direk otobüs yok. Metroyla konakta in ve 169'a bin. Esentepe cami nerdedir bi fikrim yok ama maalesef.

aslında buca'da da üçkuyular var, orası olmadığına emin misin? balçova tarafındakiyse tansaş'ın orada inip karşıya geçip ara sokaktan dümdüz yürümen lazım yaklaşık bir 15 dakika. esentepe mimkent'in orada camii.

yol tarifi yaptırmaya çalıştım ama bana biraz verdiği yol saçma geldi. yine de gitmek istediğin yer burası sanırım: g.co

tam olarak orası galiba evet. konak'tan 14 numaralı otobus mantıklı geldi. esentepe - konak diyor sonucta. umarım baska yerlerden cıkmam. teşekkür ederim

oop / eğer tanrı olsaydın dünyayı yaratma kararı alsaydın oop ile nasıl yaratırdın?

soru biraz saçma gelebilir ama verilen işte nasıl bir analoji çıkarabilir, nasıl düşünür, düşündüğünü nasıl bağlantılar vs.

hâşâ diye de başlayabilir, evrimin başlangıcından da ama sanırım anlatmak istediğimi anlayan anlamıştır.

design patterns ile alakalı olarak aklıma gelenler; bir sınıf paradigması oluşturulabilir. sınıfın tek giriş/çıkışı vardır, içinde öğrenciler vardır, dersin bir hocası vardır vs. veya ikea'dan alınan bir mobilya için kullanılacak vidalar ve buna uygun tornavidaların kutusunda verilmesi falan. biraz eksik/karışık yazdım ama hatırladığım kadarıyla bunlar üniversitedeyken bizim sınav sorularımızdı. daha detaylı ihtiyaç olursa notlarımı karıştırabilirim.

ekmek kaç para bilir misin?

adama dünyayı ve yaşamı sorgulatmayan, işin daha teknik tarafında kalan sorular daha iyi olabilir zannımca bu durumda, bilgi ölçen. cevaplar için teşekkürler.

Söz konusu iş görüşmesi olunca bana göre en güzel taktik.
selmanh.com

Sen işletme, muhasebe, veznedar vs.. almıyorsun ki. adam üretecek, adam kafasını kullanması gerekecek.

Mülakatta şirketimize ne katabilirsiniz, 5 yıl sonra kendini nerede görüyorsun diye soru sormak saçma.

Elemanı kullanacağınız sektör ile ilgili bir soru sormanı hatta gerekiyorsa uygulamalı olarak göstermesini isteyebilirsin.

Sallıyorum;

Bir web sitesi yaptırıyorsundur. Elinde senin sitene ait bir veritabanı vardır bir de müşterilerinin veritabanları vardır. Müşterilerinin veritabanlarındaki bilgileri farklı bir veritabanına bağlanmadan nasıl alabilirsin vs.. (tamamen salladım) tarzı sorular sormanı öneriririm

Müzikleri buldum. Daha sonra arayan olursa diye duyuruyu kaldırmıyorum.

bunun yaştan ziyade konuşulan konu ile alaklı olduğunu düşünüyorum. gayet sıradan bir konuda çoğul kullanararak kasılmaya gerek yok ya da ciddi konularda arkadaş gibi hitap etmeye gerek yok. sıradan bi konu mesela aşk meseleleri olabilirken, ciddi konu tarihsel ya da siyasal konular olabilir pekala.

ben duyuruyu ilk kullanmaya başladığımda aynı senin yaptığın gibi yapıyordum.. sen yenisin ben eskiyim falan anlamında değil yani bu dediğim.. neyse artık her cevabımda senli benli yazıyorum..

tanımadığım biri benimle konuşurken sizli bizli konuşursa gereksiz bi mesafe oluyor hoşlanmayabiliyorum.. gerek yok yani bence.. senli benli negzel oysa..

sorunun üslubuna göre sen ya da siz diyorum ben de.
genelde "siz" demeyi tercih ediyorum.

inci sözlükte biri mesaj yazmıştı "lan p.ç kurusu o siteye nasıl giriyon bana da söyle". Sevinmiştim. Ama biri burda söylese yüzüne bakmam. Ortama bağlı aslında.

bende de bu doğaçlama gelişiyor, duyuru hayatım boyunca böyle oldu. sizli bizliden rahatsız olmama ama bazen çok rahatsız edici şekilde senli benli konuşanlara uyuz oluyorum. aslında söylediği şey laf sokma, alay etme eksenliyse oradaki senli benli üslup üzerine tuz biber oluyor.

pek takılmıyorum o kısıma,
"naber la at penisi" diye giriş yapmadığı sürece sorun yok.
biraz mesafe olsun ama öyle çoook uzak olmasın.

Senelerdir gittigidiyor üzerinden alışveriş yapıyorum. Hiç bir sıkıntı yaşamadım.

gg'yi bikaç kere denedim hem alacağım zaman hem de satacağım zaman. açıkçası müşteri profili olarak pek hoşuma gitmedi. attığım mesaja hiç cevap alamıyordum neredeyse.

ebay.com
amazon.com
dealextreme.com
focalprice.com
hepsiburada.com
hizlial.com
gittigidiyor.com
sahibinden.com

çoğunlukla bunlar.

webdenal.com

vatanbilgisayar.com
sanalmarketim.com

sahibinden
dealextreme
beyazeşyam.com

alışveriş yaptıklarım. sorun çıkmadı

elektronik konusunda, başka bir yerde çok süper bir indirim yoksa, gözü kapalı alışveriş yapılacak yer:
sanalmarketim.com

gittigidiyor'da bi sorun çıktı mı ortada kalıyorsun.

"ayni gun kargo" yazan urunlerden, hizlial.com'dan alıyorum çok.

konak'ta milli kütüphane var. çeşitlilik ve çalışma ortamı olarak çok iyidir ama 17:00'da kapanır. saat olarak olmasa da izmir'de kütüphane denilince akılda tutulmalı.

balçova'da ekonomi üniversitesi'nin kütüphanesi var. yanlış hatırlamıyorsam sabah 9 akşam 9 çalışıyorlardı. ama sabaha kadar kaldığım falan da baya oldu 2-3 sene önce.

bilemiyorum samsung galaxy s2 turkiye'de satiliyor mu ama bu alet ile kapisan tek alet budur gibi geliyor bana... Ha bu arada bir de sensation xl var ama xe turkiye'de yoksa xl de gelmemistir diye dusunuyorum.

sensation xl'in daha esamesi okunmuyor. sensation xe için sitesinde coming soon diyor da ondan biraz heyecanlandım.

ben de HTC Sensation XL' ı bekliyorum delicesine.
chip.com.tr' de (git: www.chip.com.tr) bu adreste yılbaşında hediye alın diye bi basın bülteni var ama, daha ortalıkta yok XE ve XL. bekliyoruz. gören duyan olursa bi haber verirse mutlu olurum ben de:)

www.gavurizmir.com adresini alacak kadar gurur duyuyorum. çünkü öyleyim :)

izmirli değilim (egeliyim) ama izmir'i severim, ileride yaşamayı düşünürüm, gavur izmir sözünden mutluluk duyuyorum. kullanan kitlenin bakış açısı yüzünden bittabi.

izmirliyim, birisi bana bunu söylese hiçbir tepki vermem ya da bir şey hissetmem. ama söyleyen kişi hakkında kafamda gayet kesin bir yargı oluşur; kıt akıllı gibi. millet marsa gitmenin hesapları içindeyken hala kalkıp bana gavur izmir argümanını sunabildiği için o da.

izmirliyim, gurur duyarım. bunu söyleyen kesimin görüşlerini hesaba katarsak onların ağzından çok medenizsiniz denmesi gibi birşey:)

izmir'in en eglenceli arkadaslik sayfasi, bay ve bayan izmir bayan arkadas bulma sitesi. www.izmirtanis.net

limitlenmis olabilir torrent ayarlarinda,torrent dosyasini paylasan azdir,bi ton nedeni var.ama internet hizin maksimum seviyede verimli degildir bence en büyük ihtimal bu.

16 mbit maksimum hizi olur genelde,kullanim hizi daha düsüktür.dalgalanmalar olabilir.

ttnet değil mi? aynı pakete geçtim ben de. ilk başlarda 400-500 arasında kalmıştı 10 gün boyunca günde 2şer kereden arayınca şu anda 900 civarında alıyorum. biraz daha bastırırsam sanırım başaracağım. tamamen telekomun keyfiyetinden kaynaklanıyor. satarken iyi güzel, iş hizmete gelince tırt.

@yaarock yok süperonline benimki hepsi aynı bok.

ben de 8mbit'e geçtiğimde seninkiyle aynı hızla indiriyordum. ttnetin sitesinden hız testi yaptım 4mbit gösteriyordu. sonra araştırdım öğrendim ki oturduğum semtteki altyapı en fazla buna imkan veriyormuş. sanırım seninki de öyledir.

@ruhibirbanyo benim hız testinde bir sorun yok gösteriyo 16 mbiti.

onur air'ın yardım fiyaskosu olur mu?

bu aklıma geldi: www.youtube.com

şunlardan biri olmaz mı?

www.sendika.org

aklıma ilk Nike gibi şirketlerin başka ülkelerde çocuk işçi çalıştırması geldi onla ilgili kaynak var mı diye bakarken burayı gördüm.

%50

özet: soru saçma ve eksik.

doğru cevap şıklarda yok.

soru: eğer bu sorudan bir cevap seçersen doğru olma ihtimali nedir?

bugün türkiyede uygulanan sınav sistemlerine göre eğer bi soru da aynı şık 2 defa varsa ya iptal edilir, ya da o şık yanlıştır.

o zaman şans: %50 olur.

ama doğru olan oysa şans: % 33 olur.

hepsi farklı olsa %25.

%50 de olamaz.

@in vine veritas, neden?

%50. ıkı şıkta %25 var o yuzden onlar cevap dısı gerıye ya b ya da c olması kalıyr buradan dolayı %50 dıyorum ben.

neden 40 karakter ki haklı panpalar.

cevap veriyorum yüzde 33.iyigünler.

bence 25. çünkü rastgele bir seçeneği seçerseniz o seçeneği seçme ihtimaliniz ne kadardır diyor ve 4 seçenek var. soru bu şekilde olduğu için aynı şıklar durumu etkilemez diye düşünüyorum. ayrıca 50 olma ihtimali zaten yok hadi 2 seçenek aynı desek geriye 2 seçenek ve bir de %25 kalıyor bu durumda da 1/3 olması lazım ki o da seçeneklerde yok. şimdi emin oldum 25 ama hangi 25 :)

d şıkkındaki 25 daha orjinal geldi yazım olarak. nebiçim soru bu:) hadi d olsun.

normal sartlarda 4 cevaptan birinin dogru olma ihtimali yüzde 25.
ama 4 siktan ikisi de yüzde 25'i gösteriyorsa cevabin yüzde elli olmasi gerekiyor.

kısa bi düşünmeyle şu üç sonuca vardım.

1) doğru cevap, şıkların içeriğinden bağımsız olarak seçilmiştir. dolayısıyla bütün şıkların eşit şansı vardır; %25.
2) A ve D şıkları birbirinin aynı diye düşünürsek, elimizde 3 farklı şık oluyor. 3 farklı şık içinden birinin doğru olma olasılığı %33.3.
3) tamamen test mantığı ile, A ve D aynıdır dolayısıyla doğru olamaz. doğru cevap B veya C şıkkıdır; %50.

sorunun cevabı şıklardan çok yanlışlık doğruluk kısmına odaklı çünkü. demek istediğim şu ki, bu sorunun net ve kesin bir cevabı olamayacağından ya doğru cevabı seçersin ya yanlış cevabı seçersin, bu durumda şansın %50dir.

3 seçenek var. 1/3 şans var yani %33.3 gibi bir şey.

eğer a ve d şıkkı doğru ise %50 şansın var, fakat doğru cevap b veya c şıkkı ise o zaman olasılık değişir %25 olur, yani doğru şıkkın hangisi olduğunu bilmediğimiz için 2 türlü olasılık var.

neden 40 karakter ki haklı.

doğru cevap şıklardaysa 50%.

(dün bunu 9gag'de gördüm, şıkları okumadan 25% tabii ki dedim ama son şıkkı görünce gülümsemem kayboldu gitti. cevab veremedim.)

tekrar ediyorum, kesinlikle %25. şöyle düşünün, gözünüzü kapattılar ve önünüze 4 tane meyve koydular. armut, elma, muz ve armut. soru da şu "önünüze 4 tane meyve getirip gözünüzü kapattıkları zaman rastgele olarak birini seçme ihtimaliniz ne kadardır"

şu an daha net anlıyoruz ki cevap %25. burada önemli olan şıkların içeriği değil, kaç tane olduğu.

Hangi şıkkın doğru olduğu bilinmeden bu soruya cevap verilemez NOKTA

@JOHNDORSEY; yanlış mantık. eğer cevap 25 ise bu sorunun cevabı %50dir. WOW ÇOK ÇILGIN. Bu önerme doğru olamayacağı için cevap a ya da d değildir. Diğer şıklar içinde aynı şeyi düşündüğümüz zaman onlarda sağlamıyor. Örneğin eğer b şıkkı doğru olsaydı, o şıktan yalnızca 1 tane var dolaysıyla şeçme ihtimalimiz %25. Ama şıkta %50 yazıyor, dogru cevap o değil. Aynı şey c içinde geçerli. Dolayısıyla doğru cevap %0. Bu aptal soruya çok zaman harcadım.

iyide senin seçtiğin soru 100 kişiden 40ı hastadır, sağlam olan kaç kişidir ise cevap %60 olur , cevap %33.333333 şıklarda da yok

@excusez 4 seçenekten bir tanesini seçeceksek eğer her birini seçme ihtimalimiz %25'tir tekrar ediyorum şıkların içeriğinin soru ile bir alakası yok. cevap a ya da d'dir.

bu soru paradokstur. yani cevabı yok.

bütün şıklar farklı olsaydı cevabımız %25 olmalıydı ki şıklarda iki tane olduğundan onun olasılığı %50 olur. cevap olarak %50'yi seçersek de bir tane olduğundan olasılığı %25 olur.

yani soruyu bilinen bir zeka sorusuna uyarlarsak olay şöyle olur.

"iki kapı var. biri ölüme biri yaşama açılıyor. iki kapının önünde de yalan söyleyen nöbetçiler var. doğru kapıyı nasıl bulursunuz."

iki nöbetçi de sorulan her soruya verdiklerin cevapla diğer kapıya gönderecek. iki kapı arasında gidip geleceğiz

cevap aslında %100 rastgele şeçmiş olduğum, doğru seçenektir ama şıklarda %100 yok , en fazla %60 var , eğer %60 ise doğruluk payı dirğer şıkalrdan fazladır ve buda doğru şıkka işaret ediyo , anlamadın demi, kısaca en fazla olan , çünkü seçim senin

@unbeknown the black

yazdıklarımı düzgün oku bence yorum yapmadan. iki kapı sorusunu uyarlarsak dedim. iki nöbetçi de yalan söylüyorsa senin verdiğin cevap patlar güzel kardeşim.

bu soru bir paradokstur. hatta ben bu soruyu olasılık konusunda öğrencilerine güzel bir paradoks örneği olarak anlatan bir matematik öğretmeniyim.

neden paradoks olduğunu da (matematik bilgin de okuduğunu anlama becerin gibi değilse) cevabımdan anlayabilirsin.

tercüme şu: "bu soruya rastgele bir cevap verecek olsaydınız, doğru cevabı tutturma olasılığınız ne olurdu?"

bu soru, doğru cevabın neden doğru olduğunu bulmak hakkında değil. ve bu bir çoktan seçmeli soru da değil. orada a, b, c, d olarak sıralanan şeyler soruya dahil diyorum ben. çünkü soruyu çözmek için onları veri olarak kullanıyoruz. ayrıca orada a)portakal, b)%75364.096, c)e=mc^2, d)portakal yazması hiç farketmeyecek. 25 ve 50 de kafa karıştırmak için konmuş.

bu gözle bakarsak 4 şık var ve 2'si aynı. eğer test tekniğini göz önüne alırsanız doğru şık b veya c'dir. cevap %50, ama b şıkkı değil.

eğer a ve d aynı olduğu için ikisinden birini eleyip 3 şık bırakırsanız, olasılık %33.3333333...

@lancelot: yanlış belirttin sanırım. iki gardiyan da yalan söylüyorsa tek bir soruya bakar o iş abi.

aşağıdakilerden hangisi?

a) deli
b) kuyu
c) 1 taş
d) 40 akıllı

arkadaşım ben iki kapı sorusunu değiştirerek yazdım diyorum hala link falan veriyorsun. "oku" yazmamdan alınıyorsun ama dönüp aynı cevabı veriyorsun. bak bi daha yazayım

İKİ NÖBETÇİ DE YALAN SÖYLÜYOR. BİRİ DOĞRU BİRİ YALAN DEĞİL, İKİSİ DE YALAN.


ayrıca öğrencilerime yanlış anlattığımdan emin olduğuna göre benden de, bu soruyu zamanında bana anlatan profesörden de iyi matematik bilgisine sahipsin.

eğitim neydi?

ya okuduğunu anlama sorunun var ya da kasıtlı yapıyorsun :))

son mesajında senin de belirttiğin gibi paradokslar konusunda bir sıkıntın var. bence asıl sen bir duyuru açıp ne olduklarını, nasıl oluştuklarını falan öğren.

benim duyuru açmama niye bu kadar takıldın anlamadım? kapı probleminin çözümünü biliyorum merak etme. bu sorudaki paradoksal durumu anlatmak için modifiye etmiştim ama olayı izzeti nefis meselesi haline getireceğini tahmin etmemiştim :))


bana küfür etmeme lütfunu gösterdiğin için minnettarım. yoksa ben de sana "bu sorunun cevabını %37,5 bulduran ortaokul matematik öğretmenin de, bu matematik cehaletini düzeltmeyen lise (ve varsa üniversite) matematik öğretmenlerinin de vs." diye başlamak zorunda kalacaktım ki hiç hoş olmayacaktı.

aynı şeyi belirten birkaç kişi daha olmuş gerçi ama, soru paradokstur bence de demek istiyorum.

doğru cevap %25 olsaydı doğru cevap %50 olurdu, doğru cevap %50yse de doğru cevap %25 olur. ehehe bence güzel anlattım.

Ikea'nın manstad mı ne diye bi köşe koltuğu var, 1000 liradan biraz az, çift kişilik süper yatak oluyor ve bazası da var. Boşverin oturma grubunu, onu alın. Bir de sehpa önüne, tamam.

öncelikle not kısmında gülümsettin.aftım vardı o bile acıdı gülümserken:)

klasik şeyler alma ama halı olsun,halı şart.halı olmayınca yere bastığında insan kendini boşlukta hissediyo.en azından ben halıyı öncelikli ihtiyaç olarak görürüm.onun ötesinde ev dekorasyon şeklinde google dan aratabilirsin.ama sen de yapabilirsin sadece bilgi almak için bak öyle sitelere.az eşya istiyosan şunu yap.bir eşyayı almadan önce ihtiyacın ve estetik bakımından ayrı ayrı 10 üzerinden not ver.ortalaması 7.5 in üstünde olursa al onu.altında kalırsa o eşyalar bi süre sonra senin için fazlalık olur.atsan atamazsın satsan satamazsın durumu arz eder.

@mea maxima culpa belki evi döşedikten sonra porno çevirmeyi planlıyordur?

neyse, ben hep şöyle düşünürüm; bi yatak, bi tv koyduktan sonra geri kalanı ihtiyaca göre alınır, konulur. çünkü bir anlık o ilk hevesle hiç ihtiyacı olmayacağı şeyler bile alabiliyor insan.

briketten kitaplık,limon kasasından divan yap abuk subuk şeylere para verme

ışıklandırma da ev dekorasyonunda büyük etkendir, az eşya ilk bakışta evi soğuk hissettirebilir.. onun için öncelikle yerden aydınlatma veya tavandan illa asılıcaksa tavana yansıyıp yeri aydınlatan bir sistem oneririm hatta bir tornavida ve kontrol kalemi ile ışık açma kapama düğmesini su yuvarlak ışığın miktarını ayarlayan düğme ile değiştirin.

onun dışında eğer tv şart ise o karşısına bir koltuk ister 2li vs bişey evet klasik ama rahat ettirici. veya yerde bir oturma alanı oluşturabilirsiniz ama yani.. sehpa olayını cok yuksek tutmayın hatta ustu yumusak bir materyal olsun gerektiginde ayk uzatılır gerektiğinde tepsi konur gerektiginde oturulur hatta tekerlekli iki parça kare şeklinde olursa hem birlesik hem ayrı ayrı kullanılabilir. elinizden gelirse ikeanın mesela kare lack sanırım sehpaları var onların ayaklarını kısaltıp üstüne uygun minder yapıp tekerleği koydunuz mu en basit yoldan yapılabilir. eşya bakarken biraz da bunu soyle değistirebilip boyle istedigim gibi yapabilirmiyim acaba gözüyle dolaşın.

onun dışında kitap okuyan eden onları seven biriyseniz bir kütüphane de dekorasyonun parçası olabilir. hatta şu armudu koyucagınız odaya müzik ve kitapları ekleyin mis başka bişey istemez.

bence halı şart değil düzenli yıkanıp silinmezse pislik yuvasından başka bişey değil. ama kilim olabilir gerektiğinde makineye atar yıkarsınız da. yerler parke veya laminantsa kayar ama bunlar altlarına ona göre plastik bişey var kaymasını engelleyen oyle çözülür olay.

ışık demiştik en başta, gündüz ışığı da önemlidir ortamı güzelleştirir. öyle tülle perdeyle uğraşmayın nispeten boş göz yormayacak minimal bir eve tahta jaluzi veya japon perde mi ne diyolar o tip basit şeyler kullanın. minimal olucak diye de beyaza abanmayın mobilyada hele şimdi ortalıkta dolanan lake beyazlar filan aman bence.
pastel renklere yoğunlaşıp tahtanın kendi renginden vaz geçmeyin derim.

bu arada vaktiniz varsa eskici dolaşın, elden geçirildi mi şahane parçalar olabilecek eşyalar bulabilirsiniz.
ikea artık basma kalıp istediğiniz farklı havayı vermeyebilir ama ordan alıp elinizden geliyorsa modifiye edip eşyaları ikea etiketinden kurtarabilirsiniz.
şuraya bir göz atın.
www.ikeahackers.net

ilk etapta genel olarak bunlar geldi aklıma.

ben gittim - biraz da sevgili ısrarıyla - ikea' dan bi iki kişilik kanepe - açılınca yer yatağı olyor - aldım uygun fiyata, iki de koltuk patlattım, sonra bira şişeleriyle sehpa yaptım bi' de, canvarımsı oldu aq. para versem o kadar olmaz yani.

aynen bende de var. ben tıbbi açıklama düşünmedim pek belki tansiyondur ama bi şekilde enerjimi aşağı indirmeye gayret ediyorum. epey zamandır olmuyor. nefesime filan odaklanıyorum. baya vücudumun alt kısımlarını düşünüyorum, geçiyo o zaman.
hot headed derler ingilizcede :D kan vuruyo beyne herhalde.

O bana da olur ya, başından kaynar sular dökülüyor hissi. Ellerim de buz gibi olur, yüzüme ateş basar

en azından yalnız değilmişim =) valla eller ayaklar bütün vücut ateş gibi oluyor da. en çok kafamda alev topu var gibi hissediyorum.

öfke bir duygu olarak her kişide farklı beden duyumlarına yol açabilir. Öfke; farkında olabilmeniz ve sağlıklı bir biçimde dışa vurabilmeniz noktasında sorun olmayacaktır.

valla o dönem annem gelip arada kafama elliyodu. hımm sıcak... hımmm daha iyi filan diyodu o kadar net hissedilen bişi ki bende sinir halinde olmuyo daha çok sürmenaj modunda oluyo. biraz sakinleşip herşeyin geçici olduğunu filan düşünmek lazım :)

duyuruyu yazmamın yaklaşık bi 10-15 dk öncesinde başlamıştı, şu saat oldu daha yeni yeni kafam sönmeye başladı valla. geçici olduğunu falan düşünmeye çalışıyorum ama o sinir eden konudan çok fazla uzaklaşamıyorum gibi. mesela şimdi bile cevap yazarken yine bacağımı sallamaya başladım hafif stresten.

Gerçekten dertse psikiyatrinin bu konuda faydası olabilir ;)

superonline fiber internet

20 mbit(e kadar değil) 44 lira.

netlimitsiz (yalın adsl)

16mbite kadar 59tl ttnet

aman diyeyim kaç telekomdan. daha az önce müşteri hizmetleriyle telefondaydım 15 dakika boyunca çözümsüzlüğün hikayesini dinledim. superonline, uydunet, metronet ne varsa bölgende onunla ilgilen.

8 bit nedir be abi :))) megabit demek istiyosun sanırım.

bi aralar dünya göz çok iyiydi ama sonraları işi ticarete döktüler iyice falan dedi giden arkadaşlarım ama lazer yaptıracaksan aletin kalibrasyonunu falan önemli bende olmayı düşündüm bi ara sonra vazgeçtim dünya gözde olanlar memnun fakat 4 sene falan oldu tedavi olalı

kornea falan zarar görüyormuş, katarakt olsa ameliyat olunmuyomuş gibi şeyler duymuştum lazerle ilgili. ben de yaptıracaktım da vazgeçtim. hala kararsızım mesela. fikrimi söliyim dedim.

istanbul cerrahi merkezi sinan bilmem ne. bu işin piri bu adamdır.

sinan göker, evet piri.

bu katarakt ile ilgili duyumları ben de almıştım da hani sadece duyum dedim. ispatlanmış bi zararını da okumadım ya da duymadım henüz. belki bir duyan, gören, eden vardır diye sorayım dedim.

ben birkaç sene evvel dünyagöz'de çizdirdim. ve 1 buçuk yıl sonra problem tekrarladı.
benim gözümün biri 1,75 diğeri ise 2,35ti. şu anda yine bozuk gözlerim. otobüs dibime glene kadar göremiyorum numarasını.
tekrar yaptırmak istedim ama sonra vazgeçtim. tekrar ediyor.
hatta benden bir ay sonra babam da yaptırdı ve onunki de tekrarladı. şu an gölük kullanıyor o.

açıkçası tavsiye etmiyorum. dünyagöz iyidir falan diyoprlardı ama hiç de değil yani.

lens al amaan boşver.

pek fazla lens kullanma taraftarı değilim. gözlük çok daha pratik lense göre.

10 sene kadar önce yaptırdım. o günden beri maşallah, tahtaya vurun mükemmel gözlerim. en ufak bir rahatsızlığım olmadı.

doktorum prof dr murat öncel. operasyon dünya göz hastanesinde yapıldı. herkese de tavsiye ederim.

windows

nokia olabilir. olmayabilir de.

Facebook'ta diyebiliriz belki.

ikizler elektronik.

o üstte çıkma olayı en çok "ilişki" kurduğun insanla alakalı. yazarken arkadaşların da hep yukarıda çıkar ama az alakadar olduğun bi insansa çok alakadar olduklarının altındadır. neyse, cookie'leri ya da kişi ile alakalı geçmişi temizleyince gitmesi lazım.

@yaarock

cookie'yle alakalı diil, başka bilgisayarlardan girince de değişen bi şey olmuyo. facebook galiba profil ziyaretlerini kaydediyo :)

feysbuk kaydediyo galiba. stalker'lık yaptığım profiller çat diye üstte çıkıyor benim de.

kendı hesabından engelle. fake bır hesapla ekle kabul etsın. boylece sınırsız bakarsın kımle konustu naptı ettı gıbısınden. ama bunun trıbı de coktur tabi.

cookie nedir, history nedir ben de az biraz anladım yaptım ancak hala misal veriyorum z yazdıın anda zeynep çıkıyorsa ve eski manitanın soyadıyla çıkıyosa bir yolu olmalı factory settings e gelmesinin.

bir diğer sorun da eski mesajların silinemiyor oluşu. sil diosun arşive atıyor, ama arşivden de silinmiyor. ne bela işmiş bu arkadaş, acaip kıskanç sevgilisi olanlar için..

aklıma şöyle bir çözüm geldi belki çalışır.

sevgilinin adı ayşe olsun, sen de ismi ayşe olan tanımadığın insanların profiline bak sık sık. belki böylece önce o tanımadığın profilleri göstermeye başlar.

hacı eski sevgilin değil mi zamanında bakmışsın tepeye çıkmış-mış-mış

www.eksisozluk.com

buraya göre "sen sen sen" isimli kitapta.

hepsiburadayı bir sorun yaşarsam hep mail ile iletişime bağlı bırakacağı için tercih etmezdim. bimeks de pek fazla yerde yok sanki.
ben vatan bilgisayar derim

hepsiburada hakkında yazılanlara bakma. ama 3-4 güne gelsin kısmına bir şey diyemem. ertesi gün teslim alan da var 1 ayda da. şansına kalmış.

hepsiburada, eğer ürünü hızlı gönderi diye işaretlemişse en fazla 3 günde gelir. ben şimdiye kadar en çok 2 gün gördüm ama +1 koydum kafadan. yok eğer işaretlememişse, yine kendi tecrübelerimle, 7 iş günü içerisinde geldi.

not: 3d secure ile yaptığım alışverişlerde geçerli bu. yoksa banka onayı zaten 1-2 günü buluyor.

(git: 318156)

i5'li asus'umu yeni sattım belirteyim.
ne bir oyun oynayabildim, ne bir rahat yüzü görebildim. 2. ayda menteşesi kırıldı, ölü piksel çıktı, bataryası öldü, klavyesi bozuldu vs. ayrıca performansta ısınma problemi yüzünden sürekli yerlerdeydi.
bir arkadaşımın da core 2 duo'lu macbook'u vardı. benim yapamadığım herşeyi yapıyordu pc'yle.

anladığım kadarıyla laptop'ta fazla bişey yapmayı planlamıyorsun ve en ağır işlem autocad olarak gözüküyor. birincisi 13.3" ekranla autocad'de pek rahat edemezsin gibi geliyor bana. ikincisi ise yine autocad i3 işlemci ile biraz hantal çalışır. en azından i5 işlemcisi olan bişeylere yönel.

bu dediğiniz hangi sürümü için autocad'in? 2007'yi kullanıyorum. onun yanında office programlarını ve photoshop'u sıklıkla kullanırım. sizce bu işler için yeterli gelmez mi i3?

2500 liraya ben i7 8 gb bluray 15.6" ekranlı bir dell laptop aldım, canavar birşey.

O paranın yarısına kral laptop alırsınız, illa sony olmasının bir önemi yok

hemen 56 liralık 8 mbite kadar limitsiz adil kullanım 15gb olana geçin derim ben de sizin kullandığınızı kullanıyordum ancak bunda hız düşmesi vs olmadığı için efsane hızlarda download ve video izleyerek 56 lira ödüyorum.

açıkçası öyle "-e kadar" olan kampanyalar beni biraz kıllandırıyor. ve özellikle de adil kullanım kotası denen şeyden de uzak durmaya çalışıyorum. heleki 15 gb gibi en fazla bir hafta içinde tükettiğim bi miktarsa. adamlar o sınırı koymuşsa illa ki yaptırım için koymuştur. bugün düşmüyorsa yarın kesinlikle düşecek.

8mbit'e kadar hattım aynı şekilde. santral evime 500metre mesafede, hız olarak da 950'den aşağı hızı görmüyorum genelde. 25 gb adil kullanım hakkı mı ? (telekom duymasın öper beni) geçen ay aşağı yukarı 750 gb download yaptım. Kota sorgulaması yapmadığın sürece hız düşmüyor.

öncelikle cevaplar için teşekkür ederim, ama ne yazık ki tam olarak sorumu karşılamadığı için işaretleyemiyorum. türk telekomdan kurtulmak niyetindeyim artık yaklaşık bi 10 senenin sonunda. superonline hakkında bilgi verebilirseniz eğer, şimdiden teşekkürlerimi sunarım.

yaarock kardeşim.
adil kullanım sınırı olmayan 1 adet paket var. pro paket diye geçiyor adı. fiyatı 199 tl. bunun dışında a.k.s olmayan paket yok. sadece eski kullanıcılar için aks sınırı yok. üzgünüz.

CV klasörüne alt klasörler oluşturabilirsin sanırım hotmail'de. ya da hotmail adresini, varsa, gmail adresine yönlendirirsen gmail'in etiket özelliği tam olarak istediğin işlevi görür. veya hiç böyle işlerle uğraşmayıp doğrudan bir gmail adresi açabilirsin CV göndermek isteyenlere özel.

dediğiniz mümkün değil. subject'i değiştirmek. oluyor mu bilmiyorum ama cv altında alt klasörler de yaparsanız pratik olmaz mı? eğer alt klasör oluşturulamıyorsa, düzenli erişim olması açısından
cv branş
cv aşçı
cv temizlikçi
cv stajer
gibi isimlendirirseniz yeni klasörleri bunlar alt alta duracaktır.
evet zahmetli ama her durumda maili forward etmekden daha kolay bence.

hmm alt klasör olayı mantıklıymış.

öncelikle doktor değilim, bir doktora danışmakta fayda var. Tanıdığım bel fıtığı olan insanlar yürürken bile fazlasıyla zorlanıyorlardı kimi zaman. Futbol fazla ileri seviye kalır sanırım.

bende de var hem de iki tane yazları oynayabiliyorum, kışın oynayamıyorum.ayrıca yaş 40. ayrıca kesin yüzmeye git.

bunu değerlendirebilecek tek kişiyetkin bir spor hekimidir. başkasının sözüyle hareket etmeyin sakın.

ya benim su ara aslında iyi de oynadıgım zaman korkuyorum daha kotu olacak diye. bende de sanırım 3 tane var da cok ileri olamayabilir. doktora danısmalı en iyisi?

takarsın korseyi çakarsın voleyi. no problem. daha gençsin. zamanla düzelir, yaşlanınca nükseder. raad ol.

bel fıtığı ciddi bir sorundur (sol ayağım felç oluyordu az kalsın, acil ameliyat ile kurtuldum), mutlaka bir beyin cerrahına gidin, MR çektirin, sorununuzdan emin olun öncelikle. sonra zaten doktorunuz gerekli egzersizleri verecektir. bu egzersizlerin yanında mutlaka yüzün, biliyorum türkiyede kolay değil ama beledihenin havuzları vs. ne bulabilirseniz yüzün. haftada en az 3 defa ama en iyisi düzenli olarak 4-5 defa. 1-2 ay düzenli yüzdükten sonra farkı göreceksiniz. her sefereinde öyle saatlerce yüzmenize gerek yok, her girişte 500m civarı yüzseniz bile yeter, önemli olan bunu alışkanlık haline getirip düzenli olarak yapmak.

doktorunuz izin veriyorsa ve sırt-bel-karın kaslarınızı yeterince güçlendirdiyseniz (ve tabi sinire çok fazla baskı ve felç riski yoksa) diğer sporları da yapabilirsiniz. ama eğer bu dediğim şartları sağlamadan futbol vs oynamaya kalkarsanız başınıza daha büyük sorunlar açabilrisiniz.

mutlaka bir doktora görünün ve teşhis konsun, belki fıtık değildir, daha kolay halledilebilir başka birşeydir.

yaşın çok genç. bu çok iyi. bel fıtığı kendi haline bırakıldığında, yani ameliyat edilmediğinde, kendini çok iyi toparlayabiliyor. istisnalar vardır tabii. ben genel olarak söylüyorum. tahtanın üzerine halı serilmiş kadar sert bir zeminde değil ama, piyasadaki en sert ortopedik yatakta yatman lazım. bu çok önemli. asla yüzüstü yatmaman lazım. bu da önemli. diğer çok önemli bi şey, asla mekik yapMAman lazım. mekik çok zararlı bel fıtığı olanlara. boyun fıtığına da neden olabiliyor. akut ağrılı dönem geçtikten sonra yüzme tavsiye ediliyor. kasmadan. yüzmek eğer kula nasip olan bi imkan değil. böyle bi durum varsa, gene kasmadan yürümek gerekiyor. bel kaslarının kuvvetlenmesi lazım ki, yük omurlara binmesin. göbek varsa, (bkz: garantili zayıflama yöntemi/@compadrito). göbek, bel fıtığını azdırır. göbeğin erimesi ve bel kaslarının kuvvetlendirilmesi. orta ve uzun vadede hedef bu olmalıdır.

ögp: konservatif davranırsan yani abuk sabuk işler yapıp, eğilerek yerden bir şey almaz, eğilerek yerden bir şey kaldırmaz, rutin günlük yürüyüşlerini ihmal etmezsen, orta vadede kendini toparlar bel kasların. futbol da oynarsın. ama şimdi acele etme. bir dahaki yazı bekle mesela. bu arada nöroşirürji muayenesini ihmal etme tabii. bu işler "ben bel fıtığıyım sanırım"la olmaz.

wildfire s gayet iyi bi seçim,samsungun androidli modellerinede bakabilirsiniz orta sını olarak mevcut telefonları var hayırlı olsun bu arada :)

htc explorer çıkmak üzere. değerlendirilebilir

Explorer'ın Türkiye'de ne zaman piyasaya çıkacağı belli mi? Yurtdışı için 28 ekim olarak biliyorum.

@DannyB teşekkürler =)

atılma kalktı askerlikle ilgili sıkıntı olmayana kadar (27 yaş mı ne) dediğiniz gibi devam edebilirsiniz diye biliyorum ben. araştırmak lazım tabi

ben de o şekilde biliyorum. ama bunu duyuma dayanarak biliyorum. yani bi' kaynak falan olsa güvenebileceğimiz fena olmaz =)

okulunuzun öğrenci işleri güvenilir bir kaynak olabilir :)

ayrıca yüksek lisanstan atılmış bir arkadaşım bu dönem devam ediyor o da güvenilir kaynak sayılır...

duyuruda verdiğim hemen her cevapta "araştırmak lazım" diyorum, olur da bir terslik olursa benden bilmesin insanlar diyeb(yol tarif ederken de mesela, anlatırım ama ilerde bi daha sorun derim) yoksa biliyorum da konuşuyorum :)

hani belki yardımcı olur: www.google.com

tineye.com gibi bi' şey mi?

tineye işe yarıyor.

ünlü değilse başka fotosu çıkmayacaktır. dolayısı ile siz 23. yüzyıl teknolojisi istiyorsunuz :)

memegenerator diye bi site var ama reklamını koyuyo bence

koydukları resimlerin yüzde 99.9'unda reklam yok, başka bir program yada site kullanıyo olmalılar.

resimlerin yazısız orjinalleri varsa elinde paintte rahatlıkla yapabilirsin.

www.youtube.com

paint kullananı liseli diye dövüyolarmış.

Reklam ajansina resmi goturup izah ediyoruz yapilacaklari
Profesyonellik ve detay isteyen bir konu

paint olur photoshop olur nasıl bi soru bu ya. 4chan diye aralarında gizli bi program falan kullanmıyolar.

rule 1-2

Yeni sözleşme imzalandı geçenlerde; ücretinde indirimler yapıldı. Teknik kadroda görünmemesi gittiğini göstermez.

Takımdaki görevi ne peki? Artık yardımcılık yapmıyor sanırım?

"MARATON.COM.TR: Çok net bir şey sorabilir miyim o zaman, futbolu da bıraktığınıza göre, hangi takımılısınız?

TUGAY KERİMOĞLU: Ben en fazla bana saygıyı ve sevgiyi gösteren takımın taraftarıyım. Herhangi bir kulüpte yokum şu an.

MARATON.COM.TR: Daha net bir cevap alamaz mıyız?

TUGAY KERİMOĞLU: daha bundan güzel net cevap olur mu?

MARATON.COM.TR: G.Saraylıyım diyemiyor musunuz?

TUGAY KERİMOĞLU: Ben G.Saraylıyım derim. Niye diyemiyim ki? Ben Beşiktaşlıyım da derim, Fenerliyim de derim. Diyebilirsiniz ama profesyonellik anlamında baktığınız zaman hizmet ettiğiniz kulüpte iyi hizmet ettiğiniz zaman anılıyorsunuz değil mi? Blackburn’e de ben hizmet ettiğimde insanlar benim maskelerimi, Türk bayraklarını suratlarına taktılar. Blackburnlü müyüm?

MARATON.COM.TR: G.Saraylıyım demiyorsunuz çünkü profesyonel hayatınız devam ediyor bir şekilde. Teknik direktörlük kariyeriniz de devam ediyor.

TUGAY KERİMOĞLU: Antrenörlük yapacağız şimdi! İnsanların bakış açısı çok farklı. İnsanlar çocuklarına belki de isimlerini veriyor. Bu doğaldır. Bununla karşılaşıyoruz. Ben G.Saraylıyım da demiyorum ki. Bugün baktığınızda bir insan Manchester United’dan Real Madrid’e gidiyor, Chelsea’den Manchester City’ye gidebiliyor. Ben de G.Saray’da senelerce oynadım. Galatasaraylılık tabii ki var ama profesyonellik anlamında hiçbir kulübü söylememek lazım diye düşünüyorum.


“G.SARAY’DAN FENER’E GİDEBİLİRİM”

MARATON.COM.TR: Böylece diğer sorumun da cevabını vermiş oldunuz. G.Saray’dan Fener’e de gidebilirsiniz yani!..

TUGAY KERİMOĞLU: Gidebilirsiniz. Bu normaldir. Niye gidemeyeyim ki?

MARATON.COM.TR: Blackburn’den de F.Bahçe’ye gelebilirdiniz?

TUGAY KERİMOĞLU: her konuda anlaştıktan, maddi ve manevi yönden tatmin olduktan sonra neden gelmeyeyim ki. "

Hayret fener'e gitmemiş, bizde kalmış ilginç. Bu açıklamalarından sonra nefret ettim kendisinden bir amatör futbol aşığı, profesyonel futbol düşmanı olarak.

sadece guitar hero vb oyunlar içinse wii al gitsin. hem diğerlerinden daha ucuz hem de o tarz oyun çeşitliliği daha fazla.

peki wii motion ps3 move'a göre bi eksisi var mı ? mesela ben top spin 4 oynarken slice atmak istiyorum diyelim algılar mı ? yoksa gh hepsinde aynı yani bas çalsın.

ps deki hassaslığı verdiğini söyleyemem. ps move ile sports champion oynarken deli gibi falso verdirebiliyorum. wii o konuda biraz daha "primitif" kalıyor diyebilirim. hani teknik olarak ps daha başarılı bana göre. ancak hem cihaz hem de oyunlar olarak ps daha pahalıdır.

hareket sensörleri arasında bi fark yok, fark grafiklerde.

kafam karıştı ya. tekiniz fark yok dediniz tekiniz wii daha kötü dediniz. grafik önemli değil 102 ekran hd lcd televizyonda oynamayacağım.

öncelikle: www.pcmag.com

"Sony's motion gaming system isn't quite as accessible as Kinect, where players can just jump in and out of games without any calibration, but it tracks motion better than the Wii, and supports a broader range of games."

elbetteki bu sadece bir yorum ama pcmag'e güvenmişimdir ben.

peki bunları bi kenara atıp maddi boyutunu düşünürsek, bateri davul mikrofon guitar hero seti, motion plus ile top spin 4 seti, (oyunlarıyla birlikte) wii ile bana kaça patlar, ps3 ile kaça patlar ?

wii ve ps3 konsollar arasında neredeyse yarı yarıya fark var. onun haricinde de wii oyunları ve paketleri genelde ps3'ten daha ucuzdur. dolayısıyla wii alırsanız hani ps3'e göre baya ucuza gelecektir. onun haricinde yaşadığınız yerdeki marketlere bakmanız lazım ya da hepsiburada gibi sitelerden bakabilirsiniz fiyatlara.

hepsi birlikte baya fark varmış.. ps3 peki bu aradaki fiyat farkını hakediyor mu ?

istediğiniz oyunları düşünerekten zaten ilk etapta wii dedim zaten. onun haricinde oyunlar da oynayacağım falan diyorsanız ps3'ün eline pek kimse su dökemez. isterseniz bi ps3'ün exclusive oyunlarını inceleyin canınız çekerse ps3 alırsınız. yoksa wii alın bence.

ek: en.wikipedia.org/wiki/Category:PlayStation_3-only_games (link düzgün görünmedi, başına http:// ekleyip yazarsınız)

son oyunlardan: killzone3, resistance 3, infamous 2
hala oynamadıysan: heavy rain, uncharted 2, ac brotherhood
oynamadıysan pes artık: god of war 3

uncharted serisi
batman arkham asylum
infamous serisi

Red Dead Redemption - GT 5 - COD: modern warfare 2 - Battlefield - Assassin's Creed

god of war serisi, shodow of the colossus+ico HD, infamous

brutal legend
ratchet and clark serisi
mortal kombat 9

1.2 motor her ne kadar şehir içi için güzel, vergi konusunda avantajlı olsa da en az 1.4 düşün derim. şu anda 1.2 corsa kullanıyorum, keşke 1.4'ünü alsaydım dediğim baya oldu.

gider fiat linea alırım. hem az yakar, hem bakım+servis ucuza gelir.

ford fiesta

Corsa 1.3 CDTi Dizel ‐ 95 HP kampanyalı fiyatı: 41.684 TL(2012), 40.453TL(2011)
Senin sınırı çok az geçiyor ama ben olsam bunu düşünürdüm.

2008 honda 1.6 pre ya da elegance dusun. super konforlu bi arac.. hemde piyasası var.

Ford Fiesta +1

niye kimse seat demiyor :)

40000 tl yeter mi bilmiyom ama skoda octavia'dan şaşma derim.

ford focus mk3 rulez!

Toyota Corolla alırım tabii ki. Diğer tüm arkadaşlara da "YUHHH" diyorum.

toyota auris

polo bluemotion 1.2 tdi
fiesta 1.4 tdci
astra classic 3 cdti
full corsa 1.3 cdti

sıraya göre düşünün.

toyota al kafan agrimasin.

focus kasa yenilediğinden eski kasaları 32 bin den başlıyan fiyatlar ile satılıyor bakmanızı öneririm.
birde cruze hb var çok yakışıklı görünüyor. (:
fiyatı da 33 civarı

polo al, yılın arabası seçildi.

honda civic alırdım kesin. ama yetmiyor sanırım sıfırına. o yuzden toyota corolla olsun.

kia ceed'in ızgarası ve iç malzemesi polo'ya göre kalitesiz. üstelik ncap çarpışma testlerinde de polo'nun gerisinde.

ibiza yerine polo da düşünebilirsiniz.

1.2 tsi motorlarla 1.2 atmosferik standart motorları karıştırmayın
performans ve tork konusunda çok daha iyidir tsi motor.

seat da vag grubunun ürettiği arabalardan biri ve aynı motor yeni jettada kullanılıyor.

dsg ise şu anda piyasadaki en iyi otomatik vites sistemi
bence tercihiniz güzel

ama bunlar dışında size nacizane tavsiyem
radarınızdaki bütün araba markalarını gidin dolaşın, oturun içine ondan sonra karar verin, aceleye getirmeyin, hangi arabaya içiniz ısınıyorsa onu tercih edin.

biraz daha üstüne koyar, seat leon alırdım ben. ama tsi motor. çok hoş motor sesi var aracın. hem aile arabası hem spor. arkadaşta var 2010 modeli yaklaşık 2 hafta bindim hayran kaldım. ibiza yı geç leon süper abi.

valla benim telefonda (galaxy 551) android 2.2 (froyo) var ve wifi hotspot özelliği aldığımdan beri var... ekstra bişi yapmadım...

yakın geçmişte desire s aldım. android 2.3 ile geliyor ve hiçbir şey yapmadan içinde wifi hotspot var. cihazı türkiyeden aldım bu arada, yurtdışı değil.

2.1'den sonraki tüm sürümlerde otomatik olarak geliyor sanırım ve mobil ap diye geçiyor adı. kardeşimin telefonu 2.1'de yoktu ve root işlemini becerememiştim.

root etmeye gerek yok. stock herhangi bir rom da yeterli.

2.2.1'de sorunsuz calisiyordu. 2.3.5'de bazi telefonlarda calismiyor. firmware'in duzgun olmasiyla alakali.

ayrica root denilen islem cok basit ve geri alinabilir bir sey. barnacle wifi hotspot ile cok kolay her cihaz hotspot olarak kullanilabiliyor.

Telefondan telefonada değişebilir şey gibi galaxy ace de market yok ama desire s de var ,, ama desire s de hotspot var direk telefonu aldığımda vardı

tek bildiğim, o buruşuk derisinin araları titizlikle ve sıklıkla temizlenmezse ciddi sağlık sorunları yaşayabildiği. üzgünüm daha fazla bi bilgim yok bari bu kadar yardımcı olayım dedim =)

tek problemleri fazla salya akıtıyorlar. elinizde peçete ile gezmenizde fayda oluyor bazen. onun dışında alınabilecek en güzel köpek diye düşünüyorum. ben 500 liraya almıştım.

bir de pek bir tembeller. ama inanılmaz şirinler yahu.

www.evcilkopekler.com buradan bütün bilgilere ulaşabilirsin. aynısının kedi için
www.evcilkediler.com

bence de "b"

b derim ben

bence a. neden dersen, "sine büyüka'yı sahneye..." diye söylediğimiz zaman gayet normal geliyor kulağa değil mi? o tarz isimlerdeki "oğlu" biraz kafa karıştırıyor sanki. orada artık "oğlu", "darbuka" ile birleşerek bileşik bi kelime olmuş. dolayısıyla ona göre bir ek alır diye düşünüyorum.

"b"

doğrusu a şıkkıdır.

bir nesneyi bir kimseden isterken örneğin;
kalem kutuyu getir deriz.

ama özel olarak o kutu o kimseye aitse;
kalem kutunu getir deriz

bir kişiyi çağırırken de böyledir.
bıdı bıdı'yı sahneye davet ediyoruz.

ha ama sen çok felsefik düşünüp o kişinin bedenini o kişiden getirmesini rica ediyorsan ve o kişide o ince düşünüşe sahipse
bıdı bıdı'nı sahneya davet ediyoruz denebilir.

a doğru.
orada ciddiye alınacak olan şey "oğlu" değil komple soyad olmalıdır.
kalıplaşmış kelimeler hariç (eminönü'ne, beyoğlu'na vs..) yöntem budur.

konuşma dilinde darbukaoğlu'yu dersen olmaz. yazıda bu gerekli ama anons olayında kesinlikle "b"

Bence cevap b.
Kelime dar ünlü olan 'ı,i,u,ü' seslerinden birini alacak, kelimenin son harfi sesli harfle bittiğinden dolayı araya kaynaştırma harfi girerek söyleyişi kolaylaştırıyor. Kaynaştırma harfleri de 'YaŞaSıN' daki sessiz harfler. Türk Dili hocalarının derste anlattıklarından hatırladığıma göre 'Y' ünsüzü sadece 'ne-y-i, su-y-u' kelimelerinde istisnai olarak kullanılıyormuş. '..oğlu' kelimesinin alacağı kaynaştırma harfi 'Y' değil, 'N' olmalıdır.

Cevap a:

eğer oğlu soyadı içinde olmasa ayrıca bir kelime olsa.mesela:
komşunun oğlunu sahneye... o zaman b olur.Fakat burdaki oğlu soyadıyla birleşik ve kastedilen ve ekleme yapılacak kelime oğlu değil darbukaoğlu. eğer darukaoğlu'nu dersek gerçekten de babası darbuka olan birini sahneye davet ediyormuş anlamı veririz. buyüzden başka adlarda nasıl yapıyorsak ki yaarock yapmış "sine büyüka'yı sahneye..." "y" kaynaştırma olarak kullanılır.

benim cevabım hariç gelen cevaplara göre durum 5-5. bilemedim neyi tikleyeceğimi.

Soyaddaki darbuka kelimesini kaldırıp baksanız daha bir netleşiyor görüntü sanki...

@crostata: soru konum zaten sonu "oğlu" ile biten soyadlardaki bu seslenme olayı.

few kullanırdım ben ama neden bilemedim.. o daha sempatik geldi..

couple "of"la kullanılır genelde ve çift anlamına gelir. few'se birkaç. farklılar yani. a couple years later da kullanılabilir gerçi. yani few yerine couple desen de sorun olmaz ama daha az resmi ve genelde konuşma dilinde kullanılan bi form o.

couple sayı belirtir, çifttir. öte yandan "a few" kullandığında bir belirsizlik vardır ama nicelik olarak azdır. şöyle ki; "iki sene sonra" veya "birkaç sene sonra" şeklinde bir fark vardır.

longman'ın advance sözlüğü direkt syn olarak vermiş ama native speaker'ların tartıştığı bir forumda da couple'ın günlük konuşmada ve çift manasında kullanıldığını gördüm. a few daha iyi bir tercihmiş yani.. teşekkür ederim.

a couple of years later: 1-2 yıl sonra.
a few years later: birkaç yıl sonra.

diyorum ve susuyorum.

alt+shift çözüm olur mu?

alt+shift veya ctrl+alt+shift vardı. hangisiydi doğru olan bilmiyorum ama birini yapınca düzelicek.

ekranın sağ alt köşesinde, klavye dili "EN" görünüyodur. arkadaşların da bahsettiği gibi alt+shift yapınca "TR" olup türkçe klavyeye dönecek. denetim masasından da yapılabilir.

sorun alt shiftle çözülmedi firefoxda sorun varmış kapatıp açınca düzeldi. ama kısayolu öğrenmem iyi oldu teşekkürler

lisans düzeyinde okuduğunu varsayıyorum: www.tev.org.tr

forum.donanimhaber.com

şu konuyu bi inceleyin derim.

tog.org.tr de burs başvuruları devam ediyor, mutlaka denesin şansını derim.

bürokratik problemleri bilemem ama şöyle bir şey söyleyebilirim. İzban'ın yapılma aşamasında alaybey, karşıyaka ve nergiz'de kazılan yerlerden sürekli su çıkmasından dolayı gecikmişti istasyon yapımları. yani coğrafi durumlardan dolayı da gecikebiliyor. senin soruna cevap oldu mu bilmem ama birçok nedeni olabiliyor ertelemelerin, özellikle de istasyonlar yeraltında yapılıyorsa.

ya elbetteki anlıyorum bir takım problemlerin çıkabiliyor olmasını. bildiğim kadarıyla tünellerin inşası tamamlanmış durumda ve şu anda yapımı süren, ve baya uzun zamandır süren, istasyon inşaları var. yani şimdi 4-5 tane istasyonun inşası kaç ay sürebilir? 9 ay ek süre isteyecek kadar ne yapılıyor olabilir ben anlamıyorum. sonuçta üçyol - üçkuyular arasındaki mesafede tünelleri kazdıktan sonra ondan daha zor bi problem olabileceğini düşünmüyorum.

hatay tarafinda poligon deresinin orada sorun cikti, bir türlü yapamiyorlar. millet denizlerin altindan tünel geciriyor, bunlar bir derenin altindan gecemedi.

yapamamalarinin sebebi tamamen becerisizlik ve iş bilmezlik. belediye en ucuzuna verecegim gayretkesligi ile işi yapar yapamaz demeden veriyor ihaleyi. ihaleyi alan firmanin deneyimi var mi, projelendirmeyi dogru düzgün yapmis mi bakmiyor. sirket sonra yapamadim al sana diyerek birakiyor işi, belediye de eli bögründe kala kaliyor.

en son durum şu eshot ta görevli bir tanidik vesilesi ile ögrendigim. bir iki ay icinde hifzisihha ya kadar bölümü acmaya calisacaklar. poligon dan sonrasi ückuyular kisminin ise ne zaman bitecegi nasil bitecegi belli degil.

komple h.içi tatile bağlandı bildiğim kadarıyla. yani en yakın 5 eylülde gidip belge verebilirsin.

5 Eylül. Resmi açıklama yapıldı.

avantajı köpüktü jiletti marketti uğraşmıyosun bi kere alıyosun ama yaramaz yani :)

sinek kaydı tıraş olacaksam illa ki jilet kullanıyorum. makineyi ise daha gündelik/geçiştirmelik tıraşlarda kullanıyorum. ne olursa olsun jiletle tıraş olduğum zamanki gibi kaymıyor sinekler makineyi kullandığımda =)

makinaya verilecek parayla bence sağlam bir traş bıçağı al, şu başlığı değişebilenlerden, 5 bıçaklı olanlar vs en azından kaliteli traş olursun, tahriş oranı azalır vs.

Cruzer tarzı makinalar da var ama sanırım onlar sinek kaydı yapmıyor, onun dışında sinek kaydı yapan makinalarda ciltte kızarıklık tahriş vs sorunlar yaratabiliyor

bana göre ıslak traşın yerini hiçbir şey tutamaz. traş makinesinin avantajı su/sabun/köpük vs bulamadığın durumlarda, yolculukta vs işe yaraması bence. traşın zevki bi defa jiletin suratta kayması:))

hocam ben de senin gibi en yakın tıraş işine merak sardım 2 haftadır takip ediyorum şöyle sonuçlara ulaştım :)

* en yakın tıraşı safety razor dedikleri dedelerimizin (incici değilim ciddiyim) içine jilet konulan ve tıraş fırçasıyla yapılan tıraş sağlıyormuş. bu bahsettiğim safety razorlardan da en çok "merkur hd" markalı olanı öneriyorlar. 35$ civarında e-bay de ve amazon da var. uçuk gelebilir ama mach 3 ya da fusionların 4 lü tıraş başlıklarının 35-40 tl olduğunu düşünürsek (1 yılda 60-80 tl demektir) bu tıraş bıçağı daha ucuza denk geliyor.

* yok benim öyle zamanım yok uğraşamam dersen de en güzel tıraş bıçakları başlıkları değişebilen gillette mach 3 titreşimli olanı ve gillette blue 3 kullan at tıraş bıçakları. ama bu tür tıraş bıçakları da daha çok sivilce - tahriş yapıyormuş diue duydum.

today.msnbc.msn.com

power fusion kullanan biri olaraktan söyleyeyim, eşşek gibi 5 bıçağı var, o kadar sakalım yok tabi ama, değiştirilebilir başlıklı olanlar kullan atlara göre çok daha kaliteli.

Kullan atların asıl olayı tek kullanımlık olması ama işte 5-10 kere kullanılma durumları oluyor, masraf açısından. İçinde 10 tane traş bıçağı olan kullan atlar ortalama 10 tl, gilette için söylüyorum, 2 başlık aldığın zaman 20 küsür lira, yani 10 lu paketle 1 traş başlığının aynı sürede bitmesi gerekiyor ama tabi her zaman böyle olmuyor.

Mach 3 tarzı klasik traş bıçakları alacaksan onlar baya ucuz, ama işte power fusion tarzı fantastik şeyler alacaksan, 35 tl yi verip bir dene, beğenirsen devam edersin kullanmaya.

ama sivilce oluşumu vb sorunlar yapmadı bende, tahriş olayı da pek yok, hatta sivilceleri biçmiyor bunlar

iyi bir traş makinasına verilen para başta göze fazla görünüyor ama uzun yıllar kullanınca traş bıcağından bile ekonomik oluyor, tabi bu biraz da zevk meselesi bazı insanlar jiletle bazıları makinayla traş olmayı seviyorlar, 5 senedir tıraş makinası kullanıyorum memnunum

ıslak tıraş çağ dışı bir olay ne gerek var? bıçaklarla jiletlerle köpükle suyla uğraşmak yerine al bir philishave serisi makine ya da braun bitir olayı.

kendini alıştırırsan ustura en iyisidir. tıkanma derdi yoktur bu yüzden uğraştırmaz ve en az tahriş bunla oluyor. yanında gilette beyaz tıraş köpüğü(renkli olanlar pek köpürmüyor) mümkünse aloe veralı. birde gilette firmasının ürünü olan permasharp hazır kırılmış jiletler. berberler için olanı daha makbuldür. ayrıca derby gibi markalar bunun yanında kör bıçak gibi kalıyor. berber malzemeleri satan yerlerde bulursun.

ustura + gilette beyaz tıraş köpüğü(aloe veralı) + permasharp jilet(berberler için 100 lü)

lateralus, aenima, 10000 days birini seç derim ben. hani birini ayırayım da söyleyeyim istedim ama inan ayıramadım.

yaarock'ın dediginin siralamasini lateralus, 10000 days, ænima olarak yapardim ben. albumlerin icine girebilme acisindan kolaylik siralamasi bence boyle. ama kisisel tabi. ama lateralus ftw.

lateralus, 10000 days, ænima sıralaması gayet yerinde. Benzer olarak da a perfect circle...

lateralus king tir. öbür albümleri mükemmel ötesidir ama adamların nirvana parçaları lateralus tadır.

her albüm ayrı güzeldir, ayrı derindir. şarkıları dinlerken sözlükten dinlediğin şarkıyı bulduktan sonra başlık içerisinde madeath'in entry'lerini de okumanı tavsiye ederim. o entry'lerin gazıyla nette kendini kaybedersin zaten sonra.

bence ölümsüzsünüz.

sıkıntı yaratacak bi sorun değil bence =) ben de 2-3 senede bi kere grip-nezle gibi bişey olurum bikaç gün o kadarı yeter sonra.

bende de aynı şekilde aslına bakarsan, hatırladığım kadarıyla iki kere dermatoloğa gittim, bir de senede bir rutin diş hekimine kontrole o kadar, daha hiç grip olduğumu bilmem.

normali o zaten panpa, bakma sen doktordan hastalıktan kurtulmayan ıbnelereç

manyak değilsin, maşallahın var.

aman allah devam ettirsin yeter ki.

tahtaya vurun ve nazar boncuğu alın, nası yaşıyorsanız aynen devam :)

teşekürler:)

unbreakable'ı izleyin. cevabı bulacaksınız.

diplomayı ya da mezuniyet belgesini aldığın gibi git.

ben haziran da mezun olup 6 ay sonra ocakta gitmiştim bir şey olmadı.. kadıköy-üsküdar askerlik şbesi idi benimki..

sene de vereyim; geçen sene

Mezun olduğun ilk sene otomatik tecillisin. Yoklamaya gitmen gerekir ama gitmezsen inanılmaz bir şey olmaz. Ama ikinci sene için gidip tecil ettirmek istiyorum demen şart olabilir. Bunların yanında şubeye gitmede bir bok yok, git iki sene istiyosan yaz dilekçeni bitsin.

sallamış o tanıdık bence.. ben verdiğimde ekim i falan hatta ocak ı da geçiyordu şubat falan gibiydi, hiçbir şey olmadı, verdiim belgeleri çıktım bir günde halloldu..

teciliniz var nasılsa arkadaşlar niye korkuyorsunuz. adam tutup seni nereye götürüyor, kapı gibi 2 sene hakkın var orada.. ben ne kaymakamlığa gittim ne de başka bir yere, gideni de duymadım..

o sizin akraba bakaya kalmak la karıştıyordur bu olayı.. bakaya kalırsan mahkemeye de çıkarsın, inzibat da alır götürür seni.. bakaya için de daha 2 senen var.. boş olduğunda götür yap bir ara, dediğim gibi ekim i de geçirsen, hatta nisan ı da geçirsen bir şey olmuyor, bana niye geç geldin bile demediler, aldı direkt işleme koydular..

jack wolfskin'in 1-1 aynı bir botunu kullandım. daha doğrusu kullanamadım. izmir gibi kışları ılıman bi iklimdeysen gereksiz bence.

erzurum gibi kışın bitmediği yerde yaşıyorsan veya dağa çıkacaksan al tabi sağlam duruyo ama tipi kayık..

normalde cat bot giyiyorum ama uzun süreli yurtdışı seyahatlarde falan bu tarz hafif ve rahat botlar daha iyi olur diye düşünüyorum, ayrıca trekking'e de başlayacağım; onun için bu tarz botlarla daha rahat ederim gibi geldi.

dağ yürüyüşleri için güzel olur ama bunu kullanabilmen için, özellikle rahatlıkla, iklim en önemli faktör bence. çünkü gerçekten 1 saatin sonunda ayaklarını kesmek isteyebilirsin =)

üstad hitec in başka bi botu var bende bak abartmıyorum lise2de aldım şu an üniversite biteli bi sene oldu üstüne üniversitenin son yılında erasmus olayıyla polonyaya gittim ee avrupaya gidince o ülke senin bu ülke benim 10 a yakın ülke bi sürü şehir gezdik karpatlara gittik dağlara çıktık parisinden norveçine gittik hostelleri ayarlayıp bazen bi iki hafta hiç polonyaya dönmediğimiz oldu günler boyu yürüdük şehirleri gezmek için ve ayağımda hep hi tec vardı en rahat spor ayakkabıdan rahat en iyisinden hafiftir tavsiye ediyorum. öyle cat gibi filan değil bunlar sıcakta giysen bile diğer botlar gibi sıkıntı yaratmaz bi de columbia var aynı tarzda istersen almadan önce dene bi yerde öyle karar ver, bunların boğazsız olanları var daha sade görünümlü ama dağ tepe gideceksen trekking olaylarına başlayacaksan dediğin gibi yurt dışı filan gezeceksen al giy 4 mevsim yaz kış giyebilirsin e yazın biraz kaba oluyo görüntüsü ama her şarta uygundur çünkü yürümek zor zanaat normal ayakkabıyla dediklerimi yapmayı denersen ızdıraba dönüşür bu tarz bi şeye ihtiyacın var gerçekten.
şu da www.columbia.com.tr columbianın sitesi.

bi de yeni geldi aklıma "the north face" var o da çok sağlam markadır ama fiyatları biraz daha tuzlu olabilir.

torrentleech 0.8
yanlışım varsa düzeltin, uzun zamandır sınırın altına düşmediğim için tam emin olamadım.

zamunda ~0, 0.04 ile sorunsuz indiriyor.

duyuruya kaynak olacak ama, şu zamunda da davetiye sistemi falan var mı? varsa çok makbule geçer... üyelik alımı yok şu an..

@erwachsene benim zamunda 0.007 :)
@istanbluer zamundada davetiye sistemi yok maalesef...

@istanbluer

Arada açıyorlar davetiye yok bildiğim kadarıyla.

@dynamic0de

Öldürmüşssün :)

awesome-hd ya da what.cd gibi trackerlarda indirdiğin miktara bağlı bir ratio miktarı oluşturuluyor. ama en fazla 0.60 oluyor ratio sınırı. belirteyimki 0-50 gb dl miktarında tutturulması gereken ratio 0.00 öte yandan h&r için ayrı sistemler var seed'den kaçmak yok yani. hdme.eu ise ya 0.60 ya da 0.80 kullanıyor. hiç ratio sıkıntısı çekmedim tam bilmiyorum bunu.

@yaarock awesome-hd de sabit ratio var tabi download miktarına göre istenilen ratio değişiyo.

what.cd de durum böyle değil seedte kalma durumuna göre ratio belirliyo site sana. requried ratio diye yazar orda. ben de mesela 0.39, 30gb tan fazla downloadım var.

sitelerin faq kısmında yazar bu zaten. ama çoğu site için 1:1 dir ratio.

bi tadın, tadında bozulma yoksa içilmesinde bir sakınca olacağını sanmıyorum. açılıp içilip tam 1 sene dışarıda beklemiş rakıyı içtim geçenlerde, sağlamdı.

güneş almayan, nemsiz, oda sıcaklığından belki biraz daha düşük ve kapalı ortamda yaklaşık 2 ay kadar saklamak zorunda kalmıştım rakıyı gurbet ellerde. ondan sonra bi güzel devirdim ve hatta üzerinden 2 sene geçti. tadı normaldi bana göre ve hala yaşıyorum =)

mayasız oldugu sürece, tabi alkol oranıda yüksek ise rakı vodka gibi, hiçbişi olmaz...

link konusunda sanırım yardımcı olamayacağım ama babam ve oğlum'dan ziyade daha klasiklemiş filmlerden bir örnek göstersen daha iyi olmaz mı? eşkıya gibi mesela. ondan sonra beğeniye göre böyle de bi çeşidimiz var diye babam ve oğlum izletilebilir. bence tabi.

yurdum çok güzel bir yerdiri göstermek amacında iseniz şayet, dondurmam gaymak ve sonbahar geldi aklıma.

soundhound ile denedim, bikaç kez hem de. ama ısrarla ben bu şarkıyı bilmiyorum dedi.

bende shazamla denedim ama olmadı.

google a baya bi sözlerini yazdım ama yok.

eski duyuru bile çıktı.

www.eksiduyuru.com

yurovizyon şarkısıdır bu kesin,abidik gubidik bi grubun tek ingilizce şarkısı olduğu için çıkmıyodur bence. 2004 den 2007ye tüm şarkılara baksanız çıkar kesin.

star'a mail atsak siz böyle bi şarkı kullanmışsınız nedir bu diye =)

attım. ordan facebookunu buldum dizi müziklerini yapanın ama bir cevapta gelmedi.

oha hafız, döndürdün benide çocukluğuma. Bende arama yapmıştım senin için. 2009 muymuş o zman. o ha a.q 2 yıl olmuş. Ölüyoruz lan :) Bu bence kesin telif ödememek için yapılmış bilinen bir parçanın notlarını ve sözlerin az yamultarak yapılan dizi şarkılarından. :) olmayan birine aşık olmuşsun hafız.:)

panpa hiç sanmıyorum. dizinin bir bölümünde çalınacak bir şarkı için emek ve para harcansın. üstelik bu dizi iki aile:) bu yurtdışındaki bir gruptan aşırılma parça. şüphem yok. grup ünlümü? değil olsaydı bulurduk:)

abi kafayı kırdım ama bulamadım.halbuki müthiş şarkı bulurum. aslında "A1" grubundan bi tipin sesine benziyo vokal.zaten kesin bi boy band'dan kopmadır.öyle belki bişeyler bulunabilir

abi sözlerini yazdım o kadar gugiye yakın bir sonuç dahi yok. eurovision şarkısı olduğuna inanmıyorum ben bunun belli ki yabancı bi dizide arada geçen bi şarkıyı aparıp koymuşlar oraya. zaten müzikçi bey utandığı için cevab verememiştir bence sana.

neyse belki bi bulan filan olur yine reserved.

Bir ihtimal yanlış kişiye mail atmışsınız zira dizide her kullanılan şarkı dizinin müziklerini yapan kişinin elinden geçmez, hele star asla bilmez böyle bir şarkıyı. ancak dizinin ses mix'ini Orçun Kozluca yapmış, bulursanız ona mail atabilirsiniz. ancak bir şekilde şarkıyı o bulup koymadıysa aklında kalması zor, 5 sene geçmiş üstünden. Telif sorunu olmasın diye böyle az bilinen bir şarkı seçilmiş olabilir ve belki jamendo tarzı bir siteden bile bulunmuş olabilir.

shazam, midomi ve google denedim bulamadı. bunlar bulamıyorsa biz hiç bulamayız... mail atmaya devam edin :)

Greg Hatwell - Hanging on

@solfej +1

nuta24.pl

bu arada "feridun düzağaç- söz ver" şarkısının girişi de benziyor.

türkiyeden aldım ilk önce market yoktu ama sonradan gelen bir güncelleme ile market geldi. sen legal aşamalarla ilgili bir sorun yaşamazsan sanmıyorumki teknik kısımla ilgili bir problem çıksın

yurtdışından getirteceksin madem neden wildfire s getirmiyorsun? ekran çözünürlüğü falan daha iyi. bir tek batarya dezavantajı var gibi görünüyor.

bulgaristan, italya zaten ab de değil mi? dünyadan çok mu uzakta kaldım?

bulgaristan sanırım daha şengen bölgesine dahil edilmedi. o yüzden italya vize istiyordur.

bulgaristan pasaportuyla gidiyosun istedigin avrupa ülkesine ingiltere de dahil.

90 güne kadar olan süreler için bulgar vatandaşları vizeden muaf.

www.immihelp.com

ayrıca bu yıl sonuna kadar bulgaristan'ın schengen bölgesine girmesi bekleniyor.

ingiltereye de italyaya da vizesiz bulgaristan pasaportuyla girebilirsiniz.

elxa ingiltere bulgaristan'a vize uygulamıyor. sanırım ab ülkelerine uygulamıyor emin değilim o konuda, ama biliyorum bulgaristan'a uygulamadığını.