Ekşi Duyuru

2019 yılında dünyadaki ortalama enflasyon %3,5 imiş. Yüzde beş değerlendirdiysen (kur çevirimlerinden bağımsız) iyidir işte.

Soru cok net degil, hangi para biriminde, nerenin enflasyon oranina gore?

Mesela yil basinda 100 TL ile X dolar aldiniz, yil sonunda sattiginizda 115 TL etti, birikiminizi %15 degerlenmis mi sayiyorsunuz?

Ya da deger gercekci yaklasip reel enflasyon %20 civarinda diyerek %5 deger kaybetti mi diyorsunuz?

Yoksa yil basindaki X dolariniz vardi, yil sonunda X dolariniz var, ama ABD enflasyonu sebebiyle yaklasik %2 deger kaybetti mi sayiyorsunuz?

@crown hocam haklısınız eksik bilgiler vermişim. ben abd hisse senetlerine yapılan yatırım üzerinden kendi kafamdaki soruyu sormuştum. dolar üzerinden sormuştum.

şu anda mevduat faizi 6,5/7 arası ki bu yüzden son dönemde hisse senedi yatırımcısı hiç olmadığı kadar arttı.
dövizi ben bir yatırım aracı olarak görmem. ki pek çok finansçı da aynı fikirde.
çünkü bizim ekonomimiz dövize endeksli, çünkü kağıda varana kadar ithal ediyoruz vs
yani elinizdeki türk lirasını dövize çevirmeniz paranızın dövize karşı değer kaybını (aldığınız andan sonrası için) engellemeye yarar
örnek 6700 lira maaşınız var maaşınızı alır almaz dolar alıyorsunuz elinizde 1000 dolar oluyor.
o paranın karşılığı ay sonunda dolar 7 lira olursa 7000 lira olacak.
ama türk lirası olarak tutarsan 6700 liralık maaşın 957 dolara edecek.
türk lirası dolar karşısında değer kaybettiği için ay sonunda yaklaşık 50 dolar zararda olcaksın
kısaca döviz alımı yatırım değildir paranızın değer kaybını önler.

yatırım yapmak için hisse senedi alabilirsiniz, fon alabilirsiniz, bireysel emeklilik çok iyi bir yatırım aracıdır vs

kendimden örnek vereyim (sayılar farazi) şimdiye kadar bireysel emekliliğe 10 para koydum
7 senede birikimimin toplamı 23 para oldu.

bireysel emeklilik dışında borsa yatırım fonlarını araştırmanızı tavsiye ederim.
bu fonlar sayesinde yurtdışı borsalarındaki hisselere yatırım yapabiliyorsunuz, üstelik çok da basit.
misal ben Eşit ağırlıkla Apple, Google, Facebook, Cisco, Amazon, Microsoft, Baidu, Intel, Samsung, Nvidia, Alibaba, Tencent, Tesla, Netflix, IBM, Oracle, Qualcomm, Taiwan Semiconductors, SAP, Adobe hisse senedi ve/veya depo sertifikalarına yatırım yapıyorum.
onu da şu fonla yapıyorum

www.akportfoy.com.tr
fon son 5 yılda yüzde 300 den fazla kar getirdi.
yatırım böyle bir şey yani aslında.
uzun vadede paranı katlama sanatı yani.
velhasıl kelam borsa yatırım fonlarını araştırın

gelişmiş avrupa ülkeleri (örn. almanya) için konuşacak olursam, dikey büyüme ve ev bolluğu yok. münih, berlin gibi büyük şehirlerde bile her yer bizdeki gibi 50 katlı plaza, 10 katlı apartmanla dolu değil. devlet betonlaşmayı kısıtlıyor. dolayısıyla şehirlerin metrekaresi bizimkinden daha değerli.

hesabındaki sıkıntı hesabı asgari ücret üzerinden yapmış olman. tr'de asgari ücret ortalama ücrete göre çok yüksek. asgari yerine ortalama ücrete göre hesap yaparsan daha sağlıklı karşılaştırma yapabilirsin.

londra'da yasayan birisi olarak soyleyebilecegim su, hem satilik hem kiralik olarak asiri talep var ama bu talebi karsilayabilecek konut yok. bu yuzden hem kiralar hem satis fiyatlari yuksek. ev gorme isi ornegin, Turkiye'deki gibi arayalim gormeye gidelim gibi olmuyor (genelde). Herkese ortak bi saat veriliyor gelen tutuyor. Ha soyle mi olsun boyle mi olsun, bi daha geliriz derken ev coktan gidiyor.

Peki neden talep cok ama ev yok? Yine Londra ozelinde, milyonlarca bos arsa, ev yapilacak yerler, yikilip yerine 10 katli 100 haneli bina yapilacak yerler var. Ama yaptirilmiyor. Sehir mumkun oldugunca korunmaya calisiyor, nufus asiri artsin, goc olsun istenmiyor.

Turkiye ile kiyaslamasini rakamsal olarak bilmem, ama sunu soyleyebilirim. Turkiye'de esim ve ben araliksiz 10 sene calisip ancak bi evin pesinatini biriktirebildik. Ev 1 milyon, pesinat 20bin, geri kalan 800u kredi cekersek 120 ay icin neredeyse geriye 1.5 milyon odeme yapiyoruz, hem de ayda 10bin liranin uzerinde.

Ingiltere'de birim bazinda ev pahali olsa bile, ev almaya tesvik eden devlet destekleri var, 20 birak 120 ayi, 240 ay icin odedigin faiz turkiye ile kiyaslanacak turden degil. Yani birimi belki pahali, ama almasi cok daha kolay

Bir diger nokta yurt disinda ayda biriktirilebilen birim miktarin Turkiye'den daha yuksek olmasi ve kredi faizlerinin dusuklugu. Bunlar yurt disinda ev almayi kolaylastiriyor.

Ama diger yandan imar izni almak cok zor cunku dendigi gibi hukumet politikasi betonlasmayi kisitlama yonunde.

abdyi dışarıda bırakıyorum. orada yapılaşma politikası farklı. avrupa için konuşursak toprak değerli gereksiz yapılaşmaya izin yok inşaat sektöründe rant yok. türkiyenin ekonomisinde en büyük pay inşaat sektöründe ve zaten hükümet bu sebepten sürekli ev kredilerini düşürüyor. tabi ki bunda kültürün etkisi de var. evi olmayana kız vermeme durumu halen devam ediyor. zaten olması gereken bu olmalı evler pahalı taşıtlar ucuz olmalı ancak bizde tam tersine dönmeye başladı b sınıfı sedan araçlar 500 bin bandına dayandı. evler de kredi vs. gibi değişkenlerle peynir ekmek gibi gidiyor. 150 bin nüfuslu bir ilçe de yaşıyorum o kadar çok ev yapıldı ki bir sürü boş apartman görüyorum.

Asgari ücret kaç kişi aliyor buna bakmak lazım ilk. Türkiye'de asgari ücretli calisan sayisi Avrupa'dan falan cok daha fazla.
Ikinci olarak; misal Türkiye'de hem insan gibi yasanacak hem de kariyer firsati olan 4-5 sehir var yok ama Avrupa'da öyle değil. Bu sebepten herkesin 2-3 şehire yigilmasi ve o şehirlerin de müteahhitlere peşkeş cekilmesi yok. Ya da burada sorulan o insanı üzen "Çankırı'da yaşanır mi" gibi sorular yok çünkü arasında 100km olan sehirlerde medeniye degismiyor, iki şehirde de normal insanlar yaşıyor.

Bu arada basit örnek; Fransa'da yeni yapilan evlerden alirsan misal 300bin euro, devlet totalde 40-50bin euroya kadar verginden dusuyor 6-9 yil arasinda, teşvik olarak.

Yani bu böyle düz mantik x asgari ucret, y fiyat = z ay denilebilecek bir sey değil.

Türkiye'de aagari ücretli çalışan sayısı yüzde 42,9, ingiltere'de 4,9, hollanda 3,3, romanya 4, portekiz 16,8.

hükümet inşaata bu kadar teşvik verdiği halde durum bu. otomobile niye teşvik gelmiyor? çünkü onu ihraç edebiliyorsun.

bence tam tersi ucuz. okan serbes'in videolarını izliyorum. çocuk 250 bin dolara havuzlu müstakil ev bakıyor. bir süredir almanya'daki ev ilanlarına bakıyorum 300 bin euroya güzel evler var.

abd 250-300k dediğin ev ile türkiye 250-300k dediğin evlere bir daha bak istersen...
adamın 250-300k'ya aldığı eve sen burda milyonlar bayılırsın.

batinin temel ihtiyaclarda turkiye'ye kiyasla esit alim gucuyle hatta daha zor bir sekilde alinabilecek nadir urunlerinden biri evdir.

yemesi, icmesi, giyimi, arabasini almak kolaydir ama ev almak en az turkiye'deki kadar zordur.

eli yuzu duzgun ulkelere "zengin gocmen" akini var ve emlak kara para aklamak icin guzel bir yontem. Buna zaten ekonomik olan sikintida olan ulkeler de goz yumuyor. Bu da emlak fiyatlarini ucuruyor. Olan da bu ulkelerde yasamaya calisan dar gelirliye oluyor.

Mutfak masraflarinda turkiye'nin cok pahali oldugunu dusunmuyorum (et haric), meyve ve sebzede bence hala yurtdisi ile karsilastirildiginda cok ucuz. Restaurantlar kazik, araclar ise sacmalik derecesinde pahali.

Dunyanin heryerinde dar gelirli, asgari ucretli calisan surunuyor ya bunun ulkesi yok.

Btknin kendi sitesinde yazıyor ama yine de sen bilirsin :/

tuketici.btk.gov.tr

Ticaret Bakanlığı’nın düzenlemesine göre bir kişi yurt dışından 3 yılda 1 cihaz getirebilmektedir. . Bu düzenleme çerçevesinde cihaz kaydı yapılan cihazın, sadece kayıt yaptıran pasaport sahibinin TC. Kimlik Numarasına kayıtlı GSM hatlarıyla kullanabileceğinden kayıt hakkının bir başkasına devredilmesi mümkün olmamaktadır.

Ücreti de ilgili aramalarda çıkıyor.

derinhisse
bu adamı takip ediyorum

Ekşi sözlükte görmüştüm. Beş tane kağıt parçasına rastgele hisse kodu yaz, bir tane seç. Temel analizle aynı sonucu verir diyordu. Şakaydı tabi ama bence bist için çok mantıklı. Ben bist30 dan sağlam bir portföy yaptım. Biraz paraya da at yarışı gibi rastgele oynuyorum. Çok kaba teknik analiz yapıp ona göre de tabi.

Twitter da hisse adı verenlere güvenme. Onlar için sen keriz olacaksın başka bir şey değil. Birisinin önceden aldığı hisseyi yükseltmek için girmek ponzi başka bir şey değil.

kendiniz seçin. kendi aklınızla seçin. şuradan duydum şuradan okudum derseniz manipülatörlere oyuncak olmuşsunuzdur.

kendi akılları olsa kendileri oynar yarın da elon musk'a rakip olacak bir şirket açarlar. öyle bir şey görmüyorum yıllardır. demek ki hep manipülasyon.

bu adamların oyuncağı olmayın. isim verenlere bile şüpheyle bakın. öyle bir dünya yok.

Önsezilerimi kullanıyorum ben. Banka önerilerinin nerdeyse tersini yapıyorum. Kırmızım yok.

oha derinhisse denmiş, dolandırıcılardan uzak durun

Benim mantık şu:

Bir şirketin değeri nasıl hesaplanır? O şirketin sonsuza giden şekilde nakit akışı hesaplanır, beklenen getiri oranı ile bugüne getirilir. Yani şirketin değerli olması için, hızlı büyümesi, buna karşılık riskinin az olması gerekir. Buna göre bir şirketin makul fiyatta alınması için ROI yüksek olacak, tahmin edilen kar büyümesi yüksek olacak, beta düşük olacak, geleceğe yönelik PE'si düşük olacak.

Buna göre screener de tarama yapıyorum. Çıkan hisselerden kafama yatanı alıyorum.

Grafiğine bakarak tabiki

ben daha yeni başladım.
belli 5-6 farklı firma bulundurup bir kısmının kaybetmeyi göze aldığım ufak heyecanlara ayırırken diğerlerini belli bir sektöre ve o sektörde isim yapmış firmalara ayıyorum/ayırmaya başladım.

imkan yok. ios kamera yazılımı ve lens sayesinde renkler vs müthiş görünüyor detaylar vs her şey

imkan yok diyen fanları bi yana bırakırsak, iphone 11 kamerasına rakip tek telefon google pixel 4.

ithalat yoluyla getiriyorlar ve resmi olarak vergisini verip kayır ettiriyorlar. her zaman ve her ürün için geçerli bu zaten, anlamadığınız yer neresi tam olarak?

Arkadaş telefoncuları soruyor. İthalat yoluyla getirmiyorlar, kaçak olarak Çin'den getiriyorlar. Büyük ihtimalle dediğiniz gibi kocaman kutularda gelmiyor, tek tek getiriyorlar. Arada takılanlar oluyordur tabiki ama genelde gümrük o kadar dikkatli olmadığı için birçoğu geçiyor.

Genel telefonlara imei atıyorlar daha sonra. Yasal imei kaydettirme olayı yok.

@diffarentiationation yok hocam piyasa %99 öyle işliyor ama bu işi tamamen kendisi yapan da var. türkiye'de 3800'e satılan cihazı adam cihaz fiyatı + 25 dolar karla 2200'e bırakıyor.

@synthetic a priori yok hocam ya facebook'ta instagram'da 3-4 farklı yerde gördüm adam video çekmiş boyu kadar büyük kutular içleri full telefon falan. bulursam atarım buraya da.

hizliresim.com bahsettiğim şeyi buldum. adam kutu kutu getirmiş. başka bi yerde de vardı bu adam resmen tırla getirtmiş gibiydi. çok şaşırdım

virüs muhabbetinden önce ırak'tan bin dolara 13-15 yaşında kız getiriyorlardı. telefon sokmak çok daha kolay ve ucuz.
zaten bu dorse dorse getirilen telefonlara bakarsanız neredeyse tamamı diyarbakır, urfa tarafındandır.

sınırlar kapatıldığı için olabilir mi? ayrıca çok büyük bir risk bavulculardan telefon almak. her telefon modelinde kutudan sorunlu çıkan aletler oluyor veya 2 ay sonra patlak veriyor vs. eğer böyle bir cihaza denk gelirsen paranın üzerine benzin döküp yakmış olursun tam olarak.

sahibinden ve gittigidiyor. bu arada oneplus harika bir tercih. tebrik ederim. evet garantili bulmak çok zor...

1. ve 2. Kanunların kabul edilip adlarının konduktan sonra keşfedildiği/üretildiğinden ve onlardan daha temel kabul edildiği için 0 olarak adlandırılmış.

Çünkü diğerlerinden daha sonra bulunmuş ama daha temel olduğu için sıfırıncı demişler.

Hem daha temel, hem de aslında diğer yasaları matematiksel olarak ifade edebilmek için ihtiyaç var. Sıcaklığın ölçümü ve termal denge ile ilgili sıfırıncı yasa. Adını koymadan da sıcaklığı ölçüyorlar (termometre sıfırıncı yasanın uygulaması mesela) ama matematiksel olarak temelde ilk bunun ifade edilmesi gerekiyor diye düşünmüşler. Dört deseler diğerlerinden daha temel, bir deseler diğerlerini yeniden adlandıracaklar. Sıfır demişler o yüzden.

oral b diş macununu 99 pence'e almışım gerçekten. büyük boy bir de. bu nasıl fiyat?

Eyüp sabri tuncerin diş macunlarına bir bakın. Biliyorum sorunuza cevap değil ama nispeten temiz içerikli güzel ürünler yapıyorlar, ben kullanıyorum çok menunum. İyi yerel alternatifler bulup yönlenmek gerekiyor bu zamlar karşısında.

Kişisel bakım ürünlerine uygulanan ÖTV'den ve diğer dolaylı vergilerden kaynaklı.

yeşil renk kodlu olduğu için dk dent çeşitlerini kullanıyorum. fiyatı 16tl gibi bir şeydi galiba.

www.youtube.com

dk bilmiyorum ama istanbuldan yola çıktıktan sonra arkada bir ara karavan yok

www.youtube.com

bununla alakalı
hatta altında biri açıklama yapmış

"Abi karavan orda, karavanin ön kısmı manzara gibi duruyor göz yanılgısı karavan yokmuş gibi duruyor. 1:15te dikkatli bakın bişey oynuyor arkada altı kırmızı, karavanin ön kisminjn altı da kirmizi. 1:36da sağdaki araba arkaya doğru geçiyor karavan olmasaydı arkadan görünmesi gerekirdi."

C’yi silmek yerine biçimlendir demem mi gerekiyordu? Hatam buysa çözümü nasıl olacak? Kaldım ortada ya :/

sen C'yi silmemissin o partition'i ucurmussun. ilk once orada partition olusturman lazim. partition olusturduktan sonra D'ye dokunmadan oraya windows yukleyebilirisn

Partition nasıl oluşturulur hocam? Bilgim yok pek.

Çok emin değilim ama hiç bir şey yapmamış olabilirsin.
Yani ileri demediğin için işlemler yapılmamış olabilir. Bir ihtimal kapatıp açarsan düzelebilir. (emin değilim)
Epeydir uğraşmadim bu işlerle ama recovery partion
Ya da rebuild partition diye Web de aramakta fayda var.

panik yapacak bir şey yok dostum, birimi sil demişsin sadece. onu yeniden oluşturman lazım. ondan sonra c ye kurabilirsin. yani o c kısmı şu an tanımlı değil önce tanımla sonra next next next :)

@respect hocam, yeni deyip kalan kadar alan da seçsem 50 gb’de seçsem yeni alan oluşmuyor fotodaki hata oluşuyor. 350 mb alan oluşturabildim sadece o duruyor fotodakinden ayrı olarak

uyarı penceresini tamam diyip kapa, o ayrılmamış yazan diske tıklayıp aşağıda 'yeni' yazan butona bas, sonra uygula diyip geç. ondan sonra kurulum yapabilirsin. birimi tanıtmazsan kurulum yapamazsın.

harddisk 0 mı? harddiskte sıkıntı olabilir. sorunsuz halletmesi lazım. yeni butonuna basınca hiçbir şeye dokunmadan uygula diyince olması lazım.

o ekranda sağ altta sarı yıldız gibi bir simgesi olan "new" diye bir tuş olacaktı sanki.

aynen varmış: www.howtogeek.com

alperz ve respect ;

Şöyle bir hata alıyorum: “windows bu diske yüklenemez. Seçilen diskte MBR bölüm tablosu var. EFI sistemlerde, Windows sadece GPT disklere yüklenebilir”

Gpt disk ne yahu? Ne yapılır buna. Yeni desem de oluştursam da ileri butonu hiç bi şekilde aktif olmuyor.

Son olarak sanırım dosyalarım silinmemiş görünüyor. Burdan geri dönme yolu ne peki? Bios’ta görünmüyor windows. Sadece dvd var

@avatar

şöyle yapacaksın dostum. bios ayarlarından uefi yi aktif edeceksin. ayrıca windowsu usb ye yazma kısmında da uefi modda yapacaksın.

google ye uefi kurulum falan yazarsan bulursun.

@respect

Gözlerinden öpüyorum <3 sen çok güzel bir insansın

docs.microsoft.com

malware bytes free yükleyip bir taratır mısın?
bir de brave browser var istersen bir onu kur önce. ya da opera. böylece sistem çapında mı yoksa chrome'a yapışmış bir illet mi anlarsın.

eğer malware tarzıysa malware bytes söker atar. chrome'da eklentilerin hepsini sildiğini ve hala devam ettiğini düşünerek cevapladım.

@ozdek dediğiniz tarama işlemini yapacam şimdi de, eklentileri temizledim. opera kullanıyorum zaten. üstteki arama barına ne yazarsam yazayım ;

"Bağlantınız özel değil
Bu sunucu www.google.com olduğunu kanıtlayamadı. Güvenlik sertifikası www.google.com.tr alan adından geliyor."

hatası geliyor. nerden çıktı bu anlamadım.

tarayici nedir?
aldiginiz hata tam nedir? ekran goruntusu koysaniz iyi olur.

Sistem saati güncel mi

Kısa vadede çok zor. Bence 8.50'ye kadar yolu var.

bence biraz dinlenmesi gerekiyor veya geri çekilir gibi. anormal derecede anlamsız yükseliyor. gerçi bddk yurtdışına tl çıkışını kıstı galiba -ki demekki birileri doları dışarı çekiyorlar. dünyada olanlar pek formulize edilecek gibi değil. amerika sınırsız dolar basacam diyip çogu para birimi karşısında deger kazanması bunlardan biri.

Teknik analize göre 7.20 direnç noktası. Dönerse ordan döner dönemezse geçmiş olsun.

Doları tutacak enstrümanlar yeteri kadar güçlü degil. Kasada para yok. Swap hamleleri tükendi. En fazla 1 ay belirli bir seviyede tutarlar sonra yine yukselir her zamanki gibi. Fellik fellik para aranıyor korona da darbe vurdu.

Amerikan doları olması gereken değerinin çok çok üzerinde bu fiyatlandırma kesinlikle gerçekçi değil olağanüstü bir dönemden geçiyoruz henüz salgın bitmedi ülkelerin tedbirleri hala devam ediyor FED'in indirimi salgın sebebiyle hala fiyatlandırmaya yansımadı mesela. Normalleşme başlayınca USD'nin salgın öncesi değerininde altına düşeceğini düşünüyorum.

sabit kur rejimine kadar yolu var.
lübnandaki gibi döviz hesaplarına erişimin kısıtlanmasına kadar yolu var.
dünyada birçok ekonomi analizi kurumları türkiyenin ekonomik anlamda batıp sermaye kontrollerine gideceği konusunda hemfikir.

Dxy hala 100 civarında. Ralli yeni başlıyor. Yakında şahlanıp 110’ları gördüğünde kur nerelere gelir göreceğiz.

Bir ekonomi bakanı her konuştuğunda türk lirası değer kaybediyorsa ve bu bakan bu kadar rezil duruma rağmen hala süperiz diyorken işinden alınmiyorsa, türk lirasi neden değer kazansin?
Kısacası hayal dünyasında yaşayan ve bunun londra'da finansal saldırı olduğuna inananlar dışında kimsenin türk lirasinin değer kazanacagini düşündüğünü sanmiyorum.

Umarım evi böyle düzenleyen insan duyuruda değildir de görüp üzülmez :(

- Ev değil de bekleme salonu gibi, özel doktor muayenehanesi falan.
- Halı çok fena. Halının yeri çok rahatsız etti. Daha küçük bir halıyı sehpanın altında ve ortada olsa daha güzel. Böyle: imgur.com
- Televizyon çok yüksek, bekleme salonu hissini pekiştiriyor.
- Koltuğun tek yanda kolçağı var ve çok alçak, yayılıp televizyon izlemeye kitap okumaya uygun değil, bekleme salonu hissini pekiştiriyor.
- Duvardaki sıra sıra küçük çerçeve, dekor diye konan şeyler, pencerede jaluzi... Hep kişiliksiz ve bekleme salonu hissini pekiştiriyor.

ilk bakışta bana da bekleme salonu gibi geldi.

bekleme salonu +1
ev sıcaklığı yok.

la mis gibi oda iste. Renk uyumunu harika tutturmus adam, boyasi parkesi, perdesi, koltugu, halisi. Renkli yastiklari da bilincli olarak secti, biraz fantazi yapayim, zitlik yaratayim diye dusundu buyuk ihtimal. Ben yastik renklerini de odaya uydururdum. Tv Kablosu cirkin duruyor, Tvyi asagiya indirilip kamufle edilenebilinir. Onun disinda sikinti yok.

ortalama türk evine göre gayet başarılı. böyle bir odaya girdiğimde aklıma asla söylediğin detaylar gelmezdi. bitek tv alakasız duruyor, onun da yukarıda olması isteniyorsa duvardan geçirmek lazım kabloyu sistemi, çok zor. ama tv'nin göz hizasında olması lazım zaten, gereksiz yukardaı.

kendi kişisel tercihlerine göre kötü demişsin gibi geldi bana. yani kişi belki küçük taneli şeyler yemiyor veya çok güçlü makinesi olduğu için temizlemesi zor değil, belki de başkasına temizletiyor.

bekleme odasına katılabilirim ama bekleme odası gibi bir yaşam alanını bilerek tercih etmişse ve bu hoşuna gidiyorsa bu da dizaynı kötü yapmaz bence. renk tonları uydurulmuş sade ve şık bir oda olduğunu düşünüyorum.

ha, ben asssla böyle bir oturma odasında yaşayamam; orası ayrı. deri koltuk almazdım oturma odama.

kobuchu kiz+1

halının boyu yanlış (çok büyük), perdelerin boyu kısa (hafif yeri süpürmeli), koltuğun ayakları çok kötü (yere direkt oturan bir kanepe olmalıydı, yatak bazası gibi durması pek iyi olmamış), duvarda asılı olan çerçeveler çok küçük ve yetersiz.

modern derken soğuk, sade derken eksik olmuş.

televizyon kablosu çok kötü.
duvara gömülmeli, gömülemiyorsa bir şekilde kamufle edilmeli, yine olmuyorsa tv duvara monte edilmemeli, tv sehpası tarzı bir şeye koyulmalı.

zemin ve duvar rengi de çok soğuk.
gri zemine siyah-gri bir dekorasyon daha da soğutmuş.

mesela kanepenin karşı köşesine benjamin ya da japon şemsiyesi tarzı büyükçe bir bitki, yan sehpa üzerine güzel bir abajur ya da benzer bir şey, duvara daha büyük 2-3 çerçeve ya da daha fazla yer kaplayan herhangi bir şey, daha uzun ve daha dökümlü bir perde, koltuk üzerine biraz daha dolu dolu duran ve daha büyükçe minderler biraz toparlardı.

Ben simetrik, minimal ama soğuk buldum.

Ruhsuz. Mobilyaciya gidilmiş, hangisi nasıl birbirine uyar seçilmiş ve duvardaki çerçeveler dahil hepsi birden aynı yerden alınıp çıkılmış.

Hiç kimse nasıl bir kanepede oturmak istediğini hayal edip pintereste dolaşmamış günlerce.. Duvara aşmak için küçük eserler biriktirmemisler. Bir seyahatten dönerken bir güzel şey getirmemişler. Hiç en yakınları ile evi nasıl dekore edeceklerini konuşmamışlar heyecanlı heyecanlı. Bir kitaplığın tam a nasıl olması gerektiği ile ilgili bir hülyaya dalmamışlar.

Yazık olmuş.

televizyonun yüksekte olması dışında hiçbir sorun yok. halı da güzel kanepe de.

Bu tip yerleşimi sevsem de beğenmedim. Koltuk, perde, tv hepsi ucube gibi.

arkadaşlara katılıyorum. tv çok yüksek, stand üstünde olmalıydı. köşede büyükçe bir yeşillik\ ağaç olmalıydı. duvara daha kişisel ve büyük tek veya asimetrik minimalist foto/resim olmalıydı, bir de güzel bir abajur olmalıydı, halı daha küçük olmalı ve koltuğa yapıştırılmamalıydı.

Çünkü 2. Parti olmak her zaman avantaj. Kaybedeceğin bir şey yok. Risk yok. Rahatça ranta devam edebiliyorsun. Kimse karışmıyor. Buna benzer bir söz hatta aziz nesin'in bir kitabında da geçiyordu. Tam hatırlamıyorum ama yazdığıma benzer bir şeydi.

Ne kadar başarılı oldukları elbette her zaman tartışma konusu ancak çalışmadıklarına katılmıyorum. Muharrem İnce CB adayı iken kaç miting yaptı. Yapılan mitinglere ne kadar insan katıldı bunlar zaten basında yer alıyor. CHP muhalefet için değil, yani ikinci parti olmak için değil, her zaman iktidarda olmak isteyen bir mottoya sahip. AKP Haziran seçimlerinde tek başına iktidar olamayınca Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli'ye "başbakan sen ol gel hükumeti kuralım." dedi. Ancak Bahçeli kabul etmedi. Buradan bile kimin iktidarda kimin muhalefette olmak istediğini görebiliyoruz. Ayrıca AKP bir çok seçimden sonra CHP'nin seçim vaatleri üzerine kendi icraatlerini şekillendirdi.

CHP, asgari ücret 1.500 lira olacak dediğinde asgari ücretle çalışan kitlenin önemli bir bölümü bunu gerçek dışı buldu, dalga geçti. Bunu eleştiren AKP'li yöneticileri alkışlayıp CHP'yi yuhaladılar. Seçimden sonra asgari ücreti 1.400 liraya yükseltildi. Eminim CHP'nin böyle bir vaadi olmasaydı asgari ücret o dönem 1.400 lira olmazdı. Buradan da CHP'nin politikalarının iktidarı hedeflediğini görebiliriz.

Türkiye gibi eğitim seviyesinin (ve kalitesinin) düşük olduğu bir ülke ele alındığında iktidar olabilmenin tek unsurunu "çok çalışmak" olarak tanımlamak doğru değil bence. CHP kağıt üzerinde olmasa da pratikte sol görüşlü (sosyal demokrat) bir parti. Bu nedenle ülkede en yoğun olan muhafazakar kitleden oy almaları biraz zor. Ne şiş yansın ne kebap politikası güdünce bu kez de sol kesimden oy kaybediyorlar (Ör: Ekmeleddin İhsanoğlu. Tanıdığım bir çok sol görüşlü insan ona oy vermemeyi tercih etti.) Bu nedenle çok çalışıp iktidarı almaları sadece CHP'nin ya da X partinin elinde değil. Çünkü AKP ya da Y parti de çok çalışıyor. Hatta AKP seçimlere girerken devletin tüm gücünü kullanıyor. Basın zaten ellerinde. Muhalif sesleri susturuyorlar. Rakiplere asılsız suçlamalarda bulunup sindirmeye, oyunu düşürmeye çalışıyorlar (Mansur Yavaş'a yapılan asılsız suçlamalar gibi). Bu nedenle seçimi kazanabilmek biraz da rakibin kendini azaltarak bitirmesiyle ilgili.

@himmet dayı

2.kısım: chp'nin ''asgari ücret 1500'' olacak demesi başlı başına -iktidar hedefleyen bir partinin yapacağı- mantıklı bir iş değil popülist bir söylem. Bu vaadin iktidar partisi tarafından beğenilip uygulamaya koyulması vaadin niteliğini başlı başına neden değiştirsin?

3.kısma katılıyorum.
konuyla alakasız olarak da son yıllarda hep fenerbahçe'ye benzetmişimdir.

Chp adı üstünde halk partisi sadece
Akp ise halkı anlayan bir parti. Fark burada. halka yakın olan kazanıyor. Ne kadar seçimlere girseler de kendileri bile sandıktan umudu kesmiştir eminim.
halk kendilerini seçmeyip sandıktan yenik çıktıklsrında bile sebep olarak hep hükümeti suçluyorlar.
Diplomasız diye eleştiride bulundukları kişiyi yine bu talihsiz sözü üstüne alınan diplomasız çoğunluk seçti .
Erdoğan kendine saray yaptı diyenler, halkın Erdoğan'ı saraya değil kalbine aldığını hala göremediler.
Chp nın ayrıca terör konusundaki yetersiz tavrı olayı daha vahim hale getiriyor. Her seçim dönemi söz konusu olan ittifaklar kendi seçmenlerini bile olumsuz etkilemekte.

Şimdi bana da burada kızan olur eminim ama
Chp gruplarının olduğu sosyal sayfalarda yorumlara bakıp ne tür öz eleştirilerin yapıldığını okuyabilirsiniz.

Siyasette ne yaptığının, vaatlerinin pek bir önemi yok. Sonuçta TR'de de dünyada da genel olarak kimlik siyaseti yapılıyor. "Şunu yapacağım o yüzden bana oy verin" değil, "ben buyum, sen de busun, o yüzden bana oy ver" siyaseti mevcut. İnsan beyni "fact'ler" değil öyküler üzerinden çalışıyor.

Dolayısıyla iktidara yürüyebilecek bir kimliğin varsa aşırı sıçıp batırmadığın ve sana tehdit olabilecek odakları ekarte ettiğin sürece iyisin. CHP'nin iktidara yürüyebilecek bir kitlesi yok. Oy veren kişilerin oranı aşağı yukarı belli, %25, bu da akp'nin %32 kemik oyu varken yeterli değil. Dolayısıyla olabilecek en iyi politikaları sunsan bile iktidar olamazsın, hiçbir AKP'li partisinden vazgeçip CHP'ye oy vermez, ki ekonomik anlamda da CHP'nin "vaatleri" fena değildi okuduğum kadarıyla. Bir de ekonomi alanında tam bir moron olmadığın ve çalmadığın sürece ne yapman gerektiği belli zaten, o yüzden orası hiç önemli değil. Mesela herkesin hedefi "yabancı sermaye" çekebilmek, olay bu adamları nasıl ikna edeceğinde yatıyor, o da dönüp dolaşıp kimlik mevzusuna (reklamını nasıl yapacağına) varıyor sonunda.

Onun haricinde "kimlik değişimi" için de çabalıyorlar. Bi ara muhafazakar seçmene oynama modası vardı, Ekmeleddin vs., muhafazakarlar samimi bulmadığı için başarılı olmadı ama CHP'nin şu an için İyip ve Mansur başkan gibileriyle müttefik olabilmesini sağlayacak altyapıyı oluşturdu, yani tamamen başarısız olmadı. Ondan sonra aynı süreçte Canan Kaftancıoğlu vs. HDP ile ittifak yaptı, bu sayede İstanbul'u alabildiler, bu açıdan da başarısız sayılmazlar. (Bir de AKP'yi kastederek muhafazakar diyorum ama aslında AKP muhafazakar değil/di. Terimlere takılmayalım, anlaşılır olsun diye yazdım).

Ama genel seçimleri kazanma ihtimalleri olduğunu, AKP bölünmediği sürece zannetmiyorum. Bölünse de zannetmiyorum, çünkü bir çıkmazın içerisindeler. Ya milliyetçi kesime oynayıp %25 + %15 hedefleyecekler (ki sen MHP'sin diyelim, CHP AKP'nin vermediği ne verebilir sana? Düzgün vaadi olsa bile o riske girmeye değer mi?), ya da Kürt seçmene oynayıp yine %25 + %12-13'e oynayacaklar. İki türlüsü de sığır CHP seçmenini rahatsız edecek hamleler, çünkü TR'de insan kalitesi belli.

Benim anlamadığım CHP bir türlü niye daha liberal bir çizgiye kayamadığı. Hala sağda solda Atatürk falan diye konuşuyorlar, tamamen anlamsız. Karşında Atatürk'ten daha popüler bir lider varken, ölmüş gitmiş bir adamın hayaleti üzerinden ne kazanabilirsin ki? Lider kültüne oynarsan kaybedeceğin belli. AKP bu kadar devletçi ve otoriter olmuşken, hala niye daha bireyci ve özgürlükçü söylemleri benimsemiyorlar? Herhalde kadrolar acayip yaşlı olduğu için AKP'den bile yavaş tepki veriyorlar her şeye. O dinazorları partiden tamamen temizlemeden iktidara gelebileceklerini de zannetmiyorum, çünkü dediğim gibi partinin tepkileri çok yavaş.AKP dönüp dururken karşısında nereye konumlanacaklarını bile hemen belirleyip hareket edemiyorlar.

@owaki

Evet. Asgari ücret 1.500 lira olacak demek popülist bir söylem. Ama mevcut durumda iktidar olmayan bir parti bunu söyleyince "iktidar olmak istemiyorlar demek ki" mi deriz yoksa "iktidar olmak için popülist söylemlerle düşük gelir seviyesinde yer alan seçmene sesleniyor" mu deriz?

ben ikinci taraftayım. İktidarda olan bir parti bu söylemi söylese (ki söylüyor, yerel seçimlerde 25 yıldır İstanbul'u yönetiyor olmalarına rağmen bir sürü vaatte bulundular) o zaman garipserdim.

İktidarı hedefleyen bir partinin popülist söylemde bulunmasında bir problem yok. O popülist söylem gerçekleştirilebilir ise tabii.

Başka partiler gibi "ofsaytı kaldıracağız" dese chp o zaman iktidarı istemiyorlar derdim.

Gencler siyasi ortamimiz bu, degerlendirmeleri ona gore yapin:
twitter.com

kılışdar ve baykal dolaylı ya da dolaysız akp'ye çok yardımcı oldular.
akp ekonomiyi bu kadar batırmasaydı, bu düzen daha uzun süre devam ederdi.

ek ram slotudur. rami temizlemenin ne gibi bi yararı olacak ki zaten :/

Anakarta gömülü ramler vardır. O slotlara extradan takarsınız diye boştur onlar.

(bkz: baba akü yok)

edit: @ avatar is back

yanlış anlamayın, filmi taze izlemişken üstüne başlığı görünce birden çağrışım yaptı :)

markaya ve modele bagli olmakla birlikte, klavyenin altinda ram slotlari olabilir. bazen de anakart uzerinde geliyor. bendeki lenovo thinkpad'te mesela klavye altinda iki ram slotu ve iki tane de anakartin altinda var.

Yanyana olanlar ram

Eğer ikinci el almışsan belki sahibi ram'ini kendine saklamış olabilir. Ama altta olanlar da ram zaten. Üst kısmı ek olarak yükseltmek isteyenler için yapmış olabilirler.
Bilgisayarın orijinal ram kapasitesine internetten baktınız mı?

@ekşiduyurusever +1
alttaki ELPIDA marka entegreler ram.

gpu-z kur bir bak bakalim ram'in ayrintilarina.

ram temizlemek de ilk defa duydum aga 20 senedir bilgisayar kullaniyorum.

hahah bilgiayarimi tamir icin alan arkadasim geldi aklima, "bilgisayarinda ram yok?" demisti o da.

klavyenin altindaydi benimki

ama normal tabi sasirmasi genelde 2+2, 4+4 seklinde koyarlar tek 4 ya da 8 yerine.

Google Search kontrol panelinden haric tutulan sitelere ekliyorsunuz:

Turkcesini bulamadim ama asagidaki adreste "Exclude sites from your search engine" basligi altinda adim adim anlatiyor:

support.google.com

@crown hocam baya uğraştım ama bu sitelere gömülen arama motorları için bir çözüm olsa gerek. ekledim bazı siteleri ancak çözüm olmadı maalesef

iphoneu hic sevmeyen ve tamamen gereksiz fiyatlandirilmis bir ürün oldugunu düsünen biriyim. telefon olarak su anda iphone ile yapip ortalama bir android ile yapamayacaginiz tek sey yok, %99 ihtimal ile orta androidli telefon iphone un en üst modellerinden daha iyi normal kullanimda.

ama kamera olayinda iphone 11 cok ciddi olarak iyi. hem video hem fotografta iphone 11 cok cok basarili. androidin de burada yeni basarili telefonlari var lakin iphone 11 aldi citayi baska bir yere koydu.

klasik insan icin dslr kameraya gerek kalmadi, ama eglence ve ciddi olarak ögrenmek isteyen insanla bu isten para kazanan kisiler icin yine klasik kameralar gerekiyor.

fotograf, video isi optik isi, fizik isi, ne kadar alan, lens, mercek, sensör varsa o kadar kaliteli. nokta. üzerine laf söylenmez.

iphone kamera olarak iyi, ama isleme bakimindan cidden inanilmaz basarili sonuc veriyor, bundan dolayi normal insan(ben) icin kamerasi süper, diger bahsettigim durumlar icin hala klasik kamera daha iyi.

"klasik insan icin dslr kameraya gerek kalmadi, +1

lakin düşük ışıkta anlaşılıyor en büyük fark. ayar yapmayı biliyorsan hele, hala 4-5 senelik dslr'larla hiçbir telefonun çekemeyeceği düşük ışık fotoları çekebilirsin. ışık bolken fark az, ama o zaman da değiştirilebilir lenslerin artısını görüyorsun foto makinelerinde. mesela hiçbir telefon ile şu bokeh kalitesini alamaz, alan derinliği ayarlamasını yapamazsın.
i.ytimg.com

iphone 11 daha iyi değil, artısı lensini çok güçlü bir işlemci ile birleştirmesi. günümüz fotoğrafçılığı fotoğraf işleme teknolojilerinin ekmeğini çok yiyor, telefonlar bu konuda arayı kapatmayı başarıyor. ama 4-5 binlik dslr ile çektiğin fotoyu nasıl işleyeceğini bilirsen iphone 11'den ya da başka kaliteli telefon kamerasından daha iyi sonuçlar alırsın. videoları izlemeye üşendim ama iphone 11 computational photography işini de yapıyor, makineler otomatik değil o kadar; onlara müdahale etmedilerse belirli durumlarda telefonun göze daha güzel gelmesi normal.

fotoğraf çekme deneyimini ayırca yaşamak isteyenler haricinde makine almanın bir anlamı kalmadı bence, tuvalete girerken bile yanına aldığın bir cihazın bu kadar iyi fotoğraf çekmesi çoğu insan için yetiyor. mesela benim foto makinem var farklı lensleriyle birlikte ama değil iphone 11, 2500 liralık cep telefonumla bile beni tatmin eden işler çıkarabiliyorum. ki ben sürekli yanımda taşıyabileyim diye aynasız makine kullanıyorum, mont cebine sığıyor. yine de her yere her zaman götüremiyorsun. "günlük yaşamdan kareler" bıdısı için telefona muhtaç kalıyorsun ve iş görüyor.

telefon kameraları hayli gelişti.
bende s8 var mesela. neredeyse 4 yıllık telefon; ama ne zaman fotoğraf çeksem "vay canına" diyorum. son çıkan telefonlar iyice hayvanlaşmışlardır diye tahmin ediyorum.
bence, bu işle profesyonel ilgilenmeyen birisini yani öyle instagram'a atmalık fotoğraf çekimi için telefon kameraları gayet yeterli.
hele iphone 11, sanmıyorum ki ortalama bir kullanıcı için pro kamerayı aratsın.

1- bende geliri yüksek göstermeme rağmen 5bin geldi.
erken ödeme ekranı çıkıyor istersen ödeyebilirsin anlamına geliyor diye tahmin ediyorum.

2-para hemen yattı nasıl bir sıkıntı olacak.

3- bir miktarda komisyon kesiyor 5700 civarına denk geliyor.
diğer bankalarda o kadar düşük olduğunu sanmıyorum.

bende ne yapacağımı bilmiyorum her şey pahalı

2- birisi onayladığı sözleşmede yalan beyanla ilgili bir madde olduğundan bahsetmişti sözlükte. Tazminat vs cezası varmış sanırım. Bilen biri varsa yazarsa süper olur.

store.donanimhaber.com



Şöyle bir şey buldum donanımhaberde

@esinsin, tazminat ne kadar olacak ki? en fazla 5000'i hemen ver. ya da 5100 olarak geri isterler, doğru mu?

1. Evet. Kredi onay ekranında kredi başlangıç tarihi ve taksit sayısını seçmen yeter.
2. Krediyi ödediğin takdirde hiç sorun olmaz.
3. Serbest piyasa. Her bankanın faizi farklı olabilir. Ancak faizi düşük olan ürün kullandırma mecburiyeti koyar sözleşmeye, almadığı faizi kart aidatıyla geri alır.
Not1. Gelebilir. Şöyleki daha önce herhangi bir kredi ürünü kullandıysan (kredi kartı, kredili mevduat hesabı, kredi,vb) KLB skorun oluşur. Düzenli ödediysen yükselir. 10bin liraya kadar artık hiçbir banka çok sorgulamıyor. KKB yüksekse ok. Senin eğitimde iyi. Başı ağrımaz bankanın. Krediyi batırsan batık krediyi şirkete satar o tutarla banka batmaz.
Not2: aslında bu dönemde bu tarz ithal ürünlere, çok acil değilse ve para kazandırmayacaksa para yatırmak, gelişmiş ülkeler için hiç mantıklı değil. Bizim gibi gelişmekte olan enflasyonist ekonomili ülkelerde ise aldığın yanına kar kalır, hatta satarken kar edersin. Para değerimi korumasının yanında kar edersin çünkü alım gücü her gün düşüyor ve insanlar ikinci ele rağbet ediyor (bkz otomobil) bu yüzden doğru planlamayla alınabilir.

@avatar is back hiç bilemedim ki ucu açık yazmışlar. Ondan ziyade davalık bi durum olup da yalan beyandan işlem filan yapmaları daha korkutucu bence. Yine de devletle işim olmaz memuriyet filan gibi dersen risk alabilirsin ama ben korkuyorum bu tarz şeylerden.

@hem şişko hem deli farklı tutarlarda kredi onaylanabilir ya da red edilebilir. Bankaların kredi tahsisinde baktıkları birinci şey KKB puanı. findeks’ten 10 küsür liraya öğreniyorsun. Sonra senin beyanına bakıyorlar. Gelir, gelir düzenli mi? Evli mi? Giderler? Kira? Bakmakla sorumlu olduğu kişiler? Vs. Vs. Ancak KKB iyiyse ve gelir yeterliyse sorgulamazlar. Konut kredisinin onayı 2 dkda çıktı mesela tek bir açıklama yapmadım. Ama ben bankacıyken müşteriyi tanımak anlamak için 20 dk çay ısmarlayıp sohbet etmişliğim vardır. Parayı neden istiyor? Geliri düzenli mi? Vs vs

Bankanın, hatta şubenin politikasına göre değişebilir. Bir hafta şubeye kredi hedefi gelir, gözü kapalı verirler. Diğer hafta bireysel emeklilik hedefi gelir krediyi sallamazlar. Gibi gibi. Ya da banka derki bu ara çok kredi verdik, artık ticari ve konut kredilerine ağırlık vericez. Bireysel askıya alıyorum der.

Ancak 10bin lira para değil gerçekten. yeni düzen dijital bankacılık. Düzenli ödüyorsa ver gitsin.

kelebek etkisi.

toplumsal bölünme, terör, mafya, çeteler, kamudaki kokuşmuşluk, askeri vesayet vs... hepsi bir araya gelince herşey dibe vuruyor. fakat bunlar kısmen saf dışı kalınca şeffaflık, teknoloji, eğitim sayesinde herşeyin kalitesi artmaya başladı. ben böyle düşünüyorum.

Terörle mücadele. 1984-2000 arası Terörü bitirmek için büyük paralar harcandı. 1999'da deprem sebebiyle 2001 krizi geldi.

1950-1980 arasında da Sscb- Abd'nin çekişmesi sebebiyle sağ-sol çatışması.

Konunun uzmanı olmamakla birlikte, merak edip okuduğum şeylerden de anladığım kadarıyla ülkenin farklı dönemlerine etki eden farklı süreçler bu soruya biraz ışık tutmakta. Üstteki cevapta özetlendiği üzere, ülkenin içinde bulunduğu problemler ve dünyanın siyasi iklimi yüzünden Türkiye ekonomik olarak rahat hareket etme şansı bulamamış ve eldeki para ne yazık ki zaruri şeylere aktarılmış veya aktarılmaya çalışılmış gibi görünüyor.

Yine, üstteki cevaba ek olarak Körfez Savaşı, Kıbrıs Barış Hareketı ve sonrasındaki ambargolar, terörün sürekli destek bulması gibi sebepleri de bu durgunluğa sebep olarak sayabiliriz. Kişisel olarak o dönemlerde paranın yüklüce çalınabileceğine veya çarçur edileceğine inanmasam da hiç olmadı diyemem. Ama geçmiş hükümetlerin bugünkü durum kadar rahat hareket alanları olmadığını söyleyebilirim, hatta geçmişte parasal denetleme kuvvetler ayrılığı nedeniyle daha sıkıdır diye tahmin ediyorum.

Bugünün şartlarına bakarsak, mevcut hükümet göreve geldikten birkaç yıl sonra dünyada 2008 krizi baş göstermişti ve parasal genişleme sonrası dolarlar yer yere uçtu, bu havadan Türkiye'de faydalandı , üst üste büyüme rakamları görüldü. Bununla birlikte seri özelleştirmeler ile ciddi paralar ülkeye girdi. Sonrasında bu paranın nasıl kullanıldığı ve geldiğimiz nokta ortada ona değinmiyorum.

Bu kaynak bolluğu eski yönetimler için geçerli olan bir durum değildi diyebiliriz ve dünyanın iklimi ve siyasi gelişmeler de çok farklıydı. O dönemlerin durgunluğu mevcut şartlardan kaynaklanıyor.

Kişisel fikirlerim bu yönde, dağınık olduysa kusura bakmayın :)

Cia'in yeşil kuşak projesi 20 sene sonra meyvesini verip, örgütlerinin siyasi ideolojisine yakın bir cenahın iktidara gelmesi ile, yıllar sonra demokratik bir ülkeymişiz algısı abd tarafından yaratıldı ve para ülkemize aktı. 2002de cem uzan gelse son yılımız yine ekonomik olarak 90lardan farksız olurdu. Gülen projesinin itibarsızlaştırılması ile abd fabrika ayarlarına döndür tuşuna bastı ve ekonomi ortada, bizim gibi kırılgan ekonomiler kelebek etkisinden etkilenmez, bizim gibi kuklaları yönetenlerin insiyatifinde hareket ederiz.

superior +10.000.
Yaş olarak da bu bilgilerin doğru olduğuna şahidim.
Zaten serbest piyasaya 1980 gibi geçildi. Ondan önce sanayinin gelişmesi için ithal ikameci sistem vardı, ülkenin daha önce daha geri kalmış gibi görünmesinin nedeni odur, işte kot pantolon veya lüks ürünler bulunmazmış vs. (Ki bu sistemi de yanlış görmemek lazım, bu yapılmasaydı da sanayi bakımından iyice boş beleş bir ülke olurduk, şimdi iyi kötü bir kapasitemiz var, bu işler debriyaj fren dengesiyle kalkmaya benzer, fayda zararına göre sistem değişmiş).
1980-90 arası o geçişin hukuki idari toplumsal uyumu ile geçti (+güneydoğuda terör sorunu da kısıtlayıcı tabii).
1995'den sonra (sanırım tansu'nun gidiş yılı oluyor) bana göre işler düzeldi. Aslında şimdi düşününce 1999 depremi olmasaydı işler bayağı da yolunda gidiyordu. O dönem AB'ye uyum da hızlandı, o zamanlar küçümserdim ama şimdi anlıyorum ki, Ecevit koalisyon hükümetinin yaptığı düzenlemeler de ortalığa bir çeki düzen vermiş.
O yılların iyi geçtiğini şuradan da görebilirsiniz, ekonomik başarı sanat spor diğer alanlarda da başarı doğurur. 2002'de dünya kupasında iyi bir yere gelmiştik (yarı final miydi şimdi bilemedim), türk dizileri ilk defa o yıllarda orta doğuyu balkanları kasıp kavurmaya başladı (Gümüş, asi vs. dizileriydi ilk. Fatmagül filan çok sonraki mesele), Tarkan da o yıllarda kasıp kavuruyordu şıkıdım diye, Kıytırık zannedilen ama aslında çok önemli eurovision'u da 2003'de kazandık.
Bunları şundan söylüyorum, zaten belirli bir aşamaya gelmişti ülke. Tümüyle de yenmiş soyulmuş diye bir şey yoktu.
En önemli diyeceğimi de en sona söyleyeyim. Türk toplumunda her zaman kırsal nüfus oranı şehir nüfusundan fazlaydı, işte bu yıllarda denge şehirli nüfusa doğru kaydı.
İmaj açısından bu öyle basit bir şey değil. Köylüyseniz zengin de olsanız alacağınız traktör, karınıza düzinelerce beşibiryerde burma taksanız, bir sürü buğday üretseniz yine de ayağınızda şalvar, bakan memleket ne fakirmiş sanır. Ama şehirde adidas taklidi ayakkabıyı giyen genç modern görünür, vay be ne modern olduk, ilerledik denir.

Çalındı derken zimmeti mi kast ediyorsunuz? Elbette her siyasi iktidar kendine menfaat sağlar bu siyasetin doğasında olan bir şey dünyanın her yerinde de bu iş böyle.

AKP iktidarlarında inşaat sektörüne yatırım yapılmasının sebebi inşaat sektörünün motor sektör sektör olması bir çok sektörü fonlaması ve düşük yatırımlarla yüksek kar sağlaması sebebiyle kalkınmada kullanılması. Ayrıca hükümetlerin kalkınma politikalarını kalkınma planları belirler hükümetler sadece uygular. Sanılanın aksine Türkiye'nin inşaat sektörüne ayırdığı pay yüksek değil.

Evet inşaata yatırım yapıldı ama teknolojiyede yatırım yapıldı eğitime sağlığada yatırım yapıldı savunma sanayiinde Türkiye tarihinin zirvesinde. Basit bir telsizde bile dışa bağımlı Türkiye bugün dışarıya ihracat yapıyor. Yerli savunma sanayi sayesinde tek seferde tarihin yüksek ihracatını yaptık. 2000'li yılların başında ordumuzun envanterinin %80'i dışa bağımlıydı bugün bu nispet tam tersi.

Biz burada suçlu aramıyoruz şahsen "çalma" iddiasına katılmıyorum. Eski hükümetler döneminde dünyadaki şartlar farklıydı ülkenin öncelikleri ve imkanları farklıydı ayrıca eski hükümetler AKP hükümetleri gibi güçlü değildi. Bürokrasi askerlerin elindeydi siyasetçinin günümüzdeki gibi hür değildi. Ayrıca eski hükümetler döneminde de kısıtlı imkanlara rağmen yapılan bir çok yatırım var mesela GAP, Atatürk barajı, demir çelik fabrikaları vb.

Yukarıda yazanlara ilave olarak o zamanki hırsızlıklar genelde şahsi ya da nisbeten daha küçük bir grubun yararına oluyordu. Aynı zamanda devlette bir audit mekanizması vardı (Sayıştay). Dolayısıyla daha az organize idi. Bir de hırsızlık, sistemde dolaşan para içinden yapılıyordu. İlk Özal döneminde Cumhuriyetin taşınmazlarının satılmasının önü açıldı. Bu sisteme daha fazla para soktu, tabii bu para da paylaşıldı. Son dönem Türkiye'sinde Cumhuriyetin kefen parasını dahi bu talan kaynağının içine soktular.

şöyle bir video buldum ;

www.youtube.com

belirli yerlerinde iphone'dan da bölümler var ama yüzmilyonlarca ürün heralde böyle elde tek tek üretilmiyordur??

Nane limon iç iyi gelir (der annem)

nane, rezene çayı mide ve bağırsak bölgelerini rahatlatır. ağrının yediğiniz yemekten kaynaklı olduğuna eminseniz ve bitki çayları işe yaramazsa 1 tane buscopan plus için.

isometric diye aratabilirsin.
illustrator olur.
kendin yapacaksan isometric grid yap kendine yada template indir.
ücretsiz yapacaksan vektörleri ajansların yaptıkları setler olarak indir yoksa farklı ajans ve kişilerin yaptığı ücretsiz şeyleri biraraya toplarsan hepsi farklı konseptte çizim olacağı için sonuç böyle iyi olmaz.

yapmak istediğin şey isometric, adobe illustratorda yapabilirsin.

isometric adobe illustrator actionları mevcut.

free ya da envato marketten satın alabilirsin.

onun dışında illa kendim yapıcam dersen tutorial izle teknik için.

tabi hiç bilmiyorsan açıp içi dolu çember çizmek bile imkansız oluyor, çok sık program öğrendiğim için kendimden biliyorum.

tamamen alakasiz tercihen farkli alfabe kullanan bir ulkenin gundemini sectim ben, baska yol bulamadim...

ayarlardan konum olarak usa Meksika gibi bir yer seçin, bende uzun süredir bu şekilde tr gündemini görmüyorum.

Yeni versiyonda(7-8) ses tuşuna taşınmıştı hardreset belki versiyonlamayla 6 da da aynısıdır. İphone 8 hardreset talimatlarını izlemeyi deneyiniz.

Home + Power en az 10 saniye sürüyor. Hatırlatmış olayım.

Bir de bunun itunes'a bağlıyken power + home tuşuna basıldığı versiyonu var.
onu da deneyebilirsiniz.

tuslardan biri calismiyor olabilir.

subscene'de buldum ben eşekherif'in, göremediniz mi?

Anladığım kadarıyla indirilmiş dosya üzerinden izliyorsunuz. BS Player ile otomatik olarak altyazıları indirebilirsiniz. Dosyayı açtığınızda direkt olarak mevcut altyazılar karşınıza çıkar.

Onun üzerine arsa, işçi, makine maliyetlerini de ekle istersen

bizimkilerin yaptıkları lk depremde yıkılır. ayrıca deprem bölgesinin olmadığı yerde de bu tarz yapılara ihtiyaç duyulmaz.

hepimiz kendimiz yapalımdan ziyade büyükçe bir firmanın yapmasını kastettim. üniversitelere yakın yerlerde olur ya öğrenci evleri için siteler yapılır. 3-4 katlı tamamı 1+1 , 1+0 dairelerden oluşan. ona alternatif olarak bu aklıma geldi.

48 saatlik bir işe de 12 daire yapıldığında çokta bir işçilik maaliyeti düşmüyor ki.

yani tamam 30-35bin liralardan da fazla olsun kastım direkt fiyat değildi. yine ne kadar artarsa da normal dairenin kat kat altında çıkıyor fiyat

Büyük şehirler için yatay mimari sıkıntı.

ben ingiltere'de bu tip evler inşa eden bir şirket için çalışıyorum. yangın yönetmeliğinden dolayı yasaklamak üzereler. artık 3 kat üstüne çıkamayacağız gibi. daha önce limit yoktu. şu an 6-7 katlı bir şantiyemiz devam ediyor. ev tipi olanlardan da binlerce yapıyoruz.

maliyeti 30 bin tl değil. keşke olsaydı..
bunun için fabrika kuruyorsunuz öyle anlatayım olayı.

depreme dayanıklılık konusunda sıkıntısı yok. bu tip inşaat bir vizyon olayı. düzgün çalışırsa birmiş bir katı 1-2 günde teslim edebileceğin bir yapıdan bahsediyoruz. inanılmaz bir vizyon.

türkiye'de asla tutmayacak bir olay.

türkiyede çok çeşitli konteyner ev yapan firmalar var, yeni de değil.

hem de ne şekilde istersen öyle yapıyolar.

bunlar da konteyner iskeleti zaten.

Tr de yapılan evler de bundan çok farklı değil zaten katları atıp alcıpanla ev oda ayrımı yapıyorlar. Anadoluda öyle yuksek fiyatlı ev nerde var ki büyük şehirler hariç. Bu 48 saatte yapılması imkansıza yakın ince işcilik elektrik boya badana olamaz yani imkansız. Bi de farkettiğin gibi hep aynı tip oda oluyor konteynerler standar öyle biraz daha büyük olmuyo ya 20lik ya 40lık

Bu tür prefabrik yapılar bazı alanlarda çok iyi işleyebiliyor. Örneğin otel, yurt, toplu konut gibi aynı veya benzer modüllerin çok sayıda tekrar ettiği uygulamalarda inşaat sürelerini inanılmaz kısaltabilir. Ancak fabrikada üretildiği için adet sayısı önemli. Avrupada özellikle şehir merkezinde şantiye kurmanın zorluklarına karşı da tercih ediliyor. Çin'den gemiyle otel odası getirtilebileceğini bile duydum.

Ülkemizde neden tercih edilmiyor? Belki işçilik maliyeti avrupadaki kadar yüksek olmadığı için olabilir. Ben bir mimar olarak böyle bir prefabrik yurt tasarımı projesinde çalışıyordum ancak krizden sonra konu kapandı.

Ahşap ev de tercih edilmiyor mesela, betonarmeden daha ucuz ve pratik. Ama dezavantajları benzer olduğu için tercih edilmiyor.

1- yangın
2- bakım gerektrmesi
3- kullanım ömrünün betonarmeye göre kısa olması
4- %50den fazla ucuza geldiğini sanmıyorum. İnşaatın ince işleri yine olacak (elektrik tesisatı, evye, kombi, ekstra yalıtım malzemesi vs.)
Betonarme kaba kısmı da o konteynerlerin satış ve kurulum ücretini pek katlamıyor olabilir. Standart bir konteyner 3x7 m= 21 m2
Bir betonarme inşaatın anahtar teslim maliyeti 1400 tl/m2 civarıydı en son. (üzerine müteahhit karı eklenecek tabi, mesela %30)
Oradan karşılaştırın

Betonarmeden daha ucuza gelmez, belki kafa kafaya gelir.

Betonarmede parayı tutan ince işçilik ve ince malzeme maliyetidir. Isı yalıtımı problem değil, konteynerde de yapılıyor.

Istanbul, Goztepe. 5 bin lira.

Eger dokunmatiginde sorun yoksa (tikladiginiz yerleri algiliyorsa sorunsuzca), dis yuzeydeki cami degistiren telefoncular var.(ha ne kadar saglikli olur, sizi ne kadar goturur bilemem, arastirin)

Orijinal taktirayim derseniz komple dokunmatikle birlikte panel degisecek. O da biraz tuzlu.

Gecmis olsun ve evet telefon fiyatlari insani enayi hissettirecek kadar cok.

o siyahlık gittikçe artacak.

panel gitmiş, dokunmatik ve camda sorun yok zaten. kullanabildiğin kadar kullan ama çok sürmez bence telefon bakmaya başla.

@brkylmz dokunmatikte de camda da herhangi bir problem yok hocam.

@nabrukk hocam, yeni panel alırsam sorun ortadan kalkmış olmayacak mı? 150-200 liralık olanlardan alırsam da daha sonra tekrar problem çıkar olarak anladım mesajı? açıklar mısınız?

gecmis olsun. birkac gundur kullaniyorsan ve bir gariplik farketmediysen dokunmatigi saglamdir, sadece lcd'sini degistirmen lazim. ifixit.com'dan hem ekrani hem de gerekli tornavidalari satin alabilirsin. adim adim da gosteriyor. kendin yapabilirsin.

panel'i çerçeveden nasıl ayırmayı düşünüyorsun? elindeki telefonda bunlar bütünleşik ve camı kırmadan ayırmak, yeni paneli monte etmek çok zor. çerçeve-dokunmatik-panel bunları bütünleşik paket olarak satın al.

tamir kiti alıp kendin yapmayı çok düşünme. ben videolarını izleyip vazgeçtim. zaten artık çoğu telefonda vida,civata vs. yok. sıcak hava tabancasıyla ısıtıp öyle ayırıyorlar ekranı çerçeveden.
aslında ekran değiştirmeyi de çok düşünme.android bir telefonumu geçen hafta tamire verip ekranını değiştirttim.250 lira verdim.ertesi akşam kaldırdım attım. olmuyor işte, yapamıyorlar.eksi hassasiyeti olmuyor. ben yaptırdım çok iyi oldu halen kullanıyorum diyenler de zate gitsin loto falan oynasın, iyi denk gelmiş.

Sutlu nescafe +1
Ekran degisecek komple :(

Mümkün, her cihaza ayrı ayrı hız sınırlayabilirsin. Modemin arayüzüne gir biraz kurcukla basit mantığı var.

Ya da direkt modem modeli ile internette arat.

modem arayüzünde bulamadım maalesef :/

www.youtube.com

şunu denedim çalıştı ama pc kapatınca sınırlama da kalkıyor sanırım. kalıcı çözüm bulmam lazım

modem arayüzünde yoksa yapamazsın. ayrı bir router bağlayarak yapabilirsin. modemden sonra, kullanıcıdan önce bağlanacak. yani wifi vs bu cihaz dağıtacak.
ekstra bir yatırım maliyeti olur. ayrıca kurulumu da yapman lazım. modem destekliyorsa hiç uğraşmana gerek yoktu tabi ama tilgin nasıl bir modemdir hiç bilemiyorum.

Cihaza sınırlama vermek yerine başka bir yöntem daha var ama onu da modemin destekliyor olması lazım. Ben onu kullanıyorum ve benim için daha kullanışlı.

Bazı modemler birden çok bant genişliği üzerinden sinyal gönderebiliyor. Ben 2.4 GHz bant genişliğini 2mb ile sınırladım, 5GHz ise sınırsız (zaten modem buraya sınırlama getirmeye imkan sağlamıyor).

Bunların ikisinin ağ isimleri de farklı (ve gizli). Haliyle birisi cihazını internete bağlamak isteyince onu 2.4Ghz lik yayına bağlıyorum, böylece benim internetimin hızı etkilenmiyor.

Bu WLAN ayarlarının altından yapılıyor ama dediğim gibi modemin desteklemesi lazım.

iki ekranı da yan yana koyup minimousemacro gibi bir programla macro kaydedip çalıştırın.

www.jitbit.com

şu siteden programı indirip çok küçük bir makro hazırlayıp 10-20 dk da tüm listeyi atabilirsiniz. Excelden verileri klavye hareketleri ile tanımlayın bence daha pratik olur. Youtube'de birkaç örnek izleyip çözersiniz zaten nasıl kullanıldığını

neticede hak temelli bir düşüncenin yıldönümü olduğu için çiçek yersiz bir hediye, bu günü bağlamından koparmak demek

@freebird bugünün bağlamıyla alakalı hediye öneriniz nedir hocam?

Kadınlar gününde sevdiceğimi hatırlayıp masasında görüp mutlu olacağı güzel,ince bir hediye almak istiyorum yahu?

Benim bildiğim kadınlar gününde sevgililer günü tarzında hediye hoş karşılanmıyor. Hatta günün amacına ters bluunuyor. İlla da eminseniz iyi karşılanacağına, ilk gruptaki hediyeler daha zarif.

Ben kadınlar günü diye anneme de hediye ya da çiçek aldığım oluyor. Amaç karşınızdakini iyi hissettirmek, böyle arada sırada imkan varken güzellik yapmak. Bence sevgilinize çiçek/hediye almanızda sakınca yok.

Sevgiliniz nasıl biri ne tarz şey sever bir şey yazmamışsınız bu yüzden pek yorum yapmak güç. Eğer iş yerine/okuluna gönderim yapacaksanız buket çiçek gönderebilirsiniz.

Beğenir mi bilmiyorum ama bu lilyana ürünleri de çok beğeniliyor. Sitesinde farklı ürünlerde var:

www.lilyanaflowers.com

bence pasakilici alin, halk arasinda pasa kilici 1m ye ulasinca ev sahibi olacagina inanilir, siz de karta nice 8 martlara, calisarak emeginin karsiligi bir ev sahibi olman dilegiyle gibi bir seyler yazabilirsiniz. hem anlamli olur, hem de iki gun sonra solup gitmez, verdiginz paraya deger.

Grup 2’yi eliyorum çünkü kütükte olanlar güzel durmuyor.
Grup 1’de 3.sü güzel ama şekil olarak güzel sadece, işlevsel değil. O saksıdan çıkarması gerekecek, yoksa 1 ay sonra ölecekler.
Bence en güzeli aranjman veya vazoda çiçek göndermek, yaşadığı kadar yaşasın, 15-20 gün sonra solunca çöpe atsın.
Şu sitenin çiçekleri çok ama çok güzel oluyor:
www.gazeboflowers.com.tr

ben olsam yürürdüm - 10 dakika sürmez - tabi beşiktaş sahilden diye düşünüyorum :-)

yürümek +1. otobüs olsa ne olucak. zaten trafikten ilerleyemez.

kendin toplasan daha ucuza gelir sanki.Bir çiçek sepeti gibi yerlere bak netten.Normal market vs lerde bulacağını pek sanmam böyle.

Ne yazıkki istediğini şekilde hediye kutu hazırlayan bir yer yok. :(

Bikutumutluluk'ta benzer şık, hediye kutuları var. Linki bırakıyorum: www.bikutumutluluk.com siteyi biraz kurcalarsanız başka çeşit kutuları görebilirsiniz.

En mantıklısı kutuyu sizin hazırlamanız. Üstteki linkten kutuyu alıp, içini istediğini gibi hazırlarsınız. Yanılmıyorsam Miniso mağazalarında da bu tarz kutular mevcut.

Kadıköy'de nüfus müdürlüğünün oraya çıkan yolda kutu şehri diye bi dükkan var, websiteleri şuymuş: kutusehri.net google maps'te dükkanın fotoları falan da var, ben de adını hatırlamıyodum, yerine bakarak buldum tekrar. bu tür kutu satan bi sürü yer vardır kesin de ben bi tek burayı biliyorum.

ben buraya bir kere gittim, bi arkadaşıma el yapımı bir hediye yapmıştım, hediye kutusu aldım, içine doldurulan şu kırpık kağıt malzemelerden de vardı. Bi sürü çeşit kutu vardı gördüğüm. Kutuyu ve o kırpıkları aldıktan sonra gerisini kafanıza göre istediğiniz yerden alıp doldurursunuz, bence çok pahalıya gelmez, olur gayet.

Tabi buradan sadece kutuyu alırsınız, ama alacağınız diğer şeyler her yerde bulunabilir, çok pahalı olmayan şeyler anladığım kadarıyla. o yüzden kolay olur gibi geldi bana.

herşeyi geçtim gösterdiğin linkteki kutunun içinde özellikle iran çayı hibisküs 30 gram diye geçen hibisküsün en kalitelisinin kilosu 30-40 lira arası.

3 için yazıyorum, tazminatta -doğru hesaplanmışsa- çok fark olmaz ama işe iade davası açıp kazanabilir.

2. maddeye cevap : yaşı dolmasına az kaldığına göre cogu prim 2008 öncesinde yani yüksek aylık bağlama oranı ile yatmıştır. yani 2 sene asgari ücretten sgk öderse alacağı maaş düşecektir.

not : siz yine de bir profesyonel danışın.

1- Tazminat dediğin kıdem tazminatı ise, işten çıktığı gün almaya hakkı var. Direkt isteyebilir hepsini. Ödemezlerse icra takibi yapar.

2- Bilmiyorum.

3- Kıdem tazminatı artmaz ama işten çıkarılma nedeni geçerli bir neden değilse işe iade talebinde bulunabilir.

1 tek seferde alınmıyor değil bu tamamen anlaşmaya bağlı alınabilir aslında ve alacağı en yüksek miktar ihbar tazminatıyla bile 100k olmaz tavan ücret uygulaması var 6bin500 civarı 2020de

2 prim nasıl yüksekten yatıyor ki net maaşı 4bin yüksekten kastı aldığı ücretten yatıyordur demek olabilir sgk tavanı 15binlira mı ne ve soru tam anlaşılmıyor iktüramiyeyi almakla ne alakası emekli maaşının

3 düşebilir yasa cok değişti

3ü yanlış yazmışım

avatar özelden mesaj attım

Sadece bunu bulabildim sanırım dediğiniz değil ama.
mega.nz!ZUEBGayZ!z2sQEkKuT5dozM_-vh7PRg

@sta hocam dosya geçersiz diyor tekrar atma şansınız var mı?

up

mega.nz!ZUEBGayZ!z2sQEkKuT5dozM_-vh7PRg link buraya yanlış mı pasteleniyor acaba

Eminönü'nde mutlaka bulunur bunlardan. Bir ara arkadaş müstakbel eşine bir kolye alacak diye orada girmedik dükkan bırakmamıştık. O kadar çok dükkan var ki. Pasajlarda özellikle bundan bulabilirsin bence.

neredeyse tüm bujiterilerde var bunlardan. gümüşse gümüşçülerde vardır. onlarda büyük çarşı merkezlerinde bolca bulunur ama gümüş önermem kararıyor.

Kadiköy taraflarina yakin isen, tas sandigi var bahariye'de. Internet siteleride mevcut: tassandigi.com

bağdat caddesi şaşkınbakkal'da mine ve melek gümüş takı var yan yana dükkanlar.
orada en güzelini bulursun, ama bütçeni aşabilir.
yine de bir bak istersen.

writing yine bir şekilde öğrenilir bence. bir kısmı ezberlemeye kaysa da sistemi oturtunca sınava uygun şekilde yazmayı öğrenebilirsin. ama speaking kısmı biraz zor sanki.

2-3 ay diyorum brn de. Dogru durust bir calismayla 2-3ay.

ahahah :DD Abi o şey ya, izleyici öyle görüyor. Yani sen öyle görüyorsun. Onlar normal görüyor ama yayınların bize aktarımı o şekilde oluyor.

easy'ye ek olarak, herhangi bir csgo maçına izleyici olarak katılırsanız aynı şekilde görürsünüz.

ahahah :D "spectator view" olarak geçiyor o mod. oynayanlar öyle görmüyor.

Abi bak çok basit bir şey söyleyeceğim.burası küçük yer,doktorlar traş falan deme,ilk iş bir kardiyoloğa git olan biteni anlat.bi tahlil ver,ultrasonla falan bi baksınlar kalbine,şakaya gelen bir taradı yok bu işin.güvenmiyorsan başka şehirde bir hastaneye git ama ihmal etme.risk budur oynama şansın olmayan bir iş bu,aksilik var diyprsan gideceksin.

Ekg eko çektir. Holter takarlar belki. Bunların sonucunda zaten tetkik konulu. İhmal etme geçmiş olsun.

Genc yasta erkeklerdeki kalp krizinde olum orani cok cok yuksek. Kucuk yer olsa dahi eko ekg illa vardir. Gerekirse daha buyuk yere gidin olmek istemiyorsaniz. Su an ufak ufak intihar ediyor olabilirsiniz.

Kalbim sıkışınca uzanıp dinleniyorum geçmezse ambulans çağrıyorum

Lutfen doktara gidin.

davranışsal iktisatta bolca tartışılmıştı bu konu :)

başlıca sebebi artık alternatiflere erişimin çok kolay olması. sosyal medya, tinder ıvır zıvır

efsanevi bir atasözü söylüyorum:

- gelin ata binmiş, "ya nasip" demiş.

bunu kadınlarda daha çok görüyorum. evlenme aşamasında bile.
"acaba hak ettiğimden düşük birine mi gidiyorum"

bu konuda bir fıkra vardı. taa yıllar önce dersanede matematik hocamız anlatmıştı. şimdi google'ladım kopyalayıp yapıştıyıroum:

Kadınların gidip kendilerine erkek seçebilecekleri bir erkek mağazası açılmıştır. Mağaza 5 katlıdır ve her kat çıkıldıkça, erkeklerin nitelikleri de yükselmektedir. Mağazada sadece tek bir kural geçerlidir: Herhangi bir katın kapısından içeri giren kadın, o kattan alışveriş etmek zorundadır ve eğer bir üst kata çıkmak isterse, tekrar aşağı katlara inemez. Bir gün bir grup kız arkadaş, kendilerine erkek seçmek için mağazaya gider.

1. Katın kapısında şunlar yazılıdır: 'Bu kattaki erkeklerin çalışacak bir işleri var ve çocukları da severler.' Kızlar yazılanları okur ve şöyle derler: 'Eh, hiç yoktan iyidir ama bir de üst kata bakalım.'
2. Katın kapısında şunlar yazılıdır: 'Buradaki erkeklerin iyi bir işleri var, çocukları severler ve son derece yakışıklıdırlar.' Kızlar: 'Hiç fena değil ama acaba bir üst katta ne var?'
3. Katın kapısında şunlar yazılıdır: 'Buradaki erkeklerin çok iyi birer işleri var, çocukları severler, son derece yakışıklıdırlar ve ev işlerine de yardım ederler.' Kızlar: 'Aman Tanrım, çok etkileyici ama yukarıda başka katlar da var.'
4. Katın kapısında şunlar yazılıdır: 'Buradaki erkeklerin işleri çok iyi, çocukları çok severler, gayet yakışıklı olup, ev işlerine yardım ederler ve ayrıca son derece romantiktirler.' Kızlar çığlık atmaya başlarlar: 'İnanılmaz, bir üst katta bizi neyin beklediğini bir düşünün!'
Ve bir kat daha çıkarlar...
5. Katın kapısında şunlar yazmaktadır: 'Bu kat boştur ve sadece, kadınları memnun etmenin mümkün olmadığını kanıtlamak için konulmuştur.'

Bunu söyleyen sevmiyodur, kesinlikle.
Sevilmekten hoşlanıyodur, egoisttir. Sevmesini de bilmiyodur. Uzak kalmak lazımdır.

Sevginin ne olduğunu ne kadar değerli bir şey olduğunu bilmeyen, kavrayamayan insanlar bunlar genelde. Sevgiliyi eşya gibi görüyor. Bir yeni modeli çakmaya yakın kararsızlık yaşarsın ya, ulan acaba bekleyip azıcık üstüne para koyup en yeni modeli mi alayım dersin. Bunlar için sevgili de böyle. Maalesef bu insanların da alınlarında böyle insanlar olduğu yazmıyor.

Bence çeşitli değişkenleri var ama ömür denen şeyi hiç düşünmedikleri ortada. Bir de maalesef saygı anlayışımız yerlerde olduğu için kadir kıymet bilme hissi de oluşmuyor. Yanlış bir düşünce tabii. Ama insanlar gençliğin verdiği toylukla böyle davranabiliyorlar. Ya da zihinlerinin olgunlaşmamasından.

kendi mutsuzluklarını garantiliyorlar, kendileri için çok da iyi oluyor. zeka olarak da pek parlak olmadıklarını düşünüyorum.

levpontryagin +1

oha ya, bence çok güzel yazmış. o kişi onun için özel değil demek ki, değiştirebileceği, sevdiği bir oyuncak.

"eh işte bunu bulabildim. ben daha iyisini bulana kadar en iyisi bu" diyorlar herhalde.

sevgiyi, birlikteliği de tüketim unsuru haline getirmiş instagramcı ve tiktokçu tiplerin düşüncesidir bu olsa olsa.

insan yeni tanışıp ilişki düşündüğü biri hakkında bunu söylese belki anlarım da güya sevdiği, ilişki içerisinde bulunduğu birine karşı böyle hesaplar yapan birinin samimiyetine ve sevgisine güvenmem şahsen. hiç sevmediğini, hiç sevilmediğini düşünürüm.

www.youtube.com

insan birini çok severse daha iyisini bulur muyum acaba diye düşünmez ki gözü ondan başkasını görmez bence bu düşünce yeterince sevmemekten kaynaklanıyor.

Aynı kurum mühendis ve uzman yardımcısı diye ayrı ayrı mı alıyor?

Benim ünvanım Uzman Yardımcısı (Bilgisayar Mühendisi) mesela.

Sadece mühendis diye alıyorsa, bunlar dış kaynak (outsourced) olabilir mi? Öyleyse uzman yardımcısı her türlü daha iyidir.

Leyiz, bildirileri kongreye, sempozyum, konferansa gönder. Bunları Google'dan bul. Konularına Göre arat.
Makaleleri dergipark üzerinden arayacağım dergilere gönder. Gorece yeni dergilerde yayınlanan daha kolay olur. Göndermeden evvel hangi derginin yazım kuralı ne ona bak. Dergipark nedir, nasın bulucam? Diyosan Google'dan yürü.

dergipark.org.tr

eğer yurtdışında mastera bavuracaksanız, yayın yaptığınız dergilein yurt dışında geçerli dergiler olması gerekir. dolayısıyla türkiyede yayın yapan dergiler, eğer sci türünde değilse çok da fark yaratmayacaktır. bu dergilerin neler olduğunu web of science veya bizim ulakbimin ulakbim.tubitak.gov.tr sayfasından bulabilirsiniz. tabi bu dergiler alandaki en iyi dergiler olduğu için çalışmalarınızın baya baya iyi olması gerekir ve yayın süreci de 1 yılı bulabilir.
daha modarate fakat hala kaliteli dergiler isterseniz journalfinder.elsevier.com burası konunuza göre size dergi önerebilir.
yok türkiye çıkışlı olsun uğraşmamayım derseniz: dergipark.org.tr ben sizin yerinizde olsam bunar arasında ingilizce yayın yapanları tercih ederim ki, başvurduğunuz yer, en azından ne yazdığınızı okuyup anlayabilsin.

kesinlikle bulaşmamanız gereken dergiler yağmacı dergiler olarak bilinen 1 ayda yayın yapan, yayın için para isteyen dergilerdir. bunlarda yayının çıkacağına hiç çıkmasın daha iyi. yağmacı dergi diye aratırsanız ne demek istediğimi anlarsınız.

bildiri; kongre, konferans ve sempozyumda sunulmuş çalışma demektir. bunlar zaten konferans kitabında yayınlanır otomatik olarak (yayınlamayanlar da var tabi, onları da listenizden çıkarın). yani aramanız gereken, bildiri yayınlacağınız dergi değil, bildiri sunacağınız konferans, kongre, sempozyum olmalı. konferans bulmak biraz network işi. bir kere bir konferansa gittiniz mi email listelerine girdiğiniz için size sürekli bildirim maili gelmeye başlar zaten. ilk adım olarak facebooktaki grupları takip edebilir ya da google'a find me conference yazarak çıkan siteleri alanınıza göre tarayabilirsiniz. mesela ilk çıkan sitelerden biri: www.allconferences.com

yeni mezun olarak başlangıç için alanınızdaki öğrenci kongrelerinden başlayabilirsiniz. alandaki konferans vb duyuruları, hala okulla irtibatınız varsa, ilan panolarına asılır. konferans için dikkat edeceğiniz şey de çok para talep edip, bol tatil ve/veya az bilim vaat eden organizasyonlardır. misal, gelmenize bile gerek yok 3000 dolar gönderin yeter diyenlerden uzak durun. uzay bilimlerinden öğretmenliğe, turizmden biyolojiye her konuyu kapsayan kısaca multidisipliner olanlardan uzak durun. önceki oturumların kitapçıklarına ulaşmaya çalışıp alıcı gözle bir değerlendirin. kitapçığa bir bakın yayınlanan bildiriler ne kadar bilimsel, ne kadar aklı başında ve ne kadar alanda ismi duyulmuş kişiler katılmış. bu arada konferanslara gttikçe meslekten soğuyabilirsiniz bu da bir uyarı olsun.

Seiko SEIRPD37J
Çok mutlu oldum.

Bugün oğluma ateşte yapılan el yapımı camdan jaguar heykeli aldım. Arkadaşıma yılbaşı kapı süsü. 4 yaşındaki yeğenime amigurumi bebek.

en son fular hediye edildi.

En son ailem doğumgünüm için bir kazak ve gömlek almışlardı

Ben de en son kardeşime seveceğini düşündüğüm bir resmi (şuradan: www.instagram.com ) çerçeveleyip vermiştim.

paspas

etkinlik bileti hediye ettim en son. tiyatro ve konser. bazı popüler etkinliklere güzel yerden bilet alırsan, hoş bir armağan oluyor.
bana da içine şeker ve çikolata doldurulmuş iki tane al yapımı süsleri olan kavanozumsu bi şeyler geldi. masada duruyor, atıştırmalık koyuyorum içine, görünümü güzel.
instagramdaki el yapımı ürün satan bazı hesapları takip ediyorum. fabrikasyon bir hediye vermek istemiyorum genelde. amigurumi oyuncak da çok aldım.

Ben de biletix hediye çeki aldım, gönlünce eğlensin. Hediye tavsiyesi : pegasus hediye kartı. Seyahat çok güzel hediye :)

swarovski'den bunu aldım:
www.gunkutsaat.com

Bana adidas sweatshirt alındı.

*bana hediye almak isteyen olursa, jordan 1 bloodline alabilirsiniz. Teşekkürler

kaft'tan çanta ve t-shirt alındı bana. çok sevdim kendilerini.

One plus 7 vs 7 pro epey yaz Google. Ve yine sırayla diğer model kombinaslarını dene.

@erva ordan 4'ünü de kıyasladım doğru düzgün bir fark göremedim. şimdi tekrar 2'li kıyasladım op7 ile op7t yi mesela. 100mah batarya 2-3.kamerada diyafram genişliği gibi çok ufak farklar var. cidden anlamıyorum.

YouTube da inceleme videolarına bak derim ozaman. Arada az fark olsa da sonraki çıkan model biraz daha pahalı oluyor.
Yine bu model telefonların Türk Face gruplarına da bakabilirsin bilgi için.

Liranov - Гюрза (Pitch Remix)

www.gutenberg.org
Burda direkt ucretsiz ebooklar var, tam istedigini karsilamiyor sanırım ama bi bakabilirsin

proxtpb.art(15.2.2012)

parantez içindeki kısım da linke dahil.

predestination izlemediysen

steven seagal'in

above the law
under siege
under siege 2
vs filmleri

kefernahum

(bkz: district 9)
(bkz: us)

batman returns.
bence şu zamana kadar çekilmiş en iyi batman filmi.
bunun harici beetlejuice var, onu da tavsiye ederim.
ikisi de aynı yönetmenin.
aksyonu bol olan istiyorsan da, atomic blonde tavsiye ederim. charlize theron döktürmüş.

the handmaiden - dram, gerilim diye geçiyor ama aradığın ‘vay arkadaş’ olayı bu filmde var.
Old boy’u da öneririm.

Haber okuma sitesi alternatifi; VOA( voice of america)
Seviyene göre haber okuyup hem de dinleyebilirsin.
Podcast olarak da Luke's podcast.

www.newsinlevels.com

TED videoları da var hem ingilizce hem türkçe altyazılı karşılaştırmalı da bakabilirsiniz. Altında direkt videodaki metin yazıyor.

Ücretsiz belediye kurslarına bak
Bbc Learning English
Etkili Pratik İngilizce
Youtube İngilizce dersleri

Grameri öndeden oturtmazsan haber vs tam anlamayacaksın.

Ayrıca Populer Science/ History gibi dergileri oku
Simple English Wikipedi oku

espresso english podcast'te epey faydalı bence. spotify'dan erişebilirsin.

Bu arada önemli olan başlayıp ara vermedenx her gün çalışmak. Kendi planınızla bile olsa 3 hafta hergün bi çalışın, bakalım yapabiliyor musunuz. Öneri kısmına sonra da geçebilirsiniz.