[]

hediye roma tişörtü bulmama yardımcı olur musunuz?

çok sevdiğim kuzenime roma'dan tişört getirmiştim kaç zaman önce ama eve yatıya gelen arkadaşlardan biri hacılamış sanırım, bulamıyorum :(
çocuk da soruyor nerede nerede diye, hep unutuyordum. en son haftaya cumartesi geliyorum dedim, benim tişörtü de getir artık dedi, "eheh tamam :(" dedim. o zamana kadar roma'dan alınmadığı anlaşılmayacak bi roma tişörtü bulmam lazım.

bilindik giyim markalarının romalı bişeylerini bulurum diye düşündüm ama markadan anlar. markasız ya da bilinmeyen markalı bişey olsa olur ama onu da nereden bulucam bilemedim. tişört baskı sitelerinden üzerine kendi markasını basmayan var mı? tish-o geldi aklıma ama orası kesin tisho diye basıyordur etiket.
ya da alternatifim ne olabilir, yardımcı olabilir misiniz?
teşekkürler...

şöyle bir örnek buldum, böyle turist işi bişey olsa çok iyi olurdu.
poshmark.com

 
@Belchior, mantıklı bir öneri ama siteye girip baktım, boyner için özel tasarım diyor :D
normal şartlarda buna özellikle bakmazdı ama çok sefer unuttum vermeyi, acaba almadı da buradan mu buldu düşüncesini aklına getirtmeyecek olması için bilindik marka olmasın demiştim. kaliteli olmasındansa oradan alınış görünmesini tercih ediyorum yani ama daha global markalara da bakacağım, teşekkür ederim.

  • Bruce  (07.07.18 20:48:51) 
[]

allahın bildiğini kuldan saklama anlamına gelen ingilizce deyiş var mı?

bunu açıklayan düz cümle değil mecaz ya da türevi bir kalıp ya da direkt cümle arıyorum. yakın anlamlar da olur, bildiğiniz bir şeyler varsa yazabilirsiniz; teşekkürler...




 
elephant in the room deyimi var.
don't try to hide the elephant in the room.

amarigalılar 800 pound gorilla diyormuş fil yerine.
  • passion rules the game  (06.07.18 21:34:14) 
[]

şekersiz kola-kalori sorusu

şindi farz edelim ki ben yağ yakmak istiyorum ve kalori sayıyorum(keşke gerçekten sayabilseydim ühüh), günlük sınırımı geçmemek için şekersiz kola içtim(zero demeyin cc kızıyor). bunu sürekli değil ama atıyorum, haftada 2-3 gün yapıyorum diyelim. yani kalorimi günlük hedefim dahilinde tutuyorum ve bazı günler öğünlerime şekersiz kola dahil oluyor.

bu durumda içtiğim şekersiz kolanın yağ yağma sürecine olumsuz bir etkisi oluyor mu? tamam sağlıklı değil, tamam içindeki tatlandırıcıların başka zararları var; orası kabul. benim merak ettiğim şey bir şeyin içinde şeker olmaması ve kalorisinin düşük olması kalori sayımı yaparken dikkate alınacak tek şey midir? yoksa o tatlandırıcı farklı bir şekilde kalori alımını tetikliyor ve nihayetinde yine kalori açısından sıkıntıya sebep oluyor mu?

olayı sadece kola boyutunda düşünmeseniz de olur, ben zaten tadını sevmiyorum şekersiz kolanın, tükettiğim bişey değil(şekerlisini tüketiyorum yıhyıh). millet böyle şeyler diyor, ben de merak ettim aslı astarı nedir diye.
teşekkür ederim...

 
Bunu @angelus reyize sorsana delikanlı.


  • Tears of Devil  (28.06.18 11:36:17) 
Kalori hesabına göre yağ yakımını etkilemez ama içerdiği tatlandırıcıların insülini etkileyip etkilemediği konusunda kesin bir bilgi yok, insülini etkiliyorsa efektif yağ yakımını etkileyebilir.


  • angelus  (28.06.18 11:42:05) 
hocam, şekerli ya da şekersiz kolanın gözlemlerime göre şöyle efektleri var benim bünyemde. şekersiz kola, tamam kalori olarak sıfıra yakın. ancak mühtemelen vücuttaki insülin seviyesini aniden değiştiriyor. artı, midenin hacmini kısa zamanda çok büyütüyor. mide hacmi büyüyünce de çöp mide moduna geçiş çok kolay oluyor. çöp mide benim doktorumun kullandığı bir tabir(tüp mideliyim). çöp mide modunda artık ne varsa mideye atıyorsun. mide hemen hazmediyor hacim geniş olduğundan (asit miktarı da normalden fazla). ondan sonra kalori sayma filan yalan oluyor. bu düzene alışan miden daha fazla kola istiyor filan.
2,5 senedir kola içmiyorum. sigara bırakır gibi kolayı bırakmak lazım. (ooww çok zararlı diyen tayfadan değilim, zaten diğer zararlarından haberdarsın)

  • o kadar da degil aga  (28.06.18 12:07:04) 
[]

hangi ayakkabıyı alayım?

1- www.ayakkabidunyasi.com.tr

2- www.boyner.com.tr

3- www.boyner.com.tr

3'ünü de beğenmediyseniz küfretmeden belirtebilirsiniz, herkes zevk sahibi olacak diye bişi yok, zevksizliklere de saygılıyız evelallah...

 
1 ya da 3. 2nin rengini begenmedim.koyu renk iyidir.


  • astrid  (21.06.18 00:59:44) 
tabii ki 2


  • killerbee  (21.06.18 01:00:22) 
1.


  • Amaranta ursula  (21.06.18 01:00:52) 
2'yi daha çok beğendim.
3'ün arkası bir acayip sanki.

  • Lim5  (21.06.18 01:03:09) 
3 numara iyi


  • şubatsonrası  (21.06.18 01:12:25) 
niye herkes 3 diyor, 3 en çirkini arkadaşlar?
ben ilk 1'i beğenmiştim, onu alacaktım unuttum almayı, onu ararken 2'yi gördüm, mavisini beğendim, çok şıkır şıkır ayol <3
sonra "hmm boyner'de de ölücülük varmış bi bakayım buraya" diye gezerken 3'ü gördüm, bi değişik geldi, onu da sorayım dedim.
3 diyenler kararını değiştirsin lütfen, teşekkür ederim...
  • Bruce  (21.06.18 01:17:10 ~ 01:17:42) 
@datnet, aslında en zevkli sen çıktın çünkü aslında hiç biri çok güzel değil. en az biri güzel olsa buraya sormadan çoktan almıştım zaten. içime sinmedi, yardımcı olsun arkadaşlar diye sordum ama hale bak...


  • Bruce  (21.06.18 01:19:28 ~ 01:20:17) 
en "kötünün iyisini" seçemedim. hiçbiri diyorum.


  • runagain  (21.06.18 01:21:52) 
sıralama yapıyorum, en iyisi 1.
2 ve 3 benzer çirkinlikte.

  • nice tnetennba  (21.06.18 01:54:39 ~ 01:55:40) 
3 ve 1 fena değil.


  • biravekahve  (21.06.18 02:11:47) 
3


  • hold short of the runway  (21.06.18 02:36:22) 
1 de güzel


  • hold short of the runway  (21.06.18 02:37:24) 
3 yine de. Bir numara param yetmedi aldım ayakkabısı, bi modelin boşu gibi görünüyor. İki başka bir renkte belki ama yine de proporsyonda bir sıkıntı var gibi. Üç belki tarzınız değildir anlarım ama en yapılandırılmış düzgün duran o. Skateboard yapsan zaten onu almazdın, sadece moda oldular ve tipleri benziyor o kadar.


  • kullanıcıadımbuolsun  (21.06.18 03:08:37) 
Bunların içinde 2 numara iyi.


  • sbryldrm  (21.06.18 10:11:48) 
Yalnızca 3.


  • teoridefeminist pratiktegeysa  (21.06.18 10:33:20) 
sakin ayakkabi dunyasindan alma


  • foster  (21.06.18 10:35:27) 
3


  • contavolta  (21.06.18 10:59:53) 
2 ve 3 güzel


  • tragedystreets  (21.06.18 12:42:03) 
Illa ucunden biriyse 2.


  • perfectum  (21.06.18 12:52:39) 
[]

zayıflayan insana başarı hediyesi

ablam uzun yıllar sonra baya kilo verdi, fit bir insana dönüştü. bugün doğum günü, konuyla ilgili bir hediye alsam mı diye düşündüm ama aklıma gelmedi bişey? yaratıcı veya klişe fark etmez, siz aklınıza gelenleri yazın ben aralarından ona uygun olanı seçmeye çalışırım.
teşekkürler...



 
mix and go, shake'n take gibi bişey olabilir hem işine de yarar. belki de vardır kendisinde bilemiyorum.


  • dedim ben sana  (20.06.18 17:49:15) 
bence çok kilo verdiyse bedenine göre pek kıyafeti kalmamıştır,bence fit vücüduna göre güzel bir elbise olabilir:)


  • siradan marjinal  (20.06.18 17:51:33) 
1 kilo baklava <3


  • valentinov  (20.06.18 21:07:57) 
hep almak istediği ama kilosundan dolayı alamadığı elbise/elbise modeli varsa o alınabilir


  • serbest gezen koala  (21.06.18 10:53:37) 
[]

roma civarında plaja gitmiş olan var mı?

asıl beklenti deniz tatili değil ama gitmişken iki kulaç atsak fena olmaz diyoruz. trenle ya da otobüsle 1-2 saate gidilebilecek yakınlıkta bildiğiniz plajlar var mı? çok da özellikli olmasına gerek yok. önerilerinizi veya tecrübelerinizi duymak isterim; teşekkürler.




 
Ostia var, baya yakin. Roma biletiyle filan gidiyosun. Hatta orada golden italy diye bi deniz urunleri restorani var. cok iyi. Ama acilis saatlerine dikkat edin ama:)

Ostia’nin denizinin bi ozelligi cidden yok ama. O yuzden size Sperlonga’yi tavsiye ediyorum. Hem deniz hem de köy cok guzel. Hem de 1,5 saat filan suruyodu. Pahali da degil ulasmasi.

Bu arada italyada da bizdeki gibi beach club/isletme muhabbeti var. beles kisimlar var ama koca sahilin ufacik bi alani, baya altalta ustuste.
  • kuehles blondes  (19.06.18 12:19:47) 
[]

fog reyizi hatırlıyor musunuz?

öncelikle fog reyizi bilmeyen varsa beni bi lütfen arkadaşlıktan çıkarsın...

hatırlıyor musunuz? çok gülmüş müydünüz? ben çok gülmüştüm, uzun süredir izlememiştim şimdi izleyince bir daha çok güldüm.

hadi taam hadi izlemeyen varsa bile izledikten sonra güldüyse arkadaşlıktan çıkartmayabilir, affediciyimdir. gülmediyseniz af maf yok.

www.youtube.com

 
ben ilk defa izledim gülmedim.

gülmememi videonun çok eski olmasına ve binlerce böyle video izlemiş olmama bağlıyorum.

ala geyik komik ama hala.

ala geyık kiçücuk ufacuktur tefecuk.
  • Photographer  (13.06.18 14:39:36 ~ 14:40:07) 
Unutmak mümkün mü sljdkfhjsdf
Geçenlerde bi arkadaşa fog koyarım dedim, anlamadı. O biraz yaraladı beni

edit: bunu da özleyen vardır, şöyle iliştiriyorum slkjdfhsdf
www.youtube.com
  • cay koy geliyorum  (13.06.18 14:47:02 ~ 15:00:59) 
hala çok gülüyorum sjdjdjdjdd ercik, fog reyiz, warrock tr banlatmadık kicklettik, efsane bunlar.


  • nice tnetennba  (13.06.18 14:48:20 ~ 15:12:00) 
O değilde nedense Sönmez reis geldi sebepsiz yere aklima


  • basond  (13.06.18 15:00:36) 
@basond, sönmez reyiz fog reyizin atası oluyor tabii, en derinden sövgülerle anarız kendisini.
www.youtube.com

  • Bruce  (13.06.18 15:08:02) 
fog reyiz'i anıp şunu anmamak olmaz:

www.youtube.com
  • sir gawain  (13.06.18 16:06:32) 
[]

donmuş süt eritilip içilir mi?

uht süt, çabuk ısınsın diye buzluğa atmıştım; oyuna daldım, bi baktım donmuş.
oda sıcaklığında bırakıp eritsem içilir mi? cicibebe almıştım onu yiycektim :(



 
İçilir. Bebekler donmuş anne sütünü içiyor. Sen inek sütünü niye içemeyesin?


  • Lim5  (11.06.18 22:34:40) 
donmuş anne sütü mü? :o
niye içiyorlar ki donmuş anne sütü?

  • Bruce  (11.06.18 22:39:21) 
küvezdeki bebeğe anne sütünü sağarak taşıyorlar. muhtemelen bu yüzden


  • esref  (11.06.18 22:41:35) 
@esref, kuvözle anne arasındaki mesafe hangi şartlarda sütü dondurmayı gerektirecek kadar uzun olabilir diye düşündüm ama cevab veremedim. lim5'in cevabını hayretler içerisinde bekliyorum şu anda.


  • Bruce  (11.06.18 22:50:18) 
Bazı annelerin çok sütü oluyor. Sağmaları gerekiyor. Dondururlarsa derecesine göre 3-6 ay saklayabiliyorlar.
Bazı anneler çalışıyor ve evdeki bebeklerine süt bırakıyor.
Bazı bebekler tedavi görüyor ve ağızdan beslenmemeleri gereken durumlar oluyor. Anneleri sütleri boşa gitmesin diye depoluyor. Hastaneden çıkınca eskiden başlayarak sırayla veriyor.
Bazı annelerin sütü hiç olmuyor. Başka anneler dondurup onların bebeklerine veriyor.

Anne sütü ziyan edilemeyecek kadar değerli. Hatta küçük küçük paketler halinde depolanıyor ki çözüldüğünde bebek bitiremezse çöpe gitmesin.
  • Lim5  (11.06.18 23:27:15) 
@ bruce
bebek 1-3-5 ay kuvözde kalabilir bu süre boyunca belki 2 saate bir beslenecek
anne bu süre boyunca ne yapacak? 24 saat hastanede nerede kalacak? -bebek hastanede diye anne hastanede kalamıyor, anne gidiyor eve, bebek yatıyor. memedeki sütü de her 4-5 saatte bir filan sağmanız (ve/veya bebeğin emmesi) lazım ki hem sütün devamlılığı olsun hem kadının memeleri çatlamasın. enfekte etmeden, en etkin kullanma yöntemi dondurmak.
  • niye ama  (11.06.18 23:38:42) 
Buzdolabında da birkaç gün saklanabiliyor ama en uzun saklanabilecek yol dondurmak.


  • Lim5  (11.06.18 23:45:12) 
[]

kamplı festivalde ne yapmalı nelere dikkat edilmeli?

4 gece çadırda konaklamalı festival, sahilde gerçekleşecek. ilk defa kamplı bir festivale gideceğim, o yüzden neyle karşılaşacağıma dair fikrim çok az.

bloglara göz gezdiriyorum ama çok genelgeçer bilgiler var gibi geliyor. sizin kişisel ipuçlarınız, hemen akla gelmeyen ama önemli olduğunu düşündüğünüz önerileriniz neler olur?

aklıma ilk geleni sormak istedim mesela;
hava sıcak olacak, o yüzden uyku tulumu götürmesek olmaz mı diye düşünüyorum. çadırı standart quechua alıcaz, az biraz rüzgardan korur herhalde. uyku tulumu değil de kalın mat alıp sersek, ince pike ve yastıkla sıkıntı yaşar mıyız?

teşekkürler...

 
Altiniza sermelik mutlaka birseyler alin.

Uyku tulumuna gerek yok. Zaten gecenin kor vakti cadira gideceksiniz asil problem sabah gunesi. Varsa agac alti bi yer oraya cadiri kurmaya calisin. Ama sahilde pek olacagini sanmam. Butceyi biraz daha artirip fresh and black midellerine bakabilirsiniz decathlonda.
  • brkylmz  (11.06.18 11:17:12) 
hava sıcak diyorsun ama lokasyon neresi. mesela burası gündüz 40 derece ama gece yorganla yatarsın temmuz ayında bile.


  • Photographer  (11.06.18 11:19:05) 
Gunes kremi almayi unutma.
Gece sicakliklarina dikkat et, bizim yazlikta gece 3ten sonra ustumuze bisey almadan yatamayiz mesela, uyku tulumu olmasa da kalin biseyler almak lazim giymek icin.

  • kuehles blondes  (11.06.18 11:21:55) 
aklıma gelenler:

- şişme yatak öneririm, mat üzerinde uyumak benim açımdan sıkıntılı, festivallerde iyi bir uykuya ihtiyaç duyuyor insan.
- çarşaf, yastık ve battaniye alıyorum yanıma, iş görüyor; tuluma ihtiyaç yok bu mevsimde
- şişme yatak alırsanız pompa da almalısınız ancak festivalde birilerinden ödünç alabilirsiniz
- kamp sandalyesi şart, genel konforunuzu ikiye katlar
- bir paket büyük ıslak mendil ve bol bol kuruyemiş
- uyku gözlüğü ve kulak tıpası da çok işe yarıyor
  • superb  (11.06.18 11:23:33 ~ 11:24:12) 
Sinkov alin.


  • ykyt  (11.06.18 11:31:19) 
öncelikle hepinize teşekkür ederim.

cevaplardan sonra şöyle bir senaryo oluşturdum kafamda. ağaç yok, ayrıca gölge yapması için üstü kapalı çadır alanları olacağını hiç sanmıyorum. sahil olduğu için denize de girilecek, normalde şemsiye olur plajda ama burada olmayacaktır, o zaman bir plaj şemsiyesi de lazım olur mu?

hadi denize girmedin, konser alanına gitmek istemiyorsun, çadıra müzik de geliyor, çadırda uzanmak istedin. ama o sıcakta sera etkisi yüzünden içeride duramayız sanırım? çadırın dışı olsun ama gölge de olsun diyorsak şundan mı almak gerekir?
www.decathlon.com.tr

ya da şöyle kamelya şeklinde bir şey daha mı kullanışlı olur?
urun.n11.com

bu arada mat olarak şunu düşündüm.
www.decathlon.com.tr

sandalye de güzel olur, şişme yatak da güzel olur ama hepsini bi hesaplıyorsun, masraflar uçtu gitti. bir yandan tek seferlik bir eğlence için fuzuli harcama olurlar gibi geliyor, diğer yandan "tam teçhizat malzeme var her sene bi yere gideriz işte" diyorum. bilemedim.
  • Bruce  (11.06.18 12:03:37 ~ 12:23:10) 
Bu tip organizasyonlarda genelde hazırlıkların üzerinde katılım oluyor. Firmalar para para gözünde olduklarından sıkıntı yaşama ihtimali olan durumlar;

Çadır Konumu: Çadırlar için gölgelik bir alan organize edilmiş olsa bile, talebin yoğun olması durumunda bu alan dolunca sahilde sıfır gölgelikte çadırda kalmanız durumu olabilir - feci ötesi pişersiniz her sabah 6'dan itibaren. (Gölgelikte bile sabahları pişiliyor çünkü) Bunun için alana ilk girenlerden olmak ve güzel bir yere çadır kurmak lazım.
Tuvalet ve Duş: Muhtemelen mobil sistemler ile çözüm üretecekler ve bunlarda da hem sayı, hem temizlik gibi süreçlerden dolayı problem yaşama ihtimali oldukça yüksek. Erkekler için daha kolay ama kadınlar için durum sıkıntılı. Kesinlikle ıslak havlu olmalı yanınızda.
Sandalye: Çadıra sadece yatmak için girileceği için yanınızda bir kamp sandalyesi olursa çok rahat olur, çünkü kumsaldan konserler dinlenebilir olacaktır. Sahne önünde kalabalık içinde boğulmak istemediğiniz konserleri kumsalda sandalyeden dinlemek keyiflidir.
Gölgelik: Sürekli güneşin altında kalmak yakıcı olabiliyor. Geçen sene şu ürünü görmüştüm çok kullanışlıydı. (git: www.decathlon.com.tr)
Elektrik: Muhtemelen kiralanabilir bir şarj alanı oluşturacaklar ve sürekli buradan şarj yapma ihtiyacınız olacak. Genelde bir kutu kiralıyorsunuz tüm etkinlik boyunca burada istediğiniz kadar şarj yapıyorsunuz. Power bank yanınızda olursa daha rahat olabilir. Çünkü çadır alanlarında ortak kullanımlı kilitli olmayan elektrik alanları da oluyor. Telefonu bırakamıyorsunuz ama power bank buradan dolabilir.
Yiyecek: Eğer kamp alanında yemek yemek için yakınlarda bir opsiyon yok ise kesinlikle çantaya kuruyemiş falan atın derim.
Zemin: Çadırda kalırken bu güzel havalarda zemine basit deniz yatağı alın ve yarı şişirip üzerine yatın, bebekler gibi uyursunuz :)
Çalınma: Emanet gibi bir alan muhtemelen olmayacaktır, fotoğraf makinası falan götürmek bence riskli, sadece telefon yeterli olur. Aman telefon kılıfında kimlik cart curt bırakmayın, giderse hepsi gitmesin.
Dönüş Yolu: Ya en hızlı çıkın, yada geç çıkın çünkü trafik fecihat olacak :)
  • sbryldrm  (11.06.18 14:28:43) 
[]

şu cüzdandan boya lekesi nasıl çıkar?

cüzdan bu
cdn.sorsbt.com

beyaz boya gibi bişey bulaştı, nereden nasıl hiçbir fikrim yok. internette var bir sürü çözüm ama kimi limon demiş kimi aseton demiş, çoğu da deri koltuk için konuşmuş. koltuk derisi gibi değil bu sanki, biraz daha yumuşak gibi. iyice bok etmek istemiyorum, var mı çözüm öneriniz?
teşekkürler...

 
bulaşan boyanın nasıl bir boya olduğu önemli. aseton derinin kendi rengine zarar verebilir, alkollü bir şeyler dene bence. kolonya olabilir.


  • henry gale  (06.06.18 16:58:33) 
@henry gale, kolonya sıktım azıcık, elimi dokundurmamla beraber beyaz boya çıktı ama kendi boyası da çıktı, teşekkür ederim :D

siz siz olun kolonya damlatmayın, bir gıdımcık bile!
  • Bruce  (06.06.18 17:01:27 ~ 17:02:18) 
deriden ürünlerin üretildiği bir fabrikada çalıştım, orada kolonya kullanılıyordu bulaşan şeyleri zarar vermeden çıkarmak için. o sebeple tavsiye ettim. zarar verdiyse kusura bakma.


  • henry gale  (06.06.18 17:11:22) 
@henry gale, estapitipiti hocam ne kusuru, ürün dandikmiş demek ki. internette o kadar şey okuyup güvenmeyip de burada gördüğü ilk cevaba atlayan kişi olarak benim eşekliğim olsun bu.


  • Bruce  (06.06.18 17:16:25) 
[]

hiç siyasi parti mitingine katıldınız mı?

partiler üstü bir toplantı ya da çağrı değil, direkt olarak "x parti mitingi" olarak soruyorum. katıldıysanız kaç kere?
teşekkürler...



 
hayatta katılmam. o kadar saat o kalabalıkta dikilemem. hele hava sıcaksa. çok merak ediliyorsa tv var internet var. aç izle.


  • Neill  (06.06.18 14:23:33) 
bulunduğum yerde yapılan, katılma imkanımın olduğu her mitinge katılırım. ama chp mitinglerine bana uzak olsa da gitmişliğim vardır.

chp, hdp, akp, genç parti, mhp, saadet, hepar, işçi partisi (şimdiki haliyle vatan partisi) mitinglerine katıldım.
  • tabudeviren  (06.06.18 14:26:43 ~ 14:27:04) 
Hayır. Ölene kadar katılacağımı da düşünmüyorum.


  • harvey  (06.06.18 14:28:59) 
Neill +1

O kadar süre ayakta dikilmeyi bünyem kaldırmaz. TV'de görürsem 10-15 dakka dinlerim.
  • himmet dayi  (06.06.18 14:29:50) 
Manasız, sırf yapmış olmak için yapılan bir şey miting. Belki büyük şehirlerde yaşamayan, biraz eski kafalı insanlar için bir anlamı vardır ama geri kalan için hiçbir esprisi yok. Bir de sağa sola adam falan götürüyorlar sırf kalabalık görünsün diye, baştan aşağı rezillik.
Katılmadım, gelecekte katılmak gibi bir niyetim de yok.

  • cay koy geliyorum  (06.06.18 14:33:43) 
sadece kemal kılıçdaroğlu'nun adalet mitingine katılmıştım.

adam savunduğu değer uğruna o kadar km yol yürüdü geldi. hiçbir şey olmasa bile o emeğine ve azmine saygı göstermek ve yanında olduğumu göstermek için katılmam gerektiğini düşündüm. tv de oturup dinlersem rahatsız olacaktım.

onun haricinde başka bir mitinge katılmışlığım yok.
  • eeb  (06.06.18 14:40:46 ~ 14:42:34) 
Katilmadim. Katilmam da. ATM'de bir kisi bile varsa beklemeyip baska ATM'ye giden adamim. Butun gun orada dikilip beklemeyi dusunemiyorum. Ayrica fanatik degilim, mantikli buldugum yonde oyumu kullanir gecerim. Mitinge gidip tezahurat yapmak amelelik.
Ama Ince kazanirsa futbol taraftari gibi sokaklara atarim kendimi bu sefer.

  • stavro  (06.06.18 15:11:10 ~ 15:11:52) 
hayır


  • damla sakızlı dondurma  (06.06.18 15:17:01) 
Çocukken erciyes dağındaki büyük mhp mitingine götürmüşlerdi.


  • Adramelekhh  (06.06.18 15:35:36) 
2008-2013 arası bütün TKP mitinglerine katılmıştım.
Sayısını bilemiyorum şimdi.

  • mutekebbir  (06.06.18 15:46:13) 
hiç katılmadım ama önümüzdeki günlerde muharrem incenin bir mitingine katılmayı düşünüyorum. youtube'dan arada açıp mitinglerini izliyorum çok keyifli geçiyor. dizi izlermiş gibi geliyor.


  • kutukcu  (06.06.18 15:56:33) 
Küçükken iki kere ailemle gitmiştim büyük meydan mitinglerine.


  • pike  (06.06.18 15:58:41) 
Çocukken ailemle chp mitinglerine giderdik şehrimize gelince. Kendi irademle ise iki kere hdp mitingine katıldım. Fırsat olursa tekrar katılmak isterim.


  • biravekahve  (06.06.18 16:05:57) 
KK memlekete gelince pederle şakşaklamaya gitmiştik. 10-15 dk falan durmuştum.


  • japon askeri  (06.06.18 16:07:57) 
2002'de genç parti mitingine gitmiştim. hande yener ve davut güloğlu konser vermişti. cem uzan sahne alınca alanı terk etmiştik.

2007'de ak parti mitingine katılmıştım. neden, nasıl o mitingde yer aldığım konusunda hala hiçbir fikrim yok. yarısında çıkmıştım zaten.
  • efreet sultan  (06.06.18 16:23:10) 
bir kere. genç parti.


  • kaybeden adam  (07.06.18 03:19:55) 
anap'ın mitingine gitmiştim en on. çocuktuk balon falan verirler sanıyorduk.


  • rhan  (07.06.18 04:39:26) 
evet, çok diyebilirim. en son adalet mitinginin son anlarına yetiştim iş çıkışı.


  • runagain  (07.06.18 09:54:59) 
Geçen yaz adalet mitingine katılmıştım. Sanırım o kadar.


  • sopiro  (07.06.18 09:56:56) 
[]

%35 zam artışı mı kariyer olanakları mı?

çalışıyorsunuz, işinizden genel anlamda memnunsunuz ama maaşı piyasanın biraz altında. yeni bir iş var, şimdiki maaşınızdan yaklaşık %35 daha fazlasını teklif ediyor. ancak mesleki anlamda size katacağı çok bir şey yok, sadece cv'ye yazılacak pozisyon gelecek için önemli. yani yeni ünvan ileride daha güzel kapıları açabilir. bu açıdan düşününce "e tamam işte, kariyer olanağı bu değil mi" diyebilirsiniz ama meslekte yetkin olmak için ünvan değil tecrübe önemli ve mesleki bilgi açısından daha öğrenecek şeyleriniz var.
şimdiki işiniz ise bu yeni işten kariyer anlamında geride. başka teklifler gelebilir, başvuruyorsunuz.

yeni işi mi kabul edersiniz yoksa şimdiki işte devam edip daha iyi fırsatları mı beklersiniz? yeni işi kabul edip fırsatları yine kovalamak da bir seçenek ama şimdiki iş o kadar rahat ki comfort zone'dan çıkmak zor geliyor, sürekli iş değiştirmek istemiyorsunuz. ne yaparsınız?

 
kazancın sana yetiyorsa konforlu alanı terk etme derim. raadlık önemli.

ama şuanki kazancından memnun olman lazım. memnunsan amaaan ne uğraşcan.
  • error522  (28.05.18 23:00:36) 
@acemi, aslında ocak'ta terfi aldım ama maaşım olması gerektiği kadar artmadı. Burada kalırsam önüm yine açık(yine de yeni işteki ünvana yaklaşmam en az 1 sene) ama maaş politikası çok bürokratik, her zam döneminde uğraşmak istemiyorum. Daha iyi bir yer için olduğum yerde mi bekleyeyim yoksa yeni fırsatlara atılayım, olmazsa devam mı ederim daha iyisi için diye düşünüyorum. Mevcut işimde uzun süreli kalma niyetim yok zaten.


  • Bruce  (28.05.18 23:31:04) 
şimdiki işimde rahatım, huzurum yerinde yani memnunum. maaşım da seninki gibi piyasanın altında.

başka bi yere %35 artışla hayatta geçmem. en az %60-70 olmalı.
  • washe  (28.05.18 23:33:46) 
Bence iki önemli konu var. Birisi o yüzde 35 hayatında nasıl bir etki yaratacak? Hayat kaliteni çok artırmayacaksa ikinci konuya geçelim. Çalıştığın şirketle geçme ihtimalin olan şirket arasında prestij yan haklar vb olarak ne kadar fark var? Atıyorum on milyon cirolu bi yerde çalışıyorsan ve uluslararası bir yere geçme ihtimalin varsa yine geç derim. Ama çalışma hayatında huzur çok önemli, getirisi fazla değilse huzuru bırakma. Yine de her büyük başarının o comfort zonedan çıkınca geleceğine inananlardanım.


  • mahmut29  (29.05.18 00:11:05) 
Benzer bir durum yaşadım, tek fark yeni iş yerinin gelişime daha açık bir yer oluşuydu.

Konforumdan vazgeçtim, maaşı %40 artırdım, birkaç ayda eskisi kadar olmasa da konforumu geri kazandım, önüm de açıldı.

Ben yeni işi kabul etmenden yanayım. Git diğer fırsatları oradan değerlendirirsin.
  • chicha  (29.05.18 10:08:57) 
Aynı durumda kaldım. Kariyer olarak özgeçmişimde çok şık duran bir firmada yaşım için harika bir pozisyona ve güzel bir maaşa sahibim. Ama bana bir şey katmıyor. Öyle. Günü kurtarıyoruz.

Şu an çok da mutlu değilim. Sadece maaşım iyi. %35 zam olmaz ise geçim derdi yaşar mısın ona karar ver. Bence yaşamazsın. Otur oturduğun yerde.
  • kablelvuku  (29.05.18 10:12:14) 
[]

siyah dişi fransız bulldog için isim önerisi

klasik isimlerden olmasın istiyoruz, herhangi bir dil olabilir. fonetik açıdan güzel olsun yeter, ucubik bi anlamı olmadıktan sonra anlamı fark etmez. ben daha olgun bir isim düşünüyorum, asortiklerin çanta köpeği gibi ponçik isimli olmasın diyorum ama aklıma klasik olmayan güzel bişey gelmedi.

ne dersiniz, ismi neymiş gibi bakıyor bu kerata?

i.hizliresim.com
i.hizliresim.com

en önemli şeyi unutmuşum, kendisi bir adet dişi.

 
Kerata işte, güzel bir isim.


  • John Bloor  (23.05.18 09:57:17) 
yarasa.


  • dedim ben sana  (23.05.18 09:59:35) 
Pogba


  • kafadanbacakli  (23.05.18 10:06:30) 
nedense bana master yoda'yı çağrıştırıyor bu köpekler.


  • nwnd  (23.05.18 10:09:40) 
@nwnd, askjdh evet ben de ilk görünce öyle dedim ama mutabık kalınamadı yoda üzerinde.


  • Bruce  (23.05.18 10:10:23) 
Ben edebi göndermeleri hoş buluyorum evcil hayvan isimlerinde.

Sherlock veya Watson, misal...
Malfoy?
  • sopiro  (23.05.18 10:23:55) 
Keti diyin. Kedi gibi geldi bana. Keti.


  • velvetmorning  (23.05.18 11:43:22) 
Sema veya Leyla diyesim var.


  • SiyamkedisiZorro  (23.05.18 12:34:53) 
Martha olsun.

Edit: Hatta Madame Martha olsun :)
  • fırt  (23.05.18 13:15:27 ~ 13:15:55) 
bitter


  • marla is in my head  (23.05.18 14:23:05) 
Juli


  • kedimbitmis  (23.05.18 16:46:16) 
havyar


  • jimicik  (23.05.18 16:48:03) 
[]

Caddebostan taraflarına sabah yağmur yağdı mı?

Gidip sahile oturulur mu, ıslak mı yerler? Hava kapalı mı?




 
Hayır, akşam yağdı biraz. Şimdi her yer kupkuru.


  • agluna  (20.05.18 15:51:15) 
hava açık


  • condom kurşunu  (20.05.18 15:58:48) 
[]

şöyle bir site-uygulama-ayar var mı?

ben gelecekten bir günü saati ayarlasam, o anda belirlediğim kişilere(birden fazla) belirlediğim maili ya da mesajı atsa? birden fazla kişiye aynı anda gitmesi önemli, saat ayarı olsa mükemmel olur. mail olabilir ama mail'lere genelde anında bakılmadığı için telefon mesajı, hatta whatsapp olsa daha iyi olur diye düşünüyorum.

var mıdır bildiğiniz bir çözüm yolu?
teşekkürler...

 
Whatsapp büyük ihtimalle yok ama mail için mailchimp sms için messagebird.


  • valentinov  (14.05.18 12:42:57) 
android uygulaması varmış.

play.google.com
  • altinci nesil caylak  (14.05.18 12:45:07) 
Kullandığın telefon LG veya Samsung ise hiçbir ek programa gerek duymadan dilediğin saate/tarihe ayarlayarak mesaj atabiliyorsun otomatik olarak.


  • m e b  (14.05.18 13:13:31) 
gmail uygulamaları içinde "delay send" var. iş görüyor.


  • babilbaligi  (14.05.18 13:33:41) 
[]

silinen mesajlarınız mail olarak geliyor mu?

benim 1 şubattan beri gelmiyor, sizin?




 
arasıra, kafasına göre takılıyor.


  • fasko  (08.05.18 11:16:17) 
hic gelmedi, 2010'dan beri :)


  • hjarteblod  (08.05.18 13:48:44) 
Hic gelmedi


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (08.05.18 13:56:03) 
yani bu olayın yaşanabilmesi için ayarlardan seçmeniz gerekiyor, durup dururken gelmiyor, karışıklık olmasın şindi :D
ama ben seçmiş olmama rağmen gelmedi, önceden geliyordu.

  • Bruce  (08.05.18 14:00:52) 
eskiden geliyordu, uzun zamandır gelmiyor.


  • dedimmidemedimmi  (08.05.18 14:06:19) 
Her ay geliyor, hiç sektirmez. Arşivliyorum.


  • rahip janick  (08.05.18 14:15:56) 
En son 1 Mayıs'ta gelmiş.


  • Amaranta ursula  (08.05.18 15:11:52) 
ayarlardan seçtiğim halde gelmiyor zaten.


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (08.05.18 17:39:16) 
Buna en son "hiç gelmedi" yazdıktan sonra geldi bir iki tane. Sonra yine gelmemeye başladı. Kafasına göre takılıyor +1


  • nawar  (08.05.18 17:43:02) 
[]

limak çalışma ortamı-kuveyt

malum yeşil sermaye bunlar, yönetim ofislerinde çalışma ortamları da o şekilde mi? kalyon'la görüşmeye gitmiştim, kapının girişinde kocaman erdoğan posteri vardı, tipler bildiğimiz şakirtlerdi.

yönetim ofisleri profesyonellere mi emanet yoksa komple mi tanıdık, ahbap çavuş? cuma namazı baskısı, karşıt görüş bildirememe gibi psikolojik açıdan zorlayıcı mıdır şartlar?

bir de; kuveyt havaalanını yapıyor bunlar, orası için arıyorlar. burada baskıcı-orada rahat mu olurlar ya da tam mı tersi?

bi de hepsinden bağımsız kuveyte çalışmaya gidilir mi diye genel sorayım, ülke hakkında genel "zengin arap ülkesi" düşüncesinden öte bilgim yok.

teşekkür ederim cevaplar için...

 
kuveytle ilgili olarak sunu biliyorum. kardesime (erkek) linkedinden ulastilar, oradaki ozel bir universitede asistanlik pozisyonu icin. skype mulakatinda kupesi oldugunu gormusler. sartlari konusurken kupe takmasini hos goremeyeceklerini soylediler.


  • pide  (07.05.18 12:51:20) 
Benim konu hakkında bilgim yok, ama böyle durumlarda laf olsun diye söylenen şeyler bazen bakış açısına katkı sağlayabiliyor. O yüzden;

Benim işe yaklaşımım tamamen konforunu geliştirme süreci olduğu için, eğer asker gibi ve ülkenden uzakta olmak seni etkilemeyecekse gidilebilir. Duyduğumuz kadarıyla yurtdışında çalışma ortamı ''kampüs'' oluyor. Yani çok dışarı çıkma ihtiyacı doğmuyormuş ve herhalde anlaşma şartlarınıza göredir tabi ama yılda da 3 bilet veriyorlarmış tatiller için.

Burada da devreye temel mesele olan, konfor-para ilişkisi giriyor. Yani çalışırken konforlu bir yaşam alanı ve iyi de para varsa; ''hayatı ıskalarım'' fikrinden de artık uzaklaşılmışsa gidilebilir.

Çünkü mesleki hayatta maalesef ''kaç para verecen abi sen şimdi'' kısmı aslolan şey. Diğer türlü yan aksiyonlar, benim çoook kısa tecrübelerimde hiç duyamadığım şeyler. Oysaki böyle olmaması gerekirdi diye düşünenlerdenim.

Yani, kampüste yaşarım işe güce bakar alacağım parayı bilirim deniliyorsa gidilir. Ama hayatı da yaşayayım diyorsan şantiye için hep ''olmaz abi öyle'' diyorlar. Ben bilmiyorum tabi ama, yani baskı kısmına çok takılmamak lazım. Bu tür şirketlerde işini yapıp geçtiğinde ters bir refleks gelmez, işi çok sahiplenmeden akıtmak yeterli zannı içindeyim.

Sonuç olarak, ben kampüste bu şekilde yaşarım iyi de para veriyorlar diyorsan ülkeye çok aldırmadan git. hayatın bir kısmını satmak gibi birşey bu. Hatta gidince bize de iş ilanlarından gönder biz de gelelim. Limak'ı içten ele geçirelim, paralel limak kuralım.
  • mete kudur  (07.05.18 13:19:22) 
[]

gözümde arpacık çıkmak üzere, ne yapmalıyım?

kapatıp açarken ufaktan acıyor, üst kapakta burna doğru. henüz büyümedi, sabahtan beri böyle. ne yapsam da büyümeden geçse gitse?




 
Gerçekten arpacık ise mikrop vs sebebiyle özel ilaçları oluyor, ondan kullanmanız gerekir ama bana çocukluğumdan beri annem temiz pamuğu ılık çaya batırarak pansuman yapardı. Rahatlatıyor, iyi geliyor ama bir zararı var mıdır bilemedim.


  • sopiro  (25.04.18 17:15:26) 
Çayla kompres yapmayı gittiğim göz doktorları da öneriyor, ılık ılık dursun soğuyana kadar gözünde.

Daha da artarsa doktora görün bi pomad, bir veya iki tane de damla veriyor bir şey kalmıyor birkaç güne.
  • chicha  (25.04.18 17:21:23) 
dayanabileceğiniz sıcaklıkta çay pansumanı + doktor.. ilaç kullanmadığım arpacığım kitleleşip operasyonla alınmak zorunda kalınmıştı. sonra kafamı duvarlara vurdum neden doktora zamanında göstermedim diye.


  • eja  (25.04.18 17:23:11) 
[]

cihangir'de kitap okumalık kahve içmelik kafe

şu sıralar cihangir taraflarında olmam lazım, boş vakitlerimde oturup bişiler okuyup kahve içeceğim mekan arıyorum. sigara içilebilir olmalı ve kahvesi de fena olmamalı. dış mekanı da sokağın ortası olmasın, bildiğim güzel kahveciler var ama çoğu minicik dükkan önünde 1-2 sandalye olarak hayatına devam ediyor.

var mıdır önerileriniz?
teşekkürler...

 
otto. sıraselviler caddesinden aşağı inerken sağda. yolun içinde kalıyor


  • silah taciri  (12.04.18 11:07:18) 
workinton'a git. günlük 48 lira. kahve sınırsız. hatta cepteteb kredi kartın varsa ayda 1 gün ücretsiz giriliyor. sessiz sedasız mekan.


  • Tears of Devil  (12.04.18 11:10:09) 
Kahvealtı olabilir arka tarafında bahçesi var.


  • wittgenstein  (12.04.18 13:14:38) 
[]

evlenmelik-eğlenmelik eş ayrımınız var mı?

soru net.
eğleneceğim kişilerin hepsiyle evlenmem, evleneceğim kişiyle de istediğim gibi eğlenemem(girilecek ortamlar, sahip olunması istenen kişisel özellikler vb. açısından) diyor musunuz?
eğlenmek illa gönül eğlendirmek manasında değil, güzel vakit geçirmekten hoşlandığınız biri olabilir, 1-2 sene de birlikte olunabilir.


 
Yok, eşiniz ile eğlenmiyorsanız zaten ömrü çok uzun değildir o evliliğin.


  • gozu acik sevisen yahudi  (10.04.18 14:14:30) 
yahudi+1

Genelde erkekler yapıyor bu ayrımı...
  • SiyamkedisiZorro  (10.04.18 14:42:12) 
Var tabiki. Evlenilecek kadınla eğlenilemeyeceği önyargısına da hemen neden kapılınıyor onu da anlamış değilim. Evlenilecek kadınla eğlenebiliyor olmak da gerekir. Ama temel amaç bu değildir. Çünkü evlilik deyince işin içine aile olmak ve çocuk sahibi olmak da giriyor benim için. Sadece eğlenebildiğim kadınla bu yola asla girmem..

Bu ayrıma karşı çıkan kadınlar, kendilerine acaba 20'li yaşlarımda beraber olduğum her erkekle evlenmeyi düşünür müyüm diye sormalılar.. Senin mantığa oturtmaya çalıştığın karşı cins değerlendirme algoritmasını karşındaki kadın içgüdülerine dayanarak 0,23 saniyede işletiyor, sonra da erkekler böyle bakıyor kadınlara hayvanlar diyor.

oysa hanımefendi için 20'lerinde işsiz serseri ile takılmak çok mantıklı iken 30'larda işsiz adamla evlenen göremiyoruz.
  • twelfth  (10.04.18 15:43:18) 
Eğlenemeyeceğim kadınla evlenmem. Cinsellik de dahil.


  • yirmisantim  (10.04.18 15:57:01) 
Var.

Biri vardi mesela. Uzun süreli iliskisinde kiz arkadasini pekcok kisiyle aldattigini biliyordum. Sevgilisinden ayrildiktan sonra denk geldik ama sadece kisa süreligine takilmak icin vakit gecirmistim. Ikimiz de single idik o vakitler. Öyle biriyle uzun süreli bir beraberlik istemezdim mesela.

Onun disinda bu genellemeyi sacma buluyorum. Eglenmeyecegim insanla niye evleniyorum ki zaten. Bütün bir ömür birbirimizin yüzüne bakacagiz, yeri gelecek birbirimizin kahrini cekecegiz, hastalikta elden ayaktan düsünce biribirimizin tek destekcisi olacagiz. Asik olmadigin insan icin bunlari yapamazsin diye düsünüyorum ben.
  • chitosan  (10.04.18 16:40:59) 
evleneceğim insanla eğlenmiyorumdur, eğlendiğim insanla da evlenmem gibi bir ayrım saçma bence de. belli tarzdaki insanlarla evlenmezsin diyelim sadece takılırsın, belli kriterdeki insanlarla da evlenmeyi düşünürsün o ayrı. aradaki ayrımda ölçüt neden sadece eğlenmek olsun ki bi sürü faktör var


  • aquarium  (10.04.18 16:45:43 ~ 16:57:20) 
Çok absürt bir eğlence anlayışım olmadığı için yok.

Benim için eğlenmek: Doğa yürüyüşü yapmak, resim yapmak, seyahat etmek, kitap okumak, yeni müzisyenler keşfetmek, akordeon çalmak vb.

Bunları birlikte yapamayacağım bir eşi napayım ben? Alıp vitrine koyup kafasına dantel mi örteceğim? Birlikte bunları yapmaktan daha da keyif alabileceğim, birlikte eğlenebileceğim bir eş isterim.
  • i m cool with that  (10.04.18 16:48:17) 
var.

ortamların eğlencesi olmuş ile kim evlenir.

o değil millet ne temiz kalpli yorumlara bak :)
  • susadım çeşmeye varmaz olaydım  (10.04.18 16:49:01 ~ 16:49:36) 
"eğlenmek" tabirini parantezle açmak istemiştim ama tekrar açayım. mesela ülkemizdeki erkeklerin çoğu evlenecekleri kadının bakire olmasını istiyor. ama kendisi evlenmeden seks de yapabileceği birileriyle birlikte olmayı tercih ediyor. bu durumda "eğlenme" tanımına seks ya da aklınıza gelebilecek başka "terbiyesizce" hareketler de dahil.
mesela adam kız arkadaşıyla tatile çıkıyor 2 hafta ama evleneceği kadının evlenmeden önce erkeklerle baş başa vakit geçirmesini istemiyor. ya da göbeği açık kıyafetler giyen bir kadınla evlenmeyeceğini söylüyor ama göbeği açık kıyafet giyen kadınlarla sadece sevgili olmaktan hoşlanıyor.

bu kadarı captain obivous'luk tabii ki, benim asıl merak ettiğim @chitosan'ın da bahsettiği tarzda, karşıdaki insanla iyi vakit geçirmek ama bir evlilikten beklenen şartları sağlayamayacağına inanmak gibi durumlar. mesela çok iyi vakit geçirirsiniz ama bir huyu vardır, katlanamazsınız. o huy haftada 1-2 kere olunca sizi sinir etmez ama 20-30 yıl katlanamayacağınızı düşünürsünüz.

ya da mesela mantık evliliği düşünüyorsunuzdur, evlendiğim insan daha temelde anlaşacağım, gerekirse aşkımdan çok da ölüp bitmeyeceğim biri olsun ama flört etmeyi de seviyorum, evlenmeden önce aşktan ölüp bitmeyi de tadayım diyor olabilirsiniz.
bu tarz ayrımlarınız var mı, varsa net mi, nedir onu merak ettim.
  • Bruce  (10.04.18 17:13:24 ~ 17:14:20) 
bu soru hep erkeklere yonelikmis gibi algilaniyor ama ben kendi cevremde bu ayrimi yapan kadin sayisinin daha fazla oldugunu goruyorum.

yakin zamanda evlenme / aile kurma plani olmayan kadinlar halk arasinda "pic" olarak tabir edilen havai, hizli yasayan, sorumluluktan kacan ama o oranda hayattan eglence cikarmasini bilen kisilerle gonul eglendirmeyi seviyorlar. bu kisilerle hayat birlestirme fikri ise cok uzak geliyor onlara zaten oyle bir amaclari yok.

evlenme / biriyle hayatini birlestirme zamani gelince ise daha "ütülü", stabil, sorumluluk alan ve sorumluluklarini ciddiye alan kisilere yoneliyorlar. Bu kisiler gorece sıkıcı, hayatta fazla hareket alani olmayan kisiler oluyor. tam bir cocuk babasi. Iliskiler konusunda gorece daha tecrubesiz de oluyorlar haliyle. zamani gelince onu ikna ediyorlar, sıkıcılığı bir sekilde sineye cekmeye calisiyorlar. kimisi beceriyor, kimisi beceremiyor. yani eski hoppa hayatlarinin bittigini kabul edebilen oluyor, edemeyen ve daha farkli yollara basvuran oluyor.

ayni sey farkli kriterlerde erkekler icin de gecerli.

ve bence bu cok da dogal bir durum yani. Insan tecrubeyle ogrenen bir hayvan. oyunla ogrenen bir hayvan. Cocukken oyuncaklarimizla neden oynuyorsak, arkadaslarimizla saklambac veya ebe gibi oyunlari neden oynuyorsak yetiskinlige giden yolda da bu oyunlari ayni sebeple oynuyoruz.
  • robokot  (10.04.18 17:16:49 ~ 17:18:53) 
hayır yok.

benimle her türlü hayvanlık ve terbiyesizliği yapamayan biriyle evlenemem. aslşkdasf eğlenecek kişi ve evlenilecek kişi tanımım aynı.
  • nice tnetennba  (10.04.18 17:26:45) 
Sadece eğleneceğim bazı kadınlar var. Mesela beni *sadece* tipim veya vücudum için isteyen, benle başka bir bağ hissetmeyen kızlar buraya giriyor.

Hepsiyle her boku yerim ama.
  • noluyo yaa  (10.04.18 20:48:18) 
şimdiye kadar sevgili olduğum erkeklerin biri hariç neredeyse tamamı için düşünebilirim bunu herhalde.
Bahsedildiği gibi "piç erkek" mevzusu yüzünden de değil, hiçbiri öyle insanlar değildi neticede. Ama iyi miyi olsalar da, bütün hayat ya da 20-30 sene geçirmek düşüncesi bile içime daral gelmesine sebep oluyor açıkçası.

Mesela çoğu, benim erkeklerde (hatta insanlarda diyeyim) en en en cok sinir olduğum şey olan kendi kendine bakamamak durumundan muzdaripti. Yani adamın önüne yemek koymasa anası, karısı, arkadaşı falan, ya da restoran olmasa etrafta açlıktan ölecek. Kendini doyurmak anlayışı yemek sepetinden pizza söylemekten ibaret. Göbek almış gidiyor. Ya da kirlilerini çıkarıp makinaya atıyor, o kadar eğitilmiş, ama o makinayı siz çalıştırmazsanız çalıştırmıyor. Ya bilmiyor, ya anlamıyor. Gösteriyorsunuz nasıl çalıştırılacağını, her iş yapışı sanki bir tören, bir görsel şölen. Her defasında övgü bekliyor, bir tişört katlaması yirmibeş dakika. Ve bu adamlar bilmem ne şirketinin müdürü, ya da müzisyen, ya da yazar, ya da mühendis. 18 yaşında ergen çocuk değil yani. Bu şekilde yaşayan bir insanla dışarıda sinemaya gitmek iyi hoş, beş yıldızlı otelde tatil yapmak güzel de, aynı evde yaşayıp bir de evlilik gibi o kişinin sorumluluğunu aldığınız bir ortaklığa girmek akıl karı değil.
  • sopiro  (11.04.18 09:34:37) 
Bu, erkeklerde var.
Ben böyle bir ayrıma girebileceğim birisini yanımda taşımam.

  • perfectum  (11.04.18 20:23:17) 
Var. Bakirelik vs ilgili değil. Hani böyle kimi filmler vardır, diziler vardır, oyunlar vardır açarsın gününü haftanı belki ayını güzelleştirir ama bir ömür boyu taşımanın anlamsız olduğu şeylerdir bunlar. İzlemişsindir, oynamışsındır, okumuşsundur iyidir güzeldir daha fazlasına lüzum yoktur. İnsanlar da böyledir. Arkadaşın vardır bir yerden sonra nerede lan bunun sessize/beklemeye alma tuşu diye döner durursun. Burada da çok görüyoruz aslında arama nasıl mesafe koyarım, böyle arkadaşlık olur mu vs sorularını.


  • Jimmy McNulty  (11.04.18 20:50:33) 
[]

moc'un kahveleri

çekirdek olarak hangisini seviyorsunuz, alıyorsunuz? memnun musunuz?
yirgacheffe denediniz mi, güzel demişler denesem mi?

yöre ve tarz önemli değil, piyasaya göre şunu güzel yapıyorlar deseniz de yeter.
teşekkürler...

 
Kahveleri fena değil ama küçük ve pahalı. Latte içiyordum


  • EXXE01  (09.04.18 17:41:06) 
Moc’ta içmedim ama ben kendime yirgacheffe alıyorum çekirdek olarak, beğenerek içiyorum:)


  • solenkol  (09.04.18 17:46:56) 
@solenkol, nereden alıyorsunuz peki?


  • Bruce  (09.04.18 17:48:17) 
Yirgacheffe'i moc calisanlari israela oneriyor, nedenini anlamadim. Tropik Aromali ve hafif bi kahve. Benim gibi yogun kahve hazzini seven bunyede nefret uyandirdi acikcasi. Kenya aliyorum ben moc'tan. Seviyorum cok ama agir denebilir.


  • Deathrow  (09.04.18 20:47:01) 
@bruce coffee manifesto kadıkoy balıkcılar carsısı sonunda


  • solenkol  (09.04.18 21:29:18) 
[]

kahve öğütücü sorusu-hangisi?

bu ikisinin farkı ne, manuel olan niye daha pahalı?
french press için öğüteceğim. tchibo'nunkinde ayar olduğu yazıyor ama öbüründe yazmıyor, evrensel bir ayar mı var yoksa her makinada "french için filtre için" diye ayar mı var?

www.hepsiburada.com
www.tchibo.com.tr

100 liradan fazlasını vermeyi düşünmüyorum şu anda, elde de yapabilirim benim için sorun değil; asıl önemli olan daha az yer kaplaması. iş yerine alacağım, günlük 25-30 gr. öğütücem en fazla. alternatiflere de açığım.
teşekkürler...

 
manuel olan kullanılan malzemeden dolayı daha pahalı (metal aksam, seramik iç yüzey).

manueli tavsiye etmiyorum, çünkü hem uğraştırır hem de öğütme derecesi yok yani hangi incelikte çekeceğine sen karar veremiyorsun; espresso için büyük, filtre ve mokapot için kalın bir toz elde edebilirsin.

sinbo'daki ise metal bıcak öğütücü barındırıyor. sadece kahve değil baharat da öğütebiliyor. görüne o ki bunda da öğütme dereceği yok. tek boyutta kahve elde ediyorsun. bıcak(metal) kahve çekirdeklerindeki yağlı etken aromayı az da olsa absorbe edecek, bozacaktır. hiç bir şekilde metal aksam önermem.
ama illa ikisi arasında tercih yapılacaksa sinbo'yu alırım.

ancak şunu kullanıyorum 1 yıldır ve önerim bu olacak; www.webdenal.com

önerdiğim ürün metal bıcak öğütücülü değil metal kendi patentli bir sistem. 8 farklı öğütme derecesi var ve böyle olunca da espresso, filtre kahve, moka pot için doğru kıvamda kahve öğütmüş olabilirsin.
  • Fayfa  (03.04.18 16:23:16 ~ 16:25:09) 
İşin gurusu değilim ama bildiğim kadarıyla manuel olan Simbo'da metal bıçak var ve bıçaklarla kahveyi aslında öğütmüyor parçalıyor. Bu da kahvenin tadının istenilen mükemmellikte olmasına etki ediyor. Manuel olanda öğütme işlemi seramik silindirlerle yapılıyor bu da kahvenin tadına minumum etki ediyor. Yani biri öğütürken diğeri aslında parçalıyor. Öğütücü o yüzden daha pahalı olabilir.


  • Dr_Stat  (03.04.18 16:23:24) 
Tchibo olan kahveyi dişliler arasından geçirip öyle öğütüyor, dişlilerin arasındaki mesafeyi ayarlayabildiğin için daha homojen bir tane boyutu elde edersin.

Sinbo ise hızlı dönen bir bıçak sayesinde öğütüyor çekirdekleri. Bu tarz makineler genelde pek önerilmez çünkü bıçak parçaladığı için elinde en inceden kalına geniş bir yelpazede çekilmiş kahve ile kalırsın. Filtre kahvede felan bu daha kabul edilebilir ama French presste güzel olmaz, hatta ne kadar çektiğine göre bardağının dibinde telve bile bırakabilir.

Ben başka bir markanın manuelini kullanıyorum. En büyük dezavantajı kahveyi öğütmek 1-2 dk sürüyor (ne kadar ince o kadar uzun), yani uğraştırıyor ve birden fazla kişiye yapacaksan daha çok uğraş. Her kahve içeceğimde çekerim sorun olmaz dersen öneririm.
  • Haldamir  (03.04.18 16:30:23) 
@Fayfa, tchibo'nunkinde öğütme derecesi var ama espresso ve filtre kahve diyor, french için uymaz mı ikisi de? ya da arayışımda illa french press ayarı olanlara mı bakayım? yoksa direkt french press ayarı diye bir şey yok mu?

önerdiğini birkaç yerde daha gördüm ama şu anda o parayı vermeyi düşünmüyorum, ilerisi için aklımda olsun, teşekkürler.

@haldamir, gönder gelsin.
  • Bruce  (03.04.18 16:32:16 ~ 16:33:23) 
Ekleme yapayım, en iyi olanlar hem elektrikli olup hem dişli olanlar. Fayfanın paylaştığı mesela. Makinelere bakarken anlamanın en iyi yolu, tek hazne var ise yani öğütülmüş kahveyi koyduğun yerden alıyorsan kötü. Çekirdekleri yukardan koyup aşağıdan alıyorsan iyi.


  • Haldamir  (03.04.18 16:33:34) 
kahhve.com

Benim kullandığım bu, çok süper değil ama kötü de değil. İhtiyacımı görüyor.
  • Haldamir  (03.04.18 16:36:44) 
sinbo'nunki bir çeşit blender. çekirdeği koyup çalıştırıyorsunuz. bıçakları sayesinde çekirdekleri parçalıyor. ne kadar uzun çevirirseniz o kadar ince olur. kalın olsun diye az çevirirsiniz, kimi kalın olur, kim ince olur, kimi hiç kırılmaz.

öteki mekanik. eze eze öğütüyor. bir vida ile dişlilerin arasındaki mesafeyi ayarlayabiliyorsunuz.

ama mekanik değirmen alacaksanız tchibo'yu falan boşverin. bu işin piri sözen'dir. fiyatı da ucuzdur.

kahhve.com
  • kibritsuyu  (03.04.18 17:04:49) 
manuel değirmenin kralı sözendir. sinbo öğütmez parçalar. Dr_stat +1

www.kahveler.net
  • vassal  (03.04.18 17:16:06) 
sinbo çoğunlukla pişman eder. tchibo dan aldığına pişman olman çok zor. delonghi kg öneririm. köşeli olan. 4 senedir kullanıyorum tık yok. daş gibi alet. parayı verirken acıdım ama asker gibi.

aha bu

www.webdenal.com
  • tukenmez adam  (03.04.18 19:28:11 ~ 19:29:28) 
Evrensel bir ayar yok. Mokapot icin ayri, Türk kahvesi icin ayri, filtre kahve icin ayri ayar gerekir. Duzgun olmayan, piyasada cokca bulunan "ogutuculer" genelde ogutucu degil, kesici oluyor ve kahveyi rezalet bir hale getiriyorlar, smoothie makinesi gibiler. Tchibo´nunki diger linktekine gore biraz daha duzgun duruyor. Sanirim kucuk Hariolar da ayni fiyat bandinda. Onlara da bakin derim. (Gonul ister ki mahlkönig önerelim.)


  • buf-e kür  (03.04.18 19:38:12) 
[]

çin'deki yerel elektronik eşya fiyatlarına nereden ulaşabilirim?

arkadaş çin'e gidicek, telefon ve fotoğraf makinesi alma niyetim vardı, uygun bir şeyler bulursam söyleyeceğim getirsin. iş için gideceği için pazar araştırması yapamayacak, ben buradan çin'in sokakta bulunan satıcı fiyatlarına nasıl erişebilirim, bilen duyan var mıdır?
teşekkürler...

genel olarak bir fikriniz varsa "şunlar ucuz ama şunlar değildir" diye, onu da söyleyebilirsiniz. ikisi de çok farklı değilse değmez çünkü.

 
hocam sokak satıcısı derken, ben bakıyorum cindeki Türklere çektikleri vloglar perpa gibi eminönü gibi kapalıçarşı gibi doğubank gibi dükkanlar sıralı yuan üzerinden pazarlık usulü satış var. fiyatlar pazarlık için şişkin ama ucuz değil. bence en iyi taobao sitesine bakmak, xiaomi ürünleri ucuz olabilir mesela, dji ürünleri ucuz olabilir. oneplus meizu oppo ve benzeri


  • protrek  (02.04.18 12:54:26) 
shenzhen'de bizim perpa veya tahtakale tarzı gibi çok büyük bir han olduğunu biliyorum. ama oradaki fiyatlara internet üzerinden ulaşman bir hayli zor.


  • lazpalle  (02.04.18 13:21:59) 
peki oraların medimarkt, teknosa gibi perakendecileri yok mu? taobao'ya baktım, 5bin yuan diyor istediğim telefonu, 3bin küsür lira, burada daha ucuzunu bulmak mümkün paralel ithalat. bundan daha ucuza satan yok mudur ki?


  • Bruce  (02.04.18 17:39:40) 
[]

şu anda hemen kalkıp

virginia angus'a gidip new york gömeyim mi?
baya bi açım, baya. dün canım hamburger çekti ama yemedim. evde bişey yok. sabahtan beri ev işi yapıyorum, hem biraz da hava almış olurum diyorum. az önce film bitirdim, patates çuvalı gibi yatıyorum şu anda.
950 metre uzağımda, 10 dakikada yürürüm.
o kadar arada kaldım ki 15 dakikada gelen cevaplara göre gidicem ya da gitmiycem.

gidiyim mi gitmiyim mi?


HEPİNİZE KOCAMAN TEŞEKKÜRLER GAZLAMANIZ İÇİN, BUNU YEDİM Bİ DE ÜZERİNE PROFİTEROL GÖMDÜM *-*
i63.tinypic.com

 
gitme.


  • susadım çeşmeye varmaz olaydım  (01.04.18 22:18:53) 
Git.


  • Amaranta ursula  (01.04.18 22:19:10) 
Gidin. Üç günlük dünya.


  • sopiro  (01.04.18 22:21:08) 
gidin. ben de aynı durumdayım. ama benim yiyecek bir şeyim yok ve evden ayrılamıyorum. masayı kemirmeye başladım ben de hafiften.


  • levpontryagin  (01.04.18 22:22:17) 
git, hatta şimdiden afiyet olsun diyelim ki temenni boşa çıkmamış olsun diye ye. (:


  • treamorg  (01.04.18 22:24:03) 
gitme


  • neo  (01.04.18 22:26:59) 
Gidin.


  • pike  (01.04.18 22:30:21) 
[]

Bu kurşun asker nereli olabilir?

Kılıçtan dolayı bana İspanyol ya da Portekizli gibi geldi ama emin olamadım. Pelerini var, soylu muhtemelen. Şapkası da büyük. Eli belinde poz vermiş, bu da bi artistlik göstergesi. Elmacık kemikleri çıkık, pos bıyıklı ve tıknaz yapıda.

Ne dersiniz?
i.hizliresim.com

getiren kişi diyarbakır'da topraktan çıktığını söyledi, 1. dünya savaşından kalma olabilirmiş. hadi doğru kabul edelim, fransızlar vardı o bölgede; fransız askerine benzetemedim ben. bunu söyleyen kişinin tamamen uydurma ihtimali var, o yüzden bu bilgiye çok güvenmiyorum.

 
meksikalı da olabilitesi var gibi


  • Tears of Devil  (27.03.18 10:21:47) 
bariz spaniard.


  • binder dandet  (27.03.18 11:46:44) 
musketeers sanki ona benzettim.


  • denklemci  (27.03.18 12:05:11) 
fransız da mümkün, yanılmıyosam ingiliz de. ilk anda ispanyol protekiz çağrışıyor evet de, 16. - 18. yy kıyafetleri bu minvalde ayrıntılar içeriyor zaten, özellikle gemileriyle yeni kıtalara açılanlarınkiler; filmlerden ve tablolardan aşina olduğum kadarıyla söylüyorum. ingilizlerde bıyık yok da fransızlarda var, ingiliz o açıdan düşük ihtimal.


  • dafaisss  (27.03.18 15:45:33) 
olay buymuş
www.etsy.com

kinder oyuncağını tarihi eser diye yutturmaya çalışmışlar yani aşlskda. bu antika işlerinde ne kadar dalavere döndüğüne güzel bir örnek.
  • Bruce  (27.03.18 15:57:30 ~ 16:01:27) 
[]

gotham dizisini izliyor musunuz?

bana çok underrated kaldı gibi geliyor. bilmiyorum amerika'da nedir popüleritesi ama etrafımda hiç izleyen yok.

hunharca dizi izleyen biri değilim ama şehrin atmosferi, espri tarzı, karakterlerin ve olayların karikatürize edilişi, dc kötülerini tanıtışı bence çok eğlenceli. çizgi roman okumam ama bilinen karakterlerin, evrenlerin "origin" hikayelerini hep sevmişimdir; koskoca batman evreninin sıfırdan doğuşuna şahit oluyor gibi oluyorum, hoşuma gidiyor.

siz izliyor musunuz, seviyor musunuz?

bir de bilene soralım, çizgi romanlarla ne kadar örtüşüyor temel hikayeler? tamamen alakasız mı yoksa diziye uydurulan kısımlar haricinde özü aynı mı?
teşekkürler...

 
severek izliyorum.


  • ozdek  (24.03.18 23:48:52) 
Çerezlik niyetine izliyorum.


  • Fusha  (25.03.18 06:31:13) 
[]

deloitte çalışma ortamı (denetçi hariç)

yönetim ofislerinden bahsediyorum, denetçi hariç diğer yönetim personelinin çalışma ortamı da denetçilerinki gibi yorucu, yıpratıcı ve yamyamlıkla mı yürüyor?

bir de maddi sıkıntıda diyorlar, elbet batmaz da, kemer sıkma politikası içinde mi şu sıralar?
teşekkürler...

 
para vermezler ama genelde çalışma ortamları çok rahat oluyor.


  • captainobvious  (23.03.18 11:47:45) 
deloitte da 3 ay çalışmıştım 2012 senesinde. o dönem departman asistanı olarak girmiştim. çok stresli bir ortam. biraz da kasıntılar. ben kolay adapte olan biriyim ama oraya 3 ay zor dayandım. ayrıca ayrılırken de sorun yaşamıştım. tehdit falan edilmiştim saçma sapan.
benim deloitte ile iyi bir anım yok yani. üstelik parası da çok iyi değildi.

  • interview with the vampire  (23.03.18 12:00:41) 
[]

sıra dışı uzmanlık alanı olan var mı?

hangi sıra, hangi dış?
mesela polinezya endemik bitkileri üzerine internette 2 saat aramayla edinilecek bilgilerden fazlasına sahip olmak bahsettiğim şeye güze bir örnek.

var mı böyle uzmanlık alanlarınız?
sıfır bilgimin olduğu konularda bir şeyler anlatan insanlara çok saygı duyuyorum, ilgi alanınızı belirtip üzerine biraz şov yapsanız da azıcık kültürlensek ne iyi olur.

tek ricam bahsettiğiniz şey hakkında cidden ortalama üstü şey bilmeniz. ekşi'de bir ara patlayan ufuk patlatıcı bilgilerdeki gibi değil, kapsamlı bilmek. üzerine 2 saat konuşabiliyor olmak mesela. gibi gibi, anlatabildim sanırım.
teşekkürler...

 
Klasik oyun konsolları, bilgisayarlar ve klasik oyunlar ilgi alanım, ufak bir koleksiyonum da var bilmiyorum yeterince sıra dışı bir şey mi ama.

2 saatten daha fazla konuşabilirim, hatta konuşup yayınlamışlığım da var ilginizi çekerse podcast olarak :)

(bkz: retro podcast)
  • hedep  (19.03.18 21:50:42) 
duyuruyu silme lütfen, favorilere ekledim.


  • sen git ben geliyorum  (19.03.18 22:01:37) 
yol bisikleti ve genel bisiklet mühendisliği hakkında 12 13 sene konuşabilirim.


  • Tears of Devil  (19.03.18 22:18:31) 
Ya cok ozellesmis alanlarda calisan insanlar icin gecerli sanirim bu. Genelde lisansustu egitimde ozellesiliyor boyle.

Amerikan yerlilerinin gocleri uzerine ortalama ustu bilgim var su sira icinde bulundugum calismadan oturu. Ozellikle Na-Dene dillerini konusan Atabaskan, Chipewyan gibi toplumlari arastiriyoruz. Ama bunu anlamaya calisirken Sibirya ve Amerika'daki diger toplumlar uzerine de bilgi sahibi oluyorsun ister istemez. Yakin zamanda Anadolu Neolitik toplumlariyla ilgili bir calismada da yer aldim, belki standarttan biraz fazla biliyorumdur onu da ama emin degilim :) He bir de Guney Dogu Asya toplumlarinin yayilimi hakkinda biraz bir seyler biliyorum yine yaptigimiz bir calismadan dolayi. Genelde boyle toplumlarin genetik yapisi uzerine iste uzmannlik alanim ama meslek oldugundan senin dedigine girer mi bilemedim.
  • evrim halkasi  (19.03.18 23:19:01) 
@hedep, master, sen kaydedersin de ben dinlemem mi!
@Tears of Devil, bisiklet pek fazla sıra dışı değil ama sıra dışı, pek bilinmeyen bilgiler verebilirsin pek tabii ki.
@evrim halkasi, işte tam da senin gibi örneklerden bahsediyordum. atabaskan'lara ait bir şeyler söyle mesela, neolitik anadolu'dan günümüze kadar gelen bir gelenek görenek var mı ya da, yap şovunu göster bilgini!
aslında illa ki akademik bilgi olmasına gerek yok, kişisel merak da olabilir bu ilginin sebebi; yeter ki sıra dışı olsun.
  • Bruce  (19.03.18 23:29:16) 
Hap gibi bilgi verince tam olacak mi bilmiyorum ama kaynaklariyla beraber yazayim.

Atabaskanlar, Kanada'da yasayan bir yerli Amerikali grubu. Bu arkadaslar Na-Dene dil ailesine mensup bir dili konusuyorlar. Kisaca olay soyle gelismis: Ilk olarak 16-17 bin yil kadar once Sibirya'dan bir grup Amerika kitasina geciyor, bunlar hizla Guney Amerika'ya dogru yayiliyorlar. Sonra, 5 bin yil kadar once Sibirya'daki Bel'kachi kulturune mensup bireylerin bir kismi Amerikaya geciyor, Kuzey'de ilk gecen yerlilerle karisiyor. Bu arada da bu Na-Dene dillerinin onculu olan bir dili Amerika'ya tasiyorlar. Bu karismadan sonra o toplumlar bugunku Atabaskan, Chipewyan gibi toplumlari olusturuyor. Bu arada bir volkan patlamasi sonucu Kuzey'deki Atabaskanlarin bir kismi Guney'e goc ediyor, bunlar da bugun bildigimiz Apache toplumlari.

Yukarida bahsettigim Bel'kachi kulturunden Sibirya'da kalanlarin, Bati'dan goc eden Syalakh toplumu oldugu dusunuluyor. Bel'kachi'ler ise once Ymyyakhtakh klturunu olusturuyoor, sonra bugunku Koryak ve Chukchi'leri (Chukotko-Kamchatkan dillerini konusuyorlar).

Daha ayrinti isteyenleri henuz hakem asamasinda bulunan makalemize alalim: www.biorxiv.org

Anadolu hakkinda sunu yazmistim, tekrarlamayayim: eksisozluk.com
Altinda bir video var, daha iyi bir bilgi olabilir. Calismanin akademik yayini da surada: rspb.royalsocietypublishing.org

Bir de ben bu konularda arada bir video hazirliyorum. Ozelden onlari atarim merak edersen. Cunku bu konularda 50 sene konusabilirim, bazi duyurucular biliyor :p
  • evrim halkasi  (20.03.18 00:18:40) 
Bir arkadaşım dilbilimci, onun ladino üzerine doktorası vardı, benim aklıma sıradışı o örnek olarak geliyor
ben etik - işyeri etiği konusunda saatlerce konuşurum. Ama kabul ediyorum herkesin gözleri benim kadar parlamıyor bu konuyu duyunca

  • SiyamkedisiZorro  (20.03.18 00:56:17) 
dünya bayraklarını sayabilirim sanırım bu konuda. Çocukluğumdan beri bayraklara ilgim var ve 10 yaşımdan beri falan tüm ülke bayraklarını biliyorum. Ayrıca sembolizmlerini ve az çok hikayelerine de hakimim. Bunun dışında ülkelerin başkentleri, haritadaki yerleri, tarihi ve kültürel bilgileri falan da var araştırmayı çok sevip baya bilgimin olduğu ama en iddialı olduğum konu bayraklar.


  • nundu  (20.03.18 01:38:47) 
@evrim halkasi, işte bundan bahsediyordum! tüm duyuru camiası adına teşekkürler *-*

@SiyamkedisiZorro, göz parlatmasa bile çalışan herkesin kurması gereken bir denge, bu açıdan söyleyeceğin şeylerin işe yarar olacağından eminim. lütfen yaz :)

@nundu, yaz abicim, enteresan bağlantıları olan bayraklardan bahset. ilginç hikayesi olduğunu düşündüğün bayraklardan bahset.

ben bunu biliyorum demeyin, bildiğinizi yazın. ahkam kesmek de serbest, artislik yapmak da. eminim daha çok insan var oralarda bir yerlerde, gelin!
  • Bruce  (20.03.18 09:21:51) 
Birazdan sınavım var ama kısaca yazabileceğim bi iki anekdotu paylaşayım o zaman :D

1)1936 Münih olimpiyatlarına kadar haiti ve Lihtenştayn'ın bayrakları bire bir ayniydı. Olimpiyatlarda fark ettiler bayraklarının aynı olduğunu ve Lihtenştayn bayrağına sarı bir prenslik tacı ekledi, haiti de coat of arm(devlet arması) ekledi bayraklarının ortasına.

2) Afrika'da Avrupalı ülkeler tarafından koloni yapilamayan iki ülke var. Biri Etiyopya(2. Dünya savaşı sırasında kısa bi süre italya işgaline uğruyorlar ama tam bir koloni durumuna asla düşmediler), diğeri de Liberya. Liberya, 1800lerde köleliğin kaldırılmasından sonra ABD'de özgürleşen zencilerin yaşaması için ABD tarafindan kurulan bir ülke(Adı da özgürlük anlamındaki liber kökünden geliyor zaten). Liberyanın bayrağı ABD bayrağına çok benziyor, aynı kırmızi beyaz çizgi düzeni var ama mavi kare üzerinde bir yıldız var abd bayragindaki eyalet sayısı kadar yıldız yerine.

Etiyopya bayraği ise kırmızı sari yesil renklerinden oluşuyor. Etiyopya asla koloni olmadigi icin bu renkler diğer Afrika ülkeleri tarafindan da bagimsizliklari zamanina bayrak renkleri olarak kullanilmaya başlanıyor Etiyopya'ya saygı olarak ve Afrika kıtasını temsil eden siyahın da eklenmesiyle Pan-Afrikan renkler olarak adlandırılıyor.

3) Son olarak hiç bir ülkenin bayrağında mor baskın bir renk olarak yoktur. Sadece dominika bayrağinda bir kuş motifinde ve nikaragua bayragindaki gökkuşaginda ufak bi detay olarak bulunur. Tarihte de eski çağlardan beri hiçbir bayrakta mor yoktur, bunun nedeni morun uretilmesinin modern zamanlara kadar çok zor olması ve değerinin çok yüksek olmasıdır. Kralların renginin mor olması da burdan gelir.
  • nundu  (20.03.18 09:59:31) 
[]

kulaklığını telefonda usb-lightning dönüştürücü ile kullanan var mı?

3.5 mm kulaklık girişi olmayan telefona sahip olup kablolu kulaklık kullanmak isteyenler mecburen bu dönüştürücülerden kullanmak zorunda. kullananlara soruyorum, büyük sıkıntı çekiyor musunuz? kulaklığa takılı bıraksak o zımbırtıyı, sanki onun bir parçası gibi, hayatta hiçbir şey değişmemiş gibi yapabilir miyim? typec-lightning girişlerinizi normalden daha çok kullandığınız için bir sorun çıkacağını düşünüyor musunuz, bir gevşeme vs. hissettiniz mi? ses kalitesinde bir değişiklik olduğunu sanmıyorum ama benim aklıma gelen bir dezavantajı, "şu da şöyle olmasaydı" dediğiniz bir şey var mı?

genel tecrübe soruyorum yani, teşekkürler...


 
ben bu şekilde kullanıyorum. diğerinden hiç bi farkı yok. dönüştürücü devamlı kulaklığa takılı. o kulaklığı da başka bilgisayarda vs kullanmadığım için çıkarma ihtiyacı duymuyorum. henüz 1-2 ay olduğu için gevşeme konusunda yorum yapamam. yani benim için 'hayatta hiçbi şey değişmedi'.


  • elorelia  (19.03.18 12:32:36) 
4.5 yil 3.5 mmli en son telefonumdan sonra yeni telefonumda bir aydir ayni bu sekil kullaniyorum cok buyuk bir dezavantaji yok acikcasi dedigin gibi hep takili kullaniyorum o donusturucuyu. Sadece kulakligin jal girisi duz degil de L seklineyse cebe sokarken falan azicik sikinti cikarabiliyor ama islevselden ziyade beyaz donusturucunun cuk gibi sallanmasina sebep olma seklinde daha cok

Telefon bakarken ilk baslarda 3.5 girisi olmayan telefonlari kafadan eliyordum simdi olsa asla yapmam degerlendirmeye bile almam bu konuyu
  • proletarier aller lander vereinigt euch  (19.03.18 12:34:15) 
Eğer dönüştürücü sahte bir ürün değilse orijinal telefonun içinden çıkansa bir sıkıntı olacağını sanmıyorum. bu kadar kafaya takmaya gerek olmadığını düşünüyorum.


  • hehe  (19.03.18 12:34:28) 
kardeşim bayadır öyle kullanıyor ama lightning girişi sıkıntılı tabi ya, şarj ederken bile bir süre sonra sapıtıyor.
gerçi tozdan oluyor genelde, temizliyorsun geçiyor. abuk bir zorlama yapmadıkça portlarda sorun olacağını sanmam.

  • passion rules the game  (19.03.18 12:56:23) 
normalde (eski telefonumda kulaklık girişi varken de) bluetooth kulaklık kullanıyorum. bu kulaklık serviste iken bir hafta usb c dönüştürücü ile kablolu kulaklık kullandım. kablosuza alıştıktan sonra kablolu zor geldi.

telefonun içinden çıkan dönüştürücüyü kullandım. telefona takmada bir sıkıntı yok. çıkarması ise biraz daha güç istiyor. eski telefonda kulaklığı tek elle çıkarabilirken yeni telefonda bir elle telefonu tutarken diğer elle dönüştürücüyü çekmek gerekiyor.

dönüştürücü beyaz renk, kotun cebinde maviye boyandı bir haftada.
  • inheritance  (19.03.18 13:03:19) 
orijinal olması lazım +1

ben kaybettim mesela :(

39 lira meret.
  • himmet dayi  (19.03.18 13:26:11) 
[]

TUS kazanmak çok mu zor?

yoksa bile isteye pratisyenliği seçip kafa rahatlığıyla çalışmayı seçen doktorların sayısı da az değil mi?

neticede bu arkadaşlar da fena kazanmıyor türkiye ortalamasına göre; üstüne üstlük sınav mınav derdiyle uğraşmadan, sonradan hastanelerde komplike hastalarla, dertlerle, insanlarla uğraşmadan, dayak yemeden, etliye sütlüye karışmadan, huzur içinde mesleklerini icra edebiliyorlar. bu pencereden bakıp tus'a girmeden yolunu çizen doktor sayısı diğerlerine oranla az mıdır çok mudur merak ettim. yoksa tus'a çalışıp çalışıp geçemeyen, sonunda mecburen bu yolu tercih edenlerle mi doludur asm'ler...


 
35-40 yaşlarında pratisyen doktorlarin tus a hazırlandığını gördüm.

Tus a hazırlanmak da çok zor, pratisyenlik de.

40 kotek mi 40 dayak mi gibi bir karşılaştırma.
  • thatisthedoctor  (14.03.18 11:47:53) 
İyi yerde iyi branş kazanmak zor.


  • dissendium  (14.03.18 11:54:52) 
@thatisthedoctor, pratisyenliğin zorluklarını bilemedim ben konuya uzak olduğum için, ne gibi zorlukları var diyebiliriz?


  • Bruce  (14.03.18 11:59:13) 
'dertlerle, insanlarla uğraşmadan, dayak yemeden, etliye sütlüye karışmadan, huzur içinde mesleklerini icra edebiliyorlar." Demissiniz ya bunun tam tersi :)

Acil bölümün kendisi çok kötü zaten, çok sağlam bir mentaliteye vucuda vicdana sahip olmanız lazım.
  • thatisthedoctor  (14.03.18 12:03:06) 
@thatisthedoctor, haa, ben acil işini hiç düşünmemiştim, pratisyen=aile hekimi diye düşündüm. acil için pratisyenlik de saçma değil mi ama, uzmanlık bilmek gerekmez mi?


  • Bruce  (14.03.18 12:12:31) 
eksisozluk.com

Uzmanlık alanı var aslında ama tırt bir alan, prastiyen hekim acilde gayet güzel çalışabilir ki çalışıyor da niye saçma olsun.
  • i was made for you  (14.03.18 12:20:05) 
@i was made for you, bu işin travmatolojisi var bilmem nesi var, hayati öneme sahip konularda daha donanımlı doktorların olması gerektiğini düşünerek söyledim saçmayı, yoksa absürt değil tabii...


  • Bruce  (14.03.18 12:25:33 ~ 12:25:53) 
@acemi, asjkdla bu kısmı benim de aklıma geldi.
adam doktor olmuş yani, öyle böyle bi rekabet bağımlısı değil. her sınavda full çekmek istiyor, bahsettiğim durumda "aha bir sınav daha, bunu da kazanmalıyım" moduna giriyor mudur diye düşündüm. bir yerden sonra kariyer zehirlenmesi yaşanması çok doğal, beyaz yakalılarda da oluyor bu ama orada alternatifler bu kadar çekici değil. ben olsam mesela aile hekimi olur keyfime bakardım. he tabii, işin bir tarafında bilim niyetli idealistler de var ama onların sayısı çok değil bence.

  • Bruce  (14.03.18 12:44:48) 
Abi parasına puluna çok baktıklarını düşünmüyorum. Okuldan arkadaşımın abisi Cerrahpaşa mezunu uzmanlığı da Cerrahpaşa'da yapıyor Anestezi ve Reanimasyon üzerine. Yanında polisle güvenlikle dolaşıyor sürekli herif hastanede. Etliye sütlüye karışmamak gibi bir olay yok yani.


  • vedatchilipeppers  (14.03.18 12:53:49) 
@vedatchilipeppers, aile hekimi olsa etliye sütlüye karışmaz diyorum zaten, demişsin işte güvenlikle dolaşıyor diye, değiyor mu buna diye düşünüyorlar mı acaba diyorum yani.


  • Bruce  (14.03.18 13:27:39) 
Değip değmemesi çok subjektif bir konu olmasıyla birlikte işini sevmeyen herkesin kendine sorabileceği bir soru bu.

Benim düşünceme göre, kazanılan para bir noktaya kadar bu işin çıtası olabilir, o nokta geçildikten sonra -hele hekimlik gibi bir iş- insanı öyle bir yıpratır ki yürüyen ceset olursun zaten, parayla geri döndürülemeyecek sorunlar doğurur kişinin ruh ve beden sağlığında. Pratisyen kalmak bence hekimler arasında çok alternatif bir yol, o yola giren kişi de derinlemesine sorgulamıştır ve bu sorgulama sürecinin neticesinde pratisyen kalmayı tercih etmiştir zaten. Değiyor mu diye düşünmese pratisyen kalmaz, ilerlemeye ve uyum sağlamaya bakar. TUS'u kazanamayan ama hala denemeye devam eden 35-40 yaşındaki pratisyen hekimler ise uzman hekim olmanın ve meslekte ilerlemenin yaşayabileceği muhtemel tüm çilelere değeceğini düşünüyor demek ki; yoksa 35-40 yaşındaki insan neden o kadar zor bir sınava hazırlansın o yaştan sonra.
  • vedatchilipeppers  (14.03.18 14:15:46) 
Doktor arkadaşlar güzel anlatmış hem burada hem sözlükte, yalnız işin dışında olup yüksek ahkamlar kesilmesine de pek razı değilim (örn. ÖSS'de en tepeden yazıp mezun olunca seçim yapamamak falan? Hahaha?)

Neyse, sorunuza cevap vererek başlayayım; öncelikle TUS'u kazanmak değil TUS'un kendisi zor bir sınav. Nasıl yani, şöyle; daha karar aşamasında başlar zorluğu. Çünkü TUS çalışmak gerçekten başka bir sınava hazırlanmaya benzemiyor. Yoksa TUS -şimdi tam hatırlamıyorum ama- dünyada yapılan sayılı zor sınavlardan.

Ama öte taraftan şunu da rahatlıkla söyleyebilirim, TUS'u kazanmak TUS'tan daha zor değil. Garip bir cümle oldu farkındayım, şöyle izah edeyim, ben henüz TUS'a çalışıp da kazanamayan görmedim desem yeridir (elbette ki istisnaları mevcut). Yani özetle, o kafa yapısına ulaşan adam bir şekilde kazanıyor. Nasıl bir kafa yapısı, öyle "günde 14 saat çalışmaya hazır olmak" falan değil dediğim, saat mevhumunu dahi unutturabilecek kıvamda çalışmaktan bahsediyorum. Dizi dizi kitapların dipnotlarına kadar sorulabilen, hatta kitaplarda değil de güncel yayınlardan sorulabilen bir sınav için ezberin kitabını yeniden yazmaktan bahsediyorum. Öyle bir sınav ki (güncel soru sayısını hatırlamıyorum), %10-15 civarı soruyu yapamayanlardan (yanlış yapmak değil, boş bırakmak, fikir dahi yürütememek) Türkiye derecesi çıksın.

Kişi eğer bu zorluğu "ben göğüslerim" diyorsa ve poposunu sandalyeye mühürleyebiliyorsa kazanır. Ha olur Hacettepe Dermatoloji olur, olmadı Van Genel Cerrahi olur. İlla olur yani, açıkta kalmaz.

Kişi bazlı değerlendirecek olursak, TUS için herkesin kendine ait bir öyküsü vardır. Çoğu için klasik ÖSS başarısı -> Tıp Fakültesi -> Haliyle TUS denkleminden giderken dahi arada kişisel özellikler etkili olur. Ben mesela sadece ve sadece ağız burun bakmaktan ve rektal tuşa yapmaktan uzak kalmak için girdim ve ona uygun bir bölümdeyim şu an.

Pratisyen kalmak ülkemizde doktor olmamakla eş tutuluyor. Buna kızmıyorum, öyle öğretilmiş çünkü. Neyimiz düzgün de, halk pratisyene hak ettiği değeri versin? Kendi ailem (eşim, annem, babam vb) dahi uzman olduktan sonra doktor olmuşum gibi tebrik ettiler yahu valla bakın, şaka değil ("E artık bize de 3 gün rapor yazarsın?" diyor, "iyi de onu yıllardır yapabiliyorum?" dediğimde devreler yanıyor, düşün bak). Bu sebeple insanların pratisyen olarak kalmak istememelerinde bunun da etkisinin olduğunu düşünüyorum. Halbuki birinci basamak (pratisyen hekim tarafından yürütülür) sağlık sisteminin omurgasıdır, omurgası olmalıdır veya.

Neyse umarım açıklayıcı olmuştur. Sevgiler.
  • gonion  (14.03.18 14:25:45) 
@vedatchilipeppers, biz anlaşamadık sanırım. ben pratisyenliğe değiyor mu demiyorum. pratisyenlik seçme olanağı varken(parası da ortalama üstü) tus'a girip daha fazlası için uğraşanlardan bahsediyorum. tus kazanmış ama günde 15 saat çalışan, güvenlikle gezen, bin türlü insanla uğraşan doktorların pratisyene göre elde ettiği şeylerin bu kadar zahmete sıkıntıya değmeyebileceğinden bahsediyorum. yani bence pratisyenlik seçmek makulken niye bu kadar riske giriliyor diyorum. yani dediğin gibi para da bir yere kadar, kendini o kadar öldürmeye gerek var mı diyorum.

tabii ki bunu bile isteye seçenler var ve saygı duyuyorum, olmasalar insanlık ne hale gelirdi elbet. sadece, tus'un doktorluk serüveninin kaçınılmaz parçası gibi mi görüldüğünü merak ettim, alternatifi de gayet çekiciyken.


@gonion, çok güzel açıklayıcı olmuş hocam, teşekkür ederim. işin sosyal boyutu da önemli ama "elalemin götüne parmak atmak istememek" de benim açımdan gayet makul ve ikna edici bir açıklama heheh.
  • Bruce  (14.03.18 14:41:16 ~ 14:52:46) 
[]

Ya bu sis nereden çıktı!

Ulan bi hafta sonumuz var, kaç haftadır bahar gelsin diye bekliyorsun, bakıyorsun hava durumu bu hafta sonu 16-17 derece olucak diyor; sonra bi bakıyorsun salak saçma bi sis çökmüş şehrin üstüne.

Soğuk mu hava beşiktaş'ta kadıköy'de, güneş hiç mi yok? 2-3 saate kalkar mı bu bela? Deniz kenarına inmem lazım güneş görmem lazım moralim bozuk hoff :(


 
Sabret belki gelir

www.hercocuk.org
  • 1adam  (11.03.18 12:25:07) 
Ortaköy güzel, sıcak da. Sis dünkü kadar kötü değil, zaten dün de beşiktaş daha kötüydü ortaköyden. Ama vapurlar bugün çalışıyor mu bilmiyorum, dün çalışmıyordu.


  • sopiro  (11.03.18 13:43:04) 
[]

tavsiye edilen tüketim tarihi geçen çekilmiş kahve ne kadar dayanır?

bakmadan almışım bi ton, tett bugün. ölmeden ne kadar daha tüketebilirim?




 
Ölmeden daha çok uzun bir süre tüketebilirsiniz ama tadı bozulur kahvenin, bayatlar gittikçe.
(git: 1239903)

  • kobuzchu kiz  (08.03.18 13:55:38 ~ 13:58:55) 
çekirdek halini 10 gün falan geçirip tüketmiştim. ben olsam küflü değilse kötü kokmuyorsa tüketirim. ama kendi kararınız. kahvenin içinde sağlam miktarda azot var dolayısıyla güzel bir kültür ortamı.


  • tukenmez adam  (08.03.18 14:35:08) 
kahveyi nasıl sakladığın da önemli, ağzı kapalı ve güneş görmeyen kuru bir yerde muhafaza ettiysen bir süre daha tüketebilirsin. sadece tat kaybı yaşamıştır muhakkak, onu problem etmiyorsan sorun olmaz kanaatimce.


  • treamorg  (08.03.18 15:52:18) 
[]

starbucks'tan çekirdek alıp french press için çektirdik diyelim

sonra çekilmiş kahveyi nasıl saklayacağım? özel bir aç-kapa sistemli pakete koyduklarını sanmıyorum, ben nasıl bir çözüm bulmalıyım? herhangi bir cam kavanoz iş görür mü, ya da pratik bir çözüm biliyorsanız duymak isterim.
teşekkürler...



 
Özel bir aç-kapa sistemli pakete koyuyorlar.


  • angelus  (27.02.18 12:26:35) 
@angelus, çünkü müşteri memnuniyeti diyosun, mantıklı. senin nezdinde bu hareketlerinden dolayı tüm starbucks ailesine tebriklerimi iletiyorum bunu düşündükleri için.


  • Bruce  (27.02.18 12:29:26) 
Aslında özel bir aç-kapa sistemli pakete koymuyorlar da aynı pakete koyuyorlar, sonra paketin etrafını şerit-mandal gibi adını bilmediğim bir aparatla kitliyorlar, sen kahve aldığında o kilidi açıp sonra tekrar kapatıyorsun tazeliğini böyle böyle bir süre koruyor ama çekilmiş kahve tazeliğini çok fazla koruyabilen bir şey değil, bir de her açıp kapattığında içine giren oksijen nedeniyle oksidasyon oluyor, o nedenle hiç çektirmeden direkt paketi alıp sonra az az öğütmek daha mantıklı ama onunla da kim uğraşacak.


  • angelus  (27.02.18 12:33:37) 
pakette tutmak istemezseniz, soyle kaplarda sakliyorum ben hep:

www.martinezfinecoffees.com

pasabahce'de filan satiliyor.
  • miss creampuff  (27.02.18 12:35:23) 
kahve dünyasında 250 gr filtre kahve alana ikinci 250 gr 50% indirimli diye mesaj gelince karamelli ve vanilyalıyı merak ettiğim için gidip bakayım dedim, normal çekirdekten çekti, plastik kilitli saman rengi kağıt poşetlere koydu. ama istediğin şekilde sakla; bir kere havayla temas etti mi en fazla 1 haftada tüketmen daha iyi diye biliyorum.


  • onemoremile  (27.02.18 12:37:53) 
kahve dunyasi'nin kilitli ambalajlarindan 3-4 tane rica edin. starbucks kahvesini onlara bolusturun. en azindan hep ayni ambalaji acip kapatmamis olursunuz. surekli kullandiginizi da kavanozda tutarsiniz.


  • jimicik  (27.02.18 12:55:32) 
Ihtiyaciniz olan sey bir adet teneke kutu. Turk kahvesi satan markalarin var ya, onlardan. Kahvenin isik almamasi lazim taze kalabilmesi icin. Isi da kalitesini dusuruyor. O yuzden ideali nemli olmayan, soguk ve karanlik bir yerde saklanmasi. Buzdolabinda kahve saklamak yanlis, eger agzi acilmis bir kahveyi koyuyorsaniz daha da yanlis, cünkü tüm kokulari cekecek buzdolabindaki. Her onleme ragmen evde kahveyi taze tutmak cok zordur, bu nedenle hep birkac haftada tuketebileceginiz kadar almanizi oneririm.


  • buf-e kür  (27.02.18 13:25:37 ~ 13:26:09) 
bana kızabilirsiniz ama,

www.hepsiburada.com

5 seneyi geçti, kesinlikle parasını çıkarıyor ve sonuna kadar hakediyor.
  • tukenmez adam  (27.02.18 16:19:04) 
[]

bu doktor hiçbişey bilmiyor mu?

4 gün önce ateşle başlayan boğaz ağrısı hala devam ediyor. normalde 1 günde atlatabildiğim soğuk algınlıklarından biri sandım ama ne ateş geçti, ne boğaz ağrısı. ateş ara ara geliyor(yanında halsizlik), boğaz ağrısı hep var, son 2 gündür de çılgın bir öksürükle balgam atamamaya dönüştü. nurofen cold ve parol kullanıyorum ancak bildiğim kadarıyla bu ilaçlar semptomatik tedavi sağlıyor, yani sorunun kendisine bir etkileri yok.

bugün artık bir bilene danışayım dedim, iş yeri hekimine göründüm ki kendisi normalde aile hekimliği yapıyor, yani en çok karşılaştığı semptomlar olsa gerek. derdimi anlattım, boğazıma baktı, sırtımı dinledi, kas ağrısı var mı dedi, ilk gece çok vardı, sonradan ateş yükselince oluyor ara ara ama şu an yok mesela dedim. kas ağrısı yoksa bişey yoktur, coldaway vericem sana dedi. dur dedim, ben 4 gündür nurofen, parol kullanıyorum zaten, aynı bok o da. he iyi o zaman, nurofen'i her gece yatmadan önce 1 tane iç, dinlen bol bol dedi. öksürük dedim, balgam dedim? bi sprey veriyim istersen ama... sprey de kullandım ama geçirmiyor hiçbişey dedim, geniz akıntısıdır o bişey olmaz dedi. yapacağın işe balgam atayım dedim, çıktım revirden.

bir doktor kadar tıbbi bilgim tabii ki yok, işleri profesyonellere bırakmayı seven biriyimdir normalde, öyle "doktorların da götü çok kalktı" diye düşünenlerden de değilim. ama ilk defa hasta olmuyoruz herhalde, dinlenince geçerli soğuk algınlığından bi farkı var ki sana gelmişim dimi.

sorun psikolojik olarak beni rahatlatmaması değil, biliyorum okuyunca akla ilk "günde 5 tane antibiyotik içmek isteyen türk insanı" geliyor ama öyle bi tip değilim cidden, hatta son 4-5 yıldır ilk defa bir doktora tedavi olmaya gittim.

neyse çok mızmızlandım, kendimce bir hastalık çıkarımı yapmamaya çalışıyorum, o yüzden duyurudaki doktorlardan en azından fikir almak istiyorum. size bu şikayetlerle gelen birine uyguladığınız tedavi yöntemleri nelerdir? ilaç önerisi istenmez normalde ama bu hafta sonunu ölü olarak geçirmek istemiyorum, o yüzden bütün riski üzerime alıp tedavi sağlayacak ilaç önerisi -antibiyotik işe yarayacaksa o bile olabilir- rica ediyorum. özelden yazabilirsiniz, direkt söylemeyip kelime oyunu yapabilirsiniz, ya da içinizi ne rahatlatırsa. zaten dan diye o ilacı kullanacak değilim, her ilaçta yapılması gereken prospektüs okumasını da yapacağım. hatta durun;
-bu soruya gelen tüm ilaç yanıtlarının oluşturabileceği yan etkilerin farkındayım ve tüm sorumluluğu üstleniyorum-

(dinlen geçer elbet bir yöntem ama ben zaten beden işi yapan ya da çok yorulan bir insan değilim, 4 gündür işten sonra eve gidip yattım hep ve kendimi normal bir günden daha çok dinlendiriyorum ama bir etkisi olduğunu hissetmiyorum)

şu saatten sonra başka doktor pazartesiye kadar mümkün değil sanırım, acile gitsem de kovarlar herhalde çünkü şu anda ateşim yok. şimdiden teşekkür ederim...

 
domuz gribinin "a" sının salgını varmış, çevremdeki bütün çocuklar hasta. sizde de ondan olabilir, antibiyotik işe yaramaz zaten oysa. ihmal etmeyin, özellikle yüksek ateş varsa acile gidin.

bizim de iş yeri hekimimiz benzer. elimi kırıp gitsem bakmadan antibiyotik yazacak neredeyse.
  • 111111  (23.02.18 16:31:43) 
belki yeterince dinlenemediğin için geçmemiştir? bir de hastalığın ilaca direnç göstermesi durumu var. ikisi birleşince geçmemesi normal gibi.

h.sonu bolbol dinlenin sıvı alın, ılık şeyler için.

geçmiş olsun.
  • hosein  (23.02.18 16:35:28) 
Sorun doktorda değil, sorun tıpta. Bakteriyel hastalıklar dışında hiçbir hastalığın tedavisi yok, demişsin ya bunlar semptomları baskılıyor diye, ilaçların yaptığı şey bu zaten. Bakteriyel olup olmadığını da buradan biri bilemez, hastaneye git boğaz kültürü yapsınlar, ona göre antibiyotik alırsın, değilse de geçmesini bekleyeceksin kendi kendine.


  • i was made for you  (23.02.18 16:37:39 ~ 16:38:02) 
domuz gribinin versiyonu salgını demeye geldim. 2 haftadır perişanım. bir yetişkin olarak 39 derece ateşle inledim kaç gece. en son bayıldım tuvalette gece ve kafamı yardım, şimdi bir de baş ağrım ve baş dönmem var. öyle bir halsizlik, öyle bir ateş ve öksürük, kemiklerim sızlıyor şu an öksürmekten.

aynı şekilde doktora gittim. ciğerleriniz temiz denildi, ağrı kesici ve öksürük şurubu verildi.
  • Phoebe  (23.02.18 16:56:59) 
evet bilmiyor


  • bahcemaruf  (23.02.18 17:29:14) 
Evet bilmiyor, lütfen bir daha bu şarlatanlara prim vermeyin. Ne güzel ilaç bile başlamışken tedaviyi yarıda keseceksiniz.
600. hastalığınızdan sonra Tıp diploması veriliyor diye biliyorum zaten.
Semptomatik. Wow.
  • 038576  (23.02.18 17:48:24) 
sana bir şey diyeyim mi: bundan 4-5 ay önce tsh değerim 5'e yakın çıktı. canan karatay'ı dinledim iyot takviyesi yapın bu durumda diyordu. burda karatay'a sallayanlar oldu. iyotu hiçbir yerde bulamadım saraçoğlu dereotunda bulunur dedi. dayandım dereotuna. 3 ay gibi sonra ölçüm normal. dereotunu bıraktım yoğurt süt yumurta gibi şeylerde de varmış iyot onlardan tüketiyorum az az. bugün ölçtürdüm yine normal çıktı. oysa doktor isteseydim beni ömür boyu ilaca başlatacaktı. zaten ömür boyu kullanmak zorunda olduğum bir ilacım var ve bu ilaç karnımı deşiyor adeta. al bir tane daha başla. sağlık sektörüne zerre inanmıyorum. ona buna ilaç dayamak da ne ya. eşimin parmağını cam kesti sızısı kesilmedi, 2 poşet ilaç yazmışlar. öyle güldük ki eve gelince. o da bana inanmazdı komplo teorisi çok okuma derdi gözüyle gördü. eczacıya emin misin bunlar bizim mi diye tekrar tekrar sorduk. bir tek şu krem tamam da şunları niye yazmış anlamadım dedi. komik, yazık.


  • for day to break  (23.02.18 18:49:52 ~ 18:53:53) 
@038576, özellikle böyle anlaşılmamak için açıklamalar eklemeye çalıştım ama yine de anlaşılmamış demek, canınız sağ olsun.

diğer arkadaşlara aydınlatıcı cevapları için teşekkür ederim, h2n3 imiş bu illetin adı; amerikayı kırmış geçirmiş. buraya nasıl geldi ne oldu ne bitti hiçbir fikrim yok ama cevaplarınız sayesinde düşmanımı tanımış oldum en azından. ortalama olarak verilen 7-10 günlük iyileşme süresini düşünürsek çok da sıra dışı bir durumda değilmişim, umarım 2-3 aya kadar sürebileceği belirtilen öksürük kısmını daha çabuk atlatabilirim.
  • Bruce  (23.02.18 22:38:42 ~ 22:39:04) 
[]

ereğli'nin yeni belediye binası

sıradan halkın yorumlarını da merak ediyorum ama asıl sorum mimariden anlayanlara, hatta varsa direkt mimarlara. nasıl yorumlamak istersiniz bu "neoklasik" eseri?

sütunların hemen arkasındaki, bitişik olan balkonlar ve altındaki çıkıntılı odalar daha önce görülmüş ya da literatürde olan bir tarz mı? ayrıca o sütunların yerleşimine dor düzeni diyebilir miyiz? korint ve iyon değil gibiler ama dor da değil gibiler.

sanki yıllardır kör olan bir mimar hayatı gördüğü zamanlardan aklında kalan klasik ögeleri birleştirip ortaya karışık bir şey yapmaya çalışmış. ya da biz sıradan gözlerin göremediği bir teknik, tarz mı var?

pbs.twimg.com

marmara-ereğli bu arada.

 
hangi ereğli?
biraz ondan biraz bundan mimarisi sanırım bu :). ayrıca sütunlu kısım resmen "balkon konuşması" amacıyla tasarlanmış.

fildişi kulelere hoş geldiniz.
  • angelofdeath  (22.02.18 12:41:07) 
Birşeyden başka bir şeye dönüşürken arada takılı kalmış gibi.
Dönüşümü sırasında yarı yolda bozulmuş otorobot olsa misal, böyle olurdu.

  • sopiro  (22.02.18 12:42:46) 
ben camii sandım. neden böyle bir şey tasarlamışlar onu da anlamadım


  • tragedystreets  (22.02.18 12:48:18) 
biraz roma olsun biraz fransiz olsun, ee biraz da güncel türk müteahhit izleri tasisin olmus. türk isi bilimsel tezlere donmus. Asil viyonsuzluksa boyle bir yapiya hicbir sekilde bir cevre duzenlemesi yapmamalari. Park alani bile koymamislar herhalde herkes otobusle gelsin bizi de yormasinlar diye dusunulmus. sanirim duragin maksati da bu :))


  • lifeframe  (22.02.18 13:00:33) 
kubbesi olmasa 8 puan derdim.
"o iyi de çevresi kötü" diyesim geldi. sanırım hala bitmemiş tam olarak.

  • thomson'un uzumlu keki  (22.02.18 13:03:42) 
cami değil miymiş bu? tatil gidiş dönüşünde önünden her geçtiğimizde cami sanmıştık, yapanların kafalar çok karışık belli ki


  • eja  (22.02.18 13:25:20) 
www.youtube.com

Ben en çok en üst kattaki oval ofisi sevdim. Yalnız kubbesi biraz küçük olmuş, o konuda mimara ben de kırgınım.
  • mete kudur  (22.02.18 13:49:21) 
goo.gl Soyle bir sey de olabilirdi. Bence yine de guzel o yuzden. Turkiye’de cogu seyi estetik kaygilari goz ardi ederek, neyin ucuz olduguna gore yaptiklari icin, bu kafaya gore iyi bile bana gore


  • yuzır  (22.02.18 14:02:16) 
Cami ile bir alaka kuramadım, her sakallı dedemiz değil. Daha çok katedral havası var. Biraz karışık ve göz yorucu olmuş ama en azından farklı bir şey denemişler. Her şey o kadar aynı ve çirkin ki bu bile bir şey sayılmalı bence.


  • harvey  (22.02.18 14:16:24) 
[]

inatçılara soru

niye inatçısınız?

en gıcık olduğum insan tipi inatçı yetişkinler. ergen olursun, kişiliğin oturmamıştır anlarım da; koca insan olup gereksiz inatçılık yapanlara anlam veremiyorum.

bahsettiğim inatçılık "kararlılık, dirayet, azim, sonuna kadar gitmek" gibi eylemlerden farklı, o kısımla karıştırmayınız.

en kötü özelliğiniz nedir sorularında da sık sık görüyoruz, inatçılığının farkında olan çok insan var. o zaman sizi bu inadı bırakmaktan alıkoyan nedir?
dalga geçmek ya da sitem etmek için sormuyorum bu arada, cidden merak ediyorum, nasıl bir his. mesela kendinizi durduramıyor musunuz inat ederken? ya da birinin söylediği şeyi dinlemek, başkalarının önerilerini/tavsiyelerini dinlemek sizin için niye zor?

bu kadar zor olmamalı diye düşünüyorum çünkü, insan kendini tutamayarak nasıl inat eder anlayamıyorum. ya da bilerek inatçılık mı yapıyorsunuz, neden ki?

(tiklerin bir kısmı sabaha kalabilir)

 
Mantıklı olan şeyin, inat etmek olarak yorumlanan şey olması ve kişinin zekasına, bilgisine, tecrübesine güvenmesi bence temel sebep.

Tabii “bana ne bana ne yemeği orda yemiycez, şurda yiycez” gibi bir inat değilse bahsedilen.

Sevmediği özellikleri arasında inatçılığı sayan insan muhtemelen “mükemmelliyetçi”liğini de ekliyordur. Dikkate değecek insanlar değil fikrimce.
  • lazor  (21.02.18 01:33:26) 
Kendini değerli hissetmek istemekle bi ilgisi olabilir, düşük özgüvenle de. Ben inatçı biri değilim ama tanıdığım en inatçı insanın "biricik olma" gibi bir kaygısı ve eser miktarda özgüven problemi vardı.


  • femme vitale strikes back  (21.02.18 01:33:59) 
Ben hem çok sabırlıyım hem de çok inatçı. Mesela kolay kolay kimseye darılmam hep ortak yolu bulmaya çalışırım, ama eğer birine küsersem imkanı yok tekrar barışmam, ki 35 yaşındayım toplamda 5 kişi var bu şekilde hayatımdan çıkardığım. Hepsi de çok yakın arkadaşımdı, 2 defa iş değiştirdim sırf bu sebepten yüzlerini görmemek için, kurulu düzenimi bozdum.

Bilerek ya da bilmeyerek, ister huy de ister başka birşey, ama iş o raddeye gelince gözüm hiçbişeyi görmez, hiç bişi umrumda olmaz.

Hani bazen "50 yıllık evliler ama 35 senedir aynı evde birbirleriyle küs kaldılar konuşmadılar" gibisinden haberler olur gazetelerde. Muhtemelen benimde benzer şekilde haberimi yaparlar, o potansiyel var.
  • zikardo  (21.02.18 01:34:27) 
Aslında inatçılık çok genel bir ifade. Hani, neye göre inat mesela? Kimileri her alanda "Dediğim dedik, çaldığım düdük" anlayışıyla hareket ediyor. Öyleleri de zaten iflah olmuyor, bir sonraki olayda yine aynısını yapıyor. Kaldı ki kendi deneyimleri zaten, bize zararı yoksa kendini kurtarır ya da batırır.


Kendi adıma konuşacak olursam, genelde inatçı değilimdir, hatta şu hayatımın %95'ini hep çevremdekilere göre yaşamışımdır. Ama inatçılığımı tetikleyen şeyler oldu mu da geri adım atmıyorum bir şeyden. Kızdığım veya anlaşılmadığım ya da bir noktada bilerek anlaşılmadığımı düşündüğüm anlarda dediğimde diretir, bunu faaliyete dökerim. Nice olaylar olmuştur içten içe sonunda pişman olduğum ancak yine o ana dönsek aynısını yapacağım. Bir de zorunda olmadığım bir şeyi biri bana diretirse yapacağım varsa da yapmıyorum o işi. Halbuki o istemese zaten ben teklif edecektim. "Hadi, yaparsın sen" denilmesi ve çantada keklik olarak görülmek inat etmeye itiyor beni. Pasif direniş gösteriyorum doğrudan olmasa da. Ah, keşke tam olarak anlatabilsem...
  • m e b  (21.02.18 01:45:33) 
sebebi narsistik kişilik bozukluğu


  • merhum  (21.02.18 08:55:24) 
Şindi, seni az çok tanıdığım için soruyu, "kişi haksız olduğunu bidiği halde niçin inat ediyor?" şeklinde algıladım (yanılıyorsam fena göt olurum, 'seniazçoktanıyorumlar' falan).

"Haksız olduğunu kabul etmek erdemdir" derler (erdem lafına da uyuz olurum). Kişi tartışma sonunda haksız olduğunu kabul ederse karşı tarafın egosunu beslemiş olur -ki bu da kendi egosunu zedeler. Yani, kişinin egosunu kontrol edebilmesi erdemli olabilmesini sağlar. Temelde olay ego savaşları bence. Kişi egosunu kontrol altında tutabildiği ölçüde inatçılık etmiyor zaten.
  • rahip janick  (21.02.18 09:15:03 ~ 09:28:44) 
sevgili @üğpoıuy, bahsettiğim şey tam da @lazor'un dediği gibi "bana ne bana ne yemeği orda yemiycez, şurda yiycez” muhabbet. inatçılığı kararlılıktan ayrı tutabildim çünkü ayrı şeyler, aynı şey olsaydı ikisi için ayrı bir kelime kullanma ihtiyacı hissetmezdik. sevgili @rahip janick'in değindiği konuyla da ilgisi var, haksız olduğunu bildiği halde bir şeyi körü körüne istemek/savunmak da inatçılık, mantık dışı ya da makul olmayan şeyleri istemeyi/savunmayı sürdürmek de. inatçı olumsuz anlamlı bir sıfat, o yüzden kararlılıkla aynı şey olamaz. kararlılık olumlu bir sıfat, başkasının inanmadığı şeylere sen öznel olarak inanıp o işi sürdürebilirsin, bu kararlılıktır. ancak yaptığın o eylemin objektif olarak bir sonuca varmayacağı belliyse buna inatçılık denir. cümlen üzerinden gidelim, "Bence inat denen şey kararini sürdürme isteğidir."
bence ise inatçılık kararını doğru olmadığını bile bile sürdürme isteğidir.

ha, dersin ki kime göre objektif, kime göre mantıklı, neye göre makul; o zaman da derim ki duruma göre. çocuklarla iç içe olanlar bilir(acaba kimler??), sırf inadından yaparlar bazı şeyleri. bu kadar basit aslında, direkt çocuklardaki inatçılığı düşünebilirsin.

biriyle küsmek nesnel değerlendirilemeyecek, tamamen öznel bir konu; bu yüzden küs kalan biri illa inatçı olmak zorunda değildir. ama @zikardo'nun verdiği örnekteki evli çift küs kaldı olayı inatçılıktır. o insanla barışamıyorsan ayrılırsın, ayrılmıyorsan bir şekilde barışırsın; makul olan budur ve bunun makul olduğu su götürmezdir.
  • Bruce  (21.02.18 09:48:31) 
[]

marzipan seviyor musunuz?

ben sevip sevmediğime karar veremedim. acıbadem kurabiyesine bayılıyorum ama marzipan barlar fazla mı geliyorsa artık, çok hoşlaşmıyorum. ritter sport'unkini denedim çok beğendim. çikolatasına da bağlı yani diye düşünüyorum. siz ne düşünüyorsunuz?

çikolatalı öneriniz varsa rica ederim ayrıca, teşekkürler...


 
severim. ritter sport, merci ve bir de şunu denedim:
www.friars.co.uk

bu tür paketli olanlarda nedense bir yapmacık marzipan tadı, ne bileyim bir plastik tadı var gibi. güzeller ama samimi değiller. bu işin hakkını yapan yerler var, böyle baklava kutusunda alıp gömmelik, onlar süper oluyor.
  • MtKrt  (13.02.18 21:18:07) 
sunu birakip gidiyorum ben www.ritter-sport.de


  • exlibris  (13.02.18 21:19:51) 
@killerbee, badem ezmesi bademin ezilmiş halidir, marzipan ise badem ezmesinin içine şeker katılarak tatlı eklinde yenen halidir. marzipan da 10 yıldır moda olmuş afilli bir snack değil ayrıca, marzipan adı altında ürünleştirildiği için adı marzipan.


  • Bruce  (13.02.18 21:20:05) 
nefret ediyorum sahsen. acayip cirkin bir sey bence. adini da sevmiyorum zaten, yerel televizyonda bet sesiyle sarki soyleyen, saclari boyali pacoz tipler gibi.


  • der meister  (13.02.18 21:22:33) 
Killerbee +1, Badem ezmesinden tek farki marzipanda aci badem de oluyor biraz. Severim ben, hele images-na.ssl-images-amazon.com bu oldu mu tadindan yenmez.


  • Haldamir  (13.02.18 21:47:02) 
ne gereksiz bir şeydir o ya, şeker komasına sokar o adamı. Çikolata bar gibi satılanlardan bahsediyorum


  • speedy  (13.02.18 21:49:12) 
Olmasaydı dünya çok daha güzel bir yer olurdu.


  • nawar  (13.02.18 22:01:22) 
sanırım hiç denemedim ama bence severim çünkü bademe dair her şeyi sevebileceğimi düşünüyorum şu an


  • nundu  (13.02.18 22:05:52) 
marzipan, badem ezmesi...vs artık ismi cismi ne olursa olsun her türlüsünü yerim. almanlar da seviyor baya, çok var marzipan ürünleri buralarda, güzel oluyor pastası mastası da. ritter sport'un çikolatası da lezzetli, bitter olması önemli etken yalnız, sütlü çikolata ile olsaydı çekilmezdi sanki. bir de şu şirin marzipankartoffel dedikleri şeyleri seviyorum. bazısı aşırı şekerli oluyor gerçi, onlar kötü i.hizliresim.com


  • soso  (13.02.18 22:06:53) 
çok severim, mozart alıyorum son bir kaç seferdir.


  • puc  (13.02.18 22:40:37) 
[]

french press yıkanmadan kaç kere kullanılabilir

ofiste içmek için almak istiyorum ama günde 2-3 defa çay ocağına gidip yıkamakla uğraşmak istemiyorum. gün boyunca istediğim kadar içip çıkmadan önce yıkasam yeter mi mesela, her press'ten sonra yıkamak gerekir mi? yıkamasak ne olur, iyi süzmez mi kahveyi? kaliteli olanla dandik olan arasında bu açıdan bir fark olur mu?
teşekkürler...



 
Tam anlamadım suya bile tutmamaktan mı bahsediyorsun?
Her presten sonra en azından suya tutmalısın. Yoksa kahve birikir birikir...

French pressi starbuckstan al bence. Diğerlerinin bir işe yaramadığını göreceksin.
  • uyusam iyi olur  (12.02.18 22:46:28) 
kahvenin yağımsı özü de bir güzel french presin içine yapışıyor.


  • Photographer  (12.02.18 22:46:46) 
suya tutunca direkt gideceğini düşünmemiştim açıkçası, kahve press'in filtre görevi gören kısmından kolayca çıkıyorsa sorun yok.


  • Bruce  (12.02.18 22:49:22 ~ 22:49:38) 
şak şak yaparsan çıkar.

içine su doldurup filtreyi hızlıca yukarı aşağı şak şak şak.
  • Photographer  (12.02.18 22:51:20 ~ 22:52:16) 
[]

Rebul Duş Jeli

kolonyaları kadar güzel kokuyor mu bunlar?
peki kokuları benziyor mu kolonyalarına, yasemini çok seviyorum ben, alıyım mı duş jelini de, kokar mıyım güzel güzel yasemin?



 
@Photographer, kozmetik dünyasını bitirecek bir çözüm bu, bence cevabı sil peşine düşmesin koku lobisi.


  • Bruce  (30.01.18 14:18:16) 
[]

parfüm karşılaştırma sorusu

erkek için;
givenchy pi mi versace eros mu?



 
Versace'nin kalp notası beğeniye açık ancak Givenchy'i herkes beğenmeyebilir.


  • justafkindream  (18.01.18 23:00:06) 
@justafkindream, evet pi'nin daha "kendine özgü" bir kokusu var. eros ise çok bilindik notalı, herkes gibi kokmak istemiyorum açıkçası. ama pi de çok mu ağır diye arada kaldım.


  • Bruce  (18.01.18 23:04:52 ~ 23:05:25) 
Diğerini bilmiyorum ama pi çok ağır bence. "Pi neo" deneyebilirsiniz.


  • md11  (18.01.18 23:38:31) 
[]

parfüm imdb'si

bir site vardı, parfümü yazıyordun sana detayını, notalarını, kalıcılığını vs. gösteriyordu. ince ince yazılı pek modern olmayan bir siteydi, kullanıcı yorumları vardı. neydi o?




 
www.fragrantica.com olması lazim


  • donald groves  (18.01.18 10:57:56) 
Basenotes.com


  • baldur2  (18.01.18 11:40:35) 
[]

dinlediğiniz en az bilinen şarkılar nelerdir?

hani bazı şarkılar vardır; bi şekilde keşfetmişsinizdir, pek bilinmez, youtube'da 4-5 haneli sayılarda izlenmiştir, spotify'da yoktur, etrafınızda bilen yoktur...

bu tarz şarkılarınıza talibim. tür çok önemli değil ama mümkünse sevdiğiniz parçalar olsun. yani ayda yılda bir dinlediğiniz çok underground bişey değil de, bu şarkıyı birileri daha duymalı dedikleriniz...

www.youtube.com

 
open.spotify.com

tabi burda bilinenleri de var ama ayırmaya üşendiğim için komple yolluyorum
  • clones  (16.01.18 23:09:41) 
The beginning of the end - cause and effect grubu


  • EasyTiger  (16.01.18 23:10:23) 
bodies of water - twist again albümünün tamamını seviyorum.


  • doxanikee  (16.01.18 23:17:10) 
daha dün sözlüğe yazmıştım.

www.youtube.com
  • tepedeki psychedelic adam  (16.01.18 23:22:11) 
lilium / sleeping inside


  • tumbaleyyo  (16.01.18 23:24:36) 
youtu.be

Spotify'da da varmış! Lakin "<1000" sayılmaz her halde. -> open.spotify.com
  • olanlaolunmaz  (16.01.18 23:36:24 ~ 23:39:54) 
bunu çok severim -ki satriani bu albümde aşık veysel'e iki şarkı adadığını söylemişti, birisi de buydu.

joe satriani - andalusia

www.youtube.com
  • rahip janick  (16.01.18 23:54:44 ~ 23:57:48) 
the gadsdens - sailor song
soundcloud.com

joseph childress - footsteps
soundcloud.com
  • freebird5406_2  (17.01.18 00:02:40) 
Su aralar devamli dinledigim
youtu.be

  • beriberi  (17.01.18 00:56:46) 
where's the beach ‎- suakin
www.youtube.com spotify'da yokmuş.

london punkharmonic orchestra - teenage kicks
www.youtube.com 2 bin dinlenmeli spotify'da.

movietone - the blossom filled streets
www.youtube.com spotify'da yokmuş.

pigbros - hedonist hat
www.youtube.com spotify'da 1900 dinlenmeli.

bunlar da çok az bilindik gruplar/müzisyenler değil ama izlenme sayıları düşük kalmış:

richard dawson - the ghost of a tree
www.youtube.com spotify'da 7 bin dinlenme.

lowlife - gallery of shame
www.youtube.com spotify'da 5 bin dinlenme.
  • misterturist  (17.01.18 02:38:36) 
Lighthouse Family - Run
www.youtube.com

  • aychovsky  (17.01.18 02:48:43) 
  • freetakilir  (17.01.18 03:20:52) 
Erkut Taçkın bilmiyordum ben mesela. Dinleyince neler varmış dedim. Sonra Gülhan diye bir kişi vardı. Hatta dokun bana diye şarkısı vardı. İki albümden sonra gözükmedi.
Yonca Evcimik - Vurula vurula
Sibel Gürsoy var birde aklıma gelen.
  • ceyhan prensi adana  (17.01.18 06:28:35) 
  • regardless of what they say  (17.01.18 06:30:38) 
www.youtube.com - asıl versiyonunu bir türlü bulamadım ama bu yakın ve temiz sesli. (benim kastettiğim parça "city" yani ilk parça)
www.youtube.com (ablanın saçı modadan çok öncesi)
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

ben kıyı köşe fazla bilmem ama bunları az kişi biliyor sanırım, yazayım dedim. ama bunlarla ya şansa karşılaşırsınız ya da özellikle dinliyorsunuzdur. lamb, james vs bilinmeyen gruplar değiller ne de olsa.
  • godoşu beklerken  (17.01.18 07:53:23 ~ 08:07:42) 
Porcupine Tree - Small Fish


  • yirmisantim  (17.01.18 09:48:31) 
www.youtube.com
türkiyede az biliniyor

  • eksimeksi  (17.01.18 10:30:37) 
serdar ortaç ~ iki kalp


  • since1907  (17.01.18 10:34:55) 
Bayan A. A. - İki Gözüm www.youtube.com


  • kaset  (17.01.18 12:23:15) 
dear and headlights
www.youtube.com

cody chesnutt
www.youtube.com

colder
www.youtube.com

hael
www.youtube.com
  • feykalade  (17.01.18 21:13:58) 
ya ne güzel bissürü çok güzel şeyler paylaşmışsınız, herkese tek tek mesaj atmaktansa böyle yazıyım dedim; hepiniz kıralsınız kıraliçesiniz!

biraz daha gelsin o zaman şerefinize!
www.youtube.com
www.youtube.com
  • Bruce  (17.01.18 23:43:12 ~ 23:47:12) 
Kime dinletsem ilk defa duydum dediği bir şarkı var beğenerek dinlediğim. İlk söyleyen Esther Ofarim sonrasında da ofra haza ve mor Karbasi farklı bir yorum getirmişler. (git: ) youtu.be bu esther Ofarim yorumu

Ofra haza yorumu youtu.be

Mor Karbasi yorumu youtu.be
  • gazmaskesi  (18.01.18 02:00:30) 
  • freetakilir  (18.01.18 18:02:08) 
[]

here comes the rain again

dolores'e kendimce tribute olsun diye eski rock parçaları dinleyip nostalji yapıyordum, bu şarkının hypnogaja cover'ına denk geldim. o dönemler anadolu lisesine gidip de bu şarkıyı dinlememiş olan var mıydı merak ettim, benim tanıdığım alakasız tipler bile biliyordu bu şarkıyı. 30 civarı olup da bu şarkıyı bilmeyen var mı mesela?

buna benzer don't speak var mesela, o daha normal bi şarkı ama hypnogaja öyle çok mainstream bi şekilde de söylememiş. lisede gelen sert müzik aşkına mı kurban gitmiş nolmuş, nasıl böyle popüler olmuş; öyle çok bi olayı da yokmuş çünkü şimdi fark ettiğime göre.

him vardı bak, sevmezdim onları. lethe galiba en iyisiydi o dönemlerin. sonra katatonia'ya, gorgoroth'a sarmıştık. opeth tişörtüyle mezuniyete gitmeye kalktığımı bilirim mesela, rezillik :(

oo, bodom'du dimmu borgir'di, kafası şimdi geldi.

 
lisede dinlerdim evet hatta liseden sonra ilk kez şimdi dinlemişimdir belki de ve yine fena gelmedi.

ama yaş kurtarmıyor benim.
  • proletarier aller lander vereinigt euch  (16.01.18 00:23:10 ~ 00:23:30) 
[]

özledim diyen eski sevgili

sanıyorum bu kadarı herkesin başına gelmiştir; eski sevgili bu, alameti farikası durup dururken özlemek zaten.

ama bu seferkinin sıkıntısı "görüştüğü" birinin olması.
ayrılırken "dost kalalım" demiştik, nispeten uzun süreli bir ilişkiydi; baktık ki ilişkinin devamından beklenti ikimiz için aynı değil, olaysız dağıldık. akabinde çat diye mesaj attı ben biriyle görüşsem üzülür müsün diye, yok dedim bana ne bitti iş nasıl olsa, ne istiyorsan yap. koydu mu koydu ama bitti gitti yani, çok da uzatmadım zaten içimde de. fotoğraflar paylaşıldı sağda solda, reklamı yapıldı yani. sonra bu yazmaya devam etti normal, ki konuşuruz diyorduk zaten, ortak spesifik zevkler ve saire...
bir kere dedi buluşalım özledim, arkadaşça olmayan bir üslupla. sevgilin ne der bu işe dedim, bozuldu, sevgili demeyelim şuna dedi, bana bi daha böyle şeyler söyleme dedi. peki dedim ama konuşmaları hep kısa tutmaya çalışıyorum o günden beri, hoş bir durum değil.

bu en son 2 gün önce bi daha yazdı konuşma arasında özledim diye. unutamamış belli, ki söz konusu benim yani, TABİİ Kİ ÖYLE KOLAY UNUTAMAZ!
ama baktım hala çocukla fotoğrafları duruyor.
ben çocuğa ulaşıp söylesem mi sevgiline sahip çık diye şasjkdas.

ya bi de işin i sense much gavatlık in you kısmı var, galiba bu çocuğa benden bahsetmiş. ortak olduğumuz bir facebook grubunda paylaşımlarımı beğendi bikaç kez bu tip, ftw?!

kızı insan olarak çok seviyorum, üzmek istemiyorum, sevgilin varken bana bu tip şeyler söyleme diye ciddi konuşsam hem üzülür hem de benimle bir daha konuşmaz. benim için çok sorun değil, neredeyse tüm eski sevgilileriyle kanlı bıçaklı olarak ayrılan biri olarak ortada bir sorun olduğunu düşünüyorum zaten :D
ama kız üzülür yani, düşününce "takıldığı" biri için bir arkadaş kaybetmeyi istemeyebilir. ama arkadaşı gibi de davranmıyor. bir daha olmayacağını, benim kararlı olduğumu biliyor öbür yandan da.

napam?

 
Olmaz de geç.


  • kablelvuku  (11.01.18 10:07:40) 
Ama bunu bu hale getiren (sadece okuduğum kadarıyla anlıyorum ki) sen değilsin, o. Yani seni kaybederse bu senin değil onun suçu olur. Sen niye metresmiş gibi hissedesin ki? Madem unutamamış çok özlüyormuş, o zaman kimseyi üzmesin, vatandaştan ayrılsın sana dönsün mesela. Ama bu haller bana biraz güvenilmez görünüyor. Hiç hoş değil. Herkesi parmağında oynatma gibi bi hedefi falan mı var noluyo ki yani.


  • yaren  (11.01.18 10:07:58) 
Eğer eski kız arkadaşınızla tekrar barışma arzunuz varsa, başka kişilerle olan ilişkisini kopararak size bir adım atması halinde tekrar deneyebileceğinizi söyleyin.

Eğer eski kız arkadaşınızla tekrar barışma arzunuz yoksa, özellikle başkasıyla "takılıyor" dahi olsa sizi böyle bir arada kalmışlık durumunda bırakmasını doğru bulmadığınızı, her koşulda kendi kararınızın net olduğunu, dolayısıyla böyle konuşmalar yapmaktan rahat olmadığınızı söyleyin. (Pardon buna Türkçe'de ne deniyor bilemedim, "I'm not comfortable with..." kalıbını kastediyorum.) Gerekirse arkadaşlığınız zedelensin veya bitsin.

Eminim şahane bir insansınız ve sizi unutmak çok zordur ve o kızın kaybıdır, fakat herhalde en fazla on on beş sene ağlar, sonra yoluna devam eder. :) (Sarcasm yaptım burada, güzel oldu mu?)

İnsanların prensipleri bazı konularda "bulunduğun kabın şeklini alma" durumuna dönüşmemeli. Tabii ki her şey her zaman siyah veya beyaz değil ama bazı ahlaki değerler veya yaşamsal kararlar de nispeten sabittir bence.
  • sopiro  (11.01.18 10:16:53) 
Okumadım. Başından sav ve önüne bak.


  • i m cool with that  (11.01.18 10:31:26) 
hayırlısı olmuş, boşver.

www.google.com.tr
  • naksidil  (11.01.18 10:41:31) 
@yaren, evet bu hale getiren ben değilim, hatta aramız soğusun diye sevgili yapmadan önceki buluşma taleplerini de geçiştirmiştim. parmağında oynatma niyeti olan biri asla değil, kötü niyeti olmadığına neredeyse eminim. duygusal ve psikolojik olarak çok stabil bir insan değil sadece, içip içip duyguları çoşan insanlar gibi olabiliyor bazen bişey içmese de.

@sopiro, barışmak gibi bir arzum kesinlikle yok, arada bir kırgınlık olmadığı için ayrılmak zorunda değildik, yani barışacak olsam ayrılmazdım zaten. ama kararlı olmak konusunda haklısınız. aslında ayrılırken bu kararlılığı gerçekleştirdik, çok da zor olmamalı.

@acemi, ben söyledim böyle gitmiyor ayrılalım diye. bitirmeden 6-7 ay önce söyledim ilk defa, deneyelim biraz daha dedi, bu süreçte aslında aramızda olan ama onun görmek istemediği şeyleri görmesini sağladım, o da razı oldu sonradan.
  • Bruce  (11.01.18 10:48:13) 
Senin arkadaşlıktan başka bir beklentin var mı peki niye duygularını umursuyorsun? Çok iyi bir insan mısın?

Açıkça niyetinin arkadaşlıktan başkası olmadığını bildirdiysen, buna rağmen ısrar ediliyorsa konuşmayı da kes gitsin.

Diğer adama bir şey söyleme veya muhatap olma, kendi sorumluluğunu kendi bilsin.
  • idexo  (11.01.18 11:41:57) 
eski sevgilimle arkadaş kalalım demiştik geçen sene. baktım bi süre geçti, eski şeyler su yüzüne çıktı. bi daha konuşmak istemedim. kız tekrar sizden hoşlanmaya başlamış, ama siz aynı şeyleri hissetmiyorsanız, iletişimi sürdürmenizde hiçbi mantık yok bence.


  • nice tnetennba  (11.01.18 11:57:23) 
aslında bu noktada onun hayatında birinin olması, iletişimi devam ettirme kararında ikincil öneme sahip. aslolan senin aranızdaki konuşmayı ne şekilde korumayı düşündüğün ve tekrardan sevgili sıfatıyla hayatına dahil olmasını isteyip istemediğin. eğer birlikte olmak senin için bir seçenek değilse ve ona "hayatında biri var ama" gerekçesiyle bir açıklama yaparsan, bunu yanlış yorumlayabilir. "demek ki şimdikinden ayrılırsam Bruce ile bir şansım var" beklentisine de kapılabilir.

o yüzden ya konuşmayı özleme vurgusuna değinmeden devam ettirmeye çalış ya da onun hayatında birisi olduğu için değil, zaten aranızdakilerin bitmesi sebebiyle konunun özlemeye gelmemesi gerektiği yönündeki tavrını, net bir şekilde koy. şimdiki sevgiliyi konuya dahil etmemen gerektiğini düşünüyorum, işin sonu çok acayip yerlere çıkabilir.
  • treamorg  (11.01.18 12:06:24) 
Barışmak istemiyorsan kesinlikle görüşmemelisin.


  • iwasbornonamountainside  (11.01.18 17:51:47) 
[]

instagram dm sorusu

herkese açık bir hesap ama beni takip etmiyor, attığım mesajı görünce kesinlikle görüldü olarak görünüyor mu? sanıyorum bi kabul etme kısmı var ama nasıl işliyor çözemedim. kabul etmezse ben onun mesajı gördüğünü göremiyor muyum? nedir?




 
Kesinlikle görüldü olarak görünüyor mu? Hayır. Facebook'ta filtrelenen mesajlar gibi, mesajın altında kabul et-reddet butonları çıkıyor, kabul et demediği sürece görüldü olarak göremezsiniz.


  • kobuzchu kiz  (07.01.18 01:53:36) 
[]

ingiliz zencisi vs. amerikan zencisi

hangisi döver!

şaka tabii...
ingiliz zenci kadınların amerikan zenci kadınlarından daha güzel olduğu tespitine vardım az önce, black mirror s04e04'teki ablayı görünce. ilk sorum buna katılıp katılmadığınız. tek tek örnek vermeye kalkmayacağım, tam zıttını kanıtlayacak örnekler de bulunabilir çünkü. basit bir genelleme biliyorum ancak aklıma gelince sizlerin de fikrini merak ettim.

ikinci sorum ise eğer benimle aynı fikirdeyseniz neden böyle olduğunu düşündüğünüz. ingiltere amerika'dan daha önce köleliğe başvurduğu için oradaki zencilerin daha uzun süredir adada olduğunu, bundan dolayı da beyaz ırkla daha fazla ve çeşitli bir gen paylaşımı yaptığını, haliyle amerikadakilerden daha fazla genetik değişime uğradığını düşünüyorum.

bu noktada bir zencinin güzel olması için beyaz ırkla çiftleşmesi ön kabülünde olmadığımı belirtmek isterim; öyle anlaşılabiliyor çünkü. gel gelelim genel geçer güzellik anlayışından etkilenmiş bilincim yüzünden çook güzel bulduğum bir zenci kadın yok gibi bir şey. yani bu tespitim benim etkilenmiş algılarım sebebiyle olabilir, bunu kabul ediyorum.
mesai sonu yanmış beyinle yazdım, o yüzden dağınık olduysa akşama toparlayacağım. teşekkürler...

 
Ben de gecen bir Turk dizisi izledim tum Turklerin Bogaz kenarinda yalida yasayip elmas kolyeleriyle kahvalti yaptiklarini ogrendim. Turk kadinlarinin hepsinin uzun boylu buyuk goguslu ve seksi olduklarini ogrendim.


  • Traveller  (05.01.18 17:09:49) 
Katılıyorum. Buna ek olarak, İngiliz aksanı etkisiyle de daha güzel ve asil geliyor olabilirler.


  • agluna  (05.01.18 17:11:32) 
@Traveller, kırk yıllık latinim böyle ad hominem görmedim. ad hominem ironimum mu bu, yeni çıktı galiba?


  • Bruce  (05.01.18 22:11:42) 
Ironium evet konunun genellemesinin boyle yanlisliklara yol acabilecegini belirtmek icin yazdim


  • Traveller  (06.01.18 12:55:57) 
[]

ingilizce kelime sorusu

pasif elektronik kartlar olur ya, güvenlik için kullanılır genelde, yaklaştırınca kapı açar. işte o kartları belirli kapıları açacak şekilde programlama işlemi için hangi ingilizce kelime uygun olur?

"programming" fazla teknik duruyor gibi, bu kartlar programlanacak kadar ciddi bir işleme tabii olmuyor sanki, bilemedim. daha iyi önerisi olan var mı?


 
set up olmuyor mu?


  • balik kraker  (04.01.18 14:33:37) 
Radio-frequency identification (RFID) o kartın teknolojisinin adı. buradan ilerlersiniz artık.


  • maxigenouss  (04.01.18 14:57:34) 
@ maxigenouss +1

O kartlara RFID Card/Tag, yapılan işleme de programming deniyor.
  • elon  (04.01.18 15:14:02) 
[]

meb müfredatı-insanlık nerede doğdu sorusu

ben üniversiteye kadar hiçbir dersimde insanoğlunun bugünkü bildiğimiz haliyle ilk olarak afrika'da ortaya çıktığına dair bir şey öğrendiğimi hatırlamıyorum. siz hatırlıyor musunuz, böyle bir bilgi verilmiş miydi size?

tamam, evrimden belirli ölçüde bahsedilmemesini anlarım ama ben 6. sınıfta doğal seçilimi, mendel'i gördüğümü çok net hatırlarken afrika meselesine dair hiçbir şey yok kafamda, üniversiteye geçince öğrendim. yaratılışa karşı çıkmadan da öğretilebilecek bir konu bence, ben mi hatırlamıyorum yoksa öğretilmedi mi merak ettim.

şu anki müfredatta var mı mesela bu konu? "homo sapiensin kökeninin afrika olduğu düşünülüyor" gibi bir bahis bile olsa yeter. çok önemli bişey değil mi bu ya, her insanın bilmesi gereken bir şey bence.

 
Sorunuza tam cevap değil ama benim çok sevdiğim bir roman serisi vardır; St Mary's Chronicles diye. Bu romanda güya zaman yolculuğu bulunmuştur ve İngiltere'deki Trisk Üniversitesi bir tarih departmanı kurar. Bu tarihçiler, önemli olaylara yolculuk eder, kamera kayıtları vs ile belgeler ve daha doğru, gerçekçi raporlar, akademik makaleler yazarlar. (Zaman yolculuğu yaptık da öğrendik demezler de gördükleri detayları vs eklerler yani)
Bu kitabın bir kısmında bu olaya gidiyorlar ve nasıl olduğunu gözlemliyorlardı. Bir romanı kaynak olarak göstermek saçma oldu tabii de orada daha bilimsel göndermeler ile açıklıyorlardı.


Edit: Ya pardon çok saçmalamışım. Ben sizin sorunuzdan "böyle bir saçmalığı MEB çocuklara mı öğretiyor??" diyorsunuz gibi algıladım, o yüzden "yok yok, bu kabul edilmiş bir bilgi" gibi bir şey demek istedim. Birkaç defa daha okuyunca sizin neyi sorduğunuzu anladım. "Okuduğumuzu Anladık Mı Cevap Verelim" tarzı bir ibretlik tecrübe olsun diye cevabımı silmiyorum.
  • sopiro  (30.12.17 00:17:52 ~ 00:22:39) 
@sopiro, kabul edilmesini geçtim, "böyle bir teori var, hani siz inanmayın da, öyle uydurmuşlar işte kafalarından dış mihraklar" deseler bile bir şey, inanmasalar bile kulak aşinalıkları olsun çocukların diye düşünüyorum.


  • Bruce  (30.12.17 00:26:58) 
@üğpoıuy, benim özetimden daha güzel anlamanı sağlayacak olan şunu okuyabilirsin.
evrimagaci.org

meb'in müfredata koyması demek öğretmenlik okullarında bunları öğretmesi demek olmuyor mu aynı zamanda, orasını bilmiyorum? ya da müfredata sonradan eklenen şeyi öğretmenlerin öğrenmesi gerekmiyor mu? öğretmenlere öğretmesi zor diye bilgiden kaçacaksak oraya niye gönderiyoruz çocukları?
bunu anlatacak fen bilgisi öğretmeni yetiştirmek de milli eğitim konusunun önemli bir parçasıdır. bunu bahane olarak kabul edemem, bi çözümünü bulsunlar.
  • Bruce  (30.12.17 00:44:34) 
uzun yıllar oldu mezun olalı ama ben de hatırlamıyorum. gerçi biyoloji hocamızın evrim konusunu "bunu geçelim" diyerek atladığını çok iyi hatırlıyorum (uslanmaz bir evrim düşmanı olarak sırıttığımı hatırlıyorum. ne malmışım). demek ki vardı o zamanlar öğretim programında. (15 sene önce gibi)

sorunun cevabını en iyi kaynağın kendisi verecektir. şu andaki öğretim programlarını incelemek için: mufredat.meb.gov.tr
lise biyoloji: mufredat.meb.gov.tr
fen lisesi biyoloji: mufredat.meb.gov.tr
  • sanat guresi  (30.12.17 00:56:10) 
Okullarda ogretilmedi ama ornegin o yillarda Tubitak kitaplarinda evrimden soz edilirdi. Tubitak'in o kitaplari simdi satilamiyor sanirim.


  • Traveller  (30.12.17 01:13:36) 
@acemi, meb'le nasıl alakası yok yav. koyarsın kitaba, hoca bilmese anlatmasa bile çocuk okurken görür, bu ne der hocasına sorar, hoca mırın kırın etse bile interneti var artık, araştırır.


  • Bruce  (30.12.17 13:47:17) 
[]

estağfurullah diyen bir kişi hakkında düşünceler

konuşma esnasında estağfurullah kelimesini kullanan birinin muhafazakar ya da islamcı ya da akp'li kesimden olduğunu düşünür müsünüz? sadece bu kelime üzerinden soruyorum, kelimenin kafanızda yarattığı imajı merak ediyorum; ya da böyle bir imajı yok mu diyorsunuz?

biliyorum birini söylediği tek bir kelimeye göre etiketlemek doğru bir hareket değil, benim söylemek istediğim de tam olarak o değil zaten. mesela "bu kelimeyi kullanan biri kesinlikle ateist değildir" gibi düşüncelere vardırır mı kullanımı, onu merak ediyorum.


 
Düşünmem. bence böyle bir imajı yok.

Bana göre, dinsiz kişiler de kullanabilir böyle kelimeleri. Toplumda çok yer edinmiş ve alçakgönüllülük ifadesi olarak yaklaşıyorum ben bu kelimeye.
  • mete kudur  (29.12.17 10:27:41) 
Yani aslında kullanıldığı şekle göre tabii muhafazakar anlamı olabilir ama bazı kalıp hallerini ben de azılı ateist olarak kullanıyorum, zira tam uyuyor. Atıyorum yaşça büyük biriyle muhabbet ederken "biz de yaşlıyız tabii artık" fala gibi bir şey dediğinde oraya tam oturan kalıp bu :)


  • whoosie  (29.12.17 10:28:00 ~ 10:30:10) 
Bana fonetik olarak çok sevimsiz geliyor ve evet muhafazakâr bir tınısı var. Ama Türkçe karşılığı yok sözcüğün, nadiren ben de kullanıyorum. Çok kullanan biri için muhafazakâr önyargısı oluşturabilir bende, özellikle yaşı çok büyük değilse.


  • kobuzchu kiz  (29.12.17 10:28:01) 
Hayır, o kelimelerden biri değil bence.


  • nopnog  (29.12.17 10:28:24) 
Hayır. Dini inanç, siyasi görüşten bağımsız herkesin kullandığı bir kelime bu. Daha doğrusu, "Bu kelimeyi kullanmaktan kaçınayımda beni dinci filan sanmasınlar." kategorisinde bir kelime değil. Mesela, hamdolsun böyle bir kelime bence, birisine nasılsın diye sorup hamdolsun iyiyim diye cevap alıyorsam, o kişinin muhafazakar dinci tayfadan olduğuna kanaat getiririm.


  • battal gemalmaz  (29.12.17 10:29:45) 
Küçüklükten ve çevreden gelen alışkanlıklar bunlar.
Çok sık olmasa da kullanırım.
Bazen bir şey olur ağzımdan "inşallah" çıkar mesela bunu söyledikten sonra ben bile garipsiyorum.
Bunun gibi birkaç şey daha var kullandığım kendimden yola çıkarak kullananlarla ilgili de böyle düşünceler belirmiyor kafamda.
  • mutekebbir  (29.12.17 10:43:30) 
Düşünmem. Ben de kullanıyorum çünkü. Muhafazakar değilim..


  • elorelia  (29.12.17 10:49:24) 
"inşallah, maşallah, allah allah(şaşırma)" gibi kelimelerden farklı olduğunu düşünüyorum estağfurullahın, diğerleri cümlede anlam tamamlamak için, eşlikçi şeklinde kullanılıyor ve bu yüzden insanların kulağına takılmadan geçmesi normal. ancak estağfurullah daha direkt bir anlam içeriyor ve söylendiği gibi türkçe karşılığı yok. ayrıca kobuzchu kiz'ın belirttiği gibi fonetik açıdan "çok arapça". bu yüzden dikakt çekiyor ve üzerine düşünülüyor olabilir mi diye merak ettim.

ben çok kullanmak durumunda kalıyorum, yerine göre estapitipiti diyorum ama her duruma da uymuyor bu. bu yönde bir geri bildirim almadım, çok umursadığımdan da değil ancak genel bir mutabakat var mı diye sormak istedim; hepinize teşekkür ederim.
  • Bruce  (29.12.17 10:54:47 ~ 10:55:47) 
ateistim. ben kullanıyorum bu kelimeyi. içinde yaşadığınız kültüre ait kelimeler ister istemez dilinizde yer ediyor. dindarlıkla bir alakası yok haliyle.


  • synesthesia  (29.12.17 11:11:03) 
yahu her şeyi etiketletme, fişleme huyu edindik toplum olarak buna çok üzülüyorum aslında.

ben de kullanıyorum ama bu benim (atmosferik) agnostik deist olduğum gerçeğini değiştirmez
  • rapon  (29.12.17 11:11:17) 
bi ateist olarak ben de kullanıyorum. durduk yere çoşkür, rabbim, pismil, inş vs de kullanırım. inceden inceye ironi ve sarcasm niyetiyle yapıyorum bunu. karşımdaki insanın tek bir hareketine göre onu yargılamaktan kaçmaya çalışıyorum bazı özel durumlar dışında. misal, bir hayvana zarar verirse benim için insan değildir.


  • washe  (29.12.17 11:11:59) 
Yok, bu kelimeyi kullanan kişi ateist/dinci/yobaz değildir (veya tam da öyledir) gibi kesin yargılara varamayız çünkü ülkemizde insanlar kelimeleri bilinçli kullanmıyorlar. Pek çok ateist valla inşallah gibi şeyler söyler mesela. Yani estağfurullah kelimesi bence bu anlamda bir mihenk oluşturmaz.


  • yaren  (29.12.17 11:32:43) 
ateistim, cok sık kullaniyorum.


  • eriksatie  (29.12.17 13:04:57) 
"maşallah, inşallah, vallahi, estağfurullah, Allah korusun..vs." kullanan ama her fırsatta inançları kötüleyen ateist bir hocam var. bu ve benzeri kelimeler kültürümüzün bir parçası olmuş. belirli kelime kalıplarını kullanan bir çevrede yaşıyorsan bir süre sonra sen de o kelimeleri kullanmaya başlıyorsun.

öte yandan selamün aleyküm kullanmayıp merhaba diyen, hayırlı günler yerine iyi günler diyen vs. muhafazakar tanıdıklarım var.

kısaca kişileri saçma sapan ölçütlerle belirli kalıplara sıkıştırmamak lazım.
  • yemrem  (29.12.17 13:13:57) 
Vardırmaz. Ben ateistim gerektiğinde estağfurullah kelimesini kullanıyorum.
Kaynağı islam evet, ancak zamanla günlük kullanımımıza giren tevazu içeren nezaket ifadesi oldu estağfurullah kelimesi.

  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (29.12.17 13:21:01) 
İnançsızım, ben kullanıyorum. Muhafazakarlıktan ziyade nezaket belirten bir sözcük olduğunu düşünüyorum. İstanbul ağzıyla konuşan insanlarda eskiden yaygınmış.


  • yirmisantim  (29.12.17 13:36:46) 
bahsettiğin sıfatların tam tersi bir insan olarak ben söylüyorum, hakkımda böyle şeyler düşünen biri olursa da umrumda olmaz.


  • Apocalypse  (29.12.17 13:39:42) 
düşünmem. özellikle yaşça büyük insanlarla konuşurken duruma daha uygun bir kelime bulamadığım oluyor. İki lafından biri estağfurullahsa bilemem tabi.


  • aquarium  (29.12.17 13:52:27) 
Müslümanım dindarım ve kullanıyorum. Allahsız olup kullananlara da selamun aleykum Allahsız deyip kaçıyorum.
Not: Evet aşırı troll bir günümdeyim kusura bakmayın. xD

  • turkoglu  (29.12.17 14:19:22) 
müslüman islamcı akpli falan değilim, arada kullanırım estafirullah diye. online ortamdaysam hatta estaf diye kısalttığım da olur.


  • yuto  (29.12.17 18:23:31) 
daha neler, ya hu...


  • e haliyle  (29.12.17 18:26:52) 
fazla alternatifi olmadığı için ateist olmama rağmen kullanırım.


  • legalize marijuana  (29.12.17 18:28:31) 
ağır din karşıtıyım, ben de kullanıyorum estağfurlahı.

estağfurlah ne demek.
  • noluyo yaa  (29.12.17 18:31:06) 
Kendimden yola çıkarsak, neredeyse sık sık kulanndığım bir kelime. Ne muhafazakarım, ne de AKP'liyim :)


  • simderun  (29.12.17 18:41:34) 
Yok, ben de kullanıyorum, ateist sülalem de arada kullanır. 'Umarım' demek yoğunlukta olsa da, arada 'İnşallah' da derler. O inşallah'tan farklı görmüyorum.


  • aychovsky  (30.12.17 05:12:11) 
[]

carrefour'da satılan bir viski markası soruyorum

blend scotch ve muadillerine göre ucuz. çok net hatırlamamakla birlikte 70'liği 100 lira civarı olması lazım. bilinen bir marka değil, white horse değil bell's değil.

yaklaşık 2 ay önce metrogarden'ın karşısındaki idealistpark avm'nin içindeki carrefoursa gurme'den almıştım, akşamında içtik beğendik ama adını unuttum. başka carrefourlara baktım ama bulamadım.

blend scotch markalarına tek tek bakmaya çalıştım ama yardımcı olmadı isimden. blend scotch olduğuna %100 eminim bu arada.

böyle bir viski görmüş olan ya da yolu düşerse bahsettiğim carrefoursa gurme'den bakabilecek olan varsa çok memnun olurum; yolum bir daha düşmez oralara çünkü :/ teşekkürler...

 
jim beam mi acaba?


  • c1b2k3  (28.12.17 23:37:43) 
@c1b2k3, değil ne yazık ki. daha önce hiçbir migros ya da carrefour'da gördüğüm bir marka değildi, insanın aklında markasıyla yer etmiş olma ihtimali yok gibi bişey; ancak içip de "vay ucuza tadı güzelmiş" denebilecek azınlıkta ya da araştırma sırasında birinin dikkatini çekmiş olabilir.


@MtKrt, değil.
  • Bruce  (28.12.17 23:44:24 ~ 23:48:00) 
famous grouse veya vat69 olabilir mi?


  • MtKrt  (28.12.17 23:44:56) 
değildir ama yapıştır ballantines bak keyfine.


  • goodz  (28.12.17 23:49:20) 
dimple mi?


  • domates yiyom  (29.12.17 00:17:32) 
Cutty Sark
Dewar's
Teachers
  • datdiridat  (29.12.17 09:12:40) 
famous grouse iyidir, ama o kadar ucuz değil.
ben de merak ettim:)

  • yalnux  (29.12.17 09:47:20) 
teacher's olabilir gibi geldi şişesini görünce ancak henüz teyit edemedim, o gecenin fotoğraflarına ulaşıp bulmaya çalışıyorum; bulursam not düşeceğim.


  • Bruce  (29.12.17 10:23:08) 
soyle bir not duseyim bende, cagdas da kampanya var 1 lt'lik j&b 118 tl mi ne, ben pek tercih etmiyorum single disinda ama isteyen olursa fiyati uygun oldukca


  • kamyonsans  (29.12.17 10:26:04 ~ 10:26:13) 
Fotoğrafı buldum ama ne yazık ki yandan çıkmış. Fotoğrafı koyuyorum, buradan anlayabiliriz belki
i.hizliresim.com

  • Bruce  (29.12.17 12:40:01) 
1234567   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.