Önemli olan RTE'nin seçilmemesi, CHP kendi iç dinamikleri nedeniyle başarıya ulaşamıyor, insanlar da kim gelirse gelsin bundan daha kötü olmaz diye en olabilecek ihtimalleri değerlendiriyor. Ha seçilmeyecek mi? Yine seçilecek tabii ama ne kadar güç kaybederse o kadar iyi diye bakılıyor. Ayrıca sağ görüşlü ya da muhafazakar olmak da kötü değil, yani görüşler ırkçılığa faşizma ya da ne bileyim muhafazakarlığı "Şeriat gereceğiz" boyutuna kaymıyorsa niye olmasın ki.

iyi partiye vermiyeceğim ama chpden daha alternatif duruyor. chp ulusalcılardan kurtulamadığı sürece böyle devam eder.

CHP içinde sayıca fazla bir sağ kanat var, ulusalcılar. Söz konusu kanat ekşide de çok kalabalık. Bu grup sol ya da sosyal demokrat değil, düşünüş olarak (üstüne yapılmış bir sürü söylem analizi ve istatistiki çalışma mevcut) sağın içerisinde yer alıyorlar, kendilerini öyle tanımlamasalar da. İşte bu grup İYİ Partiye kayıyor. Akla mantığa alınmayacak gibi değil ki, gayet normal.

23 yaşındayım, tüm seçimlerde (yerel ve genel) CHP'ye veya CHP adaylarına oy verdim fakat bu seçimlerde chp'den yana ümidim yok ve gerçek bir muhalefet alternatifi gördüğüm için iyi'ye oy vermeyi düşünüyorum. meral akşener isim olarak ayılıp bayıldığım birisi değil ve geçmişi de CHP seçmeninin şöyle bir durup düşünmesine neden olur, doğru; ama şu aşamada AKP'den daha kötü olmayacağına ve avrupa'yla aramızı düzelteceğine (en azından bu yönde adımlar atacağına) inandığım için ona oy vermeyi düşünüyorum.

sağcı ve muhafazakar olması benim için sorun değil; sağcı ve muhafazakar olup solcunun haklarını savunmak mümkün. ülkeyi düzgün yönetsin, baskılarla ve dayatmalarla insanların hayatını zindan etmesin, yeter. kendisinin ne olduğundan bana ne. ayrıca türkiye'de sağcı-solcu ayrımı da biraz garip. meral akşener sağcı da chp sol parti mi şimdi? ben bunu hiçbir zaman anlamadım, yani chp nasıl solcu oluyor?

uzun lafın kısası ben yıllar sonra ilk kez "burada farklı bir şey var" diyebildiğim için iyi parti'ye oy vereceğim. gerçi onlar da natocu falan ama ne yapalım olacak artık o kadar.

yanlış anlaşılmasın, ben de bu iki partiden birine vermeyi düşünmüyorum oyumu genel seçimlerde.

benim takıldığım nokta, genel seçimin mantığı görüşlerini yansıtan insanların meclise girmesi değil mi @der meister? bizi yöneteni mi seçiyoruz yoksa fikrimizin (veya fikrimize en yakın fikrin) temsil edilmesini mi?

evet de meclise giren chp'lilerin bugüne kadar benim görüşlerimle ilgili pek bir şey yaptığına şahit olmadım açıkçası. iyi parti'nin mevcut üyeleri de benim çizgimden çok uzak değil genel anlamda. siyasi partilerin hiçbirinin herhangi birine tam anlamıyla hitap edebileceğini düşünmüyorum. zaten seçildikten sonra nasıl değişebildiklerini de biliyoruz. o yüzden benim yaptığım şey biraz da "destekli sallamak" oluyor - meclise girdiklerinde ne yapacaklarını bilemem çünkü. şu an kadrosu olsun, getirdiği yeni soluk olsun ben iyi'nin makul bir seçim olduğunu düşünüyorum. benim için daha iyi bir alternatif yok. şu aşamada ışık gördüğüm, görüşleri benimle taban tabana zıt olmayan herhangi bir adaya/partiye oy vermeye razıyım zaten. önce bi' şunlardan kurtulalım da gerisine bakarız.

İki parti de milliyetçi ve seküler, o yüzden her kim ondan buna geçerse çok şaşırmayacaktır. Sadece, ulus-devlet kuran ideolojiyi benimsemiş bir parti olan CHP destekçileri "solcu LARPı" yapıyorlar. Bence İYİ partide kedilerini buldular.

normal şartlar altında insanlar kendilerine en yakın buldukları partilere oy verirler, bu partiler de düşük oranlarla bile olsa meclise girip seslerini bir şekilde çıkarıp sizi temsil ederler.

türkiye'de ise %10'luk bi baraj var, yani mecliste inanılmaz mucizevi bir seçim olsa 9 parti bulunabilir en fazla.

onu geçtim meclisteki hiçbir milletvekili aha bu durum temsil ettiğim insan kitlesi için iyi/kötü şuna oy vereyim de demiyor, senin değil her halükarda partisinin çıkarlarını gözetecek şekilde temsil hakkını kullanıyor.

hali hazırda çok sesliliğin kötü bir şey olduğuna inandırılmış insanlar, koalisyon tu kaka hiçbi iş yürümez böyle diye alıp yürüyolar. bu kafayla zaten yakında başkanlık sistemine geçip tek partinin tek adamına bırakacağız her boku.

bütün bu sebeplerden dolayı zaten kimse gerçekten istediği partiye oy veremiyor. kafada mantık hesaplaması yapıp barajı geçecek partilerden en stratejik bulduğuna oyunu atıyor.

demokrasi falan yalan yani iddia oynar gibi rey atıyoruz.

Dönem sağ sol dönemi değildir, dönem vatan yahut silistre dönemidir. Onları başımızdan atalım öncelikle, sistemi onaralım, önlemler alalım, ondan sonra sağı solu tartışılır

çünkü, bu başkanlık seçimi. ki öyle sembolik yetkileri filan olmayacak.

dolayısıyla parlementoda 5 fazla 3 eksik milletvekili çıkmış bir önemi yok.

önemli olan rte'nin başkan olmaması.

türkiye'de zaten sağcı ve muhafazakar olmayan bir lider, yüzde 50 ve üzeri oy alamaz.

chp seçmeninin azımsanmayacak bir kısmı da zaten şöyle veya böyle milliyetçiliğe karşı değil. iyi parti hem seküler-ulusalcı, hem de muhalif milliyetçi kesimin rahatsız olmayacağı bir parti.

chp parlemento'da mv sayısı olarak ikinci ama geçirebildiği bir tek yasa var mı? veya mümkün mü? 3-5-10-15 her neyse milletvekili sayısı az olmuş çok olmuş önemli değil, rte'nin başkan olup olmaması fiiliyat da bir anlam ifade ediyor.

potansiyel olarak da rte'yi gecebilecek aday iyi partinin adayıdır. o adayda birleşmek de en mantıklı harekettir.

başkanlık değil de standart mv seçimi olsaydı, chp liler gene chp ye oy verirdi diye düşünüyorum.

soruya, 2-3 seçimdir muhalefette en çok oy alacak partiye oy vereyim diye chp ye oy vermiş ama siyasi görüş olarak olağan iyi parti seçmeni olarak cevap verdim.

Chpden biktigim icin, ogrenci halimle masraf yapip, gelip oy verdim. Ona bile sahip cikamadilar.
Kadin oldugu icin.
Kilicdaroglu, devlet bahceli v2 gibi

Simit çay :( üşengeç ve uykudüşkünü biri olduğumçün kahvaltı yapamıyom ben çalıştığım kurum önünde miss gibi simit satan bi abi var o sağ olsun karnımızı doyuruyoz

∆ Yulaf Ezmesi + chia + süt/su + avokado/muz/hurma + tarçın

∆ yumurta + yeşillik (roka genelde)+ zeytin

∆ yeşil çay/filtre kahve

eğer geç uyanıyorsam kaymak+bal+zeytin+peynir+üşenmezsem gidip tahinli çörek veya börek falan alıyorum. üşenirsem öteki dörtlü.

erken uyanıp çıkmam gerekiyorsa poğaça alıyorum. eskiden sık şu an nadiren nesquik yiyip çıkıyorum ama nesquik yiyince çabuk acıkıyorum. öğleni bulmuyor acıkmam

eğer annem veya ablalarımdan biri evdeyse ne hazırlarsa :)

Peynir, yeşil ve siyah zeytin, yumurta, bal, ceviz, 3 dilim buğday ekmeği, 1 bardak şekeriz çay.

haftaici: yulaf ezmesi + chia + kuru meyve + yogurt
haftasonlari: peynir, zeytin, ev receli, sahanda yumurta, bal-kaymak, simit

genelde boyle.

peynir zeytin domates salatalık yumurta tere roka

kahvalti yapmiyorum ve bence cok gereksiz bir ogun tavsiye ederim. “nerden cikti be kavalti en onemli ogundur” dicekleri soyle alayim
youtu.be

Sadece muz, yarım saat sonra kahve.

benim kahvaltım genelde çay, mideyi yumuşatıp öğle yemeğine hazır hale getiriyorum, sabah direk bi şeyler yediğimde ağır geliyor.

ama sabahtan beyine enerji gerektiği durumlarda-sınav vb.- bi simit oluyor çayın yanında.

Porridge

143 gram salatalık
19 gram avokado
23 gram mis krem peynir
1 dilim uno fırından tam çavdarlı ekmek
33 gram (2 dilim) namet hindi füme
2 haşlanmış yumurta

hepsini ekmeğin üzerine dayayıp yiyorum.
diyetteyim :/

genellikle yapamasam da benim için kahvaltı:

beyaz peynir
kaşar
siyah zeytin
çavdar ekmek
salatalık ve domates(mevsimlik bonus)

genelde kahvaltı yapmıyorum ama olurda üşenmezsem ve malzemem varsa kolaydan zora sıram şöyle;

-kabak çekirdeği içi + ay çekirdeği içi (çok güzel tok tutuyor ve yemesi inanılmaz kolay. araba kullanırken çok rahat. on numara zaman tasarrufu sağlıyor)

-keçi sütü + yulaf ezmesi (tok tutuyor. kabak çekirdeği + ay çekirdeği kadar olmasa da hazırlaması yemesi kolay)

-keçi yoğurdu + çavdar ezmesi ( çavdar ezmesi henüz hiç almadığım için 3.sırada. belki yarın birgün 2.sıraya yükselir :D)

kıssadan hisse dediğim gibi ya yemiyorum ya da yukarıda saydığım şekilde pratik+doyurucu+besleyici şeyler tercih ediyorum.

geriye kalan her şey handikap. normal kahvaltı kısa sürede acıktırıyor ama bunlar neredeyse akşama kadar götürüyor :)

yapmamaya calisiyorum, yapiyorsam muhakkak 2 yumurta yiyorum. peynir zeytin domates salatalık. ve bolca roka vs.

büyükada'da elektrikli bisiklet bulamadık geçen gittiğimizde. fayton mafyası işi olabilir, olmayabilir de. çok da aramadık aslında ama şurası kiralar derler bi yerleri gösterirlerdi heralde kiralanıyo olsa.

Büyükada'da 3 saat kadar "parası neyse vereceğim amk dediğim halde" elektrikli bulamadım.

damla sakız. Eritilmiş oluyor sanırım böyle daha sıvı. Denemek lazım.

Nick cevap uyumu :d

Tesekkurler ama damla sakiz sevmiyorum :/

viski yada rom'lu deneyebilirsin. duydugumda cok sasirmistim ama tatma firsatim olmadi

Limon? Limonun kabuğu da olur hatta.
Çilek?

elbette vişneli veya limonlu. damla sakızını ben de sevmem ıyy :)

muz ve limon.

muzla çileği karışık da deneyebilirsin belki sütte güzel oluyo çok muz az çilek şeklinde.

mango

Ceviz

şahsen ben limonlu seviyorum. külahta dondurma alırken bir top limonlu koydururum mutlaka.

cici bebe, Nutella, kahve

göm

ikisi de tazeyse hiçbir şey olmaz.

balık yoğurt zehirler olayı türkiye'deki en büyük şehir efsanesi. Hala nasıl inanan var bilmiyorum ama bi şey olmaz göm gitsin.

Not: olayın çıkış noktası eskiden balıklar bayat olarak ulaştığı için şehirlere, bayat balıkla yoğurt yersen kusuyodun. Yani yoğurt zehirlemiyodu ama zehirden kurtarıyodu

Tabiki problem olur. Karın ağrısı yapar

yapıştır

ton balikla yogurt yenir mi ya nasil bir zevk arkadas bu

yıllardır ton balıklı, yoğurtlu ve mayonezli (üçü birlikte, bazen turşu da var) makarna yerim. şu zamana kadar bir şey olmadı.

mide varsa yenir hocam neden olmasin

sabahları tonbalıklı sandviç harcı için mayonez yerine yoğurt koyuyorum arada, sorun olmuyo.

zehirlenmezsin ama her sey de her seyle uyumlu degil kanka. ben yemem.

Seni kac kisinin takip ettigini gorebilirsin.

ben kullanıyorum. uyku girmeyen gecelerde yatakta takılmak güzel oluyor. işlevsel sayılır. hala geliştirilmesi gereken özellikler ve düzeltilmesi gereken hatalar var ama her şey ha deyince olmuyor. paraları dürüme gömmek yerine böyle şeylere harcamıyorlar maalesef :)) bazı durumlarda telefon aplikasyonu yerine web browser'ından açmak zorunda kalıyorum.

duyuruya girmeyi işkence haline getirmesi haricinde falsosu yok.

profil fotosu koyma özelliğini kullanıyor msunz peki

ben profil fotosu özelliğini kullanmıyorum. sözlüğün instagram, facebook, twitter ayarında bir sosyal medya sitesine dönüştürülmeye çalışılıyor olması hoşuma gitmiyor.

sub-etha'ya girilmiyor dimi hala oradan? ben sözlüğü duyuruya girmek için kullanıyorum çünkü genelde.

mesajlarda falan push notification gelsin diye kurdum onu bile atmadı, sildim galiba bi espirisi yok bi de arada çöküyodu.

hoşlandığın ve yemeğe çıkardığın kız otururken parmağının ucuyla göbeğini dürttükten sonra "ben onu kazağın potluğu zannettim" diyince gaza gelip 25 kilo verebiliyorsun mesela.

ama tavlayıp evlendikten sonra da geri alınıyor.

kalori sayıyorum saçma bi şekilde eğlenceli oluyo

(bkz: myfitnesspal)

28 erkek
kız arkadaşım tutturdu canan karatay diyeti yapalım diye. komiğime gitti ancak önyargılı olmamak adına denedim. 1 ayda 99.1'den 94.7'ye indim. hedef 92 93.
yaptığım ekstrem bişey de yok. sabahları iki haşlanmış yumurta iki dilim peynir ve salatalık. ekmek kesinlikle yok. öğlenleri ve akşamları yediğimin yarısını yiyorum ve tatlıdan uzak duruyorum. hoş haftasonları ara sıra waffle gömmüyor değilim:)

Benim başımda sürekli "ya nasılsa bir hafta sonra bırakır" diyen insanlar olduğu için ayrı bir motive oluyor.
14. Günüm gayet iyi gidiyorum yarın kontrole gidince belli olacak bakalım olmuş mu bir faydası.
Bir de bende vitamin eksiği çıktı biraz, zayıflamaktan ziyade buna bakalım dedi doktor bu da gaz verdi. Hani zayıflamak için değil de sağlıklı olmak için yapıyorum diye motive ediyorum kendimi.
Hiç sevmediğim şeyleri bile sırf doktorum yazdı diye yapıyorum.
Yumurtayı az haşlanmış yemek, akşamları kefir içmek gibi şeyler.

Başarılar.

Aynada gobegine bak arada motive olursun direk.

diyet ve spor ikilisi ile ilk haftada tartıda farkı gördüm. yediğim şeyleri araştırarak hangi miktar kaç kalori içerisinde ne mevcut öğrenmeye çalışıyorum. Bunun yanında diyet öncesi her gün yediğimiz yiyeceklerin ne kadar sağlıksız ve zararlı olduğunu görünce bir iğrenme geliyor ve soğuyorsun canın çekmiyor. yine araştırarak yağsız unsuz şekersiz çok güzel tatlılar yapılıyor bunları keşfettim. Canım gerçekten çok fazla şey çekiyordu ilk başlarda ancak bu karnın doyana kadar akşam salata ve yoğurdu yedikten sonra miden şişdiğinde canın yemek falan çekmiyor. Bir akşam meyve salatası bir akşam kuru yemiş yiyorum. Diyete başlamasam reflü olacaktım büyük ihtimal her sabah yemek borum yanıyordu uyandığımda. Bunu bir diyet olarak düşünme sağlıklı beslenme yani olması gereken.

edit:10 kilo verdim.

Bunu her gün duyuyorum.

"Abi bugün şunu yiyeyim de yarın diyete başlıyorum" diyen herkese "'Abi bugün şunu yiyeyim de yarın diyete başlıyorum' dediklerinde kenara 1 lira koysaydım, bugün çok zengin bir insan olabilirdim, bu konuyla ilgili kişisel deneyimim bu yönde" diyorum, bu kimini motive ediyor kiminin de "Doğru lan boş ver o zaman" demesine neden oluyor, sen iyi düşünüp tarafını seç, hamburgerden koladan çikolatadan vazgeçip vazgeçemeyeceğini tart ona göre devam et.

ben de aynı şeyi yaptım, pizza söylemiştim. ertesi gün diyete başladım. hatta buraya da böyle duyurusunu açmıştım :) 22 gün oldu bugün, 4 kilo verdim. hepsi yağ değil muhtemelen tabii ama incelme var. o incelmeyi görmek motivasyonu arttırıyor. ilk zamanlar illa ki zor oluyor ama sonra alışkanlık haline geldiği için pek zorlamıyor. kafaya koyunca oluyor yani, sadece yediğim şeylerden sıkıldım, değişik tarifler arıyorum.

siz bir de diyetisyene de para vermişsiniz. diyeti bozarsanız paranız boşa gidecek, onu da düşünerek motive olun heheh :)

Bence yeme isteğiyle savaşmamak en kolayı.
Hamburger gömmek istediğinizde, bu isteğinizi kabullenin, yememeniz gerektiğini farkedin ve yemeyin.
Motivasyon arayışına girerseniz o motivasyon kaybolduğunda yine yersiniz. Durum bilincinizi geliştirmek sizi belki mutsuz yapacaktır ama zamanla alışırsınız.

şu an başlayamıyor isen o diyet yalan olur, olacak ve oldu bile..

yapacaksanız intermittent fasting yapın bari. nasıl motive kalıyorum? cheat günüm oluyor.

diyet riskli iş sporsuz yapılınca

bu geldi aklima i.pinimg.com

www.facebook.com

Yemissin de kan sekerini ziplatacak sonra ani bir dususle seni ac hissettirecek glisemik indeksi ne kadar yuksek sey varsa onu yemissin.

Makarna --> seker,cilek(meyve)--> seker keza lahmacun gibi gluten bulunan hamurisi olan seyler vs. hepsi yine seker. Bunlarin hepsi seni kisa bir sure tok tutup sonra birden cok ac hissetirecektir.

Glisemik indeksi dusuk besin degeri yuksek seyler yemeni ve duzenli yemeni oneririm.

öncelikle doktora görünüp kan değerlerine baktırmalısın.

ve ayrıca şu entryime bakmalısın. eksisozluk.com

ben de senin gibiydim :)

Cevaplar için teşekkür ederim. Aslında yediğim şeyler normalde yediğim şeylerden farklı değil. O kadar çileği falan da acaba şekerim mi düşmüştür diye yemiştim. 1 saat kadar önce 5-6 tane enginar ve yarım mor lahana yedim yine acıktım.

Düşük glisemik indexli yemek önerisi olarak yine meyve ve makarna öneriyor google? Ben yarın et ya da kuru fasulye tarzı bişey yiyim bir de öyle deneyim. Yemek önerileriniz varsa açığım.

Bikaç gün sonra daha düzelmezse bir tahlil yaptırırım.

yediğin şeyler pek besleyici şeyler değil. "çöp gıda" diyebiliriz. alster'in de dediği gibi kan şekerini yükselten şeyler. düzenli bir yeme programı yapabilirsin. protein ağırlıklı, yeteri kadar karbonhidrat ve sebze ile beslenmelisin. vücut geliştirme yapanların yedikleri şeyleri ye mesela. tavuk, yumurta, peynir, bulgur pilavı... düzenli ve dengeli beslenirsen acıkmazsın. o gıdalarla acıkman normal.

süd iç bastırır

tema içine kendi istediğiniz gibi bi rss template'i ekleyebilirsiniz

www.wpbeginner.com

bi de pluginleri varmış, şahsen kullanmadım ama iş görebilir
wordpress.org

çok güzel. mazdayı oldum olası severim ki en güzel tasarımlı japondur bence.

iç mekanda ekrana abanmadan konsept araba yapcaz dediklerinde bi kere daha saygı duymuştum.

yeni mazda 3 bu değil.bu konsepte benzeyecekmiş

tasarımın bu hali bende bitmemişlik hissi uyandırdı, konsept olduğu için sokaklarda bu haliyle görmeyiz, biraz daha günümüz standart oranlarına uyarlanır

mazdanın şu anki 3 tasarımını beğeniyorum

Eğer bu şekilde çıkacaksa efsane olmuş.

mazda'nin 2-3 sene once bir araba tanitimina katilmistim, elemanlar lexus/infiniti gibi premium sinifi hedefliyorlar. son nesil mazda 3'e binersen malzeme kalitesi oldukca yuksek, ic/dis tasarim goze hitap ediyor.

gençlere yol yordam gostermek lazım. çocuk cv'nin ne anlama geldiğini bilmiyor olabilir. işveren olarak bir cvde nelere bakılır, cv kendini nasıl sattırır açıklamalı bence. muhtemelen kendince güzel birşey yaptığını sanıyordur. sizin aradaşlarınız için olmasa da başka başvuruları için işine yarar hiç değilse.

bence öğrenci için bunlar normal bilmiyorsa o şekilde yapması beklenemez, zaten adı üstünde öğrenci, öğrenecek. cv'sini nasıl yapması, nelere dikkat etmesi hakkında yardımcı olmanız lazım eğer gerçekten yardım etmek istiyorsanız.

'istersen bu sekilde de gonderebilirim, ama bence x y z noktalarina revizyon yaparsan daha hoş olur, karar senin' de.

yaş olmuş 27, ben bile benden cv isteyenlere düz worde yazılmış şekilde gönderiyorum. göz bozuyor resmen. çünkü cv lerden nefret ederim, sevmem, itimat etmem. eleman da aynı hisleri yaşıyor olabilir. hazırlamayı bilmiyor olabilir. her şey olabilir. iş hayatının ciddiyetini görünce kendince düzeltecektir.
bir ihtimal mesleği freelance'e yatkın olduğu için umursamamış da olabilir. görmezden gelin. böyle meselelerle gençlerin önünü kapatmayın.

açık açık söyle böyle yanar dönerli cv'ler iş ortamlarında çoğunlukla taşak konusu oluyor. sade beyaz atraksiyonsuz bişe at.

Benim bir arkadaşım Erasmus ile gitti. Bilgisayar mühendisi kendisi. Sevgilisi de oradan. O yüzden Krakow'da yaşıyor birkaç yıldır. Sevgilisi olmasa yaşayacağını sanmam. Seni oraya bağlayan somut bir şeylerin olması lazım. Bir de ülkeyi gerçekten sevmen, bağlanman lazım.

Ben Avrupa'da yaşamak için Almanya, Fransa ya da İngiltere'yi tercih ederdim ama şartlar iyi olacaksa neden olmasın. Denenebilir.

cünkü polonyalilar baya irkci ve cok dindarlar. (genelleme)

ayrica is arayabilirsin, benim anlamadigim, umdugunu bulamazsan geri dönersin trye neden büyük bir sorun olsun ki?

ekleme: polonyalilar gercekten insaat ustasi, tesisatci filan hep :D

Polonya Avrupa'nın Batman'ı olabilir çünkü bütün inşaat işçileri Polonyalı. Çok süper bi memleket olsa kimse terk edip batı avrupa'da çalışmazdı zaar.

Abb elektrik Arge merkezi var Krakow da onu bir araştırın isterseniz.

"biz ara eleman ülkesiyiz mucit çıkaramayız" diyen bir o.ç. vardı ya hani, o lafı sonuna kadar hakeden ülke Polonya'dır. Kieslowski hastasıyım, dekaloglar falan Polonyaya Polonyalılara sempatim vardı. Gel gör ki İngilterede o sempatiyi biraz kaybettim. adamların hepsi işçi. erkekleri kamyon şoförü, inşaatçı, garson, fabrika işçisidir. Kadınları yine temizlikçi, garson, çocuk, yaşlı bakıcısı vs. Sanırsın bunların ülkesinde savaş var, kitlesel göç yapıyorlar. Bizdeki darbeler, tutuklamalar vs onlarda olsa demek ülkelerinde adam kalmayacak. Erkekleri tamam boy pos yerinde ama biraz biraz öküzümsü. Sorry, thank you çok az kullanıyor, İngiltere gibi ülkede göze batıyor haliyle. Trende vs camı kapatır mısın? diye rica ediyorsun, çaaat diye bi kapatıyor, tüm vagon yerinden zıplıyor sanırsın işid bomba patlattı. Ulan insan gibi nazikçe kapatsana şunu. Keza yüksek perdeden cep telefonuyla konuşmaları vs. Bizim gurbetçilere katlanan almanlara empati yaptırıyorlar yeminle. Bir de unutmadan geçmeyim: tamam inşaatta çalışıyorsun haliyle üstün başın pislenecek, ama işçi elbisesi gündelik elbise diye bir şey var. İşin bitince değiştir: giy kotunu t-shirtünü git evine. Niye inşaat tulumuyla üstün başın pis dolaşıyorsun. Ulan Londra merkezde yapma bari pezevenk:)İnsan utanmaz mı anasını satayım. Sırt çantan var işte 2 parça insan içine çıkmalık kıyafet koy, eve dönerken giymelik diye. Kadınları güzel, tanrıça gibi olanlar var. Onlara laf yok. Tescosundan Sainsburysine tüm marketlerin Polish reyonu var. Bazı semtleri bildiğin Polonyaya çevirmişler. Polonyaya bizzat gitmedim ama biraz ırkçı olduklarına birebir arkadaşlardan işittim. Özellikle esmerseniz küçük yerlerde problem olabiliyormuş. Mülteci vs diye laf atmalar, gecelerde yanınızda Polonyalı kız varsa bulaşmalar vs. Büyük şehirlerde yaşanır diye tahmin ediyorum insanlar daha açık görüşlüdür, özgür bir toplum zaten. O göç edenler de muhtemelen taşra şehirlerde yaşayanlar, bizim anadolunun köyünden Almanyaya gidenler gibi. polonyada sürüneceğimize gidelim berlinde Londra da sürünelim, hem sosyal yardımlarla ihya oluruz diye düşünenler büyük ihtimal.

"çalışırken umduğumu bulamazsam?"
bu normal bir sey. calisma hayatin boyunca an ez 15 kez umdugunu bulamaycaksin

"işimi sevmezsem?"
baska is ara?

"çok büyük bir fırsatı mı tepiyorum yoksa?"
ortada bir firsat gormuyorum

"burada yaşayan çok az türk var, neden olabilir?"
cunku polonya geri kalmis bir avrupa ulkesi. son 10-15 yilda belki eu fonlariyla biraz toparladilar. zaten dendigi gibi yabancilara acik degil toplum olarak ve is piyasasi olarak. bu durumda kim niye gitsin.

"düşüncelerinizi öğrenebilir miyim?"
ise basvur basvurmak istiyorsan en kotu ihtimalle almazlar.

kışını da gör bence öyle şeyap.

bahsettiğin mesafe 20+ km tutuyor. bisiklet işinden hiç anlamam gidebilir misin bilmiyorum tem e-5 bağlantı yolunda güzel bir yokuş var, zorlar diye tahmin ediyorum.

gidemezsin imkansız, istanbulda 4km bile 35 ve otoban bağlantısına yakın yerlerde işkenceye dönüşüyor, minibüs yolları bir nebze imkan tanıyor ama bahsettiğin güzergahta gitmen imkansız bisikletle , can güvenliğin yok

imkansız. sancaktepe nere küçükyalı nere.

burada asıl sorman gereken ben sancaktepe'ye neden taşındım olması lazım.
sahil bisiklet yolları haricinde(ki o da göreceli) can güvenliğin olmaz.

zor.

pendiğe falan taşınsan rahat gider gelirdin de sancaktepe sıkıntı.
bi de mtb değil de hibrid bi bisikletle daha kolay olur, zaten sancaktepeden bile gelsen toprak namına bişey yok o yollarda.

istanbula yeni taşınanlarda kronik bir sakatlık bu sanırım, çalıştıkları yerle anormal uzaklıkta evleri oluyor , ve çoğu istanbula taşınmadan istanbul için ulaşım kolay gidersin gidersin gazları ile karar veriyor, istanbulda biryerden bir yere gidemezsin kardeşim

bademden tiksinmenin sebebi fazla yemen ise epey kalori almışsın demektir zaten. kuru yemişlerin porsiyonuna dikkat et.ekstra bir elmanın şeker açısından sorun olacağını düşünmüyorum.

ben çok sık yemek yenen diyetleri saçma buluyorum. sürekli yeme ihtiyacı duyan insanın işi çok zor zaten bi kere, o kadar sağlıklı öğün seçeneği de yok. boş durmayı sevmiyorsan su içeceksin. elindne düşmeyecek şişe. alışana kadar maydanoz limon tarçın bişeler at çok sevmiyorsan içmeyi.

fındık ye badem yerine. bu arada kuruyemiş harbi aşırı kalorili bişey. 400 gram yesen günlük kalori ihtiyacını fazlasıyla karşılıyosun.

lays'i eskiden çok severdim artık acayip huylanıyorum yağ içinde yüzdüğü için.

soruna cevap olarak da sevilebilecek bi şey yapınca ne kadar basit/komplike olduğunun önemi yok, tuttu mu yapıştırıyosun gidiyo.

basit urunu yapmak mesele degil, sermaye ve reklam cok buyuk rakamlar. o parayla risk alacak durumda misin? problem orada.

sen de basit bir urunu alip allayip pullayabilirsin.

bunun bir kere gerekli izinleri almasi, tahlili susu busu var. fabrikasi var. ambalaj dizayni var. ambalaj bastirmasi var. sonra turkiye'deki marketlere dagitmasi var (arac, yakit). Marketlerde raflarda iyi bir yere koyulmasi icin gerekli paralar var (sirf sen cips yaptin diye lays'in ruffles'in yanina koymazlar). Sonra milletin markete gittiginde reklamlardan ismini bildigi urun yerine seninkini almasini nasil saglayacaksin? Senin de reklama ihtiyacin var.

Bunlarin hepsi cok buyuk paralar. Onlarca, yerine gore yuzlerce kisinin maasi yevmiyesi.

Tek bir urun icin girisirsen milyon lira risk demek. Tutmazsa batti o para. Riski azaltmak icin daha fazla urun deneyebilirsin, ama ilk sermayeyi bir iki kart arttirman gerekir - randiman alma ihtimalin daha yuksek olur ama. 5 urun patlar ama belki altincisi kurtarir.

Mesele o yani.

güzelhosting kullanıyorum. çok memnunum tavsiye ederim.

IHS'ye ayar olduktan sonra son iki hostingi güzel hostimg'den aldım. Şu ana kadar bir sorun yok gibi..

bi sorunun yoksa değiştirip macera arama bence

Datayla özellikle fiyatlarla çalışıyorken çok dikkatli olmalısın. ufak bir virgül hatası fiyatın yanlış yazılmasına bu da baş ağrımasına sebep olur (tecrübeyle sabit). Hızdan ziyade dikkat önemli.

Sistemi ERPyi kullanmayı öğrendikçe hızlanırsın zaten.

@facebook Vallahi bu kadar dikkat isteyen bir işte hata yapmanın da bir o kadar kolay olması sanırım işin ironik kısmı. Hata yapmak işten bile değil. Noktalama işareti uyarısını dikkate alacağım. Teşekkür ederim.

zamanla alışır hızlanırsın, bu sırada rahatlayıp boşlama yeter.

(bkz: hepsiburada'da 1 tl'ye satılan bilgisayar)

@yuto Öyle zannediyorum.

dikkate ve zamana ihtiyacın var sadece. sistemler artık facebook kullanmak kadar kolay.

@retiredcolonel İki gündür site kontrol ediyorum da kolay gibi geldi dediğin gibi. Sanırım 1-2 aya ihtiyacım olabilir.

Uzman ama yaptığı işi ilk defa yapıyor. Çok komik degil mi ya. Neyse Python falan öğren amelelik işini bayağı azaltır ufak tefek botlar.

@Jimmy Mcnulty Haklısınız, işi ilk defa öğrenen biri olarak "Uzman" kelimesini kullanmak doğru olmaz. Sorumlu olarak değiştirdim. Tecrübeli olunca kullanırım artık :) Seo falan yok işin içinde. O yüzden öyle Ad Sense, Python falan gerekmiyor. Mağaza açma kapama, site kontrol, stok yönetimi gibi şeyler var.

ilk tasi ben atiyorum

www.youtube.com

www.youtube.com

BAYILIYORUM BUNA!

www.youtube.com

youtu.be

bir de eskilerden diskotek müziği.
www.youtube.com

Genel olarak 80'ler 70'ler pop düşünülebilir.

www.youtube.com

diday diday day
www.youtube.com

mecburen
www.youtube.com

olduramadım
www.youtube.com

ali desidero
www.youtube.com

takmayacaksın tak açacaksın :)
www.youtube.com

www.youtube.com

open.spotify.com listelere gözaatabilirsiniz :)

Son zamanlardaki favorim ; Altın Gün

İnanılmaz eğlenceliler, tavsiye ederim.

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

altın gün
mfö
athena
erkin koray

bilumum her şey çok güzel olacak ve neredesin firuze soundtracki

çocukluğumdan beri müzikle uğraşıyorum, koloratür sopranoyum. son 2 senedir kendi bestelerimi yapıyorum ve onları tanıtmak için uğraşıyorum. şu aralar yerel radyolarda çalmaya başladı.

eğer beğenirseniz belki ekleyebilirsiniz. bu bana gerçekten çok destek olur ama daha önemlisi beğenilmiş ve benimsenmiş olmanı beni mutlu eder.

TÜR: ALTERNATİF/CAZ ve ALTERNATİF/INDIE POP

Arin -(git: youtu.be)
Uzak - (git: youtu.be)

10dk cok kisa bildigim kadariyla. 30dk uzeri gezmek gerekiyor

Akünün ne zaman değiştirildiğine bağlı. 10dk çalışmayla şarj olmaz, arabayla yol yapmana gerek yok, çalışır halde bırakman yeterli. 1 saat bırakırsan bir sonraki marşta çalıştıracak kadar şarj olur.

10 dk az olmuş.

tavan lambası 500ma falandır normalde o aküyü bitirebilmesi için 100 saat açık kalması lazım. aküde ya da şarj sisteminde de bi sorun var gibi.

orpheus +1, akü zaten bahane bekliyormuş sanıyorum. o aküden hayır gelmeyebilir.

1 haftalık aküm ben de tepe lambasını 35-36 saat açık unuttuğum için bitmişti. yine de güç bela arabayı çalıştırdığımda min. 5-10 dk. bekledim akünün yeniden dolması için.

biraz fazla dolaş. olmadı aküyü şarj ettir. en son olarak akünü değiştir.

Dolasmalisin.

yakınlarda atölye falan varsa aküyü çıkar ver şarj etsinler, 10 20 lira bişey isterler muhtemelen.

Rölantide düşük voltaj üretir, biraz devirlenince 14.4 volta çıkar. Ya aküyü şarj ettir, ya da 1 saat kadar dolaş.

Denildiği gibi akü bahane bekliyorsa ömrünü tamamlamış olabilir, 3-4 yıl sonra süpriz yapar aküler.

Geçmiş olsun. Göründüğü kadarıyla sadece plastik tampon ezilmiş, aracın sacına bir şey olmamış. Dert etmeye değmez, basitçe ve ucuza halledilir, boyanır, mis gibi olur.

Tırnak kırılmış sanırım. Ama tamponu değiştirmek istemezseniz, göçük olan yere kaynar su döküp alttan içeriden elinizle düzeltin.

YouTube da biraz bakın ilgili video bulabilirsiniz

@orient blue ve kleider çok teşekkür ederim, tampon düzeltme yöntemlerine bakıyorum. boya ve pasta cilası için de sanayiye götürürüm artık

kasko yaptır kafan rahat etsin, bu stres ile zaten düz yolda kaza yaparsın.

@orpheus kaskomuz var hocam, en fazla 200 liraya hallolur diye o yüzden bozmadık kaskoyu, kaskoyu bozarsanız zararı daha fazla olur dediler

ilk kazan böyle olsun, hiç can sıkılacak gibi değil, takma.

kasko bozulacak kadar büyük hasar yok. moralini bozma. sıcak su metodu var bi dene derim. belki düzelir ama tırnaklar kırılmış gibi onun yapılması lazım.

www.youtube.com

benim peder de böyle vurmuş arabayı önden, servise bakıma götürdüğümde ücretsiz düzeltmişlerdi yalnızca boya çiziği kaldı. yani özetle tırnaklar kırılmamış da sadece yerinden çıkmış olabilir.

kaskonun ufak onarım şeysi varsa oraya bi göster, karşılamıyolarsa da kaç para bu hocam de, çok bişe değilse yaptır gitsin.

@ocenal çok teşekkür ederim
@false pretension çok teşekkürler videolara bakıyorum şimdi. eğer öyleyse kaskoya bildirip mi yaptırayım arabayı?
@want2die aynen kaskomuz var, allaha şükür öyle bir durum olmadı. cevap için teşekkür ederim

geçmiş olsun, kaza bile sayılmaz. pasta cila ile halledilebilir. bence kaskoyu bozmadan önce birkaç kaportacıdan fiyat alın. kaskoyu bozduğunuza değmez gibi duruyor. kaportada sıkıntı olmadığından tramer derdi de yok.

Geçmiş olsun, bende kaza deyince ciddi birşey sandım.
Kaportacıya gidiyorsunuz, usta elini alttan tamponun içine sokup, pat diye eski haline getiriyor, birde beyaz izleri siliyor güzelce, oldu bitti. Kendisine 10-20 lira verip devam ediyorsunuz.

Bir yılda dört defa kaza yapmış birisi olarak: bunda bir şey yok hacivit. Diyorum. Yok çünkü. Canini sıktığına degmez.

su ile once bi guzel yikiyorum. daha sonra kurulama icin tuvalet kagidi kullaniyorum.

erkekler arkadan öne, kadınlar önden arkaya.
kir teorisi için ise, yer tuvaleti çözümdür deniyor.
yabancı siteler de var görselli görselli, insanın kaslarının ve pozisyonunun taharetine uygunluğunu anlatan.

Bir şey silmiyorum, tazyikli suyu açıp biraz bekliyorum sonra da kuruluyorum.

Edit: He birader he bir sen akıllısın illa kıçını parmaklayacaksın, tazyik her yere ulaşmazmış anüsün devasa ise ulaşmıyordur belki yoksa küçücük bir delik var orada gayet tertemiz oluyor.

Arkadan öne
Bacak arasından

mevzubahis madde elime değer diye arkadan öne çalışıyorum. bacak arasından çalışmayı ilk kez duydum sağdan girişiyorum.

Arkadan öne ve bacak arası.

Arkadan öne.
Genelde bacak arasından, nadiren yandan. Alaturka tuvalete oturduysam mesela.

u serisi işlemci var.

şu anda hangi seri işlemci daha iyi?

ekran kartı çöp

www.hepsiburada.com

bu cihazı önerir misiniz?

üstad dell veya asus önerin varsa çok makbule geçer. i7 işlemcili bahsettiğin özelliklerde ve fiyat skalasında ne alabilirim en iyi?

ekran panel tipi: TFT
yazık

keçi? cinsini bilemedim.

ilk video koyun, alttaki keçi.

merak ettim, buna keçi değil diyen ne olduğunu iddia ediyor?

@sir gawain, ben lama diyorum kamki.

ibex

dağ keçisi oluyomuş sanırım

shutter speed kameranın sensörünün veya filmin lensten gelen görüntüye ne kadar süre maruz kalacağını belirliyor, atıyorum 1/30 değeri, perdenin açılarak saniyenin 30'da birinde süreyle film/sensör'e ışık (görüntü) gitmesi anlamına geliyor.

video için düşündüğünde de bu hızla aralıksız kareler kaydettiğini düşün, saniyede 30 kare görüntü elde edersin yani 30 frames per second. fps, frames per second'un kısaltması işte.

iso/asa film veya sensörün ışığa olan hassasiyeti için kullanılan ölçü değerleri. fotoğrafta önemli olan husus pozlamadır, filmi veya sensörü yanan bir yüzey gibi düşün, içine ne kadar çok ışık girerse o kadar çok yanıyor ve görüntü oluşuyor (pozlama). iso/asa arttıkça gelen film/sensörün ışığa olan duyarlılığı artıyor, yani aynı ışık yoğunluğu/diyafram ve enstantene şartlarında 200 asalık bir film 100 asalık bir filmden 2 kat daha fazla yanacaktır (pozlanacaktır).

diyafram dediğimiz zımbırtı da lensten gelen ışığı dimmer gibi açıp kısmaya yarar, fakat bunu yaparken aynı zamanda lensin fokal uzunluğuna (bilmemkaç milimetre) ve karakterine göre net alan derinliğini etkiler. diyaframı kıstıkça net alan derinliği artar, basitçe "fonu uçurma" denilen olay azalır.

bu yazdıklarımın incesini internette veya herhangi bir temel fotoğrafçılık kitabında bulabilirsin.
fotopanorama360.com

yuto yeterince basit açıklamış. fotoğraf için konuşursak fps'nin pek bir önemi yok. spor ve kuş fotoğrafçıları yüksek fps ile ardışık (saniyede 8-10 kare gibi) fotoğraf çeken makinelere ihtiyaç duyarlar ama saniyede 3 fps fotoğraf çeken bir makine de standart kullanıcıya gayet yeterli olur.

ötekilere gelince hepsi fotoğrafçılıktaki en hayati faktör olan ışığın kontrolü ile alakalı ayarlardır. fakat ışığa ek olarak, diyafram alan derinliği için, shutter speed de hareketli fotoğraflara dinamizm katma (pan fotoğrafçılığı gibi) ya da uzun pozlamalar (yıldız izleri, araba far izleri, şelaleler vs) için aktif rol oynarlar. iso ise ötekilerden farklı olarak sadece ışığa etki eder, başka bir etkisi yoktur. dolayısıyla diyaframı kısarak ve açarak, yine shutter speed'i düşürüp arttırarak farklı kompozisyonlar denenebilir. ideal diyafram ya da ideal shutter speed diye bir şey yoktur bu yüzden, çekeceğiniz fotoğrafa göre değişir o. ideal iso diye bir şey ise vardır ve bu mümkün olan en düşük değerdir. (bazı makinalarda 100, bazısında 200)

gece fotoğraf çekiyorsanız önce diyaframı açabildiğiniz kadar açın. pozlama değerine bakın (ekranda EV değeri bulunur +...0...- şeklinde görünür ve o değerin mümkün olduğunca 0 ya da ona yakın bir değer olması gereklidir, yoksa fotoğraf az ya da fazla pozlanır) diyaframı açmak yeterli gelmediyse shutter değerini düşürün. shutter değerini çok düşürmeniz gerekirse pozlama süresi uzar ve bu süre zarfında eliniz titreyebileceği için tripoda ihtiyaç duyarsınız. mümkünse tripod deneyin. bunlar yeterli gelmezse son çare olarak iso'yu arttırmayı deneyebilirsiniz. sony'nin a7s2 gibi iso canavarı makinelerinde durum biraz farklı olmakla birlikte bence çoğu makinede 500-640 iso kabul edilebilir sınırdır, bu değerden sonra telafi edilemeyecek bozulmalar başlar.

kapsamlı ve bilgilendirici yanıtlarınız için çok teşekkür ederim sayın yuto ve phoarbix

kusura bakmayın başlığı açarken belirtmeyi unuttum ben bunu fotoğrafçılık değil de dijital stüdyo kameraları ile yapılan sahne/video çekimleri kapsamında sordum. ama zannedersem her iki alanda da aynı mantık geçerli.

örnek: yönetmen hangi durumda shutter speed'i arttır/azalt der. bu verideki bir oynama "görüntüyü denegelemek için" diğer değerlerde de oynama yapmayı gerektiriyor diye biliyorum.

video için bildiğim kadarıyla sinematik bir hareket hissiyatı için en ideal perde (shutter) hızı çektiğin kare sayısının 2 katı oluyor. yani 25 kare çekiyorsan 1/50 shutter hızı en ideali. eğer video sonradan slow motion'a çevrilmeyecek ise ideali bu diye biliyorum.

dengeleme mevzunda ise eğer ortamdaki ışık sabitse ve pozlaman da hali hazırda tam ise, perde hızını arttırdıkça aynı pozlama değerini yakalamak için ya diyaframı da o doğrultuda açman (f değerinin düşmesi anlamına geliyor) ya da iso değerini arttırman gerekiyor.

ışığı su gibi, diyafram/enstantene ve iso'yu ise birer musluk gibi düşünebilirsin. bu üçünün toplam debisi de pozlaman oluyor, bir musluğu bir oranda açıp öbürünü aynı oranda kısarsan pozlaman değişmemiş oluyor.

Dolaba koyarken biraz çalkala öyle koy. ilk aldığın gibi basıncının yüksek olduğunu göreceksin. ve sürpriz "asidi kaçmamış".

sodastream

teorik olarak karbondioksit basarak yapılabilir. ancak pratikte karbondioksit basma sisteminin parasıyla 1 senelik kola maliyeti çıkar : )

yolu var da ucuz olmaz. kola kacsa, yerine birsey koymasaniz daha iyi, aslinda...

babamda bi soda makinesi var. içine su konuyor, isteğe bağlı limon konuyor, sodyum bikarbonat tableti atılıyor. sonra ağzı kapatılıp tepesindeki sibop gibi yere şu havalı tabancalara takılan parmak kadar karbondioksit tüpü takılıyor. pısst diye karbondioksit içine basılınca sifonuna basıp musluğundan soda akıtıyorsunuz.

mantık olarak aletin içine gazı kaçmış kola koyup aynı tüple basarsan gazlı kola akıtıp içersin.

urun.n11.com

muhtemelen tüpü bi şişe koladan daha maaliyetli olacaktır tabi.

e haliyle +1

nerede olduğunu öğrenmek için karıştırmam lazım burayı editlerim.
2- veritabanında bir sütun oluştur link diye. Fargo yazan kısmı da değişken olarak değiştir. Sen post settings de bir text girip gönderdiğinde veritabanını update edeceksin. O fargo yazan yerdeki değişkende veritabanından yeni değeri alacak.

emin değilim ama sanırsam temada piklist (plugin) kullanılmış, eğer öyle ise tema içinde onun klasörü olur, orada meta boxes içerisinden yeni bi meta box oluşturup bu sözü geçen url içine ondan gelen datayı basabilirsin.

piklist yoksa kasmayıp advanced custom fields plugini kurup panel üzerinden oluşturduğun field'ı aynı şekilde temaya basabilirsin.

alışveriş

müzayedelerden değeri milyon dolarlar olan tablo toplamak

tarihi eser kaçakçılarından eser alıp kişisel koleksiyon yapmak

Golf
Kayak ama isvicre'de st. Moritzde filan yapilani. Uludag vs degil

golf fakir ulkelerde zengin hobisi aslinda.

seyahat
gurmelik
her cesit pahali koleksiyonculuk

Yelken

Piyano.

Golf

sanat eseri toplamak - tamam bunun bir yatırım değeri de var fakat çok zenginlerden bahsediyorum - tablolara eserlere milyon dolardan fazla verebilmek koleksiyonuna katmak

antika otomobil, egzotik otomobil, uçak koleksiyonculuğu

denizcilik, yelkenli ya da süperyat sahibi olmak fakat yine birkaç yüz bin dolarlık değil yılda birkaç gün kullandığı tekneye 5-10-100 milyon dolar gibi paralar vermek

Neredeyse her türlü hobide derinlere daldıkça muazzam meblağlarla karşılaşılıyor. Pazarlama dünyası, aşağı yukarı her çeşit uğraşı çeşitli segmentlere göre düzenleyerek sunuyor. Yani parası olmayan adi yivsiz tüfekle kendi yöresinde ava çıkıyor, parası olan yivli tüfeğini sırtlanıp dünyanın bilmem neresine, yasak olmasına rağmen özel izin satın alarak avlanmaya gidiyor. Müzik desen 500 tlye başlayamayacağınız enstruman yok - enstrumandan sayarsanız - ancak ciddi bir uğraş haline getirmeye kalkarsanız ömrünüz boyunca bikaç ev parasını harcayabilirsiniz.


Sadece zenginlere hitap eden çok bir alan kaldığını sanmıyorum, her türlü uğraşın adileştirilmiş, ucuzlatılmış, alt segment haline getirilmiş hali sunulmuş vaziyette. Antika desen, zengin gerçekten antikayla uğraşıyor, parası olmayan kendini vintajla, antikadan çok nostaljik duygulara hitap eden nesnelerle kendini avutuyor. Balıkçılık desen parası olmayan 20 tl'lik oltayla yapıyor bu işi, parası olan big game tabir edilen büyük avlara yöneliyor. Arşivcilik, koleksiyonerlik desen keza öyle, parası olan sanat eserlerine, tarihi eserlere yöneliyor, nispeten parası olmayan efemeraya, nadir kitaba, plağa, pula yöneliyor (takvim biriktiren bile gördüm). Golf zengin sporu sayılırdı, o da ele ayağa düştü, artık zengin zenginlere hitap eden kulüplerde takılıyor, fakir düşük segment sahalarda kendini eğliyor (golf oynayan fakir de tezat bence :D).

Zengin olmadan tadına bakılmayacak uğraşlar elbet vardır ancak, dikkat çekmeye çalıştığım nokta, her şeyin ucuzu var, pahalısı var, metalaşan her şeyi segmentlerine ayırıp sunuyor bu canını yediğimin pazarlama dünyası.

Günlük seyahatler (Uçakla). Alışveriş. Yatırım. Açılışlara, lansmanlara katılmak.

soruyu okuduğumda sanat, tablo-araba koleksiyonu, yat ilk aklıma gelenlerdi. diğer kullanıcılar da aynı yanıtları vermiş.

binicilik

önceden planlamadan yapılan birkaç günlük yurt dışı seyahati.

rally

tek geçerim.

golf de denebilir aslında, baktığımız zaman oyuncu kitlesi zenginlerden oluşuyor ancak neden böyle olduğuyla ilgili bir fikrim yok. zengin hobisi olması çok saçma. nedir yani sopası mı çok pahalı? belki klüplerin aylık/yıllık aidatı astronomikse bilemem.

Yat kesinlikle. Bir gezintide 50.000 lira yakıt gidiyor.

golf, motor sporları, balıkçılık hariç bilumum denizcilik müessesesi.

Evet ben de işe başlamadan önce izin almanın daha kolay olduğunu düşündüm.Yarın arayıp söyleyeyim bakalım ne diyecekler.Cevaplar için teşekkürler.

@want2die Adamlar kronik rahatsızlığım olduğunu biliyorlar aslında ama dediğin gibi bundan bahsetmem zaten. Benim için önemli olan ilaçlar. İlaç olduğu sürece gitmesen de doktora önemli değil. Muhtemelen bir daha gideceğim zaman senelik iznin gelmesini beklerim.

girdikten sonraki hafta 1 hafta tatile gidecem yalnız diye anlaşarak işe girmişliğim var. önden konuş, herhangi bir hoşgörüsüzlük sezersen de sıkıntıyı baştan görmüş olursun en azından.

@yuto Yamanmışsın vallahi :) O sırada tatil yapacak zaman bile bulmuşsun. Dediğin gibi sıkıntıyı baştan görmek önemli. Bu arada ben de mi hastaneye gideceğim diyerek birkaç gün tatile çıksam? Kafama çok yattı.

Beni pat diye aramışlardı pazartesi gel başla diye. O sırada fizik tedaviye gitmem gerekiyordu. 1 hafta geç başlayıp, başladıktan sonra da 1 hafta erken çıktım işten. Sorun olacağını zannetmiyorum.

Şimdi aradım da sorun yok dediler. Ne zaman hazır hissediyorsam o zaman başlamamı söylediler.

Yok.

bakaya bi arkadaşım 2 gün önce gidip mayıs için kaydını (ya da teknik adı neyse) yaptırdı, bi ara sor askerlik şubesini yine sen bence.

öncelikle hayırlı olsun, darısı bizim başımıza.

güzel bi baklava, türk kahvesi, nazar boncuğu benim kalıma gelenler :)

baklava derim ben de
hayırlı olsun

tatlılarımızı genelde çok şekerli buluyorlar belki bir kısmı sevmeyebilir.
bunların yanında kahve de bir seçenek olabilir ama o kadar kişiye ikram zor olur tabi.

Tebrikler. Kuru baklava goturebilirsiniz. Cok iyi baklava bulunmuyor Avrupa´da. Baklava donercilerde satilan, sekerli-sansliysaniz biraz fistikli bir sey, tadi ve kivami genellikle korkunc.


Lokumu genelde cok tatli ve sıkıcı buluyorlar. Güllüsünü sevene cok rastlamadim. Lokum alacaksaniz da bol fistikli, findiklisini alin.

Cifte kavrulmus lokum, tercihen antep fistikli ^^ Simdiye kadar begenmeyen gormedim ben. Vardir sevmeyeni ama bana denk gelmedi demek ki.

Tebrikler ve simdiden kolayliklar diliyorum.

saray helvası olabilir, çikolata kaplamalı, fıstıklı, kakaolu gibi hepsinin bir arada olduğu paketleri var. lokumdan daha hafiftir.

kestane şekeri

hayırlı olsun,

bence de fıstıklı duble lokum götür. baklava fazla tatlı gelebilir.

yalnız alerjen konusunda uyar arkadaşları nolur nolmaz.

kestane şekeri +1 hatta arttırıyorum karyoka :)

bi de beni de götürsene. :) sinirimden kafamı taşlara falan vuruyorum burada.

cifte kavrulmus antep fistikli lokum.

Yazma patik türk işi :)

Sublime Text

sublime text'te visual editor yok, plugin ile ekleniyor olabilir bilmiyorum.

bence koddan devam et, tarayıcıların dom inspector'ları üzerinden istediğin değişiklikleri yapıp kontrol et, css rule'larını da ona göre düzenle.

bu arada bu düzenleme için sublime kullanabilirsin.

Benim aklım hep vs tarzı visual editörlerde. HTML ve php ye bir turlu ısınamadım.

şu dom inspector olayına bak, görsel olarak html/css'in ne şekilde işlediğini anlamak için en güzel yol o.

sayfada herhangi bir objeye sağ tıklayıp inspect/incele tuşuna basarak açabilirsin inspectoru.

@yuto : Üstad mesela chroma da sağ tık "incele" seçeneği mi bahsettiğiniz?

evet, oradan herhangi bir elementin css değerlerini değiştirip ne ne değildir kurcalayabilirsin, burada değiştirdiğin rule'un hangi dosyada hangi satırda olduğunu da gösterir sana. bu şekilde göre göre düzenleyebilirsin css'i.

zeybek

Zeybek ve vincent burada yok. Ugur mumcu migros.

Sava'yi da ha once denedim. cok kotu geldi bana.

Cumartesi beyaz nasıldır acaba?

Sava veya yanık ülke

Cumartesi beyaz aldim. Yorumlarimi yazacagim.

leyla mıydı lale miydi rose bi şarap vardı ama her şubesine gelmiyor bir de geldiği gibi bitiyor.

başıma birşey gelmeyecekse majestik-sevilen, birde suvla'nın 19tl'lik bir şarabı var

cumartesi beyaz sek şarap aldım ama iğrenç bir şey bu!

ispirto falan daha güzeldir herhalde. bir şarap sever(!?) bulup vereceğiz artık kalanını.

@meyal, keşke markette kasadan çıkmadan uyarsaydın. sayfayı sürekli yenileyip, yeni cevap var mı diye kontrol ediyordum. 22'ye birkaç dakika kala geçtim kasadan.

kutman'ın meyve şarabını almıştım, karadut ya da böğürtlendi sanırım. onun dışında denediğim hiçbir şarabı beğenemedim.

valla dediğin tespitleri yapmam için biraz daha böyle deneme yanılma yapmam lazım sanırım.

frontera da denemiş ve beğenmemiştim.

villa doluca neo almıştım en son. o da çok hoşuma gitmedi ama bundan iyiydi en azından.

buzbağ, çok ucuz değil ama çok pahalı da değil, genelde migroslarda indirimli oluyor. (27 lira falan)

@yuto, buzbağ rezerv de denemiştim. memleketimin şarabı bir de :) ama onu da çok sevmedim. ama her halukarda bu cumartesi'den bin kat iyidir.

Hocam sen şarap sevmiyor olabilir misin? Ben de şarap sevmem de :D

@senolll, olabilir :) ama meyveli şarabı sevmiştim.

içimi kolay, düzgün bir şarap bulurum diye uğraşıyorum işte. hoş, tatlı (şekerli demek istemiyorum) bir tadı olsun istiyorum. bulamadım henüz. olmadı, meyveliye devam edeceğim.

meyveli şarap sevdiyseniz tatlı şarap seviyorsunuz demektir. senfoni tatlı kırmızı deneyin bir de bakalım.

açılın migros şarapçısı geldi! şimdi yalnızca migroslarda bulunabilen melen diye bir marka var, çok köklü bir şarap üreticisi bunlar. tekirdağ tarafında bağları var, spesifik olmak gerekirse hoşköy. melen'in çeşitleri bolca ama cabernet ve öküzgözü favorim. fiyatı da bence kalitesine göre çok uygun, yalnızca 32 lira. bir şans verin derim.

www.melenwinery.com

takip edelim..

@runagain, bazı iddialı şarap modelleri seni rahatsız ediyor olabilir (fazla tatlı, fazla ekşi, baharatlı vs.) buzbağ rezerv'i denemediğim için bişey söyleyemiyorum ama düz buzbağ'dan tat olarak daha farklı olabilir. yine de aklında bulunsun derim.

şu melen'i merak ettim ben de bak, güzel database oldu başlık :)

Bugun normalden erken çağrıldım ise. Dolayisiyla erken ciktim işten.

Dun, cumartesi'nin yanina bir de budweiser almistim, onunla takildim.

Bugun maceraya girmeyip iki tane tuborg gold sise alayim diyordum ama bak niyetimi bozdunuz simdi :p

@givemesomesubstance, bu meleni denesem mi ya? Iyi kotu kendimi ifade edebildim saniyorum, arayisimi...

Kirmizi mi beyaz mi bu? Icimi tatli midir?

Bu arada "verilik, cumartesi sarabi! -ucretsiz diye de yazmak gerekiyormuş sanirim- ucretsiz... bir bardak 'doldurulmuş!' Ama icilmemis bile yani."

Tellibağ şarap. Fiyatı 15 TL. Tadını sorarsan ben su gibi içebiliyorum. f/p ürünü.

Valla ben de Tellibağ diyecektim. Kendinin iki katı fiyatı olan şarapları bile şöyle bir silkeler yani. 15 liraya içilebilecek en iyi şarap.

bugün migros'u es geçtim. tekelden üç tuborg alıp eve geçtim.

-leyla

-senfoni kırmızı

-melen

ve tellibağ denenecek :)

@yuto, buzbağ'ın "rezerv" olmayanını da deneyeceğim.

ayrıca zeybek ve vincent böğürtlen de listede.

@runagain dediğim gibi bir şans verebilirsiniz. yalnız şunu unutmayın, melen fiyatına kıyasla iyi bir şaraptır, elbette çok daha iyileri mevcut. uygun fiyatlı ve içimi kolay bir şey istediğiniz için öneriyorum. kırmızı şarap bu arada önerdiklerim, acı değiller ama meyve şarabı gibi tatlı da değiller. denk gelirseniz merlot, öküzgözü, cabernet olanlarını alabilirsiniz. arkaya doğru bakın bazen daha eski yıllara ait olan şişeler denk gelebiliyor. geçen sene 2013 öküzgözüne denk geldim, baya mutlu olmuştum :)

Yine ben...

Migros' ta leyla kavaklidere ve sevilen mimoza arasindayim.

Buzbag ve melen'e de acaba diyorum.

Nasil bir sarap aradigimi yazmistim. Arayis ayni...

Ne alsam?

edit: sizden ses çıkmadı. marketteki bir abiye danıştım, güvenlikçiyle biraz muhabbet...

ve şundan aldım: (git:www.google.com.tr )

cepteki bütün para gitti :p ama iyi bir şey çıkacak sanırım.

edit: şu ana kadar denediklerim içinde, en içilebilir olan. memnunum kısmen, tavsiye ederim.
üzüm tadının daha yoğun, alkol tadının (oranının değil!) daha az olmasını tercih ediyorum, öyle bir şarap arıyorum.
buzbağ rezerv daha önce denemiştim ve beğenmemiştim. buzbağ klasik deneyeceğim bir de.

yine ben :p

bugün de concha y toro'nun seleccion premium'unu görüp aldım migros'tan. fiyat 32 tl.

az önce açtım, içimi gayet hoş, kafasını sonra yazacağım.

yüzde 51 cabernet sauvignon, yüzde 49 syrah.

aslında buzbağ'daydı aklım. ya elazığ öküzgözü ya da diyarbakır boğazkere alacaktım. ya da ikisinin karışımı: buzbağ klasik. ama buzbağ rezervle olan kötü deneyimim beni geri çekti ve o ara da bu şeytan takıldı gözüme.

bu markanın asıl denemek istediğim şaraplarının fiyatı 55 tl gibiydi. bir dahakine artık...

ama bu şarabın içimi gayet güzel. tavsiye olunur.

Yine sarap meraklisi yazar...

Deneyimlerimi paylasayim:

Gecen hafta kutman'in bogurtlenli sarabini aldim. Guzeldi. Tavsiye ederim.

Dun de concha y toro'nun cabernet sauvignon'unu denedim. 67 lira bayildim ama bence bu markanin, iki sarap oncesinde denedigim, seleccion premium'u daha guzeldi bundan. Yine de iyi sarap, begendim.

Doluca Antik de fena değil bak, bir dene. Fiyatına göre içimi güzel.

Sevilen agora, syrah okuzgozu grenache (2015) ile kav okuzgozu bogazkere arasinda... kav'i begenmistim.

Bir de hala denemedigim buzbag...

Tavsiyesi olan yazabilir.

gece gelen edit: buzbağ aldım. öküzgözü&boğazkere. öyle aman aman bir şarap değil, ama güzel.

şu ana kadar içtiğim en güzel şarap, concha y toro'nun "seleccion"u.

buzbağ öküzgözü (2016) aldım. ııhhh... sade öküzgözü iyi değil. ama öküzgözü&boğazkere de "eh işte" bir şaraptı. o açıdan kav en iyisiydi. casillero del diablo seleccion da aklımda.

bir dahakine tercihim, ikisinden biri olacak.

yine ben... yeni bir güncelleme ile karşınızdayım.

geçtiğimiz hafta, nihayet "sevilen"i denedim. sevilen agora, migros'ta 24 tl gibi bir şeydi. f/p olarak gayet iyi bir şarap bence. içilebilir :) tabi bu tabiri, benim gibi şarap tadına çok alışık olmayan hatta alkol eşiği düşük insanlar için kullanıyorum. tavsiye ederim.

birkaç gün önce de, kutman'ın narlı meyve şarabını aldım, 37 tl'ydi sanırım. daha önce kutman'ın ahududu ve böğürtlen şarabını denemiştim. onlar da gayet güzeldi. bu akşamki denememin ardından, bu şarapla ilgili yorumumu da editleyeceğim buraya.

EDİT: gayet güzel, tavsiye olunur.

bu başlık altına yazan arkadaşlardan cevabını silenler, duyurudan bir şekilde ayrılanlar oldu sanırım. kalan şarap acemileri olarak deneyim ve tavsiyelerimizi paylaşabiliriz sanırım.

şerefe :)

partileyeceksen vişnelik zor, aile yeri onun dışında vişnelik derim ben. ne sektörü bu arada eskişehir güzeldir.

Şu an hangi şehirde hangi semtte yaşıyorsunuz ona göre yorum yapmak daha doğru olur.Doktorlar bir alışveriş caddesi, mesken için tutulacak bir yer pek olmaz.İş hanları var daha çok.

@perd ta e pigra

Doğma büyüme Ankaralıyım ve şuan Ankara'dayım.. Eskişehir'i semt bazında bilmiyorum hiç.

nasıl bir iş o ya para sorunu olmayan panpa, hangi şirket? :)

genel olarak yeni binaların hiçbirinde ses yalıtımı olmadığı için sizin gürültünüz başka yere, başka yerin gürültüsü size çok kolay gelecektir. bu nedenle ben en az komşu olması açısından en üst kat tercih ettim.

- vişnelik'te site bulmak çok zor. ayrıca orta yaşlı nüfus ağırlıklı olduğundan sık sık parti işi nasıl olur bilemiyorum.
- doktorlar'da site zaten yok. binalar genelde eski (içleri yeni olabilir.) çarşının göbeği diyebiliriz ama park işi falan sıkıntı.
- yenibağlar'da yeni evler yapıldı ama öğrenci bol olursa gece uyuyamayabilirsiniz. tabi öğrenci olduğu için de sizin partiniz de çok göze batmaz. çarşının da göbeği.
- batıkent merkeze uzak ama para sıkıntınız yokmuş, 30 liraya çarşıdan taksi tutar dönüşlerde. toplu taşıma var ama yerine göre sıkıntılı. site veya villa tipi ev bulmak da daha kolay. tabi yine aile ağırlıklı olduğu için ses nasıl olur bilemem.

ben olsam tercihimi hem çarşıya uzak olmayışı hem de yeni binaların artması sebebiyle sümer veya osmangazi (mahalle) tarafından kullanırdım.

saydığınız yerlerin hepsi güzel yerler fakat hepsinin kriterlerinize uymayan bir tarafı var.

benim aklıma özdilek avm'nin karşısında yapılan büyük studyo daireler geldi anlatımınız uygun. kiralık var mıdır bakmadım ama esparka yürüme mesafesinde, binalar geçen sene yapıldı, içi bakımlı ve lüks. bütün gece mekanlarıyla da yan yana neredeyse. eğer yoksa da saydıklarınızdan en mantıklısı yenibağlar, eskibağlar. yaşam kalitesi olarak batıkent sümer vişnelik daha iyi buralara göre tabi ama kopkop partiler verebileceğin evleri biraz arayıp tarayıp bulman lazım.

Hasan Polatkan Bulvarı tarafında site içerisinde bakımlı güzel evler mevcuttur. Kiraları da max 1.500 falandır. Hasan Polatkan Bulvarı tarafındaki semtler Büyükdere ve Sümer olarak geçiyor. Büyükdere tarafında Osmangazi Üniversitesi öğrencileri ağırlıklı olarak yaşıyor fakat yaşayan aileler de mevcut. Burada yaşayan aileler mecburen öğrencilerin varlığına alışmış durumda. Arada sırada bokunu çıkarmamak şartıyla partileyebilirsiniz gibi geldi.

Espark civarındaki işyerinize tek tramvayla yaklaşık 20 dakika gibi bir sürede gidebilirsiniz. Promil aşımı olan günlerde de Espark'tan Osmangazi Ünv tarafına taksiyle 15-20 tl civarı tutar.

Eskişehir rahat ya. Her türlü yaşarsın.

@ jonestown

Yok yahu, öyle kopkop partileme yaşlarım geçti benim:) Ama ara sıra gürültü vs. olunca da vıdı vıdı etmesin kimse istiyorum o kadar..

Gelen yorumlara bakılırsa öncelik sırası şu şekilde gibi sanki;

1) Yenibağlar
2) Sümer

Galiba bu 2 seöte yoğunlaşmam lazım..?

Yenibağlar'da park yeri sıkıntısı çekebilirsiniz bu arada

Ankara’da nerede yaşıyorsunuz diye sormuştum aslında.örneğin Ümitköy ya da çayyolunda yaşıyorsanız Osmangazi size hiç uzak gelmeyecektir.Bahçelievler tarafındaysanız Bağlar, Emek’teyseniz Vişnelik’i yadırgamazsınız.
Etimesgut’ta ikamet ediyorsanız Batıkent de olur pekala.
Benim önerim de Hasan Polatkan olacak.
Sevgiler.

bi kere espark çevresindeyse iş yeri, vasıta gerektirecek yerlere bulaşma derim, ki partilerim falan diyorsun, şehir merkezinden uzaklaşma.

doktorlar iş hanı dolu orayı geç, çok iç taraflar olmamak şartıyla yenibağlar/eskibağlar olabilir, adalar olabilir, manzara falan güzel bi çatı katı düşürürsen hoş olur.

ben şahsen şimdi eskişehirde yaşama durumum olsa adalarda bi yerlerde ev tutardım. (eski yenibağlarlı)

Adalar civarı olur, porsuğa bakan yer varsa en azından manzara birşeyler olur.

Eskişehirli geldi, çekilin! ^^

Batıkent: Diğer seçeneklere göre yeni bir yerleşim yeri. Geniş kaldırımlı, ferah, sakin bir mahalle. Pek çok site var. Fiyatları da abartılı değil. Merkeze biraz uzak kalır ancak dolmuş, tramvay, otobüs güzergahına yakın bir bölgesinden ev tutarsan o kadar da sorun yaşamazsın.

Sümer: Müstakil evler ve yeni binalar mevcut, sakin bir semt. Belki nezih de denebilir. Kendince bir dokusu var buranın da. Benim izlenimim; hem mahalle kültürünü yaşatıyor gibi hem de modern sevimli bir semt. Burada da dolmuş ve otobüsle ulaşım sağlayabilirsin.

Adalar: Espark'a yürüme mesafesi, merkezi. Özellikle bahar-yaz aylarında Adalar'da yürüyüş yapmak güzel olacaktır. Ulaşım sorunu yok. Belki zemin açısından biraz düşündürebilir, araştırmak lazım.

Özdilek avm yakınlarındaki siteler derim ben,hem yeni yapılar hem espark'a yürüme mesafesinde hem de sakin :)

veteriner.gov.ct.tr

www.google.com

Aslında raflar kütüphaneler kafasındaymış. Gerçekte yokmuş. Aynı bölümde olmalı.

s03e03

s03e03, "his last vow" 34:10'da falan başlıyor.

bir de 1.15.0 civarı var

programla ftp'ye bağlanıyorlar. filezilla ya da cuteftp kullanıyorlar. yani yazılan ya da satın alınan o kurulum dosyaları ftp'siz nasıl siteye yükleniyormuş merak ettim.

2009 öncesine kadar cpanelden yapıldığını duymadım teknolojinin gelişmesiyle bu da gerçekleştiyse bir şey diyemem.

belki hosting şirketinin kendi ftp applet'i falan varsa onu kastetmiş olabilirler.

valla ftp yi ben hergün kullanıyorum, arkadaşlarımla beraber.

büyük boyutlu dosya transfer etmenin başka bir yolu mu var sanki?

4 gb ye kadar dosya yolluyorum çeşitli yerlere

büyük projelerde gitten master'a commitleyip jenkins ile build falan alıyolar ama wordpress mordpress kullanan adam her türlü ftp kullanacak.

ha bunu söyleyen adam ftp'ye gülüp sftp'ye (ssh) gülmüyosa orasını bilemem.

sineklerin tanrısı
www.imdb.com

castaway on the moon.

kendisi kore filmidir. orjinal adı kimssi pyoryugi.

swiss army man

(bkz: swept away) vardı romantik komedi falan olması lazım pek hatırlamıyorum

bacon öyle ultra aromatik tat veren bişey değil bence zira çok ince

Lezzetli değil bizim damak tadımiza göre. Sen bilirsin

yuto, dana bacon çok güzel tat katıyor katlayarak 3-4 tane koyunca hamburger dibine. domuz baconın etkisi nasıl olur? bir de bunu yumurtayla birlikte falan yiyor yabancılar onlar lezzetli mi övdükleri kadar?

bacon'ın pek bir olayı yok, prosicutto crudo ye.
hamburgere bacon gider gerçi de, klasik dana döş hamburgere yakıştırmıyorum ben. crudo'lu soğuk sandviç güzel oluyor.

illa hamburgere koyacaksan jamon serrano öneririm.

hamburgerde çok sık kullanılır da lezzetten çok yağ ekliyor bence, gerek yok.

karamelize yapabilirsen muhteşem.
çok ince olduğu için kızartırken fazla kaçarsa aşırı kuru ve sert oluyor. az pişmiş hali ise ısırılması zor oluyor.

önerim:
ortadan kes, soğuk tavaya koy.yağ koyma. orta düşük ateşte pişirmeye başla. pişmeye başlar başlamaz çevirmeye başla. yamulmaya başlayınca diğer tarafına çevir ki sürekli yağa değsin. pişince al kağıt havluya koy yağını emsin.

İlk kez hamburgerin içinde yemiştim. Tabi ne olduğunu bilmiyorum.
Hamburger dediğimde kanuninin kavuğu gibiydi. En üste koymuşlar ben bir parça ısırdım ama bayıldım resmen tadına. Bence koyarsan güzel olur.

sttc, hocam yağ koyma dememiş miydiniz? yoksa kendi salacağı yağ üstünde mi çevirmekten bahsediyosunuz?

kendi baya yağ salacak.

sokak köşesi, kaldırım kenarı, apartman girişi ne bulursan.

mondeo çünkü geniş ve rahat

şahsi görüşlerimdir.
-sedan araç sevmediğim için (tarzım olmadığı için) 3'ü ve 4'ü direk geçiyorum.
-Seat leon bana hep sonradan görme arabası gibi gelmiştir, bence bir esprisi yok.o fiyata almazdım.
-5 yıla kalmaz normal vitesli araba kalmaz diye düşünüyorum.Eğer normal vites bir araç alacaksanız, performans içindir ve bu bir italyan olmalı.Dolayısıyla 6 da gitti.
-BMW ve WV arasında 3 yaş olmasına rağmen 1 serisi bir BMW'ye binmek bence golf'e binmekten kat be kat daha iyidir :)

Mondeo. D segmenti araçla C segmenti Hb araç kıyas kabul etmez.

İkinci el, parça zart zurt bilmem. Direkt kullanıcı deneyimi olarak yorumluyorum.

1.cisi için 1 serisi hiç bir zaman bmw olamadı. 170 beygir 1.6 çok deli yakar.
2.cisi golf ele ayağa düştü.
3.cüsü 1.5 160 beygir o kasaya için yeterli değil çok yakar. forda o kadar para verilmez.
4.cüsü 1.4 tsilere tüp takılmıyor. model yılı düşürüp daha iyi araçlar alınabilir.
5.cisi leon bineceğine golfe bin farkı yaşa.
6.cısı türkiye piyasası olmayan bir araç iç dizaynı çok kötü.

bu görüşler tamamen kendi görüşüm. bu altısı arasında kalsam bmw118i yi alırım.
ancak 100 bin sınırına yakın araç bakıyorsan. c180 2010 2014 kasalara bakabilirsin.
sıfır bakıcaksan volvo v40ta kampanya var 0ı 127bintl.

Yukaridaki arkadasla polemige girmemek icin zor tutuyorum kendimi sfsdsfsdzxg. Leon disinda hepsini eser miktarda kullandim, octavia dizeldi sadece. Mondeo diger butun fordlar gibi biraz kutuk bir arac fakat bu nasil bir underrated f/p canavari oldugu gercegini degistirmiyor. Daha once luks segment arac kullandiniz mi bilmiyorum ama bu hissi biraz daha sert olmak uzere fordda yasarsiniz, garanti ediyorum.

Digerleri arasindan tercih yapmak gerekirse icim cayir cayir alfa diye bagirmasina ragmen ben golf tercih ederdim. Baslica sebep alfanin kasa cikali yanilmiyorsam 7-8 yil oldu. Ufak makyajlar yapildi fakat arac eskidi. Yine de performans, yol tutus, sportiflik anlaminda digerlerini ezer gecer ama dedigim gibi, yili yeni, kendi eski maalesef. Golf ise turkiyede her turlu piyasasi olan, tavsan boku gibi akmayan kokmayan bir arac, ne LA OFF HASTAYİM SANA ARABAM OFFFFFF MUCKMUCK diye jantlarini opersiniz, ne de "nerden aldim seni" dersiniz. Bunlarin disinda audi a3 tavsiye edebilirim, kia ceed ve mazda 3lere bir goz atmanizi rica ederim.

@hailtothethief polemiğe gerek yok kendi görüşüm. ben o fiyatlara ya c180 yada e92 bmw320i alırım. ışıkta bunların hepsiyle yanyana dururum. hepsine abilik yaparım. he dersen ki ben f/p istiyorum o zaman git fluence bin:)

Üçüncüsü. Gözüm kapalı alırım.

Ispanya'da kisa sure yasadim. Erkeklerde de aynisi var. Dil, aksan bunu gerektiriyor. O sekilde alismislar. Ispanyolca konusunca cok anlasilmiyor, cunku dilin konusulma sekli oyle, Iber Ispanyolcasi kalin sesle konusuluyor ve genizden konusulan, bogaz kaslarini sikarak soylenen cok ses var. Yabanci dile gecince belli oluyor.

tam tersi benim gördüklerim hep tiz sesli konuşuyolardı burun tıkalı gibi

+1

Tanidiklarimin hpsinde catlamis kalin ses mevcut.

ahahah şuan farkettim kesinlikle müthiş bir tespit :)) Kalın sesliler

şarkı coverlarına bakarken denk geldim sonra bu duyuru aklıma geldi
www.youtube.com

koyunun eti keçiden çok daha tatlı ve yenilebilirdir. keçi eti hiç yedin mi ya da yiyen birini duydun mu? düşük bir ihtimal.

ayrıca koyunun bir bakıma küçük ve kısa süreli bir yün fabrikası görevi görmesinin de etkisi büyüktür diye düşünüyorum. keçinin yine yün konusunda da bir iddiası yok.

koyun keçiden daha pahalı bir hayvan, onun için birbiri ile kıyaslanıyor.

@no frost:
-koyun eti keçi etinden daha makbul değil,
-keçi etini bütün akdeniz bölgesi afiyetle yiyor
-keçinin yün konusunda iddiası yok mu? tiftik ne türü kuzum?

aslında daha verimsiz değil
keçi daha çok süt verir. keçiler dağ köylerinde tek alternatiftir koyunlar yarlardan uçar vb.
ama keçi etini ve sütünü herkes yemez içmez (insanlar koyun eti bile yiyemiyor) pazarı dardır, istisnai dağ köyleri /sarıkeçilli yörükler filan hariç olmak üzere anadolu koyunu keçiye üstün tutar.
a. çelebi denilen zatın konuyla ilgisini bilmiyorum muhtemelen ya saray çevresinden filandır bu adam ya da kadı madı birşeydir. bu özlü sözler onlardan türüyor hep.

@bab

evet söylediklerimin hepsini akıl yürütme yoluyla söyledim, yani araştırmadan. hepsinde yanılıyorum olabilirim :D

@ babil
-daha makbul değil diyemeyiz bence. menteşe'nin yörükleri ile antalyanın tahtacı türkmenleri keçi yetiştiriyor ve yiyor, eyvallah. eskiden akdeniz/egeye doğru olan sahil bölgesi zaten (turizm filan yokken)çok matah bir yer değilmiş- zengin olan da keçiden üretimden değil kaçaktan denizcilikten ticaretten zenginmiş. adanada muğlada insanlar sıtmadan kırılıyormuş (muğlada yaşıyorum, memleketim adana tarafına yakın). aydın gibi ova yerler tutuluyormuş. verimsiz sahillerin kız çocuklara verilip onlardan damatlara geçtiğini herkes bilir. dağlarda kaç yörük çadırı varsa olan keçi o kadar. onlar da kendi kendini çeviriyor-muş.dediğim gibi keçiyi koyuna yeğleyen yörükler zaten var. ama sınırlı. hatta mesela köyceğizin filan yörükleri bilmiyor bile.

ben kendim yörüğüm. keçiyi koyunu bilirim. bizde de keçi sütü katılmaz koyun sütüne çünkü yoğurdun kıvamını değiştirir. ya yoksa keser yeriz. yenmez değil. ama tarla, bağ ekim dikimi yapılan bölgelerde keçi yetiştirmek büyük sorun. koyun gibi uysal bir hayvan değil. ama sürüye keçi koyarlar çünkü başı o çeker :P akıllı hayvan -kendi çıkarları doğrultusunda.

tiftik keçi yünü evet. sorun şu ama: tiftik keçisi çok nazlı bir hayvan. yün koyunu olan (karaman gibi) türleri tüm iç anadoluda yetiştirirsin ama öyle tiftik keçisini aldım kafama göre yetiştirdim olmuyor. ayrıca o dağda tepede hop hop zıplayan hayvanda öyle kilo kilo yün filan kalmıyor. yolunuyor. bizim keçilerimiz tiftik değil (her yerde olmuyor dediğim gibi) ama şöyle anlatayım: koyun yünüyle halı dokursun, kazak örersin. keçi yünüyle ancak çorap.

mersinden daha doğuda olan kesimi bilmiyorum. birebir görmedim yani. adıyaman hatay filan. bilen anlatsın.

herhangi bi konuda iyi/olması gerektiği gibi standartlarda/işinin ehli/iyi insan veya şeylerin olmadığı yer ve durumlarda vasat/kötü alternatiflerinin baş üstünde tutulması mevzuuna deniyor diye biliyorum. daha çok kişiler için kullanılıyor.

hayvancılık ile bi ilgisi var mı bilmiyorum lafın.

Sakın para vermeyin. Tanıdığım usta!! yok. uyarmak için yazdım sadece.

Sakın peşin para vermeyin.

Evet evet. Hayatta peşin para vermem ben de zaten :)

www.sahibinden.com

aynı şekilde armut.com'a da bakabilirsiniz referanslara göre

Oralarda referans olsa da çakal dolu ya. Bir kaç kişiyle görüştük ama iş yapılacak gibi değil yani.

İş yapılmadan para asla vermeyin, en kötü ihtimal yaptıkça hakediş şeklinde verin. En doğrusu işi bitir paranı al mantığıdır.

airbnb?

@elo

oraya da bakiyoruz, buraya da. uygun olani bulmaya calisacagiz, tesekkurler.

www.eskisehir.net

belki faydası olur

Paket yapmak zorunda değilsiniz ki. İçine 3 ayda bir 10 lira yükleyin yeter. Telsiz kullanım ücreti kesiyor bildiğim kadarıyla.

Paket yapma zorunluluğu yok.

kullanacaksan paket en mantıklısı da, öbür türlü 6 ayda bir para yüklemen yeterli, herhangi bi pakete kayıt olmak zorunda değilsin.

paket ancak hattında yeterli para varsa yenileniyor. para yoksa yenilenmiyor. yani paket var, ama taahhüt yok.

10 tl yüklersen 6 ay açık kalıyor, onda bir sıkıntı yok zaten.

Müsteri hizmetlerine "Ben yurtdisina yerlesecegim icin Faturasiz hatta gecmek istiyorum!" dersen onlar cok uygun seyler önerebiliyorlar. Benim Faturali'da kaldi numaram ama 6 ayda bir 8 TL mi ne faturasi oluyor.

lenovo p2 var 5000 mah olan. ama diğer özelliklerini bilmiyorum.

lg q6.

Xiaomi mi max2

mi max

zenfone 4 max (1500 lira). pili çok gidiyor, ekranı büyük, kamerası vasat şeklinde özetleyebilirim.

yarın a101 de xiamo red satıalcak 900 tl . iyidir

Teşekkürler ama sebeplerini de belirtirseniz sevinirim.

kadiköy barlar sokağı girişindeki reks büfeyi seviyorum ben

kızıltoprak lider kokorecinki güzeldi geçen yediğimizde.

edit:
meşhurmuş zaten
(bkz: lider kokoreç)

Reks +1

İzmir usulünü fena yapmıyorlar.

ünalan durmuş usta. domates biber yok. sadece et ekmek baharat.

Reks +1

Çengelköy'de "Tarihi Çengelköy Kokoreççisi" var. Aslında tarihi falan değil ama özellikle İzmir kokoreçi çok güzel yapıyorlar. Bir dönem sürekli oradaydık. Tavsiye ederim.

Ünalan durmuş usta +1
Burada yiyen bi daha kokuşmuş kart kokoreçi domates biber ve baharatla çakmaya çalışan dandik yerlerde yiyemez.

ne kadıköy ne üsküdar'da; hatta fiyatlar da uçuk. ama kokoreç'in içine gerçek uykuluk koyan ve işinin ehli yer istiyorsanız:

(bkz: ozzie's kokoreç)

ozzie rezervasyonsuz servis yapmıyor yalnız, oraya gidecekseniz rezervasyon yaptırman lazım; görünce ekleyeyim dedim. ha, değer mi, kesinlikle.

kokoretto fena değil diye duydum kadıköy'de.

eski iş yerimde olsam, gel ben yapıcam derdim. şimdi de "git orda ye" diyemiyorum.

bostancı sahilde 12 tlydi. ama dediğim gibi, tavsiye etmek istemiyorum. ben olsam başında, ederdim :P

Közde çeviren bir yerde yiyin, Mercan, Lider, Şampiyon gibi yerler donmuş kokoreç dağından sacın üstüne biraz atıp onu veriyorlar. Güzel olmuyor. Çengelköy'dekiler iyidir.

Çengelköy'de Paşa kokoreç var. ayrıca sakatat çorbaları da meşhurdur.

güzel kokoreç için yol çekmek lazım. eminönü kral kokoreç favorimdir^^

Turkiye fiyatini bilmiyorum ama TopShop'in basic tshirt'leri oldukca iyi. H&M'e de bakabilirsiniz eger TopShop'ta bulamazsaniz.

Fabrika'dan aldığım tişörtleri çok beğendim ben, oraya da bakabilirsin.

Mavinin outlet mağazasını bul. 2si 30 ya da 2si 40 lira oluyor

Maltepe pazarı 7.5 TL tanesi her 6 ay da bir 24 tane alırım

Levis Kaliteli

geçen çetinkayadan aldım, genelde basicler kısa diye rahatsız olurdum, bu nispeten uzun rahat giyiyorum.

lpg yanınca çıkan ısı, benzin yanınca çıkan ısıya göre daha yüksek. o nedenle lpg araca uzun vadede zarar veriyormuş.

1- Lpg takınca aracın ömrü LPG'siz haline kıyasla kısalır fakat bu uzun süre sonra gerçekleşir. Yani bir anda olmaz. Atıyorum sıfır araç alıp LPG taktık. Normalde bu araç lpgsiz 500 bin km üstüne çıkacaksa, LPG li araç 350 bin km civarı motor bakımı isteyebilir. Ama bu verdiğim kmler her araç için ve her kullanıcı için aynı değildir. Performans konusunda ise benim gözlemim LPG de kullanınca araç %10-%15 civarı performanstan düşüyor. Aracı trafikte yarış için kullanmayacaksanız günlük kullanımda performans konusunu kafanıza takmayın.
2-Hem benzin hem lpgli araçlarda, araç ilk çalıştırmada (sıralı sistem lpg) benzinle çalışır. Aracın motoru 35 C dereceyi geçince (ayara göre değişir bu sıcaklık) lpg ye otomatik olarak geçiş yapar. Şehir içi dışı fark etmez aracı nasıl kullanmak istiyorsan bir tuşa basarak ya benzinde ya da lpgde kullanırsın.
Günde 100 km az değil. Benzinli araç ekonomik anlamda sıkıntı çıkarabilir. Bu sebeple ya dizel ya da Lpg+benzinli tavsiye ederim. Lpg+Benzinli araç alıp sürekli benzin modunda kullanmanız bir sorun çıkarmaz. Tek çıkaracak olduğu sorun cebinizden daha az para ödemek varken daha fazla para ödemektir.
Aracın ömrünü LPG den önce zamanında yapmış olduğunuz periyodik ve ağır bakımlar etkiler.

1- araç uyumlu ise, yemiyor. atmosferik motorlu Hyundai accent, Toyota corolla, 1.6Vti motorlu Pejo-citröen modelleri, 1.6 motor Reno gurubu bunlara örnek. ama örneklerin başında elbette honda civic geliyor. Uyumsuz motora takarsan rübap yanması gibi sorunlar ile karşılaşıyorsun.

2- zaten lig ilave olarak takılıyor, benzini iptal etmek söz konusu değil. araba bazen lpg, bazen benzin ile çalışıyor. bunun optimumunu ayarlayan parçanın adı lig beyni.

günde 50 kilometre bile yapacaksanız, lpg tercih edin. binlerce taksici yanılıyor olamaz.