Ekşi Duyuru

Sevk belgeniz 2 şubatta alınabilir olacak, pcr testi için de e devlette askerlik işlemleri bölümünde randevu butonu açılacak

Bedellide erken celplerde bu tarz sıkıntılar oluyor. PTT nin verdiği harçlıkları döndüğünüzde alacaksınız artık. Pazartesi günü PTT'nin müşteri hizmetlerini arayıp sorun eğer yattıysa gidip kimliğinizle de alabilirsiniz paranızı. olmadı döndüğünüzde artık.

Para sorun degil de oyle bir akış şeması gördüm diye merak ettim.
Yoksa zaten 30 lira mı 50 lira mı ne gonderiyorlarmis :D

E devlette askerlikle ilgili çoğu yere baktim, PCR ile ilgili bir başvuru bağlantısı göremedim.
Detay verebilecek varmı?

Ağzı şerit şeklinde kapanan bir saklama poşeti iş görmez mi?
Zaten koymadan önce bi sudan geçirilir.

Leş bar tuvaletleri için iyi olur diyelim ama geri kol çantasına koyma fikri gerçekten iğrenç +1
bunu yıka, bunun için çantada kap taşı falan... Tek kullanımlık, suda eriyen, kullanılıp klozete atılabilir bir şey olsa belki.

cok pratik olmuyor ama yine de genel tuvaletlerde oturmaktan daha saglikli. yalniz iyice alisana kadar pratik yapmadan sokakta denemeye kalkinca ust bas batabilir o yuzden alismak gerek oncelikle. isin bitince de tabii ki cisli seyi cantaya koymuyorsun, her tuvalette su var sabun var sonucta. basitce yikanip posete koyulabiliyor. zaten su ve sabun olmayan tuvaletleri bu alet olmasa da kullanmam.

Festivallerde, büyük organizasyonlarda kesinlikle çok işe yarar. Ufak bir poşet ya da kese işe yarar. Gündelik hayatta seyahat etmeyen, konsere gitmeyen, kalabalık aktivitelerde bulunmayan biriyseniz pek işe yaramaz tabii. Bunun değişik karton versiyonu vardı tek kullanımlık daha önce yanılmıyorsam almanyada denk gelip almıştım, bu çok daha mantıklı.

Bunun alıcı kitlesi en başta ileri yaşlı kadınlar olmalı. Burada duyuruda yazanların çoğu genç, özel bir durumu yoksa neden ihtiyacı olsun. Onun dışında pratik güzel bir buluş.

Hediye akacaksanız 50+’a alın. Daha gençler ihtiyaç duymadığı için kullanmayabilir.

annem uzun süreli yatağa bağlı hastayken kullanmıştı kısa süreliğine. sondaya alternatif olarak.
bu gibi zaruri haller içindir bence.

üstte birkaç kişinim dediği gibi anca zaruri halde kullanılır. tuvaletlerden tiksinmem genelde, ayrıca bu aparatı kullanacağıma idrar tahlilindeki gibi su şişesine falan işerim, atarım.

Bu aparatı taşımak için büyük çanta gerekebilir. Bende hijyenik olmadığını düşündüm ve kullanışlı bulmadım. Kullan at olsa daha iyi olur.

kullan at versiyonu var zaten
P-Mate disposable
Pee Buddy Urinal from Cardboard
Pee in the Stand
Pipi Funnel
Female urination devices - FUDs

derleme
www.backpacker.com

kampçılara da lazım oluyor.
ya da kalabalık yerlerdeki leş tuvaletlerden korunmak için bu.

Yıllar once kartondan kullan at versiyonunu gormustum isim dolayisyila. Hatta bir kutu yanima almistim komik geldiği icin, hala duruyor. Bence saga sola ustune başına sidik bulasir insanin, asiri sacma ve gereksiz urun.

Kartonunu da bunu da kullandım uzun süre. Karton çok daha mantıklı ama bir süre piyasadan kalktı mecbur buna geçmiştim. Haftada bir kaynatarak dezenfekte ediyordum, normal zamanlarda su sabunla temizleyerek. Çok gereksiz saçma diyenler her daim temiz tuvalete ulaşabiliyorsa ne ala.

seyahat edersem ne biliyim, belki kullanirim. genel tuvaletlerin riskini alacagima kendi cisimi temizlerim. ama günlük hayatta kullanmam.

Burada herkes gördüğü örneğe göre cevap verecek, bu herhalde beklediğiniz bir cevaptır. Ve önerilecek olan da işte anlaşabildiğiniz kişiyle bla bla bla..

Sorularına gelecek olursak
1. resmiyette olmasa bile evli hayatı yaşıyoruz.
2. evet.
3. 1k$
4. kira
5. kalıyor
6. hali hazırda yaşadığım eve yerleştiği için borç ödeme faslı yaklaşık 8 ay sürdü. buna sağlık, kyk, gss, kredi kartı gibi etmenler de dahil.
7. bu bir iş değil neticede, olması gereken şey sana ne getiriyorsa onu yaşamalısın. belli bir matematiği yok. benim şansım en pahalı eşyalara iç geçirmeyen, ihtiyaç duymayan biriyle birlikte olmak sanırım.Eğer bu soruların sebebi "ben bu ekonomik yükün altından nasıl kalkarım?" sorusu bir çıkış yolu, motivasyon beklentisiyse kendinize maddi manevi destek olacak biriyle beraber misiniz sorusunu sormanız gerekir. gerisi (benim açımdan) teferruat.

Biz de beraber yasiyoruz.
Normalde bu yasa kadar (27) aile evinde oldugum icin kiraya cikmak, ev almak, esya almak su zamanda gozumu cok korkutuyor.
Suan aile evim dahil olmak uzere cogu yakin cevrem normalde cok dert etmezken kombiyi acmaya korkar oldular.
Normalde ogrenci halimle bile eve elektronik seyler alabiliyordum.
Simdi en basitinden en son hatirladigim, aile evinr 1400 e aldigim camasir makinasi 5k olmus.
Konusunca fazla biseye gerek yok idare etsin yeter diyor ama kira + faturalar + ev alisverisi + esya taksitleri bile benim maasi hupletir zaten cok geriliyorum.

Diyeceksiniz ki ortak olmayacak mi, olacak da daha saymadigim birsuru sey var.

Mesel kredi cekip ev nasil alacagiz? Araba nasil alacagiz.

Bir muhendis bir doktor basini iki elinin arasina koyup bunlari dusunmemeli geldigimiz noktaya bakar misiniz akil sagligimizi kaybedecegiz

2 sene oldu evleneli, tam faiz indiriminde ev aldık. şuan kira öder gibi kredi ödüyoruz.
biz evlendiğimizde hiç yeni eşya almadık, eski eşyalarımızı birleştirdik ve hangisi daha yeni ise onları kullandık. o yüzden eşya vs. borcumuz olmadı hiç. ama tabii evlenmeden önce kendi evlerimiz vardı, aile evinden çıkmadık.
şuan ev geliri ile gideri tamı tamına tutuyor ne eksideyiz ne artıda. ancak yeni doğalgaz elektrik zamları ile ne yapacağız bilmiyoruz. biraz para biriktirelim istiyoruz ama kışın pek mümkün olmayacak
Türkiyenin durumları daha iyiye gitmeyecek, o yüzden çok fazla düşünmeye gerek yok. tek tavsiyem ev kurarken hiçbir şekilde fazlaya kaçmayın ve mümkün olduğunca borca girmeyin. kullanılabilir koltuğunuz varsa veya çalışan bir buzdolabı, şu dönem şımarıklık yapıp yenisini alma dönemi değil. bütçenize göre evinizin şekline göre yavaş yavaş tamamlarsınız. ilk evlendiğinizde evinizde zigon sehpa olmayıversin :)

Üçbuçuk sene önce evlendik, bir sürü eşyayı bu sene yenileyebildik. Daha da değişmesi gereken pek çok şey var altı kırık solmuş öğrenci evi koltuğum misafir odasında duruyor yerine bir divan alamadık. Fırın ocak doğru düzgün çalışmıyordu iki sene mevcut olanlarla yaşadık. Kısacası eğer zengin değilseniz her zaman bu iş zor. Adım adım oluyor en nihayetinde. Bekledikçe iş çığrından çıkıyor. Ben evlenirken de altın euro bir anda o kadar arttı ki ne olduğumuzu şaşırdık. Bir ay önce almadığımız her şey pahalandı. Televizyon ünitesi bakıyorduk alamadık, ikeaya girmek ateş pahası olmuştu birkaç ay önceye göre. Şimdiyse aldığımız koltuk o gün 5800’ken bugün 9,500 ediyor. Ne kadar erken o kadar iyi. Bir de borçlanmak mantıksız değil geliriniz mecburen artıyor her sene enflasyon zamlarıyla denk olmasa da. Ama ödediğiniz borç sabit kalıyor. Mümkünse eşyaları uzun vadeli taksitlerle ya da birkaç senelik kredilerle alırsanız tek seferde halleder ve her ay bu aldığımız şey phalanmış bir daha alamazmışız görüyor musun diye içten içe sevinirsiniz. Yoksa tam tersi oluyor. Kaç kez model düşürdük alınacaklarda yıl geçtikçe… bu arada ben letgo’dan çok şey aldım bazı ev aletleri göstermelik alınıp kenara konuyor onları da ikinci el almayı düşünün.
En son ahşap masa, ikea berjer(etiketiyle duruyordu), plastik balkon takımı ve Actifry aldım letgodan.

Ben de 2 sene önce evlenip düşük krediyle ev alanlardanım, hatta o zaman burada soru açmıştım alınır mı çok pahalı diye ve alma denmişti. 1.100'e aldığımız daire şu anda 4 milyona satılıyor (ve gerçekten satılabiliyor da); şimdiki fiyatıyla asla alamazdık çünkü maaşımız 4 katına çıkmadı ve kredi faizleri yükseldi. Şu anda kiraya versek krediyi karşılıyor alınacak kira.

Bizde yatak odası ve mutfağa dair her şeyi kızın ailesi alır (Kalan eşyaları normalde erkek tarafının alması bekleniyordu ama onlardan öyle bir istek gelmediği için eşimle birlikte aldık onları da). O nedenle çay kaşığıma kadar ailem aldı ama alışverişi ben yaptığım için ufak şeylerin bile yan yana gelince ne kadar tuttuğunu görmüş oldum. Bu aşamada bir liste ve öncelik sırası yapıp aldıkça silmek önemli. Elektronik eşyalara çok hızlı zam geldiği için ben ilk önce küçük ev aletlerini ve buzdolabını alıp koymuştum. Mutfak genelinde önce en büyük kalemleri almaya başladım (elektronik, tencere takımı, yemek takımı, çatal bıçak takımı, vb.), küçükler olmasa da olur olduğu için zamanla onlara geçtim. Yatak odasında da öncelikli olarak mobilyayı aldım, sonra yatak, nevresim, ıvır zıvıra geçtim. Çoook samimi arkadaşlarımdan da ev görmeye geldiklerinde direkt hediye çeki istedim Paşabahçe veya İkea'dan.

Bekar evimizden de kullandığımız tabakları, televizyonu, çamaşır makinesini, iyi durumda olan her şeyi getirdik. Zamanla yenileriz diye düşündük ama çoğu şeyi yenileyemedik. Ben kendime çalışma odası yaptırmak istiyordum ama öyle bir bütçemiz olmadı (tatilden vb. kısmamız gerekecekti, bu nedenle belirsiz bir zamana erteledim daha doğrusu), giyinme odası yapacaktık yapamadık (ikea'dan ayaklı askılardan aldık, ütü masası falan ortalıkta duruyor maalesef), robot süpürge alamadık, çamaşır kurutma makinesi alamadık ve HD olarak bunların fiyatının çılgınca yükselmesini izledik.

İlk 1 sene epey zor geçti, çünkü evlenirken ikimizin de kredi kartları sonuna kadar dolmuştu. Aslında önceden sıfır borçla gelmiş olsak sıfıra sıfır çıkarmışız çünkü 60-70 bin liralık altın takıldı (pandemi olmasaydı belki bir 10-20 bin daha artardı ama 60-70 bin bile çok iyi oldu tabii). Benim maaştan yer açılsın diye üzerimdeki arabamın kalan kredisini kapattık. Yaza kadar eşyaların borcunu da bitirdik sayılır (İlk 1 sene zaman zaman eksiye düştüğümüz oldu, ben 1-2 kere ailemden maddi destek aldım). Ben "Benim ailem bunları yaptı, kalan eşyalar da dört dörtlük olacak" gibi bir tavırda olsam kesinlikle bitmezdi (Eşimle ödediğimiz eşyaları İstikbal/Bellona gibi daha ucuz bir yerden almış olsak daha erken bitebilirdi). Genel olarak ikimiz de evimize oturalım, zamanla bütçe ayırabildikçe sevdiğimiz şeyleri alırız şeklinde oldu. Ekstra bir balayı harcaması da yapmadık, benim her sene gittiğim otele gittik yazın (Kötü değil ama balayı için benim gönlümden geçen Japonya tatiliydi, nikahı da kiraz çiçeklerinin olduğu döneme getirmiştim. Türkiye'de olacaksa da en azından normal zamanlarda gitmeyeceğim bir otele gideriz diye düşünmüştüm).

Bence karşı tarafı sevdiğinizden ve evlilik hayatının üstesinden gelebileceğinizden eminseniz beklemek yerine erken davranmak daha iyi çünkü fiyatlar bugün olduğundan daha düşük olmayacak. İkimizin de arabası vardı, evin peşinatı için elimizde birikimimiz de vardı (Bizim yaşlar 31-38 olduğu için). Yine de ilk sene toplam maaşın yarısı evin kredisine gitti, şu anda 1/4'e yakını gidiyor. Bu tablo ortalama üzeri maaş alan mühendis/akademisyen evliliği için geçerli bu arada. Toplam geliri yazmasam da fikir verebilir.

hook line ve sinker ile yakalanmış olandır. yani balık

Veya deniz ürünü iste o zaman?

Öyle bir deyim varmis da acaba dedik baska bisey mi anlatmaya calisiyor.

Meğer çok düzmüş o zaman :(

Oturduk derin anlamlar ariyoruz, kendi yakaladigimdir, el degmeden olandir falan fisman

sadece balik degil, bence "kendi avladigin" anlami var, ama tuhaf bence de. hook line sinker deyim olarak birini "avlamak" (kandirmak, saka yapmak) anlaminda kullanilir. yani birine "olta atarsin" ve onu "avlarsin" ruhu duymaz. ama burayla pek alakasi yok. ben "kendi avladigin" (yani et) olarak anliyorum.

genel gidişattan anlarsın aslında

1) komple kendin beslediğin (armut ağacı dik, büyüt, meyve versin, yıka, ye)
2) dalından kopardığın (var olan armut ağacından meyve çarp, yıka, ye)
3) biri sana armutu yıkayıp da kesip versin

seçeneklerin bunlar mantıken.

rampanın dibi var. Hatta bol bol kaçış rampası da var.

Pozantı da zorlanırsın. Zincir al bence.

Zaten konya cikisinda kaza oldu durduk bekliyoruz :D

Bir de kar yok ki buzlanma var, bisey taksam da takir tukur nasil olacak?

Buzlanma olur gece, tehlikeli. Mola alın. Güneş çıktıktan yarım saat sonra yola çıkın, buzlar erisin.

Rabbim kimseyi Konya civarında yolda bırakmasın 10 tane otel aradim 1 tanesi kalabilirsiniz dedi. Hepsi evlilik cüzdanı istiyor nereye geldik arabistana mi anlamadım ki. Yolda kaldik hocam nereye gidelim diyorum, ayri ayri kalin diyorlar.

Neyse güneş cikinca devam edicez tesekkurler herkese. Duz yolda bile paten pistinde gibiydim, yokusta bela almaya gerek yok.

Soğuk basıncı normal ise kireçlenmiştir bağlantısı.

termosifonların içinde kireç yapmasını azaltan bi çubuk gibi bişey var metal. zamanla bu çubuk özelliğini kaybediyor.

bazı çok kireçli yerlerde ise hiç bir işe yaramıyor. örnek olsun diye video paylaşıyorum

www.youtube.com

Kireç+1, biz temizlettik banyo kalitemiz uçuşa geçti

paradan sıfır atılacak sürece geliriz 10 yıl sonra. düşeceğini sanmam bizim insanımızın zekası kaldırmayabilir 50 liralık yemeği tekrar 10 liraya düşürmeyi.

siz hiç kur sebebiyle zam yapılan bir şeye, kur düştüğünde fiyatları geri çektiklerini gördünüz mü? global - kur bazlı fiyatlamalar yapan şirketler haricinde ben görmedim. o benzer bir senaryoda alım gücü ülke içinde yine artmaz, iyi ihtimalle sabit kalır diye düşünüyorum.

yanlış olabilirim, düzeltin.

ayrıca bildiğim kadarıyla verilen yan haklar bile geri alınamıyor. aynı pozisyon ve sorumlulukta maaşların düşürülmesi pek mümkün olmaz gibi geliyor.

maaşınıza güzel zam yapıldığını düşünüyor ve satın alma gücünüz arttıysa maaşlı çalışan kesim içinde şanslı %0,01 in içinde falansınızdır. önceki durumunuza göre zenginleştiniz demektir ki zaten zenginleşmek bir anda hissedilen bir şey değil. yavaş yavaş yaşam standardını artıran bir şey.
genele bakınca güzel zam almadı kimse.
soruya gelecek olursak iş kanununa göre maaş düşürülemez haklı fesih sebebidir.

Valla şanslısınız ben ve çevremde asgari ücret alanlar hariç %30'u geçen olmadı. Yazlım sektörü, ihracat vs. dışında öyle çok da matah bir durum olmadı, aldığımız paralar iyice eriyip gidiyor.

@alperz +1 kur bir daha 4-5 liraları asla görmez. en iyi durumda sabit kalmaya başlar.

ilk olarak şu nokta önemli, enflasyon beklentileri zaten düşmedi, enflasyon oranının daha da artması bekleniyor. ki düşse bile negatif olmadığı sürece fiyatlar artmaya devam edecek.
ikincisi dedikleri gibi yüksek artış alan azınlıktasınız.
bunun dışında dolar zaten şu an 14 lira civarında.
Doların zaten 4-5 lira olması imkansız, istenen bir şey de değil. En fazla asgari ücretin eski alım seviyesine ulaştığı noktalara kadar düşebilir.

fiyatlarin / ucretlerin rakamsal olarak dusmesi negatif enflasyon ile mumkun. nadir gorulen bir olay ve enflasyondan daha tehlikeli. enflasyondan cikmanin yolu biliniyor (acili olsa da) ama deflasyondan cikmanin cok net bir yolu yok.

enflasyonda paran yarin daha az sey satin alacagi icin bugun parani hemen harciyorsun, ekonomi donuyor.

deflasyonda paranla yarin daha COK sey satin alacagini dusundugun icin harcamak yerine bekliyorsun. ekonomi dönmüyor. baya yikici bir surec.

neyse turkiye'de deflasyon falan olmaz. o yuzden rakamsal olarak maasin dusmez, alim gucun degisir. o da enflasyon negatif olmadigi surece azalma seklinde olur hep.

www.ebay.co.uk
www.ebay.com

shure'un böyle modelleri varmış. video çok uzaktan çekildiği için marka model konusunda bilgim yok.

boyle cihazlar var: youtu.be

bence daha basit elektriksiz yapilabilir bunlar, var midir bilmem kesin vardir ama denk gelmedim hic.

productimages.hepsiburada.net

şundan iki tane almak.
birine şerit kesiciyi, ötekine küp küp kesiciyi takmak.
önce şerit kesiciye koyup taaak ilk hamlede sadece dilimlemek.
sonra dilimleri alıp öteki alete yan yatırıp koyarak taak ikinci hamlede al sana küp küp.

@robokot, çok mantıklıymış sevdim aletin çalışma yapısını fakat yumuşak şeylerde sıkıntı çıkarmasın? Bir de bütün atmak zor sanırım, yine dilimlemek gerekiyor.

Yine de bu tarz aletlerin linkini atan olursa sevinirim ülkemizde.

@kibritsuyu, iyi hoş da yuvarlak bir cismi doğradıktan sonra şeklini muhafaza ederek yan çevirip tekrar kesmek her babayiğidin harcı değil bence :D

işte onun için de şu kitchenaid'in elektrikli cihazındaki gibi böyle sebzeyi kalıp halinde tutacak bir boru, bir çerçeve falan olması lazım.

alet çok iyiymiş. x ve y eksenini kare bıçak keserken, z eksenini de egzantrik bıçak döne döne kesiyor. ama yine de anlamadım. o sebzeyi kare bıçaktan aşağıya doğru iten kuvvet ne? yani dönen bıçak yatayda bir dilim kestikten sonra, kesilen o bir dilim hangi kuvvetle kare bıçağın içinden geçiyor, kadın yukarıdan da pek basmıyor. o patatesin kare dilimlenmesi için kare bıçakların da x ve y ekseni doğrultusunda ileri geri falan hareket ediyor olması lazım sanki.

dediğim gibi tam anlamadım ama hangi cihazı kullanırsan kullan, üstten bastırmak icap ettiği için domates gibi yumuşaklarda sorun çıkarır. böyle nicer dicer gibi tek hamlede tak diye jülyen hale bile getiremezsin ki yumuşağı. illa ezilir.

@kibritsuyu, bastırıyor canım bastırmaz olur mu. Yoksa dediğin gibi kareli bıçakların olduğu yere düşmeden yanlara kaçabilir. Ama bıçak keskinse kaçmaya da bilir sanki ya?

Ezilme konusu için de; yine bıçaklar çok keskinse ezilmez bence.

yani kadın dönen bıçağı hiç çalıştırmasa, o patatesin parmak parmak alt hazneye geçmesi lazım değil mi? zart diye kolaylıkla geçiveriyor. sırf bastırmayla olsa çalışmadan bastırınca da parmak parmak geçer gider. dönen bıcağın, bir yandan keserken, bir yandan da aşağıya iteleme gibi bir fonksiyonu olmalı. kadının bastırma kuvveti sadece sebzeyi besleyebilmek için, bıçaktan geçirebilmek için değil.

Tchibodan salata yapma makinesi almıştım. Küp küp doğrıyo herşeyi. Yumuşak domateste biraz sıkıntılı ama çok başarılı bulduğum basit ve kullanışlı bişiydi

Not : makine dediysem nicer dicerımsı bişi

Var Tabiki

www.youtube.com

ama bu makine TR de 24.000TL www.cafemarkt.com

Diğerleri ve pek çoğunu da aşağıdaki gibi bulursun ama mutfak türleri yumuşak meyve sebze de senin dediğin gibi çok da iyi çalışmayabilir. Yukarıdakinin bir bıçağı 2.000TL

www.alibaba.com

www.youtube.com

bak dönen bıçak spiral. yani dilimi kesip altına aldıktan sonra spiral yapısıyla tepesinden bastırıp kare bıçaktan geçiriyor. yani dikey kesme için gereken kuvvet bastırma ile oluşmuyor.

@photo85; tchibo'nun salata makinesi nasıl bir şey?

Tüm sigortaların atmaması lazım, eğer atıyorsa o prizi besleyen hat buatta bir yerlerde diğer linyelerle birleşiyordur, kontak yapıyordur.

Konuyu klimadan hariç o priz ile deneyip çözmek lazım, przideki elektriği kontrol ederken tek tek sigortaları indirip deneyin.

Aslında konu yanlış nötr ve topraklama hatası da olabilir ama yine diğer sigortaları atırması pek mantıklı değil.

bahsettiğiniz olay klimanın fazla akım çekmesinden değil de bir bağlantı sorunundan kaynaklanıyor gibi. peki bu bağlantı sorunu prizden/ buattan mı yoksa klimadan mı kaynaklanıyor? bunu öğrenmek gerek.
bir kaç uzatmayı birbirine ekleyip klimayı farklı bir prizden çalıştırmayı deneyin.
düzgün çalışırsa sizin prizde sorun var.
yok,ana sigorta yine atıyorsa klimada bir arıza var.
klimadaki arıza dışarıdaki üniteden de kaynaklanıyor olabilir.
hatta iddia ediyorum, dış ünitede kaçak akım var.

Kacagi yok sayarsak klimaya zaten ozel sigorta takilmali.
Eskiden gecikmeli sigorta takardik cunku kompresor ilk calistiginda saniyelik 40 ustune cikar sonra normale donerdi.

Yuksek akim ceken cihazlarin kablosu sigortasi ayri olmali.
O hatta baska alet girmemeli.
Yeni binalarda camasir makinesine ayri hat cekiliyor.

o isitici icin müstakil hat cektirin, kablolari asiri isinmadan dolayi yakarsiniz.

Metrekareye düşen yağış olduğu için geniş olan hızlı dolmaz (derinlikler aynı ise)

@kisa, evet evet derinlikleri aynı. Yani 2 metre boyunda bir bardak da koysam dışarıya, sitenin 2 metre derinliğindeki olimpik havuzuyla aynı onda dolardı değil mi, okey. Çok temel bilgiler, öyle düşündük başta fakat dışarıda bir an tereddüt ettik sadece

Birebir sürekli bu hesaplarla uğraşan biri olarak cevaplayayım;

meteorolojiye baktım mesela dün m2'ye 20 kg yağış almış burası diyelim.

Bu bir m2 alana 20 mm yüksekliğinde yağmur yağdı demektir.

50 m2 alana sahip olan havuzun su yüksekliği (içindeki su ne kadar olursa olsun) 20 mm yükseldi demektir.

Havuzun dışında kenarda duran 1 m2 çaptaki leğenin de içindeki su 20 mm yükseldi demektir.

Ama tek bir fark var;

leğenin sadece kendi içine yağan yağmur ile seviye 20 mm yükseltir, bizim hesabımızda havuzun içine yağan yağmur ile 20 mm yükselecek ama havuz dışından havuza akan miktar ap ayrı bir hesap.

Havuzun dışında yağmur alan ve suyu havuza akan alan toplam m2'sine düşen yağmur miktarı da hesaplanmalı havuz suyu yüksekliği için.

ahah valla o kadar daha önce görmedim, o kadar umutsuzdum ki sadece youtube açıklama ve yorumlarına bakındım, bişey çıkmadı.

Öyle aratınca icy tower da karşıma çıktı mutlu musun.. gözümde canlanır koskoca mazi

Mos Def samplelamıştı.

(bkz: Supermagic)

Teoman - Tek Basina Dans

Heh mos def'in kullandığını okudum da türkçe bir şarkıda da vardı onu çıkaramadım, teomandan hatırlıyormuşum thanks ^^

buzdolabına koydu iseniz dolaba konunca böyle oluyor. uygun olmayan saklama koşulu denebilir. yemiştim öldürmemişti ama tat da vermiyordu

ehh bu boyuta ulaştıysa lekeler evet.
normalde tozlanma gibi duran beyazlık kötü saklama koşullarında yağının donması, çikolata kitlesinden ayrılmasına bağlı birşeydir. ama görünen o ki çikolatanız aynı zamanda sütlü. bu durum hem yağın hem de süt içeriğinin ayrışmasına sebep olmuş, yerseniz sizi zehirlemeyebilir. zehirlemez değil, zehirlemeyebilir ancak asla bi lezzet de alamazsınız. atın gitsin.

Hayır bozulmamış soğukta beklemiş ve yağı dışarı çıkmış bu sebeple, matlığını kaybetmiş

Ya sen buzdolabında beklettin ya da aldığın yer kolileri soğuk bir yerde depoda bekletti malum havalar soğuk

Kışın market rafındaki çikolatalar dahi bu hale geliyor. Nasıl oldu da ilk kez karşılaşabildiniz ki bununla? Ilık bir ortamda bir süre bekletin düzelecektir.

@ akhenaten, İlk kez karşılaşmadım, 3 yaşımdan beri sebebini merak ediyorum, kimseye soramadım, utandım, çekindim. Anca cesaretimi toplayıp sorabildim.

@ananiyimioguz şimdi mantıklı oldu :) ne şanslı insanlar var diyordum ben de

buradan tespti yapmak imkansız, basit bir ölçü aleti ile prizlere gelen yük altındaki voltaja bakacaksınız.

www.eksiduyuru.com

yukarıdaki soruya verdiğim cevaba bakınız. önemli olabilir.

Terse mi döndü :))

Dolar 9 liranın altına insin (10 hafta öncesi) ondan sonra tersine döndü deriz. Böyle anlık dalgalanmalar rüzgarın tersine döndüğünü göstermez. Reyiz bir şeyler söyledi. Onun etkisi var deniyor. Ancak müdahale edildiği çok belli. Ülke ekonomisi oyuncak olduğu için balinalar küçük yatırımcı tokatlıyor da olabilir.

Dolar istikrarlı olarak düşsün, bırak düşmeyi birkaç hafta sabit kalsın ondan sonra tablo tersine döndü diyebiliriz.

Bana plan tam da bu gibi geliyor ama, dövizin birkaç lira düşmesi ekonomiyi düzeltmeyecek. Zira çıkan fiyatlar tekrar düşmüyor, maaşlar da döviz karşısında zayıf. Yani iki ay öncesine dönmemiz için bile daha yarı yarıya düşmesi gerekiyor..

sabah yazmıştım, planlı bir kriz. "biz çözdük, çözeriz" havası verilecek ama planladıkları seçim tarihini öne almadılarsa henüz olmayacak o iş. finansçı arkadaşlar şubat gibi 24 TL'yi göreceğimiz söylüyorlar, eğer şuanki hızla giderse ocak gelmeden görülecek bu rakam. bence şimdilik ufak bir fren çektiler. yükselme ve nass inadı marta kadar devam edecek. ytd.

Ben düşerken satmaya çalıştım satamadım. Bu düşüş insanların dolarını eurosunu cumhurbaşkanının konuşmasından etkilenip sattığı için olmuyor yani. Bu nedenle düştüğünü gören daha fazla alacak gibi geliyor bana. 2 3 haftaya kadar aynı seviyelere dönecek.

Euro doların artma nedeni ülkeye girmemesi zaten. Biz bu düşüş sonrasında bi anda ülkeye döviz çekecek hamle yapmıyoruz ki, halk bankada döviz tutmasa da her şeyi zaten yurt dışından dövizle alıyoruz. Zaten insanların birikimini dövizde tutuyor olması dövizin artmasının nedeni değil, sonucuydu.

rendelemeniz lazım.
küçük bıçaklı peynir rendesi, sarımsak rendesi gibi şeylerle rendeleyebilirsiniz ya da o tuzluk sandığınız şey aslında rende olabilir.

Kapağında rendemsi bir şey yok. Bıçak da yok.

Yani bunu içindekileri çıkartıcaz, ufak bir işlemden geçiricez (rendeleme), ondan sonra tekrar kavanozuna koyucaz?

Çok saçma ya neden bu halde satıyorlar ki kim bunu top haliyle kullanıyor, taze olsun falan diye mi böyle yapmışlar yoksa normal ceviz, ceviz içinden daha ucuzdur ya hani o yüzden mi? 2 farklı markada ördük 2si de böyleydi, toz halinde değildi.

Yine de bu şekilde satılıp da kapaklarının tuzluk gibi delikli olması komik geldi.

Kullanacağınız kadarını rendeleyeceksiniz. Kalanı tam hali ile duracak. Dediğiniz gibi taze kalsın ve tadı daha çok ortaya çıksın diye o şekilde satılıyor.

Rende yapmanı gerekiyor +1
Kırmaya falan çalışmayın.

Ucundan fıtı fıtı rendeleyin, kalanı bütün haliyle geri kavanoza koyun. Zaten kuvvetli bir baharat, az az kullanacaksınız.

Kapak konusu da şu, baharat firması için farklı kapak/ambalaj yaptırmak ekstra maliyet, zaten elinde olan ve tüm diğer baharatları için kullandığı kapağı takıp geçiyor.

tuzluk gibi delikli kapağının olması komikmiş. herhalde tek tip kapak üretiyorlar, tüm baharatlarda aynısını kullanıyorlar. muskat toz halinde çabuk bayatlar, tadı uçar. o yüzden genellikle tane olarak satılır, elde rendelenir.

ege yakın değil ama bolu'da kar manzarası olacak olan (önümüzdeki hafta da dahil 10 gün kar yağışı görünüyor) 1-2 yer mevcut.
biri bu mesela;

bolubungalov.com

www.adrenalinparkgursu.com

Hic kimsenin ve hicbir yerin tadi yok. Evde kestane pisirip "özel" bi gece yasayin hepsinden iyi.

Evet özellikle tatlılarda şekeri kısmalar, poğaça gibi ürünlerde yağı fazlasıyla kısmala, ifade edemiyorum acaip bir tatsızlık var dediğiniz gibi. Yağ ve şekerde muazzam kısıntılar var onu fark ettim ama.

"Yahu yapacağınızı yaptınız zaten daha içeriğiyle falan da mı oynuyorsunuz da tadı değişiyor?"
çünkü durum bildiğimizden/gördüğümüzden/tahmin ettiğimizden daha vahim :D

o bisküvinin bir maliyeti var ama satılması da lazım. bu yüzden fiyatı sabit tutup hem gramaj küçültüyorlar hem de kaliteyi düşürüyorlar.

.imden gıda ürünü alıp tüketeni Tanrı korusun.Şu dönemde sağlığınız için mecbur kalmadıkça dışarıdan bişey alıp yemeyin. Aldığınız en basit poğaçalarda bile en kalitesiz yağ un ve yumurtalar kullanılıyor. Dışarıdan yediği poğaça yüzünden gastrit olan tanıdığım var.

Eskisinden daha fazla sekerli geliyor bana tatli olan seyler. Yukaridaki arkasasin dedigi gibi biskuvi kek değil direkt avucla kup seker yiyor gibi tat alıyorum. Yani duz şeker tadi geliyor hicbir aroma yok. Eskiden kekin bisküvinin falan kendine has tadi vardi, simdi serbet yiyorum.
Diger malzemeleri kisip iyice seker bastilar heralde ne bileyim.

Geçen canım çok muz istiyordu muz aldım, yedim. Sanki hiçlik yedim, tat sıfır.

Evet, gofret aldım saman gibi bir şey.

Bunu zaten 4-5 sene once daha zamlar gelmeden yapmislardi.
Glikoz surubu muhabbetleri iste.

Once tatlar bozuldu sonra gramajla oynamaya basladilar.

evet 90'ların tadı yok klişesi gibi gözükmesin, gerçekten tadı yok, özellikle abur cuburların. çocukluğumuzdaki atıştırmalıklar günümüzde olsa obez falan olurduk herhalde. cheat meal için market raflarında olabilecek en uçuk kaçık şeyi arıyorum, dönüp dolaşıp elimde bir vişneli hoşbeş'le çıkıyorum. hoşbeş'te garip şekilde başarılı bir formül var. vişnenin, limonun, fındığın bizzat kendisinden daha çok tad alıyorsun. tabii bu da olayı aynı yere çıkarıyor. hoşbeş müthiş değil, gdo'lu gıdalar vasat. yaa ben ki beyaz çikolata için normalde yatıya giderim, en son hangi yıl yedim hatırlamıyorum bile. bütün markaları denedim o eski lezzet yok işte. bi ara covid olunca tad-koku gitti. o hafta hayatımda çok da bir şey kaçırmadığımı farkettim, tad geri gelince de hiç heyecan yapmadım :D

Gıdalardaki harici olarak eklenen imyasal tatlar iyice belli etmeye başladı.

bütün ürünlerde neredeyse bozulma var. en çok süt ve yoğurtta. eskiden beri zaten gıdada hileler vardı şimdi daha da artmış gibi .geçen 15 tlye peynir buldum bilinen bi markada. deli gibi sevindim ama gelen şey peynir gibi değildi. peynirimsi bişi yedim ama. cipsleri falan hiç demiyorum aşırı bozulmuşlar. çikolatalarda da eski kalite yok.

Çikolata ve bisküviler konusunda da hemfikirsek artık almamamız gerekiyor öyleyse. Çünkü aynı şeker yemiş hissini veya boğazda yanma durumlarını ben de yaşıyorum.

Geçen büyük bir milka çikolata gördüm 40-50 lira vardı sanırım. Bir de bunu deneyeyim dedim, onda sorun yoktu mesela. Ama türk mallarının hepsinde, hatta büyük ihtimalle yabancı malların çoğunda kalite düşüklüğüne gidilmiş ülkemizde, h.o.

glassdoor'a ve stepstone'a bakabilirsin ama istedigin o tarz ilanlarin maasi dusuk olacagi icin vize alamayabilirsin. ya da gidecegin ülke de gecinmekte zorlanabilirsin.

Olsun en azından orada zorlanalım burada da zorlanıyoruz zaten :)

Hollanda ve İngiltere'de kalacak yere bir süre ödeme yapmama gerek olmayabilir o yüzden oralara bakıyorum, sadece bana oturum izni aldırtacak ve 1 sene akşamları dil kursuna gidebileceğim herhangi bir iş bulmak yeterli olacak aslında.

İşyerinin size sponsor olmasını sağlayacak kadar ne yeterliğiniz olduğuna bağlı. Yani şirket niye masraf yapıp yurt dışından eleman getirmekle upraşsın.

adam marangozu niye yurtdisindan getirsin aga?

aradığın şeyin genel adı golden visa. 250.000 Euro'ya Yunanistan'dan ev alıp orada yaşayabilirler. Evi alır almaz 5 yıl oturum izni veriyorlar 5 yılın sonunda ev hala sendeyse uzatıyorlar oturum iznini. Sanırım 7 yıldı kesintisiz orada yaşarsan vatandaşlığa başvurma hakkın oluyor vs.

Anadili illa İngilizce olsun istiyorsan atlantikte bazı ada ülkeleri daha ucuza bu hakkı veriyor ama Türkiye'den 5 aktarmayla 2-3 günde gidilebiliyordu oralara. Tek yön uçak bileti 4-5 bin euro.

Amerika, İngiltere gibi ülkelerin de benzer programları var ama fiyatlar milyonlar seviyesinde.

Yerlesmesine yerlesirlerde ne yapacaklar orada.hadi gayrimenkul alımıyla oturum aldılar neyle gecinecekler.emeklilik durumlarından oturumda alabilirler ama bu seferde elde ne var ne yok onu yiyecekler.ordaki adamlar emeklilikte turkiye ye kaçma planları yapıyorlar.saglık konularına filan hic girmeyeyim,

Sorunun cevabına gelirsek avrupa genelinde 250k euro bandında gayrimenkul alımında oturum sansı var,ingiltere oturumu avrupadan daha kolay ama emekliler icin statuyu bilmiyorum.

yunanistan 250k euro, ispanya 500k euro, portekiz 350k euro (aslinda 500k euro, ama 30 yildir renove edilmemis bir ev, ve nufusun yogun olmadigi bolgelerden alirsan 350k euro), avrupada bunlar var gayrimenkul ile. ingiltere falan vermiyor gayrimenkul ile. herkesin ingilizce konustugu ingiltere hollanda falan investor vizeleri var ama ingiltere 2 milyon poundluk yatirim ister, hollanda 1 milyon kusur euro olmasi lazim. is kuracaksin, istihdam saglayacaksin falan oyle olur.

okul kaydiyla da olur herhalde, ne bileyin emekliler ama master doktora yapicam dese biri gidebilirler yani en ucuzu o. o yasta nasil olur bilmiyorum gerci.

250 bin euroya avrupada kepaze olurlar ev aldıktan sonra.. para kalmaz çünkü ev aldıktan sonra... başka bir iş yapmayacaklarsa.. 250 bin eurom olsa türkiyede mis gibi deniz kenarı ilçeler var egede akdenizde.. giderim orda müstakil bi ev yaptırırım çok da gösterişli olmayan. ufak çapta bağ bahçe işleriyle vs. uğraşmak için yanında arazisi de olan bir yer. gül gibi yaşar giderim ölünceye kdar yeter o para burada...

İspanya var adı emekli vizesi, calısman yasak ama oturum veriyorlar. Tek yapman gereken kalacak yer kiralamak

Yeni iş kurabilirsin, business plan hazırlayıp hollanda, ingiltere, isveç, almanya gibi ülkeler iş kurma vizesi veriyor. Garanti yol diyorsan master’a kayıt ol, bir sürü okul var, kolay olanını bul, part time calısıp mezuniyet sonrası 6 ay ile 12 ay arasında iş arama izni alırsın, bu sürede iş bulursan sınırsız oturuma döner.

Sorun yerleşmek değil yaşayacak paranın zor bulunması. Yoksa para varsa yerleşmek de kolay, oturum almak da kolay.
Golden visa bakacaksınız. Eu içinde en ucuz golden visa Letonya’da.
İspanya emekli vizesi de veriyor.
Vatandaşlık tamamen başka bişey.
Belirli bir süre oturur -ülkesine göre, çoğunlukla- çalışır/ vergi öderseniz 5-7 yılda vatandaşlık başvurusu yapabiliyorsunuz.

Bu parayla yapilacak mantıklı is; siz eğer düzgün bir meslekteyseniz ve yurtdışı gecerliligi varsa sizi bir üniversiteye mastera yollayip kalmanizi saglamak olur. Bu da size tahminen 50bin-60bin euroya mal olur.
Ama mantıken elin avrupalisi emekliyken ucuz ulkelere kaçma pesinde (portekiz, yunanistan, turkiye derim ama eskisinden daha az) siz daha pahali ülkeye bakıyorsunuz. 250 bin euroya ev alinir ama geçim nasıl olacak?

amerika'da $250k ile yatirimci olarak oturum alabilirler. covid kaynakli cok uzun suruyor vs ama imkansiz degil, dogru is ve dogru avukatla $100k da halledilir.

youtube'da remzi kulen'in e tipi vize ile ilgili videolarini izleyebilirsiniz.

her ulkede 250k yeterli olmaz. amerika/kanada icin 1 milyon civari para lazim, $250k ile halledilseydi yigilma olurdu. Daha ucuza hallederim diyen salliyordur, paranizi kaptirmayin.

Bir de zorladin 250k cikarttin, gayrimenkulu aldin, oturumu verdiler gittin, ne yiyip ne iceceksin? ilk etapta yine surekli para lazim. bunlar orda diregin yiyebilecegi lokmalar degil malesef.

olur, ciğerlerde biriken zifir ve sigara içindeki kimyasalların tamamen temizlenmesi 5 yılı bile buluyor diyolardı.

normaldir bence 6 7 aya kadar giderek azalır.

ben bıraktığımda 3 ay sonra bile sabah uyandığımda genzimde sigara içerkenki gibi acı balgam hissediyordum. çişimin bile sigara katranı gibi koktuğu oluyordu.

günde 4 sigarada kalabilecek iradedeyse zaten bırakmakta zorlanmaz, sizin için bıraktığı için de böyle tekrar başlama olayı olmaz diye düşünüyorum.

sigara içtiğim zamanlarda -ki 13 sene hiç bırakmadan içtim- birinin sigara içtiğini hiç anlamazdım. bırakınca her yerin sigara koktuğunu anladım. 5 sene bırakıp 1 sene içtim, son 1 senedir hiç içmiyorum.

şöyle söyleyeyim. geçtiğimiz pazartesi günü bu 1 senenin ardından arkadaşımdan bir tanecik sigara otlandım bak, sadece bir tane. akşam eve gelip işediğim zaman banyo bildiğin zarıl zarıl kahvehane koktu.

dün hatta bu soruyu soracaktım da saçma olur diye sormadım. şimdi killerbee'nin cevabından cesaret alarak bunu yazıyorum.

yani temizlenmesi biraz zaman alabilir demek istiyorum.

Nasıl bıraktın?

sigarayı bırakmış birini tanıyorsan eve çağır o anlar :) 2 sene oldu bırakalı. 1 saat önce sigara içmiş birinin ağzı kül tablası gibi kokar, ben de bunu sigara içerken bilmiyordum.

sanırım konuşan akp’li milletvekili zamanında twitter’da sahte bir hesapla kendini övmüştü (ismi yelizdi) sonra hesaptan çıkmayı unutup yine o hesaptan kendine teşekkür etmişti. ben öyle hatırladım ya da anladım en azından.

(bkz: yeliz adeley)

(bkz: ahmet hamdi çamlı)

Kendini övmedi. Periscope dan canlı yayın açtı meclisteki oturumu göstermek için kullanıcı adı Yeliz'di.

@baal, doğru öyle bir şeydi

Delete ile normal silme arasındaki fark, delete tuşunun imlecin solunu değil sağını silmesi. Karışmasın anlatırken. Bilen biliyordur da.. yorum gelmeyince anlam veremedim.

Bunu mac kullananlar neden tek tuşla yapamıyor ihtiyaç olmuyor mu?

control (cmd değil) + D ile de yapabilirsin, tek sol elle yapılıyor.

ben karabiner-elements ile fn ile ctrl'nin yerini degistirdim. caps lock'a da ctrl'yi atadim. caps lock en gereksiz tuslardan biri bence, bari ise yarasin.

dolayisiyla ctrl + D daha kullanisli hale geldi. caps lock+D yapiyorum.

ayrica ctrl+A ile satir basina, ctrl+E ile de satir sonuna gidebilirsin.

ctrl+B sol ok gorevi goruyor, ctrl+F ise sag ok.

terminal kullanirken faydali olan kombinasyonlar bunlar.

Ayni modelin baska rengini iki uc sene once pentiden almistim

@ala09, belli bir adı var mı bunların? 3 penti gezdim yoktu. İnternetten alayım diyorum ama ne diye aratmam lazım?

triko külotlu çorap diye arayınca bir şeyler çıkıyor. Tam beden alın, büyük gevşek durabilir ve rahat olmaz; küçük zaten hiç rahat olmaz, özellikle bel ve ağ kısmı.

tecili yapan kim? okul mu sen mi? sensen herhangi bir subeden halledebilirsin. tecili okul yapti ise okula dilekce vermen lazim. en son boyleydi.

öncelikle şunu belirteyim. senin şahsi dosyan yerel askerlik şubende bulunur, yani kimlikte yazılı olduğun il ilçe askerlik şubesi(eğer askerlik şubesi yoksa başka bir il ilçenin bünyesinde olabilir). fakat bu durum ikamet ettiğin yerde işlem yapamayacağın anlamına gelmez, ikamet ettiğin yerdeki askerlik şubesi senin işlemlerini yerel askerlik şubene göndermekle görevlidir.

fakat bahse konu işlem için ne ikamet ettiğin yerdeki askerlik şubesine ne de yerel askerlik şubene gitmene gerek var, kendi başına kolaylıkla halledebilirsin.

anladığım kadarıyla devam etmekte olan bir tecilin var, bu bedelli için önemli çünkü yoklama kaçağı/bakaya durumda olanlar bedelli askerliğe müracaatta bulunamazlar.

yapman gereken işlemler şu şekilde:

1. yoklama (e-devlet)
bu kısım askere gidecek bütün yükümlüler için standart (bedelli giden de bunu yapıyor, kısa dönem de vs). e-devlet'e girip yoklama başvurusu yazıyorsun, soruları cevaplıyorsun. askeriyeye uygun, ciddi bir fotoğraf yüklüyorsun. genellikle fotoğrafta sıkıntı yaşıyor insanlar, 250kb'tan düşük olması isteniyor. boyutunu bilgisayarda düşürüp öyle yükleyebilirsin yada birisine gönder whatsapptan boyut düşer.

2. muayene
aile hekimine gidiyorsun. askere gideceğini belirterek muayene oluyorsun. askerliğe engel bir sağlık problemin varsa aile hekimine belirtiyorsun. aile hekimi gerekli görürse hastaneye sevk ediyor. eğer sağlamsan bir rahatsızlığın yoksa askerliğe elverişlidir diyor, bir kağıt veriyor. bu kağıdı askerlik şubesine götürmene gerek yok çünkü sistem entegre, askerlik şubene düşüyor.

3. hizmet tercihi (e-devlet)
yoklamanı yaptın, aile hekimine de gittin. artık son aşama hizmet tercihi. bedelli gideceğini belirteceğin kısım burası. e-devlet'e girip askerlik hizmet tercihi yazıyorsun. soruları cevaplıyorsun. bedelli askerlik için ayları sıralıyorsun. illa seçeceğin ayda gideceksin diye bir kaide yok ama genellikle seçtiğin ayda gitmeni sağlıyor msb.

hizmet tercihini tamamladıktan sonra devlet bankalarına yada mal müdürlüğüne gidip bedelli tutarını yatırıyorsun. Her memur zammında zam gelir, 1 ocak gelmeden bedelli ücretini yatırmaya bak. yatırdıktan sonra dekontu da şubene götürmene gerek yok ama teyit amaçlı telefon edebilirsin askerlik şubene(yerel askerlik şubeni ara).

yapacağın tüm işler bunlar. bunları yaptıktan sonra ocak ortasını bekleyip asal genel müdürlüğü duyurular ekranını takip edeceksin. ocakta hangi grupta nereye gittiğin belli olacak. teslim olacağın zaman yine e-devletten covid anketi dolduracaksın, belirlenen günlerde test vereceksin, yol paranı ptt'den alıp sevk belgenin(yüsem/sülüs) çıktısıyla birliğine teslim olacaksın, hepsi bu.

varsa başka sorun ulaşabilirsin.

Kısa cevap, anlamlı bir tüketim farkı olmaz. Sonuçta bu bir kurutma makinesi ya da Quartz ısıtıcı değil, faturada anlamlı bir fark görmezsiniz.

Hdr/sdr farkı için Google’ların, yine aman aman gerekli bir şey değil. Normal tv yayınları zaten 1080p bile değil ve sdr. Hdr basitçe renkleri ve parlaklığı “patlatıyor”. Show haber izlerken pek arayacağınız bir şey değil. Ancak netflix benzeri servislerde hdr içerik izlerseniz anlamlı bir fark görürsünüz ama dediğim gibi çok gerekli bir şey değil zira insanın gözünü yoruyor bir yerden sonra. Hele loş ışıkta izlemeyi seviyorsanız.

Vestel alan arkadaşınız yerinde olsam iade eder başka bir marka alırdım, o da ayrı konu.

media3.bosch-home.com

A+ olan eski siniflandirma sistemi G olan yeni siniflandirma

eskiden A+++ -> D vardir simdi A -> G var sinif olarak

linkdeki pdf ini 3. sayfasinda karsilastirmayi gorebilirsin.

Başka ülkede olsa belki araba satmak derdim ama Türkiye araba değer kaybeden bir olay değil. Aksine bu sene sattiginiz araba seneye 300 olacak 350 olacak gidecek böyle.

Yani siz o 250lik arabadan iki sene sonra almak isterken 350 odemeniz olasi. Ha bundan sonra hiç araba almayacaksaniz ihtiyacınız olmayacaksa ok.

Odeyebiliyorsaniz arabayi satmayin.

bence arabayı satmadan alın. bu devirde araba ihtiyaç artık ve fiyatlar sürekli artıyor.zaten bir süre sonra 9800 size çok az gelecek.

Arabayi satmadan kredi cekerim bela gelirse basima oyle satarim.

ala09 +1

arabasız çok zor. en azından 100k civarı 2005 model bir arabaya geçmeniz lazım bence. arabaya alışan insan arabasız yapamaz derim.

ytd. arabalardan anlayan bir tanıdığımın akrabasına audi a4 almışlar geçen ay 440bine.

1 ay sonra galerici arayıp araçtan memnun değilsen getir 520 ye geri alayım demiş.

adam hayret ettim bu nasıl bir iş diyor.

ikincisi enflasyon falan kredi faizin sabit olacak enflasyon böyle giderse 1 sene sonra bile kuş kadar kalabilir ödeyeceğin miktar.

evlilik ya da aynı evde yaşama olmadığı sürece herkesin parası kendine.
aynı evde yaşanıyorsa ortak harcamalar için ortak bütçe
evlilik varsa ortak hayatla ilgili tüm masraflar, birikimler, ödemeler düştükten sonra herkesin parası kendine. iki taraf da yakın kazanıyorsa bu sorun olmaz. dengesizlik varsa kazancı çok olan az olana ateşler bişeyler.

@playing star again, ben bişey yapmadım :(

Hayat müşterek ev işleri, bebek bakma vs. nasıl iki taraftan da ortaklaşa yapması bekleniyorsa giderler de aynı şekilde ortak olmalı.

ortak olmalı. taraflardan birinin enayi yerine konduğu her senaryo ayrılık nedenidir. öyle saçma iş olmaz.

Ortak harcanmalı ve/veya biriktirilmeli.

"kadının maaşı sadece kendine ve kendi ailesine harcamak için mi kalmalı"

tamamen kendine ayırması bile saçma gelirken "kendi ailesi" lafı çok battı. Kendi ailesi o adamla kurduğu aile değil mi artık? Yani tabii ebeveynler var ama onlara yapılması gereken bir destek varsa o da eşle ortak yapılır.

Eğer kadınlar dediğin gibi bir parasal şeyi kabul ediyorsa psikolojik baskıyı da yani "ben sana bakıyorum benim kurallarım geçerli" tarzı maçoluğu da kabul ediyorlar demektir. Ben erkek olarak kıl oluyorum buna kadınlar nasıl öyle yaşıyor çok acayip.

burada bir keresinde biri cevap yazmisti buna benzer bir soruya:

"kredi kartini hanima verdim, dunya umrumda degil" diyordu.

ben de bunu yapacagim evlenince.

"eve ve kadına sadece erkeğin maaşı harcanmalı, kadının maaşı sadece kendine ve kendi ailesine harcamak için mi kalmalı?"
Saçmalık, böyle bir dünya olamaz. Her durumda ortak hareket edilmeli.

“eve ve kadına sadece erkeğin maaşı harcanmalı, kadının maaşı sadece kendine ve kendi ailesine harcamak için mi kalmalı?”
Ben bunun kadın olarak zıttını yaptım eşimin dayatmaları ile. Evlilik elimizde patladı. Vicdanlı bir evlat annesi babası açken tok yatmaz ama al maaşım senin demek saçmalığın danişkası.
Gelen maaş ortak hesapta toplanır. Mecburi giderler çıkar ve kalanla ortak plan yapılır. Bu kimi ay kadının süsü ağırlıklıdır kimi ay erkeğin hobisi ama ortak kararla oluşturulur,

evlilik yoksa herkesin parası kendine. kim ne yapıyorsa kendi cebinden öder. evlilik varsa da aynı, sadece ortak harcamalar ortak ödenir. eğer kazançlar arasında uçurum varsa ve beraber iyi bir yerde yaşanmak isteniyorsa ortak harcamalardaki yüzdeler ona göre ayarlanabilir. ama kimsenin kimseye para vermesi normal değil bence. herkes kazandığı kadar kişisel harcama yapsın, bu diğerinin sorunu olmamalı.

Evlilikte ortak, sevgililikte nasıl denk gelirse.

alperz+1

ekleyebileceğim tek nokta söz konusu birikimle ilgili bir harcama/yatırım vb. yapılacaksa her iki tarafın istişare ederek ortak karar vermesi.

Kişisel olarak, paranın kullanımı konusunda ortaklaşamayacağım biriyle evlenemezdim. Benim gibi düşünen ya da düşünmeyen insanlar var ve herkes kendisiyle uyuşan kişiye yöneliyor.

Ayrılık durumunda neyin ne olacağına dair bir mal tayini evlilik sözleşmeleriyle düzenlenebilir. buna karşı değilim, dünyanın her türlü hali var. ancak her şey yolunda giderse ölene kadar ki süreçte eşimle iş ilişkisi içinde alacaklı verecekli yaşamak benim için imkansız. Sevmiyorum, huzursuz oluyorum.

İnsanlar maaşlarıyla kendi eğlence fonlarını oluşturup almak istedikleri şeyi alabilmeli, hobilerini yaşatmalı vesaire ama atıyorum beyaz eşya değiştirilirken sen şu kadar ver, ben bu kadar vereyim konusu beni rahatsız ediyor. Daimi üniversite ev arkadaşı gibi bir şey oluyor bu benim için... Bunun için kişisel belli bir pay ayrıldıktan sonra gerisi ortak havuzda bulunmalı bence.

ayrıca kadının maaşı, erkeğin maaşı ayrımının en başta kendisi bence sorunlu, ancak tarafların maaşından bahsedilebilir. hangisinin hangisi olduğunu ayrıştıran bir veri yok benim kafamda. bunun üstüne kafa yormam gereken biriyle de yapamazdım çünkü muhtemelen bu konuda anlaşsak başka konuda zıtlaşırdık.

sevgililik çok farklı bir mevzu, 3 günlük sevgili ve 2 yıllık sevgili arasında çok fark var.

herkes kendine kendi istediği gibi ve kendi istediği yere harcayabilmeli.
aynı evde yaşadığım sevgilime/eşime elbette seve seve para harcayacağım için bunu düşünmem bile. aynı şekilde kardeşime, kedime veya yolda gördüğüm bir dilenciye de severek para harcayabilirim.

önemli olan ortak giderlerin gerçekten ortak ve adil şekilde pay edilmesi. kadının görünmeyen bakım emeği varsa (eve çeki düzen vermek, mağarada yaşar gibi takılan erkeğin arkasını toplamak, çocuk/yaşlı/hayvan bakımı vb) buna dikkat etmek ve ortadan kaldırmak gerekiyor. benim gözlemim kadınlar erkekten daha çok para kazandığı veya kendi parasını eve değil de daha çok kişisel harcamalara yaptığında ERKEKLER gereksiz kaygı bozukluğuna giriyor. yani erkek, ben faturaları ödedim ve param bitti, oysa karım faturaları ödeyip bi de hermes çanta aldı, o hermese mutfağın fayanslarını yaptırırdık ne güzel dememeli.
herkes kendine gerçekten hobi edinse, (ortak veya bireysel)birikim yapabilse, keyif aldığı şeylere gönül rahatlığıyla para harcayabilse sorun kalmayacak.

herkes bekarken neye ne kadar harcıyorsa yine aynısını harcamalı.
temizlikçi parası, faturalar, yeme içme herşey bunlara dahil.
kadın sana hizmet ediyorsa üstü kapalı olarak ekstra para talep eder tabi. sana hizmet edecek kadını nasıl "eş" olarak görürsün o da ayrı bi konu tabi. aynı şey hizmet bekleyen kadınlar için de geçerli.
bi de ailem derken? aile zaten evlenince eşin oluyor? konu anne baba değil zaten; bireyler ortak yaşam giderlerini karşıladıktan sonra isterse kalan maaşlarını su samurlarına harcasınlar bu diğer tarafı ilgilendirmemeli. ama ev için ne gerekiyorsa ortak.

ayrıca sevmediğiniz insanlarla evlenmeyin, birlikte olmayın +1
zorla değilki ya :D

bana evlilikte "zorunlu ödemeler birlikte yapılır, maaşından kalanı herkes gönlünce harcar" bile tuhaf geliyor açıkçası. bizde tüm gelirler, birikimler ve harcamalar müşterektir. dolayısıyla @alperz +1. birikimin nereye gideceği, borç verilip verilmeyeceği, büyük kalem harcamalara dair kararlar ortak yapılır.

öte yandan @jimjim'in haklı olduğu bir nokta var. özellikle geleneksel çevrelerde yetişmiş ve öyle yaşamaya devam edecek kadınların evlenirken istedikleri altına, takıya laf edildiğinde de aynısını söylüyorum. eğer kadın evlilikte hizmet alınacak bir aktör olarak görülüyorsa, maddi beklentilerinin olması normal. evlilikte gerçekten hayatı her yönüyle paylaşmayı becerebiliyorsanız, diğer konularda da aynı bakış açısı kendiliğinden geliyor zaten.

Evlilikte iki taraf da çalışıyorsa bütün gelirler ortak bir hesapta toplanıp bütün ödemeler yine aynı hesaptan, iki tarafın da onayı ve bilgisi dahilinde yapılmalı. Sevgililikte iki tarafın kazancı da denkse giderler eşit bölünmeli ama bir taraf daha fazla kazanıp daha fazla harcıyorsa diğer taraftan aynı şeyi beklemek haksızlık olur elbette.

bi insana güvendiğin için evlenirsin
ama bu durum başkasının maaşına çökme hakkı vermez

zaten iyi günde paralar, harcamalar sorun olmaz

ve ve kadına sadece erkeğin maaşı harcanmalı, kadının maaşı sadece kendine ve kendi ailesine harcamak için mi kalmalı?

kendine ve kendi ailesine derken ana, baba, kardesine mi harcanacak o para ben dogru mu anliyorum? bu ne sacma bir sey yav.

o nedir ya? her şey ortaktır gelir de gider de...

Sorun şu da olabilir;
Eğer söylediğin gibi bir taraf diğerine göre 2-3 kat maaş kazanıyorsa ve bu geçici bir durum değilse başka türlü bir ekonomik uyumsuzluk da olabilir. 2-3 kat çok. Biri 6-7 bin alırken diğeri 20 bin alıyor ve bu geçici (akademide, part time çalışıyor, yurt dışında vb) değilse ödemelerde böyle pürüzlerin çıkması anormal değil.

Yani onun için önemsiz bir akşam yemeği, etkinliği parası sizin maaşınızın ciddi bir oranıysa sizi çok etkiler ama onun için herhangi bi arkadaşının da gündelik rutinde ödediği, ödeyebileceği bir miktardır. Yani hem o bu boyutta şeylere takılmıyor, farketmiyor olabilir hem de ödenen bu tutarlar sizin için sorun yaratacak miktarlar olanlar. Bunları da bi kontrol edin.
Ha yok ev kirası, faturalar kurs ödemeleri benzeri “somut” maddi giderlerden bahsediyorsak zaten yukarıda herkes açıkladı, yine onlar geçerli.

@rewlack, aa cok mantikli. O acidan dusunememistim. Evet biraz farkliligi anlamasini saglayabilirim.

yalıkavak arka pizza. sonra da konacık tarafında zai yaşam var orada bir kadeh bir şeyler ya da kahve.

Nazik ana ev yemekleri :(

Win tuşuna basılı tut, pencere büyükken aşağı ok yaparsan küçülür, bir daha yaparsan aşağı atar simge durumuna.

Win + Yukarı ok da büyütür.

f11 de çarpıları ve aşağıyı gizler, çerçevesiz full ekran yapar ek bilgi olsun

@John Bloor, win + bişey vardı diyordum ama hatırladım yön tuşları gayet işlevseldi thanks ^^

@hasmetizm 2046, o kadar biliyorum hocam :D ama sağ ol yine de belki gören olur :)

Windows tuşlu kombinasyonlardan aklımda sadece win + tab, D, E, L ve P kalmış ondan bulamadım bi an :/

alt+space?

Security torx

Supersin @divit sayende cok rahat kirilabildigini gordum, actim simdi

doğru yerdesiniz aslında, o kısım size tüm hesaplarınızı gösteriyor banka bazında. bakım çalışması falan vardır.

Dün buradaki bir duyuruda o modülü öğrenip girip bakmıştım. Dün çalışıyordu. Bakım vardır, tekrar denersiniz.

invictae +1

doğru yerdesiniz ama bugün bazı yapılandırmaların son ödeme günü, sanırım onun için edevlette ara ara sorun oluyor bugün. olmadı yarın tekrar bakarsınız.

findeks uygulamasında gösteriyor.

Maas isleri cok karisti son donemde gozlemledigim kadariyla. Caycisi da muhendisi de dar bir araliga hapsoldu.

Bizim cayci yol yemek de katinca 4binin uzerinde aliyor, e sen mobil yazilimcisin 7k aliyorsun. Sacma sapan oldu her sey. Ekonomi stabil olmayinca sirke donuyor ortalik.

Benim gördüğüm piyasaya kaos hakim. 10k teklif aldığım da oluyor, 50k da. Kimse ne yaptığını bilmiyor şu aralar.

O yüzden maaşından / işinden memnun değilsen iş bak cidden, kendine bir hedef koyup tutturabildiğine gir. Şu an en mantıklı senaryo bu. Gerçi belki mobil market biraz daha stabildir orasını bilmiyorum, 3-5 yerden teklif alınca anlarsın onu zaten.

Bir de bu "biliyor/bilmiyor" olayı da bi acayip. Birlikte çalıştığım çok iyi bir developer vardı, hani adam çok iyi eyvallah ama code review'da falan elemana bir sürü şey anlattığım da oluyordu. O 80k maaş alıyormuş, ben 25 alıyordum o zamanlar. Yani elemanın aldığı paraya laf etmiyorum da ben de daha fazlasını alabilirmişim mesela, bilmiyordum. Geçen konuşurken lafı geçti, "ucuza gitmişsin keh keh" diyip güldü bana.

Edit: soruna tam cevap vermemişim, ben junior değilim. Ama bizim junior'lar 10k civarı alıyorlar genelde. Senior olduğunu iddia eden bi abi var, başka birini bulabilsek işe almayacaktık ama mecbur kaldık, ona da 15k veriyoruz.

Benim 10 yillik .net'ci arkadas 8 aliyor. Cogu framework'u falan da biliyor.
Yaninda oturan da 2 katini aliyor.
Birbirilerinden haberleri yok.

Su an yazilim sektoru boyle.

Analistler yazilimciyi her turlu tokatlar zaten.
Yazilimci olarak sektorun amelesiyiz, analist dedigin tak tak terfi eder pm po mudur olur ucar gider.

" İş yüküm de fazla değil." bunu bazen ben de düşünüyorum ulan aldığım para sanki yaptığım işe oranla baya iyi diyorum, sonra bi bakıyorum benden daha az iş yapıp deli gibi maaş alanlar var (aynı şirkette veya farklı firmada veya farklı pozisyonda)

şunu özellikle anlamalısın ağlamadığın sürece işveren asla maaşına zam, iyileştirme vs. yapmıyor. birazcık sivrilmen lazım.

henüz 1 yıllık iş tecrübem var demişsin, 7k fena değil değil ama yüksek de değil, bu yüzden eğer para mevzsunu kendine dert ediyorsan sürekli kendini geliştirmelisin ve iş arayışında olmalısın. sektör böyle, eğer hakettiğinden az aldığını düşünüyorsan az alıyorsun demektir. özellikle yazılımda deli gibi sirkülasyon var, maaşını yükseltebilmek için insanlar sürekli iş değiştiriyor.

ben de mobile developer'ım senior sayılırım, senden 4-5k fazla kazanıyorum ama benimle aynı pozisyonda çalışanların benden en az 4-5k fazla kazandığını da biliyorum, o yüzden ben de iş arıyorum.

eksisozluk.com

güderi bez olabilir. ben araç camını onla siliyordum leke meke kalmıyordu.

rossman'da böyle bezler var ve mikrofiber değil. camı hakkaten çok iyi siliyor.

Cam bezi adıyla özel satılan bezler var. İz bırakmaz.

www.migros.com.tr

Havlu gibi değil de çapraz dikişleri olan fiber bezler cam konusunda iyi epey.

mcdn01.gittigidiyor.net

Ama hala gazetenin sildiği gibi cam silen başka bir şey görmedim :D

Mikrofiber bez olmuyor. Cam bezi var ondan alacaksin. Onun da iyisinden al, 5tl lik olanlar bir halta yaramaz.

Oto yıkama yapan yere malzeme getiren adamdan almıştım bir mikrofiber. Tam da dediğinizi yapıyor.

Superfresh alma demeye geldim. Dana kıyma yazdığı için bolca alıp istifledim, atsan atılmıyor satsan satılmıyor. Kıymanın tadı asla kıyma gibi değil, boş hamur olsa daha lezzetli olurmuş.

'mantı-ye üçgen' seviyorum ben.

etrafta makbul varsa onların sattıkları mantılar güzel oluyor genelde.
superfresh alma + 1. a101'in falan da mantısı güzel değil.
genelde üçgen mantılar daha güzel oluyor kesin bilgi.

yerel marketlerin çoğunlukta küçük buz dolaplarında açık mantı satılır onlar kısmen daha iyidir. onları deneyebilirsin. çevrende çağrı varsa onun fena değil.
peynirci baba gibi kahvaltılık satan yerlerde de oluyor.

Şahin marka bulunduruyorum ben buzlukta. Yani süper değil ama normal mantı gibi işte.

Şahin diyecektim ben de. Gerçek mantı gibi değil ama idare eder.

kasaplarda ufak bir dolap oluyor, oradan tartarak alınıyor ya hani, çoğu güzel oluyor. özellikle üçgen şeklinde olanlar. yakınlarınızdaki tavukçulardan falan bir deneyin bence.

Bim'de Ekmecik marka üçgen mantı vardı, güzel oluyordu ama hala var mı bilmem.

ya emin degilim bu bilgiyi bir kontrol edin ama sanirim drone icin birkac belge de almaniz gerekiyor heralde. izin vesayir.

video çekmeyeceksen drone bence masraflı bir oyuncak. zaten iki gün sonra sıkılırsın.

3lü parande atsan bile kimseye gösteremedikten sonra ne eğlencesi var ki

Google chrome disinda bir tarayicida goremedim o eklentiyi. Yani samsung veya diger browserler eklenti desteklese bile o olmadigi icin bir ise yaramayacak :/

chrome eklentisi genelde chromium tabanli yerlerde calisir.
Yandex browser dene.

@divit, mantıklı. Yandex ile chrome extensions store a girdiğimde "browser a ekle" seçeneği çıksa da, dediğim eklentiyi ekleyemedim. Uyumsuz falan dedi.

Fakat Kiwi Browser ile denedim, ona eklendi. Youtube da kullanabiliyorum. Yani mobilde de yapılabiliyormuş ^^ süper oldu. Yalnız asıl derdim netflix idi. Netflix'de videolar mobil tarayıcıda açılmıyor, hata alıyorum. Masaüstü modunda deniyorum. Mobil modda açınca direkt uygulamaya yönlendiriyor. O da açılsa çok güzel olacaktı.

ilk editteki bilgi doğru aslında yeniden paylaş özelliği geldi bazı hesaplara. son görülen ya da beğenilen postlar çıkıyor. o şekilde paylaştığımda bir sorun olmadı şimdiye kadar. sizde neden olmadığını anlamadım.

benim yönettiğim 5 hesaptan sadece 2'sinde var mesela sadece. diğerlerinde hala eskisi gibi hikayeye ekle seçeneği var.

@hadsafhada, hesabım işletme hesabı olarak gözüküyor. Onunla bir ilgisi olabilir mi acaba?

Teknik olarak dusununce sanirim bir uygulama yazip sadece arka planda calismasi
ve ana ekranda veya uygulama listesinde gorunmemesi saglanabilir. Bunu muhtemelen hic Activity olusturmadan ya da hic bir Activity'yi LAUNCHER olarak set etmeden yapmak mumkun olabilir diye dusunuyorum, ama hic denemedim.

Ha bana sorarsan kimse boyle seylerle ugrasmiyordur, tamamen halk arasinda teknolojiden anlamayan birilerinin uydurdugu biseydir, millet de inaniyordur.

Oha fake Whatsapp mı varmış?

Böyle şeyler soranların teknoloji kullanımları çok temel seviyede kalıyor gibi geliyor bana. Mesela sevgilisi bir boşlukta kendi bilgisayarında whatsapp web'e girse, hesabı orada açık tutsa aylarca fark etmeyecek insanlar çok var. (Şiddet içeren bir ilişkiden çıkan bir tanıdığım whatsapp'ının, mail hesabının sevgilisinin bilgisayarında açık olduğunu bilmediği/hatırlamadığı için adam haftalarca kızın her yazışmasını takip etmiş mesela, çok fena ortalık karıştı sonra. Ki bu kız mühendisti, veri güvenliği seminerleri falan almıştı.)

Aynı şekilde iPhone'larda find friends var, karşıdaki kişinin telefonunu alıp konum paylaşma izni verince uzun süre çaktırmadan takip edebilir bence. Çünkü özellikle uygulama ayarlarına girip izinleri yönet falan demedikçe bununla ilgili bir bildirim gelmiyor. Benzer şekilde Android'de de Google Maps üzerinden sürekli konum paylaşılabiliyor ama bunu hiç kullanmadığım için bildirimlerden, konum paylaştığım kişileri nerede bulacağımdan emin değilim.

Sizin sorduğunuz gizli uygulamalardan anlamıyorum tabii, ona cevap veremiyorum ama bazı arkadaşlarımın telefonunu alsam, herhangi bir uygulama indirip az kullanılan bir klasöre falan atsam asla fark etmeyecekler, çok net biliyorum.

Bunu aslında ebeveyn denetim uygulamaları çatısı altında 10-20 yıldır yapan programlar var. Mesela benim hatırladığım bilgisayar için Family Cyber Alert vardı. Bilgisayarınıza yüklüyorsunuz, belli aralıklarla ekran görüntüsü alıyor, klavyeye yazılan şeyleri kaydediyor, girilen siteleri, şifreleri falan hepsini loglayıp size mail atabiliyordu. Kendisini de windows klasörü altına yükleyip, uygulamalar sekmesinde de görünmüyordu. Sadece görev yeneticisinde detaylı olarak çalışan işlemlere bakıldığında FCA.exe yazıyordu ama onu kimse anlamıyordu tabii ki. Belirlediğiniz bir klavye kısayolu ile paneli aktif ediliyordu. Ama bunlara aylık para ödüyorsunuz tabi.

Mobil için bunu yapan şirketler var. Birine geçen denk gelmiştim de ismini unuttum. Aylık para veriyorsunuz size talimatları veriyorlar ve kuruyorsunuz ama bunun için satın almak istemedim. Sadece kullanan varsa nasıl yüklendiğini bildiği için tespitini de kolay yaparız diye düşünüyorum eğer birisi anlatırsa.

Konum paylaşımı için da direkt olarak apple veya markanın kendi verdiği hesap üzerinden kayıp takibi adı altında bile yapılabilir ama bu biraz daha meşakkatli. Hesap şifrelerini falan bilmek gerekiyor. Diğer uygulamalardan da birisine konum paylaş dediğinde gözüküyor bence bir yerlerde ya. Hatırlayamadım. Bilmeyen birisi fark etmez belki ama benim dikkatimi çeker mesela. Görüyordum arada konumunuz paylaşılıyor yazısını bir yerlerde çünkü. Gizli işler için daha başka yöntemler lazım.

Whatsapp Plus falan taa ilk çıktığı zamanlarda vardı. Baya 3. parti bir uygulamaydı ama whatsapp sohbetleri gözüküyordu aynı şekilde. Normalde yapılamayan modifikasyonları yapabiliyordunuz dalan. Sonralarda görmedim belki whatsapp denetimi artırınca açık vermemiştir artık. Birisinin mesajlarını görmek için whatsapp web kullanın demişler ama onu açınca da bildirimlerde kocaman "Whatsapp Web Aktif" yazıyor yani bunu da görmüyorsa kişi.. ne diyeyim. Gerçi çok var günümüzde teknolojiden anlamayan insan. Bu şekilde bile bakıyor olabilirler yazışmalara.

Whatsapptam emin degilim belki sadece bildirimleri okuyorlardir.

Orijinal bulabilirsen ahmad tea earl grey dene.

ahmad tea demeye gelmiştim. migrosta macrocenterda falan var bu arada.

Ben de ahmad tea diyorum ama migrostakiler malesef turkiyede paketlenmis. Yurtdisindan aldiklarimiz ile ayni tat ve yogunlukta degil. Yine de deneyin. Gidebilirseniz de yurtdisindan stoklayin ya da getirtin.

2 haftaya gelicem londra'dan getireyim bi paket istersen

cay deyince ahmad tea, gerisi yalan.

Ahmad tea trendyol ve hepsiburada da görmüştüm. İnternetten alirim buyuk ihtimalle. Onlarin nerede paketlendigini nasil anlarim kutusundan anlasilir mi?

@try again fail again fail better, allaaggh <3 yaziyorum ozelden

doğadan büyülü bohça earl grey de güzel bence, onu da deneyebilirsiniz.

+1 ahmad tea demeye geldim :)

Ben bu konuya takık biriyim. Yine bir Twinnings değil belki ama ona yakın İzmir'de Reyhan Pastanesinin çayı var. Online satış yapıyorlar.

İlaveten Ahmad Tea bana güzel gelmedi mesela

Ahmed tea bana göre de ağır ear greyin içine tomurcuk atabilirsiniz

twinings earl grey favori cayim.

Ahmad tea de geldi arkadaşlar, ev iyice aktara döndü çay deniycem diye.

Ama maalesef bu da twinings yanına yaklaşamadı benim için :(

Çoluğumun çocuğumun rızkını vericem mecbur ne yapayım.

muhtemelen netten aldiniz ve cakma ahmad tea geldi :)

Ayakkabı vurdu da kan lekesi mi acaba diyeceğim ama kan lekesi olsa oxi action çıkarırdı. Oxi action'lı suya basıp sabaha kadar öyle bıraktıktan sonra tekrar yıkamayı deneyebilirsiniz.

Ne lekesi olduğunu biliyorsanız ya da en azından tahmin edebiliyorsanız Dr. Beckmann'ın özel leke çıkarıcıları var, uygun ürünü alıp deneyebilirsiniz.

Ama bir kere yıkadıktan sonra leke çıkarıcılar da çok işe yaramıyor, çorabı lekeli haliyle kabullenmeye başlayın bence.

Kına mı acaba?
Neyse benim en bir leke çıkarma metodum: koslanın renkli leke çıkarma tozunu alıp azıcık kaynar su ile macundan biraz daha sıvı halde (ama çok sulu değil) bir karışım yapıp çorabı bir gece içinde bekletin. Suyun kaynar olması lazım, musluktan akan sıcak su değil yeni.

50gb update büyük ihtimalle "Isle of Siptah". Bahsettiğiniz şeyleri bilmiyorum, PvP serverda oyuncu olarak oynuyorum ama normalde de bug'lar var oyunda. Admin modu bir nevi creative gibi bir şey, büyük ihtimalle tüm tuşlara aynı anda basınca bir yerlerden cortlamıştır.

Speed yazanlari artirmak gerekiyormus da kimisinde çarpan yazıyormuş ona dikkat etmedim. Onları 0.1 0.2 falan yapinca küçülüyormuş haliyle.. o sekilde çözdüm.

Zaten online a gectim artik, cok gerek kalmadı. Orada ayar yapılmıyor

Google yorumlarına bakıyorum . Düşük puanlıları tercih etmiyorum. Ama üç aşağı beş yukarı hepsi aynı. Mülteci teknesi olayı mevsimle alakalı. Sakin bir tatil için Eylül ortası tercih edilmelidir.

Daha önce gitmişlerle görüşmek gerekiyor.

Bir de o günkü kitleye bağlı olduğu için biraz şans. Yani tekneciler bile bilmiyor nasıl olacağını.

Gürültü ve curcunada rahat etmiyorsanız bulaşmayın.

Ya da 8-10 kişilik küçük turlar oluyor daha pahalı da olsa. Onları tercih etmeniz gerekiyor.

At hırsızı tipli olmayanlara yaklaşıyoruz ve soruyoruz, müzikli mi? Müzikli abiim şöyle eğlence böyle tantana diyenden kaçıyoruz, müziksiz cevabını alana kadar arıyoruz. Müziksiz ise biniyoruz.

Kişi sayısına bakarım. Bazı tekneler 70-80 kişiyken bazıları bunun yarısı kadar oluyor. O zaman az olanla giderim. Müzik var mı yok mu diye bakarım. Müzik yayını varsa yokum. Yemekleri sorgularım. Bazıları sadece tavuk verip geçiştiriyor bazıları girişte soruyor tavuk, köfte, balıktan hangisini hazırlayalım diye. Bu da önemli. Tuvaletlerine mümkünse bakın bunu daha önce yapmadım ama bundan sonra bunu da kontrol edeceğim.

kisi sayisi, muziksiz varsa cocuksuz 18+

Kalktıkları saate yakın limana gidip uzaktan müşteri sayısı ve niteliği incelenebilir.

Referanslı olmadığı sürece gitmiyorum ben. 40 tane barzoyla teknede tıkılı kalınca çok tatsız oluyor. Mutlaka tanıdık birilerine sorarım, yoksa gitmem.

En son yıllar önce Marmaris'te tekne turuna çıkacağımız zaman ertesi gün çıkmak için yer ayırtalım dedik ve akşam vakti belki 20 tekneye girip çıktım baktım ve beğenmedim. en sonunda yorulup netten yorumlara bakayım dedim ve aradığımı buldum. teknede belli bir ücrete sınırsız alkol vs verenleri istemiyordum ve o teknede alkol ayrıca ücretliydi. oturulacak minderler yenilenmiş ve temizdi. teknenin içecek servisi yaptığı tezgahı ve bardakları vs gayet temizdi, wc si temizdi, teknede sadece erkekler değil eşleri de çalışıyor yardımcı oluyorlardı. Bence ne kadar çok koya gittiği önemli değil. Yani genel olarak içime sinecek kadar temiz olmasına dikkat ediyorum ben :)

Marmaris için "blueparadise" teknesini gözüm kapalı tavsiye ederim.

Neresi için tekne turuna çıkmayı düşündüğünüzü yazarsanız, daha önce çıkmış ve memnun kalanlar belki bilgi verebilir diye düşünüyorum.

Merhaba, Gözde 2012 teknesinden şaşmayın :) Az biraz müzik var, saçma sapan köpük partileri yok, halay çekenler yok, yemekler gayet güzel, isteyene ek yapıyorlar. Aile işletmesi zaten, çok düzgün insanlar, iki kardeş, eşleri ve çocukları birlikte işletiyorlar. Biz yıllardır hep onlarla gidiyoruz tura. Çoğunlukla da sakin oluyor.

Yarebbim 4 paragraf cevap yazıp gönderdim, gitmeden silindi tovbestagfurullah...

Neyse özet geçeyim. Teknelerle çalıştığım yattığım kalktığım oldu.

Müşteri kitlesi: family business teknelerde sap sapa gelen erkek müşterileri kadınlara sarkmasınlar diye iki kat fiyat söyleyerek ayıklama şeklinde yapılıyor.

Çoğu insan eğlence amaçlı geldiği için kişi kapasitesi yüksek teknelerde müzik kaçınılmaz. Bütün tekneler de ayni saatte hareket edip aynı saatte dönüyor. O yüzden rotalar aynı, dolayısıyla birbirine karışan müzik sesleri diger teknelerden illa ki gelir. Ters rota yapan varsa onu tercih edebilirsiniz.

Tekne ortamı pek hijyenik olamıyor. Ya sezonluk eleman ya da denizcilik lisesi stajyeri çocuklar çalıştığı için pek titizlik aramayiniz. Balık (genelde uskumru), kofte ve tavuğa göre az riskli. Sabah halden toptancı geliyor, tekne kalkmadan önce kişi sayısına göre alıyorlar.

Hepsi aynı dediğiniz gibi. Şurda şu kadar duruyoruzun pek bir manası yok. Hepsi aynı şeyi yapıyor çünkü. Süre belli, gittikleri yol belli, verdikleri yemek belli vs.
Müşteri sadece müzik, show, teknenin büyüklüğü, teknenin kıçı, ahşap olup olmamasına göre seçiyor.

Siz sakin bir tur istiyorsanız küçük teknelere bakın burfak'ın dediği gibi.

alkol ücretini sorarım,
kişi sayısını sorarım,
şezlong seçebiliyor muyuz onu sorarım,
tenteli bölmesi var mı? ( sabahtan akşama kadar güneşte yanmak var)
yemekleri kaç çeşit ve neler var sorarım
uğradığı koyları sorarım
kaç mola verdiklerini sorarım
erkek-kız dengesini yada yaşlı- genç dengesini sorarım

not: tr’de özel tutmadığın sürece üç aşağı beş yukarı hepsi aynı şeyleri vadeder.

Bence çaldıkları müzik türünü sorun. O size gerekli ipucunu verir :)

Göcek'te fransız soft müzikleri ile şahane bir tekne turu yapmıştık. Genellikle aileler vardı ama öyle taşkınlık yapan kimse yoktu.

Çeşme'de veya didim'de ise cıstak cıstak müziklerle beach club tarzında kafa şişirme ile geçmişti.

sitesinde kaşar peyniri yazıyor ama görsele tıklayınca tost peyniri.

Tost peyniri olarak uygun mu peki? Ayrıca farkı ney ki ben hiç anlamam peynirden cidden. Yorumlarda coşmuş millet sadece o dikkatimi çekti. Yerken kendinden geçen falan var.

sutun fiyati belli hocam bu fiyata imkansiz, kampanya filan arada surekli bu fiyata satiyorsa eritme peynir olabilir paketin ustunde siz gelene bakin taze kasar mi yaziyor yoksa tost peyniri, eritme peynir filan mi

Onceki aldigimdan cok az kaldi, paketin yarisini kesmisiz ama suradan anlasilir mi:

www.hizliresim.com

nerede tost peyniri yazıyor anlamadım. baya kaşar peyniri bu. sadece gündoğdu yok bu fiyata, yerel marketlerde yakın çevrede üretilen kaşarları bulabilirsiniz kilosu 35-40 liraya. hatta ben kilosu 30'a bulmuştum ama içinde ufak tüy gibi plastik parçaları gördüğüm için bir daha almamıştım.

çok şaşırdım harbi niye bu kadar ucuz ki bende alayım.

Sitesinden kaşar peyniri ürünlerine tıklayınca o pakette kaşar peyniri çıkmıyor. Tost peyniri çıkıyor. Bu da eritme peynir demektir. Ne çeşit olduğu belli olmayan bir grup tarihi geçmiş peynirin eritilip tekrardan paketlenmesi ile oluşturuluyor.

Sitesindeki bu abzürt durum beni kıllandırdı. Ben almazdım. Belli ki bir cacık var. Sitelerinde satılan ürünlerin üzerinde tost peyniri yazıyor çünkü.

Hmm evet oradaki bütün ürünlerde tost peyniri yazıyor ilginc.

Ama satış yaptığı sitelerde taze kaşar peyniri yazıyor.

E bana gelen ambalajda da öyle yazıyor.

Yazıyı değiştirip tost peyniri taze kaşar diye satabilirler mi gerçekten? Öyleyse açalım davamızı :D

fonksiyonunu async yapabilirsin ya da promise donebilirsin, olmadi callback fonksiyon alir onu cagirirsin. en kolayi async await kullanmak olur muhtemelen.

Aslinda kullandigim kutuphane promise donuyor zaten. Oradaki degeri okuyup fonksiyon icindeki bir degiskene atiyorum, sonra o degiskeni return ediyorum.

Fonksiyonu cagirdigimda async await kullanmazsam bos deger geliyor. Degiskeni ilk oyle atadim çünkü. Kullaninca da yukaridaki gibi bir sey geliyor. Cozemedim hala

code snippet ya da repon github'da ise link atabilir misin ? Kodu görmeden gerçekten ne cevap verilse havada kalacak

teşekkürler, @lemmiwinks ile baktık ama promise ile okunan bir değeri hemen dışarı gönderebilmek için kullanılan fonksiyonun ve çağrılan yerin de async olması gerekiyormuş.

Fakat projede redux yanında saga kullanıldığı için ve saga async kullanımını desteklemediği için (aslında kendi yield kavramı da async çalışıyor sanırım ama async fonksiyon yazamıyoruz içerisine), saga'nın js dosyasında async işlem yaptıramadık. Haliyle oradaki istekler içerisine okuduğum değeri ekleyemedim.

Direkt işlem yapabilmek için bütün o istek işlemlerini, promise kullanırken then içine taşıyarak çözebileceğimi söyledi ama o da pek uymadı yapıya. Mecbur o sayfadaki fonksiyonlara, ekranların js'inin olduğu yerde, yani class ve state yapılarının olduğu bir yerde değişkeni çağırıp parametre olarak göndererek çözdüm. Saga içinde oluşturabilseydim direkt isteklerin payloadlarına yapıştıracaktım değişkeni aslında yapmak istediğim oydu ama diğer türlü de iş görüyor artık ona çevirdim ne yapalım :)