecirdigimiz zaman vs geri kalan her sey" degil ki yani, bir yandan hayatimizi surdurup bir yandan da sevgilimizi dahil edecegiz bu duruma. Ona bakarsaniz doktora gitmek de sizinle gecirebilecegi zaman, gitmesin mi doktora?

O kadar yazmissiniz ama siz bu iliskide sevgilinize ne katiyorsunuz ondan bahsetmemissiniz. "Zor zamanda destek olduk" e guzel de gecti o zamanlar. O da size destek olmus, siz ona. Tamam bir donem destek olduk diye sonsuza dek kendini gelistirmese de, artik sevmesek de, mutlu olmasak da biriyle birlikte mi olalim sonsuza dek? Birlikte guzel zamanlariniz olmus, ama o degismis, ben bunu anliyorum. Degismek kotu bir sey olmak zorunda degil.

Size cok net beni boguyorsun, seninle bir sey paylasamiyorum demis. SIz sordunuz mu mesela, ne yaparsam iliskimizi resetleyebiliriz, benden beklentin ne, benimle su x aktiviteyi denemek ister misin, ben sunu yapmak istiyorum gel birlikte yapalim, bana herhangi bir websitesi, sosyal medya hesabi veya kitap falan onerebilir misin senin konularini biraz daha ogreneyim, vs.

Ayrica bazi beklentiler de yeniden gozden gecirilebilir. Mesela sevgiliniz is yemegine gittiginde gece ikide doner, diye bir fikir birligine varabilirsiniz. (keza siz de) BOylece her defasinda aksam sekizden sonra gec kaldi, niye gec kaldi diye dusuneceginize saat ikiden sonra gec kaldigini dusunmeye baslarsiniz, planlarinizi ona gore yaparsiniz. Sevgiliniz cerrah olsaydi ameliyattayken attiginiz mesaja cevap vermediginde "kimbilir ne yapiyor" diye dusunmezdiniz, farkli durumlar farkli dinamikler gerektirir.

Ha sorunuz "siz ne dusunurdunuz" - ben sevgilimin bana kibarca ben ayrilmak istiyorum dedigini dusunurdum.
0
sopiro
(03.03.23)
Okurken sinirlendim. Kendine başka ev bulup çık. Açıklama bile yapma. Sana saygı duymayan birine saygı duyup açıklama yapmana gerek yok. Bunu en kısa sürede yap.
0
dissendium
(03.03.23)
Bırak karşı cinsle yemeğe çıkmayı, iş yerinde doğru dürüst ortak paylaşımı olmayan insanlar bile whatsapp grupları maskesi altında deli gibi flörtleşiyor. Evli insanlar da buna dahil üstelik.

Şu “kişisel özgürlük alanı, karşı cinsle muhatabiyeti beni ilgilendirmez, özgürlük vs.” gibi zırvalarla dolu pembe dünyanızdan çıkın! Ya da çıkmayıp böyle sonuçlarıyla muhatap olun.

Partnerinizi şahsen itham etmiyorum. Ama karşı cinsle bir şekilde sürekli iletişim içinde olup “etkileşim” içinde olmamak İMKANSIZDIR! İNSAN DOĞASINA AYKIRIDIR! AKSİNİ SÖYLEYEN DE SAHTEKARDIR VE KENDİ HAYATINDA AYNI ŞEYLERİ GİZLİ GİZLİ DEFALARCA YAŞAMIŞTIR.

Elbette ilişki içerisinde insanlar özgür olmalı. Ama o özgürlük, bu özgürlük değil.

Adam/kadın duyuruda hiç görmediği insanla flörtleşiyor aylarca, çeşitli şekillerde; sen kalkmış sabaha karşı eve dönen, “iş yemeği” adı altında bunu maskeleyen insanı rasyonelize etmeye çalışıyorsun.

Hayallerle yaşayanı gerçekler ne yapar bilirsin!
0
duchess jessamine
(03.03.23)
anlattığınız detaylarda çok net "gaslighting" de var. size alttan alta suçlu taraf olduğunuzu hissettirmiş çoktan. "düzeltmek için elden geleni yapmak" bu biraz zamanın da gerektirdiği bir şey. herkes bir şekilde değişiyor. kendinizde bir sorun aramayı bırakın, başarabilirseniz. ama artık durum hassaslaşmış. bu kadar sallamayayım deseniz de alttan alta aranızdakiler kafanızda mesele olmaya devam edecek. bence konuşmanın dahi anlamı yok. çünkü yine suçlanacaksınız. hele bir şeyleri anlatmayı asla denemeyin, anlaşılmayacaksınız. ya sallamayıp keyfinize bakacaksınız ya da ayrılacaksınız.
0
the man with no name
(03.03.23)
eninde sonunda canın yanacak. olabilecekleri yazmıyorum. temiz temiz ayrıl. insanların bu yanını aslında ilişki başında bile görüyoruz ama görmezden geliyoruz.
0
gabe h coud
(03.03.23)
hanım diyince kendini bir şey sanan eziğin teki. tekmeyi bas kendi yoluna git.
0
Hallegadola
(03.03.23)
Sabaha kadar hangi toplantı sürüyormuş ya. Sal bu işi. Bitmiş bu olay
0
jackyr
(03.03.23)
İş yemeği neden sabaha karşı bitiyor ki? Partneriniz X hanım olmaktan önce müşterileriyle arasındaki ilişkinin sınırlarını belirleyebilen pozisyonda olmayı öğrenmeli bence. iş yemeğine tabi ki çıkılır ama sabaha karşı nedir yani. Sizinle geçirebileceği zamanı onlarla geçiriyor gibi düşünmeyin, ayrı bir alanı olması güzel ve önemli. Ama müşterileriyle geçirdiği zaman size göre makul bir zaman değilse bu durumda tercih sizin. Siz aynı şeyi yapsanız ne tepki verecek, özel alan diyebilecek mi o önemli. Durum size uymuyorsa ayrılırsınız.

Onu boğduğunuz sıktığınız konusunu bilemeyiz. Orada hatanız varsa siz de bunu düzeltmeye çalışabilirsiniz. Diğer taraftan partneriniz sizinle sorunları çözmekten ziyade doğrudan sizi hatalarınızla suçlamaya girmiş gibi. Geçmişle suçlamak vs. biraz üste çıkma çabasıdır genelde. O yemekleri neden sevdiğini bile sizin ona hissettirmediklriniz üzerinden açıklamış. Karşılıklı düzeltilebilir bir şeyler ama iki tarafın da istemesi lazım. bence tadı kaçmış ve şimdi bitmese de yakında bitecek bir ilişki.
0
aquarium
(03.03.23)
duchess jessamine, bu iddiana göre tüm çalışanlar aldatıyor :) ya öyle şeyler yazıyorsunuz ki tüm insanları töhmet altında bırakıyorsunuz. ne alaka cidden? o zaman bir partner/eşimiz olduktan sonra hiç karşı cinsle konuşmayalım, iş yapmayalım, bir arada bulunmayalım… bence anahtar şu: flört etmek isteyen fırsat oluşturup herkesle flört eder/aldatır, istemeyen de hangi durumda olursa olsun kendini korur/geride tutar, aldatmaz.
0
deartheodosia
(03.03.23)
Para kazanmaya başlayınca insanların değişmesi çok komik gelmiştir bana hep. Bir de ünvan sahibi olunca statüsünün değiştiğini zannedenler. Sorunlarınız standart ve çok türk işi sadece roller değişmiş. Hikaye biraz serin geldi bana. Güvenin ve saygın sarsılmış gibi hikayenden anlaşılan bu. Kadın açıkça söylemiş bazı ihtiyaçlarımı karşılayamıyorsun, ben de başkalarından karşılıyorum diye. Elini taşın altına koy ortak bir çözüm bulun. Yoksa fazla sürmez bardağın taşması
0
hasmetizm 2046
(03.03.23)
ben de iliskilerde kisisel alan birakilmasindan yanayim. birakmayanla devam edemiyorum. ama o ozgurluk, bu ozgurluk degil +1

insanlar "modern" veya "avrupai" neyse adi iste gozukmek icin abartili seylere goz yumar hale geldiler. oysa avrupali biri de sunu sacmalik gorur.

ustelik rahatsizligini belirtmissin ve ona ragmen devam ediyor kadin. ne oldum delisi olmus biraz da. cok itici geldi bana o acidan da. mimar x hanim falan lol

o sozleri soylediginde, o kavgalar ciktiginda zaten ayrilmaliydin. 5 sene nedir ki. hic beklenmedik insanlar 25 yil sonra hic yere ayriliyorlar. iste o ayriliklar disariya "hic" gozukuyor.
ayril daha neyi dusunuyorsun yani. kadin ayrilan taraf olmak da istemiyor gibi geldi bana. hem onu hem kendini rahat birakmis olursun ayrilinca.
0
Kittie
(03.03.23)
bir yerde okumuştum, hayatınızdaki insanla çok badireler atlatmış, çok fedakarlıklar yapmış olabilirsiniz.

ancak biriniz diğerinden önce bir statü atladığında ve değiştiğinde, yanındaki kişi olarak siz ona hep o eski ezikliği, fakirliği, tecrübesizliği veya acizliği -artık yerine negatif ne koyarsanız fark etmez-, bunları hatırlatıyormuş. Yani sizin onu tüm o geçmişinizle bilip sevmeniz, kabul etmeniz bir anlam ifade etmiyor da onu sanki hep güçlü olarak tanıyıp bilenlerin olduğu ortam onu daha çok tatmin ediyor. bence çok suni bir mastürbasyon ama işte ne yaparsın..

neyse işte o yüzden de yeni girdiği ortamında kalmayı veya o ortamdaki kişilerle olmayı tercih ediyorlarmış. umarız bi aldatma falan olmasın o daha travmatik olur.

buradan tek kurtarış yolu sizin onun hipergamisini tekrar tetiklemeniz olabilir. onu merak etmeyin, darlamayın, başka bir şey ile meşgul olun, yeni arkadaşlar edinin, yeni bir uzmanlık edinin veya işinizde uzmanlaşın.

bir şekilde sizde hayranlık uyandıran bir şeyler yaratın. maddi olabilir, sosyal olabilir veya görünüşle ilgili de olabilir.

bu da bir şeyleri değiştirmez ise geçmişler olsun başta korkunc gelebilir ama ben de çok uzun yıllarımı bir insanla paylaşmış olsam da uzun birlikteliklerde insanlar değişiyor. siz de değişmiş olabilirdiniz. mevcut durumunuza uygun bir partner bulmak daha sağlıklı olacaktır.
0
ananiyimioguz
(03.03.23)
Sevgilinizin bir iki ayda bir iş arkadaşları ile yemeğe çıkması, eğlenmeye gitmesi neden problem oluyor?
Benim partnerim bunu problem etse benim de gözüme tüm negatif konular batmaya başlardı.

O kadar normal bir şeye takılmışsınız ki itmişsiniz kızı kendinizden. Tahminime göre de bu baskıcılığı biraz fazla abarttığınız için karşı taraf artık negatif görmeye başlamış tavırlarınızı.

Yani o kadar abzürt ki düşünceniz diyecek söz bulamıyorum. 1-2 ayda bir olan gece eğlenmesi de problem yapılmaz be kardeşim.
Bir de mesela yazdıklarınız arasında bazı çok saçma şeyler var mesela “ benimle geçirebileceği zamanı bu şekilde dışarıda geçirmesi” demişsiniz. Ayda bir olan buluşma için böyle düşünmek çok hastalıklı bir durum.
Ayrıca mesajlaşıyor demişsiniz, a değil b kişisi de olabilir mesajlaştığı. Arkadaşı olmuş artık, arkadaşıyla muhabbet ediyor yani ne var. İnternette gezmesinden bir farkı yok.
0
zimbirik
(03.03.23)
Ayrıl coco,
Öyle iş yemeği mi olurmuş gündüzün suyu mu çıkmış.
Herkesin kabul ettiği sınırlar farklıdır tabi ama ben ciddi ilişki içinde bunlara sorun çıkarırım.
sınır nerede olacak olmayacaksa niye ilişki var ortada sorumluluk niye var diye düşünürüm
0
kararsızataletfilozofu
(03.03.23)
Cinsiyet farketmez, saat ikiye kadar iş yemeği olmaz.
0
Coma
(03.03.23)
ben de genel kani itibariyle 'hobi ve zevklere dem vurma'(bahane uretimi), "mimar x hn" (hor gorme), ve iliskinin bittigi yonunde anladim. ozellikle 'seninle paylasamadiklarimi onlarla paylasabiliyorum' net bir kiskirtma.
0
kobretti
(08.03.23)
(5)

ydisi uniye giderken ikramlik bir seyler goturulur mu?

ala09
Gecen lokum aldik kendimize de aklima hep yabancilar geliyor. simdi erkek arkadasim gidecek yaninda turkiyelilik seyleri goturmenin bir avantaji olur mu ya lokum ya bizim pastanenin antep fistikli muhtesem bi kurabiyesi var oyle seyler de aklima geliyor. gereksiz mi iyi mi?
Gecen lokum aldik kendimize de aklima hep yabancilar geliyor. simdi erkek arkadasim gidecek yaninda turkiyelilik seyleri goturmenin bir avantaji olur mu ya lokum ya bizim pastanenin antep fistikli muhtesem bi kurabiyesi var oyle seyler de aklima geliyor. gereksiz mi iyi mi?
0
ala09
(24.02.23)
Ben toplantıya falan giderken götürüyorum, millet bayılıyo. Ama üniversite ortamında iş görür mü bilmem.
0
plutongezegendegilmi
(24.02.23)
goturulur, super olur.
0
antikadimag
(24.02.23)
Ben mezuniyetimin ardından Almanya’da bir üniversitede staj yapmıştım. Staja giderken de hocaya geleneksel lokum tarzı bir paket yaptırmıştım. O da toplantıya getirip bölümdekilere ikram etmişti. Şu anda da Avrupa’da akademinin içinde birisi olarak baktığımda laba bir dolu insan geliyor gidiyor, farklı ülkelerde stajyerler, doktora öğrencileri vs. Bir tanesi de böyle bir şey yapmadı. Dolayısıyla şimdiki aklım olsa sanırım ben de almazdım hediye falan.
0
but that was just a dream
(24.02.23)
Lisans ve Almanya ise götürme

Aynı şekilde tek hediye getiren ben, Koreli ve Japon’lardık. Bu ikisinin getirdiği yenecek gibi de değildi ama çok süslüydü. Bir grupsa eğer götürdüğünde eğlenceli olur ama sadece o kadar.
0
Coma
(24.02.23)
lokumun her turlu gideri var.

yarim kiloluk ali muhittin haci bekirlerden 5-6 tane mutlaka goturup dagitiyorum, yiyen dagiliyor.
0
cooperr
(25.02.23)
(3)

teketek programi

Coma
Arkadaslar,ilber ortayli ve calal sengör'ün katildigi bir teke tek programi ariyorum. Elimdeki tek bilgi Almanya'dan Münih ve Nürnbergten bahsediyor, oradaki sahaflardan.Hatirlayan varmi?Tesekkürler
Arkadaslar,
ilber ortayli ve calal sengör'ün katildigi bir teke tek programi ariyorum. Elimdeki tek bilgi Almanya'dan Münih ve Nürnbergten bahsediyor, oradaki sahaflardan.
Hatirlayan varmi?
Tesekkürler
0
Coma
(21.02.23)
Muhabbeti hatırlasam da hangi bölüm olduğunu hatırlamıyorum.

Nürnberg'te hep gittiği bir sahaf varmış. Hatta Nürnberg'de yaşayan birisi email göndermişti de "ben sizin için gidip istediğiniz kitapları alırım" gibi bir şey demişti hocaya vs.

Teke Tek değil de Tarihin Arka Odası diye kalmış aklımda.
0
michael_knight
(21.02.23)
evet evet aynen, bir de ona bakayim tekrar sagolun.
0
🌸Coma
(21.02.23)
şu olabilir mi? yakın zamanda izledim. Böyle bir diyalog anımsıyorum.
www.youtube.com
0
mungojerry
(21.02.23)
(6)

Arkanızdan söylenen şeyler

dissendium
Merhabalar. Birinin sizin için sessiz şekilde gülerek yanındaki arkadaşına bir şey dediğini düşünün. Bu kişiler iş ortamında sizin altınız. Ezik gibi, yazık gibi bir şey duyuyorsunuz ama ne duyduğunuz konusunda emin değilsiniz. Bu kişilere daha sonra soruyorsunuz ama öyle bir şey söylemediklerini, s
Merhabalar. Birinin sizin için sessiz şekilde gülerek yanındaki arkadaşına bir şey dediğini düşünün. Bu kişiler iş ortamında sizin altınız. Ezik gibi, yazık gibi bir şey duyuyorsunuz ama ne duyduğunuz konusunda emin değilsiniz. Bu kişilere daha sonra soruyorsunuz ama öyle bir şey söylemediklerini, söylemeyeceklerini diyorlar. Ama siz size söylendiğini düşünmüşsünüz. Bu durumda ne yapardınız? Böyle şeyleri umursar mısınız?
0
dissendium
(20.02.23)
Umursanmaz. Yanılmamız da ihtimal dahilinde. Resmiyet içinde mesafeli ilişkilere devam edilir.
0
diyecevaplandı
(20.02.23)
ne söylüyorsa söylesin. üzerinde durmak (özellikle bu kadar durmak) onlara önem atfetmek oluyor. ben hiç duymamış gibi yapardım, eğer benim duyacağım şekilde söylüyorsa da artık uyarı mı verilir ne gerekiyorsa onu yapardım en fazla ama büyük bi olay haline getirmezdim.
0
deartheodosia
(20.02.23)
Ezik veya yazık denecek bir durumda değilsem alınmazdım. Bugün iş ile ilgili bir konuda bir şeyi üstüme alınacaktım sonra kendime zaten her şeyi olması gerektiği gibi yaptığımı hatırlattım ve zerre şüphe duymadım. Üstelik alınacağım kişi de arkadaşımdı. Bazen gereksiz kuruntular yapıyor insan. Abartmamak lazım.
0
ruhen hastayim ben
(20.02.23)
iş yerindeki herkesle mesafeliyim, isteyen istediğini diyebilir arkamdan önemli değil. yüzüme demedikleri sürece muhatap alıp cevap vermem.

sizin durumda yanlış anlama olasılığınız da var, üzerinde durmanıza gerek yok.
0
juliette
(20.02.23)
Mesela ben de duyuyorum başkalarından başkaları için, mutlaka bana da söylüyorlar, ben duymadım ama küçük görülmeyi hissediyorum. Özellikle -o ne biliyo ki? Gibi şeyler.
Ben kindar olduğumdan unutmuyorum.:D
İşte o lafı ağzına tıkacak bir durum oluyor o zaman iş değişiyor, x konumundaki birinin bunu bilmemesi düşündürücü gibi bir lafla benden herkesin ortasında cevabını alıyor, Bişey diyemiyor. Ama asla laf dalaşına girmem.
0
Coma
(20.02.23)
Hayatta sallamam, iş insanı iş yerinde kalan, dikkat ettiğim ve özel hayatıma asla sokmadığım insandır benim için.
0
charbiel
(20.02.23)
(5)

2 h-index çok düşük değil mi?

substituent
Herkese günaydın öncelikle!Boğaziçi’nde öğretim üyelerinin h-index’ine bakıyorum, fizik departmanında yeni gelen bir hoca var. H-index 2. Özellikle Boğaziçi gibi bir okul için aşırı düşük değil mi? Yoksa Türkiye şartlarında normal mi?
Herkese günaydın öncelikle!

Boğaziçi’nde öğretim üyelerinin h-index’ine bakıyorum, fizik departmanında yeni gelen bir hoca var. H-index 2. Özellikle Boğaziçi gibi bir okul için aşırı düşük değil mi? Yoksa Türkiye şartlarında normal mi?
0
substituent
(20.02.23)
çok düşük evet. böyle hocalar var ben de anlamış değilim, rektörü protesto ediyor bir yıldır falan, adam Prof. üstelik ama h index i 3. konudan bağımsız aklıma geldi şu an :)
0
giovanne
(20.02.23)
türkiye şartlarında normal.

Türkiye'de herhangi birini bir kere kadroya aldıktan sonra araştırma/yayın yapmadığı için işten atamıyorsunuz. en fazla terfi etmiyor ama üniversitede çakılı kalıyor. dolayısıyla bir kere üniversite memuriyeti kapısından giren bir daha ölene kadar çıkmıyor.

bu yüzden de yayınlar yerlerde. gayet normal. bir tane uluslararası yayını olmayan fakülteler var bu memlekette, o derece...
0
babilfish
(20.02.23)
Fizik ve EE genelde boun'un akademik yükünü çeken bölümlerdir. Erkcan Özcan, metin arık gerçekten türkiye şartlarında outlier akademisyenler.
Fizik için konuşacağım. Temel olarak 2'ye ayıralım. Teorik ve deneysel fizikçiler. Metin arık teorik fizikçidir mesela vefat eden haluk beker teorik fizikçidir ya da en ünlü Einstein. Bir kağıt bir kalem, bolca kafein ve yüksek IQ ile teorik fizikte makaleler yazabilirsiniz, yeni yaklaşımlar geliştirebilirsiniz. Fizikteki başarılı öğrenciler çoğunlukla teorik fiziğe yönlenirdi eskiden. Sağlam matematik, sağlam fizik bilgisi gerekir bu alan için. Ancak güncel dünyada teorik fiziğe karşı ilgi inanılmaz azaldı.Yurtdışında bile Teorik fizikteki üniversite kadrolarında dinazorlar var ve yeni teorikçiler kadro bulmakta zorlanıyor. (dünya genelinde var olan bir problem.) Bu sebeple buraya yönelen insan sayısı da azaldı.

Deneysel Fizik = Para'dır. Bir fizik deney labının kurulum maliyeti milyon TL'leri çok rahat aşar. En basit dediğin basınç ölçer cihazları yüksek hassasiyette olduğu için 10 binlerce Euro fiyatındadır. En az 2 adet gerekir bozulması durumunda çalışmanın durmaması için. 20 bin euro=400.000 TL. O zaman ilk soruna geliyoruz.
1.Para olmadığı için lab kurma maliyetini çoğu hoca karşılayamıyor ve makale üretecek lab kurulmuyor.
2.Şu an iyi bir akademisyenin türkiyede kalması için tek bir sebep yok. Prof maaşı 24 bin, araştırma görevlisi maaşı 19bin. 1.200 dolara akademi yapacak akademisyeni bulamazsın.Keza fizikten mezunların çok büyük bir kısmı artık Almanya'da, avrupada.

3.h index tam olarak akademik iyiliği gösteren bir gösterge değil. Özellikle akademide popüler konu üzerinden h-index kasan çok hoca var. Uzmanlık alanı biyokimya olup covid hakkında çalışma yayınlayanlar var :) Sebebi konu popülerken alıntı kasmak istemesi. Bazı alanlarda yapılan çalışma o kadar az, o kadar niş ki sen gerçekten kaliteli bir çalışma da ortaya koysan alıntılanma sayın artmıyor.

4. Öğretmen misin bilim adamı mısın ikilemi. Gerçekten üniversitelerde o kadar çok kadro sıkıntısı var ki hocalar ders vermekten akademik çalışmaya vakit bulamıyorlar.Ders asistanlığı yapmış biri olarak söyleyeyim, iyi üniversitede ders vermek çok zor bir iştir. Öğrencinin soracağı sorular da zor olur ve cevap veremezsen saygınlığın sorgulanır. O yüzden her hoca vereceği derse aynı zamanda hazırlanır. Sınav hazırlaması, sınav okuması, soru çözüm saatleri, okuldaki prosedür işler derken cidden yazılmayı bekleyen makalesi olan bir sürü hoca var.

Özetle h-index tek gösterge değil. Makalenin nerelerde yayınlandığı, öğrencilerinin nerede olduğu, yaptığı çalışmanın sektöre ne kadar katkı sağladığı da önemli.
0
gokank4
(20.02.23)
fizikte genelde hocalarin bir gurubu olmuyor, ögrenci,hoca seklinde yayinlar oluyor, az makale cikiyor. bu h indeksi ne kadar etkiler bilmiyorum ama mesela benim biyoloji gibi bölümlerden arkadaslarim var, laboratuardan cikan her makalede isimleri oluyor.
fizikte hocanin makalesindeki isim sayisinin azligina cokluguna göre torpilli olup olmadigini anlayabiliyorum.

bir de yurtdisinda hocalarin projeleri cok fazla oluyor, basari gibi degerlendirmemek lazim, benim hocamin her ay makaleleri cikar ama katkisi sadece okumak. biraz önce baktigimda bile gördüm ki yine etiketlenmis. Tr'de ki ayni hocaya ona oldugu kadar talep yok.
0
Coma
(20.02.23)
@gokank4 Erkcan Özcan ve Metin Arık bu anlamda referans olarak kabul edilemez zira onların yayınları grup tarafından yapılıyor. Yani bir makalede 100 isim falan oluyor ki belki adamın haberi bile olmuyordur o makaleden :). Bunları asla ukalalık için veya o hocaları kötülemek için söylemiyorum.
0
giovanne
(20.02.23)
(7)

Almanyada bazı evlerin ucuz olması

Unde bach canim
Bölgeyle alakalı evet ama daha çok aynı bölgede olmasına rağmen eski olmalarıyla mı alakalı? Örneğin bremen de 2+1 daire 45k euro. Yılı yazmıyor ama içi temiz duruyor. Evin yapılış tarihi 1900-1932 çıkar mı bilemem ama büyük ihtimalle böyle olduğu ve özellikle tesisatlarda çok problem çıkaracağı içi
Bölgeyle alakalı evet ama daha çok aynı bölgede olmasına rağmen eski olmalarıyla mı alakalı? Örneğin bremen de 2+1 daire 45k euro. Yılı yazmıyor ama içi temiz duruyor. Evin yapılış tarihi 1900-1932 çıkar mı bilemem ama büyük ihtimalle böyle olduğu ve özellikle tesisatlarda çok problem çıkaracağı için ve çok masraf açacağı için mi böyle ucuz? Bu tip evlerin kira gelirleri çok mu düşük olur? Faturalar hariç 700 euro kalır gibi. Türkiyede bu fiyata alacağın ev en fazla 8-9k kira bırakır. Arada uçurum yok, uzaktan ilgilenmek de sıkıntı, biliyorum ama çok mu mantıksız?
0
Unde bach canim
(17.02.23)
almanyada kiraciyi olene kadar cikaramiyorsunuz. bazen icinde kiraci varken satilabiliyor.

eski evlerde, yapildigi zaman yasal olan, ama sagliga zararli oldugu tespit edilen malzeme kullanilmis olabiliyor. buyuk renovasyon yatirimi gerektirebiliyor.

almanyadaki evlerin bircogunda kuf problemi oluyor. bir evde kuf varsa ve duvarlara islediyse kalici olarak kurtulmak cok zor ve masrafli. ayni zamanda sagliga zararli. eski evlerde bu tarz problemler olabiliyor.

ulasim imkani kotu olabiliyor. bu nedenle ucuz olabilir.
0
emrahday
(17.02.23)
@emrahday
Peki ya kendin başka eve sahip değilsen ve oturmak istersen?
0
🌸Unde bach canim
(17.02.23)
evi satin alirken kiracini sozlesmesi oldugu bildiriliyor zaten ve satin alma sirasinda kiraci ile uzlasilirsa olur. bu sartlar bilinerek alindigi icin satin alanin kalacagi baska ev yoksa bile cikarilamiyor.

almanyada konut krizinin en buyuk nedenlerinden biri bu. insanlar bir ev aliyor ve cesitli nedenlerle farkli sehre/ulkeye gitseler bile evlerini kiralamak istemiyorlar. yani bos tutuyorlar. cunku biliyorlar ki 1. seneden sonra o kiraciyi asla cikaramayacaklar. bircok ev bir gun donebilme ihtimalleri nediyle bos duruyor. turkiyede bu sure 10 yil ile limitli. bu sure kiraci icin de ev sahibi icin de makul ve daha mantikli.
0
emrahday
(17.02.23)
@emreday
Türkiyede farklı şehirde eviniz yok ve eve ihtiyacınız varsa 10 sene şartı ortadan kalkıyor, mahkeme sözleşmeyi feshediyor. Almanya o konuda çok katıymış.
0
🌸Unde bach canim
(17.02.23)
Ne 8-9ki yahu. Türkiye’de 900k’e ev mi var hadi var diyelim kirasının 8-9k olmasının imkanı yok.
0
Mcfly
(18.02.23)
küf demeye gelmistim, Tr'dehic tahmin edemeyecegin problemleri oluyor evlerin mesela bir arkadasimin evindeki suda bakteri oluyormus, sürekli ölcüm vs.
0
Coma
(18.02.23)
@mcfly
900e ev var da kira 8-9k biraz fazla söylemiş olabilirim. 6k diyelim
0
🌸Unde bach canim
(18.02.23)
(6)

Kitap masrafınız

dissendium
Merhabalar. Aylık, yıllık kitap masrafınız ne kadar? Nerelerden satın alıyorsunuz? PDF olarak okumaya alışmıştım ama basılı kitap almak istiyorum. Sağ olun cevaplar için.
Merhabalar. Aylık, yıllık kitap masrafınız ne kadar? Nerelerden satın alıyorsunuz? PDF olarak okumaya alışmıştım ama basılı kitap almak istiyorum. Sağ olun cevaplar için.
0
dissendium
(13.02.23)
İyi bir epub arşivim var.

Basılı kitap okumak istediğim zaman soluğu İş Bankası Kültür yayınları mağazasında alıyorum. Yıllık şu kadar diye bir sayı söylemek zor. Çok değişken.
0
Mirket
(13.02.23)
Açıkçası uzun zamandır sahaflardan kitap alışverişi yapıyorum. Kitaplar çok pahalı bu durum beni çok mutsuz ediyor.
Ben de bir fiyat veremeyeceğim ama sıfır kitap almayalı çok çok uzun zaman oldu bunu söyleyebilirim.
0
mutekebbir
(14.02.23)
kitaplar çok pahalı +1. yakın zamanda yüzüklerin efendisi tek cilt aldım hala okuyorum. her ay kitap almıyorum. en uygun kitaplar benim bildiğim kadarıyla amazon'da.
0
nothing in my way
(14.02.23)
ben aylik almiyorum, mesela bir yazar kesfediyoyrum 3-4 kitabi var hepsini aliyorum 300 lira falan tutuyor. cok kitapta okumuyorum, yillik 1000-1300 falandir.
0
Coma
(14.02.23)
dolap ve zebramo da ikinci el kitaplar çok uygun fiyata var
0
yirmibesonbes
(14.02.23)
amazon.com.tr'den alıyorum, aylık değil de hevesime göre ne zaman eserse alıyorum. ama kesin olarak ayda 1-2 kitap okumaya çalışıyorum. 80 liradan desek 160 tl diyelim.
0
roket adam
(14.02.23)
(9)

Duyma engelliler-Görme engelliler

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
Bu engelleri bulunan insanları biz duyma engelli görme engelli olarak tanımlıyoruz ama az önce Fox Tv'ye bi kadın çıktı mesela işaret dili uzmanı kendisi, kendisi duyma engelli değil ama bu derneklerin üyesi dernekten ve duyma engellilerden bahsederken "enkaz altında kalan sağırlar..." diyor, dernek
Bu engelleri bulunan insanları biz duyma engelli görme engelli olarak tanımlıyoruz ama az önce Fox Tv'ye bi kadın çıktı mesela işaret dili uzmanı kendisi, kendisi duyma engelli değil ama bu derneklerin üyesi dernekten ve duyma engellilerden bahsederken "enkaz altında kalan sağırlar..." diyor, dernekleri de Sağırlar Derneği olarak geçiyor, keza görme engellilerin derneği de 6 Nokta Körler derneği, onlar da kendilerini kör olarak tanımlıyor, yani şunu merak ediyorum burada olay bu arkadaşların birbirlerine kör-sağır demesinde bir sorun yok ama başkası diyemez düzeyinde mi yoksa "aslında herkes diyebilir ama ayıp olmasın diye demiyoruz" düzeyinde mi? Nedir bunun doğrusu? Teşekkür ederim.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(13.02.23)
grubun icinden birinin demesiyle disaridan birinin demesi ayni degil, belki onunla alakalidir. amerikali yerliler indian diye bahsedebilir ama sen diyemezsin. veya turk biri turkler cok gerikafali diye ozelestiri yapabilir ama yabanci birinin boyle bir beyanda bulunmasi hakaret olur vs vs
0
hot potato
(13.02.23)
Türkiye sakatlar federasyonu var.

Bu politik doğruculuk.

Şahsi görüşüm, tezgahtar satış temsilcisinden farkı yok. Bu şekilde bir itibar kazandırma olmaz, insanların kör sakat sağır diye dalga geçme niyetli konuşmasını engelleyerek olur.

Gerçeklerden kaçmanın bir yolu bence.
Kör kördür ama kör olduğu için hor görülmemeli hatta sıradanlaştırilmali, hayatı sıradan yaşamasına imkan verilmelidir.
0
kisa
(13.02.23)
Zamanında işaret dili tercümanları ile çalıştım. Kesinlikle, kişiler sağır denmesini istiyor kendilerine. İşitme engelli diye bir "usturuplu ifade"ye gerek görmüyorlar. Bilakis karşı çıkıyorlar.
0
cedilla
(14.02.23)
Sağır ve işitme engelli farklı şeylerdir yani en azından kapsamı olarak. Mesela ben işitme engelliyim ama sağır değilim. Koklear implantı çıkardığımda sol kulağım sağır olurken işlemciyi taktığımda sol kulağımın duyma seviyesi normal birisinden yaklaşık %10 civarı az. Sağ kulağım da cihazsız da duyuyor sağır değil.

Sağır birisi hiç duymadığı için ve türkiye'de düzgün eğitim de verilmediği için konuşmayı da öğrenemez, düzgün yazmayı da öğrenemez. İlk dil olarak işaret dilini öğrenir, 2. Dili ise -eğer öğrenirse- türkçe olur. O yüzden hiç duymayan biri ile az duyan arasında iletişim farkı çok çarpıcı oluyor.

Yoksa sokaktan geçen birine lan sağır demek lan işitme engelli demek politik doğruculuk açısından bir fark içermiyor.
0
denizgonen
(14.02.23)
Aslında kör ve sağırı hakaret olarak kullanmasak sorun olmayacak, bunu yapanları ayıplamak yerine güzel isimlendirme yapıyoruz.
0
Coma
(14.02.23)
Kör ve sağır kelimeleri hakaret değil. Bu şekilde bir durumu olan insanlar zaten kendilerine bu şekilde hitap edilmesini doğru buluyorlar.

Eğer biz kör ve sağır kelimelerini hakaret gibi düşünüp söylemekten kaçınırsak o zaman aslında problem başlıyor.

Köre kör, sağıra sağır dememiz lazım. Bunlar hakaret değil.
Sorun bizim bu sözçükleri hakaret vari kullandığımı durumlarda.
0
zimbirik
(14.02.23)
Benim bahsettiğim şey aslında bunu bilinçli bir şekilde hakaret olarak kullanmak değil de misal karşılıklı iki kişi konuşuyoruz ben görme engelli biri için "kör" ya da duyma engelli biri için "sağır" dedim, ki burada bile mesela otokontrol yapıp sağır birine "sağır" dedim diyemiyorum, yani böyle bir konuşmada ben birine "sağır" demişsem ayıp mı etmiş olurum demek istedim, çünkü dün Selçuk Tepeli ile bu işaret uzmanımız konuşurken Selçuk Tepeli "duyma engelli insanlar" dedi kadın ise "enkaz altında kalan sağırlar" dedi, yani medenice geçen bi konuşma ama böyle bir ortamda bile biz "sağır" ya da "kör" diyemiyor muyuz demek istemiştim.
0
🌸Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(14.02.23)
Evet, diyebiliyoruz. Dememiz gerekiyor. Ama kör kelimesini hakaret olarak da kullandığımız için köre kör demek sanki yanlış bir şey diyormuşuz gibi hissettiriyor. Aslında yanlış değil. Hatta kör insanlar da kendilerine kör denmesine bozulmuyorlar, tercih ediyorlar. en azından benim konuşma şansı bulduğum dernekte bu şekilde bahsedildi.
0
zimbirik
(14.02.23)
cedilla +1
Alanım işitme yetersizliği. İşitme yetersizliği olan çocuklarla çalıştım ve işaret dili biliyorum. Kesinlikle işitme engelli tabirinden hoşlanmıyorlar ki haklılar
Mentalite şu: nasıl ki bizlerin iletişim için kurduğumuz bir dilimiz varsa onların da var. İşitememeleri iletişim kurmaları için bir engel değil. kendi dil sistemleriyle iletişim kurabiliyorlar sonuçta.

Dolayısıyla sağır demek kabalık değil tam aksine doğru bir tabir
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(14.02.23)
(26)

Türklerin Yunanları Sevmemesi

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
Yani ülkenin geneli için söylemiyorum tabii ben seviyorum mesela, ben herkesi seviyorum zaten benim için sorun yok, yani genellemeden konuşmak istiyorum ama bir yandan da genelliyorum tabii. Sorum şu: Abi biz Yunanları neden sevmiyoruz? Misal Yunanların Türkleri sevmemesini anlıyorum, yani İstanbul'
Yani ülkenin geneli için söylemiyorum tabii ben seviyorum mesela, ben herkesi seviyorum zaten benim için sorun yok, yani genellemeden konuşmak istiyorum ama bir yandan da genelliyorum tabii. Sorum şu: Abi biz Yunanları neden sevmiyoruz? Misal Yunanların Türkleri sevmemesini anlıyorum, yani İstanbul'un alınması falan geçiyorum ama gidip 15. yüzyılda Atina'ya girmişiz 19. yüzyılda çıkmışız, yüzlerce yıl adamların ülkesinde kalmışız, bu insanlar asimile de edilmemiş mesela Osmanlı'nın öyle bir politikası da yok, kendi kimliklerini korumuşlar. Bu şartlar altında ben Yunanların Türklere düşman olmasını anlayabiliyorum hak da veriyorum, bi ülke gelip benim ülkemi işgal etse ve 400 sene kalsa ben de düşman olurdum ama biz neden düşman olmuşuz, yani Kurtuluş Savaşı'nda olanlar eşit bir neden yaratıyormuş gibi de gelmiyor bana açıkçası, sanki onlar bizi sevmiyor diye biz de sevmiyormuşuz gibi olmuşuz. Böyle mi oldu acaba yoksa ben başka bir şeyi mi atladım? Teşekkür ederim.

Edit: Sorum genellemeye açık olduğu için sıkıntı yaratıyor olabilir, o nedenle şöyle düzenlemek istedim: Elimizde 10 Yunan ve 10 Türk var, bunlar birbirlerini sevmiyorlar, ben 10 Yunan neden sevmiyor anlayabiliyorum yukarıda saydım ama 10 Türk neden sevmiyor onu çözemiyor. Neden?
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(13.02.23)
iki millet de birbirini gayet seviyor; Yunanistan'da Türk olduğumu duyan herkes acayip yardımcı oldu bana. Türkiye'de de durum az çok böyle.

Ha iki milletin de ırkçısı aşırı milliyetçisi yok mu? Elbette var. Onlar her millette o kadar var, olur öyle.
0
babilfish
(13.02.23)
Tamam bro işte benim sorduğum da bu zaten. Türkleri sevmeyen Yunanları anlayabiliyorum, bizim bahanemiz ne? Misal Türkiye'de 10 kişi Yunanları sevmiyor diyelim, bu insanlar neden sevmiyor olabilir gibi bir şey benim merak ettiğim.
0
🌸Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(13.02.23)
o esnada yunan sevmeyenler: çünkü onlar bizim baklavamızı dönerimizi cacığımızı çaldılar. :(
0
theseachange
(13.02.23)
hocam biz batıyı komple sevmiyoruz zaten. israil'i düşmanımız olarak gören milyonlar vardır. sanki biz filistinliyiz:)
0
nothing in my way
(13.02.23)
yunanistana gittiğimde gayet iyi davrandılar ama tarihe bakarsak belli sıkıntılar olmuş. tripoliçe katliamı ve 1. dünya savaşındaki sıkıntılar bu tarz şeyler var. bunları savaş zamanına göre düşünmek lazım.
tarihe şu açıdan hiç bakılmıyor, devşirme denip geçiliyor. adamı anasından babasından ayırıp kendi yanına alıyorsun yıllarca büyütüyorsun. adamlar içten içe kuruluyor sonuç olarak ayaklanma vs oldu. tarihsel böyle bir bakış var.

ama dünya insanı olarak ben iyi insan olduktan sonra herkesi seviyorum. din dil ırk vs. çok da önemli değil.
0
mikahakkinen
(13.02.23)
orta yaşlılarımız doksanlardaki kardak krizini hatırlar. şu anda nasıl dış mihraklar gibi yapay bir düşman algısı oluşturulduysa, o yıllarda da düşman algısı yunanistan üzerinden kuruluyordu. osmanlı, kurtuluş savaşı ve 6-7 eylül olaylarına rağmen (yani eğitimsiz basit halk için birçok gerekçe varken) halk nezdinde böyle bir düşmanlık olmadı hiç. siyasetçilerin goygoyuydu onların hepsi.
0
sir gawain
(13.02.23)
Şimdi buraya Mora katliamı, kurtuluş savaşında yapılan katliamlar, İzmir yangını gibi şeyler yazılabilir, yazanlar da olur. Tabii ki hiçbir katliamı desteklemiyorum ve İzmirli biri olarak İzmir yangınını lanetle anıyorum (hala kimin yaptığı şaibeli aslında dümdüz o kargaşada fırından çıktı diyen de var ama tartışmaya girmiyorum, Yunanlar kaçarken yaktı diye kabul edelim).

Ama bence asıl neden sizin de dediğiniz gibi 400 yıl yönettiğimiz ve "yüce" Osmanlı'nın yanında ufak sayılabilecek bir milletin bağımsız olması ve Osmanlı'nın bunu engelleyememesi. Büyüklük kompleksimize vurulan en önemli darbelerden.

400 yıl yönettiğimiz dönemde işte şöyle hoşgörülüydük böyle karışmadık diye anlatıyoruz ama hoşgörülü olmakla eş vatandaş kabul etmek farklı şeyler. Ha yine Yeni Çağ Avrupasına göre Osmanlı'nın hoşgörü politikası çok daha iyi, o dönem standardında da takdir edilebilecek bir şey insan hakları açısından ama işte klasik Fransız İhtilali sonrası dönemde, Osmanlı da yavaş yavaş çözülme sürecine girerken bu milletlerin bağımsız olma isteğine hak vermek gerekir 2023 yılından baktığımızda. O dönemde hiçbir bağımsızlık mücadelesi de kansız bitmiyordu şimdiki gibi Birleşmiş Milletler gibi uluslarüstü kurumların da olmadığı ortamda sivil katliamları da olmuştur maalesef. Ama bence bu sebepler dediğiniz gibi terazi kefelerini eşit doldurmuyor. 400 yıl boyunca adamların en büyük erkek çocuklarını alıp zorla müslüman yapıp savaştırmış. Hadi çok şanslı bi azınlıktaysa mülki idarede çalışıp sadrazam bile olabilmişler ama Muhteşem Yüzyıl'da da gördüğümüz gibi hala köle gibi bi şeyler. Kapıkulu yani adları padişahın kapısındaki kul. Bu çok büyük bir toplumsal travma. Şimdi bazı tarihçiler(!) "Balkanlardaki aileler çocuklarının alınmasını istiyordu daha iyi şartlarda yaşasınlar diye" diyor ama bu bana çok gerçekçi gelmiyor açıkçası bilmiyorum.

Ha ama Yunanların Anadolu işgali hayali de kendi haklılıklarına çok büyük darbe vuran bir şey. Gerçi İzmir'e çıktıklarında İzmir halkı (sadece Rumlar da değil) çok da üzülmemiş diyenler de var. İzmir Osmanlı döneminde de Gavur İzmir denip devletten hiç destek almayan bir şehirmiş. Ama tabii ki İngiltere'nin gazıyla biz burdan Ankara'ya kadar gideriz mevzusu yanlış ve gereksiz bir hamle. Bunun Anadolu halkında yarattığı travmayı da anlayabiliyorum.

Neyse bence haklısın. Ama senin de dediğin gibi iki tarafta da sevenler daha fazla sevmeyenlerden. Son yüzyılda yaşanan onlarca soruna rağmen (kurtuluş savaşı, nüfus mübadelesi, 6-7 eylül olayları, kıbrıs sorunu, kardak kayalıkları, kıta sahanlığı, adalar vs vs) yine bir sıkıntıda ilk gelen devlet oluyoruz karşılıklı. Halkın da birbirine olan sevgisi pek değişmiyor gördüğüm kadarıyla.
0
nundu
(13.02.23)
Nundu ben de böyle düşünüyorum tamı tamamına, benim ne anlatmak istediğimi sen daha net açıklamışsın.
0
🌸Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(13.02.23)
Yunanlılar Kurtuluş Savaşı'nın Batı Cephesi'ndeki düşmanımız. Başarılı olsalardı bugün Türkiye olmayacaktı. Bunun dışında Kıbrıs için terör faaliyeti söz konusuydu. Yunanca şarkıları severim. Hep gitmek istediğim bir yer. Anadolu'ya, dünyaya olan kültürel katkılarını severim. Ama günümüzde dikkat edilmesi gereken bir ülke. Düşman uyumaz.
0
dissendium
(13.02.23)
hala devam eden siyasi problemler var. bunlar ülkelerin bağımsızlığını ilgilendiren şeyler. kıbrısı var, adaları var, kıta sahanlığı meselesi var.

bunlar sadece devlet sorunu değil halkların da sorunu maalesef. iki taraf da doğal olarak geri adım atmak istemiyor. yunan halkı ile türk halkı tabii ki dost olabilir. bir ateist de bir muhafazakarla dost olabilir. o muhafazakarın bulunduğu cemaat "camilerin yanında meyhane istemiyoruz" diyebilir. senin bulunduğun cemaat ise "ezan okunurken hoparlör kullanılmasın" diyebilir. bu bazı ateistlerde ve mütedeyyinlerde sana olan etkisinden farklı bir şekilde tezahür edip düşmanlığa yol açabilir.

olay geniş açıdan bakınca biraz kompleksleşiyor. beraber rakı içelim meze yiyelim dostça yaşayalım değil sadece. yoksa tabii herkes birbirini seviyor. israil'de de filistinlilere karşı öyle bir düşmanlık yok gayet yaşıyorlar orada. hatta meclislerinde milletvekilleri var yanılmıyorsam. fakat öyle ya da böyle halkın bir kısmı bu gelişmelerden etkilenip düşmanlık yapıyor. bu çok doğal.
0
bohr atom modeli
(13.02.23)
Biz onların topraklarını işgal etmemişiz. Onu düzeltelim. Biz aldığımızı Doğu Roma İmparatorluğundan almışız. Yunanistandan değil.

Google'a 'Yunanistan milli marşının Türkçe sözler yazıp' o marşı bir okumakta fayda var.

Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş savaşında olanlar, bizim açımızdan yeterince nefret kaynağı teşkil eder ama okumak lazım.

Son olarak da geçmişi geçmişte bırakıp tüm insanların birbirini kardeş olarak gördüğü bir Dünya'ya evriliyoruz. Ama gerek emperyalizm ve gerekse 'Dış düşman'lıklardan beslenen siyasi iktidarlar buna müsaade etmiyor.
0
Mirket
(13.02.23)
Benim anne tarafı 1960’ta türk vatandaşlığı almışlar. Öncesinde İskeçe’de yaşıyorlarmış. Dedem, anneannem, dayım Yunanları pek sevmezler. Özellikle dedem hiç hoşlanmazdı. Bulabildiği ilk fırsatta da Türkiye’ye göç etmiş bu yüzden. Yunanlardan çok çektik, ayrımcılık vardı diye bir sürü hikayesi vardı, dinlerdik. Bir diğer nedeni de tabii ki Atatürk’ün ülkesinde yaşamak istemesi, bu ayrı konu.

Fakat yine de benim olduğum kuşakta böyle bir nefret yok. Aksine Yunanları çok seviyorum onlarla aynı milletmişiz gibi geliyor. Öğrencilerime milli mücadeleyi anlatırken de hep üstüne basa basa artık bu ülkelerle ilgili bir problemimiz yok hepimiz dünya vatandaşıyız diyorum.

Dedem dışında da Yunanları sevmeyen görmedim açıkcası. O da anılarından dolayı sevmiyor, belki de kendince haklıdır. Hiçbir fikri/anısı olmadan direkt düşmanlık besleyenler muhtemelen ilkel milliyetçilik duygularıyla hareket ediyordur.
0
ruhen hastayim ben
(13.02.23)
Mirket hocam biz Doğu Roma'yı alınca Yunanistan 2,5 litrelik kolaya bantlanmış 1 litrelik Fanta gibi promosyon olarak geldi o nedenle işgal sayılmaz bu mu demek istiyorsun yani :)
0
🌸Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(13.02.23)
Doğu Roma İmparatorluğu Japon devleti miydi yav basbaya Yunan devleti işte. İsminde Roma geçiyor diye Roma devleti diyosak Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nu ne yapalım :)

Doğu Roma İmparatorluğu'nun (ya da kısaca Bizans işte) halkı, yöneticileri, dini, kültürü her şeyi Yunan. Ayrıca Bizans'tan aldık diye Yunanistan toprağını işgal ettik sayılmıyor mu ne alaka :d adamların bin yıllardır yaşadığı topraklar orası yani.
0
nundu
(13.02.23)
su an yunanistan’da yasayanlar daha ziyade arnavut kokenliler. yani o iddia ettikleri helenleri kesmis tayfa. ayrica mesela mora katliami diye bir hadise var.
0
alperz
(13.02.23)
tamamen resmi tarihten kaynaklı.

bize ilkokulda, ortaokulda, lisede tekrar tekrar anlatılan yunanların kurtuluş savaşı döneminde katliam yaptıkları, kadınların meme uçlarını kestikleri, sırf zevkine hamile kadınların karınlarını deşip çocuğun cinsiyeti üzerine iddiaya tutuştukları, köyleri-şehirleri ateşe verdikleri, vb.

bu hikayelerle büyüyen bir çocuğun bırak yunanlardan nefret etmesini, kendini canlı bomba yapıp atina'da havaya uçurmasını beklersin.
0
nickini degistiren yazar
(13.02.23)
İçlerinde samimi olanları olsa da bu biraz da taktiksel bir davranış. Osmanlı döneminde de böyle yakınlaşmalar olmuş. Padişahlardan yunan kadınla evlilik yapanlar var. Bireysel tavırlarla milli menfaatler çok farklı şeyler. Bir bakmışsın vatanın elden gitmiş..
0
scholar
(13.02.23)
Abi yanlış anlamayın ama bence herkes kendi götünün derdinde ya, kimse kimseye çökmeye çalışacak güçte değil değil gibi. Yunanların 10 milyon nüfusu var AB'den şurdan burdan aldığı yardımlarla onların karnını doyuramıyor bizi alıp ne yapacaklar. Yani 100 sene önce bi kere İngilizlerin gazıyla savaş açtılar ama o dönem herkes herkese savaş açıyordu zaten bitti gitti. Biz de "bir gece ansızın Atina" diyorduk ama daha depremde kendi şehirlerimize giremedik bir gecede.
0
🌸Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(13.02.23)
çok yakın tarihte yaşanmış bir kıbrıs faciası var. o dönem gerçekten ciddi saldırılar yapılmış sivil türklere karşı. devamında onları korumak durumunda kaldığımız için savaşa girmek ve yıllarca bir ton yükle uğraşmak zorunda kalmışız hala da uğraşıyoruz. bu konunun gideri 50 yıl bile değil. sırf bu bile çok doğal olarak bir düşmanlık ve nefret sebebidir. bunun dışında çözülememiş çok ciddi bir kıta sahanlığı konusu var ki bu da taşıdığımız risklerden bir tanesi. yani evet kültürlerimiz benziyor ama adamlarla çok uzun zamandır sürekli savaşıyoruz, böyle bir nefret olması çok normal.

@kaleci son yorumuna istinaden de şöyle diyeyim, zaten yunanistan'ın bize bir savaş açmayacağı bariz. ama biraz batı güdümünden çıkan türkiye'nin terbiye edileceği ilk nokta egedeki bu yukarıda bahsettiğim zaafiyet olacaktır. artık ülkeler birbirine saldırmıyor, başına bela olsun diye önden destekli küçük çocuk yolluyorlar, öyle bir durum olur da rusyanın durumuna düşersek ne yapacağız? bence gayet aktif bir tehdit bu.

edit: bu arada benim yunanlarla bir derdim yok, sadece algısal açıdan incelemeye çalıştım.
0
roket adam
(13.02.23)
Kurtuluş savaşı ve kıbrıs sorunu kaynaklı. Ayrıca başlık öyle bir açılmış ki yunanlar bize topyekûn bayılıyor gibi bir durum var sanki. "Türklerin ve Yunanların birbirini sevmemesi" sevme - sevmeme durumu karşılıklı bir durum
0
yazdonumu
(13.02.23)
Doğu Roma İmparatorluğu'na Yunan devleti diyen arkadaş eminim Kölemenlere de Mısır Devleti diyordur.
0
Mirket
(13.02.23)
Memlükler, Mısır ve Levant coğrafyasında olan, yönetici takımının ilk 200 yıl Türk, sonraki 200 yıl Çerkes ama halkının çoğunlukla Arap olduğu bir devlet. Yani Memlüklere Mısır devleti de, Türk/Çerkes devleti de ya da Arap devleti de diyebilirsin çünkü hepsini kapsıyor. Mısırlı diye millet yok yav zaten o dönemde, merkezi Mısır'da olan bir devlete niye Mısır devleti denemesin ki.

Bizans için böyle bir durum yok. Halkı da yöneticisi de Yunan (Bizansın zirve döneminden bahsetmiyorum, Osmanlı ile mücadele ettikleri son dönemleri). Sonuç olarak Bizans bir Yunan devletiydi. Burda tartıştığımız konunun ne olduğunu anlamadım :)

Bizans'a Doğu Roma İmparatorluğu diyince durum değişmiyor. Roma ile alakaları, Fatih'in kendini Roma'nın sultanı ilan etmesiyle benzer. Bir mirası devam ettirme çabası. Ruslar bile kendilerine Roma'nın mirasçısı dedi tarihte. Roma'nın mirasçısı olmak istemekle Romalı olmak farklı şeyler.

Yani Osmanlı ne kadar Romaysa, 1100 sonrası Bizans da o kadar Roma'dır. O yüzden son dönem Bizans'ı bir Yunan devletidir.
0
nundu
(13.02.23)
yazıldı mı bilmiyorum yanıtları okumadım ama din temelli işte. müslüman olsalardı çok sever, kardeş şehir derdik ve avrupa'ya karşı hep yunanistan'ın yanında olurduk.
0
deartheodosia
(13.02.23)
Egeli olarak hem severim hem sevmem. Çünkü Yunan gavurudur :). Buraları yakıp yıkmıştır. Duyduklarımıza göre çocukları kuyulara saklayarak kurtarmıştır dedelerimiz falan.
Ama ortak kültür var. Onlarda çok rahat yaşayan bir halk değil.
Zamanında İngilizlere uymaları yani tam siyahta değiller.
Ama Türkleri sevenine de sevmeyenine de rastladım, sevmeyeni çok fena, dikkat etmek lazım
0
Coma
(13.02.23)
benim tek sebebim yemek muhabbeti bi de abuk subuk deniz sınırları çizmeye çalışmaları. bi derdim yok onun dışında. halkla zaten hiçbi derdim yok
0
Ranchoddas
(13.02.23)
Konuştuğum az sayıdaki Yunandan aldığım izlenime göre Türklere öyle ayılıp bayılma durumu yok tabi ama sevmedikleri milletler içinde birinci sırada değiliz ona eminim. Arnavutları hiç sevmiyor adamlar. Hepsi sayıp sövüyor Arnavutlara ilginçtir. Bizde de Yunan sevmeyen taraf Arap sevici islamcı tipler.
0
uvcray
(14.02.23)
(29)

Hatay’daki Suriyelilere nefret söylemleri

damba
Arkadaşlar direkt orada olan sivil ve STK çalışanı arkadaşlarım var Hatay’da. Buradaki Suriyelilerle yağmacı muamelesi yaptıkları için, Suriyeli vatandaşlar da zor durumda kalmışlar. Çadır alamayanlar, kimsesi olmadığı için sessiz sedasız ölenler varmış ki bazı Suriyeli vatandaşların enkazlara yardı
Arkadaşlar direkt orada olan sivil ve STK çalışanı arkadaşlarım var Hatay’da. Buradaki Suriyelilerle yağmacı muamelesi yaptıkları için, Suriyeli vatandaşlar da zor durumda kalmışlar. Çadır alamayanlar, kimsesi olmadığı için sessiz sedasız ölenler varmış ki bazı Suriyeli vatandaşların enkazlara yardım ettiği de söyleniyor.

Oradaki Suriyelilerlerin yağmacı olduğuna dair entryler ve ekşi sözlük’te bu anlamda girilen bir sürü şey var. Bu nefretin yayılmaması için bir şeyler yapamaz mıyız?

Sonuçta bu insanlar da isteyerek mülteci olan, memleketlerini terk eden insanlar değiller.

Bir arkadaşımın gönderisini dosyaya ekleyemedim
0
damba
(12.02.23)
@damba

Sözlerim bir nefret söylemi falan değil, yanlış anlaşılmasın. Yağma kısmıyla ilgili bir şey söylemiyorum.
Bir yanlışı düzeltmek istiyorum.
Onlar 'mülteci' değil. 'Geçici sığınmacı' veya 'kaçak göçmen'

Bir de bildiğim kadarıyla ülkelerindeki savaş ya da her ne ise o bitti.
0
Mirket
(12.02.23)
Bir ülkenin kaynakları bellidir ve sınırlıdır. Şu an kalmaları için hiçbir sebep yok. Ülke 10 milyondan fazla kişiye kaynak harcıyor durmadan. Tepki görmeleri çok normal.
0
scholar
(12.02.23)
Ben bitane bile video ya da güvenilir kaynaktan bilgi görmedim yardım ettiklerine dair. Koyu akp li arkadaşım bile şikayetçi sırf bu yüzden oy vermeyeceğini söylüyor.

Kendi fikrimse bir an önce gitmeliler. 10-20 sene sonra en hümanistimiz bile istemeyecek ama çok geç olacak. Sayıları az değil çünkü.
0
andy kaufman
(12.02.23)
suriyeliler gider gitmez konu bu değil hükümet şu an gündemi değiştiştirecek dikkatleri dağıtacak konu arıyor, yağmacılık konusu suriyeliler buna fırsat olmasın

evet böyle afetlerde bunun gibi asayiş sorunları olur, 99 depreminde sokaklarda enkazların başında askerler nöbet tutuyordu

güvenlik zaafiyeti varsa linç örgütleyerek çözülmez, o durumda yağmacı olup olmadığını bilmediğiniz bir çok insan zarar görür

güvenlik ihtiyacını doğru kişilerden talep etmek gerek
0
freebird5406_2
(12.02.23)
bu nefretin yayılmaması için yapılacak en iyi şey ülkelerine göndermek olur. burada kaldıkları müddetçe nefreti üzerine çekmeye devam edecekler.
0
abelardo
(12.02.23)
suriyeliler GECICI siginmaci. artik gitmeleri gerekiyor. savas bitti.
0
alperz
(12.02.23)
Ben de çok üzgünüm. Antep'teki arkadaşim deprem nedeniyle konaklama merkezlerinde kalan Türkiyeli ve Suriyeliler içindeki Suriyelilere 2 gün içinde orayı terk etmeleri gerektiğini söylediklerini aktarmıştı. Orada kalanlarca da teyit ettik. UNHCR'a haber verildi haber bekliyoruz.
Suriye'nin geri dönüş için güvenli olmadığına dair raporlar var:
archive.md
teyit.org
0
Amaranta ursula
(12.02.23)
kurunun yanında yaş da yanar. normal.
0
candide
(12.02.23)
Ben deprem bölgesindeyim. İlk günlerde ihtiyacı olmayan suriyeliler gelerek ihtiyacı olan türkleri yardım tırlarından kovdular. gelen yardım tırlarını yağmaladılar. yağmacıların yüzde 80'i suriyeli.
0
komando kani var bende
(12.02.23)
türkiye'de göçmen olmak istemezdim. ülkenin refah seviyesi de yüksek olsa hiç değilse.
0
deartheodosia
(12.02.23)
Göçmenlere karşı biriken ciddi bir nefret ve öfke var ve bu bir gün patlayacak. Ülkede hem ekonomilk, hem de diğer konularda yaşam sıkıntıları da had safhada olduğundan bu tarz olayların yaşanması çok normal. Suriyelileri seviyorsanız yapabileceğiniz en iyi şey bir şekilde buradan kurtulmalarını sağlamak olacaktır. Trde bu konuda bir bilinçlendirme sağlamaya çalışmak nafile, çünkü pasta çok küçüldü ekmek aslanın ağzında, insanlar geçrek manada aç ve paylaşacak ekmekleri de artık yok. 2010'lardaki TR değil burası artık.
0
roket adam
(12.02.23)
yapamayiz. siz belli ki zenginsiniz bu kadar humanist davranabildiginiz icin. milletin sabri tasti artik tasti.
ayrica multeci degil, gecici siginmaci!! ve madem kotu hissediyorlar gitsinler bir zahmet. biz kendimize yetemiyoruz. amerika degil burasi. kaynaklarimiz kit bizim. siz de nolur tr vatandasi olarak bir de kendi vatandasiniz gozuyle bakin olaylara.
0
Kittie
(12.02.23)
Arkadaşlar hepinize cevaplarınız için teşekkür ederim.

Tamam belki mülteci değil geçici sığınmacı, belki o, belki şu. Biraz eksik yazmışım, orada bir sürü Arap vatandaş da vardı, onlar Suriyeli değil burada senelerce yaşayan insanlar. Hatay farklı milletlerden insanların olduğu bir şehirdi. Bu durumda Suriyelilerin suçlarını orada yaşayan Araplara mı yükleyeceğiz?

Bazı arkadaşlar sabırlarının azaldığını söylüyorlar, burada da anlamaya çalışıyorum, çok şey yaşadık, haksızlıklar var, adaletsizlikler var vs. Suriyelilerle alakalı yapılanlar o “insanların” değil, Avrupa’dan oradan buradan yüklü miktar para alıp onların burada yaşamasına müsaade edenler, ister para için, ister politika için ister insanlık için olsun ama bu insanların gidecek yerlerinin olmaması ve kaçak olması her zaman onların problemi mi? Tüm irade onlara mı bağlıydı sizce?

Diyelim ki yetişkinlerin iradeleri vardı ve bilerek burada kaldılar. Bu durumda diğer Arapları da mı yok sayacağız? Ya da o insanların çocuklarını da mı yok sayacağız?

Nerede onlara “insan” olarak davranmak gerektiğini, onların enkaz altından çıkarılmamasına yardım etmemek gerektiğini, nerelerde temel ihtiyaçlarını yok sayacağımızı bilmiyorum, siz biliyor musunuz? Eğer eminseniz sorun yok.
0
🌸damba
(12.02.23)
@kittie zengin değilim, gelirim asgari ücretin altında :) sosyoloji ve psikoloji mezunuyum, dezavantajlı grupla bol bol temas eden bir insanım, belki bu yüzden durup düşünmek gerektiğini savunuyorum.

Lakin ben de oralarda olsam, gözümün önünde temel ihtiyaçlarımı Suriyeliler alsa (yağmalasa) yine de bunu savunur muydum bilmiyorum, düşününce savunurdum, ama duygularımla, zihnimle, orada olarak yaşamadım da bu deneyimi bi yandan.
0
🌸damba
(12.02.23)
6 yıl orada yaşadım. Orada yaşayan Araplar var demişsin. Öyle bir şey yok. Oranın insanı Hataylıya Hataylı der. Kimse kimsenin kökenine bakmaz. Ve oranın yerlisi kökenine bakılmaksızın müstesnadır, özeldir. Bunu düzelteyim.

Bir de gidecek yerler yok demişsin diğerleri için. Geçmiş bayramlarda gördük, gidecek yerlerinin olup olmadığını. Bu sene de göreceğiz var mı yok mu.
0
Mirket
(12.02.23)
arkadaşlar tahammülsüz oluşunuza, Suriyelilerin gitmesini istemenize, burada kaynaklarımıza ortak olmalarını istememenize diyecek bir sözüm yok, yeri ve zamanı değil.

demek istediğim deprem ortamında, neredeyse SAVAŞA EŞ DEĞER BİR ORTAMDA, bu insanları dışlayacak mıyız? insanlara yardım edebilecekken etmeyecek miyiz? Onlardan hoşlanmıyorsak dile getirecek ve gitmelerini istememizin söylem zamanı bugün mü? Deprem olmuşken, insanlar çaresizken mi bunu yapacağız?

Ben bu dışlanmayı bugün yapmasak, onlar geri durmasa sırf Suriyeli oldukları için yardım vs durumlarına, olmaz mı diye soruyorum.
0
🌸damba
(12.02.23)
+40 yazar eskisi geldi, açılın.

1999'da Sakarya'da Suriyeli yoktu. Diğer şehirlerden kamyonlara doluşup yağmaya geldiler. Şimdilerde Suriyelileri, Arapları dilinden düşürmeyen muhalif kesim komşularım (hiçbirinin evi hasarlı değildi) Danimarka'dan gelen kıyafet paketlerini yağmalamak için okul basmakla meşgullerdi. İstifçilik kısmına girmeyeyim, yapanın partisine, eğitimine, kökenine bakılmaksızın öyle çok örneğini gördük ki.

Kimse çıkıp ben ırkçıyım demez. Bugünlerde Suriyelilere saydıran biri 10 sene önce yerli etnik kökenden bir grup için "x şehirde çok arttılar, belediye neden toplamıyor bunları" diyordu mesela. Sığ fikirli, empati yeteneği gelişmemiş kişiler için dillerine dolayacakları toplumsal sorun her zaman bulunur.

Ekşi sözlüğün son 10 yıldaki değişimi tam bir hayal kırıklığı. Farklı kültürlerden zehir gibi insanları keşfettiğim, bin çeşit bilgiye ulaştığım bir yerdi. Giderek siyasileşen, siyaseten tek tipleşen, yobazlaşan bir mecra oldu zamanla. Twitter'ın dünya çapında böyle bir etkisi oldu sanırım. Ekşi de bundan nasibini aldı. Naif sorunuza gelecek cevapların yoğunluğunu tahmin ettiğimden, sırf farklı bir ses çıksın diye üşenmedim yazdım. Silinmezse okursunuz.
0
zihua
(12.02.23)
daha bebekli vs Türkler aileler cadir bulamadi, bu hassasiyeti anlamiyorum. Onlar da bu nefret yayilmasin diye birsey yapsin millet durdugu yerde kinlenmiyor.
0
wishmaythşngs
(12.02.23)
@damba
1)göçmenler hakkında, benim ülkeme sonradan gelip bana zarar veren ve ülkede benden çok hak elde etmiş kişilerin başına gelen şeylere üzülemeyeceğim kusura bakma.
2)Arap kökenli vatandaşlar üzerinden suriyeli göçmenleri savunmuşsunuz. Bu kişiler göçmen sanıldığına göre türkçe bilmiyorlar. İnsan istediği dilde okur, konuşur buna kimse karışamaz. Ama sen bunun yanında vatandaşı olduğun ülkenin resmi dilini anlamak ve konuşmak zorundasın. bunu yapmıyorsan buraya ait değilsin. Mesela bu kişiler oy kullanacak, neye göre kullanacak?
3)Birisi yazmış. Benim yurtta kalan yeğenimin de eşyalarını çöp poşetine koyup gelin alın demişler. Okul tatil olduğu için memleketteydi, apar topar eşyalarını almaya istanbula gidiyor çocuk.
0
vizivozo
(12.02.23)
tekrar edeyim kurumların güvenlik sağlaması gerekli fakat lince varabilecek söylemler düşündüğünüz gibi yerel halkın türklerin oraya yardıma giden gönüllülerin de hayatını zorlaştırıyor

örnek: twitter.com

twitter.com
0
freebird5406_2
(12.02.23)
geçici sığınmacı suriyeliler arasında elbette yağmacılar vardır. biz türkler arasında yok mu? var. bu yüzden birkaç kişinin eylemini tüm bir millete yüklemek zekadan uzak bir harekettir. suçun şahsiliği ilkesi vardır.

ülkelerine geri gönderilme süreçleri depremden ayrı tutulmalı.
0
Leonardo~Da~Vinci
(12.02.23)
Suriyelilerin bir kısmı yardımcı oluyordur. Ben öyle bir örnek duymadım ama kesin vardır. İnsanlığı ve insanları komple kategori edemiyoruz tabii ki. Yardımcı olandan fazla hiçbir şey yapmayan nargilesini alıp KYK yurdunda takılan ya da başka yere giden de vardır. Yardımcı olan kadar da yağmalayan vardır. Benim de bölgedeki yardım amaçlı giden arkadaşlarımdan yağma haberleri geliyor. Hatta Hatay'dakiler polisten ve askerden destek istiyordu. Güvenlik sorunu olduğu için merkeze dönenler ve Hatay'dan ayrılanlar oldu.

Yalnız nefret söylemleri(!) genelde ateş-duman ilişkisiyle ortaya çıkar. Ateş olmayan yerden duman gelmez şeklinde. Bunlar bazen örnekleri aslında genelleyemeyecek seviyede olmasına rağmen algı oyunu ile abartılır. İşte buna nefret söylemi diyebiliriz. Diğerlerinde ise örnek sayısı o kadar fazladır ki artık inkar edemeyiz. O zaman yaptığın artık aynı kategoride incelenmemeli.
0
nawar
(12.02.23)
Ülkecek bir üzülmedigimiz cadir bulamayan suriyeliler kalmisti sanki herkes bir yerlere yerlestirilmis gibi duyar kasmaniz komik.
öneri olarak, o yardima giden 'bazi' suriyeli arkadaslar cadir bulmada vs. yardimci olabilir.
Herkes caninin derdinde ben orada hic kimsenin suriyeli Türk depremzede ayrimi yaptigini düsünmüyorum, bunu elinde kanit olmadan dile getirenler, duyuru acanlar, sözlükte twitterda yazanlar neyi amacliyor, Türk halkina karsi nefret söylemi olmuyor mu? sonucta bu halkta isteyerek veya istemeyerk yillardir milyonlarca suriyeliye evsahipligi yapiyor.
0
Coma
(12.02.23)
@Coma bahsettiğim bu ortamda, enkaz altında ırkçılık yapılmaması, uzun vadeli durumu ya da geleceği tartışmıyorum

www.instagram.com
0
🌸damba
(13.02.23)
enkaz altinda irkcilik yapildigina dair kanitiniz varsa savciliga gidebilirsiniz, yoksa yillardir isteyerek veya istemeyerek milyonlarca suriyeliye ev sahipligi yapan halka ve devlete -enkaz altinda irkcilik- hassasiyetiniz ayni sekilde nefret söylemi.

Hamit kardeşimizi yeni gördüm, kendisi gibi dürüst ve yardımcı birine suriyede daha çok ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
0
Coma
(14.02.23)
@Coma ben savcılığa gitmeyi akıl etseydim, buraya yazmazdım. Buradaki insanlara “bir şey yapamaz mıyız” diye sorduğum için buradayım. Yazdıklarım X, ama sizler Y’den bahsediyor gibisiniz.

Yine de teşekkür ederim.
0
🌸damba
(14.02.23)
Suriyelilerin içinde azgın bir grup var. Ben oranlarının çok yüksek olduğunu düşünmüyorum. Ancak bu kişiler göze battıkları için, hükümet bu kişileri şımartıp, bir şey demediği için, iş kötü noktalara doğru gidiyor.

Siz orada yakınlarını toprağa vermiş insanların malını yağmalarsanız, adam bir tane yardımı almaya çekinirken, çekirge gibi üşüsüp 15 defa aynı yardımı alırsanız vs. vs. tepki olması normal.

Aslında hükümet askeri sokarak, bu durumu çok kolay engelleyebilirdi. Ancak vatandaş çokta umurlarında değil...


.
0
kartallar yuksek ucar
(14.02.23)
Sizin cümleleriniz ile size cevap verdim, başka birşeyden bahsetmedim.
Olmayan durum için ne yapabilirsiniz? Eğer varsa kanıtlarsınız, insanları örgütleyebilir, hem depremzedelere yardımcı olabilir hem de yasal yollara başvurabilirsiniz. Kanıtnız yoksa başka birşey peşinde olduğunuzu düşünüyorum.
0
Coma
(14.02.23)
Kurumumuzda Suriyeli bir tercümanımız vardı. Bize gelen Türkçe bilmeyen öğrenci velilerine tercümanlık yapardı. İlk işe girdiğinde sevincinden tatlı dağıtmıştı.
Ağzı var dili yok denir ya öyle bir kadındı.
Bugün oğlunun acı haberini aldık. Karı koca oğullarının cansız bedeniyle baş başa kaldılar. Acısı büyük ama o yine aynı, ağzı var dili yok.

Onun da acısı aynı, Türk'ün de nusayrinin de. Bu ortamda Irkçılık yapanlara söyleyebilecek bir sözüm yok, sinirden ellerim titreyerek olan biteni takip ediyor ve lanet okuyorum.
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(14.02.23)
(4)

iPhone, Android karşılaştırması

dissendium
Merhaba arkadaşlar. 9 10 bin TL'ye sıfır Samsung almak mı mantıklı, kullanılmış iPhone 8 Plus almak mı mantıklı? iPhone 8 Plus eskidi ama kamerası iyi. iPhone hiç kullanmadım. Alışabilir miyim, bilmiyorum. Siz ne yapardınız? Belki iPhone 10 da olabilir. Üstüne 20 bin TL ekleyip şunu al gibi tavsiyel
Merhaba arkadaşlar. 9 10 bin TL'ye sıfır Samsung almak mı mantıklı, kullanılmış iPhone 8 Plus almak mı mantıklı? iPhone 8 Plus eskidi ama kamerası iyi. iPhone hiç kullanmadım. Alışabilir miyim, bilmiyorum. Siz ne yapardınız? Belki iPhone 10 da olabilir. Üstüne 20 bin TL ekleyip şunu al gibi tavsiyeler istemiyorum. En fazla 12 bin olabilir. Sağ olun.
0
dissendium
(11.02.23)
o paraya ikinci el iphone 11 bulursun, onu alabilirsin.

Samsung A52-53 serisinin modelleri de iş görür iyidir.
edit: eksisozluk.com eksisozluk.com
0
nhk ni youkosu
(11.02.23)
O paraya android olur, iPhone u salla
0
Topalordek
(12.02.23)
Samsung j8 prime'den iphone 13'e gectim. telefon manyagi biri degilim, samsungun yeni modellerinden haberim yok.
izlenimlerimi söyleyeyim,
Iphone'u ilk kullandigimda, bu telefonu aptal amerikalilar icin yapmislar diye düsünmüstüm cünkü hersey cok kolay, sarja taktigimda kendi kendine aciliyor falan, Isik yoksa, karanliksa kamerasi ona göre cekim yapiyor (isik topluyor, biraz daha gec cekim yapiyor).
tavsiyem sifir telefon
ben siradan bir kullanici olarak birsey ayarlamakla ugrasmiyorum.
pisman degilim ama cokta mutlu olmadim.
0
Coma
(12.02.23)
iphone 11den öncesini almak mantıklı değil, önerim bu bütçeyle android alman olur.
0
mister green
(12.02.23)
(4)

Rafine zevklerinizi paylaşırmısınız

yirmibesonbes
İnternet üzerinden gidersek şuraya takılmayı çok seviyorum https://eksisozluk.com/sozluk-yazarlarinin-cektigi-fotograflar--5297538Şu da benim https://eksisozluk.com/img/7ft9kj1nYeme içmede dün ki keşfim, kuru üzümle kavrulmuş badem harika mükemmel ikiliymiş.. Gezme olarak Üsküdar Kuzguncuk bana tera
İnternet üzerinden gidersek şuraya takılmayı çok seviyorum
eksisozluk.com

Şu da benim eksisozluk.com

Yeme içmede dün ki keşfim, kuru üzümle kavrulmuş badem harika mükemmel ikiliymiş..

Gezme olarak Üsküdar Kuzguncuk bana terapi gibi geliyor.

Çalışma, hayatımın o kadar çok alanını kaplıyor ki yaşamaya
resmen zamanım kalmıyor
0
yirmibesonbes
(30.09.22)
sebzeli susiyi -baliksiz cok sevdim arada yiyorum.

bos günüm olursa müze + farkli kafelere gitmeye calisiyorum.
0
Coma
(30.09.22)
kızımla stüdyoya girip davul çalıyorum.
0
teritori
(30.09.22)
Bostanlı sahili+ küçük bir gölge+ kamp sandalyem+ bir bira+ bir kitap
0
Mirket
(30.09.22)
onemoremile
(30.09.22)
(25)

Yurt dışına gidip mutsuz olan var mı?

ananiyimioguz
Burada hali vakti yerinde olmasına rağmen yurt dışına yerleşip döneni pek hatırlamıyorum.Bu demek oluyor ki her giden mutlu mu? Yoksa verilen mücadeleden ötürü veya bizim toplumda elalem ne der düşüncesi yaygındır, gitti de yapamadı derler en iyisi koşuşturmacaya devam... denilerek kalınıyor mu?Döne
Burada hali vakti yerinde olmasına rağmen yurt dışına yerleşip döneni pek hatırlamıyorum.

Bu demek oluyor ki her giden mutlu mu? Yoksa verilen mücadeleden ötürü veya bizim toplumda elalem ne der düşüncesi yaygındır, gitti de yapamadı derler en iyisi koşuşturmacaya devam... denilerek kalınıyor mu?

Dönen tanıdığınız varsa, neden döndüler öğrenebilir miyim?

Biz kıyısından düşünüyoruz ama rahatımızı da bozmak istemiyoruz açıkçası. Dil, iş arayışı, denklikler falan kolay bir süreç değil.
0
ananiyimioguz
(17.09.22)
var ben değilim bi arkadaş. onun dönen arkadaşları da var.

genel olarak çevre yüzünden mutsuzlar. yani arkadaş çevresi/ilişki vs. buradaki kadar rahat bulamıyorsun.. özellikle erkekler için ekstra zor sevgili bulmak, arkadaş çevresi yapmak vs. yapsalar da burdaki gibi olmadıklarını söylüyorlar.

sonuçta buraya alışmışız her türlü işimizi kolayca halledip güvenecek insanlar bulabiliyoruz. orda daha zor haliyle.
birine bi şey emanet etmek bile zor.
0
jelly bear
(17.09.22)
Genelde kuzey ülkelerine gidip de sosyalleşememekten şikayet edip dönenler var.

Bi de kendi işini kurmak için dönen tanıdıklarım var.

Dönenlerin hepsi erkek.

Ama orana vursan %10'un altındadır yani.
0
plutongezegendegilmi
(17.09.22)
var aslında. azımsanamayacak ölçüde var.
mutsuz veya beklentisini karşılayamayıp dönen de var aynı durumda olupta kalmaya devam edenlerde. tıpkı burası gibi düşün.

aslında tamamen subjektif bir konu bu. gittiğin yerin kültürü, çevre, senin alışkanlıkların, beklentilerin, beklentilerinin gerçekleşme potansiyeli vs herkesin kendi içerisinde yaşadığı ve bileceği bir durum bunlar.

sonuçta bir yere kısa süreki turistik amaçlı gidip kalmakla orada kalıcı olarak yaşamak kesinlikle iki ayrı denklem.
0
debian
(17.09.22)
gördüğüm kadarıyla, çift olarak gidenler büyük ihtimalle dönmüyor. ama yalnız gidenler dışa dönük tipler değilse orada daha da izole oluyor ve bunalıyorlar.
0
sir gawain
(18.09.22)
Daha geçen gün bunu konuştuk arkadaşlarla.

Bence orada mutsuz olan çok ama ulan girdik bir yola düzelir zamanla diyerek mutlu taklidi yapıyor veya sessiz sedasız dönüyor bir kısmı. Ama herkes başarı hikayesi anlattığı için bu arkadaşlardan haberimiz olmuyor. Çevremden giden yakın arkadaşlardan ciddi ırkçılığa uğrayan da oldu, işler planladığı gibi gitmeyip mecbur dönen de oldu (burada oldukça başarılıydı, cv de hayvan gibiydi ama çalışma iznini orada hallederim dedi halledemedi).

Ben de gitsem bir şekilde tutunurum gibi geliyor ama burada da keyfim düzenim yerinde. Seçim sonucuna göre yol çizeceğiz artık eşimle.
0
chicha_v2
(18.09.22)
Konu komşu akraba eş dost çevresi içinde yetişmiş, o curcunayı yaşam tarzı olarak benimsemiş, çekirdek aile yapısı veya yalnız yaşamayı özümseyememiş herkes oralarda mutsuz oluyor.

Bir de bildiğim kadarıyla Kanada'da yaşam hiç de hayallerimizdeki gibi değil. Oraya gidip mutlu olanı tanımadım henüz.
0
Mirket
(18.09.22)
Buyrun benim, hatta döndüm. Ama Euro kazanmaya devam ehe :d (olmasa da dönecektim)
Keywordler türklerin kredisi bitik, racial profiling, nepotizm (tr x10, ev ararken bile ama sadece sana, o ülke vatandaşına değil), türk entelektüel insan eksikliği, obsesif bireyselcilik (babası yatalak olsa bakmaz, itinin bokunu temizler vs), leş gibi hava (min 6 ay gri hava güneş yok), kendi dilini konuşamamak (bir süre sonra ing ce konuşmak içinden gelmiyor), orta ve kuzey Avrupa'da sense of humor bildiğin yok (güldükleri şeyleri duysan oturur ağlarsın), kan emici hükümet (%45 vergi) bunun bana karşılığının neredeyse sıfır oluşu (çocuğum bedava okula gitmez, sosyal yardım almam.. yol yapıyor ama sgsgs), tr den 5 gömlek leş sağlık sistemi (Berlin'de bir cildiye randevusu 3 ay sonraya veriyorlar)
0
wiekannich
(18.09.22)
Tanıdıklarımdan kimse yok.
0
halitkin
(18.09.22)
valla yok değil var. çift olarak da dönen var, tek başına kadın erkeklerden de var. (Ama dönen kadın sayısı benim etrafımda da düşük.)

Üniversite arkadaşlarımdan çoğu artık yurtdışında yaşıyor. Ve çevremden de çok giden-gelen oldu. Ama tabi gidip dönenler de az değil. Öyle sadece kuzeye ülkelerine gidip de değil.
Slovenya, çekya, ingiltere, avustralya, irlanda, romanya, isveç, finlandiya, peru, dubai, arjantin, singapur, malezya, japonya, hollanda'da (bunlar şimdilik hatırladıklarım.) yaşayıp dönen arkadaşlarım var. Bunların hepsi 25-40 yaş aralığındaki insanlar. Kimi oraya alışamadığından, kimi ailesi için, kimi kendini yalnız hissettiğinden, kimisi çocuklar hastalanınca sağlık sistemine erişemediğinden, kimi de yemeklere alışamadığından geri döndü. :) Bazılarının zaten baştan planı yurtdışında iyi bir para ve iş bağlantısı yapıp sonra gelip Türkiye'de yaşamaktı ki bu planlarını yapanlar da var.

Ama tabi dönenlerin bir 10 katı kadarı da yurtdışında. Hallerinden memnunlar mı dersen, yani büyük ölçüde evet.

Ülke değiştirmek yabancı bir yere gitmek gerçekten zor bir durum. Ancak yapılmaz da değil. Tabi bazı şeyleri, değişiklikleri ve sana orada yabancı olarak davranılmasını göze alman gerekiyor.

Bir kere buradaki durumun oradaki yaşamı göğüsleme ihtimalinin temel unsuru oluyor. Yukarıda saydığım ve yurtdışına yerleşen arkadaşlarımın çoğu, burada kamuda veya özelde iyi işlerde halleri vakitleri yerlerinde olan insanlar. Tabiki gittiklerinde o ülkede buradaki standartlarının biraz düşeceğini bilerek gittiler. Ancak bazen düşünceleri planları orada gördüklerine uymadı ve geri geldiler. Ki dönenlerin büyük kısmı bu gruptan. Bazıları da oradaki yaşama tutundular.

Bununla beraber, Üniversitenin hemen sonrasında gidip yerleşen arkadaşlarımın büyük kısmı orada kaldılar. Doğrusu farklı zamanlarda bunlarında bir kısmı buraya tekrar dönmeyi düşündüler. Ama Türkiye'de yukarıda anlattığım grup gibi, bir iş güç, ev düzen durumu olmayınca büyük çoğunluğu bu dönüşü yapmadı uygun imkan bulamadı. Mesela birisi doktorasını bitirmiş üzerine 5 yılı da aşkın süredir İsveç'te çalışıyordu. Vatandaşlığı bile almıştı. Dönüşü için uygun işlere alanlara baktık, çalıştığı alanı karşılayacak düzgün hiç bir iş bulamadık ve o da bu fikirden sonunda vazgeçti. (biraz da vazgeçirdim diyebiliriz.) Bir başkası ise çalıştığı şirketin Türkiye ofisine geçti, ancak globalde de bir bilinirliği ve pozisyonu olduğu için zaten olmazsa başka bir yere geçerim bileti her zaman elindeydi ki, o da 1 yılı dolmadan avrupaya döndü.

Konuyu gereksiz uzattım. Ama sonuç şudur ki, evli-bekar-çocuklu farketmeksizin giden çok, dönenler de görece az da olsa var. Ülke değiştirmek büyük bir karar ve bazı insanlar bu büyük değişimi iyi yönetemiyor, alışamıyor, buradaki rahatını özlüyor ve dönüyor. Kimisi için gecenin köründe çıkıp boğaz kenarında midye kokoreç yeme rahatlığı bile başka hiç bir şeye değişilmiyor.

Benim açımdan ise artık Türkiye'de ne kadar yıllardır süren işim, hayatım ailem olsa da, 40 yaşıma merdiven dayamışken ne olursa olsun eşimle ailemle birlikte çıkıp gitmek, gerekirse orada en basit işlerden yeni bir kariyer kurup başlamak var. Burada yaptım orada da yaparım, bir şekilde de aileme bakarım. Ülkedeki bu karamsarlıkla 40 yıla yakın yaşadıktan sonra, neresi olursa olsun, bir şekilde hayatımızı da kurarız. En azından çocuklarım hayatlarını gülümseyerek geçirsin diye her şeyi göze alırım. Ki umarım yakında da terk-i diyar eyleyip gideceğiz.

edit: bir de link ekleyelim.
www.youtube.com
0
yeninesiltupcu
(18.09.22)
var evet, benim de iki tanidigim var, dolar uzerinden guzel paralar kazanmalarına rağmen, orada refah düzeyleri iyi olmalarına rağmen bunalmış durumdalar. sosyallesemedikleri icin, buradaki dostlukları özledikleri icin. ama ne var, bir kaç senedir oradalar ve orada biriktirdikleriyle ciddi yatırımlar yaptılar turkiye'de, turkiye'de olsa 20 senede alacaklarını, oradaa 3 senede aldilar. simdi donecekler, ne olursa olsun, cunku ruh sagliklari etkilendi artık. bu bahsettigim iki çift.

orada doktora yapanlar henüz bitirmedi, bence is şartlarına bakmak lazim. bekar bir arkadaşım orada kalmayi kafasına koydu ve ordan biriyle evleniyor, is arıyor simdi. donup de turkiye'nin derdini çekmek istemiyor.

bence bu olay kişiliğe ve yaşanılan yere gore değişiyor. erasmus doneminde de alisamayan insanlar vardi gidip yurtdisina, ben de gittim ama o kadar cok sosyallesmistim ki, buradakileri ozlesem de, fakirlik icindeki refehim daha iyi geliyordu.
0
damba
(18.09.22)
bu soru arada bir soruluyor.

uzundur disarda oldugum icin cok donen arkadasim oldu, bence yurtdisinda tutunma orani hic de tahmin ettiginiz kadar asiri yuksek degil.

sebepler genelde aradigi parayi bulamamak, meslegini icra edememek, aile ozlemi, arkadas ortami ozlemi, vatan hasreti, dil bariyeri, kultur bariyeri, vs.
0
cooperr
(18.09.22)
benim çok fazla asyalı arkadaşım var özellikle çinli, bunlar olmasaydı ben de yapamazdım, çünkü kuzeylilerle arkadaşlık ve samimiyet çok zor oluyor. kötü niyetle falan uzaktan yakından alakası yok, ingiliz elemanla house of dragon konuşuyoruz adam sadece yorumunu yapıp fikir belirtiyor güzelce konuşulup bitiyor. ama bizim taraflar ya da asyalıya bu konuyu açınca "oo sen biliyor musun yav onu, izledin mi got'u müthişti valla ya" muhabbeti oluyor. biz hep bunu gördüğümüz için acayip sarıyor. ee bir de bize çok benziyorlar, özellikle kuzeyli ülkelerdeki (almanya uk dahil iskandinavları saymıyorum bile) insanlarla samimiyet zor oluyor. ama small talk dedikleri şeyler de çok keyifli oluyor o başka. tabi en başa dönersek, tr gibi kafelerde oturup 3-5 arkadaşın dertleşmesi, sohbet muhabbet etmesinin tadı başka yerde yok. ortak dert ortak ülke vs. ben elin iskoçuyla neyi dertleşebilirim ki? adam ingiltere'yi yağmurlar iskoçyaya göre daha dik yağıyor yürürken rahatsız oluyorum diye sevmiyorum diyor hhaah şaka mı bu?

tüm bunların yanı sıra, bir çok kişi tr'de ki ortamını özlüyor emin ol. çok iyi ortamı dahi olsa herkes kesinlikle özlüyor. kimisi parası iyi diye, aile kurduğu için vs kafası rahat takılıyor o kadar
0
avatar is back
(18.09.22)
insan yaşadığı yerin kötü yanlarını görmeye başlayan, eski kötü şeyleri de unutup romantize eden bir varlık. İş hayatı bile böyle. Başta güzel gelen yer sonra kötü gelmeye başlar ama kolayca çıkıp başka iş de aramazsın çünkü orada 'yine de' rahatsındır. Ülke de bunun büyüğü.

Dönmek isteyen tanıdıklar oldu ama genelde Türkiye'ye tatil için bile gelseler birkaç haftada ülkelerine dönmek istiyorlar o romantiklik hemen geçiyor yani :D

Her ülkenin farklı olayı var. Kiminin sağlık sistemi çok kötü, kiminde sosyal olamıyorsun.

Bu arada gidip dönmek, eğer vatandaşlık alınarak ve/veya online iş devam ettirilerek dönmekse bence kaybetmek değil. Benim mesela kafama estiğinde Avrupa'ya gidebileceğim bi pasaportum olsa Türkiye'de yaşamam daha rahat olur. Böyle birini tanıyorum, Kanada şirketine çalışıyor Kanada vatandaşı ama İstanbul Suadiye'de yaşıyor. (sosyal ortam burada daha iyi) Sadece çalışma saatleri biraz ters diyebiliriz.
0
nhk ni youkosu
(18.09.22)
en buyuk sebebi yalnizlik, izole olmak, aile ve arkadas ozlemi.

cok iyi paralar kazansan bile bu hayat degil diyorsun, omrumu mu boyle mi tuketecegim diyorsun ve yemisim parasini diyip basip gidiyorsun. zaten geri donenler pisman olsa tekrar yurtdisina cikarlardi, parayi kendi ulkende de kazanirsin.
0
baldur2
(18.09.22)
Benim cevremde dönen var ama dönenlerin içinde hiçbir şekilde başarılı olup dönen yok. Gördüklerim "gidelim belki kaliriz" diye mastera gidip kalamayanlar ve Türkiye'de dandik işlerde calisanlar.

Onun dışında cevremde yok. Mutsuz olan denk gelmedim ben.
Zaten bana göre Türkiye'de iki hafta geçirip "bıktım" demeyen kişinin dönmesi olası. Ben iki 1 haftadir buradayım, hafiften insanindan bıktım hemen ki tatildeyim. Ülkeye dönüp yaya geçidinde durdugumda arkadan kim carpar diye korkmamayi ozledim =d
Bu arada şu sağlık konusu açılıyor ama Türkiye'de ekstra para vermeden devlet hastanesinden randevu almanin denenmesini tavsiye ederim. Türkiye'de sağlık kapitalizmi olduğu için parası olan tedavi oluyor, parasız aylarca beklemek zorunda.
0
logisticsmanager
(18.09.22)
Türkiye'deki duruma bağlı olarak değişiyor. Türkiye'de samimi arkadaş çevresi olan, ailesine düşkün, iyi para kazanan kişiler genelde dönüyorlar. Bu kişilerin gitmesi mantıklı değil zaten. Evlenmiş çocuk yapmış birinin gitmesi de mantıklı değil. Gidilen ülkede evlenmek ancak o topluma tam olarak girebilmeyi sağlar.

Türkiye'de evini arabasını almış biri için hiç mantıklı değil gitmek. Hiçbir şeyin yoktur. Sevgilin, arkadaşın yoktur o zaman git. Bir de Türk insanı yalnız kalamıyor. Sokakta bile biriyle selamlaşmasa yalnızlık hissedenler var.

Mesela bir kişi gidip de hala bu sitede takılıyorsa, sözlükte takılıyorsa, türk dizisi izliyorsa bir sorun var demektir.
0
OrangeYellow
(18.09.22)
ben varim.
sosyallik konusunda ben asosyal bir insanim ama ben bile zorlandim cünkü Tr'de istedigim zaman yalniz kaliyordum ama burada tamamen yalnizsin. ilk baslarda zordu ama simdi arkadas cevrem var o kadar da sorun degil.

ben dönmeyi düsünüyorum ya da almanya disinda baska bir yere gitmeyi, cünkü burada benim basarima tebrikler diyen bile olmadi, yemin ederim. benim aldigim ödülün daha azini alan avrupalilara (italyan, alman, franisz)'oscar goes too..' diye parti yapmislardi. ben bunlardan daha basariliyim ama bana aptal gibi davraniyorlar.
yasadigim ayni seyleri dogu avrupali arkadaslardan da duyuyorum. anladigim kadariyla caliskan olan balkanlilara ya da bize falan bir görmezden gelme durumu var sebebi din mi? tarih mi? bilmiyorum. ama bir Hintli'den Arap'tan duymadim.

bunun yanisira hastaneye isim düsecek diye korkuyorum, sigortam olmasina ragmen. kanser olan bir alman arkadasa cok gec randevu verdiler, sevgilisi Türk ve Tr'e gittiler ameliyat olmaya. babam ve hocam bel fitigi ameliyati oldu. doktor degilim ama burada danisman hocama acik ameliyat (eski) yapmislar.

irkcilik var dedigimde de kesinlikle bir kanitin yoksa kabul etmiyorlar. kültür farkliligi diye gaslighting yapiyorlar.

Almanlar, benim cevrem bavyearali, problemli insanlar, Türkiye'ye tatile gelmis olanlar cok iyi davraniyor ama digerlerinin Tr ile ilgili her sorusu bir asagilamayla karisik ölcme sorusu. bunu tarif edemem. mesela sizin ülkenizde bisiklet yolu var mi?, var diyorum. inanmamis bir bakis atiyor. beni cok yordular. Mister Erdogan lafini duymaktan cok yoruldum, zaten Tr ile ilgili haberleri bunlardan aliyorum. Türk doktorlarin almanya'ya gelmesi de hata bence baska ülkelere bakmalilar. yazilimcilarin yine iyi kötü bir uluslararasi cevresi olur calistiklari yerde ama onlarin cevresi yine hos olmayacaktir diye düsünüyorum, burada gördüklerimden sonra.

Cevrende yurtdisi cok güzel diye instagramdan falan hava atan arkadaslarin varsa pek inanma. okul ortamindayim, yurtdisina cikan egitimli Türkler en az buradaki tuhaf almancilar kadar sorunlular. cok azi düzgün. cünkü yurtdisina gelince kendilerini sinif atlamis zannediyorlar. garip garip tavirlara giriyorlar. sen zaten arkadas olmak istemiyorsun. bu ögrenciler arasiinda benim gördügüm uyum saglamayip yine de kalanlar, hava atmaya calisanlar genelde ailesinde para olan ama üniversite mezunu olmayanlar.

benim bir sebebim de saat sekize kadar calisip eve gidiyorum, ama Tr'de sekizden sonra avm'e gidip alisverisimi falan yapiyorum. burada haftasonum da kalmiyor. sonra yaz yok.

ve bu geri dönüp dönmeme cok kisisel birsey. benim Tr'de durumum iyi, ama aile problemim olsa falan heralde geri dönmeyi düsünmezdim. Ben yalnizlik hissetmiyorum, büyük bir özlemim de yok sadece basarili oldugumun kabul edildigi bir yerde yasamak istiyorum, görmezden gelindigi almanya da degil. belki baska bir grupta olsaydim bunlari düsünmezdim. Para konusunda burada kiradan dolayi zaten elimde birsey kalmiyor :).
0
Coma
(18.09.22)
@coma da guzel bir noktaya parmak basmis.

yani sen guzel bir uniden mezun olmussun, yuksek lisans yapmissin, ya da doktorsun, avukatsin diyelim. bu doneler yuzunden insanlar sana ekstra saygi da duymuyor fazladan ilgi, alaka veya hayranlik da beslemiyor.

yani senin yuksek lisans yapmis olman sana olan bakislarindan bir fark yaratmiyor, cunku onemsemiyorlar bu durumu, olay paraysa kaynak ustasi muhtemelen senin yaptigin beyaz yaka isten daha fazla para kazaniyordur, adam sana niye ekstradan saygi duysun ki? bu da turkiye'den giden okumus beyaz tayfayi biraz afallatiyor, degersiz hissettiriyor. toplumda ustunmus gibi goremiyorlar kendilerini. bu da bir neden.
0
baldur2
(18.09.22)
En yakin arkadasim amerikadan donuyor yari maasa burada calisacak ki kendisi tanidigim en modern profilli insanlardan biridir.

Baska bi arkadasim kisa bi sure izlanda isvec falan takildi ise baslama surecini tamamlamadan geldi.

Cok ornek var aslinda yakin cevremde.

Bir de benim gibi gitme firsati olup gitmeyenler var. Hepsinin sebebi su bence, belli bir gelirin ustundeyseniz turkiye gercekten cennet. Haberleri kapattiniz mi direkt avrupa.

Evet alkole ve teknolojiye cok vergi oduyoruz ama kiraya €300-400 veriyoruz, avrupada cok cok daha pahali kiralar oradan dengeleniyor gibi
0
aguen
(18.09.22)
Cok var...

Sosyal olarak uyum saglayamadiklarini düsündüler. Kariyerleriyle ilgili bir durum degildi.

Bir tanesi cok yanlis bir sehir secti. Almanya´nin kuzeyine yerlesti. Cok sosyal bir insandi ve cevre edinemedi.

Digerleri iyi sehir secimi yaptilar, cift olarak geldiler ve kabuklarina cekildiler. Sosyal hayatlari tatmin etmedigi icin geri donduler. Cift olarak uyum saglamak bence daha zor. Zaten derin insan iliskileri cok zor kurulurken, cift olarak gelip korunakli alanindan cikip yeni insanlar tanimak ve surekli cabalamak zor. Zaten iyi isi olan ve her yerde iyi kazanan insanlarin "vazgecme" esikleri daha düsük olabiliyor bi ´de.

Ayrica burada kalip, kendince baska alternatif gormedigi icin kalmaya devam eden ve her gününü kendine cehennem eden insanlar da var. Bir tanesi benim calistigim bakanlikta. Sürekli stres ve kaygi icinde. Bu halindan dolayi tatile bile cikamiyor, sürekli kendini yetersiz goruyor. Dil sorunu pek yok, ancak kültürel olarak asla ayak uyduramamis.

Gordugum kadariyla yalnizlasan insan cok. Bu lanet hale girmek Türkiye´dekinden cok daha kolay Avrupa´da. Kendi kendinize yetemediginiz durumlarda hemen bir ayaginiz depresyona düsebiliyor.

50-60 yasina gelmis, hayat mucadelesinden bikmis cok yitik insan var. Türkiye´dekilerle de cok iyi iliskiler kurmamislar ya da iliskilerini kesmisler. Dönmüyorlar da, öyle ruh gibi geziyorlar.
0
buf-e kür
(18.09.22)
Ben gidip olmuştum ama artısı eksisi tartınca çok pişmanım bi yol bulamadıgıma kalmak ıcın arkadaşlar.. ilerki mesajımda açıklıcam neden dönmesi mantıklı.

geri dönme sebeplerimden birisi öğrenciydim orda ve sistemi çok iyi bilmiyordum. halen belki bilmiyorum biriniz aydınlatabilir.
örnegin hastane mevzusu : sağlık sorunu oldu bende kafama göre hastaneye gidip tedavi göremiyordum.
mesela herşeyin kuralı var.
bi doktoru görmek için başka doktorun izni gerek.
bide randevuyu ekle buna ne zaman görücen belli değil yani.
hastanelerde gidersen soruyorlar böyle extrem durum var mı mesela araba kazası yada binadan düşme kan kaybı vs. yoksa 8 saat hastanede sıra beklersin şaka demiyorum oturup 8 saat bekleyip ananızı .... diyip eve dönmüşlüğüm var.

ikinci problem sosyallik insanlar robotumsu ve sokakta yürüken birisinin bana tokadı patlatmaması sorunu :

bundan kastettigim şu mesela istanbulda yürüyorsun kafana saksı falan bile düşebilir ama yaşadığım ülkede hiç extrem durum yok hayat çok sıkıcı gelmeye başlamıştı.
git mesela ora marketten 1 tane kalem al 25 cent ver odedıkten sonra fişi alma tamam yandın. adam fiş soruyor almıyor lan daha az önce kapıdan cıktım dıyorsun yok kardesım fiş diyor. Düzenden darlandım bide.

şimdi TR deyim neden geri gitmeye çalışıyorum onu açıklıyayım.
arkadaşlar ben homesick yani hasret yaşadığım için birde geri geldim.
ulan bir geldim TR de ekonomik kriz oldu herseyi 20x pahalanmış ve çevremde herkes yaşam savaşı veriyor.
arkadaşlarım dediğim insanlar evlenmiş yada taşınmış kalanlarda otlakçı olmuş ulan cebimden selpak çıkartıyorum bi tane versene sigara çıkartıyorum bir dal versene falan
bunlar basit örnekler parfüm sıkıyorum aaa iyi parfümmüş kanka evde fazla varsa banada getirebilirsin. alım gücü kalmamış hiçbirisinde bunu farkettim.
bide istanbulda gezdim falan sonra baktım gezecek bi yer kalmamış hep aynı yerde geziyorum anladım ki nereye gidersen git herulkede bi yere kadar sonra bitiyor.
birde TR de şöyle bi sıkıntı yaşadım psikologa gitmek zorunda kaldım abi televizyon izlemiyorum bazen yemek yerken acık oluyor bu ne ya herkes birbirini kesiyor dogruyor devlet nasıl bu haberlere ızın verıyor anlamadım. pskiolojim bozuldu resmen.

çok pişmanım ama bu sefer gideyim düzgün bir iş bulup para biriktirecegim istanbula geldim diyelim kadıköyden aşşagı bi yere tasınmıcam avrupa yakası pislik resmen birde türk bulması zor herkez multeci galiba.
0
Slynmaster
(18.09.22)
Var çok var bunalıma girip intihar edenler bile var yurtdışından kasıt ABD varsayıyorum.
0
beemaker
(18.09.22)
Şu beyaz yaka saygı muhabbetinden aklima geldi ki aslında yurtdışında yasamanin kisiden kisiye nasıl değiştiğini gösteriyor;
Ben boyaci, cilingir, araba tamircisi, polis, itfaiyeci gibi kişilerle muhabbet ettim. Cevremde beyaz yaka olup böyle kişilerle evliler var. Sebebi bu kişilerin genel kültür seviyesi ile Türkiye'deki karşılığının kültür seviyesinin apayri olmasi. Tabi Türkiye gibi olani da vardir ama genellersek apayri. Ha bu arada bunlarin hepsi çok para kazanmaz, misal tamirci, kaynakci cok kazanır goygoyu var ama birinin yaninda çalışan hiç de çok kazanmaz.

Bir örnek de şu; birgün ofiste cezayir kökenli bir Fransız arkadaşla oturuyoruz, bir adam geldi selam verdi vs. Ne yaptığımi sordu is olarak dedim iste tedarik zincirinde satın alma vs. Adama sordum, adam ben finansta calisiyorum dedi. Sonra gitti. Arkadaş bana "bak bu adam finans direktöru, sana sadece finansta calisiyorum dedi hiç oyle direktörum lan ben diye takilmadi. Bizim ülkeden gelmis olsa gururla söylerdi ama bunlarda böyle" dedi. Kısacası kültür farki. Bizde belediye başkanı kendine özel tuvalet yaptirir, burada doktor sırasına girer.
0
logisticsmanager
(18.09.22)
bu konuda bir entry'm var.

eksisozluk.com

entry'nin ana metnini şöyle kapadım:

"ha döner miyim türkiye'ye. açıkçası bir kaç kere teklif edildi ama maaşı ve şartları beğenmedim. bir iki tanıdık türkiye'de daha mutlu olursun dese de mutlulukta parayı cebe atmanın etkisi var. daha önce türkiye'de aynı işi yaptım demiştim. eski sevgilim hayatımda olmasa yarrak mutlu olurdum mesela."

şubatta yazmışım entry'yi. şimdi eylül.

neler değişti mesela?

araba aldım, daha fazla gezebiliyorum, bir iki takıldığım kız / erkek arkadaş var, kafamı rahatlatabiliyorum. daha fazla olursa, daha ciddi ilişkiler içerisinde olursam daha da mutlu olurum. hala çıyanlarla uğraşıyorum. daha bir ay önce evde bir tane daha öldürdüm. bir de yavru gördüm koltuk altında. ben de evin parke - duvar birleşim noktalarına kotherine sürüp, 1 ay tatile geldim türkiye'ye bakalım haftaya cuma dönünce ne kadar ceset göreceğim.

-----

bu arada türkiye'ye dönmeme konusunda daha kararlı oldum bu bir aylık tatilde de. abi antalya, izmir, aşırı kalabalık geldi ki ben 3 sene antalya'da (1998 - 2001) ve 19 sene izmirde (2001 - 2020) yaşamış biriyim. insanlar üstüme üstüme geliyor. her yer trafik. antalya izmir yolu duble yol olmasına rağmen bok gibi (romanya otobanları ciddi iyi bence). yurt dışında sakin bir şehirde yaşayınca, türkiyede her şey üstüne üstüne geliyor. sadece aile yanında, sevdiklerinin yanında tatil yapıp döneceksin. mutsuzluk her yerde mutsuzluk zaten. bunu konforlu yerde yaşamak lazım.

------

edit: eğer döneceksem operasyon biter, işsiz kalır ve 2 ay içerisinde tekrar çalışma izni çıkaracak bir şirket bulamazsam dönerim. sike sike dönerim yani. kendi kararım olmaz.

-----

edit 2: haziranda ağır bir depresyon geçirdim (gelir bana zaten ara sıra). 2-3 hafta kendimi kesecek, balkondan atlayacak kıvamdaydım. temmuz'da bir kızla bol bol gezdim, yalnız olmadığımı anlık hissettim, toparladım. temel sorun yalnızlık aslında.
0
rain when i die
(18.09.22)
bir iki sey ekliyeyim:

"Vasıfsız gidenler genelde dönüyorlar." bence hatali yorum bu, tam tersine cogunlukla tutunanlar onlar. kaybedecek bir seyi olmayan her isi yaparimci tayfanin yolunu bulma olasiligi daha yuksek. zira arada bir haberi yapilan "cebinde $20 ile geldi, yogurt krali oldu" ya da " 10 sene kacak calisti, sonra calistigi dukkani satin aldi" gibi haberlerin kahramanlari genelde boyle tipler. sikinti ceken cogunlukla egitimli tayfa.

bir baska gordugum olay, "buralar cok iyi" diyenlerin net olmadiklari bazi konular var cogunlukla. adam mesela oranin yerlisi bir hatunla evlenip gitmis, ben 3 ay icinde hemen is buldum diyor, ama isi hanimin yada onun cevresinin buldugundan bahsetmiyor. Ya da yurtdisina yuklu bir miktar parayla cikanlar var, adam gider gitmez guzel bir muhitte daire kiraliyor, altina arabasini cekiyor, sonra buralar super diye sosyal medyada yardiriyor.

ozetle surec uzerine agir bilgi kirliligi var sosyal medyada su anda. Kendi yasadigim ulke ile sozlukte yazilanlarin arasinda atmasyon bilgi malesef cok. bir de fanboylar var, adam basina ne gelmis olursa olsun kotulememeye, reklamini yapmaya yemin etmis, ne desen tersini soyluyor.

eger siz "rahatımızı da bozmak istemiyoruz açıkçası" kafasinda iseniz sallayin derim oguzcum.
0
cooperr
(19.09.22)
(5)

İngilizce yazdığım maili kontrol edebilecek biri var mı? (Vize için)

avatar is back
Merhabalar, İngiltere vizesine başvurmuştum benden mezuniyetimden bugüne kadar ne yaptığıma dair ek belge istendi. ben de belgeleri topladım mail olarak atacağım hemen sabah ancak yazdığım mail ne kadar düzgün bir dil ile yazılmış emin değilim. zaten önce ingilizce hazırlığa gideceğim için dil bilgi
Merhabalar, İngiltere vizesine başvurmuştum benden mezuniyetimden bugüne kadar ne yaptığıma dair ek belge istendi. ben de belgeleri topladım mail olarak atacağım hemen sabah ancak yazdığım mail ne kadar düzgün bir dil ile yazılmış emin değilim. zaten önce ingilizce hazırlığa gideceğim için dil bilgimin çokta iyi olmadığını tahmin ediyorsunuzdur. çevremde maalesef kontrol ettirebileceğim kimsem olmadığı için buraya yazıyorum. yazdıklarımda hatalı, eksik, saçma gördüğünüz yerleri düzeltme zamanı olacaklara şimdiden çok teşekkür ederim.

---------------------------------------

Regarding Visa Application: GWF*****
For: ad soyad

Dear Sir / Madam,

I have received an email regarding the request for additional documents for my student visa application GWF****


After completing my undergraduate education in June 2019,I applied to the Study Abroad Programme of the Ministry of x and was awarded this scholarship on December 26, 2019. As can be seen in documents 1, 2 and 3, I attended an English language training course between February 1, 2020 and May 31, 2021. During this course, a scholarship was given for my living expenses by my sponsor ministry, which you can see in document 1. While attending my language course, on 10 November 2020, I received an offer from the university of x. You can see this offer in document 4. Since there was a pandemic period between June 2021 and September 2021 and due to health concerns, I rejected this offer and decided to postpone my education in UK for 1 year.

During this period, I started my master's degree in x at Yıldız Technical University on September 19, 2021 to improve myself academically. I did not write any research or thesis during my education here, I only took lessons that could be useful for me in my education in UK. As you can see in document 5, 2 days after my visa application, I wrote a disenrollment petition on the grounds that I will continue my education abroad and ended my education here. As you can see in document x, I received a tuition scholarship for graduate students only. Also, as you can see in document 6, I received an offer from University of x on February 14, 2022 from the MSc x program and I decided to take my Master's education here.

As can be seen from the sponsorship document I uploaded during the visa application, I received a full scholarship from the Ministry of x. In return for this scholarship, after completing my master's degree in the field of x, which is the field requested by my sponsor, I will return to my compulsory service in the ministry of x in Turkey and work here.

Now, I am ready to start my education at the University of x, which is regarded as one of the best schools in Europe and the world in the field of x.

I kindly requested that my pre-sessional course would start at 18 July 2022.

Kind regards
0
avatar is back
(12.07.22)
3 kez as you can see demişsin. Bence bunları sil.

to improve myself academically, bu bence gereksiz.
0
dissendium
(13.07.22)
burs aldığını gösterir belgeyi vermedin mi, sponsorluğunu açıklamaktan daha kolay ve etkili bir çözüm.
0
valkin rockefeller
(13.07.22)
@valkin, belgeyi yükledim tabi ama tam öğrenciliğinizi ve öğrenci olma gereksinimlerinizi karşılayıp karşılamadığınızı merak ediyoruz deyip geçmişimi açıklamamı istemişler. Korku ve endişeden her şeyi açıkladım
0
🌸avatar is back
(13.07.22)
I am ready'i anlamadim,
baslamak icin hazirim, hersey tamam mi? I completed all issues vs.
yoksa
motivasyon olarak baslamaya hazirim gibi mi? I am eager to start
diger arkadaslar daha iyisini söyler.

best school yerine önde gelen falan yazsan daha güzel olur.


..and work here veya to work in/for X.

bu kadar ayrintili yazmana gerek yok bence, ama düzeltmek istersen diye yazdim.
0
Coma
(13.07.22)
Yukarıdakilere ek olarak;

“I only took lessons that could be useful for me in my education in UK”

Burada anlamsız bir yapı var. Useful for me in my education… yerine direkt ‘… could be useful for my educational objectives’ gibi bir şey daha iyi olur.

Bir de tüm UK’lerden önce the gelmeli. The United Kingdom çünkü.

En sondaki “ I kindly requested that…” yanlış.
“… request that…” olmalı.
0
himmet dayi
(13.07.22)
(3)

Portekiz rehberi

bugunolmadiamayarinkesinolacak
Portekizde eylul ayinda lizbon harici gezmek icin 6 gunum olacak 5 gun de Lizbon da kalacagim.donus uçağım Porto dan bilenlerden oneri tavsiye rota her seye açığım teşekkürler simdiden
Portekizde eylul ayinda lizbon harici gezmek icin 6 gunum olacak 5 gun de Lizbon da kalacagim.donus uçağım Porto dan bilenlerden oneri tavsiye rota her seye açığım teşekkürler simdiden
0
bugunolmadiamayarinkesinolacak
(09.07.22)
Lizbon'da gunubirlik gidebilecek yerler var: Cascais, Sinatra, Costa da Caparica.

Portekiz'in guneyinde Algavre bolgesine gidebilirsin. Lisbon'dan Porto'ya geciste ters kaliyor gerci.

Ben surf ogrenmeni tavsiye ederim. Ben gittigimde 4 gun Porto'nun bir deniz kasabasinda suef ogrenmistim, sonra 3 gun merkezde kalmistim.
0
hayley williams ile evlenecek genc
(10.07.22)
Lizbon’dan Porto’ya trenle gideceksen coimbra ya da uğrayabilirsin, 1 gün yeter. 3 saat falandı yanlış hatırlamıyorsam
0
Coma
(10.07.22)
burdaki tavsiyeler işinize yarar diye düşünüyorum.

oitheblog.com
0
dedim ben sana
(10.07.22)
(12)

Okuduğunuz kitaplarını tutuyor musunuz yoksa hibe mi ediyorsunuz?

put it in your appropriate place
Kütüphanemi, düzenleyip ihya etmeye çalışıyorum. Çoğu kitapları elimden çıkaracağım.Pandemi öncesinde senede 60 kitabı buluyordu sene içerisinde okuduklarım. Dolasıyla dandik kitaplara geliyordum baya. Topluca çıkartıyorum zamanı gelince.Pandemi ile birlikte daha seçici oluyorum tabii. Şimdi şöyle b
Kütüphanemi, düzenleyip ihya etmeye çalışıyorum. Çoğu kitapları elimden çıkaracağım.

Pandemi öncesinde senede 60 kitabı buluyordu sene içerisinde okuduklarım. Dolasıyla dandik kitaplara geliyordum baya. Topluca çıkartıyorum zamanı gelince.

Pandemi ile birlikte daha seçici oluyorum tabii. Şimdi şöyle bir şey var, kitabı okuyorum. Kitap iyi güzel. Baya bilgileniyorum filan, cahil kalmışım cahilliğim gitmiş dediğim oluyor ama biliyorum ki ikinci kez okumayacağım.

Ne bileyim, bir başkasının da okumayacağını biliyorum ama elim gitmiyor. Mesela Keşifler Ve Coğrafya; 15. ve 16. Yüzyıl Keşifleri diye bir kitap okudum. 2015 senesinde okumuştum. Ulan cahilmişim cidden, iyi oldu okuduğum cahilliğim gitti diyecek kadar faydası oldu kitabın ama içerik hakkında hiçbir şey kalmadı haliyle.

Siz ne yapıyorsunuz kitaplarınızı? Tutuyor musunuz, yoksa sağa sola hibe mi?
0
put it in your appropriate place
(26.03.22)
Tekrar bakma ihtimalim varsa tutuyorum. Yoksa elden çıkarıyorum.
0
babilfish
(26.03.22)
bazilarini halk kütüphanesine veriyorum bazilarini tutuyorum.
0
Coma
(26.03.22)
Elden çıkardığım/hibe ettiğim ancak sonra ihtiyaç duyup yeniden satın aldığım kitaplarım oldu. :)
0
durme
(26.03.22)
Kitaplar ucuz değil artık. Ben sayfaların fotoğrafını çekerim. Bir kopyası bende kalır. Ondan sonra dağıtabilirim. Basılı kitap almıyorum uzun süredir. Pdf olarak bulup okuyorum. Bu şekilde de çözebilirsiniz. Değerli kitapları dağıtmam.
0
dissendium
(26.03.22)
Valla benim olay cok degisik asamalardan gecti. Cok onceden tanidigim birkac iyi sahaf vardi, o sekilde kendime bir takas zinciri olusturmustum. Bu sayede hem evde hic kitap tutmuyordum hem de kitaplara ya hic ya da cok cok az para veriyordum.

Daha sonra zincirden en saglam sahaf ayrilinca sistem bir anda coktu. Ondan sonra yine bisekil sahaflarla is yaptim ancak pek istedigim gibi olmadi. Sonradan mecburi internetten falan kitap satin almaya gectim,kitaplar birikmeye baslayinca da en son careyi e-booklara gecmekte buldum. Simdi ise yavastan yavastan sesli kitaplara gecis yapiyorum.
0
j r r tolkien hayrani
(26.03.22)
Başyapıt olarak gördüğüm yahut çok etkilendiğim kitapları asla bırakmam, 50 sene sonra bile yaşıyorsam eğer başucumda kalmalı…
0
siyah giyen adam
(26.03.22)
çok hoş değil ama kitaplığımı bozmam ve kitaplarımı (eğer fazlası yoksa) kolay kolay vermem.

bir yere bağış hibe yapacaksam gider toplu satın alır veririm ama kendi kitaplarımı vermem.

evimde en çok sevdiğim şey kitapılığım.
0
AlsterWasser
(26.03.22)
bazen çok saçma kitaplar almış olabiliyorum yeterince okumadan veya internetten aldığım ve bu muymuş yaa ne gereksiz dediğim kitaplar var ne yazık ki.
onları dağıtıyorum sadece.
0
photo85
(26.03.22)
neden vereyim ki para verdiğim şeyi başkasına, çok okuma heveslisi olan kütüphaneden alıp yine okur.
0
bohr atom modeli
(26.03.22)
Ben tutuyorum, kitap okumaya ailemin çocukluklarında okuduklarıyla başladım. Ben de çocuklarımın benim kitapalrımı karıştırmasını isterim. Çocukken o kitaplığı karıştırmak çok hoşuma giderdi.

Bağışlanacak daha işlevsel şeyler var. Gerçek şu ki kitap bağışına muhtaç birisinin zaten çok kitap düşünecek vakti olmuyor. İhtiyaç hiyerarşisinde kafa yoracakları daha önemli şeyler oluyor. Ayrıca insanların ücretsiz kitap okuyabilecekleri birçok yer var.
0
akhenaten
(26.03.22)
tutuyorum. küçükken evdeki kitaplıktan rastgele çok kitap okudum. kendi çocuklarım da aynısını yapsın istiyorum.
0
roket adam
(26.03.22)
Abi kitap bi kere alayım okuyayım sonra vereyim başkasına başkası okusun gibi bir tüketim aracı değil ki niye vereyim bu çok mantıksız tabii ki tutuyorum, bırak hibeyi ödünç bile vermem ben açıkçası elimde babadan kalma 40-50 senelik kitaplar var bunlar manevi anlamda hazine sayılır.
0
Kaleci Saçlı Forvet
(26.03.22)
(11)

Favori abur cuburlarınız nelerdir?

duchess jessamine
sb
sb
0
duchess jessamine
(15.03.22)
tadelle, amigo cips, peynirli çubuk kraker
0
birmilyonunvarmi
(15.03.22)
lays fırından, tadım fıstıx taco, züber lokma antep fıstıklı, probis, torku tam çikolatam(çok underrated bir şey bu)
0
veritaslibertas
(15.03.22)
Cips olarak; Doritos alaturka, lays fırından haşhaşlı, cipso deniz tuzlu.

Çikolata; fıstıklı damak, milka çilekli, genel olarak kinder

Bisküvi; hanımeller damla çikolatalı, negro

Kraker; bumbo, balık kraker, krispi peynirli

Diğer: rulokat, browni intense, magnum bademli, haribo (özellikle ekşli olanlar)
0
akhenaten
(15.03.22)
Lindt deniz tuzlu bitter çikolata, m&ms tuzlu ve karamel.
0
emininsel
(15.03.22)
Eti Cicibebe, Kinder Bueno White, Lindt Lindor sütlü (ama fiyatına bakıp bakıp vazgeçiyorum artık), Kahve Dünyası Bonte, her türlü tuzlu karamelli çikolata, patlamış mısır + cranberry kurusu, çiğ kaju + dut kurusu, çıtır çilek kurusu, ekşi jelibon türevleri. Tuzlu abur cubur aramıyorum, favori cipslerim Lays fırından ve Pringles klasik.
0
kobuzchu kiz
(15.03.22)
Yeşillikli Lays, Doritos Turca, limonlu Lipton, Kinder süt dilimi ya da Milkten, kakaolu Eti Puf, Caramio, Laviva
0
dissendium
(15.03.22)
patlamis misir,
eti bi dolu
0
Coma
(15.03.22)
züber atep fıstıklı, eti form ekşi mayalı, patos acılı.
0
mikahakkinen
(15.03.22)
Dido Gold
0
mamihlapinatapai
(15.03.22)
vişneli hoşbeş
limonlu popkek
beyaz çikolatalı gofret
0
onemoremile
(15.03.22)
Kahve Dünyası Gofrik.


Başka da abur cubur yemem Türkiye'de.
0
ırene adler
(15.03.22)
(3)

excel, uzun if formulu problemi

Coma
Arkadaslar 18 tane veri sütunu var.1 tane grafikte 1 tane veriyi görmek istiyorum, baska grafik sayfada yok.hepsini secip kaydirarak degistirme yerine, veri dogrulama yaptim.baska bir sütuna da formül yazdim. grafigin y eksenini de bu sütun sectimlistede 1 numarayi sectiysem, ilk grafik icin 2. sütu
Arkadaslar 18 tane veri sütunu var.
1 tane grafikte 1 tane veriyi görmek istiyorum, baska grafik sayfada yok.
hepsini secip kaydirarak degistirme yerine, veri dogrulama yaptim.
baska bir sütuna da formül yazdim. grafigin y eksenini de bu sütun sectim
listede 1 numarayi sectiysem, ilk grafik icin 2. sütunun verilerini alsin, grafigimde de ilk grafik ciksin diye.

ben o kadar iyi excel veeya kodlama bilmiyorum. if(ag2=2,b2,if(ag2=3,c2,if(Ag2=4,d2....
18 tane sütun olunca uzun formül hatasi verdi nasil yapabilirim?

tesekkürler.
0
Coma
(13.03.22)
PivotChart'ı kurcala. Bu istediğini formül yazmadan da yapabilirsin.
0
himmet dayi
(13.03.22)
pivot olmaz benim formül ile yapmam lazim, baska makrolarda var.
0
🌸Coma
(13.03.22)
tamam cözdüm, baska sütuna formülü yazip, excelde degilse o sütunu al dedim
0
🌸Coma
(13.03.22)
(4)

terramycin göz merheminin almanyadaki adı?

bubiruyaolmali
selamlar,bu ilaç almanyada farklı bir isimle mi satılıyor? internetten baya bakındım bulamadım, karşılığını bilen var mıdır?teşekkürler,
selamlar,
bu ilaç almanyada farklı bir isimle mi satılıyor? internetten baya bakındım bulamadım, karşılığını bilen var mıdır?
teşekkürler,
0
bubiruyaolmali
(07.03.22)
Bilmiyorum ama zaten reçetesiz alamayacaksınız büyük ihtimalle.
Bundan dolayı, ismini vereyim, eczaneden alayım yapamayacaksınız.

Mecburen doktor yolu gözüküyor size.
0
burfak
(07.03.22)
Recetesiz muhtemelen alamayacaksiniz ama etken madde diye aratip o bilgiyle eczaneye gidip sansinizi deneyebilirsiniz
0
kuehles blondes
(07.03.22)
ayni olabilir. bir yil önce bu ilaci sormustum galiba ama net hatirlayamadim, recetesiz vermeyecekler.
benzeri var mi diye istemistim yine vermemislerdi, sadece sahte göz yasi almistim bende.
0
Coma
(07.03.22)
pillintrip.com

etken madde isminden giderek bulunabilir. ama muhtemelen ayni isimde satiliyordur.

aramaniz gereken ilac etken maddesi Oxytetracycline hydrochloride
0
exlibris
(07.03.22)
(4)

Örnek kötü alışverişi sitesi

benevolent sun
Merhabalar, digital marketing işi yapan bir şirkette iş görüşmesi için kötü bir online alışveriş sitesi belirleyip bunun neden kötü olduğuna dair bir sunum yapmam istendi. Siz olsanız hangi yabancı menşeli alışveriş sitesini seçerdiniz ve gerekçeleriniz ne olurdu?İlk etapta benim aklıma gelen web si
Merhabalar, digital marketing işi yapan bir şirkette iş görüşmesi için kötü bir online alışveriş sitesi belirleyip bunun neden kötü olduğuna dair bir sunum yapmam istendi.

Siz olsanız hangi yabancı menşeli alışveriş sitesini seçerdiniz ve gerekçeleriniz ne olurdu?

İlk etapta benim aklıma gelen web sitesinin hızı, görsellerin kullanımı, ürünlerin organizasyonu gibi şeyler hakkında yorumlar yapmak geldi. Bunlar dışında çok bir şey gelmiyor aklıma.

Fikir verirseniz çok sevinirim.

Şimdiden teşekkürler.
0
benevolent sun
(06.03.22)
Aklıma ilk Amazon geldi, eski gibi görüntüsü.
0
Coma
(06.03.22)
direkt site gelmiyor ama;

arama seçenekleri,
arama seçeneklerinin her farklılıkta sıfırlanması benim için çok kötü bir özellik oluyor.

adres bilgisini algılamaması,
kimlik bilgilerini ifşa etmek tehlikesi,

reklam ve çerezler de önemli bişey.
0
rewlack
(06.03.22)
sayılır mı emin değilim sonuçta 2. el alıveriş sitesi ama e-ticaret diye düşünerek letgo diyorum.

arama kısmı kesinlikle iyi çalışmıyor, istediğinizi bulmak imkansız.
0
a darkness coming
(06.03.22)
amazon'un arayuzunu begenmiyorum hic. cok karisik, hic isinamadim eskiden beri. bu sekilde sunum yapmak da biraz sacma olabilir. cunku en kotu arayuz dersin ama adamlar acik ara bir nummaralar. n11 ve gg arayuzunu de begenmiyorum.

olabildigince yalin arayuzleri seviyorum. potterybarn ve crate&barrel arayuzleri guzel gibi.

benim icin onemli olanlar
* guvenlik
* kolay urun bulma, mantikli bir reyon yapisi
* urun gorselleri ve urun yorumlari
* cok fazla bilgi yeralmasi kafa karistirici olabiliyor. amazonda kibrit copu icin sayfalarca icerik yayinlamislar. bu biraz abarti
* guncel kampanyalar ve indirimler de vurgulanmali ve kiyida kosede kalmamali
0
exlibris
(06.03.22)
(18)

Yurt disina gidenler cimrilesiyor mu?

divit
Niye gelirken cop bile getirmiyorlar.Baya kanka modunda takildgimiz ise guce soktugumuz insan bunlar.Herifi sifirdan yazilimci yaptim, ac dolasiyordu.Su an kuzey ulkesinde 5bin euro falan aliyor.Lan dedim gazoz acacagi getir ona da raziyim, hatira kalir.Kanka bura cok pahali diyor :)Hani aslinda bek
Niye gelirken cop bile getirmiyorlar.
Baya kanka modunda takildgimiz ise guce soktugumuz insan bunlar.
Herifi sifirdan yazilimci yaptim, ac dolasiyordu.
Su an kuzey ulkesinde 5bin euro falan aliyor.

Lan dedim gazoz acacagi getir ona da raziyim, hatira kalir.
Kanka bura cok pahali diyor :)

Hani aslinda bekledigimiz ikinci el ps4 falan ama bardak altligina razi olduk.
Remote muhabbetine 2 ayda 1 geliyorlar bu arada, bagaj derdi yok yani.
0
divit
(03.03.22)
Hediye getirmeyi geçtim daha çok bekliyorlar bile. Benim akraba var yurtdışında yaşıyor. Geldiğinde otelde falan kalmaz, bizde kalmak ister.

Pahalı da derler gitmeyesin diye. Şu an istese bana orada güzel imkanlar sağlayabilirler mesela ama diyor ki burada hayat zor.

Bir mekana gitsek hesabı biz ödüyoruz falan. Memleket özlemi, yalnızlık falan çektiler mi de konuşmak isterler. Duygusal olarak da sömürürler.
0
garylineker
(03.03.22)
Yurt disinda yasayip hala tl olarak carptigindan. acacak 5 euro olsa, hala 75 tl bir acicak cok pahali diyor. Ama kendini iyi hissetmek icin 5000 euro aliyorum yerine 75000 tl kazaniyorum diye dusunuyor.
0
oscar
(03.03.22)
Arkadaşınız için demiyorum ama genel olarak yurtdışındaki herkesin durumu iyidir gibi bir algı var. Bizim eşimle birlikte 3200 euro gelirimiz var. Kiramız 1300. Doğalgaz çok pahalı doğru düzgün yakmasak bile 12 üzerinden sabit bir tutar ödüyoruz. Yedik içtik derken (biraz da gezmeyi seviyoruz) birikim yapmak hiç kolay olmuyor.

Eşim gelecek ay TR’ye gidecek. Valizinde sadece 2 parça elbise olacak. Gerisi hep hediye. Niye? Çünkü dayıya aldın teyzeye almazsan olmaz. X’e aldın Y’ye de almalısın. Yaklaşık 4 kilo (40x100 gr) sadece çikolata gidiyor. Ben 2 ay önce gittiğimde arkadaş grubumuzdan içimden gelenlere ufak hediyeler aldım. Diğerlerine de yazın alırım (içimden gelirse) diye düşünmüştüm. Hediye almadıklarım tepki gösterdiler haliyle.

Kapak açacağı falan mesele değil de insan yakın arkadaşlarına ve ailesine düzgün hediyeler almak istiyor. Sizin arkadaşınızın ki biraz öküzlük, hiç tanımadığın birisi bile böyle küçük bir şey istese alırsın. Onun durumu yurtdışı ile alakalı değil bence.
0
but that was just a dream
(03.03.22)
kendi adima daha tutumlu oldugumu soyleyebilirim. bunu da suna bagliyorum; eskiden hic para artiramazdim temel giderlerden araba kredisinden vs. simdi para artiriyorum arabayi pesin aldim ve calistigimin karsiliginda aldigim para ve artan paraya bakarak emeklilikte ne yapacagiz stresi bas gostermeye basladi. tr deyken hic dusunmezdim.

bu sebeple 32 yasindan sonra hesap tutmaya giderleri yazmaya hedef koyamaya basladim. ben de tr dekilere hic bir sey goturmem 2 ser tane cikolata disinda. zaten kimseyi memnun edemiyorsun.
0
lion de la Turquie
(03.03.22)
Valla ben 5 yıldır düzenli gidip geliyorum işim gereği. Kendimden çok çevreme, eşime dostuma, aileme aldım ama niyeyse o kadar da memnun kalıp mutlu olmuşlar gibi hissetmedim. Bir yandan adet tabi, diğer yandan da insan almak istiyor. Para kazanıyorsun, imkanın varken filan birşeyler yapmak istiyorsun.

Senin durumunda kesinlikle düşünülmeli tabi. Para kazanılmasa dahi yardımcı olduğun birisinin en azından çam sakızı çoban armağanı bir incelik göstermesi lazım. Sürekli getirilemez bence (Türkiye'de çok hediye bekliyor insanlar, bunu kabul etmek lazım) ama biraz da kıymet bilmek lazım.
0
burka
(03.03.22)
Yurtdisinin psikolojisi agirdir, insanlar baya gariplesebiliyor. Eminim bende de baya hasar var, ama kendi garipliklerinin farkina varmak zor. Insanlarin cimri gozukmesinin cesitli nedenleri var.

- Yurtdisinda surunuyordur, bilet parasini bile zor denklestiriyordur, birsey getiremez.
- Para yapiyordur ama cogunu biriktiriyordur, alacagi ufak bir kalem bile kafasindaki hesabi bozar, getirmez.
- Para problemi yoktur ama gelenek gorenek islerinden kopmustur, umursamaz getirmez.
- Komple kayisi kopartmistir, kimse umrunda degildir, getirmez.

vs
0
cooperr
(03.03.22)
senin durumunda saglam birsey getirmesi lazim.

ama mesela ben bugun kardesime 40 euroluk market alisverisi yaptim, cikolata, kahve, vs. 600 liralik birsey degil. degmez. Türkiye'de de aynisi var ama ona farkli geliyor. bana sorsan tasimaya degmez.

cooper yazdiklarinin 1. ve 2. olani en cok gördügüm seyler, burda bile bedava kahve icmeye benim odama geliyor burdaki birkac Türk.
0
Coma
(03.03.22)
Ben de pek bir sey getirmiyorum, aileme alacagim hediyeyi genelde Turkiye'den aliyorum zira evet, genellemek gerekirse daha pahali.

Tabi senin arkadas konundan bagimsiz olarak biraz pismis.
0
hot potato
(03.03.22)
Tasindigimdan beri cimrilesmedim ama hediye beklentisi olan insanlara bilerek hediye almadim.

Birinin benden hediye beklemesi irritebediyor ki icimden geldigi kisilere aldim.

Birde o valizleri tasimak zulum oluyor.
0
kuzey li
(03.03.22)
Abi her isteyene bir şey getirmeye kalksak 2 bavul ekstrayla dönmek zorundayız; birine getirsen diğeri duyacak bozulacak vs.

Hatıra isteyene de döndüğümde cebimde kalan bozuk paraları veririm lol
0
vedatchilipeppers
(03.03.22)
vefa ile alakalı bir durum. beni bu sektöre oturup çocuğa anlatır gibi iş anlatan adamlara üstünden 12-13 yıl geçmesine rağmen yemek ısmarlıyorum arada bir. birebir aynı muameleyi benim yaptığım insanlar arayıp sormuyor bile. herkes öyle vefalı değil maalesef yani. yoksa bi gazoz açacağı almak çok zor bir şey değil, onun için milyarder olmana da gerek yok. parayla alakası yok yani, düşüncesizlik, belki de kompleks bile olabilir.

iki hafta önce meksikaya gittim trde kazandığım tl maaşımla hem de, 3 şişe tekila aldım, bir sürü ıvır zıvır hediye aldım, yeni ev alan arkadaşıma kocaman bi hediye bile aldım. bunların hepsi max 150-200 liralık hediyeler. bana hiç yük gelmiyor bunlar, kendim isteyerek alıyorum ama diyorum ya bu adam seni önemsemiyor büyük ihtimalle. alacak adam havaalanından bi tane dandik magnet alır o bile işini görür.
0
roket adam
(03.03.22)
Bir cimrilik var. Çalıştığım yerin genel müdürü Türk, Almanya'dan elektrikli Bmw ile geldi. Çikolata dağıttı. Zam istesen Türkiye'deki pazarlığı bilmiyorum der.

Almanya'daki bir akrabam sünnet hediyesi olarak eski bir saat vermişti.

Yine teyzemin tarafından biri Almanya'da yaşıyor ve Türkiye'ye geldiklerinde hizmet bekliyorlar. Ama sen Almanya'ya gitsen aynı ilgiyi sana göstermezler.

Bence Almanya'da yaşayanlarda bu oluyor.

Kuzey ülkeleri gerçekten pahalı diye biliyorum ama almak isteyen alırdı.
0
dissendium
(03.03.22)
Erasmus ögrencisi iken tonla iyi cikolata, yakin arkadaslarima ickiler, aileme kozmetik urunleri, ailedeki cocuklara kiyafetler vs yukledim getirdim. Baktim ki, gercekten kimse mutesekkir kalmiyor. Birkac kez daha yaptim bu salakligi. Gidip Aldi´den cikolata almadim bu arada, hep özenerek sectim. Sonrasinda ogrenci bursumla tasimaciliga devam ettim.

Kimse gazoz acacagina razi falan degil. Gecelim o kismi. Minik cocuk bile 5 kilo toblerene ile aciyor "pazarligi". Bir senedir cok net diyorum: "Asla bavul bavul hediye getirmeyecegim."

Son geldigimde sadece ailemin ozel olarak istedigi birkac seyi getirdim. Yegenlerimden biri milli takimin trikosunu istiyordu mesela. Tenis takimi oldugu icin muhtemelen Türkiye´de bulunmasi zor. Oyle spesifik seyler...

Arkadasinizdan orada bulunan ozel bir seyi isteseniz, muhtemelen getirecek.


Son senelerde gocenler asla cimrilesmiyor. Benim de tanidiklarim, hep iyi yiyip, gezme pesindeler. Duzgun maasla calisan kimse markette ürün fiyati okumak zorunda degil. Türkiye´de para kazansam herhalde daha tutumlu yasamak zorunda kalacaktim. O dediginiz nesillerin Almanya´da dogmus cocuklari da para sacarak yasiyor. Bitti o "kenara para atalim, koyden tarla alalim" devri.
0
buf-e kür
(03.03.22)
kanka modunda takılıp işe güce soktuğunuz insanın bunu yapması cimrilikten değil, görgüsüzlükten bence.

karşı apartmandaki komşuya kadar valiz valiz hediye getirmesini beklemiyoruz ama çok yakın arkadaşa, sevgiliye falan adam gibi hediye getirilmeli.
adam gibiden kasıt "güzel bir hediye", illa çok pahalı olmasına gerek yok, küçük bir şey de olur.
0
blatta hiberna
(03.03.22)
Yani ben de bagaj dolusu hediye getirsin demiyorum da insan 1 paket milka alir bari.
Konyadan bile gelsen mevlana sekeri getirirsin.
Ben hediye almaktan anlamam bana bile cok ilginc geliyor almamalari.

Ofisten bir tanesi bardak alti getirmis 10 cent etmez allah razi olsun dedik kullaniyoruz.
Avustralyadan gelen biri ufak koalalar getirmis 3 kurusluk sey ama guzel yani.
Ama bunlar kalici gidenler degil, try kazanip 1 haftaligina is icin gidenler.

Kalici olanlarda var bi sikinti.
Almanci akrabalar da getiriyoruz bir sey begenmiyorlar diye hediyeyi kesmisler :D

Bir sey diyen de yoktu, ne diycez sanki
0
🌸divit
(03.03.22)
cimrileşmeseler bile sırf yurtdışında oldukları için o insanların bir şey getirme mecburiyetinde olduklarının düşünülmesi, ya da jest yapmak zorundalarmış gibi davranılması bir tek bana mı garip geliyor?

kaldı ki yoldan geliyor insanlar, en yakın kankam bile olsa bana onlardan bir şey istemek/beklemek çok gereksiz ve sınırı aşan bir davranış olarak geliyor.

ezcümle, mecburiyetleri yok, cimrilikle veya başka şeyle açıklanmak zorunda da değil. cimrileşmişte olabilirler yabancı bir yerde yaşamanın getirdiği psikolojiyle.

bu arada iş bulmasına destek olduğumuz biri için aç dolaşıyordu demek de, yanlış anlamayın ama çok kibirli geliyor okuyunca...
0
Phoebe
(03.03.22)
@cosmic, ya ben de öyle büyük bir şey bekledi gibi düşünmedim zaten ama yine de bu beklentinin oluşması bana nedense tuhaf geliyor. bana kendiliğinden getiren arkadaşlarım var mesela ama ben kendim nerdeyse hiç yapmam bunu seyahat dönüşü falan. beklemem de arkadaşlarımdan. anlatmaya çalıştığım bu tür beklentilerin her iki tarafa da gereksiz bir duygusal yük olmasıydı.

diyet konusunda da çok güldüm örneğine ama yine de internet ortamı artık bence o kadar da anonim değil, böyle ifade etmek, ne bileyim, üstten geldi okuyunca.

divit içimden geldi ben getircem sana açacak fuara gidince :)
0
Phoebe
(03.03.22)
Yok yav mecbur falan degiller, zaten iyilik yaptigim adamdan da beklentim yok.

Sirketim yarisi zaten yurt disina tasindi, cogu iletisimi kesti gerisi de gelince tribe giriyor.
Of gelcem ama orasi da les falan yazan oluyor.
Lan olm gelme o zaman diyorum :)

Ha kibirse de kibir ya.
Beni birisi sifirdan 5bin euro'ya cikarsa adama araba falan alirdim herhalde.
Bu tipler gelince bira ismarlamiyor :))

Su hayatta iyilik gordugum insan yok belki ondan garip geliyordur.
0
🌸divit
(03.03.22)
(3)

hem doğada hem şehirde hem ofiste hem de uçakta kullanılabilecek çanta

buenosdias
biliyorum çok şey istiyorum ama belki bileniniz vardır.-hafiflik, su geçirmezlik ve kullanışlı olursa tadından yenmez.
biliyorum çok şey istiyorum ama belki bileniniz vardır.
-hafiflik, su geçirmezlik ve kullanışlı olursa tadından yenmez.
0
buenosdias
(02.03.22)
samsonite'ın sırt cantalarina bakmanizi oneririm, ben cok memnunum.

hem ofise gidebileceginiz kadar spor olmayan hem de dogada siritmayacak sekilde duzgun, şık versiyonlari var.

ama tabii dagda sakir sakir yagmur altinda takacaksaniz onun icin dagcilik, kamp cantalarindan baskasi kurtarmayabilir.
0
la lykia
(02.03.22)
Kanken´e ekstra rahat omuz pedlerini ekliyorsunuz. Saglam. Cok hafif. Daha hafif bir canta var mi acaba? Su gecirmiyor.
0
buf-e kür
(03.03.22)
kapten-son.com

kankenim var ama tavsiye etmem, cünkü kumasindan, eskimis gibi görünüyor.
0
Coma
(03.03.22)
(9)

Diyetisyenler böyle mi çalışıyor?

GoodMorningTeacher
Online diyetisyenlik hizmeti alıyorum. Kan testi dahil gerekli bilgileri bana gönderdikten 10 dakika sonra liste gönderdi. Belki hazır listedir. Gönderdiği listenin kalori hesabını yaptığımda günlük almamı istediği kalori yaklaşık 1300-1400 kalori. Kahvaltı normal kahvaltı, öğlen ve akşama zeytinyağ
Online diyetisyenlik hizmeti alıyorum. Kan testi dahil gerekli bilgileri bana gönderdikten 10 dakika sonra liste gönderdi. Belki hazır listedir. Gönderdiği listenin kalori hesabını yaptığımda günlük almamı istediği kalori yaklaşık 1300-1400 kalori. Kahvaltı normal kahvaltı, öğlen ve akşama zeytinyağlı sebze yemeği ve salata vermiş, ara öğünler var tabi. Spor yok şuan. Bu şekilde sağlıklı kilo verebilir miyim? İstediğim 63 kilodan 60a sadece sayısal olarak düşmek değil, yağ oranımı azaltmak.
0
GoodMorningTeacher
(02.03.22)
Profesyonel bilgim yok ama

Kadınsınız tahmin ediyorum
İnternette günlük almanız gereken yaklaşık kalori hesabı mevcut
27 yaşında 1.60 boyunda sizin kilo için 1300 -1400 kalori ile kilo verebilirsiniz gibi gözüküyor.

www.calculator.net

Spor yoksa sadece yağdan vermeniz mümkün değil kastan da kaybedersiniz, spor varsa kası korursunuz.
0
ceketimi alip cikcam
(02.03.22)
İnsanlar bedenimiz üzerine birçok şey keşfetti ama diyetisyenler hala yirmi yıl önceki listelerle çalışıyorlar. Şevkinizi kırmak istemem ama bana aşırı mantıksız geldi. Hem spor yapmayacaksınız hem de günde 3+ öğün yiyeceksiniz.
0
ruhen hastayim ben
(02.03.22)
Kadınsan kabul edilebilir erkeksen sıkıntılı.
0
Kaleci Saçlı Forvet
(02.03.22)
Ya böyle sıfır protein ve sporsuz diyet listeleri bana scam gibi geliyo.

Yeterli kalori almazsan verirsin 3 kilo, yağ oranın da düşer biraz, ama sonuçta kas kaybedeceğin için sağlıksız olur, metabolizman yavaşlar vs.

Zaten vermek istediğiniz 3 kilo ise normal yeme rutininizi biraz daha protein ağırlıklı hale getirip günde 1 saat koşun ya da pilates falan yapın. 1-2 aya halledersiniz.
0
plutongezegendegilmi
(02.03.22)
Malesef ulkemizde diyetisyenlik çok sıradan ellerinde hazır bir liste var sanki hesap makinesi gibi.

Her insanin öyküsü vucut formu farklı haliyle beslenme düzeni de farklı ama diyetisler sablon olarak aynı kafadalar.

Sabah yumurta 1 dilim kepekli ekmek peynir zeytin. Yok ara ögün yok çorba kasigiyla sebze yemegi vs vs.

Öncelikle vucudunu tanı, intermitigin fasting aralıklı orucu araştır 2 yildir yapiyorum çok memnunum.

2. Instgram da dr.rengin börekçi var onu takip etmenin siddetle tavsiye ederim.

Hafta da 1 kez 36 saat açlık ile otofaji yapiyorum 16-8 aralıkli oruc beslenme düzenim.

Sacma sapan ara ögünlerle kan sekeri ve yag yakiminin önüne geciyor diyetisyenler.
0
Fritz-X
(02.03.22)
ben bizim ilcede her ay farkli bir diyetisyene gittim, listeler hep ayniydi. tabi ki ayni olacak kahvalti vs. ama copy paste gibi bir aynilik. tavsiyem devlet üniversitesi mezunu, hacettepeli varsa ona git. bir tek o diyetisyen bana makina gibi degilde insan gibi davranmisti, verdigi listede ananas olmayan tek o vardi. demek istedigim sürdürülebilir ve günlük hayata uygundu söyledikleri.
0
Coma
(02.03.22)
benim tanidigim uc diyetisyen de boyle calisiyordu. kilo verirsiniz iste ama yagdan veremezsiniz ve surdurulebilir olmaz. Acik havada bir saat yuruyun her gun spor yapamasaniz da. spor surrdurulebilirligi direkt etkiliyor.
0
gunes123
(02.03.22)
Malesef çoğu böyle. O kadar ezbere iş yapıyorlar ki benim düzenim şöyle değişecek diyince bi program oluşturamıyorlar.
0
cilekli krep
(03.03.22)
Bugune kadar 4 ayri diyetisyenle calistim, hepsi de( biri haric gerci) hep benim duzenime, istegime uygun listeler hazirladilar.
Bu seneye kadar gec kalkiyordum o yuzden hep gec kahvalti ve 2 ana 1 ara ogun seklinde yapiyordum. Bu sene erken kalktigim icin 2 ana 2 ara ogun olmasina karar verdik diyetisyenimle. Bu arada sporsuz kilo vermek de gayet mumkun. Mezurayla olcum yaparsaniz yagdan gittigini de goruceksiniz zaten. Benim belim 10 cm civari inceldi. Spor olarak sadece yuruyus o da okula, ise giderken falan yurumem yani. Ekstra bir cabam olmadi.

Kalori miktarınız için de boyunuzu bilmediğim için bir yorum yapamıycam benim şu anki listemin de 1250 civari olması lazım. 1400 dü bana fazla geldi o hafta kilo verememiştim bu hafta düşürdük biraz.
0
carmenta
(03.03.22)
(6)

tübitak projesi iptal olduğunda yaptırımı ne olur?

yareen
hem çalışıyorum, hem de doktora yapıyorum.Doktora hocam birlikte çalışma şartı olarak tübitak destek projesi başvurusu istiyor. diyelim ki başvurduk, bu durumda ben kendimi 2-3 yıl prangalamış olacağım. fakat ben yurtdışı fırsatlarını da bir yandan kovalamak istiyorum, ancak tübitak projesi kabul al
hem çalışıyorum, hem de doktora yapıyorum.

Doktora hocam birlikte çalışma şartı olarak tübitak destek projesi başvurusu istiyor. diyelim ki başvurduk, bu durumda ben kendimi 2-3 yıl prangalamış olacağım. fakat ben yurtdışı fırsatlarını da bir yandan kovalamak istiyorum, ancak tübitak projesi kabul alır ve bir noktaya kadar ilerlerse vazgeçmek istediğimde o ana dek verilen maddi destek geri istenir mi?
0
yareen
(28.02.22)
Projedeki rolünü ne olacak?
Doktora hocanız böyle bir şart koşuyorsa yürütücü de olmak isteyecektir. Aksi takdirde ona pek bir faydası olmayacak projenin.
Siz de bursiyer olarak yer alırsanız sizi etkileyen bir durum olmaz.

projenin sorumluluğu yürütücüdedir ve olası yaptırımları yürütücü yüklenir.
size bir şey olmaz.
0
emcekare olmadi einstein olsun bari
(01.03.22)
Doktora yaptığınız için hazırladığınız projede hiçbir zaman adınız geçmeyecek. Sizi bağlayan bir durum olmaz. Proje kabul olursa bursiyer olarak projeye dahil olursunuz. İstediğiniz zaman istifa edebilirsiniz/ayrılabilirsiniz.
0
piotr
(01.03.22)
Bir kere hoca kesin takar bu net. Böyle bir şeye ya girme ya da girersen çıkma
0
garylineker
(01.03.22)
@garylineker, hoca istediği kadar taksın.

alanında bilinirliği olan bir hoca değilse kendi çalar kendi oynar anca. yapabileceği şey en fazla trip atmak olur :)
0
emcekare olmadi einstein olsun bari
(01.03.22)
yanlis hatirliyor olabilirim cünkü bir sürü program var. ya bursu geri ödüyorsun ya da burs kesilir ama doktorani bitirmek zorunda kalirsin (bunun belli sartlari olabilir).
0
Coma
(01.03.22)
Hocayla yapacağınıza göre siz bursiyer olacaksınız.
Proje siz gittiniz diye iptal olmaz, yerinize başkası alınır. Tübitak düz “öğrenci” burslarında okul bitmezse yasal faiziyle birlikte bursu geri alıyor. Sizin durum için hangi tip projeyse onun sözleşmesine bakmak lazım. Mantıken geçici çalışabilirsiniz, hocaya önceden söylemek daha iyi olur.
0
rewlack
(01.03.22)
(1)

Erkek kedinin erkek kediye hallenmesi

mezarkabul
biri 7 aylık biri 4 aylık iki erkek kedimiz var, bugün hissettim kızıştığını büyük olanın ama emin olamadım. ben evde yokken küçük olana hallenmiş biraz, ufak da kaçmamış oyun zannetmiş heral :D neyse kısırlaştırana kadar ayıralım mı bu kedileri napalım?
biri 7 aylık biri 4 aylık iki erkek kedimiz var, bugün hissettim kızıştığını büyük olanın ama emin olamadım. ben evde yokken küçük olana hallenmiş biraz, ufak da kaçmamış oyun zannetmiş heral :D neyse kısırlaştırana kadar ayıralım mı bu kedileri napalım?
0
mezarkabul
(24.02.22)
Bizim bahçede baktığımız kediler var, hanım kedi kalmayınca birbirlerine daha doğrusu genç daha güçsüz olanlara sarmışlardı. Bebekleri apartmana almaktan bıkmıştım her akşam, gözleri dönüyor dikkat et bence.
0
Coma
(25.02.22)
(24)

Favori Aktörünüz Kim?

Kaleci Saçlı Forvet
Ben Denzel Washington diyorum. Siz? Teşekkür ederim.
Ben Denzel Washington diyorum. Siz? Teşekkür ederim.
0
Kaleci Saçlı Forvet
(24.02.22)
Al Pacino ve Joaquin Phoenix 'in yeri bayadır ayrı.
0
lüzumsuz adam
(24.02.22)
al pacino, kevin spacey, tom hanks, andrew scott.
0
pide
(24.02.22)
Tom Hanks.
0
invictae
(24.02.22)
Kevin spacey, al Pacino, John Malkovich,Mahir günşiray, yiğit özşener.
0
deer hunter
(24.02.22)
Gary Oldman
0
mutekebbir
(24.02.22)
tom hanks
0
estella
(24.02.22)
tom cruise
0
floydian
(24.02.22)
Cristian Bale.
0
eagle is free
(24.02.22)
Vincent Cassel
Zachary Quinto
Jessica Lange
Ben Kingsley
Kevin Spacey
Lou Taylor Pucci
0
buzbebek
(24.02.22)
Kevin Bacon
0
oldtimer
(24.02.22)
Daniel day lewis
Tom hardy
Leonardo DiCaprio
0
logisticsmanager
(24.02.22)
Cristian Bale & Leonardo DiCaprio
0
himmet dayi
(24.02.22)
Oyunculuklarınin çok iyi olduğuna dair bir iddiam olmamakla birlikte; Leonardo di Caprio ve Keanu Reeves benim en favorilerim.
0
fraise
(24.02.22)
Steve Buscemi
0
ted
(24.02.22)
David Tennant <3
0
kobuzchu kiz
(24.02.22)
idris elba michael fassbender
0
ya ben lan neyse
(24.02.22)
1-hugh jackman
2-leonardo di caprio
3-robin williams
0
bugisme
(24.02.22)
Dusundum uzun uzun ve nedense hicbirine isinamadim aklima gelen seceneklerin. Jeff Bridges diyorum.
0
hot potato
(24.02.22)
Willem Dafoe
0
kendi dugunune gitmeyen kamber
(24.02.22)
Leonardo DiCaprio.

Birkac tane var da illa tek bir tane sec diyorsan Leonardo DiCaprio derim direkt.
Adamın bacak kadarken oynadigi rolden simdi zamanlarina varana kadar hepsinde oyunculuk muazzam.
Ayrica kotu vir bir filmine denk gelmedim, bildigin kotu filmi yok.


Bunun disinda Al Pacino, Tom Hanks, Matt Damon, Michael fessbender, Ben Affleck favori oyuncularim.
Bir de sırf a few good man filmindeki mahkeme sahnesindeki rolu icin Jack Nicholson.
0
stavro
(24.02.22)
mads mikkelsen + anna torv
0
suyin
(24.02.22)
colin firth
0
Coma
(24.02.22)
Robert Pattinson.
0
Bruce
(24.02.22)
Marlon Brando
Gary Oldman
Okan Yalabık
0
schopenhauerin kedisi
(25.02.22)
(9)

Günde 18 saat nasıl çalışıyor bazıları

mezarkabul
Aziz Sancar bir röportajda diyor ya kırk yaşıma kadar günde 18 saat çalışıyordum diye. Bekar olsa anlayacağım da evli olup da nasıl 18 saat çalışıyorlardı? Muhtemelen laboratuvarda vs çalıştığı için mi o kadar çalışabiliyorlar? Ben evde çalışayım diyince hanım bir sürü şey için bölüyor beni, yok per
Aziz Sancar bir röportajda diyor ya kırk yaşıma kadar günde 18 saat çalışıyordum diye. Bekar olsa anlayacağım da evli olup da nasıl 18 saat çalışıyorlardı? Muhtemelen laboratuvarda vs çalıştığı için mi o kadar çalışabiliyorlar? Ben evde çalışayım diyince hanım bir sürü şey için bölüyor beni, yok perde takılacak yok çöp atılacak, marketten şu alınacak :P

Nasıl abi nasıl ya. Bu adamların çoluğu çocuğu yok muydu, birçok şeyi eşleri mi yapıyordu evle ilgili?
0
mezarkabul
(24.02.22)
Eşi de biyokimya profesörü, o da muhtemelen kendi işleri için sabahlıyordur.
0
whoosie
(24.02.22)
Abi Aziz Sancar'ın eşini kendi eşinle niye bir tutuyorsun onun eşi de kendisi gibidir muhtemelen.
0
Kaleci Saçlı Forvet
(24.02.22)
aziz sancar'ın ev işi yaptığını düşünmen üzdü :( her ne kadar çok über sosyetik zenginler gibi olmasa da adam iyi bir bilim adamı, eşi de öyle. ek olarak hayatında hiç bir nerd ile tanıştın mı bilmiyorum ama bu kişilerin hayatı gerçekten çalışmaktan ibaret. üniversitede bile okuldan çıkıp eve dönüş yolunda çalışmaya başlarlar. laboratuvara ilk girer son çıkarlar falan. haftanın 7 günü 18 saat çalışmak bence fiziksel ve psikolojik olarak mümkün değil ama yine buna yakın bi şeyler çalışmışlardır.
0
mg3929
(24.02.22)
Ya Aziz Sancar bir örnek sadece, bunun gibi yüzlercesi vardır. 18 saat olmasın 12 saat olsun o da büyük mesele. Sanırım bu insanların bölününce tekrar çalışmaya dönmeleri zor değil. ben en çok o konuda zorlanıyorum. günde beş saat çalışırsam öpüp de başıma koyuyorum. bir de zaten 24 saatin 2 saati yolda geçiyor ya, bunlar laboratuvarda mı yatıyorlar, ne yiyip içiyorlar abi :)

tanıdığım en çalışkan insanlar tıp öğrencileriydi :) sanırım nerd falan tanımadım hayatımda.
0
🌸mezarkabul
(24.02.22)
Bence orada demek istediği yemek, tuvalet, ufak molalar ve uyku dışındaki tüm vaktini çalışmaya verdiği.
Zaten temizliği, yemeği vs yardımcıları vardır onlar yapıyordur. İnsan evde kalmayınca ev kirlenmiyor zaten. Üniversite ortamında yemekhaneden yemek yiyip çalışmaya dönüyorlardır. Lojmanlarına sadece yatmaya gidiyorlardır.

Büyük ihtimalle şuanda da 12 saat çalışıyorum demesi “akşam 9 dan sonra bırakıyorum, arada bir sinemaya gidiyorum, dışarı yürüyüşe gidiyorum, spor salonuna yazıldım. Ama geri kalan zamanlarda yine full time çalışıyorum” demektir.
0
zimbirik
(24.02.22)
akademide bu anlamda toksik bir ortam var. takip ettiğim kadarıyla özellikle amerika'da böyle, normal mesai saatlerinde ofise / laboratuvara girip çıkana kötü gözle bakılıyor, sabahın köründen gece yarılarına kadar orada bulunup "çalışmanız" bekleniyor. peki verimli oluyor mu? tabii ki hayır. reddit'teki ilgili subreddit'lerde bu doğrultuda arama yaparsanız bu anlattıklarımın çok tartışıldığını görürsünüz.

bizde bile akademide herkes gece - gündüz çalıştığını iddia ediyor. mimarlık bölümündeyim, haftanın 3 gününü sabahtan akşama öğrencilerle atölyede geçiriyorum, bazı arkadaşlar bunun üzerine akşam eve gidip çalışmaya devam ettiklerini iddia ediyorlar. bana göre mümkün değil (özellikle öğrencilerle çalışmayı da ciddiye alıyorsan), zaten olmamalı da. sürekli çalıştıklarını iddia eden arkadaşlardan daha az çalışarak (kendime, aileme vakit ayırarak) çok daha verimli iş çıkarıyorum ortaya. benden daha ileride değiller kariyer anlamında.

kısacası günde 18 saat işinizin başında olsanız da, verimli geçecek olan max.5-6 saattir. geri kalanında kendinizi kandırırsınız. ayrıca belirtmeden geçemeyeceğim, market alışverişi, perde takma, çöp atma gibi ortak sorumluluk olması gereken konuları lütfen eşinize söyletmeden yapın :) bu tür işleri üstlenseniz de zihinsel yükü kadına yüklemek, inanılmaz bir yorgunluk doğuruyor (eşinizin de çalıştığını varsaydım).
0
gmzo
(24.02.22)
Ben geçen sene 15 saat calişiyordum. Sabah geliyordum güneş yok, akşam çıkıyordum yine yok.
Ama biyoloji olduğu için labta deney yapmayı da kastetmiştir. Hücrelerim büyüdü öldü vs. muhabbeti. Normal çalişmaya farklı bir iş çıkmıyor, normal yayın çıkıyor. Adam hayatını tamamen adamış. Eve gittiklerini sanmam zaten yemeği vs hazır alıyorlardır, benim tek sorunum çamaşır bir de cilt bakımımdı :)
Hocanın ofisinde şişme yatağı vardır eminim.
0
Coma
(24.02.22)
dodonene
(24.02.22)
Fiziksel olarak çalışmaktan ziyade kafasının işle meşgul olduğu, işiyle ilgi araştırma yaptığı süreyi de eklemiştir.
0
schopenhauerin kedisi
(25.02.22)
(10)

İstanbul'daki en sevdiğiniz etkinlikler

hsktr
ne yapıyorsunuz? nelerden keyif alıyorsunuz? arkadaş gruplarınız nasıl? sahiden eğleniyor musunuz?
ne yapıyorsunuz? nelerden keyif alıyorsunuz? arkadaş gruplarınız nasıl? sahiden eğleniyor musunuz?
0
hsktr
(10.01.22)
En cok sahili seviyorum bisiklet, yuruyus. neresi cok sakinse orada olmaktan mutlu oluyorum adalarin sakin donemleri gibi yerler. bunun disinda ist bence tiyatro cenneti. uc dort ayda bir taksimden alisveris yapmak cok avantajli oluyor.

arkadaslarimin hemen hepsi buradan ayrildi kalanlarin evleri bana cok uzak. ise gittigim zamanlarda kisitli vakitte de olsa gorusuyorum delirmiyoruz ama evet egleniyorum
0
ala09
(10.01.22)
Sakin ve kaliteli bir yerde zaman geçirmek. En sevdiğim etkinlik bu. Belli bir yaş üstü için arkadaş grubu falan olmuyor.
0
garylineker
(10.01.22)
Kalabalik ve hareketlilikten keyif alırım. İstanbul'da da var bu.
0
stavro
(10.01.22)
www.youtube.com

ormana gidiyorum. belgrad ormanı benim bebeğim.

"awe walk" deniyor. hayatta en sevdiğim şey.

www.linkedin.com

panaromik cam tavan araç var. çok keyifli. hava da açıksa, istanbul kazan ben kepçe, gezerim.

roket adam'la aynı şeyleri yapıyormuşuz.
0
gabe h coud
(10.01.22)
caddebostan sahile iniş, yürüyüş bisiklet, scooter vs
bağdat caddesinde turlamaç
sevdiğimiz birkaç restoran var her türden, oralarda yemek yemece
şile'ye gidiş, ormanlık alanda yollarda kayboluş, balık ekmek yemece
kilyos tarafında deniz kenarında gezmece
ara ara yeni çıkan yerlere gitmece (geçen galataporta gittik hoşuma gitti mesela)
0
roket adam
(10.01.22)
Sahil yürüyüşü
Kendimi date e çıkarma. (ayda bir yaparım)
Sultanahmet de pek bilinmeyen genelde boş olan bir teras biliyorum oraya gidip kitap okurum.
Birbirinden farklı çok arkadaş grubum var onlarla genelde ev, yeme, içme şeklinde geçiyor.
0
jazzabel
(11.01.22)
eskiden barlara konserlere gitmeyi severdim artık hem pandemi hem de yaşlandım galiba
0
high hopes of the sozluk
(11.01.22)
Burgazada'ya gidip yürüyüş, belli noktalarda termosta getirdiğim sıcak suyla çekirdek öğütüp taze kahve, sessiz sakin ortamda ya kendi başıma müzik açıp dinlenmek ya da arkadaşlarla gitmişsem sohbet muhabbet.

Beşiktaş-baltalimanı arası yürüyüş. Kadıköy iskeleden moda turuyla kalamışa yürüyüş. Şişhane-karaköy-eminönü yürüyüş. Tüm bu güzergahlarda aynı zamanda fotoğraf çekiyorum. Yine güzergah üzerinde yeme içmeyi sevdiğim noktalara uğruyorum.

Beyoğlu ve Kadıköy sinemalarında film, sonrasında ya da öncesinde civarda denemek istediğim yeme içme noktalarını ziyaret etmek.

Ben İstanbulun keyfini yalnız çıkarmayı seviyorum çünkü arkadaş gruplarım ya İstanbul ve kalabalığı sevmediği için sokak şeylerini sevmiyorlar ya da bu kadar çok aylak vakitleri olmuyor. Onlarla evde ya da belirli mekanlarda takılıyoruz.
0
Bruce
(11.01.22)
ben de müze gezmeyi, onlarin kafesinde oturmayi seviyorum.
0
Coma
(11.01.22)
haftasonları 1-2 koşu rotam var, oralarda koşmak, her pazar 21 km koşmak - bunu özellikle atlamamaya çalışıyorum-
craft bira mekanlarına gitmek, menüdeki tüm biraları denemek.
0
kumandanim
(11.01.22)
(7)

insanlarla zayıflıklarını paylaşmak

denizzz
bu konuda bir yaklaşım zayıf taraflarınızı paylaşmanızın sizi rahatlatacağını, aynı zamanda bu konudaki yükten kurtulmanızı sağlayacağını söylüyor. ama bunun sizi ekstra strese sokacağını söyleyenler de var, mesela demin ekşi sözlükte şu cümleye rastgeldim: "insanları, kısa süre önce karşılaşılan ön
bu konuda bir yaklaşım zayıf taraflarınızı paylaşmanızın sizi rahatlatacağını, aynı zamanda bu konudaki yükten kurtulmanızı sağlayacağını söylüyor. ama bunun sizi ekstra strese sokacağını söyleyenler de var, mesela demin ekşi sözlükte şu cümleye rastgeldim: "insanları, kısa süre önce karşılaşılan önemli bir belânın kendilerine anlatılması ya da herhangi bir kişisel zayıflığın açıkça söylenmesi kadar keyiflendiren çok az şey vardır."

siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? benim kendimce çözümüm zayıflıklarımı paylaşmak ama belli sınırlarda, her konuya girmiyorum.
0
denizzz
(10.01.22)
Karşı tarafın nasıl biri olduğu, bunların kime anlatıldığı önemli burada. Gün geldiğinde önemli konuların paylaşıldığı biri düşman olursa işler değişir.

Normal zamanlarda kişinin kendisi hakkında bu tür şeyleri paylaşmasını doğru bulmuyorum. Karşılıklı güvene bağlı şeylerdir ne de olsa.

Yine zayıflığını paylaşan kişilerin sarfettiği cümleler iyi anliz edilirse bunların temelinde intihar hissi bile yatabilir.
0
Erva
(10.01.22)
Kiminle, ne kadarı...

En değişmez kural: işyeri arkadaşlarınızla zayıflıklarınızı asla ama asla paylaşmayın.
İkinci kural: bir şekilde rakip olabileceğiniz insanlarla (kariyer ya da romantik ilişkiler) zayıflıklarınızı asla paylaşmayın.
Üçüncü kural: ailenizle bile kritik zayıflıklarınızı paylaşmayın.

Kritik zayıflıklarınızı ancak anonim kalabileceğiniz mecralarda paylaşabilirsiniz. Ya da psikoloğunuzla. Bunlar haricinde dağa taşa bağırın da kimseye söylemeyin.
0
SiyamkedisiZorro
(10.01.22)
sizi seven insanlarla paylasin. bu eksikleriniz konusunda destek olabilirler?
0
buenosdias
(10.01.22)
paylasmama karari aldim,
daha gecen basima geldi, bir arkadasimin(!) derdi vardi, üzmüsler bunu, bende bak biri benim konusmama söyle demisti, ben de böyle cevap verdim diye buna gaz vermistim.
sonra isteki bir problem, -tartisma bile degil- yanlis yapmissin diye anlattim, senin a'larin acik diye tak yüzüme söyledi, konuyla alakasi da yok, üstelik ona ben söyledim. sirf üste cikmak icin aklinca beni ezikledi.
bunu söyleyenin dislerinde problem var, sesleri düzgün cikaramiyor üstüne hatayli arap sivesi ile konusuyor.
ben de varoslukta sinir tanimayan bir insan olarak agzinin payini verdim ama dersimi aldim.

zaten paylasan biri degilim ama bu tür seylerde anlatirdim, onu da biraktim, zaten piskologlar var giderim onlarla paylasirim.
0
Coma
(10.01.22)
Mumkun olduğunca paylasmamak, hatta hicbir zayifligini baskalatiyla paylasmamak gerektigini siddetle savunuyorum. Anlatmanin anlik bir rahatlatici etkisi olabilir ama bunun yaninda bir suru zarari olur. Uzun uzun yazamadım şimdi bunları. Zayifliginizi, hangi konuda olursa olsun herhangi bir zayifliginizi anlatmayin dillendirmeyin icinizde tutun derim. Cok anlatmak istiyorsanız icinizde tutamiyorsaniz da - ki anlatmak da ister insan - boyle seyleri "karsilikli" paylastiginiz cok yakin dostunuz olan insanla sinirli tutun derim.
0
stavro
(10.01.22)
paylaşmamak daha iyi bence. kendi tecrübelerim ve gözlemim bu yönde.
0
dafuq
(10.01.22)
insanların zayıflıklarını bu denli gizlemesinden ötürü hasta olduklarını ve kalplerinin kabukla kaplandığını düşünüyorum. herkes çok güçlü, herkes mükemmel olduğu için kimse gerçek yumuşak benliğini göstermeye cesaret edemiyor.

ancak tabii ki yeni tanıştığınız kişiye de hayatta en utandığınız anları, sırlarınızı anlatmayın. ufak sızıntılarla başlamalı belki. karşıdaki de kalbini yumuşatırsa zamanla kanımca daha sağlıklı bir iletişim kuruluyor.

benim düsturum şu: eğer zayıflığından utanıyorsan ve anlatmak kötü hissettirecekse anlatma. zayıflığını aştıysan, katkı sağlayacaksa anlat.

umarım içten insanlarla karşılaşırız.

ps: işyeri, komşu, akraba konu dışı :)
0
durme
(10.01.22)
(16)

Nazara inanmak

dissendium
Nazara inanır mısınız? Ben bazen inanıyorum. Örnek olarak kız arkadaşımla Instagram'da fotoğraf paylaşınca sonrasında kavga edebiliyoruz bazen. Bilimsellik konusuna hiç girmeden soruyorum bunu. Bilimsel bir şey olmadığının farkındayım. Zaten mühendisim. Bilimin ne olduğunu biliyorum. Ben sadece inan
Nazara inanır mısınız? Ben bazen inanıyorum. Örnek olarak kız arkadaşımla Instagram'da fotoğraf paylaşınca sonrasında kavga edebiliyoruz bazen. Bilimsellik konusuna hiç girmeden soruyorum bunu. Bilimsel bir şey olmadığının farkındayım. Zaten mühendisim. Bilimin ne olduğunu biliyorum. Ben sadece inanıp inanmadığınızı, başınıza gelen olayları bu şekilde açıklayıp açıklamadığınızı soruyorum.
0
dissendium
(09.01.22)
Bilimsellik konusuna girmeden soramazsin bence bunu :)

Hayır inanmıyorum çünkü BİLİM

encrypted-tbn0.gstatic.com
0
abuzer
(09.01.22)
İnanmıyorum. Çok saçma çünkü.
0
himmet dayi
(09.01.22)
Umut sarıkaya’yı çok seviyorum ama nazara inanıyorum, göz kalmasına da. Birkaç arkadaşım var maşallah dediği üç gün yaşamıyor, hatta bir tanıdığım var birkaç adam öldürmüşlüğü, kaza yaptırmışlığı ve pahalı Çekoslovak yemek takımlarını kırmışlığı var.
0
Hallegadola
(09.01.22)
enerjiye inanıyorum ben/
0
aeroknight
(09.01.22)
Yanlışlanması mümkün olmayan hiçbir şeye inanmıyorum. Nazar, astroloji, din, büyü, enerji, karma vs.
0
signore
(09.01.22)
Hayır. Nazara inanan insanlar kendini çok fazla önemseyen insanlar oluyor bence. Komiğime gidiyor açıkçası. Kimse kimseyi o kadar umursamıyor.
0
pembe mezarlık
(09.01.22)
enerjiye inanıyorum.

ayrıca maşallah dediği üç gün yaşamayan birkaç kişi de tanıyorum. +1
0
blatta hiberna
(09.01.22)
Ben sizi görsem ''aa ne kadar yakışmışlar'' desem, kesin ayrılırdınız hahaha. Ev arkadaşım Erasmus öğrencisi, kız okurken, erkek arkadaşı da remote çalışacaktı. Onları gördüğüm de aynen böyle ''ay ne tatlılar, yakışıyorlar'' dedim, hatta buraya konu açtım.

3 hafta sonra da ev arkadaşımın erkek arkadaşını aldatmasıyla ilgili duyuru açtım:) Nazarım değmiş olabilir.

edit:@Blatta'nın tanıdığı benim galiba
0
barguzhale
(09.01.22)
nazar değil;

bilinçaltından gelen minik göstergelerin insanlar üzerindeki etkisi
self sabotage
algıda seçicilik
gibi konular üzerine düşünmek yerine daha az efor sarfetmek, kolaya kaçmak ve nihai olarak, bu ne bilimsizlik sonucu nazar denen sonuca tüme varmak,

diyorum.
0
gabe h coud
(09.01.22)
Signore +1 milyon
0
Phoebe
(09.01.22)
Enerji madde değil mi? Maddeyle açıklanamaz mı? İnsanların bir olaya gönderdiği enerji türüne göre olay etkilenemez mi? Konuşurken ses dalgası vs diyoruz da neden duygularımızla enerji yaydığımız durumu saçma oluyor? Bana bilimsel geliyor ve çok da mantıklı.
0
damba
(09.01.22)
Signore +1 ben böyle şeylerden bahsedenlerden ışık hızıyla soğuyorum ya.
0
jazzabel
(09.01.22)
Nazara inanmıyorum ama “güzel bir şeyi anlatınca gerçekleşme olasılığının düşmesi” diye gibi şeyler var:)) muhtemelen insanın farklı şeylere dikkat etmesi, değişkenlerin değişmesi vs etkilidir…
0
her giriste sifresini unutan adam
(10.01.22)
Nazara inanıyorum. Bazılarının ilaveten (ve kasıtlı) nazar ettiğine de çok inanıyorum.
0
SiyamkedisiZorro
(10.01.22)
nazar, fal, burçlar, enerji, aura, din vb. hiçbirine inanmıyorum. çünkü hepsi aşırı saçma geliyor.
0
ceylinf
(10.01.22)
inaniyorum ya,
üniversitede bir kiz vardi güzel dedigi herseyim söküldü.
0
Coma
(10.01.22)
(21)

her konunun yurtdışına bağlanması sizi de çok bunaltmıyor mu?

der meister
en baştan belirteyim çocuk yaştan beri yurtdışında yaşamayı istemiş biriyim, imkanım olsa arkama bakmam.yalnız sosyal medyada istisnasız her ama her şeyin fakirliğe ve yurtdışına bağlanması acayip sinirime dokunmaya başladı. "okuma o zaman" diyeceksiniz ki aslında haklısınız, sosyal medyada vakit ge
en baştan belirteyim çocuk yaştan beri yurtdışında yaşamayı istemiş biriyim, imkanım olsa arkama bakmam.

yalnız sosyal medyada istisnasız her ama her şeyin fakirliğe ve yurtdışına bağlanması acayip sinirime dokunmaya başladı. "okuma o zaman" diyeceksiniz ki aslında haklısınız, sosyal medyada vakit geçirmek çok lüzumsuz ama insan ucundan kıyısından da olsa baksa görüyor bunları hep.

ya atıyorum bir maç var. başlığına giriyorum ekşi'de. "tribünde herkes birasını içiyor, ne güzel, biz burda fakiriz, bok gibi ülkede yaşıyoruz" temalı entry'ler hemen... her allahın günü bugün olduğu gibi "doktorluğu bırakıp isviçre'de kebapçı olan adam" tarzı hikayeler...

abi bu kafayla nasıl manyak olmuyor bu insanlar? b*k gibi yaşıyoruz eyvallah hiç itirazım yok da imkanım neye el veriyorsa onunla iyi hissetmeye çalışıyorum bazen. daha iyisini istiyor, bunun için mücadele ediyor ama bir yandan bugünümde de kendimi iyi hissedebilmek istiyorum şahsen.

bi insan maç izlerken tribünde bira gördü diye konuyu nasıl ülkenin boktanlığına bağlayabilir ya bir değil iki değil herkes aynı şeyi yazıp duruyor sürekli. hal böyleyken insan şu durumda mutlu olabileceği varsa bile yine olamıyor arkadaş, bir saniye aklımızdan çıkartmıyorlar dandik yaşadığımız gerçeğini.

bu durum sizi de etkiliyor mu mental olarak ya da kızıyor musunuz, üzülüyor musunuz? yauv arkadaş bak akşam oturmuşsun, maç izliyorsun, ne güzel. iki saat kafanı dinle, keyifli vakit geçir... yok. konu bi şekilde türkiye'ye bağlanıyor. lan böyle hayat mı yaşanır? ben mi abartıyorum, sizin görüşleriniz nedir?

hayır bu duruma ses çıkarsak ne olacak abi, sokağa çıksak hapisteyiz zaten. ben mesela, beni az çok tanıyorsunuzdur çoğunuz, allah aşkına ben mücadele edip kendimi geliştirsem ne olur? yılbaşı videosundaki dayı gibi, "şu adamın tipine bak allah aşkna bu nasıl yeni yıla girecek" hesabı, yani neyi kovalıyoruz bu kadar gerçekten anlamıyorum. neden hepimiz sanki €3000 maaş varmış da bize verilmiyormuş zihniyetiyle yaşayıp sinir hastası oluyoruz ki?
0
der meister
(08.01.22)
Evet, ben bu olaydan coktan biktim. Her gun "burada durulmaz ya" tipleri goruyorum. Ben muthis bir yer burasi demiyorum ama hepimiz bu ulkedeyiz, hepimiz bu ulkenin durumunu goruyoruz, biliyoruz, birebir yasiyoruz zaten. Daha neyi kime bininci defa anlatiyorsun? Herkes her seyin farkinda. Bildigimiz seyleri bininci defa duyunca mutlu olmuyoruz, anlayin artik. Hep sikayet, hep sikayet.
0
hlot
(08.01.22)
gören bilen insan ister istemez kıyaslıyor aslında üzüldüğünden ama o an için toksiklik oluyor biraz evet.

ama pek bilmeyen sallamayan insanlar zaten bunu yapmıyor. trde mutlu onlar. "başka ülkede yaşayamam" kafası.

emin ol onlarla da sen anlaşamazsın.

bilmenin laneti.
0
AlsterWasser
(08.01.22)
şöyle söyleyeyim. otuzlu yaşlarında işinde iyi yerlerde olan çiftiz. yaşıtlarımızın avrupa'daki yaşam standartlarını biliyoruz. her birimizin maaşı 1000 usd etmiyor şu an. hangi ülkede iyi üniversite mezunu, alanında iyi eğitim almış kalifiye gençler 1000 usd altında para alıyor? benim 2 dilim var, ikimiz de ingilizce biliyoruz. şu an avrupa'da hizmet sektöründe part time çalışan adamın maaşını alıyoruz. araba alamıyoruz, tatile çıkarken kırk kere düşünüyoruz. bu şartlar altında nasıl kıyaslama yapmayabiliriz ki?

daha yeni arkadaşımız almanya'ya gitti çalışmaya. burada karı koca it gibi çalışarak kazandıklarının iki katını sadece bir kişi çalışarak kazanıyorlar. bu reva mı bu gençliğe?
0
wild honey suckle
(08.01.22)
Güzel başlık olmuş. Gidebilen ya da gitmeyi tercih eden gidiyor zaten.

Bazı konularda "benchmark" gibi belirleyip kıyaslamak doğru olabilir gösterge açısından, atıyorum ülkelerin insani gelişmişlik endeksleri ya da gayri safi yurtiçi hasılalarını bu yeri gelen bir konuda genel fikir vermesi açısından kullanılabilir. Bazı konuların bizi zorladığı, hayat kalitemizin de düştüğü doğru çeşitli nedenlerle. Ama bunu sürekli "yurtdışı da şöyle süper, insanlar şöyle geziyor, şöyle partiliyor, şu kadar euro kazanıyor, herkes hep musmutlu, hayat da tozpembe" gibi argümanlarla savunmak bana da yüzeysel, amiyane tabirle de "goygoy" geliyor.
0
dreamnesiac
(08.01.22)
valla ben de biktim,
bizim sorunlarimiz var ama bunu cok dile getiren cevremdeki tipler, almanya'da falan sosyal yardim parasiyla gecinmeyi hayal ediyorlarmis gibi.

ya da bir doktorun burada durulmaz demesini anliyorum, hak veriyorum ama benim mal kuzenim almanya'ya gidecem ben de diyor, daha uyduruk özel üniversitesini bitirememis, kendine faydasi yok.
0
Coma
(08.01.22)
etkilemiyor. gençliğin verdiği çiğlikle konuştuklarını düşünüyorum.

23-24 yaşlarında ben de ülkede her şeyin berbat olduğunu düşünüyordum. türkiye'de asla mutlu olunamaz havalarındaydım. ya siyah ya beyazdı her şey. rigid karakter de diyormuş buna psikiyatrlar, olumsuz manada tabii. yaşlandıkça o sivri köşeler yumuşuyor.

türkiye gayet sorunlu bir ülke ama güneşli bir güne uyanmak ülkelerin sınırlarından bağımsız güzel. ya da dediğiniz gibi bira eşliğinde maç keyfi. ufak tefek anların kıymetini bilmek de yaş almakla gelişebilen bir özellik galiba.
0
adse
(08.01.22)
arkadaşlar bazılarınız beni yanlış anlıyorsunuz. kıyaslamayalım, iyisini istemeyelim demiyorum. inanın bu konuda en çok üzülen, bunu en çok kafasına takan insanlardan biri benimdir. sevgilim yabancıydı, en yakın arkadaşım yabancı, yani sürekli görüyorum bunları; üstelik türkiye'de de durumum iyi filan değil, belki mental olarak bundan en çok etkilenen gençlerden biriyimdir.

benim bahsettiğim şey bunun SÜREKLİ ön planda tutulması. oturup çay içerken bile konunun yabancı ülkeye gelmesi. benim anlamadığım kısım burası. la insan su içerken bile "isviçre dağlarından gelen suyu içiyor olabilirdik" der mi mesela? 7/24 buna maruz kalmak zorunda mıyız? ben bundan bahsediyorum. yoksa türkiye'de yaşayıp durumuna üzülmeyen gencin aklına şaşarım, orası ayrı mesele.
0
🌸der meister
(08.01.22)
Valla beni bunaltmiyor cunku haklilar. Hani mesele surekli bir kiyaslama meselesi degil sadece, ister istemez kafa ona gidebiliyor bazen.

'bi insan maç izlerken tribünde bira gördü diye konuyu nasıl ülkenin boktanlığına bağlayabilir '

Demissin mesela. Ben soyleyeyim, ulkede surekli olarak biraya/alkole zam geliyor. Bir kutu bira bile artik oldukca luks kategorisine girmis gibi. Hal boyle olunca yani neredeyse devamli alkole zam haberlerini duyunca ister istemez algida secicilik devreye girebiliyor bazen. Adam belki o kareye kadar mutlu mutlu maci izliyordu ancak o kareyi gordukten sonra istemsizce akli yine biraya, fiyatlara, vergilere, zamlara gidip en son o cumleyi kurar hale gelmistir.

Bir de o tur mesaji yazanlarin 7/24 sanki sikayetcilermis de hic zevk almiyorlarmis gibi yasadiklari sonucuna nasil vardin onu da anlamadim. Dedigim gibi adam da her seye ragmen oturup keyif almak icin maci izlemeye baslayip en son ister istemez o mesaji yazmis olabilir. Sirf o mesaji yazdi diye hemen sanki surekli ayni tutumu takiniyorlar gibi dusunmen yuzunden bence abartiyorsun.

Hatta sende de algida secicilik yine devreye girmis gibi. Sen de surekli olumsuz yorumlara odaklaniyor gibisin.
0
j r r tolkien hayrani
(08.01.22)
kesinlikle aynı fikirdeyim.

gavur okulu diye tabir edilen liselerden birinden mezunum.
yani "bilmeyen"lerden değilim kesinlikle.
birçok arkadaşım ülke bu hale gelmeden eğitim için yurt dışında okudu, bazısı kaldı, bazısı döndü.

"türkiye bir mühendis kaybetti, abd bir pizza delivery guy kazandı" temalı şeyleri gördükçe içime fenalık geliyor artık.
gitmek isteyen elbette gider ama her giden de bilmem kaç bin dolar maaşla, x şirketinde iş bularak gitmiyor.
diğer yandan, herkes gidip x bir ülkede servis şoförü ya da delivery guy olmak istemeyebilir, bunun bilmemekle alakası yok.

esg biraz eğitimli, ekonomik olarak orta ama sosyal-kültürel anlamda orta-üst sınıfta olan insanların yurt dışına akademisyen olarak bile gitse göçmen olduğunu ve bunun da çok tercih edilesi bir şey olmadığını söylediğinde linç yemişti, ki kendisini bazen antipatik buluyorum ama bu konuda haklı bence de.

belki yaşım gereği bazı şeyleri daha sakin karşılıyor da olabilirim ama hayat boyu bir ülkede göçmen olarak yaşamak o kadar da "muhteşem" bir şey değil.

lüzumsuz bir karşılaştırma trendi ve "yurt dışına gitmek lazım abi yea" havası var.

çocuğunun adını bile yurt dışına yollamak üzere türkçe karakterli koymamak falan...
sanki dünya şimdiye kadar türk adı görmemiş, kimse yurt dışıyla veya yurt dışında iş yapmamış gibi.

hayatımızın sonuna kadar bu şekilde yaşayacağız ve buna mahkumuz diye düşünmek genelde bu dönemde doğmuş ve/veya büyümüş insanlarda var.

afganistan gibi aşırı örnekler dışında, elbet her dönem geçer, yerine yenisi gelir.
ki afganistan için bile bu bir dönem, elbet bazı şeyler onlar için bile değişecektir.

biraz da soğukkanlı olabilmek lazım.
bunların anlamı yok, bunlar kendileriyle birlikte insanları aşağı çekmekten başka bir işe yaramıyor.

haklılar mı, evet?
ben de araba istiyorum, alamıyorum.
ama bu ülkede her ekonomik kriz çıktığında yurt dışına gitmeye kalksak, benim bu üçüncü olacaktı mesela.
bu sene alamazsın, iki yıl sonra alırsın.
bu durumu düzeltmek için toplum olarak doğru seçimler yapmak, sağlam durup psikolojiyi çok yıpratmadan sabırlı olmak dışında yapılacak bir şey yok şu anda.
çünkü bu işlerin toparlandığı bir dönem de gelecek, o zaman ne olacak?
"yaşasın, canım ülkem!" mi olacak?
bugünden şikâyet etmek güzel de, biraz da yarını düşünerek konuşmak lazım bence.
yani ülke yönetimiyle ülkenin kendisini karıştırmamak gerekiyor.
0
blatta hiberna
(08.01.22)
Haklı oldukları için onlara sonuna kadar katılıyorum. Sadece fakirlik de değil ülkenin sorunu. En kılcal damarına kadar kötülükle, insanların mutluluğuna karşı bi zihniyetle dolmuş durumda.

Ya en basiti, kaldırımda yürüyorsunuz biri gelip bıçaklayabilir. Ya da bir partinin gençlik kolları başkan yardımcısının arkadaşı size arabayla çarpar, ölürsünüz kendisi hiçbir sorun yaşamaz. Böyle boktan bir ülkede kim neden yaşamak istesin allah aşkına doğru değil mi bunlar?

Yurtdışına gitmemiş olmamın tek sebebi zaten haber falan izlemesem süper imkanlarımın olması ve şimdiki işimde kendimi geliştirme özgürlüğümün yüksek olması. Şimdi gitsem alacağım €60000 falan, seneye bir üst pozisyonda gidip çok daha fazla alırım diye bekliyorum.
0
aguen
(08.01.22)
Psikokulturel olarak asiri ice donuk, kendi toplumunu dunyanin merkezinde gorme egiliminde bir toplum olarak, iyi veya kotu her seyin sadece Turkiye'de oldugu sanrisi var. Surekli soyle seyler okuyorum:
- Ev fiyatlari cok yuksek. Bir ev almak icin 10 yil kredi altina girmen gerekiyor. Turkiye iste ah...
- Yurtdisinda doktorlar hic kaba degil, bir tek bizim doktorlarimiz boyle.
- Ulkenin esnafi sahtekar. Duzgun black friday indirimi yok. Once fiyarlari arttirip sonra dusuruyorlar, aslinda indirim falan degil.
- [Bunu direkt kopyaladim] bizim ticaret kültüründe gerekirse çöpe atılır mal. ama son kullanma tarihinden önce sikseler indirim yapmayı düşünmezler.
- [bu da direkt alinti] arkadaslar turkiye'de cevreniz kadar adamsiniz malesef

Dedigim gibi cok ice donuklukten ve/veya dunyanin geri kalanina asina olmamaktan olsa gerek her seyin en iyisi (ornek: yemekler. yemek kulturu bir tek Turkiye'de var) ve en kotusu Turkiye'de. halbuki ne alakasi var, yukarida yazdigim her sey tum ulkelerde yasanan seyler, ki bazilarinda Turkiye dunya ortalamasindan iyi bile olabilir. Yukaridaki cevaplarin bazilarinda da gene ahlaksizlik, sahtekarlik, yozlasmislik sanki bir tek turkiyedeymis gibi konusulmus.
0
hot potato
(08.01.22)
bunaltıyor da kendim gidemediğim için ve gitmek için daha çok çaba harcamam gerektiğini hatırlattığı için bunaltıyor. bir de sosyal medyada şöyle bir durum var, olumlu şeyler daha az yazılıyor bence. insanlar çevresindekilere sürekli şikayet edemeyeceğinden sosyal medyada yazıp rahatlıyorlar. benim hesabım öyle günlük hayatta sürekli bunu konuşmadığım halde. kısaca, onlar da haklı sen de haklısın.
0
curious mind
(08.01.22)
Bunaltıyor. Genelde bunları yazanlar Z kuşağı. Her şeyi kendilerinin bildiklerini sanıyorlar. Bilgiye tamamen kapalılar. En çok da doktorların yurtdışı muhabbetinden bıktım diyebilirim. Sanki dünyada ülke kalmadı da Almanya Türkiye'den gelmek isteyen bütün doktorları alacak. Başka Avrupa ülkelerinden tut Çin ve Hindistan'a kadar herkes en iyiyi istiyor.

Bir de gidebilen kişi zaten gider. Konuşmuş olmak için konuştuklarından bunaltıyorlar açıkçası.
0
garylineker
(08.01.22)
bunaltıyor. ek olarak ''x ülkesi yeni bir su ürünleri mühendisi kazandı'' muhabbeti de çok bunaltıyor.

15 sene kadar önce bir arkadaş grubuyla birlikte yurtdışına taşındık, aramızdan ara sıra türkiye'ye geri dönenler oldu ama memnun olmalarına rağmen resmen peer pressure yüzünden yurtdışına geri döndüler.''yurtdışından taşındım'' dediğinde bahsettiğin ülkeye 2 gün kahve içmeye gelmiş insanlar sana hayatının hatasını yapmışsın gibi davranıyorlar çünkü.

ve bu yorumlar insanları kötü etkiliyor, sadece türkiye'de yaşadıkları için mesleklerinde asla başarılı olamayacağını düşünen insanlar görüyorum. aynı şey herhangi bir uğraş, hobi, hayata dair bir hedef için geçerli.

son olarak bu tarz siyah-beyaz ayrım yapan insanların kafasında yurtdışı neresi onu da anlayamıyorum. sydney ve cagliari'deki hayatı aynı görecek kadar yüzeysel bakmak maalesef bu şehirlerden de zevk alamamakla sonuçlanır diye düşünüyorum.
0
william morris
(08.01.22)
Kesinlikle katılıyorum ben aşırı sıkıldım ve böyle düşündüğüm için kendimi tuhaf hissediyordum. Ancak burada aynı fikirde olanları görünce bir nebze rahatladım.

Genelde her konuyu yurtdışına bağlayan kişilerin yurtdışında uzun süreli hiç yaşamamış insanlar olduğunu farkettim. Yurtdışında ekonomik refah, düşünce özgürlüğü vs muhakkak daha fazla. Yurtdışında yaşamak kötü demeyeceğim gurbetçiler gibi. Ancak uzun süreli yaşamayan insanlar home sick olmanın, başka bir ülkede ne kadar oralı gibi olursan ol yabancı olmanın ne demek olduğunu tatmamışlar. Bu yüzdendir ki gözlerinde çok büyütüyorlar.

Bir de sürekli Avrupa'dan bahsedip kendini o standarda çekememiş insanlar var ki benim en ciddiye alamadığım kesim. Tribünde bira içmek istiyor fakat çöpünü muhtemelen yere atacak. Turist olarak gittiği yerde bile kendini belli ediyor ancak yurtdışında yaşamak istiyor. Önce burada faydalı olamamış ki yurtdışında olsun.
0
mysticriver
(08.01.22)
bazısının sıkıntıları var. konusu bile açılmadan, sana öfkelenerek, zaten ülkeden gideceğim diyenler var muayenehanede.

bazısı çoluk çocuk

ateşi ilk yakanlar da gazeteci/siyasetçi yanında çalışan çömezler heralde.
nihayetinde 3 kenar internet gazetesi aynı konuyu manşete çekti mi, o konu gündem de yer ediyor. bu yol su yemek olarak geri dönüyor muhakkak.
0
comp
(09.01.22)
dostum kesinlikle haklısın, bence bunun sebebi şu: eskiden insanlar yurtdışına çok daha kolay gidebiliyordu. yurtdışına öğrenci olarak, turist olarak vs gitmek çok daha kolaydı. giden insanlar, orada da insanların bir takım sıkıntılar çektiğini, oranın da kendine göre zorlukları olduğunu görüyor, tecrübe ediyordu, dolayısıyla evet burası zor ama orası da beni altın kaşıkla beklemiyor, orada da farklı bir zorluk var şeklinde bir tecrübe ediniyordu. şu anda insanlar gidemiyor, turist olarak bile tecrübe edemiyorlar. instagram'dan, youtube'dan edinilmiş bir yurtdışı tecrübesi var, içerik üreticileri de, paylaşım yapanlar da takipçi kasmak için her şeyin inanılmaz güzel olduğu bir hayali satıyor. yurtdışının zorlukları, kötü yanlarını gösteren bir video, genel narrative'a aykırı olduğu için izlenmiyor bile, arada kaybolup gidiyor. bir de yurtdışını gidip de bu ülkeden nefret eden insanlardan öğreniyorlar, ya adam gitmiş, burayla derdi bitmiyor. sal abi şu ülkeyi. evet burası bok gibi bir yer, sen de müthiş bir hayat yaşıyorsun. allah daha iyi etsin de sal kardeş şurayı.

tabii ki kıyaslanacak, tabii ki daha iyisi istenecek. tabii ki ülke olarak geliştirmek zorunda olduğumuz çok şey var. ama şu kuru kuruya "gidicem lan ben de gidecem, aslında siktir olup gitmek lazım abi" muhabbetinden ben de sıkıldım. burada akademisyen olacağıma orada dönerci olurum. ol kardeşim. ya ol ya da muhabbetini etme artık, yeter bıktık yani. bunlar kişisel tercihler, ülkem için giden tecrübe kazanan da iyi, gitmeyen kalan da iyi. ama bu kadar çok anlam yüklemek gerçekten bıktırdı.

bak mesela bir örnek vereyim; arkadaşlarla konuşuyoruz abi senin araba burada 500 bin tl orada 20 bin euro. evet kardeşim doğru. burada 3 sene kredi ödüyorsun aracının değeri döviz bazında bile benzer rakamlarda kalabiliyor. almanya'da 20 bin euroluk araç 3 sene sonra 5 bin euroya düşüyor. bu aracı sürmek için yılda 5 bin euro çöpe atar mısın? cevap, aa öyle miymiş. e işte diyorum ya, kolay olana inanmak dışında bir olayımız yok tc millleti olarak.

almanyaya göç etmeyi hayal ediyor adam. tamam çok güzel. yahu iki kelime almanca öğrenmemiş. lan internetten aç okursun, iki adım atarsın hayalin için di mi. yok abi. hasbelkader giderse de yerel halktan bağımsız bi getto kurmaya çalışıyor kendince. gittiğinde bile gittiği ülkeden izole kalmayı başabilen bir milletten ne bekliyorsun?

neyse yani insanlar özetle mutsuz. mutsuz olmakta haklı sebepleri var. bu sebeplerin bir kısmı ülke ve ülkenin yönetimiyle alakalı bu da %100 doğru. ancak bir kısmı da kişinin kendisiyle alakalı. insanların çoğu da suçu karşı tarafa atıp kendileri bir şeyleri iyiye götürmek için bir çaba göstermiyor. 20 ülkeden fazla gezmişimdir, mesela ben sokakta rastgele biri tarafından bıçaklanabileceğimi gerçekten kafaya taksam, anında psikoloğa giderim. bunun burası ile alakası yok, kendinde bir psikolojik problem var bunu çözmen lazım. ya da maddi olanaklar evet kısıtlı, daha çok kazanmak için ne yapabilirim? yabancı dilin var mı? yaptığın işin önü açık mı? kariyerin daha nereye gidebilir? bunları konuşmaktansa abi dönerci olacaksın var ya mustang'e bineceksin geyiği yapmak daha kolay oluyor, acı ama gerçek.
0
roket adam
(09.01.22)
Bu sinir bozucu olsa da normal bir davranış. Bugün 20'li hatta 30'lu yaşlarında olan insanlar kendilerinden önceki jenerasyonlardan farklılar. Türkiye'nin 2000'ler öncesi yaşadıkları ekonomik ve siyasi çalkantılarda, o dönemin gençleri şimdiki kadar imkana sahip değildiler, dertlerini çekerken Almanya'da, Amerika'da vb. nasıl hayatlar yaşandığını, akranlarının nasıl fırsatlara sahip olduğunu an be an görme imkanları yoktu.

Bugün ise haberlerle, sosyal medyayla, arkadaşları vasıtasıyla vb. dünyadan haberdar olmayan 35 yaş altı kimse kalmadı. Üstelik bu insanların tamamı 10-15 yıllık ekonomik büyüme dönemini, görece stabil döviz kuru zamanlarını yaşamış; bu sayede belki sosyal seviye atlamış, kariyer yapmış, yurtdışı görmüş hiçbiri olmasa yine evinde, cebinde interneti olan insanlar. Bir ekonomik ya da siyasi kriz yaşandığında kendi bilgileri dahilinde yurtdışındaki insanlara bakmaları, onlara öykünmeleri normal. Burada tabi ki bazı çıkarımlar çok yüzeysel ve "Yurtdışı" hiçbir sorunu olmayan, her şeyin mükemmel olduğu adeta mitolojik bir noktaya da çıkartılıyor ama insanların "Demek ki kaderimiz bu" demektense "Ulan millet ne güzel yaşıyor, bizim neyimiz eksik" demesi daha iyi, belki hemen olmasa da orta-uzun vadede bir şeyleri değiştirir.

Tabi diğer bir etken de insanların yorgunluğu. Bugün sokak röportajlarına bakarsanız 8 yaşında çocuklar bile dolar kurundan, faiz oranından falan bahsediyor. Bu gündem çok yorucu ve insanların olmayan umutlarını daha da tüketiyor. Bu noktada insanlara suç bulamıyorum çünkü bu yönetimsel bir tercih. Bugün güdülen siyaset partilerin kitlelerinin politize olması üzerine. İktidar istiyor ki tüm seçmen kitlesi konsolide olsun, her an her politikasını savunsun. Ha keza muhalefet de insanların tepkilerinin canlı kalmasını istiyor... Bu durumda her konunun siyasete çıkması, o tartışmaların da bir noktada "Ulan yurtdışına bak adamların kafası ne kadar rahat" seviyesine gelmesi bence normal. Ülke sadece ekonomik ve siyasi değil, mental açıdan da zor zamanlardan geçiyor.
0
salihdt
(09.01.22)
Ben de gitmeyi düşünüyorum ama başka çarem olmadığı için. Yazılımcı olmuş olsam, doktor olmuş olsam gitmeyi düşünmezdim. Uzman doktorun maaşına yakın bir para kazanabilmem mümkün değil mesela.

Dil bilmeyip falan gideceğim diyen tipler de var. Bunlarla muhabbet insanın modunu düşürüyor açıkçası. Evlenmiş, çocuk yapmış buna rağmen kafasında gitme hayalleri falan. Yapılmaz değil yapılır ama çok zor iş gerçekten.

Anadolu'da okumuş hiçbir dersi ingilizce almamış bir doktorun gittiği ülkenin dilini ana dili gibi konuşabilmesi lazım. Ayrıca gidilecek ülkede en azından bir diploma almış olmak çok önemli. Bu işleri araştırmış biri olarak söylüyorum bunları.
0
antropolog
(09.01.22)
Ben de imkanım neye el veriyorsa onunla iyi hissetmeye çalışırım hep ama sorun şurada imkanlar günden güne daralıyor, kendimizi birazcık iyi hissetmek için yapacağımız şeyler yine ülkenin durumu kaynaklı bir yerlere tosluyor.

Ben kendi adıma yurtdışında hiç yaşamadım, 1-2 haftalık tatiller dışında herhangi bir ülkeyi tecrübe etme şansım olmadı ama ben de ister istemez şöyle bir kıyaslama yapıyorum, 10 sene önce 20 sene önce son derece rahat yapabildiğim şeylere bugün ulaşamıyorum, sadece maddi anlamda da değil, zihniyet değişti, çevre değişti ve günden güne kendimi bu yeni insanların bulunduğu yere ait hissetmez oldum, sürekli bu durumla yüzleşmemek için hayatımı daraltmak durumunda kaldım, bu tutumun da bir maliyeti oluyor ve insan bunalıyor, bunalınca da içinden atmak istiyosun.

O nedenle bu tarz yazılara denk geldiğimde çok da bunalmıyorum ve anlıyorum yazan kişinin duygularını, zaman zaman olumsuzluk duymaktan sıkılsam da, ortada hiç sorun yokmuş gibi yaşayanlar, bir nevi mış gibi yapanlar beni daha çok bunaltıyor, ha gerçekten aşmış olanlara bir dediğim yok onlara ancak imrenirim ama ‘hep olumlu olmalıyız’ durumu da beni boğuyor.
0
(09.01.22)
Yani insanlar tükendiği ve inanılmaz mutsuz olduğu için anlayışla karşılıyorum, ama kendimi uzak tutmaya da çalışıyorum bu sohbetlerden.
Beni daha çok sinir eden şey bilmedikleri konularda yurtdışı guzellemeleri yapmaları insanların. “Ya zaten avrupada herkes X” “devlet Y yapıyor” falan gibi olmayan artık nerden de duyuldugu belli olmayan garip idealler yaratıyorlar. Bu memleketlerde taciz, tecavüz, ırkçılık, dolandırıcılık, suç, saçma politikacılar, cinsiyetçilik yokmuş gibi. Ha bizdekinden iyidir kötüdür bakın bununla ilgili bir şey demiyorum. Kastettiğim buraların masalsı harikalar diyarı olarak yansıtılması. Yani Amerikadan guzellikler diyarı diye bahseden birine “hmm, tabii orda da ırkçılık var” falan deseniz “ya bırakıcaksın ırkçılığı” diyorlar mesela. E bu nasıl bir arguman? Ne demek ki bu?

Konuyu değiştirmek gibi olmasın ama ben bu spektrumun diğer ucundayım. İki sene kadar önce Turkiyeden tasındım. Ustumdeki tek baskı “hayatın tadını cıkarma” konusunda. Herkes surekli “sen neyse ki kurtardın kendini” diyorlar, hep bir refah ve mutluluk baskısı. Türkiyedeki insanlarla olan iletisim dönüp dolaşıp “bizi de aldırsana ehuıehueh” şakalarına geliyor. “Bizim çocuk da biraz buyusun yanına gonderelim” gibi garip soylemler. Erkek arkadasım da bazen “beni de kurtar burdan ya” falan diyor yarı ciddi. Yahu evlenmeden oturma izni olmuyor yaşadıgım ülkede, insanların karısına kocasına bile vize çıkmadı iki senedir, e hadi getirdim buraya ne iş yapılacak? Vs derken birden kendinizi sırf yurtdışına gittiğiniz için hazır değilken evlenip çok da tanımadığınız iki çocuğun sorumluluğunu alma ihtimalini düşünürken buluyorsunuz. Olacak iş değil de, bahsettiğiniz sohbetin diğer yönünü anlatmak için soyledim. Kimse de fikrimi sormamıştı gerçi, sorry.
0
sopiro
(09.01.22)
(6)

Online derste Atatürk ile ilgili ne izleteyim?

invictae
Sınıflarımdan biri covid nedeniyle kapandı. Önümüzdeki hafta zoom'dan ders yapacağız. Sayısal ders öğretmeniyim. Açıkçası çocukların bir şey öğrenecek/dinleyecek hali yok. Ders yapmayı düşünmüyorum. Atatürk ile ilgili Youtube'dan bir şeyler izleyelim diye geldi aklıma. Sıkılmayacakları, çok da uzun
Sınıflarımdan biri covid nedeniyle kapandı. Önümüzdeki hafta zoom'dan ders yapacağız. Sayısal ders öğretmeniyim. Açıkçası çocukların bir şey öğrenecek/dinleyecek hali yok. Ders yapmayı düşünmüyorum.

Atatürk ile ilgili Youtube'dan bir şeyler izleyelim diye geldi aklıma. Sıkılmayacakları, çok da uzun olmayan ne izletsem?

Her türlü öneriye açığım, farklı şeyler de olabilir Atatürk konusu şart değil.

(Kademe: Lise)
0
invictae
(08.01.22)
Belki Evrim Ağacı'nın videolarından öğrencilerinizin ilgisini çekebilecek bir video bulabilirsiniz. Sonra da üstüne sohbet edersiniz.
0
fotrsapka
(08.01.22)
Sayısal bir dersimde Atatürk ile ilgili bir video izlemek istemezdim açıkçası. Dersin konusuyla ilgili popüler bilim videoları mutlaka vardır.
0
but that was just a dream
(08.01.22)
Alanınız neyse, hangi konu önemliyse anlatacağınız en iyi şekilde o konuyu anlatın. 30 öğrenciden 5 tanesi bir şey öğrense onlar için faydası olur. "Açıkçası çocukların bir şey öğrenecek/dinleyecek hali yok." Yaşın yanında kuruyu da yakan bir düşünce.

@cosmicstring +1, ben olsam şikayet etmezdim ama memnun olmazdım veli olarak.
0
archmage mahmut
(08.01.22)
Yukarıdakiler +1

Bir de açık açık yazayım; amacınız süre doldurmak değil de gerçekten ufuk açmak ise video tek başına işe yaramaz hocam. Videonun belirli kısımlarında es verip konu hakkında konuşmanız gerek. Sonrasında yine video hakkında çocuklarla konuşmalısınız. Ve tabii ki sayısal bir video olması, konulara ucundan da olsa dokunuyor olması iyi olur. O nedenle Atatürk ile ilgili tarihi bir video izletmenizi önermem.
0
ruhen hastayim ben
(08.01.22)
Öncelikle bütün öneriler için çok çok teşekkür ederim.

Yazıda sanırım yanlış anlaşılacak şekilde yazmışım ama "çocukların bir şey öğrenecek hali yok" dememin sebebi hepsi hasta. Bu haftaki online bütün derslerine yok yazılmamak için girecekler. Tek bilinmeyenli birinci derece denklem bile sorsam yapacak durumda değiller şu an ne yazık ki :)

Amacım süre doldurmak asla değil. Genç arkadaşlarımla birlikte canavar gibi ders işleriz normalde :) hazır ellerinde ekran varken (okulda böyle bir imkanımız yok) sadece bu hafta onlara bir kıyak geçmek istiyorum o kadar, ilgi alanlarında olan bir şeyler izleyelim ve üzerine konuşalım istedim.

İstistasız hepsi Atatürk ile ilgili kitaplar okuyorlar, o nedenle Atatürk konusunu seçmiştim ama önerilerden Evrim Ağacı fikri daha iyi gibi geldi. Konularımıza uygun bir video izleyip üzerine fikir alışverişi yapabiliriz belki.

Vazifesiz veli ihtimali de var, evet :(

Tekrar teşekkürler.
0
🌸invictae
(08.01.22)
Ataturkun yurtdisina gonderdigi muhendis bilimadami vs. olan insanlarda olabilir.
0
Coma
(09.01.22)
(2)

Almanya - doktora/postdoc & ulusal vize soruları

fadetoreality
Selamlar,Almanya'ya araştırma için giden doktora öğrencisi veya postdoclar varsa birkaç sorum var.1) İş sözleşmesi değil burs/stipend anlaşması olduğunda gelir vergisi veriliyor mu? Sağlık sigortası, emeklilik vs. bir sosyal güvence yok, geriye sadece gelir vergisi kalıyor sanırım, ama o da alınmıyo
Selamlar,

Almanya'ya araştırma için giden doktora öğrencisi veya postdoclar varsa birkaç sorum var.

1) İş sözleşmesi değil burs/stipend anlaşması olduğunda gelir vergisi veriliyor mu? Sağlık sigortası, emeklilik vs. bir sosyal güvence yok, geriye sadece gelir vergisi kalıyor sanırım, ama o da alınmıyor diye okudum, emin olamadım ama.
2) Ulusal vize başvurusu için gerekli belgelerde en yüksek dereceli yüksek okul diploması yazıyor. Yine de lisans diploması verdiniz mi? (Lisans diplomam Türkçe olduğu için çevirisi gerekecek, ondan soruyorum).
3) Vize başvurusunda Türkçe belgelerin Almanca tercümesi istenmiş. İngilizce olanlar için de tercüme isteniyor mu? (İstense yazarlardı diyorum ama güvenemedim.
4) İlk ödeme Türkiye'deki banka hesabına yapılabilir ama sonra hesap açtırman lazım dendi. Çalışma izni olmayacağından hesap açtırmak için gerekli bir bekleme süresi vs. var mı, gider gitmez açabiliyor muyuz?

Teşekkür ederim.
0
fadetoreality
(07.01.22)
1. burs, evrak listesinde belirlenen limitin ustunde ise gelir belgesine gerek yok.
2. lisans diplomasini sorma ihtimalleri yuksek. onu cevirtin.
3. ingilizce evraklarin cevirisine gerek yok.
4. alman bankalarindan hesap actirman zor ama n26'dan hesap actirabilirsin.
0
helenart
(07.01.22)
1- insan kaynaklari vardir o detayli bilgi verir, gittiginde randevu alirsin.
2,3- ben hic almanca belge vermemistim,
diploma da istenen belgelerde yoktu ama görüsme sirasinda görevli istedi, daha sonra posta ile gönderdim, tüm evrakin fotokopileriyle birlikte yaninda olsun, sormazlarsa zaten sikinti yok, sorarlarsa verirsin. ama sonra tamamlayabiliyorsun,
acikcasi benim hicbir problemim olmamisti ama arkadaslarim birkac sorun yasadi, görevliye bagli.
mesela nufus kaydini falan hic cevirmedim.
diploma ekinde ingilizcesi vardi ama yine de özellikle cevirdigim bi belge olmadi.
4-hesap actrimak icin bazi bankalar oturum izni isterken bazilarina adres kaydi falan yetiyor. hesap actirirsin. insan kaynaklarini görüsmüstü benimle bircok seyi anlatmisti, sizde de vardir.
ben mesela oturum iznim yokken almistim ama bazi arkadaslarim alamadi.

basarilar.
0
Coma
(07.01.22)
(6)

ingiliz birine türk lezzeti ne yollanır?

floydian
aklıma cezerye geldi(lokum da olur tabii) başka ne olabilir? tabii akmaz kokmaz bozulmaz olması lazım.
aklıma cezerye geldi(lokum da olur tabii) başka ne olabilir? tabii akmaz kokmaz bozulmaz olması lazım.
0
floydian
(05.01.22)
cevizlu sucuk
tahin, pekmez
pestil
0
buenosdias
(05.01.22)
çemensiz pastırma
kuru baklava
antep/siirt fıstığı
zor olabilir ama türkiye'de deneyip sevdikleri için avrupaya valizinde etsiz çiğ köfte götürmüş tanıdıklarım olmuştu.
hellim (kıbrıs peyniri ama bizden sayılır)
büryan kebabını şoklayıp yurtdışına gönderenler var
edirne işi badem ezmesi (keçecizade nin nişantaşında şubesi vardı bi ara)

düzenleme:
tatlı olarak antep katmeri de gönderilebiliyor sanırım.
0
barankovan
(05.01.22)
Pastırma iyi fikir. Bir de iyi bir turk cayi gönderebilirsin nasil demleyecegini tarif de ederek.
0
stavro
(05.01.22)
Et sokmak problem olabilir ne yazik ki
0
🌸floydian
(06.01.22)
lokum, servet sekerlemeden alabilirsin, fethiye'de ingilizler hep aliyor.
findik ezmesi, tahin pekmez koskanin migrosta satilanlarindan
kahve dünyasi badem ezmesi veya gofrik.
ufak paketteki salep

peynir ingiltere'yi bilmiyorum ama almanya'da hellim satiliyor, bir de süt ve et ürünleri problem olabilir.
0
Coma
(06.01.22)
et/sut urunu gitmez, caktirmadan sokarsin ama yakalanirsan basin belaya girer.
En temizi lokum, ali muhittin hacibekir'den sasmam, kalite garantisi var.
Cay seviyorsa adacayi/ihlamur olabilir.
0
cooperr
(06.01.22)
(12)

davranış şekline denk geldiniz mi

tuborg yesili
ben daha önce de denk geldim belli belirsiz ama bu çok belliydi. konu ortama yeni gelen kadın kişisinin kadınları görmezden gelmeye çalışıp erkeklerle daha iyi anlaşmaya çalışması durumu. daha önce de belli belirsiz böyle bişey gözlemlemiştim( başka ortam başka kişi) ama yılbaşında çok net bir gözl
ben daha önce de denk geldim belli belirsiz ama bu çok belliydi. konu ortama yeni gelen kadın kişisinin kadınları görmezden gelmeye çalışıp erkeklerle daha iyi anlaşmaya çalışması durumu. daha önce de belli belirsiz böyle bişey gözlemlemiştim( başka ortam başka kişi) ama yılbaşında çok net bir gözlemim oldu ve bu yaygın mı yoksa ben mi boyle dusunup abartıyorum bilmek istiyorum.
bir arkadaş grubu düşünün kadınlı erkekli. yıllardır tanışıyorlar. içerde bazıları çift zaten evli. bu ortama bir kişi yeni kız arkadaşını da getiriyor.
yeni gelen kız ortamda tüm erkeklerle muhabbete giriyor çok çok samimi ama kadınlarla mutfakta dahi karşılaşsa muhabbet etmiyor. sadece herkesin içinde birkaç cümle kuruyor kadınlarla.
bu kadar sıcakkanlı samimiyet içinde olan birinin bunu cinsiyet gözeterek yapması neden olabilir?
ortam zaten çift ağırlıklı, kendisi de bir partner olarak gelmiş. bir amac uğruna olamaz o nedenle.
0
tuborg yesili
(04.01.22)
Böyle bir şey kesin var ya. Sebebini tam bilmiyorum ama ben de denk geldim.
0
basubadelmevt
(04.01.22)
insanları ve insan davranışlarını bu şekilde kategorize etmek doğru dğeil diye düşünüyorum. bunun cinsiyetle bir ilgisi neden olsun? belki o insanlar rahat hissettirmedi onu, diğerleri daha iyi anlaştı vs vs. veya tam tersi o, ortamdaki kadınlara konforsuzluk verdiğini düşünüp mesafeli davranıyordur, size soğuk yapıyor gibi yansıyordur.
sadece iyi anlaşamamış veya kendini iyi ifade edememiş olabilir. sevmemiş der geçerdim, abartacak bir durum yok.
insanların hele bir de kadınların bu şekilde ("şöyle mi, böyle mi") düşünülmesi çok yorucu ve demode.
0
rewlack
(04.01.22)
Bu ben olabilirim:) ama şöyle; bazen kadinlar kendi hemcinslerine selamsiz sabahsiz olabiliyor. Erkekler de daha kibar oluyor. Diger kadinlarda bu duruma sinir oluyor.

Diger bir olasılık da, kadinin kendini diger hemcinslerinden ustun gormesi, erkeklerin ilgisinden hoslanmasi. Bu kasitli bir sey ve normal degil. Neyse ki, ben 2.cisi degilim.
0
geçerkenugradım
(04.01.22)
şöyle aslında bana hep tam senin kafa dengin çok iyi anlaşırsınız dendi ondan ben de çok tanışmak istiyordum. hatta kendisine ve diğer kadın arkadaşa ayrı bir hediye almıştım. ama bana o kadar mesafeli ve soğuk davrandı ki iletişim kuramadım ve zorlamadım. hediye için de diğer arkadaş teşekkür etmesine rağmen o sadece hımmm sagol diye tepki verdi.
0
🌸tuborg yesili
(04.01.22)
içgüdüsel davranış olabilir ya da ortamın çift çift olması sebebiyle, ortama da yeni gelinmiş, erkeklerin beğenisini kazanıp, bu beğeniyle kadınların arasında kendine üstlerde yer bulma vs. aman yoruldum yazarken.

içgüdüsel, bilinçaltının yönlendirdiği davranış diyorum.
0
gabe h coud
(04.01.22)
bi tür savunma mekanizması geliştirmiş de olabilir(olumlu taraftan bakarsak çünkü olumsuz taraftan bakma yapılmış)

genelde ortamlarda kadınlar birbirlerine aşşşşırı samimiyetsiz davranır. bu böyledir genellikle. o tavırdan çok bıktıysa kendi çevresinde, yeni ortama girince oh be erkek deyip daha "harbi" bir sohbet için onlara yanlamış olabilir.
0
floydian
(04.01.22)
benim denk geldiklerim, sadece erkeklere karsi degildi, onlari yeni biriyle tanistirdigimda da ayni seyi yapiyor ya da daha iyi konumda olan insanlar varsa onlara daha yakinmis gibi davraniyorlar.
ben, asagilik kompleksi var galiba diye düsünüp yol veriyorum.
0
Coma
(04.01.22)
Ortamdaki erkeklerin gözüne girmek istiyor. Çok kafa kızım gibi kendilerini beğendirme çabaları oluyor.
0
anais
(04.01.22)
pick me girl deniyor bunlara. erkeklerle kanka olurum, kadinlarla olamam tarzinda muhabbetlerinin yarisi diger kadinlari gommek olan kadinlara deniyor.
0
2oda1salon
(05.01.22)
ben bunun çiftsiz olan versiyonuna çok denk geldim, "şu kız da sadece erkeklerle muhabbet ediyor" gibisinden ama çiftli ortamda dikkatimi çekmedi. garip sanki ama erkeklerin de hoşuna gidebilir.
0
hlot
(05.01.22)
2oda1salon +1

Tipik bir "pick me" hareketi. En belirgin özellikleri, başka kızlar gibi olmadıklarını düşünmeleridir ve hemcinsleriyle hep kendilerini kıyaslarlar. Ben kadınlarla hiç anlaşamam abi hep erkekler en yakınımdır yaa ben diğer kadınlar gibi değilim... böyle uzar gider.
0
kostüm çok güzel prenses misiniz
(05.01.22)
Sadece kadınlar için böyle değil bu, yeni bir ortama ilk gittiğinde herkes flört potansiyeli taşıyan gruptan kişilerle taşımadığı kişilere göre daha farklı bir ilişki geliştiriyor.

Bu bazen onların ağzının içine düşerek bazen tam tersi, hiç yüz vermeyerek oluyor ama hep oluyor. Siz de yapıyorsunuzdur emin olun. Sonra kişiler tanışıp ilk heyecanı, o yabancılık dönemini attıkları halde aralarında bir şey olmadıysa orası sizin "arkadaş ortamınıza" dönüşüyor.

Ayrıca ülkemizdeki kadın-erkek ilişkileri buna çok müsait. Erkekler kadınlara karşı belli davranış pratiklerini uygulamak konusunda şartlanmış halde. Haliyle ortama yeni gelen bir kadın genel olarak kendisine erkeklerin kabalık edemeyeceğini, kadınların ise böyle bir kaygısının olmadığının farkında. Haliyle ortama alışırken ters tepki almayacağı yerde kalmak istiyor, burayı daha güvenli buluyor. Normal bir şey bu bence.
0
akhenaten
(07.01.22)
(6)

Bir spor salonundan beklentiniz nedir?

vatanperver
Ve bu beklentilerinizin karşılanıp karşılanmayacağını üye olmadan önce anlayabilir misiniz? Bir diğer sorum ise şu: banyoyu kullanmayacaksanız bütün spor salonları az-çok aynı mıdır? "En ucuzuna üye ol" mu dersiniz?
Ve bu beklentilerinizin karşılanıp karşılanmayacağını üye olmadan önce anlayabilir misiniz?

Bir diğer sorum ise şu: banyoyu kullanmayacaksanız bütün spor salonları az-çok aynı mıdır? "En ucuzuna üye ol" mu dersiniz?
0
vatanperver
(13.12.21)
Anlık danışabileceğim, bilgili birinin etrafta olması, salon içi temizliğe dikkat edilip gelenlerin de kişisel temizliklerine uymak konusunda teşvik edilmesi ve tabi ki ihtiyacım olan ekipmanın mevcut olması.

Danışma seçenekleri ve temizlik şöyle bir bakıp sorular sorarak anlaşılır, ama eğer acemiyseniz ekipman konusunu sonradan fark edebilirsiniz.

En ucuzunun ucuz olması için sebepleri vardır. Onun için ayırabileceğiniz maksimum bütçeyi belirleyip bu doğrultuda bakarsanız faydanıza olur. Atıyorum 200 lira verebilecekken 100 liralık salona bence gitmeyin.
0
akhenaten
(13.12.21)
Öncelikle eve yakın olması çok önemli iş çıkışı veya haftasonu üşenmeden gidebilmek için ee yakınsa duşu da evde alabiliyorsun pandemi sebebiyle çekinirsen eğer.

Diğer dikkat ettiğim konu ise grup derslerinin olması pilates, boks, zumba gibi dersler oraya gitmem için inanılmaz etkili oluyor ve eğlenceli geçiyor.

Diğer nokta ise hijyenik olması, her aletleri kullandıktan sonra temizliyorlar, havuzdan günlük test için örnek alıyorlar gibi…

Başka nokta da şu mesela üye oldun 1 yıllık ödedin ama gidemedin 2-3 yıl için o üyelikten faydalanma şansın olabiliyor.
0
esinikaybetmiscorap.
(13.12.21)
Eve yakın olması ve erkek yoğunluğunun az olması.
0
ruhen hastayim ben
(13.12.21)
Eve yakın olması ve erkek yoğunluğunun az olması +1
0
Bruce
(14.12.21)
Etrafta sürekli dolaşıp konuşan kendine hoca diyen ama çoğu spor okulu mezunu ve pek de bilgisi olan kisilerin olmaması (asagiladigimdan değil ama yüzde 90'ina verecegim cevap;
youtu.be )

Eve yakin olmasi
En az bir, ideali birden fazla squat racki olması.
Soyunma odasinin büyük olmasi (bos kabin bulamamak kadar saçma olay yok)
Sporda duş almadığımdan sorun yok.
Yeteri kadar ağırlık olması (şu anki salonda tahminen 1-2 ton var. Önceki salonda tahminen 300-400 kg anca vardi. Haliyle sandalye kapmaca oluyordu.

Evet; salona giriyorum. Squat racki var mi diye bakiyorum. Kaç kg plaka var bakıyorum. Soyunma odasi bakıyorum, bitti gitti. Ne tvli yürüme bandi, ne aletleri umrumda değil.
0
logisticsmanager
(14.12.21)
en ucuz=ergenlerin mekani hele bir de merkezi bir yerdeyse.
0
Coma
(14.12.21)
(5)

İntikam hikayeniz var mı?

alaimisema
Hayatımda ilk defa birinden intikam alma isteğini yaşadım. Merak ettim böyle kallavi bi intikam hikayeniz var mı hiç? Aşk hayatı olur, aile olur, iş hayatı olur fark etmez.Anlatın da içimize su serpilsin...
Hayatımda ilk defa birinden intikam alma isteğini yaşadım. Merak ettim böyle kallavi bi intikam hikayeniz var mı hiç? Aşk hayatı olur, aile olur, iş hayatı olur fark etmez.

Anlatın da içimize su serpilsin...
0
alaimisema
(25.11.21)
öyle kallavi değil belki de spontane gelişen bir olay yaşadım. vakti zamanında aynı kurumda çalıştığım eski kız arakdaşım ki sonrasında nişanlanıp ayrıldığım kişi olur kendisi; "senin niye araban yok" falan gibi bi soru sormuştu. ben de yok işte diyerek geçmiştim olayın üstünden ama çok koymuştu bu durum. normalde koymaz da edilecek laf da değil hani. o gün karakter notunu verip çıkmalıydım bu ilişkiden ama bir şans daha belki yanlış anladım falan derken olmamıştı.

neyse gel zaman git zaman kafalar fena aykırı olunca ayrıldık vs. ben evlendim o evlendi falan, yıllar geçti.. geçen gün işe giderken köşedeki simitçiden simit alayım da çayla gömerim dedim. çektim önüne arabayı, ama şahsım da nasıl güzel o gün, o kadar güzel ki nasıl böyle :) saç, sakal, gözlük falan derken yıkılıyorum kendimce :) teypte de yüksek sesle the cranberries - animal instinct çalıyor falan, neyse camdan süzülüp "başkaaan iki tane peynirli sıkar mısın bana" derken bu kızı gördüm. o da beni gördü tabi. ulan dedim hayat ne garipsin sen. böyle bi olaydı işte. intikam hikayesine girer mi bilmem. ki öyle bir niyetim de olmamasına rağmen intikam hazzı yaşadım resmen, yalan yok :)
0
Improbable
(25.11.21)
Keşke alabilecek gücüm olsa, yapanlara yaptıklarını ödetebilsem.
0
spartamed
(25.11.21)
Bizzat dahil olmadığım ama şahit olduğum bir olay,

Bir adamla genç kız kaçarak evlenir. Kız daha 18'indedir adam da 20'lerinin başında. Severek evlenmelerine rağmen adam zamanla kadını küçümsemeye başlar. Giyinişini beğenmez ev işlerini beğenmez, kadın daha güzel giyindi mi "kimin için giyindin böyle beni mi aldatıyorsun" der psikolojik şiddet uygular.

Adam zekidir, ticaretten anlar. İyi bir firmada müdürlük yapmaktadır. Zenginleştikçe çevresi de genişler. Derken adam maaşlı işinden ayrılır kendi işini kurar bereketli bir sektörde, paralar akar arkadaşlar akar her şey çok güzeldir.

Bu arada adam karısıyla imam nikahlıdır, ona hiçbir zaman resmi nikah yapmaz. Onu çevresine sokmaz, uzak tutar. Bu yeni çevrede bir kadınla tanışır ve asıl evli olduğu kadını bu yeni kadınla aldatır. Resmi nikahı ona yapar. İlk karısından neyi esirgediyse yeni karısına onları sunar. Ayrıca ilk karısıyla çocukları vardır çocuğu elinden almakla da tehdit eder.

Gün gelir işyeri saçma sapan bir nedenle hasar görür, batar, adam milyonluk borçlara girer, yeni karısıyla boşanırlar. Adam ilk karısının peşinden koşar onunla barışmak ister ama olmaz. Epey sıkıntılı zamanlar yaşar.

Hayat en güzel intikamı alıyor. Mazlumun kendi başına alabileceğinden daha estetiğini, daha fazlasını.
0
marsli gocmen
(25.11.21)
icq zamanında şehirler arası aşk yaşadığımız biri vardı .birkaç ayda bir görüşüyorduk. ben bilgisayar işindeydim o dönemde hack işlerine de merak sarmıştım.öğrendiğim şeyleri sevgilimde deniyordum mesela icq ile birşey gönderip bilgisayarına girmiştim o pek anlamıyordu bilgisayar işlerinden. maillerini açtım ne göreyim ; benden başka bir kızla fingirdiyor.hemen havalı bir nick ile erkek icq hesabı açıp kızı ekledim başladım yazmaya.bir süre sonra kız bana aşık oldu sevgilimi terketti .maillerden durumu takip ediyordum.
ilk buluştuğumuzda yaptığımı anlattım ve ilişkiyi bitirdim.
şimdi düşünüyorum da iyi ki yapmışım. çok iyi ve özgür hissetmiştim.
0
devilone
(25.11.21)
lisede geometri de kopya verdim, pislik sayemde 90 aldi. bana da din kültüründe yardim edecekti etmedi. küstük.
sonra din kültürü sinavi öndeydi, geometri sinavi daha sonraydi, aptal gibi davrandim gittim baristim, sinavlara da cok calistim, bu din sinavinda bana kopya verdi. geometride ise ben -hocaam bu benden kopya istiyoo..

bunun disinda kuzenlerimin annesi babasi ayri, ben hatirliyorum, kücükken bunlarla sizin babaniz yok mu?diye dalga gecen diger iki teyzem, hem cocuklarini kaybettiler, simdi onlarin torunlari babasiz hem de evlerinde bir gram huzur yok.
benim intikam hikayem degil, hayat.
0
Coma
(26.11.21)
(5)

bundan sonra nasil davranayim?

Coma
Arkadaslar, dün is arkadasimi müdüre sikayet ettim. haksiz degilim arkadaslar, ben bunun detayina girmek istemiyorum asil sormak istedigim bundan sonra nasil davranmam gerektigi?sikayetimi anlatirken söyle oldu;bana karsi tavirlari kötü, asagilayici falan dedim.. detaya girmedenmüdür bana pek inanma
Arkadaslar,
dün is arkadasimi müdüre sikayet ettim.
haksiz degilim arkadaslar, ben bunun detayina girmek istemiyorum asil sormak istedigim bundan sonra nasil davranmam gerektigi?

sikayetimi anlatirken söyle oldu;
bana karsi tavirlari kötü, asagilayici falan dedim.. detaya girmeden
müdür bana pek inanmadi, sanki ben alinmisim, bir seyi büyütüyormusum gibi davrandi. yanlis anlamissindir, öyle demek istemememistir. bir de onunla benden daha yakinlar.

sonra genel konusmak yerine, tek tek konulari actim, bana söylenenleri söyledim, bana ondan sonra inandi. Bakislari falan degisti, oradan anladim.
bir de müdür dediysem, arkadas gibi ve sikayet ederken gercekten üzüldü hani derler ya adam karsimda ezildi falan diye, öyle oldu.

özür diledi, kimse sana mobbing yapamaz dedi ama ben o kisiyle konusun dedigimde, konusmayacagim dedi. kullandigimiz ortak cihaz icin gün belirleyin ben onunla calismak istemiyorum demistim, hicbir sey yapmamis.

bugün bana hicbir sey olmamis gibi davrandi, sanki hic konusmamisiz gibi.
karsi tarafta cok önemli biri degil, ses cikarilamayacak biri degil. ama su var, müdüre karsi inanilmaz iyi, yalnizken tripten tribe giriyor.

bundan sonra nasil davranmam gerektigini hicbir sekilde tartamiyorum. mal gibi hissediyorum. benim hicbir falsom, kaba davranisim, is yapmamisligim yok, kaba olmaya mi baslayayim. cihazimi sorayim? gruptan kendimi soyutlayayim mi?
ben simdiye kadar iki sebepten sesimi cikaramadim, hem maddi durumum kötüydü hem de birsey desem ben kötü olan olurum diye sustum, kanitli birsey bulduktan sonra gidip sikayet eder sekilde konustum.
moralim cok bozuk.
0
Coma
(24.11.21)
"onunla benden daha yakinlar"

Bence bunu dikkate alarak hiç söylemeseydiniz. Arkadaşınızla kendi aranızda çözmeye çalışın.
0
dissendium
(24.11.21)
arkadasligimiz yok bir de onunla konusmak istemiyorum.
konusulcak bir insan olsa zaten sacmalamaz.
0
🌸Coma
(24.11.21)
"o kisiyle konusun dedigimde, konusmayacagim dedi." Buradan şunu anlıyoruz, müdürünüz biraz vasat bir yönetici.

"kullandigimiz ortak cihaz icin gün belirleyin ben onunla calismak istemiyorum demistim."
Bu da çok doğru bir yaklaşım değil. İş hayatındasınız, çocuk parkında top oynayacak arkadaş seçmiyorsunuz sonuçta. İlişkinizi minimum seviyede, saygı çerçevesi içerisinde devam ettirin.

"bana karsi tavirlari kötü, asagilayici falan dedim." Ben böyle durumlarda direk olarak o kişiyle iletişim kurmayı tercih ediyorum. Açık açık, bana böyle dediğinde, ben bunu böyle yorumluyorum ve rahatsız oluyorum. Bana şöyle davranman hoşuma gitmiyor, mümkünse yapma, vb.

"ben simdiye kadar iki sebepten sesimi cikaramadim" ses çıkarmamak uzun dönemde daha çok birikmenize neden olur, uzun soluklu bir çözüm sunmaz.
0
archmage mahmut
(25.11.21)
Geçmiş olsun, çok benzerini yaşadım. Süreç birkaç ay sonra işten ayrılmamla sonuçlandı.

İyi bir insan olup olmaması fark etmez, kötü bir yönetici demek ki, bir süre daha hiçbir gelişme olmazsa başka fırsatlara bakmaya başlayın derim.
0
galileo figaro magnifico o o o o
(25.11.21)
müdürün hatalı
önemsediği şey: davranışın işleri bozup bozmadığı olmuş

cihaz nasıl bi şey
müdüre bilenirsen ya da bir üste şikayet edersen malesef sen zararda olursun

klasik herkese hak ettiği değeri vermek
köprüyü geçene kadar dayı demek
yapman gereken

bir de iletişimden kaçmaman gerekiyor
0
bir soru sorcam
(25.11.21)
(5)

Yurtdışından Türkiye'ye yollanan ürünlerin vergisinin hesaplanmasi

sckxyss
Hollanda'da bir arkadaşım var. Bana kargo ile bir şeyler yollayacak. Yeni alınan ürünler değil, kendi sahip olduğu birkaç kıyafet. Bunlar gümrüğe takılırsa nasıl vergi hesaplayacaklar?
Hollanda'da bir arkadaşım var. Bana kargo ile bir şeyler yollayacak. Yeni alınan ürünler değil, kendi sahip olduğu birkaç kıyafet.
Bunlar gümrüğe takılırsa nasıl vergi hesaplayacaklar?
0
sckxyss
(11.11.21)
İlgili ürünler faturasız geleceği için, kesin emin olmamakla birlikte bildiğim şey şu; gümrük memuru bu şeylere bir paha biçip ona göre vergilendirme yapacak. AB ülkesi olduğu için %18 + diğer bedeller (sunum ücreti vs.). AB ülkesi olmasaydı %20 olurdu.

Yine emin değilim ama gümrük memuru paha biçerken bildiğin internetten fiyatını araştırıyor, ona göre fiyat belirliyor.
0
himmet dayi
(11.11.21)
gümrükcü bir arkadasim internetten bakarlar demisti.
0
Coma
(11.11.21)
Internetten fiyatını bulabileceği ürünler değil, vintage ürünler. Zaten o yüzden nasıl yaparlar bilemedim.
0
🌸sckxyss
(11.11.21)
Markalı ürünler değilse bence küçük bedeller yazar. Tamamen tahmin ama bu. Altı üstü kıyafet yani. Çok vergi çıkarmaz diye umut ediyorum.
0
himmet dayi
(11.11.21)
Fikir vermesi acisindan yaziyorum. Yakin zamanda Ingiltere'den 12 kilo esya yolladim, tamami sahsi kiyafet. 80 lira ucret cikti. Koli acilmisti bu arada, acip bakmislar yani.
0
voyager 1
(11.11.21)
(11)

turkiye'deki aileye amerika'dan ne goturulur?

antikadimag
anne baba 50li yaslarda, kiz kardes 27. ne goturebilirim? kardesime teknolojik bir seyler alabilirim ama annem ve babama ne alabilirim bilmiyorum.
anne baba 50li yaslarda, kiz kardes 27. ne goturebilirim?

kardesime teknolojik bir seyler alabilirim ama annem ve babama ne alabilirim bilmiyorum.
0
antikadimag
(06.11.21)
Anneye evdeki hayatını kolaylaştıracak mutfak ya da temizlik aleti. Babaya varsa hobisi için bişi, yoksa rahat bir ayakkabı ve şık bir kravat ya da benzer kullandığı bir aksesuar.
0
Bruce
(06.11.21)
butce sinirli ise, anneye coach canta babaya nortface mont sikechirs spor ayakkabi ikisinede

kiz kardese klasik timbirlent 6 inc bot...

butce daha da sinirli ise, calvin klein canta, cuzdan falan...
0
cairo
(06.11.21)
Bütçe ne kadar?

Anneye temizlik Robotu :)) babaya skechers :)))

Kız kardeşe seçenek çok zaten
0
damba
(06.11.21)
Yiyecek bişiler . Organik kraker, cevizli kabaklı paykek midir turta mıdır ondan
Organik bitki çayı ve pastiller

Kız kardeşe maykıl kors çanta.
0
photo85
(06.11.21)
Amerika'daki mutfak aleti turkiye'de calismaz. Voltaj farki, farkli prizler... Adaptorle falan ise hic ugrasilmaz. Temizlik robotu falan, asiri bir butce sikintisi yoksa Turkiye'den alinir oyle seyler.

Skechers babaya almak icin cok kalitesiz.

Kiz kardese Turkiye'de satilmayan makyaj malzemesi, cilt bakim urunu parfum vb. Ama ne istedigini sorun. En azindan liste yapsin arasindan secin. Canta vs de gayet mantikli.

Anne baba'ya kalitelisinden vitamin, supplement falan olabilir. Yukarida yazildigi gibi Turkiye'de bulunmayan yiyecek vs olur.
0
hot potato
(06.11.21)
damba +1.

sketchers olmasa da north face columbia alın o zaman:)

priz uyumuna bakın tabii
0
dreamnesiac
(06.11.21)
Yılbaşından dolayi advent kalenderler var burada, heralde orada da vardir. onlardan alabilirsin.
0
Coma
(07.11.21)
yukte hafif ama fiyat farkinda asiri fark eden urunler olarak
kulaklik, parfum, saat, belki ayakkabi.
teknolojik urunleri saymaya bile gerek yok.
0
baldur2
(07.11.21)
kiz kardese tr de cok pahali olan burada cok uygun maktaj malzemesi. ordinary fln mesela onun urunleri. evdeki herkese north faceden mont ya da polar tarzi seyler. dun baktim $20 polarlar, tr de en az 600 700 vardir. anneye temizlik robotu da olabilir.
0
oscar
(07.11.21)
oscar arti 1.
10-15 dolarlik kozmetik urunleri turkiye'de 300-400 lira. turkiye acayip sacma bir yere donustu.
0
baldur2
(07.11.21)
Kız kardeş benden bir yaş küçük, makyaj malzemesi +1 diyorum. (Özellikle istediği teknolojik bir şey yoksa)

Anastasia Beverly Hills - modern renaissance far paleti çok güzel olur mesela. Yanına da Huda beauty ruj seti
0
jazzabel
(07.11.21)
(6)

yeğen için kitap

dali dili havali korna
jules verne'den bir kitap almak istiyorum, yeğenim 10 yaşında, hangi kitabını alayım? ayrıca başka hangi kitapları önerirsiniz verne'inkiler dışında?
jules verne'den bir kitap almak istiyorum, yeğenim 10 yaşında, hangi kitabını alayım? ayrıca başka hangi kitapları önerirsiniz verne'inkiler dışında?
0
dali dili havali korna
(01.11.21)
eskiden macera kitapları vardı. sayfa sonunda hikayenin akışına göre sana "şunu tercih edersen bu sayfaya, ötekini tercih edersen bu sayfaya geç" derdi. çocuk aklımla bana çok güzel geliyordu bu tarz. bulabilirsen hoşlanır kaanatindeyim.
0
duster
(01.11.21)
10 yaşıma kadar kitap okumayan bir çocuktum, tesadüfen Felsefe Taşı’na başlayıp tüm harry potter serisini bitirdim ve resmen hayatıma yön verdi. Bir kitap kurduna dönüştüm ve faydalarını çok farklı biçimlerde gördüm. Felsefe Taşı’nı alın derim. Ben de 10 yaşımda başlamıştım seriye.
0
helena
(01.11.21)
Tübitak'in cocuklar icin serileri vardi, ben ondan almistim.
0
Coma
(01.11.21)
helena +1

harry potter serisi hayatımda oldukça etkili olmuştur. sadece okuma alışkanlığı anlamında değil, arkadaşlık ve aile ilişkileri, "öteki"ye karşı hoşgörülü olma gibi birçok değer kazandırıyor. 10 yaş tam zamanı.
0
gmzo
(01.11.21)
Aya Seyahay'le Verne okumaya başlayıp çok sevmiştim ben o yaşlarda.
İş Bankası Kültür Yayınları'nın bir de çocuklar için kısaltılmış klasikler dizisi var, onlara bakabilirsiniz.
Harry Potter +1
0
kobuzchu kiz
(01.11.21)
jules verne'e başlanacak ilk kitap (bkz: 80 günde devr-i alem)
0
cekcekli
(01.11.21)
(11)

Fransızca & Almanca

liberal
Merhaba arkadaşlar,size bir anket ile birlikte geldim.Şu an liseye yeni başlayacak olsanız ve imkanınız da olsa, veya yaşı büyükler çocukları için de bunu cevaplayabilir.1- Fransız liseleri ve sonrası Fransa'da üniversite ve orada bir yaşam.2- Alman&Avusturya lisesi veya almanca eğitim veren alev gi
Merhaba arkadaşlar,
size bir anket ile birlikte geldim.

Şu an liseye yeni başlayacak olsanız ve imkanınız da olsa, veya yaşı büyükler çocukları için de bunu cevaplayabilir.

1- Fransız liseleri ve sonrası Fransa'da üniversite ve orada bir yaşam.
2- Alman&Avusturya lisesi veya almanca eğitim veren alev gibi liseler ve sonrasında almanya'da üniversite ve orada bir yaşam.

Siz hangisini seçerdiniz, ayrıca yaşınızı da yazabilir ve anketime katılım gösterirseniz sevinirim.
0
liberal
(01.11.21)
Bu tamamen hangi alanda çalışma planlandığıyla alakalı bir şey. Fransa'nın A sektörü gelişmiştir, o alanda çalışan insanlar için Fransızca bilmek fayda sağlar. B sektöründe Almanya öncüdür, bu alanda çalışanlar için Almanca olmazsa olmazdır.

Yaşam kısmına gelince, bir ülke bir sektörde öncü olsa bile o alanda iş gücüne çok ihtiyacı olmayabilir.

Kısacası bu seçimi yapacak kişinin hangi alanda ilerleyeceği üzerine bir planı yoksa yaptığı seçimin de çok bir anlamı yok açıkçası. Kişisel zevkine göre bir seçim yapabilir.

27
0
akhenaten
(01.11.21)
cocugun neye egilimi olduguna gore degisir.

fen matematik ise almanca
sanat sepet ise fransizca

dil ile de bitmiyor, sonra sectigi universitenin de ekolu onemli, dikkat etmek lazim.

39
0
cooperr
(01.11.21)
Üniversitelerini düsünerek Almanca derim.

Fransiz sistemindeki hoca-ogrenci iliskisini hic sevmiyorum. Hoca gelir, anlatir, ona pek soru sorulmaz, seve seve ulasilmazlari oynar; Türkiye´dekiler gibi... Almanya´daki üniversite anlayisi cok farkli.

Almanya´da lise ve üniversitede ogrenci cok daha ozgur alana sahip, bununla birlikte tek basina hareket edecek ve tek basina kararlar verecek kadar da ozguvenli ve isini halledebilen biri olmasi sart.
0
buf-e kür
(01.11.21)
şu anda almanca çalışıyorum, akademideyim, özel sektörde de çeşitli ama çoklukla alman şirketlerinde çalıştım.
eğitimle ilgili danışmanlık destekleri de verdim. bununla birlikte; fransız liseleri diyorum. mümkünse orada yaşam diyorum.
bir de bi noktadan sonra yetişkinler, ebeveynler olarak daha fazla yönlendirme yapamıyorsunuz. en doğrusu/ideali diye bişey yok. fransada üniversite okuyup, ben rusyaya gitmek istiyorum da diyebilir. sizlik bir durum yok yani.
ısrarla fransız ekolü dememin sebebi (özellikle bu yaşta) alman eğitiminin konservatif, içkin yapısı. fransız eğitim sistemiyse -her şeye rağmen- daha liberal daha aşkındır. hayatta herhangi bir şeyden vazgeçerse alternatif bulma imkanı kolaylaşır diye düşünüyorum.

yaşım 30 civarı : )
0
rewlack
(01.11.21)
Türkiye'de Fransız liseleri Alman liselerine göre daha çok sayıda. Bu da seçeneğin artması demek. Bir de Fransız liseleri daha tanınmış. Ben Fransa'da yaşamayacak olsaydım bile Fransız lisesine giderdim. Yaşam konusu bundan bağımsız.

28
0
dissendium
(01.11.21)
Fransa mı kaldı, oldukça hantallaşmış, geri düşen ülke. Dahası Avrupa'nın birçok ülkesinde Almanca konuşuluyor. Kıyaslanamaz bile, doğrudan Alman lisesi, Almanca.
0
kullanilamayan ruhumuzlar
(01.11.21)
almanca eğitim veren bir anadolu lisesinde okudum. seçme şansım ve imkanım olsa kesinlikle direkt alman lisesinde okurdum. alman lisesi yetmiyorsa en azından abitur verebilen diğer almanca öğretim yapan liselere bakardım. o da olmuyorsa ennn azından sprachdiplom/dsd alabileceği bir lise arardım. ancak bunların hiç biri olmuyorsa fransız liselerine bakardım.

mühendis - 31
0
roket adam
(01.11.21)
cocuk ne okumaya meyilli? politika vs ise fransiz, bilim, mühendislik ise alman okulu.
30
0
Coma
(01.11.21)
eğitimi kendi normalarınızla değerlendirmeyin.
dil veya üniversite "meslek edindirme" için seçilemez.

eğitim, yaşam, gelişim, kazanım hepsinin toteline bakıldığında elbette fransız liseleri daha iyi bir seçenek.
alman lisesine de gitse pişman olmaz.
hem mühendis, hem sosyal bilimci/sanatçıyım.
30
0
jimjim
(01.11.21)
Fransiz mezunuyum, lisenin 1 kurus ekmegini yemedim verdigi ozguven disinda.

Gecmise donsem yabanci liseye zaten gitmem. en guzel zamanlarinda esek gibi calisip sabaha kadar odev yapiyorsun, en fazla 5 ustunden 2 almak icin.
Yazlarin falan okulda geciyor.
Hocalarin egosu kaprisi omrunu kisaltiyor.
Bir de parani aliyorlar.
O paraya 2 ev alsam su an yatardim.

Fransizi da almani da ayni.

Ha 2 okul arasinda kalsam is bulma acisindan almani secerdim.
Su an benim meslegimde(muhendis) almanlik iyi.
Ayrica almanlar disardan isciye daha acik.

Fransiz ik'si ile gorusmek yerine kafana sik daha az aci cekersin. Universite kaydi bile oyle, adamlar is yapmamak icin dogmus.

Is bulma derdi yoksa fransizca kulturu almani dover.
Fransizca egitim alinca tonla dile kulture asina oluyorsun.
0
divit
(01.11.21)
alman&avusturya. fransizcayi da fransayi da pek sevemedim

27
0
ala09
(01.11.21)
(6)

Kahve çekirdeklerinin taze kalması için

sevenay
Ne yapıyorsunuz? 500 gramlık paketi açtım şimdi kara kara düşünüyorum. Çabuk tüketilmeyecek epey bekleyecekler. Elbette taze kalamazlar ama süreci nasıl yavaşlatabiliriz?Aklıma sadece vakumlu kavanoza koymak geliyor fakat ona da yatırım yapılır mı bilmiyorum. Yine de verdiğim paraya değdi dediğiniz
Ne yapıyorsunuz? 500 gramlık paketi açtım şimdi kara kara düşünüyorum. Çabuk tüketilmeyecek epey bekleyecekler. Elbette taze kalamazlar ama süreci nasıl yavaşlatabiliriz?
Aklıma sadece vakumlu kavanoza koymak geliyor fakat ona da yatırım yapılır mı bilmiyorum. Yine de verdiğim paraya değdi dediğiniz bir marka falan varsa bir deyiverin.
Teşekkürler.
0
sevenay
(01.11.21)
benim ev sahibim buzdolabina koyuyordu.
0
Coma
(01.11.21)
Kaliteli çekirdek aldıysan içinde geldiği tek yön valfli paket işini 1 aya kadar görür. Aynı zamanda çıtçıtlı kapanabilir oluyor iyileri.

Bu yoksa normal kavanoza streç gerip kapatabilirsin ama degassing önemli, dışarı hava vermemesi ideal saklama koşulu değil.

6 aydan uzun süre için vakumlu poşet+buzluk.
0
Bruce
(01.11.21)
Mirket
(01.11.21)
Nem, ışık ve hava temasından korumak gerekiyor kahveyi. Vakumlu kapların tam olarak yaptığı da bu. ben bir süre şu tipte bir ürün kullandım; tinyurl.com kullandım ama muntazam bir fark oldu mu diye sorarsanız hayır olmadı. Hatta fark edilir hiçbir şey olmadı. Sadece kahve içmek daha eğlenceli bir hale geldi, böyle ne bileyim, daha törensel bir havası oluyor bunu açıp sonra değirmende öğütmenin.

Bundan önce muhafazası güzel kahvelerden alıp paketinden çıkarmadan, ağzı büzülen keten bir torbanın içinde muhafaza ediyordum.
0
akhenaten
(01.11.21)
Vakumlu kahve kutusu. Benimki su: www.coffeecircle.com
Bir yila yakin oldu kullanali. Ben bir kilolugunu kullaniyorum. Bir ayda bir kilo bitiyor. Uzun süre derken, 4-5 aydan mi bahsediyorsunuz? O zaman vakumlu almak mantikli olabilir.

Her gün kahve iciyorsaniz normal, hic sizdirmayan iyi bir metal kutu da gayet iyi bir cozum bence.


Vakumlu kutular pahali. Ama sürekli degistirip, yilda 2-3 tane alacaginiz seyler de degiller.
0
buf-e kür
(01.11.21)
öğütülmemiş-kavrulmuş çekirdek kolay bayatlamıyor ama havadan nem alıyor asıl sorun bu. contalı kapaklı bir kavanozda 2 ay kadar aromasını kaybetmeden kalabilir.
0
orpheus
(01.11.21)
(9)

tencere seti almak

ronartest
tencere seti alacağım ama hiç anlamıyorum teflon granit ıvır zıvır, hangisi sağlıklı vs.şu mantıklı mı alayım mı c3+ kaplama nedir? pierre cardin iyi midir?teşekkürler.https://www.amazon.com.tr/dp/B07DVT9QWK/ref=cm_sw_em_r_mt_dp_dl_R3F9221DTKKD4W913W86
tencere seti alacağım ama hiç anlamıyorum teflon granit ıvır zıvır, hangisi sağlıklı vs.

şu mantıklı mı alayım mı c3+ kaplama nedir? pierre cardin iyi midir?

teşekkürler.

www.amazon.com.tr
0
ronartest
(31.10.21)
Ben şunu aldım çok memnun kaldım. Tavsiye ederim.

www.tefal.com.tr
0
Mirket
(31.10.21)
gıda mühendisi birini takip ediyordum bir zamanlar en sağlıklı tencere çelik, yapışmaması gereken ürünler için titanyum kullanabilirsiniz diyip link vermişti. Gerçek mi reklam mı bilmiyorum ama en sağlıklısı çelik diyorlar hep.
Normal tencere yemeği için Hisar/Karaca çelik tencere/seti alın. Kaplaması soyuldu aktı koktu derdi yok annemin çeyizlik Hisar tencereleri taş gibi hala.
Lava’nın dökümleri çok övülüyor tavada ama kullanmadığım için bilmiyorum.
0
cilekli pasta
(31.10.21)
pierre cardin sakın almayın. tekstil markasından tencere mi çıkar. biz de var hepsi çöp oldu 1 yılda. eşim çeyiz diye modelini beğenip almıştı.

en saglıklı çelik. korkmaz ürünlerini tavsiye ederim. ama teflon da lazım oluyor. tefal titanium x2 x3 katlı olanlar en iyisi. ızgara tadı için demir döküm de alabilirsin lava falan.
0
xrated
(31.10.21)
mirket +1
aldık aşırı aşırı mennunuz.
0
scudman1
(31.10.21)
Valla bence tencere dedigin celik olur. Alirsin olene kadar kullanirsin.
0
floydian
(01.11.21)
Korkmaz aldım hepsini memnunum şimdilik. Çelik granit hepsini ondan aldım.
0
Topalordek
(01.11.21)
cilekli pasta'nin dedigi insta'da erdem öner ben de onun tavsiyesine göre alacagim. bir bak istersen oran vs vermisti.
0
Coma
(01.11.21)
Titanyum = granit = teflon = seramik hepsi ayni plastik kaplama sadece boya rengini degistiriyorlar.

Boya takintin varsa celik alcan.
0
divit
(01.11.21)
İsimleri değiştirip sertleştirilmiş yada katkılarla birleştirilmiş kanserojen satıyorlar, titanyum yada granit yada elmas kaplama bir tencere üretmek mümkün mü sizce? küçük bir hesapla imkansız olduğu ortaya çıkıyor.

şöyle bir alıntı yaparsak kelime oyunu anlaşılır: 'Yaratıcı yapışmaz kaplaması aşırı kalın sert tabanlı titanyum yapısı ve ----titanyum parçacıklarla güçlendirilmiş--- yeni üst tabaka yeni koruyucu kaplaması ekstra dayanıklı ve oldukça dirençlidir'

çelik tencere ve marka olarakta zwilling vb tavsiye ederim.
0
babafingo
(01.11.21)
(19)

okumaya devam etmekte zorlandığınız romanlar

la lykia
ilk sorum:bir romana başlayıp neredeyse (yani yaklaşık diyelim) 1/3'ünü okuduktan sonra hala daha devam etmekte zorlanınca ne yapıyorsunuz? mutlaka inat edip bitiriyor musunuz, yoksa yarıda bırakıyor musunuz? bitiriyorsanız devam edebilmek için taktikleriniz var mı?ikinci sorum: şimdiye kadar devam
ilk sorum:

bir romana başlayıp neredeyse (yani yaklaşık diyelim) 1/3'ünü okuduktan sonra hala daha devam etmekte zorlanınca ne yapıyorsunuz? mutlaka inat edip bitiriyor musunuz, yoksa yarıda bırakıyor musunuz? bitiriyorsanız devam edebilmek için taktikleriniz var mı?

ikinci sorum: şimdiye kadar devam etmekte/bitirmekte en çok zorlandığınız roman/romanlar hangileri?

üçüncü sorum: neden zorlanmıştınız? dili mi ağır geldi, konusu mu ilginizi çekmedi vb?

teşekkürler :)
0
la lykia
(30.10.21)
Vadideki Zambak'ta çok zorlanmıştim. Ölüm gibi bir şeydi. Milena'ya mektuplar'dan sonra çok rahat bırakıyorum artık. Ille de bitirmek için kasmak çok saçma bence. Hayat bir şeylere skor odaklı bakmak için çok kısa. Varsın yarım kalsın kendime işkence ederek okuyacaksam neye yarar?

Şu sıralar Kierkegaard'in Bir parça felsefe'si. 2 kere şans verdim. Gitmiyor. 3.icin belirsiz bir tarihe erteledim. Felsefe temelim olmadığı için beni zorladı açıkçası.
0
Amaranta ursula
(30.10.21)
Madam bovary. Lisede edebiyat hocamız tüm sınıfın okumasını şart koşmuştu ama tüm sınıf isteksizdi ve kitabın kalınlığından yakındıklarını hatırlıyorum. Benim için bundan çok dili ağır gelmişti ondan bitirememiştim bırakmıştım. Bulursam okumayı isterim köy gibi bir yerde geçiyordu mekan olarak hoş aslında.

Bir diğeri de montaigne denemeler. Adamın her anlattığını olağanüstü şaşırarak okuyordum pek çok anlattığı şey yaşamıma uyuyordu ama iki kez başlayıp bitiremedim onu da bitirmek istiyorum.
0
izza
(30.10.21)
Sırf bunu yazmak için giriş yaptım :) Jean Paul Sartre - Bulantı

Üstüne sadece kitabı okumakta zorlanmakla da kalmadım yakaladığım kitap okuma ivmesini de kaybettim illa bunu okuyup bitireceğim diye.
0
niyazi mısri
(30.10.21)
Ben Vadideki Zambak'ı lisedeyken okumuştum, boş derslerde açıp okuyordum, hiç zorlanmadığım bi romandı :) Biraz içinde kendimi buluyordum, belki de o yüzdendir.

Zorlandığım roman: yüzyıllık yalnızlık. İsimler çok benzer, hikayeyi kafada oturtamamıştım, kim kimdi sürekli karışıyordu. Kitabın kalitesine sözüm yok ama keşke isimler daha ayırt edici olsaymış :)
0
do you remember me
(30.10.21)
sofie'nin dunyasi var, icim bayilmisti okurken asiri sıkılmıştım, benim neyime zaten felsefe filan. daha da bulasmadim o yuzden.

bir de huzur var ahmet hamdi tanpinar'in, bu da universitede turkce dersinin sinav konusuydu, huzurumu kacirmisti resmen bitmedi bitmedi, neydi ne degildi hatirlamiyorum bile. nefret etmistim sadece bu bilgi var :)

bir de 3 sayfadan filan olussa da zweig'in kitaplari cok yoruyor beni. icim daraliyor okurken. sevmeye sevmeye okuyorum yine de merak da ediyorum cunku bi yandan. 20 sayfalik hikayeyi 1 haftada bitirdigim oluyordu o kadar yoruluyordum okurken. artik kendime iskence etmiyorum, sevmedigim hicbir kitabi okumaya zorlamiyorum. hayat sevmedigim kitaplari bitirmeye kasmak icin cok kisa.
0
in vino veritas
(30.10.21)
Eskiden bitirmeye zorluyordum kendimi. Yaşım ilerledikçe bu huyumdan yavaş yavaş vazgeçtim. Zaten milyon tane okunacak kitap var ve ömrüm yetmeyecek. Ne zorlayacağım kendimi, şak diye başka kitaba geçiveriyorum artık.

Ama eskiden beri şöyle bir huyum var, o bıraktığım kitaba birkaç yıl sonra mutlaka geri dönerim. Bunu yapmasaydım tutunamayanlar gibi bir eseri asla tanıyamayacaktım mesela, lisede kurcaladığım bayık bir kitap olarak kalabilirdi benim için.
0
invictae
(30.10.21)
Valla devam etmekte zorlaniyorsam devam etmiyorum. Oyle baslayip da biraktigim cok kitap var.

Benim de simdiye kadar en cok zorlandigim kitap vadideki zambak. Niye dersen -ki demissin- cunku ortaokulda zorla okutmaya calistiriyorlardi. Olayin dayatma olmasi basli basina kotuyken bir de balzac mubareginin asiri betimlemeleri o yaslarda yormustu beni. O yuzden dusuk not alma pahasina bile bitirmemistim. Daha sonradan betimlemelerle pek problemim kalmadi hatta ilgimi ceken konularda 'ne kadar cok betimleme o kadar iyi' seklinde bir dusunce olustu ancak yine de o kitaba ikinci bir sans veresim yok.
0
j r r tolkien hayrani
(31.10.21)
3-4 yıl öncesine kadar çok zorlansam da mutlaka bitirirdim elimdeki kitabı bir şekilde. Şimdi çok zorlamayıp bırakıyorum daha sonra daha uygun bir zamanda okuyabilmek için.

Yakınlarda okumayı bıraktığım roman pek olmadığı için aklıma gelen de olmadı pek ama 1/3’üne bile gelemeden bıraktığım tek bir roman oldu son birkaç ayda o da Sineklerin Tanrısı. Yani çok seveni olan kült bir roman olduğunu biliyorum ama 40 sayfa bile dayanamamıştım sanırım. Hiç bana göre değildi.

Şimdi hatırladım da Cesare Pavese’yi çok sevsem de Yaşama Uğraşı beklediğim gibi iç dünyasını anlatmaktan çok edebiyat üzerine bir eleştiri gibi başlamıştı ve onu da çok fazla okumadan bırakmıştım bu yüzden geçen sene. Gerçi bu roman değil ama aklıma geldi yazarken. Yaşama Uğraşı’nı yine okurum uygun bir zamanda ama Sineklerin Tanrısı’ndan emin değilim.
0
ms brownstone
(31.10.21)
Şeker portakalı. Hayatta zorla okuduğum tek kitap olabilir. Ergenlik döneminde herkes çok seviyor, ben niye sevmiyorum düşüncesiyle bitirmek için aylarca elimde dolaştı, en sonunda yarım bıraktım zaten. Onun dışında zorla okudugum ya da yarım bıraktığım kitap olmamıştır.
0
fraise
(31.10.21)
(bkz: saatleri ayarlama enstitüsü ) nedense beni çok zorladı ya çok üzülüyorum. ben ahmet hamdi tanpınar' ı oğuz atay' ın en sevdiği romancı olduğunu öğrendikten sonra okumak istemiştim ama çok zorlandım belki konu beni içine çekseydi dili zorlardım ama hem konu hem de dili.
0
guitarissimo
(31.10.21)
suç ve ceza.

raskolnikov de diğer karakterler de çok baydı beni.
0
floydian
(31.10.21)
50-100sayfa arası şans verir sonra bırakırım.
Direnmenin estetiği çok zorladı beni.
0
ykyt
(31.10.21)
Eskiden zorla bitirirdim, artık kolayca pes ediyorum. Zorla bitirdiğim dönemlerde bile devam edemediğim iki kitap var: Benim Adım Kırmızı ve Bit Palas.

Şu aralar dikkat dağınıklığı da eklenince "öf sarmadı" diye kenara attığım çok kitap var, hatta çok sevdiğim yazarların kitaplarına da yapıyorum aynı şeyi ve çok üzülüyorum.
0
kobuzchu kiz
(31.10.21)
1- oluyor, aslında kitabın ve yazarın bilinirliğine göre hareket ediyorum. eğer adı sanı duyulmamış bir kitapsa okumaya devam etmiyorum. yok bilindik, beğenilen ve üzerine konuşulan bir kitapsa neden bu kadar önemli olduğunu, ne anlattığını görmek için zorluyorum kendimi.

2- notr dame'ın kamburu ve sevgili arsız ölüm geldi aklıma ilk.

3- mesela sevgili arsız ölüm'de hikayeyi anlatış şekli çok hızlı ve çok yorucuydu, entry de girmiştim #108275818
notr dame'ın kamburunda da özellikle yapıların anlatıldığı mimari dilin kullanıldığı kısımlar beni çok yordu, sanırım mimariye çok ilgili olmadığım için o bölümlerde çok zorlandım.

ek olarak mesela saatleri ayarlama enstitüsünde de ilk 50 sayfada filan zorlanmıştım ama sonrası su gibi aktı :) yarıda bırakmadığım için sevindim.
0
aziz dostum jack
(31.10.21)
1. Başladığım kitaba devam edemiyorsam onu bırakıp başka kitaba geçiyorum. Araya zaman koyup sonra tekrar baştan başlıyorum. Bu şekilde birçok kitap okudum.
2.demir ökçe. İki kere başlayıp bıraktım.bi daha ne zaman başlarım bilmiyorum.
3.martin eden'ı su gibi içmeme rağmen bu kitap ne anlatıyor anlamadım.
0
oyokbuyoknevar
(31.10.21)
Bulantı +1
Niteliksiz Adam’ın ilk iki cildini okudum. Devam etmeyeceğim.
Sadece Tutunamayanlar’ı yarım bıraktım.
0
auroraaurora
(31.10.21)
önceki günün adası.

iki kere başlayıp bıraktım. yine de bir ara bitirmeyi düşünüyorum, aklımın bir köşesinde durur hep :)
0
hlot
(31.10.21)
birakiyorum, eziyet cekmenin bi anlami yok

sifinin dunyasi, ask, orhan pamuk, ilahi komedi.

ilahi komediyi anlamak icin baya bi kültürlü olmak lazim, digerlerini begenmedim.
0
Coma
(31.10.21)
budala: bizzat rus dili ve edebiyatı öğrencisi olarak şu ana kadar herhangi bir rus romanını elimden düşürmüşlüğüm yoktur ama buna dayanamadım. muhtemelen çeviri kaynaklı. zamanında saçmasapan bir yayınevinden alınmış. bunu bitireceğim diye KOCA BİR SENE kitap okuyamamıştım. toplamda 300-400 sayfayı geride bırakmama rağmen kaldırdım attım kitabı. iyi ki öyle yapmışım. gittim tertemiz düzgün, kaliteli çevirisini aldım; onu okuyana kadarki süreçte de bir sürü kitap bitirmiş oldum.

çanlar kimin için çalıyor: ispanyol iç savaşı ilgi duyduğum bir konu olduğu için müthiş beklentilerle başlamıştım ama maalesef fazlasıyla yavan ve sıradan geldi... yine çeviri kaynaklı olabileceğini düşünmüştüm ama ingilizcesine baktım, ingilizce değerlendirmelere göz gezdirdim ve çevirmene haksızlık ettiğimi gördüm. meğer hemingway'in halt yemesiymiş. 500 sayfa boyunca neredeyse hiçbir şey olmuyor, savaş ve dönemin şartları/kültürü hakkında hemen hiçbir bilgi yok, diyaloglar robotik, yazım tarzı tuhaf... derler ya hani "akmıyor, akıp gitmiyor" diye, aynı öyle. bunun başka alternatifi (çeviri) olmadığı için sebat edip bitirmiştim. okunmayacak gibi değildi zaten, yani oturduğunda 40-50 sayfa okurdun ama işte olay hiçbir yere varmadığı için oturup da okumak istemiyordum pek. yine de ıkına ıkına, zorla üç ayda filan bitirdim sanırım 500 küsür sayfayı. pişman değilim, hayal kırıklığı yaratmış da olsa bu romanı okumamış olmak beni üzerdi.

genel olarak öncesinde çok merak ettiğim, kesinlikle okumam gerektiğini düşündüğüm bir roman değilse artık yarıda bırakıyorum. eskiden bırakmazdım ama artık yaşlandım, enerji belli, kafa belli... boşuna mazot yakmanın manası yok, kapasite sınırlı. sevmezsem okumuyorum.

bir de bende eskiden şey vardı, hani yemeği yemezsen arkandan ağlar derler ya çocuklara, sanki okumazsam bunun pişmanlığını ömür boyu yaşarmışım ve okuyamadığım kitaplar bana rahatsızlık verirmiş gibi... böyle bir gün durup "ulan şu romanı da okumadık he, keşke okusaydım" diye kafamı kurcalayacak sanki. halbuki ben okuyup bayıldığım romanları bile üç ay sonra unutuyorum, bırak romanda ne olduğunu filan kitabı okuduğumu unutuyorum direkt. hal böyle olunca saldım artık, bunun stresini yaşayacak kadar çalışmıyor kafam ohhh püfür püfür rahat
0
der meister
(31.10.21)
(8)

ailecek gezmeye gidilebilecek iller?

dayrise enterprises
istanbul'dan arabayla yola çıkacağız. 3-4 gün boyunca doya doya gezebileceğimiz kadar doğal ve kültürel zenginliklere sahip şehir tavsiyesine ihtiyacım var. (edirne, bursa gibi yakın yerler dışında) şahsen şanlıurfa vardı aklımda ama özellikle sözlükte yazılanları okuyunca hevesim kaçtı. ne dersiniz
istanbul'dan arabayla yola çıkacağız. 3-4 gün boyunca doya doya gezebileceğimiz kadar doğal ve kültürel zenginliklere sahip şehir tavsiyesine ihtiyacım var. (edirne, bursa gibi yakın yerler dışında) şahsen şanlıurfa vardı aklımda ama özellikle sözlükte yazılanları okuyunca hevesim kaçtı. ne dersiniz?
0
dayrise enterprises
(30.10.21)
3-4 farklı rota var zaten bu konuda.
biri ege rotası, ayvalık tarafından başlayıp bodrum'a kadar giden bölge. yazın yaparsanız bol bol denize de girersiniz
diğeri ada rotası, bozcaada, cunda gibi yerler olabilir arabayla yine
diğeri karadeniz rotası, sinop - artvin arası çok keyifli a'dan z'ye tek yoldan tüm karadeniz gezilebilir.
diğeri de doğu rotası, adana urfa antep mardin hepsi olabilir.

süreye ve zevke göre seçilebilir. yemek için gezen tipler değilseniz bence doğu rotası çok gerekli değil, en büyük olayı yemek oranın. bence gitmediyseniz süreyi biraz daha uzatıp karadeniz rotası yapın, cidden gitmek lazım.
0
roket adam
(30.10.21)
Kuzey ege. Canakkale falan. Yol da yoruyor insani hesaba kat.
0
Coma
(30.10.21)
Samsun tavsiye ederim.
0
dissendium
(30.10.21)
Diyarbakır tavsiye ederim. Gezilecek yer çok, güzel yemekler var.
0
spartamed
(30.10.21)
urfa'da hiçbir şey yok. mardin'e gidin kesinlikle, büyülü bir yer gerçekten. hayran kalınası.
0
avianthem
(30.10.21)
Urfa'da bir sey olmadigi yalan. Bir kere tam bir ortadogu sehri ve muhtemelen simdiye kadar gordugunuz yerlerden cok farkli. En iyi secenek demiyorum ama sirf onun icin bile gidilir.
0
hot potato
(30.10.21)
gaziantep-hatay ya da mardin-diyarbakır tavsiye ederim.
0
dedim ben sana
(30.10.21)
Antep urfa diyarbakir mardin rotasını ben de tavsiye ederim. Urfa da asla hayal kırıklığı yaşamazsınız. Ama bir sey planlamadan google maps ile sehre gidip 'ee simdi nereye gidelim' derseniz olmaz tabii. Eski sokaklar, Balıklıgöl, gobeklitepe, Birecik vs vs..
0
duster
(31.10.21)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.