Giriş
(53)

eşimin yeğeninin her hafta sonu bizde kalması sorunsalı

matilda
merhaba, bu duyurunun benzerini geçtiğimiz günlerde açmıştım ama olay biraz değişti o yüzden akıl danışacak birilerine ihtiyacım var. özetle: eşimin yeğeni istanbul'da askeri okul kazandı. bizi de evci olarak yazdı. bizim planımız 2-3 haftada bir cuma-cumartesi akşamları bizde kalması ve pazar günü
merhaba,
bu duyurunun benzerini geçtiğimiz günlerde açmıştım ama olay biraz değişti o yüzden akıl danışacak birilerine ihtiyacım var.

özetle:
eşimin yeğeni istanbul'da askeri okul kazandı. bizi de evci olarak yazdı.
bizim planımız 2-3 haftada bir cuma-cumartesi akşamları bizde kalması ve pazar günü okula dönmesiydi. çocuk da sizi her hafta rahatsız etmek istemiyorum, hem de çok uzak vs diyordu.
ben 2-3 haftada bir kalmasına da çok sıcak bakmıyordum ama yapacak bir şey yok moduna girmiştim.
şimdi okuldan öyle kafanıza göre evci iznine çıkmak yok. ya her hafta evci çıkacaksınız ya hiç çıkmayacaksınız denilmiş. çocuk da eşimi aramış amca okul böyle diyor ne yapayım diye o da gelme diyememiş. yani özetle çocuk her hafta sonu bizde kalmak zorunda ama bunu eşim de ben de kesinlikle diyemiyoruz.
buraya bir dipnot düşeyim: eşimin anne ve babası istanbul'da yaşıyordu. memleketlerine taşındılar. onların taşındığı eve biz geçtik yani eşimin anne-babasının evinde oturuyoruz. kira da ödemiyoruz. başka evleri var kirada onun kirasını da eşimin abisi alacak yıl sonundan sonra.
dün bayağı kavga gürültü oldu evde. çünkü ikimiz de çalışıyoruz. ben haftada 2 gün evden, 3 gün ofisten çalışıyorum ama 3 gün çalıştığım günlerde 2 saat işe gidiş, 2 saat eve dönüş sürüyor. 6'da çıksam 8'de evde anca oluyorum. bir tek hafta sonum var. cumartesi zaten temizlikle geçiyor. cumartesi akşamları eşimle vakit geçirmek istiyorum. pazar da yine ıvır zıvır işler oluyor ya da nadiren dışarı çıkıyoruz bi etkinlik vs olursa.
yeğeni bize gelirse cumartesi sabahı eşim evde olmuyor ve ben uyuyabileceğim 2 günden birinde kalkmak zorundayım çünkü ayıp. pazar günü de benzer durum var zaten askeri okulda olduğu için alışmış sabahın köründe kalkıyor. geçen pazar mesela 3'e kadar evde oturdu. 6'da okula girmesi gerektiği için 3'te çıktı.
benim artık cuma- cumartesi akşamları eşimle oturup film/dizi izleme ve vakit geçirme gibi bir olayım kesinlikle kalmadı. çünkü bu çocuk cuma akşam yemeği vaktinde gelecek ve bizle oturacak sohbet falan etmek istiyor. cumartesi gündüz çıkar gider ama akşam yine öyle. pazar da ya kahvaltıdan sonra biraz oturur ya da gider bilmiyorum 2 günüm çöp olduktan sonra pazar yarım günü düşünemiyorum artık.
dün eşime ya bu işe bi çare bul ya da bu iş boşanmaya kadar gider dedim. çünkü bu çocuk tam 5 sene okuyacak bu okulda. gidebileceği başka bir yer yok. olsa da yasak.
o da ailesiyle arasını bozmadan bir yöntem düşünüyor ama bulamadık.
makul şekilde abine anlat, bizim bi hafta sonumuz var. mümkün olduğunca evi otel gibi kullansın vs gibi çocuğunu uyarsın gibi bir yöntem geldi aklıma ama ne kadar etkili olur, nasıl bir tepki gelir bilmiyorum.
eşimi seviyorum ve bu nedenden ayrılmak istemiyorum ama ben sorumluluk almamak için çocuk bile yapmıyorum ve hayatımda 4-5 kere gördüğüm bi çocuğa da zaten tek dinlenme alanım olan hafta sonumu 5 sene feda etmek istemiyorum. üstelik bu çocuk bizde kalırsa benim evimde yatılı misafir de kalamaz her türlü tüm konforumu ve düzenimi bozuyor.
bu konuyla ilgili ailesini, abisini ve yeğenini de incitmeden nasıl bir konuşma yapılabilir. fikirlerinize gerçekten çok ihtiyacım var.

bunu kimse kabul etmez dedim eşime. çık sokağa 10 kişiye sor kaçı kabul edecek dedim. siz böyle bir şeyi kabul eder miydiniz bunu da kendisine okutmak için bunu da sorayım.

teşekkür ederim.
-1
matilda
(10.11.25)
Hoş bi düzen değil bu öncelikle ama bunu 5 sene sürdüreceğini düşünmüyorum, ilk sene çok sık olur fakat şehre alışıp kendi arkadaş ortamını kurunca size fazla uğramaz

Eşin öncelikle sana karşı sorumlu orası sizin eviniz. Senin durumunu anlayıp seni buna hiç dahil etmeden aile ve çocukla çözmeli. Başta dediğim gibi çocuk şehre alışıp ortamını kurana kadar 2-3 ay anlaşma yapabilirsiniz belki
+2
grimavi
(10.11.25)
@grimavi ben de öyle düşünüyordum alışınca sürekli gelmez ama okul ya her hafta evci çıkarsınız ya hiç izin vermeyiz demiş. mesele de bu zaten.
0
🌸matilda
(10.11.25)
kesinlikle mantıklı değil. bir sene bile bu şekilde yaşanmaz. çocuğun ailesi nasıl buna tamam diyebiliyor anlayamadım. okulun ya hep hiç demesi de saçma. bizim okulda da yurt var ama öyle bir durum yok. istedikleri hafta sonu kalıyorlar. okulla da görüşülebilir tabii ki ama çocuğun ailesinin rahatlığı çok ilginç.
+1
oyokbuyoknevar
(10.11.25)
haklısınız. her hafta sonu olmaz yani. ayda 1 olsa neyse. çocuk evci çıkmak zorunda değil. yatsın okulunda. ya da babası diğer evi boşalttırsın yerleştirsin çocuğu. bir şeyler kırılıp dökülecek artık pek çareniz kalmamış. sen çocuğun annesiyle konuş önce eşin utanıyorsa.
0
archmeister8
(10.11.25)
Kocaman insan ya kendisinin ya da ailesinin bunun ne kadar saçma olacağını düşünmesi gerekirdi.
Şimdi eşiniz abisine sizin dediğiniz cümleyi söylediği an ne olacak biliyor musunuz olay büyüyecek vay sen benim oğlumu istemiyorsunlara gelecek ve çocuk bir şekilde durumu düzeltip izne çıkmamaya karar verecek.
Her şekilde arada gerginlik çıkacak bu yüzden bence gerginlik nasılsa çıkacak diye düşünüp dürüst bir şekilde ben böyle dedim ama bizim yaşam biçimimiz bu uygun olmaz sanki gibi konuşsun abisiyle.
Ben olsam böyle yapardım.

Çok zor durum bunu daha önce okuduğumda da çok üzülmüştüm adınıza. Umarım en az hasarla atlatırsınız bu süreci :/
0
mutekebbir
(10.11.25)
eşiniz kendi anne babasıyla konuşacak, bunun normal bi şey olmadığını söyleyecek. onlar da çocuğun anne babasına büyükleri olarak bunun normal olmadığını söyleyecek. böylelikle kimse birbirine kötü olmayacak. en makul yol bu ama bazı ailelerde kimse birbirine bir şey söyleyemiyor. o durumda eşiniz açık açık konuşacak.
+2
la mort heureuse
(10.11.25)
Akrabalar arasında yüze gelememek ve böyle şeyleri kabul etmek kötü ama bu 5 sene sürdürülebilir bir şey değil tabii ki, ha arkadaşların dediği gibi ilk seneden sonra böyle bir yoğunluk olmaz ama olacak gibiyse de çıkmasın evci kendi rahat edecek diye sizin rahatınızı bozmaya hakkı yok.
0
kizil karga
(10.11.25)
benim kabul etmeme gerek kalmadan eşim zaten böyle bi teklifle gelmezdi. mantıklı da değil zaten.
yani bu işin oluru şöyledir. ya 4-5 aylık bi süreçtir hadi her hafta gelsin dersin ya da 5 senelik bi süreçse ayda bir hafta sonu anca olabilir. başka türlü kesinlikle oluru yok.
-1
elorelia
(10.11.25)
İstanbul'da kalacak yeri olmayan öğrenciler 5 yıl boyunca hafta sonu okuldan çıkamıyor mu? Hapishane mi orası? Ben mi yanlış anlıyorum?
Hadi, başka yerde kalamıyor olsun. Hafta sonu gündüzleri çıkıp akşam dönebiliyor olması gerekir ya. Saçma geldi bana.
+2
auroraaurora
(10.11.25)
çıkabiliyor aslında. cumartesi sabah çıkıp akşam 6'da okulda olması lazım. pazar da öyle. iki gün de çıkabiliyor. seneye giriş saati akşam 10 olacakmış ilk sene diye böyleymiş.
ama işte ya evci çıkacaksın her hafta ya da hiç çıkmayacaksın sadece böyle cumartesi 6'ya, pazar 6'ya kadar 2 gün çıkacaksın demişler.
+2
🌸matilda
(10.11.25)
O zaman okulda kalacak, kimse de kusura bakmayacak. Evlatlık mı aldınız?
Ben kesinlikle kabul etmezdim. Evde kira vermeden oturma bahsi açılırsa da neyse bedeli ödeyeyim deyin. Alırlarsa o da onların ayıbı olsun.
+5
auroraaurora
(10.11.25)
Çocuk zaten kalmasın ok da sizde vay eşimle vakit geçirmek istiyorum diye ortalıkta anlatmayın bunu çünkü inandırıcı değil. Acınası da duruyor bir yandan.

Açık açık ben böyle tanımadığım birisiyle haftasonu iki gün geçirmek istemiyorum diyin geçin. Bir de boşanmayı söz konusu etmek fırsat bulmuşsunuz gibi görünüyor.
-14
artıküyeolmakistiyorum
(10.11.25)
@matilda, nasıl söylerseniz söyleyin, kim söylerse söylesin, bu konunun sonunda mutlaka aile arasında gerginlik, küskünlük, tartışma vb. çıkacak. iki yetişkin olarak kendi sınırlarınıza saygı duyulmasını sağlamak için bunları göze alıp bu konuşmayı yapmak zorundasınız. bunu da eşiniz yapmalı, siz değil.

bu kadar izahat vermenize de, kendinizi haklı çıkarmaya çalışmanıza da gerek yok hiç kimseye karşı zira siz her türlü haklısınız zaten. çocukla gerektikçe ilgilenmek, göz kulak olmak başka, tamamen hafta sonları sizin evinize yerleşmesi bambaşka. bütün aile üyeleri de bal gibi biliyor bu durumun ne kadar "uygunsuz" olduğunu ama herkes salağa yatıyor bir şekilde zoraki de olsa kabul ettireceklerini bildikleri için. bu da muhtemelen eşinizin bu konuda net dur(a)mamasından kaynaklanıyor. önce o resti çekecek, konuyu da eşimle film izleme, uyuma vb. şeklinde yumuşatmaya çalışmayacak. lap diye ben evli barklı adamım, karımla canım isterse salonda koltukta seks yapıcam, canım isteyecek inleye inleye boşalcam, birlikte duşa gircem, genç sağlıklı çiftiz, evde yetişkin bir erkek çocuğu hanginize mantıklı geliyor, siyeeeaahh diye masaya yumruğunu vuracak. sizi arada bırakmaması da çok çok önemli.
+4
Phoebe
(10.11.25)
öncelikle bence bu egoistlik. aile olmak böyle birşey değil. tabiki kendi konforunu düşünmek senin hakkın ama eşinin de bir ailesi var. ileride annesi babası hasta olsa sizde kalmak zorunda olsa ona da aynı arızayı çıkartacaksın demekki. ayrıca empati yapsan ve aynı durumda sen olsan eşin istemeze ne yapardın.

çocuk tarafına gelince millet haklı bir süre sonra size gelmez bile arkadaşlarıyla dışarda vakit geçiririr. yada gündüz çıkıp akşam saati dolmadan geri dönsün. evci çıkmasına gerek yok.

sen bence boşan bu evlilik sürmez bu bencillikle. ayrıca benim eşim senin gibi rest çekecek direk avukata gönderirdim.
-23
gercekdunya
(10.11.25)
Ben şunu net anlayamadım. Diyelim ki hiç evci çıkmamaya karar verdi. Yine her haftasonu belli bir saate kadar dışarı çıkma hakkı olacak mı
Mesela her cumartesi saat 6 ya kadar izni var gibi mi?

Bunun dışında diyelim hiç cikamayacak tabii ki çok iyi bir seçenek olmayabilir ama bile isteye tercih edilmiş bir şehir,.okul. sokakta kalmayacak bu çocuk nihayetinde. Belki aktarılan kadar katı kurallar yoktur ya da belki göz korkutmak için çok katı konusulmus olabilir.

Gerçi askeri okul katıdır muhtemelen ama dediğim gibi evci çıkmamak da bir seçenek, öyle kalacak bir sürü arkadaşı da olacaktır.

Gerçekten zor bir durum ama siz sonuna kadar haklısınız bence.
+1
egerbiryolcu
(10.11.25)
tabii ki evci çıkmazsa izni var.
ya evci çıkacaksınız ya da sadece askerlikteki gibi çarşı izni gibi ama 2 gün çıkabilirsiniz. birinden birini seçin gibi bi konuşma yapmışlar.
yeni oldukları için belki göz korkutma amaçlı yapılmış bir konuşma da olabilir sonuçta herkesin evci kaldığı ev kendi ailesine ait değil insanların işleri, başka misafirleri de olabilir. evci kaldıkları kişileri de düşünmeleri gerekir bence.
+1
🌸matilda
(10.11.25)
işte aslında yazdığınız cevabın içinde gizli olay: zorunda kalmak.
burada bu çocuk her hafta sonu bizde kalmak zorunda değil. zorunluluk olsa zaten bir şey diyemem. bu çocuk istanbul'da değil de konya'da bu durumu yaşasaydı kime gidecekti gidecek yer de yok. ama hastalık durumu dediğiniz zorunlu bir durum öyle bir durumda tabii ki bakılır.

"direk" avukata göndersin napayım çekmek zorunda değilim kimsenin çocuğunu. bu seçeneği de sundum ama kabul etmiyor.
+2
🌸matilda
(10.11.25)
eğer çocuğun babası eşinize, siz benim çocuğumu istemiyorsunuz diye filan hayıflanırsa eşiniz de desin ki; ben zaten çocuk sorumluğunu üstlenmek istemediğim için kendim çocuk yapmıyorum.

gereksiz ajitasyonlara gerek yok.
+3
since1907
(10.11.25)
Türkiye'de büyük aile yapısı kuralları hala geçerli. Sen mesela boşanmayı aklına getirmişsin. Boşansan normali baba evine dönmendir. O durumda küçük kardeşinin vay sen niye geldin, ben sorumluluk almamak için hatta bir haftasonum vardı deme lüksüne sahip değil.
Yine büyük aile yapısının bir özelliği olarak baba evinde ücretsiz oturulabilir. Babanın çıkın ben kiraya vereceğim, kirayı da biriktirip ahir ömrümde bir maldivler tatili planlıyorum. diyemiyor, diyemez.
Yine mesela, kardeşlerden birinin depremde evi yıkılsa, veya şizofreni teşhisiyle eşi terketse, sığınacağı yer kardeş evidir.
Anne babadan biri vefat edip, diğeri elden ayaktan düşmeye başlasa olacak olan yine aynıdır.
Yani başınıza bir durum gelmiş. Aklına da gelmiş madem, uygula. Boşa adamı. Ya da eşin gitsin Abisine, Matilda iyi kız, inan sesini çıkarmış değil ama, ben mahcubiyet duyuyorum. Biz sorumluluğundan kaçınıp çocuk yapmama kararı almışken, kendimi karıma eksikli hissediyorum. Çocuğun evciliğini iptal edelim de ayda bir falan geçici evci yapalım. Olmaz mı? cinsinden bir şeylerle vaziyeti idare etsin.
Ama ben bunun yanlış olacağını düşünüyorum. Şahsi fikrim bu.
-5
Mirket
(10.11.25)
@matilda, hastalık vb. bir durumda böyle bir reaksiyonunuz olmazdı zaten, hiç sanmıyorum. dediğiniz gibi emrivaki yapılması, sizin iradenize ve yaşam alanınıza saygı duyulmaması söz konusu.

elbette boşanmak böyle bir nedenle olmamalı ama şayet siz eşinizin böyle durumlarda hiç bir zaman sınır çizemediğini düşünüyorsanız ve bu bardağı taşıran son damla olduysa, çift terapisi düşünebilirsiniz. zira bu durumda konu o çocuk değil, eşinizin çekirdek ailenizle ilgili hiç sınır çizememesi oluyor.
0
Phoebe
(10.11.25)
Çocuk evci çıkmak zorunda değil ki. Haftasonu kalsın okulunda, gezmeye çıksın dönsün. niye dışarda yatıya kalmak zorundaymış? İlle çıkacaksa adres olarak sizi göstersinler gitsin nerde kalıyorsa kalsın. ne biçim genç erkek bu gelip sizde kalıyor çocuk gibi

Sorun eşinizde. O neden rahatsız olmuyor mesela sizinle baş başa vakit geçiremeyecek olmaktan. Çocuk geldikçe siz dışarı çıkın kafanıza göre kocanız ağırlasın madem öyle istiyor. Boşanma ya da eşinizle kötü olma meselesi yeğeninin her hafta gelip sizde kalmasından ziyade eşinizin ailesine karşı sınır koyamayan ve sizi öncelik yapmamış biri olmasıyla alakalı.
+5
dfn4
(10.11.25)
işin sarpa sarması dipnotta belirttiğiniz sebepten evin size ait olmamasından kaynaklı. kira verip vermemenizin pek önemi yok. birisi işin nereye varacağını düşünmeden laf arasında bizim istanbulda ev var orda kalır sizin oğlan demiştir, diğeri de oğlum x amcanlarda kalırsın demiştir. 3. kişilerin 1.kişiler adına plan yapması...

çocuk burada en masum olan kişi. zira ailesinin kendisine söylediğini yapıyor. kendi adına karar vermeyi öğrenene kadar da böyle olacak. ama 5 yıl boyunca her haftasonu bizde kalacak "korkunuz" endişeniz bence yersiz. belki 1 sene sonra "amca sağol ben artık okulda kalmak istiyorum" diyebilir.
bence askeri okul kurallarını bir de kendiniz gidin sorun, öğrenin. mesela ben bilmediğim için soruyorum, evci çıkmadan, yani hafta sonu da okulda kalmaya devam ederek gün içinde dışarıya çıkılamıyor mu? örneğin duş almaya, çamaşır yıkamaya, kahvaltıya/öğlen yemeğine gelip akşam saatinde de okula geri dönülemiyor mu? ya da size evci izni diye çocuğun aktardığı şey gerçekten her hafta sonu evde konaklama zorunluluğu mu, yoksa izne çıkarsam bu adreste beni bulabilirsiniz beyanı mı? mesela planlı bir şekilde her ay başında bu ay sadece 1/2/3 hafta sonu eve çıkacağım, hava soğuk hiç çıkmayacağım gibi bir tercih belirtilebiliyor mu? ya da 6 ay sonra bu beyandan cayılamıyor mu?
kısacası çocuğu kırmadan kafanızdaki soruların cevaplarını ilk ağızdan yetkili birinden öğrenip 3.kişi olan aileleri karıştırmadan çocukla oturup konuşarak beraber bir çözüm üretin. 3.kişiler dilediklerini söyleyebilirler de önemli olan 1.kişilerin ne istediği.

söylemeden duramayacağım :) "bunu kimse kabul etmez", "çık sokağa 10 kişiye sor kaçı kabul edecek" gibi söylemler bana manasız geliyor. zira herkesin aile-akraba ilişkisi bir değil. bu davranışınızı eleştirip, sizi kötüleyecek de bir sürü insan bulunur. siz belirttiğiniz sebeplerden ötürü bu duruma karşısınız. bu kadar. sorduğunuz 10 kişiden 9'u aksi yönde fikir belirtse, siz düşüncenizden/kararınızdan vazgeçecek misiniz?

son olarak sorunsalınıza çözüm önerisi: boşanmak yerine her hafta sonu evi çocuğa bırakıp otelde konaklayın :)
-2
tnz
(10.11.25)
dfn4 +1

ayda 1 bile kabul edilebilecek bir şey değil. çok can sıkıcı. eşinizin ciddi ciddi konuşması lazım. buna da alınacaklarsa alınsınlar. her hafta sonu misafirlik olur mu ya öyle? böyle saçma bir şey olabilir mi? sizin bir hafta sonunuz var. çocuğun yanında mı sevişeceksiniz? belki tatil planı yapmanız gerekecek belki bir işiniz çıkacak yapamayacaksınız. kimse kabul etmez böyle bir şeyi.

ben olsam eşim diyemiyorsa gider ben söylerim. hiç çekinmem utanmam, düşüncesiz ana babası utansın. direkt derim: "biz her hafta sonu müsait değiliz, kalabalığı sevmiyorum bu yüzden çocuk bile istemiyorum (ben de gerçekten istemiyorum bu arada) benim her hafta sonu bir çocukla ilgilenecek vaktim ve enerjim yok, tüm hata çalışıyorum, hafta sonu da evde yalnız kalmak, sessiz takılmak istiyorum. evde genç bir erkek çocuğu varken rahatça giyinemiyorum bile. lütfen başka bir çözüm bulun. ben bunu kabul edemem."

aynen bu şekilde söyleyin. küserlerse küssünler. hiçbir şekilde ayda 1 yok otel gibi bilmem ne kabul etmeyin. çünkü zaman geçtikçe ayda 1 de batacak. vallahi evliliğiniz biter. ben olsam ben de boşarım.

çocuğun durumunu, ahını vahını yazığını siz düşünmek dertlenmek zorunda değilsiniz. onu dünyaya getiren anne babası düşünsün. doğururken size mi sordular. neden ilgilenmek zorunda olasınız ki? kocanız da pısırık anneci aileci biri galiba. aile içinde saygı gören sesi çıkan sözü dinlenen biri değil gibi duruyor. bunu söylemenin bir yolunu nasıl bulamaz? katlasın 4 yıl okulda takılsın. benim lise arkadaşlarım da o şekilde okuldaki yurtta 4 yıl kaldılar, bir şey olmadı.

hem bir çocuğun sorumluluğunu almak kolay değil. o çocuğa sizin evde bir şey olsa anne babası gelir sizi suçlar. ergen deli dolu erkek çocuğunun ne yapacağı belli olmaz. ergenlik ihtiyaçlarını falan da sizdeyken evde karşılayacak olma ihtimali bile çok rahatsız edici. yok sevgilimi getirebilir miyim diyecek, yok kankasını getirecek, yok onlara gidecek gecenin köründe eve gelecek sizi uyutmayacak... ergenin derdi bitmez ki.

evde sütyensiz ve şortla, dantelli gecelikle ya da çıplak falan gezemeyeceksiniz, hafta sonu pinekliğini yapamayacaksınız. bu ne biçim bir hayata dönüşecek...

ay valla evlenmeme isteğime +1 sebep eklendi bu olayla. akrabayla uğraşmak rezilliktir.
+2
art cat chocolate
(10.11.25)
tnz adlı duyurucunun yazdıkları komedi... anne babasının sorgulaması, öğrenmesi, düşünmesi, ayarlaması gereken o şeyleri siz yapmak zorunda değilsiniz. o çocuğun adını ve yaşını bile bilmek zorunda değilsiniz. ne münasebet ya. çocuk bakmak istesek doğururuz.

çözüm önerisi de her hafta otel masrafı olmuş. :D evlenilmemesi gereken kişi modelini görmüş olduk.

gercekdunya nın yazdığı yazı ise troll olabilir veya klasik anacı erkek modeli uzak durulması gerekenlerden. ciddiye alınmaması gereken bir yazı. hatta kişiyi engelleme kararı aldım şu an çünkü baya rage bait yapan bir troll bence.
+2
art cat chocolate
(10.11.25)
Oğlum İstanbul'da yatılı lise öğrencisi, abim de İstanbul'da yaşıyor. Hatta birbirine bayağı yakınlar, otobüsle bile max 30 dk ama oğluma ilk tembihlediğim şey "amcan seni arayıp haftasonu için davet etmedikçe sakın gitme oğlum" oldu. Abimle de aramız çok iyidir ama ne kadar yeğen de olsa aile dışından biri ve sürekli, onu da geçtim zorunlu misafirlik çok hoş karşılanmaz. sizi çok iyi anlıyorum. bunu eşinizin abisi ile görüşmesi, uygun bir dille izah etmesi gerek. Fakat "iş boşanmaya kadar gider" tepkiniz biraz fazla. Boşanma lafını bu kadar kolay dillendirmemek lazım. yaydan çıkmış ok gibi birşey bu, bi kere boşanma kozunu ortaya sürdüğünüz zaman hep sizin de eşinizin de aklında boşanma opsiyonu olacak. başka konularda da olsa tüm tartışmalarınızda lafın sonu boşanmaya gidecek. evliliğinizi çok yıpratır. naçizane tavsiyemdir bu da, anlayışla karşılayacağınızı umarak..
+12
faberkastelli
(10.11.25)
hala üstten üstten konuşuyorsunuz ama. çocuk yabancı biri değil, kimsenin çocuğu hiç değil. eşinizin öz yeğeni. sizin aileye bakışınız farklı olabilir eşinizin bakışı farklı olabilir. ortak bir noktada değilseniz anlaşabilmeniz zaten mümkün değil.

ayrıca evlilik böyle bir şey değil. bana göre sevgi saygı ve özveri gerektirir. bırak çocuk 2-3 ay kalsın hemen arızaya bağlama sonra zaten kendi bir yol bulacaktır. olmadı siz bir yol bulursunuz oraya yönlendirirsiniz. sizin adresi yazdırdı diye sizde kalması gerekmiyor zaten. yada gece askerler gelip evi yoklamayacak.

yine söylüyorum boşanmak en güzel çare. çünkü sizin bu tavrınızla, şimdi yapmazsanız ilerde daha büyük sorunlar yaşayacaksınız.
0
gercekdunya
(10.11.25)
Kabul etmem. Erkeğim. Bu çocuk aç değil, açıkta değil. Okulu herhangi bir evden daha iyidir. Havuzu, spor salonu, kütüphanesi vardır. Bir de İstanbul. Köyden gelen insan her yeri öğreniyor, askerî okulda okuyan çocuk çıksın gezsin. Ben de askerlik yaptım 6 ay. Haftada 1 gün çıkarsın, alışveriş yaparsın, yemek yersin, kafa dağıtırsın. Evde oturmak neymiş saatlerce. Sıkıntı eşinde. Niye her şeye tamam diyor. Kurtulmak için şans doğmuş. Onu da kabul etmiş.
+2
arbre
(10.11.25)
Ajite etmeye gerek yok, hastalık ayrı bu durum ayrı. Kimse kimsenin konfor alanını bozmamalı. Bunu önce çocuğun ailesi düşünebilmeli. Çocuk genç daha, ailesi bile akıl edemiyorken ondan beklemek olmaz zaten. Ailesi akıl etmiyor mu? O zaman yapacak bir şey yok, eşiniz güzelce konuşacak. Ben de şahsen kabul etmezdim, benim öz yeğenim olması da durumu değiştirmezdi. Çalışıyor, yoruluyor ve dinlenmek istiyoruz. Kısa bir süre olsa diş sıkılıp idare edilebilir ancak 5 sene çok uzun bir süre. Çocuk ortam yapar demişler ama garantisi olan bir durum değil bu. Eşiniz konuşacak, başka çıkar bir yol yok. Gerekirse evliliğimde sorun yaşamak istemiyorum diyecek.
+4
huzurlarinizda huzursuzluk
(10.11.25)
daha önceki duyurunuza da yazmıştım. biraz karikatürize edeyim. 1940 larda yaşasaydık, yeğen de köyünden tahta bavulu ile büyükşehire okumaya gelseydi o dönemin sosyal gerçekliğinde normal olabilirdi ama 2025 yılında bu normal ve sağlıklı değil.

olması gereken şu; çocuğun hafta sonu sabahtan akşama kadar izinli olduğu günlerde devamlılık arz etmeyecek şekilde günübirlik ziyaretler yapması daha seyrek olmakla beraber başlarda alışma sürecinde eğer olanak var ise cumartesi gecesi sizin evinizde yatıya kalması, zamanla bunun da ayda yılda bir seviyesine inmesi.

2025 yılındayız. insanlar çalışma hayatının yoğunluğundan dolayı (hele ki 8-5 çalışan memur vs değiller ise) kendi evinde bile yeterli vakit geçiremezken, aç açıkta olmayan birinin evin 3.kişisi düzeyinde rutin olarak dahil olması hiç doğru değil.

her şeyden önce çocuğun anne babasının oğlum, amcam yengen ısrarla davet etmediği sürece yatıya kalma, ev insanların mahremidir. amcan seni ne kadar sevse de sen rahatsızlık verme demesi gerekirdi. çocuk çok gamsız bir tip değilse, başkasının evinde yatıya kalmaktan (evet, aksi yönde cevap verenlerin bilmesi gereken nokta bu, insanın ana baba evi dışındaki her yer, amcasının evi de olsa başkasının evidir.)

burada durumu çetrefilli hale getiren bir nokta çocuğun anne babasının tavrı. diğer bir nokta bence dede/babanne kaynaklı. onların evinde oturduğunuz için benin öngörüm büyükanne/büyükbaba eşinizin kardeşine aaa ne güzel işte, ''bizim'' evde kalır hafta sonları çocuk rahat eder zihniyetiyle yaklaşıyor. yani ''bizim'' kelimesini kullanmasalar dahi düşünce yapıları bu şekilde muhtemelen, bu iki durumun üstüne eşinizin de aman abimle, anamla, babamla kötü olmayayım diye düşünüp sınır çizememesi durumu işin içinden çıkılmaz hale getiriyor.

eşinizin diyeceği şu, abi, anne, baba ''yeğenim tabii ki bizim canımız her sorunu, sıkıntısı ile ilgilenmek amcası olarak yalnız olmadığını hissettirmek benim görevim, bizim de bir aile düzenimiz var, hafta sonları da gelsin ama devamlı yatıya kalırsa kendi de rahatsız olur'' gibisinden derdini anlatan ama karşı tarafı da üzmeyen minvalde konuşma yapması. ama muhtemelen bir noktadan sonra büyük bir çatışma çıkacak, küslük olacak gibi hissediyorum.
+4
wilhelmwasmuss
(10.11.25)
bunu o yaştaki bir çocuk düşünemez. toplumumuz da mahalle baskısı halen geçerli. ben kendim bu durumu yaşasam kabul etmem. siz de istemiyorsanız kabul etmeyin. kendinizi çok net açıklamışsınız ki eşinizin muhattap olacağı kişiler sizin bilinç seviyenizin altında. bizim toplumumuzda halen çocuk yapmamak, anaya babaya sınır çizmek abes görülüyor. aman toplum ne der baskısı var. ne derse desin ya sene 2025.
yatılı okula gönderen ana baba da çocuğunu hafta sonunu düşünsün.
+2
mikahakkinen
(10.11.25)
olay fazla büyümüş gibi. mantık geri plana atılıp duygusal tepkiler verilmesin.
boşanma gibi laflar çok tehlikeli. dilinizin ucunda olmasın.
5 yıl boyunca çocuk hep bizde kalacak diye düşünmeyin, bu nereden çıktı. eşinize biraz zaman tanıyın o da abisine, çocuğun ailesine der.

daha ilk senesi, belki arkadaşları yok, nereye gideceğini bilmiyor, zamanla yapacak şeyler bulur arkadaşlar bulur.

rahatsızlığınız anlaşılır. hiç yadırgamıyorum bunu. haklısınız. ama bu konuda eşinizin fazla üstüne gidip de arada bırakmayın onu.

bir iki defa geldi misafirdi, artık her hafta geliyorsa misafirden saymam ben onu.
cumartesi sabah geldi ben uyuyamam, erkek kalkmam lazım çünkü ayıp gibi şeyleri pek düşünmezdim. siz bakın keyfinize, yapın planınızı olduğu kadar.
hem böylece belki çocuk da vazgeçer evci çıkmaktan.
+1
biseysorcaktim
(10.11.25)
Bence nasılsa kötü olacaksınız en baştan kötü olayım reddedeyim mantıgı yanlış.

Eşiniz buna zaten tamam dememesi lazım ama sizin yerinizde olsam bir kaç hafta gelsin sonra olmuyor diye eşinizle konuşmak olurdu.
+1
liberal
(10.11.25)
ben ya her haftasonu bir akraba, arkadas, gun daveti yapardim ya da cocuk geldiginde toplanip giderdim.
0
Coma
(10.11.25)
yukarda akli basinda olanlar yazmis zaten, hocam normal degil. ilk basta esinizin karsi cikmasi lazimdi o gercekten cok enteresan. burada normal karsilayanlar da aileden boyle gormustur ve zaten cocukluktan itibaren buyuk aile herkes ic ice yasiyordur. bugun geldigimiz sehir yasaminda bahsettiginiz seyin normal karsilanmasi mumkun degil.
anlamadigim bir durum, esiniz neden cumartesi sabahlari cocuk geldiginde evde olmuyor? cocuk gelmezse evde mi oluyor? o kismi anlamadim.
once aileyle sonra da okulla konusacaksiniz, bunun tek mantikli oluru cocuk sizde kalmayacak, aksamlari yurduna donece, arada bir siz yemege davet edeceksiniz.
okulun 5 yil taahhut almasi mumkun degil, muhtemelen yillik hatta belki donemlik soruluyordur. kaldi ki bir kere cocuk evci cikacagim dedi diye kararin degismemesi mumkun degil, diyelim ki siz sehir disina tasindiniz, ne olacak cocuk evci cikacagim dedi diye okul kabul etmeyecek mi karardan donulmesini. dolayisiyla hala karar degistirebilirsiniz ki saglikli olan budur.

ben cocugun ilk zamanlar gelip sonra gelmeyecegine inanmiyorum. gelecek, kiyafetlerini getirecek, ev yemegi yemek isteyecek vs.

eger bu durum degismezse, esinizle bunun icin aranizi bozmanizi ve bosanma lafinizi agziniza pelesenk etmenizi tavsiye etmiyorum. siz bir takimsiniz, birbirinize karsi degil, karsilastiginiz gucluklere karsi birlikte durmak zorundasiniz. bu durum degismezse, sizin yerinizde olsam hic oyle sabah kahvalti hazirlayim, erken kalkayim, cocukla oturayim derdine dusmem.

bu arada cocugu suclamak da dogru degil, bu cocuk muhtemelen 17/18 yasinda bisi, akli basi ne olsun ki daha, ailesi ne diyorsa onu yapiyordur.

bol sans diliyorum. esiniz ailesiyle konusacak, gerekirse kotu olacak. yani o nasil bir performans bekliyor ki sizden acaba hic hayir dememis cok enteresan.
0
kassiopeia
(10.11.25)
Sorun ne ben anlamadim. Ayip olur diye erken kalkmak mi koca ile dizi izleyememek mi? Erken kalkmamak yegenine ayip oluyorsa kocana olmuyor mu, kocana ayip olmuyorsa yegenine niye ayip oluyor? Aksam kocanla niye dizi izleyemiyorsun? Durum zaten keyfi degil de zoraki degil mi? Cocuk aileden degil mi? Zaten bulundugunuz evde hakki da yok mu? Bunun icin bosanmakla tehdit etmek? Modern kadin deliligi bu.
-5
osssy
(10.11.25)
ailesinin kirasını abisi alacakmış ya, oradan aldıkları kira ile çocuğa 1+1 ev açsınlar madem çocuk rahat etsin istiyorlar, arada bir de size gelir misafirlik gibi.

kendi ikametlerini 1+1 evde gösterip evci gösterebilirler sanırım oraya
0
pislick0
(10.11.25)
bunun çözümü maalesef başka eve çıkmak. şu an kira ödemiyorsunuz ve bir bakıma çocuğun dedesinin evinde yaşıyorsunuz. eğer size karşı anlayışlı değillerse (-ki bence lise çağında çocuklar için günlük izin gayet de yeterli, bir evde kalmaya ihtiyaçları olmamalı) kendi evinize çıkarsanız böyle bir istekte bulunabileceklerini sanmıyorum.
+1
eileengray
(10.11.25)
"işgüzar" amcanın çocuğu size sormadan size kitlemesi ile, sizin annenizin babanızın evine kira ödemen çökmeniz genelde aynı sebepler aslında.

kendi bireysel alanınızı, huzurlu bir haftasonunuzu düşündüğünüz gibi mesela; bedavaya oturduğunuz evden gelecek kira ile anne babanın da hayat standartlarını arttırabileceğini hiç düşündünüz mü? ordan da para gelse belki turlara katılıp gezecekler, ya da tarzları değil derseniz belki arabayı yükseltecek, oturduğu evi daha güzel yaptıracak?

her şey malesef ekonomiktir. siz mesela tamamen ayrı gayri bağımsız, kirasını ödediğiniz bir evde otursanız bu tartışmalar belki hiç olmayacaktı.

değişen toplumumuzun sosyolojisi üzerine de aslında güzel bir konu bu. şikayetlerinizde kesinlikle haklısınız, 2025 yılında olacak iş değil bu tabii ki. ama siz sırf o evde para ödemeden oturuyrsunuz diye o amca kendisinde bunu hak görüyor. aslında anlatmak istediğim buydu.

aile içi, hele ki geniş aile için; asla para alan, bir yardım gören konumuna düşmeyin. para verin, yardım edin ama asla bu konuma düşmeyin. huzurunuzu, konforunuzu, dertsiz başınızı böyle sömürürler.
+10
makbur
(10.11.25)
Daha okurken canım sıkıldı. Çocuğun ebeveynlerine biraz empati yapabilme yeteneği zerk etmek gerekiyor bence. "Siz de İstanbul'da oturuyorsunuz haftasonları kalıversin işte" rahatlığına ayar oldum. Ebeveynleri daha baştan sizin hayatınız ne derece olumsuz etkileniri düşünüp bu teklifi yapmamalıydı. Sizin öneriniz ideal bana kalırsa. Eşiniz "Çalışma saatlerinden dolayı eşimle bir tek haftasonları baş başa kalabiliyoruz. Yeğen evci gelmese mi bize acaba?" desin mesela.
0
mungojerry
(10.11.25)
Her evliliğin dinamikleri ile aile yapısı farklı ve bekar olduğumdan fikir belirtmem doğru değil. Düşünceniz doğrudur yanlıştır bir şey diyemem ama takıldığım bir durum var. Bunu eleştirme olarak değil, anlamak için soruyorum.

Yazmışsınız ki: "... ben uyuyabileceğim 2 günden birinde kalkmak zorundayım çünkü ayıp." Neden kalmak zorundasınız ki, neden ayıp olsun?


Kendimi sizin yerinize koymaya çalışıyorum; haklılık payınız var. Özellikli yeni evlisiniz sonuna kadar haklılık payınız var.

Özellikle aile yapısı çok farklı. Bunu ikinci kez yazmanının doğru ve yanlış olmaması. Ben ailemden daha farklı gördüm. Erkek kişisiyim. Evli olsam ve hanımın yeğeni her hafta sonu kalmaya gelse, bir şey diyeceğimi sanmıyorum. Tabii büyük konuşmam doğru değil, şartlar değişebilir ama elimden geldiğince rahat rahat takılmaya çalışırım.
+1
put it in your appropriate place
(10.11.25)
ya siz neden hayır olmaz diyemiyorsunuz? tüm sorun burada.
+2
deartheodosia
(10.11.25)
cevaplari okudum, hem uzuldum hem sinirlendim yaw. her zaman soyluyorum, insanlar "default" kotu. kotu kalpliyiz, yarali ele isemeyiz, sadece kendi gotumuzu kurtarmaya calisiyoruz. istediginiz kadar eksileyin, cok da fifi.

oncelikle ev cocugun dedesinin yaw :) o evde o cocugun da hakki var. ben cocugun dedesi olsam ve boyle bir ariza ciksa, sizi o evden ivedilikle sepetlerim, madem torun kalamiyor kimse kalmasin derim, veririm kiraya. bu cepte dursun.

ailede boyle bir ihtiyac var, yaw belki cocugun da su anda sohbet falan etmek istedigini gore belki duygusal bir ihtiyaci var, yalniz hissediyor kendini vs. 1-2 sene bu sekilde idare etseniz sizin icin olumcul sonuclari olacagini sanmiyorum.
hadi cocuk dusunuyor olsaniz, odaya ihtiyaciniz falan olsa, ya da lohusa falan olsa bir nebze haklisin diyecem de oyle bir durum da yok. bu iki.

burda ayrica sizden istenen bir "entertaintment" degil, guvenilir bir kapi, bir adres olacaksiniz. siz bakin isinize, yok haftasonu erken kalkmak, yok aksam bilmem kaca kadar yatamamak, bunlara gerek yok ki. siz bakin isinize, cocuk zaten en fazla 1-2 sene gelir gider, sonra buyuk ihtimal kendini arkadas grubunu kurup gelmeyi kesecek.
bu da uc.

bu ayrica daha once denenmemis birsey de degil, benim tanidigim bir aile 4 sene boyunca her allahin gunu, istanbula okumaya gelen bir uzak akraba cocugunu misafir ettiler. kimsenin bu konuyu mevzu ettigini ne duydum ne gordum, surekli o eve girip cikardim. ve o sirada ciddi maddi sikintilari vardi.
+1
cooperr
(11.11.25)
Bence çok ümitsizliğe düşmeyin. Hallolmayacak şeyler değil. Moralinizi yüksek tutun.

-Okul her ne kadar "her hafta evci çıkacaksınız" dese de, bu "5 sene boyunca sizde kalacak" anlamına gelmiyor. Bu tarz kurumlarda mutlaka gelişmelere göre izlenen prosedürler vardır. Diyelim 2 ay sonra sizin şehir dışına taşınmanız gerekti, çocuğu okuldan mı atacaklar? Bir dilekçe verecek, artık evci olmayacak. Disiplin yönetmeliğine göre suç da değil. Başı da ağrımaz. Bu bir.

-Eğer düzenli olarak size gelecekse, "misafir" olmuyor artık. Bir nevi "ev halkı" oluyor. İlk bir iki haftasonu beraber takılırsınız. Sonra kendisi serbest takılır. Hiçbir ayıbı yok bunun. Siz eşinizle haftasonu rutinleriniz neyse bozmazsınız. Yani çocuk sizin düzeninize adapte olacak. Kendisini istenmeyen hissettirmeden, sevgiyle, serbest bırakın. Siz de kendi düzeninizi bozmayın. Erken mi kalktı, dolaptan bir şeyler atıştırsın kendine. Öyle ayda yılda bir gelen misafir değil çünkü. Hatta ev işlerinde siz ve eşinize yardımcı dahi olabilir.

-Eğer çocuğun sevmediğiniz, benimsemediğiniz huyları yahut çeşitli problemleri varsa tabii ki eve almak zorunda değilsiniz. Ama çocuk zararsızsa bence şimdiden olumsuz düşünmeyin. İlk aylarında şehre, okula, ortama alışmasında yardım etmiş olursunuz. Destek olmuş olursunuz. O zaten arkadaş edindikçe zamanla bir düzeni olur.

-Eğer ailenize olumsuz görüş bildirecwkseniz, eşiniz asla sizi bahane etmemeli. Suçlu olarak sizi öne atmamalı. Aile içinde işler çok karışabilir.

-18 yıllık evliyim. Yeri geldi benim yeğenim bir yıla yakın bizde kaldı. Yeri geldi eşimin ablası aylarca bizde kaldı. Çok müteşekkir oldular. Çok dua aldık. Dönem dönem evde ekstra birinin olması çok da kötü bir şey değil. Herkes sınırlarını biliyorsa, kimse kendini kasmıyorsa gündelik yaşamınız, düzeniniz sekteye uğramıyor.

Bence hemen peşinen olumsuz düşünmeyin. İlk bir ay (4 haftasonu) sonunda, eğer yapamayacağınıza kani olursanız kesin bir şekilde, sonra çocuk kurumuyla konuşur, evci izni iptal edilir. Çocukta bir olumsuzluk yoksa bence bir şans verin.
+1
yadigar
(11.11.25)
abi ev cocugun dedesinin, kira vermeden oturuluyor.. ortada bildigin royal flush var, kartlar acik :D
bunun ustune ne deseniz olsa olsa sinek ikili olur, bosuna analiz kasmaya gerek yok.
+2
cooperr
(12.11.25)
bir önceki duyurunu da okumuştum ve üzülmüştüm.

Öncelikle ev çocuğun dedesinin falan değil sizin eviniz. kira vermiyorsunuz diye çocuk gelip o evde istediği gibi kalabilir demek değil bu. öyle saçmalık mı olur ya evde kira vermeden oturuyosunuz diye dedenin tüm misafirleri arkadaşları akrabaları gelip kalsın o zaman djhffdjgh misafirhane mi orası kervansaray mı Allah aşkına saçmalamayın arkadaşlar.

çocuğun sürekli sizin evde kalması sizin aile ve ev düzeninizi tamamen bozar, böyle bir şeyi ancak çalışmayan ve aşırı geleneksel yaşayan ailelerin gelinleri kabul eder normal aile yaşantısına sahip olan kimse kabul etmez. bu çocuğun ailesi istanbuldaki askeri okulu yazdırırken size mi güvendiler? hayır. çocuğun yatılı bi şekilde orada kalacağını bilmiyorlar mıydı? size böyle bir yük yüklenmesi çok saçma ve haksızlık.

ben de istanbulda üniversite kazandığım zamanlar ilk dönem hafta sonları teyzemlere gidiyordum kalmaya. şimdi düşünüyorum da ne kadar saçmaymış annemin beni uyarması gerekirmiş gitme diye ama annem cahil bir insan olduğu için pek böyle şeyleri düşünebilecek biri olmadığı için gidiyordum. sonra bi baktım yurt arkadaşlarım hep kaynaşmışlar, hafta sonları hep bi yerlere gidiyolar vs. sonra ben ocak dışı kalmışım teyzemlere gittiğim için. neyse ben ikinci dönemden itibaren gitmemeye başladım yurtta takılıyordum artık. bence çocuğa bunu söyleyebilirsiniz, okul arkadaşların hep kaynaşır arkadaş olurlar hafta sonu gezdkleri takıldıkları için sen dışarda kalırsın vs diye korkutun bence.

ailesine de söyleyin çcouğun bu şekilde her hafta sonu gelmesi bizim açımızdan yorucu oluyor, kendi arkadaşlarımızı vs çağıramıyoruz, bazen makana ile veya kahvaltılık şeylerle geçiştrmek istediğimiz zamanlar oluyor, biz de çalışan insanlarız vs söyleyin çocuğun ailesine durumu. bence bu karşı tarafa bu şekilde anlatıldığı takdirde onların da anlayışla karşılaması gerekir. eşiniz ile beraber arayın hoparlöre verin durumunuzu anlatın. sizi de kırmak gücendirmek istemeyiz diyerek başlayın yumuşak bir tonda konuşun. çocuk için de ortamına alışması bakımından her hafta evci gelmesi iyi bi şey değil, arkadaşları kaynaşıyodur o dışarda kalıyodur vs ayrıca zorluklara tek başına vakit geçirmeye de alışması gerekiyor, hatta ders çalışması da ggerekiyor. böyle eve gelince ne ara ders çalışacak? bunları anlatın bence.

neyse bi de yukarıda da söylenmiş, bu bir hastalık durumu vs değil o yüzden mecbur değilsinz bakmaya.
-2
Sadece soruyorum
(12.11.25)
bir ekleme daha:
bu durumda bazı aileler çocuğunu tek bırakmaya korktukları zaman çocuğun bulunduğu ile taşınıyorlar. bizim öyle tanıdığımız aileler var mesela kızı kırıkkalede üniversite kazanmış aile de kızla birlikte o ile gitmiş ev tutmuşlar kız da evden gidip geliyor okula. böyle şeyler de var. ailesi bu kadar hassas ise gelip taşınsınlar istanbula. yine bu işin sorumluluğu size ait değil.
-5
Sadece soruyorum
(12.11.25)
makbur+1
cooper+1
put it in your...+1
osssy(soyleyis tarzi biraz fazla direkt olsa da)+1/2

istanbul' da kalacak yeri olmayan bekar olan kucuk kuzenim birkac senedir, evli olan buyuk kuzenimin evinde kaliyor. bildigim kadari ile simdiye kadar buyuk bir sorun cikmadi. yani her ailenin yapisi ve dinamikleri farkli. sizin derdinizi anliyorum ama bu durumu gayet normal olarak goren suruyle insan da cikacaktir.

siz de kisisel alandan filan bahsederken hollandali-amerikali, esinizin baba-annesinin evinde kira odemeden otururken turk gibi davranmissiniz. baska her konuda "modern" olup da is erkek tarafina milyonluk dugun merasimi kitlemeye gelince direkt geleneksele baglayan kadinlar gibi olmus biraz. kendi evinizde olsaniz bunlar yasanmaz.
+3
trixi
(12.11.25)
@sadece soruyorum :D

Öncelikle ev çocuğun dedesinin falan değil sizin eviniz - yaw duyuruyu acanin beyani ev dedenin, tapu dede adina. ne demek sizin eviniz asdasdasd. tapu kiminse ev onundur, dede hayattayken adamin evine mi cokuluyor, hayirdir?

vde kira vermeden oturuyosunuz diye dedenin tüm misafirleri arkadaşları akrabaları gelip kalsın o zaman djhffdjgh misafirhane mi orası kervansaray mı - yaw, COCUGUN OZ DEDESI, alooowww.. dedenin arkadasi falan degil mevzubahis.

biz de ayni topraklarda dogduk buyuduk. dedemin evi olacak, orada amcam yasiyacak. ben gidip kalmak isteyecem ve beni almayacak iceri oyle mi? niye, amcamin karisinin keyfi bozuluyormus.
iyiymi$, kafalara gel..
-1
cooperr
(12.11.25)
bence buradaki sorun evin dedesinin olmasi, cocugun ortama alisamamasi, ailesinin sehirdisinda yasamasi falan degil. sorun, op'nin cocuk istememesi ve baskasinin cocugunun sorumlulugunu da almak istememesi. cocuk sadece gelip gidecek, bir sorumluluk yok ki, demekle olmuyor bu. türkiye'de, türk aile yapisinda, evine gelen misafir yetiskin bile olsa ev sahibine sorumluluk düser.

bu durum benim ailemde sorun olmazdi.
bu durumu sahsen ben de sikinti etmezdim cünkü severim kalabalik aileleri.
ama kendim cocuk bile yapmak istemesem, buna ragmen 5 sene her haftasonu benim cocuga bak dense benim de ayarlarim oynardi.
düsünün ki kendinize ugrasmamak icin ve sevmediginiz icin araba almiyorsunuz. sonra bir aile büyügü size ev veriyor, evin garaji da var. diger aile büyügü de diyor ki evinde garaj var, benim arabayi her haftasonu sana vericem, icini sil süpür, arabayi yika, lastik basinciydi, suyuydu neydi kontrol et, her yil servise götür ve bu bes sene devam etsin.
buna sktr cekmem diyorsaniz ben de kibariye'yim.

soru sahibine: bosanma gibi laflar bence ortaya atilmamali. oyun degil yani bu. ne tehdit olarak ne uyari olarak bahsi gecmeli. agiz alistirilmamali. bir kere söyleyince bile iliskideki dengeler degismeye basliyor.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(13.11.25)
@deranzo

uyan evlat, sabah oldu :D
0
cooperr
(13.11.25)
1- Bosanma kelimesini tehdit gibi kullanmasaymissin iyi olurmus. buyuk bir kelime bu. Ayip etmissin esine karsi. Bunun icin ozur dilemelisin.

2- Tecrubeyle sabit yaziyorum; bence seni asil yoran cocuk degil. 2 saat ise gidis, 2 saat isten gelis normal degil. Haftada 20 saatin! yolda geciyor. Sen zaten yorgunsun.
+1
thetruenorthstrongandfree1
(13.11.25)
bence bu işi krizi fırsata çevirerek çözebilirsiniz. niye erken kalkmak, çocuğa kahvaltı hazırlamak, kendini çocuğa hizmet etmek zorunda hissedesin ki, anası mısın babası mısın, bu da ufacık çocuk değil.

ben erkek tarafıyım. eşimin yeğeni (kardeşinin de değil, kuzeninin çocuğu) ankara'da üniversite kazandı. kyk'ya yazıldı. daha ilk ay dolmadan koskoca herif böhühüüğğğ halaaa ben yapamıyom dayanamıyom ühühüğğğ diye çıktı geldi. ne diycen gel kal dedik. öyle sadece hafta sonu da değil, full time. ilk 2 yıl bizimle kaldı, 3. sınıfta daha yakın yurt çıktı, bu sene az geliyor, hafta sonu gelip pazartesi gidiyor.

ama bizde kalıyor diye de kendimizi çocuğa hizmet etmeye adamadık. kendi yatağını kendi seriyor, sabah kendi topluyor kaldırıyor. kahvaltısını kendi hazırlıyor. tarih öğretmenliği okuduğu için (ayrıca tarihe çok meraklı da olduğu ve bu alanda epey bilgili olduğu için) 13 yaşındaki oğluma tarih özel dersi veriyor (lgs denemelerinde inkılap tarihimiz full), çocuklarla çok güzel çocuk oluyor, oğlanın arkadaşları da çok seviyor. arkadaşlarını yanına kitleyip hadi bunları gezdir oyala diyip yolluyorsun, bir güzel oyun abisi oluyor. eve gelmeden önce arayıp "akşama misafir var bi evi süpürüver, ortalığı toparla" diyorsun evi hazırlıyor. biz mesela şu anda okul ara tatilde, çıktık tatile geldik, çocuk evde kediye bakıyor.

oğluma abi oldu, bedava özel öğretmen oldu, arkadaşlarına oyun abisi oldu, bize zor durum yardımcısı oldu. bir zorluğu, külfeti de yok, geç kalkılacaksa geç kalkıyoruz, bu yatağını toplayıp hazırlanıp gidiyor. akşam geliyor, geç geleceksek yemeğini koyup yiyor. misafir gibi ona özel ayrıcalıklı bir hizmet yok. o evde diye kendimizden esirgediğimiz bir şey yok. biz film izleyeceksek, o izlemek istemiyorsa gidiyor odasına oyun oynuyor. ya da oturup bizle izliyor. durduk yere ikinci çocuğumuz oldu.

misafir gibi davramayın. evin, ailenin üyesi olsun, zaten usanırsa "eeh bunlar beni hizmetçi gibi kullanıyorlar" diyip gelmez. kalma fikri ağır basıyorsa da aile üyesi olarak üzerine düşeni, hatta fazlasını yapsın, yaptırın.
+2
kibritsuyu
(13.11.25)
benim de anlatmak istediğim aşağı yukarı @kibritsuyu'nun dediği şeylerdi. Yani denenir, olumlu da sonuçlanabilir. Olumsuz bir durum olursa da, o zaman karar verirsiniz. Şimdiden peşinen kötü olacak diye şartlanmamak lazım. Can sıkıcı şeyler olursa aksiyon alınır. En azından peşin hükümlü davranmamış, bir olumsuzluğa binaen eyleme geçmiş olursunuz. O zaman da çocuk ister başka yerde kalır hafta sonu (kontrol edilmiyor nerede kaldığı) ister dilekçe verip daimi yatılıya geçer.

Tabii şöyle bir gerçek de var, kibritsuyu örneğinde aile çocuklu ve yaş farkı daha fazla. Evde kalan üniversiteli de olsa göze daha bir "bebe" gözüküyor. Daha rahat davranıyor evdekiler...
+1
yadigar
(13.11.25)
(17)

en iyi turk oyunculari konusalim

antikadimag
haluk bilginer cevabi disinda kimler var. nadir saribacak iyiydi ama feto meto olaylarindan amerika'ya gitmek zorunda kaldi. serkan keskin iyi. baska kimler var?
haluk bilginer cevabi disinda kimler var.

nadir saribacak iyiydi ama feto meto olaylarindan amerika'ya gitmek zorunda kaldi. serkan keskin iyi. baska kimler var?
0
antikadimag
(27.05.25)
şener şen
erdal özyağcılar
0
mikahakkinen
(27.05.25)
Altan Erkekli
Metin Akpinar
Erkan Can
Cezmi Baskin
Demet Akbag

falan filan
0
cooperr
(27.05.25)
Okan yalabik
Bir de ismini hatırlayamadim, Avrupa yakasında selahattini oynayan
0
kisa
(27.05.25)
Güven hokna
Adile nasit
0
sonsuz
(27.05.25)
haluk bilgineri beğenmiyorum bence abartılıyor. serkan keskin de her yerde var yani hep aynı adamı oynuyor ben beğenmiyorum.

şener şen. yanlış ülkede doğmuş abd'de olsaydı jack nicholson, al pacino silerdi hepsini.
x.com


okan yalabıkın pargalı performansı evet çok iyi ama ozan güven bence ondan daha iyi sırtladı rüstemi. bence çok daha iyi bir oyuncu ozan güven, her türlü rolü oynuyor.
x.com


bu arada binnur kaya kadın oyuncularda tek geçerim. hem drama hem komedi oynamak zordur ve duyguyu da çok iyi veriyor.
0
Hallegadola
(27.05.25)
Şevket Altuğ

Müjde Ar

Coşkun Göğen

Yetenekli oldukları kadar oynadıkları roller tipleriyle çok iyi örtüşüyor.
0
yurtsuz john
(27.05.25)
kıvanç tatlıtuğ geldi aklıma yazılanların dışında. yakışıklı olduğu için oyunculuğu yeteri kadar konuşulmuyor bence
0
sabenburak
(27.05.25)
ilk aklıma gelenler, özellikle erol taş dünya çapında bence.

istemi betil
erol taş
ihsan yüce
engin günaydın
serdar orçin
fikret kuşkan
0
bay b
(27.05.25)
erkan can, şevket çoruh, fikret kuşkan, nejat işler, serkan keskin, ismail hacıoğlu, nadir sarıbacak

nedense kadın yazan pek yok :)
0
koela
(27.05.25)
Kamran usluer rahmetli.
0
yadigar
(27.05.25)
Serkan Keskin diyecektim soruda varmış, Erdem Şenocak çok iyi son yıllarda, son zamanlarda pek varlık göstermese de Onur Ünsal da iyi,(tiyatro kariyeri baskın sanırım, pek oyun izlemediğim için bilmiyorum)
0
(27.05.25)
Arkadaşlara ek olarak aklıma Ertan Saban geldi benim de nedense.
0
bigcaptain
(27.05.25)
sadri alışık'ın yazılmamasına şok oldum
0
deranzo1
(27.05.25)
demet evgar
tansu biçer
fatih artman
erkan can
binnur kaya
çetin tekindor

eskilerden
müjde ar
şener şen
türkan şoray
cüneyt arkın
tarık akan
kadir inanır
aytaç arman
adile naşit
ihsan yüce
erdal özyağcılar
0
gabe h coud
(27.05.25)
okan yalabık, tülin özen, kıvanç tatlıtuğ, aslıhan gürbüz, gökçe bahadır, feyyaz yiğit hem oyunculukları hem yer aldıkları projeler iyi
0
ala09
(27.05.25)
benim favlarim
ugur polat
Selim Bayraktar
Serhat Kılıç
0
Coma
(27.05.25)
Güncelleri yazayım:

Ertan Saban
Yiğit Özşener
Barış Falay
Güven Hokna
Burçin Terzioğlu
Serhat Kılıç

İlk aklıma gelenler bunlar.
0
simderun
(27.05.25)
(4)

barcelona'da hangi muzelere gidilmeli?

bohr atom modeli
merhaba,yarin birkac gunlugune barcelona'ya gidecegim. ben ufak capta bir fikre sahip oldum ama sizin kesinlikle gitmelisin dediginiz muzeleri ya da bilet alinip girilmesi gereken mekanlari da duymak isterim.oneriler icin simdiden tesekkurler.
merhaba,

yarin birkac gunlugune barcelona'ya gidecegim. ben ufak capta bir fikre sahip oldum ama sizin kesinlikle gitmelisin dediginiz muzeleri ya da bilet alinip girilmesi gereken mekanlari da duymak isterim.

oneriler icin simdiden tesekkurler.
0
bohr atom modeli
(26.05.25)
la sagrada familia, klasik.
park güell, klasik
piccasso müzesi
0
sonsuz
(26.05.25)
eger onceden bilet almadiysaniz en guzel muzelere girebileceginizi sanmiyorum, artik biletler onceden satiliyor ve ayni gune ya da ertesi gune bulmak zor. sansinizi deneyin elbette ancak bulamama ihtimalinize karsi alternatif plan yapmanizi tavsiye ederim.
0
kassiopeia
(26.05.25)
@kassi siz yine de yazin belki bacadan girerim
0
🌸bohr atom modeli
(27.05.25)
muze degil oneri, mosserat mountain, Mercat de la Boqueria, moco museum.
0
Coma
(27.05.25)
(13)

Cilt bakımı için

kizil karga
Neler kullanıyorsunuz? Erkek şahıs olarak erkekleri merak ediyorum ama isterlerse kadınlar da cevap verebilirler.
Neler kullanıyorsunuz? Erkek şahıs olarak erkekleri merak ediyorum ama isterlerse kadınlar da cevap verebilirler.
0
kizil karga
(05.05.25)
Eskiden çok geniş bir ürün portföyüm vardı ama zamanla, kendime göre, ideal seviyeye çektim: Sabah c vitamini serumu ve arbutin, geceleri haftada 5 gün retinol ve niacinamide, 2 gün de AHA-BHA serum. Güneş kremini ve temizlik jelleri saymıyorum, nemlendirici kullanmıyorum ama cildi öldüren en büyük etken sigara kullanımı ve cildin direkt güneş ışığına maruz kalması, bunların önüne geçilirse hiçbir şey kullanılmasa bile güzel bir cildin olabilir.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(05.05.25)
Fransa'da aroma zone var. Annem ve hanım başlayınca onlarla ben de başladım.
Daha birkaç haftalık ama şu an için;
Sabah bilmem neli halep sabunu ile yıkamak.
Üstüne zinc+niacinamideli serum
Üstüne aloe vera + naneli krem

Akşam;
Icinde sabun olmayan sabun gibi bir şey. Içinde yulaf, pirinç ve beyaz kil var.
Sonrasında aloe vera
Göz altina kafeinli ve helicyrhseli bir serum
üstüne gül falan içeren bir yağ

hepsi doğal, made in france. Ve acayip ucuz.
0
logisticsmanager
(05.05.25)
dışarı çıkarken güneş kremi, duştan çıkınca yüze nemlendirici, duşta yüz temizleyici dışında özel bir şey kullanmıyorum.
0
inheritance
(05.05.25)
Her gün güneş kremi ve nemlendirici. Cildim kuru ve hassas. Bu yüzden bazı bölgelere nemlendirici üzeri vazelin de sürüyorum. Blistex. Ara ara hormonal sebeplerle çıkan sivilceler için cleocin-t kullanıyorum. Cinsiyet: K.
0
gnosis
(05.05.25)
bee beauty köpük temizleyici diye bir şey sattı bana gratisçi kız. ara sıra onunla yüzümü yıkıyorum.
0
yurtsuz john
(05.05.25)
Sadece güneş koruyucu içeriği de olan öyle çok kalite taşmayan bir anti-aging kremim var :D Nivea Q10. Hiçbir cilt problemim yok.

Yaz aylarında dışarı çıkacaksam ekstra güneş kremi kullanıyorum, sebamed.
0
akhenaten
(05.05.25)
Ne güzel lan, erkekler de marka model rutin paylaşıyor.
Dur özendim ben de paylaşıcam.

Yves rocher pure menthe jelle her gün temizliyorum, cerave ile nemlendiriyorum. Bi de blistexim var lol.

Dipnot: erkek adam serumu damardan alır, abartmanın lüzumu yok...
0
Bruce
(05.05.25)
Su. Gün içinde ne kadar su, o kadar fayda. Şaka yapmıyorum.

Mesela siyah noktalar için clean and clear'den tutun siyah maskeye, buzlu havluya dek ne denediysem i#e yaramadı ama günde 4-5 defa yüzümü normal suyla yıkamaya başlayınca, 1 ayda yok oldular.

Hani büyüklerimiz "abdest alan nurlanır" falan derdi ya, işin sırrı suda...

Günlük duşa ilaveten gün içinde 4-5 defa yüzü (yahut nereyi isterseniz) yıkayınca, hem gözenekler açık kalıyor, hem nemini koruyor deri...

Geyik yapmıyorum. Denwyin, farkı göreceksiniz...
0
yadigar
(05.05.25)
Bruce seni tenzih ederim senin ironi yaptığının farkındayım ama toplumumuzda erkek adam şunu yapar erkek adam bunu yapmaz diyenler genelde geceleri en çok travesti hesaplarını stalklayanlar oluyor :)
0
🌸kizil karga
(05.05.25)
@kizil karga, erkek adam travestiyi sokakta stalklar onlaynda değil...
0
Bruce
(05.05.25)
sabah; la roche ile yikama (bunu birakmistim ama ise yariyormus), azelaik asit, niamicidine
aksam; yikama, 1 gun retinol, 1 gun caudaline vino perfet serum.
haftada banyodan once 1-2 maske.
k, benim cildim kotu, bu rutini biraksam putur oluyor.
0
Coma
(05.05.25)
Bu arada ben de ekleyeyim; seboreikli yüzüm. Ondan ekstra dikkat etmek gerekiyor :/

Kanser değil ama seboreik çözümü kesin saklanıyor halktan...
0
logisticsmanager
(06.05.25)
gunes kremi. bu kadar. o da kirismayi geciktirsin diye.
0
antikadimag
(06.05.25)
(5)

aileyle avrupa gezisi planı

bugisme
Merhaba,Annem ve babam'a bir sürpriz yapmak istiyoruz. Onların masraflarını karşılayarak eşim ve çocuğumla toplam 5 kişi 5 ile 7 gün arasında avrupa'ya ufak çaplı bir gezi planlamak istiyoruz. Onlar için ilk kez bir yurtdışı deneyimi olacak. Bu sebepten 2-3 şehir (farklı ülkelerde olabilir), ucuz uç
Merhaba,

Annem ve babam'a bir sürpriz yapmak istiyoruz. Onların masraflarını karşılayarak eşim ve çocuğumla toplam 5 kişi 5 ile 7 gün arasında avrupa'ya ufak çaplı bir gezi planlamak istiyoruz. Onlar için ilk kez bir yurtdışı deneyimi olacak. Bu sebepten 2-3 şehir (farklı ülkelerde olabilir), ucuz uçak bileti, konaklama ve günlük harcama maaliyetleri gözeterek bana güzergahta görülmeye değer küçük yerleşim yerlerinin de olduğu bir rota önerebilir misiniz?

Chatgpt bana münih-salzburg-prag önerdi. Siz ne dersiniz?
Daha önce benzer deneyiminiz varsa benim için çok değerli olur.
0
bugisme
(28.04.25)
Yer söyleyemeyecegim ama yaşlı olduklarını tahmin ederek yolculuk öncesinde ikisine de rahat birer ayakkabı alıp bir süre de kullanmalarıni sağlamak lazım. Bol yurunuyor genelde.
0
kisa
(28.04.25)
7 gün ise ben prag-budapeşte-viyana üçlüsünü sakin bi şekilde gezmenizi tavsiye ederim.
0
dedim ben sana
(28.04.25)
Chatgpt guzel onermis, ama ben prag'a da soru isareti koyuyorum.

Munih'te muze cok, iki muze bir de cadde yapsaniz; deutsche museum, english garten veya marienplatz (merkez cadde), bmw muzesi, ile 1 gun gider.
tuz madeni gormeyi ben herkese oneriyorum, cocukta sever yaslida, toplu tasima ile gidiliyor, uzun surer, veya tur alirsiniz (get your guide, Bavyera Tuz Madeni Turu ve Berchtesgaden). erken gidip bir de konigsee ile gol gezisi .
nunberg, dachau kampi (ben gitmedim), garmisch, eibsee, bamberg, aklima gelenler.
Munihte kalacaksaniz salzburg'a gunubirlik gidip gelirsiniz.

prag, disinda milano olabilir, veya gunubirlik gidilebilecek italya'da yakin bir yer belki daha iyi olur.

munihte sehir ici ulasim cok iyi, merkezde olmayan bir otel veya airbnb ile daha uygun biryer bulabilirsiniz belki.

Munih gorece pahali bir yer, ispanya falan daha ucuz, bence.
0
Coma
(28.04.25)
eğer 60 yaş üzeriyse gezmek zor olur. münih düz bir kent gezilir ama çok bir şey yok.
0
mikahakkinen
(29.04.25)
balkan ülkeler araba kiralama

ya da italya la spezia - cinque terre
burada konaklayıp trenle diğer şehirlere geçiş

çok fazla yer görmek yerine sakin bir plan her zaman daha iyi
aynı şehir de bir gün pizza ertesi gün balık ürünleri yeseniz bile değişiklik olur
0
mantık
(29.04.25)
(7)

tchibo kapsül kahve makinesi ile soğuk kahve yapılır mı?

elorelia
yapılırsa nasıl yapılır? soğuk kahvenin demleme şekli farklı oluyor, yapamazsın dediler ama yine de bi sorayım dedim. iş yerinde olduğu için imkanlar kısıtlı. buz, soğuk süt imkanı var ama, şurup da alabilirim.
yapılırsa nasıl yapılır? soğuk kahvenin demleme şekli farklı oluyor, yapamazsın dediler ama yine de bi sorayım dedim. iş yerinde olduğu için imkanlar kısıtlı. buz, soğuk süt imkanı var ama, şurup da alabilirim.
0
elorelia
(14.04.25)
iced americano, iced latte yapabilirsiniz.
0
inheritance
(14.04.25)
Sen youtube dan japanese iced coffe videolarına bakacaksın

Sıcak kahveyi uzun süre soğumaya bırakırsan acılaşır fakat bardağa önceden bol miktarda buz koyup demlenmiş kahveyi hızla şoklayarak soğutursan olabilir

youtu.be
youtu.be
youtu.be
0
grimavi
(14.04.25)
yapilir.
grimavinin yazdigi gibi, demlenmis kahveyi hizla sogutman lazim. ben bunun icin kahveyi makineden alip ici buz dolu farkli bir bardaga (cunku kahvenin oldugu bardak sicak) aktarip hizlica ve surekli ceviriyorum, arada yeni buz ekliyorum ki kahve sulanmadan sogusun. soguduktan sonra baska bir buzlu bardaga aktariyorum.

eger dogrudan icine buz atarsaniz kahve sulaniyor ama sogumuyor.
0
65 derece
(14.04.25)
Kahve direkt kupaya akıyor di mi o makinelerde?
Evdeki otomatik makinede ben bardağa 6 büyük küp buz dolduruyorum, espressoyu direkt buzun üzerine yapıyorum. Kahve anında soğuyor, hiç acılaşmıyor. Buz küpleri yeterince büyükse hızlı erimediği için sulanmıyor ama ufak buz olursa sulanır.

Böyle bir deneyin bence, buz üstüne kahve, sonra isteğe göre üstüne süt, şurup vs. Ek olarak, soğuk içeceklerde kullanmak üzere basit şeker şurubu yapmak için baklava şerbeti gibi eşit hacimde su ve şekeri (birer çay bardağı gibi) ocağın üstünde ısıtabilirsiniz ama kaynamayacak, şeker tamamen eriyince hemen altını kapatmak gerekiyor. Kavanoz ya da ufak bir şişeyle buzdolabında uzun süre dayanır.
0
kobuzchu kiz
(14.04.25)
kisaca; 1-2 shot espresso, soguk sut, buz.
espresso direkt makinadan soguk sute geliyordu.
karamel makiyatomuydu neydi adini hatirlayamadim, 1-2 pump vanilya surubu, sut, buz, espresso ustune de karamel susu.
youtubetan starbuks tarifleri diye arattigimda ogrendim.
0
Coma
(14.04.25)
yapılır ama sonuç tatmin etmeyebilir
0
adivar
(14.04.25)
Yapmış olmak için yapılır ama sonuçlar tatmin edici olmuyor. Ben de farklı bir makineyle uzun süre yokluktan yaptım. İdare ediyor ama çok tat vermiyor.
0
10551037
(15.04.25)
(9)

askerde komutandan aileye tebrik mektubu

logisticsmanager
Şimdi askerlik vs cevap yazarken aklıma geldi.Annem yeni söyledi, ben askerken bölük komutanından işte aileme tebrik/teşekkür mektubu gelmiş, böyle bir evlat yetistirdiginiz için teşekkür ederiz falan filan.Google baktım bu niye gelir diye, hiçbir şey bulamadım ( Sonuçta helikopterden atlarken şarjö
Şimdi askerlik vs cevap yazarken aklıma geldi.
Annem yeni söyledi, ben askerken bölük komutanından işte aileme tebrik/teşekkür mektubu gelmiş, böyle bir evlat yetistirdiginiz için teşekkür ederiz falan filan.

Google baktım bu niye gelir diye, hiçbir şey bulamadım ( Sonuçta helikopterden atlarken şarjör değiştirmedik, excel/word/cay getir). Bu otomatik verilen bir şey mi her askerlik yapanin ailesine?
0
logisticsmanager
(07.04.25)
arbre'nin askere gitmis versiyonu gelmis :)
bu sefer konu appteki kizlar degil komutan ama
0
sonsuz
(07.04.25)
ben askerlik yaparken savunmasini almadigimiz herhangi yamugu olmayan herkese gondermistim bu takdirden ailelere. 50/80'di oran.
0
gule gule
(07.04.25)
@gule gule; teşekkür ederim. Ya aradan baya geçmiş bir anda söyleyince annem hiç aklima gelmedi. Google'da falan da hiçbir şey bulamadım, benim de aklımda böyle çok yaygın bir belge gibi kalmisken googledan bir türlü bulamamam garip geldi. Ekside'de bulamadim.
0
🌸logisticsmanager
(07.04.25)
bedelli mi yaptın
0
runaway
(07.04.25)
@runaway; kısa dönem düz boş askerlik.
Excelde harikalar estirdim, onun tebrigi demekki.
0
🌸logisticsmanager
(07.04.25)
belki 20 yıl oldu, amcam söyledi. Kuzenim için komutanı bu tarz bir mektup göndermiş, amcamda sevinip anlatıyordu.
0
Coma
(07.04.25)
biz asteğmen adayı iken, okula başlangıçta ailemize hitaben yazılmış bir mektuba, alıcı olmasını istediğimiz kişinin ismini yazmıştık, sayın .... .... ile başlayan..

sonradan o mektup evimize gitmişti.
standart bir şeydir.
0
tabudeviren
(07.04.25)
Askerdeyken takdir belgesi almıstım. Dagıtım bolumunde sahsi dosyasına, ailesine yazıyordu.
0
isiaha
(07.04.25)
Ben de askerdeyken aileme gönderdiler. Bölük binası yıkılıp taşınacaktı. Bize taşıttılar haliyle. Sonra da evlere böyle bir mektup gönderdiler.
0
birşeylersoracağım
(08.04.25)
(29)

Özendiğiniz meslekler

kizil karga
Keşke yapsaydım dediğiniz özendiğiniz meslekler neler?
Keşke yapsaydım dediğiniz özendiğiniz meslekler neler?
0
kizil karga
(06.04.25)
Uçak park ettirme mesleğinin (Marshalling) hayranıyım bir çift çubuk alıp sabah akşam uçak park ettirmek isterdim.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(06.04.25)
Çiftçilik ve hayvancılık.
0
Amaranta ursula
(06.04.25)
Tıp, mimarlık, bir de ziraat mühendisliğinin orman bitkileri bölümü.
0
Mirket
(06.04.25)
Savaş pilotluğu
0
gilbeys
(06.04.25)
Kütüphanecilik. Zamanında okulun karşısındaki kütüphanede çok takılırdım ders çalışırdım. Oradaki teyze idolümdü, kitap alanları sisteme kaydederdi iki dk da bilgisayara ve kitabına devam ederdi. Bütün gün kitap okurdu, elimde her gördüğü kitaba yorum yapardı ve onu bitirince şunu da oku derdi. Ayrıca kütüphanenin içi mis gibi kağıt kokuyordu o kokuya ayrıca hastayım.

Bir diğeri eczacılık. Esnaf gibi takılırdım, sürekli de başında durmazdım
0
kullanicadi
(06.04.25)
gitarist
baterist
savaş uçağı pilotu
özel jet satıcısı
0
jelly bear
(06.04.25)
Doktorluk tabi. Ucakta biri fenalasti gecen, doktorun biri aninda mudahale etti, basit bir tansiyon olayi ama biz fanilerin bu durumda eli ayagi dolasip, panik oluyoruz. Doktorsa bu durumlarda ne yapilacagini biliyor, guven veriyor, karsi tarafa bir faydasi dokunuyor. Hem maddi hem manevi olarak tatmin edici bir meslek. Bense gunun sonunda x sirketine nasil daha fazla para kazandiririm diye calisiyorum.
0
tantamount_to_equivalent
(06.04.25)
Yapsaydim diye degil ama ozendigim savas pilotlugu, benden once baskalarinin da aklina gelmis zaten. Cok havali bence.
Yapsaydim diyecegim sey de ressamlik...
0
sey mi dostum
(06.04.25)
kasap olmak isterdim, keskin bir bicakla et temizlemek inanilmaz hosuma gidiyor.

bir de yazlari jet ski, muz falan kiralayan tayfaya coz ozeniyorum, mis gibi butun gun deniz kum gunes, turistlerle sohbet, ustune bir de para veriyorlar.
0
cooperr
(06.04.25)
Bir spor hocası, öğreticilik.
0
olaylar olaylar
(07.04.25)
avukati ben olaydim dedigim cok oluyor. coolluktan degil ihtiyactan hukukcu
0
ala09
(07.04.25)
Yani düşününce aslında mesleğimi seviyorum ama sonuçta kapitalizm uğruna takılıyorum. Bu noktada bir tık insan hayatına daha çok katkisi olan bir meslek yapmak isterdim;
Misal doktorluk mesleğini böyle buluyorum. Onun dışında askeriyeyi böyle buluyorum (dünyadaki en zor iş bence). Onun dışında kar amacı gütmeyen bir kurumda bilim/mühendislik olurdu (misal nasa, misal Fransa'da cea var onun gibi).
Bir de bir şey öğretmek isterdim. Açıkçası üniversitede öğrenci asistanlık yaparken quiz, sinav öncesi ders falan yaptım. Çok hoşuma gitmisti insanlara bir şey öğretmek. Bunu aslında birkaç seneye yapma planim var şirket içi (misal şirket içi denetleme grubuna girip emea bölgesindeki yerleri denetleyip doğru processleri öğretmek vs).

Ama dönüp dolaşıp hep asker ve doktora gidiyorum. Galiba temelde ölüm ile hayat kısmını en çok belli eden iki meslek bunlar.
0
logisticsmanager
(07.04.25)
AVM'de çocuk treni makinistliği
0
amortisman
(07.04.25)
4 büyük japon motosiklet üreticilerinden birinin fabrika test sürücüsü olmak isterdim.
0
mirty
(07.04.25)
yok. ama 1 gün denemek istediğim meslekler var. şu çok büyük makinelerle konteynırları gemilerden limana yükleyenler gibi.
0
ya ben lan neyse
(07.04.25)
öğretmenlik. aileden sağlam bir gelirim olsa yapmak isterdim. bir beyaz yakalı köle olarak yaz tatili, ara tatili, kar tatili fena özendiriyor ama parası az tabi.

3. kalecilik. baskı yok, stres yok. iyi bir takımdaysan maaşı da dolgun. antrenmana çık al maaşını keyifli.

yorumculuk. spor yorumculuğu olur, survivor panorama yorumculuğu olur. ekrana çıkıp bir konu hakkında görüşlerini anlatmak çok tatmin edici geliyor. ün de katıyor.
0
semaforo de medianoche
(07.04.25)
NASA’da çalışan önemli bir bilim insanı olmak isterdim. Pilot olmayı da çok isterdim. Başarılı ve ünlü bir ressam olmak da hayalimdi. Yine de, şu anki mesleğimi çok seviyorum. Grafik tasarımcıyım ve bu da hayalimdeki mesleklerden biri.
0
art cat chocolate
(07.04.25)
doktor olmak isterdim. ve bu sonradan olusan bir istek oss'ye girerken hic istemiyordum.

daha fantastik olabiliyorsa formula 1 pilotu olmayi isterdim.
0
antikadimag
(07.04.25)
beden eğitin öğretmenliği akşama kadar eşofmanla gez toz.
0
mikahakkinen
(07.04.25)
Üst seviye basketbolculara, kısa veya uzun mesafe atletlere imreniyorum.
0
kumandanim
(07.04.25)
sahada çalışan, yeni türleri keşfeden bir biyolog

kısa mesafe koşucusu
0
lüzumsuz adam
(07.04.25)
tahtakele dözvicisi, toptancılık, büyük hurdacılık, hayvan alıp satımcılığı, galericilik büyük icra bürosu, simsarlık gibi tomar tomar parayla iş yapan insanları kıskanıyorum. adamlar poşet poşet parayla iş yapıyorlar. öğlenleri bir tepsiye et sebze dizip fırına gönderip 5-10 pideyle çalışanlar ve komşu esnafla yemek yemek. haftada 1-2 kere pavyona gidip para ezmek. zırt pırt araba değiştirmek,
0
ground
(07.04.25)
özgür bir ülkede savcı olmak ya da adli bilimci olmak...
0
suyin
(07.04.25)
Uzay mikrobiyoloğu ya da astrofizikçi ya da oşinografiyle ilgili bir alan
0
beetlejuice
(07.04.25)
Bol miktarda şiddet ve erotizm içeren düşük bütçeli-B sınıfı film oyunculuğu
0
yurtsuz john
(07.04.25)
Kuyumcu olmak isterdim. Net.
0
drako
(07.04.25)
late viper
(07.04.25)
Beş yıldızlı her şey dahil denize sıfır üst düzey lüks bir otelde yöneticilik hadi yöneticilik olmasa da animatör şefi. Tüm gün çat pat Rusça Almanca Türkçe karışık konuşmak
0
Hallegadola
(07.04.25)
klasik; cerrah, pilot,
ama ben de su var mesela celal sengoru izliyorum, istahli istahli birseyler anlatiyor, jeofizikci olmak istiyorum.
Baklava ustasi cikiyor, baklava yapmak istiyorum.
0
Coma
(07.04.25)
(13)

Nasıl bir erkekle asla kahve bile içmezsiniz?

Kahvedesu
Kriterleriniz nedir baçişkolar?
Kriterleriniz nedir baçişkolar?
0
Kahvedesu
(06.04.25)
erkeklerle kahve icmem genel olarak. benden cok farkli karakteri ve hayati olan anarsist biri ilgimi cekmesi sebebiyle biriyle 3 date ust uste kahve ictim. unutamayacagim bir deneyimdi
0
ala09
(06.04.25)
Rakı da olur ala, maksat muhabbet.
0
🌸Kahvedesu
(06.04.25)
dusuneyim,
basarisiz olanlar, akademik basariyi kast etmiyorum, cabalamamislar, aile parasi, babam sagolsuncular.
herhangi bir dusunceye, gruba fazla bagli olanlar.
burc, meditasyon muhabbeti yapanlar, sen bir de erkeksin ya burc neymis.
isyerinden biriyle.
0
Coma
(06.04.25)
Kadın düşmanı, ezik psikolojisine sahip, özgüven problemi yaşayan, dürtüsel, şiddete ve küfüre meyilli, dindar erkeklerle kahve içemezdim. Onlar da benimle içmezdi zaten, we are clean :d
0
ruhen hastayim ben
(06.04.25)
o zaman kompleksli, fakir/dusuk standarta ok olan, tembel, kilolu, kel, kultursuz, dil bilmeyen ve ruhu emekli erkekten olmaz. bi de "memur" olmaz derdim ama oldu bi kere but devami gelmez
0
ala09
(06.04.25)
Yobaz, narsist, cimri, parasıyla hava atan, pasaklı. Baştan anlayabildiysem bu özelliklerle olmaz.
0
asteriks
(06.04.25)
Herhangi bir sekilde tehlikeli gördügüm biriyle
0
sonsuz
(06.04.25)
Şimdilik aklıma gelenler: sigara içen; kedileri sevmeyen ve tüylerinden rahatsız olan; kadın düşmanı, narsist, şiddete meyilli ve kavgacı; ataerkil kafada olan; dindar; futbolla ilgilenen; bakımsız, giyimine özen göstermeyen; kültürsüz; eğitimsiz; merhametsiz; saygısız; benden kısa; çok fazla küfür eden; çocuk isteyen; kıro rap şarkılar dinleyen; oyun oynamayan; aşırı oyun oynayan; çok sessiz; özgüvensiz; Türkçeye dikkat etmeyen; İngilizce bilmeyen; keko gibi görünen; cimri; arabesk ve mafya dizileri izleyen ve seven; sağlığına ve kilosuna önem vermeyen; kitap okumayan; çok alkol kullanan; tehlikeli görünen; düzgün bir mesleğe ve işe sahip olmayan; kas yapma delisi; sosyal medyada tanımadığı milyon tane kızı takip edip fotoğraflarını beğenen; yalnız yaşamayan erkeklerle buluşmam.
0
art cat chocolate
(07.04.25)
evlenip boşanmış. kesin bir arızaları oluyor.
0
ashleybon
(07.04.25)
@art chocalate
Kriter kalmamış başka
0
Cezcez
(07.04.25)
futbol ve araba dışında bir şeye ilgisi olmayan, fanatik
sosyal medya hesaplarında eskort/teşhirci kadın profilleri takip eden
kadın düşkünü ya da kadınlardan nefret eden
üstü başı pis, kötü kokan
uykuya çok düşkün, miskin

ilk aklıma gelenler
0
deartheodosia
(07.04.25)
ruhen ve asteriks'in kriterlerine katılıyorum. Art cat kadar genişletirsek ohooo yandık diyeceğim. İlla ki birinden biri tutuyor.
0
SiyamkedisiZorro
(07.04.25)
Muhafazakar ve sağcı bir erkekle su bile içmem nerede kaldı kahve.

Politik görüşüm yok diyenle de kahve içip ne yapayım o da vakit kaybı.

Müzik zevki çok önemli benim için o yüzden en sevdiği müzik tarzı arabesk olan biriyle de hayata bakışımız farklı olur yine gereksiz zaman kaybı.

ilk madde, alt başlıkları da şekillendireceğinden devamını yazmama gerek yok.
0
Kediyi üzdün
(07.04.25)
(23)

Duyuru’yu eskisi gibi verimli buluyor musunuz?

m e b
Selamlar. Herhalde burayı aktif olarak 10 senedir kullanıyorum ama son dönemde hiç bu kadar okuduğunu anlamama ya da duyurunun tamamını okumadan cevap verme oranının bu kadar can sıktığını hatırlamıyorum. Kullanıcıların birçoğu sadece soru başlığına bakıp cevap veriyor. Sorudaki “Fotoğraf filtre uyg
Selamlar.

Herhalde burayı aktif olarak 10 senedir kullanıyorum ama son dönemde hiç bu kadar okuduğunu anlamama ya da duyurunun tamamını okumadan cevap verme oranının bu kadar can sıktığını hatırlamıyorum.

Kullanıcıların birçoğu sadece soru başlığına bakıp cevap veriyor. Sorudaki “Fotoğraf filtre uygulaması olarak ne önerirsiniz?” kısmını okuyor, sorunun içeriğindeki “Lightroom ve Snapseed’i kullanıp hiç sevmedim, bunları hariç tutarak başka ne öneririsiniz?” kısmını okumuyor ve cevaba “Lightroom”, “Snapseed” yazıyor.

Kullanıcı kalkmış, hassasiyeti olan bir şeyi soruyor. Derdi yorum almak değil, sorusuna net cevap almak.
Ama cevapların çoğu “Kanka ne önemsiyorsun yea” tadında. Halbuki cevap sadece “Evet”, “Hayır” ile netliğinde olmalı normalde.

Bir diğer nokta da şu. Cevabı tamamen öznel bakış açısına göre değişebilecek, yorum gerektiren soru soruyor adam. Cevap veriyorsun, soru sahibi adam ergen ergen tepki mesajı atıyor.

Hani, “Buralar çok bozdu” demeyeceğim ama gözlemim bu yönde. Bende mi algıda seçicilik oldu, bilmiyorum tabii. Sadece sizde durumlar nasıl diye merak ettim.
0
m e b
(06.04.25)
Burası artık kibir ve egodan geçilmiyor. Birbirlerine laf sokmak için pusuda bekleyen nickler var. İsimlerini yazmayacağım.

Burası miadını doldurmuş
0
respect
(06.04.25)
Bence verimli değil. Duyuru tipi platformlar yeni nesli çekmiyor pek. Buranınn yaş ortalaması yüksek ve cevaplar bu açıdan biraz tutucu oluyor. Z kuşağı boş gibi olsa da enerjilerini seviyorum ben.
0
runaway
(06.04.25)
asla, eskiden her soruya iyi kötü cevap gelirdi, şimdi çoğu duyurumu siliyorum bekleyip cevap yok diye.
bence ise @runaway fikrinin aksine yaşlar çok küçük, olgun insan yok.
0
kurcalamabozarsin
(06.04.25)
Ben verimli buluyorum.
Sorulan sorulardan da, verilen cevaplardan da çok şey öğrendim. Kendime çok şey kattım.
Sorduğum soruların hepsine de doyurucu cevaplar aldım.
Memnunum yani.
Arada bazı cevaplarda küfür, ağır argo sözler kullanılıyor olmasını irite edici buluyorum. Onun dışında sorunum yok.
0
Mirket
(06.04.25)
ben pek verimli bulmuyorum ama bunun duyuruyla pek alakası yok, sırf cevap vermek için boş beleş cevap veren insanların sayısı artmış. öteyandan ne sözlük 10 sene önceki gibi ne de başka bir yer. genç neslin aramıza katılmasıyla kalite haliyle düşüyor.
0
Fodera
(06.04.25)
Ben format olarak seviyorum ama hiç geliştirilmediği için işlevsiz buluyorum.
Çok sık takip ettiğim bir yer olmadı ama bi dönem gruplaşmaların döndüğünü okumuştum.
Her yerde olduğu gibi iyi insanlar da var kötü insanlar da.
0
aydogank
(06.04.25)
onceden akiyordu, komikti simdi sidik yaristirma yeri gibi oldu bence.
ydisi sorusu var atiyorum, cevap en cok ben ydisinda yasadimi kanitlama ustune, yazarin sorusuna cevaptan daha cok.
0
Coma
(06.04.25)
liseden beri buradayım, bi 10-15 yıl yani. her zaman böyleydi hatta eskiden daha çok burada şikayet edilen şeyler olurdu; devamlı bi ifşa falan yapılırdı mesela, boş boş muhabbetler, kendini ispatlamalar falan. şu an daha az bence ama bi nedeni de eskisi gibi aktif kullanıcı sayısının çok olmamasından olabilir.
0
deartheodosia
(06.04.25)
Yukarıdaki gerekçeler yüzünden bir süredir bakmiyordum. 1 aydır falan tekrar buralardayım. Sanki biraz daha iyi gibi geldi bana 1-2 sene öncesine kadar. Herhalde en az 15 yıldır falan buralardayım dır.
0
primetime
(06.04.25)
Buranın mevcut hâlinden şikayet edip gene de günlerini saatlerini burada geçiren loser tipler var ki bence bu daha vahim.

Cevaba gelirsek, verimilik şu an 8% civarında.
0
feastofthedamned
(06.04.25)
Hehee uzun zamandır böyle
En gıcık olan durum da milletin burada soruya cevap vermeden etik dersi vermesi
Ben mesela bir soru sormuştum emniyet şeridinden bir süre gittim arkamda da jandarma vardı ceza gelir mi diye. Bunu yazarken bilmediğim bir şehirde tali yoldan otobana çıkıp emniyet şeridinden çıkmak için fırsat bulamadığımı fark etmeden yaptığımı söylemiştim.
Gelen cevaplar şöyleydi
Beter ol
İnşallah 100 milyar yersin
Ben her gün senin gibilere küfür ediyorum
Falan filan
:)
Ve bu cevapları verenlerin çoğunun ehliyeti yok araba kullanmıyorlar ve benim gibi 30 yıllık ehliyeti olanlara cevap veriyorlar
O yüzden burası da ekşi sözlük gibi verimliligim düştüğü bir yer
0
etna
(06.04.25)
En kıymetli yazarlar moderasyonca eften püften sebeplerle adete kıyıldı, küstürüldü. Moderasyonun derdi neydi anlamadık.
Ekşisözlükte reklamını yapıp buraya taze kan göndrmek lazım.
0
luluki
(06.04.25)
Verimlilik düşük ancak başka neresi var? Yaşı ilerleyen giremiyor. Zaten yeni kuşaklar buralara gelmez.
Açtığın başlığa cevap verilmemesi durumu çok oluyor. Nerede o eski günler muabbeti de gereksiz.
0
mikahakkinen
(06.04.25)
luluki+1 en iyi yazarlar kusturuldu, duyurudan sogutuldu, sacma sapan her sorunun her cevabin silindigi zamanlardan sonra enkaz halinde halen duyuru. Normalde tartisma baslatici icerikten 2 hafta bani yemistin iyi ihtimalle ya da suresiz ban. O derece g.zekali donemleri oldu bu sitenin halen daha gelip yaziyoruz, bize plaket, odul falan verilmesi lazim aslinda.
0
speedy
(06.04.25)
Yazdıklarınıza katılıyorum. Ya cevap yok ya da tersleme var.

@etna +1
@luluk +1
0
gilbeys
(06.04.25)
Sırf ikili kavgalar, kaos, dedikodu ve gruplaşmalardan dolayı çok verimli buluyorum.

bkz. arbre ve ruhen hastayım ben atışmaları

@arbre hepsini okudum sen haksızsın arbre!
0
Shepard
(06.04.25)
Ciddi ve teknik konularda efektif cevaplar geliyor, yardımcı olmaya çalışan zihniyet ve iyi niyet olduğunu düşünüyorum. Yoruma açık göreceli soyut konularda ise, gereksiz bir agresiflik ters yaklasimlar var, kucul savaşları kazanmak zorunda değiliz
0
deepness
(06.04.25)
Sorulan soruların da büyük kısmı cevap verilebilecek nitelikte değil.

Cevap hakkı doğmaması için üzeri kapalı söyleyeceğim ancak durumunu hiç anlatmadan, şartlarından hiç bahsetmeden soru soran bir sürü kullanıcı var ve bu sorular cevaplanamaz durumda.

"Sen olsan ne yaparsın?" sorular var bolca. Sen değilim. Seni tanımıyorum. İçinde olduğun şartları bilmiyorum. Sen de durumu detaylı anlatmıyorsun. Nasıl bir cevap almayı bekliyorsun? Bu tipler de garip gerçekten.

Sağlık, ilaç, tahlil sonucu ve hukuki konularda çok fazla soru var. Soranların da cevaplayanların da kafaları ayrı güzel, başlarına dert açmak için fırsat kolluyorlar adeta.

Ben yaşım itibarıyla yapay zekaları kullanmaya hala tam alışamadım ancak iyi bir arama motoru kullanıcısı olduğumu söyleyebilirim. Yaşı muhtemelen benden çok daha küçük olmasına ve hem arama motoru hem de yapay zeka çağının içine doğan çok kullanıcı var ve bunlardan birine sorup kolayca cevap alabileceği soruları buraya soruyor. Bir şeyin fiyatını buraya soran insan var. Yahu, herhangi bir arama motoruna fiyat 2025 diye yazsan ilk sırada çıkacak zaten.

Ne emmeye ne gömmeye gelenler var. Sorduğu sorunun istediği, hayal ettiği gibi bir cevabı yok. Yok kardeşim, gerçekten yok. Sorun doğru cevabı verende değil, sorun sende. Beklentilerini iyi ayarlayamamış, konuyu iyi değerlendirememişsin. Olmayacak bir şey için olmayacak cevap istiyorsun. Yok öyle bir şey. Bu nedenle gerçekçi cevapların hiçbirini beğenmiyor, hepsine kulp takıyor.

Bir de cevabı beğenmeyenler var. Soru özetle şöyle: A mı B mi? Diyorum ki C çünkü ben de benzer bir yoldan geçtim, hem A'yı hem de B'yi denedim ve ikisinin de derde derman olmadığını gerekçeleriyle ifade ediyorum. Bu sırada mutlaka başka bir hırt gelir ve "Vatandaş A mı B diye sormuş, C diyen andavallar var" tadında bir cevap verir. A mı B mi sorusuna C yazdıysam, sizin daha gitmediğiniz yolu ben döndüğüm içindir canım kardeşim.

Çoğunluk cevap verenlere dair şikayetleri ifade etmiş, ben de soru soranlara dair şikayetleri yazayım istedim.
0
10551037
(06.04.25)
Hayata farklı açıdan bakan duyuru kullanıcısı var. Ancak; kibirli ve ruh hastası insanda çok. Fikrini belirtecek bir yorum yazıyorum adam gelmiş bana laf sokuyor üst perdeden. Anlayamadım dertleri nedir.
0
komando kani var bende
(06.04.25)
yazdıklarının altına imzamı atarım. hiç eskisi gibi değil. kişisel soru sormaktan kaçınıyorum, soracak olursam da genelde sorduğuma pişman oluyorum.

mevzu "verilen cevabı beğenmemek" değil. cidden senin de söylediğin gibi, duyuruyu okumuyorlar çoğunlukla. konudan alakasız cevap veriyorlar. yahut spesifik bir şey soruyorsun, ondan bağımsız değerlendirmede bulunuyorlar vs...

açıkçası eski samimi duyuru ortamı olsa bundan bile şikayetçi olmazdım ben. çünkü o zaman iyi niyetine güvendiğim, abi-abla bildiğim insanlar vardı. onlar mesela konuyla alakasız cevap verse bile "büyüğümdür bi bildiği vardır" diyebiliyordun ki 90'ların başında doğup internetle büyümüş nesil için bunun ne kadar tuhaf bi konsept olduğunu söylememe gerek yok sanırım. yani biz burada soru sorup cevap almanın ötesinde şu veya bu yönünü örnek alabileceğimiz insanlar da görüyoduk eskiden.

ha şimdi yok mu yine var ama çok daha az. eskisi gibi değil. eskiden duyuru'ya girdiğimde 50-60 tane arkadaşımın sürekli takıldığı kahvehaneye girmişim gibi hissederdim. şimdi 3-5 tanıdığın olduğu, diğerlerinin bıçak çekip çekmeyeceğini bilemediğim, sırf alışkanlıktan geldiğim bi ortam benim için.

abi ben burda laf arasında maddi durumum iyi değil dedim diye mesaj atıp destek çıkanlar oldu, zamanında iş için ihtiyaç duyduğum bilgisayarım bozulmuştu da bi abi gel buluşalım deyip bana laptop ödünç vermiş üstüne doğum günüm diye baklava filan ısmarlamıştı. ha ben duyuru'ya zaten "bana para verilsin, baklava ısmarlansın" motivasyonuyla girmedim hiçbi zaman ama bi dönem BU KADAR samimi bi ortamdı, olabiliyordu.

şimdi yarısı zaten troll. kalanın yarısı okuma yazması olmayan boş beleş tipler. 2-3 tane insandan fikir/akıl almak için her şeyi dökmek de takdir edersin ki eskisi kadar hoş gelmiyor kulağa. insanlar burada tanışıp evlenirdi, canı sıkkın olana moral verilirdi, ilişkisi bozuk olan ilişkisini kurtarırdı vs. gerçekten kaliteli ve samimi bi camia vardı. öyle kankito ayağı da yoktu yani çoğu insan çıkarı şusu busu için yapmıyordu bunu.

şimdi öyle bi inceliği geçtim, karşısındakinin insan olduğunu bile dikkate almadan cevap veriyorlar. ha bu konuda 35 senedir ben de eleştirilen biriyim, bana da çok kızmışlardır kırıcısın, sertsin, hayvan oğlu hayvansın diye ama allah içün kızan eden insanlar bile iyi kötü bilir ne olduğumu.

velhasıl eskiden duyuruda DOSTLUK VARDI, KARDEŞLİK VARDI. hiçbi şey yoksa saygı vardı. şimdi bomboş. sorular boş, cevaplar daha boş. yeni nesil bitmiş.
0
mark greg sputnik
(06.04.25)
Bilmiyorum, çok kafa yormadim açıkçası. Hayatımda bir yeri var ama azaldı mı aynı mi bilmiyorum.

Ama burada denildigi gibi iki konu biraz enteresan;
Teknik sorularda cevaplar süper oluyor. Soru duygusal vs şeyler oldu mu ortalık karışıyor.

Google'da 3 saniyede cevabı çıkacak şeyler soruluyor. Bunun neden duyuruda olduğunu hala anlamadım.

Onun dışında genel olarak galiba yaş ilerledikçe sosyal medya geriliyor gibi. Misal uzun dönemdir gssozluk yazariyimdir. Orada da aynı tadim yok. Sebebi insanlar mi yoksa benim artık bunlarla ugrasamayacak olmam mi bilmiyorum. Yani bu soruyu birçok sosyal medya platformu için sorabiliriz bence.
0
logisticsmanager
(06.04.25)
realiteden uzak, pervasızca hayal aleminde yorumlar yazılıyor
yalan yanlış bilgiler veriliyor
0
mantık
(06.04.25)
luluki+1 speedy +1
her sosyal ortam gibi burada da sosyalleşme işlevi aktif oldukça duyuru canlı oluyor. ancak buradaki sosyalliği, espri yapanları, zeki yanıtlar verip inceden eleştiri yapanları vb. engelleye engelleye, asıl kullanıcıları banlaya banlaya insanları küstürdüler. ben de küskünlerden sayılırım. tabi fazla sosyallikten ortalığın karıştığı da doğrudur, yeni nicklerle sinsi sinsi izliyorlar biliyorum swh.

kendi adıma eskisi gibi bir motivasyonum yok. eskiden boş zamanımda duyurulardan yardımcı olabileceğim konu var mı diye bakardım. şimdi elimin altındaysa yardım etmek için belki cevap yazıyorum, onun dışında boş zaman aktivitesi, kafa boşaltan boş başlıklara boş yorumlar yazıyorum.

bir de şu sağdan soldan fırlayan reklamlar, bu nedir abi ya?
0
her giriste sifresini unutan adam
(06.04.25)
(10)

Yengeye hediye

yurtsuz john
2 senede bir ziyaretine gittiğim arkadaşımın eşine (kadın) ne hediye götürebilirim?Çocuğu için oyuncak falan zor değil ama kadın için baklava, lokum falan olmuyor. Bana yardım edin. Cahil biriyim ben.
2 senede bir ziyaretine gittiğim arkadaşımın eşine (kadın) ne hediye götürebilirim?

Çocuğu için oyuncak falan zor değil ama kadın için baklava, lokum falan olmuyor. Bana yardım edin. Cahil biriyim ben.
0
yurtsuz john
(01.04.25)
Ayakkabı? Kadınlar sever
0
etna
(01.04.25)
arkadaşın eşine hediye alınmaz, hele 2 yılda bir görülen gidilen. ev hediyesi alınabilir. varsa evlerine, güzel bir tablo da siz alın
0
avatar is back
(01.04.25)
Saksıda canlı çiçek?
0
kobuzchu kiz
(01.04.25)
Avatar +1 eve hediye alınır
0
yenibirgüzelnick
(01.04.25)
avatar +1
0
cooperr
(01.04.25)
sunum tabagi alinabilir. katiteli, sik bir sey.
baklava da cok güzel fikir. el acmasi yapan güzel bir yer varsa bildigin cok sahane olur :)
0
sonsuz
(01.04.25)
pasabahce gibi guzel bir yerden cerceve al.
0
Coma
(01.04.25)
Güzel bi' eşarp olur, kullanıyorsa yelpaze olur, kitap seviyorsa kitap olur, kitap ayracı olur
0
kumandanim
(02.04.25)
2 yılda bir görülen arkadaşın eşine hediye alınmaz +1
cicek, tatli falan alin giderken. cocuga da hediye, yeter.
0
65 derece
(02.04.25)
@ 65

yok arkadas illa adamin karisina hediye almak istiyor gibi...
artik hayirlisi :)
0
cooperr
(02.04.25)
(11)

Son zamanlardaki guilty pleasure'ınız nedir?

kizil karga
Nedir?
Nedir?
0
kizil karga
(01.04.25)
Bir süredir geceleri gizli gizli Mertcan Bahar videoları izliyorum çok güldürüyor beni münafık.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(01.04.25)
gossip girl'e 18. kez baslamak. :)
0
sonsuz
(01.04.25)
semicenk
0
armagan abanuz
(01.04.25)
15 yıllık bir hardcore metalci olarak shik shak shok şarkısını bayıla bayıla dinlemek, 2024'te en çok dinlediğim ikinci şarkı yapmak.
0
estranged
(01.04.25)
Love is blind
0
matilda
(01.04.25)
mukremin
0
Coma
(01.04.25)
Instagram’da Kafa Dağıtma Bölgesi diye bir hesap var. Onun yaptığı videolara acayip gülüyorum. Açıp eski içerikleri tekrar tekrar izliyorum. Aşırı saçma videolar var ama çok komik ve kaliteli geliyor nedense.
0
himmet dayi
(01.04.25)
şu saçmalık rahatlatıyor:
www.youtube.com
0
WithWorth
(01.04.25)
sezen aksu'nun 2 şarkısını dinlemek
vurmayın.
0
ya ben lan neyse
(01.04.25)
Ortamlarda burçlara inanmıyorum ama youtu.be önerilerde haftalık burç yorumları önüme çıkınca kendi burcumun yorumlarını dinliyorum.
0
Amaranta ursula
(01.04.25)
1-2 aydır youtube' da Medcezir shorts lara sardım.
0
kumandanim
(02.04.25)
(7)

Hukuk mezunları neye göre yurt dışına kariyer yapmaya gidiyor ?

feastofthedamned
Sağlık veya mühendislik gibi evrensel bir yeterliliğe sahip olmayan ve tamamen türk yasalarına, kanunlarına göre eğitim almış bu insanlar nasıl yurt dışında denklik bulabiliyor ki ? Gittikleri ülkelerin yasaları ve işleyişi ile bizimki tamamen farklı, bu nasıl teknik olarak mümkün oluyor ?
Sağlık veya mühendislik gibi evrensel bir yeterliliğe sahip olmayan ve tamamen türk yasalarına, kanunlarına göre eğitim almış bu insanlar nasıl yurt dışında denklik bulabiliyor ki ? Gittikleri ülkelerin yasaları ve işleyişi ile bizimki tamamen farklı, bu nasıl teknik olarak mümkün oluyor ?
0
feastofthedamned
(18.03.25)
Master için gidip dönüyorlar genelde. Herhangi bir sosyal dalda yurtdışında tutunmak zor. ABD de çalışan Türk avukatlar gördüm ama müşteri profili genelde Türklerden oluşuyordu. Göçmenlik üzerine çalışıyorlar.

Hukukçu olarak iş bulmak, para yapmak o ülkenin vatandaşı içib bile kolay değil. Yığılmanın fazla olduğu bir alan.
0
runaway
(18.03.25)
uluslararasi enerji, insaat, yap islet devret, oil&gas, sozlesme hukuku, tahkim gibi alanlarda calisiyorlar, bu alanlarda her milletten insan bulabilirsiniz, insan haklari, uluslararasi organizasyonlar vs. ile ilgili calisiyorlar. hukuk sadece evlenme bosanma ve icra degil cunku.
0
kassiopeia
(18.03.25)
compliance falan calisanlar var benim bildiklerim. yani ingilizcesi yeterse ozel sektorde is bulabilenler var ama illa ki hukuk isi degil. daha dogrusu avukat sifatiyla is yapamiyorlar, o sekilde bir "denklik" almak soz konusu degil.

mesela turkiye'deyken muhendis olan arkadasim isvicre'de danisman olarak calisiyor. denklik falan da almadi zira yaptigi is teknik olarak muhendislik degil, iktisat/isletme falan okumus birinin de yapabilecegi bir is. onun gibi dusun.
0
hot potato
(18.03.25)
cogunlukla bir iki basamak alta inip calisirlar:

doktorlar hemsire olur
muhendisler cizim elemani, santiye elemani vs
avukatlar da sekreterlik/asistanlik yapar

birde kafayi kirip bastan okuyan tayfa var..
0
cooperr
(18.03.25)
hukuk okuyan birisinin illa avukat, savcı, hakim ya da noter olma zorunluluğu yok. hukuk danışmanı olur. davaya girmediği sürece de istediğini yapabilir. mesela ingiltere'de solicitor var, bir de barrister var. barrister'lar davalara giriyorlar, solicitor'lar ofiste avukatlık yapıyor. türkiye'de de hukuk okuyup yıllardır duruşmaya girmemiş bir dolu avukat var.

kaldı ki yurt dışında avukat olmak için farklı farklı yöntemler var. ingiltere'de mühendislik ya da başka bir bölüm okuduktan sonra 1-2 yıllık hukuk yüksek lisansı yapıp avukat olabiliyorsunuz. bizim hukuk sistemimiz kıta avrupasına daha çok benzediği için, belki 1-2 ek ders vererek avukat olabiliyorlardır. amerika'da galiba amerika'da okumanızı istemeden sadece sınava girerek avukat olabileceğiniz bazı eyaletler var galiba.
0
co2s2
(18.03.25)
Evrensel yeterlilik dediğin, yani kast ettiğin şey nedir?

Yurt dışından denklik bulmak ne demek? İş bulmak mı? Yoksa ilgili eyalet yasalarına göre orada hukuk practice etme yetkisi mi?

Gider mesela tr’de avukat olan biri new york baro sınavına girer, ve yetkilendirilir orada hukuk yapmaya. İngiltere’de de benzer bi muhabbet var dual qualified olmak için. SQE gibi bir şeyler çok bilmiyorum ben de detayını ancak gidip kariyer yapılabiliyor yani İngilizcen iyiyse. İyi dediğin de işte IELTS 8 ve üstü gibi düşün.
0
vedatchilipeppers
(18.03.25)
arkadasim doktora yapti, almanya'da. turk ve alman hukukunu karsilastirdi artik ne acidan onu bilemem, almancilara avukatlik yapiyor.
0
Coma
(18.03.25)
(9)

nevresim takımı nereden alınır?

OgutucuRecep
kadınlar goşunn erkekler çaresizzzz5 takım alacam 3 tek 2 çift. karaca, yataş, madame coco falan fıstık...neye dikkat edelim nereden kampanyalı alalım?
kadınlar goşunn erkekler çaresizzzz

5 takım alacam 3 tek 2 çift.
karaca, yataş, madame coco falan fıstık...

neye dikkat edelim nereden kampanyalı alalım?
0
OgutucuRecep
(25.02.25)
amazon
0
zeleno
(25.02.25)
Yatağının yorganının enini boyunu ölç.
İkeanın ürünleri iyi. Ama yastık kılıfları 50x60, Türk standardı 50x70
Özdilek.com'a bi bak.
Pamuk, keten miktarı baya bi fazla olsun.
Fitted çarşaf lastikli çarşaf demektir. Seviyorsan ondan al.
Takımlar genelde çarşafsız olur. Çarşafı ayrıca alman gerekir.
İlmek sayısı arttıkça fiyat ve kalite artar.
vs

Pardon. Kadınlar goşunn demişsin. Ben niye goştuysam.
0
Mirket
(25.02.25)
Taç
0
mikahakkinen
(25.02.25)
madame coco iyidir ranforce, pamuk saten kumas olsun ona dikkat edersin bazilari %100 pamuk olmayabiliyo. ikea asiri saglam ama olculeri standartimiza uymuyor
0
ala09
(26.02.25)
dün madame coco'dan çarşaf ve yastık yüzü aldım. %100 pamuk olsun yeterli bence.
0
spirit crusher
(26.02.25)
özdilek
0
mantık
(26.02.25)
kalite arıyorsan özdilekten şaşma. ortalama bi şey arıyosan madame coco vs olur.
0
turuncu tonlarda
(26.02.25)
Karaca iyi ama English Home da iyi, daha solan olmadı.
0
charbiel
(26.02.25)
ben de ikea carsaflarini hic begenmiyorum, ozdilek, yatas guzel. madame coco, karaca normal.
0
Coma
(26.02.25)
(9)

Değişen arkadaş neden değişti?

Mirabel
Bir arkadaşım var baya iyi tanırım. Bu 2 sene önce sevgili yaptı gruptan koptu ve başka bir arkadaş çevresi oldu. Yeni arkadaş çevresi aşırı narsist ve sürekli kendilerini haklı bulan insanlar. Kafaları bi değişik çalışıyor. Arkadaşım da hiç kötü birisi değildir.Arkadaşla kahvaltıya gidelim dedik me
Bir arkadaşım var baya iyi tanırım. Bu 2 sene önce sevgili yaptı gruptan koptu ve başka bir arkadaş çevresi oldu. Yeni arkadaş çevresi aşırı narsist ve sürekli kendilerini haklı bulan insanlar. Kafaları bi değişik çalışıyor. Arkadaşım da hiç kötü birisi değildir.

Arkadaşla kahvaltıya gidelim dedik menemen söyledim wc ye gittim. Döndüğümde menemen sade mi olsun diye sordular dedi. Sade menemen ne dedim yumurtasız dedi. Meğer kaşarlı mı olsun diye sormuşlar. Neyse ben buna güldüm yumurtasız menemen mi olur falan dedim. Olur ben yapıyorum diye iddia etti. Yumurtasız menemen olabileceğine beni ikna etmeye çalışarak kahvaltıyı tamamladık.

Dün yine beni aradı bişey sorcaktı. Geçen hafta ulaşamadım sana dedi. Nası ulaşamadım görmedim mi aradığını dedim yoo dedi ulaşamadım işte dedi. Aramadın ki dedim. Sonuçta ulaşamadım dedi. İyi peki dedim. Bunun gibi bişeyler daha oldu. Mesela birisi işe başlamış onlarda kesin akpli falan deyip kızı linçliyolar arkadaşlarıyla ama kızın cvsi süper falan. Diyorum ki bugün kızı linçliyosunuz yarın siz linçlenirsiniz. Ben kendime güveniyorum diyor ama linçledikleri kızın cvsi boğaziçi+abd ama kendisinin ki çukurova

Bu arkadaşın gerçeklik algısı böyle değildi. Değişik bi şey olmuş. Sizce yeni arkadaş çevresi böyle diye mi oldu ve bu davranış biçimine ne denir? Gerçeği kabul etmeyen ve kafasındakine göre aktaran.
0
Mirabel
(23.02.25)
bi tarafı kalkmış, kaba bi insana dönüşmüş. belki hep böyle bir potansiyeli vardı ama çevresi mazlum olduğu için açığa çıkmıyordu.
0
neira
(23.02.25)
Kısaca değinirsek,
yumurtasız menemen demek, çimento olmadan beton yapmak demektir.
İyi ki inşaat mühendisi değil.

Değişmesine sebep olan şeyler yine onun başını ağrıtmadığı sürece sizi anlamaz sanırım. Uzak durun
0
diyecevaplandı
(23.02.25)
Bu arkadaş hep böyleydi, senin farkındalığın artmış.
0
olaylar olaylar
(23.02.25)
Geçmişte ne yaşadınız bilmiyorum ama bir arkadaş birdenbire aniden size karşı değiştiyse. Birisi onunda yanında sizinle ilgili olumusuz birşey söylemiş olabilir.
0
komando kani var bende
(23.02.25)
Üniversite civarındaki bir kafede yumurtasız menemen menüde vardı. Mantıken saçma ama öyle ifade etmişlerdi. Hepimiz çevremizden etkileniyoruz, arkadaşınız da yeni grubundan etkilenmiş olabilir. Değişmiş olabilir, zaten değiştiği için o grupta olabilir. Ya da hep öyleydi, size batmaya başladı.
0
asteriks
(23.02.25)
Onu kaybetmek seni çok fazla üzüntüye sokmayacaksa hayatını mahvetmeyecekse bence onu al karşına konuş. Bak eskiden böyle böyle yapardın şimdi şunu şunu yapıyorsun. Eskiden böyle tepki verirdin şimdi şöyle tepki veriyorsun, ne oluyor ben seni anlayamıyorum de.

Ya kavga edersiniz ya etmezsiniz. Kavga ise ya arkadaşlığın bitmesiyle sonuçlanır ya da devam edersiniz. Bitmesini göze alabiliyorsan bence açıkça konuş. Çok fazla yorabilir bu seni.
0
muhayyer divan
(23.02.25)
hahaah bence arkadaşınız biraz boş muhabbet etmek istemiş, nefret etmek istemiş birinden. Size de farklı gelmiş. Verdiğiniz iki örnek de bana çok alakasız geldi. Yok yumurtasız menemen mi olurmuş, yok başarılı birini akpli diye linçlemişler. Yumurtayı sevmiyordur, yumurtasız yapıyordur. Kızdan hoşlanmıyordur, kötülemek istemiştir. Kızın hayatını mahvedecek şekilde bu görüşünü ortalık yerde söylemiyorsa sorun yok bence. Tabii arkadaş olarak "saçmalamaaa, gayet de hak edecek bir cvye sahip" diye savunun, doğru yolu gösterin de bu niye böyle oldu demeyin. Daha çok bu kızla bunun derdi ne(2. olay için) diye düşünebilirsiniz :D Bir de genel olarak, bence de arkadaşınız değişmemiştir, sizin farkındalığınız artmıştır.
0
tulumba
(23.02.25)
ben menemen olayindaki gibi muhabbetleri cekemiyorum, uzaklasmak icin bana yeter.
ama diger kizi belki gommek istemistir.
arkadaslik malesef omru olan birsey, belki sizinki de bitmistir.
0
Coma
(23.02.25)
Yumurtasız menemenden sonra aklıma gelen youtube yorumları:

youtu.be

:p
0
beetlejuice
(23.02.25)
(11)

Başımıza gelen esrarengiz olay

ananiyimioguz
Yani cok da abartmamak lazim belki ama bana milyonda bir ihtimal gibi geldi, hala olayın tuhaflığını atlatamadık. Siz de bir puanlayın bakalım.Şimdi biz bir sitede 2-3 yıldır oturuyoruz ve genelde pek misafirimiz olmaz. Kapımız pek çalmaz. 10 katlı bina nın 9uncu katında ve daire 30dayız diyelim.Sit
Yani cok da abartmamak lazim belki ama bana milyonda bir ihtimal gibi geldi, hala olayın tuhaflığını atlatamadık. Siz de bir puanlayın bakalım.

Şimdi biz bir sitede 2-3 yıldır oturuyoruz ve genelde pek misafirimiz olmaz. Kapımız pek çalmaz. 10 katlı bina nın 9uncu katında ve daire 30dayız diyelim.

Sitemizde 4 blok var. A B C D blokları. Biz A dayız.

Ön bilgiden sonra gelelim olaya.

Oturma odasında, bizim yazlıktan getirdiğimiz ve hiç kullanılmayan bir yatak var. Hiç kullanılmıyor ve yer kaplıyor diye satılığa koymuştum, 1 yıldır ilanda.

Geçenlerde bir kadın aradı, ben de çok yakında oturuyorum, görebilir miyim dedi. Tabi dedim akşam 8 gibi gelebilirsiniz o sırada eşim de evde oluyor çünkü.

Kadına konum attım, geldi, siteye girmiş, hangi blok hangi daire falan dedi. A blok 9. Kat daire 30 dedim.

1dk sonra kapı çaldı. Aa ne çabuk geldiler dedim, kapıyı açtık eşimle, 2 adam 1 cocuk. Hoş geldiniz yatak içindi degil mi? dedim, evet dedi. Buyurun dedim içeri girdiler, sanki biliyormuş gibi koridorun sonuna gittiler. Ben de içimden diyorum ki herhalde kadın çekindi, erkek akrabalarını gönderdi, kendisi asagida bekliyor.... Çünkü bir de taşınması lazım hani.

Neyse adamlar girdi yatağı gördü dedi ki "aa bu bizim baktığımız yatak değil." Nasıl degil hocam fotograf attim ya hatta az once de bi hanimefendiyle gorustuk telefonda dedim. Yoo biz hic telefonda gorusmedik ki yazistik sadece dedi. Hatta geçen hafta da görmeye gelmiştik, bu sefer almaya geldik dedi.

Dedim o zaman biz sizi beklemiyorduk, biz farkli kisilerle gorusuruyoruz siz yanlis geldiniz herhalde dedim. Adam da allah allah oyle mi olmus gercekten ya ben de abla niye degismis diyordum icimden dedi sdjfjgksf biz bi gerildik ama siz tam kimle görüştünüz falan dedik, adam da yazismalari gösterdi 5dk once bizim sitenin adını vermis birisi ve c blok kat 9 daire 30 demiş. Adamlar da bina girisinda bizim blok numarasi silinmis anlasilmiyor yanlislikla buraya girmiş. Tam onlar çıkarken öbür kadın, annesi ve bir çocuk geldi.

Başka bakan da mı var biz ciddiydik dedi. Oturduk durumu anlattim onlar da şaşırdı.

Şimdi siz söyleyin nasıl oluyor da aynı zamanda ayni sitede aynı katta ama farklı bloklarda birsey satiliyor ve 2si de yatak oluyor ve aynı dakikalarda bakmaya geliyorlar...

Cok değişik bir rastlantı oldu başta gerildik ama şuan gülüyoruz siz ne diyorsunuz bu kadar rastlantı normal mi yoksa bizim hayat fazla durağan gidiyor da basit bir olayı fazla mı abartıyoruz?
0
ananiyimioguz
(22.02.25)
Filmde izlesem abartmışlar derim. Ama olunca da oluyor böyle şeyler.
0
jülsezar
(22.02.25)
@Arbre kadın siteye girdiğini söylemiş ama zaten daireyi öğrenmeden
0
jülsezar
(22.02.25)
Şimdi bulması zor ama yıllar önce sözlükte biri yazmıştı buna benzer bir olayı .
Arkadaşının evi diye yanlış bir evin kapısını çalıyor.
Kapıyı arkadaşının babası olarak sandığı başka biri açıyor.
Arkadaşının ismini söyleyerek,
- evde mi diye soruyor.
Adam da, evde diyerek onu içeri alıyor.
İçeride arkadaşının(!) odasına kadar giriyor.
Ama o ne ?
Odada gördüğü kişi arkadaşı değil başka biri.

Kısacası çok nadiren de olsa hayatta acayip şeyler yaşanıyor.
0
diyecevaplandı
(22.02.25)
@arbre, yok daha neler, öyle olsa kadın daha sitenin dışındayken beni aradiginda ben blok ve daireyi soyledim.

1dk icinde siteden bizim bloga kimse yuruyemez, yurudu diyelim 1 dk da 9u kata cikip kapiyi calamaz. Oyle oldugunu dusunmuyorum, denk gelmis.

Kadin da yasli annesi ve cocugu ile geldi baya sohbet ettik hastanede labaratuvarda calisiyormus yeni tayin olmuş, abisi haftaya geldiğinde almaya gelecekler.

Ha bir de ilk aradiginda ben zaten hep evdeyim ama siz esim geldikten sonra gelin isterseniz demistim, hirsiz olsalar ev bos kalmiyor ki niye oyle birseye kalkissinlar.

@ diyecevaplandı, :D o da çok uçukmuş
0
🌸ananiyimioguz
(22.02.25)
Sokaktaki rastlantılar da çok gizemli aslında örneğin yurt dışına gidiyorsun italyanın turistik bir yerinde 20 senedir görmediğin arkadaşınla müze kuyruğunda karşılaşıyorsun, o noktaya gelene kadar iki kişinin hayatında o kadar çok olasılık var ki bir şekilde denk geliyor

Belki kahvaltı üstüne içtiğin kahve sana 30 saniye geç gelse bu karşılaşma olmayacak ama oluyor
0
grimavi
(22.02.25)
Üniversitede okurken bir maraşlı arkadaş vardı yurtta yan odamda kalırdı.

-farklı internet cafeye giderdim ara sokaklarda filan bi bakardım çaprazımda oturuyor.

-akşam bi yere yemeğe giderdim bi bakardım herif orda.

-işe başladım bir dershanede, gittim ilk iş günü baktım önlükle sınıftan çıkıyor.

-istanbul'da sultan tekneyle geziyorum herif yanımdan geçen tekneden el sallıyor.

-okul bitti başka bi arkadaş askere gitti, görüntülü görüşüyorum maraşlı arkadan el sallıyor.

Tesadüfün boku çıkabiliyor :)

Ne adamdın sen maraşlı!
0
rodeocu
(22.02.25)
Ya olmasına olur da bence esas esrarengiz olan, şu zamanda tanımadığın iki kişiyi evin baş köşesine geçiren cesaretin.
0
primetime
(23.02.25)
işte bunlar hep simulasyon, npcler karışmış.
0
orpheus
(23.02.25)
arkadasim bana kimyada kopya verecek misin diye mesaj atti, ben de babamin telefonundan -kimya da kopya da senin kopegin olsun falan yazdim, cunku 1 sms 2 kontordu o zamanlar. numarayi yanlis yazmmisim ve o mesaj bir kimya ogretmenine gitmis. sonrasi rezillik.
0
spherical
(23.02.25)
Senin olayına benzemiyor ama bende bi keresinde acelem vardı ve işyerindeki kilitli kapıyı farketmeden evimin anahtarı ile acmıştım.sonra orasının anahtarını farklı yerde görünce konuya uyandım.tekrar tekrar aynı yeri ev anahtarı ile açmaya denediğimde kapıyı açamadım.Sonra araştırdığımda benzer olayı yaşayan baya bir kişi olduğunu da öğrenmiştim.
0
essoist
(23.02.25)
dersanedenyim 14 yasinda derste kolum titremeye basladi, insanlar gorupte birsey demesin diye siranin altina dogru egildim. 34 yasinadyim su an kolum veya hicbir yerim oyle titremedi, eve donunca babannemin vefat ettigini ogrendim. bana hep cok tuhaf gelmistir.
0
Coma
(23.02.25)
(7)

2 Haftalık Avrupa Turu Mont Sorunu

Take it away honey
Dostlar merhaba, Yaklaşık 2 haftalık bir süre boyunca Milano, Lüksemburg, Venedik, Floransa ve Roma'da olacağım. Bu gezilerimde eşlik etmesi adına Decathlon'dan aşağıdaki montu aldım. (git:https://www.decathlon.com.tr/p/erkek-outdoor-kus-tuyu-sisme-mont-siyah-mt500-10-degc/_/R-p-12077?mc=8317909&c=S
Dostlar merhaba,

Yaklaşık 2 haftalık bir süre boyunca Milano, Lüksemburg, Venedik, Floransa ve Roma'da olacağım. Bu gezilerimde eşlik etmesi adına Decathlon'dan aşağıdaki montu aldım.

(git:www.decathlon.com.tr

Açıkçası alma amacım hem sürekli yürüyeceğim ve sırt çantası takacağım için hem hafif olan hem de beni soğuk ve rüzgardan koruyan bir mont istememdi. Ancak şimdi oralardan gelen arkadaşlardan Avrupa'nın baya soğuk olduğunu duydum.

Şu an İtalya ya da Avrupa'da olan arkadaşlar yorum yapabilir mi? Duruma göre montu daha sıcak tutan ve su geçirmeyen bir montla değiştireceğim.

Yardımlarınız için şimdiden teşekkürler.
0
Take it away honey
(12.02.25)
Amsterdam’dan yeni geldim. Genel olarak Istanbul ile ayniydi ortalama. Yani evet soguk ama su an Istanbul daha soguk. Bir tek pazar gunu asiri soguktu, hissedilen -5’ti. Dunden itibaren ara ara yagmur ve kar atistirdi. Ben lahana gibi giyindim tisort-kazak-mont-atki-bere seklinde. Surekli disarida oldugumdan anca korudu. Saglam giyinin.
0
mor oje
(12.02.25)
bunun içine düzgün, terletmeyen ince katlar giyinirseniz bu montla da üşümezsiniz. montun yanında bere, boyunluk ve eldiven de olursa, ayaklarınızı da korursanız yeterli. benzeriyle defalarca aralık-ocak aylarında italya-avusturya-hollanda hattında gezdik.

fakat su geçirmezlik şart.
0
orient blue
(12.02.25)
Bu mont biraz hafif kalır gibi görünüyor ama -10 derece için uygun olduğu doğruysa doğrudur.
Ama monttan daha önemlisi giyeceğiniz içlik.

Düzgün içlikler, eldiven ve bere ile bu montu da kullanabilirsiniz, monta çok iş düşmez.
İçlik, eldiven, bere(veya kafayı sıcak tutacak bir şey) olmadan kesinlikle bu geziye çıkmayın.

Kendinizi sadece soğuktan değil yağmur yağarsa sudan da korumanız gerekiyor, onu da hesaplayın.
0
michael_knight
(12.02.25)
Sorunuza belki net cevap olmayacak ama kendi tecrübemi yazayım.

Geçen sene Viyana ve Prag gezisi yapmıştım. Geziden önce Quechua markısını almıştım Decathlon'dan. Baya işimi görmüştü.

1 senedir kullanıyorum. Bugünkü havalarda kullanıyorum sıcak tutuyor.
0
put it in your appropriate place
(12.02.25)
Önemli olan aslında layering denilen şeyi yapmak. Bu mont sizi idare eder ancak içinize mutlaka ince ve kat giymeniz gerekiyor.

Atlet > Pamuk Tişört > Termal ya da Yün İçlik > Üst kıyafet > (gideceğiniz yere göre gerekirse) Polar hırka > Bu Mont. Bu şekilde her türlü rahat edersiniz Avrupa'da...
0
silverleaf
(12.02.25)
Bahsettiğiniz yerler için bu mont fazlasıyla yeter. Tek ihtiyaç bir dış katman olarak yağmurluk.

Ama ben olsam aynı montun şapkalı versiyonunu alır, yanımda bere falan taşımaktan kurtulurdum.

Katman şeklinde giyinmek önemli. Yanınıza bu montun üzerine giyebileceğiniz bir yağmurluk da alırsanız herhangi bir sorununuz kalmaz.

Bu arada @silverleaf'in verdiği katman sıralamasında bir yanlışlık var. Termal içlik her zaman tene temas eden katman olmalıdır. Termal içliklerin olayı, polyester ipliğin özelliği sayesinde terinizi hızlıca vücudunuzdan uzaklaştırarak dışarıya doğru iletmesidir. Çok hızlı kurudukları için de sizi kuru tutmaya yararlar. Eğer sürekli yürüyor ve terliyorsanız, pamuk yün gibi içlikler teri kendi üzerinde tuttuğu için sürekli ıslaklık hissedecek ve daha çok üşüyeceksiniz. Bu yüzden termal içliğin altına bu malzemeler giyilmez.

Termal içlik > polar ya da benzeri bir üst katman > mont > eğer hava yağmurluysa yağmurluk

Bu size gideceğiniz her yerde fazlasıyla yeter. Çok kalın giyinmek başta sizi sıcak hissettirir ancak terlemeye başladıkça çok daha fazla üşümeye başlarsınız. Bu yüzden sizi sıcak tutacak şey çok kalın giyinmek değil, kuru kalmak olmalı. Bu yüzden kat kat giyiniyoruz. Sıcaklamaya başlar başlamaz hemen bir kattan kurtulup çantamıza atıyoruz.
0
thracia
(12.02.25)
Havayi Istanbul gibi dusun, ekstra bere al. yagmur olabilir hava durumuna, semsiye falan bak, birde italyada parani, telefonunu, pasaportunu sirt cantasinda tasima, capraz canta falan kullan.
0
Coma
(12.02.25)
(10)

Şarkıcı Mert Demir'i nasıl buluyorsunuz?

seni tanıdığım güne lanet olsun
Geçen gün iki şarkısını arka arkaya dinledim. Şarkılar neredeyse birbirinin aynısı ve şok oldum. İkisi de milyonlarca dinlenmiş. Bana göre çocukta ses yok, sahne şovu yok, söz ve beste hiç yok. Ama çok beğeniliyor. Dinleyeni seveni çok. Sık sık Harbiye'de konserde görüyoruz. Bir özelliği var ve ben
Geçen gün iki şarkısını arka arkaya dinledim. Şarkılar neredeyse birbirinin aynısı ve şok oldum. İkisi de milyonlarca dinlenmiş. Bana göre çocukta ses yok, sahne şovu yok, söz ve beste hiç yok. Ama çok beğeniliyor. Dinleyeni seveni çok. Sık sık Harbiye'de konserde görüyoruz. Bir özelliği var ve ben göremiyorum belki.
0
seni tanıdığım güne lanet olsun
(02.02.25)
İtici, instada fotosu çıkıyor ona bile bakamıyorum. Mustafa Sandal’a çok üzülmüştüm bununla şarkı söylediğini görünce.
0
Ley
(02.02.25)
Bok gibi sesi ve şarkı söyleme tarzı olmakla birlikte gayliğini gizlemek için çok aptal bi yöntem seçtiği için de ayrıca itici bir kişilik gibi geliyor bana.
0
Bir ben var benden şurada
(02.02.25)
birşey bulmuyorum. türkçe şarkı dinlemiyorum fakat sosyal medyada karşıma sürekli gözlerime bak şarkısının konser versiyonu geliyor.

paylaşan tiplerin genelde şişme mont giyen tas kafalı erkekler, ucuz şekerli parfüm kullanan dudakları botokslu, tırnakları takma olan kadınlar, dış görünüş ve sahip olduklarını her daim gösterme ihtiyacı duyan kültürel seviyeleri düşük, sanattan anlamayan tayfanın sevdiği birisi.
0
false pretension
(02.02.25)
Buralara dişiyle tırnağıyla geldiğini sanıyordum. Golddigger olduğunu öğrendikten sonra soğudum. Yalnız anladığım kadarıyla pop müzik ve yerli dizi piyasasında bu tarz insanlar her yerde. Kaçış yok, ciddiye almadan dinliyorum.
0
sekizdokuzon
(02.02.25)
Sapık gibi baktığı fotoğrafı hep önüme çıkıyordu instagramda, adını engelledim.
Benim zamanımda bir sürü insan vardı, mor ve ötesi, duman, kargo, manga, teoman, ogün sanlısoy…. Yeni nesilde kimse yok, bence onda da milyon dinleniyorlar.
0
Coma
(02.02.25)
Bilinçli olarak dinlemedim. Radyoda ya da arkadaşların arabasında vb denk geldiysem bilmiyorum. Adını sağda solda haberlerde duysam da bildiğim bir şarkısı yok.
@coma'yı görüyor ve arttırıyorum. Benim zamanımda kurban, acil servis, bulutsuzluk özlemi, knight errant, pentagram ... Vb vardı. İlk aklıma gelen gelenler
0
strawberry first
(03.02.25)
@false pretension, ben o kadinlardan degilim ama dinliyordum Serenayla sevgili olana kadar. Mustili sarkisi guzel degil mi ya?
0
Kahvedesu
(03.02.25)
benim facebookta arkadaşımdı, şok oldum böylesi meşhur olunca. o ses türkiye'de yabancı, rock vs söylerdi. www.youtube.com
linkteki şarkısını dinleyince facebooktan istek göndermiştim, eklemişti o da beni. paylaştığı şarkılar, tarzı vs takip ediyordum. tamamen bambaşka biri aslında rock vs dinleyen, söyleyen.
tarzında meşhur olamadığı için bu yolu seçti galiba. ya da birileri gözüne kestirdi gel meşhur edelim, kazanalım gibi. hala şaşırırım gördükçe

biraz da toplum mühendisliği gibi. yeni nesile pompalanan tuhaf tavırlar, sapık gibi bakışlar, sosyopat tarz. yazık dinleyene de, dinletene de
bu ve bunun gibi; diziler, rapçiler vs aracılığıyla toplum mühendisliğine maruz kalan ülkeme de
0
bahçedekisandal
(04.02.25)
Turnusol bi arkadaş, dinleyenle hiç bir şekilde ilişkiye girmiyorum, merhaba merhaba dahil.
0
kumandanim
(04.02.25)
mabel matizle antidepresan'ı söyleyen buydu di mi? Tek bildiğim şarkısı o. Sosyal medyada ismini arada bir görüyorum ama hiçbir şarkısına denk gelmedim. Ha belki sağda solda kulağıma çalınmıştır ama ismen onun olduğunu bilmiyorumdur öyle olabilir.

O yüzden bir düşüncem yok. Bu kadar popüler olduğunu da bilmiyordum
0
nundu
(04.02.25)
(21)

Çocukken izleyip derinden etkilendiğiniz sahne/film/dizi

kullanicadi
Var mıydı?25 yıl sonra "Şeker Kız Candy'deki Anthony neden öldü ki:(" düşüncesi ile aniden gelen melankoli perileri sordurttu bu soruyu :/ çoook ağlamıştım bana ne oluyorsa.. Terry Grandchester gelince unuttum ama Anthony'yi sdfasdfBir de çok betimleyemicem fena oluyorum hala ama küçük emrah ve hama
Var mıydı?

25 yıl sonra "Şeker Kız Candy'deki Anthony neden öldü ki:(" düşüncesi ile aniden gelen melankoli perileri sordurttu bu soruyu :/ çoook ağlamıştım bana ne oluyorsa.. Terry Grandchester gelince unuttum ama Anthony'yi sdfasdf

Bir de çok betimleyemicem fena oluyorum hala ama küçük emrah ve hamamböcekli film diyip susayım...
0
kullanicadi
(14.01.25)
Ben de Terry gibi bir küheylanın attan düşmekle ölmesini aşamıyorum, 30 sene oldu.
0
sekizdokuzon
(14.01.25)
Anthony pardon.
0
sekizdokuzon
(14.01.25)
Sahnede kullanılan renk paletini de hatırlıyorum; cayır cayır kırmızı, siyah, koyu turuncu. İnanılmaz travmatik bir sahneydi.

Bir de bununla kıyaslanamaz ama küçük İbo'nun yengesini aşığıyla yatakta basma sahnesi var: icdn.ensonhaber.com
0
sekizdokuzon
(14.01.25)
Bende zaman etkisinden etkilendim, aşamadım.

Su akarken herşeyi bırakıp kenara çekildiğinde zaman akar. Senli ya da sensiz. Öneminin olmadığının, toz tanesi olduğunun kanıtı. Gerçekten mi? diye düşünerek 1 yıldır deniyorum. Ve gerçekten aşamadığım şey gerçek.

Filmlerdeki derin psikolojik mesajların insanları etkilediğini ancak görünür etkileri geç çıktığı için farkedemediğimizi düşünüyorum. Soru o kadar kaliteli ki bu arada, duyuruda böyle kaliteli bir konuya değinildiğini belki yıllardır ilk kez görüyorum. Bir cuma gecesi sabaha kadar konuşulası. Bravo.
0
baldan kaymak
(14.01.25)
Mumya evinde kız kurtulmak için mazgaldab parmağını çıkarıyordu, psikopat katil parmagini kesiodu

Bı de asıl tendonunu makasla ...
0
abuzer
(14.01.25)
amerikan filmlerinden biriydi, bir tane cocuk filmi vardi, ari sokmustu, vefat etmisti. iste o.
0
Coma
(15.01.25)
Allah'in belasi Chucky
0
freedonia
(15.01.25)
Sinemada izlediğim ilk film Tarzan'dı 1999-2000 civarı olması lazım. Filmin sonunda baba goril ölünce hüngür hüngür ağlamıştım 3-4 yaşındaydım. O zamandan beri animasyon filmlerde ekstra duygusal oluyorum. Normal filmlerde pek duygulanmam, animasyonlarda en ufak şeylerde ağlarım shdhdh

Bi de Pokemon'da Ash'in butterfree'si pembe bi dişi butterfree bulup ash'ten ayrılıyodu. Çocukken bu sahneyi izleyip yatağa gidip ağlaya ağlaya pokemon şarkısını söylemiştim hshshs

Harry Potter'ın ilk filminde Profesör Quirrell'ın kafasının arkasındaki Voldemort da baya korkutmuştu beni. Gece uyuyamamıştım sinemada izlediğim gün ahaha
0
nundu
(15.01.25)
ilk bilinçli ve hüngür hüngür ağladığım film braveheart idi. william wallace ın bruce un ihanetini öğrendiği ve yine wallace ın "özgürlük" diye bağırdığı anlarda gerçekten hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. çok etkilemişti :D
0
lüzumsuz adam
(15.01.25)
arı mayanın annesini kaybedip hep onu araması. eşek arılarıyla takıldığı bir bölüm vardı sanırım hayal meyal hatırlıyorum arı mayayı zorbalıyorlardı çocuk aklımla çok ağlardım o bölüme.

bir de türkan şorayın bir filmi vardı çocuğuna kalp pili arıyordu kalp pili diye kalem pili satıyorlardı türkana tüm parasını alıp. sonra doktorlar türkana ne bu cahillik vs diyorlardı orada da çok ağlardım
0
Hallegadola
(15.01.25)
canım kardeşim
uçurtmayı vurmasınlar
a nightmare on elm street

anthony sahnesinde ablamlar derinden etkilenmişti :)
0
gabe h coud
(15.01.25)
canım kardeşim
uçurtmayı vurmasınlar

Korku gerilim olarak,
Merdiven altindakiler filmi mukemmeldi ama cok yusuflatmisti

Birde Kucukken klozet vardi konusan seninyicem fln yapan o yüzden wc ye gidenemistim yalniz uzun sure
0
Zetnikov
(15.01.25)
alacakaranlık kuşağının dizisi vardı trtde. bir bölümde bir ailenin başına evlerinde acayip şeyler geliyordu, depremler vs gibi çok kaygı vericiydi. ama sonra aslında bir kızın oyuncak evi olduğunu anlıyorduk. yani oyuncak ev ama insanlar da gerçek gibiydi. sanırım biz kimin oyuncak evindeyiz acaba sorusunu sordurttuğu için çok etkilenmiştim. 35 sene filan olmuştur, hala ara ara aklıma gelir.
0
red g
(15.01.25)
Hayalet Gemi sanmistim ama sanirim degilmis. Sene 2005 veya oncesi, Findikkale Turizm'in Giresun-Istanbul seferinde gece gec saatlerde bir film actilar. Balo sahnesi var, dans ediyorlar vs, ses duyamiyorum tabii, neyse bir duzenek kurmuslar birileri, metal bir ip gibi birsey var, onu serbest birakiyorlar, butun pistin uzerinden zart diye geciyor ve dans eden herkes ikiye bolunuyor vs.
0
mbond
(15.01.25)
Fatma Girik tabi ki, kartalin cocugu kaptigi film.
Bir de aysecik olabilir, kadin tasi bebegi yapmisti, sonra denize atiyordu falan.
neler izlemisiz :D
0
Ley
(15.01.25)
Psycho yüzünden belli bir yaşa kadar evde kimse yokken duşa giremezdim.
0
mutekebbir
(15.01.25)
Cevaplar kümülatif travma etkisi yaşattı, bazılarını unutmuştum hatırladım:))

@Ley Fatma Girik Boş Beşik :(( en çok bunu hatırlayınca üzüldüm
0
🌸kullanicadi
(15.01.25)
Bermuda şeytan üçgeni.
0
Amaranta ursula
(15.01.25)
Cevaplar beni de geçmişe götürdü.
İlaveten, Jaws ve Tarkan'ın ahtapotu yüzünden kıyıda bile tedirgin yüzerdim.
0
auroraaurora
(15.01.25)
@eileengray ayyyyy dur dur ben bu filmi VHS kasetten izlemiş olabilirim!!!

Üvey anne ablaların ayaklarını törpülemek istediğinde şey demişti "kraliçe olunca zaten yürümene gerek kalmayacak" (evil smile)

Beyaz çorapların kanlanma sahnesinde de külkedisinin güvercinleri konuşarak şey diyordu. "ayakları kanıyor gerçek gelin o olamaz"

Ps: o filmden ne kadar etkilendiysem, ayaklarım 39 numara ama bazen modelini çok beğendiğim numarası kalmamış 38 38,5 ayakkabıları satın alıp kendi kendime şey derdim. "kızım boşver kraliçe olunca yürümene gerek kalmayacak" sdfsdad
0
🌸kullanicadi
(15.01.25)
hayvan ciftligi filminde atin ölümü
braveheart - freedom sahnesi.

11-12 yaslarindayken solcu kuzenlerimle izledigimiz filmler.
0
sonsuz
(15.01.25)
(8)

duyurunun japonya görmüşlerine japonya gezisi sorusu

semaforo de medianoche
daha önce birkaç başlık açmıştım bu konuda hatırlayanlar olabilir. artık gerekli motivasyon bulundu, endişeler bertaraf edildi, bütçe oluşturuldu ve gezi planı somutlaştırılmaya başlandı. bir süredir araştırıyorum gezilecek görülecek yerleri yapacağım rotayı belirlemeye çalışıyorum bu konularda da s
daha önce birkaç başlık açmıştım bu konuda hatırlayanlar olabilir. artık gerekli motivasyon bulundu, endişeler bertaraf edildi, bütçe oluşturuldu ve gezi planı somutlaştırılmaya başlandı. bir süredir araştırıyorum gezilecek görülecek yerleri yapacağım rotayı belirlemeye çalışıyorum bu konularda da sona geldim artık. son detayları da netleştirip ona göre uçak biletini ve otel rezervasyonunu yapmak kaldı geriye. bu aşamadan önce duyurunun japonya görmüşlerinden de bir son fikir alabilirsem çok iyi olur diye düşündüm.

yolda geçecek kısımları çıkarırsak 7 tam gün gezmeye ayırabileceğim (zorlarsam 8 yapma ihtimalim de var ama çok zorlamasam iyi olur). tokyo + kyoto yapmayı düşünüyorum ancak bir ihtimal sadece tokyo da olabilir daha rahat gezebilmek ve tokyo'dan kyoto'ya ulaşımın finansal, fiziksel ve zihinsel yüküyle uğraşmamak adına. ama o kadar gitmişken kyoto'yu da göreyim düşüncesi ağır basıyor gibi şu anda. öyle yaparsam 4-5 gün tokyo, 2-3 gün kyoto gibi düşünüyorum. çok geniş vaktim olmayıp ucu ucuna gezeceğim için gitmeden planı iyi yapmam lazım. önce tokyo - kyoto gün bölümünü sizce nasıl yapmalı kısmını sormak istiyorum. ben 5'e 2 gibi düşündüm ama emin değilim. sadece tokyo mu yoksa tokyo + kyoto mu konusunda da düşüncelerinizi söyleyebilirsiniz tabi dediğim gibi şu an %90 tokyo + kyoto tarafındayım.

2.'si de özellikle tokyo'da nereye ne kadar ayırmak gerektiğinden emin olamıyorum. aslında kyoto'ya gitmeme ihtimalini hala düşünmemin önemli sebeplerinden biri de bu. mesela biri demiş ki asakusa, ueno, akhibara hızlı hızlı 1 günde gezebilirsiniz. mesela ben bakıyorum gezilecek yerlere akhibara'da büyük elektronik marketlerde belki bir kaybolurum saatlerce çıkamam belki de hiç sarmaz bu ne derim 10 dkda çıkarım. sega building denen oyun binaları için de benzer şeyler geçerli. yani demek istediğim ben akhibara'da 1 tam gün geçirsem de doyamayabilirim ama belki gidip görünce 2 saatte biticek bende daha fazla durmak istemeyeceğim. akhibara'yı örnek olarak söyledim gezilecek tüm bölgeler için benzer şeyler söylenebilir. planlamanın bu kısmında nasıl düşünmek gerek japonya'yla ilgili? çok detayına girmeyeyim not aldığım yerlerin daha fazla uzatmamak adına ama tokyo'da başlıca gidilecek yerler belli zaten asakusa, akhibara, shinjuku, shibuya, harajuku, ginza not aldığım gezilecek tapınaklar, parklar, caddeler, mekanlar bu bölgelerde. bir de tsukiji pazarına giderim bunlar dışında tokyo'da. sizce bu kadar günlük planı olan biri için ne kadar öncelik verilmeli bu konuda yardımcı olabilirseniz çok iyi olur benim için. "şurada çok uzun takılacak bir şey yok 1-2 saat yeter", "buraya 1 akşam ayırsan yeter", "burada 1 gün geçirmeni tavsiye ederim hak ediyor orası" tarzı yol göstermeler işime yarayabilir. bir de akşam/gece de görülebilecek yerler ve mutlaka gündüz görülmesi gereken yerler ayrımı da işime yarar.
0
semaforo de medianoche
(28.08.24)
Alışveriş yapacaksan, teknoloji olsun don kişot olsun, onun için ayrı zaman ayır, insanı çok yoruyor. Japonlar sessiz ama sürekli atari salonu gibi yapay bitir gürültü var.
Ağrı kesici ve iyiy bir ayakkabın olsun bol bol yürümek için.
Ben bir tek ginza’da sıkılmıştım çünkü lüks alışveriş yapamadığım için :(
Eğlenmene bak.
0
Coma
(28.08.24)
Görmüş değilim; ancak ben de seyahat planını somutlaştırma evresindeyim 2025 ilkbahar ya da sonbahar için. Kyoto plan içerisindeyse Osaka ve Nara da değerlendirilebilir. Bunu da düşünerek 4+3 düşünebilirsiniz. Tabi bu öneri Japonya'nın kırsalı, tarihi ve doğası da ilginizi çekiyorsa geçerli :) İyi yolculuklar şimdiden.
0
lüzumsuz adam
(28.08.24)
akhibara özelinde söyleyim ben de senin gibi düşünüyordum. benim için büyük hayal kırıklığı oldu. gitmeden önce gidilmesi gereken dükkanları vs de listeledim hepsine de uğradım ve hiç kafamda canlandırdığım gibi bi yer çıkmadı. evet çok büyk tekno marketler var ama fiyatlar hiç ucuz değil. ben figür falan çok alırım diye düşünüyordum hiç aradığım bir şeyi bulamadım. baya bir hype var akhibara için ama gerçekte hayal kırıklığı.

gitmişken shibuya sky'a mutlaka çık. biletli ve rezervasyonlu gidiliyor

onun dışında planet labs müzesine bence git ben çok sevdim. tokyo merkezden gitmek biraz meşakkatli ama benim hoşuma gitti.

tapınakların da bi numarası yok asakusa ya gitsen yeter. asakusa yı tokyo nun sultanahmeti gibi düşünebilirsin.

shinjuku, harajuku falan gezmek için güzel yerler. akhibara ya sabah erkenden git ama beklentin çok büyük olmasın. hatta akhibara dan aldığım bazı teknolojik aletlerin türkiyeyle hemen hemen aynı fiyat olduğunu geldiğimde fark ettim. bi tık daha ucuzdu sadece ama oradan buraya taşımaya değecek bi ucuzluk değildi bence.

bir de her yerde kredi kartı geçiyor, kredi kartı kullanmanı öneririm, sadece otomatlardan su vs alman gerekirse diye bozukluk bulunsun yanında. ama havalimanında 500 1000 dolar bozdurayım Yen alayım deme bence gereksiz hammallık olur.
0
rentts
(28.08.24)
Öncelikle tokyo da yapılabilecek şeyler daha fazla olmasına rağmen ben kyotoyu daha çok beğenmiştim. Yani bence gitmişken kyotoyu da görün.Sadece tokyo olmasın Biz shinkansenle geçmiştik yol yormamıştı. Bir de Fujiyi görmek istediğimiz için bizim gezimiz savruk olmuştu. Ama fujinin etrafı da güzeldi. Göllerin olduğu bir bölge vardı doğası filan güzeldi. Kyotoda da bambu ormanlarının olduğu bölge güzeldi. Bir yerlere tırmandık, maymunlar, dere, şelale. Biz gezimizi biraz trenle yolculuk etmek ve yemek üzerine kurguladığımız için diyeceklerim sanırım bu kadar. İyi eğlenceler dilerim.
0
a perfect lie
(28.08.24)
Tokyo kyoto osaka ve hiroşimayı gezdik detaylı yarın yazayım çok yorgunum
0
basond
(28.08.24)
Burada ne beklediğin önemli
Dersen ki ben figür alayım anime bakayım vs tokyoda günler haftalar harcayabilirsin ama japon kültürü göreyim dersen kesinlikle kyotoyu görmelisin. Gece otobüsleri ile gidebilirsin ki hem ekonomik hem vakitten tasarruf olabilir. 5 gün tokyoya ayırdık biz ama bence çok biz tokyoyu pek sevmedik kyotoya 4 gün ayırdık daha da kyotoda gezerdik kültür anlamında kyoto çok daha japonya. Diğerlerini düşünmediğin için yazmıyorum mutlaka günlük biletlerden alın metro otobüs vs çok kullanıyorsunuz büyük yer malum.
0
basond
(29.08.24)
@basond: gidiş gelişin ikisini de gece otobüsüyle yapmak fiziksel olarak çok zorlar diye düşünüyorum çünkü otobüslerde uyuyabilen biri de değilim ama gidiş otobüs geliş shinkansen olabilir gibi. bilet alma kısmını da bilmiyorum googlea yazıyorum "tokyo kyoto bus ticket" ama çıkan siteler ne kadar güvenilir bilmediğin bir kültür olunca tam emin olamıyorum onları nasıl halletmek lazım sizce veya orada istasyondan mı almalı istediğim gün / saatte bulamama ihtimalim olur öyle de sanırım.

açıkçası yalnız olacağım için tokyo daha hareketli olduğundan geceleri tek başıma da keyifle takılacağım ortamlar olabilir gibi düşündüm. kyoto biraz doğal güzelliği fazla ama sakin bir şehir intibası uyandırdı çok sıkılır mıyım akşamları diye endişe ettim. o konuda ne dersiniz? 5'e 2 diye düşünmüştüm o yüzden ama geceleri o kadar fark yoksa 4'e 3 de olabilir. ilk gün erken gidersem araşiyama taraflarından başlarım gezmeye ormanı gezdikten sonra çevredeki birkaç yere de bakıp akşamüstü merkezi taraflara dönerim belki bir tapınağı da aradan çıkarırım o sırada. ertesi gün gion bölgesini fushimi inari'yi kiyomuzudera'yı gezerim gece veya sabahtan da tokyo'ya dönüp uçağıma doğru giderim diye düşünmüştüm 2 gün için ama tabi pratikte de 2 güne sığabilecek bir plan mı gitmeden emin olamıyorum.
0
🌸semaforo de medianoche
(30.08.24)
Hareketlilik konusunda tabi tokyo daha hareketli ama arayan her yerde hareket buluyor gece otobüsleri konforlu öne perde falan çekiyorlar karşıdan gelen araçlsrın farları yolcuların yüzüne gelmesin diye ama uyuyamam derseniz birşey diyemem tokyoda sürekli yapacak şey var tapınakları aman aman değil tokyoda ama kyotodakiler güzel. Ha aman tapınak tapınak 50 tane görmeme gerek yok kafa bikaç yer göreyim sonra akayım derseniz kyoto 2 gün yeter kalanı tokyoya ayırın.

Tokyoda tapınaktan çok bölge gezersiniz.
Mendebur lemur japonya yazarsanız orada figür teknoloji alışverişi hakkında video görürsünüz 1.5 da izleyin hhızlı hızlı fikir verir
0
basond
(30.08.24)
(14)

Ütü yapmanın kolay yolu?

kel aynak kusu
Sb, var mı? Mucize bi şey beklemiyorum ama kullandığınız pratik trickler varsa duymak isterim.Benim kendi pratiğimde bir gömleğin ütülenmesi 10dk civarı sürüyor ve bu dehşet bir waste of time. Yaparken -yapamazken- ara ara sinirlenişlerime hiç girmiyorum bile. Benim için bir psikolojik harp olmaya b
Sb, var mı? Mucize bi şey beklemiyorum ama kullandığınız pratik trickler varsa duymak isterim.

Benim kendi pratiğimde bir gömleğin ütülenmesi 10dk civarı sürüyor ve bu dehşet bir waste of time. Yaparken -yapamazken- ara ara sinirlenişlerime hiç girmiyorum bile.

Benim için bir psikolojik harp olmaya başladı, nasıl daha kısa ve katlanılabilir kılarız şu işi?
0
kel aynak kusu
(26.08.24)
Öncelikle iyi bir ütü. Sonra pratik. En son da yaparken izlemelik iyi bir dizi.
0
Amaranta ursula
(26.08.24)
Bence ütü yapmak genetik bir yatkınlık gerektiriyor, kendimden biliyorum bu dna bana aktarılmamış hiç ütü yapamıyorum o kadar uğraştığım halde, belli ki sana da aktarılmamış boşuna uğraşma, çok güzel ütü gerektirmeyen gömlekler var.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(26.08.24)
uzuk kollu gomlek 6dk, kisa kollu 4dk.

Kovidden beri (evden calisma sagolsun) iki-uc ayda bir o da bir adet utulemisimdir herhalde. Hatirladigim kadari ile izledigim proses suydu:

- yaka ve sirt kismi
- kollar (mansetten baslayarak)
- sol on kisimdan
- arka
- sag on

mantik su: utuleme sirasinda gomlegi cekistirip duracaginiz icin giyildiginda daha az goze batacak yerleri onceden utuluyorsunuz.

utulenmeyi uzun sure bekleyen gomlekleri de biraz buharla acarsiniz.
0
parcxerox
(26.08.24)
Anadilini önemsemediğin gibi gömleklerin ütüsünü de önemseme gitsin. Ne olacak bas sağına soluna iki tane geç.
0
muhayyer divan
(26.08.24)
Buharlı düzleştirici kullanın. Ütü yapmayı keyifli bir hale getiriyor ve gerçekten aşırı pratik
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(26.08.24)
elinle gerdirmek ya da öteki uçtan üstüne bastırmak
0
abuzer
(26.08.24)
kuru temizlemeye ver parasıyla ütület.
0
titanyum22
(26.08.24)
Hiç sevmem, zorunda kalmadıkça da yapmam. Benim trick basbayağı ütü gerektirmeyen şeyler alıp giymek üzerine kurulu. Ama bir iş hayatı söz konusu sanırım. O zaman da benim eskiden yaptığım gibi bir kuru temizlemeciden paket ütü hizmeti alabilirsin. Nedir mesela 100 parça için x tutarı baştan öderdik. Kapıdan kırışık on gömlek verirdik ütüler askısıyla getirirlerdi. Haftalık olarak verirdik gömlekleri. 100den düşerlerdi işte bu hafta 8 parça, diğer hafta 7 parça kaç tane verdiysek. Ama o yıllarda bu hizmet her şey gibi ulaşılabilir sayılırdı. Şimdi ne kadar zamlanmıştır bilgim yok. Saatlik olarak ütüye gelen yardımcılar da var ama ben evde yabancı insana tahammül edemiyorum gündelikçi varken de rahat edemiyorum kendim yapıyorum temizliğimi. Siz rahat edebiliyorsanız bulun birisini
0
kullanicadi
(26.08.24)
Bir de toplu yapmıyorum giycegim zmaan yapıyorum zaten dolapta kirisiyo
0
abuzer
(26.08.24)
bazi gomleklerin dugmesini ilikleyip utuluyorum daha kolay oluyor ama hepsine olmuyor.
0
Coma
(26.08.24)
Büst gibi birsey var giydiriyorsun gömleği düğmeye basıyorsun ve buhar püskürtüp ütülüyo. ama ben buruşmayan gomlek aliyorum
0
tunaktunaktun
(27.08.24)
buharlı ütü bu işi çözeli yıllar oldu.
0
mikahakkinen
(27.08.24)
Ütüyü değiştirmek. Şu ütüden önce Philps Azur kullanıyordum çok memnundum ama kazanlı ütü bambaşkaymış.

www.tefal.com.tr
0
cilekli pasta
(27.08.24)
@muhayyer divan'ın pek alakasız cevabı hariç bütün önerilere çok teşekkürler.

buharlı ütü denen şeyi yeni öğrendim, önerenlerin sayesinde yakın zamanda bi tane edinip kendimi bu işkenceden kurtaracağım..
0
🌸kel aynak kusu
(27.08.24)
(10)

kizilcik serbeti doga fatih gibi iliski

robert bosch
kizilcik serbetindeki doga fatih iliskisine benzer iliski yasayip mutlu olan gördünüz mü? kendiniz böyle bir deneyim yasdiniz mi?diziyi bilmeyenler icin fatih asiri dindar bir aileden geliyor. ailesi daha baskin, müdahaleci tipler. doga seküler aileden geliyor, ailesi daha özgürlükcü, kadinlar daha
kizilcik serbetindeki doga fatih iliskisine benzer iliski yasayip mutlu olan gördünüz mü? kendiniz böyle bir deneyim yasdiniz mi?

diziyi bilmeyenler icin fatih asiri dindar bir aileden geliyor. ailesi daha baskin, müdahaleci tipler. doga seküler aileden geliyor, ailesi daha özgürlükcü, kadinlar daha güclü vs.
0
robert bosch
(25.08.24)
Etrafımda hiç bu ilişkiye benzer bir ilişki görmedim.

Kendim de böyle bir deneyim yaşamadım. Fatih gibi bir insanla bırak evlenmeyi arkadaş olmam. Benim ilişki yaşayacağım kişinin benim erkek versiyonum olması lazım. Hiç mütevazi olamayacağım.
0
rock n roll
(25.08.24)
Ben bu diziye şöyle başladım. En yakın arkadaşlarımdan birisi bir akşam mesaj attı ve dedi ki “X ile evlenseydin hayatının nasıl olacağının dizisini yapmışlar.”
Gerçekten de öyle.

Arkadaş da duyuruda, hanımı da buralarda sanırım. Mutsuz olsalar duyardık. Duyuru küçük yer malum, herkes her şeyi biliyor.
0
irene
(25.08.24)
dogalarin hayati kayar, fatih yoluna bakar
0
ala09
(25.08.24)
Çevremde yaşayan var. Doğaların hayatı kayıyor, Fatihler yeni Doğalar bulup yoluna bakıyor ve finalde ise Sümeyyelerle evleniyor. +1
0
moonie
(25.08.24)
Muhafazakar erkek & seküler kız ilişkisinden hayır geldiğini görmedim. Kadının kendini “yontması” bekleniyor. Olmayınca da uyumsuz damgası yiyor. Seküler kadınlar boşanmaktan korkmadığı için boşanmayla bitiyor. Bu konuyu kızılcık şerbo üzerinden sosyolojik olarak inceleyen çok güzel bi yutup yayını var, tavsiye ederim; scotopia / haram ayva

youtu.be
0
ya volna
(25.08.24)
benim universitede ki iliskim :D, fatih'in aile yapisi gibi sahte dinci insanlarda degillerdi daha gelenekci bir ailesi vardi diyim.

Bana surekli din ile ilgili seyleri dikte ediyordu ama tam din de degil mesela hapsurunca arapca biseyler diyordu. en son evlenince bayramlarda onun elini opmem gerektigini soyledigini hatirliyorum, sok olmustum. biz de annem bayramlarda el opmeye zorlar ama babam kimsenin elini opmemize izin vermez.
dusununce beni calistirmayacaksa falan operdim ama o da isi ne gelmiyordu :D.
0
Coma
(25.08.24)
kendi etrafımda görmedim. yürüyeceğine de asla inanmıyorum.

muhafazakar ailede büyümüş allahsız gomaniz bir erkeğim. ailemi çok severim. hayat görüşü olarak farklı olsak bile delikanlı, dürüst, düzgün, tutarlı insanlar olduğunu düşünüyorum. bizde mesela ben çocukken kız kardeşime nasıl ihtimam gösteriliyorsa, o nasıl "namuslu" yetiştirilmeye çalışılıyorsa aynı baskı benim üzerimde de vardı: "elinin kiri" durumu yoktu, bir haytalık, serserilik yapacak olsam döner tekmeyi kafama yerdim yani.

kızılcık şerbeti'ni anamın yanında yaşadığım, ayrıca odamın olmadığı dönemden biliyorum, gerçekten az izlememişimdir. türk halkının sinir uçlarıyla oynamaya yönelik sansasyonel bir yapım olduğuna inanıyorum. gerçekte böyle bir ilişki yürümez. imkanı yok. bak neo-nazi bir almanla sovyet aşığı bir rus evlenip mutlu olur ama doğa ve fatih gibi iki tane insan bir araya gelemez. ünlü düşünür rammstein'ın da dediği gibi feuer und wasser kommt nie zusammen. saçmalık.
0
mark greg sputnik
(25.08.24)
Daha fakir versiyonunu gördüm.
Mutlu değiller.

Bu tür zıt hayattaki kişilerin ilişkilerinde maddiyatın bir önemi yok, hayata bakış, kafa yapısı bambaşka olan ilişkiler bir noktada çatlar hem de o çatlak çok derin olur.
0
mutekebbir
(26.08.24)
Kişisel hayatımda çok dindar insanlara tahammülüm yok. Ayrımcılık bu diyebilirsiniz ama eminim onların da benim gibi insanlara tahammülü yoktur.
0
peki madem
(26.08.24)
Tam bu ayarda üç kişi biliyorum. Üçünde de erkek tarafı zengin. Üçümde de kızlar çok genç yaşta evlendiler.
İkisi boşandı. Biri üniversiteyi bırakmıştı yeniden başladı. Diğeri üniversiteyi bitirmişti, edepli! yaşaması karşılığında şu an aldığı maaşın çok çok fazlası nafakayla gayet güzel yaşıyor, çocukları karşı tarafa verip yeni bir evlilik yapacak.
En sonuncusunun durumu pek iyi değil. 18 olduğu için evlendi. Sadece annesi hediye olarak o dönem istanbulda bir yerde villa almıştı. Kız 25 olmadan 2 çocuk yaptı. En son yatakta boğazının sıkıldığını biliyoruz. Boşan dedik kıskanıyorsunuz dedi o zamandan beri iletişim kurmuyoruz. Ne durumda bilmiyoruz kimsenin iletişimi kalmadı.
Özet üçü de aynı insan değil. Arkadaşları, hayalleri, hayatları bambaşka. Üçü de parlayan türde insanlardı, yazık ettiler. Para açısından çok iyiler ona bir şey diyemem. Bir yıllık maaşımı bir ayakkabıya veriyorlar ama allahın bedavaya alın lan azcık yararlanın dediği güneşe bile kocaları ve kaynanaları ne kadar isterse o kadar yakınlar.
0
mrvln
(26.08.24)
(13)

yurt dışı yazışmalarında ülkemizi turkiye mi turkey olarak mı yazıyorsunuz?

m e b
selamlar.yurt dışından biriyle konuşurken ülkemizi turkey'den türkiye/turkiye'ye çevirdiniz mi yoksa turkey'den devam mı?ben "türkiye" olarak değil de "turkiye" olarak yazıyorum aksanlı harf ile karşıya zorluk olmasın diye.not: gerekli ya da gereksiz olup olmadığı açısından sormuyorum soruyu ama fik
selamlar.

yurt dışından biriyle konuşurken ülkemizi turkey'den türkiye/turkiye'ye çevirdiniz mi yoksa turkey'den devam mı?

ben "türkiye" olarak değil de "turkiye" olarak yazıyorum aksanlı harf ile karşıya zorluk olmasın diye.

not: gerekli ya da gereksiz olup olmadığı açısından sormuyorum soruyu ama fikrinizi yine de beyan edebilirsiniz tabii :D
0
m e b
(23.08.24)
Ben hala Turkey kullaniyorum, aliskanlik, resmi isim degisikliginin ne kadar yaygin bilindiginden emin olmadigim icin hic dusunmedim bile.
0
mbond
(23.08.24)
Mbond +1
Benim de hiç aklıma gelmiyor. O kadar is varken pek aklima gelmemesi normal.
0
logisticsmanager
(23.08.24)
Mbond+1

Benim yöneticim aşırı takıntılı “Türkiye” denmesine. 1-2 toplantıda Türkiye dedim, karşı taraf anlamadı ilk söyleyişte. Sonra da bir daha da kullanmadım. Zamanla aşırı yaygın bir hale gelir, karşı taraf kendiliğinden “Türkiye” der, o zaman kullanırım. Şimdi Turkey/Türkiye düzeltmesini toplantı ortasında yapacak kadar vaktim yok.
0
irene
(23.08.24)
Yazışmalarda Turkiye yazıyorum muhakkak. Konuşurken de kullanmaya çalışıyorum ama çoğu zaman ağzımdan Turkey diye çıkıyor. Muhatap olduklarım Turkiye deyince de anlıyorlar, sorun olmadı.
0
kaptan memo
(23.08.24)
refleks olarak ilk turkey çıkıyor elimden/ağzımdan ama turkiye diye düzeltiyorum hemen. bizim ve dünya'nın alışması 3-5 ayda olacak şey değil ama 3-5 yıla oturur herhalde
0
gitdaddy
(23.08.24)
Ben Turkey yazıyorum da benim eski şirketteki global'deki herkes Türkiye oldu niye öyle yazıyorsun diyip duruyorlardı. Websitesini, raporları vs hemen güncellemişlerdi.
Tayyip getirdi onu o yüzden kullanmıyorum ben diyip ülkemizin tanıtımını doğru yapıyordum ben de lol.
0
Bruce
(23.08.24)
Türkiye olarak yazıyorum.
0
Amaranta ursula
(23.08.24)
Turkey yazıyorum.
0
peki madem
(23.08.24)
diyecevaplandı
(23.08.24)
Turkiye yaziyorum, resmi isim neyse o olmali.
konusurken Turkey'e alismisim, ben Turkey diyorum ama yabanci arkadaslarim Turkiye diyor, sempatisi olanlar.
0
Coma
(23.08.24)
türkiye diye yazıyorum ben. onların ne dediği çok umrumda değil. türk olmakla gurur duyan ya da utanan birisi değilim. mantıken akıllarında türkiye diye yer etmesinin daha makul olduğunu düşünüyor, o yüzden öyle yazıyorum
0
mark greg sputnik
(23.08.24)
yazılı şeylerde Turkiye yazılabilir, konuşurken Turkey devam.

Yalnız Birleşmiş Milletlerde 6 ana dil varmış. Sadece İngilizcesi değişti galiba :D Fransızlar Turquie Almanlar Türkei demeye devam edecek. Bazı yabancılar da ülkenin adı değişti sanıyorlar, hayır mesela Almanlar kendilerine German değil Deutsch demenizi istiyor gibi düşünün diyorum.
0
nhk ni youkosu
(23.08.24)
Sacma bir degisiklik olmakla birlikte - cunku kimse sizin ana dilinizdeki ismi bilmek zorunda degil, bu cek cumhuriyetinin cekya diye degismesiyle ayni sey degil mesela - resmi bir durum varsa yani resmi bir daire soz konusuysa türkiye (mecburen) ama diger her yerde turkey kullaniyorum.
0
Kittie
(23.08.24)
(14)

En yakın arkadaşı olan kadınla tatile giden sevgili (vol. 978)

moonie
Malum kişiyle ilgili durumu burada sormuştum, cümbür cemaat uzun uzun konuşulmuştu. Kendisinden sorudan sonra birkaç gün içinde ayrıldım, orada sorun yok da... Dün beni bir akrabası aradı. Ailenin reisi gibi olan, aklı başında olduğunu iyi bildiğim, herkesi çekip çeviren, tatlı sert yapısı olan ve b
Malum kişiyle ilgili durumu burada sormuştum, cümbür cemaat uzun uzun konuşulmuştu. Kendisinden sorudan sonra birkaç gün içinde ayrıldım, orada sorun yok da...

Dün beni bir akrabası aradı. Ailenin reisi gibi olan, aklı başında olduğunu iyi bildiğim, herkesi çekip çeviren, tatlı sert yapısı olan ve benimkinin de az buçuk çekindiği dayısı. Daha önce birkaç kez görmüştüm, biraz mesafeli ve sert biriydi. Bana "aralarında böyle bir durum olsaydı bunu ilk ben öğrenirdim ve zaten ona ailecek tavır alırdık" dedi. Altını kalın kalın çizdi aralarında asla asla böyle bir durum olmadığının, kadını yıllardır tanıdıklarının, benimkinin ona kardeşim dediğinin, kızın baba sevgisi görmediği için annesinin bütün arkadaşlarına fazla samimiyet gösterdiğinin...

Aklımı bir şey dürtüyor. 86-87 yaşındaki adamı benimki nasıl ikna etsin de bana böyle bir şey dedirtsin? Zaten çekindiği, sert biri dediğim gibi. Ona birinin şöyle de dediğinde bunu yaptırabileceğini sanmıyorum. Adamın bir de benden ne çıkarı olacak da ben ayrılmayayım diye uğraşacak? Dümdüz bir kadınım. Aslında diğer kadın profil olarak benden ballı. Kendi işinin patronu, zengin, eli kolu uzun. Çoğu erkek için daha prestijli bir profildir muhtemelen.

Bu tatil durumu tabii ki bana anormal ve uygunsuz geliyor, kabul edemem. Öte yandan yakın arkadaşlarım bile romantik bir tatil olsaydı kızla sevgilisi olan çocuğun orada olmayacağını söylüyor. Uzaktan durumu duyan pek tanış olmadıklarım bile "ya biz de gittik karşı cinsten arkadaşımla tatile, ne var ki bunda?" diyor.

Malum kişi dediği tarihten önce döndü hiçbir şey demememe rağmen, orada 1,5 gün kalmış oldu. Genelde bir iki erkekle tüm gün iç mekanda takılmış. Onu etiketleyen ve muhtemelen orada tanıştığı bir adamın paylaşımlarında gördüm. Aynı gün 36 farklı şey paylaştığı için onları orada Ruhsar gibi gözetlemiş kadar oldum. Kadınsa sürekli plajda kızı ve çocukla güneşlenirken paylaşımlar yapmış. Bunu duyan arkadaşlarım da adamın günahını aldığımı, her şeyin normal olduğunu söylemeye başladı. Bir de benimkine aslan abim diye diye dilinde tüy bitmiş çocuk o kadının tatil fotoğraflarının altına da kraliçem, aslansın ablam, helal olsun, ömrümüze güneş gibi doğdun, bebek gibisin ablam benzeri şeyler yazmış. :d Çocukta bir sıkıntı var herhalde. Bu ne abi abla aşkıdır yahu?

Ayrılmak en doğru karardı benim için, değil mi? O kadar çok kişi tepki gösterdi ki... Bu yolda "en doğrusunu yaptın, aslansın" diyerek arkamdan ittirecek üç beş destek bekliyorum sanırım. Bu birkaç yeni bilgi (?) ışığında siz önceki düşüncelerinizde devam mı etmektesiniz? Herhangi bir değişiklik oldu mu ya da "yav adamın da bir suçu yokmuş ki" noktasına geldiniz mi? Bana daha fazla vurmayın, kale düştü zaten. :P
0
moonie
(16.08.24)
Eski sevgilimle sırf arkadaşları ile buluşması yüzünden çok sıkılmıştım zaten uzak mesafe zor görüşüyorduk üniversiteden üniversiteye benim üniversite bitti ondan önce hep onu görmeye giderdim kendisi öyle benim gibi çıkıp fazla fazla gelmedi bile en son ilgisizsin diye kavga çıkardı bende ayrıldım daha sonra arkadaşlarını bana savundu sen yokken onlar vardı dedi sonra baktığımda ilerleyen zamanlarda arkadaşları ile gayet mutluydu benle buluştuğunda hep sorun çıkarırdı o yüzden yaptığını doğru buluyorum ayrılmak doğru karar insanı paranoya yapıyorlar
0
Efespilsen
(16.08.24)
bu aileden kimseye inanma ve hepsinden uzaklaş. bu hikaye bana müge anlı'daki aşçı yusufu hatırlatıyor bence kaç bunlardan
0
Hallegadola
(16.08.24)
Bu hikayeyi hatırlıyorum. Fikrim değişmedi. 40 yaşından sonra 1-2 yıldır tanıdığın hiç kimseyle bu kadar büyük kuzu sarması olamazsın.

Adam ve çevresi size sakinlik, güven ve dinginlik getirmemiş. Sürekli tuhaf tuhaf durumlar, karakterler, olaylar serisi. Bugün bu yarın bir diğeri. Hayat zaten yeteri kadar yorucu; bir ilişki bunu daha da zorlaştırdığı ve karmaşıklaştırdığı yerde durumu tekrar gözden geçirmek gerekiyor.

Akrabanın sizi araması konusuna gelince; durum hakkında sadece kısıtlı bilgi ile çıkarım yapmaya çalışıyorsunuz. Sizi araması için ikna edilmesi düşündüğünüz kadar zor değil. Ne zaman bir aile kuracaksın, çocuk yapacaksın sorusuna cevap olarak sizi gösterip böyle biri vardı ama bu sebeple benden ayrıldı diyerek adamın sorusundan kurtulmak için sizi kullanmış olabilir, adam da buna içerleyip sizi aramış olabilir. Bunların hepsi birer kurgu tabii ki. Tıpkı bu sevgilinizi aklamak için söylenen romantik bir durum olsa çocuk gelmezdi söylemi gibi. bu da bir kurgu, temenni. Bunun doğruluğunu bilmemiz mümkün değil.

Özetle hayatınızda size iyi gelecek, sorunlarla birlikte başa çıkabileceğiniz, bir ekip olabileceğiniz birine ihtiyacınız var. Yeni sorunlar getirip sizi onlara ortak edecek birine değil.
0
thracia
(16.08.24)
thracia +1
önceki hikayeyi de hatırlıyorum, hepsini okumuştum. en doğru kararı verdiniz. siz bu adamla evlenip aile kurmak isterseniz hiçbir zaman çekirdek aileniz olmayacak, hep bu kadın ve çocuğunun gölgesinde bir aile kuracaksınız.
başkalarının ne düşündüğü, başkalarının erkek arkadaşlarının kadın arkadaşları ile tatile gitmesi sizi ilgilendirmez/ilgilendirmemeli. benim tüm yazışmalarınızdan anladığım bu adamla birlikte iken huzurlu değilsiniz. Huzurlu olmadığınız yerde bir dakika bile durmayın.
0
wendyangelamoiradarling
(16.08.24)
ben diger soruya da yanit vermistim.
öncelikle bu ailedeki dinamikler cok normal degil. bir haltlar ceviriyorlar hissi var. buna özellikle dayi denen kisinin seni aramasiyla ikna oldum. yegeninin sevgilisini arayip bir iki aydir beraber oldugu iliskisini devam etsin diye iknaya ugrasmak normal bir davranis degil.
bu ailede güven vermeyen, dürüst olmayan bir seyler var.

üstelik dayi denen kisi sana yegeninin iliskideki ücüncü tekerden kurtulacagi ile ilgili hicbir söz vermiyor. onlar arkadas diyor ve senin bu durumu kabul etmeni bekliyorlar. ben esimin bi arkadasindan bu kadar rahatsiz olsam esim o kisiyle görüsmeyi keser. olmasi gereken budur cünkü.

sana daha iliskinin ilk aylarindan itibaren cok büyük soru isaretleri yaratan bir iliski. iliskide bir dinginlik yok. iliskide basbasa kalamiyorsunuz. aile dinamikleri sikintili ve bana dümdüz yalanci bir aile gibi geliyor.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(16.08.24)
cocuk gelmezdi ne alaka gayet de gelebilir. onlari neyin tatmin ettigi belli degil ki abla abi diye gezinen yolda yuruse cekirdek aile sanilabilecek bir ekip.
87 yasindaki birini ciddiye almam diyenler neredesinizz
0
ala09
(16.08.24)
86-87 yaşında bir adam, beni arasa güzel amcacım biz iki "yetişkiniz", size saygıda kusur etmek istemem, kastımı da aşmak istemem ancak siz bu konunun tamamen dışındasınız deyip, yoluma bakardım. ayrıldığınız adamın ailesiyle neden bağınızı devam ettiriyorsunuz. ben boşanırken boynuma sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlayan ve her ikisini de ayrı ayrı sevdiğim eski kayınpeder ve kayınvalideyi bile bu tarz kaotik ve dejenere iletişim ağları olmasın diye aramadım sormadım çok üzülsem de.

adamı ve ailesini boşverin, kendinize dönün. burda kaç duyuruya bu yanıtı verdim bilmiyorum. bu kadar toksik, dengesiz, tutarsız, kaotik ilişki ağları / aile bağları size ne ifade ediyor, neden bu tür durumlara alan açıyorsunuz, kendi iç dünyanızda bu nereye temas ediyor bunu bulmaya çalışın. yoksa 10 yıl sonra bu adamdan sonraki toksik tipi soruyor olursunuz forumlarda.

adam ve çevresi komple red flag ama en büyük red flag sizin bu tiplere alan açmanız. ayrıca arkadaş çevrenizi de gözden geçirin. karşı cinsle tatile de gidilebilir, dost kanka da olunabilir ama sizin durumunuzda her şey bu kadar ortadayken adamın günahını almışsın diyen kişiden ne arkadaş ne dost olmaz.
0
Phoebe
(16.08.24)
ay moonie, bu adamda bir şeyler var ben diyeyim sana. kaç yaşındaki dayısı bile satmaya çalışıyor herifi baksana. ya bir fetişi var ya da geçmişinde başka büyük bir sırrı. çocuk bundan olmasın?? amaaan

biliyorum hiçbir şey kesin olmadığı için bu ilişki içinde bir ukte kaldı, ya tamamen masumsa falan diye. ama bu ilişki 2'li olmayacak, belli. aranızda 3. kişi olacak hep, hatta adamın ailesi bile katılabilir. sen kaç, kurtul. sana yakışan, seni arafta bırakmayacak biri çıksın karşına ♡
0
rallied
(16.08.24)
Düşünün ki bu adamla berabersiniz ve hayatınız sürekli böyle saçma sapan kişilerle anlamsız olaylar içerisinde geçecek. Siz de Pepe Silvia arar gibi mantık aramaya çalışacaksınız. İçiniz kararmıyor mu? Boş verin, önünüzdeki maçlara bakın derim.
0
peki madem
(16.08.24)
onceki duyuruyu da hatirliyorum orada da yazilmisti buraya da herkes yazmis ama ben de tekrar etmek isterim. iliskinin daha baslarinda ne olacagi belli bir seye kendinizi dahil etmeye calismayin. sizi uzecek, garip durumlara sokacak, kafanizda bir surlu soru isareti yaratacak insanlari hayatiniza almayin, iliskiden huzur ve mutluluk beklentiniz varsa bu adamla olmaz bosuna kafanizi yormayin. ha "eglence olur azcik kaos ve paranoya hepimize iyi gelir, ben de dedektiflik seviyorum." derseniz dönün tabii ama aksi durumda cevap belli gibi sanki.
0
in vino veritas
(16.08.24)
bu adamin sana borcu olsaydi o dayi oder miydi? sanmam. iliskiye gelince salca da olmasin,

ben konuyu pek bilmiyorum.
kendi arkadaslarima, erkek arkadasim benim istemedigim insanla gorusurse silerim dedigimde beni linc ettiler, ama ben o kisinin hayatinda 1 numara olmayacaksam niye birlikte oluyoruz? ayni mantikla o abla her zaman aranizda olacak. karsi cinsle tatil lafini birak, baska bir kadini bana savunacak bir erkekle isim yok. niye kendini bu kadar dusuruyorsun?
muuhtesem yuzyilda bir laf duymustum, sulu hurreme soyluyordu galiba, 'sadakat, mutlak sadakat', benim iliskilerdeki mottom bu.
sanki bosanmis esi gibi, cocuk ilgi gosteriyormus falan, kimin eli kimin cebinde belli degil.

paylasim yapmak 7-24 canli yayin degil ki, niye ciddiye aliyorsun.

bence konuyu kapat, fakir falan sevindir. Allah kurtarmis.
0
Coma
(16.08.24)
Phoebe +1000

Anayı babayı hatırlı akrabayı boşver kes bağlantıyı onlara ne, hocam şu an senin ilişkilere gerçekliğe dair bilincin bulanık durumda, bir sene sonra ya benim düşüncelerim çarpıtılmış ilişki uğruna ne tavizler vermişim ne aptallıklar yapmışım diye görecek ayakların yere basacak

Yaşadığım "şey" benim istediğim bana uygun bir ilişki değilmiş diyeceksin
0
grimavi
(16.08.24)
durum normal değil. doğru karar %100. zero günah points given.
0
screamshot
(16.08.24)
85 yasindaki adama seni aratmalari da bir garipmis.
kurtulmussun hocam, arkaya bakmaya gerek yok.
0
cooperr
(16.08.24)
(6)

Kedinizin favori sarkisi ne?

lapaz
Hangi sarkida gobek atiyor sapsal?
Hangi sarkida gobek atiyor sapsal?
0
lapaz
(14.08.24)
kedimin en sevdigi sarki sessizlik.
ortam ne kadar sessizse o kadar hosuna gidiyor. simdiye kadar bir sarkiya tepki verdigini hic görmedim.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(14.08.24)
dere geliyor dere :D
0
Coma
(14.08.24)
Mama kutusu açılış sesi ^^
0
chicha_v2
(14.08.24)
çorbasını içtikten sonra önlüğünü çıkartıp kenara katlayıp koyduktan sonra birrr çok sıkıldım ikiii yerim çok dar şarkısında göbüş atıyor.
0
eja
(14.08.24)
www.youtube.com

bu.
benim favorim de bu.
0
yenibirgüzelnick
(14.08.24)
Kedimle senelerdir Tarkan'ın Şımarık'ında dans etmeyi severiz. Alıyorum kucağıma oynayıp oynatıyorum. Öylece durup tatlı tatlı tadını çıkarıyor, genelde kaçmaya da çalışmıyor.

Bu yaz bu şarkıya Katy Perry'nin Lifetimes'ını da ekledik...
0
silverleaf
(14.08.24)
(15)

Çocukken ne olmak istiyordunuz, aileniz ne istiyordu, ne oldunuz?

Zetnikov
SbMeslek
Sb

Meslek
0
Zetnikov
(03.08.24)
meslek: kimyager

istenen: araba tamircisi, milli piyango bileti saticisi (bir amcayla satmisligimda var), eczaci.

ailenin hayali: doktor.
0
Coma
(03.08.24)
Küçükken PTT'de çalışıp mektupları okuyabilmeyi istiyordum. Sonra Florance Nightingale'in hayatını okuduktan sonra savaş hemşiresi olmak istedim. Bu lisede doktorluğa evrildi.
Sonuç doktor olmadım. Eskiden üzülürdüm ama şimdi iyi ki olmadım diyorum.
0
Amaranta ursula
(03.08.24)
istenen: avukat
aile: tercihleri yok
meslek: öğretmen
0
biravekahve
(04.08.24)
Cumhurbaşkanı olmak istiyordum :)
0
gabe h coud
(04.08.24)
Astronot - makine mühendisi - kimya mühendisi.
0
pispinti
(04.08.24)
Marketçi - Pilot - Mühendis
0
ananiyimioguz
(04.08.24)
marketim olsun istiyordum ben de.
ailem doktor/eczaci/disci fln istedi.
muhendis oldum.
0
taurina
(04.08.24)
arkeolog olmak istiyordum. ailemin özel bir isteği olmadı. doktor oldum
0
yuvarlanantencereninkapagi
(04.08.24)
Ailemin bir isteği olmadı. Bilgisayar elektronik, makine, inşaat tarzı bir mühendis olmak istedim. İşletme okuyup mali müşavir oldum.
0
kibritsuyu
(04.08.24)
Avukat olmak istiyordum, oldum.
Ailem ne istersi hatırlamıyorum, spesifik olur şu olsun demediler hiç
0
kel aynak kusu
(04.08.24)
İlkokul'dan beri bilgisayar veya elektrik elektronik mühendisi olacaksın yoksa tamirciye çırak veririm diye kafama vurdular, elektrik elektronik mühendisi oldum (iyi ki de olmuşum)
0
kimlanbu
(04.08.24)
Astronot olmak istiyordum avukat oldum. Ailem bi şey istemiyordu ya, hiç şunu ol bunu ol dediklerini hatırlamıyorum.
0
vedatchilipeppers
(04.08.24)
Ben pilot olmak istiyordum (sağlık koşullarını sağlamadığım için olamıyorum), ailem akademisyen olmamı istiyordu. Akademisyen oldum. Çok mutlu olduğumu söyleyemeyeceğim.
0
marla is in my head
(04.08.24)
muhendis-doktor- muhendis
0
turkuaz
(04.08.24)
Mühendis-mühendis-mühendis.
Aile ile ve yasamla tek tutturdugum istikrar olabilir :))
0
c1b2k3
(04.08.24)
(2)

Büyük buluşmalar

uşak tezgahlarının halı dokuyanları
Mesela ben, sene 17 fi izledigimde ilk defa insan insan dinlemiştim. Benim için müthişti. İlk defa, o an dinliyordum bu şarkı/şiiri.Sizinkiler hangisi?
Mesela ben, sene 17 fi izledigimde ilk defa insan insan dinlemiştim. Benim için müthişti. İlk defa, o an dinliyordum bu şarkı/şiiri.

Sizinkiler hangisi?
0
uşak tezgahlarının halı dokuyanları
(03.08.24)
ortaokulda türkçe hocamız son hafta konular bitti diye şiir yazdırırdı defterimize. ilhami soysal'ın 20. yy türk şiiri antolojisi'ni getirir, seçer yazdırırdı. nazım hikmet, tanpınar, necatigil, fazıl hüsnü dağlarca, bedri rahmi gibi büyük şairlerle karşılaşmam o döneme gelir. önce antolojiyi aldım sonra sevdiğim yazarların şiir kitaplarını.

ergenlikte kill bill izlerken the lonely shepherd'ı duyduğum anı da hatırlıyorum. sahneden bağımsız insanı bu kadar büyüleyen parça azdır herhalde.
0
black holes in the sky
(03.08.24)
cemberimde gul oya, nilufer, son arzum
0
Coma
(04.08.24)
(21)

İncir kabuğu soyulur mu?

Gradient_tabanlı_mor
Ben egeliyim ömrü hayatımda görmedim kabuğunun soyulduğunu. Eşim de marmaralı o da soyulmadan yendiğini hiç görmemiş. Siz nerelisiniz ve nasıl yiyorsunuz?
Ben egeliyim ömrü hayatımda görmedim kabuğunun soyulduğunu. Eşim de marmaralı o da soyulmadan yendiğini hiç görmemiş.

Siz nerelisiniz ve nasıl yiyorsunuz?
0
Gradient_tabanlı_mor
(03.08.24)
Ben bir isirik kabukla aliyorum, kalan acikliktan icini kemiriyorum.
0
mirafiori
(03.08.24)
Benim için şöyle (Karadenizliyim):

Marketten aldıysam soyarım.

Kendim topladıysam, biri toplayıp verdiyse soymam direkt gömerim.

Bazen marketten aldıklarım da soyulmuyor onları da direkt yiyorum uğraşamam o kadar.
0
chicha_v2
(03.08.24)
Ben İzmir'de soymadan yiyen görmedim şahsen. İstanbul'da da görmedim, Adana'da da görmedim. Tek tek saymayayım ama ben bulunduğum hiçbir yerde kabuklu incir yendiğini görmedim.

Zaten her tür incir de kabukla yemeye müsait değil ki? Kalın oluyor bazısı, özellikle yeşil incirler.

Bu olay ilginçmiş, takipteyim.
0
akhenaten
(03.08.24)
Trakyalıyım. Soyan görmedim.
0
auroraaurora
(03.08.24)
Manisalıyım. Kabuğuyla yerim.
0
lüzumsuz adam
(03.08.24)
Bazı kabuklar zar gibi ince bazıları da ağzını buracak kadar kalın oluyor, insanlar kalın kabukluya alışmışsa kabukları ince olanı da soyuyorlardır, cinsine göre değişir

incir ağacınız varsa değerini bilin şu ara pazarlarda kilosu 100-150 lira
0
grimavi
(03.08.24)
bazilarinin kabugu soyulmuyor cok yumusak ve ezilmis gibi oluyor o zaman soymadan yerim. ama genelde soyup yerim, bursaliyim.
0
in vino veritas
(03.08.24)
Karadenizliyim kendim topladıysam birini soyarım birini soymam çeşit olur her şekilde yerim
0
kisa
(03.08.24)
İzmirliyim. Soyar yeriz.
0
juliette
(03.08.24)
Yeşil inciri soymadan yemek daha mantıklı, çünkü kabuğu da tatlı oluyor. Ama İstanbul tipi mor inciri soymak lazım, çünkü kabuğunun tadı güzel değil. Bzide İstanbul'luyuz, herkes soyuyor ama ben yeşi inciri soymadan yiyorum
0
PhoenixRising
(03.08.24)
Soymam soyulduğunu da görmedim ama içini emcükleyip kabuğunu atarım.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(03.08.24)
annem ve babam soyar. ben soymam. paşa gönlüne kalmış.
biz hepimiz istanbulluyuz. benim çocukluğum trakya'da geçti.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(03.08.24)
Soymadan yerim, istanbulluyum, ben de soyanlari ilk gordugumde sasirmistim, onlar da istanbullu idi.
0
(03.08.24)
Aydınlyım, soyarak yeriz.
0
hayalhayal
(03.08.24)
Direkt kabuğu kemiği iliği ile yenir
0
basond
(03.08.24)
Netleştirmek adına, kabuğu soyulmadan yemekten kasıt kabuğuyla birlikte (kabuk dahil) yemek değil mi? Eğer öyle değilse boşa şaşırmış olacağım @kaleci saçlı forvetin yazdığını görünce dank etti.
0
akhenaten
(03.08.24)
Akdenizli cevabı gelmemiş sanırım, ben bildireyim.

Kabuklu yiyorum ve çok seviyorum o şekilde ancak eşim komşu kasabadan ve o soyarak yiyor. Onunkinin sadece alışkanlık olduğunu düşünüyorum, benimki ise öyle sevmek ve genel olarak kabukların yenilmesi gerektiği ile ilgili.
0
va
(03.08.24)
İstanbul'da doğup büyümüş Egeliyim. Kabuğunu soymadan yerim, çevremde soyup yiyen kimse de yok.
0
moonie
(03.08.24)
soyarızzz
0
mysql34
(03.08.24)
kabugu kalinlar haric soyuldugunu gormedim. ege.
ekstra: almanya'da incir nasil yenir? birseyi gormustum markette, ikiye kesip, icini kasikla alin diye ama cok oldu detay hatirlamiyorum :D.
0
Coma
(03.08.24)
İstanbulluyum soyuyordum
Hatay/mardin tarafindan bi abim direk gomuyordu
0
Zetnikov
(04.08.24)
(14)

İnsanların dediklerini çok kafaya takıyorum ve yaşım 33

qwerty321
Merhaba değerli arkadaşlar,Ben 33 yaşına girmek üzereyim. Ama hala bireyleşemedim. Annem ve babamla yaşıyorum ikisi de oldukça yaşlı ve hastalar, işsizim. Hiç arkadaşım da yok. Çirkin bir yüzüm olduğu için pek kız arkadaşım da olmadı. Zaten sosyal biri değildim, içime kapanıktım ama işsizlik sosyal
Merhaba değerli arkadaşlar,
Ben 33 yaşına girmek üzereyim. Ama hala bireyleşemedim. Annem ve babamla yaşıyorum ikisi de oldukça yaşlı ve hastalar, işsizim. Hiç arkadaşım da yok. Çirkin bir yüzüm olduğu için pek kız arkadaşım da olmadı. Zaten sosyal biri değildim, içime kapanıktım ama işsizlik sosyal izolasyonumu çok daha arttırdı. İş bulamıyorum bir türlü, artık işe girmekten de korkuyorum doğrusu. Çünkü çok alınganım. Kafaya her şeyi takıyorum. Birisinden kötü bir söz işitsem günlerce aklımdan çıkmıyor. Değer görmüyorum asla. Fikirlerim önemsenmiyor. Pasif ve edilgen bir karakterim var. Her gün o kadar mutsuz ve huzursuz uyanıyorum ki anlatamam. Az önce iki kuzenim bize geldiler annemle babamı ziyarete ve özel bir konudan bahsettiler sonra ben de odadaydım diye X de yabancı değil dedi bir kuzenim. Oysa ben de onlar gibi eşittim, diğer çocuk için o da yabancı değil demedi. Bu boktan şey dahi beni üzmeye yetti. Verhasıl hayat beni zorluyor. Ben nasıl biraz nefes alabilirim?
0
qwerty321
(14.03.24)
önce bu psikolojiden çıkabilmek için az biraz seveceğin bir iş bul aklın dağılsın.. üç harfli market kasiyerliği bile olabilir..
0
tabudeviren
(14.03.24)
Bence çok takma. Az önce de adam İngilizce bilmeyenler nasıl yurtdışına gidiyor diye duyuru açmıştı. Şehir dışına çıkmayan, kargo yollayamayan adam başkalarını eleştiriyor. Bugün olmaz başka zaman bulursun.
0
Kahvedesu
(14.03.24)
Hocam size üst perdeden bakana siz daha üst perdeden bakın. Boşta kalmamaya çalışın bu işsizlik döneminde imkanlar el veriyorsa bir dil kursuna gidin, bilişimle ilgiliyseniz network sertifikasyonuna gidebilirsiniz, (cisco ccna, vs) orada bir çevre oluşturabilirsiniz ve bu çevre sayesinde iş bulma imkanınız artar. Oturduğunuz yerde psikolojiniz bozulur hiç gerek yok. Olabildiğince kendinizi meşgul etmeniz lazım.
0
infinitedreams
(14.03.24)
Kimlerin kimlerin fikirleri önemseniyo bi bilsen,
Dış görünüşten başlayıp, kendine çeki düzen ver. Spora başla, oradakilerle arkadaş ol, işe gir vs vs
0
Coma
(14.03.24)
Şaşırmadım bu tür sorunların temelinde ailenin tutumu yatıyor yalnız değilsiniz üzülmeyin Mümkünse ailenizden/akrabalarınızdan uzaklaşın. İşsiz olsanız bile Bos durmayın boşluğa ve karamsarlığa düşersiniz bir meşgaleniz olsun okuyun sabredin kendinizi geliştirin spor yapın Allah'a sığının zamanla herşey düzelecek.
0
doharkoman
(14.03.24)
Kardes once is bul, sorun devam ederse tekrar duyuru acarsin bakariz. Issizlik kadar insani degersiz hissettiren, ozguveni paramparca eden bir sey yoktur bu dunyada.
0
freedonia
(14.03.24)
hepinize teşekkür ederim.
0
🌸qwerty321
(14.03.24)
is bulduktan sonra terapiye gitmek guzel olabilir. alinganligin temel nedeni zaten bu aslinda gercek olmayan, degersiz hissetme ve sevilmeye layik hissetmeme oluyor. kendinizi oyle gordugunuz icin herkesin her yaptiginizi kendinizle ilgili saniyorsunuz, kendi uzerinize aliniyorsunuz. Esasinda sizin reddettiginiz butun parcalarin yansimasi oluyor. O kadar farkinda olmuyoruz ki, alinganligimizda cok hakli goruyoruz kendimizi, neyi reddettigimizin bile farkinda olmuyoruz genellikle. halbuki insanlarin yaptiklarinin cok kucuk bir yuzdesi bizimle ilgili. herkes kendi derdinde. ama bu alingan olma, hayata pozitif bak demekle olacak bir sey degil elbette. umarim en kisa zamanda is bulursunuz, issizlik nedeniyle kendini kotu hissetme gercekten cok zor basa cikilabilecek bir duydu, sabirlar ve guc diliyorum size.
0
songforsomeone
(15.03.24)
Herhangi bir maaşla herhangi bir işte bir an önce çalışmaya başlamanızı öneririm.
Arkadaşlardan birinin önerdiği gibi üç harfli bir market, fast food restoranları vs. olabilir mesela.
Küçük bir kafede/barda garsonluk için de başvurabilirsiniz belki.

Sabahları uyanmak için bir sebep ve bir değer üretmeye başlamak psikolojiniz üzerinde çok olumlu etki yapacaktır. O işte çalışırken bir yandan istediğiniz alanda da iş aramaya devam edin elbette.

Sömürülmenizi istemem ama şu anda hiç para kazanmasanız bile sabahları uyanıp bir yere gidip 8 saat çalışsanız daha iyi hissedeceğinizi düşünüyorum.
0
michael_knight
(15.03.24)
Teşekkür ederim, umarım toparlayabilirim yakın zamanda.
0
🌸qwerty321
(15.03.24)
1 - ne olursa olsun bir ise gir.
2 - biraz para yaptiktan sonra hemen evden ayril.

bu ikisini yapmadan toparlama olasiligin yok.
0
cooperr
(15.03.24)
@cooperr evden ayrılamam annem parkinson hastası babamın da 2 yıl önce beynine pıhtı attı, para yapabilecek de bir meziyetim yok. Etsy'de Print on Demand yapmayı denedim onda da çuvalladım.
0
🌸qwerty321
(15.03.24)
kahve dukkani gibi bir yerlerde part time da olsa ise gir, hem insanlarla iletisimin olur. issizligi soranlara aileni falan soylersin ama is en onemlisi, disiplinin olur, disari cikmak icin nedenin, cevren olur.
kilik, kiyafet, vucut duzeltilecekleri duzelt.
youtubetan falan piskoloji videolarina bak.
bir de mesela o kuzenin davranisina karsilik, 3 kisilik cay koy getir ona verme, yabanci olana cay yok de siz uc kisi icin. zamanla ogrenirsin.
0
Ley
(16.03.24)
merhaba,

asla haddim değil, zaten doktor da değilim, fakat okb hastasıyım. sizde de okb olabilir, bir psikoloğa ya da psikiyatriste gidebilirsiniz. kafaya takma meselesi için yani.
0
biskuvilipasta
(28.03.24)
(39)

Evlilik ve tükenmişlik hissi, boşanma düşünceleri, tavsiye..

ustapasta
Selamlar, biraz uzun yazacağım. Doldum fakat tanıdığım biriyle dertleşmek istemiyorum. Eşimin mahremiyetini ihlal etmiş olurum diye tanıdık biriyle konuşmayı doğru bulmuyorum. O yüzden burada oversharing'in dibine vuracağım üzgünüm. Nasılsa kimse beni tanımıyor. Evli ya da başından evlilik geçmiş ki
Selamlar, biraz uzun yazacağım. Doldum fakat tanıdığım biriyle dertleşmek istemiyorum. Eşimin mahremiyetini ihlal etmiş olurum diye tanıdık biriyle konuşmayı doğru bulmuyorum. O yüzden burada oversharing'in dibine vuracağım üzgünüm. Nasılsa kimse beni tanımıyor. Evli ya da başından evlilik geçmiş kişiler (özellikle kadın) özelden yazarsa ne güzel olur.

Yaş 33, 5 yıllık evliyim. Eşimle severek evlendik, hala da seviyorum. Güvenilir, merhametli, iyi kalpli bir insan. Neşeli çocuk ruhlu biri, ailem de onu kendi çocuğu gibi sever. Sorun ne diyecek olursanız, sorun 5 yıl geçmesine rağmen hala oturmayan bazı şeylerin beni artık tüketmiş olması. Her şey ama her şeyin benim ittirmemle, benim iknamla yapılması. En basitinden, ikimiz de çalışıyoruz ve haftasonları 1 gün temizlik yapılması gerekli. Bunun için hala her haftasonu mutlaka bir gerginlik olur. “Ben bugün yapmayacağım sen kendi payına düşeni yap. Ben yarın yaparım. Şu zaman yaparım bu zaman yaparım.” İşten geliyorum o içerde yatarken ben yemek yapıyorum yiyoruz (yemek bende, bulaşık onda). Mutfakta bulaşıklar gece saat 10 11’e kadar bekler kokar. “Biraz yatayım yapıcam, yoruldum, maça gideyim gelince toplicam.” Her şey bir savaş evde. En basic rutinler bile devamlı gerginlik sebebi. Haftasonu temizliğimizi iki üç saatte halledip güle oynaya bir yere çıkamıyoruz. Kavga edip bozuşuyoruz ve tüm haftasonu evde küs geçiyor bazen. Böyle günlerde kendimi camdan atasım geliyor ruhum daralıyor. Onun çok da umrunda olmuyor. Karşımda 36 yaşında bir erkek değil de, annesi tarafından devamlı dürtülen 15 yaşında bir ergen var gibi hissediyorum. Bunlar basit örnekler ama demek istediğimi anlamışsınızdır. Hiç bir iş yapmadan yatarsak ondan iyisi yok, o zaman kavga etmeyiz. Sarılıp yatmak ister bütün gün.


Eşim çocukları çok seviyor, ben de istiyorum 10 aydır çocuk deniyoruz ancak henüz olmadı. Her ne kadar temas bağımlısı olsak da bu biraz şefkat ağırlıklı olmaya başladı, cinsellik çok çok seyrekleşti. Ovulasyon günleri dışında nadiren beraber oluyoruz. Belli günlerde olunca vazife gibi oluyor, kendimi çok kötü hissediyorum, istek duyamıyorum. Bunu onunla birkaç kez konuştum, bari şu ovulasyon günlerinde biraz beraber zaman geçirsek, biraz romantik bir ortam olsa da ben kuluçka makinesi gibi hissetmesem. Ama bir türlü aşamadık, tamamen tatsız isteksiz, çocuk yapmak üzerine yaşanan bir eyleme döndü. Açık açık ona cinsel yaşamımızdan inanılmaz mutsuz olduğumu söyledim. Güzellikle söyledim olmadı, kavga ettim olmadı. 60 yaşında bir çiftin yaşamı bizden iyidir, inanın artık uğraşmıyorum ve geçtim bu konudan.


Gelelim bugün kopan kavganın sebebine. Bu ay doktora gittim ve birkaç gün ovulasyon takibi yapıldı. Pazartesi yumurtlama gördü ve üç gün birliktelik olmasını önerdi doktor. Pazartesi yaptık iyi hoş. Salı yani dün akşam eve geldik, yemek faslı. Sonra aslında haftasonu yapması gereken fakat yine ertelediği bazı ev işlerini yaptı. Sonra dışarı terziye gitti, çıkmışken biraz arkadaşlarının yanına uğradı ve 22.30 civarı eve geldi.


Ben bu arada haftasonu memleketten topladığımız bazı taze otları ayıklayıp haşlayıp buzluğa atmakla meşguldüm. Amk otları tam gününü buldu fakat ertesi güne kalsa artık bozulacaktı. Uzun da bir iş. Neyse benim saat 00.30 gibi işim bitti. Bu arada salonda yatıyor, asla gelip yardım teklif etmiyor. Ovulasyon var değerlendirmemiz lazım, zaten saat geç olmuş. Yardımın dokunmasa bile gel, napıyosun canım de, bi ilgilen. İşim bitti salona geçtim yatıyor, eline sağlık dedi yanıma gelsene dedi. Gerçekten o kadar istemedim ki o an, duşa girip yatıcam dedim ve gittim, çıktığımda uyumuştu. O gece bir şeyler yaşanacaksa o akşam biraz daha ilgili olunmasını, moda girilmesini istiyorum, çok mu abes bir şey istiyorum ki?


Bu sabah kalktık, modum düşüktü. En değerli gün boşa geçmişti çünkü. Noldu diye sorduğunda kavga koptu. Beni suçluyor, bütün sorun akşam sana mutfakta yardım etmemem mi diyor. Bendeki birikmişliği asla ama asla anlamıyor, kaç kez anlatmama rağmen. Gece seni yanıma çağırdım gelmedin diyor. Artık vazife gereği yapılan randevulu ilişkilerden de sıkıldığımı söyledim. Ovulasyon zamanında da biraz isteksiz yapıverelim idare et diyor. Sanki o günler dışında yapıyormuşuz gibi. İnanılmaz kötü kavga ettik, birkaç kez ayrıl benden o zaman dedi, bana çok ağır bir cümle kurdu hatırladıkça gözlerim doluyor. Benden ayrıl o zaman, kendini yaptırtacak birini bulursun çok meraklısın ya zaten dedi (elbette bu kelimelerle değil). İnanamadım, hiç bu kadar ağır cümleler kurmazdık kavga ederken.


Bu lafı yutamıyorum. Her ay aynı günlerde, her haftasonu aynı günlerde aynı konulardan kavga etmekten artık tükendim. Dışardan bakıldığında iyi bir çiftiz, ayrı ayrı bakıldığında belki de iyi insanlarız. Ne desem yapar, ama kendisi asla bir şey planlamaz. Kendi kendine bir fikir ortaya atmaz. Bütün erkekler mi böyle? Ne istedin de yapmadım diyor, çok basit, ben o da bir şeyler istesin istiyorum. Her şeyi düşünmek zorunda kalmak istemiyorum, biraz ipleri eline alan, bu kadar edilgen olmayan bir eş istiyorum. Gerek güzellikle gerek kavga ile kaç kere konuştuk. Hep dikkat edeceğim diyor ama olmuyor.


Bu akşam eve gitmeyi düşünmüyorum o ağır lafın üzerine. Boşanmak istiyor muyum? Bilmiyorum, ama eşimi artık bu haliyle istemediğimi biliyorum. Eskisi gibi olsun istiyorum. Ben hiçbir kavgada ayrılık kelimesini kullanmam ama o bugün birkaç kez söyledi. Ayrılmak öyle zor geliyor ki. Yeniden bir hayat kurmak, bütün rutinlerinden vazgeçmek, hayatın tepetaklak olması. Bu ruh haliyle bunlarla başa çıkamayacak gibi hissediyorum. Çift terapisi işe yarar mı bilmiyorum.


Her akşam evde boş boş yatarak geçirdiğimiz bir hayat, ben talimat verdikçe sorunsuz olan, duygusal olarak çok bir şey beklemediğim evliliğim. Bütün evliliklerin sonu bu mu? Erkekler bu rutin yaşamı sorun etmiyor biz mi ediyoruz? Şiddet yoksa aldatma yoksa her şey okey midir? Artık intihar eden insanların ruh halini bile anlayabiliyorum. Eskiden çok şaşırırdım, madem hayatından vazgeçecek duruma geldin, bari her yolu dene, ölümden kötü ne olabilir evden ayrıl aç kal sürün, olmazsa yine intihar edersin derdim içimden. Şimdi anlıyorum, insan bunlarla uğraşmayı göze alamayacak, savaşamayacak kadar tükenmiş oluyormuş. Uğraşmak istemiyormuş sadece bitsin istiyormuş. Ayrılmak istemiyorum, tüm bunlarla uğraşacak, aileme laf anlatacak, yeni bir hayata başlayacak gücüm yok. Tüm bunları göğüslesem bile boşanınca hayat daha mı iyi olacak, bunun garantisi yok. Ama böyle de o kadar mutsuzum ki.
0
ustapasta
(13.03.24)
hocam şöyle bir şey var, evliliklerin çok azı aradaki sevgi ve aşkın azalmasından dolayı bitiyor, daha çok böyle sorumsuzluklar ve hayatı paylaşmamak yüzünden bitiyor ve bir taraf tükeniyor

sizin kafanızı karıştıran şey "ama çok iyi bir insan, aileme ve çevreye çok iyi"

bu düşünce karar vermenizi zorlaştırıyor, ben böyle bir insanın değiştiğini görmedim, 50-60 yaşına gelip hayatının çoğu böyle angaryalarla harcanmış, tükenmiş çok kadın var

hocam bir de korunun bu çocuk konusunu hemen araya sıkıştırmayın, çocuğunuz olursa bu sorunlarınızın üstünü bir süre daha örtecek, çocuk büyürken zamandan da yemiş olacaksınız, çocuk bir adet sorumsuz ebeveyn ve bundan dolayı sürekli gergin ve öfkeli ebeveynin olduğu çok huzursuz bir evde büyüyecek, çocuk olunca eşiniz değişmeyecek, siz yine ev işleri, ev dışı sorumluluklar, çocuk bakım sorumluluğu hepsiyle tek başına uğraşmak durumunda olacaksınız

33 yaş çok genç daha, siz içinde bulunduğunuz koşullar yüzünden enerjisiz ve karamsar hissediyorsunuz, 40ındaki kadınlar hayatı yeniden yaşamaya başlıyorlar daha mutlu daha enerjik
0
grimavi
(13.03.24)
Öncelikle şunu söylemeliyim,

Bu olanları maalesef çoğu evli çift yaşıyor. Erkek ve Kadın versiyonu olarak azıcık farklılıklarla çoğu yerde duyuyorum bunları. Yaşayanlardan birisi de benim. Bu yaşadığınızın erkek tarafındayım.

Her şeyi denedim, profesyonel ve geleneksel olarak tüm tavsiyeleri yumuşak başla uyguladım. Olmuyor.

7 yıl sonra Bebek oldu, onun hikayesi de çok başka ama; takibi ve tedaviyi de ben kontrol ediyorum tabi ki. Yani size şunu desem anlarsınız, eşim ne zaman regl olacak bilmiyor ve takip etmiyor. Kendisi de mühendis bu arada. Makina sahasında imkansızı ürettirmeyi başaran kadın. Demekki böyle, evilik başka bir yetenek.

Boşanmak, bana da yorucu geldi. Tam ciddi kararlar evresinde bir sürü major değişiklik ve kayıplarım oldu. Saldım.

Amatörce ama çok doğru; olmayınca gerçekten olmuyor.
0
achilles
(13.03.24)
@edmond honda aslında hiçbir iş yapmıyor değil. Her şeyi yarı yarıya yapıyoruz, ama sorun bunu bir rutin olarak kabullenememesi. Hep benim söylemek zorunda kalmam. Herkesin işi belli, o yapmazsa ben elimi bile sürmem onun işine.

Dünyanın en sevgi dolu insanı bu arada, yeğenim bile ona bayılıyor çok güzel anlaşıyorlar. çocuk yaparsak sevgisiz asla kalmaz ama ev işleri büyük sorun olur. Bu beni de çok düşündürüyor. Sevmekle olmuyor, sevgi dolu ama tembel.
0
🌸ustapasta
(13.03.24)
en doğrusu minik darılmaları biriktirmemek. az önce bulaşık nedeniyle kavga ettiğin insanla sevişmek istemiyorsun. istediği kadar seksi olsun. bunu aklından çıkarma. senin için de öyle değil mi? güzel güzel konuşun. ikiniz de adım atın. birbirinizi yıpratmamak için elinizden geleni yapın. umarım düzelirsiniz ama ayrılmak dünyanın sonu değil. bazı kalıplara girmek zorunda değilsin. evlilik kutsal değil.

edit: imkanınız varsa haftada bir iki kez yardımcı tutun. öncesindeki gün bulaşık temizlik yapmayın, onları da yapar. haftada 2 gün dışarıdan söyleyip bulaşık çıkarmadan işinizi halledin. bir gün arkadaş aile ziyareti yapın. bir gün de dışarıda yiyin :) haftada bir iki günden fazla evde yemek yapmayın. o kadar büyük dert olmaz. eşin bu ve bunu değiştiremezsin. belki orta yolu bulabilirsin. istiyorsan.
0
gabe h coud
(13.03.24)
evli değilim hiç olmadım. o yüzden evlilikle ilgili yerlere girmicem, yaşayanlar daha iyi bilir. ama şunu görmek zor olmasa gerek, şimdiden böyle olan bir adam çocuk olunca sizce kendiliğinden sorumluluk üstlenip de çocukla ilgilenir mi? sizi rahat ettirir mi? yoksa siz 'iki' çocukla uğraşırken heder mi olursunuz? bence cevap ortada. bu senaryoda evet çocuğa da yazık olur ama bence yazığın en büyüğünü kendinize etmiş olursunuz. 33 yaşında böyle hissetmek normal değil, bunu ömrünüzün geri kalanına da yaymayın, bu adamdan çocuk yapmayın.

bu ruh haline girmek mutlak son değil, normal değil, doğal değil, herkes böyle olur evlilik böyledir vs diye bir şey yok, yaşadıklarınız düzeltmeniz gereken şeyleri gösteriyor, kabullenmeniz gerekenleri değil. çocuk fikrinden vazgeçip ilişkinizi değerlendirip iyileştirmeyi deneyebilirsiniz, bunun için çift terapisi iyi olabilir. ama işe yaramazsa da gencecik bi insansınız ayrılıp çok da güzel fıstık gibi yaşarsınız, hem de büyük küçük kimseye annelik veya hizmetçilik etmeden.. savaşacak da bir şey yok. düzgün bi insansa zaten ayrılırken sorun yaşamazsınız. çevreniz dar kafalı değilse sonrası da sorun olmamalı. milyonlarca bekar var, nasıl yaşıyorlarsa öyle yaşayacaksınız. maaşınız varsa kendinize göre evinizi tutuyorsunuz ve sadece kendi mutluluğunuzu dert ederek keyifle yaşamaya başlıyorsunuz. çok güzel oluyor valla, istediğinizde istediğinizi yapıyorsunuz, kimseye hesap vermiyorsunuz, rica minnet iş yaptırmıyorsunuz, laf anlatmıyorsunuz, caz trip çekmiyorsunuz, başkasının derdiyle hantallığıyla uğraşmıyorsunuz, sadece kendinizi düşünüyorsunuz falan şahane bi hayat. daha heyecanlı ilişkiler de yaşayabilirsiniz, size kalmış, istemeseniz de yaşamazsınız, kafanız rahat oh mis. teknik ve halledilebilecek zorluklara takılıp hayatı kaçırmayın, içinde bulunduğunuz ruh halinde olumsuzluklara odaklanmanız normal, ama yaşayınca ya niye daha önce yapmamışım diyeceksiniz sadece. kendinizi sonunu bildiğiniz bu yorucu hayata hapsetmeyin. kendiniz için yaşıyorsunuz, iyileştikçe bunu daha iyi görür insan, iyileşmeye odaklanın.

hiçbirini yapmıyorsanız bile kendinizi seviyorsanız şu an katiyen çocuk yapmayın derim naçizane, denemelere son verin. (30k)

ek: söylediği lafı unutmuşum, direkt o kısım bile ayrılık sebebi ama neyse.. hak etmediğiniz lafları yutmayın. iyi insan falan filan diye onur kırıcı sözlerini alttan almayın. o kısma takılmışsınız diye açasım geldi ama hocam zaten ortalama insan iyi insan oluyor. bariz kötülük yapmadığı sürece herkes iyi valla. sıradan bi şey bence. tek başına tutunulacak bi özellik değil.
0
nic cage
(13.03.24)
İnsanların evliliklerini yürütmemelerindeki temel sebeplerden en önemlilerini saymissiniz. Kadınların çalışma hayatındaki sorumlulukları yetmiyormuş gibi eve gelince de sorumlulukların devam etmesi, erkeklerin anne evinden sonra eşlerini de evin işlerini yapmak zorunda olan kişi olarak mimlemeleri kültürel olarak bizde zaten çok yaygın. Bunu kavga ederek, kuserek de tamir edemezsiniz. Anlaması gerekir. Önemli nokta şu, anlamaya gönlü var mı?


İkinci nokta aslında evliliklerde çok çok önemli fakat bizde kültürel olarak konuşulmaz. Biten evliliklerin çoğunda cinsel problemler vardır. İnsanlar bunu yok sayamazsa boşanır, yoksa da hayatları boyunca evlilik doyumundaki en önemli noktalardan biri eksik olarak hayatına devam eder. Zaten kadının cinsel doyum bekledigini söylemesi de genelde abes karsilanir. Eşinizin söylediği söz karşısında kirilmissiniz ve bu gayet anlasilir. Ama o da zaten sorunun kendinden kaynaklı olduğunu düşündüğü için ve bunu kabullenmekte zorlandığı için agresif bir tutum takinmis.

Yukaridakilere katılıyorum, bence böyle bir durumda çocuk yapmayı bir süre erteleyin ve eşiniz de kabul ederse birlikte çift terapisine gidin. Çözülmeyecek noktadaysa boşanmak dünyanın sonu değil ama en azından çaba sarf etmiş olursunuz. Çözülecek bir sorun varsa da karşılıklı iletişimle cozebilirsiniz. Sevgi ve aşk ise çok farklı olgular. Aşk yıllar içinde elbette şekil değiştirir ama sevginin baki olması gerekir. Birbirinize vakit ayırın, rutinlerim dışına çıkmaya çalışın.

İlişkilerimize duygusal yatırım yapıyoruz, emek veriyoruz. Bu yüzden bittiğini kabullenmekte zorlanıyoruz bazen ama şunu aklimizdan cikarmamak gerekir; "her iyi insan ve iyi baba, iyi bir eş olacak diye bir kaide yok".

Not: ben de evli ve çocuksuz bir kadın olarak yazdım bunları.
0
fraise
(13.03.24)
hepsini okudum.

bence bu sorunu çözebilirsiniz. adam kötü bir adam değil anladığım kadarıyla.
bence çocuk için acele etmeyin. yani şu an çocuk için yeterince enerjiniz yok.
ev işlerini tekrar bir bölüştürün ya da konuşun.
kendinize çok vakit ayırın.
amk otunu bırak bozulursa bozulsun yani.
birbirinze güzel şeyler söyleyin. film izleyin falan.
yani birbirinze vakit bulamamanızın bütün sebebi bu ev işleri mi.
erkekler biraz daha vurdumduymaz oluyor ama bence eşiniz de elinden geldiğini yapıyor.

burada ayrıl falan diyenleri ciddiye almayın. bekara karı boşamak da kolay diye bir laf var.
bence bu evlilik kurtarılır.

ama söylediği o laf biraz ayıp etmiş bence ciddi değil sinirlenince ağzından çıkmış.
0
OgutucuRecep
(13.03.24)
Erkek tarafıyım. Harekete geçme konusunda çok benzer durumlar yaşadım. Zamanla ortada buluştuk.
Her ikinizin de birbirinize doğru adımlar atmanız gerektiğini düşünüyorum. Bulaşıkları yıkamaması değil sizin sorununuz, sizin uygun gördüğünüz saatte yıkamaması.
Siz her konuda onu harekete geçirmek zorunda hissettikçe dürtükleyen bir insan oldunuz, o da dürtüklenme olmadan hareket etmeyen bir insan oldu. Sorun, sorunu doğurdu.
Çift terapisinin işe yarayacağını düşünüyorum.

Akşam eve gitmeme kararınızı bence gözden geçirin çünkü orası sizin eviniz. Zaten iyi bir durumda değilken bir de rahat etmediğiniz bir ortamda uyumakla uğraşmayın.

Çok şanslısınız ki çocuk konusunda acele etmenize gerek yok, henüz 33 yaşındasınız. İlişkiniz istediğiniz hale gelene kadar o işi biraz duraklatabilirsiniz.

Burada okuduğumuz birkaç satırla "bu evlilik devam etmemeli" gibi bir sonuca varan olursa asla kulak asmayın. Yapıcı tüm tavsiyeleri dikkate alıp yıkıcı tüm tavsiyeleri göz ardı etmenizi öneririm.
0
michael_knight
(13.03.24)
bence adamın pasif rol almasından zaten bunalmışken bu çocuk meselesi tuz biber olmuş. bence çocuk konusunu erteleyip diğer sorunları çözmeye odaklanın ve gündeminizden ovulasyonu vs. çıkarın.

gördüğüm kadarıyla ve eşimi de düşünürsem çoğu erkek kendisinden bir şey istenmeden bir şey yapmamaya plan program yapmamaya eğilimliler, bu doğru.

edit: bu arada ettiği laf konusunu unutmuşum ciddi anlamda özür dilemesi gerekiyor. telafi etmesini beklerdim ve eve gitmeyebilirdim ben de.
0
sanguine mcqaer
(13.03.24)
okudum hepsini
çocuk yapma işini durdurun öncelikle böyle bir ilişkiniz varken. bu sağlıksız bir karar, bence. sonrasında da mutlaka iyi bir terapist bulup terapiye gidin birlikte. iki taraf da çözmek istiyorsa halledersiniz. kavga etmeden konuşma ortamı yaratıp oturup konuşun bir de. belli ki bir şeyler yaşandıkça kavga ederek konuşuyorsunuz. sorun çıkmadığı bir anda oturun konuşun, randevulaşın hatta dışarı çıkın bir yerde oturup bir şeyler içerken konuşun.
0
veritaslibertas
(13.03.24)
Genel olarak bu düşüncede misiniz yoksa bir an için sinirlendiğinizde mi böyle hissediyorsunuz?

Bence sıkıntınız büyük. Eşiniz sizin söylediklerinize rağmen konfor alanından vazgeçmiyor. Ben de evlenmeden önce elimi sürmezdim işe. Ailem sağolsun yapardı.

Şimdi evlilikten sonra işbölümümüz var ve uyuyorum buna. Ama buna eşim zorlamadı.Ben kendim uymak zorunda olduğumu idrak ettim. Kimse çocuk değil.

Hatta işleri bir an önce bitirelim de rahat rahat oturalım diyorum eşime de. Bir de bu kadar iş yapmıyor diye söylenirken çocuk düşünüyorsunuz. Çok ilginç.
0
drako
(13.03.24)
bu akşam eve gitmeyeceksen de haber ver yüzünü göresim yok, şuradayım vs gibi. habersiz eve gitmemek büyük hata olur.

ev işi olayı dışında nasılsınız? eğleniyor musunuz? mutlu musun? beraber vakit geçirmekten hoşlanıyor musun? birbirinize hala değer veriyor musunuz? bunların cevabını düşün. olumlu ise kurtarmaya bak. sen boşanmak istemiyorsun çünkü bence.

temizlikçi tutun imkan varsa. yani belli bu adam temizlik yapmak istemiyor. ve iki yetişkinin yaşadığı evde de her hafta detaylı temizlik yapmak gerekmiyordur bence. bizde 1,5 yaşında bebek ve kedi var mesela. bazen sadece süpürge yapıp geçiyoruz. tozu gördüğüm halde toz almadığım hafta sonları oluyor. onun yerine ailemle vakit geçirmeyi tercih ediyorum. gerçekten kılı kırk yaracak kadar önemli mi bu temizlik meselesi? yapmayın evi bok götürsün demiyorum da bazı haftalarda da olduğu kadar yapıverin. inan sen kafana taktığın için bu mesele bu kadar büyük görünüyor gözüne. akşam yemeğinden sonra 10-11e kadar bekler bulaşıklar demişsin. beklesin. ne kadar kokabilir ki? sonuçta 11de de olsa kaldırıyor. yani sen onun öğretmeni, annesi, ev arkadaşı değilsin. senin sınavından 100 almak zorunda değil. 5 sene kavga etmişsin, konuşmuşsun olmamış. demek ki başka bir yol bakılmalı.

ipleri eline alsın diyorsun, edilgen olmasın diyorsun ya. bu adamın karakteri. sen adamdan A değil B olsun istiyorsun. sen zaten A ile evlenmişsin. değişmesini beklemen saçma değil mi? hani farklı bi durum olur değişmesini beklersin ama adam karakter olarak pasif demek ki. şimdi şöyle düşün. sen çok planlı, programlı, her şeyin kendi istediği gibi yapılmasını isteyen birisin diyelim. eşin de 5 sene sonra gelsin desin ki ben bu kadar dominant bir kadın istemiyorum, pasif olsun istiyorum. sence olur mu öyle bir şey? insanın karakteri neyse odur ya, değişmez. hele otuzlardan sonra hiç değişmez. törpülersin, dikkat edersin ama bir yere kadar.

cinsellik konusuna gelirsek. bazı insanlar isteksizdir. bunu kabul edelim. bir de adam yanıma gelsene demiş. kendisine göre gayet hoş bi davet. sen de reddetmişsin. suçu kendinde görmüyor doğal olarak. o güne otları bırakmak, buzluğa atmak filan senin kafanda yarattığın, çok da gerekli olmayan bir iş. iki saatini harcayıp yoruldun ve hırsını ondan çıkardın. hayatımda ot haşlayıp dolaba attığımı hatırlamıyorum bu arada. neyse. sonuç olarak çok da istekli biri değil belli ki ve hamilelik takvimi işi iyice rutine bindirmiş iki taraf için de.

bence çocuk işini erteleyin. zaten bu temizlik durumu çocuktan sonra seni daha da delirtir. hele taze otu buzluğa atan bi insanın bebek ek gıdaya geçince yapacağı şeyleri düşünemedim bile. sen kendini yorarsın eşin sadece güle oynaya ilgileneceği kadar ilgilenir. gelsin daha büyük kavgalar.

çocuk işini erteleyin. evlilik terapisi alın. ama gerçekten boşanma isteği varsa bir süre belirle. değişim görmek istediğini net bi şekilde belirt. baktın değişim yok o zaman boşanırsın.
0
elorelia
(13.03.24)
5 yıllık evli ve 20 aylık çocuk sahibi er birey olarak yazıyorum;

Sizin probleminiz çözülmeyecek bir problem değil ancak ikinizin de gönüllü olması ve psikolog desteği almanız gerekiyor. Buradan ya da cevrenizden alacağınız tavsiye ile çözemezsiniz.
Şunun kararını vermen lazım gerçekten bu kişi ile evliliğini devam ettirmek istiyor musun?

Eğer devam ettirmek istiyorsan eşini karşına alıp de ki "Ben seninle hayatıma devam etmek istiyorum ancak bu şartlarda değil psikolog desteği alalım" de o da eğer seninle devam etmek istiyorsa zaten kabul edecektir.

Eşimle iletişimimiz çok güçlü ve paylaşımcıyızdır ona rağmen çocuk olduktan sonra çok kez tartıştık çok zorlandık çünkü hem yorgun hem de tahammül azaldığı için sürekli gerginlik oluyor, çocuğun uykuları yeni oturmaya başladı ve ancak kendimize gelebildik bu problemleri aşmadan sakın çocuk yapmayın.
0
mirty
(13.03.24)
elorelia +1

1. çocuk işini erteleyin
2. genel temizlik için birini alın, haftalık ya da iki haftada bir mesela
3. mükemmeliyetçi tavrınızı törpülemeye çalışın, her hafta ev süper tertemiz olmak zorunda değil. bulaşıklar da 11 gibi makineye konsun, idare edilir bunlar

bu arada evli biri olarak yazıyorum, diğer şeyler bir yana, eşinizin itiraz etmeyip her programa katılması o kadar güzel bir şey ki. varsın program yapmasın, hepsine uyması bile güzel.
0
noxie
(13.03.24)
yazdıklarınız boşanmayı gerektirecek bir durum değil gibi, düzeltilebilir şeyler. eşiniz ev işleriyle çok istekli olmayabilir. peki boşanıp yeni birini bulduğunuzda istediğiniz gibi biri olacağından emin misiniz ve hatta birini bulabilecek misiniz?

erkeklerin büyük çoğunluğu eşiniz gibi. bence bi orta yol bulmaya çalışın.

bu arada eşiniz kötü konustuysa ayıp etmiş.
0
tabudeviren
(13.03.24)
teşekkür ederim fikirlerinizi okumak iyi oluyor öyle dolmuştum ki. Ot konusuna bu kadar takılmayın evet zamanlaması biraz saçma olsa da:) ot olmaz b.k olur, mesele yetişkin bir insana 5 yıldır hala devamlı ne yapması gerektiğini söylüyor olmak. Cevabın birinde dediği gibi bulaşık için tartıştıktan sonra kimse kimseyi arzulamaz. Birbirinden alakasız gibi görünen bu konular tamamen iç içe geçti ve birbirini etkilemeye başladı.

@eloreila ve diğer herkes, normalde (yani sorumluluklarımız söz konusu olmadığında) gayet iyiyiz. Beni hiç kırmaz hayır dediğini kolay kolay hatırlamam, ben de aynı şekilde ona değer veriyorum, mesela bu akşam eve gitmek istemiyorum ama ailemin evine de gitmek istemiyorum anlarlar onun hakkında kötü düşünürler diye:/ Sanırım gerçekten bizim en sık kavga nedenimiz ev işleri, haftada bir temizlikçi işini düşünebilirim. İkinci sorun bana göre cinsel yaşam, çocuk konusu zaten kötü olan şeyi daha kötü hale getirdi. Bunu bir süre erteleyeceğim. Eşime boşanmanın tüm zorluklarını göze alacak kadar katlanamıyor değilim, sadece bu döngüyü tekrar tekrar tartışmak ve çözememek beni yordu. Tükenmiş ve kendimi anlatamıyormuş gibi hissediyorum. O kadar laf anlatmama rağmen dün mutfakta yardım etmemem mi tüm sorun demesi mesela. Bunların beni ne kadar yıprattığını anlayamıyor, kendisi benim kadar etkilenmediği için.
0
🌸ustapasta
(13.03.24)
Selamlar henüz 2 yıllık evliyim (29E). Hepsini okudum bir şeyler karalamaya geldim.

Ben de ilişki anlatmayı veya okumayı çok severim o yüzden paylaştığınız için ve net, uzun yazınız için teşekkürler.

Biz de bu tarz olmasa da çok kavgalar ettik. Öncelikle şunu anlamak gerekiyor. Kadınların sorun ettiği şeyler bizim beynimizde "bu niye sorun şimdi ya", "bunu niye tartışıyoruz şimdi", "ben nerdeyim zaman dursa keşke uçsam gitsem şuan" gibi şekillerde yorumlanıyor. Yani önce bunu kabul etmek lazım. Ben de şu açıdan eşinize benziyorum, sorun sevmem, gerginlik sevmem. Evde yapılması gereken bir iş varsa o hemen yapılmayabilir yarın yaparım öbür gün yaparım haftaya yaparım. Evlenince tabi bu ertelemeleri biraz kısalttım. Ben biraz kısalttım, hanım biraz rahatlaştı derken ortada buluşmaya çalışıyoruz.

Bazen kadınların tepkileri o kadar anlamsız geliyor ki güne "bugün ne olsa da sorun yapıp büyütsem ve günü, seksi, hafta sonunu, geceyi mahvetsem..." diyerek başladıklarını düşünüyorum. Çünkü yaşanıyor bunlar yani.

Ne oldu diyorum hayatı sorguluyorum. Ne oldu yine yani çöpü mü atmadım gece film izlemedim ve odama mı gittim, belli bir gün geçti de çiçek veya hediye almayı mı unuttum, bulaşıkları mı dizmedim ne oldu??

Çünkü yetişkin bir kadın bunların herhangi biri yüzünden hem kendi hayatını hem partneri için hayatı zindana çevirebilir.

Ve sorun şi ki tam da sizin anlattığınız gibi bir şey anlatmadan bozuluyorsunuz ve neye bozulduğunuzu anlamamız gerekiyor. Bazen 50 kere de olsa söylemeniz gerekiyorsa söyleyin lütfen.

Gelin yardım et deyin. Ben şuna bozuldum deyin. Konuşun biraz iletişim lazım susarak, içten içe kurularak, içerlere gidip ağlayarak bize bir şey anlatamıyorsunuz bunu anlayın artık.

Biraz dümdüzüzdür ama anlarız yani. Ve de ne olsa da bozulsam diye değil de, ne olsa da ben bunu bir güzelliğe çevirebilirim, huzursuzluğa değil de huzura yorarım diye düşünmek lazım.

Siz bizden ince düşünüyorsunuz. Evi, kendinizi, bizi. Biraz salmanız gerekiyor eve de bişey olmaz ota da bişey olmaz. Yani olsa da bişey olmaz yani 3 günlük dünyada ot çöp yüzünden geri gelmeyecek zamanlar bir hiç uğrana gitmemeli ya.

Gidin sırnaşın onun yerine. Veya çok acilse iki ses edin yardım gelmiyorsa onu mutlu mutlu isteyerek yapın. Yok yapmak istemiyorsanız da salın gitsin. Bizim evde mesela bazen 2-3 günlük bulaşık duruyor, kim denk geliyorsa o hallediyor.

Ben hep evdeyim, bazen hanım gelmeden her yeri süpürüyorum, toparlıyorum, çamaşırları bulaşıkları yıkıyorum, yemek hazırlıyorum. Ama bazen de evde olmama rağmen tezgahın üstü bulaşık kaynıyor. Hanım da yorgun geliyor zaten bazen yapıyor bazen yapamıyor. Ama hiç bir zaman sorun etmiyoruz. En azından bu konuda çözdük bir şeyleri. Bizde de başka konular var.

Neyse, bunlar erkek gözünden bir yorum olsun diye yazdıklarım. Objektif bakarsam da şu çıkarımı yapıyorum. Evet bazen anlamıyoruz, dümdüzüz falan diyorum ama işin şu boyutu da var,

Kadın mutsuzsa yerde gördüğü çoraba bile bozuluyor. Ama mutluysa senin coraplarını yerim essek diyor icinden. Kadın mutluysa evin ortasına da sıcsan der ki "yalnız şu ortalıga sıcma olaylarını bir kaç bin yıl önce bırakmıştık hatırlatırım" der kaldırır yıkar.

Tam beyninizin çalışma yapısını anlamasam da mutsuzken pireyi deve yapıyorsunuz gibime geliyor. O yüzden sizin mutlu olduğunuz şeylere odaklanmalı, sizi üzecek şeylere takılmamanız lazım. Sorun ottan çöpten ziyada başka şeyler olabilir, biraz daha derine inip onları çözmeniz lazım.

Çocuk konusuna gelince, bence de sakın kalkışmayın. Mutsuz bir kadın olarak mutluluğu çocuk üzerinden bulmaya çalışmayın. Bir çocuğun en son isteyeceği şey kendisi mutsuz, ilişkisi kötü bir anne tarafından dünyaya getirilmektir.

Ben de bu sorunlarınızın çözülebileceğine inanıyorum ancak, baktınız çözülmüyor. Evliliğin kutsal olduğuna da inanmıyorum. Mutsuzsan ayrılacaksın. Hayata 1 kere geliyorsak öncelik kendi mutluluğunuz olmalı. Eşinizin veya çocuğunuzunki değil.

Siz mutlu olasınız ki eşinize, ailenize, arkadaşlarınıza veya ileride olursa eğer çocuğunuza verecek mutluluğunuz kalsın.

Netflix de "Kuvvetli bir alkış" ı izlemediyseniz birlikte izleyin belki çocuk yapmaktan biraz vazgeçersiniz :D

Teyzem geçen 60 yaşında boşandı. Çocuklar için katlandım yıllarca dedi. Katlanmak zorunda değilsiniz. Yani başından çözebilirsiniz. Bunu siz veya eşiniz kötü olduğu için değil, birbirinize uymadığınız için yapmalısınız. Uymak zorunda da değilsiniz ama zıtlığın uyumunu bile yakalayamıyorsanız o ilişkiyi sürdürmenin hiç bir anlamı yok.

Sanki ayrılsam başkası daha mı iyi olacak düşüncesi yanlış. Sorun daha iyi veya kötü olması değil zaten. "Daha uyumlu" olması. ki bu da vardır.

Ama bazen eşin 6 tane özelliği çok iyidir, 4 tanesiyle baş etmeye alışırsın, devam edersin. Bu da kafidir. Bazen de 9 özelliği çok iyidir, kim gelse eşinizi havada kapar, o kadar iyidir. Oma o kötü 1 tane özelliği size o kadar batar ki koşarak uzaklaşırsınız. Benim daha önce böyle bıraktığım uzun ilişkilerim oldu. Gram pişman değilim. Herkes dengini bulmalı. Zihnen, bedenen, ruhen, mantıken.. artık nereden bakıyorsanız.

İlla %100 anlaşılacak diye bir şey yok ama birbirinizi idare etmeyi, sorunları idare etmeyi öğrenmeniz lazım. Bakın katlanın demiyorum. Baş etmeyi öğrenmek lazım. Baktınız sizi çok zorluyor, olmuyor, ümitsiz vaka. O zaman bitirmek yanlış bir seçenek değil bana göre.
0
ananiyimioguz
(13.03.24)
Hepsini okudum o iş olmaz çocuk sahibi olmayın erteleyin önce aranızı düzeltin derim.
Eşiniz yanlış yapmış
40e 15 yıllık evliyiz
0
basond
(13.03.24)
Evli bir kadın olarak yorum yapmak istiyorum burayı okuyup gaza gelme. Bu saydığın sebepler boşanma sebebi değil.
Sadece sen yönetmeye yatkınsın, eşin de tembelliğe. Tıpkı benim evliliğim gibi :)
Başlarda bizim de böyle problemlerimiz oluyordu çünkü ben tembelim ev işi sevmiyorum yapmak da istemiyorum. Eşim de sizin gibi her şey tam düzenli ve muntazam olmalı diye düşüyordu.
Tezgahta patates soyarken neden altına bir şey sermemişim, neden salatalıkların kabuğunu orda kurutmuşum filan. Dedim bunun sana ne zararı var? Patatesi soyunca en son tezgahı siliyorum o yüzden altına bir şey koymak istemiyorum. Bu sadece bir örnek. Böyle onlarca olay vardı. Bir süre düşündü ve bana hak verdi. Haklısın aslında onun kimseye zararı yok ama ben alışmadığım için yanlış bir şey yapıyorsun gibi geliyor dedi. Dedim yanlış filan değil bu benim tarzım. Benim hayatım. Kimseye zararım yok.
Demem o ki bulaşığın 9 da değil de 11 de yıkanması kimseye zarar etmez. Hatta erkesi güne kalsın. Ne olabilir ki huzurdan önemli mi.
Kocam bu huylarını bıraktı valla 2 senedir cennette yaşıyorum. Kendisi için de öyle büyük bir stres kaynaği kalkmış oldu. Skeym tezgahı da bulaşığı da yani. Takıntı bunlar hep.
0
yenibirgüzelnick
(13.03.24)
yazacak çok şey var ama öncelik olarak çocuktan net olarak vazgeçin.
ondan sonra sağlıklı bir şekilde düşünüp karar verin.
çocuk sonrası boşanmak çok zor hele kadın için.
0
nuisance2
(13.03.24)
sorun sadece ev işleri meselesi ise bu konuda sorumluluğu daha fazla almanız gerektiğini düşünüyorum.
evet bencilce, fakat ev arkadaşı gibi iş bölümü yapmak erkeğin doğasına uymuyor.
modern yaşam erkekleri kadınlaştırıyor sonra da kadınların erkeğin bu şekilde olmasından rahatsız oluyor.

diğer konularda bir sorun olmadığından eminseniz kocanızı ev işlerine hiç bulaştırmayıp bir süre gözlemleyin(gerekirse yardımcı v.s.), bence işler değişecektir.

planlı çocuk yapma konusuna gelirsek, yumurtlama dönemi v.s. takip etmek bunları tamamen çöpe atın. aklınıze bile getirmeyin.
biz bu şekilde 1 yıla yakın uğraştık sonra ara verip normal sürece girdiğimizde çocuk olmuştu.
bu işlerde psikoloji > fizyoloji.
ayrıca kendinize eziyet etmenize gerek yok.
0
nuisance2
(13.03.24)
@ananiyimioguz teşekkürler kendi açından anlattığın için. Meşhur bir kitap var ya Erkekler Mars'tan Kadınlar Venüs'ten, bana onu hatırlattı söylediklerin. İçeriği günümüze göre artık biraz seksist kalıyor ama bakış açımı bayağı değiştirmişti okuduğumda. Erkeklerin bizim gibi olmadığını ve olamayacağını kabul edersek ve bu ön kabule göre davranırsak mutlu olabileceğimizi anlamıştım. Orada da yazıyordu mesela, "Erkeklerin kadınların aklından geçenleri tahmin etme gibi bir sorumluluğu yok": Yalan yok buna çok içerliyorum ama dikkat etmeye çalışıyorum. Mesela ilk çocuk düşünmeye başladığımızda ayın o belli günlerine neden hiç dikkat etmiyor diye sinir olmuştum. Sonra gittim söyledim, her ay şu şu günler önemli, o günlerde lütfen biraz daha birbirimizle ilgilenelim ortam yaratalım, vazife gibi olunca kendimi kötü hissediyorum diye. Şimdi bunu bir iki kere söylemiş olmam ve tamam demiş olması yetmiyor mu? Her ay da söylenmez diye düşünüyorum, her ay gerekliyse pes.
Bir de ben bu kitabı okumuş ve biraz da olsa kendimi düzeltmeye çalışmıştım, ondan da okumasını rica ettim ama okumadı. Aklıma geldi şimdi :|
0
🌸ustapasta
(13.03.24)
Sizin biraz bosvermeniz biraz da kabullenmeniz lazim. Is sizin istediginiz gibi yapildi mi kismina değil is en sonunda yapildi mi kismina odaklanip sukretmek lazim, erkeklerin en beceriklisi bile bu kadar oluyor max, bunun otesi instagramda evin her tarafini fosur fosur yikayan adam.

Ovulasyon gunlerine bağlı seks yapmak sıkıcı ama garanti bir yontem. Ovulasyon takip ederken hamile kalamiyosam takip etmesem hic kalamam diye dusunmustum (kaldim). Ilk gun neyse de sonra ovulasyon donemi diye görev gibi 3 gun arka arkaya yapmak canimi sikiyordu mesela. Artik 3. gun naparsan yap gorev oluyor o.

Benzer yollardan gecmis biri olarak (35 k, 5 yil evlilik) duzelmeyecek şeyler değil ama iki tarafın da kendinden odun vermesi lazim biraz. Bence takmamayi ogrenmenin yollarini gelistirerek mutlu bir evlilige kavusabilirsiniz.
0
instant crush
(13.03.24)
@nuisance2 buna katılmıyorum ya, ev işleri erkeği kadınlaştırıyor diye hem dışarda çalışıp hem evin çoğu yükünü alırsak bizim suçumuz ne? O zaman erkekleşiyorum diyip dışarıdaki işimi bırakayım ben de. Çünkü bu kadar yükle ben de kadın olmaktan çıkarım.

çocuk konusunda da, evet yumurtlama takibi nefrettt bir şey. Ama işte dediğim gibi sık sık yapan bir çift olsak zaten denk gelir diye düşünerek özellikle o günleri kovalamam. Ama sık yapmayınca bari o günlerde olsun diye dikkat etmeye başlıyorsun ister istemez:|
0
🌸ustapasta
(13.03.24)
temizlik-yemek işinin kadının vazifesi olması bi şekilde insan örfüne yerleşmiş.

siz rolleri değişmişsiniz, kentli modern çift filan. kocanız yeni rolü pek de kabullenemediği ama söylemeye çekindiği için işi ağırdan alıyor bence.

"O zaman erkekleşiyorum diyip dışarıdaki işimi bırakayım ben de." evet. yapabiliyorsanız yapın. geçim de erkeğin yüküydü. roller değişti. insanlığın son birkaç yüzyılının macerası bu.

çocuk yapamama meselesi evlilikleri sarsıyor. bu normal.

çocuk yapamadığı için erkekliği incinmiş olabilir onun da. diğer ihtimaller de var, evlilik değil bekarlık istiyor olabilir ama bunlar spekülasyon olur.

boşanma lafzı hoş değil ama konuşulabilir

burada afedersiniz d*yy*sluk ettiği şey, gidip başkasından yaparsın demesi. çüş. karı koca birbirine böyle derse, hukuklarını büyük yaralar. o yara özürle bile tamamen kapanmayabilir.

bu sonuncu konuyu bi irdeleyin. meselenin ayıbını tane tane anlatın. pişmanlıkla af dilerse, gafletse söylediğini derse, bi şans verebilirsiniz. size kalmış.
0
lambırcek
(14.03.24)
bi twit vardı, evlilikte kadının en büyük sorunu yemeği kim yapacak değil bugün yemekte ne yapsak ne yesek sorunu. ben de bunu yaşıyorum. yemek işi bende ama cidden bugün napacağım olayı beni yoruyor mesela.

diğer konuda da kimi zaman benim kimi zaman eşimin motivasyonu veya enerjisi olmuyor. darılmamamızın sebebinin birbirimize açık olmak olduğunu düşünüyorum. her şeyimizi açık açık o an söyleyip bitiriyoruz. sonu kavga da olsa seks de olsa bunu yapıyorum ben
0
Hallegadola
(14.03.24)
12 yil evli erkek olarak yazayim.
Sizin durumunuzdaki ciftler bosansa evliliklerin yarisi falan biterdi.
Bence esinizin tabiatinda mutfakda zaman harcamak yok.Is bolumlerini tekrar kontrol edin.Gerekirse alisveris, temizlik vb. esinizin yapabilecegi isleri yapsin.
Esiniz muhtemelen sizin gecimsiz, yuzu gulmeyen, surekli dirdir eden sorun cikartan biri oldugunuzu dusunuyor.Ettigi gereksiz kufurden de bir seyleri yerli yerine oturtmaktan, huzurluzluktan biktigini gosteriyor.bence overthinking yapmayi birakip guler yuzlu biri olmaya calisin. Erkekler icin evin bal dok yala olmasi yada evde guzel yemek yapilmasi degil guler yuzlu ve anlayisli bir es daha onemlidir.Esinizin cocuk ruhlu oldugunu yazmissiniz.Bilmem farkinda misiniz ama cocuk ruhlu birine karsi despot anne rolunu oynuyorsunuz.Bu sekilde gecimsizlik olursa yatakta da sorun olmasi cok normal.Ben sizi daha haksiz buldum.Biliyorum bu yazdiklarim hosunuza gitmeyecek bana kizacaksiniz ama dusunmeye deger bence.Yangina korukle gitmeyin.
0
turkuaz
(14.03.24)
yani mutsuz bir evlilik evet ama toksik bir evlilik değil. sadece rutine ve tekdüzeliğe hapis olmuş gibisiniz. tutku, arzu ne bileyim heyecan kalmamış pek. çocuk yapsanız da eşinizden ekstra destek, anlayış göremeyebilirsiniz. bu sizi daha çok üzebilir. çok çocuk heveslisi olsa eşiniz kendisi zaten bu süreçte takip eder, elinden geleni yapardı.
bu arada şeyi anlıyorum özellikle uzun süreli denemelerde bir noktada neden olmuyor stresi ile beraber insan darlanıyor ve zul gelmeye başlıyor. ama bu başka bir bıkkınlık boyutu gibi. gençsiniz, bence hayatınızı mutlu olmadığınız bir ilişkide feda etmeyin, çocuğu da mutsuz ve anlamsız bir birlikteliğin içine doğurmayın.
anlıyorum anne olmak istiyorsunuz, ama sizin anne olma hakkınız, çocuğunuzun mutlu ve sağlıklı bir ailede büyüme hakkından daha öncelikli değil maalesef.
0
wild honey suckle
(14.03.24)
erkekler gene bildiğimiz gibi... "ne var canım daha fazla fedakarlık yapsan" noktasından bakmışlar.
eşinin sana ettiği laftan sonra diğer şeylerin konuşulmasını çok saçma buluyorum. o sebeple kısa kestim.
0
suyin
(14.03.24)
Benim düsüncem senden beklenen; tipik ev kadınlığı ama adama rahat da vermemişsin o da küfür etmiş. Mutlu değilsen yaşın gençken ayrıl.
0
Coma
(14.03.24)
tüm evlilik ile ilgili sorunların temel sebebi, farkında olmadan yükselen stres seviyemiz. Hızlı yaşam, strese, stres huzursuzluk ve tahammülsüzlüğe , ve bunlarda insan ilişkilerine olumsuz olarak yansıyor, diğer her şey bahane ve teferruattan başka bir şey değildir.

Bunun imkan elverdiğinde doğa içinde küçük bir köy ve ilçede yaşamak için plan yapın , hayatınız yavaşladıkta , toprak ve doğra ile temas ettikçe her şeyin yavaş yavaş düzeldiğini göreceksiniz.

Belki inanmayacaksınız ama deneyin, yoğun şehir hayatı insanın doğasına en baştan uygun değildir .Ne varki bu şekilde yaşamayı farkında olmadan zorlanıyoruz.
0
Rao
(14.03.24)
@Rao, başta kulağa mantıklı gibi gelse de benden 2 önceki kuşak köyde yaşamışlar ve köy ortamında da gayet kavga, atışma, küslükler, cinayetler, adam kaçırma, tecavüz, adam vurma.. biraz daha doğuya gidersek töreler falan...

Ya komşu komşuya bahçesine ağaç sarktı ve bişey yapmadı diye 3 yıl küs kalır mı?

Kalır, onların dünyası da o çünkü.

Babaannem alzheimer olmasaydı da anlatsaydı size neler çektiğini. Kırsalda yaşayan bir kaç nesil öncemizde katlanma diye bir şey vardı. Artık kadınlar 1900lerden sonra iş hayatlarına girdiğinden beri bu pek kalmadı. Kimse birinin kahrını çekmek istemiyor veya sesini çıkarıyor artık.

Yani ben kendi dünyamızı büyültmenin veya küçültmenin sorunu değiştireceğini düşünmüyorum. İnsanın olduğu her yerde huzursuzluk, kavga, atışma olurmuş gibime geliyor. Doğamızda var yani. İstediğiniz kadar küçültük, heidi gibi yaşayın, artık o dünya sizin için yine normal olacak.

Ama şehrin, işlerin, kalabalığın vb. bir dünya etkenin bizi aşağı çektiği konusunda haksız değilsiniz.

@ustapasta, tekrar gelmişken şeyi demeyi unuttum, evet yukarıda da yazmışlar, kadınlar mesela eleştirirler annen miyim ben senin diye ama anne gibi davranmaktan da alıkoymazlar kendilerini. Burada bir çelişki yok mu.

İlişkinin başlarında eşim biraz evhamlı ve biraz kontrolcüydü. Yemek yedim mi, camı kapattım mı, üstüme bişey aldım mı, üşüttüm mü, kurulandım mı vs vs saymakla bitmez. ya kontrol eder ya da arar sorardı sürekli.

Anlam veremeyeceğim şekilde strese girer, meraklanırdı. Huzursuz olurdu. Bazen bir şeyi yapmadıysam sinirlenirdi, küçük çocuğa yapar gibi söylenirdi.

Ben de aşırı sülalem rahat bir insanım. Onu gördükçe iyice heyheyleri geliyordu.

Sonra ne olduysa bir ara aydınlanma geldi. Ya ben niye strese giriyorum koca adam gece yemek yiyemedi mi, dolapta bişey yoktu aç mı kaldı falan diye, huzursuz oluyorum. Gider en kötü makarna yapar, hiç bişey olmazsa yemek söyler açlıktan ölecek hali yok ya.

Diye bir ara gelince söylenmişti. Ondan sonra da böyle kontrolcülük yaptığını görmedim.

Ben onun beni yine düşündüğünü başka şeylerde anlayıp hissedebiliyorum ama bu tarz konularda "annelik taslama" huylarından erkenden uzaklaşmasına ben çok sevindim.

Yani bazen kızdığınız şeyi siz kendiniz yapıyorsunuz, çok takılmamak lazım. Hem siz rahatlarsınız hem eşiniz.
0
ananiyimioguz
(14.03.24)
@ananiyimioguz

Her türlü senaryoda negatif örnekle her zaman vardır, buna şans vb artık ne derseniz.
Ancak şöyle bir durum var ki ,yaşanılan yere bölge insanına , vb. göre çok değişkenlik gösteren bir durum.
Kal di ki, bundan insanlar ve nesiller değişiyor, bundan 50 sene önceki ve bugün ki toplum yapısı aynı değil.

Tüm olumsuzluklara rağmen ,doğanın, sessizliğin, temiz havanın , türlü kirlilikten uzaktan durmanın ve yavaş hayatın insana katacağı pozitif etki gerçeğini değiştirmez.
0
Rao
(15.03.24)
@ananiyimioguz aslında hiç anaç biri değilimdir. Mesela dışarda bir planım varsa onun evde ne yediğini ne yiyeceğini sormuyorum, kadınlar olarak erkeklerin beslenmesinden sorumlu olmamalıyız diye düşünüyorum. Hani tepki anlamında sormamak değil, bunu sormak ya da düşünmek aklıma gelmiyor. Birçok kişi böyle değil. Mesela annemlere gittiğimizde eşim tişörtle balkona çıktıysa annem hemen bana döner, "kızım çocuk üşüyecek montunu ver istersen". "Çocuk" üşürse içeri gelip montunu alabilir sanki, bu kadar verici olmamalıyız. Bence bu durum erkeklerin de hoşuna gitmiyor zaten. Tatile giderken eşinin valizini hazırlayan kadınlar olduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım, bunun baya baya yaygın olduğunu fark edince de şok yaşamıştım:D


Eşimin şahsi konularında müdahaleci değilim rahatım, kendi tercihleri sonuçta. Ama ev düzeni beni de etkilediği için her şeye de bana ne diyemiyorum işte. Biraz aşmaya çalışıyorum, bahsettiğim kitaptan sonra oldu bu hatta. Mesela eşimin annesi yemek konusunda çok kendini yoran biri değil, o da öyle alışmış. Önüne bir çeşit koysan ya da kahvaltı gibi geçiştirsen okeydir. Bizde ise yemek çok çok önemliydi, ben de öyle alışmışım öyle devam ettirmem gerekiyor gibi davranıyordum hep. İşten gelip üç çeşit yemek yapmak, ya da uğraştırıcı güzel yemekler yapmak için iki saat uğraşıyordum, haliyle çok yorulup hırçın oluyordum eşime kızıyordum. Ben iki saat ayakta yemek yapayım, o gelsin 10 dkda bulaşıkları toplayıp geçsin oh ne ala diye. Sonra kitapta okudum, sizden talep edilmeyen fedakarlıklar yapıyor ama karşılığını göremeyip üzülüyorsanız, belki de o fedakarlığı yapmamalısınız diye. O anda bir aydınlanma geldi, adamın benden üç çeşit yemek beklediği yok, ben kendime bu işi çıkarıyorum, hem yoruluyorum hem haksızlığa uğradığımı düşünüp kızıyorum. Üstelik annem çalışmıyordu, ben işten gelip neden bunu yapıyorum diye düşündüm ve bıraktım. Basit şeyler yapıyorum, yalnızca yemek konusunda değil diğer konularda da rahatladım.

Ama işte dışardan baktığında mesela iş paylaşımımız var. Etrafımda birçok kadın da "söylediğinde yapıyorsa ona da şükür" modunda. Fakat ben 36 yaşında bir insana devamlı ne yapılması gerektiğini söylemeyi kabullenemiyorum. Erkekler böyledir diyip geçmeyi de öyle, acaba böyle midir yoksa böyle mi alıştırıldılar? Dm'den bu "zihinsel yük" ile ilgili güzel bi çizim gelmiş onu da paylaşayım: ekmekvegul.net
Mesela ben de kahvaltı sonrası çayımı içerken yalnızca çayımı içiyor olmayı isterdim. Çay içerken akşam yemeğinin malzemelerinden neler eksik, dışarı çıkıp ne almak lazım diye düşünmek yerine. O zaman sen de düşünme diyip geçilemiyor, saat akşam 7 olunca o malzemeler bir anda belirmeyecek çünkü. Eşim olsa akşam yemeği saatine kadar bir şey düşünmez, saat 7 olunca duruma ayıkır. Bu kafa rahatlığı acaba nasıl bir şey, biz de bayılmıyoruz bir şey yaparken başka şey düşünmeye. Düşünen olmayınca ev işleri aksadığından mecbur kalıyoruz. Yahu mesela yemeği ocağa ısıtmaya koymuşum bir iş çıkmış beş dk içeri geçmişim, eşim mutfakta sigara içiyor telefonda bir şeyler izliyor. Mutfağa giriyorum ki cazır cuzur ses geliyor yanacak yemek nerdeyse. Mutfakta ama onu fark etmiyor mesela, çünkü kendisine söylenmemiş. Hani bu kadar obvious bir şeyin söylenmesi de biraz insanın zekasına hakaret sayılmaz mı? Bu kadarının da yapısal olduğu bence biz kadınlara yutturulmuş bir yalan.

Eşimle konuştuk bu arada. Ettiği kötü söz ile ilgili, sigarayı bıraktığı için bazen anlamsız bir öfke yaşadığını söyledi, bunun mazeret sayılmadığını biliyorum dedi ve özür diledi. Doktor sperm analizini görünce sigarayı bırakmasını istemişti, çocuk sahibi olmayı çok istediği için hemen bıraktı (oversharing reis online).

Temizlik konusunda da, temizlik günleri yaşadığımız gereksiz gerginlikler için şunu dedi, "ben sana sinir olmuyorum, temizlik yapma eylemine sinirli oluyorum. Yani temizlik yaptığım için gergin oluyorum." Ama bunu yapmak zorunda olduğumuzu, benim de bayılarak yapmadığımı, bu gerginliği bana yansıtmasının saçma olduğunu anlattım dikkat edicem dedi bakalım ne olacak. Çocuk gelince sorumluluğumuzun daha fazla olacağını, şimdi böyleysek ileride daha çok sorun yaşayacağımızı, o yüzden çocuk düşüncesini ertelemek istediğimi söylediğimde üzüldü. Artık daha düzenli olalım ben de dikkat edicem dedi. Temizlik için birini ayarlamayı düşünüyorum, en azından yüzeysel şeyler kalsın bize. Durumlar şimdilik böyle.
0
🌸ustapasta
(15.03.24)
". Tatile giderken eşinin valizini hazırlayan kadınlar olduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım,"

amacım laf söylemek değil ama böyle düşünüyorsanız aile olmanız zor.
çok bencilce bir düşünce bence.
siz ev arkadaşı olarak görüyorsunuz bence.
0
nuisance2
(15.03.24)
@nuisance2 herkesin “kendi” valizini hazırlaması nasıl bencilce oluyor anlamadım. Tam tersi senaryo olsaydı ne diyecektiniz? Eşim benim valizimi hazırlasın o zaman öyle aile olalım, o olmuyor ama dimi? Çocuklar bile 3-4 yaşından sonra ne giyeceğini kendi seçmek istiyorken bu durum bana komik gelmişti ama görüyorum ki burada bile varmış:D
0
🌸ustapasta
(15.03.24)
"Mesela annemlere gittiğimizde eşim tişörtle balkona çıktıysa annem hemen bana döner, "kızım çocuk üşüyecek montunu ver istersen". "Çocuk" üşürse içeri gelip montunu alabilir sanki, bu kadar verici olmamalıyız"

komiklikten ziyade mevzu şu aslında, adam(kadın) üşümüyor olabilir. ama eşi tarafından en azından kendisini düşündüğüne yönelik jesttir, iyi hissettirir. adam(kadın) evde açlıktan ölmez belki, ama dışardaki eşin onu da düşünerek belki yemek hazırlayıp
bırakması da aynı şekilde jesttir. adam(kadın) valiz hazırlamayacak kadar yorgun olabilir. eşin valizi hazırlaması jesttir. adam(kadın) ilaçlarını takip etmeyi unutabilir. eşin bunu bilip onun yerine hatırlaması hoştur. bu tip ufak gibi görünen davranışlarla zaten bir aile ortamı oluyor. nuisance +1 ev arkadaşlığı konusunda.
0
sarahkerrigan
(16.03.24)
Parantez içinde hep kadın da yazmışsınız ama, pratikte bu tür “jest”leri yapanların genelde erkek olmadığını hepimiz biliyoruz.

Daha bugün twitterda bir video gördüm, erkek işten eve kadından önce geliyor ve yemeği hazırlamış oluyor, kadın bunu videoya almış ve gayet mutlular. Yorumları görmeliydiniz, aşağılama ritüeli demişler, kadın erkeği s.kiyor demişler, bir adam bunu nasıl kabul eder demişler:D mesele beraber yenecek yemeği erkeğin hazırlamış olması.

Tam tersini düşünelim, kadın işten eve erkekten önce geliyorsa yemeği hazırlamaması söz konusu bile olabilir miydi? Sanmıyorum. Gerçek hayatta neyin ne olduğunu hepimiz biliyoruz. “Jest” yapan da, aman nolcak canım seviyorsa yapmalı, bunların hesabını yapıyorsa sevmiyordur denilen de kadın oluyor.

Konu benim konumdan çıktı şu an, şaşkınlıktan eşime şükrederek feminist manifesto yazıcam az kaldı:D
0
🌸ustapasta
(16.03.24)
okumaya bile dayanamıyorum bazı yorumları. sen bildiğin gibi devam et pasta bence...
0
suyin
(16.03.24)
(10)

Insanlara kibirli mi davranmak lazim?

spherical
Kibir yazdim ama ulasilmasi zor, sallamayan vb. o sekillerde anlayabilirsiniz.Neden soruyorum, bizim gruba bir arkadas geldi, digerleri onun yuzune bakmadi. Yardimci oldum, yapacagi herseyi gosterdim veya ihtiyaci oldugunda bana geldi..gitt, hala bana mail atiyor unuttugu dosyalar icin falan. tezini
Kibir yazdim ama ulasilmasi zor, sallamayan vb. o sekillerde anlayabilirsiniz.

Neden soruyorum, bizim gruba bir arkadas geldi, digerleri onun yuzune bakmadi. Yardimci oldum, yapacagi herseyi gosterdim veya ihtiyaci oldugunda bana geldi..gitt, hala bana mail atiyor unuttugu dosyalar icin falan.
tezini bitirmis gonderdi, tesekkur etmis, sagolsun ama ilk once buna pas vermeyenleri yazmis en sona da beni eklemis.
bazilari hoca anliyorum ama digerleriyle ayniyiz. Ve digerlerininin birkacini belki gormedi bile.
Sey de soz konusu degil, dusunuyorsaniz, hani ona hizmet ettim, o da kucuk gordu falan gibi.
Insanlik ettim, etmemeliymisim.
0
spherical
(04.02.24)
Kibir yedi ölümcül günahtan biridir:) Birine ders vermek için kibirli davranmak gerekmez.
0
prole
(04.02.24)
Sadece tezin teşekkür bölümünde adınızı sonlarda geçirmesi mi böyle hissetmenize sebep oldu?

Size bir kastı olduğundan yapmamıştır, muhtemelen sıralamanın bir mantığı vardır. Olmasa bile bence bu kadar takmamalısınız. Birine yardım ediyorsanız kendiniz için ediyorsunuz aslında, insanlarla iyi geçinmek için dozunda bir uğraş sizin de modunuzu yükseltir. Yaptığınız şeyin sonucunda da kötü bir şey olmamış zaten. Kafayı takmaya değmez.
0
akhenaten
(04.02.24)
Hocam siz sadece tezin teşekkür kısmında adınız en sonda diye bu kadar dertlendiyseniz, daha çok üzülürsünüz :)
0
black holes in the sky
(04.02.24)
Bence bu bi ornekti. Mailde ismin sonda yazilmasina kimse takilmaz cunku. Benim gozlemledigim yakin, iyi, samimi davrandiklariniz bazen sizi bu ne yapsam bozulmaz diye algiliyor. Digerlerine daha fazla "saygi, sevgi" gosterilmesi ondan. Cok sacma ve cok itici bir tutum ama var boyleleri. Hemen hayatimdan cikariyorum bu tur hareketler gorunce.
0
Kittie
(04.02.24)
bazi insanlar iyilikten anlamaz.

siz ona yardim ettiniz.
o artik size borclu. borcunuzu ödemek istemedigini birini düsünün, onu görmemek yolunu degistirirsiniz.
bu da o hesap biraz.
0
sonsuz
(04.02.24)
black holes a da +1. kazik da yiyebilirdin.
0
sonsuz
(04.02.24)
Benim ingilizce kursunda yardimci oldugum arkadasim, yuksege baslayinca ilk beni satti.
Kendi dusuncem cogu insan kendinden daha iyi birini arkadas olarak cevresinde gormeye katlanamiyor. Yardimini aliyor sonra yapabilecegi seylerle saygisizligini yapiyor. O yuzden bence evet, kibirse kibir kopek cekmek lazim, yardim etmeden once.
Sen simdi gormedigin insanlara bile tesekkur ettmissin, beni de sona koymussun desen, bu sefer alindin vs olur.
0
durgunfoton
(04.02.24)
yardimci olana uygun yeri vermemek ezikliktir.
onlardan yuz bulsaydi seni satarmis. kazik atabilecegi ortam olusmamis.
bu insanlar hep olacak, iyilik yap denize at gec.
0
Coma
(04.02.24)
Aklı en başa en kıdemli hocaları yazmaya yetiyorsa, kendine yardimi dokunani eşit kademede olanlar arasinda basa yazmaya da yetmeliydi.
Ben de icerlerdim.
Yine de iyilik yapmaya devam hocam.
0
WithWorth
(04.02.24)
düzelmezsin sen. bu konuda düşünüp de kaliteni (kendi gözünde en azından) düşürme. insanlardan her şey beklenir. başka bir yerde işi düşer yine. o zaman nasıl davranacağın önemli.
0
gabe h coud
(04.02.24)
(13)

Pişirmeden yapılabilecek yemekler

alperz
Ocak bozuldu. Hem besleyici hem lezzetli soğuk ne yapabilirim?Ton balığı, garnitür ve mayonez alıp salata yapasım var.
Ocak bozuldu. Hem besleyici hem lezzetli soğuk ne yapabilirim?

Ton balığı, garnitür ve mayonez alıp salata yapasım var.
0
alperz
(10.09.23)
Kısır.
0
durgunfoton
(10.09.23)
Haşlanmış nohut ana malzemesi ile envai çeşit sandviç ve salata

Yulaflı meyveli yoğurtlu(veya sütlü) kaseler

Blenderda domates çorbası
0
hakmut
(10.09.23)
Ton balıklı salata. Ya da hazır haşlanmış tahıllarla salata.
0
prole
(10.09.23)
cacik :D
0
Coma
(10.09.23)
Humus
0
kediperili
(10.09.23)
toplu cevap yazayım:

ocak yok diyorum kısır olmaz o yüzden. bulguru çakmakla mı pişireceğim?

cacık evet çok besleyici olur.

humus olabilir evet ama et yok içinde. biz romanız etsiz yemek yemeyiz.
0
🌸alperz
(10.09.23)
Amerikan salatasi
0
Zetnikov
(10.09.23)
rus salatası değil mi o yahu?
0
🌸alperz
(10.09.23)
Fırın varsa fırında da her şey yapılır önceliğim o olurdu.
Varsa tost makinesinde yağlı kağıt arasında çok güzel kıyma vs kavrulur ince olmak şartıyla köfte pişirilir.
İkisi de yoksa eğer duru,yayla gibi markaların haşlanmış bakliyatları güzel, besleyici bir seçenek. Güzel ,doyurucu besleyici salatalar yapılabilir. Su ısıtıcınız varsa gayet güzel kısır da yapılır ayrıca. İnce bulgura sıcak su koyup bekletin. Salcayo tost makinesi vb seçeneklerle kavurma şansınız yoksa suyla beraber koyardım ben biraz çiğliğini alır sıcak en azından. Geri kalan her şey çiğden eklenir zaten.
0
yazdonumu
(10.09.23)
Kısır yaparken bulgur pismiyor:)
Ama içinin soğanını bol yağla kavurmak gerek tabi.
Tost makinesi varsa envai çeşit tost, sandviç, soğuk sandviç olabilir.
0
etna
(10.09.23)
Herhangi bir ısıtıcı ya da pişirme cihazı maalesef yok. Saç kurutma makinası bile yok. Dışarıda mcdonalds yedim.

Teşekkür ederim herkese.
0
🌸alperz
(10.09.23)
Konserve hazır fasulye alın.
Soğan ve domatesi küp doğrayın.
Üzerine bol zeytinyağı ve limon.
10 adet siyah zeytin atın üstüne.

Afiyetle.
0
alfired
(10.09.23)
a101, bim'de pakette barbunya, soğuk mezeler, ton balığı ve sebze var. su ısıtacak bir şey yoksa sanırım bunlar en iyi çözümler
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(10.09.23)
(8)

almanya neden bu kadar kötüleniyor?

nothing in my way
almanya'ya hiç gitmedim ama özellikle son zamanlarda aşırı bir kötüleme var. sözlükte ve sağda solda bolca görüyorum. neden bu kadar kötülüyor insanlar? nesi kötü almanya'nın?
almanya'ya hiç gitmedim ama özellikle son zamanlarda aşırı bir kötüleme var. sözlükte ve sağda solda bolca görüyorum. neden bu kadar kötülüyor insanlar? nesi kötü almanya'nın?
0
nothing in my way
(09.09.23)
Kultur meselesi. Turk kulturuyle buyuduysen ters geliyor alisamiyorsun. Bi hintli arkadas vardi eski sirkette. Ingilterede yasiyor. Diyor ki bana bi gun, ya gecen trene bindim telefonun sarji yok benim bilette de prizli koltuga oturamiyosun. Tren bombos o yuzden gittim prizli koltuga oturdum sarj icin ve ceza yedim. Bundan dertleniyor mesela bana. Bense icimden, e ne guzel valla mis gibi kuralları işletiyorlar diyorum. Benzer sebep diye anlattim.
0
floydian
(09.09.23)
- cok buyuk beklentiyle almanyaya yerlesiyorlar. almanyaya yerlesince bir anda turkiyede ulasamadiklari arabalara ve evlere ulasacaklarini zannediyorlar. bu nedenle de hayal kirikligina ugruyorlar. bunun en buyuk nedenlerinden biri de bir ara populer olan araba fiyatlari, market fiyatlari videolari. elinde nakit yoksa o fiyatlara kimse yeni gelen birine kredi vermiyor, kredi icin de kalici oturum gerekiyor. kalici oturum da 5 yil yasayinca anca alinabiliyor.

- yeni bir yere yerlesmenin dogurdugu problemlerle almanyayanin yerlesik problemlerini karistirmalari. dunyanin neresine giderseniz gidin buyuk ihtimalle ilk yil bircok burokratik isle ugrasacaksiniz, ev bulmak zor olacak, bankadan hesap acmak da zor olacak. bu kadar cok isin icinde de bircok sorun cikacaktir.

- turkiyede ust tabakadan kendini hissedip, iyi semtlerde yasayip, gerektigi yerde kendini daha ust gosterebilcek diksiyona, ozguvene sahip konumdan bir anda siradan bir vatandas konumuna dusmek. hatta ikinci sinif vatandas konumunda olmak. konusurken kendini ifade edememek. kimse kendini saygin hissederken aslinda siradan olmak istemez.

- turkiyedeki hizmeti baska yerde bulamamak. ornegin pazar gunu niye tum dukkanlar kapali diye sikayet etmek. ya da apartmanlarda kapici olmadigi icin ekmegini kendin almak, copunu kendin dokmek. aldigin mobilyanin montajini kendin yapmak, kucuk tamir islerini kendin yapmak zorunda kalmak. turkiyde bircok kisi icin siradisi bir durum bu. kapici yok cunku almanyada kimseyi karin tokluguna istedigin ise kosturamazsin, ya da pazar her yer kapali cunku pazar gunu magazada calismak zorunda olan kisinin de cocuklari ile hafta sonu zaman gecirmeye hakki var.

- irkcilik. turkiyede sokakta giyimi, tavri, konusmasi farkli kisi gorunce yolunu degistiren kisiyken bir anda sokta gorulunce bazilarinin yolunun degistirdigi kisi olmak.

- ucuz isci olmak. almanyaya yerlesen bircok kisi ustun basarilari, ustun yetenekleri nedeniyle yerlesmiyor. bir cogu siradan yeteneklere sahip ve sadece daha ucuza calistigi icin tercih ediliyor. o nedenle bircok kisi ayni niteliklere sahip bir almana gore daha az kazaniyor. bu haksizlik da bir sure sonra hem maddi olarak zorluyor hem de rahatsiz ediyor. ama belli zaman sonra cogunluk hakketigi maas seviyesine geliyor. genelde yerlsildikten sonra ilk 5 yil biraz haksizlik oluyor.

almanya her anlamiyla super bir ulke degil, bircok sacma problemi var, insani samimi degil. ama yasam olarak dunya da yasanilacak en iyi ulkelerden biri. farkli bir ulkeye yerlesince biraz da rahat bozulacak elbette. cok kotu tecrubeler yasamis insanlar da var. o yuzden dengeli bir beklenti, fazla gaza gelmemek onemli.
0
emrahday
(09.09.23)
Cok fazla Türk var. Bu başlıca bir sorun. Kendi ülkende kalsan en azından küçük denizin büyük balığı olursun. Hem Türk'e maruz kalmak hem alman tarafından ezilmek gibi durumlar olabilir.

Ayrıca Almanya'daki Türklerin itibarı oldukça kötü. Türk deyince akla gelenler; kebapçı, ucuz iş gücü, barmaid gibi gibi.
0
roe
(09.09.23)
insanlar yurtdisini kafasinda fazla buyutuyor da ondan. teknoloji ilerledikce avrupanin dogusuyla batisi arasindaki makas bayagi kapandi. TR'de sonucta bir afganistan degil.

ayrica, bizim toplum "gocmenlige" alisik bir toplum degil.

yurtdisinda mutlu mu olmak istiyorsun?
1- beklentilerini dusuk tutacaksin
2- "gocmenligi" sindireceksin. adini da degistirsen, sacini sariya boyayip LGBTQ dernegine uye de olsan, oranin yerlisiyle de evlensen, coluk cocuk torun torba sahibi de olsan orali degilsin, bunu kabullenmen lazim.
0
cooperr
(09.09.23)
almanya'yi kötüleyen bir ben varim bir de TR cennet diyen almanci dayilar var saniyordum :D. Aslinda sosyal medyada Türkiye ya da Türkler daha cok kötüleniyor, bilemiyorum.

iyi bir kariyeri olan (egitimi, kültür, para vs) biri icin Almanya'nin refah seviyesi disinda bir olayi yok ama Türkiye'de ki almanya imaji cennetle esdeger gibi birsey.
En kibar haliyle Türklere karsi bir ön yargi var, ama bu önyargiyi balkanlardan gelenlere, afrikadan gelenlere karsi görmedim, ister düsük profil bir is olsun ister yüksek. Onlara karsi yoktur demiyorum ama Türklere karsi görünen veya görünmeyen bir tavir var, bu da insani bezdiriyor.
Örnek; Ben ayni isi yaptigim almandan daha iyiyim. o sürekli olarak uyduruk isler icin bile övülür, ben ödül aldim kimse bana tebrikler bile demedi.
Ben bunu Tr'de ki arkadaslarima söyledigimde,-abartiyorsun ne var, almanyadasin daha ne istiyorsun, falan diyorlar ama burada calisinca artik baska dertlerin oluyor.


Bir de bizimle, beklentilerimizle ilgili birsey, arada cok büyük kültür farki var (Kültür farkindan kastim egitim seviyesi degil), youtube'ta ac Türkiye'de erasmus yapmis ögrencileri izle; Tr söyle iyi böyle iyi, misafirperverlik vs. ama burada bir arkadaslik falan yok. kendi aralarinda bile benim gördügüm kadariyla yok, ev sahibime bir tek abisi geliyor o da kirismas'ta falan.
Ya da burada benden nefret eden bir alman var ama beni her gördügünde Hiii yapar, siz disaridan görseniz aramiz cok iyi sanirsiniz.
Buna benzer sekilde Türk arkadaslarda, almanlarla aralari iyi saniyor ama bir yere davet ettiklerinde gelen kimse yok. hayal kirikligi.
buna benzer sekilde, grill parti yaptilar, biz ve cinliler bir sürü sey almisiz, bu almanlar 1 tabak birsey getirdi ve hepsi yanindakiyle konustu, ben bu ortami hala yadirgiyorum, ögreniyorum ve kendime kiziyorum almanlari besledim diye. Kusum aydinla ayni görüsteyim bu konuda :D
sosyal ortam burada problemli ve bu yüzden ben hala aramin iyi oldugu alman arkadaslara nasil davranacagimi kestiremiyorum. bana kahve almis, problem yapar belki sonra diye parasini vermek istedim mesela, Tr'de aklima gelmez. Türkiye'yi ziyaret etmis olanlar cok iyi davranir.
0
Coma
(09.09.23)
Almanlarin tüm yazilmis negatifliklerine +1, yani ailen varsa, irkcilikla karsilasmiyorsa bir bariz bir kötülügü yok.

Birde, Türkiye'den ilk gelenlerle simdi gelenler arasinda cok büyük bir fark yok, ilk gelenlerin üniversite görmüsleri. Almanya'da arkadas olunabilecek, akli basinda Türk bulmak cok zor.
Hatayli arap alevisi bir arkadas var, ona tavuk aldim, alirkende o kebap yemez diye yanimdakine aciklama yaptim ve o günden beri o yanimdaki arkadas onunla iliskisini kesti, ama yasadigi yer almanya :)

Ailesinde okuyan tek kisi olup, ailesi tarafindan pohpohlanan ama aslinda baba parasiyla yüksek lisansa gelmis ve kalmis, sonradan görme cok var. bunlar cokta sikayet ederler cünkü burada hava atacaklari kimse yok, islerinde iyi degiller, kendi durumlarini bilmektense almanya'yi kötülerler.
0
Ley
(09.09.23)
Kim kötülüyor? Mis gibi memleket.
Ama bizim memleketin beyaz yakalıları için almanya travmatik olabiliyor.
Her memleketin iyi yanları, kötü yanları var.

Almanya'nın da Türkiye'ye kıyasla iyi yanları var.
Türkiye'nin de Almanya'ya kıyasla iyi yanları var.

Memleketleri böyle kabul etmek lazım.

Almanya'ya gidenlerin büyük umutlarla yola çıkıp, hayal kırıklığına uğramasının 2 ana nedeni var.

1-Kültürel
2-Ekonomik

Kültürel nedenler:
-Yeni dönemde almanya'ya gidenler Türkiye'nin iyi eğitimli kesimi. Bu kesimin şöyle bir problemi var: Fazla naiflik.

-Şöyle özetleyelim seküler kesim sanıyor ki Türkiye'de dışlanıyorlar, o yüzden Avrupalılar da Türkiye'deki seküler kesime yardım etmek istiyor zannediyorlar. Adam sanıyor ki "merhaba ben seküler bir hayatı benimsemiş, avrupa değerlerini benimsediğine inanan bir Türk genciyim" deyince Almanlar "ooooooo hoşgeldiniz, biz de size üzülüyorduk, burada hak ettiğiniz değeri göreceksiniz" diyecek. İlk şoku burada yaşıyorlar. Çünkü Avrupalının umrunda değil senin ülkenle ilgili komplekslerin. Almanlar için de 60 yıldır kafasında oturttuğu Türksün işte.

-Türkiye'de modernleşme, avrupa kültürü, seküler hayat tarzı vb gibi konular çok yanlış yorumlandığı için biraz da aşağılık kompleksi var. Kendini Almanlara beğendirme gibi bir çabaya dönüşüyor bu. Hatta bunla ilgili yabancı bir sitede bir meme bile vardı tam olarak durumu özetliyor. İşte japona diyorlar siz şöylesiniz böylesiniz, sizi sevmiyoruz. Japon diyor ki banane... Çinli'ye diyorlar, Rusa diyorlar, Araplara diyorlar, Latin amerikalılara diyorlar, Balkanlara diyorlar... Hepsi diyor ki "senin ne düşündüğün umrumda değil benim kültürüm bu ben böyleyim." Sonra Türk'e diyorlar, daha adam sözünü bitirmeden Türk başlıyor "Türkiye seküler ve laik bir ülke, biz kadınlara ilk seçme hakkını veren ülkeyiz, biz ortadoğuda değiliz, biz arap değiliz, biz afrikalı değiliz" diye uzun bir tirat atıyor. Ee şimdi Almanya'da böyle bir kafada yaşarsan yorulursun:)

-Bir diğer kültürel konu, o deminki naiflikle alakalı işte. Gidenlerin çoğu "bıktım bu ülkeden" psikolojisiyle gidiyor. Çünkü kendi hayatındaki sıkıntıların ülkeden kaynaklandığını düşünüyor. İnsanları cahil buluyor, kendini çalıştığı ortamın üzerinde yetenekli görüyor, yaşadığı toplumdan şikayet ediyor vs.
Ama gidince görüyor ki Alman'ın da cahili var,bağnazı var, muhafazakarı var, sinsisi var, fanatik dincisi var, fanatik milliyetçisi var, serserisi var vs.

-Kent diye bir şiir var. ÖZetle diyor ki nereye gidersen git, kendini oraya götürdüğün zaman her yer aynıdır. Bu kafa yapısıyla Almanya'da da mutlu olamıyorlar.

-Yukarda da güzel yazmışlar. Şimdi sen Türkiye'de suriyeli görünce yolunu değiştiriyorsun karşı kaldırıma geçiyorsun. Almanya'ya gidince de seni görünce yolunu değiştiren insanlar oluyor. Sen istediğin kadar "ben iyi eğitimliyim, sekülerim, bira içiyorum" diye kendini parçala. Göçmensin adamın gözünde. Sonuçta suriyeli'nin de iyi eğitimlisi, modern fikirlisi var. ama umursamıyoruz mesela bunu. Almanya'da da böyle. Bu da ağır geliyor.

-Berlin falan kozmopolitmiş gibi yapmaya çalışsa da, almanlar son derece kapalı bir toplum aslında. Bir ABD değiller yani. Göçmenleri hala hazmedebilmiş değiller. Köln, Berlin falan ok. Ama mesela gidin dresden'e neler yaşıyorsunuz bakalım. İş ortamında bile bazen üstü kapalı bir önyargı hissedilir her zaman.

Şimdi bir de ekonomik sebepleri yazalım:
-Yaklaşık 60 yıldır aynı hikayeyi dinliyoruz. Almanya'ya gidip aşırı refaha kavuşan Türkler.

-O yüzden Türkiye'de herkes için Almanya bir ütopyadır. Dünyanın en mucizevi memleketidir. Meksikalı, Kübalı, Arjantinli için ABD ne anlama geliyorsa, bizim için de Almanya o.

-Ama Almanya'ya gidip hayatı değişenler kimlerdi 60 yıldır? Köyünden çıkmamış adamlar. Türkiye'de çok düşük ücretlerle çalışan fabrika işçileri. Türkiye'de asgari ücretle çalışan vasıfsız elemanlar vs... Bu adamlar Türkiye'de en fazla şehirlerin dış mahallelerinde zar zor bir ev sahibi olabilecekken, Almanya'da 20-30 yılın sonunda mal mülk edinip, bmw'lere binmeye başlayınca bir almanya büyüsü yayıldı.

-Eğitimli adam için durum böyle değil işte. Yani Türkiye'de garsonluk yapan bir adam, Almanya'da garsonluk yapmaya gidince hayat standartı katlanıyor. Ama türkiye'de iyi bir şirkette çok iyi kazanan kalifiye bir çalışan, bir de üst düzey olduğunu var sayalım, Almanya'ya gittiğinde çok efsanevi bir sıçrama yaşamayabilir. Hatta Türkiye'ye göre şartları biraz daha geri düşen de var gidip.

-Türkiye'de gelirin iyiyse, eğitimin iyiyse yaşadığın ayrıcalıklı hayatı almanya'da bulamazsın. Bir de çevren varsa... Şöyle örnek vereyim, eski işyerimde direktörüm global anlamda çok başarılıydı. Avrupa ofislerinden birinin başına geçmesi için teklifler gitti. Hatta Türkiye'de o kadar iyiydi ki İtalya'yı ofisini falan da buna bağladılar. Şu an istese çok iyi şartlarla istediği ülkeye ve region hub'a gidebilir. Network içinde de tutuluyor baya. Ama asla gitmiyor.

-Çünkü buradaki ayrıcalıklar orada yok onun için. Mesela basitten başlayalım. Şirket altına 6 milyonluk şirket aracı veriyor şoförüyle. Almanya'da böyle bir şey çok zor:) Şoförünü günlük işi için de kullandırtıyor. Alışverişini yaptırıyor, çocuğunu okuldan aldırtıyor vs. Bunları almanya'da yapamazsın. İş yerinde elini kaldırıyor yemeği geliyor masasına. Türkiye'de çalışma koşulları malum. Haftasonu mesaiye kalcaksınız diyor, kimse itiraz edemiyor tabii ki. Ee başarısı biraz da buradan geliyor. Hadi almanya'ya gitsin bakalım. Hangi şirkette böyle takılabilir? İşi geçelim. Çevresi geniş. İstediği restoranda bir telefonla yer ayırtıyor, bir mekanın kapısından çevrilmek gibi bir şey literatüründe yok. Mesela almanya'ya gitmiştik beraber, bizi bir restorana almadılar doluyuz diye. Burada en sağlam özel hastanelerin üst düzey yöneticilerini tanıdığı için her zaman en iyi koşullarda tedavi alabileceğinden emin. gibi gibi... Böyle çok insan var. Bunlar gidince tabii orada mutsuz oluyor bu ayrıcalıklar olmayınca. Bunun daha bürokrasisi var vs.

-Orta sınıf her yerde orta sınıf. Almanya'da belki biraz daha rahattır ama neticede orda da orta sınıf. Belki türkiye'ye göre daha kolay mal mülk ediniyorsun. Ama Almanya'ya göre yine zorlanarak ediniyorsun. Bir de vatandaş olmadığın sürece almanya'nın ayrıcalıklarından tam yararlanamıyorsun sonuçta. Ev alcaksın? sana kim kredi verir sadece çalışma iznin var. Evet 2020 model mercedes 20000 euro. Ama 20.000 euro nakitin yoksa nasıl alacaksın? Kredi de yok diyelim. Berlin'de 2 kişilik bir ailenin yaşam gideri 2-4bin euro bandını bulabilir. Sen şimdi aylık 3-4 bin euro kazanıp dişini sıkıp 20 ay para biriktireceğin gerçeğini görünce anlıyorsun orta sınıf olduğunu. Bu da mutsuz ediyor yine.

-Yanlış anlaşılmasın, almanya kötülemek için değil bunlar. aksine doğru beklentiyle giden için mis gibi memleket. Ama türkiye'deki beyaz yaka şımarıklığıyla 2 ayda bmw 7.50 alcam, buradakinden daha fazla saygı görcem, yeteneğimi siz anlamadınız almanlar anlar gibi saçma hayallerle gidenler mutsuz oluyor.
0
anten
(09.09.23)
Anadolulu gurbetci almancinin cocugundan 10-0 geride baslamak hele Almanya'da koyuyor insana buyuk ihtimal.
0
speedy
(09.09.23)
(5)

Okul 7 yılda bitmiyor

nagahak
Arkadaşlar merhaba, üniversitede mezun olmak için gereken azami süreyi 2 yıl içinde bitiriyorum. Ancak ders durumuna bakınca bütün dersleri alıp bitiremeyeceğim gibi görünüyor. Bu durumda fazladan ders alamıyor muyum veya son yıl hangi dersler varsa hepsini birden alamıyor muyum, nasıl oluyor? Bu ko
Arkadaşlar merhaba, üniversitede mezun olmak için gereken azami süreyi 2 yıl içinde bitiriyorum. Ancak ders durumuna bakınca bütün dersleri alıp bitiremeyeceğim gibi görünüyor. Bu durumda fazladan ders alamıyor muyum veya son yıl hangi dersler varsa hepsini birden alamıyor muyum, nasıl oluyor? Bu konuda tecrübesi olan var mı?
0
nagahak
(09.09.23)
Bölüm hukuk okul Akdeniz Üniversitesi bu arada
0
🌸nagahak
(09.09.23)
Lisans yönetmeliklerinde bunlarla ilgili maddeler oluyor, işte örnek veriyorum mezun olmasına şu kadar ders kalmış öğrenciye şu haklar tanınır gerekirse ek dönem hakkı verilir, şu kadar dersin sinavina girebilir gibi. Okulun yönetmeliğini okuyun
0
sanguine
(09.09.23)
Okulu 7 senede bitirmiş biri olarak, bunlara takılıp panik yapmayın. Kafanızı temizleyin, konsantre olun ve önünüzdeki 2 sene içinde verebileceğiniz maksimum dersi verin. Aldığınız dersleri bırakmayın. 7 sene bittiğinde az dersiniz kalırsa sınav haklarınız olacaktır, yönetmelikte yazar. Önemli olan o noktaya minimum ders ile gelmek. İlişiğiniz kesilecek olsa bile af çıkacaktır. Sürekli af çıkıyor...
0
malheiros
(09.09.23)
hrskrs
(09.09.23)
3 ders sinavlarina girebilirsin belki
0
Coma
(09.09.23)
(16)

Avrupa'da kalifiye olarak çalışmak saçma mı?

hold the door
Bir akrabam bilgisayar mühendisi, 5 sene tecrübeli, odtü mezunu, 2-3 sene savunma sanayide çalışmış geçen sene de almanya'ya gitmiş net maaşı 3500 euroymuş. Eleman burada da 7x asgari ücret alıyormuş (savunma sanayi değil) zaten. Böyle birinin avrupa'ya gitmesi saçma değil mi? Kendisi ile çok konuşm
Bir akrabam bilgisayar mühendisi, 5 sene tecrübeli, odtü mezunu, 2-3 sene savunma sanayide çalışmış geçen sene de almanya'ya gitmiş net maaşı 3500 euroymuş. Eleman burada da 7x asgari ücret alıyormuş (savunma sanayi değil) zaten. Böyle birinin avrupa'ya gitmesi saçma değil mi? Kendisi ile çok konuşmadım babası çok memnun değil diyordu.

Ben de aynı ayar bir okulda bilgisayar mühendisliği okuyorum, bizim okuldan 2014'te mezun biriyle konuştum, top 20'de bir yerde master yapmış, new york'ta adı bilindik bir yerde senior machine learning engineer. 400 bin dolar brüt maaş alıyor. Yani iki profil arasında uçuk farklar yok ama kazançları uçuk.

İsviçre ve abd'de bu tarz maaşlar olabiliyormuş sadece. avrupa'daki faang'ta bile maaşlar aman aman iyi değilmiş.

Ben abd veya isviçre'ye gitmek istiyorum ama orada da çalışmak çok zormuş. Burada abd'de çalışan mühendisler var. Nasıl yapabiliriz o işi?

master yapmak paralıymış ona o kadar para bulamam. phd'yi de kafa kaldırmaz. Ama master yapmayı spesifikleşmek adına kendi okulumda olsa düşünüyorum. veya almanya'nın önde gelen üniversitelerinden birinde yapsam abd veya isviçre'ye geçebilir miyim?

not: hazırlığı geçemedin ne abd'si demeyin lütfen, bugün ielts itirazım olumlu sonuçlandı bölüme geçiyorum. bi dal h.o alırım :)
0
hold the door
(07.09.23)
Naçizane önerim herkesin hikayesi ve şansı farklı. İngiltere haricinde kıta Avrupasında sosyal devlet anlayışı insanın yaşam kalitesini yükseltir. Bunu ABD'de bulamazsınız. Öte yandan Avrupa size diline hakim olsanız da yabancı olduğunuzu hissettirir, ABD'de herkes göçmen. Siz önünüze bakın, okulunuzu iyi notlarla bitirin, yabancı dilinizi geliştirin, mümkünse bir sene yurtdışında okuyun ondan sonra gelecek tekliflere göre karar verirsiniz.
0
SiyamkedisiZorro
(07.09.23)
Avrupa'da faang'da calisiyorum, dediginiz seyler tek kriteriniz maas ise gecerli. Buradan ABD'ye giden bazi tanidiklarim maaslari artmis olsa da geri donmeyi dusunuyorlar, calisma sartlari ABD'de cok farkli. Zaten o parayi vermeseler calistiracak insan bulamazlar, imkani olan herkes Avrupa'ya gelir. Ozetle parayla huzur satin alamazsiniz :)

Bu arada Isvicre ozelinde, orada calisan arkadaslarimdan bildigim yurt disi tatili bile luks diyorlar cunku giderler cok fazla. Cilginca para kazaniyorlar ama ayni sekilde harciyorlar da.

Sirf para kazanma odakliysaniz Singapur ve Dubai'ye de bakabilirsiniz, 5-10 sene calisip para biriktirip sonra Avrupa'ya gecip ev alan insanlar cok o sekilde.
0
sertac akin
(07.09.23)
Bu kulaktan dolma bilgilerle hareket etmemek gerek. İsviçre için Türkiye'den başvuru yapan birinin işe alınma ihtimali çok çok düşük mesela. Çünkü ülkede 'işe başvuru yapanlardan önce isviçre vatandaşları, sonra avrupa birliği vatandaşları ve isviçre'de ikamet eden avrupa birliği vatandaşları, sonra isviçre'de ikamet eden üçüncü ülkelerin vatandaşları en son üçüncü ülkelerden başvuruları yapan kişilerin işe alınabilmesi' mümkün. Siz Türkiye'den başvuru yapan biri olarak en son gruptasınız, şirketin kanıtlarla sizden başka aynı işi yapabilecek başka kimse olmadığını açıklaması gerek. haliyle bu ihtimal de çok düşük oluyor.

Türkiye'den isviçre'ye çalışmaya gidenlerin geneli ya gerçekten çok top grupta olan, özel işler yapan insanlar ya da şirket içi transferle geçiş yapmış kişiler. Bunun için de belirli bir şirkete girmiş olmanız, kendinizi kanıtlamış olmanız ve o şirketin isviçre ofisinin olması gerekiyor mesela.

Ayrıca her ülkenin alım gücü, insanların hayattan beklentileri vs çok farklı. İyi ölçüp tartmak gerek. Hollanda bence Türkiye'den giden biri için daha avantajlı şu sıralar.

Yine isviçre için alım gücü oldukça yüksek ama giderler de fazla. Yurtdışı tatili lüks olması pek inandırıcı gelmedi bana zira garson olarak çalışanlar bile senede bir de olsa yurtdışı tatili yabailiyor ama pahalı mı? evet çok pahali bir ülke. Gelir de ona eşit seviyede.
0
fraise
(07.09.23)
kuzey amerika'da denk getirirsen $400k seviyesi hayal degil, oyle ucup kacan bir cv'ye de ihtiyacin yok. o seviyede kazanan birkac arkadasim var, master falan da yok elemanlarda. dikkat edilmesi gereken ortada bir bit yenigi olmamasi. bazi yerlerde fazla para vermelerinin nedeni seni o sehre cekmek cunku etrafta bisey yok..

avrupa'da bildigim kadariyla $400k seviyesi maaslar pek mumkun degil. isvicre'de zaten kolay kolay calisma izni vermiyor.

yurtdisinda yasayan biri olarak 3500 avro/ 7k asgari maas versusunu ben hala TR alir diyorum cunku 3500 avro dise dokunur bir para degil. yurtdisina cikacaksan parasal olarak rahat olman lazim. o da benim icin ayda net $10k seviyesinden basliyor.
0
cooperr
(07.09.23)
tek amaç para ise tabii ki abd, dubai, singapur filan daha çok para veren yerler. ama almanya'daki iş yaşam dengesini ve huzuru yakalamak zor olabilir.
0
king lizard
(07.09.23)
abd'ye gitmek kolay degil. ya ofis ici transfer yaparsin, ya da okul icin gelirsin. baska yolu yok. oyle abd'deki islere basvurup is teklifi almak gibi bir olay yok.

ayrica arada ucurum var. abd istedigi kadar cok calistirsin, 2 kati mi calistiriyor? hayir, ama maaslar en az 2 kati ve sektorune gore 4-5 katina kadar cikabiliyor.

almanya'daki master'in abd'ye bir faydasi olmaz. abd'de yapman lazim cunku calisma izni ile geliyor ogrenci vizesi, ancak oyle ise alirlar.
0
antikadimag
(07.09.23)
3500 aylik/net alaninda uzman, savunma sanayi tecrubesi olan bir bilgisayar muhendisi icin az. bundan 10 sene once iyi bir maasti, ama su anda "high qualified" diye tanimlanabilecek biri icin az. ayrica soz konusu kisi bekar ise maasi evlilere gore daha az olacaktir, vergi kesintisi nedeniyle.

bu maaslara calisanlar yok mu? elbette var. cunku bu kisilerin amaci kalici oturum veya vatandaslik alincaya kadar idare etmek olabilir. bunlari aldiginda daha guclu maas pazarligina oturabilir.

ya da bazilari is-yasam dengesi icin almanyayi tercih ediyor olabilir, ornegin 30 is gunu senelik izin gayet iyi bir imkan olabilir.

evli ve cocuklu olanlarda cocuklarinin gelecegi, ucretsiz egitim, cocuklari icin alman vatandasligi bir hedef olabilir.

abd ozellikle yazilimcilar icin cok daha iyi imkanlar sunuyor, ama herkes yeni ulke,tekrardan calisma izni prosedurleri gibi konulara o an hazir olmayabiliyor. ya da evli ve cocuklu olanlar icin maasin yaninda isten kuvulmamma guvencesi on planda olabiliyor.

ayrica abd icin 400 bin yillik/brut maas herkes almiyor, bu ortalama ustu bir maas. ayni sekilde almanya icin 3500 aylik/net maas da herkes almiyor, bu ortalama alti bir maas bu nitelikte biri icin. o nedenle iki ornekten, bir ortalama ustu maas ile bir ortalama arti maas uzerinden genelleme yapmak biraz yaniltabilir.
0
emrahday
(07.09.23)
AB'de (ab dedim ama almanya) ulaşacağın max maaş 90K ondan sonrası daha yüksek pozisyonlar ancak bu pozisyonlara çalıştım geldim olmuyor kolay değil. Gidebiliyosan amerikaya gidiceksin tutunacaksın para orda. 34 te geldik buraya artık yarı enerji kalmış bize abd gelmez. Sakin sıkıcı hayat, araçla bütün avrupa geziliyor, şarap peynir italya ispanya, Amerika başka bir dünya, ne güzel kafiyeli yazdım sana
0
abi bi dizi buldum on numara
(07.09.23)
ben özellikle doktorlarin almanya tercihini sacma buluyorum.
3000-3500 doktora ögrencisi maasi. alim gücü yüksek oldugu icin yetiyor ama iyi bir para degil.
iki ülke arasinda farklar var, bana göre amerika is odakli ama almanya'da insanlar hayat odakli.
0
Coma
(07.09.23)
ABD de hem gelir vergisi hem de ürünlerde vergi var. Millet öğle arası yapmadan çalışıyor. Yemek molası yok. Frozen food tan obezite oranı %40 Lara yakın. Ortam fazlasıyla hardcore.
0
roe
(07.09.23)
daha bölüme başlamamışsın bu kafa ösym kafası açıkcası. abd mi avrupa mı da açıkcası sadece maaşa bakarak değerlendiremezsin. tercihlerde sadece buna bakarsan büyük oranda mutsuz olursun. örneğin odtü'den mezun olup kendine kıyas olarak asgari ücretten ne kadar kazanıyorum diyen birinin vizyonu yoktur.

bence okul sürecince yurtdışı tecrübesi edinmeye çalış. yolunu daha kolay bulursun.
0
blackkmamba
(07.09.23)
Dünyadaki en saçma şey kaç asgarî ücret aldığını hesaplamaktir. Bunu trilyon kere söyledim sözlükte. Paranin değerini kaç asgarî ücret olduğu ile hesaplayamazsin.
Senin mantığına göre 3 asgari ücret 2 asgarî ücreti geçmeli ama geçmiyor iste. Bunu da Avrupa'da yasamayan uzaktan bilemez çünkü sığ bakış açıları.

Arkadaşın az alıyor. 5 sene denetimli adam hele almanya gibi maaslari Fransa'dan fazla olan ülkede benle aynı parayı alıyor ki ben yazılımcı değilim. Tabiki düşük maaş alıyor.

Bu arada Avrupa'da yaşamanın tek olayi para değil. Bunu da bakış açısı sadece para olan birine anlatmak zor maalesef. Eğer bakış aciniz paraysa dubai, singapur, abd iyi seçenekler. Denildiği gibi İşvicre almaz.

Bu arada 400 bin dolar adamin cvsi ile bahsettiğin kisinin cvsi hic de aynı durmuyor. Biri 9 yildir mezun tahminen o kadar deneyimi var ve top 20 master demissin. Diğeri 5 yıl deneyimli. Nasıl aynı cv?

Bu arada Türkiye'de 7 asgari üstü alan arkadaşım var ama Avrupa'ya gidecek çünkü ülkeden bıkmış halde. Biz de benzer sebeplerden gittik. Yani giden insanlarin tek olayi para değil.
7 asgari ücret sana türk halkindan, siyasetinden fanus içinde uzaklaşmak için yeterli değil.
Hatta ben sunu diyeyim; bugün ortalama gelirim 3500, Türkiye'ye 6-7bin eurodan aşağı gelmem, onda bile 2 sene falan anca gelirim. Bana ve benim gibi insanlara asıl Türkiye'ye gelmek için iki katı falan para ödenmesi lazım ki orayı çekelim.

Neyse daha mezun olmana var, milyon tane fikrin olur. Benim arkadaş singapur'da falan çalışmıştı hatta is öğrenmek için.
0
logisticsmanager
(07.09.23)
bence gayet güzel soru sormuş arkadaş yaşına göre, güzel de cevaplar gelmiş.

"olay sadece para değile" farklı bir açısı daha ekleyeyim;
türkiyede dahi örneğin 10 asgari ücret yerine 6-7 asgari ücret alayım ama sorumluluğum, mesai saatlerim daha az, kafam rahat olsun diyebilirsin. diyen insanlar var.

şahsen çalıştığım şirkette yönetici olmak istemeyen profesyonelleri biliyorum, yönetici olsa %30 daha fazla olacak ama stresi belki x2.
kısaca her şey daha fazla kazanmak değil.
0
nuisance
(07.09.23)
Almanya'da bir ABD sirketinde calisiyorum.En buyuk korkum ABD'ye merkez ofise cagirmalari. Her seyden once ABD'de maaslar daha yuksek dogru.Universiteden yeni mezun, yazilimci ve competitive bir karakter icin ABD dogru adrestir katilirim.Hele de FAANG'da isbasi yapabiliyorsa kariyer ve para anlaminda onu Avrupa'ya gore cok daha aciktir.Maaslar esdeger pozisyonlarda X2-X3 olabilir o da dogrudur ama belli bir yastan sonra- ki 35-40 'li yaslardan bahsediyorum Avrupa'nin baska guzel oncelikleri oluyor bunlari birakmak istemiyorsunuz.Anlatmasi zor ama Avrupa yasamak icin daha keyifli bir yer.Almanya'da yasayan biri icin tum Avrupa elinin altinda ama ABD in the middle of nowhere gibi hissettiriyor bana.Sanki dislileri calisip sizi ezecek gibi geliyor.

Avrupa : Daha keyifli yasam, is &ozel hayat dengesi,Cocuklar icin okul olanaklari, Arkadas cevresinden kopmama yada daha az kopma, Yerel halkin daha soguk olmasi ama buna ragmen sizin gibi Turkiyeden gelme beyaz yakalarin daha cok olmasi,Yabanci dil ile ilgili engeller
ABD: Yuksek maas &kariyer, irkcilik olmamasi, Avrupaya mesafe ve saat farki yuzunden Avrupa&Turkiye'deki cevrenizden kopmak, Ingilizcenin avantaji

Ben Otuzlu yaslarin sonunda tercihimi ALmanyadan yana yaptim ancak 25 yasinda ODTU mezunu bekar bir bilgisayar muhendisi olsam ABD'yi denerdim
0
turkuaz
(07.09.23)
aynı şeyleri yaşayıp türkiyeye geri döndüm şu an londra'dan. aşırı saçma oralara gidip o şekilde yaşamak. eskidenmiş o işler. ya da hiç bir şeyin olmayacak türkiyede o zaman gidersin anlarım. şimdi zaten global işler yapıyoruz. türkiye'de de iyi kazanıyorsan gidip kalmanın çok büyük bir anlamı yok bence. git bir süre çalış, tecrübe kazan, dön en mantıklısı gibi.
0
mhmtt
(08.09.23)
Bu sorunun cevabı beklentiye göre değişir.
Öncelikle eğitim, kariyer ve para kazanma becerisi bambaşka konular.
Avrupa'ya giden insanlar genelde yanlış beklentilerle gidiyor.

Türkiye'de asgari ücretten hallice kazanacak bir mavi yakalı ya da zanaatkar için Avrupa muhteşem. Ama beyaz yakalı için maddi olarak çok efsane farklılıklar olmaz çoğu zaman.

Denklem basit, Türkiye'de kazancınız düştükçe, elinizde bir mesleğiniz olduğu sürece Avrupa'nın size yaşatacağı sıçrama büyüyor. Ama özellikle Türkiye'de iyi kazanan ve iyi standartlarda yaşayan insanlar için Avrupa maddi olarak o kadar avantajlı değil. Orta ya da üst seviye çalışanlar arasında Avrupa'dan teklif alıp, "türkiye'de daha iyi şartlarım" diye reddeden de çok insan var.

Avrupa, özellikle kuzey avrupa "para kazanmak" için tercih edilebilecek yerler değil beyaz yakalı için. Ama refah standartını korumak için tercih ediliyor. Kuzey Avrupa sana para değil, standartlaşmış bir refah sunuyor. Çünkü Türkiye'de iyi kazanan kalifiye bir adam da olsan 6 ay işsiz kalsan sefil oluyorsun.

Kuzey Avrupa'da sana bu güvenceyi sunuyor. İşsiz de kalsan, genel müdür de olsan yaşayacağın hayat standartı arasında uçurum yok. Elbette kolay değil Avrupa da ama çalışma şartları vb daha insani. Genel olarak avrupa'daki mantık herkese asgari bir refah sunmak üzerine. O yüzden yazılımcı, finanscı, tesisatçı, terzi, oto tamirci fark etmez bunlar kazanç olarak birbirine yakın olabiliyor. O yüzden almanya'da bir boya ustası da, mühendis de paris'te haftasonu gezisi yapabiliyor.

Yani beklentiniz bu yöndeyse, Avrupa'ya gidin. Almanya'da bir yüksek lisansın tabii ki AB sınırlarında iş bulma şansınızı artıracağı aşikar.

Ama önceliğiniz para ise durum başka. Zaten para kazanmak isteyen insan maaş kovalamaz. Kendi işini kurup büyük kazançlar elde edebileceği yerler arar.

Ama biz maaş özelinde bakalım. Avrupa'yı zaten anlattık yukarda.
Avrupa'da bir iş bulduğunuzda sizi genelde standart çalışan olarak istihdam ederler. Expat gibi değilsiniz yani orda tam.
Mesela global bir şirketin berlin ofisinde iş bulduğunuzda size standart bir almana sunulan maaş ve imkanlar verilir. Fazlası değil.

Ama aynı şirketin dubai ofisinde ya da singapur ofisinde iş bulduğunuzda size cazip bir "expat" paketi sunulur. Mesela almanya'dakinden daha yüksek bir maaş, pozisyona göre acayip yan haklar (ev kirasının ödenmesi, çocukların okul parasının ödenmesi, full+full sağlık sigortası, yılda birkaç kez ülkene gidip gelmek için uçak biletleri, araba vs.). Çünkü Almanya'da çalışmak isteyen binlerce insan bulabilir her şirket. ama dubai'ye gönderecek ya da orada kalmak isteyecek kalifiye adam bulmakta zorlanıyor. Bu durumda orada çalışanlara böyle paketler sunuyor. Mesela kuzenim polonya'da yaşıyor. Çalıştıkları şirkete bir italyan gelmiş. Böyle bir expat paketiyle. Adamın polonya'yı seçme sebebi, şirketin çocuklar için özel okul ücretini ödemesi. İtalya'da bu imkan sunulmadığı için adam daha az insanın tercih ettiği polonya'ya gidiyor orada iyi bir özel okulda çocuklarını ücretsiz okutmak için.

Türkiye'deki kalifiye bir insan için BAE (Dubai), Singapur, Hong Kong, Kore, Doğu Avrupa (polonya, macaristan, romanya, ukrayna vb), Kuzey Afrika, Asya-Pasifik, Türki Cumhuriyetler gibi yerler çok daha büyük kazanç fırsatları sunuyor. Bir de Türkiye'den bir insanın avrupa'da iş bulması kolay değil. İnanılmaz bir cv ya da çok ihtiyaç duyulan spesifik bir özellik lazım. Ama bu ülkelerde bulabiliyor. Bu ülkelerde global bir şirkette bir süre geçirdikten sonra o şirketin avrupa ofislerine sıçramak daha kolay.

Dediğim gibi bu kısım önceliğiniz para diye anlatıyorum. Bilgisayar mühendisliği okuyormuşsunuz. Muhtemelen en hızlı para kazanabileceğiniz alan yazılım olur. Bu alanda birincil önceliğiniz "para kazanmak" madem, kendi işinizi oluşturmak daha büyük ve önemli bir konu. Ne iş yapacağınızı ben söyleyemem bu basit bir web geliştirme ofisi de olabilir, bir oyun şirketi de olabilir, bir saas da olabilir... O zaman da mesela ilk tercih almanya, ingiltere gibi gelişmiş ülkeler mi olur? Mesela ankara anlaşmasıyla falan londra'ya, berlin'e giden çok oldu. Ama orada zaten bu ihtiyaçları karşılayan zibilyon tane şirket var. Onlarla nasıl rekabet edeceksin?

Kendi işini yapıp para kazanmak için, o sektörün henüz gelişmediği yere gidersin. GElişmiş ülkede "para kazanmak" daha zordur. Gelişmekte olan ülkede birçok sektörde boşluklar vardır, işinizi iyi yaptığınız sürece boşluğu kapatabilirsiniz. Hatta Türkiye'nin ucuz iş gücünü kullanıp Avrupa'ya pazarlayabilirsiniz vs... Bunlar da fırsat.

Amerika ve İsviçre çok ayrı caseler.
ABD kazancın da, kaybın da çok uçlarda olabileceği bir ülke.
Avrupa'ya benzemiyor. Daha çok Türkiye gibi.
O yüzden çalışma şartları daha sert, rekabet daha sert.
Ama kazancı ya da kazanç potansiyeli de ona göre.
ABD'de mesela teknoloji alanında doğru hamlelerle 6-7 haneli yıllık kazanmak gayet mümkün.
Tabii abd'de büyük batmak da olası.
0
anten
(08.09.23)
(4)

Almanya İçi Ulaşım Abonman Bilet Hakkında

uzman pratisyen
MVGO (Münih) uygulamasında öğrenci abonman biletim görünüyor 29 euro'luk. Karekod falan var. Kredi kartı bilgilerimi girmiştim fakat herhangi bir ücret tahsil edilmemiş. Yarın Almanya'da olacağım. Bu karekodu kullanarak ulaşım hizmetlerinden yararlanabilir miyiz? Acaba ilk kullanımdan sonra falan mı
MVGO (Münih) uygulamasında öğrenci abonman biletim görünüyor 29 euro'luk. Karekod falan var. Kredi kartı bilgilerimi girmiştim fakat herhangi bir ücret tahsil edilmemiş. Yarın Almanya'da olacağım. Bu karekodu kullanarak ulaşım hizmetlerinden yararlanabilir miyiz? Acaba ilk kullanımdan sonra falan mı parayı tahsil ediyor? Tecrübeli arkadaşlardan yardım bekliyorum.
0
uzman pratisyen
(05.09.23)
@tnz evet hocam yapmıştım
0
🌸uzman pratisyen
(05.09.23)
Bilet ücretini hemen almıyorlar, 15’nden sonra falandır büyük ihtimal, bilet uygulamada varsa sorun yok.
0
Coma
(05.09.23)
Belli bir tarihte doğrudan hesabınızdan alınacak tutar. Bilet uygulamadaysa geçerli +1
0
but that was just a dream
(06.09.23)
herkese çok teşekkür ederim. dediğiniz gibi 10 iş günü içinde tahsil ediliyormuş. ek olarak karekod binişlerde gösterilmiyormuş. sadece biletleri denetleyenlere denk gelinirse gösteriliyormuş.
0
🌸uzman pratisyen
(07.09.23)
(10)

Gölde,derede ya da barajda yüzeniniz var mı? Niçin boğuluyorlar

cccbehzatccc
merhaba, bu boğulmaların teknik açıklamaları var tabi. tatlı su kaldırmıyor deniz gibi. ve iç akıntı da olabilir.ama yüzmeyi bilip de girenler de boğulabiliyor. daha yeni su kanalında bir genç boğulmuş.bu kayıpların yaygın sebebi nedir sizce?Bir diğer soru: gölde yüzdünüz mü ve nasıl bir deneyimdi?
merhaba, bu boğulmaların teknik açıklamaları var tabi. tatlı su kaldırmıyor deniz gibi. ve iç akıntı da olabilir.
ama yüzmeyi bilip de girenler de boğulabiliyor. daha yeni su kanalında bir genç boğulmuş.
bu kayıpların yaygın sebebi nedir sizce?

Bir diğer soru: gölde yüzdünüz mü ve nasıl bir deneyimdi? kankam iyi yüzer denizde. Sapancada tekneyle açılmışlar. Kayık daha doğrusu. "su çok berraktı ve aşağıda orman vardı sanki. gerildim geri döndüm" dedi, ben de şaşırdım. yüzmek için açılmamış. öylesine gezinti.suyun altı tribe sokmuş. bana ilginç geldi.
Bununla ilgili tecrübelerinizi çok okumak isterim
0
cccbehzatccc
(20.07.23)
Gölde yüzdüm,sapanca gölünde, sanki yüzerken ayağomda taş varmış gibi ağır hissediyordum. Kayıktan atladım ve kayığa ulaşıncaya kadar yoruldum. Akıntı yoktu.
Bir de suyun altından yüzeye çıkmak daha zor geldi.
0
hebanon
(20.07.23)
Gölbilimci değilim ama, ortalama bi göl suyunun yoğunluğu havuz suyuna benzer değil midir ya? Havuzda yüzmekten çok farkı olduğunu sanmıyorum. Hani en büyük fark derinlere açılırsan yorulduğunda tutunabileceğin havuz kenarı yok gölde. O yüzden daha tehlikeli olabilir

Edit: ben denizde büyüdüm, bebeklikten 10 yaşina kadar yazın her gün denizde yüzdüm. Havuza ilk kez 11-12 yaşında girmiştim ve başta bi zor gelse de hızla alışmıştım diye hatırlıyorum. Gölde bi kere yüzdüm sanırım ama onda da bi fark hatırlamıyorum pek.
0
nundu
(20.07.23)
Göl, tatli su. Tatli suyun kaldirma kuvveti daha dusuk. Havuz ile göldeki su, ayni su degil.
0
ahm1
(20.07.23)
yirmili yaşlara kadar yalnızca denizde sonrasında genelde havuzda yüzdüm. havuzda da hiç rahatsız hissetmedim. tatlı su gölünün içerdiği az miktarda mineralden ötürü deniz ve havuzdan çok daha düşük özkütleye sahip olduğunu sanıyorum.

ikinci sebep oynak ve içine çeken çamurlu zemin olabilir, dere ve göl zeminleri deniz gibi değil, kumdan çok akarsularla taşınan ince killi toprak yığınlarıyla dolu, bunlar üstüne basıldığında ayağa resmen yapışıp içine çekebiliyor, sığ dize kadar gelen yerlerde bile denenip bu etki hissedilebilir.

su kanallarının ve sulama göletlerinin içi de ya membranla kaplı ya da beton, bir de konik zemin, destek alacak kaymadan ayakta durulabilecek bir yer yok eğimden ötürü.

"su çok berraktı ve aşağıda orman vardı sanki. gerildim geri döndüm"

bu his bende de var, doğal ortamın olmadığı için savunmasız hissediyorsun, hadi sahilde büyüdüm deniz yaşamı hakkında bir şeyler biliyorum ama göl tamamen yabancı bir ortam, arada göl balıkçılığı programlarında gördüğüm dev kedi balığı turna balığı gelip ucumdan azcık alır mı acaba diye hisler gelebiliyor.
0
engelbert humperdinck
(20.07.23)
sapanca golunce defalarca yuzdum, suyu cok guzeldir, hicbir sikinti yasamadim deniz gibiydi.

Sonra iznik golunde yuzmustum galiba, boktandi. Bir suru su yilani vs, golun dibi cok karanlik. Korkutucuydu.

Alibeykoy barajinda yuzdum, o da boktandi, karanlik, bulanik su vs.

Bogulmalarin nedeni buyuk ihtimal golun tabaninin cok yumusak olmasi, basinca dizine kadar girersin bazi yerlerdi balcik icine. Kaldirma kuvvetiyle falan alakasi yok, golde dip akintisi falan da olmaz, bogaz gibi yerlerde olur o.
0
cooperr
(20.07.23)
zemini çakıllık bizim "çay" dediğimiz derelerin gölet yaptığı noktalarda çok süper yüzülüyor. en meşhuru da hasan boğuldu sanırım.
0
alperz
(20.07.23)
Kaldırma kuvvetinin azlığı ve balçık olan dip iyi yüzme bilen insanı boğacak etmenler değil.

Yüzme bilseniz bile boğulmanıza neden olacak 2 etmen var baraj ve göllerde;
Birincisi- göllerde kıyıdan açığa ve suyun dibine doğru akıntı olma ihtimali var. Güçlü rüzgarlar alan göllerde bu yaşanabiliyor. su yüzeyimden kıyıya doğru esen rüzgar, suyu yüzeyden doğru kıyıya taşıyor, bu su bi noktada dibe ve açığa tekrar dönmeli. Bu nedenle suyun dibine ve açığa doğru da ters bir akıntı oluşuyor kıyıya yakın. Bu vakum etkisi yüzme bilen insanı da boğabiliyor.

İkincisi de barajlarda, kanallarda gerçekleşecek bir şey. Barajın duvarında, suyun altında, eğer bir açıklıktan ufak bir su barajın/ kanalın diğer tarafına akıyorsa, barajın yüzdüğümüz tarafında o su akan açıklığa doğru bir çekim oluşuyor. Bu çekimin etkisi baraj duvarını takip edip direk yüzeye çıkmıyor. Suyun ve havanın şartlarına göre barajın ortalarında bi yerde dibe doğru bu vakum etkisi oluşabiliyor.
Bu da yine yüzme bilen insanı boğacak bir etki.

Arkadaşınızın dibi yosunlu görüp endişelenmesi yosundan korktuğu anlamına gelir o kadar.
0
zimbirik
(20.07.23)
Cesaretten ve bilmediklerinden dolayı boğulduklarını düşünüyorum ben.

Gölde yüzmedim. Bataklık olur çeker, benim için diğer sebepte bana temiz gelmiyor.

Havuz denizden daha çok kaldırıyormuş gibi geliyor.

Deniz ise başka, bilmediğim yerde kenarda yüzerim bunun akıntısı var, balığı var vs.
ama iç anadolulu arkadaşlarla sapancaya gittik üniversitedeyken, ben gölde yüzmem dedim bunlar hem beni eziklediler sen hayatında kaç kere bodrumda marmariste yüzdün de burayı beğenmiyorsun diye (marmarisliyim) hem de hemen açıldılar.
0
Coma
(20.07.23)
suyun kaldirma etkisi cok onemli degil. sadece kaldirma etkisine bakarsak saf suda bile insan yuzebilir. asil etmen dip akinti yada girdaplar. ozellikle volkanik daglarin kraterlerinde olusan goller huniden bosalan su gibi dibe dogru ceker ve bu cekime kapildiysaniz cikmasi cok zor olur. bu sekilde bogulmus profesyonel yuzuculer bile var maalesef
0
crucio
(20.07.23)
Denizsiz bir ülkede yaşadığım için sürekli göl ve nehirlerde yüzüyorum. Bazı göllerde o kadar balçık oluyor ki hem dibi göremiyorsun hem de dize kadar olmasa da baya bi batıyosun bir anda. O yüzden o göllerde yüzmüyorum.
Dibini en azından girerken görebildiğim göllerde başka insanların da girdiği noktalardan girmeyi tercih ediyorum, bunun sebebi de otlar. Bir kez kafama göre (yüzülebildiğini bildiğim bir gölde) otlu taraftan girmiştim. Otlar neredeyse yüzeye ulaşıyordu ve her ayak çırpmamda ayağımın etrafına dolanıyorlardı. panik oldum sonra sırt üstü yatıp kolları yana açarak yüzdüm sadece. Korkunçtu.

Güzel, berrak sulu bir gölde yüzmek ya da bir dağ gölünde buz gibi suda yüzmek denizde yüzmekle kapışır bu arada.

Grnel olarak panik insanların boğulmasındaki en büyük sebeplerden bence.
0
kuehles blondes
(21.07.23)
(7)

Leş gibi sıcak eve aynalı cam filmi...

kukuleta
Yapacağım.Toplamda 10 m2 civarı bir alan. El becerim fena değildir, yardımcım da olacak. Uygulaması çok zor mu?Trendyol'da Newvario, Carub, Flash gibi markalar var, hangisi iyidir?Ya da hiç uğraşma direkt yaptır mı dersiniz?Konu hakkında her türlü bilgiye açığım.
Yapacağım.

Toplamda 10 m2 civarı bir alan. El becerim fena değildir, yardımcım da olacak. Uygulaması çok zor mu?

Trendyol'da Newvario, Carub, Flash gibi markalar var, hangisi iyidir?

Ya da hiç uğraşma direkt yaptır mı dersiniz?

Konu hakkında her türlü bilgiye açığım.
0
kukuleta
(19.07.23)
Aynalı olursa başkasının evine ışık yansıtma ihtimalini de düşünün. Ayrıca evi ısıtan şey görülebilir ışığın kendisi değil, yani ışığı yansıtarak evin ısınmasını engelleyemezsiniz. Aynasız fakat Ultraviyole filtreli bir film uygularsanız çok daha etkili olur. Kendiniz yapabilirsiniz, bir sprey şişe su ve suyu filmin altından sıyırmak için herhangi bir kart (kredi kartı gibi) ile uygulanabilir.
0
orient blue
(19.07.23)
işçiliği pahalı, el beceriniz iyiyse biraz malzeme zayiatıyla bence yapılabilir. orta tonda uv filtreli bence en iyisi. işyerine orta ve koyu uyguladılar. koyu olan güneşi baya kesiyor, içerisi cok karanlık oluyor.
0
kimlanbu
(19.07.23)
Ultraviyoleyi de filtreleyen, 5 seviye filmin en koyusunu site güvenlik binasına taktırdık (aynalı değil). Öğleden sonra güneş vuran taraftaki camlara elini değdirsen yakacak kadar sıcak oluyor, içerisi durulmaz oluyordu. Işığı önledi ama ısıtma olayı ters tepti. Camın dışına one vision denilen delikli beyaz zımbırtı taktırdık da bir nebze rahatlattı. Daha da olmazsa sökeceğiz.
Demem o ki, aynalı bir çözüm olabilir. Aynasız ısıdan korunmak için çok yanlış tercih
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(19.07.23)
merhaba, eşimin işinin bir parçası bu tarif edeyim: cam sil gibi bi şişeye (fıs fıs) su doldurun ve bşrkaç damlacık sıvı sabun koyun. cama fıs fıs her yerine bolca sıkın.
filmin yapışkan kısmını söküp oraya da sıkın. yapıştırıp, yukarıdan aşağıya doğru bir kartla sıvayın. (reklamcılıkta ragle diye geçiyor bu) artan kısımları kesin. kendi kurumasına bırakın.
yapanlar çok para alır mı bilmiyorum. az biraz el beceriniz var halledersiniz bence. bol şans
0
gadlemler
(19.07.23)
alüminyum folyo yapistiriyoruz biz bazi camlara icerisini karanlik yapmayacak sekilde. fethiye'de bodrum'da görürsün zaten
0
Coma
(19.07.23)
gerçek UV filtreli, kaliteli bir cam filminin pencereden gelen ısıyı kesmekte işe yaramaması düşünülemez. arabamda yıllardır kullanıyorum, filtresiz cam filmli araçlardan çok çok farklı, cam yüzeyine dokunduğunuzda da direksiyon gibi yerlerde de yakıcı bir ısı asla oluşmuyor. ev uygulamaları var mı bilmiyorum ama Llumar markayı şiddetle tavsiye ederim.
0
engelbert humperdinck
(19.07.23)
Kuşlar çarpıyor.! Sersemliyor yada ölüyorlar. En temizi dış mekana uygun perde, gölgelik yada panjur.
0
Ruprect
(19.07.23)
(11)

İnsan ilişkilerinde kendinizi eğittiğiniz özellikler?

dunyatuhaf
Var mı arkadaşlar insan değişir mi ? Mesela bir çok konuşuyor insanlarla hemen samimi oluyor ,( kişinin karakteri bu sanırım) sonra kendi zarar görüyor.Çok kibarsın veya uysalsındır, senin işini görmesi gerekenler en kötü senin işini yapar bekletir sallamaz falan …Böyle olduğunu kavrayıp öğrenip , a
Var mı arkadaşlar insan değişir mi ?
Mesela bir çok konuşuyor insanlarla hemen samimi oluyor ,( kişinin karakteri bu sanırım) sonra kendi zarar görüyor.
Çok kibarsın veya uysalsındır, senin işini görmesi gerekenler en kötü senin işini yapar bekletir sallamaz falan …
Böyle olduğunu kavrayıp öğrenip , aslında şöyle davranmak gerekirmiş gibi deyip kendinizi değiştirdiğiniz özellikleriniz var mı ?
0
dunyatuhaf
(13.06.23)
Çok laf kesiyordum, biraz azalttım.
İnsanlara kendimi çok açmazdım, yakın ilişki kurmalarına izin vermeye çalışıyorum.
0
Bruce
(13.06.23)
Yüksek enerjili olmaya gayret ediyorum, somurtkan keyifsiz düşük modlu görünürsen insanlar sizden soğur ister istemez. Laubali olmadan pozitif vibe vermeye çabalıyorum
0
olaylar olaylar
(13.06.23)
hoşlandığım biriyse fazla ilgi gösteriyordum, şimdi hoşlandığım insanlardan özellikle uzak duruyorum onların bana yaklaşmasını bekliyorum.

yeni biriyle tanışırken birden fazla şans verirdim, geç kaldıysa tolere ederdim, geç dönüyorsa vs önemsemezdim. ikinci kez yaptığında engelleyip hayatımdan çıkarıyorum. hatta bazen kendimi tutamayıp ilk hatasında.

eskiden bir ortamda hoşlanmadığım insanlarla da az da olsa iletişim kurardım, tamamen kestim, sebepli sebepsiz gıcık oolduğum birisine asla yaklaşmıyorum

iş arkadaşlarımla asla gereğinden fazla samimiyet kurmam, özel hayatımı asla konuşma konusu yapmam. eskiden ehem mehem bi şeyler derdim sorulunca.

eskiden ima veya üstü kapalı şekilde iletişim kurduğum olurdu, karşımdakinin de davranışlarını böyle yorumlardım. şimdi çok direkt bir insanım s*ks için buluştuğum insana bile muhabbet başladıktan sonra doğrudan diyorum bir şeyler yapmak ister misin diye. bunun dışında da aklıma gelen şeyi sorarım söylerim, ima etmem.
0
sanguine
(13.06.23)
güzel konu
diğer insanlarla değil ama kendimle ilgili
bi kaç gün sonra yapılsa da olur işleri ertelemeyi, sabırsızca koşturmamayı öğrendim
ama bazen unutuyorum sdf
0
bir soru sorcam
(13.06.23)
daha az gec kaliyorum. eskiden 1 saat gec kalirdim simdi 20 dakika - yarim saat :P
0
hot potato
(14.06.23)
sınır koymak, öyle herseye evet derken hayir demeye baslamaktan ziyade, mesela biri genel birsey söyledi, hic katilmadigin veya icinde olmadigin. Görmezden gelmek yerine, tavir göstermek.
Cünkü sonra sanki o söyleneni kabul etmisim gibi karsima cikti.

Acikca yardim istemeyene, yardim önermemek.
0
durgunfoton
(14.06.23)
ketum olmak
sormadan anlatmamak/cevap vermemek
kimseye guvenmemek
baski altinda da soyleyeceklerimi iletebilmek
eskiye nazaran konusmayi daha cok becerebilmek. orn. argo kullanmadan istedigimi anlatabilmek, karsidaki kisinin mesrebine gore konusmayi kurgulamak vs.
0
nibba
(14.06.23)
biraz inatçı bir tarafım vardı şimdi onu törpülemek üzerine çalışıyorum.
karşımdakine sinirlendiysem üzüldüysem söylemediğim zamanlar oluyordu şimdi olay yaşanır yaşanmaz sakin bir şekilde konuşmayı tercih ediyorum.
romantik ilişkilerimde karşıdan adım beklemeyi bıraktım, eğer beğenip hoşlandıysam açıkça dile getiriyorum ki boş beklentide olmayayım.
0
penceredengorunenmorbina
(14.06.23)
insanların hayatla ilgili hiçbir fikrini değiştiremeyeceğinizi kabullenmek. özgün bir merak duyup dinlemeye çalışmak ve daha çok haklısın, olabilir demek. özgürleştirici bir deneyim.
0
engelbert humperdinck
(15.06.23)
yardim etmeyi ve tavsiye vermeyi biraktim.
bana is yigmaya calisan varsa kabul ediyorum ama o isi yapmiyorum. ayy canim ya kaynimin dügünü vardi unutmusum. ya da bana öyle birsey söylemedin ki diye salliyorum ortamina göre.
cogunluga uyum saglamiyorum, örnek bulamadim uyduruyorum: yemek yemeye gittiler mesela, ama kimse elini yikamadi, ben de yikamayayim simdi ayrilik olmasin diye düsünmüyorum.
0
Coma
(15.06.23)
sınırlar çok önemli. insanlarla arama sınır/mesafe koymanın önemini fark ettim. Ayrıca kimseye ama kimseye sır vermemem gerektiğini. çünkü bir noktada insanlar muhakkak sizi pişman ediyor.
0
gozo
(15.06.23)
(8)

Arkadaşım bana mobbing mi uyguluyor?

top_secret
Bir arkadaşım var. İşle ilgili olmayan bazı kültürel çalışmalardan dolayı onunla olduğu 10 kişilik bir gruptayım. Bu arkadaş karşı cins fakat aramızda duygusal vb bişey yok.Bu arkadaş beni sevdiğini, bana bir çok sırrını anlattığını, onun için önemli olduğumu filan söyler yeri geldiğinde. Fakat davr
Bir arkadaşım var. İşle ilgili olmayan bazı kültürel çalışmalardan dolayı onunla olduğu 10 kişilik bir gruptayım. Bu arkadaş karşı cins fakat aramızda duygusal vb bişey yok.

Bu arkadaş beni sevdiğini, bana bir çok sırrını anlattığını, onun için önemli olduğumu filan söyler yeri geldiğinde. Fakat davranış şekli buna göre değil.

Bişey anlattığımda anlattığım uzun olmasa bile bir süre sonra başka yere bakıyor kafasını çeviriyor hatta ben konuşurken başkasıyla konuşmaya çalışıyor.

Ben bişey söylediğimde “ya hayır aslında öyle değil” diye başlayıp yine benimkine benzer bir şey söylüyor. Asla haklı olduğumu yada doğru söylediğimi kabul etmiyor.

Aynı ekipte favori başka bir arkadaşı var o varken onunla takılıyor. Ne zaman ki yalnız kalıyor o zaman benim yanıma geliyor.

Buna benzer, benim moralimi bozacak özgüvenimi düşürecek çok şey yapıyor. (Ki zaten yeni yeni yükseltmeye çalışıyorum)

Tam bir taktik insanı, bir kaç defa söylediği şeyin beni üzdüğünü söyledim o da bunu bilerek yaptığını üzüleceğim bildiğini söyledi. Hatta birinde eski sevgilimle ilgili bişey söyledi, duymamazlıktan geldim. Bir süre sonra yanıma oturdu ve tekrar aynı şeyi söyledi. Bilerek mi yapıyorsun dedim evet dedi. Sürekli insanlara karşı “şöyle yaparsam böyle davranır” gibi planlar yapıyor.

Acayip bir hırsı var. Gücü elinde olanla takılmaya bayılıyor. Zayıf gördüklerini ciddiye bile almıyor. Grupta bulunan bir arkadaşının yüzüne “sen benim arkadaşım değilsin” diye çemkirmiş biridir kendisi. Ki hepimiz eskiden beri tanışan arkadaşlar olmamıza rağmen.

Aslında duygusal açıdan zayıf, hassas noktaları var. Bunu kapatmak için güçlü ve iyi görünmeye çalışıyor. Sürekli güzel olduğunu filan vurgulayan bir tip.

Bugüne kadar asla onun silahıyla vurmadım onu. Sadece bir defa ne tepki vereceğini öğrenmek için yaptığımız işte mükemmel bir performans sergiledim ve onun etrafında herkes benden bahsetti ne kadar iyi diye. O günden sonra epey bi bana sorular sordu, benimle sohbet etti filan. Ama bir süre sonra ben herkes tarafından övgü almaya başlayınca yine bana duygusal anlamda vurmaya kötü davranmaya başladı.

Bu aralar nispeten soğuk davranıyorum. Gelip konuşursa konuşuyorum. Konuşmazsa hiç oralı olmuyorum. Ama ben kötü hissediyorum.

Aklımda iki plan var;

1- Ortamdan elimi eteğimi çekip bir daha o grupla takılmamak
2- yine devam edip onu ortamda yok saymak

Veya sizlerin önerileri, sizce nasıl davranmam lazım?
0
top_secret
(11.06.23)
1.

boyle gelisememis cocuklara, toksik insanlara vakit harcamaya gerek yok.
0
summerof69
(11.06.23)
böyle insanlar var ve bu tip insanlara toksik denir. zaten sen özelliklerini ve yaptıklarının sebeplerini net olarak yazmışsın. bu tip insanlar güçlü insanlara hayranlık duyar güçsüz gördüğü insanları ezmek ister. detaylı olarak yine yazmışsın.

eğer ki yukarıda yazdıgın gibi o grupla takılmamak gibi bir seçeneğin var ise bunu yap. şirket ne kadar büyük ve ne kadar grup var bilemiyorum.

onun silahı ile yani laf sokmalar ile baş etmek aslında en iyisi ancak bu onun daha tecrübeli oldugu bir alan oldugu için onun kadar başarılı olamayabilirsin. o halde yapılacak en doğru şey mümkün oldugunca muhatap olmamak, zayıf yönlerini ona karşı belli etmemek, söylediklerini kafaya takmamak olmalı.
0
abelardo
(11.06.23)
1. Coluk cocukla ugrasmaya degmez
0
optimistbakunin
(11.06.23)
Hocam kız problemli, tamam, ancak meselenin size bakan yönlerinin "de" olduğunu düşünüyorum.

Bu tür insanlar gerçekten bir avcı gibidirler.
Siz de ona harika bir av olarak av-avcı denkleminde kendi rolünüzü oscarlık bir şekilde ve zevkle oynuyorsunuz. Kızı yok da saysanız, ortamı tamamen de terketseniz, yeni bir ortamda yeni bir avcı bulmanız ve aynı pattern'i yaşamanız çok olası.
Hatta bir avcı arayışına dahi girebilirsiniz.

Bu kız ilk de değildir, cinsiyetten bağımsız söylüyorum. Yazdıklarınızdan bunu anlıyorum. Narsisist karakterlerin ne zamandan beri sizden kan emebildiklerine ilişkin geçmişinizi tarayın. Lise ? Üniversite ? İlk travma ne zaman yaşandı.

Bu kadın'a yapılabilecekleri arkadaşlar yazmışlar. Kendiniz için ise iç yolculuğunuza devam etmenizi öneririm.
0
WithWorth
(11.06.23)
o ortam aslında hoşunuza giden bir ortamsa bir kişi tadınızı kaçırdı diye orayı terketmek kendinize bir saygısızlık bence, böyle yapmamalı diye düşünüyorum. bu kadar etkilendiğinizi anladığı için sizinle uğraşmak hoşuna gidiyordur bence. hadi başlarda etkilendiniz tamam ama onu tanıdıktan bu yüzünü gördükten sonra artık hala niye etkiliyor ki bu kişinin hareketleri sizi? bir daha laf ederse ağzının payını verirsiniz (ama çok önemseyen detaylı ve uzun bir konuşmadan değil yerine göre "s*ktir salak" deyip uzaklaşma tarzında pay vermekten bahsediyorum) etmezse de takılın istediğiniz gibi yormayın kendinizi böyle tiplerle. ortam zaten o kişi dışında da çok size göre değilse direkt oradan uzaklaşmak da iyi olabilir tabi onu da siz bilirsiniz artık.
0
semaforo de medianoche
(11.06.23)
Narsist mi acaba?
Ben böyle birşey olunca o kişinin yakın davrandığına iyi davranıyorum, övüyorum vs. Bununla hiç ilgilenmeden. Acayip bozuluyor.
Bir de asla terbiyesizlik yapmadan iş ile ilgili sıkıştırıyorum, aksi halde saygısızlık kartını oynuyorlar.
Ama bu insanlarla arkadaşlık yapmak, çevrelerinde olmak bence gerçek sıkıntı.
0
durgunfoton
(11.06.23)
Diğerleriyle aran iyiyse kendini neden dışlayasın ki,
Hiç umursama, oturup kahve mi içiyorlar sen de otur iç ama birşey derse sınırını koy, iş dışında birşey derse, benimle iş dışında birşey konuşma de geç. Senin fikrini söylerse dalga geç. Hakkını savun.
Poğaça yap, simit al ofise gelirken buna verme, Diğerlerini kahveye yemeğe çağır bunu çağırma kudursun.
0
Coma
(11.06.23)
WithWorth+1

bu hikayenin oluşabilmesinin yegane nedeni sizin ona bu alanı açıyor/tanıyor olmanız. mecburen bulunduğunuz ortamda kimseyi ve ortamı germeden son derece diplomatik davranarak bu alanı kapatabilirsiniz. ama kapatmıyorsunuz. bunun nedenini kendinizde bulmak sizin elinizde.

sevdiğim bir ortamı terk etmezdim ben olsam. diplomasi yürütürdüm, mesela gelip konuşursa mecburi konular dışında merhaba, he ok, iyilik kelimelerinden öteye geçmezdim.sadece onun fark edeceği cam duvarlarımı hızlıca örer ortamdan keyif almaya devam ederdim.

zaten bir süre sonra sizin av olma alanı açmadığınızı fark edince başkasını kurban seçecektir.
0
Phoebe
(12.06.23)
(4)

Türk kahvesi, filtre kahve, espresso blend

fadetoreality
Bunların arasındaki fark nedir? Türk kahvesi daha ince çekiliyor ama tek fark o değil sanki, çekirdek ve kavurma şekli filan da mı farklı? Türk kahvesi ve filtre kahve paketini açınca gelen koku neden bu kadar farklı?Aynı yerden bir filtre kahve bir de espresso çekirdeği hediye geldi, espressoyu da
Bunların arasındaki fark nedir? Türk kahvesi daha ince çekiliyor ama tek fark o değil sanki, çekirdek ve kavurma şekli filan da mı farklı? Türk kahvesi ve filtre kahve paketini açınca gelen koku neden bu kadar farklı?

Aynı yerden bir filtre kahve bir de espresso çekirdeği hediye geldi, espressoyu da öğütüp filtre kahve gibi yapayım dedim ama koku sıfır, tatsız tuzsuz bir şey oldu. Aslında daha önce espresso çekirdeği diye alıp yine filtre makinesiyle demlemiştim ve güzel de olmuştu.
0
fadetoreality
(29.05.23)
Türk kahvesini genellikle en kötü çekirdekleri yakana kadar kavurarak yapıyorlar. 3. dalgacılardan taze kavrulmuş çekirdeği Türk kahvesi ayarında öğütülmüş alabilirsiniz, paket kahveyle arasındaki farkı hemen görürsünüz. Ama Türk kahvesinin acı tadına alışıksanız sevmeyebilirsiniz.

Espresso ve filtre kahve için çekirdekleri farklı seviyelerde kavuruyorlar, kullanılan çekirdeğe göre de kokusu tadı değişiyor. Son denediğiniz espresso çekirdeği muhtemelen espressoda da çok iyi sonuç vermezdi :)
www.3coresroastery.com
0
kobuzchu kiz
(29.05.23)
bir çekirdeği türk kahvesi olarak da öğütebilirsiniz, filtre kahve olarak da... ama aynı çekirdeği türk kahvesiyle beğenmeyip filtrede beğenebilirsiniz... bazı çekirdekler her demleme yöntemiyle maksimum performansı vermiyor. bunu önlemek için 3. nesil kahvecilerin sitesinden filtre, espresso başlıkları altında sipariş verebilirsiniz.

bazı espresso karışımlarında robusta da oluyor. o da bol krema veriyor ama filtrede demlediğinizde tatsız tuzsuz bir şey ortaya çıkıyor zira robusta özünde öyle bir çekirdek. bazı espresso kavrumlar da full africa çekirdeği ile yapılıyor. africa da özünde aromatik, kaliteli bir çekirdektir. sizin o deneyimleriniz de bu yüzden muhtemelen.
0
motosiklet burclu adam
(30.05.23)
espressodan daha ince cekilen kahve Türk kahvesinde kullaniliyor diye biliyorum.
0
Coma
(30.05.23)
hepsi öğütülüşte farklı önemli olan çekirdek kalitesi. en kalitesizi genelde türk kahvasi olur. çekirdek önemli bu işte.
0
mikahakkinen
(30.05.23)
(8)

Türkiye'deki fiyatların "dünya geneline gör" bile çok yüksek olması?

tchuck
bu iş böyle devam edecek mi?gıdadan içkiye, elektronikten ev kiralarına (nispeten) kadar neredeyse her şey özellikle avrupa ortalamasının bile üstünde.avrupanın bir çok ülkesinin 5te biri kadar kişi başı milli gelirimiz olmasına rağmen, neredeyse her üründe onlardan fazla ödüyoruz.geçen ay fransa, a
bu iş böyle devam edecek mi?

gıdadan içkiye, elektronikten ev kiralarına (nispeten) kadar neredeyse her şey özellikle avrupa ortalamasının bile üstünde.

avrupanın bir çok ülkesinin 5te biri kadar kişi başı milli gelirimiz olmasına rağmen, neredeyse her üründe onlardan fazla ödüyoruz.

geçen ay fransa, amsterdam falan baya yer dolaştım.

dışarda yemek yerken; zaten içkili mekanlar daha ucuz. yani 2 pizza, 3 şişe şaraba türkiyede verdiğimin yarısını ödüyorum.

ama onun haricinde de durum farklı değil.
bir et yiyoruz, bir peynir tabağı söylüyoruz. fiyatı türk lirasına çevirince %15-20 daha fazla ödüyoruz orada, ama 2 kat fazla porsiyona sahip oluyoruz.

biraz daha gıdadan örnekle gideceğim ama. türkiyede 150 liraya 5 adet tavuk kanat, yanında da 1 kaşık pilav gönderiyorlar. aynı ürünü fransada 12 euroya, yaklaşık 2 kat 3 kat malzemeyle yiyorum. amsterdam gibi ultra pahalı bir şehirle bile kafa kafaya gidiyoruz.

market fiyatlarına girmiyorum bile. hollandadaki şarküteri reyonu fiyatları neredeyse yarımız kadardı. etinden peynirine kadar her şeyi kastediyorum. sebze biraz daha pahalı kalıyordu, o da büyük ihtimalle aynı kalite sebzeyi türkiyedeki marketlerden alsak eminim ki daha fazla ödeyeceğizdir.

hadi bir tek kiralarda önümüzdeler diyelim. ki o bile görece. kadıköyde 3+1 "ölme tehlikesi olmayan" bir eve 40 binden az para veremiyorsunuz. e amsterdamda da 2000-2300 euro arası benzer evler. (amsterdamın ağzının içine metroyla 10dk mesafedeki yerleri kastediyorum)

----------

biz fakir bir ülkeyiz. bu ürünler bu kadar pahalı. ve gördüğüm kadarıyla talep de hiç azalmıyor. ben şuan türkiyede para harcamaktan inanılmaz rahatsız hissediyorum. berbat kalitede ürünler, inanılmaz düşük porsiyonlar, dünya piyasalarıyla aynı para.

bu iş ne kadar daha sürecek?

"doları 25 alıyorlar" deseniz, yine pahalı kalıyor. kaldı ki, dolar 25 olunca sizce bunlar zam yapmayacak mı?
bu iş nasıl sürdürülebilir durumda?

ülkede milli gelir 9000 dolarken (yıllık!) , iskenderin fiyatının 10 euro olması nasıl mümkün olabilir?
amsterdamda 8 euroya yediğim dönerin aynı gramajı türkiyede 250-300 lira.

bu iş daha ne kadar böyle gidecek? fiyatlar hep böyle mi kalacak?
avrupadaki hiçbir arkadaşım bu sene türkiyeye tatile gitmiyor, çünkü italya vs. gibi yerler çok daha ucuz kalıyor. hem konaklama hem gıda olarak. daha sezon açılmadan çeşmedeki plajların girişleri 450-500 lira olmuş bile. 20-25 euro yani. bu bir çılgınlık?

bu iş hep böyle mi sürecek gerçekten?

bu pahalılık bir enflasyon pahalılığı da değil. ortada bambaşka bir şey var.
ülke fakirken, dolar fakiriyken her şeyin fiyatı nasıl dolar olarak bu derece artabilir?
0
tchuck
(28.05.23)
Biz o paralari verdigimiz sureve esnaf da bizi tokatlamaya devam edecek. Bu tamamen cikarcilik ekonomisi. Bi fark ettiler zam yaptikca satislar hic dusmuyor iyice arsizlastilar.

Bkz kaynar su kurbaga deneyi
0
floydian
(28.05.23)
@floydian,

kesinlikle sırf bunla ilgili olduğunu düşünmüyorum. ama başka bişeyle de bağdaştıramıyorum.

biz geçen yıllar haftada 1 defa mutlaka bi rakıya makıya bir şeye giderdik. şuan ayda 1 defa bile gitmemeye başladık en basiti. evimizde arkadaşlrı çağırıp oturuyoruz. çevremdeki çoğu insan da böyle. ama belli ki geriye kalan talep bile yetiyor lokantalara. o insanların da ekstra parası var belli ki, para mefhumu onlar için önemini yitirmiş.

ama yine de, cidden anlayamıyorum. ve nereye kadar gidecek bu iş
0
🌸tchuck
(28.05.23)
Ne kadar uzun yazmışsın. Enflasyonist bir ortamda müdahale ile döviz fiyatlarının düşük tutulmaya çalışılması sonucu ortaya çıkan bir durum bu.

Seçimden sonra bazı ayarlamalar yapılacaktır. Sürdürülebilir bir şey değildir. Sürdürülürse turizm gelirleri düşer, ihracat ölür ithalat patlar ve dövizde serbest piyasa ve resmi kur arası makas açılır.

Ayrıca, bu 'Tüketim hiç azalmıyor' lafına sinir oluyorum. Türkiyede zengin köpük bir kesim var. Alışverişi yapan, AVMleri dolduran, yeni İphone kuyruğuna giren onlar ve sen sadece onları görüyorsun.

İstanbulda İlkokula başlamış henüz deniz görmemiş insan yaşıyor bu ülkede. Hayatında hiç dışarda yemek yememiş, hiç tatile çıkmamış, köyünden askere gitmek için ilk kez çıkmış milyonlar var. Sadece köpüğe bakma.

Çelişkiler ülkesiyiz. Köpek bağlasan durmaz ev ilanı paylaşıp 'Gücüm ancak buna yetiyor, Yaşanır mı bu evde' diye duyuru açan insanlarla, 'Fiyatlar ne kadar artarsa artsın tüketim hiç azalmıyor' diyen insanlar aynı platformda yazıyor.

7 duyuru aşağıda 'kasaptan alma olanağım yok' diyen arkadaş varken, gerçekten tüketimin hiç azalmadığını mı düşünüyorsun.
0
Mirket
(28.05.23)
yazdıklarını ben yazmışım gibi okudum. kur farkına rağmen avrupa her türlü daha ucuz.

bu iş hep böyle mi sürecek gerçekten?
soruna gelirsek seçim sonuçlarına baktığımızda çoğunluk bu durumdan memnun. fiyatlar daha da yükselir ve böyle devam eder.
0
scudman1
(28.05.23)
ben en cok havaalanlarina sinir oluyorum, parasiz ögrenciyken erasmusta her havalaninda kahvemi ictim, pogacami yedim, 2-3 euroya, sabiha gökcen de su parasina. dolar 3 lira falandi.

münih havalaninda döner 7-8 euro, Tr'de havaalaninda simit 100 lira.

Ben ekonomik sebeplere baglamiyorum, Türk halkini, bu sinirlarda hapsettiler, hicbir sekilde insanlarin temel seviyede bile sosyal hayati yok. dizi izleyip, sabahta yabancilara hizmete, haftasonu da avm geziyorlar.
0
Coma
(28.05.23)
ya benim sormak istediğim şu:

bu fiyatlarla nasıl devam edilebiliyor? bunu ödeyebielcek insan sayısı yok. olamaz da. avrupada bile bulamazsınız. buna rağmen mekanlar hala kapatmıyor, bu nasıl oluyor? bu nasıl sürebilir?
0
🌸tchuck
(28.05.23)
Öncelikle enflasyon bir sarmal yaratır, fiyatlar yukarı gider, bir şey yapılmazsa da ivmelenme eğiliminde olur zaten. Zira enflasyon bir yandan alım gücünü törpülerken diğer yandan da tüketimi körükler. Fiyatların artacağı beklentisi insanlarda gerekirse gelecekteki geliri harcama pahasına kredi kullanarak, borç alarak da olsa bugün harcama yapmaya sebep olur. Faizlerin yükseltilmesinin sebebi de temelde budur; borçlanma maliyeti yükselince ekonomi soğur, talep düşer, fiyat artış hızı yavaşlar.

Bu denklem içinde "Şerefsiz esnaf" anlatısı yaratmak çok mantıklı değil; tabi ki ensaf maaşlı çalışana göre daha şanslı zira maliyet artışlarını fiyatlara yansıtma lüksü olabilir ancak

1 - Esnaf dediğimiz adam da eğer ürünü yoktan varetmiyorsa hammadde ve işçilik kullanıyor; yani o da sarmalın bir parçası

2 - Nominal olarak gelirler artsa da halkın alım gücünün erozyona uğraması sebebiyle reel gelirler aynı şekilde artmıyor, haliyle bir sürü şirket zombi haline geliyor, üretiyor, işliyor ama finansal anlamda aslında batmış ya da batmak üzere; krediyle, borçla, ödemelerini erteleyerek falan hayatta. Büyük şirketler bu anlamda görece şanslı zira onların nefeslerini tutabilecek, piyasa koşullarını belirleyecek şansı olabilir ama küçük şirketlerin pek şansı kalmıyor.
0
salihdt
(28.05.23)
Alım olduğu sürece satıcı fiyatı yukarı çıkarıyor, etik mi? Değil, ama yasal.

AVM'lerdeki zincir giyim markalarında, basit bir tişört 30 dolar. 40 hatta 50 dolara bile var.

Aynı marka, dünyanın hiç bir yerinde bu kadar pahalı değil. Resmen göz göre göre kazıklanıyoruz, ne zaman ki almayı bırakırız. Bunlar da kira ödeyemez hale gelir, o zaman fiyatlar normale döner bence.

Olay aynı 2. el araç sektörü gibi oldu, ne fiyat yazılsa alıcı çıkıyor çünkü.
0
John Bloor
(29.05.23)
(6)

hanimlar nereden canta begeniyorsunuz?

ala09
baget lazim ama begenemiyorum. manc disinda gozume hos gelen marka bulamadim hele naylon poset cantalardan gina geldi. ck, guess tarzi bi seyler olabilir, ama yok ki guzel :(
baget lazim ama begenemiyorum. manc disinda gozume hos gelen marka bulamadim hele naylon poset cantalardan gina geldi. ck, guess tarzi bi seyler olabilir, ama yok ki guzel :(
0
ala09
(24.05.23)
kol cantasi olabilir herhangi. baget yazmisim editleyemedim
0
🌸ala09
(24.05.23)
Nine West?
0
kobuzchu kiz
(24.05.23)
Beymen. Cok da dayanikli. Laptop cantalarim (2 tane) beymen 3 yildir.
0
mor oje
(25.05.23)
elle
lacoste
0
Coma
(25.05.23)
fossil
derimod
0
65 derece
(25.05.23)
Yargiciya baktin mi? + Divarese ve hoticte de guzel bi seyler olabiliyor.
0
anna sun
(25.05.23)
(6)

Baskül Tavsiyesi

mvpdirk
Merhaba. Doğru ölçüm yapan bir elektronik baskül var mıdır? Evde fakir marka bir baskül var ancak düz zemine koymamıza rağmen düzgün ölçüm yapmıyor memnun değiliz. Tavsiyelerinizi alabilirim.
Merhaba. Doğru ölçüm yapan bir elektronik baskül var mıdır? Evde fakir marka bir baskül var ancak düz zemine koymamıza rağmen düzgün ölçüm yapmıyor memnun değiliz. Tavsiyelerinizi alabilirim.
0
mvpdirk
(24.05.23)
Tanita kullanıyoruz, memnunuz (en baz model)
0
giovanne
(24.05.23)
biz xiaomi ninkini kullanıyoruz, memnunuz baya.
0
benaslinda
(24.05.23)
Rossman dan almıştım, valizlerimle tartıldım, havalanında aynı çıktı.
0
Coma
(24.05.23)
beurer iyidir.
www.hepsiburada.com
0
deepex
(24.05.23)
Şundan var bende 10 senedir falan kullanıyorum. Çok memnunum.

www.hepsiburada.com
0
Mirket
(24.05.23)
Goldmaster in-6102
İnceleyip almıştım, memnunum. Çalışması için dürtülmeye, uyandırılmaya, hafif bastırmaya vs ihtiyacı yok. Direkt çıkıyorsun ve ölçüyor.
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(24.05.23)
(3)

Kötü biri olmaya mı başlıyorum?

sassot
Eskiden insanlara bir şey öğretme amacım olurdu. Biri bir konuda tavsiye istediğinde ya da istemese bile o kişiye faydalı şeyler söylerdim. şimdi umrumda olmuyor bilsem de söylemiyorum.düşündüm neden söylemek istemiyorum diye; kendime şu cevabı verdim bu kişiye söyleyeceğim şey yüzünden ya ben sorun
Eskiden insanlara bir şey öğretme amacım olurdu. Biri bir konuda tavsiye istediğinde ya da istemese bile o kişiye faydalı şeyler söylerdim. şimdi umrumda olmuyor bilsem de söylemiyorum.

düşündüm neden söylemek istemiyorum diye; kendime şu cevabı verdim bu kişiye söyleyeceğim şey yüzünden ya ben sorun yaşarsam ya bu kişi bir noktada bana zarar vermeye başlarsa ya bu durum yayılırsa ve herkes bildiği için bir anlamı olmazsa.

şöyle örnek vereyim ;

bir iş fikri var, ben şu an yapıp para kazanıyorum ama başkasına söylemiyorum bana rakip olmasın benim kazandığım gelir düşmesin diye. bu ve buna benzer durumlarda insanlara yardım etmeyi bıraktım resmen.
0
sassot
(17.05.23)
O kişilere kasti olarak zarar vermediğin surece bence sorun yok. Sen bir eğitim kurumu degilsin ki senden egitim alsınlar, seni. Öyle bir misyonun yok. Sen nasıl ogrendiysen, onlar da bir sekilde bunu başarmali. Eskiden ben de herkese yardım etmeye çalışırdım. Simdi sadece hak ettiğini düşündüğüm kisilere saklamaya çalışıyorum enerjimi. Bence de en mantıklısı bu şekilde.
0
nickfury
(17.05.23)
arttiriyorum; birisi birsey icin yardim istediginde simdi mesgulum daha sonra hatirlatirsan yardim edebilirim diyorum. sadece gercekten pesine düsenler soruyor. on kisi de bir kisi.
0
Coma
(17.05.23)
Kimseye iyilik mecburiyetin yok. İnsanın doğasında bencillik vardır. Sana gelebilecek zararlardan endişe ediyorsan iyilikleri kesebilirsin. Bu çok normal bir davranış türü. İyilik yaptığın insanlar da hayatlarını böyle yaşıyor. Çok hassas birisi olduğun için sorgulamışsın kendini bir an. Rahat ol. Kimseye zararın olmadığı sürece yaptıkların ve yapmadıkların kimseyi ilgilendirmez.
0
madridista19021902
(17.05.23)
(25)

rte nasıl bu kadar yüksek aldı sizce?

avatar is back
tamam kendi dar çevremize bakmayalım diyorum ama her yerde ciddi bir değişim isteği vardı, insanlar da o hava vardı. bir kaç akp'li arkadaşım tayyibe oy vermeyecekti ama son seçim vaatleri (maaşları, asgariyi uçuracaz) ve pkk bakanlık alacak söylemleri çok etkiledi gidip verdiler ama bir o kadar da
tamam kendi dar çevremize bakmayalım diyorum ama her yerde ciddi bir değişim isteği vardı, insanlar da o hava vardı. bir kaç akp'li arkadaşım tayyibe oy vermeyecekti ama son seçim vaatleri (maaşları, asgariyi uçuracaz) ve pkk bakanlık alacak söylemleri çok etkiledi gidip verdiler ama bir o kadar da değişimden yana olan, 2015'te falan baya oy verip bugün kk destekleyenler de baya oldu.

geniş perspektiften bakınca ülkenin %70 civarı haberleri hala trt, atv, cnn gibi kanallardan takip edince biraz anlıyor gibiyim ama 5 senede bu kadar da olamaz gibi ya. 2008 krizi bile ülkeyi çok etkilememesine rağmen 2009'da halk cezayı kesti adamlar 47'lerden 38'e düştü. hakeza 2015 haziranı da var.

bugün nasıl olmadı bu? son 5 yılda memuru orta grubu falan bitirdiler ama özellikle esnaf ticaretle uğraşan adam para bastı, ev araba alan alanaydı, bunlar hiç ekonomik kriz falan görüp yaşamadılar bunlar mı desteğe devam etti acaba?
0
avatar is back
(15.05.23)
Asgari ücretli ile özel sektör mühendisi arasındaki maaş farkı 1.5 kat gibi. Benzer şekilde memur, öğretmen vb mesleklerde de oran aynı. Ülkenin %50 si asgari ücretli. Özellikle küçük şehirlerde, anadolu'da asgari ücretli sayısı fazla. Buradan oy almış olabilirler.

Bunun dışında bir kültürleme olayı da var. Daha muhafazakar bir yapı oluştu.

Bir de kriz istanbul'dan uzaklaştıkça çok hissedilmiyor. Urfa'da asgari ücret açıklanınca zurna ve davulla halay çekiyorlar.
0
roe
(15.05.23)
Çünkü ülke böyle. Ülkede milliyetçi muhafazakar bir yüzde 50-55 var. Bunların bir kısmı kırgın ogan vermiş bir kısmı vermemiş gerisi kendisi.

Son aylarda yapılanlar;
Memur işçisine zam
Eyt
Asgarî ücret zam

Dün birinde okudum; deprem bölgesinde biri ben evimde iki çeşit yiyebilirdim burada kahvaltida bir sürü çeşit olur demis. Yani insanlar mutlu işte, mutsuz olan orta kesim falan.

Ha bu arada rte mhp olmadan bir hiç durumunda şu an. Ülkede bundan sonraki dönüş muhafazakar değil milliyetçi olacak gibi MHP+iyip+zafer vs neyse.
0
logisticsmanager
(15.05.23)
yaşlılar vefat ediyor gençler geliyor diyorlardı ama o matematik tutmadı. Ya gençler de benzer dağılımda oy verdi ya da büyük kısmı veremedi. Ki ikinci tur hiç vermezler üşenirler.

Değişim isteği büyük şehirlerde vardı abi ya. Demek ki etkilemiyor/yetmiyor. Ben zaten son aylarda dolar tutulunca gereksiz bi zenginleşme yaşadığımızı düşünüyordum demek ki halk da hissetmiş ve oy getirmiş. Ayrıca asgari ücretli ve emekli tayfanın hayatı pek değişmedi (emekliler eskiden evini aldıysa bi şekilde geçiniyor, küçük şehirde kirada olan pek etkilenmiyor)

Asgari ücretli hep kötüydü hala kötü hep 300-400 dolar civarında gidip geliyor. (dolar enflasyonu vs. düşünmüyorum şimdi çünkü gıda kalitesi düşse de alım gücü benzer, sadece daha kalitesizini alıyor)

En çok etkilenen beyaz yakalıydı, onlar da büyük şehre sıkışmış azınlık demek işte.

Ayrıca rte herkesi yok doğalgaz, gemi, araba, uçak bilmemne şovuyla toparladı. Kendi kitlesini çok iyi tanıyor. Korkuyu da kullandı, rte kalırsa gidişat belli diğerleri gelirse kötü olur gibi algı yarattı sanırım.
0
nhk ni youkosu
(15.05.23)
Binlerce insan erken emekli oldu. Bunu da dikkate almak gerekiyor. Euro yüksek. Yurt dışında yaşayanlar düşmesini istemiyor. Suriyelilere vatandaşlık verildi. Bunlara rağmen Kılıçdaroğlu iyi bile aldı.
0
dissendium
(15.05.23)
1-tamamen dincilere oynadi bu sefer, eskiden yetmez ama evetci tipleri de urkutmeden konuşuyordu bu sefer seriatcisi, tarikatcisi hepsine yürüdü, modern seçmeni tamamen disladi.

2-iki taraf da HDP ve mhp konusunda kumar oynadı, ben de şahsen HDP 15 alır diye bekliyordum, MHP de 5. Bu sebeple akp Kürtleri bütünüyle gözden çıkardı. CHP de tam tersini yaptı. Bundan sonra hiçbir ittifak HDP ve Kürtleri ağzına bile almaz, bundan sonra sonsuza dek ortada kalacaklar ve her ittifak HDP karşıtlığı üzerine yapacak politikasını

3-chp dincilere yürümeye çalıştı ve neredeyse 0 getirisi oldu üstelik MV kaybetti.

Bu tabloda HDP ve mhp konusunda kkya kızmıyorum yani hepimiz şaşırdık şok olduk. Faakat dinciler konusunda başından beri hata yaptığını düşünüyorum. Tamam hdp yi yanına aldın ama bir şekilde ogan ve inceyi de safına cekecektin.
0
sanguine
(15.05.23)
Genel olarak bir sürü şeyin etkisi var sanırım ama bence

1 - Mevcut kitleyi onca yıllık kazanımların kaybı korkusu, muhalefetin parçalı yapısı, TOGG, uçak gemisi, bedava doğalgaz, maaş zamları vb. üzerinden sürekli diri tutup hem katılımı yükseltti, hem de başka partilere kaçacakları azalttı.

2 - Başka partilere oy vermeyi kafayı koymuş seçmenin önüne MHP dışında Yeniden Refah başta olmak üzere çeşitli partiler koydu. Zaten MHP burada "RTE iyi de çevresi kötü" diye düşünen insanlar için iyi bir alternatifken, Yeniden Refah dini hassasiyeti yüksek olan ama AKP'den de uzaklaşmış seçmene opsiyon oldu; mesela bu kitlede "Diğer tarafta da Saadet var" deme ihtiyacı kalmadı.

3 - Son olarak da terörle işbirliği argümanı fazlasıyla vurgulandı. İyi Parti'nin milliyetçi kitleye ulaşmasını engelleyip bunları MHP ile Sinan Oğan arasında seçim yapmaya mecbur bıraktı.
0
salihdt
(15.05.23)
- vatandas yapilan gocmenler
- alevi'ye hicbir sekilde oy vermeyecek kitle
- depremin muhalefete getirdigi rehavet, insanimiz deprem Allah'in isi, kader der gecer faturayi niye lidere kessin ozellikle o bolgenin insani
- trollerin teror orgutu ile muhalefeti iliskilendirmesi. AKP HDP ile ittifak yapsa kardeslik, baris, cozum, Barzani gormekten kusardik 7/24. Ama simdi bizim milletin milliyetci olacagi tuttu birdenbire.
- Sedat peker, muhammet yakutmus, cevheriymis, amerika, ingiltere, bati falan Allah askina agzini acmasin. Bunlarin ne dediklerinin bizim halkta karsiligi yok. Aksine ters tepiyor. Aha bak bizim adama operasyon yapiyorlar, reisi indirmek istiyorlar diye karsi taraf daha da konsolide oluyor.
- Euro kazanip burda yiyen y.disi secmeni. Bunlar oyle kendi halinde tipler degil ha sagda solda Reis soyle, reis boyle, Turkiye cok gelismis, Avrupa'da bulamiyoz, Avrupa'dan iyiyiz diye agizlarindan kopuk saca saca Reis overler saatlerce. Mulayim, kendi halinde reisci gurbetci bir elin parmaklarini gecmez. Adamlar ayakli Reis reklam panosu gibi dolasip reis ovuyorlar, cevresindekiler de bunlari yiyor o ayri.
- devletin tum imkanlarini kullanan partiye karsi yarismak da kolay degil: akp'ye oy vericem deyince, 3 hasta bakici, ambulans aninda hazir ediliyor youtu.be
0
freedonia
(15.05.23)
hakan bayrakçı aylardır söyledi kk ve hdp desteği ile kazanılmaz hdp getirdiğindan daha çok götürür diye.
0
mhmt11226
(15.05.23)
ben chp secmeni olarak kilicdaroglundan hicbisey anlamadim, ve gercekten zor oy verdim. kilicdar fazla bile aldi.
0
wishmaythşngs
(15.05.23)
öncelikle rte ve ak parti yüksek oy almadı kendi standartlarının gayet altındalar bence akp de de bir hoşnutsuzluk hakim mevcut sistemde her şekilde mhp ye tabi oldular.

Bence burda sorgulanması gereken mhp'nin bütün anketleri ters köşe yapması, milliyetçi çizgisi olan iyi parti'nin mhp den oy koparamaması ve hdp'nin oylarının diplemesi yukarıda arkadaşın dediği gibi bu seçim hdp'nin dahili ya da harici olarak ittifaka destek verdiği son seçim sanırım daha da hiç bir parti bu riske girmez.
0
frenk
(15.05.23)
muhafazakar seçmen kürt alevi adaya oy atmıyor olay bu. ayrıca kemik kesimin hayatında değişen bir şey yok. minimum hayatını sürdürdüğü sürece sıkıntısı ideolejiye iniyor. ayrıca iyip örgütleri çalışmamış seçmeni de kkyı kabullenmedi. araştırmacılar ve gazeteciler meydanlara bakıyor ancak pazara gitmeleri lazım.

ben 300 memurun olduğu yerden 10 kk oyu duymadım, çoğu iktidar ve oğana attı. ülkenin ana sorunu halen terör bu gruba göre.
0
mikahakkinen
(15.05.23)
Ulkenin yuzde 70i sagci. Meclisin de yuzde 80i sagci oldu kemal kilicdaroglu sagolsun.
0
baldur2
(15.05.23)
1. secim kazanmak icin yapilan yalan zamlar...evet kur baskisiyla zamlar bugune etki etti ancak yakin zamanda maaslarin cop olmasi olasi.
2.cikartilmamis dogalgazi sanki cikarmisiz gibi gostermek, bu sirada rusyadan dogalgaz odemesi erteletip, sanki turk gazini dagitmisiz gibi hava yaratmak.
3. dunyada butun ulkeler elektrikli araba cikarmaya basladi, dizayni italyadan akusu cinden vs artik cok daha kolay. ama sanki sifirdan bmw yaratmisiz gibi bir algi olusturdular. afganistanin bile arabasi var su an ama halk bunu anlayabilecek durumda degil.
4. tv'de,radyoda 7/24 chp teroristtir propagandasi yapildi. o kadar tekrar ettiler ve karsi cikabilen yok ki artik bu arguman akp secmeninin gozunde gercek oldu.
5. kilicdaroglu'na beslenen duygular da secimde etkili oldu. inaniyorum ki imamoglu olsaydi aday, cok daha fazla oy alirdi. sinan ogan olsaydi mesela o da cok daha fazla oy alirdi. bu kilicdaroglu kotu oldugu icin degil ancak secmenin liderde kendisini gormesiyle alakali.
0
monicapp
(15.05.23)
En büyük sebep bana göre HDP. Çevremde dahi yıllardır CHP'ye oy verenler HDP ile alakalı hassasiyetleri nedeniyle çekinceliydi. Kimi vermedi , kimisi ise zorlama ile verdi. Bence HDP ile olan durum da KK'ya zarar verdi. Götürüsü daha fazla oldu.
0
drako
(15.05.23)
Bu arada not olarak düşeyim; HDP konusunda iktidarın yaptığı propagandanın başarısı burada bile hissediliyor. Ciddi bir muhalif seçmen kitlesi tüm yaşanan sosyal, hukuk, ekonomik olumsuzluklara rağmen kayyumları, HDP'ye oy veren herkesin ötekileştirilmesini, bütün HDPlilerin kategorik olarak terörist olarak nitelendirilmesini falan kabul etmiş, bunun üzerinden altılı masaya kuşkuyla bakmış; Üstelik de HDP gerçek anlamda masanın bir üyesi değilken ve resmi olarak herhangi bir pazarlık yapılmamışken... Öyle bir hava estirildi ki sanki Kemal Kılıçdaroğlu başkan olduğunun ertesi günü ülke bölünecek, Diyarbakır merkezli yeni bir eyalet kurulacak falan filan... Halbuki olsa olsa Demirtaş serbest kalırdı ki onun da teoride başkanla değil, yargının düzgün işletilmesiyle alakası var.
0
salihdt
(15.05.23)
chp'li babamin sinan'i secme sebebi kilicdaroglu, davutoglu, babacan, hdp, kisaca milleti canta da keklik görmeleri. milliyetci oylarin rte'de kalma sebebi
0
Coma
(15.05.23)
Din + milliyetçlik + makarna

Hakir görmüyorum, Türk halkının büyük bir kısmı basit düşünür

Sonuç ortada
0
ditu
(15.05.23)
ilk önce şunu görelim, akp oy kaybetti %34 aldı. akp oyları mhp ve yeniden refaha kaydı. öyle ki mhp+iyip 20'nin üstünde bu demek oluyor ki ikisi birlikte tek parti olsa chp'yi bile geçme ihtimali vardı.

rte'nin %49 alması en büyük şaşkınlık zaten. oğan olmasa ilk turda alırdı. çünkü mhp+oğan vermiş insanlar, ikinci turda rte'ye döner oylar muhtemelen.

sorun şu halk alevi adaya oy vermedi vermiyor. ülkedeki %55 sağ oyu koronadaki yaşlı ölümleri ve deprem azaltmadıysa daha da azalmaz. bu ülkede solun iktidar olamayacağı anlaşılmalı.

hdp bu seçimin kumarı olduğuna katılıyorum. oylarını hep yüksekten gösterdiler. büyük ihtimalle baraj %7 olmasa onun da altına düşebilirlerdi. demek ki sandığımız kadar hdp seçmeni yok. bence bu fark edilmeli buna göre hareket edilmeli.

seçimin kaybedeni net chp'dir, kazananı da yeniden refah. deva, gelecek ve saaadet oy kazandırmadı ki hatta milletvekili kaybetti chp. saadet ve akp oylarının da yeniden refaha aktığını gördük.

bu seçim şunu da gösterdi, rte menderesi de geçti. artık ölümüne kadar rte'nin kalacağı kesinleşti gibi. sevindiric gelişme ise %34e düşen akp oyunun rte'den sonra dağılacağı. bu oyu kim paylaşacak peki gelecekte bu sorulmalı, yeniden refah mı, mhp mi yoksa yeni bir merkez sağ parti mi?
0
Hallegadola
(15.05.23)
bir de akp+rte kadınlardan çok oy oluyor. istanbul sözleşmesi faso fiso. ilk önce halkı okumak gerek.
0
Hallegadola
(15.05.23)
sn @anten

bu yazıyı sözlüğe ref vererek taşıyabilir miyim?
0
nuisance
(15.05.23)
bir nevi aidiyet hissi denilebilir buna sanirim. tahminimce büyük bir kisim insan bu adami sanki aileden biri gibi görüyor, dolayisiyla onu dogrusuyla yanlisiyla aynen kabul ediyor. ne yapilirsa yapilsin bu hissin yok olacagina ihtimal vermiyorum. bu kitle en az %35 civarindadir desek pek gercekdisi olmaz sanirim.

adamin binasi yikildi, evi yok, hala ona oy veriyor. babam yapsa su adamin yaptiklarini tüm irtibati coktan kesmistim ben ama bazi insanlar aileden gördügü kisiyi arada bazen sallantilar, kirginliklar olsa da bagrina basmaya devam ediyor. kisilik meselesi iste.
0
soso
(15.05.23)
ben secimin basindan beri kk'ya saygi gosterdim, ekrem ya da mansur'u aday gostermemesine bir sey demedim, fark edecegine inanmamistim sanirim. ancak dun cikan tablodan sonra, akp'de de degisim isteyen insanlarin olduguna ancak kk degil ekrem olsaydi oy verebileceklerini dusunmeye basladim. mansur yine fark yaratmazdi bence. bir sekilde akp secmeni, degisim isteyen kismi, kk ile ozdeslesemiyor, kk olacagina bu devam etsin diyor bence.

ayrica sinan ogan'in cb olma ihtimalini cok tehlikeli buluyorum, kk cekilmesi durumunda oy vermem muhtemelen.
0
kassiopeia
(15.05.23)
şu tweeti buraya bırakayım, üç aşağı beş yukarı bende bu şekilde düşünüyorum.
twitter.com
0
sealth
(15.05.23)
İki tarafın da oylarını arttırmak için dişe dokunur bir çabası olmadı. Hele akp'nin hiç olmadı.

E nasıl o zaman 4% fark attı dersen cevabı asılında basit;

Kırsalda yaşayan kesim, metropollerde yaşayana benzemez. Kriz çıkar "buna da şükür" der, deprem/afet olur "takdiri ilahi" der, her kesimin gönlünü almak isterim dersin "teröriste oy mu veririm" der ve sonuçta Kılıçdar değil, Clark Kent bile aday olsa maalesef 50%'yi göremez.


Nitekim Kılıçdar 51% ile seçilseydi bile meclis çoğunluğunun yine iktidar elinde olması her şeyi özetliyor.
0
Avoiding The Puddle
(15.05.23)
ben bozulan ülke popülasyonuna bağlıyorum biraz da. yabancılar, mülteciler, sayıları azımsanmayacak kadar fazla.
0
kondansator
(16.05.23)
(5)

Duisburgdan Nereye Gideyim?

tum haklari saklidir
7-8 gün zamanım var. Almanya'nın şehirlerinden bir kaçını mı gezsem, Brüksel-Paris mi yapsam.Günde 25 bin adım civarında dolasabiliyorum gücüm buna yetiyor.Toplu taşımalarla gezip, güzel ve farklı yemekler yiyebileceğim bir rota çizmeye çalışıyorum.Siz bu durumda nereye gidersiniz?
7-8 gün zamanım var. Almanya'nın şehirlerinden bir kaçını mı gezsem, Brüksel-Paris mi yapsam.
Günde 25 bin adım civarında dolasabiliyorum gücüm buna yetiyor.
Toplu taşımalarla gezip, güzel ve farklı yemekler yiyebileceğim bir rota çizmeye çalışıyorum.
Siz bu durumda nereye gidersiniz?
0
tum haklari saklidir
(13.04.23)
Bu sorunun cevabı bütçeye göre değişir. Duisburg fena lokasyonu olmayan bir şehir. Yakınlarda bir yere gitmek isterseniz Köln, Düsseldorf, Aachen, Utrecht, Amsterdam güzel seçenekler. Kuzeye doğru çıkarsanız, Bremen, Hamburg, Lübeck, Berlin yapılabilir. Güneye ineyim derseniz, Frankfurt, Heidelberg, Trier, Würzburg gezilesi turistik şehirler. Diğer taraftan Brüksel, Gent, Brugge ya da görmediyseniz Paris de yapılabilir.
0
but that was just a dream
(13.04.23)
Brüksel Paris daha iyi. Almanya büyük oranda zaman kaybı turistler için. Zaten yemek demişsin Almanya'da yemek falan yok.

Atla Flixbus'a çık Almanya'dan. hehe
0
bohr atom modeli
(14.04.23)
Almanya'nin sehirleri bana hep ayni geliyor biz de iki ilce bile farkli, ben olsam Köln'e bir bakardim oradan da diger ülkelere.
0
Coma
(14.04.23)
amsterdam brugge paris.
0
mikahakkinen
(14.04.23)
Brüksel'e geçen hafta gittim, gerçekten moral bozucu bir yer. Rota olarak uygunsa Mika'nın rotası çok güzel. Brugge'a bir gün ayırın, kalan iki şehri de 3'er gün ayırırsanız çok memnun olursunuz bence.
0
roket adam
(14.04.23)
(8)

Almanya'da Sosyal Yaşama Dair

the feel good
Uzun süredir sürdürdüğüm kendi işimi kurup işletme konusunda Almanya'dan kolay kolay reddedemeyeceğim bir teklif geldi ve teklifin mali komposizyonu oldukça iyi. Beni endişelendiren kısmı ise Almanya'daki sosyal yaşam. Çünkü iş teklifinin gelmiş olduğu bölge Kassel ve Göttingen şehirlerinin ortasınd
Uzun süredir sürdürdüğüm kendi işimi kurup işletme konusunda Almanya'dan kolay kolay reddedemeyeceğim bir teklif geldi ve teklifin mali komposizyonu oldukça iyi. Beni endişelendiren kısmı ise Almanya'daki sosyal yaşam. Çünkü iş teklifinin gelmiş olduğu bölge Kassel ve Göttingen şehirlerinin ortasında ufak bir yerleşim birimi. Daha öncesinde de defalarca ziyaret ettiğim halde tekrardan gidip görmeyi arzuladığım bir yer değil. Olabildiğine sakin ve hareketsiz bir bölge. Bunun yanında Almanya'da yabancı pozisyonunda yer almanın ne ifade ettiğini aşağı-yukarı tahmin edebiliyorum.

Bunun yanında kendi işimi yapabilecek olmamın ve işin mali detaylarının rahatlığı beni cezbediyor. Acaba böyle bir durumda Almanya'da sosyal olarak keyif alacak pozisyon yaratabilmem mümkün müdür?

a/s/l: 31/m/istanbul
0
the feel good
(28.03.23)
haftasonu arabayla hanover'e gider istediğin her şeyi yaparsın.
0
sert siyah krom
(28.03.23)
bence de pek tatmin etmez. sen turkiye'deki arkadas grubuna rasgele turkce bilmeyen yabancilari aliyor musun? hayir. senin de o toplumdaki deneyimin benzer olacak muhtemelen.

mantikli beklentilerle git. kariyer ve maddi acidan faydali olacak, ona odaklan.
0
hot potato
(28.03.23)
dışa dönük biri için zulüm olur orası, 1.5 milyonluk münihin hareketli dedikleri yerde bile in cin top oynuyordu. gideceksen metropol yerlere git, yoksa depresiflikten kediye köpeğe sarmaya başlarsın bi noktadan sonra.
0
wiekannich
(28.03.23)
Almanya’da sosyal hayat yok,
yürüyüş, bira bahçeleri, klasik müzik konseri var.
Güzel konserler de oluyor ama şehir değiştirirsin.
Arkadaşlık kavramı bizdeki gibi değil benim grubum var ama baydılar artık. Espri anlayışları farklı.
Facebook’ta o şehrin expat gruplarına takıl en azından arkadaşın olur.
0
Coma
(28.03.23)
berlin’de hamburg’da aradığın sosyal yaşamı bulursun ama arkadaş çevren muhtemelen senin gibi dışarıdan gelenlerden oluşur. almanların arasına girmek zor, ki haklılar da. biz türkiye’de nasıl yabancı birini aramıza kolay kolay alamıyorsak onlar da almıyor. arkadaşlıkların yüzeysel kalıyor. bence otuzdan sonra yakın arkadaş bulmak zaten normalde de zorlaşıyor. insanlar arkadaş gruplarını lisede, üniversitede ediniyor.

yalnızlığı seviyorsan sorun olmaz, iki üç ekspat bulur, haftasonu iki bira içer sosyal ihtiyacını giderirsin ama zamanının çoğunu yalnız geçirirsin. kendini spora, bisiklete, doğaya verirsin. bunlara ilgin yoksa mutsuz olma ihtimalin yüksek.
0
sir gawain
(28.03.23)
ben almanyanın köyü denilebilecek bir bölgede erasmus yapmıştım fi tarihinde, almancam da çok iyiydi. almanların sosyalleşme anlayışı bizimki gibi değil, derinlemesine arkadaşlıklar kurmak çok zor. merhaba merhaba tadında takılabilirsin, voleybol falan oynarsın ama bu yani. sosyal olarak keyif alma kriterin nedir bilmiyorum ama ispanya, italya, yunanistan, güney fransa gibi ülkeler dışında avrupada bizim tarz "sosyalleşme" pek yok. sosyalleşme beklentin dışında bence insanca yaşanabilecek bir ülke. dolayısıyla evli barklı, huzur arayan insanlara daha uygun ama ben dışa dönük, aktif insanım dersen sıkıntıdan kendini dağa taşa vurursun.
0
roket adam
(28.03.23)
Roket adam gayet güzel özetlemiş. Ayrıca iş ortamı da disiplinli ve rekebetçi olur. Alman bile o ortamdan kaçmak istiyor.
0
OrangeYellow
(28.03.23)
Tr'de durumun iyiyse değmeyebilir. Arkadaşlık çok zor. Her yer bomboş herkes kendi ortamında. Araman lazım. İspanyollar çok arkadaş canlısı.
0
abi bi dizi buldum on numara
(28.03.23)
(7)

Duyuru hanımları veya yüz bakımı yapan beyefendiler bakabilir mi?

m e b
Selamlar.Yaş 32 olunca cilt bakımına merak sardım, belki yüzüm daha güzel durur diye. Eczane ve Gratis'ten birkaç şey aldım ama hepsinde de sabah akşam kullanılması yazıyor. Yardımcı olabilir misiniz hangi sıralama ile hangisini kullanacağıma dair? Ürünlerin görselleri aşağıdaki linkte. Cinsiyet erk
Selamlar.
Yaş 32 olunca cilt bakımına merak sardım, belki yüzüm daha güzel durur diye. Eczane ve Gratis'ten birkaç şey aldım ama hepsinde de sabah akşam kullanılması yazıyor. Yardımcı olabilir misiniz hangi sıralama ile hangisini kullanacağıma dair? Ürünlerin görselleri aşağıdaki linkte. Cinsiyet erkek.

i.hizliresim.com
0
m e b
(24.03.23)
sıralama yüz temizleyici - tonik - nemlendirici şeklinde olmalı. birden fazla yüz temizleyici almışsınız artık içlerinden seçersiniz :) gece kremi var ama gündüz için nemlendirici göremedim. güneş kremi de mutlaka alın. ya da güneş koruyuculu bir nemlendirici alabilirsiniz. maskeler için de her gün kullanmanız mı söylendi? genelde haftada 1-2 kez uygulanıyor çünkü. maske uygulayacağınız zaman yüz temizleyici - maske - tonik - nemlendirici
0
pide
(24.03.23)
@pide: yüz maskesini haftada bir ya da iki kez kullanacağım, doğru. Peki yüz temizleme jellerinden benimkiler arasında hangisi iyi ki? Ondan devam edeyim bari. Gündüz için nemlendirici ne kullanmam lazım acaba? Belli bir marka var mıdır?
0
🌸m e b
(24.03.23)
Bu arada söylemeyi unuttum, yüzüm yağlı.
0
🌸m e b
(24.03.23)
bu markaların ürünlerinden kullanmadım açıkçası, ama yerinizde olsam suslusozluk.com'a girip teker teker ürünlerin yorumlarına bakardım. bu arada c vitaminli ürünleri gündüz kullanınca güneş kremi illa kullanmanız gerekir. nemlendirici olarak genelde la roche posay ürünleri de tavsiye ediliyor makul fiyatlı olarak.
0
pide
(24.03.23)
Garnier hiç sevmem. Bence onu banyoya koy. Biodermayı akşam daha güçlü olduğu için, çay ağacı yazanı da sabah kullan. 3 tane çünkü

Güneş koruyucusu olan nemlendiriciler var onlardan al.
Yıkadıktan sonra, Salisilik asit kullan t bölgene. Retinal’o bir bak.
0
Coma
(24.03.23)
Sosyaleczaci hesabini takip edin derim, cilt bakimina dair cok güzel bilgiler veriyor
0
kuehles blondes
(25.03.23)
ilk sıradakileri kullanma bence. bioderma ile yüzünü yıka, dermoskin toniği de gece sür, bi 20-25 dk. sonra da gece kremini sür. c vitaminliyi gündüz kullanırsan güneş kremi de lazım. aslında kullanmasan da lazım ama sen bilirsin.
0
anna sun
(25.03.23)
(6)

diksiyon - ıı'lamak vb. sesler çıkarmak

gule gule
arkadaşlar bunu hepimiz yaşıyoruzdur. aranızda bunun üstüne gidip çözmüş olan var mı? nasıl bir yöntemle çözdünüz. insanları dinlerken ıı'layınca ciddiye almamaya başladım, bundan dolayı kendimi aynı şekilde düşünüp durduk yere kendime sorun çıkarıyorum -ciddiye alınmıyorsun tarzında- konuşurken. na
arkadaşlar bunu hepimiz yaşıyoruzdur. aranızda bunun üstüne gidip çözmüş olan var mı? nasıl bir yöntemle çözdünüz.

insanları dinlerken ıı'layınca ciddiye almamaya başladım, bundan dolayı kendimi aynı şekilde düşünüp durduk yere kendime sorun çıkarıyorum -ciddiye alınmıyorsun tarzında- konuşurken. nasıl hallolur bu iş?
0
gule gule
(18.03.23)
Susmayı tercih ediyorum ya da "başka ne söyleyebilirim" "düşüneyim" gibi o boşluğu dolduracak anlamlı şeyler söylüyorum.
0
dissendium
(18.03.23)
ben bunu başarabiliyorum zaman zaman. konuya çok hakim olamadığın yerlerde ıı lıyorsun. ben günlük konuşmlarımda ı diyeceğim yerde hemen susuyorum. zamanla farkediyorsun bunu. mesele şurda, 3 gün enkazda kalan doktorla röpörtaj var. spiker de kadın da çok net konuşuyor, spiker arada yapıyor ama olur o kadar. içerik harici çok hoşuma gitmişti dinlemesi.
www.youtube.com
0
sanemz
(18.03.23)
Sesli kitap okumak. Ama yetkin bir şekilde. Noktalama işaretlerine fonetik olarak dikkat ederek. Hatta zamanınız varsa kaydedip telafuzunu tekrar dinlemek de bir tık geliştirebilir.
0
Dartagnan
(18.03.23)
çok kitap okuyacaksın. prova yapacaksın. konuşacaksın. ders vereceksin.


ben ders vermeye başlayınca çözdüm o meseleyi. ilber aga gibi konuşuyorum artık hahaha
0
alperz
(18.03.23)
Retorik dersi almıştm ama tesadüfen yani ilgilenmediğim için hatırlamıyorum, hoca pratik yaptırıyordu, bir konuşma hazırlıyorduk ve o konuşma boyunca kaç kere ıııı lıyoruz sayıyorduk.
0
Coma
(18.03.23)
öneriler güzel, uygulanabilir.

ayrıca konuşma hızınızı biraz düşürün, daha yavaş, daha tane tane konuşmak için çaba sarf ettiğinizde dilinizin ucuna gelen "ıı, aynen, yaniii, anlatabilio muyum, eee" gibi istemediğiniz her şeyi frenleyebilirsiniz.
0
wct3 org
(18.03.23)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.