Zamanında OGS cihazı diye milleti siktiler, olan o.

senin alacağın hgs usta.

20 liraya hallolacak cihazı 120 liraya kaktırdılar millete.. şimdi de hgs ile zengin ediyorlar birilerini..

hgs'nin tek avantajı gişeyi büyük tutup aynı anda 2-3 aracın da geçişini sağlamak.. bu da içindeki rfid teknolojisi sayesinde.

hgs ye para yüklüyorsun, ogs de kredi kartından çekiyor. ha bizde 5 tane ogs cihazı var hiç ekstra para vermedik, sikilen milletin çocukları neden bu kadar coşkulu anlamadım.

kullanacaksan ve kredi kartı ile her ay belli bir kotayı tutturuyorsan ogs al kafan rahat olsun! hem ogs yıllarca nakitten de kgs den de daha ucuzdu!

sinüzite davetiye çıkaracağın kesin.

Abartmayın ne felci, evin içinde soğuk su ile duş alıyorsunuz sadece.

Buzullarda ne çılgınlıklar yapıyorlar bir bilseniz.

5-10 dakika soğuk su altında kalmaktan hiç bir şey olmaz.

inan bana faydası zararından çoktur.

hassas bir yapın olsaydı şu ana kadar ölmüştün zaten demek ki dayanıklı bi tipsin

sinüziti, gribi vs geçtim

eklem romatizması diye bir şey var kendi içinde bin bir çeşidi olan; kansere kadar götürüyor ve elbetteki hemen ortaya çıkmıyor.

manyaklığın alemi yok.

vücutta ani ısı değişimleri kalp durmasına yol açabiliyor. normalde bir şey olmasa da terli terli aniden soğuk suya girmesen iyi olur.

kalbiniz için çok sağlıklı bir durum değil

iyice kurulanmadan dışarı çıkmazsanız bir sorun olmaz galiba. özellikle saçların iyice kuruması lazım yoksa sinüzit,zatürre olunuyor

benim gibi sinüziti daha önceden beri taşıyan biriysen ve artık rahatsız etmiyorsa çok sorun olmaz.

yaz kış soguk su forever ! ben de bi zararı olmadı yıllardır soguk su ile duş alırım..

hergün soğuk duşa vücudunuzu alıştırrısanız (ve sporda yapıyorsanız), emin olun yaşlanmanızı oldukça geciktirirsiniz.

maalesef öyle. ayın son günü diye bir ayar yok. ama bu olayları outlook veya rainledar gibi şeylerde yapıp import etmeyi deneyebilirsin.

BEGIN:VCALENDAR
BEGIN:VEVENT
DTSTART:20090131
DTEND:20090131
RRULE:FREQ=MONTHLY;BYDAY=SU,MO,TU,WE,TH,FR,SA;BYSETPOS=-1;WKST=SU
SUMMARY:Son Ay
END:VEVENT
END:VCALENDAR


bu kodu notepad'a yapıştırım(son ay kısmını değiştirip) .ics uzantısıyla kaydedip google takvime import ederseniz olur.

yaparsın hocam ayıbediyosun. fakat ışık önemli aklında bulunsun.
evde ki kompütere bi edius yükle
görüntüyü çek ediusa
görüntünün üzerine efekt paletinden chromakey efektini at. bi alt layer'a da arkaplan görüntüsünü at. oldu bitti. zamanla deneyerek daha iyilerini yaparsın.

yaparsın.

key, keying, chroma keying, choroma key gibi aramalar yaparak google.dan çeşitli tutorilallere ulaşabilirsin, zor değil.

illa yeşil olmasına gerek yok perdenin, başka renk de kullanabilirsin. görüntüde hiç olmayacak bi renk olmalı.

ev bilgisayarınla da yapılır. kaliteli bi grafik çıkarmak istiyorsan bilgisayarının gücüne göre işlem uzayabilir sadece.

after effects, final cut, vegas gibi compositing programları işini görür.

arkaplana istediğini koyarsın. elinde iki farklı fotoğraf varmış gibi düşün. fotoğrafını birinde, cocuk hariç yeri kestin ve arkaplan olarak kullanacağın diğer fotoğrafın üstüne koydun farzet. olay bu, bunun bilgisayarlısı oluyor işte.

ben video değil ama gif ya da monte yapıyorum. duvarım sarı orada yapıcam mesela. yeşil örüt şart değil yani. gimp ya da photoshop edinirseniz fotograflar ya da gifler editleyebilirsiniz. yeşil alanın esprisi örneğin çocuğunuzu kolay dekupe edebilmek fotoğraftan. ya da arka alanı. çok eğlenirsiniz ilerde o da eğlenri deneyin bence. photoshop gimp çok basit programlar. youtube da falan da bir sürü toutorial bulursunuz.

bilgisayara atıyorum, biraz beklersen eklicem :)

i48.tinypic.com
i49.tinypic.com

kılıç danışman: i.imgur.com ve i.imgur.com

nejat tekdal: i.imgur.com

bu bağlamda gidersek LP'nin iç kapağında nejat tekdal var ama dıştaki fotoğrafta o yok, kılıç danışman var. fotoğrafların çekilme zamanlarıyla alakalı bir şey olabilir. biri eskidir, biri yenidir veya tam da grup elemanı değişme anına denk gelmiştir vs.

ve şu kurtalan'ın 5 üyeli fotoğrafında nejat tekdal yazısı yanlış. fotoğraflara da baktığınız zaman göreceksiniz ki o kılıç danışman. karışıklık yapmış yazan.

astro.com güvenilir bir site. madem kesin bilmeye kararlısınız, geçerli olan ülke saati değil bulunduğunuz meridyene göre yerel saattir.

astro.com +1

astroloji.org bu site ayrıca haritasını yorumluyo,güzel bi site.

astro.com evet...
doğum yerini sormayanları boşver.
interaktif haritalarda eşinin ve senin haritanla karşılaştırabilirsin, dünyanın neresine giderse nasıl yaşar gibi değişik atraksiyonlar da koydular siteye. soldaki menüyü iyice karıştırınız. guest olarak kaydolmaktan çekinmeyiniz, temiz sitedir.

yükseleni yay olsa ne olur olmasa ne olur, uğraştığınız şeye bakın..

çocuğa ilerde kız tavlarken lazım olur, o da tabi böyle takıntılı birini bulursa..

al işte. sonra soruya cevap değil diye silince benim cevabım niye silindi, manyak moderatör, psikopat moderatör oluyor.

sana ne birader. öğrenince çıktısını alıp götüme sokucam, öyle bir fantazim var. hayret bir şey yahu. bilmiyorsan cevap vermezsin olur biter, sanki zorla yazdırıyorlar. illa fikrini belirtmek istersen mesaj atarsın, oradan kavga ederiz gerekirse.

soruya cevap değil diye silmem lazım ama silmiyorum. benim yazdığım da soruya cevap değil, iki kişi arası diyalog oldu, duyuru kullanıcılarının affına sığınarak yazıyorum. sevgili moderatör arkadaşlarım, siz de silmeyin, kendisi de silmezse ibret-i alem için dursun burada. cevabım niye silindi'cilere gösterirsiniz. "işte bunları siliyoruz" diye.

Bende aynı dertten muzdaribim.. Belki ayrı bir galeri uygulaması kullanılabilir ama emin olamadım..

az önce denemek için işime yaramayan albümleri gizlemeye çalıştım, sonra dayanamayıp galeriden sildim. jpeg'ler gümledi haliyle, kalmadı albüm kapağı yani. sanırım böyle bir ayar yok.

bir mp3 programı vardı, hatırlayamadım. En popülerlerinden.
Otomatik resimleri getiriyor internetten, ayrıca jpg olmadığı için resimlere karışmaz.

ya da en azından hepsi "albüm kapakları" diye bir fotoğraf albümünün içinde olsun. her müzik albümüne ayrı bir fotoğraf albümü koymuş, her birinin içinde birer tane kapak resmi. arada benim çekdiğim fotoğrafların olduğu albüm kayboluyor. en sonunda ben de dellenip sileceğim hepsini, çıkmasın müzik dinlerken de.

Şöyle bir şey demiş birileri,

I have always used this method for hiding media files:

1. Create a blank text file
2. Name it .nomedia - you have to have be able to see extensions in your operating system so you can remove the .txt extension.
3. Place a copy of the file in any folder that has images in it that you don't want to see in the Gallery.
I personally keep a copy of this file on my Dropbox folder so I can copy it any time I need it. I believe that this will also hide audio files from apps as well.

premathe'nin yöntemiyle kurtuldum. zaten bütün müzik klasörleri music isimli bir klasörün içindeydi. .nomedia diye boş bir dosya yaratıp music klasörünün içine koyunca galeriden gittiler.

lakin .nomedia isimli dosya yaratmak biraz sıkıntı. windows'ta olmuyor. dosya ismi yazmanız lazım diyor. ya telefonda oluşturacaksınız ki android'in kendi sisteminde dosya oluşturma yok. program yüklemeniz lazım. ya da başlat/çalıştır'a cmd yazıp komut istemini açıyorsunuz, dos ortamında

copy con .nomedia

yazıp enter yapıyorsunuz. bir şey olmuyor. sonra f6'ya basıp tekrar enter yapıyorsunuz, bulunduğunuz klasörde .nomedi dosyasını oluşturuyor. sonra alıp telefonda istediğiniz klasöre koyuyorsunuz.

@kibritsuyu

şu şekilde programını yapmışlar belki daha kolay oluyordur

play.google.com

bu arada olmamış. iyice sıçtım galiba. evet .nomedia dosyasını koyunca resimler galeride çıkmadı. ama müzikler de müzikçalarda çıkmaz oldu. girdim .nomedia'yı sildim, yeniden başlattım falan ama ı-ıh yok. resimler de müzikler de çıkmıyor şimdi de.

facebook>ayarlar>bildirim ayarları> bildirimler aktif mi?

oluyor. facebook app'i açın, sol üstteki üç çizgiye dokunun. açılan yerde aşağıda account var, ona dokunun, oradan da app settings. orda notifications var, onn tikini kaldırın.

edit: settings demişim de account imiş o.

haa facebook app'den mi ayarliycaz? ee ayarlar>hesaplar>facebook>eşitleme devre dışı dememiz ne işe yarıyor peki?

@rahmi: aktifmiş, tikini kaldırdım.
@lemmiwinks: onu yaparsam facebook komple bildirimi kapatmaz mı, yani bilgisayardan da girsem gelmez sanki. hiç gelmez.

galeri, rehber ve takvim senkronizasyonu var dediğiniz yerde.

bu arada lemmiwinks haklı, facebook uygulamasındayken soldaki dokunmatik tuşa (adı ne bunun?) dokunarak ayarlara girip bildirimler -> aktif işaretini kaldıracaksınız. telefonunuza bildirim gelmeyecek. web'le alakası yok, facebook for android uygulaması için ayar sadece.

rahmi'nin dediğini yaparsanız komple kapar sanki. ben de settings demişim de account'muş o. benimkinde zaten app settings'e girdiğiniz için sadece app'i etkilemesi lazım.

note 2 den bildiriyorum.
facebook açıkken telefonun sağ altta tıkla ayarlar var. orada ayarlara gir. bildirim ayarları> aktif yazan kısımdaki tiki sil. buradan bildirim seslerini vs de düzenleyebilirsin.
not:
not 2 ile s3 aynıdır diye tahmin ederek verdim cevabı.

caps ver hocam

-zaman altında yazan puan: seninbuldugun kelimelerinin puanları toplamı.7+3+3+1+31:44 her kelimenin puanı var. klasik de oynagın için harf sayısına gore puan artıyor.bu oyunda alabcegım max puan 222. rasyonel oynarsan her kelimenın puanı eşit
-%20.07 45 in 222 ye orano
-yerel saat
- yuzde yüze geldikçe level artıyor. ne kadar ust level o kadar iyi
-5. leveldan 6. levela gececen %100 olursa

sonuç ekranı:
-evet toplan oyuncu sayısı
-aferim
-hangi oyuncu kaçıncı levelda
-bir üstte onu açıkladık sanıyorum

en çok merak ettiğim de yüzdeler.

%38.88'i ve başındaki 5 ve 6'yı da anladım bu durumda. 5. level'ın %38.88'indeyim, tamamlayınca 6. level olucam, o da tamam.

%20.27 de o oyundaki kelimelerin yüzde kaçını bulduğumun yüzdesi olabilir gibi.

oyunda her kelimenin bir puanı var mesela dekor için 7 şort için 3 gibi. senin bulduğun kelimelerin toplam puanı 45.
31+1+3+3+7=45
oyundaki kelimelerin toplam puanı 222 sen %20,27 sini bulmuşsun.

Böyle durumlar için araçlarda immobilizer sıfırlama var bildiğim kadarıyla. Aracın kullanma klavuzunda yazar nasıl yapıldığı.

Bozuk olanı götürsen tamir edeceklerini pek sanmıyorum ama yenisini yapabilirler. Ama onun için de servisin istediğine yakın bir para isterler. Her ne kadar kapıları açıyor olsa da pili değiştirmeyi denesen? Çünkü ilk günler çalıştıktan sonra vazgeçmesi ilginç.

aracın immobilizer'ında bir şey yok ki, anahtar sorunlu.

imobilizer chipini eskisinden yenisine aktarmayı unutmuş olabilirmisin acaba?
eski anahtarını eski kasasına oturtup -bantlayıp falan- çalıştırmayı denedin mi?

bağlı olduğun sağlık ocağına git, ücretsiz yaparlar. bence hepatitle beraber tetanozu da yaptırabilirsin. sana bi aşı kartı veriyorlar. o kartta ne zaman gelip diğer dozu yaptırman gerektiği yazıyor zaten.

hepatit B aşınında sıkıntı var,bebeklere bile bulmakta zorlanılıyor bazı illerde muhtemelen aile hekimliği biriminizde size yardımcı olamayacaklar. eczaneden alıp yaptırabilirisiniz

nats değil de murat veya fırat (çocuğun adı) diyor olabilir. bana öyle gelmişti.

mert diyor mert. çocuğun adı.

mert diyor yahu ne nats'ı :).

abi hazır kurtulmuşsun hiç bulaşma tekrar.

ilk tanı kontact dermatit

kontakt dermatit gibi.

kontakt dermatit ve kseroderma

Mobil veri hayli enerji harcayan bir şey. Wifi daha az harcıyor, en azından benim telefonumda.

mobil veri dedigin 3g'dir muhtemelen. ve evet harcattiran sey mobil veri olabilir.

3g'yi kapatip edge ile kullanarak daha uzun sure kullanabilirsin tek sarji.

wifi sinyali sabit ve güçlüyse, az pil harcar. evdeyken falan wifi açık kalsın gece bile.

ama dışarı çıktığında sürekli wifi taraması yapar, bu da pili 3g'den daha fazla harcar. wifi sinyali sabit ve güçlü değilken wifi'yı kapat.

evde wifi sinyali yok. yani var da kapatıyoruz bebeğe falan zarar verir mi acaba diye. o yüzden kapatıyorum tarayıp durmasın diye.

Gece hepsini kapatın en iyisi, şarjınız da rahat olsun kafanız da.

bebeğe zarar vermez de, siz içiniz rahat etsin diye kapatıyorsanız gece 3g bağlantısı, gündüzki wifi'dan daha çok pil harcamıştır. en iyisi 3g'yi kapatıp 2g'den devam etmek bu durumda.

yalnız, bir günde %45 pil tüketmiş toplam, çok da kendinize dert etmeyin çözemezseniz bile. Toplam 2 gün gitmesi bile iyi bir durum.

ayrıca, telefon hattı için telefon iki yüz metre öteye sinyal gönderip alıyor, wifi için 10 metreye sinyal gönderip alıyor. yani bebeğe zarar verecekse telefon sinyalleri zaten daha çok zarar verir. siz kullanmasanız bile havada bir sürü telefon sinyali var zaten. wifi veya telefon gibi zayıf elektromanyetik sinyallerin insana zarar verdiğini ispatlayabilen hiçbir deney yok.

Sadece elektromanyetik dalgaların, farelerde alzeimer hastalığını tetiklediğini göstermek isteyen bir deney, bu dalgaların sanılanın aksine alzeimer'ı önlediğini ortaya çıkardı. news.bbc.co.uk www.emaxhealth.com

Yani bebeğin soğuk havaya çıkmamasına dikkat etmeniz, wifi dalgasına maruz kalmamasına dikkat emtenizden daha önemli. 50 yıldır havada radyo ve televizyon dalgaları var, bunlar telefon hattından daha güçlüler çünkü daha uzaklardan iletiliyorlar, 15 yıldır da telefon sinyalleri var, sadece bizde değil bütün dünyada var bu dalgalar, birşey olsa şimdiye ortaya çıkardı ülkenin birinde.

3g yi açıp, wi fi yi kapatmak...
çok enteresan.
Not. Bebek endişeniz için

@saksı: telefon bebekten çok uzakta duruyor, yanında zaten bulundurmuyoruz, telefon bebeğin yanına sadece müzik dinletmek için geliyor, o zaman da uçak moduna alıyoruz zaten.

wifi evin her köşesine yayın yapıyor diye sakınıyor annesi. bana kalsa bence ikisinin de zararı yok. maksat annesinin içi rahat etsin.

neyse konu bu değil zaten ama güzel şeyler öğrendim.

peki madem konu buraya geldi, bir de şunu sorayım o zaman soruya ek.

bir elektromanyetik dalganın zarar verebilmesi için nesinin artması/düşmesi gerekiyor? çok anlamam bu mevzulardan ama mesela dalga frekansı arttıkça/düştükçe zarar vericiliği artar diye bir şey diyebiliyor muyuz? wifi 2.4 ghz bildiğim kadarıyla. gsm şebekesi 1800mhz, fm radyo 87.5-106 mhz arası. yanılıyorsam düzeltin. en zarar verici dalganın frekansı yüksek mi düşük mü, veya bu zarar vericiliği etkileyen şey frekans değil de başka bir şey mi mesela genliği vs. olabilir mi?

başka bir zil sesi atamayı dene. arayan kişiden duplicate bi tane daha olabilir mesela aynı isimle farklı numarayla yanlışlıkla kaydolmuş.

hayır bir tane var. aynı isimli farklı numaralı da, aynı numaralı farklı isimli de yok. arayınca ismi numarası da düzgün çıkıyor ama melodi varsayılan melodi çalıyor. atadığım değil.

kardes sag ustteki sekme butonuna bas favorinin yanindaki. oradan acik olan tum sayfalari goreceksin. hepsini sayfanin ustunde cikan eksi butonu ile kapat. en fazla sekiz sekme acilir zaten. kapattiktan sonra da ana menuden internet tarayicisini sonlandir. yeniden actiginda bos sayfa ile karsilar seni.

doktor değilim ama,küçükken yapılsa daha iyi olur diye düşünüyorum.

Bizimkiler bana sorsaydı, bilincinde değilken kestirin derdim. Kestir gitsin müdür.

yeğenlerim genelde çok küçük yaşta oldu sünnet.
yani duyduğum şu: ne kadar erken o kadar iyi.
yalnız çocuk çok küçük ise lokal değil de genel anestezi ile yapıyorlarmış.
yani lokal anestezi ile yapılabilecek bir yaşa gelince yaptırın derim. Çünkü genel anestezi çok zararlı bence gerekmedikçe.
ama her doktorun ortak olarak söylediği erken yaptırmanın bayağı faydalı olduğu.
özellikle idrar yollar vs. gibi çocukların sıklıkla karşılaştığı hastalıkları önlemede...

ben 9 aylıkmışım hiç hatırlamıyorum bu yüzden sıfır travma.

çocukların sünnet edilmesinden yana değilim. illa yapılacaksa aklı ermiyorken yapılmalı.

Ben çocuğumu sünnet ettirmeyebilirim bile. Çok gerekli bir şey olduğunu sanmıyorum.

ihtiyaç olmadıkça sünnet olmaması taraftarıyım.
ama yaptıracaksanız 2-6 yaş arası yaptırmayın bence. 6 yaştan sonra yaptırın.
okuduğuma göre 2-6 yaş arasında cinsel gelişim (fiziksel olan değil) aşaması olduğu için o dönemde yaptırmak uzun vadede cinsel açıdan sorunlar yaratabilirmiş.
çocuğum yok ama bu konuyu birkaç kez araştırmıştım.

tercih edebilsem aklimin ermedigi bir yasta olmayi secerdim. ufak tefek ihtimalleri dusunmeyi birakin, cocukla empati yapin derim.

ne kadar küçük o kadar iyi. hem iyileşme açısından hem psikolojik açıdan.

yaptırmayın, büyüyünce kendisi karar versin

2 yaşından sonra yapılan sünnetin erken boşalma ve aşağılık kompleksiyle doğrudan ilgisi var. Sünnetin bir tören edasıyla yapılması, sünnet öncesi çocukla yapılan "keseceğiz, kırpacağız" tarzı şakalar, başlı başına bir travma. daha kesilme anından bahsetmedim bile. tüm bunlar bilinç altına penisin kopması korkusunu aşılayan şeyler. hele ki annesini yada kız kardeşini çıplak görmüşse penisin yerinde bir şey olmadığını görmesi erkek çocukta ciddi problemlere yol açıyor.Yani hiç yabana atılacak bir olay değil.2 yaş öncesi sünnetle bir çok problemi engellemiş oluyorsunuz.

ben de isterim yaptırmayıp büyüyünce kendi karar vermesini, ama yaşadığımız ülke olsun, yaşadığımız çevre olsun böyle bir şeye hazır değil. türkiye dışında yaşasak düşünebilirdik. hadi aile büyüklerini, kendi çevremizi falan da ikna ettik diyelim. bu çocuk ortaokulda lisede sünnetsiz olduğu duyulunca, ki arkadaşları arasında elbet sünnet muhabbeti geçecek, duyulacak, yiyeceği damgayı, geçilecek dalgaları, belki sünnet olmak istemeyecek, askerde başına gelebilecekleri düşünebiliyor musunuz? ne kadar modern olursak olalım, altından kalkamayacağımız baskılarımız var maalesef.

o yüzden yaptırmayın, gerekli değil, kendi karar versin vs'yi geçelim lütfen.

er yada geç kesilecekse yaş ne kadar küçükse o kadar iyi.kaynak:deneyimli sünnetçi,babam
ama bence hiç kesilmese daha iyi olur çünkü erken boşalma gibi problemlere yol açıyormuş diye duymuştum.hem adı üstünde sünnet,farz değil.

websitenizde adres varsa ordan çekiyor falan olmasın. bot bu her yere girer. salladım bu arada. bu işlerden hiç anlamam. ama annemin işyeri de otomatik kaydedildi adrese.

web sitem falan yok. 65 metrekarelik ofisinde tek başına çalışan sıradan bir mali müşavirim. facebook sayfam bile yok.

ohaa google'da aratınca da adresimle telefonumla çıktım yellowpages.com.tr, turkticaret.net falan adresinde.

lan şimdi hatırladım. 10 sene kadar önce, daha telefon rehberi denen bir kavram varken kayıt yaptılardı o rehbere (sarı sayfalar olayı). onları internete geçirmişler galiba. ordan buluyor olsa gerek.

Müzik programında menu > settings > music menu > folders (klasörler) seçeneğini seçersen, klasörlere göre gruplayan bir listeye kavuşursun.

peki müzikleri klasör klasör olarak nereye atayım telefonda? klasörleri sürükleyip bırakıyorum, airdroid diyor ki "klasör kopyalama desteklenmiyor", kies de doğrudan açıp açıp diziyor bahsettiğim gibi. önce bi klasör halinde telefonun neresine ve nasıl koyayım? doğrudan usb kabloyla bağlayıp flaşdiske atar gibi kopyalarım. ama nereye?

kusura bakmayın acemiyim, çok soruyorum.

poweramp kurun. klasör klasör de, sanatçı sanatçı da, şarkı şarkı da ulaşabiliyorsunuz müziklerinize. hatta utanmadan albüm kapağını bile last fm den bulup koyuyor. 3 günlük deneme sürümü var, beğenirseniz satın alırsınız.

ayrıca ses kalitesinde büyük farklılıklar göreceksiniz.

telefonun neresine attıgın farketmiyor..
music diye dosya acıp klasörlerle atabilirsin..
ayrıca playerpro yukleyip
ayarlardan tarayıcılar ordan da klasör tarayıcısı seçmelisin..

Alarm kurarken "alarm tonu" ayarı var, görünmüyor mu sende?

zil sesi yapmak istedigin parcayi muzin calardan bul. sol tusa bas. yap de. alarm sesini sec.

daha önce adına denk gelmediyseniz illa ki (bkz: airdroid)

bana kalırsa;

es file explorer
yandex haritalar
opera mobile

kendi içinde adobe reader ve polaris office geliyor olması gerek, pdf'ler ve excel, word vs için idealler. varsa ekstra bir şey indirmenize gerek yok bence.

oyun olarak,
flick shoot indirebilirsiniz, okey veya strateji değil ama iyidir, sarar insanı.

benim telefonda olanlar:

Communication: Whatsapp , Skype , Tango , Viber

Social: Facebook , Facebook Messenger, Twitter , Instagram

Multimedia: TuneIn Radio, Youtube , Vplayer , MX Player , Shazam (Evet ben de yukledim) , VLC

Utilites: Kies Air , Barcode Scanner , Google Translate , Google Earth , Photosop Express , App Lock

Tools: Baby Soother ( Ege bebek icin :) ) , Speed Test , XE Currency,
Teamviewer , Dropbox , Tureng Sozluk

News: NtvSpor , BBC News , Haberturk , NTVMSNBC , Lig TV , TRT , Hurriyet Android , TRT Haber

Ayrica henuz Flash Player yuklemediyseniz , (git: 531671) duyurudaki adimlari izleyerek yukleyebilirsiniz.

Navigasyon icin, duyurudaki bir arkadas sygic tavsiye etmisti. Hatta mail olarak gondermisti kurulum dosyasini ve kurulum detaylarini. Mail adresinizi verirseniz forward edebilirim.

Misal ben ege bebiş falan yapıyorum kimse o isimde olmayınca kabul ediyor işte.

guncelle dostum. 4.1.2'dir o.

yalnız operatör üzerinden değilde wifi ile internete bağlıyken güncelle.
büyük olabiliyor dosyanın boyutları.
ayrıca güncelle, [barney stinson mod on] yeni her zaman iyidir. [barney stinson mod off]

telefonu şarja tak, wifi bağlantısı olduğuna emin ol, 250 Mb civarı bir dosya indirecek, sonra kapanıp açılacak falan. 4.1.2'ye güncellenmiş olacak.

4.1.2 falan değilmiş lan ben de heveslenmiştim. 4.1.1'in yazılım koşullarını okudum kabul ediyorum hedesiymiş. yeni alınca çıkıyor ilk herhalde. kabul ediyorum diyince "bağlanılıyor" dedi, arkasından da "kullanılabilir güncelleme yok" dedi.

pilleri şarj ederken de ilk %50 lik kısmı çok hızlı dolup geri kalanı yavaş dolar ya onun gibi sanırım. mevcut pillerin yapısı komple değişmediği sürece o olay halledilemeyecek gibi. yoksa şimdiye kadar yaparlardı.

e laptop (bugüne kadar kullandığım iki adet dell, bir adet asus, bir adet sony, ve dört adet toshiba) güzel güzel ölçüyor. samsung akıllı telefonlar ölçüyor. laptop'ı pilde kullanırken hiç sıkıntı yaşamıyorum. toplamda 2 saat çalışıyorsa 1.5 saat full gösterip son yarım saatte pat diye düşmüyor. yavaş yavaş azalıyor. samsung telefonlar da öyle. demek ki yapılabiliyor?

nokiada battery monitor tarzı bir programla şarjı yüzde olarak kontrol edin.

battery monitor şarjı %60 gösterirken bile üstteki göstergede bütün çizikler yerinde oluyor.

Sözlükte samsung galaxy s iii başlığında "kalibre" kelimesini arat. Çıkan entrydekileri uygula.
Belki ise yarar. Telefondan giriyorum link atamadım

Hayır bir sorun teşkil etmez.

ben de tutacak kısmı mıknatıslı deri bir kılıf kullanıyorum, ekrana zarar verme riskini şimdi bunu okuyunca ilk kez düşündüm biliyor musun, bendekinin de mıknatısı bayağı kuvvetli ama zarar vermiyormuş demek ki, rahatlıkla kullanabilirsin bir şey olmuyor.

dediklerin dogru ama sorun su, herkes senin gibi hareket etmiyor:))o kadar hassas olmayabilir kullanilmis kiyafet konusunda.

sunu yapabilirsiniz ama 50-100 hayirsever kullanilmis ürünleri kargolayip yollayabilirsiniz ordaki bi ögretmene, muhtara filan onlarda gereken kisilere dagitimini yaparlar. ama büyük kurumlar bunun riskini almak istemez. ve bence onlar acisindan cok etik de olmayabilir:))

evindeki atılacak durumda olan giysileri, "çöpe gitmesin de zor durumda olanlara gitsin, iyilik yapmış gibi görünürüm hem" mantığıyla gönderenler yüzünden oluşan bir önyargı bu. çok göremiyorum ben. çünkü gerçekten iyi niyetli bir toplum değiliz çoğu zaman. oysa şu bahsi geçen ibarenin bulunması bile utanç verici olmalı başlı başına.

Soylenildigi gibi herkes sizin kadar hassas olmayabiliyor,o duyurudaki klubun bi parcasiyim etkinligi duzenleyen,daha once kullanilmis-kullanilmamis gibi bi ibare kullanmadan ayni kampanyayi yaptik,tecrubelerimizden yola cikarak boyle bir tutum edindik bu kez,sizin gibi dusunen davranan insanlar da var tabi ama baska tipler de var iste.donmak uzere olan ihtiyac sahipleri kabul etmiyo diye bir sey de yok,onlarin boyle bir talebi de olmadi.su durumda tek dertleri cocuklarin isinmasi.

"cee-eee"lerken fazla bağırmak, birden-çok aniden yapmak, vurgunun yeri ve zamanında bi sıkıntı olabilir mi?

kendinizi kaptırıp heyecan yapıyorsunuzdur. Çocuk o heyecanı ceee değil de bööö olarak algılıyordur.

olabilir. zaten aklımıza ilk o geldi. eşim dedi ellerini çok hızlı açıyorsun. yavaş açtım yine yaptı. ellerimle hiç yüzümü kapamadım, sadece cee-eee dedim, yine yaptı. sesimin tonunu mu sevmiyor acaba, çünkü sesimi inceltiyorum, ince bir tonda söylüyorum, ondan mı korkuyor acaba dedim ama kalın normal sesimle yaptım, yine yaptı. belki aradan fazla vakit geçmeden yaptım. tekrar bi denemem lazım mutluyken. ama denemeye de korkar oldum yine ağlarsa hakikaten babasından korkacak diye.

yakışmıyordur belki sana cee eee yapmak hemen öyle üzülme. ne sebeple sevmediğine yoğunlaşmaktansa, neleri sevdiğine yoğunlaş bence. madem cee eee sevmiyor sen de uçak yap havada hoplat falan. hem akıllı çocukmuş ne o öyle ceee diyince erkek adam güler miymiş hiç. kızlara yapın bunları :) aslanım ege yürü be

la dur daha. çocuk 1-2 yaşında falan cee eee ye güler.
bu yaşta abartılı olarak yapılan her hareket çocuğa ters gelebilir.

"pickabu" de istersen bir de.

www.youtube.com

ahah ce eee diyorum sanarak çe eee diyo olma sakın? ç sesinden korkuyodur belki.

bebekler belli bir yaşa gelene kadar sadece surat ifadelerine dikkat edebilirler. yani ce-ee dediğinizde yüzünüzde kızgın, korkutucu bir ifade varsa bebek onu kötü bir şey olarak algılar. buna seni ısırırım derken kaşlarını çatan bir insan örnek verilebilir. bu nedenle ce-ee deyip ellerinizi çektikten sonra yüzünüzde mutlu, gülümseyen bir ifade olmalı. aksi takdirde çocuk espriyi anlamayacaktır.

yok canım cee-ee yaparken surat asılır mı, tabii ki gülüyorum ama çok şapşal gülüyorsam belki ona sinir oluyor da olabilir. ama yüzümün ifadesinden ziyade sesimden rahatsız olduğunu düşünüyorum. çee-ee diyor olamam çünkü bee-eee mee-eee a-aaa diye değişik harfler de denedim.

şimdi sözlükte de okudum, kitaplarda da aynısı yazıyor. bebeklerde nesne sürekliliği kavramı mevcut değil. yani yüzümü kapatınca benim hala orada olduğumu bilemiyor, ellerimi açıp görünce seviniyor. bunda bir sıkıntı olmamalı. çünkü akşam işten dönünce de beni görünce seviniyor, gülüyor. 8-10 aylıkken bu yeti kazanılıyor. onun için 1-2 yaşında falan bu oyunu yapmak anlamsız, elini de kapatsan senin hala orada olduğunun farkında oluyor. o yüzden zamanı geçmiş oluyor. oyunun tam zamanı. dur bugün bi de hiç ses çıkarmadan elimi kapatıp açayım. çünkü dediğim gibi hiç elimi kapatmadan cee-ee diyince de ağlıyor. muhtemelen sesimde, tonlamamda bi problem var.

aklıma gelen ilk video :)

www.youtube.com

evet bu sabah yine gayet mutluyken yüzümü kapatıp cee-ee demeden, hatta hiç ses çıkarmadan açtım, ağlamadı. birkaç sefer farklı zamanlarda, elimle ve yastıkla kapatarak denedim, ağlamadı. ama gülmedi de. şaşkın şaşkın yüzüme baktı sadece. olsun, hoşuna gitmemiş veya anlam verememiş olabilir, en azından ağlamadı. demek ki problem, çıkardığım sesmiş.

kredi kartıyla oluyor.
ama tabi ki her şeyde olduğu gibi bunda da korsanını bulabiliyoruz. :)

ben kredi kartımın yüklü olduğu google wallet hesabımdan ödüyorum.
bazıları telefon faturasına eklenecek şekilde de ödeme seçeneği sunuyor.

calistigin bankadan ogs alabilirsin. ogs'lerin yakin zamanda kalkma durumu yok. hesaba bagli bu ogs ile icine yukleme vs yapmadan eksildiginde otomatik yukler eder.

ozellikle garanti'nin bu konuda hizmeti cok iyi.

lupus :/

Bende de oluyor.. Hatta iki elimde birden olduguda oluyor. Ama hareket ettirince gectigi icin pek uzerine dusmedim.

Yanliz Lupus olmadigindan da eminim.

dostum tek bir belirtiyle teshis.koymak imkansiz. belki dolasim sisteminde, belki sinir belkide kas sisteminde bi sorun var. mesela masabasi calisiyosan ve sag dirsegini dayiyorsan uZun bir muddet, dinlenme halinde boyle bir uyusma normaldir. yani biraz daha ayrinti verirsen daha aydinlatici olur.

üstteki TAT

en alttaki mynet

aftereffects'le yaparsın.
daha amatör programlar da vardır sanırım. bi bunun için ae kurmak mantıklı gelmedi.

hamster video converter yapıyordu galiba.

windows movie maker

sanırım vlc player bile yapıyor

vlc player

edit : ama bu şekilde sadece vlc ayarı olarak hatırlar. kesin ve basit çözüm istiyorsan. windows movie maker

windows media player mp4 diyince "höö?" diyor.

tv'de, pc'de izlemek için değil de, youtube'a eklenen videolarda öyle bir düzenleme yapılabiliyordu.

lightroom fotoğrafçıların genellikle tercih ettiği bir program, codec indirdi iseniz lightroom ile güzelce işleyebilir ve jpeg olarak kaydedebilirsiniz diye biliyorum. photoshop ve capture nx pro çok iyi bu konuda.

codec falan indirmedim ama raw dosyasını açıyor. ama neresinden ne yapıp nasıl jpg olarak kaydedebileceğimi bulamadım.

cmd+al+s farklı kaydet photoshopta aynıdır tahminen, alt tarafta photoshop yerine jpeg seçeceksiniz.

izlemedim ama, anlattıklarından yola çıkarak dubstep, breakbeat, jungle, idm olabilir. dene şansını bakalım.

popping benzeri şeyler yapıyorlar işte.

www.youtube.com
robotlu değil ama buna ne dersin?
güzeli güzel oluyor.

@kediebesi: yok, dediğim dans bu değil. bunlar fena değil.

şu mesela: www.youtube.com
ya da şu: www.youtube.com
veya şu: www.youtube.com

popping oluyor sanırım. peki müziğin türü ne ola?

yedekleyip formatla.

bilgisayarımı aç...o harici harddiskin üzerine sağ tıkla.
"biçimlendir" seçeneği var,onu seç.
ove o harddiskin içeriğini komple sil..
tabi bu arada o harddiskine kendine ait dosyaların yedeğini almayı unutma.
o harici harddiskini biçimlendirdikten sonra tekrar kopyalarsın.

Michelin >> Alpin fiyat performans açısından bunu öneriyo çoğu arkadaşım.

Nokian'a bak istersen.

continental

aslında michelin alpin ile goodyear ultragrip8 arasında kaldım.

alpin'de ug8'de gayet iyi lastikler ama michelin biraz pahalı. o nedenle ug8 f/p olarak çok iyi bir lastik. Dikmen ve civarında kullanıp memnun olan bir sürü insan tanıyorum. ama param olsa alacağım lastik continental TS850 olur. eğer maddi yönden sıkıntın yoksa düşünmeden al derim.bu da 16" için test sonuçları.

www.adac.de

Lassa Snoways Era'yı da tavsiye ederim ben.

"Lassa'dır, diğerlerine nispeten ucuzdur. O halde kalitesizdir." gibi bir düşünce kesinlikle olmasın kafanızda. en az yabancılar kadar kaliteli gerçekten.

aziz başkomiserle kavga ettiği nerde çıktı , tahmin mi acaba ?

kavga falan yok yahu. aziz ile akbaba kavga etmiş meğersem, geçen sezonun son bölümünde, savcının vurulduğu zaman. en son aziz'i akbaba ve nazlı'ya silah doğrulturken görmüştük, ne oldu diye öyle kalmıştı, onu da akbaba anlattı. behzat ile aziz arasında sadece konuşma geçmiş, kavga yok.

kolu vurulduğu için kalkmıyor. morlukların nedeni daha ortaya çıkmadı. azizle kavga ettiğini nereden çıkarttınız amk? @behzat götünle izlemişsin resmen hacı.

bence de azizle sadece konuştu başka bir şey çıkacak o morluklardan .

(git: 515375)

aziz'le konuşmadı bile amk, adam zarf attı.

e peki hacı eylül behzat'ın ikinci kişiliği ise gökhan'ın "eylül'ü bul" demesini, bardaki eylül'ü, odada soner moner koko takılmalarını, ercü'nün gelmesini falan nasıl açıklıyoruz? behzat eli kolu bağlı. ercü eylül'ü kenara çekip "bişey yapmiycam velvele yapma" diyor, bar sahibi eylül'e "ne dedi sana" diyor falan. ee ikinci kişilik olayında bunlar nasıl olur?

view / freeze panes / freeze first column

bendeki office ingilizce ona göre sırasıyla menüleri söylüyorum.
önce yukarıdaki sekmelerde "page layout"
sonra bu sekmede "Print Titles"
açılan ekranda "columns to repeat at left" alanındayken istediğin kolonu tıklayıp yapabiliyorsun.

burada anlatıyor. çevirmeye üşendim şimdi.

office.microsoft.com

office'de yazılan her makalenin türkçesi vardır:

işte o makale'nin türkçesi:
office.microsoft.com

ondan birşeyler iste
ona ihtiyacın olduğunu bilsin, anlasın
olabildiğince sakarlaş bu arada
hata yap, ergen davranışlar sergile
annemde işe yaramıştı

iyi de adam ayağının ğstğne zor basarken sırf moralini düzelteyim diye ofise mi getirteyim adamı. bastonla falan zar zor yürüyor adam. ya ayağının iyileşmesi için çözüme ihtiyacım var, ya ayağı iyileşmeyecekse bu halde adamı yormadan moralinin düzeltecek çözüme ihtiyacım var. zor durumdayım gel desem alır bastonu, ayağı acıya acıya, topallaya topallaya gelir. bunu istemiyorum.

valla okurken bana bile fenalık geldi.ne biçim hastalık bu?sadegazozun dediğine katılıyorum.ona ihtiyacın olduğunu hissettir.geçmiş olsun.

büyük hükümdar Timur'un topal oldugunu hatırlat (:

öncelikle çok geçmiş olsun. umarım en kısa zamanda babanız sağlıgına kavuşur. ayağının üzerine basamadığı için zamanının çoğunu evde geçiriyordur. evde yapılacak onu mutlu edecek bi şeyler bulabilirsiniz. sabırlı bi karakteri varsa basitten zora doğru birkaç tane puzzle alıp bitirince çerçeveletip asarsınız. belki hoşuna gider?

geçmiş olsun. arkamdaki kitaplıkta bir nöroloji kitabı var. yazarı kürşad kutluk. kitabın adı (derdiniz olan konudan bağımsız) "iskemik inme".
giriş kısmında şöyle bir paragraf var. aynen yazıyorum:

"akut inmeyle vücudun yarısının felç olması ağır bir kayıptır. ancak inmeli hastalarımın böyle bir kayıp yaşamamış insanlardan pek farklı davranmadıklarını gördüm. olaydan hafif defisitle kurtulduğu halde ağır depresyona girenler de oldu, ileri sakatlığa uğrayıp neşesini hiç bozmayanlar da. bunu sadece sağ ya da sol hemisferik lateralizasyon, frontal ya da oksipital lokalizasyon, akut ya da kronik dönem özellikleriyle açıklayabilir miyiz, bilmiyorum. belki felçli hastalarımız tıpkı inme inmemiş "normal" insanlar gibi, mutluluğu ya da mutsuzluğu seçiyorlardı."

böyle new age filozofları gibi akıl vermeyi inan ki istemezdim, sonuna kadar pozitif bilime güvenirim yalnız tıbba karşı hep şüpheci tavır takınmayı da elden bırakmam (bkz: iatrojenik), bkz: tr.wikipedia.org şu halimle babana maalesef yeteri kadar ilgi gösterilmediğini düşünüyorum, yani dikkat etmişler belki biaz ama ilgi göstermedikleri için sonuca varamamışlar doktorlarınız. bence öncelikle babanın depresif hallerini doğru yorumlamaya çalış, ona özel bakım için seferber olun. tıbbın uzak köşesindesiniz. bak varis çorabı gibi işe yarayan ve benim de ilk aklıma gelecek çözümlerden biri olan öneriyi yapan da yine akrabanız. yardım motivasyonu tıpçı değil aileden biri kimliği ile harekete geçirmiş onu.
demem o ki, bana kalsa yaraları kötüleştirmeyecek şekilde al pederin ayağı kucağına, günde iki set halinde 15er dakika ovala (ciddiyim). sonuçta primatız. şempanze akrabalarımız birbirlerinin bitlerini temizleyerek sosyal düzen kuruyor, düzenlerini sürdürüyor. ben olsam böyle yapardım.

iltihap var dediğiniz için diyorum, benim dayımın da ayağında oluşan bir nasırı kesmişler daha sonra burda açık yara oluştu kapanmadı, derken yara kapandı ama ayak hep şiş ateşler içerisinde yanıyor adeta, en son ayak kesilecek dediler yıkıldı tabii dayım falan ama başka bir doktor duyduk ona gitti, istanbul'da kendisi www.ufuktalu.com bu da adresi, şu an çok iyi tamamen iyileşti, ayak da kesilmedi yani, istanbul'da çok uzak değil ankara'ya bence bir gidin. çok geçmiş olsun.

"emekli bir genel cerrah olan eniştem dedi ki "abi senin ayağın ne gut, ne iltihap, ne kırık, ne plaka. bypass ameliyatından dolayı zaten o bacaktan bir toplardamar alındı. bir toplardamarın eksik. bir de kırık ameliyatından dolayı kesi yapıldı. ayağında toplardamar yetmezliği var, venöz yetmezlik, toplardamarlar kanı yukarıya yeteri kadar gönderemiyor. ilaca falan hiç gerek yok. külotlu varis çorabı giyeceksin geçecek". mantıklı geldi. babam her ne kadar istemese de sımsıkı külotlu çorapla dolaşıyor. iyi geliyor gibi, ama yine de arasıra ayağı yine şişiyor, yine acıyor. bu işin uzmanı diye kalp damar cerrahisine gitti, "benim konum değil" dedi adam, ilgilenmedi bile."

bir doktora daha götürmeye sabrin kaldi mi bilmiyorum hocam. ama yukaridaki paragrafta yazdiklarindan sonra, yani sizi kalb damar cerrahina sevkeden mantiginizdan cüret alarak, bir doktor önermek istiyorum müsaadenle:

Prof. Dr. İskender Alaçayır
Adres:
İran Cad. No:13 D:22
Kavaklıdere, Çankaya, Ankara
Tel: +90 312 428 83 64

Simdi bana "Bu kadar sacma sey olur mu? Agir sacmaladin!" diyeceksin ama, gercekleri yaziyorum:

Kalb Damar Cerrahisi ya da kardiyovasküler cerrahi diye adlandirilan bilim dali, "cevre" yani kalbten uzaktaki damarlarla pek ilgilenmiyor. (Diyeceksin ki, "E, bacaktan toplardamar almayi biliyor ama!" Dogru, isine geldigi icin, aliyor ama orada duruyor. Kol damari, bacak damari gibi islerle ilgilenmiyor.)

Tabii ben o gittiginiz kalb damar cerrahindan, sizi bir "periferik damar cerrahina" yönlendirmesini beklerdim ama yapmamis demek ki.

Sana o yazdigim isim de, Turkiye'yi bilemem ama Ankara'daki en iyi periferik damar cerrahIdIr. Cerrahlarin olaylara yaklasimina ve eniste beyin tecrübesine hürmeten, kurdugunuz bu mantigin dogru oldugunu düsünebiliriz. Eger periferik damarla ilgili olarak yapilmasi gereken ve simdiye kadar yapilmamis bir sey varsa, Iskender hoca, teshisi koyar ve yapar.

Ama "Bu sekilde varis corabiyla idare edeceksiniz, yapacak baska bir sey yok" da diyebilir. Gidecek olursaniz, bu cümleyi duymaya da hazirlikli olun.

Simdi konuyla ilgili olarak yazdigin 3 soruyu da dikkatle okudum ve aklima, pirimiz, mirimiz, üstadimiz Hipokrat'in su sozleri geldi:

Hayat kisa, sanat uzun, tecrübe aldatici, hüküm vermek güctür!

aygıt yöneticisinden usb girişini kaldırıp bilgisayarı yeniden başlatıp akabinde usbye taktığımda aleti görmüştü kies. denenebilir.

aleti görüyor zaten. içindekileri görmüyor.

wifi var mı?
play.google.com
play.google.com

ya wifi de var kies air de var ama ulan akıllı sikli soklu denen telefonu flaşdisk gibi bağlayıp fotoğraf almak bu kadar zor olabilir mi anlamıyorum. o takoz diye amele ayfonu diye aşağılanan nokia 5800 ile yapıyom ben bunların hepsini?

kies air ile wifi'dan denedim, 8 gb şey, ökküz gibi uzun sürüyor. o da zaten yarısında bağlantı koptu, hangisini aktardıydım hangisini aktarmadıydım karıştı gitti. zaten hepsini indir dedim, hepsini de indirmemiş. yarım yamalak.

hayır yediyüzellibin tane özellik koysan da akıllı telefon desen kaç yazar, usb'den bağlayıp altı üstü 8 gb veriyi flaşdisk gibi bilgisayara atamadıktan sonra. şuna bak sözlükte samsung samsung diye atıp tutar millet, şu sorduğum şey nasıl yapılıyor bir allahın kulu cevap veremedi. başka başka yöntemler önerildi.

yuh ulan nokia 5800'ün gözünü seveyim. programa bile gerek kalmadan windows ile aktarıyorum o aletle.

ikisi de. kemikler ve kas yapisi gelismedigi icin.

kafa büyük evet. yoksa kolları bence vücuduna oranla normal.

Kafa bedenden büyüktür en başta. Sonra beden uçlara doğru gelişir, sonra içe doğru, sonra tekrar uçlara..derken uzar gider.

gelişim baştan ayağa doğrudur, bu sebeple kafaları büyük doğarlar vücut sonradan gelişir

soğuk durumdayken birden sıcak suyun içine salmış olmanız bozmuş olabilir.

bebeği zehirleyeceksiniz! tamam ilk 6 ay anne sütü ama mecbursanız işe gitmeden sağsın sabah sütü, derin dondurucuda sağlıklı gelmedi bana. en iyisi doktorla bir konuşup hal çare arayın.

Anne sütünü saklama süreleri
Sema Hastanesi’nden Dr. Arzu Gebeşçe anne sütünün saklama sürelerini şu şekilde toparlıyor:
Anne sütü dondurmadan 72 saat ve dondurulmuş sütü erittikten sonra 24 saat buzdolabında (+ 1 ile +4 °C arasında) saklanabilir.
Süt, tek kapılı buzdolabının buzluğunda (-7 ile -2°C arasında) 3 haftaya kadar, iki kapılı buzdolaplarının buzluğunda 3 ay saklanabilir.
Sütünüzü derin dondurucuda (-18 °C nin altında) 6 aya kadar saklanabilir.

Donmuş sütü eritirken dikkat edilmesi gerekenler
Buzdolabında yavaş olarak eritiniz (100 cc sütün erimesi birkaç saat sürebilir).
Sıcak suyun altında bir kap içinde daha hızlı olarak eritme de yapılabilir.
Donmuş sütü oda sıcaklığında bekleterek eritmeyin.

Sütü ısıtırken dikkat edilmesi gerekenler
Soğuk süt, akan ılık su altında veya bir biberon ısıtıcısında ısıtılabilir.
Sütü fazla ısıtmayın. Sütün kesilmesine ve bazı proteinlerin hasar görmesine neden olabilir.
Sütü eritmek veya ısıtmak için mikrodalga fırınların kullanılması önerilmemektedir.

Anne sütünün saklanmasıyla ilgili diğer önemli konular…
Eritilmiş sütü bir saatten fazla oda ısısında bırakmayın.
İkinci kullanımdan sonra kalan sütü atın.
Eritilmiş sütü tekrar dondurmayın.
Sütü buzdolabının kapağına koymayın.
Sütler bir termos içinde buz ile birlikte taşınmalıdır.

derin dondurucuda anne sütü saklamak bizim icat ettiğimiz bir yöntem değil. sırf bu iş için süt saklama poşetleri bile olan, zaten uygulanan bir yöntem.

hem sabah sağdığı sütü de gün içinde verecek olsa o da süt saklama kabı içinde buzdolabında duruyor. onu da ısıtmak için yöntem aynı, biberonu sıcak suya oturtmak. yani erimiş ama hala soğuk olan süte de uygulanan bu. bu da bozacaksa biz biberonu nasıl kullanacağız? sütü nasıl ısıtalım ki başka?

@zenigt: buradakilere aykırı hiçbir hareketimiz olmadı.

@darknum: buzdolabında eriyen süt oda sıcaklığına nasıl gelebilir ki? buzdolabı sıcaklığına geldi. hem deniyor ki "erimiş sütü oda sıcaklığında 1 saatten fazla tutmayın", hem diyorsunuz ki "oda sıcaklığına gelmeden sıcak suya koymayın".

buzdolabından çıkan şey 1 saatten önce oda sıcaklığına gelmez ki bu havada. nasıl olacak?

poşetin üstündeki tarih 21 eylül. yani 2 ay bile beklemedi donmuş olarak.

özellikle tecrübeli anne babalardan yardım bekliyorum. daha önce dondurarak anne sütü saklama hadisesini bile hiç duymamış olanlardan da anlayış bekliyorum. sağolun ama yardımcı olmuyorsunuz, sadece endişelendiriyorsunuz.

www.anneyeozel.com

belki beklettiğiniz sıcak su fazla sıcaktı?

çocuk kaç aylık bu arada?

bir de işin teknik kısmından yüzde 100 emin misiniz?

elektrik kesintisi vs vs?

çocuk 3 aylık. elektrik kesintisi nedeniyle eriyip yeniden donmadığına eminiz.

biberon ısıtmak için beklettiğimiz su sıcak olabilir. ama zaten benim bildiğim biberon ısıtma yöntemi budur. yani kaynamış ama altı kapatılmış, hala kaynayan değil bir suyun içine biberonu oturtmak şeklinde bilirim. yani hep öyle önerildi. yoksa ısınmaz ki zaten.

belki annenin o sütü sağdığı gün yediklerinden kaynaklanan bir koku da olabilir? soğan, pırasa, lahana vb gibi kokulu yiyeceklerin, sütün kokusunu tadını kalitesini bozduğu söylenir..

"..cünkü dolapta bekleyen süt ille biraz kokuyo"

www.kadinlarkulubu.com

www.lansinoh.com.tr

Bir anne olarak bende bu konudan cok dertliyim umarım yardımcı olur sizede

Isısını ölçmeden önce, anne sütünü, kabı içinde hafifçe döndürünüz, çalkalayınız. Üstte biriken kaymak kısmı, bunun sonucunda bütün süte dağılacaktır. (Saklanan sütün kaymak ve sıvı süt olarak ayrışması normaldir.) Kabı çok hızlı ve kuvvetli şekilde çalkalamayınız. Bu, anne sütünün içinde var olan değerli ve gerekli bir takım canlı maddeleri zedeleyecektir

annesi işyerinde sağdığı taze sütleri işyerinden öğlen çıkanları kızılay'a getiren servis şoförüne verdi, ben kızılay'da şoförden aldım, eve götürdüm, doydu yavrucağın karnı.

bir haftasonunda, anne de baba da evdeyken süreci baştan sonra gözlemleyerek süt eriteceğim. bu şekilde nerede yanlış yaptığımızı da unutmazsam paylaşırım.

bilgim yok ama tahminen piratebay gibi engellemişler.

peki google dns dışında ulaşmamın bir yolu var mıdır? google dns işlemiyor zira.

sadece yıkayın.çok fazla takıntılı olmayın.biraz da mikropla karşılaşmalı bence.ben bebekken,biberonumu sadece yıkıyolardı.sterilizazyon cihazı kullanmadılar ve hiç bişey olmadı :)

evde enfeksiyon taşıyan hasta yoksa bir şeycik olmaz, yıkayın temiz olsun yeter.

Birkaç biberon başlığı kullanın, biri beklerken diğerinin kullanırsınız. Kalıntı kalmadığı sürece çok sorun olmaz.sterilite manyağı olmayın, dünyada milyarlarca insan temiz su kaynaklarından mahrum büyüyor, tıbbi yardımdan uzakta yaşıyor. onları düşünün.

denildiği gibi biraz mikrop alması lazım bro. 2 küçük kardeşimde bizimkilerin yaptığı tek şey biberonu kaynatmaktı. hatta deterjan olayını ilk senden duyuyorum. bu kadar takıntılı olmayın :) iki elemanda turp gibi şu anda

o kadar ince eleyip sık dokumaya bence gerek yok. arkadaşlarında dediği gibi normal sıcak suda da yıkasanız pek bir şey olmaz.
bizim zamanımızda burnunun sümüğünü yiyen veletler vardı, onlara birşey olmadıysa ege'ye hiç bir şey olmaz merak etme.
yinede içiniz rahat etmezse biberonda 2-3 tane alın, birini yıkayana kadar diğerleriyle idare edin.

annelerimiz hepimize yıkayıp vermiş, hatta ondan öncekiler de..yıllar yıllardır durum böyle yani..meraklanmayın bence..bu kadar küçük şeyler sorun çıkarsaydı, dünya nüfusu bu kadar artıyor olmazdı, böyle düşünün, içiniz rahat etsin:)

titizlik hastası arkadaşımın bebeği oldu, dediğiniz gibi sterilizatöründen, deli gibi her seferinde kaynatmaya kadar..en sonunda pes etti, sadece yıkayıp geçiyor.

bence çocuğu bu kadar mikroptan korumamak lazım, bbağışıklık sistemi güçlensin..doğudaki çocukları görmüyor musunuz, karın içinde yalınayak geziyorlar da bana mısın demiyor, bizim pamuklar içinde büyüyen çocuklar sürekli hasta..

İki çocuğuma da normal suyla elde yıkayıp kullandım ben, ilk bir iki ay dışında kaynatmadım bile. Bakteri ile tanışsın çocuk, zaten anne sütü alıyor bir şey olmaz. O kadar pimpirik yapmayın, pimpirikli olunacaksa olunması gereken daha bir sürü başka şey var...

cocuk 6 aylik olmadan once, kesinlikle ama kesinlikle sterilizasyon makinesi kullanmadan o biberonu cocugunuza vermeyin.

burda cocuk bakteriyle tanissin diyenleri de kaale almayin lakin bilgisizlik ve cehalet atalarimizdan bizlere aktarilan bir sey oldugu icin, cocuklarin bagisiklik sistemlerinin ilk 6 ay boyunca olmadigini, 6. aydan itibaren bebeklerin bagisiklik sistemlerinin gelismeye basladigini ozellikle belirtmeliyim ki, burdaki annelere de birazcik faydam dokunsun. o yuzdendir ki cocuklara 6 ay boyunca anne sutu verilmesi onerilir ki, olmayan bagisikligi anne sutu kapatsin.

siz lutfen burdaki es-kaza cocuk buyuten annelere ve/veya babalara inanmayin, sterilazyon makinesi kullanmadan o biberonu vermeyin cocugunuza. 6 ayin sonunda zaten bagisiklik sistemi gelismeye baslayacak ve ondan sonra geleneksel yontemlere gecmenizde sakinca olmayacaktir. ancak, 1 sene boyunca, sterilazyon makinesi kullanmanizi oneriyorum.

ayrica: bizim zamanimizda, sumuk felan yiyen cocuklar vardi, onlar tas gibi diyenlere hic itibar etmeyin, lakin bu kisilerin ileri yaslarda herkesten daha fazla kronik hastaliga yakalanma risklerinin cok daha fazla oldugu bilimsel bi gercek.

ayrica: annelerimiz ve annanelerimiz hepimizi yanlis buyutmus, birazcik cocuk gelisim kitaplari okursaniz yaptiklari hatalari teker teker goreceksiniz.

@uyku semesi: bir şey sormak istiyorum. 6 aya kadar bağışıklık sistemi yok demişsiniz. peki biz o zaman niye bağışıklık sistemi olmayan bebeğe 6 aylık olana kadar dünyanın aşısını yaptırıyoruz? aşı dediğimiz şey zayflatılmış bir mikrop değil midir, vücuda verelim de vücut o mikroba bağışıklık oluştursun diye yapılmaz mı?

bagisiklik sistemi yok demek, hic olmadigi anlamina gelmiyor. cocuklarin hastaliklara karsi savasmalarini anne sutunden aldiklari yogun antikorlar sagliyor. yani turkcesi su: cocuk emdikce antikorlar gelisiyor ve bagisiklik sistemi olmasi gerektigi hale geliyor. anne sutunu aktif olarak alamayan cocuklarin hepsinde ciddi hastaliklar / hatta olumler goruluyor.

ayrica, asi kismina cok guzel temas etmissin kibritsuyu. antikorlar aptal organizmalar degil, onlari da hafizasi var. o verilen asilardaki mikroplarla savastiklarinda, o mikroba karsi artik nasil savasicaklarini hatirlayip, kalici koruma saglaniyor.

hatta bazi asilar, anne sutunu aktif olarak emen cocuklarda belirli sureler icin pas gecilebiliyor.

ayrica, burda soyledigim herseyi, kendi arastirmalarimdan, doktorumdan aldigim bilgilerle ve okuduklarimla biraraya getirdim. kizim 17 aylik, su yukarida yazdiklarimin hepsini uyguladim. biberon veya emzik hic kullanmadi kizim, hep annesini emdi, hala emiyor, 2 yasina kadar da emmesi icin elimden gelen herseyi yapicam. steril kisminda cocugumu ozellikle 6 ay boyunca, ben bile opmemeye calistim, 6 ay boyunca, alisveris merkezlerine, toplu tasima araclarina, yani insanlarin cok oldugu yerlere goturmedim. hasta oldugum donemlerde eve gitmedim. sonuc: kizim 17 aylik ve bi kere asisindan sonra atesi cikti ve sadece 1 gun surdu ve bi kere bile burnu akmadi. guclu bagisiklik icin, cocugun once iyi korunmasi gerekiyor. mikroplari zaten alacak, onemli olan aldigi mikrobun onu hasta etmemesini saglamak. bu da iyi korunmaktan geciyor..

kaynatma ya da steril etme arasında fark olduğunu düşünmüyorum. ben daha rahat olduğu için sterilizatör kullanmıştım. kaynatmaya çalıştığımda ocakta unutuyordum hep.

Sterilizatör ilk 6 ay için gerekli. Sonrasında bulaşık makinasında yıkadım (malum daha yüksek ısı) bu süred bulaşık makinasına parlatıcı koymadım.

bayram tatilini bağlamışlar demek ki :)

ben de işe bi geldim kimse yok. geri döndüm eve, şimdi hem cevap yazıyor bir yandan da pazar kahvaltımı hazırlıyorum. mis :)

Sabah kahvaltı yaparken bende İrfan değirmenciyi seyrediyorum genelde. Göremeyince bende saatler geri alındı diye korktum bi ara bi saat erken kalkmış oldugumu düşündüm diğer kanallarda saat aradım ama hersey normaldi.

ortalama tüketimi depoda kalan yakıta bölerek hesaplıyor. lpg ile gidince ortalama tüketim saçmalayacağı için yol bilgisayarının bi manası olmayacak artık.

Am, göt, meme harici hiçbişey için şişmedi pipim, zaten şişebilecek kıvama geldiğinde pipi sayılmazdı artık. Yalan yani.

bizde kızlara memen şişmesin erkeklere pipin düşmesin derler.

çocuksal bir kandırmaca. çocuklara yönelik yani.

fırat'a annesi diyodu ya çok şeker yersen çükün paçandan düşer diye.onun gibi bişey işte.

edit(karıştırmışım,şeker ile ilgili değilmiş)

galeri.uludagsozluk.com

ben karşıdanki hatunun sana verecekmiş gibi yapıp vermemesinden dolayı türeyebileceğini düşündüm şimdi. ayn yola çıkıyor :D vurun lan bana :D

o yiyecekle bi fantezisi varsa şişebilir bence

zamanla argolaşmış bişeydi bu sanırım, normalde içim şişti, yüzüm şişti gibi bişey dönmüş dolanmış "penisin şişmesin" haline gelmiş.

@nemo problemo, hayır hocam doğru hatırlamışsın şekerle alakalıydı;

3.bp.blogspot.com

bence bu kadar stres yapılacak bir şey değil boşver bir şey olmaz
yalnız hiç kusura bakma da misafirinin gerizekalılığı yani gidip sorsan onun yüzü kızarır senin değil

misafir ne kadar düşüncesizmiş!! bir şey olacağını sanmıyorum ama yine de için rahatlasın istiyorsan aşı ol derim. Zaten gidip misafire sorsan aa evet bende de hepatit vardı canım yaa kusura bakma diyecek hali yok.

doktora bir sor sen. Kadının hasta olup olmadığını kendisi bile bilemez ki eşin nereden bilsin.

misafirin hatası.öyle bişey ortalığa bırakılmaz.bence doktora git yine de nolur nolmaz

merhaba..
tıp fakültesi son sınıftayken diabet-nefroloji servisinde kan şekeri bakmak için kullandığımız iğnelerden biri elime batmıştı. servisin yarısında hepb yarısında hepc vardı. iğnenin kimin olduğu da belli değildi.
böyle bir durumda ilk yapılması geren elin sabunlu suyla uzun uzun yıkanmasıdır. parmak ucundan bakıldığı için iğne üstündeki viral yükün fazla olmama gibi bir durumu da var. yani beklemiş iğne, parmak ucu ve sabunlu suyla yıkamayla oran 1/1000'in de altına düşüyor diye hatırlıyorum.

şu aşamada bence ilk yapılması gereken misafire bir hastalığı olup olmadığının sorulması ve enfeksiyon hastalıkları polikliniğine başvurulması.
eğer misafir hastalık tarifliyorsa ona yönelik testler yapılmalı (hepatit için antijen, hepc için karaciğer enzim kontrolü, hiv için 3 ay sonra)
ve mutlaka hepatit b aşısı olunması gerekir.