Askerde Novalgin + C vitamini içeren bir iğne olup günlerce sızısını çektim, normaldir yani. İğneyi olurken baya yaktıysa zaten normali de o.

bundan bir kac yıl önce vurdudugum bi iğneden sonra iki gün topalladıgımı bilirim. sorun etme bence geciyor zamanla. yalnız anladıgım kadarıyla iğne vurulurken gevsemek kendini sıkmamak gerekiyor o zaman sıkıntılar azalıyor sanki.

butun agri kesiciler tok karnina alinir.

1- normal. cok pisiyorsan sentetik yorgan/carsaf ya da o tarz bir kombinasyon yuzunden de olabilir, 100% pamuk takilmayi dene.
2- semptomlar minimallesebilir, sosyal yardim/terapi ile rahat donemlerde ilac kullanilmadan da yasanabilir, onun disinda kalici bir etki kalkisi garantisi yok.

Bir üstteki mesajdaki gibi, kullandığınız örtü elyaf ya da opnun gibi sentetik bir ürün olabilir, haliyle vücut ısınız sizi rahatsız eder (yazın 37.5 derecede yattığınızı düşünün)
O yüzden hava da geçirebilen pamuklu yorganlar iyi bir seçim olur.

ya benimde böyle bir problemim vardı. ikeadan hafif bi yorgan aldım. yanında birde yastık verdiler. 79 lira falandı fiyatı. bir de 29 tl gibi bir fiyata nevresim takımı aldım yüzde yüz pamuklu. artık püfür püfür yatıyorum. ilgilenirsen mesaj at isimlerine bakar yazarım.

2 için, paranoid şizofreni çok ağır bir hastalıktır ama yenilebilinir. nadiren tamamen, çoğunlukla hayatı bu hastalığa sahip olunduğu pek farkedilmeyecek düzeyde yaşamaya devam ettirecek kadar. ilaç kullanımı çok etkili özellikle hastalığın ağır işlediği hastalarda ve ateşlenme zamanlarında. ama yenmenin en büyük koşulu hasta olduğunu ve sanrıların gerçek olmadığını idrak etmesi hastanın. zaten akıl oyunları filmine de konu olmuştu bu tarz bir şey. entellektüel ve zeki hastaların şizofreniyle savaşının daha başarılı olduğuna dair bir istatistik okumuştum. ama kaybedilen zaman onyıllarla ölçülebilinir. tabi ilaç tedavisinin yanında sevdiklerinin desteği, uyaranlardan biraz arınmış bir hayat ve içten içe yanan bir hastalığı yenme isteği gerekiyor.

sana özel olan bi durum deil. tamamen yüzde yüzde olmasa da yüzde 80(nası bi ayrım yaptıysam) eminim ki. herkeste oluyo. topluca uçağa binmiştim 14 kişi hepimizde olmuşta. her 14 kişiden 14ünde yani

ben de mesela uçarken yutkunamıyorum :/ ama hiç kulkatan osurmadım. tahminime göre uçağa binen insanların %47.56 sında oluyor bu olay.

ağzını tamamen açıp alt çenenizi sağa sola oynatın. sonra alt çenenizi kapatmaya çalışın ama zorlayıp kapatmayın. reçetenizin yan etkileri insanların size bakıp ne yapıyor bu demesi olabilir. önleminizi alın.

kulak tıkacı. yetmezse, burnu kapa kulaklarına bas havayı dengelensin basınc. tabi bas dediysem de patlatma kulak zarını yavas yavas pompala. zaten hissedersin rahatladıgını bırakırsın.

en zararsiz tatlandirici "stevya."

Aspartam, sukraloz, asesulfam... Sağlığa olası zararları yıllardan beri araştırılıyor. Fareler üzerinde deneyler yapılıyor fakat insan üzerine deneyler yasak olduğundan kesin bir şey söylemek zor. Sadece beklemek gerek. Biri kalkıp sadece zararlı veya zararsız derse ona pek itibar etme.

Ben gıda mühendisiyim, benim tavsiyem sağlığına aşırı dikkat ediyorsan, ne sigara ne de alkol kullanıyorsan, şeker kullanmamanı gerektirecek bir sağlık sorunun yoksa (kilo sorunun olsa da) tatlandırıcı kullanmaman. Aksi taktirde kullan, güvenle kullanabilirsin diyemem, kimse diyemez, çünkü bunu gösterecek bir çalışma yok insanlar üzerinde. Fakat ciddi bir soruna yol açmayacağı da ortada.

Bu arada stevia bahsi de ilginç. İnsanlar sanıyor ki bitkilerden elde edilen her şey sağlıklı. Uyuşturucuların çoğunun bitkisel olduğunu hatırlatırım.

yapay tatlandırıcılar sadece diyabet hastalarının kullanımı için uygundur. bi de bazı pku hastaları için. normal insan için zararlı olmasının sebebi ise sinir iletiminde görevli miyelin kılıflar üzerine olumsuz etkileri olması ve yıpranmalarını hızlandırmasıdır. ha peki diyabet hastalarına zararsız mı? onlara da zararlı ama yarar/zarar oranı hesaplanınca diyabetlinin bir haftada komaya girmesindense miyelin harabiyeti daha zararsız kalıyor.

bu arada ben de eczacıyım. bize anlatılan bu.

Paranormal ve Elenika' ya katılıyorum. Diabetik değilsen alma bence de. Ne diyet için, ne de sağlık sorunum yüzünden, 14 yaşımdan bu yana her tür içeceği şekersiz içiyorum. Kendi tatlarında çok daha güzeller. Arada bir tatlı yediğim de oluyor. Babam için sorup öğrenmiştim. Yakınım olan bir dahiliye doktorundan öğrendiklerim, Paranormal ve Elenika'nın anlattıkları gibiydi.

Ben burdaki bilgilerle birlikte diyetisyenime sordum. Gelen cevabı aynen kopyalıyorum:

"Yapay tatlandırıcılar gerek şeker hastaları gerekse formuna önem veren bireyler ve aileleri tarafından rahatlıkla kullanılabilecek birer şeker alternatifidir. İsminin yapay olması kişiyi irrite edebilmektedir. Açıkçası bir diyetisyen olmasam ben de bu ürünlerden korkardım herhalde. Ancak üzerinde en çok tartışılan aspartam bile dünyanın hiçbir ülkesinde, hiç bir eyaletinde yasaklanmamış ve hiç kimsede kanser, unutkanlık, Alzheimer, MS hastalığı gibi durumlara yol açmamıştır. Kişi vücut ağırlığının kg'ı başına 40 mg (bazı literatürlere göre 50 mg) aspartam alabilir. Yani 70 kg bir birey 70 x 40 = 2800 mg aspartam alabilir. Bu da örneğin 18 mg aspartam içeren Canderel için 2800 / 18 = 155 adet tatlandırıcı demektir. Yani günde 155 adede kadar rahatlıkla kullanılabilir. Şeker hastası bunu tolere edebilirken sağlıklı bir birey neden tolere edemesen ki? Miyelin kılıflar sinir sistemi için önemlidir, ancak tatlandırıcıların onlar üzerine de bir etkisi yoktur. Kar / zarar ilişkisi olarak görmemek lazım. Asıl bahsedilen etkileri olsa idi bence şeker hastalığı kanserden bin kat iyidir ona bakarsanız. Bu konuda sayısız haber okuyor ve duyuyorum. En son dün okuduğum bir gazetede işin uzmanı olmayan bir doktor aspartam içeren tatlandırıcılar için günde 11 taneden fazla kullanmayın gibi yorumlar yapmış. Bunu üreten firmaların bakış açısı ile değerlendirilecek olunursa bu tür haberler maalesef hiç hoş değil. Asıl şeker kanser hücrelerinin çoğalmasını sağlarken bence asıl sorun üzerinde durulmalı ve 1 bardak şekerli kolada yaklaşık 6.5 kesme şeker olduğu unutulmamalıdır.
Özetle, içiniz rahat olsun..."

merhaba,
özel sarıyer tıp merkezi'nde Dr. S. Hakan SAYITA'yı önermişlerdi başka bir duyuruda. ancak psikiyatrların pek konuşmadıklarını, ilaç yazıp sonrasında sizi belirli aralıklarla görmek istediklerini unutmayın. verdikleri ilaçları da düzenli kullanmanız lazım.
www.sariyertipmerkezi.com

Ücret ne kadar orada biliyor musunuz?

karbonat yapıştırın az miktar.

o da yok. boş, yemek pişmeyen öğrenci evim var:(

eczaneler kapanmış mıdır?

listerine kullanın düzenli olarak.. dişler, dişetleri, ağız için sekizyüz mülyon puan verebileceğim kadar yararlı bir gargaradır. düzenli kullandığınızda hayatınız boyunca bir daha aft derdi görmeyeceksiniz.. benim de çok çıkardı aftlarım, 4-5 senedir listerine kullanıyorum; unuttum onları..

4 sene sonra tik atıyım o zaman. nerde satılır eczanelerde mi yoksa migrosta filan bulabilir miyim?

sarpercim,

pamukkuzu.com

bunu kes, aftin uzerine sur. biraz bir sey yeme, icme! sonra bana dua etmeyi unutma!..

@uçan sincap anırtır kanırtır öldürür o.
nöbetçi eczaneden pyraldyne diye piyasada ender bulunan mucizevi bir ilaç aldım. en azından o öyle dedi:) deneyelim görelim.

ilk olarak C vitamini eksikliğinden kaynaklanmadığına emin ol. ikincisi; eğer doğal bir çözüm istiyorum dersen bir tatlı kaşığı toz haline getirilmiş kişnişin üzerine bi bardak kaynar su ekle beş dakka demlenmeye bırak ve yudumlayarak ve de karıştırarak iç. yaklaşık iki gün içinde mevcut aft geçiyo ve yenisinin çıkma süresi uzuyo. illa da farmakolojik bi çözüm isterim dersen eczaneden piraldyn alabilirsin. ilaç ruhsatlı ve fiyatı uygun bir ilaçtır.

aftın tamamne geçmesi gibi bi durum söz konusu değil, biraz genetik bi durum. bir de ağız asiditesinin artmamasına dikkat edip dişini fırçalayıp gargara yapmalısın.

Bir bardak süt alın, ağzınızda tuta tuta yavaşça için/çalkalayın, çok iyi gelir hatta geçirir.

Daha önce o bölgede travma oldu mu? (Menisküs zedesi ya da osteokondritis dissekans düşündüm bir an.)

anlattığına göre tıbbi olarak genel adı "shin splints" olan durumdan muzdaripsin. genelde aşırı yüklenmeden, yeteri kadar ısınmamış ve esnememiş baldır kaslarından, ayağın aşırı derecede içeri veya dışarıya yatmasından falan kaynaklanıyor. sporcu hastalığı deniyor genel olarak. tedavisi dinlenmek, başka türlü sadece sorunu ertelersin, üstüne gidilmesi halinde stres kırığı problemi baş gösterebilir.

not: medikal lisans falan sahibi bir insan evladı değilim.

@ daha önce sadece sağ ayağıma darbe almıştım fakat iki ayağımda da ağrılar olduğından darbeye bağlı olmadığını düşünüyorum.

Yalnız ayrıca şimdilik bu ağrı sağ ayağımda sol ayağım genelde sonradan aynı ağrıyı hissediyor diğer bir ince noktada şu ki sağ ayağı kullanıyorum.

Osgood-Schlatter hastalığı olabilir. Genellikle genç yaşta ortaya çıkar. Efor sonrası ağrıyla kendini belli eder. Ortopedi bölümüne başvurmanızı öneririm. Geçmiş olsun

Genelde her sabah kahvaltıdan sonra bir tane alınması normalmiş.

hap şeklinde satılıyor, ilkokuldayken bana yutturuyorlardı.

sabah kahvaltıdan sonra 1-2 gram alın. tablet şeklinde falan.

Yemeklerden sonra. Sabah ve akşam.

anadolu yakasında,altıntepe kızılay - prof.dr feraye hanım vardır. ondan randevu almaya çalışsın. eğer ki sosyal güvencesi de varsa çok uygun bir fiyata halleder işi. öneririm,on numaradır kendisi.

(bkz: marmara üniversitesi diş hekimliği fakültesi)

ol, kış günü orda ölsen umurlarında olmaz.

Ol sen her ihtimale karşı. Orada 2. sefer vurmaya kalkmazlar. Belirtirsin daha önce aşı olduğunu.

askerde farkli a$ilar da yapiliyor. o a$ilarin ne oldugunu ogren, birbirleriyle reaksiyon yapmasin. yani $oyle soyleyeyim, mesela burada domuz gribi a$isi olursun, askerde olacagin tetanoz a$isi sorun yaratmasin demek istiyorum.

aşı vurulmuş biri olarak, ben de aşı vurulup gitmeni öneririm. Sağlık ocaklarında aşı vurulduktan sonra bir aşı kartı düzenleyip veriyorlar. orda vurmaya kalkarlarsa onu gösterirsin.
bu arada çoğu sağlık ocağında aşıyı sabah 10 ile 12 arasında vuruyorlar. açılan aşıyı bitirme zorunluluğu gereği sanırsam. gitmeden önce varsa imkanın bir arayıp sor, boşu boşuna iki defa gitme. (ya da mesela cuma gidersin, aşı vaktini kaçırmışsındır, aşı vurulmadan gitmek zorunda kalırsın vs)
şimdiden hayırlı teskereler!

En son duyduğuma göre eğer aşı olmadıysanız zaten onlar yapıyorlarmış.
Bence siz bildiğiniz yere gidin, aşınızı olun. Ama aşı kartınızı teslim olurken yanınıza almayı sakın unutmayın.

askerde aşı olurken hiçbir şey sormadılar bize. makine gibi soldan iki sağdan bir iğne batırıp yolladılar. ne oluyor demeden soktular iğneyi. ben olsam daha ihtiyatlı davranırdım, yan etkisi falan da var diyorlar çünkü..

Aniden verilen kilolar aniden geri alınır. Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu nedeniyle kafama takıp, 4-5 ayda 100 küsür kilodan 67 kiloya düşmüştüm senin yaşlarında. O kadar ay günde neredeyse bir dilim domates veya bir tane küçük lahana dolması falan yemiştim. Ciddi ciddi haftada 1-2 kere ağzıma atıyodum bunlardan ve sadece bir bardak boza içmek için Bahçelievler'den Bakırköy'e günde 2 kere yürüyerek gidip 2 kere yine yürüyerek dönüyordum :D

Ben de o zamanlar 17 yaşında falandım belki de yoktum, o yüzden iyi anlıyorum seni. İnsanın içi rahat etmeyince olmuyor. Diyeceğim şu aslında, şimdi kafana takıyosun ama 2-3 sene sonra zerre kafana takmayabilirsin bu durumu, niye kafana taktığını da anlamayıp kendine gülebilirsin. Muhtemelen de öyle olacak.

Peki sonra ne oldu ben o kiloları verince? Annem artık ölecekti sinirinden, yediremiyordu, bi' gün evde yürürken yıldızları gördüm ve hayatımda ilk defa bayıldım. O bozalar falan olmasa muhtemelen uçmuştum şimdi :D Sonunda irade dayanamadı ve bir gün kuzenimin eşi bir tane çikolata verdi bana. Hayatımda en çok sevdiğim yiyecektir çikolata. (Zaten sevmeyen yoktur, böyle bir felsefî görüş bile var.) Bir tane yedim... Lan bi' tane yedim zaten bunu eritmem için 3 gün yürümem lazım derken bir poşet çikolata gofret vs. yedim :D

O gün bu gündür yiyorum valla :D 4-5 yıl olmuştur en az :D Şimdi gene 100 küsür kiloyum, boyum 1.98 hayvan gibi bi'şeyim ve gayet memnunum bak bi' yandan gofret falan götürüyorum.

Ama için rahat etsin diye şunları söyleyeyim:

1. Kesinlikle yemek yemeden kilo vermeye kalkma. Eğer bi damla bi damla yiyip de vereyim kiloları dersen %100'e yakın bir oranda başarılı olursun fakat %100'e yakın bir oranla daha fazlasını geri alırsın.

2. "Azaltmak" denen bir şey var kardeşim. 2 dk rahat tut boğazını, siktir et lan yemeyeyim de. 5 kilo-10 kilo eksik hâlinin sana karşından baktığını ve yeme diye yalvardığını düşün. Ye ama az ye.

3. Devamlı spor yap. Spor yaptın yaptın, yoksa dönüşü yok. Mesela biz devamlı basketbol oynardık, git sizin çeteyi bul, ikna et falan, ya da hâlihazırda oynayan birilerini bul, sabah akşam basketbol oyna. Ayrıca yürüyebilirsin bol bol ama sanırım 22 dk aralıksız yürüdükten sonra başlıyorsun yağ yakmaya vs.

4. Çok da takma kafana yahu. 17 yaş bunalımındasın. Bir kaç sene daha sürer. Sonra hiç sallamazsın, rahat ol :)

Ne kadar hızlı kilo verirsen o kadar hızlı kilo alırsın. ayda 3 kilo ver yeter, sabır işi bu.

120'den 95'e düşmüş ve bu kiloyu koruyabilmiş biri olarak konuşuyorum. hareketim falan da ahım şahım yok, arada alıyorum gene harekete bağlı veriyorum. ama yavaş yavaş ve kararlı bir şekilde verirsen, hemen vereyim diye günlük hayatta hayatın boyunca yapmayacağın şeyleri yaparsan, o kilolar geri gelir.

örneğin bana kendi doktorum, hayatın boyunca fitness yapmayacaksan gitme, günde 1 saat hızlı tempo (dilin dışarı çıkmadan) yürü, bu yeter, demişti.

"spor öncesi kas ve bel ağrısı falan" nedir? Ben burasını anlayamadım.

Sürekli kas ve bel ve eklem ağrısı mı var yoksa siz spor yapmaya karar verdiğinizde mi peyda oluyorlar?

Hafif bir spor sorun olmayacaktır hatta yararı bile dokunabilir ama vücudunun muhtelif yerleri ağrıyan birinin zaten ağır bir idmandan kaçınması gerekir.

zaten idman yapmayacağınıza göre de aspirin sorusu şimdilik sizin için "gereksiz"

yok ya mesela bir gün önce idamandan kayaklı oluşan bir kas ağrısından bahsediyorum. yani yeni başladım falan o nedenle ağrıyor falan filan.

asprin in sakıncası var mı?

aspirin yerine kas gevşetici olarak muscoril kullanabilirsin.

ağrının çeşidi önemli
yeni başlayanlardaki "hamlama" dediğimiz ağrı normaldir ve bu ağrılarla birlikte "ağır" çalışma yapılmaz, mümkünse aerobik idmanla ya da başka bölgeleri çalıştırılarak geçirilir o günler. o ağrıyan kasları çok zorlamamak gerekir. bir iki gün ara verip o kasların ağrısı geçince tekrar zorlanabilirler.

aspirin bu bahsettiğim "hamlama" ağrlarını iyileştirmede hiç bir boka yaramaz.
araştırmadım ama hişç duymadığım gibi mantıken de makul gelmiyor.

muscorili falan da hiiiç tavsiye etmiyorum.

diş eti kanaması: kalsiyum eksikliği
mideden kan: mide kanaması (yuh)
anüsten kan: basur

o değil de doktora başvurup çare bulamadıktan sonra mı buraya yazdınız yoksa buradan alacağınız cevaba göre mi doktora gideceksiniz? soruyorum, çünkü benim vücudumun 3 ayrı yerinden -ki bunlardan biri mide- düzenli olarak kan gelse değil 2-3 sene, saniye geçirmeden doktora giderim herhalde. peki mideden gelen kanı nasıl gözlemlediniz? kan mı kusuyorsunuz? yoksa tükürürken mi kanlı oluyor? hani belki akciğerden geliyor olabilir de o kan.

son 2 3 senedir geliyor diyorsun.
Kanserin herhangi bir safhası için uzun bir süre.
ama hemn doktora başvurup tomografi çektirmende fayda var.

midenizden nasıl kan geliyor yahu? ağzınıza mı geliyor?

Midemden kan geldiğini gördüğümü söyleyemem ama stes artınca midem keskin bir şeyle kesiliyormuş gibi oluyor ve o zaman kan tadı da geliyor. Tabi diş etlerimden gelen kanla karıştırıyor olabilirim. Diş etlerim için dişçi kötü bir şey söylememiş olsa da 2 sene önceki sevgilim bile şikayet ediyordu kan tadından.

Basur çok uzun zamandır var zaten, yine stres ile doğru orantılı olarak ciddileşip yok olduğunu gördüm. Bazen kabız olunca kanama oluyor ama stres faktörü daha tutarlı sanki, çünkü rahat bir haftada kabız olsam bile kanama olmuyor, mucizevi bir şekilde iyileşiyorum stresin geri gelmesiyle eski durumuna dönüyor.

Doktora gitmemiş olmamın sebebi devamlı ertelemem ve bu ara sıra iyileşmesi ertelememe daha yardımcı oluyor.

diş taşlarınızı temizlettiniz mi?

Atatürk Hastanesinde b12'ye bakılıyor.

önemsiz bir nedenden (deride yağ birikmesi) olabileceği gibi düşük ihtimal ama çok önemli bir nedenden (kanser) de olabilir. bence doktora gitmesini sağlayın.

alkol kullanımı varsa karaciğer tetikliyor olabilir.

bildiğim kadarıyla (ki çok yavan bir cevap) ses tellerinin uzunluğu ve kalınlığı kişiye göre değişiyor. bu ses rengini, nefes kullanımı isi sesin kalitesini etkiliyor.

"Bu ses telleri de kas gibi bişey değil midir? O zaman nasıl oluyor da insanların sesi birbirinden farklı oluyor?"

E hangi iki insan var ki birebir aynı şekil ve ebatta kasa sahip? Seste böyle bir şey olsun düz mantıkta;)

ses tellerinin sekil ve uzunluklari dolayisyla armonik iceriklerindeki farklar var, bunlar buyuk fark yaratiyor zaten (kadin ve erkek sesi arasindaki farki dusun) ama bunun kadar onemli olan bir sey, ses tellerinden cikan sesinagizdaki bosluk yolu ile filtrelenmesi. konusmamiz falan hep buna bagli.

istersen dene agzini ac ve aaaaaaa de sonra ses cikarma seklinde (ses tellerinde) hic bir sey degistirmeden sirf dudaklarini ve agiz boslugunun seklini degistirerek ooooooo uuuuuuu üüüüüüüü falan yap. Yaptigin sey agiz boslugunun seklini degistirerek sesin farkli formantlarini filtrelemek veya kuvvetlendirmek. sessiz harfler icin dil sekli, dili kullanma sekli, dis seklini falan da denkleme kat. uzerine herkesin agiz boslugunun farkli bir sekle ve ebata sahip olmasini kat.

varabilecegin sonuc, herkesin farkli bir "enstrumana" sahip oldugudur. herkesin bir kemani oldugunu dusun, ama hepsinin telleri farkli, bu farkli oldugu gibi herkesin kemaninin sekli, kasasinin yapisi farkli. kimininki ud gibi, kimininki gitar gibi, kimininki keman gibi... ve herkesin de bu farkli enstrumanlari farkli uslupla caldigini dusun (dil farki, dis farki, dili kullanma farki). ortaya bir cok farkli ses cikiyor. aciklayici olmustur umarim biraz.

erecek. tabi öyle 2 hafta gidip bırakırsan tekrar baş gösterir o ağrılar. bir de yüzmeye başlamadan evvel sırt, boyun ve bel bölgesi için ısındırma hareketleri yaparsan çok çok iyi olur.

@kogan

hacı demir silindir ne alaka. onu koyunca noluyor. bide netur bi slindir, boru mu bildigin slindirmi

bence en iyi çözüm bu bir aylık süre içinde kendinizi zorlayarak her hafta bir kademe ileri gitmenizdir. aksi takdirde hangi yöntemi denerseniz deneyin 3.-4. günde başınıza patlar.
şimdi şöyle ki bu haftadan itibaren günde 9 saat uyumaya başlayın. gün içinde uykunuz gelirse dağıtıcı davranışlarda bulunun örneğin soğuk suyla yüz yıkıma mükemmel bir çözüm. ya da biraz hareket.
bir sonraki hafta bunu 8 saat yapın diğer hafta 7 ve son hafta 6 yaparak başarıya ulaşın. biraz zorlayacak ama bundan sonra sürekli 6 saat uyursunuz diye düşünüyorum


@kogan demiri nasıl koyacağız hocam anlamadım

Ben kullanan bi arkadaşımdan gördüm ve ondan aldım fakat onun nerden duydugunu hatırlamıyorum şu an.Bildiğimiz silindir,kutu kola uzunluğunda düşün fakat daha ince.
Ben 11 saat kadar uyurdum vize/final dönemleri hariç,şimdi 5 saat uyku sonrası çok rahat kalkıyorum normal zamanlarda da.
İnternette kaynak olarak çok bi şey bulamadım,sadece Leonardo da Vinci ile ilgili bi şeyler yazılmış bu konuda,dahi uykusu ile ilgili bi makalede denk gelmiştim.

supradyn i bırak onun yerine pharmaton kullan 1 numaradır vitaminlerin içinde...

@kogan
hacı yatagın yastık kısmının altınamı koycaz? amaç yatağa eğim mi vermek? hala anlamadım hacı

uyku geldiginde hafif bir egzersiz, hani su beden dersinde yaptigimiz isinma hareketleri, yaparsan fazdasi olabilir. bir de doktorum bana kacta yattigin degil kacta kalktigin onemli demisti(bkz: insomnia), uyku duzeni kurabilirsin bu sekilde, ilk bir kac gun zorlanirsin ama karsiligini alirsin. bunu yaparken kahve gibi uyaranlardan da uzak durmalisin.

@kogan
amaç ne bunda hocam. yani yatağa eğim vermekmi? yastık kısmı dediğim yerse yatagın yastık kısmının oldugu bölüme koymakmı yoksa ayak kısmının oldugu bölümemi yani baş kısmına koycaz yatagın alt tarafında

ağalar gördüm ki çok merak konusu olmuş demir olayına el atim. hemde çok yarım yamalak bilgilerimle. şimdi o demir manyetik düzenimizi değiştiriyor, yani beynin ve vucudün manyetik alanını düzenliyor. şöyle düşünebilirsiniz, manyetik bilmem ne dizlikleri var, tıpkı onun gibi. şimdi bu uyku düzeni ise bu olaydan fena etkileniyor. her ilde manyetik alan farklı old. dolayı ilden ile uyku değişebiliyor, hatta rüyalar değişiyor. mesela kendimi 6 saat uykuya alıştırmıştım (ona da gelcem) ki , memlekete gittim ve en az 12 saat uyumaya başladım. ayrıcana çok net rüyalar da görmeye. bunu dinci bi sitede görmüştüm. yerin manyetizması ve rüyalar. hatta evde deniyebileceğiniz birşey önereyim, eğer hiç rüya göremiyorsanız yastığınızın yakınına büyük yada orta boylu hoparlörler koyun. ben denediğimde acayip fark etti, manyak rüyalar görmeye başladım :).
hatta konuyu başka yere çekersem, kalp gözü olayının bazı yerlerde yüksek olmasının sebebini bile buna bağlıyorlar. (öhöm: ben inanıyorum demedim :)).

şimdi benim uyku düzenime gelirsek, ben bir hafta boyunca beynime tecavüz ederek başardım bu işi. normalde 8 saatten aşşaa kurtarmıyordu ama ben daha ilk günden 5 saat uyudum. 2.3.4. günlerde de. günlerim dolu, sürekli bi işle meşgul old. için unutuyordum uykuyu. sonuç olarak 1 hafta da 6 saate indirdim. herkesin bünyesi bir mi olur o ayrı.

@dizelsingıl
agam supersin. merak ettiydim baya ne ayak bu boru olayı diye.

@kogan
hocam cok saol deneyeceğim

hocam bu borunun herhangi bir metalden falan olması gerekiyor mu? ya da uzunluğu çok olursa daha iyi sonuçlara yol açar mı? ya da yatağın altında(15-30 cm arası ) olması bu dediklerini sağlıyor mu? valla merak saldım iyice:D nerden alırız bu boruyu

bu demir silindir olayını saba tümer in programında dinlemiştim. herhangi bir metal değil silindirin demir olması gerekiyor ve yatağın altına yere koyuluyor. (hatta yatak yere yakınsa yükseltilmesi gerekiyormuş) saba tümer denemiş fazla erken uyanmaya başlamış. konuğu da yatağınız demire çok yakın olduğu için erken dinlenemeden uyanıyorsunuz, yatağınızı yükseltin falan demişti. işe yarıyor gibi ben de denemeyı düşünüyorum.

cevapları sonradan okudum da. kogan, kesinlikle yanlış yapıyorsun demirin yerde olması gerekiyor, arada mesafe olmalıymış.

ben de bu silindir olayını ömer çelakıl'dan duymuştum saba tümer'de anlatıp duruyodu ciddiye almamıştım ama ilginç yani demek işe yarıyormuş

Arkadaşlar evde dambıl var. yatağın altına koysam iş yaparmı (içinde demir tozu varya o bakımdan)

Demir ile ilgili

==== Alıntı ====

Uykusuzluk ve uyanamama problemleriniz ortadan kalkacak

Yine bir araştırmanızda Kuran'da insanların özellikle uyku sorunlarına çözüm olan bir şifre olduğuna dair bir beyanınız olmuştu. Bundan bahseder misiniz?

Dr. Ömer Çelakıl:Kuran'da yer alan Hadid (Demir) suresinde demirin insanlar için bir takım faydalar barındırdığı vurgulanıyor. Ben de farklı geometrik yapıdaki demir parçalarının oluşturduğu (veya topladığı) manyetik alanın insan beyni üzerindeki etkilerini bir süredir deneysel anlamda araştırıyorum (Bu deney fakültemizdeki bazı profesörlerin de oldukça ilgisini çekti) Demir sayesinde toplanan bu manyetik alanların insan beynini programlama konusunda yardımcı olduğunu gözlemledim.

Örneğin, uyku problemi olan ve istediği saatte uyanamayan kişiler üzerinde uyguladığım deney sonucunda bu kişilerin tam uyuma saatinden önce kalkmak istedikleri saati düşünmelerini istedim ve diledikleri saatte dinç bir biçimde kalktıklarını gözlemledim (Uykuya başlamakta güçlük çekenler üzerindeki etkisi ise henüz belli değil) Bu deney için uzun helezonik (veya silindir) yapıda demir ağırlıklar kullandım. Bu demir parçalarını, sinirlerin geçtiği anatomik yapı olan omurganın yaklaşık 20 cm altına uzunlamasına yerleştirdim.(Şöyle de düşünebilirsiniz: Yatak altına sırtınıza 20 cm uzaklıkta değmeyecek biçimde uzun ve silindir yapıda demir yerleştiriyorsunuz ve uyuyorsunuz) Şayet daha güçlü bir etki oluşturulmak isteniyorsa demiri sırta daha yakın tutmak veya bir ucunu baş kısmının altına gelecek biçimde yerleştirmek gerekiyor.(Çünkü manyetik alanlar beyindeki nöronlarla daha güçlü etkileşime giriyor) Bu deneyden bir tv programında kısaca bahsetmiştim ve sabahları uyanamayan bir çok kişiden tebrik mesajı aldık.(Bazıları silindir demir temin edemediği için benzer şekilde olan twister yani bükülen uzun demir şeklindeki spor yaylarıyla deneyi uygulamışlar)

==== Alıntı ====

(kaynak: www.indigodergisi.com)

Embriyo klonlama ile normal klonlama farklı şeylerdir.


Çekirdek Teknolojisini Kullanarak Yapılan Klonlama
İki şekilde yapılmaktadır;

a)Embriyo Klonlama: Alınan örnek, döllenmiş bir embriyodan alınıp yine aynı annenin yumurtasında çekirdek transferi yapılırsa bu durumda mitokondri DNA’ları aynı olacaktır. Bu teknoloji benzer ikizlerin oluşturulmasında kullanılmakta ve embriyo klonlama olarak bilinmektedir. Sığır, kurbağa ve farede de başarılı şekilde denenmiştir. İnsanlarda da bu tip klonlama yapılmış ancak bu ikizler yaşatılamamıştır. Bununla beraber basında klonlama olarak isimlendirilmesine rağmen bu uygulamada farklı çekirdekler kullanıldığı için bunlar gerçek klonlar değillerdir.

b)Normal Canlı Klonlama (Somatik Nüklear Transfer): Dolly doğuncaya kadar, normal bir canlıyı klonlamak mümkün değildi. Organizma döllenmiş bir yumurtadan meydana gelmekte ve her bir hücre döllenme sonucunda oluşan tüm bir genomu içermektedir. Her bir hücre birbirinin tamamen aynısıdır. Ancak, büyüme ve gelişme olayları hücrelerde farklılaşma meydana getirmekte ve beyin dokusu, kalp dokusu, deri, kemik vs oluşmaktadır. Bazı genler somatik hücrelerde bu şekilde özel görevlere ayrıldığı zaman çalışmasını durdurmakta ve sadece ilgili deri, kemik gibi genleri çalışmaktadır. Embriyonik klonlamada farklılaşmaya başlamamış döllenmiş yumurta hücresinin çekirdeği (genom) kullanılmaktadır. Dolly’nin oluşumunda ise somatik bir dokudan alınan hücreyle bu işlem başarılmıştır. Bu transfer sonunda, somatik dokudaki çalışmayan genler tekrar çalışmaya başlamış ve genlerin çalışması organların oluşmasıyla durmuştur. Genlerin gerektiği zamanda çalışması veya çalışmasını durdurması klonlamanın esasını oluşturmaktadır. Bu uygulamada döllenmemiş yumurtanın çekirdeği çıkarılarak, somatik hücre çekirdeği bu yumurtanın içine yerleştirilmiştir. Oluşan zigot, herhangi bir koyuna nakledilerek gelişmeye bırakılmıştır. Bu uygulamanın embriyonik klonlamadan farkı, mitokondriyal DNA’nın farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Burada ilginç olan diğer nokta, Dolly bir babaya sahip değildir, fakat 3 anneye sahip olabilir. Mesela, annesi;


-Genomu kullanılan bir dişi olabilir

-Yumurta hücresini veren dişi olabilir

-Gameti taşıyan bir dişi olabilir

ayrıca ;
www.biltek.tubitak.gov.tr

badem ye bolca

hangi ilacı alırsanız alın, sürekli olarak kullanmak sakıncalıdır. basit bir çinko veya demir takviyesi bile 2 hafta sürer, sonra 1 hafta ara verilmesi tavsiye edilir.

ilacın suyunu çıkarmayacaksanız elbette yararlı olacaktır. örneğin bu kışı onunla geçirebilirsiniz. ama 1 yıl boyunca durmadan alırsanız yanlış yapmış olursunuz.

Kullanan bir yakınım var, merak edip prospektüsünü okuyunca gereksiz bir şey gibi geldi, ilaç gibi gelmedi. Yan etkisi yok, ilaç etkileşimi yok; genel sağlık ve beslenmeyi desteklemesi yuvarlak geldi biraz. Bir de (ekmek mayası ve hissetmeyi sağlama!):

"Beta glukan ekmek mayasından (Saccharomyces cerevisiae) elde edilen ... doğal bir maddedir."

"Kişinin kendini sağlıklı hissetmesini sağlayan ..."

bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine gittiğim bayındır kavaklıdere'deki beslenme uzmanlarından memnun kalmıştım ben. iki ayda 8 kilo verdim. ve şunu yeme bunu yeme demediler, sadece ne kadar yediğin önemli. misal pasta yediysen, o günkü ekmeğinden kesiyorsun gibi. ama akşamları en az yarım saat tempolu yürüyüş şart.

%90 durumda kendi kendine gecer.
cok kafana takmamaya calis, sarmisak hurafelerine falan itibar etme, sadece kafana daha fazla takmana yarar. var ise imkansizdir ama stresten uzak durmaya calis biraz diyeyim adetten. endise verici sekilde buyudugunu farkedersen veya baska yerlerde de rastlarsan (sac, kas, kirpik, veya genel olarak vucut) bir cildiyeciye git, bir tedavisi yok ama kimilerine iyi gelebilen seyler var. istanbuldaysan birini tavsiye edebilirim ama kotulesmedikce bir gerek yok bunun icin.

arastirmak istersen rahatsizligin genel ismi alopecia areata, sadece sakalda olanina alopecia areata barbae deniyor.

en sik karsilasilan durum bu tabi, baska ihtimalleri de degerlendirmek lazim fakat genelde problem bu olur yani sik karsilasilan bir sey.

gecmis olsun.

stres kaynaklı oluyor genellikle ve yine hurafelerden biri, bulaşıcı olduğudur. Çok kafana takma ve sakın berberlerin falan dediklerine itibar etme... Zamanla geçecektir.

benim sacimda 2 tane vardi. m furo verdi dermatolog teyze, sagolsun yeni olan 2 ayda gecti. eski olan gecmedi. ilaci da 1 aydan fazla kullanma demisti zaten, ben de ellesmedim. duruyo oyle. biraz ufaldi, ama buyumuyor sonradan.

muharrir iyi demis, bulasici degildir. bir bagisiklik sistemi anomalisi.

melatonin cinsi ilaçlar aratabilirsin de ilaçsız, şöyle bir sistem deniyebilirsin.
akşamları beyaz un, şeker, patates, mısır, meyve suyu gibi şeyler yeme, yeşil otlar, nişastası az sebzeler, et, yumurta gibi ürünler ye ve uyumadan 2-3 saat önce kefir, yoğurt (süt değil!) dışında yemek yemeyi bırak. Uykunun biraz düzeleceğini umuyorum.

zaten aynı zaman spor ve rejim yaptığımdan dolayı beslenme alışkanlığım bu şekilde.

uyku ilacı alacaksan seçim yaparken dikkat et. uyku saatlerim düzene girsin diye 2 farklı ilacı farklı günlerde aldım. 1 tanesi mükemmeldi, pamukların arasında yatıyormuşum gibi rahattı. Diğeri ise felaketti, afedersin uykunda şey etseler ruhun duymaz. ilaçların marka modellerini merak edersen mesaj atarsın.

aynı olay bende de oluyor. özellikle de spor yapmadığım akşamlar. belki de vucudu yeterince yormadığı(m)n için uykusuzluk çekiyorsu(m)n.

acaba flat lens değil de sert lens demiş olabilir mi doktorunuz. çünkü ben hiç duymadım böyle bir lens çeşidi, ama yine de en doğrusunu doktorunuz bilir tabi.

edit: pardon o zaman :)

@ pinking of you

kağıdın üstüne flat diye yazdı doktor.
Gerçi ben az çok meseleyi anladım. Benim göz bebeem biraz düz ki herhalde, oval olanlarını tercih etme, flat olanlarından al demeye getirdi.

gripte baş ağrısı, eklem ağrısı, halsizlik, öksürük gibi şikayetlerde olur. iyice dinlensin. ateş falan yükselirse doktor yolu gözükür. bana da soğuk algınlığı gibi geldi. bol sıvı + c vitamini..

grip olmuş ama düşük seviyede atlatmış gibi görünüyor.doktordan sonra bir değişiklik olduysa gidip onun için de ilaç yazdırsa iyi olur elbet.

Ketoralı saç derimdeki sivilceler için vermişti doktor. Yağlanmayı azaltsın ve bakterilerden korusun diye. Gerçektende işe yaradı allaha şükür. Kepeklenmeye de iyi geldiğini duymuştum fakat saç dökülmesi için verildiğini ilk defa duyuyorum. Benim öyle bir problemim yoktu ama saçımda da dökülme yaratmadı.

doktor bana kullandırmıştı ama pek işe yaradığını söyleyemem. daha çok dökmüyor.

o şampuan sürekli kullanılan birşey değil sanırım. yanılmıyorsam tedavi amaçlıydı ve 2-4 hafta gibi bir süre için kullanılıyordu ki öyle saç çıkaran diye bir ürün de yok. saç dökülmesine karşı olan bütün ürünler saç köklerini canlı tutup dökülmeyi engellemektedir. saç istiyorsanız ektirmekten başka çareniz yok. pardon aslında var. ismini hatırlayamadığım bir ilaç vardı, prostat tedavisinde de kullanılan ama hormonal birşey olduğundan karaciğer sorunlarına neden oluyor diye biliyorum. hatta hakkında "saçlar yukarı pipi aşağı" diye bir entry de okumuştum.

edit: daha mı çok arttırıyor derken ben saç miktarından bahsettiğinizi düşünmüştüm eğer dökülmeyi kastettiyseniz bu yazı bir nevi off-topic.

hocam o saç dökülmesi için diil yav, dermatit, mantar gibi akut şeyler için. sürekli kullanırsan karaciğerinden saç kavurma yapma ihtimali var yani, haricen kullanınız.

bu arada bahsetmek istediğiniz şampuan kerium olabilir, bi araştırın.

kullanmadım ama steroid kullanıcılarının kullandığını biliyorum. genetik saç dökülmesi DHT'den kaynaklanıyor. Ketoral şampuan da, çok kuvvetli bir anti-DHT. ve saçlar üzerinde bölgesel olarak kullanıldığında saç diplerindeki reseptörlere DHT'nin bağlanmasını engelliyor. bu da saç dökülmesinin durması demek. ama sürekli kullanman lazım.

teşekkür ederim arkadaşlar. bahsettiğim şampuan ketoral ve evet saçtaki mantar deri egzaması tarzı sorunlarda kullanılıyor. benim sormak istediğim yan etki olarak saç dökülmesine yol açar mı? çünkü kullanan bikaç kişiden duydum saç dökülmesi yapabiliyormuş, zaten saçlar dökülüyor bir de bunu kullanıp olanıda kaybetmeyelim:)

valla vücut garip tepkiler verebiliyor. kullandığın bölgelerde etki yapan anti-DHT vücudun daha fazla DHT salgılamasına da sebep olabilir. sana tecrübe etmiş biri lazım.

Östaki borunuzun konuyla bir alakası yok ama sinüzitiniz olabilir?

burun açmak için serum fizyolojik burun spreyleri var,aynı zamanda burnun kurumasınıda engelliyor diye biliyorum onu bidene.yada ılık tuzlu suyla burnunu (suyu içeri çekerek) kuruduğunu hissettikçe yıka bence faydasını görürüsün.bu şekilde genzini,burun kanallarını ve sinüsleride temizlersin,ama dikkat et suyu hakkaten çekmelisin içine...

gece ağzındaki tükrük miktarı azaldığı için öksürüyorsun. grip bittikten sonra genelde olur, bende de vardı geçti 3-4 gunde.

Aynı durum bende de oldu ve 2 hafta kadar sürdü öksürük geceleri. daha sonra geçti, pek korkacak bir şey yok sanırım.

iki hafta ne ki :)) ben bi başladım mı (azalarak da olsa) bütün kış köhürderdim grip sonrası. sigarayı bıraktım da artık bir ay falan sürüyor :))

e bir de eczanelerde satılan balgam söktürücüler bu inatçı öksükrüklerden kurtulmaya faydalı oluyor.

bir arkadaşımda da vardı gece öksürüğü, doktora gitti, reflü çıktı.

cevapların giderek korkunçlaşması?? :)

10 15 gün sürecek kendimden biliyorum. bu arada surup ve antibiyotik de kullandim ayrica.

aynısından ben de çok çektim. öksürük kesintisiz gece 12 de başlıyor. en kötü tarafı da uyutmuyor olması. zombi gibi gezdim 2 hafta. karabiberli çay veya dövülmüş sarımsak ve bal karışımı oldukça etkili (uyuduğunuz için problem olmuyor. tadı tabii ki kötü). bunları dene. öksürük şurubu, veya balgam söktürücü hiç bir işe yaramıyor. etkisi maksimum 10-15 dakika. ama çay sarımsak ve bal en azından 1 saat öksürtmüyor. ondan sonra uyuyorsunuz zaten.

dilin altina bir tane kesme şeker koyup hafif hafif em. faydasi dokunur.

japon yeme alıskanlıklarına gozat derim.

çinko almalı

düzenli spor

ha bir de duzenli seks de bagısıklık sistemını artırıyormus.

vitamin alacaksın bol bol.

çinko ve c vitamini özellikle soğuk algınlığı nevazil türü hastalıklar için iyidir.

yiyecek olarak çinko yumurta, fındık, kırmızı et ve deniz ürünlerinde bulunur. balık yiyin, yanına yeşil salata yapıp bol limon sıkın yani :)

çinko, kefir, balık yağı, c vitamini, d3 vitamini, hafif egsersiz, böğürtlen, kızılcık nar tipi meyveler, soğan, zencefil, sarmısak tipi sebzeler, yeşil otlar daha çok yenilecek.
+ mürver in çok faydalı olduğu söyleniyor henüz bulup deniyemedim.

(bkz: dengeli beslenme )

Yani günlük belirli miktarda;

-et
-süt
-sebze
-ekmek (karbonhidrat)
-yağ

ürünlerinin tüketilmesi. Vücuda gerekli tüm vitaminleri sağlar, ayrıca ek vitamin almayı gerektirmez.

bir de eczanelerde bağışıklık sisteminin kuvvetlendirilmesine yönelik ilaçlar var, onu da ekleyeyim. :)

Özel 'e gidersen 0,25 dinlendirici gözlük verebilir.

Oldu ki yazdi recete, camlarini UV kaplamali alirsan bilgisayarda vs. rahat edersin.

eğer ikna olmayacak bir doktor gibi gözükürse "siz oraya dinlendirici yazar mısınız, güneş gözlüğü almak istiyorum" dersen muhtemelen bişeyler yazacaktır. ya da kısa yoldan bilgisayar karşısında çok rahatsz olduğunu en ince ayrıntılarına kadar anlatabilirsin:)

şikayetlerimi söyledim muayenesini yaptı ve vermedi. gözümde bir şey yokmuş. dünyada dinlendirici diye de bir gözlük yok dedi. durduk yere sapasağlam göze de 0.25 veremezmiş. KAPAK.

kesssinlikle mümkün değildir.kaldı ki o ameliyatın eziyetini çektikten sonra gönüllü olarak,şikayet etmeden bırakacağını düşünüyorum ben.

Elloweeth babam da kalp krizi geçirdi babam da by pass oldu babam da alkol sigara kullanımında neferdi 2 si de tutkusuydu.

eşşek kafalı babana şunu söle; adamı hasta etmesin, çocuk gibi davranmasın benım şaşkın babam da by pass dan sonra 3-5 ay sonra içmeye başladı.. hatta "bak gördün mü içebiliyorum" dedi herkese..

iyi de be adam? neden kalp krizi geçirdin sen neden tıkalı o damarlar? sigara ile tıkadığın için.. ne yaptılar açtılar by pass ile..

sen ne yapacaksın yenıden kapatacaksın.. sonra ne olacak ben söyleyeyim bir daha ki ilk kalp krizinde hıkkıdık diye gidecek..

ya da benım babam da olduğu gibi 3-4 sene sonra beyın damarının tıkanması sonucu beyın kanaması geçirip kısmi felç olacak, hafızasını yarı yitirecek..


beyin kalp gibi de değildir, adamı çocuk yapar, muhtac olursunuz adınızı bile söyleyemezsiniz, yürüyemezsiniz bile ..


neden?

ne uğruna?

dumanlanmak uğruna mı?


tek tük ile başlayan o sigaralar olacak sana 5-6 sonra 8-9.. ne farkeder ki vücut tamamen temizlenmedikten sonra zehirden..

kusura bakma tepkili yazdım ama koca adamın sen bu kadar üzülürken ve genç olmana rağmen bilinçli iken "acaba ameliyattan sonra içer miyim" diye hayal kurması çok sinirlendirdi beni.. ailem, sağlığım, geleceğim diye düşüneceği yerde, lanet bir zehrin hayalinde..


babanı sars, bilinçlendir, gerekirse yazılı, görsel materyal topla.. aklını başına getir Ello.. gerekirse allen carr ın sigarayı bırakmanın kolay yolunu al, okusun.. çok bişey anlatmıyor ama orda aslında nasıl da yasal bir uyuşturucu tarafından kuşatıldığımızı anlatıyor.. ben 1 ay oldu bıraktım henüz 32 yaşındayım babam gibi olmak istemediğim için, genetiğin önemini bildiğim için bıraktım..

bu arada babam sporcu dev gibi sağlıklı üstelik de beslenmesi süper bi adamdı.. doktoru 2 yıl önce şunu dedi; koca bi ömrü kalp pkrizidir, by pass tır beyin kanamasıdır bunlarla yedin bitirdin.. ne uğruna, değdi mi dedi.. babam 3 yıldır içmiyor..

baban kendine gelsin, çocuklaşmasın lütfen..

geçmiş olsun tüm ailenize..

edit: by pass sonrası süreç oldukça sıkıntılıdır, sinirli ve alıngan olacaktır, çocuklaşacal ilgi isteyecek ya da bakıma muhtaç olduğu için bunu hazmedemeyecek bi şekilde o duyguyu üstünden atmak isteyecektir, sabırlı olunuz, daima sabırlı olunuz, annenize ve sizlere çok iş düşüyor.. kalbinizi kırabilir, incitebilir, çekilin odanızda ağlayın ama babanızla inatlaşmayın, üstüne varmayın..

çok değil 1 sene sonra eskidsinden daha sağlıklı dinç ve sportmen olmazsa (hele ki sigara da içmiyor olacak) bende başka bişey bilmiyorum.. herşey daha iyi olucak Ello, aklını başını alır bunu 2. hayatı, bahşedilmiş hayat olarak görürse ömrü billah mutlu yaşar karısı ve çocuklarıyla..

sevgilerle..

hemen çok net bir cevap veriyorum, haziranda by pass olan babama doktorun operasyondan önce söylediği; "sigara içeceksen baştan söyle hiç uğraşmayalım, sen de acı çekme biz de"

hastalıkla ilgilidir, hastalıkta kulak tıkanır, ve aşırır da rahatsız eder. bol itamin vs kullanın iyleşince geçecektir.

evde (bkz: dekonjestan) varsa kullanın. geçmiş olsun. iyileşme olmazsa ve sıkıntılarınız devam ederse doktora gidin. bunun dışında (bkz: valsalva manevrası) faydalı olabilir. su içmek de işe yarar bazen.

umarım dediğiniz gibi hastalıktandır. dekonjestan yok, ama valsalvayı denedim, tamamen geçmese de daha rahatım şu an. teşekkürler.

mesajda yazmayı unutmuşum email: [email protected]

tamamen amatör bir otbilimci olarak, hem de sorununun ne olduğunu tam bilmeden sana
hayıt otu tohumu
ve
evening primrose oil, borage oil veya blackcurrant oil şeklinde GLA kullanmanı öneririm.

balat musevi hastanesi.

Bakırköy Acıbadem'de Özlem Pata'ya gidiyorum ben. Acayip memnunum, tavsiye ederim.

yalan olmasin internetional hastanesinde bin lira die biliorum etikada bunun biraz daha altidir. narkoz hakkında da bişi diyemicem

Merhaba,
Çamlıca Betemar'da beyin MR'ını ya 450 ya da 650'ye çektirmiştim, yaklaşık 1 yıl kadar önce.
Geçmiş olsun.

2.5 yaşındak çocuğun MR odası gibi bir yerde durmayacağını bilmesi gereken bir doktor MR istedikten sonra, çocuğuma narkozla MR çektirmem diyorsa diplomasını yırtıp atabilir. Eskiden dudak yarıklarını 10 haftalıkken ameliyat ediyorduk. Şimdi iki günlük bebeği ameliyat ediyoruz. İşini ehli anestezi doktoru olduktan sonra korkacak hiçbir şey yok. MR'ı üniversite veya evlet hastanelerinde ek ücret ödemeden ücretsiz çektirebilirsiniz.
Geçmiş olsun.

her şeyin fazlası zararlıdırdan yola çıkarsak elbetteki zararlı. ama onun dışında bir zararı olduğunu sanmıyorum.

hayvansal yağ sonuçta. kolestrolü yükseltiyor olabilir.

balık yağının öyle çarpıcı bir etkisi yoktur. tabi fazla tüketmemek şartıyla.ilaçlardan bunu alacağınıza bence haftalık balık tüketiminizi arttırın derim.

malesef durum psikolojik.. İstisnalar dışında balık yiyemiyorum..

www.iherb.com
burdan arat ürünleri tercihen twinlab'ın cod liver oil lerinde hiç balık tadı yok veya carlsson fish oil de. nature's answer'ın cod liver oilinde de hiç balık tadı yok.
tercihen likit al.
ancak kalp ilacı, kolestrol ilacı veya asprin kullanıyorsanız balık yağı almamanız lazım çünkü balık yağı da bunlar gibi kanı seyreltiyor, olası bir iç kanamada pıhtılaşması daha zor olur. onun dışında bir zararı yok. şöyle düşün norveçte balıkçılar bunlardan çay kaşığıyla değil bardakla içiyorlar bilinen bir zarar yok.
balık yağı almam diyorsan günde 15 gr keten tohumu veya 100 gram ceviz veya bol semiz otu ve tüm yeşil otlardan çok tüketirsen vücut (şeker hastası, kanser, tiroit bezinde sorun olan biri, alkolik değilsen) kendi balık yağındaki faydalı asitleri üretir.

eğer balık tüketemiyorsanız kesinlikle balık yağı kullanmalısınız.
marka önemlidir, sağlık bakanlığı onaylı ve yüksek saflaştırma teknolojisi kullanılmış balık yağlarını tercih edin. sonuçta bu her gün kullanılacak bir şey, ağır metallerden arındırılmış olmalı. ben seven seas pulse kullanıyorum, 60 jelatin kapsül var içinde. günde 1-2 kapsül alınıyor. 20 lira fiyatı. ben çok memnunum.
balık yağının hiç bir zararı yoktur. hayvansal bir yağ olmasına rağmen kolesterolü yükseltmez, aksine düşürmeye yardımcı olur.

balığa gayet zararı var. bence zeytinyağı tüketin, içiniz de rahat etsin balıklar da.

kan kaybından ölmüştür belki ? : o

kanlı basur kitapta geçen, yani hemoroid. hemoroid zamanla fournier gangrenine dönüşebilir, bu da öldürücü olabilir.

kanlı basur , kanlı isal/ishal olarak geçen bi hastalık biliyorum: dizanteri. 1hafta içinde engellenmezse ölümle sonuçlanıyo.

Belki kastedilen budur.

rte'nin yaptığını yapmayacağım mantığıyla hareket etmeyin de ne yaparsanız yapın derim. doktorunuzla görüşün derim sağlıklı bilgiler almak ve karar vermek için.

aslında insanlar bu aşının uzun dönemdeki yan etkilerini bilmediği için yaptırmıyor. bu da bir gerçek aşının uzun dönem yan etkileri belli değil tam olarak. rte nin yaptırmıyroum demesi ise iktidardaki danışıklı bir dövüşten ileri geliyor.

türkiye'de salgın henüz kendini göstermemişken aşıların bitmesi ve daha büyük bir krizin yaşanması hükümet için daha büyük bir risk. başbakan yaptırmayınca bu süre bir iki ay kadar uzar ki bu da şubat civarına denk gelir. tam salgının yoğun olacağı zaman.

bilmem açıklayıcı oldu mu

hastayken aşı yapmıyorlar, 2 hafta dediğinize göre çoktan geçmiş olması lazım, normal grip aşısı yan etkileri (hafif ateş, vücutta ağrı) görülebilir, korkmanıza gerek yok, akşam ateşiniz yükselirse bir grip ilacı alın. bu konuda sizi bilgilendirirler zaten sağlık ocağında.

ikinci soruya ben imuneks derim. doğal bir içecek olarak da kefir içmenizi tavsiye eder çekilirim.

(bkz: solgar vm2000)

Kefir de bağışıklık sistemi için faydalı, bağırsaklardaki bakteriler için faydalı. beta glukan'ın faydasını bilmiyorum ama d3 vitamini çok önemli, gribe karşı c vitamininden bile etkili diyor herkes.
www.iherb.com
bak bu vitamin ve katkı maddeleri sitesi, en çok satan ürünler, gördüğün gibi ilk 3 d3 vitamini ilk iki ürün ise 5000 i.u.
normalde insanın günlük ihtiyacı 500 iu diyorlar, ama yazın 30 dk dik gelen güneşte kalındığında 9500 iu d3 üretiyor vücut kolestrolden. beslenme bülteninde bu konuda ahmet aydın kışın 5000 iu öneriyor. www.wapf.org da da benzer öneriler var.

ha bir de nerden bulursun bilmem ama mürver (elderberry) şurubudur, kuru meyvesidir bağışıklık sistemini güçlendirdiği söyleniyor.

Muhtemelen "Kubital Tünel Sendromu" gelişmiş durumda. Bu tünelden ulnar sinir geçer. Sinir sıkışmalarının ilk belirtisi duyularla ilgilidir. Uyuşukluk, karıncalanma veya elektrik çarpması gibi. Parmak hareketleriniz engelleyecek motor kuvvet etkilenmesi en son sıradarı. Çekilecek EMG sonucuna göre tedaviniz planlanmalıdır. Geçmiş olsun

aynısı vardı bende belki bire bir diilse de benzeri. benm de aşırı mouse klavye kullanmndan ve tam dediin yeri masaya dayamaktan dolayı uyuşmalar ve ağrı oluyordu, şunu aldım kullanıyorum gayet memnunum ve ağrım sızım kalmadı tavsiye ederim
sozluk.sourtimes.org
not: fiyatı çok pahalı ama piyasada alabileceğin en iyi mouse pad dir.

bazen benim de işaret parmağmın ucunda batmalar oluyor.Touchpad kullanmadan ötürü müdür nedir :D

kulaklık kulakta aşırı bakteri üremesine mi ne neden oluyordu. yanı kulaklık zararlı bir şey.

şimdi hep şöyle bir teorim olmuştur, sanki tek tarafa takarsam o kulaklığı, biri diğerinden daha çok zarar görecek, sonra dengem bozulacak falan gibisinden. düşünsenize iğrenç bir şey tek kulak süper duyuyor diğeri ise nanay.

ama bilimsel olarak bir zararı olur mu bilmem. ama dediğim gibi zaten kulaklık zararlı bir şey.

1 saatte 700kat artıyor bakteriler

şu radyocuların kullandığı geniş (yani direkt kulağa girenlerden olmayan) kulaklıklar için de mi geçerli bu?

edit: gerçi benimki direkt kurağa entegre edilenlerden ama yenisini alacak olursam en azından ona göre alayım diye sordum.

yok kulak içine takılı olanlar için geçerli diye biliyorum.

mesela bende pilipsin arkadan geçmeli kulağa tutturmalı çok güzel bir kulaklığı var. daha sağlıklı onlar.

www.philipskulaklik.com

evde ofiste ya da bir kafede falan ideal oluyor bunlar, ama ne bileyim dışarda toplu taşımada mp3 player ile takılırken rahat olmuyorlar, onun için de senayzır alınası.

kulakiçi kulaklıklar için geçerli

Tek taraftan ses gelmediği için diğerine fazla abanıyor olabilirsiniz, daha düşük ses yüksekliği ile dinlemeyi deneyin.

artık aşı olmamalısınız.şu an bağışıklık kazanmış durumdasınız.hem zaten gerek yok,hem de aşı olursanız tekrar domuz gribi olma olasılığınız çok yüksek hatta öncekinden daha şiddetli bile olabilirsiniz.olmayın diyorum.

hastalığı atlattığınıza göre doğal yollardan bağışıklık kazanmış olmalısınız. antikor, interferon falan filan diyeyim. virüs mutasyon geçirmedikçe tekrar domuz gribi olmazsınız. (ben böle biliyorum, doktor filan değilim, belki yanılıyorum)

bagisiklik kazanmissinizdir ancak asi olmanizda herhangi bir engel veya sorun yoktur diyor www.grip.gov.tr

anarsi yureklerde doğru söylüyor.ayrıca gribal enfeksiyonlarda hastalığı geçiren kişiye aşı yapılmaz.söylediğim risk vardır.

Arkadaşıma hastalık geçtikten 10 gün sonra olmasını tavsiye etmişti doktor.

Şöyle söyliyim, patroncuğum hastalandığıma 40 derece ateşle iki gün hastanede yattığıma pek inanmadı ve kendileriyle tartışmıştım hasta yatağımda telefonda. Neyse işte bir daha böyle bir grip geçirip rapor alırsam kovulurum muhtemelen. Ve bir daha yaşamak istemiyorum bu durumu. Grip evrilirse ben yine hastalanırım, 1 ay sonra belki yine hastalanırım. Aşı yanlısı değilim ama yine hastalanmamak için ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.

üst solunum yolları enfeksiyonu sanırım. grip de geçirebilirsiniz büyük ihtimalle. doktora başvurun.

farenjit ile araniz nasil? bence de bir doktora gidin.

domuz gribine de benziyor.(şaka değil)(ki bunun şakası olmaz)
panik yapmaya gerek yok.ama kesinlikle doktora gidin.

vallahi gittim hastaneye üst solunum yolu enfeksyonuymuş, ohh yatarım şimdi evde mis gibi :)

İlaçları kullanmaya başladıktan 1 hafta sonra çektir. Antibiyotik vermişse iltihap vardır. İltihaplı diş çekilmez. Çekilse bile çekim esnasında diş içerde kırılırsa zahmetli ve acılı olur. Gerek yok. İlaçları kullan 1 hafta sonra çektirirsin.

antibiyotik (iltihap sökücü olan) kutusu bitene kadar kullanılması gerek.kutu biter bitmez de çektirmek en doğrusu (ağrıyan dişle sınava çalışılmıyor, denendi ve sınavda batıldı).
evet antibiyotik biter bitmez dişini çektir.diş çekildikten sonra iki üç gün ağrı yapar ama bu ağrı diş ağrısı yanında hiç kalır.

öncelikle neden iltihap kurutulmalı biliyor musun? çünkü dişini çekerken kanama olursa ve o iltihap o an patlayıp kana karışırsa mahvolursun da ondan. o yüzden kulaktan dolma bir şeyleri dinleme. o antibiyotik mutlaka bitmeli. daha sonra gidip baktırmalısın iltahap kurumuş mu diye. kuruduysa da felagund'un dediği gibi, hemen çektirmelisin. ama iltihap'ı asssssssla kurutmadan dişini çektirme.

ağrı kesici olarak da etol fort öneririm. bana en hızlı etki eden o olmuştu.

bir de bir doktora daha danış derim, belki dişini kurtarabilir ve kanal tedavisi yapabilir.
çok geçmiş olsun!

iltahap ve diş ağrısı ilaçları kullan ama mutlaka başka bir doktora daha muayene ol. belli olmaz devlet hastanelerinde hemen çekelim diyorlar. bana da çekelim demişlerdi. iltahaptan kurtulduktan sonra özel bir hekime gittim. belki kurtarırız ama kesin değil kanal tedavisi ister misin, ama kesin kes tutar demiyorum ona göre demişti. ben de kabul ettim ve şu an kendi dişimle mutluyum. tabi seninki gerçekten kök çürümesi olabilir ve mutlaka çekilmesi gerekebilir bunu bilemem. yine de başka doktora gitmekte fayda var hem zaten muayeneden para almıyorlar bildiğim kadarıyla

2 sene önce
-genel anastezi (en azından ben öyle oldum)
-ssk karşıladı
-ameliyattan sonra bekleme odasında 3 saat gecirdim ve çıkardılar
-yerken içerken sıkıntı. zaten 1-2 gün sıvı besleniyorsun sonra püre tarzı daha sonra katıya geçiliyor. anlatırlar bunları size. kilo verebilirsin. ameliyat oldugun gün çok konuşmamanı öneririm. cıkar çıkmaz bir muhabbete tuttu taksici amcamız kanama yaptı geri hastaneye gittim. buzlu su ile gargara çok iyi geliyor bilginize

bir baska 2 sene once:
- lokal anestezi teklif ediliyor mu artik bilmiyorum ama edilirse bile kabul etmeyin, zor olur sanirim o sekilde.
- maliyeti bilmiyorum malesef.
- gerekmez. ayildiktan sonra soguk su ve dondurmayi luplettikten sonra anestezi etkisinden kurtulunca gidebilirsiniz.
- ilk bir kac gun yutkunmada zorlaniyorsunuz biraz. her gecen gun duzeliyor. 8-10 gunun sonunda ameliyat oncesindeki halinize bademciksiz olarak geri donuyorsunuz.
- ben radyo frekansli bir sistem ile aldirmistim. lazere benzer bir meretmis, tam detayini bilemiyorum. avantaji nester/dikis olayi yok. bu nedenle de hic kanama olmadi ameliyat sonrasinda. en cok duyulan zorluklarindan biri bu oldugu icin bu yontemi tavsiye ederim.

cok zor bir olay degil kisacasi. ameliyattan sonraki 1-2 gun biraz zor belki ama kendinize iyi bakarsaniz cabuk iyilesiyorsunuz.

Ben lise 2 deyken olmuştum (2002 yılı)
-Genel anesteziyle oldum [belirli bir yaştan sonra lokal yapılmıyor galiba].
-Hastanede 1 gece yatırdılar.
-Florance Nightingale Gayrettepe'de olmuştum ameliyatı.
-İlk 2-3 gün ağrı epeyce oluyor. Hoşaf, dondurma ve püreyle yaşadım...
-Kesinlikle konuşmaya çabalama, sinirin bozuluyor :)
-Ps. beni neşterle katır kutur kestiler valla acımadan...

tedarik edilebilitesine bağlı bir durum bu. babamın ameliyatı için 8 ünite 0 rh negatif taze kan (bankadan olmuyor, ameliyattan önce donör taze tqze verecekmiş) istediler. hastane "3 üniteyi ben temin ederim, siz 5 ünite daha bulun" dedi. hastane size bilgi verir. vermezse de sorun, kan lazım mı, donör bulalım mı diye.

Sıradan bir soğuk algınlığı olabilir, bu mevsimlerde köpeklerde sıkça görülebiliyor özellikle mide ile ilgili problemler. yediği birşey de dokunmuş olabilir.
Kakası normal diyorsunuz, bu durumda çok önemli birşey olmadığını düşünüyorum.
Eğer mama kullanıyorsanız, bugün et yedirin, eti iştahı olsada olmasada yer. 1 gün süre ile takip edin, eğer bu durum devam ederse mutlaka veterinere başvurun. ama 1 günden fazla beklemeyin....

büyüyor evet. kuzenimden biliyorum, domuz burnu gibi olabiliyor.

aynı zamanda kulağın da burun gibi yaşlandıkça büyüdüğü gibi bişey kalmış aklımda ama ne kadar doğrudur bilemeyeceğim.

evet burun da alın da ölene kadar büyür. misal, anneannemin gençken neredeyse gorunmeyen burnu yasla normal insan burun boyutlarına erişmiştir. yani bu durdurulamaz bir süreç ama bence oynamak bu süreci hızlandırır. o yuzden cek ellerini burnundan:)

oynamakla organlar büyüseydi, ergenlik döneminde belimize sarıp gezerdik be, bence büyümemiştir, kimse dokunmasa bile, o yaşta, aynı boyuta gelirmiş gibime geliyor.

@tepedeki psychedelic adam
evet dediğin doğru yaşlı insanların kulaklarına bakarak bunu daha iyi anlayabilirsin:)

ama ben ciddiyim kadının burnu normal minik burunmus yani ergenliğine tamamladığında öyleymis :)

hocam sen ne yaptın ya...
gerçi bu kadar ağır depresyondaysan olabilir lan..
yok yok olmaz.kalp hastası çoooook daha fazla etkilenir.
ancak depresyonda yemeden içmeden kesilmek (vitamin eksikliği vs.),tedavi olmaya gidecek isteği bulamamak falan olabilir belki.böyle etkiler gibi.
lan sazan mı aradınız da ben o sazan olarak cevapladım? :)valla kıllandım ha...
hastalara geçmiş olsun

loreal pure zone, yıllardır severek kullanıyorum

neutrogena nin var alkolsuz tonigi, ben memnunum
loreal moreal alkollu hep
images.gittigidiyor.com