Ekşi Duyuru

35 ve sonrası.

Yerine göre senin yaşta bile diyorlar ama...gerçi erkeklerde kadınlardaki kadar baskı yok bu alanda. Ben şahsen 40'ı bulduktan sonra işin ucunu bıraktım ama bunu söylediğimde "erkek her yaşta evlenebilir" türü laflar olabiliyor. Kadın olunca "evde kalmış" sayılıyorsun maalesef 20'lerin sonlarında bile.

41

38

Yok oyle bir yas poponuzdan yas uydurmayin.

Dmax son 2 cumlesi +1

Sırıtma 30'da hafiften başlıyor. Tahminen 40'ta garip görülür bu durum. Ama bu durum kişiden kişiye çok değişken. Kimisi gözde bekar kimisi müzmin bekar. Yani varlıklı,kültürlü bir aileden gelen eli yüzü düzgün birine kimse böyle bir baskı yapmaz. Başgöz etmeye çalışırlar elbet. Ama kadınlardaki versiyonu gibi değil.

35te hadi ama, 45 te noluyo,50 de artik incir fazla olmus hafif acilasmistir.

34ten itibaren dikkat cekiyor bekarsan.

Kadinlar genelde daha erken yasta evlendigi icin belli yasi gecmis kadinin evlenmemis olmasi erkege kiyasla daha dikkat cekiyor.

Bulunduğun yere göre değişiyor. Mesela benim çevremde bana hala evlenmedi mi, yaşıtların 2 çocuğu var deniliyor. Yaşım da 24 bu arada.

Erkeklerde oyle bir yas olmamakla birlikte iyi bi isin yoksa ve gorunuste (bu hal-tavir olur, dis goruntu olur) iyi degilsen 35 sonrasi bu da "yazik evlenemedi" diye bakilabilir. ama tam tersiysen istersen 55 ol, bu da kimseleri begenmedi olursun. Ustte birinin dedigi gibi gozde bekar olur adin.
Genel olarak bu kadinlara ozgu bi durum ama ulkemizde. Kadin olunca 25te canlar calar, 35te evde kaldi galiba olur, 40 sonrasi ölüsün zaten bu zihniyetin gozunde :)

@Flipsflops çok doğru.

iş güç varsa gelirde fena değilse ortama göre değişir bu. 30a yaklaştığım şu günlerde çevremde bahsettiğim gibi olup bekar kalan arkadaşım pek kalmadı öyle olunca işyerinde çok göze batıyorum. işyerinde hödük dolu kamu kurumuysa, benim gibi artık ilişkileri bile azaltıyorsun kafa ütülemesinler diye. toplumda ortalama bakarsan 34-35 sonrası zor bence.

Bir şeyin peşine takılıp kaybolabilir. Özellikle küçük köpekler ilginç gördükleri şeylerin peşine düşüp her şeyi unutuyorlar.

Bunun yanında çalınıyor da olabilir.

- Genc kopek kacar. Oyun arkadasinin pesinden gider.

- Yeni sahiplenilmis kopek kac yasinda olursa olsun kacabilir yerine alisana kadar.

- Kopekleri hic tasmasiz, uygun ortamda kosturmadiklari icin, tasmasindan kurtulan kopek once deliler gibi kosar, sonra bir bakmisiniz ki mesafe cok acilmis.

- Ergenlige yeni girmis ya da azginlik doneminde olan kopek, ona cekici gelen kokunun pesinden ne olursa olsun gider, duvar - engel dinlemez.

Liste uzar gider.

bir şey ilgisini çekiyor, peşinden gidiyor ve kayboluyor genel olarak.

evde beslenen kopekler koku duyusunu yitirir
ciftlesme vakti gelince kopekler gidebilir gittiginde baskalari onu calabilir belediye alabilir araba carpabilir baska kopekler onu bogabilir
bir de rus kurdu gibi yol kopekleri vardir bunlarin isi yolalmaktir genlerinde var gitti mi gelmeyebilir ahaha tuhaf hayvanlar onlar
bir de (tahmin) iyi kopekler olmelerine yakin olecekleri zaman yuvadan ayriliyorlar.

Cins kopekleri calip satabiliyorlar

Başlamazsan kilon artacak ve kendi başına altından kalkabileceğin noktada olmayacaksın, o zaman kafanı duvarlara vurmamak için başla.

Mesela ben, 64 kilo verdim. Ama o kiloları vermek için bıçak altına yatıp mideme elveda demem gerekti çünkü kontrol edilebilecek noktadayken sallamadım. Şimdi de derisiydi çatlağıydı estetiğiydi uğraşıyorum.

Bu yukarıda yazdıkların bahane, aslında başlamamak için kendine bahaneler uyduruyorsun zihninde çünkü kilo vermek zor, löplöp yiyip oturmak daha çekici geliyor. Ama gözünü seveyim benim gibi olma. Gerekirse uzağa git spor salonuna, gerekirse diyetisyen desteği al, gerekirse kalori say, gerekirse işe giderken üç durak önce in yürü, ama bi yerden başla.

15-20 kiloyu spor olmadan rahatlıkla verirsin. Beslenmene dikkat et paketli gıda tüketme tamamdır. O memeler de kilodandır.

çok teşekkürler. jinekomasti kesin tanı koyuldu yani meme dokusu büyümüş zaten. kilo ile gitmez ama dediğim gibi onun için ameliyat olucam. minoxidil kullanıyorum çok uzun süredir belki ondandır ama bana birinci seçenek hep kilo geliyor. çünkü hayatım boyunca kilolu olmadım hiç. son 3 senedir falan en sevdiğim yüzüstü pozisyonda uyuyamıyorum bile, nefesim daralıyor. yani hayatımın her anını etkiliyorsa büyük ihtimalle o kilodandır.

bu ve benzeri kararları alıp uygulayabilmek için dışarıdan motivasyon almanın pek bir işe yaramayacağı düşüncesindeyim.

karakter yapısı da olabilir, bazıları dış etkenler ile daha çok motivasyon sağlayabiliyor sanırım, özellikle sosyal medyada takip ettiği insanlardan gaza gelmeye çalışarak vs. ancak ne olursa olsun, disiplinli ve uzun bir süre içerisinde bulunacağınız dönem için gerekli gücü kendiniz sağlamanız gerekiyor.

bunu da irade gücü olarak yorumlamamalıyız; çünkü bir mücadele şeklinde olmamalı bu. mücadele olsa pes edeceğiniz güne kadar savaşıyor olacaksınız çünkü. bu da sürekliliği bozan bir etken.

gerçekten neden kilo vermeniz gerektiği konusunda kendinize dürüst olun ve bu yolda yapabilecekleriniz neler, objektif ve gerçekçi bir şekilde, yaşam tarzınızı da göz önüne alarak belirleyin. size spor veya diyet konusunda tavsiye vermemize gerek dahi olduğunu düşünmüyorum; çünkü fazla kilonun verilmesi noktasında aşağı yukarı artık herkes ne yapılması gerektiğini biliyor. ancak aldığınız bu kararı düzenli olarak uygulayabilmeniz için nacizane iki tavsiyem olacak;

1. yukarıda belirttiğim gibi kilo vermek için yapmaya karar verdiğiniz eylemler, gerçekçi olmalı. günlük yaşamınıza uygun düşmeli; aksi halde belirlediğiniz hedefleri gerçekleştirememek sonucu ile karşılaşıp hayal kırıklığı yaşamaktan kaçamayacaksınız.

örneğin, uzun süredir spor yapmıyorken birden "ben günde x saat mutlaka koşacağım" gibi, zaten yapmanızın mümkün olmayacağı bir hedef belirlerseniz, takdir edersiniz ki gerçekleştiremeyeceksinizdir. sonuç: "ben bu hedefi gerçekleştirmede başarısız oldum, yapamıyorum, kilo vermeyi başaramıyorum."
en nihayetinde eski yemek yeme ve hareket etme döngünüze geri dönersiniz.

aynı şekilde "günde 1000 kalori alacağım, ağzıma kompleks dahi olsa karbonhidrat sürmeyeceğim" vs gibi devamlılığı zor bir kararla yola çıkarsanız da bu sonuçla karşılaşmanız olası olacaktır. o yüzden halihazırdaki hayatınıza da uygun düşecek; absürtlükten uzak, asıl olarak sağlıklı beslenmeye odaklanacak şekilde bir beslenme ve hareket düzeni oluşturmaya çalışın. hatta spor için yalnızca yürümenin bile bu süreçte inanılmaz fayda sağlayacağını da aklınızdan çıkarmayın.

2. önemli olan kötü beslenme alışkanlık döngüsünü kırmak ve yerine koyduğunuz düzeni korumak olsa da, aldığınız kararlara ters düşecek bir harekette bulunduğunuzda, tüm emeğiniz yok olmuş, yaptığınız her şey boşunaymış düşüncesine kapılıp eski döngünüze geri dönmeyin. bir an dayanamayıp çikolata yemiş olabilirsiniz; arkadaşlarınızla dışarıdayken gaza gelip kocaman bir hamburger menüsünü mideye de indirebilirsiniz. ancak bunların akabinde büyük bir suçluluk duygusuna kapılıp, yine başarısız olduğunuz düşüncesinde boğulursanız, emin olun ki bir sonraki öğününüz de buna benzer olacaktır. çünkü yaşayacağınız hayal kırıklığı, sizi yine başarısız olduğunuz ve hiçbir zaman da başaramayacağınız sonucuna çıkaracaktır.

o yüzden yeni beslenme düzenine aykırı bir şey yaptıysanız da, bunun farkında olarak ancak kendinizi hırpalamadan, önemli olmadığını, bir sonraki öğünleriniz ile dengeleyebileceğinizi düşünün. olumlu olun. daha önceki emeklerinizin boşuna olduğu fikrine kapılmayın, temelde yine eski döngünüzü kırmış olacak, uzun vadede zaten sağlıklı beslenmeye de devam etmiş olacaksınız.

kolaylıklar dilerim bu süreçte.

önceliğin kilo vermekse zaten spor salonuna illa gitmene gerek yok. yürüyüş bandında yaptığı dışarıda yapacaksın. onun dışında yediklerine dikkat edeceksin. spor salonu daha çok vücut geliştirme için yararlı.

ben de senin gibi 83'tüm. İstanbul'a taşındım 2-3 yılda 103 kiloya çıktım. youtube'dan takip ettiğim birkaç insan vardı. bunlar kilo verdiyse ben de veririm dedim ve öyle başladım. şimdi 93'üm, hedefim de 85.

ne değişti dersen, eskiden ben çok atletiktim. 2 saat maç yapardık 2 saatinde de durmadan koşardım. vodafone maratonu vardı, ona katılmıştım. 10k'yı 1 saatte koşmuştum. 103 kilodayken bir halı sahaya gittim 15 dakikada kesildim. çok moralim bozulmuştu. şimdi o seviyelere geri döndüm. 45-50 dakika yüksek hızda kardiyo yapıyorum, koymuyor. insanı genç hissettiriyor. onun dışında sporu alışkanlık haline getirdiğin zaman boş durmak sana batıyor. spor yapınca mutlu oluyorsun, vücut hormon salgılıyor, 6 aydır 2 günde 1 illaki spor salonuna gidiyorum o yüzden. acayip özgüven veriyor. mesela hep gittiğim bir starbucks'taki kız adamı öğrenmiş, aa x miydi diye sordu. bu tip olaylar spor ve kilo vermenin sonucu. tabii iş sende bitiyor. hemen bir anda yüklenme. işin sırrı bunu alışkanlık haline getirmek. günde 10 km koşarım, haftada 5 kilo veririm diye bir durum yok. bu bir süreç, her adımda daha iyiye gideceksin.

beslenme konusu sana kalmış, benim yöntemin kahvaltıyı hemen kalkınca yapmak yerine 2 saat sonra yapmak. kahvaltıdan 7-8 saat sonra bir öğün daha yiyip günü bitirmek. arada çay kahve su meyve ile kendini tok tutmak. onun dışında kendimi porsiyonlarda kısıtlamıyorum çünkü biliyorum ki bir kibrit kutusu peynir yiyip duramam. onun yerine bol bol salata yeşillik yiyorum, yumurta et baklagil tüketiyorum. ekmek hamur şeker abur cuburu minimumda tutmaya çalışıyorum. bazen 1-2 ayda bir geliyor, acayip canım çekiyor, alıp tüm cipsi yediğim oluyor. ama bazen de yeri geliyor 2 hafta daha sıkı besleniyorum, onu dengeliyor. ben eskiden büyük boy pizzayı çok rahat yiyip üzerine bir de tavuk/patates kızartması söyleyen insandım. geçen 4 dilimde tıkandım, bitiremedim. beslenme şeklini yeterince sürdürürsün göreceksin ki vücudun da adapte olacak.

Merhaba. 180cm ve 112 kiloydum Şubat 2019'da. Sadece yürüdüm günde 12 14 bin adım. Ekmek pilav makarna tatlı yemedim asla. Çok nadir bayramda baklava ya da anne böreği yedim.

Şu an 97 kiloyum. Artık çok yemekten rahatsızlık duyuyorum.

Ayrıca günde iki öğüne indim. Öğlen yemekte çorba ve ana yemek ve meyve, akşam ise sadece ana yemek ve yoğurt. Bu şekilde 1500 kalori max aliyorum. Yuruyuste 1000 kalori yakınca bu iş bitiyor. 3 ay dayan çift hanelere inersin.

hepinize çok teşekkürler uzun, detaylı cevaplar için. bugün yedikerimi azaltarak, daha çok yürüyerek başladım. günlük adım hedefimi 13000 yaptım. bakalım, insallah birkaç ay sonra güzel şeyler olur.

külot: iç çamaşırı
bikini: güneşlenme kıyafeti

her kıyafeti her yerde giyemezsiniz hocam. plaja takım elbiseyle gitmek ne kadar absürtse bikiniyle dışarı çıkmak da o kadar absürt olur. zaten plajdaki bikini görüntüsünden rahatsız olacak kesim pek akdeniz'de ege'de öyle yerlere tatile gitmez. muhafazakar otellerde kalırlar ya da daha kuytu köşede takılırlar.

biri pamuklu, diğeri naylon değil mi?

bence arkadaşın anlatmaya çalıştığı;
kadınlar bikiniyle hiç çekinmeden durabiliyorken,
iç çamaşırı ile görülmekten çekinmelerinin sebebi ne olacaktı. ikisinin arasındaki tek şey kumaş farkı.

nahtoderfahrung soruyu güzel açıklamış.

bence de burda bi saçmalık var zaten. normalde aman oram görünmesin buram açılmasın diye yırtınan tipler 3/4 çıplak geziyor plajda. bana da garip geliyor şahsen ve bunun mantıklı açıklaması da plaja takımla gitmek absürt ama herkes çıplak olduğu için sorun yok değil. ha zaten normal vakitte de böyle endişeleri olmayanlara sözüm yok.

Davranisi belirleyen en onemli sey mekan ve zamandir.

Üstteki arkadaşlar soruyu anlamamışlar... ikisi arasında bir fark yok. Aynı ürün, bikinilerin çoğunda astar var cameltoe olmasın diye, iç çamaşırlarının çoğunda yok. Onun dışında aynı. Yani iç çamaşırıyla plajda bütün radarlar aktif olur. Takım elbiseyle plaja gitme falan iyice çorba yapmışlar soruyu...

gençler işin bir de pazarlama yönü var. olaya ticari bakın biraz

scontent-ams4-1.xx.fbcdn.net

meselenin özünde toplumsal evrim yatıyor. burada senin külota bakış açını belirleyen de aynı toplum, doğada külot diye bir şey yok neticede. toplumun belirlediği bir şeyi alıp, toplumun belirlediği bir başka şeyle kıyaslayarak saçma diyemezsin, çünkü saçmaysa ikisi de saçmadır, değilse ikisi de değildir.

şöyle bir örnek daha vereyim yukarıdaki arkadaşın söylediğinden hareketle, daha anlaşılır olacak: kadın sokakta, plajda vs.. iç çamaşırıyla olduğunda neden utanıyor? toplumsal nedenlerden, toplum bunun utanç verici olduğunu düşündüğü için. işte aynı toplum ona bikiniyle utanmaması gerektiğini de söylüyor. yani mevzunun kumaşla şunla bunla ilgisi yok, onlar teknik detaylar, mesele toplumdur.

sadece zaman ve mekan. takım elbise ile cafede oturabilir miisn ? evet oturursun kimse bakmaz. peki takım elbise ile plaja gider misin ? herkes bakar mı ? evet bakar. takım elbise bikiniden daha mı utanç verici ya da garip ? giydiğini normal gösteren şey nerede ne zaman giydiğindir.

night train+1

Külodun amacı ve anlamı başka, bikininin amacı ve anlamı başka.
Kadınlar daha çok ya da az yeri göründü diye utanmıyorlar, eğer oluyorlarsa anlama istinaden rahatsız oluyorlar.

her şey beyinde biter. mesela izole bi ülke olsun burada insanlar doğar doğmaz çıplaklığı sıradan bi şey gibi göstersek bi süre sonra toplumda herkes çıplak gezdiği halde kimse kimseden rahatsız olmaz ya da kimse kimseyi yadırgamaz.

beyin olarak bikini diye bilinç altımıza işliyor ve bikini oluyor. erkek açısından bakacak olursak zaten çok güzel bi hatun görünce bakıyoruz bizim için bikini ya da iç çamaşırı farkı o an olmasa da aynı hatun iç çamaşırı ile daha seksi gelebilir bu da şartlanma ile ilgili.

yani her şeyi biz uyduruyoruz ve her şey kafamızın içinde.

normalde sahildeki çoğu kadın don sütyen dışarı adım dahi atmak istemezken bikini olunca giyip dolaşıyor ve bunun sebebi beynin içinde öyle şartlanmış çünkü herkes.

Aynı soru bendimde aklımda

Sanırım bikiniye bir anlam yüklemekten geçiyor.
Erkek bir kadın doğum doktoruna vajina açmak normal ama tanımadığın birine açmak anormal durması gibi düşünüyorum ben

Seçim de var işin içinde. Plajda bikiniyle gezmeyi seçiyor kadın, öyle istemiş, uygun görmüş haliyle utanmıyor.
Ben bikinimi denerken soyunma kabinine langır lungur girse biri, o zaman da tepki veririm, "amaan nasılsa bikini" deyip geçmem. Çünkü o anda vücudumun herhangi bir kısmının başkaları tarafından görünebilmesini seçmemişim.

Meşrep, meslek, çılgınlık seviyesi, tercih vs nedeniyle sokakta iç çamaşırıyla görünmeyi seçen insan da utanmaz zaten. Veya iç çamaşırımlayken sevgilim/ kardeşim/ doktor görse de utanmam falan filan.

Özeti topluma uymak. Ama plaj zaten bikini mayo giymeye gönüllü insanların toplandıkları da bir yer. Yani sadece uyum meselesi de değil.

Toplum işyerinde bikini giyse sen de bikini giyeceksin ve muhtemelen sorgulamayacaksın. Kanıtı aşağıdaki vidyoda

youtu.be

Bir şey olmaz. kaçan kovalanır

özel hastane mi yoksa devletin mi acili yapıyor?

Sıkıntı çoraptan çok ayakkabıda olabilir ama illa çoraptan diyorsan bambu ipliğinden dikişsiz çoraplar alırsan rahat edersin.

ölü deriler için ayak peelingi ve ponza taşı kullanın.
duştayken ayaklarınız yumuşadığında ponza taşını uygulayıp, üzerine peeling yapabilirsiniz.
ayaklarınızı duştan çıkınca iyice kurulayın.
ayakları çok terleyen biriyseniz yazın rahatsız edebilir, ama nemlendirici kullanın.
her gün çorap değiştirin.
ayakkabılarınızın içine koku önleyici pudra ve sprey sıkabilirsiniz koku için.
çorabın pamuklu ya da bambu vb. olması önemli, düşük kaliteli ve sentetikli olması kokuya neden olur.

peeling, nemlendirici, ponza taşı, nemlendirici, ayakkabı pudrası/spreyi gibi ürünleri watsons, gratis, rossman gibi yerlerde bulabilirsiniz.
pahalı ürünler değildir.
ponza taşı yerine deri soyucu tarzı ürünlerden almanızı tavsiye etmem, çünkü onları sürekli kullanmak gerekiyor.
normal bildiğimiz klasik ponza taşı alın.

kış geldiğinde, bu peeling ve ponza taşı ritüelinden sonra gece yatarken ayağa nemlendirici ya da vazelin sürüp çorapla uyumak da sertlik konusunda işe yarar.

Yukarıda söylenenlere eklemek istediğim bir şey var: eğer ayakkabının kendisi de kokuyorsa, ayak bakımı yapmanın yanında o kokudan da kurtulmak gerekiyor aksi takdirde bu sefer ayakkabı ayağı kokutuyor. Ayakkabıya sinmiş kokuyu gidermenin basit bir yolu var; içine birkaç poşet çay koyup bir gece bekletmek. Her gün de çoraplarinizi değiştirirseniz koku sorununu çözersiniz.

Naylon içermeyen çorap, en az 3 günde bir farklı ayakkabı ve bir ayakkabıyı 8 saatten fazla (fazla giyilecekse çorap değiştirilir) giymemek, günde en az 1 kez çorap değiştirilerek halledilebilir.

evinde tadilat yapıyorsa yapacak bir şey yok . ama evi atölyeye çevirdiyse şikayet edersin .

bina ortak alanı ya da imarda kullanım dışı görünen bir alanı dairesine katıyorsa, balkonları odaya çeviriyorsa kaçak yapılaşma olarak şikayet edilebilir.(cam balkon hala muammadır ama bana göre o da kaçak)

bina ortak alanı içerisinde inşaat atığı atıyorsa bu da suç teşkil ediyor bildiğim kadarıyla, çevre şehircilik bakanlığına müracat ediniz

www.emlak365.com://www.emlak365.com/m/emlak-haberleri/cam-balkon-yaptiranlar-yaptiracaklar-dikkat-mahkeme-emsal-karar-verdi-h19118.html

kışın değil, yazın birçok kişi tatildeyken tadilat yaptırmayı tercih ediyor birçok kişi.

belki adam/kadın banyosunu ya da mutfağını yaptırıyordur, ıslak zeminleri değiştiriyordur.
cam balkonun da nesi kaçak anlamadım, ama zaten balkonu pimapenle ya da alüminyum doğramayla falan kapattırsa bir iki günde biter ve dışarıdan da görülür.

ne yaptığını, ne olduğunu anlamadan dinlemeden neden şikayet ediyorsunuz ki?
apartmanda yaşıyorsunuz, bu insanla yüz yüze bakacaksınız.
binaya zarar vermediği müddetçe ve saatlere uydukça, herkesin evinde tadilat yaptırma hakkı var.
yöneticiye sorun, bilmiyorsa gidip tadilatın ne kadar süreceğini sorsun, ondan bilgi alın.

arayıp sorabilirsin en garantisi

150 200

Herşeyde olduğ gibi bu konuda da maddi gücünüze bağlı ama ortalama 250 civarıdır.
Aşılar yıllık 100-200

Kısırlaştırma da önemli 300-1500 arası.
Tatile vs giderseniz bakıcı veya otel ayarlamanız lazım. Günlük 50-100
Hastalık vb olursa Veteriner 200-1000

geçen sene olsa 200 derdim ama şimdi 300ü buldu.

lenovo V510 kullanıyorum müthiş memnunum.

asus notebook
eger cok kucuk degilse
rami 8 yap
ssd taktır
kullan ak

Varislere

varislerin kim olduğu belli mi ki? yani kim oluyor anne baba mı yoksa kardeşler mi?

varsa eşin ve çocuklarına, yoksa anne-baba ve kardeşlerine kalır. hiçbiri yoksa hazine ve maliye bakanı damat albayrak'a devretmiş olursun.

Varisler tabi belli kanunda, nrmnm söylemiş. Kimse bulunamazsa da hazineye kalır.

varislere kesinlikle ama nasil?

atiyorum sen mi karar aldirip her bankaya tek tek mail atiyorsun, belki bilmedigin hesaplari var oldurulen kisinin?

hakim mi merkezi bir yere soruyor da cevap geliyor nasil yani. bilen hukukcu arkadaslar netlestirebilirse iyi olur.

Notere gidip veraset ilamı alıyorsun. Orada kimlerin mirasçı olduğu ortaya çıkıyor. Ana baba kardeşler eş çocuklar onlar yoksa amca dayı hala teyze öldülerse onların çocukları VS. VS. Diye gidiyor.
Bir yakınımız vefat ettiğinde bilmediğimiz malları çıkmıştı. Avukat araştırıp bulmuştu galiba.

Toprağın altına gömmediyse varıkları bankacılık sisteminden çıkar.

Varis yoksa 15 sene sonra hazineye aktarılır

büyük ihtimalle altyapısında bunlar vardır:
www.visa.com.tr
www.mastercard.com.tr

daha sonra ayarla deyip atlayın. itunes üzerinden oluşturup sonra iphone'dan giriş yaparsınız

şirketin zam vaadine göre değişir bu husus..

Maaş netse, zam da netse 3600 olur. Genelde öyle aciklarlar zaten.

şirketin vaadi derken ?

internete brütten nete maaş hesaplama de. siteye gir ve yönergeleri izle.

eğer eski brüt tutarının ne olduğunu bilmiyosan e-devlet sgk dökümü yaz. son ay yatan sigortanın yanında yazan rakamın üzerine 600 daha ekle.

Derimod'a bakın

Bi ara sol kulağım tıkanıyodu. Geçici duyma kaybı oluyodu bikaç saatliğine. Hiç duymamayı geçtim, az duymak bile psikolojiyi zedeler. Ama zamanla alıştığında o etki kaybolabilir, alışabilir insan

Simdi akrabalarla beraberdim. Tek kulagi yok. Sebebini bilmiyorum bildim bileli yok. Duyamadim kardes ne diyon sen dedigine sahit olmadim. Gayet normal.

tek kulağımda işitme kaybı var. kulaklıkla müzik dinlerken şarkının bazı kısımlarını az duyuyorum, onun haricinde bi sıkıntı yok.

Diğer kulağın tüm sorumluluğu üstlendiği ve böylelikle işitmede bir sorun kalmadığı, ancak uzaktan seslenildiğinde ya da uzaktan bir ses geldiğinde sesin geldiği yönün tayininde sıkıntılı durumlar yaşandığı şeklinde bir şeyler okumuştum bir zamanlar.

çok küçük yaştan itibaren bir kulağım %100 duymuyor. küçük yaştan itibaren olduğu için vücudum buna adapte oldu ve diğer kulağım iki kulaklık işlev görüyor. günlük hayatta pek sıkıntı yaşamıyorum. ufak tefek sıkıntılara örnek vermem gerekirse; yolda yürürken insanları hep duyan kulağımın olduğu tarafa alıyorum, toplu buluşmalarda masanın ucuna oturup duyan kulağımı millete veriyorum, insanlar duymayan kulağıma bir şeyler fısıldamak istediklerinde onları alıp duyan kulağıma yöneltiyorum. bence en büyük sıkıntı yön algımı yitirmem; örneğin evin bir odasından bana seslenildiğinde ya da başka odada telefonum çaldığında o sesin hangi taraftan geldiğini algılayamıyorum, ses genelde geldiğini sandığım tarafın tersinden geliyor oluyor. ama bunlar ufak tefek sıkıntılar ve vücudum alıştığı için dert etmiyorum. ileri yaşlarda yaşanan bir kısmi işitme kaybı da beraberinde bu tip gündelik sıkıntıları getirecektir. ilk etapta zor olsa da vücut zamanla kendini duruma alıştıracaktır.

@fragile lady +1

Benim de sol kulağım tamamen sağır. Ortamda çok fazla ses varsa veya geniş bir alanda bana seslenilmişse sesin geldiği yönü kestiremiyorum. Solumdan gelen sesleri fark etmiyorum. İnsanlara daima sağımda kalacak şekilde eşlik ediyorum yürürken. Bir de benzer seslerden sıkıntı yaşıyorum. Nedense beynim bazı şeyleri kendi tamamlıyor ama ya eksik ya da yanlış şekilde oluyor bu. Küçüklükten beri böyleyim ama alışamadım yani. En çok merak ettiğim şey kulaklıkla iki kulakla müzik dinlemek. Sanki iki kulağı olanlar daha çok duyuyormuş gibi hissediyorum. Tek kulakla olmanın en güzel tarafı da yok değil. Uyumaya çalışırken kendini seslerden soyutlamak istersen duyan kulağının üzerine yatıyorsun, ortam sessizleşiyor ve güzel uyku uyuyorsun :)

her bankada bunun için özel birim var.

Bir bankanın bu işlere bakan bölümünde çalışan bir arkadaşım anlatmıştı. Hesabın normalde yaptığı işlemlere göre şüpheli sayılabilecek bir hareket olduğunu tespit eden bir algoritma varmış sanırım ve bu tarz şeyler onların önüne geliyormuş. Onlar da hesap hareketlerini inceleyip, durumun şüpheli olduğuna kanaat getirirse raporluyormuş ve takip ediliyormuş. Hatırladığım kadarıyla bu şekildeydi

@boris takılır baksana anormal hareket.olur iki.liralık.işlem yapana elli cok

Eğer 6 dan az ürünün varsa (hesap), maaş müşterisi değilsen 50 bin TL üstünde nakit şube kontrolü, 250 TL nakit bölge kontrolü, 500 üstü nakit teftiş onayıyla yapılır.
EFT havale gibi nakit olmayan işlemlerde ise; o kadar çok algoritma var ki, 1 TL bile seni takibe aldırabilir.
5000 üstü her işlem de merkez bankasında algoritmalara girer.
Özetle gayri meşru kovalayacaksan bankalardan uzak durman lazım. Hemen enselenirsin.

Bankalar ya kendi geliştirdikleri ya da hazır aldıkları ürünler kullanıyorlar. Bunların bazıları proaktif, yani havale işlemi gerçekleştiğinde mesela karşı hesaba geçiriyor ama bloke koyuyor; manuel olarak incelenip şüpheli olmadığına kanaat getirilirse çözülüyor. Bu işlem genelde müşterinin hesabını eline geçiren biri para çıkarmasın vb. diye yapılıyor. Biri soygun yaptı konusunda öncelikle şu var; bu adam parayı hesabına nasıl yatırdı? Çünkü şubeye gidip "Merhaba ben 2 milyon lira getirdim, hesap açmak istiyorum" derseniz illa ki o paranın kaynağını sorarlar, ya da yeni açılan bir hesaba bir anda yüksek tutarlı para geçerse bloke konur vb.

dolar euro paritesi çok değişken bir parite değil ki. birisi dolar artar diyorsa aslında orda söylenmek istenen tl değer kaybediyordur. dolayısıyla euro da artacaktır. sadece tl değer kaybedecek yerine dolar artar kullanılıyor o kadar.

Ha son fed'in faiz olaylarından dolayı dolar da değer kaybedecek gibi görünüyor bir miktar. bu durumda da tl yükseliyor değil de dolar değer kaybediyor demek daha doğru çünkü dolar euro karşısında da değer kaybedecek.

euro'nun dolar'dan çok büyük bir farkı yok. major para birimleri birbirlerine göre genelde yüzde 1-2 değerleniyolar sonra bu değeri genelde kaybediyorlar. türk halkı biraz cahilliğinden dolara endekslenmiş durumda. aslında önemli olan tl'nin değer kazanıp kazanmadığı.

ek olarak şunu söyleyeyim her ne kadar fed faiz indirecek diye dolar değer kaybedecek gibi görünse de avrupa merkez bankası da para politikasını gevşeteceği için ve avrupa'daki ekonomik sıkıntılardan dolayı euro'nun dolara göre inanılmaz bir artış kaydedeceğini sanmıyorum. ancak bunlar benim öngörüm tabii.

birincisi, evet major para birimleri birbirine endeksli. gene de piyasada dolara daha cok referans yapilmasinin sebebi doviz piyasasinda dolar en cok degisimi yapilan para birimi. forex piyasalarinda yapilan al-satlarin %200 uzerinden (her islemde pair oldugu icin hacim %200 uzerinden hesaplaniyor) %90'i dolar ile yapilmis gectigimiz sene. %30'u da euro ile yapilmis. bunun en azindan bretton woodsa kadar giden bir teamulu de var bugun formal olarak gecerli olmasa da. oyle yani kisaca, ekonomi dedigin sey bazen fibonacci ile bile calisan bir sey oldugu icin bir para biriminin neden daha populer oldugu pek cok veriyle de aciklanabilir, biz insanlar oyle istedik diye de.

Petrolün ve petrol gibi dışarı bağımlı olduğumuz biçok ürünün fiyatı dolar endeksli. Dolayısıyla Türk ekonomisi dolara daha çok bağımlı. Doların fiyatı sabitken Euro uçsa, doların uçmasına göre görece daha az etkileniriz.

para biriktirmek iyidir. döviz, altın vs bir enstrüman belirle ve yatırım yap.

$a devam

yatırım değil ama yaşamak için bir eve ihtiyacın olacak. birikim yapmaya devam et. bi yandan da piyasayı kolla uygun bi şey buldun mu al gitsin. belli bi yaştan sonra aile ile yaşamak zor olacak.

evet, tabi ki evlilik olsa da olmasa da elbette maksimum 5 yıl daha bu şekilde devam ederim. sonrasında ayrı ev şart.

dostum sen 30 bine ufak bi heçbek al. 30 olmuşun yani evin önünde araba dursun bi zahmet. ama ev alma. para biriktir 3-4 yıl süreyle mümkünse. %40 altın %40 dolar %20 tl mevduat.

sosyallesmeni saglayacaksa araba dusunebilirsin. onun disinda bastan ayaga masraf araba almak.

birikmisini arttirip, cok az krediyle ev almak mantikli olabilir.

altın-döviz-vaadeli gibi opsiyonlarla paran erimeden biriktirmeye devam et. bir yandan da araba araştır. acele etme içine sinen uygun bir araba bulduğunda yapıştır. ilerde ev alacağın zaman da arabayı satarsın.

entegrasyon yok

bir dönem genius app'i ile entegre bir şekilde bazı şarkı sözlerini göstermeye başlamıştı. ancak daha sonra kalktı. genius'u olarak app'i indirip bu sorunu çözebilirsin.

apps.apple.com

musixmatch kullanıyorum ben ek uygulama olarak.

hiç bir şey yapamazsanız bir not filan bırakın.

İtfaiye?

110 - itfaiye

arıcam da gelmez bizim buralara çok zor geliyorlar saat de geç oldu. sultangazi istanbul.

155i ara , kedi sıkıştığını söyle, sahibine ulaşamadıklarını söyle, polis kendisi sahibini arayıp araç başına gitmesini söylüyor.

2 yıl önce aramıştım ben. uğraştık uğraştık, en sonunda çıkarttık bu sefer fırt dedi yandaki arabanın motoruna girdi.

Not birakabilirsin cama hicbir sey yapamiyorsan. Annesi gelip de yavrusuna bi miyavladi mi aninda cikip yanina geliyor annesinin.

böyle durumlarda araba çalıştırılınca ölüyor mu? yani yok mu kurtulma şansı?

keşke annesini bulabilsem ama hiç bilmiyorum

şimdi tekrar sordum ve müjde! yavru kedicik annesinin sesini duyunca çıkmış. çok şükür

Polis arac sahibi nin Telini bulur arar

Ooo super son mesaji okumadim gecmis olsun :)

bulundugunuz sehirde barinak varsa orda gonullu calismalara katilabilirsiniz.

evde neden beslemek istemiyorsunuz? köpekler artık bahçeden ziyade ev içinde insanlarla birlikte olmak istiyor. her gün ihtiyacı olan egzersizi yaptırırsanız evde hiçbir sorun yaşamaz. o kadar egzersiz yaptırmaya vaktim yok derseniz de yaşlı bir köpek sahiplenebilirsiniz. instagramdaki şu hesabı inceleleyin igtv üzerinden köpek sahiplenmek isteyenlere nasıl bir köpek tercih etmeleri hakkında güzel bilgiler veriyor.
instagram.com

Bazı barınaklarda uzun uzun köpeklerle ilgilenme imkanı sağlıyorlar diye biliyorum. Günde birkaç saat vakit geçirebilirsiniz belki böyle.

Biz de geçen sene bu zamanlarda köpeğimizi kaybettik. Hem onu hem bir köpekle uzun uzun vakit geçirmeyi çok özledim ben de. Henüz denemeye cesaret edemedim ama barınak fikri mantıklı geliyor bana.

Mobilde editleyemedim ama geçici yuva yazmayı unutmuşum. Biz köpeğimizin vefatından sonra iki köpeğe geçici yıva olduk. Onun acısını da biraz hafifletti başka köpeklerle de içli dışlı olabilmek. Hem evde köpek bakımının bir önizlemesi için hem de ihtiyacı olan bir canlıya yuvanızı kısa süreliğine açıp onunla doya doya vakit geçirmek için en iyi yol bence.

Hangi hesabına göndereceksen onun iban numarasını iste

sıkıntı da burada zaten. bilmiyor kontrol etmeyi. bana fotosunu attığı kart no ve üzerinde yazan iban no var

Hesap cüzdanı vs varsa onun fotoğrafını isteyebilirsin ya da önce o bankasından istesin emekli hesabının IBAN'ını, sonra sana yollasin. Kartın üzerindeki IBAN değildir çünkü, kart numarasını diyorsun muhtemelen.

Telefon bankacılığı ile IBAN öğrenebilir. Sesli yanıt sistemiyle sen de öğrenebilirsin aslında. Ama hangisi emekli maaşı hesabı kendisi biliyor mu?

fikir olması açısından,
EU da üç ülkede iki sene süren master programı boyunca ortalama aylık 750 € harcadım. 400€ yurt. 200€ yiyecek. 150€ da geriye kalan her şey. uçak biletleri ve öğrenim harcı hariç.

boyle bi hakkin elbette var.

tek tek universitelerin master programlarina ve sartlarina bakman lazim. baslangic noktan bu.

benzer master programlari tc vatandaslarina belcikada 1000 euroyken, hollandada 13000 euro olabiliyo.

kafanda ulkeleri ve uni'leri biraz somutlastirdiktan sonra, burada o ulkedeki gecim masraflari sorarsan, daha net cevap alabilirsin. amsterdam'daki gecim masraflariyla, lizbon'daki masraflari arasinda daglar kadar fark olacaktir.

X alabilirsin.

değişim kampanyalarına bi bak dostum

hiç bilmiyorum değişim kampanyalarını, var mı sizin bildiğiniz?

vodafone ve turk telekomun vardı bir ara

çözüm iade. baktın renk değiştirmeye başladı tak iade et yenisini al.

Bence terden beyazliyor. Ter ve güneş birleşince renk gidiyor

Pamuklu olup da solmayan yoktur kanımca. Sentetik olanlar daha dayanıklı. Bence güneş altında açık renk tişört giymek her yönden daha mantıklı.

iade kabul edeceklerini sanmıyorum ama denetim yine de. sentetik olanlar evet tabi ki daha dayanıklı reebok ve adidas koşu tişörtlerim var ve hala ilk günkü gibi.

operatöre ve kullandığın tarifeye göre değişiyor. ücretlendirme periyodu diye bişey var. bazılarında 100kb bazılarında 1kb yani sen 10kb veri çeksen bile 100kb-100kb düşüyor kotandan. bu sebeple olabilir.

Aynısını Turkcell'de ben de yaşamıştım. Turkcell'de 10GB yetmiyordu, Telekom'da 6GB bile bitmiyor. Bir hileler hurdalar var ama nedir bilemiyorum.

Vodafone' da sosyal medya kullanmadığım, video izlemediğim hâlde 4 gb zor yetiyor.

ayakkabının fiyatı çok pahalı, bakınca özel bir çizgisi bir tasarımlık hali de yok (bence). bilemiyorum, ben almazdım.

Vee ben dee almazdimmm. En basta;geliri belli bir ulke olarak oyle bir parayi bir ayakkabiya vermeyi dogru bulmuyorum.

Bu ayakkabı 300 lira olsa para verip almam. 1.299 liraya alanlar paranın nerden geldiğini bilmiyordur.

Bu arada ayakkabı deyince kaliteli olmasına dikkat ederim. 20 yıldır falan adidas, nike alırım hep.

Maaşı bilmeden bişey demek imkansız. 6bin aliyorsan alınabilir.

300 lira olsa almam +1

Artık ucuz bir şey yok, kabul. Ama bu gerçekten pahalıymış.

çok çirkinmiş ya. 1 yıl sonra yanakları patlayacak zaten çok yazık parana.

ben almam.

abi hangi ayakkabı bu link var mı? ultraboost parley diye arattığımda 800 liradan da daha ucuza çıkıyor da?

ben de beğenmedim.çok pahalı geldi. ama teknik bir ayrıcalığı varsa bilemem.

instagram butiklerinde 50 liraya bulunur. al giy hevesini al. 800 lira verme bu ayakkabıya.

abi iki yagmur veya uzun sureli gunluk kullanim gorse anasi sikilecek turden bi ayakkabi bu, fileli modeller hassas oluyor, uzulerek degmez diyecegim ben de :(

nikedan beğendiğin bir model seçmeye bak, kullanım ömrü daha uzun verdiğin para boşa gitmez

Valla ben giyilecek içilecek be yenilecek şeylere abuk sabuk paralar harcayan biri olarak seni desteklemeye geldim.

İçinde kalacağına al gitsin. Bir kere geleceğin dünyada imkanın varsa paranı harcayacaksın.

hepinize teşekkürler gencolar. benim de soruda belirttiğim gibi tabi ki çok pahalı. bununla birlikte kalitesine laf söyleyenin de çarpılacağını düşünüyorum. hem boost teknolojisi hem de koşu performansnın kalitesi belli. yani adidas giyiyorum ama bu ayakkabı olmaz diyen adama da gülerim. bir de tabi ki asgari ücret ile çalışmıyorum aylık faizle 5+ gibi bi rakam elime geçiyor. gerçi çok da alakası yok ama olsun.

sonuç: şimdilik rafa kaldırıldı. pure boost go ile devam. fiyat takip edilecek.

nike modelleri çok çirkin ya, pro koşu falan tamam da günlük kot altına falan giyilecek ayakkabı bulamadım

vay aq ben bunu 100 avustralya dolarina almistim.

elimdeki windows kopyası türkçe değil o yüzden ingilizce adlarını yazacağım. recovery options bölümünde reset this pc seçeneği var. oradan remove everything'i seçim devam edersen windows dosyaları geri dönüşümü olmayacak biçimde siler. bunun haricinde aynı işi yapan başka programlar da var, onlara da bakabilirsin.

recovery options sıfırlama seçenekleri gibi bir seçeneğe denk gelmesi lazım ama bulamadım. bi ezbere bakar mısın tam türkçe karşılığı ne?

online check in sadece el bagajı varsa alanda sıra beklemeden direkt kapıya gidilmek için yapılıyor. yapmak zorunda değilsiniz. alanda kiosklardan ya da kontuardan yapabilirsiniz. pnr no yeterli.

overbooking nedeniyle online checkin yapmak iyi olabilir.

online check in sadece el bagajı varsa yapılmaz.

normal bagajın varsa da check in yaparsın internetten, sonra arkadaşın dediği gibi overbooking'ten de kurtulursun. upuzun check-in sırasından da.

bagaj teslim yerleri vardır, online check-in yaptıktan sonra sadece bagajı vermeye yarayan, sırası çok azdır. direkt oradan bagajını yollar yoluna devam edersin.

her türlü online yap gitmeden. pnr yeterli eğer kiosk varsa, yoksa kimlik/pasaport istiyorlar.

evet overbooking illetine dikkat etmek gerek

ben bu overbooking'i anlamadım. Nasıl oluyor da satın alınmış koltuğu başkasına satıyorlar? Otobüste gördüm ama uçaklarda hiç denk gelmedim.

Sabiha Gökçen'de Pegasus kiosklarda hem check in hem de bagaj teslimi yapılabiliyor sıra beklemeden. Ama yine de önceden yapmak iyidir.

eger check-in yapana kadar koltuk satin olmuyorsun. sadece ucusu satin almis oluyorsun. diyelim ucak 100 kisilik, firmalarda istatistiki olarak her ucus icin ortalama kac kisinin ucagi kacirdigini yada planlarini degistirdigini gosteren bilgiler var. diyelim bilet alanlarin %10'u ucaga gelmiyor/gelemiyor. buna gore kari maksimize etmek icin 10 bilet daha satiyorlar. toplam 110 kisi bilet aldi ama 100 koltuk var. 100 kisiden sonrasi check-in yapmaya calistiginda check-in yapamayacak. bu durumda eger mumkunse check-in yapamayan yolcular mumkunse bir ust sinifa upgrade edilecek, mumkun degilse bir sonraki ucusa transfer edilip, yolcuyu memnun edecek promosyonlar verilecek(1 yil gecerli herhangi bir yone tek yon ucus bileti, ucret iadesi, sinif yukseltme vs)

ok şimdi check in yaptım. şimdi gidip doğrudan bagajı mı teslim ediyorum? boarding pass nereden alıyorum?

Apple store'a götür 2 sene garantisi var

kullanılır. yani wifi üzerinden tarama yapabildiğim bir yazıcım var, oluyor.

tarama için de wifi kullanılır tabi ki. yazıcınız hangi modelse onun sürücüsünü indirmeniz gerekebilir, bir kontrol edin.

Ayarlara gel aşağılarda sosyal bölümü var. Orada takip ettiğin sanatçılar hariç, diğer istediklerini açıp kapatabilirsin.

Iste kisirlastirilmalilar ki sorun kokunden ortadan kalksin. Bir de sahiplenenlerin de sokaga birakmamasi gerekli. Belki ona da yasalarla kontrol gelmeli. Sokaga birakma durumu olmamali.

Alman kurdu

alman kurdu. resimden çok anlaşılmasa da saf cinse benziyor. çok değerli bir hayvandır, yavruları çok pahalıya alınıp satılır. öyle alıp da sokağa bırakılacak bir cins değil yani. sanırım tasması da var. kaçmış ya da kaybolmuş olabilir. değilse de sahiplendirilmesi çok kolaydır. ilan verdiğiniz iyi olmuş bence.

www.google.com

niçin bazı insanlar sürekli bir şeyleri düzeltme ihtiyacı duyuyor? başkalarının hayatına karışmaktan vazgeçsek çağ atlarız

kendisi bu halinden memnunsa size ne?

Bence tembel. İhtiyacı olsa sosyal fobisi olsa bile evden freelance yapılacak işler kovalardı.

Edit: Neden böyle diyorum, çünkü bende de var sosyal fobi. Bir dükkana girip poşet isteyemeyecek hatta telefonda yemek söyleyemeyecek kadar. Ama işte çalışmak zorunda olunca, gerçekten paraya ihtiyacınız olunca önce evde freelance kovalayarak, sonra insanlarla etkileşimimin düşük olduğu iş bularak üniversiteye girdiğim yazdan beri çalışıyorum. 5 yıl önce mezun olmuş sıfır deneyimli bir ev kızının bir sonraki hamlesinin evlenip ev kadını olmak olacağını düşünüyorum, çok da üzülemiyorum.

Bence al karsina konus. Cesarete ihtiyaci vardir belki.

9–10 euro gelir, cep şubeden açarsın

Üstelik son döviz krizinden sonra bir kararname ile döviz hesaplarına uygulanan faizden daha fazla vergi kesilmeye başlandı ve az olan bu getiri miktarları öncekinin neredeyse yarısına düştü.

25 yaş altındaysan Anadolujet'in jetgenç programına kaydolup ufak bi indirim alabilirsin. Onun dışında yok malesef. erzurum'a gitmek çok pahalı :(

O tarz biletlerle anadolu sehirlerine aldigin biletleri kiyaslama hocam.

72 euro'ya singapur'a, 32 tl'ye azerbeycan'a, 9tl'ye atina'ya falan uctum ama 300den asagi van'a gidemedim :D

cep telefonu eklerken çoğu sistem sana 10 tane kod gönderiyor, telefona ulaşamazsan bu kodları kullan diye.

@facebook evet biliyorum ama yine değindiğim noktaya geliyor. o kodları print edip saklamam gerekiyor. ee bu kodlara erişen biri hesabımı sıfırlamaz mı? hem bu zaten başlı başına saçmalık. verieln kodları online ortamda tutsam yine iki aşamalı doğrulama yüzünden erişemeyeceğim ve dediğim gibi eğer print edip saklasam da bu çağda çok ilkel bir şey yapmış olurum bence.

Formuller hucre iclerinde kaliyordur ama beslendigi hucre silindigi icin hesaplama yapmiyor ve bu yuzden herhangi bir deger dondurmuyor olabilir. Sildiginiz mart verilerinin oldugu hucreye nisan verilerini yazin ve formullerin oldugu hucrelere tekrar bakin, hesaplamasi gerekir. Ya da ben soruyu tamamen yanlis anliyorum.

formüller sonuçta başka hücrelerden aldığı bilgileri işlediğine göre kendi elinizle girdiğiniz konstant bilgilerin silinmesini istiyorsunuz diye anladım.

ctrl + g ile go to panelini açıp ordan sol alttaki içeriklerden konstantları seçin. sonra formülsüz olan sabit olan her şeyi seçer sonra da silin.

sayfayı alttaki sheetlerden kopyalayın. bütün formüller vs. gelecektir.

piyasada altın gram alış satış fiyatlarına göre hesabından gram altın alıp satabilirsin. fiziki olarak vermiyorlar.

bazı banka şubeleri fiziki altını sizden alıp gram olarak hesabınıza aktarıyorlar.

diğer türlü fiziki olarak muhafaza etmek isterseniz bankada kasa kiralamanız gerekir.

değişmediyse kuveyttürk fiziksel olarak altın veriyordu.

ip vermeyle şifre alakasız. Hesabını bile silsen ip verildiyse verilmiştir. Bence spam maillerine filan bak.

ince görmüşüz.

hala gelen bir mail yok. junk klasörü vs kontrol ettim ama yok. bence dediğim gibi yandaşa ip adresi vermekle meşguller

savcı/mahkeme tarafından yasal bir talep olursa bırak ekşi sözlüğü, tillahı olsa o ip verilir. öyle "sen yandaşsın vermiyorum" diyen adamın götünden kan alırlar. uzaktan sallamaya pek benzemiyor bu işler.

şifre sıfırlama mekanizması otomatik. yani orda bilgisayar başında oturup "aha biri şifre sıfırlıyor, dur ona yeni şifre göndermem lazım ama şimdi yandaşa ip vermekle uğraştığım için bununla uğraşamiycam biraz beklesin" diye çalışan memurlar falan yok. otomatik elektronik süpersonik hiperbarik sistemler var ama yine de o sistemlerin bu dediğimi düşünecek kafaları yok. muhtemelen şifre sıfırlamaya yarayan kodda problem vardır.

ya da uçmuşsunuzdur belki, boşa uğraşıyorsunuzdur.

@kibritsuyu Thanks for such detailed info and please check (bkz: ironi )

note: i already recovered my password successfully, thank you guys.

Hangi sehirdesiniz? Cok arastirma yapip pazarlık yapın.

istanbul

ben de yapıyorum. sesli dile getirmedikiçe kafamda bütünleştiremiyorum. dersleri de sesli çalışırdım ve tek başıma olamadıgım zamanlar sıkıkntı olurdu. şimdi çalışıyorum çalışırken de öyle. ama cok kişide gördügüm için ben başkasında da görünce garipsemiyorum. 'bilgisayarla konuşmak' gibi bir tabir bile var bi anlamda. çalışırken sesli bir şekilde çözmeye çalışmak. sesli düşünmek. vs.

bence cok takılmayın. çözüm için aklıma bir şey gelmedi. belki kendi kendine sınırlandırma yapılabilir 'kalabalık yerdesin sessiz ol gibi' :D

tek olay ikinci kendinle konuşmaksa iç ses olarak da yapılabilir sanki.

Değiştirin kafaniza takilmasin. Belli olmaz.

super vpn ile bankacılık şifresini kaptıran biri vardı duyuruda

telefon ve pc'de ben kapatıyorum. bence çok riskli. pek çok örnek var.

Ücretsiz vpn’lerle Sakat tabi. Sonuçta o para bir yerden çıkacak. Ben hotspot ile gayet sürekli giriyorum hiçbir şey de kaptırmadım.

ucretli ucretsiz farketmez. vpn senin yaptigin butun iletisimi sifreli sifresiz gorebilir. kotu niyetli bir calisan yada vpn'i hacklemis bir hacker butun bilgilerine ulasabilir. vpn varsayilan olarak acik birakilacak, gerektiginde kapatilacak bir hizmet degildir. mecbur kalmadikca vpn kullanmamalisin. tabi vpn'i kendin host ediyorsan o baska. o zaman dert etmeni gerektirecek bir konu yok

kötü niyetli çalışan veya hacker tehlikesi sadece vpn’de yok tabi bunu da unutmayalım. o tip olasılıklara gireceksek sonu yok.

tr.mspy.com

Tab ile boşluk bırakmak yerine bir tablo yaratıp onun içine yazın bilgileri.

tarifinizden başınıza geleni tam anlayamadım.

fakat sorununuzun outlook tablolarındaki hizalama ile ilgili olduğunu düşünerek şunu denemenizi önerebilirim; tablo olarak gönderilecek olan kısmı excelde hazırlayıp kopyala-yapıştır yapabilirsiniz. outlook excel tablolarında hata payı olmadan aktarım yapabilir.

www.photojoiner.net

play.google.com

itunes.apple.com

paintte bile yaparsınız

olmaz. o şifreyi istediğine söyle. o şifre sadece senin hattında çalışır. başkasının hattında çalışmaz.

amma velakin, dışarda türk telekom wi-fi gibi hizmetlere sanırım o kullanıcı adı ve şifre ile girilebiliyor. o sıkıntı

birşey olmaz.

vodafone net.

modemin içindeki kullanıcıyı söylüyosan bilirler.
blabla@ttnet şifre olan
sorun olmaz.

aynı program mı bilmiyorum ama 31 aralık 2018'te biten bi değişim proogramı var.

nereye götüreceğiniz konusunda

getsupport.apple.com

burdan pil ve şarjı seçip yönergeleri takip edin, en yakın servisten randevu alıp gidebilirsiniz.

Genpa'ya götürebilirsiniz.

Değer mi ya telefonu oraya verip açtırmaya?

neden, telefonu açtırınca bi sıkıntı mı oluyor? yani sonuçta resmi apple store değil mi?

ücretsiz değişim hakkı herkes için değil yalnız. Belirli koda sahip cihazlar için. iphone 6/6s diye hatırlıyorum sadece.

153'ü arayınca belediye ilgileniyor normalde ama bana hiç güvenilir gelmiyor bu yöntem. Hele ki Sultangazi gibi yerlerde.

Özel bir veterinere götürme şansınız yok mu? Yani eğer maddi olarak fazla tutacak bir tedavi olursa Haysev vs aracılığıyla ilan açılıp para toplanabilir belki. Ya da şimdi direkt sosyal medyadan ulaşsanız hayvansever gruplara? Belki yardımcı olurlar ya da en azından yol gösterirler.