(bkz: n11.com rezaleti)

bu tarz yerlede urun sana ulastiktan sonra sen onay verirsen para saticiya aktariliyor. yani korkulacak bir sey yok. aldigin urun orijinal degilse ve bu sekilde vaadedildiyse urun sana ulastiginda inceler bakarsin onay vermezsin ve iade edersin. n11 parani sana yatirir

n11 satıcının yanındadır

Best of Science :p

ay bilemedim ya aslında böyle şeyleri çok severim.

beynibesle.tv

DAFSEN

Sen mi olacaksın videoların merkezinde? Eğer sen olacaksan "Xx ile bilime doğru" olabilir. "Nihat Hatipoğlu ile hakka doğru" gibi.

@gunde 3 litre kola icen adam

hayır, kendimi ön planda tutmak istemiyorum.
kanal ön planda olsun isterim.

daha neler

aman tanrım didim

akla takılanlar

bilimin geldiği son nokta

isviçreli bilim adamı

kanzuğun gerçek adını hatırlayamadım meriç mi neydi. neyse google'a yaz twitter hesabında mail adresi vardı onun. oradan mail atmayı dene.
aynı zamanda iletişime de yaz.

bir tuhaflar. 2 hesabım vardı, 1 tanesi içerisinde oldukça 'sakıncalı' entry içermesine rağmen varlığını sürdürürken (hani uçsa neden diye sormam :D) ama diğer hesabım bir gece ansızın uçuruldu. neden; çöp entry. gerçek neden ulusalcılık

tek bir çöp entrym yok. neredeyse 10 yıllık yazarım, bir takım ekşi klonlarına format yazdım/ düzenledim ancak ekşi'de çöp entry'den uçtum :D hani o beni uçurandan muhtemelen daha eski ve deneyimliyimdir. ancak kızmadım (bunda başka hesabımın olması da etkili olabilir ancak) gerçekten bu uçurulmalar bir işe yarayacaksa uçursunlar. elimizzden bir şey gelmiyor, umarım göz korkutur hiç olmazsa.

edit: hatırladım adını; başak purut :)

buradan mail atabilirsin;
about.me

bu facebook hesabı, pm'den yürürsün ;)
www.facebook.com

bu da iş yeri adresi (ne işe yarayacaksa);
www.facebook.com

bu da sözlüğün telefon numarası. daha önce aramadım ama işine yarar mı bilmiyorum. geçmiş olsun.

0212 284 seksendört otuzdokuz

boşuna yorma kendini.

bence mantıksız ama kişiden kişiye değişir. kimisi başkasının kullandığı arabaya binmek istemez haklıdır da bişey diyemem.

ayrıca suzuki swift

ayrıca edit: palio, albea, dacia logan ve citroen c3 belki 206...

sıfırı ucuza almak ancak engellilerin yararlanabildiği ötv indirimi ile olur. yine de dizel arabalar o fiyatlara inmez.

güzel bi araba bulursan temiz yani 0 almaya gerek yok. ama piyasada %95 yalancı olduğu için arabanın bildiği kronik sorunu olmasına rağmen sorun yok diyo. adam kaza yapmış belli değişen var hala kabul etmiyo. ama düzgün bişey bulursan alınır. türkiyede 50-60 bine alacağın 0 bi araba seri üretim konserve kutusudur zaten net. iyi kalite ve güvenlik arıyorsan 120-130 binleri rahat rahat vermen lazım.

neyse şimdi bi toyotanın meşhur bi kasası varmış onu çok tavsiye ediyorlar. sonra volvo s40 ı baya tavsiye ediyorlar. bitsubishi carismalar var onlara da binenler hep memnun. geçen otomatik benzinli bi pejo görmüştüm 22500tl ye. bayan kullanmış mesela araba çok temizdi. işe gitmek için almış ama servisi varmış artık satıyorlardı. param olsa on alırdım mesela. ama ilanı bulamadım şu anda.

sana bi tavsiye de otomatik araba al ve lpg taktıracaksan lpg takılmamış bi araç al kendin taktır. lpg yi de benzinli araca taktırırsan daha iyi oluyor sanırım herkes öyle yapıyor genelde. 2. el araçlarda en çok sorun çıkaran şeylerden biri de dandirik lpg ler. marka lpg bile olsa takan usta dandik iş yaptıysa olmuyor. bi de adam gibi macunu filan çekilmediyse kaporta da çürüyor. bence aracı al adam gibi bi ustaya kendin taktır. zaten yeni lpg ler çok gelişti eskilere göre daha iyi.

Ederinden ucuza Sıfır araba bulabilirsem uzun vadede 38bin civarına çıkabilirim

Ama ilk hedefim 23-26 bin civarı güzel birşey bulabilmek

ederinden ucuz işi nasıl oluyo bilemiyorum. kazası filan yoksa piyasanın altına kimse kolay kolay satmaz. icradan satılığa çıkanlar vardır ama onun da mafyası var diyolar. karışık işler. yasal olmayan bi durumlar varsa onu bilmiyorum. öyle bi açık varsa bana da haber et. ünlülerin jipleri yarı fiyatına aldığını görüyoruz zaten de nasıl yapıyolar onu bilmiyorum :)

Ederinden ucuza derken anlatmak istediğim şey, liste fiyatı üzerinden yüzde 8-10 indirimli alabilme şansı var mıdır ?

ailede engelli varsa evet. yoksa hayır.

Geçmiş olsun Türkiye piyasasında en araba bulunamayacak para aralığı. 20-30 arası araba resmen yok, olanlarda ya şişirilmiş fiyat yada araba temiz değil

23-26 bin arasında 2008 değilde daha düşük modellerde clio dizelleri bulabilirsin belki. Bir arkadaşım 2001 model clio dizel bulmuştu temiz, ama km 150-170 bin civarıyla 20 bine aldı.

Bayileri bir yoklamak lazım, en baz donanım sıfır araçların benzinli modellerini belki 38-40'a alabilirsiniz. Bunda da seat ibiza'nın fiyatı diğerlerine nazaran daha uygun oluyor.

Saat yönünün tersine.

ben sallamiyorum. prensip meselesi

olm daha lezzetli olması için.

Tilililili diye

sallanmaz

@hersheys sandalyeden düşürdün flkdfkskldfmskl

Ben bardağın dibine yatay şekilde yatırıyorum yüksekliği çok olmasın diye. Tamamı suyun içinde kalacak şekilde soğuk-oda sıcaklığında su koyuyorum. Bardağın 10-11'de biri falan en fazla. İçine şekeri de atıyorum. Biraz bekledikten sonra kaynar suyu döküyorum.

Çayı demlerken de bu olayı uyguluyorum aslında. Sallamada da böyle oluyo.

internette "tea bagging" diye aratabilirsiniz.

Prensip olarak demlik poşet sallarım. Büyükçe bi bardağa. Önce poşeti atınca daha fazla dem daha çabuk çıkıyo. Tam tersinde de acılıüı önlemiş oluyosun. Doğuş earl grey demlik poşet sporluyum.

en.wikipedia.org
bu gibi

S serisi W116.

w126 değil bu, w116 olması lazım.

@arnold w116 sanırım. cekilmis gayfenin dediği gibi.

bu da zaten w116'nın ön konsol resmi.

www.google.com

manda kasa mı, balina kasa mı onlardan biriydi galiba.

ön kısmı 280 SEL e benziyor

Yok, ben de editledim zaten far detayına bakınca.

@braveheart manda kasa

75 modelmiş

çift yönlü klima mı o :S

@okuyucu arabada klima olduğundan şüpheliyim çift klima imkansız bişey 1975'de :D
edit: klima varmış fazla küçümsemişiz

Bunun bir sonraki kasası (81 model w126 olan) SRS Airbag'in ilk kullanıldığı arabadır.
70lerin arabası da olsa sonuçta o bir S-Klasse :)

Ulaşabildiğin zaman ara 800 liraysa mesela "Satmaktan vazgeçtiniz sanırım çok acil ihtiyacım var o telefona, 800 değil 900 verebilirim hemen alabilirsem." de. Aynısını yap. Ama görebileceğin bir şekilde otur.

@gunde.., yiyeceğini sanmıyorum bunu

bence güzel fikir kolacının fikri. denemeye değer. olmadı tabii ki eskort sitelerine ver.

Ustune pahali bi mekanda bulusma teklif et hesapta gecsin ibneye. Hehehe.

Nasıl geçecek bu öfke :((

kola icen adami biraz degistirelim. madem numarayi yemez sende baska bi numaradan baskasina arattir. bulusma ayarla. bulustugunuz yerde arkasindan omzuna vur dondugu anda tokati carp bidaha insanlari aptal yerine koyma senin ananisikerim de sonrada topuklari gote vurarak yardir

şöyle teselli et kendini. böyle bir herifle birde farklı şehirlerde yaşayıp fiyatını ödeyip telefonunu alamasaydın. belki güven nedeniyle görüşmek istedin ama aradığın telefon farklı bir şehirde olabilirdi ve bu yavşak o kişi olabilirdi.

bu sahibinden'i kullanan aklı başında bir adam görmedim zaten.geçmiş olsun dude.

bir buluşma daha ayarla

gitme

Kısasa kısas

benzer bir gavatla aynı olayı yaşamıştım. kadıköy boğa da 6 da buluşmak için söz aldım. 6 olmadan bir kaç dakika önce aradım. geliyorum dedi. 15 dakika sonra gelmeyince yine aradım 'uzaktan geliyorum benzin aldım fiyatı 100 değilde 110 yapalım (!!!!?) ' dedi. 'istemiyorum kardeşim, boşuna benzin yakma' dedim kapattım. bindim otobüse eve döndüm tam kapının önünde aradı. 'yarın gel normal fiyattan vereyim' deyince salterler attı, sovdum kapattım. kıssadan hisse: ugrasmana değmez rahatsız bol.

Bir bulusma ayarla yine, biraz gecik, mesaj at geciktim yarim saate oradayim diye, sonra tekrar mesaj at geliyorum sarjim cok az diye, sonra hic gitme numarayi da engelle.

1 ay önce saat ilanı koydum. ustam benim bu saate çok ihtiyacım var(nasıl oluyorsa?) dedi, bir kolaylık yap dedi. dedim saat sıfır, mağazada 700 lira. ben 500 istiyorum. sen çok istiyorsun en son 470 olsun dedim. zorla 450 ye ikna etti. tamam dedim. ertesi gün oldu, almaya gelmedi. mesaj attım sallamadı. bir sonraki gün kibarca mesaj attım. almayacaksan soran var geri çevirmeyeyim bari dedim. ben para ayarlayamadım sen soranı çevirme dedi. ama muhakkak ayarlayıp o saati alıcam dedi. ama sen de biraz indirim yap 450 den aşağı inmiyorsun dedi. tövbe estafurullah dedim cevap yazmadım. ertesi gün başka birisiyle daha görüştüm. bu mesaj atmış, ustam ben 250 ayarladım geliyorum almaya demiş. ben de "sana satacak saatim yok" yazıp mesaj attım, engelledim. bu pişkin pişkin akşam aradı beni. abi neden engelledin dedi, sence? dedim. saat sıfırdı dimi dedi hiçbir şey olmamış gibi. kardeşim ne istiyorsun sattım saati dedim (o gün 500 e satıldı hakikaten de) abi nası insanlarsınız söz verdin neden tutmadın dedi. yaa bi sktir git düş yakamdan savcılığa şikayet dilekçesi veriyorum yarın bu numaradan dedim. dediğim an telini kapattı. geri aradım pili sökmüş sanırım çalmadı bile.
ruh hastası çok kardeşim. sıkma canını.

abi dua et parani kaptirmamışsın başlıkta güzel öneriler verilmiş fakat benim tavsiyem hiç bulaşma boşver, bu devirde arızalı adam çok.

Adamın telefonu hala kapalı. Öldü herhalde, bıraktım peşini.

ankara şubesindeyim. istersen yazayım ?

Tabii ki

Somut ne yapılacağıdı pardon?

cevap: olay birlik olmak.

editleyeceğim.

edit: şöyle birşey yazılmıştı ; www.eksiduyuru.com

olayın birlik olmakla alakası yok. daha devlet kendi ölen askerine sahip çıkamıyor burada birlik olmaktan bahsediyoruz. sokaktan korna çalıp geçenlerden dolayı milliyetçi duygusu kabaran, şimdi birlik olma zamanıdır diyen var mıdır bilmem. burada turlarken harcadığın benzin parasını git şehit ailelerine gönderde bi faydan dokunsun en azından.

ayrıca;

(bkz: #54650161 )

Kesinlikle! Bu kisiler neden silahlaniyor ya da isyan ediyor diye dusunecegimize korna caliyoruz. Kornayi duyan bir terorist korkup geri mi cekilecek. 1993'te ben hatirliyorum teror saldirilari oluyordu. Simdi kac kisi hatirliyor onlari?

Gaza gelip Diyarbakir otobusunu taslamak, yayinevini yakmaya calismak mi baris getirecek!

bir çeşit tepki işte. hiçbir şeyi değiştireceği yok, bunu korna çalanlar da biliyordur sanırım. düşündüğün zaman evet saçma ve gereksiz ama ne bileyim, topluluk halinde bir protesto işte neticede. terör konusunda vatandaşın elini taşın altına koyup yapabileceği şeyler sanırım sınırlıdır. somut olarak ne yapılabilir ki?

sokağa çıkıp mal mal kürt diye ona buna saldıran dangalakları desteklemiyorum ama şu "onları anlamalıyız" geyiğinden de sıkıldım ya. ortada anlaşılacak bir şey yok. teröristlerin başı ezilmelidir. bu kadar basit. bunu da halkın yapmaya kalkması facia olur. bence o yüzden sağı solu yakmak yerine korna çalıp en azından hükümet üzerinde baskı oluşturmaya çalışsınlar, daha iyi.

toplasmak yasaklanmamis miydi yanlis mi hatirliyorum?
korna calanlari demiyorum, bina yakip yuruyenleri diyorum.

Bordo kornalılar. Eve gidince de Facebook'tan askerli ve Türk bayraklı paylaşımlar yapacaklar. Fakat en azından dükkan falan yakıp linç girişiminde bulunmuyorlar, o da bir şey.

insanlar ne yapabileceklerini bilmiyorlar protesto etmek istiyorlar, bireysel olarak bakıldığında belki anlamsız olabilir ama yönlendirilmeye açıklar, eğer bir işe yaramasını istiyorsan ve daha geniş bir açıdan görebiliyorsan insanları yönlendir; bir şey yapmamaya devam eden veya elinden bir şey gelmediğini düşünenlerin de bir farkı yok kanımca. daha samimi ya da daha yapmacık olmanın bir önemi olduğunu ve bir fark yarattığını düşünmüyorum.

Bir teroristin basini ezersin yerine yeni bir bas cikar. Onemli olan milliyet uzerinden dusmanligi engellemektir. Ama Kurtler de...diye baslayan cumlelerle hicbir halki asagilamamaktir. Hatta tum Kurtleri ya da baska bir milleti onlar da hep soyle hep boyle diye genellememektir. Iste halkin yapmasi gerekenler bunlar sevgili troll'ler.

Acemi, sacmalama istersen. Ben molotof atsin mi dedim? Bana açıklamasini yap korna çalmak ne ise yariyor? Sehidini çok dusunuyorsan aktif bir seyler yaparsin. Devlet gazisine sahip çıkmıyor mesela, bunun icin imza kampanyası duzenlersin. Sehit çocukları icin bir seyler yaparsın. Bu da bir tepkidir. Olaylarin ic yuzunu iyice anlar, arastiririrsin.

Kendini gelistirirsin, insanlarin daha iyi egitilmesi icin caba harcarsin. Her seyin basi egitim sonuçta.

Ha sen bu tarz seylerden anlar misin bilmem zira duyuruda insanlara cemkirmekle olmuyor bu isler.

fraise, güzel diyorsun da türkiye'de olacak iş mi şimdi bu sen söyle. bu söylediklerinin gerçekleştirilebilmesi için bir çeşit devrim falan lazım. kürt diye mhp'li döven ülkücülere 16 şehit verilmişken "olayın iç yüzünü anlayalım, şehit ailelerine destek olalım" diyemezsin ki. herkes anladığı dilden konuşur, aynı şekilde herkese anladığı dilden konuşulmalıdır ki uzun vadede yol alınabilsin. söylediğin şeyler yapılabiliyor olsa şu an zaten bu duyuru ve tüm bu olaylar olmazdı. seninkisi çok masumane ve pratikte faydasız bir yaklaşım bana kalırsa.

dediğim gibi korna çalınmasını çok da mantıklı bulmuyorum, şahsen bu tip bir protestoya katılmam ama insanlar bir şekilde tepkisini göstermek istiyor işte. ülkenin dört bir yanında birileri yürüyor, birileri korna çalıyor, birileri birbirini dövüyor... göstermek istiyor insanlar öfkeli olduğunu.

@der meister o kadar sakin yazılır mı allah aşkına :) sonuna kadar katılıyorum.

@acemi korna çalmak ne işe yarıyor söyler misin? tepki çekiyorsun. tepki çektin diyelim. sonucu ne olacak? bu yaptıklarının hiç bir faydası yok. en azından mantıklı hareket etmek lazım. bana mantıklı hareket nedir diye sorarsan, onu da hiç bilmiyorum.

Ben safa gore değil, usluba gore tik veriyorum. Soruyu da bana saldirman icin sormadim. Az biraz yazdiklarimi okusan benim safimi da anlarsin da algilamani kapatmissin bence komple.

@acemi pekala bende sana polisinin ne olduğunu göstereyim.

www.youtube.com

''bütün polisler böyle gerizekalı hepsi aptal'' desem sence yaptığım hareket mantıklı mı olur?

efenim toplanmak ve tepki göstermek güzel beni de gururlandırıyor fakat yapılan yürüyüşlere katılan tiplere baktığımda android beyinli bir neslin yürüyüşünden öte birşey göremiyorum... sadece bunlar da yok ...şikayet etmesini bilmeyen hak aramasını bilmeyen koyun gibi insanlar da var içlerinde .. çok azınlıklık bir kesim var cidden adam gibi olanları yorumlayan
ha neden insanlar sokağa dökülüyor söyleyeyim endimce : elinden bişey gelemeyen değil yapabileceği halde harekete geçme yorumlama ve eyleme dökme becerisinde olmayan insanların biraz yürüyüp bağırıp vicdanlarını susturmaya çalışmasından başka hiçbir şey değil...

not: allah aşkına 100 tane 70 tane it etkisiz hale getirildi deniyor ama ortada somut ne bir resim ne bir video vb basında bişey yok .. doksanlardan kalma youtube videolarıyla avunuyoruz hala örneğin bu sorgulanabilir...

Bok beyinliler


Futbol maçı kazansa, sokağa çıkıp korna çalar
Düğün yapsa gelin almaya gider sokağa çıkar korna çalar
Şehit olmuş cenaze var sokağa çıkıp korna çalıyor

bir erkek olarak benimde tiksindiğim durum. günlük hayatta bile okadar fazla ayrımcı sözcük-cümle kullanıyoruz ki ben bile farketmiyorum. (amınakoyim, yarram, karı gibi ağlama vs.)

Bu ülke için dayatılan belli başlı toplumsal cinsiyet rolleri ve yani tipik türk erkeği, tipik Türk kadını hani Kezban dedikleri. Bunlar belli stereotipler ve genellenebilir kendi için ufak nüanslar taşısalar da. Çünkü belli bir çevre, kültür ve yetiştirme tarzlarının ürünü. Genel olarak toplumdan bağımsız erkek doğası ve kadın doğası denen bir şey de var. Ama örneğin herkes tipik Türk erkeği ya da kadını olmak zorunda değil, kendini hayata bakış açısını ve dimağını ufku geliştirmiş çok insan var cinsiyetten bağımsız olarak. Bazen genellemek gerekir zira bazı şeyleri anlatmayı kolaylaştırır.

kadınlar genelde böyle genellemelere ifrit olur,
erkekler böyle genellem

bence sen de haklısın.

Elbette ayrıntıları kaçırmamak, istisnaları gözardı etmemek lazım, ancak genellemelerde ilke olarak bir mahsur görmüyorum. Her birimiz milyonlarca yıllık evrimin ürünleri olan biyolojik varlıklarız. İhtiyaçların ve önceliklerin de cinsiyete göre şekillenmesinde de şaşılacak bir şey yok. Bahsettiğiniz roller de doğrudan bu biyolojik farkların sonucu olarak ortaya çıkmış roller. Kültürden, tarihten, coğrafi şartlardan ve sosyopolitik yapıdan bağımsız olarak dünyanın her yerinde ve tarihin her döneminde bu roller aynı şekilde belirlendiyse demek ki temellerinde güncel şartlardan bağımsız sağlam sebepler var. İnkarla, zorlamayla, indoktrinasyonla da bunu kökten değiştiremezsiniz. Gerçekler istediğimiz gibi değil diye de gerçekleri inkar edemeyiz. Erkeklerin önceliği seks, kadınlarınki bağlılık. Hoşunuza gitse de gitmese de bu böyle.

İnsan hakları temelinde bir ayrım yapılmıyorsa eğer kadın ve erkeğin tabiatı dünyaya bakışı hayatı yorumlama şekli birbirinden çok farklı. O nedenle bir konuyu iki ayrı cinsiyetin bakışına göre yorumlamada ben bir hata görmüyorum. Bu kadar duyarlı olmak da biraz kezbanlık oluyor.

Ne kadınlar var erkek gibi ne erkekler var kadın gibi. Her birey kendi doğrularıyla yaşar. Aradaki fark fizyolojik ve psikolojik durum.

Alış verişe bayılan kadın da var alışverişten zerre zevk almayan da. Alış veriş yapmasa ölecek hastalığı olan erkek de.

Genellemelere inanmam.

e kadınlar öyledir erkekler böyledir ama yalan mı?

ben duyuru'dan baska yerda karsilasmiyorum. duyuru'nun en sacma taraflarindan biri de bence bu.

Ben sana hak veriyorum ve ifrit oluyorum "Erkek dediğin" veya "Kadın dediğin" ile başlayan cümlelere. Ortak noktalarımız elbette ki vardır, hatta genel olarak Kezban ve Kamil'likten kaçmanın bu coğrafya için imkansız olduğunu da düşünüyorum. Her şeye rağmen herkes kocaman ve apayrı bir dünya. Yine de "Erkekler genellikle şöyledir" ile "Erkekler şöyledir" arasında da kapkalın, kepkeskin fark olduğuna inanıyorum. Çoğunluğa uyan kabak gibi şeyler olsa da, herkese atfetmek haksızlık olur.

ifrit olmak güzel ve evet "bütün genellemeler yanlıştır, bu dahil" :D

ama hayatta genellemelerden kaçabileceğimizi sanmıyorum, ilk izlenim genelde ön yargılar ve genellemeler üzerine değil mi? Bilmemne üniversitesi mezunusun, o zaman şöylesin, Türksün, o zaman kesin böylesindir. Müslümansın ya da ateistsin, hmm kesin şöylesin. Birisi seni/bizi cidden tanıyana kadar bu tür ön yargılara hep maruz kalacağız bence. İş görüşmesi mi olur flört aşamasında mı olur artık bilemem. Ha kadın erkek olayına cevap vereyim, yine dediğime geliyor. Mesela iş görüşmesine gitsen "erkek işi" olarak görülen bişey olsa(bak yine toplumun yargılarından kaçamadın) seni direkt eleyebilirler "kadın" olduğun için. Ama senin o işi çok iyi yaptığını bilseler seni tanısalar bu görüşü elimine edersin.

ve aslında herkes bu şekilde değişiyor bence. "erkek adamsın ne korkucan" dedikleri için belki yapmak istemediği bişeyi yapmak zorunda kalıyor birileri, "kadınsın evine bakacaksın" dedikleri için çocuk yapıp evde oturan vardır istememesine rağmen. Ne kadar özgür eğitimli olursan ol yetiştiğin kodlardan kaçamayabiliyorsun evet. Bence belli rolleri, özellikle ilk roller anne-babayı kesinlikle taklit ediyoruz.

sana o kadar çok katılıyorum ki anlatamam. farkında olmadan öyle bi alışmışız ki bu tarz söylemlere günlük ilişkilerimizi bile karşımızdakinin cinsiyetinin getirdiği genel kabuller üzerinden yürütüyoruz. ben bu konuda kendimi yontmaya çalışanlardanım. bir insanın tabiki cinsiyeti toplumsal rolünü ve davranışını etkiler ama bizim dikkat etmemiz gereken nokta sanırım olumlu veya olumsuz eleştirirken cinsiyetçiliğe kaçmadan olağanca insani yönünü ortaya çıkaran bir yaklaşım sergilemek.

kadınlar, erkekler var. bir de Kezbanlar var. bir de bilgisayar başında herkesi ölçüp biçen, bir etiket yapıştıran üstün insanlar var.

Kezbanatör diyebiliriz onlara mesela :)

O basliklari ve yukaridaki cinsiyetci soylemleri yazanlar genelde ergenler. Universitenin basindalar gercek anlamda sevgilileri olmamis. Etrafta ergen efsaneleri donuyor: Kadinlar sunun yapilmasindan cok zevk alir, kadinlar sunu yapan erkekleri cok seviyormus... bizim saflar da yok biyolojiymis yok bilmem neymis her duyduklarina inaniyorlar.

Kadınlar ve erkekler hakkında kaba hatlı genellemeler insanlık tarihi boyunca yaşanan tecrübenin sonucu. Sen bu genellemelere uymuyor olabilirsin ama bunlar adı üstünde genelleme. Gökten zembille inmediler.

www.youtube.com

@yamuklu sucurta link açılmıyor.

pardon. kısa bi halini buldum şurada. uzun halini bulursam editlerim.

www.youtube.com

edit:vid.me

bir kere yaptı, ikinci kez de yapar.

belli olmaz kişiden kişiye değişir. belki pişmanlık duyar kendinden tiksinir yaptığından dolayı bir daha aklının ucundan geçirmez. belli mi olur?

sonuçlarına katlanmak zorunda kalmamışsa yapar. aldatınca bir şey olmadığını keşfetmiştir çünkü.

Bir kere yapanın ikinciyi yapmaması için hiçbir neden yok. Önemli olan ilkini yapmamak. Sonrakiler sadece istatistik.

aldatan bi kişiye asla tekrar güvenemem.

aldatmak diğer eylemlerden çok farklı bence. aldatmadan sonra "pişmanlık, bir daha yapmamcılık, dersimi aldımcılık" tarzı söylemler çok aptalca geliyor. aldatmak geri dönüşü olmayan bir şeydir. (erkeğim)

angelus +1
ben "aldatmayi" bir karakter ozelligi olarak goruyorum.
kisaca evet bir kere yapan bir daha yapar.

aldatma karakter özelliği +1

onun dışında aldattım sustu yine beni kabul etti yine kabul eder diye daha özgüvenli bir şekilde aldatma ihtimali çok yüksek.

bir kere yapanın ikinciyi yapması için de hiçbir neden yok.

bu soruya cevap verilemeyecek. bu, kişinin başkalarına danışamayacağı bir konu. o kişi hakkında yorumu ancak sen verebilirsin. buradaki herkes aldatır der, ne diyecek başka.

dili ve kalbi yanmışsa, ve fakat sonrasında gerçekten hayır demişse aldatmayabilir. ben diğer arkadaşlar gibi kesin aldatır demeyeceğim o yüzden.

bir kez aldatan bir daha aldatır diye bir kaide yok.

böyle konularda genelleme yapmak da yanlış.

çok klasik olacak ama aldatmayı sadece sevişmek öpüşmek olarak düşünmüyorum. başkasına bakılması flört etmesi güzel vakit geçirmesi de aldatmadır. tekrar yapar mı bilemem. her insan ayrı bir dünya çünkü. aldatır diyen de aldatmıştır birini diye düşünürüm.

hehe bayılıyorum bu duyurulara, ben de linç edeyim:

(bkz: once a cheater always a cheater)

bu aldatma periyodu kişiden kişiye değişkenlik gösterir hadi en aşık olduğunda en fazla 3 sene filan dayanır ya da kimisinde 1 gün, ama illa ki aldatır.

(bkz: vurun daha ölmedi)

afsadgad

aldatmak psikolojik olarak çok derinliği olan ve de tedavi edilmesi gereken (psikoterapi) bir husus. bu nedenle aldatanların bir psikopatolojisi vardır. güvenmeyin.

Aldatmanın ne kadar kötü bir şey olduğunu görüp bir daha asla aldatmaması gibi bir ihtimalin olması gibi, bundan zevk alıp, arsızlaşıp aldatmayı alışkanlık hâline getirmesi ihtimali de mevcut. Ben bir kez yaptım, kaybım büyük oldu. Bir daha asla aldatmam.

hocam kusura bakma bunu brisi yapacak, ben yapayım bari.

tok kapı sesi olanını al.

al dizel kafan rahat olsun gezersin 20bin km az değil

20.000 km yolda 1. seçenek 5000 TL yakar diğeri 7000 TL yakar bu bilgilere göre. Yani yıllık 2000 TL benzin farkı var.

Benzinli olan ilk başta ucuz, diğeri zamanla ucuzluyor. Yalnız satarken benzinli yine ucuzdan satılacak, yani aslında ilk baştaki fiyat farkı pek de önemli değil. Ben olsam 25 kr yakanı alırım eğer sadece maddi hesap yaparsan.

Full paketin içinde neler var bilmiyorum farklı olarak, donanım farkını sen düşüneceksin.

Meraktan soruyorum, tam fiyatlar ve model yılları kaç?

ben benzinli highline seçerdim. keyif meselesi. araba alırken ay satarken değeri olsun, ay 30 bin km yapcam 2k kâr ederim, bunları düşünmek yerine alacağım keyife bakmayı tercih ederim.

dsg'siz olanı al

2.'yi al

2.yi al lpg taktir.

kesinlikle 2, dizelin bakımları da daha pahalı oluyor hem benzinli olan daha dolu bi araç. değmez 3 kuruş az yakacak diye kamyon sesli bir araba kullanmaya

paran varsa yılda 2500-3000 lira koymaz diyorsan benzinli al. hem araba full paket hem traktör kullanmak zorunda kalmazsın keyif alırsın biraz.

İki aracıda (1.4 TSI, 1.6 tdi) kullanmış biri olarak ve yapacağınız km'yi düşünerek 1.6 tdi diyorum.

Öncelikle donanım olarak Comfortline ile Highline arasında öyle arayacağınız aman aman donanımların olduğunu sanmıyorum, sunroof dışında gerekirse eksik gördüğünüzü her zaman eklettirebilirsiniz.

Genellikle şu kadar kullanırım diyenler daha fazla kullanıyor ama yılda 20 bin km dizel almak için geçerli ve yeterli bir sebeptir. Satarken de dizel olduğu için karlı satacaksınız.

Dizel ile benzinlinin bakım masrafları da öyle abartıldığı kadar uçuk değil. yılda vereceğiniz en fazla 200-300 tl bakım masrafı olur.

1.6 tdi ile yakıt derdiniz olmaz, bir depo ile ne yaparım diye kasmanıza gerek olmaz. Ses konusunda ise kaput altı ses gideren keçe-bezler var en kötü ondan taktırırsınız ses derdiniz olmaz, kaldı ki öyle abartılan bir sesi yok.

Diğer taraftan 1.4 tsi o kadar da ekonomik olmuyor, turbolu olduğu için keyifli bir sürüşü var ama bastığınız zaman, agresif kullandığınız zaman iyi benzin yakaar. Şehir içinde 6.5-7 lt yakar normalde ama kullanım ve trafiğe göre bu değerler iyice yükselebilir. Sonra bir depo benzin ile şehir içi 650-750 km anca yapıp arabadan soğumayın

hocam ilk olarak vw de highline'a ekstra para vermek bana mantıksız geliyor, iki adet sensör iki lamba vs.. onun yerine comfortline alıp sunroff, geri park kamerası, bluetooth, daha şık bir jant gibi daha işe yarar donanımlar çakmak daha mantıklı -ben öyle yaptım-

dizelde içeri gürültü gelmiyor. karşılatırma mantıksız gelebilir ama yakın zamanda yeni linea dizele bindim onun yanında içerde nerdeyse sıfır gürültü.

1.6 tdi kullanıcısı olarak son depoda 1 depo benzin ankara şehir içi 890 km gittim ortalama 5.2 lt, tabi dibinde çeyrek depodan biraz daha az kalmıştı. pek ekonomik kullanmaya kasmadım. ortalama 5-5.5 lt/100 km diyebiliriz.

tavsiyem dizel, satarken de kolay gider verdiğin fazla parayı da tamamı olmasa da geri alırsın, az yaktığın yanına kar kalır.

Niyet okuyup, beğeni almak için yazıyorlar demek gibi bir hata yapıyorsun.

Sosyal "paylaşım" platformlarında "paylaşım" yapılması insanları neden rahatsız ediyor anlamıyorum.

şurada bi yazı yazmıştım. www.eksiduyuru.com

Açıkçası sosyal medyada düşüncelerini paylaşanlardan çok, düşüncelerini paylaşanlardan rahatsız olup eleştirenlere daha fazla sinir oluyorum.
İfade özgürlüğü denen birşey var, bundan neden rahatsız olayım? ha ben tercih etmiyorum o ayrı birşey ama yazana da karışmam.

@sporty
Kullanım amacım başkalarının fikirlerinden çok arkadaşlarımla iletişim için.Yoksa ayda 1 falan paylaşım yorum yaparım onlarında %100ü ciddi olmayan arkadaşlarla makara ve dalga amaçlı.Bu tipleri silmek yada takibi bırakmak daha mantıklı bir hareket olabilir.

@astornom olmak isteyen makina muhendisi
Paylaşım var paylaşım var.Bu kadar hümanizm kasmayalım hepsinin amacının beğeni olduğu ortada.Adamı tanıyorum orada haykırdığının %10u kadar koymuyor bu haberler.Bizdeki paylaşım mantığı bu olduğu için artık kimse yadırgamıyor galiba.

@yamuklu sucurta
%10000 katılıyorum.Annesi,babası ölüp facebook üzerinden paylaşan arkadaşlarım var.Ulan annem,babam ölse ismimi unuturum hayattan soyutlarım bir dönem kendimi ama adamın derdi öyle bir dönemde bile prim yapmak.

@innerbliss
Ortada bir mantık hatası varsa eleştirim.O zaman gideyim ben hesabımda porno paylaşayım ifade özgürlüğü denen birşey var sonuçta.Bana göre ikisi aynı saçmalıkta.

makineye atinca bembeyaz oluyor yalniz. belki sabunlu kaynar suda bekletirseniz sadece tabanini ise yarar.

Diş fırçası + cif

eski bir diş fırçası ve diş macunu, denemiştir. Sonuç converslerinizin rezistansı bembeyaz parlıyor :)

Diş fırçası+cif +1

Makineye atiyorum ben o tipte ayakkabilari. Mis gibi oluyor, hala da sağlam. Çok sıkmayacak şekilde ayarlıyor ama annem.

Onun dışında aseton da ise yarar.

ben silgiyle siliyordum.

Hayır.

İş eğitimden ziyade çakallık, puştluk, iyi insan ilişkileri, çıkarcılık, network ve şansta bitiyor.

Lise mezunu bir akrabam 600 bin liralık araba kullanıyor şu an.

Ama yaşam şartlarını iyileştiribilirsin, belli bi seviyenin altına düşmezsin hani iyi eğitimle.

flemenkçe çince ve ispanyolca da eklersen ekmek çıkar........

@2 tostos, okadar şeyi bilen adam peygamberliğini ilan eder lan :/

hepsini çok iyi düzeyde bilirsen olur da öyle kolay değil fransızca almanca rusça bilmek. bir de şöyle bir şey var, bunları 22 yaşında bilsen bir üniversite öğrencisi için korkunç para kazanabilirsin yazın belki ama 30 yaşında, bu dillerle hiçbir alakası olmayan bir işte çalışacağın zaman sana getirisi olmaz. yaşın başın almış gitmiş, devlet memurusun diyelim. istersen 94 tane dil öğren, maddi olarak pek faydasını görmezsin.

yıllar önce bir ablam, "rusça öğrencem, oraya giderim, çok zengin olurum" minvalinde bir lafım üzerine, "rusya'da rusçayı senin öğrenebileceğinden çok daha iyi bilen, senin yaptığın herhangi bi işi yapabilecek milyonlarca insan var ama biliyosun di mi?" demişti haklı olarak.

dil bilmek her zaman önemli ve güzel tabii ama işte nerede ve nasıl kullanacağını bilmek lazım. sen türkçeyle rusçayı harmanlayabileceğin bir meslekte avantaj sağlayabilirsin, çünkü rusya'da türkçe bilen adam sayısı türkiye'de rusça bilene göre azdır muhtemelen. ama bunu yapmazsan, iş "e rusya'dakiler zaten rusça konuşuyo"ya geliyor.

lan olm nerde o korkunç paralar, 3 tane dil öğrendim hala evde pinekliyorum

olunmaz

Bu tür şeyler toplum içerisinde bilezik diye tabir edilen, direk getirisinden ziyade bu sayede bir adım öne geçebileceğin ve kariyerinde önünü açabilecek şeylerdir. Yani bilmek iyidir ancak hemen etkisinin olması kolay kolay beklenemez.

Sırf dille olmaz. Ticaret iktisat vs iş sırasında öğrenirsen iyi kariyerin olur güzel yükselirsin. Bi de toplumda sen alim adamsın abi gözüyle bakarlar

Belki birkac kisiyi ise alacaklarina seni alirlar. Bu durumda daha iyi bir sirkette is bulma ihtimalin artar.

Dostum herhangi bir şeyi yapman, zengin olacağın manasına gelmez. Öyle sihirli bi formül arıyorsan yok yani, bilgine.

bu dilleri bildin ve turizmle uğraştın diyelim
mesela kokartlı rehber olsan alacağın günde 300 lira filandır, dil avantajın şu olur: yüksek sezonda pek boş günün olmaz. bu da dili en etkin kullanacağın işlerden biridir. üstelik dilin kullanıldığı işler iyi insani ilişkiler de isteyen işlerdir genelde, böyle bir meziyet de lazımdır. onun dışında bizim ülkemizde dil biliyorum diyen 50 cümle filan kurmayı biliyor genelde. turizmdeki dil bilenler de genelde böyle.
ki zaten bu dillerin hepsini birden genelde kullanmazsın bile otel/firma ya rusa çalışır ya almana hadi hepsine çalışan bi yer olsun; ne yapacan halkla ilişkiler mi satış filan mı? verecekleri paralar yine belli olur. yani inglizce bilene 3k maaş veriyorduk sen 4 dil biliyon sana 12k maaş gibi bişey yok. zaten 12k maaşla da zengin olunmaz ya :)

turizmde maaşla filan değil de ortaklık filan yaparsan, ithalat ihracaatla alakalı bişeyler yaparsan, komisyon alırsan, böyle böyle şeylerle daha fazla kazanabilrsin.

zaten ülkede istemediğin kadar ucuza çalışan rusça bilen işgücü var, malum. onlar genelde ingilizce de biliyor oluyorlar. yine genelde rusça ve fransızca ortak olarak gerekmiyor.

ama ticari kafan vardır, iyi yere tezgah açarsın istersen 0.5 dil bil, tarzanca anlaş zengin olabilirsin.

alma tabi.

fiyat uygunsa al. (piyasayı bilmiyorum) istanbul trafiğinde olur böyle şeyler.

Kapsamlı bir computeste sok, kaporta ve yürüyenine baksınlar. Fiyat da uygunsa al. Ucuza alır ucuza satarsın.

fiyatı iyiyse alınır, computeste kesinlikle sok.

bir de ne kadar hasar kaydı görülüyor ? o da önemli bir nebze

KZ1: 10/10/2014 ERP-Agir Hasarli

10.10.2014 kaza tarihli eksper rapor bilgileri: KM: 5199, Iscilik Toplam Tutar: OTL Parca Toplam Tutar: 0TL

agir hasarli diye cikiyor ama hasar kaydi 0 :) bi bu durum bi de fiyatin makul olmasi hinlik durumunu direkt aklima getiriyor.

motor bazlı bir hasar o. ağır bazlı olarak geçer trammerde.

hiç bulaşma, sigorta yaptırırken filanda sıkıntı olabiliyor diye biliyorum

E-devlet araç sorgulama sonucu bu şekilde.

i.hizliresim.com

arabada yok yok, ağır hasarlı, hacizli adsadasda. bulaşma hacı :)

Ağır hasarlı araç alınmaz . Satarken yok pahasına alırlar. Alma boşver. Ucuz da değil .

elinde patlar sakın yanından dahi geçme.

ankarada bilen var mi :((

ekside ankaradaki patlama basligina birisi yazmisti. iskitler civarinda duyulmadi.

deli efendi nickli yazarmis.

sürtmeyle olmaz böyle. boyada birşey yok göçme görünüyor. park esnasında arabasının köşesiyle zorlamış biraz.
geçmiş olsun.

sürtme var sürtme var buna geçirme denir. arabayı yanaştırırken arka tamponun bi köşesini geçirmiş, gömçürtmüş dönmeye de devam edince ileri doğru almış. boyasız göçük düzeltmecilere bir göster en kötü kapı boyanır, yaparlar

toslamışlar. sürtme olsa boyada izi kalır. vakumla olabilir sanırım. fazla masraf tutmaz

geçmiş olsun.. sürtme değil birisi park alanına yanaşırken aynaya bakmadığı için vurmuş. eğer boya kalkmamışsa kaportacıya rica et vakumlasın.. vakumladığı zaman boya gerektirmez.

polis muhabbeti doğru. arkadaşım deep web'e girdikten sonra polis gelmiş kapısına. belki başka olaylara karıştı bilemiyorum orasını. belkide beni kekliyordu orasını da bilemicem. pc'sine el koymuşlar. olay iki sene önce oluyordu henüz reşit olmadığı için serbest bırakmışlar.

Bak hala..
Hangi polis gelmiş, niye gelmiş?
Yıllardır Tor kullanıyorum gerekli işlerde, şöyle sıkmayın insanları korkutmak için..
Abuk sabuk boklara girmezsen kimsenin ilgisini çekecek birşey değil, biraz daha güvenli browser sadece.. (Exit node olayına girmiyorum o daha karışık)

Tor browser indirince polis gelmez de "hoh tor indirdim çok asiyim pek görünmezim" diye çocuk pornosuna vs sararsan gelirler bittabi.

+ 1 whoosie

Dahasi Tor browserda yalnizca gunluk isleri icin takilip deep web'in ne oldugunu bilmeyen kisiler de var.

Polis falan liseli efsanesi. Yasal olmayan bir isi zaten hangi browser'dan yaparsan yap polis olasiligi vardir.

aman cocuk pornosunu meraktanolsa dahi bir kere bile izlemeyin. hakikaten polisin hassas oldugu konulardan biri.

deepweb ingilizce gibi ben biliyorum diyenlerin yüzde 90'ı bilmiyodur. geçen gün darknetmarketten bi şey aldım bi bok olmadı olmaz da. arkadaşların dediği gibi kadın ticareti uyuşturucu olayları da var orada ama bulaşılmaz ben ömürlük hesap aldım çıktım.

deepweb lamer kaynıyo da çok yanlış terim internet dh'daki ölücü tayfa kaynıyo demekle aynı şey.

Polis falan geldigi yok.

Polis olayı tamamen yalan. Zaten türk polisi kendi mesleğinden ihraç olmamanın derdinde

kıyafette daha kalıcı oluyor. mesela 3 gün falan kalabiliyor parfüm kaliteliyse. ama kokusunda bozulmalar oluyor. ayrıca kıyafetlerde leke yapıyor.

Ucuz parfümleri boynuma sıktığım zaman bi kaç saat sonra kızarıp kaşınmaya başlıyorum. Ama parfüm kıyafete sıkılmaz diye biliyorum. Kulak boyun arası el bilek içi ve diz arkası gibi kokunun daha çabuk yayılacağı yerler olmalı demişti satıcı.

edt ise kıyafete sıkılır, edp ise tene sıkılır denir ama araştırmadım hiç.

Savastan kactiklarini, kendilerine karsi nefret dolu olan bir yerde istese de istemese de yasamaya calistiklarini, ahir gibi evlerde ya da dukkanlarda hatta cadirlarda yasadiklarini, komik paralara essek gibi calistiklarini, bazilarinin bilinmeyen bir sekilde ortadan kaybolduklarini, kendileriyle ilgili yapilan tek seyin "yaa her taraf suriyeli kayniyo yaaa" demek oldugunu dusunuyorum.

Göçmen değil onlar. Ben sana yakıştırdım böyle düşünmeyi. Nerede yaşadığın az çok belli oluyor. Türkiye o mülteci suriyelilerden aman aman kültürlü mu zannediyorsun sen?

Dar pantolon, dekolte bilmem ne bakmayan insan var mı? Kultursuzluk ile bu bence aynı şey değil. Taşkınlık yapmak falan demiyorum.


Soruya cevap, üzülüyorum. Bu ülkede insan gibi yaşamaya gelen insanlar umduklarini bulamıyor, senin iddia ettiğin gibi kültür farkını hissedemeyen, can güvenliği olmadığını gören, yaşanılasi bir ülke olmadığını gören zaten avrupada insan gibi yaşamak için gidiyor.

Burada kalanlar da büyük yeni türkiyenin bok yemesi sonucu maalesef bu durumdalar. Kendi insanları ölüyorken acken sen kime bakacaksin zaten. Neyse özetle üzülüyorum.

Sen bir insanı aç yaşamaya mahkum edersen bir yere kadar dayanır sonra hırsızlık yapar gasp eder ne yapsın açlıktan ölsün mu. Yoksa iki memeşine bakıldı diye kendilerine evcil hayvan kadar değer vermeyen insanlardan belki iyilik görürüz diye beklesinler mi?

Umuyorum kimse evinden ölme tehlikesi yüzünden kaçmak durumunda kalmaz. Kimse keyfinelden gelmedi bunu unutmayın. Malesef komşuları büyük Türkiye.

suriyeli göçmenler hakkında yazılanları, söylenenleri duyup görünce, dünyanın her yerindeki farklı göçmen ve azınlıklar için, yerel orta sınıf tarafından aynı söylemlerin üretildiğine şaşırarak "faşizm ne kadar tutarlı bi şey" diyorum. düşüncem bu.

Adam göremeyeceği dekolteyi görüyomuş bakıyormuş burdaki her gün görüyo da sanki bakmıyo yine. Abazanın Irkı olmaz kardeşim geçin onu. Arada kalmış bir ırkçısınız bence.

Ek olarak Bkz. Mülteci

@mcfly doğru söylüyorsun bende farkındayım.

Bizleri aşagi çekerken , aynı zamanda daha yukariya çikmamız için zorluyorlar. Hayirlisi...
En çok kalmalarini isteyenler kim biliyor musunuz?
Esnaf kesimi.
Çıkarsız, bir şeyleri sevmeyi öğrenmek lazım ya neyse.

kültür farkından dolayı ırk ayrımı yapmak? seninle isviçreli arasında da dağlar kadar kültür farkı var ona bakarsan :)

neyse, zamanında hükümetin uyguladığı yanlış politikalar sonucu sorun oldular tabii. fakat bu sorunun muhatabı suriyeliler değil dönemin hükümetidir. sayı olarak aşırı fazla olmalarının dışında sen entegrasyon probleminden de bahsediyorsun. bunu sağlamak da ülkeyi yönetenlerin görevi. her önüne geleni alır, hiçbir plan, program, denetim olmadan şehirlere yollarsan tabii ki sorun olur. ancak bu sorun, tüm suriyelileri genelleyerek konuşmamıza sebep olmamalı. hatta tanıdığım birisi evini zamanında iki türk kızına kiralamıştı, evin içine ettiler, komşulardan her dakika şikayet geliyordu, kirayı geciktirip durdular. onlar çıktıktan sonra son 5-6 aydır suriyeliler oturuyor evde, en ufak bir sıkıntı yok. diğer yandan para vermedi diye adam bıçaklayan suriyeli de var, tamamen işine gücüne odaklanmış, bulunduğu yeni çevreye uyum sağlamaya çalışan suriyeli de. suriyeli yerine türk de koyabilirsin, kürt de, fark etmez.

en başta hükümet suçlu. suriyeliler veya afganlar bir fabrikada, "beyler avrupa'ya dağılıp sokaklara sıçıyoruz, çocukları dilendiriyoruz!" talimatıyla üretilen insanlar değil neticede. bugün bu insanlar sokakları birbirine katıp kontrolsüz bir şekilde her yere dağılıyorsa, bunun sorumlusu kaç göçmeni hangi koşullarda ağırlayabileceğini düşünmeden kendi çıkarları adına ülkeyi bok çukuruna atmaktan çekinmeyen devlettir. muhatap alabileceği tek bir yetkili dahi yokken suriyeli göçmenler de kendileri "hadi biz konteynır alalım, orda suriyeliler olarak yaşayalım" demez.

yine de bu suriyelilerin düzeni bozduğu gerçeğini değiştirmiyor. sadece türkiye'de değil avrupa'da da çok ciddi bir göçmen krizi mevcut şu an. suriyeliler, diğer ülkelerin vatandaşlarına göre "öncelikli" sayılıyor savaştan kaçtıkları için ama nasıl savaştan kaçmaksa bu, herifler norveç'e kadar gidiyor. merak ediyorum, suriye'de savaşan bir tane adam kalmadı mı? ne oldu yani, komple ülke olarak mı göçüyor bu insanlar?

biz kendimize bile yetemiyoruz daha. uluslararası anlaşmalarda "şu durumda şu kadar mülteci barındırmak zorundadır" gibi maddeler olsa gerek... buna uygun olarak, imkanlarımız müsaade ettiği ölçüde almalıyız tabii. savaştan kaçan insana "git orada öl" denmez. AMA "hoşgeldiniz" derken de ölçülü olmak lazım. kontrol edilebilecek, toplum düzenini bozmayacak sayıda ve hepsinden önemlisi insan gibi yaşatabileceğimiz, topluma entegrasyonunu ya da toplumdan izolasyonunu sağlayabileceğimiz kadar mülteci almamız gerekir.

özetle, ben sadece x veya y olduğu için insanların "kötü" olacağına inanmıyorum ve mantık çerçevesinde belli oranda mülteci alınmasını destekliyorum ama şu durumda suriyelilerden ve getirdiklerinden nefret etmemek de pek mümkün görünmüyor. dediğim gibi, şu an sokakta kalan insanların bazıları belki çok saygın, çok şahane kimselerdir ama ben "suriyeliler çok kötüdür" diyemeyeceğim gibi, "suriyeliler çok iyidir" de diyemem. şu an gördüğümüz şey ne? sokaklara sıçan, toplumun olmayan huzurunu daha da bozan, tavşan gibi zkişip üreyen ve sayıları kontrol edilemeyen ciddi bir topluluk. eh suçlusu hükümet tamam ama ben bu durumda suriyelilere de kızarım, kimse kusura bakmasın.

kültür olarak aramızda öyle çok büyük farklar yok bu arada, şu an için. iki ülkenin de büyük bölümü kültürsüz çomarlardan oluşuyor.

sınıra yakın bölgelerde kamplarda ağırlanıp, savaş bitince geri gönderilmeleri gerektiğini düşünüyorum. tabii bunun için çok geç. çok aptalca bir hata ile ülkeye ellerini kollarını sallayıp girmelerine izin verildi. şu an takip edilemiyorlar. "kim geldi? ne için geldi? ne yapıyor? ne yapacak?" soruları cevapsız. pimi çekip bıraktılar ülkeye ne zaman patlar bakalım.

taciz, hırsızlık, gasp, kapkaç, adam öldürme ve diğer taraftan para ödemeden, karın tokluğuna, insanlık dışı şartlarda çalıştırılma vs. gibi şeyler o göçmenlerin sonu gelip, onlar önümüzdeki 5-10 yıl içinde iyice aramızda kaynayana kadar devam edecek. daha sonra azalacak. asla onlar gelmeden önceki seviyeye inmeyecek ama azalacak.

ingiliz hükümeti nijeryalı kaçak göçmenler hakkında ne hissediyorsa ben de suriyeliler için çoçuk, yaşlı, genç vs aynı şeyi hissediyorum; çözülmesi gereken büyük bir sorun. onun dışında kendilerine karşı herhangi bir sempati beslemiyorum, zira iş hayatımın büyük bir çoğunluğunu avrupa'da geçirmiş ve halen de batı avrupa'da beyaz yakalı olarak çalışan biri olarak avrupa hükümetlerinin yasal koşullarda bana ne kadar toleransları varsa türk hükümetinin bu göçmenlere karşı x3 toleransları olduğunun farkındayım. çözümün onlara acıyıp varlıklarına tolerans göstermekten çok daha büyük ve köklü sistemlerden geçtiğine inanıyorum. ama "dinimiz amin islam" politikalarıyla gelinen sonuç ortada.

giderek çirkinleşiyorlar bunu diyebilirim. Geleceğin karanlık adamları. dekolteye, pantalona baktıkları için değil ama yaptıkları/yapacakları suçlar için nefret ediyorum

Bence Avrupalilar da Turkiye'den guden gocmenler icin ayni seyleri dusunuyor.

göçmenleri bilmem de türk milletinin bakış açısını, evlilik programında ikisi de birbirinden tuhaf olduğu halde birbirini beğenmeyip aşağılayan insanlara benzetiyorum

audi a3 derdim ben sedan mı hb mi ama. gerçi farketmez ama hb daha iyi bence a3 de. sedan çok oturmuyo sanki kasaya. eğer bi sorunu falan yoksa araçların audiyi al derim. audi zaten vw grubunun üst segment araç üreten markası. seat leon yine vw grubunun alt kalitedeki markası. dolayısıyla audi her türlü önde.

www.sahibinden.com

teknik veriler birbirine çok yakın. Belki farklı donanım seçenekleri ile karşılaştırılırsa ufak tefek farklılıklar olabilir. Ama malzeme kalitesi ve konfor açısından kesin a3 derim ben de.

Şurayı bi incele hocam. Direkt kullanıcılarına da ulaşabilirsin listesi var. Tatmin edici yanıtlar alırsın.

forum.donanimhaber.com

sj4000 işini görür. 100 $ civarı bir fiyatı var.

www.youtube.com

Sj'lerin TeknoSeyir'de incelemeleri var testleriyle birlikte. İzleyebilirsin.

bunu buldum amazonda www.amazon.com baya ucuza geliyo lan.

xiaomi yi

@yamuklu sucurta,

geçen yıl ben orijinal sj4000'i tüm kutu içeriğine ek olarak ekstra batarya hediyesiyle birlikte 63 dolara aldım.

xiaomi yi'ye bak. Yüksek fps ya da 4k falan vermiyor ama fullhd gayet güzel video çekiyor(gündüz)

kikrıt mı acaba ben de bilemedim

siykræt diye okudum ben.

ingilizce diyorsan kikræt tahminimdir.

ama böyle diyince aklıma gorada ki ''karpıtı siktret'' repliği geldi nedensiz.

"cicret pronunciation" diye arattim google'da. cikan ikinci sonuc.

www.techradar.com

AW: How do you pronounce "Cicret"?

GP: Like "secret."

hocam şu abd haber kanalının telaffuzu; www.youtube.com

aksanı bozuk arkadaş'ın telaffuzu da şöyle;youtu.be

secret'la aynı gibi duruyor.

hayir, hayir ve evet. neden mi? ben bakiyorum fallarina, öyle yuvarlak öyle olasi seyler söylüyorum ki eninde sonunda cikiyor. hayatlarina dair bir sey bilmeme de gerek yok, eger bak senin e ile baslayan bir tanidigin varmis dersem ece mi, emre mi diye kendileri döküyorlar ellerinde ne varsa, ordan burdan devam edince tutuyor.

ha ayrica, hayir fala inanmiyorum. sadece dalgasina attiklarimin tutmasi inanmam icin neden degil.

inanmıyorum. boşa ümit ve sıkıntı kaynağı olduğunu düşünüyorum. fal baktıran insan bir şeyler umuyor çünkü. zaman zaman benim de fal baktığım oluyor, hatta baya iyi fal baktığımı söyleyenler de var da o anda ne hissedersem onu söylüyorum bitiyor.

yıllaaar önce kahve+fala 5 lira verip baktırmışlığım var da 1 dakika sürmemişti herhalde akshfkasf

benim başıma gelmedi ama arkadaşlarım anlatıyor genelde şu oldu bu oldu diye.

@hayırsız: nick-cevap uyumsuzluğunda bir çığır açmışsın tebrikler alkhglkas

inananın aklına küfür ediyorum. amk fala inanılır mı ulan.

inanmıyorum ama bir kere taksimde falan gidip ortamı görmek istiyorum. Çevremdeki kızların hepsi gidiyor, inanıyor ve doğru olduğunu iddia ediyor. Hayatını buna göre şekillendiren biri aptaldır diyebiliriz bence ama yine de en ateist adamın/kadının bile içinde paranormal şeylere bir inanç oluyor işte.

bikere sağlık lisesinde okuyan arkadaşımla baktırdık. ona ilerde sağlıkçı olcaksın dedi. bana da bikaç bişi zırvaladı. merak ettim bide tek gittim bir iki hafta sonra. fala baktı sen ilerde sağlıkçı olacan dedi. belliki arkadaşla karıştırdı götünden atıyodu. bi ozaman baktırdım. bide arada gerçekliğine inanmadan öylesine kendim bakarım şekil görürsem anlamına falan bakarım ama inanmam.

inanmiyorum diye goturmuslerdi beni. iki gun oturup duvara baktim. gecmisimi oldugu gibi gordu kadin. gelecege dair az sey soyledi, ama onlari yasadim. hatirlayinca urperiyorum hala.

ps: kadin beni fazla hissediyordu. herkesi o kadar hissetmiyor.

4 hayır

baktiririm. ama fal delisi bir tip degilim.
universiteyi kazandigim yil sonuclar aciklanmisti ve gitmeme birkac gun kala ablam ve amcamin kizinin falciya gideceklerini duydum, peslerine takildim. Hatirladiklarim sunlar : Yakinda deniz kenarindaki baska bir sehre tasiniyorsun ve suan herkesin cok kiskandigi yakisikli bir sevgilin var dedi (gercekten standart ustu iyi bir tipi vardi, herkes benim gibi siradan bir kizla nasil birlikte olduguna sasiriyordu) sevgilimin tipini birebir tarif etti, ve yaklasik bir yildir iliskimiz oldugunu ama kisa sure sonra bitecegini soyledi. Ama uzulme cunku iliskiyi bitiren sen olacaksin dedi. (Ayni sehirdeki farkli universiteleri kazanmistik ve ben iliskimize kesinlikle devam etmek istemiyordum. Universiteye gittikten yaklasik olarak iki ay sonra bolumden birisine asik oldum ve dolayisiyla ondan ayrildim) Her zaman deniz kenarinda olan sehirlerde yasayacaksin dedi, suan ucuncusundeyim, buradan ayrilmak gibi bir dusuncem yok ama belli mi olur..

gelir merak etme

şahsınıza gönderilen snap'ler siz açmadığınız sürece bekler.

lütfen o paraya i20 alma, teneke o. yenisini bilmiyorum ama diğerleri teneke yani hiç güven vermiyor savruluyor falan. auris falan mı alsan(eski modellerinden-yenileri pahalı) ben pek anlamam ama genel olarak memnun kullanıcıları.

fiesta ile i20 yi kıyaslamak bile yanlış.

astra j kasalara bakmanı öneririm.

ikinci elde i20 elinde patlar zarar ettirir fiestayi koy ilana haftasinda satarsin.

hyundai'yi marka olarak sevmiyorum. tamamen toyota ve honda replikasi araba yapiyolar. tek guzel arabasi sonata hyundai icin.

yollarla kiyasla. bekle on dakka islek bi caddede. kac tane fiesta kac tane i20 gorceksin ona gore karar ver.

@aks6 fikir iyi ama astralarin yeni kasalari cikicak. deger kaybi yasar o yuzden.

hyundai tam bir teneke.

2. el Hyundai i30 modellerine baksana?

i20 kesinlikle alma diyebilirim, denildiği gibi gerçekten teneke.. ikisi arasında kaldıysan fiesta derim.

adam yeni kasa i20 demiş
nesi teneke bu arabanın, 1350 kg, C sınıfı ağırlığında

ikisinin de en donanımlısına bak hangisi ucuzsa onu al
muhtemelen i20 daha ucuz.

ssg'yi korkutan bir sey ne yazik ki yok zira artik sozluk ile ilgisi yok.

@eksiyen adam haklısın düzeltiyorum

Division Bell kayitlari esnasinda kaydedilmis ancak albume girememis, arsivlik bir album. Rick Wright'in hatirina dinledim. Bir Alex degil.

bir kez baştan sona dinledim daha da açmadım. hatta şimdi bir kez daha açtım bakalım nolacak.

@floydian başlıkla nick'in manidar oldu :D

beğendim, tam gilmour çizgisinde.

biraz daha dinledim bu ne olum böyle şarkı mı olur söz yok bunlarda.

yokh.

komik degil, ince bi durum da yok.

(bkz: peceteden kendi imkanlariyla dogmak)

anlatılmak istenen bir şey yok ki, biri saçmalamış diğeri ise yarılmış gülmekten. niye iblmiyorum.

sigara biraktirma reklami vardi.

cebimde uc dal sigara vardi kirdim attim yaz google a bulursun videoyu.

ona itafen yazmis ama bence sacma.

anlatılmak istenen gayet açık, komikli hikaye yazdığını sanmış arkadaş. tebessüm bile etmedim açıkçası.

Bisiklete binicem birazdan.

bi kızın peşinden koşuyorum

dondurma yiyorum şu an.

marketten yeni sigara aldım kafam rahat o yüzden.

seni sormalı çoluk çocuk?

Aileden birinin dogum gunundeyim haftaya kiz arkadasim geliyor eskisi evkendi gecende belki biraz aklimdan atarim diye dusunuyorum muhtemelen kiz arkadasim etrafimda degil diye taktim bu kadar bu olayi.

Firinda borek patates ve falafel yapiyorum

birazdan sahile çıkıp bi kahve sigara yapacağım. ^^
2.bp.blogspot.com

bisiklete bineceğizdir.

prodigy - bütün parçaları

rammstein

YouTube-> Ron Bailey.

James Wendler'ın daha ağır parçaları da var ama anca powerlifting'e gider.

veriminden bahsediliyor olabilir mi?
bir motor ne kadar iyi olursa olsun yüzde100 verime ulaşamaz.

yil gectikce arabanin beygir gucu duser. atiyorum 120 bg araba 110 beygire duser uc sene sonra. bu onun oranlamasi.

beygir gucunu de computestte falan bakiyolar

Kompresyon test sonucundan bahsediyor olabilirler mi? Pistonların kompresyon verimini ölçülyorlar. Belli bir değerin altında çıkarsa rektifiye yaptırmak gerekebiliyor.

Buji'ler sökülüp yerine kompresyon adaptörü bağlanarak ölçülüyor.

@Sutlu nescafe, muhtemelen verim degil zira icten yanmali benzinli motorlarda verim yuzde 35 civari

@Yumuklu @zombi, bunlar benim de aklima geldi ama tam olarak neyden bahsettiklerini bilmiyorum. Bir cok ilanda gorunce sorayim dedim. Genelde galeri ilanlarinda. Acaba 'lastikler %50' gibi kullanima gore kabaca mi deger veriyorlar yoksa jargonda bi anlami var mi?

verim demek çok doğru olmayabilir. kastedilen "güç" olsa gerek. kw (ya da hp) cinsinden motorun üretebileceği maksimum gücü ifade ediyordur. araç eskidikçe bu düşüyor aşınmadan dolayı.

gitsin konussun

Arkadaşın risksiz hayat beklentisini bıraksın.

Belirli biri degil, ondan hoşlananların yaklaşmasını engellemese yeter.

sosyal fobik birisi olabilir.

@aciceken'in dedigi kadar basit olmuyo o isler oyle. zaten sosyal fobinin kotu yani da o ya aq. disariya gorunmek istemedigin sekilde gorunuyosun. o zaten engellemek istemiyo kendisi istemsiz engelliyo.

psikologa gorunmesini tavsiye ederim. erkek olsaydi daha kolay atlatilabilirdi ancak kizlarda atlatilmasinin daha zor oldugunu dusunuyorum.

asosyalliğini atması lazım ki gülebilsin ve sert mimiklerden uzaklaşsın.

kadınsı yönlerini ortaya çıkarsın ve zayıflamak için spor yapsın.

insanlar yaklaşmak için en azından normal bir bakış arar. rahatlasın, gülümsesin, mizacını yumuşatsın.

Biz çok korktuğunu düşünüyoruz. Zaten ilgi çekmede sıkıntısı yok, gayet de kadınsı görünüyor. Mesele istese de karşılık verememesi, gülümseyememesi.

Aslında ilk açtığımız duyuru onu bu durumuyla kabullenip atlatmasına yardımcı olacak birini bulmaktı ama kurallar gereği silindi. En azından erkeklerin bakış açısını öğrenip tavsiye alalım dedik.

Erkek olsaydı geçici biri ayarlanıp asması saglanabilirdi ama bu durumda sınırı nasıl koyacak. Yani diyelim birini bulduk, arkadasım diyelim elini tuttu öptü ama durmak istedi veya kendini kötü hissetti. O zaman kötü olur. Veya yakınlaşma cok gecikirse saplanıp kalabilir.

bende "ya karşı taraf ondan hoşlandığımı anlarsa, rezil olurum" düşüncesi vardı - yani öyle düşünmüyordum da varmış.

kendisi artık terapiye mi gider, kitaplar mı okur bilmem ama flörtün, işvenin cilvenin son derece normal olduğunu anlaması lazım. benim çözümüm bu oldu kendi kendime.

işin ilginci bu konularda hiç sıkmayan, son derece doğal bir çevrede/ailede yetişmem. Yani ergenlikte çok sıkmışlar, ailesi baskı altında tutmuş gibi şeyler de geçerli değil.

Neden tanımadığınız erkekler üzerinden gidiyorsunuz? Yoldaki adamlar, ilk kez bakan erkekler.. Arkadaş çevrenizde hiç erkek yok mu?

" sinirli ya da morali bozuk görünüyor karşı tarafa. " demişsin de, anca onu tanımayan biri böyle düşünebilir. Ama önce arkadaş olarak tanıyan bi erkek böyle düşünmeyecektir. Diğer yöntemi yanlış buluyorum. Kaç kişi yoldaki/kafedeki adamla tanışıyor, kaç kişi arkadaş çevresinden buluyor misal.

www.tamsanat.net

yavuz sultan selimin küpeleri

pavlovun köpeği

zeusun şimşeği

isanın asası

fatihin topları fatihin topları dasjkdjdas

erdoğanın gemicikleri

türklerin bıyığı

uyar sikinti olmaz. zaten olsa olsa biraz genis biraz dar olur. seleleride sabitlemek icin kenarindaki vidayi sikacagin icin oturur guzelce.

standart oluyor onlar, problem olmaz.

bi tek alyan lazım sanırsam. belki penseyle de hallolur ama emin değilim.

yoğun ve yorucu bir iştir.

ben global bir firmanın elektronik kısmına teknik destek sağlıyorum, teknik olduğu için deli gibi çağrı almıyorum ama yine de yoruluyorum. yoran iş değil, teknik kısım değil konuştuğun insanlar.

belirli kalıplar dahilinde konuşabilirsin, kalıpların dışına çıktığın an sikko performans değerlendirmelerinden eksi puan alırsın, yöneticilerin de "ego ego ego" diye dolaşması ayrı.

öğrenciysen ve alternatiflerin varsa değerlendir derim, özellikle seni arayan global bilgi ise.

alternatifin yoksa gir sonra ibret alırsın "kasıp okulu bitireyim de böyle yerlerden mümkün olduğu kadar uzak durayım" diye ders alabilirsin, hayat tecrübe puanına +1 katar.

^.^

ücret konusunda bir beklentin de olmasın. az.

@devorgilla the gunslinger, teşekkürler cancağzım. bu yazı resepsiyonda geçirdim, hazır ısınmışken buna da bi el atsam mı ki dedim, değer umarım. ^^

ben ankarada bir anket sirketinde calistim gecen yaz. anketi telefondan yapiyorduk. arayip soru soruyorduk millete. benzer bir is sonucta.

milletle konusmak kafa sikiyor gercekten. kimisi agzina sokuyor telefonu kimi bagiriyor falan. kufreden geliyo arasira. calistigim yerdeki kizlara yavsayan abaza orospu cocuklari oluyodu. aksama kadar oturmak insanin canini sikiyor. bizim mudurler bilgisayarda baska uygulama acmaya da izin dahi vermiyordu. giripte anket yaparken gazete okuyamiyordun. sigaraya cikamiyorduk. surekli anket yani cagri geliyodu. ama en zor kismi insanlara laf anlatmaya calismak.

arti yanlariysa aksama kadar oturuyor olman. bu hem eksi hem arti oluyor. cunku aksama kadar ayakta oldugun islere gore kat kat rahat. mesela garsonluk yapmaya gore cok rahat. yapcagin is sabit. garsona yada komiye tuvalet temizle dersin temizler bulasik yika dersin yerleri sil dersin mekani ac kapa dersin hepsini yapar. ama senin isin sabit. ayrica cayimi kahvemi kekimi aliyordum istedigim gibi yayilarak oturuyordum. ben dort bes arkadasimi da ayarlayip gitmistim oraya. canin sikilmiyordu milletle muhabbet ediyordum.

velhasil ayni is degil ama benzer yonleri mutlaka vardir. burdan sonuclari cikartmak sana kalmis :

bol kazanc bol para dilerim.

İnsanlarla uğraşabilmek çoook zor. Bizim yavşak patron devamlı bağırıp duruyor, ağzını bozuyor it herif. Ben olsam sayar söverdim patron gibi ibnelere.
Sabırlıysan çalış. Ayrıca part time arıyorsun sanırım, part time olarak duymadım full time oluyor genelde.

yapılacak iş değil.
sağlık sorunlarına da yol açıyor. kulakta işitme kaybı gibi. elbette hangi şirkete yapacağın önemli. digitürk ya da turkcell superonline gibi firmalarda yapmak zor. zira bayiler ya da satış ekipleri yalan yanlış ifadeler verip abone yapıyorlar. aboneler de yüksek fatura gelince de sizi arıyor ve sizden hesap soruyor.

teknik birimde olacaksan nispeten iyi. ama çalışma saatleri uzun. bazen tam çıkacağın sırada işler iyi gitmedi bugün, iki saat mesai yapacağız diyorlar. bazen de bugün fazla elemana ihtiyacımız yok, size izin verdik gidin diyorlar. 2 3 ay yapar, merakını alır bir daha yapmazsın.

okurken 2 buçuk sene yaptım part time(bir iss'de yine); eğer sinirlerine hakim değilsen, ekstra sabırlı değilsen, kafaya çok takıyorsan bulaşma. inbound, yani gelen çağrı karşılama olacaksa canın çıkar. pamuk gibi insandım, 1 seneden sonra tahammül sınırım oldukça azaldı ve eskisine göre daha çabuk parlıyorum artık. insanımız gerçekten salak, bunu öğrenmek hayatıma en büyük katkısıydı. bir de tabii iletişimine katkısı oluyor; başarılı bir cc agent olursan konuşmana etkisi oluyor, diksiyonun gelişiyor. ama değmez, hele ki verilen paralara göre hiç değmez. part time 6 saat çalışırsın okul varsa, haftada 30-40 saat arası. genelde vardiya 6-12 oluyor. 700'den yüksek alacağını sanmıyorum bu şartlar altında. o paraya, hatta daha yükseğine yine kalifiye olmayı gerektirmeyen işler bulursun, bence bulaşma.

teşekkürler cevaplar için, minnettarım.

o dayılara gore en kotu durum olum ya da sakatlık degıl senın gıbı soru sormaktır.

şükür hiyerarşiktir

Anamın nenesi varmış köyde, yatalak. Sesi falan da çıkmıyormuş. Bazen kadını güneşin altında unuttukları oluyormuş yaz günü.

Sukur mekanizmasini biraz bencilce ve kucumseyici buluyorum; "Oh, iyi ki ben degilim. Boyle de olabilirdim" deyip, ustune de kendini karsisindakinden ustun gorerek cila cekmekmis gibi geliyor. Ornegin, biri sana soylemese bile seni dusunup, haline aciyip "Sukredeyim, mete kudur degilim" dese ne dusunursun? Cok ayip geliyor bana. Bana deseler, "Madem oyle kotuyum, kendi kendine mirildanacagina bir seyler yap" derim.

Yerinde olmak istemedigin halde bir insan varsa, o saatten sonra onemli olan insanin kendisi olmamali. Tabii ki elinde olan icin sukran dolu olmak ve ne kadar sansli oldugunu dusunmek kotu bir sey degil de, orada durmak sorun. Aslolanin konusmanin icinden "ben" veya "biz"i cikarabilmek olduguna inaniyorum. Atiyorum, Turkiye'deki biri olarak "Sukredeyim, daha zor yasam kosullari olan bir ulkede dogabilirdim" demek yanlis degil ama cok eksik geliyor bana. Bunun iki tarafi var. Bir yandan da gelismis bir ulkede refah icinde dogabilirdim ve yasiyor da olabilirdim. Sukur ve sikayet bunlari iceriyor, bu da olur ama hala tastamam bir bakis acisi degil bana gore. Yapabilirsek ya da yapabildigimiz kadari ile "biz"i cekmek gerekiyor icinden. Kisisel olarak dogru sorunun "Su dandik ulkede dogan boyle yasiyorken, neden su gelismis ulkede yasayan boyle yasiyor" sorusu olduguna inaniyorum. Ya da sakat bir insan icin "Oh halime sukredeyim" yerine, "Bu kisi neden sakat" demek daha yapici, en azindan cozum onerici geliyor. Dunyanin merkezi biz miyiz de, sukredip ya da sikayet edip duruyoruz? Tabii bu ne kadar becerilebilir, bilmiyorum. Insan illa ki bir noktada kendine donuyor. Olabildigince az donebilsek keske, donebilsem keske. "Bu kadar konustun, sen ne yapabiliyorsun" dersen haklisin tabii ki.

bu oznel bir yargidir. kimine gore annesi/babasi vefat etmis insan kotu durumdadir kimine gore parasi olmayan kimine gore engelli insandir.

bence insanlarin kotu durumlarina uzulmek yalnizca pragmatist bir harekettir. ona uzuluyorum diyerek kendi vicdanimizi tatmin ederiz ve o durumda olmadigimiz icin bir yandan seviniriz.

dedigim yanlis anlasilmasin tabiki bende aciz gordugum herkese uzulurum. bu bence bir erdemdir. ama dunyadaki bilincli olan her canlinin her hareketinin sebebi bence pragmatistliktir.

ama bazilari var ki harbiden nefret ediyorum. sehitler olmez vatan bolunmez diye snap atiyor. on dakka sonra arabada son ses muzik egleniyor. kurtce sarkilarla dalga geciyor. sayisiz kere yurt disina cikiyor. zengin bir aileden geliyor. onlarin yasadigi acinin onda birinin farkinda degil. ama bunu kullanarak reklam yapiyor. bu ikiyuzluluktur. bende cok uzuldum berkin elvana, ozgecana. yada sehitlere. ama hic sosyal mecrada uzuntumu paylasmadim. birilerine duyurup begeni almak, bundan faydalanmak gibi geliyor bana.

bu benim goruslerimdir. kimilerine ters dusebilir yapacak birseyim yok ne yazikki.

konu cok dagildi ama anlatmak istedim sadece.

konudan saparsam düzelt beni, konu ne onu bile tam anlamadim ya mesajindan.

neyse.

corinth taraflarina gelir büyük iskender. o dönem egitimini tamamlamis ve zaferler ile korku salan bir hükümdar haline gelmis, hakkinda efsaneler dgarken, henüz entrikalar ve iki yüzlülerle cevrilmemistir. babasi filip ise helenlerin kendisini barbar yaftalamasindan dolayi oglunun bir yunan gibi, filozofik, bilimsel cok yönlü egitim almasini istemistir. bu nedenle miezada aristonun yanina gönderilir egitimini tamamlamasi icin. sokratesten de etkilenen hocasindan dolayi korintte sokratin eski ögrencilerinden biri olan diojeni görmek ister. halkin bölgenin delisi gibi gördügü, ancak bilgelerin saygiyla yaklastigi bu adami merak etmesi gayeet dogaldir. hükümdar, yaninda sadik okul arkadaslarindan biriyle ustayi görmeye gider. fatih ünvaniyla koca bir imparatorluga hükmeden iskender, diojene yaklasir, ve kendisini tanitir. diojen gayet laubali cevap verir ve cevredekiler korkuyla bakar. hiddetinden korkarlar iskenderin. ama o tepki vermez, sadece dile benden ne dilersen der.

diojen cevap verir, sirti bir sarap ficisina dayali, üstündekiler uzun süredir yikanmamaktan yapismis, acliktan incecik kalmistir. karsisinda altin bileklik ve ipek kaftanlarla cevrili bu imparator, ondan ne dilerse yapacagini söylemektedir. tek bir kelimesine bakar zngin olmak. tek bir cümlesiyle sehrin anahtarini eline alabilir.

oysa dudaklarindan su sözler dökülür, gölge etme baska ihsan istemem.

cevredeki herkes aciyan göylerle bakmaya baslamistir, aptal, altinlar icinde yüzebilecekken, kendisini yakmis, belki kellesini bile kaybetmistir.imparator senden ne istedigini sordu ve sen böyle mi cevap veriyorsun?

iskenderin gözleri dolar halbuki, cevresindekilere uzaklasmalarini söyler ve diojeni ufak bir yürüyüse davet eder. döndügünde sessizdir imparator, ne konustugunu ise kimse bilmemektedir.

can yayinlari, iskender serisi, massimo manfredi.

gene derler ki diojen, kinik, yani köpek felsefesinin öncülerindendir. dünyevi tüm mal varliktan uzaklastiginda kendisi olacagini söyler. cünkü para kazanmak karin doyurmak ve baskalarina bakmak aile kurmak gibi gayeler, senin kendine dönüp bakmani engeller diye düsünür. tek sahip oldugu bir hanin önünden aldigi fici ile bir adet tastir. ficinin icinde yatar soguk zamanlarda, tasi da su icmek icin kullanir.

bir gün nehir kenarina su icmeye indiginde bir sokak köpeginin kafasini egip kana kana su ictigini görür. o gün tasa da ihtiyacim yokmus meger diyip tasi da atar. sadece ficisi kalir. bir baska hikaye ise söyledir, korinth isgal altindadir, kusatma vardir ve tüm halk olasi saldirilara karsi sehrin merkezine cekilmekte, duvarlari güclendirmekte ve hendekleri genisletmektedir. herkes kosustururken diojen ise ficisini bir ileri bir geri yuvarlayip etrafta kosusturmaktadir. herkes bu deli ne yapiyor diye sorar, o da herkes böyle kosustururken oturmaya icim elvermedi diye cevap verir.

hangisi ne kadar dogru, bilinmez. ama ates olmayan yerden duman da cikmaz. hicbir seyi olmadan yasayan bu adam, aslinda hepimizden daha iyi durumda degil midir? yoklugu tercih etmek, malin pesinde köle olmamizi engeller mi? diojenden daha mutlu ya da özgür müyüz acaba?

bence, en kötü durumda olan, düsündügün gibi en kötü durumda olan degildir, yani gözü görmeyen, duymayan ya da yürüyemeyen. en kötü insan, mutlu olamamis insandir bence, daima korku icinde yasayan. ölümün korkusu, kaybetme korkusu, yetinenememe korkusu. ne dersen de, bence en kötüsü budur, ve bunu asla bilemeyecektir.

sükür olayina girmiyorum, dini degerlerim pek zayif, ama ahlak ve moral icin, etik icin, din gerekmiyor.

ama dedigim gibi, en kötü durumdaki insan bu acima ve kuramadigimiz empatilerin cok uc noktasinda, hayal ettiklerimizden cok farkli.

kisisel görüsüm, keske böyle yasayabilseydim. iki yüzlü bir sekilde yasadigim toplumun kölesiyim. sadece, hayalim, günün birinde yeterince birikimim oldugunda, herseyden elimi etegimi cekip, kendi kendine yetebilecek, dag evine yerlesmek ve emekliligimi, hayatim son günlerini, orda sevdigim kizla gecirmek.

genel olarak şunu söyleyeyim her zaman daha kötüsü çıkıyor. ayrıca bu konu birazda göreceli, hani hadi tüm dünyayı dört koldan araştıralım en kötüsünü bulup ibret alalım kendimize gibi bir şey mümkün değil.

ayrıca o kişilerle bu konuları konuşmaman daha iyi olur. hem tatmin olamayacaksın, hem onları ikna edemeyeceksin hem de seni vebalı gibi göreceler sen zarar göreceksin. dışlanacaksın, ayıplanacaksın, ayrıca seni ''düzeltmek'' için hayatına müdehale edecekler ya da ailenin etmesine neden olacaklar. her halükarda sen üzüleceksin.

hz muhammed demiş ki
insanlara akılları ölçüsünde söz söyleyiniz

hersey herkesle konuşulmaz. ama insan bildiğini de düşündüğünü de sadece kendisine saklamamali. o zaman da kimseye hayri olmaz. ben oldum olasi annemi eleştiririm mesela kuran okudugunda. o da bana hep kızardı. okuyosun da ne anlıyosun sen arapca mi biliyosun derdim. hatta bunu kurana gelen arkadaşlarinin yaninda da söylemiştim. beni baya ayiplamislardi. ama ayiplamayanlar da vardi. türkçesini okumaya başladı sonra. birileri benim gözümu acarsa mutlu olurum. riskini alabiliyosan düşündügunu anlatmalisin.

ama insanlarin ellerinden mutlu olduklari şeyi de almamali.

Kötü durum bana göre bir insanın kabul edemeyeceği kabul etmekte / göğüslemekte zorlandığı durum.
Bu nedenle de kötü durum nitelemesi duruma değil kişiye göre değişiyor.

Yaşadıklarımdan öğrendiklerimi anlatayım.

Sene 1994. Kriz var. Ben ülkeye henüz giren amway adlı bir amerikan firmasının distribütörlüğünü yapan avusturyalı bir grupla tanıştım, ürün iadeleri, güvenilir ürünleri filan var, aklıma yatmayan yerler olsa da ben de ek iş olarak yapmaya başladım.
Firmanın ürün yelpazesi çok geniş ancak biz ürün satmıyoruz, hayaller satıyoruz. İnsanların evlerine gidip işi anlatıyoruz daha çok da onların hayattan beklentilerini harekete geçiriyoruz, istedikleri şeyleri günyüzüne çıkarmaya çalışıyoruz. Sistem bu şekilde kurulmuş.

Bir gün iyi bir semtte bir eve gittik. Ev katalogtan çıkmış gibi. Oldukça lüx ve pahalı eşyalarla donatılmış. Çiftin meslekleri psikolog ve eczacı. Krizde çok borçlanmışlar, dükkanlarını kapatıp şehir değiştirmişler filan. Çok kötü durumda olduklarını düşünüyorlar. Onlara hayal ve umut satabildik. İşe girdiler.

Aynı gün bir gecekondu mahallesinde bir eve gittik. Çift işçi. Ev sıvaları henüz yapılmış tabanı döşenmemiş iç kapıları takılmamış natamam bir ev. Eşya olarak da yere serilmiş bir kilim (toprağın üzerine) duvar kenarında birkaç tane yer minderi var. O çift hayallerine kavuştuğunu düşünüyordu. Artık tamamlanmamış olsa bile bir evleri vardı ve nasılsa tamamlayacaklardı. İşe girmediler.
İstatistiki olarak bakarsan ilk ailenin durumu standartların üzerinde ikinci aile ise gerçekten yardıma muhtaç. Asgari gereksinmeleri karşılayamayan aile durumum iyi diyor.

Başka bir hikaye:

Arada buraya da onlar için soru soruyorum tanıdığım bir aile var. Üstün zekalı bir çocukları var. Bu aile de 90 ve 94 krizinden kötü etkilenen bir aile. Çocuk bursla kazandığı üniversiteyi ailenin ekonomik durumu nedeniyle yarım bırakmak zorunda kaldı. Çocukta majör depresyon ve ot bağımlılığı var. Bilgisayarın başından kalkmıyor, bir iki lokma yiyecekse bile (çoğu zaman onu bile yemiyormuş) bilgisayarın başına alıp yiyor. Hayatla bağları tamamen kopmuş durumda. Sinirli agresif halleri oluyor.
Ben bir anne olarak düşünüyorum evladının günden güne eridiğini çürüdüğünü görmek ama bir şey yapamamak nasıl bir şeydir diye işin içinden çıkamıyorum. Sonra körpecik yaşında intihar eden evladının acısıyla yıllardır yaşamaya çalışan hatta artık hayattan zevk almaya başlama belirtileri görsteren tanıdığım başka bir anneyi düşünüyorum. Diyorum ki bununki en azından yaşıyor, hala umut var yani.

Başka bir hikaye:
Bu benimki.
Bundan 5 yıl önce benden bir tümör alındı. Yüksek dereceliymiş ve genetik olarak da haritamız çok fena. Dedim ki "tamam bu iş buraya kadarmış" Neyse erken teşhisten ve düşünce tarzımdan / tutumumdan paçayı kurtardım sanırım.

O dönemde beni kanser olmaktan daha çok üzen şeyler yaşadığımı söyleyebilirim. Daha ne olabilir ki diyeceksin demi. Olabilir. İşte bunu anlatmaya çalışıyorum. Her şey senin onu nasıl algıladığına, nasıl yorumladığına göre değişiyor. O zaman henüz 13 yaşında olan kızıma karşı sorumluluk duymasam, onu bensiz bırakmaya hakkım olmadığını düşünmesem büyük olasılıkla mücadeleyi bırakır hayattan vazcayardım.

Konudan bağımsız ama azıcık da ilintili:

Dün burada bir soru soruldu duyuruyu ne kadar ciddiye alıyorsunuz diye. Ekşide bazı şeyler yazılmış sanırım. Şimdi bu soruya verilen güzel cevapları okuyunca o soruyu hatırladım.
Ben güzel insanların olduğu bu ortamda olmaktan, bir parçası olmaktan mutluyum.

iphone 4s kadar sağlam olan var mıdır bilmiyorum. tabi eskidi biraz artık para o kadar para verip alınmaz.

kaç kere elimden düştü, askerde yattığım üst ranzadan düştü telefon tık demedi. hatta bi kere konuşurken yere düştü dedim heralde bu sefer ekran parçalanmıştır, baktım hala konuşma açık.

gavur yapıyor

5110

Tesekkurler. Yok mu baska acaba

iphone 4s gordum arkadasimda simdiye kadar parcalanmislar arasinda gordugum en kotu telefondu. baya dagilmisti. kullanicisina gore degisir. dikkatli kullanmak lazim.

kolay kirilmayan telefon icin ekrani kucuk telefona bakacaksin. benim s3 minim var alali iki bucuk sene oldu. acikcasi boku yedi ama ekrani hala tas gibi. simdiye kadar hic kirilmadi.

s3de eskidi artik sana s4 mini oneririmm. tamda butcene uygun zaten.

tabi bunda kullandigim kalin silikonlu kabin da etkisi vardi. tavsiyem bul oyle bisey. ikinci kattan at telefonu gene kirilmaz.

htc 816, suya düşürdüm içi su doldu gene çalıştı zaten 1 senedir günde 5 kez paso düşürüyorum bana mısın demedi

zenfon 5 var bende, darbe emici silikon kabından almıştım zenfonun orjinal. elimden sürekli düşüyor şu sıra, maşallah henüz bir sıkıntı yaşamadım. ama zenfone kamerası başarısız bir telefon, iphone ile kıyaslıyorsak uzak dur..

iphone 4s'i defalarca ekran yere bakacak şekilde düşürdüm, hatta bazen yerden alıp gene aynı şekilde düşürdüğüm oldu. çalışıyor meret.
hep kılıfla kullandım yalnız ben. ekranda da o şeffaf şeylerden var.

ciddi manada sağlamlık diyorsan, sony z serilerine bakmalısın.
ip65 sertifikasına sahip, hem suya, hem de basit çarpmalara karşı dayanıklı.
bilindik telefonlar arasında daha sağlamı yok diye biliyorum.

bununla kıyaslyacak olursak iphone, samsung, htcler dayanıklılık olarak komik kaçıyor.

Açıkçası aslında günümüzdeki akıllı telefonların çoğu dayanıklı, buradaki dayanıklılık kelimesini telefonların başına gelenden sonra hala sorunsuz çalışabilmesi için kullandım. Telefonlar çoğu kez yere düşünce bozulmuyor, genelde su yüzünden bozuluyor. Ama eğer ekran dayanıklılığı dersen bu şans işi, yerin şekline telefonun düşüşüne kadar bir çok etken giriyor işin içine.

Yapabileceğin şey güçlü kılıfla telefonunu korumak ekrana bir temperli cam takmak.

çin malı umi hammer var, kullanmadım ama videolarına denk geldim. ona bakabilirsiniz. sahibinden uygun fiyata denk gelebilir. onun dışında geçen biri sordu link atmıştım, cat markalı telefonlar var ekstrem kullanımlar için. biraz tuzlu olabilir

www.youtube.com

Loreena Mckennitt........

youtube da chill out yazarsan bir saatlik parçaları bile görebilirsin.

aktivite oneriniz yok mu?

www.youtube.com
spor yap, blog yaz. (şaka)
ama spor olabilir yani.
ben lunapark severim bir de. bin kamikazeye, stres falan kalmaz.

camel dinliycen hacı. echoes ile başla.

koşu, banyo (küvette), kitap okuma, masaj

Zumba yap

Sakin

sırasız olarak;

kramp, whisky, mavi sakal, dr.skull

son dönemlerden de; kurban ve flört

mezarkabul tabii ki.

gelmişi geçmişi karıştırırsan moğollar derim.

Pentagram (Murat İlkan) Mavi Sakal (Genç Osman Yavaş) Kesmeşeker Kramp Diken Ünlü. Son dönemde de Malt. Ayrım yapamadım.

rock dersen işler değişir. benim sıralamam

bulutsuzluk özlemi, kramp. diğer sıralar üç aşağı beş yukarı aynı

Ünlü.

lan olum kasa kasa çatlayacaksınız yakında. kramp kim kesmeşeker kim?
sizi bi pentagram bi moğollar bi ayna demekten kim alıkoyuyor??

açılın mor ve ötesi demeye geldim. son albümde biraz arabeske bağlasalar da...

pentagram metal yav, onu rock kabul etmiyorum ben ama o dahilse tabii ki pentagram/mezarkabul.

sonra redd, malt vs. gelebilir bence. moğollar ve mavi sakal pek dinlemedim o yüzden yazmıyorum.

edit: höyt mfö'yü unutmuşum. MFÖ kafadan en başlarda yerini alır aga.

manga (solisti ferman abiyle ayni siralarda okumak da ayri bir eglence tabiki :) )

sakin

ayna

dumanin cok iyi oldugunu dusunmuyorum. iyiyse bile kitlesi cok mal. (dinliyorsan uzerine alinma ama kabul et kitlesi liseli tayfa) (bende liseliyim ama neyse)

mfo

kurban

3 hürel.

pentagram tabii ki

Ha bir de MT-7500 var.

www.facebook.com

@air- kramp kim mi? asdfsd

Ayna yazan arkadaslar, rock grubu diyorum rock.. :)

Pentagram (mezarkabul) rock grubu değil. En iyisi kim bilmem ama şu aralar zardanadam yeni albümü ile iyi bence.

alla alla. pentagram rock grubu değilse ne ola ki?

inanamıyorum.

adam gelmiş geçmiş en iyi türk rock grubunu sormuş başka bir adam sakin demiş.

indie ne zamandan beri rock bu bir.
indie rocksa bile sakin e mi kaldık? bu da iki.

Kesinlikle Pentagram.

Wikipedia' nin da onaylayacağı üzere metal muzik grubu.

"en iyi" yok.

turk rock muzik tarihini anmadan anlatamayacagin isimler var ama... cem karaca da, kramp da, mavi sakal da, pentagram da kesinlikle aralarinda.

pentagram rock mi metal mi bilmem ama turkiyenin bu alandaki en iyisi diyebilirim (rock/metal her ne ise iste :))
kurban da iyidir ama en iyi diyemem.
bir zamanlar unlu vardi ama cok sarkisini bilmem, bildiklerim de gayet guzeldi.

ne kadar rock olarak kabul görür bilmem ama, dandadadan benim için.

ikinci de nekropsi'dir.

Bu arada yazmadan geçemedim. Pentagram'a rock müzik grubu demekte hiçbir yanlışlık yoktur. Çünkü bilindiği üzere metal müzik rock müzikten türeyen bir türdür. Dolayısıyla Pentagram'a rock müzik grubu dediğimizde bir yanlış söylem oluşmaz.

mavi sakal, the climb

Hepsi

Yavuz çetin

Metal/rock tartismasi olmazsa Pentagram +1

Kargo'nun Mehmet Sisli'li donemleri de cok iyiydi. Ozellikle Sevmek Zor ve Yalnizlik Mevsimi albumleri.

Unlu de gozumde Anadolu Rock yapan tek kurum/kurulus.

PENTAGRAM- hem müzikal açıdan hemde grup üyelerinin insan olarak çok iyi olmaları
mor ve ötesi
kurtalan ekspres

ama gelmiş geçmişe her türlü pentagramı koyarım. bu sene içinde 5 farklı konserlerine gittim :)

Pentagram der kenara cekilirim.

Degiliz. Secimlerde hukumetin kullanacagi kozlar bunlar. Merkez Bankasi isterse piyasaya dolar verir ve dolar duser. Ya da faiz artirir ve dolar yine duser. Birkac hafta sonra 400 milletvekilini vermediniz bakin dolar yukseldi sehitler oluyor diye konusma yapacak. Tahmin et kim yapacak bu konusmayi.

gardaş dünyanın anası ağlıyor. tr olarak bakma global bak.

geleli çok oluyor, etkileri yeni hissedilmeye başlandı

yıllardır krizdeyiz zaten, aksini iddia edeni de ciddiye alabileceğimi sanmam...

Yillardir krizde de olabiliriz yalnizca erken secim geldiginden su gunlerde kriz gizlenmeye calisilmiyor cunku insanlari aclikla korkutmak siyasetcilerin oylarini artirmada en kolay yollardan biridir. Simdikinden daha iyisini isteme biz gidersek simdiki halinden bile kotusu olacak buna razi ol politikasi siyasetcilerin islerini kolaylastiracak cunkun halkin beklentisi azalacak. Korkan fakir halk x partisi varken kriz yoktu simdi x partisi yok kriz geldi korkusuyla x partisine oy verecek. Ama egitimli insan bunu yutmaz.

yillardir krizdeyiz +1

simdiye kadar eldeki kaynaklari satip enflasyonu dusurduler.

elde kaynak kalmayinca bakalim napacaklar.

ileriye donuk dusunmeyip simdiyi kurtarmaya calisan ekonomi modeli diyoruz buna.

pirinç 6tl et 40tl ücret 1000tl

Para

para +1
sağlık

Tolstoy'a göre cevabı sevgidir.

İç huzur ve kendini gerçekleştirebilmek.

1. Sağlık
2. Para

Umut

1-Cok ciddi saglik sorunu olmayan saglam bir bunye,
2-Para
3-Biraz bos zaman

Beni her mevsim sıcak bir ülkede kitaplarla, dvdlerle, güneş kremiyle bırakın, yemek verin mis gibi yaşarım çadırda.

Başarıyla

saglik, sevgi, huzur ve para ile.

hava, su, yemek

oksijen, su, gıda. bununla yaşıyor gayet, gerisi 300/400 yıllık puştluktan başka bir şey değil, (aslına bakarsan 200 yıl bile değil ya neyse)

ben tek yaşıyorum, kimisi ailesiyle yaşar kimisi sevgilisiyle. kimsenin hayatına kimse karışamaz.

yere ve zamana göre değişiyor.

ben önceden sevgisiz yaşardım.neymiş lan sevgi?karın doyurmaz bir sike yaramaz derdim.artık yaşayamıyorum.

tolstoy un o kitabın okuduğumda:mal lan bu adam demiştim.nasıl,neden klasikler arasına girdi bu kadar basit bir olay,kitap demiştim.şimdi yavaş yavaş anlıyorum.

merak.

yarını merak etmiyor olsam yaşamak istemem.

Spor+düzgün beslenme.

sivilceler icin adini bilmedigim bir ilac var. 1 2 sene kullaniyosun. o surede yuzun mahvoluyo ama daha sonra babyface oluyosun.

epilasyon cihazi alabilirsin.

ten rengine bisey diyemem.

ama sunu bil her tipin kendine yakisan bi tarzi vardir. ekonomik durumunu bilmiyorum ama kendi tarzini yap bence.

kendine yanlış bir self concept oluşturmuşsun. algını değiştirmek için YETKİN bir psikologla görüş.

david burns'ün iyi hissetmek isimli kitabını oku, hislerine faydası olucağını düşünüyorum.

sivilceler için rouccatane mi ne bi ilaç var herkes kullanıyodu. dermotologa gidersen seni yönlendirir.

tüyler içinse lazer epilasyon.

sakalını da bi zahmet traş makinası ya da jiletle şekillendir. ilgilenemiyorsan da komple kes gerçekten de esmer adamların bakımsız sakallarına bakmaya bile tahammül edemiyorum. çoğu orman kaçkını gibi duruyor. herkes sakallı olmak zorunda değil.

bi de saçına güzel bi model ver, düzenli duş al, sağlıklı beslen, dişlerini fırçala ve hep tertemiz parfüm kok. bunlar bacağındaki kıllardan daha önemli bence. sonuçta türkiyede yaşıyoruz esmer kıllı adam bizim için çok yabancı bi durum değil. sen de kıllarını sorun edeceğine diğer bakım rutinlerini gerçekleştirdiğinde kendini otomatikman temiz hissedeceksin zaten.

Spor yapacaksın kıl tüy olayının çözümü malum keseceksin roaccutane kullanacaksın doktor kontrolünde özgüven olayı sporla çözülür direk kız milletinin yüzde 95inin ilgisini çekiyor bu vücut olayı. Buralarda dert yanacağına işlemler basit fedakarlık yapacaksın

@littlejack & Take it away honey : ama o ilacın çok güçlü olduğunu, dolayısıyla yan etkilerinin de çok olduğunu söylüyorlar. kullandınız mı siz?

duş, parfüm, diş fırçalama... bunları zaten yapıyorum. benim sorunum daha çok ten rengi + istenmeyen yoğun tüyler ile ilgili yani.

alinir. cokda guzeldir.

Cok yaktigini biliyorum.

Üzerinde Honda yazan her şey alınır.