Ekşi Duyuru

letgo olur, sahibinden olur, tenis kulüpleri bile olur.. bir şekilde raket alıp, hevesi kaçtığı için kullanmayan insanların ikinci elde satışa çıkardığı parçalardan bakmanızı öneririm. win-win olur

bunu istemiyorlar, yapan vardır belki ama çogu kabul etmiyor.

büro için gereksiz bir risk, tanıdık değilsen veya miktar büyük değilse uğraşmazlar.

yasal bir sıkıntı olmaz. parayı atarken açıklamasını düzgün yazarsanız problem olmaz

Hakan döviz yapıyor.

Havalimanına girip güvenliği geçer geçmez karşınızdaki ekranlarda görebilirsiniz.

Genelde 11 ve 12. kapıların orada oluyor. Bence direkt danışma ofisine sorun

incirli duraginda omur avm var. tepesinde bi restaurant var o olabilir.
omurrestaurant.com

Philips bodygroom yıllardır çok memnunum.

@mirty, hangi model?

Yıllar önce Philips Bodygroom aldım, 1 kere kullanıp kaldırdım kutusuna. Belki 2. şansı vermişimdir emin değilim. Ama beni remen yolmuştu aşırı acıtmıştı.

erkek arkadasim Philips Oneblade'den assssssiri memnun. yuzu icin almisti ama her yere kullaniyor.
ben internetlerde gezinirken bulup "boyle bir sey kullanir misin?" diye atmistim. simdi keske daha once alsaydim diyor.

Bendeki bg5020 halen satışı var mı emin değilim

Yaşlı nüfusa karşı bir çözüm olarak görülüyor. Batı dünyasında hatta Türkiye'de bile nüfus çok yaşlandı ve doğum oranları çok düşük. Halk istese de istemese de genç nüfusu fazla olan ülkelerden göç gelecek bu ülkelere. Sen Avrupa'da dünyanın bebek yardımını da versen şehirdeki bir çift 2den fazla çocuk yapmıyor genelde ama göçmenler sınırsız insan gücü gibi bir şey. Türkiye'de de sanayicilerin keyfi çok yerinde göçmenlerle aynı şekilde.

Ucuz iş gücü, kapitalistler ve işletmeciler için yüksek kâr. Örneğin AB ve ABD'de doğu Avrupalılar (mesela Polonyalılar), ABD ve Kanada için Meksikalılar ucuz iş gücüdür. Kendi vatandaşının saatte 15 dolara yapacağı işi bunlara 5 dolara yaptırır, bir de fazla çalıştırır. Bizde de Suriyeliler, Afganlar böyle. Hatta bir bakan söylemişti: "Suriyelileri gönderirsek birçok sektör batar" gibi bir şeyler.

Diğer ülkeler için durum şundan farklı değil: www.cumhuriyet.com.tr

Cultural Marxism conspiracy theory: rationalwiki.org

ideolojik anlamda bakarsak göç konusu, ulus devletlere karşı olan küreselcilerin daha çok işine yarayan bir durum. Devletleri zayıflatan,kırılgan hale getiren önemli bir etmen ne de olsa.

Göçü arttıran en önemli faktörlerden biri de batı tarafından iç karışıklık çıkarılan devletlerde yaşam alanı iş sorunu yaşayan, kendi ülkesinde hangi devletin bayrağını görüyorsa oraya gidiyor.
Mesela İngiltere'de Pakistanlı ve Hindu görmek normal.

Abd'yi de barış, demokrasi ve özgürlük götürdüğü(!) yerlerde yaşananlar ve aldığı göç konusunda anlatmaya gerek yok.

Fransa'da yı yine çok kan döktüğü yerlerden gelen Afrikalılar ziyaret etmekteler.

Türkiyemiz ise tam aksine ortalığı karıştıran değil, 3 kıta arasında önemli bir noktada bulunması sebebiyle bu sorunu yaşıyor.

Batının hak, adaletten bahsetmesi teröre destek verenlerin barış kardeşlikten bahsetmesiyle tamamen aynıdır.

Alıcıların çıkması veya kabul edenin olmadı veya ortamlarda yer edinmek için sosyal /resmi mesajlar vermek temeldir bu konularda.

Amaclanan ne derken suriye savaşı bu olayi asıl baslatan olay. Yani bunun uzun süreli bir plan olduğuna falan inanacak değilim.

Avrupa'da da olay çalışmaya gelen adam değil de daha çok işte yasal olmayanlar ya da ne bileyim gemiyle falan gelenler.

Çözüm de öyle dediğiniz gibi 1 günlük olay değil. Öyle olsaydı Amerika'da meksika sınırını falan 1 günde çozerdi.

Ki bu ileride küresel isinma ile daha da kötü olabilir.
Göz yumulan da şu; genelde sol partiler değişen bakış açısı ile humanist takıldı ama şu an genel olarak ellerinde patladi çünkü bunu konusmayan partiyi istemeyenler çok. Ben de misal solcu olsam da Fransa'da melanchonun partisine oy vermem.

Misal Fransa'da son göç yasası mahkeme tarafindan durduruldu çünkü bazı yasalara uymuyor. Neyse yani bu iş öyle kolay değil yani.

Ha tabiki göçün devletlere yardımı çok. Fransa enteresan şekilde doğum oranının çok yüksek olduğu bir yer ki göçmenler ile alakası yok, harbiden herkesin çocuğu var hatta genelde iki tane çünkü yardım çok fazla. Ama çoğu ülkede Fransa'ya oranla az ve kesinlikle dışarıdan göç gerekiyor.

Neyse böyle planlanan vs bir şey yok, planlanan bir şey olsa sol hükümetler seçimlerde yenilmeyi göz önüne alarak bunu yapmazdi. Bu tam tersine planlanan/istenen şekilde gitmemesi olayı ve benim görüşüm asıl patladığı yer Suriye savaşı. Aynı Türkiye'de olduğu gibi. Suriye savaşına kadar Türkiye'de bir şey yoktu. Türkiye'nin planı ucuz/kayitsiz iş gücü+Avrupa'ya karşı elde kozdu.

Diğer yerleri bilmem ama amerika'da ucuz iş gücü ve sömürü. Saati 5 dolardan adam çalıştırıyorlar. Abd'ye meksikadan giren veya turist olarak gelip çalışanların geleceği yok.

Kanada abd vahşi kapitalizminde tutunamayanların yeri. Abd'ye eğitim için gelip sonrasında tutunmayanlar kanada'ya akıyor. Kanada'nin geçen hafta -30 dereceyi gören yerleri vardı. Burada getir götür işi de zor olduğundan mültecilerin hayatta kalmaları zor.

Almanya zaten küçük Türkiye. Giden ne ingilizce ne almanca öğrenir. Türkiye'deki bir memurun durumu Almanya'daki işçiden iyidir bence.

Şunu da diyeyim, bir yer göç alıyorsa, bol göçmen kabul ediyorsa, kaçak takılan çoksa oraya gitmeyin. İş azdır, konut azdır, sorun boldur, kaos boldur.

Bence acikcasi Avusturalya'daki Kanada'daki gocun seni neden bu kadar rahatsiz ettigini sorgulamalisin. Alan memnun satan memnun bir durum var. Yukarida aciklanmis, ucuz, genc is gucu. Peki Turkiye'de yasayan ve muhtemelen hayati boyunca orada kalacak biri icin bu niye bir sorun teskil ediyor? En garipsedigim sey bu. Batida uretilen sagci komplo teorileri dogulu gecnlere dert oluyor kendi problemlerini cozmus gibi. Garip degil mi?

Bizim bu insanlara ihtiyacimiz var. Yasal sekilde gelsinler, calissinlar. Vergi versinler. Cocuklari da vergi versin. Okusun, is sahibi olsun. Toplum disaridan gelenlere karsi oldukca acik burda.

Bu senin algin ile de ilgili mesela ben gocmenlerden hic bir rahatsizlik duymuyorum. Haberlerde gocmenlerin karistigi suclar daha cok izlenip, paylasiliyor ve daha cok ilgi cekiyor. Gocmenlerin nasil ucuza calisip isinizi elinizden aldigi halk arasinda konusuluyor. Istatistiklere bakildiginda durum oyle gorunmuyor. Gocmenlerin karistigi tecavuz suclari,lokal insanlarin karistigi yuzlerce tecavuz, cinayet gibi suclardan cok daha az olmasina ragmen insan beyninde yer ediniyor. Mesela Suriyeli bir beyin cerrahinin yil icinde basarili operasyonlarinin sayisi ayni ilgiyi cekmiyor. Ya da Afganistanli bir ailenin actigi cikolata fabrikasinda calistirdigi yuzlerce lokal insanin haberleri yapilmiyor. Ya da Hindistanlilarin yiyecek toplayip fakir insanlar icin koli olusturdugu, Pakistanlilarin ruh sagligi kliniklerinde gonullu oldugu bunlar hic konusulan seyler degil. Bir tecavuz haberi butun bunlarin uzerini ortuyor, tumune kin duyulmasina sebep oluyor.

Kotu bir haberden dolayi empati kurmak, acip istatistiklere bakmaktan daha kolay.

Kanada'yi baz alarak konusursak, bence su anki en buyuk problem yetersiz ulkedeki ev sayisindan ve fiyat artisindan kaynaklaniyor. Yillardir hukumetlerin yapmadiklarinin sorumlulugunu da gocmenlere ve uluslar arasi ogrencilere yikarlar saniyorum.

abd'den kanada'ya geçenlere ilişkin istatistiki bilgi sorulmuştu. ciddi olmayan bir cevap verince silinmiş.

şöyle diyeyim; abd çalışma vizesi h1b alma olasılığı şuan %10 falan. alınsa da işten çıkma durumunda hemen yeni sponsor bulmak gerekiyor ki bu çok zor. geriye kalan %90 lık kitle abd de eğitime para döktükten sonra 3.dünya ülkesi olan memleketine dönmek istemiyor. en yakın seçenek kanada olunca oraya akıyorlar.

ek olarak, new york city'de kaçak takılarak bir abd'li olabileceğini düşünenler saatlik 5 dolara çalısıldığını, sağlık sigortası olmadan abd'de yaşamanın ihtihara teşebbüs olduğunu fark edince bir kaçış yolu arıyorlar. bu yol da kanada'ya çıkıyor.

abd-kanada tartışmasında kanada'da yaşayan kişiler duygusal tepkiler vermeye fazlasıyla yatkın oluyorlar. dibindeki bir ülkenin alım gücünden, iklimden, diğer olanaklardan uzak yaşamak pek de iyi değil sonuç olarak.

evet

bankadan bankaya degisiyor sanirim, akbankti galiba kapattim sanal karti da etkilemis.

Evet kullanabilirsiniz.

Tüm artlarınızın internet alışverişini kapatın. Sadece alış veriş yapacağınız zaman açın. En güvenlisi, bu.


.

fiyattan bağımsız soruyorsanız ben Philips EP5447/90 modeli kullanıyorum. Çekirdeği kendisi öğütüyor. Sütlü/sade bir sürü çeşit kahve yapıyor ve oldukça güzel. Ama belirttiğiniz bütçenin epey üzerinde.

Sade, basit bir filtre kahve istiyorsanız bahsettiğiniz fiyat aralığındaki herhangi bir kalburüstü markanın (Philips, Braun vs) filtre kahve Makinesi gayet iş görür

Ama sütlü seçeneği, latte gibi kahveler devreye girerse iş değişiyor, fiyat artıyor. O zaman espresso makinelerine bakmanız lazım.

Veya Tchibo, nespresso gibi markaların kapsül kahve modellerine de bakabilirsiniz. Daha ucuza sütlü kahve seçeneği sunabilir bu makinelerin size

www.sahibinden.com

bende bundan var. yıllardır çok memnun kullanıyorum. bu ilandaki kim bilmiyorum da havadan gelmiş, bence 6 teklif edin, tamam derse şahane makineniz olur.

bu marka italyan kökenli, çok başarılı bir marka. philips satın aldı, sonra philips otomatik kahve makinesi işine girdi.

Sürekli sütlü kahve içmiyorsanız Philips EP2220/10 bütçenize uygun ve size yeter. Bu makinede süt haznesi yok, sütlü kahveleri otomatik yapmıyor ama buhar çıkışıyla süt köpürtüp latte vs yapabiliyorsunuz. Biz iki yıldan fazladır kullanıyoruz, çok seviyoruz.

siemens eq500 kullanıyoruz 2 seneden fazla oldu. çekirdek öğütüyor ve baya çeşit yapıyor taze taze güzel hoş; ama 1)açma kapaması bile törenle, 2) periyodik olarak kireç temizleme zorunlu tutuyor ve uzun (30 dk) 3) damlama kabını boşaltmayı sık istiyor (4-5 kahvede bir) 4) demleme ünitesi üzerinde çok kahve tozu kalıyor ve temizlemek gerekiyor 5) demleme ünitesi çıktı mı girmeyebiliyor (2 defa servis garanti kapsamında değiştirdi). şimdi olsa bu kadar parayı bu makineye vermem, kapsül makine alırım. bir tatilde otelde kullandık, fıtı fıtı yapıyor kahveyi. kat hizmetleri ekibi temizlediyse bilmiyorum ama 5 gün biz dokunmadık cihaza ve rahat 30-40 kahve yaptık.

Espresso makineleriyle americano şeklinde de yapabilirsiniz, tam filtre kahve değil ama bence araştırmanıza dahil edebilirsiniz eğer cazip bir makine görürseniz.

Veya makine almak istemezseniz alternatif yöntemler var, chemex, v60, aeropress gibi, filtre kahve tarzı ama tabi sütlü içececek kısmını ayrıca halletmeniz lazım. Bir alternatif de moka pot, espresso ve filtre kahve arası kendine has bir şekilde yapıyor kahveyi.

"arada sütlü de yapsın" dediniz diye size sürekli süt haznesi de olan otomatik espresso makineleri öneriliyor. ben şimdi size hayatın sırrını vereceğim.

gidip bütçenize uygun; klasik bir filtre kahve makinesi alıyorsunuz. potu alttan ısıtıp kahveyi sıcak tutan modellerden (çoğu, hatta hepsi böyle zaten, sizin bozulan da böyleydi kesin). sütlü kahve içmek istiyorsanız istediğiniz miktarda sütü kahve demlemeye başlamadan önce potun içine koyuyorsunuz (su konulan yere değil sakın ha, kahvenin akacağı demliğe koyacaksınız). kahveyi bu sütün üstüne demliyorsunuz. cihaz alttan ısıtmalı olduğu için koyduğunuz sütü de ısıtıyor, istediğiniz gibi sütlü kahve içebiliyorsunuz. tek handikapı, kahve demlenirken veya demlenmesi biter bitmez bir fincan kahve alayım diyemiyorsunuz, çünkü koyduğunuz soğuk sütten dolayı kahve epey soğuk oluyor. bir 10-15 dakika beklemeniz gerekiyor. acelem var hemen içeceğim demiyorsanız, 10-15 dakika beklerseniz, cezveyle süt ısıtmaya falan gerek kalmadan sıcacık sütlü kahve içebilirsiniz.

konu teknik şeyler ise konuşulan konuyu en az karşındaki kadar iyi bileceksin
konu genel ise retorik skill'ini geliştireceksin

büyük ihtimal sorun ikna etmek değil
terapide ortaya çıkar ya da geliştirirsiniz

kitap okuyup kendine anlatma, ses kaydını alıp dinleme ->aklına sonradan gelen şeyleri çözer

bir de karşı taraf ikna olmuyor aslında, onun mantığına uyan ya da mantığını değiştirecek kadar çarpıcı bir şey ortaya çıkarsa fikri değişir
tabi gurur yapmıycak, çıkarlarına uygun olacak filan

Konuyla ilgili dünya çapında şöhreti olan bir kitap:

www.kitapyurdu.com

Bazen karşıdakiler doğru söyleseniz bile bazı konularda abarttığınızı düşünüp ikna olmuyor genelde anksiyeteli kişilere karşı böyle bir tavır gelişiyor, terapide ortaya çıkar +1

Konuya hakimiyet ve bilincsel esneklikle ilgili olabilir. Ikisi de gelistirilebilir.

@mantik, @titanic terapiden kastiniz nedir? Psikologlarin yaptigi terapiyle bu durumu pek bagdastiramadim.

Satış teknikleriyle alakalı kitaplar okumak iyi olabilir. Ürününü çok iyi bilip, karşı tarafın ne istediğini ve hassas noktalarını anlayarak fikrini satabilmen lazım.

@krmzbvl: kendini daha kolay fark edip geliştirmek ile ilgili

manipulasyon yeteneği.

www.hepsiburada.com
bende bundan var çok pratik oluyor tavsiye ederim.

Djı Om 5 Sunset White - 3 Eksenli Akıllı Telefon Dengeleyici, Dahili Uzatma Çubuğu, Tripod, iPhone ve Android Cihazlarla Vlog Çekimi, Beyaz
www.hepsiburada.com

Tavsiye ederim.

Valla bence evlilik teklifi sonrası.

Standart yok, nasıl olsun ki? Size ve aile yapınıza bağlı bir şey bu. Kimi insan var tanıştırma için kafa yormaz, spontane denk gelir de tanışılır. Kimileri özellikle erkenden tanışılsın ister, kimileri iş ciddiye binmeden asla tanıştırmam der. Kimileri evlenme teklif edip öyle tanıştırır.

Yani hatta ülkemizde evlenecek insanlardan önce ailelerin tanışması bile yaygın bir şey. Böyle düşününce iyice garip geldi. :D

Çok takmayın yani.

ben olsam evlenmeyeceğim birini ailemle tanıştırmam.
fakat bunun belli bir sırası yok. tanışma olursa 2 taraf da ciddi olduğunu bilecek zaten. teklif sonra da olabilir. zaten o durumda teklif formalite olur
kabul etmeyecek biri aileyle tanışmaz.

moc var

Fon paranı emanete alıp birer gece süreyle nemalandırıyor.

Tamamen normal bir uygulama

3x(12/2)
/100
+1
x20.000 = geri ödeme
/12 = Aylık taksit

ben aylık faiz hesabı için excel formülü kullanıyorum. aylık oldugu için her ay üzerine ekleye ekleye gitmesi lazım

excel'de (ingilizce versiyonunda)

=PMT(3%/12,12,20000) fonksiyonuyla. (3%'ü yıllık faiz olarak kabul ettim).
sonuç = 1693.87

rate: 3%/12
nper: 12
pv: 20000

tabii masrafları, sigortayı vs. filan işin içine katmıyoruz bu hesaplamada.

@orient blue

Yanlış derken?

Not: %3 aylık faiz olarak kabul edilmiş, vergi ve masraflar bilinmeyen olduğu için hesaba dahil edilmemiştir.

Varsayimlar: %3 yillik faiz orani ve birlesik faiz aylik veriliyor.

P = 20_000 (anapara)
r = 0.03/12 = 0.0025 (aylik faiz orani)

n ay sonra P(1+r)^n geri odenir.

Yani, 20_000 * (1.0025)^12 = 20_608.

halihazırda pro yani 120hz ekrana sahip bir modelini kullanıyor olsaydınız 15 pro alın derdim ama düz 15 alsanız 11'den sonra sizi gayet tatmin eder.

fakat 14 pro ya da 13 pro ile düz 15'in fiyatları birbirine yakınsa pro'lardan birini alırdım ben olsam.

youtu.be

15 plus şu an pil açısından en iyi iphone gibi duruyor. O kadar büyük ekranı ister misiniz o ayrı tabii.

Kamera açısından bence pro modeller değer ama o özellikleri kullanmıyorsunuz zaten(11de yok) kullanır mısınız o da belli değil.

15 ekran boyutu çok iyi. Dezavantalı pil kapasitesi mükkemmel değil. Telefonal gün içinde fazla uğraşmıyorsan 15 al.

(bkz: call annie) diye bir şey var deneyeceğim bende...

Bot kurup, randevu satma olayi malum. Benzer durumda italya'da bulamayinca, yunan'dan alip rotayi o sekilde revize etmistim.

O tarz kisi ve sirketlere randevu icin para verecegime, rotayi biraz daha uzatir aldigim yerden girerim daha iyi. Burada zaman ve maliyet karsilastirmasi yapmak lazim sanirim. Akliniza hangisi yatiyorsa.

idata, vfs global gibi aracılardan mı yoksa 100-200euro talep eden acentalardan mı bahsediyorsunuz ?

Şu dönemde bence parası neyse verip düzgün bir acenta kullanmak mantıklı. Eksik evrak vs takiplerini iyi yapıyorlar, ellerinde mutlaka randevu oluyor, bir kac hafta sonrasına ayarlıyorlar. Acenta aracılığıyla, evraklar da tam olunca Almanya 2 sene verdi bu sefer, bir sonrakine 5 sene çıkar inş.

@kimlanbu'nun söylediklerine katılmıyorum, konu hakkındaki görüşümü açıklayayım

1. Acenta ve aracı kurum farklı tanımlar. Konsolosluklar onaylı aracı kurumlar ile anlaşırlar (idata, vfs global vb.) ve onlara gelecek tüm vize başvurularını o şirketler vasıtasıyla yapmak zorundasınızdır. Sizin, benim gibi bireysel başvurular da, acenta ile yapılacak olanlar da onaylı aracı kurum üzerinden olur. Aracı kurumlar bu işler için tarifelerindeki ücreti yansıtır. Çok sık değişmez ve anlaşılamayan uçuk, belirsiz fiyatlar çıkmamalıdır.

2. Acenta kavramına gelirsek; bunlar genelde turizm firmaları olup bu tür vize, pasaport vb. evrak işlerine yabancı olan, yeterli bilgisi olmayan ya da tereddüt eden kişilere danışmanlık sağlayan şirketlerdir. Aslında yaptıkları gerçekten de çok az şey vardır çünkü sizin adınıza randevu almak için gene onaylı aracı kuruma başvuracaklardır. Başvuru öncesinde de sizden talep edilen belgeleri gözden geçirip eksik olanları tamamlamanızı ya da düzeltimesi gerekenleri söyleyeceklerdir. O belgeleri temin etmesi gereken gene siz olacaksınız. Bunu sizden başka hiç kimse yapamaz. Sırf evrak listesinin kontrolü ve randevu alınması için 100 Euro'lara (ve kimi zaman daha da fazlası) kadar çıkan paralar vermek istiyorsanız bu seçim size aittir. Verdiğiniz paranın açıklaması "hizmet bedeli" olacak ama neden bu ücretin onaylı aracı kurumlardan çok daha fazla olduğunun hiçbir sebebi yok. Tam olarak kime ne kadar ücret yansıtabilirlerse durumu mevcut.

3. "Düzgün Acenta" önerisini bilemem. Güvendiğiniz, iyi tavsiyelere sahip bir yer varsa ve uğraşmak istemiyorsanız yararlanabilirsiniz. Ama tekrar ediyorum, acenta size ek bir katkı sağlayamaz. @kimlanbu'nun yazdığı gibi "Acenta sağolsun 2 senelik vize verdiler" avantaj sağlama imkanları kesinlikle yok. Zaten bunu hem aracı kurumlar hem de acentalar sitelerinde yazmak durumundalardır. Nasıl ki vizenin red alınca, ek evrak talep edilince bu kurumlar sorumlu tutulamazsa; erken vize çıkması, onay gelmesi, uzun süreli vize verilmesi gibi durumlarda da onların bir katkısı yoktur.

4. Geldik işin sıkıntılı boyutuna... Acentalar karaborsacılık yapıyorlar. İmkanları dahilinde önceden rezervasyonları doldurup tümünü kapatıyorlar. Ondan sonra da gerçek başvuru sahiplerine satış yapıyorlar. En yakın boşluklar 1-2 sonrasına olunca da mecburen almak durumunda kalabiliyorsunuz. Vaktiniz yoktur, tatiliniz denk gelmez vb. şeyler söz konusu olunca insan zor durumda kalabiliyor. Randevuları da örneğin Ahmet kişisi için alıp sonra başvuru gününde "Ahmet başvurusu iptal oldu, onun yerine Mehmet geldi" diyerek yapıyorlar. Bunda teknik olarak bir yanlış olmadığından aracı kurum Mehmet'in başvurusunu konsolosluğa gönderiyor. Bu randevular da o söylenen 100-200 Euro'lara işte bu şekilde çıkıyor.

5. Bir adım öteye gidelim; ayrıca eğer ellerinde sizin bilgileriniz varsa (pasaport, tc kimlik vb.) bununla da sahte randevu alıp onu başkalarına satıyorlar. Sizin haberiniz bile olmadan adınıza gün alınmış olabilir. Düşünün; ya bu randevu suçlu, kaçak ya da sakıncalı birine transfer edilirse? Burası Türkiye, herşey olabilir...

Nacizane tavsiyem; aklınıza yatan, güvendiğiniz kurumlarla çalışın. Başvurunuzu doğrudan kendiniz yapın. Belgelerini eksiksiz hazırlayıp randevunuzu aldıktan sonra randevu takvimini hergün düzenli kontrol edin. Boşalan, iptal olan randevulara denk gelmek mümkün.

Önceki duyurularımda benzer şekilde açıklamıştım:

www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com

2 ay sıra bekledik hollanda için biz de. randevu bulmak çok zor.

bir sonraki sezon formaları 6 ay önceden hazırlanır. eğer gelecek sezonun sponsoru belli değilse, o formalar sponsorsuz üretilir. galatasaray'ın gögüs sponsoru sixt'ti ama sözleşmesi bitiyordu. gelecek sezonun sponsoru belli olmadığı için öyle üretilmiş. sixt sponsorluğa uzattı. yakında store'larda sponsorlu formalar satılmaya başlanır.

eskiden bu ne ya her yerde marka adı yazıyor market gibi. şu formaları sponsorsuz üretin kardeşim diyen çok insan vardı. ülker yazısını ütüyle sökmeye calısanlar vs.

şimdi insanlar dümdüz güzelim formayı beğenmiyor. git store'a reklam baskısı isim baskısı yapın de yaparlar. sixt tunç holding vs markasını tanıtırsın işte.

Murray daha çok potansiyel gösteriyordu diye hatırlıyorum. Grand Slam dışındaki başarıları da daha fazla olabilir. Sakatlıklar yaşamadan önce ve Djokoviç daha şampiyonluk serilerinin başındayken ona yakın bir performansı vardı neredeyse. O yüzden big 4 olarak adlandırdılar. Murray sakatlık yaşayıp kariyeri düşüşe geçince Big 3 olarak kaldı.

Bi de milliyet meselesi de var tabii. Murray kazanınca Britanyalı, kaybedince İskoç'tu. Wimbledon'ı bilmem kaç yıl sonra kazanan ilk Britanyalı tenisçi oldu. Britanyalı olması da PR açısından öne geçirdi yani onu. Bi de Wawrinka da Federer gibi İsviçreli. İsviçre yerine ABDli olsa onun da ismini daha çok anarlardı. Böyle olunca Federer Jr gibi kaldı :D

film sahnesi var ya öyle nerden bilmiyorum, "tamamen algı operasyonu" diye bağırıyordu dayı, aynı o hesap. nundu güzel özetlemiş.

murray sakatlıklardan önce iyi oyuncuydu şimdi adamın hakkını teslim etmek lazım ama britanyalı olmasa bu kadar ön plana çıkmazdı yani, çok iyi oyuncu olmak ayrı bi şey; adının nadal-federer-cokoviç üçlüsünün yanına yazılması ayrı... ikincisini hak edecek seviyede istikrarı yoktu murray'in.

wawrinka hem istikrarsız hem de cidden "federer junior" gibiydi. seyirci kitlesi az değildi ama büyük rekabet olarak pazarlanacak birisi olarak görülmedi coko'ya filan kök söktürmesine rağmen (ki sık sık birlikte çalışıyorlar diye biliyorum, coko'yu en çok terleten adam olabilir stan rakip olarak). o "çok yetenekli, üst düzey oyuncu" olarak kalırken murray britanya'nın yıldızı olarak hop en iyilerden oluverdi :)

teniste istkrar her şeydir. bu yüzden murray. yoksa wawanın tek el backhandinin eşi benzeri yok.

mahkeme kararı dışında çıkmanı zorunlu kılan bir şey yok. karşılıklı oturup anlaşırsanız sorun kalmaz.

mahkemede ispatlarsa durumunu evet tahliye edebilir.

Torun sanki 1. derece akraba degil ya. Akrabam oturacak cik meselesi 1. derece icin gecerli onun da sartlari var.

Anlasabilmek en guzeli su donemde cunku kanun huku da bu konuda dolmus durumda cozum yok yani.

Torun alt soy olsa da birinci derece değil. Madem çıkmayı düşünüyordunuz pazarlık yapıp taşınma masraflarınızı isteyip çıkın.

Altsoyu olduğu için kanunen çıkarabilir.
Siz de %25 zam yaparak oturmaya devam edebilirsiniz mahkeme sonuçlanana kadar.

Topuğunuza sıkacağını veya huzurunuzu kaçıracağını düşünmüyorsanız mahkeme yoluna gitmesini söyleyin. Mahkemeyi kazanıp sizi evden çıkaracağı çok yüksek ihtimal ama 1-2 yıl sürecek. O süreçte de kiranız yükselmiş gibi kenara para atın ki hem mahkeme masrafını hem de yeni evin depozitosunu vs. biriktirmiş olun.

Şu an evimdeki kiracı "100 bin TL ver, evinden çıkayım" dese hiç düşünmeden öderim. Bu ev çok pahalı veya büyük bir ev de değil ama sonuçta daha kazançlı çıkıyorum 100 bin TL ödeyince. O yüzden bir ev sahibinin torununu bahane edip kiracısını çıkartmak istemesi gayet olası.
Aynı şekilde ev sahibin "100 bin TL vereyim evden çık" dese kabul etmem. Garip bir ortamdayız.

Aklınızda olsun ki sadece ihtar çekerse ve siz evden çıkarsanız başkasına kiraya verebiliyor sanırım. Başkasına kiraya verse de sizin hukuki bir hakkınız olmuyor mahkeme sonucu olmazsa.

altsoy ustsoy degil. birinci derece akraba gerekiyor.

o yuzden torununun sorunuyla torununun birinci derece akrabalari ilgilebilir. kardes bile ikinci derece akrabadir.

Torunu kişinin altsoyudur.
"Türk Borçlar Kanunu - Madde 350" olarak arayıp ilgili kanun maddesini bulabilirsiniz.

aa birinci derece akraba demiyormus. ogrenmis olduk vay be…

Ben bu hikayedeki torun oluyorum. Gerçi şu anki gibi kiraların saçmalamadığı bir dönemdi.

Gerçekten böyle bir hakkı var. Noterden usülünce ihtar çektik. Süreç uzamasın diye taşınma masraflarını karşıladık.

Fakat belli bir süre kiraya vermeme şartı da var yani takip etmenizi de öneririm torun ayağına çıkarıp kiraya verirse öttürün onu.

Evden çıkmak istiyorsanız, depozito, emlakçı ve taşınma masraflarımı karşılayın diyin.
Çıkmak istemiyorsanız, ihtarname çeksin, kontrat yılınız dolunca dava açar. İlk celsesi, 6-7 ay sonra görülür. Dava 1-2 yıl sürer. Kaybedince masrafları siz ödersiniz ama %25 zamla oturacağınız için karda olursunuz zaten. Bu arada, 3 sene botunca, evi başkasına kiraya veremez. Eğer verirse dava açabilirsniz. 12 ay kira paranız kadar tazminat alırsınız.

randevu alirken bilgisini giriyorsunuz sanirim kac kisi oldugunuzu ve diger bilgilerinizi

harby mi? www.google.com.tr

hayır harby değil. Görünüş itibariyle de bu attığım çikolatanın tıpa tıp aynısıydı.

milkanın bu ürünü var

www.google.com

@paintov, bu da değil :(

Milka 3 Tat vardı eskiden.

Kinder Country var benzer.

3 tat dogruuuuuuu

@dissendium işte bu ya! aradığım buydu, çok teşekkürler!

milka 3 tat idi aradığım.

milka 3 kat, çok güzeldi!

3 tat :')

bundan göremiyorum artık.
satıştan mı kaldırıldı acaba?

dokuma sıklığına bakabilirsiniz iç etikette yazar bazı markalarda.

siyah atlet giyince de belli olmuyor

@mantık, herhangi bir şey giymek istemiyorum altına

Marks & Spencer mağazasında, ütü gerektirmeyen gömleklere bakmanızda yarar var. Sanırım istediğinize en yakınıdır.

birde içine gri tişört deneyin. bazı kumaşlarda işe yarıyor.
ama genel olarak beyaz gömleğin içine bir şey giyilmez.

www.n11.com

simdi bluetooth kulakliklarda soyle bir durum var. gorusme gorusme yaparken kulakligin mikrofonunu da kullandiginizda ses kalitesi fark edilebilir sekilde duser. gecmis yillardaki telefon gorusmeleri gibi oluyor diyeyim.

bende Airpods pro da var Sony XM4 de. ikisinde de bu dedigim oluyor (Windows, Chromebook, Macbook 2013). ben o sebeple bilgisayarin mikrofonunu kullaniyorum. ama kasaya uzaktaysaniz o kaliteye katlanabilirsiniz belki. bence bir magazaya gidip deneme sansi varsa deneyin ve gorun.

surada konuyla ilgili Ingilizce bilgi mevcut. hatta altta konunun tartisildigi reddit linki var. support.coscreen.co

Buds 2

İstiridye.

Karpuzun beyaz kısmı doğal viagra diyorlar. Epimedyumlu macunu da araştır.

Deniz kestanesi

Keçiboynuzu

Bugüne kadar bende en etkili olan gıda keçiboynuzu pekmezi/özü oldu.

Ek olarak ağır bacak egzersizinden daha etkili bir testo booster yoktur herhalde.

Keçiboynuzu yiyerekten bacak idmanı yapın :)

Ha bir de tarçın vardı ya gençken tarçın yer sevişirdik heyy gidi...

Sağlıklı her türlü beslenme işe yarar, ekstra kalorili ve tatlı şeyler sağlıklı bünyede işe yarar.

Ama en önemlisi sağlıklı bir psikoloji ve stressiz bir yaşam. Alkol ve sigara düşmanı ufaklığın.

Mesela yersin en kral macunu ama ufaklıkta tık olmaz, fakat o enerji ve güçle inşaata çimento çekersin. Enerji verici besinler işe yaramıştır ama farklı noktada :)

Epimediumlu macun vs, onların hemen hemen hepsi dümen. Dümen derken, işe yaramıyor değil. İşe yarama sebebi içindeki epimedium efendime söyliyeyim ginseng vs ıvır zıvır değil. Atıyolar içine bir miktar Tadalafil ya da Sildenafil, ondan işe yarıyor.

Bu macunlardan alacaksanız bilinen ve kaliteli olanlardan alın.

Uzun süredir aynı partnerle beraberseniz, tek eşliyseniz, yaşınız 30 yaş üstüyse bu tür ürünlere ihtiyaç olabiliyor.

Ayın 16'sında açıklanacak bilgiler,gerek bankalar gerekse firmalar.

youtubeda atmosfer sesleri var, kütüphane, ofis, cafe bide böyle şeyleri dene istersen

aynı sorun bende de var :( bazen kütüphane gibi insanların haldır haldır çalıştığı ortamlara gidip orada çalışıyorum. hem video izlemek zor oluyor o ortamda hem de milletin çalıştığını görmek şevk veriyor.

coffitivity.com
mynoise.net
bunları kullanıyorum ben ara sıra

Tek başına olduğunuz için, sosyallik ihtiyacı nedeniyle tv, müzik, vs. bir şekilde ses veya hareket olmasına ihtiyaç duyarsınız. Doğanızda var.

Söz olmayan enstrumental müzikler dinlerseniz, hem konsantre olur ve verimli çalışırsınız hem de sosyallik ihtiyacı karşılanır. Fakat bu müziklerin kaliteli ve yatıştırıcı olması da lazım, ki verimli olun. İnsan beyni otonom hareketler dışında, aynı anda sadece bir duyuya öncelik verir.

Örneğin hard rock serttir ve sizi agresifleştirir ama verimli yapmaz.

Klasik müzik veya new age müzik tavsiye ederim. Mesela Vivaldi'den 4 Mevsim veya Vangelis'ten bir şeyler.

Ben şirketin toplantı, mesajlaşma uygulamasından iş arkadaşlarımı arıyorum. Hem konuşmuş oluyoruz hem de aklımıza takılan birkaç şey varsa danışmış oluyoruz.

Ana lisaninizdan farkli bir Lisanda muzik veya dizi izlemeyi deneyin. En azindan kelimeler ybanci olacagi icin bir sure sonra dikkat dagitmiyor ama yine de Geri planda gurultu sagliyor.

Aktif: Ektin, faal. Çalışıyor durumda.

Reaktif: Bir olay gerçekleştikten sonra o olaya yönelik (örneğin tekrarlanmaması amacıyla) alınan karar veya yapılan hareket. Tepkisel/tepki olarak diye düşünebilirsin.

Proaktif: Bir olay gerçekleşmeden önce onun ile ilgili tespitte bulunup alınan karar veya yapılan hareket. Önlem almak olarak düşünebilirsin.

Bir ara LinkedIn'de komik bir reaktif ve proaktif çalışan ayrımı vardı. Tam bir plazalı beyaz yaka tokatlama ifadesi onlar. Ona bakma.

bence takılmaz bekleyin 3-5 derecelere düşmeli sıcaklık. 1 aralık iyidir. 7 derece altında gerekli kış lastiği.

istanbul için bugün aşırı soğuk uyarısı verildi ve yüksek yerlere kar yağacak açıklaması yapıldı. hava durumuna göre önleminizi alın derim.

Kış lastiğini şimdi takın. Bu havada özellikle Bolu tüneli ve Ankara arasında risk olur.

şu an Ankara içinde imkani yok takilmaz ancak bolu'da 4 derecenin altini gorebilirsiniz. Takilabilir. Sicaklik dusmeden kiş lastiği takmamak lazim.

Ha şimdi ha 2 hafta sonra, şimdi takmazsanız herkes takmak için lastikçilere saldırdığında sıra beklersiniz, büyük vakit kaybı.

takılır. kar düşer düşmez acayip sıra olur, o sıraya kalmamak için 15 gün erken takmak mantıklı oluyor genelde.

Aralik-moda

Pera müzesi gezilebilir, bir sürü müze var orada. Kiliseler var. Sonra gümüşsuyundan dolmabahçe'ye yürünebilir. Sonra akaretler'e.

Cafe önerisi;

Barnathan Cafe
Varuna Gezgin Cafe
Beyoğlu İnci Çikolata
Willy Wonka Çikolata

Sinema Müzesi
Pera Müzesi
Pera Palas Otel
Yapı Kredi Kültür Sanat
Salt Galata
Galata Mevlevihanesi

Gezi parkı'nın orada 200 metrelik yer altı metrosu var. Orası da olabilir. Belli saatlerde ziyarete açık.

Karaköy'e geçebilirsiniz Galata'dan. Hane Çikolata Cafe var orada da. Galataport'a inebilirsiniz. Karaköy'den vapurla Kadıköy'e geçebilirsiniz.

İnternetten online müzekart alın. Bilet kuyruğuna girmeye gerek kalmadan direkt Galata kulesine çıkış kuyruğuna girersiniz. Zaten müze kart şart, yoksa 100 tl ödersiniz. En son fiyatı öyleydi.

ben geçen hafta sadece 3 saat istiklalde yürüdüm, atlas ve halep pasajlarına girilebilir, ilgi alanınıza giriyorsa kubrick sergisi olması lazım atlas sinemeasında oraya bakılabilir, narmanlı han da çok güzel cafeler görünüyordu orada oturulabilir, girmedim ama aynı bahçede iluzyon müzesi var yine ilgi alanınıza giriyorsa, cezayir sokağında bişeyler içilebilir, ben mandabatmazda kahve içmeden taksimden dönmüyorum o yapılabilir. oradan tünelde yine güzel cafeler var oralara oturulabilir.

Taksim camii, AKM, Demirören AVM, Madame Tussauds Istanbul

tersane caddesi( perşembe pazarı ) üzerinde çokça otopark var. en büyük olanı ispark goo.gl caddeye giriş yönünüz unkapanı tarafından olursa rahat edersiniz.

-Tiyatro için tiyatrolar.com u kullanıyorum.
-IKSV ye mail bırakınca mail ile bilgilendirmeler geliyor dönem dönem.
-Bilet satış sitelerine ara ara girer bakarım ne var ne yok diye passo, biletix vs.
-Oyunlarını beğendiğim tiyatro sahnelerinin direkt sitelerine girer bi bakarım;
Oyun Atölyesi
Moda Sahnesi vs vs

-Oyunlarını beğendiğim tiyatro topluluklarını instagramdan takip eder program çıktıkça haberdar olurum.

Aklıma geldikçe ekleme yaparım.

www.iksv.org

What now var instada

Radar İstanbul app

Beymen Club aldım geçen gün. Çok sade ama epey kaliteli. İçi dışı deri. Adidas, Nike gibilerinin içi kumaş olduğu için çok iyi değil ve kolay yıpranıyor.

Tommy kesinlikle değil demeye geldim. Sıfır konfor, dandik malzeme, pişman oldum resmen.

Hotiç aldım 3 senedir eskimedi. Çok kaliteliymis.

Derimod aldım o da bayağı şık. Gerçek deri oldukları için oldukça sağlamlar

Camper.

Bunların faturası olmalı bildiğim kadarıyla evde, önemli kısım bu, hırsızlık zorla yapılmış olmalı, açık cam, açık kapıdan girilmemiş olmalı (bu kısımda emin değilim aslında), polis ve sigorta bilirkişisi çağırılmalı anında sanırım.

Sigorta teminatlar çerçevesinde ödeme yapar, ürün değerlerini fatura değeri olarak mı öder onu bilmiyorum.

Konut poliçeleri çok değişiklik gösteren sigorta türleri, içerik tam istediğinize göre hazırlanmalı, istediğiniz ek teminatlar varsa eklenmeli (poliçe fiyatı oldukça artacaktır bu durumda).

Üşenmeden poliçe teminatları ve kuralları okunmalı, sakince kafa vererek okunduğunda oldukça anlaşılır bir dili var, bazen hukuki terimler yüzünden anlamadığınız yerler olabiliyor ama çözmesi kolay internet çağında.

Edit:

Mesela poliçemden bazı alıntılar yapayım;

"Eşyanın Tanımı:
Konutta bulunan sigortalı, birlikte oturan aile bireyleri veya birlikte yaşadığı kimseler ve ev
çalışanlarına ait ev eşyası ve kişisel eşyalardır. Bu kapsama konut dışındaki garaj, bahçıvan evi gibi
eklentilerde bulunan eşyalarda dahildir.
Not: Motorlu taşıtlar, karavanlar, tekneler, bunların aksesuar ve yedekleri ve bunların içinde
bulunabilecek eşyalar, ticari nitelikteki mal, emtia ve demirbaşlar, eşya kapsamına girmez"

Hırsızlıkla Alakalı;

Hırsızlık Teminatı:
Hırsızlık teminatı sadece ev ve giyim eşyalarını kapsamaktadır.
- Hisse senedi, tahvil ve kıymetli kağıtlar ( çek vb. Menkul kıymetler ), projeler, planlar, kalıplar,
ticari defterler vb. Belgeler teminat kapsamı dışındadır.
- İkametgah dahilinde bulunan nakit para azami olay başı ve yıllık toplam 100. TL'ile teminata dahil
edilmiştir.
- Ruhsatlı silah, cep telefonu, diz üstü bilgisayar gibi özellik arz eden eşyalar, poliçede
belirtilmediği sürece teminat haricidir. Poliçede belirtilmeleri halinde ise, en az 100.-USD karşılığı
TL. olmak uzere söz konusu eşyaya ait hasar tazminat bedelinin %25'i oranında tenzili muafiyet
uygulanacaktır.
- Hırsızlık Sigortası Genel şartları çerçevesinde; ev eşyası arasında bulunabilecek sanat ve antika
değeri olan tablo, koleksiyon, heykel, biblo, resim, kitap, gravür yazı, halı vb. aksam ve
teferruatları da dahil olmak üzere bilgisayar, video, video çekicisi, telsiz, televizyon, radyo, teyp,
pikap, müzik seti, fotoğraf makinesi, film makinesi (gösterme veya çekme), dürbün ve mikroskop, kürk
ve ipek halıların sigorta bedellerinin toplamı, toplam eşya bedelinin %25'i ile sınırlıdır.
Kasa yada kilit altında bulundurmak şartı ile, kıymetli saatler,gümüş ve sair kıymetli maden ile
bunlardan mamul eşya, altın, mücevher, değerli taş, inci ve benzerlerinin sigorta bedelleri toplamı,
toplam eşya bedelinin % 10' u ile sınırlıdır. Beher hasarda hasar tazminat bedelinin %10'u oranında
tenzili muafiyet uygulanacaktır.
Not: Bu tip özellik arz eden eşyaların sigorta bedellerinin yukarıda belirtilen oranları aşması
durumunda, bu tanıma giren eşyaların poliçede belirtilmesi ve ek prim alınması koşulu ile teminata
dahil edilebilir.
Konutun 6 ay ve üzeri boş kalması durumunda geçerli olmak üzere iş bu teminat aşağıdaki hırsızlık
önlem şartlarının herhangi birinin yerine getirilmiş olması durumunda geçerli olacaktır.
" Sigortalı mahalde Emniyete ya da Özel Güvenlik Merkezine bağlı Alarm ve/veya Kamera ve/veya Demir parmaklık olması şartı aranacaktır"

teslim alacak 2.kişi yazdırmadınız mı?

yakın olduğunuz bir komşunuz varsa alıp kargoyla gönderebilir size.

@kahvedesu, hayır maalesef. 1 hafta 10 günde gelir dendi ben böyle 2 ayı geçtikten sonra geleceğini düşünmediğimden bu seçenek aklıma bile gelmemişti.

@baylarbay, sanırım kişiye özel olduğundan imza istiyorlar.

benimkini komşuya teslim etmişlerdi. imza filan formalite. bölgeye göre kurallarda esneme olabilir.

bakır kablodan xDsl alıyorsanız eğer (öyle görünüyor) tüm servis sağlayıcılar aynı altyapıyı kullandığından problem devam edecek. Hızı düşürerek kesilmeyi bir nebze engelleyebilirsiniz. örneğin 50mbit değil de 35'e ayarlasınlar.

Adsl dusuk kalirsa vdsl’i de dusunebilirsiniz. Ben oyle duzeltebilmistim baglanti hizini

Ben ttnet altyapısini kullanan netgalaksiyi kullanıyorum. Bazıları memnun diyil ama ben online oyun da dahil hiçbir yerde sıkıntı yaşamadım. Bi kere bağlantı kesildi bi saat kadar. Ama belki de ttnet nedeniyleydi.
Bunlardaki sorun kesildiğinde muhatap bulamiyo olmak. Yani netgalaksi ttnet elemanını yönlendircek de iş çözülecek falan ohoo. Zor yani. Ama taahhüt falan olmaması ve ucuz olmasi güzel. Yani kaybetcek bisiy yok. Telefon edip semt sokak ismi verince kaç megabite kadar ne alabilirsin söylüyorlar.

En ucuz olanını, internetkutusu olabilir

suphelendiginiz bir sey varsa bence test yaptirmayin. devletten randevu ben de aradim bulamadim en son ozelde suphe ettigim konu uzerine alerji testi oldum ve bir sey cikmadi. yani bu testlerin guvenilirligini dusuk buluyorum. bu konuda okuyabilirsiniz birkac test yaptirip sonuc almayan insanlar da var alerji olduguna emin oldugu halde. tavsiyem alerji ilaci alin gerektigini dusundugunuz yerde kullanin.

doktor degilim

Belirli bir sebepten terapiste gittiyseniz, terapist işinin ehli biriyse, zaman içinde o konuda bir iyileşme göreceksiniz bu uzun süreç gerektiren bir şey. 10 seansla falan olacak bişey değil.

Rahatlama konusuna gelince, o da çağımızın sorunu. Çevremizde sonuna kadar açılacağımız bir arkadaş genelde olmuyor. Açılmak arkadaşa olsun, terapiste olsun, insanı rahatlatır.

Venting diyoruz biz o gündelik hayat anlatıp rahatlamaya, terapist olarak bir süre danışana bunun için yer açmak iyidir ama bir noktada müdahale ederiz genelde. Durumu aktarıp su yüzüne çıkardıktan sonra danışan hala gelip havadan sudan konuşmak içini döküp ferahlayıp gitmek istiyorsa yapacak bir şey olmuyor bazen tabii. Zorla kişiye bir şey yaptıramazsınız, kıvrak sorularla yönlendirmek hariç.

hayat kaliteniz artiyorsa iyi geliyordur. aksi durumda gelmiyordur.

psikologların elinde sihirli değnek olsa herkes mutlu olurdu. terapilerde konuları danışan yani siz belirlerseniz, psikolog bir dakika çocukluk travmanıza dönelim demez. siz sizi sıkıntıya sokan durumları anlatırsınız psikologta yönlendirme yapar. 10 seans gidip tatmin olmuyorsanız değiştirebilirsiniz. yani tecrübeli iyi bir psikoloğun size belli kazanımları sağlaması gerekir. sizin beklentiniz önemli. ama yani partnerinle olan sıkıntıyı çözme psikolog sizi yönlendirir. beklenti önemli.

seans içerikleri bazen değişebilir.
farkında olmadan daha önce bahsettiğiniz travmalarınıza değinmek istemiyor, kenarından dolaşıyor olabilirsiniz.

bazı seans için "ne konuştuk ki şimdi?" dersiniz, bazı seans ağırlıktan yerinizden kalkamazsınız.
buna seans bazında bakmamanız, bütüncül yaklaşmanız lazım.

psikologa gittiğiniz süre içinde yaşam kaliteniz artmaz, aksine çoğu zaman aşağı çekebilir insanı çünkü travmalarınızla yüzleştiğiniz bir süreçtir.
yani bazen deşarj olabilirsiniz, bazen iyi, bazen kötü olabilir ama bunu o anki ruh halinize göre incelememeniz lazım.

Yine de diplomayı görmekte fayda var :)

twitter.com

trendyol'da gümüş satan dükkanlar var. yorumlarına bakıp alabilirsiniz. hanımefendinin zevkini bilmiyoruz ama aşağıdakiler size fikir verebilir.

www.trendyol.com

www.trendyol.com

So Chic'ten hediye gelen bir kolyem var, yıllardır aynı parlaklıkta. Gümüş kolyelerim paslandı mesela. Bence alınır.

Bunun dışında bazı AVM'lerde bulunan Ametist'te de çok şık şeyler oluyor, ancak belli bir süre sonra kararabiliyor. O zaman mağazaya götürüp tekrar bakım yaptırmak gerekiyor, ilk 2 sene ücretsizdi yanılmıyorsam. Tasarım olarak en başarılı olanlar bunlar bence. Ben yakın zamanda bir kolyeyi 390tl'ye aldım, aşağı yukarı böyle fiyatlar. Değişim kartı da ekliyorlar kolyeler için (küpede yok)

Ya da bütçe sorun değilse Atasay'dan altın kolye alın.

Trendyol'u ben tercih etmezdim bu konuda.

Kardeşimin önerisi ile gidip beğendiğim yerler:
Karaköy Lokantası
Mükellef

Karaköy Lokantası +1

foxy karaköy
karaköy gümrük

Foxy karaköy +1
Güzel şarap güzel eşlikçi.
Daha restoran tarzı için paps var, her şey var denebilir.

Beykoz, yoros kalesinin oradaki mekan biraz uyuyor gibi isteklerinize.

Bariz kadın ayakkabısı.

kadın

unisex dediğin stan smith gibi olur. bu kadın maalesef.

ay ayakkabılar çok çirkin. tabanı çok kalın bir kere. unisexliğinden önce bu yüzden almamalsın. ilki idare eder sadece. nike modellerine benziyor ve bir ihtimal alınabilir.

derimod hayatimda giydigim en kotu ayakkabilari uretiyor. yaramaz.

nike running serisine bak. ben aldim bir tane 43 numara kadin ayakkabisi. pembe pembe giyiyorum :)))

kadin ve erkek ayakkabisinin farki seklinden de oluyor. yani on ve arkasindaki genislikler farkli oluyor, kadin ve erkek ayaginin anatomisinin farkliligina gore. kadin ayakkabisi rahatsiz edebilir o yuzden.

Skechers'ta bulursunuz ayağınıza uygun numara istediğiniz modelde. Bu ayakkabıları ben de beğenmedim.

Ermanen+1 kalip farkli ve bu ayakkabi asiri kotu. unisex de degil kadin ayakkabisi. yazmislar da KADIN diye

casillero del diablo - cabernet sauvignon

frontera merlot

En uygun fiyatlı ve fiyatına göre en verimli şaraplardan biri Buzbağ klasik. Yanlış hatırlamıyorsam 78 TL gibi bir fiyatı vardı. Zaten daha ucuza belirli bir kalitenin üzerinde sofra şarabı bulabilmeniz çok zor.

Bir tık üstünde Terra'nın kalecik karasını tavsiye ederim. Kalecik karası da üzüm itibari ile genel beğeniye hitap eden, yumuşak içimli bir şarap. Bu da yanlış hatırlamıyorsam 100-120 TL arası bir fiyattaydı.

toscana çok güzeldi 2 ay önce aldım.

isabey ne lan miden yanar

kayra buzbağ rezerv

porta diverti

Buzbağ elazığ tam bir f-p ürünü

Ya tam kurumamıştı, ondan kusmaya devam etti. Ya da hala bir kaçak var.

İyice kurumasını bekleyin, biraz uzun sürecektir cephede yalıtım varsa.

Ev almayı düşünebilirsiniz? Gerçi fiyatlar çok arttı ancak yaşadığınız şehirde ev alabilme ihtimalinizi düşünün bence. İstanbul'da yaşıyorsanız da aşina olduğunuz 2.bir şehirde ev alıp oraya taşınmak olabilir bu.

Aslında bence sahip olduğunuz bir şeyin kalitesini artırmaktansa sahip olduklarınızın çeşidini artırmanızın daha mantıklı olduğunu söylüyorum.

kenara koyup bekleyecekseniz araba olur çünkü kenardaki para eriyecek.
daha iyi bi yatırım planınız var ise (borsa gibi), ben araba gereksiz bu durumda derdim

size para kazandırma ihtimali olan şey yatırımdır, düzenli ödeme çıkaran şey yükümlülüktür.

Araba bir yatırım mıdır siz değerlendirin?

Ev alın. Araba bir yatırım aracı değildir, aslında ev de değildir.

Seçenekler sadece ev ve araba ise (borsa vs tecrübeniz yoksa); araba para yer, ev para kazandirır.

A good house appreciates.
A good car depreciates.

Barış yetmez. Rusya'nın verdiği zararı karşılaması gerekir. O kadar şehir yıkıldı, insan öldü. Bunun karşılığı 300 milyar dolar en az. O da şu an için.

putin gitmeden kolay kolay kalkmaz. ukraynada çok fazla savaş suçu işlendi. rusya bunların hesabını vermesi lazım önce.

Tam normalleşme için önümüzdeki 10 yılı gözden çıkarmak lazım bence.

2014'ten beri devam eden rusya ukrayna arası gerginlik, 2010'dan beri devam eden abd - rusya ekonomik restleşmesi 1 günde zart diye bitmez.

kalkacağını sanmıyorum, yavaştan belki şirketler rusyaya geri dönebilir. bazı şirketler ülkeden çıktığını bazıları da geçici olarak çıktığını ilan etti. umarım anlaşırlar diye bekliyorum rusyada iş buldum ve savaş yüzünden bu hafta şantiyeler durdu :)

Hayır, bu yaptırımlar oyle anlik gaza gelinip de goz korkutmak icin yapılmadi. Bunlar uzun vadeli yaptirimlar. Geri donusu olmayan seyler var.

Bu yaptirimlar kesinlikle uzun vadeli. Komplo teorisyeni gibi konusmus olacsgim ama alakasi yok, bu yaptirimlar uzun vadeli planlarin yansımaları.

Baktığın zaman cok rahat anlasiliyor.
Bszi ulkleler 100yildan eski geleneksel politikasini değiştirdi. Koca sirketler Rusya'dan cekildi. Bunlar 2 gunluk bir goz korkutma icin yapilmis seyler degildir.
Bu şirketler kolay kolay çekilmezdi Rusya'dan. Ve bu şirketlerin kendi inisiyatifi ile değil Amerikan hukumetknin baskisi veya tesvigiyle hareket ettigi asikar.
Bazi şirketler sadece operasyonlarini askıya aldi ama bazisi komple çekildi. Bugun cekilip yarın tekrar giris yapmaya kalkismak bazi sirketler icin cok ciddi kulfet olur.

Ayrica bu vesileyle Rusya'ya olan enerji bağımlıligina çare aranaya basladi fiilen. Fiilen diyorum cunku bu soruna care ariyordu bati, fiiliyata gecti. Bati Rusya'yı oyun disi birakma maratonuna basladi, ilk turda pes etmeyecektir.

Yani bu yaptirimlar 2 gunluk sembolik yaptirimlar değil bana sorarsan. Kesinlikle geçici değil. Ateskes sağlanmasinin ardindan yaptirimlar da direkt kalkmayacaktkr.
Bu savasta ateskes saglansa bile batı Rusya gerginligi uzun bir zaman devam edecek, sadece bu savas durmus olacak. Uzun ve karmaşık bir surece girdi batı ve Rusya.
Bu savas da kolay bitmeyecek.

Cunku hersey bir kurgudan ibaret.
Gecmiste survivor ile ilgili gerçeklerden bahseden bir yarışmacı vardı.

Acun ile davalık olmuşlardı bu konu yüzünden

Tamam kurgu falan orasıyla ilgilenmiyorum. Bu dişler nasıl beyaz, sorum bu.

Suratları güneşten-soğuktan yandığı için dişleri daha da beyaz gözüküyor sadece. Ha öyle olmasa bile dişlerinin beya olmaması için bir neden yok aslında.

diş hekimi değilim. bilenler daha doğru yazar.

büyük ihtimal kaplama tarzı bir şey var. Doğal diş rengi o kadar beyaz insan yoktur sanmıyorum.

Hocam bu insanlar surekli ekranlarda yer aldıkları için dişlerini beyazlatiyorlardir.

Özel dişleri bile olabilir.

Ben bu sekilde düşünüyorum

Cogunun disi porselen lamina ya da kaplama. O sebeple.

Dis beyazlatma kaliciliga kullanima gore 6 ay ile 3 yil arasidir bu arada. Onu da sormussunuz

Tv'ye cikan gercek on dislere sahip olan 1 kisi bile yoktur herhalde.
Hepsi kaplama onlarin.

Beyaz'in canli yayinda firlamisti hatta.

dişi en çok sarartan şeyler çay kahve sigara üçlüsü. bundan yoksun oldukları için sararmıyordur.

2 Sene önce barışın dişleri doğaldı o yüzden hiç beyaz değildi mesela :)
www.google.com

doğal olmadıkları için beyazlıkları da doğal değil haliyle.

Baştan başlayıp çok fazla sağa sola açılma. Civar yerleşkelerde takıl

Haritada soru isaretleri yok mu? Onlara bakın.
Onun dışında level düşük olsa da potion vs vs cabalarsaniz olur ben çok geçtim öyle.
Bence yeterli yan görev yapmiyorsunuz yoksa 1000 coin olurdu zaten.

sadece killerden topladığınız coinlerle olmaz kılıç zırh falan toplayıp satmanız lazım o şekilde kolaylıkla 1000 coin olur

Velen'den çıkın köylere kasabalara bakın? Oynayalı baya oldu çok hatırlamıyorum ama oyunun her yerinde keşfedilecek bi şeyler var. Dere tepe yürüyün soru işaretlerine gidin halledersiniz

daha 4 levelsin ne gemi bulup karşıya geçmesi yaw. ana hikaye üzerindeki diğer görevleri yap. ana görevler seni bayağı bir büyütür.

onlarca görev var. en kötü oyunun zorluluğunu bir level düşür. sonra görevleri yap.