Ford transit custom a denk geldim. Cok iyiydi.

rusya'da mesela, her tür araç var, bence bir standart olmayacak türkiye'de de salacaklar çayıra.

Ford transit custom, bayaa iyiydi icerisi sahibi guzel yapmisti.

Anladığım kadarıyla Mercedes ve VW dışında sadece Ford Transit var.

www.youtube.com

şunun daha düşük bütçelisi olabilir mi?

oda bir konteyner. ve dönüyor. kamera da muhtemelen bir süspansiyon üzerinde, yönü sabit.

www.youtube.com
www.youtube.com

burada basit bir örneği var.

evet ya oda dönüyor! Thanks!

benim sevgili ankara kırıkkale arası kullanmıştı bikaç sefer.

uygulama güvenli de insanlar degil.
ordaki erkekler erkek yol arkadasi olunca kabul etmiyorlar.

ben biriyle görüştüm sorun çıkmadı erkek olmam konusunda. yaygınlaştıkça oturacak bir şey kanımca.

geçen gün bir misafirim izmir'den istanbul'a geldi. puanı yüksek kişileri seçerseniz ve yorumlara bakarsanız sorun olmaz. gayet mantıklı bir sistem de keşke türkiye'den daha medeni bir ülkede yaşıyor olsaydık. mantık olarak otostop çekmekten hiç bir farkı yok.

On kişi aldım ben. Erkek erkeğe takıldık.

ben kullandım. profil fotolarına bakıp biraz kiminle sohbet edebilirim, kiminle edemem biraz anlıyosun. ben bi de okay demeden önce bir arıyorum falan. şimdiye kadar hep öyle baya iyi denk geldi. yakında bir bursa'ya da giderken yine blablacar kullanıcam. yine bildiririm olmadı sonrasında :)

youtube :D

spotifyi devalarca yukledim sildim.gittim ucretli surume gectim sonra yine iptal ettim. her iyi yorumda lan ben de mi sikinti dur tekrar kurcalayim dedim ama hicbir zaman youtube dan aldigim zevki alamadim.

8tracks olabilir.

youtube +10000

youtube diyenler iyi hoş da youtube telefonda arka planda çalmıyor.

youtube + 4K downloader

ben şimdilik deezer kullanıyorum, güzel gibi. yeni üye olduğum için bir süre premium olarak kullanıcam ama ondan sonra ne kadar kısıtlarlar allah kerim.

grooveshark ile herhangi bir online müzik platformu kıyaslanamaz :)

Lakin grooveshark'da müzikleri kullanıcılar da yüklüyordu. Bir de yasal değildi tabi.

Kendini sakatlamayacak kadar düzgün bir form oturtacaksan Squat+Deadlift. Yapamam dersen hiç bulaşma.

squat

bisiklet.

Bisiklet.

Squat, lunge, deadlift, good morning. Ama form çok önemli.

mısır örneği verilebilir esasında. yaklaşık 2-3 yıl içinde 3 kez devrim/darbe oldu ve bunların başlangıcı hep gezi tarzı direnişlerle başladı. bilhassa, direniş öncesi müslüman kardeşlerin siyasal yaşamdaki yeri önemsenmezken, hükümetin devrilmesi ve akabinde direnişi (sanki tek başlarına yapmışlar gibi) üstlenmeleri, sürecin devamında kendilerine yeni bir siyasi yol açtı.

haberlerden kaba taslak hepimiz takip ettik evet ama, yakın zamanda bu konuyla ilgili bir belgesel izledim, görünenden epey farklı şeyler olduğunu gösteriyor. gel gör ki, şu an ismini hatırlayamıyorum. hatırlamayı başarırsam ya da torrent'ini bilgisayarımda bulursam, ismini yazmak için edit ekleyeceğim.

buldum edit'i:
The Square - www.imdb.com

Genel olarak Arap Baharı düşünmüştüm ama dediğim gibi bana çok uzak geliyor, sırf araştırması saatlerimi alır gibi. Keza Mısır da öyle. Bir de en önemli şeyi söylemeyi unutmuşum: evrensel bir tarafı da olmalı. matematik üzerinden örneklemem gerekirse mesela x kişisi yeni bir matematik teoremi buldu. bu tek bir olay evet ama o teoremden sonra gelen tüm çalışmalar o teoremi de içine katarak yapıldı. o teorem keşfedilmeden önceki duruma bir daha geri dönüş olması imkansız.

ikinci verdiğin tanımla birlikte düşünürsek, hafızama o kadar majör etkiye sahip bir direniş gelmiyor. tarih bilgim yetmedi, 404 not found error.

yine de, şayet daha iyi bir örnek bulamazsan ve "bir yaklaşık sonuç" işini görür durumdaysa, linkini verdiğim belgesel eni konu 1 saat 40 dakika ve sürece dair epey bilgi veriyor. saatlerce araştırmaktan kurtarabilir. işini görmezse, kıfsmet.

Ukrayna çok iyi bir örnek bence. Hem zamanlama ne kadar yakın, biliyorsun. Şili'deki öğrenci ayaklanması, Yunanistan direnişi falan da örnekler ama Ukrayna biraz daha geniş çapta daha spesifik bir örnek.

Edit: Türkiye'den Gezi dışında böyle bir örneği anca 68'lilerden falan verebilirsin. Ama çok bilinen bir örnek olur o.

www.youtube.com

bu linkteki belgeselin tüm bölümlerini izle. biraz zaman ayırman gerekecek ama. bu tarz eylemlerin ilki sayıldığı için çin, gaz bombalarıyla, plastik kurşunlarla falan değil direkt gerçek mermilerle dalmış millete. sonrasını da anlatıyor. günümüze de geliyor. neler oldu, neler değişti...

fakat bu belgeseli izledikten sonra gezi olayına bakış açım değişti. occupy wall streetle bizim farkına vardığımız, ama öncesinde bir sürü şey olan olayların başlangıcı. aslında yeni bir döneme giriyoruz. onun göstergesi. sancılı ve uzun bir geçiş dönemi. ülkeden ülkeye tabi ki değişiyor fakat sadece bize benzeyen ya da benzemeyen olaylar olarak değerlendiremezsin.

ayaklanan herkesin ortak bir amacı var, ters giden birşeylere karşı seslerini duyurmak. bazısı dediğin gibi oluyor bazısı olmuyor ama her defasında devletin başına buyruk hareketlerine karşı halk "biz buradayız" demiş.

bir şey yapmıyorum. düşünüyorum fln. sen napıyorsun? :D

Icmedim ondan uyuyamiyor. Icmeyince pek uyuyamiyorum ama icince de maddi gocuk olusunca azaltmaya calisiyorum. :)
film falan izliyorum, nette geziyorum, 8 pool oynuyorum falan.

Keske hergun icebilecek kadar zengin olsam. :)

Ben söylemeyi unutmuşum. Gündüz biraz fazla uyudum uykum gelmedi. 5 yıldır duşunmediğim ne varsa duşundum :D

Uyku düzenimi bozdum, oturuyorum. Saat 11'de uyanmam ve zımba gibi olmam gerekiyor ama, bu gidişle zor görünüyor :)

normal insanların akşamına denk düşen bi saatte uyandım, dolayısıyla benim için henüz öğleden sonra falan gibi. akşam yemeğini yedikten sonra uyurum herhalde fsdjkhlfsdlhjkfs

oyun oynuyordum, bi sözlüğe duyuruya bakayım ne var ne yok falan dedim falan. öyle ne yapıyorsunuz deyip kaçmak da olmaz ayrıca, sen ne yapıyorsun'un cevabını da isteriz.

@isott
evde şarap yap içki ucuza gelsin :)

canım sıkılıyor fena halde. bir haftadır falan saat 5te yatıp 15'te uyanıyorum. oturuyorum boş boş yani.

@titiraprap
sarap icemiyorum maalesef. Allahtan da icemiyorum yoksa it oldurene duser sarapci olur cikarim. Aman bi o eksik kalsin. :)

@organikdusler

sebepli-sebepsiz. ortaya karışık :/

askerden geldim, iş yok bol internet film var :D

kubrick hakkında 3000 kelimelik final raporu yazıyorum...

@logisticsmanager bu saatte adam akıllı iş yapan tek insan

3 saatimi agar.io izleyerek geçirdim. oynamadım bile. şimdi de kotu gömleği çıkarmak için çok yorgunum. sanırım sabah kahvaltısı yapıp öyle uyumayı deneyeceğim.

uyku tutmuyor bir türlü...

sports tv de golden state-houston maçı var. Sıkılan izleyebilir. Şu an devrede ama.

final vakti saatleri şaşırdım. 5 gün önce sabahlamıştım, sonra dayanamadım akşam 10 gibi yattım. 3.5'ta kalktım. 4 gündür kaçta yatarsam yatayım 3.5-4 gibi kalkıyorum.

trafiğe kalmamak için uyumadım.

28 yaşındasın 17 yaşında bir kıza nasıl aşık olabiliyosun? Aranda 11 yaş var nasıl o gözle bakabiliyosun?

unut hacı.

Çocuk daha o. İstediği kadar saygılı mükemmel olsun. Çocuk. Bunu kabullen.

17 yaş = çocuk. Olgun davranıyorsa olgun çocuk.

kanpa,

bir gün bu yazdıklarımı biri buraya yazmış olsaydı,inan ben de senin gibi yazardım "çocuk o" zaten ben de diyorum,çocuk evet.fakat anlayamadığım şekilde kaptırmışım kendimi.insanın elinde değil,ne yapayım.

her şeyin olmasına her ihtimale inanırım.olmuştur,yargılanmaz da bu.ne yapacağın konusuna bir şey diyemem ama aşkın gözü kördür ve türevleri sözler boşuna var olmamış değil mi ?

anlıyorum aslında.

abi sapık değilim diyorsun da, neyse...

unut o işi.

neden bu kadar imkansız aşk muamelesi gördüğünü anlamadım.
olabilir yani gayet normal.
sanki 80 yaşındaymış da 13 yaşında çocuğa aşık olmuş gibi bir şekilde davranılmasının anlamı yok.

ama bazen böyle uyumlar yakalanabiliyor.

sadece onun sizin hayat görüşünüze sahip olamayabileceğini düşünerek, normalden biraz daha sorumlu davranmanız gerekebilir.

28 de bir erkeğin çok olgun olduğu bir yaş değil.
"28 yaşında koskoca adam" falan diye bir şey yok yani.
erkek dediğin zaten 35'inde ancak gerçek anlamda her şeyiyle erkek oluyor.
o da olabilirse.

Bildim peki.

Hic bulasma.

yemez hacı uğraşma.

17 yaşındaki biri çocuk değildir, evet cahildir belki olgunlaşmamıştır filan da çocuk değildir. 13-14 15 yaşlarında olsa tamam ama 17 yaşındaki bir kıza aşık olmak ayıp da değildir sapıklık da değildir. kız 18 yaşında olsa kimse çocuk demeyecekti. tuhaf.

go for it.

kısa süreli bir etkilenme olabilir. muhtemelen küçük kızdan bir iki muhabbetten sonra soğursun. düşünce ve yaşam biçimi olarak aranızda dağlar kadar fark var. o yolda sekerek yürüyen bir ergen, sense hayatta bir çok şeyi tatmış ve hayattan bıkmış bir yetişkin.

Duyuruyu 2 sene sonrasina uyarla. Tekrar sor. Kabul gorurse sana cesaret verip mutlulukar dileyelim.

herkese eyvallah.

bazı şeyler elde değil.şu dünyada aşık olacak son insandım,en derinden hissediyordum gerçekliğini.ama gün geldi inanç kapımı çaldı fakat imkansızına.garip ve tuhaf şeyler.kötü biri değilim,yanlış anlamayın.gözyaşı döken biri nasıl olurda samimiyeti aldatır.

bi sene sabredin, sonra, efrasiyab87 + 1

aşkın yaşı yoktur. yaş farkı şu an için çok büyük gözüküyo evet ama misalen o 25 sen 36 olsan bu kadar batmazdı. şu an için yapabileceğin bi şey yok. onun da sen de gönlü olsa bile toplum tarafından kabul göremezsin şu anda. biliyorum çok zor. ama katlanmak zorundasın. beklemek zorundasın.
bu arada aşık olduğun kişi çok şanslı bence.

etrafımdaki hiçbir 28 yaşındaki erkek, 17 yaşındaki bir kızla iletişim kuramayacak kadar ununu elemiş, eleğini asmış değil.

amma abartıyorsunuz yani 28 yaş nedir ki 17 yaş onun yanında çocuk kalsın?

zaten kadın-erkek ilişkisinde ideal yaş farkı 5-6dır.
11 de o kadar abartı değil.
50 yaştan bahsetmiyoruz.

evet, 40 ve 51 gibi değil elbette.
ama olamayacak bir şey de değil, gayet normal.

ibrahim tatlıses kurşunlandıktan sonra 59 yaşındayken sanırım 25-30 yaşlarında biri ile evlenmişti oluyo yani böyle şeyler , iboya kimse bişey demez sana söverler.

kız 20 sen 31 yaşında olsan tamam derdim 11 yaş olsun derdim ama burada asıl sorun yaş farkı değil kızın çok küçük olması.

kadınlar olgun erkeklerden hoşlanır diye bi genelleme var bence ona sığınıp duygularını aç. tabi yasal olması için azcık daha beklemek lazım ama ben hiç yadırgamadım. kursta tanışmışsınız zaten, yani üzerinde lise üniforması yok bi şey yok e makyaj da yaptıysa sizin onu 20-21 sanmamanız için bi sebep yok. bu moda yarışmalarını falan izliyorum arada, abi bakıyorum kız 20 yaşındayım diyor, yolda görsem abla derim ve o benden küçük. yani kızların yaşı pek öyle anlaşılmıyor uzaktan, tanışmadan. en azından ben anlayamıyorum. eğer tanıştıktan sonra ortak bi paydada buluşabildiyseniz ben bi engel göremiyorum.

herkes anasına babasına bi baksın aralarında kaç yaş var diye önce. ben de çok yaş olayına sıcak bakmıyorum ama sizin gibi bi durumda şansımı denerdim.

blatta hiberna +1

abi uzayda mı yaşıyorsunuz ya, artık kızların hepsi cin gibi. 17-18 ufak yaşlar değil. ilkokulda başlıyorlar sevgili edinmeye. adam da 28 yaşındaymış ne var yani. yaş farkı falan sorun olmaz, hali hazırda arkadaşlık kurabiliyorsanız sevgili neden olmayasınız

Ne 17 ne 18, bana kalsa kadını erkeği minimum bi 25'ten önce kendine gelemiyor, toptan çocuk. O 11 yaş dediğiniz şey de 20 altı ve 20 üstü için uçurumdur. Ancak 30'dan sonra nispeten kapanmaya başlar.

olmayacak iş değil bence de.
bu kadar umutsuz olma mehmetoloji.

Ergenler yapmaz senin yaptığın bu muhabbeti. Yaşının adamı olmayı dene.

benim annemle babam evlendiklerinde annem 17 babam 27 yaşında imiş.. 34 senedir de evliler gayette sevgi dolu bir ailede büyüdüm, çoğu kadın kendinden büyük erkeklerden hoşlanabilir senin için kötü yanı şu kızın dünüyle bugünü yarını aynı olmaz 17 25 30 kadınlar için özellikle o kadar çok fikir değişikliği oluyor ki işte bundan dolayı olmazz..

meseleni tam olarak okumadım.

ama eğer gideceği tahammülü ilgilendiriyorsa kafandaki aşk buradakilerin ya da başka yerde kim varsa dinleme ez git.

kurcalamabozarsin,

iğrenç olan ne.yazdıklarımı dikkatli okudun mu? elimde değil diye üstüne basa basa yazdım.

1 sene daha sabret.

leonardo dicaprio 30'lu yaşlarında edindiği tüm sevgililer 21-22 yaşından küçüktü bildiğim kadarıyla. sorun olan yaş farkı değil de, 17nin küçük bir yaş olması. aslında bir çoğumuzun annesi veya büyük annesi o yaşlarda evlenmiş, 17 yaşına kızlar küçük çocuk değil. her bokun farkında, kendi hayatlarıyla ilgili karar verebilen insanlar ama yine de ne bileyim 17lik kıza bakınca siması falan özellikle de hareketleri çocukça geliyor, ama gönül bu ota da konar boka da demişler.

önümüzdeki 3-5 sene kızın kişiliği çok değişecek, üniversiteye gidecek oradaki ortamına göre davranışları ve görüşleri çok alakasız yönlere çekilecek muhtemelen.

11 yas oyle abartilcak bir sey degil. Bir de kiz 13-14 degil ki artik kadinliga yaklasmis. Ne olacak allasen? Denemekten zarar gelmez.

Nasıl bu kadar "hayır, kesinlikle olmaz" yargısıyla yaklaşabiliyorsunuz anlamadım.
ya yaşlar ve cinsiyetler ters olsaydı? o zaman nasıl görünürdü durum?
Vurgulamak için söyledim, bunların hepsi "görünüş" fikri. Kızın, erkeğin karakterleri, ilişki beklentileri özel olarak değerlendirilmeli bence bu önyargılardan önce.
ayrıca ilişkide kız tarafı daha idare edilmesi gereken kısım oluyor. İnsan ilişki için idare etmeyi zaten ileriki yaşlarda ve ancak sevince öğreniyor genelde, o yüzden erkek kısmısı da buna razıysa iyi bir denge olabilir belki de.
Saf hislere güvenip hareket etmek, elalem ne der'den korkup o duyguları ziyan etmekten iyidir kanımca.

ya herşeyi anlarım da kendi annem babam dahil, tanıdığım pek çok çiftin yaş farkı 10-11.

belki biraz bekleyip 18inden sonra bu ilişki üzerine çalışırsan yanlış anlaşılmazsın.

boşver ile 1-2 sene daha bekle arasında kaldım.

gayet normal kızlar tanıyorum ki kendileri 22-23 yaşında olmasına rağmen 30 yaşında sevgilileri var, hatta 24 yaşında bi tanesi evleniyor 30 yaşındaki sevgilisiyle. hatta benim hakiki öz eski sevgilimin 19 yaşındayken 29 yaşında bi adamla 3 yıl süren de bir ilişkisi olmuş. bana sorsan normal değil derim böyle bir ilişki, öyle şey mi olur lan, ne konuşacaksınız ne anlaşacaksınız, derslerine de yardım ediyo muydu derdim, dedim de nitekim ama yapmış onlar sen niye yapamasın. benim gibi hırbolar da öyle şey mi olur der geçer.
bekle bence biraz daha en azından üniversiteye gitsin lan. lisede öyle şey mi olur amk.

bu arada babasıyla sorunu olan kızlar, erken yaşta babasını kaybedenler, ayrı aile çocukları, kısacası baba sevgisi görmemiş kızların yaşça büyük erkeklerden hoşlandığı bir gerçek.

hayırlısı olsun.

abi taşak mı geçiyorsunuz ya ? kaçıncı yüzyıldayız, bu kadar da tek tipçi olan başka toplum yoktur herhalde. kız 17 adam 28 yaşında, 17 yaşına çocuk diyene gülüyorum o ayrı da sanki kız 17 adam 54 yaşında gibi yorumlar yapılmış. 17 çocuksa 28 de çocuk. arada 11 yaş var lan ne ki 11 yaş gayet normal. valla kızın gönlü varsa çok da güzel olur hacı ama ne olursa olsun kızın 18'e girmesini bekleyip öyle faaliyete geç.

17 yaş nasıl çocuk aq
tek sıkıntı yaş farkı ama o kadar da ciddi değil hatta aslında o da sıkıntı değil
sıkıntı kızın gönlü olup olmaması

abi iyi hoş, çok güzel birilerine böyle bir şey hissetmen de 17 yaş yani, uymaz. yani 17 yaşında olan birinin ne kadar olgun olursa olsun çocuk olduğu gerçeğini hiçbir şey değiştirmez. bunu "çocuk" lan daha o napıyon terbiyesiz anlamında söylemiyorum ama.

bu insanların kalıp tuğla gibi kafaları pek almaz pek uğraşmayın.

sevgi beğeni bunlar yaşla çok alakalı şeyler değil pampalar bu 1

geri kalan çıkarımlar hep "hem ne konuşcan onla?" "25 yaşında gelince ayrılırsınız (bak bak içten pazarlıklı)" dan ileri gidemiyor.

hayır şimdi 30 yaşında kadınsın 18 yaşında çocuğu tavlayamıyosun diye çık çık çık yapmaya gerek yok be hanım abla.
herkesin hayatı sizin gibi memur hayatımı allasen.

Aradaki 11 yaş belki 41-30 arasında olsa görmezden gelinebilir diye düşünüyorum ben ama 17-28 için olmaz.

Senin yaşadığın hayatın sadece yarısını yaşamış düşünsene yani eğer bir ilişki başlasa bile uzun soluklu olacağını sanmam.

kızı kendine aşık edip aradaki yaş farkı yüzünden daha sonra terk edersen adam değilsin.

biraz zor olabilir, sorumluluk gerektirebilir ama olur. neden olmasın ulan?

hiçbirşey "olmaz" değildir. rakamlara takılmak nedir yani, iki kişinin hisleriyle ilgili bişey. ikisi de isterse olur.
sen de o kadar umutsuz olma kardeş. tamam olsa güzel olur da o varsa, başka biri de vardır sana uygun.

EĞER GERÇEKTEN SEVİYORSAN, BAK GERÇEKTEN SEVİYORSAN DİYORUM, KIZI 2 SENE FALAN TAKİBE AL AÇILMADAN. SONRA KIZ 19-20 SEN 30 OLDUĞUN ZAMAN AÇILABİLİRSİN. BAK DEDİĞİM GİBİ YANLIŞ ANLAŞILMAMAK İÇİN SADECE TAKİBE AL ŞİMDİLİK. EE TABİ O SÜRE ZARFINDA KIZ BAŞKASINI SEVEER Mİ ORASI DA AYRI MUAMMA. ŞU AŞAMADA ORTAYA ÇIKRASA YANİ SÖYLERSEN OLAY ÇOK FARKLI YERLERE GİDER.

"tatlım" en çok.

"canım" (herkese canım canım diyen biri değilim.)

"hayatım" bana herzaman aşkımdan daha samimi gelmiştir.

canısı
modern kaşlım
helalimsin
çiçeyim
bebeyim (bunları y harfine bastırarak söylemek gerekiyor)

arada da "kaçırayım mı lan seni" diye sormayı ihmal etmiyorum.

kuzu
sikik
bal dudak

Sevgilim demeyi seviyordum bir tek, onun disinda hepsine karsiyim

Erkegim (en cok)

tipini zktiim diyodum kıza. e haliyle bıraktı gitti bi süre sonra beni :D

biz kocamlan birbirimize hacı diyoz :)

ben de "canım" diyorum erkek arkadaşıma. (canım hitabını çok kullanmayan biriyim)

schatz/schatzi

cinsiyet: kadın
sevgili: alman

aşkım
canım
bebişim
diyorum.

www.bikarikatur.com

Fashion TV'ye bak.

daha ziyade izlenilip beğinilmiş showları kastetmiştim

dizinin kurgu olma ihtimali olabilir mi acaba ya da o dönem de sezarın kıbrıs açıklarında olma ihtimali :)

ya, ben tarihçi değilim, tarih de araştırmadım açıkçası, az önce tesadüfen farkedince kafamda böyle bir soru işareti oluştu... yani heykeller resmen dizideki crasssus.. enteresan geldi... ters köşe mi olucaz acaba? ayrıca bitmesin dizi, umarım ters köşe olur dizi tamamen.4. sezon çekilir falan. gannicus birader hiç ölmesin mesela hep gülsün.

"aslında bizim dizide izlediğimiz caesar crassus mu" dediğin kısmı anlamadım ama şuna cevap vereyim, evet sezar bir ünvandır.

o zaman bu heykellerin tipine bakarsak ve dizideki insanların tiplerine bakarsak, sen de mi brütüs diyen sezarın aslında dizideki crassus olduğunu anlayabiliriz?

şu konuda bir düzeltme yapmak isterim ki caesar bir ünvan değildir ta ki Ocatvian ya da diğer adıyla (imparatorluk adıyla) Augustus'a kadar, sonrasında imparatorluğu vrugulamak için kullanılmıştır. işi kotarabilecek wikipedia bilgisi:

en.wikipedia.org(title)

@clive, senin verdiğin linkteki büst e bakarsak, o da dizideki crassus a benzemiyor mu? allah aşkına yahu, ben şizo muyum yoksa? ben mi benzetiyorum sadece? dizideki crassus bildiğin bu heykelciklere benziyor????

ekteki resim sezarın değil. crassus'un büstü.

sezaryenle doğduğu için sezar deniyor ona. asıl adı gaius juilius'dur. tipi dediğin gibi benzemiyor, daha kemerli burnu var ve bildiğin esmer biridir. roma dizisindeki sezarı canlandıran adam çok benziyor kendisine images4.fanpop.com

benim bildiğim, "sezar" bulunduğu konum yani birden fazla sezar var aslında. devlet yöneticilerine sezar deniyor. bizim bildiğimiz ise gaius julius yani temmuz ayına adını veren (july) soyundan gelen sezar. bir de agustuslar var ağustos ayına adını verenler ama onlardan bir sezar çıktı mı bilmiyorum.

bu total war oyunu zamanında bi ara araştırmış ve bu bilgiyi edinmiştim. kaynaklarımın yalancısıyım.

hatta rome dizisinde "yeni sezar" diye bir ifade geçiyordu.

Sigara içmek vücudun 3 kilo kadar az su tutmasına sebep olur. Sigarayı bıraktığınızda bu 3 kiloyu su olarak geri alırsınız ve doğal olarak daha "şişkin" hissedersiniz. Ancak bu sizin normal hâliniz ve siz buna uzun zamandır alışık değilsiniz.

Diğerleri de sigarayı bıraktığınız dönemde yaşadığınız yoksunluk sendromları. Nefes alış verişiniz düzelecektir. Ciğerleriniz yeni koşullara adapte olacak.

Biraz daha zamana ihtiyacınız var, o kadar.

akciğerlerin 6 ay kadar kendini yenileme ve temizleme süreci olacaktır.bu süre zarfında muhtemelen balgam falan atmaya başlayacaksınız.solunum problemi olabilir.aslında göğüs hastalıklarına danışıp symbicort yada foradil combi gibi ilaç desteği alsanız bu süreci daha rahat atlatırsınız.sonrasında ise rahat bi nefes ve yepyeni bi hayat.sigarayı bırakmaya çalışmış bu bahsettiğim güzellikleri geçici olarakta olsa yaşamış biri olarak söylüyorum.
yalnız bahsettiğim ilaçları kullanacak olursanız göğüs hastalıklarına danışmayı unutmayın.adı ne olursa olsun sonuçta ilaç..

bir ara 6-7 ay sigarayı bırakmıştım ve aynı sorunları yaşadım. şişkinlik, nefes darlığı vs.

denilenler gibi sürekli balgam attım ama normal bir balgam değil bildiğin zift çıktı resmen.

sıkıştığında derin nefes al. bol bol mentollü, naneli şeyler tüket nefes açar.

daha da iyisi açık havada bol bol yürüyüş yap alışırsın bir süre sonra.

şişkinlik durumu ne oldu merak ettim. bende de aynı sorun var bir ay oldu..(gerçi epey bi geçmiş aradan:)))

ucuzların dokunmatik ekranını eline aldığın anda dandik olduğunu anlarsın. bi süre sonra daha da hissizleşir ekran.

pahalıların iphone dan tek farkı ekranının büyük olması. bence sen tablet alma hacı. kimse almasın.

tabletle bilgisayar kadar pratik çalışamazsın. işin genelde browserdaysa bu seni zorlayaktır. tablet, akıllı telefon gibi şeyler daha çok uygulamalar üzerinden gider. bu uygulamalar da sürüm, teknik özellik vs gibi nedenlerle tam randıman sağlamayabilir ya da hiç çalışmayabilir.

uygulama marketlerine bir bak, istediğin şeylerin hepsinin uygulamaları mevcut mu? (sosyal medya, ofis, mail, dizi-film izleme vs) eğer varsa ve çalışıyorsa alabilirsin.

Ama mesela tutup da ofis uygulamaları üzerinde çalışmak için alıyorsan, hiç girme onun yerine netbook al derim. Dokunmatik ekran kolaylık olduğu kadar işkence de olabiliyor çoğu zaman. Mesela bir metni kopyala yapıştır yapmak tahmin edildiğinden çok çok daha zor, gereksiz zaman kaybı...

dün burada biris 650 tl ye ipad satıyordu sıfır. onu bulup konuşabilirsiniz. şu da iyidir.
www.hepsiburada.com

ipad 1'in maksimum ederi 500tl, ve o alet tek çekirdek. artık son demlerinde.

buna göz atmanı tavsiye ederim. f/p oranı oldukça başarılı : www.artescorp.com

ben almam, almadım da zaten

Alınır. Gayet kullanışlı gibi geldi sıradan kılıflara nazaran. Fiyatı da uygun.

tabletim için kılıf ayrı, masa üstünde kullanmak için stand ayrı. bu ikisi yerine de geçiyor ve fiyatı da uygunmuş. alınır kesinlikle.

bu kılıfın takılı olduğu birkaç ipad kullanma fırsatım oldu. cidden çok güzel. bunu bilmiyorum ama bunlar bir de sert kapak oluyorlar, düşme vs gibi durumlarda diğerlerinden daha dayanıklı oluyorlar.

ön lisans derslerini verdiysen, ön lisans diplomanı alabilirsin.

bende bu soruyu soracaktım. evet önlisans derslerini vermen gerekiyor demişti bizim okulun ögrenci işleri.

o diplomayı alırsan 4 yıllık lisans diplomanı alamaman lazım. çünkü diploma okul ile ilişiğinin öğrenci olarak bittiğini ve mezun olduğunu belirten bir belgedir. 2 yıllık diplomayı fakülte yönetim kurulu kararı ile eline tutuştururlar; son 2 senelik emeğin puf...

boğaziçi'nde çalışan bir arkadaşımdan duymuştum ben de. adamın biri yıllaaaar önce almış 2 yıllık diplomayı. sonra yakın zamanda afla dönmüş. öyle bitirmiş.

gençler durum şu; 2 senelik diploma bana hazirana kadar lazım. yoksa yani bunu alıp siktirip gitmek istemiyorum okuldan. haziranda da 4 yıllığı almak istyiyorum bunu geri verip. mümkün değil mi?

diploma aldığında okul biter... önlisansı ancak lisansı bitiremezsen alabilirsin.

eger okulu illa bitiricem diyorsan dgs yolları görünür sana

inat etme en sonunda alacaksın nasılsa.

en iyi telefon hic alınmamis olandir

ohooo millet makaraya sardı

akıllı olmayan telefon hala satılıyor mu? (ciddi soruyorum) eğer satılıyorsa iki marka alternatifin var hoca, nokia ve/veya samsung. bunlar arasından da seçim yapmak zor olmasa gerek.

www.eksiduyuru.com

nokia yolları taştan.

podcastleri var.indirip kesebilirsin.onun dışında birşey gelmiyor aklıma.

deranzo, mönik, impranto, dort, huşevni, şumşin gibi sesleri vermişlerdi zamanında ama giminospi'yi hiç vermediler sanırım.

gaius'un dediği gibi olursa olur ama onda da hep arkada ses olacağı için hoş olmayabilir.

evet bir ipad uygulamasından yapıyor, onu görmüştüm.. uygulamanın adını bilsem sorun yok, arayıp bulurum ama onu da bilmiyorum.. neyse podcast'lerden temiz bir ses bulabilirsem kesmeyi deneyebilirim..

teşekkürler :)

dreanzo, mönik falan onlar korku radyosundakiler değil. bu deranzoları kendileri kaydetmiş.

ayaz ın dediği soundboarddan gelen sesler.

sound board diye aratman lazım. bende bi ara vardı ama tablete format atınca gitti adını da hatırlamıyorum. ama storeda bulabilirsin.

Benim arkadaşlarım burada kalmışlardı, çok da memnun kaldılar. Hatta ben de gittim gördüm acayip güzel yer yapmışlar.

(git: www.cengohostelistanbul.com)

chilloutpera.tumblr.com

chill out var ama önceden rezervasyon yaptırmanızı öneririm.

tünelden aşağıda var bitane world house muydu neydi...

www.hostelneverland.com

şöyle ki alex fener'de 4 veya 5 gol daha atsaydı aykut kocaman'ın "fenerbahçe'nin en çok gol atan oyuncusu" (tam hatırlamıyorum da liglerdeki galiba) rekorunu kıracaktı. aykut da kallem etti mallem etti öyle yaptı böyle yaptı aziz yıldırım'ı da "twitter'da ortalığı karıştırıyor" falan diye gazladılar ve adamı yoladılar. taraftarın sevgilisiymiş, sonuçta bu kadar süre fenerbahçe'yi zaman zaman tek başına sırtlamış diye bakmadan kışkış ettiler, hatta kovmaktan beter ettiler.

bazı arkadaşlar sebep bu değildir diyorlar ama bence bu. ayrıca alex'in dediğine göre aykut kendisine "sen çok büyüksün, sen varsan ben lider olamam vs." tarzı şeyler söylemiş.

yani kısaca alex'in cidden hiçbir suçu yok, aykut'u tarihin tepesinden silmenin eşiğinde olmak üzere olmanın dışında.

15 dakka geç gelmiş.

koşmuyormuş, başkanın karşısında bacak bacak üstüne atıp telefonuyla oynamış ben bunları anladım, idam filan etmediler merhametli davrandılar bence.

Aziz Yıldırım'ın gazına gelmiştir...

aziz yıldırım baklayı çıkarmış işte;

"bir futbolcu aziz yıldırımın önüne geçerse, ya aziz yıldırım gider ya o futbolcu gider"

çok rezil, ayıp, utandırıcı bir davranışa imza attılar fenerbahçe klübü, aziz yıldırım ve aykut kocaman.. yazıklar olsun, bu mudur sizin büyüklüğünüz..

nikonları hiç bilmiyorum, belki iyi olabilir ama bir 600D kullanıcısı sinema-tv öğrencisi olarak Canon 550D-600D-60D-7D-5dMk2 gibi herhangi bir makinayı tavsiye edebilirim. Sanırım fazla bütçeniz olmadığından 550D düşünüyorsunuz, döner ekran harici sanıyorum neredeyse herşeyi 600D ile aynı. Video kalitesi olarak zaten 5Dmk2 harici hepsi aynı diyebiliriz.

Ayrıca 550D + magic lantern firmware'i müthiş bir kombinasyon. Vimeo'dan aratın, ne harika görüntüler kaydedilebildiğini görün.

edit: lens olarak da ben kit lens 18-55 IS II ve 50mm 1.8 II kullanıyorum. En ucuz ve bu fiyata göre iyi kombinasyon bu.

Doğru objektif, açı ve hareketli çekimleri minimuma indirerek 550D ile çok kaliteli çekimler yapabiliyorsunuz. D5100'ü denemedim hiç.
Ayrıca magic lantern +1

açıkcası ben çoktan 5100 aldım ama pişman oldum napsam bilemedim.
nikon d5100 çok mu kötü?

d5100 kötü bir makine değil. video performansında pek fazla uçurum olmuyor aynı segment makinelerde. rahat olun. youtube'da karşılaştırmalı videolara bakarsanız anlarsınız. hızlı ve tercihen prime lenslerle iyi sonuçlar elde edersiniz.

hmm aldıysan iyi günlerde kullan artık ne diyelim.. bilmediğim için birşey diyemeyeceğim, o da fullhd video çekiyor dimi.. belki iso performansları farklıdır, canon'un magic lantern artısı var falan ama bilmiyorum.

yok yok çok kötü değildir, sadece canonların birkaç artısı olabilir.

canon ve nikon'un video performanslarına bakın. youtube'da bir çok video var ve canon ezer.

sesi ayrı bir cihazla kaydedeceksen ya da konuşma olmayacaksa olur bence. ben bile böyle alt seviye aletlerin peşindeyim bu aralar ki sektörde profesyonel olarak çalışmaktayım.

elde çekim çok fazla yapmadığın sürece d5100 fena değildir. ama karanlıkta zorlayabilir biraz.

edit: test videolarına vimeo.com dan bakabilirsiniz.

imdb

filimadamı

mubi yi takip et. film festivallerini takip et. bu bölümlerde okuyan arkadaşların tanıdıkların varsa bilgi paylaşımında bulun. bir de bu konuda çok konferans, söyleşi vs. yapılır onları takip et onlara katıl.

Şu kitabı ve türevlerini öneriyorum:
Acelesi Olanlar İçin 99 Klasik Film/ Kolektif/ Say Yayınları/ 2012

Şu tür sitelerde liste tutun:
www.rottentomatoes.com
www.filmadami.com
getglue.com/

vikipedi'den bloglardan vs türlerine, yönetmenlerine göre sıralama yapın. Araştırın bolca.

Bilgi yarışmalarının sinema bölümlerinde takılın, yarışın. Dolu sitede tonla soru var. İllaki bazıları aklınızda kalır.

boğaziçi üniversitesine yakınsan mithat alam film merkezine üye ol. orda takıl. altyazı dergisi de alabilirsin.

Ben de senin gibiyim aslında. Eskiden izlediğim filmleri hiç araştırmazdım, böyle haldır haldır izler yönetmeni kimmiş, oyuncuları neymiş vs bakmazdım. Ama artık izlediğim her filmin bu tarz temel bilgilerine (yönetmen, yapım yılı vs) izlemeden önce ve izledikten sonra üç dört defa bakıyorum aklımda kalması için. Bir de yönetmen yönetmen gitmek faydalı oluyor. Filmler arasındaki benzerlikleri görüp bu şunun filmi demeyi öğreniyorsun.
Ha tabi bir de bunları bir iki filmle değil hayvanlar gibi çok film izleyerek yapmalısın.

altyazı dergisine abone ol.

Kosheen diye drum n bass cakmasi bi grup var bunlarin bir sarkisi olabilir mi acaba?

parçada geçen kelimeleri hatırlıyomusun

Bari sarki yavas miydi hizli miydi onu soyle :-)

www.youtube.com

Bu buyuk ihtimal

@05, hayır hocam hatırlamıyorum.
@zlatan, maalesef hocam bu değil. bi de bu kadar slow değildi. gümbür gümbür bir bas vardı. beynimde dolanan kısmı da bu bas'tı. off nasıl bulucam bunu ben:(

o zaman the knife şarkılarına bir bak.

maalesef degil hocam. daha boyle teknovari bir bass vardi.

bas ve kadın vokal deyince bu geldi birden aklıma, bi ihtimal... www.youtube.com

Dizilerin youtube linklerini bul.

e serisinde flah desteği yok maalesef izleyemezsiniz dizimagten.

olayla komple alakasız bir adam olarak bir soru sormak istiyorum. ses asistanlığı yaparak, boom tutup kablo toplayarak çalışarak terfi edildiğinde ne kadar ilerlenebiliyor? yani geleceğin maksimum nokta yine setlerde sürünmekten öte geçmeyecekse bence özel efekt işi daha iyiymiş. sonuçta özel efektin sınırı ucu bucağı yok. çok süper işler yaptığında hollywood'a bile gidersin. boom tutarak geleceğin maksimum nokta dizilerde değil de uzun metraj filmlerde boom tutmak olacaksa, ya da hollywood'a gidip orada da boom tutacaksan bence pek mantıklı değil. yani hangisinde ilerleme şansın yüksekse onu seçmelisin.

hocam ayıptır sorması bu işte ne kadar para veriyorlar? parası iyi mi?

Sibema Tv mezunuyum ve sektorde de calistim. Ayrica muzikle ugrastigimdan dolayi ses kayit, seslendirme, film dizi tayfasiyla da icli disliyim.

Sana sunu soyleyebilirim,
Seste gidersen hep seste kalirsin. Sesciler setin uvey evlatlaridir bilirsin zaten.
Ama kurgu, hele hele produksiyon sirketi icindeyse sana yeni kontaklar saglar, yeni kapilar acar.

Yonetmeni, oyuncusu bilmemnesi goruntulerini izlemeye gelir, seslerini dinlemeye degil. Orda muhabbet olur en azindan tanisiklik olur. Bunca zamandir anladigim, sesciler biraz daha ice kapanik adamlardir, sette hor gorulur ve kimseyle de oyle samimi olmazlar.

Kurgu isini secersen pisman olmazsin sonucta baglantilari, animasyon, cekim isleridir. Sesin en yakin sektoru, seslendirme sonra da muziktir. Sinema okuduguna degmez...

Kurguya geç. Sette hayat geçmez. Sesçi asistanlığından da bir yere gelmek zor, kuru fiziksel iş yapıyorsun herhangi birinin yapabileceği.

Sesçilik yaptım uzun metrajda bir kere. Çok komik paralar veriyordum asistana. İki kolu olan herhangi birinin yapabileceği bir iş olduğundan öyle icab etti. Yılın her günü çalışmayacağını da düşünürsen iyice komikleşiyor para.

Kurguda ne kadar para alırsın bilmiyorum ama sesçi asistanlığından daha iyi olacağı muhtemel.

Kesinlikle kurgu işine geçip, orada devam etmelisiniz. Madem orası da sağlam bir yer diyorsunuz. Şimdiden başarılar dilerim.

Sabahin bu saatinde trollemeye gerek yok. Kurtlar vadisinin neresinde gerceklik payi var ki ufak bir ayrintida olsun...

Dandirik de olsa dizi senaryosunda calismis biri olarak diyorum ki tamamen birinin kimlik numarasina denk gelme olasiligindan yapilmistir.

saçmalama birinin kimlik numarasına denk gelse ne olacak ona ne zararı olur tamamen dizinin senaristlerinin gerzekliğinden öyle olmuş

herkes senin gibi rakamlari saymiyor. biri benim kimlik numarami kullansa dava ederim...

abicim ben bir kurtlar vadisi fanıyım. 2002-2005 yılları arasında yayınlanan 97 bölümü belki 10 kere baştan sonra izlemişimdir. hala da sıkıldıkça takar izlerim. özellikle ilk 55 bölüm bir efsanedir.

pusu başladıktan sonra bu alışkanlığımdan olsa gerek onu da izlemeye başladım. iledikçe aynı tadı alamadığımı gördüm. kurtlar vadisi pusu başlığındaki entry'lerimi okuyunuz. okuyunuz da dizideki saçmalıkları görünüz.

dizi artık o kadar saçmaladı ki ben de izlemekten sıkıldım ve bıraktım.

kısaca şunu söyleyeyim, 10 haneli kimlik numarası bir hata değildir. tamamen birinin kimlik numarasına denk gelme ihtimalinden dolayı yapılmıştır. behzat ç.'de de tek sayı ile biten tc kimlik numarası kullandılar mesela, tc kimlik numaralarının tamamı çift sayı ile bittiği için. hollywood filmelerinde bütün telefon numaraları 555 ile başlar mesela, amarikanya'da kimsenin telefonu 555 ile başlamadığı için. yani bu bir saçmalık veya hata değildir.ama dizide saçmalık yok mudur? ohooo hem de nasıl vardır. dediğim gibi bi okuyun entrylerimi. hiç üşenmedim sayfalar dolusu yazı yazdım zamanında.

(bkz: kurtlar vadisi pusu/@kibritsuyu)

eğer maksat birinin tc kimlik no suna yanlışlıkla denk gelmemekse onunda kolayı vardı kamera kağıdın yarısını gösterirdi tc kimlik nonun yarısı çıkardı senaristler bunu düşünemeyecek kadar gerzekler

Sana bunu, attigin ozelden de dile getirdim ama;

Bu son dedigine senatist kara vermez. Yonetmen ya da kurgucu karar verir.

Zamaninda asmali konak icin de ayni sey cikmisti, yok plakada bilmemkac harfle bilmemkac rakam yanyana gelmez, boyle bir plaka sistemi yok diye... Adamlar herhangi bir gercek plakaya denk gelnesin diye yapmislar bunu.

Izle gitsin. Bu kadar da onemli bir durum degil bu.

Buna bu kadar kafa yoracagina git derslerini calis ilk yazililar baslayacak yakinda...

Edit: Ozur dilerim. Bu olay sanat yonetiminden baslar. Yonetmen de birsey demediyse sorun yok.

fındık faresi tavsiye etmem, hemstır al, onun büyüğü tavşan karışımı bişey var, piggie diyolar, araştır ondan al hatta, vık vık vık vık diye ses çıkartarak gezinen acayip bi hayvan, baya da bişeyler öğreniyo diye biliyorum hem de severken ele gelir böyle

kapibara. çok tatlı lan, köpek gibi :)

www.youtube.com

guinea pig kedi büyüklüğüne geliyor, ondan al.

hamster alma.
çok sıkıcılar, seninle iletişim kurmuyor, sevmek istesen kaçar, ısırmaz ama geri geri kaçar, seni iter fln.
guinea pig al.
tiplerinin fareden farkı yook zaten. daha insancıllar.

sıçan al kuyruğu çok tatlı oluyo. bir arkadaşta vardı kaçmıyordu da çantasında gezdiriyordu hatta.

bulduğun yerde çakıp öldürürsen cesetleri napacaksın? kamplarda ölenler ya toplu mezarlara gömüldü ya da sabun yapıldı. şehrin ortasından tek tek cesetleri toplayıp, şehre hastalık yaymadan onları taşıyıp yok etmek daha zor.

ayrıca göz görmeyince gönül katlanır. almanların çoğu yahudilerin yok edilmesini istiyordu ama bunu ulu orta yapsalardı mutlaka o ari alman destekçilerin bile bir kısmı bile itiraz ederlerdi. zaten önceleri yahudilerin öldürüldüğünü değil sürüldüğünü sanıyorlardı.

bunlar herhangi bir bilimsel esere dayanmayan yazarın şahsi yorumlarıdır.

o masraf olacak işleri de aslında öldürdüğü yahudilere yaptırmış. gaz odalarında kullanılan gaz, bunların taşınmaları hatta yahudiler üzerinde yapılan deneylere bile yahudiler yardım etmişler. böyle enteresan bir döngüdeymiş olaylar yani.

@zlatan1937:

onu da biliyorum fırınları temizleme vs vs yine yahudiler yapmış ama yine yine yine de bu insanları taşımak kuru ekmekle çöple beslemek o binaların tuğlası bilmem nesi başlarında duran onlarca subay personel yine bile ciddi ciddi ciddi ciddi masraf.

adam avrupa' nın sahibi olmuş bir anda. kömürü vermiş trene toplayın getirin demiş. çok da ciddi masraf değil sanki?

söz konusu olan karın tokluğuna (daha doğrusu karın açlığına) çalışan maaş grev v.b. hakları olmayan ölselerde kimsenin soramayacağı işgücüydü. buna hiç bir devlet hayır diyemez. kaldı ki öne çıkarılanlar temerküz kampları oraya da çalıştıramayacakları insanları gönderiyorlardı. çalışma kamplarını ve moskova metrosunun inşaatını incelerseniz asıl amacı görürsünüz.
hem üretim hemde istenmeyen unsurların yokedilmesi.

not bu arada sabun yapma konusu tam bir şehir efsanesi bununla ilgili bir kaç deneme yapılıp vazgeçilmiş. insanlardan sabun üretmemişler. ama gaz odaları gerçek tabii.

Aslinda kamplar masraf falan olmuyor. eski ahirlari kamp yapmislar mesela. kampta sadece tahta baraka var baska bir sey yok. verdikleri yemek de kuru ekmek anca.

zaten ölenleri de yakiyorlar. küllerinden yol yapiyorlar. saclari disleri vs sokulup kullaniliyormus.

olmeyenleri de calistiriyorlar, olunce de yukarda yazdigim sekilde degerlendiriyorlar.

bir teoriye göre israil devleti kurmak için uğraşıyorlar ama bakıyorlar ki hepsinin avrupa'da rahatı yerinde, kimse orayı bırakıp dönmüyor, başa geçiriyorlar bi herifi. yahudileri katledip israil'e taşınmak zorunda bırakıyorlar.

olurmu ya erkekler savaşta topu tankı beleş işçi yahudi kullandı , saavas sorası almanyada adam kalmadı işçi aldılar bizden. hatta bazı eski alman silahlar gei teper yahudiler gıcına yapmış. zaten hitler savastan cok once yazdigi kavgam kitabinda yahudilere olan nefretini cok acik ifade etmistir yahudiler icin yokedilmeli tanrinin sevmedigi kullari falan der marxa ortaligi karistiran yahudi die kizar.


ayrica fuzeyi ilk bulan almanlardir yani alman teknolojisidir eger hitler 6 ay daha dayanabilseydi atom bombasini yapacakti

starbucks, gloria jeans, kahve dünyası franchise vermiyorlar. ama lavazza veriyor sanırsam. bir araştırın. lavazza iyidir. kahvesi de daha güzel.

nargile kafe aç

friends dizisinde central perk adında bi kafe vardı. öyle bi cafe hoşuma giderdi açıkçası.

www.google.com.tr

Tchibo veriyorsa oda olabilir.

bence franchising e hic para bayilma alternatif ve ozgun kendi konseptini yarat, mesela hayvan dostu bir yer olsun. insanlar pazar sabhalari kedisin kopegini alsin gelsin, hayvanlar icin de mama ve su ve bunlarin kaplari olsun, onlar icin de oturmalik baglamalik yerler olsun. ilginc gazete ve dergiler koy etrafa bilindik klasikleri bosver, mesela kedici dergisini koyabilirsin. yurtdisinda insanlar ne guzel heyvanatlariyla gezebiliyor, buarad hep problem, acaip fark yaratirsin. menu icin de saglikli ama basit urunler iyidir, mesela karpuz peynir tabagi gibi. hem pahali degil hem de guzelini getirtirsen acayip iyi gider.

bilkent'e açmayı da düşünebilirsin uygun yer bulursan.
düzgün mekan arayışı içindeyiz, ne yapsan tutar.

power fmdeyse zaten playlist içindedir. mutlaka tekrar duyacaksın. web sitesinden dinle sürekli o anda hangi şarkı olduğunu görürsün.

ya daha önce duymamıştım baya iyi parçaydı , nasıl anlatsam o esnada teybin rds sinde marteen gibi birşey yazdıgını gördüm arattım oyle birşey yoktu.. bir daha da denk gelmedi neyse bulunca paylaşırım burda

5-6 kere uçağa bindim. hiç başıma böyle bir şey gelmedi.

uçak bir tehlike atlatmadan mı oldu bunlar?

sadece bir kere amsterdam-istanbul seferinde yaşamıştım. yeşilköy aşırı sisli ve yağmurluydu, pilot birkaç tur attıktan sonra indirince millet alkışlamıştı.

@snatch
tehlike falan yokmuş, her şey normal..

trabzon adana seferinde aynı şey başıma gelmişti adana insanı gaz vermeyi seviyor sanırım :D

otobüs şoförünü tebrik ediyoruz inerken bu da aynı şey bi nevi:D

İstanbul-Ankara seferinde arkadaşla espri olsun diye hafiften alkışlayınca bütün uçak alkışlamıştı.

bugüne kadar yaptığım neredeyse her uçuşta oldu. alkışlanmayınca garipsiyorum artık.

bi kere benim de başıma geldi. adana-istanbul uçağıydı. bak adanada bir şey olabilir. ama hayvan gibi türbülansa girmiştik

almanyadan türkiye ye hep yaparlar gayet normal bisey

biz hep yaparız ..:) koruyor inince hep yaparım yanımda iki kafadar da varsa kesin yaparım ..

gurbet deriz biz buna.apaçi gibi durabilir ama bir sürü duygu gizli o apaçi davranışta.

yılda iki kere izmir-ankara, ankara izmir yaparım. hiç yaşamadım. ama içimden de gelmiyor değil :) hoş şeyler bunlar.

2-3 defa yaşadım. kayseriye iniyorduk hep.

oluyor evet. türkiye'yle ilgisi yok, dünyanın çeşitli yerlerinde de oluyor. italyanlar, almanlar falan da yapıyor. 1-2 kez karşılaştım ve gülme krizine girmiştim ilkinde. acayip saçma. resmen "ohh bunu da atlattık" alkışı.

bende çok kez bindin istanbul - adana da sadece başıma geldi.Bende alkışladım komik oluyo.

yolcular uçağın indiğinin farkına varmadıklarında oluyor bu bir de. çok yumuşak bir iniş ise ondan da olabilir.

uçuşun veya inişin nasıl geçtiği ile ilgili değil. arada oluyor öyle. yurtiçi yurtdışı da fark etmiyor.

hiç yaşamamış olanlar almanya'dan türkiye'ye bir uçsunlar. gerizekalı tufanı gibi hala tüm uçak alkışlıyor.

ist-trabzon seferinde yanımdaki fransız çiftin baslatmasıyla alkıslamıstı millet. daha yeni yurtdısında da gordum, zor inişlerden sonra alkıslıyorlar. burdaki gariban fransızların alkıslama sebebi bizim pilotların rutin sert inme hamlesi. tipler baya tırstı sanırım. sert bi milletiz evet.

paris-barselona ucusumda rastlamistim bir kere. alkislayanlar da bir grup apaci spaniardti. hatta yanimda esi ve cocuklariyla seyahat eden ingiliz bana sormustu ben de mediterranean sense of humor diye gecistirmistim. onun disinda hic rastlamadim.

venezuela-ispanya seferinde yaşamıştım ama onda da bi 16 saatlik rötarın ardından uçağa binmiştik yeniden.. bir kez de samsun - istanbul seferinde olmuştu..

yani oluyor öyle şeyler garip değil..

rus ya da belarus uçuşlarının hepsinde olur alkışlama olayı.

avrupa içi ucuz yollu hava yolu şirketi ryan air var, uçakları uçmuyor adeta kanatlı bir kuş gibi süzülüyor havada, işte o uçak "nasıl olur da iner, öleceğiz galiba" gibi atraksiyonlardan sonra indiğinde müzik eşliğinde alkışlar kopuyor. :) normaldir.

uzun süredir sık sık seyahat ediyorum uçakla
bu alkışlama durumu genelde uçakta kafile olduğunda gerçekleşiyor
hangi ülkenin vatandaşı olduğu önemli değil

bir de alkışlama kapasitesine sahip bir güruh olsa da pilot uçağı paldır küldür indirdiyse alkışlanmıyor genelde

ben bir kere katıldım bu alkış olayına, onda da pilot cidden haketti, yeminle ben bu kadar yumuşak ve hissedilmeyen bir iniş yaşamadım. tüm uçak alkışladı zaten yerli yabancı.. hatta çıkarken üstüne de tebrik etti insanlar pilotu..

istanbul-adana seferinde alkışlamışlardı bir keresinde :)

ben küçükken hep alkışlanırdı, daha sonraları azalarak bitti. keşke bitmeseydi.

en son da hırvatistan'a giderken uçakta teknik sorun vardı, geç kalkış yaptık. millet diken üstündeydi, o yüzden inince rahatlama baabında alkışladık.

fransızca'da allemagne olarak geçiyor almanya. türkçedeki çoğu kelime gibi fransızca'dan geçmiş olabilir

almanya biraz hayal gücü denilebilir. ses uyusmasi da denebilir. ''German''dan geliyor. Ger-Man. ''ger'' kısmı ''al'' olmuş, man yine man.

yunan da sanki iyon medeniyetinden geliyordu.

garip olan bulgaristana herkes bulgaria derken bizim bulgaristan dememiz... hatta daha garibi, romanya'ya romanistan demememiz!

yunan -> ion / tr.wikipedia.org
alman -> fransızca'dan geçme bilmiyom.

salla key meyi libre office indir tr.libreoffice.org

google documents dururken office kullanmak nicedir...

open office var ya da serial-ws

LibreOffice diye bi' güzellik varken kim ne yapsın key'le?

www.libreoffice.org

yanlış geldin kardeş. bildiğin kamera hareketi var saatlik. bilgisayarla kamera hareketleri yapılabiliyor.

yeni nesil kameralarda / hatta cep telefonlarında panoramik çekim diye bi özellik var. onunla yapılmış olabilir.
(bkz: panoramik video)

time lapse deniyor buna. dediğiniz gibi oluyor. atıyoruum on sn.de bir çekim yapıyor. ardından bilgisayarda birleştiriliyor, gibi.

stop motion yapar gibi oluyor.tripod benzeri araçlar vardır muhtemelen.

edit: sözlüğe yazmışlar bak, o kızaklı kayan aletin ismi dolly imiş.

Direk timelapse iste. Kamerayi da rayli bi sisteme oturtup hareket ettiriyorlar.

projectyose.com

burada bilgi vermiş sanırım videoda linki var.

dynamicperception.com

Daha ne kadar aciklayici olabilirim bilmiyorum

kaydırma şeysi, dolly.

en.wikipedia.org

şöyle ki,

çoğu kamerada olan bir özellik bu. kameraya diyorsun ki, şu kadar dakikada bir kare çek. bunu fotoğraf makineleri de yapabiliyor.

kamera hareketi dersen, onu da aynı şekilde ayarlıyorsun. hareketli dollyler ya da ona benzer aletler var. elektronik kontrollü mekanik aletler. o da şöyle işliyor, ilk pozisyonu kaydediyorsun, ikinci pozisyonu da kaydediyorsun ve diyorsun ki şu kadar sürede ilk pozisyondan ikinci pozisyona gelsin.

hem pozlama hem de hareket süresini aynı girdiğinde böyle bir görüntü elde edersin.

bunu yapabilen pek çok alet var. mailo diye birşey var ki gayet robot gibi kumandalı bir crane ya da dolly dir kendisi.

ama tabi hayal gücü sınırsız, DIY şeklinde de istediğiniz gibi kendiniz bir alet icad edebilirsiniz nasıl birşey istediğinize göre.

bu işlerde istediğiniz çekimler için kamera arkasını da hayal etmeniz gerek...

timelapse sliderları da var. hidrolik motorlu falan. iki ayak üzerinde duruyor genelde bu sliderlar ve üzerinde fotoğraf için kullanılan tripod kafalarından ya da video ve filmde kullanılan hidrolik kafalardan oluyor. bi ayağı yüksek birini düşük falan tutmak da mümkün kafa ile ayar yapılabildiği için.

aha yazıyo açıklamalarda dynamic perception deyü bir firma motion controlled dolly vermiş paşalarıma.

not: dolly de dolly değil dediğim gibi bi slider. dolly öyle olmaz.

esinlenme(!)

40 yıllık sirke arıyosun dostum.

içerikleri vesaire önemli değil, sadece isimleri ile ilgili bir merak yüzünden.

ismen bulamazsın hepsini. ama kokteyl tarifleri inanılmaz fazla var internette.

akm'nin önünden ücretsiz servis kalkıyor. üzerinde yazar bilgi üni

Tesekkurler cevabiniz icin.. yalniz ben uni.degil o civardaki bi sirkete gidicem..lönk diye binsem bi sey olur mu ki?

evet okulun servisinin böyle olması kötü, valla bence binme hoş olmaz, atla taksiye öyle git. çok yazmaz zaten.

birşey olmaz. bunu yapan yüzlerce insan var. son durakta in. gideceğin yere okula gitmeden gidersin. kart mart kimlik para falan sormuyorlar.

servise bin okulun önünde in.

7 yıldır gidip geliyorum hiç kimse sormaz sana nereye gidiyorsun diye.

santral servisine bindiğinde dolapderede ineceğini söylemen yeterli.

Shuttle i kacircam sanirim,hangi otobusle gidebilirim?ya da taksiyle ne kadar tutar

Taksimden taksiyle 6 lira tutuyomus,donuste shuttle a bindim,hepinize tesekkurler!!

E - tohum var. Projenizi anlatıyorsunuz, yatırımcılar ve proje sahipleri buluşuyor. Oldukça da etkin bir organizasyondur.

ne tür bir destek arıyorsunuz ? Yazılım,Reklam vs

e-tohum, galata business angels, sina afra, boğaziçi kosgeb. bu 4ünden birisi kabul ederse geleceği var denilebilir.

ekşi marketi yapan arkadaşlar var:
www.pipo.com.tr

bir mail at derdini anlat. gerçekten okuyup, dikkate alıp cevap veriyorlar. şanslıysan gerçekleştirebilirler bile. sitelerinde bu konuyla ilgili bilgi var.

yağsız ya da çok az yağlı, tuzsuz patlamış mısır demişlerdi geçen televizyonda. ben orasına denk gelmiştim yani.

spor sonrası iştahın açılması gayet normal.

diğer zamanlar için lifli besinler yiyin. diyet atıştırmalıklar gibi.

yulaf kepeği yoğurt karışımı ve bol su öneriyor kimisi

Spor sonrası zaten yemek yemeniz gerekir. İştahınızı kapatmayın.

Öncelikle dolu dolu kocaman 2 bardak su ve bir elma.
Sonra bir 30 dk kadar bekleyin.Daha fazla su içebilirsiniz o arada.
İştah kapanmaz ama o hisle kıtlıktan çıkmış gibi saldırmayı engeller.Benim engelliyor en azından.
30-40 dakika sonra insani ölçülerde yemek yiyorum.

o saçmalığa katılıyorum. bir kıza aşık değildim. öyle takılıyoduk. zerre kıskanmıyodum. sonra yavaştan alıştık birbirimize aşık olduk. kıskanmaya başladım. sevmediğim birini neden kıskanayım a dostum.

seven kıskanır saçmalığına sonuna kadar katılıyorum. kıskanmak başka bir şey, özgürlüğünü kısıtlamak başka bir şey.

bu sevmekle değil insanın karakteriyle alakalı bir şey. türk milletinde kıskanmak hakim diyelim. erkekleri gururdan kadınları da aldatılmaktan korkar ve kıskançlık doğar. bana sorarsan hiçbir fikrim yok çünkü bugüne kadar erkek arkadaslarımdan hiç iri onları kıskanmamı gerektirevek bir şey yapmadı. ama ben bu çileyi çektim yani gerçekten rahatsız edici bir şey. kıskanıp boğuyorlar. onu yapma bunu etme falan

kıskanmanın sevmekle bir ilgisi var mutlaka ama kıskanmayan sevmiyor demek değil bu bence kıskanmadan da sevilebilir

seven kıskanır ama bunun da bi derecesi olmalıdır diye düşünüyorum. tutsak etmeye, boğmaya, hapis hayatı yaşatmaya gerek yok.

insan doğasında kıskançlık olduğunu kabul ediyorum. ben de sevdim içten ie kıskandığımda oldu ama hiçbir zaman seven kıskanır mantığını onaylamadım. güven ile orantılı geliyor bana kıskanmak olgusu. kıskanç insanın pskolojisi ile ilgili bir yazı paylaşmak istedim;

Kıskançlık doğal bir duygu olmakla beraber ilişki içerisinde ilişkiyi yıpratıcı, karşı tarafı hapsedici, kontrol etmeye çalışıcı bir etkinliğe sahiptir.Kıskanç insan gittikçe artan güçsülük duygusunu ve olmayan öz güvenini
yenmek için eşini hapsederek onu kendine yakın tutmaya çalışır. Sürekli sorgulamalar, eşin özel eşyalarının karıştırılması, sadakat garantisi istemek , suçlayıcı tavırlar, gizli takipler vs ile karşı tarafın iradesinin yerine kendi iradesini koymaya çalışan birey, onu denetimi altına almaya çalışır. Ancak kıskanç insan karşısındakinden sevgi talep ederken zamanla hem kendisinden hem de karşı taraftan nefret edecektir.
Dolayısıyla kıskançlık bir ilişkiyi besleyen ( "seven kıskanır" mantıgı) duygu değil, ilişkiyi yaşayan tarafları birbirine düşman eden bir duygudur.

Kıskanan için belirsizlik tahammül edilmez bir şeydir. Bu yüzden çoğunlukla kıskanılan kişi çeşitli yollarla gözlenir, ayrıntılar atlanmaz. Tüm belirsizlikler çözümlenmeye çalışılır.

Yakın ilişkilerdeki kaygıyı besleyici önemli taktikleriden biridir kıskançlık. Kıskanç bireyler bunu kontrol edemediklerini, eski ilişkilerinde ihanete uğradıkları için böyle davrandıklarını, karşı tarafı çok sevdiklerini, onsuz yaşayamayacaklarını ve onlarında kendileri olmaksızın yaşamaması gerektiğini söyleyen, karşı tarafa kendi olma hakkı tanımayan, egosantrik bireylerdir.

Seven kıskanır mantığı da kıskançlık olgusunu normailleştiren ve ikili ilişkilerde tarafları çıkmaza sürükleyen bir mantıktır.

Kendimizle güvenli olmayı öğrenerek bizi kıskançlık tuzağına düşürmeye çalışanlarla mücadele edebiliriz. Aksi halde davranış ve duygularımızın sorumluluğunu kontrolümüz dışındaki partnerimize veya bir şeye yüklediğimizde yaşayacağımız acılarla baş etmek durumunda kalabiliriz. Kıskançlık ikili ilişkilerde karşı tarafta kaygı yaratıcı bir taktik olarak değerlendirildiğinde sevgi ile bağdaştırılamayacaktır. Sevgii ile bağdaştırılmayacak bir kıskançlığında sevgi ilişkisinde yeri olmayacaktır.

Sahiplenici sevgi gerçek sevgi değil, "ihtiyaç"tan kaynaklanan sevgidir. Sahiplenirken değişimi engellemeye ve her şeyi olduğu gibi tutmaya çalışırız.

Sevdiğimiz insanları ve şeyleri rahat bırakmalı, tüm ihtiyaçlarımızı karşılamalarını beklememeliyiz. başkalarına ne kadar az ihtiyaç duyarsanız onlar sizinle daha çok beraber olmak isteyeceklerdir. Sahiplenicilik kıskançlık duygusunun çıkış noktasıdır. ve unutmayın ki,

"ne kadar az sahiplenirseniz o kadar çok sevilirsiniz"

kıskançlık olur bir yere kadar. bu da değer verildiğinin göstergesidir. fakat o "bir yer" geçildi mi sabır taşar.

Western concert flute de olabilir.

Yan flut

(bkz: dvdshrink)

İsteğe bağlı olarak kameran sana bağlı, kalitesi vs., güzel özellikli bi capture veya tv kartı, bu görüntü kalintesini siteye gönderebilecek bir bağlantı(3g var artık da denemek lazım).

hepsini geçtim, konferans ve seminerleri buna nasıl ikna edeceksin?

kamera işi kolay ama internetten canlı yayın işi tuzlu.

@zlatan ya evet tuzlu ama baya altyapı ve para ayırmayı dusunuyoruz. Bireysel yapmıyorum. Kurumsal bir marka olmak icin. Biraz daha detay verebilir misin? Mesela kimlerle iletişime gecebilirim. Teknik ekipman icin?

adamı çöpleri atarken bacaklarından çöp tenekesine devirip, iki kişi tenekenin üstüne oturup çöp tenekesini yumruklayın.
hakikatten bunu hak ediyor.

@ sanal hayvan,
maalesef kadın başıma yapamayacağım bir şey bu. ya bir gün çöp kamyonu çöpleri alırken fark etmezlerse.. nasıl bir duyguyla yapıyor anlamıyorum

adamı fitille korkutayım derken yüzünü gözünü yakabilirsiniz, iş hiç istemediğiniz bir boyuta gider.

kaldı ki çocuğunuzu da dahil ederek hayatta karşılaştığınız problemleri neredeyse "kısasa kısas" yöntemiyle çözmek yerine öncelikle denemediğiniz ancak daha hakkaniyetli çözüm yollarını tüketebilirsiniz.

"...polise şikayet etmek vs ile tehdit ettik..." demişsiniz.
tehdit etmeyin. direkt gidip şikayet edin???şikayet edip sonuç alamazsanız o zaman yeni bir çözüm yolu üzerinde düşünülebilir.

hatta belediyeye şikayet edin.

edit: yanlış biliyormuşum. bakın minik bir araştırma ile neler buldum.

5- ŞİDDET UYGULANAN HAYVAN SOKAK HAYVANI İSE ( SAHİPSİZ İSE ) NE YAPMALIYIM ?

5A- Başvurulacak makam bölgenizdeki il çevre müdürlüğüdür. 5199 nolu yasa ve ilgili yönetmeliği doğrudan bu yasanın ilgili maddesi gereiğince onlar tarafından uygulanacaktır. Dolayısıyla dsavcılığa suç duyurusunda bulunmanız bir işe yaramaz. Zaman kaybettirir.

5B- 5199 ile uygulanacak ceza idari para cezasıdır. Yani kişinin sabıkasına işlenmez devlete gelir olarak kaydedilecek bir paradır bu. Ancak bizim vatandaş mapısta yatar komaz , cebinden üç kuruş çıkarsa kendisine dokanır..o nedenle ümitsiz olmayın

5C - İl ÇEVRE müdürlüklerine dilekçe vermek yeterli değildir. Muhakkak dilekçenin eki olan dellilleri de dilekçenize ekleyin ( fotoğraf- otopsi raporu – gazete küpürü-tanık ve aklınıza gelebilecek her türlü delil )

5D - Mümkünse hayvanı geçmişe etkili olarak sahiplenin ( eski tarihli aşı karnesi ) o zaman il tarım müdürlüğüne değil doğrudan savcılığa başvurabilirsiniz ( bkz aşağıda 6 NOLU SORU )

kaynak:www.haytap.org

ayrıca:
www.focusdergisi.com.tr

ya da burası ile yazışabilirsiniz.

www.sokakhayvanlari.com

apartman toplantısı yaparak kapıcıyı kovun. başka bir çözüm göremiyorum.

neresi burası? biz ilgilenelim arkadaşla? en sinir olduğum şeydir... ulan senin ciğerin 5 para etmez, kedilere versek onlar bile yemez...

ben çok uzun süre kastım ama pati ver i bile öğretemedim.

kedilerimden bir tanesi çalışma odasından yatak odasına geçerken yanına yaklaşıp "hadi yavrum" dediğimde yatak odasına koşuyor.

başka da bişi öğretemedim. 9 sene oldu :)) öğreten varsa bana da anlatsın.

@mea maxima culpa:

bence o sizi görünce korkup kaçıyor olmasın? başka odalara gitme imkanı var da seçici olarak mı yapıyor bunu ?

benimkiyle epey anlaşıyorduk biz ya, şansıma çok zeki ve iyi huylu bir hayvanmış (bunu daha sonra bir arkadaşımın kedisine bir ay kadar bakmak zorunda çok iyi anladım). hatta diğer evcilim olan husky'den daha çok eğitim alabildi diyebilirim. ancak sürü hayvanı olmadıkları hiçin hiçbir zaman tamamen evcil olamazlar (benimki salam görünce tüm komutlar geçersiz bir işlem yürütüyordu mesela).

@deneme:

yani öğrenmek - kavramak maymunlara özgü bir şey ?

veya maymunlardan itibaren başlıyor.

bu arada, kuşların kafası kedilerden çok çalışıyor sanki? ona da ayrı duyuru açmak lazım.

kediler bu konuda sağlam hakkaten, zerre öğrenemiyorlar, bu kadar çabayı papatyaya göstersem profesör olurdu, benim apo hayla pati vermiyo' :)

kediler iplemiyorlar o yüzden öğrenme biraz canları isteyince oluyor.
13 sene kedi beslemiş biri olarak saklambaç oynamayı öğrenmiş ama tuvalet eğitimini bile sinirlenince bozabilen varlıklar bunlar tam olarak zeki ama hayta diyebileceğimiz karakterdeler o yüzden öğrenselerde uygulama kısmı keyiflerine kalıyor.

var ama istekli olmalı. hali hazırda istediği bişeyi pekiştirebiliyosun. mesela benim pisi istediğim yere zıplıyor, çağırınca kucağıma geliyor. ama ben ona uygun komut veriyorum, isteği doğrultusunda. kediler pozitif şartlanmaya köpekler negatif şartlanmaya alışkın.

@truvaatı akşamları yatak odasına çekiliyoruz iki kedim ve ben. akşam saatlerinde haydi kızım deyince hemen koşuyor öbür odaya.

biz ailecek birbirimizden ayrılmıyoruz :))

yahu kediler öğrenemiyor değil de şu moddalar sanırsam : www.abduko.com

abi bizim bir kedimiz vardı rahmetli sokakta beslerdik. annem "sen şimdi saksıya çık yemek getiricem" diyince saksıya çıkıp onu bekliyordu, geceleri yürüyüşe çıkınca artlarından gidip 3-4 kilmoetre onlarla yürüyordu. köpek yaradılışlıydı yavrum titrek. yazın ezdiler yavruyu:'(

kedileri egitmek kopekler gibi olmuyor. yani terlikeri getir, pati ver, tutssssststst falan anlamaz. mesela benim kedi elimde birsey varsa pisipisi dedigim an yemek kabina kosuyor. cunku kabi disinda baska yerde yemek yemeye alismasin diye her seferinde bunu yaptim ve alisti velet. ya da kendini sevdirmek icin koltuk tepelerine ziplamayi ogrendi elimi koltugun ustunde tuttugumda hemen geliyor.

boyle kendi isine gelen seyleri ogrenebiliyor.

bir de soyle birsey var. bir yerde okumustum, mesela kedinin cikmasini istemediginiz bir yere su dolu plastik bardaklar koyuyorsunuz. her zipladiginda o sular uzerine dokuluyor ve zamanla oraya cikmamasi gerektigini ogreniyor. ben bunu evde kedilerde denedim ve ise yaradi. her yere ziplayan evi oyun parkina cevirmis kediler var. mesela mutfak tezgahinda bunu yaptim ise yaradi.

bu tarz seyler ise yarayabiliyor ama dedigim gibi kopekler gibi kesinlikle degiller.

Kedileri egitenlerde var. Bunu nasil yapiyorlar bilmiyorum ama Isvecli emekli olmus yasli kadinlarin bu konuda deneyimleri cok. Kendi gözlerimle gördum. Posta deliginden yere atilan mektuplari agizlarina alip sahibine getiriyorlar, ayrica komut alinca yere yatip dönuyorlar ayni köpekler gibi. yaziya girerken emekli yasli kadinlar demisim ama bazi yasi genc ailelerde bile gördum kedisini egitebilen.

youtube'da klozete tuvaletlerini yapmak için eğitilen kedilerin videoları var. süperler. onları seyredin :)

kiraliık daireler var onları bir araştırın derim.

skywalkeremre: istanbull değilim, nerden nasıl araştırsam daha hızlı sonuç alırım?

www.sahibinden.com

Buyursunlar :)
10 odalı bir apartım var avrupa yakasında. Odalar geniş ve deniz manzaralı.
yer merkezi. fiyatlar uygun.
Şu an 4 oda boş. hepsi de çift kişilik ama 3. yatağı da alır.

finliler öğrenci midir? iş adamı mıdır? konfor ararlar mı? yoksa couchsurfing mantığıyla uyusak yeter mi diycekler? karşılığında ödeme yapılacak mı? çok değişken var bu soruda.

(bkz: craigslist)

www.flatsinistanbul.com

www.youtube.com

şu videonun başında var ama işini görür mü bilemedim.

diksiyonu duzgun birini bul, kaydet. hic kasma bence.

Şunu diyorsunuz sanırım? www.onlineshop-asia.com

"Headshot butterflies" şeklinde aratınca görsellerde çeşitli versiyonları çıkıyor.

o hazır vektör halinde bir tasarım. o dosyayı internette bulabilirsin, stok görsel sitelerinde. ama biraz kastırman lazım :)

16gb yeter senin için.
Ve kitap okumak için ipad tavsiye etmem.
Elde tutsan kolun ağrır, kucağına koysan boynun ağrır, arka dayamalı kılıfa koysan ışık görmez ekran kararır, düşer vs. Kitap okumak için ergonomik bi tasarımı yok. Hele ki yeni ipad daha ağır daha kalın.
Bu devirde daha kalın daha ağır ürün çıkarana bizim köyde gülerler.
Ne var yeaa Retina var 4g var tabi ağır olcak! demeyin. Canavar masaüstünü de çanta gibi sırtlanıp taşımıyoruz sonuçta....
Edit büdüt: Kitap yazmamışsın pardon, ayrıca yeni ipad de işlemci 4 çekirdek değil. iPad2 ile aynı işlemci sayısı var. Sadece görüntü işlemcisi 4 çekirdek yapmışlar. Kaldı ki ekran çözünürlüğünü 4 kat artırılan bir sistemde ekran işlemcisini de 4 kat (en azından) artırmalısın ki, iPad2 ile aynı performansı sağlayabilsin... Hele 3d görüntülerde polygon sayısı 4 kattan bile fazla olur. Çılgın bir performans beklemeyin.
Ama ekran güzel...

tamamen aleti ne sure maksimim performansta kullanmak istediginizle ilgili bir soru. apple urunleri en fazla 1 jenerasyon sonra hissedilir sekilde yavaslamaya basliyor. cunku yeni ios, yeni cihazlar dusunulerek gelistiriliyor. yeni ios kurmak zorunda degilsiniz tabi ama bu kez de yeni ozelliklerden ve uygulamalardan mahrum kaliyorsunuz. ornegin sahip oldugum ipad 1'e ios 5.1 kurdugumdan beri bariz bir yavaslama fark ettim. yakinda ios 6'nin gelecegini de dusunursek ipad'im omrunu yavas yavas tamamliyor diyebiliriz. o yuzden ipad 3 siparisi verdim. 2. jenerasyon ipod touchimda da ayni seyi yasamistim.

telekom ipad2 kampanyası yapmış bir bak istersen.

acikcasi sirf retina display icin yeni ipadi beklerdim.

(bkz: windows movie maker)

convert et.

(bkz: avidemux)

format factory ile avi ye convert ediniz, ücretsiz bir yazılımdır. aşırı da iyi bir converter dır.

sony vegas 30 gün trial

kırılmamış bir ayak.

futbol topu

alçı imzalamak için kalem. bir dolu küfür yersin zamanla :)

ördek. hani yatalak hastalara verilen cinsten.

renkli bir çorap götür, bulabiliyorsan alçılı ayağıyla giyebileceği cinsten bişey. belki alçılılar için özel yapıyolardır.

örgü şişi +1
hatta bi top da yumak götür, şapka bere tasarlasın, örsün:)
edit: baston da olur, ihtiyarladın sen artık hesabı..

düdüklüde kaynatmalık tercihen içinde ilik olan kemik götür. güzelce yıkayın düdklüde kaynatın suyuna çorba yapın. sabah akşam içirin. iliği de parmak yardımıyla çıkartın yedirin. malum kemiğin kaynaması lazım.

örgü şişi kesinlikle. hem esprili olacaktır ilk anda afallayacağı için lan ne alaka diyecektir, fakat sonrasında sen durumu açıklayınca onun da kesin hoşuna gidecektir.

Evet o alçının içine elini sokup kaşıyamayacağın için derinlere şişle inip kaşıyorsun :)

$i$ tehlikeli goturme, yara yapip iltihap kapabilir. kasinan yerlere sicak hava ufluyorlar sac kurutma makinesi ile

tetrıs

Ben yillaaaaaaar evvel ogretmenimden selcuk erdem'in kitabini almistim hediye olarak. Ergenlik zamanimda mizah ile ciddi olarak ilk tanismamdi

çiçek - kolonya

düzadam_sami