[]

teknosa'dan ek garantiden/sigortadan cep telefonu için faydalanan oldu mu?

dün telefonumu masadan yere düşürdüm ve ekran koruyucusu olmasına rağmen koruyucu değil de ekranı çatladı birkaç yerden ve boydan boya. kullanıma engel değil ama tabii ki rahatsız ediyor. her neyse.

ben bu telefonu (huawei p smart) teknosa'dan almıştım. tezgahtar ben telefonlara bakarken bu telefonu gösteriyordu, "üstelik yanında da hediye teknogaranti ile 1 sene daha garantiniz oluyor, sigortası da ücretsiz. yere düşüp ekranı kırılsa dahi ücretsiz onarım oluyor." dedi.

şimdi kesin bir pislik çıkaracaklardır diye düşündüm. internette baktım da herkes şikayetçi. sigorta kapsamını inceledim ve kazaen zarara uğrama kısmında teminat dışı durumlar arasında "ürünün çalışmasına engel olmayan çizikler, kırılmış cam parçaları" maddesi de var.

ÖZETLE: ekranı sigorta kapsamında değiştirirler mi? siz böyle bir hizmet aldınız mı teknosa ile?

 
teknosa'da yaptırdığın "kasko" belli bir tutara kadar karşılıyor. Misal sen yaptırsan minimum 250-300tl verecektin.

Telefonunun ekranı 200tl, 50 tl de işçilik alsalar zaten o paraya ekranı komple yenileyebiliyorsun.

"Ürünün çalışmasına engel olmayan kırılmış cam parçaları" maddesine göre kıllık yapacak olurlarsa telefonu iki kere yere çarpar verirsin, sıkıntı değil.
  • kimlanbu  (17.10.18 10:56:24) 
Sözleşme/poliçeyi gönderebilirsen yardımcı olabilirim


  • Delay Fuze  (17.10.18 18:47:18) 
@Delay Fuze: Çok teşekkür ederim. Sigorta firması ile konuştum ve cihazı göndermelerini söylediler. Eğer sorun çıkarsa sana danışabilirim o halde :)


  • m e b  (17.10.18 19:31:53) 
Rica ederim ne demek. Genelde elektronik cihaz sigortalarında muafiyet olur. Yani hasarın belli bi kısmını ödemez. O tutarı aşan kısmı öder. Bi cep teledonunun poliçesinde örneğin, düşme-çarpma-kırılma hasarlarında hasar tutarının %25’i kadar muafiyet uyguluyorlardı. Yani ekran 500 liraya yapılıyosa 375 ödüyo sana.

Böyle şeyler olabilir. Kesin olur demiyorum ama olursa aa bu neden böyle dememen için uyarı. Tabii poliçenin neresinde geçtiğini de öğrenerek hareket edersen daha iyi olur.

Geçmiş olsun :)
  • Delay Fuze  (17.10.18 20:54:51) 
@Delay Fuze: Sigorta sözleşmesinde, ürün tamamen kullanılamaz halde ise ürünün fatura bedelinden %40 kesinti yapıyormuş.

Teşekkür ederim :)
  • m e b  (17.10.18 22:22:20) 
[]

Askerlik yeri sorgulamasında şu ne anlama geliyor?

Bir arkadaşım adına soruyorum.
Zannedersem bugün kasımda gidecek askerler için yerler açıklandı. Bir arkadaşım da e-devletten yerini sorgulamak istediğinde "Hakkınızda herhangi bir sınıflandırma sonucu bulunmamaktadır" diyor. Kendisi uzun değil de kısa dönem yapacak.

Bir şey yapmasına gerek var mı? Bu bir hata mı, nedir? Telefonlar yoğun olduğu için açılmıyor. Kendisi şehir dışında.

 
b grubuna, yani aralıkta gidecek olan gruba dahil olmuşsa bile bu aralar açıklanması lazımdı. arkadaş kasım celbine başvurduğuna eminse bi şubeye gitsin.


  • zgrydn  (15.10.18 12:47:01) 
373. dönemlerin uzun olanları açıklandı, kısa dönemlerin 19-20'si gibi açıklanacak.


  • austra  (15.10.18 13:26:45) 
[]

excel'de sütundaki her birimi 1 artırmak istiyorum, nasıl yapabilirim?

elimde bir dosya var, d sütunu hücreleri tamamen sayılardan oluşuyor (kimileri ondalıklı) ve ben bir birim artırmak istiyorum. yani d2: 12, d1452: 47,21 ise ben 1,00 ekleyeceğim bu sütunun tamamına. ne yapmalıyım?




 
E sutunu açıp 1 birim olarak doldur hepsini. sonra f sutununa iki sutunun toplamını getir. daha sonra F sutunu seçip kopyala - e sutununa özel yapıştır diyip SADECE DEĞERLERİ yapıştırırsan 1 birim arttırmış olursun. 1 dakikalık iş.


  • mmmtarantino  (11.10.18 13:06:33) 
Bir hücreye 1 yaz.
Kopyala
D sütununu seç.
Sağ tıklayıp özel yapıştır de.
Açılan menüde ekle seçeneğini seç.
Voila!
  • cakabo  (11.10.18 13:12:42) 
yalnız ben yapamadım, özel yapıştır diye seçenekte de ekle seçeneği çıkmıyor.


  • m e b  (11.10.18 14:22:50) 
Ekle değil, Topla olacak.


  • cakabo  (11.10.18 16:53:40) 
[]

Saate bakarken kafanızın karıştığı oluyor mu?

Dijital saatlerden bahsediyorum.

Mesela saat 20:50, 22:50 gibi x'e 10 kala bir dilimdeyse bazen kafam bunu "Ooo, saat daha sekiz/on buçuk" diye algılıyor. :(

Zannedersem para miktarı olan buçuk ile karmaşa yaşıyorum arada. Size de oluyor mu hiç böyle?

 
hayır, olmuyor.


  • babilbaligi  (08.10.18 21:32:32) 
tam tersi, saat buçuğu geçmişse anne moduna girip oo saat 9/11 olmuş diyorum.


  • nrmnm  (08.10.18 21:34:41) 
bana da olmuyor.


  • killerbee  (08.10.18 21:48:08) 
Tam tersi analog saat okuyamiyorum ben. 22.35 gibi bi saati analogda okumam çok uzun sürüyor orneğin. Uzun hangisi, kısa hangisi, nerelerde, var mi gece mi vs vs derken yarim dakika okumakla uğraşıyorum neredeyse.

Dijital saatleri tak diye bakıp okuyorum mis gibi. 17.47 diye görünce saniyesinde kafamda oluşuyo saat ve mutlu bir şekilde hayatima devam ediyorum
  • nundu  (08.10.18 21:48:23) 



  • datnet  (08.10.18 21:51:14) 
Analog saatte karisiyor bazen kafam. Ama gerizekali damgasi yemeyeyim diye soylemiyorum kimseye.
Ben de butun gun olculerle icli disliyim ama dijitalde karismiyor.

  • stavro  (08.10.18 22:03:42 ~ 22:04:22) 
Hayır.


  • hayirsiz  (09.10.18 00:10:42) 
[]

Şöyle bir çizgi film vardı, adı neydi?

günaydın, inşallah haftanız çok güzel geçer.

turuncu, uçan top gibi bir canlı vardı. bu canlı, mesela geçmişte edison'ın ya da galileo'nun zamanına gidiyor, biz de o mucit/kaşifin o şeyi icat/keşfetme sürecine tanıklık ediyorduk.

neydi bu çizgi filmin adı?

 
Türkçe adı: bir varmış bir yokmuş

Fransız çizgi filmi. bunun "vücudumuzu tanıyalım" formatı da mevcuttu.

Il était une fois
  • silah taciri  (08.10.18 10:00:16) 
@silah taciri: hayır, bu çizgi filmden bahsetmiyorum. insanlık tarihinden ziyade bilim adamlarını konu edinen bir çizgi filmdi benim dediğim.


  • m e b  (08.10.18 10:18:40) 
@monogram: hayır, bu değil. çizgi film kalitesi olarak da, tema olarak da böyle değildi benim dediğim. sadece ve sadece bilim adamlarına yönelikti bölümleri.


  • m e b  (08.10.18 10:41:07 ~ 10:41:34) 
  • ground  (08.10.18 11:02:57) 
Dediğinizi hatirliyorum, yumurcak ya da trtçocuk gibi bi kanalda izlemiştim zamaninda. Çok da eski değildi benim hatirladiğim çizgi film.

Biraz bakayim bulabilirsem eklerim buraya
  • nundu  (08.10.18 12:12:51) 
@nundu, evet. bu çizgi filmden bahsediyorum. kardeşime açar izlettirirdim eskiden.


  • m e b  (08.10.18 13:14:26) 
sonunda buldum; belki merak eden vardır. ismi küçük mucit (doc eureka).

www.dailymotion.com
  • m e b  (08.10.18 16:35:11) 
@m e b biz ne dedik? :)


  • silah taciri  (08.10.18 16:49:25) 
@silah taciri: ama ikisi aynı çizgi film değil ki? :)


  • m e b  (08.10.18 16:57:46) 
[]

Strudel yapan varsa bir bakabilir mi?

Milföy hamuruyla elmalı strudel yaptım. Dışı çok iyi pişiyor ama içi hala hamur olarak kalıyor. Evdeki herkes dışını yedi ama içini bıraktı :( Şimdi israf oldu o kadar malzeme.

Hamurunu inceltmeme rağmen rulosunu mu kalın yapıyorum acaba? Halbuki önceki yapışıma göre hamurunu çok inceltmiştim. Tariflere o kadar baktım, tarife aykırı hiçbir şey de yapmıyorum. Yorum yapanlara da bakıyorum, kimse de "İçi çiğ oluyor benimki" dememiş. Siz yapıyor musunuz strudel? Bir inceliği var da ben mi kaçırıyorum?


 
kullandığınız elma çok mu sulu acaba? maillard reaksiyonu için suyun kaynama sıcaklığından daha yüksek bir sıcaklık lazım, dışı pişene kadar içinde elmanın suyu hamurun pişmesini engelliyordur belki.


  • talemon  (02.10.18 12:42:11) 
sanırım hamuru biraz yağlı ve kat kat yapmanız lazım sıcaklık geçişini kolaylaştırmak için.


  • dedim dedim de kime dedim  (02.10.18 12:44:06) 
Ben turkiye'de strudel'i baklavalik yufkalarla yapiyordum. Aslina en yakin olanlarini o sekilde elde etmistim. Dilerseniz onun tarifini verebilirim.


  • lamira  (02.10.18 13:00:29) 
@talemon: pek sulu değil. bir de zaten elmaları önceden kavurduğum için pişmiş oluyor. iç harcı da hamuru da lahmacun tarzında yapıp öyle rulo haline getiriyorum. yani bir nevi çiğ lahmacunu rulo yapar gibi yapıyorum ama bu sefer de içi çiğ kaldı nedense.


  • m e b  (02.10.18 13:26:45) 
Ben hiç yapmadım ama bir ihtimal fırınınız fazla ısınıyor olabilir. Daha düşük sıcaklıkta deneyin ve fırın tam olarak ısınmadan önce fırına koyun hamurları, böylece dışı hızlı pişmez. Hatta sık sık fırın kullanıyorsanız bir fırın termometresi alın, ev fırınları doğru sıcaklık vermiyor.


  • kobuzchu kiz  (02.10.18 13:41:44) 
Fırın sıcaklığını düşürerek daha uzun süre pişirmeyi tavsiye edebilirim. Fırınımın sıcaklık ayarı diğer fırınlara uymuyor sanırım. o nedenle üstü yanarken içi çiğ kalabiliyordu. ben bu şekilde çözdüm. tariften 10 derece düşük tutmayı deneyebilirsiniz.


  • i am a legal alien  (02.10.18 13:41:48) 
[]

Duyurucuları görünce "Çok az şey biliyorum" hissine kapılıyor musunuz?

Bugünkü anket sorumu sorayım bari :)

Tamam, deneyim yaşadıkça bilgiye bilgi katılır da yine de hayranlık duymuyor musunuz bu kullanıcılara?


 
kategoriye göre değişir öyle düşünmüyorum


  • basond  (01.10.18 21:32:00) 
1 kişi var dediğin gibi hayranlık mertebesinde olmasa da, bayağı donanımlı biri olduğunu düşünüyorum.

bir kaç kişi de her şeye cevap veriyor.
soruyu okuyunca diyorum "bu adam kesin buna da yazmıştır."
sonra bakıyorum yazmış hakikaten.
  • güneyli çocuk  (01.10.18 21:36:39) 
Duyuru böyle bir his için ciddiye alınacak ölçekte bir yer bile değil.

Çok daha başka yerlerde hissediyorum ve bunun çok gerekli, besleyici ve güdüleyici bir yanı olduğunu düşünüyorum.
  • levent bilgen  (01.10.18 21:36:42) 
bilgi önemsiz, nitelik önemli.

binlerce gereksiz şey biliyorum, bunların içinde işime yaran şeyler çok az.

sorularım yüzde 95 cevapsız kalıyor, o yüzden çoğu şeyi sormuyorum.

eskiden çok şen şakraktı buralar ama şimdiki kullanıcı sayısı oldukça az.

hayranlık duymuyorum.
  • killerbee  (01.10.18 21:39:13 ~ 21:40:56) 
Bilgi alanına gore değişiyor misal araba bilgisi, arabaları sadece renklerinden ayirt eden biri olarak az şey bildiğimi görüyorum ama çok da kafa yormuyorum. İlgi alanina göre değişiyor olay. Ama genelde kendi ilgili alanlarimla ilgili bu hissi yaşamıyorum ya da çok nadir yaşıyorum.


  • Amaranta ursula  (01.10.18 21:42:19) 
birkaç sene önce böyle düşünüyordum. daha sonra şahsen tanıdığım duyuru kullanıcılarının kendiyle alakasız duyurularda/konularda bilgi sahibiymiş gibi yazdıklarını görmeye başladım. onları tanımıyor olsam ciddiye alırdım biliyormuş gibi yazıyorlar çünkü. o günden beri de şüpheyle yaklaşıyorum tüm cevaplara.


  • nickimin hakkini veremedim  (01.10.18 21:44:00) 
hayır bende olmuyo.

tam tersi, bu kadar cahil kertenkelenin var olduğunu görünce vay amk ne kadar bilgiliyim diyorum.

burada bilgili insan sayısı çok az. zaten onlara özelden danışmayı tercih ediyorum genelde.

örnek, angelus, john bloor, killerbee falan. bunlar boş adam değil bence. ama böyle adamlar duyurunun %1'i falandır. gerisi çerçöp. geyik olsun diye, belki aralarından iyi fikir veren biri çıkabilir diye danışıyo insan.

edit: acemi ve biseysorcaktim'ı da ekleyelim listeye.
  • Delay Fuze  (01.10.18 22:00:46 ~ 22:04:32) 
duyuruda aslında tam tersini hissediyorum.

ne kadar az bilgiyle dar görüşle yorum yapıyorlar diye şaşırıyorum, hatta çok bilgili ve olgun bir yazı görünce şaşırıyorum.
  • hopp  (01.10.18 22:03:26) 
Hayır.
Çok şey bildiğimi de iddia etmiyorum.

  • pike  (01.10.18 22:10:25) 
Cok sey bildigimi dusunuyorum duyurulari gorunce


  • Traveller  (01.10.18 22:41:05) 
bilgisine hayranlık duyduğum tek kişi babam, bi de annem :) ha bazen oluyor, bu sigorta/vergi(para) işlerini hobi olarak detaylı bilenler de beni şaşırtıyor.


  • olutaklidi  (01.10.18 22:51:15) 
var öyle bikaç kişi genel olarak, bir de bikaç tane kendi alanlarında çok saygı duyduklarım var. ama bu "çok az şey biliyorum" düşüncesini uyandırmıyor çünkü cidden çok az şey bildiğimin farkındayım halihazırda. benden çok şey bilen insan görünce gözlerim parlıyor, yazsa anlatsa da bişiler öğrensem diyorum. keşke spesifik konularda uzmanlar daha çok olsa da daha çok şey öğrensek. büyük saygı duyuyorum tabii ki.


  • Bruce  (01.10.18 23:21:50 ~ 23:22:15) 
Valla ben tam tersini düşünüyorum.
Özellikle sanat ile yazılan şeyler beynimi yakıyor.
Bence tasarımcı da sanatçıdır kafasında hiçbir şey bileden sayfalarca yazan sonra benceeee ama diyenlerden tiksiniyorum. Sencesi yok bu işin hiç okumamışsın 5 sayfa yazma demek istiyorum.
Arada benim de bilmediğim konular var ama o kadar çok değil.
Geçen gün kızın biri el yapımı şeylerinin instasını koymuştu herkes logosuna yüklenmişti o da ayrı saçmalık.
Bilmeden çok yazılıyor.
  • fasulyek  (02.10.18 00:22:47) 
[]

Bu konuda gereksiz kasıntılık yok mu?

Şimdi aşağıdaki "restoran adabı" konulu soruyu görünce merak ettim de o yüzden açıyorum (duyuru sahibine taş atmıyorum elbette).

Mesela bir kafe veya yemek yenilen bir mekana oturup menüdeki fiyatları gördükten sonra orada yemekten, içmekten vazgeçmek ayıp mı? Mesela arkadaşlarla gidiyoruz, haddinden fazla pahalı buluyoruz. "Hadi o zaman çıkalım" diyorum, bir kere masaya oturmuşmuşuz, çıkarsak ayıp olurmuş vs. Ben tek gitmişsem böyle şeyleri düşünmem bile ama çevremdeki istisnasız herkes ayıp olur diye oturuyor.
Yahu bütçeye göre, hadi hepsini es geçtim, oradan hiçbir sebep olmaksızın kalkmak niye ayıp? Sizce de ayıp mı?

"Çatal solda, bıçak sağda olacak", "Oraya şu şekilde giyinip gitmek gerek", "Şarap istemenin kendine has bir üslubu vardır." "X geldiğinde parmağını şıklatman, sandalyede 90,25 derece oturan lazım." gibi kuralları kim koyuyor? Saçma değil mi? Yahu alt tarafı karnını doyurmaya gitmiyor mu insanlar oraya?

 
Evet tamami gereksiz kasinti. Restoran kulturu abartilmis bir kultur. Eskiden boyle dusunmezdim ama eskiden maldim.
Solak oldugum icin et keserken bicagi kasitli olarak solla tutuyorum mesela. Baslarim adabina solagim ben.

Edit: Ayrica fiyat yuksek gelip de kalkmakta hicbir sakinca yok bana gore. Ne ayibi misafirlige mi gidiyoruz mekana? Ayip olacak diye kaziklanmam kusuru bakmasin kimse. Yuklu hesap gelirse de bana ayip olur hem. Pahali diye kalktigim olmadi ama hem fiyatlar yuksek hem de restoran dandik ve degmeyecegini dusunuyorsam kalkarim hic de utanmam.
  • stavro  (30.09.18 23:03:57 ~ 23:10:59) 
menu pahalıysa kalkarım kımse de umrumda olmaz. gereksiz işler.


  • barbo  (30.09.18 23:04:57) 
sağlaklar için çatalı sol bıçağı sağ ile tutmak daha rahat çünkü. giyinme adabı yüzyılların birikimi. şarap tam bir fetiş meselesi. gereksiz aristokrasi.

şu kalkma konusunda da, kız arkadaşımla kalkarız biz hiç de umursamayız niye umursayalım yani kimden utanalım bizimle aynı parayı kazanan bizimle aynı dertlerle boğuşan garsondan mı? olması gereken mekanların menülerini kolay ulaşılabilir tercihen girişte bir yere koymaları, fiyat için olmasa bile neler olup olmadığını görmek açısından ama masaya oturana kadar menüyü göremiyorsun çoğu mekanda.
  • proletarier aller lander vereinigt euch  (30.09.18 23:05:15) 
Net olarak kalkarım, bile bile kazıklanmak büyük saçmalık


  • gazozailacatmauzmani  (30.09.18 23:07:10) 
pahalı bulduğum için ya da menüyü beğenmediğim için restorandan kalktığım çok olmuştur. gereksiz kasıntı buluyorum.


  • şubatsonrası  (30.09.18 23:08:47) 
hiç ayıp değil ama restoranına bağlı biraz. randevuyla gidilen bir mekansa randevu almadan önce insan bir araştırır diye düşünülür ama yol üstü girilecek bir yer ise gayet doğaldır. kompleksliyiz biz türkler olarak bu konuda, bizi fakir sanıcaklar o yüzden oturalım demek isteniyor aslında orada.

diğer kurallar ise bundan biraz daha farklı. kuralı kimin koyduğunun bir önemi yok ama bu kuralları biliyor olmak zamanında bu kuralın çıktığı "üst tabakaya" dahil olmak anlamına geliyor. bazılarının fonksiyonelliği olsa da bir kısmı tamamen öyle olması daha "elit" olduğu için öyle. ve bunu bilmiyorsan o ortamdan değilsindir, bu da başkaları önünde statünü belli etmene sebep olur.

bu kuralları genel görgü kuralları içinde değerlendirebiliriz. mesela toplum için de sümkürmek -özellikle türkiye'de- ayıp karşılanır genelde. neden ayıp, çok doğal ve insani bir şey değil mi? çeşitli sebepler dolayısıyla öyle alışılagelmiş, devam ediyor. köyde yaşamış ve bunu bilmeyen biri de bu kural için senin restoran kuralları hakkında düşündüğün şeyleri düşünüyor. alışmak ve o kültürle iç içe olmakla alakalı yani.
  • Bruce  (30.09.18 23:10:14 ~ 23:11:21) 
Hiç de ayıp olmaz. Bunu önemsiyorsa eğer restoranlar dışarıya ya da görünen bir yere fiyatları gösteren bir liste asarlar ve insanlar bakıp ona göre karar verir. rastgele bir yere gittim ve fiyat aşırı pahalı geldiyse elbette ki kalkarım.


  • nickfury  (30.09.18 23:10:27 ~ 23:12:00) 
tamamen haklısın kasıntı
ederinden pahalı ise kalkar giderim

  • basond  (30.09.18 23:15:08) 
Ben de kalkarım menüyü görünce fiyatlar pahalı geldiyse ve oturmak istemiyorsam.

Aşağıdaki konuyu görmedim kimseye laf etmiş olmıyım ama benim hissettiğim o "ayıp olur" diyenler kendilerini utanmış hissedecekleri için kalkmak istemiyorlar, dile getirmeseler de pek "ay herkes bize bakıcak, geldiler menüye baktılar gidiyorlar" diye düşünecekler diye kalkmak istemezler sonra da pahalı pahalı yerler.
  • senolll  (30.09.18 23:18:19) 
Ben de menuyu begenmezsem ya da gereksiz pahali gelirse kalkarim. Hatta oturmadan direkt menuyu istedigim de cok olmustur. Disarida menusu olan restoranlar cok guzel o yuzden.

Garsonun gelmesi cok uzun surerse kalkarim (mekanin doluluguna ve garson sayisina gore, ben de garsonluk yaptim, biliyorum)

Bardak/catal/bicak vs kirliyse hatta su lekesi bile varsa geri gonderirim falan filan.
  • kuehles blondes  (01.10.18 00:09:18) 
menu ile ilgili benim cozumum su:
mekana oturmadan once fiyat listesini istiyorum. eger belirli bir sey yiyeeksem onu da soruyorum ellerinde var mi diye. Bu ur surprizleri ortadan kaldirdiktan sonra masaya geciyorum.

Siparis verene kadar yaptiginiz seyler, mesela masaya oturup menuya bakmaniz mekan ile aranizda bir kontrat olusturmuyor, kalkip gitmekte serbestsiniz. ama siparis verdikten sonra is degisiyor, o zaman aranizda sozlu bir kontrat baslatmis oluyorsunuz.
  • parcxerox  (01.10.18 00:54:18) 
restorana bağlı +1
Feriye'ye gideceğin zaman fiyat yelpazesinin nerede olduğunu biliyorsundur. Rezervasyonla gidilen restoranların çoğunun web sitesinde fiyat listesi var zaten. Ama ayaküstü girilen yerlerde bazen ayaküstü insanı kazıklamaya çalışıyorlar. Bu gözler Türkiye sınırları içinde fiyatın sterlin üzerinden verildiği menüler gördü düttürük bir cafede.
Görgü kuralları ayrı bir şey. Çatal bıçağın yeri belli evet. Ne kadar küçük yaşta öğrenseniz o kadar iyi. Yerine göre giyinmek de öyle. Garsonu "hüyoop!" ya da "şefiiim!" diye çağırmamak da öyle. Karın doyurmak için eve yemek çağırırsınız. Restorana giden kişi aynı zamanda sosyal bir ortamda olduğunu unutmasın. Böyle davranan birinin "iyi yetiştirilmemiş olduğunu" düşünürüm. O kısımlar saçma değil bence.
  • SiyamkedisiZorro  (01.10.18 10:05:01) 
Bu işlerin ayıbı yok.

Kalkmak ayıp madem bedava versinler menüyü olacak iş mi?
Ama rezervasyon yaparken zaten bakarsın fiyatlara.

Bir de çatal bıçak adabı restoran ve etrafı için değil masadaki diğer insanlar içindir. Karşı masadaki insan veya garsonun falan umrunda olmaz olmamalı.

O şarap adabı değil de servis usulü bir nevi.

Şimdi kasada ödeme diye bir şey var, masada ödeme var. Almadan ödeme de var. Onun gibi. Şarabı getirir bakarsın he iyiymiş füzele dersin kimse de bir bok diyemez.

Ama giyim adabı vardır. Bazı mekanlar belli kıyafet dışında almaz içeri zaten. Bu işlerin bir limiti var alttan üstten. Ortalamayı tutturmak en temizi.
  • bos gezenin bos ustasi  (01.10.18 10:14:31) 
fiyatlardan emin değilsem oturmadan bakıyorum ben menüye


  • superb  (01.10.18 13:32:01) 
bana ne yav ne ayıbı. para benim cebimden çıkıyor sonuçta. menüye bakarım, dandik bi bira 30 liraysa kalkarım mesela. yemekler için de aynı şey geçerli.


  • nice tnetennba  (01.10.18 13:48:18) 
[]

bana bir yalan bulmamız lazım

uzatmadan konuya girmek istiyorum.

üniversiteden beri tanıdığım bir arkadaşım var, kendisi istanbul dışında yaşıyor ama ne zaman istanbul'a gelse bizde kalır ekseriyetle.
iki sene önce istanbul'a gelmiş, bizde kalmış, ertesi gün "beni avrupa yakasında gezdirsene" demişti ve oraya geçmiştik. bununla o gün o sağanak yağmurlar altında 1 saat anca gezerken bana "meb, benim kuzenim de buralardaymış. beni görmek istiyor da onunla da gezeyim biraz. sen başka yerde mi takılacaksın yoksa eve mi geçeceksin? en iyisi (sizin) evde tekrar buluşuruz. ben sizin oradan geçen iett hattını unutursam seni ararım, yolu bana tarif edersin. akşama görüşürüz." dedi.

ben taaa anadolu yakasından sırf o istedi diye yağmurlar altında o parasızlığımla beyoğlu'na gitmişim, sağım solum ıslanmış, bana nezaketen bile "beraber takılırız sorun olmazsa" bile demeyip adeta "zaten beni buraya kadar getir diye beyoğlu'na geldik seninle. hadi sen sktr olup git" demiş biri yani.

şimdi bu geçen beni aradı ve "meb, 20 gün sonra istanbul'a geleceğim. sizde kalmayı düşünüyorum. gece geleceğim için kuzenlerime şimdi ayıp olur o saatte. ertesi gün ona geçeceğim, haberin olsun diye arıyorum." dedi.

ben de o sırada işte olduğum ve biraz da stresli olduğum için aklıma bir yalan gelmedi ve sadece "hmm. şimdiden mi aradın? belli değil durum, sana haber veririm. şu an meşgulüm." dedim ve kapattım.


kendisini severdim açıkçası ama etrafında tek bir insan kalmadı sırf bu satışçılığı yüzünden. ben de maalesef pasif agresifim, öyle büyük bir patlama olmadan sinirlendiğimi tanıdığım insanlara gösteremiyorum hiç, en fazla kendi kendimi yiyorum.


bir de ben yalandan tepkisini ölçmek için "senin şehirde gezilecek yer yok mu ya? görmeyi isterim açıkçası." dediğimde hep "kanka, burada gezilecek hiçbir yer yok. gelip de ne yapacaksın?", "aman kanka geleyim deme, bu aralar çok yoğunum." diyen biri.


evet, allah'tan uzatmadan konuya gireyim dedim ama başaramadım yine.


ÖZETLE: bende kalmasını istemediğim birine ne yalan uydurayım ben?

NOT: ailemle yaşıyorum.

 
Başka bir arkadaş bende kalıyor.
Yer yok, kusura bakma. Bir dahakine artık.

  • cakabo  (28.09.18 15:18:44) 
Misafirim var diyerek savuşturun.


  • gonion  (28.09.18 15:18:58) 
1- misafirim var.
2- iş için şehir dışındayım.
3- Evi hamamböceği bastı, ben de arkadaşta kalcam, ilaçlama var.
  • biohazardous  (28.09.18 15:20:48) 
sana ayıp olmayan şey kuzenlerine niye ayıp oluyormuş (üstelik ailenle yaşıyorsun)? misafirim var, şehir dışındayım. teyzemgiller burda falan diye savuştur. 2. aramasından önce dönme.

edit: ayıp mevzuunu da dile getir, biz eşek miyiz lan diyerekten...
  • zgrydn  (28.09.18 15:22:26 ~ 15:24:47) 
memleketten akrabalar var de.


  • elorelia  (28.09.18 15:23:29) 
Kuzenlerime ayıp olur da arkadaşıma olmaz mı amk? Nefret ediyorum böyle emrivaki insanlardan! Bence direkt bende kalamazsın, istemiyorum de.

Çok sinir oldum arkadaşına.
  • allahkitapwesli  (28.09.18 15:23:39 ~ 15:24:00) 
Kız arkadaşım ben de kalıyor


  • barbo  (28.09.18 15:24:25) 
sen tek mi yaşıyorsun ailenle mi? ona göre çözüm bulalım


  • mukremin citir  (28.09.18 15:25:21) 
ha, şu ayrıntıları vereyim de daha iyi yalan üretebilelim:

1. kız arkadaşım yok,
2. ailemle yaşıyorum.
  • m e b  (28.09.18 15:32:53) 
aaa ne gıcıkmış ya...

"teyzemler, dayımlar vs. gelecekmiş yaaa çok üzüldüm kusura bakma"

(uzakta yaşayan birileri varsa onlar gelmiş olsun, mecbur yatıya kalacaklar :)
  • lcha  (28.09.18 15:33:22) 
Oha bir de ailenle yaşıyorsun, ne hayvan öküzmüş arkadaşın. Sen evde yokum desen annenlere gelecek neredeyse.

Bir de kuzenlerine ayıp olurmuş yuh.

Kardeş bizimkiler rahatsız biraz bu ara sağlık problemleri var (sakın açıklama yapma ona ne), müsait olamayacağım. yaz be gönder. Arama bile.
  • biohazardous  (28.09.18 15:35:27) 
akrabalarımız var +1

en güzeli bu olur. topu ailene at.
  • silah taciri  (28.09.18 15:41:01) 
Gelmesine 3-4 gün kala, "bizim şirket toplantı/eğitim vs için beni bir haftalığına x şehrine gönderiyor. dolayısıyla, senin geldiğin zamanda İstanbul'da olmayacağım. Olaylar aniden gelişti, benim de yeni haberim oldu." diyebilirsin.


  • agluna  (28.09.18 15:41:27) 
akraba yalanı güzel. şehir dışındayım deme. seni sadece kullanıyor mu yoksa ertesi gün senle de buluşmak isteyecek mi bekle. arkadaşı mısın oteli misin öğrenirsin.


  • garaser  (28.09.18 15:52:43) 
akraba en temizi. bir düğün için gelmişler bizde konaklıyorlar. temiz.


  • jamiro  (28.09.18 16:00:18) 
Gelme aq seni sevmiyorum de


  • six packsiz  (28.09.18 16:08:32) 
Kuzen varsa kuzen-ler geliyor de. Hem böylelikle gün içinde buluşmak isterse başkasıyla olacağını bilir ve görüşmeme bahanen de hazır olur.


  • Dylan Murphy  (28.09.18 16:11:15) 
Ev müsait değil.


  • arockm  (28.09.18 16:12:50) 
şehir dışındayım +1


  • monogram  (28.09.18 16:16:13) 
dostum ailem misafir istemiyor şu aralar, kafalarımız biraz karışık. kusura bakma yoksa biliyorsun derdim


  • mukremin citir  (28.09.18 16:19:59) 
Bahane bulma bence, bir sonraki sefer yine gelmeye kalkacak, o zaman ne diyeceksin?

Pasifliği bırakıp açıkça konuşmakta yarar var. Böyle böyle satış yapıyorsun hoşuma gitmiyor, kusura bakma karşim kuzenlerine ayıp oluyor da bize olmuyor mu? vs vs..
Adam yaptığının farkında bile değil muhtemelen, sen söylemeden de farkına varmayacak.
  • peggy  (28.09.18 16:22:30) 
2 sene önce yaptığı şey çok yanlış.
Ve insan köyde bile yaşasa gidip evinde kaldığı insana buraya gelip de ne yapacaksın demez.

Yalan uydurmana gerek yok açık açık söyle.
Açık açık söyleyemiyorsan öyle bir şeyler de ki gerçek olmadığı başından attığın belli olsun.
  • mutekebbir  (28.09.18 16:27:52) 
yalan söyleme, peggy +1. illa da söyleyeyim diyorsan akraba +1.


  • piremses  (28.09.18 16:39:15) 
Akraba +1


  • Lim5  (28.09.18 16:55:47) 
Bence cagir, gelsin. Sen simdiden budakli bir mese odununu suya yatir, "arakdasin" gelince odunla tanistir.

Saka bir yana yalana filan gerek yok, bence "gecen sefer bu yaptigini insan insana yapmaz, ben seninle gorusmek istemiyorum" de.
  • fortisvita  (28.09.18 17:22:07) 
sözlükten idonthaveatvset bende abi, hiç insan sevmez, yatıracak yerim yok, de.


  • idonthaveatvset  (28.09.18 18:05:05) 
yalan söyleme+1
yalan söylemekle ona davranışını düzeltme şansı tanımamış olursun daha önemlisi öz saygını zedelersin. kendini yemeden, büyük patlamalara meydan vermeden anlayacağı dilde söylemek en güzeli.

  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (28.09.18 18:12:26 ~ 18:14:04) 
"valla geçenki satışın o kadar koydu ki kanka hala içim soğumadı, o yüzden alamıycam seni evime" de. böylece ilişkiniz tamamen sonlanmış olur ve sen de bir parazitten kurtulmuş olursun.


  • Bruce  (28.09.18 18:17:08) 
bruce ve bruce gibi düşünenlere katılıyorum. bu boktan arkadaşlığı sündürmeyin yalan söylerek. kesip atın gitsin.


  • tukenmez adam  (28.09.18 18:51:56) 
yalan soyleme +1 son olayi yuzune vur gelmesin kusura da baksin kirilirsa da kirilsin. o ne yuzsuzlukmus oyle ya. ayip.1


  • in vino veritas  (28.09.18 18:52:29) 
bruce'a artı bir der ve kanka dememeni rica ederim. kankası kimse onda kalsın


  • fatih baker  (29.09.18 03:56:59) 
[]

iTunes programını indirmeden şarkı satın almak mümkün mü?

Şahsi bilgisayarımda iTunes var ama artık evde internet yok, kullanamıyorum. İş bilgisayarına da iTunes'u indirmek istemiyorum birkaç şarkı yüklemek için. Web sitesinden giriş yaptım ama ya ben beceremedim, ya da izin verilmiyor bu şekilde indirme yapmaya. iTunes mu yüklemem lazım illa şarkı satın alabilmek için?

Yasal, arşivi geniş ve iTunes gibi bulunulan ülkeye göre fiyatlandırma politikasına sahip şarkı indirmeye yarayan bir uygulama/web sitesi de olabilir.


 
cepten indirin?
spotify: indirmiyor ama şarkı kaydediyor

  • insan opusen hayvandir  (25.09.18 12:22:34) 
iTunes ya da benzeri yerden satın almak istiyorum. Spotify'ı sadece müzik keşfetmek için kullanıyorum, kaydetmek değil de indirmek istiyorum şarkıları. Cepten de yasal olarak indirecek uygulama bilmiyorum.


  • m e b  (25.09.18 12:58:18) 
itunes store uygulamasından alabilirsiniz.


  • lyh  (25.09.18 14:05:00) 
@lyh: telefonum android, iphone değil.


  • m e b  (25.09.18 14:37:09) 
[]

Hangi şarkıyı ve kitabı siz yazmış olmak isterdiniz?

Soru başlıkta olduğu gibi. Ama lütfen "X'i yazmak isterdim, çünkü paraya para demezdim." gibi esprili cevap yerine ciddi cevap verelim :)




 
Noir desir - Des arms
m.youtube.com

Herman Merville- Katip Bartebly
  • Amaranta ursula  (22.09.18 21:53:05) 
Kuran, incil, tevrat. :) Ehehe.

Muhtemelen klasiklerden birini yazmak isterdim.

Sarki olarak da Mozart'in bir eserini ben bestelemek isterdim. O da muhtemelen Requiem.
  • dont eat me  (22.09.18 21:55:04) 
"Zaman Yolcusunun Karısı"nı kurgu açısından beğeniyorum, benim aklıma gelmiş olmasını isterdim.


  • sopiro  (22.09.18 21:58:37) 
Hicbir kitabi yazmis olmak istemezdim ama Hans Zimmer'in besteledigi muzikleri ben bestelemis olmak isterdim:) Bence adam bir efsane, tek sikintisi hala hayatta olmasi.


  • stavro  (22.09.18 22:05:08 ~ 22:05:50) 
(bkz: livro do desassossego)

Yazdıktan sonra deniz gören bir yerde, sigara ve çay eşliğinde bir kere okusaydım, ölümden zerre gocunmazdım.
  • papillon7  (22.09.18 22:11:34) 
Aslında çok fazla şey var aklıma gelen ama 1'er tane seçmek gerekirse kitap olarak Alice's Adventures in Wonderland, şarkı olarak da White Rabbit diyorum.


  • ms brownstone  (22.09.18 22:12:44) 
Tolkien'in tüm kitaplarını yazmış olmak isterdim. Şarkıyı asla seçemem, birini seçsem kulağım diğerlerinde kalır <3


  • saveur  (22.09.18 22:52:44) 
Dostoyevski kitaplarını. Bir de oğuz atay kitapları. Kitap belirtmiyorum çünkü hepsi mükemmel.

Şarkı olarak da eksik bir şey mi var şarkısı gayet hoş olurdu..
  • six packsiz  (22.09.18 23:13:52) 
la vie est degueulasse'ı yazmış olmak isterdim sanırım. hem onu yazmış olmak 30'ların, 40'ların fransa'sında anarşist çevrelerde, vegan evlerinde takılmış olmayı da beraberinde getiriyor. anarşizm daha olası, veganlık tırtlaşmamış -oğ hayıf. hem de karakterle benzeşiyorum.
the road to los angeles da olabilir. o doğrudanlıkta ve sahici bir coşkuyla yazılmış bir eser bırakmak isterdim. yine biyografik detaylar da çekici geliyor.
birdy de olabilir. ama üstteki kitaplara nazaran onu yazabilme seviyesine ulaşmış olma ihtimalim daha uçuk geliyor.
bu kitapları seçmemin bir nedeni de dünyaya "alın ulan, bu insanlar da dünyada varlar" diyebilme gururuyla ölme isteği olurdu.

şarkı olarak da pulp'tan seconds'ı yazmış olmak isteyebilirdim. 4 dakikalığına jarvis cocker'ın yerine geçmiş olmak. buna en yakın hissi jarvis'e benzer biriyle yuvarlanarak tattım, o bile böbürlendiğim, varlık sarsıcı bir deneyimdi.
morrissey'in how can anybody possibly know how i feel?'ı da yazmış olmak isteyebileceğim şarkılardan. dünyanın içine tükürmek gibi. yine morrissey'den life is a pigsty'ı da yazmış olmak isterdim.
sonra electrafixion'dan lowdown da olabilirdi -klibiyle beraber hehe. en çok dinlediğim şarkı olabilir. onda da ian mcculloch'ın yerinde olma isteğinin etkisi var.

ediyt: vay zamk uzun yazmışım.
  • misterturist  (23.09.18 00:34:17 ~ 00:35:05) 
[]

El işi teknikleri önerir misiniz? Sizin böyle bir hobiniz var mı?

Merhabalar.

Şimdi ben canım sıkıldıkça yapabileceğim el işi örnekleri istiyorum. Mesela hama boncukları ile ayraç, bardak altlığı yapmak, çivi-iplikten portre yapmak, cam boyamak gibi vs. İnternette araştırıyorum ama hep nakış örnekleri çıkıyor. O yüzden doğrudan buraya sorayım dedim. Sizin var mı böyle hobiniz? Ya da buna benzer tekniklerden öneride bulunabilir misiniz? Mümkünse ucuz yollu olsun ki hep devam edebileyim evimde.

Not: Kurs aramıyorum. El işi teknikleri arıyorum.

 
mixed media diye aratsana bir. enteresan şeyler var.


  • sutlu nescafe  (16.09.18 19:54:13) 
Ben okuduğum dergilerin yapraklarından mektup zarfı yapıyorum. Sonra da mektup arkadaşlarima yolluyorum.
Misal:
eksiup.com

eksiup.com
Ya da kurutulmuş yapraklardan kitap ayracı:
eksiup.com
Bir arkadaşım da origami yapıyor.
  • Amaranta ursula  (16.09.18 20:19:17 ~ 20:30:31) 
Fimo hamurdan bir şeyler yapabilirsiniz. Ya da fırınlanabilir başka bir kilden minik bişeyler yapıp boyamaca (takı yapıyor millet)

Sahaf dolaşıp eski gazete dergi alıp ilginç yerlerini kartona yapıştırıp kartpostal yapabilirsiniz, kartpostal gönderip alma ilginç bir hobi öyle siteler var.

Hama'lardan 3d pixel art shadow box yapabilirsiniz (misal ben eski oyun shadowbox'ları yapmak istiyordum epeydir ama lazer kesim plexi ya da ahşap çok para tutacağından gözüm yemiyordu, hama ile de yapan gördüm gaza geldim)

Ciltçilik ilginç bir hobidir, yine sahaflardan darman durman olmuş kitapları alıp restore edebilrisiniz.

Diaroma yapabilirsiniz ölçekli şu manyağa bakın hele hele www.youtube.com

Zaten ilginiz olan şeyleri restore etmekler olabilir (bozuk, kırık dökük ucuz ucuz toplayıp) benim oturduğumda elime gelen şeyler hep tamirat restorasyon oluyor :)
  • hedep  (16.09.18 21:01:06) 
sadece ip kullanarak makrome tekniğiyle bir sürü şey yapabilirsiniz. bileklik, kolye, anahtarlık vs. yapmıştım.

şu tarz kanallar faydalı:
www.youtube.com
  • centrolenidae  (16.09.18 21:09:51) 
pinterest.com deli bir kaynak bu konuda.


  • elbar  (16.09.18 22:23:14) 
Pinterest artı youtube
Türkçe arama ingilizce bak

  • fasulyek  (16.09.18 22:29:37) 
[]

Patronu zor duruma mı soktum? Bundan bir şey çıkar mı?

Geçen patron ofis dışındaydı. Beni aradı "Beni biri arıyor, yabancı bir numara, ne dediğini anlamadım. Numarayı atayım sana, ara da sor niye aramış. Hiçbir detay verme onlara." dedi. Ben de aradım, "Benim diğer numarayı aramışsınız. Konu neydi?" dedim. Bu yabancı şahıs da "Ben Rusya'dan arıyorum. XXX şirketinden (kendi çalıştığı şirket) aradım. Halledilmesi gereken bazı sorunlar var. ABC şirketinin (bizim patronun eskiden ortağı olduğu ama artık kapanmış bir şirket) ödemesi gereken faturalar ve diğer konular var." dedi. Ben de hem olayı karıştırmamak adına, hem de yazılı olarak daha iyi anlaşabileceğimizi düşünerek, siz bana e-posta atın, oradan ben gerekli yerlere ileteyim ve inceleyelim durumu." dedim. Yeni şirketin adını vermedim ama benim firma alan adına sahip e-postamı verdim. Hepsi bu.

Bu durumu patrona ilettim, "Sen niye detay veriyorsun? Ben sana sadece konuyu öğren dedim, sen gitmişsin şirket detaylarını vermişsin. Önceki şirketle ilgimiz bile yok, sen niye bu şirketle onu bağdaştırıyorsun, niye e-postanı veriyorsun?" dedi, bayağı bir sinirlendi.

Bugün de eski şirkete ait o faturaları atmış bana o Rus adam. Zamanında bizim patronun bir seferlik iş yaptığı bir Hong Kong firmasının danışmanlığını yapıyormuş.


Şimdi bundan baş ağrıtan bir şey çıkar mı acaba? Dahası, bizi bağlayan kanuni bir şey olabilir mi? Kaç gündür stres yapıyorum ya.

 
Patron da bir garip, kendi dönüş yapıp halletseymiş o zaman.

Yabancı numara deyip açmayan patron da ilk defa görüyorum.
  • bir fincan kahve ile film izlemek  (14.09.18 20:25:28) 
patronun aq. klasik patron. hem iş görevin dışında bir şey istiyor hem sinirleniyor godoş.


  • black mamba  (14.09.18 20:27:06) 
@bir fincan kahve ile film izlemek: Kendisi İngilizce bilmiyor. O yüzden bana arattırdı.


  • m e b  (14.09.18 20:39:23) 
"Hicbir detay verme" diyor, belli ki basini agritabilecek bir seyler olabilecegini biliyor, sen gidip email adresini veriyorsun... Adam hakli yahu.


  • fortisvita  (14.09.18 20:47:43) 
Az uyanik olun yav. Patron hakli.


  • brkylmz  (14.09.18 20:49:25 ~ 15.09.18 10:12:11) 
Fortisvita +1


  • curukturpkokusu  (14.09.18 21:08:14) 
Patronun bi boklar karıştırıyor olabilir


  • Delay Fuze  (14.09.18 21:08:19) 
Patron uyarmış sen şirketin mail ilini vermişsin. Adam art niyetli olsa ordan hertürlü yürür. Keşke şahsi mailini yada ilgili kişiye aktarıyorum deyip telefonu kapatsaydın.


  • paudi  (14.09.18 21:27:16) 
Patron haklı +1. yani şirket adı uzantılı mailinizi vermişsiniz. Bu durumda karşı tarafın şirket bilgilerine ulaşması 5 saniye falan sürecek.


  • sacrilegious  (14.09.18 21:40:53) 
Salla. Hiçbir bok çıkmaz. Bence iyi yapmışsın ayrıca... Madem o kadar hassas bir konu, bir zahmet arabasını kenara çekip kendisi konuşsaymış.


  • malheiros  (14.09.18 21:43:45) 
[]

Böyle şeylerde evrenin size göz kırptığını düşünüyor musunuz?

Özel derken lafın gelişi işte. Neyse.
Karşılaştığım örnekler üzerinden gideyim uzun uzun ve karmaşık anlatmaktansa.
Mesela oturduğum mahallede birbirine paralel sokaklar var hep. Bu sokaklardan birinin adı annemin, birinin adı da samimi olduğum bir arkadaşımın annesinin adıyla aynı. "Eee, yani?" diyeceksiniz belki ama ikisi de nadir isimlerden, öyle Ayşe, Fatma, Şebnem, Gül gibi isimler değil.

Yine oturduğum yerde en yakın arkadaşımın adı bir sokağın adıyla aynı. Üstelik o sokağın olduğu yerde bir de Ahıskalılar derneğinin bir şubesi var. Tahmin edebileceğiniz gibi, arkadaşım da Ahıska Türklerinden.

Yine bu arkadaşımla Ankara'ya gidiyoruz. İkimiz de kalacağımız akrabalarımızın yanına gidecekken bir öğreniyoruz ki ikimizin de akrabaları koskoca Ankara'da aynı mahallede oturuyor ve arada sadece birkaç sokak var.

Çalıştığım yerde çalışanların birinin eşinin adı ve soyadı ile bir tanıdığımın adı ve soyadı aynı.

Üniversite okuduğum yerde biriyle konuşuyorum ve kadının adı ve soyadının benim çok yakın bir akrabamla aynı.

Üniversitede iki tanıdığım var (doğrudan benimle ilgili olmasa da) ve ikisi adaş, aynı bölümde ve soyadlarında sadece tek harf değişiyor. Hakan Bayar ve Hakan Baya gibi.

Daha birçok örnek var bu şekilde.

Tamam, olasılığa vurunca böyle şeylerle karşılaşmak şaşırtıcı gelmeyebilir ama yine de siz böyle durumlarla karşılaşınca şaşırmıyor musunuz? Var mı sizin de böyle örnekleriniz?

 
şaşırıyorum, evrenin/tanrının yaptığı ufak süprizler diyorum:)


  • lata  (12.09.18 20:29:27) 
Kevin Muhittin ya da Maximillian Osman falan olmadığı müddetçe şaşırmıyorum. İsim soyisim benzerliği sık rastlanılan bir şey, şaşırtıcı değil bence.


  • fırt  (12.09.18 20:37:24) 
Denk geldiğim oluyor o an aklıma şu geliyor:
(bkz: baader-meinhof fenomeni )

  • Amaranta ursula  (12.09.18 20:43:00) 
Böyle şeyler fark edince aklıma Ömer Çelakil geliyor neler yapıyor acaba şu sıralar diye düşünüyorum.


  • nickimin hakkini veremedim  (12.09.18 21:10:00) 
firt + 1
Maximilian Osman'a cok guldum, agzimdaki cayi kismen orama burama puskurttum. Cogunu elime puskurtmus oldum en azindan :)

Ucuk bir sey olmadigi surece pek sasirmiyorum, evrenin cok da umrunda oldugumu sanmiyorum.
  • aychovsky  (12.09.18 21:19:01) 
Şimdiye kadar aşık olduğum tüm kadınların adında L harfi vardı. Adında L harfi olmayan hiçbir kadına aşık olmadım.

Lostumsu tesadüfler çok oluyo, dünya küçük. Ama benim en garibime giden şey bu hayatımda.
  • Delay Fuze  (12.09.18 21:27:54) 
simülasyonda mıyız ne oluyor dedirten şeyler denk geliyor arada


  • jfc62  (13.09.18 02:39:24) 
[]

İstanbul'dan Kocaeli Üni.- Gazanfer Bilge MYO ulaşımı hakkında bilgi?

(Tam olarak yer-yön bulma sorusu değil bu, o yüzden bu kategoride açıyorum.)

Kız kardeşim, Kocaeli Üniversitesi Karamürsel kampüsünde okuyacak. Yurt başvurusunda bulunduk ama açıklanmasının epey zaman alması ve açıklansa bile yedeklerde çıkma olasılığı yüksek. Şimdi, biz en azından yurt çıkana kadar servisle gidip gelsin istiyoruz.

Hal böyle olunca da bir sürü soru geliyor akıllara. Eğer bu okul için bu yollardan geçtiyseniz şu sorularıma cevap verir misiniz? Yamyamlar tarafından kandırılmak istemiyoruz da.

1. Anadolu yakasındayız (Sancaktepe), servisle gitmesi uzun sürer mi?
2. İlk defa servis işiyle alakadar olacağız. Kardeşimin dersleri çok az görünüyor ilk dönem. Belki de birkaç günü boşta bile kalabilir. Bunun servis ücretinde indirim şeklinde yansıması olabilir mi?

3. Bir de anlaşma filan mı imzalanıyor? Mesela ilk ay gidip geldi derken ikinci ay ortalarında yurt çıktı. Şimdi biz "Artık servise ihtiyacımız kalmadı." diyebiliyor muyuz?

4. Servisle değil de Kartal-İzmit belediye otobüslerine binilip Karamürsel'e aktarma yapmak çok yorucu ve vakit kaybı olur mu?

Başka dikkat etmemiz gereken bir şey var mı?

Vereceğiniz cevaplar çok önemli, teşekkür ederim.

 
Servisle ilgili bir sey diyemeyecegim ama bahsettiginiz otobuse epey bindim. O otobusun Kartal'dan İzmit'in merkezine (Real vs.) gitmesi 90-95 dk aliyor. Siz bir de Karamursel'den bahsediyorsunuz, oraya hangi otobus gidiyor bilmiyorum ama bence epey bir yorucu olur kardesiniz icin. Hele o 200 numarali Kartal-İzmit otobusunde oturacak yer bulamazsa.


  • tzoey  (10.09.18 14:32:51) 
Maltepe'den izmit umuttepe'ye epey bir süre servisle gittim. Servis direkt gitmiyor, önce seni alıyor sonra izmit yakınlarında bir toplanma merkezinde araç değiştiriyorsun. Taa bundan 7-8 yıl önce 300 küsür lira veriyorduk ki astronomik bir rakamdı. Öyle 1 ay binicem sonra vazgeçicem diyemiyorsun, senet yapıyorsun.

Otobüsle gitmek mümkün değil, hiç girme o işi derim. Okuldan daha başında soğur, bu yüzden okuldan nefret edip bırakan insanlar var.
  • roket adam  (10.09.18 15:23:26) 
[]

Siz de güneşe bakınca hapşırıyor musunuz?

Dışarı çıktığımda, güneş özellikle de doğrudan karşımda olduğunda en başta çok fazla hapşırıyorum, sonra az ve sonra da zannedersem burnum alışıyor ve hapşırmayı kesiyorum. Sonra bir mekandan çıkıp yeniden güneşi görünce yine hapşırıyorum.

Bazen hapşırmak isteyip de hapşıramazsam hemen havaya bakıyorum ya da sarı bir ışığa. Ben bu durumu normal sanıyordum ama toplumda azınlık oluşturuyormuşuz meğer.

Sizde durum nedir?

 
Sinir sisteminin sırayla tetiklenmesi ile alakalı. Herkeste yok ama çok kişide var. Photic sneeze reflex diye arayarak drtaylı bilgi alabilirsin.


  • valentinov  (29.08.18 11:02:09) 
Evet hapşırıyorum


  • clones  (29.08.18 11:03:20) 
Eskiden oluyordu ama artik olmuyor.


  • stavro  (29.08.18 11:03:27) 
nö.


  • datnet  (29.08.18 11:07:10) 
yok olmuyor bende


  • basond  (29.08.18 11:14:34) 
evet hapşırıyorum. Sizinki gibi direkt güneşe maruz kaldığımda hapşırma olarak değil de daha çok hapşırmak isteyip hapşıramayınca güneşe bakıp hapşırıyorum.


  • unionall  (29.08.18 11:14:36) 
ışık kaynaklı hapşırma refleksi diye bir şey varmış ben de yalnızca ben hapşırıyorum sanıyordum.


  • suicides underground  (29.08.18 11:14:42) 
Bendeki durum seninle yüzde yüz aynı.


  • dougsampson  (29.08.18 11:21:27) 
evet çok oluyor bana da.


  • Neill  (29.08.18 11:28:05) 
evet


  • sutlu nescafe  (29.08.18 11:32:16) 
cocukluktan beri var. gunes olmasa da olur. atiyorum parildayan metalik bir yuzey de ayni isi goruyor. ya da ev isigi. ya da karanliga dogru bakarken bir anda isikli yere dogru bakmak da ise yariyor.

sabahlari disari cikinca ya da perdeleri actiktan sonra bir seri hapsuruk oluyor. 7-8 tane. alerji - refleks karisimi o da artik herhalde.
  • jimicik  (29.08.18 11:46:43) 
evet


  • kitap arasında kalmış silgi tozu  (29.08.18 11:59:50) 
Evet aynen boyle oluyorum. Ama 1 kere max 2 kere oluyor. Bi markete girip cikayim ayni islem bi kere daha uygulaniyor :)


  • c1b2k3  (29.08.18 12:04:06) 
bende de oluyor. bilimsel bir açıklaması vardır muhakkak. araştırmaya üşeniyorum ama :)


  • methamphetamine  (29.08.18 15:59:59) 
evet


  • for day to break  (29.08.18 16:01:05) 
Evet. Her seferinde olmasa da cok parlak gunesli havaya cikinca, gunese bakinca hapsiririm.


  • aychovsky  (29.08.18 20:14:39) 
[]

Bahçeye ne ekebilirim?

Zannedersem -anne ve babama göre de- bahçeye salatalık, domates ekmek için geç kalmışım. Acaba sebze, çiçek olarak güzün bile canlılığını koruyacak ne ekebilirim? Böyle, pencereyi açınca gözüm yeşillik, çiçek görsün istiyorum.

İkinci sorum da şu. Evde, saksıda biber, salatalık ya da domates ekemez miyim? Evde, pencerenin önüne koysam, yakacağımız doğalgazın sıcaklığı yetmez mi ona? Ev güneş alıyor batana kadar.


 
sirf yesillik degil, faydasi da dokunsun dersen 45 gunde mahsul vermeye baslayan fasulyeler var.


  • tabudeviren  (18.08.18 20:04:44) 
@tabudeviren: Bu fide değil de, bildiğimiz, kuru fasulye tohumu olarak, değil mi? Ekip büyüdükten sonra mahsül verecek yani?


  • m e b  (18.08.18 20:14:38) 
Bizim türlü çeşit bitkilerimiz var, ama ben en çok limon ağacını ve, gülleri beğeniyorum.

edit: Ayrıca annem kaktüs meraklısıdır. Biraz araştırın. Güzel çiçek açan kaktüsler var.

Aşağıdakilerden var mesela

örn: 1.bp.blogspot.com

örn2: orig09.deviantart.net
  • idexo  (18.08.18 20:17:14 ~ 20:40:35) 
aynen, çekirdekden fideye ve mahsule 45 gün. geçen sene denedik oldu hatta.


  • tabudeviren  (18.08.18 20:19:36) 
Fesleğen,biberiye,nane,soğan,sarımsak,maydonoz falan güzel olur, hem yersiniz de taze taze..


  • chatrefhill  (18.08.18 21:09:37) 
Lavanta ekebilirsin. Dayanıklıdır da.

Amerikan blueberry ekebilirsin yine, şimdi vermese seneye verir meyvesini.

Çok yıllık bitki ekersen ve kışa düzgün budarsan kışı atlatır her türlü yaşar. Ama aşırı sıcaklarda iyi sulamak gerek hatta gölge yapmak gerek.
  • bos gezenin bos ustasi  (18.08.18 22:47:36) 
Nane, reyhan ve fesleğen ekebilirsiniz. Hatta limon da. Ben çekirdekten limon ektim yeserdi biraz daha büyüyünce daha büyük saksiya alacağim. Gerçi bizde bahce yok ben evde saksiya ektim.


  • Amaranta ursula  (18.08.18 22:51:59 ~ 22:55:20) 
@Amaranta ursula: Benim de kuruttum limon çekirdekleri var. Ama limon ve portakal, en başta turunç olarak meyve veriyor, sonr biz aşılama yaparsak limon ya da portakal olarak meyve veriyormuş. Siz aşılama yaptınız mı?


  • m e b  (18.08.18 23:02:17) 
Öyle bir şey mi varmış? Ben yeni duyuyorum valla iyi ki söyledin yoksa ben aylarca limon çikmasini beklerdim:/
Şimdi netten baktım da dediğin gibiymiş. Bizimkinin boyu el kadar oldu sanirim eylül aşılaması icin erken olur. Mart nisan gibi yaparız. Nasil yapildigini da bilmiyorum ama nette videolar var Allah 'tan.

  • Amaranta ursula  (18.08.18 23:08:54 ~ 23:12:07) 
[]

Patronlar böyle mi, ben mi ezdiriyorum kendimi?

Biraz uzun olacak.

Martın ortasından beri bir dış ticaret firmasında çalışıyorum. Firma dediğim de bir adamın şimdikine görece daha da büyük, ortak olduğu bir şirketinden ayrılıp kardeşiyle kurduğu iki kişilik bir firma. Benimle beraber toplam üç kişiyiz ofiste. İşe eleman ararlarken "Kendisine iş öğretilecek, İngilizce bilen lojistik operasyon elemanı arıyoruz" demişlerdi. Yani ben bu sıfatla girdim buraya. En işlemez trafikte bile evimden 25 dakika sürüyor işe gitmek. Hafta sonu tatil, 9-18 çalışıyoruz. İş bilmediğim için başlangıçta asgari ücret verileceği ama ileride tabii ki zam yapılacağı söylendi bana.


Her neyse. O zamandan beri ofiste ayakçılık, yurt dışı yazışmalar, sekreterlik, lojistik operasyon takipçiliği, çaycılık yapıyorum. Adam "Benim su şişemi doldurmamışsın!", "Bak, su şişemi erkenden dolduruyorsun, o da hemen ısınıyor!","Bana şuradan poğaça alıp gelsene.", "Bana şuradan para çekip geliver.", "Eşim az sonra arabayı bırakacak, binanın önünde bekle de anahtarı versin sana." demeye kadar getirdi işi.

Lojistik konusunda kullanılan bir programı öğretecek güya. Sadece bir portalını öğretmesi iki ay aldı. Neyin ne olduğunu söylemiyor, anca "Buraya şunu yaz" diyor. Bir sonrakinde tamamen kendi başıma yapmamı istiyor. Yapınca da "Ezbere yapıyorsun" diyor. Sorunca "Acele etme, vakti gelince öğreneceksin." diyor. Soruyorum, "Aylardır buradasın ve hâlâ soruyor musun cidden?" diyor. "X'e mail at şu faturayı" diyor, atıyorum. Bir sonrakinde sorunca "Biz ona kaç kere mail attık faturayı ki şimdi atalım?" diyor. Atmıyorum, "Neden atmadın ki?" diyor. "Sen buna neden ☓ TL/Euro fatura kestin?" diyor, "Size sorduktan sonra öyle kestim." diyorum, "Benim aklım kırk farklı şeyle meşgul. Sen benim ne dediğime niye bakıyorsun?" diyor.


Ve daha farklı onlarca konu var buna benzer olarak. Ofis Avrupa yakasına taşınacak. Benim her gün otobüs+metrobüs yapmam lazım. Yan şirketleriyle birleşeceğiz. Şimdi orada da böyle ezilirim diye korkuyorum bir yandan. Bir yandan da "Bak, zam yapamam sana. Sen de biliyorsun ki her konuda seni uyarmak zorunda kalıyorum işi tam öğrenemediğin için." şeklinde bu uyarıları bahane ettiğini düşünüyorum.


Bu arada yıl ve yemek ücreti ayrı olarak veriliyor ve yine verilecek.

Sizce ben kendimi çok mu ezdiriyorum yoksa nereye gidersem gideyim, özel işlerde durum böyle mi olacak? Ne yapayım bu noktada?

 
Bu sekreterlik bile değil hocam. İşi öğreten bi yer olsa sık dişini derdim ama o da yok. İş bak sürekli, bulduğun an da arkana bile bakma.


  • mahmut29  (08.08.18 20:59:44) 
De ki, kisisel isleri yapmam. Su doldurmak pogaca almak vs. İs ogretecekseniz kalirim yoksa cikarin beni. Cikmayi goze al. Ama istifa etme. Pislik yap. Burada ne kadar kararli olursan bir sonraki isin icin tecruben olacak. İsinin net tanimi olsun. Onun agzindan cikan ile is yapmayin. Gerekiyorsa su musteriye fatura euro kesilecek suna tl gibi yazilariniz olsun. İsi kurumsallastiralim ya da boyle yurumez diyin.


  • ykyt  (08.08.18 21:03:58) 
evet ezdiriyorsun. Ezdirme kendini, işin olmayan şeyi yaptıracağı zaman benim işim değil de. Senin gibi saf bulamayacağı için bir şey diyemez. Sen de iş aramaya başla, çalışan da olsan bir onurun var.


  • goodman  (08.08.18 21:12:09) 
ezdiriyorsun, zaten uzağa taşınacakmış başka bir iş bul bence.


  • tabirimekruh  (08.08.18 21:19:24 ~ 21:19:51) 
klasik patron şirketi. yaşın, eğitimin ne bilmiyorum ama orada gelecek yok. 10 yıl da çalışcan hem aynı tavır devam eder hem de para kazanamazsın. ilk fırsatta başka iş bul.


  • nick bulamadim  (08.08.18 21:29:14) 
Evli çocuklu değilsen, bakmakla yükümlü olduğun başka birileri yoksa, biraz işsiz kalınca hakkaten aç kalmayacaksan eğer kendine başka bi iş bak. İngilizcen var elin kalem tutuyor ve kafan da sadece şu ikisi dahi yapabiliyorsan belli ki çalışıyor. Asgari ücretten daha iyisini bulabilirsin emin ol. Şirketler birleşiyormuş da yok iş öğreteceklermiş de.. nolacak şirket birleşince 5 kişi mi olacaksınız? Yurtdışına açılıp 10 kişi mi olacaksınız? İş bul ve ayrıl. Lütfen.


  • IncredibleMau  (08.08.18 21:50:51) 
@ykyt haklı.

şu an çalışman sana birşey katmıyor zaten. dolayısıyla konuş, işlerine gelmiyorsa çıkartsınlar. bu ayak işlerini yaptıktan sonra heryerde iş çıkar zaten
  • gazozailacatmauzmani  (08.08.18 23:44:15) 
Kendini kovdur tazminat al o arada iş ara hocam.


  • retiredcolonel  (09.08.18 00:13:19) 
akıl sağlığın için ne yapıp edip ayrıl oradan. okudukça ben kötü oldum burada. pat diye bırakılmaz iş biliyorum. ofis taşınana kadar sık dişini, üç beş birikim yap ki işi birden bıraktığında az da olsa iş ararken cebinde bir şeyler olsun.


  • ziv zulander  (09.08.18 00:31:31) 
[]

Zar içeren bir Android oyunu arıyorum

Bugün otobüste iken bir adamın oyun oynadığını gördüm. Sonra ben ortalara ilerleyince kendisine soramadım. Neyse.

Oyunda petek gibi bir alan vardı. Bu peteksi alana ikili zarlar yerleştiriliyordu. Zarlar yerleştirilince üzerindeki sayılar kadar puan veriyor herhalde, orasını göremedim :))

Bu oyunun adı ne olabilir acaba? Play Store'da aradım ama bulamadım.

 
dice duel, yatzy, tens olabilir.
android dice comb diye aratinca cikiyor ama bilemedim.

  • tukenmez adam  (06.08.18 23:37:24) 
[]

Tartışırken ağlamaklı olma...

Normalde bir şeyi çok büyütmem ama muhatabıma sinirlenince ve hemen üstüne tartışınca heyecanlanıyor ve titriyorum. Sesim de titrek, ağlamaklı çıkıyor ve el hareketlerimi ve sesimi kontrol edemiyorum. Az önce de böyle bir şey oldu, tartışma yaşarken neredeyse hüngür hüngür ağlayacaktım. Özellikle tartışma ortamında o düşüncede olan tek insansam yaşıyorum bu durumu. Sizde de var mı? Bunun üstesinden nasıl gelinir?

Ekleme: Erkeğim.


 
Var maalesef.
Bu yüzden çoğu zaman tartışmaktan özellikle kaçınırım.

  • mutekebbir  (03.08.18 17:51:53) 
Ben de böyleyim.


  • geçerkenugradım  (03.08.18 18:04:21) 
bende de aynı durum söz konusu. Geçenlerde duruşma esnasında ağlayacaktım nerdeyse... :)))


  • artik yazar olmak istiyorum be  (03.08.18 18:08:55) 
Önem verdiğim biriyse evet, bazen. Çok önemsediğim birisi değilse konudan bağımsız duygusuz bir insan olurum, sakin kalabilirim.


  • filmlovepenguin  (03.08.18 18:12:29) 
Tartışırken değil de, duygusal bir konuşma oluyorsa çok çabuk gözlerim dolar. Bunu bri sorun olarak görmediğimden hiç üstesinden gelmeye çalışmadım.


  • biravekahve  (03.08.18 18:13:43) 
Çok tartışmaya giren bir insan değilim ama girersem bana da oluyor maalesef.
Başka bir yere bakıp derin nefes almaya çalışıyorum. Bildiğim tek yol bu.

  • uyusam iyi olur  (03.08.18 18:19:01) 
çocukken çok olurdu bana. tartıştığımda veya çok kızdığımda ağlamaya başlardım. acayip de dalga geçerlerdi. demek ki bizim gibi tiplerde öfke sonucu salgılanan hormon veya her ne zımbırtıysa ağlama mekanizmasını tetikliyor olsa gerek. şimdilerde pek kalmadı ama duygusal sahnelerde hala çok pis gözlerim sulanıyor. en son heidi filmine denk gelip izledim. dedesiyle kavuştuklarında gözleim iki çeşme. bir de kızım iğne olurken ağlamaya başlayınca zor tutum kendimi. boğazım düğüm düğüm oldu.


  • lazpalle  (03.08.18 18:27:11) 
aynisi bende de var. en sinir oldugum ve asla cozum bulamadigim huyum bu. cozmek icin kaynagina inmeli bence ama ben dusunup bulamadim bir sey. kesin cocukluk temelli bi durumdur ama.


  • in vino veritas  (03.08.18 19:17:10) 
ben önceden ağlamaklı olmakla kalmaz ağlamaya bile başlardım, sonra da ortalığı yıkardım. ne günlerdi yea.


  • for day to break  (03.08.18 19:24:11) 
Beni tarif etmişsin.


  • cemiyetin ünlü siması  (03.08.18 22:19:27) 
Bence anksiyeteye yatkinsin. Kendini bu kadar yipratmamani oneririm. Iyi niyetle soyledim bu arada.


  • perfectum  (04.08.18 04:18:36) 
[]

Ten rengini açtırmış bir tanıdığınız var mı acaba? Ten rengi açılır mı?

Esmerim ve rengimden hoşnut değilim pek. Kendimi hep pis gibi hissediyorum. İnternette bakındım ama her kafadan yine farklı bir ses çıkmış. Millet ot, pirinç, sütle vs beyazlayacağını söylüyor vs. o yüzden buraya sormak istedim.

Etrafınızda bu konuda operasyon geçirmiş birileri var mı? Ne kadar etki etti ve doğal görünüyor mu? Peki ya gerçekten doğal yöntemler işe yarıyor mu cidden?


 
operasyon degil ama diger soruna cevap olarak; 4-5 senedir günesi az bir memlekette yasiyorum ve herkes kesinlikle ten rengimin acildigini söylüyor.


  • ayk  (31.07.18 11:23:29) 
çocukken açık tenliymişim. sonra köyde dışarda güneşin altında oynaya oynaya vücudumun güneş gören yerleri esmerleşti, güneş görmeyen yerler yine açık ten. buna göre uzun süre yüksek faktör güneş kremi kullanırsam güneş görmekten esmerleşen yerlerim bir süre sonra asıl rengine döner diye düşünüyorum.

aynı mantıkla eğer sizde de bende olduğu gibi güneş gören yerleriniz kavruksa uzun süreli yüksek faktörlü güneş kremi kullanarak çözüm bulabilirsiniz (bu arada güneş kreminin yan etkisi olup olmadığını, kanser yapıp yapmadığını bilmiyorum, iyice incelemek lazım)

onun dışında bir ara turgut özalın ten rengini açmak için bazı ilaçlar aldığını okumuştum, ne kadar doğrudur bilmiyorum
  • yemrem  (31.07.18 11:40:56 ~ 11:41:11) 
[]

Fidanları niye duvarın tam dibine ekiyorlar? İleride nasıl büyüyecek?

Sitelerin en dış duvarlarının ya da görseldeki gibi yol/geçit duvarlarının tam dibine ekiyorlar. Bunun mantığı var mı? Önceliğim tabii ki ağaç ama kökleri, yapıların ömrüne olumsuz etki yaratmıyor mu bu şekilde yakınlıkta?

Belediyeler için "Zaten ağaçları kesecekler, sorun olmaz yani." gibi cevap vermeyin lütfen. O kadar dibe niye dikiliyor, bunun cevabını merak ediyorum. Bir sürü site gördüm böyle tam duvar dibine ekili, eğreti şekilde sanki eziyet çeker gibi büyüyen ağaçlarla çevrili...

ibb.co

 
duvarın çirkin görüntüsünü kapatsın diye. zaten bu tip ağaçlar dibe doğru kök yaptığı için çok etkisi olmuyor. bir süre sonra da dikdörtgen biçiminde budayıp çit gibi bir görüntü elde etmek istiyorlar.

ortaya ekerlerse yeşil alan daha küçük görünecek, büyük görünsün istedikleri için de dibine ekiyorlar.
  • babilbaligi  (18.07.18 11:15:41) 
[]

Şu an gökyüzünde tek başına çok parlak bir yıldız var, o ne?

Şu an gökyüzünde çok parlak, tek başına bir yıldız (?) var. Ne ki o?

Konum İstanbul ve bahsettiğim yıldız da batı yönünde 285. derecede görünüyor. Venüs mü yoksa o?


 
Muhtemelen Venüs. Ay ve Güneş'ten sonra en parkak gökcismi Venüs'tür. Yanıp sönmez, büyüktür, berraktır.


  • bos gezenin bos ustasi  (11.07.18 22:40:44) 
Eğer sarımsı bir rengi var ise uzay araştırmaları için dolanan bir gemi var odur, her gün saat 10 gibi istanbuldan görünüyor, dünyanın etrafını günde bir kaç kez dönüyormuş. İçinde 60 kişi mi ne vardı, biraz google yapabilirseniz bulursunuz.


  • John Bloor  (12.07.18 10:44:51) 
[]

Sizce böyle birinin izin almak istemesi abes mi?

Selamlar.

Ben martın ortasından bu yana, yani daha 3,5 aydır çalışıyorum. Sizce işe başlayalı daha birkaç ay olmuş birinin patrondan "Bana 5 gün izin verir misiniz?" demesi abes kaçar mı? Bu izin, zorunlu bir durumdan kaynaklı da olmayacak. Üç arkadaş olarak araba kiralayıp bir hafta Ege'yi yeniden gezmeyi planlıyoruz. Onlar adli tatilde olacağı için tuzları kuru ama bana "Sen de izin alırsın, verir." diyorlar. Onlarla gitmeyi istiyorum ama bir yandan da benim izin istemem abes değil mi? Yahu zaten bir senelik çalışanların izin günü bir hafta değil mi zaten? Bana niye versin? Verir mi?

Gerekli bilgiler: Ofiste toplam üç kişiyiz. Ben yazışmaları,araç yönlendirmelerini, müşteri bilgilendirmelerini yapıyorum.

 
yani tamamen kişiye bağlı vermez diye bir olay yok ama ben şahsen olumlu karşılamazdım.


  • basond  (02.07.18 14:24:39) 
İki gün alıp haftasonu ile birleştirin. Beş gün izin dediğinizde 7 gün gidiyor kamuda böyle blok alımca mesela. Yıl içinde bir daha izin lazım olunca çaresiz kalmayın sonra.


  • kullanıcıadımbuolsun  (02.07.18 14:26:56) 
Bence verebilir ama şirketinin kültürüne bağlı bu.

Bence izin isterken buna hakkın olmadıgını, ani bir senenin daha dolmadığını, işlerini günü gününe yaptığını ve bekleyen herhangi bir işinin olmadığını, bu izinden dolayı kullanılan 5 günün gelecek yıl izninden düşmelerini, evet böyle yapacaklar zaten ama sen yine de bildiğin şeyleri söyle, düzgün bir dille anlatırsan işler de yoğun değilse bence verirler.
  • liberal  (02.07.18 14:28:27) 
Ben işe girer girmez zorunlu sayılabilecek bir sebepten 3 gün izin kullanmıştım. Zorunlu - keyfi arası bir yere denk düşüyordu açıkçası.

Konuşabilirsiniz. Ben şahsen konuşurken çekinirdim, normal yani çekinmek. Benim önümüzdeki yılın izninden avans olarak düşmüşlerdi.
  • monogram  (02.07.18 14:28:37) 
İzin hakkın olmasa bile yazılı olmayan kurallar gereği eksiye düşüp senen dolunca kazanacağın izinlerden eksiltilir.

Patronun inisiyatifinde her şey. İşlerin yoğun olmadığı dönemse izin verebilir. 5 gün yerine 2-3 gün izin + haftasonu yapabiliyorsan daha kolay izin koparırsın.

Bir senelik çalışan 14 gün izne hak kazanır.
  • cakabo  (02.07.18 14:31:56) 
yıllık izin hak edene verilir. henüz 1 yılın dolmadığı için öyle bi hakkın yok. açıkçası 3,5 aylık çalışanın 5 gün tatil izni istemesi abestir bana göre. hiç o topa girme derim.


  • elorelia  (02.07.18 14:31:57 ~ 14:32:29) 
Biz avans izin kullanabiliyoruz bir aylık eleman olsa da. Tamamen müdürün inisiyatifi. Ama küçük bir şirketse izin vermezler sanırım.


  • inawen  (02.07.18 14:51:31) 
Patronun inisiyatifi.
Ben işe girdikten bir ay sonra okul birincileri için Almanya'ya bedava bir üniversite tanıtım turu düzenlemişti okul. O zamanki müdürüme utana sıkıla sorduğumda "Normalde izin verilmez ama bileğinin hakkıyla kazandığın bir benefiti başarılı olup işe girdiğin için kaybetmene ben razı olmam" deyip izin vermişti. Helal olsun!

  • SiyamkedisiZorro  (02.07.18 15:27:08) 
[]

İnce/Akşener kazanırsa eski sisteme devam etmeyecek mi?

Bu sene adayların seçim vaatlerini ve planlarını sıkı sıkı takip edemedim. Konuşmalarından bazılarını dinledim her birinin. Klasik "Şöyle yapacağız, böyle yapacağız, şu konuda ıslah çalışmaları yapacağız, X'i satacağız, Y'yi ortadan kaldıracağız." gibi cümleler duydum. Kılıçdaroğlu'nun katıldığı bir programda (Zannedersem Fatih Portakal ile idi) Muharrem İnce için "Kazandığı vakit işinin ehli her insanla fikir alışverişinde bulunulacak. Başkan yardımcıları da aynı şekilde işi bilen insanlar olacak." gibi şeyler demişti.

Ama genel olarak ne İnce'den ne de Akşener'den "Eski sisteme devam edeceğiz!" gibi net bir şey duyabildim seçim zamanı açıklandığından beri.


E, hani bu yeni sistem tek adamlık sistemiydi? Şimdi böyle bir şeyi ağızlarından duymama sebebim benim gündeme uzak kalışım mı yoksa halkta yaratılan istikrar konusunun zedelenmemesi için şimdilik rafa kaldırılan bir durum mu?

Bilmediğim için soruyorum gerçekten. Ama net bir cevap olursa kendi ağızlarından çok sevinirim.

 
Parlementer sisteme doneceklerini soylediler.


  • veritaslibertas  (21.06.18 22:15:20) 
Bildiğim kadarıyla Meral Akşener, başkan olur olmaz başkanlık sistemini kaldıracağım diyor. Ince ise önce başkanlığı kullanıp ülkeyi rayına sokalım sonra kaldıracağız diyor.


  • Haldamir  (21.06.18 22:17:06) 
@veritaslibertas: Mitinglerde ya da canlı yayında söylediler mi böyle bir şeyi yakın zamanda?


  • m e b  (21.06.18 22:17:30) 
Cok basit bir google aramasiyla sorunun yaniti cozuluyor:

www.sozcu.com.tr
  • Traveller  (21.06.18 22:32:47) 
Mitinglerde salak kalabalığa teknik konular öyle anlatılmaz. Miting bir şov işidir.

Bu tip yapısal konular ve detayları uzun adam akıllı röportajlarda izah edilir. Bunu da yaptı ikisi de.
  • bos gezenin bos ustasi  (21.06.18 23:52:21) 
[]

LG G3 kendi kendine kapanıyor/sıfırladı

LG G3 kullanıyorum. Son bir haftadır kendi kendine açılıp kapanıyordu. Saatlerce logoda takılıp kalıyordu ve dün yine aynısı oldu. Daha az önce açıldı. Ama sorun şu ki telefondaki tüm dosyalar silinmiş vaziyette, IMEI numarası gitmiş ve şebeke de çekmiyor. Yüklediğim uygulamalar hala duruyor, onlar gitmemiş, sadece çıkış yapmış duruyor her şeyden. Telefon hafızası da hala dolu ama. Yani dosyalar görünmez bir durumda sanki.

Ne yapayım ki şimdi? Bilgisayar yok evde, internet de yok. Bunların üstüne soğuk su mu içeyim? En son geçen hafta yedekleme almıştım.


 
2 gun once benzer bir sey bir tanidigimda oldu, LG G3 ve internet baglantilari gitti. telefon calisiyor ama ben gidiyorum az kaldi diyor.

Bundan 5-6 ay once de baska bir tanidigimda oldu benzer sey. Onun da ekrani kapanip acilmaya basladi.

Her ikisine de yeni telefon alinmak zorunda kalindi cunku tamir icin sanirim tum ana karti degistiriyorlar, o da neredeyse telefonla ayni fiyat.

Benim tavsyiem, alabildiginiz verileri alin bir yerlere ve yeni bir telefon bakmaya baslayin.
  • ekyil  (18.06.18 13:00:23) 
[]

Google Play Store - Hata Kodu 0 - Hiçbir şey güncellenmiyor

Iyi akşamlar.
Birkaç gündür telefonumda bir hata peydah oldu. Play Store'dan hiçbir şey indiremiyor, var olan uygulamaları güncelleyemiyorum. "X indirmesi başarısız oldu. Hata kodu 0" diyor. Android Chrome'dan da hiçbir şey indiremiyorum.

İnternette yorumlara baktım, sunulan çözümler hiçbir işe yaramadı. Telefonu yeniden başlattım, Play Store hizmetlerini vs önbellek ve cache'lerini temizledim, güncellemeyi kaldırıp manuel olarak yeniden kurdum, tüm izinleri verdim ama hep aynı hata. Bildirim ekranında da sürekli "Play Store hizmetlerini güncellemezseniz x çalışmayacak" diye bildirim geliyor sürekli. Opera kullanınca sorun vermiyor ama Play Store'da hiçbir şey indiremeyince sinir oldum birkaç gündür.

Böyle bir şey başına gelen var mı?

Telefonum LG G3, Marshmallow.

 
Yapılabilecek her şeyi yapmışsınız gibi ama yine indirme yöneticisinin izinlerini de kontrol ettiniz mi diye sorayım?


  • atom karincanin torunu  (14.06.18 22:53:19) 
İndirme yöneticisi diye bir uygulama göremedim telefon sistemimde. Ama dosya yöneticisi gibi buna yakın uygulamaları da gözden geçirdim, değişen bir şey yok maalesef.


  • m e b  (14.06.18 23:17:55) 
Mesela Sony'de Sistem İşlemlerini gösterdiğimde "İndirme Yöneticisi" Çıkıyor, sizin telefonunuzda nedir bilmiyorum ama bu servis telefona dosya indiren servistir, ve depolama izni yoksa bunu kullanan bazı uygulamalar sorun yaşayabiliyor.


  • atom karincanin torunu  (15.06.18 02:17:55) 
[]

Şampuanlar vücuttaki kılları da besler mi?

Sorum saçma olabilir ama merak ediyorum.

Banyo yaparken kafamızdan akıp gidiyor ya da kolumuza da bulaşıyor ya bu şampuanlar, acaba vücuttaki kılları da mı besliyor/güçlendiriyor acaba?
Bana öyle geliyor sanki. Öyle olmasa bile bu şampuan saç kılıyla vücuttaki tüylerin ayrımına varamayacağına göre besliyordur herhalde, değil mi?
Keşke öyle olmasaydı.

 
Sac guclendirici, cikardigini iddia edici bir sampuan mi? Saci besliyorsa, diger killari da besliyordur da, genel olarak sampuanlar saci da beslemiyor pek.


  • aychovsky  (24.05.18 22:18:48) 
Vucutta sivilce yaptığı için şampuanlı ya da kremli suyu vucuduma getirmeden duruluyorum. Ben belime kadar saçımla yapıyorsam sen de yapabilirsin.


  • fasulyek  (24.05.18 22:22:54) 
Sampuanlarin saci beslemek adina en ufak bir etkisi oldugunu dusunmuyorum. Kaynak arka tarafim.


  • stavro  (24.05.18 22:25:27) 
@aychovsky + @stavro: Reklamlarda besleyici yönüne vurgu yapıyorlar ya, ondan sordum. Bir de insanda kıl oranı ergenlik bitmesine rağmen artmaz zannedersem.


  • m e b  (24.05.18 22:32:09) 
Ergenlik bitmesine ragmen artmaz derken ne demek istedigini anlamadim ama benim sakallar 21 yasinda cikti mesela. Herkes bana sen kosesin net bir sekilde, bu saatten sonra cikmaz diyordu. Sonra 21de bir cikti sakala boguldum birden. Su an muthis gur sakalim var.


  • stavro  (24.05.18 22:38:17) 
@stavro: Mesela kollarımda eskiden vardı ama yoğunluğu fazla değildi. Aha, 30'a iki sene kaldı neredeyse ve kollarımda kıl yoğunluğu arttı resmen. Şampuan sanıyordum sebebini.


  • m e b  (24.05.18 22:44:10) 
Genetiktir o ya.
Killarin coklugu da azligi da genetik bana sorarsan. Adamin saci dokuluyor joleden diyor. Madem jole killarin kokunu kurutuyor kollarimiza goguslerimize surelim? Sampuan killari besleseydi kellerde ise yarardi ayni sekilde.

  • stavro  (24.05.18 22:48:22) 
sac besleme olayi falan reklamlarin yalanidir.

saç ölüdür. evet, beslenmez. sacini kesersin, bir kutuya koyarsin, 1000 yil sonra kutuyu acarsin, ilk gunku gibi duruyordur, çünkü ölüdür.

sampuan icinde yag cozen kimyasal vardir, sacin uzerinde birikmis yagi cozer, su ile de akitirsin. gerisi parfum, marketing, reklamcilik. soyle diyim, saciniz kopursun diye madde konuluyor icine cunku kopurunce insan daha bi temizleniyormus gibi hissediyor ona uyanmislar, kopurmesi sart degil mesela. yani sampuan farkliligi islevinden cok "nasil hissettirdigi" ile alakali, kutusu, kokusu, kopurtmesi... yagi cozen her sey saci yikar yoksa.

sac derisini besliyor desen o da yalan, sampuan deri icinde sac koklerini besleyecek kadar falan derine nufuz edemez, yok oyle bir sey. ilaclar bile gecemiyor o bariyeri, sac kokune ilacla girmek istediginde tek tek igneyle yapiliyor kremle olmuyor mesela. yok oyle bir mekanizma.

vucuttaki killar icin de gecerli yukarida yazdiklarim.
  • robokot  (25.05.18 00:10:55 ~ 00:22:02) 
kilin agzi yok ki beslensin:)

ben yillardir kullaniyorum, beslendigini ne gordum ne de hissettim. gogsumde kil falan da yok zaten, genetik mi ne? bacaklardaki killar da sabit kiloda. bi halt oldugu yok, merak etme. kendimle ilgili neden detay verdim ki? neyse efendim.
  • tomcruise  (25.05.18 00:52:02 ~ 00:58:09) 
rogaine benzeri birşey değilse çok da fark etmez.


  • e haliyle  (25.05.18 00:56:11) 
[]

Bu ayıp değil mi? (İş dünyası)

Biz bir aracı firmayız ve ofiste yabancılarla yazışmaları ben yapıyorum. Yurt dışındaki firma yanlış düzenlenen belge sebebiyle aracısı olduğumuz firmanın mallarına çıkış izni veremiyor (Suçlu onlar değil). "Yanlış düzenlenen belgeyi postalayın, düzenleyelim ve malların çıkışını yapalım." dediler. Yollandı ama yollanır yollanmaz bizim patron "m e b, şunları bir ara bakalım", "Şunlara bir e-posta at bakalım, gelmiş mi posta diye." diye diye günde 3-4 kez iletişime geçmek zorunda bırakıyor beni. Yurt dışındaki adam artık sinirden ağlayacak, küfretmiyor ama küfürden beter iğneleme yapıyor, aptala anlatır gibi "Alır almaz hepinize haber vereceğim, sizin gün içinde defalarca aramanız o postayı bize daha hızlı getirmeyecek." diyor. Bunları noktasına virgülüne kadar izah ediyorum bizim ofise ama çare yok. Az önce yine e-posta attım.

Bu tek örnek de değil, diğer işlerde de en iyi ihtimalle iki günde bir e-posta attırıyor, aratıyor diyebilirim. Hani, bizden cevap beklendiğinde anında cevap yazsak yüreğim gam yemeyecek. "X halledildiğinde dönüş yapacağız." cümlesinden anlaşılmayacak ne var?
Yav iş dünyasında normal mi bu? Ayıp değil mi? Yoksa Türk olarak yine odun olduğumuz bir konu mu bu?

 
patron kafasına akıl sır ermez. doğrusu makul biçimde darlamaktır ama onlar emir altında çalışmadıkları için kim olursa olsun sıkıştırarak iş yaptırabileceğimizi sanırlar. o yüzden he he de geç. imkan varsa aradım diye yalan söyle.


  • elorelia  (24.05.18 17:24:15) 
cahil patronların yaptıklarıdır bunlar. eger kurye ile gonderdiyseniz, ilgili siteyi acarak, belgenin son durumunu patrona gosterebilirsiniz.


  • for the record  (24.05.18 17:24:32) 
direkt sizin patronun odunluğu olmasın?


  • gkhncnzdgn  (24.05.18 17:25:39) 
senin patron eski kafadan. nato kafa nato mermer ve de ayrıca işsiz. Sende tekrar email atmayıp attım desen olmuyor mu veya aradım diyip arama tekrar. başında durup mu aratıyor.


  • Bysb  (24.05.18 17:27:28) 
benim patronun ağzından dürt lafı hiç düşmez. mail atılır, wechat üzerinden mail attık bak denir, ertesi gün cevap gelmemişse hatırlatma maili atılır. biraz zaman geçip yine sonuç yoksa telefonla aranır. dürt kelimesi devamlı kulakta yankılanır.

bu arada gerçekten merak ettim. malı onlar çıkaracakken sizin yanlış düzenlediğiniz hangi belge buna engel olabiliyor ki?
  • lazpalle  (24.05.18 17:40:42) 
benim müdür de böyle takıntılı oluyor bazı konularda, karşı tarafla onun arasında tampon bölge oluşturuyorum, gerekirse yalan söylüyorum.

"x bey, adamları en son aradığımda açıkça biz haber verene kadar tekrar aramayın dedi sert bir tonla, daha fazla azar yemek istemiyorum" diye kararlı bir şekilde söyle. "ben aramam kardeş istiyorsan sen ara" mesajını vermen lazım inceden inceden.

türkiye'de bu işler ittire kaktıra ilerliyor, iş yaptığın şirket dışı firmalara iş yaptırmak işkence. koskoca kurumsal dediğimiz akbankla bile en ufak şey için kaç kere görüşmek zorunda kalıyorum. sigortacılar, avukatlar; ikiletmeden iş bitirenini görmedim desem yeridir. bu açıdan patron işinin görülmesi için ısrar etmesi gerektiği gibi kodlamış kafasında. ben de nefret ediyorum ama ısrar etmek zorunda kalabiliyorum. yabancı şirket de bu kafada olabilir ancak sen durumdan rahatsız olduğunu belirt.
  • Bruce  (24.05.18 17:48:59) 
benim de öyle bir tane vardı.

iş bulup basmıştım istifayı o dönem. "dürt" "bunlar dürtmeden iş yapmaz" "mail at peşine ara" ağzından düşmezdi.

gerçekten ayıp ve işbilmezlik. başka bişey değil.
  • hakiki ssg  (24.05.18 17:51:51) 
Patronlukla ilgisi yok. Tamamen Türk insan yapısı işte. Benzer durumları her gün ben de yaşıyorum. Satın almacı, patron, satışçı vs hepsi aynı. Adama malzeme yolda gümrüğe girince haber vereceğim diyorum günde 5 kere arıyor geldi mi diye. Her defasında “gelir gelmez haber vereceğim” diyorum ama anlamıyorlar.

İşleri geciktirirler ya da sipariş geç verirler, yani hatalıdırlar ama böylece kendilerini tatmin ediyorlar “işin peşini bırakmıyorum kovalıyorum, elimden geleni yapıyorum” diye.

Aslında yalan duymak istiyorlar. Sen patrona de, mektup ellerine ulaşımş diye, bak bakalım sana bir daha o işle ilgili bişey soruyor mu :)
  • super kahraman olsaydim baba olurdum  (24.05.18 17:56:46) 
sadece patron şirketlerinde değil kurumsal firmalarda bile başına gelecek durumdur.

şöyle diyim, bir firmadan ürün gelecek ama bunun için devletten izin alınması gerekiyor. izni aldık tabi doğal olarak malzemeyi alacağımız şirketin de yaklaşık 1 haftalık prosedürü var. bu süreç de devlet kurumlarına bildiriliyor vs.

neyse ben bu süreci kendi müdürüme anlattım. o bi üstüne anlattı. en son bana tekrar arattırdı. ve noldu? adam azarladı beni. bugün 8. kişisin arayan, birdaha aramayın dedi. adam da sonuna kadar haklıydı. ben de sırıta sırıta kendi patronuma birebir anlattım. bir daha da bana ısrar edemedi birşeyi..
  • hosein  (24.05.18 18:07:34) 
tr'de sürekli dürtüklemeden hiç kimseye iş yaptıramayacağını deneyimleyen patronların geliştirdiği alışkanlıktır diyebiliriz. Aklı başında bir patronun klasik kafadaki şirketle profesyonel çalışan şirketin ayrımına varıp yerine göre hareket etmesi gerek.
Yabancı şirkete belki şuna benzer anlamda bir mesaj atabilirsiniz:
"Şirketimizin politikası / yöneticilerimizin talimatı gereği her gün mesaj atıp son durumu öğrenmekle görevliyim. Eğer bu durumun iş ilişkilerimizde sorun yaratacağını düşünüyorsanız bilgi veriniz."
Ya dürtmelerinizi bir daha dikkate almaz rahat edersiniz ya da "evet sorun yaratır" der siz de patrona söyler kurtulursunuz.
  • mikro patlama  (24.05.18 18:49:01) 
ayıp. ben böyle yapanlarla çalışmıyorum, o derece ayıp.


  • babilbaligi  (24.05.18 21:48:22) 
[]

Lütfen bana bunun gibi şarkılar önerin ^.^

Bu şarkıyı duyduğumdan beri dinliyorum.

www.youtube.com

Şarkıda hiçbir rahatsızlık yok, sakinliğin verdiği heyecan var, kan kaynatıyor resmen ama bir yandan da üzüyor sanki.

Bunun gibi şarkılar var mı dinlediğiniz?
Tamam, tür olarak adeta bir okyanus ama en azından siz daraltabilirsiniz seçenekleri :)

Hatta yan bir kaç örnek daha vereyim:

www.youtube.com
www.youtube.com


Evet, bunları duymayan kalmadı ama yine de tam olarak istediğim tarz diye söylüyorum, netlik açısından. Ama özellikle "You're Mine" gibi bir şeyler dinlemek istiyorum.

 
hepsi eski şarkılar. muhtemelen çoğunu biliyorsundur. yinede yazdım

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com
  • atalet momenti  (22.05.18 11:52:27) 
www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

ben çok karışık giriştim kusura bakma artık.
  • kablelvuku  (22.05.18 12:16:18) 
oscar and the wolf'un verdiği "ağlayarak dans etme" hissini başka müziklerde bulmak biraz zor. strange entity, princes, breathing, runaway falan dinle. hatta iki albümleri var zaten otur ikisini de dinle.

adet yerini bulsun, birkaç farklı şarkı da ben önereyim:

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
  • sir gawain  (22.05.18 12:41:06 ~ 12:50:10) 
rez


  • buiret  (22.05.18 13:40:54) 
[]

Yeni hoparlör aldım ama sürekli cızırdıyor.

Masaüstü bilgisayara USB girişli ikili hoparlör aldım. Kendi düğmesinden ses seviyesini ortalara doğru ya da son seviyeye getirince cızırtı duyuyorum. Sanki bilgisayarın içindeki işlemlerin sebep olduğu ses gibi. Kasanın arkasındaki girişe takınca da aynı, önündeki yüze takınca da aynı uğultulu gıcık bir ses çıkıyor.
Ürünü almadan önce denetmiştim mağazada ve sorun yoktu.

Nasıl çözülebilir bu sorun?

Windows 7 kurulu bilgisayarda. Aha, ürün de bu:
www.trust.com

 
Güç girişinde parazit oluyordur. Gücü bilgisayardan değil de adaptörle ayrı bir prizden alırsan düzelir büyük ihtimal. O adaptörü de bilgisayarın takılı olduğundan farklı bir prize takman gerekiyor


  • zombi  (21.05.18 12:58:42) 
@zombi: Patlatmasın hoparlörü? Şarj aletinin adaptörü uygun mudur? Ne fark ediyor ki aynı prizde olursa?


  • m e b  (21.05.18 13:10:31) 
Patlamaz, alacağı 5 volt şarj aletinden de. pc'deki fanlar parazit yapıyor olabilir.

Gücü başka yerden alarak bir dene, yani herhangi bir usb şarj cihazı. O da olmazsa hoparlörün jackini telefona takıp dene, telefondan bir medya çal yani.

Hala yapıyorsa kalitesi bu kadardır.
  • John Bloor  (21.05.18 16:03:58) 
[]

Bu caps/meme akımının kaynağı nedir?

Son günlerde çok görmeye başladım. Yenilmezler'le mi ilgili?

ibb.co
ibb.co

 
evet ve emin ol çok anlamsız.

edit: final spoiler'ı diyerek spoiler vermek aywgduyaıwd
  • proletarier aller lander vereinigt euch  (10.05.18 17:37:19 ~ 17:50:10) 
final spoileri

ama olay açısından memeler ile bağlantısız bence de.
  • elorelia  (10.05.18 17:44:18) 
[]

Bu paraların değerli olup olmadığını nasıl anlayabiliriz?

Bir tanıdık böyle paralar bulmuş köy yerinde, ev temeli kazarlarken.
Ne yapsın sizce bunları? Gerçek midir bunlar?
Gerçek olsa bile değerli midir ki?


 
en yakın müzeye götürün. onlar size değerinde ödemesini yapar.

bunun dışında tarihi eser alım satımı yapmak suçtur. 5-10 tl edecek metal paralar için yıllarca hapis yatmak var işin ucunda.
  • angelofdeath  (04.05.18 16:45:50 ~ 16:46:57) 
@angelofdeath: Şu an hiç kimseye güven yok. Gerçekten değerlidir mesela ama kendisine gösterilen polis ya da ilgili kişi yalan söylemez mi? Yoksa en başta ilgili yerlere götürmesini söyledim zaten. Devlete ait müzelere mi sorulmalı bir de? Çünkü aklıma sadece müze ya da polis geliyor.


  • m e b  (04.05.18 16:55:15 ~ 16:55:47) 
eski paraları parlatmaya uğraşmamak lazımmış, hasar görüyormuş.
akılınızda olsun.

* müzeye götürcen tutanakla teslim edicen. götürmeden fotolarını da çekersin.
  • herhaltibiliyoring  (04.05.18 16:56:08 ~ 16:57:23) 
@herhaltibiliyoring: Devlet ya da müze para vermez mi bunu bulanlara?


  • m e b  (04.05.18 17:01:49) 
veriyor işte. müze bir değer biçiyor. belli bir yüzdesini getirene ödüyor.
@angel da yazmış.

  • herhaltibiliyoring  (04.05.18 17:03:54 ~ 17:05:06) 
tarihsel acidan degerli. ama para olarak pek sanmiyorum. elinizde iki tane varsa daha da dusuk ihtimal yuksek bir meblag kazanmaniz. paralar gercek duruyor. arkadaslardan biri apollo sanirim. tarihine, durumuna ve nadirligine gore degisir ederi.

uzman degilim ama 10 dolarin uzerinde ederi olan para bulmak biraz zor. herhangi bir muzeye gidip tutanakla teslim edebilirsiniz. zaten size odeme yapilirken de paranin detaylari tarihi, vb. de yazilir. ona gore ufak bir internet arastirmasiyla ederini de ogrenebilirsiniz.
  • tanaka  (04.05.18 19:23:16) 
Türkiye'yi baştan sona 100 metrede bir toprağı biraz eşeleyerek dolaş, bu paralar gibi binlercesini bulursun, öyle maddi getirisi olan bir değeri yok, ha altın gümüş para bulursun orası ayrı.


  • angelus  (04.05.18 19:28:54) 
Merak ettim ne olduklarını duyuruyu günceller misiniz gittiğinizde ya da ne olduklarına dair herhangi bir bilgi edindiğinizde?

(bkz: reserved)
  • tey tey  (04.05.18 20:32:21 ~ 20:32:43) 
-Tarihi eser buldum ne yapmalıyım?
Taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarını bulanlar, malik oldukları veya kullandıkları arazinin içinde kültür ve tabiat varlığı bulunduğunu bilenler veya yeni haberdar olan malik ve zilyetler, bunu en geç üç gün içinde, en yakın müze müdürlüğüne veya köyde muhtara veya diğer yerlerde mülki idare amirlerine bildirmeye mecburdurlar.
Kültür ve tabiat varlıklarıyla ilgili olarak bildirim yükümlülüğüne mazereti olmaksızın ve bilerek aykırı hareket eden kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bildirimi yapılmamış olan kültür ve tabiat varlığını satışa arz eden, satan, veren, satın alan, kabul eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

- Bulduğum tarihi eseri müzeye götürsem para alır mıyım?
Korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı olup olmadığını, müzeye alınacaklarla alınmayacakları tespit etmek ve müzelere alınmasına karar verilmesi durumunda kıymetini belirlemek için müze uzmanları tarafından “ Değerlendirme ve Kıymet Takdir Komisyonu” oluşturulur. Müzelere alınması uygun görülen eser için komisyonca belirlenen maddi bedel eseri getiren şahsa ödenir.

www.kulturvarliklari.gov.tr
  • Lim5  (04.05.18 20:46:52 ~ 20:47:08) 
@tey tey: Tabii ki. Ben kendisiyle iletişime geçip burada yazılanları aktaracağım. Güncelleme yaparım bunun ışığında.

@Lim5: Çok teşekkür ederim, bağlantı adresi çok faydalı oldu.
  • m e b  (04.05.18 21:16:00) 
[]

Pasaport çıkartma masrafı kime ait oluyor?

Bir iş dolayısıyla yurt dışına çıkma ihtimalimiz var ve patron bana pasaport çıkarttırmamı söyledi. Kenarda dursunmuş, yurt dışına çıkarsak hemen gitmiş olurmuşuz beklemeden. Gelin görün ki ben "Bu masraf kime ait olacak?" diye soramadım iş dünyasına hala alışamadığımdan.

Kime ait oluyor bu masraflar bütünü; bana mı, şirkete mi?
Sonuçta bu gitme durumu şimdilik %50 ihtimal ve durduk yere de çıkartmak istemem kendimi zora sokup.

 
Git sor niye cekiniyosun?


  • eksi sozlukte eksiyen adam  (03.05.18 23:25:43) 
@eksi sozlukte eksiyen adam: Belki bana aittir de ölücü gibi davranmayayım diye soruyorum buraya :)


  • m e b  (03.05.18 23:32:22 ~ 23:32:58) 
teknik olarak pasaport bir kimlik dolayısıyla masrafı da size ait olur. fakat şirket için yurt dışına mutlaka sizin gitmeniz gerekiyor gibi bir durum varsa vize ve biletlerin yanında pasaport masrafını da karşılasınlar bir zahmet. gidip sorun+1, zorunluluk olmasa bile karşılayabilirler sorunca.


  • nrmnm  (03.05.18 23:32:32 ~ 23:33:43) 
@nrmnm: İşi yapan adam, ben sadece çevirmen gibi olacağım yanında.


  • m e b  (03.05.18 23:34:38) 
Biz personeli yurt dışına göndereceksek pasaport parasını karşılıyoruz. Kimisine 10 yıllık aldık kimisine 1 yıllık. Şirket karşılamali bence.


  • elorelia  (03.05.18 23:41:26) 
Bizim şirket 2 yıllık olanı karşılıyor


  • dragons  (03.05.18 23:48:07) 
pasaportla ilk seyahat iş seyahati ise şirket karşılar.
şirketin keyfi için 600-700 tl sen niye veresin ki?

  • japon askeri  (04.05.18 00:12:12) 
yurt dışına çıkma ihtimalim yüzde 10'un altında olmasına rağmen 10 yıllık pasaportu şirkete ödettim. 3-4 senedir de iş için yurt dışına çıkmadım. keyfime göre gezerken kullanıyorum :)


  • washe  (04.05.18 00:16:01) 
Sirket odemek zorunda degil ama odemesi genelde yazili olmayan kuraldir. Cogu pasaport olmasini sart bile kosar.


  • ThomasJefferson  (04.05.18 00:52:36) 
Şirkete yaz gitsin.


  • kumulatifvergimatrahi  (04.05.18 07:53:52) 
Şirketten çıkart dedilerse net şirketin karşılaması gerekiyor / beklenir.

Direk patrona soramıyorsan muhasebeye sor. "X Bey pasaport çıkartmam gerekli olduğunu söyledi, masraflarla ilgili neye dikkat etmem gerekiyor" diye. Onlar söylerler. En kötü "bizim şirkette yok öyle bir şey derler" o zaman da patrona ters yapmamış olursun :)
  • burfak  (04.05.18 11:19:14) 
Isyeri istemis, onlarin karsilamasi lazim.
Git sor, niye cekiniyorsun.

  • chitosan  (04.05.18 12:30:06) 
[]

E-posta senkronizasyonu konusunda yardım

Günaydın.
Kısaca anlatacağım. Elimde şirket telefonu ve bunda da şirketin kendi alan adıyla şahsım için oluşturulmuş e-posta kurulu. Ancak ofisteki bilgisayardan gönderdiğim e-postalar telefondan, telefondan gönderdiğim e-postalar da bilgisayardan görünmüyor. Sadece gelen e-postalar sorunsuz ama giden e-postalar senkronize değil. Yazışmaları telefondan yapmam gereken zamanlar oluyor haliyle ama kişi listesini bile öngöremeyen bir telefonla ben ne yapacağım bu durumda?

Teknik olarak işe yarar mı bilmiyorum ama ofiste MS Outlook, telefonda ise telefonun kendi e-posta uygulamasını kullanıyorum. Acaba Outlook uygulamasını telefona kursam senkronize olur mu e-postaya dair BÜTÜN HER ŞEY?

 
imap ya da exchange olarak kurarsanız iki tarafta da sıkıntı kalmaz. en az bir tanesi pop3 kurulmuş gibi duruyor. outlook uygulaması da çare olur gayet güzel çalışıyor eğer exchange ise. ama iphone native posta da exchange destekler.


  • ozdek  (27.04.18 09:40:00) 
@ozdek: Teşekkürler bilgi için ama Exchange ne oluyor? Şimdi, Outlook uygulamasını indirsem ve şirket e-postasını ve şifresini girsem senkronizasyon olacak mı? Çünkü mümkünse uğraşmadan doğrudan kullanayım, ek ayarlara gerek olmasın istiyorum da.


  • m e b  (27.04.18 09:46:52) 
@camussar: Maalesef çözüm değil, sabah denedim ve sonuçsuz kaldı. Yine sadece gelen postalarda senkronize oluyor, gidenlerde değil.


  • m e b  (27.04.18 14:38:52) 
kurulumda giden eposta ayarlarını pop3'e göre yapmışsınızdır. onu imap olarak düzeltin hallolur. ayarlar için mail hizmeti aldığınız şirketin sitesine göz atabilirsiniz.


  • nrmnm  (27.04.18 14:42:21) 
[]

Ali, Veli'ye kötü bir şey sundu ve Veli de kabul etti diyelim...

Böyle bir durumda, suçluluk Ali ve Veli arasında yüzdelik olarak paylaştırılırsa sizin gözünüzde bu oran nasıl olur?
Hukuki yönden suçluluk sormuyorum tabii. Mesela Veli sigara içmiyor ama Ali ona sunduğu ve arada da ısrar ettiği için Veli kabul ediyor ve ilerleyen zamanlarda sigara bağımlısı oluyor. Ali'nin, Veli'nin aklına karpuz kabuğu soktuğu durumları, Ali'nin sunduğu öneriler sonucunda Veli'nin kabul ederek zarar gördüğü durumları diyorum yani.



 
Veli'nin irade göstermesine engel bi rahatsızlığı yoksa suç tamamen Veli'de.


  • angelus  (22.04.18 22:15:37) 
Ben bir arkadaşımı lol e başlattım. İlk oynarken kızıyordum "lan ona basma buna basma" sonra çocuk bay bağımlısı olmuş. Okulu uzattı. Ben ise oyunu azaltarak bıraktım. Suç arkadaşta. Son 1 hafta arkadaş ortamında sigara içtim alkol aldım ama beğenmedim. Sonraki gün gittim meyve suyu içtim onlar alkol alırken. Yapan kişinin iradesi güçsüz ise diğerlerini öne sürmeye gerek yok.


  • latsc  (22.04.18 22:22:11) 
[]

Klasikçi misiniz, yenilikçi mi? (Sanatsal anlamda)

Biraz açayım sorumu. Mesela şiir ve şarkı, benim için ölçülü, uyaklı olmalı. Kitaplarda olay-zaman-mekan, gerçeğe uygun şekilde ya da oluşturulmuş hayal dünyasında belirli bir düzende ilerlemeli. Klasikten kastım bu, geleneksel tarz yani. Peki sizin beğeninize hangisi daha çok hitap ediyor? Örneğin serbest şiirler, bilinç akışı tekniği ile yazılmış romanlar ya da nakaratı, uyağı olmayan şarkılar da hoşunuza gider mi GENEL olarak?




 
Anlam önemli benim için. Yenilikçiyim.


  • dissendium  (19.04.18 22:04:41) 
Klasikçiyim, adı intihale karışmamış tek Türk şâiri olan, şiirleri 16. yüzyılda İtalyancaya çevrilen ve Martin Luther'i, Sebastian Frank'ı ve Erasmus'u etkileyerek Rönesans Avrupası'nın doğuşunda mühim bir rol oynayan Türk şiir dilinin kurucusu Yunus Emre'nin büyük hayranıyım :)


  • lafıolmaz  (19.04.18 22:11:35) 
Oncelikle resim ve heykelde az biraz bir bilgim var ama cogunlukla sanattan anlamiyorum. Hele, edebiyatta fecaatim. Bilgimin olmadigi asiri cok konu var.

Cok fena klasikciyim. 1920, hatta kasayim 1950 sonrasi sanat akimlarinin cogunu anlamiyorum.

Ozellikle, bilinc akisi teknigi karman corman, anlamsizca daginik ve "Eee, ne oldu simdi yani" geliyor. Bir de benim icin olay orgusu cok onemli. Ic dunyalarini miril miril dusunceleri uzerinden degil, olaylar uzerinden gormeyi daha cok seviyorum. Birkac istisna disinda bilinc akisi daha cok bilinc ishali gibi geliyor bana.

Illa goz, kulaga hos gelsin derdinde degilim. Estetik kaygim yok. Cok kuralli olmasini aramiyorum. Dadaizm yeri geliyor anlamli olabiliyor ama modern sanatta genelde eser sahibini kenara cekip "Kardes, derdin ne hele? Ne anlatmaya calisiyorsun. Bilal'e anlatir gibi anlat" diyesim geliyor. "Sanat halk icindir" kavgasinda degilim ama hatta bazi modern sanat turleri halki sanattan koparip kendilerini toplumdan soyutlamak, ustun hissetmek icin yapiliyormus gibi geliyor.

Modernist cizgide anlami anlamadigim, icerigi cozemedigim icin sevmiyorum.
  • aychovsky  (19.04.18 22:54:16 ~ 23:04:08) 
Ben sanatta biçim/biçemden ziyade niteliğe bakıyorum. Zaman ve yaratıcı pek etkili değil degerlendirmelerimde. Ama çoğunlukla klasik eserleri beğeniyorum.


  • Amaranta ursula  (19.04.18 23:26:15) 
[]

Sürekli fare kullanmaktan dolayı bileğin acıması

İşte sürekli bilgisayar kullanıyorum. Haliyle de fare kullandığım elimin bileğindeki kemik kıpkırmızı oluyor ve acıyor. Siz ne yapıyorsunuz buna engel olmak için? Bilek yastığı varmış galiba ama işe yarar mı o? Alternatif çözümlere de açığım.




 
benzer sorunlardan muzdarip haldeyken logitech m570 ile trackball alemine giriş yaptım, 1,5 senedir kullanıyorum, eskisi gibi ağrı sızı kalmadı. 1-2 saat sonra alışıyorsun kullanmaya, zorluğu da yok.
www.google.com

alttaki çözüm de mantıklı ama fareyi tutma konumundan bağımsız olarak bileği sağa sola hareket ettirmek, eklemden bükme hareketi yapmak da rahatsız edici olabiliyor. eğer bu sebepli bir ağrın varsa çok da faydalı olmayabilir.
ayrıca alacağın kaliteli bir mouse 70-80 lirayken 2 katını tek seferde vermen, aşacağın sorunu düşününce bence değecek bir yatırım olur. bu işin sonu karpal tünel sendromuna da varabiliyor, o zaman keşke alsaymışım demezsin umarım.
  • Bruce  (18.04.18 21:20:26 ~ 22:17:01) 
Daha ucuz yöntemler yok mu yav? :))


  • m e b  (18.04.18 21:35:12) 
ben uzun yıllardır desteği bileğime değil masanın bittiği yere, bilek ile dirsek arasındaki kolun yumuşak kısmını koyarak ağırlığı oraya vererek gayet sağlıklı bi şekilde devam ediyorum. yönlendirme için de bileği tamamen değil de bilekten destek alarak parmakları bütünsel olarak kullanarak yapıyorum.

cümle baya sintakslı ama idare et. düzeltemem şimdi :)
  • zebragibi  (18.04.18 21:44:33 ~ 21:45:33) 
[]

Böyle bir durumda ne yapılabilir?

Yabancı bir arkadaşın Türkiye'deki oturum iznini uzatmaya çalışıyoruz. Ama kendisi yurt dışında şu an ve ilgili devlet birimine (İl Göç İdaresi) ulaştığımızda siteden halledebileceğimizi söyledi. Geçen haftadan itibaren sürekli ama sürekli hata veriyor site. Telefonlara zaten bakan yok. Ben de Fatih'teki yere gittim. Binanın daha girişinde ekmek kuyruğu gibi sıra var ve üç görevli ilgileniyor bu sırayla ve ondan sonra içeri alıyorlar.
Sıraya girdim. Tam sorumu sorarken görevli kadın sözümü kesti ve arkamdaki yabancı şahsı öne geçirdi, onunla ilgilendi. "Ya beyefendi müsaade edin de geçsinler!" dedi sesini yükselterek, bir şey demedim.
Sonra onun işi bitti ve sıra bana geldi:
-Merhaba, yabancı bir arkadaşın oturum iznini uzatmak istiyorum ama int-
+İnternetten yapacaksınız!
-İnternetten yapmaya çalışınca pasaport hatası alıyo-
+O herkese öyle hata veriyor.
-İşte o yüzden geldim ben de. Acaba buradan rand-
+Buradan randevu vermiyoruz!
-İyi de ne yapacağız o zaman? Mümkün değil, işlem yapılamıy-
+Ya beyefendi buradan randevu alamıyorsunuz!!!!!!
-Neden bağırıyorsunuz acaba? Kibar olamıyor musunuz?
+Bağırmadım ki.
-Evet, sesinizi yükselterek ve başınızdan savarak konuşuyorsunuz.


Bu sırada yan sıradaki diğer görevli kadın geldi ve bana:
+Beyefendi, siz önce kulaklığınızı çıkarın da öyle konuşun ve sıranızı bekleyin!
-Kulaklıkla ne ilgisi var? Birincisi, müzik çalmıyor ve sizi duyabiliyorum. İkincisi, çalsa da benim için fark etmiyor o kulağım sağır ve diğer kulağım zaten boşta ve duyabiliyorum. Bana bağırarak konuşuyorsunuz. (Evet, mala bağladım sinirden.). Üçüncüsü, sıra zaten bende!
+Lütfen BUNA (diğer görevlilere beni gösteriyor) cevap vermeyin, diğerlerinden devam edin.
-Ne demek "Buna cevap vermeyin"? Sıra benim ve bir şey soruyorum ama insanların yüzüne bakmıyorsunuz.

Sonra bir diğer görevli geldi "Abi ne istiyorsun sen?" dedi, anlattım ama tek dediği cevap "İnternetten yap." oldu.


Bu tiplerin üçü oradaki yabancılara nazik nazik davranırken Türklere karşı nezaketten yoksun şekilde cevap vermesi de deli etti beni. O iki kadını CİMER ya da BİMER'e şikayet etmeyi düşünüyorum ama yanlış mı olur acaba? Tamam, dışarıdan Suriyeli profili çekiyorum giyimim ya da tipimle ama yine de haklı göstermez bu davranışlarını.

Sırf bu davranışları sebebiyle o kadar yolu yeniden gitmeyi düşünüyorum. Bir şey çıkar mı acaba?

 
boyle bisey basiniza geldigi icin uzgunum. ama bu tur kurumlar hayatindan bezmis boyle kaba insanlarla dolu. yanlis olmaz. sikayet edin ama bise cikar mi bilemiyorum.

bi farklisi basima amerikan konsoloslugunda geldi. turk polis randevu zamanim geldigi halde iceri almamisti. icerde neden gec kaldigimi sordular ben de anlattim. adamin surekli ayni seyi yaptigi ortaya cikti.
  • allanpoe  (12.04.18 16:36:53) 
siki dur cevap veriyorum : internetten yapacaksin ahahaha

evet sacma ama oyle. gittigin goc idaresine arkadasinin randevusu olsaydi bile zaten sen giremezsin. randevularla bile basedemiyorlar.

gelelim basvuru olayina: evet web sitesi duzgun calismiyor. evet randevu almak iskence ama tek yontemi bu.

oncesinde saglik sigortasi yaptirin, basvuru yaparken saglik sigortanin oldugu gun kadar basvuru yapabilirsin cunku.

sonrasinda formu kaydedip randevu almaya kasacaksiniz. (1 ay boyunca geceli gunduzlu siteyi refresh edip oyle yer bulabilmistim. o donem yine buradan konustugum birisi 2 aydir denedigini anlatmisti)

soyle birsey var; eger ki arkadasin burada olsaydi ve sistemden surekli deneyip randevu almayi basaramamis olsaydiniz, mevcut oturum ya da vizesinin de bitimine 1 hafta falan kaldiysa bizzat mudurluge gidip durumu anlatan dilekceyle randevu alabilirsin. ama sizin durumunuzda cevap : internetten yap :)

ayrica gitmene de gerek yokmus oralara kadar, cok iyi calisan bir musteri hizmetleri numarasi var (157ydi sanirim)
  • brkylmz  (12.04.18 16:54:44) 
Kafayı yedim ya okurken, salak kadının kafasını duvara sürtmek istiyorum şu an. Türkiye bunlarla dolu ne yazık ki. Bimer'e şikayet et gitsin.


  • i was made for you  (12.04.18 16:59:21 ~ 16:59:39) 
Meditasyon yapılabilir.
Malesef diğer insanların kabalığı sizin kontrol edebileceğiniz bir şey değil. Elinizden geleni yapmış olmak için şikayetinizi yapın tabii ama, aynı öğrenci işlerinde çalışan mutsuz ve gıcık kadın gibi bazı memurlar da böyle “birine faydası dokunursa ölür” hastalığına yakalanmış olabiliyor.

Şükürler olsun ki bunun kardeşi, sevgilisi, oğlu, komşusu, arkadaşı falan değilim diyerek gününüze devam edin derim ben.
  • sopiro  (12.04.18 17:26:03) 
[]

Şirket telefonunuz var mı?

1. Şirket telefonunuz var mı?
2. Varsa bunu mesai saatleri dışında iş konusunda iletişim için mi kullanıyorsunuz? Örneğin şu an e-posta gelse hemen cevap veriyor musunuz yoksa ertesi güne mi iteliyorsunuz?
3. Şirket telefonunuzu abartmamak kaydıyla kişisel olarak kullanıyor musunuz internet, konuşma paketi kaynağı vs olarak?


Şu an bende var, mesai saatleri dışında (tatil günlerinde de) e-posta cevaplamak ya da çağrı gelirse iletişim kurmak için kullanıyorum. Acaba böyle yanlış mı yapıyorum sizce yoksa olması gereken şey midir bu? Bir de ben hiç şahsi olarak kullanmıyorum ki bence etik olan da bu sanki.

 
1. var
2. çok acil değilse ertesi gün
3. kullanıyorum

10000 dk 10 gb paketi var. iş ve kişisel kullanımla bile bitmeyen bir paket olduğu için ve ayrıca şahsi telefonumdan daha yeni ve hızlı olması nedeniyle özellikle navigasyon için kullanıyorum.
  • japon askeri  (09.04.18 22:31:24) 
3ü de evet.
etik olan seninki de benim patronum mümkün olsa tamamen şirket hattımı kullanmami istiyor, arama için vs kullandığım da nadir. yoksa şirket hattına ekstra olarak ihtiyacı olan biri değilim, kendi faturalı hattım her şey için yetiyor.

  • damla sakızlı dondurma  (09.04.18 22:32:03) 
1. var hatta it personeli olduğum için şirkettekilere de ben dağıtıyorum telefonları.
2. mesai saatler içinde ve dışında bana ulaşmak isteyenler arar genelde. mail görsem cevaplarım. zaten olayı bu şirket telefonunun.
3. kesinlikle kullanmıyorum.

şirkete telefonlarını şahsi olarak kullanmanın etik bir yana yasal olarak bile sakıncası var. şirket bilgisayarı, e-mail adresi, telefonu şirkete aittir. şahsi işleriniz için kullanırsanız ve olur ya birisi size kafayı takarsa işten bile çıkartır bu yüzden. şimdiye kadar olmuşmudur ? hayır ama olmayacağı anlamına gelmez.

hepsini geçtim. bir uygulama kullanıyoruz telefon yönetimi için iki tıkla ben telefonunda bugun ne yaptın görebilirim.
  • delidir yakalayin  (09.04.18 22:37:58) 
Var.
Duruma göre değişir. Genelde aramaları açarım ama mesaj ve maillere o anki durumuma göre cevap veririm.
Şahsi telefonumun internet paketi bittiğinde kullaniyorum bazen. Dakika şahsi telefonda bile bitmediği için gerek duymuyorum ama bitse yine kullanırdim. Ay sonu çöpe gidiyor sonuçta. Ki paket seçerken en düşüğü secmistim bilerek.
  • elorelia  (09.04.18 23:12:04) 
1- Var
2- Duruma ve keyfime göre cevap veriyorum, vermem gerekiyor.
3- Kullanıyorum
  • roket adam  (10.04.18 03:56:29) 
3'ü de evet. 2. soru için; gelen eposta içeriğine göre acilse hemen cevap veririm, ya da mesajı aldığımı en kısa sürede cevaplayacağımı söylerim. Acil değilse ertesi günü bekler.Telefonun pranga haline dönüşmemesi gerekir.
Benim çalıştığım şirket telefonun kişisel olarak kullanımına da izin veriyor. Abartma kısmı yurtdışı kullanım ve özel servislerle ilgili. Yurtdışı iş gezilerinde harcaması elbette daha fazla oluyor ancak bunun için de yine özel paketi var. Özel servis kullanmamaya, yurtdışında isem telefonla veri indirmemeye dikkat ediyorum. Kendi cebimden harcarken neye dikkat ediyorsam o.
Etik sorunuza cevap olarak; eğer şirket bu telefonu size verirken kişisel kullanım için değildir diyorsa yaptığınız doğrudur.
  • SiyamkedisiZorro  (10.04.18 12:46:17) 
Şirket telefonu aldığımın 2. ayından itibaren normal hattımı kapattım. Aylık ne kadar fatura ödeniyordu unuttum. Şirket hattının amına koyuyorum.


  • legalize marijuana  (10.04.18 12:52:40) 
[]

Kendini bu dünyaya ait hissedememe durumu

Öncelikle gönül işlerine giriyor mu, bilmiyorum bu sorum. Çünkü bayağı karışık.

Ben kendimi hiç bu dünyaya ait hissetmiyorum. Hani böyle, şımarıklık için ya da "Her şeyin en iyisini hak ediyorum." mantığıyla demiyorum bunu. Hiçbir şeye aidiyet duygusu beslemiyor ya da birilerine aitmişim gibi bir şey hissetmiyorum. Bazen çok sevildiğimi düşünüyorum çevrem tarafımdan ama bazen bu yerle bir oluyor yine aynı çevrem tarafımdan. Bazen içimde kelebekler uçuşuyor, bazen (aslında genel olarak) bütün dünyanın yükü bendeymiş gibi bitkin, bıkmış hissediyorum. Bir gün çok güçlü ve her şeyin üstesinden gelecek kadar enerjik ve özgüvenli hissediyorum ama aynı gün içinde yenilmiş, her şeye geç kalmış gibi hissediyor, her şeyden elimi eteğimi çekesim geliyor. En mutlu olduğumu düşündüğüm anlar bir kibrit çöpünün yanması gibi, 10 dakika bile sürmüyor, yüzüm istemsizce düşüyor. "Aaa, ne olmuş? Hiç beklemiyordum!" diyeceğim bir şey de yok, hiçbir şey şaşırtmıyor beni,"Olabilir." diyorum. Bu, en sevdiğim kişi için de geçerli, beni hiç alakadar etmeyen ama bir şekilde varlığından haberdar olduğum kişiler için de. Geleceğe dair bir umut, bir beklenti ya da heyecan beslemiyorum hiç. Bu soruyu sorarken ölmüş olsam da aynı, 100 sene sonra ölsem de aynı benim için. Etrafımdakilerin genel hayat standartları ve alışkanlıkları peşindeyken bunların hiçbiri ilgimi çekmiyor. Hep uyumak, hiç uyanmamak istiyorum. İşsizdim, iş buldum, hem de her yönüyle çok istediğim bir işti. İlk gün "A, benim işim var!" dedim ama aynısı oldu yine, sanki 30 senedir çalıştım da onun bitkinliği var üstümde. Sabahları kalkmak, her gün aynı şeyleri tekrar tekrar yapmak, ömrü tüketmek vs. Sanki hayat bu değil. Yani böyle olmamalı diye düşünüyorum. Bunu bir aydır işe gidip bıkan birisi olarak da söylemiyorum. İşsizken de aynısını düşünüyordum. Kafamdaki dünya ütopik değil ama gerçek olamayacak kadar da zor gibi. Ne istediğimi, niye istediğimi bilmiyorum. Sanki hiç dünyaya gelmemiş olsaydım diyorum sürekli.

Biliyorum, toparlayamadım ama özetle hep ikili ve zıt hissetmekten, bu dünyada tam olarak kendimi bulamayaşımdan bıktım. Cahilce gelecek belki (ki cahilim) ama psikolojik desteğin çözüm olacağına inanmıyorum, çünkü "A, böyle hissetme. Sen değerlisin, sen bireysin. Kendini olumla!" minvalindeki şeyler bana göre masalla aynı.


Şükürler olsun ki soruma geldim: Siz de böyle hissediyor musunuz? Üstesinden geldiniz mi?

 
  • Amaranta ursula  (08.04.18 22:52:51) 
Ben de böyle düşünüyorum ve çözüm bulamadım.


  • tabirimekruh  (08.04.18 22:57:33) 
Direk soyleyecegim, depresif bir donemdesiniz diye dusunuyorum. Agir bir kelime, fakat kimseye dusundugumuz kadar uzak degil. Sizin durumunuzda is bulmak da ilac olmamis cunku aradiginiz sey farkli, ne aradiginizi buyuk ihtimal siz de bilmiyorsunuz, ve sadece buldugunuzda fark edeceksiniz fakat o zamana kadar, bu donguden cikamayacaksiniz gibi gorunuyor. Belki aradiginiz birisi, veya kendi icinizde bir sey, bunu kendinize sorun. Bir kac yil sonra kendinizi nerede goruyorsunuz? Gercekci bir sekilde cevap verin. Bir de, nerede gormeyi yeglersiniz? Buna da gercekci bir cevap verin, "marsta koloni kurmusum" veya "tum dunyayi geziyormusum" gibi degil. Bazen hayatin gidisatina kendimizi o kadar cok birakiyoruz ki, ayni anda o kadar cok sey yapip aslinda hicbir sey yapmiyoruz ki aslinda ne istedigimizi, kim oldugumuzu, nerede oldugumuzu unutuyoruz. Oylesine yasiyoruz gibi oluyor. Bu da "ait olmadigimiz" bir ortama donusturuyor yasadigimiz yeri, cok normal, cunku aslinda bu ortamda yasamak istemiyoruz ki, sadece etrafin sartlarini kabul etmisiz.

Belki size cok uzak soylediklerim. cok yanlis anlamis olabilirim, oyleyse affedin, icimden gecenler bunlar.
  • mizore  (08.04.18 22:57:58) 
:)) tamamını okumadım, çok yorgunum ama büyük ihtimalle anladığım şeylerden bahsetmişsindir. Direk soru cevaplarına geçiyorum o yüzden.

Bu tür durumların üstesinden gelinmez, çok yorgun olduğum için sebebini sonra anlatacağım. Bu anlatmaya çalıştığın şeyin türlü türlü adı var hepsi de aslında aynı şeyden bahseder. Ve herbirinin de temel kaynağı ''eksikliktir'' ama çokcana-süreklilik halinde giderebileceğin bir eksiklik değil bu. Kolsuz olmak gibi mesela; ya öyle yaşayarak buna alışacaksın, ya Allah'ın senden daha çok belalarını verdiği insanları görüp rıza göstererek sanki alışmamış da ''bu da iyi lan aslında'' diyerek rıza göstermiş gibi kendini dahi kandıracaksın(günüzmüzdeki insanlar bu sistemi kullanırlar) ya da hayatın ilizyonlarından faydalanacaksın(yani hayatın seni kandırmasına izin vereceksin-unutma hayat kandırır)

Çoğu insan böyle hisseder, kimisi zaman zaman hisseder sonra bir meşgale bulur unutur(yukarıda anlattığım sebeplerden)-sonra tekrarlanabilir kaygı silsilesi, ya da koşturmacaların arasında tekrarlanmayada bilir. kimisi ağırlığında boğulur intihar eder, kimisi de(çok azı) istese dahi hissedemez. Hayat bu, hayat köyden şehre inenler için böyle. Senden sonraki nesil eğer major bir düşüş olmazsa yavaş yavaş alışacak. nesilden nesile durum ilerler zaten ileri sanat bu meseleler yüzünden varolabiliyor.

Dedeme desenki çığlık tablosunu sana verelim karşılığında bahçeden topladığı 1 kilo domatesini verirse namerdim. Zamanla atlatılır.

edit: yuh ben yazana kadar 50 kişi(tam saymadım) yazmış hakikaten çok yorgunmuşum.
  • mete kudur  (08.04.18 23:06:44 ~ 23:08:33) 
20li yaslarimin ilk yarisi boyle hissederek gecti. Sevgilisizlik diye yuzeysellestirmek istemiyorum ama aidiyet duygusu nun sevgili ile kurulan bağın derinleşmesi ile olustuguna katiliyorum. Baglanma sorunum var kimseye deger veremiyorum dunya yansa umrumda degil muhabbeti birine deger verip baglaninca azalarak bitiyor ve dolayisiyla aidiyet hissetme durumu basliyor. Bu sevgili olmaz kedi olur, kedi olmaz sanat olur hobi olur, yillar icinde emek verilmis yatirim yapilmis bir sey olur sonra yine degisir baska bir amac olur.


  • passive aggressive  (08.04.18 23:07:55) 
Böyle hissediyorum ve çözümünü de bulamadım. Çünkü çözümü yok. Birileri bizden önce bir "düzen" kurmuş ve şimdi geride kalan insanlık olarak bu kurulan sisteme uymak zorundayız. "Ben dünyayı gezecem yavvv" diyemiyoruz çünkü onun için bile para lazım. Adam sana vize bile vermez en basitinden... ben de anlamıyorum senelerce çalışıp aynı şeyleri yapacak olmanın insanları nasıl delirtmediğini mesela.

Ben de bu dünyaya ait hissetmiyorum. Sevgilim var ve ona aidim ama. Onunlayken mutluyum bi, sadece onunlayken nefes aldığımı hissediyorum. O olmasaydı çoktan öldürmüştüm kendimi bence. Hayatın kendisine tahammül edemiyorum. Bazen "ya nolcak acaba ilerde" gibi merak ettiğim oluyor ama genelen "bir bok olmaz bu hayat böyle sikko" diyorum.

Etraftakilere anlam veremiyorum. İnsanları tatmin eden şeyleri anlamıyorum, kovaladıklarını, konuşmaya değer bulduklarını.

Böyle yani çözümü yok. Süzülüyoruz boşlukta.
  • dedi ayca  (08.04.18 23:14:55) 
Benim için bu, canımın istediği bir şeyi, canımın istediği zaman yapamamaktan kaynaklanıyor.

Aslında biraz harekete geçip içimizde bulunduğumuz durumdan çıkmak için çabalasak, daha fazla keyif alabileceğiz. Çok büyük şeylerden bahsetmiyorum. Örneğin; bir hafta sonu kıçımı kaldırıp tek başıma da olsa günümü kumsalda geçirmek inanılmaz rahatlatıyor beni. O ruh haliyle 3-4 gün kendime geliyorum.

Öte yandan duygularımıza çok fazla kontrol şansı veriyoruz. Mutluluk ile mutsuzluk arasında gidip gelmeye çalışıyoruz sürekli. Halbuki bir durup mutlu olduğumuz anın sadece tadını çıkarsak, ötesini berisini düşünmesek, mutsuz anlarımızın yıkıcılığını da bir nebze azaltabileceğiz, bu kadar dramatik olmayacak. Arınmak lazım biraz.
  • cikmaz sokaktan cikagelen cocuk  (09.04.18 00:50:48) 
Çok derin mevzu esasen. Evrim hakkında kitaplar devirirken her satırdan sonra biraz daha yaklaştığım enteresan bir halet-i ruhiyeydi. Yine de dünyevi hırslar insanın doğası ve küreselleşmeyle birleşerek hafife alınmayacak boyutlarda insanı etkisi altına alabiliyor. Bu bir yandan kötü, senin benim gibi hissedenler için de antidot gibi bir şey. Mutlaka seni tetikleyecek dünyevi ihtirasların vardır, onlara yönelmeni tavsiye ederim kısa vadede mutluluk için. Sonuçta kendine bu dünyaya en aitim diyenin bile stabil bir tatmin seviyesinde seyretmesi imkansız, biraz daha iyimser yaklaş. Çoğu insan kendini amaçları olduğuna inandırmış bir şekilde amaçsız yaşıyor.


  • perfectum  (09.04.18 01:01:41 ~ 01:05:19) 
Bunun tek çaresi olgunlaşmak. Deneyim yaşadıkça ve sorumluluk aldıkça aşılan bir durum.

Sorumluluk almaktan kastım: Bir işi üstlenmek yerine getirmek, getirtmek.
Deneyim: Karşılaşılan her türlü zorluklar deneyimdir. Aştıkça deneyimli olursun.

Kendinle fazla ilgili olabilirsin. Sana muhtaç birini bul, bir hobi bul, tutku bul. Bunun sorumluluğunu al. Mutlu olmasan bile kendini daha iyi hissedeceksin.
  • idexo  (09.04.18 08:45:48) 
Boyle hissediyorum. Ustesinden kalici olarak gelemedim. Anlik uzaklasmalar olabiliyor sadece bu ruh halinden. Cok sevdigim, kendime cok yakin buldugum yazarlar var, onlari okuyunca, gercek dostlarla/sevgiliyle ici dolu anlamli sohbetler edince (ki bu da gundelik hayatta aslinda nadir olabilen bir sey), gunesli acik havada nereye gittigimi dusunmeden sokaklarda yuruyunce, sokak kopegi sevince/besleyince vs anlik olarak uyusturabiliyorum kendimi o hisse karsi ama sonra aynen geri geliyor. Gecebilecek bir sey olmadigina, bende bir bozukluk/eksiklik olduguna ikna olmus durumdayim.


  • saçdemeti  (09.04.18 12:31:03) 
Siz bu durumdan kurtulmak istemiyorsunuz, çünkü böyle yapmak çabalayıp didinmekten ve hayata tutunmaktan daha kolay. Bunun için de psikolojik destek benim için masalla aynı diyorsunuz. Hiç denediniz mi? Hiç terapi aldınız mı veya hiç psikiyatra gittiniz mi? Gitmişseniz bile sizin için doğru uzmanı bulamamış olabilirsiniz. Denemediyseniz mutlaka denemenizi ve bir an önce bir psikiyatra görünmenizi tavsiye ederim.


  • playing star again  (09.04.18 13:31:14) 
[]

Gümrük beyannamesini anlamayan Çinliye ne yapabilirim?

Çalıştığım firma Çin'den mal getirtecek. Çinli firmaya "Sizden iki belge istiyoruz. Biri fatura, biri de gümrük beyannamesi." diyoruz daha doğrusu diyorum ama Çinli adam mümkün değil, anlamıyor ya da ben anlatamıyorum.
Faturayı hazırlıyor ama beyanname namına bir harekete geçmiyor.
Hep alakasız belge örnekleri atıyor. Çince yazılmış beyanname örneği atıyorum, "Bakın, böyle olmalı." diye ama adam "Bana attığınız PDF düzenlenmiyor, çabalıyorum ama değiştirmesi çok zor." diyor. Başka şekilde anlatıyorum, "Tamam." diyor ve alakasız belgeler düzenlemekten bahsediyor. Bazen bir cümle kuruyor, ben parçaları birleştirmeye çalışıyorum anlamlı hale getirmek için. Getirteceğimiz malların fotoğrafını atıyor, "Bu konuyu yarın konuşalım." diyor. Haliyle de bizim taraf sinirleniyor ve yeni başladığım için de "Acaba sen mi anlatamıyorsun, yoksa Çinli adam mı mal?" diyorlar.

İnternetten bakındım ama böyle bir örnek de göremedim. Bu beyannameyi bu Çinliye nasıl anlatmalı ki yük benim üstümden kalksın?
Çinlilerle ticaret yapmış olanlar cevap verirse süper olur deneyim açısından.

(Konuşmalar İngilizce geçiyor, evet.)

 
custom declaration dediğinizde anlaması lazım. google translateden çevirip yollamayı deneyebilirsiniz. gümrük beyannamesi istemenizi anlayamadım ben de :)


  • boyalı kuş  (30.03.18 18:00:39) 
muhtemelen gumruk islemlerini bir baskasi birim/kisi yaptigi icin konuyu bilmiyor olabilir.

ama eger ithalat yapacaksaniz ve onlar da ihracatci bir firmaysa, zaten hangi belgelerin gerektigini bilecekler ve size o belgeyi vereceklerdir.

firmanin gumruk islemlerini yapan kisi/birim/firmayi bulabilirseniz, size daha fazla yardimci olabilirler sanirim.

ben de cin ile is yapiyorum ve kendilerine hic soylemedim gumruk beyannamesi gerekecek diye. zira ihracat bir firmanin standart olarak hazirladigi bir belge o.
  • for the record  (30.03.18 18:02:07) 
biz de çin'den devamlı ürün getiriyoruz ama karşıdan hiç beyanname istemedik. yani gümrük müşavirinin veya gümrüğün böyle bir talebi olmadı. fatura, çeki listesi ve konşimento yeterlidir. kastettiğiniz konşimento mudur?


  • lazpalle  (30.03.18 18:19:42) 
Ben dış ticaret konusunda bilgili değilim, adam ne diyorsa onu çevirip yolluyorum, yazışmaları ben yapıyorum sadece. Bir de lojistik işleri bize ait, ithalatçı biz değiliz yani. Öyle sanıyorum en azından :(


  • m e b  (30.03.18 18:30:35) 
Customs declaration
Export exit form diyin

Anlamıyorsa müşavirden gizli bilgilerini kapatarak çin ihracat beyannamesi paylaşmadını isteyin

Bir de neden istiyor müşavir, sorgular mısınız?

Bir ihtimal de paylaşmak istemiyor olabilir
  • EasyTiger  (30.03.18 18:33:23) 
İthalatçı siz değilseniz ihthalat yapan firma ve müşaviri evrakları kontrol sdip teyit etmeden yükü yola çıkartmayın. Sorumluluğu ithalatçıya bırakın. Çin çok zor bir yer. Hem iletişim hem üçkapıtçılık bakımından vakalar oluyor


  • EasyTiger  (30.03.18 18:35:07) 
şimdi exw veya fob sipariş olsa da gümrükleme işlemlerini navlun firması yapar. exw veya fob olmasına göre ihracatçı veya ithalatçı bunun bedelini üstlenir. navlun firmasından bu konuda yardım isteyin. oradaki acenta vasıtasıyla bu belgeyi edinebilirsiniz veya oradaki acenta yükleyiciye derdinizi anlatabilir.

tabi ben hala neden oradaki gümrük beyannamesinin istendiğini anlamış değilim. belki gelen malın cinsi ile alakalı bir durum olabilir. ben ağırlıklı olarak elektronik parçalar üzerine çalışıyorum.
  • lazpalle  (30.03.18 18:37:00 ~ 18:37:33) 
customs declaration dediğinde anlamayan adama başka hiç bir şekilde anlatamazsın. bilmiyor demektir.
tavsiyem akreditif aç ve forma customs export decleration da ekle. mecbur öğrenip gönderecektir yoksa parasını alamaz.

  • kjswbdlkjfdlkj  (30.03.18 19:05:31 ~ 19:10:12) 
İnanın ki etrafta "customs declaration" diye dolanıp duruyorum. Yanında çalıştığım adam, yani patronum yaklaşık 20 senedir bu işin içindeymiş ama o da diretiyor bu belge lazım diye. Ben hiç bilmeyen biri olarak onu dinliyorum sadece. Çinli "Asistanım hazırlayacak" diyor, gönderdiği belge CO ve FA. Bu Çinli yüzünden gergin bir hava var ofiste dünden beri. "Asistanınızın hazırladığı belge nedir?" diye soruyorum, bana hazırlanan malların fotoğrafını atıyor. Bunca zamandır işsizim ve elin Çinlisi yüzünden moralim bozuk bir hata olacak diye. Hollanda ve diğer ülkelerle takır takır yazışıyorum, hiçbir sorun yok ama bu adam taş koyuyor.

Kusura bakmayın, ağlama duvarına çevirdim sanki burayı ama...
  • m e b  (30.03.18 20:18:47) 
gümrük beyannamesini isteyen patronunuzdan ve gümrükçünüzden daha önceki yüklemelerin evraklarını isteyebilirsiniz. Firmaları ve tutarları sansürleyip soracağınızı söylersiniz.


  • boyalı kuş  (30.03.18 21:54:00) 
[]

Şöyle bir oyun vardı...

Bilgisayardan mı, telefondan mı oynadığımı hatırlamıyorum ama sanki iki platformda da benzer oyunlar vardı. Oyunda, sana verilen boş bir dikdörtgen alanda fare ile bir kenardan bir kenara çizgi çekeceksin. Tabii bu sırada sağdan ya da soldan fırlayan o top sizin çekmekte olduğunuz sınıra değmemeli. Ancak bittikten sonra değebilir. Her aşamada oyun sana "Bu el toplam alanın %80'ini doldur." diyordu. Neydi bu oyunun adı? Flash oyunlardan da olabilir.




 
arcadeclassics.net

şunun benzeri bir şey oynadığımı hatırlıyorum. ismini bulamadım.
  • shezo  (27.03.18 22:31:31) 
volfied isimli bir dos oyunundan bahsediyorsunuz sanırım.


  • Tears of Devil  (27.03.18 22:32:58) 
Oyun jezzball, telefonda oynadıysanız da eski bir ericsson'da erix olabilir.


  • hedep  (27.03.18 22:37:00) 
Volfied.


  • Adramelekhh  (27.03.18 22:42:54) 
Çok teşekkür ederim ya, benim oynadığım tam olarak Jezzball ve Qix sentezi idi. Teşekkürler hepinize.


  • m e b  (27.03.18 22:50:24) 
Yılların karı soyma oyununu çok naif anlatmışsın.


  • neymis  (27.03.18 23:03:08) 
miss nude 96


  • kingcyrax  (28.03.18 15:27:58) 
[]

Mütemadiyen huzursuz uyumak, kötü rüya görmek

Ya ben son birkaç senedir hiç iyi uyuyamıyorum, rüyalarımda hep saçma sapan şeyler için bile cebelleşiyorum, rahat uyku uyuyamıyorum. Yatağım biraz eskidi ama ondan önce sağlam yataklarda da yattım ama hep böyle oldu. Rüyalarımda ya canlı bombadan kaçıyorum, ya bindiğim uçak düşecek gibi oluyor (hiç uçağa binmedim ama hep uçuyorum nedense ve yükseklikten korkuyorum), ya bindiğim feribot batıyor (boğulmaktan korkuyorum), ya elektrik kablosu fırlıyor ve bana değiyor (elektrikten de çok korkuyorum), ya kurşunlardan kaçıyorum ya da sevdiğim birçok kişiyle aptalca bir sebep yüzünden tartışma yaşıyorum ve uyandığımda berbat hissediyorum. İstisnasız hep böyle, hep kötü rüyalar.
Ya bir insanın en rahat ettiği faaliyette bile bir gün yüzü göremez mi?
Sanki biri bana "Rahat uyku uyuma inşallah!" diye beddua etmiş gibi kimsenin de ahını aldığımı düşünmüyorum. Niye böyle ki?


 
Uyku önemli, kalitesiz uyku sağlıklı değil. Bir doktora git hafif, güzel bir ilaç versin, bir süre kullan düzelecektir.


  • i was made for you  (24.03.18 22:36:47) 
Uyku apnesi varlığında kabus olayları artabiliyor. Bu anlamda bir araştırma yapabilirsiniz


  • delicevat  (24.03.18 22:43:11) 
Osho oku rahatlarsın


  • zifir nikotin karbon  (24.03.18 22:43:44) 
tecrübe ettiğim kadarıyla kıçın açıkta kalması durumu gerçek bir durum. ne zaman kötü rüya görsem vücudumun yarısı açıkta ve üşümüş halde oluyor. ona tabi birkaç sene demişsin bundan mıdır bilmem. ortam soğuksa sıkıntı ama.


  • ravenclaw  (24.03.18 22:58:39) 
@ravenclaw: Hayır. Yaz kış, hep üstümde battaniye vardır en azından.


  • m e b  (24.03.18 23:05:02) 
Yatmadan önce Melisa çayı,lavanta çayı gibi rahatlatıcı caylar işe yarayabilir bi dene istersen


  • ahada nick  (25.03.18 00:04:47) 
Sırt üstü yatıyorsanız öyle yapmayın yana dönerek dalın. garip ama ne zaman sırt üstü dalsam kabus görüyorum ben de.


  • nrn  (25.03.18 00:30:34) 
[]

İş görüşmesini berbat mı etmişim acaba?

www.eksiduyuru.com

Yukarıda bahsetmiştim. Bu iş görüşmesine gittim dün. Plastik ambalaj üreten bir firma idi. Görüşme yaptığımız adam bana İngilizce seviyemi sordu. Konuşabiliyor muyum, yazabiliyor muyum, satış yapabilir miyim gibi. Ben de "Yazma ve okumada gerçekten iyiyim ancak konuşma konusunda yalan söylemek istemiyorum; teknik/iş jargonu haricinde iyiyim, biraz körelmiş hissedebilirim ancak." dedim. Adam da böyle diyince başladı nasihat vermeye; yabancı kitap okumalıymışım, kendimi sürekli bu dile maruz bırakmalıymışım gibi gibi şeyler. Ben de "Haklısınız ancak bunları zaten yapıyorum. Benim kastettiğim şey teknik İngilizce idi. Yoksa zaten 5 sene Türkçe değil, bütünüyle İngilizce eğitim gördüm." diye karşı çıktım. O da "Bizim burada bir arkadaş var İngilizce biliyor, çağırayım da İngilizce konuşun." dedi ve ben de konuşabileceğimi söyledim. Ama o arkadaş gelemedi ortama ve adam da "Ben İngilizce bilmiyorum, bu yüzden seviyeni ölçemiyorum doğal olarak." dedi. Sonra CV'mi patronun değerlendireceğini ve olumlu olursa döneceklerini söyledi.


Bu arada bir de neden bunca zaman işsizmişim, yazık değil miymiş aileme. Bunları da saydı döktü ortalığa.


Şimdi şu tabloya bakınca berbat mı etmişim bu görüşmeyi?

 
Sende bir sorun yok. Seni bilip bilmeden yargılaması profesyonel bir hareket değil. Yine de ilk işin olacağı için kaçırmamaya bak.


  • dissendium  (08.03.18 14:59:05) 
ego tatmini yapan bir arkadaşmış berbat ettin diyemem. çağrılma ihtimalin var


  • hosein  (08.03.18 14:59:50) 
berbat etmişsin diye bir şey yok anlattığın kadarıyla. ama görüşmeyi yapan kişi net bir öküzmüş.


  • re noreno  (08.03.18 15:00:01) 
Adam oranın kimya mühendisi imiş. 50'li yaşlarda biriydi. Hatta kendisi de bana "Şu ana dek hep mavi yakalılar için görüşme yapmıştım. İlk kez üniversiteli biriyle görüşme yapacağım." dedi başlarda.


  • m e b  (08.03.18 15:02:34) 
yalnız, ingilizce bilmeyen birinin ingilizceni geliştirmen (!) için tavsiye vermesi de güzelmiş.


  • yemrem  (08.03.18 15:06:14) 
önceki duyurunuza istinaden soruyorum: maaş mevzusu noldu? sizden maaş beklentinizi sordular mı? veya onlar bir şey söylediler mi?


  • yemrem  (08.03.18 15:10:31) 
@acemi: Ama olmadığım gibi görünmeyi pek beceremem. Hayatta en sevmediğim ve yapamadığım şey de kendimi övmek. İş dünyası için olumsuz bir şey zannedersem bu davranışım.


@yemrem: Adam öyle bir soru sormadı. Bu konuya üstü kapalı değindiğimde ileride konuşulacağını söyledi.
  • m e b  (08.03.18 15:20:43) 
Seviyesiz öküzün teki, boşver. Bu sana ders olsun, kendine güvenmesen bile gülümseyerek "fena değil" dersin. Karşındaki seni ölçebilecek seviyedeyse bile yalan bir cevap olmaz bu.


  • SiyamkedisiZorro  (08.03.18 15:56:11) 
@yemrem'e katılıyorum, hevesini de kırmışlardır. Adam en azından İngilizce bilen birini bulup öyle test etmek istemiş. Benim İngilizcemi Türkçe konuşarak test etmek istemişti sevgili ASAM.


  • geçerkenugradım  (08.03.18 16:03:42 ~ 16:25:28) 
İşte bu işverenler yüzünden herkes advanced


  • turkuaz  (08.03.18 16:54:46) 
Öncelikle görüşmeyi berbat eden biri varsa o da İK görevlisidir. Senlik bir durum yok. Yaptığı yorumları da yaşına ver, ben hiç 50 li yaşlarda bir İK görevlisi olduğunu görmedim. Senden başka kimseden de duymadım. 50'den fazla görüşmeye gittim, bunların arasında çok büyük kurumsal firmalar da var ve hepsinin de İK görevlisi gençti. Senlik bir problem yok.


  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (08.03.18 17:09:51) 
tam bir zeka fakiriyle gorusme yapmissin. iki ayakli salagin laflari yuzunden kendini suclama.


  • diye yazdim ama hep yalan  (08.03.18 17:31:22) 
[]

Deneyimsiz biri "Ücret beklentiniz nedir?"e nasıl cevap vermeli?

Yarın iş görüşmesine gideceğim. Hiçbir deneyimim yok, piyasadan da haberim yok. İş pozisyonu ve tanımı şöyle:
Dış ticaret meslek elemanı: İlgili bölümlerden mezun, iyi derecede İngilizce bilen, yurt dışı satışlarını yapabilecek (İş öğretilecek), yurt dışı seyahat engeli olmayan...

"İş öğretilecek" denildiğine göre herhalde asgariden başlatırlar (benim açımdan sorun değil bu). Ama eğer böyle bir soru ile karşılaşırsam ne diyeyim?

 
Yabanci dil seviyeniz nedir?


  • ykyt  (06.03.18 14:14:12) 
1900 net olarak düşünüyorum de bence, ingilizcene de güveniyorsan.


  • Bruce  (06.03.18 14:16:32 ~ 14:17:05) 
ne verirlerse kabul et. ilerde seviye seviye arttırırsın. ya da çok başarılı olduğunda istediğin paraları kazanırsın. ilk başlarda aç gözlülük yapıp uçuk paralar isteyen genellikle istediği işi bulamıyor. sen de deneymisizmişsin zaten. bir başla da devamı gelir.


  • tragedystreets  (06.03.18 14:17:16) 
@ykyt: Upper-intermediate idi hazırlıkta ve eğitim dilim de %100 İngilizce idi bölümümde.


  • m e b  (06.03.18 14:17:32) 
@tragedystreets: Ben de öyle düşünüyorum. Zaten sadece yol ve yemek versinler, yeter ki deneyim sahibi olayım istiyorum ama iş jargonunda bu soruya nasıl cevap vereceğimi bilmiyorum.


  • m e b  (06.03.18 14:19:26) 
bruce'un dediği gibi diyebilirsin. sayı vermeyim diyorsan; yeni mezunum ve bir şeyler öğrenmeye hevesliyim. başlangıç için kendi kendime yetebilecek miktarda bir ücret benim için yeterli gibi bir şeyler diyebilirsin


  • washe  (06.03.18 14:32:16) 
Ben katıldığım eğitimde şöyle öğrenmiştim. Sesli olarak ihtiyaçlarını düşün ve belirli bir miktar belirle. Şunun gibi.

"Ben Kadıköy'de oturuyorum. İş yeri Beşiktaş'ta. Aylık yol masrafım 400 TL olacak. Ailemle yaşıyorum. Beslenme, barınma, giyinme ihtiyaçlarım 600 TL ediyor. Şu şu konular için 300-400 TL arasında bir masrafım olabilir. Bu nedenle en az 1400 TL benim için uygundur." gibi bir konuşma yapabilirsin. Çünkü böyle açıklayınca karşındaki kişi daha iyi ikna oluyor. Konuşmaktan çekiniyorsan asgari ücret de isteyebilirsin.
  • dissendium  (06.03.18 14:34:41) 
washe doğrusunu söylemiş, yaşadığın şehrin şartlarında kendine yetebilecek bir para iste ama.


  • buckminster  (06.03.18 14:35:26) 
kurumsal bir şirketse yüksekten gir çünkü kolay kolay ara zam olmaz. sonra her sene %8-%10 derken kuşa dönersin.
aile şirketiyse onların takdirine bırak, iyi bir performans ortaya koyarsan ara zamlarla filan kısa sürede yükselir.

  • kjswbdlkjfdlkj  (06.03.18 15:01:35) 
mutlaka prim şartlarını da sor.. yoksa iste. yurtdışı satış = prim


  • lupelius  (06.03.18 15:01:50) 
Kjswb ve lupe hakli. Ancak %100 ingilizce egitim gormus birisinin asgariden basla sonra isi ogrenince kademe atlarsin denmesi de is bilmezlik. Yurtdisi satis yapabilmen icin once kendini satman gerek. İngilizcene guveniyorsan ingilizce degerlendirmesi yapilmadan fiyat soyleme. Yurtisinda bulunmussan ve tecruben varsa onu kesinlikle masaya koy. İs ayrintilari ogrenilir ama suan onemli olan senin kendini nasil gelistirdigin. Beklentileri en kisa surede karsilayacagini ancak maasin da bulundugun ilin gerektirdiklerine ve ilgili pozisyondaki yetkinlere yakin olmasini sagla. Cunku 3-6 ay sonra isi ogrendim diceksin yazin haftasonu bi yere kaciyim bu yil yillik iznim yok diceksin ama elinde kuş gibi Para olursa bir yere gidemez uzulursun.


  • ykyt  (06.03.18 15:32:05) 
2000'den aç kapıyı. tecrübesiz bile olsan ingilizce bilen, ticaret okumuş adamsın, "asgariye çalışırım" havası vermek iyi değil. öyle verecek bile olsalar sen yine de biraz yükse söyle, orta bir yol bulursunuz. iş dünyası böyle, daima bir tık yüksek söylemelisin.


  • sir gawain  (06.03.18 15:32:52 ~ 15:34:34) 
Sonuc olarak kurumsal bir yer ise dil tazminati da vermesi gerekir. 2000 in altindaki ucretler cok komik.( 2000 de az aslinda) Asgari ucret teklif ederlerse o zaman niye sen? Asgari ucret deneyimsiz ve niteliksiz elemana verilir.


  • ykyt  (06.03.18 15:33:52) 
Bu arada, (dış) ticaret okumadım, bitirdiğim bölümüm uluslararası ilişkiler. CV'me bakıp da çağırmış olmalılar sonuçta.


  • m e b  (06.03.18 15:51:10) 
2500'de az isteme. asgari ücret 1600 lira. 2000 bile az. çünkü zamların da maaşına göre yapılacak takip eden yıllarda. 1. yıl sonunda maaşından memnun olmayan mutsuz bir çalışan olacaksın. zaten yetiştirilmek üzere denmiş. ingilizcen iyiyse kesinlikle ücretinden taviz verme.


  • naksidil  (06.03.18 16:05:10) 
Ben de en az 2000 TL diyorum. Çünkü kaç yıl üniversite okumuş birinin asgari ücret alması kadar saçma bir şey olamaz. Zaten eğitiminin de İngilizce olduğunu belirtmişsin. Yani bence şöyle söylemelisin " Tecrübem olmadığı için ücret benim için ikinci sıradadır. Benim için daha önemli olan kendime bir şeyler katmak ve tecrübe edinmektir. Ama prensip gereği asgari ücret kabul etmiyorum". Bir de önce onların ne verdiğini sor ki ona göre bir şeyler söylersin. Bu arada dış ticaret deyip geçme, bunun müşteri ilişkileri var, gümrük operasyonları, satış işlemleri, fuarlar vs. gibi bir sürü işi var. Bunları da öğrenirsen ileride seni kimse tutamaz. Bir de "Dış ticaret meslek elemanı" sözü biraz İşkur İşbaşı Eğitim Programı ile alım yapılmasını çağrıştırıyor. Umarım öyle değildir.


  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (06.03.18 17:03:55) 
@İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi: Evet, İşkur'dan ilanlara bakarken gördüm aslında. Orada birtakım tanımlı meslek isimleri olduğu için de o ifadeyi seçmek zorunda kalmış olabilirler, bilmiyorum. Ama İşbaşı Eğitim Programı ile ilgili ilanlarda bu açıkça belirtiliyor normalde ama bu ilanda öyle bir ibare de yoktu. Yarın belli olacak detaylar.


  • m e b  (06.03.18 17:50:22) 
Evet, muhtemelen dediğin gibi o ifadeyi seçmek zorunda kalmışlardır. Bazı işverenler, iş arayanlar İEP istemediği için oraya yazmayabiliyor da, yani kaçırmamak için de yazmamış olabilirler. Tabi bunlar benim düşüncelerim. Yarın sen yine de normal yolla mı yoksa İşkur destekli mi alacaklarını bir sor bence.


  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (06.03.18 18:53:17) 
Noldu gorusme nasil gecti?


  • ykyt  (08.03.18 15:39:57) 
@ykyt: www.eksiduyuru.com

Az önce açmıştım bu duyuruyu :) Kötü geçti gibi geldi bana.
  • m e b  (08.03.18 15:44:38) 
[]

Gemi adamı iş ilanları para tuzağı mı?

Kariyer ve diğer platformlarda sürekli "X bin dolar maaş + ikramiye" gibi iş ilanları var, iş arayanlar görmüştür büyük ihtimalle. Şimdi bu ilanlarda "Sertifikası olmayanlar için eğitim veriyoruz, eğitim kurslarına yönlendiriyoruz." deniliyor. Bu tür ilanlar ve maaşlar hem şişirme hem de bu tür kurslara kursiyer kazandırma amaçlı mı? Hiç deneyimleyen ve kesin bilgisi olan var mı acaba?




 
pek bilgim yok ama mesleki olarak böyle hard sell yapılan işler tırt oluyor. zaten çok karlı olsa millet akın ederdi bence. pompalanmasına gerek kalmazdı.


  • nick bulamadim  (27.02.18 16:38:45) 
evet. keriz avı. sana bunun %100 garantisini veririm, türkiye'de de denizcilik sektörü tamamen bitti.


  • Photographer  (27.02.18 16:40:00 ~ 16:40:20) 
para tuzağı evet. iki dayım da (yaşları 45-50 falan) 20-25 yıllık denizci. biri başmühendis, onun bile son yıllarda zaman zaman iş bulmakta zorlandığı oldu. sürekli olarak sektörün kötü durumda olduğunu söylüyor. denizcilik öyle 3 bin lira verip sertifika alarak yapılacak bir iş değil, alayı hikaye. ben de çocukken, ergenliğimde vs. hep istemiştim ama dayılarım özellikle "etme oğul" diyorlardı hep. gerçi bende zaten denizcilik okuyacak gafa yoktu matematik bilmiyodum ama olsun.


  • der meister  (27.02.18 16:44:00) 
kardeşim işini ayarladıysan, çalışıcam diyorsan bunlara 3 4 bin tl para kaptırana kadar, 1000 tl ye çıkartırsın cüzdanı.


bunun dışında bunlar sana iş miş bulamaz, ancak iş bulma vaadi ile para tırtıklarlar.

sen de iş bulamazsın çevren yoksa. sana bunun da garantisini verebilirim.
  • Photographer  (27.02.18 16:56:15 ~ 16:56:50) 
Alayı fasa fiso. Sertifika alma zorunluluğu var, o sayede para kazanıyorlar


  • MaNOfTheYear  (27.02.18 17:11:12) 
haberde okumuştum galiba. burada çalışmak için sertifika alman lazımmış, sertifikayı veren kim? yine bu adamlar. yani senden kurs, sertifika parası alıyorlar. sonra iş veriyorlar mı bilmiyorum. böyle bir tezgah var yani.


  • cemiyetin ünlü siması  (27.02.18 17:15:12) 
sertifika alabileceğin 123123 tane kurs var.

bunların sistemi şöyle. sen yol yordam bilmediğin için bunların tuzağına düşüyorsun.

bunlar toplam alacağın atıyorum 7 8 sertifika için senden 3500 tl para istiyolar

halbuki sen kursa gitsen vereceğin total 1000 tl.


yakayı kaptırdın mı kurtaramazsın.

adam sana 3500 demiyor, 1000 tl kurs parası diyor, sen arayıp sormuşsun kursu o da 1000 tl demiş sana , diyorsun en azından bunlar bana iş bulacak.

sonra şunun için 500 ver yoksa olmaz, bunun için 500 ver yoksa olmaz, şu sertifikayı da alman lazım yoksa iş bulamam sana(gereksiz sertifikalar), sağlık raporu için 600 tl vermen lazım(halbuki 150 tl falan alman galatada) böyle böyle böyle ne kadar yolabilirlerse o kadar yoluyolar.

hiç birinin meslekte herhangi bir yeterliliği yok. hep aynı 3 5 kişi fakat sürekli isim değiştirip kamufle oluyolar.

kanuni olarak iş bulabilmesi için o insanların uzak yol kaptanı olması lazım yani süvari, süvari olmak demek de denizde en az 15 sene kaptan olarak hizmet verip, aşırı zor sınavları geçebilmek demek.


hah diyelim ki sen 1500 tl tutan cüzdanı bunlardan 4.5 , 5000 tl ye çıkarttın.

iş bulma kısmına geldi.

bunlar bu sefer diyolar ki bana 1000 tl ver şu işe göndereyim sen. veriyorsun, gemiye gidiyorsun ilk limanda işten atıyolar seni.

neden? çünkü personel müdürü ile bu dolandırıcı adamlar bu parayı yarı yarıya kırışıyor.

tekrar mı iş istiyosun yine 1000 tl veriyorsun. yine aynısı oluyor.

bazen para istemezler ilk maaşını ben alırım derler, onda da ilk maaşı kırışır personel müdürü ile bu elemanlar.

bak bişey söyliyeyim ben kursa gitmeden önce işimi ayarladım, gittim cüzdan çıkarttım.

orada tanıştığım 100 insanın 96sı gemiye dahi çıkamadı.

bu ilanları görüp gelmiş, mezuniyet yok, meslek yok, tecrübeyok, adam afedersin vandan gelmiş, okuma yazması bile yok denecek durumda.

idda ediyor simsar beni 3000 dolara işe sokacak diye, olm lan 3000 dolar uzak yol 4. çarkçı, 3. çarkçı, 4. kaptan 3. kaptan maaşı.

sen ya gemici gidersin ya yağcı gidersin alsan alsan da taş çatlasın 2000 tl maaş alırsın türk bayraklı gemide. o işi bile bulamazsın.

şimdi düşün hangi firma bu adamı ne yapsın niye alsın? oran çok ciddi yüzde 96 sı benim zamanımda işler iyiyken gemiye adım atamadı.

gemiye adım atanlar da dediğim gibi 1 ay sonra şutlandı.

ben bile iş bulamıyorum 4 seneyi doldurdum denizde. neden bulamıyorum, ortalama 2500 dolar maaş alırken maaşlar düştü 900 dolara, o paraya da ben gitmiyorum.

azeri gürcü falan çalıştırıyolar.

bunun dışında hiç unutmam bi gün istanbula iş aramaya gittim, 4 tane denizcilik firmasına.

bu firmalar hep beni arayan çağıran firmalardı ama ya gemideydim, ya da firmamdan memnundum.

birincisine gittim, biz filomuzu sattık, 22 gemiden 2 gemi kaldı dedi

ikincisine gititm, biz artık türk personel çalıştırmıyoruz dediler.

üçüncü dördüncüye gititm yerinde yok firmalar. iflas etmişler. bastım küfürü akşama kadar starbaksta takıldım döndüm geriye :)

bunlar senelerin türk dev armatörleri.

geriye kaldı 5 tane firma. gidiyosun tamam iyi güzel ama sıra gelmiyor.

şu gün türkiyede sağlam sadece 5 firma kaldı, maaşları yüksek olan, kontrat parası olan, dolarla maaş veren, maaşı zamanında yatıran.

ee bu kadar deniz personeli işsiz, arkadaşlarımın da çoğu işsiz, öyle olunca da torpil faktörü giriyor işin içine.

yok 2000 tl lere çalışırım dersen iş var.
  • Photographer  (27.02.18 17:29:01 ~ 17:38:37) 
@Photographer: Süreç tam da tahmin ettiğim gibiymiş. Yine de insan bu kadar kolay şekilde böyle karaktersizlik yapılacağına inanmak istemiyor. Teşekkür ederim detaylar için.


  • m e b  (27.02.18 17:36:14) 
Photographer sektoru guzel ozetlemis cidden.

"adam afedersin vandan gelmiş" dedigi kisimda kahkaha patlattim ama :D
  • brkylmz  (27.02.18 18:04:57) 
işverenler bakar insana, deniz kıyısı olmayan yerden pek personel istemezler, bir de trakya bölgesi kabuldur bu duruma.


  • Photographer  (27.02.18 18:19:26 ~ 18:28:38) 
bilmemkaç kuşaktır denizci bir ailenin üyesi olarak söylüyorum.
Kaptan'dan mühendise, uzakyolundan tankercisine kadar bir sürü gemide çalışan yeni yeni kendi işlerini kuran amcalarım ve babamdan edindiğim tecrübeyle söylüyorum:

Türk denizcilik sektörü rezalet durumda.

O ilanları verenler genelde gemilere personel bulan simsarlar oluyor. İnsanlar artık deniz sektöründen kaçtığı için adam bulmak zorlaştı. Simsarlar da işsiz adamları böyle bir alternatifle sektöre çekmeye çalışıyor. Niyet iyi ama pratik rezalet.

-Bu kurslar biraz para tuzağı. İşsizlikten kırılan insanlara umut satarak ceplerindeki son kuruşları tırtıklamaya çalışıyorlar. İş buluyor bulmasına ama bulana kadar cart parası curt parası.

-Diyelim ki kursu tamamladınız. İyi kötü sertifikaları aldınız. 2-3 büyük şirket dışında tüm denizcilik firmaları merdiven altı işletmelere dönmüş halde. Bu şirketlerde iş bulursanız iyi. Ama onlar da genelde bu alanda ilgili okullardan mezun gençleri alırlar. Yani kaldınız küçük şirketlere.

-Türkiye'de babadan kalma toprağı, evi apartmanı satıp 2 tane eski orta ölçekli gemi alıp armatör olan çok adam var. Sektör de bunlardan çekiyor.

-Size işi simsar bulur genelde. İlk maaşınız kadar bir ödeme talep eder komisyon olarak. Dananın kuyruğu da işi bulunca kopuyor.

-İş ilanlarında herkes bol keseden sıkıyor, şu kadar dolar maaş, bu kadar ikramiye diyerek. Ama iş ödemeye gelince ara ki bulasın.

-Vadedilen maaşlar 10 taksitte falan zar zor ödenir. Ödenirse iyi.
Personel nasılsa gemide, uzakta. Kimse şirkete uğrayamadığı için maaşlar geciktirilir.

-Çoğu zaman personel sözleşmesi bittiğinde parasının bir kısmını şirketten alamaz. 6 ay çalıştıysa, maaşlar taksit taksit 2 aya bölünerek ödenmiş olur. "Ödeme alamadık, borç vardı, yük gelmedi" gibi bahanelerle ertelenir. Sonra sözleşme biter. Personel gemiden ayrılır. Kalan parayı kurtarabilirse kurtarır.

-Denizcilik de havayolu işletmeciliği gibidir. Titizlik ister. Çünkü çok fazla maliyet değişkeni vardır.

Mesela yakıt maliyetleri (petrol fiyatlarına bağlı değişiklikler, döviz kurlarına bağlı değişiklikler, gemi sürekli hareket ettiği için yakıt alınan ülkedeki vergiye bağlı değişiklikler), mesela yanaşılan limanların maliyetleri, geminin yedek parça ve bakım maliyetleri vb. Bunların çoğu öngörmesi zor ya da beklenmedik artışlar gösterebilecek mevzular. Çok iyi finansal planlama gerektirir.

Ama yerli şirketler esnaf mantığından aldım verdim şeklinde yönetildiğinden hep borçla döner. Sürekli borçtadır. Gününde ödeme yapamazlar.

İmkanınız varsa yurtdışında denizciliğin güçlü olduğu ülkelerde eğitim alın, ve o ülkelerin şirketlerinde çalışın.
  • anten  (27.02.18 19:52:58 ~ 19:56:08) 
[]

Çevrimdışı kullanmak için web sayfasını nasıl kaydedebilirim?

Ctrl + S veya ekran görüntüsü gibi işlevsiz şekilde kaydetmekten bahsetmiyorum.
www.ejder.com böyle bir site buldum. Ben istiyorum ki bunu kaydedeyim bilgisayara. Normal çevrimdışı sorgulama yapabileyim. Bu mümkün mü?



 
Bu siteyi kaydedemezsin ama algoritmayı çözmek zor değil, birkaç sene önce ben de böyle bir şey yapmıştım ama bencillik edip sadece kendim bakmıştım. O zamanlar hatta TC kimlik numarası girince isim soyisim de getirilebiliyordu. Bilindik siyasetçilerin falan da soyuna sopuna bakmıştım Türkçe olmayan isimliler de çıkmıştı :)


  • goodz  (26.02.18 23:04:58) 
tüm veri tabanını indirmediğiniz sürece (ki arka panele ulaşmadan indiremezsiniz sistemde bir açık yoksa) sitenin çalışan kısmını indirmeniz bir işe yaramaz. ama mesela ekşi sözlüğün tamamını tarama metodu ile indirebilirsiniz. çünkü sitenin çalışan veri tabanı zaten görünen entryler. (tabi gizli mesajlar ve silinmiş entryler inmez.)

dediğiniz yapmak mümkün değil.

fakat ekşi sözlük gibi bişeyi indmrek için "teleport pro" kullanaiblrsiniz. ve fakat özellikle sözlük için konuşursak siteyi indirmek terabytelarca veri ve aylar sürebvilir :))
  • i dont know i dont care  (26.02.18 23:06:14) 
winhttrack


  • freetakilir  (26.02.18 23:15:51) 
@goodz
@i dont know i dont care

İşte, o arka plandaki algoritma ile doğrudan getirilmiyor mu arama sonucu olarak? Bende de Excel dosyası var, aynı mantıkla çalışıyor ama bu sitedeki gibi derli toplu değil. Bu web sitesindeki bu sayfayı algoritma ile beraber kaydedebilirim sanmıştım.
  • m e b  (26.02.18 23:18:30) 
@freetakilir: Bahsettiğim sitenin ilgili kısmını mı taklit ediyor bu uygulama?

Bu arada, denedim ama tam olarak kopyalamadı sistemi. Bildiğimiz Ctrl+S ile kaydedilmiş gibi, o kadar. Android'den denedim.
  • m e b  (26.02.18 23:20:42 ~ 23:29:56) 
server side'da işlemleri göremezsin. betik üzerinden çalışıyor.


  • goodz  (26.02.18 23:37:16) 
Ben siteye bakmadan önerdim de, evet server tarafını göremezsin.


  • freetakilir  (28.02.18 00:04:02) 
[]

Fransız balkonu niye aldı başını yürüdü bu kadar?

Çıkıp hava almak istesen alamıyorsun, kahvaltı yapmak istesen yapamıyorsun, ıvır zıvır koymak ya da çamaşır kurutmak istesen kurutamıyorsun. Özellikle yeni yapılan (lüks olmayan) evlerin neredeyse %90'ı bu tip balkondan(!) ya da tek kişinin sığabileceği kümes gibi çıkıntılardan ibaret. Bizim şu anki oturduğumuz ev de Fransız balkonuna sahip.
Teknik anlamda bir çakallık şeyi mi bu da? Ne bileyim, mesela balkon yapmak için daha fazla alana ihtiyaç vardır ama İstanbul gibi yerlerde alan darlığını arttırmamak veya balkon yapılacak alanı salona katıp daha geniş göstermek için yapmıyorlardır vs. Cidden sebebi nedir?



 
Babam 25 sene kadar önce bir kooperatifte yöneticlik yapmıştı. Yönetmelik gereği pencerelerin belirli bir yükselikten sonra başlaması gerekiyor. Örneğin, tüm duvarı boydan boya açılan cam yapamıyorsun. Öyle yapmak istediğinde de önüne belirli yükseklikte bir engel koymak gerekyior. Bizim pencerelerin önüne tahta çakmışlardı bunun için. Fransız balkon da o dönemde müteahhitlerin alçak pencere sorununa getirdiği çözüm. İlgili yüksekliğe kadar balkon çekince yönetmeliğe uygun oluyor.

Sonra yaygınlaşmasını bilemem ama hatırladığım kısmı bu.
  • aychovsky  (25.02.18 21:09:48 ~ 21:23:55) 
Deprem yonetmeligi geregi disa cikan balkonlar yasaklandi (ya da sartlari agirlastirildi) diye hatirliyorum. O yuzden Fransiz balkona donuldu.


  • crown  (25.02.18 21:16:45) 
balkonlar artık m2'den yiyor. o yüzden balkona harcanacağına odalara, salona ekleniyor o m2'ler.


  • c1b2k3  (25.02.18 21:39:49) 
Kentsel donusume giden binalarin metrekaresi zaten dusuyor, balkon da o ufacik metrekareden gidiyor.

Kisaca c1b2k3 +1
  • kuehles blondes  (25.02.18 22:13:01) 
arkadaşlar bu dedikleriniz cevap değil. daha doğrusu eksik.

balkon metrekareden yiyorsa, balkona ayıracağı alanı odaya katacaksa hiç balkon koyma o vakit? yani pencere yapıp önüne bir karış çıkıntı ve parmaklık koymaya ne hacet? doğrudan pencere koy, ev balkonsuz olsun, hakkın olan metrekareyi de doya doya içeride kullan işte. yani bu cevapların mantıklı olabilmesi için "evlerde balkon olmak zorundadır" gibi bir şart da olması lazım. pencereyi balkon kılığına sokup mevzuata uydurmak için. öyle bir şey yoksa, ya da siz cevap verirken belirtmiyorsanız cevaplar anlamsız oluyor.
  • kibritsuyu  (26.02.18 00:58:18 ~ 00:58:36) 
Üreten olarak anlatayım;

1. Estetik, dışarıdan binayı güzel gösteriyor. Salonda balkon olsa bile (ki ayrık nizam yapıların köşesinde mecburen bırakıyoruz, yoksa salonun ortasında kolon kalıyor)

2. Ferah, ben yatak odalarına bile koyuyorum, özellikle küçük dairelere ferahlık katıyor.

3. İmarla/emsalle alakası yok, herhangi bir zorunluluğu da yok. Tamamen moda.

Daireler zaten cüccük kadar büyük şehirlerde, yapılacak her balkon dairenin içini küçültür. Anadoluda öyle değil, adamlar salon kadar balkon bırakıyor cepheye. Kimi binalarda balkon iki ya da üç cepheyi dönüyor. Neden çünkü arsa bol alan bol evler en az 150 karemetre (evet karemetre)
  • John Bloor  (26.02.18 10:52:20) 
zaten balkon olunca da kapatmıyor muyuz? :) balkonlu diye ev alıp balkonu mutfağa/odaya dahil eden bir güruh için gayet mantıklı çözüm. kendinden odaya eklenmiş balkon.


  • naksidil  (26.02.18 10:55:34) 
[]

Zeytinyağı insanı çarpar mı?

Saat 4-5 gibi karnım acıktı diye çay tabağına zeytinyağı koyup üstüne de baharatlar atıp ekmek bana bana yemiştim. Şimdi ise bayağı kötüyüm. Midem bulanıyor, gözlerim ağrıyor ve başım çatlayacak gibi ağrıyor. Son bir saattir böyleyim. Yağ mı yaptı acaba? Gerçi önceden de yediğimde böyle olmadım ama ne oluyor acaba bana? Şu an resmen başkasının gözünden görüyor gibiyim kendi gözlerim yerine.




 
laksatif etki yapabilir. kolay gelsin :)


  • La Femme D'argent  (24.02.18 22:00:03) 
tansiyonun düşmüş düzgün yemek ye geçer.


  • acımasız gerçekler  (24.02.18 22:00:09) 
Gerçek zeytinyağı böyle bir etki yapmaz güvenilir bir yerden aldığına emin isin birde baharat olarak ne ekledin belki o yapmış olabilir


  • karabela  (24.02.18 22:56:59) 
BaharatlArda dokunmuş olabilir belki.


  • yorgunpanda  (25.02.18 02:40:29) 
@karabela: El yapımı yağ idi, fabrika ürünü değildi. Kekik, kırmızı pul biber ve sumak eklemiştim.


  • m e b  (25.02.18 02:43:11) 
123456789   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.